Muhammet AKAYDIN a, Yahya CAN b

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Muhammet AKAYDIN a, Yahya CAN b"

Transkript

1 MBD 2014, 3 ( 2 ): MAKALE HAKKINDA Geliş : Ağustos 2014 Kabul: Ekim 2014 RR-İNTERLOK ÖRGÜ YÜZEYLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA A RESEARCH ON RR-INTERLOCK KNITTED SURFACES Muhammet AKAYDIN a, Yahya CAN b ÖZ İnterlok örme yüzeyler, atkılı örme yüzeyler içerisinde en yüksek stabilite, en düzgün yüzey görünümü ve yüksek termal konfor özellikleriyle en çok tercih edilen kumaş yapılarındandır. Bu çalışmada; bu kumaşların bilinen bu özelliklerinin yanında dayanım özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Hem dayanım, hem konfor özelliklerinin istenilen yönde yüksek olması bilinçli tüketiciler nezdinde bu kumaşlara olan ilgi ve talebi de arttırmaya devam ettirmektedir. Atkılı örme kumaşların üzerine baskı yapılması düşünüldüğünde, bu kumaşların stabilitelerinin yüksek, yüzeylerinin düzgün ve boyarmadde alabilme yeteneklerinin yüksek olması, ayrıca canlı ve parlak desenler oluşturması istenilmektedir. Dolayısıyla interlok örgü yüzeylerinin, bu özellikleriyle atkılı örme kumaşlar içerisinde baskı için en uygun kumaş yüzeyleri oldukları belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Atkılı örme yüzeyler, RR-İnterlok örgüler, Dayanım ve Konfor özellikleri. ABSTRACT Interlock knitted surfaces are among the most preferred kind of fabrics in weft knitted ones as they have the highest stability smooth surface look and highest thermal comfort conditions. In this study, it was aimed to find out their withstand capability as well as these stated above. Since their withstand capability, comfort are high enough to meet the requirements conscious consumers interest and demands to these fabrics go on increasing. When it s considered top print on weft knitted fabrics, these fabrics are desired to have high stability, flat surface and capability to have colorants; they are also expected to form lively and bright designs. Due to this, interlock knitted surfaces was inspected to be the most suitable fabric surfaces in weft knitted fabrics. Keywords: Weft Knitted Surfaces, RR-Interlock Knits, Withstand Capability and Comfort. a Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu b Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, ycan@pau.edu.tr

2 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: GİRİŞ İnterlok örgüler sadece çift plakalı yuvarlak örme makinelerinde, silindir ve kapak iğnelerinin birbirine dik ve karşılıklı bir şekilde yerleştirilmeleri ile elde edilen çift katlı örme yüzey çeşididir. Bu örgüde bir sıra için iki adet enine iplik sistemi kullanılır. İlmekler şekil 1. de görüldüğü gibi kumaşın enine yönünde birbirleri ile bağlantılar oluşturarak örgü kumaşı meydana getirmişlerdir. Dolayısıyla ilmeklerin baskı miktarı, birbirleri ile bağlantılı olan ilmeklerin bağlantı noktalarından etkilenmektedir. Çift yataklı yuvarlak örme makinelerinde üretilen interlok örgüler, iki ayrı 1x1 rib yapısının birbiri içine geçmesi ile elde edilmektedir. Kumaşlardan birisine ait düz ilmek çubuğu, diğer kumaşa ait ters ilmek çubuğu ile tam karşılıklı yer almaktadır. Dolayısıyla interlok örgünün hem ön hem de arka yüzünde ilmek bacakları belirgin olarak görülür ve iki yüzün de görünümü düz örgünün ön yüzü gibidir [Spencer, 1998]. Örgü raporu çift plakada ve karşılıklı iğneler üzerinde oluştuğu için ve kullanılan hammaddelerinde aynı kalması kaydı ile üretilen en kalın tek iplikli örme kumaştır. Dikey yönde yatay yöne göre daha yüksek bir elastikiyet ve esneklik özelliğine sahiptir. Yatay yönde sınırlı bir elastikiyet ve esneklik özelliğine sahiptir. Boyutsal stabilitesi ve şeklini koruma özelliği yüksektir. Diğer tek iplikli örgü kumaşlara göre en yüksek gramajlı örme kumaşlar elde edilebilir. Gerilmeye maruz kaldığında ilmek bir kenardan kaçma eğilimi gösterir. İki örgü tabakası arasında hava tutulduğu için, diğer tek iplikli örme kumaşlara göre daha sıcak tutma özelliğine sahiptirler. İnterlok örme kumaşların, hacimli yapısı nedeni ile nem alma özelliği de iyidir [Spencer, 1998]. Şekil 1: RR-İnterlok örgülerde ipliklerin bağlantısı MATERYAL VE METOT Çalışmada, Rieter K44 Ring iplik makinesinde üretilmiş olan Ne 30/1 ve Ne 40/1 penye pamuk iplikleri kullanılmıştır. Kullanılan ipliklere ait fiziksel özellikler Tablo 1. de verilmiştir. Çizelge 1. Kumaş üretiminde kullanılan ipliklerin özellikleri İplik Özellikleri Ring Penye İplik Numarası, (Ne C) Büküm, (T/m) Mukavemet, (cn/tex) 17,31 16,0 Kopma Uzaması, (%) 4,68 4,6 Tüylülük (Uster), ( H) 5,79 5,7 Uster Değeri, (Uster), (% U) 9,15 9,97 İnce Yerler (50 % km) 0 1,2 Kalın Yerler, (+ 50 % km) 7 9,4 Neps, (+ 200 % km) 14 37,6 Çalışmalarda kullanılan iplikler, Denizlide bulunan bir iplik işletmesinden tedarik edilmiştir. Bu iplikler kullanılarak yuvarlak örme makinelerinde RL-Süprem, RR-Ribana ve RR- İnterlok örgüler örülmüştür. Bu kumaşların örüldüğü örme makinelerine ve kumaşlara ait bilgiler Çizelge 2 de görülmektedir. Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

3 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Çizelge 2. Örme makinesi değerleri ve kumaş özellikleri Kumaş Yapısı Ne 40/1 Penye Süprem Ne 30/1 Penye Ribana Ne 40/1 Penye İnterlok Makine inceliği (E) Makine Çapı (Ø) Kumaş Gramajı (g/m 2 ) Çubuk Sıklığı (wpc) Sıra Sıklığı (cpc) Numune kumaşlara ait iplik numaralarının ve örüldükleri makine parametrelerinin farklı olmalarının nedenleri; mevcut işletmedeki makine parkurunun sınırlı kalması ve örgü piyasasında kullanılan benzer özellikteki standart kumaşların daha çok çalışmalarımızdaki gibi kullanılıyor olmasındandır. Çalışmada kullanılan örme kumaşlar, öncelikli olarak hidrofilleştirme (sodyum hidroksit ve hidrojen peroksit ile ön işlem) ve optik beyazlatma gibi ön terbiye işlemlerinden geçirilmiştir. Uygulanan hidrofilleştirme ve optik beyazlatmaya ait çalışma reçeteleri aşağıda verilmiştir. Hidrofilleştirme ve optik beyazlatma reçeteleri: 3 g/l Sodyum hidroksit; 3 g/l Hidrojen peroksit, 1 g/l Nemlendirici, 0.1 g/l Optik beyazlatıcı. Boyama reçetesi: %1,3Everzol Yellow 3RS, %1,1Everzol Red 3BS, %0,14Synozol Blue KR, 7 g/l (NaCl) Tuz, 1 cc/l Sodyum Bikarbonat, 0,12 cc/l, Sodyum Hidroksit. Ön terbiye işlemlerinden sonra kumaşlar durulanarak, ph 5-5,5 değerlerine getirilmiştir. Enzimlerle muamele edildikten sonra da yıkama ve durulama işlemleri yapılmış ve kumaşların üzerindeki peroksit kalıntıları asetik asit kullanılarak nötrleştirilmiştir. Ön terbiye işlemlerinden sonra reaktif boyarmaddeler ile çektirme metoduna göre boyama işlemi yapılmıştır. Boyamada uygulanan boyama reçetesi aşağıda gösterilmiştir. Boyama işleminden sonra asetik asit ile nötrleştirme işlemi uygulanmış, son işlem olarak ön terbiye ve boyama işlemi uygulanmış olan kumaşlara % 4 oranında UV absorban kimyasal maddesi (Clairant, Rayosan C Paste) aplike edilmiştir. Yapılan bütün performans testleri 20±2 o C sıcaklıkta ve % 65±2 nispi nemde gerçekleştirilmiştir. BULGULAR Kumaşların Boyarmadde Alma Yetenekleri Numunelere ait CIE Lab Renk Uzayı ve K/S değerleri CIE Lab Color Difference a göre Minolta 3600-D Spectrofotometre sinde ölçülmüştür. Elde edile sonuçlar Çizelge 3 de görülmektedir Aynı boyama makinesinde aynı şartlarda boyanan farklı yapılardaki örme kumaşların renk farklılıklarını belirlemek için Gün ışığı şartlarında(d65) spektrofotometre kullanılmıştır. Referans numunesi olarak, her üç farklı yapıdaki kumaşların kendi numuneleri kullanılmıştır. Çizelge 3 deki değerlerden Lab değerlerinin birbirlerine yakın değerler gösterdiği, dolayısıyla her üç kumaş arasında boyarmadde alma özellikleri bakımından önemli bir farklılık bulunmadığı görülmektedir [Akaydin, 2010]. Çizelge 3. Kumaşların CIE Lab değerleri Kumaş Konstrüksiyonu L a b C H Ne 40/1 Penye Süprem 37,57-1,82-17,83 17,92 264,17 Ne 30/1 Penye Ribana 35,12-1,58-17,46 17,53 264,83 Ne 40/1 Penye İnterlok 36,45-1,60-17,83 17,90 264,87 Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

4 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Aşınma ve Boncuklanma Hem ham, hem de boyanmış kumaş numuneleri Martindale Aşındırma Testi cihazında, ASTM-D standardına göre hem aşınma hem de boncuklanma eğilimi açısından test edilmiştir. Elde edilen değerler Çizelge 4'de verilmiştir. Çizelge 4: Kumaşlara ait aşınma direnci değerleri Kumaş Özelliği Ne 40/1 Penye Süprem Ne 30/1 Penye Ribana Ne 40/1 Penye İnterlok Ham tur tur tur Boyalı tur tur tur Çizelge 4. deki değerler incelendiğinde; aynı örgü yapılarındaki ham kumaşların boyalı durumlarına göre daha düşük aşınma direncine sahip oldukları, RR-interlok kumaşların en yüksek aşınma direncine sahip olduğu ve en düşük aşınma direncini gösteren kumaşların da RL- süprem kumaşlar oldukları görülmektedir [Akaydin, 2010]. Numunelere ait boncuklanma eğilimi test sonuçları Çizelge 5. de ve Şekil 3. 'de verilmiştir. Çizelge 5: Kumaşlara ait boncuklanma değerleri Tur sayısı Ne 40/1 Penye Süprem Ne 30/1 Penye Ribana Ne 40/1 penye İnterlok Her üç yapıdaki örme kumaş yüzeyinin birbirlerine benzer şekilde boncuklanma eğilimi gösterdiği hem Çizelge 5 deki değerlerden, hem de Şekil 3 deki fotoğraflardan anlaşılmaktadır. Şekil. 3.b: Ne 30/1 Ring Penye Ribana kumaşta pillinglenme (5000 tur) görünümü Şekil. 3.a: Ne 40/1 Ring Penye süprem kumaşta pillinglenme (5000 tur) görünümü Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

5 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Numune Kumaşlara Ait % Uzama ve % Çekme Değerleri. Şekil. 3.c: Ne 40/1 Ring Penye interlok kumaşta boncuklanma (5000 tur) görünümü Aşağıdaki Çizelge 6 da farklı yapıdaki örme kumaşlara ait % olarak kopma uzaması, kalıcı uzama ve çekme değerleri verilmiştir. Örme kumaşlarda, boyuna yöndeki % uzamalarda birbirlerine yakın değerler ölçülmesine rağmen, RR-Ribana yüzeylerin enine yönde oldukça yüksek uzama değerler gösterdiği belirlenmiştir. % kalıcı uzama ve % çekme değerlerlerinde ise; RR-Ribana yüzeylerin ilk sırada olduğu görülmektedir [Akaydin, 2010; Nicolik ve diğ., 2003]. Çizelge 6. Kumaşlara ait en ve boydaki % uzama ve çekme değerleri. Kumaş Konstrüksiyonu Kopma Uzaması (%) En Boy Kalıcı Uzama (%) En Boy Çekme Değerleri (%) En Boy Ne 40/1 Penye Süprem 39,0 98,0 16,3 42,0-4 -2,5 Ne 30/1 Penye Ribana 32,3 247,3 13,6 168, Ne 40/1 Penye İnterlok 35,0 186,6 12,3 117, Patlama Mukavemeti Örme kumaşların patlama mukavemetlerini belirlemek için Mullen tipi test cihazında Hidrolik Test Metodu Yöntemi kullanılarak üç farklı kumaşa patlama mukavemeti testi uygulanmıştır. Elde edilen ortalama değerler tablo 7. de görülmektedir. Test sonuçlarına göre, patlama mukavemetinin en yüksek olduğu kumaş yüzeyinin RR-Ribana yüzeyler olduğu görülmektedir. Bu kumaşların enine yöndeki esnekliklerinin oldukça yüksek değerlerde olması, patlama mukavemetlerinin de yüksek çıkmasında bir etkendir [Akaydin ve Can, 2010; Tayyar, 2010]. Çizelge 7. Kumaşlara ait Patlama Mukavemeti değerleri Kumaş Konstrüksiyonu Patlama mukavemeti(n/cm 2 ) Ne 40/1 Penye Süprem Ne 30/1 Penye Ribana Ne 40/1 Penye İnterlok Termal Özellikler Termal absorbsiyon (b) ve üst sınırdaki ısı akış (qmax) değerleri, kumaşın termal kapasitesi ve iletkenliğine, cildin ve yüzeyin temas alanına bağlı olarak değişmektedir. Kumaşın yüzey karakteri bu duyumu (hissi) büyük ölçüde etkiler. Pürüzlü bir kumaş yüzeyi temas alanını oldukça düşürür. Eğer kumaşın yüzeyi düzgün bir Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

6 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: yüzeyse, temas alanını ve ısı akışını artırır, böylece daha soğuk bir his ortaya çıkarır [Fyrdrych ve diğ. 2002, Hes ve Promerova 1992]. Termal direnç, termal izolasyona bakış açısından çok önemli bir parametredir ve kumaş yapısıyla orantılıdır. Kalınlıktaki artış yüzünden, termal izolasyonun artışını ve yine aynı şekilde, tekstil yüzeyi tarafından yalıtılan kısım için ısı kayıplarının azalışı gözlemlenebilir. Kumaşların termal özellikleri, ISO EN standardına göre Alambeta test cihazı vasıtasıyla ölçülmüştür. Alambeta ölçüm cihazı vasıtasıyla ölçülen ve belirlenen termal özelliklere ait değerler, Çizelge 8-13 de verilmiştir. Termal iletkenlik (λ); Çizelge 8. Kumaşlara ait Termal iletkenlik değerleri (λ) (W.m -1.K -1 ) (10-3 ) Kumaş Yapısı Termal iletkenlik (λ) (W.m -1.K -1 ) (10-3 ) Ne 40/1 Penye Süprem 46,50 Ne 30/1 Penye Ribana 53,30 Ne 40/1 Penye İnterlok 53,70 Çizelge 8 incelendiğinde; termal iletkenlik değerlerinin yüksek gramajlı RR-Ribana örgü yüzeylerinde en yüksek, düşük gramajlı RLsüprem örgü yüzeylerinde ise en düşük değerde olduğu görülmektedir. Yine yüksek gramajlı RRinterlok örgü yüzeyleri ikinci yüksek iletkenlik değerine sahiptir. Kumaş gramajının, kumaş kalınlığının ve hacimliğinin termal iletkenlik değerleri üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Çizelge 9: Kumaşlara ait termal difüzyon değerleri s (a) (m 2.s- 1 ) (10-6 ) Termal difüzyon (a); Termal difüzyon, kumaş yüzeyi boyunca gerçekleşen ısı akışı ile ilgilidir. Temel atkılı örme kumaş yüzeyleri içerisinde en yüksek termal difüzyon değerin düşük gramajlı RR- interlok örgü yüzeylerinde olduğu görülmektedir. Tabloda dikkat çekici olan bir hususta, her üç kumaşta da gramaj değerlerin düşük olduğu durumda, bu kumaşlara ait termal difüzyon değerlerinin daha yüksek değere ulaşmış olmasıdır. Kumaş Yapısı Termal difüzyon (a) (m 2.s- 1 ) (10-6 ) Ne 40/1 Penye Süprem Ne 30/1 Penye Ribana Ne 40/1 Penye İnterlok 0,131 0,164 0,165 Termal direnç (r); Termal direnç, termal izolasyon yönünden değerlendirildiğinde oldukça önemli bir parametredir ve kumaş yapısı ile doğru orantılıdır. Kumaş kalınlığına bağlı olarak termal izolasyon değerinin de arttığı gözlemlenmektedir. Tablo değerleri incelendiğinde, RR- Interlok örgü yüzeylerinde yüksek olan termal direnç değerinin RL-süprem yüzeylerinde düşük olduğunu görülmektedir. Ancak her üç örgü kumaş konstrüksiyonunda da gramaj değerlerinin düşük olduğu durumlarda, termal direnç değerleri daha yüksek değerlerde ölçülmüştür [Fyrdrych ve diğ.2002, Hes ve Promerova, 1992]. Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

7 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Çizelge 10: Kumaşlara ait termal direnç değerleri Kumaş Yapısı Termal direnç (r) (K.m 2.W -1 ) (10-3 ) Ne 40/1 Penye Süprem 18,48 Ne 30/1 Penye Ribana 21,90 Ne 40/1 Penye İnterlok 22,40 Maksimum ve sabit ısı akış yoğunluğu oranı (qmax) Ciltten kumaşa maksimum ısı akış yoğunluğu (qmax), soğuk kumaşın insan cildiyle teması esnasında ortaya çıkmaktadır. Zamanla, ısı akışı kendisini belirli bir seviyede tutar ki, buna sabit (durağan) ısı akış yoğunluğu denir. Maksimum ısı akışı, kumaş termal izolasyonunu karakterize eden parametrelerden biri olup termal absorbsiyona benzer ve bir yüzey özelliğidir [Hes ve diğ., 2001]. Termal absorbsiyon (b) Termal absorbsiyon, bir yüzey özelliğidir ve bu nedenle tekstil kumaşına uygulanan bitim işlemleri onu değiştirebilir. Bu parametre, kumaşın karakterinin belirlenmesini, onun soğuksıcak hissi açısından hissedilmesini sağlar. Düşük değerli termal absorbsiyona sahip kumaşlar kişiye sıcak hissi verir [Fyrdrych ve diğ., 2002]. Çizelge 11. Kumaşlara ait termal absorbsiyon değerleri (b), (W.m -2.s 1/2.K -1 ) Kumaş Yapısı Termal absorbsiyon (W.m -2.s 1/2.K -1 ) Ne 40/1 Penye Süprem 129 Ne 30/1 Penye Ribana 132 Ne 40/1 Penye İnterlok 133 Kumaş kalınlığı Örgü kumaş yüzeyinin kalınlığı ve gramajı artıkça thermal absorbsiyon değeri de artmaktadır. Tablolardan da görüldüğü gibi, gerek kalınlık, gerek hacimlilik ve gerekse gramaj olarak en yüksek değerlere sahip olan RR- Interlok örgü yüzeylerin en yüksek termal absorbsiyon değerine sahip olduğu görülmektedir. Bu değerin yüksek olmasında, interlok örgü yüzeylerin diğer yüzeylere göre daha düzgün yüzeyli olmasının da önemi büyüktür. Bunun yanında, düşük gramajlı RL- Süprem örgü yüzeylerin termal absorbsiyon özellikleri de en düşük değerdedir. Çizelge 12: Kumaşlara ait kumaş kalınlık değerleri Kumaş Yapısı Kumaş kalınlığı (mm) Ne 40/1 Penye Süprem 0,86 Ne 30/1 Penye Ribana 1,17 Ne 40/1 Penye İnterlok 1,20 Hava geçirgenliği (A) Hava geçirgenliği, insan vücudundan çevreye yayılan gazın akışını ve aynı şekilde dışarıdan gelen temiz havanın vücuda akışını etkileyen tekstil yüzeylerinin hijyenik bir özelliğidir. Hava geçirgenliği kumaşın gözenekliliğine (tekstil kumaşında kanalların sayısı), onun kesitlerine ve şekline bağlıdır. Termal özellikler esasen hava geçirgenliğinden etkilenir [Fyrdrych ve diğ. 2002]. Numunelere ait hava geçirgenlik değerleri ise; Textest FX hava geçirgenlik test cihazı yardımı ile ISO 9237 standardı esas alınarak ölçülmüştür. Aynı Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

8 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: şekilde numune kumaşların hava geçirgenlik ölçümleri de 10 ar kez tekrarlanarak test değerlerinin ortalamaları ve standart sapması hesaplanmıştır. Çizelge 13. Kumaşlara ait hava geçirgenliği değerleri Kumaş Yapısı Ne 40/1 Penye Süprem Ne 30/1 Penye Ribana Ne 40/1 Penye İnterlok Hava geçirgenliği (lm-2s-1). 521,9 360,6 328,6 İlgili çizelgeler incelendiğinde; en fazla hava geçirgenlik özelliğine sahip olan kumaş yapısının, RL- Süprem örgü yüzeyleri olduğu görülmektedir. Bu durum bu yüzeylerin en seyrek, en ince ve gözenekli olmasından kaynaklanmaktadır. Hem gramaj, hem kalınlık hem de hacimlilik olarak en yüksek değere sahip olan, yüksek gramajlı RR-Interlok örgü yüzeylerin ise, en az hava geçirgenlik özelliğine sahip olması da beklenilen bir sonuçtur. Örgü kumaş yüzeylerinde kumaş gramajı arttıkça, hava geçirgenlik özelliği azalmaktadır. SONUÇLAR Aynı boyama makinesinde aynı şartlarda boyanan farklı yapıdaki örme kumaşların renk farklılıklarını belirlemek için gün ışığı şartlarında (D65) spektrofotometresi kullanılmış ve ölçülen Lab değerlerinin birbirlerine yakın değerler gösterdiği, dolayısıyla her üç kumaş arasında boyarmadde alma özellikleri bakımından önemli bir fark bulunmadığı bulunmuştur. Temel atkılı örme kumaş yapılarından sırasıyla; RR-İnterlok örgülerin en yüksek, RR-Ribana örgülerin daha düşük ve RL-Süprem örgülerin ise en düşük patlama mukavemeti değerine sahip olduğu tespit edilmiştir. Patlama mukavemetinde iplik özellikleri kadar kumaş yapısının da etken olduğunu ve daha sıkı ve kapalı bir yapıya sahip olan RR-İnterlok kumaşların en yüksek patlama mukavemeti değeri gösterdiği tespit edilmiştir. KAYNAKLAR Akaydın, M., (2009), Characteristics of Fabrics Knitted with Basic Knitting Structures from Combed Ring and Compact Yarns,Indian Journal of Fibre & Textile Research.Vol. 34, pp Akaydın, M., (2010), Research of UV Permeability Properties of Basic Weft Knitted Structures Scientific Research and Essays Vol. 5(16), pp AS/NZS 4399:1996, (1996), Sun Protective Clothing-Evaluation and Classification, Australian/New Zealand Standard D. J. Spencer, (1998), Knitting Technology, Cambridge: Woodhead, pp Fyrdrych, I., Dziworska, G. & Bilska, J., (2002), Comparative Analysis of The Thermal Insulation Properties of Fabrics Made of natural and Man- Made Cellulose Fibers, Fibers & Textiles in Eastern Europe, pp:40 44 Hes, L. & Promerova, M., (1992), The Effect of Thermal Resistance and Absorptivity of Various Fabrics on Their Thermal Contact Characteristics, In: 21st Textile Research Symposium at Mt, Fuji. Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

9 Akaydın ve Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Hes, L., Offermann, P. & Dvorakova, I., (2001), The Effect of Underwear on Thermal Contact Feeling Caused by Dressing up and Wearing of Garments, Tecnitex 2001 Autex Conference, pp: Nicolik, N., Stjepanovic, Z., Lesjak, F., Stritof, A., (2003), Compact Spinning for Improved Quality of Ring Spun Yarns,Fibres&Textiles in Eastern Europe,Vol.11, No. 4(43), pp Tayyar A. E., (2010), Ev Tekstillerinde Kumaş Özelliklerinin Patlama Mukavemetine Etkileri Pamukkale Üniversitesi, Mühendislik Bilimleri Dergisi, Vol 16, No 2 Mesleki Bilimler Dergisi, Cilt 3, Sayı 2

10 MBD 2014, 3 (2 ): MAKALE HAKKINDA Geliş : Ağustos 2014 Kabul: Ekim 2014 YENİ DÜNYA DÜZENİNDE YOKSULLUĞUN DEĞİŞMEYEN YÜZÜ VE ASGARİ ÜCRET THE NON-CHANGING FACE OF POVERTY IN NEW WORLD ORDER AND MINIMUM WAGE Gülay HIZ a ÖZ Küreselleşme olarak da adlandırılan yenidünya düzeni sürecinde ekonomik, teknolojik, sosyal ve siyasal değişimler olmaktadır. Bu değişimlerin ileriye dönük gelişmeler olması arzu edilir bir durum olurken, gelişmeye ayak uyduramayan düzenlemelerin olması da karşılaşılan durumlardan biridir. Dünyadaki teknolojik gelişmelere paralel olarak ilerleme gösteren iletişim ve bilgi ağları, uluslararası ticaret ve sermaye hareketliliklerine hacim ve hız kazandırırken, üretim ve tüketim anlayışındaki değişmelere rağmen bölüşüm anlayışının aynı oranda gelişme gösterememesi sosyo-ekonomik sorunlara neden olabilmektedir. Yenidünya düzeni ile birlikte yaşanan değişim ve dönüşümde üretim faktörleri içerinde yer alan emek faktörünün, getiri açısından nasıl bir görünüm sergilediği de önemli olmaktadır. Örneğin yenidünya düzenindeki artış yönündeki değişmelere, asgari ücretin aynı yönde bir artış gösterememesi veya ayak uyduramaması, iş görenlerin çalışmaları karşılığında, aldıkları bu ücretlerle yoksulluklarının giderilememesi önemli bir durumdur. Çalışmada yenidünya düzeni ve yoksulluk olgusuyla ilgili gelişmelere değinildikten sonra, asgari ücret anlayışının asgari düzeyde kalması ve yoksulluğun giderilmesine yönelik olumlu yönde adım olamaması ile ilgili durum tespiti yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Asgari Ücret, Yoksulluk, Emek ABSTRACT Economic, technological, social and political changes are experienced throughout the process of a new world order which is also referred to as globalization. It is desirable that such changes are prospective developments, however, we also encounter situations where arrangements are made which are not capable of keeping up with development. While communication and information networks progressing in line with technological development in worldwide communication gain volume and accelerate international trade and capital mobility, the fact that the understanding of distribution does not display proportionally the same development despite changes in the understanding of production and consumption leads to socio-economic problems. It is also important how the labour factor which takes place within production factors in the change and transformation experienced in line with the new world order will be displayed in terms of yield. For example, the fact that minimum wages do not increase in the same direction as, or cannot keep up with increase-directional changes in the new world order, and employees cannot overcome poverty with these wages is an important fact. In this study we first addressed developments in terms of new world order and the phenomena of poverty, and afterwards due diligence is made with regard to the fact that no positive steps have been made towards the understanding of minimum wage remaining at a minimum level, and in overcoming poverty. Keywords: Minimum Wage, Poverty, Labour a Öğr.Gör.Dr. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla Meslek Yüksekokulu, Muğla. gulayhiz@yahoo.com

11 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: GİRİŞ 1980 ler öncesinde pek fazla telaffuz edilmeyen küreselleşme, günümüzde soysal, siyasal, kültürel ve ekonomik hemen hemen her konunun içinde yerini bulmuş, tartışmaların odak noktası olmuştur. Ulaşım ve iletişim teknolojileri geliştikçe uluslar ve ekonomiler birbirine yaklaşmış, karşılıklı ilişkiler yoğunlaşmış ve dünya üzerinde sermaye, mallar, hizmetler, işgücü, bilgi, fikirler, suçlar, kültür ve değerler, modalar, sosyal hareket ve anlayışlar, sosyal sorunlar, yaşam tarzları ve hatta hayatı algılayış biçimleri bile kitlesel olarak dolaşmaya başlamıştır (Özdemir, 2004) lerden bu yana yenidünya düzeni adı altında farklı bir kapitalist piyasa ekonomisi inşa edilmektedir. Bu yenidünya düzeninin kurum ve kuralları oluşturulmakta ve düzen küreselleşme logosu altında benimsetilmektedir. Kullanılan logo ve propaganda çok başarılı olmuş, küreselleşme tek seçenek olarak ortaya konmuştur (Ertuna, 2014). Dolayısıyla küreselleşme olgusu, ulusal ekonomilerin dünya piyasalarıyla eklemlenmesi ve bütün iktisadi karar süreçlerinin giderek dünya kapitalizminin sermaye birikimine yönelik dinamikleriyle belirlenmesi olarak yorumlanmaktadır (Yeldan, 2001). Küreselleşme ile birlikte emek piyasalarında yaşanan dönüşüm; gelir dağılımı ve yoksulluk üzerinde etkili olmuştur. Küreselleşme süreci ile niteliksiz işgücüne olan talep düşmüş, hizmet sektörünün istihdam yaratmaktaki payı artmış ve işgücüne olan talep mavi yakalılardan beyaz yakalılara kaymıştır. Diğer taraftan esnek üretim koşulları, geçici ya da yarı zamanlı çalışanlara olan ihtiyacı artırmıştır (Yüceol, 2005). İktisadi karar ve politikalardan beklenen, toplumun tamamına yönelik sorularına olan yaklaşımlarda çözüm üretebilir olmasıdır. Ancak, 1980 li yıllardan beri uygulanan ortodoks ekonomik politikalar kapsamında daha fazla liberalizasyon ve küreselleşmenin gelişmekte olan dünyada yoksulluğu azaltmadığı yönünde yaygın bir kabul bulunmaktadır (Brinkerhoff ve Goldsmith, 2003). Özellikle 1980 lerden sonra artan küreselleşme süreci, küreselleşmenin dünyadaki gelirin hem ülkeler arasında, hem de ülke içindeki dağıtımında oynadığı rol konusundaki tartışmaları alevlendirmiştir (Konukman ve Çiftçi, 2003). Küreselleşmenin yararları ve zararları konusunda bir fikir birliği olmasa da, küreselleşme ile birlikte eşitsizlik ve yoksulluğun boyutlarının sorgulanması da hız kazanmıştır. Yoksulluğun dünyanın geleceğini tehdit eden ciddi bir küresel sorun olduğu gerçeğinden hareketle yenidünya düzeninde yaşanan gelişmeler, yoksulluk, yoksulluğun küresel boyutu ve çalışanların yoksulluğu ile ilgili gelişmeler, Türkiye deki asgari ücretle çalışanların durumunun bu fotoğraftaki yerini sorgulamaya neden olmuştur. YENİDÜNYA DÜZENİNDE YAŞANAN GELİŞMELER Yenidünya düzeni olarak adlandırılan süreçte GATT ın (General Aggreement on Trade and Tarrif) imzalanması ve Dünya Ticaret Örgütü nün (DTÖ) kurulması küreselleşme yolunda atılan en önemli adımdır. DTÖ, dünya üzerinde yenidünya düzeninin gerektirdiği ekonomik liberalleşmeyi gerçekleştirmekle görevli kuruluştur. Yenidünya düzeninde mal ve hizmet akımları üzerindeki tüm engeller kalkmakta, sermayenin serbest dolaşımı konusunda çabalar sürdürülmektedir. Yenidünya düzeninin uygulanması sonuçlarını çok çabuk vermiş, dünya üzerinde, hem ülkeler arası, hem de ülkeler içi gelir dağılımı bozulma eğilimine girmiş, az sayıda zengin zenginleşirken, daha büyük kitleler yoksullaşmıştır (Ertuna, 2014) Geniş anlamda Küreselleşme, üretim faktörlerinin, ülke birikimlerinin ve değerlerinin ulusal sınırları aşarak yayılması, ticaret ve yabancı yatırımlarla dünya ülkelerinin bütünleşmesi ve ulusların ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel farklılıklarına rağmen ortak bir noktada buluşup uluslararası ilişkilerin yoğunlaştırılması olarak tanımlanmaktadır (Özdemir, 2004) li yıllardan sonra çok önemli yapısal ve ekonomik dönüşüm süreci geçiren dünya küreselleşme süreci ile birçok alanda etkisini göstermiştir. Bu alanlardan iş gücü piyasası ve istihdam ile ilgili politika ve stratejiler oldukça önem kazanmıştır. Çünkü küreselleşme süreci tüm dünyada üretim ve tüketim anlayışını hem etkileyebilmekte hem de değiştirebilmektedir. Bu da üretim faktörleri içinde yer alan işgücü olarak ifade edilen emek faktörünü doğrudan

12 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: ilgilendirmektedir. Özellikle neo-liberal dönüşüm sürecinin ivme kazandırdığı küreselleşme, uluslararası ticarete yönelik üretimin önem kazanması ve sermayenin sınır tanımadan, çok uluslu ve ulus ötesi şirketler aracılığıyla mobilitesinin artması ile ulusal işgücü piyasaları üzerinde çok önemli dışsal etkiler yaratmaktadır (Şenses, 2003). Emek faktörünün gerek ulusal alanda gerekse uluslararası alanda bilgi çağının ve ekonominin itici gücü olması nedeniyle beşeri sermaye olarak her gecen gün önemi artmıştır. Yenidünya düzeni, mal ve hizmet, para (sermaye) ve emekten, iki tanesinin, yani mal ve hizmet akımlarının ve paranın (sermayenin) ülkeler arası serbest dolaşımında tüm engellerin kaldırılması ve emek faktörünün (işçilerin) dolaşımının engellenmesi ilkeleri üzerine inşa edilmektedir (Ertuna, 2014). Uluslararası sermaye hareketlendikçe, sermaye, emek kullanımı açısından küresel olanaklara ulaşmakta ve en verimli emeği seçme şansını yakalamaktadır. Böylelikle sermaye minimum maliyetle işgücü istihdamını sağlayabileceği alanlara doğru hareket etmektedir (Yahşi, 2007). Küreselleşme sürecinde üretimi minimum maliyetle gerçekleştirebilmek için uluslararası iş bölümüne gidilerek, üretim sürecindeki farklı işler, farklı ülkelerdeki işgücü piyasalarına servis edilebilmektedir ( Küreselleşme bir yandan insanlara yeni iş fırsatları sunarken, diğer yandan da var olan iş alanlarının bir kısmını ortadan kaldırarak işgücü arzı ve talebinde bazen dengesizliğe neden olabilmektedir. Küreselleşme süreci ile beraber işgücü piyasalarında meydana gelen değişimler küresel yoksulluğun artışında önemli bir rol oynamaktadır. Otomasyonun gelişmesi ve hizmet sektörüne kayan küresel ekonomi ile birlikte birçok insan ya işsiz kalmış ya da sosyal güvencesi olmadan, düşük ücretli, geçici veya yarım günlük işlerde çalışmak zorunda kalmıştır (Kumar, 1999). Bu anlamda küreselleşme sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel anlamda olumlu ve olumsuz yönleri bir arada içinde barındıran bir süreçtir demek yanlış olmayacaktır (Balay, 2004). Bunun yanı sıra bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin sonucunda nitelikli işgücüne olan talebin artması, nitelikli işgücü ile niteliksiz işgücü arasındaki ücret farklılıklarını artırmış, bu da küresel yoksulluğu tetikleyen önemli sebeplerden biri olmuştur. YOKSULLUK KAVRAMI VE YOKSULLUĞUN KÜRESELLEŞMESİ İktisat biliminin temel amaçlarından birisi toplumların refahını kaynak dağılımında adil olmayı gözeterek arttırmaktır. İktisat biliminin oldukça geniş olan yelpazesinde yer alan yoksulluk konusu da bunlardan biridir. Yoksulluk, en genel anlamıyla, insanların yaşamlarını devam ettirebilmesi için temel gereksinmelerini karşılamaktan maddi manevi yoksun olmalarını ifade etmektedir. Yoksulluk, insanların sadece gelir, tüketim gibi maddi nesnelerden (gıda, barınma, giyim, vb) mahrum olmalarını değil, aynı zamanda sağlık, eğitim, ulaştırma vb hizmetlerden de mahrum olmalarıdır (Arpacıoğlu ve Yıldırım, 2011). Literatürde, mutlak yoksulluk, göreli yoksulluk, insani yoksulluk gibi çeşitli yoksulluk tanımlamaları bulunmaktadır. Mutlak yoksulluk; minimum düzeyde yaşamını sürdürecek bir standarda göre tanımlanır. Mutlak yoksulluktaki standart minimum gıda tüketimine dayalı olarak belirlenmekte, hane halkı veya bireyin yaşamını fiziki olarak devam ettirebilmek için ihtiyaç duyduğu asgari tüketim seviyesi olarak ifade edilmektedir (Şenses, 2001). Yani hane halkının ya da bireyin asgari yaşam düzeyini sürdürebilmesi için gerekli, yalnızca en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi durumudur. Mutlak yoksulluk gıda ve gıda dışı bileşenler dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenebilmektedir ( Sadece gıda harcamalarını esas alan mutlak açlık sınırının hesaplanması; minimum temel gıda maddesinden oluşan gıda sepetinin maliyetiyle hesaplanır. Tüm nüfus için önerilen kişi başına günlük alınması gereken kalori miktarı esas alınarak, bunun altında kalori alan fertler bir yoksulluk çizgisi oluştururlar. Mutlak yoksulluk sınırı gıda harcamalarına ek olarak temel gereksinimleri de (eğitim, sağlık, barınma, giyim) göz önüne alarak hesaplanabilir. Günümüzde bir çok az gelişmiş ülkelerde bu yaklaşım baz alınarak mutlak yoksulluk sınırı hesaplanmaktadır (Arpacıoğlu ve Yıldırım, 2011). Göreli yoksulluk; bireyin ya da grubun, toplumun diğer üyelerine kıyasla sahip oldukları kaynakları,

13 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: bir başka deyişle, insanların toplumdaki genel refah düzeyinin altında kalmaları durumudur ve onların göreli yaşam standartlarını gösterir. İnsani yoksulluk ise; yaşam suresinin kısalığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksunluk, iş olanaklarından yoksunluk gibi temalar incelenmektedir (Ünal, 2004). Aslında yoksulluğun tanımlamalarında kimlerin yoksul olarak belirlenmesi önemli bir sorundur lerden sonra küreselleşme sürecinin dinamiğini oluşturan neo-liberal politikalar, dünya çapında yoksulluğun yaygınlaşmasında ve derinleşmesinde büyük rol oynamıştır. Bu süreçle birlikte, işsizlik, sosyal adaletsizlik, kamu hizmetlerinde kısıtlamalar, gerek ülkeler arasındaki gerekse ülke içindeki gelir dağılımındaki adaletsizlikler artmış ve yoksulluk gitgide büyüyen bir sorun haline gelmeye başlamıştır (Köse, 2008). Yoksulluk genel olarak bir halkın ya da onun belirli bir kesiminin asgari yaşam düzeyini sürdürebilmek için gıda, giyim ve barınak gibi sadece en basit ihtiyaç maddelerini karşılayabilmesi olgusudur. Bu mutlak yoksulluk olarak da adlandırılmaktadır. Mutlak yoksul kişiler genellikle belirli bir minimum gelir düzeyinin altında yaşayan insanların sayısı ile hesaplanmaktadır. (Todaro, 2000). Türkiye İstatistik Kurumu 2009 Yoksulluk Çalışması sonuçlarına göre; Türkiye de fertlerin yaklaşık yüzde 0,48 ü sadece gıda harcamalarını içeren mutlak açlık sınırının, yüzde 18,08 i ise gıda ve gıda dışı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Mutlak yoksulluk sınırı az gelişmiş ülkeler için kişi başına günde 1$ kabul edilirken, Latin Amerika ve Karahipler için bu sınır 2$, Türkiye nin dâhil olduğu ve Doğu Avrupa ülkelerinin de içinde bulunduğu grup için 4$, gelişmiş sanayi ülkeleri için 14.40$ olarak belirlenmiştir (DPT, 2001). Gelişmekte olan ülkelerde her dört kişiden birinin mutlak yoksulluk içinde yaşadığı OECD raporunda ifade edilmiştir (OECD, 2008). Yoksulluk, bir ülkenin gelişmişlik seviyesi ile yakından ilişkilidir. İstisna olan ülkeler haricinde, genel olarak, azgelişmiş ülkelerde yoksulluk oranı nüfusun % 40 ile % 80'i arasında, gelişmekte olan ülkelerde ise % 40'ın altındadır. Ekonomik ya da sosyal boyutlu gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan yoksulluk olgusu, ekonomik gelişmişliği yakalayabilmiş ülkelerde dahi karşımıza çıkmaktadır. En zengin ülkelerde yaşayan nüfusun %12 sini yoksullar oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde her dört kişiden birinin mutlak yoksulluk içinde yaşadığı OECD raporunda ifade edilmiştir (OECD, 2008). Hatta GSMH bakımından dünyanın en zengin bölgesi en yoksul bölgesinden yaklaşık 200 kat daha büyüktür (Arpacıoğlu ve Yıldırım, 2011). Böylelikle yoksulluğun küresel bir boyutu olduğu da dikkati çekmektedir yılı Ağustos ayında Güney Afrika nın Johannesburg kentinde toplanan Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesinde küresel yoksullukla ilgili önemli tespitler dile getirilmiştir. Özellikle son yirmi yıl içerisinde küresel kalkınma politikalarının sonuçlarını değerlendirmek açısından bu bilgiler oldukça önem taşımaktadır (Brinkerhoff ve Goldsmith, 2003). Söz konusu zirvenin sonuç bildirgesinde dünyada 1,2 milyar insanın günde bir dolardan daha az, dünya nüfusunun yarısının da iki dolardan daha az bir günlük gelir düzeyine sahip olduğu ve onların açlık, hastalık, işsizlik, umutsuzluk ve okur yazar olamamaya mahkum oldukları kaydedilmektedir. Bir başka açıdan ifade etmek gerekirse dünya nüfusunun yarısından fazlasının gıda, içme suyu, sağlık, eğitim ve modern enerji imkanlarından oldukça yetersiz yararlandığı gerçeği ortaya çıkmaktadır (Uzun, 2003). Küreselleşme sürecinin dinamiğini oluşturan neo-liberal politikaların dünya çapında hâkim olmaya başlaması sonucunda her geçen gün daha büyük bir kitle yoksulluk içerisinde yaşamaktadır. Neo-liberal küresel ekonominin özellikle işgücü piyasalarında meydana getirdiği değişimlerden ve Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kuruluşların neo-liberal ideolojiyi Üçüncü Dünya da yaygın bir söylem haline getirme çabalarından dolayı küresel çaplı bir yoksulluktan veya yoksulluğun küreselleşmesi olgusundan bahsetmek mümkündür (Köse, 2008). Yoksulluğun küreselleşmesine gelişmekte olan ülkelerin ulusal ekonomilerinin yeniden biçimlendirilmesi ve dünyanın yeni ekonomik düzeni içindeki rollerinin yeniden tanımlanması eşlik ediyor. Çok sayıda ülkede aynı anda uygulanan ulusal makro-ekonomik reformlar,

14 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: ücretlerin ve emek maliyetlerinin dünya ölçeğinde düzenlenmesi açısından kritik bir rol oynuyor. Küresel yoksulluk arz tarafının bir girdisi; küresel ekonomik sistem de ucuz emekle besleniyor (Chossudovsky, 1999). Küresel yoksulluğun artmasında uluslararası kuruluşların yapısal uyum politikaları da önemli bir rol oynamaktadır. Yapısal uyum, uluslararası finansal kuruluşlar tarafından verilecek finansal yardımların koşulu olarak ülkelere dayatılan serbest piyasa yönelimli ekonomi politikaları seti dir (Soyak, 2004). TÜRK-İŞ, uzun yıllardır her ay çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasını gerçekleştirmektedir. Konfederasyonun çalışması, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilmek için yapılması gereken harcama tutarını ortaya koymaktadır. Bu tutar ücret olmayıp, haneye girmesi gereken toplam gelirdir. TÜRK-İŞ in yaptığı çalışmanın 2014 Haziran ayı sonuçlarına göre: Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.158,09 liradır. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 3.772,27 liradır. Yoksulluk sınırı hesaplanırken açlık sınırının veri olarak alınması bireyin sosyal bir varlık olduğu gerçeğini hiçe saymaktadır. Çünkü bireyler gelirlerindeki artışla birlikte, açlık sınırındaki mal ve hizmetlerden daha fazlasına ihtiyaç duyabilirler. Kargı nın yaptığı araştırmada (2013), GSYİH arttıkça asgari ücretin de buna bağlı bir trendde artmadığı ve açlık sınırının ve yoksulluk sınırının GSYİH artışlarının yarattığı bir harcanabilir gelir artışına işaret etmediği sonucuna varılmıştır. Böylece düşük gelirlilerin korunması ve satın alma güçlerinin artırılması konusunda önemli bir gelişme sağlanamamış, asgari ücret uygulaması amacına tam olarak ulaşamamıştır (Korkmaz, 2003). Kapitalizmin neo-liberal evresinde, üretim yapısı, işgücü piyasaları ve sosyal politikada yaşanan değişimler ve sendikacılık hareketinin bu değişimlere karşı gerekli tepkiyi gösterememesi, küresel düzlemde, çalışma ile yoksulluk arasındaki tarihsel bağın yeniden kurulmasına yol açmıştır (Erdoğdu ve Kutlu, 2014). Çalışan yoksulluğu kavramı çerçevesi içerisinde çözüm ve politikalar gündeme gelmiştir. Çalışanların emekleri karşılığında bile yoksulluklarının devam ediyor olması ücretler ile ilgili bağlantıları her geçen gün daha önemli hale getirmiştir. Çalışanların yoksulluğunu azaltmak açısından önemli bir işlevi olan asgari ücretlerin, işçi hanelerinin yoksulluğunu gidermede yeterli bir önlem olmadığı görülmektedir. Net asgari ücretlerin tek işçinin geçimlik ücretinin bile altında, yoksulluk ücreti düzeyinde kalması, Türkiye de, tüm asgari ücretlileri ve asgari ücretle geçinmek durumunda olan hanelerdeki bireyleri çalışan yoksul kategorisine sokmaktadır(erdoğdu ve Kutlu, 2014). ASGARİ ÜCRET VE TÜRKİYE DE ASGARİ ÜCRET UYGULAMALARI Asgari ücret, çalışan kişinin ve yapılan işin özelliklerinden bağımsız olarak, herkes için ve her iş için ödenmesi gereken ücretin en alt sınırını ifade etmektedir ( yılında Dünyada ilk kez Avustralya ve Yeni Zelanda da başlayan asgari ücret uygulaması, 1900 lü yılların başında itibaren Avrupa'da, uygulanmaya başladı ve daha sonra tüm dünyaya yayılmıştır yılında Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) kabul ettiği sözleşmeyle de asgari ücrete uluslararası bir kriter getirilmiştir. Türkiye ise ILO nun kabul ettiği sözleşmeyi 1973 yılında imzalamış ve 1974 yılında da onaylamıştır. Aslında Türkiye de 1923 yılında, yapılan İktisat Kongresi nde, belediye meclislerinin üç ayda bir asgari ücret hadlerini geçim şartlarına göre tespit ve ilan etmeleri kararlaştırılmış fakat uygulama olanağı olmamıştır (Ağaoğlu, 1987). Asgari ücret ile ilgili Anayasa nın ücrette adalet sağlanmalı ve ücret emeğin karşılığıdır başlıklı 55. maddesine göre Asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur hükmü

15 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: bulunmaktadır. Türkiye de yürürlükte olan tarihli sayılı Asgari Ücret Yönetmeliğinin 4. maddesinde asgari ücret, İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak tanımlanmıştır. Bunun yanı sıra; 4857 Sayılı İş Kanunu nun 39. maddesinde asgari ücretin amacının Her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için ücretlerin asgari sınırlarının belirlenmesi olduğu kaydedilmiştir ( Buna göre, asgari ücretin belirlenmesinde ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik durumun yanı sıra fiilen ödenmekte olan ücretlerin genel durumu ve geçim şartları göz önünde bulundurulmak zorundadır. Ayrıca, yönetmeliğe göre asgari ücret, "işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olarak ve ülke genelinde tüm işkollarını kapsayacak biçimde uygulanmak üzere, günlük olarak belirleniyor. Saat ücreti ve aylık ücret bu tutar üzerinden hesaplanır. Erdoğdu ve Kutlu nun (2014) yaptıkları çalışmada kısaca: Asgari ücretin belirlenen ve ilan edilen brüt tutarından, SSK primi işçi payı, İşsizlik Sigortası Fonu primi işçi payı, damga vergisi ve gelir vergisi kesiliyor yılına dek gelir vergisi alınmayan asgari ücretten, 2004 yılı için kesilen vergi oranı, yüzde Asgari ücretin hesaplanması yönteminde perakende fiyatlar kullanılmakta ve işçinin önce besin için harcama tutarına ve daha sonra toplam harcama tutarına ulaşılmaktadır. TÜİK tarafından tek işçi için 3540 kalori üzerinden hesaplanan geçimlik ücret, net bir tutardır. Ancak geçimlik ücret hesabına dayandırılan istisnasız tüm Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararlarında, TÜRK-İŞ in sürekli itirazlarına karşın, bu tutar brüt olarak kabul edilmiştir. Asgari ücretin tanımında, zorunlu ihtiyaçları günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek denmesine karşın, asgari ücretten gelir vergisi, sigorta işçi prim payı vb., kesintiler yapılmıştır. Asgari ücretin belirlenmesinde (1977 ve 1979 yılları hariç) aile unsuru için bir ilave yapılmamaktadır. Bir diğer temel nokta ise, asgari ücretin belirlenmesinde, aile unsurunun dışlanıyor olması, asgari ücretin çalışan yoksulluğu açısından etkisini ayrıca kısıtlamaktadır. Türkiye de asgari ücretlerin, işçi hanelerinin yoksulluğunu gidermede yeterli bir önlem olmadığı görülmektedir. Net asgari ücretler, TÜİK in hesapladığı tek işçinin geçimlik ücretinin altında, yoksulluk ücreti düzeyinde kalmıştır. Bu niteliğiyle tüm asgari ücretliler birey olarak çalışan yoksul, asgari ücretle geçinmek durumunda olan tüm haneler ise çalışan yoksul haneleridir diyerek konunun önemini ayrıntılı bir biçimde ortaya koymuşlardır. Türkiye de asgari ücret konusundaki en önemli iki nokta vardır; birincisi asgari ücret belirlenirken işçinin ailesinin değil, sadece kendi ihtiyaçlarının dikkate alınması, ikincisi ise asgari ücrete uygulanan yüksek vergi oranlarıdır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen brüt asgari ücretten yapılan kesintiler sonucunda, net asgari ücrete ulaşılmaktadır. Asgari ücret sistemi, uygulanmaya başladığı tarihten itibaren mevzuatta yapılan bazı değişikliklerle birlikte günümüze kadar gelmiştir yılından itibaren belirlenen brüt ve net asgari ücret düzeyleri incelendiğinde Tablo 2 de 2000 yılından itibaren asgari ücret düzeylerine bakıldığında yoksulluk rakamlarının çok çok altında kaldığı görülmektedir.

16 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Tablo 1: 2000 ve Sonrası Asgari Ücret Düzeyleri RESMİ GAZETE YAYIN TARİHİ VE SAYISI 16 YAŞINI DOLDURANLAR 16 YAŞINI DOLDURMAYANLAR YÜRÜRLÜK TARİHLERİ GÜNLÜK AYLIK GÜNLÜK AYLIK ,29 488,70 YTL 13,86 415,80 YTL ,70 531,00 YTL 15,00 450,00 YTL ,75 562,50 YTL 15,89 476,70 YTL ,50 585,00 YTL 16,38 491,40 YTL ,28 608,40 YTL 17,18 515,40 YTL ,29 638,70 YTL 18,02 540,60 YTL ,20 666,00 TL 18,90 567,00 TL ,00 TL 19,65 589,50 TL 31 Aralık Aralık Mükerrer 30 Aralık TL 729,00 TL 20,70 TL 621,00 TL ,35 TL 760,50 TL 21,60 TL 648,00 TL ,55 TL 796,50 TL 22,65 TL 679,50 TL ,90 TL 837,00 TL 23,85 TL 715,50 TL ,55 TL 886,50 TL 25,35 TL 760,00 TL ,35 TL 940,50 TL 26,85 TL 805,50 TL 29 Aralık Aralık (3.Mükerrer) Kaynak: ,62 TL 978,60 TL 27,97 TL 839,10 TL ,05 TL 1.021,50 TL 29,25 TL 877,50 TL ,70 TL 1.071,00 TL ,80 TL 1.134,00 TL 2014 Yılından İtibaren Uygulamadan Kalkmıştır 2014Yılından İtibaren Uygulamadan Kalkmıştır 2014 Yılından İtibaren Uygulamadan Kalkmıştır 2014 Yılından İtibaren Uygulamadan Kalkmıştır Tablo 1 den de görüldüğü gibi belirlenen asgari ücret tanımının aksine, işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetmemektedir. TÜRK-İŞ in 25 Temmuz 2014 tarihinde açıkladığı son verilerde; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırı 1.177,31 lira olurken, yoksulluk sınırı ise ( gıda

17 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı) ise 3.834,90 liradır. Çalışanların ihtiyaçları gözetilerek tek kişi için belirlenen asgari ücret, bir kişinin geçimine yeterli olmadığı gibi, geçindirmekle yükümlü olduğu aile bireyleri söz konusu olduğunda, TUİK in dört kişilik bir aile için belirlediği yoksulluk sınırına bile ulaşılamamaktadır. Türk-İş tarafından dört kişilik bir aile için yapılan yoksulluk sınırı araştırmasına göre ise asgari ücret, yoksulluk sınırının beşte biri kadardır. Asgari gıda harcamaları için yapılan açlık sınırı hesaplamalarına bakıldığında, asgari ücret yine yetersiz kalmaktadır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücreti belirlerken işçinin bekar olduğu varsayımında hareket etmektedir. Böyle olunca ailesi olan çalışanların mağduriyetleri katlanmaktadır. Asgari ücret, bir sosyal politika aracıdır. Asgari ücret, çalışanların toplumda yaratılan zenginlikten daha adil bir pay almalarına yardımcı olur. Refahın ülke genelinde yaygınlaşmasında ve gelir dağılımı üzerinde düzenleyici bir etki yapar. Ancak, son yıllarda uygulanan ekonomi politikalar sonucu, asgari ücret bu sosyal niteliğini yitirmiştir. Asgari ücret, bir ekonomi politika aracı olarak, belirlenmekte ve uygulanmaktadır. Bu durumun en somut yansıması, Türkiye'deki bozuk gelir dağılımında görülmektedir. İşgücü ödemelerinin GSMH'dan aldığı paya bakıldığında; Türkiye, Avrupa ülkeleri içinde en geride yer almaktadır. Asgari ücret, toplumda temsil sorunu yaratmayacak, çalışanların tümünü temsil edecek bir katılımla belirlenmelidir. Asgari ücret, insan onuruna yaraşır düzeyde yaşamaya yetecek bir ücret olmalıdır ( Oran (2013), Türkiye de, kayıt dışı istihdam dikkate alındığında ülkede asgari ücretle çalışanların oranının yüzde 70 e yaklaştığını belirtmiştir. Yani 15 milyon dolayında yurttaşın, bu ücrete mahkûm edildiğini ifade etmiştir. TÜİK tarafından 2002 yılından itibaren Hane halkı Bütçe Anketi verileri kullanılarak yapılan yoksulluk çalışmasına göre fert yoksulluk oranları (Tablo 2) ile görüldüğü gibi olmuştur. Tablo 2.Yoksulluk Sınırı Yöntemlerine Göre Fert Yoksulluk Oranları, Kaynak:

18 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: TUİK tarafından yapılmış olan en son Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması nda (2012): En zengin kesimin geliri en yoksul kesimin gelirinin 8 katı olmuştur. Yüzde 20 lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay %46,6 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay %5,9 olmuştur. Buna göre, son yüzde 20 lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20 lik gruba göre (P80/P20 göstergesi) 8 kat oldu. P80/P20 göstergesi hem kentsel yerler hem de kırsal yerler için 7,2 olarak hesaplanmıştır. Tablo 3. Eşdeğer Hanehalkı Kullanılabilir Gelire Göre Sıralı Yüzde 20 lik Gruplar, Kaynak: Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirleri kullanılarak çeşitli göreli yoksulluk sınırları (eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin %40, %50, %60 veya %70 ine göre) hesaplanmıştır. Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin %50 si dikkate alınarak belirlenen yoksulluk sınırına göre nüfusun %16,3 ü yoksulluk riski altında kaldı. Kentsel ve kırsal yerler için hesaplanan yoksulluk sınırlarına göre, kentsel yerlerde bu oran %13,8 iken, kırsal yerlerde %16,3 oldu. Dört yıllık panel veri kullanılarak hesaplanan sürekli yoksulluk oranı, son yılda ve önceki üç yıldan en az ikisinde yoksulluk riski altında olanlar olarak tanımlanmaktadır. Sürekli yoksulluğun hesaplanmasında eşdeğer hanehalkı kullanılabilir medyan gelirin %60 ı dikkate alınmaktadır. Buna göre, hem 2011 hem de 2012 yıllarında sürekli yoksulluk riski altında olanların oranı %16 olarak hesaplanmıştır. Ayrıca ciddi finansal sıkıntıyla karşı karşıya olan nüfusun oranı olarak tanımlanan ve belirlenmiş 9 maddeden en az 4 tanesini karşılayamama ya da mahrum olma durumunu tanımlayan maddi yoksunluk oranı 2011 yılında %60,4 iken 2012 yılında %59,2 olarak hesaplandı. SONUÇ Asgari ücrette artış sağlanması ve/veya yaşam koşullarına uygun bir düzeltme gerçekleştirilmesi halinde, aslında yoksulluk ile mücadelede de ilerleme kaydedilmiş olunur. Asgari ücret ile yoksulluğun birbirinden ayrı düşünülmesi her iki konunun da ekonomik politikalar ile çözüme kavuşturulması söz konusu mücadelede başarıyı getirebilecektir. Ayrıca, açlık ve yoksulluk sınırı ekonominin genel durumundan yola çıkarak hesaplanmamalı, (bazen büyüme gibi ekonomik göstergeler olumlu seyretse bile) insani yaşam koşulları esası göz önünde bulundurularak hesaplanmalıdır. Aksi takdirde yanılmalar kaçınılmaz olur. Bir ülkede ücret politikaları düzeltilmeden yoksulluk rakamlarında düzelme beklemek söz konusu olamaz. Çünkü ekonomik mücadelenin kazanımları politik mücadeleler ile desteklenmezse uygulamada sağlıklı ve kalıcı çözümlere ulaşılamaz.

19 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Bir ülkede asgari ücret konusu, bu ücret seviyesinden çalışmak zorunda kalan işçi sayısının azlığı ve fazlalığı ile de doğrudan ilgilidir. Ne kadar çok asgari ücretli çalışan varsa o kadar çok yoksulluk sınırı altında çalışan var demek pek yanlış olmayacaktır. Asgari ücret komisyonlarında işveren ile iş gören arasında her daim tartışmalar olmaktadır. Her iki kesim de kendi çıkarlarını koruma telaşını yaşadığı sürece ve emek kesimi sosyal devlet anlayışı politikaları ile korunmadığı sürece çelişki devam edecek görünmektedir. Bir ülkede bölgesel anlamda gelir dağılımı dengesizliği eğer daha fazla ise o ülke için bir tane asgari ücret seviyesi belirlemek tartışmalara neden olabilir. Örneğin Türkiye de, tüm ülke için tek bir asgari ücret belirlenmektedir. Ancak, illerin ve de bölgelerin her birinin sosyoekonomik gelişmişlik seviyesinin bir diğerinden son derece farklı olduğu göz önüne alındığında bu durumun önemli bir sorun olduğu görülmektedir (Eser, Terzi, 2008). Piyasa ekonomisinin yoksulluğu çözmede yetersiz kaldığı dikkate alındığında, toplumum bu temel problemlere yardımseverlik veya hayırseverlik anlayışından uzak, sosyal hak temelli bir yaklaşım geliştirmelidir (Işık, Mert, 2009). Bu her şeyden önce içinde yaşadığımız toplumun emeğe ve emeğin karşılığı olan ücreti değerli kılmasıyla da mümkün olabilecektir. KAYNAKÇA Ağaoğlu, N. (1987), Türkiye de Teoride ve Uygulamada Asgari Ücret, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, Bursa. Arpacıoğlu, Ö., Yıldırım, M., (2011), Dünyada ve Türkiye de Yoksulluğun Analizi, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, s E.Tar: Balay, R., (2004), Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Eğitim, Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Sayı:2, Yıl:2004, Cilt:37, Ankara, S Brinkerhoff, D.W, Goldsmith, A.A., (2003), How Citizens Participate in Macroeconomic Policy: International Experience and Implications for Poverty Reduction, World Development, Vol.31, No.4, s E.Tar: Chossudovsky, M., (1999), Yoksulluğun Küreselleşmesi, (Çev.Neşenur Domaniç), Çiviyazıları Yayınları, İstanbul. Erdoğdu, S., Kutlu, D., Dünyada ve Türkiye de Çalışan Yoksulluğu: İşgücü Piyasası ve Sosyal Koruma Politikaları Bağlamında Bir Değerlendirme file:///d:/goc/erdogdu.pdf%20calisan%20yoksu llugu.pdf E.Tar: ) Ertuna, Ö., Yeni Dünya Düzeni: Küreselleşme, cle/508/3.pdf) (Erişim: ) Eser, B.Y., Terzi, H., (2008), Türkiye de Asgari Ücret: Sorunlar Öneriler, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 1 Kargı, B., (2013) Ücret Yapışkanlığı Hipotezi nin Test Edilmesi: Türkiye de Asgari Ücret ve Büyüme Üzerine Zaman Serileri Analizi ( ), Çalışma ve Toplum, Vol. 37, No. 2, ss Konukman, Çiftçi, A. C., Ekonomik Yaklaşım, Küreselleşmenin Gelir Dağılımı Üzerindek, Etkileri, Cilt : 19, Özel Sayı, ss Korkmaz, A. (2001), Türkiye de Asgari Ücretin Mali Yönü, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt.2, Sayı.1, Nisan, ss Köse, B.,(2008), Yoksulluğun Küreselleşmesi, ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar, Ekim, Sayı: 2/4. Kumar, K. (1999) Sanayi Sonrası Toplumdan Post- Modern Topluma, çev. Mehmet Küçük, Dost Kitabevi, Ankara.

20 Hız, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Işık, S., Mert, M., (2009), İstihdam ve İşsizlik Sorununu Çözmeye Yönelik İstihdam/Gelir Garantisi Politikasının Uygulanabilirliği: Antalya Örneği, Akdeniz Üniversitesi, f E.Tar: Özdemir, S., (2004), Küreselleşme Sürecinde Refah Devleti, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, No: , İstanbul, S Şenses Fikret, (2001) Küreselleşmenin Öteki Yüzü Yoksulluk, İletişim Yayınları, İstanbul. UZUN, A. M., Yoksulluk Olgusu ve Dünya Bankası, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, Ünal, G., (2004), Turkiye de Yoksulluk Kavramı ve Yoksulluk Araştırmaları, IV. Aile Şurası Bildirileri, T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayınları, Yayın No. 137 Ankara. Yahşi, F., (2007), Küreselleşme ve İstihdam, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. Yeldan, E. (2001), Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, İletişim Yayınları, İstanbul. Yüceol, H.M. (2005), Küreselleşme, Yoksulluk ve Emek Piyasası Politikaları, Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:14, Sayı:2.

21 MBD 2014, 3 (2 ): MAKALE HAKKINDA Geliş : Ağustos 2014 Kabul: Ekim 2014 ANTROPOMETRİK VERİLERDE ALTIN ORAN GOLDEN RATIO IN ANTHROPOMETRIC DATA Ertan Yesari HASTÜRK a ÖZ Altın oran kavramı tarih boyunca birçok alanda ortaya çıkmış eserlerde kullanılmıştır ve sayısal bir sabitle ifade edilmektedir. Yapılan çeşitli araştırmalarda bu oranın doğal olarak doğada bulunan canlıların anatomik tasarımında bulunduğu ve yapısal özelliklerinin belirlenmesinde etkili olduğu ortaya konmuştur. İnsandan alınan antropometrik veriler karşılaştırılarak incelendiğinde de bu oran çarpıcı şekilde karşımıza çıkmaktadır. Ünlü birçok sanatçının insanı tanımlarken ya da insan kullanımı için tasarımlar yaparken bu oranı kullandığı belirlenmiştir. Doğamızda var olan ve kullanıldığı tüm eserlerde ilgi uyandıran bu oranın, antropometrik verilere bağlı tasarımlarda kullanılması ile hem fiziksel olarak ergonomik, hem de ruhsal açıdan güzel olarak algılanan eserler ortaya çıkacaktır. Anahtar Kelimeler: Altın Oran, Antropometri, Fibonacci ABSTRACT The term as golden ratio has been used in lots of area such as, architecture, art etc.. for a long time and it can be defined as a constant. In various investigations indicate that this ratio has been used in the livings anatomical designing and in nature itself. Besides, the investigations of anthropometric values about human body indicate that the golden ratio is shown itself. Lots of famous artists used the golden ratio for defining human or designing vehicles for human usage. Using of golden ratio in all kind of designs in the light of anthropometric values causes to create ergonomic materials and beautiful artworks. Keywords: Golden Ratio, Anthropometry, Fibonacci a Öğr. Gör. Dr., Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB Meslek Yüksekokulu, ertanh@hacettepe.edu.tr

22 Hastürk, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: GİRİŞ Günümüzde çeşitli alanlarda sıklıkla kullanılan altın oran kavramı tarih boyunca birçok sanatçı, tasarımcı ve bilim adamının ilgisini çekmiş, eserlerinde kullanılmıştır. Altın oranın bu kadar ilgi çekmesinin nedeni, doğada birçok yerde karşımıza çıkmasıdır. Altın orana bitkilerde hayvanlarda ve insanlarda rastlanması ve bu sayısal ifadenin matematiksel bir dizilimle ilişkilendirilmesi altın oran kavramını daha da ilgi çekici hale getirmektedir. Bu matematiksel ilişkiyi sanat eserlerinde ve mimaride kullanan Yunan medeniyeti altın oran olarak anılan 1,618 sayısının da isim kaynağıdır lü yılların başında ünlü matematikçi Mark Barr Altın Oran değeri olan 1,618 sayısını Yunan Alfabesinin 21. Harfi ve aynı zamanda Altın Oran ı heykellerinde kullanan ünlü Yunanlı heykeltıraş Phidias ın ilk harfi olan Phi (fi) harfini kullanarak tanımladı (Tekkanat, 2006). Altın oranın en yoğun şekilde kullanımı Rönesans ta olmuştur. Sanat alanındaki devrim, dine dayalı toplumun temellerini kökünden sarsan ve insanı merkez alan bir harekettir. Sanatçı, artık ortaçağda olduğu gibi işçi değil; düşünen, sanat bilinci ve sorumluluğunu taşıyan, özgür, toplum içindeki yeri değeri ve saygınlığı ile yaşamaktadır. Rönesans kuramcıları, ideal insan vücudu ile karşılaştırdıkları mimari yapılarda oran ve oranlar arası evrensel bir uyumu aramışlardır. İnsan bedeninin doğru çizilmesi, duruşun gerçekçi biçimde yansıtılması, insan ve hayvan anatomisi, hacim ve perspektif yasaları kuramsallaştırılmıştır (Güven, 2009). Bu dönemin önde gelen ve altın oranı mükemmel şekilde kullanan sanatçısı Leonardo da Vinci nin, bilimsel olmayan hiçbir varlığın doğada olamayacağı görüşü ışığında; kendi sanat eserlerinde altın oranı kullanırken, aslında bilimle de ne kadar iç içe olduğunu ve sayısal verileri bilinçli ve anlamlı bir şekilde eserlerine yansıttığı sonucuna varmak çokta zor olmamaktadır. Leonardo nun insanlara kendi halinde beliren biçimlerin kökünü araştır şeklinde seslenmesi de dikkatle incelenmesi gereken bir sözdür. Leonardo da Vinci nin anatomi çalışmaları ve antropometrik veriler ışığında ortaya çıkardığı sanat eserleri hala kullanılmakta ve çalışmalara kaynaklık etmektedir. Leonardo nun antropometrik çizimlerinin en çok ilgi gördüğü eser, Luca Pacioli nin İlahi Oran (De Divina Proportione) adlı altın oranı anlattığı eseridir. Altın oranın doğal olarak canlıların anatomik yapısında bulunmasının yanı sıra birçok eserde kullanılması ile bu matematiksel ifadenin ilgi odağı haline gelmesini de sağlamıştır. Bitkiler dünyasına baktığımızda birçok bitkinin anatomik yapısının ve geometrik şeklinin altın oranla ilişkilendirilebilmektedir. Ortaçağ matematikçilerinden Leonardo Fibonacci nin tavşanların üreme sayılarını inceleyerek ortaya çıkardığı sayı diziliminde (Fibonacci sayı dizisi; 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377 ) yer alan sayılar ve bu sayıların altın oranla ilişkisi dikkat çekici başka bir noktadır. Bu dizilim sadece hayvanlarda değil birçok bitkinin geometrik yapısını ve gövde, dal ya da yapraklarının diziliminde bire bir uyum göstermektedir. GEOMETRİDE ALTIN ORAN Altın oranın geometrik şekillerle ifadesini tam olarak anlatabilmek için, altın oranı matematiksel olarak tanımlamak gerekecektir. Fibonacci sayı dizisinden yola çıkarak bu tanımlamayı yapacak olursak; Fibonacci sayı dizisi; 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 Bu dizilimde özellikle 8. Terimden itibaren art arda gelen iki sayıdan büyük olanın küçük olana bölümü sonucu elde edilen sayı 1,618 e yaklaşan bir oran vermektedir. Mehmet Suat Bergil (1993), Doğada, Bilimde, Sanatta Altın Oran adlı eserinde, altın oranın M.Ö. 3. yüzyılda Euklid in Stoikheia (Öğeler) adlı yapıtında aşıt ve ortalama oran adıyla kayda geçirildiğini belirtmiştir. Bergil, kitabında Pisagor un (Pythagoras ) altın oranla ilgili düşüncelerini şöyle yazmıştır: Bir insanın tüm vücudu ile göbeğine kadar olan yüksekliğinin oranı, bir pentagramın uzun ve kısa kenarlarının oranı, bir dikdörtgenin uzun ve kısa kenarlarının oranı, hepsi aynıdır. Bunun sebebi nedir? Çünkü

23 Hastürk, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: tüm parçanın büyük parçaya oranı, büyük parçanın küçük parçaya oranına eşittir. Herhangi bir doğru parçasını ( Ia+bI ) altın orana göre iki doğru parçası şeklinde ( kısa parça: IaI ve uzun parça:ibi ) bölümlendirirsek; a / b = b / a+b eşitliğine ulaşırız. Yukarıda yazılı eşitlikteki doğru parçasının tamamını 1birim uzunlukta kabul ederek uzun parçaya x dediğimizde 1-x / x = x / 1 kesirli ifadesi elde edilir ki bu da; x ² - x -1=0 denklemine eşittir. Bu denklemin köklerinden yalnız biri pozitiftir ve Altın Oran ı verir (Bergil, 1993). Bir altın dikdörtgen bir kenarı 1 bir kenarı 1,618 ile orantılı olan dikdörtgendir ve bu altın dikdörtgen içine her seferinde kısa kenar uzunluğu karenin bir kenarını oluşturacak şekilde kareler çıkarıldığında kalan her dikdörtgen altın dikdörtgen olarak karşımıza çıkacaktır. Bu durum sonsuza kadar kendini tekrarlamaktadır. Ortaya çıkan karenin köşegenlerinden geçen sarmal ise bir salyangoz sarmalını verecektir ki; bu şekil doğada birçok yerde doğal olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanın kulağı incelendiğinde dış teğet bir dikdörtgeni oluşturan alan altın dikdörtgeni vermekte sarmal yapısı ise yukarda anlatılan salyangoz sarmalı ile uyum sağlayan bir spiral oluşturmaktadır. Altın oranla oluşturulan birçok geometrik şekil çeşitli eserlerde karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan en çok kullanılanları altın üçgen, altın dörtgen, altın elips şeklinde anılmakta ve iç içe bölümlendirildiklerinde defalarca kez kendilerini tekrarlamaktadırlar. Altın bir dikdörtgene dörtkenarında teğet düzgün bir elips altın elips diye adlandırılmaktadır. Altın dikdörtgenin kısa kenar orta noktaları ile bir uzun kenar orta noktasının birleştirilmesi ile oluşan üçgen altın üçgen olarak anılmaktadır. SANATTA VE MİMARİDE ALTIN ORAN En eski kullanımına Mısır Piramitleri nde rastlanmaktadır. Piramitlerin taban yerleşimlerinden yüksekliklerine hemen her noktasında altın oranın kullanımına rastlanmakta hatta piramitlerin bir arada incelenmesi sonucu konumlarının altın spirali oluşturduğu çarpıcı şekilde görülmektedir. Piramitlerin yapımında kullanılan bu oran birçok Mısır eserinde ortaya çıkmaktadır. Altın oranın en çok kullanıldığı dönem Eski Yunan Dönemi ne denk gelmektedir. Bu devre örnek verecek olursak; mimari açıdan Parthenon ve Neptün Tapınakları, sanatta ise Afrodit Heykeli verilebilir. Rönesans, altın oranın çok sayıda eser sahibi tarafından defalarca kullanılan bir devir olarak karşımıza çıkan bir dönemdir. Leonardo da Vinci, Michelangelo gibi birçok sanatçı altın oranı kullanarak şuan bile paha biçilemeyen eserler meydana getirmişlerdir. Özellikle insan öğesini içeren eserlerinde, insana ait resimler anatomik yapısına uygun ve altın oranla ilişkilendirilecek şekilde gerçekleştirilmiştir. Özellikle Leonardo nun eserlerinde bizzat kendinin insan üzerinden aldığı antropometrik verileri kullandığı bilinmektedir. İnsan anatomisini tam olarak kavrayabilmek için kadavralarla da anatomi çalışmaları yaptığı hatta bunlara eserlerinde yer verdiği bilinen Leonardo, insan üzerinde yaptığı çalışmalarının engellendiği dönemlerde hayvanlarla çalışıp bunu oranlayarak insanlara uyumlandırmaya çalışmıştır. Günümüze doğru gelindiğinde oran sistemi olarak antropometrik verilere dayanan Le Corbusier in oran sistemi karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde de birçok sanatçı eserlerinde altın orana ve altın oranla ortaya çıkarılan geometrik şekillere yer vermekte bunlardan en çok ilgi görenlerini ise, antropometrik veriler ışığında, oransal hesaplamalara bağlı tasarlanmış eserler oluşturmaktadır. İNSANDA ALTIN ORAN İnsan için kullanılan oran sistemi Vitruvius un oran kurallarında net bir şekilde görülmekte, bu oransal sistemi de Lenardo gibi sanatçıların kullandıkları bilinmektedir. Leonardo nun çizimlerinde insan çok net olarak oransal boyutlandırılmış ve antropometrik verilere sağdık kaldığı belirlenmiştir. Elam (2001) e göre, Rönesans sanatçılarından Leonardo Da Vinci ve Albrecht Dürer 15. Yüzyıl sonu 16. Yüzyıl başlangıcında Vitruvius un oran kurallarını uyguladıkları görülmektedir. İki sanatçı insan formunun oranlanması konusunda

24 Hastürk, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: araştırmaları sonucunda çok geniş bilgilere sahip oldular. Dürer edinmiş olduğu bilgileri 1528 yılında çizimlerini yaptığı İnsan Oranı Üzerine Dört Kitap (Four Books on Human Proportion) adlı eserinde topladı (Tekkanat, 2006). Her alanda olduğu gibi insan vücudunda da altın orana rastlamak mümkündür. İnsan bedeni göz önünde bulundurulduğunda birçok altın oran belirtisi ortaya çıkar. Bunlardan bazıları; ayaktan dize kadar olan kısım bir birim olarak kabul edildiğinde ardı ardına toplamı insan vücudunda tam olarak göbeğe denk gelir. Bu bir altın orandır ve bize 1,618 sonucunu verir. Başın üst kısmından boyna kadar olan kısmın ardı ardına toplamı da göbeğe denk gelir ki yine bu da bir altın orandır. Bunlar dışında da insan vücudunda farklı noktalarda altın oran bulunmaktadır. Elde, baş parmak hariç parmakların üç boğumdan oluşması ve bu boğumların ilk ikisinin toplamının üçüncü boğumun ölçüsünü vermesi gibi. Ayrıca insan yüzünde de bazı noktalarda altın oran mevcuttur. En kolay görülebilecek olanı tavşan dişlerinin boy ve eninin birbirine eşit olması gibi. Bu da doğru ve estetik bir görüntü yaratmak isteyen diş doktorlarının işini kolaylaştıran başka bir altın orandır. Dış görünüş harici bir de iç organlarda altın orana rastlamak mümkündür. Aynı şekilde iç kulakta yer alan ses titreşimlerinin iletilmesini sağlayan ve sarmal şeklindeki cochlea da bize altın oranı vermektedir. Tüm canlıların temel özelliklerinin depolanmasını ve aktarımını sağlayan DNA da altın orana sahiptir ( 2014). Ayak parmak uçlarından göbeğe / Göbekten baş bitimine olan uzunluk, Diz uzunluğu / dizdenbele olan uzunluk, Çeneden alın bitimine / alın bitiminden saç bitimine uzunluk, Göbekten boyuna / boyundan saç bitimine; yapılan oranlamalarda bir tek sayı çıkar. Bu sayı 1,618 dir (Tekkanat, 2006). Bergil (1993) te belirtilene göre; Parmaklarımız üç boğumludur. Parmağın tam boyunun İlk iki boğuma oranı altın oranı verir (başparmak dışındaki parmaklar için). Ayrıca orta parmağın serçe parmağına oranında da altın oran olduğunu fark edebilirsiniz. 2 eliniz var, iki elinizdeki parmaklar 3 bölümden oluşur. Her elinizde 5 parmak vardır ve bunlardan sadece 8'i altın orana göre boğumlanmıştır. 2, 3, 5 ve 8 Fibonocci sayılarına uyar ( 2014). İnsan yüzünde yer alan bazı altın oranlar şöyledir: Yüzün boyu / Yüzün genişliği, Dudakkaşların birleşim yeri arası / Burun boyu, Yüzün boyu / Çene ucu-kaşların birleşim yeri arası, Ağız boyu / Burun genişliği, Burun genişliği / Burun delikleri arası, Göz bebekleri arası / Kaşlar arası. İnsan yüzü dışında da birçok organda altın orana rastlanmaktadır. Amerikalı fizikçi B. J. West ile Doktor A. L. Goldberger, yılları arasında yürüttükleri araştırmalarında, akciğerlerin yapısındaki altın oranının varlığını ortaya koydular. Akciğeri oluşturan bronş ağacının bir özelliği, asimetrik olmasıdır. Örneğin, soluk borusu, biri uzun (sol) ve diğeri de kısa (sağ) olmak üzere iki ana bronşa ayrılır. Ve bu asimetrik bölünme, bronşların ardışık dallanmalarında da sürüp gider. İşte bu bölünmelerin hepsinde kısa bronşun uzun bronşa olan oranının yaklaşık olarak 1/ 1,618 değerini verdiği saptanmıştır ( php, 2014). DNA molekülü tüm yaşamın programını taşımaktadır. Temelinde de altın oran bulunmaktadır. Her tam turunda 34 angström uzunluğunda ve 21 angström genişliğindeki çift heliks spiral yapısı ile tabi ki altın oranı bünyesinde bulundurmaktadır. 34/21= sayısını bulmaktadır ( ntent&view=article&id=262:altnoran&catid=18:mart15&itemid=28, 2014). SONUÇ Altın oran doğada her an karşımıza çıkmaktadır. Yaşayan canlıların birçoğunun anatomik yapısı bu oransal sisteme uyum göstermektedir. Özellikle insan öznesi incelendiğinde bu oranın örnekleri çok fazla sayıda karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan çevremizde ve kendimizde doğal olarak bulunan bu oransal tasarım, birçok sanatçının eserinde de karşımıza çıkmakta ve bu eserlerde insanlar tarafından büyük ilgi görmektedir. Altın

25 Hastürk, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: oranla tasarlanmış eserlerin insanlar tarafından ilgi ile karşılanması, zaman zaman kusursuz kabul edilmesi, hep güzel olarak görülüp, değer verilmesi belki de kendinden bir parça olarak bu eserlere bakmasındandır. Belki de bu eserler bilincimizde doğal olarak kabul edilmekte, yapılan tasarımların bu orana göre yapıldığı baştan söylenmese bile çekici ve güzel olarak değerlendirilmesi bu doğal yapıdan kaynaklanmaktadır. Öyle ise zaten doğası altın orana uyumlu olan insan anatomisinden alınacak antropometrik verilere bağlı tasarımlar ile insan kullanımı için gerçekleştirilecek eserlerin; hem fiziksel olarak ergonomik, hem de ruhsal açıdan güzel olarak algılanması sağlanmış olacaktır. KAYNAKLAR Bergil, S. M., (1993), Doğada, Bilimde, Sanatta Altın Oran, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul tent&view=article&id=262:altnoran&catid=18:mart15&itemid=28, 2014 Elam, K., (2001), Geometry Of Design Studies in Proportion and Composition, Princeton Architectural Pres, New York Güven, H. N., (2009), Leonardo da Vinci nin Anatomi Çalışmalarının Sanat Yaşamına Katkısı, Süleyman Demirel Üniversitesi Yaşam Dergisi, 2(1): tent&view=article&id=262:altnoran&catid=18:mart15&itemid=28, (2014) (2014) (2014) php, (2014) Tekkanat, N., (2006), Altın Oran ın Kaynakları ve Sanata Yansıması, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Antalya

26 MBD 2014, 3 ( 2 ): MAKALE HAKKINDA Geliş : Ağustos 2014 Kabul: Ekim 2014 TEKSTİL TEKNİKERLERİNİN İŞ TATMİNSİZLİKLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA A RESEARCH ON JOB DISSATISFACTIONS OF TEXTILE TECHNICIANS Yahya CAN a ÖZ Bu çalışmada tekstil teknikerlerinde iş tatminsizlikleri incelenmiştir. Öncelikle iş tatminsizliğinin nedenleri belirlenmiştir. Daha sonra; iplik, dokuma, terbiye ve konfeksiyonda çalışan teknikerlerin iş tatminsizlikleri arasında fark olup olmadığı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İş Tatminsizliği, Tekstil, Tekniker ABSTRACT In this study, job dissatisfaction was examined in textile technicians. Firstly, the causes of job dissatisfaction are determined. After that, whether there are differences between technicians working in spinning, weaving, finishing and confection of the job dissatisfaction levels were determined. Keywords: Job Dissatisfaction, Textile, Technician a Doç. Dr., Pamukkale Üniversitesi, Denizli Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu, ycan@pau.edu.tr

27 Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: GİRİŞ Ülkemiz tekstil ihracatı her geçen gün artmakta ve bu konuda Avrupa da ve Dünyada adından sıklıkla söz ettirmektedir. Tekstil sektörü emek yoğun bir sektördür. Bu haliyle işsizlik problemine de çözüm olma özelliğini sürdürmektedir. Üretimin yükünü çeken çalışan kesimlerinden birisi de tekstil teknikerleridir. Türkiye de 20 ye yakın üniversitede meslek yüksekokulları bünyesinde tekstil teknolojisi programları vardır. Bu okullardan mezun olanlar tekstil teknikeri unvanıyla iş hayatına atılmaktadır. Yeni işe başlayacak mezunların önünde tekstilin hangi dalında çalışacaklarına ilişkin seçenekler de vardır. Bu çalışmada farklı tekstil dallarında çalışan teknikerlerin iş tatmin düzeyleri ölçülerek yeni iş arayan teknikerlere yol göstermesi amaçlanmıştır. Günümüz insanının en büyük problemi artan ekonomik imkanlara rağmen yakalanamayan mutluluktur. Yoğun bir trafikle iş yerine ulaşma ve yoğun bir çalışma günü sonrası insanlar evlerine yorgun gelmekte ve ertesi her gün aynı işlemlerin tekrarlanması insanları monotonlaştırmaktadır. İnsanların uyku harici geçen aktif zamanlarının büyük çoğunluğu iş yerlerinde geçmektedir. Dolayısıyla mutlu bireyler ancak iş yerlerinde mutlu olabilen insanlarla mümkün olmaktadır. İş yerlerinde insanların mutlu olması da ancak iş tatmini ile mümkün olacaktır. İŞ TATMİNSİZLİĞİ İş tatmini çalışanların işe karşı olan tutumlarıdır. Kişi işinden tatmin oluyorsa işine karşı olumlu bir tutuma sahip olacaktır. Başka bir tanıma göre iş tatmini, çalışanın işinden dolayı kendini iyi hissetme derecesini ve işinin kişi açısından ne derece anlamlı ve doyurucu olduğunu belirten bir kavramdır. Tatmin ve moral birbirlerinin yerine kullanılsalar da iş tatmini genellikle tek bir çalışanla ilgili olurken, moral kavramı ise bir grup çalışanın genel duygularını kapsamaktadır (Shamir B.; Salamon I.,1985) İş Tatminini Etkileyen Faktörler İş tatminini sağlayan faktörler kişiye ve işe bağlı faktörlerdir. Kişinin iş hayatı tecrübeleri de iş tatminini belirlemede bir faktördür. Çalışma hayatına yeni başlamış, iş tecrübesi az olan kişilerde genellikle gerçekçi olmayan beklentiler vardır. Bu da onlarda iş tatminsizliğe yol açmaktadır (Erdoğan, 1996). Organizasyonlarda örgütsel değişim, yönetim politikaları, liderlik davranışı, rol çatışması, zaman baskısı, kontrol eksikliği, fiziksel ve ruhsal sağlık durumları gibi faktörler çalışanlar üzerinde iş tatminsizliğine yol açmaktadır (Gignac and Apllebaum, 1997). İş tatminini etkileyen faktörlerden bazıları işletme içi faktörlerdir. Bunlardan en önemlileri; iletişim, yönetim biçimi, arkadaşlık ortamı, takdir edilme duygusu, terfi ve ücrettir. İnsanlar takdir edilmekten hoşlanırlar. Terfi, insanı çalışmaya sevk etmede en önemli etmenlerden biridir. Eğer, işe alınan bir kimse işyerine girer girmez, önünde ilerleme olanağının bulunmadığına ve ücretinin artmayacağı duygusuna kapılırsa, her türlü çabanın gereksiz olduğuna inanarak işe karşı olumsuz bir tutum takınabilir. Böyle hallerde, tatminsizlik ve şikâyetler kaçınılmaz olacaktır. İş yerinde yetersiz ısınma, aydınlatma ve havalandırma olmamalıdır. Şikâyetlerin ve tatminsizliklerin bir kısmı yorgunluktan ileri gelir. Bazı şikâyetler de mekanik güvenlik koşullarının yetersiz olmasına ilişkindir. Çalışanlara belli bir şahsiyet kazandıracak veya onlara mesleklerini sevdirecek davranışlar ve çalışma ortamını ve yapılan işi özendirici uygulamalar, iş tatminsizliğini azaltmada önemli rol oynamaktadır (Tanrıverdi, 2006). Kamu kesiminde çalışan iş görenlerin iş tatmini sorunları üzerinde yapılan bir araştırmada; işe devamsızlıkların, işten ayrılmaların ve diğer iş tatminsizliğinin kökeninde çoğu kez işten duyulan tatminsizlik ve gönül gücü eksikliğine işaret edilmiştir (İncir, 1990; Tanrıverdi, 2006). Çarıkçı 2000 yılında bir çalışmada süpermarket çalışanlarının iş tatminsizliğini araştırmıştır. Çalışanların iş tatmin düzeyinin çalışma düzeni ve ücret haricinde yüksek olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca kadınların iş tatmin düzeyinin erkeklere göre daha düşük olduğunu ve 25 yaşından genç çalışanların 25 yaşından daha yüksek yaşta

28 Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: olanlara göre iş tatminlerinin daha yüksek olduğunu ifade etmiştir (Çarıkçı, 2000). Bozkurt ve Bozkurt 2008 yılında yaptıkları çalışmada eğitim sektöründeki çalışanların iş tatminsizliğini incelemişlerdir. İş tatminsizliğine neden olan etkenler arasında ilk sırada ücret yetersizliği bulunmuştur. Ayrıca mesleğe yeni başlayanların iş tatmininin eski çalışanlara göre daha yüksek olduğunu ifade etmişlerdir (Bozkurt ve Bozkurt, 2008). Akaydın ve arkadaşları Denizli de çalışan meslek yüksekokulu mezunlarının iş tatminsizliklerini incelemişler ve teknikerlerin iş tatmin düzeylerinin düşük olduğunu ve işin yapılış şekli, işle ilgili zihinsel koşullar ve ücretlerle ilgili problemler yaşadıkları ifade edilmiştir (Akaydın ve diğerleri, 2009). ARAŞTIRMA YÖNTEMİ Araştırmanın 3 temel amacı vardır. Bunlar; tekstil teknikerlerinin iş tatminlerinin olup olmadığının tespit edilmesi, iş tatminsizliği nedenlerinin belirlenmesi ve farklı tekstil alt dallarında çalışan tekstil teknikerlerinin iş tatminlerinde farklılık olup olmadığının tespit edilmesidir. Araştırmanın örnek kitlesi Denizli de faaliyet gösteren ve en az 50 çalışanı bulunan tekstil işletmelerinde görev yapan tekstil teknikerlerdir. Tesadüfî örnekleme yöntemi ile 52 adet tekniker ile yüz yüze anket yapılmıştır. Teknikerler tekstil sektörünün farklı bölümlerinde çalışanlar arasından seçilmiştir. Anketlerde cinsiyet ve yaş gibi sorulardan sonra iş tatminsizliğine ait sorular sorulmuştur. Daha sonra iş tatminleri ölçmek için 5 li Likert ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte; hiçbir zaman, nadiren, bazen, çoğu zaman ve her zaman ifadelerine sırasıyla 1 den 5 e kadar numara verilmektedir. Bulgular Öncelikle çalışanlara ait kişisel bilgiler verilecek, sonra iş tatminsizliği sebeplerine ait veriler verilecek son olarak ta farklı tekstil dalları için iş tatminsizliğine ait veriler verilecektir. Temel bulgular Tekstil teknikerlerinin cinsiyet, yaş aralığı, çalışma alanlarına göre çalışan sayısı ve çalıştıkları işletmedeki çalışma süreleri belirlenmiştir. 52 teknikerin 30 tanesi kadın 20 tanesi ise erkektir. Teknikerlerden yaş aralığında 26 kişi, yaş aralığında 16 kişi ve 41 ve üstü yaş aralığında ise 12 kişi bulunmaktadır. Çalışanların hemen hemen yarısı yaş aralığındadır. Teknikerden 28 tanesi dokuma, 11tanesi konfeksiyon, 7 tanesi terbiye ve 6 tanesi de iplik işletmelerinde çalışan teknikerlerdir. Şekil 1 de çalışma sürelerine ilişkin bilgiler verilmiştir. Çalıştıkları İşletmedeki Çalışma Süreleri 0-5 Yıl 6-10 Yıl Yıl Yıl 21 ve üstü Şekil 1: Teknikerlerin çalıştıkları işletmedeki çalışma süreleri Teknikerler çalışma süreleri açısından 5 sınıfta incelenmiştir. 0-5 yıl arasında çalışan sayısı 27 kişi, 6-10 yıl arasında çalışan sayısı 17 kişi, yıl arası çalışan sayısı 5 kişi, yıl arası çalışan sayısı 2 kişi ve 20 yıl ve üstü çalışan sayısı ise 1 kişidir. Çalışanların yaklaşık % 85 lik kısmının meslek yaşamlarında ilk 10 yılları içerisinde oldukları görülmektedir. Bu durum yeni mezunların mezun olduklarında belli bir süre çalıştıkları ve daha sonra işletme değiştirdikleri şeklinde yorumlanabilir. İş tatminsizliği nedenleri Anket uygulanan çalışanlara işleriyle ilgili en önemli problem sorulduğunda 19 çalışan hızlı çalışma temposu, 16 çalışan iş güvenliğinin azlığı, 11 çalışan yeterince dinlenememe ve 6 çalışan da işin ergonomik olmadığını belirtmişlerdir. Hızlı çalışma temposu sonucunda da çalışanların yoğun stres altında çalıştıkları söylenebilir.

29 Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: İşe Ait Şikayetler Maddi Şikayetler Hızlı Çalışma Temposu İşin Ergonomik Olmayışı Dinlenemem e Maaşım yetersiz İkramiyeler yetersiz Maaşımı zamanında alamıyorum Şekil 2: Teknikerlerin işe ait şikâyetleri Teknikerler işe ait zihinsel şartlarla ilgili sorulara verdikleri cevaplar incelendiğinde 22 çalışan için aşırı iş yükleme, 14 çalışan için işin monoton olması, 9 çalışan işte başarısız olmaktan korktuğunu ve 7 çalışan da diğer zihinsel etkilerden etkilendiğini belirtmişlerdir. İşe Ait Zihinsel Şikayetler İşin Monotonluğu Aşırı İş Yükleme Başarısız Olma Korkusu Şekil 4: Maddi şikâyetler Teknikerlerden 18 tanesi terfi alamayacağını, 17 tanesi terfide adam kayırma olduğunu, 10 tanesi terfi alsa bile maaşının artacağını düşünmediğini belirtmiştir. Sadece 7 çalışan hak ettiği takdirde terfi alabileceğini belirtmiştir. Terfi İle İlgili Şikayetler Terfi alma imkanım yok Terfide adam kayırma var Terfi alsamda maaşım artmaz Şekil 3: işe ait zihinsel şikâyetler Teknikerlerden 26 tanesi hak ettiği ücreti alamadığını, 4 tanesi ikramiyelerin yetersiz olduğunu 16 tanesi de maaşların zamanında ödenmediğini belirtmiştir. Sadece 6 çalışan aldığı ücretten memnun olduğunu belirtmiştir. Şekil 5: Terfi le ilgili şikâyetler Tekstil işletmeleri emek yoğun sektörlerdendir. Yani işletmelerdeki çalan sayısı fazladır. Bu durumda insan ilişkileri de iş yeri huzurunda yani iş tatminsizliğinde etkilidir. Çalışanlara işletmedeki insan ilişkileri sorulduğunda 13 çalışan kişiler arasında güven olmadığını, 18 çalışan insan olarak değer verilmediğini, 12 çalışan empati yapılmadığını ve sadece 9 çalışan ise insanlar arasındaki ilişkileri olumlu bulmuştur.

30 Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: Çalışanlar Arasındaki İlişkiler İş yerinde kimse birbirine güvenmiyor Şekil 6: Çalışanlar arasındaki ilişkiler Çalışma alanlarına göre iş tatminsizliği İplik, dokuma, terbiye ve konfeksiyon gibi farklı tekstil alanlarında çalışan tekstil teknikerlerinin iş tatminlerinin ölçülmesi için 5 li Likert Ölçeği kullanılmış ve Çizelge 1 deki sonuçlar alınmıştır. Birbirine insani olarak değer verilmiyor Çizelge 1. Farklı İş Unsurları ile İlgili Ortalama Tatmin Değerleri İplik Dokuma Terbiye Konfeksiyon İşin kendisinden alınan tatmin 3,23 2,87 3,45 2,70 İş arkadaşlarından alınan tatmin 2,65 2,45 2,30 2,97 Çalışma ortamından alınan tatmin 2,20 2,12 2,18 2,25 Üstlerden alınan tatmin 2,58 1,99 2,31 1,89 Çalışma saatlerinden alınan tatmin 2,11 1,82 1,96 1,77 Genel Ortalama 2,55 2,25 2,44 2,32 Çizelge 1 incelendiğinde genel olarak tatmin seviyelerinin 2 ile 3 arasında değiştiği görülmektedir. Yani sorulara verilen cevaplar genellikle nadiren ya da bazen olduğu görülmektedir. Verilen işin kendisinden alınan tatminin diğerlerine göre daha yüksek olduğu, en az tatminin de çalışma saatlerinden alındığı görülmektedir. Yani çalışanlar yaptıkları işi sevmekte ancak yoğun iş temposunu sevmemektedirler. Genel ortalamalar incelendiğinde; ortalamalar birbirlerine yakın olmakla birlikte iplikte çalışanların iş tatminlerinin en yüksek, dokumada çalışanların ise en düşük olduğu görülmektedir. İş arkadaşlarından alınan tatmin değeri konfeksiyonda en yüksektir. Bunun sebebi konfeksiyonda bant usulü çalışıyor olması ve çalışmaların birbiriyle temaslarının minimum seviyede olması olabilir. SONUÇLAR Tekstil teknikerlerinin başlıca iş tatminsizliği sebepleri şunlardır; İşyerlerindeki çalışma temposunun yüksek olması ve aşırı iş yükleme, Çok çalışmalarına rağmen hak ettikleri ücreti alamamaları ve İkramiye, prim ve diğer sosyal haklarının kendilerine zamanında ödenmemesi, Yapılan işin monoton olması ve işe ilgi duyamama, Adam kayırmalar, terfi ile ilgili şikâyetler, kıdem ve liyakate uygun ücret ödenmemesi ve çalıştıkları birimlerde terfi imkânlarının az olması, Kendilerine gerekli önem ve değerin verilmemiş olması, iş yerlerinde güvensizlik havasının hâkim olması olarak tespit edilmiştir. Bu sebeplerden bazıları, çalışma temposunun yüksek olması gibi, tekstil sektörünün işleyişinden kaynaklansa da pek çoğu düzeltilebilir ve önlenebilir sebepler olarak görülmektedir. Çalışmanın yapıldığı Denizli deki tekstil işletmelerinin pek çoğunda yöneticiler aynı zamanda işletme sahipleridir. Yöneticilerin çoğu da yöneticilik ile ilgili eğitim almamıştır. Ayrıca tekstil sektöründe yıl öncesindeki

31 Can, 2014 Cilt 3, Sayı 2, Sf: yüksek karların günümüzde olmaması, işletmelerin neredeyse başa baş noktasında üretime devam etmeleri ve bu durumun işletmeye verdiği sıkıntılar iş tatminsizliğine sebep olan unsurlar olarak göze çarpmaktadır. Ücret adil bir şekilde belirlenmeli ve ödenmelidir. Bunun için ücretler, yapılan işin miktar ve niteliği ile uyumlu olmalıdır. Ücretlerin yanında yine işlerin miktar ve niteliği ile ilgili olarak prim ve ikramiye tutarlarının doğru saptanması da bir diğer önemli maddi çıkar konusudur (Eren, 2001). İş tatminsizliğinin çalışanlar açısından olumsuzlukları olduğu gibi işletme açısından da bazı olumsuzluklar bulunmaktadır. İş tatminsizliği yüksek olan işçilerin çalıştığı işletmelerde işten çıkış hızları yüksek olacağı için hem kalifiye eleman bulmakta zorlanılacak hem de kilit konumda çalışanların işten çıkışıyla siparişler zamanında yetiştirilemeyecektir. Böyle bir işletmenin de itibar ve prestij kaybedeceği açıktır. Tekstil teknikerleri için en yüksek iş tatminin iplik iş kolunda en düşük iş tatminin ise dokuma iş kolunda olduğu söylenebilir. Ancak bu sonuçlar geneli yansıtmayıp sadece 52 tekniker üzerinde yapılan sonuçlar olduğu unutulmamalıdır. Çok daha yüksek sayıda denek üzerinde yapılan çalışmalar daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Hem çalışanlar hem de işletme için olumsuz bir durum arz eden iş tatminsizliğinin çözüme kavuşması için önerilerimiz ise; Sürekli işçilikten kazanarak (veya kazandığını sanarak) üretime devam edilemeyeceği Karların artırılabilmesi için klasik ürünlerinin üretiminin yerine katma değeri yüksek yeni ürünlerin üretimi Çalışanların iş yerlerine aidiyet duygularının artırılması için yapılan çalışmalarının ve harcamaların fazlasıyla işletmeye geri döneceğinin unutulmaması İşletmelerin yönetiminde toplam kalite yönetimi ve kaizen gibi modern metotların tercih edilmesi gerekecektir. Sonuç olarak insanları mutlak anlamda memnun etmek mümkün görünmemektedir. Günümüz insanının hayattan beklentisi de oldukça yüksektir. Ancak işverenlerin de üzerine düşenler bulunmaktadır. Modern hayatın gereği insanların zamanlarının büyük çoğunluğu iş yerlerinde geçmektedir. Mutlu ve huzurlu toplumlar için insanların çalıştıkları işyerlerinde de huzurlu olması çok önemlidir. KAYNAKLAR Akaydın, M., Can, Y., Soydaş, M.E., (2009), Denizli Organize Sanayi İşletmelerinde Çalışan Meslek Yüksekokulu Mezunlarının İş Tatminsizliği Sorunları Üzerine Bir Araştırma, 1. Uluslararası 5. Ulusal Meslek Yüksekokulları Sempozyumu, sf: Bozkurt Ö, Bozkurt İ., (2008), İş Tatminini Etkileyen İşletme İçi Faktörlerin Eğitim Sektörü Açısından Değerlendirilmesine Yönelik Bir Alan Araştırması, DoğuşÜniversitesi Dergisi, 9(1),1-18. Çarıkçı,.H., (2000), Çalışanların İş Tatminlerini Etkileyen Kişisel Özellikler-Süpermarket Çalışanları Üzerine Bir Aratırma-, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, C.5, S.2, Erdoğan, İ, (1996), İşletme Yönetiminde Örgütsel Davranış, Avcıol Basım Yayın.ss:234. Eren, E., (2001), Örgütsel Davranış ve Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayım.sf:246. Gignac, A., and Appelbaum S., H., (1997), The Impact of Stress on Customer Service Representatives: A Comparative Study, Journal of Workplace Learning, Vol. 9(1), İncir, G., (1990), Çalışanların İş Doyumu Üzerine Bir İnceleme, Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları, Yeniçağ Basın Yayın. ss:73. Shamir, B., Salomon, I.,(1985), Work at Home and the Quality of Working Life, Academy of Management Review, Vol.10,3, Tanrıverdi, H., (2006), Sanayi işletmelerinde Çalışanların İş Tatminsizliği Sorunları Üzerine Bir Araştırma Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:3 (2) 1-29.

32 MBD 2014, 3 (2): MAKALE HAKKINDA Geliş : TEMMUZ 2014 JEOTERMAL ENERJİ KAPASİTESİ VE OLANAKLARININ DEGERLENDİRİLMESİ Kabul: EVALUATION OF GEOTHERMAL ENERGY CAPACİTİES AND POSSIBILITIES EYLÜL 2014 Murat KADEMLİ a Öz Bu çalışmada, jeotermal enerji kaynaklarının, dünya çapında kullanılan enerji kaynakları karşısında ciddi bir alternatif olarak gelecekte ön plana çıkabilirliğinin değerlendirilmesi ile ilgili bir araştırılmış ve tartışılmıştır. Enerji tüketim verilerine göre dünyanın en çok enerji tüketen ilk 25 ülkesi arasında bulunan ülkemizin, enerji arzında önemli bir artışa ihtiyaç duyduğu aşikârdır. Ülkemiz enerji üretiminde sınırlı kaynaklara sahip olması, her geçen gün büyüyen bir ülke olması dolayısıyla her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duymasına sebep olmaktadır. Bu talep doğrultusunda yerli kaynaklardan enerji üreterek, enerji alanında dışa bağımlılığı azaltma en azından artırmayan yeni kaynaklara yönelmesi gerekmektedir. Mevcut kaynaklar içerisinde, ülkemiz açısından yerli kömür kaynakları sahip oldukları potansiyel ile ön plana çıkmaktadır. Ancak, giderek artan çevre bilinci ve fosil kaynakların neden oldukları CO2 oranlarının sınırlandırılması gerekliliği, temiz ve tükenmez enerji kaynaklarına olan ihtiyacı daha önemli hale getirmektedir. Ülkemiz açısından bakıldığında, temiz enerji kaynakları arasında yakın zamanda en büyük potansiyele sahip olan jeotermal enerjidir. Anahtar Kelimeler: Jeotermal Kaynaklar, Alternatif Enerji, Yerli Enerji Abstract This study concerns about geothermal energy sources which have a serious potential against conventional energy sources used in worldwide today or have not. According to energy consumption information, our country is in the most 25 energy spending country in world. That s why, the production local energy is the very important issue for our country obviously. However, the limited local energy sources and increasing energy demand day by day are directing the developed countries to search new local energy sources. It is very important to give answer to energy demand by using local sources for preventing the increase energy dependency to the foreign countries. The local coal sources have the most important potential with their reserve and quantity. However, the environment sensibility and limitation on CO 2 realise ratios are made to search for different energy sources like geothermal energy in recent years. The geothermal energy has most important potential among the all other clean energy technologies in near future in our country. Keywords: Geothermal Sources, Alternative Energy, Local Energy a Yrd.Doç.Dr., Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB MYO, kademli@hacettepe.edu.tr

33 Giriş Günümüz dünyasının giderek artan enerji ihtiyaçlarının sağlandığı kaynakların çeşitlendirilmesi son derece önemlidir. Bu sayede, enerji sağlanan petrol, doğalgaz ve kömür gibi fosil yakıtlara oluşturulacak alternatif ve temiz enerji seçeneklerinin yanında, ülkelerin ekonomik büyüme ve enerji ihtiyaç artışlarının paralel olduğu göz önünde alındığında, fosil kaynakların kontrolünü elinde bulunduran ülkelerin dünya ekonomisi ve siyaseti üzerine orantısız olarak sahip olduğu gücü dağıtmak açısından gerekli hatta zorunludur. Bu sebeple, gerek ülkemiz gerek dünya da temiz ve tükenmez enerji kaynaklarının araştırılması, geliştirilmesi ve sisteme katılarak, enerji alanında daha az bağımlı olmanın hesapları yapılmaktadır. Son yıllarda, gerek atmosfere zararlı gaz veya parçacık salınımı olmayan, ilk yatırım maliyetini bir yana bırakırsak, işletim maliyetleri açısından son derece avantajlı olan jeotermal enerji ciddi bir alternatif olarak düşünülmektedir. Jeotermal Enerji Jeotermal enerji, yerkabuğunun çeşitli derinliklerinde magma kaynaklı ısının oluşturduğu, sıcaklıkları sürekli olarak bölgesel ortalama sıcaklığın üzerinde olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına göre daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir. Ayrıca, herhangi bir su veya buhar içeriği olmamasına rağmen yine magma tarafından ısıtılan kaya oluşumlarına kuru kuyu veya kuru jeotermal kaynak olarak adlandırılan enerji üretiminde kullanılabilecek kaynaklarda mevcuttur(armstead,1983;çetin 2014; Entingh vd., 1994; White, 1973). Yağmur ve kar sularının yerin derinliklerine sızıp, geçirimsiz tabakalarla çevrili bir yeraltı rezervuarında kapana kısılması sonucunda, ısınan su, yan kayaçlarda bulunan tuz ve mineralleri çözer, kapalı bir rezervuar da ısınıp buharlaşan ve yüksek basınç altında bir kısmı tekrar sıvılaşmış olan yüksek ısıya sahip akışkana jeotermal akışkan veya süper akışkan adı verilir. Tektonik levha hareketleri ve bu levhaların sınırlarının oluştuğu bölgelerde, levhaların birbirlerini sıkıştırması, itmesi gibi hareketleri sayesinde oluşun çok sayıda çatlak sistemleri, bu bölgeleri jeotermal kaynak bulunması açısından yüksek ihtimalli hale getirmektedir. Dünya üzerinde bu tektonizma hareketlerinin sık görüldüğü volkanik kuşaklar mevcuttur. And Volkanik Kuşağı; Güney Amerika nın batı sahil ülkeleri, Venezuella, Kolombiya, Ekvator, Peru, Bolivya, Şili ve Arjantin i kapsamaktadır. Alp-Himalaya Kuşağı; Ülkemizin de içinde bulunduğu bu kuşak Hindistan plakasının Avrasya plakasını sıkıştırması sonucu oluşmuştur. Dünyanın en uzun kuşaklarından biridir, uzunluğu yaklaşık 3000 km dir. İtalya dan Tayland a kadar uzanmaktadır. Doğu Afrika Rift Sistemi; Aktif olan bu sistem Zambiya, Malavi, Tanzanya, Uganda, Kenya, Etiyopya, Djibuti gibi ülkeleri içine almaktadır. Orta Amerika Volkanik Kuşağı; Orta Amerika ülkelerini içine alan bu kuşakta, çok sayıda jeotermal sistem bulunmaktadır. Bu kuşaklardan başka dünyanın hemen hemen her bölgesinde volkanik kuşaklar bulunur ve bulundukları bölgelere yakın yerler jeotermal kaynaklar için yüksek potansiyel barındırırlar. Ülkemizde ise ege bölgesi bu açıdan oldukça verimlidir. Ülkemizin içinde bulunduğu Alp-Himalaya kuşağının neden olduğu tektonizma hareketleri etkisiyle batıda incelen kabuk, jeotermal kaynakların oluşması ve doğal olarak yüzeye çıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, batıda yüksek entalpili (>150ºC) elektrik üretilebilen jeotermal alanlar bulunmaktayken, tektonik sıkışmanın etkisiyle gelişen daha düşük entalpili alanlar ise doğu bölgelerde gözlenmektedir (Haklıdır, 2008). Ülkemizde yaklaşık 200 jeotermal saha ve 1500 ün üzerinde sıcak su kaynağı ve kuyusu bulunmaktadır. Söz konusu kaynak ve a Yrd.Doç.Dr., Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB MYO, kademli@hacettepe.edu.tr

34 kuyulardan üretilen ısı değerinin ise 4078 MW dır ( E.Tar: ). Ancak, yapılan çalışmalar ve jeolojik incelemeler sonucunda ülkemiz jeotermal enerji potansiyelinin mevcut kapasitesinin çok üzerinde olduğu ve dünyada jeotermal enerji alanında önemli ve önde gelen bir yeri olabileceğini göstermektedir. Jeotermal Enerjinin Kullanım Alanları Jeotermal yataklar kullanıma sunulmadan önce enerji potansiyellerini ortaya çıkarmak için sınıflandırılmalıdırlar. Tüm jeotermal yataklar elektrik üretimi için uygun olmamaktadır. Bu amaçla jeotermal yataklar, yüksek entalpili (sıcaklıklı) > 150 o C, orta entalpili o C arası ve düşük entalpili < 70 o C olarak sınıflandırılmaktadır. Yüksek entalpili kaynaklar elektrik üretimi için kullanılabilecekken, düşük ve orta entalpili kaynaklar genellikle ısınma, kurutma, seracılık, ahır ve kümes ısıtma, bayer prosesi ile alüminyum üretimi, balık çiftlikleri, çimento kurutma, yüzme havuzları vb. amaçlı kullanılmaktadır (Lindal, 1973; Meidav, 1998). Jeotermalden Elektrik Üretimi Kuru buhar santrallerinde türbini döndürmek için kuyudan üretilen kuru buhar direk olarak kullanılır. Şekil 1 de kuru buhar santralinin şematik gösterimi verilmektedir. Flaş buhar santrallerinde yüksek basınçla kuyudan gelen akışkan yüzeye çıkarken basınç kaybetmekte ve buharlaşma henüz üretim borusundan süper akışkan yüzeye doğru çıkarken başlamaktadır. Daha sonra yüksek basınçlı süper akışkan, düşük çaplı borudan ani olarak çok büyük hacme sahip seperatöre çıkış yaptığın ani basınç düşmesi sebebiyle buharlaşır, buhar seperatörün üst kısmına monte edilmiş olan cebri borudan seperatörü terk ederken, ısının ve basıncının büyük bölümünü kaybetmiş akışkan, re-enjeksiyon kuyusuna beslenir. Bazı yüksek basınç ve sıcaklığa sahip yataklarda ise ilk seperatörden sonra henüz üzerinde yüksek ısı olan akışkan ikinci hatta üçüncü seperatörde buharlaştırma işlemine devam ettirilebilir ancak bu durumda oluşacak buhar basıncı ilk seperatöre göre düşük olacaktır(nicholson, 1993; E.Tar: ). Bazı özel ve ekonomik değeri bulunan mineral içeren akışkanların soğutma kuleleri vasıtasıyla soğutulan sıvılar ile ısı değiştirici eşanjörler vasıtasıyla soğutulması neticesinde, bu değerli mineraller çözelti halinden çıkarak katı formlarını kazanır ve katı sıvı ayrım yöntemleri ile kazanılırlar, daha sonra re-enjeksiyon kuyusuna gönderilirler. Elde edilen mineraller işlenmek üzere depolanırken, elde edilen buhar ile buhar türbininin döndürülmesi ve bağlı bulunan jeneratör rotorunun dönerek stator uçlarından elektrik elde edilmesi sağlanır. Flaş buhar tipi santrallerin basit şematik gösterimi şekil 2. de verilmektedir. Şekil 1. Kuru Buhar Santrali Şematik Gösterimi (Özdemir,2008) a Yrd.Doç.Dr., Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB MYO, kademli@hacettepe.edu.tr

35 Şekil 2. Flaş buhar tipi santrallerin basit şematik gösterimi (Öztürk, 2008) Çift çevrim (Binary cycle) santrallerinde jeotermal akışkanın sıcaklığından faydalanılarak sudan daha az buharlaşma sıcaklığına sahip akışkan eşanjörde (heatexchanger) buharlaştırılır ve buharlaşan bu akışkan ile türbinin döndürülmesi sağlanmaktadır. Bu durumda, buharlaşma derecesi düşük akışkanlar kullanılarak buhar basıncı düşük sıcaklıklarda bile yüksek değerlere çıkarılabilmektedir. Çift çevrim elektrik santralleri, suyun içerdiği ısı enerjisini mekanik enerjiye ve sonrada bir jeneratör vasıtası ile elektrik enerjisine çevirirler. Çalışan akışkan, kapalı bir devrede, yüksek sıcaklıklı jeotermal akışkan ile soğutma suyundan ibaret iki ısı kaynağı arasında bir termodinamik motor çevriminde çalışır. Çalışan akışkan genellikle izobütan gibi bir hidrokarbon, R12 gibi bir soğutma gazı veya CO 2 gazıdır. Bu santrallerden üretilen elektriğin maliyeti ise 0.04 $ ile 0.1 $ arasında değişmektedir (Bertani, 2010; Lund vd., 2010). Ayrıca, jeotermal sıvı içerisinde eriyik halde bulunması olası, zehirli veya korozif maddelerin yapacağı tahribattan da işletme personeli ve işletmede bulunan ekipmanlar korunmaktadır. Ancak, ısı değiştirici eşanjörlerin en büyük dezavantajı ısı iletimi esnasında oluşacak enerji kayıplarıdır. Çift Çevrim Santrali Basit Şematik Gösterimi şekil 3. de verilmektedir. Şekil 3. Çift Çevrim Santrali Basit Şematik Gösterimi (Öztürk, 2008) Türkiye'nin jeotermal potansiyeli yaklaşık olarka MW olarak tahmin edilmesine rağmen, henüz kurulu kapasite olarak yaklaşık 1000 MW civarındadır. Jeotermal enerji yatırımlarının büyük kısmı, konut ısıtma, seracılık ve sağlık amaçlı olarak kullanılmaktadır. Bunlara ek olarak, Aydın- Germencik, Aydın-Salavatlı ve Denizli- Tekkehamam sahasında ise elektrik üretimine yönelik çalışmalar ile Kızıldere mevkiinde aktif olarak elektrik üreten santraller mevcuttur, yaklaşık kurulu güç 45 MW mertebesinde olup, yapılacak yatırımlarla yakın gelecekte hızla artış gösterebilecek potansiyele sahiptir. Sonuç Son yıllarda artan enerji ihtiyacı gerek ülkemiz ve gerekse dünya da mevcut enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve kapasitelerinin ve verimliliklerinin artırılması çalışmalarına büyük önem verilmesine neden olmuştur. Bu açıdan bakıldığında, enerji tüketim verilerine göre dünyanın en çok enerji tükenten ilk 25 ülkesi arasında bulunan ülkemizin, enerji arzında önemli bir artışa ihtiyaç duyduğu aşikardır. Ülkemiz enerji üretiminde sınırlı kaynaklara sahip olması, her geçen gün büyüyen bir ülke olması dolayısıyla her geçen gün daha fazla enerjiye ihtiyaç duymasına sebep olmaktadır. Bu talep doğrultusunda yerli kaynaklardan enerji üreterek, enerji alanında dışa bağımlılığı a Yrd.Doç.Dr., Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe ASO 1. OSB MYO, kademli@hacettepe.edu.tr

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE YOKSULLUĞUN DEĞİŞMEYEN YÜZÜ VE ASGARİ ÜCRET MAKALE HAKKINDA. Geliş : Ağustos 2014. Kabul: Ekim 2014. Gülay HIZ a ABSTRACT

YENİ DÜNYA DÜZENİNDE YOKSULLUĞUN DEĞİŞMEYEN YÜZÜ VE ASGARİ ÜCRET MAKALE HAKKINDA. Geliş : Ağustos 2014. Kabul: Ekim 2014. Gülay HIZ a ABSTRACT MBD 2014, 3 (2 ): 162 172 MAKALE HAKKINDA Geliş : Ağustos 2014 Kabul: Ekim 2014 YENİ DÜNYA DÜZENİNDE YOKSULLUĞUN DEĞİŞMEYEN YÜZÜ VE ASGARİ ÜCRET THE NON-CHANGING FACE OF POVERTY IN NEW WORLD ORDER AND

Detaylı

TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE

TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE Yıl: 24 Sayı:87 Nisan 2010 9 Güncel TÜİK in YOKSULLUK ANALİZLERİ ÜZERİNE Sıddık Ensari TÜİK periyodik olarak 2002 yılından beri düzenli bir şekilde yaptığı Hanehalkı Bütçe Anketleri sonuçlarını esas alan

Detaylı

Yoksulluk Sınırı Nasıl Hesaplanır?

Yoksulluk Sınırı Nasıl Hesaplanır? B i r l i k t e Ö ğ r e n e l i m Yoksulluk Sınırı Nasıl Hesaplanır? Mahmut S. YARDIM 1 Yoksulluğun çok boyutlu bir olgu olması, tanımlanmasında ve ölçülmesinde farklı yaklaşımların kullanılmasına yol

Detaylı

Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir.

Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir. ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU KARARI Karar Tarihi : 30/12/2014 Karar No : 2014/1 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu nun 39 uncu maddesi gereğince, iş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında

Detaylı

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2016/090 30.12.2016 Konu: 2017 Yılı İçin Asgari Ücret Belirlendi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararında, 2017 yılında uygulanacak asgari ücret brüt tutarı aylık 1.777,50 TL olarak belirlenmiştir. Buna

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

RİNG PENYE VE KOMPAKT İPLİKLERDEN ÖRÜLEN TEMEL ATKILI ÖRME KUMAŞLARIN PATLAMA MUKAVEMETLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ÖZET

RİNG PENYE VE KOMPAKT İPLİKLERDEN ÖRÜLEN TEMEL ATKILI ÖRME KUMAŞLARIN PATLAMA MUKAVEMETLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA ÖZET 1 9 9 TMMOB TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası UCTEA The Chamber Of Textile Engineers The Journal Of Textiles and Engineers YIL 16 SAYI 73-74 RİNG PENYE VE KOMPAKT İPLİKLERDEN ÖRÜLEN TEMEL ATKILI ÖRME KUMAŞLARIN

Detaylı

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk

İkinci Öğretim. Küreselleşme ve Yoksulluk İkinci Öğretim Küreselleşme ve Yoksulluk Küreselleşme, özellikle 1980 li yılların sonları ve 1990 lı yılların başlarından itibaren dünyada yaygın olarak kullanılan çok boyutlu bir kavramdır. Küreselleşmenin

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Oran: Asgari ücret reel olarak 10 yıl öncekinin üçte ikisi düzeyinin alımgücüne indi Tarih : 03.03.2013 Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili

Detaylı

YUVARLAK ÖRME MAKİNELERİNDE KUMAŞ GRAMAJINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER ÖZET

YUVARLAK ÖRME MAKİNELERİNDE KUMAŞ GRAMAJINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER ÖZET TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası UCTEA The Chamber Of Textile Engineers Tekstil ve Mühendis The Journal Of Textiles and Engineers YIL 15 SAYI 70-71 YUVARLAK ÖRME MAKİNELERİNDE KUMAŞ GRAMAJINA ETKİ EDEN

Detaylı

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında)

Nüfus ve Kalkınma İlişkisi: Türkiye (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) (TÜİK'in Yeni Nüfus Projeksiyonları Işığında) ESAGEV - Ekonomik ve Sosyal Düşünce Araştırma Geliştirme Vakfı www.esagev.org iletisim@esagev.org +90 (312) 750 00 00 Oğuzlar Mh. 1397. Sokak No: 11/1 Balgat,

Detaylı

İSTANBUL DA İNSANİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMENİN MALİYETİ TL OLARAK BELİRLENDİ

İSTANBUL DA İNSANİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMENİN MALİYETİ TL OLARAK BELİRLENDİ İGİAD Türkiye de insani bir yaşam sürdürmenin maliyetini araştırdı İSTANBUL DA İNSANİ BİR YAŞAM SÜRDÜRMENİN MALİYETİ 1.950 TL OLARAK BELİRLENDİ Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), asgari

Detaylı

Üç boyut üzerinden hesaplanmaktadır:

Üç boyut üzerinden hesaplanmaktadır: 1 Ülkelerin gelişme aşamalarında aldıkları yol, İnsani gelişme endeksleri tarafından açıklanır. İnsani gelişme endeksleri 1990 yılından itibaren UNDP tarafından hazırlanmaya başlanmıştır. Üç boyut üzerinden

Detaylı

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.C.Aktan (Ed.), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. TÜRKİYE DE İŞÇİ VE MEMUR KONFEDERASYONLARININ YOKSULLUK SINIRI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMALARININ SONUÇLARI Ülkemizde

Detaylı

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı

Türkiye de işsizler artık daha yaşlı Türkiye de işsizler artık daha yaşlı Esen Çağlar, Ozan Acar, Haki Pamuk Mart 2007 2001 krizinden günümüze Türkiye ekonomisinde iki önemli yapı değişikliği birlikte yaşanmıştır. Bir yandan makroekonomik

Detaylı

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4.

1. SOSYAL SERMAYE 1. (1) (2) 2. (3). (4) 3. (5) (6) 4. 1. SOSYAL SERMAYE 1. Sosyal sermaye OECD tarafından grup içerisinde ya da gruplar arasında işbirliğini kolaylaştıran anlayışlar, paylaşılan değerler, normlarla birlikte ağlar olarak tanımlanmaktadır (1).

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI. Son Güncelleme

GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI. Son Güncelleme TÜRKİYE ŞEKER SANAYİİ İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL MERKEZİ GELİR VE YAŞAM KOŞULLARI ARAŞTIRMASI 2008 Son Güncelleme 29/07/2010 Şeker-İş Sendikası Genel Merkezi AR-GE(Araştırma Geliştirme) Birimi Karanfil Sokak,

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!

İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ! İNSANİ GELİŞMEYİ SÜRDÜRMEK:! EĞİTİM VE İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE TÜRKİYE NİN PERFORMANSININ DEĞERLENDİRİLMESİ!! IŞIL KURNAZ" GAZİ ÜNİVERSİTESİ UNDP 2014 İNSANİ GELİŞME RAPORU# TÜRKİYE TANITIM

Detaylı

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $) 4.2. HİZMETLER 1. Hizmetler sektörünün ekonomideki ağırlığı bir refah kriteri olarak değerlendirilmektedir (1). (2) tarafından bildirildiği üzere, sanayileşmeyle birlikte, ulaştırma hizmetleri ve belirli

Detaylı

Türkiye de Katastrofik Sağlık Harcamaları

Türkiye de Katastrofik Sağlık Harcamaları 02/10/2014 Türkiye de Katastrofik Sağlık Harcamaları 1. Giriş Dünya Sağlık Örgütü raporlarına göre; hanehalklarının yaptığı sağlık harcaması, hanelerin finansal korumadan yoksun kalarak zorunlu ihtiyaçlarından

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL

Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi. Doç.Dr.Tufan BAL Kırsal Alan ve Özellikleri, Kırsal Kalkınmanın Tanımı ve Önemi Doç.Dr.Tufan BAL Dersin İçeriği Kırsal Kalkınma Kavramının Tarihçesi Kırsal Kalkınmada Temel Amaç Kırsal Alan Kalkınma Politikaları Kırsal

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: Kızılay - Ankara Tel: (0.1) 1 - Faks: (0.1) 0-0 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

(THE SITUATION OF VALUE ADDED TAX IN THE WORLD IN THE LIGHT OF OECD DATA)

(THE SITUATION OF VALUE ADDED TAX IN THE WORLD IN THE LIGHT OF OECD DATA) H OECD VERİLERİ IŞIĞINDA DÜNYADA KATMA DEĞER VERGİSİNİN DURUMU * (THE SITUATION OF VALUE ADDED TAX IN THE WORLD IN THE LIGHT OF OECD DATA) Yusuf ARTAR (Vergi Müfettişi/Tax Inspector) ÖZ Dünyada ilk olarak

Detaylı

FARKLI İPLİK NUMARALARI İLE DEĞİŞİK ÖRGÜ TİPLERİNDE ÖRÜLMÜŞ KUMAŞLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ *

FARKLI İPLİK NUMARALARI İLE DEĞİŞİK ÖRGÜ TİPLERİNDE ÖRÜLMÜŞ KUMAŞLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ * Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yıl: Cilt:- FARKLI İPLİK NUMARALARI İLE DEĞİŞİK ÖRGÜ TİPLERİNDE ÖRÜLMÜŞ KUMAŞLARIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ * Physical Properties of Different Type of Knitted Fabrics Produced

Detaylı

Türkiye deki Ar-Ge Faaliyetlerinde Son Durum

Türkiye deki Ar-Ge Faaliyetlerinde Son Durum Türkiye deki Ar-Ge Faaliyetlerinde Son Durum Makina Mühendisi Hasan ACÜL Türkiye Ġstatistik Kurumu (TÜĠK), 13 Kasım 2008 tarihinde yayınladığı 2007 Yılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri Araştırması

Detaylı

Araştırma Notu 16/190

Araştırma Notu 16/190 Araştırma Notu 16/190 ASGARİ ÜCRET ETKİSİ GENÇLERDE VE KADINLARDA YOĞUNLAŞIYOR Seyfettin Gürsel * Gökçe Uysal ve Melike Kökkızıl Yönetici Özeti Bu araştırma notunda Ocak 2016'dan itibaren geçerli olan

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran

EKONOMİK GELİŞMELER Haziran EKONOMİK GELİŞMELER Haziran - 2009 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - HAZİRAN 2009 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM... 2 İSTİHDAMIN

Detaylı

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Ekonomik Rapor Kaynak: TÜİK. Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / Grafik 92. Yıllara göre Doğuşta Beklenen Yaşam Süresi Erkek nüfus için, doğuşta beklenen yaşam süreleri 2000-2009 yılları arasında incelendiğinde 2000 yılında 68,1 yıl olan beklenen yaşam süresi 2001-2007

Detaylı

ASKI VE ATLAMANIN DÜZ ÖRGÜ KUMAŞLARIN ISIL KONFOR ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ ÖZET

ASKI VE ATLAMANIN DÜZ ÖRGÜ KUMAŞLARIN ISIL KONFOR ÖZELLİKLERİNE ETKİLERİ ÖZET 1 9 9 2 TMMOB TMMOB Tekstil Mühendisleri Odası UCTEA The Chamber of Textile Engineers s YIL 18 SAYI 83 Araştırma Makalesi / Research Article ASKI VE ATLAMANIN DÜZ ÖRGÜ KUMAŞLARIN ISIL KONFOR ÖZELLİKLERİNE

Detaylı

2013 YILINDA UYGULANACAK ASGARİ ÜCRET TUTARLARI BELLİ OLDU

2013 YILINDA UYGULANACAK ASGARİ ÜCRET TUTARLARI BELLİ OLDU Sirküler Rapor 31.12.2012/233-1 2013 YILINDA UYGULANACAK ASGARİ ÜCRET TUTARLARI BELLİ OLDU ÖZET : 2013 yılında 16 yaşını doldurmuş işçilerin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretlerinin; 1/1/2013-30/6/2013

Detaylı

Yoksulluk Analizi: Türkiye, Kent ve Kır

Yoksulluk Analizi: Türkiye, Kent ve Kır Yoksulluk Analizi: Türkiye, Kent ve Kır Mehmet Arif ŞAHINLI1 arif.sahinli@tuik.gov.tr Ahmet ÖZÇELIK2 aozcelik@agri.ankara.edu.tr 1Dr., Türkiye İstatistik Kurumu Eğitim ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü 2Prof.

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU Zinnur YILMAZ* *Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, SİVAS E-mail: zinnuryilmaz@cumhuriyet.edu.tr, Tel: 0346 219 1010/2476 Özet Yüzyıllardan

Detaylı

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu?

Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu? Avrupa Birliği Lizbon Hedefleri ne UlaĢabiliyor mu? Yrd. Doç. Dr. Elif UÇKAN DAĞDEMĠR Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü Öğretim Üyesi 1. GĠRĠġ Avrupa Birliği (AB)

Detaylı

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU TARTIŞMA METNİ 2003/6 http://www.tek.org.tr 2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Zafer Yükseler Aralık, 2003

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Araştırma Notu 14/163

Araştırma Notu 14/163 g Araştırma Notu 14/163 7 Mart 2014 REİSİ KADIN OLAN HER DÖRT HANEDEN BİRİ YOKSUL Gökçe Uysal * ve Mine Durmaz ** Yönetici özeti Gerek toplumsal cinsiyet eşitliği gerekse gelecek nesillerin fırsat eşitliği

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

KONU: 2011 yılının ikinci yarısı için belirlenen asgari ücret tutarları

KONU: 2011 yılının ikinci yarısı için belirlenen asgari ücret tutarları MEVZUAT SİRKÜLERİ SİRKÜLER NO: 16/2011 İstanbul, 22.06.2011 KONU: 2011 yılının ikinci yarısı için belirlenen asgari ücret tutarları AÇIKLAMALAR: 31.12.2010 tarih ve 27802 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan

Detaylı

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1

Türkiye nin Gizli Yoksulları 1 PLATFORM NOTU'14 / P-1 Yayınlanma Tarihi: 11.03.2014 * Türkiye nin Gizli ları 1 Thomas Masterson, Emel Memiş Ajit Zacharias YÖNETİCİ ÖZETİ luk ölçümü ve analizine yeni bir yaklaşım getiren iki boyutlu

Detaylı

TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI İÇİN ENFLASYON DEĞERLERİNİN ANALİZİ

TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI İÇİN ENFLASYON DEĞERLERİNİN ANALİZİ TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI İÇİN ENFLASYON DEĞERLERİNİN ANALİZİ www.perspektifs.com info@perspektifs.com twitter.com/perspektifsa PERSPEKTİF STRATEJİ ARAŞTIRMA RAPOR 2015 TÜRKİYE DE FARKLI GELİR GRUPLARI

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN?

Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN? Sosyal Politikayı Yeniden Düşünmek! NEDEN? -Nereden?- Sosyal Sorunlar? İşsizlik, yoksulluk, ayırımcılık. Sosyal sınıflar, tabakalar, gruplar? İşsiz, yaşlı, çocuk, engelli. Yasalar, kurumlar, araçlar? -Anayasa,

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

ĐSTĐHDAM AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Şükrü Kızılot Gazi Üniversitesi Arş.Gör.Özgür Şahan Gazi Üniversitesi

ĐSTĐHDAM AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Şükrü Kızılot Gazi Üniversitesi Arş.Gör.Özgür Şahan Gazi Üniversitesi 1 ĐSTĐHDAM AÇISINDAN ĐLK 250 Prof. Dr. Şükrü Kızılot Gazi Üniversitesi Arş.Gör.Özgür Şahan Gazi Üniversitesi 1- Genel Olarak Bir ekonominin başarı ölçütlerinden birisi de istihdam yaratma kapasitesidir.

Detaylı

ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI. Yönetici Özeti

ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI. Yönetici Özeti Araştırma Notu 09/60 25.12.2009 ANADİL AYRIMINDA İŞGÜCÜ PİYASASI KONUMLARI Seyfettin Gürsel *, Gökçe Uysal-Kolaşin ** ve Onur Altındağ *** Yönetici Özeti Bu araştırma notunda anadili Türkçe ve Kürtçe olan

Detaylı

ENFLASYON YOKSULU VURUYOR. Yönetici özeti

ENFLASYON YOKSULU VURUYOR. Yönetici özeti Araştırma Notu 10/68 26 Mart 2010 ENFLASYON YOKSULU VURUYOR Seyfettin Gürsel * ve Onur Altındağ ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon sepeti ağırlıklandırması

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi.

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği. Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi. HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2017 EKİM AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi Kasım 2017 Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi 1 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2017

Detaylı

İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013

İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013 İşgücü Piyasası Görünümü: Mayıs 2013 15 Mayıs 2013 TARIM DIŞI İŞSİZLİK ÖNCEKİ AYA GÖRE DÜŞTÜ Seyfettin Gürsel * Gökçe Uysal ve Ayşenur Acar Yönetici Özeti Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücü verileri

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak

EKONOMİK GELİŞMELER Ocak EKONOMİK GELİŞMELER Ocak - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM... 2 İSTİHDAMIN YAPISI... 2 İŞSİZLİK... 3 İŞGÜCÜNE

Detaylı

1. BİLİŞİM. 1.1. Dünya da Bilişim Altyapısı

1. BİLİŞİM. 1.1. Dünya da Bilişim Altyapısı 1. BİLİŞİM 1. Bilişim teknolojilerinin ülke kalkınmasında hızlandırıcı rolünden daha çok yararlanılması, bilgiye dayalı ekonomiye dönüşümler rekabet gücünün kazanılması, eğitim yoluyla insan gücü yaratılması

Detaylı

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR

ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR ENGELLİLERE YÖNELİK SOSYAL POLİTİKALAR III. Sınıf Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Risk Gruplarına Yönelik Sosyal Politikalar Dersi Notları-VI Doç. Dr. Şenay GÖKBAYRAK İçerik Engellilere

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım

EKONOMİK GELİŞMELER Kasım EKONOMİK GELİŞMELER Kasım - 2009 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM... 2 İSTİHDAMIN YAPISI... 2 İŞSİZLİK... 2 İŞGÜCÜNE

Detaylı

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Hamit BİRTANE Uzman Mart 2012 TRC2 BÖLGESİ NDE İŞSİZLİK ORANI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Günümüz ekonomilerinin en büyük sorunlarından biri olan

Detaylı

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ GIDA GÜVENLİĞİ GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ Dünyada 800 Milyon İnsan Kronik Yetersiz Beslenme, 1.2 Milyar İnsan Açlık Korkusu Yaşamakta, 2 Milyar İnsan Sağlıklı, Yeterli ve Güvenli Gıda Bulma Konusunda

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

Tablo 26. Kullanılabilir Gelire göre Sıralı %20 lik Grupların Toplam Tüketim Harcamasından Aldığı Pay

Tablo 26. Kullanılabilir Gelire göre Sıralı %20 lik Grupların Toplam Tüketim Harcamasından Aldığı Pay Tablo 26. Kullanılabilir Gelire göre Sıralı %20 lik Grupların Toplam Tüketim Harcamasından Aldığı Pay %20 lik Gelir Grupları 2009 2010 Değişim Oranı 2009 2010 En düşük %20 9,1 9,1 0,9-0,4 2. %20 13,4 14,0-2,9

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No:10 Kızılay Ankara Tel:433 31 25-29 Faks:433 85 80 433 68 09 KASIM 2009 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI 25 2009 YOKSULLARDA İÇLER

Detaylı

«KUŞAK VE YOL» VİZYONU

«KUŞAK VE YOL» VİZYONU «KUŞAK VE YOL» VİZYONU MİLLİDEN KÜRESELE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA Yüksel Görmez Kıdemli Ekonomist: 2013-2014 Pekin Ekonomi Müşaviri TEPAV Çin Büyükelçiliği Kuşak ve Yol Perspektifinde Türkiye- Çin Ekonomik

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: Kızılay - Ankara Tel: (0.1) 1 - Faks: (0.1) 0-0 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

1. Enflasyon. Cumhuriyet Halk Partisi Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı TARİH: 12 TEMMUZ 2017 KONU: MYK BİLGİLENDİRME NOTU

1. Enflasyon. Cumhuriyet Halk Partisi Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı TARİH: 12 TEMMUZ 2017 KONU: MYK BİLGİLENDİRME NOTU TARİH: 12 TEMMUZ 2017 KONU: MYK BİLGİLENDİRME NOTU 1. Enflasyon Tüketici fiyat endeksi, Haziran 2017 [2003=100] TÜFE de (2003=100) 2017 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %0,27 düşüş, bir önceki yılın

Detaylı

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016 İşsizlik ve İstihdam Raporu-Ağustos 2016 Geniş tanımlı işsiz 5 milyon 660 bin İstihdam artışında kamu lokomotif! Tarım dışı genç kadın işsizliği yüzde 24,8! Özet 15 Ağustos 2016, İstanbul Türkiye Devrimci

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

MEVZUAT SİRKÜLERİ. SİRKÜLER NO: 62/2013 İstanbul, KONU: 2013 Yılının İkinci Yarısı İçin Belirlenen Asgari Ücret Tutarları AÇIKLAMALAR:

MEVZUAT SİRKÜLERİ. SİRKÜLER NO: 62/2013 İstanbul, KONU: 2013 Yılının İkinci Yarısı İçin Belirlenen Asgari Ücret Tutarları AÇIKLAMALAR: MEVZUAT SİRKÜLERİ SİRKÜLER NO: 62/2013 İstanbul, 05.07.2013 KONU: 2013 Yılının İkinci Yarısı İçin Belirlenen Asgari Ücret Tutarları AÇIKLAMALAR: 29.12.2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu twitter.com/turkiskonf

Detaylı

TÜRK-İŞ in verileri temel alındığında mutfak enflasyonu ndaki değişim 2016 Mayıs ayı itibariyle şöyle gerçekleşti:

TÜRK-İŞ in verileri temel alındığında mutfak enflasyonu ndaki değişim 2016 Mayıs ayı itibariyle şöyle gerçekleşti: Özellikle bu yıl gıda fiyatlarında görülen gerileme mutfak harcamasına olumlu yansıdı. Ancak elde edilen ücret geliri ile yapılması gereken harcama arasındaki farklılık bir türlü kapanmadı. Günümüzde geçerli

Detaylı

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY

İŞLETMELERİN EKONOMİDEKİ ÖNEMİ IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY IMPORTANCE OF ENTERPRISES IN THE ECONOMY İşletmelerin bir ülke ekonomisi içindeki yeri ve önemini, "ekonomik" ve "sosyal" olmak üzere iki açıdan incelemek gerekir. İşletmelerin Ekonomik Açıdan Yeri ve

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz

EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz EKONOMİK GELİŞMELER Temmuz - 2009 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM... 2 İSTİHDAMIN YAPISI... 2 İŞSİZLİK... 2 İŞGÜCÜNE

Detaylı

TEKSTİL VE TEKNİK TEKSTİL MÜKEMMELİYET MERKEZİNDE UYGULANAN TESTLER VE STANDARTLARI (Test Listesi)

TEKSTİL VE TEKNİK TEKSTİL MÜKEMMELİYET MERKEZİNDE UYGULANAN TESTLER VE STANDARTLARI (Test Listesi) LİF TEST/ANALİZLERİ STANDARTLAR Numune Miktarı 1 TEK LİF UZUNLUĞU TS 715 ISO 6989 10 g 2 TEK LİF MUKAVEMETİ TS EN ISO 5079 10 g 3 ELYAF İNCELİĞİ(GRAVİMETRİK) TS 2874 EN ISO 1973 10 g 4 PAMUK LİFİNDE OLGUNLUK

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016

İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016 İşsizlik ve İstihdam Raporu-Eylül 2016 İşsizlikte patlama! İki yılda 473 bin yeni işsiz! Geniş tanımlı işsiz sayısı 6 milyonu aştı Tarım istihdamı 420 bin, imalat sanayi 47 azaldı Toplam istihdam artışının

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Araştırma Notu 16/191

Araştırma Notu 16/191 Araştırma Notu 16/191 7 Mart 2016 REİSİ KADIN OLAN 1,2 MİLYON HANE YOKSUNLUK İÇİNDE YAŞIYOR Gökçe Uysal * ve Mine Durmaz ** Yönetici özeti Gerek toplumsal cinsiyet eşitliği gerekse gelecek nesillerin fırsat

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER

1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER 1. GENEL EKONOMİK GÖSTERGELER 1.1. GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) 1. Ekonomik kalkınmanın önemli göstergelerinden biri olan kişi başına düşen GSYİH, TÜİK tarafından en son 2001 yılında hesaplanmıştır.

Detaylı

KALKINMANIN SÜREKLİLİĞİ KALİTELİ BEŞERİ SERMAYE İLE MÜMKÜN

KALKINMANIN SÜREKLİLİĞİ KALİTELİ BEŞERİ SERMAYE İLE MÜMKÜN 2016 TEMMUZ AĞUSTOS - SEKTÖREL KALKINMANIN SÜREKLİLİĞİ KALİTELİ BEŞERİ SERMAYE İLE MÜMKÜN Bilişim teknolojilerinin ucuzlaması ve yaygınlaşması bilgi akışını hızlandırdı. Bunun sonucunda da yoğun bilgi

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I İŞLETME BİRİMİ VE İŞLETMEYİ TANIYALIM YONT 101- İŞLETMEYE GİRİŞ I 1 İŞLETME VE İLİŞKİLİ KAVRAMLAR ÖRGÜT KAVRAMI: Örgüt bir grup insanın faaliyetlerini bilinçli bir şekilde, ortak

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE)

Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE) 2015 İGR Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksi (EUİGE) Sıkça Sorulan Sorular Eşitsizliğe Uyarlanmış İnsani Gelişme Endeksinin amacı nedir? İGE üç temel boyutta insani gelişmeye ilişkin kazanımların

Detaylı

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu 11 1 13 1 * GSMH (milyar dolar) 1.9..79 1.86 1.3 1.83 1.578 1.61

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

01 OCAK 2013 TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ ASGARİ ÜCRET VE SGK PRİM TAVAN VE TABAN TUTARLARI İLE ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ TUTARLARI

01 OCAK 2013 TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ ASGARİ ÜCRET VE SGK PRİM TAVAN VE TABAN TUTARLARI İLE ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ TUTARLARI 01 OCAK 2013 TARİHİNDEN İTİBAREN GEÇERLİ ASGARİ ÜCRET VE SGK PRİM TAVAN VE TABAN TUTARLARI İLE ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİ TUTARLARI 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Asgari Ücret

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu Bayındır Sokak No:10 Kızılay Ankara Tel:433 31 25-29 Faks:433 85 80 433 68 09 MAYIS 2012 AÇLIK ve YOKSULLUK SINIRI 25 Mayıs 2012 ENFLASYON

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRK-İŞ Haber Bülteni

TÜRK-İŞ Haber Bülteni TÜRK-İŞ Haber Bülteni T ü r k i y e İ ş ç i S e n d i k a l a r ı K o n f e d e r a s y o n u Bayındır Sokak No: 10 Kızılay - Ankara Tel: (0.312) 433 31 25-29 Faks: (0.312) 433 85 80-433 68 09 facebook.com/turkiskonfederasyonu

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015)

TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) TÜRKİYE EKONOMİSİ MAKRO EKONOMİK GÖSTERGELER (NİSAN 2015) Hane Halkı İşgücü İstatistikleri 2014 te Türkiye de toplam işsizlik %10,1, tarım dışı işsizlik ise %12 olarak gerçekleşti. Genç nüfusta ise işsizlik

Detaylı

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI

2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI 2006 YILI EGE BÖLGESİ NİN 100 BÜYÜK FİRMASI Ege Bölgesi Sanayi Odası nın 1982 den beri sürdürmekte olduğu Ege Bölgesi nin 100 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışması, bölgemiz sanayiinin içinde bulunduğu duruma,

Detaylı

Asgari Ücret Artırımın Etkileri Nelerdir?

Asgari Ücret Artırımın Etkileri Nelerdir? Asgari Ücret Artırımın Etkileri Nelerdir? Erhan Tarhan, SMMM Deloitte Vergi Müdür Yardımcısı Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2016 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere Aralık ayında toplanacak.

Detaylı