TÜRKLERİN KABE'YJE YAPTlGI EKONOMİK YARDIMLAR



Benzer belgeler
Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

Ana Stratejimiz Milletimizle Gönül Bağımızdır BÜLTEN İSTANBUL B İ L G. İ NOTU FİLİSTİN MESELESİ 12 de İÇİN 3 HEDEFİMİZ, 3 DE ÖDEVİMİZ VAR 3 te

Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

TDV - İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ DERGİSİ SAYI: 3 YIL: 2007 ISSN:

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İSTANBUL-MEKKE DEMİRYOLU PROJESİ


İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

EMEVİLER VE ABBASİLER DÖNEMİ

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

Sonuç. Beylikler dönemi, Anadolu'da Türk kültür ve medeniyetinin gelişmesi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

H.1192/M TARİHLİ URBȂN SURRE DEFTERİ: TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRME Seyfeddin ŞAHİN Yüksek Lisans Tezi Danışman: Yrd. Doç. Dr.

FATİH SULTAN MEHMET İN Sarayları

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

KUDÜS TE BULUNAN TARİHİ OSMANLI ESERLERİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

TARİH BOYUNCA ANADOLU

T.C. DEFNE BELEDĠYESĠ ÖZEL KALEM MÜDÜRLÜĞÜ. GÖREV VE ÇALIġMA YÖNETMELĠĞĠ

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

HÜKÜMDAR TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE DEVLET TEŞKİLATI. KONU ANLATIMI tarihyolu.com TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE HATUN TÜRK-İSLAM KÜLTÜRÜNÜN ORTAYA ÇIKIŞI

Vefatının 100. Yılında Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Uluslararası Kongresi

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

Vakıfların toplumsal yaşamımızdaki hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz. 1. Dini hizmetler. 2. Sağlık hizmetleri. 3. Eğitim ve öğretim hizmetleri

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İSLAM TARİHİ II DR. HALİDE ASLAN

İÇİNDEKİLER. Sayfa.

Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

Rahman ve Rahim Olan Allah ın Adıyla EKONOMİK DURUM

TDV - İSTANBUL MÜFTÜLÜĞÜ DERGİSİ SAYI: 3 YIL: 2007 ISSN:

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

T.C. ÜSKÜDAR BELEDİYESİ KÜTÜPHANE MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV VE ÇALIŞMA YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve İlkeler

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Arşivcilik İstanbul Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

SURRE-İ HÜMÂYÛN GELENEĞİ VE İSLÂM TOPLUMUNU KAYNAŞTIRMADAKİ ROLÜ. Murat AKGÜNDÜZ THE SURRA TRADITION AND IT S ROLE IN THE UNITY OF THE MUSLIM SOCIETY

Merkezi İdarenin Taşra Teşkilatı. Doç. Dr. Aslı Yağmurlu

BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

4081 SAYILI ÇİFTÇİ MALLARININ KORUNMASI HAKKINDA KANUN UYGULAMASI

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU TURİZM VE OTELCİLİK BÖLÜMÜ İNANÇ TURİZMİ

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI

Edirne Çarşıları. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Svl.Me.Alev KESKİN-Svl.Me.Betül SAYIN*

13.İstanbul Mobilya Fuarı ve Mobilya Sektörü

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

dinkulturuahlakbilgisi.com

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM

YÜKSELME DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

Defterlerin Açılış Tasdiki, Ara Tasdik ve Kapanış tasdikleri söz konusudur.

T.C YÜKSEKOVA BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAZI İŞLERİ MÜDÜRLÜĞÜ KURULUŞ GÖREV VE ÇALIŞMA ESASLARI YÖNETMELİĞİ

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI EVRAK YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

MKÜ de İftar Coşkusu. Akademik ve İdari Personel İçin Düzenlenen İft ara Büyük Kat ılım Oldu

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

Karar No 50 PLAN VE BÜTÇE KOMİSYON RAPORU

T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

50 MİMARİ I TAHİR AĞA TEKKESİ TAHİR AĞA TEKKESİ. Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin /

T.C. Belediye Meclisini Teşkil Eden Zevat Karar Tarihi 09/10/2015 Cem KARA ( )

Dört Halife Dönemi Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer Devri Ders Notu

SAYFA BELGELER NUMARASI

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

OSMANİYE KAHRAMANMARAŞLILAR YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİNE GÖRKEMLİ AÇILIŞ.

ALİ HİMMET BERKÎ SEMPOZYUMU KASIM Hukuk Fakültesi Konferans Salonu, Kampüs / ANTALYA. Düzenleyenler

T. C. Başbakanlık, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TÜRK TARİH KURUMU

( TRT VAKFI ) TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MENSUPLARI SOSYAL DAYANIŞMA, TEDAVİ, EĞİTİM YARDIMLAŞMASI VE EMEKLİLİK VAKFI

Transkript:

J TÜRKLERİN KABE'YJE YAPTlGI EKONOMİK YARDIMLAR Y. Doç. Dr. Münir ATALA;ll* Mekke, Hz-i Peygamber zamanında ve onu takibeden Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde valileric yönetilmiştir. Miladi 966 yılında Mekke ŞerifIiği tesis edildi. Bu şerifler, Mekke ve dolayısıyla Hicaz'da tam bir istiklal sağlamak için büyük çabalar göstermişlerse de, hiç bir ;r,aman tamamen müstakil hir devlet meydana getirememişlerdir. Ancak, giiçlü devletlere bağımlı olarak, bölgeşel otoritelerini koruyacak güce sahip olabilmişlerdir., lsl7'den sonra Hicaz'da Osman~ı hakimiyeti, Mekke Şerifi yoluyla tesis edilmiştir. Osmanlılar, Evlad-ı Resurden oldukları kabul.edilen seyyid ve şeriflere, saygı ve ikramlarda bulunmuşlardır. Onları, her türlü vergiden muaf tutmuşlardır. Mekke Şerifleri ile samimi ve dostfme ilişkiler kurmaya dikkat etmişler ve özen göstermişlerdir. Tarihi kayıtlara göre bu ilişkiler, Hicaz bölgesinin, Osmanlılara fiilen bağlanmasından önce başlamıştırı. Anadolu ve RumeH kıtalarının haricinde, genel yönetim hüküm- 'lerinin dışında tutulan vilayetler şunlardır: Sayda, Bağdad, Basra, Musul Trablusgar.b, Bingazi, Hicaz ve Yemen. Bu vilayetlerden Hicaz ile B'asra'nın arazisi, arazi-i öşriyyeden ve diğerlerinin arazisi, arazi-i haraciyyedendir. Hicaz ve Basra fetholunup da, Osmanlı ülkesine katıldığı zaman, timar ve zeamet usulüne tabi tutulmamış ve işlerine merkezce müdahele edilmemiştir. Halkı, eskidenberi ne gibi vergiler ile mükellef ise, hazine için de, o alınmıştır. Arazileri hakkında, önceleri ne işlem yürürlükte ise, haliyle geçerli bırakılmıştır. ~,, Bunun birçok sebebi vardır: ' Başta geleni, halkının aşiretler ve Urban'dan oluşması veya çeşitli dinlere ve mezheplere mensup.bulunma!;'ı, ve bölgelerinin siyaseten mühim ve nazik olması gibi durumlardır. Ank. Ünv. llahiyaı Fakülıesi tsuim Tarihi Aııabilim Dalı ı İ.B. Uzunçarşılı, Mekk i Mükerreme Emirleri, Ank., 1972, T.T.K. Basımevi, s. 4. Daha fazla bilgi için bkz.: s. i 9-34. 2 Abdurrahman Vefik (Sayın), Tekliı(( Kaviiidi, ht., 1328-30, C. [-II, C. l,~. 183.

262 MÜNİR AT ALAR ~ Hicaz bir vilayet, Mekke de bir emirlik idi. Vilayetin, mülkiye teşkilatının ve orada bulundurulan askeri birliklerin giderlerıni, kendi bölgelerinin gelirlerinden sağlaması gerekiyordu. Emirliğinde, bağlı bulunduğu hükumete belirli bir vergiyi ödemesi icabediyordu. Hal böyle iken Osmanlı.Devleti, Hicaz vilayetinin giderlerini tamamıyla kendi üzerine aldığı gibi, Mekke emirliğine dc her yıl, önemli miktarda para.ve hediyeler göndermek an'anesine tabi bulunuyordu.' İşte bu para, Surre-i Hümayun adıyla bilinirdi 2 Osmanlı İmparatorluğu, hiç bir zaman emperyalist olmamıştır. İşgal ettiği veya gittiği yerleri sömürmeyi düşünmemiştir. Aksine buralara, kendisinde olan herşeyi vermiştir. Kendi Anayurdu, çekirdeği olan Anadolıı'yu ihmal bahasına oraları imara çalışmıştır. Bunun da sebebi, ele geçirilen Hıristiyan veya İslam ülkelerini birer vatan olarak benimsemeleridir. Oraları, birer koloni olarak görmemişler, buralarda yaşayan halka adalet ve düzen götürmüşlerdir. Çünkü İslam hükümdarları, Allah'a karşı kendilerini sorumlu bulurlar. Halka sulh, sükuıi ve adalet götürmek de Allah'ın, Kur'an-ı Kerim'in emridir. Surre kelimesi, Arapça bir isim olup, i~~ ' ~ fiilinden gelmektedir. Çoğulu "Sı,ırer"dir. Surre kelimesinin sözlük aiılamı; para kesesi, akçe çıkını ve yardım için toplanan para, iane demektir. Terim olarak Surre'nin tanımı ise şöyledir: Eskiden padişahların, hac mevsiminden önce, Recebayında, İstanbul'dan Mekke ve Medine'ye; yani (Haremeyn'e); oranın en ileri gelenlerinden en yoksullarına varıncaya değin dağıtılmak üzere, özel bir törenle ve alayla gönderdikleri para, altın ve armağanlardır. Paranın dışında; kürk, inci ve elmaslarla süslü, giyecekler, (kaftanlar, hil'atler), hawar, soflar ve kadifeler gibi armağanlaria bi,rlikte, yiyecek maddeleri de (zahayir, gaial) gönderilmiştir3 Haremeyn'e surre gönderilmesi, Abbasiler (750-1258) zamanında başlamıştır. Abbasi halifesi Mehdi (755-785), sulh zamanlarında yeni hac yolları yaptırmıştır4. Halifeler içinde fırsat düşürdükçc, Haremeyn halkına surre gönderilmesi adetini, icad eden, Mehdi'dir. Ondan evvel surte gönderilmemiştir5 3 Curban Me8ud, er-rıi'id, Beyrut, 1976, 8. 917; el-m ucem el- Vasit, Mısır. 1972, C. I, 8. 512. 1. K.V. Zettersen, "Mehdi" Mad., ta. C. VII, s. 480. 5 Eyüp Sabri (Paşa), Mir'otü'l-HoronıeyTl. C. I-II, Konstantiniyye, 1301-6, C. I, (Mir'at- Mekke), s. 614.

TÜRKLERİN KABE'YE YAPTIGI EKONOMİK YARDIMLAR 263 el-vasık Billilh (842-847) tarafından da, Haremeyn fükarasına ihsan ve ikram edilmiş ise de, her yıl gönderilmemiştir6 Haremeyn'e her yıl surre günderilmesi, ilk kez Abbasi halifelerinden el.muktedir Billah.(908-932) zamanında, miladi 923'de adet olmuştur. Gönderilen surrenin miktarı, 315. 426 flori altını idi1. Fiitımiler (909-1171), Hicaz'ı kendilerine bağlamak amacıyla, Haremeyn'e para göndermişlerdir. Her yıl Hicaz'a gönderdikleri mürettebatın miktarı 120.000 dinar idi. Vezir Bazfiri zamanında bunu, 200.000 dinara çıkardılar. Osmanlılara gelinceye değin, liicaz'a gönderilen paranın miktarı, hiçbir devlet zamanında bu miktara ulaşmamıştırs. Eyyfibilerdcn (1174-1250) sonra, Mısır'ı ele geçirmiş olan Memlfikler (1250-1517), Hicaz halkının sempatisini kazanmak için, her yıl bir miktar zahirc göndcrmişlcrdir. Buna, Sadaka-i Mısriyye deniimiştir 9 Tespitlerimize göre, Osmanlılarda, Haremeyn'e ilk kez surre gönderen padişah, Yıldırım Bayezid (1389-1402) olup, bu surre, o zaman devlet merkezi olan Edirne'den 80.000 altın olarak gönderilmiştirıo. Çelebi Mehmed (1403-1421), iki kez surre göndermiştir. İlkini, 1413'de 14.000 altın olarak; ikincisibi 14.21'de Edirne'den göndermiştir. II. Murad (1421-11.51), her yıl.3500 filoriyi surre olarak, Haremeyn, Kudüs ve Halilürrahman (Hebron) için göndcrmiiştir 1I Fatih (1451-1481), İstanbul'un fethinden sonra, Hacı Mehmed Zeytfini ile Mekke şerifi.ıie, büyük fethi müjdeieycn bir mektup ve Mekke emirine hediye olarak ayarı tam 2000 altın ile Haremeyn halkı için de 7.000 altın göndermiştir. Şerif ise bu mektubu, Kabe önünde halka okutturmuştur. Ayrıca Fiitilı'e, Necmüddin es-suyfiti ilc teşekkür ve tebrik mektubuyla birlikte hediyeler göndermiştir I2 II. Bayezid'in (1481-1512) Surresi, 14.000 düka altını idi. Bu surrenin yarısı Mekke, yarısı Medine sakinlerine ait olmak üzere, her yıl gönderilmesi 886/1481 yılında adet olarak benimsenmiştirb. 6 Aynı eser, s. 706. 7 İbrahim Rifat (Paşa), Mir'aıü'l-Harameyıı..., Cüz: I-II, 1344/1925, Cüz: ll, s. 309. 8 M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü., C. III, s. 284. 9 E. Sabri, Mir'aı, C. I, s.678. 10 Muhammed ei.emin el-mekki, IIulPfa-yı tzam-ı Osmaniyye Hazeralının Asar ve lijeb. ru,e ve Meşkure-i Hümayilnları, İst., 1318, s. 19. II M.E. el-mckki, a.g.e., s. 19; el-hac Hafız Davud (Miralay), Ilac Rehberi, 1317, s. 132. 12 Feridun Ahmed, Mecmua-i Münşeaı-i Seliiıin, C. I-III, İst. 1275, C. I, ss. 232-3; 266. 13 E. Sabri, Mir'aı, C. I, ss. 670, 707; M.E. )Iekki, a.g.e., s. 19.

264 MÜNİR ATALAR Yavuz 'Sultan Seliİn'e (1512-1520) gelinceye değin gönderilen surrereler, düzensiz, hem de yalnızca, kutsal beldeye olan saygıyı kanıtlamak ve iyiliğe karşı Allah, tarafından verilecek mükafatı kazanmak amacına yönelikti. Yavuz, Mısır'ı alıp, "Hadimü'l-Haremcynni'ş-Şe- ~ifeyn" ünvanını alinca, Surre'nin her sene düzenli gönderilmesini emretmiştir. Böylece, Surre gönderilmesi görevinde dini yön ağırlık kazanmış ve dolayısiyle de Surre gönderilmesi resmi ve siyasi görevler arasına girmiştir. Haremeyn halkının "Sadaka-i Rumiyye" diye andığı Yavuz'un surresi, 200.000 filori altın ile 7000 irdeb (1 irdeb = 900 kg). hububattan oluşmaktaydı. Bunların dağıtımı için, Emir Muslihuddin'i surre emini olarak ve iki kadıyı da özelolarak görevlendirdi. ElleriI!'e bir de, dağıtımın nasıl yapılacağını gösteren Surre Defteri verdi ki, dağıtım bu deftere göre yapılmıştır. Hicaz bölgesinin Osmanlılara tabi oluşundalı sonra, özellikle Mekke, Medine, Yenbuğ çevresi Mısır Valiliğine bağlandı. Mehme.d.~li Paşa'nın isyan.ına (183~) k.a~ar Mekke Şeriflerinin seçim ve azillerı ıçın; Mısır, Şam, Cıdde Valilerı ile Mekke Kadısının kanaat ve yazı-. larına başvuruldu14 Surre Defter/eri: Surrenin: Hangi yılda, nereden-nereye ve ne miktar gönderildiğini, gönderildiği bölgede surreden kimlerin ve hangi zümrelerin ve ne miktar payalacaklarını gösteren bir çeşit dağıtım defterleridir, (Surrenin dağıtımı bu defterlere göre yapılırdı). Surre defterinde ismi olmayan kim~e, surre alamazdı. Bu def-ıerlerin başında, zamanın padişahının tuğrası bulunurdu. Sonunda da, ilgili görevlilerin mühürleri ve imzaları vardiris. Kanuni (1520-1566)'dcn itibaren, 191Tdc Surre gönderilmesinin sona ermesine kadar olan-yaklaşık 4 asırlık-devreyi, Surre Defterleri'nin yardımıyla tarihi seyri içinde incelemek mümkündür. Bunu yaparken de, Arşivlerimizde rastlanılan "Surre Mahlulat", "Surre Müfredat", "Surı'c Esami", "Surre Masarifat", "İ~saliye" ismini taşıyan defterler ile "Surre İstirhıimını Havi Belgeler"e de, Surre Defterlerini kronolojik olarak sıralarken, o tarihler itibariyle sıraları geldiğinde yer verilerek, üzerlerinde durmak icab eder. Çünkü, herhangi bir seneye ait Surre Def. teri tesbit ediiememiş ise ve biraz önce isimlcrini sıral~dığımız diğer defterler ve belgeler, o yıl Surre gönderildiğini ortaya koymakta ise, o seneyc ait surre ile ilgili bilgileri; bu defterler ve belgeler vasıtasıyla vermek mümkündür. 1520-1917 yılları arasındaki süreç içinde, kesiksiz ve zin- 14 t. Rifat, Mir'aı, Cüz: II, s. 309. 15 Bkz.: Topkapı Sara)'! Müzesi Arşivi (TSMA), Defter (D): 1727.

TÜRKLERiN KABE'YE YAPTTGr EKONOMİK YARDIMLAR 265 cirleme olarak, her yıl Surrenin gönderildiğini tesbit ettiğimizi söyleyemeyiz. Bu süreç içinde tespit edebildiğimiz defter sayısı, bugün için 150 dolayındadır. Bunun sebebini, Arşivlerimizdeki tasnif çalışmalarının henüz tamamlanamamış olmasında aramak gerekir. Surı'e defterieri ile ilgili olarak, tespit edebildiğimiz en eski tarihli belge, Bai?bakanlık Osmanlı Arşivi, Mühimme Defteri'ndeki 1559 tarihli bir kayıttırl6 Elimizdeki bilgilere göre, en eski Surre Defteri'nin tarihi 1587'dirI7. En son Surrc Defteri ise; 1915 tarihlidir l8. Surre konusunun dayanağını teşkil eden surre defterlerinin, iiit olduğu dönemin mali durumunu aydınlatması bakımından, ayrı bir önemi vardır. Bu açıdan bakıldığında, Surre konusu, iktisat tarihi ile uğraşanları yakından ilgilendirmektedir. Kanuni (1520-1566), Hicaz'a gönderilen hububat miktarı~ı artırmıştır. Haremeyn için, 18.000 kırmızı eşrefi dinar göndermiştir. Mekke Şerifine, Cidde gümrüğü hasılatının yarısını tahsis etmiştir l9. Surre gönderme işi, diğer padişahlar zamanında da artarak devam etmiştir. Nitekim. II. Mahmud (1808-1839) devrinde gönderilen zahire 17.000 irdeb; para'nın yekunu da II. Abdülhamid (1876-1909) zamanında 3.513.615 kuruştu 2o Defterlerde i tarih açısından önemli kopukluklar ve boşluklar bulunduğundan bu artışları, bir grafikle gösteremiyoruz. Osmanlı Devleti, an'aneye ve eldeki vakıflara uymak suretiyle, her sene Surre'yi düzenli olarak göndermiş; binbir güçlük ve darlık içinde bile buna riayette kusur etmemiştir. Mekke'ye değin surre gönderilmesi, i. Dünya Savaşı içinde Mekke Emıri Şerif Hüseyin Paşa (1853-1931)'nın 1916 senesinde isyan etmesinden bir yıl evveli (1914;:-15)'ne kadar devam etmiş ve sonra Medine'ye ve 1916-17 sencsinden itibaren zahariri muhafaza için Şam'akadar gönderilmiş ve tabii orada kalmıştır. Buna rağmen son Osmanlı hükümdarı, VI. Mehmed (Vahdeddin) (1918-1922), Arabistan ve hatta Suriye ve havalisinin elinden çıkmış olmasına rağmen, Halife sıfatıyla, etrafa hoş görünmek siyasetini takib ederek gösteriş olarak, Türk ordusuna düşmanla beraber vuran Mekke emiriyle, Urbanın surrelerinin~ yine eskisi gibi gönderilmesini irade eylemiştir 21 16 Başbakanlık Osmanl, Arşivi (BOA), Jliihimme Defteri (MD): 4/30. 17 TSMA, E. (Belge): 347. 16 Vakıflar Genel Md. Arş.: Defter No: 1875. 19 M. Zeki Pakalın, Osma"l, Tarih Deyimleri ve Terimleri Sö.lüğü, C. III, 5.284.. 20 a.g.e., aynı yer. 21 FOA, Dosya Tasnifi, No: 49 (Surre-i Hümaytın)

266 MONİR ATALAR Öteden beri İslam ülkelerinin hükü~darlarıyla, Osmanılılar tarafınclan Mekke ve Medine'ye Surre ve armağanlann gönderile geldiği bili-. nen bir gerçektir. Mekke ve Medine'nin kutsallığına inanan Osmanlılarla, İslam hükümdarları, bu kutsal yerlerde oturan 'fakirlerle (Çöı Arapları, Urbfm), Haremeyn-i Şerifeyn'de hizmet eden imam, müezzin, kayyım, ferraş ve diğer din görevlilerine; Mekke ve Medine emirleri ile diğer görevlilere ve delillei'e her sene hac mevsimi yaklaşınca, çeşitli ~ediyelerin yanısır~ paralar göndermişlerdir. Bu davranışları, bu yerlere olan sevgi ve saygılarından doğmakla beraber, aynı zamanda kendilerinin şan ve otoritesini, saygınlığını da simgeliyordu. Bu ikinci hususun, siyası yönden ayrı bir önemi vardır. Hac için Mekke'ye giden kafilenin başkanına, Emirü'l-Hae denmektedir. Mısır'ın, Yavuz tarafından Osmanlı ülkesine katılmasına değin, Mısır memlııkleriyle Osmanlı Padişahları, ayrı ayrı Emirü'l-Hac nasbederlerdi. Mısır'ınki Kahire hacılarını, Osmanlı'nınki de İstanbul hacılarını, Şam yoluyla Mekke'ye götürürlerdi. Osmanlı hilafetinde bu memuriyet, sonraları Surre Eminliğine dönüştürülmüştür2z Surre Emini, doğruluk ve dindarlıkla tanınmış, yüksek rütbeli; sivil, asker veya ilmiyye sınıfından birisi olurdu: Surre Alayı ile İstanbul'- dan yola çıkar, hac kervanını güven içinde götürüp getirir, Mekke ve Medine'de para ve hediye emanetlerini ilgililere Surre Defteri gereğince dağıtır, hac süresince güvenliği sağlar ve hac farizasını da ycrine getirdikten sonra, İstanbul'a dönerdi23 Surr8 Alayı'nın yolu, zaman zaman, değişikliğe uğramıştır. Elimizdeki belgelere göre bunu; biri, Tanzimat'tan evvel; ikincisi, sonra; olmak üzere belli başlı iki kısma ayırmak mümkündür. Tanzimat'tan evvel, hatta ondan bir müddet sonraya, 1864 sencsine kadar Surre Alayı, karadan katır ve develerle gönderilmiştir. O tarihten itibaren denizden vapurla gönderilmeye başlanmış ve bu durum 1908'lere değin sürmüştür. 1908'den sonra Hicaz Demiryolu'nun yapılmasıyla da Surre, trenle gönderilmiştir24 Surre Alayı, Şam, Medine ve Mekke'ye ulaştığında buralarda ayrı ayr,ı karşılama törenleri yapılmaktadır. Alay'ın, sağlık ve esenlik içinde 22 Bkz.: ta., C. IV, s. 263; M.Z. Pakalın, OTDl'S., C. I, s. 527. 23 l'sma. E. 4857 (1061) H. ve E. 4390 (ll 17 H.) ROA., Hatt-, Rümayun, no: 4340, 4352. 24 M.Z. Pakalm, Ol'Dl'S., C. III, s. 280.

TÜRKLERiN KABE'YE YAPTlGI EKONOMIK YAR[?IMLAR 267 İstanlıul'a dönme haberini, müjdeciler gctirirlerdi. İstanbul'da da dönüş törenleri yapılırdı 25 Surrenin gönderilmesindeki en önemli husus, Surre Alayı törenleridir. Padişah, Sadrazam ve diğer devlet ricalinin katıldığı bu törenler, 1864 yılına değin Topkapı Sarayı'nın Has Bahçesinde, o tarihten itibaren Dolmabahçe Sarayı önünde yapılmıştır Halktan büyük bir çoşku ile bu törenieri izleyenler olduğu gibi, törene katılanlar da olurdu. Bu törenler, İstanbul'un Üsküdar yakasında tekrar edildikten sonra, Alay, yola çıkardı. Mekke ve Medine'ye surie göndermenin en başta gelen amaçlarından biri, bu kutsal beldeye olan saygıyı kanıtlamak ve iyiliğe karşı Allah tarafından verilecek mükafatı kazanmak amacına yöneliktir. Surre ve mahmil göndermenin ikinci bir amacı, çeşitli İslam Devletleri'nin bağımsızlık ve hükümranlık iddialarını sembolize etmesidir. Bu anlamı ile Surre ve Mahrnil gönderme görevi, tarihi bir kıymet ifade etmektedir. Çünkü siyasal değişmeleri ve asırlar boyunea vuklibulan rekabetleri aksettirirler. (Surre ve M~hmil göndermek suretiyle, şeriflere, otorite ve koruyuculuk sıfatlarını kabul ettirmek istcyenler meydana çıkmış çok gcçmeden onların yerini başkaları almıştır). Yoll~rın güvenliğini sağlamak ve çöl Araplarının (Vrban'ın) Hac kafilelcrini vurmalarını öııiemek için de Surre gönderilmiştir. Hae yolu üzerindeki bn gibi kabileierin özel surre'leri vardır. Buna Urban Surresi denmektedir 26 Mekke ve Medine'ye Surre gönderilmesinin dolaylı yoldan bir diğcr gayesi de; Osmanlı Devletindeki salta,nat değişikliğinin Haremeyn sakiııierine duyurulmasıdır: Mehmed III. zamanında, Kahire'de Kilhe örtüsü gönderileceği, gün, tören 'sırasında bu padişahın vefat ederek, yerine Ahmed i.'in geçtiği haberi gelmiş, bu padişah değişikliği üzerine, padişah isminin değiştirilmesi zaruri olduğundan Mehmed III.'in isminin yerineahmed I.'in adı işlettirilmiştir. Ayrıca, Osmanlı hükümdarlarının her birinin tahta eüllislarında yeni padişahın hükümdarlığının, Name-i Hümaylin'larla eivar ve komşu ülkelere doğrudan d~yurulduğu bilin-o mektedir27 Surre, Mekke ve Medine'de, Surre ve hacı sadakası ile geçinen, bütün yıl hiç çalışmayan bir zümrenin doğmasına da sebep olmuştur. Böy- 25 T. Ahmed Ata, Tarih-i Aıii~c. ı-v, İst. 1292-3, C. 1,55. 239-41; Esad Efendi, Teşri/aı-. Kadim~, İst. Vnv. Ktb. Türkçe Yazma, No: 2692, 55. 6-1. 26 E.5. Paşa, Cezireıü'l-Arab, S. 243-4. 27 Mustaf~ Naima, Tarih.i Naima, C. ı-ıv, İst. 1280, C. II, s. 83..

MÜNİR ATALAR lece bu iki şehir, hatta Lijtüıı Hicaz, tüketici bir bölge haline gelmiştir. Bu husus, Arap toplumu üzeriilde Surre'nin olumsuz etkisidir. Surre, Mısır Hazinesi'ndeıı ve Haremeyn Evkiifı'ndan tayin edilirdi. Bunlardan başka Sultanlar, kadı efendiler, paşalar, vezirler, zengin kişiler (hayır sahipleri) de katılırdı. Devamlı bir şekilde Devlet gelirlerinden alınan paralar, Mısır Hazinesi ve Sultan Atiyyesidir. Mısır Hazi~esi ise, Osmanlı Devlet Hazinesini oluşturan iki hazineden (Enclerfin ve Birfin) Enderfin Hazinesi'ne tabidir. İşte Surre, Enderun dediğimiz bu "İç Hilzine"den ayrılmaktadır. 1587'de Haremeyn Evkaf Neziheti'nin kuruluşuyla, bu 'nezih'etin yönetimini ellerine alan Darü's-Saade Ağaları tarafından, tayin olunan surrelerin, Evldif Nezfueti'nden tahsili cihetine gidilmiştir. Sultan ve diğer kişilerin vakıfları Surre'nin esasını teşkil etmektedir. Bunlar da han, hamam, dükkan, imaret ve ~azı köylerin evkiifından alınan iradıardır. Bütün bu para ve hediyeler, Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli yörelerinden gönderilmiş olup, İstanbul'da toplaııarak, Surre Alayı ile birlikte Hicaz'a giderdi. Mekke ve Medine'nin onarım ve bakımı; Sultan' bağışlarıyla yaşa'yan çeşitli Arap göçebelerinin iaşeleri, İstanbul'dan Mekke'ye ulaşan yolun bakım ve onarımı, Şam'dan Medine ve Mekke'ye kadar su yollarının, su ve yiyecek depolarının onarımı, Surre Emini tarafından her yıl götürülen büyük paı;alar ve hediyeler, Mısır ve Suriye'den temin edilmesi gerekli hubfibat, Cidde ve civarının kamu gelirlerinin kullanımı ve nihayet bir muhafız birliği eşliğinde, Arap çöllerinde hacıları götürmek için görevli Şam Paşa'sının yürüyüşü, vakıf, medreseler, gönderilen yazma eserler, bütün bunlar İmparatorluk hazinesine her yıl çok büyük masraflara yol a'çmıştır. İstanbul'da törenler için yapılan giderler de bun-.lara eklendiğinde, masraflar daha da artmaktadır. Sosyal, ekonomik ve siyasi yönleriyle surre, Osmanlı toplumu içinde son derece jlgi çekici ve eanlı bir kurum olma niteliğini taşımaktadır. Türk-Arap ilişkil!3rinin şimdiye değin, istenilen şekilde gelişememesinin 'nna sebebi, yanlış bir kültür anlayışından ve temelsiz tarih bilgisinden kaynaklanmaktadır. İşte, işlemeye çalıştığımız surre konusundan da anlaşılmaktadır ki,. Osmanlılar, Arap ülkelerini sömürme ve koloni haline getirme gibi, herhangi bir emperyalist qüşünce ve teşebbüse asla sahip olmamışlardır. Esasen, Osmanlı Devletinin devamlı olarak güttüğü politika, yönetimi altında bulunan değişik din, mezhep ve ırklara mensup insanları sömürmek değil, aksine, onlara hizmet etmekti. Nitekim, doğu ve batıdaki gü-

TÜRKLERIN KABE'YE YAPTIGr EKONOMİK YARDIMLAR 269 niimüze ulaşan, Osmanlı Devri tarihsel yapıtlar, bu fikrimizi desteklemektedir. Türk-Arap ilişkilerini, ortak din ve kültürün toplayıcı ve birleştirisi etkisi altında, tek bir vüeud imişçcsine, kardeşçe, eşit düzeyde ortak bir yaşam, hatta özveri simgelemiştir. İçinde, bulunduğumuz XX. yüzyılda bile, uluslararası ilişkilerde böylesine bir hoşgörü ve özveri, düzenine rastlamak güçtür. Türk-Arap yakınlığının köklerini ortak kültürde, benzer aile yapısında ve ortak paylaştığımız birçok sosyal değerlerde bulmak mümkündür. Biz, hepimiz, ortak değerleri olan bir medeniyeti oluşturmaktayız. Bu medeniyet, İslam Medeniyetidir ve Türklerle Araplar arasında mevcut en kuvvetli hağdır. Türkler, Araplar ve diğer Müslümanlar, tarihimizi, tophimlarımızın görgü ve yaşayışını, başkalarının, yani Batılıların gözü ile görmekten vazgeçerek kendi ölçülerimiz ve 'değerlerimiz açısından ele alarak, o şekilde incelememiz ve anlamamız gerekmektedir. Bunun zamanı, çoktan gelmiş ve geçmektedir. Aksi takdirde oryantalistler kalkıp da: "-Osmanlılar eski Arap ülkelerini sömürge yaptılar, sömürdüler" dedik. leri zaman, huna kimi bilim adamları bile inanabilmektedir. Hiçbiri kalkıp, da: "-O devirde sözü edilen ülkelerde sömürülecek ne vardı? Hangi servet kaynakları' mevcuttu da sömürüldü? Petrol mü?" diye. miyor. Hiç kimse: "-Osmanlılar almadılar, üstüne üstelik asıriarea hep verdiler diyemiyor". "Hangi sömürgeci devletin parlamentosunda sömürge milletvekilleri bulunur? Avam kamarasında Hindistan mebuslan var mıydı? Franşa Millet Meclisi'nde Çin Hindi temsil ediliyor muydu? Ama açıp bakın, Osmanlıların Mebusan Meclisleri'nin listesierini!.. Sömürge olduğu iddia edilen tüm bu Arap ülkeler, her sancabtj. ile Anavatan gibi kendi milletvekilleri tarafından temsil edilmişler~ir" demiyor. Osmanlı bütçelerine, "sömürge" denilen ey aletlerin gelirlerinden, -onlar için- üçer, dörder kat fazla ödenekler konıılmüştur. Ne zaman Türk-Arap ilişkileri gündeme gelse, birçoğumuz ve özellikle yetkililerimiz, hemen tarihi bağlardan söz etmektedirler. Bunun anlamı: Arapların yüzyıllar boyu Osmanlı hakimiyetinde yaşamalarıdır. Birçok Arap aydın ve milliyetçisinin, bu tarihi bağları artık hatırlamak istemediğini unutmamalıyız. Biraz önce de değindiğimiz gibi, ilişkilerimizde, manevi ve kültürel bağlar unsuru, her halde tarihi bağlardan çok daha yakınla~tırıcı olabilir. Osmanlı Devleti'nin, idari işlerde kullandığı dilin Türkçe olduğu hilinen bii gerçektir. Ancak, Arap ülkelerinde geniş çapta Arapça da

270 MÜNİR AT ALAR kullanılmış ve böylece Arapça'nın gelişmesi sağlanmıştır. Başbakanlık Arşivi'nde ki Hicaz'a gönderilen Name Defterleri, Arapça olarak "Name-i Hümayun" örnekleri ile doludur. Yeni harfleri kabul edişimiz, laiklik prensibimiz, Batı Bloku'na dahil oluşumuz, Filistlıı-İsrail sorunundaki yanlış değerlendirilen görü. şümüz ile Kıbrıs konusunda Arapların, Türkiye'yi desteklememeleri, Türk-Arap dostluğunu incitmemeli ve ilişkilerimizi engellememelidir. Dörtyüz yıllık bir süre ile, Türkler ve Araplar öz dillerini ve millet olarak ayrı benliklerini korumakla beraber, tek bir devlet içinde birleşerek siyasal bir bütün, bir vahdet içinde yaşamayı başarmışlardır. Bu durum, inkar edilemez bir gerçektir. Çalışmalarımız sırasında dikkatimizi çeken bir husus da şudur: Osmanlı Padişahlarından hacca giden hiç kimse olmamıştır. Buna sebep, bu iş o vakitler aylarca zamana mütevakkıf olduğu için, herhalde vakit ayrılamamasıdır. Son padişah YI. Mehmed (Yahdeddin), hükümdarlıktan düştükten sonra Hicaz'a gitmişse de, haccetmemiştir. Diğer hiçbir padişah, değil hacca gitmek, Hicaz'a ayak bile basmamışlardır. Yavuz bile Hicaz'a ayak basmamış, Hicaz'ı Mısır'dan fethetmiştir. Şehzadelerden yalmz Sultan Cem haccetmiştir. Hacceden başka hiçbir şehzade yoktur. Kanaatimiz, padişahların, devletin başından ayrılmalarının, devletin güvenliği açısından sakıncalı olacabt}düşüncesiyle padişahları,. bu görevden alıkoyan bir fetvanın verilmiş olabileceğidir.