Avrupa ile "İnsan Bağı": Yirmibirinci Yüzyıl Başında Türkiye, Avrupa ve Uluslararası Göç



Benzer belgeler
OCAK-AĞUSTOS 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ

OCAK-EYLÜL 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

Dünya da ve Türkiye de İş Sağlığı ve Güvenliği

AĞUSTOS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Chapter 4 (devam) Uluslararası İşgücü Hareketi

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MART 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

OCAK-EKİM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

OCAK-KASIM 2017 DÖNEMİ TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRMESİ

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar Ankara, Turkey

Beyin Gücünden Beyin Göçüne...

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 TEMMUZ AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

Ayakkabı Sektör Profili

Trends in International Migration: SOPEMI Edition GENEL GİRİŞ

HAZİRAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Göç ve Tüberküloz. Haluk C.Çalışır Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi

Göçmenlere olan bakışınızı değiştirecek 4 harita

HALI SEKTÖRÜ. Kasım Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

DÜNYA SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ İHRACATI. Genel Değerlendirme

A.ERDAL SARGUTAN EK TABLOLAR. Ek 1. Ek 1: Ek Tablolar 3123

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

2017 YILI TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

HALI SEKTÖRÜ. Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2018 Ocak Ayı İhracat Bilgi Notu

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

T.C. Ekonomi Bakanlığı İthalat Genel Müdürlüğü Ankara

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

SERAMİK SEKTÖRÜ NOTU

DEMOGRAFİK DÖNÜŞÜMLE YAŞLANAN NÜFUS TÜRKİYE. Prof. Dr. Nükhet HOTAR AK PARTİ Genel Başkan Yardımcısı

Dr. Dursun AYDIN KAMU HASTANELERİ AÇISINDAN ÖNEM NEMİ. Sağlık Turizmini Geliştirme Derneği Başkanı 2. SAGLIK KURULTAYI 12/04/2008 ANTALYA

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

TR63 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ DEMOGRAFİK GÖSTERGELER

HABER BÜLTENİ Sayı 28

ULUDAĞ HAZIR GİYİM VE KONFEKSİYON İHRACATÇILARI BİRLİĞİ 2016 YILI ŞUBAT AYI DIŞ TİCARET DEĞERLENDİRME RAPORU

24 HAZİRAN 2014 İSTANBUL

Her yıl kaç vize veriliyor? Türkiye deki Alman temsilcilikleri her yıl yaklaşık 160 bin vize veriyor.

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2014 YILI NİSAN AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

TEMMUZ 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HALI SEKTÖRÜ. Nisan Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

HOLLANDA ÜLKE RAPORU

SEKTÖREL GELİŞMELER İÇİNDEKİLER Otomotiv. Beyaz Eşya. İnşaat. Turizm. Enerji. Diğer Göstergeler. Sektörel Gelişmeler /Ağustos

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

HALI SEKTÖRÜ. Mayıs Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Dünya Halı Pazarları ve Türkiye nin Durum Tespiti. Fazıl ALKAN Ar-Ge ve Mevzuat Şubesi 2008

Enerji ve İklim Haritası

TÜ ROFED TÜRİ ZM BÜ LTENİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

HALI SEKTÖRÜ. Mart Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH AR&GE ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

türkiye talep profili 2014

EKONOMİK GÖRÜNÜM MEHMET ÖZÇELİK

Dünya Mültecileri Hakkında Anahtar İstatistikler

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

TÜRKİYE AB GERİ KABUL ANLAŞMASI AHMET ÇELİK

Eylül 2013 B.H. AB VE ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ ŞUBESİ

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

HABER BÜLTENİ xx Sayı 26 KONYA İNŞAAT SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜKSELDİ

Deri ve Deri Ürünleri Sektörü 2017 Ekim Ayı İhracat Bilgi Notu

Türkiye de üniversiteye giremeyen öğrenciler Fas ta üç dil öğreniyor

SERAMİK KAPLAMA MALZEMELERİ VE SERAMİK SAĞLIK GEREÇLERİ SEKTÖRÜNDE DÜNYA İTHALAT RAKAMLARI ÇERÇEVESİNDE HEDEF PAZAR ÇALIŞMASI

TÜRKİYE. PLASTİK AMBALAJ SEKTÖRÜ 2010 YILI DEĞERLENDİRMESİ ve 2011 YILI BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci Genel Müdür

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU. A.Tuncay TEKSÖZ TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

Nitekim işsizlik, ülkemizin çözümlenemeyen sorunları arasında baş sırada yer alıyor.

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

tepav TÜRKİYE YE GELEN VE TÜRKİYE DEN GİDEN DOĞRUDAN YATIRIMLARDAKİ GELİŞMELER Aralık 2017 Şubat2018 N DEĞERLENDİRME NOTU

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2012 NİSAN İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

2014 YILI TEMMUZ AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2015 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

EKİM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

HABER BÜLTENİ Sayı 24 KONYA İNŞAAT SEKTÖRÜ GÜVEN ENDEKSİ GEÇEN AYA GÖRE DÜŞTÜ:

ANA METAL VE METAL ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

ÇORAP SEKTÖRÜ 2016 YILI VE 2017 OCAK AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU

SAMSUN BÜYÜKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZİYA YILMAZ & SAM-DER Avusturyada yaşayan Samsunlular Derneğinin

2014 YILI AĞUSTOS AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

HABER BÜLTENİ Sayı 22

KALKINMA BAKANLIĞI KALKINMA ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

HALI SEKTÖRÜ. Eylül Ayı İhracat Bilgi Notu. TDH Ar&Ge ve Mevzuat Şb. İTKİB Genel Sekreterliği. Page 1

Türkiye nin geleceğini 25 milyonluk kitle belirleyecek

10. SINIF NÜFUS DERS NOTLARI

HABER BÜLTENİ xx Sayı 5

HABER BÜLTENİ xx sayı27 Konya İnşaat Sektörü 2015 te 2014 e Göre Daha Kötü Performans Sergiledi:

HABER BÜLTENİ xx Sayı 19

HABER BÜLTENİ Sayı 20

Büyüme Rakamları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme. Tablo 1. En hızlı daralan ve büyüyen ekonomiler 'da En Hızlı Daralan İlk 10 Ekonomi

TÜRKĠYE DÜNYANIN BOYA ÜRETĠM ÜSSÜ OLMA YOLUNDA

KONYA İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN, FİYAT BEKLENTİSİ DÜŞTÜ

Transkript:

Avrupa ile İnsan Bağı : Yirmibirinci Yüzyıl Başında Türkiye, Avrupa ve Uluslararası Göç Ahmet İçduygu 4 Nisan 2007 http://www.obarsiv.com/e_voyvoda_0607.html Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi'nde yapılan konuşma metni, araştırmacıların kişisel kullanımları için web sayfamıza konulmaktadır. Bu konuşma metinleri, ticari amaçlarla çoğaltılıp dağıtılamaz veya Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi'nin izni olmaksızın başka kurumlara ait web sitelerinde veya veritabanlarında yer alamaz. Avrupa ile "İnsan Bağı": Yirmibirinci Yüzyıl Başında Türkiye, Avrupa ve Uluslararası Göç Ahmet İçduygu 20. yüzyılın sonundan 21. yüzyılın başına doğru baktığımızda, içinde yaşadığımız toplumun birçok özelliğini göçle anlatmak mümkündür. 19. yüzyılın sonunda bir imparatorluk henüz çökerken Türk ve Müslüman unsurlar üzerine ulus-devlet kurulması projeleri ortaya çıkmış, kurulan ulus-devletle birlikte Anadolu daki Türk ve Müslüman olmayan unsurlar bu coğrafyadan yavaş yavaş ayrılmaya ya da ayrılmaya zorlanmaya başlamıştır. Öte yandan 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Osmanlı nın Anadolu dışındaki topraklarından, Balkanlar dan, Kafkaslar dan Türk ve Müslüman unsurlar Türkiye ye gelmeye başlamıştır. 1960 lara geldiğimizde yurtdışına göçün başladığı görülür. Sonra bildiğiniz gibi 1980 lerden sonra da Türkiye göç almaya başlar. Aslında, özetle bütün cumhuriyet dönemini göç üzerinden anlatmak mümkündür. Bu konuşmanın başına göçle ilgili bir öykü koyalım. İstiklal Caddesi nin sonundaki İsveç Konsolosluğu binası ilk olarak 1757 de ahşap bir yapı şeklinde inşa edilmiştir. Bu, İsveç devletinin yurtdışındaki en eski mülküdür. İsveç in bu ülkedeki temsilciliği 18. yüzyılın ortalarında bu tarihsel binayla başlar. 2005-2006 yıllarında İsveç te eğitim bakanı olan İbrahim Baylan 1972 Türkiye doğumlu bir Süryanidir; çocuk yaşlarda Türkiye den İsveç e ailesiyle birlikte göç etmiştir. İsveç gibi herkesin birbirine benzediği, fazla göçmenin yaşamadığı bir ülkede bir göçmenin eğitim bakanı olması bence Avrupa nın toplumsal ve siyasal tarihi için çok önemli bir noktadır. Türkiye ye bir göçmenin geldiğini, sonra bu ülkenin vatandaşı olduğunu ve burada eğitim bakanlığı gibi bir göreve geldiğini düşünün! Ve o göçmenin, örneğin, Irak lı bir Arap olduğunu düşünün! Bildiğiniz gibi uluslararası göç bir ülkeden bir ülkeye kişileri taşır ve bu kişiler belki bir anlamda da önce başka bir ülkeyi temsil ederek diğer ülkede temsil hakkı kazanırlar. Ama buradaki temsil hakkı, bu örnekte görüldüğü gibi, vatandaş olmak ve hatta o ülke sınırlarında, o ülke içinde bakanlık koltuğuna erişmek gibi bir hikâyeyi içerir. 1

Anadolu, Türklerin ve Müslümanların 1071 de geldikleri bir coğrafyadır; yani Anadolu da bin yıl önce kimlikleri ne Müslüman ne de Türk olan unsurlar vardı. Zamanla bu topraklardaki Hıristiyan nüfus hızla azalmıştır. Osmanlı nın klasik dönemine baktığınızda nüfusun yaklaşık yüzde 15-20 si, hatta 1800 lerin ortasına gelindiğinde Anadolu topraklarında yaşayan her dört kişiden birisi aslında gayri-müslim dir. Şüphesiz, bu toprakların alınmasıyla insanların din değiştirmesi söz konusu olmuştur ama özellikle belirttiğimiz nüfus azalmasından yola çıkarak ciddi bir göç hikâyesinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu son yüzyıl insan coğrafyamızın değişmesi anlamında önemlidir. Önce Ermeni nüfus bu coğrafyadan kaybedilmiş, daha sonra Yunanistan ın Anadolu yu işgali ve Bağımsızlık Savaşıyla birlikte bir göç dalgası başlamış, Lozan la birlikte daha sonra iki ülke arasında nüfus değişimi yapılarak yaklaşık 1,5 milyon Rum Yunanistan a giderken, Batı Trakya dan da Müslüman nüfus Türkiye ye gelmiştir. Bu topraklarda, 1914 yılında nüfusun yüzde 19 u, 1920 de ise yaklaşık yüzde 3 ü gayri-müslim dir; daha sonra bugünlerde bu oran binde ikilere düşer. Bu süreç ulus-devletin ortaya çıkması ve bir imparatorluğun çöküşüyle alakalıdır ve bir anlamda da Türkleştirme politikasının ürünüdür. Burada göçün bir kısmını bir zorlamaya dayanan göç şeklinde adlandırabiliriz. Bir yandan bu olurken bir yandan da Osmanlı nın son döneminde Balkanlar ın, Kafkaslar ın farklı biçimlerde kaybedilmesiyle birlikte Türk ve Müslüman unsurların da Türkiye ye gelişi söz konusudur. Son yıllarda konuşulan uluslararası göç konularına gelince: Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri gündeme geldiğinde Kopenhag kriterleri dediğimiz ölçülerden bahsedildiğini ve bunun merkezinde de demokrasi kavramı yer aldığını görüyoruz. Son üç dört yıldır Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bağlamında hangi dokümana, metne bakılsa uluslararası göç konularının gündeme geldiği görülür. Bu anlamda Kopenhag kriterleri içinde kullanılan demokrasi kavramının yerini şimdi başka bir demo lu kavram, demografi kavramı almıştır. Avrupa nın Türkiye yle ilgili göç sorunsalına bakıldığında, bir yandan Türkiye nin büyük bir nüfusa sahip oluşunun bir göç potansiyeli yaratması tartışılmaktadır. Türkiye AB ye üye olursa serbest dolaşımla birlikte yoğun bir göçün gerçekleşeceği ve bu göçün de oradaki işgücü pazarını rahatsız edeceği konuşulmaktadır. Üye ülkelerin ekonomilerinin iyi olmasına rağmen işsizliğin artacağı, buradan giden insanların oradaki yerli insanların işlerini çalacağı, bu anlamda oradaki ekonomik yapının zarar göreceği konusunda bir endişe mevcuttur. Bir diğer çerçevede de Türklerin başka bir kültürden geldiği, Müslüman olduğu ve başka bir dil konuştuğu gündeme getirilmekte, bu tür kültürel bir korku yaşanmaktadır. Zaten Avrupa da bulunan Türklerin uyum sorunları varken bir de yeni gelecek olanların yeni sorunlar yaratacağı düşünülmektedir. Bu konu tartışılırken bir yandan da Türkiye nin genç nüfusuna karşılık Avrupa daki yaşlı nüfustan ve işgücü pazarının önümüzdeki yıllarda ciddi bir nüfusa ihtiyaç duyacağından, bu nüfusu sağlamanın önemli bir yönteminin uluslararası göç olacağından söz edilmektedir. Doğurganlığın arttırılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi gibi başka birtakım çözümler ise pratik görünmemekte, sonuçta başka tartışmalar yapılırken bir yandan da göçün Avrupa ya olumlu bir etkide bulunabileceği yönünde görüşler de ileri sürülmektedir. Son yıllarda, bütün dünyada, istenmeyen göçün hızla arttığı görülmektedir. İnsanlar sadece pasaport ve vize alarak düzenli, resmi bir göç anlayışı içinde bir ülkeden bir ülkeye gitmeyip, o ülkelerdeki yasal düzenlemeleri zorlayıp ya sahte pasaport ve vizelerle ya da geçici olarak geldikleri yerde sürekli kalarak düzensiz göç ya da yasadışı göç göç hareketleri içine 2

katılmaktadırlar. Türkiye nin coğrafi konumu nedeniyle Ortadoğu dan Avrupa ya yönelen göçte transit konumda olduğu bilindiğinden Avrupa sadece Türkiye den gelen göçten değil, Türkiye den geçen yabancıların transit göçünden de kaynaklanan bir endişe duymaktadır. Eğer bu coğrafyayı değiştiremeyeceksek, Türkiye başka bir yere gidemeyecekse, AB ye üyelik gerçekleşsin veya gerçekleşmesin, bu göç sorunsalı gündemde olacaktır. Bir yandan Avrupa da yaşayan bu 2,5 milyon Türkiye kökenli göçmenin Türkiye de akrabaları vardır, küreselleşmenin getirdiği ulaşım imkânları söz konusudur ve şu anda Türkiye den televizyonlar Avrupa da yayın yapmaktadır; kısacası artık Avrupa yla Türkiye de yaşayan insanlar ve Avrupa da yaşayan Türkiye kökenli göçmenler üzerinden sıkı bir bağ kurulmuş durumdadır. Kısacası, artık ulus ötesi, ulus aşırı bir ortamın doğduğunu, 1960 larla karşılaştırdığımızda geliş gidişlerin çok kolaylaştığını, böylece bu göç bağının Avrupa yla Türkiye yi sıkı sıkıya birbirine bağladığını söylemek aşırılığa kaçmak olmayacaktır. Türkiye 1980 lerin başında çifte vatandaşlık, hatta çoğul vatandaşlık dediğimiz rejime geçtiği için artık Türkiye vatandaşlarının, bulundukları ülke eğer çifte vatandaşlığı kabul ediyorsa, hem o ülkenin, hem kendi ülkesinin vatandaşı olma hakkı vardır. O ülkeler çifte vatandaşlığı kabul etmiyorlarsa da Türkiye vatandaşlığından çıkıp o ülkenin vatandaşı olma hakkı vardır. Şu anda Avrupa da yaklaşık bir milyon Türkiye kökenli göçmenin bulundukları ülkelerin vatandaşları olduğunu biliyoruz. Bu sayı hızla artmaktadır. 1980 lerden bu yana, aslında Türkiye, önemli bir kısmı düzensiz kısacası yasadışı düzeyde de olsa ciddi miktarda göç almaya başlamıştır. Türkiye de 150 bin kadar yabancı ülke vatandaşı oturma izniyle yaşamakta, her yıl yaklaşık 50-100 bin kişi kaçak göçmen olarak yakalanmaktadır. Bunlar toplandığında, bir kısmının da yakalanmadığı düşünüldüğünde yaklaşık 300-350 bin yabancı ülke vatandaşının Türkiye de bir biçimde göçmen statüsünde bulunduğundan söz edilebilir. Bu insanların önemli bir kısmı kuzey ülkelerinden, Rusya, Ukrayna, Moldova dan gelip çeşitli işlerde çalışmakta; bir kısmı Ortadoğu dan gelip Türkiye yi transit bir ülke olarak kullanıp Avrupa ya geçmeyi hedeflemektedir. Son yıllarda çok farklı göç türleri de gündeme gelmiştir. Örneğin İngilizlerin, Hollandalıların, Almanların emekli olduklarında daha önce İspanya ya, Fransa ya, Yunanistan a ya da İtalya ya gittikleri gibi artık Alanya da, Marmaris te, Bodrum da geçici olarak kaldıkları görülmektedir. Özellikle son yıllarda Türkiye de toprak satışına yönelik korkular yaşanmakta, nitekim emlak sektöründe yabancıların yatırım yaptığı görülmektedir. Tıpkı İspanya nın Akdeniz bölgesindeki alanları gibi, Türkiye ye de de yabancılar Akdeniz kıyılarına yerleşmektedir. Şurası hatırlanmalıdır ki, özellikle 1923 ten bu yana Türkiye ye Balkanlar dan ve Kafkaslar dan yaklaşık 1,5 milyonun üzerinde göçmen gelmiştir. Yakın zamanda, Bulgaristan dan son göç 1989 da olmuştur. Kısacası Avrupa nın bir kısmıyla, örneğin Balkanlar la böyle bir insan bağının tarihsel olarak kurulduğunu da unutmamak gerekir. Yirminci yüzyılın başından başlayarak, Anadolu dan gayri-müslim nüfusun zorunlu göçünü burada anmak gerekir. Diğer taraftan Anadolu dan Ermeni nüfusun tehciriyle başlayan ve dünyanın dört köşesine yayılan bir göç rejimi söz konusudur. Anadolu toprağından çıkmış ve bugün Amerika da, Avustralya da, Fransa da yaşayan, Anadolu yla bağı kesilmemiş bu nüfusun dünya üzerinde yaygın olduğunu biliyoruz. Yüz binlerce Ermeni ve onların çocukları, torunları, ayrıca 1,5 milyon kadar da Anadolu kökenli Rum burada anılmalıdır. Bunun göçle oluşan olumlu veya olumsuz çeşitli yansımalarını düşünebiliriz. 3

İlk defa 1960 la birlikte Türkiye den Müslüman nüfusun da işçi göçüyle Avrupa ya gittiğini görüyoruz. Ama Avrupa tek varış noktası değildir; sonra Kuzey Afrika ve Ortadoğu ya şirketlerce geçici olarak götürülen işçilerden de söz etmek gerekir. Şu an 70 bin kadar Türkiye kökenli göçmenin Avustralya da yaşadığı, Sovyetler Birliği nin komünist rejimin çöküşüyle birlikte de Rusya ya, Ukrayna ya ya da Türk cumhuriyetlerine özellikle inşaat sektöründe ve başka sektörlerde çalışmak üzere binlerce insanın gittiği bilinmektedir. Bu tür göç çok kalıcı değildir; ancak yine de Rusya yla, Ukrayna yla, Romanya yla son yirmi yılın göçüyle birlikte başka tür bir insan bağının kurulduğu da göz ardı edilmemelidir. 1960 tan bu yana Türkiye den göçün yüzde 80 i Avrupa merkezlidir, yüzde 20 si de dünyanın başka yerlerine yönelmiştir. Daha çok üniversite eğitimli insanların son 10-20 yıl içinde farklı sektörlerde çalışmak üzere Kuzey Amerika ya, Kanada ya da gittiği, yaklaşık 250 bin gibi küçümsenmeyecek bir Türkiye kökenli göçmen nüfusun buralarda Türkiye yle bir insan bağı oluşturduğunu vurgulamak gerekir. Göçün geleceğini tayin ederken geçmişe bakabiliriz, ancak gelecekte bu göçün başka varış noktalarına gidemeyeceğini söylemek de yanlış olur. Avrupa göçten korkarken bir yandan Türkiye den göçün başka varış noktalarına da yönelebileceğini unutmamaları gerekir. Daha önce vurguladığım gibi, Türkiye den Avrupa ya yönelecek göçün tamamlayıcı olabileceği AB dokümanlarında sıklıkla vurgulanmaktadır. Yerli işgücünün artık Avrupa ekonomileri için yeterli olamayacağı bir ortama gidilmekte, benzer şekilde bugün bütün kuzey ülkelerinde, Rusya da, Ukrayna da da ciddi bir yaşlanma hissedilmektedir. Türkiye bu anlamda da çevre ülkelere göç yoluyla bir kaynak sağlayabilecektir. Başka bir konu, Türkiye nüfusunun da kendi içinde yaşlanmasıdır. Avrupa daki bu göç korkusunun aslında uzun dönemli olamayacağı somut rakamlarla söylenebilir. 1970 lerin ortasından bu yana Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 5 i ile 6 sının yurtdışında yaşadığını görüyoruz. Türkiye den göç eden nüfusun yaklaşık yüzde 60 ı Almanya da; yüzde 80 in üzerinde kısmı Avrupa da; küçümsenmeyecek ölçüdeki kısmı da Kuzey Amerika da, Avustralya da ve dünyanın diğer ülkelerinde bulunmaktadır. Yakın coğrafyada, Rusya ve Ortadoğu daki Türkiye kaynaklı göçmen toplulukları geçici sayılsa da bunların kalıcı nüfusa dönüşmesi de mümkündür. 1980 sonrasında Türkiye den yurtdışına olan göçün önemli bir kısmının aslında iltica hareketiyle gerçekleştiğini biliyoruz. 1980 ihtilali ve 80 lerin sonunda Kürt sorununun yükselmesiyle birlikte sığınma talebinde bulunanlar olmakla birlikte, bunun ancak bir kısmının mülteci statüsü alabildiğini biliyoruz. Diğer yandan Avrupa da göçmen alım politikalarının çok sınırlayıcı olması mültecilik kanalını açmıştır. Ben mülteciyim, iltica talep ediyorum dendiğinde Avrupa ya girme olasılığı artmıştır. Yaklaşık bir milyon insanın 1980 den bu yana Türkiye den Avrupa ya iltica talebinde bulunduğunu biliyoruz. Avrupa ya işçi göçü 60 ta başlamıştır, 1974 te bir ekonomik kriz sonucu işçi göçü durmuşsa da Türkiye den göç hiçbir zaman durmamış, giden işçiler buradaki ailelerini almış ya da evlenmişlerdir. 1980 lerde göç aile ve evlilik göçü olarak sürmüş, ayrıca sığınma göçüde önemli bir göç yolu olarak Avrupa ya binlerce Türkiye kökenli göçmeni taşımıştır. Bu noktada, AB nin Türkiye nin üyeliği ve göç korkusu üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Aslında ekonomi ve nüfusla ilgili göstergelere baktığımızda Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasındaki farkı görüyoruz. 2005 yılından 2050 yılında kadar olan nüfus projeksiyonlarına baktığımızda Avrupa nüfusunun çok hızlı biçimde yaşlandığını, bu çerçevede de özellikle 15-64 4

yaş grubundaki insanların sayısının hızla düştüğünü görüyoruz. Oradaki ekonomilerin toplumsal yapıyı sürdürebilmeleri, ekonomiyi döndürmeleri için işgücüne ihtiyaçları olacaktır. Türkiye den ya da Türkiye gibi ülkelerden olası göçün bile bu ülkelerin ekonomilerinin ihtiyacını karşılamayacağını biliyoruz; zira örneğin Türkiye nüfusu da yaşlanma eğilimindedir. Örneğin şu anda Türkiye de 65 yaşın üzerindeki kişilerin bütün nüfusa oranı yaklaşık yüzde 5-6 civarındadır. Bunun önümüzdeki 15-20 yıl içinde yaklaşık yüzde 12 ye çıkacağını biliyoruz. Türkiye nüfusunda başlayacak yaşlanmayla bundan yaklaşık otuz yıl sonra önemli ölçüde işgücüne ihtiyaç doğacağı öngörülebilir. Bu olmasa bile, Türkiye den sağlanabilecek göçün Avrupa nın istediği göçmen miktarını hiçbir zaman karşılayamayacağı, hatta göç kaynağı olarak Kuzey Afrika ülkeleriyle Türkiye yi birleştirsek bile yetmeyeceği açıktır. Burada, örnek olarak şunu söyleyebiliriz. Bugün Türkiye de nüfusun ortalama yaşı, 27-28 yaş civarındadır ve 2050 yılına geldiğimizde bu yaş ortalaması 39 a çıkacaktır. 2025 te 65 yaş oranı yüzde 10 olacak, 2050 yılında Türkiye de her beş kişiden biri 65 yaşın üzerinde olacaktır. Bu da Türkiye nin Avrupa daki göçmen ihtiyacına ancak önümüzdeki 25-30 yıl süresince cevap verebileceğini göstermektedir. Bildiğiniz gibi AB içinde üyelikten sonraki yedi yıl içinde bir sınırlama söz konusu olup, daha sonra serbest dolaşım hakkı başlamaktadır. Bazı ülkeler ise bazı eski üye ülkelerce üye olunduğu anda serbest dolaşıma hak kazanmış ülkeler olarak görülmektedir. Geçmişteki göç eğilimleri göz önüne alınır ve Türkiye deki ekonominin gelişmesi şu anda seyrettiği büyüme aralığında kabul edilirse, 2004 yılından 2030 yılına kadar toplam bir milyon kadar Türkiye vatandaşının Avrupa ya gideceği düşünülmektedir (bu araştırma Boğaziçi Üniversitesi nde Refik Erzan tarafından yapılmış bir ekonometrik çalışmadır). Eğer serbest dolaşıma bir engel konursa bu rakamın ciddi olarak artacağı hesaplanmaktadır. Tabii buradaki varsayımlardan birisi, serbest dolaşım olmadığında ekonomi performansının daha kötü seyredebileceği, yani Türkiye den göç baskısının daha fazla artacağıdır. Şu anda Türkiye den yılda 100 bin kadar kişinin Avrupa ya bir şekilde göç ettiğini düşünüyoruz. Bunların önemli kısmı bir süre kalıp geri gelmek için, bir kısmı aile birleşimi, evlenme ya da eğitim amacıyla gitmektedir. Serbest dolaşım sağlandığında göçün belirli ölçüde bir eğri çizip önce en yüksek noktaya çıkıp sonra da --- bir doygunluk süresinden sonra --- aşağı ineceğini düşünüyoruz. Bu varsayımı Türkiye ye benzer göç tarihleri ve rejimleri olan ülkelerin, özellikle Akdeniz ülkelerinin, deneyimlerinden yola çıkarak öne sürüyoruz. Uluslararası göçte üç önemli aktörden birisi göçü alan ülke, birisi göçü veren ülke, diğeri de göçmenlerin kendileridir. Göçlerin neden ve sonuçlarını bu üç aktör arasında olan bir ilişki olarak değerlendirmek gerekir. Tarihsel olarak göç toplumların tarihlerinde kurucu temel olgulardan birisidir. Türkler Orta Asya dan buraya gelmişlerdir. Bugün dünyanın hegemonik gücü olan Amerika göçle kurulmuştur. Ülkelerin tarihini göç üzerinden okuduğumuzda birkaç sonuca varabiliriz. Bugün ülkeler göçün olumsuz yönlerinden endişelenmektedir. Kişiler açısından bakıldığında da gurbet; anne babadan ayrılma, ailenin dağılması gibi nedenlerden ötürü olumlanmamaktadır. Göç imajı kafamızda teorik olarak çok olumlu değildir. Göçü veren ülke için de vatandaşın kaybı söz konusudur. Keza göçmenin kendisi açısından da çok olumladığımız bir olgu değildir. Ama tersinden, sonuçları itibariyle okursak aslında göçün çok da olumsuz olduğunu söyleyemeyiz. Göç, yani hareketlilik, insana ve toplumlara zenginlik getirir. Modern toplumlar, kentli toplumlar göçle kurulmuş, göçle gelişmişlerdir. 5