13 Rakamı Kırık Ayna Merdiven Altı Tahtaya Vurmak Kara Kedi Türbelere Çaput Bağlamak Mezarlarda Mum Yakmak Gece Tırnak Kesmek Geceleri Sakız Çiğnemek Geceleri Islık Çalmak Futbol ve Hz. Hüseyin in Kesik Başı Nazar Boncuğu İslam da Uğur-Uğursuzluk Batıl İnançlar Superstition (İng.), Aberglaube (Alm.)
13 Rakamı 13 sayısının uğursuz olduğuna ilişkin inanç çok yaygındır. Bugün de, dünyanın birçok otelinde 13. kat, 13 numaralı oda, lokantalarda 13 numaralı masa ve hastanelerde 13 numaralı hasta yatağı bulunmaz.
At yetiştirilen bir hara.
Bu inancın kaynağı, İskandinav topraklarına kadar gider. O zamanlarda, Vikinglerin en meşhur tanrısı Odin le Frigga nın oğulları ışık ve güzellik tanrısı Balder, bir ziyafet verir. Bu ziyafete 12 kişi davetliyken, yalanların ve hilelerin tanrısı Loki, davetli olmadığı halde zorla 13. kişi olarak katılmak ister. Ancak bu arada çıkan tartışmada Loki, Balder i öldürür (Tamer Korugan, Lüzumsuz (!) Bilgiler Ansiklopedisi, I, 25).
Hıristiyan din adamları bu halk masalını Hz. İsa nın son yemeğine uyarlamışlardır. Hıristiyan uyarlamasında Balder in yerini Hz. İsa, Loki nin yerini de hain Judas alır. Bu yemekten sonra 24 saat içinde de Hz. İsa çarmıha (haç biçiminde darağacı) gerilerek öldürülür.
Kırık Ayna Eski Mısır ve Yunanistan da, pirinç, bronz, altın veya gümüşten kırılamayacak aynalar yapılırdı. İnsanlar, bu aynaların kırılmasıyla Tanrıların kendilerinin görüntüsünü yok ettiğine ve ölümün yakında olduğuna inanırlardı.
Bu batıl inanç, XV. Yüzyılda İtalya nın Venedik şehrinde arkası gümüş kaplı, çok kolay kırılabilir ve pahalı ilk aynaların yapılmasıyla birlikte iyice gelişti. İnanç, biraz da ekonomik boyut kazanmıştı. Aynayı taşıyan, evlerde aynaları temizleyen hizmetçiler, aynaları kırmaları halinde, yedi yıl boyunca, ölümden daha beter felaketlerle karşılaşabilecekleri hususunda uyarılıyorlardı (Tamer Korugan, Lüzumsuz (!) Bilgiler Ansiklopedisi, I, 27).
Merdiven Altı Duvara dayanan bir merdiven, duvarla arasında bir üçgen oluşturur. Bu, birçok kültürde tanrıların kutsal üçgeni, kutsal bir yer olarak bilinir. Örneğin piramitlerin kenarlarının üçgen olması da bu inanca dayanır. Bir üçgenin içinden geçmek de, bir kutsal yere meydan okumak anlamına gelebilir.
Hıristiyanlık bu inancı da Hz. İsa nın ölüm şekline uyarladı. Çarmıha dayalı merdiven kötülüğün, ihanetin ve ölümün sembolü oldu. İnsanlar, merdiven altından geçmekle bütün bu kötü geleceklerle karşılaşabileceklerine inandırıldılar.
Tahtaya Vurmak Kuzey Amerika yerlileri meşenin, Tanrının yıldırımla yeryüzüne inip üzerinde oturduğu yer olduğuna inanırlardı. Meşenin köküne vurarak, ileride başlarına gelebilecek tehlikelere ve şansızlıklara karşı Tanrıyla temasa geçtiklerine inanıyor ve ondan kendilerini korumasını istiyorlardı.
Ortaçağda Hıristiyan din adamları bu inancı kendi devirlerine taşıdılar. Onlara göre bu inanışın temelinde Hz. İsa nın tahta bir çarmıhta öldürülmesi yatmaktadır. Hatta Avrupa nın her katedralinde (bir bölgenin başpapazının bulunduğu mekân) orijinal tahta haçın küçük bir parçasının bulunduğuna inanılırdı. Bu tahtaya vurmak Tanrım dua ve isteklerimi gerçekleştir. anlamına gelmektedir (Tamer Korugan, Lüzumsuz (!) Bilgiler Ansiklopedisi, I, 32).
Kara Kedi Eski Mısırlılarda kediler kutsal bir canlı olarak görülürdü. Hatta siyah dişi kediler tanrıça olarak kabul edilirdi. Kediler mumyalanır, çok güzel kumaşlara sarılır, hatta mezarında yanına kıymetli taş ve madenler bile bırakılırdı. Kedilerin Mısırlıları bu kadar etkilemesinin sebebinin, çok yüksek yerden düştükleri zaman bile yara almadan kurtulmaları olduğu sanılıyor. Kedinin dokuz canlı olduğu inancı o zamanlarda gelişmiştir.
Kedilerden, özellikle siyah kedilerden nefret, Hıristiyanlığın kendinden önceki kültürleri ve onların sembol kabul ettiği şeyleri yok etme amacı ile ortaçağda İngiltere de görüldü. O yıllar, büyücü ve cadı besleyen yalnız yaşayan yaşlı kadınların kara büyü yaptıklarına dair kampanyalar başlatıldı. Siyah kedilerin geceleri şeytana dönüştükleri konusunda korku dolu halk hikayeleri türetildi.
Cadı konusu bir çılgınlığa dönüşünce birçok zavallı kadın kedisiyle birlikte yakıldı. Fransa da Kral XIII. Louis (1601-1643) bu uygulamayı yasaklayana kadar her ay binlerce kedi yakıldı.
Kedi, Allah ın masum bir yaratığıdır. Renginin kara, beyaz, alacalı olması Allah ın yaratması sonucudur. Allah ın yarattığı biçimi ve rengi neden uğursuz sayalım ki? Kara rengi uğursuz saymak çok yanlıştır (Prof.Dr. Süleyman Ateş, Vatan Gzt., 25 Şubat 2005).
Türbelere Çaput Bağlamak Altaylı Şamanist Türklerin inancına göre her dağın, pınarın, gök ve ırmakların, Tanrı için dikilen ağaçların izi leri (sahibi, efendisi) vardı. Bu iziler, Gök Türk yazıtlarında yer-su ile ifade edilmektedir. Gök Türkler bu yer-su ruhları, Türk vatanının koruyucu ruhları sayarlardı. Altaylıların İnançlarına göre bu iziler kurban isterler, kurban vermeyenlere zararı dokunurlar.
Fakat bu ruhlar kanaatkâr ruhlardı. Bir paçavra parçası, bir tutam at kılı, hatta kurban niyetiyle atılan bir taş bile onları tatmin ederdi. Türkler Müslüman olduktan sonra bu eski inanç ve âdetlerini büsbütün bırakamamışlar ve bunu evliya saydıkları kişilerin türbelerine ve orada biten ağaçlara paçavra bağlamak suretiyle Müslümanlaştırmak istemişler (Abdülkadir İnan, Türbelere Paçavra Bağlama ve Mum Yakma Hurafelerinin Menşei, 180-181).
Mezarlarda Mum Yakmak Hıristiyanlıktan önce Yunanlılar ve Romalılar mezarlarda ve mezar taşları üzerinde meşale yakarlardı (Max Ebert, Reallexikon der Vorgeschichte, I, 382-390). Hıristiyanların İsa ve azizlerin suretleri (ikonaları) önünde mum ve kandil yakmaları işte bu eski Roma ve Yunan paganizminden geçmiş bir hurafeydi.
Hıristiyan din adamları, müşrik kalıntısı olan bu hurafeyi söküp atmanın güç olduğunu anlayarak bu âdeti Hıristiyanlaştırmaya mecbur kalmışlar. İlk Hıristiyanların katakomp ve karanlık mağaralarda gizli âyinler yaptıkları çağlarda kandil ve meşalelerin hatırası diye de kitaba uydurmuşlar (Abdülkadir İnan, Türbelere Paçavra Bağlama ve Mum Yakma Hurafelerinin Menşei, 181-182).
Gece Tırnak Kesmek Eskiden tırnak makası yoktu. İnsanlar bıçaklarla tırnaklarını keserlerdi. Gece kesilen tırnaklarla birçok yaralanma olayı meydana gelebilir, tırnaklar etrafa hatta yiyeceklerin içine düşebilirdi. Bunları önlemek için en etkili yöntem, olmadığı halde, günah yakıştırmasıydı. Temizliğin imanın yarısı olan bir dinde (Hadis, Müslim, Tahare 1) gece tırnak kesmenin günah olduğu düşünülemez bile! Eski Çinlilerin tırnak kesme bıçakları
Geceleri Sakız Çiğnemek Gece sakız çiğnemenin, ölü eti çiğnemek gibi olduğuna dair bir başka batıl inanç da bulunmaktadır. Amaç, sakız çiğnemekten rahatsız olan yetişkinlerin evde rahat etmesini sağlamak veya küçük çocukların ağızdaki sakızla uyuyabileceklerini hesaba katarak, saç, yüz veya yastığa sakızı bulaştırmayı önlemektir.
Geceleri Islık Çalmak Gece ıslık çalmak Anadolu nun pek çok yerinde uğursuzluğa alamettir. Bu düşünce Şamanizm kaynaklıdır. Ateşe bakıp kehanet çıkarmak Türklerde çok eski bir âdetti. Ateş yakılması sırasında ateşin ıslık çalması iyi sayılmaz, şeytanın geldiğine inanılırdı.
Futbol ve Hz. Hüseyin in Kesik Başı Eskiden, Hz. Hüseyin in Kerbela da şehit edilip başının kesilerek, kafasının ayaklar altına alınıp oynandığı, böylece futbolun ortaya çıktığına inanılırdı. Bu inanışın İslamiyet e ait kaynak eserlerde bir dayanağı yoktur. Hatta bunun tam aksine olarak Araplarda cahiliye döneminde bile Kurrek adında futbol oyununun bulunduğu, Hz. Muhammed in bunu yasaklamadığı bilinmektedir (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, 844).
Nazar Boncuğu Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu: Tüm tedavi ve korunma yöntem ve sebeplerine başvurduktan sonra sonucu yüce Allah tan beklemek İslam inancının gereğidir. İslam inancında, nihai etkiyi Allah tan başkasına atfeden tutum, davranış ve inanışlar yasaklanmıştır. Bu sebeple nazar boncuğu ve benzeri şeylerin, bunlardan medet ummak amacıyla boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir. Nazara karşı felak ve nas sureleri okunmalıdır (https://kurul.diyanet.gov.tr/sorusor/cevap.aspx?id=38775&q=goz-degmesine-karsi-nazar-boncugutakmak-caiz-midir-#.vc7ccl4dire).
İslam da Uğur-Uğursuzluk Hz. Peygamber, İslâm da uğursuzluk anlayışının bulunmadığını, uğursuzluğa inanmanın kişiyi şirke (Allah a ortak koşmaya) götürebileceğini haber vermiştir. Kuşun ötmesinin ve uçmasının uğursuzluk sayılamayacağını belirterek, ilginç görünen nesne ve olayların iyiye yorulmasını tavsiye etmiştir (Buhari, Tıb 19; Müslim, Selam 102-109; Mesacid 33).
Hz. Muhammed in oğlu İbrahim in vefat ettiği gün, güneş tutuldu. Halk bu olayın İbrahim in ölümünden dolayı gerçekleştiği şeklinde zannetti. Fakat Hz. Peygamber Bir kimsenin ölümü ve doğumu sebebiyle güneş ve ay tutulmaz karşılığını verdi (Buhari, Küsuf 1, 15; Müslim, Küsuf 5, 10, 29; Nesai, Küsuf Namazı 1-2 [1459], 3 [1461]; Ebu Davud, Salatu l-istiska 4; Ahmed bin Hanbel, Müsned, V, 428).
Kaynakc a Arık, M. Selim, Hurafe ve Batıl İnançlar Üzerine Bazı Düşünceler, Diyanet İlmi Dergi, 2006, XLII, sayı: 2, s. 125-143. Çiftc i, Mehmet, İslâm da Bâtıl İnanışın Yeri Yoktur, Diyanet İlmi Dergi, 1965, IV, sayı 5-6, s. 72-75. Erdil, Kemalettin, Yaşayan Hurafeler, DİB Yay., Ankara 1991. Erşahin, Seyfettin, Hurafe ile Mücadelenin Niceliği ve Niteliği Üzerine, Diyanet İlmi Derg., 2006, XLII, sayı: 1, s. 7-20. İnan, Abdülkadir, Türbelere Paçavra Bağlama ve Mum Yakma Hurafelerinin Menşei, Diyanet İlmi Dergi, 1961, s. 180-182. Koc oğlu, Kıyasettin, 21. Yüzyıl Türkiye sinde Hurafeler, Diyanet İşleri Bşk. Yay., Ankara Ağustos 2008. Korugan, Tamer, Lüzumsuz (!) Bilgiler Ansiklopedisi, I, 15. bsk., İstanbul 2002. Soysaldı, Mehmet, Hurafeler ve İslam ın Hurafelere Bakışı, Turgay, Nurettin, "Kur ân Çerçevesinde Hurâfeler ve Korunma Yolları," Dicle Üniv. İlahiyat Fak. Derg., 2006, VIII, sayı 1, s. 21-40. Yavuz, Yusuf Şevki, Hurafe, Diyanet İslam Ansikl., XVIII, 382-384. Yel, Ali Murat, Hurafe, Diyanet İslam Ansikl., XVIII, 381-382. Yılmaz, Fatma, "Kadınlar Arasındaki Hurafeler ve İslâm'ın Hurafelere Bakışı," Diyanet İlmi Dergi, 2006, XLII, sayı: 1, s. 21-40. Ekim 2014