A- MİSAK-I MİLLİ BEYANNAMESİ (Ulusal Prensip Antlaşması):



Benzer belgeler
6 Mayıs Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos Büyük Taarruzun başlaması

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI BAŞLANGIÇ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

13. Aşağıdakilerden hangisi yeni Türk alfabesinin kabul edilme nedenlerinden biri değildir?

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi


T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük SANAT VE SPOR - ÇAĞDAŞ TÜRK KADINI - SOYADI KANUNU

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Müdürlüğü Öğretim Üyesi

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Adresini tespit edemedim. ARZ EDİLEN MAKAM : DÜZCE NÖBETÇİ CUMHURİYET SAVCILIĞI

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

OSMANLI EĞİTİM SİSTEMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük 8

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ

ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARI. HAZIRLAYAN: Cihan YALVA İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğü

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Vekiller Heyeti Kararı, Sıkıyönetim Komutanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi'nce Kapatılan Siyasi Partiler

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

CUMHURİYET MECLİSİ TUTANAK DERGİSİ

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

Türkiye'de "Decentralization" Süreci

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

TEOG 2. MERKEZİ ORTAK SINAVLAR T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULARI

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

13. ASKERLİK GÖREVİ Ordu Hayatı Savaş Yönetimi ve Siyaset Ordu Okuldur SEÇİM

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ ANAYASA HUKUKU DERSİ ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM DERS PROGRAMI İÇERİĞİ DERS TARİHİ 1. DERS SAATİ 2.

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Ülkenin yerel yönetim birimlerine ayrılmasındaki temel sebep aşağıdakilerden hangisidir? A)Yurdun geneline daha iyi hizmet ulaştırmak

Cumhuriyetin Laik, Bilimsel Eğitim Anlayışı, Sapmalar ve Önlemler... Metin eklemek için tıklayın Mustafa Gazalcı

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

Kazanım: : Vatanımız için mücadele eden insanların fedakarlıklarını öğrenerek vatanseverlik duygusunu artırır.

Biz yeni anayasa diyoruz

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN

ÜNİTE 4 TÜRK İNKILÂBI HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILÂPLAR. Yrd. Doç. Dr. Şemsettin ÇELİK ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

40 yılı aşkın bir süre, önce öğrenci, sonra değişik unvanlarla öğretim elemanı ve

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Lozan Barış Antlaşması

DERSİMİZİN TEMEL KONUSU

Seda DUNBAY Avukat. Türk Parlamento Tarihinde Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı ( )

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

SİYASET ÜSTÜ DÜŞÜNMEK Pazar, 30 Kasım :00

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

BURDUR VE ISPARTA OSB LERİ İÇİN ATIKSU ARITMA TESİSİ YAPIMI İLK ADIM ATILDI

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

1: İNSAN VE TOPLUM...

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER YILLIK PLANI

KANUNLAŞTIRMA KANUNLAŞTIRMA. Kanunlaş'rma: Toplumda mevcut kuralların yazılı haline Kanunlaş'rma hareketleri:

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

MİLLİ EĞİTİME YÖN VEREN HUKUKSAL NİTELİKLER - 1 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

UNI 201 MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I

Kültürümüzden Dua Örnekleri. Güzel İş ve Davranış: Salih Amel. İbadetler Davranışlarımızı Güzelleştirir. Rabbena Duaları ve Anlamları BÖLÜM: 3 URL:

TÜRKİYE'DEKİ MUHTARLAR ANITKABİR'DE BULUŞTU. hüseyin akdeniz tarafından yazıldı Pazar, 13 Şubat :49 - Son Güncelleme Pazar, 13 Şubat :06

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ve Meskenlerin Haiz Olacakları Sağlık Şartlarına Ait Talimatta bu şartlarla ilgili hususlar belirtilmiştir.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ÖZETLE. Türk ye Cumhur yet Cumhurbaşkanlığı S stem

İLK İTİRAZ, CEVAP, TEMYİZ VE KARAR DÜZELTME SÜRELERİ

21 EKİM 2007 TARİHLİ HALKOYLAMASI

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

Sosyal Düzen Kuralları

ATA - AÖF AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ FİNAL ÇIKMIŞ SORULAR

EĞİTİMİN HUKUKSALTEMELLERİ. 7. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

Kabul Tarihi :

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TÜRKÝYE BÜYÜK MÝLLET MECLÝSÝ SIRA SAYISI: 12 (2/8)

Sosyal Düzen Kuralları. Toplumsal Düzen Kuralları. Hukuk Kuralları Din Kuralları Ahlak Kuralları Görgü Kuralları Örf ve Adet Kuralları

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK / SON 16 YIL OKS, SBS VE TEOG ÜNİTE BAZINDA SINIFLANDIRILMIŞ ÇIKMIŞ SORULAR FASİKÜLÜ

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

2-) Türkiye de tek dereceli seçim ilk kez hangi seçimlerde uygulanmıştır? A) 1942 B) 1946 C) 1950 D) 1962 E) 1966

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

Karaman Ticaret ve Sanayi Odası Bülteni

ANAYASA HUKUKU DERSİ

Türklerin İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte hukuk sisteminde değişiklikler yaşanmıştır. Töre devam etmekle birlikte Şeri Hukuk ta uygulanmaya

Şebinkarahisar lı bir baba ve Rumeli göçmeni bir annenin oğlu, İlk, orta ve lise öğrenimini Özel Tarhan Koleji'nde tamamladı,

Transkript:

MUHTEŞEM SÜLEYMAN - CENGİZ HAN - HAÇLI SEFERLERİ - BÜYÜK İSKENDER - TİMUR ESERLERİNİN SAHİBİ AMERİKALI YAZAR HEROLD LAMB İN DEYİMİLE SON YÜZ YILLARIN EN BÜYÜK ADAMI ATATÜRK ÜN ÖNDERLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN VE TÜRKİYE YE MUASIR MEDENİYET YOLLARINI AÇAN BAŞLICA İNKİLAP KANUNLARI VE ANAYASAL GÜVENCESİ. A- MİSAK-I MİLLİ BEYANNAMESİ (Ulusal Prensip Antlaşması): Milli mücadele ve İstiklal Savaşını başlatmak üzere Mustafa Kemal Paşa nın 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun a çıkmasından sonra, Osmanlı Devletini parçalamayı kararlaştıran Birinci Cihan Harbinin galip devletlerine karşı mücadelede nelerin kabul edileceği, nelerin edilmeyeceği önce MİLLİ (ULUSAL) ANTLAŞMA manasına gelen MİSAK-I MİLLİ belgesi ile tespit edilmiştir. 1962 tarihli FERİT DEVELLİOĞLU lügatındaki tarife göre Misak-ı Milli, Türk istiklal davasının temel taşını teşkil eden ve Atatürk ün reisliği altında toplanan Erzurum, Sivas kongrelerinde tesbit edilip Osmanlı meb usan meclisince 28 Kânunusani (Ocak) 1920 tarihinde kabul ve bütün milletçe son haddine kadar tatbikine azmedilen 6 maddelik milli ahitname (anlaşma) dır. MİSAKI MİLLİ BEYANNAMESİ nin 28 Kânunusani 1336-23 Ocak 1920 tarihli Türkçeleştirilmiş Metni Aşağıda imzası bulunan Osmanlı Mebusan Meclisi üyeleri, Devletin bağımsızlığı ve milletin geleceği, haklı ve kalıcı bir barışa kavuşabilmesi, yapabileceği fedakarlığın en yükseğini içine alan aşağıdaki esaslara tamamen riayet etmekle mümkündür ve bu esaslar dışında bir Osmanlı saltanatının ve toplumunun varlığını devam ettirmesi mümkün olmadığını kabul ve tastik etmişlerdir:

- 2 - Madde 1- Osmanlı Devletinin, sadece Arapların çoğunlukta yaşamakta olduğu, 30 Ekim 1334 (1918) tarihli ateşkesin yapılması esnasında düşman ordularının işgali altında kalan kısmının mukedderatı, ahalisinin serbestçe açıklayacakları oylarına göre belirlenmek gerekir. Bu ateşkes hükümleri içinde dinen, ırken ve aslen birleşmiş ve diğerine karşı karşılıklı saygı ve fedakarlık duyguları ile dolu, ve ırk ve sosyal hakları yöresel şartlara tamamen uygun Osmanlı İslam çoğunluğu ile yaşamakta bulunan bölümlerinin tümü, gizli veya hükmen hiçbir sebeple ayrılık kabul etmez. Madde 2- Ahalisi özgürlüklerine kavuştukları ilk anda, genel oyla (plebisit) anavatana bağlanmış olan üç vilayet (yani Kars, Ardahan, Artvin) için gerektiğinde tekrar genel oya başvurulmasını kabul ederiz. Madde 3- Türkiye nin barışa kavuşmasına bağlanan Batı Trakya nın hukuki durumunun tesbiti de, ahalisinin tam özgürce beyan edecekleri oylara bağlı olarak tespit edilmelidir. Madde 4- İslam Hilafetinin merkezi ve Osmanlı saltanatının başşehri ve Osmanlı Hükümetinin merkezi olan İstanbul şehri ile Marmara Denizi nin güvenliği her türlü hukuka aykırı müdahaleden korunmuş olmalıdır. Bu esas mahfuz kalmak şartile, Akdeniz ve Karadeniz Boğazlarının Dünya ticaret ve ulaşımına açılması hakkında bizimle diğer bütün devletlerin ittifakla verecekleri karar geçerlidir.

- 3 - Madde 5- İtilaf devletleri ile onlara karşı olanlar ve bazı yandaşları arasında kararlaştırılmış olan sözleşme esasları dairesinde azınlıkların hakları, - komşu ülkelerdeki Müslüman halkın da aynı haklardan istifade etmeleri şartile - tarafımızdan kabul ve gereği yerine getirilecektir. Madde 6- Milli ve ekonomik gelişmemiz sağlanabilmek ve daha modern bir muntazam idare şeklinde işlerin yürütülmesine muvaffak olabilmek için, her devlet gibi bizim de, gelişmemizin sebeplerini gerçekleştirmede tam bağımsızlık ve özgürlüğe kavuşmamız hayat ve varlığımızın temelidir. Bu sebeple siyasi, adli, mali ve diğer sahalardaki gelişmemize engel olan sınırlamalara karşıyız. Tahakkuk eden borçlarımızın tesviye şartları da bu esaslara aykırı olmayacaktır. Not: Aslı Osmanlıca yazılı Misak-ı Milli nin Türkçeleştirilmesi Prof. Dr. Servet ARMAĞAN tarafından yapılmıştır. B- İSTANBUL U İŞGAL EDEN DEVLETLERİN OSMANLI DEVLETİNE İMZALATACAKLARI ANTLAŞMALARIN TANINMAYACAĞINA DAİR KANUN: Daha Milli Mücadelenin başında 7.6.l920 kabul ve l4.2.l92l Resmi Gazete tarihli 7 numaralı Kanunun l. Maddesinde yer alan: İstanbul un işgal tarihi olan l6 Mart l336-1920 den itibaren BüyükMillet Meclisinin tasvibi haricinde, İstanbul ca aktedilmiş veya edilecek bilumum muahedat ve mukavelat ve ukudat ve mukarreratı resmiye ve verilmiş imtiyazat ve

- 4 - maadin ferağ ve intikalatı ve ruhsatnameleri ile mütarekeden sonra akdedilmiş bilcümlemuahedatı hafiyye ve doğrudan doğruya veya bilvasıta ecanibe verilmiş imtiyazat ve maadin ferağ ve intikalatı ve ruhsatnameleri keenlemyekündür. şeklindeki hükümle İstanbul Hükümetinin çaresizliği ve yaptığı anlaşmaların geçersizliği Dünya ya ilan edilmiştir. C- OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA İLMİN ÖNEMİ VE BOZULMASI : Osmanlı İmparatorluğunda genel olarak ilme büyük oranda itibar edilmiştir. Osmanlı nın birinci derecede ilme, bilime, öğrenmeye ve adil davranmaya özen gösterdiğinin en önemli belgesi, en büyük ve ebedi Türk Devletinin kurucusu merhum OSMAN GAZİ nin, oğlu ORHAN GAZİ ye vasiyet ve nasihatıdır. GEREĞİ GİBİ UYULDUĞU VE UYGULANDIĞI takdirde Anayasalara dahi gerek bırakmayacak kadar kapsamlı, sağlam ve mükemmel vasiyetname şöyledir: - Allah buyruğundan gayri iş işlemeyesin; - BİLMEDİĞİNİ ŞERİAT ULEMASINDAN SORUP ANLAYASIN, İYİCE BİLMEYİNCE BİR İŞE BAŞLAMAYASIN; - Sana itaat edenleri hoş tutasın. ve askerine in am ihsan eksik etmeyesin. ki İNSAN, İHSANIN KULUDUR; - ZALİM OLMA, ALEMÎ ADALETLE ŞENLENDİR ve cihadı terketmeyerek beni şâdet; - ULEMAYA RİAYET EYLE Kİ ŞERİAT İŞLERİ NİZAM BULSUN; - NEREDE BİR İLİM EHLİ DUYARSAN O NA RAĞBET, İKBAL VE HİLM GÖSTER;

- 5 - - ASKERİNE VE MALINA GURUR GETİRİP ŞERİAT EHLİNDEN UZAKLAŞMA. Bizim mesleğimiz Allah yolu ve maksadımız Allah ın dinini yaymaktır. Yoksa kuru kavga ve cihangirlik davası değildir... Sana da bunlar yaraşır...; - DAİMA HERKESE İHSANDA BULUN; - MEMLEKET İŞLERİNİ NOKSANSIZCA GÖR. Tüm felsefelerin, dinlerin, insan hakları beyannamelerile Anayasaların ideallerini özetleyen, vasiyet edenin kendi cedlerinden ve Türk tarihinden ne kadar DOĞRU, İYİ ve GÜZEL miras aldığını da gösteren ve Büyük ATATÜRK ün YURTTA SULH CİHANDA SULH talimatının gerçekleşme şartlarını oluşturan bu prensipler, her insanı ilgilendirirse de, MÜLKİN TEMELİ ADALETİ sağlamaya memur devlet idarecilerile, hukukçular bunları gözetmek ve uygulamakla YÜKÜMLÜDÜR. Vasiyet metninde geçen bazı sözcüklerin öztürkçeleri de şöyledir: CİHAD : Din uğruna savaşma. HİLM : İnsanın tabiatında olan yavaşlık. İHSAN : Bağış. İKBAL : Arzu, istek. İN AM : Nimet verme, iyilik etme. NİZAM : Düzen, usul, tertip, kaide. ŞAD : Sevinçli, hoşnut, razı. ŞERİAT: Doğru yol, Allah ın emri, hukuk. ULEMA: Alimler, ilim sahipleri, bilginler. Not: Bu vasiyetname, en büyük tarihçimiz muhterem CEMAL KUTAY ın tarih kitaplarından alınmış ve 1988 yayımı TİCARET HUKUKUNUN GENEL ESASLARI adlı kitabımızla, 1998 yayımı BK. 105 e DAYALI MUNZAM TAZMİNAT kitabımızın kapağında da yayımlanmıştır. İmparatorluk içinde yaşayan tüm semavi dinlere saygılı OSMANLI İmparatorluğu nda ilme saygı zamanla bozulmuştur.

- 6-22.2.2002 tarihli MİLLİYET Gazetesinde Abbas GÜÇLÜ nün yollamada bulunduğu İlahiyat Profesörü Dr. İbrahim Agah ÇUBUKÇU nun İSLAM VE ÇAĞDAŞLAŞMA adlı eserinde belirtildiğine göre: Türklerin ilme düşkünlüğü, Yavuz Sultan Selim in 1517 de halifeliği almasıyla noktalanmış. O tarihten sonra hoşgörü ortamı yerine tutuculuğa bırakmış. Medreselerde müspet bilim azaltılmış, kadınlara öğretim kapatılmış, tümdengelim yönetimi bırakılmış, ezbercilik egemen olmuş, araştırma ve sorgulama yöntemi terk edilmiş. Öğreticilik babadan oğula geçmeye başlamış. Yeni buluşlara küfür gözüyle bakanlar türemiş. İstanbul da 1575 te yaptırılan gözlemevi beş yıl sonra uğursuzluk getirir düşüncesile yıktırılmış. Kısır eğitim zihniyeti, gerilemeye ve İmparatorluğun duraklama dönemine girmesine neden olmuş tur. Osmanlı İmparatorluğunun ve müslümanların batıya nazaran geri kalmışlığının sebebi olarak Prof. ÇUBUKÇU nun eleştirdiği dini fetvalardan bazıları şöyledir: - Hıristiyan külahı giyen bir maskarayı izleyen imamın arkasında namaz kılınmaz. Bu imamın nikahını ve imanını yenilemesi gerekir. - Zorunlu neden olmadan yabancı dilde konuşan günah işler. - Yabancıların giydiği elbisenin benzerlerini giyenlerin eşleri boşanmış sayılır. - Makamla davul çalanlar cezalandırılmalıdır. - Sigara ve içki içmek günahtır. Kahve içmek mekruhtur. - Kadınlar sokağa haftada üç gün çıksın.

- 7 - Müslümanlığın bir AKIL dini olduğunu Kur anı Kerimin çeşitli ayetlerine yollamalar yaparak vurgulayan İlahiyat Profesörü Dr. ÇUBUKÇU nun açıkladığına göre, tutucu din adamlarının acemilikleri nedenile Osmanlı Devletinde: - 1827 de tıp mektebi güçlükle açıldı. - 1839 tanzimat hareketinden sonra açılmaya başlayan Rüştiye ve İdadi gibi okullara sıra, kara tahta ve harita konması günah gibi tepkilerle karşılandı. - Kızlar için ebe okulu 1843 te, öğretmen okulu da ancak 1877 de açılabildi. - Kız öğrencilerin üniversiteye kabulleri ise 1915 te güçlükle gerçekleşti. Tıbba alınmalarına ise ancak 1922 de izin verildi. D- BAŞLICA İNKİLAP KANUNLARI: Lozan Antlaşmasının imzalanmasından sonra inanılmaz derecede sür atle gerçekleştirilen İnkilap Kanunlarının başlıcaları da şöyledir: 1) 3.3.l340 (l924) tarihli olup, Resmi Gazetenin 6.3.l340 tarihli sayısında yayımlanan 430 numaralı 7 maddelik TEVHİDİ TEDRİSAT KANUNU: Madde l- Türkiye dahilindeki bütün müessesatı ilmiye ve tedrisiye Maarif Vekaletine merbuttur. Madde 2- Şer iye ve Evkaf Vekaleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maarif Vekaletine devir ve raptedilmiştir. şeklindeki emredici hükümlerle, eğitim Milli Eğitim Bakanlığı nda birleştirilmiştir.

- 8 - Kanunun 4. Maddesi, yüksek din uzmanları yetiştirecek İlahiyat Fakültesi, imam ve hatip yetiştirmek üzere ayrı mektepler açılmasını da Milli Eğitim Bakanlığına yüklemiştir. 2) 3.3.l924 tarih ve 43l sayılı Kanunla: - Hilafetin ilgası, yani bu tarihe kadar Osmanlı İmparatorluğu da bulunan halifeliğin ortadan kaldırılması, - Ve padişahlıkla halifeliği birlikte yürüten Osmanlı Hanedanı nın Türkiye Cumhuriyeti dışına çıkarılması, kabul edilmiştir. 43l sayılı Kanunun 8. Maddesine göre: Osmanlı İmparatorluğunda padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkulleri millete intikal etmiştir. Daha sonra, l6.6.l951 tarih ve 5958 sayılı ve l5.5.1974 tarihli ve l803 sayılı Kanunlarla Osmanlı Hanedanına mensup kimselere Türkiye ye gelme ve Bakanlar Kurulu kararile Türk vatandaşlığını alma hakkı tanınmış, ancak 431 sayılı Kanun gereğince Devlete maledilen menkul ve gayrimenkul mallarında miras iddiasında bulunamayacakları ile Sultan, Hanım Sultan, Kadın Efendi, Prens ve Prenses gibi... ünvanlar kullanamayacakları da açıklanmıştır. 3) 8.4.1924 tarihli ve 469 sayılı l2 maddelik Kanunla Mehakimi Şer iye yani Şeriat Mahkemeleri ortadan kaldırılmış, Sulh ve Asliye Mahkemeleri görevlendirilmiştir.

- 9-4) 25.11.l925 kabul tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası (giyme) Hakkında 3 maddelik Kanunun l. Maddesi: Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idarei umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilumum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumi serpuşu şapka olup, buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder. şeklinde olup, bu kanunun Resmi Gazetede yayımlandığı 28.11.1925 tarihine kadar erkekler tarafından kullanılmakta olan fes, sarık ve kalpak yasaklanmıştır. 5) Resmi Gazetenin 13.12.1925 sayısında yayımlanan 30.11.l925 tarihli ve 677 sayılı Kanunun l. Maddesinde yer alan ve : Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhinin tahtı tasarrufunda gerek suveri aharla tesis edilmiş bulunan bilumum tekkeler ve zaviyeler, sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere, kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir. Alelumum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur. Türkiye Cumhuriyeti dahilinde salatine ait veya bir tarika veyahut Cerri menfaate müstenit olanlarla bilumum sair türbeler mesdut ve türbedarlıklar mülgadır. Seddedilmiş olan tekke veya zaviyeleri veya türbeleri açanlar veyahut bunları yeniden ihdas edenler veya ayını tarikat icrasına mahsus olarak, velev muvakkaten olsa bile, yer verenler ve yukarıdaki ünvanları taşıyanlar veya bunlara mahsus hidematı ifa

- 10 - veya kıyafet iktisa eyleyen kimseler üç aydan eksik olmamak üzere, hapis ve elli liradan aşağı olmamak üzere cezayı nakdiile cezalandırılır." şeklinde bulunan hüküm yürürlüğe konmuş ve bu konudaki çürümüşlüğün önlenmesine ilk adım atılmıştır. LAİK CUMHURİYETİMİZİN önde gelen aydınlarından Prof. Dr. Mahmut Tevfik BİRSEL in 2000 yılı yayımı Hedefimiz Akdeniz adlı kitabının 73. Sayfasında yollamada bulunduğu Bekir Sıtkı BAYKAL ın Atatürk ve İnkilaplar konulu eserinde belirtildiği gibi Atatürk Laiklik prensibini daha önceleri de açıklamıştır ve bir konuşması şöyledir: Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamı ile uygarlığın göz kamaştırıcı manzarası karşısında falan veya filan şeyhin irşadı ve maddi ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni camiasında varlığını asa kabul etmiyorum... İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, mezsublar memleketi olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır. Hayatta en hakiki mürşid ilimdir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kâfidir... Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar, çok kez din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden, harap eden fenalıklar hep din örtüsü altında küfür ve kötülükten gelmiştir... Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. HİÇBİR KİMSE HİÇBİR KİMSEYİ NE BİR DİN, NE DE BİR MEZHEP KABULÜNE ZORLAYAMAZ. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz... İnsanlıkta din hakkındaki bilgi ve duygu, her türlü asılsız hikayelerden sıyrılarak hakiki ilim ve teknik ışıkları ile temizlenip mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine her yerde tesadüf olunacaktır...

- 11 - Aşağıda görüleceği üzere, LAİKLİK prensibi, 5.2.1937 tarihli ve 3115 sayılı Kanun değişikliği ile 1924 tarihli Anayasanın 2. Maddesine yansıtılmıştır. 6) 26.12.1925 tarihli ve 697 sayılı Kanunun l. Maddesile de: Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gün, gece yarısından başlar ve saatler, sıfırdan yirmi dörde kadar sayılır. şeklindeki emredici kural getirilmiştir 7) 2.1.1926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve Günün yirmi dört saatte taksimine Dair Kanun başlıklı 26.12.1925 tarihli ve 698 sayılı Kanunun l. Maddesile: Türkiye Cumhuriyeti dahilinde resmi Devlet takviminde tarih mebdei olarak beynelmilel takvim mebdei kabul edilmiştir. Kuralı getirilmiş ve takvim de batı ile birleşmiştir. Bu kanunun 2. Maddesi gereğince l Ocak 1926 günü yılın ilk günü kabul edilmiştir. 8) 4.4.1926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17.2.1926 tarihli ve 743 numaralı olup, 937 maddeden oluşan ve 4 Ekim 1926 tarihinden itibaren yürürlüğe giren, Türk Kanunu Medenisi (Medeni Kanun), Adliye Vekili Mahmut Esat imzalı gerekçesinde belirtildiği gibi, 26 Şaban 1293 (1876) tarihinde yürürlüğe giren 185l maddelik MECELLE nin yerini almıştır. 1926 tarihli Medeni Kanunun getirdiği önemli inkilaplardan biri Dini Nikah ve dört kadınla evlenmeye izin veren İslam Hukukunun aksine tek kadınla ve Belediye memuru elile Resmi Nikah usulüdür. Dini kurallara dayalı olup, Kocanın tek taraflı irade beyanile boşanma usulü de, Medeni Kanunla tarihe karışmıştır. Kanunda yazılı belli boşanma sebepleri, mahkeme elile saptanmadıkça, Karı Kocanın oybirliğile dahi boşanmasının mümkün olmadığı prensibi, Medeni Kanunun kadın ve çocuklar lehine getirdiği önemli haklardan biridir.

- 12-9) İsviçre Medeni Kanununun tercümesi niteliğindeki Medeni Kanunun tamamlayıcısı olmak üzere, yine İsviçre Borçlar Kanunundan alınan 8l8 numaralı 8 Mayıs 1926 yayım, 4 Ekim l926 yürürlük tarihli 544 maddelik Borçlar Kanunu da, Muasır Medeniyete yönelen hareketlerden biri olarak benimsenmiş ve İsviçre Kanunları doğrultusunda bulunan Fransız, Alman, İtalyan Kanunları gibi başlıca Avrupa kanunlarile paralellik sağlamıştır. 10) 2, 3, 4 Temmuz l927 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 580. Maddesi gereğince üç ay sonra yürürlüğe giren 1086 numaralı ve 582 maddelik HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU da eski mevzuatın yerine kabul edilmiştir. 11) l0.4.1926 tarihli 805 numaralı İKTİSADİ MÜESSESELERDE MECBURİ TÜRKÇE KULLANILMASI Hakkında 9 maddelik kanun da 20.4.l926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 12) İtalyan Ceza Kanunundan alınan 1 Mart 1926 tarihli 765 numaralı 591 maddelik Türk Ceza Kanunu da 13 Mart 1926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve Ceza Hukuku da dinsel kuralların etkisinden kurtarılmıştır. 13) 1.11.l928 tarihli ve l353 numaralı ll maddelik kanunla da, arap harfleri yerine Latin harfleri kabul edilmiş ve 3.11.l928 tarihli Resmi Gazetede ilan edilmiştir. Türk Latin Alfabesi, asırlarca yazıp okumayı güçleştiren arap harflerinden milleti kurtardığı gibi, batının kullandığı Latin Alfabesine nazaran da büyük kolaylıklar sağlamıştır. Zira, örneğin: - Fransız Alfabesinde o, au, eau, eaux ve aut gibi beş türlü yazılan (o) sesi bir tek harfle ifade edilmiştir, - Türk Alfabesindeki (ç) sesinin yazılması için scht gibi dört harfi, (ş) sesi için sch gibi üç harfi bir araya getirmek zorunda kalan Alman Alfabesine karşı Türk Latin Alfabesinde (c) nin altına bir işaretle (ç) yapılmış, (s) nin altına bir işaretle de (ş) yapılmış ve kolaylık sağlanmıştır.

- 13 - Alman, Fransız ve İngiliz alfabelerinin hemen hemen hiçbir sesi tek harften değil, birkaç harften oluştuğu halde, Türk Latin Alfabesinde tüm sesler birer harfle yazılmış ve Dünyada benzeri bulunmayan, kolay ve basit bir Latin Alfabesi yapılmıştır. Latin harflerile yeni Alfabemiz: - Fransızın GRAMMAIRE kelimesini Türkçe GRAMER yazıldığı gibi okunur hale getirmiş, - Arap harflerile Türk Alfabesinde Hayri, Hasan ve hemen kelimelerinin yazılabilmesi için kullanılması zorunlu üç nevi (h) yerine bir tek (h) harfile yetinilmesini sağlamış, kolaylıklar getirilmiştir. Türk milleti, bu bakımdan da MUSTAFA KEMAL ve ARKADAŞLARINA borçludur. Milletçe bu borcumuzun ne kadar büyük olduğunun daha iyi anlaşılması için, başta zamanın başvekili İsmet Paşa olmak üzere Latin harflerinin kabulüne karşı çıkanların görüşlerinin açıklanmasında yarar vardır. İbret verici bu muhalefet TBMM. tutanaklarında yazılı olduğu gibi, 9.3.2001 tarihli Cumhuriyet Gazetesi nin eki olup, Aydınlanma Dizisi:193 adını taşıyan Çağlar KIRÇAK ın eserinin 66-68. Sahifelerinde de özetlenmiştir ve şöyledir: Cumhuriyetin ilanından önce basında ve Meclis te Latin harflerinin kabulüne ilişkin tartışmalar başlamıştı. Bu arada 17 Şubat 1923 te İzmir de toplanan İktisat Kongresi nde İŞÇİ DELEGELER ARAP ALFABESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ konusunda görüşlerini içeren bir raporu kongre başkanlığına sundular. Başkan Kazım KARABEKİR İslam birliğini bozacağı gerekçesiyle raporun görüşülmesine izin bile vermedi. Konu, 25 Şubat 1924 te Büyük Millet Meclisi ne getirildi. İzmir Milletvekili Şükrü SARAÇOĞLU Meclis kürsüsünden Arap harfleri, Türk dilini yazmaya elverişli değildir diyordu. Meclis teki bu tartışma basına da yansıdı. Hüseyin Cahit, Yunus

- 14 - Nadi, Falih Rıfkı, Abdullah Cevdet ve Ahmet Cevat (Emre) harf devrimini savunan yazılar yazdılar. Fuat (Köprülü), Cenap Şehabettin, İbrahim Alaettin (Gövsa), Halit Ziya (Uşaklıgil), Zeki Velidi (Togan) ve Ali Canip (Yöntem) gibi yazarlar ise Arap harflerinin kalmasından yanaydılar. Konu, 1928 e değin bir köşede bırakıldı. 23 Mayıs 1928 de uluslar arası rakamların kabulünden bir gün önce, Eğitim Bakanı Mustafa NECATİ nin önerisiyle, Bakanlar Kurulu, Latin harfleri konusunu incelemek üzere, ÜNLÜ YAZARLARLA VE AYDINLARDAN oluşan bir kurul (Dil Encümeni) seçti. Bu kurul kırk bir sayfalık bir rapor hazırlayarak ağustos başında ATATÜRK e sundu. Ancak devrim, direnişle karşı karşıyaydı. Başlangıçta Başbakan İSMET PAŞA bile direniş içindeydi. İsmet Paşa şunları söylüyordu: Okuma yazma güçlüğü, tüm devlet yaşantısını felce uğratacak bir devrimi gerektirecek bir zorunluluk sayılabilir mi? Ulusların uygarlık açısından ileri ya da geri olmaları yazılarının kolaylık ya da güçlüğü ile ölçülemez. Yüzyıllardan beri kullanılan yazı, bundan sonra da pekala devam edebilir. Bilginler, tüm okur-yazar kişiler, hece sınıfı çocuklarına dönecekler. Yazı değişirse kütüphaneler dolusu elyazısı ve basma yapıtlardan nasıl yararlanılacak? İsmet Paşa nın direnci Atatürk ün kararlılığı karşısında daha sonra kırılacak, ancak yine de Atatürk e harf devriminin aşamalı olarak yapılması gerektiğini, halkın ve çeşitli kurumların böyle bir değişikliğe birdenbire ve kolayca ayak

- 15 - uyduramayacaklarını söyleyecektir. Atatürk ün bu görüşe yanıtı, aşamalı devrim olmaz biçimindedir. Harf devrimine, o zamanki adı Darülfünun olan İstanbul Üniversitesi ve Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Dairesi bile karşı çıkıyorlardı. Ancak, Atatürk ün kararı kesindi. 9 Ağustos ta İstanbul da Gülhane Parkı nda düzenlenen bir şenlikle halka şöyle sesleniyordu: Arkadaşlar, bizim ahenkli, güzel, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yeni harfleri çabuk öğreniniz. Her vatandaşa, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun yüzde onu, yüzde yirmisi okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse, bu ayıptır. Bu konuşmadan sonra bir alfabe seferberliği ilan edildi ve yeni harfleri öğrenme konusunda yurt çapında bir çabaya girişildi. 25 Ağustos ta Ankara da toplanan Dördüncü Muallimler Birliği Kongresi nde öğretmenler yeni harfleri öğretmek için ant içtiler. Başlangıçta devrime karşı olan İsmet Paşa 13 Eylül de Malatya da yeni harflere ilişkin bir konuşma yaptı. İsmet Paşa bu kez, Bu denli hayırlı ve güçlü bir atılımın niçin bugüne değin geri bırakıldığını geleceğin eleştiricilerine anlatmak kolay olmayacaktır diyordu. Sonuçta Latin harflerini kullanma yasası 1 Kasım 1928 de Büyük Millet Meclisi nde hiçbir direnişle karşılaşmadan kabul edildi. Ortaçağın karanlıklarında yaşayan bir toplum, yüzünü çağın aydınlığına çevirmişti..

- 16 - Çağlar KIPÇAK ın aynı eserinin 11 ve 19. Sahifelerinde görüldüğü gibi, Rauf ORBAY, Kazım KARABEKİR, Refet BELE, Velit EBUZZİYA, Eşref EDİP ve Ahmet Emin YALMAN gibi milli mücadeleyi destekleyen seçkin kimseler de hilafetin kaldırılmasına karşı çıkmışlardır. Görülüyor ki, son asırların en büyük adamı MUSTAFA KEMAL ve bazı arkadaşları 1923-1928 arası altı yılda, Latin Harflerine muhalif Hükümet ve meclis üyeleri ile basına karşı mücadele etmiş ve Türkiye yi aydınlığa kavuşturan Latin Alfabesi ile diğer inkilapları kanunlaştırmıştır, binlerce teşekkür. 14) 4.4.l929 kabul ve 20.4.1929 Resmi Gazete tarihli, l412 numaralı 424 maddelik Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu yürürlüğe konmuş, dini kuralların etkisinden arındırılmış, batı hukuku ile bütünlük sağlanmıştır. 15) Bugün konuşulan dilde ULUSLARARASI RAKAMLARIN KABULÜ HAKKINDA KANUN anlamına gelen 20.5.1928 kabul tarihli ve l288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun da 28.5.1928 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış olup, iki maddeden oluşmuştur ve esas l. maddesi: şeklindedir. Devlet, vilayet, şehremaneti ve belediyeler gibi resmi devair ve müessesatın bilumum muamelatı tahririye ve hesabiyesinde beynelmilel rakamların kullanılması mecburidir. İşbu mecburiyetin efrat ve eşhası hususiye arasındaki muamelatta dahi tatbikini en kolay mahallerden başlamak sureti ile 1931 Haziranına kadar teminine Hükümet mezundur. 16) 31.5.1933 tarihli ve 2467 sayılı kanunla İstanbul Darülfununun yerine yeni bir üniversite kurulması kabul edilmiştir.

- 17-17) 21.6.1934 tarihinde 2525 sayılı Soyadı Kanunu kabul edilmiştir. Bu Kanunun ilk iki maddesi: Madde 1- Her Türk öz adından başka soy adını da taşımağa mecburdur. Madde 2- Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soy adı sonda kullanılır. şeklindedir. 18) 26.11.1934 tarih ve 2590 sayılı Kanunun ilk iki maddesi şöyledir: Madde 1- Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun karşısında ve resmi belgelerde yalnız adlariyle anılırlar. Madde 2 - Sivil, rütbe ve resmi nişanlar ve madalyalar kaldırılmıştır ve bu nişan ve madalyaların kullanılması yasaktır. Harb madalyaları bundan müstesnadır. Türkler yabancı Devlet nişanları da taşıyamazlar. 2590 sayılı Kanunla, vatandaşlar arasında Anayasal eşitliği bozan ve çok defa da kötüye kullanılan lakap ve unvanlar yasaklanmış İmtiyazsız, sınıfsız eşit vatandaşlık prensibi pekiştirilmiştir. 19) 3.12.1934 tarih ve 2596 sayılı olup, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun adını taşıyan Yasanın birinci maddesi de: Madde 1- Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar, ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır.

- 18 - Hükümet her din ve mezhepden münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir. Bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya bir başka ruhaniye verilmesi caizdir. Şeklinde olup, bazı dini giysilerin kötüye kullanılmasını önlemek amacına yöneliktir. 20) 10.4.1928 kabul, 14.4.1928 Resmi Gazete tarihli 1222 sayılı Kanunla Türkiye Devletinin dini, dini İslamdır. Diyen 20.4.1924 tarihli Anayasa nın 2. Maddesi ile 16, 26 ve 38. Maddelerinde yazılı dini ibareler kaldırılmıştır. 1924 Anayasa sının 2. Maddesi, daha sonra 5.2.1937 tarih ve 3115 sayılı kanunla da değiştirilmiş ve 2. Madde: Türkiye Devleti cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkent Ankara dır. Şeklini almış, LAİKLİK prensibi Anayasal kural haline getirilmiştir. HEDEFİMİZ AKDENİZ adlı kıymetli eserin yazarı Prof. Dr. Mahmut Tevfik Birsel in 73. Sayfada yollamada bulunduğu Bekir Sıtkı Baykal ın Atatürk ve İnkilap yapıtından aldığı bölüme göre, ATATÜRK 1924 yılında dinin siyasi amaçlara alet edilmemesi konusunda şu önemli saptamalarda bulunmuştur: - Bugün ilmi, fennin, bütün kapsamı ile uygarlığın göz kamaştırıcı manzarası karşısında falan veya filan şeyhin irşadı ile maddi ve manevi mutluluğu arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeniyeti camiasında varlığını asla kabul etmiyorum... - İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler, mezsublar memleketi olamaz.

- 19 - - En doğru ve en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır. - Hayatta en hakiki mürşid ilimdir. Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için kâfidir... - Bizi yanlış yola sevkeden soysuzlar, çok kez din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. - Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz... Görürsünüz ki, milleti mahveden, esir eden harp eden fenalıklar hep din örtüsü altında küfür ve kötülükten gelmiştir... Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. - Hiçbir kimse hiçbir kimseyi ne bir din, ne de bir mezhep kabulüne zorlayamaz. - Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz... - İnsanlıkta din hakkındaki bilgi ve duygu, her türlü asılsız hikayelerden sıyrılarak hakiki ilim ve teknik ışıkları ile temizlenip mükemmel oluncaya kadar, din oyunu aktörlerine her yerde tesadüf olunacaktır... ABD okullarında, 1892 den bu yana her sabah yapılan bağlılık yemininden Tanrının emrindeki bir ulusa kelimelerinin, ancak 2002 Haziranında San Fransisco Temyiz Mahkemesinin ikiye bir oy çokluğu ile kaldırıldığı düşünülürse, 1937 yılında gerçekleştirilen Laiklik İnkilabının ne kadar önemli olduğu daha kolay anlaşılır. Halen yürürlükte bulunan HUMK. 264 e göre, davalarda delil olarak başvurulan şahitlerin yemin usulü Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum şeklindedir. Davanın taraflarının birbirine yemin teklifini düzenleyen HUMK. 339 a göre de yemin, Allah ve namus üzerine dir.

- 20 - Buna mukabil Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 57. Maddesine göre şahitler: Namusun ve vicdanım üzerine yemin ederim. Şeklinde yemin etmektedir. Milletvekillerinin yemin şeklini düzenleyen Anayasanın 81. Maddesi ise, namus ve şeref i esas almış olup: Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde namusun ve şerefim üzerine andiçerim. Şeklindedir. 21) 1924 tarihli Anayasa yı değiştiren 5.12.1934 tarihli ve 2599 sayılı Kanun, sadece erkeklere seçme ve seçilme hakkı tanıyan 10-11. Maddeleri de değiştirmiş, erkeklere eşit olarak kadınlara da seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.

- 21-1909 tarihli Seçim Kanunu Her vilayette her 50 bin ERKEK nüfus için bir milletvekili seçimine izin verirken, yani milletvekili seçimlerinde kadın nüfus hiç nazara alınmazken, 5 Aralık 1934 tarihli kanunla kadınlara hem seçme, hem seçilme hakkının tanınması, 1923 yılında başlayan ve onbir yıl süren mücadeleler neticesinde gerçekleşebilmiştir. Dr. Bernard CAPORAL ın eseri olup 2000 Mart ında Cumhuriyet Gazetesi nin eki olarak okuyucuya verilen ve Kemalizm Sonrasında Türk Kadını adını taşıyan 144 sayfalık kitabın 55-58. Sayfalarında mücadelenin birinci safhası şöyle anlatılmaktadır. Kadınların siyasal haklarını kazanmaları, seçim yasasının değiştirilmesinin tartışıldığı Büyük Millet Meclisinin 3 Nisan 1923 günlü oturumunun da tanıklık ettiği gibi, büyük çaplı bir girişimdi. O zamana değin seçimler, 1909 yasasının getirdiği düzenlemelere göre yapılıyordu. Oylama biçimi toprak temeline dayanıyordu. Her il bir seçim bölgesi sayılıyor ve her vilayet, her 50.000 erkek nüfus için bir milletvekili seçiyordu. Yasada yapılmak istenen değişikliğin hedefi, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında çok sayıda erkeğin ölmüş olması nedeniyle bu sayının 50.000 den 20.000 e indirilmesinden ibaretti. Bolu Milletvekili Tunalı Hilmi Bey gibi kimi milletvekilleri, bu değişiklikten yararlanarak, özellikle Kurtuluş Savaşında oynadıkları büyük rol nedeniyle kadınların da hesaba katılmasını sağlamak istediler. Çoğunluğun tepkisi çok sert oldu. Milletvekilleri Tunalı Hilmi Beyin konuşmasını yüksek sesler ve gürültülerle kestiler. Büyük Millet Meclisinin çoğunluğunun duyguları buna hiç hazır değildi.