ENFLASYONU ÖNLEMEDE DÖVİZ KURU REJİMLERİ *



Benzer belgeler
ENFLASYONU ÖNLEMEDE DÖVİZ KURU REJİMLERİ *

KALKINMAKTA OLAN ÜLKELERİN MAKRO EKONOMİK SORUNLARINDA GÖZLENEN BAZI GELİŞM ELER

FİNANSAL SERBESTLEŞME VE FİNANSAL KRİZLER 4

BAKANLAR KURULU SUNUMU

I. Uluslararası Parasal Ortam 1

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 24 Şubat 2016 Ankara

8. Finansal Piyasalar. 8.1 Finansal Koşullar ve Para Politikası

MERCOSUR ÜLKELERİ - Ekonomik Genel Bilgi

AB Krizi ve TCMB Para Politikası

Grafik-6.1: Konut Fiyat Endekslerinde Büyüme (Türkiye ve İstanbul)

Plan Ödemeler Dengesi, tanım, kapsamı Ana Hesap Grupları Cari Denge, Sermaye Hesabı Dengesi Farklı Ödemeler Dengesi Tanımları Otonom ve Denkleştirici

7. Orta Vadeli Öngörüler

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Aralık 2015 Ankara


Uluslararası Para Sisteminin Tarihi

Ulusal Finans Sempozyumu Dr. İbrahim M. Turhan Başkan Yardımcısı

NUROL YATIRIM BANKASI A.Ş YILI İKİNCİ ÇEYREK ARA DÖNEM FAALİYET RAPORU

İçindekiler kısa tablosu

Finansal Krizler ve Türkiye Deneyimi. Nazlı Çalıkoğlu Aslı Kazdağlı

SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANI SN. DOÇ. DR. TURAN EROL UN

7. Orta Vadeli Öngörüler

MAKROEKONOMİ BÜLTENİ MAYIS 2018

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 25 Mayıs 2016 Ankara

Finansal Piyasa Dinamikleri. Yekta NAZLI


ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş GRUPLARA YÖNELİK GELİR AMAÇLI KAMU BORÇLANMA ARAÇLARI EMEKLİLİK YATIRIM FONU YILLIK RAPOR

5.21% -11.0% 25.2% 10.8% % Eylül 18 Ağustos 18 Eylül 18 Ekim 18 AYLIK EKONOMİ BÜLTENİ ÖZET GÖSTERGELER. Piyasalar

Artış. Ocak-Haziran Oranı (Yüzde) Ocak-Haziran 2014

AKP hükümeti zamanında ekonomik büyüme ve istikrar sağlanmıştır

ORTA VADELİ PROGRAMA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME ( )

Merkez Bankası 1998 Yılı İlk Üç Aylık Para Programı Gerçekleşmesi ve İkinci Üç Aylık Para Programı Uygulaması

2016 Ocak Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı. Erdem BAŞÇI Başkan. 26 Ocak 2016 Ankara

Ekonomi Bülteni. 17 Ağustos 2015, Sayı: 23. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

ULUSLARARASI PARASAL SİSTEMİN GELİŞİMİ. Türev Piyasaları, Sayılgan 2

KÜRESEL KRİZ SONRASI KÜRESEL FİNANSAL SİSTEM İÇERİSİNDE TÜRK FİNANSAL SİSTEMİ BAKİ ALKAÇAR (BDDK)

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

Cari işlemler açığında neler oluyor? Bu defa farklı mı, yoksa aynı mı? Sarp Kalkan Ekonomi Politikaları Analisti

BASIN AÇIKLAMASI. SÜREYYA SERDENGEÇTİ Başkan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Ankara, 19 Mart 2001

Ekonomi Bülteni. 6 Şubat 2017, Sayı: 6. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

ALTERNATİF DÖVİZ KURU SİSTEMLERİ

Dünya Ekonomisi. Bülteni. İstanbul Sanayi Odası Araştırma Şubesi. Ekim Dünya Ekonomisine Küresel Bakış 1

REEL DÖVİZ KURU TEORİ VE UYGULAMA, KUR-ENFLASYON İLİŞKİSİ VE CARİ AÇIK

İDARE MERKEZİ ANKARA, 27 Ocak 2015

7,36% 5,1% 15,4% 10,1% 87,1 57,1 2,7 17,75% Mayıs 18 Nisan 18 Mayıs 18 Haziran 18

Politika Faizi: %8,00 (Önceki: %8,00) Borç Alma Faizi: %7,25 (Önceki: %7,25) Marjinal Fonlama Faizi: %8,50 (Önceki: %8,50)

II. Ulusal Ekonomik Görünüm 2

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2010 YILI OCAK- HAZİRAN DÖNEMİ MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

İDARE MERKEZİ ANKARA, 28 Ocak 2014

Grafik-4.1: Cari Açığın GSYH ye Oranı (%)

3. BÖLÜM DÖVİZ PİYASASI

TÜSİAD KOÇ ÜNİVERSİTESİ EKONOMİK ARAŞTIRMA FORUMU IMF RAPORU TANITIM TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

ANKARA EMEKLİLİK A.Ş. DENGELİ EMEKLİLİK YATIRIM FONU FON KURULU FAALİYET RAPORU

Chapter 15. Para, Faiz Oranları ve Döviz Kurları (devam) Slides prepared by Thomas Bishop. Copyright 2009 Pearson Addison-Wesley. All rights reserved.

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

Tablo 7.1: Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri

İÇİNDEKİLER III. Önsöz

Original Sin olgusu ve BRIC-T ülkelerinin Dış finansmana Dayalı Kalkınması. Tahsin BAKIRTAŞ

MALİYE BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK İN MAKROEKONOMİK GELİŞMELER İLE 2013 YILI İLK YARI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİNİ

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Zorunlu Karşılıklar ve Diğer Makro-İhtiyati Tedbirler: Gelişmekte olan Ülkeler Deneyimleri Konferansı Açılış Konuşması

PARA POLİTİKASI AMAÇLARI VE ARAÇLARI TÜRKİYE UYGULAMASI

2015 MAYIS ÖZEL SEKTÖRÜN YURT DIŞINDAN SAĞLADIĞI KREDİ BORCU GELİŞMELERİ

Fon Bülteni Ağustos Önce Sen

A Y L I K EKONOMİ BÜLTEN İ

Sermaye Akış Yönetiminin Yin ve Yang ı: Sermaye Girişlerinin Sermaye Çıkışlarıyla Dengelenmesi

2001 YILI PARA POLİTİKASI HEDEFLER VE UYGULAMA T.C. MERKEZ BANKASI TEMMUZ 2001

Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

Chapter 18. Sabit Döviz Kurları ve Döviz Piyasası Müdahalesi. Slides prepared by Thomas Bishop

FİNANS VE MAKROEKONOMİ. Finansal Sistem ve Ekonomik Büyüme. Finansal Krizler ve Ekonomi

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: Aralık Toplantı Tarihi: 24 Kasım 2015

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

FİYAT İSTİKRARININ SAĞLANMASI *

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

CARİ İŞLEMLER DENGESİ

Dünyada ve Türkiye de Enflasyon

Türkiye Bankalar Birliği Sunumu

Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (15) 2008, 50-86

%7.26 Aralık

Küresel Kriz ve Yükselen Piyasa Ekonomileri

DÜNYA SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ SEKTÖRÜNE GENEL BAKIŞ

TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU

Bankacılık sektörü değerlendirmesi ve 2012 yılı beklentileri

internet adreslerinden

7.36% 2.9% 17.9% 9.7% % Temmuz 18 Nisan 18 Temmuz 18 Ağustos 18

Ekonomi Bülteni. 29 Haziran 2015, Sayı: 17. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

Ödemeler Bilançosunda Denge: BP Eğrisi

Ekonomi Bülteni. 03 Ağustos 2015, Sayı: 21. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

1-Ekonominin Genel durumu

IS-LM-BP Grafikleri. B. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

Genel Görünüm. ABD, Euro Bölgesi, İngiltere ve Japonya merkez bankaları da kısa dönemde faiz artırımı yapmayacaklarının sinyalini vermişlerdir.

Ekonomide Değişim. 15. ÇözümOrtaklığı Platformu. 15 Aralık

IS-LM-BP Grafikleri. A. Sabit kur rejimi ve tam (sınırsız) sermaye hareketliliği altında politikaların etkinliği:

Ekonomi Bülteni. 27 Temmuz 2015, Sayı: 20. Yurt Dışı Gelişmeler Yurt İçi Gelişmeler Finansal Göstergeler Haftalık Veri Akışı

MERKEZ BANKASI VE FİNANSAL İSTİKRAR

7. Orta Vadeli Öngörüler

CİGNA FİNANS EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. PARA PİYASASI LİKİT KAMU EMEKLİLİK YATIRIM FONU DÖNEMİ ALTI AYLIK RAPORU

İKTİSADİ GÖRÜNÜM VE PARA POLİTİKASI. 23 Eylül 2015 Ankara

Transkript:

ENFLASYONU ÖNLEMEDE DÖVİZ KURU REJİMLERİ * Çeviren: Hüseyin ŞEN Kapsamlı bir ekonomik programın oluşturulmasında sabit döviz kuru rejiminin (anchor-çapa) mi ya da esnek döviz kuru rejiminin mi kabul edileceği konusunda karar alıcılar sık sık zor bir tercihle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bir para politikası göstergesi olarak döviz kuru marjları (alt ve üst sınırları) içindeki kısa dönem esnekliğin kullanılabilirliğinden ve orta vadeli bir sabit kur ayarlamalarının kaçınılmazlığından dolayı, geçmişteki ülke deneyimleri sabit döviz kuru rejimi ile esnek döviz kuru rejimi arasındaki ayırımın güçleştiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, ülkelerarası karşılaştırmalara ilişkin ampirik çalışmalar, döviz kuru rejiminin makroekonomik performans, özellikle enflasyon üzerindeki etkileri konusunda ilginç sonuçlar ortaya koymaktadır. Uygulamada istikrarlı bir döviz kuru rejimi, genelde döviz kuru rejiminin özel bir biçimi olmaktan daha çok diğer politika tercihlerinin yan ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Sabit döviz kuru rejimi, hem marjlar içindeki kısa dönem esneklikten yararlanıyor, hem de daha uzun döneme ilişkin ayarlama olanağı sağlıyorsa, sabit döviz kuru ile esnek kur arasındaki fark büyük ölçüde beklenti konusu olacaktır. Ancak, sabit döviz kurunun beklenen etkisi, sadece bu rejimin kabul edilmesine bağlı olmayıp; aynı zamanda, para ve döviz kuru kararlarının birden fazla kurum tarafından bağımsız gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine bağlıdır. Bu yüzden, döviz kurunun beklenen etkisi, kurumsal düzenlemelere bağlı olarak ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Ülke Deneyimleri: * Peter J. QUIRK, Exchange Rate Regimes as Inflation Anchors, Finance & Development, Vol:33, No:1, March 1996, pp. 42-45. (Bu makale Uzman Gözüyle Bankacılık Dergisi, Ekim 2000,sayısında yayınlanmıştır.) 1

1980 lerde yaşanan borç krizinden çıkarılacak ders şudur: Gerçekçi olmayan döviz kurları kısa dönemde bile ciddi ekonomik sonuçlarına katlanılmaksızın sürdürülemez. Gerek borç krizinden önce gerekse borç krizinin ilk aşamalarında pek çok ülkede resmi döviz kurları, piyasa düzeyi dikkate alınmaksızın sabitlenmiş; yapısal uyum programları kademeli olarak uygulanırken döviz işlemleri üzerindeki kontrollerin döviz kurlarına destek olacağı ve enflasyonu istikrara kavuşturmaya yardım edeceği varsayılmıştır. Ancak, kontroller istenilen sonucu vermemiş ve bu durum bir taraftan paralel döviz piyasalarının (karaborsa) doğmasına neden olurken, diğer taraftan da döviz kurunun değerlenmesine yol açmıştır. Döviz kurunun değerlenmesi ise ulusal paradan kaçışa ve vergi sistemlerinin çökmesine zemin hazırlamıştır. Bunun yanında bir çok ülke kendisini kısırlık döngüsü içinde bulmuştur. Vergi tahsilatındaki kötüleşme ve dolayısıyla maliye politikası, daha büyük makro-ekonomik dengesizlik ile sonuçlanmıştır. Vadesi gelen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli dövizin yetersiz olması, dış ödemelerin gecikmesine, ülke kredibilitesinin kaybolmasına, ödemeler bilançosunun kötüleşmesine ve gerçekçi olmayan döviz kurunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. Öte yandan, geniş kapsamlı devalüasyonlara yol açan ertelenmiş kur ayarlamalarının etkin olmadığı görülmeye başlanmıştır. Bir çok gözlemci, ya sabit döviz kuru rejimi içinde ya da sürekli dalgalanma yoluyla döviz kurlarının sık sık ama küçük oranlı artışlar yoluyla ayarlanması gerektiği düşüncesindedir. IMF gibi kuruluşlar tarafından da belirtildiği gibi, sabit ile dalgalı kurlar arasındaki ayrımın karmaşık olması, üye ülkelerin döviz kuru politikalarının sınıflandırılmasını gerektirmektedir (Bkz. Kutu 1). Kutu 1: Döviz Kuru Rejimlerinin Sınıflandırılması 1982 de uygulamaya konulan IMF Sistemi nin esas aldığı döviz kuru sınıflandırmasına göre döviz kuru rejimleri, beş gruba ayrılmaktadır:bunlar, ülke parasının tek bir yabancı paraya bağlanması, ülke parasının yabancı para sepetine bağlanması, sınırlı dalgalanma (Avrupa Para Sistemi nin Döviz Kuru Mekanizması-ERM ve yarı-peg uygulayan ülkeler), gözetimli dalgalanma ve sınırsız dalgalanmadır. Bununla beraber, uluslararası parasal sistem tamamen sabitlenmedikçe ülkelerin sabit döviz kuruna sahip oldukları söylenemez. Ayrıca, döviz kuru politikası planlandığı gibi gerçekleştirilse bile, dünyadaki döviz kuru rejimlerini sabit ve dalgalı döviz kuru rejimleri şeklinde iki gruba ayırmayı güçleştiren nüanslar da mevcuttur. Döviz kuru rejimleri, pek çok nedenden dolayı basit bir sınıflandırmayı güçleştirmektedir. 2

Merkez bankası, döviz kurlarına belirli bir esneklik sağlamak suretiyle kontrol altında tutabilir. Merkez bankası, enflasyon farklılığı, ödemeler bilançosu ya da piyasada tahmin edilen arz ve talep koşulları gibi belirli göstergeleri baz alarak döviz kurlarını günlük veya haftalık olarak ayarlamaktadır. Ancak, böyle bir durumda döviz kurlarının piyasa tarafından belirlendiği ya da serbestçe dalgalandığı düşünülemez. Avrupa Para Sistemi üyesi ülkelerin paraları, marjlar içinde en azından prensipte birbirlerine karşı sabit, ancak, diğer bütün ülke paralarına karşı esnektir (Alman Markına bağlanan Estonya Kronu gibi Avrupa Para Sistemi ne bağlanan para birimleri hariç) Reel sabitleme, nominal değişmeyi ifade etmektedir. Öyleyse, enflasyona endeksli bir peg, sabit döviz kurunun ya da döviz kurunun esnek olarak yöneltildiği bir gösterge düzenlemesinin bir versiyonu olarak nitelendirilebilir mi? Ne kadarlık bir döviz kuru piyasası müdahalesi, sınırsızca dalgalanan döviz kuru kategorisiyle uyumludur? Bunun yanında, genel olarak şu an inanıldığı gibi, eğer döviz kontrolleri etkin değilse, sabit döviz kuru rejimleri para ve maliye politikaları tarafından mutlaka faal hale getirilmelidir. Eğer hem dalgalı döviz kuru, hem de sabit döviz kuru aynı iç politikalarla destekleniyorsa, istikrarlı bir dalgalı döviz kuru ile istikrarlı sabit döviz kuru arasında ne kadar fark vardır? Kısaca, çok az. Kredibilite: Sabit döviz kuru ile dalgalı döviz kuru arasındaki en önemli farkın sabit döviz kurunun beklenen etkisi olduğu sık sık ileri sürülmektedir. Hükümetler, sabit döviz kuru rejimini benimsemekle iki taahhütte bulunmaktadır: Birincisi, emisyon ve kamu finansmanı arasındaki bağlantıyı sona erdirecek finansal politikalar; diğeri ise, sabit döviz kurudur. Merkez bankasının para politikasından, hükümetlerin de döviz kuru politikasından sorumlu olduğu ülkelerde söz konusu taahhütler iki bağımsız resmi organ tarafından gerçekleştirilmektedir. Eğer söz konusu ayırım politika tutarlılığını sağlayıcı faktör olarak görülürse, bu durum kredibiliteyi artırabilir. Bununla beraber, özellikle gelişmekte olan çok sayıdaki ülkede merkez bankaları bağımsızlıktan yoksundur. Ayrıca, mali açıklar az ya da çok otomatik olarak monetize edilmektedir. Göstermelik de olsa bağımsız parasal otoritelere sahip olan ülkelerde bile performans hedefleri ya önceden tasarlanmış sözleşmelerle veya hükümetle 3

yakın koordinasyon halinde hazırlanmaktadır. Dolayısıyla, kredibilitenin gerçekte bir para politikası taahhüdü yanında döviz kuru taahhüdü tarafından artırılıp artırılmayacağı değerlendirilirken, kurumsal yapının dikkate alınması gerekmektedir. Her iki döviz kuru rejiminin performansı, uygulama yönünden de incelenebilir. 1980 ler ile 1990 ların başlarındaki hızlı finansal yeniliklerin bir sonucu olarak kredi ve parasal büyüklükler, para politikası göstergesi olma özelliklerini kısmen kaybetmişlerdir. Bu durum, özellikle sanayileşmiş ülkeler için bir realitedir. Benzer süreç, gelişmekte olan ülkeler için de başlamıştır. Bu süreçte ara hedefler ve para politikası göstergesi olarak finansal varlıkların fiyatları daha büyük bir rol oynamaya başlamıştır. Ancak, enflasyon hissedilir bir düzeye ulaştıktan sonra reel faiz oranları doğrudan gözlemlenememekte ve dolayısıyla faiz oranlarını yorumlamak güçleşmektedir. Finansal aktiflerin getiri eğrileri veya vadeli işlemlere uygulanan faiz oranları bu konuda daha fazla bilgi verebilir ancak bu sadece derin finansal piyasalara sahip olan ülkeler için geçerli olabilir. Marjlar içinde bile olsa eğer esneklik olanağı sağlanırsa, döviz kuru bu esneklik sayesinde parasal durumdaki kısa dönem değişmelerin temel göstergesi işlevini yerine getirebilir. Alternatif olarak, sabit döviz kurunu sürdürmek için döviz piyasalarına yapılacak müdahalenin dozu kısa dönemde para politikasının bir göstergesi olarak öngörülebilir. Ancak, bu yaklaşımın birçok dezavantajı mevcuttur. Birincisi, uluslararası rezervlerdeki hareketlenmeler, yalnızca aşırı talebin bir işareti olarak yorumlanamaz. Bu hareketlenmeler, yalnızca piyasa baskılarını değil; aynı zamanda döviz varlığındaki düzenli ya da yarı düzenli dalgalanmaları da yansıtacaktır. Bu tip dalgalanmaları ortadan kaldırmak için parasal otoriteler döviz akışındaki sezonluk ve diğer durumlar konusundaki piyasa durumunu değerlendirebilmeye gereksinim duyacaklardır. İkincisi, sadece piyasa aktörlerinin kamu otoritelerinin yaptığı müdahalenin geçici olduğunu bilmedikleri ölçüde piyasa, müdahaleyi etkin olarak algılayabilir. Kamu otoriteleri, yaptıkları müdahale konusunda piyasanın ne gibi reaksiyon gösterdiğini anlamaya gereksinim duyacaklardır. Çünkü, müdahale, piyasanın doğrudan reaksiyonu olarak değil; piyasaya karşı otoritelerin, piyasanın da otoritelere karşı bir reaksiyonu şeklindedir. Üçüncüsü, çoğu gelişmekte olan ülkede uluslararası rezervler genelde resmi işlemlerde kullanılmaktadır. Fakat, uluslar arası rezervler resmi işlemlerin dışında da - döviz alım ve satımı, döviz kurlarını etkilemek, rezervleri artırmak veya kamu iktisadi 4

teşebbüslerinin ihtiyaçlarını karşılamak için- kullanmaktadırlar. Eğer bu işlemler, piyasaya değil de kamu kesimine yönelirse, kamu otoriteleri için müdahaleyi aşırı döviz talebinin bir göstergesi olarak kullanılmak güç olacaktır. Oynaklık: Dalgalı döviz kuru rejiminin uygulanması halinde döviz kurlarında meydana gelebilecek büyük değişkenlik, sabit döviz kuru lehine sık sık dile getirilen diğer bir argümandır. Ancak, bu durum sabit döviz kuru rejiminin dalgalı döviz kuru rejimine göre üstünlüğünü göstermez. Değişkenlik her zaman kötü değildir; çoğu kez arzulanan ayarlamaları ifade eder. Ayrıca, performansı karşılaştırılan belli bir döviz kuru rejimi kötü bir biçimde icra edilmiş de olabilir. Başarısızlıklar, belli bir döviz kuru rejiminin yaratılışında var olan niteliklerden daha ziyade kötü uygulamalara bağlanabilir. Ampirik Bulgular: Bu belirsizlikler, sabit ve dalgalı döviz kuru rejimlerinin enflasyon performansı üzerinde meydana getirdiği etkilerinin ölçülmesini ve karşılaştırılmasını daha da güçleştirmektedir. Aşağıda özetlenen değişik çalışma ve yaklaşımlar, sabit ve esnek döviz kuru rejimlerinin etkisi konusunda kesin sonuçlar ortaya koymamaktadır. Değişkenlik ve Enflasyon: Grafik 1 de görüldüğü gibi, sanayileşmiş ülkelerde döviz kurları değişkenliğini genelde yükselen enflasyon izlemiştir. Örneğin, sanayileşmiş ülkelerde döviz kurlarının ortalama değişkenliği, İngiliz Sterlini nin devalüe edilmesi ve 1967 deki döviz kuru ayarlamaları sonucu hızla yükselmiştir. Bununla beraber, ortalama enflasyon, söz konusu tarihten önce de yükselmekteydi. 1960 ların başlarında % 2 dolaylarında olan ortalama enflasyon oranı 1960 ların ortalarına kadar % 3 e çıkmıştır. Ancak, enflasyon 1970 yılına kadar yükselmeye devam ederken, sürpriz bir biçimde döviz kuru değişkenliği düşmüştür. Benzer şekilde, bir gecikmeden sonra 1975-76 da enflasyondaki düşme, döviz kuru değişkenliğindeki azalmadan kaynaklanmıştır. Buna karşın, 1978 den 1980 lere kadar yükselen enflasyon, 1979 dan 1982 ye kadar ki dönemdeki hızlı döviz kuru ayarlamalarından kaynaklanmıştır. Genel olarak, 1980 ler boyunca yıllık bazda ölçülen döviz kuru değişkenliği sanayileşmiş ülkelerde hızlı bir şekilde düşmüş ve 1991 de de 1972 deki seviyesine inmiştir. 1986-90 döneminde 5

yavaş yavaş yükselen enflasyonun döviz kuru değişkenliğine neden olduğu görülmektedir. Ancak, bu durum, 1992-93 dönemine kadar sürmemiştir. Grafik-1: Sanayileşmiş Ülkelerde Döviz Kuru Değişkenliği ile Enflasyon Arasındaki İlişki Yüzde 20 Enflasyon Döviz kuru değişkenliği 15 10 5 0 19 60 62 64 66 68 70 72 74 76 78 80 82 84 86 88 90 92 94 Kaynak: IMF, International Financial Statistics and World Economic Outlook, Çeşitli Sayılar Gelişmekte olan ülkelerde durum daha da basittir (Bkz. Grafik 2). Sabit döviz kuru rejimlerinin yaygın uygulama alanı bulması ve ertelenmiş döviz kuru ayarlamaları nedeniyle 1960 lar ile 1980 lerin başlarındaki dönemlerin büyük bir kısmında döviz kuru değişkenliği enflasyondan daha düşüktü. Enflasyon yavaş yavaş yükseliş trendini sürdürmesine karşın, döviz kuru değişkenliği 1984 ten bu tarafa hızlı bir yükseliş trendi sergilemiştir. Bu yüzden, 1980 lerin büyük ölçekli döviz kuru ayarlamalarına karşı enflasyonun pek fazla duyarlı olduğu görülmemektedir. Bunun nedenleri, muhtemelen piyasa kaynaklı devalüasyonların ve çok sayıda gelişmekte olan ülkede döviz kuru rejimi değişikliklerinin ortaya koyduğu dışa yansımayan eşitsizliklerde bulunabilir. Grafik-2: Gelişmekte Olan Ülkelerde Döviz Kuru Değişkenliği ile Enflasyon Arasındaki İlişki 6

Yüzde 200 150 Döviz kuru değişkenliği Enflasyon 100 50 0 19 60 62 64 66 68 70 72 74 76 78 80 82 84 86 88 90 92 94 Kaynak: IMF, International Financial Statistics and World Economic Outlook, Çeşitli Sayılar Genel olarak, seriler her iki ülke grubu için döviz kuru değişkenliğinin enflasyonu gecikmeli olarak takip ettiğini göstermekte ve döviz kuru rejimlerinin enflasyona neden olmadığını ima etmektedir. Çapa Politikaları: Güçlü bir para birimine karşı kademeli olarak yapılan devalüasyonlar, sabit döviz kuru politikasının karmaşık olmayan örnekleridir. Fajgenbaum ve Quirk (1991) tarafından yapılan bir çalışma, 1960-1990 yılları arasında kademeli devalüasyona başvuran Latin Amerika ve Karaibler deki 15 gelişmekte olan ülkede orta dönemli enflasyon ve ödemeler bilançosundaki değişmeleri incelemiştir. Söz konusu çalışma, genel olarak çapa politikalarının en azından 1990 a kadar başarılı olmadığı ve kronik ödemeler bilançosu problemleri pahasına enflasyon performansının arttığı sonucuna ulaşmıştır. Yapılan toplam 28 kademeli devalüasyonun sadece 5 i diğer ekonomik programlarla birleşerek dış açıkları düşürmeyi ve fiyatları istikrarlı kılmayı başarmıştır. Bu ülkelerin dördünde Bolivya (1972-78), Ekvator (1961-67), Peru (1967-70), ve Trinidad ve Tobago (1989-90) devalüasyon zamanlarında enflasyon oranları halihazırda düşüktü. Ayrıca, devalüasyon sonrasında Ekvator haricindeki ülkelerin tamamı, enflasyonda hızlı yükselmeyle karşı karşıya kalmışlardır. Bu durum, büyümeyi engelleyen deflasyonist para ve maliye politikalarının uygulanmasını gerektirmiştir. Diğer durumlarda, ülkeler enflasyonu 7

düşürmüşler ancak bu ülkelerin başarıları kronik ödemeler bilançosu güçlükleri veya sürdürülemez ekonomik politikalar tarafından zayıflatılmıştır. 3 ü Arjantin tarafından yapılan toplam 11 kademeli devalüasyon, ne enflasyon ne de ödemeler bilançosu hedeflerine ulaşabilmiştir. Yukarıdaki çalışmada incelenen ülkelerin çoğunun orta vadede devalüasyonu sürdürmek için gerekli destekleyici politikalardan yoksun kaldığı görülmektedir. Devalüasyon döneminde düşük enflasyona sahip olan ülkelerde sabit döviz kuru rejiminin başarısı, böyle rejimlerin istikrarın daha sonraki bir aşamasında, enflasyon geniş ölçüde tatmin edici seviyelere düşürüldükten sonra yararlı olabileceğini ima etmektedir. Bununla beraber, burada bir uyarı yapmak yerinde olur: Yukarıda bahsedilen çalışma, kademeli olarak yapılan devalüasyonların tamamen sona ermediği bir dönemi kapsamaktadır (Birçok ülkede oldukça büyük bir paralel piyasa varlığını sürdürmektedir). Ayrıca, söz konusu çalışma çeşitli ülkelerin para kurulu deneyimlerinden önceki dönemi kapsamaktadır. Para Kurulu: Para kurulu tipi düzenlemelerle desteklenen sabit döviz kuru rejimi, 1992 de Arjantin, 1993 de Estonya, 1994 lerin başında da Litvanya tarafından uygulamaya konulmuştur. Sermaye girişlerinin meydana getirdiği ödemeler bilançosundaki hızlı değişmeyi sterilize etmekten para kurulu düzenlemesiyle korunan Estonya, enflasyonda cüzi bir yükseliş tecrübesi yaşamış ancak bu daha sonra kontrol altına alınmıştır. Litvanya nın para kurulu uygulamasına geçmesini piyasa döviz kurunun değerlenmesi ve önceki geleneksel merkez bankacılığı düzenlemelerine göre başarının erken işaretleri takip etmiştir. Arjantin ise, para kurulu uygulamasını başarı ile sürdürmüş ve bu başarıya düşük oranlı enflasyon eşlik etmiştir. Dalgalı Döviz Kurları: 1980 lerden 1990 ların başına kadar ki dönemde dalgalı döviz kuru rejimi konusunda gelişmekte olan ülkelerin deneyimleri üzerine bir çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, piyasa tarafından belirlenen esnek döviz kuru sistemi üzerinde yoğunlaşmakta; ancak, merkez bankasının belli göstergelere göre belirlediği kontrollü dalgalanmaları içermemektedir. 8

(Bununla birlikte, döviz kurlarını bağımsız olarak dalgalanmaya bırakan bazı ülkeler, döviz kuru kontrollerini sürdürmüşler ve sterilize edilmiş müdahaleye başvurmuşlardır). Fajgenbaum ve Quirck (1991) tarafından yapılan yukarıdaki çalışma, sınırsız dalgalanmayı benimseyen Bolivya, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Jamaika, Paraguay, Uruguay ve Venezüella gibi ülkeleri de kapsamaktadır. Dominik Cumhuriyeti hariç, diğer ülkeler uyguladıkları istikrar programları ile belirgin bir başarı sağlamışlar ve böylece hem enflasyon, hem de ödemeler bilançosu performanslarını yükseltmişlerdir. Ancak, aynı başarıyı Venezüella sürdürememiştir. Corden (1993) tarafından yapılan Exchange Rate Policies for Developing Countries (Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Döviz Kuru Politikaları) isimli bir çalışma, döviz kuru rejimi değişikliğinin yaşandığı iki dönem arasında 10 ülkede ortalama enflasyon oranlarını incelemiştir. Üç ülkede, ikinci dönemde ortalama enflasyonun belirgin bir biçimde daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Bu durum, dalgalı döviz kuru rejimine geçişle birlikte ortaya çıkan disiplinsizliği ortaya koymaktadır. Ayrıca, söz konusu çalışma, esnek döviz kuru rejimine geçişle birlikte ülkelerin çoğunun dış ticaret üzerindeki kısıtlamaları hafifletme eğiliminde olduğuna dikkat çekmektedir. Liberalleşme, ithalatın absorp edilmesi için extra bir fırsat sunmuş ve enflasyon performansının artmasına yardım etmiş olabilir. Çok sayıda ülkenin ödemeler bilançosu problemlerini çözünceye kadar dalgalı döviz kuru rejimini sürdürdüğü görülmektedir. Bu ülkeler sonra da dalgalı döviz kurundan tam sabit döviz kuruna (a pegged exchange rate) geçmişlerdir. Ancak, bu geçiş, uluslararası rezervlerin kabul edilebilir seviyeye ulaşmasından sonra gerçekleşmiştir. Guyana, Nijerya, Filipinler, Güney Afrika, Uruguay, Venezüella ve Zaire gibi ülkeler, dalgalı döviz kuru rejimini uygulamaya koyarlarken rekabet güçlerini artırmak için döviz kurlarının reel efektif düşüş sürecini sürdürmüşlerdir (Bkz. Quirk,1994). Bunun istisnaları, Brezilya, Peru, El Salvador, Guatemala ve Paraguay dır. Brezilya ve Peru da enflasyon hızla yükselmekteydi. El Salvador ve Guatemala da serbest dalgalanma sonrasındaki bir ya da iki yıl içinde döviz kurlarındaki küçük değerlenmeler ekonomik politikaların gücünü yansıtmaktadır. Komşu ülkelerin para birimlerinin büyük ölçüde değer yitirmesi sonucu 9

Paraguay da reel efektif kur değer kazanmıştır. Bolivya nın dalgalı döviz kuru uygulamasına geçmesi, rekabetteki kötüleşmeyi tersine çevirmiştir. Büyüme performansı sürpriz bir gelişme göstermiş ve döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılması sonrasında 11 ülkenin 6 sında GSYİH daha hızlı artmıştır. Sonuçlar enflasyon için de aynıdır. Döviz kurlarının dalgalanmaya bırakılması sonrasında enflasyon, ülkelerin yarısında düşmüş; buna karşın yalnızca Nijerya da hızlanmıştır. Karma Politikalar: Döviz kuru rejimlerinin performansını tam olarak değerlendirmeyi zorlaştıran bir neden, ülkelerin istikrar programlarını uygulamaları esnasında sık sık bir döviz kuru rejiminden diğerine geçiş yapmalarıdır. Çapa (anchor) politikalarına sahip olan ülkeler olarak tanımlanan Arjantin, Mısır, Honduras, Meksika ve Trinidad ve Tobago gibi çok sayıdaki gelişmekte olan ülke, evvela dalgalı ya da karma döviz kuru rejimini kabul etmişlerdir. Döviz kuru sabitlemesinin benimsenmesi, para birimlerinin değerini yükseltmeleri için aşırı baskı altında bulunan ülkeler için gerçekte daha düşük değil daha yüksek enflasyon anlamına gelmektedir. Örneğin, borçların yeniden yapılandırıldığı ve Körfez Savaşı sonrasında alınan dış yardım sayesinde aşırı sermaye girişinin yaşandığı Mısır, döviz kurunun yükselmesini engellemiştir. Bu ülkenin uyguladığı sıkı para politikası faiz oranlarını yükseltmiş ve sermaye girişlerinin sürmesinden dolayı enflasyon yükselmeye devam etmiştir. Mısır, başlangıçta dalgalı döviz kuru uygulamasına geçmiş ve 1991 de de döviz kurunu birleştirmiş; piyasa kaynaklı döviz kuru ayarlamasına geçmiş ve bunu sonraki dönemlerde döviz kurlarında istikrar takip etmiştir. Uyguladığı döviz kuru politikaları, döviz kuru rejiminin değerlendirilmesini güçleştiren bir diğer ülke de Meksika dır. Hızlı döviz kuru ayarlamaları sonrasında bu ülkenin para birimi Pesonun değerinin düşmesi, 1980 lerin sonlarında aşağı yukarı sabit bir oranda istikrara kavuşmuştur. Bu dönemde döviz kuru hareketlerinin öngörülebilirliği bazılarınca enflasyon için tavan olarak görülmüştür. Bununla beraber, sabit sürünen kur, dalgalı kur kadar optimale yakın olarak görülmemiş olabilir. Dalgalı kur rejimi, sürekli bir enflasyon beklentisi yaratmaksızın döviz kurlarını hızla denge düzeyine götürecektir. 10

Döviz Kuru Rejiminin Seçimi: Gelişmekte olan ülkelere yönelik oldukça yüksek miktardaki sermaye girişleri ile kendini gösteren günümüz ekonomik koşullarında, döviz kuru politikası, güçlü ödemeler dengesine sahip olan ülkeler için bile önemlidir. Bu koşullarda döviz kurunun güçlü bir ülke parasına bağlanması ile düşük oranlı enflasyon arasında varolduğu düşünülen geleneksel bağın kırıldığı doğrudur. Piyasa kaynaklı döviz kuru değerlenmesine imkan sağlayan yeteri kadar esnek bir döviz kuru rejimi, enflasyonun düşürülmesine katkı sağlayabilir. Kapsamlı bir ekonomik program bağlamında dalgalı bir döviz kuru seçimi, karar alıcılara bir talep yönetim programının iç tutarsızlıklarını uzlaştırma olanağı sağlayacaktır Döviz kuru ayarlamaları, emniyet supabı işlevi görebilir. Ancak, bu perspektiften bakıldığında dalgalı döviz kurunun uygulanması, peşinen başarısızlığın kabulü olarak görülebilir. Bu durum, programın planlanan enflasyon düzeyindeki aşırı talebi bertaraf etmede yeteri kadar sıkı olmadığını ifade etmektedir. Alternatif olarak, dalgalı bir döviz kurunun benimsenmesi, hızlı yapısal ve kurumsal değişim döneminde, diğer göstergelerin değerlendirilmesinin çok zor olduğunun bir işareti şeklinde de yorumlanabilir. Sabit döviz kurunun benimsenmesi de para ve kredi büyüklüklerine yönelik program hedefleri hususundaki belirsizliğe bağlı olduğunun ve dolayısıyla diğer nominal çapa ihtiyacının işareti olarak görülebilir. İstikrarlı bir döviz kuru, hem sabit hem de esnek döviz kuru rejiminin ortak amacıdır. Bununla beraber, tam sabit döviz kuru rejiminin uygulanması ile kısa-dönem arz-talep baskılarını sezinleme yeteneği kaybedilebilir. Fiyatların hızla değiştiği ya da finansal piyasaların sığ olduğu durumlarda olduğu gibi eğer reel faiz oranlarını değerlendirmek zor ise, bu durum para politikasının işlemesini karmaşık hale getirebilir. Sorunu tamamen çözmemesine karşın, sabit döviz kuruna yakın döviz kuru marjlarının kabul edilmesi faydalı olabilir. Döviz kurunun marja eşit ya da yakın olması, ki bu durum daha sıklıkla dar marjlarda olmaktadır, yoğun olarak döviz kuru piyasasına müdahale ile sonuçlanmakta ve döviz kurları ile faiz oranlarından gelecek işaretleri karıştırmaya meyilli olmaktadır. Sanayileşmiş ülkeler (örneğin, Avrupa Para Sistemi nin Döviz Kuru Mekanizması (ERM)), kısa-dönemde esnekliği sağlamak için marjlar kullanabilir. Sabit döviz kurunu benimseyen gelişmekte olan ülkelerin büyük bir kısmı, marj uygulamasına başvurmamakta ve dolayısıyla 11

döviz piyasalarında kısa dönemli değişmeler yoluyla parasal koşulların değerlendirilebilmesi olanağından mahrum kalmaktadırlar. Henüz istikrarın başlangıç aşamasında yer alan çok sayıdaki ülke için dalgalı döviz kuru kaçınılmaz olabilir. Bununla beraber, marjlar içinde enflasyon kontrol altına alınsa bile, piyasa tarafından belirlenen döviz kurunun sürekli uygulanması büyük değer ifade edebilir. Kaynakça: Corden, M. W. (1993), Exchange Rate Policies for Developing Countries, Economic Journal, Vol:103, January 1993. Fajgenbaum, J. and Quirk, P. J. (1991), Experiences in Western Hemishpere Developing Countries with Exchange Rate Anchors, (Unpublished; Washington: International Monetary Fund). Quirk, P. J. (1994), Recent Experience with Floating Exchange Rates in Developing Countries, in Approaches to Exchange Rate Policy: Choices for Developing and Transition Economies, ed. by Richard C. Barth and Chorng-Huey Wong, (Washington: International Monetary Fund). 12