Emekli Öğretim Üyesi 02.12.2013, Asmalı Mescit-İstanbul 264 Dursun Ali Yaz
Özgeçmiş Pirpiroğulları soyunun Hacıoğulları dalından olan Mehmet Yazıcı, Trabzon un Sürmene ilçesinin Çimenli köyünde rahmetli çiftçi Mustafa ve Zekiye Yazıcı nın üçüncü çocuğu ve ilk oğlu olarak dünyaya gelmiştir; 1945 te Sürmene Gültepe Köyü İlkokulu nu; 1951 de Samsun Ticaret Lisesi ni; 1955 te ise İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu nu iyi derecelerle bitirmiştir. Yüksek öğrenimi sırasında İstanbul da birkaç kurum ve işletmenin muhasebesini tutmuştur. 1955 yılından 1961 e kadar 6 yıl süreyle Viyana da Almanca dil öğrenimi, yüksek lisans, doktora ve uzmanlık çalışması yapmıştır. Şimdiki adı Viyana İktisat Üniversitesi (Wirtschaftsuniversteat Wien) olan, o zamanki Viyana Dünya Ticareti Yüksek Okulunda (Hochschule für Welthandel in Wien) 1958 de Yüksek Lisans ve 1960 ta Doktora öğrenimini tamamlamıştır. Doktora tez konusu, İşletmelerde Hesap İşlerinin Örgütlenmesi (Organisation des Betrieblichen Rechnungswesens) dir. Viyana da birkaç kurum ve işletmede, muhasebe organizasyonu ve denetimi üzerine uzmanlık çalışması yapmıştır. Mehmet Yazıcı, İİTİA da 1963 sonunda Doktor Asistan, 1965 sonunda Doçent olmuştur. Doçentlik tezinin konusu; Türk İşletmelerinin Tekdüzen Hesap Çerçevesi Üzerine Bir Öneri (THÇ) dir. Almanca dan Kasım 1964 te girdiği devlet yabancı dil sınavını kazanmıştır. Yayın ve çalışmalarındaki Türkçe duyarlılığına değer biçen Türk dili uzmanlarınca önerilerek, Atatürk ün kurduğu Türk Dil Kurumu na 1965 te (1095) asil üye seçilmiştir. İİTİA da 1966-1967 yıllarında Akademi Başkan yardımcılığı yapmıştır; bu Akademide 1970 sonunda profesörlüğe yükselmiştir; 1973-1975 ve 1977-1979 da Muhasebe Enstitüsü Başkanlığı yapmıştır. İİTİA daki öğretim üyeliği yanında ek görevle Türkiye Sınaî Kalkınma Bankası A.Ş. de 1963-1965 te Mali Analist; Sınaî Yatırım ve Kredi Bankası A.O. da 1966-1971 de Mali Tahlilci olarak çalışmıştır. Trabzon İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinin (TİTİA nın) 1979-1982 de Kuruculuğunu ve Başkanlığını yapmıştır. KTÜ de 1982 de İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi nde geçici dekanlık görevinde bulunmuştur. MÜ-İİBF İşletme Bölümünde 1982 den 2000 yılına kadar muhasebe öğretim üyesi olarak görev yapmış ve 2000 yılında yaş haddinden emekli olmuştur. İstanbul Yeminli Mali Müşavirler Odası nın kurulduğu 1989 yılından günümüze 558 No.lu üyesidir. Öğretim üyeliği yanında mahkemelerde bilirkişilik; çeşitli kurum ve işletmelerde muhasebe organizasyonu ve danışmanlık yapmıştır. Fazilet (Demirbağ-1942) ile 1961 den beri evlidir; Mustafa Gökhan (1963), Hasan Orhan (1968) adlarında iki oğlu ve Bengisu (1998) adında bir torunu vardır. Türkiye nin yurt dışında muhasebe doktorası yapan ilk öğretim üyesidir (1960), halen bilinen bir ikincisine rastlanmamıştır. Dursun Ali Yaz 265
Almanca bilir, biraz da Fransızcası vardır. Ayrıca kendi çabasıyla öğrendiği kadar biraz Osmanlıca ve Kuran ı anlamaya yönelik az da Arapça bilir. Şimdiye yani 2013 yılına kadar 9 yayımlanmamış çalışması, 4 ünün ikinci baskısı olan 21 yayımlanmış kitabı, 9 ayrı basım kitapçığı ve çeşitli dergi ve gazetelerde 100 ü aşkın bildiri, makale ve yazısı yayımlanmıştır. Mehmet Yazıcı, orta boylu, tıknaz, beyaz tenli, kahverengi gözlü, güzel yazdığını sanan, ancak güzel yazdığı kadar güzel konuşamayan, herkese nesnel davranan bir adamdır. Yönetimi ve politikayı sevmez; özgürlük ve bağımsızlıktan ödün vermez. Bu nedenle de hiçbir fikre, ideolojiye, partiye, mezhebe, tarikata ve mensubiyete yandaş olmamıştır. Türk diline ve kültürüne bağlı bir Türk ve yalnız Kur an a inanan bir Müslüman dır. Özgürce ve bağımsız olarak bilim üretmeye çalışır. Görüşme Sürecinden İzlenimler İstanbul YMM Odası Başkanı Sayın Sezai Onaral hamiliğinde tertiplenen geleneksel bir organizasyon var. Asmalı Mescit semtinin meşhur mekânlarından Cavit isimli balıkçıda her pazartesi akşamı gerçekleştirilen akîl insan toplantılarından söz ediyorum. Bu yaşta böylesine kıymetli insanların toplandığı Divan a iştirak ettim. Tecrübelerinden ve hiçbir yerde bulamayacağım sinerjiden beslenme şansı buldum. Hem de defalarca. Gerçekten kendimi çok talihli hissediyorum. İstanbul un havası çok değişir ama pek ayaza çalmaz. Lakin o gün, kışın iyiden iyiye hissedildiği bir akşamdı. Gazeteci dostum Fatih Çil ile birlikte iştirak ettiğimiz davette İzmir YMM Odası Başkanı Sayın Şadi Çetin, Ankara YMM Odası Başkanı Sayın Halil Başağaç ve Prof. Dr. Mehmet Yazıcı hocamızı yakından tanıma şerefine kavuştuk. Şerefine kavuştum diyorum, çünkü hocamızın eserleri her zaman başucu kitaplarım arasındaydı. Haliyle üstadımızla tanışmayı düşleyen biri olarak, saatlerce yan yana ve samimi bir ortamda geçen sohbetin lezzetini tarif etmem imkânsız. Sezai Onaral üstadın bir saygı nişânesi olarak hocamıza takdim ettiği YMM rozetini yakasına takan kişi olmak ayrı bir gururdu. Yedi yıldır devam eden üstadların anılarını toplama çalışmalarım sonlara yaklaşmıştı. Ancak daha bitmemişti. Elbette ki yüzlerce inceleme elemanı yetiştirmiş ve şimdilerde 82 yaşına girmiş Mehmet hocamızı bulunca bu fırsatı kaçırmak istemedim. 266 Dursun Ali Yaz
Hedefe o kadar kilitlenmişim ki, arada bana hitap eden Sezai Onaral üstadımı duymadığım için, Ali, sana diyorum oğlum. Baksana! şeklindeki muhatabını gülümseten fırçalarına maruz kaldım. Muhasebecilerin Pir i Sayın Mehmet Yazıcı beyefendi ile doya doya, hayatın her alanından tadımlık hasbihal ettik. ExxonMobil sponsorluğunda 2. baskısı yapılan Sürdürülebilir Geleceğe Mektuplar isimli kitabımızı armağan etmemizden çok hoşnut kaldılar. Zarif övgülerine mazhar olduk. Kendilerinin eğitime, okumaya yani kalem ehline verdiği önem sayesinde, tanışıklığımız bir anda kırk yıllık düzeltme yaptı. Objektif Ol! Hazırlığı devam eden çalışmamda yer almak isteyip istemeyeceğini çekinerek danıştım. Güler yüzle mukabele edip, Şeref duyarım. dediler. Tabii ben de hiç vakit kaybetmeden konuya girdim. Yurt dışında Muhasebe alanında doktora yapan ilk ve tek büyüğümüz olarak gelecek nesillere ne mesaj vermek istersiniz? diye sordum. Anıları kadar ortaya koyacağı analizleri de çok merak ediyordum. Kısa bir süre düşündü. Sonra bir iç geçirdi. Tek kelime ile Objektif ol. dedi. Bu arada, yemeğin sonlarını işaret eden tatlı servisi başlamıştı. Ve ben iki saatlik sohbet sonunda, sadece iki kelime alabilmiştim. Kitaba aktarabileceğim daha çok bilgiye ihtiyacım vardı. Nefis kabak tatlısı bile ağzımın tadını geri getirmeye yetmedi. Vakit dardı. Son bir umutla: Hocam, objektif olmak derken, yaşanmış örneklerle açar mısınız? dedim. Bir taşla iki kuş vurmak şart olmuştu. Tatlıdan bir lokma aldı. Gözlerini yukarı dikti ve babacan bir ifadeyle anlatmaya başladı: 1955 yılında başlayan yurt dışı öğrenimim 1960 yılında muhasebe doktorası ile tamamlandı. Bu süreçte yanından hiç ayrılmadığım Ordinaryüs Profesör bir hocam vardı. İsmi, Diplomkaufman Leopould Lorenz İlletschko idi. Kariyer planım ile yakından alakalıydı. Yüksek lisans mezuniyetimin ardından, muhasebe üzerine doktora yapmak istememe çok şaşırarak, Emin misin? diye pek çok kez sordu. İstek ve azmimi görünce Dursun Ali Yaz 267
Maliyenin Üstadları beni destekledi. İşte bu değerli hocamdan, muhasebe bilimi yanında çok önemli bir hayat dersi almıştım. O da objektif olmaktı. Sevgili hocam anlatmaya ara verdi. Tatlının son kısmını da birlikte yedik. Az sonra balık çorbası gelecekti. Sezai Bey in yemeklerinde kalkma vaktinin geldiğinin son habercisiydi çorba. Yani süre dolmak üzereydi. Daha fotoğraf bile çekilememiştik. Garsonlar servise başlarken hocam da açılmıştı. Objektif ol hükmünün sırrına kaldığı yerden devam edince, korkularımın yersiz olduğunu görerek derin bir oh çektim! Ordinaryüs hocam, Hitler göreve gelmeden evvel İktisat Divanı nda görevliymiş. Hitler yönetimi ele geçirince sadece hocam kovulmamış. Yıllar sonra Rusya, yönetimi ele geçirdi. Hocam yine değişmeyen tek üyeydi. Son olarak Amerika başa geçtiğinde değişmeyen tek kurul üyesi yine hocamdı. Yıllarca dizinin dibinde olduğumdan hiçbir siyasî bağının bulunmadığını bilmekteydim. Ancak benim de çözemediğim görünmeyen bir gücü, bir farkı olmalıydı. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bütün Avrupa nın savaştan, hastalıktan, açlıktan kırıldığı bir süreçte böylesine kritik bir göreve devam edebilmek akla hayale sığacak bir durum değildi. Sorduğum zaman, sebebini şöyle açıklamıştı bana. Bizler bilim insçiyor. * İşte sevgili Aliciğim, ben de yıllarca bu düstûrdan ayrılmayarak vatanıma, milletime hizmet etmeye çalıştım. Yani, hayatı tek kelimeyle özetler misiniz hocam dersen, siz gençlere objektif olun derim. Hocamı yetiştiren değerli insanı dinlerken, yakın zamanda filmini izlediğim FBI ın meşhur kurucu başkanı Edgar Hoover portresi geldi aklıma. O da sekiz başkan eskitmişti. Ama bu düşüncemden bahsetme fırsatım olmadı. Biliyorum Okuyucularını yıllar öncesinde yaşanmış bir seçim atmosferine götürmek isterim. Yer Ankara. TURMOB genel seçimlerindeyiz. Genel kurul salonu 268 Dursun Ali Yaz
hınca hınç dolu. Konuşmacıların harareti oldukça yüksek. Yanımda askerlik arkadaşım da olan Oktay Güvemli var. Rakip listeden bir meslektaşım kürsüde. Çok yerinde tespitlerde bulunuyor. Konuşmasının bir yerinde bilerek alkışladım. Oktay Güvemli, Hocam, o arkadaş bizim rakibimiz, diye hatırlatma ihtiyacı hissetti. Ben de gülümseyerek, Biliyorum, ama doğru söylüyor. diyerek alkışlamaya devam ettim. Görüşme Sonrası Böylesine mümtaz bir şahsiyetle tanışmak, saatlerce neşe içinde sohbet etmek, espriler yapmak, siyaset ve dünya tarihinden söz etmek, yemek yemek, YMM rozetini takma şansına sahip olmak, anılarını dinlemek Hepsi bir araya gelince insanın eli ayağına dolaşıyor tabii. Çorbalarımız bitmiş, ayrılma vakti gelmişti. 20 kişiye yakın hazîrun hep birlikte kalktık. Beyoğlu nun yaşlı kaldırımları, keskin ayazı kucaklamış, bizleri bekliyordu. Islak sokağa ayak basmadan evvel saygıdeğer hocamızın elini öptüm, saygı dolu bir sesle minnet ve şükranlarımı ifade ettim. Hayır dualarını aldım. Tekrar çok teşekkür ediyor, hürmetlerimi sunuyorum. Şunları da eklemem lazım. İlerleyen günlerde yukarıdaki yazılı metni icazet almak için kendilerine sundum. Birkaç gün içerisinde imzalı kitapları yanında, hatıralarını yayımlamama müsaade eden çok değerli bir mektup aldım. Ayrıca kendilerine kargo ile gönderdiğim diğer kitaplarımı da incelediğini, yeterli bulduğunu ve beğendiğini ifade ediyordu. Kendilerine teşekkür etmek için telefon açtım. Yine uzun ve doyurucu bir sohbet oldu. Aramama çok mutlu olmuştu. İnceleme nezaketi gösterdiği kitaplarım ile alâkalı katkı ve takdirlerini esirgemediler. Dursun Ali Yaz 269