GÖRSEL SANATLAR DERSİNDE TEZHİP SANATININ BATI RESİM SANATI TEKNİĞİNE UYGUN OLARAK VERİLMESİNE İLİŞKİN ÖRNEK BİR ÇALIŞMA.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "GÖRSEL SANATLAR DERSİNDE TEZHİP SANATININ BATI RESİM SANATI TEKNİĞİNE UYGUN OLARAK VERİLMESİNE İLİŞKİN ÖRNEK BİR ÇALIŞMA."

Transkript

1 GÖRSEL SANATLAR DERSİNDE TEZHİP SANATININ BATI RESİM SANATI TEKNİĞİNE UYGUN OLARAK VERİLMESİNE İLİŞKİN ÖRNEK BİR ÇALIŞMA Hatice Yumak YÜKSEK LİSANS TEZİ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HAZİRAN, 2016

2

3

4 TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren (1) yıl sonra tezden fotokopi çekilebilir. YAZARIN Adı Soyadı Bölümü : Hatice : Yumak : Resim-İş Öğretmenliği Bilim Dalı İmza : Teslim tarihi : TEZİN Türkçe Adı : Görsel Sanatlar Dersinde Tezhip Sanatının Batı Resim Sanatı Tekniğine Uygun Olarak Verilmesine İlişkin Örnek Bir Çalışma İngilizce Adı : A Sample Study on Giving Illumination Art in Visual Arts Classes in Accordance with the Western Pictorial Art Technique i

5 ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim. Yazar Adı Soyadı : Hatice Yumak İmza: ii

6

7 iv Kızım Elif'e ve değerli aileme...

8 TEŞEKKÜR Görsel Sanatlar Dersinde Tezhip Sanatının Batı Resim Sanatı Tekniğine Uygun Olarak Verilmesine İlişkin Örnek Bir Çalışma adlı yaptığım çalışmanın temel dayanağı ve böyle bir araştırmayı özendiren ve sonuna kadar desteğini esirgemeyen tezhip ve minyatür üstadı Şahin İNALÖZ ile danışmanım Yrd.Doç.Dr. Yusuf Baytekin BALCI'ya sonsuz saygı ile teşekkürü borç bilirim. Araştırmam boyunca yardımlarını esirgemeyen ve teşvik eden değerli Ankara/Pursaklar Altınova Ortaokulu öğretmenleri ve öğrencileri ile büyük bir sabır ve anlayış gösterip her zaman yanımda olduklarını hissettiğim annem, babam ve özellikle de eşim Selim YUMAK a teşekkür eder, araştırma süresince yeteri kadar zaman ayıramadığım kızım Elif ten ise özür dilerim. v

9 GÖRSEL SANATLAR DERSİNDE TEZHİP SANATININ BATI RESİM SANATI TEKNİĞİNE UYGUN OLARAK VERİLMESİNE İLİŞKİN ÖRNEK BİR ÇALIŞMA (Yüksek Lisans Tezi) Hatice Yumak GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Haziran, 2016 ÖZ Araştırmanın amacı; Ankara ilinde sekizinci sınıfta eğitim gören öğrencilere geleneksel tezhip sanatının batı resim tekniği ile uygulanmasını müteakip, bu uygulamanın tezhip sanatının yaşatılmasında rolünün olup olmadığını araştırmaktır. Araştırmanın evrenini; Ankara Valiliğince alınan izin doğrultusunda Ankara/Pursaklar Altınova Ortaokulunda eğitim-öğretim yılında sekizinci sınıfta eğitim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise 8/A ve 8/B sınıflarında gönüllülük esasına göre seçilmiş otuz öğrencidir. Çok alanlı sanat eğitimi yöntemi ile hazırlanan çalışma, sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik ve uygulama çalışmalarını kapsamakta olup, ayrıca öz değerlendirme formu vasıtasıyla da anket tekniği kullanılmıştır. Genel olarak geleneksel sanatlar tanıtılmış, tezhip sanatı ayrıntılı olarak tanıtılıp örnekler gösterilmiştir. Müzehhip Mehmet Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan bir sayfa seçilerek, eserin, sanat tarihine ve sanatçısına ilişkin bilgiler verilmiştir. Seçilen tezhip eseri, sanat eleştirisi, betimleme, çözümleme, yorumlama, yargı yolu ile ele alınmıştır. Eserin taşıdığı estetik değerler irdelenmiş ve belirlenen "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konusu çerçevesi içerisinde öğrencilere tezhip motifleri kullandırılarak resim çalışması yaptırılmış ve veriler elde edilmiştir. Sekiz ders saati yapılan uygulamanın sonunda öğrenciler öz değerlendirme vi

10 formunu doldurmuşlardır. Öğrenciler, tezhip motifleriyle zengin kompozisyonlar oluşturmuş, çeşitli boyalarla, görsel düzenleme öğelerini ve ilkelerini dikkate alarak, renkli resim teknikleriyle çalışmalarını yapmışlardır. Elde edilen veriler doğrultusunda, öğrenciler, klasik tezhip eserlerini kopya etmek yerine onlardan yararlanıp, yorumlarını da katarak yaratıcı ve özgün eserler vermiş, tezhip sanatı ile batı sanatı tekniğinin birleştirilmesiyle, ulusal kimliği kaybetmeden batı uygarlığına erişme yollarını öğrenmişlerdir. Ayrıca millî duygu ve düşüncelerin gelişmesinde öğrencilerin tezhip sanatının öneminin kavranmasıyla bu sanata karşı farkındalıklarının artacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler : Tezhip, sanat, geleneksel sanatlar, görsel sanatlar, sanat eleştirisi. Sayfa Adedi : 173 Danışman : Yrd.Doç.Dr. Yusuf Baytekin BALCI vii

11 A SAMPLE STUDY ON GIVING ILLUMINATION ART IN VISUAL ARTS CLASSES IN ACCORDANCE WITH THE WESTERN PICTORIAL ART TECHNIQUE (M.S. Thesis) Hatice Yumak GAZI UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES June, 2016 ABSTRACT The aim of this research is to search, after applying traditional illumination art with the western pictorial art technique for the students attending eighth class in Ankara, whether there is a role of this application on the survival of illumination art. The universe of the research is the students attending eighth class in Ankara/Pursaklar Altınova Secondary School in educational terms in accordance with the permission issued by Ankara Governorship. The sample of this research is 30 students attending 8/A and 8/B classes who were selected based on their willingness. The study prepared by the Multi- Disciplinary Art Education Method on includes art history, art criticism, aesthetic and applications. Additionally the survey method was used through self-evaluation form. In general, the traditional arts were introduced, the illumination art was presented and some examples of it were given. A page was selected from Muhibbi Divan by Illuminator Mehmet Karamemi and was introduced in the scope of its art history and artist. The selected illumination work was addressed by means of art criticism, description, analysis, interpretation and opinion. The aesthetical values of the work were studied and the students painted by using illumination motives within the framework of ''A spring view from my room'' title and data were obtained. At the end of application lasted eight class-time, the viii

12 students completed self-evaluation forms. The students created rich compositions with illumination motives and worked with several paints through colored pictorial techniques while considering visual arrangement elements and principles. In accordance with the data obtained, the students made up innovative and original works by using their own interpretation and benefiting from classical illumination works instead of copying them; they learned the ways to access to the western civilization without losing the national identity by means of combining the technique of illumination art with the western art technique. Furthermore, it is thought that awareness of students towards the illumination art for the promotion of national feelings and opinions will increase by understanding the importance of this art Key Words : Illumination, art, traditional art, visual arts, art criticism. Page Number : 173 Supervisor : Assistannt Professor Doctor Yusuf Baytekin BALCI ix

13 İÇİNDEKİLER TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU... i ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ii JÜRİ ONAY SAYFASI iii İTHAF SAYFASI... iv TEŞEKKÜR SAYFASI... v ÖZ vi ABSTRACT viii İÇİNDEKİLER.... x TABLOLAR LİSTESİ.... xv ŞEKİLLER LİSTESİ.... xvi RESİMLER LİSTESİ.... xviii SİMGELER ve KISALTMALAR LİSTESİ.... xx BÖLÜM I... 1 GİRİŞ Problem Durumu Araştırmanın Amacı Araştırmanın Önemi Araştırmanın Sayıtlıları Araştırmanın Sınırlılıkları Tanımlar x

14 BÖLÜM II... 7 KAVRAMSAL ÇERÇEVE Geleneksel Türk El Sanatları Tezhip Sanatı Tezhip Sanatının Tarihçesi Türk Tezhip Sanatının Ustaları Mehmed Karamemi ve Muhibbî Divanı Tezhip Sanatının Özellikleri ve Tezhipte Kullanılan Motifler Bitkisel Motifler Yapraklar Motifin Çizimi Stilize Çiçekler Hatâi Motifin Çizimi Penç Motifin Çizimi Goncagül Yarı Üsluplaşmış Çiçekler Natüralist Çiçekler Ağaçlar Rûmîler Motifin Çizimi Geometrik Motifler Geçme-Zencerek xi

15 2.5.5.Bulutlar Çintemani Hayvan Figürleri Ejder Zümrüd-i Anka (Simurg) Münhani Tığ Avrupa Uluslarının Etkisi İle Değişime Uğrayan Türk Bezeme Sanatı Günümüzde Tezhip Sanatı XX. Yüzyıl Türk Resim Sanatında Geleneksel Türk Sanatlarının Etkileri ve Dekoratif Öğelerin Kullanımı Kültür-Sanat ve Kültür Mirasının Korunması Görsel Düzenleme Öğeleri ve İlkeleri Görsel Düzenleme Öğeleri (Tasarım Elemanları) Görsel Düzenleme İlkeleri (Tasarım İlkeleri) Görsel Sanatlar Eğitiminde Kullanılan Teknikler Desende Kullanılan Araç-Gereçler Renkli Resim Teknikleri Görsel Sanatlar Dersinin Genel Amaçları Bireysel ve Toplumsal Amaçlar Algısal Amaçlar Estetik Amaçlar Teknik Amaçlar Görsel Sanatlar Eğitiminin İlkeleri Görsel Sanatlar Dersinde Temel Beceriler xii

16 2.14.Öğrenme Alanları Görsel Sanatlarda Biçimlendirme Görsel Sanat Kültürü Müze Bilinci Çok Alanlı Görsel Sanatlar Eğitiminin Genel Amaçları Çok Alanlı Görsel Sanatlar Eğitiminin Temel Yapısı Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi BÖLÜM III İLGİLİ ARAŞTIRMALAR BÖLÜM IV YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem Verilerin Toplanması Verilerin Analizi BÖLÜM V BULGULAR ve YORUM Uygulama Süreci Öz Değerlendirme Formu Sonuçları Uygulama Sonucu Öğrencilerin Yaptığı Resimler Alt Problemlere Ait Bulgu ve Yorumlar Birinci Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar İkinci Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar Üçüncü Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar Dördüncü Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar xiii

17 BÖLÜM VI SONUÇ ve TARTIŞMA KAYNAKLAR EKLER EK-A Ders Planı EK-B Öz Değerlendirme Formu EK-C Araştırma İzni xiv

18 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1. Çalışmanın Hazırlık ve Uygulama Aşamasında Diğer Sanat Alanlarının Çeşitli Ürünlerinden Yararlanılmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 2. Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi Edinilmesine İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 3. Tezhip Sanatında Yer Alan Motiflerin Kültürün Özelliklerini Taşıdığını Öğrenilmesine İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 4. Çalışmada Neler Yapılacağının Zihinde Canlandırılmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 5. Resim Konusu İçinde Öğrenilen Motifleri Nerede Kullanılacağının Tasarlanmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 6. Zihinde Canlandırılanların Görselleştirilmesine İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 7. Verilen Konuya Uygun Kompozisyon Oluşturulmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 8. Zihinde Canlandırılanların Görselleştirilmesinden Mutluluk Duyulmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 9. Arkadaşlar ile İş Birliğinde Bulunulmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Tablo 10. Çalışmada Tezhip Sanatı Motiflerinden, Günümüz Tezhip Sanatçılarına ve Ressamlara Ait Eserlerden Yararlanılmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları xv

19 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1. Yaprak: Şekil 2. Yaprak: Şekil 3. Hatâi: Şekil 4. Hatâi: Şekil 5. Penç: Şekil 6. Penç: Şekil 7. Goncagül Şekil 8. Yarı üsluplaşmış çiçek Şekil 9. Natüralist çiçekler Şekil 10. Ağaçlar Şekil 11. Rûmî: Şekil 12. Rûmî: Şekil 13. Geometrik motifler Şekil 14. Geçme-zencerek Şekil 15. Bulut: Şekil 16. Bulut: Şekil 17. Çintemani Şekil 18. Ejder Şekil 19. Zümrüd-i Anka (Simurg) Şekil 20. Münhani: Şekil 21. Münhani: Şekil 22. Tığ Şekil 23. Çalışmanın hazırlık ve uygulama aşamasında diğer sanat alanlarının çeşitli ürünlerinden yararlanılmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 24. Tezhip sanatı hakkında bilgi edinilmesine ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 25. Tezhip sanatında yer alan motiflerin kültürün özelliklerini taşıdığını öğrenilmesine ilişkin betimsel istatistik sonuçları xvi

20 Şekil 26. Çalışmada neler yapılacağının zihinde canlandırılmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 27. Resim konusu içinde öğrenilen motifleri nerede kullanılacağının tasarlanmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 28. Zihinde canlandırılanların görselleştirilmesine ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 29. Verilen konuya uygun kompozisyon oluşturulmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 30. Zihinde canlandırılanların görselleştirilmesinden mutluluk duyulmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 31. Arkadaşlar ile iş birliğinde bulunulmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları.. 94 Şekil 32. Çalışmada tezhip sanatı motiflerinden, günümüz tezhip sanatçılarına ve ressamlara ait eserlerden yararlanılmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Şekil 33. Tezhip motifleri Şekil 34. Tezhip örnekleri: Şekil 35. Tezhip örnekleri: Şekil 36. Tezhip detayları: Şekil 37. Tezhip detayları: Şekil 38. Tezhip detayları: Şekil 39. Günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler Şekil 40. Geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örnekler Şekil 41. İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler Şekil 42. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfa: Şekil 43. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfa: Şekil 44. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfa: Şekil 45. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay: Şekil 46. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay: Şekil 47. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay: Şekil 48. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay: Şekil 49. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay: Şekil 50. Yaprak motifinin çizimi Şekil 51. Hatâi motifinin çizimi Şekil 52. Penç motifinin çizimi Şekil 53. Rûmi motifinin çizimi xvii

21 RESİMLER LİSTESİ Resim 1. Öğrenci resmi: Resim 2. Öğrenci resmi: Resim 3. Öğrenci resmi: Resim 4. Öğrenci resmi: Resim 5. Öğrenci resmi: Resim 6. Öğrenci resmi: Resim 7. Öğrenci resmi: Resim 8. Öğrenci resmi: Resim 9. Öğrenci resmi: Resim 10. Öğrenci resmi: Resim 11. Öğrenci resmi: Resim 12. Öğrenci resmi: Resim 13. Öğrenci resmi: Resim 14. Öğrenci resmi: Resim 15. Öğrenci resmi: Resim 16. Öğrenci resmi: Resim 17. Öğrenci resmi: Resim 18. Öğrenci resmi: Resim 19. Öğrenci resmi: Resim 20. Öğrenci resmi: Resim 21. Öğrenci resmi: xviii

22 Resim 22. Öğrenci resmi: Resim 23. Öğrenci resmi: Resim 24. Öğrenci resmi: Resim 25. Öğrenci resmi: Resim 26. Öğrenci resmi: Resim 27. Öğrenci resmi: Resim 28. Öğrenci resmi: Resim 29. Öğrenci resmi: Resim 30. Öğrenci resmi: xix

23 SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ÇASEY İÜK KBY MEB TDK Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi Kültür Bakanlığı Yayınları Millî Eğitim Bakanlığı Türk Dil Kurumu xx

24 BÖLÜM I GİRİŞ Her toplumun kendine özgü kültür birikimi, gelenek- görenekleri, dili, karakteri, rengi olduğu gibi halkın kendi içinden doğarak gelişen el sanatları bulunmaktadır. El sanatları, yararlılıkta güzelliği bağdaştırarak oluşturulan ürünlere denir. Müzik, oyun ve edebiyatın yanı sıra özellikle el sanatları, o toplumun kendine özgü değerleridir. Kültürel birikimin renklerle, biçimlerle ve çeşitli tekniklerle en içten ve tabî yansıması olan halk sanatları, bir kişinin malı olmadığı için, yapanları hep gizli kalmıştır. Yaratılan biçimler, motifler, renkler ve kompozisyonlar, kuşaklar boyunca aktarılarak bugüne gelmiştir. El sanatları bir milletin kültürel kişiliğinin en canlı belgeleridir. Yurdumuzda el sanatlarının çok zengin bir geçmişi vardır. El sanatlarımızdan bazıları tamamıyla bırakılmıştır. Bazıları ise son yıllarda çeşitli kurumlar ve kişilerce ele alınarak yaşatılmaya, geliştirilmeye ve tanıtılmaya çalışılmaktadır. Bu bilinçli çalışmalar genç kuşağa zengin bir kaynak olacaktır. Millî sanat beğenisine dayalı yeni ürünler yaratmada temel olacak bu değerler, çağdaş sanatın kavratılmasında da yardımcı olacaktır (Seçkinöz, Alpaslan, Komşuoğlu, İmer ve Etike, 1986, s. 64). Tezhip de yaşatılmaya çalışılan el sanatlar arasındadır. Görsel sanatlar dersinde tezhip sanatının batı resim sanatı tekniğine uygun olarak verilmesine ilişkin yaptırılacak bu çalışmada sekizinci sınıf öğrencilerine geleneksel Sanatların tanıtılmak, öğretilmek, geleneksel sanatlardan "tezhip" sanatı yoluyla ulusal kültür aktarımı sağlanmak, batı sanatı tekniği kullanılarak yaratıcı ve özgün eserler ortaya çıkarmak istenmiştir. 1.1.Problem Durumu Kültürel mirasımızın toplamını oluşturan sanat eserlerimiz arasında istisnaî bir yere sahip olan tezhip sanatı, özellikle Türk zevki ve inceliğinin, bir eser üzerindeki en güzel yansıması olmuştur. Tezhip, Arapça "zehep" kökünden, "altınlamak, yaldızlamak ve 1

25 süslemek" anlamına gelen, el yazması kitapları ve hüsn-i hat yazılarının etrafını altın ve boya ile tezyin etmek işine verilen isimdir (Karadaş, 2008, s. 271). Türk kültürünü oluşturan değerlerin önemli bir bölümü geleneksel sanatlardır. Yüzlerce yılın süzgecinden geçerek rafine olmuş bu sanatların bir kısmı, günümüzde yok olma ve yozlaşma tehlikesi ile karşı karşıyadır (Çetintaş, 2008, s. 65). Günümüzde minyatür ve tezhip konusunda toplum yeterince bilgi sahibi değildir. Ancak açılan Güzel Sanatlar Fakülteleri'nde sanatçılar yetişmektedir. Türk minyatür ve tezhip ustaları bu sanatların özü olan teknik kuralları bozmadan ve yerinde kullanarak, bu sanatlara çağdaş yorumlarını katarak tasarım boyutunda eserler vermektedir. Bu bağlamda son yıllarda günümüz sanatkârları, kabul gören güzel örnekleri ile dünyaya açılmaktadır (Çetintaş ve Karagöz, 2008, s. 73). Çok zengin bir el sanatları potansiyeline sahip olan Türk milletinin kültür tarihi incelendiğinde, hammaddeleri değerlendirerek ihtiyaçlarını karşıladıkları ve Orta Asya'dan Anadolu'ya gelene kadar çeşitli kültürlerden de etkilenerek el sanatlarını oluşturdukları bilinmektedir. Osmanlı Devleti döneminde en güzel örnekleri yaratılmış olan el sanatları ürünleri, bu dönemdeki meslek bilgilerinin ve dayanışma topluluklarının kurularak bir sisteme oturtulması ve eğitime özel önem verilmesi sonucu üretimi sağlanmıştır. Cumhuriyet döneminde değişen çağ, teknolojik ilerlemeler ve endüstri toplumuna yönelme gibi nedenlerle ağır emeği ve özveriyi gerektiren el sanatları, fabrika üretimi malların seri ve ucuz bir şekilde üretilmesi karşısında gerilemiştir. Sanayi devrimi, yabancı malların ülkeye kolayca girmesi ve alternatif sanayi üretim biçimlerinin oluşması el sanatları üretimi yapan sanatkârların azalmasına yol açmıştır. Günümüzde el sanatları ürünleri evlerde, atölyelerde, eğitim kurumlarında, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının düzenlediği kurslarda üretilmektedir (Özdemir ve Yetim, 1997, s. 191). Millî olmayan bir kültür, milletlerarası bir değer taşımayacağı gibi, bu kültürün sahibi uluslar da dünya planında kendi adına söz sahibi olamazlar. Nasıl ki bir insanın şahsiyeti ve onu muhafaza etmesi, sahip olduğu akıl ve hafıza ile mümkündür. Milletlerin hafızası da tarihidir. Çünkü tarih yaşanan hayattır. Kültürü ise kendi tarihi içinde yaşarken, olaylardan doğan kendisine has tepkilerin ortaya çıkardığı, inanç, şekil ve davranış özellikleridir. Bu özellikleri ise ait olduğu milletin karakterini anlatır. Ayrıca kültürün asıl özelliği, geleneklerinin bulunmasıdır. Köklü bir kültür geleneği sayesinde zamanımızdan önce yaşamış yüzlerce neslin hayat tecrübesinden faydalanma fırsatı bulunur. Ulusları birbirinden ayıran da budur (Birol, 1997, s. 197). 2

26 Sanat eserleri ulusların birbirlerinin kültürlerini tanıma yollarından biridir. Bir sanatın ulusal olabilmesi için o sanatın ulusal süzgeçten geçmesi gerekir. Sonra evrensel boyuta taşınmalıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de "Türkiye Cumhuriyeti nin temeli kültürdür vecizinden çıkarılan sonuç; kültürümüzü gelecek nesillere aktarmak devletimizin temellerini sağlamlaştırmak ve ilerlemeyi sağlamak için sanat çok büyük rol oynamaktadır. Çağdaş bütün sanatlar geleneksel izler taşıdığı ölçüde önem kazanır. Klasik sanatlar yeni sanat akımlarına kaynak oluştururlar (Şahin, 1997, s. 399). Gelenekten yararlanarak, onu çağdaş kılma çabası geleceğin ışığıdır. Bu nedenle geleneksel el sanatlarımız geçmişin kökü özü, günümüzün kendisi, geleceğimizin ise umududur (Erguvanlı, 1997, s. 413). Sanat, milli kültürü aktarma yollarından biridir. "Sanatın kültürü aktarma yollarından biri olduğuna ilişkin örnekler vermek" görsel sanatlar dersinin kazanımlarından biridir. Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği olan öğrencilere görsel sanatlar dersinde, geleneksel sanatlardan olan "Tezhip" yoluyla kültürün aktarılmasında görsel sanatlar dersinin önemi (ya da kültürün aktarılmasında görsel sanatlar dersinin önemi var mıdır sorusu) üzerinde durulmuştur. Ayrıca batı sanatı tekniği kullanılarak, sekizinci sınıf öğrencilerinin klasik tezhip eserlerden yararlanarak yaratıcı ve özgün ürünler vermesi sağlanmaya çalışılmıştır. 1.2.Araştırmanın Amacı Araştırmanın genel amacı, sekizinci sınıfta eğitim gören öğrencilere geleneksel tezhip sanatının batı resim tekniği ile uygulanmasını müteakip, tezhip sanatının yaşatılmasında rolünün olup olmadığını araştırmaktır. Araştırmanın amacını gerçekleştirebilmek için aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır. 1. Geleneksel sanat dallarının tanıtılmasında görsel sanatlar dersinin rolü var mıdır? 2. Geleneksel sanatların çağdaş sanat anlayışına uygun olarak yorumlanmasında görsel sanatlar dersinin rolü var mıdır? 3. Tezhip'teki geleneksel motiflerin ulusal kültürü aktarmada önemi var mıdır? 4. Batı resim sanatı tekniği ile klasik tezhip eserlerden faydalanarak özgün eserlerin ortaya çıkarılması mümkün müdür? 3

27 Geleneksel sanatlar ile geleneksel sanatlardan "tezhip"i tanıtmak, "tezhip" yolu ile kültür aktarımı sağlamak, bunu yaparken de geçmişteki eserleri taklit etmek yerine, bu eserlerden faydalanıp kendi yorumlarını da katarak özgün eserler ortaya çıkarmalarını sağlamak tezhip sanatının yaşatılmasına hizmet edecektir. Ayrıca bu çalışma tezhip sanatı ile batı sanatı tekniğinin birleştirilmesi ve ulusal kimliğini kaybetmeden batı uygarlığına erişme yollarını öğretmeyi hedeflemektedir. 1.3.Araştırmanın Önemi Günümüzde geleneksel sanatların, özellikle de tezhip sanatının çok fazla bilinirliği yoktur. Araştırma, görsel sanatlar dersiyle öğrencilere hem geleneksel sanatları tanıtmak, öğretmek, geleneksel sanatlardan tezhip sanatı yoluyla ulusal kültür aktarımı sağlanmak hem de batı sanatı tekniği kullanılarak yaratıcı ve özgün eserler ortaya koymak bakımından araştırma önem arz etmektedir. Geleneksel sanatlar, birçok araştırmacı tarafından incelenmiş, öğrenciler üzerinde çalışılma yapılmıştır. Araştırmanın, diğer çalışmalardan farkı, tezhip sanatından faydalanılarak özgün eserler ortaya çıkarılacak olup, konu ile ilgili doğrudan yapılmış bir yüksek lisans veya doktora tezine rastlanılmaması ve bu boşluğu doldurabileceği, bu konu ile ilgili geliştirilecek teorik çerçevenin gelecekte yeni kuramsal araştırmalara kaynak teşkil edebileceği değerlendirilmektedir. Geleneksel sanatlar ile tezhip sanatı gibi alanlarda ilgili araştırmacıların görüşlerine katkı sağlayabileceği, tezhip sanatına farkındalık yaratabileceği, geleneksel sanatlar ve tezhip sanatı ile ilgilenenler arasında köprü kuracak disiplinlerarası etkileşim sağlanarak yeni yapılacak projelerin etkisini güçlendirebileceğinin de değerlendirilmesi nedeniyle araştırma önem arz etmektedir. 1.4.Araştırmanın Sayıltıları 1. Örneklemin, evreni temsil ettiği varsayılmaktadır. 2. Öğrencilerin anket sorularına samimi cevap verdikleri varsayılmaktadır. 3. Öğrencilerin diğer faktörlerden eşit derecede etkilendiği varsayılmaktadır. 4. Anketin, araştırmanın amacını yansıttığı varsayılmıştır. 4

28 1.5.Araştırmanın Sınırlılıkları Bu araştırma; eğitim-öğretim yılı, 2. Ankara-Pursaklar Altınova Ortaokulu'nda sekizinci sınıflarında eğitimine devam eden öğrenciler ile, 3. Güvenirliği ve geçerliği test edilmiş ölçme araçlarıyla, 4. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Lisansüstü Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği nin belirlediği süre ile sınırlıdır. 1.6.Tanımlar Görsel Sanatlar: Görsel algılamanın söz konusu olduğu sanat dalları: resim, heykel, sahne sanatları vs... (Keser, 2009, s. 146). Tezhip: Yazma kitaplarda, sayfaların yaldız ve boya ile bezenmesi, yaldızlama. Süsleme, bezeme (Türk Dil Kurumu [TDK], 2005, s. 1972). Keser (2009, s. 336)'e göre ise tezhip, el yazmalarının ilk harflerini zengin renkler, altın ve gümüş kullanarak süsleme. Tezhip, batıda özellikle ortaçağ boyunca yaygın olarak kullanılmıştır. İslam ülkelerinde ise hâlâ yaygın olarak kullanılmaktadır. Kültür: Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin (TDK, 2005, s. 1282). Keser (2009, s. 195)'e göre ise kültür: Estetik ve entelektüel eğitim aracılığıyla biçimlenmiş insanî incelik ve sanatsal aktiviteler (klasik bale, opera) yani kültürün estetik tanımı; bir halk ya da grubun yaşam biçiminin bütünü, yani kültürün etnografik tanımı ve son olarak biçimlenmiş sembol örüntülerinin sistemi, yani kültürün sembolik tanımı olarak ifade edilmektedir. Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi: Yaratıcılığa, anlamaya, düşünmeye, sanat beğenisine, sanatsal ilerlemeye, sanatçılara, sanatın kültür ve toplum üzerindeki etkilerine katkıda bulunan bu yöntem Disipline Dayalı Sanat Eğitimi (Discipline-Based Art Education) ya da Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi (ÇASEY) olarak adlandırılmıştır. Bu yöntem estetik, sanat tarihi, sanat eleştirisi ve uygulamalı çalışmaları kapsamaktadır (Barkan, Sevigny ve Gökay'dan aktaran Özalp, 2012, s. 136). 5

29 6

30 BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1.Geleneksel Türk El Sanatları El sanatları, bireyin bilgi ve becerisine dayanan, genellikle doğal hammaddelerin kullanıldığı, elle ve basit aletler dışında makine gücüne ihtiyaç duyulmadan yapılan ve toplumun kültürünü, gelenek ve göreneklerin, folklorik özelliklerini taşıyan, yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan, gelir sağlayıcı üretime yönelik etkinliklerdir. (Özdemir ve Yetim, 1997, s. 191). İnsanların günlük gereksinimlerini karşılamak için daha çok süsleme dekorasyon ve fayda sağlamak amacıyla yapılan el sanatları ürünleri, bireyin yaratıcı yeteneği ile toplumun karakterini yansıtarak millî sanat zevkini ortaya koymaktadır. Bu ürünler tarihsel geçmişi içinde günlük kullanım eşyasından süs eşyasına, çeyizlik eşyadan hediyelik eşyaya pek çok ürünü içine alan dayanıklı tüketim malları olarak tanımlanabilmektedir (Öztürk'ten aktaran Özdemir ve Yetim, 1997, s. 191). Bezeme sanatı insanlık tarihi ile başlar. Kendini, çevresini ve kullandığı eşyayı göze hoş gelecek biçimde süslemek insanın doğal tutkusudur. Bu tutkuyu gelmiş geçmiş uygarlıklar arasında en iyi uygulayan ve bu sanat alanına en güzel eserler kazandıran ulusların başında kuşkusuz Türkler gelir (Kılıçkan, 2004, s. 7). Türkler, tarihin her devresinde, dünya uygarlığına değerle sanat eserleri armağan etmiş bir ulustur. Türk kültürünün en büyük özelliği binlerce yıl boyunca Orta Asya'da Orta Avrupa'ya uzanan geniş bir bölgede etkili olması ve etkilenmesidir. Türk toplumunun ilk çağdan bu yana birbirinden güzel örnekler verdiği sanat dalları şöyle sıralanabilir * Maden sanatı ve kuyumculuk, * Ağaç oyma sanatı ve sedef kakma, 7

31 * Çini ve seramik, * Taş oymacılığı, * Halı, kilim (kalın dokuma), * İnce dokuma (Mahalli el tezgahları), * Hat sanatı, * Tezhip sanatı, * Yazmacılık, * İşleme sanatı, * Minyatür, * Ebru sanatı, * Kalem işi, * Kağıt oymacılığı. Bütün bu el sanatlarında yer alan süsleyici motifler ise yüzlerce yıl güzellikleri ile çağdaşlığa atlamış bilimsel boyut kazandırmış değerlerdir. Geleneksel el sanatları ulusal kültürün en özgün ve en verimli kaynağıdır (Erguvanlı, 1997, s. 413). Süsleme, tarihin bütün evrelerinde görülür. İnsan-çevre ilişkilerinin meydana getirdiği ihtiyaçtan doğan bu üretim milletlerin ortak anlayış ve zevkleriyle gelişmiştir. Türkler, tezhip sanatını Orta Asya'dan getirmişlerdir. Anadolu Selçukluları, 13. yüzyılda tezhip sanatını yüksek bir seviyeye çıkarmışlardır. Türk süsleme motifleri başta Türk hat sanatının seçkin örneklerini daha ihtişamlı göstermek için kullanılmıştır. Daha sonra çeşitlenerek halıların, çinilerin, kumaşların, madenlerin, ahşapların, camların değerlenmesinde büyük rol oynamıştır. Üzerlerinde bu motiflerin yer aldığı taş işçiliğinin en güzel örneklerinin verildiği mezar taşları adeta birer abidedir. Padişah kaftanlarındaki desenler, çok ince bir zevkin yansımasıdır. Çinilerin üzerindeki motif ve kompozisyonlarla gözümüzü kamaştıran asırlık camilerimizin alçı pencerelerindeki çiçek motifleri süzdürdükleri ışıkla başka bir zamandan selam getirmiş gibidir. İpek halılar üzerine işlenmiş kompozisyon zenginliğinin şiirsel bir anlatımı vardır. Türk maden işçiliğindeki miğferler, kılıçlar, kamalar, tombaklar, kandiller, siniler hep bu zengin motiflerle süslenerek müzelerdeki ve koleksiyonlardaki yerini almıştır (Kurfeyz, 2003, s. 5). 8

32 Türk tezyinat (süsleme) sanatı Türklere özgü bir sanat olup, İslamiyet'ten önce Türk'ler, ilerledikleri coğrafyalarda etkilendikleri kültürel oluşumları kendi anlayış ve zevkleriyle yoğurmuşlardır. Türkler İslamiyeti kabul etmeleriyle birlikte yanlarında getirdikleri uzak doğu etkilerini ön Asya (İran-Arap) ve Bizans etkileriyle birleştirip harmanlayarak Avrupa içlerine kadar yürüyen evrensel bir Türk-İslam tezyini sanatları sentezini ortaya koymuştur (Kurfeyz, 2003, s. 5). Bezeme, herhangi bir yüzeyi süslemek anlamına gelir. Türkçe bir kelimedir. Arapça karşılığı ise "tezyini"dir. Türk bezeme (tezyinat) sanatının gelişmesi, İslamiyet'ten sonra hızla ilerlemiştir. Bunda İslamiyet kurallarının resim ve heykel çalışmalarını yasaklamasının etkisi vardır. Resim ve heykel yapma yeteneği, yerini bezeme ve mimari sanatına bırakmıştır. Dine verilen önem nedeniyle ilgili yapı, kitap ve eşyaların daha güzel görünmesi için gereken yerlerine bezemeler yapılmıştır (Kılıçkan, 2002, s. 29) Tezhip Sanatı Tezhip, Arapça zeheb (altın) sözcüğünden türemiştir. Tam karşılığı altınlamayaldızlamadır. Türk tezhip sanatını altın kullanılarak yapılan kitap süsleme sanatı diye tanımlayabiliriz. Tezhip, yalnız altın yaldızla yapılan işleri ifade etmez, altının yanı sıra boya da kullanılarak, sadece kitaplarda değil, hat levhalarında, fermanlarda, hatta ahşap ve deri üzerinde geleneksel motiflerin uygulandığı tezyinattır. Tezhip yapan kişilere Müzehhib veya Müzehhibe denir (Kurfeyz, 2003, s. 6). Tezhip, özellikle küçük ebatlarda hassas bir şekilde uygulanan bir kitap süsleme sanatıdır. Altınla birlikte toprak boyalardan çeşitli renklerin kullanıldığı, ince fırça tekniğinin önem kazandığı bu sanat, yazma eserlerde yazının (hattın) bezenmesi, en güzel biçimde giydirilmesi olarak hayata geçmiştir. Başlangıçta kûfi mushaflarda görülen bu sanat zamanla çok gelişmiş ve fevkalade incelmiştir. Kur-an-ı Kerim'den başka diğer yazma eserlere de intikal eden süslemeler, tarihî boyutta akıl almaz derecede çeşitlilik kazanmış, zenginleşmiştir. Yazma eserlerde sadece birkaç parça tezhipli kısım olanlar yanında, çoğu tezhiplenmiş olanları da bulunmaktadır. Yazma eserlerde tezhibin yanında daha iri formdaki çiçek ve motiflerle düzenlenmiş ve sadece altınla işlenmiş halkâr adı verilen bir süsleme tarzı yaygın olarak görülmektedir. Yüzyılları aşan bir geçmişte yaşanarak bugüne gelen bu sanat, vazgeçilmez bir estetik değer ve ayrıcalıklı bir zenginlik göstergesi olmuştur. Hüsn-i hattı yani güzel yazıyı ve cilt sanatlarını tamamlayan, onlara ahenk ve 9

33 güzellik kazandıran tezhip; devlet büyüklerinin, önemli kişilerin veya kitapseverlerin kütüphaneleri için yazılan başta dinî kitaplar olmak üzere, divanları, mesnevileri, tarihî, ilmî, edebî el yazması kitapları, güzel yazı levhalarını, murakkaat denilen güzel yazı albümlerini, tuğraları süsler (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 29). Tezhip, kollektif çalışmak suretiyle ortaya konulan geleneksel sanatlardandır. Kitabın hatta tarafında yazılma işlemi tamamlanınca cetvelkeş, altın, siyah mürekkep veya sürh denilen kırmızı boya ile sayfa kenarlarına cetvel çeker. Usta ve çıraklar, müzehhibin hazırladığı deseni kağıda silker, bir veya birkaç müzehhip de boyama işlemini tamamlar. Bu işler saray nakkaşhanelerinde veya büyük müzehhiplerin atölyelerinde yapılmıştır (Özen, 2003, s. 2). Tezhibin ana malzemesi altındır. Altın, varak yani ince yapraklar halinde kağıt arasında saklanır. Bu tür altın doğrudan doğruya yapıştırılarak kullanılabilir. Ama ince desenler için ezilerek kullanılır. Bir pota içinde Arap zamkı ve su ile parmakla ezilir. Daha sonra zamkın fazlasının alınabilmesi için suyla karıştırılır. Altın zerrecikleri dibe oturunca üstteki suyun fazlası akıtılır. Kalan az miktarda su ise tozdan korunmuş bir yerde kurumaya bırakılır. Böylece altın, boya gibi fırça ile sürülebilecek bir malzeme haline gelir. Yeşil altın ya da gümüş de renk etkileri elde etmek için yan yana kullanılabilir. Ancak gümüş, kağıdın zamanla bozulmasına neden olur. Bir tezhibin hazırlanmasında klasik yol şöyledir: İnce kağıt üzerine bir desenin tümü ya da yinelenen bölümlerinden yalnızca biri çizilir. Deseni oluşturan çizgiler, birer milimetre kadar aralıkla iğne ile delinerek bir kalıp hazırlanır. Bu kalıp,süslenecek yüzey üzerine yerleştirilir. İnce kömür tozu dolu küçük bir torbacık kalıp üzerinde gezdirilir ve ana yüzeye geçirilir. Boyama işlemine altınla başlanır. Hafif jelatinli su ile sulandırılan altın, fırça ile sürülür. Altının parlaması için de "Zermühre" denen bir alet kullanılır. Bu, parlak yüzeyli bir taştır. Bunun için genelde akik tercih edilir. Bir sapa oturtulan bir taşın yüzeye sürülmesi ile altın parlak bir görünüm kazanır. Daha sonra çok ince bir fırça kullanılarak konturlar çizilir. Bu konturlara tahrir denir. Konturların çizilmesiyle zemin renklerinin altın yüzeye akması bir derece de olsa önlenmiş olur. Sonra sıra zemin kısımlarının renklendirilmesine gelir. Zeminde genellikle lacivert kullanılır. Bu bir ölçüde dönem üslubuna ve sanatçıya göre de değişir. En sonunda renkli ayrıntılar eklenir. tığlar çekilir, zeminde serpme, nokta ya da tarama gibi son rötuşlar yapılır (Demiriz, 1999, s. 98). 10

34 2.3. Tezhip Sanatının Tarihçesi Türk tezhip sanatı uzun bir geçmişe sahiptir. Dönem dönem ya evrensel nitelikler kazanarak zirvelere ulaşmış, ya farklı arayışlar içinde olmuş ya da gerilemeler göstermiştir. Bu farklılıkları daha net ortaya koyabilmek adına tezhibin tarihçesi dönemlere ayrılarak incelenir. Tarih boyunca Türklerin çeşitli kollara ayrılarak aynı bölgede veya farklı bölgelerde hüküm sürmesi hatta birbirleriyle savaşarak güç elde etmesi sebebiyle birbirini devam ettiren tekdüze kronolojik bir seyir vermek çok zordur. Genel bir gruplama yapacak olursak Türk tezhip sanatını: Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları ve Beylikleri, Osmanlı Devleti, Cumhuriyet dönemi olmak üzere yedi döneme ayrılabilir. Doğal olarak tarih yakınlaştıkça günümüze gelen eser sayısı çoğalmakta, tarihlendirmeler kolaylaşmaktadır. Ancak Karahanlı, Gazneli ve Büyük Selçuklular'a ait bugüne gelebilmiş tezhipli eserler için net ayrımlar yapmak mümkün değildir. Bu dönemlerden kalan eserlerin tarihlendirilmesi ve aidiyeti daha çok tahminlerle olmaktadır (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 31). Türklerde tezhip sanatı, Uygur Türkleri'ne kadar uzanır. Orta Asya'da, Karahoça'da yapılan Turfan kazılarında bulunmuş vakıf yapan Maniheist Uygur rahipleri minyatürlerde süsleme öğesi olarak kullanılan stilize edilmiş bitkisel motifler, daha sonraki dönemlerde karşımıza çıkan bitki kökenli " hatâi"lerin prototipleridir. Tezhip sanatında bulunan en erken örnekler; XII. ve XIII. yüzyıl Selçuklu eserlerinde bulunur. XIII. yüzyılda medeniyetlerinin ve sanatlarının zirvesine çıkan Selçukluların başkentleri ve aynı zamanda önemli bir sanat merkezi olan Konya'da Selçuklu sarayına bağlı sanatkârların elinden çıkmış sade, ancak olgun tezhibi eserler, "Konya stili" denebilecek üslubun en güzel örnekleridir. Tezhip sanatını Anadolu'ya getiren Selçuklular, "Rumi" motifini getirmişlerdir. XI. yüzyıl Selçuklu tezhibinde daha çok geometrik formlar, geçmeler kullanılmıştır. XIII. yüzyıla doğru gelindikçe geometrik formlara ilaveten bitkisel motifler ve rûmiler oldukça dolgun ve iridir. Selçuklu döneminin en belirgin tarzı "münhani"lerdir. Selçuklu, Mısır Memlûkları ve Beylikler dönemi tezhibi, motif, kompozisyon ve renk özellikleri bakımından birbirine benzer (Taşkale, 2010, s. 65). Topkapı Sarayı Kütüphanesi'ndeki XIV. yüzyıla ait olduğu sanılan yazmanın baş sayfa tezhibinde ise Selçuklu sülüsü denilen tipte beyaz yazılar karşımıza çıkar. Lacivert zemin ve canlı renklerle tüm sayfayı aralıksız kaplayan bu tezhip de dönemin tipik bir ürünüdür. XV. yüzyılın ilk yarısından Osmanlılara ait pek az tezhipli örnek kalmıştır. Bunlardan biri de Sultan II. Murat için yazıldığı bilinen, müzik konulu kitaptır. Baştaki iki sayfada rûmi 11

35 ve küçük çiçekli tezhip tüm sayfayı kaplamaktadır. Bu yapıt, klasik Osmanlı tezhiplerinin öncülerinden biridir. Aynı kitabın bir başka sayfasında ise çeşitli tezhip düzenlemeleri bir araya getirilmiştir. Yazı oval bir madalyon içine alınmış, tezhip için açık renk bir zemin tercih edilmiştir. Rumilerin egemen olduğu süslemeyi, küçük çiçeklerin oluşturduğu zarif bir çerçeve sınırlamaktadır. Fatih Sultan Mehmet dönemi, birçok sanat dalında olduğu gibi, tezhipte de bir doruk noktasıdır. Fatih için hazırlanan birçok yapıt, ağırbaşlı ve olgun bir üslup sunar. Daha önceki dönemlerde Kur'an-ı Kerim tezhipleri ön planda idi. Oysa Fatih döneminde bilim ve sanatla ilgili telif ve tercüme pek çok yapıtla karşılaşılır. Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunan yazmanın baş sayfasında yapıtın Fatih'in kitaplığına ait olduğunu belirten tuğralı mühür yer almaktadır. Yine Fatih'in özel kitaplığı için hazırlanmış olan Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki yazmanın (Damat İbrahim Paşa 819) zahriye sayfasında Fatih için hazırlandığını belirten satırlar, ortada daire madalyon içinde yer almaktadır. Bu örnek sayfanın tümünü kaplayan tipik bir Fatih dönemi tezhibidir (Demiriz, 1999, s. 99). XVI. yüzyıl, tezhip sanatında başka bir açıdan da doruk noktasıdır. Bu dönemde metin kısmından önce gelen tam sayfa tezhipler çok zengin süslemelidir. Zeminde lacivert rengin egemenliği azalmıştır. Altın ve lacivert zemin hemen hemen dengededir. Rumiler ve çiçekler yine gözde formlardır, ama işçilik aşırı derecede incelmiştir. Yüzyılın başına ait olan bir Kur an-ı Kerim'in (Topkapı Sarayı Küt. H.70/71) baş sayfasında süslemenin aşırı yüklü olduğu görülür. Sanatçı burada ustalığını gösterme çabasına girişmiştir. XVI. yüzyılda Kur an-ı Kerim tezhipleri ön plandadır. Çok önem verilen örneklerde yazılan önce tezhipli iki sayfa bulunur. Ama normal örnekler, metnin ilk iki sayfası ile başlar. Bunlarda başlıklar ve geniş çerçeveler yazıyı adeta ikinci plana itmiştir. 1523/24 tarihli, Kânunî için hazırlanmış olan ve bugün Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunan Kur'an-ı Kerim (EH.58), altın zeminin ağırlık kazandığı klasik bir tezhip örneği sayılabilir. Yapıtın zahriye sayfasında ise Kânunî için hazırlandığını belirten satırlar bir şemse içindedir. Zemin renklerinin açık oluşu, genel görünüme bir hafiflik kazandırmaktadır. Aynı yapıtın bir başka sayfasında da hattatın adı belirtilmiştir. Tezhibi yapan müzehhip ya da nakkaş unvanını taşıyan ustanın adı çok sık belirtilmez. Bu örnek, şemsenin altındaki salbek denilen kısımda nakkaşın adının bulunmasıyla önem kazanır (Demiriz, 1999, s. 99). Kânunî Sultan Süleyman dönemi, birçok yeni üslubun ve tekniğin uygulandığı son derece zengin bir dönemdir. Kânunî döneminde, diğer sanat dallarında olduğu gibi tezhip sanatında da altın devir yaşanır. Klasik motif ve tekniklerin büyük bir ustalıkla 12

36 kullanılmasının yanı sıra, dönemin en önemli müzehhibi "Karamemi" ile lale, gül, karanfil, sümbül, servi ağacı ve bahar dalı gibi birçok bahçe çiçek ve bitkilerin yarı stilize olarak tezhip sanatında ilk kez kullanıldığı bu döneme, tezhip sanatında "Klasik Dönem" adı verilir (Taşkale, 2010, s. 67). Karamemi, Kânunî Sultan Süleyman zamanında yaşayan, süsleme sanatında büyük etkisi olan bir sanatçıdır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesine T 5465 no. ile kayıtlı Kânunî'nin Muhibbi mahlası ile yazdığı Divan, dönemin başarılı örneklerinden biridir. Bu yapıtın 1566 yılında tamamlanan nüshasının ilk sayfasında Hatâi olarak adlandırılan geleneksel, stilize bitki motiflerinden oluşan güzel bir hâlkâr örneği görülmektedir. Aynı yapıtın başka bir sayfasında ise natüralist motiflerin klasik tezhibe girmeye başladığı görülür. Tığlardaki laleler bu açıdan ilginçtir. Bir başka sayfada da cetvel dışında Karamemi atölyesinin ürünü tipik bir hâlkâr örneği yer almaktadır. Gül, karanfil, lale, sümbül türünden çiçekler natüralist üslubun habercileridir. Sayfa içindeki tezhipli küçük bölümlerde ise farklı bir üslup dikkati çekmektedir. Karamemi yönetimindeki saray nakış atölyesinin Osmanlı süsleme sanatına natüralizmi getirdiği bu örneklerden anlaşılmaktadır. Karamemi'nin adının bulunduğu sayfada ise lale, Manisa lalesi karanfil ve güllerle adeta bir bahçe görünümü yaratılmıştır. Sanatçının adı, gül fidanının kök kısmında yer almaktadır (Demiriz, 1999, s. 100). Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan Murakka Albüm'ün (EH. 2327) XVII. yüzyıl sonu yada XVIII. yüzyıl başlarına ait olduğu sanılmaktadır. Bu albümde yazının fazla boğulmadan süslenmiş olduğu dikkati çekmektedir. Zaten bir yazının tezhiplenmesinde yazı-süsleme dengesinin kurulması, başarı ölçülerinin başlıcalarından biridir. XVIII. yüzyıl tezhibinde çiçek önemli bir yer tutmaktadır. Sayfanın ortasında oldukça natüralist buketler ve tek çiçekler bu dönemde sık sık görülmeye başlar. Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan Hizb el Azam (M 418) adlı dua kitabında baştaki tam sayfa tezhibin zemini altındır. Natüralist ve stilize motifler aynı düzenleme içinde kullanılmıştır. XVIII. yüzyılda sayfa kenarındaki güller de natüralist birer küçük çiçek ya da bukete dönüşmüştür. XIX. yüzyılda Batılı akımlar, tüm sanat dallarında olduğu gibi süsleme sanatında da ağırlık kazanmıştır. Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan 1862 tarihli Kur'an-ı Kerim'in baş sayfasında Rokoko üslubu görülür. Altın zemin, iri yaprakla, stilize güller, iğne arkası ile yapılmış noktalarla Rokoko'ya özgü aşırı bir süsleme oluşturulmuştur. XIX. yüzyılın sonlarında ulusal akımlar ise yeniden sanatımıza girmiştir. Topkapı Sarayı Kütüphanesinde bulunan ve baş sayfası klasik tutumla tezhiplenmiş olan Kur'an-ı Kerim (MR 4) bu akımın 13

37 izlerini taşır. Ancak matbaanın yurdumuza girmesiyle birlikte tezhip yavaş yavaş önemini yitirmiştir. Yine de özellikle dinî kitaplar elle yazıldığından tezhip sanatı son zamanlara kadar varlığını sürdürmüştür (Demiriz, 1999, s. 101). XIX. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Hüseyin Hüsnü Efendi ve Osman Yümni Efendi ( ), rokoko ve klasik üslupta eserler vermiş müzehhiblerin başında gelirler. Hüseyin Hüsnü Efendi ve Osman Yümni Efendi'nin eserlerinin rokokodan klasik üsluba geçiş özellikleri taşıdıklarını söylemek doğru olabilir (Taşkale, 2010, s. 69). XX. yüzyıl Cumhuriyet döneminde tezhip sanatındaki gelişmelerin merkezi, "Güzel Sanatlar Akademisi" olmuştur ve bu gelenek halen devam etmektedir. Klasik tezhip eğitiminin yanı sıra, "Serbest Tasarım" dersi amacına ulaşmış ve 2000'li yıllardan itibaren klasik özelliklerden yola çıkarak yeni arayışlar içerisinde çalışmalar yapılmaktadır. Aynı kalıpların tekrarı sanatın gelişimini engellediği kadar müzehhipleri de yormaktadır. Son dönemlerde XIII. yüzyıldan günümüze, farklı üslupların bilinçli bir şekilde incelenip bazı öğelerin bir arada ya da geliştirilmiş olarak tasarlanıp uygulanması, farklı çalışmaların ortaya çıkmasına vesile olmaktadır. Tezhip sanatında serbest ve özgün tasarımlar; formlar ve renk geçişleri; kağıt renklerinde renk geçişleri ve efektler; doğal ve yapay öğelerin kullanılması; bazen bir konunun işlenmesi, gelecekte ortaya çıkabilecek yeni tarz ya da üslupların prototiplerini oluşturmaları açısından önemlidir. Bu bağlamda sanatkârların, motif, desen, kompozisyon, tasarım ilkeleri, renk uyumu, teknolojinin imkanlarını abartıdan uzak yerinde kullanma ve yazıyla uyum gibi hususları göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Klasik kurallara ve geçmişe körü körüne bağlanıp geleceğe kapıyı kapatmak, sanatın gelişimini engeller (Taşkale, 2010, s. 87) Türk Tezhip Sanatının Ustaları Osmanlılar, siyasette olduğu gibi sanatta da merkezleri olan İstanbul da kıymetli müzehhipler yetiştirmişlerdir. Çok ince bir sanat olan tezhibin değerli ustaları yüksek maaşlarla Saray Nakışhanesi nde çalıştırılırlar, devlet namına resmî işleri tezhip ederlerdi. Ayrıca bu üstatlar büyük devlet adamlarına, zenginlere, ileri gelenlere de eserler yaparlardı. Bu arada isimlerini bildiğimiz birkaç Türk müzehhibinden bahsedelim: 15. ve 17. yüzyıllar arasındaki en meşhur Türk müzehhipleri, 1436 yılında, Tevarihü l-ervah isimli tıp kitabının tezhiblerini ve resimlerini yapan Ahmed b. Hacı Mahmud Aksarayî (Konya), Fatih Sultan Mehmed in baş nakkaşı Baba Nakkaş, 1547 de, bugün Topkapı 14

38 Sarayı Kütüphanesinde 563 numarada kayıtlı Kur an-ı Kerim in tezhiplerini yapan Mehmed b. İlyas, Kanunî Sultan Süleyman ın müzehhip başı Mehmet Karamemi, Mehmet Çelebi (lakabı Kambur), Hafız Osman ın birçok Mushaf ını tezhip eden Hasan Çelebi, III. Ahmed zamanında, Lale Devri nde klasik tezhip şekilleri de zamanın getirdiği üsluplara ayak uydurarak Şükûfe-Çiçek tarzına dönüşmüştür. Artık şükûfe üslûbunda tezhipler yapılmaya başlamıştır. Bu çağın meşhurları ise Yusuf Mısrî, Haydarpaşalı İbrahim, Ali Üsküdarî, Bursalı Hezarfen, Üsküdarî nin yolunu takip eden Çâkerî dir. I. Abdulhamid Dönemi nde de ( ) Hezargradlı Mustafa isimli müzehhip meşhurdu. XIX. yüzyıl başlarında, III. Selim zamanında Ahmet ve kardeşi Atâ, II. Sultan Mahmud zamanında Hasan Karamanî, Lazgradlızâde Ahmed, Lâlelili Şâkir, Sultan Mecid ile Sultan Aziz in müzehhibi Hacı Hasan Sâlih üstad müzehhiptirler. II. Abdulhamid zamanında ise ( ) Tevfik Efendi, Lâleli Şakir in talebesi Nureddin Efendi, Hüsnü Efendi, Bahaeddin Efendi ile Hakkı Bey tanınmış müzehhiplerdir. Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi nde (Güzel Sanatlar Akademisi) Şark Tezyinî Sanatları Şubesi açılmış ve derslere yılında başlanmış, yazı hocası Kamil Akdik, yazı hocası İsmail Hakkı Altunbezer (Tuğrakeş), Sedefkar Vasıf, Müzehhib Yusuf Çapanoğlu Türk Çiniciliği ve Desenleri Feyzullah Dayıgil, minyatür Ord. Prof. Dr. Ahmed Süheyl Ünver, altın varak üretimi Hüseyin Yaldız, hoca olarak atanmış ve hattat Mustafa Rakım Unan ise daha sonra bu kadroya katılmıştır. Sonraki dönemde bu hocaların yerlerine İranlı Hüseyin Tahirzade, hat için Halim Özyazıcı, Rikkat Kunt, Muhsin Demironat, Necmeddin Okyay, gibi kıymetli üstadlar, başa getirilmişlerdir ve sanatımızın icrası devam etmiştir. (Aksu, 2015, s. 22). Zaman içinde unutulmuşluğa terk edilmiş bu zarif ve zor sanat, son 10 yıl içinde bu sanata gönülveren çeşitli grup ve kişilerce canlandırılmıştır. Günümüzde Türkiye deki pek çok üniversitede tezhip bölümleri ve belediyelerce açılan kurslar yetenekli sanatçılar yetiştirmektedir (Milli Eğitim Bakanlığı [MEB], 2012, s. 39) Mehmed Karamemi ve Muhibbî Divanı XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Türk süsleme sanatına yeni bir üslup ve yenilik getiren saray atölyesinin başnakkaşı Kara Mehmet, Karamemi dir. Tarihçi Gelibolulu Mustafa Ali 1586 yılında yazdığı Menakıb-Hünerveran isimli eserinde Karamemi den Şah Kulu nakkaşın tilmizi ekremi ve Sultan Süleyman Han nakışhanesinin üstad-ı muhteremi müzehhip Karamemi şeklinde bahseder. XVI. yüzyılda mimari süsleme, çini, kitap süslemesi, kılıç süslemeleri, halı, seccade, kumaşların tasarımlarında, Karamemi nin klasik 15

39 tezyini motiflerini, çeşit çeşit çiçek türlerini üslup birliği içinde eserlerinde görmek mümkündür. Karamemi üsluplaştırarak kullandığı motiflerin yanı sıra tabiattan aldığı bahçe çiçeklerini resmetmiş, ağaçları minyatürde olduğu gibi serbest tasarımlar halinde kullanmıştır. Bahar dalları Karamemi nin en çok kullandığı motiflerden biridir. En önemli eserlerinden bir tanesi kendi imzasını taşıyan Kânunî Sultan Süleyman ın Muhibbî Divanı dır (Aksu, 2015, s.90). Her biri diğerinden faklı olan tezhiplerle bezenen bu divanın müzehhibi sarayın baş müzehhiplerinden Karamemi adıyla tanınan ve adını da öyle yazan Kara Mehmet tir (Kültür Bakanlığı Yayınları [KBY], 2001, s. 4). Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamakta olup, doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. XVI. yüzyıl klasik tezhibin doruk noktasıdır. Motif, renk ve kompozisyon zenginliği, tekniğin mükemmelliği, desende görülen çeşitlilik ve incelik, lacivert zemin üzerine altının bol ama renklerle çok uyumlu kullanılışı bu devir tezhibinin başlıca özellikleridir. Başlıklar çeşitlenmiş; dikdörtgen başlık tezhibinin üstüne taç, mihrap formları ya da dilimli süslemeler eklenmişti. Tığlarda da çizgiler zenginleşmiş, rûmilerin katılmasıyla zarif motifler ortaya çıkmıştır. XVI. yüzyılın son yarısında tığlarda çiçek motiflerine de görmek mümkündür. Kânunî Sultan Süleyman döneminin saray baş müzehhibi Karamemi, bu dönem tezhibine damgasını vurmuştur. Padişahının Muhibbî mahlasıyla yazdığı şiirlerinin toplandığı Divan'ının her sayfasını doğal çiçek motifleriyle hâlkâr tarzında süslemiştir. Şiir aralarındaki koltuk tezhiplerinin de hepsi birbirinden farklıdır (Özen, 2003, s. 8). Muhibbî Divanı ndan örnekler Kânunî Sultan Süleyman ın, yılları arasında Muhibbî mahlası ile yazdığı şiirlerini içerir. 370 sayfa olup, Kara Memi nin imzalı eserin hattat ı Mehmed Şerif tir. Eserin sayfalarındaki yazılar iki sütun şeklinde yazılmış etraflarına altınla çerçeve yapılmıştır. Klasik tezhip anlayışına tabiat sevgisini, kendi yorumunu, zevk ve sanat anlayışını eklemiş ve bunları en güzel şekilde aksettirmiştir. Kitabın her sayfasında yazı etrafına hâlkâr yapılmıştır, çerçevenin içinde koltuklara yer verilmiş ve içleri değişik çiçeklerle süslenmiştir. Cetvel dışında kalan sayfa kenarları ve ara metinlerdeki ve koltuklarda farklı desenlerle tekrardan kaçınılmıştır. Hâlkârlarda sulandırılmış gümüş ve altın kullanılmıştır. Mavi, kırmızı, pembe, turuncu ve yeşil renkler eklenmiştir. Bitkisel motiflerde inanılmaz bir çeşitlilik vardır. Tabiatı en güzel şekilde eserin sayfalarına nakşetmiştir. Küçük otlar dahil olmak üzere, her çeşit bahçe çiçeği ve ağaçlar, yapraklar eserde, işçilik ve benzersiz kompozisyonlarla yerleştirilmişlerdir. Natüralist tarzdaki farklı motifleriyle çiçek kataloğu gibidir (Özsoy, 2013, s. 97). 16

40 Bütün sayfaların cetvel dışında son derece ilginç hâlkâr bezeme bulunuyor. Hepsinin aynı elden çıkmadığı kalite ve zevk farkından anlaşılıyor. Bitkisel bezemeli olanların çoğunun kalite bakımından üstün ve çok değişik olmaları dolayısıyla Karamemi'nin eseri oldukları söylenebilir. Bunlarda pek çeşitli çiçek yanısıra stilize hatâiler, bulut, çintemani ve rûmi gibi geleneksel motifler de yer yer yardımcı olarak kullanılmıştır. Naturalist bitkiler ise bazen zeminden çıkan tam bitki, bazen de dekoratif bordürler içinde değerlendirilmiştir. Lale, karanfil, menekşe, calendula, süsen, gül, gül hatmi, bahar, sümbül. Ayrıca servi ağacı, iri hançerî yapraklar, palmet şeklinde yapraklar, afyon kozası. Cetvel içi bezemede küçük başlık ve koltuk kompozisyonları: İki sütun halindeki yazıların arasına serpiştirilmiş, hemen hemen hepsi birbirinden farklı desenlerde yüzlerce küçük başlık bulunmaktadır. Kânunî divanını teşkil eden şiirlerin hepsinin başlıklarında küçük bezemeler vardır. Bunların bir kısmında rûmi, hatâi, bulut ve benzeri motiflerden klasik tezhip veya daha serbest kompozisyonlar vardır. Büyük bir kısmında ise yeni bir üslubun doğuşunu gösteren çoğu çiçekli natüralist bitkisel örnekler bulunmaktadır mm. genişlikteki bu küçük vignettelerde kullanılan çiçekler, tezhip sanatına, hatta süsleme sanatına ilk defa burada girmektedir denilebilir. Başlıca çiçek çeşitleri: Gül, lale, sümbül, karanfil gibi sonradan klasik dönme bezemesinin hemen hemen bütün dallarında kullanılan karakteristik çiçekler. Ayrıca calendula, menekşe, süsen, hatmi, bahar, narcissus, selvi ağacı. Bütün bu çiçekler, yer yer geleneksel motiflerle aynı kompozisyon içinde bulunuyorlar. Bazısında simetrik veya sonsuz desenler içinde tamamen Türk bezemesi kurallarına uyan kompozisyonlar var. Bu yazma için tipik olan örnekler ise, çiçeklerin adeta doğanın içinde imiş gibi göründüğü, küçük bir bahçeyi andıran kompozisyonlardır. Karamemi'nin imzasının, bu son özelliğe sahip kompozisyonun altında bulunması, rastlantı sonucu olmadığı değerlendirmekle birlikte, bu tür bezemenin Karamemi'nin getirdiği bir yenilik olduğu kaçınılmaz bir gerçektir (Demiriz, 2005, s. 20). Ahmed Karahisari nin yazdığı Kuran-ı Kerim süslemeleri de Karamemi ye aittir. Her sayfasında ilk satırı muhakkak, beş satırı nesih, bir satırı sülüs, beş satırı nesih, son satırı muhakkak hatla düzenlenmiş, sülüs ve muhakkak satırlara göre nesih satırlar kısa tutulmuştur. Serlevha tezhibinde Karamemi nin bahar dalı kompozisyonları görülmekte olup altın zeminle ayrılmış paftalar, çivit lacivert zemin ile bütünleşmektedir. Rûmi motifli kompozisyonlar bulut motifleri, hatâi, penç, goncalarla zenginleştirilmiştir. Gayet ince çekilmiş cetveller ve ince işlenmiş tığlar esere zerafet katmaktadır (Aksu, 2015, s. 90). 17

41 Kânunî Sultan Süleyman döneminde, sanatta yepyeni kavramların belirdiği sırada, nakkaşbaşı Karamemi Osmanlı süsleme sanatının repertuarını yeni baştan yapılandıracak, bu akımın başyapıtı da Kânunî Sultan Süleyman'ın "Muhibbî" mahlası ile yazdığı şiirlerden oluşan divanı olacaktır. Muhibbî Divanı adı ile tanınan eser (İÜK T5467), Sultan II. Abdülhamit döneminde ( ) Topkapı Sarayı'ndan Yıldız Sarayı Kütüphanesi'ne aldırılmış, Cumhuriyet'in ilk yıllarında ise Atatürk'üm emri ile İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ne verilmiştir. Karamemi, bu eserin tezhipleri ile Osmanlı sanatında yepyeni bir üslubun doğuşunun yollarını açmıştır. Altın zeminli oyma şemse ve köşebentler üzerine siyah hatâi ve bulut motifleriyle süslü, miklepli klasik Osmanlı tarzı kırmızı bir deri cilt içinde 23,65x16,5 cm. boyutlarındaki 370 sayfalık eser, 973/1566 Mart ayında tamamlanmıştır. Hattatı Mehmet Şerif'tir. Nakkaş, eserin son sayfalarına doğru iki yerde (İÜK T5467, 357a ve 375b) özel bir tezhip alanına beyaz mürekkeple "Müzehhib el-fakir Karamemi el-hakir" imzasını atmıştır. El farkından anlaşıldığına göre, nakkaşhaneden bazı sanatçıların eserin tezhiplenmesine yardımcı olduğu görülüyorsa da, Osmanlı sanatında bir dönüm noktası oluşturan Karamemi'nin yanında onların katkıları söz konusu edilemez (Atasoy, 2002, s. 134). Eserin başındaki zahriye sayfasında, madalyonun ve iç bordürün içinde küçük çiçekler, madalyonun dışında rûmi ve en dışta, tığlarında ise laleler dikkati çeker. Bunu izleyen sayfalarda alışılmış çift sayfalık klasik tezhip uygulanmış görünürse de, koltuklarda, yani metnin iki yanında ince uzun dikdörtgen alanlarda Karamemi'nin tezhibe sunduğu bir yenilik olarak çiçek açmış bahar ağacı yer alır. Eserin sayfalarındaki yazılar ikim sütun halinde düzenlenmiş ve bunlar bir altın cetvel ile çerçevelenmiştir. Cetvel dışında kalan sayfa kenarlarındaki hâlkârlarda da, metin aralarındaki tezhiplerin motifleri, kompozisyon şemalarındaki bazı değişikliklerle uygulanmış; aynen tekrardan kaçınılmıştır. Sayfalarda tek tip düzen yerine, bazen bir boydan bir boya satırlara da rastlanmakla birlikte, esas itibarıyla iki sütun arasındaki değişik başlık ve koltuklarla, her sayfada değişiyormuş hissi veren zenginlikte farklı düzenler kullanılmıştır. Tezhipleri gazel başlıklarında veya koltuklarda; boyuna, enine, ince uzun, kareye yaklaşan genişlikte olsun, değişik büyüklükteki dikdörtgenlerin içinde yer alır. Sayıları fazla olmayan ve daha çok kitabın sonralarına doğru rastlayan sayfalarda, bu süslemeli dikdörtgenlerin sayıları dörde, hatta yediye kadar çıkar. Bazılarında geniş alan bırakılıp, yazı ve çiçek motifleri birbirine karışmış olarak uygulanmıştır. Çoğunlukla her sayfada iki adet olan, yer yer sayıları üçe çıkan bu gazel başlıkları veya koltukların dikdörtgen alanlarının içleri alışılmış rûmiler ve 18

42 Çin bulutları gibi motiflerle doldurulmuştur. Genellikle dikdörtgenler içine, sayfa ortasına gelecek şekilde kartuşlar oturtulmuş, bunların içlerine ara başlıklar yazılmıştır. Yatay dikdörtgenlerin içlerine, dikine sıra sıra yerleştirilmiş, altın renkli, kırmızı ve açık yeşil serviler dizilmiş, aralarında mine çiçekleri ve sümbüller konmuş, servilerin yerine bazen laleler ve sümbüller de dizilmiştir. Yatay dikdörtgenler içinde, aralarında bir yazılı kartuş olan ve aksi yönde, kökleri birbirine bakar şekilde yerleştirilmiş iki servi motifi de pek çoktur. Yine kırmızıdan çeşitli tonlardaki yeşile kadar değişen renklerde, serviye benzer, belki de servinin değişik bir türünü simgeleyen, fakat yaprak yapısı serviden çok tüye benzer görünüşte bir başka ağaç motifi de aynı sıklıkta işlenmiştir. Yatay olarak sayfanın bir yanından diğer yanına kadar uzanan dikdörtgenler, ortada birer yazılı kartuşla iki bölüme ayrılır. Bunların içleri, servilerden başka, balık sırtı motifler veya rûmili, bulutlu, rozetli, mineli desenler ile doldurulursa da bunlardan daha fazlasını natüralist görünümlü çiçek motifleri süsler. Ortadaki yazı kartuşunun yanlarından çıkan ikişerden dört sivri yaprak kümesinin içinden uzanan dallar üzerinde kırmızı, turuncu laleler ve birer dal üzerinde sümbül ve laleler iki yana çıkar; sümbül dallarını ikişer yaprak arasından çıkan dal üzerinde sarı ayn-ı sefaları, mavi laleler izler, sarı zerenler de dalın ucunu süsler. Eğimleri birbirine göre yerleştirilmiş karşılıklı çiçekli dallarda da; iki yana açılan yapraklar veya üst üste çapraz konmuş, birbirinin üstünden geçerek adeta zincir oluşturan bir dal üzerinde sıralanan yapraklar görülür. Kompozisyon, karşılıklı iki gül dalının kıvrılarak doldurduğu bazı örneklerde de zarafet ile natüralist üslubun son derece hoş bir uyumunu ortaya koyar. Sevilerek kullanılan bir başka sayfa süsleme düzeninde ise, birer kenarları iki yandan cetvele dayalı, dikine dikdörtgenler ve alttan adeta bunları birbirine bağlayan, içi yazılı bütün veya yarım kartuşlu bir yatay dikdörtgen bulunur. Dikine dikdörtgenlerin içlerini yanları çiçekli serviler, lale demetleri, çiçekli ağaçlar, üzeri tomurcuklarla dolu güller doldurur. Diğer çiçeklere göre daha büyük boyutlardaki süsenler de dikkati çeker (Atasoy, 2002, s. 140). Genel olarak mavi ve bazen kırmızı mine çiçeklerinin, lalelerin, sümbüllerin, yaprakların ve çiçek açmış bahar ağaçlarının yanında, karanfillerin, zerrinlerin, ayn-ı sefaların, süsenlerin, mor menekşelerin ve güllerin tüm ayrıntılarıyla çok daha natüralist işlendikleri görülür. Karamemi'nin imzasını taşıyan sayfaların birinde çeşitli yerlerdeki minelerle selviler tam bir süsleme dolgu motifi halinde stilize edilerek ele alınmıştır. Sayfanın alt kısmındaki kırmızı ve mavi laleler de açıklı koyulu tonlarla boyanışları ve formlarıyla bir dereceye kadar kalıplar halinde kullanılmıştır. Bir köşedeki pembe karanfilde ise böyle bir 19

43 kalıplaşmadan söz edilemez; hele bunların arasında, içinde beyaz mürekkeple Karamemi'nin adı yazılı kartuşun akasından adeta fışkıran güller tamamen natüralist biçimde ele alınmıştır. Her bir daldan çıkan güller, değişik büyüklükteki goncalar halindedir; ikisi farklı büyüklükte açmış olarak karşıdan gösterilmiş, birisi yandan, diğerleri ise gül goncalarının değişik aşamalarında ele alınmış, hiçbirinde belirli bir kalıba gidilmemiştir (Atasoy, 2002, s. 140) Tezhip Sanatının Özellikleri ve Tezhipte Kullanılan Motifler Türk sanatında kullanılan motifler tüm İslam dünyasında ortak olarak kullanılmıştır. Bu sebeple birçok toplumun katkısıyla gelişerek inanılmaz bir zenginlik, çeşitlilik ve iç içe geçmişlik arz eder. Bazı örnekler o derece farklı biçimlendirilmiştir ki motifin bir yaprak mı, bir çiçek ki veya bir rûmi mi olduğunu söylemek zordur. Bu gelişmiş motif birikimini gruplandırarak sıralamak yeni tasarımcılar için kısıtlayıcı olabilir. Bununla birlikte motifleri tanımak için tezhip sanatında en çok kullanılan motifler üç ana grupta toplanabilir: Bunlar, bitkisel motifler, Rûmiler ve geometrik motiflerdir. Bu temel gruplar ile birlikte; Geçme-zencerek, bulutlar, çintemani, hayvan figürleri, münhani, tığ ve nokta (durak) motifleri de kullanılan diğer motiflerdir. Tezhipler genel olarak yazıların süslemesinde kullanılır. Yazma eserler dışında özellikle mimari süslemede yazı başlı başına bir süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Yazının bir bezeme unsuru olarak kullanılması, estetik olarak tezyinata elverişli Arap harflerinin (İslam harfleri) farklı karakterlerle yazılmasıyla İslam sanatları içinde gelişmiştir. Yazı diğer süsleme motifleri ile mükemmel bir biçimde kaynaştırılarak sanatın hemen her alanında görülen eşsiz kompozisyonlar oluşturulmuştur (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 59) Bitkisel Motifler Bitkisel motifler; yapraklar, stilize çiçekler, yarı üsluplaştırılmış bitkiler, natüralist bitkiler, ağaçlar olarak gruplanabilir. Stilize çiçekler farklı biçimleri ile hatâi, penç, goncagül, olarak değerlendirilebilir Yapraklar Türk süsleme sanatlarında kullanılan yapraklar tabiattaki örneklere oldukça benzeyen, kısmen sadeleştirilmiş motiflerdir. Farsça berk yaprak demektir. Tek yaprak formu neredeyse bitkisel süslemenin temelidir. Yapraklar, çiçeklere göre daha az stilize edilmişlerdir. Tezhipli yazmalarda yaprak genelde çok küçük ebatta ve çok sade (yalın) bir 20

44 biçimde kullanılırken hâlkâr ve benzeri süslemelerde yaprak iri ve detaylı çizilir, orta damarları ve ana çizgiler kalın çizilerek farklı bir estetik görünüm kazandırılır. Sazyolu tarzında yaprak düzenlemeleri çok iri formlarda olup, iç kısımlar fevkalade ince desenlerle süslenmiştir. Sazyolu kompozisyonlarında yapraklar çok ilgi çekici ve girift bir şekilde birbiri içine geçerek harika bir ahenk oluştururlar. Tezhip ve hâlkâr desenlerinde uçları kütçe çizilirken çinilerde ve saz yolu tarzı kompozisyonlarda umumiyetle sivri biter. XVI. Yüzyılda müzehhip Karamemi tarafından geliştirilen natüralist süsleme üslubunun çeşitli örneklerinde çizilen yaprakların tabiattaki formlarına uygun olmasına özen gösterilmiştir. Bu sebeple bu dönemin bezemelerinde, gülden bir lale yaprağının yahut laleden sümbül veya başka bir çiçek yaprağının çıktığı görülmez. XVIII. Yüzyılda şükufe tarzı denilen bütün ürünlerinde yaprak ve çiçekler doğal görünümleriyle uygulanmıştır. XVIII. Yüzyıl sonlarına doğru Batı sanatı etkisi altında gelişen ve Türk Rokokosu adı ile bilinen üslupta; defne, meşe, zeytin, maydanoz gibi değişik ve yeni yaprak motifleri süslemelerde yer alır (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 60) Motifin Çizimi Bir motifin çizimine, kanaviçesini belirlemekle başlanır. Gözün seçebileceği kadar hafif bir çizgiyle çizilen kanaviçe, motifin desen içindeki yerini, büyüklüğünü biçimini tayin eder. Daha sonra bu çizgilerin sınırlarına bağlı kalarak, motifin detayları çizilir. Usta bir göz, çizimi tamamlanmış motifin, varsa, kanaviçesindeki bozukluğu hemen görebilir. Bu sebeple ilk olarak belli belirsiz bir çizgiyle çizilen ve daha sonra diğer çizgilerin altında kalan kanaviçe, desen içinde motifin yerini beğenmesi ve düzgün olması bakımından önemlidir. Yaprak motifinin çizimi de kanaviçe ile başlar (Birol ve Derman, 2001, s. 17). Şekil 1. Yaprak:1(İnalöz, 2007). 21

45 Şekil 2. Yaprak:2 (İnalöz, 2007) Stilize Çiçekler Üsluplaşmış çiçek ve motiflerin büyük önem taşıdığı Türk süslemesinde bir çiçeğin stilizasyonda birkaç şekil aldığı görülür. Buna göre bir çiçeğin dikine kesitinin stilizasyonundan hatâi, kuşbakışı görünüşünün üsluplaştırılmasından penç, profilden görünümün stilizasyonundan ise yarı üsluplaşmış çiçekler (lale, karanfil, sünbül vb.) ortaya çıkar (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 66) Hatâi Süsleme sanatlarının başlıca motiflerinden biri olan hatâi Türk tezyinatında bitkisel desenlere temel teşkil edecek derecede yaygın ve önemli bir çiçektir, daha doğrusu bir çiçek grubudur. Bir çiçeğin dikine kesitinin stilize edilmiş formundan ortaya çıkar. Yoğun bir şekilde üsluplaştırıldığından ilham kaynağının tabiattaki hangi çiçek olduğu belirsizleşmiştir. Hatâi nin, çok sayıda varyasyonları mevcut olduğundan asıl şekli tam olarak tespit edilememekte, ancak hatâi adı taşıdığından dolayı Orta Asya veya Çin den kaynaklanmış bir motif olduğu tahmin edilmektedir. Hatâi, Hatâ ya mensup demektir. Hatâ Çin Türkistanı nda bulunan bir yer adıdır (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 67). Hatâi, muhtelif çiçeklerin dikine kesitinin, anatomik çizgilerinin üsluplaştırılmasıyla ortaya çıkan şekildir (Demironat'tan aktaran Birol ve Derman, 2001, s. 65). 22

46 Tabiattaki çiçek, süsleme sanatında ya olduğu gibi resmedilmek suretiyle kullanılmış veya üsluplaştırılmak suretiyle işlenmiştir. Bulardan birincisi daha fazla son asırlarda, Avrupa sanatı tesiriyle sanatımıza girmiş ve tezhipte pek fazla rağbet görüp benimsenmiştir. İkincisi ise: Profilden görünüşünün üsluplaştırılmış şekli (gül, lale, karanfil vs.), kuşbakışı görünüşünün üsluplaştırılmış şekli (penç), dikine kesitinin üsluplaştırılmış şekli (hatâi) gibi çeşitli şekillerde kullanılmıştır (Birol ve Derman, 2001, s. 65) Motifin Çizimi Motifin çizimine kanaviçesini belirtmekle başlanır. Kanaviçe, çizilecek motife göre farklılık gösterir. Son derece zengin çeşitleri olan bu motifin bir o kadar da farklı kanaviçesi vardır. Biz burada en çok kullanılan şeklini ele alıyoruz. Hatâi motifinin dış hududu demek olan kanaviçesi yumurta şeklinde, iç içe çizilen iki oval çizgiden meydana gelir. İçteki kanaviçe, meşimenin sınırını belirtir. Şekilde de görüldüğü gibi bu iki kanaviçe, birbirine olan mesafeyi her tarafta korumayıp şeklin alt kısmında yakınlaşma gösterir. Bunun sebebi, ilk çıkan üst yaprakların daha gelişmiş bulunmasına mukabil yeni çıkanların ufak olmasıdır. Motifin esas çizimi meşimeden başlar. Tohumları belirten çeşitli şekiller ile meşimenin içi doldurulur. İki kanaviçe arasına, ahenge dikkat edilerek eşit aralıklarla çiçeğin çanak kısmı ve taç yaprakları yerleştirilir. Çizilen taç yaprakların başlangıç noktası daima can noktasıdır. Çanak kısmı ekseriya dilimli olur. Ana hatlar tamam olunca sıra detay süslere gelir. Bu detaylar, hatâi motifin ölçülerine göre ya fazla kullanılır veya hiç çizilmez. Eğer iri bir hatâi çiziliyorsa büyük yaprakların içleri ayrıca ters yöne bakan ikinci bir yaprak veya ufak pençelerle doldurulur (Birol ve Derman, 2001, s. 65). Şekil 3. Hatâi:1 (İnalöz, 2007). 23

47 Bu motifte simetri vardır. Helezon üzerinde çeşitli yönlerde çizilen hatâi motifine bu simetri, el ve göz alışkanlığı ile verilir. Çizim yapılırken sağ taraftaki her yaprak, bu alışkanlığın yardımıyla sol tarafa da aktarılır (Birol ve Derman, 2001, s. 66). Şekil 4. Hatâi:2 (Birol ve Derman, 2001, s. 77) Penç Penç, bir çiçeğin kuş bakışı görünümünün, yani enine kesitinin stilize edilmiş şeklidir. Farsça isimleri ile tek dilimli pençler yekberk, iki dilimliler düberk, üç dilimli olanlar seberk, dört dilimliler ciharberk, beş dilimliler pençberk, altı dilimliler şeşberk, birbirlerine sarılmış yapraklardan meydana gelen terkibler sadberk olarak adlandırılır. En fazla kullanılan beş yapraklı çiçek olduğundan giderek tüm enine kesitli çiçek motifleri için penç adı kullanılmıştır. Penç motifi desen içinde hatâi gibi belli bir yöne doğru değil, her yöne doğru hareket sağlar bu sebeple helezonların kesişme noktalarında ve dalların dönüşlerinde deseni rahatlatan ve çözüm getiren bir motiftir. Penç, tek kademeli basit örneklerinden iki kademeli ve çok kademeli olanlara kadar süslemede çok değişik biçimlerde sevilerek kullanılmıştır (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 71). Penç motifinin çizimine geçmeden önce diğer özelliklerinden de bahsetmek gerekir, kanaviçesi daire biçimindedir. Sapın çiçeğe birleştiği nokta gibi, yeşil çanak yaprakları da altta kaldığından gizlenmiştir. Renkli taç yaprakları ile tohumları taşıyan kesenin üst kısmı görülebilir (Birol ve Derman, 2001, s. 47). 24

48 Şekil 5. Penç:1 (Birol ve Derman, 2001, s. 48) Motifin Çizimi Yalın bir penç için çizimine, gözün seçebileceği tonda, motifin büyüklüğünü ve şeklini belirtecek olan daire şeklinde kanaviçe ile başlar. Sonra kaç yapraklı penç yapılması isteniyorsa, çember o sayıda eşit parçaya bölünür. Çok zaman simetrik bir görünüş ile çiçeğin tabii yapısına bağlı kalınarak, dengeli ve ahenkli bir arayış içinde, irili, ufaklı yapraklar yerleştirilir. Kabaca ortaya çıkan motif, düzeltmeleri de yapılmakla son halini bulmuş olur (Birol ve Derman, 2001, s. 47). Şekil 6. Penç:2 (Birol ve Derman, 2001, s. 54). 25

49 Goncagül Goncagüller stilize motifler içinde hatâi grubunda yer alan boyuna kesitli basit ve küçük motiflerdir. Açılmamış gül anlamına gelen goncagül motifi dalların uçlara doğru incelerek zarif bir biçimde son bulmasını sağlar (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 72). Buradaki gül, gülü değil, genel olarak çiçek manasını ifade eder. Yani gonca çiçek demek olan motifler, tam açılmamış bir çiçeğin boyuna kesitinin tezhip üslubuna çekilmiş halidir. Örneklerden de anlaşılacağı gibi en basit bir goncagülde bile taç yaprakları ve çanak kısmı bellidir. Meşime ve tohumlar ya hiç görülmez veya kısmen görülebilir. Şayet meşime ve tohumları daha belirgin çizersek bu artık goncagül değil bir hatâi olur. Yani goncagül motifi, hatâinin ilk adımları gibidir (Birol ve Derman, 2001, s. 101). Şekil 7. Goncagül (Birol ve Derman, 2001, s. 103) Yarı Üsluplaşmış Çiçek Yarı üsluplaşmış çiçekler çiçeğin, tabiattaki görünümüne yakın bir şekilde stilize edilmesiyle ortaya çıkar. Bu tarz motifler çiçeğin kaynağını tamamen gizlemez ve bakıldığında hangi çiçek olduğu açıkça belli olur. Yarı üsluplaşmış çiçekler ilk defa XV. yüzyıl sonlarından itibaren sure başlarında sade tasarımlar olarak görülür. XVI. yüzyıl tezhibinde müzehhip Karamemi üslubunda oldukça yaygın kullanılmıştır. Hasbahçenin tüm renklerini yazma eserlere nakşeden Karamemi nin 1566 tarihli Divanı Mubibbi süslemeleri muhtemelen bu türün en üstün örneklerindendir (İ. Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 74). 26

50 Üsluplaştırılmış olmalarına rağmen karakterini kaybetmeyen bu çiçekler, ayrı ayrı isimleriyle desen içinde fark edilirler. Bu özelliği sebebiyle, kompozisyon içinde yarı üsluplaştırılmış çiçekler kullanılırken her biri, kendi sapı ve kendi yaprağı ile çizilmelidir. Karanfil, yaprağı ile kendi sapı üzerinde, gül, yaprağı ile kendi sapı üzerinde bulunur. Sadece ulama desen çiziminde ve pervazlarda bu kaideye uyulmadığı görülür. Bu farklılık, Karamemi ye ai, Muhibbi Divanı (İÜK, 5467) nın hâlkâr ve tezhibinde her çiçek kümesinin ayrı çıkışla çizilmesine sebep olmuştur. Sonsuzluk hissi uyandıran ulama desenler, burada yerini, birer birer bahçe havası veren ayrı ayrı çıkışlı ve farklı çiçek topluluklarına bırakmıştır (Birol ve Derman, 2001, s. 113). Şekil 8. Yarı üsluplaşmış çiçek (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 75) Natüralist Çiçekler Doğal görünümleriyle resmedilen natüralist çiçekler Osmanlı sanatında ilk kez XII. yüzyıl ve sonrasında, dış tesirlerin etkisiyle gelişen Barok ve Rokoko üslubunda görünür. Bu üslup, özellikle XIII ve. XIX. yüzyıllarda benimsenmiş bir süslemedir. Aynı zamanda şükûfe tarzı olarak tanımlanan çiçek resimleri bolca yapılmıştır. Bu devrede desenlerde çok ince fırça darbeleri dikkati çeker. Süslemelerde çiçekler tek çiçek ve buketler şeklinde kitap sayfalarını ve ciltleri tezyin etmiştir. Vazolu, vazosuz buketler, rozetler, demetler, tek çiçeklerle çok renkli ve çeşitli birçok kompozisyon yapılmıştır. Osmanlı kültüründe ve sanatında natüralist üslupta ön plana çıkan bazı çiçekler vardır. Süslemelerde bahçe çiçekleri seçilerek kullanılmıştır. Bunların başında kullanım süresi ve alanı bakımından en 27

51 yaygın görülen gül gelir. Onu ünlü laleler, karanfil, sümbül ve zerrin gibi çiçekler izler. (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 76). Şekil 9. Natüralist çiçekler (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 79) Ağaçlar Tabiatın vazgeçilmezi ağaçların Türk süslemeciliğinde önemli yeri vardır. Stilize olarak veya yarı üsluplaşmış biçimde resmedilen ağaçların başında çok güçlü bir simgesel anlatıma sahip olan "hayat ağacı" motifi gelir. Hayat ağacı çeşitli kültürlerde farklı biçimlerde çok uzun süredir kullanılmıştır. Kutsal ağaç, dünya ağacı gibi isimlerle de anılan hayat ağacından başka, çiçek açmış ağaçlar (bahar dalları), servi ağacı, hurma ağacı süslemede sık tesadüf edilen ağaçlardır. ağaç motifleri tezhipte XVI. yüzyılın ikinci yarısında ferman tuğrası süslemelerinde sık görülür. Hayat ağacı çok eski dönemlerden itibaren büyük medeniyet çevrelerinde yoğun biçimde kullanılmıştır. ve her toplumun inanç sistemine göre farklı sembolik anlamlar taşır. Ölümsüzlüğü simgeleyen hayat ağacına eski Yakın Doğu sanatında, Orta Asya'da, Yahudilik ve Hıristiyanlık inancında yaygın olarak rastlanır. Sümerlerin ışık ağacı olarak adlandırdıkları bu simge, Sümer silindir mühürlerinden Hitit, Urartu, Asur, Ahameniş ve Sasani taş kabartmalarına kadar pek çok yerde görülür. Eski Türk inanç sistemi Şamanizm'e göre hayat ağacı (şaman ağacı) dünyanın merkezini belirleyen, genellikle kuşlar ve kartallarla birlikte resmedilen bir simgedir. Tasvirlerde ağacı üzerinde yer alan kuşlar veya altındaki hayvanlar eski Türk kozmolojisindeki Dünya Planı'nda yer alan konulara ve çeşitli mitolojik mevzulara işaret eder (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 80). 28

52 Şekil 10. Ağaçlar (Demiriz, 2005, s. 45) Rûmîler Türk sanatının sevilen motiflerindendir. Kökenin hayvan ya da bitkisel olduğu hakkında çeşitli kanılar vardır. İspanya dan Hindistan a kadar yayılan ve yüzlerce türü olan rûmi motif de söz konusu tartışmalı formlardan biridir. Bazen bir hayvan kanadı veya vücudu, bazen de karmakarışık bitkisel formlar hâlinde karşımıza çıkan bu motif rûmi adıyla anılır. İslamiyet'in kabulü ile hayvansal görünümünü tamamen kaybetmiş olan rûmi motifi, bitkisel bir yapılanmaya bağlayacak hiç bir ipucu yoktur. XIII. ve XIV. yüzyıllarda Anadolu Selçuklu eserlerinde birçok örneğin hayvanlarla birlikte uygulanması bu düşünceyi doğrular niteliktedir. rûminin; penç, yaprak, bulut gibi diğer motiflerle bir arada kullanılmakta oluşu motife temel unsur sıfatı kazandırır. Diğer taraftan aynı motifin, süsleme sanatının her dalında müstakil kullanıldığı da görülür. Bu sebeple kompozisyon tipleri arasında rûmili desenin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Diğer motif gruplarıyla birlikte kullanılan rûmiyi bir hatâi ile aynı sap üzerine çizemeyiz. Rumi motifleri diğerlerinden ayrı bir şebeke üzerine yerleştirme mecburiyeti vardır. Bu özellik onun bağımsız bir üslup veya tarz, içinde geliştiğini doğrular. Netice olarak rûmi, zengin ve itibarlı kullanılış nedeniyle hem üslup hem de süsleme sanatının temel bir unsuru kabul edilir (Aksu, 2015, s. 121). 29

53 Tezyinatta önemli bir yeri olan rûmi motifi her devirde, her üslupta, başlangıcından günümüze kadar taşta, çinide, ahşapta madende, kumaşta, tezhipte pek çok kullanılmıştır. Bazı müellifler rûmiyi üslup olarak kabul etmişler, bazıları ise desen tekniğinde kullanılan temel unsur olarak görmüşlerdir. Rûminin penç, yaprak, bulut gibi diğer motiflerle bir arada çok kullanılmış oluşu, motife temel unsur sıfatı kazandırır. Diğer taraftan aynı motifi süsleme sanatının her dalında müstakil kullanılmış olarak görüyoruz. Bu sebeple kompozisyon tipleri arasında rûmili desenin ayrı bir yeri ve önemi vardır. (Birol ve Derman, 2001, s. 181) Motifin Çizimi Diğer motiflerin çiziminde görüldüğü gibi, rûmi motifinin çizimine kanaviçesini belirlemekle başlanır. Hudut çizgisi veya silueti olan kanaviçe, helezon üzerine yerleştirilir (Birol ve Derman, 2001, s. 183). Şekil 11. Rûmî:1 (Birol ve Derman, 2001, s. 183). İki helezon ayrımı bulunduğu taktirde, her helezona bir tane olmak üzere iki kanaviçe üst üste oturtulur. Daha sonra detaylar çizilerek motif son halini alır (Birol ve Derman, 2001, s. 183). Şekil 12. Rûmî:2 (Birol ve Derman, 2001, s. 180). 30

54 Geometrik Motifler Tarihten önceki devirlere ait en eski süsleme şekli olan geometrik şekiller, hemen her kültürde görülür. Tarihte, önce çanak çömlek, gibi toprak kaplar üzerine çizilen ve tüm toplumlar için anlamlı ve önemli olan geometrik süslemeler, dekorasyonun en eski ve temel unsurlarıdır. Bütün kadim medeniyetlerde, Orta Asya ve eski Ege-Akdeniz kültürü kadar Bizans'ta da görülen geometrik şekiller, İslam ülkelerinde tüm insanlık için geçerli olan basit geometrik simgeleri aşarak, derin ve karmaşık hesap işlerine dönüşmüş, hendese ürünü olan kompozisyonlar düzeyine ulaşmıştır. Geometrik desenler; kare, dikdörtgen, üçgen, daire, poligon, baklava, altıgen ve yıldız gibi birçok yalın formun birleşmesinden meydana gelir. Türk süsleme sanatlarında İslam öncesi dönemde, Uygurlarda, Selçuklu, Beylikler dönemi ve Osmanlı sanatında varlığını kesintisiz olarak sürdüren geometrik şekiller en yaygın ve gelişmiş şekliyle Anadolu Selçukluları döneminde görülür. Geometrik kompozisyonlar bu dönemde, mimaride taç kapılarda, iç mekanlarda çinilerde, ahşap işlerinde minberlerde, halılarda yazma eserlerde, zahriye ve bordürlerde kısaca tüm alanlarda girift kıvrımdallarla güzelleşen, rûmi ve yazı ile bütünleşen başlıca süsleme unsurlarından biridir. Geometrik kompozisyonların Konya Karatay Medresesi 'nin kubbesinin içini kaplayan ve bir tasarım harikası olan çinilerde görüldüğü gibi giderek genişleyen örnekleri de vardır (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 91). Geometrik tasarımlar, üçgen, dörtgen, beşgen gibi her hangi bir geometrik birimin hatta tek bir kırık çizginin çok çeşitli biçimlerde tekrarı ile veya bir eksen etrafında döndürülmesi ile oluşturulur. Elde edilen motif düz veya diyagonal olarak birbirine eklemlenir ve kompozisyon gelişir. Öyle ki uygulanan alan ne kadar büyürse büyüsün bu desen onu kaplar, sonsuza uzanacakmış gibi her yöne sürer gider. En karmaşık görünen tasarımların kurgusunda bile sadece bir veya iki basit geometrik form vardır. Bir merkez etrafındaki dönüşü tekrarlayan beşgen, altıgen, yıldızlar, sekiz köşeli, on köşeli dairesel yıldızlar en sık görülen düzenlemelerdir. Işınları gösteren kolların sayısı çok değişik olan kompozisyonlar vardır. Bu tasarımlar, çok karmaşık gibi görülse de sade bir temel üzerine güçlü matematik ve geometri bilgisiyle akıllıca kurgulanmıştır. Bu yönleriyle evrendeki, tabiattaki ve insan hayatındaki mükemmel düzeni hatırlarlar. Tamamen soyut tasarımlarda her kompozisyon türü, bir diğerine hem benzer, hem de farklılıklar taşır. Hatlar çeşitli dönüşler, kırılmalar köşeler yaparak ve her defasında bir alttan bir üstten geçerek ilerler (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 95). 31

55 Şekil 13. Geometrik motifler (İ. Özkeçeçi ve Ş. B. Özkeçeci, 2007, s. 96) Geçme-Zencerek Tek eksen üzerine gelişen bordürlerin en basit şekillerinden biri geçme zencereklerdir. Zencerek veya zencirek olarak adlandırılan geçmeler iki kırık doğrunun birbirini kesmesiyle ortaya çıkar. İkiden fazla kırık doğru ile daha girift geçme bordürler meydana gelir. Zincirleme halkaların kesintisiz olarak devamı bu motif çeşidinin özelliğidir. Küçük dairelerden meydana gelen noktalama usulü ile yapılan geçmelerin çok sayıda farklı kompozisyon şekli vardır. Bu tür bordürler bütün İslam ülkeleri süslemelerinde kullanılmakla beraber en güzel ve zengin örnekleri Anadolu Selçukluları tarafından yapılmış eserlerinde görülür. Osmanlılarda bitkisel tarzda, üçiplik rûmi tarzında bordürlerin yanı sıra geçme zencerek türü bordürler de kullanılmıştır (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s ). Şekil 14. Geçme-zencerek (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 98). 32

56 Bulutlar Türk tezyini sanatlarında önemli bir yer işgal eden bulut motifine çıkış yeri olarak Çin gösterilir. Türkler ise her konuda olduğu gibi sanatta da gerçekçi davranmışlar ve ilham kaynağı olarak hayran kaldıkları, sevdikleri tabiatı seçmişlerdir. Bu sebeple ister Çin'den alınmış olsun, ister bizzat kendileri çizmiş olsun, gerek kullanma tarzları, gerekse çizim şekilleri itibariyle Türkler'de bulutun çıkış noktası tabiattır, diyebiliriz (Birol ve Derman, 2001, s. 153). Şekil 15. Bulut:1 (Birol ve Derman, 2001, s. 156) Yığma bulut: Simetrili veya simetrisiz olabilir. Motif büyük zemin için hazırlanıyorsa çift çizgi ile süslenebilir. Dolantı veya çizgi bulut: Bulut motifine yine ilk olarak kanaviçesini çizmek, yani hududunu belirlemekle başlanır. Bunun için iki ayrı yöndeki iki çizgi muhtelif noktalarda kesişmek suretiyle çizilir. Kanaviçesini teşkil edecek olan bu iki çizginin yerleştirilmesinde göz terbiyesi ve bunun eseri olan bir ahenk aranmalıdır. İster simetri olsun, ister olmasın - ki, bu çizgi bulutunun kullanılma tarzına göre değişir- bir uyum ve zarafet göstermesi şarttır. Böylece hazırlanan kanaviçenin üzerine detay işlenir. Çizgilerin kesişme noktaları birer motifle kapatılır (Birol ve Derman, 2001, s. 154). 33

57 Şekil 16. Bulut:2 (Birol ve Derman, 2001, s. 159) Çintemani Çintemani, benek, pars beneği, üç top isimleriyle tanınır. Yan yana uzanan iki dalgalı şekil bize, kaplan ve pars postunu hatırlatır. Bu motif, özellikle XVI ve XVII. yüzyıl saray halılarında ve kumaşlarında, yine aynı yüzyıllarda, saray tarafından dokutturulan Uşak halılarında karşımıza çıkar. Orta Asya kökenli olduğunu bildiğimiz bu süsleme XVI. yüzyıldan sonra çini, kumaş, halı gibi el sanatı ürünlerinde kullanılmıştır. Biri üstte, ikisi altta üç benekten oluşan düzenleme dekoratif anlamda süsleyici olarak kullanılmıştır. Bazen beneklerin içine tek tarafa daha yakın çizilen daireler onların hilal şeklini almalarını sağlar. Timur devleti dönemi ne ait sikkelerde görülen bu üç beneğe Timuçin adı verilir. Üç beneğin bir arada kullanıldığı örnekler olduğu gibi her iki motif ayrı ayrı kullanıldığı da görülmektedir (Aksu, 2015, s. 113). Şekil 17. Çintemani (Birol ve Derman, 2001, s. 171) 34

58 Hayvan Figürleri Türk sanatında görülen hayvan figürleri başlıca iki grup altında toplanmaktadır. İlk grup ejderler, Zümrüdü Anka veya Simurg adları ile tanınan efsanevi kuşlar, sfenk, harpi gibi yarı insan, yarı hayvan şeklinde yapılan efsanevi veya mitolojik hayvan motifleridir (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 106) Ejder Kudret, bereket, uğur sembolü olarak resmedilen ejderi Türkler evren olarak isimlendirmiştir. Dede Korkut kitaplarında ejder dört ayaklı, iki kanatlı, yedi başlı uzun kalın kuyruklu olarak resmedilmiştir. Dört ayaklı ejder İslam sanatında Moğol istilasından sonra başlar. Topkapı Sarayı Müzesi kütüphanesinde bulunan saray albümünde görülen ejder çalışmaları genelde renksiz, tabiat içerisinde yapraklar arasında simurg ile mücadele ederken resmedilmiştir (Aksu, 2015, s. 115). Şekil 18. Ejder (Birol ve Derman, 2001, s. 133) 35

59 Zümrüd-i Anka (Simurg) Simurg anlam olarak Farsçada otuz ve kuş, ''si-murg'' kelimelerinden meydana gelmiştir. Otuz ayrı kuşun özelliğini taşıdığı anlamına gelmektedir. Son derece renkli ve süslü bir kuş olan simurga yeşil olduğu zannedilerek zümrüdü anka denilmiştir. Yazma eserlerde tezhipte hâlkâri süslemenin içinde yer almaktadır, dinî konuları içermeyen eserlerde uygulaması tercih edilmiştir.kaf dağının arkasında yaşadığına inanılan simurg çok renkli iri gövdeli uzun renkli kuyruğu ile ihtişamlı bir kuştur (Aksu, 2015, s. 115). Şekil 19. Zümrüd-i Anka (Simurg) (Birol ve Derman, 2001, s. 139) Münhani Kelime manası "eğri" demek olan münhani XIII. ve XIV. yüzyıla kadar rûmi motifiyle tan bir beraberlik gösterir (Birol ve Derman, 2001, s. 145). Münhaniler, rûmilerde olduğu gibi bir sap üzerinde belirli aralıklarla devam etmeyip, birbirlerine yapışık kümeler halinde gelişirler. Kompozisyonlarda belirli bir hat takip etmeyip, daima birbirlerine yapışık olarak yerleştirilirler. İster bordür şeklinde, ister madalyonlar şeklinde olsun daima birbirinin arkasından çıkacak şekillerde çizilir. Simetrik olabildiği gibi tek bir şeklin sürekli tekrarı olarak da gelişebilen münhanilerin tahririnde nüans verilmez. Münhaniler, genel olarak rûmilerin ve kuş kanatlarının iç bünyelerinde bulunan ayrıntılara benzer ve kendine has kademeli bir boyama tekniğinde renklendirilir. Her bir birim, en içten başlayarak koyudan açığa doğru aynı kalınlıkta aynı rengin tonlarıyla renklendirilir (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 120). 36

60 Şekil 20. Münhani:1 (Birol ve Derman, 2001, s. 176) Bu motiflere düz çizgi ile tahrir çekilir. Nüans verilmez. Bir münhani motifini çizerken dikkat edilecek en mühim noktalardan biri, bitiş çizgisinin başlangıç çizgisine birleşecek gibi son bulmasıdır. Deseni meydana getiren münhanilerin büyüklükleri de uygun olmalıdır. (Birol ve Derman, 2001, s. 175). Şekil 21. Münhani:2 (Birol ve Derman, 2001, s. 177) 37

61 Tığ Yazma eserlerin süslemelerinde önemli yeri olan tığlar, genellikle yardımcı eleman olarak kabul edilir. Yazma kitaplarda tığlar, tezhibin bittiği yerden başlayarak paralel hatlarla dışa doğru ok gibi uzanırlar. ve uçları sivri bir şekilde sonlanır. Tığ, sayfa düzenlemesinde yazı ve tezhibi, kenarlardaki boş alanlarla (marj) ilişkilendiren önemli bir tezyini unsurudur. Yoğun biçimde süslenen bölümden kenarlardaki boşluğa ahenkli geçişin dengesini mükemmel biçimde sağlar (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 120). Tığlarda geçme motifine rastlandığı gibi, genelde sade tasarımlar kullanılmış ve bu tığlar devrine göre karakteristik özellikler göstermiştir Klasik devrin en parlak dönemi olan 16. yüzyılda ise tığlar en olgun ve güzel biçimlerini kazanmışlardır. Çizgiler zenginleşmiş, rûmilerin de katılmasıyla zarif motifler ortaya çıkmıştır. XVI. yüzyılda tığ çeşitleri iyice artmış, aralarına doldurma motifler de eklenmiştir (Natüralist çiçek motiflerinin yanı sıra bulutların da tığlarda kullanıldığı görülmüştür). Bu yüzyılda mavi ve altınla tığlar çekilmiş, zaman zaman bunlara kırmızı da katılmıştır. XVII. yüzyılda tığlarda natüralist üslupta çiçek motifleri, hayvan figürlerine benzer şekiller, zerefşan zemin üzerinde iğne perdahlı süsleme görülmüştür. XVIII. yüzyılda tezhipte görülen barok ve rokoko etkisi, iri büyük çiçekler, vazolar, kurdela ile bağlı çiçekler tığlara pek yer bırakmamıştır. Tığlar baş sahifelerde, sure ve hizib güllerinde, sure başlarında, zahriye, yuvarlak ya da beyzi madalyonlarda yer almışlardır (Aksu, 2015, s. 165). Şekil 22. Tığ (İ. Özkeçeçi ve Özkeçeci, 2007, s. 120) 38

62 2.6. Avrupa Uluslarının Etkisi İle Değişime Uğrayan Türk Bezeme Sanatı Osmanlı Devleti nin son yıllarına rastlayan (XVII. Yüzyılın başı) Türk rokokosu adı altında Avrupa uluslarının etkisi ile oluşan süsleme sanatı anlayışıdır. Bu dönemde Türk bezemeleri batı süsleme sanatının etkisinde kalarak değişime uğramıştır. Kendi köken, gelenek ve yorumlarına sıkı sıkıya bağlı kalan Türk bezeme sanatı yeni örgeleri eskilerle birleştirerek yeni biçimler üretmiştir. Batı sanat anlayışının etsi ile kimliğinden uzaklaşan bezeme sanatı bu dönemde yalınlığını yitirmiş aşırıya varan kıvrım ve detaylarla resim niteliğine bürünmüştür. Cumhuriyet döneminde, görsel sanatlarla ilgili okulların açılması ve akademik düzeyde çalışmaların artması ile bezeme çalışmaları kimliğini koruyarak çağdaş anlayış içine girmiştir. Türk bezeme sanatının daha önceki evrelerde zengin bir geçmişi olduğu ve o dönemde yapılan eserlerin korunması gerektiği bilincine varılmıştır. Tüm dünyada gelişen çağdaş sanat anlayışı ve teknolojisi değişim göstermektedir. Yeni yetişen neslimizin görevi, parlak bir geçmişi olan bezeme sanatını atalarımızın bıraktığı yerden daha ileri düzeye çıkarmaktır. Temeli çok güçlü olan Türk bezeme sanatının çağdaş sanat anlayış ve teknolojisine uyum sağlayacak biçimde gelişmesi büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK ün özlemidir (Kılıçkan, 2004, s. 133) Günümüzde Tezhip Sanatı Tezhip sanatı, Türk kitap sanatları içerisinde değerlendirilen gelenekli sanatlarımızdan biridir. Geçmişte devlet teşkilatı bünyesinde, nakkaşhanelerde icra edilen bu sanat, günümüzde özellikle Güzel Sanatlar Fakültelerinin Geleneksel Türk El Sanatları Bölümlerinde, eski örneklerinin korunması ve yeni tasarımlarının ortaya konması suretiyle yaşatılmaktadır. Bu bölümlerde verilen eğitim, tezhip sanatının yozlaştırılmadan, aslına uygun örneklerinin icrası için şarttır. Akademik düzeyde bir eğitimin verildiği Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü bünyesindeki Tezhip Ana Sanat Dalı, bu sahada sanatçı yetiştiren en önemli kurumların başında gelir (Karadaş, 2008, s. 271). Bu kurumlardan bazıları şunlardır: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Tezhip Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatları Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip-Minyatür Anasanat Dalı, Selçuk Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Sakarya Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Ordu 39

63 Üniversitesi Güzel Sanatları Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatları Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatları Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Tezhip Anasanat Dalı, Batman Üniversitesi Güzel Sanatları Fakültesi Tezhip Anasanat Dalı. Tezhip bölümü üniversitelere Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver sayesinde girmiştir. Tezhip sanatı günümüzde, tezhip motiflerinin kullanıldığı kompozisyonlardan oluşan eserlerde görüldüğü gibi hat ve minyatürün çevresinin süslendiği eserler olarak da görülür. Tezhip sanatı birçok sektörde de karşımıza çıkar: Örneğin tekstil sektöründe kumaş deseni tasarımlarında tezhip sanatı motiflerine ve kompozisyonlarına sıkça rastlanmaktadır. Gelenekselliğin değer kazanmasıyla özel kıyafetlerden kravat, eşarp gibi günlük kıyafetlere kadar pek çok giyim eşyasında tezhip sanatı motifleri görülmektedir. Bunun yanı sıra dekorasyon alanında da klasik ya da daha da stilize edilmiş şekilde tezhip sanatı kompozisyonları kullanılmaktadır. Duvar, tavan, merdiven vs. mekan süslemesinin yanında mobilya ve aksesuar tasarımı ve süslemesinde tezhip sanatı motifleri görülmektedir (Ünver, 2005, s. 13). Geçmişte olduğu gibi günümüzde de Kur an-ı Kerimler tezhiplenmeye devam edilmektedir. Ayrıca takvimlerde de hüsn-i hat ın çevresinin tezhiplendiği eserlere sıklıkla rastlanmaktadır XX. Yüzyıl Türk Resim Sanatında Geleneksel Türk Sanatlarının Etkileri ve Dekoratif Öğelerin Kullanımı Türk resminde 1930 lardan başlayıp 1950 li yıllarda güçlü bir olgu olarak karşımıza çıkan geleneksele, yerele dönüş ve buradan beslenme düşüncesi; sanatçıları ve düşünürleri Türk resminin kaynağının buralarda aranması gerektiği noktasına götürmüş. Yeni yaratılan Türk resminin kaynağını gelenekselden alma düşüncesini savunan yazar ve ressam Nurullah Berk bunların başında yer alır. Berk için bu önemli bir duruştur. Hemen ardından Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Turgut Zaim gelir. Geleneksel kaynaklardan yaralanmanın etkin biçimi geleneksel olanın doğrudan aktarımı şeklinde değil, içinde gizli olan soyutlama ve dekoratifleşme unsurlarının yeniden ortaya çıkartılması şeklinde olduğu sanatçıların plastik ve düşünsel yaklaşımından anlaşılır (Türk, 2008, s. 583). Batı resim geleneği tarihi incelendiğinde soyut sanata doğru değişim uzun bir resimsel serüven yaşanması ile ortaya çıkmıştır (Türk, 2008, s. 584). Bizde gelişen soyutlama ki 40

64 aslında bu dekoratifleşmeye denk düşer ise farklı kaynaklardan beslenerek ortaya çıktığından; batı geleneği ile benzeştirilme noktasında oluşma gerekçeleri aynı değildir. Kaynakları ve kökenleri farklı olan sanatsal olgu ve gerçekliklerin yan yana getirilmesinde farklı bir sanatsal dili oluşturulması kaygısı yatar. Abidin Elderoğlu bu konuda şunları der: Picasso ve Soyut Sanata dair adlı yazısında hat sanatı ile Picasso nun geometrik düzenini karşılaştırmakta, soyutu bir zeka ürünü olarak değerlendirmekte, iç yaşantılarımızın, bilinçaltımızın doğa ile ilişkisine aracılık ettiğini düşündüğü İslam hattatlarını soyut yaratıcılar olarak övmektedir (Tansuğ'dan aktaran Türk, 2008, s. 585). Bununla birlikte Türk sanatçıları, soyut resme, nakıştan ya da geleneksel sanattan hareket ederek varmamışlardır. Bu önemli bir farklılıktır (Türk, 2008, s. 585). Duben, bu konuda görüşlerini şöyle belirtmektedir:...kübizmin soyut niteliklerini süslemeye yakın bularak, modern sanatın tezyini sanatları kucakladığını sevinçle vurgulayanlar da oldu. Modern sanatın tezyinata yönelişini, Türkiye de beklenen sentezin temelini oluşturacak bir köprü olarak gördüler. Bedri Rahmi, Sabahattin Eyüboğlu ve Suut Kemal Yetkin, Picasso, Leger, Matisse, Duffy ve Klee yi tezyini yaptıkları için benimsiyor ve giderek modern sanatın özünün geleneksel Türk resminde her zaman var olduğunun haberini veriyorlardı (Duben, 2007). Çağdaş Türk resim tarihi içinde kimlik arayışları ile ilgili tartışmalar ve gelişmeler sonucunda, Turgut Zaim le birlikte başlayan geleneksel etkileşim Bedri Rahmi Eyüboğlu nda farkındalık yaratmış ve bu farkındalık 1950 sonrası Türk resmindeki soyut etkiler ve demokratikleşmeye yönelik atılan adımlarla birlikte süreklilik kazanmıştır sonrası Türk resminde sanatsal bir kimlik oluşturmada gelenek etkileşimini kaligrafik etkileşim, minyatür etkileşimi, süsleme ve tezyini sanatlar etkileşimi, halk resimleri (cam altı resimleri) etkileşimi olarak dört kategoride sınıflandırabilir (Kılıç, 2013, s. 330). Türk resim sanatı geleneksel Türk el sanatları ve folkloru konu edilen figüratif ressamlarda olduğu kadar soyut çalışan sanatçıların kompozisyonlarında yeni plastik ve estetik çözümlemeler ortaya koyan çağdaş Türk sanatçılardan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Adnan Turani, Abidin Elderoğlu, Erol Akyavaş, Süleyman Saim Tekcan, Hüsamettin Koçan, Murat Morova, Ramazan Bayrakoğlu, çalışmalarında Geleneksel Türk El Sanatları örneklerinden esinlenen biçimlerle; kilim, halı, kırkyama, hat sanatı, damga motifleri gibi öğelere rastlanması bu arayışı gözler önüne serer. Kültürel kimlik arayışı kimliğin adeta belli simgelerle ortaya koyabileceği inancını taşıyan bir tür biçimsel kavrayışa dönüşür. Geleneksel Türk El sanatına olan ilgi XX. Yüzyıl tasarım sanatının temellerini atan sanatçıların çalışmalarında açıkça görülür. Lekeler, eserin fonu ve ideal bütünlük, bu 41

65 çalışmalardaki en önemli unsurlardır. Bir obje tasarlanırken belli bir amaca hizmet etmesinin yanı sıra estetik ve kullanışlı olması da en önemli kuraldır. Bu arayışlar, düzen, simetri ve süsleme sanatının yeniden incelenmesi gereğini ortaya çıkartmıştır. Böylece resim çalışmalarında kullanılan temel elemanlar ve parçalar eserin fonuna yani aktif kısmına dönüşmektedir. Çağdaş Türk sanatçıların çalışmalarında da süsleme, kurgunun fonu ve figüratif değerlerin bölünmesi gibi unsurlar en temel özellikler olmuştur (Bayramoğlu, 2013, s. 3). Çağdaş Türk resminde milli geleneklerden hareketle yeni oluşumlar sergileme eğilimleri 1940 lardan günümüze kadar süregelmektedir. Bu oluşum içerisinde, Turgut Zaim, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Zeki Faik İzer, Abidin Dino, Yüksel Arslan, Erol Akyavaş, Ergin İnan, S. Saim Tekcan, Devrim Erbil vb. sanatçıların geleneğe bağlı çağdaş Türk resmi kurma çabaları özellikle seçilmektedir lardan 1970 lere kadar süren bu heyecan içerisinde, ulusallığı, sadece ulusal konular kapsamında, biçimle ilişkilendiren sanatçılar olduğu gibi, kuşkusuz, içerik açısından değerlendirmelerde bulunan sanatçılar da olmuştur (Bayramoğlu, 2013, s. 5). Adı geçen sanatçıların özgün yaratıcılıklarını besleyen kaynaklar, minyatür, hat, çini, geleneksel mimari formları, Türk El Sanatlarından halı-kilim, yazmalar, nakışlar, simgeler, karagöz oyunu ve halk resimleridir lı yılların başında İstanbul da kentin yoksul yaşam kesitlerini konu alan, toplumsal sorunları işleyen resimlerle yer veren, Yeniler, adıyla bir grup doğmuştur Nuri İyem, Abidin Dino, Turgut Atalay, Haşmet, Akal, Avni Arbaş, Selim Turan, Melih Devrim bu grubun en önemli sanatçılarıdır. Türkiye de sanat ve kültür yaşamında modern ve evrensel programlara, önceki dönemden daha yakın dönem 1950 lerde başlar. Bu dönemde sosyal yapıda ki değişiklikler, batı dünyasında geçerli olan tavır ve hareketlerin kitle iletişim araçları sayesinde anında izlenebilmesi sanatta birçok yeniliğin uygulanmasına ve kişisel çabalara önemli sanatçıların yetiştirmesine vesile olmuştur lerin ressamları soyut sanat uğraşlarında özellikle Hat sanatının kaligrafik özelliklerinden hareket eden çizgisel bir spontaneiteyi denemişler ve yenilenme sorunlarına gerek bu yönde, gerekse geleneksel yüzey şematizminin geometrik renk planları değerleri yönünde çözümler araştırmışlardır. Yüksel Arslan, Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Ömer Uluç, Utku Varlık, Adnan Çoker, Burhan Uygur gibi kimi gelenekten, mimari forumlardan, kimi figürsel ağırlıklı değişik yorumlarla, kimi de soyut çalışmalarıyla son dönemlerde Türk resminde yerlerini almış sanatçılardır. Eski motif düzenlemelerinden esinlenen sanatçılar soyut anlayıştaki çalışmaların büyük bir 42

66 bölümünde başarıya ulaşmıştır. Bu sanatçıların ortak yanlarından biri ilkelcilikle çağdaşlığı bir arada yürütebilmeleridir. Tarihin alacalı dönemlerinden günümüze intikal eden çeşitli simgeler ve işaretlere yeni anlamlar ve plastik değerler kazandırmak Türk ressamlarının çalışmalarının temelinde duran ortak bir amaçtır denilebilir (Bayramoğlu, 2013, s. 5). Resim sanatında süsleme ve tezyini sanatlar etkileşiminin en güçlü savunucusu da Bedri Rahmi Eyüboğlu olmuştur. Çok renkli bir kişiliğe ve çok farklı üslup çalışmalarına sahip olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Anadolu yla yüz yüze gelince, kilimin, heybenin, yazmanın nakıslarıyla, çağdaş resmin soyutlamacı eğilimleri arasındaki şaşırtıcı benzerliği keşfedince, bilinçli araştırmalar dönemi başlamıştır. Bu düşüncenin güdümü altında bireysel sanat anlayışında da önemli bir değişim geçirerek sanat anlayışını tezyinat üzerine kurmustur14. Mozaik resimlerinde Anadolu nun zengin motiflerini ne kadar ustalıkla dekoratif biçimlere dönüştürdüğünü görürüz. Öğrencileri üzerinde de büyük tesir yaratan Bedri Rahmi, milli sanat ve non-figüratif sanat tartışmalarının başladığı bu yıllarda, yağlıboya resim sanatının kaynaklarına yönelmek yerine el sanatlarının motiflerine yönelmenin doğruluğunu Batılı sanatçılardan örnek vererek gündeme getirmiştir. İkinci dönem çalışmalarında, bütünüyle halk sanatına, halk sanatının çağdaş dille yorumuna yönelmiştir. Kuramsal yazılarında da, kuvvetle ve büyük bir istekle yöneldiği bu anlayışın savunmasını yapmıştır. Halk sanatına, sağlam bir kaynak olarak eğilir, ama ona hazır bir kalıp, üzerine tünenecek bir malzeme gözüyle bakmaz. Ona göre halk sanatı ulaşılacak olan değil hız alınacak bir yerdedir. Tezyini motifleri ve Anadolu halk nakıslarını resimlerine yansıtan sadece Bedri Rahmi Eyüboğlu değildir. Bedri Rahmi Eyüboğlu ndan çok daha önce halı ve kilim motifleri Türk resmine girmiştir. Osman Hamdi, Şevket Dağ, Hikmet Onat gibi gerçekçi ve empresyonist ressamların interiör (iç-mekân) resimlerinde resmin doğal atmosferi içinde Türk halı ve kilimleri görülür. Daha sonra d Grubu ressamlarından Cemal Tollu ve Cevat Dereli nin konstrüktif soyutlamalarında kilim motiflerinin soyut etkisi hissedilir. Dönemin ressamlarından Mustafa Ayataç, Anadolu halk resmine göndermeler yapan kompozisyonlarla dekoratif bir etki elde eder. Fahir Aksoy un kimi resimlerinde yine folklorik etkiler görülür (Kılıç, 2013, s. 333) lerde olgunluk dönemlerini yaşayan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi hocası ve Cumhuriyet in ilk dönem genç kuşak sanatçılarından olan Nurullah Berk, Bedri Rahmi Eyüboğlu evrensel olmayı, kültürel geçmişimizde yer tutan geleneksel sanatların çağdaş anlamda yeniden değerlendirilmesi, bu hazinenin esin kaynağı olarak kullanılması olarak anlar ve savunurken, aynı ya da yakın kuşaktan İsmail Tunalı, Adnan Binyazar, Fahir 43

67 Aksoy, Mustafa Esirkuş gibi felsefeci, eleştirmen, yazar ve ressamlar ulusallık / yerellik ayrımına dikkat çekmişlerdir. Örneğin; İsmail Tunalı, ulusallık kavramını; yöresellikten ayrı tutulması gereken bir olgu olarak değerlendirmiştir. Tunalı yazısında sanatçılar tarafından ulusallıkla yöresellik kavramlarının zaman zaman araştırıldığını belirtirken, Türk resminden örnekler vermiştir. Buna göre; Osman Hamdi Bey, Doğu ya ait konuları, doğulu kıyafetler içindeki figürleri resmetmekle, Şevket Dağ, konularını, cami, mescit, han gibi Türk mimarisinden alarak, Turgut Zaim günlük yaşantıları minyatür sanatı anlayışında vererek, Bedri Rahmi Eyüboğlu köylü nakış sanatına yönelik resim anlayışı ile ulusal sanat yapma yoluna gitmiştir. Ancak, Tunalı ya göre; bu sanatçıların yapıtları, ulusal değerler içermekle birlikte, aslında yöresel niteliktedirler. Onun düşüncesinde Neşet Günal, Hüseyin Bilişik ve Devrim Erbil gibi sanatçılar, ulusallığı yakalarlar. Bu bakış açısına göre; sanatın yöreselliği, içinde doğduğu coğrafi toplumsal çevreyi ifade ederken, ulusallıkta bir ulusun kavrayış, duyuş ve beğeni durumu söz konusudur (Tunalı'dan aktaran Teber, 2010, s. 54). Aşkun (1977)' un belirttiği gibi, "Sanatta ulusçuluk sanatçıyı taklit ve özentiden ileri gitmeyen bozuk ürünleri yaratmaktan kurtarmakta ve amaç, tarih, dil birliği öğelerini birleştirerek topluma ulus olma bilincini getirmektedir" (s. 2). Geleneksel sanatlarda kullanılan dekoratif öğeler ve yerel konuların günümüzde aktarımı batı geleneğinden gelen resim yoluyla günümüze farklı sanatsal disiplinlerde üretilen yapıtlar aracılığı ile mümkün olmuştur. Türk resim sanatına biçim, renk, kompozisyon açısından dekoratifleşme olgusunun etkilerini ve resimsel gelenek ile yeni ya da çağdaş olanın ne olacağıyla ilişkisi ortaya koyulmuştur. Cumhuriyet felsefesi ile "milli olan"ın yaratılması açısından geçmişe bakma ya da dekoratifleşme çabaları yönündeki yaklaşım; 1930'lu yıllardan başlayarak Türk reminde kendini çok derinden hissettirmiştir. Günümüz sanatçıları arasında da gelenekle bağın bir biçimde devam ettiği noktasına varılmıştır. Bağ kopmamış tersine yeniden farklı biçimlerde kurulmaya devam etmektedir. Kimi sanatçılar biçimsel bir tekrarın ardından giderken kimisi dışavurumcu ifadeyi ön plana çıkarmıştır. Kimi mimari süslemeleri aktarırken kimi de kaligrafik kaynaktan beslenmiştir. Konu ya da kavram ele alma biçimi ve dönemin sanatsal akımlarının da etkisi ile açısından dekoratifleşme olgusu birçok tarzda yorumlamıştır. Resim geleneğinin değişmesi ile birlikte farklı anlatım dillerinde eserler veren sanatçılar düşünsel anlamda bunu tartışmaya ve yapıt üretmeye devam etmektedirler (Türk, 2008, s. 591). 44

68 2.9. Kültür-Sanat ve Kültür Mirasının Korunması Kültür, insanın çevresinde oluşturduğu veya kurduğu her şeydir. Nerede ve hangi çağda olursa olsun insan tarafından yapılmış şeyler için bu terim kullanılır. İnsanların yeteneği ve yer yüzünün doğal kaynakları eşit olmadığından, her zaman bir halk diğerinden farklı bir kültüre sahip olmuştur. Hitit kültürü, Orta Anadolu kültürü, Balkan kültürü gibi (Mülayim, 1994, s. 91). Ulusların tarihi gelişimi süreci içinde yarattığı maddi ve manevi değerlere kültür denir. Bu değerler, uygarlığın gerektirdiği bilim ve sanat dalları ile toplumun yaşamı için önem taşıyan din, duygu, düşünce, gelenek, ahlak, terbiye gibi kavramlardır. Kültür değerinin zamanla gelişmesi ve yücelmesi uygarlığın en önemli göstergesidir. Sanat da kültürün bir ürünü olduğuna göre bu alanda yapılan her gelişme, uygarlığa doğru atılan bir adımdır. Bir ulusu kültür değerlerinin gelişmesinde üç önemli etken bulunur: Bunlar; ulusun atalarında itibaren süregelen kültür değerleri, ulusun yerleştiği coğrafi alanlardan etkilendiği kültür değerleri, ulusun çağdaş gelişmeler ışığı altında etkilendiği kültür değerleridir. Kültür öğrenimdir, eğitimdir, zamanla kazanılan birikimdir. Atalarımızın Orta Asya dan Anadolu ya gelişine kadar süregelen yaşamlarında, belli bir kültürün gelişimini görmekteyiz. Onun için kültür değerlerimizi incelerken ulusumuzun yerel ve komşu ülkelerin kültürlerinden etkilendiğini yadsıyamayız. Bu etkilenmeler atalarımızın temel kültürüne bazı şekillerde değer katmış ve zenginleştirmiştir. Ancak bu kültür akışının içinde Türk ulusunun görüşü, düşüncesi ve emeği egemen olduğu içi yeni yaratılan her sanat eseri varlığımızın bir parçası olmuştur. Ayrıca atalarımız Osmanlı İmparatorluğu döneminde ulusal sınırlarımız dışında kalan ülkelerde çok değerli sanat eserleri yapmış ve kültür değerlerini diğer uluslara da taşımıştır (Kılıçkan, 2004, s. 8). Tepecik (2002)' e göre "Kültürün içinde dil, inanç ve töreler bulunur. Çünkü bunların tümü bir toplumun ortak değerlerini oluşturur. Sanat ise kültür kaynağından beslenen bir özelliğe sahiptir, çünkü sanatçı üreteceği eserlerini ilk önce yerel veya yöresel kültürüyle oluşturur, daha sonra evrensel kültüre ulaşmaya çalışır" (s. 12). Sanat objesinin insanla ilgili olması, sanatın insanın ilk ortaya çıkışından beri var olduğunu ifade etmektedir. Yani sanat, insanın ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü sanat kavramı dar bir çerçevede anlamını bulan bir kavram değildir. İnsanın yaşadığı mekandan tutun da giydiği elbiseye kadar, dinlediği müziğe, izlediği filme, caddeleri süsleyen heykellere, sembollere kadar ve daha nice alanlarda, her an karşı karşıya kaldığı bir varlıktır. Bu varlık, önce milli, sonra da evrensel kültürü oluşturur. Sanat eseri öyle bir varlıktır ki, sanatçısı ölse dahi 45

69 canlılığını ve ölümsüzlüğünü sürdürür. Bu yönüyle sanat eseri, hem milli kültürü yansıtmakta, hem de evrensel kültüre katkı sağlamaktadır. Sanatın, kültürün içerisinde yer alan en önemli unsurlardan biri olması, onun maddi ve manevi kültürü birlikte yansıtmasındandır. Çünkü her sanat eseri, hammaddesi ile maddi bir varlık iken, aynı zamanda arka planı (konusu vb.) ile de manevidir. Sanat eserindeki manevi güç diğer kültür ürünlerinde pek görülmeyen bir özelliktir. bu kültür ürünleri genellikle işlevsel ve bir amaca hizmet etmek için yapılmışlardır. Kültür ürünü olan sanat eseri, her iki alanı da (maddi, manevi) kapsamaktadır (Buyurgan ve Mercin, 2005, s. 16). Sanatın görevi ile ilgili olarak, "Sanat doğru sözlüyse, çürük bir toplumda da olsa o toplumdaki çürümeyi yansıtmak zorundadır. " demekte ve "Sanatın toplumsal görevinden kaçmadığı sürece, dünyayı değiştirebileceğine ve değiştirmesine yardım etmesi gerektiğini" ifade etmektedir. Burada bir toplumun kültürünü yansıtmanın, sanatın önemli bir misyonu olduğu anlatılmak istenmiştir. Dolayısıyla sanatın aynı zamanda, bir kültürün ve buna bağlantılı olarak medeniyetlerin de değiştirilmesinde etkin rol alabileceği anlaşılır (Fischer'dan aktaran Buyurgan ve Mercin, 2005, s. 17). Kültürel miras, bir yandan tek bir mimari yapı ya da tarihî kalıntılar gibi maddesel formları; diğer yandan örf ve adet, sözlü gelenek, yaşam biçimi ve dil gibi maddesel olmayan öğeleri, kısaca geçmişten günümüze ulaşan somut ve somut olmayan kültürel ifadelerin tümünün tanımlandığı kültürel çevredir (Yılmaz'dan aktaran Demirci, 2008, s. 33). Kültürel miras, geçmişle gelecek arasında köprü kuran, kimlik sorununu çözebilen, tarih ve aidiyet bilinci yaratan, kuşaklararası iletişimi sağlayan değerlerdir. Bu değerlerin yok olması ya da azalması toplumdaki iletişimi ve dayanışmayı zayıflatmakta, giderek kimlik bunalımı ya da bir yere ait olmama duygusunun ortaya çıkarmaktadır. Kültürel mirasın korunması ulusların kimlik sorunları tartışmalarının temelini oluştururken, söz konusu değerlerin insanlığın ortak mirası olduğu, başka bir ifade ile ulus ötesi bir niteliğe sahip olduğu bu çerçevede korunmaları gerekmektedir (Kiper, 2006, s. 15). Türkler millet olarak pek az toplumun sahip olabileceği köklü bir tarih ve kültürel mirasın varisleridir. Üç kıta üzerinde hâkimiyet kurmuş olan bu millet, egemen olduğu topraklarda silinmesi mümkün olmayan çok derin izler bırakmıştır. Osmanlı Devleti nin son dönemlerinde, ondan ayrılan ülkelerde söz konusu hâkimiyetin sona ermesiyle, onların bıraktığı izleri tümüyle yok etmeye çalışanlar olmuş, ancak böyle girişimler de o izleri tümüyle silememiştir (Sayan, 2009, s. 157). 46

70 Kültür mirasına sahip çıkmak her şeyden önce bir tavır alıştır ve bu, geleceğe yönelik bir tavır alıştır. Yani; geçmiş elde tutularak bir yenilenme amaçlanmaktadır. Gelecekle ilgili kaygılar taşıyan her insan, her sınıf, her ulus, her toplum geçmişten vazgeçemez. Geçmiş, bugünü geliştirip geleceğin belirlenmesine yarayan tek hazinedir. Bu nedenle, kültürel mirasa sahip çıkmaya kalkmak, ideolojik bir tavır içine girmeye karar vermek demektir. Çünkü kültürel miras, belli bir bilme ve kavrama süreci içinde edinilmektedir, bu da gerek bireysel gerekse toplumsal açıdan bilinçle ilgili bir olaydır (Şölçün, 1982, s. 19). Bu bağlamda, öğrencilerin yaşadığı mekân ile güçlü bir bağ kurması, yaşadığı mekânın bir parçası gibi hissetmesi ve mekâna sahip çıkması, bu sayede yaşadığı çevreye karşı sorumlu olduğunu hissetmesi büyük önem arz etmekte (Yumak, 2014, s. 23) olup, öğrencilere kültürel mirasın korunmasının aşılanmasında Millî Eğitim Bakanlığına ve öğretmenlere büyü görevler düşmektedir Görsel Düzenleme Öğeleri ve İlkeleri Her türlü sanat eseri, varlık bilimsel (ontolojik) açıdan ön yapı ve arka yapı olmak üzere iki farklı yapıdan oluşur. Sanatın elemanları ve bunların birbiriyle ilişkileri sanat eserlerinde ön yapıyı meydana getirir. Sanatçı, bu elemanları belli kurallara göre düzenler ki, bunlar sanatın ilkeleridir. Yani hiçbir sanat eseri yoktur ki, tasarım elemanları belirli ilkelere uyulmaksızın gelişigüzel düzenlemiş olabilsin. Sanat eserinin arka yapısı ise resmin içeriği ile, izleyiciye verilmek istenen mesajla ilgidir (Yılmaz, 2005, s. 27) Görsel Düzenleme Öğeleri (Tasarım Elemanları) Nokta: Geometrideki tanıma göre nokta, iki doğrunun kesişmesinden oluşur. Görsel düzenlemede elde edilebilecek en basit nokta, kalemin hiçbir yöne hareket ettirilmeksizin kalemin basit bir dokunuşuyla oluşturulur. Ancak nokta etkisi, kalemin dışında da birçok malzeme ile oluşturulabilir. Tek başınayken durgunluk etkisi yaratmasına karşılık çoğaldıkça yüzey üzerinde etkisi dinamikleşir. Noktanın birden fazla kullanımında, göz kendiliğinden bağlantı kurar. Göz, nokta sayılarındaki artışla kurduğu bu bağlantıyı çizgiselliğe dönüştürerek algılar. Noktaların yüzey üzerindeki sık ya da seyrek dağılımıyla farklı leke değerleri oluşur. Açık bir yüzey üzerinde kullanılan koyu değerlerdeki noktaların seyrek yerleştirilmesi açık leke etkisi verir. Ne kadar sık yerleştirilirse, o kadar koyu leke değeri etkisi yaratacaktır. Noktanın yumuşak geçişlerle sıktan seyreğe ya da seyrekten sıka doğru yerleştirilmesi, ışık gölge etkisi uyandırır. Yüzey üzerinde yön 47

71 değiştiren noktalar, hareket etkisi sağlarlar. Biçimi noktalarla ifade etmede de noktanın bu özelliğinden yararlanılır. Nokta tekrarlarıyla ritim oluşturulabileceği gibi, doku etkisi de yaratılabilir (Yılmaz, 2005, s. 27). Çizgi: İki nokta arasındaki hat olarak tanımlanabilir. Resim çalışmalarının temelini oluşturan çizgi, aynı zamanda görsel bir anlatım aracıdır. Çizgiyi oluşum biçimlerine göre üç grupta incelenebilir. Bunlar; * Dik ve Yatay Çizgiler: Sakin ve hareketsiz etki uyandıran çizgilerdir. * Kırık Çizgiler: Hareketli ve dinamik etki uyandıran çizgiler. * Eğik Çizgiler: Yoğunluyla paralel olarak hareketli artıran ve zenginleştiren çizgilerdir (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 53). Çizginin görsel sanatta çeşitli görevleri vardır. Bunlardan biri, biçimi sınırlandırma, konturları belirleme görevidir. Biçimlerin kenarlarında belirgin ve baskın biçimde kontur çizgisi olarak kullanılabileceği gibi, kullanılmadığı durumlarda da biçimlerin sınırları çizi olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla bir kompozisyonda çizgi salt olarak bulunmuyorsa o kompozisyondaki çizgi karakteri, yani düz ve eğri çizgiler kompozisyondaki biçimlerin sınırlarına bakılarak tespit edilir. Çizginin yoğun kullanımı, doku etkisini de beraberinde getirir. Soyut ya da somut her türlü görsel tasarımda çeşitli çizgilerin tekrarlarıyla doku etkisi yaratılabilir (Yılmaz, 2005, s. 28). Biçim (form): Biçim ve form (şekil) genelde aynı anlama gelen sözcükler olarak bilinir. Oysa, biçim ve form arasında belli bir farklılık vardır. Form, en basit tanımıyla konturları (sınır çizgisi) olan yüzeydir. Biçim ise formun bir anlık pozisyonudur. Örneğin, insanın genel bir formu vardır. Bu genel form değişik pozisyonlara girebilir. Oturmak, yürümek, koşmak yuvarlanmak vb. gibi. İşte bu pozisyonlardan herhangi bir anlık görünüm, insanın o anki biçimidir (Balcı ve Say, 2003, s. 14). Form ve şekiller geometrik ve organik olarak ikiye ayrılır. Form ve şekiller simetrik, asimetrik, durgun, hareketli vb. yapılarda bulunabilirler. * Geometrik formlar: Küp, küre, prizma, dikdörtgenler prizması vb. * Organik formlar: İnsan, hayvan, bitki (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 58). Renk: Renk alıcı nesne (göz-beyin) ve uygun bir ışığın varlığında ortaya çıkan öznel bir deneyim ve akılsal bir duyarlılıktır. İnsan beyni dar bir dalga boyunu algılayabilir nm dalga boyunu algılayabilir. Buna, görülebilir spektrum denir. Göz-beyin-akıl 48

72 sistemimizin dışına çıkamadığımız için gerçekten algıladığımız rengin o renk olup olmadığını da bilmemiz mümkün değildir. Ünlü renk kuramcısı Itten "kim renkte ustalaşmak isterse görmeli, hissetmeli ve her rengin diğer renklerle olan ilişkilerini denemelidir." demiştir. Itten'in savunduğu gibi renk bilgisinde teoriden çok deneyime gereksinim duyulmaktadır (Aksoy, 2006, s. 49). Renk, ışığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak gözümüzde bıraktığı etkidir. Fiziksel olarak beyaz ışık, kristal bir prizmadan geçirildiğinde kırılmaya uğrayarak tayf diye adlandırılan yedi değişik rengi oluşturur. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert, ve mordan oluşan renk tayfı aynı zamanda gök kuşağı renkleri olarak da isimlendirilir (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 60). Değer (Valör): Değer, açık ve koyuluğu işaret eder. Değer zıtlıkları iki boyutlu sanat eserini görmemize ve anlamamıza yardımcı olur. Örneğin koyu harflerin ve açık kağıdın zıtlığından dolayıdır ki okunabilir. Değer zıtlıkları ayrıca bir resimde şekilleri okumamızı sağlayan renklerde de görülür. Değer iki boyutlu sanat eserinde tezatları görüp algılamamıza neden olur. Hem siyah-beyaz hem de renkli olarak görünür. Farklı değerdeki renklerle birbirine geçişi, aynı rengin farklı tonlarıyla bütünlüğü oluşturur. Bir anlamda rengin açıktan koyuya gidişi demektir. Gölgeleme, koyuluk ve açıklık arasında yumuşak bir geçiş sağlayan değerlerdeki çok dereceli bir değişimdir (Özsoy, 2006, s. 13). Doku: Bir yüzeyin kabarıklık ve yumuşaklık derecesidir. Her yüzeyin bir dokusu vardır. Doku bir maddenin doğal yapısının yüzeyindeki görünüşüdür. Doğada her şeyin bir dokusu vardır. Sahildeki çakıl taşları, damarları olan bir yaprak, yaşlı bir adamın kırışık yüzü, tuğla duvar. bir cam levha. Tüm bunlar dokunun farklılıklarının ve derecelerinin çeşitliliğini gösterir (Özsoy, 2006, s. 12). Varlıklara dokunduğumuzda elimizle algılayabildiğimiz dokulara "gerçek doku" denir. Halının, yaprak damarlarının ceviz kabuğunun ya da bir dantelin dokusunu elimizle algılayabiliriz. Dokunma duyumuzla hissettiğimiz halde yalnızca gözümüzle algılayabildiğimiz dokulara ise "görsel doku" adı verilir. Örneğin bir koyunun kıvrımlı çizgiler yardımıyla tüylerinin ifade edilerek resmedilmesi görsel doku örneğidir. Burada resme dokunduğumuzda varlığın gerçek dokusunu hissetmeyiz ancak gözümüzle koyunun kıvırcık tüylerini algılayabiliriz. Bir portakala dokunarak onun gerçek dokusunu anlayabiliriz. Portakal dokusunun kağıt yüzeyi üzerinde noktalarla ifadesi ise, görsel dokuyu oluşturacaktır. Görsel doku örnekleri, renklerle, nokta, çizgi ve biçimlerle resim sanatında ortaya konduğu gibi, fotoğraf ve film sanatının da, gözle algılanabilen karakteri dolayısıyla önemli bir öğesidir. Dokunun dikkati çeken özelliği genellikle aynı ya da 49

73 benzer birim tekrarlarından oluşmasıdır. Bal peteği dokusunda altıgenlerin, evlerin, çatısında kiremitlerin tekrarı, kaldırım taşlarının ya da bir deniz kenarındaki çakıl taşlarının tekrarı, ağaçlarda yaprakların, yapraklarda damarların tekrarı, portakal dokusunda noktaların, bir şehrin dokusunda evlerin tekrarı gibi... Bunların hepsi birer gerçek doku, resmedildiklerinde ise görsel doku örneğidirler (Yılmaz, 2005, s. 34). Mekan (Boşluk): Mekan, üç boyutlu yükseklik ve derinlik olarak tanımlanır. Uzam etrafındaki her şeydir. Bir telefon kabini ve küçük bir arabada da az bir mekan vardır. Fakat bir okulun büyük ve boş konferans salonunda, bir futbol sahasının ortasında ya da çölde tek başına bir kişinin konumu uzam içindeki örnek bir görüntüdür. Mekan, gerçek mekan ve resimsel mekan olarak ikiye ayrılır. Gerçek mekan içinde bulunduğumuz duygularımızla algıladığımız mekandır. Gerçek mekan, boş veya nesnelerle dolu olabilen üç boyutlu hacimdir. Genişliği, yüksekliği ve derinliği vardır. Desende, resimde veya düz bir yüzeye yapılan baskılarda olduğu gibi iki boyutlu, ya da heykel, mimari veya seramikte olduğu gibi üç boyutludur. Sanatçılar çizgi ve şekilde olduğu gibi mekan organizasyonunda da hassas olmayı öğrenmişlerdir. bir resim kağıdında veya tuvalde bir çizgi veya şekil yer alır almaz, kendilerini çevreleyen mekanla birlikte bir hareketlilik oluşturur. Sanatsal düzenleme ikinci bir çizgi veya şekil ilave edildiğinde, diğer uzaysal, yan yana veya bir köşede yoğunlaşmış olarak yer alabilir. Kompozisyona her şekil veya çizgi ilave edildiğinde ihtimaller çeşitlenir (Özsoy, 2006, s. 12). Uygulama çalışmalarında, konunun daha etkili hale gelebilmesi için boşluk-doluluk (konumekan) ilişkisinin iyi ayarlanması gerekir. Çalışma yüzeyinin tümü çeşitli şekillerle soluksuz doldurulursa resmin etkisi az olur. Resimde, konuyu daha iyi ortaya çıkartabilmek için gözü dinlendiren boş alanlara da ihtiyaç vardır. Bu nedenle kompozisyonda boşluk-doluluk ilişkisi iyi düşünülmelidir. Yani konu ve konuyu çevreleyen mekan resmimizin daha etkili olması için gereklidir (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 60) Görsel Düzenleme İlkeleri (Tasarım İlkeleri) Sanatın öğeleri gelişigüzel değil, birtakım ilkelere göre organize edilirler. Yani bu ilkeler, öğeler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesini sağlar (Yılmaz, 2005, s. 36). Matisse sanatının ilkelerini ilişkileri resmetmek olduğunu söyler. Hat sanatında da böyledir. Rengin renkle, boş-dolu, açık-koyu, yatay-dikey, uzun-kısa, kalın-ince vb. sanat ilkeleri bu ilişkileri zapturapt altına almaktadır diyebiliriz. Sanatçılar sanat elemanlarını, eserlerini organize eden bir bütün haline getirirken sanat ilkelerine göre düzenler veya kontrol ederler. Bazı 50

74 sanatçılara göre bu ilkelerden tekrar, ahenk, zıtlık, birlik bütün sanat türleri için genelgeçer kurallardır (Boydaş, 2004, s. 20). Denge: Denge bir tasarımda yer alan öğelerin kompozisyon düzenini bozmayacak şekilde dağılışıdır. Denge aynı zamanda izleyende gerilim yaratmadan, huzuru sağlayabilecek kuvvetler eşitliğidir. Bir kompozisyon düzeninde biçimlerdeki yön, renk, ışık-gölge elemanlarının uyumlu düzenlenmesiyle denge oluşur. Bu elemanlar çeşitli yönlerde yer alabilir. Yön ve kuvvet gurupları tasarımda bulundukları yere, yaygınlıklarına, renklerine ve formun genel yapısına bağlıdır. Kuvvet grupları bu özelliklere bağlı olarak birbirlerini karşılıklı dengeleyebilir (Balcı ve Say, 2003, s. 36). Denge, objelerde ne nesnelerde olacağı gibi renklerin de kendi aralarında zıtlıklarla, kontrastlıklarla renk dengesi oluşturulabilir. Figürlerde figürün ayağını bastığı, kolunu koyduğu yere kadar geometrik kompozisyonlarda, büyük parçanın bir tarafta, küçük parçaların karşı tarafta olması kompozisyonun denge unsurunu bozacaktır (Yaşar, 2000, s. 21). Birlik (Bütünlük): Çalışma yüzeyi üzerinde, tasarım (düzenleme) elemanlarının (çizgi, doku, renk, leke, biçim, form, boşluk, değer) tümünün tasarım ilkeleri (hareket, denge, ritim, vurgu, kontrast, tekrar ve çeşitlilik) doğrultusunda estetik bir bütüncül oluşturmasıdır (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 70). Görsel bütünlük iyi tasarlanmış bir sanat eserinin en önemli yönlerinden birisidir ve sanatçı tarafından planlanır. Bütünlük bir sanat eserinin tamamlanmış ve bitirilmiş olduğu hissini uyandıran birleşik nitelik sunar. Bir çalışmada tüm unsurlar birbirlerine aitmiş gibi görüldüğü zaman, sanatçı bütünlüğe ulaşır demektir. İyi bir kompozisyon oluşturabilmek için sanatın temel öğelerinin kişisel bir biçimde düzenlenmesi gerekir. bu düzenleme sonunda bütünlüğe ulaşır. Bütünlük "Bir takımda olduğu gibi her şeyin birbirine uyumlu olmasıdır." diye tanımlamıştır. Bütünlüğün zıttı ise, karışıklık duygusunu uyandıran ayrışmadır. Bir demir parmaklık, birbirinin aynı olan telefon direği hattı ve bir demiryolu rayı, bir saatin kılıfı kadar ilginç değildir. Bununla beraber bir taş duvar, birlik unsurlarının çeşitliliğinden dolayı önemli bir tasarım örneği olabilir (Özsoy, 2006, s. 15). Değişiklik: Değişiklik farklılıktır. Farklı olan benzerleri arasında derhal fark edilir. Herkes doğuya giderken içimden bir ses batıya gitmemi söyler sözü ünlüdür (Boydaş, 2004, s. 23). Sanat eserinde yer alan form, renk, açık-koyu değerlerin benzer tekrarlarına gidilerek yapılan düzenlemeler ve bu öğeler arasındaki aşırı uyum tekdüze yaratır. Düzenlemede birbirleriyle uyum sağlayacak değişik yapıda formların, renklerin açık-koyu değerlerin kullanılması sanat eserine dinamizm getirir, sıradanlıktan kurtarır. Örneğin, müzik 51

75 sanatında bir orkestrada yer alan tüm sazların aynı ses tonunda aynı ritimde çaldığını düşünelim. Çok sıkıcı, haz vermeyen bir dinleti ortaya çıkar. Ama orkestra şefinin yönetimiyle sazların farklı ama uyumlu ses tonları, ritimleri, çok sesliliğiyle dinleti zenginlik kazanır ve dinleyene haz verir. Görsel sanatlarda da aynı durum vardır. Müzikte zaman mekanında yapılan düzenleme, görsel sanatlarda sanatçı tarafından gereç üzerinde (kağıt, tuval, kil vb.) yapılır (Balcı ve Say, 2003, s. 44). Kompozisyonda, monotonluğa düşülmesini engellemek için kullanılması gereken ilkelerdir. Düzende kullanılan tekrarlar, birliği sağlamakla birlikte aynen tekrar edilmeleri monotonluk yaratır. Bu durumdan kurtarmak için tekrarlarda değişikliğin sağlanması gerekir. Örneğin; aynı yöne doğru giden koyun sürüsünü düşünelim. Hepsinin rengi beyaz, leke değerini açık, dokularını kıvırcık, yönlerini aynı, hareketlerini aynı, var saydığımızda, renk, leke, doku, yön ve hareket açısından birlik sağlanmış, ancak her şeyin aynen tekrarından dolayı, monotonluk ortaya çıkmıştır. Bu durumda birlik içinde değişikliğe, farklılığa, bir anlamda yeniliğe ihtiyaç vardır. Ön taraftaki koyunlardan birinin başını geriye doğru çevirmiş olması yön ve hareket değişikliğine, koyunlardan bir ya da birkaçının renginin siyah olması renk ve leke değeri değişikliğine, bir başka hayvanın belki de bir çoban köpeğinin devreye girmesi biçim değişikliğine, minik bir yavru kuzunun araya girmesi boyut (ölçü, oran) değişikliğine yol açacak birlik içerisinde farklılık yaratarak tekdüzelikten kurtaracaktır. Değişiklikler ilgiyi artırır, eseri çekici kılar. Tıpkı hayatın tadını alabilmek, tekdüzelikten kurtulmak için ihtiyaç duyduğumuz değişiklikler gibi (Yılmaz, 2005, s. 37). Ahenk (Uyum, Armoni): Bir sanat eserinde kullanılan komşu değerler "ahenk" oluştururlar. Yani ahenk elemanların benzerliğini vurgulamaktır. Örneğin dikdörtgen bir biçim kare ile, yuvarlak bir biçim ise elips ile ahenklidir. Dikey bir çizgi, hafif eğik duran bir çizgi ile yön bakımından ahenk oluştururken, yatay bir çizgi ile yön kontrastı teşkil eder. Sanatın tüm öğeleri açısından komşu olan, benzer olan değerler ahenklidirler. Bir şiire kafiyelerin kattığı ahenk, mısralarındaki son kelimelerin benzerliğinden kaynaklanır. Sanat eserlerinde birliğin oluşturulmasında benzer değerlerin kullanılmasının yani ahengin katkısı büyüktür (Yılmaz, 2005, s. 37). Hareket ve Ritim: Ritim, aynı hareketin ya da nesnelerin büyüklü küçüklü birden fazla tekrarına ritim denir. Çizgilerle, lekelerle, beneklerle, renklerle ritim ifade edilebilir (Yaşar, 2000, s. 23). Ritim, seste, harekette, biçimde, renkte, konumda, yaşantıda, doğada düzenli ve sistemli tekrarlardır. Yaşantımızda hemen her şeyin ritimsel bir düzende 52

76 olduğunu görebiliriz. Kalbimizin çalışması, nefes alıp vermemiz, gece, gündüz, mevsimler, müzik, dans vb. hepsi ritmik oluşumlardır. Görüldüğü gibi ritim insan yaşantısının temeli olduğu gibi doğanın oluşumu ve işleyişinin de temelidir (Balcı ve Say, 2003, s. 12). Görsel hareket sanatçılar tarafından seyircileri kendi eserlerine yönlendirmek için ve genellikle odaksal alanlara doğru kullanır. Bu tür bir hareket eser içinde bulunan çizgiler, köşeler, şekiller ve renkler boyunca yönlendirir ama gözü eşit değer (valör) yolları üzerinde çok kolayca hareket ettirir. Hareket resme canlılık verir (Özsoy, 2006, s. 17). Oran-Orantı: Bir düzenleme içerisindeki ölçülerin ilişkisi oranı oluşturur. Oran genellikle sanatçının çabaladığı bir ideal ilişkiyi içerir. Oran dışı diye nitelenen şeyler, örneğin küçük bir odada kocaman bir kanepe, geniş bir duvarda asılı duran küçük bir resim veya bir figürün ya da nesnenin bir parçasının diğerine göre ya çok küçük, ya da çok geniş olması gibi rahatsız edici unsurlardır. Bazı sanatçılar kendi etkileyici amaçlarını elde etmek için oran-orantı sistemlerine bağlanabilirler. Diğerleri proporsiyonunu (oran-orantısını) bozarak veya diğer yöntemlerle onu kontrol ederek ideal duygular aktarabilirler (Özsoy, 2006, s. 16). Geçmişte sanatçılar proporsiyon ilkesini, eserlerindeki en önemli figürü veya nesneleri göstermek veya vurgulamak için kullandılar. Dolayısıyla önemli figürler daha az önemli olanlardan daha büyük yapılmıştır. Bu özellik, klasik öncesi sanat dönemlerinin ürünlerinde açık seçik olarak görülür. Bir objenin kendi büyüklüğünün yalnız başına bir anlamı yoktur. bir nesneyi başka bir nesne ile mukayese etmedikçe onun ne kadar büyük ya da küçük olduğunu söyleyemeyiz, anlatamayız. Mukayese proporsiyon veya oran, insan saymaya başladığı günlerden beri onu büyülemiştir. Mısır'da, Hint'te ve Yunan'da yapının oranları elle veya ip germek suretiyle, dini törenlerle tespit edilirdi. Mısırlılar ve Yunanlılar altın oran adı verilen bir oran kullanıyorlardı. Golden mean, golden section adı verilen bu oran, onların sanatında sıkça yer alır. Bu nedenle klasik sanata "donmuş müzik" adı verilir. Altın oran basitçe şöyle özetlenebilir. AB doğrusu öyle bir C noktasından bölünmelidir ki, CB'nin AC'ye oranı AC'nin AB'ye oranına eşit olsun. Bu işlemin neticesinde 1/1.618'le ifade edilen altın oran çıkar ki, bu tekrarlanan oran bitki ve hayvanların hayatının, yaprakların, bitki tohum kabuklarının, deniz canlılarının yapı taşıdır. Altın oran veya Fibonacci Serisi adı verilen rakam dizisinde de görülür. Ve bu seri olarak devam eder. Leonardo Pissano veya Fbonacci 13. yy.'da Arap rakamlarını öğrendikten sonra, tavşanların çoğalma düzeninden bu seriyi bulmuştur. Bu rakamlardan küçüğü büyüğe bölünürse 0.618, büyüğü küçüğe bölünürse oranı çıkar (Boydaş, 2004, s. 26). 53

77 Dereceleme (Koram): İki karşıt ucu basamaklarla birbirine bağlayan köprünün yaratılmasıdır. en güzel örneği, insan hayatıdır. doğumdan itibaren yaşanan her anın sırasıyla büyüme, olgunlaşma, yaşlanma ve ölüme götürmesi gibi... Bir gülün yapraklarına baktığımızda, ortadan dışarıya doğru basamak basamak açıldığını, bir balığın pullarını incelediğimizde kuyruğundan gövdesine doğru küçük pulların yavaş yavaş büyüdüğünü görürüz. ayak parmaklarımız büyükten küçüğe doğru dizilir. Piramitler de derecelenmenin güzel bir örneğini sunar. Derecelenme, kontrast ve ahengin özel bir birleşimidir. Derecelenmede ani geçişler görülmez, çünkü kontrast değerler iki uçta beklemek ve uyumlu basamaklarla birleşmek zorundadırlar. Sanat eserlerinde de tüm plastik öğelerle derecelenme oluşturmak mümkündür. Ölçü, aralık ve yönler de derecelenmenin sağlanmasında etkin rol oynarlar. Örneğin biçimlerin büyükten küçüğe, sıktan seyreğe, yataydan dikeye basamaklı geçişi düzenli bir uyum sergiler. Resimde yumuşak tonlamalarla ışık-gölge etkisinin verilmesi, yani leke değerinde açıktan koyuya doğru basamaklı geçiş de derecelenmenin bir örneğidir. Geleneksel Türk Sanatlarından biri olan minyatürün değişik örneklerinde, derecelenmenin yoğun olarak kullanıldığını görürüz (Yılmaz, 2005, s. 39). Vurgu (Etki): Vurgu, sanatçılar tarafından eserlerinde baskın unsur, hakim unsur, ve ilgi odağı yaratmak için kullanılır. Sanatçılar renk, değer, şekiller veya diğer sanatsal unsurları, baskın unsuru elde etmek için vurgulayabilirler. Merkezi bir konumda yerleştirilen büyük bir şekil, parlak bir renk alanı, ışık ve gölge arasında keskin bir zıtlık, çevresindekilere göre çok ağır bir dokuya sahip olan ve belirli bir yere yönlendirilen bir dizi çizgi, bütün bunlar sanatçının, izleyicinin dikkatini elinde tutmak ve ilgisini çekmek için kullandığı araçlardan biridir. Zıtlıklar aracılığıyla da vurgu gerçekleştirilir. Baskı öğe ile tasarlanmış birçok sanat eseri, üstün bir öneme sahiptir (Özsoy, 2006, s. 18). Bazen bir eserde özel bir alan vurgulanır. Bu alana odak nokta adı verilir. Bu nokta izleyicinin ilgisini çeken birincil noktadır. Öteki alanlar bu alanın emrindedir. Odak nokta birkaç tane olabilir. Sanatçılar eserlerinde odak noktayı göstermek için kontrast, yerleşim, aynı noktaya yaklaşım, farklılık veya ayrılık gibi teknikleri kullanırlar (Boydaş, 2004, s. 22). Zıtlık (Kontrast): Kontrast zıtlık ifade eden bir kavramdır. Aynı zamanda tamamlayıcı (dengeleyici) bir özelliği vardır. Günlük yaşamımızda da birçok birbirine zıt kavram oluşumlar vardır. Gece-gündüz, sıcak-soğuk, sert-yumuşak, büyük-küçük, güzel-çirkin gibi. Zıt faktörlerin varlığı aslında birbirlerinin varlığının temelini oluşturur. Gece ile 54

78 gündüz, ayrı ayrı olmadan "gün" oluşamaz. Ayrıca bütün insanların iyi olduğunu düşünürsek, kötü karakterde insan diye bir kavram olmayacaktır. Kötü insan kavramının olmaması, iyi kavramını yok edecek, böyle bir kavramın oluşmasını engelleyecektir (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 69). Zıtlık, değerler, renkler, dokular, şekiller ve diğer unsurların farklılıklarını ifade eder. Zıtlıklar görsel heyecan yaratır, esere olan ilgiyi artırır. Eğer tüm bu sanatsal unsurlar örneğin değer aynıysa, sonuç monotonluk (tekdüzelik) ve heyecansızlık, sönüklük olur. Zıtlık sanatsal unsurlarda yapılan değişikliklerle sağlanabilir (Özsoy, 2006, s. 17). Örüntü (Örnek): Örüntü (Yanış, Kalıp, Motif) resimlerin veya heykellerin yüzeylerini güzelleştirmek, zenginleştirmek maksadıyla planlı veya tesadüfi tekrarlar içinde kullanılır. Genelde doğa içinden iki ve üç boyutlu örneklerden esinlenilir. Dokuma ve bakır işleme eşya gibi birçok el sanatında yapılan tekrar, dekoratif amaçlarla ve safça kullanılmaktadır. bu durum, Türk halı ve kilim motiflerinde sıkça görülmektedir (Özsoy, 2006, s. 18). Çeşitlilik: Çeşitlilik, değişiklik ve zıtlıkları içeren bir tasarım (düzenleme) ilkesidir. Günlük hayatımız bizi bazen sürekli yapılan tekrarlarla monotonluğa götürebilir. Sabahları aynı saatte kalkıp işe gitmek rutin bir iş gününden sonra eve gelmek ve ertesi gün aynı olayların yeniden yaşanması gibi. Hafta sonlarımızın belirlediğimiz aynı aktivitelerle sürekli benzer devam etmesi. Tüm bunlar bizi bir gün sıkıntıya düşürebilir. Bu tekrarlardan oluşan monotonluğu giderebilmek için evimizde, oturma odamızın duvar rengini değiştirebiliriz, eşyalarımızda farklılık yapabiliriz. Hayatımızı daha renkli ve heyecanlı sürdürebilmek için buna benzer çeşitli değişiklikler arayabiliriz. Tasarımlarımızda da bir araya getirdiğimiz nesnelerin biçimleri, renkleri ve yönlerinde bazı değişiklikler yaparak farklı görüntülerini ortaya koyabiliriz. Bu gibi farklı arayışlarla daha etkili, daha başarılı sonuçlara ulaşabiliriz (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 70) Görsel Sanatlar Eğitiminde Kullanılan Teknikler Desende Kullanılan Araç-Gereçler Kurşun Kalem: Her zaman, her yerde kolaylıkla bulunabilen, ekonomik ve en yaygın yazı ve resim malzemesidir. Kurşunkalem, ahşap boru içerisine yerleştirilmiş bir grafit çubuktan oluşan çizim ve yazım aracıdır (Sözen ve Tanyeli'den aktaran Yılmaz, 2010, s. 43). Desende en çok kullanılan araç kurşunkalemdir. Sanatsal olarak hazırlanmış olan kurşunkalemlerin sert (H), orta (HB), (F) ve yumuşak (B) olmak üzere üç çeşidi vardır. Sert kalemler de H, 2H, 3H, 4H... gibi, sayılar büyüdükçe kalem sertleşir. Yumuşak olanlar 55

79 da ise B, 2B, 3B, 4B... gibi sayılar büyüdükçe kalem yumuşar ve koyulaşır. HB ve F olanlar ise orta yumuşaklıktaki kalemlerdir. Kurşunkalemle yapılan ilk çalışmalarda çok hata yapılabileceğinden silgiye de ihtiyaç çok olacaktır. Bu nedenle yapılacak olan çizimlerde kalem fazla bastırılmamalıdır. Başlangıçta orta yumuşaklıktaki kalemler tercih edilmeli, desen çalışmaları ilerledikçe kalemin koyuluk derecesi de artırılmalıdır (Yılmaz, 2010, s. 43). Füzen: Kömür kalemdir. Füzen genellikle söğüt ağacının ince dallarından yapılır (Keser, 2009, s. 140). Yumuşak, kalın uçlu ve koyu iz bırakan bir malzemedir.füzenle yapılan çizimler çabuk dağılma özelliği gösterir. Bu nedenle pamuk, fırça ve elle dağıtmalar yaparak ışık-gölge etkileri oluşturabilir, tonlamalar elde edilebilir. Füzen kalın uçlu olduğu için, ayrıntıya girme imkanı vermez. Çabuk dağılan bir malzeme olduğundan, her zaman az bir iz bıraksa dahi hamur silgiyle silinebilir (Yılmaz, 2010, s. 43). Sangin: Pastele ve füzene benzer, kiremit renginde, demiroksit, pastel tozu ve bağlayıcı bir maddenin karışımından elde dilen bir desen gerecidir (Yılmaz, 2010, s. 44). Tebeşir: Toz zerreciklerinin oluşturduğu kireçli kayadan, tahta, duvar gibi yüzeylerin üzerine yazı yazmak için yapılan ancak desen çalışmalarında da kullanılan küçük çubuk şeklinde bir gereçtir. Tebeşirle çalışmalarda ince olmayan, mat kağıtlar kullanılmalıdır. Doku etkisi yaratılmak istendiğinde, pürüzlü kağıtlar tercih edilir (Yılmaz, 2010, s. 44). Mürekkep ve Mürekkeple Kullanılan Malzemeler: Mürekkeple yapılan çalışmalarda çini mürekkebi, ve dolmakalem mürekkebi olmak üzere şişelerde satılan iki tür mürekkep kullanılır. Çini mürekkebi siyahtı. Dolma kalem mürekkebi ise siyah, lacivert, kırmızı ve yeşil gibi çeşitli renklerde olup, genellikle sanatsal çalışmalarda siyah ve lacivert renkte olanları tercih edilir (Yılmaz, 2010, s. 44) Renkli Resim Teknikleri Kuruboya: Yapısı kurşunkalem gibi olan ve çizildiği zaman renkli izler bırakan kalemlere "kuruboya", bu boyalarla yapılan resimlere de "kuruboya resim" denir (Kılıçkan'dan aktaran Yılmaz, 2010, s. 44). Renklerin şeffaflığından dolayı öğrencilerin kalemi bastırarak çalışma isteği, geniş yüzeylerin boyanmasındaki yarattığı güçlük vb. nedenlerle yorucu olan ve dolayısıyla öğrencilerde isteksizlik yaratan bir tekniktir. Bu nedenle kuru boyaların boya malzemesi olarak kullandırılması önerilmemektedir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 183). 56

80 Pastel Boya: Çeşitli markalarda kalem ya da tebeşir şeklinde olan boyalardır. Toz boyaların yapıştırıcı maddelerle sıkıştırılmasıyla oluşturulur. Yağlı ve kuru pastel olarak iki çeşidi vardır. İlköğretim okulları için yağlı pastel daha uygundur. Pastel boya çalışmalarında kalın ve yüzeyi grenli (dokulu) kağıtlar ile renkli fon kartonları tercih edilir. Çalışma anında açık renklerden - koyu renklere, arka plandan - ön plana doğru çalışılması renklerin çok fazla üst üste sürülmemesi gerekir. Çalışma yüzeyinin tamamının boyaya doyurularak renklendirilmesinin dışında, boyanın hafif sürülmesi ile kağıdın dokusundan istifade ederek de farklı güzellikler ortaya çıkartılabilir. Pastel boyaların üst üste sürülerek değişik renklerin aranması birtakım olumsuzları doğuracağından renk çeşidi bol olan markaların tercih edilmesi daha uygun olur (S. Buyurgan ve Buyurgan, 2001, s. 80). Sulu Boya: Kapatıcı olmayan saydam bir boya türüdür. Renklerin açık değerleri beyaz boya katılarak değil su ilave edilerek elde edilir. Boyaya ilave edilen su miktarı, renklerin açıklık derecesini belirler. Beyaz renk kullanılmak istenen yerler ise boş bırakılarak kağıt beyazlığından yararlanılır. Sulu boya çalışmasına kağıdın kalın bir fırça ya da süngerle ıslatılması ile başlanması kağıtta hoş dağılımlar elde edilmesini sağlar. Sulu boyalar, tüp içerisinde ya da her rengin ayrı bölmelerde yer aldığı kapaklı kutularda satılırlar. Değişik kalınlıkta sulu boya suluboya fırçaları (ucu yuvarlak), su kabı, fazla boyayı almak ve kağıdı ıslatmak vb. için sünger, eğer tüpteki sulu boyalar kullandırılıyorsa palet gereklidir. Sulu boya ile çok değişik yöntemler kullanarak resimler yapılabilir. Bu durumda, malzemeler de ihtiyaca göre farklılıklar gösterecektir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 184). Guaj Boya: Kapatıcı özelliğe sahip, su ile inceltilen ve çabuk kuruyan bir boya türüdür. Okullarda kullanım açısından, kavanozda ve tüpte olanlar tercih edilir. Guaj boyada tercihe bağlı olarak ucu yuvarlak (suluboya fırçası) ve yassı (yağlı boya fırçası) fırçalar kullanılabilir. Renkler palete sıkılarak ve palette karıştırılarak kullanılır. Yüzeye sürülüp kuruduktan sonra renk tonlarında bir miktar koyulaşma ve matlaşma olur. Kapatıcı özelliğe sahip olduğu için, boyamadan önce ayrıntılı çizimlere izin verir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 184). Yağlı Boya: Yağlı boya öncelikle renklerin parlaklığı ve eşsiz bir resim enstrümanı olmasını sağlayan özellikleriyle diğer resim tekniklerinden ayrılır. Hem gün ışığı ve zamanın etkileri karşında önemli bir kalıcılık sunar hem de kremsi dokusunu kuruduktan sonra da korur (Cerver, 2003, s. 5). Yağlı boya resim boya kapatıcı özelliğine sahiptir. Kurşun kalem kullanmakta herhangi bir sakınca yoktur. Resme başlamadan önce eskiz, 57

81 kroki yapmak resmin yapılması açısından kolaylık sağlayacaktır. Yağlıboya tuvale sürülmeden önce ıspatula aracılığı ile iyice karıştırılır. Tüpün ağzı kapatıldıktan sonra boya yüzeye sürülür. Yağlı boya sürüldükten sonra kurumadan üzerine başka renk sürülmez. Ancak silinip tekrar boya sürülebilir. Koyu renkler kapatıcı özellik taşır. Yağlı boya yapılırken fırçayı temizlemeden kesinlikle aynı fırça ile başka bir boya sürülmemelidir. Yağlı boya çalışması bittikten sonra fırçalar temizlenip, kurulanıp bırakılmalıdır (Yaşar, 2000, s. 66). Tutkallı Boya: Toz boya, beyaz plastik tutkal ve su karışımından elde edilir. Piyasada hazır olarak satılmaz. Toz boyalar, nalburlardan satın alınarak oldukça ucuza mal edilebilir. Kullanım esnasında her renk için ayrı bir kap (Bu iş için plastik bardaklar tercih edilebilir.) ve fırçalar gereklidir. Toz boyalar karıştırılarak değişik renkler oluşturulabilir. Karışımda kullanılan toz boyanın miktarı ne kadar az olursa o oranda açık tonlar elde edilir. Renk ve renk tonları seçimi, kuruduktan sonra boyanın bir miktar koyulaşacağı hesaplanarak yapılmalıdır. Özellikle koyu yüzeylerde, bu duruma daha çok dikkat edilmelidir. Geniş yüzeyleri geniş fırçalarla boyamak için ideal bir boyama tekniğidir. Kağıt, kumaş, alçı, ahşap, taş, duvar, plastik, cam gibi her çeşit yüzey üzerine uygulanabilir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 184). Akrilik: Su bazlı bir boya türü olmakla birlikte yağlı boya tekniğinin etkisini verir. Kapatıcı özelliğe sahiptir. Kuruduktan sonra su ile çözünmez. Öğrencilere geniş yüzeylerde, geniş fırçalar kullanarak diledikleri gibi çalışma imkanı da sağlar. Duvar, bez, kağıt, duralit vb. hemen her tür yüzey üzerinde kullanılabilir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 184). Parmak Boya: İsminden de anlaşılacağı gibi yüzey üzerine doğrudan parmakla sürülen, ancak fırça kullanımına da uygun bir boya türüdür. Satın alınabileceği gibi daha ekonomik olacak şekilde elle de hazırlanabilir. Nişasta (her türü olabilir.), ateşe dayanıklı bir kap içinde su ile eritilir. Ateşte sürekli karıştırılarak pişirilir. İçerisine çok az miktarda sıvı yağ ilave edilir. Muhallebi kıvamına gelen karışım, ayrı kaplara paylaştırılır. Her bir kaba farklı renkte toz boyalar eklenerek iyice karıştırılır. Özellikle küçük yaş çocuklarının parmak kasları gelişimine yardımcı olan ve özgürce uygulayabilecekleri bir boya türüdür. Parmak boya, büyük boy çalışmalar için de uygun bir malzemedir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 184). Keçe Uçlu Kalemler (Marker, Flomaster): İçinde mürekkep haznesi görevi yapan bit tampon bulunan, boya maddesi ile alkole benzer bir sıvının karışımı olan mürekkebin, keçe 58

82 uç yoluyla çizim imkanı verdiği kalemlerdir (Yılmaz, 2010, s. 50). Farklı sayıda ve renklerdeki kalemlerin bulunduğu kutularda satıldığı gibi değişik kalınlıklarda ayrı ayrı da satın alınabilir. Yapılan hatayı düzeltme imkanı bulunmaması, çizgisel etkisinden dolayı yüzey boyamada çocuk açısından yorucu olması vb. nedenlerle, küçük yaş çocuklarına yalnızca keçe uçlu kalemler kullandırılarak resim yaptırılmamalı; bunun yerine başka tekniklerle birlikte süsleme çalışmalarında kullanma imkanı tanınmalıdır. Ancak ileri yaşlarda keçe uçlu kalemlerle çizgisel ve grafiksel çalışmalar yaptırılabilir. Kalın ve yassı uçlu keçeli kalemler, değişik yönlerde tutularak farklı kalınlıklarda çizgiler oluşturabilir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 184) Görsel Sanatlar Dersinin Genel Amaçları Görsel Sanatlar Dersinin Amaçları bireysel ve toplumsal, algısal, estetik ve teknik amaçlar olarak gruplanabilir Bireysel ve Toplumsal Amaçlar * Öğrenciye yaşamı ve doğayı gözlemleme duyarlılığı kazandırmak, * Öğrenciye seçme, ayıklama, birleştirme, yeniden organize etme becerileri kazandırmak; analiz ve sentez yeteneği ile eleştirel bakış açısını geliştirmek, * Öğrencinin yeteneklerini fark etmesini, kendine güven duygusu kazanmasını ve kendini geliştirmesini sağlamak, * Öğrencinin görsel biçimlendirme çalışmaları ile kendini ifade etmesini sağlamak, * Öğrencinin ilgisini, bu alandaki çeşitli kaynaklarla besleyebilmek (müze, galeri, tarihi eser vb.) ve bu yolla geçmişine sahip çıkma ve geleceğini yapılandırma bilinci kazandırmak, * Öğrencinin her alanda kullanabileceği yaratıcı davranışlar, geliştirmesini sağlamak, * Öğrencinin ulusal ve evrensel sanat eserlerini ve sanatçıları tanımasını sağlamak, * Ulusal ve evrensel değerleri tanıyabilme ve anlayabilme bilincini kazandırmak, * Geçmişten günümüze miras kalan sanat eserlerinden haz alma ve onur duyma hassasiyeti kazandırmak, * İşbirliği yapma, paylaşma, sorumluluk alma, kendine saygı duyduğu kadar başkalarına da saygı duyma bilinci ve duyarlılığı kazandırmak, 59

83 * Öğrencinin ruh sağlığını koruma, İç dünyasını anlatma ve bedenine saygı duyma bilinci geliştirmesini sağlamak, * Öğrenciye aklını, duygularını, zevklerini sorgulama bilinci kazandırmaktır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 10) Algısal Amaçlar * Öğrencinin algı birikimini ve hayal gücünü geliştirmek, * Öğrencinin görsel algı ve birikimlerini sanatsal anlatımlara dönüştürebilmesine imkân tanımak, * Birikimlerini başka alanlarda kullanabilme becerisini geliştirmek, * Bilgi ve birikimini sanatsal uygulamaya dönüştürme yeteneği kazandırmak, * Yeni durumlar karşısında özgün çözümler geliştirme becerisi kazandırmaktır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 11) Estetik Amaçlar * Öğrencinin, sanatın ve sanat eserlerinin her zaman önemsenecek birer değer olduğunu kavramasını sağlamak, * Geçmişten günümüze miras kalan sanat eserlerinden ve doğadan haz alma, onlarla gurur duyma ve onları koruma bilincini kazandırmak, * Öğrenciye görsel sanatlar sevgisi ve bu sevgiyi hayatın her alanına yansıtabilme, bunu davranış biçimi haline getirebilme yeterliliği kazandırmak, * Öğrenciye, doğadan seçtiği veya insan eli ile üretilen nesneleri estetik birikimini kullanarak değerlendirme bilinci kazandırmak, * Öğrenciye kendini ifade edebilmede estetik değerlerden yararlanma yeteneği kazandırmaktır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 11) Teknik Amaçlar * Öğrenciye her türlü araç- gereci kullanarak görsel anlatım diline dönüştürme isteği ve kullanma becerisi kazandırarak öğrencinin kendini geliştirmesine imkan tanımak, * Öğrenciye değişik tekniklerle elde edilen sonuçların etkilerini sezdirebilmek ve öğrencinin farklılıklarından zevk alabilmesini sağlamak, * Öğrenciyi farklı tekniklerin getireceği anlatım zenginliğinin farkına vardırabilmek, 60

84 * Kullandığı tekniklerin dışında yeni teknikler arama isteği ve cesareti kazandırmak, * Öğrenciye, amacına uygun malzemeyi seçme, malzemeden anlam çıkarma becerisi kazandırmak, * Öğrenciye kendini ifade etme sürecinde çıkacak sorunlara teknik çözümler üretebilme becerisi ve güveni kazandırmaktır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 11) Görsel Sanatlar Eğitiminin İlkeleri İlköğretimde uygulanacak görsel sanatlar eğitiminde belirlenen amaçlara ulaşılması için bazı temel ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bunlar aşağıda sunulmuştur: * Her çocuk yaratıcıdır. * Her çocuk farklı algı, bilgi, sezgi, duygu dünyası ve geçmiş hayat tecrübesine sahiptir. Uygulamalarda bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulur. * Uygulamalarda, görsel sanat alanlarına yönelik iki ve üç boyutlu çalışmalar ile çoklu ortam çalışmalarına yer verir. * Görsel Sanatlar dersi, diğer disiplinlerle birlikte eğitim amaçlarındaki bütünlüğü kurmaya veya bireyin kendini gerçekleştirmesine katkıda bulunur. * Dersin işlenişi, ilgi çekici hale getirilen öğrenme- öğretme yöntem ve teknikleriyle zenginleştirilir. * Görsel Sanatlar dersi çocuğu temel alır. Öğrenme- öğretme süreci, çocuğun kendine özgü algılama ve anlamlandırma evreni içinde, gelişim basamaklarına göre düzenlenir. * Değerlendirmede öğretmen, her çocuğun gelişim sürecini, bireysel farklılıklarını, öğrenme öğretme sürecine katılımını ve sınıf içi performansını göz önünde bulundurur (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 11) Görsel Sanatlar Dersinde Temel Beceriler Temel beceriler öğrencilerin öğrenme alanlarındaki gelişimleriyle bağlantılı, yatay olarak bir yılın sonunda, dikey olarak da sekizinci sınıfın sonuna kadar kazanacakları ve hayat boyu kazanacakları temel becerilerdir. İlköğretim Görsel Sanatlar Dersi (1-8. Sınıflar) 61

85 Öğretim Programı ve Kılavuzu içerdiği kazanımlarla bu temel becerilerin gelişmesini sağlayacaktır. Sanatsal ifadelerde görsel ve biçimsel anlatımın yanında, programla ulaşılması beklenen temel beceriler şunlardır: * Türkçe'yi doğru, güzel ve etkili kullanma, * Kendini ifade etme, * Eleştirel düşünme, * Yaratıcı düşünme, * Sanat aracılığıyla iletişim kurma, * Problem çözme, * Araştırma, * Karar verme, * Bilgi teknolojilerini kullanma, * Girişimcilik, * Sorumluluk alma, * Başladığı işi bitirme, * Görsel okuma, * Kişisel ve sosyal değerlere önem verme, * Estetik bilinç kazanma, * Estetik algının geliştirilmesi, * Estetik yaşam kültürü edinme, * Çevre ve doğa bilinci kazanma, * Millî, manevi ve evrensel değerlere duyarlı olmalıdır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s ). 62

86 2.14. Öğrenme Alanları İlköğretim Görsel Sanatlar Dersi (1-8. sınıflar) Öğretim Programı ve Kılavuzu üç öğrenme alanı altında yapılandırılmıştır. Bunlar, görsel sanatlarda biçimlendirme, görsel sanat kültürü ve müze bilincidir Görsel Sanatlarda Biçimlendirme Çizgi, biçim, doku, leke, yapı, mekân, renk gibi görsel sanat öğeleri ile denge, vurgu, ahenk, değişiklik, hareket, ritim, dereceleme, oran orantı gibi sanatsal düzenleme ilkelerinin, seçilen etkinlik, önerilen yöntem ve teknikler eşliğinde, duyuşsal ve devinimsel kazanımlara yönelik uygulamalar içinde sezdirildiği, duyumsatıldığı, geliştirildiği ve pekiştirildiği bir öğrenme alanıdır. Sanatsal yaratmada görsel sanat öğeleri ve sanatsal düzenleme ilkeleri amaç değil, araç olarak işlev görmektedir. Ancak bunlar olmadan insanın duygu ve düşüncelerini dışa vurması, yansıtması, bunlara bir anlam yükleyerek işlevselleştirmesi ya da yepyeni bir biçim anlayışıyla ortaya koyabilmesi pek olası görülmemektedir. Bu nedenle Görsel Sanatlarda Biçimlendirme öğrenme alanı diğer öğrenme alanlarıyla birlikte dersin temelini teşkil etmektedir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 12) Görsel Sanat Kültürü Görsel Sanat Kültürü öğrenme alanında, öğrencilerin ulaşmaları beklenen kazanımlar, estetik, sanat eleştirisi, sanat tarihi gibi varlığını sanattan alan diğer disiplinlerin birbiri içine geçirilerek sarmal olarak verilmesiyle oluşturulmuştur. Böylelikle sanatsal uygulamalar yapan ve sanat yapmaktan zevk alan bireylerin yetiştirilmesi hedefinin yanı sıra bir sanat eserini çözümleyebilen, sanat eseri niteliğini içerenle bu niteliği içermeyeni değerlendirebilen, sanatçı ile zanaatçı farkını algılayabilen ve her ikisinin de toplumda yerini ve önemini kavrayabilen, daha da önemlisi sanatçı ile sanatçı olmayanı birbirinden ayırt edebilen çağdaş bir nesil yetiştirilmesi hedeflenmektedir (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 34) Müze Bilinci İnsanoğlunun başlangıcından günümüze kadar olan sosyal, iktisadi ve kültürel hayatındaki birikimlerini bünyesinde toplayan müzeler, onları korumakta ve sergilemektedir. Müzeler, insanlık tarihinin gelişim evrelerine tanıklık eden, bu evrelerin bağlamasında ve tamamlanmasında rol oynayan en değerli örneklere sahiptir. Müzeler, Aynı ya da farklı 63

87 coğrafyalarda, ulusların oluşturdukları medeniyetlerin her alanda ortaya koymuş olduğu ürünleri bünyelerinde barındırırlar. Günümüzde teknolojinin imkânlarıyla daha da kolaylaşan kültürler arası iletişim, farklı ulusların daha kısa sürede birbirini tanımasına imkân vermektedir. Var oluşundan günümüze kadar birçok safha geçirmiş olan insanlık, geçmişini tanıma, anlama ve bilme merakı ile doludur. Ulusların geçmişlerinde yaşadıkları tecrübelerin, sosyal ve kültürel birikimlerin maddi kalıntılarını muhafaza eden müzeler, ulusal benliğin oluşmasında da etkili kurumlardır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 12). Pek çok gelişmiş ülkede müzelerden, etkin bir eğitim ortamı olarak yararlanılmaktadır. Eğitimde aktif olma, deneyim sahibi olma, çevre, inşa ve etkileşim kavramlarının ön plana çıkmasıyla müzeler, çocuk eğitiminde önem taşıyan kurumlar haline gelmiştir. Çünkü müzeler, çocukların yaparak-yaşayarak duyuşsal, devinimsel, zihinsel, bilişsel ve sosyal gelişimine katkıda bulunabilecek uygun bir ortam sağlamaktadır. Müzeler, çeşitli kültür varlıklarını tanıtarak, çocuklara o toplumun bir bireyi olduklarını hissettirerek kişiliklerini ve özgüven duygularını geliştirmeye yardımcı olur ve çocukların sanatla bağ kurmalarına da katkıda bulunur. Küçük yaşlardan itibaren müzelerdeki nesnelerle karşılaşan ve bunlarla ilgili etkinlikler yapan bir çocuğun sanat anlayışı gelişmekte ve sanata bakış açısı farklılaşmaktadır. Bu durumdan yola çıkarak Görsel Sanatlarda Biçimlendirme ve Görsel Sanat Kültürü öğrenme alanlarının yanı sıra müze bilinci adı altında bir öğrenme alanının verilmesine gerek duyulmuş tur. Bu öğrenme alanında yer alan öğrenme mekânları, müzelerle birlikte ören yerlerini, anıtları, tarihî yapıları, sanat galerilerini vb. içine alacak şekilde geniş tutulmuştur (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 13). Müze bilinci öğrenme alanı ile öğrenciler; * Görsel sanatların birbirinden farklı dallarında verilmiş olan aynı zamanda birer kültür ve tarih mirası sayılan eserleri tanırlar. Bu çerçevede öğrenciler, sadece yerel olanı değil aynı zamanda evrensel olanı da gözlemleyebilirler. * Çok çeşitli ve zengin bir arkeolojik katmanlardan oluşan Türkiye Cumhuriyeti topraklarını, Anadolu uygarlıklarını tanır ve bu değerlere sahip çıkma bilincini edinirler. * Müzelerin eğitim yoluyla bireylere sunacağı geniş olanaklar ve seçenekli bakış açılarının yanı sıra öğrencilerin yeni yaratımların ortaya çıkarması ve içinde bulunduğu toplumu, coğrafyayı ve farklı kültürleri kavraması sağlanır (Peşkersoy ve Yıldırım, 2011, s. 13). 64

88 2.15. Çok Alanlı Görsel Sanatlar Eğitiminin Genel Amaçları Bir öğretim yöntemi olarak çok alanlı görsel sanatlar eğitimi, sanatın belli başlı dört alanını içermek ve birleştirmek durumundadır. Ayrıca görsel sanatlar araştırma alanı diğer eğitim araştırmalarıyla da bağlantılı olmak zorundadır. Görsel sanatlarla müzik ve diğer disiplinler arasında var olan alanlar arası bağlantı yeni değildir, ancak son yıllarda üzerinde tekrar ciddiyetle durulmakta ve önemsenmektedir. Bu bağlamda görsel sanatlar öğretmenlerinin, sanatsal alanlardaki araştırmalara ve uygulamalara gösterdikleri ilgiyi, sanatın bilişsel gücünü oluşturan disiplinlerin birleştirilerek öğretimde kullanılmasına da göstermeleri artık bir zorunluluk olmuştur. Bu yöneliş dört disiplin eğitim ve öğretimde gerekliliğine yönelik yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde derlerde aşağıdaki genel amaçları gerçekleştirme biçiminde olmalıdır: * Estetik çalışma, genel anlamda sanatın doğası, sahası, işlevleri; sanatçı kimdir, sanatın kökeni nedir (yaratıcılık) ve değeri nereden gelmektedir (kişisel ve toplumsal tercihler) gibi konularda bilgi vermeye ve inceleme yapmaya yöneliktir. Bu, kişinin kendi toplumunda sanatı anlamada ve sanatın katkısına eleştirel tepkide gelişmeyi ve farklı düşüncelere, imgelere ve birçok farklı kültüre ait nesnelere hoşgörüyü gerektirir. Bu amaçla estetik Bu sanat mıdır? Sanat ne işe yarar? gibi belli başlı soruları yönlendirir. * Sanat tarihi çalışması, kişinin kendi kültürü ve dünya kültürel mirası hakkında bilgi ve inceleme yapmasının, öğrencini sanat değer vermesinin ve anlamasının yanı sıra, karmaşık görüş açılarına hoşgörüyü geliştirir. Sanat tarihi araştırması ile bağlantılı olarak öğrenciler küresel olduğu kadar kendi kültürlerindeki sanat eserlerini incelemeye ve araştırmaya ihtiyaç duyarlar. Çünkü sanat eserleri geçmişin evrimsel kayıtlarıdır. Eğer bunlar geçmişin anlaşılmasını geliştirmezler ise, günümüzün anlaşılmasına hiç yardımcı olmazlar demektir. Sanatın incelenmesi yoluyla öğrenciler kendi ulusal özelliklerini ve kültürel ilkelerini öğrenebilirler. Biliyoruz ki, sanat eserleri ulusal değerlerin ifadesini en iyi şekilde iletirler. Öğrenciler ayrıca, düzenlilik-düzensizlik, oranın gerekliliği, üstün yeteneğin teşviki ve sanat eserleri yoluyla erdemin ve kederin takdir edilmesi gibi insanı doğasın karmaşıklığını da öğrenebilirler. Dolayısıyla, hem varlıklı ve hem de yoksul öğrenciler uygarlıktaki en iyi sanat örneklerine özgürlüklerinin kazançları olarak bağlanırlar. * Sanatsal uygulama çalışması yeni eğilim değildir ama öğrencinin sanat yetenekleri, problem çözme yaklaşımları ve ayrıca anlamlı işaretlerle iletişim kurmak için gerekli tasarım yetenekleri hakkında bilgi ve anlayış geliştirmesi için hala önemlidir. Atölye 65

89 uygulamaları Sorun nasıl çözülür? Bu dikkatlice nasıl yapılır? Bu en iyi nasıl düzenlenir? gibi soruları sorar. * Sanat eleştirisi çalışması, kişinin sanatsal çalışması hakkında onun özgünlüğüne yönelik bir içsel ipuçları araştırması olarak bilgi ve incelemeyi içeriri. Sanat eleştirisi, betimleme, çözümleme, yorumlama ve yargı olmak üzere dört basamakta gerçekleştirilir. İnce ayrıntıların farkına varmak, iyi ve doğru yargıya varmak ve gereken yeni ilişkileri kurmak için bu basamaklar yoluyla yapılan eleştiri, görsel okur yazarlığı ya da algıyı da içine alır. Sanat eleştirisi çalışması ayrıca, dışsal ip uçlarını ya da sanat eserlerinin içeriğine yönelik ilgileri de kapsar. Son olarak da, sanat eleştirisi öz değerlendirme yapmak ve sanat eserlerinin karşılaştırması için kullanılır. Sanat eleştirisi "Bu ne hakkındadır? Ayrıntıları nelerdir? Neden iyidir? Neden değerlidir?" gibi soruları yöneltir ve cevap arar. * Çok alanlı görsel sanatlar eğitiminde öğrenme bu dört disiplinin uyumlu bütünlüğünü (entegrasyonunu) ister. "Uyumlu bütünleşme", bir bütünü oluşturmak için bağlantı kurma sürecidir. Uyumlu bütünleşme öğrenmenin disiplinlerin içerisinde aktarılmasını sağlar. Uyumlu bütünleşmeye konu, tema, kavram ya da öğrencilerin ilgileri, dönüştürme yetenekleri ve anlatımsal becerileri gibi gelişimsel basamaklar yoluyla ulaşılabilir. Yalnızca durumları ya da nesneleri yapmayı gösteren görsel sanatlar eğitimi yarım kalmış demektir. Yalnız başına uygulama (atölye) öğretimi bu eğitimde yetersiz ya da yeteneksiz olduklarını düşünen kişiler için bir eşitsizlik olmaktadır. Sanat becerikliliğin yanı sıra yansıtmayı da ister. Sanat bugün bilginin ve deneyimin temel yapısını oluşturur ki bu oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu çerçevede görsel sanatlar eğitiminin, sanat eleştirisi, sanat tarihi, estetik ve uygulamadan oluşan dört sanat disiplininde çalışılmasından oluşması gerekir. Uyumlu bütünleşme, içeriğe, dengeye, öğrenci düzeyine, saha ve ardıllığa sıkı sıkıya bağlıdır. Kapsam, görsel sanatlar eğitimi programının hangi sayıda disiplini içine aldığıyla ilişkilidir. Örneğin dört alanı içeren sanat dersi programı iki alanı kapsayana göre oldukça yoğundur. Bunlar arasındaki denge temsi edilen her disiplinin oranına bağlıdır. İdeal denge her bir alanın eşit oranda temsil edilmesiyle sağlanır. Bu başlangıçta zor bir durumdur, çünkü öğrenciler kadar öğretmenlerde de deneyim eksikliği söz konusudur. Her bir alanda yapılacak bir ya da iki uygulama alışmayı sağlayacak, ustalığı geliştirecektir. Ayrıca öğrenci sınıf düzeyi de oranlamalarını sınırlamaktadır. "Saha" ise, içine almak üzere her bir alandan dercesine ve derinliğine göre bilgiye başvurur. Saha, sanat biçimleri araç ve gereçleri, kavramları nedir? Ve ayrıca öğrencilere öğretmek üzere sanat tarihsel dönemler nelerdir? gibi konulara karar verir. 66

90 Sonuç olarak "ardıllık", sanat içeriğinin sıralanış ya da öğrencilere sunuluş sistemiyle ilgilenir. Ardıllık genellikle basitten karmaşığa doğru giden etkinlikleri öngörür. Ardıllık tek bir derste (basamak basamak atölye uygulaması işleminde olduğu gibi), bir ünitedeki bir dersten diğerine geçişte ve ayrıca sınıf düzeyleri boyunca (İlköğretim, ortaöğretim) ortaya çıkar. Bu süreç içerisinde diğer ders disiplinleriyle bir uyumlu bütünleşme de meydana gelir (Stokrocki ve Kırışoğlu ndan aktaran Özsoy, 2003, s. 172) Çok Alanlı Görsel Sanatlar Eğitiminin Temel Yapısı Hedef: Görsel Sanatlar hakkında bilgi veren, onun ürünlerinin anlaşılmasını sağlayan, sanatın estetik varlıklarına, diğer sanatsal nesnelere ve etkinliklere değer verilmesine önderlik eden alışılmış öğretim programlarının oluşturulması. Gerekçe: Görsel sanatlar genel eğitimin zorunlu bir parçasıdır. Görsel sanatları araştırma ve öğrenme, bilimsel araştırmalarımızın birçoğunun temelindeki imgeleri de kapsayan anlayışımızın çoğunun kuruluşu olan hayaller deposunun gelişmesini sağlar. Ayrıca onunla düşündüğümüz mercekler ya da yapılar dizisini sunar. Kapsam: Bilgi ve araştırma modelleri dört disiplinden kaynaklanır. Bunlar: Estetik - sanatın doğası ve değeri, Sanat Eleştirisi - sanatla ilgili yargı, Sanat Tarihi - kültürel ve tarihsel içerik, Sanat Üretimi - anlatım teknikleri (Özsoy, 2003, s. 174). Çok alanlı görsel sanatlar eğitiminin ülkemizde yaygınlaşması, eğitim alanında ve sanatla ilgili diğer disiplinlerde yaşanan çağdaş gelişmeler ışığı altında geliştirilmesi, öğretmenlerin bu anlayış çerçevesinde yetiştirilmesi ve öğrencilerin sanat eğitiminin bir niteliğe kavuşturulması gerekmektedir. Yıllardır okullarımızda kalıplaşmış yöntemlerle verilen resim (iş) eğitimi yerini bu tür yeni geliştirilmiş, sınanmış anlayışlara bırakmak zorundadır. Bu anlamda Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı'ndan 1998 yılından beri yetişen genç görsel sanatlar (Resim-İş) öğretmenleri bu yeni yaklaşımı öğrenerek mesleklerini sürdürmektedirler. Ayrıca aynı üniversitede lisansüstü programlarda görsel sanatlar eğitimi alanında araştırmalar bu ve benzeri kurumlar ve diğer çağdaş uygulamalar dikkate alınarak, yerel ve küresel boyutta gerçekleştirilmektedir (Özsoy'dan aktaran Özsoy, 2003, s. 175). 67

91 2.17. Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi Çağdaş sanat eğitimi programları, çağın gereği olarak bir sorgulama yöntemi getirmek zorundadır. Çoğunlukla eğitimciler, uygulamalı çalışmaların görsel algı gelişimi ve duygusal ayrımsama süreci ile gelişebileceğini savunuyorlardı lı yıllarda sanat eğitimine yeni bir bakış açısı getirilerek o yıllarda ilk kez sanatın öğretiminden söz edilmeye başlandı. Bu bilişsel yaklaşım daha sonra sanat eğitiminde disiplin odaklı programları gündeme getirdi (Özalp, 2012, s. 136). Yaratıcılığa, anlamaya, düşünmeye, sanat b eğenisine, sanatsal ilerlemeye, sanatçılara, sanatın kültür ve toplum üzerindeki etkilerine katkıda bulunan bu yöntem Disipline Dayalı Sanat Eğitimi (Discipline-Based Art Education) ya da Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi (ÇASEY) olarak adlandırılmıştır. Bu yöntem estetik, sanat tarihi, sanat eleştirisi ve uygulamalı çalışmaları kapsamaktadır (Barkan, Sevigny ve Gökay'dan aktaran Özalp, 2012, s. 136). Çok alanlı sanat eğitimi yöntemi öğrencilerin geleneksel sanat eğitimi yaklaşımından uzak, sanat eserini değerlendirmelerini ve esere ilişkin sanat tarihi, estetik, eleştiri hakkında bilgi sahibi olup fikir yürütmelerini ve bunu uygulamaya yansıtmaları üzerine kurulmuştur. Bu yaklaşım yalnızca öğrencilere sanatı uygulama, anlama ve yorumlama fırsatı sunmaya değil, aynı zamanda onlarda eleştirel düşünce yeteneği ve becerisi geliştirmeye niyetlenmiştir (Greer ve Özsoy'dan aktaran Özalp, 2012, s. 137). Bu yöntemle yapılan uygulamalar sonucunda; yapılan testlerde yüksek başarı oranı, öğrenmeye istek, yüksek oranda derse devam tespit edilmiştir. Ayrıca öğretmende de ustalıklı düşünme, heyecan ve tekrar bir canlanma olduğu görülmüştür (Şişginoğlu'ndan aktaran Özalp, 2012, s. 137). Nitelikli bir sanat programı dört alandan, tamamlayıcılardan oluşur. Bunlar, estetik, sanat eleştirisi, sanat tarihi ve sanat eseridir (Boydaş, 2004, s. 10). Sanat Eğitiminde Estetik: Estetik sözcüğü Grekçe "aisthanesthai" sözünden gelir. "Aisthanesthai" sözcüğü, duyum, duyulur algı anlamına geldiği gibi, "aisthanesthai" sözcüğü de, duyu ile algılamak anlamına gelir.estetik, bu anlamda duyulur algının, duyusallığın sağladığı bilgi ile ilgili bir bilim olarak düşünülüyor (Tunalı, 2004, s. 13) Estetik sanatın felsefesidir, sanatın ve güzelliğin doğasını inceler. Estetik şu önemli ve zor soru ile ilgilenir: Sanat nedir? Geçmişte estetik güzelliği araştırma olarak tanımlanmıştır. Çünkü güzelin yaratılması, sanatın amacı olarak düşünülmüştür. Bugün daha karmaşık çağdaş toplumda sanatın amacı daha da karmaşık hale gelmiştir. Bazı sanatçılar hala sanatın amacının "güzellik" ya da sanat elemanlarının güzel biçimde düzenlenmesi 68

92 olduğuna inanırlar. Bazılarına göre ise sanat, gerçekliği yansıtmalıdır. Başka sanatçılar ise sanata, duygu ve düşünceleri güçlü bir şekilde ifade aracı olarak yaklaşırlar (Boydaş, 2004, s. 10). Sanat göreceli bir kavramdır. Birbirinden farklı sanat görüşleri vardır. Sanatla ilgili soru ve sorunları açıklayan bu görüşlere "Sanat Kuramları" denir. Dört farklı sanat kuramı vardır: * Yansıtmacı Sanat Kuramı (Sanat, doğa ve tolumun estetik düzeyde yansımasıdır.). * Anlatımcı Sanat Kuramı (Sanat, sanatçının duygu, düşünce ve izlenimlerini dışa vurumudur.). * Biçimci Sanat Kuramı (Sanat anlamlı biçimdir.). * İşlevsellik-Fonksiyonellik Sanat Kuramı (Sanat, dinleyen ve görende estetik haz oluşturan bir olgudur.) (Balcı, 2005, s. 14). Sanat Eğitiminde Eleştiri: Sanat eleştirisi, öğrencilere sanat eserlerinden anlam çıkarmada rehberlik eder. Dört basamaklı eleştiri süreci öğrencilerin algısal, çözümsel, yorumsal ve estetik yargısal yetilerinin genişletilmesine yardım eder. Sanat eleştirisi bu sanat eserini incelerken, bir estetik yargıya varmadan önce, öğrencilerin konu, kompozisyon ve anlama dikkat etmelerine yardım eder. Eleştiriye yeni başlayanlar sık sık şu hataya düşerler; esere kısaca göz gezdirirler ve bakarak estetik bir yargıda bulunurlar. Dört aşamalı eleştiri süreci, öğrencileri, öğrencileri eserin bütünlüğü içine daldırarak, onların estetik yargılarını geciktirir ve eser hakkında daha duyarlı tepki göstermelerine neden olur. Sanat eleştirisi sürecinde adı geçen dört basamak şunlardır: Betimleme (Descreption), Çözümleme (Analysis), Yorumlama (Interpretation), Yargı (Aesthetic Judgment) (Boydaş, 2004, s. 12). İlk iki basamak, betimleme ve çözümleme "objektif", nesnel, olmak zorundadır. Yorumlar, yorumlama aşamasında yapılmalıdır. Betimleme aşamasında öğrenciler, sanat eserinde görülen bilgi objelerinin bir listesini çıkarırlar. Bu işlem öğrencilerin algısal, sezgisel süreçlerinin yavaşlatılmasına yardım eder. Listelenen bilgi objeleri objektif olarak ele alınmalıdır. Eğer resimde kucağında bir çocuk bulunan bir kadın figürü varsa, olduğu gibi betimlenmelidir. Bu noktada eğer "kucağında çocuk tutan anne" denirse bu yoruma kaçacak ve dolayısıyla subjektif, zamansız bir tahmin olacaktır. Çözümleme aşamasında öğrenciler, sanat eserinde bulunan tasarım elemanlarının ve tasarım ilkelerinin sanatçı tarafından nasıl kullanıldığını araştırırlar. Yorumlama aşaması, daha önceki betimleme ve çözümleme aşamasından elde edilen verilere dayanmalıdır. Fakat bu yorumlamalar her 69

93 öğrencinin bilgi birikimine göre değişebilir, değiştirilebilinir. 30 kişilik bir sınıfta, 30 değişik yorum olabilir, bu otuz farklı yorum daha önceki iki aşamada elde edilen verilere dayanıyorsa hepsi de doğru olabilir. Son estetik yargı basamağında öğrenciden sanat eseri hakkında bir değer yargısı yapması beklenir veya istenir, fakat estetik yargı lehinde yukarıda izah edilen estetik kuramların birini veya birkaçını kullanması da istenir. Sanat eleştirisi başka sanatçıların eserlerini öğrencilerin öğrenmesi veya anlamasını öğrettiği gibi, kendi eserlerini de nesnel olarak incelenmelerini sağlar. Sanat eleştirisinde kullanılan ardışık dört basamak, bilimsel bir metodun benzeridir. İl ki basamakta öğrencilerin objektif olarak veri toplamaları beklenir. Üçüncü basamakta, topladıkları verilere dayanan bir spekülasyon geliştirirler, sanatçının ifade etmeye çalıştığı fikir, düşünce, duygu ve ruh haleti hakkında hipotezler ortaya koyarlar. Estetik yargı adını alan dördüncü basamakta öğrenciler sanat eseri hakkında vardıkları sonuçları önerirler (Boydaş, 2004, s. 12). Boydaş (2004) a göre betimleme aşamasında elde edilen verilerin bir kısmı gerçek bir kısmı da görseldir. Çözümleme aşamasında elde edilen veriler ise görseldir. Yorumlama aşaması ise eserin anlam ve ifadesine yönelik arayışları içerir. Yargılama aşamasında ise tüm diğer aşamalarda elde edilen veriler ve yürütülen fikirler ışığında sanat çalışması hakkında olumlu veya olumsuz bir yargı cümlesine varılır. Bunun nedenleri anlatılmaya çalışılır (Balcı, 2013, s. 86). Betimleme aşamasında sanat eserine aşağıdaki sorular ve benzerleri yöneltilebilir: * Bu eserde gördükleriniz nedir, tanımlayınız? * Bu eser ne tür bir sanat disiplini içinde gerçekleştirilmiştir? * Bu eser e tür bir sanat disiplini içinde gerçekleştirilmiştir? * Bu eserin üretildiği tarih ve yer neresidir? * Eser hangi teknik ve malzemeyle yapılmıştır? * Bu sanat yapıtını yaratan sanatçının ismi nedir? * Bu ne tür bir sanat yapıtıdır? * Bu sanat eserinde ne tür bir zaman var? * Bu sanat eserinde eylem var mı? * Bu sanat yapıtı hangi sanatsal dönem ya da tarzda yapılmıştır? 70

94 * Bu yapıtın ele aldığı olgu, tartıştığı ve bağlandığı tartışma alanı nedir ya da neresidir? (Balcı, 2013, s. 89). Çözümleme aşamasında şu soruları sorulabilir: * Hangi çizgiler görünüyor? (düz, eğri). * Hangi şekiller daha çok kullanılmış? (geometrik, organik). * Renkler daha çok nasıl düzenlenmiş? (sıcak, soğuk). * Açık renkler mi yoksa koyu renkler mi ağırlıktadır? * Mekanı tanımlayınız? * Doku var mı ve nasıl bir doku kullanılmış? (sert, yumuşak) * Değer (valör) daha çok nasıl? (açık, koyu). * Birbirini tekrar eden şekiller var mı? * Resim hareketli mi yoksa durağan mı? * Sanat eserinde derecelenme var mı? * Eserde görülen biçimlerin oran ve orantı ilişkisi nedir? * Sanat seri nasıl bir kurgu kullanmış? * Sanat eserinin bağlamı var mı? (Balcı, 2013, s. 91). Yorum aşamasında şöyle sorular sorulabilir: * Bu eser ya da çalışma ne anlatmaya çalışıyor? * Bu eser size ne hissettiriyor? * Bu çalışmanın nasıl bir atmosferi var sizce? * Bu eser size ne düşündürüyor? * Bu eserin tartıştığı şey nedir? * Bu eserin ya da çalışmanın bağlandığı ya da onu sorguladığı tarihsel bir akım üslup ya da disiplin var mı? 71

95 * Bu eserin sosyolojik ya da tarihsel olarak gündeme getirdiği bir sorun ya da konu var mı sizce? * Bu eser sizce olumlayıcı mı yoksa yadsıyıcı mı? (Balcı, 2013, s. 94). Yargı safhasında aşağıdaki ve benzeri soruları sorulabilir: * Bu sanat yapıtını beğendiniz mi, iyi buldunuz mu? * Bu sanat eseri sizde heyecan yarattı mı? * Bu heyecan sizde zaten var olan değer, yargı ve beğenileri tekrarlamasından mı kaynaklanıyor, yoksa size yeni bir şeyleri fark ettirdiği, yeni sentez ve bağlantılar yarattığı için mi gerçekleşiyor? * Bu eseri önemli bir sanat yapıtı sayabilir miyiz? * Bu sanat yapıtını beğenmenize sebep olan şeyler nelerdir? * Bu sanat eserinin teknik ve biçim olarak getirdiği bir yenilik var mı? * Bu eser içerik olarak dünya ve insan gerçekliğine ilişkin doğru tespitlerde bulunmuş mu? * Bu sanat eseri içerik olarak daha önce fark etmediğimiz yeni bir durumun tespitini gerçekleştirmiş mi yoksa eski tespit ve yargıları mı tekrarlıyor? * Bu sanat eseri söylediği, anlattığı, ifade ettiği şeyi yeni bir dille mi söylüyor, yoksa eski biçimleri ve söyleyişleri mi tekrarlıyor? (Balcı, 2013, s. 98). Estetik Eleştiri, alıcısının güzellik anlayışı açısından resmin irdelenmesi, değerlendirilmesidir. En genel tanımlaması ile benim güzellik anlayışıma ne derece seslenebiliyor sorusuna verilen yanıttır. Her insanın estetik anlayışı, bir önyargı gibi iş görür; yani estetik anlayışla ya çakışabilir ya da çakışmayabilir. Üçüncü olasılık ise o resim, bir önyargı gibi çalışan estetik beğeniyi değiştirebilir. Burada önemli olanın, kişinin estetik kuramını bir araç gibi, bir ölçüt gibi kullanarak resmi irdeleyebilmesi ve ölçeğin sadece bu işe yaradığının bilincinde olmasıdır. Yani estetik eleştirisinin, resimden elde edilen verilerle ağırlık kazanmasını sağlamaktır. Bir estetikçi için ise eleştiri, bu disiplinin ölçütlerini, tarafsız olarak resme uyarlayabilme ve verilerini kendi önyargılarından arınık olarak değerlendirebilmesidir (Erinç, 2004, s. 86,87). 72

96 Sanat Eğitiminde Sanat Tarihi: Ciddi bir sanat çalışması, sanat tarihinden faydalanmadan başarılı olamaz ya da öğrencilerin kültürlerinin temelini teşkil eden geniş kültürel yapıdan pay almadan amacına ulaşamaz. Kültürlerin ve sanat dönemlerinin kronolojisi öğrenciler için gereklidir. Değişik kültür ve zaman dilimleri özel kavramları ifade etmek için gereklidir. Sanat eleştirisi etkinliklerinde incelenen sanatçılar hakkındaki biyografik bilgiler öğrencilere tarihi ve kültürel bir perspektif kazandırır. Öteki kaynaklar, araç-gereçler, sanat eserlerinin yaratıldığı zaman, mekan ve kültürler, sanatçılar, öğrencilerin birikimlerini zenginleştirir (Boydaş, 2004, s. 14). Sanat Eğitiminde Ürün: Öğrencilerin görsel notlarını tespit edecek bir defter yararlıdır. Bitmiş çalışmalar bir dosyada korunmalıdır. Bu iki kaynak, hem öğrenci ve hem de öğretmenin, çalışmalar boyunca kat ettikleri ilerlemeyi belgeler. Öğrenci çalışmaları bir ders saatinde bitmelidir, bazı öğrenciler daha fazla zaman isteyebilirler. Bu tür durumlarda ev ödevi olarak kabul edip, sonucunu bekleyebiliriz, atölye çalışmaları iki veya üç düzeyde olabilir. İlk düzey genellikle kesme, yapıştırma, düzenleme ve basit çizme becerilerini içerir. Birçok durumda bilgisayar fikri akla gelebilir, fakat bilgisayar sayısı yeterli olmayabilir (Boydaş, 2004, s. 14) yılında Michael Parsons, estetik gelişimi saptamak için estetik gelişim evreleri geliştirmiştir. Parsons estetik evreleri çözümleme yönteminde konu, anlatım, gereç ve yargıdan oluşan özellikleri kullanmıştır. Konu, sanat yapıtlarındaki resmedilen şeyleri tanımlar. Anlatım, sanat yapıtındaki duygular ve simgelerle ilişkilidir. Araç-gereç, kullanılan sanat gereçlerini, yargı ise estetik tercihin anlamlı nedenlere dayanarak açıklanması yeteneğidir. Persons a göre estetik gelişim beş evrede gerçekleşir. Bu evreler aşağıda açıklanmıştır. Kendine özgü evre, iki-yedi yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu evrede çocuklar alışık oldukları konulara ya da temalara yanıt verirler. Sanat yapıtının etkileyici özelliklerine verdikleri yanıt, çocukların kişisel özelliklerine dayandırılır. Bu evrede çocuklar yapıtta kullanılan gereçle ilgilenmez ve yargıları kendilerine özgü olur. Estetik gerçeklik evresi, yedi-dokuz yaş grubundaki öğrencileri kapsamaktadır. Öğrenciler gerçekçi konulara, gerçekçi temalara yanıt verir. Yapıtta resmedilen kişilerin duygularıyla özdeşirler ve yapıtta kullanılan gereç ya da tekniği önemsemezler. Çocukların yargıları ideal gerçekliğe dayandırılır. Estetik karmaşa evresi, dokuz-on iki yaşındaki öğrenciler estetik karmaşa evresindedirler. Öğrenciler hoşlarına giden düzenlemelere yanıt verirler. Bu evrede hayvan temaları, hayat ve ölüm gibi konular öğrencilerin ilgisini çeker. Yapıtların anlatımsal özelliklerine verdikleri yanıtlar, sanatçının anlatım özgürlüğüne dayandırılır. Gercin anlatımsal niteliklerine duyumsanmasına yanıt 73

97 verirler. Yargıları karma karışıktır ve gerekçeleri sanatçının farklı olma hakkına dayandırılır. Estetik bakış açısı evresi, gençleri, ergenlik dönemindeki ve daha ileri yaşlardaki kişileri kapsar. Sanat eğitimi almış olanlar, ana konunun simgesel özelliğine yanıt verir. Yapıtların anlatım özelliklerine verdikleri yanıtlar, biçimlerin uyandırdığı duygulara dayandırılır. Gerecin yarattığı çizgi niteliğine ve kompozisyon elemanlarına yanıt verirler. Yargıları, biçimsel kararlara dayandırılır ve belli bir sanat dünyası ile bağlantı kurarlar. Estetik eleştiri evresinde kişiler konuya ilişkin bilgiyle ilişki kurarlar. Ancak bu evreye öğrenciler çok zor ulaşır. Bu evreye sadece eğitimli sanatçılar ulaşabilirler ki bu da oldukça zordur. Standardın nasıl değerlendirilmesi gerektiği bilgisini içerir, bu da ancak uzmanlık işidir. Kimi zaman anlatımsal nitelikler sanatın ustalıkla ilgili standardını değiştirebilir. İşte bu son aşama estetik eleştiri evresidir. Kimi zaman yetişkinlerin yanıtları bütün aşamalarla çakışır, çocuklar da üst düzeye erişemezler (Kırışoğlu ve Stokroocki den aktaran Gökhan, 2007, s. 67). 74

98 BÖLÜM III İLGİLİ ARAŞTIRMALAR Araştırmanın konusu ile ilgili yazılmış kaynaklar ve yapılmış araştırmalara ulaşmak amacıyla geniş kapsamlı bir literatür taraması yapılmıştır. Ancak, tezhip sanatının batı resim tekniği ile uygulanması hakkında doğrudan yazılı bir doküman elde edilememiş olup, tezhip sanatı ile ilgili araştırmalar incelenmiş ve yapılan araştırmada söz konusu kaynaklardan faydalanılmıştır. Biçare'nin (2010), Gazi Üniversitesinde yapmış olduğu Ortaöğretim 10. Sınıf Görsel Sanatlar Dersinde Türk Tezhip Sanatının Öğretiminde Çalışma Yapraklarının Kullanımı konulu yüksek lisans tezinde ortaöğretim onuncu sınıf görsel sanatlar dersinin müfredat konularından biri olan Tezhip sanatının öğretiminde çalışma yapraklarının kullanımı; öğrencinin tezhip sanatını Ali Üsküdarî örneği ile öğretiminde etkisi üzerine bir araştırma yapmıştır. Araştırmasını, ön test-son test kontrol gruplu deneysel desen üzerine modellemiştir. Araştırmasını Eğitim Öğretim Yılında, onuncu sınıf 40 öğrenci ile yürütmüştür. Araştırmasında deney grubunda bulunan öğrencilerle iki haftalık süre ile Tezhip sanatını anlatmış, öğrencilere çalışma yaprakları vererek içindeki yönergelere uyulmasını ve çalışma yapraklarının okunmasını istemiştir. Kontrol grubu öğrencilerine ise klasik yöntemle ders işlemiştir. Araştırmasında kullanacağı verileri "Tezhip sanatı başarı testi" kullanarak elde etmiştir. Verilerin çözümlenmesinde bağımsız gruplar ve bağımlı gruplar için "t testi" kullanmıştır. Verilerin analiz edilmesiyle elde ettiği sonuçlarda, deney grubundaki öğrencilerde, Tezhip sanatı konusunu çalışma yaprakları ile uygulama süreci sonunda başarılarında artış olduğunu görmüş; ayrıca bu artışın kontrol grubuna oranla daha yüksek olduğunu gözlemlemiştir. Bunun yanında deney grubu öğrencilerinin tezhip sanatı başarı testinden aldıkları puanlardaki artış, kontrol grubundan dört kat yüksek bulunmuştur. Elde edilen sonuçlar ortaöğretim görsel sanatlar müfredatından biri olan tezhip sanatı konusunun çalışma yaprakları ile öğretilmesinin öğrenci başarısının artışına katkısı olduğunu göstermiştir. 75

99 Teber'in (2010), Atatürk Üniversitesinde yapmış olduğu Geleneksel Türk Sanatlarımızdan Tezhip, Hat ve Minyatürün Çağdaş Türk Resmine Yansıması konulu yüksek lisans tezinde Çağdaş Türk resminde Minyatür, Tezhip ve Hat'ın önemini, çeşitlerini, uygulama biçimlerini ortaya koymaya çalışmış ve Türk resim sanatına etkilerini incelemiştir. Uçak (2002), Gazi Üniversitesinde yapmış olduğu Türk Minyatür Sanatının Öğretilmesi ve Yaşatılmasında Sanat Eğitiminin Rolü ve Önemi konulu yüksek lisans tezinde kaynak araştırması yapmış ve çocuklara suluboya tekniği ile Levnî'nin Sazendeler adlı minyatür eserini iki boyutlu resim çalışması olarak kopya yöntemi ile yaptırmıştır. Uygulama çalışmaları, Ankara ili, Polatlı ilçesi merkezine bağlı bulunan 13 Eylül İlköğretim Okulu 8/C sınıfından 30 öğrenciyi kapsamıştır. Bu çalışmada öğrencilere kapsamlı olarak Minyatür sanatı anlatılmış ve geleneksel sanatlarımıza sahip çıkma bilinci uyandırılmıştır. Teknik özellikler de öğrencinin anlayabileceği ve ilgi duyabileceği şekilde öğretilmiştir. Minyatür sanatçılarımızdan Levnî'nin "Sazendeler" adlı eseri kopya yöntemi ile öğrencilere uygulama yaptırılmıştır. Dört disiplinden eleştiri, estetik, sanat tarihi disipline dayalı eğitim durumları verilmiştir. Türk Minyatür sanatı yedi ders saati süresince işlenmiştir. Bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanla ilgili hedefler ve bu hedeflerin davranışları tespit edilmiştir. Davranışların ölçülmesinde her disipline ait ön test ve son test değerlendirilmeleri yapılmıştır. Ayrıca yedi derslik süre sonunda dört disiplini de kapsayan 10 soruluk klasik sınav yöntemiyle genel değerlendirme de yapılmıştır. Yapılan testler ve klasik sınav sonunda hedeflerin istenilen davranışlara dönüştüğü görülmüştür. Tez çalışmasında, Minyatür sanatının öğretilmesi ve yaşatılmasında sanat eğitiminin rolü olduğunun kanıtlandığı görülmüştür. Tekin'in (2008), Erciyes Üniversitesinde yapmış olduğu Batılılaşma Sürecinde Osmanlı Tezhip Sanatı ( ) konulu doktora tezi çalışmasında Sultan III. Selim'in saltanatının başlangıcı olan 1789'dan, Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinden çekildiği 1922 yılına kadar olan Tezhip örneklerini araştırma konusu olarak seçmiştir. Osmanlı Devleti'nin en uzun ve en hızlı yüzyılındaki Tezhip sanatının değerlendirmesini hem sanat tarihi hem de sosyal ve siyasi tarih açısından yapmaya çalışmıştır. Ünver'in (2005), Gazi Üniversitesinde yapmış olduğu İstanbul'da Üniversiteler ve Özel Kurslarda Sürdürülen Tezhip Sanatı Eğitiminin Değerlendirilmesi konulu yüksek lisans tezi çalışmasında İstanbul'da Tezhip sanatı eğitiminin nerelerde (üniversite ve nakışhaneler) verildiğini tespit ederek, Tezhip sanatı eğitiminin etkinliğini, eğitim ve üretim boyutu açılarından tespit etmeye çalışmıştır. Eğitim programının etkinliğinin 76

100 değerlendirilmesinde üniversite ve nakışhane öğrencilerinin görüşlerini, üretim boyutunun değerlendirilmesinde ise üniversite ve nakışhane öğreticilerinin (Öğretmen) görüşlerini almıştır. Bu bağlamda söz konusu kurumlarda verilen eğitimin karşılaştırması yapılmış, her bir eğitim sisteminin güçlü ve zayıf yönleri tespit edilerek, bu sayede Tezhip sanatı eğitiminin nasıl yapılması gerektiği konusunda bilgi edinilmiştir. Döl (2009)'ün, Gazi Üniversitesinde yapmış olduğu İlköğretim İkinci Kademe 8. Sınıf Görsel Sanatlar Dersinde Eser Analizi Etkinliğinin, Sanat Eleştirisine Yönelik Bilgisayar Destekli Öğretimi ve Örnek Cd Tasarımı konulu doktora tezi çalışmasındaki amacı ilköğretim 8.sınıf görsel sanatlar dersinde eser analizi konusunun, araştırmacı tarafından tasarlanan eğitim CD si yoluyla öğretilmesinin öğrencilerin ders başarısı üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Bu araştırmada, yılında Ankara da bulunan bir ilkokulda 8.sınıf görsel sanatlar dersinde öğrenim gören 46 öğrenci üzerinde (deney=23, kontrol=23) deney ve kontrol grubu oluşturulmuştur. Bu gruplara öntest, sontest ve kalıcılık testleri uygulanmıştır. Öğrencilerin derse ilişkin başarılarının ölçülmesinde, araştırmacı tarafından geliştirilen 30 soruluk çoktan seçmeli eser analizi başarı testi uygulanmıştır. Verilerin analizinde, öntest, sontest ve kalıcılık testleri başarı puanlarının gruplar arası farkların belirlenmesinde t-testi, grup içi farkların belirlenmesi için tekrarlı ölçümlerde tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Varyans analizi sonucu farkın anlamlı çıkması durumunda hangi gruplar arasında fark olduğunun belirlenmesi için LSD testi uygulanmıştır. Bu araştırmada elde edilen bulgulara göre, ders konularına göre tasarlanan CD lerin hızlı öğrenmede, öğrenilen bilgilerin kalıcılığını arttıracağını ve ders dışında da bilgisayar kullanılarak öğreniminin pekiştirileceği ve yapılacak yeni araştırmalara katkıda bulunacağına yönelik önerilerde bulunulmuştur. Demir'in (2009), Gazi Üniversitesinde yapmış olduğu Görsel Sanatlar Dersinde Sanat Eleştirisi Yönteminin Üç Boyutlu Çalışmalarda Öğrencilerin Öğrenme Süreçlerine Etkisi (8. Sınıflar Örneği) konulu doktora tezinde sanat eleştirisi yönteminin üç boyutlu çalışmalarda öğrencilerin öğrenme süreçlerine ne tür bir etkisi olduğunu tespit edilmeye çalışılmıştır. Öğrenme süreçleri içerisinde sanat eleştirisi ve algılama süreçleri, üç boyutlu çalışmalara yönelik uygulama becerileri ve duyuşsal özellikleri araştırılmıştır. Bahsedilen süreçler araştırmanın sınırlılıklarını da belirleme yönünden önemlidir. Ayrıca yukarıda bahsedilen süreçler araştırmanında alt amaçları ile ilişkilidir. Araştırma amacı ile bağlantılı doğru tespitlerde bulunmak ve sanat eleştirisinin üç boyutlu çalışmalardaki etkisinin daha net algılanması için öncelikle araştırmaya katılacak öğrencilerin hazır bulunuşluluk düzeyi 77

101 tespit edilmiştir. İlk olarak, öğrencilerin var olan öğrenme düzeylerinin tespiti ile 1. alt amaca hizmet edecek bulgulara ulaşılmıştır. İkinci olarak ise sanat eleştirisi ve üç boyutlu çalışma süreçlerini bir araya getiren ünite ve günlük planlardan oluşan bir program hazırlanmıştır. Hazırlanan program ön görüşme, ders süreci görüşme ve gözlemleri ve son görüşmeleri de içerisine alan altı haftalık bir programdır. Bu altı haftalık programın dört haftası öğretim ve uygulama sürecinden oluşmaktadır. Sanat eleştirisi ve üç boyutlu çalışmalar ağırlıklı hazırlanan programın süreç ve sonuç ile ilgili ortaya çıkardığı değişimler araştırılmıştır. Araştırmada nitel veri toplama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın Modelini Durum (Örnek Olay) çalışması oluşturmaktadır. Ayrıca araştırmada II çalışma grubu, bir bağımsız gözlemci ve katılımcı gözlemci yer almıştır. Araştırmacı katılımcı gözlemci konumundadır. I. Çalışma grubuna öğrencilerin seçilmesinde tipik durum örnekleminden yararlanılmıştır. II. Çalışma grubunda ise aykırı durum örneklemi kullanılmıştır. Araştırmaya ait bulgulara; öğretim süreci ve sonunda yapılan görüşmeler, bağımsız gözlemci ve katılımcı gözlemci gözlem notları ile ulaşılmaya çalışılmıştır. Araştırmaya ait veriler, öğrenciler ve bağımsız gözlemci ile görüşmelerden, bağımsız gözlemci ve katılımcı gözlemciye ait gözlem notlarından elde edilmiştir. Bu süreçte ortaya çıkan veriler doğrultusunda araştırmanın ve 4. alt amacına ait bulgulara ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları sanat eleştirisi yönteminin öğrencilerin öğrenme süreçlerine olumlu katkılar sağladığı yönünde tespit edilmiştir. Araştırma sonucu elde edilen veriler içerik analizi, betimsel analiz ve doküman analizi ile çözümlenmiş ve NVivo 8.0 paket programı kullanılarak matrix ve modeller oluşturulmuştur. Araştırmanın geçerlilik-güvenirlik çalışması için bulgular, alandan üç uzman tarafından da değerlendirilmiştir. Uzmanlar arasındaki güvenirliğe ise Miles ve Huberman ın güvenirlik hesaplaması ile ulaşılmıştır. 78

102 BÖLÜM IV YÖNTEM Araştırmanın dördüncü bölümünde araştırmanın modeli, evren ve örneklem, verilerin toplanması ile verilerin analiz bilgilerine yer verilmiştir. 4.1.Araştırmanın Modeli Çok alanlı sanat eğitimi yöntemi ile hazırlanan çalışma, sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik, ve uygulama çalışmalarını kapsamakta olup, öğrencilerin yapmış olduğu resimler, niteliksel olarak alt amaçlara cevap aranacak şekilde incelenmiş ayrıca öz değerlendirme formu vasıtasıyla da anket tekniği kullanılmıştır. 4.2.Evren ve Örneklem Araştırmanın evrenini; Ankara Valiliğince alınan izin doğrultusunda Ankara/Pursaklar Altınova Ortaokulunda eğitim-öğretim yılında sekizinci sınıfta eğitim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise 8/A ve 8/B sınıflarında gönüllülük esasına göre seçilmiş otuz öğrencidir (23 kız, 7 erkek). 4.3.Verilerin Toplanması Araştırmanın konusu ile ilgili yapılmış araştırmalara ulaşmak amacıyla geniş kapsamlı bir literatür taraması yapılarak, konuyla ilgili süreli yayınlar, kitaplar ve tezlerden istifade edilmiştir. Veriler toplanırken ''Görsel Sanatlar Dersinde Çok Alanlı Sanat Eğitimi'' yöntemi uygulanmıştır. Bu yöntem, sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik, ve uygulama çalışmalarını kapsamaktadır. Genel olarak geleneksel sanatlar tanıtılmış, tezhip sanatı ayrıntılı olarak tanıtılıp tezhip motifleri örnekleri, Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği 79

103 Muhibbi Divanı'ndan ve bir tuğradan örnekler, günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler, geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örnekler ve İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler gösterilmiştir. Müzehhip Mehmet Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan bir sayfa kullanılarak, eserin, sanat tarihine ve sanatçıya ilişkin bilgiler verilmiştir. Seçilen tezhip eseri, sanat eleştirisi, betimleme, çözümleme, yorumlama, yargı yolu ile ele alınmış ve eserin taşıdığı estetik değerler irdelenmiştir. Öğrencilere, gösterip yaptırma yöntemi ile tezhip'in temel motifleri yaptırıldıktan sonra belirlenen "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konusu çerçevesi içerisinde tezhip motifleri kullandırılarak resim çalışması yaptırılmış ve veriler elde edilmiştir. Uygulama süreci sekiz ders (40'X8=320') sürmüştür. Süreç. sonunda öğrencilere doldurmaları için ''Öz Değerlendirme Formu'' verilmiştir. Öğrencilerle yapılan çalışmalar, alanında uzman kişiler tarafından değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. 4.4.Verilerin Analizi Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi ile öğrencilere yaptırılmış olan "Odamdan Bir İlkbahar Manzarası" konulu resim çalışmaları, araştırmanın amacına göre uzman görüşü alınarak yorumlanmış ve analiz edilmiştir. Öz değerlendirme formunun verileri ise ''SPSS 18 İstatistik Paket Programı'' kullanılarak analiz edilmiştir. Öz değerlendirme formunda her bir maddeye yönelik ''Evet'', ''Kısmen'' ve ''Hayır'' seçenekleri bulunmakta olup, her bir seçeneğin puanlaması ise sırayla 3, 2 ve 1 şeklindedir. 80

104 BÖLÜM V BULGULAR ve YORUM Araştırmanın beşinci bölümünde görsel sanatlar dersinde tezhip sanatının batı resim sanatı tekniğine uygun olarak verilmesine ilişkin yapılan örnek bir çalışmada sekizinci sınıf öğrencilerine, çok alanlı sanat eğitimi yöntemi ile yaptırılan uygulamadan elde edilen sonuçlara ilişkin bulgular ve yorumlara yer verilmiştir. Çok alanlı sanat eğitimi yöntemi, sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik, ve uygulama çalışmalarını kapsar. Genel olarak geleneksel sanatlarımız tanıtılmış, tezhip sanatı ayrıntılı olarak tanıtılıp örnekler gösterilmiştir. Seçilen bir tezhip sanatçısının eseri kullanılarak, eserin, sanat tarihine ilişkin bilgiler verilmiştir. Sanat eleştirisi, betimleme, çözümleme, yorumlama ve yargı yolu ile ele alınmıştır. Eserin taşıdığı estetik değerler irdelenmiş ve "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konusu çerçevesi içerisinde öğrencilere tezhip motifleri kullandırılarak uygulama çalışması yaptırılmıştır. Tez çalışmasına yönelik ders planı hazırlanmış ve sekiz ders saati (40'X8=320') süresi boyunca çalışma yapılmıştır. Görsel Sanatlar dersi müfredat programının kazanımlarına uygun ders planı hazırlanarak EK-A'da sunulmuş olup, öğrencilere uygulanmıştır. 5.1 Uygulama Süreci Birinci ders:sınıf içerisindeki akıllı tahta yolu ile genel olarak geleneksel sanatlarımız tanıtılmış, tezhip sanatı ayrıntılı olarak tanıtılıp örnekler gösterilmiştir. Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan ve bir tuğradan örnekler, günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler, geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örnekler ve İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler, renkli afiş şeklinde hazırlanmış, sınıf panolarına asılmış aynı zamanda akıllı tahtada da gösterilmiştir. Eserler, öğrencilerde heyecan 81

105 uyandırmış ve eserleri merakla incelemişlerdir. Anlatılan konuyu da daha önce pek bilmedikleri için ilgiyle dinlemişlerdir. Birkaç öğrenci, ailesinde tezhip sanatı ile ilgilenen kimse olmadığını, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında, evlerindeki takvimlerde ve Kur'an-ı Kerim'in ilk sayfalarında tezhip eserleri gördüklerini söylemiştir. İkinci ve üçüncü ders: Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan bir sayfa akıllı tahtada tam ekran büyütülerek gösterilmiş, ayrıntılı bir şekilde incelemeye alınmıştır. Sorulara tam cevap alınıncaya kadar üzerinde durulmuştur. Öğrencilere sorulan sorular ve sorulara verdikleri cevaplar şunlardır: a. Eserde hangi motifler kullanılmış? sorusuna: Çiçek ve yaprak motifleri, ağaç motifi, cevaplarını vermişlerdir. b. Eserde hangi renkler yoğun olarak kullanılmış? sorusuna: Altın sarısı ve tonları, mavi, kırmızı, yeşil, lacivert, beyaz, yeşil cevaplarını vermişlerdir. c. En çok dikkatinizi çeken renk hangisi? sorusuna: Altın sarısı, mavi, lacivert, kırmızı cevaplarını vermişlerdir. ç. Bu eser hangi boya ile yapılmış olabilir? sorusuna: Suluboya, guaj boya, yağlı boya, kuru boya, ebru boyaları, pastel boya, altın, çini mürekkebi cevaplarını vermişlerdir. d. Kaç renk kullanılmıştır? sorusuna: Dokuz renk (Altın sarısı, sarı, kırmızı, mavi, pembe, beyaz, yeşil, lacivert, turuncu ) cevaplarını vermişlerdir. e. Eserde beğenmediğiniz bir yer var mı? Varsa neden? sorusuna: Çoğu öğrenci eseri beğendiği cevabını vermiştir. Öğrencilerden bazıları beğenmedikleri yerleri şu şekilde ifade etmişlerdir. Yapraklar yoğun olmuş, boş dikdörtgenler ve servi ağaçları fazlalık gibi duruyor, şiiri çevreleyen büyük dikdörtgenin dışındaki süslemeler geniş tutulduğu için şiir küçük kalmış, yazılar ortalanmamış, sayfanın ortasındaki boş dikdörtgenlere çiçekler yapılabilirdi, daha canlı renkler kullanılabilirdi, çok fazla çiçek kullanılmış, çiçekler aynı renk tonlarında kullanılmış, sayfa düzenli değil. 82

106 f. Eserde kullanılmış olan renkler ne anlam ifade ediyor olabilir? sorusuna: Altın rengi zenginliği, sarı renkteki desenler sonbaharı, rengarenk açmış çiçekler ilkbaharı, neşeyi ve mutluluğu, sarı renk hüznü, mavi renk özgürlüğü, kırmızı renk aşkı, renkli çiçekler umudu ifade ediyor olabilir cevaplarını vermişlerdir. g. Bu esere bir isim veriniz? sorusuna: Hüzün çiçekleri, hüzün içinde umut, neşem, ulak, ilkbaharın sesi, mutluluk, veda, dünyanın sanatı, Kânunî'nin şiir bahçesi, şiirler, sonbahar, Kânunî 'nin eseri, ilkbahar, sarı sultan, sonbaharda dökülen yapraklar, altın çizim, ilkbaharın şiiri, sonbaharın şiiri, sonbaharın güzelliği, sonbaharda hoş bir şiir, hayat şarkısı, sonbaharda çiçekler, çiçek bahçesi, sonbaharda yapraklar, sararmış yapraklar, sonbaharın renkleri cevaplarını vermişlerdir. Bu eseri siz yapmış olsaydınız? a. Hangi renkleri kullanmak isterdiniz? sorusuna: Siyah-beyaz, siyah zemin üstüne beyaz, mavi-siyah, yeşil-mavi, turkuaz, mor, siya-mor, gökkuşağı renkleri, canlı renkler, mavinin bütün tonları, lila, mavi-kırmızı, sarı-lacivert, fosforlu renkler, fıstık yeşili, çimen yeşili, gece mavisi, fildişi rengi, mine rengi, toz pembe cevaplarını vermişlerdir. b. Ne tür motifler kullanmak isterdiniz? sorusuna: Daha çok çiçek motifi, çam motifleri, yıldız motifleri, nota motifleri, hayvan motifleri, kuş motifleri, hayat ağacı motifi, ceylan motifi cevaplarını vermişlerdir. c. Bu eseri nerede kullanmak isterdiniz? sorusuna: Şiir kitaplarında, müzelerde, anı defterlerimde, günlüğümde, defterlerimde, romanlarda, en ünlü müzede en ünlü eser olarak, duvar kağıtlarında, halı desenlerinde tablolarda, kitap kapaklarında, duvar süslemelerinde, Kur'an-ı Kerim'lerde, çini süslemelerinde, camilerde, önemli mekanların kapılarında, okul duvarlarında, sanat müzelerinin tavanlarında, hastanelerde, evlerin dış kaplamalarında kapı süslemelerinde, tabak takımlarında, vazolarda, masa üstlerinde, kafe ve restoranlarda, kalemlerde, cetvellerde, porselen takımlarda, süs eşyalarında cevaplarını vermişlerdir. ç. Hangi çiçekleri çizmek isterdiniz? sorusuna: Papatya, menekşe, orkide, hayat ağacı, kiraz çiçeği, peygamber kılıcı, kavak ağacı, sarmaşık, nar çiçeği, yonca, nilüfer, nergis, lavanta, kaktüs, gelincik, daha fazla gül, daha 83

107 fazla lale, zakkum, çam ağacı, sabır çiçeği, kardelen, zambak, ortanca, şeftali çiçeği, elma çiçeği cevaplarını vermişlerdir. d. Başka neler yapardınız? sorusuna: Karakalemle tekrar yapardım, arka plana koyu renkler yapardım, yazıları başka renkle yapardım, hayvan motifleri eklerdim, daha çok geometrik şekiller eklerdim, bu eseri kübist tarzda yapardım, şiire daha çok yer verirdim, şiiri tam ortaya ve daha renkli yapardım, boş kalan yerleri küçük çiçekler ile doldururdum, her yere küçük küçük yapraklar yapardım, sayfa kenarlarına benekler eklerdim, şiiri çevreleyen büyük dikdörtgene çiçekler eklerdim, şiiri çevreleyen büyük dikdörtgeni farklı şekilde çizerdim cevaplarını vermişlerdir. Öğrencilere, eseri yapan sanatçı (Müzehhip Karamemi) ve sanat tarihi ile ilgili bilgi verilerek "Sanat eleştirisi inceleme kağıdı" dağıtılmış, cevapları sözlü olarak cevaplamaları istenmiştir. Anlamadıkları sorular ayrıntılı bir biçimde anlatılmıştır. Öğrencilerin çoğunun soruları düşünerek, özgürce, akıllı tahtada gösterilen sanat eserini inceleyerek, heyecanlı ve istekli bir şekilde ciddiyetle cevapladıkları görülmüştür. Sanat Eleştirisi İnceleme Kağıdına Öğrencilerin Verdiği Ortak Cevaplar: a. Betimleme * Bu eserde gördükleriniz nedir, tanımlayınız? Yapraklar, laleler, dikdörtgenler, Arapça yazılar, hat, ağaçlar, güller, sayfa, çiçek kökü, kutucuklar, yaprak dalları, haşhaş kozaları, desenler, tomurcuklar, kareler, karanfil, kır çiçekleri, bahar çiçekleri, çiçeklerin uyumu, sonbahar, emek, özen, kuru yapraklar, motifler, çizgiler, sayfanın cetvelinin içinde mutluluk fakat dışında hüzün, huzur, altın, renkler, sanat, servi ağaçları, renkli çiçekler, sarı rengin tonları, yaprak dökümü, renkler. * Bu eserin üretildiği tarih ve yer neresidir? Eser, 1566'da Kânunî Sultan Süleyman'ın saray atölyesinde üretilmiştir. (Topkapı Sarayı, İstanbul). * Eser hangi teknik ve malzemeyle yapılmıştır? Boyama, kolaj, çizgi, tezhip, altınla süsleme, suluboya,guaj boya, yağlıboya teknikleri ve fırça, kalem, toprak boya. * Bu sanat yapıtını yaratan sanatçının ismi nedir? Müzehhip Karamemi. 84

108 * Bu ne tür bir sanat yapıtıdır? Tezhip, süsleme, resim sanatları. * Bu sanat eserinde ne tür bir zaman var? Geçmiş zaman, geniş zaman, çiçek zamanı, ilkbahar zamanı, sonbahar zamanı, ikindi vakti, şafak vakti, sabah vakti, gündoğumu ve günbatımı. * Bu sanat eserinde eylem var mı? Çiçekler dans ediyor gibidir, rüzgar çiçekleri savuruyor gibidir, sayfanın kenarındaki yapraklar birbirini kovalıyor gibidir, laleler hareket ediyor gibidir, sessizlik ve durgunluk hakimdir. * Bu sanat yapıtı hangi sanatsal dönem ya da tarzda yapılmıştır? (Balcı, 2013, s.89). XVI yüzyıl, klasik dönem, klasik sanat dönemi, tezhip tarzı, süsleme tarzı, bezeme tarzı. b. Çözümleme * Hangi çizgiler görünüyor? (düz, eğri). Düz, eğri, ince, kalın, dalgalı, karışık çizgiler. * Hangi şekiller daha çok kullanılmış? (geometrik, organik). Organik şekiller, hem organik hem geometrik şekiller. * Renkler daha çok nasıl düzenlenmiş? (sıcak, soğuk). Sıcak renkler baskındır, sayfanın ortasında soğuk renkler de kullanılmıştır. * Açık renkler mi yoksa koyu renkler mi ağırlıktadır? Açık renkler ağırlıktadır fakat koyu renkler de kullanılmıştır. * Mekanı tanımlayınız? (Önde arkada ilişkisi nasıldır?) Ön planda yazı, şiir, altın rengi motifler vardır. Büyük dikdörtgen içindeki çiçekler, motifler ve ağaçlar arkada fon gibi kullanılmıştır. * Doku var mı ve nasıl bir doku kullanılmış? (sert, yumuşak). Çiçek dokusu, hem yumuşak hem sert yaprak dokusu, kağıt dokusu. * Değer (valör) daha çok nasıl? (açık, koyu). Açık değerler çoğunluktadır, koyu değerler de vardır. 85

109 * Birbirini tekrar eden şekiller var mı? Evet vardır. Çiçekler, şiirdeki yazılar, motifler, yapraklar, servi ağaçları, laleler, haşhaş kozaları, dikdörtgenler, renkler, çizgiler, kareler. * Resim hareketli mi yoksa durağan mı? (Balcı, 2013, s. 91). Resim hareketlidir, çiçekler ve yapraklar hareket ediyor gibi görünmektedir. c. Yorumlama * Bu eser ya da çalışma ne anlatmaya çalışıyor? Şiiri süsleme, yazıların süsleme ile uyumu, çiçeklerin ve motiflerin şiir ile dansı, sanatçının yaşadığı olayın üzüntüsü, farklı çiçekleri birleştirerek yakalanan uyum ve örf birliği, sonbaharın hüznü ve durağanlığı, değişik türdeki çiçeklerin bir araya getirilmesi ile sağlanan barış. * Bu eser size ne hissettiriyor? Mutluluk, hüzün, güzel şeyler, güzellikler, manevi yükseklik, sevinç, heyecan, çiçeklerin güzelliği, sessizlik, rahatlık, huzur, hareket, karışıklık, güzel duygular, saray konsepti, doğa, şiirin önemi, süslemenin önemi, kasvet, yeniden doğuş, sıkıcılık, yorgunluk, ruh daralması, mutluluk ve hüznün birleşmesi, iç kararması. * Bu çalışmanın nasıl bir atmosferi var sizce? Rahatlatıcı, ferah, aydınlık, duygusal, serin, karamsar, heyecan verici, çiçek kokulu, huzur verici, kasvetli, deniz havası, çiçek kokulu, temiz kokulu, toprak kokulu. * Bu eser sizce olumlayıcı mı yoksa yadsıyıcı mı? (Balcı, 2013, s. 94, 95). Çoğunlukla olumlayıcı. * Bu eser size ne düşündürüyor? Eserin güzelliğini, doğanın, çiçeklerin güzelliğini, değerli bir şiir olduğunu, bu eseri yapmak için sabır ve emek gerektiğini, renklerin uyumunu, değerli birinin şiiri olduğunu, ilkbaharın ve sonbaharın birlikteliğini, sarı rengin tonlarından dolayı sanatçının sıkıntılı ve hüzünlü bir anında eseri yapmış olduğunu, tezhip sanatının önemini ve değerini düşündürüyor. 86

110 * Eserde nasıl bir müzik vardır? Kısık sesli ve yavaş, klasik Türk müziği, hızlı ve yüksek sesli, fasıl müziği, ney müzikleri, hüzünlü fon müziği, klasik Batı müziği, nostaljik müzikler, Vivaldi'nin Dört Mevsim isimli eseri. * Eserden nasıl bir tat alıyorsunuz? Tatlı ve iç rahatlatıcı, ekşi, tuzlu, çok tatlı, acı, baharatlı, şekerli. ç. Yargı Bir yargıda bulunurken, bir sanat eserinin teknik ve biçimsel olarak o disiplinin alanına uygunluğuna, hem de bu alanı ne kadar genişlettiğine bakılarak karar verilir. Sanat eserini biçimsel olarak yargılayabileceğimiz gibi, bu biçimin taşıdığı anlam boyutuyla da yargılayabiliriz. (Balcı, 2013, s. 96). Bu eser aşağıdaki nedenlerden birisi veya birkaçı açısından önemlidir. En uygun sebebi daire içine alınız. 1. Yansıtmacı: Sanatçı konuyu gerçekçi biçimde (olayı, kişileri, nesneleri) anlatmış. 2. Biçimci: Sanatçı sanat elemanlarını çok değişik bir biçimde düzenlemiş (biçimler, renkler, mekan vb.). 3. Dışavurumcu: Sanatçı simgeler kullanmış ya da kendi ruhsal durumunu belirtmeye çalışmış. 4. İşlevsel: Sanatçı eserini dinsel, eğitsel ya da bir düşünceyi yaymak için yapmış (Uçak, 2002, s ). Öğrenciler, biçimci ve dışavurumcu cevaplarını vermişlerdir. Estetik açıdan bakıldığında bu düzenlemenin süsleme amaçlı kullanılmış olması bakımından biçimci bir kompozisyon olduğu öğrencilere söylenmiş ve Müzehhip Mehmed Karamemi'nin Muhibbî Divanı'ndan bir sayfanın araştırmacı tarafından yapılan sanat eleştirisi öğrencilere okunmuş ve merak ettikleri yerler açıklanmıştır. Estetik Eleştiri öğrencilere anlatılmıştır: Alıcısının güzellik anlayışı açısından resmin irdelenmesi, değerlendirilmesidir. En genel tanımlaması ile benim güzellik anlayışıma ne derece seslenebiliyor sorusuna verilen yanıttır. Her insanın estetik anlayışı, bir önyargı gibi iş görür; yani estetik anlayışla ya çakışabilir ya da çakışmayabilir. Üçüncü olasılık ise o resim, bir önyargı gibi çalışan 87

111 estetik beğeniyi değiştirebilir. Burada önemli olanın, kişinin estetik kuramını bir araç gibi, bir ölçüt gibi kullanarak resmi irdeleyebilmesi ve ölçeğin sadece bu işe yaradığının bilincinde olmasıdır. Yani estetik eleştirisinin, resimden elde edilen verilerle ağırlık kazanmasını sağlamaktır. Bir estetikçi için ise eleştiri, bu disiplinin ölçütlerini, tarafsız olarak resme uyarlayabilme ve verilerini kendi önyargılarından arınık olarak değerlendirebilmesidir (Erinç, 2004, s. 86). Estetik sanatın felsefesidir, sanatın ve güzelliğin doğasını inceler. Estetik şu önemli ve zor soru ile ilgilenir: Sanat nedir? (Boydaş, 2004, s. 10). Öğrencilere, Karamemi'nin incelenen tezhip eseri gösterilerek ve estetik açıdan bakıldığında bu düzenlemenin süsleme amaçlı kullanılmış olması bakımından biçimci bir kompozisyon olduğu hatırlatılarak aşağıdaki soru sorulmuştur: * Bu eser sizin güzellik anlayışınıza ne derece seslenebiliyor? Öğrencilerden bazıları eseri sadece güzel bulup bulmadıklarını ifade ederken diğerleri de şu cevapları vermişlerdir: - Çok beğendim. Güzü, baharı, neşeyi, hüznü bir arada vermeye çalıştığı için çok güzel olmuş bir eserdir. - Eser, şiirin etrafını süslediği için anlam yüklüdür. Bu yönüyle bana hitap ediyor. - Eseri, benim sevdiğim renkleri kullanıldığı için çok beğendim. - Eseri beğendim. Farklı anlamaları bir arada barındırdığı için güzel bir eserdir. - Güzel bir eser fakat renkler daha uyumlu olsaydı zevkime daha çok hitap edebilirdi. - Beğendim fakat arka plandaki renkleri ve şekilleri karmaşık buldum. - Eser beğendim. Cetvelin içindeki renkler canlı olduğu için mutluluk veriyor. - Eseri beğendim çünkü motifler ince ince işlenmiş. - Eser benim güzellik anlayışıma hitap etmiyor çünkü hâlkârdaki yapraklar birbirine çok yakın ve sık kullanılmış. - Eserde sarı tonlar çok kullanılmış ama yine de eseri beğendim. - Eseri beğenmedim. Koyu tonlar çok fazla kullanılmış. - Eserde çok çiçek var fakat az renk var. O yüzden benim güzellik anlayışıma hitap etmiyor. 88

112 - Eserde aynı motifler çok sık kullanıldığı için eser benim zevkime hitap etmiyor. - Ben bu eseri beğendim fakat bir taraftan da gözü çok yoruyor. - Eseri beğenmedim. Eserde çoğunlukla boğucu renkler kullanılmış. - Eser benim güzellik anlayışıma hitap ediyor ama desenleri biraz karmaşık buldum. - Eserde ayı renkler çok sık kullanılmamış olsaydı güzellik anlayışıma daha çok hitap ederdi. Dördüncü ve beşinci ders: Öğrencilere, tezhip sanatında çok kullanılan motifler fotokopi yöntemi ile çoğaltılarak dağıtılmıştır ve temel motiflerin çizimi (yaprak, hatâi, penç, geçme, goncagül, rûmi, münhani) sınıftaki tahtaya yapılarak anlatılmıştır. Altı, yedi sekiz ders: Öğrencilere konu (Odamdan bir ilkbahar manzarası) söylenmiş ve istedikleri motifleri ve boyama tekniklerini kullanarak 35x50 ebatlarındaki resim kağıdına resimlerini yapmaları istenmiştir. Akıllı tahta yoluyla "Ney müzikleri" dinlettirilmiştir. Süreç sonunda, çalışmanın amacına uygun, özgün resimler ortaya çıktığı görülmüştür. Öğrencilerin resimleri Yrd.Doç.Dr. Yusuf Baytekin Balcı tarafından değerlendirilmiştir. Sekizinci ders sonunda öğrencilere öz değerlendirme formu (EK-B) uygulanmış olup, elde edilen bulgular ve yorumlar aşağıya çıkarılmıştır. 5.2.Öz Değerlendirme Formu Sonuçları Öğrencilerin süreç değerlendirmesine yönelik hazırlanan Öz Değerlendirme Formundaki maddeler ve bu maddelerin her birine olan katılımları aşağıdadır: Madde 1: Çalışmamın hazırlık ve uygulama aşamasında diğer sanat alanlarının çeşitli ürünlerinden yararlandım. Tablo 1. Çalışmanın Hazırlık ve Uygulama Aşamasında Diğer Sanat Alanlarının Çeşitli Ürünlerinden Yararlanılmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 1 Evet Kısmen Hayır f % 73,3 26,7 0 89

113 % 0 HAYIR % 26,7 KISMEN % 73,3 EVET Şekil 23. Çalışmanın hazırlık ve uygulama aşamasında diğer sanat alanlarının çeşitli ürünlerinden yararlanılmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin % 73,3'ünün, çalışmalarının hazırlık ve uygulama aşamasında diğer sanat alanlarının çeşitli ürünlerinden (müzik, anı, efsane vb.) yararlandıkları görülmektedir. Öğrencilerin %26,7'si kısmen cevabını vermiştir. Öğrencilerin tezhip sanatı ile yaptığı uygulamanın diğer sanat dallarından faydalanan öğrencilerin çokluğu faaliyete hazırlıklarının ve ilgilerinin yüksek olduğunu ve başarılı sonuçlar ortaya çıkmasını sağladığı değerlendirilmektedir. Madde 2: Tezhip sanatı hakkında bilgi edindim. Tablo 2. Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi Edinilmesine İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 2 Evet Kısmen Hayır f % % 0 HAYIR % 10 KISMEN % 90 EVET Şekil 24. Tezhip sanatı hakkında bilgi edinilmesine ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin %90'ının tezhip sanatı hakkında bilgi edindiği görülmektedir. Geri kalan %10 da kısmen cevabını vermiştir. Bu sonuç, çok alanlı sanat eğitimi yöntemi ile tezhip sanatının ders planı hazırlanarak, görsellerle ve motif çizimleriyle desteklenerek anlatılması öğrencilerin çoğunluğun bilgi edinmesini sağlamıştır şeklinde yorumlanabilir. 90

114 Madde 3: Tezhip sanatında yer alan motiflerin kültürümüzün özelliklerini taşıdığını öğrendim. Tablo 3. Tezhip Sanatında Yer Alan Motiflerin Kültürün Özelliklerini Taşıdığını Öğrenilmesine İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 3 Evet Kısmen Hayır f % 96,7 3,3 0 % 0 HAYIR % 3,3 KISMEN % 96,7 EVET Şekil 25. Tezhip sanatında yer alan motiflerin kültürün özelliklerini taşıdığını öğrenilmesine ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin %96,7'sinin tezhip sanatında yer alan motiflerin kültürümüzün özelliklerini taşıdığını öğrendiği görülmüştür. Öğrencilerden sadece %3,3'ü kısmen cevabını vermiştir. Bu sonuç tezhip sanatının, öğrencilerin kültürleri hakkında bilgi sahibi olmalarına, geleneksel sanatlarımızdan olan tezhip sanatındaki motiflerin, kültürümüzün özelliklerini taşıdığını öğrenmelerine yardımcı olduğu şeklinde yorumlanabilir. Madde 4: Çalışmamda neler yapacağımı zihnimde canlandırdım. Tablo 4. Çalışmada Neler Yapılacağının Zihinde Canlandırılmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 4 Evet Kısmen Hayır f % 86,7 13,3 0 % 0 HAYIR % 13,3 KISMEN % 86,7 EVET Şekil 26. Çalışmada neler yapılacağının zihinde canlandırılmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları 91

115 Öğrencilerin %86,7'sinin çalışmasında neler yapacağını zihninde canlandırdığı, %13,3'ünün ise kısmen canlandırdığı görülmektedir. Öğrencilerin çalışmalarında neler yapacaklarını uygulama öncesi zihinlerinde canlandırmaları, uygulama sürecinde planlı olmalarını ve sonucunda başarılı ve özgün çalışmalar ortaya çıkarmalarını sağladığı değerlendirilmektedir. Madde 5: Resim konusu içinde öğrendiğim motifleri nerede kullanabileceğimi tasarladım. Tablo 5. Resim Konusu İçinde Öğrenilen Motifleri Nerede Kullanılacağının Tasarlanmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 5 Evet Kısmen Hayır f % 96,7 3,3 0 % 0 HAYIR % 3,3 KISMEN % 96,7 EVET Şekil 27. Resim konusu içinde öğrenilen motifleri nerede kullanılacağının tasarlanmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin %96,7'si yani büyük çoğunluğu resim konusu içinde öğrendiği motifleri nerede kullanabileceğini tasarlamıştır. Bu sonuca göre öğrenciler, resim konusu içinde öğrendikleri motifleri nerede kullanacaklarını tasarladıkları için verilen konu çerçevesinde motifleri kullanarak amaca uygun kompozisyonlar oluşturmuşlar ve sonucunda başarılı çalışmaların ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. Madde 6: Zihnimde canlandırdıklarımı görselleştirdim. Tablo 6. Zihinde Canlandırılanların Görselleştirilmesine İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 6 Evet Kısmen Hayır f %

116 % 0 HAYIR % 10 KISMEN % 90 EVET Şekil 28. Zihinde canlandırılanların görselleştirilmesine ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin %90'ı zihninde canlandırdıklarını görselleştirmiş, % 10'u ise kısmen görselleştirmiştir. Öğrenciler zihinlerinde canlandırdıklarını, tasarladıklarını görselleştirmekte başarılı oldukları değerlendirilmektedir. Madde 7: Verilen konuya uygun kompozisyon oluşturdum. Tablo 7. Verilen Konuya Uygun Kompozisyon Oluşturulmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 7 Evet Kısmen Hayır f % % 0 HAYIR % 10 KISMEN % 90 EVET Şekil 29. Verilen konuya uygun kompozisyon oluşturulmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin % 90'ı verilen konuya uygun kompozisyon oluşturduğu, (düşündüğü) %10'unun ise kısmen oluşturduğu görülmektedir. Bu sonuç bize, öğrencilerin kendilerini başarılı bulduklarını ve sürecin başarılı olduğunu göstermektedir. Madde 8: Zihnimde canlandırdıklarımı görselleştirmekten mutluluk duydum. Tablo 8. Zihinde Canlandırılanların Görselleştirilmesinden Mutluluk Duyulmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 8 Evet Kısmen Hayır f % 93,3 6,7 0 93

117 % 0 HAYIR % 6,7 KISMEN % 93,3 EVET Şekil 30. Zihinde canlandırılanların görselleştirilmesinden mutluluk duyulmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin % 93,3'ünün zihninde canlandırdıklarını görselleştirmekten mutluluk duyduğu görülmektedir. Bu sonuç yapılan uygulama çalışmalarının başarılı olduğunu, öğrencilerin süreç içinde zihninde canlandırdıklarını resimlerine de yansıtmaktan, amaçlarına ulaşmaktan mutluluk duyduklarını göstermektedir. Madde 9: Arkadaşlarımla iş birliğinde bulundum. Tablo 9. Arkadaşlar ile İş Birliğinde Bulunulmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 9 Evet Kısmen Hayır f % 63,3 33,3 3,3 % 3,3 HAYIR % 33,3 KISMEN % 63,3 EVET Şekil 31. Arkadaşlar ile iş birliğinde bulunulmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerin %63,3'ünün arkadaşlarıyla iş birliği içinde bulunduğunu, %33,3'ünün kısmen iş birliği içinde bulunduğu, % 3,3'ünün yani bir kişinin ise iş birliğinde bulunmadığı görülmüştür. Süreç içerisinde arkadaşlarıyla iş birliğinde bulunanlar sınıfın yarısından fazladır. Diğerleri ise kısmen de olsa arkadaşlarıyla iş birliği içinde bulunmuşlardır. Öğrenciler hakkında, birbirleri ile iletişimleri, sosyal yönleri kuvvetli diyebiliriz. Sadece bir kişi bireysel çalışmayı tercih etmiştir. 94

118 Madde 10: Çalışmamda tezhip sanatı motiflerinden, günümüz tezhip sanatçılarına ve ressamlara ait eserlerden yararlandım. Tablo 10. Çalışmada Tezhip Sanatı Motiflerinden, Günümüz Tezhip Sanatçılarına ve Ressamlara Ait Eserlerden Yararlanılmasına İlişkin Betimsel İstatistik Sonuçları Madde 10 Evet Kısmen Hayır f % 93,3 6,7 0 % 0 HAYIR % 6,7 KISMEN % 93,3 EVET Şekil 32. Çalışmada tezhip sanatı motiflerinden, günümüz tezhip sanatçılarına ve ressamlara ait eserlerden yararlanılmasına ilişkin betimsel istatistik sonuçları Öğrencilerden %93,3'ünün çalışmalarında tezhip sanatı motiflerinden, günümüz tezhip sanatçılarına ve ressamlara ait eserlerden yaralandıkları görülmektedir. Bu sonuçtan, öğrencilerin tezhip sanatını birebir taklit etmediğini, tezhip motiflerinden, günümüz tezhip sanatçılarına ve ressamlara ait eserlerden yararlanarak özgün çalışmalar ortaya çıkardıkları ayrıca yaptığı uygulamaya ilgi seviyesinin yüksek olduğu değerlendirilmektedir. Öz değerlendirme formundan elde edilen veriler doğrultusunda, öğrencilerin yapılan uygulamadan memnun kaldıkları değerlendirilmektedir. 95

119 5.3.Uygulama Sonucu Öğrencilerin Yaptığı Resimler Resim 1. Öğrenci resmi:1 Resim 2. Öğrenci resmi:2 Resim 3. Öğrenci resmi:3 96

120 Resim 4. Öğrenci resmi:4 Resim 5. Öğrenci resmi:5 Resim 6. Öğrenci resmi:6 97

121 Resim 7. Öğrenci resmi:7 Resim 8. Öğrenci resmi:8 Resim 9. Öğrenci resmi:9 98

122 Resim 10. Öğrenci resmi:10 Resim 11. Öğrenci resmi:11 Resim 12. Öğrenci resmi:12 99

123 Resim 13. Öğrenci resmi:13 Resim 14. Öğrenci resmi:14 Resim 15. Öğrenci resmi :15 100

124 Resim 16. Öğrenci resmi :16 Resim 17. Öğrenci resmi:17 Resim 18. Öğrenci resmi:18 101

125 Resim 19. Öğrenci resmi:19 Resim 20. Öğrenci resmi:20 Resim 21. Öğrenci resmi:21 102

126 Resim 22. Öğrenci resmi:22 Resim 23. Öğrenci resmi:23 Resim 24. Öğrenci resmi:24 103

127 Resim 25. Öğrenci resmi:25 Resim 26. Öğrenci resmi:26 Resim 27. Öğrenci resmi:27 104

128 Resim 28. Öğrenci resmi:28 Resim 29. Öğrenci resmi:29 Resim 30. Öğrenci resmi:30 105

129 5.4.Alt Problemlere Ait Bulgu ve Yorumlar Birinci Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar Görsel Sanatlar dersinde, "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konulu çok alanlı sanat eğitimi yöntemi ile uygulanması esnasında ilk olarak geleneksel sanatlar anlatılmıştır. Bu sürecin başında öğrencilerin sadece günümüzde popüler olan geleneksel sanat dallarını (Ebru, Hat) bildiği görülmüştür. Öğrencilerin, geleneksel sanatlar tanıtıldıktan sonra farkındalıklarının arttığı, evlerinde ve çevrelerinde bulunan gündelik hayatta kullandıkları eşyalardan, süs eşyalarından, çeyizlik eşyadan, hediyelik eşyaya kadar birçok örnek verdikleri görülmüştür. Öğrenciler, geleneksel sanat dallarını, geçmişten günümüze aktarılarak geldiğini, hayatlarının her alanında olabileceğini görsel sanatlar dersinde kavramışlardır. Bu durum, öğrencilerin cevapladığı öz değerlendirme formu iki, üç ve onuncu maddelere katılım oranları ile de paralellik göstermektedir İkinci Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar Görsel sanatlar dersinde çok alanlı sanat eğitimi ile öğrencilere yaptırılan çalışmada öğrenciler geleneksel sanat dallarından tezhip'in motiflerinden yararlanmışlardır. Bu motifler diğer geleneksel sanat dallarının bazılarında da (Çini, seramik, oymacılık, ağaç oyma, dokumacılık, işleme, minyatür, kalem işi gibi ) kullanılır. Öğrenciler, 30 adet resimde görüldüğü gibi tezhip eserlerini birebir taklit etmemişler, eserlerdeki motiflerden yararlanarak, çağdaş sanat tekniklerini kullanarak (guaj boya, pastel boya, kuru boya, keçeli kalem gibi) görsel sanatlar dersinde araştırmacı öğretmen rehberliğinde yorumlamışlardır. Bu durum, öğrencilerin cevapladığı öz değerlendirme formundaki onuncu maddeye katılım oranları ile de paralellik göstermektedir Üçüncü Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar Geleneksel sanatlar ve bu sanat dallarında kullanılan motifler toplumun karakterini, ulusal sanat zevkini, ulusun ortak anlayışlarını yani ulusal kültürü yansıtır. Geleneksel sanat dalları geçmişten günümüze kadar gelen eserlerle ulusal kültürümüz yeni nesillere aktarılmıştır. "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konulu çalışmada öğrencilere, hem geleneksel sanatlar tanıtılarak, motifler kullandırılarak batı resim sanatı tekniği ile yaratıcı ve özgün çalışmalar yaptırılmış hem de geleneksel sanatlarımız sayesinde ulusal kültürümüz aktarılmıştır. Öğrencilerin yapmış olduğu 30 adet resmin tamamında bu görülmektedir. Bu durum, öğrencilerin cevapladığı öz değerlendirme formundaki üçüncü maddeye katılım oranları ile de paralellik göstermektedir. 106

130 5.4.4.Dördüncü Alt Probleme Ait Bulgu ve Yorumlar "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konulu, öğrencilerin çok alanlı sanat eğitimi yöntemi ile yaptıkları çalışmada, öğrenciler klasik tezhip eserlerinden faydalanmışlardır. Fakat eserleri birebir kopya etmemişlerdir. Eserlerdeki motiflerden yaralanarak batı resim sanatı tekniklerini (guaj boya, pastel boya, kuru boya, keçeli kalem gibi) kullanmışlardır. Batı sanatı ile tezhip sanatını birleştirmişlerdir. Süreç sonunda verilen konu çerçevesinde, ortaya çıkan 30 adet öğrenci çalışmasında görüldüğü üzere resimler, yaratıcı ve özgündür. Bu durum, öğrencilerin cevapladığı öz değerlendirme formu bir, beş ve onuncu maddelere katılım oranları ile de paralellik göstermesi yapılan çalışmanın öğrenciler üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. 107

131 108

132 BÖLÜM VI SONUÇ VE TARTIŞMA Sanat, ulusal kültürü aktarma yollarından biridir. "Sanatın, kültürü aktarma yollarından biri olduğuna ilişkin örnekler vermek." görsel sanatlar dersinin kazanımlarından biridir. Günümüzde geleneksel sanatların özellikle de tezhip'in ne yazık ki çok fazla bilinirliği yoktur. Bu çalışmada geleneksel tezhip sanatının batı resim tekniği ile uygulanmasını müteakip, tezhip sanatının yaşatılmasında rolünün olup olmadığını incelenmiştir. Batı sanatı tekniği kullanılarak, ortaokul sekizinci sınıf öğrencilerinin, klasik tezhip eserlerini kopya etmek yerine onlardan yararlanarak, kendi yorumlarını da katarak yaratıcı ve özgün eserler vermesi sağlanmıştır. Öğrencilere, tezhip sanatının batı resim tekniği ile uygulama çalışmasının, tezhip sanatının yaşatılmasındaki rolünü de etkin bir şekilde öğretilmesinin yanında tezhip sanatı ile batı sanatı tekniğinin birleştirilmesini ve ulusal kimliğini kaybetmeden batı uygarlığına erişme yolları gösterilmiştir. Bu sayede, öğrenciler, yaratıcı ve özgün eserler ortaya çıkarmıştır. Çalışma sürecinde öğrenciler, daha önce duymadıkları, bilmedikleri geleneksel sanatları öğrendiklerini ve hem motifleri çizmekten hem de onlardan yararlanarak özgün resimler yapmaktan mutlu olduklarını, günlük hayatta geleneksel sanatların motiflerini gördüklerinde tanıdıklarını, bazı öğrenciler de motiflerin isimlerini hatırladıklarını belirtmişlerdir. Bu çalışma süreci boyunca akıllı tahta kullanılması çok faydalı olmuştur. Çalışma sonucunda ortaya çıkan resimlerde öğrencilerin, beğendikleri, sevdikleri tezhip motiflerini belirlenen "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konusuna uygun kullandıkları ve resimlerini batı sanatı teknikleriyle yaptıkları görülmüştür. Öğrenciler, motiflerle zengin kompozisyonlar oluşturmuş, çeşitli boyalarla, görsel düzenleme öğelerini ve ilkelerini dikkate alarak, renkli resim teknikleriyle resimlerini tamamlamışlardır. Öğrenciler, yaptıkları uygulama ve ders sonu tartışmada geleneksel sanat olan tezhibin değerini, anlamını, önemini kavramış ve tezhip ile günümüz sanat tekniklerini birleştirerek yaptıkları çalışmayı, kendilerini etkileyen ve hayal güçlerini harekete geçiren bir çalışma 109

133 olarak görmüşlerdir. Ayrıca geleneksel sanat ile batı sanatının birleştirilmesi sayesinde kültürel bir etkileşim sağlanmıştır. Bu kapsamda, görsel sanatlar dersine ilgi ve alakanın arttırılmasında da faydalı olduğu değerlendirilmektedir. Öğrenciler görsel sanatlar dersinde, tezhip sanatı sayesinde geçmiş ile bir bağ kurmakta tarihsel ortak değerlerin kendileri için birleştirici bir unsur olduğunu kabul etmektedir. Bu doğrultuda öğrencilerin millî duygu ve düşüncelerin gelişmesinde ve millî bilinç oluşturmada yapılan uygulamanın faydalı olduğu değerlendirilmektedir. Öğrencilerin, yaptıkları resimlerdeki kullanmış oldukları motifler, iç duygularını da yansıtmakta olup, bu durum öğrencinin fikirlerinin, değerlerinin, hislerinin ve davranışlarının dışavurumunu göstermektedir. Araştırma ve uygulama sayesinde öğrencilerin tezhip sanatına karşı bakış açılarının olumlu olduğu ve farkındalıklarının arttığı değerlendirilmektedir. Ortaya çıkan bu sonuçlar doğrultusunda yapılabilecek öneriler ise şu şekilde sıralanabilir: 1. Öğrencilerimizin geleneksel sanatları öğrenmelerinin, çağdaş sanat anlayışına uygun olarak yorumlamalarının, klasik eserleri taklit etmek yerine klasik eserlerden faydalanarak yaratıcı özgün eserler ortaya çıkarmalarının, tezhip sanatının yaşatılmasına hizmet etmenin ve tezhipteki motiflerden de yararlanarak öğrencilerimize ulusal kültürümüzün aktarılmasının, tezhip sanatı ile batı sanatının birleştirilmesinin sağlamanın en iyi yerlerinden biri de görsel sanatlar dersidir. Ortaokul görsel sanatlar dersi müfredatında ve yıllık planlarında kazanımlar doğrultusunda yapılacak olan etkinliklerde ve her kademede geleneksel sanat dallarına daha çok yer verilmelidir. Bu nedenle Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı'nca geleneksel sanatların ortaokul eğitimi müfredatında eklenmesinin, 2. Geleneksel bir Türk sanatı olan tezhibin Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görsel sanatlar derslerinde de öğrencilere batı sanatı teknikleri ile harmanlanarak çağa uygun öğretilmesi maksadıyla görsel sanatlar öğretmenlerine, Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürlüğü'nce geleneksel sanatlara yönelik hizmet içi eğitim kursu veya özel atölyelerde eğitim imkanı sağlanmasının, 3. Öğrencilere kültürlerini tanımak, geleneksel sanatları sevmelerini sağlamak, geçmişle olan bağlarını kuvvetlendirmek ve geçmişimizdeki eserleri çağdaş sanat teknikleriyle yorumlama ve karşılaştırma imkanı sağlamak için Millî Eğitim Bakanlığı'nca 110

134 öğrencilerin yaşlarına ve seviyelerine göre Etnoğrafya Müzelerine ve geleneksel sanatlar sergilerine geziler düzenlenmesi ve bu gezilerin masraflarının bakanlıkça karşılanmasının, 4. "Çok Alanlı Sanat Eğitimi Yöntemi"nin, sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik, ve uygulama çalışmalarını kapsadığından öğrencilere yaptırılmış olan "Odamdan bir ilkbahar manzarası" konulu çalışmada öğrenciler üzerinde çok faydalı verimli ve etkili olduğu görülmüştür. Görsel sanatlar öğretmenlerinin derslerinde, uygun konularda bu yöntemi kullanmalarının, 5. Geleneksel sanatların gerek öğrenciler gerekse de öğretmenler tarafından öğrenilmesi amacıyla halk eğitim merkezleri veya sivil toplum kuruluşlarıyla ortak sergi, sunum, seminer vb. etkinliklerin yapılmasının, 6. Öğrencilerin ve insanların sosyal yaşantılarında sıkça bulundukları mekânlarda (Alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları vb.) tezhip sanatı ile ilgili afişler, sinevizyon gösterileri, sergiler vb. faaliyetlerin yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. 111

135 112

136 KAYNAKLAR Aksoy, Ş. (2006). Yöntem ve teknikleriyle görsel sanatlar eğitiminde uygulamalar. V. Özsoy (Ed.), Renk bilgisi ve renkli çalışmalar içinde. (s ). Ankara: Görsel Sanatlar Eğitimi Derneği. Aksu, H. (2015). Anadolu imam hatip lisesi tezhib ders kitabı. Ankara: MEB. Asgari, N. (2000). Kültür mirasının korunması: "Nasıl'dan önce neden". Celal Esad Arseven Anısına Sanat tarihi Semineri bildirileri, Atasoy, N. (2002). Hasbahçe: Osmanlı kültüründe bahçe ve çiçek. İstanbul: Aygaz. Balcı, F. (2013). Sanat eleştirisine giriş. İstanbul: Kriter. Balcı, Y. B. (2005). Estetik. Ankara: Gündüz Eğitim. Balcı, Y. B. & Say, N. (2003). Temel sanat eğitimi. İstanbul: Ya-Pa. Bayramoğlu, V. (2013). 20. Yüzyıl Türk resim sanatında geleneksel Türk sanat örneklerinin etkisi. Kalemişi Dergisi, 1(2), kalemisi/article/download/ / sayfasından erişilmiştir. Biçare, F. (2011). Ortaöğretim 10. sınıf görsel sanatlar dersinde Türk tezhip sanatının öğretiminde çalışma yapraklarının kullanımı. (Yüksek lisans tezi). gov.tr sayfasından erişilmiştir. Birol, İ. A. & Derman, Ç. (2001). Türk tezyini sanatlarında motifler. İstanbul: Kubbealtı. Birol, İ. A. (1997). Geleneksel sanatların eğitimdeki yeri ve önemi. Türkiye'de El Sanatları Geleneği ve Çağdaş Sanatlar İçindeki Yeri Sempozyumu bildirileri, Boydaş, N. (2004). Sanat eleştirisine giriş. Ankara: Gündüz Eğitim. Buyurgan, S. & Buyurgan, U. (2001). Sanat eğitimi ve öğretimi. Ankara: Dersal. 113

137 Buyurgan, S. & Mercin, L. (2005). Görsel sanatlar eğitiminde müze eğitimi ve uygulamaları. Ankara: Görsel Sanatlar Eğitimi Derneği. Cerver, F. A. (2003). Yeni başlayanlar için yağlıboya. (C. Feyyat, Çev.). İstanbul:Literatür. Çetintaş, V. (2008). Geleneksel sanatlarımızın yaşatılması gerekliliği üzerine. Gazi Üniversitesi I. Ulusal El Sanatları Sempozyumu bildirileri, Çetintaş, V. ve Karagöz, B. (2008). Günümüzde Türk tezhip ve minyatür sanatı uygulamalarının farklı kültürlerle karşılaştırılması. Gazi Üniversitesi I. Ulusal El Sanatları Sempozyumu bildirileri, Demir, C. (2009). Görsel sanatlar dersinde sanat eleştirisi yönteminin üç boyutlu çalışmalarda öğrencilerin öğrenme süreçlerine etkisi (8. sınıflar örneği). (Doktora tezi). sayfasından erişilmiştir. Demirci, B. (2008). Türkiye de kentleşmenin kentsel kültürel mirasa etkileri. (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. Demiriz, Y. (2005). Osmanlı kitap sanatında doğal çiçekler. İstanbul: Yorum Sanat. Demiriz, Y. (1999). Güzel sanatlar ders notları. T.C. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Güzel Sanatlar Bölümü Başkanlığı (Ed.), Geleneksel Türk sanatları tezhip sanatı içinde (s ). İstanbul: Creative. Duben, İ. (2007). Türk resmi ve eleştirisi ( ). İstanbul:İstanbul Bilgi Üniversitesi. Döl, A. (2009). İlköğretim ikinci kademe 8. sınıf görsel sanatlar dersinde "eser analizi" etkinliğinin, sanat eleştirisine yönelik bilgisayar destekli öğretimi ve örnek cd tasarımı. (Doktora tezi). sayfasından erişilmiştir. Erguvanlı, İ. (1997). Türkiye'de el sanatları geleneği ve çağımızdaki yeri. Türkiye'de El Sanatları Geleneği ve Çağdaş Sanatlar İçindeki Yeri Sempozyumu bildirileri, Erinç, S. M. (2004). Resmin eleştirisi üzerine. Ankara: Ütopya. Gökhan, M. A. (2007). Türkiye de ilköğretimde plastik sanatlar eğitimi ve önermeler. (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. İnalöz, Ş. (1999). Tezhip [Resim]. Özel koleksiyon, Ankara. İnalöz, Ş. (2003). Tezhip [Resim]. Özel koleksiyon, Ankara. 114

138 İnalöz, Ş. (2005). Tezhip [Resim]. Özel koleksiyon, Ankara. İnalöz, Ş. (2007). Tezhip motifleri [Resim]. Özel koleksiyon, Ankara. Kandinsky, V. (1913). Composition VII [Resim]. Kandinsky#/media/File:Vassily_Kandinsky,_1913_-_Composition_7.jpg sayfasından erişilmiştir. Karadaş, C. (2008). Tezhip sanatı örneklerinin icrası ve destekleme projeleri. Gazi Üniversitesi I. Ulusal El Sanatları Sempozyum bildirileri, Karamemi, M. (1566). Muhibbi Divanı tezhipleri [Resim]. com/category/tezhip-sanati/ sayfasından erişilmiştir. Keser, N. (2009). Sanat Sözlüğü. Ankara: Ütopya. Kılıç, E. (2013). Çağdaş Türk resminde geleneksel etkileşim. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 6(25), Kasım 2015 tarihinde sayfasından erişilmiştir. Kılıçkan, H. (2002). Tarih boyunca bezeme sanatı ve örnekleri. İstanbul: İnkılap. Kılıçkan, H. (2004). Orta Asya'dan Anadolu'ya Türk bezeme sanatı ve örnekleri. İstanbul: İnkılap. Kiper, H.P. (2006). Küreselleşme sürecinde kentlerin tarihsel-kültürel değerlerinin korunması Türkiye-bodrum örneği. İstanbul: Sosyal Araştırmalar Vakfı. Klee, P. (1938). İnsula dulcamara [Resim]. sayfasından erişilmiştir. Kurfeyz, N. (2003). Tezhib. İstanbul: Tatav. Kültür Bakanlığı Yayınları, (2001). Muhibbi divanı. Ankara: Replik. Mattise, H. (1908). Harmony in Red [Resim] /05/harmony_in_red.jpg sayfasından erişilmiştir. MEB, (2012). El sanatları teknolojisi geleneksel Türk süsleme sanatları. Ankara, T%C3%BCrk%20S%C3%BCsleme%20Sanatlar%C4%B1.pdf sayfasından erişilmiştir. 115

139 Miro, J. (1941). Woman Encircled by the Flight of a Bird [Resim]. sayfasından erişilmiştir. Mülayim, S. (1994). Sanata giriş. İstanbul: Bilim Teknik. Özdemir, M. ve Yetim, F. (1997). Günümüz ekonomisinde geleneksel el sanatlarının yeri ve önemi. Türkiye'de El Sanatları Geleneği ve Çağdaş Sanatlar İçindeki Yeri Sempozyumu Bildirileri, Özalp, H. K. (2012). 5-6 Yaş sanat etkinliklerinde Çasey in uygulanmasına dayalı durum çalışması. İdil Dergisi, 1(5), pdf sayfasından erişilmiştir. Özen, E. M. (2003). Türk tezhip sanatı. İstanbul: Gözen. Özkeçeci, İ., & Özkeçeci, Ş. B. (2007). Türk sanatında tezhip, İstanbul: Seçil. Özsoy, H. N. (2013). Tezhip sanatında kullanılan bitkisel motiflerin kökenleri. (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. Özsoy, V. (2003). Görsel sanatlar eğitimi resim-iş eğitiminin tarihsel ve düşünsel temelleri. Ankara: Gündüz Eğitim. Özsoy, V. (2006). Yöntem ve teknikleriyle görsel sanatlar eğitiminde uygulamalar. V. Özsoy (Ed.), Genel bilgiler içinde (s ). Ankara: Görsel Sanatlar Eğitimi Derneği. Peşkersoy, E. & Yıldırım, O. (2011). T. C. Milli eğitim bakanlığı ilköğretim genel müdürlüğü görsel sanatlar dersi (1-8. Sınıflar) öğretmen kılavuz kitabı. İstanbul: Aykut. Sayan, Y. (2009). Türk kültür mirasının korunması ve tarihî çevre bilinci üzerine. Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 9(1), Seçkinöz, M., Alpaslan, S., Komsuoğlu, Ş., İmer, A. ve Etike, S. (1986). Resim II Süsleme Resmi ve Süsleme Sanatları Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu. Şahin, Y. (1997). Türkiye'de çağdaşlaşma sürecinde geleneksel el sanatlarına bakış açısı. Türkiye'de El Sanatları Geleneği ve Çağdaş Sanatlar İçindeki Yeri Sempozyumu bildirileri, Şölçün, S. (1982). Tarih bilinci ve edebiyat bilimi. Ankara: Dayanışma. 116

140 Taşkale, F. (2010). Geleneksel Türk kitap sanatları bugünün ustaları. İstanbul: Kültür Sanat. Teber, D. (2010). Geleneksel Türk sanatlarımızdan tezhip, hat ve minyatürün çağdaş Türk resmine yansıması. (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. Tekin, B. B. (2008). Batılılaşma sürecinde Osmanlı tezhip sanatı ( ) (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. Tepecik, A. (2002). Grafik sanatlar. Ankara: Detay. Tunalı, İ. (2004). Estetik. İstanbul: Remzi. Türk, A. (2008). Türk resminde dekoratif öğelerin kullanımı. Gazi Üniversitesi I. Ulusal El Sanatları Sempozyumu bildirileri, Türk Dil Kurumu. (2005). Türkçe sözlük. Ankara: TDK Uçak, P. D. (2002). Türk minyatür sanatının öğretilmesi ve yaşatılmasında sanat eğitiminin rolü ve önemi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Ünver, M. S. (2005). İstanbul'da üniversiteler ve özel kurslarda sürdürülen tezhip sanatı eğitiminin değerlendirilmesi. (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. Yaşar, T. (2000). Okullarda resim-iş eğitimi. Ankara: Yaşar. Yılmaz, M. (2005). Görsel sanatlar eğitiminde uygulamalar. Ankara: Gündüz Eğitim. Yılmaz, M. (2010). Güzel sanatlar eğitiminde özel öğretim yöntemleri. K. Artut (Ed.), Sanat eğitiminde motivasyon / sanat eğitiminde kopya ve taklit / görsel sanatlarda teknik ve yöntemler içinde (s ). Ankara: Anı. Yılmaz, M. (2010). Görsel sanatlar eğitiminde uygulamalar. Ankara: Data. Yumak, S. (2014). Tarihsel mekânın öğrencilerin tarih bilinci ile ilişkisi: Gaziantep ili örneği. (Yüksek lisans tezi). sayfasından erişilmiştir. 117

141 118

142 EKLER 119

143 EK-A DERS PLANI Ders: Görsel Sanatlar Sınıf: 8 Süre: 8 ders saati (40' x 8) Öğrenme Alanı: Görsel sanatlarda biçimlendirme, görsel sanat kültürü. Kazanımlar: 2. Görsel çalışmalarında ton derecelendirmeleri ile derinlik etkisi oluşturur (GSB). 3. Sanatsal düzenleme ilkelerinden yararlanarak özgün kompozisyonlar oluşturur (GSB). 5. Duygu, düşünce ve izlenimlerini çeşitli görsel sanat teknikleri ile ifade eder (GSB). 7. Yaptığı çalışmaları sergilemekten ve çevresindekilerle paylaşmaktan haz alır (GSB). 1. Sanatın kendine özgü evrensel bir dili olduğunu kabul eder (GSK). 4. Duygu ve düşüncelerini görsel sanatların farklı dalları ile ifade edebileceğini bilir (GSK). 5. Karşılaştığı evrensel ve ulusal sanat eserlerinin sanatçılarının yaşam öykülerini öğrenmeye istek duyar (GSK). 6. Gösterilen sanat eserindeki görsel biçimlendirme öğelerinin sanatsal düzenleme ilkelerine göre nasıl düzenlendiğini açıklar (GSK). 7. Sanat eserlerindeki konu çeşitliliğini sorgular (GSK). 9. Sanatın kültürü aktarma yollarından biri olduğuna ilişkin örnekler verir (GSK). 11. Duygularını, düşüncelerini ve izlenimlerini yansıtan görsel tasarımlar yapar (GSK). 12. Gördüğü sanat eseri hakkında estetik bir yargıya varır (GSK). Sanat Teknikleri: Boyama Teknikleri Öğretim Yöntemleri: Sunuş yolu ile öğrenme, gözlem, araştırma, inceleme, anlatım, sorucevap, gösterip yaptırma, uygulama, yaparak yaşayarak öğrenme. 120

144 A. Ders Hazırlığı 1. Öğretmen Hazırlığı a. Öğrencilere göstermek üzere sınıfa tezhip motifleri örnekleri, Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan ve bir tuğradan örnekler, günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler, geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örnekler ve İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler sınıfa getirilmek üzere hazırlanır. Tezhip Motifleri 121

145 Şekil 33. Tezhip motifleri (İnalöz, 2007) Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan örnek sayfalar Şekil 34. Tezhip örnekleri:1 (Özsoy, 2013, s ) Şekil 35. Tezhip örnekleri:2 (Atasoy, 2002, s , Demiriz, 2005, s. 26) 122

146 Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'nın sayfalarından detaylar Şekil 36. Tezhip detayları:1 Şekil 37. Tezhip detayları:2 Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği bir tuğradan detaylar Şekil 38. Tezhip detayları:3 (Atasoy, 2002, s. 150) 123

147 Günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler Tezhip: Fatma Rikkat Kunt Tezhip: Faruk Taşkale Tezhip: Süheyl Ünver (Taşkale, 2010, s.75) (Taşkale, 2010, s.303) Taşkale, 2010, s.64) Tezhip: Gülbün Mesera Tezhip: Memnune Birkan Tezhip: Asiye Kafalıer (Taşkale, 2010, s.309) (Taşkale, 2010, s.321) (Taşkale, 2010, s.285) Tezhip: Şahin İnalöz (2005) Tezhip: Şahin İnalöz (1999) Tezhip: Şahin İnalöz (2003) Şekil 39. Günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler 124

148 Geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örnekler Bedri Rahmi Eyüboğlu-Motif Abidin Elderoğlu-Soyut Kompozisyon (Bayramoğlu, 2013, s. 9) (Bayramoğlu, 2013, s. 14) Ergin İnan-Mevlana'ya Resim Adnan Turani-Yeşil İçin Şarkı (Bayramoğlu, 2013, s. 14) (Bayramoğlu, 2013, s. 11) Turgut Zaim-Orta Oyunu (Bayramoğlu, 2013, s. 30) Hüsamettin Koçan-İstanbul (Kılıç, 2013, s.339) 125

149 Nurullah Berk-Nargile İçen Adam (Bayramoğlu, 2013, s. 5) Balkan Naci İslimyeli-Afrika Kara Yazgı (Kılıç, 2013 s.338) Şekil 40. Geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren türk sanatçıların resimlerinden örnekler İslam Sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler Henri Matisse-Harmony in red Vassily Kandinsky-Composition VII Paul Klee-İnsula dulcamara Joan Miro- Woman Encircled by the Flight of a Bird Şekil 41. İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler 126

150 b. Derste dinletmek için ney müzikleri sınıfa getirilmek üzere hazırlanır. c. Ders ile ilgili gerekli temizlik, sağlık ve güvenlik önlemleri alınır. 2. Öğrenci Hazırlığı 2.1. Düşünsel ve duyuşsal hazırlık a. Öğrencilerden; tezhip çalışmaları örneklerine ulaşarak ne amaçla kullanıldığı, ait olduğu dönem ile ilgili özellikleri vb. konularda bir araştırma yapmaları istenir. b. Evlerinde varsa Kur'an-ı Kerim sayfalarındaki tezhipleri incelemeleri istenir. 2.2 Teknik Hazırlık Öğrencilerden, aşağıda ifade edilen malzemeleri getirmeleri istenir. a. Araç- gereçler: Guaj boya, pastel boya, kuru boya, sulu boya, resim kağıdı, palet, su kabı, çeşitli kalınlıkta suluboya fırçaları, HB ve 2B resim kalemleri, keçeli kalem, cetvel, tezhip motifleri örnekleri. b. Temizlik gereçleri: Masa örtüsü (muşamba), ıslak ve kuru temizlik bezleri, resim önlüğü veya iş önlüğü. B. Uyaranlar (Motivasyon) 1. Sınıfa getirilen tezhip örnekleri ve motifleri incelenir. 2. Öğrencilerden ailelerinde ya da yakın çevrelerinde tezhip sanatı ile ilgilenen yada uğraşan varsa anlatmaları, tanıtmaları istenir. 3. Sınıfa getirilen çeşitli sanatçılara ait tezhip eserlerinde öğrencilerden, neler gördüklerini anlatmaları ve genel olarak incelemeleri istenir. 4. Sınıfa getirilen tezhip motiflerinde, Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan ve bir tuğradan örneklerde, günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örneklerde, geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örneklerde ve İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örneklerde neler gördükleri, hangi renklerin ilgilerini çektiğini, eserde hangi motifleri gördükleri gibi sorularla eserlerin genel incelenmesi sağlanır. 5. Tezhip örneklerinden bir tanesi ayrıntılı bir şekilde incelemeye alınır ve eseri daha ayrıntılı tanımaları ve eser hakkında detaylı konuşmaları, eserde en çok sevdikleri unsurlar, renkler, beğendikleri ve beğenmedikleri yönler ve sebepleri hakkında konuşmaları ve çeşitli yorumlar getirmeleri sağlanır. (Yılmaz, 2010, s. 217). 127

151 Şekil 42. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfa:1 (Özsoy, 2013, s. 101) a. Eserde hangi renkler yoğun olarak kullanılmış? b. Eserde hangi motifler kullanılmış? c. En çok dikkatinizi çeken renk hangisi? (Yılmaz, 2010, s. 217). ç. Bu eser hangi boya ile yapılmış olabilir? d. Kaç renk kullanılmıştır? e. Eserde beğenmediğiniz bir yer var mı? Varsa neden? f. Eserde kullanılmış olan renkler ne anlam ifade ediyor olabilir. g. Bu esere bir isim veriniz. (Yılmaz, 2010, s. 218). Bu eseri siz yapmış olsaydınız a. Hangi renkleri kullanmak isterdiniz? b. Ne tür motifler kullanmak isterdiniz? c. Bu eseri nerede kullanmak isterdiniz? ç. Hangi çiçekleri çizmek isterdiniz? d. Başka neler yapmak isterdiniz? 128

152 C. Bilgiyi Paylaşma 1. Eseri yapan müzehhibin ve eserin adı söylenir: Müzehhip Karamemi, Muhibbi Divanı'ndan bir sayfa. 2. Araç ve gereçlerini hazırlama olanağı sağlanır. Yapılacak olan çalışmanın tekniği ve getirilen malzemelerin özellikleri hakkında öğrenciler bilgilendirilir. (Yılmaz, 2010, s. 218). 3. Öğrencilere, getirdikleri guaj boya, pastel boya, kuru boya ve sulu boyayı nerelerde kullanabilecekleri sorularak düşünmeleri ve fikir üretmeleri sağlanır. 4. Öğrencilere, yapacakları çalışmada geniş yüzeylerde guaj boya ve sulu boya kullanabilecekleri, motifleri ve detaylarını yaparken kuru boya ve keçeli kalemlerini kullanabilecekleri, konusu "Odamdan bir ilkbahar manzarası" olan çalışmada istedikleri motifleri kullanıp özgürce tasarımlar yapabilecekleri anlatılır. D. Uygulama Çok alanlı sanat eğitimi yöntemi uygulanır. (Bu yöntem, sanat tarihi, sanat eleştirisi, estetik, ve uygulama çalışmalarını kapsar. Genel olarak geleneksel sanatlarımız tanıtılır, tezhip sanatı ayrıntılı olarak tanıtılıp örnekler gösterilir. Seçilen bir tezhip sanatçısının eseri kullanılarak, eserin, sanat tarihine ilişkin bilgiler verilir. Sanat eleştirisi, betimleme, çözümleme, yorumlama, yargı yolu ile ele alınır. Eserin taşıdığı estetik değerler irdelenir ve belirlenen bir konu çerçevesi içerisinde öğrencilere tezhip motifleri kullandırılarak uygulama çalışması yaptırılır). 1. Öğrencilere geleneksel sanatlarımız, tezhip sanatı ve sanat eleştirisi yapılacak olan eserin sanatçısı Müzehhip Mehmet Karamemi hakkında bilgi verilir.. Tezhip motifleri örnekleri, Müzehhip Karamemi'nin tezhiplediği Muhibbi Divanı'ndan ve bir tuğradan örnekler, günümüz tezhip sanatçılarının çalışmalarından örnekler, geleneksel sanatlardan etkilenerek eserler veren Türk sanatçıların resimlerinden örnekler ve İslam sanatlarından etkilenen yabancı sanatçıların resimlerinden örnekler sınıf panolarına asılır aynı zamanda akıllı tahtada da gösterilir. 129

153 Geleneksel Türk El Sanatları El sanatları, bireyin bilgi ve becerisine dayanan, genellikle doğal hammaddelerin kullanıldığı, elle ve basit aletler dışında makine gücüne ihtiyaç duyulmadan yapılan ve toplumun kültürünü, gelenek ve göreneklerin, folklorik özelliklerini taşıyan, yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan, gelir sağlayıcı üretime yönelik etkinliklerdir. (Özdemir ve Yetim, 1997, s. 191). İnsanların günlük gereksinimlerini karşılamak için daha çok süsleme dekorasyon ve fayda sağlamak amacıyla yapılan el sanatları ürünleri, bireyin yaratıcı yeteneği ile toplumun karakterini yansıtarak milli sanat zevkini ortaya koymaktadır. Bu ürünler tarihsel geçmişi içinde günlük kullanım eşyasından süs eşyasına, çeyizlik eşyadan hediyelik eşyaya pek çok ürünü içine alan dayanıklı tüketim malları olarak tanımlanabilmektedir (Öztürk'ten aktaran Özdemir ve Yetim, 1997, s. 191). Türkler, tarihin her devresinde, dünya uygarlığına değerle sanat eserleri armağan etmiş bir ulustur. Türk kültürünün en büyük özelliği binlerce yıl boyunca Orta Asya'da Orta Avrupa'ya uzanan geniş bir bölgede etkili olması ve etkilenmesidir. Türk toplumun ilk çağdan bu yana birbirinden güzel örnekler verdiği sanat dallarını şöyle sıralayabiliriz. Maden sanatı ve kuyumculuk, Ağaç oyma sanatı ve sedef kakma, Çini ve seramik, Taş oymacılığı, Halı, kilim (kalın dokuma), İnce dokuma (Mahalli el tezgahları), Hat sanatı, Tezhip sanatı, Yazmacılık, İşleme sanatı, Minyatür, Ebru sanatı, Kalem işi, Kağıt oymacılığı. Bütün bu el sanatlarında yer alan süsleyici motifler ise yüzlerce yıl güzellikleri ile çağdaşlığa atlamış bilimsel boyut kazandırmış değerlerdir. Geleneksel el sanatları ulusal kültürün en özgün ve en verimli kaynağıdır. (Erguvanlı, 1997, s. 413). Öğrencilere tezhip sanatı anlatılır. 130

154 Tezhip Sanatı Tezhip, Arapça zeheb (altın) sözcüğünden türemiştir. Tam karşılığı altınlamayaldızlamadır. Türk tezhip sanatını altın kullanılarak yapılan kitap süsleme sanatı diye tanımlayabiliriz. Tezhip, yalnız altın yaldızla yapılan işleri ifade etmez, altının yanı sıra boya da kullanılarak, sadece kitaplarda değil, hat levhalarında, fermanlarda, hatta ahşap ve deri üzerinde geleneksel motiflerimizin uygulandığı tezyinattır. Tezhip yapan kişilere Müzehhib veya Müzehhibe denir. (Kurfeyz, 2003, s. 6). Sade bir anlatımla ifade etmek gerekirse tezhip, özellikle küçük ebatlarda hassas bir şekilde uygulanan bir kitap süsleme sanatıdır. Altınla birlikte toprak boyalardan çeşitli renklerin kullanıldığı, ince fırça tekniğinin önem kazandığı bu sanat, yazma eserlerde yazının (hattın) bezenmesi, en güzel biçimde giydirilmesi olarak hayata geçmiştir. Başlangıçta kûfi Mushaflarda görülen bu sanat zamanla çok gelişmiş ve fevkalade incelmiştir. Kur-an-ı Kerim'den başka diğer yazma eserlere de intikal eden süslemeler, tarihi boyutta akıl almaz derecede çeşitlilik kazanmış, zenginleşmiştir. Yazma eserlerde sadece birkaç parça tezhipli kısım olanlar yanında, çoğu tezhiplenmiş olanları da bulunmaktadır. Yazma eserlerde tezhibin yanında daha iri formdaki çiçek ve motiflerle düzenlenmiş ve sadece altınla işlenmiş hâlkâr adı verilen bir süsleme tarzı yaygın olarak görülmektedir. Yüzyılları aşan bir geçmişte yaşanarak bugüne gelen bu sanat, vazgeçilmez bir estetik değer ve ayrıcalıklı bir zenginlik göstergesi olmuştur. Hüsn-i Hattı yani güzel yazıyı ve cilt sanatlarını tamamlayan, onlara ahenk ve güzellik kazandıran tezhip; devlet büyüklerinin, önemli kişilerin veya kitapseverlerin kütüphaneleri için yazılan başta dini kitaplar olmak üzere, divanları, mesnevileri, tarihi, ilmi, edebi el yazması kitapları, güzel yazı levhalarını, murakkaat denilen güzel yazı albümlerini, tuğraları süsler. (Özkeçeci ve Özkeçeci, 2007, s. 29). Tezhip, kolektif çalışmak suretiyle ortaya konulan geleneksel sanatlarımızdandır. Kitabın hatta tarafında yazılma işlemi tamamlanınca cetvelkeş, altın, siyah mürekkep veya sürh denilen kırmızı boya ile sayfa kenarlarına cetvel çeker. Usta ve çıraklar, müzehhibin hazırladığı deseni kağıda silker, bir veya birkaç müzehhip de boyama işlemini tamamlar. Bu işler saray nakkaşhanelerinde veya büyük müzehhiplerin atölyelerinde yapılmıştır. (Özen, 2003, s.2-3). Tezhibin ana malzemesi altındır. Altın, varak yani ince yapraklar halinde kağıt arasında saklanır. Bu tür altın doğrudan doğruya yapıştırılarak kullanılabilir. Ama ince desenler için ezilerek kullanılır. Bir pota içinde arap zamkı ve su ile parmakla ezilir. Daha sonra zamkın fazlasının alınabilmesi için suyla karıştırılır. Altın zerrecikleri dibe oturunca üstteki suyun 131

155 fazlası akıtılır. Kalan az miktarda su ise tozdan korunmuş bir yerde kurumaya bırakılır. Böylece altın, boya gibi fırça ile sürülebilecek bir malzeme haline gelir. Yeşil altın ya da gümüş de renk etkileri elde etmek için yan yana kullanılabilir. Ancak gümüş, kağıdın zamanla bozulmasına neden olur. Bir tezhibin hazırlanmasında klasik yol şöyledir: İnce kağıt üzerine bir desenin tümü ya da yinelenen bölümlerinden yalnızca biri çizilir. Deseni oluşturan çizgiler, birer milimetre kadar aralıkla iğne ile delinerek bir kalıp hazırlanır. Bu kalıp,süslenecek yüzey üzerine yerleştirilir. İnce kömür tozu dolu küçük bir torbacık kalıp üzerinde gezdirilir ve ana yüzeye geçirilir. Boyama işlemine altınla başlanır. Hafif jelatinli su ile sulandırılan altın, fırça ile sürülür. Altının parlaması için de "Zermühre" denen bir alet kullanılır. Bu, parlak yüzeyli bir taştır. Bunun için genelde akik tercih edilir. Bir sapa oturtulan bir taşın yüzeye sürülmesi ile altın parlak bir görünüm kazanır. Daha sonra çok ince bir fırça kullanılarak konturlar çizilir. Bu konturlara tahrir denir. Konturların çizilmesiyle zemin renklerinin altın yüzeye akması bir derece de olsa önlenmiş olur. Sonra sıra zemin kısımlarının renklendirilmesine gelir. Zeminde genellikle lacivert kullanılır. Bu bir ölçüde dönem üslubuna ve sanatçıya göre de değişir. En sonunda renkli ayrıntılar eklenir. tığlar çekilir, zeminde serpme, nokta ya da tarama gibi son rötuşlar yapılır. (Demiriz, 1999, s. 98). Müzehhip Mehmet Karamemi ve Muhibbi Divanı XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Türk süsleme sanatına yeni bir üslup ve yenilik getiren saray atölyesinin başnakkaşı Kara Mehmet, Karamemi dir. Tarihçi Gelibolulu Mustafa Ali 1586 yılında yazdığı Menakıb-Hünerveran isimli eserinde Karamemi den Şah Kulu nakkaşın tilmizi ekremi ve Sultan Süleyman Han nakışhanesinin üstad-ı muhteremi müzehhip Karamemi şeklinde bahseder. XVI.yüzyılda mimari süsleme, çini, kitap süslemesi, kılıç süslemeleri, halı, seccade, kumaşların tasarımlarında, Karamemi nin klasik tezyini motiflerini, çeşit çeşit çiçek türlerini üslup birliği içinde eserlerinde gözlemleriz. Karamemi üsluplaştırarak kullandığı motiflerin yanı sıra tabiattan aldığı bahçe çiçeklerini resmetmiş, ağaçları minyatürde olduğu gibi serbest tasarımlar halinde kullanmıştır. Bahar dalları Karamemi nin en çok kullandığı motiflerden biridir. En önemli eserlerinden bir tanesi kendi imzasını taşıyan Kanuni Sultan Süleyman ın Muhibbi Divanı dır. (Aksu, 2015, s.90). Görsel açıdan insanı hayran eden ve her biri diğerinden faklı olan muhteşem tezhiplerle bezenen bu divanın müzehhibi sarayın baş müzehhiplerinden Karamemi adıyla tanınan ve adını da öyle yazan Kara Mehmet tir (KBY, 2001, s. 4). Karamemi, Kanuni döneminin 132

156 süsleme sanatında büyük etkisi olan bir sanatçıdır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ne T 5465 no. ile kayıtlı Kanuni'nin Muhibbi mahlası ile yazdığı Divan, klasik dönemin başarılı örneklerinden biridir. (Demiriz, 1999, s. 100). Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamakta olup, doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. XVI. yüzyıl klasik tezhibin doruk noktasıdır. Motif, renk ve kompozisyon zenginliği, tekniğin mükemmelliği, desende görülen çeşitlilik ve incelik, lacivert zemin üzerine altının bol ama renklerle çok uyumlu kullanılışı bu devir tezhibinin başlıca özellikleridir. Başlıklar çeşitlenmiş; dikdörtgen başlık tezhibinin üstüne taç, mihrap formları ya da dilimli süslemeler eklenmişti. Tığlarda da çizgiler zenginleşmiş, rûmilerin katılmasıyla zarif motifler ortaya çıkmıştır. XVI. yüzyılın son yarısında tığlarda çiçek motiflerine de görmek mümkündür. Kânunî Sultan Süleyman döneminin saray baş müzehhibi Karamemi, bu dönem tezhibine damgasını vurmuştur. Padişahının Muhibbî mahlasıyla yazdığı şiirlerinin toplandığı Divan'ının her sayfasını doğal çiçek motifleriyle hâlkâr (altınla ya da yaldızla yapılan hafif süsleme) tarzında süslemiştir. Şiir aralarındaki koltuk tezhiplerinin de hepsi birbirinden farklıdır (Özen, 2003, s. 8) kişilik öğrenci grubuna "Sanat eleştirisi inceleme kağıdı" dağıtılır. Müzehhip Mehmed Karamemi'nin Muhibbî Divanı'ndan bir sayfa akıllı tahta yolu ile gösterilerek sanat eleştirisi yapılır. Şekil 43. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfa:2 (Özsoy, 2013, s. 101) 133

157 Sanat Eleştirisi İnceleme Kağıdı a. Betimleme * Bu eserde gördükleriniz nedir, tanımlayınız?... * Bu eserin üretildiği tarih ve yer neresidir?... * Eser hangi teknik ve malzemeyle yapılmıştır?... * Bu sanat yapıtını yaratan sanatçının ismi nedir?... * Bu ne tür bir sanat yapıtıdır?... * Bu sanat eserinde ne tür bir zaman var?... * Bu sanat eserinde eylem var mı?... * Bu sanat yapıtı hangi sanatsal dönem ya da tarzda yapılmıştır?... b. Çözümleme * Hangi çizgiler görünüyor? (düz, eğri).... * Hangi şekiller daha çok kullanılmış? (geometrik, organik).... * Renkler daha çok nasıl düzenlenmiş? (sıcak, soğuk).... * Açık renkler mi yoksa koyu renkler mi ağırlıktadır?

158 * Mekanı tanımlayınız? (Önde arkada ilişkisi nasıldır?)... Doku var mı ve nasıl bir doku kullanılmış? (sert, yumuşak).... * Değer (valör) daha çok nasıl? (açık, koyu).... * Birbirini tekrar eden şekiller var mı?... * Resim hareketli mi yoksa durağan mı?... c. Yorumlama * Bu eser ya da çalışma ne anlatmaya çalışıyor?... * Bu eser size ne hissettiriyor?... * Bu çalışmanın nasıl bir atmosferi var sizce?... * Bu eser size ne düşündürüyor?... * Bu eser sizce olumlayıcı mı yoksa yadsıyıcı mı? (Balcı, 2013, s. 94, 95).... ç. Yargı Bir yargıda bulunurken, bir sanat eserinin teknik ve biçimsel olarak o disiplinin alanına uygunluğuna, hem de bu alanı ne kadar genişlettiğine bakılarak karar verilir. Sanat eserini biçimsel olarak yargılayabileceğimiz gibi, bu biçimin taşıdığı anlam boyutuyla da yargılayabiliriz. (Balcı, 2013, s. 96). Bu eser aşağıdaki nedenlerden birisi veya birkaçı açısından önemlidir. En uygun sebebi daire içine alınız. 135

159 1. Yansıtmacı: Sanatçı konuyu gerçekçi biçimde (olayı, kişileri, nesneleri) anlatmış. 2. Biçimci: Sanatçı sanat elemanlarını çok değişik bir biçimde düzenlemiş (biçimler, renkler, mekan vb.). 3. Dışavurumcu: Sanatçı simgeler kullanmış ya da kendi ruhsal durumunu belirtmeye çalışmış. 4. İşlevsel: Sanatçı eserini dinsel, eğitsel ya da bir düşünceyi yaymak için yapmış (Uçak, 2002, s ). Estetik açıdan bakıldığında bu düzenlemenin süsleme amaçlı kullanılmış olması bakımından biçimci bir kompozisyon olduğu öğrencilere söylenir. Müzehhip Mehmed Karamemi'nin Muhibbî Divanı'ndan bir sayfanın araştırmacı tarafından yapılan sanat eleştirisi öğrencilere okunur ve merak ettikleri yerler açıklanır. Karamemi'nin Mühibbi Divanı'nda Yer Alan Bir Tezhip Eserinin Sanat Eleştirisi Şekil 44. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfa:3 (Özsoy, 2013, s. 101) 136

160 Müzehhip Mehmet Karamemi XVI. yüzyılın ortalarından itibaren Türk süsleme sanatına yeni bir üslup ve yenilik getiren saray atölyesinin başnakkaşı Kara Mehmet, Karamemi dir. Tarihçi Gelibolulu Mustafa Ali 1586 yılında yazdığı Menakıb-Hünerveran isimli eserinde Karamemi den Şah Kulu nakkaşın tilmizi ekremi ve Sultan Süleyman Han nakışhanesinin üstad- muhteremi müzehhip Karamemi şeklinde bahseder. XVI.yüzyılda mimari süsleme, çini, kitap süslemesi, kılıç süslemeleri, halı, seccade, kumaşların tasarımlarında, Karamemi nin klasik tezyini motiflerini, çeşit çeşit çiçek türlerini üslup birliği içinde eserlerinde gözlemleriz. Karamemi üsluplaştırarak kullandığı motiflerin yanı sıra tabiattan aldığı bahçe çiçeklerini resmetmiş, ağaçları minyatürde olduğu gibi serbest tasarımlar halinde kullanmıştır. Bahar dalları Karamemi nin en çok kullandığı motiflerden biridir. En önemli eserlerinden bir tanesi kendi imzasını taşıyan Kanuni Sultan Süleyman ın Muhibbi Divanı dır. (Aksu, 2015, s.90). Görsel açıdan insanı hayran eden ve her biri diğerinden faklı olan muhteşem tezhiplerle bezenen bu divanın müzehhibi sarayın baş müzehhiplerinden Karamemi adıyla tanınan ve adını da öyle yazan Kara Mehmet tir (KBY, 2001, s. 4). Karamemi, Kanuni döneminin süsleme sanatında büyük etkisi olan bir sanatçıdır. İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ne T 5465 no. ile kayıtlı Kanuni'nin Muhibbi mahlası ile yazdığı Divan, klasik dönemin başarılı örneklerinden biridir. (Demiriz, 1999, s. 100). Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Doğum ve ölüm tarihi bilinmemektedir. Betimleme: Tezhip sanatı ile saray nakkaşhanesinin başnakkaşı Karamemi tarafından XVI. yy. da tezyin edilen İstanbul üniversitesi kütüphanesi'ne T 5465 no. ile kayıtlı Kanuni'nin Muhibbi mahlası ile yazdığı Divan'a ait olan bu sayfada şiiri ve tezhibi çevreleyen altın ile çekilmiş cetvel vardır. Şiir, Hattat Mehmet Şerif tarafından "Talik" yazı ile yazılmıştır. Sayfa kenarları üst, alt ve sağ tarafta geniş, sol tarafta ise dardır. Cetvel dışı süslemesi altın ile hâlkâr (altınla ya da yaldızla yapılan hafif süsleme) tekniğinde boyanmıştır ve sayfa kenarı süslemesi olan hâlkârda, hatâi, rûmi, yaprak, haşhaş kozası kullanılmıştır. Sayfaların birbirine dikili olduğu kenarda kalan dar boşluğa da penç motifleri yapılmıştır. Hâlkârlara kahverengi tahrir çekilmiştir. Cetvelin içinde, yarı stilize çiçeklerin ve servilerin, stilize rûmi, hatâi, penç motiflerinin boyamasında toprak boyalar kullanılmıştır (Ş. İnalöz, kişisel iletişim, Ekim 12, 2015). 137

161 Cetvelin içi boyuna, enine, ince uzun, kareye yaklaşan genişlikte, değişik büyüklükte dikdörtgenlerle bölmelere ayrılmıştır. 7 tane enine, 4 tane boyuna dikdörtgen; 4 tane de kare vardır. Sure başları ve etek tezhibi dikdörtgenden, koltuk tezhipleri kareden oluşmaktadır. Sulandırılarak hafifletilmiş altınla hazırlanmış olan desenin bazı yerlerinde pembe ve yeşil de yine hafifletilerek kullanılmıştır. Haşhaş kozaları pembe ile hafif renklendirilmiştir. Şekil 45. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay:1 (Özsoy, 2013, s. 102) Cetvelin içine yukarıdan aşağı doğru baktığımızda ilk yatay dikdörtgen bölümün, şiir başlığı ile başladığını görmekteyiz. Hemen altında ikinci yatay dikdörtgen bölümde sure başı vardır. Sure başında minyatür tarzı ile yapılmış kırmızı ve açık yeşil tonlarda dört tam, iki yarım servi ağaçları dizilmiş ve servilerin araları mavi penç motiflerinin yeşil penç motifini çevrelediği süsleme düzeninden oluşturulmuştur. Merkezde iki servi ağacının arasında şiirden bir bölüm vardır. Şekil 46. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay:2 (Özsoy, 2013, s. 101) 138

162 Üstten üçüncü yatay dikdörtgen olan, sayfanın ortasına gelecek şekilde yerleştirilmiş ikinci sure başı kartuş paftalarla birbirinden ayrılmıştır. Üç tane olan bu kartuşlar beyzi şekillidir. Ortadaki kartuşun içine ara başlık yazılmıştır. Hem sağ hem de sol kartuşta mavi penç çiçekleri ve kırmızı hatâilerle bir kompozisyon yapılmıştır. Zemin, tezhipte temel renklerden biri olan lacivert renge boyanmıştır ve zemine, kartuşların aralarına altlı üstlü sekiz tane mine çiçeği bezenmiştir. İkinci sure başının hem sağında hem de solunda dikine uzanan dar dikdörtgen alanlar da mavi ve kırmızı penç çiçekleri ile süslenmiştir. Şekil 47. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay:3 (Özsoy, 2013, s. 101) Üstten dördüncü yatay iki yan yana dikdörtgen alanların içinde şiir vardır ve hemen altındaki geniş yatay dikdörtgen alanda da sağda ve solda koltuk tezhipleri, ortada şiir vardır. Her iki koltuk tezhibinde de ortada kırmızı renkli rûmileri ve hatâi motiflerini sağlı ve sollu çevreleyen, mavi peygamber çiçekleri vardır. Şekil 48. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay:4 (Özsoy, 2013, s. 101) 139

163 Etek tezhibinde ortada tek merkezden çıkan güller ve goncaları, dip kısmında imza yeri açılmış ve iki yanda da tek merkezden çıkan laleler ve sol tarafta tek karanfil mevcuttur. Gül fidanının kök kısmında altınla buyanmış imza yerinde beyaz mürekkeple "Müzehhib el-fakir Karamemi el hakir" imzası vardır. Güllerin taç yaprakları pembe tonlardan, sap ve yaprakları ise açık yeşil tonlardan oluşmaktadır. Güllerin arasında mavi renkte üç tane peygamber çiçeği bulunmaktadır. Laleler, kırmızı, mavi ve sarı renktedir. En sağdaki lale çiçeklerinden dip kısmına yakın olan iki tanesi Manisa lalesidir. Sayfanın sol tarafındaki lalelerin ise solunda dip kısmında bir tane pembe karanfil vardır. Lalelerin taç yaprakları çatal gibi açıktır. Şekil 49. Muhibbi Divanı'ndaki bir sayfadan detay:5 Çözümleme Sayfada cetvelin dışındaki kısımdaki hâlkârda ağırlıklı olarak altın renginin tonları kullanıldığı için cetvelin iç kısmı ön plana çıkmıştır. Cetvelin içinde sıcak ve soğuk renkler bir arada kullanılsa da hâlkârdan dolayı sıcak renklerin baskınlığı kendini hissettirmektedir. Çiçekler, natüralist çiçeklerden stilize edilmişlerdir yani yarı stilizedirler.hem stilize çiçeklerden hem de hatâi ve rûmi motiflerinden dolayı organik şekiller baskın görünmektedir. Cetvel bir dikdörtgeni andırmaktadır. Cetvelin içerisi de kare, yatay ve dikey dikdörtgen gibi geometrik şekillerden oluşmaktadır. Yazılar, orta kısımdaki sure başının rengi ve birkaç stilize çiçek koyu renk olsa da genel olarak açık ve pastel tonda renkler dikkati çekmekte ve bize yumuşak bir doku hissini vermektedir. 140

164 Eserde bir çok tekrar vardır: Kareler, dikdörtgenler, rûmiler, pençler, hatâiler, haşhaş kozası motifleri, yapraklar, servi ağaçları, güller, laleler, peygamber çiçekleri, şiirin harfleri. Hepsi bir bütünlük içindedir. Gerek motifler gerekse stilize çiçekler birbirinin simetrisi gibidir ve bu açıdan baktığımızda biçimsel olarak göze çok hoş görünmektedir. Cetvelin dış kısmında sağda, altta ve üste, köşelerde yaprak-kozalak ve hatâi karışımı motifler sayfa kenarı süslemesinde kullanılmıştır. Sağ üst ve sağ alt köşelerdeki desenler simetrik bir şekilde oluşturulmuştur. Müzehhip, sayfanın sağ kenarına oluşturduğu deseni, sayfanın üst ve alt kenarına simetri olarak meydana getirmiştir. Yani sağ, üst ve alt desenler birbirinin simetrisidir ve sağ köşelerde birleşmişlerdir. Cetvelin sol dışı ise penç motiflerinin tekrarı ile oluşturulmuştur. Bu ilginç hâlkâr çerçevede haşhaş kozası başlıca süsleme öğesidir. Cetvel içinde ise aşağıdaki büyükçe dikdörtgende, yanlarda lale, karanfil ve çiğdemlerden, ortada ise güller ve goncalardan zengin bir kompozisyon var. Karamemi, imzası için bu seçkin örneğin ortasındaki altın düzlüğü seçmiştir. (Demiriz, 2005, s. 32) Cetvelde, en alt yatay dikdörtgen içinde kalan etek tezhibi bölümdeki kompozisyon, ortada tomurcuk, gonca ve açmış gülleri, mavi peygamber çiçekleri, sağda ve solda yer alan kırmızı ve mavi laleleri, karanfili ile bir çiçek bahçesini andırır. Eser her ne kadar durağan çiçeklerden oluşuyor gibi görünse de bütün olarak baktığımızda çiçeklerin farklı yönlere bakmasından dolayı hareket ediyorlarmış hissi vermektedir. Cetvel dışında Karamemi atölyesinin ürünü tipik bir hâlkâr örneği yer almaktadır. Gül, karanfil, lale, sümbül türünden çiçekler natüralist üslubun habercileridir. Sayfa içindeki tezhipli küçük bölümlerde ise farklı bir üslup dikkati çekmektedir. Karamemi yönetimindeki saray nakış atölyesinin Osmanlı süsleme sanatına natüralizmi getirdiği bu örneklerden anlaşılmaktadır. (Demiriz, 1999, s. 100). Çeşitli yerlerdeki minelerle serviler tam bir süsleme dolgu motifi halinde stilize edilerek ele alınmıştır. Sayfanın alt kısmındaki kırmızı ve mavi laleler de, açıklı koyulu tonlarla boyanışları ve formlarıyla bir dereceye kadar kalıplar halinde kullanılmıştır. Bir köşedeki pembe karanfilde ise böyle bir kalıplaşmadan söz edilemez; hele bunların arasında, içinde beyaz mürekkeple Karamemi'nin adı yazılı kartuşun arkasından adeta fışkıran güller tamamen natüralist biçimde ele alınmıştır. Her bir daldan çıkan güller, değişik büyüklükteki goncalar halindedir; ikisi farklı büyüklükte açmış olarak karşıdan gösterilmiş, 141

165 birisi yandan, diğerleri ise gül goncalarının değişik aşamalarında ele alınmış, hiçbirinde belirli bir kalıba gidilmemiştir. (Atasoy, 2002, s. 140). Karamemi, lalelerin tasvirinde birkaç değişik tarz kullanmıştır; en yalın çeşidinde, lalelerin taç yaprakları ister kırmızı ister mavi olsun, birbirinden ayrılmış üç çatal halindedir; taç yaprakları yalnızca uçta sivrilikleriyle ayrılır, gövde kısmında ise taç yaprakların kenarları değişik renkte çizgilerle belirtilir; bazılarında taç yapraklar renk tonlaması ile belirlenir. ( ) Diğerlerinin yanında, taç yapraklarının kısa ve gövdesinin yuvarlak oluşu ile dikkati çeken Manisa lalesi de fark edilir. (Atasoy, 2002, s. 140). Etek tezhibindeki karanfil motifi, yalın katlı küçük bir çiçek olduğu için, ilk başta hangi çiçek olduğu pek fark edilmez. Karanfil tek başına değil, yatay dikdörtgen süsleme alanında lalelerle birlikte bezenmiştir. Sayfanın her yerinde ince işçilik ve benzersiz kompozisyonlar hemen fark edilmektedir. Motifler, çiçekler çeşit çeşit ve rengarenktir. Bir bahar günü bahçede çiçek kokuları arasında gezindiğimizi düşündürmektedir. Yorumlama Karamemi, Kanuni döneminin süsleme sanatında büyük etkisi olan bir sanatçıdır. (Demiriz, 1999, s. 100). Klasik tezhip anlayışına tabiat sevgisini, kendi yorumunu, zevk ve sanat anlayışını eklemiş ve bunları en güzel şekilde aksettirmiştir (Özsoy, 2013, s. 97). Muhibbi Divanı ndan olan bu sayfada, Karamemi kendi getirdiği yenilik olan bahar dallarını kullanmamış olsa da cetvelin içi, açmış haldeki lalelerden ve güllerden, gül goncalarından, peygamber çiçeklerinden dolayı bahar mevsimini bize hatırlatmaktadır. Cetvelin dışı ise sarımsı renginden dolayı sonbahar mevsimi gibidir. Sayfanın geneline baktığımızda çiçekler ve hâlkârdaki motifler ney taksimleri eşliğinde adeta dans ediyor gibidirler. Cetvelin içinde üstten ikinci yatay dikdörtgen alanın süslemesinde kullanılan servi ağaçları, ölümsüzlüğü simgeler. "Yeşil elmas" adıyla anılmaktadır. Devamlı yeşil renk, uzun ömürlülük, dayanıklılık, güzel şekil ve boyluluk gibi nitelikler serviyi iyilik, güzellik sembolü haline getirmiştir. Hayat, güzellik ebedilik sembolü olan bu ağaç, aynı zamanda evrenin de sembolü ve yer kürenin de ekseni olarak kabul edilir (Ş. İnalöz, kişisel iletişim, Ekim 12, 2015). 142

166 XVI. yy. tezhip sanatında başka bir açıdan da doruk noktasıdır. Bu dönemde metin kısmından önce gelen tam sayfa tezhipler çok zengin süslemelidir. Zeminde lacivert rengin egemenliği azalmıştır. Altın ve lacivert zemin hemen hemen dengededir. Rumiler ve çiçekler yine gözde formlardır ama işçilik aşırı derecede incelmiştir. (Demiriz, 1999, s. 99). Kânunî Sultan Süleyman dönemi, birçok yeni üslubun ve tekniğin uygulandığı son derece zengin bir dönemdir. Kanuni döneminde, diğer sanat dallarında olduğu gibi tezhip sanatında da altın devir yaşanır. Klasik motif ve tekniklerin büyük bir ustalıkla kullanılmasının yanı sıra, dönemin en önemli müzehhibi "Karamemi" ile lale, gül, karanfil, sümbül, servi ağacı ve bahar dalı gibi birçok bahçe çiçek ve bitkilerin yarı stilize olarak tezhip sanatında ilk kez kullanıldığı bu döneme, tezhip sanatında "Klasik Dönem" adı verilir. (Taşkale, 2010, s.67) Yargı Tezyini amaçlı yapıldığı için biçimci bir kompozisyondur. Klasik dönemde yapılan bu eserde, klasik motif ve tekniklerin büyük bir ustalıkla kullanılmasının yanı sıra, dönemin en önemli müzehhibi "Karamemi" tarafından yapılan gül, lale, sümbül, karanfil, servi ağacı ve bahar dalı gibi birçok bahçe çiçek ve bitkilerinin yarı stilize olarak tezhip sanatında ilk kez kullanıldığı görülmektedir. Getirdiği yenilikler açısından önemli bir eserdir ve dönemin başarılı örneklerinden biridir. 3. Estetik Eleştiri öğrencilere anlatılır. Alıcısının güzellik anlayışı açısından resmin irdelenmesi, değerlendirilmesidir. En genel tanımlaması ile benim güzellik anlayışıma ne derece seslenebiliyor sorusuna verilen yanıttır. Her insanın estetik anlayışı, bir önyargı gibi iş görür; yani estetik anlayışla ya çakışabilir ya da çakışmayabilir. Üçüncü olasılık ise o resim, bir önyargı gibi çalışan estetik beğeniyi değiştirebilir. Burada önemli olanın, kişinin estetik kuramını bir araç gibi, bir ölçüt gibi kullanarak resmi irdeleyebilmesi ve ölçeğin sadece bu işe yaradığının bilincinde olmasıdır. Yani estetik eleştirisinin, resimden elde edilen verilerle ağırlık kazanmasını sağlamaktır. Bir estetikçi için ise eleştiri, bu disiplinin ölçütlerini, tarafsız olarak resme uyarlayabilme ve verilerini kendi önyargılarından arınık olarak değerlendirebilmesidir (Erinç, 2004, s. 86). Estetik sanatın felsefesidir, sanatın ve güzelliğin doğasını inceler. Estetik şu önemli ve zor soru ile ilgilenir: Sanat nedir? (Boydaş, 2004, s. 10). Öğrencilere, Karamemi'nin incelenen tezhip eseri gösterilerek ve 143

167 estetik açıdan bakıldığında bu düzenlemenin süsleme amaçlı kullanılmış olması bakımından biçimci bir kompozisyon olduğu hatırlatılarak aşağıdaki soru sorulur? -Bu eser sizin güzellik anlayışınıza ne derece seslenebiliyor? 4. Öğrencilere tezhip motifleri ve çiçek örnekleri fotokopi olarak dağıtılır. Birer örnek de tahtaya asılır. Temel motiflerin genel olarak nasıl çizildikleri ile ilgili öğrencilere rehberlik yapılır. Motifleri, dersin dışında da çizebilecekleri söylenir. Yaprak Motifinin Çizimi: Bir motifin çizimine, kanaviçesini belirlemekle başlanır. Gözün seçebileceği kadar hafif bir çizgiyle çizilen kanaviçe, motifin desen içindeki yerini, büyüklüğünü biçimini tayin eder. Daha sonra bu çizgilerin sınırlarına bağlı kalarak, motifin detayları çizilir. Usta bir göz, çizimi tamamlanmış motifin, varsa, kanaviçesindeki bozukluğu hemen görebilir. Bu sebeple ilk olarak belli belirsiz bir çizgiyle çizilen ve daha sonra diğer çizgilerin altında kalan kanaviçe, desen içinde motifin yerini beğenmesi ve düzgün olması bakımından önemlidir. Yaprak motifinin çizimi de kanaviçe ile başlar (Birol ve Derman, 2001, s. 17). Şekil 50. Yaprak motifinin çizimi (Şahin İnalöz) Hatâi Motifinin Çizimi: Motifin çizimine kanaviçesini belirtmekle başlanır. Kanaviçe, çizilecek motife göre farklılık gösterir. Son derece zengin çeşitleri olan bu motifin bir o kadar da farklı kanaviçesi vardır. Biz burada en çok kullanılan şeklini ele alıyoruz. Hatâi motifinin dış hududu demek olan kanaviçesi yumurta şeklinde, iç içe çizilen iki oval çizgiden meydana gelir. İçteki kanaviçe, meşimenin sınırını belirtir. Şekilde de görüldüğü gibi bu iki kanaviçe, birbirine olan mesafeyi her tarafta korumayıp şeklin alt kısmında yakınlaşma gösterir. Bunun sebebi, ilk çıkan üst yaprakların daha gelişmiş bulunmasına mukabil yeni 144

168 çıkanların ufak olmasıdır. Motifin esas çizimi meşimeden başlar. Tohumları belirten çeşitli şekiller ile meşimenin içi doldurulur. İki kanaviçe arasına, ahenge dikkat edilerek eşit aralıklarla çiçeğin çanak kısmı ve taç yaprakları yerleştirilir. Çizilen taç yaprakların başlangıç noktası daima can noktasıdır. Çanak kısmı ekseriya dilimli olur. Ana hatlar tamam olunca sıra detay süslere gelir. Bu detaylar, hatâi motifin ölçülerine göre ya fazla kullanılır veya hiç çizilmez. Eğer iri bir hatâi çiziliyorsa büyük yaprakların içleri ayrıca ters yöne bakan ikinci bir yaprak veya ufak pençelerle doldurulur (Birol ve Derman, 2001, s. 65). Şekil 51. Hatâi motifinin çizimi (Şahin İnalöz) Penç Motifinin Çizimi: Yalın bir penç için çizimine, gözün seçebileceği tonda, motifin büyüklüğünü ve şeklini belirtecek olan daire şeklinde kanaviçe ile başlar. Sonra kaç yapraklı penç düşünülüyorsa, çember o sayıda eşit parçaya bölünür. Çok zaman simetrik bir görünüş ile çiçeğin tabii yapısına bağlı kalınarak, dengeli ve ahenkli bir arayış içinde, irili, ufaklı yapraklar yerleştirilir. Kabaca ortaya çıkan motif, düzeltmeleri de yapılmakla son halini bulmuş olur (Birol ve Derman, 2001, s. 47). Şekil 52. Penç motifinin çizimi (Birol ve Derman, 2001, s. 48) 145

169 Rûmi Motifinin Çizimi: Diğer motiflerin çiziminde görüldüğü gibi, rûmi motifinin çizimine kanaviçesini belirlemekle başlanır. Hudut çizgisi veya silueti olan kanaviçe, helezon üzerine yerleştirilir (Birol ve Derman, 2001, s. 183). Şekil 53. Rûmi motifinin çizimi (Birol ve Derman, 2001, s. 183). 5. Konu söylenir: " Odamdan Bir ilkbahar Manzarası" Sanatsal düzenleme ilkeleri ve öğelerine uyarak, söylenen konu içerisinde, istedikleri motifleri çizerek, resim kağıtlarına resimlerini yapmaları söylenir. 6. Sanatçılara ait eserler, asıldıkları yerden kaldırılır. 7. Öğrencilere araç-gereçlerini hazırlamaları, önlüklerini giymeleri, masaların üzerine örtüleri sermeleri söylenir. 8. Öğrencilere çalışma boyunca Ney müzikleri dinlettirilir. 9. Çalışma boyunca öğrencinin yaratıcılığı ve ifade özgürlüğü sınırlandırılmaksızın boyaların ve diğer malzemelerin kullanımı hakkında gerekli teknik rehberlik yapılır (Yılmaz, 2010, s. 219). 10. Öğrencilerde motivasyon kaybı olup olmadığı hissettirilmeden gözlemlenir. (Yılmaz, 2010, s. 219). 11. Motivasyon kaybı olan öğrenciler var ise, gerekli isteklendirmeler yapılır. Öğrencilerin ihtiyacına uygun uyaranlar kullanılır ve çalışmanın devamı sağlanır (Yılmaz, 2010, s. 219). 12. Uygulama süresince temizlik ve güvenlik önlemleri gözetilir (Yılmaz, 2010, s. 219). 146

170 13. Çalışmasını tamamlayan öğrencilerden eserlerine isim vermeleri istenir (Yılmaz, 2010, s. 219). 14. Uygulama sonrası malzemelerin toparlanarak, çalışma ortamının temizlenmesi sağlanır. (Yılmaz, 2010, s. 219). E. Değerlendirme 1. Her öğrencinin sürece katılıp katılmadığı öz değerlendirme formu ile değerlendirilir. 2. Öğrencilerin çalışmalarına adlarını, soyadlarını ve sınıflarını yazarak sınıf ortamında sergilemeleri sağlanır. 3. Aşağıdaki sorular yöneltilerek öğrencilerin çalışmaları hakkında konuşmaları sağlanır. a. Uygulama esnasında en çok hoşunuza giden şey ne oldu? b. Çalışma boyunca en çok nelerden haz aldınız? (Yılmaz, 2010, s. 219). c. Sınıfta gösterilen tezhip örneklerinden en çok hangisi sizi etkiledi? Neden? ç. Bu çalışmayı yaparken nelere dikkat ettiniz? d. Çalışmanızı yaparken hangi renkleri kullandınız? Neden? e. Çalışmanızı yaparken zorlandınız mı? f. Geleneksel Türk el sanatlarımızdan tezhip sanatını tanımanın kendi kültür birikiminize katkısı oldu mu? g. Çalışmanızda yapmak istediğiniz her şeyi gerçekleştirdiniz mi? (Yılmaz, 2010, s.219). 4. Yapılan çalışmalar sergilendikten sonra araştırmaya katılmak isteyen öğrencilerin çalışmaları araştırmacı tarafından toplanır. 5. Etkinliğe katılım, isteklilik, iş birliğinde bulunma, kaynaktan yararlanma vb. ölçütlere de öz değerlendirme formunda yer verilir. Öz değerlendirme formu, doldurmaları için öğrencilere dağıtılır. 147

171 Öğrencinin EK-B ÖZ DEĞERLENDİRME FORMU Sıra No Sınıfı No Adı Soyadı 8/ Etkinlik: Odamdan Bir ilkbahar Manzarası Açıklama: Aşağıda görsel tasarım sürecine yönelik öz değerlendirme formu verilmiştir. Çalışmalarınız boyunca aşağıdaki ifadelerin gerçekleştirilme düzeylerini ifadenin karşısında bulunan yere çarpı (x) koyarak işaretleyiniz. 1 ÖLÇÜTLER Çalışmamın hazırlık ve uygulama aşamasında diğer sanat alanlarının çeşitli ürünlerinden yararlandım. 2 Tezhip sanatı hakkında bilgi edindim. 3 Tezhip sanatında yer alan motiflerin kültürümüzün özelliklerini taşıdığını öğrendim. 4 Çalışmamda neler yapacağımı zihnimde canlandırdım. Resim konusu içinde öğrendiğim motifleri nerede 5 kullanabileceğimi tasarladım. 6 Zihnimde canlandırdıklarımı görselleştirdim. 7 Verilen konuya uygun kompozisyon oluşturdum. Zihnimde canlandırdıklarımı görselleştirmekten mutluluk 8 duydum. 9 Arkadaşlarımla iş birliğinde bulundum. Çalışmamda Tezhip sanatı motiflerinden, günümüz tezhip 10 sanatçılarına ve ressamlara ait eserlerden yararlandım. DERECELER Evet Kısmen Hayır 148

172 EK-C ARAŞTIRMA İZNİ 149

173 GAZİ GELECEKTİR

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 15.10.2018 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 22.10.2018 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 05.11.2018 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 12 Ekim 2015 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 19 Ekim 2015 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 26 Ekim 2015 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 10.10.2016 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 17.10.2016 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 24.10.2016 Yaprak çizimleri,

Detaylı

TEZHİP I. SINIF GÜZ DÖNEMİ 09.10.2017 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 16.10.2017 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 23.10.2017 Yaprak çizimleri,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF (A) GÜZ DÖNEMİ 13 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 20 Ekim 2014 9.30-12.30 13.30-16.00 Hatai çizimleri,

Detaylı

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN

GÖRSEL SANATLAR. Mehmet KURTBOĞAN GÖRSEL SANATLAR Mehmet KURTBOĞAN TÜRK SÜSLEME SANATLARI??? NELERDİR? Türk süsleme sanatları a) Tezhip b) Hat c) Ebru ç) Çini d) Minyatür e) Cam bezeme (Vitray) f) Bakırcılık g) Cilt sanatı h)halı sanatı

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ KLASİK TÜRK BEZEME SANATLARI ATÖLYESİ TEZHİP I. SINIF (A) GÜZ DÖNEMİ 07 Ekim 2013 Açılış Toplantısı ve Tezhip Sanatı Hakkında Bilgi; (motifler, hatailer, yapraklar) 14 Ekim 2013 Hatai çizimleri, kurşun kalem çalışması 21 Ekim 2013 Yaprak çizimleri,

Detaylı

LALE BAHÇELİ SOKAKLAR

LALE BAHÇELİ SOKAKLAR GÜLEN KESOVA ve ÖĞRENCİLERİ ÇİNİ SERGİSİ 7-30 NİSAN 2016 / İBB TAKSİM CUMHURİYET SANAT GALERİSİ / MAKSEM Başkan dan Sanatın bir ilham kaynağı olduğunu hatırlatacak ve sanatla insanları buluşturacak imkânlar,

Detaylı

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008.

-- \ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008. -- \ ULUSLARARASI AHMET YESEVİ'DEN GÜNÜMÜZE İNSANLIGA YÖN VEREN TÜRK BÜYÜKLEIÜ SEMPOZYUMU BiLDİRİLERi ROMANYA-KÖSTENCE 03-07 EYLÜL 2008 HAZlRLAYAN İRFAN ÜNVER NASRATTINOGLU ANKARA. 2009 TÜRK CİLT SANATININ

Detaylı

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ

ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ İçindekiler 1 İçindekiler ÖNSÖZ... İÇİNDEKİLER... RESİMLER LİSTESİ... ÇİZİMLER HİSTESİ... Birinci Bölüm TANIMLAR VE TÜRK ÇİNİ SANATININ TARİHİ GELİŞİMİ 1.1. Seramiğin Tanımı... 1.2. Çininin Tanımı... 1.3.

Detaylı

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü SANAT VE TASARIM ALANI TEZHİP KURS PROGRAMI

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü SANAT VE TASARIM ALANI TEZHİP KURS PROGRAMI T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü SANAT VE TASARIM ALANI KURS PROGRAMI Ankara,2018 İÇİNDEKİLER PROGRAMIN ADI... 1 PROGRAMIN DAYANAĞI... 1 PROGRAMA GİRİŞ KOŞULLARI... 1 EĞİTİMCİLERİN

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı.

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretimi Tezsiz Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO535 Eğitimde Araştırma Yöntemleri

Detaylı

Desen II (GRT 104) Ders Detayları

Desen II (GRT 104) Ders Detayları Desen II (GRT 104) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Desen II GRT 104 Bahar 2 2 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Desen 1 Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

Türk Sanat Tarihi (GRT 209) Ders Detayları

Türk Sanat Tarihi (GRT 209) Ders Detayları Türk Sanat Tarihi (GRT 209) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Türk Sanat Tarihi GRT 209 Güz 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

FIRÇADAKİ ÇİÇEKLER İSMEK TEZHİP ÖĞRETMENLERİ KARMA SERGİSİ

FIRÇADAKİ ÇİÇEKLER İSMEK TEZHİP ÖĞRETMENLERİ KARMA SERGİSİ FIRÇADAKİ ÇİÇEKLER İSMEK TEZHİP ÖĞRETMENLERİ KARMA SERGİSİ FIRÇADAKİ ÇİÇEKLER İSMEK TEZHİP ÖĞRETMENLERİ KARMA SERGİSİ 5-11 HAZİRAN 2013 / İSTANBUL TİCARET ODASI YENİ CAMİİ HÜNKÂR KASRI SERGİ SALONU Başkan

Detaylı

Sanat Tarihi (EÜT 141) Ders Detayları

Sanat Tarihi (EÜT 141) Ders Detayları Sanat Tarihi (EÜT 141) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Sanat Tarihi EÜT 141 Güz 2 0 0 2 2 Ön Koşul Ders(ler)i - Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI CUMHURİYET ORTAOKULU 8. SINIF GÜNLÜK PLANI Süre 40 dakika Görsel Sanatlarda Biçimlendirme (G.S.B.) ALT LERİ KONU: Ders Araç Gereçlerinin Tanıtımı Görsel sanatlar kavramı, bazen bir amaca yönelik olarak

Detaylı

MÜREKKEP İs Mürekkebi

MÜREKKEP İs Mürekkebi MÜREKKEP İs Mürekkebi Beziryağı, balmumu, gazyağı gibi maddelerden elde edilirdi. İçeriğinde is, zamk, ve su bulunan bu mürekkep, kolayca silinebilir, kazınabilir olması ve erken solmaması nedeniyle uzun

Detaylı

DERSİN ADI VE İÇERİĞİ Z/S DERS SAATİ

DERSİN ADI VE İÇERİĞİ Z/S DERS SAATİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ TİREBOLU MEHMET BAYRAK MESLEK YÜKSEKOKULU GELENEKSEL EL SANATLARI BÖLÜMÜ DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I. DÖNEM (GÜZ DÖNEMİ) DERSİN TDB 101 AITB 191 YDB 115 MAT118 TÜRK DİLİ-I Dilin Tanımı,

Detaylı

ANKARA MİLLİ KÜTÜPHANE DE BULUNAN 19. YÜZYILA ÂİT KUR AN-I KERİMLERDE SERLEVHA BEZEME ÖRNEKLERİ

ANKARA MİLLİ KÜTÜPHANE DE BULUNAN 19. YÜZYILA ÂİT KUR AN-I KERİMLERDE SERLEVHA BEZEME ÖRNEKLERİ HATİPOĞLU, Oktay, Ankara Milli Kütüphane de Bulunan 19. Yüzyıla Ait Kur an-ı Kerimlerde Serlevha Bezeme Örnekleri ANKARA MİLLİ KÜTÜPHANE DE BULUNAN 19. YÜZYILA ÂİT KUR AN-I KERİMLERDE SERLEVHA BEZEME ÖRNEKLERİ

Detaylı

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI ORTAÖĞRETĠM DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ ÖĞRETĠM PROGRAMLARINDA ÖĞRENCĠ KAZANIMLARININ GERÇEKLEġME DÜZEYLERĠ

Detaylı

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n S a n a t T a r i h i B ö l ü m l e r i n i n Ö n e m i N e d e n S a n a t T a r i h i B ö l ü m ü?

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n S a n a t T a r i h i B ö l ü m l e r i n i n Ö n e m i N e d e n S a n a t T a r i h i B ö l ü m ü? A D I Y A M A N Ü N İ V E R S İ T E S İ F E N E D E B İ Y A T F A K Ü L T E Sİ S A N A T T A R İ H İ B Ö L Ü M Ü T A N I T I M K İ T A P Ç I Ğ I 2018-2019 İ Ç E R İ K B ö l ü m ü m ü z M i s y o n & V

Detaylı

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman

EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman EBRU YAPIMINDA KULLANILAN MALZEMELER VE EBRU TEKNİKLERİ Asiye Yaman Tekne Su yüzeyinde yapılan bir sanat olan ebrûda kullanılan malzemelerden ilki içine kıvam arttırıcılı suyu koyacağımız ebru teknesidir.

Detaylı

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA Sayı : 10476336-100-E.531 29/01/2019 Konu : Ders İçerikleri-Çağdaş Türk Lehçerleri ve Edebiyatları Bölümü İLGİLİ MAKAMA Bu belge 5070 Elektronik İmza Kanununa uygun olarak imzalanmış olup, Fakültemiz Çağdaş

Detaylı

DERS PLANI. : Öğrencinin renkli resim tekniklerini ayırt edebilmesi, kullanılan

DERS PLANI. : Öğrencinin renkli resim tekniklerini ayırt edebilmesi, kullanılan DERS PLANI Ders Sınıf Ders Süresi Konu Öğrenci Tanımı Amaçlar malzemeleri tanıması. : Görsel Sanatlar Dersi : 9.sınıf : 40+40 dakika : Renkli Resim Çalışmaları : 5 kız- 8 erkek öğrenci / Gelir Durumları

Detaylı

GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI; KAAT'I

GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI; KAAT'I GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI; KAAT'I 1 Ders Adi: GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI; KAAT'I 2 Ders Kodu: GSB0508 3 Ders Türü: Seçmeli 4 Ders Seviyesi Lisans 5 Dersin Verildiği Yıl: 3 6 Dersin Verildiği Yarıyıl

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: TASARIM ELEMANLARI

İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: TASARIM ELEMANLARI İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM: TASARIM ELEMANLARI 1. ÇİZGİ ve NOKTA... 3 a-çizgilerle Yapılan Tasarım Çalışmaları... 3 b- Nokta ile Yapılan Tasarım Çalışmaları... 5 c-çizgi ve Noktalarla Oluşturulan Özgün Tasarımlar...

Detaylı

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER G.Ü. SANAT VE TASARIM FAKÜLTESİ ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER 1 Yrd.Doç.Nursel BAYKASOĞLU **Yrd.Doç.Dr. Tomris YALÇINKAYA Türk kültüründe temizliğe verilen önem, temizlik

Detaylı

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ. III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE V A K IF M Ü H Ü R L E R İ SERGİSİ 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ H azırlayanlar : Dr. GÜNAY KUT NİM ET BAYRAKTAR Süleyman şâh

Detaylı

Ahlat Arkeoloji Kazı. Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU

Ahlat Arkeoloji Kazı. Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU Ahlat Arkeoloji Kazı Çini Örnekleri ve EL SANATLARI KATALOĞU Ahlat Arkeoloji Kazı Çini Örnekleri AHLAT ARKEOLOJİ KAZI ÇİNİ ÖRNEKLERİ AHLAT ARKEOLOJİ KAZI ÇİNİ ÖRNEKLERİ AHLAT ARKEOLOJİ KAZI ÇİNİ ÖRNEKLERİ

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT 12.02.2015 : AKSARAY ÜNİVERSİTESİ/EĞİTİM FAKÜLTESİ/GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ/RESİM-İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI/

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT 12.02.2015 : AKSARAY ÜNİVERSİTESİ/EĞİTİM FAKÜLTESİ/GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ/RESİM-İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI/ MUSTAFA DİĞLER ÖZGEÇMİŞ YÜKSEKÖĞRETİM KURULU YARDIMCI DOÇENT 12.02.2015 Adres : AKSARAY ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ RESİM- İŞ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI 6800 AKSARAY Telefon

Detaylı

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ

KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. Eğitimde Sanatın Önceliği. Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ KAYNAK: Birol, K. Bülent. 2006. "Eğitimde Sanatın Önceliği." Eğitişim Dergisi. Sayı: 13 (Ekim 2006). 1. GİRİŞ Sanat, günlük yaşayışa bir anlam ve biçim kazandırma çabasıdır. Sanat, yalnızca resim, müzik,

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİYLE AMATÖR OLARAK İLGİLENEN BİREYLERİN ORTAÖĞRETİM DERS SÜREÇLERİNDE YER ALAN GELENEKSEL ÖĞRETİ VE UYGULAMALARI DEĞERLENDİRME DURUMLARI Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ Sanat eğitiminin

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ÖZEL ÖĞRETİM YÖNTEMLERİ I Ders No : 0310380096 Teorik : 2 Pratik : 2 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI

SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI SANAT VE TASARIM ANASANAT DALI DOKTORA PROGRAMI YÖK ten 1 Mart 2 de Doktora programımıza olur alınması ile Fakültemizin dikey kuruluşu tamamlanmış olmaktadır. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Detaylı

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER

İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Sanat Tarihi Dergisi Sayı/Number:XIII/1 Nisan/April2004, 169-180 İSTANBUL DA, XIX. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA GÖRÜLEN AMPİR ÜSLUPTAKİ MADENİ ŞEBEKELER Kadriye Figen VARDAR Osmanlı Devleti XVIII. yüzyıldan

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt

Proje Adı. Projenin Türü. Projenin Amacı. Projenin Mekanı. Medeniyetimizin İsimsiz Taşları. Mimari yapı- anıt Önsöz Medeniyet; bir ülke veya toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, düşünce, sanat, bilim, teknoloji ürünlerinin tamamını ifade eder. Türk medeniyeti dünyanın en eski medeniyetlerinden biridir. Dünyanın

Detaylı

Form İnşa (GRT114 ) Ders Detayları

Form İnşa (GRT114 ) Ders Detayları Form İnşa (GRT114 ) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Form İnşa GRT114 Bahar 1 2 0 2 4 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin Seviyesi

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATIMIZ YAŞAMIMIZ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATIMIZ YAŞAMIMIZ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ İSMEK İN USTALARI İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ İSMEK MİNYATÜR SANATÇILARI SERGİSİ 24-30 Mayıs 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan Değerli Sanatseverler, İnsan olarak iyiye, güzele, maddi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI

Detaylı

1. YARIYIL/GÜZ DÖNEMİ

1. YARIYIL/GÜZ DÖNEMİ 1. YARIYIL/GÜZ DERS BİLGİ FORMU Ahşap İşleri I DERS KODU GES 109 1. Yarıyıl / Güz Dönemi (Proje, 2 14 28 Geleneksel sanatlar arasında yer alan Ahşap sanatlarının tarihsel gelişim süreci içinde incelenmesi.

Detaylı

Türk Sanat Tarihi (GRT241 ) Ders Detayları

Türk Sanat Tarihi (GRT241 ) Ders Detayları Türk Sanat Tarihi (GRT241 ) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Türk Sanat Tarihi GRT241 Güz 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

SARAY-I HÜMAYUN NAKKAŞHANESİ

SARAY-I HÜMAYUN NAKKAŞHANESİ SARAY-I HÜMAYUN NAKKAŞHANESİ İSMEK TÜRK İSLAM SANATLARI (Temel) KURS MERKEZİ HOCALARI VE KURSİYERLERİ GELENEKSEL EL SANATLARI SERGİSİ 28 Mayıs 4 Haziran 2013 / İstanbul Ticaret Odası Yeni Camii Hünkâr

Detaylı

T.C. AMASYA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLİM DALI XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX XXXXXX

T.C. AMASYA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLER ENSTİTÜSÜ BİLİM DALI XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX XXXXXX EK [1] Dış Kapak Örneği Arial, 14 punto,ortalı,tek satır aralığı, büyük harf, bold. T.C. AMASYA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANA BİLİM DALI BİLİM DALI 1,5 satır aralıklı 7 boşluk Tez Başlığı, ortalı,

Detaylı

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ

HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ HAT SANATINDAN ENSTANTANELER İSMEK HÜSN-İ HAT HOCALARI KARMA SERGİSİ 17-26 MAYIS 2013 / CEMAL REŞİT REY SERGİ SALONU Başkan dan Yazı,

Detaylı

Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları

Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları Türk Dili I (TURK 101) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Türk Dili I TURK 101 Güz 2 0 0 2 2 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR...11 GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi...13 BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...27 5 İKİNCİ BÖLÜM Husrev ü Şirin Mesnevisinin İncelenmesi...57

Detaylı

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÜNLÜK PLANI 40 dakika ALT Ders Araç Gereçlerinin Tanıtımı Görsel sanatlar kavramı, bazen bir amaca yönelik olarak bazen de estetik kaygılar ile sanatsal düzenleme eleman

Detaylı

Çağdaş Yapı Malzemeleri (MMR 353) Ders Detayları

Çağdaş Yapı Malzemeleri (MMR 353) Ders Detayları Çağdaş Yapı Malzemeleri (MMR 353) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Saati Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Çağdaş Yapı Malzemeleri MMR 353 Seçmeli 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TAVŞANLI ZEYTİNOĞLU İLÇE HALK KÜTÜPHANESİNDE BULUNAN EL YAZMASI ESER CİLTLERİNİN İNCELENMESİ

T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TAVŞANLI ZEYTİNOĞLU İLÇE HALK KÜTÜPHANESİNDE BULUNAN EL YAZMASI ESER CİLTLERİNİN İNCELENMESİ DOI: 10.7816/kalemisi-03-06-07 kalemisi, 2015, Cilt 3, Sayı 6, Volume 3, Issue 6 T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI TAVŞANLI ZEYTİNOĞLU İLÇE HALK KÜTÜPHANESİNDE BULUNAN EL YAZMASI ESER CİLTLERİNİN İNCELENMESİ

Detaylı

İSMEK İN USTALARI DURUŞ İSMEK USTA ÖĞRETİCİLERİ EBRU, MİNYATÜR VE TEZHİP SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI DURUŞ İSMEK USTA ÖĞRETİCİLERİ EBRU, MİNYATÜR VE TEZHİP SERGİSİ İSMEK İN USTALARI İSMEK USTA ÖĞRETİCİLERİ EBRU, MİNYATÜR VE TEZHİP SERGİSİ İSMEK USTA ÖĞRETİCİLERİ EBRU, MİNYATÜR VE TEZHİP SERGİSİ 3-10 Haziran 2014 / CRR Konser Salonu Fuayesi Başkan dan ni tarihe yazdırmış

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... ix BİRİNCİ BÖLÜM... 1 OKUL ÖNCESİNDE RESİM EĞİTİMİ Okul Öncesi Eğitim... 1

İÇİNDEKİLER. ÖN SÖZ... ix BİRİNCİ BÖLÜM... 1 OKUL ÖNCESİNDE RESİM EĞİTİMİ Okul Öncesi Eğitim... 1 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ... ix BİRİNCİ BÖLÜM... 1 OKUL ÖNCESİNDE RESİM EĞİTİMİ... 1 Okul Öncesi Eğitim... 1 Okul Öncesinde Resim Eğitiminin Gerekliliği... 3 Okul Öncesi Resim Eğitiminde Temel İlke ve Yaklaşımlar...

Detaylı

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak

Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI EĞİTİM PROGRAMLARI VE ÖĞRETİM BİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI BİLİMSEL HAZIRLIK GÜZ YARIYILI DERSLERİ EGB501 Program Geliştirmeye Giriş

Detaylı

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Üç Şerefeli Camii Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Üç Şerefeli Cami......................... 4 0.1.1 Osmanlı Mimarisinde Çığır Açan İlklerin Buluştuğu Cami............................

Detaylı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Geleneksel Türk El Atatürk Üniversitesi 2000. Doktora Eğitim Bilimleri Ahmet Yesevi Üniversitesi 2008

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Geleneksel Türk El Atatürk Üniversitesi 2000. Doktora Eğitim Bilimleri Ahmet Yesevi Üniversitesi 2008 ÖZ GEÇMiŞ 1. Adı Soyadı : Ömer Zaimoğlu 2. Doğum Tarihi : 22 Ocak 1977 3. Unvanı : Yrd. Doç. Dr 4. Öğrenim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Geleneksel Türk El Atatürk Üniversitesi 2000 Sanatları

Detaylı

İLLÜSTRASYON KİTAP KAPAĞI RESİMLEME. Orta düzey

İLLÜSTRASYON KİTAP KAPAĞI RESİMLEME. Orta düzey GRAFİK VE FOTOĞRAF BÖLÜMÜ DERS PLANI DERS İLLÜSTRASYON SINIF 11 - D ÜNİTE KİTAP KAPAĞI RESİMLEME KONU KİTAP KAPAĞI İLLÜSTRASYONU RENKLENDİRME ÖĞRENCİ TANIMLAMASI 16-17 yaş ortalamasında öğrenciler Genel

Detaylı

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk)

-DERS PLANI- Görsel Sanatlar Dersi. 2 Ders Saati (40+40dk) DERS SINIF KONU SÜRE AMAÇLAR HEDEF VE DAVRANIŞLAR DERS İÇERİĞİ VE SÜREÇ Görsel Sanatlar Dersi 9. Sınıf Doku 2 Ders Saati (40+40dk) -DERS PLANI- 1. Işığın etkisiyle objelerin dokusal özelliklerini tanır.

Detaylı

TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ GÖRSEL SANATLAR DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI

TED KDZ EREĞLİ KOLEJİ GÖRSEL SANATLAR DERSİ 5. SINIF YILLIK PLANI 2. Kazanımlarla ilgili olarak programda örneklerine bakınız.. ÖĞRENME ALANI: Görsel Sanatlarda Biçimlendirme (G.S.B.).Çeşitli sanat alanlarının şarkı, türkü, şiir, öykü, masal, anı, efsane gibi türlerinden

Detaylı

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI

CUMHURİYET ORTAOKULU 6. SINIF GÖRSEL SANATLAR GÜNLÜK DERS PLANI GÜNLÜK PLANI 40 dakika ALT ALANI Ders Araç Gereçlerinin Tanıtımı Görsel sanatlar kavramı, bazen bir amaca yönelik olarak bazen de estetik kaygılar ile sanatsal düzenleme eleman ve tasarım ilkelerini dikkate

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi Y. Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1998 1. Adı Soyadı: Sedat Bayrakal 2. Doğum Tarihi: 17.08.1969 3. Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Sanat Tarihi Ege Üniversitesi 1995 Y. Lisans Sanat Tarihi Ege

Detaylı

DERS TANITIM BİLGİLERİ (TÜRKÇE)

DERS TANITIM BİLGİLERİ (TÜRKÇE) 1 DERS TANITIM BİLGİLERİ (TÜRKÇE) Ders Bilgileri Dersin Adı Kodu Yarıyılı Teori Uygulama Laboratuar Yerel AKTS (Saat/Hafta) (Saat/hafta) Kredi Sanat Tarihi EÜT Güz 2 0-2 2 141 Önkoşul(lar)-var ise - Dersin

Detaylı

çocuk ve çocuk resminin gelişim aşamalarını öğrenir.

çocuk ve çocuk resminin gelişim aşamalarını öğrenir. Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ÇOCUĞUN SANATSAL GELİŞİMİ Ders No : 0310380072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

KONSERVASYON UYGULAMALARI

KONSERVASYON UYGULAMALARI KONSERVASYON UYGULAMALARI Kitap Şifahanesi ve Arşiv Dairesi Başkanlığı Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi -Yazma Bağışlar 720/4 EKİM 2013 OCAK 2014 Uygulama: Birgül EFE KOLEKSİYON HAKKINDA Yazma Bağışlar

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 10. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR 1. Edebiyat tarihinin incelediği konuları açıklar. 2. Edebî eserlerin yazıldığı dönemi temsil eden belge olma niteliğini sorgular 3. Uygarlık tarihiyle edebiyat

Detaylı

SANAT VE TASARIM ALANI

SANAT VE TASARIM ALANI T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü SANAT VE TASARIM ALANI SULU BOYA RESİM KURS PROGRAMI Ankara, 2017 1 İÇİNDEKİLER PROGRAMIN ADI....3 PROGRAMIN DAYANAĞI... 3 PROGRAMA GİRİŞ

Detaylı

Ders Öğretim Planı GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI: KAAT I I

Ders Öğretim Planı GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI: KAAT I I Ders Öğretim Planı GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI: KAAT I I Dersin Adı: GELENEKSEL TÜRK BEZEME SANATI: KAAT'I I Dersin Kodu: GSB007 Dersin Türü: Genel Seçmeli Dersin Seviyesi: Lisans Dersin Verildiği Yıl:

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA

Detaylı

Orhan KAYA KPSS ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME PROGRAM GELİŞTİRME

Orhan KAYA KPSS ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME PROGRAM GELİŞTİRME T A K K İ D ÖSYM nin Vazgeçemedigi Orhan KAYA KPSS ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME PROGRAM GELİŞTİRME Soru Tipleri Güzel ülkemin güzel insanı... Eser Adı Dikkat Çıkabilir Ölçme ve Değerlendirme & Program Geliştirme

Detaylı

Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II (MTT102) Ders Detayları

Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II (MTT102) Ders Detayları Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II (MTT102) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Moda ve Tekstil Tasarımında Temel Tasarım II MTT102

Detaylı

CAM SANATI. Selim SÜRER 11B 1315

CAM SANATI. Selim SÜRER 11B 1315 CAM SANATI Selim SÜRER 11B 1315 Cam günümüz modern çevresinin önemli bir parçasıdır. Basit bir su bardağından sofistike bir teknik donanım malzemesine kadar kullanım alanı geniştir. Camın kullanımı günlük

Detaylı

Maket Yapımı (ICM 494) Ders Detayları

Maket Yapımı (ICM 494) Ders Detayları Maket Yapımı (ICM 494) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Maket Yapımı ICM 494 Seçmeli 1 2 0 2 4 Ön Koşul Ders(ler)i Yok Dersin Dili Dersin Türü

Detaylı

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz.

görülen sanat görülmektedir? dallarını belirtiniz. Karahanlılar Dönemine ait Kalyan Minaresi (Buhara) Selçuklular Döneminden kalma bir seramik tabak Selçuklulara ait "Varka ve Gülşah adlı minyatür Türkiye Selçuklu halısı, XIII. yüzyıl İlk dönemlere Türk

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

Mimari Anlatım Teknikleri II (MMR 104) Ders Detayları

Mimari Anlatım Teknikleri II (MMR 104) Ders Detayları Mimari Anlatım Teknikleri II (MMR 104) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Mimari Anlatım Teknikleri II MMR 104 Bahar 2 2 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS SELÇUKLU MİMARİSİ Selçuklular Orta Asya dan Anadolu ve Ön Asya ya yolculuklarında Afganistan, İran, Irak, Suriye topraklarındaki kültürlerden ve mimari yapılardan etkilenmiş, İslam dinini kabul ederek

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında

Detaylı

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek

AÇIK - KOYU. Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek III. HAFTA 1.AÇIK-KOYU Amaç: Açık-koyu karakalem tekniği ile objeleri hacimlendirmek 1.1 Açık-Koyu Tanımı Işık, doğada var olan objelerin her tarafını aynı ölçüde aydınlatmadığı için açık-koyu farkları

Detaylı

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Mayıs Haziran 2013) Sayın Velimiz, 13 Mayıs Haziran 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler

3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Mayıs Haziran 2013) Sayın Velimiz, 13 Mayıs Haziran 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler 3. SINIFLAR PYP VELİ BÜLTENİ (13 Mayıs 2013 21 Haziran 2013) Sayın Velimiz, 13 Mayıs 2013 21 Haziran 2013 tarihleri arasındaki temamıza ait bilgiler bu bültende yer almaktadır. Böylece temalara bağlı düzenlediğimiz

Detaylı

Türk Sanat Tarihi (ICM 376) Ders Detayları

Türk Sanat Tarihi (ICM 376) Ders Detayları Türk Sanat Tarihi (ICM 376) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Türk Sanat Tarihi ICM 376 Seçmeli 2 0 0 2 2 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

Moda Tarihi (MTT233) Ders Detayları

Moda Tarihi (MTT233) Ders Detayları Moda Tarihi (MTT233) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Moda Tarihi MTT233 Güz 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin Seviyesi

Detaylı

Dersin Amaçları. Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Dersin Amaçları. Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ANASANAT ATÖLYE III (RESİM) Ders No : 0310380091 Teorik : 2 Pratik : 4 Kredi : 4 ECTS : 10 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

Moda Tarihi (GTM 053) Ders Detayları

Moda Tarihi (GTM 053) Ders Detayları Moda Tarihi (GTM 053) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Moda Tarihi GTM 053 Seçmeli 2 0 0 2 2 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin Türü Dersin

Detaylı

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ T.C. FATĠH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNĠVERSĠTESĠ GÜZEL SANATLAR ENSTĠTÜSÜ GELENEKSEL TÜRK SANATLARI ANASANAT DALI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ ġevkġ EFENDĠ ve HASAN RIZA EFENDĠ SÜLÜS-NESĠH MURAKKAʻLARININ MUKAYESESĠ

Detaylı

2. SINIF BAHAR DÖNEMİ. Zorunlu Dersler ve Ders Programı

2. SINIF BAHAR DÖNEMİ. Zorunlu Dersler ve Ders Programı RES202a1 RES202a2 RES202a3 RES202a4 RES202a5 ÖN 2. SINIF BAHAR DÖNEMİ Zorunlu Dersler ve Ders Programı ADI İNGİLİZCE ADI T* U* AKTS RES210 Resim Tarihi II Painting History II 2 0 3 ING004 ALM004 FRA004

Detaylı

Tarih Boyunca Kent, Ticaret, Mekan (MMR 446) Ders Detayları

Tarih Boyunca Kent, Ticaret, Mekan (MMR 446) Ders Detayları Tarih Boyunca Kent, Ticaret, Mekan (MMR 446) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tarih Boyunca Kent, Ticaret, Mekan MMR 446 Seçmeli 2 0 0 2 3

Detaylı

Grafik Tasarımında Desen I (GRT111 ) Ders Detayları

Grafik Tasarımında Desen I (GRT111 ) Ders Detayları Grafik Tasarımında Desen I (GRT111 ) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Grafik Tasarımında Desen I GRT111 Güz 2 2 0 3 7 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

RESİM SANAT EĞİTİMİ KURS PROGRAMI

RESİM SANAT EĞİTİMİ KURS PROGRAMI T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü SANAT VE TASARIM ALANI RESİM SANAT EĞİTİMİ KURS PROGRAMI Ankara, 2017 İÇİNDEKİLER PROGRAMIN ADI... 3 PROGRAMIN DAYANAĞI... 3 PROGRAMIN GİRİŞ

Detaylı

Bu dersin ön koşulu yada eş koşulu bulunmamaktadır.

Bu dersin ön koşulu yada eş koşulu bulunmamaktadır. Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ÇAĞDAŞ SANAT Ders No : 0310380125 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim

Detaylı

İleri Serigrafi Baskı (SGT 330) Ders Detayları

İleri Serigrafi Baskı (SGT 330) Ders Detayları İleri Serigrafi Baskı (SGT 330) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS İleri Serigrafi Baskı SGT 330 Seçmeli 1 2 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin

Detaylı

Mimarlık Tarihi ve Kuramı I (MMR 517) Ders Detayları

Mimarlık Tarihi ve Kuramı I (MMR 517) Ders Detayları Mimarlık Tarihi ve Kuramı I (MMR 517) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Mimarlık Tarihi ve Kuramı I MMR 517 Her İkisi 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili Geleneksel Türk El Sanatları II Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans (X) Lisans ( ) Yüksek Lisans( ) Doktora( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (x ) Uzaktan

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ANA SANAT ATÖLYE I (RESİM) Ders No : 0310380039 Teorik : 2 Pratik : 4 Kredi : 4 ECTS : 9 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim

Detaylı

GROVE ART ONLINE GAZİ ÜNİVERSİTESİ MERKEZ KÜTÜPHANESİ

GROVE ART ONLINE GAZİ ÜNİVERSİTESİ MERKEZ KÜTÜPHANESİ GROVE ART ONLINE 1 KAPSAM Bu veri tabanı ile aşağıdaki kaynaklara erişilebilmektedir: Grove Art Online The Oxford Companion to Western Art Encyclopedia of Aesthetics The Concise Oxford Dictionary of Art

Detaylı

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları

Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Tasarım Psikolojisi (GRT 312) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım Psikolojisi GRT 312 Bahar 2 0 0 2 3 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı