T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü



Benzer belgeler
Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Yurt dışından Liesing ile kiralanan uçağın Türkiye'ye getirilmeden başka bir ülkede yerleşik bir rmaya kiraya verilmesi hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Özelge: Rusya'da mukim grup rması tarafından Türkiye'de görevlendirilen personele ödenen ücretlerin vergilendirilmesi hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BURSA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü. Sayı : [I

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Özelge: Hollanda mukimi şirketten alınan hizmetler için kurumlar vergisi stopajı yapılıp yapılmayacağı hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Özelge: Şirket hissedarlarına ait arsanın kiralanarak arsa üzerine yapılacak binanın inşaasına ilişkin harcamaların GV ve KDV karşısındaki durumu.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C.GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : KDV /07/2014

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Özelge: Yurt dışı mukimi 硸rmalardanشى alınan hizmetlerin gelir ve kurumlar vergisi ile KDV karşısındaki durumu ve belge düzeni hk.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı

SİRKÜLERİMİZİN KONUSUNU GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASINDAKİ YENİLİKLER OLUŞTURMAKTADIR.

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : [ /5]

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

YURTDIŞINDA MUKİM KURUMLARIN TÜRKİYE DEKİ TAŞINMAZ SATIŞLARININ VERGİLENDİRİLMESİ

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sirküler no: 013 İstanbul, 3 Şubat 2009

Sirkülerimizin konusunu 6824 Sayılı Vergi Kanunlarında Gerçekleştirilen Düzenlemeler oluşturmaktadır.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Konu: Gelir Vergisi Kanunu nda 6728 Sayılı Yasa İle Yapılan Değişiklikler Hakkında

SİRKÜLER 2018/70. Taşınmazların Yeniden Değerlemeye Tabi Tutulabilmesine İlişkin VUK. Tebliği Yayımlanmıştır.

Damga Vergisine Tabi Olup Olmadığı Tartışmalı Olan Kurumların Damga Vergisi Karşısındaki Durumları

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı. Sayı :

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü. Sayı :

2009/ Konu: 15 ve 30 ncu Maddedeki Tevkifat Oranlarıyla İlgili Düzenlemeleri Açıklayan Kurumlar Vergisi Sirküleri

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Know-how mı, danışmanlık mı? (Stopaj var mı, yok mu?)

Türkiye de Yerleşmiş Olmayan Yabancıların ve Türk Vatandaşlarının Türkiye deki Kira Gelirlerinin Beyanı

Özelge: Mükelle yet Tesisi hk.

DEĞER YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

-Satış konusunun taşınmaz, iştirak hissesi, kurucu senetleri,intifa senetleri, rüçhan hakkı olması,

İstanbul, SİRKÜLER ( )

Özelge: BTC Boru Hattı Projesi kapsamında verilen toprak analizi ve danışmanlığı hizmetinin vergi mevzuatı karşısındaki durumu hk.

SĐRKÜLER Đstanbul, Sayı: 2009/32 Ref: 4/32

12/1/2009 TARİHLİ VE 2009/14580 SAYILI KARARNAMENİN EKİ KARAR

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) Sayı : [5/h-2014/21]

: 6728 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu'nda Yapılan Değişiklikler

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

KONUT TESLİMLERİNDE KDV ORANLARINA VE KDV İADESİNE VE VERGİLENDİRİLMESİNE YÖNELİK YAPILAN SON DÜZENLEMELER. Ali ÇAKMAKCI. Yeminli Mali Müşavir

15 NO LU 5520 SAYILI KURUMLAR VERGĐSĐ KANUNU SĐRKÜLERĐ YAYIMLANDI

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Bedelsiz mal teslimi belge düzeni ve Form Ba-Bs Hk.

MEVZUAT SİRKÜLERİ /

Tarih : No : 28

Özelge: GSM abonelerine verilecek yurt dışında bulunan içerik platformuna erişim hizmetinin vergilendirilmesi hk.

86 SERİ NO'LU GİDER VERGİLERİ GENEL TEBLİĞ TASLAĞI

Konut teslimlerinde Satıcı Müteahhit Tarafından Fazla Hesaplanan KDV nin Konut alıcısına İade Edileceği

Rehber 7144 SAYILI KANUN (VERGİ DÜZENLEMELERİ)

SİRKÜLER 2009 / 5. 03/02/2009 tarihli ve Sayılı Resmi Gazete de aşağıda yer alan vergi tevkif oranları yayımlanmıştır.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI SAKARYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI MÜKELLEF HİZMETLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sat Geri Kirala İşlemi ile Sağlanan Vergisel Avantajlar. Sat Geri Kirala İşlemi ile Sağlanan Vergisel Avantajlar

İNTERNET ÜZERİNDEN VERİLEN ARACILIK HİZMETLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

T.C. ORDU VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü. Serbest Meslek Kazancından İndirilebilecek Giderler.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

GELİR VERGİSİNDE MÜKELLEFİYETLER

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Konu : Bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları ile şahıs sigorta primleri

YABANCILARA KONUT VEYA İŞYERİ TESLİMLERİNDE İSTİSNA UYGULAMASI İLE İLGİLİ OLARAK 12 SERİ NOLU KATMA DEĞER VERGİSİ TEBLİĞİ YAYINLANDI

SERBEST BÖLGELERDE VEYA TOPRAK ALTI İŞLETMELERDE ÇALIŞAN İŞÇİLERE ÖDENEN KIDEM VE İHBAR TAZMİNATLARININ VERGİSEL BOYUTU

Kat mülkiyeti kurulan konut veya iş yerlerinin tesliminde ise fiili teslimin tevsiki aranmamaktadır.

Sayı : 2017/21 Tarih : Konu : Yabancılara Ve Yurtdışında Yaşayan Türk Vatandaşlarına Konut Tesliminde İstisna Uygulaması Hakkında

: Son Zamanlarda Verilen Bazı Özelgeler

ŞİRKET AKTİFİNDE KAYITLI ARSANIN KAT KARŞILIĞI MÜTEAHHİDE VERİLMESİ

Konu: 17 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile Yapılan Açıklamalar.

SİRKÜLER 2015/39. Söz konusu özelgeye göre özetle e-fatura olarak düzenlenmesi gerekirken kağıt ortamında alınan fatura;

mali açıklamalar 2012/ Konu: Vergi Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapıldı

TÜRKİYE VE KKTC ÇİFTE VATANDAŞI OLANLAR NASIL VERGİLENDİRİLİR?

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1) nde Değişiklik Tebliğ Adı. Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 14)

6728 SAYILI KANUNLA KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU İLE DİĞER BAZI VERGİ KANUNLARINDA YAPILAN DÜZENLEMELER 09/08/2016 tarih ve sayılı Resmi Gazete

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2016/147

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2018/59

SİRKÜLER 2016/ Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği yayımlandı.

Mevzuat Bilgilendirme Servisi

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/56 TARİH: 06/12/2017

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı KURUMLAR VERGİSİ KANUNUNDA 2016 YILINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

ŞİRKET ARSASININ HASILAT PAYLAŞIMI YÖNTEMİYLE SATIŞINDA KURUMLAR VERGİSİ VE KDV İSTİSNASI UYGULAMASI

/189-1 KENTSEL DÖNÜŞÜME İLİŞKİN VERGİ MUAFİYET VE İSTİSNALARI YENİDEN DÜZENLENDİ

şeklinde sınıflandırmak mümkündür. A. Uyumlu Mükellefe İndirimli Gelir/Kurumlar Vergisi Uygulaması

YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE VERGİSEL DURUM

Sayısı : VUK-40/2009-2/POS Belgesi -2, Katılım Payı -1. İlgili Olduğu Madde : Gelir Vergisi Kanunu Madde 61, 65 ve 94,

Aşağıda söz konusu Kanun un Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları mevzuatına ilişkin düzenlemeleri sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır:

Transkript:

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü Tarih : 04/03/2015 Sayı : 39044742-KDV. 28-348 Konu : 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamındaki binaların yıkılıp yeniden yapılması için imzalanan kat karşığı sözleşmesine istinaden inşaatı yapımı. 24/10/2013 tarihli özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, şirketinizin 6306 sayılı Kanun kapsamındaki binanın yıkılıp yeniden yapılması için arsa sahipleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığı, yapılacak inşaat işi ile ilgili olarak alt taşeronlara verilen işler nedeniyle düzenlenecek sözleşmelerin damga vergisinden istisna olup olmadığı, inşaat nedeniyle mülk sahipleri ve üçüncü kişilere yapılacak devirler kapsamında düzenlenecek sözleşmeler ve yapılacak işlemlerin damga vergisi, tapu harcı ile katma değer vergisinden istisna olup olmadığı, şirketin mülkiyetine geçen bağımsız bölümlerin satışında uygulanacak katma değer vergisi oranının sorulduğu anlaşılmaktadır. 1. DAMGA VERGİSİ VE HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN: 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde, tapu ve kadastro işlemlerinden bu Kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanların tapu ve kadastro harçlarına tabi olduğu belirtilmiş, Kanuna ekli (4) sayılı tarifenin I-20/a fıkrasında,"gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı" nispi harç alınacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 123 üncü maddesinin birinci fıkrasında da, özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun, 1 inci maddesinde, bu Kanunun amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasların belirlenmesi olduğu; 3 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında, riskli yapıların tespitinin, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacağı ve sonucun Bakanlığa veya İdareye bildirileceği; 2 nci fıkrasında, riskli yapıların, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde Bakanlık veya İdare tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirileceği, tapu kütüğüne işlenen belirtmeler hakkında, ilgili tapu müdürlüğünce ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verileceği hükümlerine yer verilmiş; aynı Kanunun 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrasında, bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamaların, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paraların ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesna olduğu hükme bağlanmıştır. 6306 sayılı Kanunla, Kanun kapsamında yer alan hak sahibi maliklerle yapılacak işlemlere yönelik istisna öngörülmekte olup, hak sahiplerinin taraf olmadığı kağıtlara ve işlemlere istisna uygulanmasının Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Buna göre, 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak tespiti yapılan taşınmazın üzerinde inşa edilerek hak sahibi malikler ile düzenlenecek sözleşme kapsamında verilecek konut ve işyerlerinin, hak sahipleri adına tapuya tescilinde harç aranılmaması gerekmekle birlikte; riskli yapı olarak tespiti yapılan taşınmazın üzerinde inşa edilecek konutların hak sahibi malik dışında üçüncü kişilere satışı nedeniyle tapuda yapılacak işlemler ile söz konusu satış nedeniyle üçüncü kişilerle şirketiniz arasında düzenlenen sözleşmelere ve alt yüklenicilerle şirketiniz arasında düzenlenecek taşeronluk sözleşmelerine anılan Kanun kapsamında harç istisnası ve damga vergisi istisnası uygulanması mümkün bulunmamaktadır. 2. KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN: 3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesine göre, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler KDV ye tabidir. KDV oranları, 3065 sayılı KDV Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi (BKK) ile BKK eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi diğer işlemler için %18 olarak belirlenmiştir.

2007/13033 sayılı BKK nın 1 inci maddesinin 01/01/2013 tarihinde yürürlüğe giren (6) ncı sırasında, "(1) sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan net alanı 150 m²'ye kadar konutlardan; 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde (16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerler hariç), lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının alındığı tarihte, üzerine yapıldığı arsanın 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m² vergi değeri; a) Beşyüz Türk Lirası ile bin Türk Lirası (bin Türk Lirası hariç) arasında olan konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen vergi oranı, b) Bin Türk Lirası ve üzerinde olan konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen vergi oranı, uygulanır." düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, özelge talep formunda belirtilen taşınmazlar üzerinde... Tapu Müdürlüğünce 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı belirlemesi yapılmış olması halinde, söz konusu taşınmazların yıkılması sonrasında arsa sahipleri ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşa edilecek bağımsız bölümlerden net alanı 150 m² ye kadar olan konutların arsa sahibine veya üçüncü şahıslara tesliminde arsa birim m² vergi değerlerine ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde bulunup bulunmadıklarına bakılmaksızın %1 oranında KDV uygulanacaktır. İşyeri ve arazi teslimleri ile net alanı 150 m² nin üzerinde olan konut teslimlerinde ise %18 oranında KDV hesaplanacağı tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü Tarih : 25/04/2014 Sayı : 39044742-KDV.28-1207 Konu : 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hk. Kanun kaps. hakediş bedellerinin KDV'den istisna olup olmadığı ve inşaatın bitiminde uygulanacak KDV oranı. İlgide kayıtlı özelge talep formunuza ek dilekçenizde 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hk. Kanun kapsamında proje dahilinde inşaata başlanacağını, inşaat süresince yapacağınız malzeme alımlarında, taşeron firmalara ödeyeceğiniz hakediş bedellerinin yüklenilen KDV sinde bu kanun kapsamında tam veya kısmi bir muafiyetliğin söz konusu olup olmadığı ile inşaat bitiminde ve teslimlerinde hangi oranda KDV hesaplayacağınız hususlarında Başkanlığımızın görüşü sorulmaktadır. 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 maddesinde; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, Aynı Kanunun 19 uncu maddesinde diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu ve KDV ye ilişkin istisna ve muafiyetlerin ancak bu kanuna hüküm eklenmek veya bu kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği ifade edilmiştir. KDV Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 24/12/2007 tarih ve 2007/13033 sayılı Kararname eki Karar ile KDV oranları; Kararname eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi diğer işlemler içinse % 18 olarak belirlenmiş olup söz konusu Kararnamenin 1 inci maddesinin 01/01/2013 tarihinde yürürlüğe giren altıncı sırasında aşağıdaki düzenlemeye yer verilmiştir. "(2012/4116 sayılı Kararname ile eklenen sıra Yürürlük: 01/01/2013) (1) sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan net alanı 150 m²'ye kadar konutlardan; 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde (16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerler hariç), lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının alındığı tarihte, üzerine

yapıldığı arsanın 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 29 uncu maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m² vergi değeri; a) Beşyüz Türk Lirası ile bin Türk Lirası (bin Türk Lirası hariç) arasında olan konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen vergi oranı, b) Bin Türk Lirası ve üzerinde olan konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen vergi oranı, uygulanır." Buna göre, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hk. Kanun kapsamındaki proje dahilinde yapacağınız inşaatın bitiminde 150 m²'nin altında bulunan konut teslimlerinde arsa birim m² vergi değerlerine ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde bulunup bulunmadıklarına bakılmaksızın % 1 oranında KDV uygulanacaktır. Net alanı 150 m² ve üzerinde olan konut teslimleri ile ticari alanların satışında ise %18 oranında KDV hesaplanacak olup taşınmazın 6306 sayılı Kanun kapsamında bulunması oran uygulamasını değiştirmeyecektir. Öte yandan, inşaatınız süresince şirketinize yapılacak malzeme teslimlerinde ve taşeron firmalar tarafından kesilecek hak ediş faturalarında KDV Kanunu açısından tam veya kısmi istisna söz konusu olmayıp, bu malzeme ve hizmetlerin ait olduğu oranda KDV hesaplanması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 08/07/2014 Sayı : 62030549-125[30-2013/415]-1834 Konu : Yurt dışından finansal kiralama kapsamında hava aracı ve menkul mal kiralanması. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Fransa'da kurulu bir banka olan ve Fransız kanunlarına göre bankacılık faaliyetlerini gerçekleştirmek üzere gerekli lisansa sahip xxx'nin İtalya'da şubesi bulunduğu, xx'nin bu şube üzerinden İtalya mukimi xxx adlı şirketin %100 payına sahip olduğu, xxx Finance şirketinin ise finansal kiralama faaliyeti gerçekleştirme yetkisine sahip bir kuruluş olarak faaliyet gösterdiği ve Türk vergi mükelleflerine hava araçları da dahil olmak üzere menkul malların finansal kiralaması hizmetini vereceği; xxx Finance ile finansal kiralama işlemi yapacak Türk vergi mükelleflerinin finansal kiralama bedelini xxx Finance'a ödeyeceği belirtilerek, verilen finansal kiralama hizmeti karşılığında Türk vergi mükelleflerinden alınacak tutarın vergilendirilmesi hususunda bilgi talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların, dar mükellefiyet esasında, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği; 3 üncü fıkrasının (ç) bendinde taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye'de kiralanmasından elde edilen iratların da dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturduğu; 4 üncü fıkrasında bu maddede belirtilen kazanç ve iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimi temsilci bulundurulması konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Gelir Vergisi Kanununun 70/8 inci maddesi gereğince motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentilerinin sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır. Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellefiyete tâbi kurumların maddede bentler halinde sayılan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış; aynı fıkranın (c) bendinde ise gayrimenkul sermaye iratları sayılmış olup 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarından (2009/14593 sayılı BKK ile) % 1, diğerlerinden (2009/14593 sayılı BKK ile) % 20 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı kararlaştırılmıştır.

Ayrıca 13.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 52 nci maddesi ile 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu yürürlükten kaldırılmış olup mezkur maddenin 2 nci fıkrası hükmüne göre diğer kanunlarda 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa yapılan atıflar 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun ilgili maddelerine yapılmış sayılır. 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 2 nci maddesinin birinci fıkrasında Türkiye'de kurulu finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin bu kanuna tabi olduğu, aynı maddenin beşinci fıkrasında ise yolcu ve yük taşıma faaliyetinde bulunan hava yolu şirketlerine hava taşıma araçlarının, motorlarının ve bunların aksam ve parçalarının; kurulu bulunulan ülke mevzuatına göre bunları kiralama yetkisini haiz olan şirket, kuruluş ve finansal kiralama şirketleri tarafından, finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak en az iki yıl süreyle yurt dışından kiralanması işlemlerinin bu kanun kapsamında finansal kiralama olarak değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, Türkiye Cumhuriyeti ile İtalya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması 01.01.1994 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. İtalya mukimi xxx tarafından Türkiye mukimi vergi mükelleflerine hava taşıtı veya makine ve teçhizatın finansal kiralanması karşılığında elde edilecek gelirlerin Anlaşma'nın bir örneği ekli 12 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu Anlaşmanın 12 nci maddesinin 1, 2 ve 3 üncü fıkraları; "1. Bir Akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen gayrimaddi hak bedelleri, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. 2. Bununla beraber, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri elde edildikleri Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir; ancak, gayrimaddi hak bedeli elde eden kişi gayrimaddi hak bedelinin gerçek lehdarı ise, bu şekilde alınacak vergi, gayrimaddi hak bedelinin gayrisafi tutarının yüzde 10'unu aşmayacaktır. 3. Bu maddede kullanılan "gayrimaddi hak bedelleri" terimi, sinema filmleri, radyo televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik veya bilimsel her çeşit telif hakkının veya her çeşit patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı karşılığında ödenen her türlü bedelleri kapsar." hükümlerini öngörmektedir. Bu hükümlere göre, hava taşıtı veya makine ve teçhizatın finansal kiralanması karşılığında İtalya mukimi firmanıza yapılan ödemelerin anlaşma hükümleri çerçevesinde gayrimaddi hak bedeli olarak değerlendirilmesi ve Türkiye'de doğan ve İtalya mukimi

firmanıza yapılan bu ödemelerin gayrisafi tutarı üzerinden anılan Anlaşmanın 12 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye'de yüzde 10 oranını aşmayacak şekilde vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Ancak söz konusu ödemelere iç mevzuatımızda daha düşük bir oranın uygulanması halinde iç mevzuatımızda belirlenen bu düşük oranın uygulanacağı tabiidir. Ancak, söz konusu gayrimaddi hak bedelinin Türkiye'de bulunan bir iş yeri veya sabit yer vasıtasıyla elde edilmesi ve söz konusu bedelin ödendiği hak veya varlık ile bu iş yeri veya sabit yer arasında etkin bir bağ bulunması durumunda vergileme, 12 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yüzde 10 vergi oranı dikkate alınarak değil, Türkiye'de iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde yapılacaktır. Diğer taraftan, söz konusu Anlaşma'nın "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi'ne ilişkin 23 üncü maddesinde; "... 3. İtalya yönünden; Bir İtalya mukimi, Türkiye'de vergilendirilebilir bir gelir unsuru elde ettiğinde, İtalya, söz konusu gelir unsuruna uygulanacak bu Anlaşmanın 2 nci maddesinde sayılan gelir vergilerinin belirlenmesinde, bu Anlaşmanın özel hükümleri aksini öngörmedikçe, söz konusu gelir unsurları üzerinden alınan vergileri de kapsama alabilir. Böyle bir durumda, İtalya Türkiye'de ödenen gelir vergisini mahsup edecek; ancak bu mahsup, söz konusu gelir unsurları üzerinden gelir unsurlarının toplanması sonucu alınabilecek İtalyan vergisi miktarını aşmayacaktır. Bununla birlikte, gelir unsurları İtalya'da, İtalyan vergi mevzuatı uyarınca, lehdarın talebi ile nihai tevkifat vergisine tabi tutulduğunda, bahsedilen vergi için hiç bir mahsup hakkı verilmeyecektir. 4. Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarının amaçları yönünden, bir Akit Devlette doğan ticari kazançlar, temettüler, faiz veya gayrimaddi hak bedelleri üzerindeki vergiler, bu Devletin mevzuatı uyarınca indirime veya istisnaya tabi tutulduğunda, söz konusu verginin aşağıdaki oranları aşmayacak şekilde ödendiği kabul edilerek indirilecek veya mahsup edilecektir: a) 7 nci maddede belirtilen ticari kazançlar için % 36; b) 10 uncu maddede belirtilen temettülerin gayrisafi tutarları için % 15; c) 11 nci maddede belirtilen faizlerin gayrisafi tutarının % 15; d) 12 nci maddede belirtilen gayrimaddi hak bedellerinin gayrisafi tutarının % 10'u."

hükümleri yer almaktadır. Anlaşma hükümlerine göre Türkiye'de vergi ödenmesi durumunda ödenen bu vergiler, söz konusu maddenin üçüncü fıkrası çerçevesinde İtalya'da hesaplanacak vergiden mahsup edilebilecektir. Ayrıca, Anlaşma'nın 23 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, söz konusu gayrimaddi hak bedelleri üzerinden alınacak vergilerin, iç mevzuatımız uyarınca indirime veya istisnaya tabi olması durumunda İtalya'da ödenecek vergilerden mahsup edilecek vergi tutarı, ödemeye konu gayrimaddi hak bedellerinin gayrisafi tutarının % 10' unu aşmayacak şekilde hesaplanacaktır. Bununla birlikte, söz konusu kiralamanın 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında yolcu ve yük taşıma faaliyetinde bulunan hava yolu şirketlerine hava taşıma araçlarının ve bunların aksam ve parçalarının kiralanması şeklinde gerçekleştirilmesi halinde, hava taşıtları dahil menkul malların finansal kiralanması karşılığında İtalya mukimi firmanıza yapılan ve iç mevzuatımıza göre gayrimenkul sermaye iradı niteliğindeki ödemeler üzerinden, % 1 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 01/07/2014 Sayı : 62030549-125[6-2013/207]-1746 Konu : Holding şirketleri arasında hizmet devir sözleşmesi ile personel devri durumunda devralan şirketin devirden önceki döneme ilişkin kıdem tazminatlarını gider yazıp yazamayacağı İlgi : 31/05/2013 Tarihli özelge talep formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden;...vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, iştirakiniz olan şirketler arasında hizmet devir sözleşmesi ile personel devri yapılacağı belirtilerek, Borçlar Kanununun 429 uncu maddesine uygun hareketle, işçinin yazılı rızası alınması suretiyle bütün hak ve borçların yeni işverene devredilmesi durumunda, devredilecek personelle ilgili olarak ödenecek kıdem tazminatlarına ilişkin olarak önceki işverenden doğan kıdem ve ihbar tazminatlarının yeni işveren tarafından safi kurum kazancının tespitinde indirilmesinin mümkün olup olmadığı hususunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmış olup, konu ile ilgili Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır. 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde ise ticari kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup birinci bentte; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, üçüncü bentte ise; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak indirilebileceğine hükmedilmiştir. Diğer taraftan Borçlar Kanununun "Sözleşmenin Devri" başlıklı 429 uncu maddesinde; "Hizmet sözleşmesi, ancak işçinin yazılı rızası alınmak suretiyle, sürekli olarak başka bir işverene devredilebilir. Devir işlemiyle, devralan, bütün hak ve borçları ile birlikte, hizmet sözleşmesinin işveren tarafı olur. Bu durumda, işçinin, hizmet süresine bağlı hakları bakımından, devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır." hükmü yer almaktadır.

İşverenler arasında hizmet sözleşmesi devri hukuken mümkün olmakla birlikte, gerek aynı grup şirketleri arasında, gerekse birbirinden bağımsız işverenler arasında işçi aktarmalarında kıdem tazminatlarının nasıl ödeneceğine dair düzenlenmiş açık bir hüküm mevzuatımızda bulunmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan ve işçinin ya da çalışanın kıdem tazminatı almaya hak kazanabilme şartlarının düzenlendiği 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinde; " Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin: 1. İşveren tarafından bu Kanunun 24 üncü maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında, 2. İşçi tarafından bu Kanunun 25 inci maddesi uyarınca, 3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla, 4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla; 5. 506 Sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır." hükmüne yer verilmiştir. Bu çerçevede, 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesine göre, şirketinizde çalışmakta iken işten ayrılan personelinize ödeyeceğiniz kıdem tazminatı tutarının; sadece şirketinizde çalıştıkları süreler ve ödediğiniz ücret tutarı esas alınarak hesaplanması gerekmekte olup, bu şekilde hesaplayarak ödediğiniz kıdem tazminatı tutarlarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınacağı tabiidir. Ancak, belirtilen personelinize daha önce çalıştıkları şirketlerce, şirketlerinde çalışılan süre ve ücretler esas alınarak hesaplanarak ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının, şirketinizce ödenmesi halinde, söz konusu tutarlar şirketinizle ilgili yapılmış bir gider olmadığından, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir. Bilgi edinilmesi rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü) Tarih : 01/07/2014 Sayı : 62030549-125[10-2013/490]-1759 Konu : İnternet yazılım uygulamalarında yabancı firmaya reklam alanı tahsis edilmesi sonucu elde edilen gelirin %50'sinin kurumlar vergisinden indirim konusu yapılıp yapılmayacağı. İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketiniz tarafından İngilizce içerikli internet tabanlı masaüstü ve mobil uygulama yazılımlarının yapıldığı ve işletildiği, bu internet uygulamalarından... firmasının İrlanda şubesine reklam alanı tahsis edildiği, tahsis edilen reklam alanlarının... firmasının İrlanda şubesi tarafından başka yabancı firmalara reklam alanı olarak kullandırıldığı, bu kapsamda internet uygulamaları kullanıcılarının ve reklamlarını yayınlayanların yabancı kişi ve firmalar olduğu, şirketinizce reklamların tıklanma sayısına göre kazanç elde edildiği belirtilmiş olup söz konusu kazançların, kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun "Diğer indirimler" başlıklı 10 uncu maddesine 6322 sayılı Kanunla eklenen (ğ) bendinde, Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili Bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %50'sinin kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim unsuru olarak dikkate alınabileceği; bu indirimden yararlanılabilmesi için fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.5. Türkiye'den yurtdışı mukimi kişi ve kurumlara verilen hizmetler" başlıklı bölümünde konuya ilişkin açıklamalar yapılmış olup, mükelleflerin bu indirimden faydalanabilmeleri için taşımaları gereken şartlara Tebliğin "10.5.2. İndirimden faydalanma şartları" bölümünde yer verilmiştir.

Buna göre, şirketiniz tarafından üretilen ve işletilen İngilizce içerikli internet tabanlı masaüstü ve mobil uygulama yazılımının bir bölümünün reklam alanı olarak... firmasının İrlanda şubesine tahsis edilmesi faaliyeti, yurt dışındaki müşteriler için yapılan yazılım hizmetinden ziyade reklam alanının kiraya verilmesi hizmeti olması nedeniyle; bu ticari faaliyetinizden dolayı elde edilen kazançlarınızın Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-ğ maddesi hükümleri kapsamında kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Tarih : 20/06/2014 Sayı : 64597866-VUK-mük.298-93 Konu : Enflasyon Düzeltmesi farkının kurum kazancından indirilip indirilmeyeceği hakkında İlgi :.../.../... tarihli Özelge Talep Formunuz. İlgide kayıtlı özelge talep formunda,... 9/6/2006 tarihinde imzalanan "Kısmi Bölünme Sözleşmesi" uyarınca kısmi bölünmesi neticesinde akaryakıt, madeni yağ ve günlük kullanılan tüketim ürünlerinin üretilmesi, ambalajlanması, depolanması ve dağıtımı işi ile iştigal eden şirketinizin tüzel kişilik kazandığı, söz konusu bölünme işlemleri esnasında adı geçen şirketlerin kira sözleşmelerinden doğan "peşin ödenen giderlerdin bir bölümünün düzeltilmiş değerleri üzerinden şirketinize intikal ettirildiği, - Rekabet Kurumunun dikey anlaşmalarda yer alan rekabet yasağına ilişkin hükümleri gereğince kira sözleşmelerinin 18/9/2010 tarihinden sonraki kısımları hukuken hükümsüz olacağından bu dönemlere isabet eden peşin ödenmiş giderlerin fatura düzenlenmek suretiyle geri alınacağı, - Ancak, kazançları bilanço esasına göre tespit edilen bayilerin söz konusu tutarları enflasyon düzeltmesine tabi tutmuş olmaları nedeniyle karşılıklı mutabakat sağlanabilirken, kazançları işletme hesabı esasına tabi olan bayilerinizin Kanun gereğince enflasyon düzeltmesi müessesesini uygulamamaları nedeniyle hesaplar arasında mutabakat sağlanamadığı, - Düzeltilmiş değerler üzerinden kayıtlarınızda yer alan peşin ödenmiş kira bedellerinin bilanço ve işletme hesabı esasına göre defter tutan bayilerden iade alınacak bedellerin enflasyon düzeltmesi öncesi değerleri ile bayilere faturalandırılması esnasında, şirketinizin enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan enflasyon farklarını Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin (I) bendi hükmü çerçevesinde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alıp alamayacağı hususunda tereddüt oluştuğu belirtilerek Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 192 nci maddesinde, bilançonun envanterde gösterilen kıymetlerin tasnifli ve karşılıklı olarak değerleri itibariyle tertiplenmiş hülasası olduğu, bilançonun aktif ve pasif olmak üzere iki tabloyu ihtiva ettiği, aktif tablosunda mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zarar), pasif tablosunda borçların gösterileceği, aktif toplamı ile borçlar arasındaki farkın, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığını (öz sermayeyi) teşkil edeceği, aynı Kanunun 194 üncü maddesinde ise işletme hesabının sol tarafını gider, sağ tarafını hasılat

kısmının teşkil ettiği, gider kısmına, satın alınan mallar veya yaptırılan hizmetler karşılığında ödenen veya borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderlerin, hasılat kısmına, satılan mal bedeli veya yapılan hizmet karşılığı olarak tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen diğer bütün hasılatların kaydolunacağı hükmüne yer verilmiştir. Diğer taraftan, 5422 sayılı mülga Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddeleri uyarınca, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanmaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesine göre, bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu durumda kurumlar vergisi safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacaktır. Safi kurum kazancını ise öz sermayenin hesap dönemi sonu ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark teşkil edecektir. İşletme hesabı esasında ticari kazancın tespiti ise Gelir Vergisi Kanununun 39 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işletme hesabı esasına göre ticari kazanç, bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ile giderler arasındaki müspet fark olarak tanımlandıktan sonra elde edilen hasılatın, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları, giderlerin ise tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade ettiği hükme bağlanmıştır. Enflasyon düzeltme işlemi ile ilgili olarak 5024 sayılı Kanun ikili bir yaklaşım getirmiş olup, enflasyon düzeltmesine ilişkin 01/01/2004 tarihinden sonrasına ait tablolar için hüküm ifade eden ana esaslar Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinde, 31/12/2003 tarihli bilançonun düzeltilmesine ilişkin hükümler ise anılan Kanuna 5024 sayılı Kanunla eklenen geçici 25 inci maddede düzenlenmiştir. Vergi Usul Kanununun geçici 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde, "Bu madde uyarınca düzeltilen kalemlerin elden çıkarılması halinde, bunlara ilişkin enflasyon düzeltme farkları maliyet bedeli addolunur. Şu kadar ki, amortismana tabi olmayan kıymetlerin düzeltilmiş değerinin altında bir bedelle satılması halinde, düzeltilmiş değerle düzeltme öncesi değer arasındaki farka isabet eden zarar, gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınmaz." hükmü yer almaktadır. Söz konusu düzenleme elden çıkarılacak kalemlere münhasır olup, aktif düzenleyici hesap mahiyetinde olan peşin ödenmiş kira giderlerinin iade alınması hususunun bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan; anılan Kanunun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının (5) numaralı bendinde, pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulacağı hükmü yer almaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalara göre,... kısmi bölünmesi neticesinde tüzel kişilik kazananan şirketinize bir kısmı intikal ettirilen peşin ödenen kira giderlerine mesnet teşkil eden "Kira Sözleşmeleri" nin, akaryakıt sektöründe rekabetin tesisine yönelik olarak

Rekabet Kurulunun aldığı 5/3/2009 tarih ve 09-09/186-56 ve 09-09/187-57 sayılı kararlar çerçevesinde, bayi ile dağıtıcı arasındaki 18/9/2005 tarihinden önce yapılmış ve beş yılı aşan bayilik sözleşmeleri ile bu sözleşmelere süre açısından etkisi bulunabilen intifa hakkı, kira sözleşmesi ve kredi sözleşmesi gibi sözleşmelerin fiilen rekabet yasağı süresini uzattığına ilişkin kararları gereğince, 18/9/2005 tarihinden önce aktedilmiş olup da süresi beş yılı aşanlar hukuken geçersiz olacağından bunlara ilişkin peşin ödenen giderlerin şirketinize iadesi esnasında, şirketinizce düzeltme öncesi değerler üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün bulunmaktadır. Dolayısıyla, Vergi Usul Kanununun enflasyon düzeltmesine ilişkin hükümleri çerçevesinde, bahse konu hesaplara ilişkin olup daha önce tarafınızca gelir olarak dikkate alınmış olan ve bilanço esasına tabi bayileriniz adına düzenlenecek faturalarda yer alan tutarlara isabet eden enflasyon farklarının şirketinizce gider, bilanço esasına tabi bayileriniz tarafından ise işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancıyla ilişkilendirilmeksizin gelir kaydedilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, bahse konu kıymetlere ilişkin enflasyon farklarının daha önce tarafınızca gelir; bilanço esasına tabi bayilerinizce de gider olarak dikkate alınmayan kısımlarıyla ilgili olarak ise herhangi bir işlem yapılmayacağı tabiidir. Ancak, işletme hesabı esasına tabi bayileriniz adına düzenlenecek faturalarda yer alan tutarlara isabet eden enflasyon farklarının yukarıdaki koşullar dahilinde şirketinizce gider kaydedilirken, işletme hesabı esasına tabi bayileriniz yasal düzenleme gereği enflasyon düzeltmesi müessesesini uygulamadıklarından iade alınacak tutarlara isabet eden ve şirketiniz kayıtlarında yer alan enflasyon farklarına ilişkin olarak herhangi bir işlem yapmaları mümkün bulunmamaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 17/02/2015 Sayı : 11395140-105[229-2012/VUK-1-...]--268 Konu : II. Grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapının satılmasında vergilendirme ve belge düzeni hk. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kurumuzun inşaat işi ile iştigal ettiğinden bahisle İstanbul İli,... İlçesi,... Mahallesi,... pafta, yeni... ada,... parseldeki aktifinizde kayıtlı bulunan II. grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapının 2863 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde satışının vergilendirilmesi, belge düzeni ve taşınmazın satışıyla ilgili tapuda yapılacak işlemlerin harçtan müstesna olup olmadığı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır. I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca; kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden istisna edilmekle beraber, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun "İstisnalar ve muafiyetler" başlıklı 21 inci maddesinde; "Tapu kütüğüne 'korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır' kaydı konulmuş olan ve I inci ve II nci grup olarak gruplandırılmış bulunan taşınmaz kültür varlıkları ile arkeolojik sit alanı ve doğal sit alanı olmaları nedeniyle üzerlerine kesin yapılanma yasağı getirilmiş taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları olan parseller her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Kültür varlıklarının korunması maksadıyla tespit, proje, bakım, onarım, restorasyon ve kazı ile müzelerin güvenliği için kullanılmak şartıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Milli

Savunma Bakanlığı, Bakanlıkça ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce dışardan getirilecek her türlü araç, gereç, makine, teknik malzeme ve kimyevi maddeler ile altın ve gümüş varak, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Koruma bölge kurulları kararına uygun olarak bu taşınmaz kültür varlıklarında yapılan onarım ve inşaat işleri Belediye Gelirleri Kanunu gereğince alınacak vergi, harç ve harcamalara katılma paylarından müstesnadır." hükmü yer almaktadır. Buna göre, 2863 sayılı Kanunda yer alan istisna ve muafiyet hükmü, tapu kütüğüne korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır' kaydı konulmuş olan ve I inci ve II nci grup olarak gruplandırılmış bulunan taşınmazların aynından doğan vergi, resim ve harçlara ilişkin olup, bu hükmün kurum kazancı ile ilişkilendirilmesi mümkün olmadığından, şirketiniz aktifinde yer aldığı belirtilen, II. derece tarihi eser ibaresi taşıyan taşınmazın satılması halinde elde edilen kazancın, bu Kanun kapsamında kurumlar vergisinden muaf tutulması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, şirketinizin taşınmaz ticareti ile uğraşması nedeniyle, eski eser şerhi konulan taşınmazın satışından elde edilen kazanca, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan istisnanın uygulanması mümkün değildir. II- HARÇLAR KANUNU YÖNÜNDEN; 492 sayılı Harçlar Kanununun 57 nci maddesinde "Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir." hükmü yer almış; Kanunun 59 uncu maddesinin (m) bendinde, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamındaki tescilli taşınmaz kültür varlıklarının devir ve iktisabına ilişkin işlemlerin harçtan istisna olduğu; Kanunun 123 üncü maddesinin ilk fıkrasında da, özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin "I- Tapu işlemleri" başlıklı 20 nci maddesinin (a) fıkrasında, gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı harç aranılacağı hüküm altına alınmıştır. Özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden,... Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun.../1996 tarihli ve... sayılı kararı ile anılan gayrimenkulün koruma grubunun II nci grup olarak saptandığı; Koruma Kurulunun.../2005 tarihli ve... sayılı kararı ile ise İstanbul İli,... İlçesi,... Mahallesi,... pafta, eski:..., yeni:... ada,... parsele ilişkin tescilli yapının restorasyon tadilat projesinin düzeltmelere uygun olduğu, parseldeki yeni yapıya ilişkin sunulan tadilat projesinin uygun olduğu yönünde karar verildiği anlaşılmış ancak, kararda bahsi geçen yeni yapının korunması gerekli kültür varlığı olduğu yönünde karar alınmadığı anlaşılmıştır.

Buna göre, satışa konu II nci grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen gayrimenkul üzerinde, satış işleminin yapılacağı tarih itibarıyla korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair kaydın bulunması halinde tapuda yapılacak tescil işleminden Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin (m) bendine göre harç aranılmaması gerekmektedir. Ancak, Koruma Kurulunun.../2005 tarihli ve... sayılı kararı ile tescilli yapının restorasyon ve tadilatı sonucu ortaya çıkan yeni yapının korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair bir karar bulunmadığı anlaşıldığından, yeni yapının satışı nedeniyle tapuda yapılacak tescil işleminin ise harçtan istisna tutulması mümkün bulunmamaktadır. III- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesinde Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, 1/3- d maddesinde müzayede mahallerinde yapılan satışların, KDV ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır. KDV oranları, KDV Kanununun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile Kararnameye ekli I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için %18 olarak tespit edilmiştir. Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli I sayılı listenin 11 inci sırasında yer alan, net alanı 150 m² ye kadar konut teslimlerine % 1, net alanı 150 m² yi aşanların tesliminde ise %18 oranında KDV uygulanacaktır. Konut olmayan taşınmazların teslimi %18 oranında KDV ye tabi tutulacaktır. Buna göre; KDV Kanununda tescilli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tesliminin KDV den istisna olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle tapu kaydında I. veya II. grup kültür ve tabiat varlıkları koruma şerhi olan taşınmazların Kanunun 1/1 ve 1/3-d maddeleri kapsamında satışı KDV ye tabi olacaktır. IV- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu hükme bağlanmıştır. Anılan Kanununun 230 ve 231 inci maddelerinde faturanın şekil ve nizamına ilişkin esaslar düzenlenmiş olup, 231 inci maddenin 5 numaralı bendinde de faturanın malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren yedi gün içinde düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Buna göre; söz konusu taşınmazların satışı durumunda satış tarihinden itibaren yedi gün içinde alıcı adına fatura düzenlemeniz gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Tarih : 16/02/2015 Sayı : 11395140-105[236-2015/VUK-1/18096-260 Konu : Bir yılın altı aydan fazla kısmını yurt dışında geçiren serbest meslek erbabının tam mükellef olarak mı vergilendirileceği ve vergi mevzuatı karşısındaki durumu. İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Hollanda vatandaşı olduğunuzu, genel itibariyle bir yılın altı aydan fazla kısmında Hollanda'da ikamet ettiğinizi,... belirterek, Türkiye'de tam mükellef olarak mı, dar mükellef olarak mı vergilendirileceğiniz, Türkiye'de girdiğiniz davalara istinaden serbest meslek makbuzu düzenleyip düzenlemeyeceğiniz, ödenen vergilerin mahsubunu hangi ülkede talep edeceğiniz, söz konusu mahsup işlemini beyanname üzerinden mi yoksa dilekçe ile mi yapacağınız ve dilekçeye hangi evrakın ekleneceği hususlarında Başkanlığımız görüşlerini talep etmektesiniz. GELİR VERGİSİ VE VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Mükellefler" başlıklı 3 üncü maddesinde; "Aşağıda yazılı gerçek kişiler Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilirler: 1. Türkiye 'de yerleşmiş olanlar; 2.Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire, müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları (Bu gibilerden, bulundukları memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratları dolayısıyla Gelir Vergisi'ne veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuş bulunanlar, mezkur kazanç ve iratları üzerinden ayrıca vergilendirilmezler.)" hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde, ikametgâhı Türkiye'de bulunanlar ile bir takvim yılı içinde Türkiye'de devamlı olarak altı aydan fazla oturanların Türkiye'de yerleşmiş sayılacağı, 6 ncı maddesinde, Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği hükümlerine yer verilmiş, Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde, serbest meslek

faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi, anılan maddenin son fıkrasında ise, değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye'de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye'de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılması olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde, vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar ile vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratlar sayılmış olup, anılan maddenin birinci fıkrasının (2-b) alt bendinde, yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden tevkifat yapılacağı hükme bağlanmış, tevkifat oranı (03/02/2009 tarihli ve 2009114593 sayılı BKK ile 03/02/2009 tarihinden geçerli olmak üzere) %20 olarak belirlenmiştir. Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları, Akit Devletlerden birinin veya her ikisinin mukimi olan kişilere uygulanmaktadır. Dolayısıyla, Anlaşma hükümlerinin uygulanmasında "uyrukluk" değil, "mukimlik" kriteri dikkate alınmaktadır. Anlaşmada yer alan "mukim" terimi ise, Anlaşmaya taraf Devletin iç mevzuatı gereğince ev, ikametgah, kanuni merkez, iş merkezi veya benzer yapıdaki kriterler dolayısıyla vergi mükellefiyeti altına giren gerçek ve tüzel kişileri kapsamaktadır. Söz konusu kişilerin her iki devlette birden mukim kabul edilmeleri durumunda ise sorun yine Anlaşmalarda yer alan kriterler kullanılmak suretiyle çözümlenmektedir. Diğer taraftan, 01/01/1989 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye-Hollanda Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının "Mukim" başlıklı 4 üncü maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarında; "1. Bu Anlaşmanın amaçları bakımından, "Devletlerden birinin mukimi" terimi, o Devletin mevzuatı gereğince ikametgah, ev, kanuni merkez, iş merkezi veya benzer yapıda diğer herhangi bir kriter nedeniyle vergi mükellefiyeti altına giren kişi anlamına gelir. 2. 1 inci fıkra hükümleri dolayısıyla bir gerçek kişi her iki Akit Devlette de mukim olduğunda, bu kişinin statüsü aşağıdaki kurallara göre belirlenecektir: a) Bu kişi, daimi olarak kalabileceği bir meskenin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir. Eğer bu kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni varsa, bu kişi kişisel ve ekonomik ilişkilerinin daha yakın olduğu Devletin mukimi kabul edilecektir (hayati menfaatlerin merkezi); b) Eğer kişinin hayati menfaatlerinin merkezinin yer aldığı Devlet saptanamazsa veya kişinin her iki Devlette de daimi olarak kalabileceği bir meskeni yoksa, bu kişi kalmayı adet edindiği evin bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir; c) Eğer kişinin her iki Devlette de kalmayı adet edindiği bir ev varsa veya her iki Devlette de böyle bir ev söz konusu değilse, bu kişi vatandaşı bulunduğu Devletin mukimi kabul edilecektir;

d) Eğer kişi her iki Devletin de vatandaşıysa veya aksine her iki Devletin de vatandaşı değilse, Devletlerin yetkili makamları sorunu karşılıklı anlaşmayla çözeceklerdir." hükümleri öngörülmektedir. Yukarıdaki hükümlerden de görüleceği üzere, mukimliğin belirlenmesinde öncelikle her ülkenin kendi iç mevzuat hükümleri dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla, bir kişinin yukarıdaki kriterlerden herhangi biri dolayısıyla Türkiye'de vergi mükellefiyeti altına girmesi durumunda bu kişinin Türkiye'de mukim olduğu kabul edileceğinden, tam mükellef statüsünde Türkiye'de vergilendirilmesi gerekmektedir. Ancak, bu kişinin Hollanda'da da benzer kriterler dolayısıyla tam mükellef addedilmesi halinde ortaya çıkacak çifte mukimlik durumu, Anlaşmanın yukarıda yer alan 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında belirtilen kriterlerden önce yer verilene öncelik tanınmak suretiyle çözümlenecektir. Anlaşmanın "Serbest Meslek Faaliyetleri" ne ilişkin 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında ise; "1. Devletlerden birinin bir mukiminin serbest meslek faaliyetleri veya bağımsız nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer: a) Kişi, bu diğer Devlette bu faaliyetleri icra etmek için sürekli kullanabileceği bir sabit yere sahip ise veya b) Kişi bu diğer Devlette, sözkonusu faaliyetleri icra etmek amacıyla, 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalırsa, söz konusu gelir, aynı zamanda diğer Devlette de vergilendirilebilir. Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca sözkonusu sabit yere atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette bulunulan süre içinde elde edilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir." hükmü mevcuttur. Bu hükümler uyarınca, Hollanda mukimi addedilmeniz halinde, Türkiye'de faaliyetlerinizi icra etmek için sürekli kullanabileceğiniz sabit bir yere sahip olmamanız veya Türkiye'deki hizmet ifasının 12 aylık kesintisiz bir dönemde bir veya bir kaç seferde 183 günden fazla sürmemesi durumunda, gerek Türkiye gerekse Hollanda'dan elde ettiğiniz gelirleri vergileme hakkı yalnızca Hollanda'ya ait bulunmaktadır. Ancak, Türkiye'de faaliyetlerinizi icra edebileceğiniz sabit bir yerin bulunması veya faaliyet icrasının 183 günden fazla sürmesi durumunda, söz konusu faaliyetleriniz karşılığında elde ettiğiniz gelirler, iç mevzuat hükümlerimiz çerçevesinde Türkiye'de vergilendirilecektir. Bu durumda,