ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ"

Transkript

1 ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ 16 ARALIK 2018 PAZAR, SAAT 14:00 SWISSOTEL THE BOSPHORUS - BEŞİKTAŞ

2 Nejad Melih Devrim (Detay/Detail)

3 53. BEYAZ ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ 53. CONTEMPORARY AND MODERN ART AUCTION Yöneten Auction Director Aziz KARADENİZ 16 Aralık 2018, Pazar, Saat 14:00 16 December 2018, Sunday, 14:00 Swissotel The Bosphorus Beşiktaş, İstanbul Eserlerin Sergilenmesi Exhibition Period 6-15 Aralık 2018, Saat 10:00-20: December 2018, 10:00-20:00 Beyaz Space, Rumeli Caddesi No:4 Kat: 2-3 Nişantaşı, İstanbul Müzayede öncesi ulaşabileceğiniz telefonlar Contact numbers before the auction date +90 (0) (Pbx) / +90 (0) Müzayede günü ulaşabileceğiniz cep telefonları Contact numbers during the auction day +90 (0) (0) , +90 (0) Online Katalog Mehmet Güleryüz (Detay/Detail) BEYAZ PAZARLAMA ve MÜZAYEDECİLİK A.Ş. Rumeli Caddesi No:4 Kat:5 Nişantaşı İstanbul, Türkiye

4 Burhan Doğançay (Detay/Detail)

5 Fikret Mualla (Detay/Detail)

6 Selma Gürbüz (Detay/Detail) Müzayede Yönetimi Auction Management Aziz A. KARADENİZ Müzayede Koordinasyon Auction Coordination Eda ŞENKAN Müzayede Departmanı Auction Department Ezgi ATAY Hasan FURAT Ayçin KÖKÇE İrem Melis KÜÇÜK Eser ÖZTUNALI Hukuk İşleri Legal Issues Av. Korkut ÇEBİ Mali İşler Financial Issues Platin Outsourcing Fotoğraflar Photography Hüseyin ATİŞ Tasarım Design Gürkan KIZILSAKAL Halkla İlişkiler Public Relations Zarakol İletişim Web Sitesi Tasarım ve Yönetimi Website Design and Management GOM Stratejik İletişim Hiz. Ltd. Şti. Pronsa Bilişim Tic. Ltd. Şti. Renk Ayrımı, Baskı ve Cilt Colour Separation, Printing and Binding Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık A.Ş. Dudullu Org. San. Bölgesi 1. Cad. No:16 Dudullu Ümraniye / İstanbul Tel: Ulaşım Transportation Hüseyin ÇAY Burak GÜÇOĞLU Kemal KALAY Cemal YANAÇ Haşim YILDIZ Katkıda Bulunanlar Special thanks for their commitment to İlhan AYDOĞDU Yağmur ERTEKİN Sibel GÜLTEK Ayşegül ÖZDEMİR Serkan ŞAHİN Erol Akyavaş (Detay/Detail)

7 Koray Ariş İlhan Koman

8 MÜZAYEDE KATILIM ŞARTLARI Beyaz Pazarlama ve Müzayedecilik A.Ş. (kısaca Beyaz Müzayede ) olarak düzenlediğimiz müzayedelere iştirak eden alıcılar aşağıdaki şartları peşinen kabul eder. 1. Müzayedeyi düzenleyen Beyaz Pazarlama ve Müzayedecilik A.Ş. (kısaca Beyaz Müzayede veya Şirket olarak anılacaktır) satıcı için aracı konumundadır. 2. Müzayedelerimizde satışa sunulan tüm eserler Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca ilgili müze uzmanları tarafından kontrol edilmekte olup, Kanun kapsamına giren ve gerek görülen eserlere belge verilmektedir. 3. Eserler, müzayede kataloğunda ve Beyaz Müzayede nin internet sayfasında ( belirtilen adreste satış öncesinde teşhir edilerek alıcıların incelemesine sunulmuştur. Bu bakımdan müzayedeye katılanlarının eserleri önceden görmüş ve incelemiş oldukları kabul edilir. Alıcı satış gerçekleştikten sonra esere ilişkin herhangi bir kusur/ayıp itirazında bulunulamaz. Müzayedede satışa çıkarılan tüm eserler haliyle satışa sunulmakta olup, ayrıca her bir eser için yanına haliyle satışa çıkarıldığının yazılması zorunlu değildir. Alıcı pey süreceği eseri müzayede öncesinde yeterince gözden geçirmekle, eserin niteliklerini ve kondisyonunu incelemekle ve eserin tarife uyup uymadığını kontrol etmekle yükümlü olduğunu, eseri satın aldıktan sonra gözden geçirme hakkı bulunmadığını, bu çerçevede borçlar kanununun 223. Maddesinde belirtilen hükümlerden feragat ettiğini kabul ve taahhüt eder. Müzayede kataloğunda eserlerin tanımı için verilen bilgiler taahhüt niteliğinde olmayıp, genel bilgi ve kanaat niteliğindedir. Beyaz Müzayede satılan malın tekeffülü (garantisi) ile mükellef değildir. Alıcı bu hususu kabul eder ve satın aldığı eserlerin tekeffülü (garantisi) ile ilgili olarak Beyaz Müzayede den herhangi bir talepte bulunmayacağını taahhüt eder. 4. Müzayede açık olarak yapılır. Müzayedede fiyat artırımı sarih şekilde bayrak kaldırmak suretiyle yapılır. Alıcı bayrak kaldırmak sureti ile yapmış olduğu teklif ile bağlıdır. Alıcı, müzayedenin her ne sebeple olursa olsun butlanını dermeyan edemez. Bayrağın her kaldırılışının ne kadar değer artışını ifade ettiğini belirleme ve bu değeri değiştirme yetkisi Şirket e aittir. Bir kez pey ileri süren alıcı, kendisini meşru şekilde aşan bir diğer pey kabul edilene kadar peyinden sorumlu olarak kalır. 5. Satın alınan eserin bedeli peşin olarak ödenir. Satış bedelinin tamamı, 7. maddede belirtilen depolama ücretleri ve Beyaz Müzayede nin satın alınan eser(ler)le ilgili yapmış olduğu bilcümle masraflar Alıcı tarafından tamamen ödenmedikçe eser(ler) Alıcıya teslim edilmez. Eserin satış bedeli, çekiç fiyatı üzerinden önce %7 müzayede şirketi komisyonu, sonra KDV ve ödenmesi gereken diğer vergi, resim ve yasal giderler ilave edilerek bulunur. Alıcı, satış bedelinin tamamını en geç müzayede tarihinden itibaren 7 gün içinde ödemekle yükümlüdür. Bu süre zarfında eserin satış bedeli tam olarak ödenmediği takdirde, Beyaz Müzayede dilerse satış akdini herhangi bir ihtara lüzum kalmaksızın feshe ve uğradığı zararlarını (alıcı, satıcı komisyonları, depo, nakliye giderleri ve sair diğer zararlar) ticari faiz ile birlikte Alıcı dan tahsile yetkilidir. Bahse konu yetkinin belli bir süre içerisinde kullanılmamış olması bu haktan vazgeçildiği anlamında değerlendirilemez. Beyaz Müzayede, satış sonrası fatura ihtaratı yapmaksızın, her türlü alacaklarına ve zarar taleplerine müzayede tarihinden 7 gün sonrasından itibaren ticari faiz işletme hakkına sahiptir. 6. Müzayedede satın alınan eserlere ilişkin fatura, müzayede katılım sözleşmesinde ismi yer alan Alıcı adına düzenlenir. Faturanın başka bir kişi veya bir şirket adına düzenlenmesi isteniyorsa, müzayede katılım sözleşmesinde ismi yer alan Alıcı nın Beyaz Müzayede ye yazılı olarak talepte bulunması gereklidir. Beyaz Müzayede sözkonusu talebi geri çevirme hakkına sahiptir. Beyaz Müzayede Alıcı nın bu talebini kabul etse dahi eser(ler)in bedelinin Alıcı tarafından bildirilen kişi tarafından zamanında ödenmemesi durumunda, müzayede katılım sözleşmesinde ismi yer alan Alıcı, satın alınan eser(ler) in bedelinin tamamını ve 7. maddede belirtilen depolama ücretleri ve Beyaz Müzayede nin satın alınan eser(ler)le ilgili yapmış olduğu bilcümle masrafları ödemekle yükümlüdür. 7. Alıcı satın aldığı eser(ler)i Beyaz Müzayede adresinden en geç müzayedeyi takip eden 30 gün içinde her türlü masrafı kendisine ait olmak üzere teslim almak ile yükümlüdür. Zamanında teslim alınmayan eser(ler) için Alıcı, Beyaz Müzayede ye müzayededen sonraki 30. günü takiben haftalık %1+KDV depolama ücreti ödemekle yükümlüdür. Alıcı, satın aldığı eser(ler)i teslim almak için Beyaz Müzayede nin nakliye imkânlarını kullandığı takdirde, nakliyat esnasında oluşabilecek hasar ve zararlardan Beyaz Müzayede yi sorumlu tutmayacağını ve Beyaz Müzayede den herhangi bir talepte bulunmayacağını beyan ve taahhüt eder. 8. Alıcı, müzayede katılım sözleşmesinde belirtilen adresinin yasal tebligat adresi olduğunu ve belirtilen telefon, faks numaralarının ve elektronik posta adresinin hâlen kullanımda, geçerli ve güncel olduğunu beyan ve kabul eder. Beyaz Müzayede, Alıcı ya posta adresine yazılı olarak göndermek suretiyle bildirim yapabileceği gibi telefon, SMS, elektronik posta, kayıtlı telefon gibi elektronik iletişim kanallarından herhangi biri vasıtasıyla da bildirim yapabilir. Alıcı, adres, telefon, faks numaraları veya elektronik posta adresinde meydana gelecek değişiklikleri yazılı olarak Beyaz Müzayede ye bildirmediği takdirde burada belirtilen adres, numara ve elektronik posta adreslerine yapılacak bildirimlerin hukuken geçerli bir tebligatın tüm hüküm ve sonuçlarını doğuracağını kabul ve taahhüt eder. Beyaz Müzayede, verilen bilgilerdeki yanlışlık, adres değişikliği, üçüncü kişi konumundaki servis/hizmet sağlayıcılar nedeniyle oluşabilecek gecikmeler nedeniyle bildirimlerin Alıcı ya hiç ulaşmamasından ve/veya geç ulaşmasından ötürü sorumlu değildir. 9. Müzayedede satışa sunulan eserlerle ilgili olarak müzayede öncesinde rezerv fiyat bırakmak veya müzayedeye telefonla iştirak ederek pey sürmek isteyen alıcıların Beyaz Müzayede Rezerv Sözleşmesini imzalaması gerekmektedir. Alıcıların müzayedede bulunmaları tavsiye edilir. Müzayede öncesi rezerv fiyat bırakmak veya müzayedeye telefonla iştirak ederek pey sürmek Beyaz Müzayede tarafından müşteriye verilen bir hizmettir. Müzayede öncesinde rezerv fiyat bırakılarak ve/veya müzayede esnasında telefonla bildirilerek iletilen emirleri Beyaz Müzayede iyi niyet çerçevesinde ve emirlere uygun bir biçimde yürütmek için en iyi gayreti gösterir. Ancak Beyaz Müzayede bahse konu emirlerin iletimi ile ilgili olarak meydana gelebilecek ihmal veya hatadan veya telefon bağlantısının herhangi bir sebepten dolayı kurulamaması veya kesilmesinden dolayı emirlerin yerine getirilememesinden ötürü sorumluluk kabul etmez. 10. Müzayede kapsamında satışa sunulan eserlerin beyan edilen vasıflara haiz olmaması, orijin itibari ile beyana uygun olmaması, eserlerin üzerinde hukuki bir takyidat bulunması veya eserlerin hak sahibinin rızası dışında elden çıkmış olması durumunda hukuki sorumluluk eserin satışa arzını talep eden kişiye aittir. 11. Şirketimiz, müzayedede yer alan herhangi bir eseri, müzayededen geri çekmek, başka eserle birlikte satmak, birbirinden ayırmak, eserin satışını reddetmek ve dilediği takdirde müzayede kataloğundaki sıralamayı değiştirmek hakkına sahiptir. 12. Şirketimiz eser sahibinden tahmini fiyat aralığının içinde veya üstünde rezerv fiyatı kabul etme hakkına sahiptir. 13. Şirketimiz herhangi bir gerekçe göstermeksizin dilediği şahısları müzayede salonuna kabul etmeme ve/veya peylerini kabul etmeme/dikkate almama yetkisine sahiptir. 14. Müzayedeye katılan gerçek ve tüzel kişiler için 5549 sayılı kanun ve ilgili mevzuat uyarınca kimlik tespiti yapılacaktır. 15. Şirket müzayede esnasında görüntü ve ses kaydı yapmak, Alıcı ile yapılan telefon görüşmelerini kayda almak ve bu kayıtları delil olarak kullanmak hakkına sahiptir. 16. Katalogda dizgi ve baskı hataları olması halinde müzayede anındaki açıklamalar esas alınır. 17. Katalogda yayınlanan yazı ve fotoğraflar Beyaz Müzayede nin yazılı izni olmaksızın kısmen veya tümüyle yayınlanamaz/kullanılamaz. 18. Müzayede Türk Lirası üzerinden yapılır. Katalogda yer alan döviz cinsinden fiyatlar sadece bilgilendirme amaçlıdır. 19. Müzayede Katılım Sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda İstanbul Çağlayan Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir. Adnan Çoker (Detay/Detail) Müzayede TL. üzerinden yapılacaktır. Katalogda yer alan Euro fiyatları sadece bilgilendirmek amaçlıdır. Kullanılan referans kur 6 TL/Euro dur.

9 CONDITIONS OF AUCTION PARTICIPATION Buyers who participate in the auctions organized by Beyaz Pazarlama ve Müzayedecilik A.Ş. (hereon Beyaz Müzayede ) accept the following conditions in advance. 1. Beyaz Pazarlama ve Müzayedecilik A.S. (shall be referred as Beyaz Müzayede or Company hereinafter) holding the auction acts as the agent of the Seller. 2. All artworks auctioned are audited by related museum officers in accordance with Code of Protection of Cultural and Natural Properties and artworks falling under the law are granted certificate. 3. Artworks are exhibited in auction catalogue and at the address declared in web page of Beyaz Müzayede ( prior to auction to be examined by bidders. In this regard it is deemed that participants reviewed and examined the artworks. Buyer cannot raise any defect/flaw objection after the purchase. All the art works are put up for sale as is. It is not obligatory to state as is next to each and every artwork. Buyer accepts that they have sufficiently examined the piece on sale, reviewed the quality and condition of it and whether or not the artwork is in compliance with the description before they made the bid, they are not entitled to examine the product after purchase and the buyer also agrees and undertakes to renounce the provisions set forth in Clause 223rd of the Code of Obligations. Information in auction catalogue are provided only for introduction purposes and do not pose any kind of undertaking. Beyaz Müzayede is not liable for the warranty of sold pieces. Buyer acknowledges this matter and undertakes that they shall not raise any claim to Beyaz Müzayede in this regard. 4. Open auction method shall be implemented. Price increases are made explicitly by rising flags. The buyer is bound with the bid they have made by raising the flag. The buyer cannot put forward the invalidity of the auction under any condition. Company is entitled to determine/change the price increase indicated by each flag. 5. Any buyer who makes a bid is responsible for their bid unless another bid that exceeds it legitimately is accepted. 5. The price of the purchased artwork shall be paid in cash. Unless full purchase payment, storing expenses stated in Article 7, all costs incurred by Beyaz Müzayede regarding the artwork are made by Buyer, artwork(s) shall not be delivered to Buyer. Sales price of artwork is determined by adding 7 % auctioner s commission, VAT and other taxes, charges and legal fees upon the final auction price. During this period if the sales price is not paid in full, Beyaz Müzayede may choose to terminate the sales contract without any prior warning and charge all its losses (seller, buyer commissions, storing, transportation costs and other losses) together with the commercial interest to Buyer. Non-execution of these rights for a specific time shall not be deemed as waiver. Beyaz Müzayede is entitled to charge commercial interest on all receivables and loss claims in 7 days after auction without any warning or reminder. 6. Invoice regarding the artwork purchased in auction is issued on behalf of the Buyer in accordance with participation agreement. Any request on invoicing on behalf of any other party must be declared to Beyaz Müzayede in written by the Buyer whose name is stated in auction participation Agreement. Beyaz Müzayede is entitled to refuse the request. Even if Beyaz Müzayede agrees the request of Buyer unless the price of artworks are not paid by the individual designated by Buyer, Buyer whose name is stated in auction agreement is liable for paying the full price of artworks, storing expenses stated in 7th Article and all costs incurred by Beyaz Müzayede regarding the piece purchased. 7. Buyer is liable for receiving the artwork they purchased from Beyaz Müzayede in latest 30 days following auction at their sole cost and expense. For pieces not received on time, Buyer is liable for paying 1 % + VAT storing price for each week starting from 30th day. Buyer agrees and undertakes that if they utilize transportation means of Beyaz Müzayede, they shall not make any claim or hold Beyaz Müzayede responsible for any damage and loss occurred during transportation. 8. The Buyer agrees and acknowledges that the address they provided in auction participating agreement is their legal correspondence address and that the stated telephone, fax numbers, electronic mail address are still in use, valid and up to date. Beyaz Müzayede may notify the Buyer in writing to their mailing address or may also notify through any electronic communication channel such as telephone, SMS, electronic mail, registered phone. Unless the Buyer informs any changes in address, telephone, fax numbers or electronic mail address in writing to Beyaz Müzayede, they agree and acknowledge all order and results of a legally valid notifications sent to the address, number and electronic mail written herein. Beyaz Müzayede is not liable for failure to delivery of notifications to Buyer and/or late delivery of them due to error in information given, address change, service providers who are third persons. 9. Buyers who wish to submit reserved price before auction or bid at auction through phone call regarding art works presented for sales at the auction should sign Beyaz Müzayede Reserve Agreement. Buyers are recommended to participate in the auction. Submitting reserve price before auction or offering bids upon participating into auction via phone call is a service provided to the customer by Beyaz Müzayede. Beyaz Müzayede shows its best efforts to carry out orders given by submitting reserve price before auction and/or notifying during auction through phone in line with goodwill and in accordance with orders. However, Beyaz Müzayede does not accept any responsibility for any negligence or mistake which may arise out of conducting the said orders or because of failure to establish phone connection for any reason or interruption of the phone call. 10. In case art works presented for sales under the auction do not have declared qualities, are not in compliance with statement in terms of their origin, in case there is any legal restriction on art works or art works are sold without consent of their right holder, legal liability is incumbent upon the person who demand the art work to be presented for sales. 11. Our Company is entitled to withdraw any work of art from the auction, to sell it with another work of art, to separate them from each other, to refuse the sales of the work and change the order in auction catalogue when they wish. 12. Our Company is entitled to accept a reserve price within the range of or exceeding estimated price from the owner of art work. 13. Our Company is entitled to refuse entry of any person they wish into the auction hall without indicating any reason and/or to ignore/not consider their bids. 14. Identification will be made for real and legal persons participating in the auction under law no: 5549 and relevant legislation. 15. The Company is authorized to record video and sound during auction, record phone calls made with Buyer and use such records as evidence. 16. In case there are press or composition mistakes in the catalogue, explanations during the Auction will be valid. 17. Any written material or picture in the catalogue cannot be published/used partially or totally without written consent of Beyaz Müzayede. 18. Auction is held over Turkish Lira. Prices in foreign currencies in the catalogue are for informative purposes only. 19. Istanbul Caglayan Courts and Execution Offices will be authorized to settle any disputes arising out of Auction Participation Agreement. The auction will be conducted on TL currency. The Euro quotes are displayed only for information purpose. The referance exchange rate used is 6 TL/Euro. Kemal Önsoy (Detay/Detail)

10 Burhan Doğançay (Detay/Detail)

11 New World Order 2003 Yorumsuz... 1 Murat Işık (1967) New World Order tuval üzeri akrilik imzalı, 150 x 200 cm., 2003 acrylic on canvas TL Euro 1967 yılında İstanbul da doğdu. Marmara Üniversitesi Grafik Bölümü nden mezun oldu yılında Günümüz Sanatçıları sergisinde aldığı birincilik ödülü sonrasında eserleri ilk olarak Rene Block küratörlüğündeki 4. İstanbul Bienali nde sergilendi. Fransız Art Press dergisine göre eserleri Politik Pop Art olarak sınıflandırılabilir. Ulusal ve uluslararası karma sergilerde eserleri sergilenmektedir. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Işık was born in Istanbul in He graduated from Marmara University Graphics department. Işık received first prize award in 1995, in the exhibition for Modern-Day Painters. His works were exhibited during the 4th. Istanbul Biennial curated by Rene Block. According to the French Art Press magazine his paintings were categorized as Political Pop Art. Işık s works are exhibited in national and international mixed exhibitions. The artist works and lives in Istanbul

12 Doğudan Gelen yılında İstanbul da doğan sanatçı Galatasaray Lisesi ni bitirdikten sonra Fransa nın Grenoble kentinde bir yıl ekonomi okudu. Ardından Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi nden 1983 yılında yüksek lisans diplomasını alarak üstün başarıyla mezun oldu. 90 lı yılların başına kadar serbest grafik çalışmaları yaptı, aynı zamanda müzikle uğraştı. Ardından tuval resmine yoğunlaştı. İlk dönem resimlerinde biraz da tekniğinin ona tanıdığı imkanlarla fotorealist ögelere ağırlık vererek fantastik ve gerçeküstücü kurgulamalara başvurdu. Ancak fizik-üstü gerçeklikleri de ön plana çıkarma eğilimiyle, bunu en iyi ifade tarzı olarak gördüğü soyut resme yöneldi. Klasik resim kökeni olmadığından Haluk Özden (1956) Doğudan Gelen tuval üzeri akrilik imzalı, 120 x 150 cm., 1999 acrylic on canvas TL Euro kompozisyonlarında ve tekniğinde kendini tamamen özgür hisseden sanatçı estetik değerleri ön planda tutar ve yapıtlarını mükemmeliyetçi bir anlayış ve teknikle gerçekleştirir. Özden yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. 2 3 Yiğit Yazıcı (1969) Interior tuval üzeri akrilik imzalı, 150 x 150 cm., 2011 acrylic on canvas TL Euro InterIor yılında Bursa da doğdu de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü, Özdemir Altan Atölyesi nden mezun oldu. Menasa Art Fair, Beyrut, Lübnan, Next Artfair, Tally Beck Contemporary, Chicago/USA, ArtMRKT, Tally Beck Contemporary, San Francisco/USA, Art Asia Miami Hat Art Fruit, Miami USA, Asian Art 2010 Tally Beck Contemporary, New York, NY USA, La Table de Tee Tally Beck Contemporary, Bangkok Thailand, Scope ArtAsia Fair, Hat ArtFruit, Miami USA, Scope Art Fair, Hat ArtFruit, Basel Switzerland, Artasia Sanat Fuarı, Miami ABD de fuarlara katılmış ve Seattle Town Hall, ABD, Den Haag, Hollanda, Beyrut, Lübnan, Markus Garvey Park, New York, ABD de kişisel sergiler açmış olan sanatçı Yurtiçinde de çeşitli karma ve kişisel sergiler açmıştır. Renkliliği bir sıfat olmaktan çıkarıp, bir gerçeklik olarak karşımıza çıkaran sanatçı Soyut Dışavurumcu tarzın öne çıktığı tuval çalışmalarının yanı sıra fonksiyonel sanat eserleri de yapmaktadır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Özden was born in Istanbul in Graduated from Galatasaray High School studied Economics for a year in Grenoble, France. Then, he received his MA degree from Mimar Sinan Fine Arts University, with honors. Until the 90 s he worked freelance by making music and graphics. He eventually concentrated on painting, the canvas. During his primary stage he was able to make photorealist component paintings using the technical advantages, containing surreal and fantastic construct. With his tendency to bring out the hyper-physical realist he leaned toward abstract painting. He has had no prior classical art training therefore he is completely free in his compositions and technique, keeping aesthetical values in the forfront of his work with a sense of perfection. Haluk Özden lives and works in Istanbul. Yiğit Yazıcı, born in Bursa in 1969, graduated from Özdemir Altan Studio in Mimar Sinan Fine Arts University Faculty of Fine Arts. He held solo exhibitions in Miami, Seattle Town Hall, Den Haag, Hollanda, Beirut, Lebanon, Markus Garvey Park, New York, and participated in numerous group exhibitions in Turkey and abroad. Yazıcı has also participated in; Menasa art Fair, Beirut, Lebanon, Next Artfair, Tally Beck Contemporary, Chicago/USA, ArtMRKT, San Francisco/USA, Art Asia, Hat Art Fruit, Miami/ USA, Asian Art 2010, New York, N.Y/ USA, La Table de Tee, Bangkok Thailand, Scope Art Fair, Basel Switzerland. Color to him is more real then a description where he displays it as Abstract Expressionist style, and creates functional artworks. Yiğit Yazıcı works and lives in Istanbul

13 Tomur Atagök (1939) Kompozisyon tuval üzeri yağlıboya 130 x 221 cm. oil on canvas TL Euro 1939 yılında İstanbul'da doğdu. Sanat öğrenimini ABD de Oklahoma Devlet Üniversitesi, California Sanat Koleji ve Berkeley Üniversitesi nde tamamladı yılında İstanbul a dönerek bir süre ortaöğretim kurumlarında öğretmenlik yaptı arasında ise Mimar Sinan Üniversitesi-Resim Heykel Müzesi-Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. Sanat ortamına birçok açıdan öncülük eden sanatçı, aynı zamanda Türkiye deki ilk ve tek Müzecilik eğitim programının kurucusudur. Bir bölümünü tuval bir bölümünü metal üzerine uyguladığı çalışmalarında, görsel etkiyi, yüzeyin renk ve biçim parçalanmaları içinde ton farkına dayalı, soyut bir estetiğin sınırlarını zorlayıcı bir doğrultuda değerlendirmektedir. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. 4 Born in Istanbul in She completed her art education at the State University of Oklahoma, California Art College, and University of California, Berkeley. She returned to Istanbul in 1973, and thought art in middle schools. During , she was the assistant manager at the Art and Sculpture Museum of the Mimar Sinan University Her research was published on art and museum administration abroad as well as in Turkey. She is the founder of the first and the only education program on museum administration in Turkey. She applies her art both on canvas and on metal. In her works, she assesses the visual effect in the direction of the disintegration of color and form within the surface, based on differentiation of tones, challenging the limits of abstract aestheticism. She lives and works in Istanbul Adem Genç (1944) Soyut Kompozisyon tuval üzeri yağlıboya imzalı, 164 x 135 cm., 1988 oil on canvas TL Euro Soyut Kompozisyon yılında Rize de doğdu de Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü nü bitirdi da Almanya ve İngiltere ye giderek incelemelerde bulundu yılları arasında Saint-Martin s School of Art ta yüksek lisans yaptı. İlk sergisini 1972 de Londra da açan sanatçı yıllarında Samsun Eğitim Enstitüsü Resim- İş Bölümü nde öğretim görevlisi olarak çalıştı te Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi nde yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamladı de doçent, 1994 te de profesör oldu. Çeşitli ödüller ve mansiyonlar kazanmış olan sanatçının resimleri büyük geometrik biçimler içeren soyut kompozisyonlardan oluşmaktadır. İstanbul Beykent Üniversitesi nde öğretim üyesi olarak görev yapan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Genç was born in Rize in Graduated from the Fine Arts Department of Gazi Institute of Education. In 1966, he went to Germany and England to continue his work there. During he earned his MA degree from Saint-Martin s School of Art. He had his first exihibiton in 1972 in London. He worked as a research assistant in the Fine Arts Department of Samsun Institute of Education during From 1980 to 1983, he completed his Ph.D in the Fine Arts Faculty of Ege University. He became an associate professor in 1988 and professor in His artworks received various awards and merits. His paintings are abstract compositions that contain sizable geometric shapes. Adem Genç is a faculty member of Beykent University in Istanbul.

14 Mühürlenmiş Zaman 2013 Plan: Zoo-Basel-Kunst 2014 Barış Sarıbaş (1979) Plan: Zoo - Basel - Kunst tuval üzeri karışık teknik imzalı, 225 x 199 cm., 2014 mixed media on canvas 1979 yılında İzmir de doğdu. Kütahya Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi, Resim Bölümü nü bitirdi yılları arasında bir yıl boyunca Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü ne devam etti yılında Prof. Dr. Hüsamettin Koçan Atölyesi nden mezun oldu. 11 ödül aldı, çok sayıda karma ve grup sergilerine katıldı. Yurt içi ve yurt dışında çok sayıda workshoplara davetli sanatçı olarak katıldı. (Moldova Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Avusturya, İstanbul, Ankara, İzmir.) İmgenin peşine takılmış olan sanatçı, kendi içlerinde TL Euro oldukça şaşırtıcı, gizemli, kendine özgü imgeler ve çizgiler taşıyan üst gerçekçi peyzajları ile özgün bir tarza sahiptir. Sanatçı çalışmalarını İstanbul ve İzmir/Bağyurdu ndaki atölyelerinde sürdürmektedir. Barış Sarıbaş was born in Izmir in He graduated from Kutahya Anadolu Fine Arts High School and attended the Painting Department of the Teaching Faculty of Eskişehir Anadolu University in Graduated from Prof. Hüsamettin Koçak s workshop in He received 11 awards and was invited to many workshops in Turkey and abroad organized in Moldova, U.S. France, Austria, Istanbul, Ankara and Izmir. The artist pursues his personal images and lines with an original and authentic style reflected by striking and mysterious surrealistic landscapes. He lives and works in Istanbul and in Izmir, Bagyurdu. 6 Fatih Gürbüz (1985) Mühürlenmiş Zaman tuval üzeri yağlıboya imzalı, 145 x 195 cm., 2013 oil on canvas TL Euro 1985 yılında Diyarbakır da doğdu, 2004 yılında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi ndeki eğitimini tamamladıktan sonra, 2010 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü, Kemal İskender Atölyesi nden mezun oldu. Aynı yıl Lviv Ulusal Sanat Akademisi nde yüksek lisans eğitimi almaya başlayan Gürbüz, 2013 yılında programı tamamladı. Birçok karma sergide resimleri sergilenen Gürbüz 2009 yılında 9. Şefik Bursalı Resim Yarışması ödülüne layık görüldü. Sinemasal bir kadraj duygusuna sahip olan Gürbüz distopik ve apokaliptik (kıyamet sonrası) mekanlar kurmakta, geniş planları boyamaktadır çoğu zaman. Geniş planlardaki figürler sakin ve durgun olsa da her an kendilerini aşacak, varolan konumlarını değiştirecek bir iradeyi de taşımaktadırlar. Gürbüz yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Gürbüz was born in Diyarbakır in Graduated from Anatolian Fine Arts High School in 2004, Mimar Sinan Fine Arts University in 2010, Painting department, Kemal Iskender studio. Same year he began his graduate studies in Lviv International Art Academy, where he graduated in His paintings have been in many group exhibitions and he has received many accolades for his work such as; 9. Şefik Bursalı Painting Contest. Gürbüz has a sense of sinematic frame and plans a distopic and apocaliptic (aftermath of doomsday) set-up of space mostly with vast painted lands. Even though his figures in the plans seem quiet and calm they can act beyond their stand any minute, and carry the freedom to change the present condition. Gürbüz lives and works in Istanbul Bu eser, Beyaz Art'ın 2016 yılında yayınladığı Fatih Gürbüz - Sakin sergi kataloğunun kapağında, 6 ve 7. sayfalarında yer almaktadır. This painting is displayed on pages cover, 6 and 7 of the Fatih Gürbüz - Calm exhibition catalog published by Beyaz Art in 2016.

15 gerçek hikayeden alınmıştır beyaz leke 2014 Ekin Saçlıoğlu (1979) Gerçek Hikayeden Alınmıştır, Beyaz Leke tuval üzeri akrilik imzalı, 150 x 150 cm., 2014 acrylic on canvas TL Euro 9 Engin Konuklu (1990) Memories of Childhood tuval üzeri akrilik imzalı, 150 x 200 cm., 2014 acrylic on canvas TL Euro MemorIes of ChIldhood yılında İzmir'de doğdu yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü nden mezun oldu yılında Avusturya Kültür Ofisi'nin bursuyla Salzburg Yaz Akademisine katıldı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi nde Yüksek Lisans Programını ve Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Sanatta Yeterlilik Programını tamamladı yılları arasında Ömer Uluç un asistanlığını yaptı. Sanatçı'nın eserleri İsveç, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan ve Hollanda da sergilenmiştir. Hayatın her alanındaki dogmalara karşı duruşunu renkçi ve ironik üslubuyla tuvale aktaran ressam izleyicisini kişisel belleğinin kıvrımları arasında cömertçe dolaştırmaktadır. Işık üniversitesi nde araştırma görevlisi olarak görev yapan olan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul'da sürdürmektedir. Ekin Saçlıoğlu, born in İzmir in 1979, graduated from the Mimar Sinan Fine Arts Academy on In 2001 she received a scholarship from the Austrian Culture Office for a summer course at the Salzburg Academy. She graduated with a masters degree from the Mimar Sinan Fine Arts Academy and completed a program of Art Proficiency at the Yıldız Technical University Art and Design Department. She worked as the assistant of Ömer Uluç between His works were exhibited in various countries such as Sweden, Austria, Greece, Bulgaria and the Netherlands. Her colorful and ironic style depicts his opposition to dogmatic ideas and leads the viewer into the convolutions of his creative mind. Ekin Saçlıoğlu who currently works as a research assistant at Işık University lives in İstanbul yılında Adana da doğdu yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun olan Konuklu, aynı üniversitenin Resim Bölümü'nde yüksek lisansına devam etmektedir. Eski fotoğraf karelerinden aldığı kadrajları tuval üzerine aktaran sanatçı, geçmiş zaman hatıraları ve bu hatıraları en yoğun olarak çağrıştıran kavram olan eve odaklanıyor. İnsanların savaş, soykırım ve salgınlarla geçen yıllarda evlerine duydukları özlemin dayanılmaz boyutlarını ve onları ölüme sürükleyen bir melankoli halini anlatan Konuklu, aynı zamanda insanların öznel nostalji arayışını da sorgulamaktadır. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Engin Konuklu was born in Adana in He received his bachelors degree in painting from Dokuz Eylül University s Fine Arts Faculty where he continues his post gradute study in the same major. By transferring frames from old photograph shots to canvas, Konuklu focuses on the concept of home which connotates past time memories. Depicting the melancholic state of unbearable longing of people through the years of war, genocide and epidemic; Konuklu also examines people s search for subjective nostalgia for their own. The artist continues to live and work in Istanbul

16 Tank 2012 İki Kardeş yılında Çorlu da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü nden mezun oldu de Accademia Di Belle Arte Di Bologna da yüksek lisans eğitimi gördü. Zeminin kayganlığını resmin zamanında donduran Gökçe Er in tuval Gökçe Er (1982) İki Kardeş tuval üzeri yağlıboya ve karışık teknik imzalı, 200 x 150 cm., 2009 oil and mixed media on canvas TL Euro ve kağıt üzerinde yarattığı mekanlarda doğayla insan birbiri içine geçiyor, kendi zeminlerini kaybediyorlar. Hepsi tekrar bir araya geldiklerinde yeni bir gerçekliği tadıyorlar. Sanatçı bu duyguyu çoğaltmak için resmin farklı yüzeylerini birbirine bağlayan tanıdık nesneler ya da anlar kullanıyor; resmin yüzeyini oluştururken birbirinden uzak birçok mekanı üst üste bindiriyor. Sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Gökçe Er, born in Çorlu in 1982, graduated from the Painting Department of Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Fine Arts and completed her master s degree at the Accademia di Belle Arte di Bologna in Nature and man are intertwining and losing their personal ground in Gökçe Er s works on canvass and paper where the smoothness of ground, frozen within the scope of time, allows nature and man to unite again. The artist uses various surfaces on his works to connect faraway objects with moments and superimpose them. Gökçe Er lives and works in Istanbul. 10 Ersan Deveci (1969) Tank alüminyum üzeri karışık teknik imzalı, 150 x 200 cm., 2012 mixed media on alluminium TL Euro 1969 yılında Denizli de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü nü bitirdi yılında aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çalışmalarında askeri ögeleri büyük ölçüde otobiyografik bir yaklaşımla ele almaktadır. Sanatçı, militarizm algısını kişisel ve toplumsal bellek bağlamında irdelerken, söylemini alışılageldik politik göndermelerin dışında, sembolleştirmelerden uzak, tamamen plastik anlatımın gücünü kullanarak görünür kılmaktadır. Aynı zamanda Ersan Deveci; savaş araçlarının gerçek amacını tam olarak bilmeksizin, onlara hayranlık duyan bir çocuğun bakış açısı ile birer düş ve oyun nesnesine dönüştürerek sunmaktadır. Alüminyum kompozit yüzeylere boya tabancası ile çalışan ve enamel boya üzerine epoksi uygulayarak eserlerine rölyef etkisi kazandıran sanatçının, çalışmalarında kullandığı endüstriyel malzemeler, eserlerin içeriği ile paralellik oluştumaktadır. Yaşamını ve çalışmalarını İzmir de sürdürmektedir. Deveci was born in Denizli, Completed his undergarduate and graduate studies at Dokuz Eylül University Faculty of Fine Arts Painting Department. He portrays an autobiographical approach in his work using military components. Deveci is probing personal and social militaristic view completely void of conventional political rhetoric or use of symbology only in art form. He also portrays a child s fascination to these military gear unaware of their actual purpose uses that and turns it into a game or a dream object of illusion. The artist uses alluminum composite, sprays the surface with enamel paint and coats it with epoxy giving it a relief affect. The industrial products he uses parallels the essence of his art. He lives and works in Izmir

17 Kuşlar 1998 Denize Doğru 1996 Ertuğrul Ateş (1954) Kuşlar tuval üzeri yağlıboya imzalı, 120 x 150 cm., 1998 oil on canvas TL Euro 1954 yılında Adana da doğan Ateş, 1973 yılında resim eğitimine başladı. Halil Akdeniz, Mürşide İçmeli ve İsmail Gümüş hocaları oldu de Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü nü bitirdi yılları arasında Londra da Kingsway Princeton Yüksekokulu ve Berhnal Green Enstitüsü nde çalışmalar yaptı yılında İstanbul da ilk resimleri sergilendi ve profesyonel sanat hayatına bu sergi ile başladı yılında ani bir kararla New York a yerleşti ve 1988 yılında New York ta ilk kişisel sergisini açtı. Çok kısa sürede bu ülkede kendini ispat ederek çalışmalarını sürdürdü. Düşsel bir mekan içinde, insan ve doğa elemanlarının uçuşan bir kurdele motifi eşliğinde işlendiği resimleri, fantastik-gerçekçi bir eğilimin ürünleridir. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul ve New York ta sürdürmektedir. 12 Ateş, born in Adana in 1954, started his painting education in His mentors were Halil Akdeniz, Mürşide İçmeli, and İsmail Gümüş. He graduated from the Painting-Work Department of Gazi University of Education in Ankara in He worked in Kingsway Princeton School and Berhnal Green Institute in London during 1977 to His professional life started with a solo exhibition in Then he moved to New York in 1987 and held his first solo exhibition in New York in In a short period of time, he proved himself in New York. His works contain surreal backgrounds where human and natural agents are processed in the accompaniment of flying ribbons and his works are the products of a fantastic-realistic approach. He is currently working both in Istanbul and New York. Mustafa Horasan (1965) Denize Doğru tuval üzeri yağlıboya imzalı, 100 x 150 cm., 1996 oil on canvas TL Euro 1965 yılında Aydın da doğan sanatçı, 1986 da Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Grafik Ana Sanat Dalı ndan mezun oldu. Almanya, Fransa, Hollanda, İspanya, Amerika ve İtalya da sanatsal çalışmalar yaptı. Sanatçının katıldığı önemli sergiler arasında Paris Grand Palais de yapılan Parİstanbul (1990), New York ta düzenlenen Turkish Artists Exhibition (1995), Arap Emirliklerinde yapılan Sharjah Bienali, U.A.E. (1999) sayılabilir. Yurtiçi ve yurtdışında özel koleksiyon ve müzelerde eserleri bulunmaktadır. Zamandaş olmayan oluşumların birbiri içinde karşıt söylemler yarattığı ve çelişkilerden yeni anlamlar ürettiği resimlerinde, görsel bir dönüşümün kanavası örülmektedir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi nde öğretim görevlisi olan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Horasan was born in Aydın in He graduated from the Graphics Department of Fine Arts Faculty of Marmara University in He worked in Germany, France, Holland, Spain, USA and Italy. Horasan had his first solo show in Izmir in 1988 and since then he has solo shows regularly in Turkey. The artist also exhibited at prestigious institutions locally and internationally including ParIstanbul at the Grand Palais, Paris (1990), Turkish Artists Exhibition in New York (1995), the Sharjah Biennial, U.A.E. (1999). In his works, a visual conversion is woven on the canvas, and new meanings arise in his art from the conflicts resulting from the opposite expressions of the formations. Horasan currently teaches at the Fine Arts Faculty of Mimar Sinan University in Istanbul and works in his studio in Istanbul

18 Last Supper yılında İzmir de doğdu yılları arasında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Bölümü nde, Neşe Erdok ve Devrim Erbil Atölyeleri nde sanat eğitimi gördü yıllarında, yüksek lisans çalışması yaptı. Sanatçı eserlerinde peyzajın derinlik etkisini, psikolojik algıya olanak verecek bir düzenleme anlayışına göre yorumlamaktadır. Simgesel, görsel bir dil kullanan sanatçı soyutlaştırılmış doğa ve mekanlar içinde, kalın bir boya dokusu oluşturacak şekilde serbest fırça kullanımlarıyla yapıtlarını gerçekleştirmektedir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Resim Böümü nde öğretim üyesi olan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. İrfan Okan (1960) Last Supper tuval üzeri yağlıboya imzalı, 180 x 155 cm., 1991 oil on canvas TL Euro Okan was born in Izmir in He studied art in Neşe Erdok and Devrim Erbil Studios in the Painting Department of Mimar Sinan Fine Arts University. He received his MA degree in In his paintings, he evaluates the effect of the landscape depth as a regulation that enables the psychological perception. The artist who uses a symbolic visual language, in the abstracted nature and places, creates his works with free brush applications by creating a thick paint texture. The artist is a member the Faculty of Fine Arts in Mimar Sinan Fine Arts University. He lives and works in Istanbul Temur Köran (1960) İsimsiz tuval üzeri yağlıboya imzalı, 180 x 200 cm., 2005 oil on canvas TL Euro İsimsiz yılında Siverek de doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü, Devrim Erbil Atölyesi nde öğrenim gördü. Aynı üniversitede Sanatta Yeterlilik programını tamamladı. İçe dönük bir gözlemle, psikolojik boyutlu bir resim anlayışını benimsemekte ve bu yönde çalışmalar yapmaktadır. Mekân-zaman ilişkisini, kendine özgü anlatımlarla harmanlayan sanatçının resminde, çevresinden pek çok olay, durum ve nesne model haline geliyor. Figür ve renk buluşmalarını farklı kompozisyon kuruluşları içinde yeniden değerlendiren sanatçı, kendi dünyasıyla beslediği anlatımlarına izleyiciyi de dahil ediyor. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Köran was born in Siverek in He graduated from the Devrim Erbil Studio of the Fine Arts Academy in İstanbul (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). He completed proficiency in art at the same university. Based on an introverted observation, his works have an element of psychological dimension. He blends the place-time relation with his own expression style where happenings, objects and articles from his environment become his models in the paintings. The artist incorporates the viewer to his works by reevaluating the figure and color unification with establishing different compositions. He currently lives and works in Istanbul.

19 Soyut Kompozisyon 1988 İsimsiz Mustafa Karyağdı (1961) İsimsiz tuval üzeri yağlıboya imzalı, Ø: 150 cm., 2014 oil on canvas TL Euro 17 Mehmet Gün ( ) Soyut Kompozisyon tuval üzeri yağlıboya imzalı, 100 x 150 cm., 1988 oil on canvas TL Euro 1961 yılında Konya da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü nü bitirdi. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Anabilim Dalında öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. Sanatçı, imgenin hem kendisi hem de kavramsal olarak algıdaki değişiminin ortaya konmasını amaçlamaktadır. Görsel bir metin olarak ele aldığı imgeyle bir tür kendi analizine yönelen sanatçı sekiz kişisel sergi açmıştır. Eserlerindeki konvansiyonel konuların, izleyicinin bildiği, tanıdığı ve benimsediği ikonografiler olması, sanatsal bir soruşturmaya, izleyicinin kendisini sorgulamasına, sanatsal tabuların da irdelenmesine olanak sağlamaktadır. Özel ve Resmi müzelerde ve koleksiyonlarda eserleri bulunan sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Karyağdı was born in Konya in He studied painting at Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Fine Arts. He works as a faculty member in the Painting Department of in Marmara University. Karyağdı aims to expose both the image itself and its change in its perception conceptually. He considers the symbol as a visual essay and in a way tends to analyze himself. The artist had eight solo shows. The fact that the conventional subjects in his works are iconographic which should be recognized and embraced by the viewer allows them question themselves examine artistic taboo. He currently lives and works in Istanbul yılında Ankara da doğdu yılları arasında Viyana Güzel Sanatlar Akademisi nde Prof. Anton Lehmden ile çalıştı de Hausner in atölyesine geçti ve 1983 te diplomasını aldı de Viyana Güzel Sanatlar Akademisi Altın Figür Ödülü nü aldı. Resimlerinde keten ve tuval zemini üzerinde yer yer leke, trükaj ve kaligrafi öğelerinin, görsel ve soyut bir bütünlük içinde yorumlandığı spontan ve kavramsal anlayışı temel almaktadır. Eserleri Solomon Guggenheim Museum, Viyana Birleşmiş Milletler Merkezi, İstanbul Modern gibi müzelerde, yerli ve yabancı önemli koleksiyonlarda yer almaktadır yılında Berlin de vefat etmiştir. Gün was born in Ankara in He worked with Prof. Anton Lehmden in Fine Arts Academy of Vienna between In 1982, he moved to the studio of Hausner and received his diploma. He was granted with the Gold Figure Award of Fine Arts Academy of Vienna in Gün s artworks is based on spontaneous and conceptual approach, in which the stains, tricking elements and calligraphic items are interpreted within the framework of visual and abstractive integrity on linen and canvas. His paintings are held by many museums including Solomon Guggenheim Museum, United Nations Center in Vienna, Istanbul Modern Museum as well as in many important local and foreign collections. He passed away in Berlin in Fotoğraf: Yahşi Baraz

20 Theater For The BlInd 2010 Smoke Nazif Topçuoğlu (1953) Theater For The Blind c-print, 2/5 edisyon 53 x 77 cm., 2010 c-print, edition 2/5 Bu eser, Passage 1'in 2010 yılında yayınladığı Kezban-Ucuz Roman kataloğunun 38 ve 39. sayfalarında yer almaktadır. This painting is displayed on pages 38 and 39 of the Kezban-Pulp Fiction catalog published by Passage 1 in Kezban Arca Batıbeki (1956) Smoke dijital kolaj, 4. edisyon imzalı, 100 x 176 cm., 2010 digital collage, edition TL Euro Bu eser, Beyaz Art'ın 2015 yılında yayınladığı Kezban sergi kataloğunun 10 ve 11. sayfalarında yer almaktadır. This painting is displayed on pages 10 and 11 of the Kezban exhibition catalog published by Beyaz Art in TL Euro 1953 yılında Ankara da doğdu. Mimarlık yüksek lisans eğitimini, Orta Doğu Teknik Üniversite sinde (ODTÜ) 1978 yılında tamamladı. İkinci lisansüstü derecesini Fotoğraf dalında, 1981 yılında Institute of Design da, Chicago da aldı. Çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak görev yaptı li yıllardan beri, dünyanın çeşitli yerlerinde hem kişisel sergiler açmakta, hem de grup sergilerine katılmaktadır de Chicago Museum of Contemporary Art da ve 1984 de Art Institute of Chicago da grup sergilerine de katıldı. Avrupa da Enternasyonel Fuarlara, 50. Venedik Bienali ne, 6. Rus Fotograf Bienali ne katıldı. Topçuoğlu nun fotoğrafları değişik ülkelerdeki çeşitli müzelerde, özel ve kurumsal koleksiyonlarda yer almaktadır. Topçuoğlu, Vitamin PH ve New Perspectives in Photography (Phaidon, 2006) gibi çeşitli yayınlarda yer almıştır. Fotoğraf konusunda yayınlanmış üç kitabı bulunmaktadır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (Şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi) Grafik Bölümü nden mezun oldu. Mezuniyetini takiben sinema ve tiyatro için afişler, televizyon için çocuk filmi, tiyatro sahne dekorları, uzun metrajlı sinema film jenerikleri, fotoğraf ve sanat yönetmenliği, dergilerde fotoğraf editörlüğü yaptı de gittiği ve uzun süre kaldığı Oxford ve Londra da resim üzerine yoğunlaştı den itibaren Türk Çağdaş sanatının önde gelen isimleri arasına girdi. Bugüne dek 16 kişisel sergi açtı, birçok yurtiçi ve yurtdışı karma sergiye katıldı. Tuval üzerine akrilik tekniğinde oluşturduğu resimleri, insan, cinsellik, sansür, gizem, yansıma, aşk ve erotizm gibi evrensel temaları içerir. Kökeninde grafik öğelerin çağdaş resimsel elemanlara dönüştürülmüş görsel dinamizmi, egemen bir eğilim olarak kendini gösterir. Araştırıcılık ve ortak bir tema çevresinde derinleşme çabası, bütün çalışmalarını birleştiren özelliklerdir. Sanatçı yaşamını ve çalışmlarını İstanbul da sürdürmektedir. Nazif Topçuoğlu was born in Ankara in He obtained his first M.A. in Architecture from the Middle East Technical University (METU), in 1978, followed by his second M.A. in Photography at the Institute of Design, Chicago in He held various academic positions, teaching History and Criticism of Photography. He has been exhibiting since the late 1970s, both in solo shows and group exhibitions across the world. His solo exhibitions in İstanbul and Ankara were followed by a solo show at Chicago Public Library Cultural Centre in He was included in group shows in the Chicago Museum of Contemporary Art, 1982 and Art Institute of Chicago, Recently he held solo exhibitions in Utrecht, and Barcelona. He was also a participant in a number of biennials exhibiting at the 50th Venice Biennial in 2003 and 6th Russian Biennial of Photography, in Topçuoglu s photographs are in museums and private and corporate collections. He was also featured in numerous publications, such as Vitamin PH, New Perspectives in Photography (Phaidon, 2006). He also writes on photography and has published three books. He lives and works in Istanbul. Batıbeki was born in Istanbul in She graduated from the Graphics Arts Department of Fine Arts Academy at Marmara University. After her graduation, she created posters for cinema and theatre, stage decors and animation film for children for TV, where she worked as production designer and photographer on this film. In 1983, she traveled to the UK, where she focused on her painting both in Oxford and London. Since 1984, she is one of the most important artists in Turkish Contemporary Art. Batıbeki featured in numerous group shows with both Turkish and international artists such as the Baku Biennial 2008 in Azerbaijan and Lukas Feichner Art Gallery in Vienna, Austria She also had sixteen solo exhibitions including On the Road at the Costume Design Museum in Tokyo, Japan (2004). Her acrylics on canvas paintings include global themes like human beings, sexuality, censorship, mystery, reflection, love and eroticism. Graphic elements visual dynamism transferred to her contemporary paintings is a common tendency in all her paintings. She currently lives and works in Istanbul

21 La Reveuse 1985 Balkan Naci İslimyeli (1947) La Reveuse karton üzeri karakalem imzalı, 70 x 100 cm., 1985 drawing on cardboard TL Euro 1947 yılında Adapazarı nda doğan sanatçı 1968 yılında girdiği Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu ndan (şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi) birincilikle mezun olmuştur yılı Sedat Simavi Plastik Sanatlar Büyük Ödülü nü kazanan Prof. Balkan Naci İslimyeli Işık Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesidir. Grafiksel öğelerin ağırlıklı bir yer taşıdığı ilk dönem resimlerini, düşünsel içerikli temaların işlendiği akrilik resimler takip etmiştir. Son dönemde üç boyutlu kavramsal çalışmalar ve enstalasyonlar gerçekleştirmiştir. Sanatta süreçlere dayalı bir etkinliği amaçladığı, aşkınlık ilkesini gözden uzak tutmadığı gözlemlenmektedir. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. 20 İslimyeli, born in Adapazarı in 1947, graduated from State Applied Fine Arts School (currently known as Marmara University) with the first degree in rank. Prof. Balkan Naci İslimyeli, the winner of Sedat Simavi Grand Prize for Plastic Arts in 2007, is an instructor at Fine Arts Faculty of Işık University. His early paintings, mainly dominated by graphical items, were followed by acrylic paintings containing spiritual themes. Recently, he completed three dimensional conceptual works and installations. He aims an efficacy based on artistic processes without ignoring the principle of transcendence. He lives and works in Istanbul İsmet Doğan (1957) Penatratum ahşap üzeri karışık teknik imzalı, 120 x 150 cm., mixed media on wood TL Euro Penatratum yılında Adıyaman da doğdu yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi nden mezun oldu de Fransız Hükümeti bursuyla Paris e giderek 2 yıl kaldı. İsmet Doğan 80 li yıllarda yapıtlarını, Dadaizm in, kolaj, ready made, montaj ve grafiti tekniklerini, tarih, kültür, gelenek kavramlarını birleştirerek sorusallaştırdı. Bir düşünür olarak Türkiye tarihinde, özellikle batılılaşma- modernleşme projesinin dayattığı, temellük ettiği şiddetin ve travmanın boyutlarına odaklandı lerdeyse yapıtlarına bir başka eleştirel boyut katarak özellikle sömürgecilik konusu üzerine gider ve sanat tarihine referanslarla sinematografik materyel değişimleri yönünden bir stratejiyle konuya yaklaşır. Aynı dönemde aynalar Doğan için bir çalışma materyali olarak temel rollerden biri haline gelir. Son dönem çalışmaları melez bir teknik ve anlatı inşa eder. Sanatçı işlerini fotoğraf, resim, heykel, video, enstalasyon gibi çağdaş sanatın farklı disiplinlerinde üretmektedir. Bu değişik alanlardaki işlerinin temel sorunsallarını genel olarak kimlik, kültür, beden ve iktidar oluşturmaktadır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul'da sürdürmektedir. İsmet Doğan was born in 1957 in Adıyaman. He graduated from Marmara University, Faculty of Fine Arts in Istanbul in In 1987 he received a French Government Scholarship in Paris where he spent the next two years. In the 1980s, under the influence of Dadaism, İsmet Doğan creates collage, graffiti, and assemblage uses readymade objects and reveals thus the problematic of culture, tradition and history by plastic means. As a thinker his attention was drawn by the aspects of violence and trauma, especially during the century of westernization and modernization in Turkey. In 2000s he integrated another critical dimension into his artwork; especially interested on the subject of colonialism he approached a strategy of art historical references and cinematographic material alteration. During that period of time mirror gained one of the most essential roles as a working material for Doğan. He is presenting photography, painting, sculpture, video, and installation. The artist lives and works in Istanbul.

22 İsimsiz yılında Eğridir de doğan Kemal Önsoy, 1980 yılında İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi) Resim Bölümü, Ergin İnan Atölyesi nden mezun oldu yılları arasında çalışmalarını New York ta sürdürdü. Önsoy ilk sergisini İstanbul da 1979 da gerçekleştirdi, daha sonra İtalya ve Brezilya da olmak üzere çok çeşitli sergilerde yer aldı; 1990 yılı Venedik Bienali, 1995 yılı 4. İstanbul Bienali ve 2001 yılı 7. İstanbul Bienali ve 2002 São Paolo Bienali nde eserleri yer aldı. Önsoy, çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Kemal Önsoy, uzun süre, katmanlarla ilgilendi. Toplumların, kümelerin, yaşam koşulları sonucunda bıraktıkları izlere yöneldi. Yerleşmelerdeki döküntüler, sürekli yapılanmalar ve yıkımlarla birbiri üzerine yığınlaşan kültürel kodların peşine düştü. Bu takip bir bakıma sanat tarihinin izini sürmek biçiminde de anlaşılabilir. Böylelikle biz, katmanların üst üsteliğini kavrıyor, zaman içinde dolanabiliyorduk. Zaman olgusunun içerdiği ardışıklık, süre ve zamandaşlık kavramları ana sorunsalları gibi görünüyordu. Resimlerinde, katmanları birbirinden ayırt edebilecek işaretler bırakıyordu. Sonuç olarak, yaşanmış ve bitmişin anılarını, el izlerini hâlâ yaşamlı kılan, duvarlara yönelik bir ilgiydi onunki. Taa tarih öncesi çağlara, mağara resimlerine uzanıyordu. Önsoy, prehistoryadan günümüze katmanlaşan kültürel geçmişin nasıl duyumsanabileceğine ilişkin resimler boyadı. O nun resimleri, sanatsal arkeoloji için oluşturulmuş en üst katman değerindeydi. (...) Kemal Önsoy, maddenin makroskobik özelliklerini belirleyen devinimlerini, bileşenlerini, değişimlerini, gözle görülemeyen karmaşık içyapıyı; atomik olanı sorgulayarak katmanlaşmayı geleceğe doğru sürdürüyor. Zeynep Yasa Yaman Kemal Önsoy (1954) Önsoy was born in Egridir in He graduated from the Ergin İnan Studio in the Painting Department of State Applied Fine Arts Academy of Istanbul (currently known as Marmara University) in He worked in New York from 1990 to Önsoy had his first exhibition in Istanbul in 1979 and since then has regularly presented his works not only in Turkey but also in Italy and Brazil. He showed his work at the Venice Biennial in 1990, 4th Istanbul Biennial in 1995, 7th Istanbul Biennial in 2001 and São Paolo Biennial in Önsoy currently lives and works in Istanbul. For a long period of time, Kemal Önsoy concentrated on the layers in society. He emphasized the traces left due to the living conditions of the communities and societies. He followed the cultural codes that have intensified layer by layer on top of each other due to continuous reconstructions, and demolitions, and on debris of settlements. This pursuit can be regarded in a way as trailing the art history. This way, we can assess the fact that the layers are built on each other, and they stroll in time. He identified the major problems as concurrency, duration and consequency embedded in the perception of time. He left traces in his paintings that can differentiate the layers from each other. Consequently, his interest was on the traces left on the walls by the memories of the lived and finalized that in a way made these fingerprints still existent. This interest went way back to prehistoric times, early drawings on the walls of the caves. Önsoy, painted about how to sense the layered cultural history dating back from the prehistoric times to the present day. His paintings can be regarded as the highest layer in the artistic archeology Kemal Önsoy continues to carry the layers into future by questioning the atomic, the unseen to the naked eye; that is the actions, combinations and changes within atom that define the macroscopic properties. Zeynep Yasa Yaman 22 Kemal Önsoy (1954) İsimsiz tuval üzeri karışık teknik imzalı, 162 x 131,5 cm., 2003 mixed media on canvas TL Euro 43

23 kemal önsoy'un amerika dönüşü resimlerinden Kemal Önsoy'un Resimleri Hakkında: Kemal Önsoy'un resimlerinde büyük bir titizlikle çalışılmış, hatta düzenlenmiş bir ''rastlantı'' estetiğiyle karşılaşırız. Gün'ün tersine, Önsoy baskı tekniğini anımsatan bir yöntem uygulayarak, resimlerinde fırça izi bırakmaz, ama parmaklarının ve ellerinin izini bırakarak ya da bazen tarih atarak imzalar. 1980'lerde Önsoy'un Giacometti figürlerini anımsatan, lekesel figürleri ve kent peyzajlarını, 1990'larda uzaydaki karadelikleri anımsatan soyut organik oval formlar takip eder. ''Dan Lynch'' (1991) olarak adlandırdığı bu dizisinde, daha önceki resimlerinde gördüğümüz ön plan ile arka plan arasında gidip gelen bakışımızla, kaybolup beliren figürler ve ilişkilerden doğan ve sürekli değişen algılama oyunu yerini, daha meditatif bir algılama sürecine bırakır. Resim yüzeyinin açılarak, ortaya çıkan boşluğun neredeyse tuvalin tümünü kapladığı, lekenin birincil duruma geldiği bu resimlerinde ön plan ile arka plan arasında başka bir diyalektik oyun başlar. Ovallerin yamuk organik formları ve boyanın bazı yerlerde yoğunlaşmasından doğan hacim nedeniyle bazen yüzeyi arka plana iterek ortaya çıkmakta olan gök cisimlerini anımsatır, bazen de yüzeyin açılmasıyla oluşan içe doğru açılan bir delik yanılsaması yaratır. Önsoy 2000'lerde organik ve geometrik soyutlamayı bir araya getirerek, mutlak soyutlama ile figüratif arasında gidip gelen resimler yapmış, hem de 2001 yılında 6. Uluslararası İstanbul Bienali'nde resmini üçüncü boyutla ilişkilendirmiştir. Genetik araştırmalar, mikrobiyoloji ve uzay çalışmalarına kavramsal göndermeler yapan Önsoy, Gel Gözlerimden Ağla (2001) isimli strafordan yapılmış helezon formundaki merdiveni andıran anıtsal heykelinde de, hem su moleküllerinin yörünge hareketlerine, hem de minarelerin içindeki merdivenlere gönderme yapar. About Kemal Önsoy's Paintings: In Kemal Önsoy's paintings we encounter an aesthetics of ''coincidence'' meticulously crafted, even deliberately arranged. Unlike Gün, Önsoy applies a technique recalling the printing method, not leaving any brush strokes on his painting, while leaving his finger and hand prints on them as his signature or sometimes signing them by date. In the 1990s, abstract organic oval forms recalling the black holes in space, succeed Önsoy's stain-like figures and urban landscapes of the 1980s recalling Giacometti figures. In this series his titles ''Dan Lynch'' (1991) the ever shifting perception game emerging from the figures and relationships created by our gaze moving between the foreground and background in his earlier paintings leaves its place to a more meditational perception process. In his paintings where the surface of the painting is opened up to an emerging emptiness filling almost the entire canvas and stain becomes primary, a dialectic game begins between the foreground and background. The uneven organic shapes of the ovals, and the volume created by the paint's dilution at certain places, sometimes recall objects from the sky coming forth, thrusting the surface to the background, and sometimes, with the opening of the surface, create the illusion of a hole opening inwards. In the 2000s, Önsoy has made paintings going back and forth between absolute abstraction and the figurative, bringing together organic and geometric abstraction, and at the 6th International İstanbul Biennial in 2006 he has related his painting to the third dimension. Önsoy, who made conceptual references to genetic research, microbiology, and space research, refers both the orbital movements of water molecules, and the staircases inside the minaret in his monumental sculpture entitled Gel Gözlerimden Ağla (Come Cry Through My Eyes, 2001) of styrofoam resembling helical stairs. Fulya Erdemci, Modern ve Ötesi: , İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2007, sayfa: Kemal Önsoy (1954) İsimsiz tuval üzeri karışık teknik imzalı, 192 x 172 cm. mixed media on canvas TL Euro 45

24 kemal önsoy'un amerika dönüşü resimlerinden isimsiz 1994 Kemal Önsoy un Resimlerinde Varoluş ve Antikite: Görülmeyen fizik güçlerin, bıçak sırtı dengelerin, enerji yayılımlarının, karanlık bölgelerin odağında, çok uzun zamandır tek bir resmin (davranışın) alanını inatla genişletiyor Kemal Önsoy. Önsoy un yeryüzünde kaplamak istediği alanın sınırsızlığı, yeryüzünün görünmeyen, salt nesnelere adanmış fizik belleğine sezgi ve duyumlarıyla erişmesinde yatıyor. Bu bilginin verdiği iç huzursuzluk onda varoluşun resimsel tragedyasını temellendiriyor. Öte bir ilişkiler zincirinin, gizli kimyasını keşfetmiş, yeryüzünde kentlerin karanlık bölgelerinde varoluşunun dinmez, sürükleyici güdüsüyle geziniyor. Yaşamın katları arasında iç ve kapalı bir antikitenin izleğini sürüyor, acı, ateş, gölge, kül ve yıkımla besleniyor. Resme durmadan taşıdığı, elinde olsa da olmasa da her türlü yüzey karşısında gösterdiği eylemin özünde yatan öfke, acı ve haykırış dolu darbeler yaşama karşı tavrını belirliyor. Böylece zamanın başladığı andan itibaren yıkımın gövdeleşmiş, birikmiş, billur nesneleri diyebileceğimiz tuvalleri ilkel ritüellerin izlerini, tırmanmalarını, psişik bir antikiteyi içeriyor. Kendi varoluşu karşısında yokoluşu, erimeyi, solmayı yerleştiriyor. Plastik sorunsalı da bu çerçeveye çekip onu orada sorguluyor. Existence and Antiquity in Kemal Önsoy s Paintings: Invisible dark power, knife-edge balances, dispersion of energy towards the center of dark area, for a very long time Kemal Önsoy has persistently been expanding the very surface of a Painting (behavior). Önsoy s desire to cover earth boundless, invisible surface lies in his devotion of the physical mind to intuition and sensation. The truth that lies within enlightment causes restlessness, which finds ground in the tragedy of picturesquel existence. Beyond, wanders in the dark areas of the cities on earth, a sequel of relationships, discovering the secret chemistry of the never ending, absorbing, motive of existence. It is following the path of an inner and confined antiquity that is layered in life, with pain, fire, shadow, ash, destruction and nourished. Since the beginning of time he is epitomizing the embodiment of destruction, collecting crystal clear objects, the canvas, and trail the early rituals, such as the ascent of psychic antiquity. In oppositon to his own very existence he places annihilation, dissolvation, and discoloration. He draws the problematic plastic into this area and interrogates. The theme lives in the texture of the painting, when pulled away from the core, color, and figure lives within. The close knit between texture, the tension between capillary zones, the plastic establishment, in a macro scale self-exists freely. Semih Kaplanoğlu, Sanat Dünyamız, Yapı Kredi Kültür Yayını, 1990, 41. sayı, Bahar-Yaz 24 Kemal Önsoy (1954) İsimsiz tuval üzeri karışık teknik imzalı, 181 x 200,5 cm., 1994 mixed media on canvas TL Euro 47

25 IN SAN FRANCISCO 1986 Bedri Baykam (1957) 1957 yılında Ankara da doğdu yıllarında, Paris te Pantheon- Sorbonne da Ekonomi öğrenimi gördü de Paris te L Actorat da oyunculuk üzerinde çalıştı. Resme duyduğu ilgi nedeniyle, öğrenimini sanat alanında sürdürdü yıllarında, Kaliforniya da College of Arts and Crafts ta, sinema ve resim dallarında öğrenim gördü yılına kadar Amerika da kaldı, bu süre içinde üç kısa film de çekti. Baykam önceleri grafiti sanatından etkilendi, fotoğraf ve kolajların yer aldığı çalışmalar yaptı yılında Amerika dan ayrıldığında resimleri daha da politikleşmeye başladı, Batı sanatını ve Batının sanata bakış açısını eleştirdi. Bir protesto ya da karşı-sanat olarak da yorumlanabilecek resimlerinde, çağdaş Amerikan dışavurumcu resmine ve özgür anlatımcılığa yakın bir üslup niteliği saptanmaktadır. Bedri Baykam dünyaca ünlü sanat eleştirmeni Edward Lucie Smith in hem Art Today hem de Art Tomorrow kitaplarında yer almış tek çağdaş Türk sanatçısıdır. Yurtdışında ABD, Çin, Kore, İngiltere, Kanada, Fransa, Hollanda ve Mısır da eserleri sergilendi. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli müze ve koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Baykam was born in Ankara in 1957, studied Economics at Pantheon- Sorbonne University in Paris during He practiced acting at L Actorat in Paris between 1979 and After focusing on economics and business, Baykam realized his passion for art and studied at the California College of Applied Arts in 1980 for three years. During his time living in California and New York, which he left in 1987, he also directed three short films as well as producing a varied anthology of work. Since 1986, while still living in the US, Baykam became influenced by graffiti art and began producing works using photography and collages. Baykam has also been active as an author, having written numerous books on art and politics. After leaving California in 1987, Baykam s work became even more political in which, through his installations and paintings, he began to criticize the Western view of art and Western painting. His paintings can be interpreted as a protest or con-argument towards art, a style that is close to modern American liberal expressionism. Bedri Baykam is the only contemporary Turkish artist that was included in both of Edward Lucie Smith s books, Art Today and Art Tomorrow, a worldwide famous art critic. Baykam has participated in numerous local and international group exhibitions in Turkey, the U.S., China, Korea, the U.K., Canada, France, Egypt and the Netherlands. He also had solo shows since 1960s in prestigious galleries around the world, including New York during his stay in the U.S. Baykam currently lives and works in Istanbul. 25 Bu eser, Peter Selz in 1986 yılında yazdığı Dramas of Human Encounter kitabının 50. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 50 of the Dramas of Human Encounter book written by Peter Selz in Bedri Baykam (1957) In San Francisco tuval üzeri karışık teknik imzalı, 190 x 160 cm., 1986 mixed media on canvas TL Euro 49

26 AT AİLESİ" 2004 yol Bedri Baykam (1957) At Ailesi tuval üzeri akrilik imzalı, 183 x 195 cm., 2004 acrylic on canvas TL Euro 27 Bedri Baykam (1957) Yol tuval üzeri karışık teknik imzalı, 150 x 210 cm., 1991 mixed media on canvas TL Euro Bu eser, Beltaş Yayınları nın 2009 yılında yayınladığı Koleksiyonlardan Bedri Baykam kitabının 95. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 95 of the Koleksiyonlardan Bedri Baykam book published by Beltaş Publications in Bu eser, Piramid Sanat ın 2007 yılında yayınladığı Atlardan İkonlara kitabının 26. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 26 of the From Horses to Icons book published by Piramid Sanat in

27 Kare serisi Kare Serisi Bubi (1956) Kare Serisi 190 karışık teknik 112 x 113 x 10 cm., 2014 mixed media TL Euro 29 Bubi (1956) Kare Serisi 198 karışık teknik 112 x 113 x 10 cm., 2014 mixed media TL Euro 1956 yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Üniversitesi nde psikoloji ve antropoloji öğrenimi gördü. Sanat çalışmalarında otodidakt olan sanatçının geçmiş dönem eserleri geometrik kompozisyonlardan tuval üzeri tekstil çeşitlemelerine kadar uzanan kavramlar sergilemektedir. Sanat tarihçisi ve eleştirmeni Yalçın Sadak tarafından 18 ayrı dönemi belirlenen sanatçının eserleri Sotheby s ve Christie s de satılmış olup yurtdışı ve yurtiçi birçok önemli koleksiyonda da yer almaktadır. Çalışmalarında, boyanmış bez kordonları, yatay ve dikey kafes biçimleri örgüsel bir kompozisyon düzeni içinde bir araya getirir. Eserleri, geleneksel tuval resmi karşısında, teknik ve estetik bir uygulama olarak yeni özgün bir seçenek oluşturmaktadır. İstanbul da yaşamakta ve çalışmaktadır. Bubi was born in Istanbul in He studied psychology and anthropology in Istanbul University. Being an auto-didactic in his art, artist s early works present the concepts from geometrical compositions to textile variation on canvas. His works were designated as 18 periods by art historian and critic Yalçın Sadak. Bubi s art pieces were sold on Sotheby s and Christie s and also included in many collections in both Turkey and abroad. In his works, he combines painted fabric cordons in vertical and horizontal cage shapes and plaited compositions. His works are considered as new and authentic when compared to the traditional canvas paintings. He lives and works in Istanbul

28 Fotoğraf: Ara Güler örgü ören kadın 2011 Selma Gürbüz (1960) 1960 yılında İstanbul da doğdu. Sanat öğrenimine 1978 de İngiltere de Exeter College da resim, fotoğraf ve tiyatro dallarında başlayan sanatçı, Exeter College of Art Design da iki yıl resim ve heykel öğrenimi gördü. Ardından Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü nü bitirdi. Selma Gürbüz, çağdaşlarından kimselere benzemeyen bir sanatçı. Görünmeyenlerden görünen imgeleri yaratma ustası. Masalların düşsel yaratıklarından, hayaletlerden, cinlerden, perilerden; 1001 gecenin devamından, kara, ak ya da gri büyülerden bir dünya yaratıyor. Karagözden, şamanlardan, tılsımlardan, Siyah Kalem in gizemli figürlerinden, Falnamelerden, Yıldıznamelerden Tüm bunlardan yola çıkarak ya da onlara doğru yola çıkarak yaratıyor resimlerini. Geçmişteki bu hısım-akrabalarını, günümüze, hatta bizden sonraki bir geleceğe doğru çağırıyor. Siyah-beyaz ağırlıklı resimlerinde ve hayvan formlarına yer verdiği heykellerinde, formun gerisindeki psikolojik çağrışımları, vurgulayıcı ve ekspresif bir teknikle sergilemektedir. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul ve Paris te sürdürmektedir. Gürbüz was born in Istanbul in She started her art education on painting, photography and drama in Exeter College, England in The artist had also studied painting and sculpture in Exeter College of Art Design for two years. Later on, she graduated from the Painting Department in Fine Arts Faculty of Marmara University. Selma Gürbüz is an artist unique amongst her contemporaries. One has to look not to our times but instead much deeper into a far distant past in order to find works that can be compared to hers. Selma is an expert at conjuring into being to so-far hidden image. She cretes words from imaginary creatures of legend, from ghosts, genies and fairies; from black, white or grey magic and from the enduring threads of the Tales 1001 Nights. She also draws inspiration from Karagöz shadow puppertry, from shamans and spells, from Divination boks, Astrology boks and from the mystical figures portrayed by the 15th century artist Siyah Qalem. She creates her art by starting from these reference points and yet moves towards rather than away from them. She summons these ancient kith and kin to our times and even into a future beyond our present. In her black and white paintings and animal formed sculptures, she shows the forms behind the psychological connotations with an emphasizing expressive technique. She lives and works in Istanbul and Paris. Bulunduğu Koleksiyonlar / Public Collections The British Museum, Londra Galerie Maeght, Paris İstanbul Modern Santral İstanbul, İstanbul İstanbul Bilgi Üniversitesi Proje 41, İstanbul Ankara Resim Heykel Müzesi 30 Selma Gürbüz (1960) Örgü Ören Kadın tuval üzeri yağlıboya imzalı, 200 x 115 cm., 2011 oil on canvas TL Euro

29 isimsiz Kemal Önsoy (1954) İsimsiz karton üzeri karışık teknik imzalı, 73,5 x 103 cm. mixed media on cardboard TL Euro 32 Kemal Önsoy (1954) İsimsiz kağıt üzeri karışık teknik imzalı, 100 x 70 cm., 2000 mixed media on paper TL Euro 56 57

30 İki Başlı Prens 2014 Ahmet Güneştekin (1966) 1966 yılında Batman da doğdu. Beş yaşından itibaren resim yapmaya başlayan sanatçı 16 yaşında ilk kişisel sergisini açtı yılında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi ni yarıda bırakarak 1986 yılında girdiği Eskişehir Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü nde öğrenim gördü. Bugüne kadar 80 e yakın kişisel ve karma sergiyle birlikte çeşitli sanatsal aktivitelerde yer aldı ile 2003 yılları arasında Anadolu seyahatlerinde bulunarak efsaneler derledi ve tuvaline aktardı yılında TRT için Güneşin İzinde adlı belgesel projesini hayata geçirdi. Sanatçı, işlediği temalardan yola çıkarak çok sayıda tasarıma imza attı, tasarımları dünya markaları tarafından üretildi ve Uluslararası Tasarım Fuarı nda sergilendi. Bugüne kadar gerçekleştirdiği birçok projeye çocukları dahil etmiş, 5000 e yakın çocukla resim çalışmaları yapmıştır. Eserlerindeki, birbiri içinde kıvrılan, sonra açılarak genişleyen, sık sık yerel mitlerin kavrayıcı gücüne gönderme yapan çizgiyle sınırlandırılmış renk sarmalları, bu kompozisyonlarda özellikle Anadolu nun yaşam gerçeklerini akla getirir. Akla getirmekle kalmaz, bu gerçeklerin çizgide ve renkte nasıl bir işlerlik kazanabileceğine dair izleyiciye görsel çözüm örnekleri sunar. Yuriçi ve yurtdışında yüzden fazla kişisel ve karma sergiye katılmış olan Güneştekin in eserleri, yurtiçi ve yurtdışında birçok koleksiyonda yer almaktadır. Çalışmalarını İstanbul/Beyoğlu ndaki atölyesinde sürdürmektedir. Güneştekin was born in Batman in 1966, began to paint at the age of 5 and opened his first solo exhibition at the age of 16. He left Mimar Sinan University, Fine Arts department in 1984 and studied Business Administration at Eskisehir Anatolian University in Until now, he participated in many artistic activities including nearly 80 solo and group exhibitions. Between he travelled through Anatolia compiling legends and has transfered them onto the canvas. In 2005 he compiled a documentary for TRT called In the Footprints of the Sun. The artist has signed on to many themes in his designs. His designs were produced by many world brands and been on exhibition in the Design Fair. He has included children in many of his works, close to children have made paintings. In his paintings, the color spirals restrained with lines, that curl within each other, then widen and often refer to the grasping power of local myths. His paintings not only touches the realities of Anatolian life in these compositions, but also present visual resolutions about how these realities function with line and color. Güneştekin has participated in many domestic and international solo and group exhibitions and his works are in many public and private collections. He continues to work in his studio in Beyoglu, Istanbul. 33 Ahmet Güneştekin (1966) İki Başlı Prens tuval üzeri karışık teknik imzalı, 120 x 100 cm., 2014 mixed media on canvas TL Euro 59

31 MemorIes yılında İstanbul da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü nde öğrenim gördü. Aynı üniversitede grafik ve resim yüksek lisans programını tamamladı. Resimlerinde insanlığın içinde bulunduğu zor zamanları konu olarak işleyen sanatçı tuval üzerine yerleştirdiği birbiriyle ilgisiz gibi görünen figürlerinin ardında gerilimli anları, dünyasal meseleleri ele almaktadır. Gülfidan ın resimlerinde figürler çoğu kez sakat duruşları ile zamanı ve mekanı belirsiz bir dünyaya ait gibidirler. Resimlerini oluşturan formlar birşeyi işaret etmek ve birbirinden bağımsız elemanlar olmak yerine hepsi bir başka ortak amaç için bir arada bulunmaktadırlar. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Onur Gülfidan (1974) Memories tuval üzeri akrilik imzalı, 135 x 130 cm., 2010 acrylic on canvas TL Euro Onur Gülfidan, born in Istanbul in 1974, studied at the Mimar Sinan Fine Arts University where he completed his master s degree in graphic design and painting. The artist, who depicts mankind s currently prevailing hard times, uses unrelated figures on canvas to represent stressful moments and global problems. Gülfidan s figures, mainly depicted in crippled positions, seem to belong to a universe of undefined time or space. The composing shapes of his paintings are used to serve together a common goal rather than representing independent figures pointing at something. He lives and works in ıstanbul. 34 Evren Tekinoktay (1972) Half and Hour ahşap üzeri karışık teknik imzalı, 152 x 160 cm., 2009 mixed media on wood TL Euro 1972 yılında Kopenhan da doğdu arasında Gerrit Rietveld Academy, College of Art and Design, Amsterdam/Danimarka da, yıllarında Jan van Eyck Academy, Postgraduate Center for Fine Art, Tasarım Bölümü nde, Maastricht/Hollanda, yılları arasında The Royal Danish Art Academy, Kopenhag/Danimarka da, Professor Claus Cartensen in öğrencisi olarak öğrenim gördü. Yaşamın karmaşıklığını ve insanın samimiliğini yapıtlarında yansıtan sanatçı, farklı teknikleri sıklıkla aynı ebattaki yüzeye çalışmaktadır. Bilinçaltının tortusundaki tüm form ve renkleri, kendi kültüründe iz bırakmış bir ebru sanatçısı gibi, kâğıdında sabırla bekleten ve yansıtan sanatçının eserlerinde, teori, sanat ve tasarımın bileşkeleri görülür. Tekinoktay ın görsel tanıları, kompozit karşılıklarını renklerin coşkun renk seviyelerinde bulur. İngiltere, Almanya, Danimarka ve Hollanda da kişisel sergiler gerçekleştirmiş olan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını Kopenhag/Danimarka da sürdürmektedir. Tekinoktay born Cophenagen Tekinoktay was educated in Gerrit Rietveld Academy in the College of Art and Design in Amsterdam, Holland in She continued her education in Jan Van Eyck Academy in the Postgraduate Center for Fine Art in Design and Theory in Maastricht, Holland. In she studien in the Royal Danish Art Academy under Professor Claus Cartensen in Copenhagen, Denmark. Tekinoktay depicts life s complexities and human relationships through the use of a range of techniques on a single canvas. With the wide use of techniques and colours that Tekinoktay draws from her own experiences and foundations, she is able to create art as a visual representation of her culture. Tekinoktay has had personal exhibitions in England, Germany, Denmark, and Holland. She currently lives and works in Copenhagen, Denmark Half and Hour 2009

32 Nefs Nejat Satı (1982) Nefs 3 tuval üzeri akrilik imzalı, 290 x 100 cm., 2014 acrylic on canvas TL Euro 1982 yılında İzmir de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü nden mezun oldu. Avrupa dışında Hong Kong Yallay Center da kişisel sergi açtı. Genç kuşak sanatçılar arasında tuval resmini farklılaştırmaya yönelik deneyleriyle dikkati çeken sanatçının en önemli özelliği malzeme ve renk tutkusudur. Soyut, figüratif ya da semi-figüratif gibi ayrımların dışında kalarak formlandırdığı çalışmalarında, mekan olgusunu devreye sokarak izleyicileri kelimenin tam anlamıyla farklı bir kurgu alanına çeker. Sanatçı, tuval resmini farklı arayışların odağına yerleştirmekle kalmayıp ona kavramsal bir açılım getirerek, el değmedik görselliklerin peşinde koşarken, etrafına ya da arkasına bakmıyor. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Satı was born in Izmir in He graduated from the Painting Department of the Faculty of Fine Arts, Dokuz Eylül University. The artist stands out among the artists of his generation with the researches he conducted to differentiate art-on-canvas. In addition, his passion for color and material are remarkable. By eliminating the classifications as abstract, figurative or semi-figurative and by introducing the space phenomenon, Satı attracts the viewers to another fiction area. The artist places the art-on-canvas at the focus of the search for the different, he also attaches a conceptual framework. He runs after the untouched visuality without looking back or around. He currently lives and works in Istanbul. 37 Ahmet Oran (1957) Soyut Kompozisyon tuval üzeri yağlıboya 250 x 190 cm. oil on canvas TL Euro 1957 yılında Çanakkale de doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi nde (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Prof. Adnan Çoker Atölyesi nde öğrenim gördü yılları arasında Viyana Tatbiki Sanatlar Yüksekokulu nda Prof. Carl Unger in resim, vitray ve grafik atölyelerine ve Prof. A. Frahner in Atölyesi ne devam ederek Viyana Tatbiki Sanatlar Yüksek Okulu ndan mezun oldu. Eserlerinde, düşüncenin imgeye dönüşmesi için bedenini eyleme çağıran biri olarak, koşullandırılmış bir bilgi (geleneksel anlamda tuval resmi) içerisinde yol alabilmenin olasılıklarını araştırıyor. Resimleri kuşatıcı mekansal bir hacim duygusu yaratıyor. Daha öncekiler içeriye, uzamın derinliğine iniyordu, şimdikiler ise, dışarıya, bakan kişiyi kuşatan bir mekana açılıyor den beri Avusturya ve Türkiye de çeşitli sergiler gerçekleştirmiş olan sanatçı yaşamını Viyana ve İstanbul da sürdürmektedir. Oran was born in Canakkale in He studied in Adnan Çoker Studio in the Painting Department of state applied Fine Arts Academy of Istanbul (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). From 1980 to 1987, he attended Prof. Carl Unger s Studio for painting, stained glass and graphics and Prof. A. Frahner s Studio. He graduated from the Applied Fine Arts School of Vienna University. As a person who calls for the action of his body in order for ideas to be translated to objects, he analyzes the possibility of progressing within the scope of conventional knowledge (usually canvas paintings). His paintings create a sense of surrounding spatial volume. Former works created a sense of entrance into the depth of the painting as opposed to the current ones that are opening to the outside and surrounding the viewer. Oran has also exhibited in various cities of Austria and Turkey since the 1980s. He lives in Vienna and Istanbul. 63

33 Resimli Türk Tarihi - Harem Ali Elmacı (1976) Resimli Türk Tarihi - Harem 1" tuval üzeri yağlıboya imzalı, 200 x 180 cm., 2013 oil on canvas TL Euro ali elmacı (1976) 1976 yılında Sinop da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü nden mezun oldu. Her sergisinde bir söylemi, eleştirisi olan Ali Elmacı, sosyal sorunların güncel tarihini hiciv ve kinayeden sakınmadan resmetmekte, ailenin, toplumun, devletin, medyanın ve kutsal değerlerin çıplak gözle görülmeyen yönlerini kendi kurguları ve karakterleri üzerinden aktarmaktadır. Eserlerindeki şaşkın ve gülen suratlar la, toplumu kişisel portreler üzerinden eleştiren sanatçının her resminde ayrı bir eleştiri, ayrı bir tespit vardır. Art Dubai 2011, Scope Basel 2012 fuarlarında eserleri sergilenmiş olan sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Ali Elmacı, born in Sinop in 1976, graduated from the Mimar Sinan Fine Arts University, Faculty of Fine Arts, Department of Painting. He uses his imagination and subjects to express fearlessly, in each of his exhibitions, his opinions and criticism concerning the current history of hidden social problems involving family, society, state, media and sacred values. The puzzled and laughing faces depicted in his portraits reflect the critical mind of the artist. Ali Elmacı whose works were exhibited at Art Dubai in 2011 and Scope Basel in 2012, lives and works in Istanbul. 65

34 rumeli hanı serisi'nden 1989 Rumeli Han Resimleri: Bu resimler, kentin doğasının varoluş veya kayboluşuyla değişen bir kentli resim dizisidir. 19.yüzyıl sonunun önemli yapılarından Rumeli Hanı artık ucuz ölümler görmekte. Bu bina trajik bir son durak. Kat kat boyalı, dökülen sıvalarıyla eriyen giden yığma duvarlar: kurum, toz, kırık cam, çürüyen ahşap Önsoy un resimlerine bakıyorum. Yok oluş, her gün Cihangir ile Tünel arasında arşınlanan yollarda rastlanan, geleceği tahmin edilen, felaketlerin, ansızın kendini gösterdiği bir dünyaya dair. Yaşamın ince dengelerde sağlandığı kenarda kalmış bir kent dünyası. Yere bakan genç ölü, ucuz içki, hap, eroin, kan. Yaşam ve yıkımla karşı karşıyayım: bu resimler, aniden ortaya çıkıp varlığını kanayan, yıkıldıkça var olan ve hayalet gibi yaşayan canlılarla onların içinden doğduğu yetersiz maddeden oluşuyor. Rumeli Hanı dizisi her yeni resimle korkutucu bir hızla değişiyor. Değişim, ressamın gelişmesinden mi? Yoksa hesaplı bir programın bir ürünü mü? Hayır, resimlerin hızları, sürekli dönüşüm isteyen maddenin hareketliliğine katlanmanın gereğinden dolayıdır. Resimler, birer birer kendi içlerinde dönüşümlerinin izlerini taşıdığı gibi gittikçe dönüşümün kendisi olmaktalar. Gittikçe oluşuma ve maddenin yetersizliğine doğru gitmekteler. Rumeli Han Paintings: These works are a series of urban paintings connected to the existence or extinction of urban natural environment. Rumeli Han, an important building of the 19th century, has now become the site of cheap death, a tragic last stop, crumbling walls, eroded paint, rotting timber, broken glass, dust and soot. I look at Önsoy s works: they are connected to future calamities on the decaying streets between Cihangir and Tünel. An urban environment where life tries to survive: a young dead body, cheap drinks, heroin, narcotics and blood. I am facing life and destruction: these works represent disappearing ghost-like people. The Rumeli Han series are changing at a scary pace. Is the change due to the transformation of the artist, or is it the result of a planned scheme? The rhythm is due to the need to cope with the mobility of permanently moving material. The works which bear the influence of inner mutation become the essence of transformation and move towards material inadequacy. There are pictures from Giacometti s workshop on the walls. The thin, slim post-war Giacomettis.The concentration camp and Hiroshima victims are connected to threatened people. Giacometti s creatures have lost their purity forever. This loss is also represented in Önsoy s series where living creatures are gathered in groups of two or three within the framework of an erotic dynamism familiar with calamities, sadness and indifference. Vasıf Kortun, Rumeli Hanı Sergisi, Galeri Nev Yayınları, İstanbul, 1989, Sayfa:3 39 Kemal Önsoy (1954) Rumeli Hanı" Serisi'nden tuval üzeri akrilik imzalı, 165 x 155 cm., 1989 acrylic on canvas TL Euro 67

35 kemal önsoy'un amerika dönemi resimlerinden İsimsiz 1991 Kemal Önsoy'un Resimleri Hakknıda: Kemal Önsoy, uzun süre, katmanlarla ilgilendi. Toplumların, kümelerin, yaşam koşulları sonucunda bıraktıkları izlere yöneldi. Yerleşmelerdeki döküntüler, sürekli yapılanmalar ve yıkımlarla birbiri üzerine yığınlaşan kültürel kodların peşine düştü. Bu takip bir bakıma sanat tarihinin izini sürmek biçiminde de anlaşılabilir. Böylelikle biz, katmanların üst üsteliğini kavrıyor, zaman içinde dolanabiliyorduk. Zaman olgusunun içerdiği ardışıklık, süre ve zamandaşlık kavramları ana sorunsalları gibi görünüyordu. Resimlerinde, katmanları birbirinden ayırdedebilecek işaretler bırakıyordu. Sonuç olarak, yaşanmış ve bitmişin anılarını, el izlerini hâlâ yaşamlı kılan, duvarlara yönelik bir ilgiydi onunki. Taa tarih öncesi çağlara, mağara resimlerine uzanıyordu. Önsoy, Prehistoryadan günümüze katmanlaşan kültürel geçmişin nasıl duyumsanabileceğine ilişkin resimler boyadı. Onun resimleri, sanatsal arkeoloji için oluşturulmuş en üst katman değerindeydi. (...) Kemal Önsoy, maddenin makroskobik özelliklerini belirleyen devinimlerini, bileşenlerini, değişimlerini, gözle görülemeyen karmaşık iç yapıyı; atomik olanı sorgulayarak katmanlaşmayı geleceğe doğru sürdürüyor. Zeynep Yasa Yaman About Kemal Önsoy's Paintings: For a long period of time, Kemal Önsoy concentrated on the layers in society. He emphasized the traces left due to the living conditions of the communities and societies. He followed the cultural codes that have intensified layer by layer on top of each other due to continuous reconstructions, and demolitions, and on debris of settlements. This pursuit can be regarded in a way as trailing the art history. This way, we can assess the fact that the layers are built on each other, and they stroll in time. He identified the major problems as concurrency, duration and consequency embedded in the perception of time. He left traces in his paintings that can differentiate the layers from each other. Consequently, his interest was on the traces left on the walls by the memories of the lived and finalized that in a way made these fingerprints still existent. This interest went way back to prehistoric times, early drawings on the walls of the caves. Önsoy, painted about how to sense the layered cultural history dating back from the prehistoric times to the present day. His paintings can be regarded as the highest layer in the artistic archeology... Kemal Önsoy continues to carry the layers into future by questioning the atomic, the unseen to the naked eye; that is the actions, combinations and changes within atom that define the macroscopic properties. Zeynep Yasa Yaman Bu yazı galerinev.com dan alınmıştır. 40 Kemal Önsoy (1954) İsimsiz tuval üzeri karışık teknik imzalı, 180 x 207 cm., 1991 mixed media on canvas TL Euro 69

36 İsimsiz 2000 etraf dakine 41 Kemal Önsoy (1954) İsimsiz tuval üzeri akrilik imzalı, 143 x 118 cm., 2000 acrylic on canvas TL Euro 42 Kemal Önsoy (1954) Etraf dakine tuval üzeri akrilik imzalı, 149,5 x 133,5 cm. acrylic on canvas TL Euro 70 71

37 the woman ınsıde 2008 Ortak Kültürel Belleğin Arketipleri: Dünyaya ait gerçekliğin sadece bilinçaltında değil tam tersi dışa vurulan bilinçdışında gizli olduğunu öne sürüyor Selma Gürbüz. Bastırılmış arzuların saklanma yeri olarak bilinçaltını çözmek yeterli değil onun için. Egonun korunağı ve kaçış yerinde duraklıyor hiç şüphesiz. Bugüne kadarki sanatında kişisel bilinçaltını ele veren aşk, cinsellik, korku, şiddet, yalnızlık gibi semboller mevcut. Ama bunların hiçbirini kendi eşsiz hayal gücünün kaynağıymış gibi göstermedi. Dışa vurduğu duygularını tanıdık kodlarla, ortak kültürel imgelerle, başka insanların, başka sanatçıların üretimleriyle akraba kıldı. Görünür kıldığı her imgeyi, kültürel bir referansla, bir mitos veya destanda karşılaşılan/okunan bir hayali bir canlıyla, bir uzakdoğu resminde bir fırça darbesi ile, oluşturulan bir bulut jestiyle, bir hiyeroglifte tekrar eden kalıpçı figür hareketiyle, bir minyatürde gözlerden kaçan küçük bir tepenin yuvarlaklığıyla ilişkilendirdi. İşlerinin referansını her zaman için bilinçaltıyla dışa vurulmuş kültürel kodun ince ve hassas dengesi üzerine kurguladı. Bilinçaltında patlayan semboller ile merak ettiği kültürel bilgi arasında kendine özgü bir sentez kurdu. Bu ilişkisellik şüphesiz günübirlik bir araştırma ve eylem sahası değil onun için. Sonsuz bir iştah ve merakla kültürel tarihin belleklerde yer edinmiş arketiplerini taramakla da bir yere varamayacağını biliyor. Tarihteki görsel üretimin imaj koleksiyoneri olmak değil amacı. Önemli olanın bu çoğulluğu dönüştürmek, bilinçaltının işaretleriyle örtüştürmek ve nihayetinde sanatsal bir dilin olanaklarında sınamak olduğunun farkında. The Archetypes of a Shared Cultural Memory: Selma Gürbüz asserts that the reality of the world is nor hidden in the subconscious but on the contrary, in the unconscious which is expressed. Unravelling the unconscious, were suppressed desires are hidden, is not enough for her. There is no doubt she pauses for a while in the shelter and point of escape of the ego. Her art up to the present contains symbols that reveal the personal subconscious, such as love, sexuality, fear, violence and solitude, but she has never pretended as if any of these were the sources of her own singular imagination. She has linked the feelings she expresses with familiar codes, shared cultural images and the creation of other people other artists. She has associated every image she renders visible with a cultural reference, eith an imaginary being encountered/read in a myth or legend, with the hint of a cloud created with a small stroke in an oriental painting, with the movement of a moulded figure repeated in a hieroglyph, will the roundness of a small hill that goes unnoticed in a miniature. She has always constructed the references in her work with the delicate balance of the cultural code expressed through her subconscious. She has established her own synthesis between the symbols that explode in her subconscious and the cultural knowledge she is curious about. There is no doubt that for her this relationship does not consist of a one-day long research or action field. She knows that even with an endless appetite and curiosity, she will not achieve anything by searching through archetypes that are established in the memory of history. She does not aim to collect images of visual production from history. She is aware that what matters is to transform this plurality, to make it coincide w,th the signs of the subconscious and to put it to the test of the possibilities offered by an artistic language. Levent Çalıkoğlu, Selma Gürbüz, Arketip, 2010, Sayfa: 7, 9 43 Selma Gürbüz (1960) The Woman Inside keçe üzeri karışık teknik imzalı, 285 x 141 cm., 2008 mixed media on felt TL Euro

38 FİKRET MUALLA NIN YAĞLIBOYA YAPITI... Fikret Mualla ( ) 1903 yılında İstanbul da doğdu. Galatasaray Lisesin'de okudu. Mühendislik öğrenimi için bir süre İsviçre, Almanya ve Fransa da bulundu yılında karar değiştirerek Türkiye ye döndü. İlk kişisel sergisini 1934 yılında İstanbul da düzenledi, bir süre resim öğretmenliği yaptı yılında Paris e yerleşti. Mualla düzenli bir öğrenim yerine, içgüdülerinin serbest oluşumuna bıraktı kendini. Personages Dans La Rue 1960 Bir arayışın sonucu geldiği Paris de zor, fakat üretken bir yaşam süren Fikret Mualla, her bakımdan yeni ve özgün bir resim yaklaşımını, çok mütevazi bir şekilde gündelik yaşama ilişkin tespitler bağlamında dizgeleştirerek dikkatleri çekmeyi başarmıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı nın sıkıntılı atmosferinde bar ve kafelerin bohem ortamlarını soluyan Mualla, figür geleneği içinde ifade düzeyi, kompozisyon ve renk duyarlığı ile öne çıkan önemli bir tavırdır öncelikle. Hızlı bir üretim için uygun bir zemin olan kağıt üzerine guvaş boya tekniğiyle gerçekleştirdiği diziler, Post-Empresyonist mirasa ve kısmen de Henri Matisse e dayanan renkçi duyarlıkla bütünleşen, Fovizm ile Dışavurumculuğun sentezinde karşılığını bulan bir çözümü üretmekte gecikmemiştir. Bu aşamada resmi; kendiliğinden bir duyarlığın gözlem ve dönüştürme isteminin sonucuna göre tayin ederken; resim yapma uğraşını da bir varlık sorununa düğümlemiştir. Özünde kendi yurdunda dışlanmışlık ve tutunamama yatan bu Paris serüveni, sadece resim üretmeyle anlamını bulan kapalı devre bir ilişkinin peşinde, yaşamı noktalama evresine dek süren hazin bir öyküye dönüşmüş gibidir. Yaşamındaki savrukluk ve düzensizliğin aksine, resimlerinde konuya ve üsluba hakim bir sanatçı tutumu yansıtır. Paris in eğlence yerleri, içki salonları, sokakta gezinen insanları, kafeleri, Fikret Mualla nın irili ufaklı resimlerinde renkli bir anlatımla sergilenir. Fikret Mualla, trajik yaşamı ve bunalımlarıyla, resminin özgün-kişilikli yapısıyla çağdaş resim sanatımızın kapılarını batı dünyasına açmayı başarmış ve batılı kaynaklarda kendi adından söz ettirebilmiş ilk Türk sanatçısıdır. Uluslararası çeşitli müze ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunan Mualla 1967 yılında Paris te vefat etmiştir. Mualla was born in Istanbul in He went to Galatasaray High School, and studied engineering in Switzerland, Germany and France. Changing his mind in 1930 he returned to Turkey, where he had his first solo exhibition in For a time he taught art before settling in Paris in Mualla knew hard times in Paris, bu he had gone there on a quest and his life was productive. He succeeded in attracting notice by systematizing an utterly new and original apporach to painting in a very modest fashion whose context was observations of daily life. Breathing in the bolemian air of bars and cafes (especially during the troubled days of World War II), Mualla represented a high level of expression wedded to compositional and color sensibility, all within the figurative tradition Series of works executed in gouache on paper, a suitable medium for rapid production, displayed a synthesis of Fauvism and Expressionism combined with a colorist sensibility that looks back to the Post-Impressionist legacy and partially to the art of Henri Matisse. His art during this stage was determined by a spontaneous sensibility and the will to observe and transform, but at the same time his painting career became a matter of life and death. This Parisian odyssey, which essentially had sprung from rejection in his homeland, Turnet into a closed circuit whose only meaningful act was painting, a sorrowful tale that lasted till the and of his life. With his tragic life and depressions coupled with unique characteristics of his works, he succeeded in opening the doors of Turkish Modern Art to the west. He is the first Turkish artist whose name is mentioned in European Art literature. Generally he became known with his bright colored gouache figurative paintings on paper using a style developed in his early years. To the contrary of disorder and chaos in his personal life, he reflects the stance of an artist in control of the theme and style in his paintings. Entertainment places, bars, people walking in the streets, markets and cafés of Paris are displayed in Fikret Mualla s paintings in a colorful and joyful style. His paintings are in museums and collections worldwide. He passed away in Paris in Bu tablo Prof. Süleyman Üstünel tarafından onaylanmıştır ve 'da Kerem Topuz ve Marc Ottavi tarafından yayınlanacak "Catalogue Raisonné"de yer alacaktır. This painting is approved by Prof. Süleyman Üstünel and will be in the "Catalogue Raisonné" being prepared by Kerem Topuz and Marc Ottavi in Fikret Mualla ( ) Personages Dans La Rue duralit üzeri yağlıboya imzalı, 50 x 60 cm., 1960 oil on hardboard TL Euro Provenans: Özel Koleksiyon, Paris Provenance: Private Collection, Paris.

39 Scene de Marche 1957 Kalabalığın İçindeki Kayıp Yüz Fikret Mualla: Onun sanatının en dikkat çekici yönü bence resimlerinin yapılış anını gösteren hızı. Şüphesiz dünyayı ruhunda ters yüz eden Fovist akım kaynaklı, dışavurumcu bir hız bu. İzleyenleri gördüklerinin kesinliği konusunda şüphe duymaya davet eden keskin bir bakış. Görünüşün aldatıcı olduğunu, sanatçının bu aldatıcılık ile uğraştığını hatırlamak isteyen, kısmi bir reddedişten söz ediyorum. Dünyanın resim olmak için yeterli olmadığını düşünen bir damar bu. Kesin olan şu ki, Mualla hiçbir zaman gördüğünü boyamıyor, böyle bir kaygısı yok zaten. Gözlemlediklerinden arta kalanı, içinde birikeni dışarı taşıyor. Anlık görünümler bir resimden diğerine sıçrayarak ilerliyor. Birbirine benzer birkaç resmi yan yana koyduğumuzda, bir kompozisyondaki sahnelemenin bir sonrakine farklı bir anla aktığını görmek mümkün. Zamanın içerisinden çekip alınan ama ressamın belirlediği yeni bir zamana indirgenen bir an bu. Takibi ve karşılaştırılması, ancak kendi bütünlüğüne ait bir zaman sorunu olarak işliyor. Hız ise, zaman üzerinden ressamın varlığına işaret ediyor. Ressam şimdi, şu an, bu resmi bitirdi, bitiriyor. The Lost Face in Crowded: Fikret Mualla: The most notable aspect of his work in my view is the speed with which his pictures show the moment they were painted. Undoubtedly, this is an expressionist speed deriving from the Fauvist movement that turned the world inside out in spirit; a piercing insight that invites viewers to doubt the certainty of what they see. I am speaking of a partial rejection reminding them that appearance is deceptive, and that the artist is grappling with this deception. According to this view, the world is not sufficient for pictures. What is certain is that Mualla never paints what he sees, and has n interest in doing so. He brings out what remains from his observations, what collects within him. Momentary appearances jump from one picture to another in their progression. When we place several similar pictures side by side, it is possible to see how the staging of one composition flows into the next at a different moment in time. This is a moment plucked from within time but reduced to a new time set by the artist. Succession and comparison function only as a problem of time belonging to his own totality. Speed points to the existence of the painter through time. The painter has finished, is finishing this picture now, at this moment. Fikret Mualla, İstanbul Modern, 2005, Sayfa: 24 Bu tablo Prof. Süleyman Üstünel tarafından onaylanmıştır ve 'da Kerem Topuz ve Marc Ottavi tarafından yayınlanacak "Catalogue Raisonné"de yer alacaktır. This painting is approved by Prof. Süleyman Üstünel and will be in the "Catalogue Raisonné" being prepared by Kerem Topuz and Marc Ottavi in Fikret Mualla ( ) Scene de Marche kağıt üzeri guaj imzalı, 50 x 41 cm., 1957 gouache on paper TL Euro Provenans: Özel Koleksiyon, Paris Provenance: Private Collection, Paris. 77

40 Vase de Fleurs 1960'LI YILLAR Jazz Fikret Mualla ( ) Vase de Fleurs kağıt üzeri guaj imzalı, 30 x 23 cm., 1960'lı yıllar gouache on paper TL Euro 47 Fikret Mualla ( ) Jazz kağıt üzeri guaj imzalı, 27 x 33 cm., 1956 gouache on paper TL Euro Provenans: Özel Koleksiyon, Paris Provenance: Private Collection, Paris. Provenans: Özel Koleksiyon, Paris Provenance: Private Collection, Paris. Bu tablo Prof. Süleyman Üstünel tarafından onaylanmıştır ve 'da Kerem Topuz ve Marc Ottavi tarafından yayınlanacak "Catalogue Raisonné"de yer alacaktır. This painting is approved by Prof. Süleyman Üstünel and will be in the "Catalogue Raisonné" being prepared by Kerem Topuz and Marc Ottavi in Bu tablo Prof. Süleyman Üstünel tarafından onaylanmıştır ve 'da Kerem Topuz ve Marc Ottavi tarafından yayınlanacak "Catalogue Raisonné"de yer alacaktır. This painting is approved by Prof. Süleyman Üstünel and will be in the "Catalogue Raisonné" being prepared by Kerem Topuz and Marc Ottavi in

41 FİKRET MUALLA NIN YAĞLIBOYA YAPITI... "YOUKI" 1944 FİKRET MUALLA NIN yakın arkadaşı, japon sanatçı foujıta'nın EŞİ youkı'yi resmettiği tablo Fikret Mualla nın Sanatı Hakkında: Onun sanatının en dikkat çekici yönü bence resimlerinin yapılış anını gösteren hızı. Şüphesiz dünyayı ruhunda ters yüz eden Fovist akım kaynaklı, dışavurumcu bir hız bu. İzleyenleri gördüklerinin kesinliği konusunda şüphe duymaya davet eden keskin bir bakış. Görünüşün aldatıcı olduğunu, sanatçının bu aldatıcılık ile uğraştığını hatırlatmak isteyen, kısmi bir reddedişten söz ediyorum. Dünyanın resim olmak için yeterli olmadığını düşünen bir damar bu. Kesin olan şu ki Mualla hiç bir zaman gördüğünü boyamıyor, böyle bir kaygısı yok zaten. Gözlemlediklerinden arta kalanı, içinde birikeni dışarıya taşıyor. Anlık görünümler bir resimden diğerine sıçrayarak ilerliyor. Birbirine benzer birkaç resmini yan yana koyduğumuzda, bir kompozisyondaki sahnelemenin bir sonrakine farklı bir anla aktığını görmek mümkün. Zamanın içerisinden çekip alınan ama ressamın belirlediği yeni bir zamana indirgenen bir an bu. Takibi ve karşılaştırılması, ancak kendi bütünlüğüne ait bir zaman sorunu olarak işliyor. Hız ise, zaman üzerinden ressamın varlığına işaret ediyor. Ressam şimdi, şu an, bu resmi bitirdi, bitiriyor. About Fikret Mualla s Art: The most notable aspect of his work in my view is the speed with which his pictures show the moment they were painted. Undoubtedly, this is an expressionist speed deriving from the Fauvist movement that turned the world inside out in spirit; a piercing insight that invites viewers to doubt the certainly of what they see. I am speaking of a partial rejection reminding them that appearance is deceptive, and that the artist is grappling with this deception. According to this view, the world is not sufficient for pictures. What is certain is that Mualla never paints what he sees, and has no interest in doing so. He brings out what remains from his observations, what collects within him. Momentary appearances jump from one picture to another in their progression. When we place several similar pictures side by side, it is possible to see how the staging of one composition flows into the next at a different moment in time. This is a moment plucked from within time but reduced to a new time set by the artist. Succession and comprasion function only as a problem of time belonging to his own totality. Speed points to the existence of the painter through time. The painter has finished, is finishing this picture now, at this moment. Levent Çalıkoğlu, Fikret Mualla, İstanbul Modern, 2005, Sayfa: 24 Bu tablo Prof. Süleyman Üstünel tarafından onaylanmıştır ve 'da Kerem Topuz ve Marc Ottavi tarafından yayınlanacak "Catalogue Raisonné"de yer alacaktır. This painting is approved by Prof. Süleyman Üstünel and will be in the "Catalogue Raisonné" being prepared by Kerem Topuz and Marc Ottavi in Fikret Mualla ( ) Youki ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 30 x 19,5 cm., 1944 oil on wood TL Euro Provenans: Özel Koleksiyon, Paris Provenance: Private Collection, Paris. 81

42 Burhan Doğançay ( ) 1929 yılında İstanbul'da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü. Paris e giderek L Académie de la Grande Chaumière e devam etti. Resim sanatına olan ilgisi bu dönemde, babası ressam Adil Doğançay'ın katkısıyla biçimlenmeye başladı. Paris Üniversitesi nde 1953 yılında ekonomi dalında doktora yaptı. 1962'de New York'a yerleşti da Los Angeles te Tamarind Lithography Workshop Fellowship ödülüne ve 1995 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından sanat dalında başarı madalyasına layık görüldü. İlk kişisel sergisini 1956 da Ankara da açtı. Bunu New York, Washington, Ohio, İsviçre, Almanya, Kanada, Belçika, İsveç ve Japonya sergileri takip etti. Ayrıca 1982 de Paris te Centre Pompidou da, 1992 de St. Petersburg da ve 1983 de Montreal de Musée d Art Contemporain de önemli kişisel sergiler düzenledi de 1. İstanbul Bienali ne katıldı. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli sergiler gerçekleştirmiş olan sanatçının resimleri Guggenheim Müzesi'nde de bulunmaktadır. Burhan Doğançay'ın grafiti tekniği paralelinde, duvar üzerine yapıştırılmış ilanlardaki aşınmış ve yıpranmış kağıtların yarattığı görsel etkiler, üçüncü boyut ve espas arayışlarına ilişkin kompozisyonları, soyut-kavramsal bir sanat anlayışının ürünleridir. Son resimlerinde bu renksel oluşumlar, kolaj tekniğinin doğal ifade olanaklarıyla bütünleşmektedir. İstanbul da 2004 yılında Doğançay Müzesi ni kurmuştur yılında İstanbul da vefat etmiştir. Doğançay was born in Istanbul in He graduated from the Ankara University Faculty of Law and went to Paris, attending courses at L Académie de la Grande Chaumière. His interest in art was inspired by his painter father, Adil Doğançay. He also earned a Ph.D in economics from the University of Paris, France. In 1962, Doğançay started living in New York. He received the Tamarind Lithography Workshop Fellowship in Los Angeles in 1969 and the National Medal for the Arts for Lifetime Achievement and Cultural Contribution, given by the Republic of Turkey in Doğançay had his first solo exhibition in 1956 in Ankara followed by numerous exhibitions in New York, Washington and Ohio in the U.S. Switzerland, Germany, Canada, Belgium, Sweeden and Japan, from 1964 onwards. He had solo exhibitions in prestigious institutions such as Centre Pompidou in Paris (1982), the State Russian Museum in St. Petersburg (1992) and Musée d Art Contemporain in Montreal, Canada (1983). He has also participated in the 1st Istanbul Biennial in 1987 and was included in group shows around the world, including Some Recent Gifts at the Solomon R. Guggenheim Museum in New York (1965) and at Finch College Museum of Art, New York (1970). Doğançay also founded a museum in his name in He passed away in 2013 in Istanbul.

43 Kent Kültürünün Yarım Yüzyılı: Tarihin Kaydı ve Duvarların Anatomisi: Söz ile imge, kültür ile görsel medya, iktidar ile sosyal alışkanlıklar arasındaki yer değiştirmeyi ve köşe kapmacayı sanatının konusu haline getiren Doğançay, bir kent gezgini olarak neredeyse yarım yüzyıldır dünyanın farklı kentlerindeki duvarların röntgenini çekiyor, anatomisini çıkarıyor. Afişlerden sloganlara, cinsel içerikli mesajlardan ciddi gazete kupürlerine kadar zamanın her türlü müdahalesine açık bu yüzeylerde, tarihin nabzının nasıl attığını hatırlatıyor Doğançay. Sanatçı için bilgi ve dışavurumun paylaşım platformu olan duvarlar, yerleşik kültürün günah çıkarma odaları işlevini görüyor. Bu duvarlar, sloganların çarpıştığı politik bir karşılaşma sahası, aşıkların içlerini döktükleri mahrem bir yüzey, sinema afişlerinin tabakalaştığı bir fresk veya şiddetin, erotizmin ve yalnızlığın her türlü sembolüyle yüklü karışık bir sosyal ağ görevi görüyor. Gayriresmi olan ile baskın politik gücün kimi zaman absürt bir dille birbirine savaş açtığı bu yüzeyler, her türlü hiyerarşinin yıkıldığı, kontrol edilemez bir iletişim dünyasının da taşıyıcısı. Doğançay, yazma, karalama, sorumsuzca ve gönlünce takılma, sistemin dönüşümü için mücadele etme, gerçekliği manipüle etme, ötekini tavlama, iktidarın görünmeyen kollarını ifşa etme gibi sonsuz bir işleyişin mekanı olan duvarları bir antropolog edasıyla inceliyor ve onlardan yeni gerçeklikler kurguluyor. Çağdaş sanatın diller ve göstergeler üzerinden ilerlediğinin farkında Doğançay. Küresel sanat tarihinde kendisine özel ve ayrıcalıklı bir yer edinmesinin altın anahtarı bu olsa gerek. Sürekli olarak yeniliklere açık, kolajdan fotoğrafa, çevresel etkilerden, doğanın dokunuşlarına kadar sayısız teknik ve müdahalenin izleriyle şekillenen tuvalleri, modem sanatçıların temel arayışlarındaki ana kaygıdan besleniyor: Başka hiçbir tecrübede karşılaşılamayacak bir imge kurmak. Referansları sokak kültürü olmakla birlikte Doğançay ın tüm çalışmaları sanatsal bütünlük ve imge kurgusu açısından kişisel hayal dünyasının dışavurumundan doğuyor. Başka bir deneyimin içinden sıyrılmakla birlikte sadece kendilerine bakılmasını ve üstlerinde taşıdıkları işaretlerle sadece kendileri olmayı hedefliyorlar. Bu nedenledir ki her bir çalışma kendine özel, her bir resim tekil bir imge. Buna karşılık çağdaş olmanın temel izleklerini de bünyesinde barındırıyor bu çalışmalar. Sürekli olarak şimdiyi çağrıştırıyor, sürekli olarak kendi zamanlarıyla hesaplaştıklarını hatırlatıyorlar. Zamansızlığa değil zamanın tam da şimdiki anma ve bu anın dünyamızı şekillendirme potansiyeline ev sahipliği yapıyorlar. Bugünün karmaşık doğası her bir çalışmada tekrar şekilleniyor ve güncel olanın girift yapısı kendini ele veriyor. TWO BANANA LEAVES 1971 The Half Century of Urban Culture: The Record of History and The Anatomy of Walls: The replacements and pussinthe corners between word and image, culture and visual media and power and social habits have always been the main topics of Doğançay s art. As an urban traveler, Doğançay has been taking xrays of the walls from all over the world and revealing their anatomies. In these places, which are highly open to every intervention of time with posters, slogans, sexual messages or serious news, Doğançay reminds us that history is still alive no matter what intervenes. These walls are platforms for sharing knowledge and manifestation for the artist and are functioning as modern confessionals of established culture. These walls are also functioning as a complicated social network loaded with symbols of violence, eroticism and loneliness; as well as a political debate arena where slogans are striking to each other, as an intimate surface where lovers confess their loves or a fresco formed by stratified movie posters. On these walls, both unofficial and dominant politic powers are fighting with each other with a sarcastic way, and they are carrying an uncontrollable and a nonhierarchical, communicational world. Doğançay is examining the walls as open spaces for writing, scribbling, free styling without any responsibilities, fighting for the change, manipulating the truth, roasting one other and exposing the government; and creating new realities from his findings. Doğançay is aware of that contemporary art is proceeding on languages and indicators. This must be the golden key to him gaining his seat in global art history. His canvases are always open to novelty and are formed by many different technics and interventions such as collage, photography, environmental impacts and nature s touch; and they are being fed from one main concern that every modern artist has Creating an unique image that will never be seen twice. Even though his references are coming from the street culture, all his art works are rising from his own imaginational world in terms of their artistic integrity and imaginative compositions. They are aiming to be themselves with their unique marks and indicators, and to be seen while pulling themselves out from any other experiences. This is why every artwork is unique. On the other hand, they are also containing basic paths of being contemporary. They are constantly reminding us the present and the fact that they are fighting with their own time periods. They are not hosting timelessness; they are hosting now and its opportunity to shape our world. Today s complicated nature is reshaping in every single artwork and the intricate structure of contemporary is revealing it self. Levent Çalıkoğlu, Burhan Doğançay Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı, İstanbul Modern, 2012, Sayfa: 15, Burhan Doğançay ( ) Two Banana Leaves tuval üzeri akrilik imzalı, 122 x 122 cm., 1971 acrylic on canvas Bu eserin benzeri, İstanbul Modern in 2012 yılında yayınladığı Burhan Doğançay Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı kitabının 67. sayfasında yer almaktadır. A similar painting of the painter is displayed on page 67 of the Burhan Doğançay Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı book published by İstanbul Modern in TL Euro 85

44 KADIN VE MAYMUN 1988 Ömer Uluç ( ) 1931 yılında İstanbul da doğdu. Nuri İyem Atölyesi nde (Tavanarası Ressamları) ilk resim çalışmalarına başladı. ABD de (Texas, Boston ve New York) önce mühendislik daha sonra resim öğrenimi gördü. İlk kişisel sergisini Boston da (Earl Pilgrim) 1955 te açtı. Paris, Amerika, Meksika ve Nijerya da araştırmalar yaptı. Uluç un, içinde gizli figürsel oluşumlar saklayan resimleri, fırça tekniğine dayalı, özgün bir dışavurum estetiği geliştirmeye yöneliktir. Uluç a göre enerjisi sürmekte olan her olgu çağdaştır. Sanat eserlerinde birçok farklı malzemeler kullanan Ömer Uluç, Türk Çağdaş Sanatı nda kendi jenerasyonunun öncülerindendir. Sanatçı resimlerindeki figüratif soyutlama tarzındaki yaratıkları heykellerine de taşımıştır. Uluç a göre bu resimlerin, heykellerin ve çeşitli görsel nesnelerin bir araya gelmesi gibi, onların toplanması, yapılması, belli uğraklar ve momentumlar oluşur. Aralarında yeniden gruplaşmalar, yeni bir olgu, yenibir kurgu ve yeni bir mesaj çıkar ve onlar öylece işaretlenir de kalınlaşan fırça darbeleriyle çalıştığı resimlerinde aynı imgeyi tekrarlayarak iki ya da daha fazla tuvali birbirini tamamlar şekilde tasarlamaya başlayan Uluç, 1990 ların başından itibaren çok parçalı tuvallerinden çıkmalı resimler olarak adlandırdığı ve kolaj tekniğinden faydalanarak imgeyi tuval sınırlarının dışına taşıran resimler üretti. 90 ların sonundan itibaren sanatçı resimlerinde kullandığı sarmal renk yumaklarını önceleri halat sonraları ise plastik hortum kullanarak heykeller üretmeye başladı ve heykelleri serbest olarak büyük boyutlu resimlerin önünde kullanarak yerleştirmeler yaptı. Eserleri yurt içinde ve yurt dışında birçok müze ve özel koleksiyonlarda yer alan Uluç, aynı zamanda Yurtdışı çağdaş sanat fuarlarına dünyanın önde gelen uluslararası galerileriyle katılan ilk Türk çağdaş sanatçılarından biridir yılında İstanbul da vefat etmiştir. Uluç was born in Istanbul, in He started his painting studies in Nuri Iyem Studio (Attic Artists). He first studied Engineering and then Painting in USA; Texas, Boston and New York. He had his first solo exhibition in Boston Earl Pilgrim Gallery in He conducted research on Art in Paris, USA, Mexico, and Nigeria. His paintings are hiding hidden figurative formations, are based on the his own brushing technique and has a unique aesthetic expression. He was able to carry the creatures in his figurative abstract paintings into sculptures. According to Uluç, every phenomenon that preserves energy is contemporary. For him, this togetherness of paintings, sculptures and visual objects and their creation processes, create some precise momentums. New constructions, phenomenons, regroupings and installations are emerging from this togetherness and mark their existences. In 1988, Uluç started to design his paintings using multiple canvases and with even bolder brush strokes. Starting from early 90 s, he produced multi canvas paintings that he named as corbeled. These paintings were influenced by collage technic and they were carrying the subject to out of the boundaries of its canvas. While late 90 s, Uluç started to produce sculptures with a similar style of his paintings with spiral color balls. While he was using thick robes as a material in the beginning, he began to use big hoses afterwards. Uluç also placed these sculptures in front of his paintings to create unusual installations. Uluç is one of the leading members of his generation in Turkish Contemporary Art. His works are included in both many Turkish and international museums and private collections. Uluç is also one of the first Turkish contemporary artists who exhibited his art with worldwide known galleries in international contemporary art fairs. Uluç passed away in Istanbul in Ömer Uluç ( ) Kadın ve Maymun tuval üzeri akrilik imzalı, 108 x 96 cm., 1988 acrylic on canvas TL Euro 87

45 limon sarı Kompozisyon 2003 Ferruh Başağa ( ) 1914 yılında İstanbul da doğdu. Orta ve teknik öğreniminden sonra, Yugoslavya da Güzel Sanatlar Akademisi nden mezun oldu ve 1940 yılları arasında, İstanbul da Nazmi Ziya, Leopold Levy ve Zeki Kocamemi ile çalıştı. İlk sergisini 1945 te İstanbul da açtı, 1946 da Paris te Musée d Art Moderne de grup sergisine katıldı. Ferruh Başağa nın soyut resme yönelmesi 1940 larda Yeniler Grubu na katılmasıyla başladı lerde başladığı soyut çalışmalar, Türk resminde gelişen bir tavrın ifadesi ve başlangıcı idi. Soyuta yönelmesine neden olan etkenlerin başında, çağımızda yalnızca görünüm ve doğa olamayacağını, sanatta düşünce ve yaşamın büyük etkisi olduğunu düşünmesi yatıyordu li yılların başında soyut anlayışı inanç ve duyarlıkla savunmuş ve daha 1949 daki devlet sergisinde bu yolu açmaya yönelik ilk çalışmalarını gerçekleştirmiş olan bir sanatçıdır lerden sonra yurtdışına da açılmıştır; ABD de Pennsylvania Academy of Fine Art a, Venedik Bienali, ve Sao Paulo Bienaline davet edilmiştir lerden sonra Fransa, Mısır, İsviçre ve Avusturya da olmak üzere çeşitli ülkelerde sergilere katıldı lardan sonra eserleri, iç içe geçen, değişik renk ve boyutta üçgenler ile daha geometrik bir yaklaşım aldı. Sanatçının uyumlu bir geometrik düzene, düz ve eğimli çizgilerin dengeli kompozisyonuna bağlı çalışmaları, doğa kökeniyle bağlarını soyutçu bir eğilim çerçevesinde canlı tutan bir anlayışın ürünleridir. Düşey dik üçgenler ile eğri veya eliptik çizgilerin kesişmesinin farklı, çarpıcı kompozisyon çeşitlemeleriyle sonuçlanan yapıtları, kompozisyonun genel disipliniyle uyuşmayan ayrıksı-yumuşak hatlı bir çizginin ne denli güçlü bir resimsel öge olabileceğini göstermesi açısından da önemlidir. Başağa, tuval yüzeyini çizgilere böldükten sonra, karar verdiği armonilerin saydam boya katlarını boyayarak resmini geliştirir. İlk baştaki ara çizgiler bazen çok yakın tondaki aynı rengin arasında kalarak yok edilebilecekleri gibi, zıt bir renkle çok belirgin bir duruma da getirilebilirler. Genelde, alt kısımları koyu, en üste doğru, giderek açık renklere ve tonlara bir gidiş yeğlenir. Bazı resimlerde bu yukarı hareketi durduran yatay ve verev çizgiler olabileceği gibi, bazı son dönem yapıtlarında ortadaki ışıklı alanı dört yandan sınırlayan kurgulara da rastlarız. Sanatçının resimlerindeki formların yelkenlileri veya piramidal biçimli kolosal yapıları anımsatması makine intizamındaki alt yapıları nedeniyledir yılında İstanbul da vefat etmiştir. Başağa was born in Istanbul in Following his secondary and technical education, he graduated from Fine Arts Academy in Yugoslavia. He worked in Studios of Nazmi Ziya, Leopold Levy, and Zeki Kocamemi in Istanbul between 1935 and His first solo exhibition was held in 1945 in İstanbul followed by his participation in a group show at the Musée d Art Moderne in Paris in Başağa s interest in abstract art began early in his career when he joined the New group in 1940s; and later on the Attic Painters. Başağa s artistic career gained international momentum after 1950s; he was invited to the Contemporary Artists of the Academy of Fine Arts at the Pennsylvania Academy of Fine Art in the USA., the Venice Biennial, and the Sao Paulo Biennial, all in Since the 1970s, Başağa has exhibited around the world including France, Egypt, Switzerland and Austria as well as having numerous exhibitions in Turkey. Başağa s abstract expressionist style took on a more geometric approach after the 1990s when he began overlapping triangles in various forms and sizes. Artworks of the artist based on a harmonious geometrical order and balanced composition of direct and sloping lines, are the products of an approach keeping his connections with nature in an abstractive tendency. Vertical right triangles, curbes or elliptcal intersections with different, striking composition forming diversified structures, non congruent composition with the general discipline of the painting, containing eccentric and soft lined drawing can show what an important factor it is in the painting. Başağa first divides the canvas into lines, predecides the harmony of the painting and starts painting with transparent layers of paint. At first the lines in between sometimes can seem to be stuck in between the colors of the same shade, but with a contrast color can appear apparent. The general tendency is to start with dark colors from the bottom and move upto light shades. In some paintings when the colors are moving upwards getting lighter as they ascend they are suddenly cut off by a horizontal or diagonal line and with some of his late paintings we can see the light in the middle is bordered on all four fronts. The forms in the paintings are reminiscent of sails and pyramidal colossal structures when they are actually the sub structure of machine arrangements. He passed away in Istanbul in Bu eser, Beltaş Yayınları nın 2009 yılında yayınladığı Başağa kitabının 305. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 305 of the Başağa book published by Beltaş Publications in Bu eser, Türkiye İş Bankası Yayınları nın 2003 yılında yayınladığı Ferruh Başağa kitabının 269. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 269 of the Ferruh Başağa book published by Türkiye İş Bankası Publications in Ferruh Başağa ( ) Limon Sarı Kompozisyon tuval üzeri yağlıboya imzalı, 170 x 150 cm., 2003 oil on canvas TL Euro 89

46 Saydam Yüzeyler 2009 Yaratık Bu eser, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları nın 2000 yılında yayınladığı Ferruh Başağa kitabının 82. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 82 of the Ferruh Başağa book published by Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları in Ferruh Başağa ( ) Saydam Yüzeyler tuval üzeri yağlıboya imzalı, 100 x 100 cm., 2009 oil on canvas TL Euro 53 Ömer Uluç ( ) Yaratık tuval üzeri akrilik imzalı, 100 x 100 cm., 2009 acrylic on canvas TL Euro 90 91

47 New York'un Mavi Duvarları ve Burhan Doğançay: Burhan Doğançay ın son yıllarda ilgi odağı haline gelen mavi duvarların, New York ta geçici olarak kurulmuş bir düzenleme olmasına, bu açıdan şaşırmamak gerek. Doğançay bu kez New York un belki en kalabalık, en hareketli, en renkli köşelerinden geçici bir görüntüler silsilesine kalıcı ve somut bir varoluş, bir anlam kazandırıyor. Burası, New York metrosu. New York metrosunda yolculuk eden binlerce kişi için mavi, en azından bir süre için, yeraltının da rengi oldu. Metroda büyük çaplı bir bakım-onarım seferberliği başladığından beri durakların önü mavi paravanlarla örüldü; her gün bir insan seli gelip geçti, gelip geçiyor bu duvarların önünden. Rengi belki kanıksayarak, Afiş Yapıştırmayınız yazılarına ise aldırışsız. Çaresi yok: İnsan, iz bırakır. Afiş olmazsa küçük el ilanları, çıkartmalar, yazılar. Oklar, uyarılar görünmez oldukça paravanlar birkaç kez maviye boyandı, temizlendi. Ama kim bilir daha kaç kez üzeri örtünecek kentin kendi dokusunun! Birkaç yıl sonra zaten mavi paravanlar, bu sahte mavi duvarlar da olmayacak. Ama şimdilik, işte, Che Guevara ve Prenses Diana aynı duvarda, iki ölümsüz ve dünya barışı, duvar yazılarının hala en popüler sloganı. Bu paravanlar niye mavi? Kentin grisi belki, metronun karanlığı? Elbette bir gökyüzü mavisi değil, bu: Aksine, doğa karşısında kültürün, endüstrinin mavisi. İstatistiklere göre, insanlarının çoğunun en sevdiği renk; Çinliler için ölümsüzlüğün simgesi. Ölümsüzlük: Kentin gürültüsü, yoğunluğu, amacı bir an duruyor sanki; o mavi paravanların üzerine adamın biri niye ismini yazmış? Ya da bir diğeri kimin, kimlerin kendisini arayacağını umarak kartvizitini bırakmış? Dünyada barışı duvarlarda haykıracak kadar isteyen kişi kim? Kırmızı kalpler, kime? Burhan Doğançay ın yeni dizisi New York un Mavi Duvarları, kalabalıkların telaşlı varoluş çabasını gözler önüne seriyor, kent gerçeğinin anlamını sorguluyor. Doğançay ın resimlerine, fotoğraflarına konu olan öteki kentlerin duvarlarında bulduğu bir şey var bu mavi duvarlarda da. Bunlar bir kentin hem teni, hem ruhu. The Blue Walls of New York and Burhan Doğançay: One must not be suprised by the fact of these blue walls,a series of paintings by Burhan Doğançay that have been recently became popular, being a temporary regulation, set in New York. This time around, Doğançay gives a new meaning and a concrete, permanent existence to a range of images from New York s most crowded, most vigorous and most colorful corners. This is New York s subway. Blue was the color of underground for commuting New Yorkers, at least for a while. Since a full scale maintenance and repair work has started, all subway stations were covered by blue wooden screens. Everyday, floods of people passed by these walls; ignoring Post No Bills and becoming inured to the color. No cure for that; humans leave marks behind. If not bills, surely some small flyers, stickers or graffitis. When the signs and arrows are about to fade, the walls are getting re-painted and cleaned ; but god knows how many times more the city will cover up its own texture. After a while, there will be no fake blue walls or screens anyways, but for now Che Guevara and Princess Diana are on the same wall. These two immortal and world peace, are still the most popular mottos of these street writings. Why are those walls blue? Maybe the city s grayness or the darkness of subways? Of course it is not the blue of sky. On contrary, this is the blue of industrial world, the culture that is against nature. According to statistics, blue is the favorite color of most people; for Chinese people, it is the color of immortality. Immortality; all of city s noise, intensity and purpose stop for a second; why some random guy wrote his name on the wall? Or, who did this guy think that will call him and left his business card on for? Who wants world peace that much? Those rose hearts, are left for whom? Burhan Doğançay s new series Blue Walls of New York, reveals the struggle of crowds for existing and questions the urban reality. There is something with these walls that Doğançay has also found in other urban walls that he has mentioned in his other series of paintings and photographs. These are both the flesh and soul of the city. Ahu Antmen New York un Mavi Duvarları, Türkiye İş Bankası, 2002, Sayfa:4, 5

48 MAYOR EATS ARTISTS Burhan Doğançay ( ) Mayor Eats Artists tuval üzeri karışık teknik imzalı, 97 x 195 cm., 2002 mixed media on canvas TL Euro Bu eser, Türkiye İş Bankası Yayınları nın 2002 yılında yayınladığı Doğançay New York un Duvarları kitabının 76. ve 77. sayfalarında yer almaktadır. This painting is displayed on pages of the Doğançay New York un Duvarları book published by Türkiye İş Bankası Publications in

49 55 Özdemir Altan (1931) İsimsiz tuval üzeri akrilik 130 x 161 cm., 1984 acrylic on canvas TL Euro Bu eser, Derimod Kültür Merkezi Yayınları nın 1989 yılında yayınladığı Özdemir Altan kitabının 71. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 71 of the Özdemir Altan book published by Derimod Publications in yılında Konya da doğdu da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi) Resim Bölümü nü bitirdi. Günümüz Türk resminde soyut sanata yön veren isimlerden biri olan sanatçı, ışık, derinlik ve renk uygulamalarındaki tüm kurallara karşı tepki göstererek, sanatı birbirinden farklı mantık ve kavramların oluşturduğunu düşünür. İlk dönem resimleri renkleri öne çıkaran figüratif modern resim tarzını sergilemektedir. Birbirinden farklı boyut, renk ve geometrik biçimsel öğeleri espas içinde rastgele yerleştirerek rastlantısal oluşumların yarattığı uyumsuzluklarla uyum ve denge sağlamaya çalışmakta, bütünü oluşturan ayrıntıların birer birer nitelikleriyle ilgilenmeden yüzeyselliği espas olarak değerlendirmektedir. Resminde yer alan birbiriyle uzlaşmaz ve ilgisiz çok farklı öğeleri bir araya getiren soyağaçları yaşamın içinde birlikte varlıklarını sürdüren zıtlıkları ve çok anlamlı, çok yönlü yaşamsallığı, evrenin sınırsızlığıyla sonsuzluğunu ifade etmektedir. Halen İstanbul da, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. He was born in Konya, in Graduated from Istanbul State Academy of Fine Arts (currently Mimar Sinan University), Painting department in He is a member of modern-day Turkish Art, steering towards abstract painting, by reacting to all the rules of light, depth and color applications. He believes that art is formed by controversial logic and concepts. He creates coincidental, random space filled with different colors, different shapes, sizes and geometrical formal elements that create discord. Within discord there is harmony and balance, without getting involved with the details that form the whole and evaluating superficiality as space itself. The uncomprimising, irrelevancy that brings many different elements come together, express the infinity of the universe as all life maintains existence regardless of contrast and significant vitalness. Different and inharmonious items combined in family trees in his paintings are intended to express the multidirectional vitality and it s infinite existence. He works as a professor in Yeditepe University, Fine Arts Faculty in Istanbul. Adnan Turani ( ) Ege'den Peyzaj Soyutlaması tuval üzeri yağlıboya imzalı, 160 x 200 cm., 1995 oil on canvas TL Euro ege'den peyzaj soyutlaması yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Öğretmen Okulu nda öğrenim gördü. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, Resim İş Bölümü nü bitirdikten sonra devlet bursuyla Almanya ya gitti. Franz Nagel, Henninger, Baumeister ve Trökes ile çalıştı. Bir dizi ve birbirini tamamlayan renk prosedürü üzerinde, aşkınlığın olanaklarını araştırmaya yönelik bir çalışma disiplinini öngören Turani nin resimleri, içinde taşıdığı gizli doğa cevherini soyutçu analizler düzeyinde işleyip zenginleştirir, bir resimden ötekine, görsellik dinamizminin boyutlarını araştırır, boyanın renge dönüşen sınırında gezinmekten hoşlanır, resimsel biçimin sonsuz olanaklara açık olduğu gerçeğini vurgular yılında Ankara da vefat etmiştir. Turani was born in Istanbul in After he studied in Istanbul Teachers School, he graduated from the Painting-Work Department of Gazi Education Institute in Ankara. He went to Germany with a state scholarship where he worked in the studios of Franz Nagel, Henninger, Baumeister and Trökes. Paintings of Turani, portray a working discipline based on searching the possibilities of transcendency on a series of color procedure that complement each other and enhance the inherited core of nature at the level of abstract analyses, searches the dimensions of dynamism of visuality from one painting to the other. He likes to navigate the borders of paint to the limit where painting is converted to color and highlight the truth where the pictorial shape is open to unlimited possibilities. He passed away in 2016 in Ankara.

50 Sarı-Yeşil İstanbul 2017 Devrim Erbil (1937) 1937 yılında Salihli de doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nde öğrenim gördü, Halil Dikmen ve Bedri Rahmi Eyüboğlu nun öğrencisi oldu. Çeşitli ülkelerde araştırma ve incelemelerde bulundu. Devrim Erbil in 1960 lı yılarda doğadan/ağaç motiflerinden yola çıkarak başlayan çizgisel karakterli resimleri, giderek bir kısmı minyatür sanatımızın kompozisyon düzenlerinden de etkilenerek kuş bakışı bir görüş açısından bakışla yüzeye indirgenmiş çizgisel ağırlıklı bir kompozisyon düzenine ulaşır. Doğada, gerçek yaşamda, sınırlanmış boyutuyla algılayıp gördüğümüz nesneler, Erbil de salt çizgiler ye de çizgisel bir yapılanma içinde doğanın ritmik yapısında yeniden kurgulanmaktadır ların sonlarına doğru bu anlatım biçimleri İstanbul un kent görünümlerine odaklanır. Daha sonra 1976 da Anadolu Kasabası, 1977 de Anadolu İzlenimleri ve İstanbul dizisi resimlerini, 1977 den sonra kent, insan ve doğa görünümleri yanı sıra mavinin egemen olmaya başladığı kuşlar konulu resimlerini gerçekleştirir. Çizgi, Devrim Erbil in sanatında başından beri hep varlığını koruyan bir ögedir. Sanatçının bu resimlerinde artık çizginin yanı sıra rengin de, özellikle mavi rengin, öne çıktığı; zaman zaman Lekecilik/Taşizm e varan serbest fırça vuruşlarıyla hareketli bir resim yüzeyine ulaştığı görülür. Dikey kompozisyonlarla bu hareketlilik durumu daha bir gizemli ve dinamik hale gelmiştir. Bu kompozisyon şemalarını aynı ve benzer biçimde halı ve özgün baskılarında da uyguladığı gözlemlenir. Boya resimden özgün baskı resme, değişik teknikleri deneyen ve sanatı bu deneyimlerin bütünsel ışığı altında gören Devrim Erbil in Anadolu Çeşitlemeleri adı altında ortak bir kompozisyon biçiminin versiyonlarını yansıtan resimleri, yöresel bir duyarlığın yüzey dokusuna dayanan örnekleri olarak, Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi nde başlamış olan bir etkinliğin uzantılarıdır. Devrim Erbil, 1980 li yıllardan sonra aynı dokuyu muhafaza etmekle beraber, İstanbul, kuş sürüleri ve kıyı izlenimlerinin ışık efektleri altında titreşen görüntülerine ağırlık vererek yeni bir dönemi başlatmıştır. Bazı resimlerinde ise doğadan soyutlamalar kullanmaktadır. Doğuş Üniversitesi nde öğretim üyesi olan sanatçı yaşamını İstanbul da sürdürmektedir. Erbil was born in Salihli in He graduated from the Painting Department of Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). He conducted researches and studies in various countries. He applies different techniques from paintings to unique prints and sees art under the integral light of these experiences. Erbil s paintings reflect the versions of a common composition style under the name, Anatolian Diversifications. His works are the extensions of an activity that has started in the Bedri Rahmi Eyüboğlu Studio. Erbil has not only preserved the same texture after 1980s but also started a new era by emphasizing on vibrating images of Istanbul, birds and shores under the effects of light. Starting with nature and tree motifs in the 1960 s, Devrim Erbil produced paintings based on line and gradually in this he was also influenced by the compositional arrangements of some Turkish miniatures- arrived at compositions, again based on line, that were reduced to a surface seen from a bird s-eye view. Objects seen in nature, in real life, where they are perceived from a limited perspevtive, in Erbil s work are restructured using pure linet o attain the rhythms of nature. In the late 1960s these expressive forms focussed on urban scenes of Istanbul, but later Erbil did the Anatolian Town (1976) and Impressions of Anatolia (1977) series, alongside the Istanbul series of 1977, and after that year produced, in addition to views of the city, humanking and nature, paintings on the subject of birds in which the color blue began to predominate. From the outset of his career, line has always been an element of Devrim Erbil s art. Now, in addition tol ine, color (espacially blue) has a large role to play, and the Picture surface is enlivened by free brush strokes that sometimes approach Tachism. This fullness of movement, when found in vertical compositions, has becoüme more mysterious and dynamic, and Erbil uses the same or similar compositional schemes in carperts and prints. He also uses abstractions from orks in some of his paintings. He lives in Istanbul and works as a member of Dogus University. Devrim Erbil (1937) Diptik Sarı-Yeşil İstanbul tuval üzeri yağlıboya imzalı, diptik, 200 x 280 cm., 2017 oil on canvas TL Euro 99 57

51 Neptün 2014 Güngör Taner (1941) 1941 yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nde, Nurullah Berk Atölyesi nde öğrenim gördü de Salzburg Yaz Akademisi nde Corneille Atölyesi nde çalışmalar yaptı. İlk kişisel sergisini 1981 de, İstanbul da açan sanatçı için 1990 yılında AKM de retrospektif bir sergi düzenlendi. Türk resminde Sabri Berkel, Nejad Devrim, Zeki Faik İzer gibi ilk soyut dönem ressamları ile bu kuşağı izleyen Adnan Çoker, Burhan Doğançay resminin bir uzantısı olarak da değerlendirilen Güngör Taner in resimleri, kendi deyişiyle armoniye giden yolda, çeşitli kontrastların belli bir hareket ve ritim içerisinde kullanılması sonucunda oluşmaktadır. Daha ilk denemelerden başlayarak Güngör Taner in sanatında belirleyici unsur, soyutçu teknik kapsamında kendine, sürdürülebilir bir biçimleme yöntemi bulmaktır. Taner i ilgilendiren temel sorun, başından beri ritim ve müzikalite olmuştur. Resminde armoniye giden çeşitli kontrastların belli bir hareket ve ritim içerisinde kullanılmaları söz konusudur. Doluluk ve boşluk, varlık ve yokluk, hareketlilik ve hareketsizlik, aydınlık ve karanlık, sıcak ve soğuk gibi terslikler, kendi aralarında çatışırlarken aynı zamanda birbirlerinin anlamını da kuvvetlendirirler. Dinamik leke, renk ve çizgi kombinasyonu Taner in resimlerine boşluk (espas) içinde görsel bir devinim atmosferi kazandırır yılında Jale Yasan Portre Ödülü, 1974 te 35. DRHS Başarı Ödülü, 1976 da 37. DRHS Başarı Ödülü ve 1981 yılında Günümüz Sanatçıları 2.İstanbul Sergisi Başarı Ödülü nü alan sanatçı, yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Taner was born in Istanbul in He graduated from Nurullah Berk Workshop of the Painting Department of Istanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). In 1971, he studied at Corneille s Atelier in Salzburg Summer Academy. The artist had his first exhibition in 1981 in Istanbul and had a retrospective exhibition at AKM in In Turkish art, his works are considered as a continuation of the first abstract artists such as Sabri Berkel, Nejad Devrim, Zeki Faik Izer and the generation that follows such as the likes of Adnan Çoker, Burhan Doğançay. Güngör Taner s paintings in his own words are composed by using various contrasts in a certain motion or in a rhythm on the road to harmony. Since the beginning of his early trials the main identifier in his art was finding abstract technical aspects and discovering a sustainable form. Since the beginning the main issue of interest was rhthym and musicality. In his paintings contrasts are used in a special balance of movement and rhythm to achieve harmony. All these adversities; fullness and emptiness, wealth and poverty, mobility and immobility, light and dark, hot and cold, while they are working against each other that actually intensify each other s definition. The combination of dynamic stain, color and line İn Taner s paintings actually create a an atmosphere of a visual cycle in space. Some of the artist s accolades are; Jale Yasan Portrait Award 1967, 35. DHS Achievement Award in 1974, 37.DRHS Achievement Award 1976, and the 2. Istanbul Biennial Exhibition Achievement Award in Taner lives and works in Istanbul. 58 Güngör Taner (1941) Neptün tuval üzeri akrilik imzalı, 150 x 200 cm., 2014 acrylic on canvas TL Euro 101

52 delta 1976 Kurdeleler Serisi ( ): Hücum Serisi yle birlikte, Doğançay gözlemleyen sanatçıdan konuşan sanatçıya dönüşür. Kurdeleler Serisi için dokulu duvar yüzeylerini kesin olarak bir kenara bırakır; gri ya da canlı mavi gibi düz renkli veya ışık-gölgeyi simgeleyen beyaz ve siyah renkli zeminler çalışmaya başlar. Aldatıcı biçimde düzenli ve disiplinli görünen bu eserlerinde, Doğançay ışık ve gölgeyle ikna edici oyunlar oynar fakat daha rafine ve soyut görünümlü olsalar da, bu çalışmaların temelinde sanatçının duvarlar üzerine gözlemleri yer alır. Gerçeklik artık yüzey değil, onun ardında yatandı; duvarların içinden fırlayan öğeler bizim bulunduğumuz uzamı işgal ediyordu. Kariyeri boyunca, nesnelerin izleyicinin alanına kadar uzandığı dokun- sal resim düzlemiyle ilgilendi. Kurdeleler Serisi ndeki, yüzeyin daha ilerisine uzanan çalışmalar, bu hacim mücadelesini güçlü ve etkili bir biçimde sunar. Arka plandaki tırtıklı bir yırtığın deliğinin içinden bizim alanımıza fırlayan çok sayıda yırtılmış kâğıt şeridi ya da kurdelenin kendisi ya da gölgeleri kaligrafiyi akla getiren zarif şekiller oluşturur. Duvarlarda sık sık gözlemlediği yumuşak kenarlı yırtıklar Doğançay için büyük önem taşır; bunlar imgeye kişilik ve derinlik kazandırır. Sanatçının bir önceki serisi olan Hücum gibi, Kurdeleler de trompe l oeil kolaj olarak değerlendirilebilir; kolaja benzer fakat aslında işin içinde göz yanılması vardır. Trompe l oeil uzun zamandır gerçekçi ressamların becerisini ölçmekte kullanılan bir tekniktir ve Doğançay ın bu tekniği uygulayış biçimi, yeteneğinin kanıtıdır. Kurdeleler Serisi, Doğançay ın 80 li yıllarda çalışacağı metal gölge heykeller ile Aubusson duvar halılar için temel oluşturmuştur. The Ribbons Series ( ): The Attack Series see Doğançay s transformation from observing artist to speaking artist. For Ribbon Series, he definitively leaves covered wall surfaces; he begins to work in solid colors such as gray or light blue and white or black surfaces representing light and shadow. In these deceptively regular and disciplined works, Doğançay plays with light and shadow in a convincing way; however, at the heart of these works, the artist s observation on the walls lies although his works seem to be more refined and abstract. Reality is not surface anymore but what lies behind it; objects that come out of the walls occupy the space we inhabit. Throughout his career, he s been interested in tactile painting level where the objects reach up the audience s space. In Ribbon Series, works extending ahead of the surface present the struggle of volume in a powerful and afficient way. A large number of torn paper strips that come out of jagged tear hole at the background into our space or ribbons themselves or shadows create elegant patterns evoking the calligraphy. Soft-edged tears that Doğançay s observed on the walls are pretty important for him; they bring the image in characteristic and depth. Just like the previous series by him, Attack, Ribbons trompe l oeil can be considered collage; it resembles collage but there are optical illusions. Trompe l oeil is a technique to measure the talents of real painters and the way he applies this technique is the proof of his talent. Along with the metal shadow sculptures that he did in 80 s, Aubusson, Ribbons Series provide a basis for mural carpets. Clive Giboire, Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı, İstanbul Modern, 2012, Sayfa: Burhan Doğançay ( ) Delta tuval üzeri akrilik imzalı, 76 x 100 cm., 1976 acrylic on canvas TL Euro Arkası / Backside 103

53 escape goat Burhan Doğançay ( ) Escape Goat kağıt üzeri guaj imzalı, 76 x 56 cm., 1981 gouache on paper TL Euro 105

54 "kurdele" serisi'nden 1977 "kurdele" serisi'nden Burhan Doğançay ( ) Kurdele" Serisi'nden kağıt üzeri guaj imzalı, 38 x 56 cm., 1977 gouache on paper TL Euro 62 Burhan Doğançay ( ) Kurdele" Serisi'nden kağıt üzeri guaj imzalı, 75 x 56 cm., 1981 gouache on paper TL Euro

55 RetrosPektif Adnan Çoker (1927) 1927 yılında İstanbul'da doğdu yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) bitirdi yılında Avrupa Konkuru'nu kazanarak devlet bursuyla gittiği Paris'te Andre Lhote, Henri Goetz, Hayter ve Emilio Vedova Atölyeleri nde çalıştı. Boyanın lekesel değerlerine bağlı bir etkinlik düzeyinde başlattığı, daha sonra mekansal bir illüzyon çerçevesinde yeni bir boyutla kişilikçi yönünü netleştirdiği soyut-minimal resimlerinde, yüzey-mekan, düzlemespas gibi temel kavramları sorgular, bu kavramların sanatsal içerik bakımından sağlayacağı yeni değerleri gündemde tutar. Çoker, mimariyi bir kavramlar çerçevesinde ele alır ve konuya Mimari-Çerçeveleme- Anıtsallık, Denge ve Geometri gibi kavramlar çerçevesinde yaklaşır. Çoker in resimlerinde Kalıp-Biçim ya da Asılı Biçim ler olarak nitelendirdiği biçimler, siyah üzerinde soyut bir mekânsal boyut içinde asılı durur gibidirler. Artık bu biçimler, yaşadığımız çevreye ve dış dünyaya göre bir mekan kavramından ve yer çekiminden bağımsız duran biçimlerdir. Resimleri renkten çok ton ve biçime ağırlık veren geometrik biçim ve kurgu özellikleri gösterir. Türk resminde 1950 li yıllarda erken örneklerini gördüğümüz soyutçu anlayış, Adnan Çoker in kişiliğinde tipik temsilcilerinden birini bulur İstanbul Sanat Festivali Birincilik Ödülü, 1962 de 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi Birincilik ödülü, DYO Sergisi başarı ödülü, 1981 Türkiye İş Bankası büyük ödülünü alana Çoker, İstanbul da yaşamakta ve çalışmaktadır. Coker was born in Istanbul in He graduated from Istanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University) in He moved to Paris in 1955 upon being awarded a state scholarship by winning European Concour. He worked in the studios of Andre Lhote, Henri Goetz, Hayter and Emilio Vedova in Paris. In his abstract-minimal paintings, which he started with a level of efficacy based on staining values of the paint and then clarified with a new dimension of a spatial illusion, he queries the basic concepts, such as surface space, plain space and keeps the new values to be provided by these concepts in terms of artistic content on the agenda. Adnan Çoker is a representative of the early examples of abstractive Turkish painting of 1950 s. Çoker treats architecture in a conceptual framework and approaches the subject in terms of such concepts as Architecture-Framing-Monumentality, Equilibrium and Geometry. What he calls Pattern-Forms or Suspended Forms seem to hang, in his painting, in some kind of abstract spatial dimension over a black ground. These forms are independent of gravity and any spatial concept connected to the external world or the environment we live in. Coker s paintings are geometric in form and structure, emphasizing not so much color as tone and form. He is the winner of such awards as First Prize in the Istanbul Art Festival (1961), First Prize in the 23rd State Exhibition of Painting and Sculpture (1962), a citation in the International Alexandria Biennial (1976) and the Turkey Iş Bank Grand Prize in He lives and works in Istanbul. 63 Adnan Çoker (1927) Retrospektif tuval üzeri akrilik imzalı, 150 x 150 cm. acrylic on canvas TL Euro 109

56 Fotoğraf: Gönül Karakan Ata Mustafa Ata (1945) 1945 yılında Trabzon da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü Adnan Çoker Atölyesi nde öğrenim gördü. 1971, 1973, , yıllarında değişik Avrupa ülkelerinin sanat merkezlerinde araştırmalar yaptı. Münih, Kassel, Kopenhag, Tokyo, Darmstadt, Philadelphia, Kahire de sergilere katıldı de "Sentetik Plastik Malzemeler, Biçimlendirme Yöntemleri, Sanatta Kullanımı" adlı kitabı yayınlandı. Figürle meşguldür fakat figür resmetmiyor Ata. Modelden çalışmıyor, fotoğraf ya da basılı imgeden yola çıkmıyor. Boş yüzeye bir desen atıp onu jestlerle sargılamıyor. Soyutlamıyor, dışa vurmuyor, kütleyi çözündürmekle de ilgili değil. Resmetme sürecinde üretiyor ne üretiyorsa. Kestiriyor daha çok da, duyumların o sınırsız uzamdan kaçıp kurtulacağı gedikleri kolluyor. Figür resmetmiyor Ata, beden imgesi de. Bir beden olmanın asgari eşiğinde; yani daima hareket halinde, beden-imgeler üretiyor yalnızca. Bir hareket eşiğinde karşılarlar birbirlerini, yani bir araya gelişleri bir durumu, olayı, hikaye ediyor değil. Acı, hüzün, öfke, yalnızlık, bütün o insan halleri de yok. Duygu değil, yalnızca duyumlar, hız yavaşlık, yatışmışlık, patlama Kaçış çizgileri adeta, sonsuzun bunalıcı kuşatmasından sıyrılıp, yaşama katılmaya imkan veren çizgiler. Figürü baz alan sanatçının resimleri başından beri dışavurumcu ve renkçidir. Başta biçimin ön planda oluğu kompozisyonları uzun yılların çalışma ve deneyimiyle biçimin neredeyse ikinci planda tutulduğu yeni bir anlatıma doğru kaymıştır ama renk kaçınılmaz elemanıdır. Geniş fırça tuşlarının egemen olduğu bir teknik doğrultusunda, figürü aktif bir devingenlik imajının temel öğesi olarak değerlendirdiği resimlerinde, yüzey ve espas ikilemi görsel bir sorunsallık kapsamında ele alınmakta ve renkçi bir anlayış ile çözümlenmektedir. Ankara, İzmir, İstanbul Resim ve Heykel müzelerinde, Yurtiçi ve Yurtdışı Özel ve Resmi koleksiyonlarda eserleri bulunan sanatçı yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmekte ve Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Ata was born in 1945 in Trabzon. Graduated from Istanbul State Fine Arts Academy (currently Mimar Sinan Fine Arts University) Painting department Adnan Çoker Studio. He conducted many researches on art in European cities in 1971, 1973, and He has been in exhibitions in Munich, Kassel, Coppenhagen, Tokyo, Darmstadt, Philadelphia and Cairo. Ata published "Synthetic and Plastic Materials, Formalising Methods, their use in Art" in Ata is busy with figure, bet he doesn t draw figüre. He doesn t works with a model or starts from a photograph or printed image. He doesn t just throw a figure to empty surface and bind it with gestures. He doesn t abstract, express. He also is not interested in solubilizing the mass. He products the whole thing in the painting process. He estimates mostly, looks fort he holes that sensations escape from the endless extension. No, Ata doesn t paint figüre, not body image. He only products body-images, on the minimal edge of being a body, so is always dinamic. They welcome each other on the edge of a motion; their meeting doesn t tell a story about a situation or an event. There is no pain, rage, loneliness, that all human situations. Not feelings, just sensations; speed, slowness, calm, explosion. Merely escape lines, the lines that enable to glaze the depressing surrounding of eternal and join life. The artist uses his brush with continious strokes, and stands out with his figurative abstracts. His mono colored backdrops are the grounds for his figurative structures which contract eachother with the tense inclusive relationship. He is after an expressionist, dynamic characetered effect. In his works he concentrates more on the individual s existence problem. One can sense that he is an nihilist in his attitude to identity and sex in his work. His fantastic figures are at a certain level of pessimism and gloominess. Rendering the work with the psychological concepts you can clearly see that it is full of tensity. The Artist s work can be seen in Ankara, Izmir, Istanbul Painting and Sculptor museums, national and international collections. He is a member of staff at Yeditepe Fine Arts faculty. Ata lives and works in Istanbul. İsimsiz Mustafa Ata (1945) İsimsiz tuval üzeri yağlıboya imzalı, 145 x 180 cm., 1994 oil on canvas TL Euro 111

57 gandi 2001 abdi ipekçi'ye saygı Mustafa Ata (1945) Gandi tuval üzeri karışık teknik imzalı, 81 x 65 cm., 2001 mixed media on canvas TL Euro Mustafa Ata (1945) Abdi İpekçi'ye Saygı tuval üzeri yağlıboya imzalı, 89 x 116 cm., 1980 oil on canvas TL Euro Bu eser, Beltaş Yayınları nın 2012 yılında yayınladığı Mustafa Ata Retrospektif kitabının 304. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 304 of the Mustafa Ata Retrospective book published by Beltaş Publications in Bu eser, Beltaş Yayınları nın 2012 yılında yayınladığı Mustafa Ata Retrospektif kitabının 42. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 42 of the Mustafa Ata Retrospective book published by Beltaş Publications in Bu eser, Emin Çetin Girgin in 2014 yılında yazdığı Mustafa Ata Zamanın Bedeni kitabının 16. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 16 of the Mustafa Ata The Body of Time book written by Emin Çetin Girgin in 2014.

58 İstanbul Tutkusu Sarı 2016 Devrim Erbil'in İstanbul Yapıtları Hakkında: Ritmik düzenlerin birbirlerinden ayrılarak oluşturduğu kara parçaları, İstanbul'u tanımlayan coğrafi kesitleri yaratır. Kırık çizgiler, semtleri, sokakları ve mimari yapıları belirler. Düşey ve yatay düzlemde belirlenen geometrik tasarımlar anıtları belirgin kılar. Sonuç, Erbil'in soyut anlayışıyla betimlenen eşsiz İstanbul görünümlerine ulaşır. Bu bağlamda öğrenim yıllarından beri yöneldiği kaynaklar arasında varlığını sürekli olarak koruyan geleneksel kaynaklar açık göstergeler olarak kompozisyonların tasarımlarında kiyerlerini alır. Nakkaş Osman'ın El Fetihnamesi, Nakkaş Velican'ın İstanbul fethini anlatan yazmasını özümseyen birkaç ressamdan biridir Erbil. Belki de tek örnektir. Yazmalar ve eski haritalar ve matrahçı Nasuh'un çizdiği, Evliya Çelebi'nin kaleme aldığı kitaplar arasında gezinen, onları inceleyen ve özümseyen bir ressamdır. Kariye Camii'nin mozaiklerini, İslam Eserleri Müzesi'nin eserlerini irdeleyenbir sanatçı olarak farklıdır Erbil. Afrika'dan Mezopotamya'ya, Anadolu'dan Avrupa resmine ulaşan okuma, görme, inceleme alanları yaratan ve kaynaklarını dünya sanatının mirası üzerine yerleştiren özgün bir örnek, kültür katmanları çok zengin olan bir sanatçıdır. Erbil'in İstanbul resimlerini ayrıcalıklı kılan da bu farklılığı olmalıdır. Sarayburnu, Marmara, Anadolu yakası ve boğazı belirleyen soyutlamalar, Sultanahmet'in gökyüzüne ulaşan minareleriyle sarılı anıtsal mimarisi, Altın bir boynuz gibi kara parçalarının arasına süzülen Haliç ve gümüş pırıltılarla iki kıtayı birleştiren Boğaziçi, İstanbul'u tanımlayan simgeler olarak Erbil tuvallerinde sanat eserlerine dönüşür. Gelenekleri çağrıştıran ancak geleneklere bağlanan tüm değerlerin üstüne çıkan, onları aşan bir Erbil yorumunun resimleridir İstanbul soyutlamaları. Soyut kent görünümlerinin en başarılı ve en özgün örnekleridir. About Devrim Erbil's İstanbul Paintings: Pieces of land formed by the separation of rhythmic arrangements from one another create the geographical intersections that define İstanbul. Broken lines identify neighbourhoods, streets and architectural structures. Geometric designs determined onvertical and horizontal planes render the city s monuments apparent. The conclusion presents the unique images of İstanbul as depicted by the artist s abstract understanding. In this context, from the sources he has gravitated towards since his yearsas a student, the traditional sources survive and take their places in the design of his compositions as clear indicators ofinspiration. Erbil is one of a few painters who absorbed Nakkaş Osman s The Book of Conquests (El Fetihnâme) and Nakkaş Velican s manuscript explaining the conquest of İstanbul. Perhaps, he is the only one. He is a painter who studies and digests old manuscripts and maps and promenades through books written by Evliya Çelebi and illustrated by Matrakçı Nasuh. Asan artist Erbil is different because he probes the mosaics of the Chora Mosque and the works at the Turkish and Islamic Arts Museum. He is a genuine individual who creates areas of reading, viewing and examining stretching from African to Mesopotamian, from Anatolian to European painting and ranks the creators of these works as global artists, parts of ourheritage. He is an artist with rich cultural layers.what renders Erbil s paintings of İstanbul preferential must be his individual distinctive quality. Abstractions that determinesarayburnu, Marmara, the Anatolian coast, Sultanahmet s monumental architecture with minarets that reach the sky, Haliçgliding between the masses of land like a golden horn, and the Bosphorus which unites the two continents with silver glints. These abstractions tum into works of art in Erbil s canvases as symbols that define İstanbul. They are paintings of Erbil s interpretations that evoke tradition but go above and beyond ali values commonly associated with tradition as a concept.they are the most successful and most genuine examples of abstract cityspaces. Prof. Dr. Kıymet Giray, Erbil ve Görünmezi Görünür Kılan Soyutlamalar, Sayfa: Devrim Erbil (1937) İstanbul Tutkusu Sarı tuval üzeri yağlıboya imzalı, 180 x 100 cm., 2016 oil on canvas TL Euro Bu eser, Olcay Art ın 2016 yılında yayınladığı Devrim Erbil 2016 Contemporary Istanbul kitabının 46. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 46 of the Devrim Erbil 2016 Contemporary Istanbul book published by Olcay Art in 2016.

59 Erol Akyavaş ( ) 1932 yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü nü bitirdi ve 1952 yılları arasında Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesine misafir öğrenci olarak devam etti. Daha sonra Paris e gitti Fernand Léger ve André Lhote atölyelerinde çalışmalarını sürdürdü ve Paris te Cercle et Carré Grubuna katıldı yılında ABD ye gitti, Illinois Institute of Technology de Ludwig Mies van der Rohe ve yıllarında Mimar Euro Saarinen ile mimari çalışmalarına devam etti de New York a yerleşti yıllarından sonra New York, Cleveland, Roma, Milano, Bremen, Stuttgart, Londra, Berlin, Paris gibi şehirlerde kişisel sergiler düzenledi yılında bir yapıtı MOMA ya girdi, Bremen ve Stuttgart müzelerinde resimlerine yer verildi yılında Amerika da vefat etti. Akyavaş, 1950 lerde mimarlık eğitiminin ağır bastığı izlenimi veren ve bir bakıma Post-Kübist dönemi anımsatan resimler yaptı. Ancak bu tutum kısa bir süre sonra yerini rastlantısal ve sezgisel uygulamalara bıraktı. Sanatçının Doğu sanatına yönelmesi de bu tarihlere rastlar lar boyunca amorf figürlerin egemen olduğu resimlerinin yanı sıra Odalar adını verdiği tuhaf perspektifli resimler yaptı. Bunu 1970 lerde tuğla dizileriyle oluşturduğu bir dizi kuşbakışı kale resmi ile Piramit Manzaralar, İç Mekanlar, Duvarlar ve Köşeler dizileri izledi. Akyavaş ın aldığı mimarlık eğitimi onun mekan ilişkilerini ustaca ve gerçeküstücü doğrultuda kurmasında etkili oldu. Sanatçı tuğla ya da karo taşlarla oluşturduğu bu iç mekanlara piramit, koni, küp gibi geometrik biçimleri ya da masa, sandalye gibi eşyaları garip bir perspektif düzen içinde yerleştirdi. Akyavaş 1980 lerin başından itibaren İslam a, özellikle de tasavvuf felsefesine göndermede bulunan diziler gerçekleştirdi: minyatür, hat ve ebru sanatlarından aldığı imgeleri soyut bir anlatımla yorumladı. Akyavaş 1983 te gerçekleştiği Kerbela dizisinde bir kez daha kuşbakışı kale görünümlerinden yararlandı de yaptığı Gazali, 1987 de hazırladığı özgün baskı dizisi Miraçname ve da yaptı Hallac-ı Mansur dizilerinde de hat sanatından alıntılar yaptı. Akyavaş was born in Istanbul in He was a guest student at the Bedri Rahmi Eyüboğlu Studio at the Istanbul Academy of Fine Arts from 1950 to He then travelled to Florence and Paris where he enrolled at the Fernand Léger and André Lhote studios and joined the Cercle et Carré group. Akyavaş travelled to the US in 1954 to study architecture under Ludwig Mies van der Rohe at the Illinois Institute of Technology and worked with the architect Eero Saarinen from 1960 to He settled in New York in 1967 and later shared his time between New York and Istanbul. Akyavaş had solo exhibitions around the world since 1950s: Cleveland and New York in the U.S.; Rome, Milan and Turin in Italy; Bremen, Stuttgart, Cologne in Germany; Bern and Zurich in Switzerland; Nicosia, Cyprus; Paris, France; as well as at the Hermitage Museum in St. Petersburg in Russia. His works were also included in various group shows such as New Acquisitions at the Museum of Modern Art (1962), Paintings from the Museum of Modern Art at the National Gallery of Art, Washington D.C. (1963), Turkish Artists in New York in New York (1970), 1st and 2nd İstanbul Biennials (1987,1989), Parİstanbul at the international Art Centre in Paris (1990). Akyavaş passed away in Amerika in In the 1950 s, Akyavaş produced paintings that reflect his architectural background with an affinity to Post-Cubism. This attitude changed as he started using more coincidental and intuative elements in his work. His tendency towards Eastern art coincides with this period. In the 1960 s, alongside paintings dominated by amorphous figural elements. Akyavaş created strange depictions of perspective he called Rooms. This period was followed by his birds-eye view and brick structured pictures and Pyramid Landscpaces, Interiors, Walls and Corners of the 1970 s. The artist s architectural background enabled him to master relational aspects of space and construct pictorial space in a surreal atmosphere. Within these castle-like iner spaces created by bricks or tiles, the artist placed geometric shapes such as pyramids, cones and cubes alongside objects such as tables and chairs all within a strange perspective. In the beginning of the 1980 s, Akyavaş started producing a series of paintngs with reference to İslam and mysticism through forms abstracted from miniatures, calligraphy and marbled paper art. In 1983, he returned once again to his birds-eye view castle pictures with his Karbala series. In El Gazali of 1983, the print series Miraçname in 1987 and al Hallaj in he made constant references to calligraphy.

60 Erol Akyavaş ın Sanatı Hakkında: Erol Akyavaş ın sanat dünyasını bir edebi yapıtla özdeşleştirmek istesek herhalde en güçlü aday Binbir Gece Masalları olurdu: Çölün yuttuğu ıssız yerleşimler, bilinmez diyarlardan kopup gelen hikayeler, uykuyla uyanıklık arası görülen rüyalar, kadim medeniyetlerin sembolü terk edilmiş şehirler, aşk, sevgi ve dostluğun sınandığı sonsuz labirentler, birdenbire beliren göz kamaştırıcı halüsinasyonlar, bozkırlarda yankılanan sahipsiz sözler, ruhun bilinmeyenle imtihanı, tanrısal gizem ve etrafına örülü tüm güzellikler.. Akyavaş ın görsel dili, bir edebi metnin hayal ve hakikat arasında inşa etmeye çalıştığı kurgusal gerçekliğe benzer bir yapıya sahip. Kuşaktan kuşağa aktarılan kültürel belleği ve insanlığın kalbinde yaşayan inanç etrafında örülü kelimeleri görünür kılmaya çalışıyor Akyavaş. Görsel sanatların uzak durduğu bu zor ve sihirli birikimi imgeyle canlandırabilmek için de kendine özgü araçlar icat ediyor. Kimi zaman bir edebi metnin hayali referanslarını merkez alıyor kimi zaman da söz, dil ve yazı arasında yeni görsel yapılar kurguluyor. Pek çok hikayenin içinde gizli, geçmişte olduğuna inandığımız olağanüstü olayların geride bıraktığı bilgiyi daha önce görmediğimiz şekilde yeniden anlamlandırıyor li yılların başında gerçekleştirdiği Yunus Emre taşbaskılarından başlayarak, Hallac-ı Mansur dan Miraçname ye, Mevlana nın Fihi Ma Fih inden Kerbela ya uzanan zengin bir anlatı ve inanç geleneği içinden geçen derin ve farklı bir görsel dünya kurguluyor. Bu dünya ne doğrulanmaya çalışılan bir tarih bilgisi ne her şeyin neden ve sonuçlarıyla irdelendiği bir teoloji çalışması ne şaşırtıcı bir görsel etkinin arandığı bir illüstrasyon ne de koşulsuz şartsız kendisini teslim edeceği bir öte dünya arayışından oluşur. Akyavaş ı çağdaşlarından ayıran bu arayışın merkezinde varoluşsal bir aşk, bilinmeyene karşı duyulan sonsuz bir merak ve kendini ait hissettiği kutsalı sanata dönüştürme arzusu var. Bu arzu öyle güçlü ki tüm ömre yayılıyor, bu arzu o kadar etkili ki onu ötekileştirebiliyor. Akyavaş ın maneviyatla örülü kişisel dünyası onu daha önce kimsenin el atmadığı konulara karşı duyarlı kılarken aynı zamanda onu savunmasız bırakıyor. İslam medeniyeti ve onun doğurduğu menkıbe ve tasavvuf düşüncesinin merkez alındığı çalışmalarından, tek veya çok tanrılı diğer dinlerin görsel ve sözel referanslarını araştırdığı düzenlemelerine kadar sanatın mayınlı bölge olarak uzak durduğu konulara karşı gösterdiği hassasiyet Akyavaş ı hem gizemli bir kişilik hem de kolay tarif edilemeyen bir sanatçı kılıyor. Onunla birlikte görünenin ve bugünkü baskın algının ötesinde onun binbir yüzü var. Zamanlar ve kültürler arasında köprüler oluşturan derin özleri, medeniyetlerin geride bıraktığı tarihsel mirası, insanlığın öte dünya ile kurduğu karmaşık ilişkiyi, rüyalara sinen gerçeküstü imgeleri, cinselliğin aşka ve bedene olan yansımalarını, ölümsüzlüğe açılan tek kapı olarak üretmeyi, mimarlık ve ve fotoğraf gibi en eski ve en yeni sanat temsillerinin kesişim anlarını derinden hisseden ve tüm bu bilgilerle kendine ait bir dünya inşa edebilen özel sanatçılardan biridir Akyavaş. 20. yüzyılın ikinci yarısında, modernliğin sonu ve postmodernliğin doğum anında yaşamıştır. Çağdaşın şimdi ile olan politik ilişkisini tecrübe etmiş kendi yolunu bulabilmek için sonsuz bir merak ve ilgiyle köklerini ve geçmişi incelemiştir. Etrafında olup bitenin farkındadır. Etkiler alır, görsel referansları bilinçaltında sindirir. Buna karşılık imge dünyası kişisel, tamamen ona aittir. Kimseye benzemez, kimsenin bıraktığı yerden devam etmez. Gizemi de buradan gelir Akyavaş ın, kolay kolay tarife gelmeyen şaşırtıcı bir görsel dili, imge ve hayal dünyası vardır. Bu onu hem özgür hem de büyük bir yükün altında bırakır. Gök kubbeyi sırtında taşıyan Atlas tır Akyavaş. Levent Çalıkoğlu, Erol Akyavaş Retrospektif, İstanbul Modern Yayınları, 2013, Sayfa: 11, 12 About Akyavaş s Art: If we wished to find a literary work to match Erol Akyavaş s world of art, the strongest suitable candidate would perhaps be One Thousand and One Nights : Desolate settlements swallowed by the desert, stories from unknown lands, dreams from that ambiguous zone between sleep and wakefulness, abandoned cities that are the symbols of anicient civilisations, endless labyrinths where lovei affection and friendship are tested, dazzling hallucinations that suddenly appear out of nowhere, masterless words that echo across steppes, the trial of the sprit with the unknown, the divine mystery and all the grandeur woven around it.. Akyavaş s visual language has a structure similar to the fictitious narrative a literary text tries to construct between dream and reality. Akyavaş tries to render visible the culturel memory that is transmitted from one generation to the next and the words woven around the faith that lives on in the heart of humanity. He invents unique tools that use images to bring to life this arduous and magical heritage that the visual arts shun. He sometimes focuses on the imaginary references of a literary text, and at other times constructs new visual structures between words, language and writing. In an unprecedented manner, Akyavaş gives newmeaning to the remnants of information left behind by extraordinary events that are concealed within many stories that we believe have taken place in the past. Beginning with the Yunus Emre lithographies he produced in the early 1950s, he construct a deep and distinct visual world travels through a rich tradition of narrative and belief, extending from Mansur Al-Hallaj to Miraj Nameh and from Mevlana s Fihi Ma Fih to Karbala. This world is composed neither of historical knowledge seeking confirmation, nor of a theological study in which every detail is scrutinized with its causes and effects, and neither of an illustration seeking dazzling visual impact, nor of a search for a world beyond to which he would unconditionally surrender himself. At the centre of this investigation that separates Akyavaş from his contemporaries lies an existential love, an infinite curiosity towards the unknown and the desire to transform into art the divine that he feels he belongs to. This desire is so powerful that it permeates an entire lifetime, and it is so effective that it can turn him into the other. Akyavaş s personal world, woven with spirituality, renders him sensitive to subject matter that was touched by no other artist before him vulnerable. From his works that centre on Islamic civilisation and the thought of heroic tales and Sufi philosophy it engendered, to his compositions where he explores the visual and linguistic references of other monotheistic or polytheistic religions, the sensitivity he displays towards topics art chose to remain distant, deeming them potential minefields, make Akyavaş both a mysterious personality, and an artists who is difficult to describe. In addition to all this, he has a thousand an done faces beyond the visible, and the dominant perception of the present. Akyavaş is one of those special artists who deeply feels the profound essences that from bridges between eras and culturels, the historical heritage left behind by civilisations, the complex relationship humanity forms with the world beyond, the surrealistic images that permeates dreams, the reflections of sexuality in love and in the body, production as the only door that opens onto immortality, and the moments that the most ancient and contemporary arts, for instance architecture and photography, intersect, and constructs with all this knowledge a world that belongs to himself. He lived in the second half of the 20th century, at the end of modernity, witnessing the birth of the postmodern. He experienced the political relationship of the contemporary with the present, and explored his roots and his past with infinite curiosity and interest in order to find his path. He was aware of the events taking place around him. He allowed himself to be impressed, and his subconscious digested visual references. Yet his imagery is personal, it belongs entirely to himself. He is liken o other; his is not the continuation of the work of any other artist. This is the source of Akyavaş s mystery. He has an intriguing visual language, a world of images and dreams that are very difficult to describe. This both sets him free, and burdens him with a great load. Akyavaş is Atlas, holding up the celestial sphere on his shoulders. Levent Çalıkoğlu, Erol Akyavaş Retrospektif, İstanbul Modern Yayınları, 2013, Sayfa: 11, 12

61 kabe 1988 Bu eser, Finansbank ın 2007 yılında yayınladığı Erol Akyavaş kitabının 239. sayfasında yayınlanmıştır. This art work is displayed on page 239 of the Erol Akyavaş book published by Finansbank in Bu eser, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları nın 2000 yılında yayınladığı Erol Akyavaş kitabının 212. sayfasında yayınlanmıştır. This art work is displayed on page 212 of the Erol Akyavaş book published by İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları in Erol Akyavaş ( ) Kabe tuval üzeri karışık teknik imzalı, 142 x 116 cm., 1988 mixed media on canvas TL Euro 121

62 Hallac-ı Mansur: 1988 den başlayarak kağıt üzerine eskizler, ya da el yapısı Hint kağıdına resimler olarak gerçekleşen Hallac-ı Mansur serisi, Hallaç ın öyküsünü, o öykünün olaylarını değil, birliğin ve çoğulun ikilemini karşımıza bir güç olarak ortaya koyar. Bu kağıtlara, yüzeylere ya da kutsal anlamı ile tabletlere, soyut İkona lar diyebilirim. Her bir resimdeki her bir rengin yoğunluğunda, her resmin ışığının değişik zamanlılığında yaşadığımız, bir inanç esrikliğidir. Gözün sanki el olup değdiği bu resimlerin dokusu, yırtığı, çatlağı, kıvrımı, sertliği, yumuşaklığı ile nefes alan bir yaşam, yaşamın tikel halidir ve zamanın şu anıdır. Onda belli belirsiz sezilen işaretler, daire, kare, sprial, meşk izleri ve lekeleri ise, ötelerden geliyor. Sanatın dinsel anlamda en önemli işlevi bir inanca göre, insanı farkında kılmak için yaratılmış ve hadiselerle nesnelleşmiş olan bir tarihi, bugün hala güncel yapmak, tekrar tekrar canlandırmak ise, Akyavaş ın bu resimleri dini çerçeve içinde böyle bir işlevi yerine getirirler ve İslam Sanatı nın çağdaş boyutunu oluştururlar yılları arası resimlerinde ise Akyavaş giderek soyutlaşan ikonografisini dinin dışında geliştirerek varlığın gizemli olgusunu daha geniş bir kapsamda ele almaktadır te Kabala dan Hurifi ye ya da Doğu-Doğu, Hu, Yeşil Yankı, Kırmızı Lam Elif, Ak Lam Elif resimlerinde yeryüzü nesnelliğinin tüketilmeyen almaşıklığı ile tinsel birliğin çoğulu aynı görünürlükte bütünleşmiştir. Tek bir çizgi, yazı, işaret bu bütünleşmenin yarattığı bir iz oluyor. Renk, hem ışık, hem mekandır. Tekrar eden bu izler, ısrarlı bir çağırış gibidir. İzah edilemeyen varlık çok yakından bilinen bir muamma ve mucize olur, renk ve ışık gibi doğal ve olağanüstü. Bu eser, Finansbank ın 2007 yılında yayınladığı Erol Akyavaş kitabının 334. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 334 of the Erol Akyavaş book published by Finansbank in hallac-ı mansur 1988 Hallac-ı Mansur: The Mansur al-hallaj series, begun in 1988 and taking the form of sketches on paper, or of pictures on hand-made Indian paper, presents the story not through its incidents, but as a force, the dichotomy of unity and the disparate. These rectangles of paper, these surfaces or, in the sacred sense, tablets, may, I believe, be referred to as abstract icons. In the intensity of each color in each painting, in the varied temporality of each painting s light, we experience the intoxication of faith. The eye all but reaches out to touch these works, whose texture, the tears, cracks, wrinkles, hardness and softness, come across as breathing life, as a particular state of life, as this very moment of time. The vaguely sensed signs, the traces and smudges of circles, squares, spirals and calligraphy; all come from somewhere beyond. In religious art the most important thing is perhaps to make topical for our time, to revitalize, a history which in accordance with a faith has been created and objectified through incidents to make people aware. These works of Akyavaş perform such a function in religious terms, and constitute the modern dimension of Islamic art. In his paintings of , Akyavaş develop his increasingly abstract iconography outside the precincts of religion, treating the mystery of existence in a broader way sees works such as Kabala dan Hurifi ye ya da Doğu- Doğu (East vs East), Hu, Yeşil Yankı (Green Echo), Kırmızı Lam Elif (Red Lam Elif), Ak Lam Elif (White Lam Elif) where the inexhaustible complexity of objects and substances on earth is wedded to the plurality of spiritual unity. A sinle line, bit of writing or sign becomes the trace generated by this merginig. Color is both light and space. Ineffable existence becomes a highly familiar enigma and miracle, as natural and extraordinary as color and light. The lamination of depth surfaces seen in earlier paintings, and the systems of differing space, here come together in a transparency in which are indicated if one only knows how to read them, the lost places of time or references to the endlessness of space. Jale Erzen, Erol Akyavaş, Finansbank Yayınları, 2007, Sayfa: Bu eser, Enlem 80 Yayınları nın 1995 yılında yayınladığı Erol Akyavaş kitabında yer almaktadır. This painting is displayed on Erol Akyavaş book published by Enlem 80 Publications in Bu eser, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları nın 2000 yılında yayınladığı Erol Akyavaş kitabının 159. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 159 of the Erol Akyavaş book published by İstanbul Bilgi University Publications in Erol Akyavaş ( ) Hallac-ı Mansur tuval üzeri karışık teknik imzalı, 92 x 70 cm., 1988 mixed media on canvas TL Euro

63 isimsiz 1990 Işık ve Renk: 1970 lerden bu yana; simge, güç, nesnel ve tinsel varlık, işaret ve işaret ettiği şey arasındaki ilişkileri, bir ressam olarak bir şekilde İkona larla uğraştığı için, hep ele almıştır. Modern sanat yirminci yüzyılda nasıl temel sorusunu kendi ürününe yöneltmiş ve bu sorgulamasını sanatın tavrı ve varlık nedeni haline koymuşsa, Akyavaş da çağdaş bilinçliliği ve adanmışlığı ile bu sorgulamayı bir etik olarak sürdürmüştür. Yıllar içinde Erol Akyavaş m resmi değişmedi. En başlarında gördüğümüz zengin çeşitlilik aynı şekilde sürdü. Resimlerinin imgeleri, simgeleri türedi, çoğaldı, olgunlaştı... Zamanların ve mekânların unutulmuş beldelerini görünür kıldı. Doğa/insan/ kültür örgüsünün labirentleri bizim için de arınma yolu oldu. Bunun ötesinde Erol Akyavaş m resminde her zaman öncelikli olan, varlıkla karşı karşıya gelişin dehşet ve güzelliğini, nefes veren ve nefes kesen heyecanını yaşatmak, usun cansızlaştırdığının sonsuz devinimini sezdirmektir. Eğer bir süreç izlenebilirse, bu, ışığa doğru bir yol olmuştur. Light & Colour: Since 1970 Akyavaş, because he in a sense works with icons, has continually treated symbols, power and existence on the physical and spiritual planes, as well as the relationship between signs and the signified. Just as modem art in the twentieth century has directed its fundamental question to its own product and made this interrogation not only the stance of art but its very raison d etre, so Akyavaş, with his modern mentality and his devotion, has conducted this interrogation as an ethical imperative. Erol Akyavaş s art has not changed over the decades, but has persisted in the rich variety which it had from the very first. The images and symbols proliferated, ripened, and made visible the forgotten demesnes of time and space. And for us the labyrinths of that braid woven from nature, man and culture became a way of purification. But there is one aspect of Akyavaş s art that takes precedence over all else: it brings to us the terror and glory, the agonizing joy, of confronting existence; and awakens in us again the infinite stirring of that which the mind would render lifeless. If a process can be discerned in Akyavaş s career, this has been a journey toward the light. Jale Erzen, Erol Akyavaş, Finansbank Yayınları, 2007, Sayfa: Bu eser, Finansbank ın 2007 yılında yayınladığı Erol Akyavaş kitabının 387. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 387 of the Erol Akyavaş book published by Finansbank in Erol Akyavaş ( ) İsimsiz tuval üzeri akrilik imzalı, 84 x 64 cm., 1990 acrylic on canvas TL Euro 125

64 jüpiter 2014 Güngör Taner Resminde Ritim ve Devinim...: Taner i ilgilendiren temel sorun, başından beri ritm ve müzikalite olmuştur. Kendisiyle yapılan bir görüşmede (Boyut, 2/10, 1983) yapıtın okunaklı olmasını bu koşula bağlıyor ve şöyle diyordu: Bu ritim, yapıtı oluşturan plastik öğelerin her biri için geçerlidir. Ancak bütünü sağlayabilmek için bunların bir ana fikir egemenliğinde düzenlenmeleri gerekir. Örneğin resmin içine hızla giren hareket ya da belli bir merkeze yönelik kuvvet çizgileri ana temayı verebilirler. Sonra bu tema üzerinde zenginleşmeler ve çeşitlemeler başlayabilir. Genelde bir kontrast ile yapılmak istenmiş olan şok, ikinci ve üçüncü derecedeki giderek yumuşayan elemanlar ile desteklenir. Benim resmimde armoniye giden çeşitli kontrastların belli bir hareket ve ritm içerisinde kullanılmaları söz konusudur. Doluluk ve boşluk, varlık ve yokluk, hareketlilik ve hareketsizlik, aydınlık ve karanlık, sıcak ve soğuk gibi terslikler, kendi aralarında çatışırlarken aynı zamanda birbirlerinin anlamını da kuvvetlendirirler Rhythm And Movement in Güngör Taner s Painting : The main problem concerning Taner has since the very beginning been rhythm and musicality. During an interview with him (Boyut, 2/10,1983) he subordinated the legibility of a work of art to this condition, and said: This rhythm is valid for each of the plastic elements making up a work of art. Hovewer, to accomplish a whole, these should be ordered according to a dominating main idea. For example, a movement speedily entering a painting or lines of strength directed towards a certain centre may provide the main theme. Later, embellishments and variations may be built over this theme. In general, a shock created by means of a contrast will be supported by elements of the second and third degree that will gradually soften. What happens in my paintings is that various contrasts leading to harmony are used within certain movements and rhythms... Opposites like fullness and emptiness, existence and non-existence, mobility and immobility, light and darkness heat and cold, strengthen each other despite the fact that they are oppositional. Kaya Özsezgin, Güngör Taner -Ritim ve Devinim, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2008, Sayfa: 28, Güngör Taner (1941) Jüpiter tuval üzeri akrilik imzalı, 180 x 250 cm., 2014 akrilik on canvas TL Euro

65 kırmızı istanbul Devrim Erbil (1937) Kırmızı İstanbul tuval üzeri karışık teknik imzalı, 100 x 150 cm., 2014 mixed media on canvas TL Euro

66 Koray Ariş (1944) 1944 yılında Adana da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Heykel Bölümü, Şadi Çalık Atölyesi nden mezun oldu. Avrupa sınavını kazanarak Devlet Bursu ile İtalya ya giderek, yılları arasında heykeltıraş Emilio Greco nun Atölyesi nde eğitim gördü yılında Roma da kendi atölyesini kurdu. Ertesi yıl ilk kişisel sergisini açtı. Daha sonra eserleri, aralarında Floransa, Belgrad ve Budapeşte nin de bulunduğu pek çok Avrupa kentinde sergilendi yılına kadar Roma da heykel çalışmalarına devam etti de Türkiye ye dönerek Mimar Sinan da öğretim görevlisi olarak göreve başladı ve bu görevini 1977 yılına kadar sürdürdü. Malzeme olarak ahşap ve deri kullanan Ariş, parçaları ahşap çivilerle örgütleyerek masif hale getirerek ana formu oluşturmakta, istediği şekli ve formu elde ettikten sonra dıştan deri giydirme tekniği uygulamaktadır. Ahşap torso kalıpları üzerine geçirdiği kösele kaplı heykellerinde, ana tema olarak insan bedeninin gerilimli formlarından hareket etmekte, kimi yerde metal heykel kolajları ve çiviler kullanarak, bu gövdeye fetiş özelliği kazandırmaktadır. Biçim, onda yanılsama estetiğinin zengin çağrışımlarıyla örülüdür. Eserleri hem çağdaş, günümüz heykel sanatıyla diyalog içinde hem de ilk bakışta göze çarptığı gibi tarih ve malzeme kültürüne derinden bağlı bir sanatsal yaratıcılığın mümkün olduğunu gösterir. Modern heykelin kendisini kuşatan mekana karşı gösterdiği hem olumlayıcı hem de reddedici tavır Ariş in sanatının önemli özelliklerinden birini oluşturmaktadır. Çalışmalarını Çatalca daki atölyesinde sürdürmektedir. isimsiz 1998 Ariş was born in Adana in He graduated from the Sculpture Department of Istanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University), Şadi Çalık workshop. He worked with sculptor Emilio Greco between In 1971 he established his own studio in Rome and had his first solo exhibition the following year. His works have been on exhibition in other European cities; Florence, Belgrad and Budapest. He continued to work on sculpture in Rome until Ariş returned to Turkey and became a faculty member at Mimar Sinan University until He used wood and leather material in his works and assembled them with wooden nails to build a massive form and to give it the intended shape it is layered with leather. His work on sculpture in Rome continued until The main theme of his sculptures stems from tense parts of the human body, where he covers the wooden torso mold sculptures with leather and in some cases he uses metal collage and nails to furnish the body with fetish features. Form is woven by the rich reflections of deluding aesthetics. His works are contemporary, and are in deep dialogue with today s art sculpture understanding. At first sight it is in context with its deep connection to the date and material culture and proves the creativity of art is possible. He continues to work in his studio in Çatalca. Bu eser, Galeri Nev in 1999 yılında yayınladığı Türkiye de Çağdaş Sanat kitabının 185. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 185 of the Contemporary Art in Turkey book published by Gallery Nev in Koray Ariş (1944) İsimsiz ahşap ve kösele 154 x 100 x 54 cm., 1998 wood and leather TL Euro

67 Bu Bomba Var Ya 2010 Yarını Bekle 2014 Erdal Duman (1976) Bu Bomba Var Ya metal, neon boya 168 x 86 x 86 cm., 2010 metal, neon paint TL Euro 1976 yılında Almanya da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, Heykel Bölümü nü bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini tamamladı. Erdal Duman, kendi şiddet ve trajedi yüklü gerçekliklerinden koparılarak sıradanlaştırılmış biçimde gösterilmesine alıştığımız nesnelerin formlarını ödünç alarak, onları yeniden inşa ediyor. Üstelik bu yeniden inşaya uğramış muhimmat, öbürünün sahte gerçekliğini maddesinde gösterirken gerçek varoluşunu gizliyor. Aslında eksikli bir gerçek olmasının aksine gerçek varoluşunu boşluğunda göstermesiyle daha tamamlanmış bir gerçek ortaya koyuyor. Yaşamını ve çalışmalarını Ankara da sürdürmektedir. Erdal Duman was born in 1976 in Germany. He graduated from the Sculpture Department of Hacettepe University. He obtained her master s degree at Hacettepe University. Erdal Duman borrows the shapes of the objects that represent violent and tragic realities, and he rebuilds them. These false ammunitions conceal their true existence while reflecting the false reality of the other. In fact, in contradiction to their defective reality, they manifest a more complete reality by showing their eşistence in their absence. He Works and lives in Ankara Evrim Kılıç (1977) Yarını Bekle ahşap imzalı, 98 x 29 x 38 cm., 2014 wood TL Euro 1977 yılında İstanbul da doğdu Yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Heykel Bölümü nde Lisans Eğitimi ni, 2009 yılında da İtalya nın Carrara Şehri ndeki Carrara Güzel Sanatlar Akademisi, Heykel Bölümü nde de Yüksek Lisans Eğitimi ni tamamladı Yılları arasında birçok ülkede düzenlenen uygulamalı heykel sempozyumlarına katılarak 30 un üzerinde ahşap, taş, mermer ve granit gibi malzemelerden büyük ölçekli heykeller yaptı. Bu heykeller başta Türkiye ve İtalya olmak üzere Dubai, İsrail, Brezilya, Karadağ, Belçika, Almanya, Danimarka ve Çin deki bazı özel kurumlarda ve kamu kuruluşlarında yer almaktadır yılında İstanbul da ilk kişisel sergisini açan sanatçı, 2002 yılından itibaren ülkemizde ve İtalya, Almanya, Yunanistan ve Hong Kong gibi birçok ülkede karma sergilere katılmış, 2008 yılında Dubai de ve 2007 yılında İtalya da gerçekleştirmiş olduğu kentsel heykelleri için ödüller almıştır. Son yıllardaki çalışmalarında ağırlıklı olarak ahşap figürler üzerine yoğunlaşan Kılıç, çalışmalarına İstanbul daki atölyesinde devam etmektedir. Evrim Kılıç was born in Istanbul, Turkey. She graduated of Fine Arts in Sculpture at Mimar Sinan University in Istanbul and she moved to Italy and there had Master Degree in Sculpture from Fine Arts Academy of Carrara. Between had participated professionally in sculpture symposiums/ sculpture creation camps in several countries and created more than 30 large scale sculptures with different materials as wood, stone, marble and granite. Those sculptures/statues are located in countries such as Turkey, Italy, Dubai, Germany, Denmark, Belgium, Brazil, China and Montenegro which are now properties of private/municipal corporations and collections. Since 2002 including a solo exhibition in 2004 which located in Istanbul, had also participated in more than 20 collective sculpture exhibitions and workshops in Turkey, Italy, Germany, Greece and Hong Kong and received awards for public sculptures in Dubai, 2008 and in Italy, The Artist who is recently more interested in wooden figures, currently lives and works in Istanbul

68 Şeytan Osman Dinç (1948) 1948 yılında Denizli de doğdu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü, Turan Erol Atölyesi nden mezun oldu de devlet bursuyla Paris e giderek, Paris Güzel Sanatlar Akademisi nden 1975 yılında mezun oldu yılında Türkiye ye döndü ve Bursa Eğitim Enstitüsü nde göreve başladı yılında tekrar Fransa ya dönerek Paris e yerleşti. Fransa da yaptığı çalışmalar ve sanatındaki çağdaş yaklaşımlarıyla dikkatleri üzerinde toplayan Osman Dinç, 1990 da L ecole Nationale Superieure D art De Bourges de profesör oldu ve öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladı. Osman Dinç in öncelikle malzemenin özelliklerini öne çıkaran, yalın ve anlatımcılıktan uzak heykelleri, günlük yaşamda örnekleri görülmeyen nesne ve biçimlerdir. Osman Dinç, içinde köklenip gelişen yaratıcı duyarlılığı, doğadaki buluntuların yalınlığındaki sırrı arayan bulucuların titizliğiyle, kendi yalın imgelerini oluşturarak dışsallaştırıyor. Yansıtmak istediği imgelemi, doğal buluntuların sır dolu formuyla çoğaltıyor. En çok demiri kullanıyor Dinç. Yontularındaki sessizlik ve yalınlık, yeryüzüne düşen demirli göktaşlarının doğadaki masum duruşunu örtünmüş sanki. Bilmediğimiz, belki de unuttuğumuz bir dille konuşuyor yontular. Doğaya sessiz bir dille katılan, salınımını, titreşimini yitirmiş yalın nesnelerin sırrına ortak olmak, onların gizil duruşlarındaki dili çözümlemek, onlarla aramızdaki uzaklığı gidermek, makineleşmiş toplumsal aygıtların dişlilerinin arasına sıkışan yabancılığımızdan kaçışı yaşatmak istiyor bize. Maden ve ahşap malzemeyi, kavramsal görüşler doğrultusunda değerlendiren Osman Dinç in, heykel enstalasyonu yönündeki çalışmaları, Anadolu gerçekliğine ilişkin kavram motifleri içermektedir. Yaşamını ve çalışmalarını Ankara ve Paris de sürdürmektedir. Dinç was born in Denizli in He graduated from Turan Erol Studio in the Painting-Work Department of Gazi Education Institute in Ankara. In 1972, he went to Paris with a state scholarship. He graduated from Paris Fine Arts Academy Upon completion, he returned to Turkey and started teaching at Education Institute of Bursa. Later in 1977, he returned to France and settled in Paris. His contemporary approach to art attracted attention and his name became prominent within art circles. In 1990, Osman Dinç became a professor at the L Ecole Nationale Superieure D Art de Bourges. Dinç draws attention to the detail and the essence of the material he uses, and brings out the meanings within figures that cannot be recognized instantly through daily life, which allows thorough reflection and thought. Osman Dinç, his creative sensitivity that is rooting and growing, like the detectors that are searching meticulously for the mystery of the plainness of the findings in nature, by externalizing his plain images. He increases the form of the arcane natural findings by reflecting the imagery. Dinç uses iron the most. The quietness and plainness in his sculptors, are like the innocent iron meteorites that fall as if covering its poise. The sculptures are speaking in a language maybe unforgotten, unknown. Those that have joined nature in a quiet tongue, are trying to become partner to the oscillation, vibration of lost arcane objects, trying to understand the language of their secretive stand, to lessen the distance between us, he wants us to relive the the alienation that is stuck within the wheels of gadgets of a mechanized community. Dinç s sculpture is made of wood and steel installations that have conceptual motifs relating to Anatolian reality. His works stress the relation between iron, wood and the organic human being, which may closely be connected to conceptual beliefs. Dinç presently lives and works both in Ankara and Paris. 76 Osman Dinç (1948) Şeytan demir 206 x 54 x 54 cm. iron TL Euro

69 İlhan Koman ( ) 1923 yılında Edirne de doğdu. Bir yıl İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünde (şimdiki adı ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) okuduktan sonra Heykel bölümüne transfer oldu ve orada Profesör Belling den ders aldı yılında Avrupa Sınavını geçtikten sonra Paris e gitti ve Louvre Okulu nda Julien Akademisinde öğrenim hayatına devam etti yılında ilk kişisel sergisini Paris te açan Koman, bu sergiden sonra dünya çapında birçok farklı yerde kişisel sergiler açtı ve grup sergilerine katıldı. Bir çok önemli bienal ve sergilerin yanında, 1956, 1962 ve 1979 yıllarında Venedik Bienali, 1957 de Soa Paolo Bienali, 1966 yılında 5. Tahran Bienali, 1961 yılında Paris, Rodin Müzesinde gerçekleştirilen 2. Uluslararası Çağdaş Heykel Sergisine katıldı ve aynı zamanda hem Türkiye de hem de İsveç te bir çok kamusal sanat çalışmalarına bulundu yılında İsveç te vefat eden Koman, türk heykelinde, orta kuşağın, kalıplaşmış formu parçalamakta ve yeni arayışlara yönelmekte etkili olan üyeleri arasında önemli bir yere sahiptir. Koman was born in Edirne in He attended for one year the Art Department of İstanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University) and then transferred to the Sculpture Department of the same University and worked with Prof. Belling. In 1945, he went to Paris after qualifying in the European Examination. He attended Académie Julien, École de Louvre. Koman had his first solo show in Paris in 1948, followed by numerous local and international group exhibitions around the world. He participated in the Venice Biennial in 1956, 1962 and 1976, the São Paolo Biennial in 1957, 5th Tehran Biennial in 1966, 2. International Contemporary Sculpture Exhibition at Musée Rodin in Paris in 1961 among many others. Koman also worked on various public art projects in Turkey and Sweden. He was also a writer and a researcher; and some of his innovations were patented during his lifetime. Koman passed away in Stockholm in 1986.In Turkish sculpture, he is well placed among those effective members who search for new dimensions and who abolish the traditional form of the former generation

70 Gezinen İhtiyar, Derviş: 1970 yılında, yürümeyi andıran bir biçimde hareket edebilen heykeller üzerinde çalıştım. Ben bu heykellere Vandrande Gubben (Gezinen İhtiyar) dedim. Kare kesitli uzun tahta parçalardan inşa ettim bunları. Tahtanın bir yüzüne eşit aralıklarla boşluk bırakarak 7 tane kesik attım, ki bu kesikler bir uçtan diğer uca, toplam uzunluğun 3/5'i ya da 3/4 ü uzunluğundaydılar. Ardından tahtayı doksan derece çevirdim ve diğer yüzüne de aynı kesiklerden açtım. Bu kesiklerin uzunluğu ve tahtanın fiziksel özellikleri heykelin yürüyüş şeklini belirlemektedir. Enlemesine yerleşmiş kısa tahta çıtalar dar parçaların yayılmasını sağlar. Heykelleri birer süpürgeye benzetilebilir. Süpürgenin "kılları" ise koni şeklindeki "ayakları" oluşturur. Hafif bir itme sonucunda hareket etmeye başlarlar. Burada da tahtanın esnekliğinden gelen bütün avantajları kullanıyorum. Bu heykellere "yürüme" yeteneğini ve yapılarındaki tahtaların her birinin bağımsız hareket edebilmesi özelliğini kazandırdığımdan beri, tahtanın esnekliği benim için birbirinden bağımsız parçalara sahip olmasından kaynaklanmaktadır. WALKING MAN, DERVISH 1970 Walking Man, Dervish: In 1970 I made sculptural pieces that can move in a walking fashion. I refer to each of these as a Vandrande Gubben (Walking Man). These are made from long pieces of wood with square cross section. From one side I made seven equally-spaced cuts through the wood from one end up to a distance of 3/5 or 3/4 of the total length. Then I turned the piece throughout the 90 and made several identical cuts. The length of the cuts and the physical properties of the wood influence the manner in which the sculpture walks. The narrow strips of wood are caused to fan out by the transverse insertion of short strips of wood. The sculptures can be likened to brooms, their 'bristles' constitute a cone of 'legs'. A gentle push will start them moving across the floor. Here again, I take advantage of the flexibility of wood. I consider the wood's elasticity as having a kind of separate existence, since these sculptures owe their mobility to it and do not depend significantly on other properties of wood. İlhan Koman, Retrospektif, Yapı Kredi Yayınları, 2005, Sayfa:86 77 İlhan Koman ( ) Walking Man, Dervish ahşap 117 x 39 x 39 cm., 1970 wood TL Euro Bu eser, Yapı Kredi Yayınları nın 2005 yılında yayınladığı İlhan Koman Retrospektif kitabının 86. ve 87. sayfalarında yer almaktadır. This painting is displayed on pages 86 and 87 of the İlhan Koman Retrospective book published by Yapı Kredi Publications in

71 reconstruction 1984 Komet (1941) 1941 yılında Çorum da doğdu yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi nde (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Halil Dikmen ve Zeki Faik İzer Atölyeleri nde çalıştı de devlet bursu ile Paris e giderek Vincence Üniversitesi Plastik Sanatlar Bölümü ne devam etti. Dışavurumcu anlayışın egemen olduğu figüratif yapıtlarıyla tanınır. Komet in gerçek dışı ve/veya düşsel bir mekanda yer alan figürleri, geçmiş bir dünyanın günümüze yansımış bireyleri ve insan olgusunun simgeleri izlenimini yaratır. 1970'lerin ortalarına doğru eski resimlerindeki anlam ve psikolojik atmosferle devamlılık gösteren yapıtlar gerçekleştirmeye başlamıştır. Ancak bu yıllardan itibaren köylü ve kentlisiyle Türk tipinin yerini Batılı tipler, düzensiz kalabalık grupların yerini tek figürlerle ikili ya da üçlü figür grupları almıştır. Daha önceleri içedönük bir anlam taşıyan ölüm ve acı teması, bu yapıtlarında bilinçli olarak yaşayan bir anlatıma dönüşmüştür. Komet ana öğesi figür olan ve olayın bu öğeye bağlı olarak kurgulandığı resimlerinde gerek figürü, gerek olayı keskin çizgi ve renklerle, şok etkisi yapan leke ve renk kullanımıyla vurgulamaktadır. Buna karşın figürün ve olayın yerleştirildiği ortam çok daha romantiktir ve sanatçı burada saydam bir boyama tekniği ve yumuşak renkler kullanarak karşıtlığı daha da belirginleştirmiştir. Yer yer bilinçli olarak kullandığı boya akıtmalarıyla resmin etki gücünü artırmıştır. Sanatçı 1973'ten 1981'e değin sırasıyla Yeni-Romantik, Yeni-Dışavurumcu ve Post-Modernist anlatımların egemen olduğu resimler yapmış, bu tarihten sonraysa bütünüyle bağımsız bir anlatıma ulaşmıştır. On beşi Türkiye de, dokuzu Paris te olmak üzere kırk beş kadar kişisel sergi açtı. Eserleri; Lozan Canton Müzesi, Viyana Modern Sanatlar Müzesi, Kopenhag Grafik Sanatlar Müzesi, Paris Modern Sanatlar Müzesi ve İstanbul Modern gibi müzelerde yer almaktadır. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul ve Paris te sürdürmektedir. Komet was born in 1941 in Çorum. He attended Istanbul State Applied Fine Arts Academy (currently Mimar Sinan Fine Arts University) between and worked in Halil Dikmen and Zeki Faik İzer studios. He is famous for his expressionist understanding where figures are mostly dominant in his works. Komet went to Paris in 1971 with a state scholarship to Vincence University Plastic Arts Department. Towards the mid- 70's he began to make paintings that were congruent to the meaning in his old paintings that showed psychological stability in the atmosphere. After those years the Westerners took over the villagers and the Turkish towny types, and instead of crowded disorganised groups, single, double or triple figured groups were more dominant in his paintings. In his previous paintings death, and suffering had a more introvert description, whereas today it has become a living conscious composition in his recent works. Komet s main factor is figures and the pictures are constructed according to the elements, figures, clear lines, colors, that leave you in shock and emphasized with spots and use of color. Though the figure and its environment is very romantic the artist uses transparent painting techniques and soft colors that accentuate the contrast. The artist has produced paintings in Neo- Romantic, Neo-Expressionist, and Post-Modernist since 1973 to After this date the expression in his paintings have become completely free. He has had fifteen in Turkey and nine in Paris, a total of fortyfive personal exhibitions. His works can be seen in; Lausanne Canton Museum, Vienna Modern Arts Museum, Coppenhagen Graphic Arts Museum, Paris Modern Arts Museum and Istanbul Modern Museum. He lives and works in Istanbul and Paris. 78 Komet (1941) Reconstruction tuval üzeri yağlıboya imzalı, 65 x 54,5 cm., 1984 oil on canvas TL Euro 141

72 The N Haber 2016 Düş, Düşlem ve Gerçeklik: Komet gördüğü düşleri resmetmiyor, tam tersine, resmetmek istediği düşleri görüyor. İşte bu yüzden, Komet in düşlerinin içeriğinin biraz ayrıştırılması, yorumlanması ve Gerçeküstücülük ile ilişkilerinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Hiç kuşkusuz Komet in düş düzenlemelerinin tümüyle yapay ya da sentetik olduğunu söyleyemeyiz. Birey olarak gördüğü gerçek düşlerin tortuları vardır resimlerinde. Ama bu gerçek düş malzemesini estetik/artistik düzlemde kurgulayıp düzenlerken, o düşleri adeta yeniden görür. Sorunu daha da geniş bir bağlamda ele almaya yönelirsek, Komet in sadece kendi geçmiş-düşlerini değil başkalarının düşlerini de görmeye çalıştığını söyleyebiliriz. Burada Freud un, Komet in resmi bağlamında geçerli olduğunu düşündüğüm ve içeriksel/anlamsal düzeyi kuşatan bir saptamasını anacağım: mutlu kişiler düş kurmaz, ancak bir doyuma ulaşamayanlar yapar bunu. Doyurulmamış istekler, düşlemenin itici güçleridir ve her düş bir isteğe doyum sağlama çabası ve böyle bir doyumu ondan esirgeyen gerçek i değiştirme işlemidir. Yapıtının tümü göz önünde bulundurulduğunda, Komet in dünyasının mutsuz bir dünya olduğu kesinleşebilir. Kuşkusuz, neşe tümüyle yok olmamıştır ama mizah duygusu, her an kara mizaha ve acıya dönüşmeye hazırdır. Şunu söyleyeceğim: Komet, bütün düşleri içeren tek ve büyük bir düşü görür gibidir. Dolayısıyla yapıtlarındaki düşler, öznesellikler arası bir nitelik taşır. Ve asıl önemlisi düşsel bir öyküyü, bir özgürleşim isteği (emancipation) vb. Dream, Fantasy and Reality: Have to mention that Komet isn t painting a dream on the contrary he paints the dreams he wants to envision. And because of this Komet needs to extricate, and interpret his dreams and re evaluate his relation to the surreal. With no doubt we cannot state that the whole arrangement of Komet s fantasies are neither unnatural or synthetic. There are the residues of his actual fantasies his dreams. In his paintings. But when he construes this real fantasy full of objects in an aesthetic and artistic set-up, it s seems as if he sees the same dreams again. If we take this matter and evaluate it in a larger context we can say that Komet not only sees his own past, his own dreams, but others as well. Relevent to Komet s position a quote from Freud about substance and meaning seems at use: Happy people don t dream, only those that haven t reached complete satisfaction would do such. Unsatisfied desires are the repellant force of dreaming. Every dream is the attempt to satisfy the desire and to change the truth that with holds the attempt. When we take his work into consideration, Komet s life is definitely a very unhappy one. No doubt, joy has not disappeared completely, but sense of humor is ready to change to dark comedy which can turn into pain. I would like to say that Komet is seeing a big dream that can encompass all the other dreams within. Therefore the dreams in his work carry a quality of subjectivity. Ahmet Oktay, Komet, Galeri Nev, 1995, Sayfa: 14, 16, Komet (1941) The N Haber tuval üzeri yağlıboya imzalı, 130 x 160 cm., 2016 oil on canvas TL Euro 143

73 Mehmet Güleryüz (1938) 1938 yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nü birincilikle bitirdi. Akademi ye paralel olarak oyunculuk eğitimini farklı aktör stüdyolarında ve önemli amatör tiyatrolarda yaptı te profesyonel oyunculuk kariyerine başladı. Desen ağırlıklı ilk kişisel sergisini 1963 te açtı yılları arasında devlet bursu ile gittiği Paris te Yüksek Resim ve litografi ihtisası yaptı de Paris de ilk heykellerini yaptı ve Pont des Arts daki performansını gerçekleştirdi arası Akademi de ders verdi de bu görevinden istifa ederek arasında New York a yerleşti ten 2000 e kadar BİLSAK ta kendi adını taşıyan atölyede sanat eğitimi verdi da Kalın adlı sanat dergisini yayımlamaya başladı arasında Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Kurucu Başkanlığı nı üstlendi arasında Votre Beauté Dergisi için Güleryüz lü Sohbetler başlığı altında röportaj dizisi yaptı de yeniden Türkiye Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Başkanlığı na, 2001 de Doğu Avrupa Başkanlığı na, 2002 de birleşen IAA Avrupa 2. başkanlığına ve IAA Dünya Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. Yıldız Teknik Üniversitesi Birleşik Sanatlar Programı nda arasında;1999 yılından 2007 ye kadar Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programı nda, arasında Mehmet Güleryüz Atölyesi nde eğitim verdi te Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği Avrupa Genel Kurulu nu İstanbul da organize etti te Beijing de gerçekleşen 16. IAA Dünya Genel Kurulu na ve 2. Beijing Bienali ne IAA Dünya Yönetim Kurulu Üyesi olarak katıldı li yılların ortalarına kadar, biçimsel yönden abartılmış hayvan figürlerini konu alan bir üslubu benimsedi. Bu dönemi izleyen resimlerinde, anlatımcı çizgiyi bir ölçüde muhafaza etmekle beraber, daha renkçi bir üsluba yöneldi. Fırça tuşlarının birbirini izlediği kaotik bir form anlayışına ve psikolojik boyutlu figür düzenlemelerine yer verdiği resimlerinde, rengin ve biçimin çağrıştırıcı bir içerikle dolu olmasına özen gösterdi. Çizginin yapısal etkisini renk bağlamında çözümlemeye çalışmakta, yaşamla organik bir anlam ilişkisinin görsel planda karşılığını yansıtmaktadır. Güleryüz ün 1963 teki ilk kişisel sergisini, Fransa, Belçika, Polonya ve ABD sergileri izlemiştir. Eserleri; 1965 de Paris 5. Genç Sanatçılar Bienali, 1966 da 5. Tahran Bienali, 1974 de Paris Salon des Réalités Nouvelles de, 1987 de Uluslararası İskenderiye Bienali, Mısır, 1987 de 1. İstanbul Bienali, 1989 da 2. İstanbul Bienali, 2004 de 1st International Drawing Bienal, Pilsen The Czech Republic, 2005 de 2. Beijing Bienali, 2011 de ArtDubai, Hong Kong Art Fair, Basel Scope, Marrakesh Art Fair de, 2012 Viennafair de 2014 te The Empire Project bünyesinde Art London Fair de sergilenmiştir. Ocak 2015 te İstanbul Modern de kariyerinin tamamını kapsayan 6 ay süreli bir retrospektif sergisi açılan sanatçı yaşamını İstanbul ve Paris de sürdürmektedir. Güleryüz was born in Istanbul in He studied at Istanbul State Academy of Fine Arts ( Mimar Sinan Fine Arts University), Painting department and graduated valedictorian of his class. Along with his art education he took acting classes in different studios and in important amateur theatres. He started his professional acting career in The same year he also had his first drawing exhibition. Güleryüz went to Paris on a fine arts state scholarship to complete his master s degree in painting and lithography. He did his first sculptures in Paris in 1971 and organized a special performance on the Pont des Arts. He worked at the Academy as a lecturer until He resigned from his post in 1980 and lived in New York until From he gave art classes in Bilsak, in the studio named after him. He began to publish an art magazine called Kalın in Between he was the founder president of International Plastic Arts Club. Then in he had a column in Votre Beauté magazine named Conversations with Güleryüz where he interviewed many people. In 2000 he became the President of International Plastic Arts association of Turkey, followed by Presidency of Eastern Europe, elected Vice President with new merged IAA in 2002 and was elected as World Board Member. He gave art courses in; Yıldız Technical University, United Art Program , Bilgi University Design Culture and Management Certificate Program from 1999 to 2007, and art classes in his Mehmet Güleryüz studio between In 2005 he organized the General Assembly of International Plastic Arts European chapter in Istanbul. He participated in the 16th IAA World General Assembly in Beijing and in the 2.Beijing Biennial IAA as a World Board Member. Until the mid 1980 s the artist adopted an exaggerated style of animal figures. Later, he adopted a more colorful approach even though he retained his former expressionist style. In his works, Güleryüz reflects a concept based on forms created by brush stokes following each other in a chaotic environment depicting figures with psychological dimensions. He is concerned by the fact that colors and forms must have a reminiscent content. His first solo show in Istanbul in 1963 was followed by numerous exhibitions in Turkey, France, Belgium, Poland and the U.S. Güleryüz s works were also displayed at the 5th Young Artists Biennial, Paris 1965, 5th Teheran Biennial 1966, Salon des Réalités Nouvelles, Paris 1974, International Biennial of Alexandria, Egypt 1987, the first and second Istanbul Biennials 1987, 1989, 1.st International Drawing Biennial in 2004, Pilsen the Czech Republic in 2005, 2.Beijing Biennial, ArtDubai 2011, Hong Kong Art Fair, Basel Scope, Marrakesh Art Fair, Viennafair in 2012, and participated in Art London Fair under the Empire Project in In january 2015, Istanbul Modern had the Güleryüz Retrospective Exhibition that encompassed the artist s lifetime works for 6 months. The artist lives in Istanbul and Paris.

74 çıplak 2000 Figür ve İfade: Mehmet Güleryüz, kariyerinin başlangıcından itibaren figüre ve onun insan duygusu ve deneyimini sonsuz nüanslara temsil edebilmesine ilgi duymuştur. Ehil bir teknik ressam olarak, Güleryüz baştan beri bu dışavurumsal kalitenin resminde pırıldaması için duyguyu kesinliğin önünde tutmuştur. Yalnız ya da topluluk içinde, durgun ya da hareketli, hayvan ya da dekorla çevrilmiş, giysili ya da giysisiz; onun figürleri bütün çıplaklıklarıyla görünürler. Bedenlerin gerçekliğini-ölümlü, cinsel, cesaretli, şaşkın, yalnız-açığa vurmaya yönelik bu arzu Güleryüz ün yapıtının merkezinde yer alır ve onu hem kendinden önceki, hem de çağdaşı olan diğer Türk sanatçılardan ayırır. İtalyan Rönesansı nı andıran bir hümanizmin Tanrı merkezli bir dünyadan insan merkezli bir dünyaya geçişin felsefi altyapısını oluşturmadığını Türkiye gibi bir ülkede, insan deneyimini yansıtmak için figüre yapılan bu vurgu, modern Türkiye ye egemen olmuş teknokratik ve devlet güdümlü modernleşmeye karşı bireyselci bir alternatif olarak öne çıkar. Figure and Expression: From the beginning of his career, Mehmet Güleryüz has been fascinated by the figure and the endless nuance with which it can represent human emotion and experience. An accomlished draughtsman, early on Güleryüz increasingly favored emotion over accuracy in order to enable this expressive quality tos hine through his image-making. Whether alone or in groups, pensive or interacting, animal or surrounded by props, clothed or unclothed, his figures appear in their full nakedness. This desire to reveal the truth of bodies-mortal, sexual, courageous, bewildered, alone- is central to Güleryüz s work and stands out from most of Turkish modern art that preceded or is contemporary with his era. In a country where humanism such as that of the Italian Renaissance never philosephized the transition from a God-centered to a man-centered world, this emphasis on the figure as the window to human experience suggests an individualistic alternative to the technocratic, stateled modernization that has dominated modern Turkey. Wendy M. K. Shaw, Mehmet Güleryüz Retrospektif , Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2009, Sayfa: 84, 85 Bu eser, İstanbul Modern in 2015 yılında yayınladığı Ressam ve Resim Mehmet Güleryüz Retrospektif kitabının 169. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 169 of the "Painter and Painting Mehmet Güleryüz Retrospective" book published by İstanbul Modern in Mehmet Güleryüz (1938) Çıplak tuval üzeri yağlıboya imzalı, 162 x 130 cm., 2000 oil on canvas TL Euro Bu eser, Artist Yayınları nın 2001 yılında yayınladığı Mehmet Güleryüz kitabının 159. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 159 of the Mehmet Güleryüz book published by Artist Publications in

75 figürlü kompozisyon 1978 figürlü kompozisyon Mehmet Güleryüz (1938) Figürlü Kompozisyon kağıt üzeri desen imzalı, 52 x 63 cm., 1978 drawing on paper TL Euro 82 Mehmet Güleryüz (1938) Figürlü Kompozisyon kağıt üzeri desen imzalı, 52 x 65 cm., 1979 drawing on paper TL Euro

76 ERGİN İNAN (1943) o gözler nereye bakarsa baksın, kendinden başka birini görmez 1943 yılında Malatya da doğdu de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nü bitirdi. Salzburg Yaz Akademisi nde Prof. Emilio Vedova ile Münih de Prof. Mac Zimmerman ile çalıştı yılları arasında Berlin Güzel Sanatlar Yüksek Okulu nda konuk profesör olarak bulundu. Ergin İnan ın sanatı, var oluşla yok oluş arasındaki meta-fizik anlamın kendi bakış açısından irdelenip yorumlanmasına dayanmaktadır. Resimlerinde, Doğu ve Batı kültürlerinin sentez arayışları gözlemlenir lerden başlayarak böcekleri ve insan figürlerini işlediği eserlerinde, imgeler arasında kurulan görsel ve simgesel ilişkileri yansıtır. Bunların yanı sıra zaman zaman eski uygarlıklardan aldığı kültürel imgelere de yer vererek bunları aynı sanatsal bağlamda değerlendirmiştir. Eserlerinde çok farklı malzeme ve teknikten yararlanan İnan, tuvalin yanı sıra ahşap, duralit, kağıt ya da el yapımı özel kağıtlar vb. taşıyıcılar üstüne yağlıboya, suluboya, tempera, renkli mürekkep ve kolaj gibi değişik teknik ve malzemeler kullanır. Eserleri yurtiçi ve yurtdışında Almanya, Norveç, İngiltere, Belçika, Hollanda, Japonya gibi ülkelerin müzelerinde ve çok sayıda özel koleksiyonlarda yer almaktadır. Çalışmalarını İstanbul ve Berlin de sürdürmektedir. Ergin İnan was born in Malatya in He graduated from the Painting Department of Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University) in He studied and worked with Prof. Emilio Vedova in Salzburg Summer Academy and Prof. Mac Zimmerman in Munich. He worked as a visiting professor at the Berlin Fine Arts School between 1985 and The art of Ergin İnan is based on an exploration, from his own viewpoint, of the metaphysical meaning between being and nothingness. In his paintings one notes the quest for a synthesis of Eastern and Western cultures. The insects and human figures which appear in his works in the 1970s reflect a visual and symbolic relationships between images. İnan sometimes also uses cultural images from ancient civilizations and treats them in the same artistic context. He uses many different materials and techniques in his work- not only canvas but also wood, duralite, paper or special hand-made paper, to which he applies oil paint, watercolors, tempera, colored ink, collage and the like. His artworks are exhibited in many international museums in Germany, Norway, England, Belgium, Nederland, and Japan as well as in many important private Turkish and international collections. He works both in Istanbul and Berlin. Ergin İnan (1943) O Gözler Nereye Bakarsa Baksın, Kendinden Başka Birini Görmez tuval üzeri yağlıboya imzalı, 81 x 220 cm., 2014 oil on canvas TL Euro

77 SANS TITRE 1992 Korku, Kaygı ve Gizem: Komet in resminin humour duygusunda tümüyle yoksun olduğunu söyleyemeyiz elbet. Ama, Komet in yapıtı korku ve kaygı kavramlarına daha yakın duruyor bence. Freud un mutlu insan düş kurmaz sözünü andım. Komet in dünyasında rastlanan canavarımsı kimi görüntülerin patalojik bir korku ve kaygıyı dışa vurmadığını söylemek gerekir ama. Bir noktada, korku ve kaygı insana içkindir. Varlığımızın en derin yerinde duyarız onları, orada saklanmışlar. Heidegger korkuya hazır olmak diyor. En ufak bir olayla korkabiliriz. Gerekçelendirdiği anda kurtulabiliriz ondan. Kaygı daha derin bir düzeneğe ait sayılmaktadır. Pierre Mannoni, kaygıyı her bireydeki bir tür gizli eğilim, bir içerik bekleyen bir boşluk biçimi olarak tanımlıyor ve şunları ekliyor: bir içerik bulunduğunda, yani belirli bir nesne kararsız kaygıyı ele geçirdiğinde kaygı korkuya dönüşür. Komet in dünya varoluşsal oluşun tedirginliğini ya da dünya kaygısını taşıdığını söyleyebiliriz. Sanki, teknoloji uygarlığının dışladığı, yaşamdan sürgün ettiği metafizik kaygıyı, geri getirmek, iç yaşamı güçlendirecek bir savunma düzeneği kurmak istemektedir. Sanki, Heidegger in sözünü anımsatmaktadır: korkuya hazır olun... Fear, Anxiety, and Mystery: We can not say that Komet s paintings lack the humor completely of course. But in my opinion Komet s work seems closer to fear and anxiety concepts. I remembered Freud s happy people do not dream remark. But it is necessary to say that it is possible to see some of the monstrous images that one can view in Komet s painting expressing a pathological fear and anxiety. At some point, fear, anxiety, mystery are inherent. We can feel them in the depths of our very being, hiding there. Heidegger quotes be ready for fear. We can fear from a small incident, and escape from our fears when we can reason out. Anxiety is part of a deeper mechanism. Pierre Mannoni, defines anxiety as within each person, it is a disguised inclination, it is a form of emptiness anticipating a content and he adds but when content is found, that is when a specific object takes over undecided anxiety, and anxiety transforms into fear. We can conclude that Komet has the disturbance of the world - existance or world anxiety. As if he wants to bring back metaphysic anxiety, that the civilization of technology has excluded, and exiled and he wants to develop and enhance a defence mechanism of inner life. As if reminding, Heidegger s words: be ready for fear... Ahmet Oktay, Komet, Galeri Nev, 1995, Sayfa: 22, Komet (1941) Sans Titre tuval üzeri yağlıboya imzalı, 90 x 117 cm., 1992 oil on canvas TL Euro Bu eser, Galeri Nev in 1995 yılında yayınladığı Komet kitabının 112. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 112 of the Komet book published by Galeri Nev. 153

78 LES ACTRISES DES THEATRES ET ROI DES ANIMAUX yılında Bolu da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nü bitiren sanatçı Paris Güzel Sanatlar Akademisi nde öğrenimine devam etmiştir. İlk kişisel sergisini 1965 te Cenevre de açmıştır ten bu yana yaşamını ve çalışmalarını Paris te sürdürmektedir. Işık-gölge etkileri içinde dağılan, simgesel ve romantik çağrışımlar yaratan figür, nesne ve utku varlık (1942) Figürlü Kompozisyon tuval üzeri karışık teknik imzalı, 150 x 150 cm. mixed media on canvas TL Euro mekan bağlantılarından hareket ettiği resimlerinde, gerçeklik ve düş, imge ve yansıma gibi birbirini tamamlayıcı plastik öğeleri, kurgusal bir dünya içinde yorumlamakta, fantastik-gerçekçi bir anlayışı benimsemektedir. Yurtiçi ve yurtdışında müzelerde ve önemli koleksiyonlarda resimleri bulunmaktadır. Varlık 1975 yılından yaşamını ve çalışmalarını Paris te sürdürmektedir Komet (1941) Les Actrises Des Theatres Et Roi Des Animaux tuval üzeri yağlıboya imzalı, 54 x 65 cm., 2016 oil on canvas TL Euro Varlık was born in Bolu in Utku Varlık, graduated from the Painting Department of Istanbul Academy of Fine Arts, and later continued his education at Paris Fine Arts Academy. He opened his first solo exhibition in Geneva in His paintings are dispersed within the effects of light, shadow and romantic connotations where the artist is acting free from the connections between figure, object, and place. Utku Varlık interprets plastic elements in terms of dreams, images, and reflections in a fictitious world with a fantastic realist approach. His paintings are in several museums and collections in Turkey and Europe. Varlık lives and works in Paris since

79 les musıcıens FİKRET MUALLA'NIN YAĞLIBOYA YAPITI Les Femmes 87 Fikret Mualla ( ) Les Musiciens kağıt üzeri guaj imzalı, 32 x 36 cm. gouache on paper TL Euro 88 Fikret Mualla ( ) Les Femmes ahşaba marufle tuval üzeri yağlıboya silik imzalı 30 x 23 cm. oil on canvas pasted on wood TL Euro

80 Homme et Femme Au CompTOIr au bar 89 Fikret Mualla ( ) Homme et Femme Au Comptoir kağıt üzeri guaj imzalı, 26 x 20 cm. gouache on paper TL Euro 90 Fikret Mualla ( ) Au Bar kağıt üzeri guaj imzalı, 25 x 31 cm. gouache on paper TL Euro

81 Mektup Mektup 91 Fikret Mualla ( ) Mektup kağıt üzeri guaj imzalı, 37 x 24,5 cm. gouache on paper TL Euro Bu eserin, Prof. Dr. A. Süleyman Üstünel onaylı sertifikası bulunmaktadır. This painting has a certificate by Prof.Dr. A. Suleiman Ustunel Bu eserin, Prof. Dr. A. Süleyman Üstünel onaylı sertifikası bulunmaktadır. This painting has a certificate by Prof.Dr. A. Suleiman Ustunel. 92 Fikret Mualla ( ) Mektup kağıt üzeri guaj imzalı, 38,5 x 22 cm. gouache on paper TL Euro

82 DALiDA 1978 Fahrelnissa Zeid ( ) 1901 yılında İstanbul da doğdu. Sadrazam Cevat Paşa nın kardeşi diplomat, asker, fotoğrafçı ve tarihçi Şakir Paşa nın kızıdır. Değişik dallarda sanatçılar yetiştirmiş olan Şakir Paşa ailesinden olup, yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) ile ressam Aliye Berger in kardeşi, ressam Nejad Melih Devrim ile tiyatro sanatçısı ve yazar Şirin Devrim in annesi, seramik sanatçısı Füreya Koral ın teyzesidir. Sanayi-i Nefise de Resim Bölümü nde öğrenim gördü de Paris e giderek Ranson Akademisi nde Bissiere ve Stahlbach Atölyeleri nde çalıştı de, Irak Büyükelçisi Prens Zeid ile evlenerek Amman a yerleşti. İngiltere, Ürdün ve Almanya da, önemli sanat merkezlerinde kişisel sergiler açtı. Dış ülkelerde pek çok sergi açmış ilk Türk kadın sanatçısıdır yılında Amman da vefat etti. Paris, New York, Ürdün ve Türkiye müzelerinde eserleri olan sanatçı, soyut resimleriyle tanınmaktadır. Portreden, soyut-nakışsı kompozisyonlara, spontane izlenimlere varıncaya kadar, değişik yönlerde biçimlenen sanatı, özgün ve kişisel yaratma gücünün canlılığından kaynaklanan bir temel anlayışa dayanır. Büyük tuval üzerine küçük kareler, üçgenler, dörtgenlerden oluşan geometrik formları sarı, kırmızı, yeşil, beyaz ve mor renklerin en parlak, çarpıcı değerleriyle coşkuyla boyamıştır. Kontrast renkler cesaretle uyum endişesi taşımadan kullanılmış olmakla birlikte, bu zıt renkler sabırla bir araya getirilerek çok farklı, özgün ve çarpıcı bütünler oluşturmuş, ışıldayan, dağılan küçük renkli geometrik parçaların yarattığı bir ağa dönüşmüştür. Zeid was born in Istanbul in 1901 into a prominent Ottoman Family. Her father is Şakir Pasha, an Ottoman diplomat, brigadier, photographer, and historian also the brother of Grand Vizier, Cevat Pasha. Her family, Şakir Pasha family raised many well-known artists in different fields. She was the sister of writer, Cevat Şakir Kabaağaçlı (the Fisherman of Halicarnassus) and painter Aliye Berger and the aunt of ceramist Füreya Koral. She was also the mother of artist Nejad Devrim and actress, Şirin Devrim. She attended the Painting Department of Sanayi-i Nefise (Ottoman Fine Arts Academy). Later in 1928, she attended Academie Ranson. In 1934, she married Prince Zeid and moved to Amman. She held solo exhibitions in important art centers in England, Jordan and Germany. She is the first Turkish woman artist to have exhibitions abroad. She passed away in Amman in Zeid has works in museums in Paris, New York, Jordan and Turkey. She is famous with her abstract paintings. Her art, formed in different directions ranging from portraits to abstract compositions and spontaneous impressions, is based on a basic approach arising from her liveliness and unique-personal creation power. She painted small geometric shapes consisting of squares, triangles, and rectangles to bright tones of yellow, red, white and purple on large canvases with enthusiasm. Contrasting colors are used bravely without anxiety of harmony; however, these contrary colors have been combined patiently to compose unique and striking sums and a web of glittering, dispersing tiny geometric shapes.

83 Portreler: Gençlik çağlarında resim çalışmalarına portrelerle başlayan Zeid, 1940 lı yıllarda ve sonrasında çoğunlukla soyut eser üretimine yönelmiş olsa da, bu dönemlerde dahi yaptığı özel portre çalışmalarına rastlanmaktadır. Neredeyse 80 yıl boyunca tuttuğu günlüklerinde ve eskiz defterlerinde figüratif eskizler ile hızlı, keskin ve dramatik oto-portrelerine çok sık yer vermiştir. Figüratif ve soyut sanatın teknik açıdan birbirlerinden ayrı tutulması imkansızdır. İnsan elinden çıkan her yaratım ruhun bir tezahürüdür. tezini savunan Zeid e göre soyut ve figüratif resmin arasında hiçbir fark yoktu lı yıllarda kademeli olarak portreler üretmeye geri dönen Zeid in bu dönemde Paris ve Londra daki sanat çevresinde oluşmaya başlayan, Bernard Buffet, Francis Bacon ve Lucian Freud gibi sanatçıların ön ayak olduğu genel bir furya ile portre sanatının yeniden canlanma hareketine katıldığı görülmektedir. Ancak, 1964 ve 1969 yılları arasında Paris, İstanbul ve Ankara da sergilediği soyut resim, litografi ve paléokrystalos (tavuk kemiği ve reçine gibi malzemeler ile yarattığı heykel serisi) heykellerinin yanında bu figüratif çalışmalarına yer vermemiştir. İlk defa 1972 de Paris, Katia Granoff Galerisi nde açtığı sergide figüratif işlerini sergileyen Zeid in eserleri hakkında kritikler yazan eleştirmenler, eserlerin farklılığını oldukça methetmiş ve bu eserlerin dönemin parizyen sanat dünyasında önemli bir etki bıraktıklarından bahsetmişlerdir ve 60 larda büyük ebatlı soyut resimlerin, paléokrystalos heykellerin ve daha az hareketli soyut resimlerin üretiminde yaşadığı bocalama nedeniyle hangi eserlerini ne zaman sergilemesi gerektiği üzerinde daha dikkatli kafa yormaya başlaması, Zeid in zamanlama ve kendini yenileyebilme üzerinde endişeleri olduğunu göstermektedir yılında, 1960 lardan kalma eserlerini sergilemesi de yine kendini yenilemekte geç kaldığını ve zamanlama konusunda kronolojik hatalar yaptığının göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Paris te açtığı son kişisel sergi olan bu sergi, Zeid in kariyerinde yeni bir sayfa açılmasına yardımcı olmuştur. Bu dönemde Amman da oldukça üretken bir döneme girmiş ve yukarıda bahsi geçen konulardan bağımsız olarak kendini öğretmeye ve kendi sanat pratiği çerçevesinde portre sanatında kendini geliştirmeye adamıştır. Zeid in portre sanatına yaklaşımı doğal benzerliğin ötesinde gelişmiş ve iki genel eğilim çerçevesinde gidip gelmektedir; 1960 lardan 1972 ye kadar dışa vurumcu psikolojik yaklaşımlar ile ilgili yaptığı çalışmaların getirdiği bilgiler ve daha sonraki dönemlerde Amman da üzerine çalıştığı dönüştürülmüş doku, form ve renk çalışmaları. Amman da, yaşı ve rahatsızlıklarına rağmen 15 yıldan fazla süren ciddi ve hızlı bir üretim sürecine girmiştir. Bu dönemde daha küçük ebatlı, tüm tuvali çok baskın bir vurguya sahip olmadan kaplayan, bazen sadece yüz, bazen tüm büst ya da vücudun dörtte üçünü resmettiği ve arka planda sade bir inisyal ile imzaladığı portrelere geçiş yapmıştır. Zeid o kadar ayırt edilebilir ve emsalsiz bir stil geliştirdi ki; portrelerindeki insanlar bir şekilde birbirlerini andırıyorlardı ama kesinlikle farklılıkları kolay seçilebilir türdendi. Düzenli statik kompozisyonlara sahip bu düzlemsel hiyerarşik porteler; doygunluğu yüksek ve yoğun kontrast renkleri ile aynı zamanda muazzam bir dinamizme sahiplerdi. Zeid eserlerinde 3 boyutluluğu ve görsel devamlılığı -sahip olduğu modernist yaklaşımın etkisiylegöz ardı etmesine rağmen, portrelerdeki düzlemselliği figürlerinin etrafını çerçevelediği siyah çizgiler ile telafi ediyordu. Zeid in portrelerindeki başka bir karakteristik ise perspektifte, hacimde veya finisajda yarattığı bilinçli küçük hatalar idi. Zeid e göre portre sanatının amacı, bir kişinin görüntüsünün birebir tuvalde tekrar yaratılması değil, onlara hayat vermek idi. Bunlara ek olarak, son dönem eserleri Zeid in gerçekten sadece resime ve resim yapmaya duyduğu iç güdüsel ihtiyacı ile buluştuğunu bize anlatıyor. Bu dönemde göz ardı edilemeyecek kadar sayıca fazla ve hızlı eserler üretmiş olması, düzleşmiş perspektif kullanımı, kısaltılmış doku ve formlar, basit kromatik kompozisyonlar Zeid in ömrü boyunca resim yapmaya duyduğu ihtiyacın başlıca ve en önemli sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Bu dönemlerde Zeid artık sanatındaki sürekli yenilik arayışını ve entelektüel birikimini aynı zamanda öğretmenliğine de aktaran bir sanatçıya dönüşmüştür. Portraits: Zeid began drawing and painting portraits in her adolescence and, although her work became increasingly abstract from the end of the 1940s onwards, she continued to create figurative drawings privately. Quick, precise and dramatic self-portraits and figurative studies fill the sketchbooks and diaries she kept for eight decades. She stated that she saw no difference between abstraction and figuration. Rather, for her: One cannot really separate figurative and abstract on the technical level... Everything made by the hand of man, any creation is a manifestation of the spirit. Zeid s gradual return to painterly portraiture in the 1960s was in tune with the wider zeitgeist, as a few artists in her Paris and London environments (Bernard Buffet, Francis Bacon and Lucian Freud) began a revival of the genre. However, she did not include figurative works alongside the abstract paintings, lithographs and paléokrystalos sculptures she presented in her 1964 and 1969 exhibitions in Istanbul, Ankara and Paris. Zeid publicly presented the portraits she made later in life for the first time at Galerie Katia Granoff, Paris, in Critics lauded the works for their freshness and unexpected psychological take on well-known Parisian art-world figures. This staggered production of large-scale abstract paintings in the 1950s and 1960s, of paléokrystalos sculptures and looser abstract paintings in the 1960s, and the carefully made decisions of what to exhibit and when, show Zeid s concern for timelines and renewal. Presenting paintings made in the 1960s as recent work in 1972 was a demonstration of lateness as innovation, and of anachronism as timeliness. That exhibition, her last solo show in Paris, ushered in a new chapter in Zeid s career, which began in earnest a few years later in Amman in the bifurcated form discussed above: innovating via teaching, and reprising portraiture in her own painterly practice. Zeid s approach to portraiture gradually downplayed naturalistic resemblance, shifting between two general trends: she favoured expressive psychological studies from the 1960s to 1972, and thereafter, in Amman, stressed surface properties and studies of form and colour. There, over fifteen years, she produced a considerable output, which was made at great speed despite her advancing age and ailments, and has been largely unaccounted for. She shifted to a slightly smaller scale, de-emphasised fullcanvas facial portraits in favour of busts or three-quarter-length works, and added in simple monochrome backgrounds. She developed a highly recognisable individual style, within which sitters tend to resemble each other, but are distinguishable: calm, seemingly static compositions prevail, in hieratic portraits rendered in planar frontality, where the juxtaposition of highly saturated and contrasting planes of colour conveys dynamism. Zeid compensates for the flatness of the portraits by cloisonnisme - shaping colour fields with a black outline - in accordance with her modernist disregard for three-dimensionality and visual continuity. Another characteristic of the portraits was their systematic featuring of a small error in perspective, volume or finishing, to underscore Zeid s belief that portraiture ought to be free from reproducing physical appearance and should instead give life. Above all, these late works manifest Zeid s focus on pure painting, meeting her own visceral need to paint. The considerable number of works produced, their quick realisation, their flattened perspective, abbreviated textures and forms, and simple chromatic juxtapositions show that they were the result of her lifelong need to paint, first and foremost. She now channelled her more innovative artistic endeavours and intellectual process into her teaching. Adila Laidi-Hanieh, Fahrelnissa Zeid, Tate Enterprises Ltd, 2017, Sayfa: 136, 137

84 DALiDA 1978 BU YAPIT 1978 yılında dalida'nın amman kültür sarayı'nda verdiği KONSER İÇİN AMMAN ZİYARETİ ESNASINDA FAHRELNİSSA ZEİD tarafından yapılmıştır Bu eser ile ilgili Fahrelnissa Zeid'in oğlu Prens Raad Bin Zeid tarafından onay sertifikası verilecektir. Prince Raad Bin Zeid, the son of Fahrelnissa Zeid will provide the buyer with the certificate of authenticity. 93 Fahrelnissa Zeid ( ) Dalida tuval üzeri yağlıboya 100 x 80 cm., 1978 oil on canvas TL Euro Provenans: Sotheby's Provenance: Sotheby's 167

85 mübin orhon ( ) 1924 yılında İstanbul da doğan Mübin Orhon, 1947 de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi nden mezun oldu. İktisat doktorası yapmak üzere 1948 yılında Paris e giden sanatçı bu şehrin canlı sanat ortamının etkisiyle resme yöneldi. Bir süre Academie de la Grande Chaumiére de desen dersleri alan Mübin Orhon, yaptığı geometrik soyut resimlerle sanat dünyasına girdi. Abidin Dino, Selim Turan, Avni Arbaş, Albert Bitran gibi Paris de yaşamını sürdüren Türkiye den sanatçılarla yakın dostluklar geliştirdi ve 1955 yıllarında birer eseri Salon des Realites Nouvelles e kabul edildi. 50 li yılların ortasından sonra geometrik soyut üslup yerine lekesel öğelerin öne çıktığı bir resim anlayışına yöneldi. 50 li yılların sonlarına doğru Lucien Durand ile çalışmaya başladı. Sir Robert ve Lady Lisa Sainsbury nin Mübin resmi ile tanışmaları da bu yıllara rastladı. Mübin Orhon un geometrik soyutlaması, içinde yaşadığı dönemin parçası olan bir lirizmle dengelenir. Tuhaf bir Doğu lirizmi olarak değerlendirilen resimleri Sam Francis de. Vieira da Silva da, Riopelle de görüldüğü üzere, lekenin sık kullanımıyla genele yayılan bir soyut manzaracılık için, akıntılara, kendisinin İstanbul anılarını akla getiren göstergelere bölünmüş lirik bir uzamın ifadesidir de askerliğini yapmak için döndüğü Türkiye sürecinden sonra, olgunluğa erişen sanatı kendisini Mark Rothko ya ve Lucio Fontana ya yaklaştıracak bir color-field e, renk-alanına doğru evrilir. Yazı geriler, sıyrıklara, çentiklere dönüşür, renge gömülmeden önceki son müdahaledir bu. Böylece başlayan son sürecik Tekrenkli olarak adlandırılması yanlıştır, çünkü renk ışıklı bir doygunlukla işlenir. Kırılgan, dikdörtgen biçimler resim uzamına girerler. Bir yanda kapalı bir görüş, bir yanda bir varlık-yokluk için bizi renkli doygunluğa dalıp gitmeye çağıran bir uzam. Orhon saydam ve saydamsız katmanları eşzamanlılıkları içinde sorgular. Onun resimleri iş ışığı, yaşamın gizeminin ışığını gösterir. Resimleri çağdaş resim sanatımızda soyutçu biçim araştırmalarına dayalı çalışmaların 1960 kuşağını izleyen örnekleri arasında özgün bir yer tutan sanatçı 1981 yılında Paris de yaşamını yitirmiştir. Born in 1924 in İstanbul, Mübin Orhon graduated from the Faculty of Political Sciences of Ankara University in He traveled to Paris in 1948 to pursue hic doctorate studies on Finance. Hence, he abandonet his education owing to the impact he derived from the vivid Parisian art milieu and verged on paindin. Orhon underwent drawing lessons at the Academie de la Grante Claumiere awhile and subsequently stepped into the art world with his geometric abstract paintings. He became close friends with fellow coüuntrymen established in Paris sucl as Abidin Dino, Selim Turan, Avni Arbaş and Albert Bitran. In 1953 and 1955, a piece of his works gained admission to the Salon des Realites Nouvelles. From mid 50 s on, his geometric abstract style güave way to a percept where stain-like values came into prominence. From mid 50 s on, began collaborating with Lucien Durand. Sir Robert Sainsbury and Lady Lisa Sainsbury s acquaintance with Mübin paintings coincided with this period. The geometric abstraction Mübin Orhon is tempered with is a lyricism inherent in his epoch. Following his stay in Turkey, where he returned in 1965 to meet his military obligations, his art reached maturity; evolved towards the color-field, a field-of-color that brought him closer to Mark Rothko and Lucio Fontana. Deterioriation, scratched, incisions the composition, ultimate discursive intervention before the immersion of color. The ensuing final period, Monochrome, seems to be mistitled because the color by then is worked all the way into a luminous saturation. Frail, rectangular forms engage with the space of the canvas. A view that is blocked, yet at the very same time a space that calls us in for a dive into the colored saturation, for a presence-absence. Mübin Orhon questions the transparent and opaque layers in their simultaneity. The subtle modulations saturate the surface whose immaterality refers to a disembodiment. The artist whose work holds an unique place amongst the abstract art movement of 1960 generation, passed away in 1981.

86 Lekesel Soyutlama: : Mübin Orhon un 1955 lerden itibaren geometrik kökenli soyut resimden uzaklaşarak, lekesel değerlerin ön plana çıktığı farklı bir tarza yöneldiği görülmektedir. Bu değişimin nedenlerini bir yanda o yılların Fransız sanat ortamında izlenen eğilimlerde, öte yanda Mübin Orhon un kendini tekrar etmemek için giriştiği yönelimlerde aramak gerekir. II. Dünya Savaşı nın ardından Paris sanat ortamında güçlenen geometrik kökenli soyut resim, uluslararası sanat diyaloğunun ve hümanist bir eğilimin sonucu olarak ortaya çıkan dil, kültür ayrılıklarına rağmen dünyanın her yerinde kavranabilecek evrensel bir stil olarak yorumlanıyordu. Ama arasındaki süreç, geometrik soyutlama konusunda farklı düşünceleri gündeme getirdi. Charles Estienne başta olmak üzere bir grup eleştirmen bu eğilime karşı eleştirel bir tavır takınınca, Paris sanat ortamında farklı bir oluşumun, lekesel soyutun sesini duyuracağı farklı bir süreç başlamıştı. Mübin Orhon un dönemi çalışmalarını, stil değiştirmesini bu olguların eşiğinde değerlendirmek gerekir. Çağdaşlarıyla kurduğu ilişki sonucunda Mübin Orhon un 1950 lerin ortasından itibaren lekesel değerleri ön plana çıkaran, tuval yüzeyinin farklı dokularla çeşitlendirildiği, gri, siyah başta olmak üzere koyu renklerin ön plana çıktığı yeni bir döneme girdiği görülür. Bu tür resimlerin ilk örneklerine 1956 dan itibaren rastlanılmasına rağmen, geometrik soyuttan lekesel soyuta geçme sürecinin iki ya da üç yıllık bir ara dönemi kapsadığını savlamak mümkün. Sanatçının bu resimlerinde gözlemlenen olgun, denemelerden, şüphelerden arınmış olgun stil, hiç kuşkusuz belli bir birikimin sonucunda oluşmuştur yazını yakın arkadaşı Albert Bitran la birlikte resim yaparak Saint-Paul de Vence de geçiren Mübin Orhon un yeni çalışmalarında öncelikle tuval yüzeyinde gerek fırça, gerek spatülle farklı yoğunluğu olan değişik alanlar, ara bölgeler kurduğu gözlemleniyor. Bu tür farklı doku özellikleri Albert Bitran ın da aynı tarihli çalışmalarında ortaya çıktığı için üzerinde durulması gereken bir özellik. Mübin Orhon un kompozisyonunda karşılaşılan imge yoğunluğu, hazır anlamları betimlemek değil, yeni bir anlam kurmak için mücadele veriyor. Resmin ortasında yoğunlaşan pembe, sarı, beyaz, gri, mavi ve uçuk bal renginden oluşan bölge, adeta gökyüzündeki ufuk çizgisini andıran bir ışık yoğunluğuna ulaşarak yapıt ile izleyici arasında diyalog kurulmasını sağlıyor. Abstraıt BLEU 1959 Tachist Abstraction: : When a group of critics foremost among them being Charles Estienne, began leveling criticism at the style, the result was to spark a new and different line of development in Parisian circles one that would become known as tachist abstraction. As a result of his relations with his contemporaries, after the middle of the 1950s Mübin Orhon appears to embark upon a new period in which tachist values emerge to the fore. Although the first examples such paintings date to as early as 1956, one can make a case for saying that the process of the artist s transition from geometrical abstraction to tachist involved an intermediary period of some two or three years. In the paintings of this period, one observes a maturity of style which is devoid of any experimentation or hesitation and which is unquestionably the product of accumulated experience. Mübin Orhon spent the summer of 1956 in Saint-Paul de Vence painting with his friend Albert Bitran. In the work he did there one first of all observes areas and intermediary zones on the surface of the canvas that are more densely built up, whether by brush or by spatula. Such diversity of texture can also be seen in Albert Bitran s work around the same date and fort hat reason it is a feature worthy of consideration. The density of image that is to be seen in Mübin Orhon s composition is the product of a struggle to establish new meanings rather than to depict ready-made ones. The region of pink, yellow, White, blue and pale honey colors concentrated in the center of the canvas achieves a density of light rather suggestice of the horizon line and makes it possible for a dialogue to be established between the work and its viewer. Necmi Sönmez, Mübin Orhon un Resimlerindeki İmge-Form Bütünlüğü Üzerine, Mübin Orhon, Milli Reasürans Sanat Galerisi, 2001, Sayfa: Mübin Orhon ( ) Abstrait Bleu tuval üzeri yağlıboya imzalı, 162 x 129 cm., 1959 oil on canvas TL Euro 171

87 Abstraıt 1970'Lİ YILLAR Monokrom Dönem: Yalnızlığın Sınırsızlığı : İlk örnekleri 1978 den itibaren ortaya çıksa da, yaşamının son yıllarında Mübin Orhon un resimlerinde ince uzun çizgilerin belirdiği görülüyor. Bu çizgiler dramatik yanı ağır basan renk bloklarıyla adeta iki kere çerçevelenmiştir da yazdığım bir katalog yazısında bu çizgilerin Hans Hartung un çalışmalarıyla birlikte yorumlanabileceğini savlamıştım. Mübin Orhon un kompozisyonlarındaki çizgiler birbiri içinde eriyen renklerin duradurmuşla uçup giden arasında bir yerde yurtlandığını (Bilge Karasu) ortaya çıkarmak istercesine gerimli bir noktayı imlemektedir. Resmin izleyiciye kalbini açtığı son derece dramatik, ancak sözcüklere dökülmeyecek bir an bu. The Monochrome Period and the boundlessness of solitude: : A distinctive feature of Mübin Orhon s works from the last few years of his life is long, thin lines, the earliest examples of which make an appearence in In a work dated 1980, these lines seem to have a double frame of colored blocks that create a studied, dramatic effect. In a catalogue essay that I wrote in 1996, I started that these lines could be interpreted in conjunction with the work of Hans Hartung. The lines in Mübin Orhon s compositions hint at a tense point as they are trying to reveal that the colors melting into one another have (in the words of Bilge Karasu) made their home somewhere between stasis and flight. This is a moment in which the painting has opened its heart to the viewer-a moment that is extremely dramatic yet cannot be expressed in words. Abidin Dino, Mübin Orhon, Milli Reasürans Sanat Galerisi, 2001, Sayfa: Mübin Orhon ( ) Abstrait tuval üzeri yağlıboya imzalı, 78 x 78 cm. oil on canvas TL Euro

88 ABSTRAIT 1958 Selim Turan ( ) 1915 yılında İstanbul da doğdu yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü ne girdi ve 1938 de mezun oldu. Akademi deki hocaları Feyhaman Duran, Nazmi Ziya, Zeki Kocamemi ve Leopold Levy dir de bir grup atölye arkadaşı ile Liman Sergisi olarak bilinen sergiyi açtı de Fransız Hükümeti nin bursu ile Paris e giderek çeşitli atölyelerde resim çalışmalarını sürdürdü. Ranson Akademisi nde, Fontaineblue Sanat Okulu nda, Goetz Akademisi nde dersler verdi. Sanatçı non-figüratif resimleri ile Salon de Realites Nouvelles e katıldı. İlk nonfigüratif kişisel sergisini 1950 de Galeri Breteau da açtı ve daha sonra Salon de Mai ile Salon de Comparaison da eserlerini sergiledi yılları arasında mermer heykeller de yapan sanatçı, mobil adı verilen ilk hareketli heykellerini 1976 da gerçekleştirdi. Paris öncesinde izlenimcilik ve kubizm etkisi taşıyan manzara resimleri ve toplumsal içerikli resimler yapan Turan, daha sonra soyut sanata yöneldi. Çizgi ve leke uyumu, denge, ilişki, kompozisyon karakteri, Selim Turan ın soyut çalışmalarını belirleyen başlıca niteliklerdir. Doğu sanatları, kaligrafi ve Anadolu folklorları etkisinde lirik soyut ve figüratif soyut yapıtlar gerçekleştirdi. Çağdaş Türk Resmi nde soyutçu yöndeki çalışmalarıyla öncüler arasında yer alır yılında Paris te vefat etmiştir. Turan was born in Istanbul in He studied painting at Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University) under Feyhaman Duran, Nazmi Ziya, Zeki Kocamemi and Léopold Lévy. He graduated in He staged the famous Harbor Exhibition in 1941 together with a group artists from the same studio. In 1947, he went to France with the scholarship of the French government, and worked in numerous studios. He also taught art at Ranson in 1953 and during at Academie Goetz and Ecole d Art Fontaineblue. In 1950, he had his first solo show in Paris at Galeri Breteau and participated with his non-figurative works in group exhibitions at Salon de Realites Nouvelles, Salon de Mai and Salon de Comparaison. In addition to painting, he was also interested in sculpture. During , he made marble sculptures and designed his first mobile works in Before his Paris years, Turan s paintings were influenced by impressionism and cubism; he painted landscapes and works with social content; however, he later moved to abstract art. Turan produced lyric abstract and figurative abstract paintings under the influence of Eastern art, calligraphy and Anatolian folklore. He is among the pioneer artists in Turkish Contemporary Art. He passed away in Paris in Bu eser, Selim Turan ın 1958 yılında Paris te Galeri Craven de açmış olduğu solo sergide sergilenmiş olup, Danimarkalı bir koleksiyoner tarafından bu sergiden satın alınmıştır. This painting was exhibited in the solo exhibition of Selim Turan at Gallerie Craven in Paris in 1958, and was bought by a Danish collector during this exhibition. 96 Selim Turan ( ) Abstrait tuval üzeri yağlıboya imzalı, 89 x 116 cm., 1958 oil on canvas TL Euro 175

89 la marıée 1974 Abstraıt Grıs 97 Selim Turan ( ) La Mariée suntalam üzeri yağlıboya imzalı, 51 x 37 cm., 1974 oil on chipboard TL Euro 98 Selim Turan ( ) Abstrait Gris tuval üzeri yağlıboya imzalı, 93 x 60 cm. oil on canvas TL Euro

90

91 nejad devrim: Renk uzmanı, sabırsızlığın ressamı nejad melih devrim ( ) 1923 yılında İstanbul da doğdu. Yazar İzzet Melih Devrim ile ressam Fahrelnissa Zeid in oğludur. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nde Leopold Levy Atölyesi nde çalıştı. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Zeki Kocamemi, Nurullah Berk ve Leopold Levy nin öğrencisi oldu de Paris e yerleşti ve aynı yıl Paris te Allard Galerisi nde ilk kişisel sergisini açtı. 22 yıl yaşamını bu kentte sürdürdü. Çeşitli Avrupa ülkelerine, Amerika ya, Uzak ve Yakın Doğu ya gezilere çıktı de Varşova ya, 1980 lerin ortasında da Nowy-Sacz a yerleşti. Prof. Witmore un yanında öğrendiği Türk Hat ve Bizans Mozaik Sanatı ilk dönem yapıtlarını biçimlendirdi. Doğu sanatı ve Fransız şiirsel soyutlaması etkilendiği başlıca kaynaklar oldu lar boyunca canlı renklerle figür, doğa görünümleri ve iç mekan resimleri yaptı lerde Paris Okulu içinde yer alan Devrim, bu tarihlerde aynı renkçi yaklaşımıyla bir dizi siyah zeminli resim gerçekleştirdi lardan başlayarak 1970 ler boyunca sanatçının giderek çizgiden uzaklaştığı; canlı, ışıltılı renkler ve geniş, coşkulu fırça vuruşlarıyla lirik ve lekeci bir anlatıma yöneldiği görülür. Bu resimlerinde kesik fırça vuruşlarıyla oluşturduğu renk lekelerindeki geçişleri, mozaik sanatının soyutlanmış bir yorumu olarak görmek mümkündür. Sanatçı hiçbir akımın izleyicisi olmadan Paris Okulu nun esnek bünyesi içinde kendi iç dünyasını renk ve ışık aracılığıyla yansıtarak özgün bir anlatım geliştirdi. Üslubu guaja çok uygun olmakla birlikte, yağlıboyalarında da aynı hafifliği elde etmede büyük bir başarı gösterdi. J. Lassaigne, Nejad ın boşluk ve ritim sorunlarına yepyeni ve köklü çözümler getirdiğini vurgulamıştır. G. Boudaille, 1960 lı yıllarda Nejad ın resmini hareketli, coşkulu, huzursuz ve zarif, karmaşık, çok yönlü ve değişken olan yaratıcısının bir aynası olarak tanımlamıştır. Nejad ın sanatı soyut resmin bir uzantısı, deneyim ve birikimlerle kazanılmış bir görüşün ve duyarlığın ürünüdür. Resimlerinde renkler, kalın boya ve kısa fırça vuruşlarından oluşan lekelerin kompozisyonu göze çarpar. Nejad Türk Çağdaş Soyutu nun yanı sıra uluslararası soyutun da özgün bir temsilcisidir yılında Polonya da vefat etmiştir. Eserleri Türkiye de ve yurtdışında çeşitli müzeler ve önemli koleksiyonlarda bulunmaktadır. Nejad was born in Istanbul in 1923 to the son of the author, İzzet Melih Devrim, and painter Fahrelnissa Zeid. He studied art at the Istanbul Academy of Fine Arts, studying under Bedri Rahmi Eyüboğlu, Zeki Kocamemi, Nurullah Berk and Leopold Levy. Turkish Calligraphic Art and Byzantine Mosaic Art, which he learned from Prof. Witmore, shaped his early artworks. During this time, Devrim was an active part of the founding of the New group. In 1946 he travelled to Paris and lived there for twenty two years visiting and exhibiting in many cities in Europe, the U.S.A, and the Near and Far East. His first group exhibition in Paris was the UNESCO International Exhibition titled L Art Turc d aujourd hui et d autrefois in Devrim also became the first Turkish painter to open a solo exhibition in Paris in 1947 at Gallery Allard. Curated by the dealer Leo Castelli, Devrim was among the 29 other artists to be exhibited at the Young Painters in U.S. and France exhibition at the Sydney Janis Gallery in New York in Devrim s works were bought by the French Government and Musée d Art Moderne de Paris. He was included in Paris School exhibitions during his lifetime with his unique style of geometric abstraction influenced by calligraphy, Byzantine and Ottoman architecture and Iznik tiles. Devrim settled in Poland, first in Warsaw in 1968 and then finally moved to Nowy-Sacz in the mid 1980s. He passed away in Nowy-Sacz in A member of the Ecole de Paris in the 1950 s, Devrim started producing paintings with black backgrounds besides his other colourful works in this period. After 1960s, and during the 1970s the artist gradually abandoned the line and acquired a lyrical and painterly style where bright, radiant colours and energetic brush strokes were dominantly felt. The colour planes and short brush strokes in these paintings can be seen as abstractions of mosaics. Devrim was never a follower of any artistic style, but remained a member of the somewhat flexible structure of the Ecole de Paris. His own style was defined by his inner world, colour and light, and although this style was more suitable for gouage, he succeeded in creating the same lightness with oils. According to J. Lassaigne, Nejad is bringing innovative and solid solutions to the problems of space and rhythm". G. Boudaille has described Nejad s paintings in 1960 s as mirror of its creator, who is active, exciting, non-comforting but kind, complex, diversified, and variable. Nejad s art is an extension of abstract painting and the product of an opinion and sensitivity, gained with personal experience and knowledge. Rengin coşkusu Nejad ın davranışını yönlendirir. Nejad, rengi, az bulunur uyumlar elde etmek için kullnır. Ana hatların düzeni içerisinde, rengin şiddeti hesaplanmıştır. Nejad kurguyu ileri sürerek ilk izleniminin saflığını yeniden oluşturmaktadır. Kontrol ve akışkanlık adeta tuval yüzeyini birlikte paylaşırlar. Nejad, resmin gerektirdiği kuralları dikte ettirir. Doğada var olan tüm renklerle her şey mümkündür. Plastik değerler de Nejad ın ifadesinde böyle bir eşitlik bulur. Yukarıda hat sanatıyla isteyerek yaptıklarının yanı sıra tesadüfen gerçekleştirilen benzer girişimlerden söz etmiştim. Bu değişim ancak soyutlama içerisinde gerçekleşebilirdi. Nejad ın resminin özgünlüğü de renkli ve plastik çakışma seviyesinde devreye giriyor ki bu da onu çağdaşları ile özdeşleştiriyor. Çünkü Kandinsky nin deyimiyle, konu resmi gizliyor, renk bütün içinde yerini buluyor. Işıklı bir çokseslilik içinde, siyah ve beyaz uyumlu birliği kaplıyor. Pierre Courhion un 1961 yılında belirttiği gibi, Sabırsızlığın ressamı Nejad sık sık seyahat eder, her çeşit manzaradan, birbiriyle uyum içinde olan ama bununla beraber ışığa hak ettiği ayrıcalığı tanıyan renkler çıkarır. hissettiklerini şiirsel bir ifade ile yansıtmayı sürdürerek, hayal ile gizemin sihirli ortamına erişen Nejad, bunu paletinin lirik üslubunu artıran yapısına borçludur. Fransa nın dışında, daha önce de belirttiğimiz gibi, ABD, Danimarka, Hollanda ve İngiltere ye seyahatleri olmuştu Nejad ın yılında Polonya yı, Rusya yı ve Orta Asya yı keşfetmesine neden olan ve onu Varşova dan Moskova ya, Taşkent ten Semerkant ve Alma- Ata ya sürükleyen bir dizi yolculuk girer hayatına. Yolculuklarından birinde edindiği son derece güçlü görsel bir izlenim onun şu notları almasına neden olur: Modern sanatın ufku artık Cezanne nın Saint-Victoire dağları ile sınırlı kalmayacak Günümüz ressamı Kazakistan da Aladağlara oradan da Aral denizine gitmeli ve buralardan yeni esin kaynakları edinmelidir Lydia Harambourg Fahrelnissa ve Nejad - Gökkuşağında İki Kuşak İstanbul Modern, s. 62, 63 The passion of color shapes his behavior. Nejad uses rarely compatible colors. Within the order of the main outline the rage of color is calculated. Nejad, recreates the naivite of the first impression by asserting the setup. Control and habit share the surface of the canvas. Nejad, dictates the necessary precept in his canvas. Everthing is possible with all the colors in nature. Plastic value finds equality in Nejad s expression.i had mentioned above what he has accomplished with calligraphic art by coincidence, and similar attempts. This change could only be accomplished by abstraction. Uniqueness in Nejad s painting, color and plastic clashes which identifies him with contemporary artists. Just like Kandinsky the subject conceals the picture, color finds its place within. With a poliphony of light, black and white disguises the harmonic union. Just like Pierre Courthion said in 1961 the painter of impatience he travels frequently, he brings out color that is in unity with eachother and that deserves light from every scene. He reflects his feelings in a poetic expression and Nejad reaches the magical setting of imagination and mystery by his lyrical tone of his pallete. Besides travelling to France he has been to U.S.A, Denmark, Holland, and England. In 1960 s he travels to Poland, Russia, Central Asia and discovers Warsow to Moscow, from Tashkent to Samarkand to Almaty. In one of his travels he acquires an important visual impression :. The horizon of Modern art stretches beyond Cezanne s Saint-Victory mountains. Today s artist should reach Aladağ mountains in Kazakhistan and from there to Aral sea and find new inspirations..

92 LA VILLE ABSTRAIT yılında Odense de Westing Galeri de açılan sergisi için hazırlanan Jean Bouret, Nejat ın Çin e 1962 yılında yaptığı seyahati Çin yolculuğu özellikle de manzara karşısında onun birden bire gözlerinin açılmasına neden olur. sözleri ile anlatır. Bouret şu sözlerle devam eder yazısına: Rüzgarın aşındırdığı ve binlerce kilometre uzağa taşıdığı, köylülerin sepetlerine koyduğu ve başka yerlere götürdüğü, ekmeğini çıkardığı o kırmızı alüvyonlu topraklar; tembel ya da azgın sular, Buda heykelleri gibi madenleşmiş gökyüzü, hepsi Nejad ın tuvali üzerinde yeni, canlı, vahşi bir uyum içinde tiyatroda anlatılan efsaneye eşlik eden dokunaklı ve acıklı müziğin ritminde bir yer bulunuyordu. Şehirleri adeta ballı bir pastaya benzeten evlerin, tapınakların, saklı bahçelerin üst üste yığılması Nejad ın üzerinde düşündüğü yeni bir konu olur. Bu düşünce onun yeniden gerçeklerden hareket etmek zorunda olmasıdır; aynı ördek, kelebek ve gülden hareket ederek, rengi su gibi içen şaşırtıcı kağıdını boyayan ressam ya da hayatı farklılaştırmak için onu su gibi içen şair gibi. Böylece Nejad, sanatına daha önce edindiği birikimlerine, yeni bir resim anlayışı içinde açık bir bağımsızlık ve farklı bir bakış açısı gerekir( ) Nejad Çin resmini incelediğinde ve farklı alan açılımı için bölümlü bir perspektifin anlamını kavrar. Renklerin küstahlığı da, tazeliği de güzelliğini resmin çevre çizgilerinde bulur, o kadar ki desen ve renk üçüncü bir boyut oluşturmak üzere bir bütün olurlar. Bu görsel kargaşa içerisinde, Nejad görünüşünü içgüdüsel olduğu kadar düşünsel bir resim macerası için serbest bırakır. Jean Bouret who writes the preface to the artist s exhibition in 1963 at the Gallery Westing, Odense, describes this journey and its impact on Nejad as follows: In order to explain China to us, they should send not authors who only reflect themselves but painters like Nejad. Nejad is the summit of the old world. Sitting cross-legged on the Turkish pillow that is his own culture, he watched the Mediterranean civilizations stroll before him with their baskets full of philosophical, literary, mathematical and artistic recipes and sampled each one of them. Despite the ongoing crisis we are able to refer to him as a very good painter. The trip he took to China in 1962 opened Nejad s eyes.( ) Diving into the world of the Chinese, Nejad first opened his eyes to the landscape. Different accords were pulsating. Red alluvial soils carved out and blown across thousands of kilometers by the wind only to be caught in the baskets of villagers and carried to other places to grow food; lazy or rapturous yellow rivers; metallic skies resembling Buda sculptures: all this was reorganized on the canvas with new accords; vivacious, violent and in harmony with the rhythms of sour and lamenting music accompanying the saga told in theatres. Cities made of houses resembling honey flavored cakes, pagodas and secret gardens, were for Nejad objects leading to the production of new thoughts. This new figuration determined not solely an understanding of plastic art but also a struggle he launched to attain a new point of view. Lydia Haramburg (Sanat Tarihçisi-Eleştirmen, Kasım 1999), Nejad, Galerinev, 2001,Sayfa: NEJAD MELİH DEVRİM ( ) La Ville Abstrait tuval üzeri yağlıboya imzalı, 97 x 130 cm., 1962 oil on canvas TL Euro 183

93 Abstraıt 1961 Abstraıt NEJAD MELİH DEVRİM ( ) Abstrait tuval üzeri yağlıboya imzalı, 35 x 35 cm., 1991 oil on canvas TL Euro 101 NEJAD MELİH DEVRİM ( ) Abstrait tuval üzeri yağlıboya imzalı, 65 x 20,5 cm., 1975 oil on canvas TL Euro Yukarıdaki resim Maria Devrim ve Clotilde Scordia tarafından hazırlanmakta olan açıklamalı katalogda 220 arşiv numarası ile yer alacaktır. The following painting will be included in the catalogue raisonné in preparation by Maria Devrim and Clotilde Scordia under the archive number 220. Yukarıdaki resim Maria Devrim ve Clotilde Scordia tarafından hazırlanmakta olan açıklamalı katalogda 134 arşiv numarası ile yer alacaktır. The following painting will be included in the catalogue raisonné in preparation by Maria Devrim and Clotilde Scordia under the archive number

94 Şiirsel-Dışavurumcu Soyutlama: : 1960 ların başından itibaren Mübin Orhon un özellikle guvaj ve akrilik teknikleriyle gerçekleştirdiği kompozisyonlarında boyayı inceleştirerek resim yüzeyine sürdükten sonra, malzemenin yukarıdan aşağıya doğru akmasıyla gündeme gelen özellikleri kurgularına eklemlediği gözleniyor. Boyanın tuval yüzeyine sürüldüğü ilk bölgede açık tonlarda, aşağıya doğru akarken ise giderek koyulaşması resimlere bir dinanizm, akışkanlık kazandırıyor. Böylece Şiirsel/Dışavurumcu Soyutlama çerçevesinde değerlendirilebilecek olan farklı görsel resim tadlarının peşine düşen sanatçının bu eğilimi de çağdaşlarıyla kurduğu yakın ilişkilerden kaynaklanmaktadır ye kadar Paris de yaşayan ve Mübin Orhon un da yakından tanıdığı Amerikalı ressam Sam Francis in çalışmalarında sıkça gözlemlenen akıtma tekniği, resim kurgusuna canlılık, akışkanlık taşıması bakımından o dönemde Bryen, Nessagier, Degottex başta olmak üzere birçok sanatçı tarafından kullanılıyordu. Boyanın yukarıdan aşağıya doğru sızmasıyla oluşan görsel değerler, Mübin Orhon un resimlerinde rastlantısal değil, kurgusal olarak varlıklarını gösterir. Francis in ve Fransa da yaşayan diğer ressamların belli oranda Uzak Doğu kaligrafi geleneğinden çalışmalarına taşıdıkları etkilerden biri olan kıvrak ritmli el hareketleriyle gerçekleştirilmiş olan akışkan çizgisellik Mübin Orhon da rengin imgeye dönüşmesinde kullanılmış bir yöntem olarak karşımıza çıkar. Sanatçının 1959 dan itibaren gerçekleştirdiği desenlerinde anlık el hareketleri kontrol altına almaya çalışarak, fırçayı eline aldığında arzu ettiği etkiyi bir çırpıda ortaya çıkarmaya çalıştığı gözlemlenir. Önce uzun sayılabilecek bir süre tuvallerinde akıtmaların etkisini araştıran sanatçının edindiği tecrübeleri özgünleştirerek kendi kurgu dünyasına eklemesi, resminde yeni bir dönemin kapılarının aralanmasına neden olmuştur. Dolayısıyla Mübin Orhon un resimlerinde daha önce görülen bütünsel yapı ( allover karakteri) parçalanıyor. Her çizgi, her renk sanki kopan, yitirilen bir görsel ilişkinin notlaması gibi arasında gerçekleştirdiği birçok çalışmada doğaçlama olarak kırmızı, beyaz, mavi renklerin birbiri içinde eritmeden çakıştıran Mübin Orhon, sıkı renk ilişkilerini ele alan şiirsel-dışavurumcu araştırma evresinde oldukça farklı arayışlara girerek hem boyama stilini hem de kullandığı kurgu anlayışını alışkanlık yaratmaması için sürekli olarak farklılaştırıyor. Lyrical-Expressionist Abstraction: : At the beginning of the 1960s, Mübin Orhon began adding to his compositions the effects that could be obtained by allowing the paint, which had been thinned to make in fluid, to flow down over his medium after being applied to the surface. This technique was particularly used in his gouache and acrylic compositions. The region of the canvas to which the paints were first applied were characterized by lighter tones that became steadily darker as the paint flowed downward thus bringing to the works a feeling of dynamism and fluidity. He employed this technique to achieve diverse visual and pictorial effects that can be assessed under the general heading of lyrical-expressionist abstraction. Its appearance in the artist s work had its origins in Orhon s relationships with his contemporaries. In the work of Sam Francis, an American artist who lived in Paris until 1957 and who was a close acquaintance of Mübin Orhon, we frequently observe the use of this dripping technique, which was also used by many artists of the day such as Bryen, Messagier, and Degottex among others to instill their compositions with liveliness and fluidity. In Mübin Orhon s paintings, the visual values resulting from the downward movement of the paint are not haphazard but studied. Francis and other artists living in Paris achieved a kind of fluid linearity by employing deft, rhythmic movements of the hand, a technique that may have been influenced by Far Eastern calligraphy traditions. In Mübin Orhon s work, it apears before us as a method employed to transform color into image. In experiements that the artist did after 1959, we see evidence of him striving to bring the momentary movements of his and under control so as to achieve the effect he was seeking in a single fluid motion the moment he took bursh to hand. As a result, the unitary structure ("allover" character) that was previously to be seen in his paintings, here is being fragmented. Each line, each color is like a full stop punctuating a visual relationship that has broken off and become lost. It is quite an astonishing foray and perhaps even an inventory of nearly everything the artist had accumulated by that time. In many of the works Mübin Orhon did between 1963 and 1970, he combines or contrasts reds, whites, and blues with one another extemporaneously and without allowing them to fuse. As he demonstrated in another work dated 1963 (figure 17), the artist had embarked upon quite a different search in his "lyrical-expressionist" exploratory phase in which he addressed "close" color relationships. By continuously varying his painting style and his compositional approach, he was striving to keep either one of them from becoming routine. Necmi Sönmez, Mübin Orhon, Milli Reasürans Sanat Galerisi, 2001, Sayfa: 13, 14 Abstraıt Mübin Orhon ( ) Abstrait tuval üzeri yağlıboya imzalı, 50 x 73 cm., 1961 oil on canvas TL Euro 187

95 Abstraıt 1973 Abstraıt Mübin Orhon ( ) Abstrait kağıt üzeri guaj imzalı, 60 x 45 cm., 1973 gouache on paper TL Euro 105 NEJAD MELİH DEVRİM ( ) Abstrait kağıt üzeri yağlıboya imzalı, 35 x 50 cm., 1991 oil on paper TL Euro Abstraıt rouge Abstraıt Mübin Orhon ( ) Abstrait Rouge kağıt üzeri guaj imzalı, 45 x 42 cm. gouache on paper TL Euro 106 NEJAD MELİH DEVRİM ( ) Abstrait kağıt üzeri yağlıboya imzalı, 35 x 50 cm., 1991 oil on paper TL Euro

96 Abidin Dino ( ) 1913 yılında İstanbul da doğdu. Doğduğu yıl ailesi Cenevre ye, ardından da Fransa ya yerleştiğinden çocukluğu Avrupa da geçti te ailesiyle birlikte İstanbul a döndü. Robert Koleji nde öğrenim görmeye başladı. Önce babasının ve ardından annesinin ölümünden sonra sanata olan ilgisinin ağır basması nedeniyle öğrenimini yarıda bıraktı ve ağabeyi şair Arif Dino nun desteğiyle resim, karikatür ve yazı alanında kendini geliştirmeye başladı. İlk çalışmaları birçok dergi ve kitapta yayımlandı te D Grubu nu kurdu. Paris ve Leningrad ta, sinema ile ilgilendi; yardımcı yönetmenlik ve yönetmenlik yaptı ve 1939 yılları arasında Paris e gitti. Bu yıllarda T. Tazara, Picasso, Cocteau, Malraux, G. Stein, Eisenstein, Babel, Mayerhold gibi, sanatın değişik dallarında sivrilmiş isimlerle dostluğunu geliştirdi lı yıllarda İstanbul a geri dönerek Liman Ressamları (Yeniler) Grubu nda yer aldı lerde Roma da Guttuso, Moravia, Savinio, Paris te Soupault, Aragorn, Lurçat, Prevert ile tanıştı yılında Paris e yerleşti, Fransa, Cezayir ve Amerika da sergiler açtı. Dino nun teknik ve estetik açıdan geniş bir yelpaze üzerine yayılan ve farklı dönemlerine ait çalışmalarını içeren resimlerinde, geçmiş ve gelecek, bugün, yaşanan çevre, dünya gerçekliği gibi, bir sanatçıyı ilgilendirmesi gereken yaklaşımların tümünü, ortak bir sanatçı mizacının derin kadrajları üzerinde izlemek mümkündür. Abidin Dino için sanat, geçmişten geleceğe uzanan ve sanatçının ilgi ve duyarlık alanını kapsayan her türlü nesne ve oluşum, deneyim ve bilgi birikiminin tümüdür. Bu sebeple, sürekli bir arayış ve yenilenme, Dino nun her dönemi için geçerli olabilmiştir. Resimleri, düşünsel ve görsel temeller üzerine oturur. Dönemsel çalışmaları birbirine bağlayan şey de, bu düşünselliğin ve görselliğinin sürekliliği ve kendi içindeki organik ilişkisidir yılında Paris te vefat etmiştir. Dino was born in 1913 in Istanbul. Following his birth Dino s family first moved to Geneva and then decided to live in France. In 1925 he moved back to Istanbul with his family. He went to Robert s College. First Dino s father then his mother passed away but his passion for love overruled over all and he quit school and with his brother famous poet Arif Dino s support he began to paint, to draw caricatures and to write. Most of his early works were published in many magazines and books. He formed the Group D in He went to Leningrad and worked for cinema in several film studios as an assistant director and as director. Between , he was in Paris. During this time he became friends with the likes of T.Tazara, Picasso, Cocteau, Malraux, G.Stein, Einstein, Babel and Mayerhold. Later on in 1940, he returned to Istanbul and participated in the famous Harbor Exhibition and joined the Newcomers Group (also known as the Harbor Group). Dino went to Rome in 1950 s where he met Guttuso, Moravia, Savinio, Soupalt in Paris, Aragorn, Lurçat and prevert. In 1952, he settled down in Paris and held exhibitions in France, Algeria and USA. It is possible to see Works from different periods, covering a wide spectrum with regard to technique and aesthetics, concerning such as past, future and present, today s environment and the reality of the world that interests all artists. Abidin Dino s definition of art covers every object and formation, that is included in the artist s area of interest and sensitivity from the past to the present and it is an accumulation of experience and information. Therefore due to this fact there has been a constant search and renewal for each period. His paintings are set on intellectual and visual Fundamentals. The interconnecting base for each period is the continuity of of the intellectual and visual relationship. He passed away in Paris, in 1993.

97 antıbes 1950'li yıllar Abidin Dino Üç Şehir, Üç Kentin Bir Ressamı: Abidin, tek bir resim anlayışına inananlardan değildi. Aynı dönemde, yeryüzünün dört bir yanında, hem Batı da, hem Doğu da, hem Kuzey de, hem Güney de geçerli olabilecek bir resim, daha doğrusu sanat anlayışı söz konusu değildi Abidin için. Paris teki sanatçı başka, İstanbul daki bambaşka bir yol izleyebilirdi de Melih Cevdet Anday la bir tartışmasında şöyle yazmıştı: Paris te bir türlü, Çemişkezek te başka türlü resim olur mu? Bence olur. Ressam, bir çevrenin renklerinden, biçimlerinden tutun da, içinde yaşadığı toplumun, belirli belirsiz çeşitli etkilerine kadar hayatla sarmaş dolaş. Konya da ve Cannes da aynı tepkileri göstermesi zorca. Onu da geçin, Melih ten korkmasam, Samatya da başka, Kavaklar da başka çeşit resim yapılacağını bile söylerdim. Abidin, bu görüşünü, kuramsal olarak değil, (kuramlardan oldum olası kaçmıştır) yaratıcı eylemiyle örneklendirip temellendiriyordu. Resim yapmak, sözcüğün en geniş anlamında bir eylemdi onun için. Hem yaratıcı, kişisel bir eylem, hem de devrimci, toplumsal bir eylem. Resmiyle kendini, varlığını, düşüncelerini, inançlarını, sezgilerini, sevgilerini dışa vurmak istiyordu. Durum bu olduğunda, yaşamı boyunca tek bir yolda ilerlemek isteyen ressamları kınamadan, onların da hakkını vererek, kendine çok yollu bir sanat anlayışı seçmişti. Bu yolların tümü aynı yönde gidiyor ve resimlerin dili ne kadar değişirse değişsin, tümü tek bir amaca yöneliyordu. Bu üç kentin resimlerinde birbirinden çok farklı bir resim dili var Abidin in yıllarında gerçekleştirdiği Antibes resimleri, soyutun sınırında, çok az renkle yetinen, doku ağırlığı olan resimler. Uzun bir aradan sonra özyurdunda açacağı ilk resim sergisi için yıllarında gerçekleştirdiği İstanbul resimleri ise guaj ve suluboya. Paris te gerçekleştirilen bu resimler yaklaşık yirmi yıllık bir özlemin resimleri. Abidin, bu çok renkli, çok hareketli resimleri sanki gözlerini kapayıp bir İstanbul düşü gördükten sonra kağıda dökmüş lerdeki akrilik Paris resimlerinde ise içinde yaşadığı kenti insanlardan, sokaklardan, tüm ayrıntılardan soyutlayarak, hatta ışığından bile, bir gece panoraması olarak resmetmiş. Doğu ve Batı, denebilir ki, bu üç kentin resimlerinde buluşuyor. Abidin Dino Three Cities, The Artist of Three Cities: Abidin, was never one who believed in a single understanding of painting. At the same time a painting that is acceptable on all four surfaces of the earth, in the East, in the West, in the North, in the South, or a sense of art was out of the question for Abidin. The artist in Paris or for that matter the artist in Istanbul could follow a completely different path. In 1962 in a discussion with Melih Cevdet Anday this is what he had wrote: A different painting in Paris, and another in Çemişkezek how can that be? I think it can be. An artist is consumed by the color of the environment, from shapes to the society they live in, fully enwrapped with the different indistinct effects of life. It s difficult for him to show the same reaction in Konya as in Cannes. If i didn t fear so much from Melih i would even say that the paintings in Samatya are different then the ones in Kavaklar. Abidin, was basing his opinion exemplifying his creative activities, not corporate, (for as long as I ve known he has always ran away from these types of theories). For him painting, was an activity in the whole meaning and sense of the word. It was a creative, personal action, a revolutionary one, a societal movement. He wanted to express himself, his existence, thoughts, beliefs, instincts, and love through his paintings. Being as it is, he chose a multipathed art appreciation for himself, without criticising those artists giving them credit who d rather proceed in a single path all their lives. All these paths are going n the same direction and no matter how different the language of the painting is, they were all leaning towards one purpose. In these three cities there is a totally different language of Abidin s painting. The Antibes paintings that he made between are on the verge of abstractisicm, sufficing with less color, but relying more on texture. He will open a solo exhibition in his own mother country after a long interval in with his watercolor and gouache Istanbul paintings. These paintings were made in Paris a product of twenty years of longing. It seemed as if these multicolored, moving paintings were made by Abidin, with his eyes closed during a dream of Istanbul painted onto paper. The acrylic in the 1980 s in his Paris paintings isolated the city he lived in from the people, streets even from the light and details painted as if a night view. We can say that East and West meet in these paintings of three cities. Ferit Edgü Abidin Dino Three Cities, Yapı Kredi Kültür Sanat, 1996, Sayfa: 2, 3, 5, Abidin Dino ( ) Antibes tuval üzeri yağlıboya imzalı, 100 x 130 cm., 1950'li yıllar oil on canvas TL Euro 193

98 Abstraıt marron 1960 Hakkı Anlı ( ) 1906 yılında İstanbul da doğdu yılları arasında Sanayi-i Nefise Mektebi nde (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) öğrenim gördü. Namık İsmail in öğrencisi oldu de D Grubu üyeleri arasına katıldı de kısa süreliğine Paris e gitti. Daha sonra 1949 da yeniden Paris e giderek Academie Frochet de Jean Metzinger in atölyesinde çalıştı. Paris den çok etkilendi yılında yurda dönse de 1954 den itibaren artık bu kentte yaşamaya karar vererek oraya yerleşti yılına kadar yaşamını ve çalışmalarını Paris de sürdürdü. İlk resim çalışmalarına lise yıllarında Avni Lifij in teşviki ve yönlendirmesiyle başlayan Hakkı Anlı, Akademi deki öğrenim yıllarında renk, biçim ve hacim kaygılarının öne çıktığı figür resimleri yaptı. Paris e gittiğinde Cezanne ve Picasso Kubizmi nden etkilendi fakat 1955 lerden sonra tamamen bu post-kübist resimlerden uzaklaşarak 1960 lara doğru kalın ve hareketli fırça vuruşlarının öne çıktığı Soyut-Dışavurumcu/Lirik Soyut anlayışa yöneldi yılları arasında yeniden figür çalışmalarına ve figüratif soyutlamaya yönelen sanatçı, soyut resmin deneyim ve kazanımlarıyla daha sonraki yıllarda tüm tuvali kaplayan koyu tonlar içinde ve hareketli fırça vuruşlarıyla erotik temaların ağır bastığı az renge dayalı ritmik yarı-soyut figüratif ya da tamamen soyut-dışavurumcu çalışmalar gerçekleştirdi. Figüratif soyut resimlerinin yanı sıra renklere dayalı fırça vuruşlarının hakim olduğu tamamen soyut resimleri Türk Çağdaş Soyut Sanatı nın ilk örneklerindendir. Hakkı Anlı nın resimleri yurtiçi ve yurtdışında çeşitli müzelerde ve önemli koleksiyonlarda yer almaktadır yılında Paris te yaşamını yitirmiştir. Anlı was born in Istanbul in In 1932, he graduated from the Painting Department of Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). He was Namık Ismail s student. In 1933, he joined D Group. In 1947, he moved to Paris and lived and worked there for a short while he studied in Academie Frochet, Jean Metzinger studio. He was impressed with Paris. He returned to Istanbul in 1951 but decided to live in Paris and moved back in He lived and continued working until Hakkı Anlı first started painting during his high school years with the encouragement and guidance of Avni Lifij, and during his student years at the Academy did figure paintings dominated by a concern with color, form and volume. When he first went to Paris he was influenced by the Cubism of Cezanne and Picasso, but after 1955 he completely abandoned his post-cubist paintings and towards the 1960 s turned to an Abstract Expressionist/Lyrical Abstract approach marked by thick, active brush strokes. Once again taking up the figure and figurative abstraction in , the artist in later years brought his experience with abstract painting to bear in executing semi-abstract figurative or entirely abstract expressionist works in which the canvas was completely covered by dark tones. These are rhythmic works with lively brush strokes in which erotic themes dominate and few colors are used. In addition to his figurative abstract works, he also has purely abstract paintings that are dominated by colors and brush strokes which are the first examples of the Turkish Contemporary Abstract Art. His works are in many national and international museums and important private collections. He passed away in Paris, in Hakkı Anlı ( ) Abstrait Marron tuvale marufle kağıt üzeri yağlıboya imzalı, 101 x 82 cm., 1960 oil on paper pasted on canvas TL Euro 195

99 Au Bar Barda: Bar ve Bistrolar, Fikret Mualla nın en önemli temalarından biridir. Parasız kaldığında tanıdık bar ve bistro patronlarına birkaç kadeh içki karşılığında teslim ettiği resimleri, onun sürekli ziyaret ettiği bu mekanlardaki doğal dokuyu yansıtır. Yüzlerce bistro resmi yapmıştır fakat hiçbir resmi bir başka bistro resminin varyasyonu değildir. Barlar Fikret Mualla nın yalnızlığından kaçmak için her zaman ilk tercihidir. Kazandığı her kuruşu alkole yatıran Fikret, bunu çok daha uygun fiyatlarla evde yapabilecekken hiçbir zaman evde içmeyi seçmemiştir. Eline para geçer geçmez hemen soluğu bir barda almış ve burada en pahalı yiyecek ve içecekleri sipariş etmiş ve yanındakilere de ısmarlamıştır. Böylece hem sosyalleşmiş hem de yaşamın kendisine getirdiği sorunlardan birkaç saatliğine olsa da uzaklaşmıştır. Fikret Mualla bu resimlerinde bar tezgahı ile kalabalıklar arasındaki ayrımı ortaya koyarken, aynı zamanda, onları birleştiren ortak alan olarak mekanı ön plana çıkarmıştır. Kimi örnekte perspektif kurallarını tersyüz eden bir bakış tablodaki derinlik farklarıyla kendisini gösterir. Bazı çalışmalarında da, Fovların kırmızı derinliğini mekana doğru yayarken, aynı zamanda Matisse in masalarının üç boyutlu derinlikte yanılsama yaratmayan tek boyutluluğunu çizmiştir. Poz verir biçimdeki siyahi müzisyenler, müziğin hareketine rağmen hareketsiz bir halde sunulmuştur. At The Bar: Bars and Bistros, are one of the most important themes of Fikret Mualla. When he is broke he visits familiar bar and bistros owners ad managers and in exchange for a few drinks he gives them paintings, these are places that he frequents, therefore he can reflect the actual environment. He has painted hundreds of bistro paintings, but no bistro painting is a variation of the other. Bars are Fikret Mualla s first choice to visit when he feels lonely. Fikret has spent each earned penny on alcohol, has never tried drinking at home when it would have been less expensive. The first thing he would do as soon as he has some cash would be to run to the bar, order the most epensive food, drink and buy for others too. This way not only has he socialized but he would escape the problems of his life for a couple of hours. Fikret Mualla defines the difference between the bar counter and the crowd, at the same time, he uses the mutual grounds that interconnect these two realms and brings them to the forfront of the painting. In some examples he shakes the core of the rules of perspective by one look acknowledging the different depths. In some paintings, he spreads the red Fov around the place, and at the same time would draw the three dimensional table such as Matisse s in a single dimension without causing any illusion. The black musicians are actually playing fast music but they are posing in stillness Yalın Alpay & Prof Dr.Emre Alkin, Moualla nın Sanatı, Sosyal Yayınları, 2016, Sayfa: 98, Fikret Mualla ( ) Au Bar kağıt üzeri guaj imzalı, 45 x 60 cm. gouache on paper TL Euro Bu eserin, Prof. Dr. A. Süleyman Üstünel onaylı sertifikası bulunmaktadır. This painting has a certificate by Prof.Dr. A. Suleiman Ustunel. 197

100 les anımaux les musıcıens Fikret Mualla ( ) Les Animaux kağıt üzeri guaj imzalı, 45 x 58 cm. gouache on paper TL Euro 111 Fikret Mualla ( ) Les Musiciens kağıt üzeri guaj imzalı, 22 x 25 cm., 1955 gouache on paper TL Euro Bu eserin, Prof. Dr. A. Süleyman Üstünel onaylı sertifikası bulunmaktadır. This painting has a certificate by Prof.Dr. A. Suleiman Ustunel. Bu eserin, Prof. Dr. A. Süleyman Üstünel onaylı sertifikası bulunmaktadır. This painting has a certificate by Prof.Dr. A. Suleiman Ustunel

101 LE diner Resimlerine baktığınızda sanki o insanlara dokunup onlarla konuşmak istermiş gibi bir izlenim bırakıyor. Özellikle de gece hayatı ve bar resimlerine baktığında söylemesi arzu edilen ama konuşulamayan sözler. Bazı resimlerinde modelleriyle kendi arasındaki mesafe dokunacak kadar yakın. Sanki Mualla da daha önceden tanımadığı akrabalarıyla bu masalarda oturuyor. Benim kanımca resimlerindeki en belirgin detay boyanın tuvale sürülüşündeki hızı ve yapıldığı o anı görebilmek. Hiç kuşkusuz ki bu ekspresyonizmden gelen hız fauvist yaklaşımından beslenmesinin ve dünyanın ruhunun bir anda ters düz edilişiyle ilintili; kaldı ki delip geçen bir hızla izleyicileri hatta gördüklerinden bile şüphe etmeye davet ediyor. For the most part, these paintings give the impression that he wishes to touch the people he paints and talk to them. Particularly his scenes of bars and nightlife abound in words that wish to be spoken yet are not. In some paintings, the distance between himself and his models is close enough to touch. It is as if Mualla were seated at the same table with relatives he had never met before. The most notable aspect of his work in my view is the speed with which his pictures show the moment they were painted. Undoubtedly, this is an expressionist speed deriving from the Fauvist movement that turned the world inside out in spirit; a piercing insight that invites viewers to doubt the certainly of what they see. Levent Çalıkoğlu, "Fikret Mualla", İstanbul Modern 112 Fikret Mualla ( ) Le Diner kağıt üzeri guaj imzalı, 59 x 73 cm. gouache on paper TL Euro 201

102 femmes du quartıer 1957 Paris Sokaklarında: Fikret Mualla nın Paris ahalisini, gündelik koşturmacası içerisinde resmettiği yapıtları onun en beğenilen, aranan yapıtları arasındadır. İnanılmaz renk ve kurgu zenginliği içerisinde her yaştan, her gelir düzeyinden, her kılıkta insanı resmetmiştir bu resimlerinde sanatçı. Bu resimlerin albenisinin sırrı nedir? Ressamın yakaladığı bu duyarlılığın kaynağında hangi arayış, hangi özlem olabilir? Onun Paris günlerinin tanıklarından birisi olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fikret Mualla nın yaşam yaklaşımını şöyle özetliyor: Paris sokaklarında oradan oraya koşuştururken şık burjuvaları balon satın alan veya top oynayan çocukları, köpeklerini gezdiren şık kadınları resmeden kişi, aynı sokaklarda aç biilaç dolaşarak sigara izmariti kovalayan kişidir aynı zamanda Mualla nın eline her fırsat geçtiğinde en azından yemek içmek açısından, kendisine, resmettiği tüm o kişilerden daha fazla ikramda bulunduğunu bildiğimizden, Paris sokaklarında resmettiği burjuvaların yaşamına yabancı ve uzak olmadığı söylenebilir; ancak yaşamının şanssızlıklarının getirdiği mutsuzlukları alkol ile aşma niyeti onun düzenli bir yaşam sürmesini olanaksız kılmıştır In the Streets of Paris: Fikret Mualla s paintings depicting the inhabitants of Paris in the rush of their daily lives are among his best loved and desired works. In these paintings he depicts people of every age, walk of life and mode of dress in an extraordinary range of color and composition. What is the secret of the magnetism that draws us to these paintings? What quest, what yearning might be the source of this sensitivity captured in them? Bedri Rahmi Eyüboğlu, fellow painter an done of the witnesses of Mualla s life in Paris, sums up his attitude to life in the following passage: The man who paints elegant people rushing here and there through the streets of Paris, children buying ballons or playing ball, and well-dressed women walking their dogs is at the same time the person who wanders hungrily through the same streets in search off cigarette butts. Whenever Mualla got the chance at least with respect to eating and drinking- we know that he spent money of himself faster and more lavishly than all people he depicted, so it cannot be said that he was a complete stranger to the lives of the bourgeoisie he painted in the streets of Paris. Seeking solace in alcohol fort he unhappiness caused by his misfortunes made him incapable of keeping his life on the rails. Fikret Mualla, İstanbul Modern, 2005, Sayfa: Fikret Mualla ( ) Femmes Du Quartier kağıt üzeri guaj imzalı, 44,5 x 60 cm., 1957 gouache on paper TL Euro 203

103 babatomi serisi'nden Otoportre 1972 bedri rahmi Eyüboğlu ( ) 1911 yılında Giresun da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi nde (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Nazmi Ziya nın yanında ve Paris te Andre Lhote un Atölyesi nde çalıştı. Değişik araç-gereç ve farklı tekniklerle oluşturduğu işlerinde, Batı sanatının zengin deneyim ve birikimleriyle, yöresel ve geleneksel halk sanatının ürünleri arasında, kendi sanat anlayışına özgü köprüler kurdu. Çağımızın sanat anlayışı içinde daha çok renge önem veren bir ressamımızdır. Az malzemeyle çok şey anlatma sanatı olarak tanımladığı halk sanatı, Bedri Rahmi nin coşku dolu bir üretimle biçimlenen resimlerinde, tükenmez bir kaynak oluşturur. Çağdaş resim sanatımızda, bu kaynağı ilk keşfeden ve öğrencilerine özgün sanat üretmenin yollarını öncelikle bu kaynakta ve yaşamın içinde aramak gerektiğini esinlendiren o olmuştur. Aynı zamanda bir sanat yazarı olarak da, dönemine büyük katkıda bulunmuştur yılında İstanbul da vefat etmiştir. Eyüboğlu was born in Giresun in He worked with Nazmi Ziya in the Painting Department of İstanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). He worked in the Atelier of Andre Lhote in Paris. In his paintings, created with different techniques and media, he made connections between the productions of local and traditional folk art according to his art understanding in conformity with his rich accumulation and experience of the Western Art. He emphasizes color more within the understanding of art of the era. The folk art, defined as meaning lots of things with few media by him, is an inexhaustible source in his paintings generated with enthusiasm. In our contemporary painting art, he is the one who discovered this source and directed his students to look for the ways of producing the authentic artworks in this source and life. He as an art writer also contributed a lot to his period. He died in İstanbul in Arkası / Backside 114 Bedri Rahmi Eyüboğlu ( ) Otoportre ahşap üzeri akrilik imzalı, 101 x 41 cm., 1972 acrylic on wood TL Euro

104 Horon 1957 Bulut Gelir Pare Pare Bedri Rahmi Eyüboğlu ( ) Bulut Gelir Pare Pare duralit üzeri karışık teknik imzalı, 113 x 21 cm., 1969 mixed media on hardboard TL Euro Arkası / Back side 115 Bedri Rahmi Eyüboğlu ( ) Horon ahşap üzeri karışık teknik imzalı, 50 x 70 cm., 1957 mixed media on wood TL Euro Arkası / Back side Bu eser, Artium un 2009 yılında yayınladığı Bedri Rahmi 100 Yıla Doğru kitabının 58. ve 59. sayfalarında yer almaktadır. This painting is displayed on pages 58 and 59 of the Bedri Rahmi 100 Yıla Doğru book published by Artium in

105 Eren Eyüboğlu ( ) 1913 yılında Romanya da doğdu. İlk resim çalışmalarına ortaöğretim yıllarında özel resim dersleri alarak başladı. Romanya da Yaş Güzel Sanatlar Akademisi nde öğrenim gördü yılında Paris e giderek dört yıl boyunca Julian Akademisi nde Andre Lhote nin öğrencisi oldu. Bu sürede Monet ve Cezane nin eserlerini inceledi, onlardan röprodüksiyon çalıştı, Matisse den, Picasso dan, Braque den kopyalar yaptı. İlk sergisini Paris te açtı. Resmin yanı sıra seramikle de ilgilendi yılında Paris de tanıştığı Bedri Rahmi Eyüboğlu ile 1936 yılında evlenerek İstanbul a döndü. Sanat yaşamının ilk döneminde, Lhote estetiğinin etkisi altında inşacı (konstrüktif) anlayışta çalışırken, daha sonraki resimlerinde, eşi Bedri Rahmi nin sanatından kaynaklanan daha renkçi ve yöresel bir resim anlayışına yöneldi. Anadolu gezilerinden ve özellikle Bursa ve yöresinden aldığı esinlerle, yöre yaşamını ve halk motiflerini, duyarlı bir anlam içinde yansıttı. Renge yönelmekle beraber, biçimin hakim etkisini ve kompozisyona genel kimliğini kazandıran yapısal yorumunu ihmal etmedi. Zamanla özellikle Türk kadın figürlerinin gruplar halinde işlendiği resimlerinde, kendine özgü bir üslup geliştirdi. Onun resimlerinde folklorik renklerin, halk sanatları çıkışlı motiflerin yer alması hiçbir zaman dekoratif ve yüzeysel bir nitelik taşımadı. Sanat yaşamı boyunca kırılganın, güzel, zarif olanın değil güçlü, sağlam yapıdaki biçimlerin peşinde oldu. Çok gerekmedikçe ayrıntıya başvurmayan, sadeleştiilmiş, karakteristik özellikleri abartılmış kapalı formlarıyla resimlerinde hep kendisi olarak kaldı. Resimleri ve desenleri dışında, 1979 yılına kadar çeşitli malzemelerle çok sayıda duvar panosu yaptı yılında İstanbul da vefat etti. Eyüboğlu was born in Romania in She took private lessons and began to paint at junior high school. Eyüboğlu received her training at Yaş Academy of Fine Arts in Roumania. Then she left for Paris in 1929 for Julian Academy and became the student of Andre Lhote for the next four years. During this period she studied paintings of Monet and Cezanne, practised their reproductions and made copies from Matisse, Picasso and Brague. She had her first exhibition in Paris. Besides paintings she was also interested in ceramics. She met her future husband, Bedri Rahmi Eyüboğlu in 1930 in Paris and were married by 1936 and returned to Istanbul. During the primary stage of her art career, she dealt with the figurative approach under the influence of Lhote aesthetics of building(constructive). In her later paintings she moved to the colorist and local painting approach that stemmed from the influence of her husband, Bedri Rahmi. During her Anatolian excursions especially in Bursa, she was inspired by regional details, lifestyle, folk designs, and reflected them in a sensible manner. Regardless of the fact that her tendency was towards color, she never neglected the constructional interpretation that causes dominant effects on the form and the general identity of the composition. Within time, she developped her own style in her paintings of Turkish women groups. In her works, folkloric colors, and motifs springing from folkloric art were never intended for decorative or superficial purposes. Throughout her art career she was never after the fragile, beautiful or elegant, but the strong shapes and construct. She did not indulge in details unless needed to otherwise but simplified, characteristics exaggerated in closed forms remained the same. Besides her paintings, and drawings, she made many wall panels until 1979 from a variety of materials. She passed away in Istanbul in Eren Eyüboğlu ( ) Kompozisyon karton üzeri yağlıboya imzalı, 95 x 70 cm. oil on cardboard TL Euro 209

106 Aile 1976 Nuri İyem ( ) 1915 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Nazmi Ziya, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat atölyelerinde çalıştı. Bir ara Leopold Levy'den dersler aldı. Bu yıllarda Türk Resmi nde figüratif eğilimlere ve içerik sorunsalına yeni öneriler getirecek olan Yeniler Grubu oluşumu içinde yer aldı. Nuri İyem'in sanatı soyut ve modern figüratif dönemler altında biçimlenmiştir. 1950'den sonra yöneldiği soyut resim anlayışını 1960'lı yıllarda bırakarak, resimlerinde köyden kente göç eden insanların, gecekondu yaşamından sahnelerin ve genç kadın portrelerinin yer aldığı bir dönem takip etmiştir. Somut içerik ve resimsel yapı (mimari), doğa anlamında sağlam konstrüksiyon, İyem'in resmini niteleyen başlıca elemanlardır. Nuri İyem in simgesi sayılan kırsal kadın portrelerinde ön plana çıkan o gözlerde, Anadolu bozkırının tepkisi, gizemi ve sorgulaması görülmektedir. Resmin her türünde eser vermiş olmasına karşın, portrelerin, özellikle de kadın portrelerinin Nuri İyem in sanatında belirgin bir ağırlığı vardır. Bunların içinde, Anadolu kadını konulu portreleri ve figürlü peyzajları, izleyicinin hafızasında genellikle en çok yer etmiş olanıdır. Nuri İyem kendi Anadolu kadınları serisini, özellikle tekli ve üçlü kompozisyonlar halinde, bütün resimsel kurgu ve ifade olanakları içinde, baştan sona değerlendirip gerçekleştirmiştir. Anadolu toprağının dokusu, tabloların her santimetrakaresinde özenle işlenerek güçlü bir biçimde duyurulmuştur. Her biri saflığıyla birer ikonayı akla getiren portreler, insan yüzünün sonsuz anlatım evreninde uzun bir yolculuğa çıkmış olmakla, ikona geleneğinin üslupçu sınırlarını aşarlar yılında İstanbul'da vefat etmiştir İyem was born in Istanbul in He studied in Nazmi Ziya, İbrahim Çallı and Hikmet Onat Studios at the Painting department of Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). He took lessons from Leopold Levy. During these years he participated in the Group of New Painters who were offering new proposals in figurative leanings and the problematic of content in Turkish Art. His art contains two periods, both abstract and modern figurative periods. Leaving abstract understanding in 1960's, which he started in 1950's, his paintings concentrated on the life scenes of the people who migrated from villages to the city, containing portraits of young women. The elements that define his work are figurative contents and picturesque structure (architecture) and powerful constraction in the form of nature. Nuri İyem s portraits of rural women are his sign with piercing eyes in the forefront of the paintings, where one can find the reaction of the Anatolian prairie, mystery and query. He has painted many examples from each style but his portraits, specifically of women, have an enourmous impound on Nuri Iyem s art. Especially those paintings with Anatolian women portraits and figurative landscapes have been implanted in each viewer s mind. He has created his work of the Anatolian women series of single or threesome compositions, evaluating from start to end with the complete range of pictorial fiction and expression. The texture of the Anatolian soil has been woven delicately into each centimetersquare of his paintings with tremendous delicacy. Each portrait so pure makes one think of icons, in the infinite expression of the human face takes off on a long trip by transcending the boundaries of the iconic tradition. İyem passed away in Istanbul in Nuri İyem ( ) Aile duralit üzeri yağlıboya imzalı, 50 x 45 cm., 1976 oil on hardboard TL Euro 211

107 soyut kompozisyon soyut kompozisyon Nuri İyem ( ) Soyut Kompozisyon mukavva üzeri yağlıboya imzalı, 26 x 32,5 cm. oil on cardboard TL Euro Nuri İyem ( ) Soyut Kompozisyon tuval üzeri yağlıboya imzalı, 27 x 45,5 cm. oil on canvas TL Euro Bu eser, Evin Sanat Galerisi nin 2002 yılında yayınladığı Dünden Yarına Nuri İyem 2 kitabının 79. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 79 of the Dünden Yarına Nuri İyem 2 book published by Evin Sanat Galerisi in

108 Göçmen Kadın Ayrıntılar: Yüzler Liman Sergisi nden başlayan portre resim duyarlığı, 1962 yılından başlayarak kadın yüzleri üzerinde çoğalan ürünlere evrilecektir İyem in sanatında. Zaman zaman bir beyaz, kimi zaman bunu çevreleyen siyah bir örtünün, bazen de aynı işlevi görsel olarak tamamlayan saçların çevrelediği oval yüzlerin egemen olduğu tuvaller, bu gruplamanın farklı örnekleri olarak resimlenir Nuri İyem in duyarlığıyla. Hiddetten sabra, sevgiden nefrete, çaresizlikten umutsuzluğa ve karanlıktan sevdaya, önemlisi de gizli başkaldırılardan sarsıcı çığlıklara uzanan ışıkların yandığı gözler başattır İyem in anlatımına. Anıtlaşan yüzler, bakışların yansıttığı duygularla sarsılır. Kimi zaman başkaldırının sızılı çığlığı ile açılır ağızlar, yüzyılların sabrını anıtlaştıran yüzlerden. Çoğun kırsal kesim kadınının çileli yaşamına, kentlerin varoluşlarında yaşama mücadelesi içinde var olmaya çalışan gecekondu kadınlarının ikilemlerle dolu günlerine, bazen de kentli kadınların yaşamını özümseyen yorumlarla çıkar karşımıza İyem in portreleri. Bu resimler İyem in soyutlama sürecinden geçen sanatsal anlatıştan süzülen yorumlardır. Kompozisyonun strüktürü bu öznel soyutlamanın temelinde yer alır. Bireysel özellikleri belirleyici değerler portreye dönüşürken, tüm ayrıntılardan arınmış biçimler ve nesneler sembolik araştırılara açılır. Başı saran kumaşlar ve saçlar tensel dokuyu belirgin kılan leke dengeleri olarak yüzleri çevreler. Yüze anlam ve kişilik katan tüm mimik ve çizimler, bilinçli bir seçimle ayıklanır. Yalın formlara indirgenmiş dudaklar ve burun yüzün heykelsi yapısında yaratılan dondurucu etkiyi pekiştirir. Bireyselliğin öznelliği ve kişiliğin yanılsaması için saklı tutulan tek öge gözler, çarpıcı bir görsellikle ortaya çıkarılır. Bu heykelsi kimliği belirli bir portre haline getiren ve hatta tüm yaşam öyküsünü roman gibi sunan anlamlı bakışlar. Details: Faces Starting from 1962 the delicacy of portrait paintings which has started with the exhibition Liman will be evolving to multiple. Works on woman faces in İyem s art. The canvasses which are being ruled by oval faces, with a white or a enframing black cover, or sometimes hair with a similar mission, are being illustrated as a different examples of this grouping with the delicacy of Nuri İyem. From Anger to patience, love to hatred, inevitability to desperation, darkness to love but most importantly the eyes which are burning with lights which are leaning from discrete rebellions to shocking screams are dominant in İyem s expression. The monumentalized faces are being shaked with the emotions that the glance has been reflecting. Sometimes the lips are opening with the painful scream of rebellion, from the faces which are monumentalizing the patience of hundred years. These paintings are the interpretations which are being filtered by his process of abstraction and artistic expression. This subjective abstraction is the base of the structure of composition. While the values which are defining the personalities are becoming to portraits, the shapes and objects which are completely purified by the details, are opening to symbolic investigations. The fabrics and hair by covering the heads are emframing the faces as the balances of stains to make the skin textures visible. All the mimics and drawings which are creating a meaning in the faces are being carefully selected. The lips and noses which were minimized to simple forms are reinforcing the frozen effect of sculptural faces. The eyes were kept to reflect the individualism and personality and being revealed as a spectacular visuality. The eyes which are creating portraits from these sculptural faces and even revealing it s owner s whole life. Kıymet Giray, Nuri İyem, İş Bankası Kültür Yayınları, 1998, Sayfa: 147, Nuri İyem ( ) Göçmen Kadın tuval üzeri yağlıboya imzalı, 53 x 44 cm. oil on canvas TL Euro 215

109

110 Neşet Günal ( ) 1923 yılında Nevşehir de doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü nde Nurullah Berk ve Sabri Berkel Atölyeleri nde çalıştı. Kısa zamanda Leopold Levy nin dikkatini çekti. Bu atölyelerde tanıştığı Nuri İyem, Turgut Zaim ve Avni Arbaş tan etkilendi ve toplumsal gerçekçi üslubunu oluşturmaya başladı da Akademi nin Yüksek Resim Bölümü nü birincilikle bitirdi yılında Paris e giderek önce Andre Lhote Atölyesi nde, ardından Leger ile çalıştı arasında da Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu nda fresk öğrenimi gördü. İstanbul a döndükten sonra Güzel Sanatlar Akademisi nde göreve başladı te Fransız hükümetinden aldığı bir bursla Paris te vitray ve duvar halısı üzerine çalıştı te Akademi de atölye hocası oldu arasında Resim Bölümü başkanlığı yaptı. Paris te bulunduğu yılarda Leger in figür anlayışından etkilendi. Türkiye ye döndükten sonra bu etkileri geleneksel Doğu sanatının özellikleriyle birleştirerek figür üzerinde yoğunlaştı. Günal ın resmi, alışılmışa meydan okuyan bir modelle, yetenekten çok kişiliğin izini sürer, hatta resim adına ürettiği ne varsa, tamamen bu şahsiyetin ürünüdür. Günal, Başakçı Kadın, Korkuluk, Kapı Önü ya da Duvardibi gibi gerek ikili-üçlü ya da daha kalabalık figür gruplarını ele aldığı dizilerinde, insanı tüm yoksulluğu içinde çorak bir doğa, yığma taş duvarlar ya da yıkıntılar önünde betimledi. Günal duvar resmi geleneği doğrultusunda, tek tek figürleri ve kompozisyon düzenini kurşunkalem desenlerle kurguladıktan ve kompozisyona son halini verdikten sonra deseni renklendirerek, renk düzenini de kağıt üzerinde çözümler. Biçim estetiği yönünden kübistlere ve Leger ye yakın olan Neşet Günal ın bütün resimlerinde, doğup büyüdüğü Orta Anadolu doğasından ve yaşamından izler egemendir. Bu yönüyle, yöre resminin toplumsal gerçekçi tabanı üzerinde, sosyal içerikli bir sanat anlayışını geliştirir yılında 30. Devlet Resim Heykel Sergisi nde Kör Hasan ın Oğlu adlı çalışmasıyla resim dalında birincilik kazandı yılında Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü nü alan sanatçı, yurtiçi ve yurtdışında pek çok karma sergiye katılmış, 2002 yılında İstanbul da vefat etmiştir. Günal was born in Nevşehir in He worked in Nurullah Berk and Sabri Berkel in the Painting Department of Istanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan University Faculty of Fine Arts). He attracted the attention of Leopold Levy and graduated from Painting Department of the Academy with a first rank in He had met with Nuri İyem, Turgut Zaim and Avni Arbaş in these painting studios and had been influenced by them. His socio-realistic tone has been shaped by these influences. After, going to Paris in 1948, he first worked in Andre Lhote and then in Leger studios. During he studied fresco in Paris Fine Arts Higher Education Academy. Then he returned to Istanbul and joined the Faculty of Fine Arts Academy. He received a French government grant and went back to Paris to work on stained glass and tapestry. He became a studio instructor at the Academy in Then Head of the Painting department in During his stay in Paris he was influenced by the Leger s understanding of figures. Upon his return to Istanbul he merged these influences with the traditional eastern understanding and concentrated on figures. Günal s paintings defies the commonly accepted and challenges the model, traces identity over talent, as a matter of fact whatever he has produced in the name of art is a product of his personality. In Günal s paintings, Woman of Ear of Grain, Scarecrow, Doorsteps, or the Wall, when one examines his group of two or three figures, one s poverty can easily be observed in the arid land and the ruins, portrayed in the stockpiled stone walls. When Günal is painting a Wall Picture he begins with construing the figures and composition on with a pencil, then colors the drawings, and resolves the color scheme on paper. From the perspective of shape, due to Günal s proximity to cubists and Leger, in all his paintings one can see the prints from nature and from parts of Middle Anatolian life where he grew up. This point of view he has painted the region with sociorealistic approach and with a social message. In 1969 the 30th State Painting and Sculptor Contest Günal was awarded first prize with his work Blind Hasan s Son. He received the Sedat Simavi Foundation Visual Arts Award and has participated in many national and international exhibitions. He passed away in Istanbul, 2002.

111 NEŞET GÜNAL'IN "DUVAR DİBİ" RESİMLERİ NEŞET GÜNAL'S "FOOT OF THE WALL" PAINTINGS Günal, duvar dibini konu alan bu çalışmalarda figür ve sentaktik kaygıya eşit ağırlıklı yer veren tutumuyla ustalığını bir başka boyutta sorgulayıp, ilk gün-den bu yana titizlikle üzerinde durduğu temel ilkelerin örgensel bütünlüğünü hedefleyen bir sentez arayışına girer. İstediği kıvama gelmediği sürece figürle hesaplaşmayı sürdüren Günal, ancak öngördüğü sonuca ulaştıktan sonra figür dışı katkı nın varlık gerekçesini dikkate alır - figür (insan) ne denli başarılı ise sentaktik düzenleme ilkesinin gereksindiği boşluk da o ölçüde sağlam temeller üzerine oturmuştur. Bu bağlamda boşluk, keyfî şekilde doldurulabilen soyut bir hiçliği (yokluk) değil, figürün hazırladığı potansiyel mevcudiyet i imler burada - boşluk, var olanın üzerinden geçmeye yarayan bir imkânlar alanıdır. Renkle ilgili hesaplaşmayı resmin başka sentaktik alanına kaydırıp, oran, ölçü ve özellikle denge sorununa bağlayan Günal, böylece dışladığı renge sonuçta tekrar dönüp, daha fazla ve çağdaş bir dille sahip çıkma olanağı bulmuştur ona; renk, izlenen yöntem gereği, önce ait olduğu biçimden soyutlanmıştır çünkü- bu da, biçime sonradan eklenen rengi dilediği gibi kullanma fırsatı vermiştir Günal a. Öte yandan, stilizasyon yönündeki eğilimin dikkat çekecek ölçüde ağırlık kazanması da, duvar dibi dizisine özgü bu atmosferin bir başka özelliğidir; nitekim, burada kuru ağaç dallarının abartılmış kıvrımları, dizinin diğer örneklerinde kütük ve kapı yerine geçen çitlerle devam ederken, tezyini olanın sınırlarını zorlamaya başlamıştır adeta. Günal ın ağaç veya giysideki tesadüfi kıvrımları kesin olarak belirleyip, bununla ilgili nihai biçimde tuvale geçmeden önce kara vermesi, sınırlı da olsa, tezyini kaygının her zaman varlığını koruduğunu göstermektedir bize. In works which feature the foot of a wall Günal gives equal weight to the fig-ure and syntactic concerns to probe his mastery on a different plane, reaching for a synthesis which would target an organic wholeness in those fundamental principles which he has scrupulously observed from the outset. Günal grapples with the figure until he is satisfied with it, and only then does he consider the reason the reasons for figure-extraneous contributions - the vacuum required by the principle of syntactic ordering will have solid foundations only to the degree that the figure (person) is successfully rendered. Here the vacuum is not an abstact hollow to be arbitrarily filled, but stands for a potential entity generated by the figüre, a f,lad of possibilities serving to carry one across what is there. Treatment of color is transferred by Günal to another syntactic area and tied to proportion, measure, and above all the problem of balance. In this way, although the artist first rejects color, he is able in the end to give it even greater place using a more contemporary language; for thanks to the method employed, color is abstracted from its form and this gives Günal the opportunity to use color (added afterwards to form) just as he will. Meanwhile, the atmosphere which pervades this series also features a notice-able increase in stylization; indeed, the exaggerated twists and bends of the dead tree branches here are taken up in other works of the series with tree- trunks and fences that serve as doors, so that the paintings verge on the ornamental. The random folds in clothing, or sinuosity in the trees, have been clearly outlined by Günal, and decided on before he put the work to canvas, which proves that an ornamental concern has always been there, even if to a limited degree. Duvar Dibi resimleri Günal için anıt resimlerdir. Duvar, düpedüz bir sembol olup, kendini aşmıştır artık- yine Eluard ın sesini duymaya başlarız sanki: Gökyüzünde sınırladım hemen kapandım kendi kendime Derin acı çektim çamurdan ve taşlardan Sonsuz köklerimle dopdolu her şey Geçmişimin zahmetli çabasını buldum yeniden Görmezliğim uzam bilmezliğim Çoğalmış duvarların dile getirilemez gelişimi Foot of The Wall series a kind of monument in the eyes of Günal. The wall is expressly symbolic, and here transcends itself, so diat once again we seem to hear the voice of Éluard: I drew bounds in the sky, closed in upon myself Knew deep pain made of stones and mud My endless roots fill everything to bursting I rediscovered the difficult effort of my past To look the other way, to ignore space The inexpressible multiplication of walls Sırtı izleyiciye dönük, elleriyle tavrını ortaya koyan üç emekçi, neyi sınırladığı belli olmayan duvarın dibinde dikilmiş uzağa bakmaktadır - yazgının metaforu olarak, ufuk hattını bir uçtan öbürüne kesen harabeye dönüşmüş ev kalıntılarının geçmiş ile gelecek arasında hangi zamanı temsil ettiği ise tamamen bize bırakılmış olup, dile getirilemeyen çoğalma bağlamında, gizliden gizliye öndeki duvarı tekrarladığı görülmektedir. Gerçekte, sırttan görünümüyle, tuvali baştan sona kaplayan üç figürü resmetmek, Günal gibi sansasyon arayışına peşinen kapalı bir sanatçı için, ce-saret ya da gövde gösterisiyle ilgisi olmayan, kaçınılmaz bir zorunluluğu im-ler hiç kuşkusuz. Buna mizansenle ilgili olarak, her türlü ayrıntının kuyumcu sabrıyla işlendiği, alabildiğine titiz ve sancılı bir ön hazırlığın sonucudur aslında - nihaî amaç ise muhtemel tekdüzeliğin aşılmasıdır; çünkü bu denli rizikolu bir kompozisyonun düzlüğe çıkması, sonuçta o düzeyde önemli bir başarıyı getirmektedir beraberinde. Bu bağlamda üç figürün hangi sıraya göre dizileceği somsuna çözüm arayışı, giderek eller arasındaki ilişkinin sahnelenmesine bırakmıştır yerini - eller, belli bir kararlılığın ifadesi olmaktan öte, görmediğimiz yüzün fizyonomisidir burada. Dolayısıyla, avuç yerine, bir bütün olarak parmakların konumuyla özdeşleşen elde baktığımız fal, yüzün yorumuyla eşanlamlıdır. Öte yandan, duvar dibini konu alan bu çalışmalarda Günal ın resmiyle ilgili bir başka sorun daha gündeme gelir: portre. Aslında belli bir öznel yaşantı içeriğiyle sıkı (somut) ilişkisi bakımından portre, Günal ın sanatçı kişiliğine ters düşer; yaşamı boyunca babasıyla ilgili anı-portre ile eşi ve iki kızının de-seni dışında sanat yaşamı boyunca hiçbir kişinin portresini yapmayışı açıkça ortaya koymaktadır bunu. Günal ın öngördüğü resimde belli bir kişinin portresini yapmak, izleyiciyi ne dereceye kadar ilgi duyacağı tartışmak bir öznellikle meşgul etmektir - bu nedenle hiçbir zaman, otoportre düşüncesiyle aynaya bakmamıştır. Mehmet Ergüven, Bilim Sanat Galerisi, Neşet Günal, 1996, Sayfa: Three laborers, backs to die viewer, hands clearly showing attitude, stand at the foot of a wall (but a wall to what?) and gaze into the distance. The horizon line is completely cut oft' by city walls, as a metaphor of destiny, though it is left entirely to die viewer what time between die past and future they repre-sent; in the context of inexpressible multiplication they insidiously repeat the wall to the fore. For an artist like Günal, who staunchly rejects the sensational, it cannot be an exhibition of daring or defiance to show diese three figures from the rear and have them occupy the entire canvas, but rather is a solution born of sheer necessity. In this light, and as regards staging, is the outcome of assiduous, difficult preparation, a work in which each detail is fashioned with a jeweler s patience; and the ultimate objective is to avoid any possible monotony, since when such a risky composition finds its way into the clear, it brings with it a major success on that plane. In this context, the question of what order the three figures should be ranged in has gradually yielded to that of staging the relationship among their hands which beyond expressing a certain resoluteness are here the physiognomy of die concealed face. That is why not die palm but die whole hand, meaning the fingers, is where we must read any fortunes, and these will interpret the face. Meanwhile this series on walls brings up another problem connected with Günal s art: the portrait. Actually, with their close (concrete) relationship to subjective life-content, portrait s are somewhat contrary to Günal s way, as clearly seen in the fact that apart from a memorial portrait of his father, and a drawing of his wife and two daughters, he has never done a portrait in his life. In his terms, a portrait of a specific person involves subjectivity which is of debatable interest to the viewer, and for this reason Günal has never peered into the mirror with thoughts of painting his own features. Mehmet Ergüven, Bilim Sanat Gallery, Neşet Günal, 1996, Pages:

112 Duvar Dibi 1976 toplam 120 adet tuval eseri OLAN neşet günal ın ANIT ESERLERİ OLARAK BİLİNEN "DUVAR DİBİ" SERİSİ'NİN ÖNEMLİ TUVAL YAPITLARINDAN BİRİ "Duvar Dibi" Resimleri Günal İçin Anıt Resimlerdir "Duvar Dibi"ni konu alan bu çalışmalarda Günal ın resmiyle ilgili bir başka sorun daha gündeme gelir: Portre. Aslında belli bir öznel yaşantı içeriğiyle sıkı (somut) ilişkisi bakımından portre, Günal ın sanatçı kişiliğine ters düşer; Yaşamı boyunca babasıyla ilgili anı-portre ile eşi ve iki kızının deseni dışında sanat yaşamı boyunca hiçbir kişinin portresini yapmayışı açıkça ortaya koymaktadır bunu. Mehmet Ergüven 122 Neşet Günal ( ) Duvar Dibi tuval üzeri yağlıboya imzalı, 152 x 145 cm., 1976 oil on canvas TL Euro Bu eserin beş figürlü bir benzeri, Bilim Sanat Galerisi nin 1996 yılında yayınladığı Neşet Günal kitabının 138 ve 139. sayfalarında yer almaktadır. A similar painting with five figures is displayed on pages 138 and 139 of the Neşet Günal book published by Bilim Sanat Galerisi in Müzayede'de satışa sunulan eserin eskizi. Drawing of the painting in current auction. 223

113 köylü adam 1990 anne ve kızı Neşet Günal ( ) Köylü Adam kağıt üzeri karakalem imzalı, 29 x 21 cm., 1990 drawing on paper TL Euro 124 Neşet Günal ( ) Anne ve Kızı kağıt üzeri karakalem imzalı, 29 x 21 cm., 1958 drawing on paper TL Euro

114 şile portre 125 Nuri İyem ( ) Şile ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 38 x 46 cm. oil on wood TL Euro 126 Nuri İyem ( ) Portre ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 30 x 30 cm. oil on wood TL Euro Bu eser, Evin Sanat Galerisi nin 2002 yılında yayınladığı Dünden Yarına Nuri İyem 2 kitabının 174. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 174 of the Dünden Yarına Nuri İyem 2 book published by Evin Sanat Galerisi in

115 Ormanda Avcı 1977 orman yolu Nuri İyem ( ) Ormanda Avcı duralit üzeri yağlıboya imzalı, 45 x 38 cm., 1977 oil on hardboard TL Euro Bu eser, Evin Sanat Galerisi nin 2002 yılında yayınladığı Dünden Yarına Nuri İyem 2 kitabının 96. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 96 of the Dünden Yarına Nuri İyem 2 book published by Evin Sanat Galerisi in Nuri İyem ( ) Orman Yolu duralit üzeri yağlıboya imzalı, 38 x 46 cm. oil on hardboard TL Euro

116 Kediler 1951 Eren Eyüboğlu nun yapıtlarında bir ressamın yapmak istediği tüm denemeleri bulmanız hiç şaşırtıcı değildir. Tüm yaşamı boyunca yaptığı resimlerde renklerle, figürlerle, nesnelerle oynadığını rahatlıkla fark edebilirsiniz. Yalnız onun tüm bu oyunları kendi içlerinde küçük nüanslar barındırır. Eren Eyüboğlu resim yaparken neredeyse tüm eğitim deneyimlerini bir kenara bırakmış izlenimi verir bakana. Sanki o ne Romanya da Güzel Sanatlar Akademisi ne gitmiş ne Paris de resmin peşinden koşmuştur. Sadece bir sabah uyandığında resmi ve kendindeki resim yapabilme gücünü keşfetmiştir. Sonra sanki tıpkı yemek yemenin, uyumanın, nefes almanın doğallığıyla şövalesinin başına geçivermiştir. O nun resimleri hep bir yaşanmışlığı barındırır içlerinde. Çevresine bakan, çevresine baktıkça kendini, kendi yaşamını anlamlandıran bir sanatçının izlekleri gibidir bu resimler. It s not suprising that you d find all essays of a painter s trials in Eren Eyüboğlu s art work. In her work you can easily see how she plays with colors, figures, and objects. But all her play harbour minor nuances. When she paints she makes you feel as she has cast all her academic past and experiences aside. She paints as though it was not she who went to Fine Arts University in Roumania and chased after paintings in Paris. Then one morning woke up and discovered art and her talent for painting. Just like eating, sleeping and breathing she naturally seated herself in front of an easel. Her pictures house life experience in them. She glances, as he glances she looks at himself as to make sense of her life these pictures are its path. Nilgün Yüksel, Bedri Rahmi Eyübooğlu Eren Eyüboğlu kataloğu Dirimart 129 Eren Eyüboğlu ( ) Kediler karton üzeri yağlıboya imzalı, 63 x 70 cm., 1951 oil on cardboard TL Euro 231

117 Natürmort 1942 Medusa Eren Eyüboğlu ( ) Natürmort tuval üzeri yağlıboya imzalı, 38 x 43 cm., 1942 oil on canvas TL Euro 131 Bedri Rahmi Eyüboğlu ( ) Medusa koton tuval üzeri karışık teknik imzalı, 81 x 48 cm., 1971 mixed media on cotton canvas TL Euro

118 Atlar Orhan Peker ( ) 1926 yılında Trabzon da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi nde öğrenim gördü. Sanat yeteneği, sanatçı olma eylemine bu öğrenim döneminde gösterdiği başarılar sanat hayatı açısından önemli bir zamanı gösterir. Bedri Rahmi atölyesi, sanatçının etkileyici kişiliğinin oluşumunda etkili olmuştur. Sanatçı sonrasında On lar Grubu nun kurucuları arasında yer aldı. Peker; Avusturya, Almanya, İspanya da sergiler açtı. Çağdaş resim sanatımızda ve orta kuşak sanatçıları arasında, kimlik ve kişilik arayışının yaşamla bağdaşık ve özgün bir resim dili bulmaya yönelik bir çabayla mümkün olabileceği gerçeğini görüp kavrayan ve bu yolda yapıtlar üretmiş olan bir sanatçıdır. Peker için resim, sanatının ilk yıllarından başlayarak kendini ifade etmenin en saygın yolu olmuştur. Kendi düşüncesini, kendi renklerini, kendi yakın çevresini, kendi ışıklarını ve en önemlisi kendi lekelerini resimlemektedir. Görüp algıladığı nesneler dünyası ve insan yaşamı, resminin değişmez konuları olarak geçerliğini hep korumuştur. Yerel izlenimleriyle gözlemlerine dayanan resimlerinin kaynağı her zaman doğa ve yaşamdan alınmıştır. Tuvallerdeki görüntüden çok görüntünün gerisindeki anlamı vurgulamaya çalışmıştır. Tüm bunlar sanatçının yaşamının, ilgilerinin, sevgilerinin aynası gibidir. Gerçeğin dışındaki hayallerle hiç ilgisi yoktur. Orhan Peker in yaratıları olan resimler, estetik değerleriyle, yalnızca otuz iki yıllık bir sanatsal üretim dönemi geçiren elli iki yıllık ömür denilen sürecin kısa sınırları içinde üstün bir yeteneğin, çağdaş bir duruşun kanıtlarıdır. Sanatçı, 1978 yılında İstanbul da vefat etmiştir. Peker was born in Trabzon in He graduated from Bedri Rahmi Eyüboğlu Studio at Istanbul State Fine Arts Academy (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). His talent for art, his success at being such a student at this academic level and his interest all points to an important time in his life. Bedri Rahmi atelier had a very powerful impact on his impressive characteristic. Later the artist was among the founders of Group of Ten. He held exhibitions in Austria, Germany and Spain. In our contemporary art and among the middle generation artists, he is an artist who acknowledged the reality that the quest of identity and character is possible with an effort both related to the life and finding an authentic language for painting. Painting for Peker has been an respective manner in self expression since his early years. He painted his own ideas, his own colors, his close circle of friends, his lights, and most of all his own stains in his works. He also created artworks with this point of view. The world of the objects that he saw and perceived and the human life kept their validity as constant subjects of his paintings. The starting point of his work has always been life and nature, which are based on his observations and local impressions. He tried to emphasize the meaning behind the image rather than the image itself. All these are reflections of the artist s life, interests and his loves. There is no reference in his work to dreams or delusions, nothing other than reality. Orhan peker s own creations, with their aesthetical values, are only a part of a life of fiftytwo years which thirtytwo of it was filled with producing art by a superior talent, an example of a contemporary stand. He passed away in Istanbul in Orhan Peker ( ) Atlar kağıt üzeri pastel imzalı, 46 x 37 cm. pastel on paper TL Euro 235

119 Kediler 1984 Cihat Burak ( ) 1915 yılında İstanbul da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Mimarlık Bölümü nde okudu ve yılları arasında, Paris te resim çalışmaları yaptı. Tarihsel olaylara ve yaşanan güncel gelişmelere, kendine özgü esprili bir yöntemle eğildiği resimlerinde, uysal ama derinlikli bir anlam, katışıksız ve saf bir gözlem gücü sezilir. Eleştiri ve alay, incelikli bir anlatımla beslenir. Resim sanatı adına öğrendiklerini ve bildiklerini tümüyle unutarak, spontane ve içtenlikli bir üslubu eleştirmekten yana çaba gösterir. Cihat Burak çizgi ile düşünen, çizginin olasılıklarını tuval, kağıt, seramik, metal plaka gibi farklı yüzeylerde deneyen ve araştıran bir sanatçıdır. Sanatının özgünlüğü, bir anlatım dili bularak duygularını karşısındakine anlatan her türlü ifade biçimini bir özgüvenle kabullenmesinden ve onu kendi diline dönüştürmesinden kaynaklanır. Kendi zamanını neredeyse günü gününe kayda geçiren şaşmaz bir gözlemcidir. Kentsel düzenin yitip giden değerlerini, değişimin yuttuğu tarihsel belleği, yozlaşan insan ilişkilerini, popüler kültürün yarattığı tek tip erozyonu keskin bir mizah gücüyle eleştirir. Modern olmaya çalışan bir toplumun yitirdiği ve ardında bıraktığı kültürel birikime sahip çıkmak ister. Sokak aralarını, kahve ve meyhaneleri turlar, gündüzden geceye karşısına çıkan her türlü anti-kahramanı resmine konu edinir: Bıçkın mahalle kabadayıları, Telli Baba ziyaretine giden yeni evli çiftler, batakhanelerde birer tanrıça gibi karşılanan genelev kadınları, duvar diplerinde çerez satan fıstıkçılar, birbirlerine elense çeken pehlivanlar, toplumsal ve ekonomik dinamiğe tutunamayan çaresizler. Mimari yozlaşmaya, kültürel değerlerin yok oluşuna, politikanın yapaylığına yönelik öfkesini yansıtırken, toplumsal eleştiriyi, inceden inceye iğneleyerek yapar. Çocukluğunu, anılarını, yitirilen kültürü, geçmişin duyarlılığını yansıttığı resimlerinde ise alabildiğine şiirsel, akılcı ve sevecendir. Yaşadığı döneme ve toplumsal yaşama ilişkin analizlerini bilgece bir bakışla aktarır yılında İstanbul da vefat etmiştir. Burak was born in Istanbul in He graduated from the Department of Architecture of İstanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan University Faculty of Fine Arts). He lived and painted in Paris between and In his paintings, in which he incorporates historical anecdotes and prevailing topics with his own humorous style, there is a sensation of a mild, but deep meaning and pure observation power. Criticism and satire are nurtured with refined expression. He makes effort to criticize the spontaneous and sincere style by forgetting all he experienced and learned about the art of painting he endeavors. Cihat Burak is an artist who explores and exercises the possibilities of lines on different surfaces such as canvas paper, ceramic, and metal plate. The originality of his art is derived from the self-confidence with which he embraces different forms of expression to articulate his feelings in a unique language, which he transforms into his own. Cihat Burak is an infallible observer who records his own time almost on a daily basis. He criticizes with a profound sense of humor- the degeneration of cultural values as part of urbanization, the collective memory devoured by change, the dysfunctional human relations, and the single form of erosion instigated by popular culture. While expressing his rage against the degeneration of architecture, the destruction of cultural values, and the artificiality of politics, Cihat Burak applies his social criticisms through a fine sarcasm. Yet, his expression is utterly poetic, rational, and compassionate in the paintings that reflect his childhood, his memories, a long-lost culture, and the sensitivity of the past. He is able to communicate rather wisely his analyses of social life and the period in which he lived. He passed away in Istanbul in Cihat Burak ve Kediler: Kedilerimi çok seviyorum evet. Ama içinde kedi olmayan resmim var tabii. Ama çoğunlukla vardır. Öyle zannediyorum ki doğa, insanlar kaplanı da aslanı da sevebilsin diye kediyi yaratmış, çünkü aslanı kaplanı kucağınızda tutamazsınız, Allah göstermesin! Bir kapışta insanın kafasını ağzına alır. Ama kediler de aynı familyadan olduğu için hiç farkları yok. Yalnız kediler özgürlüklerine daha düşkün, aslında hepsi düşkün de mesela sirk marifeti öğretemezsiniz kediye pek. Ama koskoca aslanı yanan çemberden atlatıyorlar, ne yapsın zavallıcık. Cihat Burak and Cats: I love my cats. But of course, I have some paintings without cats as well. However, in most of them, you ll find one. It seems to me that Nature created the cat so that human beings could pet lions and tigers, since if you tried to get one on your lap to pet, god forbid, they d biter your head off! And since cats come from the same family, there really is no difference between them. Cats, though, are really keen on their freedom, I mean, all felines are, but you can t really teach any circus tricks to a cat. They do make an enormous lion jump through a burning hoop though, and what can the poor thing do but obey? Ahu Antmen le Söyleşi, Cumhuriyet, 8 Mart 1994, Cihat Burak Interview with Ahu Antmen, Cumhuriyet, 8 March 1994, Cihat Burak 133 Cihat Burak ( ) Kediler duralit üzeri yağlıboya imzalı, 62 x 50 cm., 1984 oil on hardboard TL Euro 237

120 Ağaç Dibi Kahvesi Narlı Bahçe Bedri Rahmi Eyüboğlu ( ) Narlı Bahçe prestuval üzeri yağlıboya imzalı, 18 x 75 cm., 1962 oil on canvasboard TL Euro 135 Bedri Rahmi Eyüboğlu ( ) Ağaç Dibi Kahvesi kağıt üzeri suluboya imzalı, 43 x 33 cm. watercolor on paper TL Euro

121 Koza han Cevat Dereli ( ) 1900 yılında İstanbul da doğdu. Rüştüye ve İdadi de okudu. Nazmi Ziya nın yönlendirmesiyle kaydını yaptırdığı Sanayi-i Nefise de Hikmet Onat ve İbrahim Çallı nın öğrencisi oldu. Öğrencilik yıllarında Osmanlı Ressamlar Cemiyeti nin karma sergilerine katıldı yıllarında, arkadaşlarıyla Yeni Resim Cemiyeti ni kurdu de Devlet bursuyla Paris e gitti ve 1928 e kadar Julian Akademisi nde Paul Albert Laurens Atölyesi nde çalıştı. Müstakiller Grubu nun üyeleri arasına katıldı. Güzel Sanatlar Akademisi nde Nazmi Ziya Atölyesi nde öğretmen yardımcılığı yaptı. Türk resminin 1930 larda içine girdiği ortamda Kübizm e dayalı, yapı ve çizgi sağlamlığından kaynaklanan kübist-konstrüktivist görüşü benimsemiş olan Cevat Dereli giderek daha rahat bir tempoyla şiirsel bir özgürlüğü benimsemiştir te yaptığı İstihsal konulu tablonun benzeriyle 1956 ta Venedik Bienali ne katıldı de Brüksel de düzenlenen 50 Yıllık Modern Sanat Sergisi ne katılacak resimleri seçmek üzere toplanan uluslararası bir kurul, Türkiye den gönderilen yapıtlar arasında Cevat Dereli nin resimlerini sergillemeye değer buldu. Yurtdışında düzenlenen Çağdaş Türk sanatı sergilerine resimler verdi de Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü nü aldı de Kültür Bakanlığı nın düzenlediği sergide Devlet ödüllerinden birini kazandı. Sanatçının resimlerinin kaynağı doğanın kendisidir. Resme yansıyan konu yöresel, geleneksel, günlük yaşamın içinde dikkatimizi çekmeyen sıradanlıkta olmasına karşın, yaşayıp geride bıraktığımız bir yaşam parçasının aniden ortaya çıkışı gibi bu sıradanlıktan kurtulup şiirsellik kazanmaktadır. Derinlikle yüzeysellik, onun resimlerinde birbirinin içindedir. Resimleri giderek zorlamasız, hafif, yumuşak ve simgesel bir özellik kazanarak, bitmemişlik-yarım kalmışlık etkisi yaratmaktadır. İstanbul doğasını, balıkçıların yaşamını, Bağdat Caddesi Yellozlar ını konu alan bir dizi resim yapan sanatçının resimleri İstanbul ve Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzelerinin yanı sıra, yurt içi ve yurt dışında özel koleksiyonlarda yer almaktadır yılında İstanbul da vefat etmiştir. Dereli was born in 1900 in Istanbul. He attended the Rüştiye (Ottoman Middle School) and İdadi (Ottoman High School) school. He enrolled at the Ottoman Academy of Fine Arts (Sanayi-i Nefise) with the orientation of Nazmi Ziya and was taught by Hikmet Onat and İbrahim Çallı. During his years at the Academy, he participated in many group exhibitions with the Ottoman Painters Society. He founded the New Arts Society with his friends. In 1923, he went to Paris with a state scholarship. There, he worked in the Studios of Julian Academy and Paul Alberts Laurens. He became a member of the Independents Group. Dereli has adapted the cubist-constructivist view that results from the transparency structure and line based on cubism that the Turkish Art has entered in the 1930s environment. In 1954 he made a painting named istihsal and in 1956 participated in the Venice Biennial with a similar painting. In 1958 an international jury assembled to choose the paintings to be exhibited in the Modern Artists of the last 50 years exhibition and chose Cevat Dereli s painting out of the works from Turkey worthy of being in the show. His works were on show in international contemporary Turkish art exhibitions. In 1977 he received the Sedat Simavi Foundation of Visual Arts Award. In 1981 he was awarded a Government award by the Ministry of Culture. In time, he adopted a comfortable pace with poetic freedom. The source of his compositions is the nature, itself. The subjects in his works are ordinary events that cannot attract our attention within the context of regional, traditional everyday life. However, they gain poetry by losing their mediocrity by the abrupt emergence of a piece moment that has already been lived and left in the past. Depth and superficiality are inside within each other. His paintings gain increasingly soft, unforced, light symbolic features and create unfinished and half-done effect. He captured the nature of İstanbul, the lives of the fishermen, the tramps of Bağdat Street in a series of his paintings. His art work are in many private and public collections international and nationally as well as in Istanbul and Ankara State Painting and Sculpture Museum. He passed away in Istanbul in Cevat Dereli ( ) Koza Han tuval üzeri yağlıboya imzalı, 38 x 46 cm. oil on canvas TL Euro 241

122 horoz ve çocuk Balıkçı Kahvesi 137 Orhan Peker ( ) Horoz ve Çocuk kağıt üzeri pastel imzalı, 24 x 16,5 cm. pastel on paper TL Euro 138 Cevat Dereli ( ) Balıkçı Kahvesi tuval üzeri yağlıboya imzalı, 38 x 46 cm. oil on canvas TL Euro

123 KADIN Çocuk kurtuluş bitirimi NEŞE ERDOK (1940) 2 Adet kağıt üzeri suluboya A) Kadın imzalı, 26 x 20 cm. B) " Çocuk" imzalı, 18,5 x 14 cm. watercolor on paper TL Euro 140 BURHAN UYGUR ( ) Kurtuluş Bitirimi kağıt üzeri yağlıboya imzalı, 35 x 24 cm., 1989 oil on paper TL Euro

124 Foça 1993 Bahar Necdet Kalay ( ) Foça duralite marufle kağıt üzeri yağlıboya imzalı, 24 x 60 cm., 1993 oil on paper pasted on hardboard TL Euro Bu eser, Türkiye İş Bankası Yayınları nın 2013 yılında yayınladığı Eşref Üren Retrospektif kitabının 71. sayfasında yer almaktadır. This painting is displayed on page 71 of the Eşref Üren Retrospective book published by Türkiye İş Bankası Publications in Eşref Üren ( ) Bahar mukavva üzeri yağlıboya imzalı, 49 x 69 cm., 1969 oil on cardboard TL Euro 1932 yılında İstanbul da doğdu. İlk çalışmalarına, heykel sanatçısı Faruk Morel ve ressam Şeref Akdik in yanında başladı yıllarında, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü ne devam etti. Şeref Akdik'le çalışarak desen temelini pekiştirdi. Hasan Vecih Bereketoğlu ve Hikmet Onat'la doğada çalışmalarda bulundu. İzlenimci anlayışı benimseyen Kalay bir süre ekspresyonist resimler yaptı, manzaralara ağırlık verdi. Bunun yanısıra gurbetçiler, köylü kadınlar, yöresel konut mimarisi gibi konuları resimledi, Anadolu bozkırlarından etkilendi. Yapıtlarında pastel renkleri, grinin tonlarını kullandı. Anadolu peyzajını geniş fırça tuşlarıyla çalıştığı resimlerinde, görüntüyü ana çizgileriyle vermeyi amaçlayan ve dekoratif yönü ağır basan bir anlayış ön plana çıkan sanatçı, 1986 yılında İstanbul da vefat etmiştir. Kalay was born in Istanbul in He started his first works with sculptor Faruk Morel and Şeref Akdik. Then he attended the Painting Department of Istanbul State Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan University Faculty of Fine Arts) between Working with Şeref Akdik he was able to support his pattern drawings. Kalay worked with Hasan Vecih Bereketoğlu and Hikmet Onat with his outdoors nature paintings. He adopted an impressionist understanding but made expressionist paintings emphasizing landscapes for awhile. Also painted, regional housing architecture, villager women and guest workers and was affected by the praries of Anatolia. He used pastel and shades of grey colors in his works. His wide brush strokes in his paintings of Anatolian landscapes with emphasis on the main outlines, and an apparent decorative understanding becomes prevalent. He passed away in Istanbul in yılında İstanbul da doğdu. Öğrenimini Galatasaray da sürdürdü. İbrahim Çallı nın etkisiyle resim sanatına yöneldi lerin başında özel öğrenci olarak Sanayi-i Nefise ye yazıldı. Orada ilk tanıdığı hoca, Hikmet Onat tır. Bir yandan Muazzez Bey den özel dersler alırken, Feyhaman Duran ın atölyesine de devam etti de kendi olanaklarıyla Paris e giderek bir yılı aşkın süre Andre Lhote un yanında çalıştı. D Grubu na katıldı de ikinci kez Paris e giderek Lhote ve Friesz atölyelerine devam etti yılında Ankara da vefat etti. Kendi çabasıyla biçimlendirdiği sanat yaşamında, ustalarını kendi seçmiş, içtenliğin kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Ankara parklarını, bahçelerini, sokaklarını, insanlarını, bu yörenin doğasına kattığı bir şiirsellik içinde, herhangi bir donmuşluğa sapmadan, fırçasının ucuna geldiği gibi yansıtmıştır. Türk resminin intimist grubu içinde yer alır. Üren was born in 1897 in İstanbul. He was educated at the Lycee du Galatasaray. He was attracted to art with the influence of İbrahim Çallı. In early 1920s, he enrolled at Ottoman Academy of Fine Arts (Sanayi-i Nefise) as a private student. The first teacher, he has encountered at the Academy was Hikmet Onat. He took private lessons from Muazzez Bey and meanwhile he attended the Atelier of Feyhaman Duran. In 1928, he went to Paris and worked with Andre Lhote for over a year. He joined the Group D. In 1938, he went to Paris for the second time and worked in the Ateliers of Lhote and Friesz. He died in Ankara in He shaped his art career with his own efforts and selected his own tutors and was committed to the rules of sincerity. He reflected the parks, gardens, streets and people of Ankara with the poetry that they contribute to the nature of the region without any dullness as it comes to the tip of his brush. He holds a place among the Intimist Group of the Turkish Art

125 Peyzaj 1979 Natürmort Adnan Varınca ( ) Peyzaj tuval üzeri yağlıboya imzalı, 50 x 40 cm., 1979 oil on canvas TL Euro 144 Adnan Varınca ( ) Natürmort tuval üzeri yağlıboya imzalı, 50 x 61 cm., 1980 oil on canvas TL Euro 1918 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü'nde, Leopold Levy ve Bedri Rahmi Atölyeleri nde çalıştı yılları arasında Paris'te yaşadı. Görüntüyü ve nesneyi, leke düzeyi ve yalın bir form anlayışı içinde, her tür perfeksiyondan uzak tuttuğu resimlerinde, gerçeklikle gerçekdışı, olağanla olağandışı birbiri içinde erir, sınırların kesinliği kaybolur. Nesneler, nesne-formlara dönüşür. Anlatımcı görüş açısı belirginlik kazanır kuşağı içinde özgün bir kimliğin ve kişiliğin temsilcisi olarak Adnan Varınca, ışık, leke ve renk üçgenine dayalı bir çözüm modeli geliştirmekte, bu yönüyle genç kuşak ressamlarının yolunu aydınlatmaktadır yılında İstanbul da vefat etmiştir. Varınca was born in Istanbul in He studied under Bedri Rahmi and Leopold Levy at the Painting Department of Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan Fine Arts University). He lived in Paris between He introduces vision and object with a staining level and plain form understanding and away from perfection in his works. Reality - unreality and ordinary - extraordinary melt into each other and this way he eliminates definitive boundaries. Objects turn into object-forms and expressionist point of view emerges. Adnan Varınca, is a representative of an authentic identity and character of the 1940s, develops a resolution model based on light, stain and the color triangle and leads the way for younger generation painters in this respect. He passed away in Istanbul in

126 Natürmort Bodrum 145 Adnan Varınca ( ) Natürmort tuval üzeri yağlıboya 38 x 46 cm. oil on canvas TL Euro Bu eserin, Ressam Fethi Kayaalp tarafından hazırlanmış ekspertiz raporu bulunmaktadır. This painting has an expertise by painter Fethi Kayaalp. Turan Erol (1927) Bodrum kağıt üzeri karışık teknik imzalı, 36 x 48 cm. mixed media on paper TL Euro 1927 yılında Milas'da doğdu. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Bedri Rahmi Atölyesi'nde sanat öğrenimi gördü. On'lar Grubu'nun aktif üyeleri arasında yer aldı. Paris'te Friedlander Atölyesi'nde gravür çalıştı. Büyük boyutlu duvar resmi ve mozaik panolar uyguladı. Resim çalışmalarının yanında, sanat yazarlığı yönüyle de kendini kabul ettirdi. Turan Erol'un, daha çok peyzaj dalında yoğunlaşan çalışmaları, kendisinin de ifade ettiği gibi, 1940'lı yılların başında yaşanmış olan yurt resimleri döneminin bir uzantısıdır. Bu resimler, çevrenin yapısal özelliklerini yansıtmakla kalmazlar, doğanın görselleşme aşamasındaki inceliklerini, kişisel bir beğeni yönünde biçimlendirirler. Yaşamını ve çalışmalarını Ankara'da sürdürmektedir. Erol was born in Milas in He studied in the Bedri Rahmi Studio at the Painting Department of Istanbul Academy of Fine Arts (currently known as Mimar Sinan University). He was an active member of the Group of 10. He studied gravure in Friedlander Studio in Paris. He painted large sized wall paintings and mosaic panels. Besides his painting works, he is also an art writer. His works mostly concentrated on landscape that are the extensions of the homeland painting movement of 1940s. These paintings not only reflect the structural features of the environment, but also shape the delicacy of the nature's visuality according to his personal taste. He lives and works in Ankara

127 10 adet eserden oluşan ÖZEL necdet kalay koleksiyonu istanbul 1980 Necdet Kalay; Özgün Bir Resim Ustası: Necdet Kalay görünümlerinde bizi resmin içine çeken, dinlendiren, açıkçası huzur veren bir atmosfer vardır. Tuvali kısmen boş bırakıyormuş etkisi uyandıracak bir tarzda çalışıyor olması bu etkiyi sağlar. İzlenimci tarzda detaylara fazla yer vermeyen, renk kontrastlarını ön plana çıkaran, hızlı fırça vuruşlarıyla çalıştığı manzaraları genellikle doğa karşısında yapmıştır. Necdet Kalay üretken bir sanatçı olduğu için eleştirilmiştir de. Kısa sayılabilecek bir ömür içinde iyi ki hızlı ve çok çalışmış de bize bu güzel eserleri bırakmış; Hem de özgün üslubunun çağrıştırdığı başka bir sanatçı anımsatmadan. Necdet Kalay; A Unique Master of Painting: In Necdet Kalay s scenes, there is a calming and relaxing atmosphere that lure us into the painting. He works in a style that gives the impression as if canvas is partially empty and that creates this effect. He has usually painted these landscapes, which he created with a non detailed impressionist attitude and quick brush strokes while highlighting colour contrasts, in front of nature. He has also been cricitised because of being too productive. Fortunately, he worked so much and so fast in his relatively short life and left us these beautiful art works; while being a one of a kind artist with his unique style. Sema Koşan, Necdet Kalay, Artium Sungur Sanat Evi, Necdet Kalay ( ) İstanbul tuval üzeri yağlıboya imzalı, 68 x 98,4 cm., 1980 oil on canvas TL Euro Özel Koleksiyon Private Collection

128 haliç'te sis 1977 Safranbolu evleri Necdet Kalay ( ) Haliç'te Sis ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 46,8 x 52,3 cm., 1977 oil on wood TL Euro Özel Koleksiyon Private Collection koza han Necdet Kalay ( ) Koza Han ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 48 x 53 cm., 1979 oil on wood TL Euro 150 Necdet Kalay ( ) Safranbolu Evleri tuval üzeri yağlıboya imzalı, 69 x 69 cm., 1977 oil on canvas TL Euro Özel Koleksiyon Private Collection Özel Koleksiyon Private Collection

129 haliç 1977 Göç Necdet Kalay ( ) Haliç ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 35,5 x 44 cm., 1977 oil on wood TL Euro Özel Koleksiyon Private Collection Natürmort Necdet Kalay ( ) Natürmort tuval üzeri yağlıboya imzalı, 44,5 x 53,8 cm., 1967 oil on canvas TL Euro 153 Necdet Kalay ( ) Göç ahşap üzeri yağlıboya imzalı, 56,6 x 85,7 cm., 1981 oil on wood TL Euro Özel Koleksiyon Private Collection Özel Koleksiyon Private Collection

130 Safranbolu Evleri 1978 köy peyzajı Necdet Kalay ( ) Safranbolu Evleri tuval üzeri yağlıboya imzalı, 58,5 x 72,2 cm., 1978 oil on canvas TL Euro 155 Necdet Kalay ( ) Köy Peyzajı tuval üzeri yağlıboya imzalı, 68 x 98 cm., 1986 oil on canvas TL Euro Özel Koleksiyon Private Collection Özel Koleksiyon Private Collection

131 Safranbolu Necdet Kalay ( ) Safranbolu karton üzeri yağlıboya imzalı, 39,8 x 57,7 cm., 1981 oil on cardboard TL Euro 157 İbrahim Balaban (1921) Köylü Aile tuval üzeri yağlıboya imzalı, 60 x 50 cm., 2009 oil on canvas TL Euro Köylü Aile 1921 yılında Bursa da doğdu. Doğduğu köyün ilkokulunda okudu, bunun dışında eğitim görmedi. Bursa cezaevinde Nazım Hikmet ile tanıştı, onun desteği ve ilgisi sayesinde resim yeteneği ortaya çıktı ve gelişti. Cezaevinde resmin yanı sıra felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi. Resim çalışmaları yanında yayınlanmış 11 kitabı da bulunmaktadır. Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten bir ressamdır. Balaban, sanat hayatını Dağınık, Nakışsı, Ağır Aksak, Oyuncaksı, Tutsak, Özgürlük gibi dönemlere ayırır. Önceleri köy yaşamının yoksulluğunu, köylü üretim araçlarını resmeden sanatçı, giderek destanlara, halk inançlarına, kahramanlarına, söylencelere, mitolojiye uzanır. Giderek kente göçü, kentteki yaşam ve demokrasi mücadelesini ele alır. Son dönemde Anadolu Erenleri ve Bereket Anaları'nı resimler. Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul da sürdürmektedir. Özel Koleksiyon Private Collection İbrahim Balaban was born in Bursa in 1921 and studied at the primary school of his village. His meeting with Nazım Hikmet at Bursa prison allowed him to discover and develop his talent for painting. While in prison he read about philosophy, sociology, economy and politics and published 11 books besides his art works. He is an artist who painted realistic and social works inspired by the people of Anatolia and popular legends. His artistic career is divided into various cycles named Scattered, Ornamental, Slow, Playful, Captive, Freedom. The artist who first painted scenes about poverty in the village and the hard life of peasants, then started to draw folk tales, popular heroes, legends and mythological subjects followed by works depicting migration to big cities, the problems of urban life and the struggle for democracy. His last period concentrated on works depicting the dervishes and the Mother Goddess of Fertility. He lives and works in Istanbul

132 üzüm toplayan çocuk 1954 Tarlada Çalışanlar İbrahim Balaban (1921) Üzüm Toplayan Çocuk duralit üzeri yağlıboya imzalı, 48 x 33 cm., 1954 oil on hardboard TL Euro Keçiler ve Çoban Fikret Otyam ( ) Keçiler ve Çoban tuval kağıt üzeri akrilik imzalı, 37 x 30 cm., 1998 acrylic on canvas paper TL Euro 160 İbrahim Balaban (1921) Tarlada Çalışanlar tuval üzeri yağlıboya imzalı, 49 x 59 cm., 2000 oil on canvas TL Euro

133 YAZILI REZERV FORMU 53. BEYAZ ÇA DAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDES 16 ARALIK 2018, PAZAR, SAAT 14:00 SWISSOTEL THE BOSPHORUS - BEŞİKTAŞ Beyaz Pazarlama ve Müzayedecilik A.Ş. nin 53. Beyaz Çağdaş ve Modern Sanat Müzayedesi ne ilişkin kataloğunda belirtilen Müzayede Katılım Şartları nı okuyup kabul ederek bu formu imzaladığımı beyan ederim. Bu form ile aşağıda belirttiğim her eser için rezerv fiyatlarına kadar adıma emir girmenizi veya rezerv fiyatı belirtmediğim takdirde aşağıda verdiğim numaradan telefon ile bağlanmanızı talep ve rica ederim. Satın almış olduğum eserlerin çekiç fiyatı üzerinden %7 komisyon, KDV ve gereken diğer vergi ve resimleri ile toplam olarak hesaplanan satış fiyatını müzayede bitiş gününü takiben bir hafta içinde ödemeyi taahhüt ederim. ADI SOYADI : ADRES : T.C. KİMLİK NO. : İŞ TELEFONU : EV TELEFONU : GSM : E-Posta : İMZA : TARİH : / /2018 NO SANATÇI VEYA ESER ADI REZERV FİYATI 1- Müşterinin/Alıcının yukandaki formu doldurmadan önce 53. Beyaz Çağdaş ve Modern Sanat Müzayedesi ne ilişkin katalogda yer alan Müzayede Katılım Şartları nı dikkatlice incelediği ve onayladığı kabul edilir. 2- Yazılı rezervlerde yer alan eser(ler) için başka müşteri(ler) tarafından aynı rezerv fiyatının talep edilmesi durumda şirketimize tarih olarak yapılan ilk başvuru öncelik alacaktır. 3- Şirketimiz müzayede esnasında görüntü ve ses kaydı yapmak, Alıcı/Müşteri ile yapılan telefon görüşmelerini kayda almak ve bu kayıtları delil olarak kullanmak hakkına sahiptir. Ömer Uluç (Detay/Detail)

134 ABSENTEE BID FORM 53. BEYAZ CONTEMPORARY AND MODERN ART AUCTION 16 DECEMBER 2018, SUNDAY, 2:00 PM SWISSOTEL THE BOSPHORUS - BEŞİKTAŞ By signing this form I hereby accept all the auction participation conditions in this catalogue related to 53th Beyaz Contemporary and Modern, an d I request Beyaz Pazarlama ve Müzayedecilik A.Ş. to conduct my absentee bids listed below in the auction up the maximum limit price listed in the Reserve Price column below for each Lot No. I agree to pay 7% and VAT (other taxes and duties) on the hammer price in addition to the hammer price for all items purchased within 7 days after the auction date above. NAME AND SURNAME : ADDRESS : PASSPORT NO. : WORK PHONE : HOME PHONE : GSM : . : SIGNATURE : DATE : / /2018 NO ARTIST OR TITLE RESERVE PRICE 1- Please read carefully the 53th Beyaz Contemporary and Modern Auction Participation Conditions before filling out and submitting this form. 2- In case of two or more bids fort he same item with the same prices are submitted, the earliest application will have the priority ove others. 3- Our company holds the right to video tape and record telephone calls to buyer/clients and use these recordings as evidenece. 4- In case of export, the buyer commission will be 10% (not 7%) and exempt from VAT in Turkey. Komet (Detay/Detail)

135 INDEX A Akyavaş, Erol 68, 69, 70 Altan, Özdemir 55 Anlı, Hakkı 108 Ariş, Koray 73 Ata, Mustafa 64, 65, 66 Atagök, Tomur 4 Ateş, Ertuğrul 12 B Balaban, İbrahim 157, 158, 160 Başağa, Ferruh 51, 52 Batıbeki, Kezban Arca 19 Baykam, Bedri 25, 26, 27 Bubi, 28, 29 Burak, Cihat 133 Ç Çoker, Adnan 63 D Dereli, Cevat 136, 138 Deveci, Ersan 11 Devrim, Nejad Melih 99, 100, 101, 105, 106 Dinç, Osman 76 Dino, Abidin 107 Doğan, İsmet 21 Doğançay, Burhan 49, 54, 59, 60, 61, 62 Duman, Erdal 74 E Elmacı, Ali 38 Er, Gökçe 10 Erbil, Devrim 57, 67, 72 Erdok, Neşe 139 Erol, Turan 146 Eyüboğlu, Bedri Rahmi 114, 115, 116, 131, 134, 135 Eyüboğlu, Eren 117, 129, 130 G Genç, Adem 5 Güleryüz, Mehmet 80, 81, 82 Gülfidan, Onur 34 Gün, Mehmet 17 Günal, Neşet 122, 123, 124 Gündüz, Fatih 7 Güneştekin, Ahmet 33 Gürbüz, Selma 30, 43 H Horasan, Mustafa 13 I Işık, Murat 1 İ İnan, Ergin 83 İslimyeli, Balkan Naci 20 İyem, Nuri 118, 119, 120, 121, 125, 126, 127, 128 K Kalay, Necdet 141, 147, 148, 149, 150, 151, 152, , 155, 156 Karyağdı, Mustafa 16 Kılıç, Evrim 75 Koman, İlhan 77 Komet, 78, 79, 84, 86 Konuklu, Engin 9 Köran, Temür 15 M Mualla, Fikret 44, 45, 46, 47, 48, 87, 88, 89, 90, 91, , 110, 111, 112, 113 O Okan, İrfan 14 Oran, Ahmet 37 Orhon, Mübin 94, 95, 102, 103, 104 Otyam, Fikret 159 Ö Önsoy, Kemal 22, 23, 24, 31, 32, 39, 40, 41, 42 Özden, Haluk 2 P Peker, Orhan 132, 137 S Saçlıoğlu, Ekin 8 Sarıbaş, Barış 6 Satı, Nejat 36 T Taner, Güngör 58, 71 Tekinoktay, Evren 35 Topçuoğlu, Nazif 18 Turan, Selim 96, 97, 98 Turani, Adnan 56 U Uluç, Ömer 50, 53 Uygur, Burhan 140 Ü Üren, Eşref 142 V Varınca, Adnan 143, 144, 145 Varlık, Utku 85 Y Yazıcı, Yiğit 3 Z Zeid, Fahrelnissa 93 Nuri İyem (Detay/Detail) KAYNAKÇA Türk Plastik Sanatçıları, Ansiklopedik Sözlük, Prof. Dr. Kaya Özsezgin, 2. Baskı, 1999 Çağa Resim Koleksiyonu, Türk Sanatçısı Plastik Sanatlar, Prof. Dr. Ayla Ersoy, 1. Basım, Kasım 2004 Sanat Koleksiyonu 1-2 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Kasım 2004

136 Burhan Doğançay (Detay/Detail)

AÇIK ARTIRMA YOLUYLA SATIŞ

AÇIK ARTIRMA YOLUYLA SATIŞ AÇIK ARTIRMA YOLUYLA SATIŞ 5 TEMMUZ 2017 ÇARŞAMBA, SAAT 13:00 BEYAZ SPACE 2 RUMELİ CADDESİ MELEK APT. NO:4 KAT:3 NİŞANTAŞI - İSTANBUL Açık Artırma Yoluyla Satış İlanı BURHAN DOĞANÇAY - ÖMER ULUÇ - FİKRET

Detaylı

Devrim Erbil Contemporary Istanbul 2013

Devrim Erbil Contemporary Istanbul 2013 Devrim Erbil Contemporary Istanbul 2013 Devrim Erbil Contemporary Istanbul 2013 1 2 Devrim Erbil 1937 de Uşak ta doğdu. 1955 de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü ne girdi. Galeride

Detaylı

İKRAMETTİN KARAMAN ÇALIŞMALARINDAN ÖRNEKLER

İKRAMETTİN KARAMAN ÇALIŞMALARINDAN ÖRNEKLER İKRAMETTİN KARAMAN Erzurum doğumlu. İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim iş Bölümü mezunu. Eskişehir Anadolu üniversitesinde Lisans tamamladı. 1985-1993 yılları arasında Yıldız Teknik Üniversitesi Kocaeli

Detaylı

MUSTAFA ASLIER ĠN SANATI VE ÖZGÜN BASKIRESME KATKILARI Gülşah Dokuzlar Canpolat Yüksek Lisans Tezi

MUSTAFA ASLIER ĠN SANATI VE ÖZGÜN BASKIRESME KATKILARI Gülşah Dokuzlar Canpolat Yüksek Lisans Tezi MUSTAFA ASLIER ĠN SANATI VE ÖZGÜN BASKIRESME KATKILARI Gülşah Dokuzlar Canpolat Yüksek Lisans Tezi Baskı Sanatları Anasanat Dalı Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Eylül, 2012 MUSTAFA ASLIER

Detaylı

BALANS - İLKE KUTLAY

BALANS - İLKE KUTLAY BALANS - İLKE KUTLAY BALANS - İLKE KUTLAY 17 Eylül - 5 Ekim 2012 Balans ironik yönü kuvvetli sirk temalı resimlerden oluşuyor. Çalışmalarda hayvanları da ortak eden figürlerin oluşturduğu yapay bir gösteri

Detaylı

Bedri Baykam. Atatürk Caddesi 386/A, Alsancak 35220, Izmir Tel/Fax: *

Bedri Baykam. Atatürk Caddesi 386/A, Alsancak 35220, Izmir Tel/Fax: * 08~29 Ocak/Jan. 2016 Kültür Sanat Merkezi Kordon'da Atatürk Caddesi 386/A, Alsancak 35220, Izmir Tel/Fax: +90 232 4649935 * 4649835 Http://www.kedikultursanat.org*info@kedikultursanat.org Kültür Sanat

Detaylı

Sokak Hayvanları yararına olan bu takvim, Ara Güler tarafından bağışlanan fotoğraflardan oluşmaktadır. Ara Güler

Sokak Hayvanları yararına olan bu takvim, Ara Güler tarafından bağışlanan fotoğraflardan oluşmaktadır. Ara Güler Sokak Hayvanları yararına olan bu takvim, Ara Güler tarafından bağışlanan fotoğraflardan oluşmaktadır. Ara Güler All the photographs used in this calendar have been donated by Ara Güler for the benefit

Detaylı

54. BEYAZ ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ

54. BEYAZ ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ 54. BEYAZ ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ 10 MART 2019 PAZAR, SAAT 14:00 SWISSOTEL THE BOSPHORUS - BEŞİKTAŞ Mübin Orhon (Detay/Detail) 54. BEYAZ ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ 54. BEYAZ CONTEMPORARY

Detaylı

ENGiN GÜNEYSU. +90 530 290 20 20 / enginguneysu@gmail.com. enginguneysu@gmail.com 530 290 20 20 mobile

ENGiN GÜNEYSU. +90 530 290 20 20 / enginguneysu@gmail.com. enginguneysu@gmail.com 530 290 20 20 mobile ENGiN GÜNEYSU +90 530 290 20 20 / enginguneysu@gmail.com Engin Guneysu was born in 1981 in Samsun In 2004,he began to work as photography editor for Cena advertisement agency. In 2004, he worked for Bodrumun

Detaylı

Oben Yılmaz. Resim Sergisi. 9 Mart :30

Oben Yılmaz. Resim Sergisi. 9 Mart :30 Oben Yılmaz Resim Sergisi 9 Mart 2017 17:30 Oben Yılmaz 1977 yılında Almanya da dünyaya geldi Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Grafik Ana Sanat Dalı 2000 oldu. Bu tarihten itibaren Adana'da

Detaylı

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009

NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI Semih KAPLAN SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 NOKTA VE ÇİZGİNİN RESİMSEL ANLATIMDA KULLANIMI SANATTA YETERLİK TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. Leyla VARLIK ŞENTÜRK Eylül 2009 Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Eskişehir RESİMSEL

Detaylı

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU

HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU HEARTS PROJESİ YAYGINLAŞTIRMA RAPORU BOLU HALKIN EGITIMINI GELISTIRME VE DESTEKLEME DERNEGI TARAFINDAN ORGANİZE EDİLEN YAYGINLAŞTIRMA FAALİYETLERİ - TURKİYE Bolu Halkın Egitimini Gelistirme ve Destekleme

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Sayı : B.08.0.DİG.0.17.03.06.821.04 /3825 05/05/2010 Konu : Tokyo Dünya Çocuk Resimleri Yarışması..VALİLİĞİNE (İl Milî Eğitim Müdürlüğü) Dışişleri

Detaylı

50. BEYAZ MÜZAYEDE NÜMİSMATİK MÜZAYEDESİ

50. BEYAZ MÜZAYEDE NÜMİSMATİK MÜZAYEDESİ www.beyazmuzayede.com www.beyazonlinemuzayede.com 333 50. BEYAZ MÜZAYEDE NÜMİSMATİK MÜZAYEDESİ ONLINE TEKLİF SÜRESİ: 14 MAYIS PAZARTESİ SAAT 10:00-26 MAYIS CUMARTESİ SAAT 20:00 SALON MÜZAYEDESİ: 27 MAYIS

Detaylı

KIRGIZ CUMHURİYETİ JEOLOJİ VE MADENCİLİK DEVLET AJANSI NIN ALMALYK LİNYİT KÖMÜR HAVZALARINA İŞLETME LİSANSININ VERİLMESİ İHALESİ HK BİLGİ NOTU

KIRGIZ CUMHURİYETİ JEOLOJİ VE MADENCİLİK DEVLET AJANSI NIN ALMALYK LİNYİT KÖMÜR HAVZALARINA İŞLETME LİSANSININ VERİLMESİ İHALESİ HK BİLGİ NOTU KIRGIZ CUMHURİYETİ JEOLOJİ VE MADENCİLİK DEVLET AJANSI NIN ALMALYK LİNYİT KÖMÜR HAVZALARINA İŞLETME LİSANSININ VERİLMESİ İHALESİ HK BİLGİ NOTU İlgi: T.C. Dışişleri Bakanlığı nın 21.01.2015 tarih ve 26835889-621

Detaylı

1995 Ataturk University Fine Arts Faculty Painting Department Undergraduate

1995 Ataturk University Fine Arts Faculty Painting Department Undergraduate MUSTAFA ALBAYRAK 1971 Born in İspir /Erzurum 1995 Ataturk University Fine Arts Faculty Painting Department Undergraduate 1999 Ataturk University Fine Arts Faculty Painting Dapartment and graduated with

Detaylı

ENTANG WIHARSO. Untold Story Anlatılmamış Hikaye OCTOBER 8 EKİM - NOVEMBER 7 KASIM 2015 ENTANG WIHARSO. Untold Story Anlatılmamış Hikaye

ENTANG WIHARSO. Untold Story Anlatılmamış Hikaye OCTOBER 8 EKİM - NOVEMBER 7 KASIM 2015 ENTANG WIHARSO. Untold Story Anlatılmamış Hikaye 1 ENTANG WIHARSO Untold Story Anlatılmamış Hikaye OCTOBER 8 EKİM - NOVEMBER 7 KASIM 2015 2 Entang Wiharso "Sanatım yoluyla konuşma ve katılmadığım şeylere direnme gücüne sahip oluyorum geleneksel düşünce,

Detaylı

Eğitim Durumu Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü

Eğitim Durumu Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü ECE AFACAN Kendi hayal gücümde oluşturduğum yüzleri sergiliyorum. Üç boyutlu maskeler ve resimler Yüz yüze karşımıza çıkıyorlar. Ece Afacan Ece Afacan, 1985 yılında Ankara da doğdu. 13 yaşındayken Atatürk

Detaylı

emre.tandirlil@isikun.edu.tr http://www.turkerart.com Some of his works (www.turkerart.com)

emre.tandirlil@isikun.edu.tr http://www.turkerart.com Some of his works (www.turkerart.com) Assist. Prof. Dr. Emre Tandırlı Işık University Faculty of Fine Arts / Visual Arts Dept. emre.tandirlil@isikun.edu.tr http://www.turkerart.com Emre Tandırlı was born in Istanbul in 1977. He is graduated

Detaylı

Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı Leather and Leather Garment Fair İZMİR / TURKEY. leatherandmore.izfas.com.tr

Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı Leather and Leather Garment Fair İZMİR / TURKEY. leatherandmore.izfas.com.tr Deri ve Deri Konfeksiyon Fuarı İZMİR / TURKEY leatherandmore.izfas.com.tr LEATHER & MORE İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde İZFAŞ tarafından organize edilecek olan Leather & More Deri ve Deri

Detaylı

PANEL EUROPEAN DEBT CRISIS/ AVRUPA BORÇ KRİZİ. November 19, 2012, Monday 19 Kasım 2012, Pazartesi Martı Hotel, Taksim

PANEL EUROPEAN DEBT CRISIS/ AVRUPA BORÇ KRİZİ. November 19, 2012, Monday 19 Kasım 2012, Pazartesi Martı Hotel, Taksim PANEL EUROPEAN DEBT CRISIS/ AVRUPA BORÇ KRİZİ November 19, 2012, Monday 19 Kasım 2012, Pazartesi Martı Hotel, Taksim KATILIMCILARIN KISA ÖZGEÇMİŞLERİ Harris Dellas doktora derecesini 1985 yılında Rochester

Detaylı

NEYZEN ERCAN IRMAK. 1956 yılında Eskişehir de doğdu. He was born in 1956, in Eskişehir.

NEYZEN ERCAN IRMAK. 1956 yılında Eskişehir de doğdu. He was born in 1956, in Eskişehir. 1 NEYZEN ERCAN IRMAK 1956 yılında Eskişehir de doğdu. He was born in 1956, in Eskişehir. 2 Müzik tutkusu, çocukluk yıllarında kaval çalarak başladı. Bu tutku onun önce Bursa ya, sonra İstanbul a yerleşmesine

Detaylı

ULUSLARARASI HUKUK VE POLİTİKA DERGİSİ EDİTÖRLERİ

ULUSLARARASI HUKUK VE POLİTİKA DERGİSİ EDİTÖRLERİ ULUSLARARASI HUKUK VE POLİTİKA DERGİSİ EDİTÖRLERİ Alfabetik Sırayla / In Ayphabetical Order Sedat LAÇİNER Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Başkanı, Uluslararası Hukuk ve Politika (UHP)

Detaylı

1979 He established Koleksiyon Art Gallery together with Nihat Sümeralp, directed it until 1989

1979 He established Koleksiyon Art Gallery together with Nihat Sümeralp, directed it until 1989 BUBİ He was born in İstanbul. He studied psychology. 1979 He established Koleksiyon Art Gallery together with Nihat Sümeralp, directed it until 1989 1989 He established Lâmi Art Gallery together with Hüsamettin

Detaylı

311188J. Copyright 2004, Graco Inc. is registered to I.S. EN ISO 9001

311188J. Copyright 2004, Graco Inc. is registered to I.S. EN ISO 9001 311188J Copyright 2004, Graco Inc. is registered to I.S. EN ISO 9001 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 Graco warrants all equipment referenced in this document which is manufactured by

Detaylı

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXII

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXII ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXII 18 ARALIK 2012, SALI - THE SOFA HOTELS & RESIDENCES, ALL ARTS SALONU İSTANBUL Adnan Çoker (Detay / Detail) Fahrelnissa Zeid (Detay / Detail) ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT

Detaylı

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA EXCHANGE PROGRAMME PROTOCOL Bizler, aşağıda imzaları bulunan yükseköğretim kurumlan olarak, kurumlarımız arasında Mevlana Değişim Programı kapsamında işbirliği

Detaylı

The PUBLIC Hotel, siz değerli misafirlerimizi. sanatla buluşturmaya davet ediyor! İstanbullu sanatçıların tabloları; güncel sanatın

The PUBLIC Hotel, siz değerli misafirlerimizi. sanatla buluşturmaya davet ediyor! İstanbullu sanatçıların tabloları; güncel sanatın The PUBLIC Hotel, siz değerli misafirlerimizi sanatla buluşturmaya davet ediyor! İstanbullu sanatçıların tabloları; güncel sanatın en güzel örnekleri, odalarımızdan restorana kadar otelimizin her yerinde.

Detaylı

University (Yüksek Lisans) Selcuk University 75 / 100 09.2003-06.2006 Mechanical Engineering Faculty, Mechanical Engineering

University (Yüksek Lisans) Selcuk University 75 / 100 09.2003-06.2006 Mechanical Engineering Faculty, Mechanical Engineering Engin Avlar Address : Turkey - Tekirdağ - Çorlu - muhittin Home Telephone : 90 (532) 285 52 86 Cell Phone : 90 (532) 285 52 86 E-Mail : enginavlar@hotmail.com Personal Information Total experience : 14

Detaylı

Argumentative Essay Nasıl Yazılır?

Argumentative Essay Nasıl Yazılır? Argumentative Essay Nasıl Yazılır? Hüseyin Demirtaş Dersimiz: o Argumentative Essay o Format o Thesis o Örnek yazı Military service Outline Many countries have a professional army yet there is compulsory

Detaylı

Yangın Güvenliği Kursları Eğitim Kayıt Formu

Yangın Güvenliği Kursları Eğitim Kayıt Formu Yangın Güvenliği Kursları Eğitim Kayıt Formu Aon Global Risk Consulting Yangın Güvenliği Kursları için belirlenmiş tarihler, lokasyon, ücret bilgileri ve iletişim bilgileri bu kayıt formunda bulunmaktadır.

Detaylı

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç.

MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN. YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Ana Sanat Dalı Danışman: Doç. MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN Yüksek Lisans Tezi Eskişehir 2010 MOZAİK SANATI ANTAKYA VE ZEUGMA MOZAİKLERİNİN RESİM ANALİZLERİ MEHMET ŞAHİN YÜKSEK LİSANS TEZİ

Detaylı

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ ' m MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA ECHANGE PROGRAMME PROTOCOL Bizler, aşağıda imzaları bulunan yükseköğretim kurumlan olarak, kurumlarımız arasında Mevlana Değişim Programı kapsamında işbirliği

Detaylı

TAHSİL EDİLECEK ÜCRET KALEMLERİ/FEES

TAHSİL EDİLECEK ÜCRET KALEMLERİ/FEES Ürünün Adı/Tanımı Name of the Product/Description Süresi (Vadesi) /Term Adı/Name Bir Aylık/One-Month Büyük Boy Kasa/ Üç Aylık/Three-Month KİRALIK KASA/ SAFE DEPOSIT BOX Süresiz /Indefinite TAHSİL EDİLECEK

Detaylı

(1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR

(1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR ANABİLİM DALI ADI SOYADI DANIŞMANI TARİHİ :TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI : Yasemin YABUZ : Yrd. Doç. Dr. Abdullah ŞENGÜL : 16.06.2003 (1971-1985) ARASI KONUSUNU TÜRK TARİHİNDEN ALAN TİYATROLAR Kökeni Antik Yunan

Detaylı

ARTANKARA March 2016

ARTANKARA March 2016 ARTANKARA 9 13 March 2016 The second edition of ARTANKARA Contemporary Art Fair, one of the significant events in the cultural and social life of the capital, was held between March 9 13, 2016 at ATO Congresium

Detaylı

1996 Şubatında Kudüs te düzenlenen Kudüs Dinî Müzikler Festivali ne Necdet Yaşar, Sadreddin Özçimi ve Derya Türkan la birlikte katıldı.

1996 Şubatında Kudüs te düzenlenen Kudüs Dinî Müzikler Festivali ne Necdet Yaşar, Sadreddin Özçimi ve Derya Türkan la birlikte katıldı. NEYZEN AHMED ŞAHİN 1964 te İstanbul da doğdu. Nüfusu Isparta, Yalvaç ilçesi Sücüllü kasabasındadır. Ailesinin Konya ya yerleşmesi münasebetiyle ilk, orta ve lise tahsilini Konya da yaptı.1982 de Konya

Detaylı

MÜZİĞİN RESİM SANATINDA TARİHSEL SÜRECİ 20.yy SANATINA ETKİSİ VE YANSIMASI. Emin GÜLÖREN YÜKSEK LİSANS TEZİ. Resim Anasanat Dalı

MÜZİĞİN RESİM SANATINDA TARİHSEL SÜRECİ 20.yy SANATINA ETKİSİ VE YANSIMASI. Emin GÜLÖREN YÜKSEK LİSANS TEZİ. Resim Anasanat Dalı MÜZİĞİN RESİM SANATINDA TARİHSEL SÜRECİ 20.yy SANATINA ETKİSİ VE YANSIMASI YÜKSEK LİSANS TEZİ Resim Anasanat Dalı Danışman: Doç. Rıdvan COŞKUN Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Haziran

Detaylı

Mustafa Albayrak Raşit Altun Malik Bulut Yalçın Gökçebağ Aslı Kutluay

Mustafa Albayrak Raşit Altun Malik Bulut Yalçın Gökçebağ Aslı Kutluay Mustafa Albayrak Raşit Altun Malik Bulut Yalçın Gökçebağ Aslı Kutluay 9-13 MART 2016 ATO CONGRESIUM KONGRE VE SERGİ SARAYI Mustafa Albayrak 1971 İspir Erzurum da doğan sanatçı 1999 Atatürk Üniversitesi

Detaylı

Yayımlayan / Published by Galeri Soyut, Ankara Tel +90 (312) 438 86 70 www.galerisoyut.com.tr. Tasarım / Design Necmettin Özlü Hüseyin Çağlıkasap

Yayımlayan / Published by Galeri Soyut, Ankara Tel +90 (312) 438 86 70 www.galerisoyut.com.tr. Tasarım / Design Necmettin Özlü Hüseyin Çağlıkasap ÖZLÜ metamorphosis Oturan kız ve Bir Tablo, 2015, 48x59cm, Hahnemüehle KÜKT Bu katalog, 18 Eylül - 07 Ekim 2015 tarihleri arasında Galeri Soyut'ta düzenlenen Necmettin ÖZLÜ sergisi nedeniyle 500 adet basılmıştır.

Detaylı

3. Yücel DEMİR - AFIAP, FSK - Ankara

3. Yücel DEMİR - AFIAP, FSK - Ankara 2015/059-2015/404 Nevşehir Belediyesi 6. Uluslararası Kapadokya Fotoğraf Yarışması / 2015/059-2015/404 Municipality of Nevşehir 6th International Cappadocia Photography Contest Sonuç Bildirgesi / Report

Detaylı

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXVIII

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXVIII ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXVIII 3 HAZİRAN 2014 SALI, SAAT 19:00 ZORLU CENTER PSM, MEYDAN FUAYE - İSTANBUL Nejad Melih Devrim (Detay/Detail) Fahrelnissa Zeid (Detay/Detail) ÇAĞDAŞ VE MODERN

Detaylı

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ m, MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA EXCHANGE PROGRAMME PROTOCOL Bizler, aşağıda imzalan bulunan yükseköğretim kurumlan olarak, kurumlanmız arasında Mevlana Değişim Programı kapsamında işbirliği

Detaylı

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT

THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT THE IMPACT OF AUTONOMOUS LEARNING ON GRADUATE STUDENTS PROFICIENCY LEVEL IN FOREIGN LANGUAGE LEARNING ABSTRACT The purpose of the study is to investigate the impact of autonomous learning on graduate students

Detaylı

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXIV

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXIV ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXIV 28 MAYIS 2013 SALI, SAAT 19:00 THE SOFA HOTELS & RESIDENCES, HALL ARTS SALONU İSTANBUL Ömer Uluç (Detay/Detail) Valerio Adami (Detay/Detail) ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT

Detaylı

ÖRNEKTİR - SAMPLE. RCSummer Ön Kayıt Formu Örneği - Sample Pre-Registration Form

ÖRNEKTİR - SAMPLE. RCSummer Ön Kayıt Formu Örneği - Sample Pre-Registration Form RCSummer 2019 - Ön Kayıt Formu Örneği - Sample Pre-Registration Form BU FORM SADECE ÖN KAYIT FORMUDUR. Ön kaydınızın geçerli olması için formda verilen bilgilerin doğru olması gerekmektedir. Kontenjanımız

Detaylı

LEARNING AGREEMENT FOR TRAINEESHIPS

LEARNING AGREEMENT FOR TRAINEESHIPS İsminizi yazınız. LEARNING AGREEMENT FOR TRAINEESHIPS The Trainee Last name (s) Soyadınız First name (s) adınız Date of birth Doğum tarihiniz Nationality uyruğunuz Sex [M/F] cinsiyetiniz Academic year

Detaylı

ENGELLERİ TASARIMLA AŞMAK OVERCOMING DISABILITIES BY DESIGN

ENGELLERİ TASARIMLA AŞMAK OVERCOMING DISABILITIES BY DESIGN KENT ve ENGELLER CITY and DISABILITIES ENGELLERİ TASARIMLA AŞMAK OVERCOMING DISABILITIES BY DESIGN 05 Aralık 2013, Perşembe / 05 December 2013, Thursday Selçuk Yaşar Kampüsü, Konferans Salonu / Selçuk

Detaylı

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XIX

ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XIX ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XIX 2. BÖLÜM 18 MART 2012, PAZAR, CONRAD HOTELS & RESORTS, İSTANBUL Nur Koçak (Detay / Detail) ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XIX CONTEMPORARY AND MODERN ART AUCTION

Detaylı

lt. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ ÇİZGİ FİLM ANİMASYON LİSANS PROGRAMI Güz Yarıyılı

lt. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ ÇİZGİ FİLM ANİMASYON LİSANS PROGRAMI Güz Yarıyılı lt. C. MALTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ ÇİZGİ FİLM ANİMASYON LİSANS PROGRAMI 2010-11 Güz Yarıyılı Dersin adı Çizgi Roman Sanatı Dersin Kodu ÇFA 351 AKTS Kredisi: 2 2. yıl 3.yarıyıl Lisans

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ 2017 2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI GÜZ DÖNEMİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KONTENJAN ANABİLİM DALLARI TEZLİ YÜKSEK LİSANS TEZSİZ YÜKSEK LİSANS DOKTORA ALES Puan Türü ÖZEL KOŞULLAR YABANCI YABANCI BİLGİSAYAR VE

Detaylı

Prof. Dr. N. Lerzan ÖZKALE

Prof. Dr. N. Lerzan ÖZKALE ERASMUS + YÜKSEKÖĞRETİM YIL SONU DEĞERLENDİRME TOPLANTISI Akdeniz Üniversitesi, Antalya AKADEMİK TANINMA Prof. Dr. N. Lerzan ÖZKALE İstanbul Teknik Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi 21 Aralık 2017

Detaylı

Department of Public relations and Publicity (TR)

Department of Public relations and Publicity (TR) ASST. PROF. DR. GÜLSELİ AYGÜL ERNEK ALAN Department of Public Relations and Publicity (Turkish) Contact: aygulalan@maltepe.edu.tr +90216 626 10 50 2726 Communication Faculty B 402 Education: Degree Department

Detaylı

TÜRK STANDARDI TURKISH STANDARD

TÜRK STANDARDI TURKISH STANDARD TÜRK STANDARDI TURKISH STANDARD TS EN ISO 19011:2011 Ocak 2012 ICS 13.120.10;13.020.10 KALİTE VE ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMLERİ TETKİK KILAVUZU Guidelines for quality and/or environmental management systems

Detaylı

PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS

PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS PROFESYONEL HİJYEN EKİPMANLARI PROFESSIONAL HYGIENE PRODUCTS 2018 İçindekiler YENİ SIVI SABUN / KÖPÜK VERİCİ NEW SOAP / FOAM DISPENSER 3 1 YENİ SIVI SABUN / KÖPÜK VERİCİ 2 MAKSİ JUMBO TUVALET KAĞIT DİSPENSERİ

Detaylı

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER

İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANA BİLİM DALI İŞLETMELERDE KURUMSAL İMAJ VE OLUŞUMUNDAKİ ANA ETKENLER BİR ÖRNEK OLAY İNCELEMESİ: SHERATON ANKARA HOTEL & TOWERS

Detaylı

Yangın Güvenliği Kursları Eğitim Kayıt Formu

Yangın Güvenliği Kursları Eğitim Kayıt Formu Yangın Güvenliği Kursları Eğitim Kayıt Formu Aon Global Risk Consulting Yangın Güvenliği Kursları için belirlenmiş tarihler, lokasyon, ücret bilgileri ve iletişim bilgileri bu kayıt formunda bulunmaktadır.

Detaylı

www.yankigoktepe.com TASARIM / DESIGN

www.yankigoktepe.com TASARIM / DESIGN www.yankigoktepe.com TASARIM / DESIGN Yankı Göktepe www.yankigoktepe.com 1 970 yılında doğdu. Orta öğrenimini International School of Naples İtalya da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümünden

Detaylı

Cambridge International Examinations Cambridge International General Certificate of Secondary Education

Cambridge International Examinations Cambridge International General Certificate of Secondary Education Cambridge International Examinations Cambridge International General Certificate of Secondary Education *9844633740* FIRST LANGUAGE TURKISH 0513/02 Paper 2 Writing May/June 2017 2 hours Candidates answer

Detaylı

RESIDENCES A, B VE C BLOK DAİRE PLANLARI UNIT PLANS İSTANBUL

RESIDENCES A, B VE C BLOK DAİRE PLANLARI UNIT PLANS İSTANBUL A, B VE C BLOK DAİRE PLANLARI UNIT PLANS İSTANBUL TİP 1B / TYPE 1B 1+1 / 82.70 m 2 1. Giriş holü / Entry: A: 4.58 m² 2. Salon / Living room: A: 19.13 m² 3. Mutfak / Kitchen: A: 8.86 m² 4. Yatak odası

Detaylı

TÜRKİYE DEKİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMLERİ VE EĞİTİM-ÖĞRETİME İLİŞKİN MEVCUT DURUM

TÜRKİYE DEKİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMLERİ VE EĞİTİM-ÖĞRETİME İLİŞKİN MEVCUT DURUM TÜRKİYE DEKİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMLERİ VE EĞİTİM-ÖĞRETİME İLİŞKİN MEVCUT DURUM INFORMATION ABOUT THE LANDSCAPE ARCHITECTURE SCHOOLS AND EDUCATION IN TURKEY Ülkemizdeki Peyzaj Mimarlığı Bölümleri Landscape

Detaylı

C. AKADEMİK ÜNVANLARI ( Alan, Üniversite, Fakülte ve Tarih) (Japon Baskıresim Sanatına Genel Bakış ve Soyut Eğilimler)

C. AKADEMİK ÜNVANLARI ( Alan, Üniversite, Fakülte ve Tarih) (Japon Baskıresim Sanatına Genel Bakış ve Soyut Eğilimler) ÖĞR. GÖR. DR. SELVİHAN KILIÇ ATEŞ Yabancı Dili : İngilizce Uzmanlık Alanı : Baskı Sanatları B. İLETİŞİM E- mail : selvihan@balikesir.edu.tr selvihankilic@gmail.com C. AKADEMİK ÜNVANLARI ( Alan, Üniversite,

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YURTDIŞI ÖĞRENCİ KONTENJANLARI/INTERNATIONAL STUDENT QUOTAS FOR ACADEMIC YEAR

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI YURTDIŞI ÖĞRENCİ KONTENJANLARI/INTERNATIONAL STUDENT QUOTAS FOR ACADEMIC YEAR GAZİ ÜNİVERSİTESİ (ANKARA) GAZI UNIVERSITY (ANKARA) 104110015 Diş Hekimliği Fakültesi Faculty of Dentistry 5 10 104110024 Eczacılık Fakültesi Faculty of Pharmacy 5 10 11 Edebiyat Fakültesi Faculty of Letters

Detaylı

LÜTFİYE KÖSTEN. 1978, İzmir. Eğitim 2015

LÜTFİYE KÖSTEN. 1978, İzmir. Eğitim 2015 LÜTFİYE KÖSTEN 1978, İzmir Eğitim 2015 1998 Nantes Beaux Arts Üniversitesi, Güzel Sanatlar Bölümü, Yüksek Lisans Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümü Education 2015 Nantes Beaux

Detaylı

=Katılımcı Beyanı= Konu: ABD vergi iadesi başvuruları ve çek bozdurma işlemleri. İlgili Makama:

=Katılımcı Beyanı= Konu: ABD vergi iadesi başvuruları ve çek bozdurma işlemleri. İlgili Makama: =Katılımcı Beyanı= Konu: ABD vergi iadesi başvuruları ve çek bozdurma işlemleri İlgili Makama: Katıldığım Amerikan J1 programı çerçevesinde Amerikan makamlarına ödemiş olduğum vergilerimden, ABD Yasaları

Detaylı

1. Adı Soyadı : MEHMET ÖZET 2. Doğum tarihi : 01.03.1939 3. Unvanı : Prof.Dr 4. Öğrenim Durumu: Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl

1. Adı Soyadı : MEHMET ÖZET 2. Doğum tarihi : 01.03.1939 3. Unvanı : Prof.Dr 4. Öğrenim Durumu: Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : MEHMET ÖZET 2. Doğum tarihi : 01.03.1939 3. Unvanı : Prof.Dr 4. Öğrenim Durumu: Üniversite Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Resim ASD - Seçmeli Ek Branş Grafik İngilizce Bölümü

Detaylı

HÜRRİYET GAZETESİ: 1948-1953 DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI

HÜRRİYET GAZETESİ: 1948-1953 DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GAZETECİLİK ANABİLİM DALI HÜRRİYET GAZETESİ: 1948-1953 DÖNEMİNİN YAYIN POLİTİKASI Doktora Tezi Selda Bulut Tez Danışmanı Prof.Dr.Korkmaz Alemdar Ankara-2007

Detaylı

2 0 15-2016 Eğitim-Öğretim Yılında

2 0 15-2016 Eğitim-Öğretim Yılında 2 0 15-2016 Eğitim-Öğretim Yılında TÜRKİYE'DEKİ YÜKSEKÖĞRETİM PROGRAMLARI İÇİN YURT DIŞINDAN KABUL EDİLECEK ÖĞRENCİ KONTENJANLARI Yükseköğretim Genel Kurulunun 19.03.2015 tarihli toplantısında kabul edilen;

Detaylı

.. ÜNİVERSİTESİ UNIVERSITY ÖĞRENCİ NİHAİ RAPORU STUDENT FINAL REPORT

.. ÜNİVERSİTESİ UNIVERSITY ÖĞRENCİ NİHAİ RAPORU STUDENT FINAL REPORT .. ÜNİVERSİTESİ UNIVERSITY... /... AKADEMİK YILI... DÖNEMİ... /... ACADEMIC YEAR... TERM ÖĞRENCİ NİHAİ RAPORU STUDENT FINAL REPORT Deneyimleriniz hakkındaki bu rapor, Mevlana Değişim Programı nın amacına

Detaylı

Immigration Studying. Studying - University. Stating that you want to enroll. Stating that you want to apply for a course.

Immigration Studying. Studying - University. Stating that you want to enroll. Stating that you want to apply for a course. - University I would like to enroll at a university. Stating that you want to enroll I want to apply for course. Stating that you want to apply for a course an undergraduate a postgraduate a PhD a full-time

Detaylı

YÜKSEK BASKI TEKNİĞİ VE TÜRK BASKIRESMİNE YANSIMALARI. Gökçe Aysun KILIÇ

YÜKSEK BASKI TEKNİĞİ VE TÜRK BASKIRESMİNE YANSIMALARI. Gökçe Aysun KILIÇ YÜKSEK BASKI TEKNİĞİ VE TÜRK BASKIRESMİNE YANSIMALARI Gökçe Aysun KILIÇ YÜKSEK LİSANS TEZİ Baskı Sanatları Anasanat Dalı Danışman: Prof. Gülbin KOÇAK Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü

Detaylı

TOBB ETÜ Co-Op with Erasmus Placement Program

TOBB ETÜ Co-Op with Erasmus Placement Program TOBB ETÜ Co-Op with Erasmus Placement Program Dr. Erdogan Dogdu Ms. Fisun Talay Erasmus Coordinator External Relations Dept. edogdu@etu.edu.tr ftalay@etu.edu.tr 28 March 2013 Berlin TD-IHK Seminar Content

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÖRSEL İLETİŞİM VE TASARIM BÖLÜMÜ & REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ ARASINDA ÇİFT ANADAL ANLAŞMASI

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ GÖRSEL İLETİŞİM VE TASARIM BÖLÜMÜ & REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ ARASINDA ÇİFT ANADAL ANLAŞMASI GÖRSEL İLETİŞİM VE TASARIM BÖLÜMÜ & REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ GÖRSEL İLETİŞİM VE TASARIM BÖLÜMÜ/FAKÜLTESİ MEZUNİYET KREDİSİ :131 REKLAM TASARIMI VE İLETİŞİMİ BÖLÜMÜ/FAKÜLTESİ MEZUNİYET KREDİSİ:131

Detaylı

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ

YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK FAKÜLTESİ STAJ DEFTERİ TRAINING DIARY Adı, Soyadı Name, Lastname : ÖĞRENCİ NİN STUDENT S No ID Bölümü Department : : Fotoğraf Photo Öğretim Yılı Academic Year : Academic Honesty

Detaylı

16-19 Nisan April 2015 Uluslararası Aydınlatma Teknolojileri Fuarı ve Kongresi International Lighting Technologies Exhibition&Congress

16-19 Nisan April 2015 Uluslararası Aydınlatma Teknolojileri Fuarı ve Kongresi International Lighting Technologies Exhibition&Congress 16-19 Nisan April 2015 Uluslararası Aydınlatma Teknolojileri Fuarı ve Kongresi International Lighting Technologies Exhibition&Congress İstanbul Expo Center İstanbul / TURKEY Sponsorluk, hedef kitlenizin

Detaylı

Nejad Melih Devrim (Detay/Detail)

Nejad Melih Devrim (Detay/Detail) Nejad Melih Devrim (Detay/Detail) Fahrelnissa Zeid (Detay/Detail) ÇAĞDAŞ VE MODERN SANAT MÜZAYEDESİ - XXX CONTEMPORARY AND MODERN ART AUCTION Yöneten Auction Director Aziz KARADENİZ 18 Ocak 2015, Pazar,

Detaylı

National Hydrologic Information Network

National Hydrologic Information Network Seminar on Water Information Systems of Turkey & EMWIS 15 December 2005 General Directorate of State Hydraulic Works (DSI) Ankara / TURKIYE National Hydrologic Information Network Hamza ÖZGÜLER Person

Detaylı

Turkey and Turkish Studies Abstracts

Turkey and Turkish Studies Abstracts 2016 3 rd Annual International Conference on Turkey and Turkish Studies, Turkey and Turkish Studies Abstracts Third Annual International Conference on Turkey and Turkish Studies 27-30 June2016, Athens,

Detaylı

PRELIMINARY REPORT. 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1.

PRELIMINARY REPORT. 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1. PRELIMINARY REPORT 19/09/2012 KAHRAMANMARAŞ PAZARCIK EARTHQUAKE (SOUTHEAST TURKEY) Ml=5.1 www.deprem.gov.tr www.afad.gov.tr REPUBLIC OF TUKEY MANAGEMENT PRESIDENCY An earthquake with magnitude Ml=5.1 occurred

Detaylı

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA EXCHANGE PROGRAMME PROTOCOL Bizler, aşağıda imzaları bulunan yükseköğretim kurumlan olarak, kurumlarımız arasında Mevlana Değişim Programı kapsamında işbirliği

Detaylı

Özgeçmiş (CV/Resume) Hazırlanması

Özgeçmiş (CV/Resume) Hazırlanması Özgeçmiş (CV/Resume) Hazırlanması CV (curriculum vitae): (Kısa özgeçmiş) (Kaynak: Cambridge Dictionary Online :http://dictionary.cambridge.org/ dictionary/english/cv) (In UK) A short written description

Detaylı

BAŞVURU ŞİFRE EDİNME EKRANI/APPLICATION PASSWORD ACQUISITION SCREEN

BAŞVURU ŞİFRE EDİNME EKRANI/APPLICATION PASSWORD ACQUISITION SCREEN BAŞVURU ŞİFRE EDİNME EKRANI/APPLICATION PASSWORD ACQUISITION SCREEN 1) http://obs.karatay.edu.tr/oibs/ogrsis/basvuru_yabanci_login.aspx Linkinden E-Mail adresini kullanarak şifrenizi oluşturunuz. Create

Detaylı

Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu, Avrupa Borç Krizi başlıklı bir konferans düzenleyecek

Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu, Avrupa Borç Krizi başlıklı bir konferans düzenleyecek 15 Kasım 2012 TS/BAS-BÜL/12-80 Koç Üniversitesi-TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu, Avrupa Borç Krizi başlıklı bir konferans düzenleyecek Konferansta, Avrupa borç krizinin gelişimi, mevcut durum analizi,

Detaylı

Available online at

Available online at Available online at www.sciencedirect.com Procedia - Social and Behavioral Sciences 55 ( 2012 ) 1079 1088 *English Instructor, Abant Izzet Baysal University, Golkoy Campus, 14100, Bolu, Turkey (karakis_o@ibu.edu.tr)

Detaylı

ATLAS Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı - Avustralya Sertifika Programları

ATLAS Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı - Avustralya Sertifika Programları AUSTRALIAN INSTITUTE OF PROFESSIONAL EDUCATION (AIPE) AUSTRALIAN INSTITUTE OF MUSIC (AIM) Certificate IV in Business 6 Ay 4100 Diploma of Business 1 Yıl 8200 Advanced Diploma of Business 1 Yıl 8200 Diploma

Detaylı

ATİLLA GALİP PINAR. Doğal Denge Natural Balance 180 x 132 cm Tuval u zeri akrilik Acrylic on canvas 2016

ATİLLA GALİP PINAR. Doğal Denge Natural Balance 180 x 132 cm Tuval u zeri akrilik Acrylic on canvas 2016 1 2 Doğal Denge Natural Balance 180 x 132 cm Umut Hope 180 x 135 cm 3 Kedi ile İlgili Related to Cat 160 x 100 cm 4 Uzlaşı Agreement 77 x 200 cm 5 Zamanın Yansıması I Reflection of Time I 120 x 80 cm 6

Detaylı

KALEIDOSCOPES N.1. Solo Piano. Mehmet Okonşar

KALEIDOSCOPES N.1. Solo Piano. Mehmet Okonşar KALEIDOSCOPES N.1 Solo Piano Mehmet Okonşar Kaleidoscopes, bir temel ses dizisi üzerine kurulmuş ve bunların dönüşümlerini işleyen bir dizi yapıttan oluşmaktadır. Kullanılan bu temel ses dizisi, Alban

Detaylı

İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK ve DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ STAJ YÖNERGESİ

İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK ve DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ STAJ YÖNERGESİ İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK ve DOĞA BİLİMLERİ FAKÜLTESİ STAJ YÖNERGESİ 1. Staj yapmak istenilen tarihten en az üç ay önce bölümlerin onayladığı alanlarda uygun bir işletmeye / kuruluşa başvurulur.

Detaylı

ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI ALANYA HALK EĞİTİMİ MERKEZİ BAĞIMSIZ YAŞAM İÇİN YENİ YAKLAŞIMLAR ADLI GRUNDTVIG PROJEMİZ İN DÖNEM SONU BİLGİLENDİRME TOPLANTISI ALANYA PUBLIC EDUCATION CENTRE S FINAL INFORMATIVE MEETING OF THE GRUNDTVIG

Detaylı

Tuğra Makina bu katalogtaki tüm bilgiler üzerinde değișiklik yapma hakkı saklıdır. Tugra Makina all rights reserved to change all information in this

Tuğra Makina bu katalogtaki tüm bilgiler üzerinde değișiklik yapma hakkı saklıdır. Tugra Makina all rights reserved to change all information in this Tuğra Makina bu katalogtaki tüm bilgiler üzerinde değișiklik yapma hakkı saklıdır. Tugra Makina all rights reserved to change all information in this catalog. 1997 yılında muhtelif metal eșya, sac metal,

Detaylı

Grundtvig Öğrenme Ortaklığı Projesi CRISTAL Common References in Sustainable Training in Adult Learning 2011-2013

Grundtvig Öğrenme Ortaklığı Projesi CRISTAL Common References in Sustainable Training in Adult Learning 2011-2013 Grundtvig Öğrenme Ortaklığı Projesi CRISTAL Common References in Sustainable Training in Adult Learning 2011-2013 Bu proje Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilmektedir. İletişim: Afyonkarahisar İl

Detaylı

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ

MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI PROTOKOLÜ MEVLANA EXCHANGE PROGRAMME PROTOCOL Bizler, aşağıda imzaları bulunan yükseköğretim kurumlan olarak, kurumlarımız arasında Mevlana Değişim Programı kapsamında işbirliği

Detaylı

C o l l e c t i o n2012

C o l l e c t i o n2012 C o l l e c t i o n2012 Plastik Çerçeveler Plastic and Wooden Picture Frame Profiles 1 Resimler %50 küçültülmüştür Plastic Frames Dekoratif Mobilya Profilleri Plastic Picture Frame Profiles Downsized %50

Detaylı

Eğitim ve Kültür Education and Culture

Eğitim ve Kültür Education and Culture 6 6.1 Okuryazarlık ve cinsiyete göre nüfus, 2015-2017 Population by literacy and sex, 2015-2017 [15 ve daha yukarı yaştaki nüfus-population 15 years of age and over] 2015 2016 2017 Sayı-Number Toplam-Total

Detaylı

Our İstanbul based Law Office provides professional legal services all over Turkey.

Our İstanbul based Law Office provides professional legal services all over Turkey. Av. Serdar B. SADAY Tel : 0 216 290 13 16 GSM : 0 532 204 28 80 E-mail: serdar@bilgehukuk.gen.tr Av. A. Akın AYSAN Tel :0 216 290 12 20 Gsm :0 505 668 85 90 E- mail: akin@bilgehukuk.gen.tr Address : Bahariye

Detaylı

T.C. AKÇAKOCA SCHOOL OF TOURISM AND HOTEL MANAGEMENT DUZCE UNIVERSITY TRAINING FILE

T.C. AKÇAKOCA SCHOOL OF TOURISM AND HOTEL MANAGEMENT DUZCE UNIVERSITY TRAINING FILE T.C. AKÇAKOCA SCHOOL OF TOURISM AND HOTEL MANAGEMENT TRAINING FILE Name-Surname: Student Number: STUDENT S Internship Date: /. Number: Subject: Training STUDENT S; Name-Surname : Class : Student Number

Detaylı

U3000/U3100 Mini (Linux İşletim Sistemi Yüklü. Eee PC için) Hızlı Başlangıç Kılavuzu

U3000/U3100 Mini (Linux İşletim Sistemi Yüklü. Eee PC için) Hızlı Başlangıç Kılavuzu U3000/U3100 Mini (Linux İşletim Sistemi Yüklü Eee PC için) Hızlı Başlangıç Kılavuzu ASUS_U3000_U3100_mini.indd 1 2/2/08 4:11:37 PM TR3656 Birinci Basım Ocak 2008 Copyright 2008 ASUSTeK Computers, Inc.

Detaylı

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim T.C. Galatasaray Üniversitesi 2004. Sanat ve Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları Bölümü

Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim T.C. Galatasaray Üniversitesi 2004. Sanat ve Tasarım Fakültesi, İletişim Sanatları Bölümü ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: İrem Kahyaoğlu 2. Doğum Tarihi: 23/05/1986 3. Ünvanı: Öğr. Gör. 4. Öğrenim Durumu: e-posta: iremkahyaoglu@plato.edu.tr Tel: 533 669 37 95 Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İletişim

Detaylı

JetLife. Yourdream destination. Çeşme / Altınkum. Reservation Represerıtativc Ender Parlar enderparlar@mediasalesnetwork.net YÖNETİM MANAGEMENT

JetLife. Yourdream destination. Çeşme / Altınkum. Reservation Represerıtativc Ender Parlar enderparlar@mediasalesnetwork.net YÖNETİM MANAGEMENT JetLife YÖNETİM MANAGEMENT Yönetim Kurulu Başkanı President Murat Ersoy Çeşme / Altınkum icra Kurulu Başkanı Executive Committee Chairman SamiAlan Atlasjet Havacılık A.Ş. adına imtiyaz sahibi Publisher

Detaylı