ABDÜLAZİZ VE BOĞAZ DA MARŞ OKUYAN ERMENİ ÇOCUKLARI



Benzer belgeler
SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

Surre Alayı. Surre-i Hümâyun. Altınoluk. Surre Alayının Güzergâhları. Surre Alayının Güvenliği. Surre Alayının Yola Çıkması

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 4

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 3

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Siirt'te Örf ve Adetler

İÇİNDEKİLER. 16 Mayıs Amiral Souchon Padişah V. Mehmed Reşad ın huzurunda. Amiral şerefine Bomonti Bira Fabrikasında düzenlenen ziyafet.

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 7

ÇARŞI ESNAFININ BODRUM YOLCU LİMANINA TEŞEKKÜR ZİYARETİ

KÜLTÜR VE SOSYAL IŞLER MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYETLERİ HAZİRAN 2015

100. Yılında Çanakkale ye Develi den güzel bir ziyaret gerçekleştirildi. Fethinin 562. Yılı olması münasebetiyle gezinin ilk yarısı İstanbul a

GÜNEY İTALYA TURUMUZ HAZIR

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Koca Mustafa Reşid Paşa

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BÖLÜM 1 OSMANLI SARAYLARI. 1. Dersin Amacı ve Önemi Kaynaklar-Tetkikler... 2

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

Şehit yakınları ve gaziler için iş kurası

Katolikler bir hac yolculuğu gibi kilise yolunda dua ederek yürüyorlar

Amiral Turgut Reis 449 nci ölüm yıl dönümünde anıldı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 2

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

II. MAHMUT ( ) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - ( )

İBRAHİM ŞİNASİ

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

T. C. Başbakanlık, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu TÜRK TARİH KURUMU

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

İstanbul un 100 Spor Kulübü

SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI

Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Mahmutbey mh. Deve Kald r mı cd. Gelincik sk. no:6 Ba c lar / stanbul, Türkiye

KÜLTÜR VE SOSYAL IŞLER MÜDÜRLÜĞÜ FAALİYETLERİ NISAN 2015

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

DTİK TÜRK GİRİŞİMCİLER KURULTAYI. Açış Konuşması. Ömer Cihad Vardan, DEİK Başkanı. 26 Mart 2016, İstanbul

OSMAN HAMDİ BEY ŞEKER AHMET PAŞA HAZIRLAYAN: MEHMET KURTBOĞAN

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

Turizm Fakültesi Dekanı ndan ziyaret

TV LERDEKİ PROGRAMLARA ÇIKANLAR KURAN OKUMASINI BİLMİYOR

OKUL GEZİSİ ( 1 MAYIS - 4 MAYIS 2013)

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

A1 DÜZEYİ B KİTAPÇIĞI NOT ADI SOYADI: OKUL NO:

RESTORASYON ÇALIŞMALARI

Kumbahçe de otel inşaatında göçük meydana geldi

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

MODERNLEŞME DÖNEMİNDE OSMANLI DENİZ TEKNOLOJİSİ VE TERSANE-İ AMİRE

Suriye'den Mekke'ye: Suriyeli üç hacı adayının hikâyesi

1. görev İlk görevimize hoş geldiniz. Biliyorsunuz ki Sinan ilk görevinde şifreli mesajı çözdü ve Taksim Meydanı na gitmesi gerektiğini buldu. Sinan ı

II. ABDÜLHAMİD ARŞİVİNDEN İSTANBUL

Efendim, öğrendiklerimin ikincisi; çok kimseyi, nefsin şehvetleri peşinde koşuyor gördüm. Şu âyet-i kerimenin mealini düşündüm:

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı.

Gezi Bilgi Formu - Kapadokya Gezi Adı Öğrenci Grubu Öğrenci Sayısı Öğretmen Sayısı (ücretsiz olacaktır) İstanbul Hareket Kapadokya Hareket Konaklama

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

OSMANLI SULTANLARININ GELİBOLU VE ÇANAKKALE GEZİLERİ. Excursions of the Ottoman Sultans to Gelibolu and Çanakkale. Dr.

dinkulturuahlakbilgisi.com KURBAN İBADETİ Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

Defne Öztürk: Atatürk ün herkes mutlu ve özgür olsun diye hediye ettiği bayramdır.

Saray Mutfağının Halka Açılan Kapısı Doç. Dr. Zeynep Tarım Ertuğ 12 Mart 2008

HÜRRİYET İLKOKULU EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMA PROGRAMI

Fotobiyografi AHMET MİTHAT EFENDİ. AHMET MİTHAT (İstanbul, Aralık 1912)

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Sayın Başkanım, Sayın Müdürüm, Protokolümüzün Değerli Mensupları, Çok kıymetli Hocalarım, Değerli Öğrenci Arkadaşlarım, Velilerimiz

Aile Bülteni. ANKA Çocuk Destek Programı nın Tanıtımı Yapıldı. aile.gov.tr


SELANİK KALE SURLARININ YIKILMASI


OSMANLI PADİŞAHLARININ İZMİT VE HEREKE YE YAPTIĞI GEZİLER

Filistin halkı desteğinizi bekliyor!

GEÇMİŞTEKİ İZLERİYLE KAYSERİ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İRAN TURU. Kapı komşumuz olduğu halde hakkında ne kadar az şey

TOBB İLKOKULU E-BÜLTEN. Mart TOBB ilkokulu SAYI 3. Telefon: 0 (464) Faks: 0 (464) E-posta: @meb.k12.

Başbakan Binali Yıldırım, başbakan olarak ilk kez memleketi Erzincan'a geldi.

AKDENİZ İN KUCAĞINDAKİ TARİH ;MAMURE Kapıdaki gişeye yaklaşıp kaleye girmek için ücret ödemek istedim. O sırada gişede oturan hanım görevlinin

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

Kars Fethiye Camii önünde

4. Habib-i Neccar Hz. Anma Etkinlikleri

Transkript:

ABDÜLAZİZ VE BOĞAZ DA MARŞ OKUYAN ERMENİ ÇOCUKLARI Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü E-mail: sbatmaz@erciyes.edu.tr; Tel: 0 352 437 49 01-33311

Özet Abdülaziz, klasik düşünceyi temsil eden bir Osmanlı şehzadesi idi. Ancak tahta geçişi ile birlikte bütün beklentilerin aksine Tanzimat ve Islahat Fermanlarını, tebaanın istisnasız olarak refahını sağlamak maksadıyla çıkarılmış olan bütün kanunları tanıdığını açıklamıştır. Böylece daha şehzadeliğinden itibaren Müslüman ahali kendisini bir kurtarıcı olarak beklerken tahta çıkışı ile beraber gayrimüslim tebaanın da gönlünü fethetmekte gecikmemişti. Diğer Osmanlı Padişahlarından farklı olarak halkının içinde olmaktan çekinmemiş, yaptığı bütün yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde Müslüman ahali kadar Hıristiyan ve Yahudi ahalinin de büyük ilgisi ile karşılaşmıştır. O da buna kayıtsız kalmamış, gittiği her yerde İslâmî mekânların yanında Ermeni, Rum ve Yahudi mekteplerini, fakirlerini ziyaret etmiş onlara ihsanlarda bulunmuştur. Hatta İstanbul a ulaştığında kendisini karşılayan Ermeni çocuklarının okuduğu marşlar onu çok etkilemiş ve bu çocukları daha sonra buldurarak marşları Türkçe olarak onlardan yeniden dinlemiştir. Bu tebliğde Sultan ın İzmir, Çanakkale, Gelibolu ve İstanbul seyahatlerinde Ermeni, Rum ve Yahudi ahali ile ilişkileri, dönemin kaynaklarından da yararlanılarak ele alınmıştır.

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Giriş Abdülaziz in Osmanlı tahtına geçişi yabancı devlet adamları tarafından temkinli karşılaşılacak bir olay olarak görülürken ahali içinse tam aksine kaygılar ümide dönüşmüştü. Onu yabancılar daha çok yenilikten uzak klasik düşünceyi temsil eden yönüyle tenkit ediyorlardı. Lamouche onun ıslahat aleyhine olmakla tanındığını ifade ederken 1 Joan Haslip ise çok mütevazı ve basit zevklere sahip olduğu yenilikten ziyade muhafazakâr temayüllü bir kimse olarak tanımlıyor ve pederinin vücut verdiği icraatı tenkit ettiği, tasvip etmediğini ifade ediyordu 2. Gerçektende Şehzade Abdülaziz, bilhassa Abdülmecid devrinde İstanbul da başlayan alafranga hayata rağmen ananelere bağlı kalan, hayat tarzında eski usulü tercih eden bir yanı hep vardı. Alaturka musikiden, pehlivan ve horoz güreşlerinden, Veliaht Dairesinde, Kurbağalı Dere de cins hayvanlar yetiştirmekten büyük zevk alıyordu 3. Sultanın şehzadeliğinden itibaren aldığı eğitimin elbette ki eksik yönleri vardı. Ancak o bütün her şeyin farkında idi ve bunun telafisi için elinden geleni yapıyordu. O dönem Sarayda ve Mühendishane-i Hümâyun da hocalık yapan L. Gardey, Abdülaziz Allah ın kendisine emanet ettiği bütün vazifeyi bidayetinden itibaren layıkıyla yerine getirmek için yeterince bilgi ve tecrübe kazanamamasından dolayı duyduğu üzün- 1 Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, C.3, İstanbul 1994, s.418. 2 Joan Haslip, II. Abdülhamid, Tercüme Zeki Doğan, İstanbul 1998, s.49. 3 Halûk Şehsuvaroğlu, Sultan Aziz -Hususî, Siyasî Hayatı, Devri ve Ölümü-, Hilmi Kitabevi, Ankara, s.6. 355

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER tüyü birçok defa ifade etme samimiyetini göstermiştir. Böyle bir itirafta bulunmakla, kendi konumunun üstüne yükselme ihtiyacı hissettiğini ortaya koyar 4 der. Gerçekten de Topkapı Sarayı nda, Kubbealtı nda kurulan tahta çıktıktan sonra ilk yaptığı işlerden biri Islahat Fermanı ile Tanzimat-ı Hayriye nin esaslarını benimsediğini açıklamak olmuştur 5. Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Paşa ya hitaben yazılan Hatt-ı Hümâyun da, tebaanın istisnasız olarak refahını sağlamak maksadıyla çıkarılmış olan kanunları teyit ettiğini, tasarrufa da riayet edilerek maliyenin düzene konulacağını, ordu ve müttefik devletlerle dostluğun gerektirdiği münasebetlerin devam ettirileceğini ve anlaşmalara saygı gösterileceğini ilan etmiştir 6. L Gardey Abdülaziz in bu dengeli ve hassas yaklaşımını şu şekilde anlatır: adalet, eşitlik ve emniyet prensiplerini devam ettirme ve daha da geliştirme hususunda kesin iradesini ilân etmek suretiyle Abdülaziz, batmakta olan devlet gemisini gördü. Temkinli ve enerji dolu bir kaptan olarak onun kumandasını ele aldı. Seçtiği devlet adamlarının kendisine lâyıkıyla yardım etmesiyle bu gemiyi kurtardı ve güvenli bir yere sürdü 7. Abdülmecit döneminde aldıkları siyasî hakları kaybetmekten korkan gayrimüslim ahali için bu gelişme bir sevinç vesilesi olmuştu. Abdülaziz artık her gittiği yerde Müslüman ve gayrimüslim herkes tarafından sevinç gösterileriyle karşılanıyor, o da seyahatlerinde özellikle Ermeni Rum ve Yahudi Mekteplerini, fakirlerini ziyaret ediyor onlara türlü ihsanlarda bulunuyordu. a. Abdülaziz İzmir de: Vive le Sultan! Sultanın büyük bir heyecanla çıktığı Mısır seyahatinin başladığı gün takvimler 3 Nisan 1863 ü gösteriyordu. Geziye Abdülaziz, yeni Mısır Hidivi İsmail Paşa nın İstanbul ziyaretinde hediye ettiği Feyz-i Cihad gemisiyle katılmıştı 8. Aynı gemiye oğlu şehzade Yusuf İzzeddin Efendi yi, Fuad Paşa yı, Mabeynci Yaver Beyi, Hasan ve Halid Beyleri, özel tabibi 4 L.Gardey, Voyage du Sultan Abd-ul-Aziz de Stamboul au Caire, Paris 1865, s.xx. 5 İbrahim Necmi, Tarihî Edebiyat Dersleri, C.2, Matbaa-i Amire, İstanbul 1920, s.30. 6 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C.7, TTK Yay., Ankara 1988, s.2-3. 7 Gardey, a.g.e., s.xx. 8 A.Kemalî Aksüt, Sultan Aziz in Mısır ve Avrupa Seyahati, Ahmet Said Matbaası, İstanbul 1944, s.9. Bu gemi İsmail Paşa tarafından Abdülaziz e sunulmuş olup Osmanlı donanmasında vazife almaya başlamasıyla adı Sultaniye olarak değiştirilmiştir. Bu konu ile ilgili olarak bkz. Şakir Batmaz, Osmanlı Donanmasının Üç Devrine Mukayeseli Bir Bakış (Abdülaziz- II Abdülhamit-V Mehmet Reşat), XV. Türk Tarih Kongresi, Ankara 2006. 356

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Abdülaziz in gezilerinde kullandığı Feyz-i Cihad (Sultaniye) Yatı Boğazda demirlemiş halde Marko Paşa yı Başkâtip Mustafa Efendi yi, Hüseyin ve Beşir Paşaları, Muhtar Beyi, Ressam M. Masson u, saray hizmetlilerini, imamları, birkaç Zühaf Askeriyle sipahi ve korumalarla kaptan Mehmet Paşa yı da almıştı 9. Diğerleri Mecidiye, Taif, İzmir, Kars, Gemlik ve Peyk-i Şeref gemileriyle geziye iştirak ediyorlardı 10. Ayrıca Peyk-i Zafer ve Fethiye Kalyonları, Malakof ve Beyrut Korvetleri ise diğerlerinden evvel yola çıkmışlardır. Geziye Şehzade Yusuf İzzeddin Efendiden başka şehzade Murat, Abdülhamid ve Reşad Efendiler de iştirak etmişlerdir 11. İstanbul dan yola çıktıktan sonra ilk olarak Sakız adası önlerine ulaşan gemiler burada bir müddet beklemiş ve buradan İskenderiye ye doğru yola koyulmuşlardır 12. Bu seyahatin bütün gelişmelerini dönemin gazeteleri ayrı ayrı ele alınarak coşkulu ifadelerle anlatmışlardır. Buna göre, 7 Nisan Salı günü İskenderiye den gönderilen telgrafta, havanın letafetinden dolayı zahmetsiz bir yolculuk yapıldığı padişah ve şehzadelerin sıhhat ve afiyet içinde oldukları bildirilerek kendilerini karşılamak için hazırlanan göz kamaştırıcı alay ve şenliklerden bahsedilir 13. 9 Nisan Perşembe günü trenle İskenderiye den Kahire ye hareket edilmiştir 14. Her ne kadar Hidiv 9 Gardey, a.g.e., s.1-2. 10 Aksüt, a.g.e., Gardey, a.g.e., s.2. 11 Tercümân-ı Ahvâl, 16 Şevval 1279 (5 Nisan 1863). Ayrıca Tercümân-ı Ahvâl diğer kaynaklardan farklı olarak bu sayısında Gemlik Gemisi nden bahsetmez. 12 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 18 Şevval 1279 (7 Nisan 1863). 13 Tasvîr-i Efkâr, 20 Şevval 1279 (9 Nisan 1863); Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 19 Şevval 1279 (8 Nisan 1863). Tercümân-ı Ahvâl, 20 Şevval 1279 (9 Nisan 1863). 14 Tercümân-ı Ahvâl, 23 Şevval 1279 (12 Nisan 1863). 357

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER İsmail Paşa, bu seyahatle muhtariyetini genişletme konusunda önemli bir kazanım elde etmişse de Mısır la ilişkilerin geliştirilmesi de Osmanlı açısından önemli bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır 15. Vak anüvis Ahmed Lûtfî Efendi de eserinde İskenderiye ve Mısır da li-ecli l-istikbâl ahâli tarafından icrâ edilen âsâr-ı meserrât fevka l-âde idi şeklinde bahsetmektedir 16. Ayrıca Ahmed Cevdet Paşa, bu seyahatin nihayetinde Müslüman ahalinin Padişahı çılgınca selamlaması ile bu ana kadar uygulanıla gelen saygı ve ta zimle karışık adetlerin değiştiğini şu şekilde ifade eder: İşte hükümdârâna ta zim husûsunda dahi Osmanlılar ile Avrupalıların âdetleri yekdiğerine zıdd-ı tâmdır. Avrupa da bağırup çağırarak alkışlamak hükümdâra hürmetdir Bizde ise, bi l-akis halk başlarını önlerine eğüp samt-u sükût üzre durmak en büyük ta zim u ihtirâmdır. Hattâ Padişahın yüzüne dikkatli bakmak câiz görülmez Pâdişahlara ta zîm içün sükût üzre durmak dahi öteden berü ber-vech-bâlâ örf ü âdet-i Osmâniyan iken Sultan Abdülaziz Han hazretlerinin Mısır dan avdetlerinde bu örf ü âdet birdenbire tebeddül etmiştir 17. Gerçekten Abdülaziz, Mısır seyahatinin gidiş ve dönüş yolculuğunda uğradığı bütün limanlarda Müslüman ve gayrimüslim ahali tarafından büyük bir sevgi tezahürü ile karşılaşmıştır. 19 Nisan Pazar günü İskenderiye den ayrılarak İstanbul a doğru yol alan Osmanlı filosu Rodos ve Sakız Adalarına uğramadan doğruca sıradaki liman olan İzmir e hareket etmiştir. Sultanın dönüş yolculuğunda İzmir e uğrayacağı günler öncesinden bütün gazetelerde yayınlanmış ve İzmir de yerli ve yabancı bütün ahali Padişahın gelmesi dolayısıyla yapılacak olan gösterilere hazırlanmaya başlamışlardır 18. Pazartesi sabahı Beyrut Vapuru İzmir önlerine gelerek Padişahın gelişini haber vermiştir 19. İtalyan donanmasından bir kıta kapak ile korvet ve karşılama yapmak için kale önünde bulunan Peyk-i Zafer, Sinop, Beyrut ve Gemlik gemileri ile Navara isimli Avusturya fırkateyni 15 Bu seyahate ilişkin daha geniş bilgi için bkz. Mehmed Memduh, Mir at-ı Şuunat, Ahnin Matbaası, İzmir 1328; Hüseyin Hıfzı, Sultan Aziz Devri, 38 Numaralı Matbaa, İstanbul 1326; Ahmed Cevdet Paşa, Tezâkir 13-20, Yayına Hazırlayan Cavid Baysun, Ankara 1986; Ahmed Cevdet Paşa, Ma rûzât, Hazırlayan Yusuf Halaçoğlu, İstanbul 1980. 16 Vak anüvis Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, C.X, Yayına Hazırlayan Münir Aktepe, Ankara 1988, s.88. 17 Cevdet Paşa, Ma rûzât, s.58. 18 Abdülaziz in İzmir e gelişini dönemin gazetelerinde coşkulu ifadelerle bahsedilmektedir. Tasvîr-i Efkâr, 4 Zilkade 1279 (22 Nisan 1863); Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 6 Zilkade 1279 (24 Nisan 1863); Tercümân-ı Ahvâl, 3 Zilkade 1279 (21 Nisan 1863). 19 Gardey, a.g.e., s.212. 358

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ ve bir de İngiliz beylik gemisi bir hat üzerine dizilerek karşılama törenine hazırlanmışlardır. İzmir Valisi, mahalli memurlar, askeri amirler, şehrin ileri gelen eşrafı, gayrimüslim cemaatlerin reisleri, Nizamiye askerleri ile Müslüman ve gayrimüslim mektep çocukları iskele başına inip saygı ile durarak, padişahın gelişini beklemişlerdir. Padişah İzmir e geleceği için, İstanbul dan zaptiye neferleri de istenmiştir. Saat 07.15 te Padişahın binmiş olduğu Feyz-i Cihad, Mecidiye isimli vapurla birlikte İzmir önlerine gelmiştir. Adı geçen gemilerden ve sahildeki tabya ve diğer yerlerden toplar atılmış, askerler ve bütün mektep çocukları dua etmeye başlamışlardır. İzmir valisi Ahmed Paşa padişahın vapuruna giderek Sultan Aziz in huzuruna çıkmıştır. Bir saat sonra da Serasker Fuad Paşa karaya çıkıp hükümet konağına giderek şehzadeler ve devletlü efendiler geride kalıp yetişemedikleri için, Padişahın İzmir e teşrifinin ertesi güne ertelendiği haberini vermiştir. Bu haber üzerine ahali dağılarak şehrin süslenmesiyle meşgul olmuştur. Padişahın gelişinden birkaç gün evvel her yer defne dallarıyla süslenmişti. Kışla önünden Punta burnuna kadar olan yerler bayraklar, çiçekler, tuğralar, avizeler, aynalar, resimlerle donatılmıştır. O gece İzmir in bütün evleri ve sokakları kandillerle aydınlatılmış ve çeşitli fişekler atılmıştır. Çarşı ve pazarlar açık bulunarak törenler icra edilmiştir 20. 21 Nisan Salı günü bütün ahali sahillerde gözlerini açarak padişahın gelişini beklemişlerdir 21. Sabahleyin orada bulunan deniz komutanları vapur-ı hümâyuna gelerek Fuad Paşa nın yol göstermesiyle padişahın huzuruna çıkmışlardır. Saat 03.30 sıralarında Sultan Aziz şehzadelerle birlikte filikaya binerek yeniden yapılmış, zeminine çuka döşenmiş, etrafı çiçeklerle süslü ve üzerine kırmızı-beyaz örtüler çekilmiş iskeleye çıkmıştır 22. Gardey bu anı şu şekilde anlatır: Top sesleri susup ta Abdülaziz yere ayak basınca Maşallah, Sefa geldin, Allah bağışlasın, Çok yaşa, Seni Allah gönderdi, Hoş geldin, Allah sana uzun ömür ihsan etsin! İfadeleri Konak a kadar Sultan a refakat ediyordu. Bir süre dinlendikten sonra maiyet alayı demir yolunun bitiş yerine gitmek üzere tekrar yola düştü. Böylece şehri bir uçtan bir uca aşacağız Tütsü yanıyor, çiçekler havalarda uçuşuyor; kollar, şapkalar, kasketler sallanıyor; atlar tarafından ezilme pahasına bazı Rumların, Sultanın bacaklarını ve ayaklarını öpmeye gittikleri görülüyor. İster Müslüman olsun ister Hris- 20 Yahya Bağçeci, Sultan Abdülaziz in Mısır Seyahati, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2003, s.47. 21 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 22 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 11 Zilkade 1279 (29 Nisan 1863). 359

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER tiyan birçok yerde okul çocukları ilahiler okuyor; kiliselerin önlerinde dinî kıyafetleri ile bulunan papaz adayları ile birlikte papazlarda hükümdarının üzerine Allah tan rahmet yağması için dua ediyor; şenlikli selamlama müzikleri çalınıyor, herkes kendinden geçiyor, her yerde sevinç çığlıkları duyuluyor, Türkçe, Rumca, Ermenice, İbranice, İtalyanca, Fransızca, İngilizce kısaca her dilde ifade edilen yaşasın! Çığlıkları işitiliyor 23. Sultan Aziz in İzmir i ziyareti görüldüğü üzere Müslüman ahali kadar Hristiyanları da memnun etmişti. Bu Osmanlı ahalisi için pekte alışık olunmayan türden bir olaydı. Ahmed Cevdet Paşa Abdülaziz in İzmir e gelişinde gayrimüslim ahalinin sevinç gösterilerini şu şekilde anlatır: Zât-ı şâhâne Mısır dan avdetlerinde İzmir e uğrayub burada ise muhtelif milletler mevcut olduğundan cümlesi büyük alkışlar ile istikbâl etmişler, hattâ madamalar ve madmuazeller sokaklarda diz çökerek: Vive le Sultan! Deyu çağrışmışlar 24. Padişah kendisi için sevinç naraları atan veya dualar eden teb asının sadakati ve kendisine gösterdikleri ilgiden dolayı son derece memnun oluyor ve normal teşrifat kaidelerinin dışına çıkarak kimi zaman bir Rum tüccarının evini kimi zaman ise tarihi mekânları kendince ziyaret ediyordu. b. Efes te Bir Osmanlı Sultanı Padişah iskeleye çıkınca kurbanlar kesilmiş, dualar edilmişti. Memurlar ve askerler padişahın geçeceği yerlerde saygı duruşunda bekliyorlardı. Halk, ruhanî liderler padişahı gördükleri için seviniyorlardı. Kışla meydanına getirilmiş olan mektep çocukları da dualarda bulunmuşlardı. Sultan Aziz önce hükümet konağına gelmiş daha sonra demir yolu istasyonunda önceden hazırlanmış olan daireye gelerek bir müddet istirahat etmiş ve buradan arabayla Efes e geçilmiştir 25. Burası demir yolunun son noktasıdır. Seyahatte Sultanın hemen yanı başında bulunan L. Gardey bu anı şu şekilde anlatır: Tren garından çıkan Sultan kahvehanelerin arasından geçerek Efes in üzerinde yükseldiği tepeciği temaşa etmek üzere bir süre duraklıyor, daha sonra kalabalığı yararak çadırına yönelip su kemeri ve yıkıntıların üzerinden geçip gidiyor. Bu esnada din adamları ve çocuklar ilahi söylüyor. 23 Gardey, a.g.e., s.220. 24 Cevdet Paşa, Ma rûzât, s.58. 25 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 11 Zilkade 1279 (29 Nisan 1863). 360

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Meraklılardan birçoğu elbiselerinin çok sade olmasından dolayı Sultan ın Sultan olmasından şüphe etseler bile bunlarda alkış tutuyor 26. Çarşamba günü sabahleyin şiddetli bir deprem olmuş, sarsıntı sırasında Fransız ve İtalyan konsoloslukları önünde çalan Osmanlı müziği aniden durmuştur. Gergin bir bekleyişten sonra her şey normale döndüğünde Sultan Aziz, Feyz-i Cihad vapuruna İzmir de bulunan dost devletlerin konsoloslarını huzura kabul eder 27. Padişah konuşmasında üç noktaya değinmiştir: İlk olarak, müttefik ve dost devletlerin temsilcilerini görmekten duyduğu hakiki sevinç; İkinci olarak, ziraat, ticaret ve sanayi yoluyla halkı mutlu kılma yönündeki büyük kaygı ki seyahati yapmasındaki amaç da buydu; Son olarak da, ülkelerinde oturan yabancıların (ecnebilerin) refahına katkıda bulunma ve onlar ile Türk teb ası arasındaki iyi ahengi git gide daha fazla temin etme yönündeki sürekli arzu. Sultan Aziz, Fuad Paşa yı kendi adına hem gelişte hem de dönüşte, dünkü tezahüratlara güzel katkılarından dolayı konsolos efendilere teşekkür etmeye gitmekle görevlendirmiştir 28. 23 Nisan Perşembe günü birçok resepsiyon gerçekleşti. Birçok dinî temsilcinin de katıldığı ve iltifat gördüğü bu resepsiyonlar hakkında L.Gardey şu bilgileri verir: O gün birçok resepsiyon gerçekleşti. Farklı kültürlerin temsilcileri ve ileri gelen başka birçok kişi Sultanlık salonunda teveccühle karşılaştılar. Bu kabullerde tercümanlığı Fuad Paşa ile M. Abro yaptı. Sivil, askeri ve dinî görevlilerin hepsinin Sultan ın etrafında toplanmış bulunduğu esnada Padişah gündüz gerçekleştirdiği faydalı görüşmeleri övgüsünü taşıyan bir konuşma yaptı. Sultan Aziz bu konuşmasında, bütün amacının, istisnasız tüm Müslüman ve Müslüman olmayan halkını rahat ettirmek olduğunu ve bunun gerçekleşmesinden emin olmak için bu seyahatleri yaptığını söylüyordu. Tercüman-ı Ahval de yayınlanan bu konuşma şu şekildedir: Daima efkârımız her suretle memleketimizin tezayüd-i mamuriyetine ve her sınıf teb amızın mütesaviyen istikmal-i hüsn-i hal ve mutluluğuna masruftur. Böyle memalikimizi seyahat ve sunuf-ı teb a-i sadıkamızı bizzat rüyetten muradım, ancak bu ümniyye-i hayriyede olduğumu iraedir. Ce- 26 Gardey, a.g.e., s.224. 27 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 28 Gardey, a.g.e., s.234. 361

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER nab-ı vahibülâmale teşekkür ederim ki memleketimiz her güne terakkiyata müsait ve ahalisi ise sıdk-ı taviyyet ve hüsn-i kabiliyyetle her şeye müsaid olmağla Devlet-i Aliyemizin mesail-i masrufe ve himem-i matufesinin az vakit içinde netice-i asar-ı hayriyyet-disarını göreceğimi eltaf-ı ilâhiyyeden memul ve temenni etmekteyim 29 Bu konuşma yapıldıktan sonra Sultan Aziz, kışlanın içine teşrif ettiğinde Katoliklerin ruhani reisinin padişahın önünde eğilerek yardım talep etmesi üzerine, İzmir de yapılmakta olan Katolik kilisesi için de 50 bin kuruş ihsanda bulunmuştur. Sultan özellikle bu seyahatlerinde sık sık yabancı devlet temsilcilerine gayrimüslim teb a ile Müslüman teb a arasındaki ilişkilerde oluşturulan dostane havanın bozulmaması için elinden geleni yapacağını açıklamak olmuştur. Zira Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Müslümanlar üzerinde yarattığı olumsuz hava ancak bu ziyaret ve gezilerle dağılabilirdi O akşam Sultan ın emri üzerine ve onun adına Bahriye Nazırı Mehmet Paşa tarafından, Peyk-i Zafer gemisinde konsoloslara, ecnebi harp gemilerinin komutan ve subayları ile bazı ileri gelen şahıslara yemek verilmişti 30. Gardey bu anı şu şekilde anlatır: Yemek sırasında Mouette isimli geminin tayfaları yedi kere Vive le Sultan! (Yaşasın Sultan) diye bağırırken, Zenobie isimli geminin topları atılıyordu. Yol boyunca sıra halinde dizilen deniz erleri silahlarını kuşanmışlardı. Buraya koşup gelen binlerce seyirci heyecan dolu hoş geldin çığlıkları atıyordu. Şenlik muhteşem ve samimiydi. Demet, taç ve güneş şeklindeki binlerce alev, liman ve rıhtımları gündüz gibi aydınlatmıştı. Sultanın Peyk-i Zafere göndermiş olduğu sultanlık musikisi Norma ve Barbier de Seville nin parçalarını çalıyor ve halk Sultan Aziz i alkışlıyordu 31. 24 Nisan Cuma günü Abdülaziz in emri ile İzmir in ihtiyaçlarının listesini çıkarmak üzere özel bir masa oluşturulur. Karşılaştığı muhteşem manzara karşısında adeta büyülenen Sultan, İzmir ahalisinin ihtiyaçlarının karşılanmasını irade buyurur. Gardey o gün yapılan hazırlıkları ve Sultan ın ihsanlarını şu şekilde anlatmaktadır: İzmir den memnun kalan Sultan, şehrin ihtiyaçlarını gidermek istedi. Sultan Aziz, hem demir yolu ile katedralin tamamlanmasına ve Birun-ı Abad yolunun güzelleştirilmesine hem de zor durumda olduğunu öğrendiği diğer büyük işlere yardımda bulunacaktır. 29 Tercümân-ı Ahvâl. 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 30 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 31 Gardey, a.g.e., s.248. 362

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Sultan ın sivil ve dinî müesseselere bıraktığı bağışlar insanları hoşnutsuz değil mutlu kılması için adalet ve eşitlikle dağıtılması gerekmekte idi. Çoğunluğu oluşturan Müslümanların tamir edilmesi gereken camileri, okulları var. Sultan ın lütfüne bildirilmesi gereken tekkeler, fakirler, hastaneler, Konağın çalışanlarına vs. İşte bütün bunlara 345 000 kuruş verilecektir. Rumlardan daha az olan Katoliklere özel bir ilgiye lâyık olan katedralden dolayı yinede bunlardan daha fazla verilecektir. Katolikler, Saint Marie Okulu, Saint Antonie ve Saint Roch Hastaneleri vs. yerler için 120 000 kuruş verilecektir. Rumlara 80 000, Ermenilere 65 000, Yahudilere 40 000 ve Protestanlara 15 000 kuruş tahsis edilecektir. Ayrıca demir yolu çalışanlarına 100 000 kuruş, Birun-ı Abad yoluna 10 000 kuruş. Jokey kulübüne 20 000 kuruş ve Kayserili Vali Ahmet Paşa ya 150 000 kuruş tahsis edilmiştir. Herkes için ve her yerde Sultan ın Has hazinesi nin bu şekilde açıldığını gören maiyeti şu şekilde bağırma temayülündedir. Bize ne kaldı? Size, ümitle birlikte Müslümanlar kadar gayrimüslimler, yani herkes tarafından razı olunan hükümdarınızın ve efendinizin ismini görme mutluluğu kalacaktır 32. Gazetelerde Cuma günü selamlık resminden sonra İzmir den İstanbul a hareket edileceği, yolda Midilli adası ve Kala-i Sultaniyye (Çanakkale) ye uğranılacağı haberi veriliyordu 33 Ancak donanma, seyahatin yirmi üçüncü günü yani 25 Nisan Cumartesi sabahleyin İzmir den ayrılabilmiştir. Sultan Aziz sabahleyin İzmir den hareket etmeden önce Fransa ve İtalya amirallerine ikinci, Avusturya amiraline üçüncü rütbelerden birer kıta mecidiye nişanı vermiştir 34. Feyz-i Cihad saat 02 sıralarında İzmir den hareket etmiştir. Onun hareketiyle kaleden toplar atılmaya, rıhtım boyunu dolduran halk silahlar atmaya, dualar okumaya başlamıştır 35. Dost devletlerin harp gemileri Feyz-i Cihad ı kaleye kadar uğurlamıştır 36. Midilli ye uğramadan Saat 06 sularında Seddülbahir den geçerek saat 08.00 de Çanakkale önlerine gelinmiştir. Sultan Aziz o gün ve ertesi pazartesi günü zamanını vapurda dinlenerek geçirmiştir. Gardey, Sultanın Çanakkale deki temaslarını şu şekilde anlatır: Pazartesi günü sabahtan itibaren maiyet alayında bulunan gemilerden biri Kumkale den başlayarak Seddülbahr ve Nara ya kadar sırasıy- 32 Gardey, a.g.e., s.251. 33 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 5 Zilkade 1279 (23 Nisan 1863). 34 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 35 Aksüt, a.g.e., s.23. 36 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 363

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER la bütün kaleleri dolaştı. Kalelerin iyi bir vaziyette muhafaza edilmesi ve bunları koruyan askeri birliklerin hiçbir eksiğinin olmaması padişahın iradesi idi. Zırhlı savaş gemilerinin zorunlu kıldığı yeni hücum ve savunma yöntemleri buralarda yakın zamanda tatbik edilecekti 37. 28 Nisan Salı günü sabahleyin Sultan Aziz karaya çıkmıştır 38. Padişahı görmek için halk sahile dolarak dualar etmiş, sevinç gösterilerinde bulunumuşlardır 39. Sultan Aziz hükümet konağında hazırlanmış olan daireye geldikten sonra orada bulunan kaleleri gezmiştir. Buradaki büyük ve eski topları inceler. Bunlardan birisinin içine 17.5 kıyye barut konarak padişahın huzurunda ateşlenir. Sultan Aziz antika olan bu topların muhafazalarını emretmiş, buradan sonra kendisi için hazırlanan Otağ-ı şahaneye teşrif etmiştir. Mahalli memurlar, komutanlar ve dost devlet konsolosları huzura kabul edilir. Kal a-i Sultaniye deki kaleler serasker Fuad Paşa tarafından da gezilerek restorasyonları için gerekli emirler verildi. 28 Nisan Salı günü Sultan Aziz in saat 08 sıralarında Çanakkale önünden hareket ederek Gelibolu ya yöneldiği haberi telgrafla Babıâli ye bildirilir 40. c. Ermeni, Rum ve Yahudilere Dağıtılan Atiyyeler Gelibolu, Osmanlı Devleti nin kuruluşunda Balkanlara geçişte oynadığı stratejik rolün yanında Bizans la Cihat sahasında olması münasebetiyle de sayısız gazi derviş ve alperen e mezar olmuştu. Bu nedenle donanma Gelibolu önlerinden geçerken isimleri gemilerin seyir defterlerinde sırasıyla kaydedilen bütün bu mezarlar gemilerden her biri için atılan bir pare topla selamlanırdı. Bu esnada bütün mürettebat gemi imamının önünde güvertede toplanır ve herkes işini bırakarak birer Fatiha okurdu. Osmanlı Devleti nin yıkılışına kadar devam eden bu âdete göre ilk olarak Rumeli ye ayak basan Türk kumandanı Süleyman Paşa için yapılırdı. Buradan sonra sırayla Yazıcızâde Muhammed ve kardeşi Ahmed-i Bican Efendilerin, Akbaş Baba, Gazi Fazıl ve Ece Beyin, Nara burnunda yatan Nara Baba nın, Akbaş Baba nın kabirleri aynı şekilde selamlanırdı 41. 37 Gardey, a.g.e., s.285-286. 38 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 39 Takvim-i Vekâyî, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 40 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 41 Bu konuyla alakalı olarak Tarihi Deniz Arşivi nde bulunan Şihâb-ı Bahrî Seyir Defteri nden istifade edilmiştir. 364

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Abdülaziz Gelibolu da bu adet-i kadimenin bütün gereklerini yerine getirmiştir. Gardey onun Gelibolu ya ilk adım atışıyla başlayan gelişmeleri şu şekilde anlatır: Sultan ın kendisini ziyaret edeceğinden emin olan Gelibolu hiç uyumayarak gece ile sabahı iskelesini tamir etmek, onu halı ve yeşilliklerle süslemek, sokaklarım kumla kaplamak, duvarlarını bayraklarla donatmak, marşların tekrar etmek, nutuklarını hazırlamak ve nihayet rıhtımlarda maiyet alayının geçeceği güzergâhın tamamına yerleşmekle geçirdi. Sultan, memleketin durumu hakkında bilgi almak ve şehrin ihtiyaçlarının kendisine sunulması için bir süre sarayda kaldı. Daha sonra resmî maiyet alayını istirahate gönderen Sultan, birkaç mabeynci ve yaverle kırda bir gezinti yapmak üzere dışarı çıkıyor. Gezi Bolayır da son buluyor. Burada Sultan Orhan ın oğlu olan Süleyman Paşa nın kabri bulunmaktadır 42. Süleyman Paşa nın kabrini ziyaret edip öğle namazını kıldıktan sonra saat 08 e doğru Fener civarında Namazgâh denilen mevkide hazırlanmış olan çadıra teşrif eden Sultan Aziz, orada bazı yerli memurları huzuruna kabul etmiştir. Sultan Aziz, daha sonra büyük kimselerden Yazıcızâde Muhammed Efendi Türbesini ziyaret etmiştir 43. Muhammediye adlı eserin müellifi olan Yazıcızâde Muhammed Efendi, II. Murat devri gazi dervişlerinden olup aynı zamanda Hacı Bayram-ı Veli nin talebelerindendir. Sultan Aziz, Gelibolu da iken Müslüman ve gayrimüslim ahaliye birçok ihsanlarda bulunmuştur. Gelibolu ya ait atiyyeler hakkında Babıâli ye gelen tahrirat şöyledir: Bolayır ve Gelibolu kasabalarında ulema, şeyhler ile dört milletin mektep çocuklarına ve fakirlerine yüz on altı bin kuruştan on sekiz bin kuruş bizzat seraskerlerin eliyle verilmiş, geriye kalan seksen sekiz bin kuruş dahi şeyhlere ikişer yüz ve dört milletin mektep hocalarına yüz elli, hatipler ile papazlara yüz, cami hademelerine elli, dört milletin mektep çocuklarına sekiz ve fakirlerine yirmi beşer kuruş peşin olarak elden dağıtılmıştır. Gelibolu da dağıtılan atiyyeler şöyledir: Öncelikle Sultan Aziz ziyaret ettiği yerlerde bulunan tekkelerin türbedarlarına atiyyeler dağıtmıştır. Bunlardan ilki Yazıcı zade Muhammed Efendi hazretlerinin türbedarına 5 000 ve buranın 50 adım ilerisinde yatan kardeşi Yazıcızade Ahmed-i Bican Efendinin türbedarına 2 000, Sü- 42 Gardey, a.g.e., s.296. 43 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 365

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER leyman Paşa nın türbedarına da 2 000 kuruş verilmiştir. Gelibolu da bulunan tekkelerin şeyhleri, dervişler, âlimler ve buradaki camilerin ihtiyaçları için 11 500, İslâm mektebi öğrencilerine 775, Mekteb-i Rüşdiye ve diğer İslâm mektebi öğrencilerine 9 910, Rum mektebi öğrencilerine 1 200, Rum, Ermeni ve Yahudi Sıbyan mektepleriyle fukarasına 28 988, fukara-yı İslâmiye ye 15 132, Rum fakirlerine 2 295, İslâm fakirlerine 2 720, muhacirin fukarasına 3 900, Telgraf Müdürüne 2 000, telgraf hademesine 3 000, Karantina hizmetlerine 2 000, Liman reisine 2 000, zabitan ve zaptiye askerine birer aylık 5 650, Mahkeme hademesine 6 000 kuruş verilmiştir. Bu ihsanların toplamı 100 000 kuruştur 44. Görüldüğü üzere Sultan Aziz Gelibolu da Ermeni, Rum ve Yahudi Mektep öğrencileriyle fakirlerine Müslüman ahali ile hiçbir ayrım yapmaksızın ihsanlarda bulunmuştur. Dağıtılan atiyyenin üçte biri Ermeni, Rum ve Yahudi Mektep öğrencileriyle fakirlerine verilmiştir. Feyz-i Cihad ve maiyetindeki diğer gemiler 30 Nisan perşembe günü seher vakti İstanbul a doğru hareket ederek aynı gün akşam Büyük Ada önlerine gelmişlerdir. l Mayıs Cuma günü saat 10.30 da Adalar önünden İstanbul a hareket edilmiştir 45. İstanbul da her tarafta hazırlık yapılmaktadır. Askeri mevkilere ve Yedikule semtinde bazı mevkilere toplar yerleştirilmiş, Müslüman olan ve olmayanların mektep çocukları süslü elbiseleriyle sahillere dizilmiştir. İstanbul ahalisi de sahilleri doldurmuştur. Halk, Üsküdar ve Tophane taraflarının yüksek mahallelerinde toplanmıştır. Boğaziçi ahalisi dahi vapur ve pek çok kayıklarla Dersaadet, Kadıköy, Üsküdar ve Beşiktaş arasındaki deniz yüzünü doldurmuştu. Ahali sayısı 20-30 u geçen vapurlarla padişahı karşılamaya çıkmışlardır. Donanma Adalar dan hareketle ilk olarak Zeytinburnu tarafına gelmişti. Önce oradaki toplar müjdeyi verdi 46. Gardey, İstanbul a yaklaşırken yaşananları şu şekilde anlatır: İstanbul dan bizi karşılamaya gelen Kılıç Ali isimli geminin içinde seyahatimiz boyunca devleti idare etmiş olan yüksek rütbeli memur ve paşalar bulunuyordu. Bunlar hükümdarın yokluğunda duydukları esefi ve onu geri görmekten dolayı duydukları memnuniyeti ifade etmenin sabırsızlığı içinde idiler. Mutlu bir şekilde Abdülaziz de sadık vezirlerine seyahatinin bazı sevinçli anlarını anlatıyor ve onları gemide tutuyordu İstanbul a girişte sadece nişan madalyaları ile kordonu ve kılıcını taşıyan Abdülaziz, geçit töreni sandalına biniyor ve dosdoğru babası Sultan Mahmut tarafından 44 Bağçeci, a.g.t., s.64-65. 45 Tercümân-ı Ahvâl, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 46 Takvim-i Vekâyî, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 366

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ inşa ettirilen Tophane Camiine yöneliyordu. Güzergâhı üzerinde deniz, bir sıvı değil elleri, ayakları, sesleri ve hareketleriyle, her türlü vasıtayla en canlı ilgilerini harekete geçirerek Padişahı alkışlayan binlerce seyircinin bulunduğu geniş bir arenaya dönüşmüştü. Padişahın sandalının dümenini her zaman elinde tutan Kaptan Paşa nın kürekçileri olmasa bu insanlar Sultan ın mantosunun eteğini öpmek için geçtiği yerlere atılırlardı 47. Zeytinburnu ndan saray-ı hümayun yakınına, Üsküdar dan Fenerbahçe ye kadar olan mevkilerden, Devlet-i Aliyye nin ve diğer devletlerin gemilerinden ve askeri mevkilerden top ve tüfek atışları yapılıyordu. Sahillerde saf bağlayarak saygı duruşunda olan Asakir-i Şahane ile Müslüman ve gayrimüslim tebaanın mektep çocukları Padişahım çok yaşa diye bağırıyorlardı 48. Padişahı görmek isteyen pek çok kimseler hazırlanmış olan Şirket-i Hayriye vapurları ile padişahı karşılamaya çıkmışlar ve sevinç gösterilerinde bulunmuşlardır 49. Gardey, Sultanı karşılayanlar arasında bulunan Müslüman ve Gayrimüslim mektep talebeleriile ilgili şu bilgileri verir: Her yerden daha çok burada, inançları farklı olsa da, güneş gibi İmparatorluğun bütün sakinleri üzerine himaye ve hüsnü niyetinin ışınlarım yayan Hükümdara karşı aynı saygı ve sevgi etrafında birleşen milletlerin kaynaşması görülüyordu. Türk okulları, Yahudi okulları, Hristiyan okulları, Ermeni okulları, Yunan okulları, Katolik okulları, Hıristiyan Doktrini Kardeşleri nin okulları, Avrupa şapkaları, Osmanlı takkeleri, İstanbul yaşmakları, Paris kaputları, Asya gömlekleri, Avrupa giysileri, işte bunların hepsi burada sultanların sarayının kapılan önünde bu gruplardan her birinin kendi dilinden duygularının şiddetini ifade etmenin farklı tarzlar içerisinde yolladığı canlı tebrikleri ve sıcak temennileri aynı memnuniyetle kabul eden Sultan Abdüiaziz in bakışları altında aynı duyguların etkisiyle yan yana bulunuyordu. Dolmabahçe nin arz ettiği tablo, Müslümanlar ile gayrimüslimlerin, vatandaşlarla yabancıların bu uzun ve unutulmaz gezintilerde Abdülaziz i durmadan selamladıkları gönül ile ruhtan gelen sevginin bir demeti gibi değerlendirilebilir 50. Tercüman-ı Ahvâl ve Rûznâme-i Ceride-yi Havâdis Gardey in anlattıklarını şu şekilde tamamlar: 47 Gardey, a.g.e., s.325. 48 Tercümân-ı Ahvâl, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). 49 Tercümân-ı Ahvâl, 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863). 50 Gardey, a.g.e., s.331. 367

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Saraya gelen Sultan Aziz burada, idaresindeki bütün yüksek vekilleri huzuruna kabul etmiştir. Halk bir haftadır karşılama hazırlıkları yapıyordu 51. Sultan Aziz in dönüşü nedeniyle evler ve sokaklar onar ve yirmişer kandillerle donatılmıştı. Caddeler de çeşit çeşit kandil, avize vs. ile süslenmişti Hatta birkaç caddede hazırlanmış olan onar yirmişer bin kuruş değerindeki avizeler beş yüzden fazla idi 52. Büyük küçük herkes ev ve dükkânların önlerini defne dalları, çiçekler, limon, portakal ve fidanlar ile süslemişti. Pek çok sokaklar süs ile donatılmıştı. Asmaaltı nda bulunan pirinç tüccarlarının mağazalarının bulunduğu yol avize, ayna, saat ve çiçekler ile süslenerek bir nefis salon şekline konulmuştu. Hasırcılar sokağının süslemesi de böyleydi 53. Galata ve Beyoğlu taraflarında görülen avize ve kandil ve çeşitli şekil ve suretlerde gaz donanması dahi pek mükellef ise de İstanbul da pirinççi ve hasırcı esnafının yerleri müsait olmadığı halde bu konuda 100-150 bin kuruş sarf ederek gösterdikleri zahmet diğer hepsinden fazlaydı. Sokaklara Osmanlı sancağı ile Osmanlıca ve başka dillerde Yaşasın Padişahımız yazan levhalar asılmıştır 54. d. Sultan ve Boğaz daki Ermeni Çocukları İstanbul a gelişinin ikinci gününde Abdülaziz, Sultan Beyazıt Meydanına gitmişti. Burada karşılaştıklarını Gardey şu şekilde anlatır: Bu kalabalık ve zengin mahalleler arasında şahsının konu olduğu bu kadar içten ve canlı tezahüratlar karşısında çok belli bir şekilde duygulanmış olan Sultan, kalbi memnun ve mutmain bir vaziyette Beyazıt Meydanı na geliyor. Buradan da bu meydana ve seraskerliğin avlusuna hâkim olan köşke varıyor. Bir miktar bilgi aldıktan sonra Harbiye Nezareti nin avlusunda Fuad Paşa nın emri üzerine toplanan garnizon alaylarından bir kaçının manevra ve silah atışlarında hazır bulunuyor. Köşkün etrafına hâkim olan canlılığı görüp yemeği etrafında yankılanan müzik bandolarını, alkış seslerini ve şarkıları duyan Abdülaziz, dün Marmara Denizi ortasında ve Boğaz da giyinişleri ve şarkılarıyla dikkatini çeken Ermeni çocuklarını hatırlıyor. Bunları tekrar dinlemek ve gemilerinde söyledikleri marşların Türkçelerini dinlemek istiyor. Onun bu 51 Tercümân-ı Ahvâl, 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863). 52 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 53 Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 54 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 368

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Dönemin İstanbulu ndan bir kesit. iradesi anında yerine getiriliyor ve Patrikhane bu kadar gurur verici bir olaydan ötürü mutluluk duyuyor 55. Böylece Sultan Aziz in seyahatleri Müslüman ve gayrimüslim tebaanın sevgi gösterileri arasında geçmişti. Bir yandan Osmanlı Devleti iktisadî ve siyasî çalkantılar yaşarken diğer taraftan ise özellikle yabancı elçi ve devlet adamlarının beklentisinin aksine bütün ahali Sultanın huzurunda adeta kenetlenmişti. 55 Gardey, a.g.e., s.342. 369

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Kaynakça a.arşiv Belgeleri Deniz Müzesi Arşivi (DMA), Şihab-ı Bahrî Seyir Defteri. b.gazeteler Rûznâme-i Ceride-i Havâdis; 18 Şevval 1279 (7 Nisan 1863). 19 Şevval 1279 (8 Nisan 1863). 5 Zilkade 1279 (23 Nisan 1863). 6 Zilkade 1279 (24 Nisan 1863). 11 Zilkade 1279 (29 Nisan 1863). 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). Takvim-i Vekâyî; 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). Tasvîr-i Efkâr; 20 Şevval 1279 (9 Nisan 1863). 4 Zilkade 1279 (22 Nisan 1863). Tercümân-ı Ahvâl; 16 Şevval 1279 (5 Nisan 1863). 20 Şevval 1279 (9 Nisan 1863). 23 Şevval 1279 (12 Nisan 1863). 3 Zilkade 1279 (21 Nisan 1863). 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863). 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863). c. Kitap, Makale ve Tezler Ahmed Cevdet Paşa, Tezâkir, 13 20, Yay. Cavid Baysun, Ankara 1986. Ahmed Cevdet Paşa, Ma rûzât, Haz. Yusuf Halaçoğlu, İstanbul 1980. Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, C.X, Yay. Münir Aktepe, Ankara 1988. Aksun, Ziya Nur, Osmanlı Tarihi, C.3, İstanbul 1994. Aksüt, A. Kemali, Sultan Aziz in Mısır ve Avrupa Seyahati, Ahmed Said Matbaası, İstanbul 1944. Bağçeci, Yahya, Sultan Abdülaziz in Mısır Seyahati, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2003. Batmaz, Şakir, Osmanlı Donanmasının Üç Devrine Mukayeseli Bir Bakış (Abdülaziz- II. Abdülhamit-V. Mehmet Reşat), XV. Türk Tarih Kongresi, Ankara 2006. Gardey, L., Voyage du Sultan Abd-ul-Aziz de Stamboul au Caire, Paris 1865. Haslip, Joan, II. Abdülhamid, Trc. Zeki Doğan, İstanbul 1988. Hüseyin Hıfzı, Sultan Aziz Devri, 38 Numaralı Matbaa, İstanbul 1326. İbrahim Necmi, Tarihi Edebiyat Dersleri, C.2, Matbaa-i Amire, İstanbul 1920. Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, C.7, TTK Yay., Ankara 1988. 370

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ Mehmed Memduh, Mir at-ı Şuûnât, Ahnin Matbaası, İzmir 1328. Şehsuvaroğlu, Halûk, Sultan Aziz -Hususi, Siyasî Hayatı, Devri ve Ölümü-, Hilmi Kitabevi, Ankara. 371