TÜRK - ERMENİ İLİŞKİLERİ VE ERMENİLERİN SOYKIRIM YALANI



Benzer belgeler
Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

ERMENİLERİN KÖKENİ VE TARİHİ...

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010.

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

Niğde Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Topluluğu Başkanı Okan Aktaş Toplulukta Görev almak bir İletişimci olarak bana çok faydalı oluyor

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

Lozan Barış Antlaşması

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

CHP Yalıkavak Temsilciliğinin düzenlediği Kahvaltıda Birlik ve Beraberlik Mesajı

ÖZGEÇMİŞ Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

3647 SAYILI ve 2008 (3647/2008) TARİHLİ YUNANİSTAN VAKIFLAR YASASI VE UYGULAMALARI

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.


MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

ETKİNLİKLER/KONFERSANS

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Patrikhane İle İlgili Bir Belge / Bir Uyarı

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV.

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

TBD Antalya Şube Başkanı Akyelli: Özellikle yazılımcıların yatırımlarını Antalya da yapmamaları için hiçbir neden yok

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Koca Mustafa Reşid Paşa

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ. Youtube Kanalı: tariheglencesi

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

AVİM TARİH 24 NİSAN 1915: NELER OLMUŞTU? Tutku DİLAVER. Misafir Araştırmacı. Analiz No : 2018 /

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLE İLİŞKİLERİ

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

ABD'nin iki seçeneği kaldı: Ya gücünü artır ya da Taliban'a göz yum

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

İktisat Tarihi I

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

Ermeni Meselesi ve Türkiye

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR


BÜLTEN İSTANBUL B İ L G İ AZİZ BABUŞCU. NOTU Yeni Dünya ve Türkiye 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

ESP/SOSYALİST KADIN MECLİSLERİ

Transkript:

TÜRK - ERMENİ İLİŞKİLERİ VE ERMENİLERİN SOYKIRIM YALANI Hatay Türk Ocağı, 22 Mayıs Perşembe günü Türk-Ermeni ilişkileri ve Ermenilerin Soykırım Yalanı adlı bir konferans düzenledi. Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim görevlilerinden Yrd. Doc. Dr. Süleyman Hatipoğlu tarasfından verilen konferansın açış konuşmasını Şube Başkanı Ali GÜNDÜZ yaptı. Konferansa Soma Maden Ocaklarında şehit olan işçilerimiz ve şehit olmuş tüm ecdadımız için fatiha okunarak başlandı. 1071 Malazgirt Türklerin Anadolu ya girişi ve Anadolu da yaşayan Ermenilerin Bizans Türklerle Ermenilerin hiçbir sorunu yok. Biz asırlardır 800 sene beraber yaşamışız. yönetiminden bıkmış olduğu ve Bizans yönetimine karşı Selçuklu Türklerinin yanında yer aldığını görüyoruz. Kısa bir süre sonra kaynaşma kendisini gösteriyor. Ta ki Osmanlı Devletine baktığımız zaman dış işleri bakanlığına kadar yükselmişler. Bakan, elçi, konsolos, paşa, yani devlet adamı oluyorlar vs. Hiçbir şekilde dışlamadık. Kardeş ve dostça sekiz asır beraber yaşadık. Ve bunlara tarihte Millet-i Sâdıka dedik. Osmanlıya en sadık teba a olarak karşımıza çıkarlar. Hatta kendiliğinden iş bölümü de ortaya çıkmıştır. Çiftçilik ve hayvancılık Müslümanların; zanaatkârlık ve ticaret Ermenilerin. Asırlarca bu böyle devam etmiştir. Hatta Ermeniler kiliselerinde Türkçe ayinler yapıyorlardı. 1978 yılında Hacettepe de öğrenci iken Tarih Bölümü Yozgat a gezi düzenledi. Orada bizi bir eve götürdüler. Evin ilk sahibi Ermeni, evi bir Türk e satmış Evin bir tarafındaki Ermeni motifine dokunmamış ve kendisi de diğer tarafına Türk motifi yapmış. Buda bize Türklerle Ermenilerin dostluğunu göstermektedir. Hatta batılı seyyahlar (gezginler) bile Türkiye ye gelip gittikten sonra şunu yazmaktan geri durmamışlar: Ermeniler muhtemelen Hıristiyan Türklerdir. Böyle bir kaynaşma var. Nitekim Nejat Göyünç, Türk-Ermeni kültür ilişkilerini, halk edebiyatı, musiki, mimarlık ve sahne sanatları alanlarında kısaca gözden geçirmek bunların ne derecede köklü olduğunu belirtmeye yeter, kanısındayız demektedir. Bu derin bağlardan dolayı, bir kısım yabancı gözlemciler Ermenileri, Türklerden ayırt edemez olmuşlar, dinleri hariç, dilleri, adetleri aynı demekten kendilerini alamamışlardır. Bu yakınlık zevklerde de beraberlik doğurmuştur 1. Zaten 1835-1839 yılları arasında Türkiye de bulunan Helmuth von Moltke İstanbul da Osmanlı Seraskeri nin Ermeni tercümanı ve ailesinden bahsederken, Ermeniler hakkında şunları yazar: Bu Ermenilere, hakikatte, Hıristiyan Türkler denilebilir. Rumların kendi özelliklerini korumalarına karşın Ermeniler Türk adetlerini, hatta dilini benimsemişlerdir. 1

Dinleri onların, Hıristiyan olarak, tek kadınla evlenmelerine izin verir, fakat onlar Türk kadınlarından fark edilmez, ayrılmaz. Bir Ermeni kadını sokakta sadece gözlerini ve burnunun üst kısmını gösterir, diğer taraflarını kapatır Osmanlı Devleti ne sadakatleri, Türk adetlerini benimsemeleri, hatta iyi Türkçe konuşmaları, Ermeni yurttaşların Osmanlı İmparatorluğu nda çeşitli resmi veya özel devlet işlerine atanmalarını sağlamıştır 2. O zaman aklımıza geliyor ki: bu kaynaşma 8 asırdan sonra neden bir düşmanlığa dönüştü ya da dönüştürüldü. Şimdi bu olayı inceleyeceğiz. O zaman karşımıza sömürgeci emperyalist güçler çıkıyor. Biliyorsunuz Osmanlı duraklama ve gerileme dönemi geçirdi. Artık zayıflamaya başladı. Ermeniler de tabiatları gereği güçlü olanın yanında yer aldılar. Nasıl Ermeniler Türkler Anadolu ya girerken Bizanslılar zayıflamıştı ve Ermeniler de Selçukluların yanında yer almıştı 3. Artık Osmanlı devleti zayıflamıştı, Avrupa da güçlü büyük devletler vardı. Düvel-i Muazzama dediğimiz devletler vardı. Onların yanında yer alacaklardı. Yakınçağ da Avrupa da iki büyük önemli olay meydana geldi. Şunu da vurgulamak istiyorum: biri fikirsel alanda diğeri teknik alanında. Biri Fransız İhtilali 1789, düşüncede özgürlük, milliyetçilik ve milli kimlik arayışları gibi fikirler ortaya çıktı. İkinci olarak teknik alanda Sanayi Devrimi dediğimiz olay gerçekleşti. Ve Avrupa sanayi Devrimini gerçekleştirirken biz Osmanlı Devleti olarak sanayi inkılâbını gerçekleştiremediğimiz gibi; el tezgahlarına dayalı küçük imalathane ve atölyelere dayalı sanayiyi yaşıyorduk. Çünkü, I. ve II. kapitülasyonlar 1838 Osmanlı-İngiliz Ticaret Anlaşması Osmanlı Devletini bunlarla rekabet edemez bir konuma getirdi. Osmanlı Devleti sanayileşemediği gibi küçük sanayi işletmeleri de çökmüş oldu. Avrupa daki bu iki büyük olaydan, Sanayi devrimi dediğimiz olay İngiltere, Fransa, Rusya gibi sanayi devrimini gerçekleştiren ülkeler, Osmanlı coğrafyasının kendilerine yakınlığı nedeniyle, bu avantajlarla ortaya çıkarak sanayileri için hammadde arayışına ve üretmiş oldukları fazla mallar için de Pazar arayışına girdiler. Üç kıtaya yayılan Osmanlı Devleti, bu devletler için bir nimet olarak değerlendirilmişti. Geniş coğrafyası, fazla nüfusu Osmanlı devletine karşı batılı devletlerin iştahlarının kabarmasına neden olmuştu. Tabi Osmanlı Devletinin de zayıflaması buna fırsat vermişti. Bu arada Ermenilerin de milli kimlik arayışına girmeleri ve örgütlenmeleri başlamıştı. Hayır Kurumları ve Cemiyetleri 2

Ermenilerin Osmanlı hakimiyetine girmelerinden itibaren okullar gibi varlıklarına müsaade edilmişti. Tanzimat ve Islahat Fermanlarından sonra Ermeni hayır kurumları ve cemiyetler her tarafta mantar gibi çoğalmaya başlamıştı. Bunların kurucuları başta Ermeni din adamları olmak üzere, Kafkasyalı Rus Ermenileri olmuştur. Kuruluş ve faaliyetlerinde Avrupalı misyonerler tarafından fikren desteklendikleri gibi, mahalli konsoloslukları ve hükümetleri tarafından da mali destek sağlanmıştır 4. Cemiyetlerin görünen amacı, okullar, yurtlar, yetimhaneler, hastaneler, spor tesisleri açmak gibi Ermeni cemaatinin kültürel, bedensel ve hayri kalkınma ve yardımlaşmasını sağlamaktı. Ancak Berlin Kongresi nden sonra Doğu Anadolu daki bazı Osmanlı toprakları Ruslara bırakılıp Rusya Ermenileriyle Osmanlı Ermenileri temasa geçince, gerek Ermeniler, gerekse Ruslar tarafından öteden beri devam eden faaliyetler, programlanmaya, teşkilatlanmaya, teçhizatlanmaya ve mali destek sağlanmaya başlanmıştır. Böylece Rusya nın asırlık iki başlı projesinden birincisi, Balkanlar da bazı Osmanlı eyaletlerinin Rusya nın kontrolüne girerek kısmen gerçekleşirken, ikincisi de Doğu Anadolu nun bazı yerlerinin slavlaştırma programına alınmasıyla resmen icra mevkiine konulmuş oluyordu. Ermeniler açısından ise, ıslahat programları bahane edilerek, görünüşte daha mutlu ve eşit bir Ermeni toplumu meydana getirmek, Rusya nın hakimiyetine girmek veya Osmanlı Devleti sınırlarında ve Avrupa nın denetiminde özerk bir Ermenistan kurmaktı. Fakat Osmanlı Devleti nin zaten yıllardan beri hiçbir müdahale olmadan kendiliğinden bahşettiği ve dininden, töresinden, felsefesinden kaynaklanan yazılı ve fiili hukuku müsait olduğundan, Ermeniler ve batılılar tarafından konulan bütün engellere rağmen, Osmanlı Devleti, ıslahatı samimi olarak kabul etmiş,uygulamaya çalışmış olması ve II.Abdulhamid in isyanlara karşı başarıyla tatbik ettiği mahalli tedbirler ve diplomasisi karşısında Ermenilerin ve batılıların emperyalist emelleri tatmin olamamıştır.rusya daki Ermeniler ise, her seferinde kullanıldıktan sonra bir kenara itildiklerini geç de olsa idrak ettikten ve özellikle1885,1897,1903 ve 1905 te okulları, liseleri kapatılıp malları, hazineleri musadere edildikten sonra her iki Devlete bağlı Ermenilerin zihninde 1.Dünya Savaşı na doğru artık şu fikr-i sabite hasıl olmuştur. Bağımsız bir Ermenistan kurmak. 5 Bu amaca hizmet etmek üzere XlX. Yüzyıl sonları ve XX. Yüzyıl başlarında Ermeni cemiyetleri, okulları ve kiliseleri, kanuni ve dini bazı dokunulmazlıklardan da yararlanmak suretiyle, isyan, ihtilal, hazırlıklarının yapıldığı birer siyasi büro, silah ve mühimmat 3

deposu veya imalathanesi haline gelmişlerdir. Bunlardan Hayırseverler Cemiyeti (Benevolent Union) 1860 ta Çukurova(Kilikya) yı kalkındırmak amacıyla kurulmuş, bunu Fedekârlar Cemiyeti takip etmiştir. Birincinin üyeleri arasında faaliyetleriyle tanınan Ermeniler bulunmakta ve bunlardan Hasip Şişmanyan la Mığırdiç Beşiktaşyan ın 1862 Zeytun isyanlarında isimleri geçmektedir 6. Böylelikle bunların yanı sıra 1860 ta kurulan Fedakarlar Cemiyeti, Yardım Cemiyeti gibi Kilikya yı geliştirmek isteyen ve bu uğurda büyük paralar toplamış olan hayırsever veya ekonomik amaçlı dernekler de, Ermeni hareketinin gelişiminde rol oynamıştır 7. Bundan sonra 1870 ten itibaren bir grup genç, Ermeni din adamlarının yarattığı ve sürdürdüğü harekete yeni bir yön ve dinamizm verir ve İstanbul da Ermeni yanlısı yayınlar başlar. 1875 te Portakalcıyan ilk devrimci Ermeni komitesini kurar ve Asya adlı gazeteyi yayınlar. Kısa bir süre sonra ise Türkiye ve Rusya Ermenileri arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan Ararat komitesi kurulur ve bunu Tebroissasiranz, Aravelian ve Kilikya izler 8. Böylece 1870-1880 yılları arasında Van da Ararat, Muş ta Mektepsevenler, Şarklı ve Ermenistan a Doğru, Adana da Kilikya cemiyetleri kurulmuş ve bunlar 1880 de birleşerek Birleşik Ermeni Cemiyeti (Miyasiyal Enikorotyon Hoyotis) ni meydana getirmişlerdir. Ayrıca, 1872 de Van da Rusya nın desteğinde İttihad ve Halas ve 1878 de de Kara Haç cemiyetleri kurulmuştur. Kara Haç adı, üyelerinin arasında sır verenlerle, cemiyet ilkelerine uymayanların listedeki isimleri üzerine kara haç çekilip idama mahkum edilmelerinden kaynaklanmaktadır 9. Diğer taraftan 1881 yılında Erzurum da Şura-ı Ali adıyla kurulan cemiyet, daha sonra Müdafi Vatandaşlar olarak adını değiştirmiştir. Yine aynı vilayette 1882 de Anavatan Müdafileri (Pashtpan Hairaniats), Silahlılar ve Milliyetperver Kadınlar cemiyetleri kurulmuştur. Bunlardan Anavatan Müdafileri cemiyeti, Ermenileri saldırılardan korumak maksadıyla kurulmuş ve faaliyetlerinin farkına varılıp üyeleri yakalanınca, 1882 de kapatılmıştır. Bu cemiyetlerden başka, 1890 yılında İstanbul da da Yıldırım (Şant) ve Kurban isimli cemiyetler kurulmuştur. Bu sonuncu cemiyetin kurucusu, Kafkas Ermenilerinden Dr.Pakrat Navasartyan idi ve cemiyet çalışmaları, birçok cemiyetteki gibi, Tiflis ten idare edilmekteydi 10. Bütün bu cemiyetler, sadece fikri 4

mücadele vermekle kalmamış, yerine göre hem Türklere, hem de fikirlerini benimsemeyen, kendilerine yardım etmeyen veya devlete bağlılıklarıyla kendilerine ihanet eden Ermenileri de öldürmekten ve Anadolu nun çeşitli yerlerindeki isyan ve katliamlara iştirak etmekten de kendilerini alamamışlardır 11. Daha sonraları bu örgütleri takiben 1880 lerde Ermeni Devrimci Komiteleri kurulmuştu. Erzurum da 1882 de, silahlı mücadeleyi amaçlayan bir dernek daha örgütlenmiş ve bu dernek, bazı üyelerinin tutuklanmasının ardından 1883 de kapatılmıştı. Ayrıca 1885 te Van da bir piskoposun seçimi sırasında ayaklanma meydana gelmiş ve aynı zamanda İstanbul, Muş ve Alaşehir de çeşitli bahaneler öne süren isyan hareketleri de ortaya çıkmıştı. Cemiyetler-Komiteler 1885 de Van da Armenakan Partisi, 1887 senesinde İsviçre de Hınçak Partisi kurulacak, bunu Taşnak Partisi takip edecek ve artık isyan çalışmaları bu parti ve komitelerin eline geçecektir. O günlerde kurulan Ermeni komitelerine bakacak olursak, Bu komiteleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 1-ARMENAKAN KOMİTESİ: İhtilalci siyasi bir parti olarak ortaya çıkan ilk teşekkül Armenakan Partisi dir. Her ne kadar bu komitenin kuruluşu ile ilgisi yoksa da Mığırdıç Portakalyan ın ismi Armenakan ile birlikte hatırlanır. 1848 de İstanbul da doğup öğretmen olan Portakalyan, uzun senelerini Van da kendi açtığı okulunda öğretmenlik yaparak geçirmiş ve ihtilalci bir gençlik yetiştirmiştir 12. 1885 yılında Van da oturması yasak edilince, o da Fransa ya gitmiş ve Armenia gazetesini neşretmeye başlamıştır. İlk önce kendisini sadık bir Türk vatandaşı olarak takdim ederken zamanla görüşleri değişip tam bir ihtilalci olmuş ve kan dökmeden hürriyetin kazanılamayacağı sloganını işlemeye başlamıştır. İşte bu Portakalyan ın öğrencilerinden 9 kişi 1885 Sonbaharında, Armenia gazetesi isminden gelme olarak Armenakan Komitesini kurdular. Bu 9 kişi Mıgırdıç Terlemezyan(Avetisyan), Grigor Terlemezyan, Ruben Şatavaryan, Grigor Adian, Grigor Acemyan, M.Barutciyan, Gevard Hancıyan, Grigor Beozikyan ve Gareğin Manukyan dır. Avetisyan ın bu işin öncüsü olduğu Portakalyan ile irtibatı sağladığı sanılır. Armenia gazetesi bu parti ile birleşik 5

görülürse de aslında partinin resmi organı haline gelmemiştir. Armenia gazetesinin Türkiye ye girişi 1885 Ağustosu nda yasak edilmişse de gizli olarak gelmeye devam etmiştir. Ayrıca gazetenin Rusya ya girmesi de 1886 yılında yasaklanmıştır 13. Bu komitenin elle yazılan program özeti şöyledir: Komitenin kuruluş sebebi, ihtilal yolu ile Ermenilerin kendi kendilerini idare etmek hakkını elde etmektir. Komiteye sadece Ermeniler girebilir. Komite gayesine varmak için aynı ideale inanan bütün milliyetperver Ermenileri bir araya getirmek, ihtilalci fikirleri yaymak, üyelerine silah kullanmayı ve askeri disiplini öğretmek, silah ve para temin etmek, gerilla kuvvetleri oluşturmak, halkı genel bir harekete hazırlamak gibi yollara başvuracaktır. Komite aktif ve yedek azalardan oluşacak, yedek azalar sadece mali destek sağlayacaklardır. Ayrıca bir merkezi teşkilatı olacak, bunlardan başka bölgelerde de bölge komiteleri oluşturulacaktır. Merkez Teşkilatı, Bölge Komiteleri temsilcilerinden oluşacaktır. Ayrıca diğer ihtilalci gruplarla işbirliği için özel komite kurulacaktır 14 Silah kullanmak ve askeri strateji konusundaki bilgilerin Van Ermeni okulunda, Rus Konsolosu Binbaşı Kamsaragan tarafından verildiği de belirtilmektedir. Komitenin bilinen faaliyeti olarak, Kürt kılığına giren 3 komitacının (Hovannes Agripasyan, Vardan Goloşyan ve Karabet Kulaksızyan) Türk zaptiyeleri ile vuruşmaları, Avetisyan ın diğer 3 hempası ile birlikte bir Kürt grubuna saldırışı, çeşitli cinayetler ve bu arada 16 Ekim 1892 günü Van da polis memuru Nuri Efendi nin katledilmesi. Bu Armenakan Komitesi nin zamanla Ramgavar Komitesine dönüştüğü şeklinde bir rivayet de vardır. Asıl üzerinde durulması gereken iki teşekkül şüphesiz ki Hınçak ve Taşnaksutyun Komiteleri olarak tanıdığımız partilerdir 15.. 2- HINÇAK(ÇAN SESİ) KOMİTESİ: 1887 de Kafkas kökenli Nazar bey ve hanımı Maro tarafından İsviçre de Hınçak (Alarm Çanı veya Çan sesi) adı altında, Ermenilere özerk bir yönetim verilmesi amacı taşıyan sosyal demokrat bir örgüt kurulur; ardından Londra da aynı adla aylık bir yayın organı çıkarılmaya başlanır. Bu örgüt ülkede para toplamak, karışıklık yaratacak insanları silahla donatmak ve nihayet örgüte bağlı kuruluşlar vasıtasıyla hükümeti zayıflattıktan 6

sonra zamanı geldiğinde harekete geçmek suretiyle hedefine ulaşmayı planlamaktadır 16. Hınçak komitesi, İzmir, Halep, İstanbul gibi büyük şehirlerde temsilcilikler açarak 1889 da örgütlenmesini tamamlamıştır. 1890 da, Hınçak üyelerinin kışkırtmasıyla Erzurum da bir ayaklanma patlar ve çeşitli yörelerde olaylar meydana gelir 17. Şunu da vurgulamak istiyorum; Ermeniler yani Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Ermeniler, öncelikle örgütlenmediler. Osmanlı Devleti ne karşı kötü niyeti olan Avrupalı devletler Osmanlı tebaası olan Ermenileri sürekli harekete geçirmeye çalıştılar. Neticede ilk kurulan Ermeni örgütlerine baktığımız zaman hep dışarıda doğmuştur. Marxist ve ihtilalci bir örgüt olarak 1887 Hınçak Komitesi İsviçre de kurulmuş, çan sesi anlamına geliyor. 3-TAŞNAKSUTYUN-TAŞNAKSAGAN (ERMENİ İHTİLÂLCEMİYETLERİ İTTİFAKI) KOMİTESİ 1890 da Tiflis te kurulmuş olan, Taşnaksutyun(Hançer anlamına geliyor) Komitesi, Hınçak komitesinin programını beğenmeyen bir grup Ermeni 1890 da Troşak adıyla yeni bir dernek kurar; bu dernek daha sonra Taşnaksutyun adını alır ve Troşak gazetesini yayınlar. Bu komitenin üyeleri, ihtiyaçlarını karşılamak için tehdit ve zora başvurmaktan ve komitenin emirlerine uymayanları katletmekten çekinmezler 18. 1892 yılında da komitenin militanlarına vermiş olduğu emir 19 : Türk ü Kürd ü her yerde, her türlü şerait altında vur. Mültecileri, ahdinden dönenleri, Ermeni hafiyelerini, hainleri öldür. İntikam al! idi. Bu komiteler önce yurt dışında örgütlendiler. Sonraları da içerde güzel isimler altında örgütlendiler. Bakıyoruz Kadınlar Cemiyeti, Fedakarlar Cemiyeti, Yardımlaşma Dernekleri sonradan bunlar ihtilalci Taşnaksutyun ya da Hınçak Komiteleriyle birlikte hareket ediyorlar. Yeraltına iniyorlar ve illegal bir konuma geçiyorlar. Yani güzel isimlerin altında gerçek yüzlerini saklamak istiyorlardı. Şimdi Osmanlı Devleti üzerinde emeli olan ülkelere bakacağız. Ben ilk önce Amerika diyeceğim. Amerika henüz bağımsızlığını elde etmiş, Türkiye ile de ticari ve kültürel boyutta ilişkileri var ama henüz bir İngiltere, Fransa ve Rusya kadar güçlü değil. Fakat uzun zamana yayılan bir politikası var. 100 150 yıllık bir politikası var. Ermeni olaylarının alt yapısını öncelikle ABD atıyor. Yani misyoner okulları Ermenilerin yaşadığı bölgelerde, 7

coğrafyalarda Adana da, Halep te, Elazığ da 20, Van da, Merzifon da, Kayseri de, İstanbul da Beyrut ta Ermeni Okulları açtılar. Misyoner okulları açtılar. Ve Bu misyoner okullarına 6 yaşındaki Ermeni çocuklarını alarak 18 yaşına kadar ilk, orta ve lise eğitiminin sonuna kadar bunların beyinlerini yıkadılar. Ermenicilik, Ermeni ırkçılığı, Ermeni milliyetçiliği, bağımsız Ermenistan devleti kurma düşüncesini kafalarına soktular. Ağaç yaş iken eğilir sözünün gerçek olduğunu burada görüyoruz. Yani kültürel ve fikirsel boyutta alt yapıyı Amerika hazırladı. Ve bu çocuklar bu okulları bitirdikleri zaman; kendi baba ve dedeleri ticaretle uğraştıkları için onlardan para istediler. Parayı ne yapacaksınız diye sordukları zaman, bağımsız bir Ermenistan devleti kuracağız dediler. Dedeleri ve babaları karşı çıktı. Oğlum biz Türklerle asırlardır beraber yaşadık. Aramızda bir sorun yok. Hayır beyinleri yıkandı ya, misyoner okulları beyinlerini yıkadı. Piyasada mevcut olan; Kendi Belgeleriyle Anadolu daki Amerika 21 başlıklı kitap, Misyoner okullarını, Amerikan belgelerine dayanarak hazırlanmıştır, Anadolu daki Amerika ve bu Ermeni çocuklarını ne şekilde nasıl eğittiklerini misyonerlik faaliyetleriyle Türkiye ye nasıl düşman ettiklerini, bağımsız bir Ermenistan sevdasını genç zihinlere nasıl yerleştirdiklerini güzel bir şekilde izah etmiştir Uygur hocamız. Şimdi şunu söyleyebiliriz kültürel ve fikirsel olarak alt yapıyı Amerika hazırladı. Ama silahlı yardımı Rusya, İngiltere ve Fransa sağladı. Şimdi hemen şunu da vurgulamak istiyorum; Ermenilerin mezhebi Gregoryen mezhebi; ama Ermenilere Amerikalılar, Fransızlar, İngilizler, Ruslar yardım edecekleri zaman Ermenileri çok sevdiklerinden ve onların kara kaşlarına ve kara gözlerine hayranlığından değil şartlı yardım ettiler. Dediler ki, mezhebinizi değiştirin. Ruslar yardım ederken Ortodoks olacaksınız, yoksa yardım etmeyiz size dediler. İngilizler; Protestan olacaksınız; Fransızlar Katolik olacaksınız diyorlar. Gerçekten Ermeniler arasında Ortodoks, Katolik ve Protestan mezhepleri oluştu, kendi mezhepleri olan Gregoryen mezhebi az bir sayıya düştü. Böylece emperyalizm politikası güden batılı devletler alt yapıyı hazırladılar. Bu devletlerin Osmanlı devleti üzerindeki emellerine bakacak olursak; bakıyoruz Rusya nın en büyük emelini, hepimiz biliyoruz bunu; dün, bugün ve yarın Rusya nın emeli sıcak denizlere inmek, Akdeniz e inerek İskenderun Körfezine yerleşmek ve ayrıca Basra körfezine ulaşmaktı. Hasta Adam dedikleri Osmanlı Devleti dağılıyor, parçalanıyor böylelikle Rusya da kendi payına düşenleri almak istiyordu. Dolayısıyla Doğu Anadolu bölgesini kendi arka bahçeleri olarak görmekteydiler. Böylece Rusya nın 8

niyeti Malatya- İskenderun hattı üzerinden sıcak denizlere inmek için, burada yaşayan Ermenileri tahrik edip, harekete geçirerek; Osmanlı Devleti ne karşı isyana sevk edecekti. Rusya bu düşüncesini uygulamaktan çekiniyordu. Bu korkunun nedeni ise; bağımsız bir Ermenistan devleti kurdurup yarın Rusya nın politikasına aykırı hareket ederse ne yapabilirdi. Rusya bu konuda Bulgaristan dan deneyimliydi. Daha önce Bulgaristan ın bağımsızlığını kazanmasında Rusya nın yardımı vardı. Bulgaristan buna rağmen, Rusya ya sırtını dönmüştü. Aynı şey Ermenilerden de gelir diye korkuyordu. Rusya nın arşivlerinde bu olay açık bir şekilde mevcuttur. Böylelikle bu olay Rus gizli belgelerinde açığa çıkmıştı. Rusya nın Doğu Anadolu politikası 22 ; Sınırlarında Ermenisiz, bir Ermenistan ı tercih ettiği görüşü doğrultusunda bir Ermenistan kurmak, oradan da İskenderun körfezine ulaşmaktı. Çalışmalarını da buna göre yapıyor. Hem dünya pazarını ele geçirecek ve hem de hammadde kaynaklarının ve petrol yataklarının zengin olduğu bölgeye, yani Ortadoğu ya inecekti. Böylece Rusya, Basra Körfezi vasıtasıyla Hint Okyanusu na ulaşmış olacaktı. İngiltere nin emellerine gelince, Osmanlı Devleti yıkılırsa Rusya kolaycacık sıcak denizlere inebilirdi, bu durum İngiltere nin hiç işine gelmezdi. İngiltere buna dayanarak Rusya nın önüne set çekmek istiyordu.yani Doğu Anadolu da İngiltere kendi kontrolünde bir Ermenistan Devleti kurdurarak Rusya ya karşı tampon oluşturmak istiyordu. Fransa ise, Doğu Akdeniz havzasına yerleşerek Orta Doğu da bir köprü başı tutmak istiyordu. Fransa yı buraya iten en önemli sebeplerin başında pamuk gelmektedir. Çünkü Fransa pamuk açığının %93 nü İngiltere ve Amerika dan karşılamaktaydı, bu durum bağımlılık yaratıyor, bu da Fransa yı rahatsız ediyordu. Oysa ki pamuk Çukurova da oldukça fazla yetişmekteydi, bu durum Fransa yı bağımlılıktan kurtarabilirdi. Fransa kendi çıkarları doğrultusunda Ermenilerin emelleri olan Çukurova da Bağımsız Kilikya Ermeni Devleti kurdurarak Doğu Akdeniz e yerleşebilirdi 23. Böylece kültürel ve fikirsel olarak Ermenilerin isyanı için alt yapıyı Amerika hazır hale getirince; Rusya, İngiltere ve Fransa da bölgedeki kendi çıkarları doğrultusunda ve aynı zamanda Ermenilerin de emelleri göz önünde bulundurularak önce örgütlenme sonrada silahlanma dönemini başlatmışlardı. Bu hazırlık devresinin arkasından; 1890 Haziranı nda Erzurum da Ermeni isyanını görüyoruz. 1890 Temmuzu nda İstanbul da Kumkapı gösterileri, 1892-1893 de Merzifon, Kayseri, Yozgat olayları var. 1894 te Sason olayı var. 1895 te Bab-ı Âli gösterisi var. 1895 Temmuzu nda Zeytun İsyanı var. Zeytun 9

Maraş ın bir bölgesi. Orada bir defa değil 14-15 defa isyan çıkarıldı. Orada Yüzbaşı Süleyman Bey i öldürdüler ve Zeytun a Süleymanlı adı verildi 24. 1896 da Van isyanı, 1896 da İstanbul un göbeğinde Osmanlı Bankasına baskın olayı, 1905 de Padişaha suikast teşebbüsü, 1909 Adana olayı, Saimbeyli ve Dörtyol olaylarını görüyoruz 25. Türkiye bir nev i bir anarşi ortamına, kan gölüne döndü. Devlet olayları bastırmak istiyor, zaman zaman gücü yetiyor, zaman zaman batılılar olaylara neden olan Ermenileri koruyor. Nihayet Sultan II. Abdülhamid döneminde birinci tedbir olarak Hamidiye Alayları 26 oluşturuluyor. Bölge aşiretlerine sancak verilerek bir nevi olayları engellemeye çalıştılar ve bunda da büyük ölçüde başarı sağlandı. I. Dünya Savaşı patlak verdi 1914-1918 de. Artık Osmanlı Devleti de savaşta İngilizler, Fransızlar ve Ruslar karşımızda oldukları için beşinci güç olarak cephe gerisinde Ermenileri kullanma yoluna gittiler. Özellikle Ruslar Osmanlı cephesi gerisinde Ermenilerden gönüllü birlikler oluşturdular. Van da 10 bin kişiye, Sason da 30 bin kişiye varan gönüllü Ermeni birlikleri Savaş esnasında Osmanlı tebaasından olan Ermeni asıllı askerler üniformalarıyla birlikte cepheden kaçarak Rus ordusunun safına geçtiler. Rusya nın Doğu Anadolu Bölgesinin işgalini kolaylaştırdılar. Yol boylarında bulunan Türk köylerine de baskınlar yaparak, Türk insanını katlettiler.hiç bunların üzerinde durulmuyor. Şöyle baktığımız zaman bir milyona varan Türk insanı Ermeni çeteleri tarafından öldürüldü. Bunların mezarları var. Yeni, yeni açılmaya başlandı. Van da var Erzurum da var 28, Kars ta var Kars taki Subatan denilen yerde ben de bulundum 29. Açılan bu mezarlarda nazar boncukları, küçük Kur an-ı Kerimler, üzerinde ay-yıldız bulunan tütün tabakaları var. Mezarların Türklere ait olduğu aşikar. Açık bir şekilde ortada. Kaldı ki Antropolog Prof. Dr. Metin Özbek de toplu mezarın açılışında orada ve o da bilimsel olarak olayları doğrulamaktadır. Gerçekten 1,5 milyon Ermeni yi katlettiysek de, bunların mezarları nerede? Nereden bakarsanız bakın tahmini olarak 300-400 toplu mezar yapar. Bir tane mezar gösteremiyorlar, hala konuşuyorlar. Dolayısıyla bizim, açılan mezarlarımız, dikilen anıtlarımız var. Adana da Yeşiloba da anıt var. 243 kişiyi kamadan geçirmişler. Kadınların küpelerini sökme 27, 10

zahmetinde bulunmayarak, kulaklarını kesmişlerdi. Kadınların kollarını kesmişler, bilezikleri almak için ve öldürdükten sonra da cesetlere eziyet etmişlerdi 30. I. Dünya Savaşı nda böyle bir olay karşısında Osmanlı Devleti de tedbir almak zorunda kalmıştı. Şimdi eğer bir tehcir tedbiri, göç tedbiri almasaydı katliam o zaman başlardı. Çünkü Türk gençlerinin hepsi askerde Bunların köyleri basılıyor anneleri, babaları, hanımları ve çocukları katlediliyor Bunlar savaştan dönünce ne olacak? Ermenileri öldürecek. İşte devlet Ermenilerin can güvenliğini sağlamak için Tehcir Yasasını çıkarttı. İlk önce Ermeni liderlerine ve ileri gelenlerine nasihat ediyoruz, olayları durdurmaları için. Ancak Osmanlı idarecilerinin bu iyi niyetleri netice vermeyince; 2345 Ermeni ileri gelenlerini ve komitecilerini tutukladılar. Bu tutuklamalarda Ermenileri durduramadığı gibi, yine bildikleri gibi davrandılar. En sonunda Osmanlı yöneticileri 27 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir Kanunu çıkarmak zorunda kaldı. Hatta doğrusu tehcir değil de, Sevk ve İskan yasasıdır. Ermenilere yönelik değil, devlete yönelik isyan eden Türkler de olsa; ülkenin bir coğrafyasından başka coğrafyasına gönderen zoraki göç kısaca olay bu. Osmanlı Devleti ndeki Ermeni nüfusuna bakacak olursak; o günün şartlarında 1 milyon 300 bin Ermeni var 703 bini göçe tabi tutuluyor. 600 bini tabi değil. Çünkü isyan etmemişler. Batı Anadolu da ve İstanbul daki Ermeniler başkaldırmamış. Ege bölgesindeki Rumlar başkaldırmamış. Onlara dokunulmuyor. Sadece bizim ordumuzu arkadan vuran Ermeniler tehcire tabi tutuluyor. Nihayet 1918 yılında savaş bitiyor ve 30 Ekim 1918 de Mondros Mütarekesi ni imzalamak zorunda kalıyoruz. Bu mütarekeye dayanarak Atatürk ün dediği gibi; ortada bir avuç Türk ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele, bunun da taksimini teminle uğraşılmaktan ibaretti böylelikle elde kalan bu topraklar da İtilaf Devletleri tarafından işgale uğruyordu 31. Neticede haksız işgaller yetmezmiş gibi, İngilizler 16 Mart 1920 günü İstanbul u da işgal ettiler. İngiliz yetkilileri Osmanlı arşivlerini didik didik ettiler soykırımla ilgili hiçbir belge bulamadılar. Devletin vermiş olduğu, hiçbir emire ulaşamadılar. Talat Paşa davası görüşülürken bilirkişi olarak ifade veren Alman General Otto Liman von Sanders; ben kesinlikle Ermenilere ilişkin olarak Talat tarafından imzalanmış bir emir almadım. Anlaşılacağı üzere Cephedeki Alman subayları bile, bize böyle bir emir gelmedi demekteler 32. Özellikle İngilizler İstanbul da bu olaylarla ilgili Türk ordusunda görev yapan yüksek rütbeli subayları İttihat Terakki ye mensup fikir adamlarını tutuklayarak hepsini yargıladılar ve sonuçta suç 11

unsuru olarak hiçbir belge bulamadılar. Bu yargılamalar sırasında 17 Mayıs 1919 tarihinde Ziya Gökalp mahkeme önünde gürler 33 : Milletimize iftira etmeyiniz Türkiye de bir Ermeni kırımı değil, bir Türk-Ermeni vuruşması vardır. Bize arkadan vurdular, biz de vurduk. Diyerek bunun bir mukatele olduğunu belirterek son noktayı koymuş oldu. Böylece Gökalp, meseleyi kökünden kesip atmıştır. İftirayı, iftiracıların yüzüne çarpmıştır. Konuşması geniş yankılar yapar. Hele o hava içinde, sıkıyönetim mahkemesinin Türk ileri gelenlerini Ermeni kırımından dolayı mahkum etmesi artık büsbütün imkansızdır. İngilizlerin, Türkleri, Türklerin eliyle mahkum ettirip cezalandırma tasarıları suya düşmüştür. Padişah Hükümetiyle İngilizlerin önünde şimdi iki şık vardır: Bekirağa Bölüğü ndeki tutuklular ya serbest bırakılacaklardır, ya da Malta ya sürüleceklerdir. Büyük bir öç alma hırsıyla yakalattıkları bu kimseleri serbest bırakmayı İngilizler ve Damat Ferit Paşa göze alamaz. Türkiye de cezalandırılamayacaklarına ve serbest de bırakılamadıklarına göre, İngilizlerin önünde kala kala bir yol kalır : Malta! 34 Şimdi bakıyoruz rakamlara ilk önce Türkler 300 bin Ermeni yi katlettiler şeklinde iddia ettiler. Ermeniler bu rakamı şimdi iki milyona yükselttiler. Zaten Osmanlı Devleti nde yaşayan 1 milyon 300 bin Ermeni var. Yabancı kaynaklar da böyle gösteriyor. 18 milyon genel nüfusu var. %6,9 u Ermeni. En fazla Van vilayetinde varlar o da nüfusun % 18 i. böyle bir ortamda malum biliyorsunuz Kurtuluş savaşını biliyorsunuz, Doğu Cephesi ve Kazım Karabekir Paşa nın harekatı Mondros Mütarekesi ne bakıyoruz, Vilayet-i Sitte yani Doğu Anadolu da 6 vilayeti kapsıyor hepsini Ermenilere vereceksiniz diyorlar. Sevr de Ermenilerin koruyucuları, kurulacak Ermeni devletinin sınırlarını Amerika başkanı Wilson Çizecek diyorlar. Lozan da Ermenilere ait toprak talebi kesinlikle yok 35. Böylelikle sorun tamamen çözülüyor. 1970 lere gelinceye kadar 50 yıl Ermenilerden ses, seda yok. Hatta 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatına kadar ses seda yok. Yani katliam var da 1915 ten 1975 e kadar neden sustunuz? Bir nevi olayın uluslararası yönü var. Ben onu da vurgulamak istiyorum. 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ile olayı ilişkilendirmemiz lazım. Bizim Kıbrıs a çıkartma yapacağımıza Batı kamuoyu inanmıyor ve Türkler kim, çıkartma kim diyorlar, hatta Türkler 30 Ağustos 1922 tarihinde kazandıkları zaferin sarhoşluğundan hala kurtulamadılar diyorlardı. Türkler Kıbrıs a çıkartma yapınca korktular. Dediler ki: Türkler umduğumuzdan daha fazla güçlülermiş. Adaya çıkartma yapıyorlar. Eğer böyle 12

giderse Viyana da durdurmak zorunda kalırız. Öyle ise bunların başına gaile açalım, yani problem yaratarak Türkleri oyalayalım ve meşgul edelim. Bundan sonra Türkiye ye karşı ölüm ve propaganda örgütleri olarak ikiye ayrılan Ermeni terör örgütlerinin sayısı 11 i bulacaktı. Ancak bütün faaliyetleri, hedefleri aynı; fakat metodları farklı görünen üç ana örgüt bu olayları yürütmektedir 36. Bu örgütleri şu şekilde sıralayabiliriz 37 4- ASALA (Ermenistan ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu): 1 Ocak 1975 tarihinde Beyrut taki Dünya Kiliseler Konseyi bürosuna yapmış olduğu bombalı saldırı ile adını ilk defa duyuran ASALA, Marksist-Leninist ideolojiyi kabul etmekte, kurulacak Ermenistan için verilen mücadelenin Milletlerarası Devrimci Hareketi nin bir parçası olduğunu ve bu meselenin silahlı mücadele ile çözüme kavuşacağını savunmakta ve yayınladığı bildirilerinde amaçlarını şöyle açıklamaktadır: a- İşgal altındaki topraklarını kurtarmak, Birleşik, Demokratik ve Sosyalist bir Ermenistan kurmak (ASALA, işgal altındaki Ermeni topraklarından Doğu Anadolu Bölgemizi kastetmekte, Sovyet Ermenistanı nı kurtarılmış bölge olarak görmektedir). b- Topraklarına döndüğünde, Ermeni halkına en azından kendi kaderini tayin hakkı tanınmasını sağlamak, c- Katliamın tarihi bir gerçek olarak Türkiye tarafından kabulünü temin etmek, d- Türkiye yi katliam sebebiyle tazminat ödemeye zorlamak. Uluslararası terör hareketinin parçası olan ASALA, sözde amacına ulaşmak için Türkiye deki bölücü örgütlerle işbirliği içinde olduğunu da belirtmiştir. Nitekim, 8 Nisan 1980 günü Lübnan ın Sidon şehrinde illegal PKK(Kürdistan İşçi Partisi) yandaşları ile ortak bir basın toplantısı düzenleyerek Türk hükümetine karşı mücadele etmek amacıyla bir ittifak kurduklarını dünya kamuoyuna açıkladılar. Yüzlerinde yalnız göz delikleri açık siyah maskelerle bir düzine erkek ve iki kadın bu toplantıda kendilerini, Türk hükümetine karşı ortak savaş veren Türkiye deki Ermeni gerillaları ve Kürt ihtilalcileri diye tanıtmışlar ve etraflarını çevreleyen Dr.George Habbaş ın Filistin gerillalarına Rejimi yıkıp Ermeni ve Kürt istekleri yerine gelene kadar Türk yetkililerine karşı silahlı operasyonlarını arttırmak amacında olduklarını, ASALA ve PKK adına Marksist Filistin örgütleri ile aralarındaki bağları pekiştirmek istediklerini söylemişlerdi Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı gibi zamanında Sovyet Rusya dan para, silah ve eğitim yardımı almış olan ASALA nın işbirliği yapmış örgütlerin başında Marksist ; 38. 13

görüşlü Filistin Halk Kurtuluş Cephesi nin, Ermeni teröristleri, Türkiye yi parçalama gayreti içinde olan mihraklara mensup militanlar ile birlikte eğittiği kesin bir şekilde anlaşılmıştır 39. 5- JCAG (Ermeni Katliamı Adalet Komandoları): Ermenilere karşı yapılmış ve hâlâ cezasız kalan katliamın intikamını almak ve Ermenilerin uğradıkları haksızlıkları gidermek iddiasıyla ortaya çıkan JCAG ın açıklanan hedefi şunlardır: a- Türkiye nin, 1915 katliamını tanımasını sağlamak ve Türkiye yi tazminat ödemeye mahkum etmek, b- Türkiye nin, 1920 Sevr Antlaşması nda öngörülen sınırlara dayalı Ermeni Topraklarını, Ermenilere iadesini temin etmek. Ayrıca yayınlamış olduğu bildirilerinden, JCAG ın tek hedefinin, Türkiye den bazı toprakları istediği anlaşılmakta ve hedeflerinin Taşnak Partisi isteklerine uygun olması onun bu parti ile işbirliği içinde bulunduğunu aklımıza getirmektedir 40. 6- NAR (Yeni Ermeni Direnişi): İlk defa 14 Mayıs 1977 tarihinde Paris teki Türk Turizm Bürosu nu bombalayarak duyuran NAR, ASALA ile ortak eylemlere giren sol görüşe sahip bir örgüt olarak görülmektedir 41 Görüldüğü gibi kendilerine çeşitli adlar koyarak ortaya çıkan bu gizli gücün katilleri, Ermenilerin büyük çoğunluğunu temsil etmemekte ve dünyanın hiçbir yerinde Ermeni toplulukları, Marksist-Leninist ideolojinin esiri olan uluslar arası terör örgütlerinin bir parçası olan bu cinayet şebekelerinin faaliyetlerini hoşgörü ile karşılamamaktadır. Ayrıca Osmanlı Devleti ndeki sözde katliamları, basın organları ile radyo ve televizyonlarında ustaca, taraflı olarak vermeyi adet haline getirmiş bulunan Batılı ülkeler, kendi siyasi menfaatleri uğruna Ermenileri kullandıklarını nasıl unutabiliyorlar? Ermeni konusunu yazdıkları kitaplarında tarafsız bir görüşle inceleyen bazı batılı tarihçiler 42, Ermenilerin Türkiye aleyhindeki propaganda ve eylemlerinin geçerli bir sebebi bulunmadığını, Türkler ile Ermenilerin 800 yıl birbirleriyle ahenkli bir şekilde yaşadıklarını, bütün meselenin XIX. yüzyıl sonunda Rus Çarlarının ve diğer devletlerin tahrikleriyle, ABD deki Ermenilerin teşviki ile, bugünkü Rus emperyalizmi adına hizmet veren KGB ajanlarının kışkırtmasıyla ve etkili Avrupalı politikacıların hırslı davranışlarıyla olayları bu boyuta getirmişlerdir 43.. 14

ASALA nın kuruluşu 1975 yılıdır. Kıbrıs Barış Harekatından sonra, Batı kamuoyu Türklerden korktu. ASALA nın ortaya çıkışında, Kıbrıs Rum Kesimi nin, Yunanistan ın, İngiltere nin ve Fransa nın da etkisi var. Türkiye ye hesabı olan herkesin rafında bir Ermeni dosyası var. Türkiye yle pazarlığı olan bir devlet raftaki Ermeni dosyasını önüne indirmekte, istediğimi yapmazsan; bu soykırımı meclisimden geçiririm diyerek Türkiye yi tehdit etmektedirler. Bundan 7 sene önce 2001 senesindeydi. Türkiye helikopter almak için ihale açmış. Helikopter ihalesine Fransa ve Amerika giriyor. Amerika nın helikopteri işimize geliyor. Türkiye bu ihalede ABD helikopterlerini almaya karar verince; Fransa, sen benim helikopterimi nasıl almazsın diye 1915 Ermeni olaylarını gündeme getirerek, sözde soykırım kararını meclisinden geçiriyor. Yani olayın uluslararası boyutu var, ben başta bunu söyledim. Ermenilerle aramızda hiçbir sorun yok. Onlarla biz kardeşiz ve dostuz. Yıllarca beraber yaşadık. Ama çıkarları doğrultusunda bu Ermeni dosyasını raftan indirip önümüze koyuyorlar. Ve ASALA, çoğumuz hatırlarız. Elçilerimize ve yurt dışı görevlilerimize saldırdılar. Tam 34 tane diplomatımızı vurdular. Kim kimi katletmiş ortada. Naklen seyrettik Ankara da Esenboğa Havalimanı Baskınını Bu olayların arkasında uluslararası kamuoyu var. Tabiî ki Türkiye bu olaylara seyirci kalamazdı, bir şeyler yaparak, olayların üstesinden geldi. İşin o boyutu karanlık Susurluk olayı Uzun bir süre tartışıldı. Ben bu konulara elimizde fazla belge olmadığı için giremiyorum Ben hemen sonuca bağlamak istiyorum; 1984 yılında da, Atina da PKK ile ASALA anlaşıyor. Nerede? Atina da. ASALA görevini PKK ya devrediyor. Ermeni örgütünün üzerine Kürt kimliği kılıfı geçirilmiş 44, ama Ermeni örgütü. ASALA üstlenmiş olduğu görevi PKK ya devrediyor. Neden? Çünkü ASALA yıpranmış ve deşifre olmuş, onun için yeni misyona ihtiyaç duymaktadırlar. Bu birleşme ve anlaşmanın arkasından Atina da ortaklaşa yürüyüş yaparak birlikteliği beraber kutluyorlar. Bir bakıyorsunuz bu yürüyüş anında ASALA militanları ile PKK lılar arasında kavga çıkıyor. Niçin? Birbirlerinin sınırlarını harita üzerinde ihlal etmişler 45. Şunu da vurgulamak istiyorum bu diplomatik saldırılar çok boyutlu, bunların karşısında dik durmamız lazım. Öncelikle kamuoyumuza anlatmamız lazım. Kamuoyumuz yalan, yanlış bir kitap okuyor ve etkileniyor. Öyle bir kuvvetli propaganda yapıyorlar ki bizim kamuoyumuzu da etkiliyorlar. Bırakın biz gitmeyelim uzağa işte her yerde bulursunuz alın okuyun. Profesör Justin McCarthy ın Ölüm ve Sürgün isimli kitabı 15

Türkçe ye çevrildi. 46 Bunun yanında Rusya nın Van, Erzurum Başkonsolosu General Mayewsky 47, kitabında bunları, yani Ermenilerin yaptığı mezalimi olduğu gibi yazmış ve bu eser Türkçe ye tercüme edilerek, Kök Yayınları tarafından bastırılmıştır. Bu kitabı muhakkak okuyun ve aydınlanın. Sadece bizden beklemeyin. Bizim araştırmalarımız var. Tarihçiler üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmiş. Haddinden fazla araştırmalar var. Ama kitleye ulaşamıyor veya bu yayınlara kitle ulaşmak istemiyor. Orda bir sıkıntımız var. Bunun için dik durmamız ve Atatürk çizgisini takip ederek, milli birlik ve beraberlik doğrultusunda hareket etmeliyiz. Bunu her dönem karşımıza çıkarırlar, her dönem de hazır olmalıyız. Önce kendi kamuoyumuzu iyi bir şekilde aydınlatmamız gerekli ve sonra da dünya kamuoyuna anlatarak ikna etmeliyiz. Şurası da bir gerçektir ki, Türkiye Cumhuriyeti için bir Ermeni Meselesi hiçbir zaman olmamıştır. Bilindiği gibi, Ermeni Yurdu Hikayesi, Lozan Antlaşması ile tarihin derinliklerine gömülmüştür. Bu hikayeyi bugün yine Mesele yapmaya çalışanlar, Ermenileri tarih boyunca siyasi menfaatleri için kullanan ve Türkiye yi kuvvetli bir devlet olarak görmek istemeyen dış güçlerdir 48. SONUÇ: Buraya kadar vermiş olduğumuz bilgilerden çıkan sonuçları şu şekilde özetlemek faydalı olacaktır 49 : 1-Ermeniler, Anadolu nun yerli ahalisi olmayıp dışarıdan gelmişler ve Doğu Anadolu ya zorla yerleşmişlerdir. 2-Türkler, Doğu Anadolu yu Ermenilerden almamışlardır. Çünkü Türklerin Anadolu yu fetihleri esnasında bağımsız bir Ermeni devleti mevcut değildi. 3-Delilleriyle gösterildiği gibi Ermeniler Türk yönetiminde huzur, refah ve itibar içinde yaşamışlar, en yüksek devlet görevlerine gelebilmişlerdir. Bu zamanın çok üstünde hoşgörülü yönetim uygulayan bir idare anlayışının sonucudur. 4-Ermeniler, 1878 lere kadar devletin sadık bir vatandaşı olarak hizmet ve itibar görmüşlerdir. 5-Ermenilerin huzuru emperyalist dış güçlerin kışkırtmaları ile bozulmuş ve yapay bir Ermeni meselesi yaratılmıştır. Dış kökenli komiteler ve terör örgütleri bu işte araç olarak kullanılmışlardır. 16

6-Türk idaresi, Ermeni terörizmine karşı tepki olarak, asayişin muhafazasını hedef almıştır. 1915 tehcir olayı da aynı niteliktedir. Dört bir yandan saldırıya uğrayan vatan topraklarını cephede savunmakta olan ordunun ve cephe gerisindeki savunmasız sivil halkın güvenliği, uğradığı katliam ve mezalim hiç dikkate alınmamaktadır. 7-Ermeni teröristlerin ifade ettiği gibi sistematik bir katliam emri yoktur. Oysa ki; Müslüman halkın uğradığı katliam ve mezalim görmemezlikten gelinmektedir. 8-Ermeni kaybı ile ilgili rakamlar inandırıcılıktan yoksundur. Kayıplar vardır. Fakat sebepler değişiktir, tahminen 50 veya 60 bin civarındadır. Ancak Müslüman halkın kayıpları milyonun çok üstündedir. 9-Ermeniler hâlâ Sevr in geçerli olduğunu savunuyorlar. Sevr hiçbir zaman yürürlüğe girmemiştir ki geçerli sayılabilsin. Yeni Türkiye Devleti ne hayat veren Lozan Antlaşması nda ise Ermenilerin adı bile geçmemektedir. 10-Bugün Türkiye de yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlar, diğer Türk vatandaşlarından ayrı bir işlem görmemekte, huzur, refah ve güvenlik içinde yaşamakta olup her vesile ile her türlü teröre karşı olduklarını belirtmektedirler. Sonuç olarak geçmişte Ermeni meselesi, Ermeni vatandaşlarımıza rağmen emperyalist güçler, onlardan destek ve teşvik alan terör örgütlerince yaratılmaya çalışılan sunî bir olaydı. Bugün aynı oyun daha da tutarsız şartlarda sahnelenmeye gayret edilmektedir. Geçmişte olduğu gibi, Türkiye ve bölge ile ilgili çıkar hesapları bulunan güçler, Ermeni konusunu, politik çıkar malzemesi olarak kullanmak istemektedirler. Halen de bu sorun Türkiye yi yıkmak, parçalamak isteyen veya onun zayıflatılmasında dışa muhtaç duruma düşürülmesinde fayda uman dış güçlerin körükledikleri ve kendilerine uygun zaman ve zeminde, bazen dış politika, bazen de iç politika malzemesi olarak kullandıkları bir araç niteliğini muhafaza etmektedir 50. Bu sorun Mehmetçiğin süngüsü ile hayat bulan Lozan Antlaşması ile hukuken Türkiye sınırları dışına intikal ettirilmiştir. Ancak Ermeni Meselesi dün yapay olarak yaratılmıştı. Son yıllarda daha da yapay şartlar içinde yaşatılmaya çalışılıyor. Yarın da, Türkiye nin zayıflaması, içte ve dışta zor durumlara düşmesi, başka devletlerle çatışması halinde gündeme getirilecektir. Dolayısıyla konu siyasi konjonktüre, Türkiye nin ilişkilerinin durumuna paralel olarak güncelliğini koruyacak demektir 51. 17

Buna göre ne yapılması gerekir? Konuyu görmemezlikten gelmek, karşı faaliyetlere cevap vermemek, biz yeni bir devletiz konu bizi ilgilendirmez demek, yeterli ve geçerli olamamaktadır. Bu kabil yıkıcı tahrik ve uluslararası entrikalara dayanmanın yolu 52 : 1-Bilimsel yoldan giderek tarihi gerçekleri ortaya çıkarmak, bunları özellikle yabancı dilde yayınlamak, belli başlı bilim, kuruluş ve kitaplıklarına ulaştırmak suretiyle, bu konudaki tek sesliliği ortadan kaldırmak, 2-Her zaman için milli birlik ve bütünlüğü muhafaza etmek, Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu aziz Atatürk ün ilkeleri doğrultusunda, çağın gereklerine uygun, rasyonel ve istikrarlı bir yönetim ile Türkiye yi güçlendirmektir. Türkiye güçlü olduğu, dış ve iç politikalar konusunda iyi yönetildiği sürece benzer sorunlar olmayacaktır. Ermeniler son günlerdeki propagandalarına Yeni Ermeni Stratejisi eklemişlerdir. Bu konuya da kısaca açıklık getirelim 53 : Ermeniler, Osmanlı Devleti nin sahibi olarak gördükleri Türkleri kendi yarattıkları ve kendilerinin zarara uğradıkları olaylarda suçlu bulunmuşlardır. Bu nedenle Ermeniler Türkleri suçlu ilan edebilmek için 1915 tehcirini bulunmaz bir fırsat olarak saymışlardır. Bugün Ermenilerin yaşama gayelerini bina ettikleri temel, 1915 Tehciri ve Türk düşmanlığıdır. Ermeniler varlık sebepleri haline getirdikleri Türk düşmanlığını Tehciri efsaneleştirilmesi ile yoğurmuşlardır. 1915 yılından bu yana her Ermeni, çocuğuna 1915 Tehcirini ve Türk düşmanlığını anlatmıştır. 1970 lerden itibaren Türklerin 2.000.000 Ermeni yi öldürdüklerini iddia eden propagandalarıyla tekrar faaliyete geçmişlerdir. Seslerini duyurmak için araç olarak yine terörü seçmiş ve yurt dışındaki 34 diplomatımızı şehit etmişlerdir. 1980 lerden sonra ise dünya kamuoyunu yönlendirmek maksadıyla sanatsal ve barışçıl araç ve sloganlar kullanarak dünya basınını etkileme yolunu seçmişler böylece kendileri lehinde bir kamuoyu yaratma çabasına girişmişlerdir. İkinci olarak soykırım(holocaust) iddialarını dünyaya kabul ettirmeye çalışmışlardır. Amaçları Yahudiler gibi dünya kamuoyunda mağdur millet rolünü oynayıp imtiyazlı duruma geçmekti. Ermeniler bu hassasiyetten faydalanarak Türkleri soykırım yapmakla suçladılar. Ancak bu oyun sadece Ermenilerin değil, Yunanistan,Ermeni ve aynı zamanda PKK nın oyunu idi. Yrd.Doc.Dr. Süleyman HATİPOĞLU 18