ARÇELİK, 2011 DE SATIN ALDIĞI DEFY İLE AFRİKA KITASINDA BÜYÜYOR

Sizlerle geçtiğimiz hafta bültenimizde haberini paylaşmış olduğumuz 21 Nisan 2015 tarihinde yapılan VESTEL-BEYSAD Sektör Buluşması ve Genel Kurul Programı fotoğrafları www.beysad.org.tr adresimize yüklenmiştir. Bilgi ve beğenilerinize sunarız. Bu haftanın konu başlıkları; Arçelik, 2011 de satın aldığı Defy ile Afrika kıtasında büyüyor BSH kapasitesini 7 milyona çıkaracak Paslanmaz çelikten üretilen ayna ile şiddeti engelleyecek Hatko Electronics kaplama tesislerine yatırım yapmaya devam ediyor Erdemir Çelik Servis Merkezi Manisa daki tesisini devreye aldı Kerim Çelik, katma değeri artıracak projelere odaklanacak İnoksan, 101. İstanbul lezzeti Festivali ne mutfak çözümleriyle damgasını vurdu Türkiye elektronik atıkta dünya 17 ncisi Robo-şef evinizdeki şefiniz olacak ARÇELİK, 2011 DE SATIN ALDIĞI DEFY İLE AFRİKA KITASINDA BÜYÜYOR Gelişen pazarlara açılmayı genel büyüme stratejisinin önemli parçası olarak gören Arçelik, bu doğrultuda özellikle Afrika da hızlı büyüyor. Güney Afrikalı beyaz eşya üreticisi Defy Appliances ı 2011 yılında satın alarak, Sahra Altı Afrika pazarlarını hedeflediklerini söyleyen Arçelik Güney Afrika Ülke Müdürü Hakan Kozan, Bu yatırım, global yaygınlığımızı ve pazar çeşitliliğimizi artırmak için büyük adım oldu. Sahra Altı Afrika nın güçlü beyaz eşya üreticisi Defy yi 324 milyon dolar yatırımla bünyemize katarak, yüksek potansiyel gördüğümüz bu bölgede stratejik hedeflerimiz için güçlü bir platforma sahip olduk dedi. Afrika kıtasının hızlı büyüyen bir pazar olduğunu belirten Hakan Kozan, Afrika da uzun yıllardır bulunuyoruz. Bu pazarın geneline hakimiz. Genç nüfusu, büyüyen şehirleşme trendi ve hızla artan orta sınıfı ile önem verdiğimiz Güney Afrika ya, Türkiye den yapılan en büyük sanayi yatırımını 2011 yılında Defy yi satın alarak gerçekleştirdik ifadesini kullandı. 2011 yılından bugüne kadar kıta genelinde faaliyette bulundukları ülke sayısını 19 dan 39 a yükselttiklerini kaydeden Kozan, Ayrıca Batı, Orta ve Doğu Afrika bölgelerinde 2011-2014 yılları arasında yaklaşık altı kat büyüme sağladık. Arçelik in Afrika operasyonları 2011 yılında tüm ihracatının euro bazında yüzde 3,5 i iken 2014 yılında bu oran yüzde 14.5 e çıktı diye konuştu. Defy a 56 milyon dolar yatırım yaptı Defy ın global pazarda büyümesi için çalıştıklarını ifade eden Hakan Kozan, Bu amaçla ürün know-how, üretim teknolojileri ve uluslararası tedarik zinciri konularındaki uzmanlığımızı firmaya aktarmaya odaklandık. Defy ürün gamındaki ürünlerin tamamını üç yılda daha yüksek enerji ve su verimliliğine sahip, çevre dostu ve modern teknolojiler ile donatılmış ürünler ile yeniledik açıklamasını yaptı. Bu dönüşüm kapsamında 2011 den bugüne kadar 56 milyon dolar yatırım yaptıklarını bildiren Kozan, Yapılan yatırımlar ve verimlilik çalışmalarıyla Defy fabrikalarında üretim yüzde 30, istihdam ise yüzde 16 arttı. Böylece Güney Afrika da sadece yatırımımız ile değil teknolojimizle de bilinirliğimizi güçlendirdik ifadesini kullandı. Defy ın yıllık 2 milyon adetlik kapasitesi bulunan üç üretim tesisi ve sekiz satış biriminde 3 bin kişilik istihdam ile faaliyetlerini sürdürdüğünü söyleyen Hakan Kozan, Defy nin, bu yapıya ek olarak Botsvana, Namibya, Upington, Swaziland ve Mpumalanga da satış temsilcilikleri bulunuyor. BEYSAD 1

Firma ayrıca Zambia, Mozambik, Malawi, Tanzanya ve Zimbabwe de bulunan distribütörler kanalıyla Sahra Altı Afrika da faaliyet gösteriyor diye konuştu. Defy nin bulunduğu bölgelerde sosyal sorumluluk çalışmaları yürütüyoruz Koç Topluluğu ve Arçelik in hem iç pazarda hem de yatırım yaptığı gelişen ülkelerde, uzun vadeli bakış açısıyla hareket ettiğini ifade eden Kozan, yatırımlarında sadece ekonomik katma değere değil, sosyal sorumluluk projelerine de önem verdiklerini dile getirdi. Bu doğrultuda AmaZulu Community Trust ortaklığı ile Güney Afrika da Defy işletmelerinin bulunduğu üç bölgede projeler geliştirdiklerini söyleyen Hakan Kozan, Ezakheni fabrikasında çalışan gönüllü bir ekip, Ladysmith Bölgesi nde maddi imkanı olmayan gençlere koçluk yapmak, yaşam şartlarının düzeltilmesine destek olmak gibi çeşitli faaliyetleri yürütüyor. 2014 yılında Durban daki Jacobs işletmesinin yakınındaki Umbilo Ortaokulu na destek vermeye başladık dedi. Sosyal projeler kapsamında uluslararası Focus on the Family organizasyonunun Güney Afrika Cumhuriyeti ndeki No Apologies programını desteklemeye başladıklarını vurgulayan Hakan Kozan, Birey ve aile kavramının ön plana çıktığı bu programda, gelişme çağındaki çocukların hayatlarında doğru seçimler yapabilmesine, eğitim ve gelişimlerine destek oluyoruz. Eylül 2014 te East London da başlayan programla, Dokuz okulda 500 çocuğa ulaştık. Ezakheni, East London ve Jacobs bölgelerindeki 51 okulda 4 bin 590 çocuğa ulaşmayı amaçlıyoruz şeklinde konuştu. Arçelik i yatırım yapmaya yönlendiren diğer unsurları, genç nüfusu, büyüyen şehirleşme trendi ve hızla artan orta sınıf sözleriyle aktaran Hakan Kozan, Güney Afrika Cumhuriyeti diğer Afrika ülkelerinden güçlü fiziki ve hukuki altyapısı, eğitimli insan kaynağı, yatırım teşvik politikaları ile ayrışıyor. Önümüzdeki yıllarda da bu ilerlemenin ve ülkenin gelişiminin devam edeceğine inanıyoruz dedi. BSH KAPASİTESİNİ 7 MİLYONA ÇIKARACAK Avrupa nın önde gelen beyaz ev eşya üreticilerinden BSH Grubunun Afrika, Orta Doğu, Orta Asya, Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya yı kapsayan bölgesel merkezi BSH Türkiye, sorumlu olduğu bölgelerdeki satış ve üretim artışında elde ettiği başarıdan ötürü Çerkezköy fabrikalarındaki yatırımlarını artırma kararı aldı. Bu planlama doğrultusunda, Çerkezköy deki küçük ev aletleri üretimi, BSH bünyesindeki başka bir fabrikaya kaydırılacak. Buradan doğan yeni kapasite, hedef pazarlardaki artan talebi karşılamak amacıyla büyük ev aletleri üretimi için değerlendirilecek. İlave istihdam da yaratması beklenen bu hamle ile BSH Türkiye 5 milyon adet olan mevcut büyük ev aletleri üretim kapasitesini ise 7 milyon adede çıkarmış olacak. BSH Türkiye CEO su ve Bölge Başkanı Norbert Klein, 2014 yılında Türkiye deki beyaz eşya üretiminin yüzde 5 arttığını, BSH Türkiye nin ise üretimde yüzde 17 lik bir artış sağladığını belirtti. PASLANMAZ ÇELİKTEN ÜRETİLEN AYNA İLE ŞİDDETİ ENGELLEYECEK İsviçreli Franke, daha önceleri temsilcilik bazında çalıştığı Türkiye pazarına, 1999 yılında yüzde 100 yabancı sermaye ile Kartal'da kurulan merkezle adım attı. Grup, 2004 yılında Gebze Organize Sanayi Bölgesi nde kurulan fabrikasında üretim yapıyor. 2005 yılında davlumbaz devi Faber'in satın alınmasıyla, dünyanın en büyük beşinci davlumbaz üretim fabrikası olan Manisa'daki Faber fabrikası da, Franke Türkiye bünyesine girdi. Franke 2012 yılında Türkiye'nin en çok ihracat yapan ilk 300 firması arasında yer aldı. Bugün de Türkiye eviye ve ankastre cihaz pazarının en önemli oyuncularından biri konumunda. Franke Güney Doğu Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Kafkasya Bölge Direktörü Özgen Özkan, Türkiye, dışında 14 ülke, yedi şirket ve iki fabrikadan sorumlu. Bu bölgelerin ürün gamlarını, pazarlama aktivitelerini ve stratejilerini Türkiye belirliyor. Sorularımızı yanıtlayan Özkan, 2014 başında Türkiye deki şirketi dikey büyümeden yatay büyümeye geçirme kararı aldıklarını ve bu kapsamda BEYSAD 2

üç yeni faaliyet alanının hayata geçtiğini söylüyor. Bunlar, Solid surface adı verilen akrilik kaplama yüzeyleri; halka açık mekanlar için paslanmaz çelik banyo malzemeleri ve İsviçre armatür pazarının yüzde 40 ına sahip olan KWC ürünlerinin Türkiye de dağıtımı. Özkan ın özellikle vurgulamak istediği konu ise, Franke nin tüm bu yeniliklerinde sürdürülebilirlik kavramının vazgeçilmez önem taşıyor olduğu. Solid surface adı verilen akrilik kaplama yüzeyleri doğal mineraller ve akriliğin birleşmesi ile elde ediliyor. Yüzey, yenilenebilir özelliğe sahip olduğundan, aynı zamanda dayanıklı ve uzun ömürlü. Dünyada en iyi malzeme olarak tanımlanan paslanmaz çelik ise, yüzde yüz geri dönüşümlü, kolay temizlenebilir, diğer madenlere göre daha dayanıklı ve sert, esnek ve ısıya dayanıklı bir ürün. 1874 yılında kurulan ve lüks armatür alanında İsviçre nin en önemli markalarından biri olan KWC ise misyonunu dünyanın en değerli emtiası suya gereken değeri vermek olarak tanımlıyor. Aslında bu ürünler, Franke Artemis Grup Sahibi ve Başkanı Michael Pieper ın sözlerini doğrular nitelikte: Sürdürülebilirliği mümkün kılacak şekilde düşünmek ve hareket etmek gereklidir. Ofisten üretime kadar her yerde, yaptığımız her şeyin ekolojik, ekonomik ve sosyal yönlerini göz önünde bulundurmalıyız. Sürdürülebilirlik gelecek kuşaklara adil davranmak demektir. Yaptığımız her şeyin çocuklarımıza karşı vicdan azabı duymadan aktarabileceğimiz şekilde yapılması gerekir. Özcan Özkan a kulak verelim ve Franke Türkiye nin projelerini dinleyelim: Yeni faaliyet alanları Franke Türkiye olarak, eviye, davlumbaz gibi ev ürünlerine odaklanıyorduk. İşimize yeni faaliyet alanları eklemeye karar verdik. Geçen sene başında akrilik kaplama yüzeylerle işe başladık. 2015 in ilk çeyreğinde geçen senenin ilk çeyreğine kıyasla bu alandaki büyüme oranımız yüzde 80 olarak gerçekleşti. Diğer yandan İsviçre nin 141 yıllık geçmişe sahip olan KWC markasını Türkiye pazarında dağıtacağız. İsviçre de armatür pazarının yüzde 40 ına sahip olan KWC ürünleri çok lüks ve en üst düzey tüketici grubuna hitap ediyor. Yaptığımız analizler doğrultusunda ürünün satılabilir olduğunu gördük. Paslanmaz çelik banyo malzemelerini ise halka açık veya kullanım sıklığı olan yerler için tasarlıyoruz. Paslanmaz çelik banyo malzemelerini Türkiye pazarında beş senedir satıyorduk. Bugün ise bu ürünlerin pazarlamasını yapmaya karar verdik. Türkiye bu ürünün öneminin farkında ve bu kalitede ürünleri hak ediyor. Burada en önemli alanlar 3. havaalanı, hastaneler, okullar. Bir sosyal sorumluluk projesi Gerek ekonomik gerekse sosyal nedenlerden dolayı, dünya genelinde şiddete eğilimde artış izliyoruz. Ülkeler bu durumla mücadele etmeye çalışıyor. Devletler, STK lar, eğitim birimleri insanları eğitmeye çalışıyor. Vandal yaklaşımların önlenmesi için tüm bunlar gerekli, ama halka açık yerlerde herhangi birinin bu tür bir aktivitede bulunması durumunda, o ortamın, o kişiye engel olacak, caydırıcı bir şekilde tasarlanması lazım. Biz halka açık yerler, AVM ler, hastaneler ve okulların tuvaletleri ile ilgileniyoruz. Bugün stadyumlarda tansiyonun yüksek olduğu bir maç varsa, lavabolar, tuvalet aksesuarları, camlar kırılıyor. Kırık bir cam parçasının bıçaktan daha keskin olduğunu biliyoruz. Aslında işin iki boyutu var. Bu hareketler hem insanlara, hem de ortama zarar veriyor. Dolayısıyla bu tür yerlerin bu durumlara engel olacak şekilde tasarlanması gerekiyor. Özel paslanmaz çelik ve yerinden sökülmeyen armatürler kullanıldığında, bunların caydırıcı etkisi oluyor. Avrupa da aynaların büyük bir bölümü parlatılmış paslanmaz çelik. Çizilebilir ama kırılmaz. Doğal olarak ortam şiddete izin vermiyor. Bu aslında her şeyden önce bir sosyal sorumluluk projesi. Sürdürülebilirlik önem kazanıyor Bu ürünlerin bugün gündeme gelmesi ülkenin gelişmişliği ile ilgili. Ülkedeki gelişmişliğin artması, binaların kalitesinin yükselmesi, insanları yeni çözümler aramaya itiyor. Daha önce ihtiyaç BEYSAD 3

duyulmayan konular gündeme geliyor. Franke paslanmaz çelikte dünyanın en büyük üç üreticisinden birisi. Paslanmaz çelik banyo malzemeleri aslında proje ürünleri. Eskiden en ucuz ürün aranırdı, bugün ise bina sahibi ürünün bakımından da sorumlu olduğunu biliyor. Ürünün güvenli olması, az bakım gerektirmesi, ne kadar sağlam olduğu, ne kadar enerji harcadığı önem kazanıyor. Türkiye'de bu yönde bilinç artıyor. Ürünün ilk satın alma maliyeti yerine, kullanım hayatı boyunca toplam maliyetine bakılıyor. Dolayısıyla ürünün sürdürülebilirliği ön plana çıkıyor. Franke sürdürülebilirlik konusunda çok hassas. Şirket yöneticilerinin kullanabilecekleri otomobiller bile karbon monoksit salımı ile sınırlı. Şu anda limit 122 mg.. Uzmanlık ve kişiye özel çözümler Pazar genel anlamda çok iyi değil. Büyük şehirlerdeki kentsel dönüşüm nedeniyle, renovasyonda durgunluk yaşıyoruz. Bu da bizi projelere kaydırıyor. Projelerle birlikte adetlerimiz artıyor, ciromuz artıyor, ama karlılığımız negatif etkileniyor. 2014 ün son çeyreğinden itibaren dövizin durumu, seçim süreci yüzünden insanlar paralarını harcamama eğilimine girdiler. Franke nin büyümeye devam etmesinin temel nedeni de, hem sahip olduğu uzmanlık, hem de kişisel çözümler sunma esnekliğine sahip olması. Paranın yönetimi konusunda globalleşme yaşansa da, bireyselliğin yoğun bir şekilde ön plana çıktığını görüyoruz. Kişiye değer veren; yeşile saygı duyan, devamlılık, sürdürülebilirlik içeren ürünler tercih ediliyor. Ürünün az elektrik, az su tüketmesi kadar; ne kadar dayanıklı olduğu, ne sıklıkla bakım gerektirdiği de önem kazanmaya başladı. Franke nin bugün ABD de, Çin de, Güney Afrika da, Ortadoğu da üretimi var. Bunlar yerel ihtiyaçları karşılamak adına yapılmış tesisler. İyi bir markaysan bunları yapmak zorundasın. Franke, Türkiye'nin 2023 vizyonunu şimdiden yakaladı 1911 yılında İsviçre'de kurulan Franke, bugün 5 kıtada mutfak sistemleri; endüstriyel mutfaklar ve yiyecek sistemleri; profesyonel kahve sistemleri; paslanmaz çelik sıvı içecek tankları ve içecek sistemleri; paslanmaz çelik banyo malzemeleri ve sistemleri olmak üzere 5 farklı başlık altında faaliyetlerini sürdürüyor. Franke, 1999 yılına kadar temsilcilik bazında çalıştığı Türkiye pazarına, eviye ve armatür ile adım attı. Bugün ise faaliyetlerine ankastre ocak, fırın, aspiratör, davlumbaz, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi, mikrodalga fırın, buharlı fırın, mikrodalga kombi fırın, ankastre ve solo buzdolapları, çelik tezgahlar, çelik banyo malzemeleri, banyo armatürleri ve Solid Surface akrilik tezgahları ile devam ediyor. Eviye ve ankastre cihaz pazarının satış bazında yüzde 40; cirosal bazda ise yüzde 55 ine sahip. Özgen Özkan, Türkiye nin 2023 hedefi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek. Türkiye, Franke için ilk 10 dadır. Türkiye nin 2023 vizyonunu Franke şimdiden yakaladı. Grup yatırım açısından Türkiye ye sıcak bakıyor. Türkiye nin en büyük avantajı lojistik. Nakdin çok değerli olduğu dünyada herkes minimum stokla çalışmak zorunda. Bu da herkesi kendine yakın yerlerle alışveriş yapmaya itiyor. Dolayısıyla,Türkiye Avrupa için, Avrupa da Türkiye için çok önemli. Aslında dünyada ticaret yapan, aklı olan herkes için Türkiye çok önemli diyor. HATKO ELECTRONİCS KAPLAMA TESİSLERİNE YATIRIM YAPMAYA DEVAM EDİYOR Hatko bir BEYSAD üyesidir. Hatko Şirketler Grubu nun bir parçası olan Hatko Electronics, 1969 yılından beri yurtiçi ve yurtdışında otomotiv, beyaz eşya ve elektrik/elektronik sektörlerine terminal ve konnektör üretmektedir. Terminal ve konnektör imalatına ek olarak kendi kalıphanesinde her türlü kalıp ihtiyacını üretmekte olan Hatko Electronics, kendi kaplama parkurunda kendi ve müşterilerinin kaplama ihtiyaçlarını da karşılamaktadır. Hatko Electronics in kontüne kaplama tesisleri, bakır alaşımları ve paslanmaz sac bazlı şerit, bant ve birbirine bağlı ürünlere tam yüzey ve selektif kaplama yapabilmektedir ve bu tip kaplama ihtiyacı olan firmalara Türkiye den hizmet verebilen tek firmadır. Kaplama çeşitlerimiz parlak kalay, mat kalay, nikel, bakır, gümüş ve altındır. Kaplama yapılan malzeme genişlikleri 10 mm ile 70 mm arası iken, kalınlıkları 0,10 mm 1,20 mm kalınlığındadır ancak bu BEYSAD 4

konuda esneklik sağlanabilmektedir. Hatko Electronics, Avrupa kaplama sektöründeki termin darboğazına karşılık, kaplama tesisine yaptığı ve yapacağı yatırımlar sonucunda kapasitesini arttırmış ve arttırmaya devam etmektedir ve de bu tip kaplama ihtiyacı duyan firmalarla ilişkilerini ilerletmek istemektedir. İlgilenen firmalar Hatko Electronics in satış departmanı ile temasa geçebilirler. ERDEMİR ÇELİK SERVİS MERKEZİ MANİSA DAKİ TESİSİNİ DEVREYE ALDI Erdemir Çelik bir BEYSAD üyesidir. Dünya Gazetesi Çelik Servis Merkezleri Ek inden alınmıştır. Erdemir Grubu nun dağıtım kanalı şeklinde hizmet veren Erdemir Çelik Servis Merkezi, otomotiv ana ve yan sanayii, beyaz eşya sektörü, metal ambalaj ve imalat sanayinin ebatlanmış yassı çelik talebini karşılıyor. Bu doğrultuda yatırımlarına devam eden Erdemir Çelik Servis Merkezi, 2013 yılında 70 bin metrekare kurulu alan üzerinde Manisa Çelik Servis Merkezi nin yatırımına başladı. Yetkililer, merkezin 2 Mart 2015 tarihinde geçici kabulünün yapılarak, hizmete açıldığını kaydetti. 4 bin metrekare açık stok sahaya sahip çelik servis merkezinin dış cephe inşaatı tamamlandı ve nisan ayı içinde stoklama hizmeti vermeye başladı. Erdemir Çelik Servis Merkezi, yıl sonunda da soğuk dilme hattının devreye alınmasının planlandığını belirtti. Yurtiçin ve dışında birçok firmaya ebatlama ve lojistik hizmeti sunan Erdemir Çelik Servis Merkezi, müşterilerinin tek bir kaynaktan tüm ebatlanmış yassı çelik ihtiyaçlarını karşılamak üzere trapez kesim, çoklu kesim, sıcak ve soğuk dilme, boy kesme ve benzeri hizmetlerini bünyesinde barındırıyor. Gebze, İskenderun ve Ereğli tesislerinde 1.8 milyon ton kurulu kapasiteyle hizmet veren firma, bu yıl Manisa Çelik Servis Merkezi ni de devreye alarak, sanayinin yoğun olduğu dört farklı bölgeden hizmet vermeye başladı. Erdemir Çelik Servis Merkezi nin, 2001 de Gebze Organize Sanayi Bölgesi nde yaklaşık 10 bin metrekaresi kapalı, 30 bin 440 metrekare alanda kurulduğu ve Ocak 2002 de ticari faaliyetlerine başladığı belirtilirken, ardından 2011 yılında yassı ve uzun çelik üreten İsdemir fabrika sahası içinde yer alan 21 bin 600 metrekare kapalı alana sahip İskenderun Çelik Servis Merkezi nin devreye alındığı kaydedildi. 2012 yılı sonunda ise Erdemir fabrika sahası içinde yaklaşık 19 bin metrekaresi kapalı 50 bin metrekare alanda faaliyet gösteren Ereğli Çelik Servis Merkezi nin hizmete açıldığı aktarıldı. Yatırımına 2013 yılında başlanan ve Manisa Organize Sanayi Bölgesi nde yaklaşık 25 bin metrekaresi, kapalı 70 bin metrekare bir alanda yer alan Manisa Çelik Servis Merkezi de mart ayında hizmete açıldı. Erdemir Çelik Servis Merkezi, 2015 yılı son çeyreğinde ilk üretim hattını da devreye alacak ve ihtiyaca göre ilave hatların yatırımına devam edecek. Galvaniz hattına yatırım ile ÇSM nin alanı genişleyecek Aktif büyüklüğü 6.9 milyar dolar olan Erdemir Grubu, mevcut 330 bin ton/yıl galvaniz üretim kapasitesine ek olarak yeni galvaniz hattı yatırımı çalışmalarına devam ediyor. Firma, yeni galvaniz hattı yatırımlarıyla çelik servis merkezlerinin hizmet alanının genişleyerek, otomotiv sektörü başta olmak üzere daha geniş ürün gamıyla hizmet vereceklerini iletti. Türkiye çelik sektörü için Metalurji Ar-Ge Merkezi ni hizmete açan Erdemir Grubu, 2020 için belirledikleri dünya klasında bir şirket olma vizyonu doğrultusunda oluşturdukları beş yıllık inovasyon odaklı stratejik planda, araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık vereceklerinin altını çizdi. Yetkililer; Ar-Ge Merkezi ile uzun vadede İleri Çelik Araştırmaları Merkezi olmayı hedeflediklerini vurguladı. Avrupa da az sayıda üreticinin sahip olduğu çelik simülasyon merkezi ile araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütecek olan Erdemir Grubu, inovatif ürünler geliştirme konusunda dinamik yapıya kavuşmayı amaçlıyor. Sıcak haddehaneden kaplamalı ürünlere kadar tüm prosesleri simülasyon merkezinde önceden görme ve inceleme imkanına sahip olacak olan firma, yeni Ar-Ge merkeziyle otomotiv alanında çalışmalar yürütüyor. 2014 yılında 20 yeni çelik kalitesini ürün gamına kattıklarını bildiren yetkililer, müşteri talepleri ve stratejik hedefler BEYSAD 5

doğrultusunda geliştirilen yeni çelik kalitelerini otomotivden beyaz eşyaya, petrol boru imalatından yapı sektörüne kadar farklı alanlarda kullanıma sunduklarını aktardı. Yetkililer, ayrıca yeni kalite çalışmalarına devam ettiklerini bildirdi. Geçen yıl satışlarını yüzde 25 artırdı Türkiye nin tek entegre yassı çelik üreticisi Erdemir Grubu bünyesinde yer alan Erdemir Çelik Servis Merkezi, 2014 yılında satışlarını bir önceki yıla göre yüzde 25 artırarak, yaklaşık 707 bin ton seviyesine yükseltti. Bununla birlikte, geçen yıl işlenmiş ürün satışları da önceki yıla göre yüzde 48 artarak, 371 bin tona ulaştı. Yassı çelik talebi olan farklı sektörlerdeki müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayan firma, 2014 yılında satışlarının yüzde 65 ini otomotiv ve beyaz eşya sektörüne, yüzde 25 ini de genel imalat sanayine yaptı. Öte yandan, İstanbul Sanayi Odası nın Türkiye nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu raporunda ilk 10 da iki, 500 içinde ise dört şirketiyle yer alma başarısını gösteren Erdemir Grubu nda, Erdemir Çelik Servis Merkezi 368 milyon TL üretimden satış rakamıyla Türkiye nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu sıralamasında 244 üncü sırada yer aldı. Hizmetlerini ISO 9001:2008 ve ISO/TS 16949 standartlarının şartlarını yerine getirerek verdiklerini belirten Erdemir Çelik Servis Merkezi, ayrıca müşteri memnuniyetini gerçekleştirebilmek için satınalma, satış, üretim, stok, lojistik, muhasebe, finans ve kalite süreçlerini Erdemir Çelik Servis Merkezi özeline yazılmış Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP) programı ile yönelttiği bilgisini verdi. Yetkililer, entegre üretim felsefesi içinde cevher girdisi ile başlayan ve tüm prosesleri Erdemir Grubu kontrol ve garantisinde olacak şekilde yürüyen üretim sürecinde, nihai ürünlerin paketlenmiş ve ebatlanmış olarak müşterilerin kapısına teslim edildiğini ifade etti. KERİM ÇELİK, KATMA DEĞERİ ARTIRACAK PROJELERE ODAKLANACAK Kerim Çelik bir BEYSAD üyesidir. Dünya Gazetesi Çelik Servis Merkezleri Ek inden alınmıştır. Borusan Holding in Yassı Çelik Grubu şirketlerinden Kerim Çelik, çelik üreticilerinden Arcelor Mittal ve Borusan Holding ortaklığı ile çalışmalarını yürütüyor. Bu yıl katma değeri artırıcı proje ve ürünlere odaklanacaklarını kaydeden Kerim Çelik Genel Müdürü Kerem Çakır, Katma değeri yüksek ürün ve hizmetleriyle yeni alanlar açmanın yolu Ar-Ge den geçiyor. Müşteri ve pazar ihtiyaçlarına göre belirlediğimiz farklı projeler üzerinde çalışmalarımız devam ediyor diye konuştu. Gerek ticari ve operasyonel gerekse teknik hizmetlerini müşteriye göre farklılaştırarak sunacaklarını belirten Çakır, iç pazardaki faaliyetlerinin yanı sıra dış pazarda kapasite ve tesis fırsatlarını yakından takip ettiklerini söyledi. Çelik servis merkezi hizmetlerinin, üretim zincirinde çelik üreticisi ile nihai ürün kullanıcısı arasında önemli bir bağ oluşturduğuna işaret eden Kerem Çakır, arz talep dengesi açısından sıkıntı yaşanması beklenen iç pazarda yakın gelecek içinde söz sahibi çelik servis merkezlerinden biri olmayı sürdürmeyi amaçladıklarını aktardı. Bu doğrultuda hacimden ziyade katma değeri artırıcı proje ve ürünlere odaklanmayı amaçladıklarının altını çizen Çakır, Sektörde kar marjları daraldı. Böyle bir tablo içinde katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerle yeni alanlar oluşturmak ve bunları korumak önem taşıyor. Bunu yapmanın yolu Ar-Ge den geçiyor dedi. Ar-Ge çalışmalarına verdikleri önemin altını çizen Çakır, Sektördeki kimliğimizi korumak için Ar-Ge ye odaklanmamız gerekiyor. Dolayısıyla inovasyon bizim için güçlü bir ihtiyaç olarak ortaya çıkıyor. Müşteri ve pazar ihtiyaçlarına göre belirlediğimiz farklı projeler üzerinde çalışmalarımız devam ediyor diye konuştu. Faaliyetlerine 2006 yılından beri devam ettiklerini anlatan Kerem Çakır, uluslararası standartlarda çelik servis merkezi (ÇSM) hizmeti sunduklarını dile getirdi. Çelik servis merkezlerinin sunduğu nitelikleri doğrultusunda müşteriye yakın olmanın, firmaları adına önem taşıdığına değinen Çakır, 2014 yılında da müşterilerine yakın durarak, ihtiyaç ve beklentilerini yüksek düzeyde karşıladıklarını dile getirdi. Bu doğrultuda geçen yıl iş hedeflerine ulaştıklarını bildiren Çakır, şöyle devam etti: Müşteriyi, operasyonlarını ve ihtiyaçlarını anlamak, hızlı servis verebilmek ve ilave BEYSAD 6

nakliye maliyetleri yaratmamak için müşteriye fiziksel olarak yakın olmak gerekiyor. Biz de iç pazarda yerli oyuncuya yakın faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ayrıca yurtdışı satışın firmaları için öncelikli hedef olmadığını belirten Çakır, buna rağmen sınırlı da olsa Yunanistan, Hindistan ve Mısır a ihracat yaptıklarını aktardı. ÇSM ile ürünü ve hizmetleri zamanında ulaştırmayı hedefliyoruz Bursa, Manisa ve Adana da şubelerinin bulunduğunu ileten Kerem Çakır, dilme, boy kesme, multi blanking, trapez form ve oluklu levha form hizmetleri verdiklerini ifade etti. Çakır, satış ve müşteri teknik hizmetleri ekipleriyle sürekli danışmanlık hizmeti sağladıklarını da kaydetti. Çakır, hizmet verdikleri sektörler arasında beyaz eşya ana ve yan sanayi, otomotiv ve yan sanayi, inşaat, makine ve yedek parça, radyatör, aydınlatma, ısıtma-havalandırma, çelik mobilya imalatçıları, mobilya aksesuarı ve kablo kanalı ve taşıma sistemleri bulunduğunu aktardı. Geniş bir ürün gamına sahip olduklarını ifade eden Çakır, Bunun yanı sıra soğuk sac, sıcak daldırma galvanizli sac, asitlenmiş ve yağlanmış sıcak sac ve boyalı sac gibi ürünler de ürün gamımızda bulunuyor. Hedefimiz çelik servis merkezlerimiz aracılığıyla nihai kullanıcılara istedikleri kalitedeki ürün ve hizmetleri zamanında ulaştırmak dedi. Üreticiler, kendi servis merkezlerini kuruyor Son birkaç yıla bakıldığında yassı çelik sektörünün kar oranının düştüğüne dikkat çeken Kerem Çakır, iç pazardaki arz fazlası ve rekabetin dolaylı olarak çelik servis merkezlerini etkilediğini kaydetti. Çakır, Kapasitelerini doldurmakta zorluk çeken yassı sac üreticileri, dağıtım kanalının önemli bir parçası olan çelik servis merkezlerini kontrol etmek ihtiyacı duyuyor. Bunun için pazarda halihazırda faaliyet gösteren çelik servis merkezleriyle ticari anlaşma yoluna gitmek yerine kendi çelik servis merkezlerini kurmaya ve güçlendirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Tek üreticiden ürün tedarik eden, satın almada farklı kaynaklar kullanmayan bu tür çelik servis merkezleri, esneklik konusunda sorun yaşamakla birlikte kapasitelerini talebin üzerine çıkarıyor ifadesinde bulundu. Aynı zamanda birçok küçük ölçekli sac işleme merkezinin mevcut olduğunu ifade eden Çakır, bu merkezlerin iş güvenliği ve sosyal haklar açısından yetersiz kaldığını savunarak, servis ve işleme için istenen değerin giderek düşürüldüğü yorumunu yaptı. İNOKSAN, 101. İSTANBUL LEZZETİ FESTİVALİ NE MUTFAK ÇÖZÜMLERİYLE DAMGASINI VURDU Türkiye de endüstriyel mutfak sektöründe yeniliklerin öncüsü İnoksan, İstanbul'un efsanevi 101 lezzetini ağırlayan festivale mutfak sponsoru olarak destek verdi. Festivalde en güzel lezzetler İnoksan ın mutfaklarında pişirildi. İstanbul'un en iyi restoranlarını ve tatlarını aynı çatı altında buluşturan 101 İstanbul Lezzeti Festivali nin üçüncüsü yoğun bir katılımla gerçekleşti. 26 Nisan Pazar günü Sait Halim Paşa Yalısı nda düzenlenen festivale, İnoksan da mutfak sponsoru olarak destek verdi. 4 farklı mutfak kuran İnoksan, mutfak çözümleriyle profesyonellerden ve ziyaretçilerden tam not aldı. Öte yandan festival alanına gelen lezzet meraklıları, İstanbullular tarafından seçilen 101 eşsiz lezzeti tatma şansı yakalarken; ilgiyle takip ettikleri yemek yazarları, şefler ve gurmelerle sohbet etme fırsatı buldu. 101 İstanbul lezzetine sohbetiyle renk katan yemek kitabı yazarı ve programcı Refika Birgül ün İnoksan mutfağında yaptığı hamburger gösterisi ise tüm dikkatleri üzerinde toplamayı başardı. Birgül ün festival konukları arasından seçtiği 10 kişi, kendi hamburgerlerini yapıp ızgarada pişirirken, yarışmanın birincileri sürpriz hediyelerin sahibi oldu. Altay: Kadınların işi zor, ancak engelleri aşmak için sonsuz bir güçleri var 101 İstanbul Lezzeti Festivali nde ayrıca yeme-içme sektörünün rotasını değiştiren kadınları odak noktasına alan bir panel düzenlendi. İnoksan Genel Müdürü Esra Altay panelde yaptığı BEYSAD 7

konuşmada, kadınların iş dünyasında yönetici olarak önemli avantajlara sahip olduğunu söyledi. Altay, İş dünyasında kadınların verdiği mücadele ve kendini ispatlama zorunluluğu, erkek meslektaşlarına oranla çok daha fazla. Ancak bir kez başarılı olduktan sonra kadınların önünde her engel geçerliliğini kaybediyor. Çünkü kadınlarda engelleri aşmak için sonsuz bir güç var dedi. TÜRKİYE ELEKTRONİK ATIKTA DÜNYA 17 NCİSİ Türkiye de geçen yıl kullanım ömrü tamamlanan elektrikli ve elektronik cihazların toplam ağırlığı 503 bin tonu buldu. Türkiye bu rakamla dünya genelinde 184 ülke arasında 17 nci sırada yer aldı. Birleşmiş Milletler Üniversitesi (UNU) tarafından hazırlanan 2014 Global e-atık İzleme Raporu na göre, geçen yıl dünya genelinde 41.8 milyon ton e-atık ortaya çıktı. ABD, 7 milyon tondan fazla e- atıkla ilk sırada yer aldı. Bu ülkeyi yaklaşık 6 milyon ton e-atıkla Çin, 2.2 milyon ton e- atıkla Japonya izledi. Almanya da 1.8 milyon ton, Hindistan da 1.6 milyon ton e-atık oluştu. Kişi başına en fazla elektronik atık düşen ülke, 28.4 kilogramla Norveç oldu. İsviçre 26.3 kilogramla 2 nci, İzlanda 26 kilogramla 3 üncü sırayı aldı. Rapora göre, gelecek 3 yılda elektronik atık tutarı dünya genelinde 50 milyon tona yükselecek. Geçen yıl elektronik atıkların içindeki altın miktarının da yaklaşık 300 ton olduğu hesaplandı. Elektronik atıkların geri dönüşümünden elde edilen kaynağın ise 52 milyar dolar olduğu tahmin edildi. Türkiye de kişi başına düşen e-atık miktarı 6.5 kilogram Türkiye, 503 bin ton e-atıkla dünya genelinde 17 nci sırada yer aldı. Ülkede kişi başına düşen e- atık miktarı da 6.5 kilogram olarak belirlendi. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) Başkan Yardımcısı Prof.Dr. Filiz Karaosmanoğlu, elektronik atıkların doğru yönetilmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda üreticiden tüketiciye kadar herkesin sorumluluğunun yüksek olduğunu ifade eden Karaosmanoğlu, şunları kaydetti: e-atıklar dünyada en hızlı büyüyen atık türünü oluşturmaktadır. Bunlara yeni bir kaynak, hammadde demek daha doğrudur. e-atıklar bakır, gümüş, altın, paladyum ve benzeri değerli metalleri, cam, plastik ve diğer pek çok geri kazanılabilir bileşenleri içermektedir. Bunlar geri kazanılmadığında büyük maddi kayıplar oluşur. e-atık yönetimi ile çevresel avantaj, yeni istihdam ve yeni iş kolları yaratılması ve katma değer sağlanması bir arada ilerleyecektir. e-atık geri dönüşümüne yapılacak yatırımların önemine işaret eden Karaosmanoğlu, Firmalar, ömrünü tamamlamış elektrikli ve elektronik eşyaların geri dönüşümü, geri kazanımı ve bertarafında sorumluluk almalıdır. Üretici firma, tüketici, e-atık geri dönüşüm firması, yerel yönetim birlikte ilerlemelidir. Denetim ve ceza yaptırımları gündemde olmalı, yetkin ve yeterli tesislerde e-atık geri dönüşümü başarılmalıdır diye konuştu. Ekonomik etki de önemli Türkiye de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş, ilk elektrik ve elektronik atık toplama kuruluşu olan Elektrik ve Elektronik Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi Derneği İktisadi İşletmesi (ELDAY) Genel Müdürü Levent Halaç da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için e- atıkların çevresel etkilerinin yanında ekonomik etkilerinin de önemli olduğunu ifade etti. Türkiye nin hurda demir- çelik ithalatına büyük miktarda para harcadığına dikkati çeken Halaç, 1 kilogram demir üretimi için 200 kilogram maden işleniyor. 1 kilogram demiri 2 kilogram e-atık prosesinden elde etmek mümkündür. Bu açıdan bakıldığında e-atık geri dönüşümü için rahatlıkla şehir madenciliği ya da yeşil madencilik diyebiliriz değerlendirmesinde bulundu. BEYSAD 8

Çevreye zarar vermeden geri dönüştürülmesi e-atıkların çevreye zarar vermeden geri dönüştürülmesi gerektiğini vurgulayan Levent Halaç, Maalesef ülkemizde hurdacıların büyük kısmı e-atıkları kırarak parçalamakta ve içinden para yapacak metalleri almakta, bu esnada doğaya salınan zararlı ve toksik maddeleri önemsememektedir. İşe yaramayacağını düşündükleri diğer maddeleri de yakarak çevreye zarar vermektedir. Tüketiciler olarak hepimizin sorumluluğu; yeni bir ürün aldığımızda eskisini ücretsiz olarak dağıtıcılara vermek veya belediyelerin oluşturduğu merkezlere atığımızı vererek lisanlı geri dönüşüm tesislerinde doğaya kazandırıldığından emin olmaktır dedi. ROBO-ŞEF EVİNİZDEKİ ŞEFİNİZ OLACAK 2000 tariften oluşan veri tabanıyla, robo-şef yüksek teknolojiyi hizmetinize sunan özel şefiniz olacak. Leziz yemekler pişirmek için farklı tatları ve teknikleri denemek, güzel bir yemeğin keyfini çıkarmak kadar tatmin edici olabilir. Fakat, her akşam yemek yapacak vaktiniz yoksa, bu söylediklerimiz sizin için diğer bir angarya haline gelebilir. Moley Robotics in sunduğu çözümün, zaman sorunu yaşayan bu kişilere bir fayda sağlayıp sağlamayacağı konusunda emin değiliz. Buna rağmen, hemen bir gelişme sağlanmasa da, söz konusu yeniliğin, ev otomasyonun geleceği konusunda bizleri oturup düşünmeye sevk edeceği kesin görünüyor. Nedir bu robo-şef? Tıpkı bir şef gibi yemekler sunacak şekilde tarifleri uygulamaya programlanan ve kapsamında set üstü ocak, fırın, mutfak lavabosu ve aletleri, tam donanımlı eklemler gibi unsurları buluşturan portatif bir mutfak modülü. NASA ya robot cihazlar alanında hizmet sunan Shadow Robot şirketinin oluşturduğu bu eklem bölümleri, omuz, el, bilek ve parmak detaylarıyla insanlardaki el ve kol hareketlerinin aynısını yerine getirebiliyor. Fakat bunlar, robo-şefin yapabildiklerinin yalnızca bir kısmını meydana getiriyor. Robo-şefin yapabildiklerinin diğer bir kısmını ise, mutfakta sergilediği becerileri robotun kollarına titiz bir çalışmayla programlanan BBC MasterChef yarışmasının galibi Tim Anderson oluşturuyor. Bu süreç için, Tim, robotun becerilerini ortaya çıkarmasını sağlayacak bir yengeç çorbası tarifi geliştirdi. Tim, yemeği pişirdi ve bu esnada sergilediği hareketler üç boyutlu olarak kaydedildi. Bu hareketler, İtalya nın Pisa şehrinde bulunan Sant'Anna Araştırmalar Merkezi, Stamford Üniversitesi, Shadow Robot şirketiyle iş birliği içinde çalışan Moley deki bir ekip tarafından algoritma haline getirildi. Bu süreçle robo-şefin çorbayı Anderson ile tamamen aynı şekilde pişirmesini sağlandı. Anderson görüşlerini şu şekilde görüşlerini aktarıyor: Doğrusu bunun mümkün olacağını düşünmüyordum. Yengeç çorbasını seçtim çünkü normal bir şef için dahi zor olan bu yemeği bir makinenin yapmasını düşünemiyorum. Sonucu gördüğümde aslında tattığımda- çok şaşırdım. Bu çok önemli bir şeyin başlangıcı. Lezzetli yemeklerin sunulması ve insanların dünya mutfağını keşfetmesi için tamamen yeni bir fırsat. Bu, çok heyecan verici. Almanya, Hannover da düzenlenen Hannover Messe teknoloji fuarında tanıtılan robo-şef, kullanıcılara yaratıcılık sağlayacak olmasının yanı sıra, ana pazara sürülürken şirketin yemek için itunes olarak adlandırdığı bir donanımla sunulacak. Bu kapsamda, robotun pişirebileceği 2000 den fazla tarifle bir dijital kütüphane oluşturulacak. Moley Robotics, ünlü şeflerin bu uygulamayı yazdıkları yemek kitaplarını sunmak için kullanacaklarını umuyor. Robo-şef henüz tam olarak tamamlanmış değil. Şu anki versiyonun optikleri bulunmuyor, öyleki yemek için kullanılacak malzemelerin belirli bölümlere yerleştirilmesi gerekiyor. Böylece robot, BEYSAD 9

geliştirilen programı takip ederek bu yemek malzemelerini belirlenen söz konusu bölümlerden seçiyor. Moley Robotics in kurucusu Dr Mark Oleynik şu şekilde dile getiriyor: Mevcut prototipin bir görüntü sistemi bulunmuyor, tüm malzeme alanları ve diğer unsurlar için belirli bölümler oluşturuyoruz. Ayrıca, pişirme sürecinde araç hareketlerinde herhangi bir sorun ve yanlış yönlendirme yaşamamak adına robot/insan el uygulamalarına yönelik özel mutfak araçları yönetimi geliştirdik. Bu prototip, sınırsız sayıda denemede hiçbir başarısızlıkla sonuçlanmadan kusursuz bir yemek ortaya koymak üzere tasarlanıyor. Oleynik sözlerine şöyle devam ediyor: Ürünü pazara sunma aşamasına geldiğimizde, hareket takibi amaçlı 3D görüntü sistemiyle birlikte her bir pişirme işlemi için malzeme türünü, şeklini, konumunu ve yönlendirme tanımlamasını ve kalite kontrol uygulamasını robotun kapsamına dahil etmiş olacağız. Şu anda üzerinde çalışıyoruz. Şirket e göre, robo-şef modülleri, 2017 ve 2018 yıllarında, 15.000 ve 72.000 dolar arası fiyatlarla çeşitli konfigürasyonlar halinde pazara sunulacak. Fiyatlarla birlikte, demo modülü 2016 da Almanya da sunulacak. www.beysad.org.tr BEYSAD 10