2. SURĠYE NĠN BÖLGESEL POLĠTĠKALARININ TÜRKĠYE NĠN DIġ POLĠTĠKASINA ETKĠLERĠ



Benzer belgeler
SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

Doç. Dr. MUSTAFA KĠBAROĞLU

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

ÖZGEÇMİŞ (YÖK FORMATINDA)

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

DEMOKRATİKLEŞME VE TOPLUMSAL DAYANIŞMA AÇILIMI

değildir. Ufkun ötesini de görmek ve bilmek gerekir

Amerikan Stratejik Yazımından...


ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Kerkük, Telafer, Kerkük...

DEVRİM MUHAFIZLARI VE İRAN ELÇİLİKLERİ

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

TEKNOLOJİ VE TASARIM DERSİ

Ocak 2015 HALI SEKTÖRÜ Ocak Aralık Dönemi İhracat Bilgi Notu. Tekstil, Deri ve Halı Şubesi İTKİB Genel Sekreterliği 01/2015 Page 1

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

DERS ÖĞRETİM PLANI. Dersin Adı

2000 li Yıllar / 6 Türkiye de Dış Politika İbrahim KALIN Arter Reklam Ağustos-2011 Ömür Matbaacılık Meydan Yayıncılık-2011

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

Devrim Öncesinde Yemen

CONTINUITY AND CHANGE IN THE SYRIAN FOREIGN POLİCY: THE BASHAR ASSAD ERA

Doğu Akdeniz de Enerji Savaşları

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

TÜRKĠYE SOSYAL, EKONOMĠK VE POLĠTĠK ANALĠZ II

A.B.D. nin IRAK POLİTİKASI

AZERBAYCAN MİLLİ GÜVENLİK STRATEJİSİ BELGESİ

KUZEYDOĞU ASYA DA GÜVENLİK. Yrd. Doç. Dr. Emine Akçadağ Alagöz

Körfez'in petrol zengini ülkesi: Kuveyt

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ (TÜRKÇE LİSANS PROGRAMI) 4 YILLIK DERS PLANI

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

AR&GE BÜLTEN 2010 ġubat EKONOMĠ ĠZMĠR FĠNANS ALTYAPISI VE TÜRKĠYE FĠNANS SĠSTEMĠ ĠÇĠNDEKĠ YERĠ

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Koalisyon Pazarlıkları ve Olası Hükümet Formülleri. Maliki'nin Türkiye Ziyareti ve Irak'ta Yeni Hükümet Kurma Senaryoları

Örgütler bu karmaģada artık daha esnek bir hiyerarģiye sahiptir.

Türkiye Irak İlişkilerinde Güvenlik ve Radikalleşme

YAKIN DOĞU ÜNĠVERSĠTESĠ YAKIN DOĞU ENSTĠTÜSÜ GÜVENLĠK AKADEMĠSĠ GÜVENLĠK KAVRAMI VE UYGULAMALARI

ORTADOĞU DA OLUġAN YENĠ DENGELER VE ġġġ HĠLALĠ SÖYLEMĠ The New Balance in the Middle East and the Discourse of Shiite Crescent

SAĞLIKTA DÖNÜġÜMÜN TIP EĞĠTĠMĠNE ETKĠSĠ

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

BU PAZAR SEÇĠM OLSA! Faruk Acar ANDY-AR BĢk.

SURİYE TÜRKMEN PLATFORMU I. TOPLANTISI ONUR VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ SONUÇ BİLDİRİSİ

UNCTAD DÜNYA YATIRIM RAPORU 2015 LANSMANI 24 HAZİRAN 2015 İSTANBUL

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

Türkiye ve Kitle İmha Silahları. Genel Bilgiler

JEOPOLĠTĠK ANALĠZ KURULUġU STRATFOR KOORDĠNASYONUNDA KÜRESEL ENERJĠ STRATEJĠLERĠ SĠMÜLASYONU: TÜRKĠYE NĠN GELECEK ON YILI

Eslen: Stratejik İnisiyatif Ayrılıkçılarda

İŞ GİRİŞİM SERMAYESİ YATIRIM ORTAKLIĞI A.Ş. Sayfa No: 1 SERİ:XI NO:29 SAYILI TEBLİĞE İSTİNADEN HAZIRLANMIŞ YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU

MARKA ŞEHİR ÇALIŞMALARINDA AVRUPA ŞEHİR ŞARTI SÖZLEŞMESİ DİKKATE ALINMALI

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

KIRGIZİSTAN DA BARIŞ VE İSTİKRAR ÇALIŞTAYI

KÜRT SİYASETİNDE TARİHİ FIRSAT SÖYLEMİ VE ANALİZİ MAYIS 2009

Milli Devlete Yönelik Tehdit Değerlendirmesi

TURKISH FOREIGN POLICY TOWARD THE MIDDLE EAST: CONTINUITY AND CHANGE

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

Yaşar ONAY* Rusya nın Orta Doğu Politikasını Şekillendiren Parametreler

Türk Kamuoyunun ABD ye ve Amerikalılara Bakışı Araştırması

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

ULUSLARARASI SURİYE SEMPOZYUMU TARİH, SİYASET VE DIŞ POLİTİKA NİSAN ANKARA. Prof. Dr. H. Mustafa Eravcı-Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER

Türkiye nin Güvenlik Stratejileri Çerçevesinde Irak ve Suriye

2009 YILI SAYILARIYLA SAVUNMA SANAYİİMİZ

2003 ABD NİN IRAK I İŞGALİ SONRASI TÜRKİYE NİN IRAK POLİTİKASI VE PKK SORUNU ( ) Yazar Erkan AVCI


Pazartesi Basın Gündemi

TOPLAM 30 TOPLAM 30 TOPLAM 30

1979 İSLAM DEVRİMİNDEN SONRA İRAN IN DIŞ POLİTİKASI

YÖNETİM KURULU FAALİYET RAPORU

Orta Asya daki satranç hamleleri

Türk Hazır Giyim ve Tekstil Sektörünün 2008 Yılı Rekabet Durumu (II)


Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Proje Koordinatörü. Talha Köse. Katkıda bulunan. Selin Bölme. Proje Asistanları. Ahmet Selim Tekelioğlu. Ümare Yazar

BLOG ADRESİ :

Merkez Strateji Enstitüsü. Türkiye-Rusya İlişkileri Mevcut Durumu ve Geleceği

TURKEY-ISRAEL RELATIONS: PAST AND PRESENT

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Ekonomik Performans Ġçin Olmazsa Olmaz KoĢul: Finansal GeliĢme

İkinci Bölümde; Global hazır giyim ticareti senaryoları ve Türkiye için hedefler oluģturulmaktadır.

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

ABD Net petrol ihracatçısı olduktan sonra petrol fiyatlarındaki artış tesadüf mü?

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTERNATİF STANDART EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

KATILIM EMEKLİLİK VE HAYAT A.Ş. ALTERNATİF ALTIN EMEKLİLİK YATIRIM FONU 6 AYLIK RAPOR

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

Transkript:

2. SURĠYE NĠN BÖLGESEL POLĠTĠKALARININ TÜRKĠYE NĠN DIġ POLĠTĠKASINA ETKĠLERĠ 2.1. GiriĢ Yrd. Doç. Dr. BarıĢ DOSTER Marmara Üniversitesi Türkiye ve Suriye uluslararası sistem içindeki konumları farklı olan iki komģu ülkedir. Suriye uzun yıllar Osmanlı Ġmparatorluğu egemenliğinde kaldıktan sonra bağımsızlığına kavuģmuģtur. Türkiye nin komģuları arasında en uzun kara sınırı Suriye ile olan sınırdır. Hatay meselesi, su sorunu ve yıllarca terör örgütü PKK ya verdiği destek nedeniyle Türkiye ile iliģkileri gergin olan Suriye, uzun yıllar ülkeyi yöneten Hafız Esad ın ölümü üzerine, devlet baģkanı olan oğlu BeĢar Esad ile birlikte kontrollü bir değiģim yaģamaya baģlamıģtır. Bu değiģim Türkiye ile iliģkilere de yansımıģ, izlenen ılımlı ve yumuģak politika nedeniyle, iki ülke arasındaki gerginlik azalmıģtır. Bu durumun yansımaları iki ülke arasındaki ekonomik iliģkilerde de hissedilir olmuģtur. Türkiye ise dıģ politikasında statükodan yana, Atatürk ten beri yurtta barıģ, dünyada barıģ ilkesini gözeten, yayılmacı emelleri olmayan, orta büyüklükte bir devlet olarak tanımlanmaktadır. Bölgesindeki tüm sorunlara karģın, en istikrarlı ülke olarak öne çıkması, Ġslam ülkeleri arasında laik demokratik rejimi en iyi iģleten ülke olarak dikkat çekmesi, göreli ekonomik kalkınmıģlığı, dünyayla iliģkileri, yoğun diplomasi gündemi ve çağdaģ toplum yapısı itibarıyla çevresinde huzur ve istikrar arayan bir ülkedir. Ama bu durum komģularıyla çeģitli konularda anlaģmazlık yaģamasını da engellememektedir. GeçmiĢte Türkiye-Suriye iliģkileri hiçbir zaman çok iyi olmamıģtır. Ġç içe geçmiģ tarihsel mirasları iki ülkenin iliģkilerini olumsuz etkilemiģtir. Ayrıca Türkiye ve Suriye, Soğuk SavaĢ süresince ayrı kamplarda yer almıģlardır. O yıllarda ġam, Türkiye yi ABD nin maģası olarak görürken, Ankara da Suriye yi SSCB nin uydusu olarak görmüģtür. Daha sonra Soğuk SavaĢın etkisini biraz kaybetmesiyle iliģkiler de normalleģmiģtir. (AltunıĢık, 2000: 323-324) Türkiye nin komģuları ile çeģitli sorunları olduğu bir gerçektir. Aslında bu durum birbirleriyle komģu bütün ülkelerin arasında çeģitli boyutlarda yaģanan bir vakıadır. Ancak bu gerçeği, yaģadığımız bölge özelinde, Türkiye kaynaklı bir kavga olarak tanımlamaya çalıģmak gerçekçi değildir. Türkiye ile sorunları olan ülkelerin kendi aralarında da sürtüģmelerin ve çatıģmaların olduğu bilinmektedir. Nitekim iki komģumuz olan Ġran ve Irak arasında yıllarca süren Körfez SavaĢı bunun en açık örneğidir. (Özkan, 1999: 22-23) Türkiye dünyanın en sorunlu bölgeleri olarak öne çıkan Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar ın merkezinde, kesiģtiği bölgede yer alan bir ülke olarak, kaçınılmaz biçimde çevresindeki geliģmelerden etkilenmektedir. Bu geliģmeleri etkileme, yönlendirme gücü ise daha azdır. Ya kendi içlerinde, ya da birbirleriyle sorun yaģayan çok sayıda komģuya sahip olması da Türkiye nin bir diğer dezavantajıdır. Ancak Soğuk SavaĢ sonrası geliģmeler, özellikle de 11 Eylül sonrasında ABD nin bölgemize yönelik politikası ve Irak ın iģgali, bölge ülkelerinin dıģ politikalarını gözden geçirmelerine ve önemli değiģikliklere gitmelerine neden olmuģtur. Türkiye nin Suriye, Ġran ve Irak ile yaģadığı sorunlar azalmıģ, komģu 68

ülkelerin yumuģaması, hatta geri adım atması nedeniyle geri plana düģmüģ, bununla birlikte yeni sorun ve tehditler ortaya çıkmıģtır. 2.2. Suriye nin DeğiĢen Bölge Politikaları Ekim 1970 te gerçekleģen bir darbe ile iktidara yerleģen Hafız Esad, daha önceleri tanınmayan siyasi istikrarı Suriye ye kazandırmıģ, hatta zayıf, istikrarsız bir ülkeden etkili bir bölgesel güç yaratmayı baģarmıģtır (Zısser, 2000: 118). Baba Hafız Esad ın 10 Haziran 2000 tarihindeki ölümünden sonra da onun koltuğuna oğlu BeĢar Esad oturmuģtur. Siyasi arenanın Çöl Tilkisi adını taktığı Hafız Esad ın ülkesi üzerinde öyle bir etkisi vardır ki, Suriye rejimine ne tür adlar verilirse verilsin, bunların tümünü toplayıp en alta Ģunu yazmak gerekir: Hafız Esad rejimi. (Balbay, 2007: 95) Ġç ve dıģ politikada kimi küçük farkları olsa bile, esas olarak babasının izinden giden BeĢar Esad da, Baasçı Suriye nin Ortadoğu dıģındaki baģlıca müttefiki olan Moskova nın tutumuna bağlanarak, Amerikan iģgaline kategorik olarak karģı çıkmıģ, bir yandan da Suudilerle ve Amerikalılarla kopuģu hızlandıran ġam ve Tahran arasındaki ittifakı güçlendirmiģtir. (Ahcar ve Warschawski, 2007: 14-15). Suriye nin ağırlıklı olarak petrol, tarım, imalat ve hizmet sektörüne dayanan ekonomisi diplomaside keskin bir rekabeti kaldırmaya olanak vermediğinden ve ülke savunma harcamalarına önemli bir kaynak ayırmak durumunda kaldığından, babası sonrasında iktidara gelen BeĢar Esad yönetimi, baģta Türkiye ve Ġran olmak üzere komģularıyla iliģkilerini, ekonomik alana da taģımaya karar vermiģtir. Suriye nin, Irak ve Suudi Arabistan dan gelen petrol ve doğalgaz boru hatlarının Akdeniz e çıkıģ kapısı olarak da öne çıkması, bu tercihte etkili olan bir diğer faktördür. Suriye, dıģ politikada daima zamana, döneme, ortama, koģullara göre hareket eden, yani daima konjonktürü gözeten, pragmatik bir yönetime sahiptir. Ġran-Irak savaģında Ġran ı desteklemiģtir. Ama bu desteğinin nedeni Tahran yönetimini benimsemesi değildir. Saddam Hüseyin ve Irak la iliģkileri gergin olduğu için bu politikayı izlemiģtir. Suriye, Türkiye ye karģı da yıllarca silahlı bir bölücü hareketi ve terör olaylarını sürdürmekte olan PKK yı açık olarak topraklarında barındırmıģ ve desteklemiģtir. Buna göre Suriye, komģusu Türkiye ye karģı bir eylem içindedir ama bu eylem bir iletiģim gereksiniminden doğmamakta, bir dayatma ve tehdidi içermektedir. Türkiye, kendisine yönelik bu düģmanlık içerikli etkiyi, aynı içerikli bir tepki ile bugüne kadar dengelemeye kalkmamıģ, tersine, diplomasi yoluyla ve özenli bir üslup ile karģılık vermeye çalıģmıģtır. (Özkan, 1999: 67-68) Ancak 1998 yılı Eylül ayında Türkiye, Suriye ye karģı daha kararlı ve sert bir üslup takınmaya baģlamıģtır. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla AteĢ'in 16 Eylül'de Hatay Reyhanlı da halka yaptığı konuģma, terör örgütü PKK nın liderinin yakalanmasını sağlayan süreci de baģlatmıģtır. Org. AteĢ in, Artık sabrımız kalmadı. Eğer gerekli tedbirleri almazlarsa biz Türk Milleti olarak her türlü tedbiri almak zorunda kalacağız (Milliyet, 17. 09. 1998) Ģeklindeki sözleri süreci baģlatmıģtır. Milli Güvenlik Kurulu'nun eylül ayı toplantısında da, Öcalan ın sınır dıģı edilmemesi durumunda, Suriye'ye karģı askeri müdahalede bulunulacağı yönünde Türkiye'nin kararlılığı bir kez daha vurgulanmıģtır. Suriye devlet yetkilileri tarafından, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan ın Suriye den çıkarılmasıyla birlikte Türkiye-Suriye iliģkileri olumlu bir ortam kazanmıģtır. Türkiye açısından hayati önem arz eden Suriye nin teröre verdiği desteğe son vereceği konusunda atılan müspet adımlarla birlikte, iki ülke arasında bir yakınlaģma sürecinin baģladığı söylenebilir. (Koluman ve Orhan, 2003, 47). 20 69

Ekim 1998 tarihinde imzalanan Adana Mutabakatı ile Suriye nin teröre verdiği desteği kestiğini ve artık Türkiye ile iģbirliği yapacağını açıklaması da, iliģkileri olumlu etkileyen bir diğer adımdır. Bunlara ek olarak ġubat 2001 de, Suriye DıĢiĢleri Bakanı Faruk El ġara nın Ankara ya yaptığı ziyaret sırasında Hatay ve su sorunu konularında geçmiģteki söylemlere göre daha yumuģak olduğu gözlemlenmiģtir. (KiriĢçi, 2002: 76) Soğuk SavaĢ boyunca SSCB nin müttefiki olan Suriye, Soğuk SavaĢ ın bitmesiyle ABD baģta olmak üzere Batı ile yakın iliģkiler kurmaya yönelmiģ, 1. Körfez SavaĢı nda Irak a karģı koalisyonun baģını çeken ABD yi desteklemiģtir. Uluslararası ittifaka destek vererek, BirleĢmiĢ Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uymuģ ve Irak ın Kuveyt ten Ģartsız ve koģulsuz çekilmesini istemiģtir. BaĢkan Bush ile görüģen Hafız Esad, Irak karģıtı Arap koalisyonunu güçlendirmek için, bölgeye asker göndereceğini açıklamıģ, fakat bu açıklamasını fiiliyata taģımamıģtır. Cenevre de görüģtüğü BaĢkan Bush a, askeri seçenek konusunda da destek vermiģtir. (Efegil, 2002: 92) Ancak Birinci Körfez SavaĢı sırasında verilen bu destek de yeterli olmamıģ, sonraki yıllarda Suriye ile ABD nin yıldızı hiç barıģmamıģtır. Tersine süreç içinde iliģkiler daha da gerginleģmiģ, ġam yönetimi ABD tarafından hazırlanan teröre destek veren ülkeler listesinde yer almıģtır. Uzun yıllar boyunca Lübnan da varlığını sürdürmesi, radikal Ġslamcı terör örgütlerine destek vermesi, kitle imha silahlarına sahip olması gibi nedenlerle Suriye nin ABD ile iliģkileri Soğuk SavaĢ döneminde olduğu gibi, sonrasında da oldukça soğuk bir çizgi izlemiģtir. O kadar ki, Suriye Irak ın iģgali sonrasında, Ġran ile birlikte ABD tarafından hedef alınan iki ülkeden biri olarak öne çıkmıģtır. Suriye nin Ġsrail le yaģadığı gerginlik de bölgedeki önemli bir gündem maddesidir. Suriye nin ulusal güvenlik stratejisini belirleyen baģlıca husus Ġsrail le olan münasebetleridir. Ülke için birinci güvenlik endiģesinin Ġsrail den kaynaklandığı kabul edilmektedir. BaĢkent ġam ın Ġsrail sınırına olan yakınlığı Suriye için en önemli handikap konumundadır. Bu kapsamda stratejik öneme haiz Golan tepelerinin geri alınması ve Lübnan ın güvenliğinin sağlanması Suriye için öncelik arz etmektedir. (Balbay, 2007: 284) Golan tepelerinin Ġsrail tarafından iģgal edilmesinden, Lübnan daki Suriye etkisine, Filistin meselesinden, Suriye-Ġran ittifakına kadar bir dizi sorun, iki ülkeyi sürekli ihtilaf halinde tutmaktadır. Ġsrail karģıtlığı ve Arap milliyetçiliği, Suriye politikasının temel yaklaģımları arasındadır. Bunların yanında, Ġsrail in ABD nin bölgedeki tek, dünya üzerindeki iki stratejik ortağından biri olması (diğeri de Ġngiltere) da iki ülke arasındaki sorunun çözümünü zorlaģtırmaktadır. Eski Lübnan BaĢbakanı Refik Hariri nin öldürülmesinden sonra, Suriye karģıtı Hıristiyan milletvekili Ghanem in bir suikaste kurban gitmesi ve Ġsrail in 6 Eylül de Suriye nin kuzeyinde gerçekleģtirdiği hava saldırısı da, son dönemde iki ülke iliģkilerinin daha da gerilmesine neden olmuģtur. ABD, Irak ta istikrarı sağlamak için istemeyerek de olsa Ġran ı muhatap alınca, bir anlamda Ġran karģısında geri adım atınca, bunu daha da ileri götürüp bir Ortadoğu Konferansı toplamaya kadar vardırınca ve BM nin Irak ta daha etkin biçimde devreye girmesini savununca, ġam da biraz olsun rahatlamıģtır. BM yi ve dünya kamuoyunu hiç dinlemeden Irak ı iģgal eden ABD nin, bölge ülkeleriyle, Irak a komģu ülkelerle daha yakın ve daha yoğun iģbirliği yapmak durumunda kalması, baģta Türkiye, Suriye ve Ġran olmak üzere, bölge ülkeleri arasındaki iletiģim ve iģbirliği çabalarını da hızlandırmıģtır. Pek çok uzman ve gözlemci tarafından Ġkinci Ġsrail olarak tanımlanan bir Kürt devletinin kurulacağına iliģkin güçlü iģaretlerin ortaya çıkması Türkiye ve 70

Suriye yi yakından ilgilendirmekte, tehdit etmekte ve birbirine daha yakın davranmaya yöneltmektedir. Irak ın bölünmesi, bir Kürt devletinin ortaya çıkması, ardından da Türkiye, Ġran, Suriye den de toprak talebinde bulunması, Ankara, Tahran ve ġam ı aynı ölçüde tedirgin etmektedir. Bölgenin daha da istikrarsızlaģacağına iliģkin kaygılar, bölge ülkelerinde yaģayan farklı etnik grupların bağımsızlık taleplerinin artacağına dönük endiģeler, Türkiye ve Suriye yi daha yakın iģbirliğine zorlamaktadır. Irak taki geliģmeler sonrasında bölgenin üç önemli halkı olan Türklerin, Arapların ve Farsların tepkisinin artması, ABD-Ġsrail etkisinin yükselmesi, sadece bölge ülkelerini değil, Rusya, Çin gibi bölgeye yakın olan büyük güçleri de olumsuz etkilemektedir. Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan ve Türkiye ile iģbirliğini sıkılaģtıran Ġran ın arayıģlarında, bu kaygının da etkisi vardır. Türkiye, 1984 yılından bu yana mücadele ettiği etnik, bölücü terörün yanına bir de sınırları dibinde kurulacak bir Kürt devletinin gelmesini istememektedir. Büyük Ortadoğu Projesi ve Irak ın iģgaliyle daha da istikrarsız bir hale gelen bölgenin tüm sorunlarından etkilenen Türkiye, adeta bir OrtadoğululaĢma endiģesi taģımaktadır. Türkiye nin istikrarsızlaģması ise Ġran ve Suriye nin kabul edemeyecekleri bir geliģmedir. Ortadoğu da gelinen nokta, Irak ın iģgali öncesinden çok daha kötüdür ve artan istikrarsızlık bölgedeki ülkeleri birbirleriyle daha yakın iģbirliği yapmaya yöneltmiģtir. Ayrıca, Batı nın, kendi içinde birlik, bütünleģme yönünde adımlar atarken, Doğu yu, Asya yı, Güney i, Müslüman ülkeleri bölünme yönünde zorlaması da bölgedeki halkların büyük tepkisini çekmektedir. Özellikle Filistin meselesi Suriye yi doğrudan etkilemektedir, aynen Irak taki geliģmeler gibi. Irak ın iģgali sonrasında, ABD nin muhtemel hedefleri arasında öncelikle Ġran ve Suriye nin yer alması ġam ve Tahran arasındaki iliģkileri daha da güçlendirmektedir. Bölgede bir Ġran-Suriye ekseni vardır, bir Suudi Arabistan-Mısır-Ürdün ekseni vardır, bir de ABD-Ġsrail-Irak ın kuzeyi ekseni vardır. Türkiye ise çok taraflı bir politika izlemeye çalıģmakta ve hiçbir eksene tam olarak yakınlık gösterip, bağlanmamaya gayret göstermektedir. Ayrıca özellikle ilk eksende yer alan Ġran ve üçüncü eksende bulunan Irak ın kuzeyindeki oluģum Türkiye nin bu eksenlere tam uyum göstermesini ve içinde yer almasını engellemektedir. Suriye, ABD nin Ġsrail ve Irak ın kuzeyindeki varlığı nedeniyle kendisini kuģatılmıģ olarak hissetmekte, bu bağlamda öncelikle Ġran, ardından da Türkiye yi müttefiki olarak görmektedir. Irak, Saddam Hüseyin iktidardayken de, günümüzde ABD iģgali altındayken de gerek Suriye, gerek Ġran için hep sorun oluģturduğundan, ġam ve Tahran yönetimlerini yakınlaģtırıcı bir iģlev de görmüģtür. Neredeyse denilebilir ki, bu iki devletin bir araya gelmesini sağlayan Irak tır. Bu iki devletin ortak düģmanları da aynıdır. BaĢta ABD ve Ġsrail olmak üzere Irak ın kuzeyi ve Sünni Araplar konusunda da Ġran ve Suriye ortak düģünceleri paylaģmaktadır. Ġran ve Suriye arasında ideolojik farklılıklar olsa da, güvenlik kaygıları ve ortak tehdit algılamaları bu devletlerin birlikte hareket etmelerine neden olmaktadır. Ġran ve Suriye, Irak dıģında Lübnan ve Filistin konusunda da paralel düģünceleri paylaģmakta olup, ona göre politika takip etmektedirler. (ġahin, 2007: 12) Irak ın toprak bütünlüğü ve geleceği konusunda Ankara, ġam ve Tahran ın kaygıları çok benzerdir. 2.3. Suriye nin Politikalarının Türkiye ye Yansımaları Suriye ve Türkiye nin daha yakın iģbirliği yapmalarının önünde ortak bir engel vardır. Bu engel de Soğuk SavaĢ dönemi ve hemen sonrasının ABD odaklı sistem yaklaģımlarıdır. Buna göre; Suriye nin ve Türkiye nin ABD yle iliģkilerinde 71

dolayısıyla da uluslararası sistemde sahip oldukları bu farklı konum, iki ülkenin yakınlaģmasına ve esasında çok kolay çözümlenebilecek birçok sorunun ortadan kaldırılmasına engel olan temel etkendir. Ġki ülkenin bu konumları onların diğer devletlerle olan iliģkilerini de etkilemekte ve dolayısıyla iki ayrı kutupta yer almalarına neden olmaktadır. Türkiye, Batı ile olan iliģkileri nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği ile yakın konumdayken Suriye, bölgede ve uluslararası ortamda kendi gibi sistem dıģı ülkelerle iliģki kurma eğilimi göstermektedir. Bu durum Türkiye-Suriye iliģkilerini etkileyen ve tam anlamda bir iģbirliği, ortaklık, müttefiklik iliģkisi kurulmasının önündeki en önemli engel olarak ortada bulunmaktadır. (Koluman ve Orhan, 2003: 49) Türkiye, daha önce de değinildiği üzere, Hatay ı kendi toprağı olarak göstermeyi sürdürdüğü için, terör örgütüne yıllarca verdiği destek nedeniyle ve su meselesi yüzünden Suriye ile ciddi sorunlar yaģamıģtır. Bu üç konu birbirinden ayrı olarak düģünülmemesi gereken konulardır. Bunlar Suriye nin politika enstrümanlarıdır ve birini diğerini destekleyecek Ģekilde kullanmaktadır. (Balbay, 2007: 285) Su meselesi, iki ülke arasında varlığını koruyan en önemli sorunlardan biridir. Ama aynı zamanda su, iki ülke arasında ciddi bir iģbirliği potansiyeli de barındırmaktadır. Hatay ın Türkiye ye ait olduğunu açıktan dillendirmese bile üstü örtülü biçimde kabul eden Suriye, bu yönde çeģitli iģaretler de vermektedir. Örneğin BeĢar Esad ın da kurucuları arasında olduğu Suriye Bilgisayar Derneği nin resmi ağ sayfasında önerilen bir sitede kullanılan haritada Hatay, Türkiye toprağı olarak gösterilmiģtir. Lazkiye Valisi Safi Abudan da kalabalık bir heyetle birlikte 13 Mart 2002 tarihinde Hatay ı ziyaret etmiģtir ki, bu ziyaretle ilk kez Suriye den bir vali Hatay a resmi bir ziyaret gerçekleģtirmiģtir (Koluman ve Orhan, 2003: 51-52). Türkiye ile Suriye arasındaki su anlaģmazlığı ise daha iģin temelinde, terminolojisinde, kavramlarda baģlamaktadır. Türkiye, Fırat ve Dicle yi sınır aģan sular olarak kabul ederken, Suriye Irak la birlikte bu iki nehri uluslararası sular olarak görmekte ve Türkiye nin bu iki nehir üzerindeki haklarını sınırlamaya çalıģmaktadır. ġimdiye kadar Suriye, su konusunda da Türkiye nin gösterdiği iyi niyeti, Türkiye ye göstermemiģtir. Bölgenin yapısal bir sorunu olan susuzluk ve kuraklığa dünyayı etkileyen küresel ısınma da eklenince, suyun önemi artmıģtır. Türkiye nin su zengini olduğu yönündeki kanı, yaygın ama yanlıģ bir kanıdır. Türkiye su kaynakları konusunda fazla zengin olmayan, tersine ciddi ölçüde kuraklık tehlikesiyle karģı karģıya bulunan ülkelerden biridir. Buna karģın yine de su kaynaklarını Suriye de dâhil olmak üzere komģularıyla cömertçe paylaģmaktadır. Fırat a yüzde 11 oranında katkı yapmasına karģın sudan yüzde 21 oranında faydalanan Suriye nin, Dicle ye hiç katkı yapmamasına karģın, buradaki suyu kullandığı bilinmektedir. Türkiye, 1987 yılında imzaladığı bir protokolle Fırat suyunun yarısını Suriye ve Irak a bırakırken, Suriye Asi Nehri konusunda Türkiye ye aynı tutumu göstermemektedir. Sulanamaz nitelikteki toprakları için bile su tahsis ederek, su kullanımını yüksek göstermektedir. BM nin hazırladığı Gelecek Ġçin Tatlı Su 2003 raporuna göre, Türkiye 2025 yılında ciddi bir su sıkıntısı içine girecektir. DSĠ nin ortaya koyduğu veriler de BM raporunu doğrular niteliktedir. Bugün için kiģi baģına düģen kullanılabilir su miktarı yıllık bin 642 metreküp olan Türkiye, uluslararası ölçütlere göre su sıkıntısı çeken ülkeler arasında yer almaktadır. (Dilek, 2006: 13) KarĢılıklı güven oluģturulabilirse eğer, bu durum, gerek Türkiye, gerekse Suriye nin beslenme, tarım, gıda politikalarına da etki edecektir. Suriye, iklimsel, hidrolojik, topografik ve zirai koģulların olumsuzluğu ile gıdada kendi baģına yeterli 72

olamayan bir ülkedir. Bugün dahi onca yatırıma rağmen önemli miktarda dıģalıma gitmektedir. Hâlbuki Mısır ve Ġsrail arasında gerçekleģtirilen zirai iģbirliği Suriye, Türkiye ve Irak arasında da sağlanabilir. Suriye (ve Irak), tarım potansiyeli fazla olan yanı baģlarındaki GAP bölgesinden dünya piyasalarının ve kendi üretim maliyetlerinin çok altında tarımsal ürün sağlayabilir, gıda açıklarını kapatabilirler. Bu sayede, büyük ekonomik verimsizlik içinde sürdürdükleri gıdada kendine yetebilirlik politikalarının mali yükünden kurtulup, kurtardıkları mali kaynaklarını daha kazançlı ekonomik sektörlere kaydırabilirler. (Pamukçu, 1998: 192-193). Irak ın iģgaliyle birlikte, kendisini daha da çok kuģatılmıģ hisseden Suriye, deyim yerindeyse ABD ile sınır komģusu olunca, sadece diplomatik ve siyasi açıdan değil, ekonomik açıdan da Türkiye ile iģbirliğini geliģtirmenin yollarını aramaya baģlamıģtır. Ekonomik ambargo nedeniyle ithal edemediği malları Türkiye den alması sağlanmalıdır. Ġki ülke arasında ticaret artmalı, vize rejimi yumuģatılmalıdır. Ekonomik alandaki tüm handikaplarına, kırılgan yapısına ve yüksek borcuna karģın, dünyanın 20 büyük ekonomisi arasında olan Türkiye nin, Suriye nin bu açılımına karģılık vermesi, her iki ülke için de olumlu olacaktır. 2.4. Sonuç Türkiye nin hem bölgenin güçlü ülkesi olması, hem de gerek Doğu, gerek Batı dünyasıyla iliģkileri bulunması nedeniyle tutarlı, özgün, bütüncül ve uzun vadeli bir bölge politikası oluģturması gerekir. Etkili bir bölge merkezli dıģ politika izlemek için bu Ģarttır. Böyle bir politika, Türkiye nin sadece bölgede değil, baģta Batı ile iliģkiler olmak üzere dünya genelinde de elini güçlendirecek, etkinliğini artıracaktır. Türkiye nin kendine özgü imkân ve yetenekleri bu açıdan büyük olanaklar sağlamaktadır. Bu husus, bölge ile ilgili konularda Türkiye nin kendine özgü bir yeri olduğu, bu özel pozisyonun icabında gerek bölgesel, gerekse çevresel devletlerin pozisyonlarından farklı olabileceği gerçeği ile yakından bağlantılıdır. Bu farklı pozisyonun idraki, etkili ve verimli bir Ģekilde kullanılmasının, Türkiye ye hem iç ve hem de dıģ hatlar üzerinde esneklik kazandıracağını görebilmek önemlidir. Bu yönde kazanılacak bir inisiyatifin en genel kapsamıyla uluslararası politika alanında kullanılmak üzere sağlayabileceği birçok olanak söz konusudur. (Okman, 1992: 67) Ġki ülke iliģkileri günümüz dünyasındaki gerçeklere, bölgedeki geliģmelere ve iki ulusun çıkarlarına göre yeniden Ģekillenecekse, Soğuk SavaĢ döneminin ve bu dönemin hemen sonrasının yaklaģım biçimlerini de terk etmek gerekir. Ġki ülke arasındaki gerginliğin en önemli nedeni olan terör örgütüne verilen destek konusunda Suriye nin geri adım atması, ikili iliģkilerde yumuģama sürecini baģlatmıģ, ABD nin Irak ı iģgaliyle birlikte ortaya çıkan ortak kaygılar ise yumuģama ve normalleģmenin de ötesinde yakınlaģma süreci için ortam yaratmıģtır. Bu süreçle birlikte karģılıklı ziyaretler birbirini izlemiģtir. GeliĢen iktisadi iliģkiler, siyasal, diplomatik, toplumsal, kültürel alana da yansıyacaktır. Suriye, Batı ile olan iliģkisi, bölgesindeki güçlü konumu ve bölge halklarıyla arasındaki tarihi, kültürel, toplumsal bağları nedeniyle Türkiye nin desteğine daha çok ihtiyaç duyacağından, Ankara nın bu konuda hazırlıklı olması gerekmektedir. Her iki ülkenin de Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yer alması, Irak taki olumsuz geliģmelerden birinci derecede etkilenmesi ve Irak taki geliģmelere koģut olarak bölünme tehlikesi yaģaması, yani bir anlamda kader birliği yaģıyor olması, iliģkileri geliģtirecek olan diğer nedenlerdir. Türkiye nin Suriye ile iliģkilerini geliģtirmesi, özelde Arap halkları genelde bölge ülkeleri nezdinde çok olumlu yankı bulacak, bu da ABD ve AB ile iliģkilerde kendisini hissettirecektir. 73

KAYNAKÇA Achar, Gilbert ve Warschawski, Michel (2007), Ġsrail in Hizbullah a KarĢı SavaĢı, (Çev: Damla Kellecioğlu, Nurcan Turan, Sanem Öztürk, BarıĢ Özden, Masis Kürkçügil), Yazın Yayıncılık, Ġstanbul. AltunıĢık, Meliha B. (2000), Güvenlik Kıskacında Türkiye- Ortadoğu ĠliĢkileri, En Uzun 10 Yıl, Der: Gencer Özcan- ġule Kut, Büke Yayınları, Ġstanbul. Balbay, Mustafa (2007), Suriye Raporu, Cumhuriyet Kitapları, Ġstanbul. Dilek, Bahadır Selim (2006), Ortadoğu nun Gizli Gündemi Su, Cumhuriyet Strateji, 26. 11. 2006, Sayı: 126. Efegil, Ertan (2002), Körfez Krizi, Gündoğan Yayınları, Ġstanbul. KiriĢçi, Kemal (2002) Türkiye nin Ortadoğu Politikasının Geleceği, Günümüzde Türkiye nin DıĢ Politikası, Der: Barry Rubin-Kemal KiriĢçi, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, Ġstanbul. Koluman, Aziz- Orhan, Oytun (2003), Türkiye-Suriye ĠliĢkileri, Stratejik Analiz, Aralık 2003, Cilt 4, Sayı 44. Milliyet, 17. 09. 1998. Okman, Cengiz (1992), Teorik Çerçevede Türkiye nin DıĢ Politika Seçenekleri, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye, Der: Sabahattin ġen, Bağlam Yayınları, Ġstanbul. Özkan, Ġ. ReĢat (1999), Türkiye nin DıĢ Politika Sorunları, Ümit Yayıncılık, Ankara. Pamukçu, Konuralp (1998), Su Sorunu ve Türkiye Suriye/Irak ĠliĢkileri, Türk DıĢ Politikasının Analizi, Der: Faruk Sönmezoğlu, Der Yayınları, Ġstanbul. ġahin, Mehmet (2007), Ortadoğu da Saflar NetleĢiyor, Cumhuriyet Strateji, 05. 03. 2007, Sayı: 140. Zısser, Eyal (2000), Ortadoğu- GeçiĢ ve Halefiyet- Süreklilik ve DeğiĢim, Avrasya Dosyası Arap Dünyası Özel Sayısı, Ġlkbahar 2000, Cilt 6, Sayı 1. 74

75