TÜRKİYE DE KAMU ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI MODELLERİ. Işıl CANAZ YILMAZ, Avukat



Benzer belgeler
ANKARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

DİKEY INTERNATIONAL Law & Consultancy ULUSLARARASI TAHKİM KURUMUNUN YİD SÖZLEŞMELERİNDE UYGULANABİLİRLİĞİ

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNİN LİSANSSIZ ELEKTRİK ÜRETİMİ BAŞVURULARI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERİNE KARŞI AÇILACAK DAVALARDA GÖREVLİ YARGI MERCİİ

YURTDIŞI İNŞAAT HİZMETLERİ SEKTÖRÜ İÇİN ULUSLARARASI TAHKİM REHBERİ

KANUN NO: 3096 TÜRKİYE ELEKTRİK KURUMU DIŞINDAKİ KURULUŞLARIN ELEKTRİK ÜRETİMİ, İLETİMİ, DAĞITIMI VE TİCARETİ İLE GÖREVLENDİRİLMESİ HAKKINDA KANUN

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGININ GÖREV ALANI

Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, Yasası sayılı, numaralı, nolu kanun, yasa DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR KANUNU. Kanun Numarası : 4875

YAP-İŞLET MODELİ İLE ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİM TESİSLERİNİN KURULMASI VE İŞLETİLMESİ İLE ENERJİ SATIŞININ DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

KAMU ALTYAPI YATIRIMLARININ FİNANSMANINDA ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR RLİĞİ

İDARİ SÖZLEŞMELER VE İMTİYAZ SÖZLEŞMELERİ

GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TAŞRA TEŞKİLATI KURULUŞ, GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ. Resmi Gazete Tarihi: , Sayısı: 28821


CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ, KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMESİ, YÖNETMELİK ve KARARI

BAZI YATIRIM VE HİZMETLERİN YAP-İŞLET-DEVRET MODELİ ÇERÇEVESİNDE YAPTIRILMASI HAKKINDA KANUN

Gümrük Kanunu-Genel Hükümler (Amaç, Kapsam ve Temel Tanımlar) (Md.1-4) 4458 Sayılı GÜMRÜK KANUNU. 4/11/1999 tarihli ve sayılı Resmi Gazete

DANIŞTAY KARARI-3096 YAPİŞLETDEVRET. 1. Daire 2000/60 E., 2000/55 K.

T.C. D A N I Ş T A Y Yedinci Daire

FASIL 10 BİLGİ TOPLUMU VE MEDYA

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI Balgat / ANKARA Tel: ; Faks: e-posta: sayistay@sayistay.gov.tr

4501 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YABANCILIK UNSURU Cem Çağatay ORAK

KOÇ HOLDİNG KAMU VE ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI YEÇEP ve AB Uyum Sürecinde Çevresel Yatırımların Finansmanı Semineri Ankara, 27 Haziran 2012

30/4/2013 TARİHİNDE YAPILAN KURUM İDARİ KURULU TOPLANTISINA DAİR GÖRÜŞ RAPORU

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ KALİTE KOMİSYONU ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI

ENERJİ ALANINDA TAHKİM KARARLARININ HUKUKİ ANALİZİ VE GÜNCEL SONUÇLARI

SERBEST BÖLGELER KANUNU İLE GÜMRÜK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI (TASLAĞI)

T.C. SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü GENELGE NO: 2007/02....VALİLİĞİNE (Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü)

SU ŞEBEKE VE ARITMA TESİSLERİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI GÖREV YETKİ VE SORUMLULUK YÖNERGESİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Teşkilat

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ

FASIL 23 YARGI VE TEMEL HAKLAR

I sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunun başvuru konusu kuralının Anayasaya aykırılığı sorunu:

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını isteyen: Türk Tabipleri Birliği. Vekili : Av. Mustafa Güler Strazburg Cad. 28/28 Slhhiye/ANKARA

TASARRUFLARIN TEŞVİKİ VE KAMU YATIRIMLARININ HIZLANDIRILMASI HAKKINDA KANUN (1)

İKİNCİ KISIM. Amaç ve Hukuki Dayanak

M. Gözde ATASAYAN. Kamu Hizmetlerinin Süreklilik ve Düzenlilik İlkesi

İDARE VE İDARE HUKUKU İLE İLGİLİ KAVRAMLAR

FASIL 5 KAMU ALIMLARI

Yeni İş Mahkemeleri Kanununun Getirdiği Değişiklikler

T Ü R M O B TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ SİRKÜLER RAPOR MEVZUAT

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/202 Ref: 4/202

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/18-21

YÖNETMELİK ELEKTRİK PİYASASI KAPASİTE MEKANİZMASI YÖNETMELİĞİ

KALKINMA AJANSLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK (Resmi Gazete Tarihi: Resmi Gazete Sayısı: 26239)

YÖNETMELİK. MADDE 3 (1) Bu Yönetmelik, 9/5/2013 tarihli ve 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanununa dayanılarak hazırlanmıştır.

Sermaye Şirketleri Özelinde ŞİRKETLER HUKUKU UYUŞMAZLIKLARININ ÇÖZÜMÜNDE TAHKİM

KAMU ÖZEL İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN MEVZUAT

KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI UYUM EYLEM PLANI REHBERİ. Ramazan ŞENER Mali Hizmetler Uzmanı. 1.Giriş

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK GENEL SAĞLIK SİGORTASI VERİLERİNİN GÜVENLİĞİ VE PAYLAŞIMINA İLİŞKİN BİRİNCİ BÖLÜM

KAMU KURUM VE KURULUŞLARININ YURTDIŞI TEŞKiLATI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

İLAN KIRKLARELİ VALİLİĞİ Defterdarlık Milli Emlak Müdürlüğünden

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ DÖNER SERMAYE İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET İÇİ EĞİTİM SUNUMU 02 MAYIS 2014

FİNANSAL KİRALAMADA SAT GERİ KİRALA İŞLEMLERİNİN VERGİ UYGULAMALARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ (II)

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞKLİK YAPILDI

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığından: KALKINMA AJANSLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

Ders Kodu Dersin Adı Yarıyıl Teori Uygulama Lab Kredisi AKTS EHYL-343 Vergi Uyuşmazlıkları ve Çözüm Yolları

İdare Hukuku Ve İdari Yargı Alanında Anayasa Değişikliği İle İlgili Bazı Öneriler

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA Sayılı Belediye Kanunu na Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve gerekçesi ekte sunulmuştur.

BİLİŞİM EĞİTİM KÜLTÜR ve ARAŞTIRMA DERNEĞİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI NA

SAĞLIK HİZMETLERİNİN ÖZEL HUKUK KİŞİLERİ TARAFINDAN YÜRÜTÜLMESİ

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCE YÖNERGESİ

GİRİŞ. A. İç Kontrolün Tanımı, Özellikleri ve Genel Esasları:

İDARİ YARGI DERSİ (VİZE SINAVI)

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ KALİTE GÜVENCESİ YÖNERGESİ

T.C. TEPEBAŞI BELEDİYE BAŞKANLIĞI EMLAK VE İSTİMLAK MÜDÜRLÜĞÜ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM AMAÇ, KAPSAM, YASAL DAYANAK, TANIMLAR

Türkiye Cumhuriyeti ve Yemen Cumhuriyeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK BAKIMINDAN MAL REJİMLERİ

MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı, Kalkınma Ajanslarının çalışma usul ve esaslarını belirlemektir.

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK MEVZUATI

ç. Sözleşme: Kanun kapsamında düzenlenmiş olan finansal kiralama sözleşmesini,

MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUK MEVZUATI

KALKINMA AJANSLARININ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK

MERKEZİ FATURA KAYDI SİSTEMİNİN KURULUŞU, FAALİYETİ VE YÖNETİMİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK

ENERJİ ALANINDAKİ MİLLETLERARASI TİCARET ODASI TAHKİM KARARLARININ HUKUKİ BİR DEĞERLENDİRMESİ

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İşK/2, S.İşK/14

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

Türkiye de Stratejik Çevresel Değerlendirme: İhtiyaçlar, Zorluklar ve Fırsatlar

YÖNETMELİK KARAYOLU YAPIMI AMAÇLI KAMULAŞTIRMALARDA HAZİNE TAŞINMAZLARININ TRAMPASI HAKKINDA YÖNETMELİK BİRİNCİ BÖLÜM

ÖNEMLİ NİTELİKTEKİ İŞLEMLER. Prof. Dr. Veliye Yanlı İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

ELEKTRİK PİYASASI KAPASİTE MEKANİZMASI YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

1- Neden İç Kontrol? 2- İç Kontrol Nedir?

12 Mart 2016 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : YÖNETMELİK

18- EĞİTİM, ÖĞRETİM VE GENÇLİK

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet Meslek Yüksekokulu DAMGA VERGİSİ ve HARÇLAR BİLGİSİ DERSİ Açık Ders Malzemesi

MALÎ SEKTÖRE OLAN BORÇLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

AR& GE BÜLTEN. Otomotivde Yeni Dönem! Otomotiv Sektöründeki Rekabet Koşulları Yenileniyor!

18 Aralık 2009, İstanbul Ayşen SATIR

TÜRKİYE SAGLIK ENSTİTÜLERİ BAŞKANLIĞI STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ELAZIĞ VALİLİĞİNE (Defterdarlık) tarihli ve /12154 sayılı yazınız

ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU TARAFINDAN TESİS EDİLEN İDARİ PARA CEZALARI VE BU CEZALARIN YARGISAL DENETİMİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR... XXI BİRİNCİ BÖLÜM YARGI HAKKI, ULUSLARARASI YETKİ VE TAHKİM

Transkript:

TÜRKİYE DE KAMU ÖZEL SEKTÖR ORTAKLIĞI MODELLERİ 1. Hukuki Yapıdaki Gelişmeler Işıl CANAZ YILMAZ, Avukat Kamu Özel Sektör Ortaklıkları nın Türkiye de uzun zamandan beri uygulanıyor olmasına ve uygulanmakta olan farklı türde modeller bulunmasına rağmen, uygulanan hukuka ve düzenlemelere ilişkin tam bir sınıflandırma yapabilmek halen oldukça zordur. Aşağıdaki kronolojik listeden de kolayca anlaşıldığı üzere 1980 li yılların sonunda Kamu Özel Sektör Ortaklığı modellerine ilişkin kural ve şartlar, her bir model için ayrı ayrı düzenlenmiş ancak 4046 sayılı ve 24.11.1994 tarihli Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun un yürürlüğe girişi ile çeşitli modellerin yasal düzenlemesine ilişkin bir girişim olmuştur. Ancak her ne kadar Kamu Özel Sektör Ortaklıkları kamu hizmetlerinin özel sektör katılımı ile gerçekleştirilmesi olarak tanımlanmakta ise de bu modellerin tam olarak özelleştirme çerçevesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu sebeple Kamu Özel Sektör Ortaklıklarının Özelleştirme Hukuku Kapsamında düzenlenmesi bazı açılardan söz konusu modellerin elverişli bir şekilde uygulanmasını engellemektedir. Yürürlükte olan ilgili kanunlar aşağıda kronolojik olarak sıralanmıştır: 576 sayılı ve 10.06.1910 tarihli Menafi-i Umumiye Müteallik İmtiyazat Hakkındaki Kanun 3096 Sayılı ve 04.12.1984 tarihli Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Teşebbüslerin Elektrik Üretme, İletme, Dağıtma ve Ticaretini Yapmaya Yetkilendirilmesine Dair Kanun 3465 sayılı ve 28.05.1988 tarihli Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol) Yapımı, Bakımı ve işletilmesi ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun 3996 sayılı 08.06.1994 tarihli Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun 4046 sayılı ve 24.11.1994 tarihli Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı, Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ve Yap- İşlet Modeli ile Enerji Satışına ilişkin Kanun Kamu Özel Sektör Ortaklıklarının gerekliliği ve artan önemi sebebiyle, genel anlamda uygulanabilecek hukuki bir çerçevenin oluşturulması konusunda artan bir talep söz konusudur. 2. Modeller Türkiye'de Kamu Özel Sektör Ortaklıklarının genel kurallarını ve çerçeve yapısını düzenleyen toplu bir mevzuat bulunmamasına rağmen 1980'lerden bugüne, kamu hizmeti projelerine çeşitli Kamu Özel Sektör Ortaklığı modelleri uyarlanmıştır. Kamu Özel Sektör Ortaklığı modelleri bir seri kanunun yürürlüğe konulması suretiyle sisteme tanıtılmıştır. Bu sebeple yürürlükte bulunan çeşitli başlıklar altındaki modeller arasında uygun bir sınıflandırma yapılması zordur. Belli bir yatırıma uygulanacak proje seçilirken projenin yapısı ve kamu idaresi ile özel yatırımcı arasındaki beklenen maliyetin, riskin ve menfaatlerin paylaşımı esas alınmalıdır. Belli başlı bazı Kamu Özel Sektör Ortaklığı modelleri 4046 sayılı ve 24.11.1994 tarihli 1

Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'da düzenlenmektedir. Kamu Özel Sektör Ortaklığı modellerini düzenleyen başkaca mevzuatlar da bulunmaktadır. Aşağıda hâlihazırda yürürlükte olan bazı modellerin temel özellikleri sunulmaktadır: 2.1 İmtiyaz İmtiyaz sözleşmelerinin temeli 576 sayılı 10.06.1910 tarihli Menafi-i Umumiye Müteallik İmtiyaza Hakkında Kanun dur. İmtiyaz Sözleşmeleri; kamu idaresini altyapı veya kamu hizmetine ilişkin yönetimi özel sektöre devretme olanağı tanımaktadır. Özel sektör kamu hizmetini kamu idaresi adına işletirken riski yatırımcı taşımaktadır. Kamu idaresine ödenecek olan hizmet bedeli özel yatırımcı tarafından tahsil edilmektedir. İmtiyazın sona ermesi ile ilgili hizmete ilişkin tüm mallar doğrudan kamu idaresine devredilmiş olmaktadır. Bu usul, bir özel hukuk kişisinin bir kamu idaresi ile yaptığı sözleşme uyarınca, kullanıcılardan alacağı ücret karşılığında kendi kâr ve zararına bir kamu hizmetini kurup işletmesi usulüdür. Bu usulün genel özellikleri aşağıdaki gibidir; İmtiyaz sözleşmesi iki taraflı bir sözleşmedir, İmtiyazın konusu bir kamu hizmetinin kurulması ve işletilmesidir, Özel hukuk kişisi, kamu hizmetini hizmetten yararlanan kullanıcılardan aldığı ücret karşılığında yürütür, Kamu hizmeti imtiyaz sahibi özel kişi tarafından kendi kârına ve zararına işletilir. İmtiyaz usulü ile bir kamu hizmetinin özel hukuk kişisine işletilebilmesinin başlıca şartı o hizmetin idarenin tekelinde olmasıdır. Kamu hizmeti imtiyazı sözleşmesi sona erdiği zaman, o hizmete ilişkin tüm malvarlığı kendiliğinden idareye devredilmiş olur. Danıştay 10. Dairesi, 29.4.1993 tarih, E.991/1-K 993/172 sayılı kararında, kamu hizmeti niteliği taşıyan bir görevin yerine getirilmesi, idari bir sözleşme ile özel girişimciye devredilmişse, kamu hizmetinin imtiyaz usulü ile yürütülmesi söz konusu olup imtiyaz süresince hizmetten bedelin yasa ile saptanacak bir tarife üzerinden tahsil edilecek olması ve bu hizmet devrinin uzun ve belli bir devre için yapılması, kamu hizmeti imtiyaz sözleşmelerini diğer sözleşmelerden ayıran özelliklerdir. şeklinde bir saptamada bulunmuştur. 1 İmtiyaz sözleşmeleri Danıştay tarafından incelemeye tabidirler. 14 Ağustos 1999 tarihli Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren 4446 sayılı Kanun ile Anayasa da yapılan değişiklikle, bu inceleme sadece görüş bildirme ile sınırlandırılmıştır. Bu tip sözleşmelerden kaynaklanan ihtilaflar idare hukuku kurallarına tabi olacaktır ve tarafların aralarında tahkim hususunda anlaşmış oldukları haller hariç olmak üzere ihtilaflar idare mahkemeleri nezdinde çözümlenecektir. 2 1 Danıştay 10.D; 29.4.1993, E.1991/1-K 1993/172. Danıştay Dergisi, sayı:88, s.463vd 2 Anayasa madde 155/2: (Değişik: 14.8.1999 4446/3 md.) Danıştay, davaları görmek, Başbakan ve Bakanlar Kurulunca gönderilen kanun tasarıları, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmeleri hakkında iki ay içinde düşüncesini bildirmek, tüzük tasarılarını incelemek, idarî uyuşmazlıkları çözmek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir. 2

2.2 Yap-İşlet-Devret Yap-İşlet-Devret Modeli (YİD) Türk hukuk sistemine 3996 sayılı ve 08.06.1994 tarihli Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ile girmiştir. YİD üretilen ürünlerin ve sunulan hizmetlerin yatırımcı tarafından satılması karşılığında yatırım maliyetlerinin (kâr dâhil olmak üzere) yatırımcıya ödendiği özel bir finansman modeli olarak tanımlanmaktadır. YİD modeli genel olarak özel bilgi ve yüksek maliyet gerektiren projelere uygulanmaktadır. Yakın tarihte yapılan bazı yasal düzenlemeler ile 3996 sayılı kanun farklı bir hukuki statüye kavuşmuştur. Zira bu kanuna göre yapılacak olan sözleşmelerin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı Kanunun 5. maddesi ile düzenlenmek suretiyle 3096 ve 3465 sayılı kanunlar kapsamında öngörülen kamu hizmetinin özel hukuk kişileri tarafından işletilmesi usulünden kısmen ayrılmıştır. 3 Zira 3996 sayılı Kanun un 13. maddesine 4047 sayılı - 24.11.1994 tarihli Kanun un 2. maddesi ile eklenen fıkrası uyarınca ilgili idarenin isteği halinde 3096 ve 3465 sayılı Kanunlara tabi işler de 3996 sayılı Kanun un 5, 11, 12 ve 14 üncü madde hükümlerinden yararlanır. Bu hüküm nedeniyle 3096 sayılı Kanun uyarınca yapılacak imtiyaz sözleşmelerinde idare ister ise sözleşmenin özel hukuka tabi olmasını kararlaştırabilir ve 3996 nın diğer ilgili hükümlerini de sözleşmeye uygulayabilir. 3096 ve 3465 sayılı kanunlar ile 3996 sayılı kanunun hukuk alanında birbirinden ayrı iki zıt kutuba yönlendirilmiş olmalarına rağmen aralarında kapsamda sayılan hizmetler 4 noktasında sıkı bir bağ kurulmuş olması, elektrik ve otoyol alanına giren hangi hizmetlerin hangi kanuna dayanılarak düzenlenmesi gerektiği ve hangi rejime tabi olması gerektiği hususu ciddi bir tartışma konusudur. Bu noktada belirtilmesi gereken bir hususta şudur. 3996 sayılı kanunda yap-işlet-devret modeli, özel bir finansman modeli olarak tanımlanmaktadır. 5 Kanun koyucunun bu tabiri tesadüfen kullanmadığına ve küreselleşme sürecinde kamu idaresinin de rekabetçi ortamlarda nerede ve nasıl durması gerektiği hususunda stratejik kararlar almaya çalıştığına şüphe bulunmamaktadır. Aslen finansman modeli terimi, yap-işlet-devret usulünün özelleştirme usulünden tamamen ayrı bir hukuki ve iktisadi statüde bulunduğu hususunda kanun koyucunun açık iradesinden başka bir şey değildir. Buna karşılık, finansman modeli tanımlaması nedeni ile yap-işlet-devret modelinin, kamu hizmetinin özel hukuk kişileri tarafından işletilmesi modellerinden ayırıldığını söyleme imkânı bulunmamaktadır. Bu 3 Anayasa Mahkemesi 28 Haziran 1995 tarihli 1994/71 E. 1995/23 K. Sayılı kararı ile ilk önce iptal edilen 5. madde, daha sonra 4493 sayılı 20.12.1999 tarihli yasanın 2. maddesi ile yeniden düzenlenmiştir. 4 Madde2: Kapsam: Bu Kanun, köprü, tünel, baraj, sulama, içme ve kullanma suyu, arıtma tesisi, kanalizasyon, haberleşme, elektrik üretim, iletim, dağıtım ve ticareti maden ve işletmeleri, fabrika ve benzeri tesisler, çevre kirliliğini önleyici yatırımlar, otoyol, demiryolu, yeraltı ve yerüstü otoparkı ve sivil kullanıma yönelik deniz ve hava limanları ve benzeri yatırım ve hizmetlerin yaptırılması, işletilmesi ve devredilmesi konularında, yap-işlet-devret modeli çerçevesinde sermaye şirketlerinin veya yabancı şirketlerin görevlendirilmesine ilişkin usul ve esasları kapsar. 5 Madde 3: Tanımlar: a) Yap-İşlet-Devret Modeli: İleri teknoloji ve yüksek maddî kaynak ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen özel bir finansman modeli olup, yatırım bedelinin (elde edilecek kâr dâhil) sermaye şirketine veya yabancı şirkete, şirketin işletme süresi içerisinde ürettiği mal veya hizmetin idare veya hizmetten yararlananlarca satın alınması suretiyle ödenmesini ifade eder. 3

noktada haklı olarak, bilinçsiz ve kaotik bir yöntem kullanılmak suretiyle imtiyaz, yap-işletdevret ve özelleştirme usullerinin bugünkü şekillerine kavuşturulması sürecinde kanun koyucunun iradesinin şeffaf ve kamu yararı amacına hizmet eden modeller oluşturulmasından uzak durmuş olduğu da söylenebilir. Kanunun yürürlük tarihi itibariyle tartışmalara mahal veren yapısı ve değişim süreci şu şekilde özetlenebilir: Kanun ilk olarak 1994 tarihinde yürürlüğe girerken dahi imtiyaz usulünden ayrı bir yasal yapı öngörmekteydi. O nedenle Kanun un 5. maddesinin ilk düzenlemesine göre kanunun kapsamı kamu hizmeti imtiyazı niteliği taşımayan hizmetler olarak nitelendirilmiş ve özel hukuka tabi olması esasını getirmişti. Kanun koyucu tarafından bu şekilde bu Kanuna dayalı olarak yapılacak sözleşmelerin Danıştay denetiminden çıkarılabileceği amaçlanmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi 28 Haziran 1995 tarihli 1994/71 E. 1995/23 K. Sayılı kararı ile temel olarak niteliği gereği idari olan sözleşmelerin yasa kurallarıyla özel hukuk hükümlerine bağlı tutulmasının Anayasa ya aykırı olduğu gerekçesiyle 5. maddenin ilgili cümlesini iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi nin iptal kararı üzerine 13 Ağustos 1999 tarih ve 4446 sayılı Kanun ile Anayasa nın 47. ve 125. maddelerini değiştirmiştir: Madde 47/4; Devlet, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla belirlenir. Madde 125/1; Kamu hizmetleriyle ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli ve milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir. Milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir. Kanun koyucu Anayasa açısından yetkilerini yukarıda belirtmiş olduğumuz şekilde tamamlamasının ardından 20 Aralık 1999 tarih ve 4493 sayılı kanun ile 3996 sayılı kanunun 5. maddesini tekrar değiştirerek bu kanuna göre yapılacak olan sözleşmelerin özel hukuk sözleşmeleri olduğunu düzenlemiştir. Madde 5; Yüksek Planlama Kurulunca belirlenen idare ile sermaye şirketi veya yabancı şirket arasında yapılacak sözleşme, özel hukuk hükümlerine tabidir. 18 Aralık 1999 tarih ve 4492 sayılı Kanun ile 2 Haziran 2000 tarihli 4577 sayılı Kanun ile Danıştay Kanununda ve İdari Yargılama Usulü Kanununda tahkim usulü öngörülmüş olan imtiyaz sözleşmelerini Danıştay ın ve İdare Mahkemelerinin görev alanından çıkarmıştır. 21 Ocak 2000 tarih ve 4501 sayılı Kamu Hizmetleri ile ilgili İmtiyaz Şartlaşma ve Sözleşmelerinden Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkime Başvurulması Halinde Uyulması Gereken İlkelere Dair Kanun çıkarılmıştır. 4

Madde 1; Kanunun amacı, kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözülmesinin öngörülmesi durumunda taraflarca sözleşme yapılırken uyulması gereken ilke ve esasları belirlemektir. Hal böyle olunca, özel hukuka tabi ve dilenirse uyuşmazlıkların çözüm merci tahkim olabilecek yap-işlet-devret sözleşmeleri, 3996 sayılı yasa çerçevesinde oluşmuş olup 3096 ve 3465 sayılı yasalara tabi olarak yapılacak sözleşmelerin kural olarak idare hukukuna ve fakat idarenin takdiri ile özel hukuka tabi olacakları düzenlenmiştir. 2.3 Yap İşlet Yap İşlet Modeli ( Yİ ), 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı, Elektrik Enerjisi Üretim Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ve Yap- İşlet Modeli ile Enerji Satışına ilişkin Kanun ile sistemimize girmiştir. Bu model, yatırımcılara ait olan enerji üretim tesislerinin inşası ve işletilmesine yönelik olarak inhisari (kurucu) şekilde düzenlenmiştir. Bu modelde yatırımcılar; yalnızca termik santrallerin inşa edilmesi ve işletilmesi yetkisine sahiptir. Hidroelektrik santraller, jeotermal ve nükleer santraller ile yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan diğer tüm santraller bu kanunun kapsamı dışındadır. Bu model belirli bir konu ile sınırlandırıldığından, Türkiye de çok sınırlı sayıda proje için uygulanmış bulunmaktadır. 4283 sayılı Kanun kapsamında bu modele uygun imzalanan sözleşmeler, özel hukuk kuralları ile düzenlenmektedir ve uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası ve/veya ulusal tahkim seçilebilmektedir. 2.4 Yap Kirala Devret Yap - Kirala - Devret Modeli, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu nda 2005 yılında yapılan değişiklik neticesi sistemimize girmiş olup yalnızca sağlık hizmetleri ile bağlantılı olarak uygulanmaktadır. Sağlık Bakanlığı, yatırımcıların, Bakanlık tarafından kiralanacak sağlık tesislerini kamuya ait taşınmazlar üzerinde inşa etmesine izin vermektedir. Sağlık hizmetleri haricinde söz konusu tesislere ilişkin tüm hizmetler özel sektör tarafından sağlanmaktadır. Tesisin niteliklerine bağlı olarak, eğer yatırımcı işletme hizmetleri de sunmakta ise, bu husus kira bedelinin takdirinde dikkate alınmaktadır. Uygulanacak hukuk ve yetkili mahkemeye ilişkin olarak özel bir düzenleme bulunmadığından; bu model kapsamında ele alınan sözleşmeler, kamu hukuku sözleşmeleridir ve idare mahkemelerinin yetki ve görevi dâhilindedir. 2.5 İşletme Haklarının Devri Bu model kapsamında idare; işletme haklarını belirli bir süre için ve belirli şartlar dâhilinde özel yatırımcılara devretmektedir. Bu model, söz konusu yönteme ilişkin genel tanımlamaları içeren 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun un yanı sıra, 3096 Sayılı ve 04.12.2984 tarihli Türkiye Elektrik Kurumu Dışındaki Teşebbüslerin 5

Elektrik Üretme, İletme, Dağıtma ve Ticaretini Yapmaya Yetkilendirilmesine Dair Kanun ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu yöntemde, mülkiyet hakları devredilmemekte, yalnızca belirli bir hizmetin işletme hakları özel sektöre verilmektedir. 4046 sayılı Kanun un hükümleri gereğince, Özelleştirme İdaresi kamu hizmetinin özellikleri ve projenin ihtiyaçlarına uygun olarak başka yöntemler de uygulayabilecektir. 3 Kamu Hizmeti Projelerinde Yatırımcıların Korunması Kamu Özel Sektör Ortaklıkları, kamu idareleri ile veya devlet ile özel hukuk sözleşmesi temelinde kurulan ilişkiler olarak tanımlanabilir. Genel olarak, kamu idareleri ile kamu hizmetinin gerçekleştirilmesine ilişkin olarak yapılan tüm sözleşmeler İdari Sözleşmeler olarak adlandırılır ve bu sebeple de idare mahkemelerinin yetkisi dâhilindedir. Türk hukuk sisteminde 1999 yılı sonrası Kamu Özel Sektör Ortaklıklarına uygulanacak hukuk ve uyuşmazlık çözüm yöntemlerine ilişkin olarak belirgin değişiklikler getiren düzenlemeler yapılmıştır. En çok rastlanan Kamu Özel Sektör Ortaklığı yöntemi olarak YİD modeli özel hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirilmeye başlanmıştır. Akabinde yasa koyucu, kamu hukuku kapsamında olan ve İdari Mahkemelerin yetkisi dâhilinde bulunan İmtiyaz Sözleşmeleri haricinde, Kamu Özel Sektör Ortaklıklarının özel hukuk konusu olarak ele alınmasına ilişkin düzenlemeler yapmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki, uluslararası tahkimin imtiyaz sözleşmelerine uygulanmasına ilişkin düzenleme, 4501 sayılı ve 21.01.2000 tarihli kanun ile yürürlüğe girmiştir. Bu itibarla eğer sözleşmenin bir tarafı yabancı ise, taraflar uyuşmazlıkların çözümü için uluslararası tahkime gidilmesine karar verebilirler. Ayrıca, yatırımcıların korunmasına ilişkin olarak Türkiye nin onayladığı çok taraflı ve karşılıklı yatırım anlaşmaları bulunmakta olup bunlardan ilki 1962 tarihinde Almanya ile imzalanan iki taraflı Yatırım Anlaşması dır. Türkiye 1965 te Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözümlenmesi için Uluslararası Merkez (ICSID) Konvansiyonuna da katılmıştır. Türkiye bugün elliden fazla çok taraflı ve iki taraflı yatırım anlaşmasına taraf bulunmaktadır. Türkiye bu anlaşmaların neredeyse tamamında, yatırım projeleri için tahkim anlaşmalarının uygulamasını kabul etmiş bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen gelişmeler ışığında, belirli koşulların uygulanması şartıyla ve ilgili düzenlemelerin hükümleri doğrultusunda, taraflar, uygulanacak yetki hükümlerine özgürce karar verebileceklerdir. 4 Sistemin Eksiklikleri ve Yapılması Gerekenler İş bu çalışmanın önceki bölümlerinde de açıkça değinilmiş olduğu üzere Kamu Özel Sektör Ortaklığı uygulamaları, kamu hizmetinin özel sektör tarafından işletilmesi modellerinden sadece birisidir. Bir projenin hangi yöntem kullanılmak suretiyle işletilmesi gerektiği, ancak günün şartlarına, projenin niteliğine ve her şeyden önemlisi kamunun menfaatlerine ve kamu hizmetinin niteliklerine göre belirlenmelidir. Ancak belirtmek gerekir ki, kamunun üzerindeki mali yük arttıkça kamu hizmetlerindeki kalite ve sunumundaki etkinlikte düşüş göstermektedir. O nedenle Kamu Özel Sektör Ortaklığı modellerinin uygulanması günümüz koşulları içerisinde gerek kamu kesimi 6

tarafından gerekse özel sektör tarafından iktisadi kalkınma noktasında kamu hizmetinin üretimi ve kullanıcılara sunumu için uygun bir yöntem olarak kabul edilmekle birlikte ülkemizin hâlihazırdaki hukuki alt yapılanması, Kamu Özel Sektör Ortaklığı modellerin elverişli bir şekilde uygulanmasını teminden uzaktır. Bu nedenle; hukuki alt yapının doğru olarak oluşturulması, idare hukuku alanında bir devrim niteliğinde olmakla kalmayacak, kaynakların doğru ve idareli bir şekilde kullanımı için dayanak teşkil edecektir. Bu noktada yapılacak çalışmaların temel taşını, konu ile ilgili ulusal stratejinin oluşturulması teşkil etmektedir. Zira zaman zaman ulusal çıkarları da etkileyen stratejik öneme sahip hizmetlerin kapsamı bugünkü politikalar çerçevesinde belirlenmeli ve özel sektör katılımına ne ölçüde imkân verdikleri tespit edilmelidir. Bu aşamadan sonra özel sektörün katılım metodunun belirlenmesi, uygulanabilirliği sabit projelerin hayata geçirilmesini kolaylaştıracaktır. Bu noktada günümüz liberal ekonomi akımları; sosyal devlet ilkesini kısa vadeli politikaların üstünde tutmaya başlamışlardır. Kamu hizmetlerinin yetersiz kalitede sunulmasının hatta sunulamamasının toplum nezdinde doğuracağı karışıklık uzun vade de devletlerin kaldıramayacakları köklü sorunlara yol açabilecektir. Toplumun ihtiyaç duyduğu hizmetlerin ve altyapı tesislerinin hızla ve gerekli şartlarla sağlanması için ülkemizin ana kalkınma stratejileri belirlenmeli ve geliştirilmelidir. Belirlenecek stratejiler doğrultusunda özel sektör katılımının gerçekleştirileceği modellerin alt yapılarının oluşturulması ve ilgili mevzuatın belirlenen politikalara uyumlu hale getirilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde idarenin günü kurtarma olarak da adlandırılabilecek yöntemler ile aldığı kararlar, kalkınma politikası haline dönüşmeyeceği için günlük uygulamalar yaratmış olacaktır. Genel olarak kalkınmakta olan ekonomiye sahip ülkelerde en önemli sorun; iktidarların değiştikçe kamu hizmetleri gibi ulusal strateji gerektiren alanlardaki uygulama ve politikalarının da değişmesidir. Haliyle bu durum uzun vade yatırımlarda bir yap-boz oyunu haline gelmekte ve birçok yatırımın sonu mahkemelerde bitmektedir. Bu durumu önlemek için hükümet bazlı değil devlet politikası bazlı uygulamalar geliştirilmelidir. Bu nedenledir ki kamu hizmetine ilişkin yasal düzenlemeler; gerek iktidar gerek muhalefet kanatlarının; gerek kamunun gerekse de özel yatırımcının görüşleri alınarak oluşturulmalı ve toplumsal görüş birliği yaratılmalıdır. Bu noktada özel sektör katılımını öngören modellerin ana uygulama alanı kamuoyu duyarlılığı içeren hizmetler olması nedeniyle başarılı bir uygulama için politik destek ve sahip çıkma temel eksenini içermelidir. Kamu Özel Sektör Ortaklıkları konusunda mevzuattaki dağınıklığın önlenmesi amacıyla, şimdiye kadar ayrı ayrı kanunlarda yapılan ve her biri belirli modelleri içeren düzenlemelerin mümkün olduğunca tek bir çerçeve kanun içinde yeniden yapılanması; hukuki alt yapının geçmişten kalan mirasları toparlayarak muhtemel hak kayıplarını da önleyerek oluşmasını sağlayacak ve kolaylaştıracaktır. Yasal altyapının iyileştirilmesine paralel olarak kurumsal altyapının geliştirilmesi kritik önem taşımaktadır. Çoğu zaman uygulama ile yasal düzenleme sanki birbirinden ayrı imiş gibi gelişme göstermektedir. Bunun nedeni; uygulayıcıların yasal düzenlemeyi iyi idrak edememiş olmaları veya yasa koyucunun da uygulamadan kaynaklı süreçleri iyi analiz edemeyişleri olabilmektedir. Bu noktada yapılması gereken; ortaya konulacak modellerin mümkün olduğunca merkezi bir otorite tarafından uygulanmasını sağlama ve kuralları genel olarak ilkeler ile belirleyip standart bir düzleme oturtmak olmalıdır. 7

Hukuki alt yapı sorunlarının aşılması hususları yanı sıra gerek kamunun gerekse özel sektörün projeleri uygulama öncesi dikkat etmesi ve önemle göz önünde bulundurması gereken nokta; projelerin fizibilite çalışmalarının her iki tarafça bağımsız olarak yapılıp değerlendirilmeleridir. Zira yukarıdaki bölümlerde de anlatmış olduğumuz üzere Kamu Özel Sektör Ortaklığı risklerin dengeli paylaşımı esasına dayanan bir modellemedir. Tüm bu hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle yurtdışı uygulamaları da esas alınarak ülkemizde uzun yıllar boyunca kullanılabilecek bir finansman modeli oluşturulabilecektir. SONUÇ Türkiye kamu hizmeti ve özel sektör kavramlarının tasnifi ve bir arada kullanılması noktasında uzun yıllardır yol kat etmeye çalışmaktadır. 1980 li yıllardan bugüne gelinen aşamada halen birçok taş yerine oturtulmaya çalışılmaktadır. O günlerin tarihsel hatası uygulayıcıların dahi sonuçlarını öngöremedikleri; kapsamını değerlendiremedikleri modellerin hukuki alt yapısı olmaksızın sisteme sokulmaya çalışılmış olmasıdır. Alt yapının uygulama ile oluşturulmaya çalışıldığı sistemlerin sukutu hayalden başka getirisi olmayacaktır. Çalışma kapsamında belirtilmiş olduğu üzere Kamu Özel Sektör Ortaklıkları modeli için hâlihazırda sistemin gerekliliklerini karşılayabilecek nitelikte bir mevzuat bütünlüğü bulunmamaktadır. Uygulama sürecinde gerek toplumsal olarak gerekse yargı mercilerince kabul görmemiş ve zamanla aldığı eleştiriler ile zedelenmiş olan sistemler ile yeni modeller kurmak; sorunları ve tartışmaları sürdürmekten öte sonuç vermeyecektir. Bu nedenle mevcut yapının sunduklarını temel almak suretiyle, tek bir hukuki düzenleme altında tek bir idari teşkilatı görevlendirerek yeni bir mevzuat çalışması oluşturmak arzu edilen ekonomik yapılanmaya daha sağlıklı ulaşabilmemizi sağlayacaktır. Henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi ne sunulmamış olmakla birlikte mevzuat çalışmaları bazı idari teşkilatlar bünyesinde halen sürdürülmektedir. Tüm dünya uygulamaları ve önceki tecrübeler de göz önünde bulundurularak ülkemiz ihtiyaçlarını en makul ölçüde karşılayacak hukuki alt yapının en kısa zamanda oluşturulmasının bir zorunluluk olduğu aşikârdır. 8

KAYNAKÇA Benoit, Philippe, Project Finance at the World Bank, Washington, D.C, World Bank, 1996 Çakal, Recep, Doğal Tekellerde Özelleştirme ve Regülâsyon, Uzmanlık Tezi, Ankara, Devlet Planlama Teşkilatı, 1996 Ertekin, Erol Karataş, İzzet, Uygulamada İhtiyari Tahkim ve Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi Tanınması, Ankara, Yetkin Yayınları, 1997 Giritli, İsmet Bilgen, Pertev Akgüner, Tayfun, İdare Hukuku, İstanbul, Der Yayınları, 2001 Gözler, Kemal, İdare Hukuku, Cilt II, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2003 Gözübüyük, Şeref, Yönetsel Yargı, 9. Bası, Ankara, Turhan Kitabevi, 1933 Guidelines For Successful Public-Private-Partnerships, European Commission Directorate General Regional Policy, 2003 Günday, Metin, İdare Hukuku, Ankara, İmaj Yayıncılık, Yedinci Baskı, 2002 Güneş, Cengiz, Tüm Yönleriyle Enerji ve Altyapı Yatırım Modelleri Uygulamaları ve Mevzuatı, 2. Bası, Ankara, Yazarın Kendi Yayını, 2002 http://www.dpt.gov.tr/ http://www.hsph.harvard.edu/hcpds/partnerbook/partnershipsbook.pdf#page=30 http://www.mfcr.cz/cps/rde/xbcr/mfcr/en-guide3.pdf http://www.oib.gov.tr/ http://www.worldbank.org/ IFC, Project Finance in Developing Countries, Washington, D.C., International Finance Corporation, 1999 Kilci, Metin, Türkiye de Özelleştirme Uygulamaları, Uzmanlık Tezi, Ankara, Devlet Planlama Teşkilatı, 1998 Özay, İlhan, Günışığında Yönetim, İstanbul, Alfa Yayınları, 1996 Polatkan, Vahit, Yap İşlet Devret Modeli ile Ulusal ve Uluslararası Tahkim, Ankara, Yaklaşım Yayınları, 2000 Polatkan, Vahit, Yap İşlet Devret, Ankara, Yaklaşım Yayınları, 1997 Shaughnessy, Haydn, Project Finance in Europe, Sussex, John Wiley & Sons, 1995 Ulusoy, Ali, Hukuk-Ekonomi Perspektifinden Uluslararası Tahkim ve Kamu Hizmeti, Ankara, Liberte Yayınları, 2001 Yescombe, E.R., Principles of Project Finance, California, Acedemic Press, 2002 Yılmaz, İlhan, Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Tahkim Yoluyla Çözümü ve ICSID, İstanbul, Beta Yayınları, 2004 Yılmaz, Osman, Yap-İşlet-Devret Modeli ve Türkiye Uygulaması, Uzmanlık Tezi, Ankara Devlet Planlama Teşkilatı, 1999 9