Tahir ÖNGÜR Günümüzde uygarlığın ve yaşamın, bugünkü üretim ve tüketim kalıplarıyla sürdürülebilip sürdürülemeyeceği çok sık tartışılıyor. Giderek büyüyen çevre sorunları, küresel iklim değişiklikleri, atık ve çöp birikimi, kaynakların tükenişi, biyoçeşitliliğin saldırı altnda oluşu, ormansızlaşma, su kaynaklarının yetersizleşmesi ve kirlenmesi, vb birçok gelişme gündeme ağırlığını koyuyor, karamsarlığın yaygınlaşmasına neden oluyor. Bütün endüstriyel etkinlikler olduğu gibi, madencilik de sık sık bu tartışmaların konusu oluyor. Dünyada da, ülkemizde de sık sık belli bir maden işletmesi girişiminin tartışıldığı, tepkiler ve karşı örgütlenmelere neden olduğu, ulusal ya da HABER BÜLTENİ 107 uluslararası yargıya taşındığı görülüyor. Elbette, sektöre yakın ya da uzak, farklı bilgi ve beceri alanlarında donanımlı olsalar da konuyu tartışan herkes madenciliğin özgüllüğü ve farklılaşmalarını bilmiyor. Bu nedenle, ortalıkta yanlış kullanılmış terimler, bazen haksız suçlamalar, her şeyi aynı kefeye koymalar, çıkar çatışmaları, saptırmalar, giderek bilim ve teknolojiyi kötüye kullanmalar at koşturuyor. Bu gerilim içinde karşılaşılan bir yanlış, bütün madencilik etkinliklerini bir örnek ve aynı ekonomik ve çevresel etkilere neden olan girişimler olarak algılamak ise; kasıtlı bir yanıltma çabası da, kendi girişimini ya da çalışmalarının DOSYA