RİBOSOMLARIN YAPıSı VE GÖREVİ. Ersin İstanbulluoğlu *



Benzer belgeler
BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

12. SINIF KONU ANLATIMI 2 DNA VE RNA

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER

TRANSLASYON ve PROTEİNLER

TRANSLASYON VE DÜZENLENMESİ

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 12. Sınıf 1 GENDEN PROTEİNE

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

ÜNİTE 6 Nükleoproteinler ve Nükleik Asitler

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

Hücre zarının yapısındaki yağlardan eriyerek hücre zarından geçerler.fazlalıkları karaciğerde depo edilir.

Ders 8 trna-rrna yapısı, İşlenmesi ve İşlevleri


RNA Yapısı ve Katlanması, Hücrede Bulunan RNA Çeşitleri

A. DNA NIN KEŞFİ VE ÖNEMİ

LYS ANAHTAR SORULAR #4. Nükleik Asitler ve Protein Sentezi

MOLEKÜLER BİYOLOJİ DOÇ. DR. MEHMET KARACA (5. BÖLÜM)

Sınıf ; Çalışma yaprağı 3

8. KONU: VİRAL KOMPONENTLERİN BİYOLOJİK FONKSİYONU Kodlama: Her virüs kendine özgü proteini oluşturmakla birlikte, proteinde nükleik asidi için

Replikasyon, Transkripsiyon ve Translasyon. Yrd. Doç. Dr. Osman İBİŞ

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Nükleik Asitler ÜNİTE 3. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler

Biyoteknoloji ve Genetik II. Hafta 8 TRANSLASYON

2. Histon olmayan kromozomal proteinler

RİBOZOM YAPI, FONKSİYON BİYOSENTEZİ

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

TRANSLASYON VE TRANKRİPSİYON

NÜKLEİK ASİTLER ( DNA VE RNA)(Yönetici Moleküller)

1. ÜNİTE : HÜCRE BÖLÜNMESİ VE KALITIM

İLK DEFA 1665 YILINDA ROBERT HOOK, MANTAR DOKUSUNU İNCELEMİŞ GÖZLEMLEDİGİ YAPILARDA KÜÇÜK BOŞLUKLAR GÖRMÜŞ VE GÖRDÜĞÜ BU BOŞLUKLARA İÇİ BOŞ ODACIKLAR

12. SINIF KONU ANLATIMI 6 GENETİK ŞİFRE VE PROTEİN SENTEZİ 2

Genetik Bilgi: DNA Yapısı, Fonksiyonu ve Replikasyonu. Dr. Mahmut Çerkez Ergören

DNA ve RNA NIN YAPISI. Yrd.Doç.Dr. Özlem KURT ŞİRİN

Nükleik Asitler. DNA ve RNA nükleik asitleri oluşturur

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

DNA Replikasyonu. Doç. Dr. Hilal Özdağ. A.Ü Biyoteknoloji Enstitüsü Merkez Laboratuvarı Tel: /202 Eposta:

Konu 4 Genetik Şifre ve Transkripsiyon

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

Transkripsiyon ve Transkripsiyonun Düzenlenmesi

ADIM ADIM YGS-LYS 37. ADIM HÜCRE 14- ÇEKİRDEK

Paleoantropoloji'ye Giriş Ders Yansıları

11. Hafta: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI NÜKLEOTİDLER

Proteinlerin Primer & Sekonder Yapıları. Dr. Suat Erdoğan

GENETİK ŞİFRE PROF. DR. SERKAN YILMAZ

7. PROKARYOTLARDA GEN İFADESİNİN DÜZENLENMESİ

NÜKLEİK ASİTLER ÜN TE 3

MOLEKÜLER BİYOLOJİ DOÇ. DR. MEHMET KARACA

BAKTERİLERİN GENETİK YAPISI

DNA ve Özellikleri. Şeker;

ÖKARYOTLARDA GENETİK MATERYALİN YAPISI VE ORGANİZASYONU

GENETİK. Öğt. Gör. Meltem KÖKDENER

1-GİRİ 1.1- BİYOKİMYANIN TANIMI VE KONUSU.-

Genetik şifre, Transkripsiyon ve Translasyon ASLI SADE MEMİŞOĞLU

hendisliği BYM613 Genetik MühendisliM Tanımlar: Gen, genom DNA ve yapısı, Nükleik asitler Genetik şifre DNA replikasyonu

Atomlar ve Moleküller

Nükleik Asitlerin İşlevi

Hücre içinde bilginin akışı

Chapter 10 Lecture. Genetik Kavramlar Concepts of Genetics Tenth Edition. 1. DNA Yapısı. Çeviri: Aslı Sade Memişoğlu

SİTOPLAZMİK ZAR ve SİTOPLAZMA

HÜCRE #6 HÜCRE İSKELET ELEMANLARI ÇEKİRDEK SELİN HOCA

Aminoasitler ve proteinler. Assist. Prof.Dr. Sema CAMCI ÇETİN

YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI. 9. Sınıf

ADIM ADIM YGS-LYS 32. ADIM HÜCRE 9- SİTOPLAZMA

GENETİK ŞİFRE. Prof. Dr. Filiz ÖZBAŞ GERÇEKER

Tanımlamalar PROTEİN SENTEZİ; TRANSLASYON. Protein sentezi ;translasyon. mrna ; Genetik şifre 1/30/2012. Prof Dr.Dildar Konukoğlu

Bu nükleotitlerin adlan, ve şekilleri aşağıda verilmiştir. Nükleotit çeşitleri

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER

Hücrede Genetik Bilgi Akışı

GENEL BOTANİK PROF. DR. BEDRİ SERDAR

Tarımı yapılan bitkilerin ve evcilleştirilmiş hayvanların tarih öncesi bulguları, atalarımızın faydalı türlerin genetik bileşenlerini değiştirmedeki

PROKARYOTLARDA GEN EKSPRESYONU. ve REGÜLASYONU. (Genlerin Gen Ürünlerine Dönüşümünü Kontrol Eden Süreçler)

KALITSAL MADDE PROF. DR. SERKAN YILMAZ

Nükleoproteinlerin Yapısı. Yrd.Doç.Dr. Özlem KURT ŞİRİN

DNA VE GENETİK KOD KAZANIM KONTROL SINAVI

OKSİJENLİ SOLUNUM

Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI BİYOLOJİ

1. ÜNİTE: YAŞAM BİLİMİ BİYOLOJİ...10

Genetik Şifre ve Transkripsiyon

DNA ONARIMI VE MUTASYON. Merve Tuzlakoğlu Öztürk Bakteri genetiği dersi Sunum

Moleküler biyolojiye giriş. Doç.Dr.Pınar AKSOY SAĞIRLI

Temel Makromoleküller ve Moleküler Biyolojinin Merkezi Doktrini

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #13

BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER

PROTEİN SENTEZİNİN DÜZENLENMESİ VE AŞAMALARI

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Mekanizması

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Nükleik asitler. Deoksiribonükleik asit Ribonükleik asit DNA nın YAPISI ve ÖZELLİKLERİ

Çekirdek 4 bölümden oluşur Çekirdek zarı: karyolemma Kromatin: Chromatin Çekirdekcik: Nucleolus Çekirdek sıvısı: karyolymph

HÜCRE. Yrd.Doç.Dr. Mehtap ÖZÇELİK Fırat Üniversitesi

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

00220 Gıda Biyokimyası

Artan bilgi ile birlikte hasta ve ailelerin bilinçlendirilmesi

Aktivasyon enerjisi. Enzim kullanılmayan. enerjisi. Girenlerin toplam. enerjisi. Enzim kullanılan. Serbest kalan enerji. tepkimenin aktivasyon

ayxmaz/biyoloji 2. DNA aşağıdaki sonuçlardan hangisi ile üretilir Kalıp DNA yukarıdaki ana DNAdan yeni DNA molekülleri hangi sonulca üretilir A B C D

Genetik çalışmaların yüksek canlılardan çok mikroorganizmalarla yapılması bazı avantajlar sağlar.

Virüsler Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

BİYOLOJİK MOLEKÜLLERDEKİ

İki ve üç kovalent bağa sahip moleküller doymamış olarak isimlendirilirler.

Adı ve Soyadı : Sınıfı ve Numarası : 1- DNA molekülünün görevlerini yazınız? * * 2- ATP molekülünün görevini açıklayınız?

Nükleik Asitler ve Yaşamın Başlangıcı

Transkript:

A. Ü. Veteriner Fakültesi Bakteriyoloji ve Salgın Kürsiisü Pro! Dr. Hasan Başkaya RİBOSOMLARIN YAPıSı VE GÖREVİ Ersin İstanbulluoğlu * Canlı hücre kendini besleyen, koruyan ve çoğalma özelliklerine sahip bir ünitedir. Bu ünite çok iyi organize edilmiş kimyasal reaksiyonlar aracılığı ile çevresinde meydana gelen fiziksel, kimyasal ve beslenme kaynağına bağlı değişikliklere uyma özelliği gösterir. Bu karekterleri yanı sıra, hücreler yaşamı için gerekli biyokimyasal reaksiyonların katalizörleri olan enzimleri de sentez ederler. Gerçekte sayıları ı00 e yaklaşan enzimler sayesinde de hücre, çevresinde oluşan ve kendi yaşantısı için önemli değişmelere ayak uydurabilmektedir. Enzimler, prqtein tabiatında organik bileşiklerdir. Hücre tarafından sentez edilen enzimler, katalizör olarak katıldıkları, biokimyasal reasiyonların tamamlanmasından hemen sonra parçalayıcı "degrading" bazı enzimlerin etkisiyle esas yapı üniteleri olan amino asitlere kadar parçalanırlar. Enzimlerin yapılarında, genel olarak bilinen 20 amino asitin hepsini bulmak mümkündür. Bu amino asitler her protein için özel olan bir sıralanma düzeni içinde "Peptid bağı" diye adlandırılan özel bağlarla birbirlerine bağlanırlar. Bu zincir oluşumunda gerek amino asiderin sayısı ve gerekse topoğrafisi hususunda bir sınırlama yoktur. Bununla beraber yukarıda da belirtildiği gibi her protein (enzim) için özel olan bir amino asit sıralanması vardır. Bu sıralanmadaki bir değişiklik bile bazen o enzimin aktivitesinin kaybolmasına veya önemli miktarda azalmasına neden olur. Sevinilecek husus şudur ki, canlı hücre içinde veya populasyonlarda böyle mutasyonlar çok seyrek meydana gelirler. Normal hücre (çok hücreli veya bakteri), yaşantısı sırasında veya kendisinden oluşan Ankara-Türkiye. *A. Ü. Vcteriner Fakültesi Baktcriyoloji vc Salgınlar Kürsüsü Dr. Asistanı.

202 Ersİn İstanbulluoğlu nesiller de bu özel amino asit sıralanmasına sahip proteinleri sentez etmeye yeteneklidir (2). 1953 yılında \Vatson ve erick'in D~A yapısının çift iplikçikli, sarmal bir düzende ve nukleotidlerden oluştuğunu saptamasıyla başlayan ve günümüze kadar diğer birçok araştırıcıların katkılariyle zenginleşen 30 yıllık dönemde, hücre çekirdeğinde D:\iA şeklinde depo edilen genetik bilginin nasıl 3 boyutlu proteinler haline dönüştüğü" bugün ince ayrıntılarına kadar kesinlik saptanmıştır (12). Hücre çekirdeğinde genetik bilgiler taşıyan DXA nin 4 ana ünite "baz"ı vardır. Bunlarda, adenin, guanin, timin, sitosine'dir. Bu bazlardan ilk ikisi pürine, son ikiside pyrimidine gurubuna dahil biokimyasal maddelerdir. Bu dört ünite bir şeker (deoxyribose) ve fosfat gurubunun aracılığıyla birbirlerini bağlanarak DNA nin yapısını oluşturan nukleotid iplikçiklerini meydana getirirler. Teşekkül eden polinukleotid iplikçikieri Van der Waals, hidrojen ve ionik bağların yardımıyla sarmal bir şekilde birbirleriyle birleşmişlerdir. Özel Stereospesifik kimyasal yapıları nedeni ile ancak adenin ile timin, guanin ile sitosin arasında birleşme mümkündür. Pauling ve Corey (i 966) 'in araştırmaları sonuncu adenin ile timin arasında iki, guanin ile sitosine arasında üç hydrojen bağının olduğu saptanmıştır. İki polinukleotid iplekiçiğinin meydana getirdiği sarmalın ortalama çapı 20 A o dır. Polinukleotid zinciri üzerindeki baz' lar birbirlerinden 3. 4. A o uzaklıktadırlar (7). H ücre proteinlerinin yapısının esasını teşkil eden genetik bilgi hücre çekirde.ğinde depo edilmesine karşın, protein, sitoplazmada sentez edilir. Genetik mesaj, hücre çekirdeğinden sitoplasmaya mesaj er ribonükleik asit (mrna) şeklinde taşınır. Deoxyribo nukleik asit (D~A) nın hücre çekirdeği içinde mrna'ye dönüştürülme olayına "transkripsiyon" ve mrj'\a nin sahip olduğu genetik bilgiden protein oluşturulmasına da "translasiyon" denir. Diğer RXA'ler gibi mesenjer R~A (mrna) nin yapısı, bir farkla DNA'nin aynidır. Bunda da dört ayrı nukleotid ünitesi bir zincir şeklinde birleşmiştir. Aneak timinin yerini, yapıca ona çok benzeyen diğer bir pirimidin bilcşiği, uracil almıştır (5) Protein yapısındaki kesinlik, hücre çekirdeğindeki DNA'nin bileşimini teşkil eden bazların (A,C,G,T,) özel sıralanmaları ile sağlanır. D~A'dan oluşan mrna nin yapısındaki her üç baz bir amino asite karşılıktır. Bu üç nukleotid'in her birine kodun adı verilir. Doğada mevcut 20 amino asitin her biri için en aşağı bir kodon bulunmaktadır. Bazı amino asitlerin birden fazla kodonları bulunur. Bu kodonlar

Uihosnml:ırlfl Yapl~l Vf: (;nre\" 201 Protein yapısındaki anıino asitlei'in özel şifreleridir. Kodon AAC (Adenin-Adenin-Sitosine), asparagin amino asit'i i(;ın özeldir. Ayrıca amino asit zincirlerinin başlangıç ve bitişini saptayan özel kodonlar vardır. Bu şifre sistemi yardımı ile, hücre çekirdeğindeki linear şekilde sıralanmış nukleotidlcrde toplanmış olan genetik bilgi, amino asit dizilerine ve dolayısıyla proteinlere "enzimler'e" dönüşür. Adaptör adı verilen RNA molekülleri (transfer RNA) bu işleme yardımcı olur. Transfer RNA molekülleri kendine özgü amina asitlerle birleşerek amino asit-ester bileşiklerini oluştururlar. Bu bileşikler aracılığıyla amino asitler mesaj taşıyıcı RNA molekülleri üzerine taşınırlar. Ribozomların esas görevi, adaptör moleküller ile gelen asidleri mr~a molekülleri üzerindeki kodonlara göre sıraya sokmaktır (5. 8). Protein sentezindeki birçok basamakların biyokimyasının saptanmış olmasına rağmen, ribozomların çalışma makanizmasının esasları bazı hipotezlerden ileri gitmemektedir. Son on yıl içinde yapılan araştırmalarda protein sentezi sırasında ribozomların, 1 molekül mesaj taşıyan Rl'\A; J molekül kendine özgü amino asit taşıyan RNA; ve 1 molekül de yeni yapılmış protein zincirini taşıyan RNA yı taşıdığı ortaya konmuştur. (i O). J 967 yılında Robert Cox ve Mill Hill'sin çalışmaları sonunda meydana çıkan modelde, yukarıda kimyasal yöntemlerle tesbit edilen moleküllerin protein sentezine nasıl katıldıkları açıklanmıştır. Daha önce de belirtildiği gibi ribozamlar sitoplazma içinde bulunurlar. Mecvut ribosomların % 90 nı endaplasmik reticulum üzerindedir. Ayrıca az sayıda mitokondriumlar içinde bulunurlar (2, J 2). Ribozomların kimyasal yapısı % 30-50 oranında proteinle, ribozomal RNA (r-rna) denilen ribonukleik asitten oluşur. Gerek kimyasal yapılarında gerekse büyüklüklerinde canlılara göre farklılıklar vardır. Eukaryotik lıücrelerin ribozomlarınııı molekül ağırlığı 4. J 0 6 dır. Bu, ribozomların yapısındaki Protein Iribonukkik asit oranı picoma grubuna dahil poliomyelitis virusundaki Protein IRNA oranının aynidır. Eukaryotik hücre ribozomlannın hacimleri de 20x 20x24 olarak saptanmıştır. Mitokondriumlar içindeki ribozamlar sitoplazma içinde bulunanlardan gerek büyüklük gerekse ağırlık bakımından farklıdırlar. Bunların büyüklükleri ı7x ı7x20 milimikron (mfl) ve ağırlıkları da 3x 1O olarak hesaplanmıştır (i O, ıj). Bütün ribozamlar biri büyük (50 S) diğeri küçük (30 S) olan iki kısımdan oluşur. Bu parçacıklar, büyüklük ve kimyasal yapı yönünden ayrı olmalarına rağmen protein sentezinde aynı görevi yaparlar.

20ı Er,in İstanbulluoğlu Her iki parça, molekül ağırlığı yüksek olan bir RNA ile 20-35 arasında değişen protein ünitelerinden yapılmıştır. 30 S'lik ribosom ünitesi molekül ağırlığı 5x ıos olan bir RNA molekülü ile sayıları 20 veya 2 ıolan protein üni telerinden oluşmuştur. 50 S lik ribosom ünitesi ise I.2x ı0 6 mol. ağırlığındaki bir R~A molekülü ile 35 farklı protein ünitelerinden tcşekkül etmiştir (3, 6). Ribosomların hücre içindeki varlığını mikroskopla saptamak mümkün olmuşsa da ayrıntılı iç yapılarını ortaya koyacak bir yöntem bugünedek henüz bulunamamıştır. Bu konudaki x-ışınları çalışmaları da yeterli sonuçlar vermemiştir. Bu iki alandaki başarısız çabalar yeni bir yöntemin "model yampa" gelişmesine neden olmuştur. Bu nedenle, ribozamların RNA ve protein kısımlarına ait bilinen bilgilere dayanan modeller yapılmış ve bunların ribosomlara ait fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere uyum dereceleri incelenmiş v~ kısa bir süre içinde de, gerek RNA ve gerekse ribosomların yapı ve görevleri ortaya konmuştur (2, 7). RNA molekülleri nukleotid ünitelerinden yapılmış esnek zincirlerdir. Ünitelerdeki bazlar birbirlerine phosphodiester (-0- P-O) bağlarıyla bağlanmıştır. Bazlar üzerindeki kimyasal bağlar birbirleriyle belirli şekiııerde birleşerek nukleotidlerin ikincil yapılarını "secondary structure" oluştururlar. Nukleotidlerin ikincil yapıları çift sarmal şeklindedir. Bu özel şekil nukleotidlerin geriye doğru kendi üzerlerine kıvrılmaları ve karşı karşıya gelen kısımların hidrojen bağlarıyla birbirlerine bağlanmaları sonucu şekillenir. Hidrojen bağlarının oluşumu DNA da olduğu gibidir. Adeninle uracil arasında iki, guaninle cytosine arasında üç tane bağ şekillenir. Bu oluşuma göre R~A saç tokası şeklinde ilmiklcı-den yapılmış bir yapıya sahiptir. Her bir ilmiğin boyunun 3 nm uzunluğunda olduğu saptanmıştır (4). Ribosomların yapısındaki protein ünitelerinin moleküler ağırlıkları ı0 4 ile 3xı0 4 arasında değişmekte ise de küçüklükleri nedeniyle bu parçacıkların şekilleri küresel olarak kabul edilirler. Bu küreciklerin çapları 3-4 nm kadardır. 30 S lik ribozom parçasından ı500 bazlık ve üzerinde yaklaşık olarak 40 adet sarmal şeklinde düğümcüğe sahip R~A molekülüyle birlikte bu protein ünitelerinden ı3-20 adet bulunur (2). Bugüne kadar toplanan dolaylı kanıtlara (x-ışınları analizleri, model çalışmaları) göre, ribosomların yapısındaki protein üniteleri saç takası şeklindeki iki RNA molekülünün arasına yerleşmiş olarak bulunurlar. İki RNA molekülünü birbirine bağlayan tek iplikçikli RNA nukleotidlerinin aldığı özel, tamamlayıcı şekil protein ünite-

Ribosomların Yapısı Ye Görey; 205 lerinin yerinde tutulmasını sağlar. Protein ünitelerinin çoğunun en aşağı diğer 4 protein ile temas halinde olduğu varsayılırsa, nukleoproteinlerin her sırası 4 proteinden oluşan 5 sıralı ve her iki yüzünde R]\"A moleküllerinin yer aldığı bir yapıya sahip olduğu kabul edilebilir (Şekil, 1). Robert Cox tarafindan öne sürülen bu yapıya göre ribozamların 30 S parçasının üç boyutlu ölçüleri 8x 16x20 nm dir (2). 50 S lik ribosom parçasının da ayni yapıda olduğu saptanmıştır (2). Bunun 30 S lik parçadan ayrılan tek özelliği R~A sinin 4500 nukleotid'en yapılmış olmasıdır. Nukleotid zinciri üzerinde 90 kadar ikili yapıda ve saç takası şekilde düğümctikler bulunur. Ayrıca 30-35 adet'te protein ünitesi vardır (2). Protein senteziyle ilgili deneylerden alınan sonuçlara göre, mesaj taşıyan RNA nin ribozamlar üzerinde proteinlere çevrilmesi tamamlandıktan sonra 30 ve 50 S lik ribosom parçaları birbirlerinden ayrılmakta ve yeni bir mrna molekülü nün okunmasının başlangıcında rastgele olarak tekrar birleşmektedir (2). Ribosomların protein sentezindeki görevlerini yapabilmeleri için sahip oldukları RNA nin tamamına ihtiyaçları yoktur. Yapılan araştırmalara göre bazı enzimler aracılığıyla mevcut RNA'nin bir kısmı parçalansa bile priotein sentezi düzenli olarak devam etmektedir (2). Protein Sentezi: Bugün için kabul edilen hipoteze göre protein sentezindeki ilk basamak mrna 30 S lik ribosom parçası ve başlatıcı amino asit (formylmethionin)'i taşıyan trna nin bir kompleks meydana getirmesidir (9). Bunu takiben, 50 S lik ribosom parçası bu komplekse ilave olunur. Bu şemaya göre mrna ile meydana gelen polipeptid'nin bir kısmı içinde kalır ve böylecede hücrede bulunan parçalayıcı enzimlerin etkisindenkorunmuş olur. Protein sentezi olurken ribosomlar, belli bir süratle mrna üzerinde ve mesajın sonuna yönelik devamlı hareket halindedirler. Hareketteki bu devamlılık protein sentezinin aralıksız olarak devamını sağlar (Şekil, 2). Poliribosomlar mrna üzerinde bir yöne doğru ilerlerken, aksi yönde oluşan ve gittikçe büyüyen poliiteptid zinciri de protoplazma boşluğuna bırakılır. tri'\a'lerle gelen uygun amino asitler ribosomlar üzerinde peptidlere bağlanırken boşta kalan trna'ler iki ribosom ünitesi (30-50 S) arasındaki yiv'den dışarı atılırlar. Ribozomlardan dışarı atılan trna'nin yerini, enzimlerin yardımıyla, üzerinde şekillenen protein zinciri bulunan diğer bir trna alır. Ondan boşalan yere de uygun bir amino asiti taşıyan yeni bir trna gelir. Bu işlem genetik mesajın tümünün peptid zinciri şekline dönüştürülmesine kakadar devam eder. Amino asit zincirinin teşekkülü tamamlandıktan sonra başlangıç amino asiti olan formylmethionine özel bir enzim tarafından zincirden ayrılır. Geriye kalan zincir üzerindeki amin o

201i Er,in t,tanhlıl1noğln asiticl'in dışta kalan kimyasal bağlarına göre özel kıvrım ve katlanmalara uğrayarak adı geçen proteinin ikincil yapısını oluşturur. (1) Ribosomların protein sentezindeki temel görevi peptid zinciri yapımı sırasında trna ile ona bağlı olan amino asiti mrna molekülü karşısında uygun şekilde tutmaktır. Ribosomların yapısındaki protein ünitelerinin görevlerinin saptanmasına yönelik deneyler ribozomların protein sentezindeki yeıinin daha ayrıntılı olarak anlaşıırnasına yardımcı olacaktır. Bakteriyel hastalıkların sağıtımında ribosomlarla ilgili cn ilginç özellik, chloramphenicol gibi bazı antibiotiklerin bakterilerin çoğaldıkları konakçı hücrclerine (insan ve hayvan) zararlı bir etki yapmaksızın bakteriyel ribozomların protein sentezindeki görevlerini aksatıp mikroorganizmaların gelişmesine engel olmalarıdır. Bakteriyel ve konakcl hücre ribozomları arasındaki bu başkalık gelecekte mikroorganizmalara karşı yeni etkili ilaçların bulunmasına yardımcı olabilir. Protein sentezindeki bilinmeycn ayrıntıların açıklanması viral infeksiyonların da dalıa iyi anlaşılması ve sağıtılnıasına olanak sağlayacaktır. Virusların, hücrenin protein yapım sistemini, kendi yapıları için gerekli olan proteinlerin sentezine ne şekilde yönelttikleri, ancak ribozamların görevleriyle kimyasal yapıları arasında ki ilişkinin saptanmasıyla mümkün olacaktır. Çünkü bir virus yapısı için gcrekli maddelerin (DNA, RNA, protein) genetik bilgisine sahiptir; fakat bunların yapımı için konakcı hücrenin yapım sistemini kullanmak zorunluğundadır. Virusların hangi araç ve yeteneklerle, infekte ettiği hücrenin protein yapım imkimlarını tekeline aldığı, protein sentezindeki bugün için karanlık olan ayrıntıların aydınlatılmasıyla ortaya konacaktır. Bu ayrıntılar içinde, hiç şüphesiz en önemli olanı, ribosom yapısı ve bunun görevidir. Literatür 1- Anfinsen, C,B. (ı 973) : Principles that Goıem the fôlding of Protein Chains. Science, 18 ı, 223-229. 2- Cox, R. (1970) : The ribosomes, Science J. II, 56-60. 3- DeBusk, A.G. (ı 968) : Molekuler Genetic. The MacMillan Com. New York. 22--28 4- Goodenough, U., and Levine, R.P. (1974) : Geneties. Holt, Rinehart and Winston, i nc, New York. 4--8. 5- Hanawa1t, Z.C., and Haynes, N.H. (1973): The Chemical Basis of Life. Freeman and Company. San Francisco. 278-294.

Ribosomlanıı Yapısı ve Görevi 207 6- Hartınan, P.E., and Suskind, S.R. (1969) : Gene Action. Prentiee Hall Ine. New jersey. 103-108. 7- Hayes, W. (1968) : The Genetic qf Bacteria and Their Viruses. John Wiley Ine. ~ew York. See. Ed. 287-294. 8- Kennedy, D. (i 965) : The Living Cell. Freeman and Com. San Francisco. 138-146. 9- Lipınann, F. (i 969) : Polypeptide Chain Elongatioll in Protein Biosynthesis. Seienee, 164. 1024-103 ı. 10- Noınura, M. (1969) : Ribosomes. Sci. X Ame. 221, 28-35. 11- Spirin, A.S., and Gavrilowa, L.P. (i 969): The ribosomes. Springer-Verlag. Berlin. 1-50. i2- Watson, J.D. (1970) : Molecular Biology of The Gene. Benjamin Ine. New York. See. Ed. 371-383. Yazı "Dergi Yazı Kurulu"na 9.2.1976 günü gelmiştir.

208 Ersin İstanbulluoğlu Şekil i. Ribozamlar protein sentezini idare eden merkezlerdir. Genetik bilgi çift sarmal şeklinde linear nukleotidlerden oluşan DNA da şifrelenmiştir (solda). Bu bilgi DNA'yl tamamlayan bir sıralanma şeklinde mesaj taşıyan molekül'e (mrna) dönüştürülür. DNA üzerindeki her üç baz bir kodonu meydana getirir. Her amino asit için bir veya birden fazla özel kodon bulunur. Protein yapımı sırasında her kodon özel bir amino asit taşıyan RNA üzerindeki anti.kodon ile birleşir. trna'lerin getirdiği amino asitler ribozomlar üzerinde birleştirilerek peptidlerin oluşumu sağlanır.

KODON 2 PROTEiN MESAJ TASIYAN RNA TRANSFER RNA B 9 10 D D D D AMiNO AshLER Şekil 2. Ribozomların yapısındaki protein üniteleri RNA iplikçikieri üzerinde bui u- nan saç tokası şeklindeki boşluklara yerleşmiş olarak bulunur. (Cox, R. 1970. Scienee, j. II. Sayfa 58 den alınmıştır).