ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARININ PETROL FİYATLARINA ETKİSİ Ersin ÖKTEM 1 Yrd.Doç.Dr. İzzettin TEMİZ 2 1 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı TPAO, eoktem@tpao.gov.tr 2 Gazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü, itemiz@gazi.edu.tr Özet Enerji 21. yüzyılda, ülkelerin en çok önem verdiği ve kaynakları elinde bulundurma arzusu en çok olduğu sektördür. Petrol ise günümüzde en fazla tüketilen birincil enerji kaynaklarıdır. Buna bağlı olarak petrol fiyatları da gerek ülke ekonomilerini gerekse enerji şirketlerinin karlılığını etkileyen en önemli faktör durumundadır. Çeşitli kurumlarca yapılan projeksiyonlarda petrole olan talebin artmaya devam edeceğini ortaya konmaktadır. Talebin artması, kıt kaynak olan petrolün fiyatlarını da artıracağı kuşkusuzdur. Yapılan tahminlerde petrol fiyatının önümüzdeki 20 sene içerisinde 200 $/v e ulaşacağı öngörülmektedir. Petrol tüketiminin sektörlere dağılımına bakıldığında ulaşım sektörünün yaklaşık % 60 ile başı çektiği görülmektedir. Teknolojinin hızla gelişim ile birlikte günümüzde konvansiyonel araçların yanında elektrikli ya da hibrit araçlarında otomotiv piyasasına girdiği görülmektedir. Diğer yandan gelişmiş ülkeler, otomobillerde kullanılan yakıtın daha verimliği kullanılması yolunda etkin politikalar yürütmektedir. Çalışmamızda elektrikli araçların ve yakıt etkinliği politikalarının petrol talebine ve dolayısıyla petrol fiyatına olan etkisi incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Petrol Fiyatları, Petrol Talebi, Elektrikli Araçlar, Yakıt Etkinliği
1. PETROL PİYASALARI HAKKINDA GENEL BİLGİ Günümüzde dünyada birincil enerji tüketimi içinde petrol en büyük paya sahip olan ve çeşitli kuruluşlarca yapılan projeksiyonlara göre de birincil enerji tüketimi içindeki payını uzun dönemde de koruyacaktır. Enerji sektöründe önümüzdeki dönemde yatırımların devam etmesi, teknolojik gelişmeler ile enerji verimliliğinin arttırılması, çevre mevzuatlarına uyum, enerji arz güvenliği ve alternatif enerjilerin geliştirilmesi piyasaların öncelik verdiği konulardır. Petrolün bulunup üretilmesinden, son tüketicilere ulaşmasına kadar geçen süreç (üretim, taşıma, depolama, rafineri, tüketim) oldukça uzundur. Petrol değer zinciri, talep edilen petrolün satılmasından elde edilen gelirlerle, arzın devam ettirilmesini sağlayan ve sürekli devam eden bir süreçtir. Bu yüzden de talepdeki ani bir artışa arzın çok çabuk cevap vermesi beklenemez. Böyle bir durumda artan talep, ya stoklardaki petrolün kullanılmasıyla ya da atıl kapasitenin faaliyete geçirilmesiyle karşılanabilir. Sonuçta petrol değer zincirinin herhangi bir aşamasında ortaya çıkabilecek bir sorun veya darboğaz petrol fiyatlarının yükselmesine neden olur. Petrol piyasaları oldukça karmaşık ve çok fazla sayıda oyuncunun olduğu piyasalardır. Petrol fiyatına etki eden çok sayıda parametre ve oyuncu bulunmaktadır. Her ticari malın fiyatının belirlenmesinde olduğu gibi, petrolün fiyatının belirlenmesinde de temel unsur arz ve taleptir. Fiyatların belirlenmesinde temel değişkenler kadar spekülatif haberler de etkili olmaktadır. 2. PETROL TALEBİ Petrol fiyatlarını etkileyen en önemli unsur talepteki değişimlerdir. Talepteki değişimin başlıca nedeni ekonomik büyümedir. Petrole olan talebin artması veya azalması dünya ekonomik büyümesi ile aynı eğilimi göstermektedir (Şekil 1).
Şekil 1. Küresel Ekonomik Büyüme [IMF, 2012] ve Petrol Talebindeki Değişim Önceleri OECD ülkelerinin büyüyen ekonomilerine paralel büyüyen petrol talebi 1990 lı yıllardan itibaren Asya ülkelerinin ekonomilerinin yükselişi petrole olan talebi artırmıştır. 2009 yılında, dünya son 60 yılın en büyük ekonomik daralmasını yaşamıştır. Ekonomik krizin etkisinin en şiddetli olduğu 2009 yılının ilk çeyreğinden sonra ülkelerin ortaya koydukları ekonomiyi kurtarma planları ve Çin in istikrarlı büyümesi küresel ekonomiyi olumlu etkilemiş ve hızlı bir şekilde iyileşme sağlamıştır (Şekil 2). Şekil 2: Ülke Gruplarına Göre Petrol Talebi (1980 2011), [BP, 2012] Petrol tüketiminin sektörel dağılımına baktığımızda taşıma sektörünün diğer sektörlere göre çok daha fazla bir ağırlığı olduğu görülmektedir (Şekil 3). Petrolün %62 si taşıma sektöründe kullanılmaktadır. Dolayısıyla taşımacılık ve otomotiv
sektöründeki gelişmeler ve düzenlemeler petrol talebi üzerindeki etkisi yüksek olacaktır. Bina ve Endüstriyel kullanım ise toplam talebin ancak % 7 sine denk gelmektedir. Artan petrol fiyatlarından dolayı dünyada petrolden elektrik üretimi minimum düzeye inmiştir. Şekil 3. Petrol Talebinin Sektörel Dağılımı [IEA, 2011] 3. ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARI Petrol fiyatlarının yükselmesi, son tüketiciler üzerinde otomobil seçiminde baskılara neden olmuş, daha az petrol tüketen araçlara yönelmelerini sağlamıştır. Bu durum otomotiv sektöründe daha verimli motor teknolojilerine yatırımlar yapmasına yol açmıştır. Ülkeler enerji güvenliğini sağlamak maksadıyla dışa bağımlılıklarını en aza indirme, enerji verimliliği sağlama yolunda enerji ile ilgili yeni düzenlemeler yapmaktadır. Bu düzenlemelerin özellikle en çok petrol tüketen ülkelerde olması nedeniyle petrole olan talebin etkilenmesi kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra iklim değişikliği ve çevresel konulardan dolayı yeni teknolojiler teşvik edilmekte ve karbon salınımını kısıtlayıcı önlemler almaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri nde yeni CAFE (Corporate Average Fuel Economy) standartlarının gelmesi ile birlikte araçların galon başına gidilen yol mili uzunluğu (mpg) artırılmaya çalışılmaktadır. 2016 yılında hafif araçlar için bu oran 39 olması hedeflenmektedir. Hükümetler, yenilenebilir enerjiye destek her geçen gün artırmakta
ve yenilenebilir enerji kaynaklarına vergi avantajları sunmaktadır. Ayrıca ABD de karbon fiyatlandırmasına 2015 yılından itibaren geçilmesi beklenmekte, bu durumun en çok elektrik üretim santrallerini etkileyeceği düşünülmektedir. CAFE standartlarını da genişletmeye çalışan hükümet 2014 2018 ağır ticari araçlara (tır kamyon) yönelik yeni standartlar getirilmesi beklenmektedir. Otomobil üreticileri gerek Euro 5 ve CAFE gibi standartlara uygun otomobil üretmek gerekse de müşterinin daha az tüketen otomobil talebini karşılayabilmek için bu yönde yeni teknolojiler geliştirmektedir. Otomobil üreticileri bu konuda hem geleneksel motor teknolojinin verimliliğini artırılmasına hem de elektrikli araçlar gibi alternatif yakıt teknolojilerine yönelmektedir. Geleneksel motor teknolojilerinde motor güncellemeleri, ısı yönetimi, enerji yönetimi ve motorların küçülmesi konularında araştırma ve geliştirme çalışmaları yaparken motor dışı teknolojilerde ise araçların ağırlıklarının düşürülmesi, aerodinamik yapısının geliştirilmesi ve daha düşük dirençli lastik üretimi gibi konularda araştırmalar yapılmaya devam etmektedir. Günümüzde bu gelişimlerle % 20 ye yakın yakıt tasarrufu sağlanabilmektedir. İlerleyen yıllarda motor verimi çok daha fazla olan araçların yollara çıkacağı tahmin edilmektedir. Özellikle büyük miktarlarda petrol tüketen ülkelerin getireceği yasal zorunluklar nedeniyle elektrikli araçlar ve hibrid araç satışları, 2035 yılına gelindiğinde toplam yeni araç satışının % 15 ila % 20 ine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ancak günümüzde hibrid ve elektrikli araçların yüksek sistem maliyetleri, motor üretim maliyetlerinin yüksekliği, şarj ömürlerinin düşük olması, pil ile gidilen menzilin kısa olması, değiştirme maliyetinin olması gibi önemli dezavantajları vardır. Bununla birlikte gelişen teknoloji ile her geçen gün bu sorunlar giderek azalmaktadır. Otomotiv sektöründe sıklıkla tartışılan diğer bir teknoloji ise hidrojen yakıt hücreleridir. Bu teknolojiye sahip araçları yollarda görebilmemiz için büyük bir teknolojik gelişim ve maliyet düşürme gereklidir. Bu yakın gelecekte görülmesi zor bir evrimdir. Nitekim, birçok zorlukları araçta hidrojenin depolanması, yenilenebilir bir hidrojen kaynağı bulunması, yakıtın depolanması ve dağıtımı için altyapı ihtiyacı gibi büyük sorunların çözülmesi gerekmektedir. Bu zorlukların giderilmezse hidrojen yakıt hücreli araçları pazara girmesi pek olası değildir. 4. PETROL FİYATLARINA ETKİSİ Petrol fiyatlarının artması ve hükümetlerin enerji etkinliği ile ilgili politikaların artması ile birlikte konvansiyonel teknolojilerde ve elektrikli araçlar gibi yeni motor
teknolojilerin gelişimi özellikle otomobillerdeki petrol tüketimini azaltacaktır. OPEC verilerine göre gelecek 25 yıl içerisinde yeni otomobillerin ortalama yakıt tüketiminde % 50 e yakın tasarruf sağlayacağı tahmin edilmektedir. Ağır ticari araçlarda bu oran çok daha mütevazidir. Sadece yakıt verimliliği ve alternatif motor teknolojilerinin kullanımın artması ile 2035 yılında referans senaryoya göre 7,3 milyon varil/gün tasarruf sağlanması öngörülmektedir [OPEC, 2011]. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tahminleri de benzer sonuçları vermektedir. Günümüzde otomobillerin petrol talebi yaklaşık 20 milyon varil/gün iken 2035 yılında araç sayısı artışı ile bu rakamın iki katından fazla bir seviyeye ulaşacaktır. Ancak yakıt etkinliği ve alternatif motor teknolojilerin kullanılması ile artış çok düşük bir seviyede kalacaktır. Şekil 4. Dünya Otomobil Petrol Talebindeki 2010 2035 Yılları Arasındaki Değişim [IEA, 2011] Petrol fiyatları, arz talep dengesi temel analizi yapılacak olursa hiç kuşkusuz yakıt etkinliği politikaları ve elektrikli araçlar gibi yeni motor teknolojileri kullanılması ile petrol talebinde bir düşüşe yol açacaktır. Bu düşüşün fiyatlar üzerinde düşüş yönünde bir etkisi olacağı aşinadır. Ancak talepteki bu düşüşün bir anda değil de zaman içinde bir etkisi olacağı göz önüne alındığında petrol fiyatlarına daha yumuşak bir etki yaratacağı öngörülmektedir.
Kaynaklar 1. World Economic Outlook, IMF International Monetary Fund, 2012 2. Statistical Review of World Energy, BP, 2012 3. World Energy Outlook, International Energy Agency, 2011 4. World Oil Outlook, OPEC, 2011