TARİHTE TÜRKLER ve ERMENİLER. Ermeni Nüfusu ve Kilisesi Misyonerlik TÜRK TARİH KURUMU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TARİHTE TÜRKLER ve ERMENİLER. Ermeni Nüfusu ve Kilisesi Misyonerlik TÜRK TARİH KURUMU"

Transkript

1 TARİHTE TÜRKLER ve ERMENİLER Ermeni Nüfusu ve Kilisesi Misyonerlik TÜRK TARİH KURUMU

2 Copyright Türk Tarih Kurumu 2014 Kızılay Sokağı No: Sıhhiye I ANKARA TÜRKİYE wwwttkgov tr Telefon: (11 hat) Yayına Hazırlık Gazi Yayıncılık AŞ Bulgurlu Mahallesi Bulgurlu Caddesi Etiler Sokak No: 1011 Küçükçamlıca Üsküdar I İSTANBUL TÜRKİYE wwwgaziyayincilikcomtr Telefon: Baskı Tor Ofset San ve Tic Ltd Şti Akçaburgaz Mahallesi 116 Sokak No: 2 Esenyurt I İSTANBUL TÜRKİYE www torofsetcom Telefon: ISBN (tk) (8 c) Bu külliyat kapsamında yayınlanan yazılar, hakem görüşü doğrultusunda yeniden düzenlenmiş olup yazıların muhtevasına mümkün olduğunca dokunulmamıştır Yazıların bilimsel ve etik sorumluluğu, tamamen yazarlarına aittir Tarih re Türkler ve Ermeniler adlı eserin bütün telif hakları, Türk Tarih Kurumuna aittir

3 ATATÜRK KÜLT ÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜRK TARİH KURUMU YAYINLARI IVIA-15 Dizi - h Sayı 1 TARİHTE TÜRKLER VE ERMENİLER Ermeni Nüfusu ve Kilisesi Misyonerlik VIII Cilt Editörler Prof Dr Mehmet Metin HÜLAGÜ Erciyes Üniversitesi & Tıirk Tarih Kunımu Prof Dr Musa ŞAŞMAZ Niğde Üniversitesi &Türk Tarih Kurumu Prof Dr İbrahim Ethem ATNUR Atatürk Üniversitesi & Türk Tarih Ku rum u Prof Dr Taha Niyazi KARACA Bozok Üniversitesi & Tıirk Tarih Kunımu Doç Dr Mustafa ÇOLAK Gaziosmanpaşa Üniversitesi & Türk Tarih Kurumu Doç Dr Recep KARACAKAYA Medeniyet Üniversitesi & Tıirk Tarih Kurumu TÜRK TARİH KURUMU ANKARA 2014

4 Tarihte Türkler ve Ermeniler: Ermeni nüfusu ve kilisesi: misyonerlik I ed Mehmet Metin Hülagü [ve başk] - Ankara: Tıirk Tarih Kurumu, c (v, 312 s): tablo; 22 cm - (AKDTYK Türk Tarih Kurumu yayınları; IV/A-15 Dizi-Sayı Jh) Bibliyografya var ISBN (tk) ISBN (8 c) 1 Osmanlı İmparatorluğu _ Ermeniler 2 Osmanlı İmparatorluğu _ Misyonerlik I Hülagü, Mehmet Metin II Dizi 9566

5 TAKDİM Tıirkler ve Ermeniler, farklı inanç dünyasının ve kültür ikliminin mensupları olarak tarihte kadim zamanlardan beri yer almışlardır Mensubu olup temsil ettikleri medeniyetlerin zıddiyetine rağmen, tarihin muhtelif devirlerinde birlikte yaşama haşarısını gösterebilmiş ve bu beraberliği yüzyıllar boyu sürecek olan bir birlikte yaşama sanatına dönüştürebumişlerdir Ermeniler, Selçuklu ve özellikle Osmanlı idaresinde asırlar boyu sulll ve sükün içerisinde yaşama şansı bulmuşlar, ırki ve dini özelliklerini hiçbir etki altında kalmaksızın sürdürebumişlerdir Bu iki devletin idari felsefelerinin azami müsamaha sergileme esasına dayalı olması, şüphesiz ki Ermenilerin söz konusu özelliklerini muhafaza etmede son derece etkili olmuştur Asırlardır Osmanlı idaresi altında yaşayan Ermeniler, ülkenin hemen her tarafına dağılmışlar, hiçbir endişe duymadan, sulh ve sükfın içinde, mallarından ve canlarından emin, inançlarında tamamen serbest, gayet mesut ve ekonomik açıdan müreffeh bir biçimde yaşamışlardır Ticaret ve sanatla uğraşan, sarraflık ve kuyumculuk yapan Ermeniler, Osmanlı Devleti'nce özel hizmetlerde ve emniyet gerektirecek işlerde istihdam edilmişlerdir Darphane ve Baruthane gibi önemli müesseselerin başına geçmişler ve Osmanlı idaresine göstermiş oldukları bağlılık ve sadakatten ötürü "ınillet-i sfıdıka" olarak adlandırılmışlardır Yaklaşık on asırlık bu beraber yaşama sanatı, 19 yüzyılın son çeyreğinde çeşitli etkenler nedeniyle bozulmaya yüz tutmuş ve genci anlamda bir soruna dönüşme yolunda ciddi bir ivme kazanmaya başlamıştır Nihayet ortaya çıkan anlaşmazlık Osmanlı Devleti'nin son yarım asırlık zaman dilimine damgasını vuran en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir Günümüzde de tartışma konusu olmaya devam eden Ermeni konusu, şüphe yok ki Osmanlı-Rus Savaşı sırasında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetin yarattığı bir emperyalizm sorunu olarak tezahür etmiştir Ermeniler, hu tarihten sonradır ki Osmanlı Devleti'nin bütün Hıristiyan unsurları gibi bağımsız bir devlet kurma çabasına girmişlerdir Tıirk ve Ermeni ilişkileri konusunda son yıllarda yurtiçi ve yurtdışında birçok eser yayınlanmış ve yayınlanmaya da devam etmektedir Elinizdeki bu çalışma da söz konusu türden yayınların bir diğerini, ancak en kapsamlı olanını oluşturmaktadır Yerli ve yabancı 350 kadar akademisyenin kaleme aldığı makalelerden oluşan ve "Tarihte Türkler ve Ermeniler" adıyla kitaplaştırılmış olan bu çalışına, Türk-Ermeni ilişkilerinin başlangıcından günümüze kadar uzanan tarihini,

6 beraber yaşama kı'iltürünü, ihtilaf, isyan ve çatışmalarını, bu ihtilaf ve çatışmaların ortaya çıkış nedenini, gelişim ve nihayetini ayrıntılı bir şekilde inceleyip ortaya koymaktadır Bu külliyatın hazırlanmasında hiç şüphesiz ki Türk ve Ermeni ilişkileri tarihine bir bütün olarak bakabilme arzusu muharrik unsurlardan birisi olmuştur Bir kısmı tamamen yeni, bir kısmı da konu bütünlüğünün sağlanması bakımından, daha önce yayınlanmış olan makalelerden oluşan ancak yeni belge ve kaynaklarla uzmanları tarafından zenginleştirilmiş bulunan yazıların bu külliyat içerisinde bir araya getirilmesi ve yayınlanarak bilim dünyasına kazandırılmasının, sorunlar yumağına dönüşen bu kadim problemin çözümüne katkı sağlaması ümit edilmiştir Eserde, Türk-Ermeni ilişkilerinin tüm zamanları ele alınmaya çalışıldığı gibi, ikili ilişkilerin başlamasından önceki dönemlere de geniş ölçüde yer verilmeye çalışılmıştır Örneğin Ermenilerin Erken Dönemleri, Ermenilerin Tarihi Coğrafyasr, Ermenistan Coğrafyası, Ermeni Dili ve Edebiyatı, Türk-Ermeni Kültürel İlişkileri, Türk-Ermeni Dil ve Edebiyat İlişkileri, Türk-Ermeni Müzik İlişkileri, Türk-Ermeni Siyasi İlişkileri, İslam Medeniyeti Sürecinde Ermeniler, Bizans Devleti Döneminde Ermeniler, Selçuklular Döneminde Ermeniler, Osmanlı Toplum Yaşantısında Ermeniler gibi konular, daha önce herhangi bir eserde bu kadar detaylı bir şekilde ele alınmamıştır Türk-Ermeni ilişkilerinin son bir buçuk asırlık dönemi, her ne kadar iki kesim arasında geçmişte yüzyıllar boyu sürmüş olan birlikte yaşama başarısına ve bir beraber yaşama sanatı icra edilmesine rağmen, "mesele" boyutludur Bu husus tabii olarak külliyatta detaylı bir şekilde incelenmeye çalışılmıştır Külliyatta Türk ve Ermeni milletlerinin ikili ilişkilerinin, sadece geçmişe ait olanlarına değinilmekle yetinilmemiş, günümüzde de nasıl olması gerektiğine ve geleceğe yönelik neler olabileceği veya olması arzu edildiğine işaret edilmiştir Konuyla ilgili bundan sonra çalışma yapanlara yardımcı olmak amacıyla Türk Ermeni ilişkilerine dair bugüne değin kaleme alınmış çalışmaların geniş bir bibliyograry'asının da müstakil olarak verilmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür Külliyatta yer alan her bir makale akademik açıdan muhakkak ki son derece değerli, ancak içerik ve boyut olarak mevcut ihtilafların giderilmesi ve tartışmalara mutlak surette nihayet verici olduğunu iddia etmek olanaksızdır Netice itibarıyla "Tarihte Türkler ve Ermeniler" adlı bu eser ortak bir gayretin ve fedakarlığın ürünü olarak bir külliyat şeklinde tamamlanmış ve yayımlanmıştır Bu yönüyle, gerek ülkemizde ve gerekse dünyada hem nicelik ve nitelik, hem de hacim ve içerik bakımından şimdiye kadar hazırlanmış olanlardan çok daha detaylı ve ayrıntılı bir çalışma olmuştur Böyle bir çalışmanın Türk ve Ermeni toplumlarının geleceğinin inşasına olumlu katkılarda bulunmasını temenni ederken külliyatın vücuda gelmesine, makaleleri ile katkıda bulunan akademisyenlere ve yayınlanmasında emeği geçen herkese içtenlikle teşekkür ederim Prof Dr Mehmet Metin HÜLAGÜ Tiirk Tarih Kurumu Başkanı

7 İÇİNDEKİLER Takdim V Osmanlı Devleti'nin Son Yüzyılında Karadeniz Bölgcsi'nde Türk, Rum ve Ermeni Nüfusu Prof Dr Mehmet OKUR 1 Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Etnik Dağılımı Prof Dr Servet MUTLU 33 Türkiye' de Kalan Ermeni Nüfus Prof Dr Muammer Df:MİREL 75 Osmanlı Ermenilerine Yönelik Misyoner Faaliyetleri l)op Dr Davut Kl/,lÇ 85 Amerikalı Misyonerlerin Anadolu'daki Faaliyetleri ve Ermeniler Dr Nuri KARAKAŞ 127 ABD'li Misyonerlerin Yılları Arasında Osmanlı Topraklarındaki Faaliyetleri ve Bu Faaliyetlerin İki Ülke Diplomatik İlişkilerine Etkisine Genel Bir Bakış İsmail KÖSR 145 Van' da Amerikan Misyoner Teşkilatının Kunıluşu ve Misyonerlerin Faaliyetleri ( ) Yrd Doç Dr Dilşen İNCE ERDOGAN 173 Amerikan Misyonerlerinin Ermeniler Arasındaki Faaliyetlerine Dair Rus Miralayı Potiyata'nın Raponı Doç Dr Mithat/lYDIN 185 Ermeni Kimliğinin İnşasında Kilisenin Rolü Doç Dr Davut KILIÇ 223

8

9 1 Osmanlı Devleti'nin Son Yüzyılında Karadeniz Bölgesi'nde Türk, Rum ve Ermeni Nüfusu Prof Dr Mehmet OKUR Karadeniz Teknik Ü11ivenitcsi, L'dcbiyat Fakültesi, Tarih Bö!ılmü Öğretim Üyesi, Tmbzo11 Yaklaşık yüz yıllık dönemi kapsayan bu yazıda kaza ve nahiye nüfus ları da dahil olmak üzere llatum'dan Kastamonu'ya kadar hemen bütün Karadeniz Bölgesi'nin demografik yapısı; Osmanlı Devlcti'nin resmi kayıtları, Hristiyan unsurlara ait patrikhane kayıtları, Osmanlı coğraf yası üzerine yapılan araştırmalar, uluslararası düzeyde gündeme gelen raporlar, gazeteler, hatıralar ve seyyahların verdiği rakamlardan hare ketle irdelenmekte ve bir değerlendirmeye tabi tutulmaktadır Ancak hemen belirtmemiz gerekir ki, Osmanlı Devlcti'nin XIX yüzyıldaki nüfusu hakkında ortaya konulan rakamların kesin bilgiler olduğu iddia edilemez Bu husus hem Osmanlı resmi nüfus istatistikleri hem de yabancı kaynaklı veriler1 için geçerlidir Bununla birlikte Osmanlı ista tistiklerinin belli bir tutarlılık izlemesi, birçok yabancı araştırmacının bu istatistiklere başvurmaları ve onları referans göstermeleri Osmanlı nüfus istatistiklerinin diğer kaynaklara göre daha güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır2 Bilindiği üzere Osmanlı Devleti, başta yeni fethedilen yerler olmak üzere zaman zaman kendi toprakları üzerinde yaşayan halkın sayım ve yazımını yaptırırdı3 Bu sayımların temel nedeni impa ratorluktaki toplam nüfusu tespit etmek ya da toplumun etnik yapısına ilişkin ayrıntıların doğru olarak kaydını yapmaktan çok tımar sisteminin bir gereği olarak vergi ve asker toplama esasına dayanmaktaydı 1 Osmanlı Devlcti'nin resmi nüfus sayımları ve vilayet salname kayıt ları genelde tutarlı ve doğru olmakla birlikte, XIX yüzyılın sonlarına kadar yalnızca erkek ve vergi mükellefi olan nüfusu esas alması nedeniyle

10 2 PROF DR ;-ınııvlet OKUR genci anlamda önemli bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır Belirtilen bu eksiklik gayrimüslimlerden çok Müslüman halkın nüfus sayımında daha belirgindir Zira Müslümanlar özellikle son dönemlerde vergi ödemekten ve askere alınmadan kurtulmak için kayıt dışına çıkmaya çalışırken Hıristiyanlar, bir takım özerklik ve hak talepleri nedeniyle bilinçli olarak sayılarını fazla gösterme çabası içine girmişlerdir5 Ayrıca idari teşkilatlanmalarda meydana gelen değişiklikler, bu değişikliklerin sağlıklı bir şekilde tespit edilmemesi ve yeterince irdelenmemesi de farklı rakamların ortaya çıkmasına neden olmuştur Bu durum, mevcut idari taksimatların tamamı adına yapılan değerlendirmelerin detayları incelendiğinde açıkça göze çarpmaktadır Özellikle aynı idari taksimat içinde yer almasına rağmen bazı kaza, nahiye veya köylerin verilerinin kullanılmadığı anlaşılmaktadır Bu tür eksiklikler bir idari taksimatın bütünü adına yapılan değerlendirmelerde sonuçları itibarıyla önemli sapmalara neden olmaktadır Bu nedenle, Karadeniz Bölgesi'nin nüfus değerlendirmelerine geçmeden önce Trabzon Vilayeti'nin idari teşkilat yapısına kısaca göz atmak, özellikle de Tanzimat'tan sonraki düzenlemeleri dikkate alarak bir nüfus değerlendirmesi yapmak konunun anlaşılmasında daha yararlı olacaktır 6 II Mehmet'in Trabzon'u 1461 yılında Osmanlı topraklarına katmasından sonra şehrin idari teşkilat yapısında bazı değişiklikler yapılmıştır Bu bağlamda bir sancakbeyliği olarak yapılandırılan Trabzon, 1520 yılına kadar idari yönden bağımsız bir "uç sancağı" şeklinde teşkilatlandırılmıştır Ancak Trabzon askeri ve siyasi tedbirler gereği zaman zaman farklı idari birimlere dahil edilmiştir7 1520'de kurulan Vilayet-i Rum-ı Hadis'e8 bağlanan Trabzon Sancağı 1535 yılına gelindiğinde Erzurum'da kurulan Eyalet-i Rum-ı Hadis'e bağlanmıştır9 1581'den itibaren Batum Beylerbeyliği'ne bağlanan Trabzon, 1650'lerden sonra Eyalet statüsüne kavuşmuştur ıo Bu düzenlemeye göre Trabzon Eyaleti' ne Merkez kaza, Maçka, Sürmene, Of, Rize, Mapavri (Çayeli), Giresun, Keşap, Kürtün, Yavabolu ve Tirebolu kazaları ile Torul nahiyesi bağlandı Yaklaşık iki yüz yıl bu statüde kalan Trabzon Eyaleti, Tanzimat'ın ilanından sonra merkez ve taşra teşkilatında gündeme gelen değişiklikler bağlamında vilayete dönüştürüldü 'de yapılan yönetim değişikliği ile Trabzon Eyaleti, merkez (Trabzon), Karahisar-ı Şarki, Canik, Gönye ve Batum sancaklarından oluşuyordu11 Bu düzenlemeyi 1867'de çıkarılan Vilayet-i Umumiye Nizamnamesi izledi ki; bu Nizamname

11 TORK, RIJl'vl VE 1-:RMENİ NÜFUSU 'te çıkarılan Tuna Vilayeti Nizamnamesi'nin12 Osmanlı Devlcti'nin tamamına uygulanması anlamına geliyordu Ancak, 22 Ocak 1871 (29 Şewal 1287) tarihinde yayınlanan İ dare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi ile vilayet yönetiminde yeni bir düzenleme daha yapılmış ve Osmanlı Devleti bu düzenlemeyle idari bakımdan 27 vilayet ve 123 sancağa bölünmüştü u Vilayet, liva (sancak), kaza, nahiye ve köy yönetimini ayrıntılı bir şekilde belirten bu Nizamname14 ile Trabzon Vilayeti; Merkez Sancağı, Lazistan Sancağı, Gümüşhane Sancağı ve Sivas Vilayeti'ne bağlı iken Trabzon'a aktarılan Canik Sancağı15 olmak üzere yeniden yapılandırıldı Yeni düzenlemeye göre, Trabzon Merkez, Giresun, Bucak (Ordu), Rize, Tirebolu ve Of Kazaları ile Akçaabat, Yomra, Vakf-ı Sagir, Maçka, Tonya ve Vakf-ı Kebir Nahiyeleri Trabzon Merkez Sancağı' na bağlandı Giresun Merkez, Akköy ve Keşap Nahiyeleri Giresun Kazası'nı; Bucak Merkez, Ulubey, Hapsemana (Gölköy), Aybastı ve Perşembe Nahiyeleri Bucak (Ordu) Kazası'nı; Rize Merkez ve Kura-i Seba ( İ kizdere) Nahiyesi Rize Kazası'nı; Tirebolu Merkez ve Görele Nahiyesi Tirebolu Kazası'nı; Of Merkez ve Sürmene Nahiyesi Of Kazası'nı oluşmaktaydı Gümüşhane Sancağı'na bağlı kazalar ise; Gümüşhane Merkez, Kelkit ve Torul kazalarıydı Bunlardan Gümüşhane Merkez Kazası; Gümüşhane merkez, Kovans (Kale) ve Yağmurdere Nahiyelerinden, Kelkit Kazası; Kelkit ve Şiran Nahiyelerinden, Torul Kazası ise; Torul ile Kürtün Nahiyelerinden meydana gelmekteydi Canik Sancağı da Samsun, Ü nye, Bafra ve Çarşamba kazalarından oluşmaktaydı Bunlardan Samsun Kazası; Kab-ı Maden ile Samsun ve Kavak Nahiyelerinden, Ü nye Kazası; Ü nye Merkez, Fatsa, Bolaman, Karakaş ve Niksar Nahiyelerinden, Bafra Kazası; Bafra Merkez ve Alaçam Nahiyelerinden, Çarşamba Kazası ise; Çarşamba Merkez ve Terme Nahiyelerinden ibarettir Lazistan Sancağı'na bağlı kazalar, Batum, Livane ve Arhavi'ydi Belirtilen kazalardan Batum; Merkez, Çürüksu, Acara-i Süfla (Aşağı Acara) ve Acara-i Ulya (Yukarı Acara) Nahiyelerinden, Livane; Merkez ve Maçahel (Camili) Nahiyelerinden, Arhavi; Merkez, Hopa, Gönye, Atina ve Hemşin Nahiyelerinden oluşmaktaydı16 Ancak Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Batum Ruslara bırakılınca Lazistan Sancağı'nın merkezi Rize'ye taşınmıştır 17

12 4 PROV DR MEIIMET OKUR Zaman içinde coğrafyanın büyüklüğü, nüfusun artması ve merkezden idarenin zorluğu gibi nedenlerden dolayı, diğer idari bölgelerde olduğu gibi Trabzon Vilayeti'nin idari taksimatında da değişikliklere gidilme ihtiyacı doğdu Nitekim Kafkaslarda yaşanan Rus baskısından kaçan çok sayıda insanın Samsun bölgesine gelmesi üzerine Canik Sancağı 1872'de müstakil liva haline dönüştürülerek Trabzon Vilayeti'nden ayrıldıancak bu uygulama yalnızca beş yıl devam ettikten sonra 1877'de alınan bir kararla yeniden Trabzon Vilayeti' ne bağlandı 18 Bununla bir likte Canik Sancağı, 1910 yılında çıkarılan bir kanunla yeniden müstakil sancak haline getirilerek Samsun Merkez, Bafra, Çarşamba, Fatsa, Terme ve Ünye kazaları bu mutasarrıflığa bağlandı19 Bu tarihten itibaren Trabzon Vilayeti; Trabzon Merkez, Lazistan ve Gümüşhane Sancağı olmak üzere üç sancaklı bir il olarak varlığını sürdürdü Milli Mücadele dönemine kadar bu şekilde devam eden Trabzon Vilayeti'nin idari teşkilat yapısı, 1920'de Giresun'un, 4 Nisan 1921'de ise Ordu'nun müstakil mutasarrıflık haline getirilmesiyle yeniden değişti Trabzon Vilayeti'ne bağlı Sancaklar olan Rize ve Gümüşhane ise 20 Nisan 1924 tarihli kanunla müstakil ile dönüştürüldü Nüfus sayımında görülen aksaklıklar ve idari taksimattaki değişikliklerle ilgili bu kısa değerlendirmeden sonra Osmanlı Devleti'nin toplam nüfusu ile ilgili genel bilgilere ve Karadeniz Bölgesi'ndeki Ttirk, Rum ve Ermeni nüfuslarının farklı kaynaklardan irdelenmesine geçilebilir Osmanlı Devleti'ndc modern anlamda ilk genel nüfus sayımı il Mahmut döneminde, 'de yapılmıştır2 Buna göre Osmanlı Devleti'nin Anadolu ve Avrupa topraklarında; 'si Miisliiman, 'ii Hıristiyan, 35707'si Çingene, 15297'si Yahudi ve 18742'si Ermeni olmak üzere toplam kişi yaşamaktaydı2ı Ancak belirtilen bu rakam gerçek nüfusu vermekten uzaktır Bu durum dönemin şartlarından kaynaklanan sorunlardan ziyade Osmanlı Devleti'nin bu sayımda, Miisliiman olmayanlara şahsi vergi uygulaması getirmek ve yetişkin Müslüman erkekleri orduya almak gibi bir esasa göre hareket etmesinden dolayısıyla yalnızca erkek nüfusun sayılmasından kaynaklanmaktaydı22 Tanzimat Permanı'nın ilanından sonra yenilik ve ıslahat faaliyetleri çerçevesinde yeni nüfus sayım çalışmaları başlatılmışsa da halkın direnişi ile karşılaşılması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır 23

13 TiJRK, RUM VE ERi\IENİ NÜFUSU 5 Gerek hazırlanışı gerekse uygulanması bakımından en mükemmel olması gereken tarihli tahrir kayıtları ise yalnız maliyeyi ilgilendiren taraflarıyla sonuçlandırılmıştır 2 1 Osmanlı Devleti'nde kapsamlı bir nüfus sayımı çalışmasının ancak Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında başladığı görülmektedir Zira Kırım Harbi sonrası Rusya'dan Osmanlı topraklarına göç eden Müslümanların, 1856 Paris Antlaşması'nın getirdiği anlayış farklılığı dolayısıyla ülkedeki etnik topluluğun tam sayısının bilinmesi ihtiyacı25, 1864 ve 1871 Vilayet Nizamnamelerinin taşra yönetiminde meydana getirdiği değişiklikler ülkede yeni ve kapsamlı bir nüfus sayımının yapılmasını gerekli kılıyordu İşte belirtilen bu unsurlar ile ordunun asker, devletin vergi ihtiyacı; kamu hizmetlerinin daha iyi yapılabilmesi gibi nedenlerle yeni bir nüfus sayımı yapılması için harekete geçilmiş ve nüfus sayımıyla ilgili düzenleme yapma yetkisi Şuray-ı Devlet'e verilmiştir Şura-yı Devlet tarafından hazırlanan "Sicil-i Nüfus Nizamnamesi" 4 Eylül 188l'de yürürlüğe girmiştir yılında başlanan nüfus sayımı işlemleri ancak 1893'de tamamlanmış ve Cevdet Paşa tarafından Sultan II Abdülhamit'e sunulmuştur 1893'te yayınlanan bu nüfus kayıtları, XIX yüzyıl Osmanlı nüfusu ile ilgili en düzenli ve güvenilir bilgileri vermekle beraber, sayımın uzun bir zaman dilimine yayılmasından kaynaklanan bazı eksiklikler olabilir Ancak burada şu husus belirtilmelidir ki Trabzon Vilayeti, sayımı hemen hemen en erken ve eksiksiz olarak tamamlanan vilayetlerden biridir yılı nüfus sayım sonuçlarına göre Osmanlı Devleti'nin Anadolu, Suriye, Irak ve Avrupa topraklarındaki toplam nüfusu 'idi ve nüfusun %80'inden fazlasını Müslümanlar oluşturmaktaydı 28 Osmanlı Devleti'nin nüfusu hakkında yabancı kaynaklarda da çeşitli bilgiler ve nüfus istatistikleri bulunmaktadır Ancak bu bilgi ve istatistikler ciddi soru işaretleri taşımaktadır Öncelikle bu kaynaklarda nüfusla ilgili çalışmalar çoğu kez Osmanlı Devleti içindeki bazı etnik ve dini unsurların siyasal iddialarını desteklemek amacıyla ele alınmıştır Bu istatistikler aynı zamanda yazarlarının önyargılarını da ortaya koymaktadır En önemlisi de nüfusla ilgili istatistiklerin emperyalist devletlerin veya bu tür devletler tarafından yönlendirilen bir halkın toprak talebini karşılayacak şekilde çarpıtılmış veya değiştirilmiş bilgileri ihtiva

14 6 PROF OR MEi IMET OKUR etmesidir 29 Bu durum aşağıda Karadeniz Bölgesi ile ilgili verilecek olan birbiriyle uyumsuz ve oldukça abartılı rakamlarda açıkça görülecektir Osmanlı Devleti'nde ilk genel nüfus sayımı olan 1831 Nüfus Sayımı'na göre; Merkez, Maçka, Sürmene, Of, Rize, Mapavri (Çayeli), Giresun, Keşap, Kürtün, Yavabolu ve Tirebolu kazaları ile Torul nahiyesini kapsayan Trabzon Sancağı'nda 'i Müslüman ve 1 l43l'i Hristiyan olmak üzere toplam erkek nüfus, Canik Sancağı'nda Müslüman, Hıristiyan olmak üzere erkek nüfus, Kastamonu'da ise Müslüman ve 3285 Hıristiyan olmak üzere toplam erkek nüfus bulunmaktaydı30 Tabloda da görüleceği üzere XIX yüzyılın başlarında Karadeniz Bölgesi nüfusunun yaklaşık % 90'ınını Müslüman, % lo'ununu da Hıristiyanlar oluşturmaktaydı J , , , ,000 50,000 o Trıhıon S;:ınl ağı C:mik S;ınca(!ı Ka t;:ımunu Sancağı "foplaın 1 [rl;d:) o \tü llıman 12:\121 -IO,l)]) 1141'54 2S ııırisli) an ıı uı l-'8us ' 10 Şehir nüfuslarına gelince; 1797 ve 1813 yıllarında Trabzon'a seyahat eden yabancı gezginler, XIX Yüzyılın başında Trabzon şehir nüfusunun 15000'den fazla olduğunu tahmin etmekteydiler Örneğin Trabzon Fransa Konsolosluğu'nun kurucusu Pierre Jerome Dupre 1803'te şehrin nüfusunu; 12000'i Müslüman, 2SOO'ü Rum ve l500'ü de Ermeni olmak üzere toplam olarak tespit ederken32, 1813 yılında Trabzon'a gelen ve East India Company'nin askeri ve diplomatik hizmetinde bulunmuş olan Albay John MacDonald Kinneir, şehir hakkında: "Trabzon'un; Türkler, Rumlar, Yahudiler, Ermeniler, Gürcüler,

15 TÜRK, RUM VE J::RMENİ NÜFUSU 7 Mingrelliler, Çerkezler ve Tatarlardan oluşan yaklaşık 15 bin kişiyi barındırdığı söyleniyor" demektedir 33 Sinop'tan Kmm'a kadar olan gezisinde 1819'da Trabzon'a gelen ve köken olarak Karadenizli olan M Minas Bıjışkyan şehrin nüfusunu 9000 hane olarak belirtirken3\ yılları arasında Anadolu'da gezi ve incelemelerde bulunan V Fontanier, Trabzon'un nüfusunun kişi olduğunu, bu nüfusun 'ünü Hıristiyanların teşkil ettiğini yazmaktadır15 Trabzon'daki Amerikan Misyonluğu da aynı yıllarda Trabzon'da yaklaşık kişinin yaşadığını bildirmektedir16 Eğer verilen bu rakamlar Trabzon'a bağlı yakın yerleşim yerlerini de içine almıyorsa çok fazla gösterildiği veya yanlış yazıldığı göze çarpmaktadır Zira 1869 salnamesinde dahi Trabzon'da 4148 hane olduğu belirtilmektedir 37 Bölge ile ilgili araştırmacılardan Stefanos Yerasimos, Trabzon nüfusunun 1830'lu yıllara varmadan 20 bine ulaşmış olabileceğini belirtirkenıs "Osmanlı İmparatorluğu'nda Veba" adlı eserin yazarı Daniel Panzac, daha kesin bir rakam vermekte ve 1830'da şehirde 6300 erkek nüfus bulunduğunu söylemektedir39 Panzac'ın verdiği rakamın 1831 Osmanlı resmi nüfus sayımı sonucuyla aynı olması dikkat çekmektedir 'de Trabzon'a gelen Charles Texier, şehir nüfusunun 8000 hane olduğunu ve bunun 28 mahalleye yayılmış olan 6000 hanesinin Türklerden, 8 mahallede 1500 hanenin Rumlardan ve 4 mahallede 500 hanenin Ermenilerden oluştuğunu belirtirken41, 1833 yılında Trabzon'da görev yapan Protestan misyoneri Smith ise şehirde; yaklaşık 500 Rum, 250 Gregoryan Ermeni, civarında Katolik Ermeni ve civarında Müslüman aile bulunduğunu, toplam nüfusun civarında olduğunu yazmaktadırh ki bu sayı Süleyman Bilgin, Mesut Birinci, Mustafa Çakıcı ve Sezgin Demircioğlu tarafından Başbakanlık Osmanlı Arşivi Nüfus Dcfterleri'nin irdelenmesi ile hazırlanan 1834 Trabzon Nüfus Kütüğü çalışmasında verilen rakamlara daha yakın görünmektedir 4ı yılları arasında İngiltere'nin Trabzon Konsolosu olan James Brant, şehrin nüfusunun arasında olduğunu ve bu nüfusun 24000'inin Müslüman, 'inin Rum ve geriye kalan kişinin ise Ermeni olduğunu belirtir 44 Bölgede görev yapan Amerikalı misyoner Horatio Southgate de aşağı yukarı aynı rakamları vermektedir 45

16 8 PROF UR MEHi\IET OKUR 1840'da Trabzon'u ziyaret eden Jakob Philipp Fallmerayer ise şehrin nüfusu hakkında şu bilgileri vermektedir: "Doğruluğu en denenmiş, esasen komünün (cemaat) kayıtlarından elde edilmiş ve şimdiki Başpiskopos Kostantinos tarafından onaylanmış tahminlere göre Trabzon'un (1840) her derecede ve her büyüklükte aşağı yukarı 5800 evi ve aynı şekilde bu sayıda ailesi bulunuyordu Bu ise en çok 30 ila 33 bin yaşayan nüfus demektir Belirtilen 5800 ailenin içinde, Franklar dahil Ermeni Katoliklerinin sayısı 98'i geçmez Roma ve Bizans'tan ayrılan milliyetçi Ermenilerin sayısı 400'ün biraz üzerinde, Türklerin ise 5000 dolayındadır Edirne Antlaşması (1829) ile Ruslara bırakılan Kars ve Ardahan gibi yerlerden göç edenlerle Türk nüfusu Trabzon'da büyük artış göstermiş, ancak bu sayı daha sonra tekrar azalmıştır" 'de Trabzon'u ziyaret eden tıp ve felsefe doktoru Alman seyyah Kari Koch, şehirde 6 bin evde 30 bin nüfusun yaşadığını, bu nüfusun l500'ünün Ermeni, looo'inin Rum ve 300'ünün de İtalyan menşeli olduğunu bildirmektediry 1847 Yılında Sultan Abdülmecid tarafından Bağdat'a kadar bir inceleme gezisine görevlendirilen Feruhan Bey'18, Trabzon'da 3000'i Türklere, looo'i Rumlara, 588'i Ermenilere, 140'ı Katolik ve 9'u Protestan Ermenilere, bir kısmı da yabancılara ait olmak üzere toplam 5000 kadar ev olduğunu, Ermenilerin nüfusunun kadın ve erkek olmak üzere 3897, toplam nüfusun ise civarında olduğunu yazmaktadır 49 Gerek Osmanlı resmi rakamlarına, gerekse yabancı seyyahların verdiği rakamlara bakıldığında XIX yüzyılın ilk yarısı için Trabzon vila - yet merkezinde aşağı yukarı kişinin yaşadığı, bu nüfusun en az 25000'inin Müslüman, geriye kalanının da gayrimüslim olduğu anlaşılmaktadır Fontanier ve Amerikan Misyonluğu'nun verdiği bin rakamı büyük bir ihtimalle merkez ve merkeze yakın yerleşim yerlerinin toplam nüfusunu içermektedir Zira yabancı seyyahların notlarında ve bölgede incelemelerde bulunan Osmanlı memurlarının raporlarında hem nüfus sayılarında hem de hane sayılarında Müslüman ve gayrimüslimlerle ilgili yaklaşık rakamlar yer almaktadır Kırım Savaşı yıllarında Doğu Karadeniz civarındaki hastanelerin genel müfettişi olan Humpry Sandwith, Trabzon şehir nüfusunun 20000'in üzerinde olduğunu ve Müslümanların Rum ve Ermenilere

17 9 TÜRK, RUivl VE ERl\IENİ NÜFUSU oranla belirgin bir çoğunluk oluşturduklarını ifade ederken50, 1 859'da İran'a gitmekte olan Prusyalı elçilik heyetine başkanlık eden Baron von Minutoli Trabzon nüfusunu olarak kaydetmektedir tarihli İngiliz konsolosluk raporlarına göre ise; Trabzon şeh rinde kişinin yaşadığını belirtmekte ve nüfusun unsurlara göre dağılımını şöyle gösterınektedir: 12 Müslüman Rum Ermeni Enneni Katolik Ermeni Protestan Avrupalı İranlı Toplam :ıooo tüslüıııan' ) 71 6 A\'r'lll'>'llıv %27 c Enncni Proıc:ınıı %02 j Ermeni Kaıoh W9 l'rmcni: : 053 : 1 960'lı yıllara kadar bölge ile ilgili verilen rakamlar arasındaki bu farklılıklar, giriş bölümünde de belirtildiği Üzere kullanılan verilerin aynı idari birimi karşılamamasından, nüfusla ilgili bilgi veren şahısların amaçlarının ve sorgu kaynaklarının çeşitliliğinden kaynaklandığı gibi Karadeniz havzasında meydana gelen askeri-siyasi olaylar (Kırım savaşı gibi) da sağlıklı bir sonuca ulaşılmamasının nedenlerinden birini teşkil etmiştir Ancak yılı Osmanlı Devlcti'nin demografik durumunu öğrenmede bir dönem noktası teşkil etmektedir Zira bundan sonra nüfusla ilgili bilgi veren yeni kaynaklar ortaya çıkmıştır ki, bunların en önemlisi vilayet salnamcleridir Tanzimat dönemi uygulamalarından biri olarak 1847 yılında Devlet-i Aliye-i Osmaniye adıyla merkezde başlatılan yıllık çıkarma uygulaması yılından itibaren vilayet mer kezlerine de kaydırılmıştır Vilayet yönetimleri de 1 869'd an itibaren

18 10 PROF DR MEi!MET OKUR kendilerine bağlı 'olan her türlü yerleşim birimi ile ilgili önemli bilgiler (doğal kaynaklar, resmi ve ticari kuruluşlar, bunların yöneticileri, idare heyetleri, halkın temel geçim kaynakları, eğitim durumu ve nüfus dağılımı gibi) veren yıllıklar yayınlamaya başladılar Vilayet idarelerinin gösterdikleri özel çaba sonunda hazırlanan bu yıllıklar, birinci elden kaynak niteliği taşımaktadır 53 Unsurlar Merkez Canik Lazistan Gümüşhane Sancağı Sancağı Sancağı Sancağı Toplam Müslüman Rum Ermeni Katolik Geoel 1oplam yılında yayınlanan ilk salnameye göre Trabzon Vilayeti nüfusu ve unsurlara göre dağılımı şu şekildedir:54 Hi luman Rum En neni K;ııolık / 1658: %04) 1860 tarihli İngiliz Konsolosluk raporundaki rakamla ilk Trabzon Salnamesi arasındaki bu çelişki yukarıda da belirtildiği gibi büyük ölçüde kullanılan verilerin aynı idari birimi karşılamamasından kaynaklan maktadır

19 TÜRK, RUM VP PRJVIE t ı ÜFUSU Yılı Vilayet Salnamesine göre Trabzon Vilayeti nüfus dağılımı ve toplam nüfus ise aşağıda gösterildiği gibidir: 55 Unsurlar Merkez SancağıS Lazistan Sancağı5' Gümüşhane Sancağı5' Genel Toplam Müslüman Rum Ermeni Katolik Çerkez Toplam , , , , , ,000! Musluman Rum Ermtni K;ıtolık Çert:ez To o Genel Toplam Merkez Sancağı Lazistan Sancağı Gumuşhane Sancağı 1969 ile 1875 nüfus rakamları karşılaştırıldığında Trabzon Vilayeti nüfusunun kişi eksildiği görülmektedir ki bu durum 1869'da Trabzon Vilayetine bağlı olan Canik Sancağı'nın 1872'de buradan ayrılarak müstakil liva haline getirilmesinden kaynaklanmaktadır

20 12 PROF DR MEHMET OKUR 1878 yılı Vilayet Salnamesine göre ise Trabzon Vilayeti nüfus dağılımı ve toplam nüfusu aşağıda gösterildiği gibidir: , , , ,000 50,000 o Mcrkc7 Sancağı Lazistan Günıüşhaııc Genci Toplanı Mülüman 192,009 Sancağı 75,612 Sancağı ,794 Runı Ermeni Kaıolik 24,293 8, ,650 13, ,103 o 2,137 Proıcstaıı o o 38 Toplam 225, , ,646

21 TÜ RK RUM VE ERMENİ NÜFUSU yılı Vilayet Salnamesine göre Trabzon Vilayeti nüfusu 1877'dc tekrar Trabzon Vilayetine bağlanan Canik Sancağı ile beraber şöyle idi:; :ı5oooo o Merkez Sancağı Müslüm;ın Rum Fnncni Toplam Lazistan Sancağı o 97JO R8 14 Giinıüşhanc Canik Gcnd Sancağı Sancağı Toplam JM (ı4J5 66 ]7 43: K yılı ile 1879 yılı salnamelerinde Lazistan Sancağı nüfusu kar şılaştırıldığında büyük bir düşüşün yaşandığı gözlenmektedir Nitekim Lazistan Sancağı nüfusu 1 878'de toplam iken 1 879'da bu sayı yaklaşık elli bin civarında eksilerek 28814'e düşmüştür Bu durum, 1 878'd e imzalanan Berlin Antlaşmasıyla Evliye-i Selasc'nin Ruslara bırakılmış olması, dolayısıyla Batum ve Artvin civarının Lazistan Sancağı kapsamı dışında kalmasından kaynaklanmaktadır yılları arasında yapılan ve Osmanlı Devleti tarafından oldukça dikkatli tutulan nüfus kayıtlarına göre Trabzon Sancağı60'nda; 1 1 Müslüman Rum Ermeni Katolik Protestan Toplam

22 14 PROE DR l'v!el!met OKUR kişi yaşamaktaydı' Yine kayıtlarında Lazistan Sancağı62'nda, Müslüman Rum Ermeni Toplam Gümüşhane Sancağı63'nda, Müslüman Rum Ermeni Toplam Canik Sancağı64'nda da Müslüman Rum Ermeni Katolik Yahudi Protestan Yabancı Uyruklu Toplam nüfusun yaşadığı belirtilmektedir65 Vilayetteki Müslüman ve gayrimüslim nüfusun oransal dağılımı ise aşağıda gösterildiği şekildedir: Trabzon Vilayeti Müslüman Katolik Yabancı Uyruklu Rum Protestan Ermeni Yahudi Tabloda da görüldüğü üzere Trabzon Vilayeti'nde gayrimüslimlerin tüm nüfusa oranı yaklaşık %19, Ermenilerin Miisliiman nüfusa oranı %4, Rumların Müslüman nüfusa oranı ise %15 civarında idi

23 TÜRK Rlll\I VE EHMDJİ NÜFUSU 15 Osmanlı Devleti hakkında hazırlanmış ilk dini coğrafya çalışması olarak kabul edilen ve daha sonraki batılı çalışmalarda özellikle referans gösterilen bir diğer kaynak da Vital Cuinet'in "La Tu rquie d'asie" adlı eseridir Osmanlı Devleti'nin /1893 nüfus sayımıyla aynı döneme tekabül eden Cuinet'in çalışmasında, Canik, Lazistan ve Gümüşhane sancaklarını kapsayan Trabzon Vilayeti'nin toplam nüfusu olarak verilmekte ve bu nüfusun 'ü Müslüman, 'i Rum, 47200'ü Ermeni, 800'ü ise diğerleri olarak belirtmektedir Aynı eserde Trabzon Sancağı'nın nüfusu ise şöyle gösterilmektedir:66 Müslüman Rum Ermeni Ermeni Ermeni Ortodoks Grcgoryan Katolik Protestan Diğer Toplam 3349i i700 Cuinet'in rakamlarıyla Osmanlı Devleti nüfus sayımının verdiği rakamların karşılaştırılması yapıldığında arasında çok büyük farklar olmamakla birlikte Cuinet'te Müslüman nüfusun az, buna mukabil gayrimüslim nüfusunun yüksek verildiği görülmektedir Osmanlı Devleti'nin yaptığı nüfus sayımının; devletin askerlik açısından Müslüman nüfus miktarını, vergi açısından da Hristiyan nüfus miktarını öğrenme ve politikalarını buna göre belirleme ihtiyacı bulunmasına karşın; Cunite'in araştırmacı sorumluluğundan başka her hangi bir yükümlülüğünün olmaması, verileri nereden, nasıl elde ettiğine dair somut bir kaynak göstermemiş olması verdiği rakamların ciddiyeti ve güvenirliği hakkında soru işaretleri doğurmaktadır6; Bu arada Trabzon Sancağı' na bağlı bir kaza olmakla birlikte gerek o dönemde gerekse günümüzde önemli bir nüfusa ve konuma sahip olan Giresun' un demografik yapısı ile ilgili ise şunlar söylenebilir: 1831 genel nüfus sayımına göre Trabzon Vilayeti Merkez Sancağı' na bağlı Giresun ve Keşap Kazası merkezlerinde 8785 Müslüman nüfusun olduğu görülmektedir tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi'nde ise 6809'u Giresun merkezde olmak üzere Keşap ve Akköy nahiyeleri ile birlikte toplam Müslüman erkek nüfus ve yine Giresun merkezde 2856'sı Rum, 225'i Ermeni olmak üzere 3081 gayrimüslim erkek nüfus yaşamaktaydı Keşap ve Akköy nahiyeleri ile birlikte ise 5409 gayrimüslim erkek nüfus mevcuttu nüfus sayım sonuçlarına göre de Giresun merkezde Müslüman, Rum, 1239 Ermeni olmak üzere toplam kişi yaşamaktaydıi0

24 16 PROF DR l'v!ei!met OKUR Osmanlı Devlcti'nin coğrafi durumu hakkında bilgi veren Kolağası Ali Cevad tarafından tarihleri arasında telif edilmiş "Memalik-i Osınaniyye'nin Tarih ve Coğrafya Lügatı"na göre XIX Yüzyılın sonunda Trabzon Vilayetinin toplam nüfusu; 'ü Müslüman, 'i Rum, 44 1 OO'ü Ermeni ve geri kalanları milel-i saireden olmak üzere toplam 'dür71 Ali Cevad, belirttiğimiz bu nüfusu en sahih rakamlar olarak söylese de bölgenin ana unsurlarını oluşturan Müslüman, Rum ve Ermenilerin toplamı ile Vilayetin genel nüfus toplamı arasında büyük fark bulunmaktadır civarında olan bu farkın diğer unsurlardan oluşması mümkün görünmemektedir Dikkati çeken bu husus yazarın yanlış bilgilendirilmesi ve baskı hatasından kaynaklanabilir Çünkü Ali Cevad'ın bu çalışmasında belirtilen rakamlarla aynı dönemle ilgili bilgi veren diğer kaynaklardaki rakamlar karşılaştırıldığında Trabzon Vilayeti'ne bağlı sancakların ve bu sancaklardaki unsurların nüfuslarının biri birine yaklaşık olduğu ancak Vilayet geneli ile ilgili rakamlarlarda büyük bir fark olduğu görülmektedir Ali Cevad'ın "Memalik-i Osmaniye'nin Tarih ve Coğrafya Lügatı"ne göre Trabzon Vilayeti'nin sancaklara göre dağılımı ise şöyle gösterilebilir: Merkez Canik Gümüşhane Lazistan Giresun Sancağı Sancağı Sancağı Sancağı Kazası Müsliiman ; Rum Ermeni Katolik Latin Katolik Musevi Toplam ' ' ' ' Şemseddin Sami'nin "Kamfısü'l-a'lam" adlı eserinde ise; XIX yüzyılın sonlarında (1894) Trabzon Vilayeti'nin nüfusu toplam olarak olup 'si Müslüman, 'si Rum ve 52349'u Ermeni ve diğer unsurlara ait gösterilmektedir Aynı esere göre vilayetteki Müslüman halkın kadarı Laz ve Gürcü, kadarı da Çerkez, geriye kalanı ise Tıi rk'tür

25 TÜRK, RUJV! VE ERMENİ NOFUSU 17 Kamusii'l-a'lam'da Trabzon vilayeti merkez kazasının nüfusu da, 2422l'i Müslüman, 10840'ı Rum, 600l'i Ermeni, 1300 de diğer unsurlar olmak üzer toplam olarak gösterilmcktedir77 Şemseddin Sami eserinde Canik Sancağı nüfusunu; 'i Miisliiman, 62000'i Rum ve 17000'i Ermeni olmak üzere toplam olarak verınektedir78 Aynı kaynakta Gümüşhane Sancağı'nın toplam nüfusu olup 22616'sı Müslüman 6725'i Rum ve Ermeni/9 Lazistan Sancağı'nda ise toplam nüfus olup bunlardan yalnızca 689'u Rum ve geriye kalan 'i Müslüman'dır80 Kamusü'l-a'lam'da Ordu Kazası'nda 80000'e yakını Müslüman, 'ii de Rum ve Ermeni olmak üzere toplam , Giresun Kazası'nda ise; Müslüman, Rum ve 938 Ermeni olmak üzere toplam kişinin bulunduğu belirtilmektedir82 Giresun kazası nüfusu ile ilgili olarak Vital Cuinet'te "La Turquie d'asie" adlı eserinde aynı rakamları vermektedir Ancak Cuinet'e göre kaza genelinde Müslüman nüfus çoğunluk olmakla birlikte şehir merkezinde gayrimüslim nüfus az farkla kalabalık teşkil etmekteydi Cuinet'e göre; Müslümanların sayısı 4388, Rumlar 4906, Ermeniler ise 936 idi 83 Müslüman Rum Ermeni Toplam (1319) tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi'nde ısc Giresun Kazası'nda yaşayan nüfus dağılımı şu şekilde idi: (1320) tarihli salnamede nüfusun 2000 civarında artarak 86489'a85, 1903 (1321)'te ise bir önceki yıla göre 3000 civarında artış göstererek 89563'e yükseldiği görülmektcdir86 Ordu (Bucak)87 Kazası ile ilgili olarak ise İngiliz Konsolosu, 1860 yılında Ordu'da Müslüman, 8680 Rum ve 3000 Ermeni'nin yaşadığını belirtirken88, 1869 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi'nde, nahiyelerle birlikte nüfus, Müslüman Rum Ermeni Toplam şeklinde verilmektedir niifüs sayımı kayıtlarında ise Ordu'da,

26 l'roe DR /\IEHMET OKUR 18 Müslüman Rum Ermeni Protestan Toplam nüfus yaşamaktaydı90 Şemseddin Sami de aynı yıllarda (1889) Ordu Kazası'nın toplam nüfusunu yukarıda da belirtildiği üzere olarak vermiş olup, bu sayının Osmanlı nüfus sayımı rakamlarıyla örtüştüğü görülmekte dir tarihli vilayet salnamesinde verilen rakamlar XIX yüzyılın sonunda Ordu Kazası nüfusunu hem doğrulamakta hem de kayda değer bir artış göstermediğini ortaya koymaktadır 1896 tarihli vilayet salna mesine göre Ordu Kazası'nda nüfus, tabloda gösterildiği şekildeydi:92 Müslüman Rum Ermeni Protestan Toplam Ünlü Fransız Coğrafyacı Vital Cuinet de belirtilen dönemde O rdu Kazası'nın nüfusunu aşağı yukarı aynı rakam olarak vermektedir (97794) yılında Ordu Kazası'nın nüfusu 'a,94 Birinci Dünya Savaşı'ndan hemen önce ise 'e çıkmıştır Bu nüfusun 'i Müslüman, Rum, 12349'u ise Ermeni ve Protestan'dı yılında Trabzon Vilayet nüfusu ise tabloda ve grafikte gösteril diği şekildedir: 96 Müslümau Rum Ermeni Protestan Katolik Yahudi Toplam

27 TÜRK, RU,VI VE ERMENİ NÜFlJSU 19 Müslüman Rum Ermeni Protestan r:ı Katolik '' Yahudi Son yirmi yılda Trabzon merkez sancağı başta olmak üzere vilayet genelinde meydana gelen nüfüs artışı yalnızca normal nüfüs artışı olmayıp, daha çok Osmanlı-Rus Savaşı sürecinde Kafkaslar başta olmak üzere Rus Çarlığı idaresindeki Müslüman memleketlerden gelen göçlerden kaynaklanmaktaydı97 Aynı şekilde Trabzon'daki Rum nüfusu da önemli ölçüde artmış, Ermeni nüfusu ise arasında artış göstermiş, daha sonra bir miktar düşmüştür (6000 kişiden 5100 kişiye) Ermeni nüfusunun düşüşünde 1892'den sonra başlattıkları isyan önemli rol oynamıştır 9H Trabzon, Giresun ve Ordu'daki demografik tablo aşağı yukarı Samsun için de geçerliydi İngiliz gezgin John MacDonald Kinneir, XIX yüzyıl başında Samsun'un hemen tamamında Türklerin çoğunlukta olduğunu, çevrede çok az sayıda Hristiyan köyü bulunduğunu belirtmektedir 99 Bununla birlikte mevcut gayrimüslim nüfus oranının XV ve XVI yüzyıldaki nüfustan daha fazla olduğu görülmektedir Zira 1500'lü yılların başında gayrimüslim nüfus oranı toplam nüfusun %13'nü oluştururken, XIX yüzyılın başında bu oran %2657'ye çıkmıştır ı oo XX yüzyılın başında bu bölgede yüz binden fazla gayrimüslim bulunması, XIX yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgeye çok sayıda Hıristiyan unsurun göç ettiği ya da ettirildiği izlenimini vermektedir Nitekim Pontusçu yazarlardan İonnidis, Samsun'la ilgili olarak 1870'te kentte Kapadokya'dan gelmiş 150 Hristiyan ailenin bulunduğunu yazmaktadır 1903'te bir Kapadokyalı, bölgede incelemelerde

28 20 PROF DR MEi ll\ht OKUR bulunan Yunanlı Papamihalopulos'a Samsun Hristiyanlarının %80'inin Kapadokya'dan gelmiş olduğunu anlatmıştır Bunun yanı sıra Samsun merkezdeki Hristiyanların bir kısmı da Bafra'dan gelmişlerdi Bu nedenle Kayseri bölgesinden gelen Ortodoks Hristiyanların tamamıyla, Niğde bölgesinden gelenlerin yarısı Türkçe konuştuğundan Ortodoks Hristiyanların konuştukları dil ölçütleriyle Bafralıları Kapadokyalılardan ayırmak çok zordu ıııı Yine aynı dönemde çok sayıda Rum, Rusya'dan gelerek Samsun kıyılarına yerleşmiştir 102 Ortodoks Hristiyanların bu kitlesel göçleri Samsun'un demografik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir Gayrimüslim nüfustaki bu artış 1869 tarihli Trabzon Salnamesi'nde ve daha sonraki çeşitli kayıtlarda açıkça görülmektedir Yalnızca erkek nüfusun dikkate alındığı 1869 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi'ne göre Canik Sancağı103 ve çevresinde Müslüman, Rum ve 7391 Ermeni mevcuttu Trabzon Vilayet Salnamesi'nde ise Canik Sancağı'nın nüfusu yaklaşık olup, dağılımı şöyle idi: 105 Canik Sancağı 111 Müslüman ><! Ortodoks Ermeni Gregoryan Katolik Protestan!il Yabancı

29 'l'ü HK, RUM VE ERMEI İ NÜFUSU / 'deki genel nüfus sayımı sonuçlarına baktığırruzda da Rum, Canik Sancağı genelinde M üslüman, Ermeni nüfus yaşadığı görülmektedir Belirtilen sayım sonuçlarına göre, Canik merkez, Ç arşamba, Bafra, Fatsa, Terme ve Ünye'deki nüfus dağı lımı şu şekildedir:106 Caııik Merkez Çarşam ba Bafra Faı a Tcmıe Ünye o r Enn ; l Rum [fiüs lümaıı 1 Ünye J ' "' Term e Fatsa BaMfira J l,ça rşambica ııi ı< a _ 8_ 95, 3 _ M_ crkc z XX: yüzyılın başına gelindiğinde ise Canik Sancağı'nda (%7088), Rum %2267), Ermeni (%623), 78 Katolik (%002) ve 676 Protestan (%020) nüfus yaşamaktaydı Müslüman Rakamlardan da görüldüğü üzere Canik Sancağı'nın gerek merke zinde gerek kazalarında Müslüman nüfus gayrimüslim nüfustan fazla yılda gayrimüslim nüfustaki artış oranı (%85), Müslüman nüfusun artış oranından daha fazla olmuştur (%65) olmakla birlikte, son 107 Tarihi kaynaklardan, çeşitli araştırmalardan ve ağızdan ağıza dolaşan bilgilerden anlaşılmaktadır ki, Ortodoks Hıristiyanl arın Samsun bölge sind eki yerleşim yerleri büyük bir olasılıkla XV1II yüzyıl sonları ile XIX yüzyıl başlarında kurulmuş, ancak bölgeye yönelik kitlesel Hıristiyan göçleri daha çok Tanzimat Fermanı'nın yayımlandığı 1 839'dan sonra gerçekleşmiştir 108

30 22 PROF DR fviehj\iet OKUR Yalnızca bugünkü vilayet merkezlerinin ve bazı ilçelerinin nüfuslarını verdiğimiz Doğu Karadeniz Bölgesi'nin nüfusuna genel olarak bakıldığında, farklı kaynaklarda farklı rakamlar karşımıza çıkmakla beraber XIX yüzyılın sonunda nüfusun büyük bir artış gösterdiği, toplam nüfusunun bir milyonu geçtiği ve bu sayı içerisinde <le gayrimüslimlerin oranının Müslümanlardan oldukça az olduğu dikkati çekmektedir Fransız Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan Livre Jaune-Documents Diplomatiques ( ), (Sarı Kitap) ve Vital Cuinet'in La Turguie d'asie eserlerinde -ki tarafaız iki batılı kaynak olarak kabul edilmektedir- Trabzon Vilayeti'nde toplam nüfus yaşamakta olup bu nüfusun, 'ünü Müslümanlar, 'ünü Rumlar ve 47200'ünü Ermeniler, 800'ünü de diğerleri oluşturmaktaydı ıo İngiliz Konsolosu Longworth'un verdiği bilgilere göre ise 1892'<le Trabzon Vilayeti'n<le Müslüman, Rum,44350 Ermeni ve ecnebi olmak üzere toplam kişi yaşamaktaydı 110 Görüldüğü üzere Trabzon Vilayeti'nin nüfusu 1860'lı yıllara göre üç kat artmıştı ki bu artışta Osmanlı-Rus Savaşı sürecinde Kafkasya'dan gelen göçmenler başlıca rol oynamıştı Trabzon Vilayeti'nin nüfusu 1897 yılında Müslüman, Rum, Ermeni, 1484 Katolik, 7 Protestan ve 41 gayrimüslim Çingene olmak üzere toplam kişiye ulaşmış1 1 1, XX yüzyılın hemen başında ise 'i aşmıştı ve tarihli vilayet salnamelerine göre Trabzon Vilayeti'nin toplam nüfusu tabloda belirtildiği gibidir: Unsurlar Müslüman Rum Ermeni Katolik Protestan 11JO l279 Toplam 'de Doğu Kara<leniz'de incelemelerde bulunan Papamihalopulos, o yıllarda vilayetin toplam nüfusunu vilayet salnamesinden yaklaşık eksik göstermesine rağmen Müslüman-Hristiyan oranında büyük bir değişme görülmemektedir Papamihalopulos'a göre, Trabzon Vilayeti'nde Müslümanların sayısı , Hristiyanların

31 TÜRK, RUi\l VE ERMf,;Nİ NÜFUSU 23 sayısı 225 OOO'idi 114 Karadeniz'in gerek Anadolu kıyısı gerekse kuzey kıyılarındaki yerleşim yerleri, buraların sosyo-kültürel ve ekonomik yapıları hakkında bilgi veren ve 191 l'de New York'da basılan "Araund The Black Sea" adlı eserde de 1900'1erin başında Trabzon Vilaycti'nde Müslüman, Rum ve Ermeni'nin yaşadığı bildirilmektedir (1322) tarihli Trabzon Vilayet Salnamesi'nde ise; Vilayetin toplam nüfusu olup bu nüfusun; Müslüman, 194, 169 Rum, Ermeni, 1426 Katolik ve 1290 Protestan'dan ibaretti ıı6 Osmanlı Devleti'nin yılında yaptığı son nüfus sayımına göre Trabzon Vilayeti'nde; Müslüman, Rum, Ermeni yaşadığı belirtilirkenııi, Dimitri Pentzopouluos tarafından yazılan "The Balkan Exchange of Minorities and its Impact on Greece" adlı kitapta Trabzon Vilayeti'nin nüfusu, 1910 Tti rk resmi istatistikleri referans alınarak Müslüman, Rum ve Ermeni olmak üzere toplam olarak verilmiştir118 Venizclos tarafından dikkate alınan ve Polybios (D Kalopothakes) tarafından hazırlanan "Konferans Önünde Yunanistan" isimli eserde de Trabzon Vilayeti'ndeki Rum nüfusu olarak belirtilmekteydi119 Yine Yunanistan'ın toprak taleplerini desteklemek amacıyla uluslararası görüşmelerde Venizelos tarafından kullanılan ve Rum Patrikhanesi'nin verilerine dayanan Profesör George Soteriades'in, 120 Vital Cuinet'in verdiği nüfus sayılarını çarpıtarak yayımladığı "Rum Patrikhanesi 1912 İstatistikleri" adlı kitabında ise Trabzon Vilayeti'nin nüfusunu; 'sı Müslüman, 'ü Rum ve 5562l'i Ermeni olmak üzere toplam olarak vermektedir 121 Soteriades'e göre, Trabzon Merkez, Lazistan, Gümüşhane sancak ve kazalarındaki Türk, Rum ve Ermeni nüfus dağılımı şöyle idi:122 Türk Rum Enneni Toplam T ralnon Merkez Sünnenc Akçaabar Vakfıkebir Görele Tirebolu Giresun

32 PROF DR MEi IMET OKUR 24 Ordu Maçka l Rize Atina (Pazar) Hopa Of Gümüşhane Torul Kelkit Şiran Toplam 1912 tarihli bu istatistikte Trabzon Sancağı'nda olduğu gibi Samsun (Canik) Sancağı'nda da Rum ve Ermeni nüfusun azınlıkta olduğu görül mektedir Soteriades'e göre, Samsun merkez, Fatsa, Ünye, Çarşamba ve Bafra'dan oluşan Samsun Sancağı'nda kişilik toplam nüfus içinde Türkler , Rumlar , Ermeniler ise kişiden oluşmaktaydı124 Aynı tarihli Ermeni Patrikhanesi nüfus istatistiğinde Ermeni nüfusu Trabzon Vilayeti'nin orta kesiminde 20000, diğer kısımlarında ise olarak gösterilmekteydi 'te Trabzon Vilayeti nüfusuna dair bir diğer veri ise; Abdülvahap Hayri'nin "İktisadi Trabzon" adlı eserinde yer alır Yazar, bu eserinde Trabzon Vilayeti nüfusunu; 1 Müslüman Rum Ermeni Katolik Protestan Toplam olarak vermektedir126 Karadeniz'in batı kısmında yer alan ve Bolu, Sinop, Çankırı Sancaklarından oluşan Kastaınonu'nun demografik yapısına baktı ğımızda Hıristiyan nüfusun bu bölgede daha da azaldığı, Müslüman nüfus toplumun %98'ini oluştururken Hıristiyanların %2 oranında olduğu görülmektedir nüfus sayım sonuçları ve 1894 yılına ait Kastamonu Vilayet Salnamesi'ne göre nüfusun toplum içindeki dağılımı şu şekilde idi:l27

33 25 TÜRK, RUM VE ERMcNİ N Ü FUSU 1,000, , , , , , , , , ,000 o ı Müslüman Rum Vilayet Geneli 925,970 16,093 Ermeni 5,621 1 Bolu Sancağı Kastamonu Sancağı 359,978 7,661 1,663 ] 304,055 1,446 1,155 1 f Sinop Sancağı Çankırı Sancağı 121, ,970 2, , Şemseddin Sami, "Kamlısü'l A'lam" adlı eserinde XIX yüzyıl sonu itibarı ile Kastamonu Vilayeti'nin nüfusunu; Müslüman, Rum ve 6000 Ermeni olarak göstermektedir128 Fransız Dışişleri Bakanlığı tarafından basılan Documents Diplomatiques ve Vital Cuinet'in La Turguie d'asie adlı yayınlarda ise aynı dönemde Kastamonu'nun toplam nüfusu kişi olup, bu nüfusun ancak %2l'i yani 21507'si Rumlardan oluşmaktaydı129 Kastamonu Vilayetindeki bu nüfus yapısı XX yüzyılın başlarında da aynı düzeyde seyretmiş, hatta Müslümanlar lehine artış göstermiş tir 1903 tarihli vilayet salnamesine göre, Kastamonu Vilayeti genelinde nüfus dağılımı şu şekilde idi:uo Müslüman Rum Enneni Toplam Osmanlı nüfus sayımında Kastamonu Vilayeti genelinde Müslüman, Rum ve 9809 Ermeni yaşadığı belirti lirken131 Rum Patrikhanesi'nin 1912 yılı istatistiğinde ve Soteriades'in bu istatistiğe dayanarak hazırladığı "Hellenism in the Balkan Peninsula and Asia Minor" adlı eserinde ise; Rum nüfusu 24919, Türk nüfüsu olarak gösterilmektedir132 Karadeniz'in kıyı kesimlerindeki Müslüman, gayrimüslim nüfus oranı aşağı yukarı iç kesimler için de geçerliydi Hatta Osmanlı resmi nüfus

34 26 l'roe DR MEHMET OKUR sayımlarında iç kısımlarındaki gayrimüslim nüfus Müslümanlara göre çok daha azdı Örneğin; 1881/ Osmanlı Nüfus sayımına göre Sivas Vilayeti'ne bağlı Tokat Sancağı'nda133; Müslüman, 7941 Rum, Ermeni, yaklaşık 1000 civarında da diğer gayrimüslim unsurlar bulunduğu görülmektedir 134 XX Yüzyılın başında ise nüfus yaklaşık% 33 oranında artmış 'ye çıkmıştır Bu nüfusun unsurlara göre dağılımını ve yüzdelik oranlarını şu şekilde gösterebiliriz:135 Unsurlar Nüfus % Müslüman Ermeni Rum Yahudi Diğer Aynı tablonun Amasya Sancağı içinde geçerli olduğunu söyleyebiliriz Merkez haricinde Vezirköprü, Merzifon, Gümüşhacıköy, Mecitözü, Osmancık, Ladik ve Havza kazalarından oluşan Amasya Sancağı'nda Müslüman (%8636), Rum (%54), Ermeni (%74), yaklaşık 1500 civarında da diğer gayrimüslim unsurlar (%07) bulunmaktaydı Yabancı kaynaklardan Vital Cuinet'te ise Tokat Sancağı'nda Müslüman (%7485), Ermeni (%1869), Rum (625), 400 Yahudi (%0 19) olmak üzere toplam nüfus yaşadığını belirtmekte ve gayrimüslim nüfusu, özellikle Ermenileri daha yüksek göstermektedir117 George Soteriades de her iki sancaktaki Rum nüfusunu oldukça abartılı vermesine rağmen yine de Müslüman nüfusa göre çok az olduğu görülmektedir Soteriades'e göre Amasya Sancağı'nda kişilik toplam nüfus içinde ve Tokat Sancağı'nda kişilik nüfus içinde Rum bulunmaktaydı138 Yalnız Gümüşhane'de durumun farklılık arz ettiği, Hıristiyan nüfusun diğer iç kesimlerdeki nüfusa oranla biraz daha fazla olduğu ancak sancak genelindeki nüfusa göre yine azınlıkta kaldığı görülmektedir Trabzon Vilayet Salnamesi' ne göre, XX yüzyıl başında Gümüşhane Sancağı'nda Müslüman'a karşılık, Rum, de Ermeni yaşamaktaydı139 I Dünya Savaşı başladığında ise Osmanlı Devleti'nin toplam nüfusu l'di140 Ancak bu genel nüfus içersindeki Rum nüfusu

35 TllRK, RUM VE ERM EN İ NÜFUSU 27 konusunda ciddi çelişkiler ve verilen rakamlar arasında uçurumlar bulunmaktadır Kemal H Karpat, "Osmanlı Nüfusu" adlı eserinde Türkiye'de toplam Rum' un yaşadığını belirtirken, McCarthy, "Müslümanlar ve Azınlıklar" isimli çalışmasında Türkiye'de bulunan Rum nüfusunu olarak göstermektedir 141 Tevfik Çavdar ise; Misak-ı Milli sınırları içindeki toplam nüfusun, oldu ğunu ve bu toplam içerisinde l 'inin Rum, 'ının da Ermenilerden oluştuğunu belirtmektedir Hı Osmanlı resmi nüfus istatistiklerine göre, 1914 yılında Canik hariç Trabzon Vilayeti'nde: 141 Müslüman Rum Ermeni Diğer Toplam Ermeni Diğer Toplam Canik Mutasarrıflığı'nda: 144 Müslüman Rum İdari bölge olarak Sivas'a bağlı olan ve Havza, Köprü, Gümüşhacıköy, Merzifon ve Ladik'i içerisine alan Amasya Sancağı'nda:145 1 Müslüman Rum Ermeni Diğer Toplam Bolu Sancağı ile birlikte Batı Karadeniz Bölgesi'nin önemli bir kıs mının yer aldığı Kastamonu Vilayeti'nde ise: 146 Müslüman Rum Ermeni Diğer Toplam nüfus bulunmaktaydı I Dünya Savaşından hemen sonra bölgedeki nüfus yapısına bakıl dığında gayrimüslim nüfusa nazaran Türk nüfusunda önemli ölçüde azalma olduğu görülmektedir Nitekim savaş sonrası süreçte bölgedeki

36 28 PROF OR J'vl EHJVIET OKUR İngiliz kontrol subayları tarafından 12 Aralık 1919'da Londra'ya gönderilen raporda Trabzon Vilayeti'nde Türk, Rum ve Ermeni olmak üzere toplam nüfus olduğu bildirilirken 147, İngiltere Dışişleri Bankalığı'nın Mart 1920'de hazırladığı ayrıntılı raporda Trabzon, Lazistan ve Gümüşhane'de; Türk, Rum, Ermeni olmak üzere toplam nüfus yaşadığı belirtilmekteydi148 ABD tarafından görevlendirilen King Crane Komisyonu'nun 28 Haziran 1919'da hazırladığı raporda da Doğu Karadeniz'de yaşayan Rumların ve Ermenilerin sayısı toplam olarak gösterilmiştir149 Londra'da basılan "The London Committee of U nredeemed Greeks, The Liberation of the Grek People in T urkey" adlı eserde ise - ki Türklerin Rumlara yönelik çeşitli baskı ve sindirme faaliyetlerinin yürütüldüğü belirtilerek Helenizm'in bitirilmeye çalışıldığı ifade edilmekteydi - Trabzon Vilayetinde Müslüman yanında, Rum'un da yaşadığı kaydedilmektedir ııo Karadeniz Bölgesi'ndeki bu nüfus tablosu, I Dünya Savaşı yıllarından itibaren özelikle Pontusçu cemiyetler, Yunanistan, Fener Rum Patrikhanesi ve Ermeni komiteler tarafından bölgeye çok sayıda Rum ve Ermeni göçmeni getirilerek hem gerçek anlamda hem de kağıt üzerinde değiştirilmeye çalışılmıştır Pontusçu Rumların ve Ermenilerin izledikleri başka bir yol da, Müslüman unsuru, hatta Türkleri dahi kendi arasında gerek yerleşim yerine gerekse kültürüne göre parçalarken, Hristiyanları bir bütün olarak kabul etmeleri idi 1956'da Atina'da yayınlanan 'Pontus Cumhuriyeti Nasıl ve Niçin Başarıya Ulaşamadı' adlı eserinde Pavlidis, Pontus'la ilgili şu bilgileri vermektedir: "Pontus, Rus hududundan başlar, Trabzon ve Sivas vilayetlerinin tamamını ve Kastamonu vilayetinin bir kısmını içine alarak, Karadeniz kıyısı boyunca Sinop ötesine kadar uzanır Bütün Pontus kilometre karelik bir sahayı kaplar Birinci Dünya Savası'ndan önce burada Rum, Müslüman ve de Kürt, Ermeni, Acem, Laz, çeşitli Hristiyanlar, biraz Musevi ve pek az da Avrupalı olmak üzere iki milyonluk bir nüfus barınmaktaydı"151 Pavlidis, bu istatistikleri Pontusçu liderlerden Marsilyalı Rum Constantinidis'in verdiği rakamları düzeltmek suretiyle elde ettiğini belirtmekle beraber yine de Rumların sayısını mübalağalı gösterdiği açıktır Zira Pavlidis'in ileri sürdüğü rakamlar dönemin Yunanistan Başbakanı Venizclos'un Paris Barış Konferansı'na sunduğu muhtırada belirtilen Rum sayısının yaklaşık iki misli idi Venizelos,

37 TÜRK, RUJVI VE ERMENİ NÜFUSU 29 muhtırasında Karadeniz Bölgesi'ndeki Rum ve Türk nüfusunu şu şekilde vermekteydi: 152 Trabzon Sivas Kastamonu Toplam Türk Rum ,000,000 2,000,000 1,000,000 o Rum ı:ı; Rum Türk Venizelos, muhtırasında ileri sürdüğü rakamları nereden aldığını bildirmemekle beraber Makkas'ın 1919'da yayınladığı "Anadolu'nun Yunanlılığı" adlı kitabının 77 sayfasında 1912 tarihli Türk istatistiklerinden faydalanarak bu rakamların elde edildiğini iddia etmektedir Halbuki adı geçen resmi Türk istatistikleri değil, Fener Patrikhanesi'nin 1912 tarihli istatistikleridir153 Bölgedeki nüfusa dair veriler içeren bir diğer belge de Trabzon Metropoliti Hrisantos'a aittir Hrisantos, bölge Rumları adına Paris Konferansındaki 5'ler Konseyi' ne 2 Mayıs 1919'da sunduğu muhtırada, Trabzon Vilayetinin tamamı, Sivas Vilayeti'nin Karahisar-ı Şarki ve Amasya sancakları ile Kastamonu Vilayetinin Sinop sancağını kapsayan yerleşim birimlerini Pontus Bölgesi olarak tanımlamış ve nüfus dağılımını şu şekilde göstermiştir: Kafkasya ve Güney Rusya'da yaşayan kişinin de Pontus Bölgesi'ne göç ettirilmesi durumunda Rum; Türk, Sürmeneli, Oflu, Kafkasyalı, Stavriyonlardan oluşan Müslüman ve Ermeni 154

38 30 PROF DR MEHMET OKUR Hrisantos'un raris Barış Konferansı'na sunduğu bu istatistiklerde, Rusya ve Kafkasya dahil bütün Karadeniz Havzası'nda yaşayan Ortodoks nüfusun hepsini Ortodoks Grek gösterirken, Müslüman nüfusu ise olmayan etnik bir tasnife tabi tutması dikkat çekmektedir155 Yine Hrisantos'un Pontus bölgesi olarak tanımladığı alanın içerisinde Lazistan Sancağı da bulunmasına rağmen, sunduğu istatistiklerde bu bölgedeki Ttirk nüfusu da yer almamaktadır SONUÇ İncelenen dönem itibarıyla Karadeniz Bölgesi'ndeki nüfus yapısında Tü rk/müslüman unsurun ezici bir çoğunluk oluşturduğu, ikinci sırada Rumların, üçüncü sırada ise Ermenilerin ve diğer azınlık unsurların yer aldığı, belirtilen etnik unsurlarla ilgili artışın Osmanlı Rus Savaşı'na kadar belli bir oranda seyrettiği, bahsedilen Osmanlı Rus Savaşı ile birlikte Türkiye'ye yönelik Müslüman nüfus göçünden Karadeniz Bölgesi'nin de etkilendiği ancak bu göçün bölgedeki Müslim-gayrimüslim nüfus oranlarını değiştirecek düzeyde olmadığı görülmektedir Dikkati çeken diğer bir unsur da XIX yüzyılın sonlarına kadar bölge ile ilgili bilgi veren yerli ve yabancı kaynaklardaki nüfus sayıları yanlış yazımlar ve istisnalar dışında genelde bir birine yakın olduğu halde, belirtilen tarihten sonra Türk ve bazı yabancı kaynaklar arasında ciddi farkların ortaya çıkmasıdır Hatta Rum ve Ermeni patrikhanelerinde düzenlenen istatistikler ve dönemin büyük devletleri tarafından hazırlattırılan nüfus çalışmaları Karadeniz Bölgesi'ndeki gayrimüslim nüfusu birden bire üç-dört misline çıkarmakta, Tiirk nüfusu da parçalara ayırmaktaydı Bu tür çalışmaların altında yatan en önemli neden şüphesiz bölgede bir Pontus Rum ve Ermeni devleti kurma düşüncesi idi Nitekim dönemin büyük devletleri tarafından yaptırılan bir iki araştırma ve raporlar dışında Karadeniz Bölgesi'ndeki gayrimüslim nüfusla ilgili ortaya atılan abartılı rakamların hemen tamamı Rum-Yunan ve Ermeni kaynaklı olup özellikle Trabzon Metropoliti Hrisantos'un ve Yunanistan Başbakanı Venizelos'un Paris Barış Konferansı'na sunduğu nüfus istatistikleri dikkati çekmekteydi Ancak gerek Hrisantos'un ve gerekse Venizelos'un Karadeniz Bölgesi'ndeki Pontus Rum nüfusu ile ilgili olarak ileri sürdükleri rakamların abartma ve Avrupa kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğu,

39 TÜRK, IUJi'vl VE ERMENİ NÜFUSU 31 yukarıda XIX yüzyılın başından itibaren yerli ve yabancı kaynaklara dayanarak verilen karşılaştırmalı rakamlardan açıkça anlaşılmaktadır XIX yüzyılın başından I Dünya Savaşı'na kadar geçen yaklaşık yüz yıllık bir sürece bakıldığında Karadeniz Bölgesi'ndeki gayrimüslim nüfusunun büyük bir değişime uğramadığı, ya da en azından Rumların iddia ettiği gibi Osmanlı Devleti'nin Rumları göçe tabi tutmasından dolayı azalmadığı, aksine bir miktar arttığı ı 56 ancak hiçbir zaman bölgedeki toplam nüfusun %15-20'sini geçmediği dikkati çekmektedir Aynı durum Ermeniler için de geçerli olup, incelenen dönem boyunca Karadeniz Bölgesi'ndeki Ermeni nüfus oranının ortalama %4-5 civarında seyrettiği söylenebilir

40

41 il Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Etnik Dağılımı Prof Dr Servet MUTLU Ra1kent Üııiver<İleıi, İktisat Rölıimü Öğretim Üyesi, Aııka m G i Rİ Ş ' Osmanlı İmparatorluğu çeşitli iç ve dış nedenlerin etkisi ile dağılır ken, önde gelen etnik azınlıklar, ya da en azından bunların önclerleri, 19'uncu yüzyılın sonlarına doğru ya Ermeniler'de olduğu gibi bağım sız bir devlet kurmak, ya da Rumlar'd a olduğu gibi kendi soyclaşları ile birleşmek amacı ile çeşitli karışıklıklar yaratmışlardır Her bir azınlığın nüfusu ve bu nüfusun bulunduğu coğrafi yöredeki toplam nüfusa oranı, önemli bir mesele oluşturmuştur Ayrılıkçı veya toprak talebinde bulu nan taraflarca, kendi taleplerini haklı göstermek amacı ile nüfusa ilişkin çeşitli rakamlar üretilmiştir Osmanlı Yönetimi ise, yapılan nüfus sayım larının ortaya koyduğu rakamları öne sürmüştür Ayrılıkçı ve toprak tale binde bulunan taraflar, söz konusu nüfus sayımı sonuçlarının taraflı ve güvenilmez olduklarını ve bu nedenle hiçbir değer taşımadıklarını iddia etmişlerdir Daha sonra meydana gelen olaylar, azınlıkların emelleri açı sından talihsiz sonuçlar vermiştir Aynı iddialar hala, bu iddiaların bazı önd e gelen taraftarlarınca tarihi gerçekler olarak öne sürülmektedir 2 Osmanlı Devleti'ndeki azınlıkları oluşturan etnik grupların ve Müslümanlar'ın sayıları ve coğrafi dağılımları konusundaki iddialarında Ru mlar, Ermeni ayrılıkçılar ve Osmanlılar acaba ne ölçüde haklı idi ler? Bu konudaki sorunların çözümü için yapılması gereken en önemli iş, Osmanlı nüfus sayımları sonuçlarının doğruluk derecelerinin ortaya konulmasıdır Bu çalışmanın temel amacı budur

42 34 PROF DR SERVET MUTLU Osmanlı Nüfus Sayımları Bir nüfus sayımının yapılış şekli ile amaçları, sonuçlarının doğruluk derecesi ile doğrudan bağlantılıdır Bu nedenle, her ne kadar bu çalışmanın esas amacını oluşturmasa da, burada Osmanlılar'ın nüfus sayımları ve bunları uygulama yöntemlerine değinmek yerinde olacaktır Osmanlılar, vergi mükelleflerini belirlemek üzere yürüttükleri tahrirler kapsamında nüfus kayıtları tutmaya büyük önem verirlerdi Bu tahrir defterleri, her bir hanedeki yetişkin erkek sayısını içerirdi Onbeşinci ve onyedinci yüzyıllar arasındaki döneme ait tahrir defterlerinde, Müslüman ve gayrimüslim aile reisleri, ekip biçtikleri toprakların büyüklüklerine göre; çift, nim-çift, bennak ve caba olarak, kayıtlı bulunurlardı Bir hanede evli olmayan yetişkin erkekler de mücerred olarak ayrıca kaydedilirlerdi Gayrimüslim tebaa tarafından şahıs başına ödenen vergi (cizye) Osmanlı hazinesinin belli başlı gelir kaynaklarından birini teşkil ettiğinden, merkezi yönetim söz konusu vergi incelemelerini yenilemeye ve kayıtları güncel tutmaya büyük önem verirdi Özellikle 19'uncu yüzyılda Osmanlı yönetimi, nüfus sayımına ve nüfusun yaşa, etnik özelliklere ve coğrafi yörelere göre dağılımına giderek daha büyük bir önem vermeye başladı Ülkede ilk genel (imparatorluk çapında) nüfus sayımı 1830/3 l'de; ABD'de, İngiltere'de ve Fransa'da nüfus sayımı ile ilgili süreçlerin uygulanmaya başlanmasından, sadece bir çeyrek yüzyıl sonra yapılmıştır 1826 yılında Yeniçeri Ocakları'nın kaldırılmasından sonra modern bir ordunun oluşturulması sırasında, erkek nüfusun sayısı ve yaşı hakkında doğru bilgilere ihtiyaç duyulmuş ve yalnızca erkek nüfus sayılmıştır yılında ayrı bir Nüfus Dairesi kurulmuşsa da, on yıl geçmeden bu daire lağvedilmiştir Ancak, Nüfus Dairesi lağvedilmiş olsa da nüfus memurlarının imparatorluk dahilindeki önemli yerlerde görevlerini sürdürdüklerine ve henüz ortaya çıkarılmamış olsalar da 1835, 1838, 1844 ve 1857 yıllarına ait nüfus raporlarının hazırlandığına ilişkin deliller mevcuttur4 Bu raporlardan sadece 1844 yılına ait olanı bir nüfus sayımına dayanılarak hazırlanmış olup, buna ait istatistiki bilgiler, verilere ulaşabildikleri anlaşılan Ubicini and Eugene Bore tarafından nakledilmiştir Nüfus sayımının sonuçlarını özetleyen Ubicini, hazırladığı nüfus tabloları konusunda "kesin şekilde doğru olmasalar da en azından sunulabilmeye uygun hale getirilebildikleri ölçüde doğrudurlar Tablolarda yer alan bilgiler 1844 yılında, dönemin Harbiye Nazırı Rıza Paşa'nın askere alma yönteminde değişiklik yaparak orduyu örgütlemeye

43 SON DÖNE,\! OSMANLI NÜFUSU VE ETNİK DA(; ııevll 35 çalıştığı sıralarda İmparatorluk çapında gerçekleştirilen genel nüfus sayımı sonuçlarından derlenmiştir" ifadesinde bulunmuştur5 Nüfus sayımları özellikle Tanzimat'tan sonra daha fazla önem kazanmıştır Nüfusun askere alınabilecek kesiminin sayısını belirlemeye duyulan ihtiyacın yanısıra, modern ordunun ve hükümetin üstlendiği yeni idari işlevlerin finanse edilebilmesi için yeni gelir kaynaklarının bulunmasına da gerek duyulmuştur Bu dönemde birçok gayrimüslim cemaat, vergi yükümlülüklerini asgariye indirmek amacıyla ile nüfuslarını mümkün olduğunca düşük göstermek için eski nüfus kayıtlarını kullanmışlardır Zorunlu askerlik uygulaması 1855 yılında başlatılmış, ancak hiçbir zaman Hristiyanlar'a uygulanmamıştır Gayrimüslim tebaaca şahıs başına ödenen vergi de 1857 yılında askerlik hizmeti yapmak yerine ödenen bir vergiye dönüştürülmüştür (bedcl-i askeriye) Bu nedenle, nüfus kayıtlarının sürekli güncellenmesi hayati önem kazanmıştır Kırım Savaşı'nın ardından Kadastro Dairesi (Tahrir-i Emlak Nezareti) kurulmuştur Bu daireye, vergi toplama amacı ile kişilerin sahip oldukları mülkün kaydedilmesi yanında erkek tebaanın sayılarak nüfusa kaydedilmesi ve hem kişilerin vergi yükümlülüklerini gösteren hem de kimlik belgesi olarak kullanılacak vergi nüfus tezkerelerinin çıkarılması görevi verilmiştir6 Vergi sisteminde yapılacak bir reform gereği olarak, 1862 yılında gayrimüslimlere yönelik bir nüfus sayımı yapılması için talimat verilmiş, 1866 yılında Tuna Vilayeti'nde bir nüfus sayımı gerçekleştirilmiştir Söz konusu nüfus sayımı, reformcu olarak bilinen Mithat Paşa'nın yönetimi altında bulunan bu vilayette, başlıca amacı İmparatorluğun gayrimüslim tebaasının yararına olacak reformların yapılması olan 1856 tarihli Islahat Fermanı'nın yayınlanmasının ardından doğan aciliyet üzerine yapılmıştır Bu sayımda da yine, İmparatorluğun kadın tebaası ile ilgili bir kayıt tutulmamış, Mithat Paşa, tamamlanması 1873 yılını bulan nüfus sayımı sonuçlarını eğitimde ve ekonomik ve sosyal alanlarda uyguladığı reformlar için esas almış, ayrıca, yerel ihtiyaçların karşılanmasında ve Sırbistan ile Romanya'dan kaçan Müslüman mültecilerin iskanında kullanılmak üzere hükümctten yeni mali kaynak temin edebilmek için kullanmıştır Mithat Paşa, sadrazam olarak görev yaptığı ilk önem sırasında, 1872 yılında, ülkedeki nüfus sayım sistemini ve kullanış alanlarını incelemek üzere bir komisyon oluşturmuştur Söz konusu komisyonun hazırladığı rapordan yola çıkılarak, bir genel nüfus yönetmeliği yayınlanmış

44 36 PROF DR Sı::RVET MUTLU ve 1874 yılında Şuray-ı Devlet, ülkede genel bir nüfus sayımı yapılması kararını almıştır Bu arada, Nüfus Dairesi önceki haline oranla çok daha bağımsız bir nitelik kazanmıştır7 Yeni nüfus sayımı düzenlenmesi yönündeki karar, 1850'ler sonlarında ve 1860'larda İmparatorluk bünyesinde meydana gelen demografik ve ekonomik değişikliklerle doğrudan bağlantılıdır Bu dönemde iki milyona yakın Müslüman Kafkasya'dan kaçarak İmparatorluk topraklarına gelmiştir Avrupa ülkeleri ile olan ticaretteki artış, nüfusun iç kısımlardaki kırsal alanlardan sahil kentlerine kaymasına neden olmuştur 1864 tarihli Vilayet Yasası ve 1871 yılında bu yasada yapılan değişiklik, nüfus memurlarına verilmiş olan makamların kaldırılmasına yol açmış, bunun sonucu olarak nüfus kayıtları düzgün tutulamamış ve neticede hem vergilerin toplanmasında hem de Müslümanlar'ın askere alınma işlemlerinde aksaklıklar meydana gclmiştir8 Yeni nüfus sisteminin temelinde, kaza düzeyinde komitelerin oluşturulması yer almıştır Söz konusu komiteler bir hükümet görevlisi bir Müslüman, bölgedeki cemaat liderleri arasından seçilecek bir gayrimüslim, bir sekreter ve onun yardımcısından oluşturulmuşlardır Komite içinde hem bir Müslüman'ın hem de bir gayrimüslimin yer alması, etnik gruplardan herhangi birinin nüfusunun eksik sayılmasını önlemek amacına yönelik olarak düşünülmüştür Komiteden, tüm mahallelere ve köylere giderek gerçek anlamda bir nüfus sayımı yapması istenilmiştir Çocuklar da dahil olmak üzere yörede yaşayan tüm erkekler, komitenin ve köyün ihtiyar meclisinin önüne çıkarak kendilerini göstermeye mecbur tutulmuşlardır Komite üyelerine, yeni doğmuş bebekleri dahi kendi gözleri ile görmeleri yönünde talimat verilmiştir Bu işlemler sırasında yaş, deri rengi, göz rengi ve yaş ilerledikçe düzelmeyen bedensel aksaklıkların da kaydedilmesi istenilmiştir Nüfus komitesine, gerektiği takdirde kişileri görevlilerin önüne çıkarmak amacı ile kuvvet kullanma yetkisi de verilmiştir Köylerde yapılan nüfus sayımı sonucunda düzenlenen isim listelerinin, ihtiyar meclisi tarafından onaylandıktan sonra ilçe merkezindeki nüfus bürosuna teslim edilmesi istenilmiştir İlçedeki nüfus memurunun rakamları toplayarak bir üst idari birime aktarması, sonuçta da bu rakamların Dersaadet'teki Defteri Hakani'ye iletilmesi şeklinde bir uygulama getirilmiştir Kazadaki nüfus memuru, Müslüman erkeklere ait kayıtların suretlerini bölgedeki ordu makamlarına da göndermekle görevli kılınmıştır

45 SON DÜN EM OS\'IANLI NÜFUSU VE ETNİK DA< IL!l'vll 'te verilen nüfus sayım talimatı kapsamında yürütülecek uygulamalar, bir yıl boyunca sürdürülen hazırlık çalışmalarına rağmen, hiçbir zaman tamamlanamamıştır Önce Ab<lülaziz'in, ardından V Murat'ın tahttan indirilmeleri ve 1876'da il Abdülhamit'in tahta geçmesi dönemlerinde yaşanan ciddi mali kriz ve siyasi karışıklıklar, söz konusu talimatın uygulanmasını engellemiştir Ye ni sultan ilk iş olarak, Osmanlı-Rus Savaşı'nın sona ermesi ve Bedin Antlaşması (1878) ile istikrarın sağlanmasının ardından, yeni bir nüfus sayımı yapılması için bir emir çıkarmıştır Bu amaçla, M Bollond adında bir Fransız uzmanı ülkeye getirterek kendisinden, nüfus teşkilatını ve nüfus sayım yöntemlerini incelemesini ve yeni bir sistem oluşturmasını istemiştir Bolland, incelemesinin ardından eski sistemin mantıklı ve İmparatorluğun koşullarına uygun bir sistem olduğunu ifade etmiştir9 Konu bu kez de Şuray-ı Devlet'e götürülmüş ve orada tartışılmıştır Şuray-ı Devlet, bu tartışmaların ardından bir dizi öneri getirmiş, her ne kadar 1874 nüfus sayımı gerçekleştirilememişse de, bu sayımın planlanması sırasında edinilen bilgilerin yeni bir nüfus sayımı yapılmasında yardımcı olacağını belirtmiş ve Müslüman nüfusun yaş gruplarına göre bölümlere ayrılmasının uygulamada büyük önem taşıyacağı konusunda askeri makamlarla görüş birliğine varmıştır Ayrıca her Osmanlı tebaasına, bireyler ve devlet arasında giderek artmakta olan ilişkilerde kullanılmak üzere kimlik kartı yerine geçecek birer tezkere verilmesinin gerekliliğini vurgulamış ve hazırlanacak nüfus istatistiklerinin, başta vergi alanında olmak üzere idari işlemlerde ve askerlikle ilgili konularda yarar sağlayacağını ifade etmiştir Bunun dışında, "Bir nüfus sayımı nüfusun herhangi bir zamandaki miktarını gösterir Nüfusta meydana gelen değişiklikler sürekli ve doğal olduğundan, [nüfusta] meydana gelecek tüm değişiklikleri kaydetme imkanını verecek ve bu şekilde bir sayımdan azami ölçüde faydalanılabilmeyi sağlayacak, mantıki bir temele dayanan yeni bir sistemin geliştirilmesi gereklidir" görüşünü belirtmiştir ııı Şuray-ı Devlet'e göre, yapılacak bir nüfus sayımı, nüfus hakkında güncel ve genel bir bilgi sağlamak üzere tüm doğum ve ölümlerin sürekli olarak kaydedilmesi ile sürekli olarak güncellenecek bir istatistiki tabanın oluşturulması için gerekli geçici bir uygulama niteliğindedir Sicil-i Nüfus Nizamnamesi olarak adlandırılan ve Şuray-ı Devlet'in görüşlerini de içerecek şekilde eski sistemi geliştiren yeni nüfus yönetmeliği, 1881 yılında Sultan tarafından onaylanarak yürürlüğe konulmuştur11 Ye ni yönetmelik, nüfus sayım komitelerinin oluşturulması

46 38 PROI ' DR SERVFT MUTLU ve izlenecek sayım ve kayıt süreçleri açısından eski yönetmeliğe benziyordu Getirilen bir yenilik, sayımı ve kaydı yapılan her bireye imzalı ve mühürlü bir Nüfus Tezkeresi verilmesidir Nüfus Tezkeresi önemli bir belge niteliğinde olup, mülk alan veya satan, mahkeme önüne çıkan, İmparatorluk sınırları içerisinde veya dış ülkelere seyahat eden, yahut ta karakolda veya belediyede bir işi olan herkesin mutlaka bu belgeyi göstermesi şart koşulmuştur Nüfusa kayıtlı olmadığı anlaşılan veya nüfus görevlilerine gerekli bilgileri vermekten kaçınan kişilere para cezaları ve zaman zaman da hapis cezası verilmiştir Askerlik çağında bulunan erkekler arasından söz konusu kimlik belgelerini çıkarmamış olduğu anlaşılanlar, başka hiçbir resmi işleme tabi tutulmadan derhal askere alınmışlardır Yeni yönetmelikle getirilen ikinci bir yenilik ise, nüfus sayımına kadınların da dahil edilmesi olmuştur Sicil-i Nüfus Nizamnamesi, İmparatorluk içerisinde sonradan yapılan diğer tüm nüfus sayımlarının temelini oluşturmuştur Yeni yönetmelik, yapılacak ilk nüfus sayımının ardından, sürekli bir kayıt sisteminin uygulanmasını gerekli kılmıştır Buna göre; bugün olduğu gibi, tüm doğumlar, ölümler, evlilikler, boşanmalar ve ikamet yeri değişiklikleri daha gerçekleştikleri anda yerel olarak nüfusa kaydedilmeye başlanmıştır Kayıtların güncel tutularak İmparatorluk nüfusunun son durumu ile ilgili daimi ve sürekli bir kayıt sisteminin oluşturulmasına yönelik olarak kaza ve vilayetlerdeki nüfus memurlarına periodik raporlar gönderilmiştir Aradan geçen yıllar içerisinde uygulamada karşılaşılan birtakım güçlüklerin giderilmesi amacı ile Sicil-i Nüfus Nizamnamesi 1900/l'de yeniden gözden geçirilmiş ve 1902/3'te, üzerinde yapılan ufak tefek birtakım değişikliklerle yeniden yayınlanmıştır Kadınlar ve çocuklar dahil tüm bireylerin sayılması ve kaydının yapılmasını garantilemek için nüfus tezkeresinin ibrazına ilişkin hükümler biraz daha spesifik hale getirilmiştir İmparatorluğun tüm tebaasından, bir mülk satın aldıklarında, devrettiklerinde veya terkettiklerinde, herhangi bir resmi veya gayriresmi görevde çalışmaya başlayacaklarında, bir devlet okuluna veya özel bir okula kayıt yaptıracaklarında, emekli olduklarında ve emekli maaşı almak üzere Hazine'ye başvuruda bulunduklarında, nüfus tezkerelerini göstermeleri zorunlu hale getirilmiştir Söz konusu belgeler üzerinde sahtecilik yapanlara veya bunlara yetkileri dışında ilave bilgiler ekleyenlere şiddetli cezalar öngörülmüştür

47 SON DÖNEM OSJ'vlANLI NÜFUSU VE ETNİK DAGILIMI 39 Gözden geçirilerek düzeltilen yeni yasa, nüfus kayıt işlemleri sırasında dikkatsizce iş yapılmasını ve yolsuzlukları önlemek amacı ile kayıt defterinde yer alan tüm sayfaların numaralandırılması ve mühürlenmesi zorunluluğunu getirmiştir Nüfus bilgilerinde meydana gelen günlük değişikliklerin (vukuat) işlenmesinde, önceki nüfus sayımlarında olduğu gibi nüfus kayıt bilgilerinin yer aldığı orijinal kayıt defterlerinin sonlarındaki boş sayfaların kullanılması yerine, ayrı kayıt defterleri kullanılmasını zorunlu kılmış ve kaza ve vilayetlerdeki idari kurullardan, kayıtlardaki değişikliklere ilişkin bilgileri İmparatorluk istatistiklerine geçirilmek üzere İstanbul'a gönderilmeden önce bunların doğru olup olmadıklarını teyit etmeleri istenmiştir Yeni yasa ayrıca, nüfus memuru olarak görevlendirilecek kişilerin eskiye oranla daha iyi niteliklere sahip kişiler arasından seçilmesini ve bu memurların çalışmalarının düzenli şekilde denetlenmesini sağlayacak hükümler getirmiştir Siyasi açıdan kritik bir dönem olan 1890'1ı yıllarda ve 1900'lerin ilk on yılının büyük bir bölümünde, Nüfus Dairesi'nin başında ya azınlıklara mensup, ya da yabancı şahıslar bulunmuştur 1893 ile 1896 yılları arasındaki dönemde Nüfus Dairesi'nin yöneticiliğini Yahudiler yürütmüştür 1897'den 1902'ye kadar olan dönemde, bir Ermeni olan Mıgırdıç Sinabyan Efendi, 1903 ile 1907 yılları arasında da Amerikalı bir istatistik uzmanı yöneticilik yapmışlardır Daha sonra ise, kurumun başına istatistik alanında çeşitli çalışmaları bulunan Mehmet Behiç Bey getirilmiştir Mıgırdıç Efendi, o zamanlarda yaygın olan bir uygulamayı izleyerek, başında bulunduğu daireye kendi millet'inden kişileri almış ve bunlardan bazılarını da modern nüfus sayım tekniklerini incelemeleri için İngiltere'ye ve Fransa'ya göndermiştir 12 Nüfus Dairesi'nin yöneticiliğini yürüten kişilerin listesine ve merkez bürosunda görev yapan personele bakıldığında, söz konusu dairenin profesyonel bir tarzda yönetilmesinin amaçlandığı ve nüfus meselesinin siyasi bir nitelik kazandığı bir dönemde siyasi amaçla hazırlanmış belgeler üreten bir kurum konumuna gelmesinin arzu edilmediği anlaşılmaktadır Sultan il Abdülhamit, nüfus kayıtlarının yalnızca mali ve askeri açilardan değil, aynı zamanda siyasi açıdan da önemli olduğunun farkında olduğundan, nüfus sayımlarına özel bir ilgi göstermiştir u 1900 Kasım ayında yazılmış olan bir muhtırada, 11 Abdülhamit endişelerini şu sözlerle dile getirmiştir: "Gayrimüslimlerin hileli yollara başvurarak nüfuslarını olduğundan fazla gösterme çabaları, nüfus sayım sonuçlarının

48 40 PROE DR SERVET MUTLU doğruluğuna gölge düşürmektedir" Bitlis Vilayeti'nden kendisine ulaşan bilgilerde "nüfus sayımı sırasında Ermeniler'in çeşitli oyunlarla ve entrikalarla kendi sayılarını olduğundan fazla gösterme çabası içerisinde bulundukları"nın belirtildiğini ifade eden Sultan, Rusya'dan ülkeye Ermeni akımının önlenmesine yönelik her türlü tedbirin alınması gerektiğini, aksi takdirde nüfus sayımının "Osmanlılar'ın çıkarları haricindeki çıkarlara hizmet edeceğini" belirtilmiştir yılında yürürlüğe girmiş olan Sicil-i Nüfus Nizamnamesi'nde yer alan kurallara uygun olarak yürütülen ilk Osmanlı nüfus sayımının gerçekleştirilmesine aynı yıl içerisinde başlanmıştır Ulaşılması daha kolay olan yörelerden ilk sonuçlar 1884/ 85 yıllarında alınmış, İstanbul'un sayımı ise 1885'te tamamlanmıştır Bazı vilayetler, 1886/ 87 yıllarına kadar nüfus sayım işlemlerini tamamlayamamışlar veya kayıt sistemlerini oluşturamamışlardır Sultan, nüfus sayım işlemlerine sürekli bir ilgi göstermiş ve işlemlerin tamamlanmasına yönelik kesin tarihler vermiştir Nüfus sayım işlemleri yürütülürken bir taraftan da, elde edilen sonuçları kontrol etmeleri ve nüfus bilgilerinde meydana gelen tüm değişikliklerin sürekli ve doğru bir biçimde kaydedilmesini sağlamaları için, 1885 yılında nitelikli müfettişlerden oluşan ekipler görevlendirilmiştir Alınan tüm bu tedbirlere rağmen yine de nüfus sayımının tamamlandığı bildirilen yerlerde dahi, az sayıda da olsa, kaydedilmeyen kişiler kaldığı tesbit edilmiştir Ayrıca, ulaşılması güç olan bazı yörelerdeki halk, özellikle de göçebe aşiretler halkı, hiç sayılmamış, ancak yerel yetkililer ve aşiret liderleri tarafından sağlanan bilgilere da yanı - larak bunlara ilişkin tahmin yapılabilmiştir ıs Nüfus sayım işlemlerinin ne zaman sona erdiğini söyleyebilmek mümkün değilse de, elde edilen nüfus kayıtları 17 Ağustos 1893 tarihinde Sadrazam Cevat Paşa tarafından Sultan'a sunulmuştur Söz konusu kayıtlarda, nüfus sayım işlemlerinin hangi kaza ve vilayetlerde tamamlanmış olduğuna ilişkin bilgiler yanında, bireysel bazda sayım ve kayıt işlemlerinin gerçekleştirilemediği yerlere ilişkin olarak yapılan tahminlere de yer verilmiştir Nüfus Sayımı'nın ardından, 1315/1897 yılında bir nüfus istatistiği yayınlanmıştır (Devlet-i Aliye-i Osmaniye'nin 1313 Senesine Mahsus İstatistik-! Umumisi) O güne dek yayınlanmış en kapsamlı genel istatistik niteliğini taşıyan bu çalışmada, her vilayette yaşayan halkın cinsiyet, yaş, din ve millet özelliklerine göre hazırlanmış bilgilere yer verilmiştir

49 SON IJÖNDI OS!'lı\NLJ NOFUSU VE ETNİK DA(;JlJMI 41 İkinci bir nüfus sayımı da -ki Osmanlı döneminde yapılmış son nüfus sayımıdır /6 yılında gerçekleştirilmiştir Üzerinde tarih bulunmamakla birlikte 1893 yılı dolayında yazılmış bulunan bir yazıdan anlaşıldığı kadarıyla, Osmanlı yöneticileri Irak ve Arabistan yarımadası gibi bazı bölgelerde yaşayan halk ya hiç sayılmamış ya da eksik sayılmış olduğundan bir önceki nüfus sayımının sonuçlarını tatminkar bulmamışlardır Ayrıca, Makedonya'da Rumlar, Sırplar, Bulgarlar ve bir ölçüde de Ulahlar arasında, kendi milletlerinden kişilerin belli Hristiyan cemaatlerinin başkanlığına getirilmesini ve yerel Ortodoks kiliselerine papaz olarak atanmalarını sağlamak amacı ile milliyetçi çekişmelerin yaşanması, bu bölgede sonuçlarına hiçkimsenin karşı çıkamayacağı yeni bir nüfus sayımını zorunlu kılmıştır Yapılacak yeni sayımın ardından, her yörede çoğunluğu oluşturan etnik grup, yerel kilisenin papazını kendi üyeleri arasından seçmeye hak kazanacaktı Farklı etnik grupların eşit nüfusa sahip oldukları yerlerde de, her grup kendi papazını tayin edecekti Hükümet, nüfus sayımını üç ay içerisinde tamamlamayı planlamış ve bu konuda yerel etnik toplulukların işbirliğini ve desteğini sağlamıştır Nüfusa kaydı yapılan her bireye, bir çeşit kimlik kartı olarak kabul edilen tezakir-i osmaniye adında birer belge verilecekti Sayımın ardından hazırlanan raporda, sancak ve vilayetler itibariyle nüfusun cinsiyet ve dine göre dağılımını gösteren istatistiki bilgiler yer alıyordu Nüfus konusunda hazırlanan son rapor, 1919 yılında yayınlanmış bulunan Memalik-i Osmaniye'nin 1330 Senesi Nüfus İstatistiği'dir Bu istatistiğin hazırlanmasında yararlanılmış bulunan belge, 1914 tarihli nüfus raporudur Söz konusu belge, 1905/6 yılında yapılmış bulunan nüfus sayımı sonuçlarının güncellenmiş bir şekli olup, cinsiyet dağılımına girmeksizin sancak ve vilayet itibariyle nüfusun din ve dil özelliklerine göre dağılımına ilişkin istatistiki bilgileri içermektedir Osmanlılar 19'uncu yüzyılda nüfus sayımı ile ilgili raporların yanısıra, 1847 yılından başlayarak, salname adı verilen yıllık istatistikler de hazırlamışlardır İmparatorluğun tümü ile ilgili nüfus bilgilerine ilk kez 1877/78 yılı için hazırlanmış ciltte rastlanmaktadır 1866 yılında Bosna ile başlayarak, vilayetler de kendi salname'lerini yayınlamışlardır Son İmparatorluk salname'si dönemine aittir Vilayet salname'lerinde yer alan nüfus rakamları, daha önceki dönemlerde yapılan sayım sonuçlarına, vergi kayıtlarına ve vilayet yöneticilerinin elinde bulunan diğer bilgilere dayalı olarak hazırlanmakta idi Bununla birlikte,

50 42 l'rof ür SERVET ;\lljtlu vilayet salname'lerinin kullanımı sınırlı kalmıştır Bunun nedeni, söz konusu salname'lerin sürekli bir seri teşkil edecek şekilde yayınlanmamaları ve içerdikleri nüfus bilgilerinin niteliğinin her vilayete göre büyük farklılıklar göstermesidir 16 NüFus SAYIMLARININ GüvENİLİRLİGİ Yukarıda anlatılanlardan da açıkça anlaşılacağı üzere, İmparatorluğun ulaşım ve iletişim olanakları, personel durumu, etnik ve dinsel yapısı gözönüne alındığında, Osmanlılar'ın nüfus sayımı ve kaydına ilişkin süreçlerde, mantıki, hatta titiz, davranmışlardır Çeşitli yöntemler ve tedbirler geliştirmişler, nüfus tezkereleri ve nüfus cüzdanları hazırlamışlar ve bireyleri, devlet makamları ile olan işlerinde söz konusu tezkere ve cüzdanları kullanmaya mecbur tutmak suretiyle nüfusa kaydolmaya ve nüfus sayımı sırasında sayılmaya yönlendirmişlerdir Devlet her zaman için, kendi nüfusunu ve bu nüfusu oluşturan bireylerin çeşitli niteliklerini doğru bir şekilde öğrenme çabası içerisinde olmuştur; zira mali ve askeri alanlardaki imkan ve kabiliyetlerini güvenilir bir şekilde ancak bu yolla değerlendirebileceğini görmüştür Yüzyılın sonuna doğru ise, bir kısım etnik azınlıkların siyasi taleplerine karşı ortaya koyduğu kendi tezlerine destek sağlamak için de aynı bilgilere ihtiyaç duymuştur Nüfus sayımlarının güvenilirlik derecelerinin değerlendirilmesinde izlenecek belki de en iyi yol, ilk etapta nüfus rakamlarına, etnik gruplar ve çeşitli anlaşmazlıklara konu olan doğu vilayetleri de (Vilayet-i Sitte) dahil olmak üzere belli başlı bölgeler bazında makro düzeyde bakmaktır 1 1blo I'de böyle bir makro görünüm yer almaktadır

51 SON DÖNEM OSMANLI NÜFUSU VE t:tnik DAGILIMI 43 Tablo 1: Nüfus sayımlarında Anadolu nüfusu ve dini - etnik gruplar itibariyle nüfusun I A ladolu (İs tan bul dahil) büyüme hızı Müslümanlar Rumlaı" Emıeniler Diğerleri Toplam 1) ,222,839 1,021,363 1,106, ,082 12,490,370 2) J 906/7 J 1,276,840 1,163,885 1,102, ,070 13,880,264 3) ,606,488 1,292,140 1,245, ,665 15,360, İSTA BUV 1) , , ,630 55, ,788 2) 1906/7 431, ,759 72, , ,662 3) , ,762 84,093 59, ,978 IlI ALTI VİLAYE1' (Vilaycr-i Sirte) ,332,760 47, ,902 33,211 2,969, ,483, , ,774 28,012 3,147, ,040,891 83, ,306 79,255 3,839,547 JV A ADOLU (İstanbul ve altı vilayet hariç) ,322, , ,554 51,742 8,528, /7 8,361, , , ,315 9,867, ,005,163 1,003, ,503 76,721 10,610,670 V Eı DEKSLER VE ARTIŞ HIZLARI ( ) A) A ADOLU (İstanbul dahil) 1) ) 1906/ ) ) Artış hızı (%)f B) İSTANBUL 1) ) 1906/ ) ) Artış hızı (%Y C) ALTI VİLAYET 1) ) 1906/ ) ) Arrış hızı (%)' J51 D) J\ ADOLU (İstanbul ve altı vilayet hariç) ) ) 1906/7 3) ) Artış hızı (%)f ll

52 44 PROF Dil SERVET MUTLU Notlar a Yaklaşık olarak, bugünkü Türkiye'nin sınırları içerisinde bulunan vilayetleri ve sancakları içine almaktadır Doğu Trakya ile Kars, Ardahan ve Artvin dahil edilmemiştir İskenderun, Antakya kazaları ve Halep Vilayeti'ne bağlı Ayintab Sancağı ise dahildir Halep Vilayeti'nin 1897 yılındaki nüfusu, 1906/7 nüfus sayımında saptanmış olan oranlar esas alınarak Halep, Maraş and Urfa sancakları arasında paylaştırılmıştır Daha sonra, İskenderun, Antakya kazaları ve Ayintah Sancağı'nda yaşayan etnik grupların 1897 ve 1906/7 yıllarındaki nüfusları, bu grupların 1914 yılında Halep Vilayeti'nin nüfusu içindeki payları esas alınarak tahmini şekilde hesaplanmıştır b Ortodoksları ve Rum Katolikleri kapsamaktadır c Gregoryenler'i, Katolik Ermenilcr'i ve Protestanlar'ı kapsamaktadır Protestanların bir kısmı Ermeni olmayabilir d İstanbul, Dersaadet ile banliyölerden (Şehremaneti Mülhakati) oluşmaktadır 1897 yılı nüfus kayıtlarında Katolikler; 1914 yılında bu iki grup arasındaki dağılımları esas alınmak sureti ile Rumlar ve Ermeniler arasında paylaştırılmışlardır e Erzurum, Bitlis, Diyarbakır, Mamüretülaziz, Sivas ve Van vilayetleri f Nüfus artış hızı, arasındaki dönem içindir17 Tabloda, yılları arasındaki dönemde belli başlı etnik grupların nüfus artış oranları arasında büyük farklılıkların bulunduğu gözlenmektedir Bu duruma yol açmış olması muhtemel faktörler gözönüne alınmadığında, söz konusu farklılıklar ilk bakışta nüfus sayımı sonuçlarının güvenilir olmadığı ve nüfusa ilişkin rakamların siyasi amaçlarla çarpıtıldığı izlenimini uyandırabilir Sözü konusu dönem zarfında, Tıirkiye'nin bugünkü sınırlarına yaklaşık denk gelen alanda yaşayan Müslüman nüfusun artış hızı yılda yüzde 123'tü O dönemin koşulları içinde böyle bir artış hızı çok da mantık dışı görünmemektedir Bu mezhebe mensup olup da özellikle Halep Vilayeti'nde ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki sancaklarda yaşayanların bir kısmının Rum olmayabileceği Rum Ortadoks Mezhebi mensuplarının büyüme hızı yılda yüzde 138, Ermeniler'in yüzde O 70 idi Küçük bir grup teşkil eden ve aralarında yabancıların da bulunduğu "diğerleri" kategorisine girenlerin yıllık nüfus artış hızı ise yüzde 254 idi İstanbul'un nüfusu azalırken, yalnızca buradaki Rum nüfus pozitif yönde fakat marjinal bir artış gösteriyordu Altı doğu vilayeti (Vilayet-i

53 SON DÖNEM OSMANLI NÜFUSU VE ETNİK DA(; ILIIVll 45 Sitte) ile İstanbul'u hariç nıtacak olursak, karşımıza farklı bir manzara çıkmaktadır: Müslümanlar yılda yüzde 122 gibi bir hızda artış göstermektedir Buna karşılık Rumlar'ın yıllık nüfus artış hızı yüzde 152, Ermeniler'in ise yılda yüzde 190'dır O dönem için Rum ve Ermeniler'in nüfus artış hızları oldukça yüksek görünmektedir Bu farklılıkların nedeni ne olabilir? Bu konuda çeşitli nedenler akla gelebilmektedir i Aslında 1881/ nüfus sayımına dayalı olarak gerçekleştirilen nüfus kayıtlarının güncelleştirilmiş bir özeti olan 1897 Nüfus Raporu'nda, özellikle altı vilayette yaşayan Müslümanlar daha eksik sayılmış olabilir Müslümanlar arasında çok sayıda göçer vardı; bunlar için sadece tahmin yapılmıştı Kimlik belgeleri çıkartmaları konusunda halka getirilen zorunluluğun baskısı altında, nüfus kayıtlarını yaptırmayanların kayıt altına alınmasıyla tahmin zamanla iyileşti Dolayısıyla, daha düşük bir tabandan başlaması nedeniyle, Müslüman nüfus doğal olarak Ermeniler'den daha yüksek bir hızda büyüyor gözükebilir ii İmparatorluğun uzak bir köşesinde yer alan ve devlet otoritesinin daha zayıf bulunduğu altı vilayette yaşayan Ermeniler, bedel-i askeriye ödememek, ya da 1908 yılından sonra gayrimüslimlere de zorunlu askerlik uygulamasının getirilmesinin ardından askere alınmamak için nüfusa kaydolmaktan kaçınmış olabilirler18 Böyle bir davranış doğal olarak büyüme hızına da yansıyacaktır Söz konusu altı vilayetin aksine, İmparatorluğun diğer bölgelerinde yaşayan Ermeniler, daha az oranda kırsal alanlarda yerleşik bulunduklarından sayımları daha kolaydı Buralarda devlet otoritesi daha yerleşikti ve hükümet bunları gittikçe daha iyi saymaya ve kayıtlara geçirmeye muktedir hale geldi Ayrıca, söz konusu vilayetlerde şehirde yaşayan ve ticaretle uğraşan Ermeniler'in oranı Müslümanlar'a göre daha yüksekti Resmi makamlar ve resmi olmayan kişi ve kuruluşlarla olan ilişkilerinde kimlik belgeleri gösterilmesi zorunluluf,rıınun baskısı altında, zamanla daha fazla Ermeni, istemeyerek de olsa, nüfus kayıtlarına geçmek zorunda kaldı Dolayısıyla, belirtilen altı vilayet dışında kalan yerlerde Ermeniler'in nüfus artış hızı Müslümanlar'ınkinden daha yüksek görünmektedir Aynı durum Rumlar için <le söz konusudur iii Ermeniler'in nüfus artış oranlarının söz konusu altı vilayette daha düşük olmasının bir nedeni de, Ermeni nüfusun Anadolu'nun diğer bölgelerine ve özellikle de ekonomik koşt,ılların gelişme gösterdiği Ege Bölgesi ile Kilikya'ya göç etmeleri olabilir Nüfus sayımı verileri böyle

54 46 PROF DR SERVET i\iutlu bir tezin doğruluğunu ancak kısmen teyit etmektedir 1897 yılı Nüfus Raporu' na göre, Aydın ve Hüdavendigar vilayetlerinde 85 5 bin Ermeni yaşamaktadır 1914 yılında ise hemen hemen aynı bölgede yaşayan Ermcniler'in sayısı 1053 bindir Bu da, yılda yüzde 123 hızında bir artışa tekabül etmektedir O dönemin koşullarında böyle bir artış hızı normal kabul edilebilir Kilikya'ya bir miktar göç olduğu anlaşılmaktadır Adana'daki Ermeni nüfusu 1897 Nüfus Raporu'nda 36,695 olarak görünmektedir 1914'te ise, o dönemlerde Adana vilayeti içerisinde yer alan İçel de dahil olmak üzere bölgede yaşayan Ermeni nüfus 58,027'yc çıkmıştır Belirtilen iki tarih arasındaki dönemde Adana'nın Ermeni nüfusunda meydana gelen artış, etnik gruplar arasındaki çatışmalarda meydana gelen ölümler dikkate alındığında bile, İmparatorluğun diğer bölgelerindeki Ermeni nüfusun düşük artış hızını izah etmekten uzaktır Bununla birlikte, Kilikya'da istatistiklerde görülen bu önemli nüfus artışı da yine, en azından bir kısmının, sayım ve kayıt işlerinde kaydedilen ilerleme nedeniyle olmuş olması muhtemeldir iv Ermeni nüfus artış hızının söz konusu altı vilayette düşük olmasının, dış ülkelere olan göçlerle de bağlantılı olması muhtemeldir Bu göçlerin önemli miktarlarda olduğunu gösteren deliller mevcuttur 19 v Ermeni nüfusun düşük artış hızı, o dönemdeki etnik gruplar arası çatışmalarda meydana gelen ölümlerden de kaynaklanmış olabilir Kuşkusuz bu şekilde ölümler olmuştu; ancak söz konusu ölümler, belirtilen altı vilayetteki Ermcnilcr'in nüfus artış hızını, özellikle de Müslüman nüfusun artış hızına kıyasla, bu denli etkileyecek kadar fazla dcğildi20 vi Söz konusu altı vilayetin dışında kalan Ermeni nüfusa benzer şekilde, Rum nüfus da daha kentleşmişti ve ticaretle uğraşanların oranı yüksekti Bundan dolayı, büyük bir olasılıkla, Rumlar da daha kırsal olan Müslümanlar'a kıyasla daha doğru bir şekilde sayılmakla kalmamışlar, aynı zamanda resmi işlemler sırasında kimlik kartının ibraz edilmesi konusunda getirilen zorunluluktan dolayı yine Müslümanlar'a kıyasla daha büyük bir oranda nüfusa kaydolmaya yönelmiştir Belki bundan daha da önemli bir husus, 20'nci yüzyıla da uzanan uzun bir dönem içerisinde adalar ve Yunanistan'daki Rumlar'dan birçoğunun Ege Bölgesi' ne gelerek yerleşmiş olmalarıdır21 Dolayısıyla, Rum nüfusun istatistiklerde Müslüman nüfusa kıyasla daha büyük hızda artış göstermesi doğaldır Beşinci maddedekiler dışında, Müslümanlar ile Ermeniler'in nüfus artış hızları arasındaki farklar konusunda gündeme getirilen nedenlerin

55 SON DÖNF1\1 OSMANTl NÜFUSU Vf: ETNİK DACILIMI 47 tümü, farklı ölçülerde geçerli olmuş olabilir Çeşitli kaynaklarda bu konuda yalnız genel açıklamalar bulunduğundan, bu noktada kesin bir yargıda bulunmak mümkün görülmemektedir Yukarıda belirtilen her bir hususun geçerlilik derecelerinin ayrı ayrı belirlenebilmesi için ayrıntılı araştırmalara ihtiyaç vardır İstanbul'a ilişkin nüfus sayımı rakamlarına gelince, burada nüfusun azalışından sorumlu nedenleri ortaya koyabilmek güçtür İstanbul, büyüyen ekonomisi ile22 doğal olarak yalnızca İmparatorluk içerisinde yaşayan çeşitli etnik gruplar için değil aynı zamanda yabancılar için de adeta bir mıknatıs niteliğini taşıyordu Dolayısıyla, İstanbul'daki nüfus azalışı için ancak şu nedenler ileri sürülebilir: i) ya birçok Rum ve Ermeni, vergi ödememek için, yabancı ülke pasaportları almış olabilir2', ki bu neden, Müslümanlar için geçerli değildir, ii) ya bu denli kalabalık bir şehirde nüfus sayımı gerçekleştirmek giderek daha güç bir hal almaktadır, iii) ya da nüfus sayımına ilişkin yönetmelikler ve nüfusa kaydolma konusunda konusunda getirilen kurallar İstanbul'da iyi bir şekilde uygulanamamaktadır Değişik etnik grupların nüfus artış hızları arasındaki farklılıklar, yukarıda belirtilen hususlar nedeniyle, Osmanlı nüfus sayımlarını geçersiz ya da güvenilirliksiz kılmaktan uzaktır Kuşkusuz, hiçbir sayım mükemmel olmadığı gibi Osmanlı nüfus sayımları da mükemmel değildi24 Burada asıl sorun, Osmanlı nüfus sayımlarının, çeşitli siyasi davaların savunucuları tarafından ileri sürülen tahmine oranla daha güvenilir olup olmadıklarıdır Bu konu ileride ele alınacaktır 1880'li yıllardan itibaren yapılmış Osmanlı nüfus sayımları konusunda incelemeler yürüten araştırmacılar, yetkili makamlarca da kabul edilmiş olan bir kısım eksiklikler olsa da, söz konusu sayımların çoğu vilayetteki nüfusu doğru bir şekilde belirledikleri konusunda görüş birliği içerisindedirler Özellikle nüfusun yoğun olduğu bölgelerde, sayımdan ve kayıttan büyük ölçüde kaçınma olduğuna işaret eden pek az şey olmasının yanısıra, bu konuda bilgili kişilerin görüşlerine göre, kayıtlarda siyasi amaçlarla yapılmış, sahtecilik ya da oynamalara ilişkin hiçbir emare mevcut değildir25 Bir araştırmacıya göre, nüfus sayımındaki hata payı, erişim olanaklarının iyi durumda olduğu bölgelerde muhtemelen yüzde 2-5, uzak ölgelerde ise yüzde 6-10 dolayındadır26 Bununla birlikte, ilerdeki bir bölümde ortaya konulacağı gibi, bir kısım vilayetlerde hata payının yüzde lo'dan epeyce yüksek olduğu göriilmektedi r

56 48 PROF UR Sıo:RVET MUTLU Hata payının belli başlı iki kaynağı vardır; bunlar: i) kadınların, ve ii) çocukların eksik sayılmalarıdır Kadınların eksik sayılmalarından kaynaklanan hataları düzeltebilmek için, cinsiyet oranlarını bilmemiz gerekir O dönem için geçerli oranlar konusunda elde herhangi bir bilginin mevcut olmamasına karşın, Türkiye ile ilgili bazı veriler bulunmaktadır Bu tür parametrelerin uzun zaman süreleri boyunca sabit ya da hemen hemen sabit kaldıkları gözönüne alınacak olursa, günümüze ait veriler çok büyük bir hata payı yaratmaksızın o dönem için de kullanılabilir 1950'lerin sonlarını ve 1960'ları kapsayan 10 yıllık bir dönem zarfında Türkiye'deki hastanelerde meydana gelen doğumlar üzerine yapılan bir çalışmaya göre, doğan her 100 kız bebeğe karşılık 1077 erkek bebek doğmaktadır27 Buna göre, erkek doğumlarının toplam doğumlara oranı yüzde 5185, kız doğumlarının toplam doğumlara oranı ise yüzde 4814'tür Yine 1960'lı yıllara ait rakamlar kullanılarak yaşa ve cinsiyete göre hayatta kalma oranları hesaplandığında ise, 0-19 yaş grubunda hayatta kalan erkeklerin bu yaş grubundakilerin toplam sayısına oranının yüzde 5117, kızların oranının ise yüzde 4803 olduğu görülmektedir28 İncelenen dönemde çok sayıda erkeğin savaşlarda yaşamlarını yitirdikleri ve birçoğunun da orduda geçen uzun yıllar boyunca kötü beslenmeden ve diğer nedenlerden öldükleri gözönüne alınarak, Müslüman erkek nüfusun toplam nüfusa oranının yüzde 50'ye yakın, muhtemelen yüzde 505 civarında olduğu, kadın nüfusun ise toplam nüfusun yüzde 49 5'unu oluşturduğu söylenebilir Tablo 11, bazı vilayetler ve İmparatorluk toplamı itibariyle iki nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusun cinsiyet dağılımını vermektedir İmparatorluk toplamları kadınların önemli ölçüde eksik sayılmış olduklarını göstermektedir Bununla birlikte, vilayet bazındaki dağılımlarda birbiri ile çelişen durumlara rastlanmaktadır Aydın ve Ankara'daki cinsiyet dağılımı, yukarıda ifade ettiğimiz görüşlere dayalı beklentilere yakındır Keza, Rumlar'ın cinsiyet dağılımları da beklenenden çok farklı değildir Bu sonuçlar bir anlamda, söz konusu vilayetlerde yetişkinlerle ilgili olarak sayımların doğruluğunu ortaya koymakta ve sayımlardaki veya kayıtlardaki eksikliğin çocukların eksik sayılmasından kaynaklanmış olması gerektiğini göstermektedir Öte yandan 1897 nüfus istatistiğine göre hesaplanan Van dışında kalan doğu vilayetlerindeki dağılım rakamları, gerek Müslüman gerekse Ermeni29 kadınların önemli ölçüde eksik sayılmış olduklarını ortaya koymaktadır Van'ın durumu ise bir

57 SON DÖNEM OS1vlANLI :-JÜF\JSU v : ETNİK DAC ILJMI 49 istisna, bir anormallik arzetmektedir; bunun o sırada bölgede yaşanan karışıklıklardan kaynaklanmış olması olasıdır 30 Tablo il: Bazı vilayetlerdeki nüfusun cinsiyete göre dağılımı 1897 Nüfus Sayum Nüfus Sayımı VİLAYET Erkek Kadrn Erkek Kadın (%) (%) (%) (%) AYDIN i) Mü lüınanlar ii) Rumlar ANKARA i) Müslümanlar ii) Rumlar ERZURUM i) Müslümanlar ii) Ermeniler' DiYARBAKTR i) Müslümanlar ii) Ermeniler' VA ı i) Müslümanlar ii) Ermeniler' İMPARATORLUK TOPLAMI Notlar a Gregoryenler'i, Katolik Ermeniler'i ve Protestanlar'ı kapsamaktadır Protestanlar'ın bir kısmı Ermeni olmayabilir31 Çocukların eksik sayılması yaygın bir durumdur Kadınların önemli ölçüde eksik sayılmadıkları Aydın gibi bir yerde bile çocuklar eksik sayılmıştır 1897 Nüfus Raporu sonuçlarına göre Aydın'da 15 yaşın altındaki nüfus 191,202'dir Ölüm düzeyi 5, Gayrı Safı Üreme Hızı (GSÜH) ise 3 olarak kabul edildiğinde ki bu iki parametreye bir sonraki bölümde yeniden değinilecektir ve Doğu Model Hayat Tablosu kullanıldığında32, 15 yaşın altındaki erkek çocukların nüfusunun gerçekte 329,230 olması gerektiği ortaya çıkınakta<lır Bu rakam, sayım sonucunda elde edilen rakamdan 138,028 veya yüzde daha fazladır Çocukların eksik sayılması uygulamasının, giderek azalmakla birlikte,

58 50 PROF DH SERVET MUTLU Cumhuriyet döneminde bile özellikle doğu vilayetlerinde devam ettiği düşünüldüğünde, elde edilen bu sonuç şaşırtıcı değildir Kadın ve çocuk nüfuslarının eksik sayılması dışında, birbirini takip eden nüfus sayımlarının sonuçlarında veya nüfus raporlarında verilen rakamlar arasında da, izahı güç bir takım anomalilere rastlanmaktadır Bu gibi anomaliler, nüfus sayımlarını güvensiz kılmasa bile; dikkate alınmaları gerekmektedir Bunlardan bazıları üzerinde aşağıda durulacaktır İstanbul Büyükşehri'ndeki Ermeni nüfusu 1897 nüfus sayımında 169 bin iken, 1906/7 sayımında 70 bine gerilemiş, yani 10 yıl içerisinele yüzde 586 oranında bir düşüş kaydetmiştir Bu dönem zarfında Ermeniler arasından başta ABD olmak üzere çeşitli dış ülkelere çok sayıda göçeden olsa da, yine de, İmparatorluğun en güvenli yerlerinden birinde bu kadar kısa bir sürede bu denli büyük bir nüfus azalışını izah edebilmek güçtür İstanbul'un Müslüman ve Rum nüfusunda da benzer şekilde düşüşler görülmekle birlikte, Ermeniler'inkine kıyasla bu düşüşler çok daha az orandadır Van'ın Müslüman nüfusu 1897'de 769 bin iken, 1914'te 1794 bine ulaşmış, yani 17 yıl zarfında yüzde 1333 oranında bir artış göstermiştir Oysa, büyük çapta göç almadıkça bu denli büyük bir artış olması olanaksızdır 1897 nüfus sayımında Bitlis'te Ermeniler'in toplam nüfusun yüzde 31 9'unu oluşturdukları, 1914'te ise toplam nüfusa oranlarının yüzde 272'ye düştüğü görülmektedir Ancak burada durum İstanbul'dakinden farklıdır ve bu düşüşe gerekçe olarak bazı nedenler ileri sürülebilir Toplam nüfusa oranla Ermeni nüfusunda kaydedilen düşüş, o dönemde bölgede yaşanan yaygın karışıklıklar sırasındaki ölümlerden ve eksik kayıtlardan olabileceği gibi kısmen, Kilikya'ya yaşanan göçlerden kaynaklanmış olabilir Özellikle Kilikya'ya olan göçler, Ermeni liderlerce teşvik edilmiştir ıı Dersaadet'te yaşayan Müslümanlar'ın, Rumlar'ın, Ermeniler'in ve Yahudiler'in nüfusları konusunda 1897 yılına ait nüfus raporunda yer alan rakamların, daha önce yayınlanmış bulunan ve 1895 yılına kadar olan döneme dek sayılan nüfusu içeren rapordaki rakamlarla tamamen aynı olduğu görülmektedir34 Öte yandan, 1895 yılı itibarı ile Edirne'deki Müslüman nüfus 434,366 iken, bu rakam 1897 nüfus raporunda 539,03l'e yükselmiştir Diğer dini gruplara ait rakamlarda da benzer artışlar kaydedilmiştir 35 Anlaşıldığı kadarı ile bu dönemde Edirne'de nüfus kayıt işlemleri sürdürülürken, İstanbul'da bu işlemler ya durdurulmuş, ya da sürdürüldü ise bile sonuçlar hazırlanan nüfus

59 SON VONE t OS!Vll\Nll NÜFUSU VE ETNİK Vl\GlLL\II 51 raporuna aksettirilmemiştir16 Bu durum, 1897 nüfus verilerinin bazı vilayetlerde aynı döneme ait olmadıklarına işaret etmektedir Aynı durumun sonraki dönemlerde hazırlanan nüfus raporları için de geçerli olması olasıdır Dolayısıyla, söz konusu raporların kullanımında ihtiyatlı olunması gerekmektedir Osmanlı'daki nüfus sayımları ile ilgili olarak vurgulanması gereken son bir husus, şehirlerdeki sayım işlemlerinin, ulaşılması daha güç olan kırsal alanlara kıyasla daha iyi bir şekilde yürütülmüş bulunmasıdır Buna bağlı olarak, özellikle Doğu Anadolu'da, çoğunluğu göçebe olarak yaşayan Müslümanlar'a oranla daha fazla kentleşmiş ve ulaşılması daha kolay yerlerde yaşayan Rum ve Ermeniler'in sayım ve kayıtlarının daha doğru bir şekilde yapılmış olduğu belirtilebilir17 DÜZELT ME KATSAYILARI VE BAZI AYARLAMALAR Osmanlı nüfus raporlarında ve diğer belgelerde yer alan nüfus rakamlarının, kadın ve çocukların eksik sayılmalarından kaynaklanan hataların giderilmesi için, bir düzeltmeye tabi tutulmaları gerekmektedir McCarthy bu düzeltmeyi büyük bir titizlikle yapmıştır18 Ancak, McCarthy'nin çalışmasında yalnızca Türkiye'nin yaklaşık bugünkü sınırlarına denk gelen Anadolu vilayetlerine ilişkin nokta tahmini yapılmış olup, Trakya ve İstanbul hariç tutulmuştur Düzeltmelerin yapıldığı bağlamda doğru parametrelerin seçilip seçilmediğinden hiçbir zaman emin olamayacağımız için, tahminin belli bir üst sınır ve bir alt sınır içeren bir aralık için yapılması daha makul bir yol gibi görünmektedir Bu çalışmada belirtilen yönde bir girişimde bulunulmuş ve yalnızca Anadolu vilayetleri değil, İstanbul ve Trakya da çalışma kapsamına dahil edilmiştir Yöntem açısından McCarthy izlenmiştir 19 Bir Model Hayat Tablosu40 kullanmak suretiyle tahminde bulunabilmek için iki parametreye ve bir değişkene ihtiyacımız vardır: ölüm düzeyi 11 ve Gayrı Safı Üreme Hızı (GSÜH)42 ile nüfusun cinsiyet itibariyle dağılımı 1960'lı yıllarda yapılmış olan bir çalışmaya göre, Türkiye'deki GSÜH değeri 3 olarak bulunmuştur43 Yapılan diğer çalışmalar da bu sonucu desteklemektedir:1'1 Ayrıca, GSÜH uzun bir süre boyunca büyük ölçüde sabit kaldığını gösteren deliller bulunmaktadır 15 Söz konusu bulguların ışığında, bu çalışmada GSÜH değeri 3 olarak kabul edilmiştir46

60 52 PROF DR SERVET MUTLU Nüfus sayım; verileri üzerinde yapılmış bir analiz, dönem içerisinde vilayetlerin çoğunda nüfus artış hızının yılda yaklaşık yüzde 1 olduğunu, bazı vilayetlerin ise bundan daha yüksek artış hızları gösterdiklerine işa ret etmektedir47 GSÜH değerini 3 olarak kabul ettiğimizde, seçilen ölüm düzeyinin de en az yüzde l'lik bir nüfus artış hızını verebilecek bir düzeyde olması gerekecektir Ölüm düzeyi 5 bunu sağlamaktadır Daha düşük bir ölüm düzeyi, düzey 4 alındığında, yılhk nüfus artış hızı yüzde 087 olmaktadır ki bu hız, 1 897, 1905/6 ve 1914 nüfus sayımı raporla rına dayanılarak belirlenen hızın altında kalmaktadır Dolayısıyla, yapı lan tahminin alt sınırı için ölüm düzeyinin 5 olarak kabul edilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür Tahminin üst sınırı için ise ölüm düzeyi 8 olarak alınmıştır Bu ölüm düzeyi, 3 değerindeki bir GSÜH ile yılda yüzde l 87'lik bir nüfus artış hızını vermektedir Tahminin alt ve üst sınırları için seçilen bu ölüm düzeylerinin uygun lukları, Türkiye'de dönemi itibariyle erkekler için belirlenen 367 yıllık yaşam süresi beklentisi ile de desteklcnmektedir 18 Belirtilen dönemde, Osmanlı nüfusunu kırıp geçiren sıtma ve verem gibi yaygın ölüme yolaçan faktörler bir ölçüde kontrol altına alınmış bulunuyordu Dolayısıyla, incelenen dönemdeki yaşam süresi beklentilerinin döneminin altında olması gerekmektedir Ölüm düzeyi 5 olarak kabul edildiğinde erkekler için yaşam süresi beklentisi 2739 yıl, ölüm düzeyi 8 olarak kabul edildiğinde ise yıl olmaktadır Bu rakamlar da, tah minin alt ve üst sınırları için seçilen ölüm düzeyi değerlerinin uygunlu ğunu desteklemektedir Düzeltme katsayılarının elde edilmesinde McCarthy'nin yönte mini uygulamaktayız49 İstanbul dışındaki yerler için aşağıdaki formül uygulanmaktadır 50 CC [ ] - (l - Pmr) Mra - _,_ r M t Bu formülde CC düzeltme katsayısını, Mra 15 yaş ve üzerindeki kay dedilmiş erkek sayısını, Pmr 15 yaşın altındaki erkeklerin Model Hayat Tablosu'ndaki yüzde oranını ve Mrt de nüfus sayımında kaydedilmiş toplam erkek sayısını göstermektedir Yukarıdaki formül, Doğu Model Hayat Tablosu ve cinsiyete göre yaş dağılımı verilerini içeren Nüfus Raporu sonuçları kullanıla rak, yılı için vilayetler itibariyle, ilk olarak iki grup nüfus tahmini yapılmıştır Bu gruplardan birincisi, tahminin alt sınırı için ölüm düzeyi

61 SON DÖNEJ\I OSMANLI NÜFUSU VE ETNİK Dı\Ü ILL\ , ikincisi ise tahminin üst sınırı için ölüm düzeyi 8 kabul edilerek oluşturulmuştur Daha sonra, aynı düzeltme katsayıları kullanılarak, 1905/06 ve 1914 yılları için tahmin yapılmıştır Aynı düzeltme katsayılarının kullanılma nedeni bu yıllara ilişkin verilerde, nüfusun yaş dağılımının olmamasıdır 1897 yılından sonraki dönemlerde gerçekleştirilen nüfus sayımlarında çocukların sayımı ve kaydı konusunda bir ölçüde gelişme kaydedilmiş olabileceği dikkate alındığında, bu dönemlere ait düzeltilmiş nüfus tahminlerinin gerçek nüfusun biraz üzerinde olduğu söylenebilir 5ı Öte yandan, bu yöntemle yapılan tahminde, batı vilayetlerinde, özellikle Aydın ve Hüdavendigar'da, yaşayan Müslüman nüfus sayısı muhtemelen gerçek rakamın altında çıkmıştır Nüfus yoğunluğunun fazla olduğu ve sahile daha yakın bulunan bu vilayetlerde Müslüman erkeklerin çok büyük bir bölümü askere alınmış ve bunlardan çok azı geri dönmüştür Örneğin, 1885 yılında batıdaki vilayetlerden toplam 90,079 Müslüman askere alınmış ve bunların sadece 'ü geri dönmüştür12 Aynı yöntemin uygulanması durumunda şehrin nüfusunun gerçek sayısından çok fazla çıkacağı hesaba katılarak, İstanbul nüfusunun hesaplanmasında farklı bir yöntem kullanılmıştır 19'uncu yüzyılda olduğu gibi 20'nci yüzyılda da İstanbul geçici olarak çalışmaya gelen erkek işçiler için adeta bir mıknatıs özelliği taşımıştır53 Bu dönemde şehirde tek kişinin yaşadığı birçok hane vardır54 Bu özelliğinden dolayı, İstanbul için şu formül kullanılmıştır:55 CC={[ Fıf_ x2j+(mr-fr)}+t 1 -Pfr Burada Frf 15 yaş ve üzerindeki kaydedilmiş kadınların sayısını, Pfr Model Hayat Tablosu'nda 15 yaşın altındaki kadınların yüzde oranını, Mr kayıtlı erkeklerin sayısını, Fr kayıtlı kadınların sayısını ve T toplam nüfusu göstermektedir Belli başlı dini-etnik-grupların her biri, Müslümanlar, Rumlar ve Ermeniler, için ayrı ayrı düzeltme katsayıları hesaplanmış; ayrica "diğerleri" kategorisine girenler için de, etnik grup nüfusu ağırlıklı bir ortalama düzeltme katsayısı türetilmiştir Ağırlıklı katsayı olarak bulunmuştur; diğer vilayetler için uygulanan formülün kullanılması durumunda söz konusu düzeltme katsayısının değeri olacaktı

62 54 PROE DR S1':RVET!\!UTLU Daha önce de belirtilmiş olduğu gibi, her bir vilayet için iki farklı ölüm düzeyi kullanılarak iki ayrı düzeltme katsayısı hesaplanmıştır Bununla birlikte, Trabzon için, GSÜH değeri 3, ölüm düzeyi de 5 alınarak alındığında, elde edilen düzeltme katsayısı l'den küçük olmaktadır Bu durumda Trabzon ile ilgili olarak ölüm düzeyi 8 olarak alınarak tek bir düzeltme katsayısı hesaplanmıştır Van konusunda da farklı bir sorunla karşılaşılmıştır 1897 yılında Van Vilayeti'ndeki Müslüman nüfus, Hakkari Sancağı dışında 77 bin'di ve toplam nüfusun yüzde 58'ini oluşturuyordu Buna karşılık gayrımüslimler 55 bin olan nüfusları ile toplam nüfusun yüzde 42'sini oluşturuyorlardı 1914 yılı Nüfus Raporu'nda ise Müslüman nüfus 1794 bin, gayrimüslim nüfus ise 798 bin olarak görünmektedir Müslümanlar'a ait rakamlar, yıllık yüzde 529 oranında bir nüfus artış hızına işaret etmektedir Oysa yoğun bir içe göç olmadığı sürece böyle bir doğal nüfus artış hızına ulaşılması olanaksızdır ve tarihte bilinen hiçbir grup bu denli büyük bir nüfus artış hızı yaşamamıştır 1897 raporuna temel olan sayımda sırasında Van'daki Müslüman nüfusun çok büyük bir bölümünün sayılmamış olduğu açıkça görülmektedir Aynı durum, yüzde 85'ini Ermeniler'in oluşturduğu gayrimüslimler için de geçerlidir Düzeltmeleri yaparken yine McCarthy'nin yöntemi uygulanmıştır nüfus sayımı sırasında tüm etnik grupların aynı ölçüde eksik sayıldıkları varsayılmıştır Bu varsayıma göre, her bir etnik grup nüfusunun toplam nüfusa olan gerçek oranı, nüfus sayımı sonuçlarındakinin aynıdır; yani Müslüman nüfusun oranı yüzde 58, gayrimüslimlerin de yüzde 42'dir Ayrıca bu oranların, 1897 ile 1914 yılları arasındaki dönemde sabit kaldıkları varsayılmıştır Bu varsayımlar altında Ermeni nüfusun 1914'te 1104 bin olması gerekir57 Düzeltme katsayısı bu rakama uygulanmıştır Bitlis konusunda <la benzer bir sorun vardır 1897 Nüfus Raporu'na göre burada Ermeni nüfusunun toplam nüfusa oranı yüzde 32'dir Buna karşılık 1914 yılı Nüfus Raporu'nda söz konusu oran yüzde 272'ye düşmüştür Bu keskin düşüşün, kişilerin nüfusa eksik kaydedilmelerinin yanısıra, o dönemde bölgede yaşanan büyük çaptaki karışıklıklar sırasında her iki taraftan da meydana gelen ölümlerden de kaynaklanmış olması olasıdır İki nüfus sayımı arasında geçen süre zarfında Müslüman ve Ermeni nüfusunun aynı hızda artış gösterdiklerini varsayacak olursak, Ermeni nüfusun 1914 yılında 149 bin olduğunu kabul etmemiz gerekir Dolayısıyla, düzeltme katsayısının uygulanması gereken rakam budur58

63 SON DÖNEi\'! OSMANLI NÜF!JS!J VE ETNİK DAGJlIMI 55 Nüfus tahminini yapmaya geçmeden evvel bir başka hesaplamanın daha yapılması gerekmektedir 1897 Nüfus Raporu'nda, vilayetler itibariyle Katolik ve Protestanlar'ın sayıları verilmekte, ancak bu sayıların Ermeniler ve Rumlar arasında ne oranda dağıldığı belirtilmemektedir Nüfus Sayımı sonuçlarında ve 1914 istatistiklerinde diğer dini grupların yanısıra Ermeniler ile Rumlar için de ayrı kolonlar olmasının yanısıra, gayrimüslim nüfus, Rum Katolikler, Ermeni Katolikler ve Protestanlar olarak ayrılmıştır Bir kısım Protestanlar'ın Ermeni olmayabilmelerine59 ve başta Halep Vilayeti ile güney ve güneydoğudaki bazı sancaklarda olmak üzere Rum Ortodoks Mezhebi' ne bağlı bazı kişilerin de Rum olmayabilmelerine karşın, 1897 ve 1914 yılları ile ilgili nüfus tahmininde, Rum Katolikler diğer Rumlar'a (Ortodoks), ve Ermeni Katolikler ile Protestanlar da diğer Ermeniler'e (Gregoryen) ilave edilmiştir 1897 yılına ait nüfus rakamlarının diğer iki nüfus sayımındaki rakamlarla aynı temele oturtulabilmesi için, Latinler (Roma Katolikleri) hariç olmak üzere toplam Katolik nüfus içerisinde Rum Katolikler ile Ermeni Katolikler'in 1914'teki yüzde oranları hesaplanmış ve 1897 yılına ait Nüfus Raporu'ndaki Katolik nüfus, Rumlar ve Ermeniler arasında bu oranlara göre dağıtılmıştır Düzeltme katsayıları Tablo Ill'te, 1897 Nüfus Raporu'nda yer alan vilayetler itibariyle verilmektedir Yaş gruplarına ait veriler bulunmamasından dolayı, sonraki nüfus sayımları için de aynı düzeltme katsayıları kullanılmıştır Ancak 1897'den sonraki yıllar için yapılan tahminde nüfus; arası dönemde sayım ve kayıt işlemlerinde kaydedilmiş olan gelişme ölçüsünde, gerçek nüfustan daha fazla çıkacaktır Burada ele alınan birinci nüfus sayımından sonraki dönemlerde ülkede yeni vilayetler ve bazı bağımsız sancaklar oluşturulmuştur Bunlar için de, eskiden bir parçası oldukları vilayetler ile aynı düzeltme katsayıları kullanılmıştır Birden fazla sayıda vilayetten ayrılan kısımların biraraya getirilmesi ile oluşturulan yeni vilayetlerdeki düzeltme katsayısı, eskiden parçası oldukları vilayetlerin hepsine ait düzeltme katsayılarının aritmetik ortalaması alınarak bulunmuştur Ölüm düzeyi(m)'nin 8 olarak alındığı hesaplamalar için ayrı bir tablo hazırlanmamıştır M= 8 kabul edilerek yapılan hesaplamalardaki düzeltme katsayıları, ölüm düzeyi 5 kabul edilerek yapılan hesaplamalar sonucu elde edilen düzeltme katsayılarının katına eşit olmaktadır Buna göre, her vilayetteki nüfus tahmininin üst sınır değeri, alt sınır değerinin katı kadardır

64 56 PROE DR SERVET l\lljtuj DüzELTİLMİŞ NüFus VE DAGILIMI 1897 ve 1914 yılları için vilayetler ve belli başlı etnik gruplar itibariyle yapılan düzeltilmiş nüfus tahmini, Ek'te verilmiştir (A I ve A II Tabloları) Tablo IV'tc 1914 yılı için bir özet verilmiştir 1914 yılında, İmparatorluğun yaklaşık bugünkü Türkiye sınırları içerisinde bulunan kısmında en fazla milyon kişi yaşıyordu Bunların 1582 milyonunu Müslümanlar, 181 milyonunu Rumlar, 167 milyonunu da Ermeniler oluşturuyordu Sayılan bu grupların toplam nüfus içerisindeki oranları sırası ile yüzde 8072, yüzde 925 ve yüzde 8Sl'di Alt sınır tahmin değerlerini esas aldığımızda (M=5), etnik gruplara göre dağılım yüzdelerinde ufak değişiklikler meydana gelmektedir TABLO lli: 1897 yılı nüfusu için idari hiriınler itibariyle düzeltme katsayıları ve nüfusun eksik sayılma dereceleri (GSÜH = 3 ve ölüm düzeyi (M) = 5"') Eksik Eksik İdari Birim Düzeltme Sayılma İdari Birim Dü7eltme Sayılma Katsayısı Derecesi Katsayısı Derecesi (%) (%) Dersaa<lcr' 11263' 1121 Diyarbakır Edirne Zor Aydın Selanik Erzurum Suriye Adana Sivas İşkodra Trabzon' İzmit Kosova Ankara Kastamonu Bcyrut Konya Bitlis Kudüs-Ü Şerif Biga 'fanastır Çatalca ]'vlamüretülaziz Cczayir-i Bahri efid" ivlusul Halep Va n lüdavendigar Yan ya Notlar a Ölüm Düzeyi= 8 için, düzeltme katsayıları tabloda verilen katsayıların katıdır b Bu düzeltme katsayıları, sonraki dönemlerde gerçekleştirilen nüfus sayımları için de kullanılmıştır Yeni oluşturulan idari birimlerde; eğer yeni idari birim tek bir vilayete ait toprakların bir bölümünde oluşturulmuşsa, eskiden bağlı olduğu vilayetin düzeltme katsayısı bu yeni idari

65 SON DÖNEJVI OSMANLI NÜFUSU VE ETNİK DACILIMJ 57 birim için de geçerli kabul edilmiştir Birden fazla sayıda vilayetten ayrılan kısımların biraraya getirilmesi ile oluşturulan yeni idari birimlerdeki düzeltme katsayısı ise, eskiden parçası oldukları vilayetlere ait düzeltme katsayılarının aritmetik ortalaması alınarak bulunmuştur c Şehremanati Mülhakati için aynı katsayı kullanılmıştır d Midilli, Sakız, Rodos ve Limni e Burada verilen rakam, etnik nüfus ağırlıklı düzeltme katsayısı olup, nüfusun yalnızca "diğerleri" kategorisine giren bölümü için kullanılmaktadır Tü m etnik gruplar için aynı düzeltme katsayısının kullanıldığı vilayetlerin aksine, Dersaadet konusunda her bir etnik grup için ayrı bir katsayı hesaplanmıştır Bu katsayı Miisliimanlar için 11280, Rumlar için veermeniler için l1312'dir f Gayrısafı Üreme Oranı= 3, Ölüm Düzeyi (M) = 860 Bir başka özet te Tablo V'te verilmiş, bu kez Trakya hariç tutulmuştur 1914 yılında İstanbul da dahil olmak üzere Anadolu'da en fazla 1537 milyon Müslüman, 152 milyon Rum ve 164 milyon Ermeni yaşamaktaydı O sırada İstanbul'da kalabalık bir Rum nüfus mevcuttur Söz konusu nüfus - üst sınır tahminine göre - toplam nüfusun yüzde 2242'sini oluşturmaktaydı İstanbul hariç olmak üzere Anadolu'da en fazla 1471 milyon Müslüman, 128 milyon Rum ve 154 milyon Ermeni yaşamaktaydı TABLO iv: Bugünkü Türkiye'nin yaklaşık sınırları içinde kalan ycrlcr<lc 1914 yılı nüfusu ve etnik gruplar itibariyle düzeltilmiş nüfus Müslümanlar Rumlar" Ermeniler' Diğerleri Toplam l ÜFUS Cd 12, 966, 843 1, 529, 170 1,266, ,632 16, 005, 103 M5' 15, 174, 224 1,749, 793 1,596, , , 806, 145 M81 15, 817, 786 1,811, 816 1,667, , , 595, 795 ll DAGTUM (%) c l M M i Notlar a Edirne Vilayetinin Dimetoka Kazası ile, o sıralarda Rus işgali altında bulunan Kars, Artvin ve Ardahan hariç, İskenderun ile Halep

66 58 l'rof DR SERVET MUTLU Vilayeti'nin Antakya kazası ve Ayintab Sancağı ise dahildir Bu konuda, Tablo l'in altında yer alan notlardaki a maddesine de bakınız b Orhodokslar ile Rum Katolikler dahil c Grcgoryenler, Katolik Ermeniler ve Protestanlar dahil Bir kısım Protestanlar Ermeni olmayabilirler d Nüfus istatistiği e Ölüm Düzeyi 5, Gayrısafı Üreme Hızı (GSÜH) = 3 00 f Ölüm Düzeyi (M) = 8, GSÜH= 3 006ı Tablo V: Etnik gruplar itibariyle 1914 nüfus verileri ve düzeltilmiş nüfus dağılımları Müslümanlar Rumlar" Ermeniler' Diğerleri Toplam! ANADOLU' (İstanbul Büyükşehri dahil) c 12, 606, 488 1, 292, 140 ı,245, , , 360, 195 M5' 14, 749, 465 1, 471, 791 1, 572, , ,047, 383 M8' 15,373, 318 1, 520, 915 1, 641, , , 801, 826 DAGILIM (%} c MS M ı ll İSTAı'-lBUL BÜYÜKŞEHRi c MS 560, , ,093 59, , 978 M8 632, , , ,227 1,023, 719 DAG 1 LJ]V[ (%) 659, , ,109 70,347 1,068, 809 c M5,M8 1II A 1ADOLU (İstanbul Büyükşelıri hariç) c M5 M8 12, 046, 054 1, 086, 378 1, 161, , , 450, 217 DAGILIM (%) 14, 117, 296 1, 242, 181 1, 477, , , 023, 664 c 14, 713,586 1, 281, 294 1,542, , , 733, 017 M5 M ı ıo Notlar a Bügünkü Türkiye'nin sınırları sınırları içinde kalan vilayetler ve sancaklar dahil, Trakya ile o sıralarda Rus işgali altında bulunan Kars, Artvin ve Ardahan hariç İskenderun ile Halep Vilayeti'nin Antakya Kazası ve Ayntab Sancağı ise dahil edilmişlerdir Bu konuda, Tablo l'in altında yer alan notlardaki a maddesine de bakınız

67 SON DÖNEM OSMANLI NÜFUSU vr ETNİK DAGILIJVII 59 b Ortodokslar ile Rum Katolikler dahil c Gregoryenlcr, Katolik Ermeniler ve Protestanlar dahil Bir kısım Protestanlar Ermeni olmayabilirler d 1914 Nüfus istatistiği e Ölüm Düzeyi 5, Gayrısafı Üreme Hızı (GSÜH) = Tablo IV ve Tablo V'tc yer alan rakamlar, Rumlar'ın ve Ermeniler'in iddia ettiklerinden çok farklıdır Önce Rumlar'ın durumunu ele alacak olursak, bu konuda sık sık gündeme getirilen bir kaynak, 1912 yılına ait Rum Patrikhane İstatistikleri'dir Trakya'yı, Asya'da kalan bölümü dışında İstanbul'u ve Rum nüfusun fazla olmadığı vilayetleri hariç tutarak Patrikhane, Anadolu'daki Rum nüfusun 178 milyon63, Müslüman nüfusun 705 milyon ve Ermeni nüfusun da 6087 bin olduğunu öne sürmekteydi Rumlar'ın sayısına (Gümülcine ve Dedeağaç hariç) Doğu Trakya'da ve İstanbul'da yaşadıkları iddia edilen 6556 bin Rum da eklenecek olursa, 1912 yılındaki toplam Rum nüfusu 2435 milyonu buluyordu64 Bu rakam, bizim üst sınır tahminimizden (181 milyondan) yüzde 3453, 1914 yılına ait Osmanlı Nüfus Raporu'nda belirtilen rakamdan da yüzde 5915 oranında daha fazladır Rum kaynakları, Patrikhane tarafından verilen rakamları desteklemeye yönelik olarak, vilayetlerin toplam nüfusları bakımından Patrikhane'nin öne sürdüğü rakamlara çok yakın rakamlar içeren, etnik gruplar bazındaki "1910 Türk Resmi İstatistikleri"ni delil olarak öne sürerler Oysa böyle bir istatistik hiçbir zaman varolmamıştır Osmanlılar vilayetlere göre toplam nüfus rakamlarını yayınlamışlar ve bu rakamlar, 1923 yılına kadar, Almanach de Gotha'da yer almışlardır; fakat 1910 yılına ait, nüfusun etnik gruplara göre dağılımını gösteren hiçbir belge yayınlanmamıştır ve doğal olarak böyle bir belgenin orijinal sureti hiçbir zaman bulunamamıştır Mevcut olduğu iddia edilen "1910 Türk Resmi İstatistikleri" tamamen sahtedir65 Aynı şekilde, "Patrikhane İstatistikleri" de sahtedir Bu konuya daha sonra tekrar değinilecektir Tablo Vl'ten anlaşılacağı gibi, Rum istatistikleri belli bir "kalıp" izlenerek hazırlanmışlardır Bu konuda izlenen yöntem, her vilayetteki Rum unsurunu gerçek sayısının iki katı veya hemen hemen iki katı olarak göstermek, buna karşın Müslüman sayısını azaltmak ve hatta hazan her vilayetteki toplam nüfusu da olduğundan az göstermektir; zira vilayetin nüfusu az gösterildiğinde Müslüman nüfusun toplam nüfusa oranı azalmakta, Rumlar'ınki ise artmış olmaktadır Bu durum, "Megali

68 60 PROF DR SERVET MUTi lj İdea"nın hedefleri arasında yer alan "İyonya" vilayetleri ve İstanbul için özellikle geçerlidir Her bir sancak ve vilayetin 1912 yılına ait nüfuslarını veren ve sıkça referans gösterilen Soteriadis, İzmir Sancağı'nın Rum nüfusunu 449 bin olarak vermektedir Bu rakam, 1914 yılına ait istatistiklerdeki rakamlardan yüzde 109, bizim üst sınır tahminimizden ise yüzde 67 oranında daha fazladır Soteriadis'in Müslümanlar ve vilayet toplamları için verdiği rakamlar ise, Rumlar için verilen rakamlar yine gerçektekinin yaklaşık iki misli olarak kalırken, "İyonya" vilayetlerinden uzaklaşıldıkça ve Rumlar'ın toplam nüfus içerisindeki oranları azaldıkça, 1914 Osmanlı nüfus istatistiğindeki rakamlara yaklaşmaktadır Örneğin, Tablo VI'da belirtilmiş olmasa da, Bilecik Sancağı'nda yaşayan Müslüman nüfus Osmanlı nüfus istatistiğinde 1974 bin, Soteriadis'de ise 1944 bindir Aynı sancaktaki toplam nüfus Osmanlı istatistiğinde 2365 bin, Soteriadis'dc ise 2392 bindir Rum Patrikhanesi İstatistikleri'nde, Asya'da kalan bölümü de dahil, İstanbul'un Rum nüfusu bin, Müslüman (Türk) nüfusu ise 433 bin olarak verilmektedir Rumlar için verilen bu rakam, Osmanlı istatistiğinde belirtilen rakamdan yüzde 515, bizim üst sınır tahminimizden yüzde 301 oranında daha fazladır Buna karşın, Patrikhane'nin verdiği Müslüman (Türk) nüfusu, nüfus istatistiğinde yer alan rakamın yüzde 2275, bizim üst sınır tahminimizin ise yüzde 3438 oranında altındadır

69 SON UÖNEJ'v! OSMANLI NÜFUSU VE ETNİK DAGILIM I 61 TABLO Vl: Farklı kaynaklara göre 1914 yılında Batı Anadolu'daki nüfusun etnik gruplar itibariyle dağılımı Müslümanlar Rumlar Emıeııiler Diğerleri Toplam J3SANCAK için İzmir Nüfiıs Sayımt Sotcriadis Düzeltilmiş 1üfus Sayımı Manisa l\üfüs Sayımı Sotcriaclis Düzeltilmiş ı üfus Sayımı Aydın Nüfus Sayımı Soteriadis Düzeltilmi ş üfus Sayımı il TOPLAM (3 sancak için) ı üfus sayımı Soteriadis Düzeltilmi ş Nüfüs Sayımı il OiGER BATI SANCAKLARI' üfus Sayımı Soteriadis Düzeltilmi ş Nüfus Sayımı 111 DA(;JLJM (%) A) 3 SANCAK İÇİ ı üfus Sayımı Sotcria<lis Düzeltilmiş ı üfus Sayımı B) DİGER BATI SAJ CAKLARf Nüfus Sayunı SoteriaJis Düzeltilmiş Nüfus Sayımı 378, , , , , , , ,554' 293, , , 824 1, 239, 159 2, 008, 143 1, 640, 176 2, 360, , , , , ,625 59, , , , , , , , , , , , , ,395 74, , , , , , 454 4, 882 3,910 3, 960 2, , 925 6, 106 4, , 397 1,293 8, , , 138' 219, 959 1,617 10, , , , 473 1,350,000 15, , 815 1,311, , , 876 l, 687, , , 169 2, 327, , , 127 2, 095, , , 736 2, 729, ı Notlar a Orijinal kaynak: George Soteriadis, An Ethnological Map Illustrating Hellenism in the Balkan Peninsula and Asia Minor (Balkan Yarımadası'n<la ve Ön Asya'da Helenizmi Gösteren Etnolojik Harita) Landon: Edward Stanford Ltd, 1918 Bu çalışmada, Soteriadis'in rakamları Nakracas (Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni: 1922 Anadolu Felaketi) tarafından verildiği şekli ile kullanılmıştır b GSÜH=3, Ölüm Düzeyi=8 kabul edilerek yapılan üst sınır tahmini c Nakracas tarafından verilen toplam rakam (Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni; 1922 Anadolu Felaketi, s 107) 165,554'tür Buna karşılık Nakracas'ın kazalar itibariyle verdiği rakamların toplamı ancak 162,554 yapmaktadır

70 62 PROE UR SERVET MUTLU d Müslümari (Türk), Rum ve Ermeniler'in kaza bazındaki nüfusları Sancağın toplam nüfusundan çıkartıldığında, "diğerleri" kategorisine giren nüfus 2,564 olmaktadır Bu rakam, Nakracas tarafından verilmiş olan 2,138 rakamının üzerindedir (Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni; 1922 Anadolu Felaketi, s 107) e Diğer sancaklar Denizli, Menteşe, Kale-i Sultaniye (Çanakkale), Karesi (Balıkesir) Hüdavendigar (Bursa), Bilecik, Kütahya and Karahisar-ı Sahip'tir (Afyonkarahisar) f Nakracas (Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni; 1922 Anadolu Felaketi) Karahisar-ı Sahip'teki Ermeni nüfusu konusunda bir rakam vermemektedir Bu çalışmada, nüfus sayımındaki rakam esas alınmış ve "diğerleri" kategorisi buna uygun hale getirilmiştir66 McCarthy67 tarafından bir dedektif titizliğiyle ele alınıp kurgulanan Patrikhane ve Soteriadis istatistiklerinin ardındaki hikaye, burada bir kez daha anlatmaya değer Patrikhane İstatistikleri ilk kez Polybius'un68 hazırladığı raporda ortaya çıkmıştır Polybius'un iddiasına göre Patrikhane İstatistikleri, 1910 yılındaki nüfus sayımında69 Jön Türkler tarafından Müslüman unsurun olduğundan çok fazla sayıda gösterildiği yönündeki iddialar karşısında, Osmanlı Rumları için uygulanan nüfus sayımına dayalı olarak hazırlanmıştır Polybius'un Patrikhane İstatistikleri olarak öne sürdüğü rakamlar 1918 yılında Soteriadis70 ve 1919 yılında da Maccas71 tarafından, kaynak olarak Polybius'un adı verilmeden kullanılmıştır Ancak, Polybius söz konusu istatistiklere yalnızca vilayet bazında yer vermiş olduğu halde, hem Soteriadis hem de Maccas nüfus rakamlarını her vilayet için vermekle kalmamışlar, aynı zamanda sancaklar ve kazalar için de vermişler ve bunu yaparken herhangibir kaynak belirtmiş olmadıkları gibi, bu rakamların Patrikhane İstatistikleri'nden alınmış olduğu şeklinde bir ifadeye de yer vermemişlerdirn Söz konusu üç kişinin, Polybius, Soteriadis ve Maccas'ın, dışında başka bir kişinin böyle bir belgeyi gördüğü yönünde bugüne dek hiçbir emare bulunmadığını burada söylemeye gerek yok Rum nüfusunu tesbit etmeye yönelik olarak böyle bir sayımın Cemaat kayıtlarına dayanılarak gerçekten yapılmış olduğu şeklinde bir iddia ortaya konulsa bile, böyle bir sayım sonucunda Rumlar konusunda bile güvenilir rakamlar elde edilmiş olması hemen hemen olanaksızdır; zira Cemaat kayıtlarında yalnızca ev ve evli çiftlerin sayılarına yer verilmektedir71 Ayrıca, iddia edildiği gibi Rum nüfusu tesbite yönelik olarak Patrikhane tarafından ayrı bir nüfus sayımı gerçekleştirilmiş olsa bile, o zaman da

71 SON DÖNEM OSJ\'1ı\NLI NÜFUSU VE ETNİK DAG ILIMI 63 istatistiklerde diğer nüfus grupları, özellikle de Müslüman nüfus konusunda verilen bilgilerin kaynağına ilişkin sorular gündeme gelecektir; yılına ait nüfus istatistiğinde yer alan rakamların doğruluğu konusunda Rum kaynakları kullanılarak bir değerlendirme yapılabilir 1928'te Yunanistan'da yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre, günümüz Tiirkiyesi sınırları içinde kalmış olan Ön Asya'dan, Karadeniz'den, Trakya'<lan ve İstanbul'dan, Yunanistan'a göçeden Rumlar'ın sayısı 1,105,216'dır "Felaket" olarak adlandırdıkları durum sonrasında Yunanistan'a göçetmiş olan Rumlar'dan sayıları 70 bine varan bir bölümü, 1922 Eyliil ve 1923 Temmuz ayları arasında geçen dönem zarfında hastalıklardan ve gıdasızlığın yolaçtığı zayıflıktan;ı dolayı yaşamlarını yitirmişlerdir76 Yunanistan'a varan mültecilerden 50 bin kadarı, oradan Mısır' a, Fransa'ya ve ABD' ye göçetmiştir 1927'de Türkiye'de yapılan nüfus sayımı sonuçlarına göre, o tarihte Tiirkiye'de yaşayan Ortodoks (Rum) nüfusu 109,905'tirn Bunları toplarsak, 1,335,121 rakamına ulaşırız Bu rakam, Rum nüfusu konusunda 1914 yılına ait Osmanlı nüfus istatistiğinde verilen rakamdan yalnızca 194,425 eksiktir Bizim üst sınır tahminimizin ise 433,481 altındadır Ancak, 1928 Yunanistan Nüfus Sayımı sonuçları mültecilerin gerçek sayısını ortaya koymamaktadır Cemiyeti Akvam Mülteciler Komisyonu Üçüncü Başkanı Charles B Eddy, bu nüfus sayımında mültecilerle ilgili rakamların eksik verildiğini ve mültecilerin sayısı konusunda 1,3 milyon gibi bir rakamın daha doğru olacağını ifade etmiştir78 Mültecilerin sayısını 1,4 milyon gibi daha yüksek olarak belirtenler de vardırn Eddy'nin raporunu doğru kabul edecek olursak, mültecilerin toplam sayısı 1,459,905'i bulacaktır Bu rakam, 1914 yılına ait Osmanlı nüfus istatistiğinde verilen rakamdan yalnızca 33,641 eksiktir Bizim üst sınır tahminimizin ise 308,697 altındadır Bu farklılıklar, Birinci Dünya savaşı ve Tiirk-Yunan Savaşı80 sırasında meydana gelen ölümlerden kaynaklanmakta olup, Osmanlı nüfus istatistiğinin büyük ölçüde güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır İmparatorluk sınırları içerisinde yaşayan Rum nüfusu ile ilgili rakamlar konusunda olduğu gibi, Ermeni nüfus rakamları konusunda da ihtilaflar vardır 19'uncu yüzyılın başlarından itibaren zamanın Batılı güçleri, Osmanlı Ermenileri'ne giderek artan bir ilgi göstermeye başlamışlardır İlk etapta ülkeye misyonerler gelmiş, ve kısmen bu misyonerlerin çabaları sonucunda, özellikle Katolik ve Protestan mezheplerine mensup Ermeniler arasında kültürel bir hareketlenme başlamıştır81 Zaman içerisinde bu hareketlenme, milliyetçi

72 64 PROF DR SERVET ;\1lJTLU akımların ve tale"plerin ortaya çıkmasına yol açmış ve 19'uncu yüzyılın sonlarına doğru da ayaklanmalara ve terör faaliyetlerine dönüşmüştür 1878 Berlin Kongresi sırasında Osmanlı Hükümeti, Ermeniler'in yoğun şekilde yaşadıkları bölgelerde, doğu vilayetlerinde, reformlar yapma taahhüdünde bulunmuştur Bu durum, batılıların Ermeniler'le ilgili konulara olan ilgilerini daha da artırmış ve Ermenilcr'in nüfusu konusunda çok fazla sayıda rakamın gündeme gelmesine yol açmıştır Bunun örnekleri, Uras82, Karpat83, McCarthy 4 ve Karpat85 tarafından yapılan çalışmalarda görülebilir Rakamlar arasında büyük farklılıklar görülmekte ve zaman zaman da çok abartılı rakamlara rastlanmaktadır Birleşik Ermeni Delegasyonu tarafından Lozan Konferansı'na sunulan bir muhtırada, Savaş öncesinde Türkiye'de 2,25 milyon Ermeni'nin yaşamakta olduğu, bunların 1,25 milyonunun öldürüldüğü, 700 bininin ise göç ettirildiği öne sürülmüştür86 Aynı konferans sırasında, İngiliz Heyeti'nin Başkanlığı'nı yürüten Lord Curzon'un, Türk Heyeti'ne yönelttiği: " daha önceleri Küçük Asya'da yaşamakta olan 3 milyon Ermeni'nin sayısı nasıl olup ta 130 bine varacak kadar azaltıldı?" sorusu üzerine, Tu rk Heyeti'nin, sözü edilen 3 milyon rakamında bir hata olması gerektiği, zira daha önce hiçbir istatistikte bu rakama rastlamamış oldukları, ayrıca Avrupa'da yayınlanan istatistiklerin çoğu için kaynak teşkil eden Cuinet'in bile yalnızca 14 milyon Ermeni'den sözettiği şeklindeki yanıtı karşısında, Lord Curzon sessiz kalmıştır87 Bir dönem için, Ermeni nüfusu konusunda tahminde bulunmak, adeta isteyen herkesin katılabildiği bir oyun haline gelmiştir Acaba Osmanlı İstatistikleri Ermeni nüfusu konusunda neler söylüyordu? 1914 yılına ait nüfus istatistiğine göre, bugünkü Türkiye'nin yaklaşık sınırları içerisinde kalmış olan alanda o dönemde yaşamakta olan Ermeniler'in sayısı 127 milyondu Bizim üst sınır tahminimize göre ise bu rakam 167 milyondu ve Ermeniler o dönemde nüfusun yüzde 7 91'ini oluşturuyorlardı88 Yapılan çeşitli nüfus tahminleri arasındaki ihtilafın merkezinde, Osmanlı Hükümeti'nin Ermeniler lehinde reformlar yapma vaadinde bulunduğu doğudaki altı vilayette (Vilayet-i Sitte) yaşayan Ermeni nüfusun miktarı yer almaktadır Bu vilayetlerdeki Ermeni nüfusu, 1914 nüfus istatistiğine göre 639 bin, zamanın Ermeni Patrikhanesi'nce 1912 yılında verilen rakamlara göre ise 1018 milyondur Bizim üst sınır tahminimizde bu sayı 9126 milyon olarak bulunmuştur 1914 yılına ait nüfus istatistiğine göre bu vilayetlerde yaşayan Müslümanlar toplam

73 SON DÖNEM OSJ\'1ANLI NÜFUSU VE ETNİK DAC!Lll\'11 65 nüfusun yüzde 7932'sini, Ermeniler ise yüzde 1647'sini oluşturuyorlardı (Tablo VII) Patrikhane İstatistikleri'nde Müslümanlar'ın toplam nüfusun yüzde 5323'ünü, Ermeniler'in ise yüzde 38 93'ünü oluşturdukları belirtilmektedir Bizim üst sınır tahminimizin sonuçlarına bakıldığında, Müslümanlar'ın oranının Osmanlı nüfus istatistiklerinde verilen rakamdan biraz daha az (yüzde 7752), Ermeniler'in oranının ise biraz daha fazla olduğu (yüzde 1835) görülmektedir Patrikhane tarafından verilen rakamlarda, Ermeni nüfusunun toplam nüfusa oranı, Osmanlı nüfus istatistiğinde ve bizim üst sınır tahminlerimizde belirtilen rakamların iki katını aşmaktadır Söz konusu altı vilayetteki toplam nüfusa gelince; bu konuda Patrikhane'nin verdiği rakam nüfus istatistiğinde verilen rakamın ancak yüzde 6739'u, bizim üst sınır tahminimizde bulunan rakamın ise sadece yüzde 5258'i kadardır Daha önce, 1882 yılında, Patrikhane Ermeniler'e ilişkin bir grup rakam vermiş bulunuyordu Bu rakamlara göre, altı vilayetteki Ermeniler'in nüfusu 163 milyondur Bu; 1914 Osmanlı nüfus istatistiğindeki sayının 255 katıdır Patrikhane daha sonra 1912'dc yeni rakamlar yayınladığında, söz konusu rakamlar üstü kapalı olarak yadsınmıştır Ermeni Patrikhanesi'nin söz konusu rakamları ortaya koyarken izlediği taktik, sahte Rum Patrikhanesi İstatistikleri'nde uygulanan taktiğin aynısıdır: Cuinet tarafından yapılan tahminler ya da daha önceki Osmanlı nüfus sayımlarında verilen Ermeni sayısının iki katına ya da hemen hemen iki katına çıkartılması, buna karşılık Müslüman sayısının ve vilayetlerin toplam nüfuslarının daha da büyük oranlarda azaltılmasıdır Patrikhane tarafından verilen rakamların doğruluğunu destekleyen hiçbir delil mevcut değildir Bunların; kilise kayıtlarına dayanılarak ortaya konulmuş oldukları düşünülebilir Ancak bugüne dek, ne herhangi bir yerel kilisede tutulmuş olan bir kayıt, ne de Patrikhane tarafından İstanbul'da yerel kilise kayıtlarının biraraya getirilmesi ile oluşturulmuş herhangi bir belge kanıt olarak ortaya konulmuş değildir 89 Daha da önemlisi, Ermeni nüfusa ilişkin bu gibi kayıtlar gerçekten mevcut olmuş olsalar dahi, bölgede bulunan rahipler ve rakamlarını onlardan alan Patrikhane, Müslümanlar'ın sayısını bir nüfus sayımı olmadan nasıl bilebilirlerdi? Nitekim nüfus sayımı sonuçları Patrikhane'yi yalanlamaktadır Sonuç olarak şu ortaya çıkmaktadır ki Patrikhane tarafından öne sürülen rakamlar siyasi amaçlı bir tertipten başka birşey değildi

74 66 PROF DR SERVET MUTLU TAB LO VII: 19 i 4'te altı vilayet (vilayet-i sitte)'<lcki nüfusun etnik gruplar itibariyle dağılımı Müslümanlar' Rumlar'> Ermcniler Diğerleri Toplam I VİLAYETLER J :r,mnım 673,297 4, , ,432 1 Nüfus Sayımı 400,000 12, , ,000 il) l'artrikhanc: ad' b' 280,000 1,002,931 Ill) Diizcltilmi 1iifus Sayımı (M8) 828,114 5, , Bitlis 1) Nüfus Sayımı 309, ,132 8, ,479 ll) Patrikhane: a) 182, ,000 20, , ,000 ili) Düzeltilmiş Nüfus Sayımı (M8) 427, ,540 11, ,690 Diyarbakır l) Nüfus Sayımı 492, ,226 52, ,825 II) Patrikhane: a) 127, ,000 64, ,000 b) 150,000 ll l)düzclti!ıniş Nüfus Sayımı (M 8) 619,929 2,438 92,247 66, ,831 Sivas I) Nüfus Sayımı 939,735 75,324 J51,674 2,710 1,169,443 Il) Patrikhane: a) 287,000 30, ,000 25, ,000 b) 280,000 fii)düzelrilmiş Nüfus Sayımı (M 8) J,163,879 93, ,851 3,356 1,448,376 5) Mamürctiilazizs I) iifus sayımı 483,240 2,041 90,729 3, ,023 II) Patrikhane: a) 277, ,000 5, ,000 b) 638, ,000 Jll)Düzdtilmiş Nüfus Sayımı (M 8) 590,293 2, ,964 3, ,487 6) Va n I) 1üfus Sayımı 179, ,792 11, ,141 Il) Parrikhanc: a) 119, ,000 46, ,000 b) 400,000 lii)düzeltilnıiş Nüfus Sayımı (M 8) 225, ,967 15, ,781 il TOPLAM J) ı üfus Sa)'lını 3,077,752 84, ,171 79,255 3,880,343 il) Patrikhane: a) 1,392,000 42,000 1,018, ,000 2,615,000 1,630,000 ll l)düzcltilmiş üfus Sayımı ( M 8) 3,855, , , ,938 4,973,429 lll DAGJ LlM (%) I) ı üfus Sayımı ) Patrikhane: :ı) 5323 ) lli)düzcltilmiş l üfus Sayımı (iv! 8) b) b) Notlar a Ermeni Patrikhanesi'nin tahmininde Müslümanlar konusunda burada verilen rakamlar, Türkler'i, Çerkezler'i, İranlılar'ı, Kürtler'i, Kızılbaşlar'ı ve Zazalar'ı kapsamaktadır Patrikhane'nin rakamlarına, Siirt'in güneyinde, Diyarbakır'ın güneyinde, Harput Vilayeti'ne bağlı olan Malatya'nın güneyinde ve Sivas'ın batısı ile güneybatısında yaşayanlar dahil değildir

75 SON DO!'\EM OSMANLI l'\üfusu VE ETNİK Dı\CILI:V11 67 b Nüfus sayımı rakamlarına Keldaniler, Yakubiler ve Nasturiler dışında kalan Hristiyanlar ve Rum Katolikler dahildir c Nüfus sayımı rakamlarına Gregoryenlcr, Ermeni Katolikler ve Protestanlar dahildir Protestanlar'dan bazıları Ermeni olmayabilirler d Patrikhane tarafından verilen rakamların orijinal kaynağı, Patriarcat Armcnien de Constantinople, Population Armenienne de la T urquie Avant la Guerre Paris: 1920'dir Bu çalışmada kullanılan rakamlar McCarthy'den (McCarthy,Justin, Müslümanlar ve Azınlıklar, s SS'den alınmıştır e a satırındaki rakamlar 1911/ 12 yıllarına aittir f b satırındaki rakamlar 1882 yılına aittir g Kayseri'nin Bünyan-ı Hamid kazasınıda içine almaktadır90 SONUÇLAR Askere alınacakları tesbit edebilmek ve vergi gelirlerini hesaplayabilmek için Müslüman ve gayrimüslim tebaanın sayısını bilmeye ihtiyaç duyduklarından Osmanlılar nüfus sayımlarına büyük ilgi göstermişlerdir Nüfus sayımı ve nüfusta meydana gelen değişikliklerin kaydı konusunda uyguladıkları süreçler zamanla gelişme göstermiş ve tebaaya resmi işlemlerinde kimlik belgesi ibraz etme zorunluluğu getirilmesi nedeniyle, sayımlar ve nüfus kayıtları giderek daha iyi hale gelmiştir Ancak yapılan nüfus sayımları kuşkusuz mükemmel değildi Kadın ve çocuklar, özellikle bazı vilayetlerde ciddi şekilde, eksik sayılmışlardı Bu hatalar düzeltilebilir niteliktedir ve bu çalışmada, idari birimler itibariyle birer alt ve üst sınır tahmini oluşturularak, düzeltmeler yapılmıştır Azınlıklara mensup çeşitli taraftarlarca çeşitli siyasi amaçları desteklemek üzere ortaya atılan nüfus rakamları, yapılan incelemeler sonucunda geçerliliklerini sürdürememektedirler Osmanlı makamlarının nüfus sayımı ile ilgili süreçlere siyasi amaçlı herhangi bir müdahalede bulunduklarını, yahut ta nüfus kayıtlarında herhangi bir sahteciliğe başvurduklarını gösteren hiçbir delil bulunmamaktadır Kadınlar ve çocukların eksik sayılmalarından kaynaklanan hatalar düzeltildiğinde, Osmanlı nüfus kayıtlarının güvenilir belgeler oldukları görülmektedir

76 68 PROF DR SERVET MUTLU EK Tablo A 1: İdari birimler itibariyle 1897 Osmanlı Nüfus İstatiğindeki Nüfuslar ve Dersaadct Düzeltilmiş üfuslar İdari Birim Müslümanlar Rumlar Em1eniler Bulgarlar Diğerleri Toplam i) C' 520, , ,185 6,364 48, ,482 ii) M5h 586, , ,990 7,168 54,769 1,017,605 iii) M8' 612, , ,186 7,481 57,169 1,061,972 Edirne i) c 539, ,242 18, ,870 16, ,962 ii) M5 637, ,066 21, ,050 19,849 l,165,917 iii) M8 666, ,984 22, ,741 20,771 1,220,053 Aydın i) C 1,203, ,598 15, ,273 1,478,424 ii) M5 1,438, ,438 18, ,631 1,762,801 üi) Erzurum '18 1,505, ,181 19, ,053 1,844,651 i) c 513,446 3, , ,015 ii) M5 603,504 3, , ,747 iii) M8 63 1,487 4, , ,469 Adana i) C 355,912 6,132 36, ,764 ii) M5 459,518 7,917 47, ,844 iii) M8 480,837 8,284 49,575 lşkodra ,730 i) C 78,999 8,530 87,529 ii) M5 102,549 l 1, ,622 iii) i\ ,304 11, ,891 İzmit i) C 155,565 27,722 44, ,443 ü) M5 184,360 32,853 53, ,727 iii) ,916 37,655 55, ,569 Ankara i) C 895,196 36,900 81,437 5,210 1,018,744 ii) 15 1,055,078 43,492 95,982 6,141 1,200,693 iii) l\18 1,104,045 45, ,435 6,425 1,256,415 Bcyrut i) c ii) M5 iii) M8 Bitlis i) C ii) M5 iii) l\18 Biga i) c ii) M5 iii) M8 Cczayir-i Bahri Setld i) C ii) M5 iii) M8 505,019 76,261 2,921 36, , ,458 89,767 3,438 43, , ,032 93,932 3,598 45, , , ,050 5, , , ,442 7, , , ,052 8, , ,327 17,681 1, , , ,765 20,805 2, , , ,389 21,771 2, , ,189 30, , , ,736 33, , , ,942 34, , , ,423

77 SON DÖNEM OSMANLI NÜFUSU VE ETNİK DACILIMI 69 İdari Dirim Müslüman Rumlar Emıeniler Bulgarlar Diğerleri Toplam Çatalca i) C ii) M5 üi)m8 Halep i) c ii) M5 iii)i\118 Hüdavendigar i) c ii) M5 iii)m8 Diyarbakır i) c ii) M5 iii)m8 Zor i) c ii) l\115 üi)m8 Selanik i) C ii) M5 iü)m8 Suriye i) c ii) M5 iii)m8 Sivas i) C ii) M5 iii)m8 Şehremanati Mülhakati i) c 16,320 36,520 5,787 1,395 61,001 18,329 41,056 1,099 6,499 1,567 68,550 19,179 42,918 l,151 6,801 1,639 71, ,585 18,389 70,663 17, , ,363 21,557 82,838 20, , ,128 22,558 86,682 21,591 1,004,959 1,234, ,138 70,262 2,267 3,323 1,454,294 1,351, ,817 76,930 2,482 3,638 l,592,306 1,414, ,139 80,499 2,780 3,807 1,666, ,843 l,526 60,175 23, , ,097 1,837 72,445 27, , ,536 1,922 75,806 29, ,381 50, ,270 58, ,570 61, , , , ,270 50,468 1,038, , , ,464 60,844 1,251, , , ,863 63,667 1,310, ,434 55,185 1,478 18, , ,773 67,15" 1,799 21, , ,691 70,271 1,882 22, , ,651 42, ,085 2, , ,936 49, ,785 2,387 1,160,965 1,000,275 52, ,874 2,498 1,214,816 ii) M5 47,728 36,990 3, ,306 iii)m8 53,770 41,661 3, ,473 Trabzon 56,115 43,595 3, ,930 i) c 933, ,044 49, ,164, , ,017 50, ,177,290 i) C 432, ,420 o 275,702 10, , ,920 50,977 o 385,900 14,464 1,056, ,011 53,344 o 403,821 15,135 1,105,311 i) C 17,040 6, ,884 1,098,880 7,734 1,126,425 1,149,920 8,093 1,178,744 ii) M8 Kosova ii) M5 iii)ms Kastamonu ii) ,192 iii)m8 19,811 20,

78 70 l'rof DR SERVET l\hjtlu İdari Birim Müslüman Rumlar Ermeniler Bulgarlar Diğerleri Toplam Konya i) c 942,932 ii) M5 1,175,364 iü) M8 1,229,960 Kudüs i) C 217,346 ü) M5 231,604 iü) M8 242,363 Manastır i) C 252,962 ii) M5 280,560 iii) M8 293,587 Maınüratülaziz i) c 380,092 ii) M5 480,284 iii) M8 502,596 Musul i) C 186,818 ii) M5 428,056 iü) M8 447,915 Van i) c 76,956 ii) MS 92,554 iii) M8 96,849 Ywya i) C 221,475 ii) M5 243,778 iii) M8 255,093 68,186 84,994 88,938 19,539 20,821 31, , , , ,211 1, , , ,499 10,972 13,677 14,311 1,610 1,716 1, , , ,266 55,051 66,209 69, , , , ,022, ,274, ,334,179 20, ,860 21, ,842 22, ,653 8, ,466 9, ,087 9, ,726 2, ,579 2, ,570 2, ,952 11, ,288 26, ,337 27, ,415 o 132,007 o 158,763 o 166,131 7, ,681 8, ,711 8, ,108 Notlar a Osmanlı nüfus istatistiğindeki nüfus b Ölüm Düzeyi= 5 için düzeltilmiş nüfus c Ölüm Düzeyi= 8 için düzeltilmiş nüfus91

79 SON DÖNEM OSMı\NLI NÜFUSU VE ETNİK DAGILIMI 71 TABLO A 11: İdari birimler itibariyle 1914 Osmanlı Nüfus İsrariğindeki nüfuslar ve düzeltilmiş nüfuslar İdari Birim Müslümanlar Rumlar" Ermeniler" Diğerleri Toplam Edirne i) C ii) M5'' iii) M8 Erzurum i) C ii) M5 iii) M8 İstanbul i) C ii) M5 iii) l\18 Adana i) c ii) 15 iii) M8 Ankara i) c ii) M5 iii) M8 Aydın i) c ii} 15 üi} M8 Bitlis i) c ü) M5 iii} l\18 Beynıt i) c ii} M5 iii} M8 Halep i} c ü) M5 iii) M8 Hüdavendigar' i) c ii) M5 iii} M8 Diyarbakır i) c ii) M5 iii) M8 Suriye i) C ii) M5 üi) M8 360, , , , , , , , , , , , ,285 1,033,968 1,081,944 1,249,067 l,493,009 1,562, , , , , , , , , , , , , , , , , ,276 1,007, , , ,894 4,864 5,71 7 5, , , ,621 8,974 l l,586 12,124 20,240 23,855 24, , , , , , ,280 21,954 25,737 26,931 74,927 82,038 85,845 1,935 2,329 2,438 88, , ,871 19,888 26, ,094 23,508 30, ,952 24,599 32, , , , , , , ,002,931 84,093 59, ,978 94,713 67,227 1,023,719 99,109 70,347 1,068,809 57,686 2, ,023 74,478 3, ,671 77,934 3, ,294 53,957 2, ,817 63,594 2,752 1,124,169 66,544 2,879 1,176,328 20,766 39,812 1,608,742 24,822 47,586 1,922,928 25,973 49,795 2,012,152 l 19,132 8, , ,427 11, , ,540 11, ,690 5,288 59, ,873 6,224 70, ,958 6,513 73,678 1,016,011 49,486 20, ,790 58,012 23, ,850 60,704 24, ,175 61,191 5, ,227 66,998 6, ,707 70,107 6, ,014 73,226 52, ,825 63, ,206 92,247 66, ,831 88,157 2,533 35, ,409 3,082 43,387 1,117,611 45,400 1,169,468 3,,225

80 72 PROE DR SERVET MUTLU TABLO A il: Devamı İdari Birim Müslümanlar Rumlar Ermeniler Çatalca i) c 20,048 36, ii) M5 22,516 41, iii) M8 23,560 43, Zor i) C 65, ii) M5 76, iii) M8 79, Kudüs-i Şerif i) c 266,044 27,121 3,043 ii) M5 283,496 28,900 3,243 iii) M8 296,679 30,244 3,393 Karahisar-ı Sahip i) C 277, ,448 ii) M5 304, ,154 iii) M8 318, ,533 Karesi i) c 359,804 97,497 8,704 ii) M5 393, ,749 9,530 iii) M8 412, ,713 9,972 Kale-i Sultaniye i) C 149,903 8,550 2,541 ii) M5 176,391 10,061 2,990 iii) M8 184,593 10,529 3,129 Kayseri i) C 184,292 26,590 52,192 ii) MS 217,667 37,406 61,644 iii) M8 227,789 32,866 64,504 Kütahya i) c 303,348 8,755 4,548 ii) MS 332,136 9,586 4,979 iii) M8 347,580 10,032 5,211 faraş i) C ii) MS 152, ,433 iii) 178, , Menteşe 187, ,146 i) C ii) M5 188,916 19, ,811 23, iii) M8 236,312 24,921 ıs iğde i) c ii) MS iii) M8 227,100 58,312 5, ,080 72,686 7, ,243 76,066 7,440 Diğerleri Toplam 2,069 59,756 2,324 67,113 2,432 70, , , ,326 31, ,168 31, ,600 33, , , , ,464 6, ,970 7, ,854 7, ,933 4, ,815 5, ,115 5, , , , , , , ,101 1, ,555 1, ,732 1, ,225 2, ,874 2, ,057 2, , , , ,749

81 SON DÖNEM OSMANLI NÜF'USU VE!o:TNİK UACIIJMI 73 TABLO A il: Devamı idari Birim Sivas i) c ii) M5 iü) l\ 118 Trabzon i) C ii) M8 Kasramonu i) C ii) 15 iii) M8 Konya i) c ii) M5 iii) M8 Marnuretülaziz i) C ii) M5 iii) M8 Van i) C ii) M5 iii) M8 Eskişehir i) c ii) M5 iii) M8 Antalya i) c ii) M5 üi) M8 Urfa i) c ii) M5 iii) M8 İçil i) C ii) l\15 iii) l\18 İzmit i) c ii) l\15 iii) M8 Bolu i) C ii) M5 iü) M8 Canik i) c ii) M8 Müslümanlar Rumlar Enneniler Diğerleri Toplam 939,735 75, ,674 2,710 1,169,443 1,112,270 89, ,521 3,208 1,384,152 1,163,879 93, ,85 1 3,356 1,448, , ,574 40, ,122, , ,335 40, , 135, ,302 20,958 8, , , ,366 10, , ,961 25,496 10, , ,712 25,150 13, , ,763 31,349 16, , , ,804 17, ,029, , ,864 3, , ,045 1, ,025 3, , ,273 1, ,176 3, , , ,792 11, , , ,792 14, , , ,967 15, , ,578 2,613 8, , ,809 2,970 10, , ,218 3,108 10, , ,762 12, , ,877 15, , , , , , , , ,370 3, , , ,535 3, , , ,534 3, , ,034 2, , ,736 3, , ,848 3, , ,859 40,048 57, , ,851 47,461 68, , ,325 49,663 71, , ,281 5,151 2,972 1, , ,204 5,989 3,455 1, , ,743 6,266 3,615 1, , ,950 98,739 28, , , ,128 29, ,819

82 74 PROF DR SERVET MUTLU Notlar a Osmanlı nüfus istatistiğindeki nüfus b Ölüm Düzeyi= 5 için düzeltilmiş nüfus c Ölüm Düzeyi= 8 için düzeltilmiş nüfus d Ortodoksları ve Rum Katolikleri içermektedir e Gregoryenler'i, Katolik Ermeniler'i ve Protestanlar'ı içermektedir Bir kısım Protestanlar Ermeni olmayabilirler f 1897 yılında nüfusu 1,454,294 iken 1914'te 616,227'ye düşen Hüdavendigar'da meydana gelen bu büyük nüfus azalması, Karesi ile Karahisar-ı Sahip adında iki yeni idari birimin oluşturularak Hüdavendigar'dan ayrılmasından ve yerleşim birimi sınırlarının yeniden belirlenmesinden kaynaklanmıştır92

83 ili Türkiye'de Kalan Ermeni Nüfus Prof Dr Muammer DEMİREL U/ııdağ Ü11iversitesi, Eğitim Fa kıillisi Öğretim Üyesi, Bıma Bugüne kadar Ermeni nüfus ile ilgili birçok yazı yazılıp değerlendirmeler yapıldı Fakat Anadolu'da kalan ve günümüzde de hala kendi yerlerinde ve yurtlarında yaşayan Ermenilerle ilgili pek az değerlendirme yapıldı Bu nokta üzerinde yerli ve yabancı belgelerin ışığında bir değerlendirme yapacağız Bu konuya geçmeden önce nüfus istatistikleri üzerine değinmek istiyorum Ermeni Patrikliği'nin istatistiklerine göre 1912 yılında Osmanlı Devleti'ndeki Ermeni nüfus olarak gösterilmektedir Bu nüfusun yaklaşık yarısı Altı Vilayet olarak adlandırılan Erzurum, Van, Bitlis, Mamüretü'l-aziz (Elazığ), Diyarbakır ve Sivas vilayetlerinde ve diğer yarısı da İstanbul, Kilikya ve diğer bölgelerde gösterilmektedir1 Patrikhane istatistiklerinin oluşturulmasında her hangi bir sayım yapılmadığı ve verilerin bu bakımdan şüpheli olduğunu vurgulayan McCarthy, Tu rkiye'dcki nüfus üzerine detaylı incelemeyi yapan bir bilim adamı olarak, Patrikhane istatistikleri için şu değerlendirmeyi yapmaktadır: "Ermeni Patrikliği'nin istatistikleri ve onları takip eden tüm istatistikler, istatistiği belgelerin normal bir yayınının parçası olarak değil de polemiğe açık belgelerin bir bölümü olarak resmi şekilde takdim edilmişlerdir Bunlar sadece Ermeni Bağımsızlığını desteklemek için kullanıldılar"2 Osmanlı Devleti'nin 1912 ve 1914 yıllarındaki istatistiklerinde Türkiye'deki Ermeni nüfus takriben olarak verilmiştir 3 Osmanlı kayıtlarında da hatalar olabileceği tabiidir Bugün bile nüfus

84 76 PROF DR MUı\:\-IMER DEMİRE! sayımlarında hatalar yapıldığını göz önüne alınırsa o günkü kayıtların tam doğru olamayacağını söylenebilir Fakat Osmanlı kayıtlarının Ermeni Patrikhanesi ve diğer başka kayıtlardan daha fazla gerçeği yansıttığını iddia edebiliriz Çünkü Osmanlı Devleti, nüfus sayımlarını, Osmanlı tarihi ile biraz olsun ilgilenenlerin bildiği gibi, esasında vergi ve asker toplamak maksadı ile yapmakta idi Birinci Dünya Savaşı içinde Ermenilerin ayaklanmaları sonucu çıkan büyük olayların önüne geçmek maksadı ile Osmanlı Hükümeti, Tehcir kanununu çıkararak önce Doğu Anadolu ve sonra da diğer bölgelerdeki Ermeniler güneye Suriye bölgesine göç ettirilmişlerdi Ermenilerden bir kısmı daha savaş başlamadan ve başladığı sırada göçe kadar Rusya'ya ve Rusya'nın işgalindeki Van gibi işgal altındaki bölgelerine göç etmişler veya Osmanlı Devleti'ne karşı savaşmak için Rus ordusuna gönüllü yazılmışlardı Osmanlı Devleti'nin güney bölgesine göç ettirilen ve yukarıda bahsettiğimiz daha önce göçen Türkiye Ermenilerinin büyük bir kısmı Rusya, Amerika ve Avrupa ülkelerine göçmüştür Bir kısmı da maalesef gönüllü oldukları cephelerde veya dahilde çıkarılan ayaklanmalarda girdikleri çatışmalarda, göç yollarında, ve göç bölgelerinde salgın hastalık ve sair nedenlerden ölmüştür İstanbul, İzmir ve Antalya Ermenilerine tehcir uygulanmadığı için yerlerinde kalmışlardır Ancak onlardan da terörist eylemlere karışanlar ve gönüllü olarak İtilaf ordularına katılanlar olmuştur Bu eylemlere hazırlık yaptığı Osmanlı güvenlik kuwetleri tarafından tespit edilenler tutuklanmıştır Ermeni Tehciri bazı şehir ve kasabalarda uygulanmamıştır Ermeni Tehciri uygulanmayan şehirlerin başında İstanbul gelmektedir İstanbul'da 24 Nisan 1915 tarihinde tutuklanarak sürgüne gönderilen Ermeni komite liderleri ve bazı ihtilalci liderlerden 265 kişi idi Daha sonra da birkaç tutuklanma oldu Fakat İstanbul Ermenileri hiçbir şekilde rahatsız edilmeyerek yerlerinde iş ve güçlerinin başında kaldılar Hatta savaşın devam ettiği yıllarda memur olan Ermeniler görevlerine devam ettiği gibi devlet işlerine yeni Ermeni memurlar da alınmıştır İstanbul'daki Ermeni nüfus, Anadolu'dan gelen yaklaşık Ermeni'yi de evlerinde saklamışlardı Bu saklananların büyük çoğunluğunu genç erkekler oluşturuyordu, bunlar komiteci idiler ve silahlanmakta idiler İzmir, Balıkesir,5 Antalya\ Aydıni vilayetleri ile Kütahya sancağı8 ve Konya'nın Ereğli kazası Ermenilerine tehcir uygulanmamış ve yerlerinde kalmışlardıtehcir kanunu çıktığında Ereğli'nin Türk halkı, birkaç

85 TÜRKİYf:'DI-: KALAN ER!'v!ENİ NÜFUS 77 ayrılıkçı Ermeni'nin dışında Ereğli Ermenilerinin tehcirine karşı çıkmış ve hükümet yetkilileri de Ermenileri yerlerinde bırakmış 9 Ahmet Emin Yalman tehcirden sonra gittiği Kütahya'da Ermenilere tehcir uygulanmadığına dair hatıralarında "Mutasarrıf olan şair Faik Ali Bey'in tehcir emrini kağıt üzerinde bıraktığını ve Kütahya Ermenilerinin tam bir huzur içinde yaşamaya devam ettiklerini gördüm" diye yazmaktadır 10 Tehcir uygulanan yerlerinde de istisnai olarak bazı Ermeni vatandaşlar göç ettirilmemişti Bunlar güvenlik kuvvetlerinin çok itimat ettiği erkekler, kimsesiz kadın, yaşlı ve çocuklardı Bunlardan başka mahalle ve semtindeki Türk komşuları tarafından saklanmak sureti ile yerlerinde kalan Ermeni vatandaşlar da vardı Bunlardan bazıları zaman içinde Müslüman olmuş, bir kısmı da 1 lıristiyan olarak kalmışlardı Bazı ileri gelen Müslümanlar, Ermenilerden kendilerinin hizmetçileri veya eşleri gibi göstermek sureti ile saklamışlardı Osmanlı Hükümeti, başlangıçta ihtida (din değiştirme)eden Ermenileri iyi karşılayıp yerlerinde kalmaları hususunda vilayetlere talimat vermişse11 de daha sonra bunun istismar edildiği anlaşılmış olduğundan bunların hiç bir surette saklanmayarak göç ettirilmelerine karar verilmişti Dahiliye Nazırı Talat Paşa 1 Temmuz 1915 (18 Haziran 1331) tarihinde vilayetlere gönderdiği bir genelgede, göç ettirilen Ermenilerden bazılarının toplu veya tek tek ihtida ettikleri ve bu suretle memleketlerinde kalmanın çarelerine baktıkları, din değiştirme bir kanaatin sonucu olduğundan bu şekildeki din değiştirmelere güvenilemez olduğundan ve eskiden beri kendi menfaatlerini sağlamak için bu yola baş vuranlar olmuştur ve bunlar daha sonra fesat çıkarmaktan geri durmamışlardır Bunlara kesinlikle güvenilmemeli ve göç ettirilmelidirler diye talimat vermiştir12 Ayrıca bazı varlıklı Müslüman aileleri, Ermeni erkekleri hizmetçi ve hanımları eş olarak göstermek suretiyle yanlarında saklamışlardı13 Bütün bunlar Osmanlı Hükümeti'nin bilgisi dahilinde yapılmıştı Tehcir kararının en sıkı bir şekilde uygulandığı doğu vilayetlerin de bile sanat ve uzmanlığına ihtiyaç duyulanlar göç ettirilmemiş Ayrıca bazı yerlerde Türk halk, sevdiği ve güvendiği komşuları, dostları ve iş ortakları olan Ermenileri mahalle ve evlerinde saklamışlardı Savaştan sonra doğu vilayetlerinde yerlerinde eskiden kalma birçok Ermeni grupları mevcuttu ve bunlar iş ve sanatlarına devam etmekte idilerh Erzurum ve Bitlis vilayetleri Şubat 1916'da Rus işgaline uğradığı zaman burala r da yaşayan binlerce Ermeni Rusya tarafında kalmıştı ve bu durumdan

86 78 PROF OR l\iuam;\lcr DEMİREL İstanbul Hükümeti de haberdardı 15 Bu durumu bir İngiliz belgesi teyit etmektedir İngiltere'nin Battım Kosolosu P Stevens, 25 Şubat 1916'da Hükümeti'ne verdiği raporunda Rusya tarafından Erzurum ve Muş'un işgalinde buralarda binlerce Ermeni bulunduğu ile ilgili ayrıntılı bilgi vermektedir: "Kafkasya gazetesi, Kafkasya Göçmen Yardım İşleri'nde önemli hükümet temsilcisi General Tamamshev'e Ermeni Hayır Cemiyeti tarafından, Erzurum' un Ruslar tarafından işgalinde bölgede yoksul, yarı aç ve acınacak durumda büyük bir Ermeni topluluğunun sağ olarak bulunduğu hakkında bilgi verdiğini ilan etti Onlar, derhal çok miktarda her türlü yiyecek, giyecek ve diğer yardımlara ihtiyaç duyarlar Onların ihtiyaçları o kadar acil idi ki General'den istenilen iki vagon giyecekler mültecilerin kullanımı için bu ayın yirmisinde Kars'a yollandı, oradan Erzurum'a kağnı arabalarıyla taşınıldı Erzurum şehrinin sağlıksız durumunun korkunç olduğu rapor edildi Tifo şehirde büyük öldürücü korkunçluktadır ve moraller çok düşüktür Tiflis'deki Piskopos Mesrop'un Hınıs'daki bir Ermeni Drujina (Gönüllü Alayı)'nın temsilcisinden aldığı etkileyici rapora göre, çoğunluğu kadın ve çocuk (yetim) olan 1000 mülteci komşu köyden oraya gelmişlerdi Bu mültecilerin 275'ı kağnı arabaları ile Kafkasya'ya gönderildi Hınıs-Kale'ye mültecilerin toplanması hızlı bir şekilde artıyordu ve sıcak giysi ihtiyaçları çok büyük idi Drujina Komutanı gönderdiği mektubunda, göçmenlerin acil ihtiyaçlarını karşılamak için Mülteci Yardım Komitelerinin temsilcilerini göndermede zaman kaybetmeden acilen hareket etmek zorunda olduklarını bildirmiştir Erzurum ve Muş bölgelerinden mülteci yığınları Sarıkamış'a gelmeye devam ediyorlar Onların gelişlerinde çok hastalık ile tamamen yoksul olduklarının rapor edildiğini söylemek gereksizdir Sayıları ile ilgili bir fikir vermek imkansızdır Onların çeşitli bölgelerden Kafkasya'ya geliyor oldukları söylenilir"16 Konsolos raporunda da anlaşıldığı gibi savaş içinde bulunan Doğu Anadolu'da bile Ermenilerden tehcirden geri bırakılanlar olmuşttı Bu durumdan açıkça anlaşılıyor ki yetkililer güvendikleri Ermenileri erkek ve kadın ayırtmadan sevk etmemişlerdi Raporda bunların Kafkasya'ya

87 TÜRKİYl::'DE KALAN ERMENİ NÜFUS 79 gittikleri belirtiliyorsa da bunlar daha sonra yerlerine dönmüşlerdir Bahsedilen yoksulluk ise o günkü Anadolu'nun top yekun kaderi idi Bu arada Osmanlı Hükümeti, güvenilir tüccar, 17 trenlerde çalışan memur ve hizmetliler ile onların aileleri, 18 kimsesiz kadın ve çocuklar ile hasta ve yaşlı olan Ermenileri tehcire tabi tutmamıştı Yetim Ermeni çocukları Devlet Yetimhanelerine yerleştirilmişler veya yabancıların kurduğu Misyoner yetimhanelerinde kalmalarına müsaade edilmişti Bunlardan Sivas'taki Öksüz hane öğretmen ve çocuklarının orada kalmalarına,ı9 Adana'nın Haruniye ilçesinde ve Bilecik'teki Alman misyonerlerinin yetim yurdundaki Ermeni çocuklarına20 dokunulmayarak yerlerinde bırakılması konusunda Hiikümet tarafından kesin talimatlar verilmiştir Hastası ve görme engellisi bulunan Ermeni aileleri göç ettirilmemişlerdi yılında Osmanlı Hiikümeti, tek tek vilayetler nezdinde tedbirler alarak kimsesiz Ermenilerin mağduriyetleri önlenmeye çalışılırken 1916 yılı Mart ayında tehcir uygulamasına son verildikte sonra22 tüm vilayetlere genel tamim çıkarmıştı Erkekleri göç ettirilmiş veya askerde olan kimsesiz ve velisiz aileler Ermeni ve yabancı bulunmayan köy ve kasabalara yerleştirilmesi, genç ve dul kadınların evlendirilmesi, on iki yaşına kadar olan çocuklar yetim ve öksüz yurtlarına yerleştirilmesi, eğer bu yurtların kapasitesi yetersiz ise Müslüman ailelerin yanlarına verilmesi ve bütün bunların iaşelerinin sağlanması için masrafların muhacirin tahsisatından karşılanması yoluna gidilmiştir Yanlarına yetim çocuk verilen ailelere muhacirin tahsisatından aylık 30 kuruş verilmiştir23 Bu kadar genel bir talimattan kimsesiz Ermenilerin sayısının epey fazla olduğu anlaşılmaktadır 1918 yılı başından itibaren Dünya'daki genci temayül doğrultusunda Osmanlı Hükümeti'nde göç ettirilen Ermenilerin geri yerlerine dönmelerine müsaade edilmesi yönünde bir yumuşama görülmektedir İttihat ve Terakki Hükümeti çekildikten sonra yeni Ahmet İzzet Paşa Hükümeti'nin ilk icraatlarından biri tehcir edilen Ermenilerin yerlerine dönüşünü sağlayacak kararı olmak olmuştu 18 Ekim 1918 tarihinde Meclis-i Vükela kararı ile bütün vilayetlere göç ettirilen Ermenilerin yerlerine döneceği ve gerekli her türlü kalaylık ile yol ve yerleşim yerlerindeki güvenliğin sağlanması emri tebliğ edilmiştir 24 Bu karardan sonar yerlerine dönen çok sayıda Ermeni aile olmuştu Bu yerlerine dönen ailelerden biri de Karaman'dan göç ettirilen Çerkezoğlu Ermeni ailesidir25 Çerkezyan'ın hatıralarından anladığımıza göre devlet görevinde

88 80 PROF ür J\HJı\ M\IJ::R DEJ\lİREL çalışan Ermeniler bu görevlerine hala devam etmekte diler Bu ailenin Kayseri'nin Talas nahiyesinde akrabalarının bu tarihte yaşamakta idiler ve bunlardan Artin Ağa Kayseri Valisi'nin faytonunu sürmektedir26 Tehcir kanunundan sonra Avrupa'ya göç edenler İstanbul üzerinden gelerek bir müddet burada kaldıktan sonra eski yerlerine dönmüşlerdi İstanbul'da bulundukları sırada İstanbul Ermenileri tarafından misafir edilmişlerdi 27 Böylece azda olsa Birinci Dünya Savaşı bittikten sonra Türkiye'de Ermeni vatandaşlarımız hayatlarını sürdürmekte idi Yukarıda ayrıntıları ile izah edildiği gibi bunların bir kısmı göç ettirilmemiş bir kısmı ise 1918 yılından sonra geri dönmüşlerdi 1918 yılında Anadolu'nun her tarafında az çok Ermeni nüfus yaşamakta idi Bir İngiliz ajanı Harput ve Diyarbakır'a seyahat etmiş ve buralardaki Ermeni halkla ilgili verdiği bilgiler bize bölgede kalan Ermeniler hakkında fikir vermektedir İsmi verilmeyen aj anın şifre notuna dayanarak Kahire'den General Clayton, 17 Aralık 1918'de Londrn'ya durumu şöyle bildiriyor: "Ajanın H uput ve Diyarbakır'dan verdiği rapora göre şu anda durum sakindir Eskiden yaşayan nüfustan şimdi çok az erkek fakat binlerce kadm ve çocuk kalmış ki onların çoğu haremlerde veya hizmetçi olarak veya çok kötü idare edilen öksüz yurtlarında İslamlaştırılmışlar Diğer öksüz yurtları Alman ve Hollandalı misyonerlerin yardımları ile idare edilir Diyarbakır'daki durum daha kötü 200 kadar aile sadece aynı tip bir Devlet Öksüz Yurdu'na terkedilmiş"28 Savaşlardan sonra Türkiye'de ne kadar Ermeni nüfus yaşadığını ancak Tü rkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yapılan ilk nüfus sayımı olan 1927 sayımında tespit etmek mümkün olmaktadır Bu sayımda milliyetler hem dini esasa hem de ana dili esasine göre tespit edilmiştir Dinler esasine göre yapılan sayımda gayrimüslimler mezheplerine göre yazılmışlar, Gregoryenlik Ermenilerin milli mezhebi olduğundan cetvellerde Ermeni olarak yazılmıştır Lisan cetvelinde ise Rumca, Fransızca, İngilizce, Arapça, Acemce ve Ermenice yazılmıştır Her yerde dinler ve lisanlar cetvellerindeki Ermeni sayıları birbirini tutmamaktadır Bazı vilayetlerde dinler cetvelindeki Ermeniler daha fazla bazı vilayetler de ise lisan cetvelindeki Ermeniler daha fazladır Lisan kısmındaki fazlalığı diğer mezheplerde de Ermenilerin olduğu ile açıklayabiliriz Ermenilerin din cetvelinde ana diline göre daha fazla olması, o

89 TÜRKİYEDE KALı\N ERMENİ NÜFUS 81 yerlerde Ermenilerin ana dili olarak artık Türkçe konuştukları kanaatini güçlendirmektedir 1927 üfus Sayımı'nda yer alan mezheplerin hepsini, her mezhepte Ermeni olabileceğinden dolayı aşağıdaki tabloda gösterdik Lisanlar kı mmda ise ana lisan olarak diğer batı dillerini söylemeyeceklerinden hareketle sadece Ermenice'yi aldık Tabloda o zamanki vilayetler esas alınmıştır 29 VİLAYET DİNLER LİSAN Katolik Protestan Ortodoks Hıristiyan Ermeni Ermenice Adana Afyoııkarahisar Aksaray Amasya Ankara Antalya Artvin Aydın Balıkesir Bayazır 1 1 Bilecik Bitlis Bolu Burdur Bursa Cebelibereket Çaııakkıık Çankırı Çonıın 19 2 J Denizli Diyarbekir

90 82 PROF DR MlJAMMCR DEJ\ IİREL Edirne El:iziz Erzincan 6 Erwrum 9 1 Eskişehir Gaziayıntap Giresun Gümüşhane 1 1 Isparta İstanbul İzmir Kars Kastamonu Kayseri KJrklareli Kırşehir Kocaeli Konya Kütahya Malatya l'vlanisa Maraş Mardin l'vlersin ıs Muğla Niğde Ordu Samsun Siirt

91 TÜRKİYE'DE KALAN ERME;\Iİ ;-ıüfus 83 Sinop 283 Sivas 135 Şebinkarahisar 2 Tekirdağ 47 Tokat 39 Trabzon 55 Urfa Yozgat Zonguldak Genel Toplam SONUÇ Tabloda da görüldüğü gibi Tu rkiye'de kalan Ermenilerin çoğunluğu ana dili olarak Türkçe konuşmakta ve bunu da sayımda belirtmişlerdir Ermenice'yi ana dil alarak belirten Ermenilerin sayısı din kısmında Ermeni olarak yazılan Gregoryen Ermenilerin sayısından bile daha azdır Ancak Protestan, Katolik ve Hıristiyan olarak yazılanların da tamamına yakınını Ermeniler oluşturmaktaydı Ana dilini Ermenice olarak ifade edenlerin sayısı iken, din kısmında Katolik, Protestan, Hıristiyan ve Ermenilerin toplam sayısı 'u bulmaktadır Ermeni nüfusu üzerine çalışmaları olan McCarthy'nin tahminlerine katılarak, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan Ermenilerin sayısının takriben olduğunu tahmin etmekteyizıo 1927 yılı nüfus sayımından sonra da Türkiye'den Ermeni göçleri devam etmiştir 1935 nüfus sayımında 1927 sayımına göre daha az sayıda Ermeni tespit edilmiştir Kategoriler değiştiği için doğru mukayese yapmak mümkün olamayacaktır Ancak 1935 yılındaki Gregoryen sayısını, 1927 yılındaki Ermeni dininde olanların sayısı ile karşılaştmldığında %42'lik bir azalma olduğu görülmektedirıı 1927 Nüfus sayımında genel olarak nüfus yazımında eksiklik olduğu daha sonra yapılan sayımlarla mukayese edildiğinde anlaşılmaktadır32

92

93 iv Osmanlı Ermenilerine Yönelik Misyoner Faaliyetleri Doç Dr Davut KILIÇ Fırat Ü11ivmilesi, tjitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Rlazıg KAT O Lİ K L İ G İ N E R M E N İ TO P L U M U ARAS I NA G i R İ Ş İ Katolik mezhebinin Ermeni toplumuna benimsetilmesi ve Roma'nın nüfuzuna girmesi için yapılan çalışmaların Kilikya Tabi Ermeni Baronluğunun ilk dönemlerine kadar pek başarılı olduğu söylene mez Ancak Baronluh>Un daha sonraki dönemlerinde, Katolik mezhebi Ermeniler arasında yavaş yavaş benimsenmeye başlanacaktır Vatikan ve Fransa'nın etkisiyle Katolikliğin Ermeniler arasına girişi Haçlı seferlerinin sonlarına rastlar Kilikya Ermeni Baronluğunun, siyasi tercih olarak Katolik mezhebine yakınlık duymasında ise Vencdik yönetimindeki Kıbrıs ve Ceneviz kolonileriyle olan münasebetlerin de etkisi vardır 1 Kilikya Ermeni Baronluğu döneminde Haçlılar, Ermeni toplumu üzerinde derin izler bıraktı Bilhassa terbiye ve kültür hususlarındaki adetleri Ermeniler tarafından çok çabuk benimsendi Bununla da yetin meyen Ermeniler Avrupa hanedanlarıyla kız alıp vererek kan bağıyla da akraba oldular Bütün bu gelişmelerin sonucunda; Kilikya'da bulunan halk ve ruhanilerin bir kısmı Roma'ya itaat ederek Katolikliği benim sedi Katolik olmayanlar ise Roma'ya menfaatleri için sempati duymaya başladı Bundan dolayı İstanbul'a ilk getirilen Ermenilerin çoğunluğu Kilikya'd an geldikleri için Katolikliğe yakındılar Gregoryen Ermenilere nazaran Batıyla olan münasebetlerinden dolayı bunlara ince yontul muş tabiri kullanılırdı Kilikya Ermeni Baronluğunun sona ermesiyle

94 86 üoç ür DAVUT KILIÇ bu bölgede yaşayan Ermenilerin büyük bir bölümü Karaman'a oradan Kütahya'ya daha sonra da Bursa'ya yerleşti2 Fatih'in İstanbul'u fethiyle bu Ermenilerin büyük bir kısmı İstanbul'a getirildi3 İstanbul'a ilk iskan edilen Ermenilerin içerisinde Katolikliği benimsemiş olanlar çoğunluktaydı Bilindiği gibi daha sonra Gregoryen Ermenilerin İstanbul'a yerleştirilmesiyle Katolik Ermeniler azınlıkta kaldı Ancak Katolikliğin Osmanlı Ermeni toplumu arasına girişinde, Katolik misyonerler bu Ermenilerden işe başladı Öyle ki 1572 yılından sonra Avrupa ve Vatikan, eli bayraklı Türk ve Müslüman aleyhtarlığını terk ederek, Cizvit papazları ve diğer Katolik tarikatları vasıtasıyla Osmanlı topraklarında Katolikliği yaymak suretiyle kendilerine taraftar zümreler oluşturma gayretine girmişlerdi yılından itibaren bir yandan Papalık, bir yandan da Fransa'nın yönlendirdiği misyoner teşkilatları kapitülasyonlar vasıtasıyla Osmanlı topraklarında yoğun bir faaliyete başladı Bilindiği gibi Osmanlı devleti ile Fransa arasındaki ilk münasebetler, Kanuni Sultan Süleyman'ın 1535 yılında Fransa'ya ticari imtiyazları içeren bir ahitname vermesi ile başladı Kanuni bu imtiyazları Alman İmparatoru Şarlken'e karşı Fransa'yı desteklemek için vermişti Fransa ilk antlaşma ile İstanbul'da daimi bir elçi bulundurma hakkı elde ettiği gibi Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapma imkanını da almıştı Fransa'ya verilen kapitülasyonlar 1740 yılına kadar belirli aralıklarla yenilendi Bu tarihten sonra da süreklilik kazandı5 Aynı zamanda kapitülasyonlar sonucu Fransızlar, Osmanlı devleti hudutları dahilinde geniş bir dini serbestiye de sahip oldu Bu cümleden olarak Kudüs de bulunan Makamat-ı Mukaddese ile Beytüllahm'ın muhafaza ve bakımı Fransız tebaasına bırakıldı6 Osmanlı devletinin bu bir nevi bahşiş şeklindeki hareketi, sonradan kendisine çok pahalıya mal oldu Fransa, Osmanlı devletinin kendisine verdiği bu imtiyazları sonradan en geniş şekliyle tefsir ederek ve adeta mutlak bir imtiyaz şeklinde yorumlayarak kullanmak istedi7 I Iıristiyan dünyası içinde farklı bir güç oluşturan Gregoryen Ermeniler, Osmanlı devleti gibi güçlü bir ülkenin çatısı altında her türlü dini, sosyal, kültürel ve ekonomik imkanlara sahipti Müslüman Türk devleti içerisinde, Hıristiyan sayılmakla birlikte Hıristiyan dünyasında farklı düşüncelere ve uygulamalara malik olan Ermeni toplumunun durumu Papalığın dikkatini çekiyordu Osmanlı devletinin adalete dayanan gücü, sosyal teşkilatlanmasındaki düzeni, huzuru,

95 OSJ\IANLI ERJ\IJ::NİLERİNE YÖNELİK MİSYONJ::R J :-\ALİYETLERİ 87 çatışmaları önleyici nizamı ve töresi, bunların hiçbirini gerçekleştirmemiş, mezhep, din ve devlet çatışması içinde kalmış, Hıristiyan dünyası için bir tehdit ve tehlike arz etmekteydi Bu tehdit Osmanlı devletinin bir dünya devleti olma emelleriyle de kendini göstermekteydi Böyle güçlü bir devletin içerisinde azınlık durumunda olsa bile farklı mezhep ve inançlardan Hıristiyan toplulukların bulunması gelecek için büyük bir tehlike oluşturabilirdi Osmanlı devleti bilinen gücü ve özelliklerinin yanında böyle bir gücü de kullanarak, uzun vadede Roma'nın Hıristiyan toplumlar üzerindeki egemenliğine son verebilirdi XVI yüzyılın ikinci yarısında Papalığın Osmanlı devletini değerlendirmesi bu noktalara dayanıyordu8 Bu planlar çerçevesinde Papalığın ilk giriştiği işlerin başında bir propaganda teşkilatının kurulması ve bu teşkilat aracılığıyla Ermeni toplumunun mensup olduğu Gregoryen mezhebinin ortadan kaldırılması veya Ermenilerin Katolik mezhebine katılması hedeflenmiştiy Böylelikle Osmanlı devleti tarihinde ilk defa Gregoryen Ermenilerden bazıları misyonerlerin öncülüğünde Katolik mezhebine meyledecekti Gregoryen Ermeniler arasındaki iktidar ve çıkar mücadeleleri bazı Ermeni ailelerine karşı olan husumetleri Fransa'nın Ermeni toplumu üzerindeki uygulamalarını kolaylaştırdı Bu mezhep değişiklikleri başlangıçta önemsenmeyecek oranda olsa da merkezden taşraya doğru yayılmaya başladı İşte bu ve buna benzer planların bir sonucu olarak, Osmanlı topraklarında yürütülen Katolik propagandası, Cizvit ve Fransisken tarikatları vasıtasıyla Ermeniler üzerinde etkili oldu10 Osmanlı'nın, Avrupa devletlerine tanıdığı kapitülasyonlar neticesinde Katolikliği seçen Ermenilere yeni ufuklar açıldığı gibi sayıları da artmaya başladı Osmanlı hükümetinin, Fransızlara karşı müsamahakar bir tutum sergilemesi Katolik propagandasını daha da hızlandırdı 11 Öyle ki, Müslümanların Hıristiyan olmayacaklarını anlayan misyonerler bütün güçleriyle Osmanlı tebaası olan Doğu Kiliselerine bağlı Hıristiyanları Katolik yapma gayretine yöneldilcr12 Bunun için 162l'de ikinci derecedeki Katolik tarikatlarından olan "Paris Kapusin Cemiyeti" vaizi rahip Racifıko Osmanlı devletine gelerek İstanbul, Rumeli, Kıbrıs, Suriye, Filistin ve lrak'ta Kapusen manastırlarını kurdu13 Çalışmalarından memnun olan Fransa kralı XIII Louis, Kapusen misyonerlerini maddi ve manevi anlamda daima destekledi14 Osmanlı ülkesinde bu kadar geniş imkanlardan faydalanan Katolik misyonerlerden Emile Lagrand, Osmanlı sınırları içerisinde kendilerine bu kadar hoş görülü davranılmasını şöyle ifade eder; "Gönül isterdi ki Katolikler Osmanlı

96 88 DOÇ DR DAVUT KJLJ : Padişahının ülkesinde olduğu gibi İngiltere ve Hollanda'da rahat ve serbest olsunlar"11 XVII yüzyılda başlayan gittikçe kuvvetini ve tesirini artıran ve bilhassa XIV Lui zamanında Doğudaki Hıristiyanlar üzerinde bir hami tesiri yapan Fransızların Katolik propagandası amacına ulaştı 16 Katolik propagandasının Osmanlı topraklarında başarılı olmasında Fransa ile Osmanlı devleti arasındaki münasebetlerin büyük rolü oldu ı ı Fransa, Osmanlı ülkesinde faaliyet gösteren misyonerlerini maddi, manevi ve siyasi anlamda destekledi Bunların yanında ve arkasında Fransa'nın olduğu gerçeği, Osmanlı devletini tedbir almada cesaretsiz, misyonerleri ise yer yer pervasız yaptı yılında Balanus isminde Katolik bir rahip İstanbul'a gelerek, Ermeniler arasında kültür kampanyası adı altında çalışmalara başladı Ermeni toplumu arasındaki anlaşmazlıkları gündeme getirmek suretiyle Katolik propagandası yapan rahip Gregoryen Ermenilerin düşmanlığını üzerine çekti19 Fransız elçileri, Osmanlı topraklarında gizlice Katolik propagandası yapan papazları himayeden bir an bile geri durmadı Bundan dolayı İstanbul'da Frenklere karşı bir nefret uyanmaya başladı Nihayet 1692 yılında Galata ahalisi ayaklanarak Frenk taifesini istemediklerini bildirdi20 Papalığın ve Katolik misyonerlerin çalışması nihayet meyvesini vermeye başlamıştı XVII yüzyılda Sakız adasında Hıristiyan azınlıklardan birçoğu Katolik mezhebine geçti Bu şekilde Maruni, Rum, Süryani ve Ermenilerden Katolikliği kabul edenlerin sayısı artıyordu Katolik propagandası en çok Ermeniler arasında etkili oldu Öyle ki, biraz abartılı da olsa misyonerlerce 1691 yılında 30 bin Ermeni'nin Katolik Kilisesi'nin hakimiyetini tanıdığı ifade edilerek, Halep'te Yakubi ve Süryaniler üzerinde etkileyici propagandalar yapıldı Olayı haber alan Osmanlı hükümeti, 1697 yılında bir takım tedbirler almak durumunda kaldı21 Sivaslı bir Ermeni papaz olan rviekhitar, Roma Kilisesiyle Ermeni Patrikliğini birleştirmek arzusundaydı 1700 yılında taraftarlarıyla beraber Anadolu'dan İstanbul'a gelen Mekl1itar, burada misyonerlerin çalışmalarına destek verdi İstanbul Ermeni Patrikhanesi ve Gregoryen Ermenilerin kendisine karşı tavır almasından dolayı Mekhitar, Papalığın da desteğini alarak Venedik yakınlarındaki Saint Lazary adası manastırına yerleşti Osmanlı Ermenilerini Katolik mezhebine dahil etmek için etkili bir şekilde kullanılmaya başlanan bu merkez daha sonra Fransa'nın desteğiyle Ermeni Akademisine dönüştürüldü22 Mekhitar

97 OSMANLI ı:rmenilerine YÖNELİK :\J İSYON ER FAALİYETLERİ 89 rahiplerin yönettiği bu kuruluş Gregoryen Ermeniler üzerinde oldukça etkili olacaktır 23 Fransa biryanda 1730'lardan XVIII asrın sonlarına kadar, Osmanlı devletindeki gelişmeleri takip ederek kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirirken diğer taraftan da Ermeni toplumu içerisindeki çözülmenin Katolikleşme lehinde gelişmesine yardımcı oldu24 Bu tutumunu ısrarla devam ettiren Fransa, devletin zayıf olduğu zamanlarda daha da ileri giderek bir takım plan ve programlar yaptı Versay'da hazırlanarak Osmanlı devletinde uzun süre Fransız Büyükelçiliği yapan François De Saint-Pries'e verilen talimatta (17 Temmuz 1768) dört ana nokta üzerinde durulmaktaydı 1 Katolikliğin ve misyonerlerin desteklenmesi, 2 Din ile ticaretin birbirine bağlı olduğu, 3 Osmanlı devletinin yanında Fransa'nın azalmış olan itibarının düzeltilmesi, 4 Osmanlı topraklarında çıkacak ihtilallere dikkat çekiliyordu25 Aldığı talimatlar neticesinde hareket geçen büyükelçi, XV Louis'in bakanı Aiguillan Düküne sunduğu 2 Ekim 1772 tarihli raporda; gayesi Osmanlı devletini Avrupa'dan söküp atmak olan Rusya'nın Rumları nasıl kullandığını, Osmanlı topraklarındaki Rus-Rum entrikalarını dengelemek için karşı bir kuvvetin oluşturulması gereğini belirtiyordu Bunun için de Osmanlı Katoliklerinin bir kısmı ve özellikle de Ermenileri kullanabilecekleri, Ermenilerle Rumlar arasında kendi şahsi menfaatlerinden kaynaklanan sürtüşmeleri körükleyerek Katolik Ermenilerin, Fransa Kralına kurtarıcı olarak yönelebilecekleri, böylelikle birçoğu banker olan Katolik Ermenilerin devlet kademelerini ve dış mihraklar nezdinde ki nüfuzlarını Fransa lehinde kullanabileceklerini vurguluyordu26 Bu plan ve programların daha da etkili olması için 1810 yılında Napolyon tarafından Paris'te eğitim veren Doğu Dilleri Okulunda Ermenice Kürsü ihdas edildi27 Frenk rahiplerinin Osmanlı topraklarında Katolik propagandası yapmaları Osmanlı devleti için tehlike arz ettiğinden buna müsaade edilmiyordu Ancak devlet yönetimindeki yüksek kademeli memurların (Vali, Paşa, Kadı, vb) birçokları devletin varlığı ile alakalı bu gibi meseleleri servet elde etmek için fırsat bilip, Rum'dan ve Ermeni'den para alarak olanlara göz yumdular28 Nitekim hükümet, Halep ve civarında Katolik propagandasına engel olmak için yoğun gayret sarf etmesine

98 90 DOÇ DR DAVUT KILIÇ rağmen, yerel yöneticilerin mal edinme hırsları yüzünden kesin bir başarı elde edemedi Avrupa devletleriyle münasebet arttıkça batılılaşmak fikri, devleti yönetenlerde Katolik propagandasına karşı ihmal hissi uyandırdı Osmanlı devletini zayıf düşürmek için Katolik misyonerler, Fransa ve Vatikan'ın vasıtasıyla Osmanlı idaresindeki Ermeniler üzerinde dini ve tarihi silinmez izler bıraktı 2 9 Ermeni toplumu arasında Katolikliğin gelişmesinden rahatsızlık duyan Gregoryen Ermeniler bu durumu Babıali'ye bildirdiler Osmanlı hükümeti 1828'de İstanbul'daki Katolik Ermenileri, Anadolu'nun iç kısımlarında mecburi iskana tabi tuttu Katolik Ermenilerin önde gelenlerinden bir kısmı ölüm cezasına çarptırıldı ve mallarına el kondu 30 Aynı zamanda Rumeli ve Anadolu'da gelişen Rus istilası ve çarpışmalar sebebiyle sürgün işi aynı senenin sonuna doğru giderek hızını kaybetti Sürgün işlemlerinin başlamasıyla Fransa ve Avusturya'nın Babıali nezdinde giriştikleri müdahaleleri, dile getirdikleri kaygıları ve resmi protestoları bu meseleyi bir Katolik davası haline getirdi Fransa, tüm Katoliklerin sürülmesini Katolik mezhebine karşı düşmanca tavır olarak gördü Fransa bu meseleyi kendi öz meselesi gibi telakki ettiğini keskin bir üslupla Osmanlı devletine bildirdi31 Gelişen olaylar karşısında Fransız hükümeti Babıali'yi protesto ederek, Edirne Antlaşması uyarınca Katolik Ermenilerin İstanbul'da kalması,32 müsadere edilen malların iadesi, Katolik Ermeniler için Patrik tayin edilmesi yönünde Büyükclçiliği vasıtasıyla baskı yapmaya başladı33 Rusya ile süre gelen savaş esnasında gerçekleşen bu tür müdahaleler, Babıali'yi Fransa başta olmak üzere bütün Katolik devletlerin baskısıyla karşı karşıya bıraktı Böylece Osmanlı hükümeti bu meseleye tavizkar bir şekilde yaklaşmaya mecbur edildi34 Affedilerek geri dönmeleri temin edilen Katolik Ermeniler için Gregoryen Ermenilerle arasında artan düşmanlık sebebiyle, artık iki cemaatin dostça bir arada yaşamalarının mümkün olmayacağını dile getiren Fransa, Katolik Ermenilerin ayrı bir Millet olarak tanınmalarının gereğinden bahsetmeye başladı:15 Avrupa Şark Meselesinde Ermenileri kullanmak için onların bir kısmını önce Katolik mezhebine çekti Sonra bunları Batı kapitalizminin Osmanlı ülkesindeki simsarları haline getirdi Bu durum hem Gregoryen Ermeni toplumu içerisinde hem de devlet içerisinde huzursuzluk yarattı:16 Osmanlı Ermeni toplumu üzerindeki planlarını adım adım gerçekleştiren Fransa, nihayet 1830 yılına gelindiğinde II Mahmud devrinde bir kısım Ermenileri mezhep yönünden kendi

99 OSl\,IA:-JLI ERMENİLERİNE YÖNELİK :\IİSYONFR FAALİYETLERİ 91 himayesi altına almayı başardı Bu tarihten sonra Katolik Ermeniler, Doğuda Katolikliğin koruyucusu konumuna gcldi37 Ru slarin ÜRTODOKSLUGU ERMENİLERE BENİMSETME ÇABALARI Rusların Ortodoksluğu Ermenilere benimsetme çabalarından önce Ermenilerin arasına Ortodoksluğun nasıl girdiği hakkında kısa bilgi vermek gerekir Ticari istidadı yüksek olan bazı Ermeni tüccarlar, Bizans imparatorluğunun zengin kaynaklarından faydalanmak için Ortodoksluğu kabul etmişlerdi Tarihte bu şekilde Ortodoksluğu kabul eden Ermenilere Armeno-Grek adı verilir18 Bu Ermeniler, Bizans'ın içerisinde İmparatorluğa kadar yükselmelerine rağmen taç giyme törenlerinde, Ortodoks Patriği huzurunda Ortodoks mezhebine mensup olduklarını ve daima bu öğretiyi savunacaklarına dair yemin ederlerdi Bu yüzden onlar aynı soydan gelmelerine rağmen, Gregoryen Ermeniler ile asla anlaşamadılar Bunlar, Gregoryen Ermenileri din değiştirmeleri için sürekli baskı altına alarak tehcire tabi tuttular Armeno-Grek İmparatorların bazıları da -Bazil gibi Ermeni toplumunu Ortodokslaştırmak için- soykırıma başvurdular 39 Bu mücadele dini anlamda Bizans İmparatorluğunun ortadan kalkmasına kadar devam etti Türklerin İstanbul'u fethiyle birlikte, Ortodoks Patrikliğine de sahip çıkmaları Rus Çar'ı IV İvan'ı rahatsız etti İvan İstanbul Ortodoks Patrikliğine alternatif olacak Ortodoks Hıristiyanları yönlendirecek bir patrikliği Rusya'da kurma teşebbüsüne girişti ve uzun uğraşlardan sonra 1589 yılında patrikliği kurdu 40 Rus Çarları, Bizans devletinin çökmesinden (1453) bu yana kendilerini Bizans'ın mirasçısı saydıklarından, yüzyıllardan beri göz diktikleri İstanbul'u Türklerden alma sevdasına kapıldılar41 İstanbul'un dini öneminin yanı sıra,42 Rus Çarları için büyük bir stratejik önemi de vardı Bunun için İstanbul ve Boğazlar herhangi bir yabancının eline geçmemesi gereken bir anahtar gibi değerlendirilmekteydi4ı Bu uğurda Osmanlı topraklarındaki Rum ve Ermeni cemaatini Rus Çarları her fırsatta kullandı Eçmiyazin Katoğikos\ı Simon'un ölümünden sonra yerine geçen Essai ( ), Çar'a giderek Ermenilerin ayaklanmasına taraftar olduğunu ve gizli melikler gurubuna iştirak ettiğini bildirdi Bunun üzerine Ori, hemen Rusya'ya giderek Çar'la görüştü ve

100 92 DOÇ DR Oı\VlJT KI LIÇ Çar'ın isteklerini yerine getirmeye hazır olduğunu bildirdi Çar'ın İran Ermenilerini ayaklandırmak için bir sefir göndermek niyetinde olduğunu öğrenince, bu görevin kendisine verilmesini istedi Daha sonra İran hükümeti, Ori'nin hareketlerinden şüphelenerek onu sınır dışı etti 44 Rusya Çariçesi II Katerina 1768 yılında Osmanlı devletine harp ilan ettiğinde Osmanlı topraklarındaki Hıristiyan tebaayı, ayaklanarak istiklallerini istemeye çağırdı Aynı zamanda bu çağrı Ermenilere de yapıldı İmparatoriçenin talimatıyla General Suvara[, Ermeni istiklali projesini hazırladı45 Rusya, Osmanlı devleti hakimiyeti altındaki bütün Hıristiyan halkın kurtarılması fikrini, o zamanlar ırk farkı gözetmeksizin bütün Ortodokslar arasında yaymış ve böylece Rusya'yı Ortodoksluğun bir kurtarıcısı ve hamisi gibi göstermişti XVIII asırdan itibaren Rusya'nın dini siyaseti ve Doğu Anadolu'daki hakimiyet arzuları Kaynarca Muahedesi ile şekillenmiş bir biçimde su yüzüne çıktı 46 Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla (1774) Rusya'ya, İstanbul'da kilise yapma ve Osmanlı topraklarında yaşayan Hıristiyanların durumlarıyla ilgilenme hakkı verildikten sonra Osmanlı Ermeni toplumu içerisinde de batı tesirinin yanı sıra Rus tesiri de kendisini göstermeye başladı Batılılaşma yönünde bütünleşmekte olan Ermenilerin kültürü de bu dönemden itibaren birbirine zıt veya rakip politika ve kültürlerin tesiriyle tekrardan çözülme sürecine girdi4; Bu antlaşmayla Kırım Osmanlı devletinden bağımsız hale getirildi Rusya birçok toprak ve ticari imtiyazların yanı sıra, Osmanlı topraklarında geçici ve daimi temsilcilikler açma hakkını elde etti Daha önemlisi muğlak ifadelerle düzenlenen (VII, VIII,XIV ve XV) maddelerde'18 genellikle Gregoryen Ermenilerin dahil edildiği Ortodoks mezhebine mensup Osmanlı Hıristiyanları Rusya'nın kısmi himayesine, yani Rusya'nın tesirine bırakılıyordu49 Rusya, komşu olduğu Osmanlı devleti topraklarını bir tür doğal gelişme alanı olarak gördüğünden Ortodoks Rumların yanı sıra Gregoryen Ermenilerle de ilgileniyordu50 Rus İncil cemiyeti, mezhebi manada Ermeni toplumuna 1813 tarihinde ilk defa ilgi göstermeye başladı 1815'te Petersburg'da 15 bin adet Ermenice İncil bastırdı Bununla yetinmeyen cemiyet daha sonra Osmanlı Ermenilerinin çoğu Türkçe konuştuklarından 1822'de Türkçe olarak İncil bastırıp Ermenilere dağıttı11 Rusya, Balkanlarda Rumların yanı sıra Slavlarla da ilgilendiği dönemlerde Kafkasya ve diğer doğu bölgelerinde I-Iıristiyan Gürcülerle birlikte heniiz İran sınırları içerisinde bulunan Şarklılar

101 OSMı\Nll ER'V!ENİlERİNE YÖNELiK l'v!isyoner FA ALİYETLERİ 93 yani, Eçmiyazin'de Katolik tesirinden uzak kalan, Gregoryen Ermeniler üzerindeki faaliyetlerini de yoğunlaştırmaya başladı Zaten var olan Osmanlı ve İran tesirlerine rakip olarak Rus tesirinin devreye girmesiyle, o zamana kadar kısmen de olsa Gregoryen olarak gözüken ve Katolikleşme akımlarına karşı hem Osmanlı devleti, hem de Ermeni camiası için en büyük garantiyi oluşturan Şarklılar arasındaki zıtlaşma da tabii olarak arttı 52 Rus-İran ( ) savaşında İran Ermenileri ülkelerine ihanet ederek, Rus ordusu saflarında savaştıkları gibi, Rus askerlerine de öncülük ettiler Böylece Rus ordusu Urmiye ve Erdebil'i ele geçirdi Rusya ile İran arasında Türkmençay Antlaşmasının imzalanmasıyla Azerbaycan'da yaşayan Ermeniler bir sene içerisinde mal ve mülklerini satarak Rus topraklarına nakledilecekti Yc1pılan tehcir sonunda gönüllü veya zorla 40 bin Ermeni, antlaşmanın on beşinci maddesi gereği, Rus topraklarına göç etmek zorunda bırakıldı s:ı Göç eden Ermeniler Rus hükümetince Osmanlı devleti sınırlarına yakın bölgelere yerleştirildiler Çar 1 Nikola bu davranışıyla tarihi coğrafyaya müdahale ederek, Türk Dünyasının ortasında suni bir Ermenistan oluşturarak, doğu ve batı Türklüğünün irtibatını kesmeyi amaçladı54 Bu gelişmeler sonucu, Ermeni kiliseleri içerisinde en yüce ruhani makam olarak tanınan Eçmiyazin de Rus sınırlarına katılarak Rusya'nın emir ve kontrolü altına girdi15 Sonuçta Osmanlı tebaası olan Gregoryen Ermeniler üzerindeki Rusya'nın tesir ve yönlendirme kabiliyeti arttı Edirne Antlaşmasıyla Doğu Anadolu'nun bir kısmı Rusların eline geçti O dönemde bir kısım Osmanlı topraklarının Rus hakimiyeti altında olması, Ermenilerin Rusya ile olan ilişkilerini daha da hızlandırdı Osmanlı Ermenileri ile Ruslar arasında hem dini hem de siyasi ve askeri münasebet başladı57 Ermeniler İstiklal hevesiyle Rus himayesini istiyorlardı Edirne Antlaşmasından sonra Poti'nin Rusya'ya ilhakı Ruslar tarafından sözde bir kısım Ermenistan'ın daha kurtuluşu gibi gösterildi Ermeniler bunu kurtuluşun ilk adımı olarak değerlendirdi 58 Çar Nikola'nın İran (1827) ve Osmanlı devletiyle (1829) yaptığı antlaşmalarda, İran'dan ve Osmanlı topraklarından Rusya'ya göç etmek isteyen Ermeni ve diğer Hıristiyanlara tam serbestlik verilmesini başlıca şart olarak ileri sürdü Böylece 1830 tarihinde Rusya'ya ümit edilenden daha fazla Ermeni göç etti 1836 yılında Çar hükümeti Gregoryen Ermenilerin mezhebini resmen tanıdı Rus Çarları XIX asrın tam başlangıcında Rus ve Ortodoks olmayan I lıristiyanlar ile yakından

102 94 DOÇ DR DAVlJT KILIÇ ilgilenmeye başladı Rusya'nın bu girişimi tamamen siyasi olduğundan, azınlıklarla ilgili her hareketi kendi lehine çevirmeyi amaçlamaktaydı Rusya politikası gereği içerisinde bulunan Ermenilerden daha çok komşularındaki veya düşman gözüyle baktığı ülkelerdeki Ermenileri hedef aldı59 Rusya, Ermenilerin ruhani merkezi olan Eçmiyazin'de kendi kontrolünde Katoğikos seçimini ayarladıktan sonra Ermeni haç kervanının İstanbul'dan Eçmiyazin'e gelmesi usulünü devam ettirdi Rus hükümeti bütün bunları Gregoryen Ermenilerin yönünü Eçmiyazin'e çevirmek için yaptığı60 gibi aynı zamanda Eçmiyazin Kilisesi vasıtasıyla Osmanlı Ermenilerinin içine de girdi61 Ermenilerin en büyük ruhani reislik olarak tanıdıkları bu Katoğikosluk, Ruslar için Osmanlı topraklarındaki Ermenileri koruma bahanesiyle Osmanlı devletinin iç işlerine karışma konusunda bir vesile teşkil etti62 Rus Çarlarının izledikleri politikalar sonunda Osmanlı devletindeki çöküşle birlikte, Osmanlı topraklarında yaşayan bütün Gregoryen Ermeniler üzerinde gittikçe Rus tesiri arttı63 Rusya, Osmanlı devletindeki Ermenilerin başına kendi politikasına bağlı papazları yerleştirdi 1844'te Osmanlı tarihinde ilk defa Rus büyükelçisinin baskısıyla İstanbul'un en büyük Ermeni kilisesinde, ayinler Eçmiyazin Katoğikos'u adına yapılmaya başlandı64 Rus Çarı ülkesinde Ermeni Gregoryen mezhebini 1836'da tanıdı 1842'de ise Eçmiyazin Katoğikosunu Ermeni toplumunun serbest olarak seçmesine müsaade etti65 Ancak bu seçim Eçmiyazin de bulunan sinod (meclis) tarafından yapılacak, dışarıdaki Gregoryen Ermeniler de temsilciler vasıtasıyla bu seçime iştirak edeceklerdi Seçim sonucunda seçilen iki Katoğikos'dan birini Çar onaylayacaktı Böylece Rus hükümeti, Gregoryen Ermenileri Ortodoks kilisesi altında toplamaya çalışarak, Osmanlı topraklarında Katolik ve Protestanlığın gelişmesini engellemeye çalışmaktaydı66 Açıklanan bu emirname ile yapılan seçim sonucunun Çar'ın tasdikine sunulması, Çar'ı kendine taraftar bildiği bir kimseyi seçme şansına sahip kılıyordu Rus hiikümeti iç politikasında Gregoryen Ermenileri oyalarken, dikkatlerini de dışarıya yöneltmeyi ihmal etmiyordu Rusya, Osmanlı Ermenilerine sefiri vasıtasıyla takip ederek uygun bir ortamda Gregoryen Ermenilerin, Rus Ortodoks kilisesiyle birleşmelerini arzu ve tavsiye eden bir beyanname yayınladı Rusya olağanüstü gayretlerine rağmen, Osmanlı topraklarında yaşayan Gregoryen Ermenilerin büyük bir kısmını harekete geçiremediği gibi yapılan davete karşı Ermeni toplumunun ruhani reisleri, Ermenileri tedbirli olmaya çağırdılar Bütün bu gelişmeler karşısında Ermenilerin

103 OSi\lı\NLJ ER!Vlf:NİLERİNE YÖNELİK MİSYONER FAALİYETLERİ 95 Rusya'ya meyletmesini önlemek için Reşit paşa kabinesi harekete geçerek, Ermenilerin durumunu daha da iyeleştirmek için hazırladıkları Anayasayı kabul etti 67 Kırım Savaşı ve 1856 Paris Konferansında Osmanlı devletine karşı Rusya'nın emellerine İngiltere ve Fransa'nın askeri ve diplomatik baskılarıyla son verildi Ancak bu defa da Osmanlı Ermenilerine yönelik faaliyetler üç devlet arasında siyasi bir rekabete zemin oluşturdu68 Osmanlı hükümetleri gayrimüslim tebaanın dinine karışmadığı gibi mezhep değiştirerek başka bir Hıristiyan mezhebine geçmelerine de müdahale etmedi69 Ruslar, Petersburg'a yönelen Ermeni muhalefetinin gelişimini Osmanlı devletine doğru kanalize etmeyi başarmışlardı Üstelik bu siyasetleri onlara önemli bir iç meseleyi ihraç etme imkanı verdiği gibi aynı zamanda Osmanlı devletine müdahale kapısını da aralayarak, Ermenilerden yararlanma fırsatını da elde etmişlerdi Ruslar, Osmanlı Ermeni toplumu üzerindeki bilinçlendirme faaliyetlerini Eçmiyazin Katoğikosluğu aracılığı ile yürütmekteydiler70 Rusya'nın takip ettiği ve büyük bir titizlikle üzerinde durduğu şark siyaseti, Osmanlı devletinin zayıflamasında ve dağılmasında en çok tesir icra eden sebeplerden birisi oldu71 PROTESTANLIGIN ERMENİLER ARASINA GiRİŞİ Gregoryen Ermenilerin bir kısmının nasıl Katolik olduklarından bahsetmiştik, burada ise aynı cemaate mensup Ermenilerden bazılarının Protestan olmalarında etkili olan sebepleri anlatmadan önce Protestanlığın ortaya çıkışından söz etmek yerinde olacaktır Protestanlığın (Lüter Mezhebi) meydana çıkmasına kadar, Batı ve Orta Avrupa Katolik mezhebinde idi Balkanlar (Raguza, Dalmaçya ve bazı Arnavutluk bölgeleri dışında) ile Rusya'da ise Ortodoks mezhebi hakimdi Protestanlık bütün engellemelere rağmen Almanya'nın dışına çıktı ve her geçen gün taraftarı arttı Önce iskandinavya'ya daha sonra Kalven vasıtası ile Fransa'ya girip oradan İngiltere'ye geçmek suretiyle yayıldı İngilizler, Anglikan kilisesini kurarak devlet başkanlarını da aynı zamanda bu kilisenin başkanı yaptılar72 XVII yüzyılın ortalarına gelindiğinde Avrupa, aşağı yukarı bugünkü şekliyle Katolik ve Protestan olarak mezheplere ayrılmıştı73

104 96 OOÇ DR DAVUT KILI<,' İngiltere Doğu'da dinin oynadığı politik rolü geç de olsa kavrayarak, Fransa gibi Osmanlı topraklarında siyasi ve idari nüfuzunu artırmak için din'i bir araç olarak kullanmaya başladı XIX yüzyılın başından itibaren İngiltere, Osmanlı devletine çok sayıda Protestan papaz göndererek, misyonerlik faaliyetlerine ağırlık verdi İngiltere'nin bu faaliyetlerini başta Amerika olmak üzere Almanya da destekledi7'1 XVIII asrın sonlarına doğru Amerikalılar ticaret gemileriyle İzmir Limanına geldiler Amerikan tüccarı bu tarihten itibaren İzmir'de sürekli ticaretle meşgul oldu 1820'li yıllarda Amerikan misyonerleri de aynı yolla İzmir'e gelerek buradan Osmanlı topraklarına dağıldılar Amerika, Osmanlı devletine iki koldan geldi Bir yandan tüccarını gönderirken diğer yandan misyonerlerini yolladı Her iki gurup da Boston'dan çıkarak İzmir'e geldi7; Bunlar son derece hırslı, atak ve saldırgan kişilerdi Osmanlı topraklarında XVII yüzyıldan bu tarafa Katolik misyonerlerin hakimiyetini kırmak için iki yüzyıl sonra ortaya çıkan Amerikan misyoneri ve tüccarı onları geride bırakmak için büyük projelerle Osmanlı topraklarına gelmişlerdi 76 Ortak çalışmaların sonucunda İngilizlerin himayesi altında bir Protestan topluluğu oluştu Ancak bütün gayretlere rağmen Protestanlığı seçenlerin sayısında büyük bir artış olmadı Oysa İngiliz ve Amerikan misyonerleri Protestanlığı kabul edenlere İngiltere'nin resmi himayesini vaat ettikleri gibi bol miktarda para yardımında bulunuyorlardı Bu faaliyetler, o dönemde emperyalist devletlerin arzularını nasıl insani ve dini tavırlar altında gizlediklerinin açık bir ifadesi olsa gerek77 Bu dönemde Protestan misyonerlerin Ermeniler arasındaki eğitim-öğretim faaliyetleri aralıksız sürdüğü gibi her geçen gün daha da yoğunlaştı Önceleri yalnız Protestan din eğitimi üzerinde duran misyonerler daha fazla öğrenci çekebilmek için giderek laik eğitime ağırlık vermeye başladılar 78 Fransa Katoliklerin, Rusya Ortodoksların Osmanlı devletindeki koruyuculuğunu üstüne alınca İngiltere Osmanlı topraklarındaki çıkarlarını korumak için Amerika ve Almanya'yı da yanına alarak Osmanlı hükümetine yaptığı baskılar sonucunda bir Protestan mabedi yaptırdı Sonra da 1842 yılında Kudüs'te ilk Protestan kilisesini açtı Kiliseye cemaat bulmaya gelince, İngiltere ve Amerika'dan gelen Protestan misyonerler vasıtasıyla başka din ve mezheplerdeki Osmanlı tebaasını özellikle de Ermenileri Protestan yapmaya yöneldiler Bu konuda misyonerlere en büyük desteği de İngiliz konsolosları verdi79 İngiltere'nin Protestan kiliseler açmak, Protestan kolejler kurmak suretiyle başlamış

105 OSY!ı\NU ElliVIENİLl':RİNE YÖNELİK l'v!isyoner Fı\ı\LiYETLERİ 97 olduğu ve Osmanlı devlet'inin iç işlerine karışmak için bir araç olarak kullandığı bu politika en çok Ermeniler arasında etki yaptı80 İngiliz politikasının asıl gayesi, Protestan misyoner cemiyetleriyle İngiliz milli kilisesini geliştirerek faaliyetlerini yoğunlaştırmak suretiyle bölgedeki içtimai guruplarla menfaat bağlarını kuvvetlendirerek, iktisadi yatırımları artırmaktı81 Bu arada İngiltere, Osmanlı devlet'inde Katolik Fransa ve Avusturya'nın oynadığı vasilik rolüne de kaygıyla bakarak, kendisi için müdahale politikasına vesile olacak dini dayanağı da hazırlıyordu Böylece İngilizler Osmanlı topraklarında Protestan bir cemaat oluşturup, kendi hesabına bunların hamiliğine soyunarak emperyalist emellerine ulaşmayı amaçlıyordu82 İngiliz hükümeti, Osmanlı devletinin siyasi durumundan kaynaklanan Katolik misyonerlerin faaliyetlerine engel olmak amacıyla 1840'lı yıllardan itibaren çalışmalarını hızlandırdı Bu yapılan çalışmalar ilk anda dini nitelikli gibi görülmekle birlikte, gerçekte durum İngiltere'nin, Fransa ve Rusya'ya karışı Osmanlı ülkesinde kullanabileceği Protestan cemaatin meydana getirilme çabasıydı 83 Bu döneme kadar Osmanlı devletinde bir nüfuz sahibi olmayan İngilizler, bundan böyle Şark siyaseti gereğince, Osmanlı hükümeti üzerinde oluşturulan baskıdan kendilerinin de bir reyi olacaktı Nihayet Protestanlığın Osmanlı topraklarında yayılmasıyla birlikte İngiliz nüfuzu da kendiliğinden arttı Çünkü aynı yolu Fransa ve Rusya da kullanarak başarıya ulaşmışlardı Nitekim aynı şekilde faaliyet gösteren İngiltere de hedefine ulaşmış oldu 84 Bundan böyle İngiltere Osmanlı topraklarında Protestanlığı yayarken, aynı zamanda Fransa ve Rusların faaliyetlerini de kontrol ederek bölgedeki ağırlığını iyice hissettirmeye başladı 85 İngiltere, Protestanlık faaliyetlerini yönlendirmekle Çarlık Rusya ve Fransa'nın Osmanlı devleti içerisindeki çalışmalarını dengeledi İngiltere bu kazanımlarıyla Hindistan'a giden kara ve deniz yolunun güvenliğini sağladığı gibi her hangi bir şekilde Osmanlı devletini milletler arası paylaşma durumunda aslan payını alabilmek için kendisine bağlı aracı bir zümreye de kavuşmuş oldu86 İngiltere, Amerika ve Almanya'nın himaye ve gayretleriyle oluşan Protestan topluluğunu Osmanlı hükümeti 1847 yılında Millet olarak tanıdı Bu durum 1850 yılında kesinlik kazandı87 Öyle ki, İngiltere ve Amerikan hiikümeti tarafından yönlendirilen Protestan cemiyetlerinin Ermenilere yönelik faaliyetleri, eski Ermeni kültürünü güdümlü olarak dirilttiği gibi Ermeni milliyetçiliğine de zemin hazırladı Başka bir

106 98 DOÇ DR DAVUT KILIÇ ifadeyle, Ermeni toplumundaki Rus-Ortodoks, Fransız-Katolik tesiriyle birlikte gelişmiş olan farklılaşmaya Protestan tesiriyle ortaya çıkan yeni bir farklılaşma daha eklendi 88 Osmanlı devletinin müsaadesi olmadan birçok Protestan kilisesi ve okulları açıldı Babıali bunları kapatmaya başlayınca misyonerler tarafından Osmanlı topraklarında Hıristiyanlığın taarruza uğradığı feryatları yükseldi Protestan Amerika bu konuda gayet hassas davranarak, İngiltere ile birlikte hareket ediyordu Babıali de bu kez Amerika'nın husumetini ve Ermeniler lehinde müdahalesini önlemek için pasif davranmak zorunda kaldı89 Orta, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Amerikan misyonerleri, çalışma bölgelerindeki bütün Ermeni köylerine ulaşmışlar hatta her Ermeni evine girmişlerdi Bu kadar kapsamlı ve geniş bir çalışmayı Osmanlı topraklarında hiç bir misyoner örgütü başaramadı İngiliz, Fransız misyonerlerinin çalışmaları belli noktalarda sınırlı kaldı Amerikan misyonerlerinin çalışmaları yaygınlığı ve derinliği bakımından Osmanlı topraklarındaki diğer misyoner örgütlerin çalışmalarını geride bıraktı90 Böylece XIX yüzyılın üçüncü çeyreğine girilirken Osmanlı devletinde örgütlenerek, faaliyetlerini okul, hastane, matbaa gibi kurumlarla destekleyen güçlü ve etkin bir Amerikan misyoner örgütlenmesi oluştu91 Bütün misyonlar; eğitim, sağlık, kadınlar arası Hıristiyanlaştırma programı, erkekler arası Hıristiyanlaştırma programı, yayın ve Ermeni Müslüman ilişkilerini içeren altı dalda görev yapmaktaydılar Her misyonda halkla ilişkiler farklılık arz ediyordu Mesela; Batı misyonu olarak anılan İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde ilişkiler daha çok eğitim aracılığıyla gelişti Orta ve Doğu Anadolu'da ise fakir ve cahil halka ilk başta sağlık kuralları öğretmek, sağlık imkanları götürmek, eğitimde ise ancak okuma-yazma düzeyine getirmek başlangıç hedefi olarak amaçlandı92 Öyle ki, Protestan misyonerler kendi mezheplerine Gregoryen Ermenileri çekebilmek için çocuklara şekerle birlikte kitaplar vererek onları ve ailelerini kendi mezheplerine çekmeye çalışıyorlardı yılında Amerikan misyoner rahip George W Dunmore, Boston'daki merkez tarafından Doğu Anadolu Ermenileri arasında İnceleme gezisine gönderildi Doğu Anadolu'yu gezen misyoner rahip Dunmore, Boston'a verdiği raporda; "Harput ovası, Türkiye'de gördüğüm en zengin ve misyoner çalışmaları bakımından en elverişli ve en çok umut vadeden ovadır" şeklinde kanaatini bildirdi Raporun

107 OSMı\l\'lJ ıo:juvi ENİLf:RİNE YÖNELİK MİSYONER FAALİYETLERİ 99 tetkikinden hemen sonra Harput'ta bir Amerikan misyoner merkezi kuruldu Islahat fermanından üç yıl sonra da Amerikan koleji açıldı Kolejin ilk amacı Ermeni Protestan din adamları yetiştirmek olarak belirlendi 1880'li yıllara gelindiğinde Harput ovasında Amerikan misyonerlerinin 62 küçük merkezi ve 21 kilisesi mevcuttu Hemen hemen her köye bir misyoner istasyonu kurulduğu gibi her üç köyden birine de Protestan kilisesi yapıldı 94 Amerikalı misyonerler diğer misyonerlerden farklı olarak eğitim faaliyetlerine öncelik verdiler95 Çünkü misyonerler, Ermenilere Osmanlı toplumu içinde belirli bir yer edinmek için mutlaka eğitim alanında diğer toplumları geride bırakmaları gerektiği konusunda telkinlerde bulundular Bu düşüncenin Ermeniler arasında yayılmasından sonra Ermeniler, Protestan misyonerleri çok yönlü eğiticiler olarak gördü96 Protestan Ermenilerin yaptıkları bütün faaliyetlerin finansı Amerikan misyonerleri tarafından karşılanıyordu 9; Protestan misyonerlerin İstanbul'da haftalık ve aylık birer gazeteleri vardı Amerikan İncil kitap evi, bunların başlıca yayın merkezlerinden biriydi Yine 1893 yılına kadar Osmanlı devletinde 3 milyon İncil dağıtıldı Bunun dışında dağıtılan öteki kitapların sayısı 4 milyonu aştı Yani 1893 yılında misyonerlerin Osmanlı topraklarında dağıttıkları İncil ve diğer kitap sayısı 7 milyonun üzerindeydi Yapılan bu faaliyetleri Ermeniler üzerinde düşündüğümüz zaman, yeni doğan bebekler de dahil her Ermeni'ye ortalama yedi kitap düşer98 AZINLIK ÜKULLARI VA SITASI İLE ERMENİLERİ DİGER HIRİSTİYAN MEZHEPLERE ÇEKME ÇALIŞMALARI Osmanlı devlet'inde gayrimüslim tebaanın dışında yabancıların da çok sayıda okulları bulunmaktadır Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren yabancı kurumların en eskileri Katolik okullarıdır Bu okulların önemli bir kısmı Fransız misyonerleri tarafından açılmıştır Protestan okulların Osmanlı ülkesinde hayata geçişi ise Tanzimat'ın ilanından önce olmuştur İngiliz ve Amerikan Protestan misyonerleri, Ortadoğu'da ve Anadolu'da açtıkları okullarla mezheplerini yaymış ve ülkelerinin siyasi çıkarlarını geliştirmeye gayret etmişlerdir Hıristiyan devletler, Osmanlı tebaası olan gayrimüslimlerin hem geleneklerini sürdürme, hem dinlerini unutmama hem de ayinlerinde onlara yardımcı olacak kişilerin yetişmesi gerektiği düşüncesiyle Ruhban

108 100 DOÇ DR Dı\VUT KJLIÇ Okulları açma yoluna gittiler Daha sonra giderek örgün eğitim-öğretim faaliyetleri içine giren cemaat okulu niteliğindeki bu kurumlar, azınlık gurupları içinde teşkilatlandı Yardım maksadıyla bu cemaatlere yaklaşan yabancı devletlerin etkisiyle bir kısım Ermeniler, kısa zamanda bu devletlerin himayesi altına girdi99 Aslında yabancı devletlerin gayesi baştan beri Hıristiyan toplulukları denetim altına almaktı Daha sonra onların Osmanlı devletinde yararlandıkları haklardan istifade ederek, kendi kurumlarını açmayı böylece cemaat kurumlarının tam bağımlılığını sağlamayı amaçladılar Bütün güçlerini bu noktaya toplayarak cemaat okullarını önce etkileri sonra da himayeleri altına almayı hedeflediler 100 Misyonerlerin öncelikle el attıkları faaliyet sahaları; okullar, yabancı dil kursları, hastaneler, dispanserler, yetimhaneler, yayınevleri ve geniş maksatlı yardım teşkilatlarıdır10ı Hıristiyan misyonerler dini maksatlı faaliyetlerin yanı sıra emperyalist amaçlı faaliyetlerde de bulunurlar Milletleri ve devletleri özellikle <le İslam devletlerini çökertmek üzere iç isyanlar çıkarmak, kültürlerini yozlaştırmak, faaliyet gösterdikleri yerlerdeki azınlıkları kendi ülkesinin çıkarları için nüfuzu altına almak onların başvurduğu faaliyetlerin ilklerindendir 1 02 Hıristiyan misyonerlerin Osmanlı topraklarında teşkilatlandıkları ve faaliyet gösterdikleri yerler gencide Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları bölgelerdir 103 Osmanlı hükümeti, Avrupa devletlerinden gelen baskıları hafifletmek için önce Tanzimat sonra da Islahat fermanını ilan etti İlan edilen fermanlarda Osmanlı devleti kendi maarif teşkilatının yanında Batılı devletlere <le Hıristiyan azınlıkların eğitimi hususunda izin verdi Bu izinden istifade eden İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve özellikle Amerika Osmanlı topraklarında Hıristiyan azınlıkları eğitmek maksadıyla okullar açmaya başladı104 Adı geçen devletler Osmanlı tebaası olan Hıristiyan azınlıklara kendi tarih, dil ve edebiyatlarını öğretmekle kalmadığı gibi, ayrıca onlara ihtilalci fikirleri de aşılayarak kendi etkileri altına almaya çalıştılar ıo; Osmanlı devleti, yabancı misyonerlerin faaliyetlerine hiç müdahale etmedi Yıllarca yapılan bölücü telkinlere ve himayesi altındaki azınlıkların emperyalist güçlerin emellerine alet edilmesine sanki seyirci kaldı 100 Bundan güç alan Amerikan, İngiliz ve Fransız misyonerleri Osmanlı topraklarını sömürge haline getirecek fikri yapıyı bilhassa okullar yolu ile gerçekleştirdi ıoi Osmanlı topraklarında Hıristiyan devletlerin açtıkları azınlık okullarında XIX yüzyılın başlarına kadar dini ağırlıklı eğitim verilmekteydi

109 OSiVIANLI ERJVIENİLERİNE YÖNE! İK MİSYONER FA ALİYETLERİ 101 Daha sonraları ise bu okulların arkasındaki emperyalist devletler, dini temaların yerine siyasi temalar ön plana çıkartarak laik eğitime ağırlık verdi Daha önce belirttiğimiz gibi Fransa, Anadolu, Lübnan ve Suriye'deki çıkarlarını korumak arzusuyla Katolik Ermenileri kullandı Rusya, İstanbul, Boğazlar ve doğu illerini ele geçirmek için Ortodoksları ve Gregoryen Ermenileri kullandı İngiltere ise Hindistan müstemlekesine giden deniz ve karayolunu garanti altına almak ve etkisini daha da yaymak amacıyla başta Ermeni toplumu olmak üzere azınlıklar içerisinde Protestan bir cemaat oluşturdu Bu durum onlara, Hıristiyan azınlıkların haklarını koruma bahanesiyle Osmanlı devletinin iç işlerine karışma fırsatını verdiği108 gibi mahalli idarelerde merkezi otoritenin kuvvetlenmesini de engelledi ı o yılında kurulan Amerikan Robert Koleji'nin110 yanı sıra Avusturya, Fransız, İngiliz, Alman ve İtalyan misyonerleri de okul açılışına hız verdiler Bunlardan bir kısmı ilkokul düzeyinde, bir kısmı da orta eğitim düzeyinde idi Bu okullarda Osmanlı ahlak ve politikasına ters düşecek bir şey öğretmemeleri için öğretmenlerin programları, ders kitapları Maarif Bakanlığınca onaylanması gerekirken her nedense bu noktaya hiç uyulmadı Programlarını modernleştiren azınlık okulları çok üstün bir eğitim standardı yakaladı Ancak bu okulların öğrencileri vasıtasıyla yaydıkları Müslümanlara karşı kin ve nefret, Osmanlı toplumunu ve devleti yıkmakla tehdit eden toplumsal bölünmeyi artırdı111 Azınlık okullarının gelir kaynaklarına bakıldığında; masrafları okulların kurucuları veya vakıflarca karşılanır, bunun yanı sıra kilisenin sahip olduğu çok sayıdaki gayrimenkullerin gelirleri, ödenen vergilerin bir bölümü, tertip edilen eğlence türü toplantılarda elde edilen gelirler, papaz ve zenginlerin gelirlerinden ayırıp düzenli şekilde verdikleri paralar, yapılan bağışlar ve öğrencilerden alınan okul ücretleri okulların başlıca gelir kaynağı olarak görülür112 Osmanlı devleti, konunun başında da izah edildiği gibi, hiç bir zaman hakimiyeti altındaki azınlıkların dini ve milli meselelerine müdahale etmedi Bu idare şekli ise Osmanlı hakimiyeti altındaki kavimlerin, milli ve dini duygularının misyonerlerce gereğinden fazla gelişmesine yol açtı1 13 Özetle belirtmek gerekirse, Hıristiyan misyoner faaliyetleri tek yanlı olarak Gregoryen Ermenileri emperyalist devletlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirirken toplumda zıt kutupların ortaya çıkmasına da neden oldu 11"

110 102 noç DR DAVUT KlLIÇ 1897 yılında Osmanlı devletindeki bu okulların bazı Millet topluluklarına göre dağılımı şöyledir115 Cemaatin Adı İptidaiye Rüştiye İdadiye Toplam Grcgoryen Erın Katolik Ermeni Protestan Erme Rum Katolik Rum Musevi Bulgar Katolik Bulgar Süryani Katolik Sürya Kcldani Katolik Kclda Katolik 42 7 l 50 Toplam Okulların Milletlere göre dağılımı ele alındığında; Rumlar 4390 okul ile birinci sırada yer alırken, bunu 693 okulla Bulgarlar ve 653 okulla da Ermeniler izler Mezhep farkı gözetilmediği zaman Gregoryen, Katolik ve Protestan Ermenilerin toplam okulları 922'ye yükselmektedir Emperyalist devletler tarafından kurulan bu eğitim ve öğretim kurumları, Osmanlı topraklarında çok yüksek düzeyde eğitim yapıyorlardı Bu okullar aynı zamanda kendi dinlerine ve mezheplerine taraftar kazandırdığı gibi emperyalist düşüncelerine hizmet edecek insanları kazanmak için kurulmuş okullardı Öğrencilerinin büyük bir çoğunluğu Osmanlı tebaası olan azınlıklardan oluşmaktaydı Bu okullarda öğrenciler öğrenim sürelerince Avrupa'nın kültürel değerlerine göre yetiştirildiklerinden batılı düşünceye bağlılık duymuşlar ve Müslümanları küçümsemişledir Misyoner gurupları, hükümetlerinin baskılarından faydalanarak Osmanlı devletinin okulları denetlemelerine daima karşı çıkmışlardır116 Çünkü misyonerler tarafından yönetilen bu okullarda, Hıristiyan azınlıkların çocuklarına dini bilgilerin yanı sıra ileride kendilerine hizmet edecek bir topluluğun yetişmesi için gerekli bilgi ve becerinin verilmesi de amaçlanmaktaydı Öyle ki, meydana gelen Ermeni

111 OSMı\:--JLJ ERMENİLERİNE YÖNELİK MİSYONER FAALİYETLERİ 103 olaylarının hemen hepsinde tahsilli Ermeniler ön plana çıkmaktaydı Bitlis Valisi Tahsin Paşanın Mabcyn Başkitabetine yazdığı 9 Nisan 1893 tarihli arzuhalde; muhtelif şekil ve suçlarla yakalanan Ermeniler içinde, çiftçi ve esnaf takımından kimse olmayıp, mahkum edilenlerin bir kısmının öğretmen ve kalanların da fesat aşılamağa müsait kalem sahibi kişiler olduğu bildirilmiştir117 XIX yüzyılın bitiminde Osmanlı devletinde Okulların devletlere göre dağılımını da şöyle göstermek mümkündür118 Devletler İptidaiye Rüştiye İdadiye Toplam Amerika Fransa İngiltere Almanya İtalya ıs Avusturya Rusya Toplam Amerika, Osmanlı topraklarına en son gelen ülkelerden biri olmasına rağmen, tabloda da görüldüğü gibi kısa sürede en çok okul sayısına sahip ülke konumuna gelmiştir Il Abdülhamid dönemine gelindiğinde Protestan misyonerlerin çabaları artık meyve vermeye başlamıştı Osmanlı Ermeni toplumu, misyonerlerden Batı kültürü ve düşüncesinden pek çok şey öğrendiler Bu da Ermeniler arasında bağımsızlık fikrinin gelişmesine sebep oldu 119 Hıristiyan misyonerlerin faaliyetlerini yakın takibe alan Sultan II Abdülhamid okulların birçoğunu kapatarak ruhsat vermedi Bu dönemde Amerikan misyonerleri on kadar okullarına ancak ruhsat çıkarabildiler Şubat 1895 tarihli Sadrazam Cevat Paşadan Hariciye Nazırı Sait Paşaya gönderilen talimatta; Fransız misyonerleri tarafından Kayseri'de mesken olarak inşa edilen ve sonradan ruhsatsız okul olarak kullanılan yer hakkındaki yapılan yazışma üzerine, adı geçen inşaata yerel idarece ruhsat verilip verilmediğinin ve Fransa sefareti tarafından ifade edildiği şekilde Kayseri'de on iki yıldan beri Fransız misyonerlerinin idaresinde 400 çocuklu bir okul olup olmadığının tahkiki ile bu konuda gerekli

112 104 OOÇ DR DAVUT KILIÇ izahatın verilmesi Ankara vilayetinden istendi Alınan cevapta misyonerlerin taahhütlerine aykırı olarak, günden güne mektep ve mabetlerini çoğalttıklarının anlaşıldığı bildirildi121 Belgeden de anlaşıldığı gibi, Sultan Abdülhamid bu okullara çeki düzen vermek amacıyla kontrol altına almak istemişse de tam bir başarı sağlayamadı122 ERMENİ TO PLUMU ARASINDA KATOLİ K VE PROTESTAN KİLİSELERİNİN KURULUŞU 1 Katolik Kilisesinin Kuruluşu 1828'de Ermeni Katoliklerin sürgün edilmesinden sonra, XVII yüzyıldan beri küçük bir azınlık olarak yaşayan Katolikler, Fransız ve diğer Katolik devletlerin vasıtasıyla Osmanlı devletinden ayrı bir cemaat olma taleplerini yenilediler Sultan Mahmud tarafından sürgüne gönderilen Katolik Ermenilerin Ahılkclek'de, büyük zayiat vermelerine rağmen Ruslara karşı kahramanca vatan savunmaları, affedilmelerinde önemli bir etken oldu Sultan Mahmud, Katolik Ermenilerin sürgünden dönmeleri için ferman çıkarttığı gibi 6 Ocak 1830 tarihinde Katolik Ermeni cemaatini Millet olarak kabulü için de ayrıca bir ferman ilan etti m Böylece tüm Katolik Ermenilerin yanında Rum ve diğer azınlıklara mensup Katolikler de dini konularda bu makama bağlandı124 M Ormanyan, Osmanlı topraklarında Fransa'nın zor şartlar altında Katolik Ermeni Patrikhanesini nasıl tesis ettiğini şöyle ifade eder; "İlk teşebbüs Roma Katolikliğinden yana olanların tahrik ettiği meseleyi mümkün olabildiği kadar çözmek için yapıldı Şarkta nüfuzunu yayma tasasında olan Fransız hükümetinin tavrı yüzünden büyük ve tehlikeli boyutlara varması muhtemel ayrılıkları ve hizipleri önlemek için bir uzlaşma aramak söz konusuydu Bu maksatla bir komisyon teşkil edilerek 1810'da Patrikhanede toplandı Daha sonra farklı iki mezhep ilahiyatçıları arasında dini bir toplantı düzenlemek gayesiyle 1816'da ikinci bir komisyon kuruldu Üç yıl ( ) tartışmalarla geçti ve anlaşma sağlanamadı Hatta ayrılıklar daha fazla su yüzüne çıktı Bir taraf ayrılıkçı niyetlerini ifade ederken, diğer taraf şiddetle birilik ilkesini savunuyordu Nihayet 1829'da Tıi rk-rus barışında (Edirne Antlaşması) ve Avrupalı Katolik devletlerin müdahalesinden sonra Babıali, münakaşalara ve kavgalara son vermek için Katolik adıyla belirtilen muhtar bir cemaat veya millet teşkiline karar verdi Bu cemaat, ırk ve ibadet farkı

113 OS!VIANLJ ERMENİLERİNE YÖN ELİK :\IİSYONER FA/\LİYETLERİ 105 gözetmeksizin Osmanlı tebaasından olup da Roma Katolikliğine mensup herkesi içine alıyordu" Şubat 1830'da Andon Nurican isminde bir Ermeni papazı, Katolik murahhas'sı olarak görevlendirildi Kendisi Avusturya uyruklu olduğu için Babıali resmi bir sıfat vermedi Nitekim 22 Aralık 1831'de Hagopos Çukuryan isimli bir papaz Katolik Ermeni Patriği olarak atandı ı26 il Mahmud tarafından kendisine berat verilerek merasimle kaftan giydirilmesinden sonra görevine başladı Verilen beratta; gerekli imtiyazlar ve muafiyetler belirtildikten sonra şahsının dokunulmazlığı ve vazifesini, Rum ve Ermeni Patrikhanelerinin her hangi bir müdahalesine maruz kalmaksızın yerine getireceğine dair hükümlere de yer verildi 127 Patriklik makamı, ilk defa Adana daha sonra Lübnan dağında Zimmar manastırına verildi 1866'da Katolik Ermenilerin Episkoposu Andon Hassun, Zimmar Katolik Patriği seçildi Daha önce de ifade edildiği gibi bu yüzden uzun süre çok karışık ve mücadeleli bir dönem yaşandı Sonunda Episkoposluk ile Patriklik makamı birleştirilerek, Katolik Patrikliği İstanbul'da faaliyetlerine devam etti yılında Katolikliği kabul eden bir kısım Bulgarlar da Katolik Ermeni Patrikliğine müracaat ederek, Bulgar Katolik kilisesinin Fransa'nın himayesine alınmasını istediler Katolik Bulgarlar, Katolik Ermeni Patrikliğinin mensubu olduklarını belirten, biri 2 bin, diğeri de yüz kırk beş imzalı iki senedi Katolik Ermeni Patrikliğine vererek buraya bağlandılar Protestan Ermeni Kilisesinin Kuruluşu XIX yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren İngiltere'nin çok sayıda Protestan misyoneri Osmanlı topraklarına göndererek dini faaliyetlere ağırlık verdiğini hatta Amerika'nın bunları desteklediğini biliyoruz İngiliz Dış İşleri Bakanlığı 1840 yılında Kudüs'te bir Protestan kilisesinin inşası için Osmanlı devletinden izin talebinde bulundu Ancak Osmanlı hükümeti, İngiltere'nin bu talebini tebaası arasında Protestan mezhebine mensup bir cemaatin olmadığından hareketle, 1834 yılında bir fermanla mezhep değiştirmenin yasaklandığını hatırlatarak reddetti Fakat Avrupa devletlerinin baskısı üzerine Osmanlı devleti Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra yürürlükte bulunan ilgili fermanı kaldırdı Böylece Osmanlı topraklarında mezhep değiştirme konusundaki resmi engel de ortadan kaldırılmış oldu "0

114 106 OOÇ DR DAVUT K!UÇ 1846 yılında İstanbul Ermeni Patriği Çuhacıyan, cemaatinden Protestan olan Ermenileri aforoz etti Bu durum Protestan Ermenilerin ticari faaliyetlerine kadar yansımasına rağmen, ayrı bir cemaat olarak bir araya gelmelerini engelleyemedi 131 O andan itibaren vicdanların satın alınmasını kolaylaştıran para yardımıyla ve eğitim kurumlarıyla desteklenen ve teşvik edilen mezhep değiştirme olayları hızlandı Ll2 İngiliz elçisi Stratford Canning'nin sert müdahaleleri etkisini göstererek, Babıali ve Ermeni Patrikhanesinin direnişi kırıldı 133 İngiltere elçisinin yardım ve korumasıyla Abraham Ütüciyan'ın reisliği altında, 1846 yılında Protestan topluluğu idare heyeti meydana getirildi 1850'de bir ferman ile Protestanlara millet reisi seçme hakkı tanındı Seçilen reislerine de Millet Vekili unvanı verildi 134 Fermanın bir sureti tasdik edilerek Ermeni Kumkapı Patrikhanesine gönderildi Ermeni ve Rum Patriklerinin itirazlarına rağmen karar bozulmadı rn Topluluğun dünyevi işlerini yürütmekle görevli bir vekil atandı Osmanlı hükümeti Millet Vekilini sivil yönetici olarak tanıdı Kiliseye ise yönetime katılma hakkı verilmedi Babıali, diğer milletlere verdiği ferman hükmünden farklı bir fermanı Protestan cemaatine verdi Ferman, imtiyaz ve ayrıcalıkları kapsamadığından Protestan Ermeni topluluğunu bir Millet statüsüne sokmadı rn Böylelikle Fransa'nın müdahaleleri ile parçalanan Gregoryen Ermeni Kilisesi ve bölünen Ermeni toplumu, İngiliz ve özellikle Amerikan misyonerlerinin gösterdiği faaliyetler neticesinde ikinci kez bölünüp parçalanmış oldu Topluluğa Ermenilerden başka Rumlar ve Suriyeli Protestanlar da katıldı Protestanlar bu fermana dayanarak ülkenin çeşitli yerlerinde kilise, okul ve hastaneler açtılar Ancak Protestanların Millet olarak tanınmaması, Protestanlar tarafından bu konunun büyük devletlere şikayet edilmelerine neden oldu A Trotter tarafından hazırlanan memorandum da; Protestanların bir dini başkanları olmadığını, diğer toplulukların kendi Patrikleri aracılığıyla Babıali'ye problemlerini iletirken, Protestanlar için kendi vekil veya İstanbul'daki temsilcilerine başvurduklarını bunların ise Patrikler kadar etkili olmadıklarını, diğer kiliselerin ve özellikle Gregoryen Ermenilerin Protestan propagandasına karşı çıktıkları ifade edildi rn Protestanlara, Osmanlı hükümetince Patriklik verilmemesinden rahatsız olan İngiliz İstanbul Büyükelçisi Henry Layard, Protestan tüzüğüne mümkün olduğu kadar dini karakterden ziyade uygar bir karakter vermeye çalışarak, Sultana kabul ettirme gayretine girdi Başka bir ifadeyle Doğudaki Protestanlar arasında ne

115 OSMANLI ERMENiLERİNE YÖNELİK 1\lİSYONER FAALİYETIfRi 107 kadar az fark olursa bu hem din için hem de İngiltere'nin politik çıkarları için daha iyi olacaktı 138 Ermeni Kilisesi bu şekilde üçe bölündüğü gibi cemaatler arasında mezhep değiştirme kargaşası da sürüp gitti Osmanlı topraklarında kadim kiliselerin ve toplulukların bölünüp parçalanması XIX yüzyılda emperyalist devletlerin takip ettiği politikanın temelini oluşturdu Kadim sistem içinde bunları bir bütün halinde muhafaza etmeyi, kendi toplumsal düzeninin temel taşı addeden Osmanlı devletinin ise, bu gelişmeler karşısında yapabileceği pek fazla bir şey yoktu Hülasa, Şarkın kadim kiliseleri ve cemaatleri büyük devletlerin, böl-parçala-yönet politikalarının aracı oldu Osmanlı devletinin parçalanmasına giden yolda, bu gelişmeler azımsanmayacak derecede önem arz ettiği gibi Şarktaki toplumlar da bu politikanın kurbanı oldu139 BAGIMSIZLIK ARAYIŞINDA EMPERYALİST DEVLETLERİN ERMENİLERE VERMİŞ ÜLDUGU DESTEK 1 Rusya'nın Yayılmacı Politikasında Ermenilerden Faydalanması XVIII yüzyıldan bu tarafa takip edilen Rus politikasının neticesinde, başta Ermeni toplumu olmak üzere Balkanlar ve Kafkasya'da yaşayan Hıristiyan azınlıkların birçoğu için Rusya cazibe merkezi haline getirildi Bu politikaya alet olan halkların büyük bir kısmı, Osmanlı yönetimine karşı Rusya'nın yardımını ister duruma geldiler Bu da Rus müdahalelerine ve Türk-Rus harplerinin birçoğuna sebep teşkil etti Yapılan muharebelerde bu azınlık toplulukların Rus ordusuna öncü kuvvet olarak katılmasıyla da büyük ölçüde Rusya'nın başarılarına yardımcı oldu Rusya, Ermeni ailelerin çocuklarını da eğitiyordu Rusların başlangıçta bundan maksadı kurdukları Ermenistan'ı iki İslam devletine, Osmanlı ve İran'a karşı tampon bölge olarak kullanmaktı Fakat bu iki İslam devletinin bir türlü toparlanamadığını gören Rusya, eğittiği Ermeni gençlerin bir kısmını Rus ordusunda istihdam etti Bir kısmını da teşkilatlandırarak Osmanlı Ermenilerini ayaklandırmak için Doğu Anadolu'ya gönderdi1 0 İleri tarihlerde Osmanlı topraklarında çıkacak olan silahlı ayaklanma hareketlerinin büyük bir çoğunluğu Rusya Ermen is tan' ından idare edilecektir Hl Osmanlı topraklarında gelişen milliyetçilik hareketlerini Rus diplomatları bir nimet gibi görerek desteklediler ııı Eçmiyazin'deki Gregoryen

116 108 DO<,: DR DAVUT KILIÇ Ermeni Kilisesinin belli başlı önderlerinin Rus Sarayının birer doğal üyesi haline gelmesi Çar'lığın giriştiği hareket için çok büyük bir kuvvet oldu Başlangıçta bağımsız olan Eçmiyazin Katoğikosları daha sonraları Çar'a sadakat yemini eden ve Rusya'ya karşı iyi duygular besleyen Ermeni papazlardan seçilmeye başlandı1'13 Bu himaye ve yönlendirme gerçekte din kisvesi altında emperyalist maksatlarla yapılmaktaydı144 Ancak bu savaşta Ermeniler, kendilerine Bulgarları örnek alarak hareket ettiklerinden, Ruslara yardım etmekle Bulgarlar gibi Rusya'dan destek görerek bağımsızlığını kazanacaklarını umuyorlardı145 Berlin Kongresiyle son bulan uluslararası bunalım Ermeni toplumunda görüş ayrılıklarına yol açtı Bulgaristan ve Sırbistan'ın bağımsızlıklarına kavuşmaları pek çok Ermeni'yi aynı amaca yöneltti Osmanlı Ermenilerinin büyük bir çoğunluğu Padişaha bağlı kalsalar da sadık kalmayan birçok kişinin eylemleri, Osmanlı yönetiminde Ermenilere karşı güvensizlik duygusunun yerleşmesine neden oldu Rusların Osmanlı devletini yıkmak için, Ermeni milliyetçiliğini geliştirme çabası olayların sınırlarını genişletti Böylelikle Osmanlı topraklarındaki emperyalist devletlerin iktidar çatışmasında Rusya ve İngiltere Ermenileri bir piyon olarak kullanıyordu 146 Ruslar, Ermeni toplumunu ayaklandırmaya kışkırtmak ve gerektiğinde bu ayaklanmayı yönetmek üzere Doğu Anadolu'ya Rus subaylar gönderdi147 Ayastefanos ve Berlin Antlaşmalarında Ermeni davasını benimsemiş olan Rus siyasetinde mühim bir değişiklik oldu Rus politikası sonucu ortaya çıkmış olan Romanya ve Bulgaristan gibi yeni Balkan peyklerinin, Ruslara yüz çevirmesi, Rusya'ya Balkanlar üzerinden Akdeniz'e inme imkanını kapattı Rusya, aynı hatayı Anadolu'da da tekrar edip günün birinde o taraftan da yolunu kesecek bir Ermenistan oluşumunu tehlikeli gördü148 İstanbul Rus sefirinin "Politiche Corresqondig" de çıkan bir beyanatında; Rusların Ermenilere olan sempatilerine rağmen Ermeni meselesine müdahale etmek ve bu suretle Rusya'nın gelecekteki politik hareketini sekteye uğratmak niyetinde olmadığını ifade etti149 Şurası bir gerçektir ki, açık denizlere çıkış kapısı arama Rusya'nın değişmez bir politikasıydı Rusya Ermeni meselesini bahane ederek, gözlerini İskenderun körfezine çevirdi Başka bir ifadeyle Rusya, Doğu Anadolu'nun yüksek Erzurum yaylasından Anadolu'nun geri kalan bölümüne ve Basra körfezine ulaşmayı, Kafkasya'yı ele geçirdikten sonra her fırsatta düşünüyordu' 50

117 OS:VJl\NLI ERT'vlENİLERİN E YÖNELİK MİSYONER Fı\ı\LİYETLERİ 109 Rusya Balkanlarda yaptığı gibi, Doğu Anadolu'da da olaylar çıkartıp müdahale etme imkanı arıyordu151 Rusya emellerine ulaşmak için Ermeni Kilisesinden istifade etmekle kalmayıp, oluşacak ihtilal komitelerini de ileriki yıllarda destekleyecekti Ne var ki Rusya, İngiltere'nin Ermenistan'a bağımsızlık verilmesi düşüncesinde ısrar ettiğini görünce, Asya'da tekrar İngiltere ile Rusya arasında nüfuz mücadelesi başladı Bütün bu gelişmeler Rus hükümetini kendi menfaatlerini korumak için bundan böyle Osmanlı politikasını desteklemek zorunda bıraktı152 Rusya, İngiltere'nin Ermenilerin bağımsızlığından ziyade Ortadoğu'ya yerleşmek istediğini anladı Sultan II Abdülhamid, Rusya'nın bu tutumundan faydalanarak İngiltere karşısında denge kurabildi Fakat şartlar müsait olduğu takdirde, Rusya'nın da İngiltere gibi davranmaktan çekinmeyeceğini iyi bilen Padişah, yeni bir alternatif olarak Almanya' ya yaklaşacaktı ısı Sultan Il Abdülhamid'le, 11 Vilhelm dostluğunun bir sebebi de bu idi 154 Rusya'nın Osmanlı Ermenilerine yönelik bütün faaliyetlerinin altında, parçala, böl, yut mantığından hareketle, Boğazlara sahip olmak, oradan Akdeniz'e inmek arzusunun yanında Şark vilayetlerine hakim olarak İskenderun körfezine ulaşmak da vardı Ancak Rusya'nın bu emeli, İngiltere ve Fransa'nın menfaatlerine hiç uymuyordu 2 Fransa'nın Siyasi Yönden Ermenileri Desteklemesi XIX asrın ilk yarısında, Suriye ve civarı ile yakından ilgilenen iki büyük emperyalist devletlerden biri Fransa idi Bunda, özellikle Suriye'nin Doğu sömürge yolları üzerinde bulunmasının önemli rolü vardı Fransa'nın Osmanlı devletiyle siyasi ve ekonomik ilgisi, XIX yüzyıla gelindiğinde daha çok Suriye ve Çukurova bölgesinde toplandı Fransa'nın bölgeye olan hevesi, Suriye'nin coğrafi önemi ile burada bulunan Katolik ahaliden ve Çukurova'nın pamukçuluk için elverişli olmasından kaynaklanmaktaydı 155 Bundan dolayı Fransa hükümeti, bir yandan Lübnan'daki Dürzi isyanı ve Şam olayları üzerine Lübnan'a hürriyet sağlanmasında yardımcı olurken diğer taraftan da, bölgede yaşayan çeşitli Hıristiyan mezheplerine mensup azınlıkları Katolik yapma gayretine girerek mezhep birliğini sağlamayı amaçlıyordu156 Bunun için Napolyon Bonapart, Fransa'nın İstanbul Büyükelçisi General Brune'ye 1802 yılında Fransa'nın "Suriye ve Çukurova'da bulunan bütün manastırları, Hıristiyanları ve özellikle kutsal yere giden bütün kervanları,

118 110 DOÇ DR DAVlJT KILTÇ yeniden koruması altına almalıdır"157 Talimatıyla XIX yüzyılın başında Osmanlı topraklarındaki Fransız politikasını belirlemişti 158 İngiltere, Kıbrıs Antlaşmasıyla Doğu Anadolu'da özellikle Ermenilerin bulundukları yerlerde Osmanlı hükümetinin ıslahat yapma yükümlülüğü ile hakimiyetini kuvvetlendirdi Bu durum Fransa'yı tedirgin etti Fransa, Anadolu'da özellikle İngiltcre'nin yönlendirdiği bir Ermeni hareketine taraftar olmadı Bu sebeple Ermeni faaliyetlerini ve hareketlerini izlemeye alarak kendi kamuoyunda bu tutum ve davranışları destekler görünen bir tavır sergilemeye başladı 159 Fransa'da eğitim gören Ermeni talebeler ve Ermeni zenginlerin propagandalarıyla Ermeni meselesi ortaya atıldı Bu şekilde Fransız basını ve kamuoyu etkilenerek, oldukça başarılı bir şekilde Osmanlı Ermenilerinin lehine harekete geçirildi160 Osmanlı hükümeti konsolosluğu vasıtasıyla Fransa'dan Ermeni komiteleriyle üyelerinin ismini istedi Fransız hükümeti, Paris'te Ermeni komitesinin olmadığını ve bu konuda bilgi veremeyeceklerini bildirerek, Osmanlı tebaası olan Ermenilerin ve komitelerin adlarını vermekten kaçındı161 Fransa, Berlin Antlaşmasından sonra Katolik Ermenileri himaye etmeye ve Katolik olmayan Ermeniler arasında da Katolikliği yaymaya devam ederken, diğer taraftan da Osmanlı yönetiminde Gregoryen olarak kalan Ermeniler için sağlanan imtiyazlara karşılık, Rumlara bir takım imtiyazlar isteyen Fransa, Rumlar üzerindeki tesirini artırarak, Gregoryen Ermeniler arasında gelişmekte olan İngiliz nüfuzunu dengelemeye çalışıyordu 162 İngiltere, Rusya'nın İskenderun ve Basra Körfczlerine doğru yayılışını durdurmak için, Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermeni devleti kurmak uğrunda 1895 yılında başlattığı Ermeni isyanlarının karşısında Fransa sessiz kalmayı tercih etti Bu tutumu büyük ölçüde Rusya'ya meyilli politikasından kaynaklanmaktaydı Aynı zamanda o bölgede İngiliz nüfuzunda kurulacak bir Ermeni devleti, Fransa'nın menfaatlerine da ters düşmekteydi16 1 İstanbul Katolik Ermeni Patriği Azaryan Efendi, Sasun olayları dolayısıyla Papaya gönderdiği uzun raporda katledilenlerin arasında pek az Katolik olduğunu bclirttir164 Çünkü Katolik mezhebi milli propagandaya müsait olmadığından, Katolik Ermenilerde milliyetçilik duyguları pek gelişmedi Bu yüzden Katolik Ermeni cemaati her zaman kendilerini ayrı bir topluluk olarak gördüler 165 Katolik mezhebinin her ne kadar milliyet duygularını öldürdüğü söylense de, aşağıda da ifade edildiği gibi Ermeni tedhiş hareketlerine azda olsa zaman zaman

119 OSMANLI ER!'VlfN İLERİNE YÖNICLİK M İSYONER FAA LİYETLERİ 111 Katolik Ermenilerin ve misyonerlerin de karıştıkları bilinmektedir Sadrazam Halil Rıfat Paşadan Halep Valisi Hasan Paşaya gönderilen 13 Kasım 1895 tarihli emirnamede; Cisrişuğur kazasının Kesep köyünde, Ermenilerin para toplayarak silah satın aldıkları ve aynı köyde oturan Katolik papazı Mucih oğlu Nikogos ile yanındaki on Ermeni'nin bir cemiyet teşkil etmeye çalıştıkları bildirildi166 Diğer taraftan Maraş'ta oturan Fransız Antrasonte rahiplerinin resmen izin alarak inşa ettikleri mektebin altındaki mahzende top, silah ve cephanenin bulunduğu, yakalanan bir Ermeni casusunun ifadesinden anlaşıldı 16; Yine Cizvit papazı mahiyetindeki tercümanlardan Artin Köylüyan'ın Samsun'dan geçerken evrakları arasında üç Ermenice mektup bulundu Bu mektupların ilk incelemesinde Ermeni komiteleriyle olan ilgileri tespit edildi Buna rağmen Fransız Büyükelçiliği, Hariciye Nezaretine müracaatta bulunarak bu Ermeni' nin serbest bırakılmasını istedi168 3 İngiltere'nin Siyasi Açıdan Ermenileri Desteklemesi İngiltere'nin, Osmanlı topraklarında emperyalist emellerine ulaşabilmek için özellikle Ermenilerden meydana gelen Protestan cemaati oluşturarak, Osmanlı devletinin iç işlerine müdahale etme fırsatını yakaladığını daha önce söylemiştik Ermeni toplumu Ayastefanos Antlaşmasıyla birlikte bağımsızlık hevesine kapılarak, bağımsızlığa giden yolda bütün emperyalist devletlerle ikili ilişkilere girdi Ermeni toplumunun durumundan istifade etmek isteyen İngiltere, Küçük Asya'da (Anadolu) Fransız ve Rus etkisini dengelemek için Ermeni toplumunu her gün biraz daha pohpohlayarak Osmanlı devletine problem oluşturdu İngiltcre'nin bu politikası İstanbul Ermeni Patriği Hırimyan'ın üzerinde etkisini gösterdiği gibi kendisi ile Protestan cemaatinin şefı arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesine de yol açtı169 Rus etkisinin Doğuda arttığını gören İngiltere, Ayastefanos Antlaşmasının Osmanlı-Rus devletleri arasında değil, vaktiyle Paris Konferansında bulunmuş devletler arasında tartışılması gerektiğini ileri sürdü Rusya, Avusturya'nın dostluğundan veya tarafsızlığından emin olmadığından İngiltere'nin isteklerine boyun eğerek, Ayastefanos Antlaşmasının Bedin Konferansında görüşülmesine rıza göstermek zorunda kaldı ı ;o Bu konferans, Alman Başvekili Bismarc'ın da açıkça ifade ettiği gibi Osmanlı devleti için değil, sırf Avrupa devletlerinin çıkarlarına dokunur maddeleri ihtiva eden Ayastefanos Antlaşmasını

120 112 uoc; DR UAVlJT KILIÇ değiştirmek için toplandı 171 Böylece Berlin Kongresi daha başlamadan Ayastefanos Antlaşmasının değiştirilecek maddelerinin temelleri hazırlanmış oldu Ancak İngiltere bununla yetinmeyerek Rusların hala Doğu Anadolu'dan Akdeniz'e ya da Basra körfezine inebileceğini veya Ermenileri ayaklandırabileceğini düşünerek, Osmanlı topraklarındaki bütünlüğü korumak için Kıbrıs' ın işgalini gündeme getirdi172 İngiltere, Berlin Antlaşması imzalanır imzalanmaz, Ermenilerin inisiyatifini kendi eline almak için 19 Ağustos 1878'de Osmanlı hükümetine bir nota vererek ıslahatların hemen başlamasını istedi m Mayıs 1880 tarihine kadar İngiliz Muhafazakar hükümeti hazırladığı reform paketini Babıali'ye kabul ettirmeye çalıştı İngiliz hükümetinin iddiasına göre bu reformlar yapılırsa, Doğu Anadolu'da yeni bir düzen kurulmuş olacak ve yerli halk bundan hoşnut kalacaktı Böylece Ermeniler, Rus etkisine kapılmayacak ve dolayısıyla Anadolu yeni bir Rus istilasından korunmuş olacaktı174 İngiliz hükümeti, Ermenilerin gönlünü hoş tutmak için İstanbul'da verilen Ermeni hayırsever kuruluşlarının balolarını himayelerine aldıklarından Ermeniler, İngiliz Büyükelçiliğiyle içli dışlı oldular Hatta Ermeni aileleri çocuklarını İngiliz okullarına göndermekten büyük mutluluk duydular Diğer taraftan İngiliz gazetelerinin Osmanlı muhabirleri, gazetelerine Ermeni davasının haklılığını anlatan makale ve yazılarını göndermek için hiç bir fırsatı kaçırmadılar Daha da önemlisi Rus askerlerinin Doğu Anadolu'dan çekilmesiyle baş gösteren kıtlık ve açlığa karşı Ermeni tüccarlarından oluşan bir heyet Londra'da Conterbury Arşöveki'ne başvurarak yardım talebinde bulundu İngiltere'nin İstanbul Büyükclçisi komisyonun bu tür girişimlerini destekledi Böylece Ermeniler ilk defa yabancı bir devletten yardım gördüler Bu da Ermeni cemaatinin İngiltere'ye karşı sempati ve güvenini artırdı 175 Ermeni toplumunun İngiliz hükümetine olan güvenini sarsmak istemeyen İngiliz Büyükelçisi IIenry Layard, 17 Temmuz 1879'da Doğu Anadolu'da yapılması gereken ıslahatın şimdiye kadar Osmanlı hükümeti tarafından savsaklandığını belirten bir notayı daha Sultan 11 Abdülhamid'e sundu176 İngiltere'de 1880 yılında Gladstone hükümetinin iktidara gelmesiyle, yaklaşık bir asırdan beri süregelen İngiliz politikası değişmeye başladı Artık Rusya'ya karşı Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünü koruma politikası terk ediliyordu Çünkü İngiltere, Osmanlı devletini parçalayıp kendisine dost küçük devletler kurmayı ve bunları Rusya'ya karşı

121 OSMANU ERı\IENİLERİNE YÖNELİK i\iisyoner FAALİYETLERİ 113 tampon olarak kullanmayı öngören bir politikayı benimsedi İngiltere'ye göre bu tampon devletlerden biri de Ermenistan olacaktı Bu yeni politikanın ilk emareleri İngiliz basınında Doğu Anadolu'dan Ermenistan diye söz edilmesi, Doğu Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar İngiliz Konsolosluklarının açılması, bölgedeki Protestan misyonerlerin sayısında hızlı bir artış gözlenmesi ve Londra'da bir İngiliz-Ermeni Derneğinin kurulmasıyla görüldü ı;7 Bundan böyle İngiltere, 1880'den itibaren Akdeniz'deki nüfuzunu Boğazlar yoluyla değil de doğrudan doğruya Akdeniz'de savunacaktır ı;8 Osmanlı topraklarında bağımsızlık arayan Ermeni hareketlerinin kıpırdanışı İngiliz hükümetinin bu politikasını kolaylaştırdı ı 79 Londra'daki Ermeni derneğinin genel merkezi, İngiltere hükümetinin yardımını elde etti Bu da bütün Avrupa devletlerinde Ermeni İngiliz ittifakı olarak yorumlandı 180 Babıali, İngiltere'deki Ermenilerin Osmanlı hükümeti aleyhine tahriklerde bulunmaları üzerine, Gladstone hükümetiylc görüşmeler yaparak Ermenilerin bu konudaki faaliyetlerini ortaya koydu Dolayısıyla Anadolu'da görülen isyan hareketlerinin dışarıdan desteklendiğini ve bu konuda Osmanlı hükümetine yardımcı olunması istendi Ancak Gladstone hükümeti, Ermenileri teşvik etmediğini ve desteklemediğini belirtti Oysa o tarihte Londra Büyükelçisi olan Rüstem Paşaya göre; İngiliz parlamentosunda hatta kabinede Ermenilerin sempatizanları olduğundan bu tür hareketlere İngiliz hükümeti devamlı destek oluyordu18ı İngiltere'nin Ermeni meselesini benimsemesinde önemli maddi çıkarları oldu İngiltere hükümeti, bu düşünceden hareketle Rusya'nın Ermeni meselesinden tamamıyla soyutlanmasını da istemiyordu Çünkü Rusya yakın doğuda aradıklarını bulamadığı için gözlerini uzak doğuya çevirirse, o zaman İngiltere'nin Çin üzerindeki nüfuzu tehlikeye girebilir düşüncesiyle Ermeni ıslahatı bahane edilerek Osmanlı devletiyle meşgul ediliyordu Rusya'nın dikkatini Doğu Anadolu da tutmak bilhassa 1890'lı yıllarda arzulanan bir İngiliz siyasetiydi ısı İngiltere hükümeti, Osmanlı Ermenilerinin bağımsızlık hareketlerini desteklemekle de kalmayarak, Osmanlı topraklarında suç işleyip cezaevlerine düşen Protestan Ermenilerin salıverilmesi için de kampanya başlattı Nitekim mahkumlardan Protestan mezhebine mensup Tomayan ve Kayayan'ın affı için İngiltere'deki Protestan gazeteleri ve dini çevreler Osmanlı hükümetine baskı yaparak serbest bıraktırdılar Tomayan Londra'ya giderek ihtilal komitesinin nüfuslu üyelerinden biri

122 114 DOÇ DR DAVUT KILIÇ oldu ve yapılan mitinglerde suçsuz, zulüm görmüş bir Ermeni olarak kamuoyuna tanıtıldı183 Oysa Osmanlı hükümetince Tomayan'ın sosyalist ve nihilistlerle işbirliği içinde, Kayayan'ın da Amerikan Hınçak şeflerinden biri olduğu tespit edilmişti1s4 Adı geçen iki Protestan mahkum Merzifon kolejin de öğretmen olarak görev yapan komitacılardandı185 Yine Bitlis Ermeni isyanında cinayetleri tespit edilen mahkemece idamına hükmedilen bir Ermeni kadının affını İngiliz Sefiri Sir Edvard Connor, Cuma günü selamlık merasiminden sonra Sultandan bizzat istirham etti İngiliz sefirinin bu ricasını il Abdülhamid yerine getirmedi İngiliz sefiri bu konuyu tekrar açtı, bunun üzerine Sultan idam mahkumu kadını affetti186 Yozgat'ta Amerikan misyonerleri Protestan olan Ermenilere maaş bağladılar Güya ruhban sınıfından kimseyi bulamadıkları için Yozgat Gregoryen Ermeni Murahhası Rahip Kirkor'u Protestan vaizi olarak tayin ettiler Adı geçen rahip Yozgat ayaklanmasında Ermenileri kışkırttığı tespit olunarak mahkum edildi Fakat İstanbul İngiliz sefirinin tavassutuyla serbest bırakılarak İstanbul'a gönderildi18i Yine İngiltere Sefareti Maslahatgüzarı Babıiili'ye gelerek, Ankara mahkemelerinde yargılanan Ermeni komitacılarının yargılanması hususunda mahkeme heyetinin adil davranmadığını belirtti Bu duruma İngiltere kamuoyunun heyecanlandığını Osmanlı hükümetinin daha adilane hareket etmesi gerektiğini telkin etti 188 Evangelical Alliance Genel Sekreteri Mr Arnold, Osmanlı topraklarındaki Protestan misyoner faaliyetlerini anlatırken; "Son yıldır Osmanlı devletindeki dini serbestiden çok memnunuz Bu konuda gerek hattı hümayun gerekse Sultanın fermanları memnuniyetimizin dayanağıdır Geçen 30 yıl içerisinde karşılaşılan problemlerin çözümü için Protestan Hıristiyanlar namına yapılan müracaatların sebebi Babıali'den değil, yerel idareden kaynaklandığını gösterdiğini ve çoğunlukla merkezi hükümetçe telafi olunduğunu belirtiyordu"189 İstanbul İngiliz sefaretindeki müstahdemlerin birçoğu Ermeni idi İstanbul İngiliz Büyükelçisinin eşi de Ermeni kadınlar yardım birliğinin şeref başkanıydı İşte bu ahval içerisinde olan İngiliz sefirleri Ermenilerle iç içe olduklarından onların getirdikleri teklifleri aynen destekler konuma geldiler Kendileri destekledikleri gibi Londra hükümetini de buna ikna ederek İngiliz politikası haline getirdiler190 Öyle ki, Viyana Sefaretinin 14 Ekim 1894 tarihli raporunda; İngiltere hükümetinin Londra-İngiliz Ermeni Derneğini desteklediği, komitenin

123 OSl'vli\NLI ERMENİLERİNE YÖNELİK \IİSYONER FAALİYETLERİ 115 İstanbul Ermeni Patriğinden memnun olmadığı belirtildi 191 Daha da önemlisi 18 Eylül 1895 olayları sırasında Ermeniler, kendilerini ayaklandırmaya gelenlere İngiliz filosu henüz Çanakkale Boğazını geçmedi mi? sorusunu sormaktaydılar Gerçekten de Ermeni halkı kendi gözleriyle İngiliz filosunun Ermeni toplumunun kurtuluşu için Marmara Denizi'ne geldiğini görme zevkini tatmak için, evlerin teraslarına, kiliselerin çan kulelerine çıkıyorlardı Çünkü İngiltere kendi lehlerine müdahale edilebilmesi için çok iyi bir bahane bulunması gerektiğini bu takdirde İngiliz filosunun, İstanbul'a kadar gelerek Yıldız Sarayı önünde demir atacağını ve Ermeni toplumunun muhtariyetini elde edeceğini duyurmuştu İngilizler, aylarca Ermenileri bu ümitle oyalayarak Osmanlı topraklarında kanlı olaylara sebep oldu192 Daha da önemlisi Ermeni komitelerinin Osmanlı devletinin başına açtıkları büyük problemlerden dolayı memnun olan ve Ermenilere durmaksızın yardım eden İngiltere Başvekili Gladstone, Ermenilere yardım insanlığa hizmettir sözüyle Osmanlı devletine ve Türklüğe karşı en büyük düşmanlığı göstermekteydi Amerikan Protestan Misyonerlerinin Siyasi Yönden Ermenileri Desteklemesi Amerika'dan Osmanlı topraklarına ilk gelen tacir ve misyonerler kendilerine simsarlık yapan Ermenilerden kayırıp kolladıklarını Amerika'ya götürdüler Misyonerler önce verdikleri eğitim-öğretimle Ermeni çocukları arasında Amerika özlemi oluşturdular Böylece misyonerlerin eğitiminden geçen her Ermeni çocuğu birer Amerikan hayranı oldu Osmanlı devletinin Avrupa'ya öğrenci gönderdiği dönemlerde, Protestan misyonerler de Amerika'ya öğrenci göndermeye başladı Papaz adayları, ilk gönderilen Ermeni öğrencilerden oluşmaktaydı Bundan maksat, Teoloji yüksek okullarına yerleştirilen, Ermeni gençleri okullarını bitirdiklerinde Osmanlı topraklarındaki Protestan kiliselerde görev alacaklar ve misyonerlere yardımcılık yapacaklardı Bunlar aracılığıyla Osmanlı topraklarında Protestan mezhebi yayılacaktı 194 Amerikan konsoloslukları Sivas, Erzurum ve Harput'ta Ermeni evlerine yerleşti Üçünde de konsolos muavinleri Ermenilerden olduğu gibi konsolosluk binasının genel hizmetlerini yürütecek personel de Ermenilerden seçildi19; Amerikan tüccarının ve misyonerinin koruyucu kanatları altında yetişen ve Amerikan vatandaşlığına geçen Osmanlı Ermenileri de

124 116 VOÇ VR DAVUT KILIÇ kapitülasyon ayrıcalığını emperyalist devletler gibi kötüye kullandılar Bu durum Amerika ile Osmanlı arasında uzun bir zaman problem oldu Amerikan tüccarı ile işbirliği yapan Ermeni simsarlar veya Amerikan misyonerleri, Amerika'ya öğretime yollanan Ermeni gençleri, izinsiz olarak Amerikan vatandaşlığına geçiriyordu Özellikle Osmanlı topraklarında suç işleyen Ermeniler, alelacele Amerikan vatandaşlığına geçirilerek bir Amerikan vatandaşının hiç bir şekilde Osmanlı mahkemeleri önüne çıkarılmayacağını ileri sürüyorlardı 196 Bu konuda Osmanlı hükürneti elçiliği vasıtasıyla Amerikan hükümeti nezdinde girişimde bulundu Verilen cevapta; Amerika uyruğuna geçen Ermenilerin Osmanlı topraklarından uzaklaştırmalarının hukuki olduğunu, ancak suçlu muamelesi yapılarak hapsedilmelerinin dostane bir hareket olmayacağı bildirildi 19i Her biri Ermeni üssü haline getirilmiş bulunan okullar, yetimhaneler ve bakım evleri, insani temaları ön plana çıkartarak binlerce Ermeni'yi Amerika'ya göçe özendirdi Bütün bunlar ucuz iş gücünün kendi ülkesine erdemlilik adı altında taşınmasından ibaretti198 Göçlerin büyük bir kısmı siyasi maksatla yapıldı Amerikan vatandaşlığına geçerek Amerika'dan dönen Ermeniler yine eski yerlerine ve işlerine döndüler Osmanlı hükümeti bu yolla tabiiyet değiştirenleri yeniden tebaalığa kabul etmeyerek meseleye çözüm bulmaya çalıştı199 Londra Büyükelçisi Rüstem Paşadan Hariciye Nazırı Sait Paşaya gönderilen 20 Nisan 1893 tarihli raporda; "Evanglique I'Alliance" (Protestanlar Birliği) genel sekreteri Arnold'ın "Daily News"a gönderdiği ve 20 Nisan'da neşredilen mektubunda; İngiliz ve Amerikan misyonerlerin küçük Asya'da Ermenilerden birçoğunu Protestan yaparak kendilerine itaat eden bir kitle oluşturmak istediklerini, bunların sıkıntı ve müşkülat çıkardıklarını, yerel idare ve basına karşı tesirli olduklarını belirtmiştir 200 Amerikan misyonerlerinin eğitim faaliyetlerinin yanı sıra üzerinde durulması gereken faaliyetlerinden biri de sağlık alanındaki uygulamaları idi XIX yüzyıl Anadolu'sunda sağlık hizmetlerinin yetersizliği, sağlık hizmetleri vermek için gelen misyoner doktor ve hasta bakıcıları, her gittikleri yerde halkın ilgi odağı haline getirdi Sağlık misyonerleri, bulundukları yerlerde yetişmiş okur-yazarlığı olan Protestanlaşmış Ermenilere hastanelerde ve sağlık ocaklarında görev vererek, onlara ekonomik katkıda bulunuyordu Aynı zamanda misyonerler bu merkezlerde hastalar ve hasta yakınları vasıtasıyla kendilerine daha

125 OSl'v!A'\ILI ERMENİLERİNE YÖC'<ELİK?VI İSYOC'<ER FAALİYETLERİ 117 çabuk taraftar bulma şansını elde ediyorlardı 201 Bununla yetinmeyen Amerikan misyonerleri Van ve civarındaki faaliyetlerini genişletmeye devam etti İngiliz konsolosluğu vasıtasıyla Londra'dan alınan paralar, Van'a getirilerek sözde fakirlerin korunması için kurulmuş derneklerle kamufle edilerek Protestanlaşan Ermenilere clağıtılmaktaydı202 Yine aynı şekilde Yozgat'ta az bulunan Protestanlara, misyonerler tarafından ayda 1200 kuruş civarında maaş verildiği bu tahsisatın yabancı bir şirket tarafından yerine getirildiği, Osmanlı yerel yöneticileri tarafından tespit edilmişti yılında Amerika'da yürütülen Ermenilere yardım kampanyasında pek çok kiliselerde Türklere lanet duaları yapıldı Açık hava mitinglerinde akıl almaz iftiralar edildi Kampanyaya katılan "Christian Herald" adlı New York gazetesi toplanan paraları Ermenilere dağıtmak üzere W 1-Ioward adlı şahısı Van'a gönderdi Osmanlı Elçisi Mavroyeni Bey, Mr Howard'ın yayınları ve konuşmalarıyla koyu bir Türk düşmanı olduğunu Amerika Dış İşleri Bakanlığına resmen ispatlamasına rağmen Howard ve benzerleri Anadolu'ya geldiler Ermenilere yardımları elden dağıtarak bir kez daha Türk düşmanlığı propagandası yaptılar204 Ermeni toplumuna harcanan para, Amerikan Protestan Kiliseleri seferber edilerek, Osmanlı Ermenilerine gönderilmek üzere Amerikan halkından toplanıyordu Binlerce kilisede her Pazar ayininde Tlirkler ne kadar kötülenir ve zavallı masum Ermeniler ne kadar çok acındırılırsa205 toplanan paranın meblağı o kadar artmaktaydı Toplanan bu parayla Ermeni toplumuna yardım edilmekten ziyade, Osmanlı topraklarında görev yapan Amerikan misyonerlerin yüksek maaşı ödendiği gibi Osmanlı ülkesindeki misyoner okulları ve kiliselerin geliştirilmesi de sağlandı Bu paranın önemli bir bölümü de Amerikan Protestan Kiliselerinin kasasına girmekteydi 206 Amerika'da, Protestan Ermeniler ile Congreational topluluğuna mensup bir takım kimseler, Anadolu'da görev yapmış eski misyonerlerden rahip Hitchcook isminde birinin ruhani idaresinde toplandılar Yaptıkları toplantıda Hıristiyan milletlerin dikkatini çekmek için Osmanlı ülkesinde hakiki bir ihtilal tertip etmenin gerekli olduğu kanaatine vararak bu konuda İngiltere Parlamentosuna verilmek üzere bir dilekçe hazırladılar 207 N ew York'ta genel bir miting yapıldı Mitinge kadınlarla Ermenilerden başka kimse itibar etmedi Protestan öğretmenler ve rahipler Osmanlı hükümeti aleyhinde nutuklar söylediler Yapılan konuşmalarda diğer

126 118 ooc; DR DAVUT KJLIÇ Hıristiyan devletlerin Osmanlı hükiimetinin içişlerine Ermeniler lehine müdahale etmeleri istendi Tertip heyetinden üç kişi, alınan kararları Amerikan Cumhurbaşkanına götürmeye karar verdi Öte yandan Boston'da yapılan bir mitingde Protestan rahipler, Amerikan hükümetinde Osmanlı topraklarındaki Amerikan misyonerlerinin korunmasını istedi 208 Bütün bu gelişmeler karşısında Osmanlı hükümeti, Washington elçiliğince Amerika Dış İşleri Bakanlığına gönderdiği yazıda; Osmanlı topraklarında misyonerlere her ne kadar teveccüh gösterilmekteyse de hiç bir zaman Osmanlı ülkesinde ihtilal çıkartmak isteyen Ermenilerle misyonerlerin işbirliği yapmalarına göz yumulmayacağı ifade edildi209 Yine Washington elçiliğince, Osmanlı topraklarında görev yapan Amerikan misyonerlerinin menfaatleri gereği Ermenilerin tarafını tuttuğu ve Amerika'daki gazetelere imzasız mektuplar göndererek, Amerikan kamuoyunu Osmanlı devleti aleyhine kışkırtmayı gelenek haline getirdiklerinden dolayı Amerikan Dış İşlerine bildirildi210 Başka bir yazılı başvuruda da; Amerikan din adamlarının Ermeni hareketlerinin yaratıcısı olmayıp, onlara cesaret verdiklerini bu hususun İngilizler için de geçerli olduğu belirtildi 211 Osmanlı topraklarında Protestan misyonerler Ermeni toplumunu Osmanlı yönetimine karşı ayaklandırmaya çalışırken diğer taraftan Amerika'da misyonerlerin bu tutumu son derece masumane bir şekilde kamuoyuna yansıtılmaktaydı İdare meclisi, kadınlar cemiyeti meclisleriyle birleşerek 6 Aralık Cuma gününü Osmanlı ülkesinde zülüm gören ahali ile tehlikede bulunan misyonerlere dua günü ilan ettiler Kongre üyeleri bunu yalnız Congregational kiliselerinden değil, Amerika'da oturan bütün Hıristiyanlardan istenmesine karar verdi212 Amerikan misyonerleri Amerika'da öyle bir kamuoyu oluşturdular ki, bu tip faaliyetlerin ardı arkası kesilmedi New York'ta Rahip Potter'in Osmanlı yönetiminden zülüın gören Ermenilere yardım edilmesi için Hıristiyan devletlerin uyarılması ile ilgili yazdığı duayı kendi dini bölgesindeki kiliselerde okunması için tamim etti Böylece Amerikan ruhani teşkilatının, Osmanlı devleti aleyhindeki faaliyetlerine bir yenisi daha eklendi213 Amerikalı din adamlarının Osmanlı devletine karşı yürüttükleri düşmanca tutum, Amerikan hariciyesine defalarca delilleriyle elçilik vasıtasıyla açıklandığı214 halde kabul ve tasdik edilmedi Bu durum Ermeni komitacıları cesaretlendirdi 215

127 OSMANLI ERMENİLERİNE YÖNELİK MİSYONJ::R FA ALİYETLERİ 119 Bütün bu olanlardan sonra Ermeni toplumunun özlemleri milli ve ihtilalci bir kalıba dökülmesinde dış ülkelerden gelen Protestan misyonerlerin büyük rolü olduğu artık bir sır olmasa gerek Misyonerler yazılı ve sözlü öğretimleriyle, Ermeni toplumunda milliyetçilik duygularının kabarmasına geniş ölçüde yardımcı oldu216 Amerikan hükümetinin ve Arnerika'da bulunan mezhep heyetlerinin Osmanlı devletine karşı düşmanca hareketlerinin belki de en büyük sebebi, Osmanlı toprakları üzerinde oturan onun nimetlerinden yeterince faydalanan Amerikalı misyonerlerin raporlarında Osmanlı hükümeti aleyhine daima yalan haber üretmelerinden kaynaklandı217 Bu da milli duygularla ortaya çıkan Ermeni ihtilalcilerine itici güç oldu218 BiRİNCİ DüNYA SAVAŞI ÖNCESİNDE ERMENİLERİN DURUMU Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Çarlık Rusya'sının Rumlara ve Bulgarlara verdiği destekle Ermenilere yönelik politikası arasında çok büyük fark vardı Rusya, Anadolu'da kendisine bağımlı bir Ermenistan kurmaktan ziyade egemen olmayı tasarladığı Anadolu'daki Ermenileri, Slavlaştırma ve Ruslaştırma politikasını amaçlamaktaydı Bundan dolayı en güçlü Ermeni ihtilal örgütü olan Taşnak'ın temsilcileri 1902 yılında Paris'te Ahmet Rıza'nın liderliğindeki ittihatçılara yanaşarak iş birliği yapmak ihtiyacını hissettiler 23 Temmuz 1908 meşrutiyetin ilanından sonra geçici bir zaman için Ermeni komitelerinin faaliyetlerinde bir duraklama oldu Komite reisleri bundan böyle faaliyetlerini tamamen kanuni ve haklı bir zemine oturtacaklarını ve meşrutiyetin korunmasına çalışacaklarını ilan ettiler Hınçak komitesi reislerinden Sabahgülyan, Beyoğlu Ermeni kilisesinde yaptığı konuşmada meşrutiyetin ilanıyla ihtilal fikirlerinden vazgeçtiklerini bundan böyle memleketin ilerlemesi için çalışacaklarını bildirdi Taşnaksutyun ileri gelenleri de, var güçleriyle Genç Türklerle işbirliği içinde olacaklarını söylüyorlardı219 Ancak daha sonraları İttihatçılarla Ermeni komitacıları arasında düşünce ayrılıkları baş gösterdi Milliyetçilik, Türkçülük, İslamcılık gibi akımların Jön Türkler arasında yayılmaya başlaması, Ermeni komitacılarında da özerk bağımsız Ermenistan kurma eğilimini tekrar su üstüne çıkarttı220 Böylece il Abdulhamid'in devrilmesi için İttihat ve Terakki Cemiyeti

128 120 DO<; DR DAVUT Kil JÇ ile işbirliği eden Ermeni komiteleri, Meşrutiyetin ilanından sonra eski düşüncelerine tekrar dönmüş oldular221 Taşnaksutyun, Osmanlı Ermeni müesseselerine tamamen el atmış durumdaydı Osmanlı Millet Meclisindeki Ermeni milletvekilleri, Patrikhane ve buradaki halk meclis üyeleri, ruhani reisler, illerdeki öğretmenler hemen hepsi komite mensupları idi İllerde düzenli ve silahlı çeteleri vardı Taşnaksutyun, Cophenhague Sosyalist Kongresinde verdiği tebliğde Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerini şöyle izah ediyordu: 1908 yılına kadar, komitemizin Osmanlı ülkesindeki faaliyetleri gizli ve yalnız geceleri yapılırdı Gündüzleri komite üyeleri dışarı çıkmazlardı Faaliyetlerimiz daima siyasi ve ihtilalci idi Bu faaliyetler bugünde Osmanlı topraklarında devam etmektedir Yalnız şu fark vardır ki, şimdi açıktan açığa gündüz yapılmaktadır Ermenilerin yoğun olduğu bütün bölgelerde komitelerimizin tam teşkilatlı ve tertipli büyük ihtilalci çeteleri vardır 222 İkinci Meşrutiyetin ilanından sonra Rusya'dan kaçıp Anadolu'ya gelen Kafkasyalı İşhan ve Aram, Taşnak Komitesi'nin başına geçtiler İlk iş olarak da Ahtamar adasındaki Rahip Okulu'nu tatil ederek okul öğretmenlerini, personeli ve öğrencileri propaganda yapmaları için çevre vilayetlere gönderdiler Ahtamar Kilisesi komitenin merkezi ve geliri de mali kaynağı oldu223 Trablusgarp'ın işgali ve Balkan Savaşı, Osmanlı devletini fena halde sarsmıştı Tekrar sıkıntılara maruz kalmak istemeyen Meşrutiyet hükümeti, Doğu Anadolu'da ıslahatın yapılmasını arzu ediyordu Taşnak baskısı yüzünden görevinden çekilmek zorunda kalan Ermeni Patriği Ormanyan'ın da görüşlerini alan Dahiliye Nazırı Reşit Beyin başkanlığındaki komite, bir reform paketi hazırladı Buna göre; Vilayiit-i Sitte olarak anılan iller sancak statüsüne indirilerek iki guruba ayrılacaktı Birinci bölgenin idare merkezi Erzurum, diğeri de Elazığ olacaktı Her merkezde iki Müslüman, iki Ermeni ve iki de yabancı temsilciden oluşacak bir komisyon kurulacaktı Bunların başına da yabancı uyruklu biri getirilecekti Osmanlı devleti 24 Nisan 1913'te bu projeyi Londra'ya sunarken, anılan bölgelerde koordinasyonun sağlanması için Dahiliye Nezaretine bağlı bir İngiliz genci müfettişin atanmasını da istemekteydi Osmanlı devleti üzerinde güç denemesinin yapıldığının bilincinde olan İttihatçılar, Doğu Anadolu'daki Rus manevralarına karşı İngilizleri yanlarına çekmek istiyordu 224 Ermeniler için bu durum iyi bir fırsattı Katoğikos başta olmak üzere Patrikhane, Ermeni politikacıları,

129 OSMANLI ERMENİLERİNE YÖNELİK iviisyoner FAA liyetleri 121 Rusya'nın müdahalesiyle yeniden ıslahat meselesini gündeme getirdiler 1908'den beri komiteler illerdeki teşkilatlanmalarını tamamlamış, komitacıların sayısını artırmış ve silah ve mühimmat tedariklerini tamamlamışlardı 225 Oysa I Dünya Savaşının yaklaşan bulutları bu ısla - hat programının uygulanmasına imkan vermedi226 Eçmiyazin Katoğikosu ile Kafkas Genel Valisi Vronzof arasında, Rusların ıslahat yapılmasına yardımcı olmaları, Ermenilerin de kayıtsız şartsız Rusya'nın arzuları doğrultusunda hareket etmeleri karara bağlanmıştı sonlarında Rus Çarı, Osmanlı egemenliğinde bulunan Ermenilerle ilgileneceğini, onları yeniden Türk boyunduruğu altına sokmayacağı mesajını veriyordu Çünkü yapılan antlaşmalar sonunda Boğazlara karşılık zorunlu olarak Doğu Akdeniz bölgesini Fransa'ya bırakmaya razı olan Rusya, burada bir Fransız nüfuzunun oluşmasını istemiyordu228 Yani Ermeni konusu yeniden açılmaktaydı229 Öteden beri teşkilatlanmalarını ve silahlanmalarını Osmanlı devleti sınırları içinde ve dışında emperyalist devletlerin yardımıyla sürdüren Ermeni komitacılar, I Dünya Savaşı başlar başlamaz fiili hareketlerini yoğunlaştırdılar Bir taraftan Osmanlı Ermeni milletvekilleri ve devlet kademesindeki diğer yetkililer, Patrikhane, kilise papazları ve yabancı konsolosluk mensupları gizliden gizliye bu faaliyetlerini yönetirken, diğer taraftan da komitacılar dışarıdaki gönüllü alayları ve Ermeni toplumunun önemli bir kısmını harekata dahil etmişlerdi230 O sırada Avrupa'da bulunan Osmanlı Ermeni milletvekillerinden Taşnakçı Karakin Pastırmacıyan Rusya' ya geçerek Kafkaslara gitti 1914'te bu cephede Türklere karşı savaşmak üzere gönüllü intikam taburlarını kurdu211 Savaşın ilk yıllarında Ermeniler, Rusya'nın yanı sıra İngiltere'ye de müracaat etmeyi ihmal etmedilerm Osmanlı hükiimeti 21 Temmuz 1914'te seferberlik ilan etti Seferberlik ilk kez Ermenileri de kapsıyordu Şark vilayetlerindeki idari reform konusunda hemfikir olan komitacılar toplanarak taşra teşkilatlarına şu talimatı verdiler: Rus birlikleri hududu geçip, Osmanlı Ordusu geri çekildiği zaman elinizdeki her türlü imkanla, her yerde aynı anda isyan edeceksiniz Böylece Osmanlı ordusu iki ateş arasında kalacak İdari merkezler işgal edilip, ikmal kafilelerine hücum edilecektir Buna rağmen Osmanlı ordusunun ilerlemesi halinde Ermeni askerler silahlarıyla beraber birlikleri terk edip, çeteler kuracaklar ve Ruslara katılacaklardı rn

130 122 DOÇ DR DAVUT KILIÇ 1914 Ağustosunda Jön Türkler, Erzurum'da yapılan Taşnak Genel Kongresi'nde 1907 yılındaki mutabakat kararını uygulamalarını ve Kafkasya Ermenilerini Rusya'ya karşı isyana teşvik etmelerini istediler Taşnaklar bu teklifi reddettiler Fakat Osmanlı ve Rusya arasında bir savaş çıkarsa, Osmanlıya sadık kalacaklarını bunun yanı sıra Rus Ermenilerinden mesul olmayacaklarını belirttiler Ancak Osmanlı hükümeti savaşa girdiğinde, Taşnakların Osmanlı şubesi ileri gelenleri Osmanlıya karşı sadakat yeminini unutarak, faaliyetlerini Rus hükümetinin arzusu doğrultusunda yaptılar m Avrupa'daki Alman emperyalizmi, İngiltere ve Fransa'yı ürkütmüştü Bundan dolayı bu iki ülke kendilerine güçlü müttefikler bulmaya çalıştılar Osmanlı devletinin Balkan Harbinde yenilmesi bütün dünyayı Türk ordularının güçsüzlüğüne inandırmıştı İtilaf Devletleri, Rusların Osmanlı devleti üzerindeki istek ve arzularını kabul etme yoluna giderek, Rusya'yı kendi saflarına çekmeye karar verdiler Bu bakımdan I Dünya Harbi, Rusları adeta sevindirdi Rus ordularının 13 Kasım 1914'te Doğubayazıt'tan Osmanlı sınırlarını geçerek ilerlemesi Doğu Anadolu'da bağımsız bir devlet kurma hayaliyle coşan ve bu uğurda silahlanan Ermeniler için büyük bir fırsat oldu 235 İngiltere, Fransa ve Rusya arasındaki yakınlaşmanın belirgin bir hal alması ve bu güçlerin Osmanlı topraklarında nüfuz sahası kazanmak için faaliyetlerini yoğunlaştırmaları, özellikle Rusya'nın Ermenilerle tekrar ilgilenmeye başlaması, Balkanların paylaşılmak üzere oluşu, Lübnan'da Fransa'nın desteğiyle gelişen bağımsızlık hareketleri, İngiltere'nin desteğinde bağımsız Arap devletleri kurma gayesini güden Arap milliyetçiliği Osmanlı topraklarının paylaşılmakta olduğu intibamı uyandırmaktaydı236 1 Dünya Savaşına girildiğinde, İngiltere'nin göz diktiği bölgeler, Ermenilerin bulunduğu bölgelerin dışında kalmıştı İngiltere Mısır'ı işgal etmiş ve Musul yöresinde egemenliğini sağlamıştı237 Bundan dolayı Ermeniler için planların eylem safhasına dökülmesi Rusya'da başlamıştı Ülkenin her tarafından Ermeni gönüllüler Rus ordusuna ve intikam alaylarına katılmak için Kafkasya'ya geçtiler Nitekim Ruslar, İran ve Kafkasya'daki Ermenilerden gönüllüler toplamaya ve onları silahlandırmaya başladı238 Bundan kısa bir süre sonra da Anadolu'da isyanlar birbiri ardına patlak verdi239 İlki Zeytun'da çıkan ayaklanmaya Kayseri, Bitlis, Erzurum, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Trabzon, Ankara, Van, İzmit, Adapazarı, Hüdavendiğar, Adana, Halep, İzmir ve Canik'tekiler takip etti 2 10 Böylece Osmanlı ordusuna karşı yeni

131 OSJ'v!ANLI ıo:rmenilerine YÖNELİK MİSYONER FAALİYL':TLERİ 123 bir cephe oluşmuştu Bu da Ermeni cephesi idi Düşman cephesindeki ve cephe gerisinde mahalli güç konumundaki Ermeniler, İtilaf Devletlere çok önemli istihbarat ve fiili destek verdiler Bunda da Osmanlı ordusu ve cephe gerisindeki sivil halk büyük zarar gördü2' Şubat 1915 tarihlerinde Van ve Bitlis vilayetlerinin muhtelif bölgelerinde isyan çıkartarak 2 bin kadar Ermeni dağlara çıkartıldı Bunların birçoğu da Ruslar adına casusluk yapmaktaydılar242 Rusya ayaklanmadan yararlanarak çoğu Kafkasya'dan gelme yaklaşık 4 bin Ermeni'den oluşan gönüllü birliklerini Van'a gönderdirn Böylece 1 Dünya Savaşını izleyen günlerde Ermeni Meselesi sözde insani motiflerle süslenerek, siyasi anlamda tekrar gündeme oturtulmuş oldu244 Osmanlı hükümetinin iyi niyetine rağmen olayların giderek artması, birçok cephede savaş halinde bulunulması, isyanların tamamen ihanete dönüşmesi, hem cephenin, hem de cephe gerisinin emniyete alınması, bir zaruret halini aldı245 Doğu cephesindeki bu şartlar çetecilik faaliyetlerinde bulunan Ermenilerin yerlerinin değişmesini zorunlu kılıyordu246 Ermenilerin büyük devletler tarafından korunduğunu ve kışkırtıldığını göz önüne alan Babıali, köklü önlemlerin alınmasından kaçınıyordu Ancak Ermenilerin silahlarıyla birlikte Rus ordusuna katılmaları, Ermeni din adamlarının isyanları hazırlayıp bizzat yönetmeleri sonucunda, Osmanlı hükümeti, Ermenilerin bu girişimlerinin tehlikeli olduğunu, bundan böyle sert tedbirlerin alınacağını bizzat Ermeni Patriğine bildirdi Aynı zamanda durum parlamentoda Ermeni milletvekillerine de anlatıldı Fakat Ermeniler, bu konuşmaları hükümetin güçsüzlüğüne yorumlayarak yıkıcı faaliyetlerini bir kat daha artırdılar 247 Başkumandan Vekili Enver Paşa, Dahiliye Nazırı Talat Paşaya yolladığı 2 Mayıs 1915 tarihli yazıda; Van ve civarındaki Ermenilerin isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır halde beklediklerini, toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkartılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesinde olduğunu, bu Ermenileri ya Rus sınırı içine göndermenin, ya da Anadolu içlerinde çeşitli yerlere dağıtmanın gerekli olduğunu belirtti Özetle Enver Paşa, Ermenilerin isyan çıkartmayacak şekilde dağıtılmasını istiyordu Nitekim uygulama da böyle oldu olaylarının temelinde bir kısım Ermenilerin hayalperest, romantik, kısır ve gayri siyasi görüşlerinin yarım asır boyunca emperyalistlere alet olup toplumlarının başını belaya sokması yatmaktaydı249

132 124 DOÇ DR DAVUT Kil JÇ Tehcir kanunu, tüm Anadolu'da bulunan Ermenilere uygulanmadı 210 Harekat gerisinde bulunan asker aileleriyle, Katolik25 ı ve Protestan252 aileler hariç olmak üzere diğer Ermeniler tehcire tabi oldular 253 SONUÇ İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında Ermeni toplumunun "Millet" olarak tanınmasıyla Ermeni Patriğinin unvanı da bütün "Osmanlı devletindeki Ermenilerin Patriği" yaptı Patrik unvanı altındaki bu din adamı, toplumun sadece uhrevi değil, aynı zamanda dünyevi lideriydi Bu şekliyle Ermeni toplumu, yüzyıllarca Patrikl1ane vasıtasıyla yönetildi Dolayısıyla Osmanlı devleti içerisindeki Ermenilerin bu şekilde örgütlenmesi onların diğer kültürlerin tesirlerine terk edilmiş alt guruplar olarak kalmasını önlemek amacıyla yapıldı Bundan dolayı Osmanlı devletinin güçlü olduğu dönemlerde Osmanlı Gregoryen Ermenilerine yönelik misyoner faaliyetleri etkili olamadı Bu durum, Osmanlı devletinin duraklama döneminden sonra güç kaybetmesiyle tersine işlemeye başladı Daha önce Osmanlı devleti tarafından bir millet haline getirilen Ermeniler, yabancı misyoner faaliyetlerinin tesiri ile bölünmeye başladı Osmanlı devletinin gerileme dönemine girmesiyle Gregoryen Ermeniler üzerinde Rus tesiri gittikçe yoğunlaştı Öyle ki Rusya, Osmanlı Ermenilerinin başına Eçmiyazin vasıtasıyla kendi politikasına bağlı papazları yerleştirdi Bu dönemden (1844) itibaren de Osmanlı tarihinde ilk defa Rus büyükelçisinin baskısıyla İstanbul'un en büyük Ermeni Kilisesinde ayinler, Eçmiyazin Katoğikos'u adına yapılmaya başlandı Rusya bu politikasıyla Osmanlı Ermenilerini kendi emperyalist emelleri doğrultusunda kullandığı gibi bunların arasında Katolikliğin ve Protestanlığın gelişmemesi için de mücadele etti XIX yüzyılın ilk yarısında Fransa ve Rusya'nın Osmanlı Ermenileri üzerindeki bu başarılarını gören diğer emperyalist devletler de Osmanlı topraklarındaki menfaatlerini koruyabilmek için aynı yolu seçerek, kendi mezheplerine taraftar bulma yolunda hummalı çalışmalar yaptılar İngiltere, Hindistan'ı ele geçirdikten sonra, Hint yolu üzerinde ileride önüne çıkabilecek muhtemel engelleri daha baştan önlemek amacıyla, şarkta özel bir politika takip etmiş, o da diğer emperyalist devletler gibi, şark politikasında Ermenileri kullanmaya karar vermişti Böylece İngiltere hiç vakit kaybetmeden Protestan misyonerler aracılığı ile

133 OSJ\'11\''JLJ ERı'-I ENİLERİNE YÖ''JEl İK l'vlisyoner FA ALİYETLERİ 125 Osmanlı devleti üzerinde himaye hakkına kavuşmak ve hedef aldığı Gregoryen Ermenilerin dini, kültürel ve sağlık problemlerine eğilerek, onları kendine çekebilmek için görkemli kiliseler, okullar ve hastaneler açtı İngiliz ve Amerikan Protestan misyonerlerinin Osmanlı Ermenilerine yönelik faaliyetleri, eski Ermeni kültürünün güdümlü olarak diriltilmesine ve Ermeni milliyetçiliğine zemin hazırladı Başka bir ifadeyle Gregoryen Osmanlı Ermeni toplumunda Fransız-Katolik, Rus-Ortodoks tesiriyle birlikte gelişmiş olan farklılaşmaya, Protestan tesiriyle ortaya çıkan yeni bir farklılaşma daha eklendi Böylece İngiltere, her hangi bir şekilde Osmanlı devletinin paylaşılması durumunda, aslan payını alabilmek için kendisine bağlı aracı bir zümreye de kavuşmuş oldu Osmanlı Ermenileri üzerine yapılan bu emperyalist faaliyetler başta İstanbul Ermeni Patriği olmak üzere, bütün Ermeni toplumunu rahatsız ettiğinden, Protestan misyonerlere ilk tepki İstanbul Ermeni Patrikhanesinden geldi Bir kısım Ermenilerin Katolikleştirilmesinden sonra bir de aynı cemaat içerisinde Protestanlaştırma hareketinin misyonerlerce başlatılması, Gregoryen Ermeni cemaatinde mezhep birliğini tamamen parçaladı 1840'lı yıllarda Protestan misyoner faaliyetleri İstanbul Ermeni Patriği tarafından engellenmeye çalışarak Protestanlığa geçen Ermeniler aforoz edildi Aynı zamanda Gregoryen Ermenilerin, Protestan Ermenilerle ticaret yapmaları, ikili münasebette bulunmaları da yasaklandı Osmanlı yönetimindeki Ermeniler arasında meydana gelen bu dini ve siyasi mücadelede emperyalist devletler aslında Ermenilere hizmet etmediler Osmanlı Ermenilerine, gerek Katolik gerekse Protestan misyonerler, Ermeniliğini unutturdu Çünkü Gregoryen mezhebi Ermeni kültürünü, örf ve ananesini taşıyan ana unsurdur Osmanlı devleti bir ölçüde Gregoryenliği koruyarak aslında Ermeniliğe hizmet etti Altı asırlık Osmanlı tarihinde Ermeni adı, Ermeni kültürü yok olmadı Ama kendi hataları yüzünden Osmanlı topraklarından ayrılan Ermeniler, yüz yıl dahi geçmeden Ermenilikle ilgili çok şeyi unuttular Hele Katolik ve Protestan kiliselerine intisap edenler isimlerini dahi değiştirerek örf ve adetlerini tamamen kayıp ettiler Osmanlı yönetimindeki Ermenilerin, gerek kendi aralarındaki mezhep ve çıkar çatışmalarında gerekse isyan ve terör olaylarında büyük çoğunluğunun bir kusur ve kabahati yoktur Bu olaylar, kiliseler arası

134 126 DOÇ DR DAVUT KILTÇ rekabetten kendilerine bir takım çıkarlar sağlamak isteyen, emperyalist devletlerin ajanları gibi davranan misyoner ve kilise yöneticilerinden, ülke dışından Osmanlı topraklarına sızmış isyancılar ve teröristlerden meydana gelen küçük bir azınlığın eseri olarak değerlendirmek gerekir Emperyalist devletlerin, Ermeni toplumu arasında taraftar kazanma çabalarının arkasında Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliseleri vardır Bu üç kilise de diyofızittir Bu üç kilisenin günümüzde Dünya Kiliseler Birliği adı ile yeni bir birliğe gittikleri bilinmektedir Diyofızit karakterli Dünya Kiliseler Birliğinin hedeflerinden bir tanesi de monofızit karakterli kiliseleri ortadan kaldırmaktır Süryani, Kıpti ve Habeş kiliseleri gibi, Ermeni Kilisesi de monofızit kilise olduğundan, onlar da aynı politikalara maruz kalmışlardır XVII yüzyıldan itibaren Osmanlı toplumunda Ermeniler arasında çıkarılan dini itilafların temelinde büyük bir ihtimalle bu gizli niyet yatmaktadır Başka bir ifadeyle Monofızit Gregoryen Ermeni Kilisesinin Diyofızit Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliseler tarafından yok edilme düşüncesi vardır

135 v Amerikalı Misyonerlerin Anadolu'daki Faaliyetleri ve Ermeniler Dr Nuri KARAKAŞ Ege Üniversite<i, Edebiyat Fakültesi, Ta rih Bölümü, Öğrdim Oyesi, İzmir GiRİŞ Amerika Birleşik Devletleri, bağımsızlığını kazanmasından hemen sonra Osmanlı İmparatorluğu ile de ticari ilişkilerini geliştirmeye yönelmiştir 1780'lerde Amerikalı tüccarların İzmir'deki girişimleriyle başlayan ticari ilişkiler1, 1830 tarihli Ticaret ve Dostluk Antlaşması'nın imzalanmasını ve iki ülke arasındaki ilişkilerin resmi bir nitelik kazanmasını takiben daha da genişleme imkanı bulmuştur Bununla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ilişkilerin şekillenmesinde ticaretten ziyade etkin olan unsur, Amerikan Protestan misyonerlerinin Osmanlı mülkünde gerçekleştirdikleri faaliyet ve çalışmalardır Zira misyonerlik dışındaki başka hiçbir Amerikan faaliyeti, Osmanlı siyasal ve toplum düzeni üzerinde etkileyici bir rol oynamamış, Osmanlı-Amerikan ilişkilerini gerginleştiren bir mahiyet almamıştır Amerika açısından ise, Yakın Doğu'daki başka hiçbir Amerikan faaliyeti misyonerlerinki kadar geniş ve önemli, başka hiçbiri hem uzun süreli hem de samimi bir şekilde kalabalık ve etkin çevreler tarafından desteklenmemiş ve başka hiçbir Amerikan faaliyeti maddi yardım için Hıristiyan Amerikalılardan ve diplomatik destek için hükümetten sürekli talepte bulunmamıştır2 Bu yazıda, Amerikalı misyonerlerin Osmanlı coğrafyasındaki faaliyetlerinin niteliğine ve yayıldığı yerlere ilişkin Türkiye'de yapılmış çalışmaların yoğunluğu dikkate alınarak, misyoner faaliyetlerinin Ermeni

136 128 DR NURİ KARı\Kı\Ş Meselesi'nin Çıkış ve gelişimindeki etkileri üzerinde durulması uygun görülmüştür Bu doğrultuda, misyoner faaliyetlerinin etkileri, misyoner kökenli yazarların ve Amerikalı araştırmacıların eserlerinden takip edilmeye ve açıklanmaya çalışılmış, konuya ilişkin yeterli ve açık verilere ulaşıldığı hallerde de kendi yorumumuzun aktarılması genellikle tercih edilmemiştir AMERİKALI MİsvoNERLERİN EcİTİM ve DİL ÇALIŞMALARININ ERMENİ MESELESİ'NE ETKİSİ Osmanlı topraklarına yönelik Amerikan misyoner faaliyetleri, 1810 yılında Massachusett-Boston'da, "American Board of Commissioners for Foreign Missions" adıyla kurulan Protestan misyoner teşkilatının, Pliny Fisk ve Levi Parsons isimli iki misyoneri Osmanlı coğrafyasına göndermesi ve bu iki misyonerin 5 Ocak 1820'de İzmir'e ayak basmalarıyla başlamıştır3 Yaklaşık 100 yıl sürecek olan bu faaliyetler, kısaca Amerikan Board olarak anılan ve yukarıda tam adı verilen Protestan misyoner teşkilatı tarafından yürütülmüştür Amerikalı misyonerler 1820 sonrasındaki 10 yıllık süreçte, Osmanlı coğrafyasını, halkını, devletini, yerel dillerini ve adetlerini tanımaya çalışarak, izleyecekleri metot ve hedefleri saptamak istemişlerdir Bu doğrultuda bir kısım misyoner, yılları arasında Filistin ve Suriye'de gözlemlerde bulunmuş, Eli Smith ve Harrison Gray Otis Dwight adlı iki misyoner de yılları arasında Anadolu içlerinde büyük bir araştırma gezisi yapmıştır Bu gözlem ve geziler sonucunda da Ermenilerin misyoner faaliyetlerinin hedefi olabileceği kanısı kesinlik kazanmıştır4 Aslında misyoner çalışmalarının başlangıçtaki amacı "dinsizleri" Hıristiyanlaştırmaktı Amerikalı misyonerler Anadolu'ya geldiklerinde, karşılarında inançsız bir topluluk bulamamışlardı Bu nedenle Müslümanları ve Musevileri kendi Hıristiyan mezheplerine dönüştürmeye, yani Protestanlaştırmaya yönelmişlerdi Ancak bu gayretlerinin umutsuz ve sonuçsuz kalacağını kısa bir süre içinde anlamaları üzerine, kendilerine göre Osmanlı tebaası "sözde Hıristiyanları", özellikle de Ermenileri Protestanlaştırmaya çalışmışlardı Ermenilere yönelik çalışmalarında bu dönüşümü sağlamak için Ermeni Gregoryen ve Katolik Kiliselerinde "reform" yapmaya niyetlenmişlerdi Ancak Grcgoryen ve Katolik Ermeni ruhban sınıfının bu dönüştürmeye direniş göstermesi

137 !\ı\ieri KALI :vıisyonerlerin ANı\DOLU'DAKİ FAALİYETLERİ 129 üzerine, İngiltere'nin de yardımları ile 1 Temmuz 1846'da İstanbul'da ilk Protestan Kilisesi'ni ibadete açmayı başarmışlar, 1850'de de yine İngiliz Büyükelçisi'nin yardımlarıyla, İstanbul'daki bu küçük cemaat üzerinden Protestanların Osmanlı hükümeti tarafından ayrı bir "millet" olarak tanınmasını sağlamışlardı 1870 yılına gelindiğinde Protestan kilisesi sayısı 73'e, 1900 yılında ise 112'ye ulaşmış, bu kiliselere kayıtlı Protestan cemaati mensubu da 1870'de 20,000'e, 1900 yılında da 45,000'e çıkmıştr5 Başta Ermeniler olmak üzere Rum, Bulgar ve Süryani gibi Osmanlı tebaası Hıristiyan toplulukları Protestanlaştırmanın yolu ise eğitim çalışmaları ve okullaşmadan geçmekteydi Çünkü Amerikalı misyonerlerin kendi öğretilerini aşılayacakları İncil, dini kitap ve risaleler ile dini içerikli olmayan yazılı eserleri bu Hıristiyan toplulukların okuyup anlamaları için eğitim sürecinden geçirilmeleri şarttı Bu amaçla başlayan ve Anadolu'daki Amerikan misyoner faaliyetlerinin tartışmasız olarak omurgasını oluşturan eğitim çalışmaları, ilk misyoner okulunun 1824'te Beyrut'ta açılmasıyla başlayarak Osmanlı coğrafyasını bir ağ gibi örecek olan misyoner okul sisteminin temeli atılmıştır Bu arada Anadolu'daki çalışmaların bütün yot;,ıunluğu 1840'lı yıllarda Ermenilere kaydırılmış, hatta misyonun resmi adı "Ermeni misyonu" olmuştur Bununla birlikte 1860'lı yıllara doğru, misyoner faaliyetlerinin geniş bir coğrafyaya yayılması, misyonerlerin birbirleriyle haberleşmesi için gerekli haberleşme araçlarının azlığı ve ortaya çıkan diğer sorunlar nedeniyle Batı Türkiye (İstanbul merkezli), Merkezi Türkiye (Antep merkezli) ve Doğu Tü rkiye (Harput merkezli) Misyonları oluşturulmuştur Batı Tü rkiye Misyonu'ndaki çalışmalar Ermeni ve Rumlara, Doğu Türkiye Misyonu'ndakiler Mardin bölgesindeki Süryaniler hariç tamamıyla Ermenilere ve Merkezi Türkiye Misyonu'ndaki faaliyetler de Türkçe konuşan Ermenilere yönelmiştir6 Amerikalı misyonerlerin faaliyet süreci içinde açtıkları okulların niteliklerinin değiştiği görülmüştür Asıl amacı din eğitimi vermek ve dini kurumlarda çalışacak görevliler yetiştirmek olan ilahiyat okullarının yanında, öğretmen okulları, anaokulları, endüstri-meslek okulları, körler ve sağırlar için okullar, hemşirelik okulları, sağlık okulları, ticaret okulları, kadınlara ve kızlara yönelik okullar ile mühendislik okulları açmışlardır 1860'1ı yıllardan itibaren de yüksekokul veya kolej tipi okullar açmaya yönelmişlerdir Bu kolejler, Amerikan Board üyesi olarak Anadolu'ya gelip daha sonra bu teşkilatla yollarını ayıran, ancak bir misyoner gibi çalışan Cyrus Hamlin'in kurduğu Robert Kolej (1863)

138 130 DR ''IURİ Kı\Rı\KAŞ ve Daniel Bliss'in kurduğu Suriye Protestan Koleji (1866) dışında dokuz taneydi Bunlar ise, İstanbul Kız Koleji, Harput'ta Fırat Koleji, Merzifon'da Anadolu Koleji, Van Amerikan Koleji, Sivas Öğretmen Koleji, Maraş'ta kızlar için Merkezi Türkiye Koleji, Antep'te Merkezi Türkiye Koleji, İzmir'de Uluslararası Kız Koleji ve Tarsus Aziz Pavlos Enstitüsüydü yıllarına gelindiğinde, Amerikalı misyonerlerin Osmanlı coğrafyasındaki eğitim sistemi rakamsal olarak devasa boyutlara ulaşmıştır Buna göre, 473 ilkokulda kayıtlı 23,679 öğrenci, 54 orta dereceli okulda kayıtlı 5190 öğrenci, 11 kolejde kayıtlı 2521 öğrenci, 4 ilahiyat okulunda kayıtlı 24 öğrenci ve diğer okullarda kayıtlı öğrencilerle birlikte toplam 32,252 öğrenci bulunmaktaydı Bu okullarda toplam 1369 öğretmen görev yapmaktaydıi Okullarda öğrenim görenlerin büyük çoğunluğu da Ermeni kökenli öğrencilerdi Amerikalı misyonerlerin okullaşmadan sonra gelen çalışma alanları ise eğitimin desteklenmesine yönelik basım-yayın faaliyetleriydi Her türlü dinsel yayını hazırlamak, basmak ve dağıtımına destek olmak ve 1824'ten sonra başlayan eğitim faaliyetlerinin her türlü basılı malzeme ihtiyacını sağlamak amacıyla 1822 yılında Malta'da bir matbaayı işletmeye almışlardı Bu matbaa 1833'te İzmir'e taşınmış ve 1853'te İstanbul'daki matbaa oluşturulana kadar da burada faaliyet göstermiştir Misyoner matbaalarında Ermenice ve Ermeni harfli Türkçe de olmak üzere birçok dini ve dini içerikli olmayan kitap, risale ve süreli yayın basılmıştır8 Malta'daki matbaanın Osmanlı coğrafyasına yönelik yayın desteği vermeye başlamasını takip eden 10 yıl içinde 21,000,000 sayfalık yazılı eser gönderilmiştir9 Başlangıcından 1850'lerin ortalarına kadar basılan kitap ve risalelerin sayfa sayısı ise 121,780,000 adete ulaşmıştır Bu basılan eserler Rum ve büyük oranda da Ermeni dilindeydi 1 0 Amerikan Board'ın Başkanı Dr Barton'a göre, 1833'ten 1910'a kadar basılan sayfa adedi yıllık 20 ile 50 milyon arasında değişmiştir11 Bu basım-yayın faaliyetleriyle beraber Amerikalı misyonerlerin Osmanlı coğrafyasındaki çalışmalarının başlangıcından Birinci Dünya Savaşı'nın çıkışına uzanan 96 yıllık süreçteki toplam yatırım miktarı ise 20 milyon dolara ulaşmıştı 12 Görüldüğü gibi, büyük bölümü Ermenilere teksif edilen misyoner faaliyetleri göz kamaştırıcı boyutlara ulaşmıştır Peki Amerikan misyoner faaliyetlerinin, Osmanlı Ermeni toplumu üzerindeki sonuçları neydi? Bu misyoner çalışmaları, Ermenilerin Osmanlı toplum düzeninden

139 A\IERİKALI MİSYONERLfRİN ANADOUJ'DAKİ FAALİYETLERİ 131 koparak bağımsızlık arayışına yönelmelerinde ne kadar etkili olmuştu? Türk-Ermeni ilişkilerine nasıl bir miras bırakmış, Ermeni Meselesi'nin ortaya çıkış sürecinde hangi rolü oynamıştı? Osmanlı İmparatorluğu üzerine çalışmaları olan Amerikalı bir tarihçiye göre, Amerikalı misyonerlerin Anadolu'daki Hıristiyanları kendi kilise teşkilatlarından koparmayı, dil, ibadet ve yaşam tarzı olarak Amerikanlaştırmayı istemedikleri, bunun yerine "sözde Hıristiyan'' olan bu toplulukları, Hıristiyan ahlakını hayatlarına uygulayan, bilgili-dindar insanlara dönüştürmeyi amaçladıkları belirtilmiştir ı 3 Buna karşın Ermeni kökenli bir araştırmacı olan Moranian'a göre bunun tam tersi yaşanmıştır Amerikalı misyonerler, Apostolik (Gregoryen) Kilisesi'ni ı 4 hedef alarak ayrı bir Ermeni Protestan Kilisesi kurmaya çalışmışlar ve bu doğrultuda, Ermeni (Gregoryen) Patriği'nin Ermeni toplumu üzerindeki ruhani gücünü kırarak bu toplum üzerinde Protestanlığı hakim kılmayı hedeflemişlerdir Evangelist Protestan misyonerler, Ermeniler arasındaki mevcut dini, sosyal ve dolaylı olarak da siyasi dengeyi bozmaya oldukça hevesli olmuşlar, faaliyetleri sonucunda Ermeni toplumunun dini açıdan bölündüğünü de fark etmişlerdir Ermeni Gregoryen Kilisesi'nden kopuşu körükleyerek, "Milli Kilise"nin Ermeni toplumunu kültürel, siyasi ve ruhani açıdan bir arada tutan ve koruyan niteliğini de göz ardı etmişlerdirı; Amerikalı misyonerler, verdikleri eğitim ve sağladıkları teknik gelişme ile Protestan yaşam tarzının ve kültürünün Ermeni toplumu arasında yaygınlaşmasına neden oldular ve mevcut Ermeni kültürünü yeniden düzenlediler Bu gelişmeler de Ermeni toplumunun Osmanlı yaşam tarzından uzaklaşmasına neden oldu Amerikalı misyonerler, o zamana kadar ihmal edilen kadınlara yönelik eğitimin öncülüğünü yapmışlar, eğitimli Ermeni kadınlarının Ermeni Protestan papazları için uygun bir eş ve diğer evli Hıristiyan kadınlar için de iyi bir örnek olacağını düşünmüşlerdir Ayrıca misyoner okullarından mezun olan Ermeni kadınlardan bu okulların artan öğretmen ihtiyacının karşılanmasında faydalanmışlardır XIX yüzyılın sonuna doğru, Ermeni ilkokullarında görev yapan öğretmenlerin büyük çoğunluğu, Amerikan misyoner okullarından mezun olan kadınlardan oluşmaktaydı16 Moranian'a göre, Ermeni kadınlarına "daha fazla eşitlik" fikrini de aşılamış olan misyonerler, genel olarak Ermeni toplumuna, demokratik süreç ve kişisel hürriyetler gibi batılı fikirleri getirmenin yanında, Amerikan liberalizminin ilkelerini tanıtmaya çalışmışlar ve düşünce

140 132 DR NURİ KARA KAŞ özgürlüğünün savunucusu olmuşlardır17 Gerçi Moranian'ın vurgu yaptığı "kişisel hürriyet" ve "düşünce özgürlüğü" kavramları, günümüzün anlayışı içinde değerlendirilmemelidir Zira Amerika'da Afrika kökenli vatandaşların, 1950'\cre kadar ırk ayrımcılığı nedeniyle, otobüslere farklı kapılardan binmek ve otobüslerin ancak arka koltuklarında oturmak zorunda oldukları unutulmamalıdır Misyonerlerin kendi ülkelerinde tam olarak uygulanmayan bu kavramların günümüzdeki uygulanış ve algılanış şeklini Osmanlı Ermeni toplumuna aşılamaları abartılı bir yorum olmakla birlikte, Ermenilerin bu kavramların başlangıçtaki veya ilkel halini Amerikalı misyonerler vasıtasıyla tanımış oldukları kanaatimizce de doğrudur Amerikalı Protestan misyonerlerin Ermeni ayrılıkçı hareketinin taban bulmasında oynadığı rol ise, Osmanlı toplum düzeni ve toprak bütünlüğüne verdiği en büyük zarardı Bu doğrultuda, eğitimin "özgür toplum"un temelini attığını belirtmişlerdi Açtıkları okullarda eğitim verdikleri Bulgar öğrencilerin, Bulgaristan'ın Osmanlı İmparatorluğu'ndan bağımsızlığını kazanmasında öncülük etmelerinden övünç duymuşlar, aynı sonucun Ermenistan için de gerçekleşmesini umut etmişlerdir ı 8 Evangelist misyonerler, Osmanlı toplumu içindeki gerilimin artırılmasında oynadıkları rol konusunda vurdumduymazdılar Verdikleri mesajların yaptığı politik etkinin, Osmanlı yöneticileri ve Ermeni tebaası arasındaki ilişkileri baltaladığını hiçbir zaman anlamamışlardı Ermeniler arasında özgürlük fikrinin oluşmasını körüklemişler, verdikleri mesajlar ve ortaya koydukları eylemlerle çatışma ortamının sürdürülmesine destek olmuşlardı Misyonerler, Ermenilerin eski kiliselerinden nefret eder hale getirilmeleri durumunda, uzun süredir devam eden Osmanlı idaresine de meydan okuyabilecek aşamaya ulaşabilecekleri beklentisindeydiler Aydınlanmanın havariliğine soyunan misyonerler, Ermenileri özgürlüklerini engelleyen her türlü idareye (Gregoryen Kilisesi de dahil) karşı çıkmaya yönlendirmişlerdi19 Amerikan Board misyoneri olan Edwin Munsell Bliss, misyonerlerin Osmanlı toplumu içinde devrimci hisleri uyandırmadıklarını ve devrimci hareketlere karşı olduklarını belirterek kendilerini aklamaya çalışmıştır Buna karşın, verdikleri tedrisat ile entelektüel gelişimin canlanmasına neden olduklarını, bunun da insanları baskılar karşısında baş kaldırmaya yönelttiğini belirtmiş ve -Osmanlı toplumuna yönelik- parçalayıcı bir etkide bulunduklarını kabul etmiştir2 Ermeni milliyetçiliğinin itici gücü Rusya Ermenilerinden ve Avrupa'da eğitim görmüş

141 AM ERİIV\LI MİSYONERLERİN ANADOUJT>i\Ki FAALİYETLERİ 133 Anadolu Ermenilerinden kaynaklanmakla birlikte, Amerikalı misyonerler de Ermeni toplumu arasında milliyetçi bir dürtü ortaya çıkarmışlardır21 Bliss'e göre eğitim, geniş anlamıyla gerekli olan bir süreçtir Bu doğrultuda dönüştürülenler (mezhep açısından) İncil'i yorumlamayı öğrenmeli ve günlük hayatlarına uygulamalıydılar Bunun yanında sivil ve sosyal kurumların idare edilmesi için gerekli ilkeleri de kavramalıydılar Amerikalı misyonerler, eğitim yoluyla bir Protestan yaşam tarzı geliştirmeye çabalamışlar, yerel bir yönetici grup ve sosyal bir değişimin ortaya çıkmasının yolunu açmışlardır22 XX yüzyıla girilirken, misyoner okullarında eğitim görmüş Ermenilerin sayısı 60 binin üzerine ulaşmıştır Amerikan Board'un açtığı okullar, Osmanlı halkları arasında milliyetçiliğin yükselmesine geniş bir katkı sağlamıştır Bu doğrultuda misyoner okulları, yerel dil ve tarih konularında çalışmalar yapılmasını teşvik ederek, milliyetçilik ruhunun genişlemesine neden olmuştur23 Robert Koleji'nin kurucusu Cyrus Hamlin, 4 Kasım 1840'da faaliyeti ne başlayan Bebek İlahiyat O kulu' nda, içinde pek çok Türkçe kelimeyi barındıran Ermenice konuşma dilinin yerine, saf Ermenice'yi kullanmaya karar verdiklerini belirtmiştir I-lamlin'in değerlendirmesine göre, o zaman için bu "modern" Ermenice, kaba ve ham bir dildi ve Katolik Ermeniler tarafından kullanılmamakta, bunun yerine Türkçe tercih edilmekteydi Kendilerinin bu Ermeni diline sahip çıktıklarını ve geliştirdiklerini, 40 yıllık bu çalışma ve emeklerinin sonucunda da modern Ermenice'nin, kamil bir dil haline getirildiğini vurgulamıştır24 Dwight ise 1856'da kaleme aldığı eserinde, sayısız kitap ve çevirinin yanında en önemli çalışmaları olarak, İncil'in "modern Ermenice"nin basit, saf ve olgun şekliyle ve tek cilt halinde yayınlanmış olmasını göstermiş ve Ermenilerin, bu "modern Ermenice"nin kendileri için ne kadar değerli olduğunu 50 yıl sonra şimdikinden daha fazla takdir edeceklerini belirtmiştir 'te Eli as Riggs tarafından yayınlanan bu İnci\'den, 1870'lerin başlarında yılda 30,000 adet satılmaktaydı Ayrıca "modern Ermenice" olarak basılmış bu İncil'in günlük kullanım sayısı da 300,000'den az değildi26 Bu rakamların yüksekliği ise, kitlesel olarak Ermenilerin "modern Ermenice"ye aşinalık kazandığını ve bu dili konuşma ve yazma anlamında kullanmaya başladıklarını göstermekteydi Gerçekten de Amerikalı misyonerler, yaptıkları bütün dini ve dini içerikli olmayan yayınlarda klasik Ermenice'nin yerine "modern Ermenice"yi tercih etmişler ve böylece yerel edebi dergilerde,

142 134 DR :-JURİ KARı\KAŞ akademik ders kitaplarında ve Batı klasiklerinin çevirilerinde "modern Ermenice"yi kullanmışlardır27 Bununla birlikte Amerikalı misyonerler, özel olarak sadece Türkçe konuşan Ermeniler arasında Ermeni anadilinin kullanılmasına önem vererek, Osmanlı tebaası olan Ermenileri aynı lisan temelinde birleştirmişlerdir Bu ise, Osmanlı yöneticilerinin, xıx yüzyılda dağılma sürecine giren imparatorluklarını çöküşten kurtarmak için düşündükleri Osmanlı halklarını ortak bir zeminde birleştirme arayışını baltalamıştır28 Böylece yukarıda Dwight tarafından belirtilen "modern Ermenice"nin gelişimine ilişkin olarak ortaya çıkan gerçek, Ermenilerin misyonerlere yönelik takdir duygusunun, Osmanlı Ermenilerinin bağımsızlığa yönelmek için gerekli aşamaya ve olgunluğa gelmelerindeki misyoner katkısına yönelik olduğudur Çalışmamızın bu bölümüne son verirken, Amerikalı misyonerlerin Anadolu'daki faaliyetlerinin Ermeni toplumu üzerideki etkilerine ve Ermeni Mesclesi'ndeki rollerine yönelik olarak iki yazarın değerlendirmelerini vermemiz uygun olacaktır Amerikalı misyonerler Osmanlı coğrafyasındaki faaliyetlerinin odağına Ermenileri yerleştirerek, Osmanlı Ermenilerinin düşünce ve davranış açısından Tü rklerden farklı olduklarının altını çizmişlerdir Böylece misyonerler, XIX yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nda, Ermeni uyanışını, sosyal hareketliliğini ve milliyetçiliğini geliştirmiş ve ilerletmişlerdir Ermeni toplumunu yabancılaştırarak Osmanlı yaşam tarzından ayırmışlar ve Osmanlı yönetimine egemen olan Türklerle Ermeniler arasındaki gerilimi daha da artırmışlardır29 Osmanlı Ermenileri, Amerikalı misyonerlerin çalışmaları ve misyoner okullarından aldıkları eğitim sonucunda, kendi dillerine ve tarihi geçmişlerine yeni bir anlam içinde değer vermeye başlamışlar, Batı dünyasının siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmeleriyle tanışmışlar, kaderlerine karşı daha fazla hoşnutsuzluk duymuşlar ve keskin bir şekilde Müslüman komşularından daha üstün oldukları anlayışını edinmişlerdir30 Misyonerlerin Amerikan Kamuoyu'nu ve Dış Politikası'nı Yönlendirme Çabaları ve Ermeni Meselesi Amerikalı misyonerler, Ermeni ayrılıkçı hareketinin ortaya çıkış ve gelişmesinde etkili olmanın dışında, ortaya koydukları yayınlar ve Amerikan politika belirleyicileriyle kurdukları yakın ilişkiler üzerinden, Ermeni Meselesi' ne yönelik Amerikan dış politikasını da şekillendirmeye çalışmışlardır Amerikalı misyonerler, Osmanlı topraklarında bulundukları ilk faaliyet dönemlerinde, Osmanlı yönetimiyle yaşadıkları

143 ı\merikı\11 l\iisyo''jerlfrin ı\0:adolu'dı\ki FAı\LİYETLERi 135 sorunlarda İngiliz diplomatik korumasından yararlanmışlardır Bununla birlikte, faaliyet alanlarının büyümesiyle paralel olarak Amerikan diplomatik temsilinin de Osmanlı coğrafyasında genişlemesi üzerine, çıkarlarının korunması için Amerikan hükümetine daha fazla müracaat ve baskıda bulunmaya başlamışlardır Diplomatik korumanın sağlanması ve çıkarlarının daha etkin bir şekilde takip edilebilmesi için Osmanlı İmparatorluğu'nda görev yapan Amerikan hükümet personelinin seçilmesinde belirleyici bir rol oynamışlardır11 Bu durum, Rusya ve Çin'in yanında Tü rkiye ile de ticari ilişkileri olan ve bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan misyoner faaliyetlerini yakından takip etme fırsatı bulan General Geo B Williams'ın gözlemlerine de yansımıştır Williams, Osmanlı coğrafyasında kurulan bir kısım Amerikan Konsolosluğu'nun, en başta Ermeniler olmak üzere Osmanlı tebaasını, yasal hüküm ete karşı isyan etmeye teşvik etmek ve bu isyanlarda onları korumaktan başka bir amaca hizmet etmediğini belirtmiştir Aynı zamanda Osmanlı coğrafyasına ilişkin dikkatli gözlemlere sahip bir seyyah olan Williams' a göre bu konsolosluklar, hiçbir ticari olanağın gözetilmeyeceği ve hiçbir Amerikan çıkarının teşvik edilmeyeceği yerlerde açılmıştır Konsolosluklar, yararlı veya meşru bir ulusal amacın dışında, misyonerler tarafından idare edilmekte ve misyoner çıkarları doğrultusunda faaliyet göstermekteydiler Bu durum insan ruhunu kurtarmak bahanesine sığınarak da açıklanamazdı Ermeniler zaten yüzyıllardır olduğu gibi Hıristiyan bir milletti ve dini açıdan dönüştürülmeye ihtiyaçları yoktu Bu nedenle Anadolu'ya yönelik Amerikan misyoner kuruluşlarının yegane amacı, Osmanlı Sultanı'nın Hıristiyan tebaasını Amerikan dilinde eğitmek ve bu arada da Amerikan siyasal düşüncesi ve sistemi ile tanıştırmak olmuştu General Williams'ın bu gözlemleri Amerikan hiikümetini tahkikatta bulunmaya sevk etmiş, Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı inceleme üzerine hayli ilginç sonuçlara ulaşılmıştı Öyle ki Amerikan senatörleri, bazı ticaret ataşelerinin ilgilenecekleri ticari işlerden yoksun bulunduklarını ve konsoloslar ile konsolos yardımcılarının misyoner kökenli olduklarını görünce hayrete düşmüşlerdi32 Bu şekilde, Amerikan diplomatik görevlileri ile doğrudan ilişki içinde olan Amerikalı misyonerler, yılları arasında yoğunluk kazanan Ermeni olaylarına özel bir önem vermişlerdir Ermeni toplumunu isyana teşvik eden Ermeni devrimcilerini hazetmemelerine karşın, Ermeni emellerini paylaşmaktaydılar ve Ermeni devrimci hareketinin

144 136 DR NURİ KARı\KAŞ çıkışında ve tanıtılmasında pay sahibiydiler33 Doğu ve Güney Doğu Anadolu'da çıkan Ermeni isyanları üzerine, hem Ermenilere duydukları sempati, hem de bu isyanlar sonucunda faaliyetlerinin olumsuz etkilenmesi ve kurumlarının zarar görmesi nedeniyle Amerika'da faal bir kampanya başlattılar Amerikan Board, faaliyetlerini güvence altına almak amacıyla Amerikan Dışişleri Bakanlığı nezdinde diplomatik ve askeri önlemler alınması için baskı kurmuş, Amerika'nın parçalanması beklenen Osmanlı İmparatorluğu'na yönelik müdahil olması amacıyla kamuoyunu harekete geçirmeye çalışmıştır Amerikan Board, Ermeni olaylarına ilişkin Amerikan kamuoyunu bilgilendirmek için elindeki tüm imkanları kullanmış, dini veya dini içeriğin dışında yayın yapan gazete temsilcilerine, misyonerlerden gelen mektupları yayınlamaları için baskıda bulunmuştur Bu misyoner teşkilatı, New York, Boston ve başka şehirlerde geniş katılımlı mitinglerin yapılmasına önayak olmuş, önde gelen kamu görevlilerini bu mitinglere katılmaya çağırmış ve birçok dini topluluk da bu "Haçlı Seferi" ne iştirak etmiştir3 Amerikalı misyonerlerin düzenledikleri bu mitinglerin yanında, Amerikan kamuoyunu ve dış politika belirleyicilerini etkilemek için "Ermeni Meselesi"ni ve "Doğu Sonınu"nu konu alan kitap ve makaleler yazdıkları tespit edilmiştir Bu doğrultuda en dikkat çekenlerden birisi, 1894'teki olayların anlatımını, bir misyoner ve dolayısıyla Ermenilere duyduğu sempatinin yönlendirmesiyle kurgulamış olan Frederick D Greene'nin kitabıdır Bu eserde Greene, okuyucuları üzerindeki etkiyi ve yönlendirme gücünü artırmak için tarihçi E A Freeman'ın "The Turks in Europe" adlı kitabından geniş bir alıntı yapmış ve Ermeni Sorunu'nun çözümüne ilişkin bir öneride bulunmuştur Grcene'nin alıntı yaptığı ifadelerin bir kısmı şunlardır: "Türkler bir yabancı ve barbar olarak geldiler, Avrupa toprağında kamp kurdular 500 yılın sonunda da (değişmeden) yabancı ve barbar olarak kaldılar( ) Tüm zamanlar boyunca Türklerin idaresi, kendi topraklarında köleleştirilen ulusların üzerindeki bir yabancının idaresi olageldi Bu, zulmün, imansızlığın ve acımasız bir tutkunun idaresiydi Yönetim değil, organize olmuş bir haydutluktu (Artık) bu idare iyileştirilemez( ) Bir musibet ıslah edilemeyeceği için geriye ondan kurtulmak dışında bir çare kalmamıştır Adaletin, mantığın ve insanlığın talebi Avrupa'daki Türk hakimiyetinden kurtulmaktır Artık bu idareden kurtulmanın vakti gelmiştir" Greene, 17 yıl önce yazılan bu ifadelere atıfta bulunduktan sonra şu

145 ı\l\jerikali \IİSYONERLERİN ANJ\1)01U'DAKİ Fı\ALİYETLl'Rİ 137 soruyu yöneltmiştir: "Artık Ermenistan'daki aynı idareye son vermenin zamanı gelmemiş midir?"3; Amerikan misyoner örgütlerinin, 1894 Sasun İsyanı sonrasında Amerika'da, Ermeniler lehine başlattıkları yayın, miting ve maddi yardım faaliyetleri ile Amerikan hükümetini olaylara müdahale etmesine yönelik çağrıları doruğa ulaşmıştır16 Amerikan hükümeti de misyoner kökenli vatandaşlarını korumak bahanesiyle 5 Nisan 1895'de San Francisco ve Marblchead adlı iki kruvazörünü Türk sularına göndermiştir37 Herhalde bu destek, misyonerler tarafından yeterli görülmemiştir Cyrus Hamlin, Ohio Senatörü'ne açık bir mektup yazarak Osmanlı Sultanı'nı hedef almış ve Amerikan yönetimine, hem Ermenileri hem de misyoner çıkarlarını koruması çağrısında bulunmuştur Bunu sağlamak için gerekirse Ttirk sularına savaş gemisi gönderilmesini tavsiye etmiş ve şu ifadelere yer vermiştir: "Mevcut Osmanlı sultanı Abdülhamid, bütün Ermenilere karşı kökleşmiş bir nefret duygusuyla tahta çıkmıştır( ) Bir kısım devletler ve özellikle de bizim devletimiz, iki yıldır Osmanlı Sultanı'nın istediğini özgürce yapabilmesine izin vermiştir Sultanın isteği ise, Müslümanlığı kabul etmeyecek olan bütün Ermenileri yok etmek, Amerikan misyonerlerini sınır dışına çıkarmak ve misyoner mallarını tahrip etmektir"38 Amerikalı misyonerlerin 1895 yılında yaptıkları başka bir girişim de Ermeni olayları nedeniyle zarar gören mallarının karşılığında, Osmanlı hükümetinden 100,000 dolar tazminat istemekti Bu isteğin karşılanmasına yönelik olarak Amerikan hükümeti ve Senato'su nezdinde daha geniş bir baskı grubu oluşturmuşlardır Aralık 1895'de Amerikan Dışişleri Bakanı Richard Olney ve Amerikan Board yetkilileri, misyonerlerin lehine bir güç gösterisinde bulunmak için Akdeniz kıyılarına deniz piyadesi çıkarmak ve Anadolu içlerine kadar ilerlemeyi gündeme getirmişlerdir Fakat kısa bir süre sonra Olney, planın uygulanabilir olmadığını Board yetkililerine bildirmiştir Ancak misyonerler, Amerika'nın bölgedeki zayıflığını kabul ederek sukutu hayale uğramalarına karşın, "Doğu Sorunu"nun nihai çözümünde -başka bir ifadeyle Osmanlı İmparatorluğu'nun tasfiyesinde- Amerika'nın da rol alacağına yönelik umutlarını yitirmemişlerdir19 Bu umutlarını gerçekleştirecek şekilde, 10 Aralık 1895'te Florida Senatörü Wilkinson Cali, Ermenilerin korunmasını içeren bir önerge vermiştir Önergenin etkinliğini artırmak gayesiyle de bağımsız bir Ermeni devletinin kurulmasını ve "medeni güçlerin" bu devletin varlığını güvence altına almasını

146 138 Dit NURİ KARAKAŞ öngören bir madde eklemiştir Ancak bu önerge Amerikan Dış İlişkiler Komitesi tarafından oldukça radikal bulunmuştur40 Önde gelen misyoner yetkilileri, Washington'un Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ortaclçi'si James B Angell ile birlikte, Osmanlı hükümetinden talep ettikleri tazminatın geniş çaplı bir askeri kuwet gösterisi yapılmadan alınamayacağına inanmışlardı Bu nedenle Angell, 18 Aralık 1897'de hükümetinden bir Amerikan donanma gücünün Osmanlı Sultanı'nın kapısına dayanmak için İstanbul'a sevk edilmesi talebinde bulunmuştur Ayrıca Amerikan donanmasının, tazminat ödenene kadar İzmir Limanı'nı işgal etmesini ve gümrük vergilerine el koymasını önermiştir Ancak bu saldırgan güç gösterisi politikaları, İspanya-Amerika Savaşı'nın çıkması nedeniyle uygulamaya konulamamıştır41 Zaten Osmanlı hükümeti de misyonerlerin tazminat taleplerini 1901 yılında karşılamıştır42 Osmanlı hükümeti, 100,000 dolar tutarındaki tazminatı ödeyerek, Doğu Anadolu'da yılları arasında yoğunluk kazanan Ermeni isyanları neticesinde bazı misyoner mallarının zarara uğradığını kabul etmişti Ancak, Amerikalı misyonerlerin bölgedeki faaliyetlerinin durma noktasına geldiğine yönelik propagandalarının hiçbir geçerliliği yoktu Zira Anadolu'daki Amerikan misyonerlerin en kıdemlilerinden olan H O Dwight, Amerika'nın İstanbul'daki Tam Yetkili Orta Elçi'si Alexander W Terrell'in Aralık 1896'da yaptığı tahkikata dayanarak, Türk hükümetinin Mart 1893'ten bu yana Amerikan Board mensubu misyonerlere uyguladığı hiçbir şiddet olayının olmadığı bilgisini rapor etmişti Dwight ayrıca, Ermeni olaylarının başladığı Mart 1893'ten itibaren, hiçbir misyoner okulunun kapatılmadığının ve hiçbir misyoner okulunda herhangi bir nedene bağlı olarak eğitimin kesilmediğinin altını çizmişti43 Amerikalı misyonerlerin Ermeni meselesine yönelik etkisinin başka bir yönü de Ermeni devrimcilerinin dış devletlerin müdahalesini sağlamak için misyonerlere saldırmalarıdır44 Ermeni devrimciler, Amerikan misyonerlerinin kendi ülkelerindeki kamuoyunu nasıl harekete geçirdiklerini ve Osmanlı İmparatorluğu'na ilişkin Amerikan dış politikasının şekillenmesinde ne derece etkili olduklarını göz önüne alarak bu tür saldırılarda bulunmuşlardır Bağımsız bir Ermenistan'ın, Yunanistan ve Bulgaristan örneğinde olduğu gibi ancak büyük devletlerin müdahalesiyle kurulabileceğini öngörerek Amerika'yı, Ermeni davasının yararına politik veya askeri bir müdahalede bulunmaya yöneltmenin arayışına

147 ı\merikali J\ÜSYONERLERİN ı\nadoiu'daki I Aı\LİYETLERİ 139 girmişlerdir Bu bağlamda, Sykes-Picot Antlaşması'nın mimarı olan Mark Sykes da 1895 Zeytun (Kahramanmaraş-Süleymanlı) İsyanı sonrasında bölgeye yaptığı ziyarette, Ermeni devrimcilerinin Amerikalı misyonerleri hedef aldıklarına şu şekilde dikkat çekmiştir: "Dışarıdan gelen (Ermeni) devrimciler, Büyük Devletleri kendilerine yardım etmeye yönlendirmek için bir katliamı kışkırtmaya her an hazırdırlar Bu alçakların, Amerika'nın Türkleri suçlu bulup (Osmanlı İmparatorluğu'na) savaş açmasını umarak Amerikan misyonerlerini öldürmeyi gerçekten planladıklarına inanmak için sağlam delillere sahibim" 15 Amerikalı misyonerler, Tü rklere ilişkin tek taraflı ve önyargılı yayınlarla Ermeni davasına sahip çıkılmasında ve Osmanlı topraklarındaki çıkarlarının korumasına yönelik Washington'u etkileme çabalarında, Amerika'nın en üst düzeydeki devlet adamlarıyla kurdukları yakın ilişkiden de faydalanmaya çalışmışlardır Amerikan Başkanı William McKinley ( )'in yönetiminde Dışişleri Bakanı olan J ohn Hay, Robert Koleji Müdürü George Washburn'un kuzeniydi Washburn bu akrabalığa dayanarak, Osmanlı hükümetinden istedikleri tazminatın ödenmesi için Kentucy adlı Amerikan savaş gemisinin İstanbul önüne gelmesine olanak sağlamış, Amerika'nın İstanbul Maslahatgüzarı Lloyd C Griscom da bu savaş gemisi üzerinden Osmanlı yönetimine baskı kurma imkanına kavuşmuştu Misyonerlerin üst düzey Amerikan devlet adamlarıyla yakın ilişkisi açısından diğer bir örnek de babasından sonra 1902'de Suriye Protestan Koleji'nin Müdürlüğü'nü yapmaya başlayan Howard Bliss'in, Theodore Roosevelt ile çocukluk arkadaşı olmasıydı yılları arasında Amerikan Başkanı olan Roosevclt'in daha 1898 yılında, dünyada İspanya ve Ttirkiye'nin dışında ezmek istediği başka bir devletin olmadığına yönelik açıklamada bulunması46, Ermenilere gösterilen misyoner sempatisi nedeniyle Türkler hakkında oluşturulan olumsuz imajın ne kadar etkili olduğunun ve Amerikan devlet adamlarını Osmanlı İmparatorluğu'na saldırmayı düşündürtecek kadar aşırılığa ittiğinin açık bir göstergesiydi Zira bu açıklamanın yapıldığı sırada Amerika, İspanya ile savaş halindeydi Ermeni isyanları ile birlikte, sayıları oldukça artan ve Türklerin kötülenip, Ermenilerin yüceltilmesine odaklanan misyoner kaynaklı mektup, makale ve kitaplar, "Konuşulmaz Türk" ve "Korkunç Türk" imajının hem Amerika, hem de Avrupa'da yaygınlaşmasında etkili olmuşlardır'17 Bununla birlikte 1915 Ermeni Tehciri, Amerikalı misyonerlerin Osmanlı coğrafyasında en çok yatırım yaptıkları Ermenilere

148 140 DR NURİ KARAKAŞ yönelik yeni yardım kampanyalarının fitilini ateşlemiş, bu yardımlara geniş bir katılımın sağlanması için de Amerikan yazılı basını kullanılarak kamuoyu galeyana getirilmeye ve Türklerin mevcut kötü imajı perçinlenmeye çalışılmıştır Bu bağlamda örnek verebileceğimiz "Washington Post" gazetesinde, yılları arasında çıkan ve Ermeni Tehciri'nin uygulanması ile Ermeni ölümlerine odaklanan makale ve yazıların kaynağının, büyük oranda görgü şahitlerinden, sıklıkla da Ermeni mültecilerinden oluştuf,t\i görülmektedir Çıkan yazılar arasında "Turks Kill Christians-Ttirkler Hıristiyanları Öldürüyor" başlığını taşıyanlar da bulunmaktadır48 Bu ve benzeri yazıların bir kısmının kaynağı olan Ermeni mülteciler, olayları aktarırken önyargılı hareket etmişler, Osmanlı hükümetini sıkıntıya sokmak ve Rusya ile diğer müttefik devletleri yardım etmeye zorlamak için ölen Ermenilerin rakamlarını abartarak vermişlerdir Ermeni olaylarına ilişkin müttefik devletler kaynaklı haberlerde ise, Osmanlı İmparatorluğu "günahkar" olarak tasvir edilmekte ve Birleşik Devletleri, müttefiklerin tarafında savaşa sokma çabası hissedilmektedir Amerikalı misyonerler de sıklıkla haber kaynağı olarak kullanılmıştır Misyonerler güvenilir kaynaklar olarak görülmüş ve Amerikalı oldukları için gerçekleri milli önyargılarla karartmayacakları düşünülmüştür49 Misyonerler, gazete makaleleri için bilgi kaynakları olmalarının dışında, halka konuşmalar da yapmışlardır 11 Ekim 1915 tarihli "Telis of Armenian Slain" başlıklı yazıdan anlaşılacağı üzere, Osmanlı coğrafyasından dönen Dr Henry Barnum, Müslümanların Hıristiyanları öldürdüğünü konu alan bir konuşma yapmış ve Amerikan Board'ın Osmanlı topraklarında devam eden çalışmaları için yardım istemiştir Ayrıca sahip olduğu misyoner bakış açısı ve dini fanatizminin doğrultusunda Türklerin, Ermenileri l lıristiyan oldukları ve İslam dinini kabul etmedikleri için öldürdüklerini iddia etmiş ve kendilerini dünyayı kafirlerden temizlemekle görevli olduklarına inanan bir millet olarak gördüklerini bclirtmiştir50 "Washington Post" örneği üzerinden verdiğimiz bilgilerden de anlaşılacağı gibi Amerikan kamuoyu, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, özellikle de 1915 Ermeni Tehciri sonrasında misyoner kaynaklı bilgilere dayanılarak oluşturulmuştur Misyonerler, yazılı basını kullanarak Amerikan halkını Türklere karşı zehirlemişler, geniş katılımlı mitinglerin yapılmasına önayak olarak bağımsızlıklarını kazanmayı hak ettiklerine inandıkları son büyük Osmanlı tebaası Hıristiyan toplumuna, yani Ermenilere yardım kampanyaları düzenlemişler ve buna yönelik olarak

149 AMERİKALI l'v!isyo)jerlerin ANADOUJ'DAKİ FAALİYETLJ::Rİ 'te bir yardım teşkilatı kurmuşlardır Böylece Amerika'da Ermeni davasını canlı tutmaya çalışmışlar, Amerikan hükümetinin Ermeniler lehine "Doğu Sorunu" na müdahil olacağı günleri sabırsızlıkla beklemişlerdir Bu çerçeve içinde misyonerlerin propaganda gücüne güvendikleri açıktır Bu nedenle Türklere karşı propagandanın nasıl kullanıldığına ve genci olarak Türklere karşı oluşturulan önyargıların nasıl şekillendirildiğine ilişkin Alexander Powell tarafından yapılan değerlendirmelerin açıklayıcı olacağı kanısındayız XX yüzyılın ilk yıllarında Suriye ve Mısır'daki Amerikan konsolosluklarında görev alan, 20 yıl süreyle İslam coğrafyasına sürekli ziyaretler yapan ve Yakın Doğu bölgesinin meseleleri üzerine önemli tarihçilerle tartışma ve fikir alışverişinde bulunma fırsatını yakalayan Powell, şu değerlendirmede bulunmuştur: "Siyasi bir terim olarak propaganda, İttifak Devletleri' ne karşı yapılan mücadelede, meşru bir silah olarak kullanmak amacıyla bizler tarafından icat edildi( ) Amerikan ulusu da yapılan bir propaganda üzerinden Türkler hakkında yanlış bilgilendirildi( ) Türklerin Ermenilere yönelik katliam yaptıklarını, tebaası olan ulusları her zaman kötü yönettiğini, hiçbir zaman iyi olmadıklarını ve asla da olamayacaklarını söylemek, bilgi açısından yoksun olunduğu anlamına gelmektedir Türklere karşı yıllardır yapılan siyasi propagandalar, Avrupa uluslarının siyasi ve bölgesel planlarının mazur gösterilmesinde kullanıldı Avusturya-Macaristan, 1908'de Bosna-Hersek'i ilhak ettiğinde Avrupa'yı Ttirk karşıtı propagandaya boğdu Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ ve Yunanistan, Birinci Balkan Savaşı'nda ve bu savaşın öncesinde, kendi komitacı çetelerinin Makedonya'da yaşayan Türklere yaptıkları barbarlıkları dünyadan gizlemek için aynı propagandayı kullandı İtalya da modern tarihin en haksız savaşıyla Trablusgarp'ı işgal ederken bu yöntemden yararlandı Bu propaganda bombardımanının cephanesi, ancak gerçeğin kendisi kadar doğru, yarı doğru ve hiç doğru olmayan bilgilerden oluşmaktaydı Türklerin ise bu bilgilere cevap verebilmek için fırsatları yoktu Çünkü Batı Avrupa'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde, eğer varsa da birkaç kişinin dışında, kendilerini savunabilecek sözcüleri bulunmamaktaydı Ayrıca Batı Avrupa ve Amerikan basınına telgraf gönderme veya bu basında sütun bulma imkanı Tü rklere kapalıydı( ) Amerikan kamuoyu, Türklerin karakterine, amaçlarına ve geleceklerine ilişkin yazılanlarda, koltuklarından kalkmayan uzmanların görüş ve tahminlerine güvenmek zorundaydı Amerikan gazetelerinde Türklerle ilgili başyazılara imza atanların %99'u Türkiye'de hiçbir zaman

150 142 DR NURİ KJ\Rı\Kı\Ş bulunmamış şahıslardı( ) Türkiye'ye ilişkin Amerika'da yanlış bir kanının oluşmasının diğer bir sebebi de misyonerlerdi Misyonerler, daha en başta Müslümanların dinlerini değiştirmeyeceklerini kavrayınca, faaliyetlerini Hıristiyan azınlıklara, özellikle de Ermenilere kaydırarak din, eğitim ve sağlıkla ilgili çalışmalarda bulunmuşlardır Misyonerler, yarım yüzyıldır veya daha da uzun bir zamandır, Yakın ve Orta Doğu'ya ilişkin ana bilgi kaynağımız olmuşlar, bu bölgede yaşayan 1-lıristiyan azınlıklara yönelik olarak Amerikan kamuoyunu şekillendirmişlerdir Miisliiman Türkler tarafından geri çevrilerek ve Hıristiyan Ermeniler tarafından kolları açılmış bir şekilde karşılanarak Ermeni davasını benimsemişler ve Amcrika'ya gönderdikleri raporlarda mazlum Hıristiyanları savunmuşlar, Türkleri de kınamışlardır( ) Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde misyonerler ve onlarla işbirliği içinde olanlar, "Near East Relief" adında büyük bir -yardım- teşkilatı kurmuşlar, alt şubelerinin Amerika'daki diğer bütün cemiyetlere sızması üzerine bu teşkilat, Türkiye'deki Hıristiyanların destekçisi haline gelmiştir Bu teşkilatın siyasi faaliyetlerde bulunduğunu iddia etmiyorum Ancak Tiirk karşıtı propagandanın aracı olduklarına inanıyorum Bunun nedeni de bağımsız ve güçlü bir Tiirk devletinin kurulmasının, bölgedeki nüfuzlarını sona erdireceğine ve Birinci Dünya Savaşı öncesinde sahip oldukları birçok imtiyazı kaldıracağına yönelik kaygılardan kaynaklanmaktadır( ) Hem yardım teşkilatının hem de Amerikan basınının İstanbul'daki temsilciliğini yapan bir görevli, arkadaşlarına açıkça, Amerika'ya sadece Türk karşıtı haberler yollayabildiğini çünkü sadece bu haberlerin para getirdiğini itiraf etmiştir"51 Powell'ın yukarıdaki değerlendirmelerine konu olan "Yakın Doğu Yardımı-Near East Rclief", 1915'te kurulan misyoner yardım teşkilatının (Ermeni ve Süryaniler için Amerikan İnsani Yardım Komitesi American Commitee for Armenian and Syrian Relief), 1919'da isim değiştirmiş halidir Misyonerler, Amerikan halkına yönelik yaptıkları propagandanın karşılığını tam olarak almak için Başkan Wilson'dan 22 Ekim 1916'da Amerikan halkına bir çağrıda bulunmasını istemişler, bunun kabul edilmesi üzerine yayınlanan bildirilerde, Türkler kötülenerek Ermeniler yüceltilmiş ve Anadolu'daki Ermenilere yönelik yapılan yardım kampanyası "Haçlı Seferi" haline dönüştürülmüştür Amerikalı misyonerlerin -ülkelerinin "Doğu Sorunu" na müdahil olacağına ilişkinbeklentilerine uygun olarak Birleşik Devletler, Nisan 191?'de Birinci Dünya Savaşı'na İtilaf Devletleri'nin tarafında katılmış ve 8 Ocak

151 Al'vll::RİKAlI l\lisyonerlerin ANADüLU'DAKİ Fı\ ı\liyetleri 'de Başkan Wilson tarafından ilan edilen "On Dört Nokta"nın resmi yorumu çerçevesinde de Ermenilerin koruyucu bir gücün himayesinde bağımsız bir devlete sahip olmaları öngörülmüştür Amerikan Başkanı Wilson da Paris Barış Konferansı'nda, muhtemelen Türk karşıtı misyoner propagandalarının etkisinde olduğu için, etnik gerekçeleri, başka bir ifadeyle Ermenilerin nüfus oranlarının azlığını yadsıyarak, Doğu Anadolu'da kurulması öngörülen Ermcnistan için manda sorumluluğu almayı ülkesi adına kabul etmiştir Bu mandanın Amerikan Kongresi tarafından kabul edilmesinde ise, misyonerler tarafından şekillendirilmiş olan Amerikan kamuoyundaki Ermeni sempatisine güvenmiştir Türk milli mücadelesinin hedeflerinden bağımsız olarak tasarlanan bu mandanın, misyonerlerin bütün yönlendirmelerine rağmen Amerikan Kongresi tarafından kabul edilmeyişi, Ermeni davasının Amerika'da kaybedilmesini beraberinde getirmiştir Ancak Kongre'nin bu kararına rağmen Başkan Wilson, daha önce müttefiklerine (İngiltere ve Fransa) söz verdiği için, Erivan merkezli kurulan Ermenistan Cumhuriyeti'ne, Ermenilerin "Batı Ermenistan" olarak gördüğü Doğu Anadolu'nun bir bölümünün katılması ve büyük bir Ermenistan'ın oluşturulmasına dönük müttefik projesinin sınırlarını belirlemeyi kabul etmiştir Bu doğrultuda Başkan Wilson, Ermenilere duyduğu sempatinin bir uzantısı olarak, müttefiklerin Londra Konferansı'nda Ermeniler için belirledikleri bölgeden daha geniş bir alanı Ermenistan'a dahil etmiştir52 Ancak Ttirk milli mücadelesi ve kazanılan zafer bu sınır planlarını geçersiz kılmıştır Zaten Birleşik Devletlerin Lozan Konferansı'na gözlemci olmanın dışında resmi olarak katılmaması, İkinci Dünya Savaşı' na kadar sürecek olan geleneksel infirat politikasına geri döndüğünü, bu da Ermeni davasının Amerika'da misyonerlerin umutlarını söndürecek şekilde kesin olarak kaybedildiğini göstermiştir SONUÇ Amerikalı misyonerlerin, Osmanlı coğrafyasında 1820'li yıllardan başlayan ve Birinci Dünya Savaşı'nın çıkış tarihine kadar uzanan süreçteki etkin faaliyet ve çalışmalarının odağını Osmanlı Ermenileri oluşturmuştur Bunun Osmanlı toplum düzeni ve toprak bütünlüğü üzerindeki yansıması ise olumsuz gelişmiştir Misyoner kökenli yazarlar, Osmanlı Ermenilerine yönelik çalışmaların siyasi ve devrimci fikirleri bu topluma aşılamak gibi bir hedefinin olmadığını belirterek misyoner faaliyetlerini masum gösterme çabası içine girmelerine karşın, bu

152 144 LJR NURİ KARAKAŞ faaliyetlerin Osmanlı toplumunu ayrıştırıcı bir etkide bulunduğu açıklık kazanmıştır Amerikalı misyonerler, verdikleri eğitim ve yaptıkları dil çalışmaları ile Ermenilerin bağımsızlığa yönelmelerinin alt yapısını hazırlamışlar ve devrimci fikirleri daha kolay benimsemelerinin yolunu açmışlardır Böylece Ermeniler, dışarıdan gelsin veya gelmesin devrimci Ermenilerin isyan çıkarmaya yönelik kışkırtmalarına daha kolay tepki vermişler ve silaha sarılmışlardır Misyoner faaliyetlerinin bir diğer sonucu da Ermeni Meselesi'nin uluslararası bir nitelik kazanmasına yaptığı katkıdır Amerikalı misyonerler, Ermeni isyanları sonucu ortaya çıkan Ermeni ölümlerini dramatik bir şekilde anlatarak, bu ölümlerin sayısını Ermenilere duydukları sempati doğrultusunda abartarak, olayları tek taraflı anlatıp Tü rklerin zaten Batı kamuoyunda var olan kötü imajını perçinleyerek, Ermeni davasını Batı dünyasında canlı tutmaya gayret ederek başta İngiltere ve Birleşik Devletler olmak üzere, Batılı güçleri "Doğu Sorunu"nu çözmeye, başka bir ifadeyle Osmanlı İmparatorluğu'nun tasfiyesine yöneltmeye çalışmışlardır Amerikan misyoner faaliyetlerinin de etkili olması sonucunda Ermenilerin, Osmanlı toplumu içinde "sadık millet" olma niteliği, yerini isyan eden ve demografik açıdan hak iddia edemeyeceği Doğu Anadolu'da bağımsız bir devlet kurma arayışına yönelen bir anlayışa bırakmıştır Ancak, Ermenileri isyana sevk eden zihinsel alt yapının oluşmasında payı olan misyonerler, onca çabalarına rağmen ülkelerinin dış politikasını Ermeni davasının sonuna kadar savunulmasını gerektirecek bir çerçeveye oturtamamıştır Amerika Birleşik Devletleri, Ermeni davasını toprak talepleri açısından tarihe gömen Lozan Konforansı'na resmi olarak katılmamış, bu ülkeyi Ermeni mandası almaya teşvik eden başta İngiltere olmak üzere müttefikler de Ermeni davasına sırt çevirerek, çıkarlarını daha çok etkileyen Musul ve kapitülasyon gibi konularda daha fazla ısrarcı olmuşlardır Bu da "Ermeni Meselesi"nin çıkış ve gelişiminde rolleri olan Batılı devletlerin, artık çıkarlarına hizmet etmeyeceği için Ermenileri yüzüstü bıraktıklarının bir göstergesidir

153 VI ABD'li Misyonerlerin Yılları Arasında Osmanlı Topraklarındaki Faaliyetleri ve Bu Faaliyetlerin İki Ülke Diplomatik İlişkilerine Etkisine Genel Bir Bakış İsmail KÖSE Yrd Dor Dr, Erciyes Üniver<İlesi İİBF Ulııslammsı İlişkila Bölümü Öğretim Üyesi, is11111 ilkoset r<ıj'hotmailcom GiRİŞ Osmanlı Devleti'nin gerileme döneminden çöküş evresine geçışı tarihçiler tarafından Karlofça Antlaşması ile başlatılır Karlofça Antlaşması'ndan yaklaşık yüzyıl sonra gerçekleşen Fransız Devrimi ve devrimin yaymış olduğu milliyetçilik akımları Osmanlı azınlıklarını hareket geçiren ve dağılmayı hızlandıran en etkin tarihi gelişmelerden bir tanesi, belgide en önemlisidir Amerikalı Misyonerler bu şartlar altında, Fransız Devrimi'nden yaklaşık otuz yıl gibi kısa bir süre sonra Osmanlı topraklarında faaliyete başladılar ve milliyetçilik akımlarının Osmanlı Devleti'nin ücra köşelerine kadar yayılmasında büyük rol oynadılar Misyonerlerin çalışmaları on dokuzuncu yüzyılda Osmanlı Devleti'nin artık bir arada tutulamayan özellikle Hıristiyan uyruklarının en büyük ayrılıkçı düşünce kaynağı haline geldi ve dağılmayı hızlandırdı Aslında yönetim şekli her ne olursa olsun tarih boyunca kurulmuş hiçbir devlet, kendisine karşıt insanların yetişmesine ya da dış müda hale ile vatandaşlarının kendine karşıt hale gelmesine müsaade etmez Osmanlı Devleti yönetimi ve hukuki yapısı ile Sultan Halifeye baglı bir İslam Devleti'ydi Toplum yapısı farklı örf, adet, dil, ırk ve inançta vatandaşlardan oluştuğu için Müslüman olmayan tebaaya kendi inanç hmnı ve geleneklerini yaşatabilmeleri sağlamak amacıyla geniş özgürlük alanı tanınmıştı Millet Sistemi olarak bilinen bu uygulama misyonerle rin de etkisi ile daha sonra Osmanlı Devleti'nin parç alanmasında etkin rol iistlenecektir 1

154 146 İS:\IAİL KÖSE Belirtilen yapı içinde Amerikalı Misyonerlerin faaliyetleri ve kurmuş oldukları teşkilatlar daha önce de söylendiği gibi çok uluslu Osmanlı Devlet yapısının parçalanmasını hızlandırmış hatta hiç hesapta olmayan sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur Örneğin American Board of Commissioners for Foreign Missions -Amerika Yabancı Ülkelerdeki Misyoner Komiserleri Üst Kurulu (ABCFM), Doğu illerinde Alevi Türkler ile Ermeniler arasında ittifak kurarak Osmanlı Devleti'ne karşı ortak bir cephe oluşturmaya özel önem vermiştir Tehlikeyi zamanında fark eden il Abdülhamit'in tedbirleri sayesinde bu tertip başarıya ulaşamamıştır 2 Bu hadise de göstermektedir ki, misyonerlik, misyonerlerin iddia ettiği gibi dinsel bir olgu olmaktan çok, sosyal, kültürel, eğitim ve ekonomik araçları kullanarak geri kalmış uluslara nüfuz etme aracıydı 3 Misyonerlerin kurmuş oldukları okullar bu nüfuzun çok hızlı ve etkili bir şekilde yayılmasını sağlamıştır Oysa misyonerler her fırsatta Osmanlı idaresine olan sadakatlerinden bahsetmekte idiler fakat bu söylemlerinde hiçbir zaman samimi olmamışlardır Misyonerlerin faaliyetlerine izin vererek Osmanlı Devleti bilerek ya da bilmeyerek sonunu getirecek, kendine muhalif vatandaşlar yetiştirerek iç depremlerin şiddetini artıracak eylemleri peşinen kabul etmişti Bu öngörüsüzlük ve akıl tutulmasının bedelini de hem koca imparatorluk hem de arkada kalan Tu rk nesli ağır bir fatura ile ödedi ve halen ödemeye devam etmektedir Misyonerlerin amaçlarına ulaşmak için kendi fikirleri doğrultusunda yetiştirdikleri saha elemanlarının asıl amacı Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurmaktı ve bu yöndeki çalışmalar halen devam etmektedir Amerika Devleti oluşturulurken, kuruluşta Protestanlık ve Püriten Ahlak etkin rol oynamıştı Avrupa'da inançları, mülkleri ve canları tehdit edilen, Katolik hoşgörüsüzlük dolayısıyla ezilen sınıfları temsil eden Protestanlar kitleler halinde yeni keşfedilen Amerika'ya göç etmişler ve burada zor şartlar altında fakat liberal bir ortamda kendilerine yeni yaşamlar kurmuşlardı Avrupa'daki Katoliklik aksine Püriten Ahlak, dünya için çalışmayı, sermaye biriktirmeyi, karlı işlere yatırım yapmayı inancın gereği olarak kabul ediyordu Amerika'daki örgütlenmesini tamamlayan ve güçlenen Protestanlar Katoliklerin Cizvit papazlarının faaliyet göstermekte olduğu misyoner teşkilatlarına benzer misyoner yapıları oluşturmaya başladılar Başlangıçta amaç diğer din mensupları olan Müslümanları ve Yahudileri Hıristiyanlığa kazandırmaktı4

155 ı\bd'li l\iisyonl':rlerin OS}lANLI TOPRAKLı\ RJNOı\Kİ FAALİYETLERİ 147 Osmanlı ülkesine gelen Protestan misyonerler Osmanlı topraklarındaki Müslümanları ve Yahudileri Hıristiyanlaştırmanın hemen hemen imkansız olduğunu tespit edince, Osmanlı tebaası Hıristiyanları ve Marjinal Türk grupları Protestanlaştırma çalışmalarına ağırlık verdiler5 İlk olarak iki büyük azınlık grubu Rumlar ve Ermeniler ele alın<lı Rumların da Protestanlaştırılmasının güç olduğu görüldü Bu esnada Ermeniler ile misyonerlerin ilk teması misyoner rahip Parsons vasıtasıyla 1821 yılında gerçekleşmişti Daha sonra misyoner Dwight Ermenice öğrendi ve Ermeni tarihi ile ilgili araştırmalar yapmaya başladı Dwight, Ermeniler için <lers kitapları hazırlanması ve okullar açılması gerektiğini düşünüyordu6 Bu çalışmalardan sonra misyonerler 1844 yılından sonra dikkatlerini <laha kolay protestanlaştırılabilen Ermenilere çevirdiler Rumlar artık ikinci planda kalmıştı Bu yönelimde Rufus Anderson'un Anadolu gezileri büyük etkiye sahiptiri Ürünlerini yaklaşık bir asır sonra vermeye başlayacak olan yıkıcı adımlar böylece atılmış oldu Müslüman Ttirklerin Hıristiyanlaştırılma çalışmaları bir süreliğine ertelenmiş olmakla birlikte I Dünya Savaşına bir yıldan az bir süre kala misyonerler Boston'<lan gelen bir emirle Müslüman Türklerin Hıristiyanlaştırılması için çalışmaları yeniden yoğunlaştırmaya karar verdiler Resmi tepkiden kaçınılarak Hıristiyanlaştırma faaliyeti gizlice yürütülecekti Bu amaçla, anaokulları, çocuk ve gençlik, kadın ve kız kulüpleri kurularak faaliyetler bunların altında yürütülecek, okuma yazma bilmeyenlerin evine gidilerek propaganda yapılacaktı8 Milli Mücadele sonrasındaki gelişmeler bu girişimi sonuçsuz bırakacaktır Misyonerlerin çalışmaları ilerleyen yıllarda gayrimüslim cemaatler içinde şikayetlere neden oldu 1880'li yıllarda Anadolu'yu gezmiş olan William W Ramsay, "Türklerin aradan çekilmesi halinde, bölgede yaşamakta olan üç farklı Ermeni grubun birbirinin boğazını keseceğini" kaydetmiştir9 Çalışmalarında belirledikleri yöntem, bağnaz Hıristiyan milliyetçisi tutumları ve Müslümanlardan nefret etmelerini göz önüne alarak Amerikalı misyonerlerin Ortaçağ haçlı ruhu ile hareket ettiklerini söylemek abartılı olmayacaktır Uygur Kocabaşoğlu da "misyonerlerin haçlı zihniyeti ile hareket ettiklerini ve karşılarındaki insanlara buyurgan, idareci bir yaklaşım takındıklarını" kaydetmektedir111 Bu çalışmada Amerikalı misyonerlerin Osmanlı topraklarındaki kışkırtıcı faaliyetleri ve bu faaliyetlerin iki ülke diplomatik ilişkilerine etkileri dönemin Amerikan kamuoyu algısı da dikkate alınarak incelenecektir

156 148 İSMAİI KÜSE MİSYONERLERİN ÜSMANLI To PRAKLARINDAKİ FAALİYETLERİNİN BAŞLAMASI Osmanlı topraklarına ilk ayak basan misyoner 1815 yılında Mısır'a gönderilen İngiliz Church of Missionary Society'ye bağlı bir papazdır11 Bu tarihten birkaç yıl sonra Osmanlı topraklarına yerleşen Amerikan misyonerleri zaman içinde arkalarına Amerika'nın askeri gücünü de alarak, kendilerinden rahatsız olunduğu ya da ülke topraklarını terk etmeleri istendiği zamanlarda bile bulundukları yerlerden ayrılmamak için direnç göstererek kapitüler hakların da sağladığı ayrıcalıklarla misyonlarını devam ettirmişlerdir12 Misyonerler, bilerek ya da bilmeyerek bulundukları ülkelerde Amerika Devleti'nin siyasi ve ticari emellerine hizmet etmişlerdir13 Osmanlı topraklarında örgütlenen Amerikalı misyonerler büyük oranda ABCFMH altında örgütlenmişlerdi ve ABCFM'nin yönergelerine göre faaliyet göstermekteydiler Misyon merkezlerinin daha kolay kontrol edilebilmesi için örgütsel alt birimler stations oluşturulmuştu İlk başta Anadolu'da İzmir, Bursa, İstanbul ve daha sonra Trabzon istasyonları oluşturuldu1; ABCFM'nin Osmanlı topraklarında faaliyet göstermeye ve misyon istasyonları kurmaya karar verdiği yıllarda Osmanlı Devleti iç ve dış karışıklıklar, iç isyanlar, kapitülasyonlardan doğan sorunlar ve idari, askeri yapısındaki zaafıyetlerle boğuşmaktaydı Misyonerler bu şartlar altında, 1830 tarihli Türk-Amerikan Ticaret ve Seyrüsefayin Antlaşması imzalanmadan önce 1820 yılında iki misyoner, Plinky Fisk ve Levi Perrons ile İzmir'de çalışmaya başladı Osmanlı ülkesindeki ilk hedef yerler, İzmir, Beyrut, Selanik, İstanbul ve Kudüs'ten oluşuyordu 16 Osmanlı topraklarında kurulan ilk Amerikan Misyoner okulu, 1830 antlaşması yürürlüğe girmeden yedi yıl önce, 1824 yılında Beyrut'ta açıldı Amerikan Dışişleri raporlarına göre; bu tarihten başlamak üzere 50 yıl gibi kısa bir sürede Osmanlı topraklarındaki misyoner okullarının sayısı 400'ü aştı ve okulların %70'ten fazlasının mülkiyeti de misyonerlere aitti antlaşmasından önce Osmanlı Devleti topraklarında faaliyet gösteren misyonerlerin en büyük destekçisi, bulundukları bölgedeki İngiliz konsolosları idi 1830 antlaşması, misyonerlere ve Amerikan vatandaşlarına kapitüler koruma sağladı ve çalışmalarını kolaylaştırdı Kapitüler ayrıcalıklar, daha sonraki yıllarda Osmanlı Devleti'nin hareket alanını ve egemenlik ilkesinin altını oyan araçlar olarak kullanıldı Babıali, misyonerlere ve misyon teşkilatlarına karşı uzun erimli

157 A BD'lİ MİSYONERLERİN OSMANLI TOPHAKLAHl'WAKİ FAALİYETLERİ 149 bir politika oluşturamadı, Müslim ve gayrimüslim cemaatlerden gelen şikayetler üzerine; misyonerlere, teşkilatlarına ve okullarına yönelik kısa vadeli çözümler arandı Ayrıca, 1830 antlaşmasının sağlamış olduğu kapitüler haklar misyonerler için koruyucu zırh vazifesi görmekteydi ve böylece misyonerler ile teşkilatları Osmanlı hukuk sisteminde ayrıcalıklı bir pozisyona yükselmişti Amerikan temsilcileri bu süre içerisinde misyonerlerin haklarının ve faaliyetlerinin korunması için azami çaba sarf etmişlerdir18 ABCFM tarafından 1830 yılında iki misyoner Eli Smith ve H G O Dwight, İstanbul' a gönderilerek buradan tüm Anadolu'dan İran sınırına kadar bir yıl sürecek inceleme gezisi yaptılar İki misyonerin raporları daha sonra misyoner istasyonlarının kurulmasında öncü rol oynadı Smith araştırmalarında Müslümanların Hıristiyanlaştırılmasının imkansızlığını fark etmişti ve Hıristiyanların Protestanlaştırılması ile düşman topraklarına nüfuz edilebileceğini belirtmişti19 Bundan sonra özellikle Alevi Kürt ve Ermeni Osmanlı vatandaşlarının yaşadığı bölgelerde incelemeler yapmak üzere misyoner görevlendirmesi yapıldı 20 Bununla birlikte, İstanbul'a ilk atanan Amerikan mukim elçi ve maslahatgüzarlarının ticari ilişkilere zarar vermemek için ilk dönemlerde misyonerler lehinde girişimde bulunmaya istekli olmadıkları görülmektedir Bu politika 1840'lı yıllardan sonra terk edilecektir21 Misyonerler 1857'li yıllarda İmparatorluğun Balkan topraklarına da el atmışlar, örneğin Bulgaristan'da saha durum tespit çalışmalarını başlatmışlardı Çalışmalar sonuç vermeye başlamış, misyonerlerden önce birkaç adi adli vaka haricinde hadisenin meydana gelmediği Bulgaristan topraklarında bir Bulgar milliyetçiliği ve Osmanlı Devleti' ne isyan duygusu uyanmaya başlamıştır Bu esnada misyonerler gönderdikleri raporlar ile Amerikan ve Avrupa kamuoyunu Bulgaristan ayaklanması için hazırlıyorlardı22 Bulgaristan'da deneyim kazanan misyonerler aynı çalışmaları daha sonraki yıllarda Osmanlı tebaası Ermeniler arasında yürürlüğe koyacaklar, gönderdikleri yanlı rapor ve haberler ile Amerikan kamuoyunda Türk karşıtı bir kanı oluştııracaklardır23 Merkezden gelen talimat ve misyonerlerin şikayetleri neticesinde Amerikan elçileri misyonerleri koruma hususunda o kadar ileri gitmişlerdir ki, bazen kendi vatandaşlarının ve özellikle misyonerlerin çalışmalarını zorlaştıran valilerin dahi görevden alınmasını isteyebilmişlcrdir Örneğin; yıllarında Amerikan elçisinin telkinleri ile iki vali görevden alınmıştır

158 150 İSl'vlı\İL KÖSE Misyonerlerin çalışmaları ve örgütlenmelerine uzun süre dokunmayan Babıali, özellikle misyonerlerin muzır yayınlarının kontrol altına alınabilmesi için 1862 yılına kadar Amerika'da ve diğer Avrupa ülkelerinde basımı gerçekleştirilip Osmanlı topraklarına kontrolsüz bir şekilde sokulan külliyatlı kitap, gazete ve yayınların meydana getirmiş olduğu karışıklıklara son vermek için 1862 yılında yabancı yayınlara sınırlama koyan bir notayı elçilik ve diplomatik temsilciliklere gönderdi 1862 yılı itibarıyla Osmanlı topraklarına sokulacak tüm kitap, gazete ve benzeri yayınların kontrolden geçirildikten sonra dağıtılmalarına izin verilmesi kararı alındı Babıali'nin bu kararı Osmanlı topraklarında istedikleri gibi hareket eden ve propaganda yapan Amerikalı misyonerlerin rahatını kaçırmıştı Kararın kaldırılması için girişimlerde bulunmakta gecikmediler Fakat Hariciye Nazırı Ali Paşa, diğer ülkelerin de kendi topraklarında benzer kamu güvenliğini bozucu yayınlara izin vermediğini söyleyerek bu isteği reddetti Misyonerlerin ve dağıttıkları yayınların Osmanlı topraklarında neden olduğu olumsuzluğun farkında olan Ortaelçi EJoy Morris Bakanlığına göndermiş olduğu notta bu konuda Babıali'nin hassasiyetinin dikkate alınarak ajite edilmemesini tavsiye etmekteydi Bununla birlikte misyonerlerin dağıtılmasına izin verilmeyen yayınlarının büyük kısmı Morris'in girişimleri ile müsaade almayı başarmıştır 2'1 Misyonerlerin Osmanlı topraklarındaki basım ve yayım faaliyetleri o derece ilerlemiştir ki, 1875 yılında İstanbul'da basılmakta olan misyoner kitaplarının sayısı 393'e, dil çeşitliliği ise yediye ulaşmıştı Misyonerlerin bu derecede büyük bir külliyata ulaşmaları 40 yıllık bir çalışma neticesinde mümkün olmuştur ve artık kitap satışlarından para kazanarak diğer çalışmalarını finanse edecek düzeye ulaşmışlardı Bu nedenle misyonerler yeni getirilen düzenlemelere şiddetle karşı çıkarak Babıali'nin eski uygulamaya dönmesini ya da kendileri için bir istisnai durum oluşturulmasını istiyorlardı 25 Misyonerler Osmanlı topraklarında çalışmaya başladıklarında "Türkiye Misyonu" altında örgütlenmişlerdi 1860 yılına kadar elde edilen gelişme ve teşkilatlanma misyon yapılarında alt istasyonların kurulmasını gerekli hale getirmiştir Bu nedenle Türkiye Misyonu üç ana bölgeye ayrılarak yeni bir idari düzenleme gidildi Dclğu Misyonu'nun merkezi I Iarput olarak belirlenmişti Bu esnada özellikle Kudüs ve Yafa etrafında Amerikalı misyonerlerin teşviki ile koloni kurma çalışmaları sürmekteydi 1866 yılında Amerikan

159 ADD'Lİ :VI İSYONERLERİN OSMANLI TOPRAKLARINDAKİ FAALİYETLERİ ısı vatandaşı 40 aileden oluşan bir topluluk Kudüs Valiliği'ne başvurarak koloni kurmak üzere kendilerine toprak satılmasını talep etti Amerikan elçisi Morris, kolonici Amerikalılara yardım ediyordu Fakat Babıali bu isteği geleneksel dış politikaya ters düştüğü ve bölgedeki düzeni bozacağı gerekçesi ile reddetmiştir26 Buna rağmen misyonerler; Kudüs, İstanbul, Suriye ve Doğu Anadolu gibi çok geniş bir coğrafyada Amerikan konsoloslarının koruması altında faaliyet göstermeye, özellikle Kudüs havalisinde koloniler kurulabilmesi için gerekli alt yapıyı hazırlamaya devam ettiler Misyonerler, özellikle Müslüman Türklerin Protestan Hıristiyanlar yapılabilmesi için ancak kendi ırkdaşları tarafından din değiştirmelerinin sağlanmasının mümkün olduğunun farkına varmışlardı ve çalışmalarını bu alanda yoğunlaştırmışlardır27 Daha önceleri uygulamada olan Hıristiyanlığı seçen Müslümanların ölümle cezalandırılması kuralından vazgeçilmesi misyonerlerin işini kolaylaştırmıştı Her ne kadar serbest bırakılsa da Müslümanların Hıristiyanlaştırılması kolay olmadığı için misyonerler diğer cemaatlerdeki yerli Hıristiyanları Protestanlaştırmaya yoğunlaştılar Buna karşın özellikle Suriye'deki diğer Hıristiyan cemaatleri Protestanlığı ateizm ile eş tutarak Amerikalı misyonerlere karşı Türk makamlarından sürekli yardım istiyorlardı 28 Misyonerler ulaştıkları muazzam büyüklükteki yazılı külliyatın yanında yoğun şekilde okul ve hastane de kurmuşlardır Bu kuruluşları kurarken pek çok durumda Osmanlı Hükümeti'nden izin almaya gerek görmeksizin faaliyet göstermişler, kendilerine dokunulmaması için de özellikle Amerika'da yayınlanmakta olan gazetelerde okullarının kapandığı propagandasını yapmışlardır Misyonerlerin Osmanlı ülkesindeki ilk organize geniş çaplı eğitim kurumu girişimi Robert Koleji'dir Misyoner Cyrus Hamlin'in girişimleri ile 1863 yılında Amerikalı işadamı Christopher R Robert tarafından kurulan Robert Koleji yılında, Ermeni, Rum, Ttirk, Fransız, Amerikan, Bulgar, Yahudi ve diğer milletlerden yaklaşık 200 öğrenciye eğitim veriyordu30 Eğitim dili İngilizce olan Kolej daha önce de söylendiği gibi ilerleyen yıllarda Bulgar isyanının önderlerini yetiştirecektir ABD'nin İstanbul Büyükelçisi ( ) Henry Morgenthau, "Robert Koleji'ni Amerikan yönteminin Osmanlı topraklarına nasıl mükemmel bir şekilde nüfuz ettiğinin en güzel örneklerinden bir tanesi olduf,runu" bclirtmektedir31 Kurulduktan 30 yıl sonra, misyonerlerin kontrolündeki Robert Kolcji'nde on farklı milliyetten 200'ün üzerinde

160 152 İSl\IAİL KÖSE öğrenci eğitim görüyordu-12 Uygur Kocabaşoğlu, Amerikan kolejlerini, "Amerikan misyoner eğitim dizgesinin mostralık malları, bir başka deyişle ABCFM'nin vitrine koyduğu yüksek okullar "33 olarak niteler Osmanlı eğitim sisteminin çağın gereklerini karşılayamaması ve geri kalması Amerikan kolejlerine rağbetin hızla yükselmesine neden olmuş ve kolejler vitrindeki yerlerinin hakkını vermişlerdir 1875'li yıllardan sonra misyonerler öncülüğünde artık gücünü kazanmış ve örgütlenmesini tamamlamış olan Protestanlar diğer Hıristiyan cemaatlere tanınmış olan hakların kendilerine de tanınmasını ve bu amaçla Babıali tarafından bağımsız bir cemaat olduklarını belirten beratın kendileri için de düzenlenmesini talep etmeye başladılar Bu amaçla Protestan Topluluğu temsilcisi Hagoss Mattosyan Osmanlı, Alman ve İngiliz makamlarına başvurularından sonuç alamayınca Amerikan elçisinden yardım istendi3 Her ne kadar cemaat statüsünü henüz elde edememiş olsalar da misyonerler geniş Osmanlı arazisinde istedikleri gibi hareket ediyorlardı Bu hareketlere bir kısıtlama koyabilmek için özellikle Ermenilerin yoğun olarak yaşamakta olduğu Güneydoğu bölgesinde Babıali'nin talimatı ile misyonerlere bir ilden başka ile geçiş izni sağlayan teskere verilmiyordu Bu durumlarda Amerikan ortaelçileri devreye girerek gerekli teskereler ve misyonerlerin yolculuk esnasındaki güvenliklerini garanti altına alacak korumalar eşliğinde seyahat etmeleri sağlanıyordu 35 MisYONERLERİN YAYIN FAALİYETLERİ Misyonerler, İstanbul'da haftalık bir dergi çıkartıyorlardı Dergi üç farklı alfabede, Ermeni, Yunan ve Osmanlı Alfabesinde Türkçe dilinde basılıyordu Çünkü hedef kitle olan Ermeniler ve Rumlar kendi ulusal dillerinden ziyade Tıi rkçe bilmekteydiler Derginin Ermenice basımı 1846, Ermeni harfleri ile Türkçe basımı 1858 ve Yunan harfleri ile Türkçe basımı 1872 yılında başlamıştı Misyoner raporlarında zikredilen dergilerin bazı güçlük ve engellemelere rağmen yukarıda belirtilen tarihlerden itibaren aralıksız yayınlandığı bildirilmektedir Dergilerin ilk sayfasında ahlaki ve dini makaleler, ikinci sayfasında eğitsel yazılar, üçüncü sayfada yerli görüşler ve dördüncü sayfada güncel siyasi haberlere yer veriliyordu Dergiler vasıtasıyla Protestan cemaat kendi içinde haberleşebiliyor, toplantı ve benzeri ilanlar bu sayede duyuruluyordu Dergiler tüm Osmanlı topraklarındaki abonelere posta yoluyla

161 AllD'Lİ MİSYONERiERİN OSMANLI TOPRAKLARINDAKİ FAALİYETLERİ 153 gönderilmekteydi Bu dergilerin yanında çocuklara Protestanlık propagandası yapılabilmesi için aylık resimli dergiler çıkartılıyordu Haftalık dergilerin dillerinde çıkan zikredilen aylık yayınlar, ek olarak Bulgarca da yayınlanıyordu 36 Amerikalı Misyonerler 1870 yılında bugün Tü rkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kalan alanın tümünü etki alanları içine almayı başarmışlardı Aynı zamanda 1870'ler misyonerlerin kuluçka evresinin bitmesiyle ve yaklaşık 50 yıldır ektikleri fesat tohumlarının ilk meyvelerini vermeye başladığı yıllardır3; Bununla birlikte misyonerlerin Osmanlı topraklarındaki gayrimüslimleri, özellikle Ermenileri Protestanlaştırmaya çalışmaları Hıristiyan cemaatler içinde huzursuzluğa neden olmuştu Örneğin; Bitlis ilindeki misyonerler 13 yaşındaki bir Ermeni çocuğu Protestanlaştırarak korumalarına almışlar ve şikayet üzerine çocuk misyonerlerden alınarak babasına geri verilmişti Misyonerler bu durumu elçiliklerine şikayet etmekte gecikmediler Hariciye Nazırı Ali Paşa şikayete verdiği cevapta yerel idarenin kanunlara göre hareket ettiğini bildirerek misyonerlerin talebini reddetti38 Daha önce de söylendiği gibi, misyonerlerin Hıristiyan tebaayı Protestanlaştırması cemaatler içinde huzursuzluğa neden oluyordu İhtida eden Hıristiyanlar diğerleri tarafından tehdit ediliyordu Misyonerler mühtedilere yönelik tehdidin yakın zamanda kendi hayatlarını da riske edeceği korkusu ile zaman zaman elçiliklerine başvurarak koruma talep etmekteydiler İhtida eden Hıristiyanların hayatlarını tehdit edenler genellikle Rusya ve Yunanistan tarafından kapitüler koruma sağlanacağı garantisi verilerek ajite edilen Osmanlı uyruğu Rumlar ya da Ermenilerdi Bu gibi durumlarda Amerikan Elçiliği Babıali'ye başvurarak vatandaşlarının korunmasını talep ediyordu 19 Peşpeşe meydana gelen hadiseler ve isyanlar neticesinde Babıali, misyonerlerin faaliyetlerinden ve müesseselerinden kuşkulanmaya başlamıştı 1899 yılından itibaren özellikle Trabzon, Beyrut, Halep, İzmir, Harput, Elazığ, Bitlis ve Erzurum valilerine misyonerlerin faaliyetleri ile ilgili düzenli raporları merkeze göndermeleri talimatı verildi 1905 yılında ise vilayetlere gönderilen ferman ile Misyonerler denetimindeki Amerikan okulları ve bu okullara giden Müslüman talebeler hakkında bilgi istendi 10 Oysa Babıali şüphelenmekte geç kalmıştı Çünkü 1900 yılına varıldığında, misyoner teşkilatları Trabzon Mersin çizgisinin batısında kalan yedi istasyonda (Trabzon, Merzifon, Sivas, Kayseri, Bursa, İzmir ve İstanbul) ve toplam 102 uç alt birimde örgütlenmesini

162 154 is:vıaiı KÖSE tamamlamıştı41 Kapitülasyonlar gibi kurşun geçirmez bir zırha sahip bu örgütleri artık söküp atmak imkansızdı 1901 yılı Kasım ayında İngiliz, Fransız, daha sonra Rus, Alman ve İtalyan vatandaşlarına, misyoner kuruluşlarına ve bu kuruluşlara bağlı okullara bazı ek ayrıcalıklar tanındı Amerikan ortaelçisi Leishman bizzat Başkan John Hay'ın talimatı ile II Abdülhamit nezdinde girişimde bulunarak aynı ayrıcalıkların Amerikan vatandaş ve misyoner kurumlarına da tanınmasını istedi Amerikan tarafının diğer talebi Osmanlı makamları tarafından tanınmayan Beyrut Protestan Tıp Koleji'nin tanınması ve bu okuldan alınan diplomaların Osmanlı hükümetince denk kabul edilmesi üzerine yoğunlaşmıştı42 Beyrut Protestan Tıp Koleji misyonerlerin idaresindeydi ve izin alınmadan inşa edilmişti Misyonerler, buradaki çalışmaları ile yerel halkı Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırtmaktaydılar Başkan J Hay, ortaelçi Leishman'a bizzat Sultan ll Abdülhamit ile görüşerek Amerikan talepleri ile ilgili kişisel mesajını iletmesi talimatını verdi Leishman 1903 Şubat ayının başından itibaren II Abdülhamit ile görüşmek için girişimlerde bulunmaya başladı Hariciye Nazırlığına defalarca yazılı olarak başvurmasına rağmen ancak Nisan ayının başında II Abdülhamit ile okul sorunları ile ilgili tartışmaya girmemesi şartı ile görüşebildi Görüşmede; Amerikan vatandaşlığına geçen Osmanlı uyruklarının bu ülkeye göçü, arkeolojik kazılar, Amerikan sigorta şirketlerinin Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerine izin verilmesi, Amerikan domuz eti üzerindeki ithalat yasağı ve diğer konular ele alınmıştı Görüşme sonrası domuz eti ithalatı üzerindeki yasak kaldırılmış ve Amerikan vatandaşlığı kazanmış Osmanlı uyruklarının çocuk ve eşlerinin göçüne izin verilmesi konusunda ilerleme sağlanmıştı'13 Amerikalıların özellikle Bağdat havalisindeki arkeolojik kazı talepleri ve misyoner okulları ile ilgili istekleri Babıali tarafından zamana yayılarak yumuşatılmaya çalışılıyordu Fakat Amerikalılar bu konudaki isteklerinden vazgeçmek niyetinde değillerdi ve özellikle misyoner okulları üzerindeki taleplerinin karşılanmaması halinde üstü kapalı tehdide başvurmaktan bile çekinmemekteydiler44 Bu amaçla 1903 yılı ağustos ayında Beyrut Amerikan Konsolos yardımcısının öldürüldüğü45 bahanesi ile Brooklyn, San Francisco ve Portsaid'de bulunan Machias savaş gemileri Beyrut'a gönderildi Washington'daki Osmanlı ortaelçisine de gemilerin Amerikan talepleri karşılanıncaya kadar Beyrut'ta kalacağı bildirildi 46

163 ABD'Lİ l'v!isyo:-ifrlerin OSIVIANlI TOPRAKLARINDAKi FA ALİYETLERİ 155 Konsolos yardımcısı ile ilgili haberin İstanbul'daki elçiliğe gönderilen yanlış kripto kullanımından kaynaklandığı ve asılsız olduğunun anlaşılmasına rağmen gemiler geri döndürülmeyerek, uzun süredir kabul görmeyen isteklerin bu fırsattan istifade güç gösterisi ile elde edilmesi amaçlandı Babıali savaş gemilerinin Beyrut'a gelişini bir tehdit olarak değil, dostane ziyaret şeklinde değerlendirme eğilimindeydi Ortaelçi Leishman ise Bakanlığına göndermiş olduğu raporunda savaş gemilerinin varlığının, tümünün olmasa bile isteklerinin büyük kısmının karşılanmasını sağlayacağını bildirmişti47 Amerikalılar, diğer ülkelerin misyoner okullarına tanınan ayrıcalıkların aynılarının kendi okullarına da tanınması isteklerine, misyonerlerin buradaki çalışmalarını zorlaştıran ve Amerikan vatandaşlarının güvenliğini sağlayamadığını düşündükleri Beyrut valisi Reşit Bey'in görevden alınmasını da eklemişler ve vali değişinceye kadar savaş gemilerini Beyrut limanında bekleteceklerini bildirmişlerdi Amerikan tarafının baskısı ve tehditleri sonucunda Beyrut Valisi Reşit Bey görevden alındı48 Babıali, Amerikan okullarına uzun süredir her yöntem kullanılarak sağlanmaya çalışılan ayrıcalık ve imtiyazları vermeyi reddetmeye devam etti Çünkü Osmanlı topraklarında; İstanbul, Beyrut, Kudüs, Kayseri, Tarsus, Selanik, Van, Adana, İzmir, Maraş, Sivas, Halep, Antakya, Erzurum, Muş, Trabzon, Mardin, Manastır, Tripoli, Baalbek, Humus, Hama ve Ramallah gibi önemli kentler başta olmak üzere hemen hemen imparatorluğun her tarafını örümcek ağı gibi sarmış kayıtlı 142 misyoner okulu, misyonerlerin idaresinde hastane, İncil dağıtım kurumları ve kilise yapıları bulunuyordu49 Kayıt altında olmayan benzer kurumlar listeye eklendiğinde sayı 300'ü aşıyordu Bu nedenle Babıali artık kontrolünün dışına çıkmış olan misyoner okullarına daha fazla ayrıcalık tanıyarak elinde kalmış olan son denetim aracını da kaybetmemek için Amerikan isteklerine karşı direniyordu Misyoner okulları konusundaki isteklerinden vazgeçmek niyetinde olmayan Amerikan Hükümeti bu sefer 1904 yılı Ağustos ayında üç savaş gemisinden oluşan bir filoyu İzmir limanına gönderdi Amerikan Kabinesinde yapılan toplantıda, talepler Babıali tarafından karşılanmazsa Leishman'ın geri çağrılmasına ve diplomatik ilişkilerin tamamen kesilmesine karar verilmişti50 Artan baskılar neticesinde Babıali Amerikalı misyoner Bayan Lane'e ait İzmir'deki çiftlik üzerinde tartışma konusu olan 5000l tutarındaki meblağı ödemeyi kabul etti Ortaclçi Leishman diğer talepleri yazılı

164 156 İSMı\İL KÖSE bir nota ile karşılanmazsa İzmir limanına gelen savaş gemilerinden bir tanesinin İstanbul'a gelmesini isteyeceğini ve bu gemi ile İstanbul'dan ayrılacağını Babıali'ye bildirmişti51 Amerikan Dışişleri Bakanlığı misyoner Lane sorununun çözümünü yeterli buldu ve filonun İzmir limanından ayrılması ve Leishman'ın da görevinde kalması talimatını vererek zikredilen hadise üzerinde bir süreliğine daha fazla ileri gitmemeyi çıkarlarına uygun gördü;2 Babıali sözlü olarak Amerikan misyoner okullarına diğer ülkeler, örneğin Fransa ile eşit muamelede bulunacağını bildirdi ve konu bir nota ile Amerikan elçiliğine iletildi İzinsiz açılan okul ve kurumlar gerekli formaliteleri tamamladıktan sonra tanınacaktı Amerikan tarafı sözlü güvenceyi ve notayı yeterli bularak merkezin de talimatıyla misyoner okulları ile ilgili taleplerini de bir süreliğine dondurma kararı aldı Misyonerlerin iftira ve kara propaganda temelli şikayetleri iki ülke arasındaki ilişkilerin savaşın eşiğine gelmesine neden olmuştu R L Daniel, Türklere iftira atılması uygulamasının Haçlı seferlerine kadar gittiğini ve ABD'li misyonerlerin Türklerin mevcut kötü ününden faydalanarak bu imaj ı hemen sömürmeye başladıklarını hatta Büyükclçi H Morgenthau'nun Türkler için; "anlayışsız", "acımasız", "psikolojik olarak ilkel", "zorba, korkak";3gibi sıfatları kullanacak kadar ileri gittiğini, ABD'deki gazetelerin evsiz küçük Ermeni çocuğun ABD misyonları tarafından barındırıldığını, Türklerin Ermenilere zulüm yaptığı; 13, 14 yaşındaki Ermeni kızların Türk haremlerine alındığı,54 daha da romantikleşerek mazlum, güzel yüzlü Ermeni soyunun yok edildiği propagandasının yoğun şekilde yapıldığını söylcmektediry R L Daniel'in de söylediği gibi özellikle misyonerlerin dezenformasyona dayalı gayretleri ile, ABD kamuoyunda Ermenilere karşı bir minnet duygusu oluşturulmaya çalışılmış ve bunda başarılı da olunmuştu Bu esnada Amerikan vatandaşları Osmanlı topraklarında ticaret dahil pek çok alanda faaliyet gösteriyordu 1895 yılı resmi istatistiklerine göre 600'den fazla Amerikalı Osmanlı ülkesinde bulunmaktaydı Kongre raporları tam sayıdan emin olmasa da Osmanlı uyruğu olup Amerikan vatandaşlığı kazanarak tekrar Osmanlı topraklarında yaşamaya başlan pek çok Amerikalı vardı Amerikan Elçiliğinin Babıali'ye sunmuş olduğu listeye göre, tüm Osmanlı topraklarında özellikle Anadolu'da faaliyet göstermekte olan misyoner okul ve teşkilatlarının resmi sayısı 172 idi56 Gayri resmi rakam resmi sayının iki katından fazlaydı Bu

165 J\BD'Lİ ı'vi İSYONERLERİN OS;'v1ANLI TOPRJ\KLARINUAKİ FAALİYETLERİ 157 esnada Amerikan gazetelerinde sürekli Hıristiyanların ve Ermenilerin Tü rkler tarafından katledildiği haberleri yapılıyordu 57 Misyonerlerin şikayet konularından bir tanesi de mektuplarının açılarak Türk makamları tarafından okunduğu iddiasıydı Bu şikayet 1892 yılında tekrar yapılmış ve daha sonra sorun çözülmüştü 1907 yılına gelindiğinde ABCFM Amerikan Dışişleri Bakanlığı'na başvurarak mektuplarının yerel Osmanlı makamları tarafından açıldığı ve okunduğu şikayetinde bulundu ABCFM başkanı James Barton'a göre bu duruma müsamaha gösterilmesi halinde Türk idareciler uygulamayı sıradan hale getirecek ve misyonerlerin Osmanlı Posta teşkilatı vasıtasıyla haberleşmeleri imkansız hale gclecekti58 Her ne kadar kişisel yazışma ve haberleşme hakkı dokunulmaz ise <le, misyonerlerin Osmanlı topraklarında göstermekte oldukları faaliyetler posta yoluyla Boston'daki merkezlerine gönderdikleri rapor ve bilgiler genellikle yasadışı çalışmalarını ve niyetlerini açığa çıkardığı için mektuplarının okunması deşifre olmalarına neden oluyordu Boston'daki merkezin olaya müdahale edilmesini isteme nedeni de buydu Şikayete neden olan hadiseler Erzurum'daki misyoner Doktor Underwood ve Manastır'daki misyoner Mr Clarkc'nin mektuplarının açıldığı iddiası ile ortaya çıkmıştı Misyonerlerin Balkanlardaki çalışmaları da hız kesmeden devam etmekteydi İlbasan şehrinde bir misyoner okulu ve hastanesi kurmak için toprak satın almaya çalışan misyoner Telford Erickson buradan Manastır kentine, daha sonra da İstanbul'a sürüldü Hadise ABD'nin Manastır'daki çıkarlarını korumayı üstlenmiş olan Avusturya Konsolosu tarafından İstanbul'daki ABD elçiliğine bildirildi Misyoner Erickson daha önce Osmanlı idarecileri tarafından Bulgarlara yapıldığı gibi misyonerlerin Arnavutların <la Osmanlı Devlcti'ne karşı isyan etmelerini sağlayacak çalışmalar yaptığı için Tiran'dan İl basan' a gönderilmişti 19 Amerikan elçiliğinin ısrarlı taleplerine ve protestolarına rağmen misyoner Erickson'un İlbasan'a dönmesine izin verilmedi, Erickson Manastır'a dönerek ailesine katılabilecekti60 Misyonerler bizzat Ermeni çeteleri tarafından organize edilenler dahil her olayda sorumluluğu Osmanlı hükümetine ve Türklere ihale etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdi61 Örneğin, Robert Koleji Müdürü olan G Washburn hatıratında; Taşnak mensubu Ermenilerin 1896 Osmanlı Bankası baskınına bilinçli olarak Osmanlı idaresi tarafından izin verildiğini söyleyerek ve kentteki tüm çatışma ve katliamları Türklere yükleyecek kadar ileri

166 158 İSl\lt\İL KÖSE gitmektedir yılında misyonerlerin Osmanlı topraklarındaki yaklaşık bir asırlık çalışmaları o boyuta ulaşmıştı ki kendi deyimleri ile dünyada hatta Osmanlı ülkesinde hiç kimse Osmanlı nüfus yapısını ve arazisini misyonerlerden daha iyi bilmemekteydi Yine misyonerlerin 1887 tarihli raporlarına göre; " gelecek 30 yıl içinde Asya ve Avrupa Türkiye'sinin kaderi Amerikalı Protestan misyonerlerin elinde olacaktı"63 Misyonerlerin bu kadar iddialı bir söylemde bulunabilmelerinin temel nedeni Balkan topraklarında ve Bulgaristan'da kazandıkları başarılar ile Asya topraklarındaki Ermenileri ayaklandırabileceklerine olan güvenleriydi MİSYONERLERİN ERMENİ TEBAAYI KIŞKIRTMA FAALİYETLERİ VE İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNDE KRİZ DöNEMİ dönemi kuluçka devresini tamamlayan misyonerlerin Anadolu topraklarındaki faaliyetlerinin ilk sonuçlarını vermeye başladığı yıllardır Zeytun, Maraş, Muş, Antep, Halep, Urfa, Haçin Saimbeyli, Trabzon, Merzifon, Harput, Erzurum, Van, Mersin ve İstanbul'da yaşayan Taşnak ve Hınçak mensubu Ermeni komitacılar bu dönemde geniş çaplı bir başkaldırı denemesine giriştiler64 Komitacı Ermenilerin birinci kışkırtıcısı Çarlık Rusya iken hemen arkasından Amerikalı misyonerler geliyordu Misyonerler sadece bu bölgedeki Ermenileri kışkırtmakla ilgilenmemiş, daha önce de söylendiği gibi Alevi Osmanlı vatandaşlarını da kışkırtarak isyanı geniş çaplı bir tabana yaymaya çalışmışlardı65 İngiltere'nin kışkırtma faaliyetleri Rusya ve Amerika'nın gerisinde kalmıştı Ermeni başkaldırıları sırasında Amerika Marblehead isimli savaş gemisini tehdit amacıyla Mersin Limanı'na gönderdi Amerikan ortaelçisi Babıali'yi Haçin'deki misyonerlerin zarar görmesi durumunda Haçin kaymakamının kellesini isteyeceği şeklinde tehdit edecek kadar ileri gitti 66 Kongre'dc ve kamuoyunda ise masum Ermenilerin ve Hıristiyanların katledildiği haberleri yayıldı Amerikan arşiv belgelerine göre yıllarında meydana gelen olaylarda hayatını kaybeden Ermenilerin sayısı 30000'di Resmi araştırmalara dayanmayan bu rakamların ve hadiselerin abartılı olduğunun Amerikalılar da farkındaydı67 Aslında bu tarihe kadar Ermeniler Osmanlı Devlet katlarında çok yoğun olarak görev almışlardı ve kendilerine karşı herhangi bir ayrım

167 AilD'Lİ MİSYONERLERİ:-< OSMAN! 1 TOPRAKLA RJNDAKİ FAJ\LİYETLERİ 159 söz konusu değildi Amerikan gizli belgelerinde ve dönemin gazetelerinde Ermeni ulusunun düşmanı olarak gösterilen il Abdülhamit, 1889 yılında Hazine'yi Hassa'ya ait olduğunu ilan ettiği Musul dahil Basra Körfezi'ndeki petrol yataklarının bağlı bulunduğu kurumun başına bir Ermeni olan Agop Ohanes Kazazyan Paşa'yı getirmekte sakınca görmemişti 68 Yabancı misyonerler, diplomatik görevliler, yazarlar ve gazeteciler tarafından IL Abdülhamit'e ve Türk milletine karşı bilinçli olarak tırmandırılan nefrete dayalı önyargılı yaklaşım, ABD'nin İstanbul Ortaelçisi S Sullivan Cox'un hatıratında da mesnetsiz ve tarafgir olduğu için sıklıkla eleştirilir Cox, " gerçeklerin Amerika ve Batı'da bilindiğinden çok farklı olduğuna bizzat kendi gözlerimle şahit oldum " demektedir69 Osmanlı Donanmasının hizmetine girmiş olan diğer bir Amerikalı, Amiral Buchan Paşa da Washington Post muhabirine vermiş olduğu röportajda; Abdülhamit hakkında Amerikan kamuoyunda söylenenlerin doğru olmadığını belirtmişti 70 Kongre ve kamuoyunun katliam iddialarına rağmen isyanları için gönderilen savaş gemileri de herhangi bir katliam izi bulamadan geri dönmek zorunda kaldı İsyanlar iki ülke arasındaki vatandaşlık sorunlarının tekrar gündeme gelmesine neden oldu Osmanlı Devleti özellikle Ermenilerin yoğun olarak Amerikan vatandaşlığına geçmesi üzerine 1869 yılında Sultan'ın izni olmaksızın tebaanın başka bir ülkenin vatandaşlığına geçişini yasaklamış, izinsiz geçişleri geçersiz saymaya başlamıştı Amaç, Taşnak ve Hınçak komitacılarının Amerikan vatandaşlığı kazanarak geri dönüp serbestçe tedhiş eylemlerinde bulunmasını engellemekti Yasa, komitacılık ile ilgisi olmayan Ermenileri de kapsıyordu 1869 yılındaki bu kararın da etkisiyle iki ülke arasında sonradan Amerikan vatandaşlığı kazanarak tekrar geri dönmüş olan Ermenilerin durumu ile ilgili anlaşmazlık devam etmekteydi Amerika'ya giderek bu ülkenin vatandaşlığına geçen Ermeniler daha sonra yaşadıkları yere geri dönüyor ve Amerikan vatandaşlarına tanınan kapitüler ayrıcalıkların kendilerine de tanınmasını talep ediyorlardı Böylece Taşnak ve Hınçak mensupları işledikleri suçlara karşı Türk mahkemelerinde yargılanamayacaklardı Amerikan Hükümeti her ne kadar Ermenilerin taleplerini yersiz bulsa da kapitüler haklardan istifade etmelerini de sağlama politikasını devam ettiriyorduamerika'nın aksine Rusya,İngiltere,Avustıırya, Fransa, Almanya gibi büyük Avrupa devletleri 1869 yasasını tanıyarak

168 160 İSMAİL KÖSE ve Sultan'ın izni olmadan vatandaşlıklarına geçen Osmanlı tebaasına Osmanlı topraklarında kapitüler koruma sağlamayı reddediyorlardı;1 Ermeni olaylarının ve misyoner faaliyetlerinin etkisiyle 1895 yılında Amerikan Hükümetifa it accompfi durumu yaratarak Babıali ile herhangi bir ön görüşmeye lüzum görmeksizin Erzurum ve Harput'ta konsolosluk açmaya karar verdi Bu amaçla Robert S Chilton Erzurum, William D Hunter ise Harput konsolosları olarak atandı Chilton ve Hunter Haziran ayında ABD'den yola çıkarak Temmuz'da İstanbul'a ulaştılar Babıali her iki konsolosa görevlerini yapabilmeleri için gerekli izni sağlayacak olan beratları vermeyi reddetti İki konsolos iki ay beratlarının verilmesi için beklemelerine rağmen Babıali'nin kararının değiştirilmesinin başarılamaması üzerine 11 Eylül tarihinde merkezden gelen talimata uygun olarak berat almaksızın hükümetleri tarafından atanmış oldukları görevlerine başlamak üzere Erzurum ve Harput'a doğru yola çıktılar 72 İki konsolos gemi ile Trabzon'a geldiklerinde buradan hareket ederek Erzurum ve Harput'a gitmelerine müsaade edilmedi Trabzon, Erzurum ve Harput'ta komitacı Ermenilerin neden olduğu karışıklıkların da etkisiyle, Chilton Amerika'ya geri çağrılırken, Hunter'a İstanbul'daki Amerikan elçiliğinde başka bir görev verildi Her ne kadar Ja it accompfi konsolos atamalarında Amerika geri adım atmış gibi görünse de, Harput ve Erzurum' a konsolosluk açma girişiminden vazgeçilmedi İstanbul'daki Amerikan ortaelçisinin artan ısrarı üzerine Babıali Erzurum'da Amerikan konsolosluğu açılmasına müsaade edeceğini fakat Harput'a müsaade edilmeyeceğini Amerikan tarafına bildirdi 73 Amerika'nın adı geçen bölgede herhangi bir ticari faaliyeti söz konusu değildi Atama, misyonerlerin çalışmalarına yardımcı olmak ve Osmanlı'ya isyan etmiş olan Taşnak, Hınçak ve kısmen Armenakan komitacısı Ermenilere daha yakın bulunmak amacıyla yapılmıştı;4 Belirtilen gerekçelerden haberdar olan Babıali bu nedenle konsoloslara berat vermeyi reddetmiş, Amerikan Hükümeti Babıali'nin izni olmaksızın konsoloslarını göreve başlatmak için harekete geçmeye karar vermişti

169 ABD'Lİ ;o,ı isy01'\frlerin OSl'vlANLI TOJ>RAKlARJNOAKİ FAALİYETLERİ 161 I 8 30 TA RİHLİ TİCARET VE SEYRÜSEFAYİN ANTLA ŞMASI'NIN DÖRDÜNCÜ MADDESİNİN UYGULAMASINDAN DoGAN SoRuNLAR 1830 tarihinde imzalanarak 1831 tarihinde yürürlüğe giren Ticaret ve Seyrüsefayin Antlaşması'nın dördüncü maddesi ABD'ye kapitülcr haklar tanıyordu İki ülke arasındaki hukuki sorunların en önemlisi 1830 antlaşmasının söz konusu maddesinin yorum farkından doğan anlaşmazlıklar dolayısıyla ortaya çıkmaktaydı Babıali değişik zamanlarda söz konusu antlaşmanın dördüncü maddesinin tekrar ele alınmasını ve yorum farklarının giderilmesini talep etmesine rağmen Amerikan tarafı oldubitti durumu yaratarak elde ettiği hukuki ayrıcalık sağlayan kapitüler hakları görüşmeye yanaşmıyordu Amerikan Dışişleri Bakanlığının iddiasına göre; Antlaşmanın Türkçe orijinali Babıali tarafından değiştirilerek dördüncü madde revize edilmiş, böylece İngilizce tercüme ile Türkçe orijinal arasındaki farklılık ortaya çıkmıştı75 Oysa Amerikan tarafının sahip olduğunu düşündüğü yargılama ile ilgili kapitüler haklar belirtilen geniş ölçüde hiçbir ülkeye tanınmamıştı Bu nedenle Amerikan tarafının iddiasının doğru olması mümkün değildir 1901 yılı Ocak ayı başlarında Babıali Amerikan orta elçiliğine bir nota vererek söz konusu maddenin görüşülmesini istemiş, fakat Amerikan tarafı bu notaya cevap vermemeyi tercih etmişti Babıali'nin 1902 yılı Ağustos'undaki ikinci teşebbüsü de Amerikan Hükümeti tarafından antlaşmalar ile elde edilen hakların tartışmaya açılamayacağı gerekçesi ile reddedildi76 Dördüncü madde üzerindeki anlaşmazlık kapitülasyonların I Dünya Savaşı'nın ilk aylarında tek taraflı olarak kaldırılmasına kadar devam etmiştir Kapitüler hakların neden olduğu en önemli sorunlardan bir tanesi çifte vatandaşlık, başka bir deyişle Amerikan vatandaşlığı kazanmış Osmanlı tebaası gayrimüslimlerin tabi olacakları hukuk sorunu idi Osmanlı Devleti özellikle Ermenilerin yoğun olarak Amerikan vatandaşlığına geçmesi üzerine 1869 yılında Sultan'ın izni olmaksızın tebaanın başka bir ülkenin vatandaşlığına geçişini yasaklamış, izinsiz geçişleri geçersiz saymaya başlamıştı Özellikle Hınçak mensubu komitacı Ermenilerin neden olduğu karışıklık ve isyanların artarak devam ettiği 1895 yılında Amerika ile Osmanlı Devleti arasında 1830 antlaşmasının dördüncü maddesinin farklı yorumlanmasından doğan yargılama problemlerine Amerika'ya giderek bu ülkenin vatandaşlığını

170 162 is>viail KÖSE kazanan ve Osmanlı topraklarına dönüşlerinde Amerikalıların sahip olduğu hukuki ayrıcalıklardan yararlanmak isteyen Ermenilerin de dahil olduğu daha önce söylenmişti Amerikan Hükümeti dördüncü maddenin yorumunu Osmanlı'ya karşı isyan etseler, ayaklanmaya katılsalar ve devletin güvenliğine karşı eylemde bulunsalar bile Amerikan vatandaşlarının ve sonradan Amerikan vatandaşlığı kazanmış olan Osmanlı uyruklarının yerel makamlar tarafından tutuklanamayacağı ve yargılanamayacağı boyutuna taşımıştı77 Amerikan Hükümeti istekleri elde edilemeyince gunboat diplomasisini uygulamaya koyarak ve savaş gemilerini Türk limanlarına göndererek gözdağı vermeye başladı Bu dönemdeki yargılama usullerine örnek iki olay Arekliyan ve Muradyan vakalarıdır 1895 yılı Temmuzunda, Garabet Ağa Koyunciyan isimli Ermeni vatandaşı öldürdükleri gerekçesi ile 150 kişi Merzifon'da tutuklandı Tutuklananlar arasında Krekor Arekliyan isimli sonradan Amerikan vatandaşlığına geçen bir Ermeni de vardı Arekliyan, Merzifon'daki Anadolu Kolejinde öğrenciydi Amerika'nın Sivas konsolosu ve Ortaelçi Terrell Amerikan vatandaşı olduğu için Arekliyan'ın serbest bırakılması amacıyla vakit geçirmeksizin girişimde bulundu78 Üzerinde şüphe uyandıracak belgeler ele geçirilmiş olmasına rağmen Arekliyan, hakkında yeteri kadar delil bulunamadığı gerekçesi ile 21 Ağustos'ta serbest bırakıldı Arekliyan daha sonra Osmanlı topraklarını terk etti Aynı yılın Eylül ayında Mardiros Muradyan isimli bir yıl önce Amerikan vatandaşlığına geçmiş olan Ermeni, Hınçak çetesi lehine casusluk suçlaması ile Amerika'dan İstanbul'a dönüşünde tutuklandı Muradyan'ın üzerinde Ermenice yazılmış 41 mektup ve çeşitli belgeler bulunmuştu Birkaç gün sonra Muradyan gözetim altında bulunmak kaydıyla serbest bırakıldı ve üzerinde bulunan belgeler incelenmek üzere Amerikan elçisine teslim edildi Amerikan ortaelçisi, Muradyan'ın Hınçak çetesi üyeliği dışında suçsuz olduğunu ve özgürlüğüne kavuşması gerektiğini iddia ediyordu Muradyan sınır dışı edilmek üzere Amerikan elçiliğine teslim edildi ve daha sonra Tti rkiye'den ayrıldı 79 Amerikan doğumlu vatandaşların neden olduğu hukuki problemler ve yargılama usullerindeki anlaşmazlıkların yanı sıra Arekliyan ve Muradyan gibi sonradan Amerikan vatandaşlığına alınmış olan Ermenilerin Osmanlı topraklarında neden oldukları hukuki açmazlar ve sorunlar ilerleyen yıllarda da iki ülke arasındaki ilişkilerde zaman zaman bunalım düzeyinde gerginliğe neden olacaktır Bu durumlarda

171 ı\13d"li MİSYO:'-JJ::RLFRiN OSl\IANlI TOl'RAKLARIN DAKi I AALİYETLERİ 163 Osmanlı Hükümeti özellikle Amerikan vatandaşlığı kazanan tebaanın 1830 antlaşmasından yararlanma hakkını reddederek, çoğunlukla ülkeyi terk etmeleri şartıyla suçluların Amerikan elçilerine teslimi yöntemini uygulamaya koymayı tercih etti80 Amerikan vatandaşlığı kazanmış Osmanlı tebaası Ermenilerin iki ülke arasında neden olduğu sorunlar, Osmanlı hükümetinin Sultan'ın izni olmaksızın başka ülkenin vatandaşlığına geçen tebaasının bu işlemini geçersiz sayması ve kendi iç hukuk yargılama usullerinde direnmesi iki ülke arasındaki tansiyonu diplomatik ilişkilerin kesileceği 1917 yılına kadar belli dönemlerde yükseltecektir Örneğin, 1896 yılında Senato'ya sunularak Dış İlişkiler Komitesi'nde görüşülen bir önergede; Osmanlı ülkesinde yaşayan Ermenilerin durumu, Amerikan vatandaşlığı kazanan Ermenilerin pasaportlarının Osmanlı Devleti tarafından tanınıp tanınmadığı, bu vatandaşların Osmanlı ülkesini ziyaret etmelerine ve ailelerinin Amerika'ya göç etmesine izin verilip verilmediği sorulmaktaydı Önergeye verilen cevapta; Babıali ile Amerika arasında henüz bir vatandaşlık antlaşması bulunmadığı, bununla birlikte başka bir ülkenin vatandaşlığına geçen tebaanın da cezalandırılmadığı belirtilmişti 81 Osmanlı Devleti Amerikan vatandaşlığına geçen tebaasının geride kalan birinci derece akrabaları ve bazen ikinci derece olanlar da dahil Amerika'ya göç etmesine zorluk çıkartmamaktaydı Aslında ABD izin almadan vatandaşlığına geçmiş olan tebaanın haklarını korumaya çok istekli değildi ve daha önce söylendiği gibi diğer büyük devletler; İngiltere, Rusya ve Fransa izin almadan vatandaşlıklarına geçen tebaa üzerinde Osmanlı topraklarında hukuki yargılama usulü ya da vatandaşlık haklarından doğan herhangi bir talepte bulunmamaktaydı Senato'ya sunulan önergeye verilen cevapta Amerikan Hükümetinin de artık bu yönde bir eğilim takip etmek niyetinde olduğu görülmektedir yılı başlarında Osmanlı Hükümeti biriken vatandaşlık ve yerleşim sorunlarını çözmek için yeni hükümleri uygulamaya koydu Sonradan Amerikan vatandaşlığı kazanmış tebaa ve Filistin'e yerleşerek koloniler kurmak için her türlü fırsattan yararlanmaya çalışan Yahudilere karşı tedbirler alındı81 Başka bir ülkenin vatandaşlığına izinsiz olarak geçen Osmanlı vatandaşları vatandaşlıktan doğan tüm haklarını kaybedecekler ve ülkeye geri dönüşlerinde tutuklanacaklardı Başka bir ülke vatandaşlığına geçiş izni isteyenler asla bir daha geri dönmeyecekler ve dönüşlerinde uyruğunda bulundukları devletin kapitüler haklarından yararlanamayacaklardı8 1 Osmanlı vatandaşı olmayan Ya hudiler ise Yafa

172 164 İSMı\İL KOSE girişinde pasaportlarını Tiirk yetkililere teslim edecekler ve Filistin'de üç aydan fazla kalamayacaklardı Üç aydan fazla kalanlar ise geldikleri ülkeye geri gönderilecekti8; Filistin'de kurulacak Yahudi kolonilerinin daha sonra sebep olacağı sorunları önceden kestiren il Abdülhamit, aldığı tedbirlerle bunu engellemeye çalışmış fakat yerel idarecilerin ihmalleri ve rüşvetle iş görmeleri nedeniyle alınan tedbirler çok fazla işe yaramamıştır8 6 Bu esnada yılları arasındaki isyanlarda Türk sularına gönderilen Savaş gemileri geri dönmüştü ama Ttirk Amerikan ilişkilerini uzun yıllar sürecek yeni bir bunalım beklemekteydi 1895 yılı Kasımındaki Ermeni isyanı esnasında Harput'taki misyoner binaları yakılmıştı ve Amerikalıların iddiasına göre $'lık zarar meydana gelmişti Yine aynı olaylarla bağlantılı olarak Maraş'taki Amerikan Bilim Okulu da zarar görmüştü ve henüz zararın maddi değeri tespit edilememişti Amerikan Hiikiimeti her iki kurumun görmüş olduğu zararın Osmanlı Hükümeti tarafından tazmin edilmesini talep etmekte iken, Babıali olayda sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile bu isteği kabul etmiyordu Misyonerler, sürekli can güvenliklerinin olmadığını söyleyerek Amerikan Hükümetini Osmanlı Devleti'ni sıkıştırması için tahrik etmekteydiler Daha sonra yapılan inceleme misyonerlerin vuku bulan zarardan %25 daha fazla tazminat talep ettiklerini ortaya çıkardı Misyonerlerin ve Ortaelçi Terrell'in gönderdikleri raporlar Kongre'deki bazı temsilcilerin Amerika'nın Ermenistan'ın bağımsızlığı için Osmanlı Devleti' ne müdahale etmesini isteyecek aşırılığa kadar varmıştı87 İki ülke arasında tazminat ve diğer sorunlardan doğan anlaşmazlıkları güç gösterisi ile çözmeye karar veren Amerikan yönetimi 1900 yılının sonunda Kentucky savaş gemisini Osmanlı Hükümeti'ne gözdağı vermek amacıyla İstanbul'a gönderdi Karar verilmeden önce talimat üzerine, Ortaelçi Terrell İstanbul ve Çanakkale istihkamları hakkında topladığı bilgileri Washington'a iletmişti Bu durum Amerikan Hükümeti'nin güç kullanarak İstanbul'a gelmeyi ciddi olarak düşündüğünü göstermesi açısından önemlidir Ayrıca İsyan girişimleri başarısız olan Hınçak mensubu komitacı Ermeniler Amerika'dan yardım talep etmişti88 Gemi Kaptanı Amiral Chester idi Bu ziyaret esnasında Chester ve diğer üst düzey subaylar il Abdülhamit tarafından Yıldız Sarayı'nda akşam yemeğine davet edildi Amerikan ortaelçisi Lloyd C Griscom'un raporuna göre; yemekte Abdülhamit iki ülke arasındaki sorunlara değinme-

173 ı\lld'li MİSYONERLERİN OSMANLI TOPRAKLARINDAKİ l'aı\liyl::tleri 165 yerek, Amerikan tüfeklerine olan güvenini ve Amcrika'dan satın almayı düşündüf,rü yeni savaş gemilerini gündeme getirmeyi tercih etmişti 89 Amiral Chester tehdit amaçlı olmasına rağmen dostane biten bu görev esnasında Osmanlı topraklarında bazı maden imtiyazları elde ederek bundan kazanç sağlayabileceği düşüncesi ile ziyareti esnasında sonraki yıllarda iki ülke ilişkilerinde önemli bir yer tutacak olan "Chester Demiryolu Projesi"nin ilk çalışmalarını yaptı Chester Demiryolu Projesi Lozan görüşmelerinde de t,ründeme gelecek daha sonra parasal nedenlerle projeden vazgeçilecektir Chester Projesi ileriki sayfalarda ayrıntılı olarak ele alınacaktır ABD'nin talep etmekte olduğu ve 88000$ olarak tahmin edilen zarar tazminatı $ olarak 1901 yılında ödendi90 Bu esnada 1869 yılından buyana iki ülke arasında devam eden vatandaşlık sorunun çözme görüşmelerinde sonuca varılarak yılında imzalanan antlaşma Senato'nun metni değiştirmesi nedeni ile yürürlüğe girmedi Oysa benzer antlaşma Almanya ile ABD arasında yürürlükteydi Senato, Ermeni göçmenlerin yönlendirmesi ile metni değiştirme gereği duymuştu91 Amerika'ya giden Ermeni göçmenler ile ilgili en önemli sorun, göç edenlerin arasında çok sayıda Taşnak ve Hınçak komitacısı bulunmasıdır Komitacılar Amerika'da Osmanlı karşıtı çalışmalarını rahatlıkla devam ettirebiliyorlardı ve kamuoyunu Türkler aleyhine kışkırtıyorlardı92 Bir türlü engellenemeyen bu durum daha sonraki yıllarda umulmadık büyüklükte sorunlara neden olacaktır Amerika ile Osmanlı Devleti arasında sonradan Amerikan vatandaşlığı kazanmış olan Osmanlı vatandaşlarının, askerlik ve vergi ödeme, Osmanlı hukukuna tabi olma tartışmaları 1900 yılına kadar devam etti Bu konu ile ilgili olarak 1890 yılında yeniden ele alınan 1874 antlaşmasını II Abdülhamit onaylamayı reddetmişti 1899 yılında konu yeniden ele alındı fakat, il Abdülhamit daha çok Taşnak, Hınçak başta olmak üzere diğer komitacı Ermeniler tarafından Osmanlı vatandaşlık yükümlülüklerinden ve hukuki sorumluluklardan kurtulmak için kullanılan Amerikan vatandaşlığını ya gidenin kesinlikle geri dönmeyeceği sözüriü vermesi ya da vatandaşlığını değiştirmek için kendisine izin verilmesi şartında diretince, Amerikan Yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı ve 1907 yılında Osmanlı ülkesine geri dönen vatandaşların burada geçerli mazereti olmaksızın iki yıl kalması durumunda vatandaşlıklarını kaybedecekleri hükmünü kabul etti93

174 166 İSMı\İL KÖSE Böylece iki ülke arasında çeyrek yüzyıldan fazla sürmüş olan ve on yıllardır suiistimal edilen vatandaşlık sorunu kısmen çözüme kavuşturulmuş oldu Karar özellikle Ermeniler tarafından şiddetle protesto edilmiştir fakat Amerikan Hükümeti bu konudaki kararlılığından vazgeçmemiştir Aynı yıllarda Amerika'ya göçmüş olan I Iınçak mensubu Ermeni komitacılar, Osmanlı ülkesinde yaşayan Ermenileri isyana teşvik eden çok sayıda gazete ve mecmua yayınlamakta, bu yayınları gemiler ile Osmanlı topraklarında da dağıttırmaktaydı Washington Elçisi Mavroyani Bey konu ile ilgili olarak ABD Dışişleri Bakanlığını sürekli uyararak, Ermeni gazetelerinden kesmiş olduğu propaganda yayınları protesto notalarının ekine koyuyordu94 Misyonerler ile ilgili en küçük olumsuzluğu devlet meselesi yapmaktan çekinmeyen Amerikan Hükümeti, Ermeni yayınları konusunu sürüncemede bırakmayı tercih etmekteydi Bu tartışmalar arasında 1897 yılında ABD'nin James B Angel'i ortaelçi olarak İstanbul'a ataması II Abdülhamit tarafından kabul edilmedi Angcl, misyoner teşkilatları ile olan yakın bağlantısı ve Müslüman karşıtlığı ile bilinmekteydi yılında İttihat Terakki'nin iktidara gelmesi ile 1908 yılından önce yabancı ülkelere göç etmiş olan Babıali'nin iznini alarak ayrılan Rizai ve izin almadan ayrılan Firai Ermenilerin geri dönmesine izin verilerek Osmanlı topraklarında bıraktıkları gayrimenkullerinin, tapu kayıtlarını göstermeleri ya da Defter-i Hakani'deki kayıtlarda yer alması durumunda iade edilmesine karar verildi Böylece daha önce sayısız mezalim yapmış komite ve komitacıların da geri dönmesine müsaade olunmuş oldu96 İttihat Terakki'nin bu kararı pek çok sorunu ve anlaşmazlığı beraberinde getirdi Çünkü, karar Ermeniler tarafından suiistimal edildi ve göçen Ermenilerden boşalan mülklere yerleşmiş olan Balkan göçmeni Müslümanlar kullanmakta oldukları mülklerin ellerinden alınmasına itiraz etti 1895 yılındaki tazminat krizine benzer olarak iki ülke arasında tazminat ile ilgili diğer bir sorun Amerikalı misyoner Bayan Elene M Stone'nun 3 Eylül 1901 tarihinde Bulgar çetecileri tarafından kaçırılması9; ve Amerikan Hükümetinin Stone'nun kurtulması için gerekli tazminatın Osmanlı Devleti tarafından ödenmesi ısrarı sonucu ortaya çıktı Amerikan Hükümeti uzun süre tazminatın Osmanlı Hükümeti tarafından ödenmesi için Babıali üzerinde baskı oluşturduktan sonra, Osmanlı Hükümetinin Misyoner Stone'nun kaçırılmasından sorumlu olamayacağı ve tazminatın Kongre kararı ile ABD Hükümeti tarafından

175 ı\dd'li MİSYONERLERİN OSMA:"LI TOPRAKLARINDAKİ FAALİYETLERİ 167 ya da Amerikan vatandaşları arasında toplanarak ödenmesine karar verildi98 İki ülke arasında krize neden olan Stone'nun daha sonra Bulgarların Osmanlı karşıtı propagandasına yardımcı olmak amacıyla kendi rızasıyla Bulgar çeteciler ile kaçarak olaya rehin alındığı süsü verildiği anlaşılacaktır 1905 yılına varıldığında Ermeni çetelerinin artan faaliyetleri ve başkaldırı teşebbüslerine karşı tedbirler alınmaya başlandı Alınan tedbirler kapsamında Osmanlı topraklarına daktilo makinesi sokulması yasaklandı Çünkü Ermeni çetelerinin daktilo makinelerinde çoğalttıkları muzır neşriyatın kaynağının tespit edilmesi mümkün olamamaktaydı Bu amaçla aynı yılın Ağustos ayında Amerika'dan gelen 19 daktilo makinesine el konuldu Amerikan ve İngiliz elçilikleri el konulan daktiloların ülkeye girişine izin verilmesi için yoğun bir çaba içerisine girdiler Babıali ise ticari amaçlar için kullanılacakları ispatlanıncaya kadar 19 daktilonun geri verilmeyeceğini her iki elçiliğe bildirdi 99 Amerikan şirketleri daha sonra Arap alfabesi yazmayı mümkün kılan daktilo makineleri üreterek Osmanlı topraklarına gönderdiler fakat Trabzon gümrüğünde bu makinelere de el konuldu100 Bu esnada Ermeni çetelerinin faaliyetleri devam ediyordu Osmanlı topraklarında huzur ve güven bozucu faaliyette bulunan ve iç güvenliği sarsıcı eylemler yapan Taşnak, Hınçak ve Armenakan mensubu komitacılar yakalandıklarında Amerikan vatandaşlığından kazanmış oldukları pasaportlar ile Amerikan elçiliklerinin korunmasına sığınmakta böylece işledikleri suçlar cezasız kalmaktaydı Daha önceki yıllarda da sorun teşkil eden bu duruma örnek, Osmanlı uyruğu iken sonradan Amerikan vatandaşlığına geçen Charles Vartaniyan ve Hovanes Afariyan adlı Ermcni'lcrin iki ülke arasında yaratmış olduğu gerilimdir ıoı 1905 yılı Eylül ayında Ermeni çetelerine para yardımında bulunmayı reddettiği için Apik Efendi adlı zengin bir Ermeni'yi öldürdükleri suçlaması ile tutuklanan Vartaniyan ölüm, Afariyan ise 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı Amerikan elçiliği 1830 antlaşmasının dördüncü maddesine göre iki suçlunun hemen kendilerine teslim edilmesini talep etmekte gecikmedi Ortaelçi Leishman, Dışişleri Bakanlığından da gelen talimatlar doğrultusunda katil iki Ermeni'den ziyade bundan sonraki benzer hadiselerde dördüncü maddeden doğduğuna inandıkları kapitüler haklarının tartışmaya açılacağı korkusu ile suçluların kendilerine iade edilmesi için ısrarcı olmak kararındaydı 102

176 168 İSMAİL KÜSE Hadise Il: Abdülhamit'e Ermeni çeteciler tarafından düzenlenen suikast girişiminin hemen sonrasında gerçekleştiği için farklı bir boyut kazandı Aslında Amerikan elçisi Leishman da dördüncü madde dolayısıyla elde ettiklerini düşündükleri kapitüler yargılama haklarının pek çok adaletsizliğe yol açtığının farkındaydı Buna rağmen bir kere elde edilen ayrıcalıktan da vazgeçme niyetinde değillerdi Amerikan elçiliğine Babıali tarafından verilen cevapta söz konusu kişilerin Osmanlı hükümetinin izni olmadan Amerikan vatandaşlığına geçmeleri dolayısıyla işlemin geçersiz olduğu ayrıca dördüncü maddenin de düşünüldüğü şekilde kapitüler haklar sağlamadığı bildirildi ıtn Amerikan elçisinin ısrarı sonucu ölüm cezasına çarptırılan Vartaniyan'ın cezasının infazı ertelendi 1906 yılının diğer önemli olayı ABD tarafının uzun süredir istemekte olduğu orta elçiliğin düzeyinin büyükelçiliğe yükseltilmesi talebinin Babıali tarafından kabul edilmesi ve Ortaelçi Leishman'ın görevde iken Büyükelçi olarak atamasının yapılmasıdır 10 1 Daha önce 1904 yılında Amerikan Hükümeti her iki ülke arasında ortaelçi düzeyinde yürüyen diplomatik ilişkileri büyükelçilik düzeyine çıkarma isteğinde idi ve bu istek Osmanlı hükümetine bildirilmişti II Abdülhamit, büyükelçiliğin getireceği bütçe yükü gerekçesiyle bu talebi daha sonra gerçekleştirilmek üzere ertelemişti 105 Bu dönemdeki diğer bir sorun da Edirne, Trabzon, Ordu, Nevşehir, Konya ve Ankara illerinde misyonerlerin İncil satışına çıkartılan zorluklardır Amerikan Elçiliği İngiliz Büyükelçiliği'nin de yardımıyla misyonerlerin İncilleri rahatlıkla satabilmesi ya da dağıtabilmesi için Babıali üzerinde baskı oluşturmuştu yılında İttihat Terakki'nin zorlaması ile anayasanın ilan edilmesi ve Meclis'in toplanmasından sonra, Ye ni Hükümet tarafından Abdülhamit döneminde İncil satışları ve daktilo makineleri üzerine konulmuş olan yasak kaldırıldı Amerika'daki gazeteler 1908'de Anayasa'nın ilan edilmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirmişlerdi ıo; 1909 yılında gerçekleşen 31 Mart vakası ile ilgili gelişmeler Ortaelçi Leishman tarafından Washington'a gün gün rapor edilmiştir Olaylar esnasında çoğunluğu misyoner olan Amerikan vatandaşlarını korumak ve Ermenilere yönelik sözde saldırıları engellemek için iki Amerikan gemisi Mersin ve İskenderiye limanlarına gönderildi ıos 31 Mart vakası dolayısıyla ortaya çıkan belirsizlik ortamında Hınçak çetelerinin de kışkırtması ile Adana, Sis, Haçin ve diğer bazı şehirlerdeki Hınçak komitacılarının yönlendirmesindeki ayaklanma teşebbüsünde bulunulmuş

177 ı\bd'l İ JV!İSYO:-JERLERİN OSivli\NI! TOP RAKI ARlNDAKi FA i\liyetll::ri 169 bu bölgelerde Ermeniler ile kendilerini savunan Türkler arasında çatışmalar çıkmıştı Ermeni komitacıların çıkartmış olduğu bu karışıklıklar Amerikan kamuoyuna "Ermeniler katlediliyor" şeklinde servis edilmekteydi109 Amerikalılar; İncil satışı, misyoner faaliyetleri, misyoner müesseseleri, yabancıların mülk edinmesi, misyoner yayınları, vatandaşlık değiştiren tebaa, Yahudilerin Filistin'e yerleşimi gibi konularda kendilerine sürekli zorluk çıkartan IL Abdülhamit'in tahttan indirilmesini memnuniyetle karşıladı Amerikan elçisine göre yeni dönemde Türkiye çok daha hızlı kalkınacaktı 1 ıo 1909 yılı Amerikan dış politikasında keskin dönüşlerin ve değişimlerin yaşandığı bir yıldır Bu tarihe kadar "Monroe Doktrini" kapsamında Atlantik ötesi çekişme ve çatışmalara çok fazla bulaşmamaya çalışan ABD, İspanya savaşındaki galibiyetinin verdiği özgüvenle küresel bir güç olma yolunda adımlar atmaya başladı Bu amaçla ilk olarak Dışişleri Bakanlığı'nda yapısal değişimler yapılarak; Uzakdoğu, Latin Amerika, Yakındoğu ve Batı Avrupa Bölümleri kuruldu Belirtilen yapısal değişiklikler ABD dış politikasını daha profesyonel bir zemine oturttu Teşkilat yapısı yeniden organize edilen Dışişleri Bakanlığının Yakındoğu Böliimii'niin ilgi alanını oluşturan toprakların hemen tamamı Osmanlı Devleti sınırları içerisinde yer alıyordu m il Abdülhamit Dönemi ( ) Tiirk-Amerikan ilişkilerinde bunalımlarla dolu bir dönem olsa da, bu dönemde yoğunlaşmış, siyasi ve kültürel sahalarda kayda değer ilerlemeler kaydedilmişti Osmanlı Devleti 1889 tarihindeki sel ve hemen akabinde 1894 tarihindeki yangın felaketi ile karşılaşınca Amerika Birleşik Devletlerine yardım göndermiş buna karşılık da, 1894 İstanbul Depreminde Amerikalılar Osmanlı halkına yardım göndererek karşılık vermişti112 Avrupa Denge siyaseti içerisinde Amerika ile yakınlaşarak yeni bir güç merkezi ile işbirliğinde bulunmak isteyen Abdülhamit, zaman zaman ABD Donanmasında görevli olup Tiirk Karasularında bulunan subaylara ve Amerikan elçilerinin eşlerine liyakat nişanları vererek temasları sıcak tutmaya çalışmıştı 1 u İki ülke arasındaki ilişkileri ilerletmek amacıyla, 1894 yılında IL Abdülhamit, Kongre'deki Osmanlı Devleti ile ilgili olumlu sözleri için ABD Başkanı S Grover Cleveland'a bir tebrik mesajı göndermişti 114 Mesaj Amerikan Hükiimet katlarında memnuniyetle karşılansa da IL Abdülhamit'in evrensel siyaseti ve Amerika ile yakınlaşma çabaları

178 170 İSMAİL KÖSJ:: Okyanus ötesinde istenilen beklenti ve sıcaklığı hiçbir zaman bulamamıştır Amerikan siyaseti pragmatizm üzerinde yürüyordu ve Amerikan halkı kuruluşta prensip edindiği püriten ahlak ve bu doğrultudaki Hıristiyan milliyetçisi tutumdan vazgeçmeye niyetli değildi Amerika Birleşik Devletleri'nin İstanbul'daki diplomatik görevlilerinin kendi vatandaşlarının lehine sürekli Osmanlı içişlerine karışmasına rağmen Osmanlı Devleti'nin Amerika topraklarındaki diplomatik temsilcileri bu ülkede bulunan az sayıdaki Osmanlı vatandaşı lehine çok nadiren Amerikan makamları nezdinde girişimde bulunmaktaydı Bahse konu az sayıdaki girişimlerden de çok fazla netice elde edilememiştir Etkin katılımda bulunulan ender olaylardan bir tanesi Güney Omaha anlaşmazlığıdır 1909 yılının Şubat ayı başlarında Nebraska Eyaleti'nin Güney Omaha Kasabası'nda Yunanlı işçilerin neden olduğu çatışma ortamında Avusturyalı ve Yunanlı işçilerin yanında olaylarla ilgileri olmamasına rağmen Osmanlı vatandaşı işçiler de zarar görmüştü115 Suçsuz olmalarına rağmen bazı Osmanlı vatandaşlarının polis tarafından tutuklanarak kefalet talep edilmesi üzerine Washington'daki Osmanlı Elçiliği olaydan yaklaşık bir buçuk yıl sonra sözlü bir nota ile Amerika Dışişleri Bakanlığı'na başvurarak Osmanlı vatandaşlarından Güney Omaha polisi tarafından istenilen 250$ tutarındaki tazminatın karşılanmasını ya da bu talepten vazgeçilmesini istedi Bakanlık sözlü notayı aldığı notunu elçiliğe bildirmekle yetindi 116 Osmanlı Elçiliği yukarıdaki miktara ek olarak Amerikan makamlarından vatandaşlarının zararlarının karşılanması için 1 734$ talep etmişti Amerikan Hükümcti 1916 yılında Güney Omaha'daki olaylarda sorumluluğunu kabul etmeyerek Osmanlı Devleti'ne toplam 230$ tazminat ödenmesine karar verdi yılında I Balkan savaşı patlak vermiş, Türk orduları Balkan Devletleri karşısında hızlı bir şekilde çözülmeye başlamıştı Gelişmeler üzerine Amerikalılar misyoner okulları ve teşkilatlarının güvenliğini garanti altına almak için çalışma başlattılar İstanbul'un işgali durumunda Üsküdar'daki misyoner okulları ve Robert Koleji ilk olarak korunacak kurumlardı Özellikle Robert Kolcji'nde Yunan ve Bulgar öğrenciler eğitim görüyordu 118 Amerikan Hükümeti İtalya ve Balkan Savaşları esnasında tarafsız kalan ABD misyoner teşkilat ve mülklerinin güvenliğini garanti altına almak için Osmanlı Karasularına; Türk Karasularında bulunan USS Scorpion'a ek olarak iki zırhlı savaş gemisinden oluşan bir filo gönderdi 119

179 ABD'Lİ Jli!İSYONERLERİN OSivlANLI TOPRAKLAHINDAKİ FAı\ LİYETLERİ yılında Alman asıllı bir Yahudi olan Henry Morgenthau Büyükclçi olarak İstanbul'a atandı120 Morgenthau'nun atandığı dönemde Yunanistan ile Osmanlı Devleti arasındaki anlaşmazlıkların boyutu her geçen gün artan bir devreye girmişti Osmanlı Hükümeti Yunanistan'a bırakmak zorunda kaldığı adaları geri almak istediği için rekabet denize kaymıştı Osmanlı Devleti'nin donanmasını güçlendirme çalışmalarına karşı Yunanistan da Amerika'nın Idaho ve Mississippi savaş gemilerini satın almak için girişimde bulunmuştu Bu haberin duyulması üzerine Cemal Paşa bizzat Morgenthau ile, Washington Büyükelçisi Ahmet Rüstem Bey ise Başkan Wilson ile şahsen görüşerek gemilerin Yunanistan'a satışını engellemek istedi, fakat bu girişimde başarılı olunamadı Morgenthau, günlüğünde savaş gemilerinin satışına, Almanların da engellemeye çalıştığını fakat Yunanlıların gemileri satın alarak donanmalarını üstün konuma getirdiklerini kaydetmektedir12 ı Gemilerin Yunanistan'a satışı Morgcnthau'yu memnun etmişti Bu şartlar altında 1914 yılında gelindi ve 1 Dünya Savaşı'nın arafesinde kapitülasyonların kaldırılmasına karar verildi Enver Paşa kapitülasyonların kaldırılması kararı yürürlüğe konulmadan önce Amerikan Büyükclçisi Morgenthau ile görüşerek destek istedi Morgenthau ise, gümrük vergileri üzerindeki ticari kapitülasyonların tartışılabileceği fakat adli kapitülasyonların kaldırılmasının kabul edilemeyeceği cevabını verdi Morgenthau, Enver Paşa'nın Türk mahkemelerinde Amerikan yargıç görevlendirilmesi teklifini de uygulanamayacağı için kabul etmedi122 Morgenthau'nun muhalefeti dikkate alınmayarak tüm büyükelçiliklere 1 ekim 1914 tarihinden itibaren kapitülasyonların artık yürürlükte olmayacağı bildirildi Böylece Türk-Amerikan ilişkilerinde kapitüler haklardan doğan pek çok sorunun yaşandığı 84 yıllık bir dönem de sona ermiş oldu SONUÇ Misyonerler ilk olarak Osmanlı topraklarına geldiklerinde Müslümanları Hıristiyanlaştırmayı denemişler fakat başarılı olamayarak bundan vazgeçmişlerdi 1913 yılında merkezden gelen bir emirle Müslüman Türklerin Hıristiyanlaştırılması için çalışmaların yoğunlaştırılması kararlaştırıldı Resmi tepkiden kaçınılarak Hıristiyanlaştırma faaliyeti gizlice yürütülecekti Bu amaçla, anaokulları, çocuk ve gençlik, kadın ve kız kulüpleri kurularak faaliyetler bunların altında yürütülecek,

180 172 İSMAİL KÖSE okuma yazma bilmeyenlerin evine gidilerek propaganda yapılacaktı Milli Mücadele sonrasındaki gelişmeler bu girişimi sonuçsuz bırakmıştır İlk misyonerlerin Osmanlı topraklarına ayak basmasından 1 Dünya Savaşı'nın başladığı yıl olan 1914 tarihine kadar geçen sürede artık Osmanlı topraklarındaki örgütlenme ve kurumsallaşma çalışmalarını tamamlayan misyonerlerin resmi olarak iki yüze yakın kilisesi ve on binden fazla kilise üyesi cemaatleri vardı Misyonerlerin pervasızlıkları ve kanun, kural tanımayan eylemleri o derece ileri gitmiştir ki, 1 Dünya Savaşı öncesine kadar geçen 20 yıllık sürede Amerikan Hükümeti, İstanbul'daki Amerikan diplomatik temsilciliği, Osmanlı Devleti'nin değişik yerlerindeki Amerikan konsoloslukları ve Babıali arasındaki yazışma, görüşme ve raporlamaların büyük kısmı misyoner okulları, misyoner faaliyetleri ve ilgili kurumları, misyoner okullarına ve kurumlarına uygulanan gümrük şikayetleri, misyonerlerin çalışmaları ilgili ayrıcalıklar, İncil satışları, misyonerlerin kamu güvenliğini tehdit eden yayınları, çalışmaları ve misyonerlerin sebep olduğu sorunlar, Osmanlı topraklarında misyonerlerin faaliyetlerinin kolaylaştırılması gibi konular teşkil etmiştir Metin içinde de görüldüğü gibi, misyonerlerden kaynaklanan sorunlar nedeniyle Amerikan hükümeti birkaç kez tehdit amacı ile savaş gemilerini ve filolarını Osmanlı karasularına ve limanlarına göndermiş, birkaç kez iki ülkenin sıcak çatışmaya girmesi durumu ortaya çıkınıştır Bu yıllarda Amerikan misyonerlerinin en çok ilgilendiği Osmanlı azınlığı Ermenilerdir Misyonerlerin Osmanlı tebaası içerisinde en çok ilgilendikleri ve propagandalarına karşılık bulabildikleri Osmanlı tebaası Ermenilerdir ve misyonerler Ermeni isyanlarında yadsınamaz bir role sahip olmuşlardır İki ülke diplomatik ilişkilerinin 1 Dünya Savaşına kadar geçen 84 yıllık seyri içerisinde Osmanlı Devleti büyük oranda beklentilerinin karşılığını bulamamış, ilişkiler ABD'nin pragmatist politikası zemininde yürümüştür Bu durumda da misyonerlerin etkisi büyüktür Tüm bunlara ek olarak misyonerlerin ve onlarla sıkı işbirliği içinde çalışan Amerikalı diplomatların ABD kamuoyunda oluşturmuş oldukları Türk karşıtı, nefrete dayalı söylem iki ülke halkları arasındaki anlaşmazlıkların temelini teşkil etmiştir Amerikan halkı uzun süre Türkleri tanımadan Türklerden nefret etmiştir ve bu algının en büyük nedeni misyonerlerin organize ettiği kara propaganda olmuştur

181 VII Van'da Amerikan Misyoner Teşkilatının Kuruluşu ve Misyonerlerin Faaliyetleri ( ) Yrd Doç Dr Dilşen İNCE ERDOGAN Adnaıı ıv!endaes Ü11ivcrsitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ta rih Rölılmü Öğretim Üyesi, Aydrn XIX yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermeni sorununun ortaya çıkışında ve bu sorunun uluslararası arenaya taşınarak boyutlarının her geçen gün artmasındaki en önemli faktörlerden biri Amerika Birleşik Devletleridir ABD, Osmanlı İmparatorhığu'nun sınırları dahilinde yaşayan Ermenileri, Osmanlı topraklarının kaynak zenginliğini ve pazar imkanlarını elde etme vasıtası olarak görmüştür Bu bölgede Büyük devlet olmak isteyen ABD, Ermenilere iktisadi çıkarlarını gerçekleştirmek amacı ile yaklaşmıştır ABD'nin Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermenilere yaklaşımında, yıllarında İngiltere'ye karşı vermiş olduğu bağımsızlık mücadelesi sonrasında güçlü devlet olabilmenin, ekonomik ve ticari çıkarların geliştirilmesi ile elde edileceğini kavramış olması yatmaktadır Halbuki ABD bağımsızlığını ve ülkesinin sahip olduğu kaynakları korumak amacı ile "Amerika Amerikalılarındır" ilkesini dış politikasının esası olarak benimsemişse de, ekonomik ve ticari açıdan gelişebilmek için bu esası zaman zaman göz ardı etmekten de çekinmemiştir Hatta dış politika, ekonomik çıkarların elde edilmesi için kullanılan bir araç haline gelmiştir yılında Monreo Doktrini ile benimsemiş olduğu devlet politikasına ters düşmemek, ancak dünyanın bakir topraklarının paylaşılmasına da kayıtsız kalmak istemeyen ABD, özellikle Osmanlı toprakları üzerinde ticari ve ekonomik imtiyazlar elde etmek için açık bir emperyalist politika izlemek yerine, maliyeti daha az olan farklı bir yöntem takip etmiştir Misyonerler ve tacirler ABD'nin dış politikasına ters düşmeden benimsediği yeni yöntemin baş

182 174 YRD UOÇ DR UİLŞEN İNCE ERUOGi\N aktörleridir ABD, Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde istediği imtiyazları, tacirleri ve misyonerleri vasıtası ile elde etmeyi başarmıştır Tacirler ve özellikle misyonerler, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Ermenilerin düşünceleri üzerinde etkili olacak onların Amerikan çıkarları doğrultusunda hareket etmelerini sağlayacak en etkili propaganda aracı olarak görülmüştür ABD'nin yabancı ülkelere yönelik en güçlü misyoner örgütlerinin başında "American Board of Commissioners for Foreign Mission" (Amerikan Dış Misyon Komisyonu Kurulu) gelmektedir 1810 yılında Boston'da kurulan örgüt, 1819 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını faaliyet alanına dahil etmiştir4 Pliny Fisk ve Levi Parsons "en güzel ne yapabilirsiniz?" ve "nasıl yapabilirsiniz?" sorularının cevaplarını bulmak amacıyla 1820'de Anadolu'ya gelmişlerdir5 Ocak 1820'de İzmir'e ulaşan Fisk ve Parsons, ilk olarak Yunan okullarını ziyaret etmişler ve Yunanca öğrenmeye başlamışlardır6 Board, Anadolu topraklarına gelen misyonerlerden bölgenin ve bölgede yaşayan halkın tanınması için alan araştırması yapmalarını istemiştir Bunun için misyonerler ilk olarak geldikleri bölgede konuşulan dilleri öğrenmişler, halkın kültürü, eğitim düzeyi, eğitime olan yatkınlığı, dine olan bağlılığını araştırmışlar kısacası gittikleri bölgelerde topolojik, coğrafi, jeopolitik incelemeler de bulunmuşlardır7 Elnathan Gridley ve Josiah Brewer inceleme gezileri için görevlendirilen ve misyon kurma projesini gerçekleştirmek amacıyla İzmir'e gelen diğer iki misyonerdir Board'un kuralları gereğince, farklı topluluklar üzerinde çalışmak üzere Osmanlı topraklarına gönderilen misyonerlerden Gridley, Rumlar; Brewer ise, Yahudiler arasında araştırma yapmışlardır8 Amerikalı misyonerler, Osmanlı topraklarında ilk olarak Müslümanlar ve Yahudiler arasında çalışmaya başlamışlardır9 Amerikalı misyonerlerin, Müslüman ve Yahudiler arasında Protestanlığı yaymak amacıyla başlattıkları çalışmalar başarılı olmamıştır Müslüman halk arasında yapmış oldukları çalışmalarının başarısızlığının temelinde, Müslümanların İslamiyet'e olan bağlılığı; Osmanlı Devleti'nin din değiştirme konusunda gayr-i müslimlere tanımış olduğu özgürlüğü Müslüman halka göstermemiş olması gclmektedir10 Amerikalı misyoner \ıvilliam G Schauffer'in Yahudiler arasında yaptığı çalışmalarda da başarı sağlanamamıştır Bu da Yahudilerin dini bütünlük içinde bulunmalarından ve dinlerine olan aşırı bağlılıklarından kaynaklamaktadır Müslümanlar ve Yahudiler arasında başarılı olamayan misyonerler,

183 VAN'DA Al'v! ERİKAN MİSYON ER TEŞKİLATININ KlJRl!LlJŞU 175 bu defa Rumlara yönelmişlerdir Nitekim Beyrut'tan İstanbul'a gelen Misyoner William Goodell ve ailesi, Rumların doğru yolu bulması için hemen çalışmalara başlamış, fakat Rumların milliyetçilik duygularının kuvvetli olmasından dolayı kendi bağımsız devletlerini kurma yolunda ilerlemeleri, misyonerlerin istedikleri başarıyı elde etmelerini engellemiştir1 1 Amerikalı misyonerler, 1829 yılında Malta'da yapılan toplantıda Anadolu faaliyetlerinin sonuçları değerlendirmişler ve Ermenilere yönelik çalışmaların başlatılması kararını almışlardır12 Ermeni Ulusal Konsey'i Başkanı (The Armenian National Council) Harrison Gray Otis Dwight bu konuda "Şu an Ermeni halkı için çalışmanın tam zamanıdır Faaliyetlerinizi olabildiğince genişletmelisiniz Her nerede bir misyonunuz varsa, orada on tane olmalı, her nerede bir kitaba sahipseniz oraya on kitap daha koymalısınız"13 demiştir Amerikalı misyonerlerin Ermenilere yönelişlerinin arkasında farklı nedenler bulunmaktadır Osmanlı Devleti'nde eğitimli insana duyulan ihtiyaç14, Ermenilerin eğitim faaliyetlerini planlı ve programlı bir şekilde örgütleyememeleri ı 5, Ermenilerin sosyo-ekonomik ve sınıfsal sorunlar yaşamaları misyonerleri Ermenilere yönelten ana nedenler arasındadırı6 Eli Smith ve H G Otis Dwight17'ın Doğu Anadolu'ya yapmış oldukları inceleme gezisi de misyonerlerin Ermenilere yönelişlerinde etkili olmuştur Amerikan Board tarafından gönderilen iki misyoner Doğu Anadolu'yu ve bu bölgede yaşayan Ermeni halkı tanımak amacı ile bölgeye gönderilmişlerdir İstanbul'a gelen misyoner Smith ve Dwight, 1830 yılının Nisan ayında gezilerine başlamak üzere yola çıkmışlar ve inceleme gezisinden elde ettikleri sonuçları iki cilt halinde "Missionary Researches in Armenia"18 adını verdikleri kitapta toplamışlardır Ermeniler ararsında çalışmaya karar veren Amerikalı misyonerler daha sonra hangi yöntemi kullanacakları konusunu tartışmaya başlamışlardır 1832 yılında Goodel ve Dwight'ın yazmış olduğu bir mektupta, "Sorun Ermeniler için mümkün olan en yararlı işi hangi yoldan yapacağımızdır? Onlarla ilgili olarak işe doğru olan uçtan başlamak için ilkokullar açmalıyız Bir çocuğun kafasında yetişkin insanlarınkinden daha kolay iz bırakılabilir Üstelik bunların pek çoğu okumuyor hemen hemen tümü yazamıyor iki harfi birbirinden ayıramayan bu insanlara biz Tanrının kitabını versek ne olur? demek ki işe okuldan başlamalıyız" diyerek Ermeniler için izlemeleri gereken yöntemi belirtmiştir19 Misyonerler ilk olarak Ermeni okullarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi daha sonra da kendi okullarını açarak burada Ermeni çocuklara eğitim verilmesi çalışmalarını başlatmışlardır2 Misyoner okullarında öğrenim gören Ermeni

184 176 YRU DOÇ DR DİLŞEN İ''JCE ERDO(;AN gençler iyi birer vatansever ve misyonerlere hizmet edecek sadık görevliler olarak yetiştirilmişlerdir Bu okullarda alınan eğitim Ermeniler arasında ulusçuluk fikrinin gelişmesine ve Osmanlı Devleti'nden ayrılarak kendi bağımsız devletlerini kurma düşüncesine sahip olmalarına neden olmuştur21 Amerikan okullarında verilen eğitim sonunda Ermeniler İmparatorluk içindeki yaşamlarını değerlendirmeye başlamışlar, birbirlerinden kopuk olarak yaşamalarının ve kendilerini geliştirememelerinin nedenini Osmanlı yönetimine bağlamışlardır Bu duyguları hisseden ve bu düşünceleri taşıyan Ermeniler gün geçtikçe Müslüman komşularından kopmuşlar ve bağımsız Ermeni devleti kurabilmek için Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanmışlardır22 Görülen odur ki 1880'li yıllarda başlayanı 900'lü yıllara kadar devam eden Ermeni isyan ve tedhiş hareketlerinin en önemli nedeni Amerikalı misyonerler ve onların kurmuş oldukları okullarda eğitim alan Ermeni gençlerdir Amerikalı misyonerlerin yapmış oldukları inceleme gezileri sadece Osmanlı toprakları üzerinde Ermeniler ararsında çalışma kararının alınmasında değil Osmanlı topraklarında kurulacak olan misyon ve istasyon merkezlerinin belirlenmesinde de etkili olmuştur yılında İzmir ve 1831 yılında da Beyrut merkezinin açılmasının hemen ardından 1831'de İstanbul'da 1835'de Trabzon'da misyon merkezi kurulmuştur 1835 yılında ilk olarak Osmanlı toprakları İstanbul Misyonu ve Küçük Asya Misyonu(Ermeni Misyonu) olmak üzere ikiye ayrılmıştır İstanbul Misyonu'na bağlı 1 istasyon, Küçük Asya Misyonu'na bağlı olan da 4 istasyon bulunmaktadır Ermeni misyonu 1856 yılında kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılmıştır Antep, Maraş, Antakya Güney Ermeni Misyonu'na; İstanbul, İzmir, Trabzon, Erzurum, Tokat, Sivas, Kayseri, Arapkir Kuzey Ermeni Misyonu'na bağlanmıştır Bu kadar hızlı genişleme, misyon alanların bir defa daha bölünmesini gerektirmiş ve 1860'da Harput'ta yapılan yıllık toplantıda24 Anadolu toprakları 3 misyona bölünmüş: Batı Tü rkiye Misyonu, Doğu Türkiye Misyonu, Merkezi Türkiye Misyonu adını almıştır Batı Türkiye Misyonu, Sofya, Filibe, Eskizagra, İstanbul, İzmir, Bursa, İzmit, Merzifon, Sivas, Kayseri'den oluşan büyük bir bölgeyi kapsamış ve misyona 107 uç istasyon bağlanmıştır Doğu Tü rkiye Misyonu ise, Ermeni Misyonu'nun kuzey kısmını içine alan Van, Harput, Bitlis, Mardin, Erzurum istasyonlarından meydana gelmiştir Merkezi Türkiye Misyonu ise, 1860'dan önce ikiye ayrılan Ermeni Misyonu'nun güney kısmını oluşturmakta-

185 VAN'Di\ Al'v!ERİKAN MİSYONER TEŞKiLATINJN KURULUŞU 177 dır Bu kısım Antakya, Adana, Maraş, Urfa, Antep, Halep ve Tarsus istasyonlarını kapsamaktadır25 VA N İSTASYONUNUN KURULUŞU VE FAALİYETLERİ Van İstasyonu, Doğu Anadolu Misyonuna bağlı olarak kurulan, Amerikalı misyonerler için büyük önem taşıyan misyon merkezlerinden biridir Van İstasyonunun bu önemi Van'ın hem stratejik konumundan hem de Ermeniler için dinsel bir merkez olmasından kaynaklanmaktadır Amerikalı misyonerler Van'ın muhteşem dağlarla çevrili bir platonun merkezine yerleşmiş Anadolu'nun en güzel şehirlerinden biri olduğunu26 düşünürler, misyoner Herbert Allen Van'ın Ermeni ulusunun kalbi olduğunu söyler Boston Van'a özel bir ilgi göstermekte ve bu ilgi misyonerler tarafından takdirle karşılanmaktadır Misyoner Ailen Van'ı tarif ettiği mektubunda bu konuda " eğer siz buraya özel bir ihtimam göstermemiş olsaydınız Van'ın ne kadar güzel olduğunu anlayaınayabilirdiniz Bu kasaba duvarlarla çevrili Ünlü Van Kalesi'nin altında uzanıyor Duvarların hemen yanında yaklaşık 3 mil kadar kasaba uzanmakta ve doğuya doğru genişlemekte Ermenilerin yaşadığı en büyük kısım Bahçeler mevkii olarak adlandırılmakta Burada çok güzel oturma alanları ve geniş caddeler var Caddelerin kenarlarında ise kavak ağaçları uzanmakta Ana caddeye dar caddeler bağlanmakta ve bunların yanında ağaçların sulanması ve oturanların ihtiyaçlarının karşılanması için suyolları var Ben Ttirkiye'de Van gibi güzel bir şehir görınedim "n demektedir 1871 yılının Ağustos ayında 1-larput'tan Van' a gelen misyoner George C Raynolds28 ve Crosby H Wheeler29'ın amacı30 Harput misyonuna bağlı bir istasyon kurmaktı Misyonerler, amaçlarını gerçekleştirmek için kendi tabirleri ile Van işgal(the occupation of place) edeceklerdi Eylül ayında Van'a gelen misyoner George C Raynolds ve Crosby H Wheeler31 bölgenin önemini ve çalışma koşullarının zorluğunu biliyorlardı buna rağmen Harput'a bağlı olması düşünülen Van İstasyonunu kurmaya kararlıydılar Başarılı olmak ve amaçlarını ulaşmak için ilk olarak halkın güvenini kazanmaları ve bölgeyi tanımaları gerekmekteydi Bu nedenle halkın gelenek ve göreneklerine uygun davranmışlar ve bulundukları bölgeye göre farklı yöntemler uygulamışlardır Misyoner Ailen bu konuda, "Planlarımız her şehre göre farklı olmalı, Harput'ta uyguladığımız çalışına planını Van'da uygulayamayız Van'ın Harput'tan

186 178 YRD DOÇ DR OİLŞEN İNCE EROOl' ;ı\n farkı var En öılemli farkı da halkın dağınık halde yaşıyor olmasıdır" demektedir32 Ermeni kadınlar arasında misyonerlik faaliyetlerini sürdüren Bayan Bush ise, "Van'da çalışmak Harput'ta çalışmaktan daha zor Çünkü Van dünyanın çok önemli bir bölgesi " diyerek Van'da çalışmanın güçlüğünü ortaya koymuştur13 Annie E Scott ve Joseph E Scott, Van'da çalışmaya karar veren bir diğer misyoner ailedir Kasım ayında Amerika'dan yola çıkan Scott'lar Van'a gidiş yolculuklarını ve Van'da ki ilk izlenimlerini kaleme almışlar ve yazılarını Missionary Herald Dergisi okuyucuları ile paylaşmışlardır Misyoner Scott, Van'da misyon için seçilen yerin şehre bir saat kadar uzaklıkta ve yüksekte olduğunu; yanından suların aktığını ve Ermenilerin yoğun olarak yaşadıkları Bağlık (Bahçeler) mevkiine de yürüyerek sadece 7 dakika mesafede olduğunu yazılarında anlatmıştırj4 Amerikan Board tarafından 1890 yılında hazırlanan yıllık cetvele göre, 1872 yılında kurulan Van İstasyonunda Amerikalı ve yerli olmak üzere toplam 3035; 1893 yılındaki yıllık cetvele göre ise, 29 kişinin36 bulunduğu belirtilmiştir Van'da Amerikan İstasyonunun kurulduğu ilk yıllardan itibaren, Annie E Scott( ); Joseph E Scott( ); Henry S Barnum( ); Helen Barnum( ); Lauraette Johnson( ); Grace N Kimball( ); Ellen R Ladd( ); Frederick D Grene( ); Bayan Saralı A Grene( ); Herbert M Allcn( ); Bayan Ellen R Alle(l ); Elizabeth B Huntington( ); Elizabeth F Ussher(l ); Clarence D Usseher( ); Susan R Norton(l ); Bayan lrma W White(l ); Ernest A Yarrow(l ); Martha J Yarrow(l ); Henry H White(l ) adlı Amerikalı misyonerler hizmet vermiştirı yılları arasında, Van'da düzenli misyon faaliyetinin yürütüldüğünü söylemek doğru olmaz Bunda, Van topraklarının savaş alanı olması ve sıkı sık Rus işgaline uğraması etkili olmuştur Van İstasyonunda çalışan misyonerlerin faaliyetlerinin analiz edilmesi için, istasyon tarafından düzenlenen Yıllık Raporlara(Annual Report) ve Yıllık Cetvellere(Annual Tabular View) bakmak gerekmektedir Yıllık raporlar, Eğitim(Education); Misyoner Kuvvcti(Missioanary Force); Sağlık Bölümü(Medical Departınent); Yerli Misyoncrler(Native Force) gibi farklı bölümlerden oluşmaktadır yılına ait yıllık raporda, Van'da yeterli sayıda vaizin olmamasının istasyonunun en büyük eksiği olduğu ve vaiz ihtiyacının karşılanmak amacı ile, Harput'tan yeni vaizler

187 Vı\N'DA AMERİKAN MİSYONER TEŞKİLATINlN KURlJUJŞU 179 davet edildiği bildirilmiştir39 Ancak istasyonun kuruluşundan yaklaşık 20 yıl kadar geçmiştir ve buna rağmen; misyonerlere göre, istenilen başarı elde edilememiştir Van'da misyon çalışmalarının başarılı olması için, aşılması gereken bir çok güçlük vardır Gençlerin vakit geçirebilecekleri, sohbet edebilecekleri yerler açılmalı, gençler zararlı alışkanlıklardan kurtarılmalı ve kitap okumaya özendirilmelidir Bunun gerçekleşmesi için ilk olarak, şehir merkezinden oldukça uzakta bulunan tek ve küçük kitapçı desteklenmeli özellikle de bu kitapçı merkeze taşınmalıdır40 Van İstasyonunda başarılı olunması için atılması gereken diğer bir adım da, hem misyoner; hem de, yerli yardımcı sayısının artırılmasıdır Özellikle, köylerde çalışacak olan yerli yardımcıların sayılarının arttırılması gerekmektedir Çünkü Van, misyonerler açısından, eğer tohum ekilirse çok kısa zamanda ve verimli bir şekilde ürün alınabilecek bir bölgedir41 Çözülmesi gereken diğer bir sorun ise, Van İstasyonunun en etkili misyonerlerinden olan Dr Grace Kimball'12 tarafından da belirtilen, Osmanlı Devleti'nin, memurlarına misyonerlerin insanlık adına hizmet ettiklerine inandırmalarıdır Misyoner Kimball, bu konuda sağlanan başarının, kendilerini istasyon faaliyetlerinde de başarıya götüreceğini düşünmektedir43 Van istasyonun da, 1890'lı yıllar, misyonerler için oldukça sıkıntılı geçmiştir Misyoner Allen, herkesin çok yorgun ve bitkin olduğunu; fakat ümitlerin ve hislerin her zamankinden daha canlı olduğunu raporlarında belirtmektedir 'ye gelindiğinde ise, her şeyin fiyatı ve buna paralel olarak borçlanma artmıştır Bunun için, kişisel harcamalar en aza indirilerek açık kapatılmaya çalışılmıştır Bu dönemde misyon için en yoğun çalışanların başında, bayan misyoner Frase gelmektedir Kuvvetlice yaşanan kolera salgını, hem misyonun çalışmalarını; hem de misyonerlerin çevreye yaptığı gezilere ara vermelerine neden olmuştur yılında ise, Van İstasyonunda büyük bir değişiklik yaşanmıştı Bu yıl içerisinde Misyoner Grene, sağlık nedenlerinden dolayı Van'dan ayrılıp Amerika'ya gitmek zorunda kalmıştır yılında Van'da yaşananlar, iş hayatında durgunluğa neden olmuş; bu durum da sadece Van'daki yaşamı değil, misyon faaliyetlerinin de düzenli bir şekilde devam etmesini engellemiştir4i 1896 yılının ilkbaharına gelindiği Van'da huzursuzluğun artması nedeni ile misyoner Ailen, kendilerine yardım etmesi için Misyoner Chambers'i Erzurıım'dan çağırmıştı Erzurum'dan derhal Van'a gelen Chambers, Mayıs'ın başına kadar burada kaldı Bu sırada Misyoner

188 180 YRD noç DR DİLŞEN İNCF, ERDOGı\N Knapp da, Van İstasyonundaki misyonerlere yardım etmek için Bitlis'ten gelmişti Fakat Van'da güvenli bir ortamın olmaması, her iki misyonerin baharın sonuna doğru Erzurum'a; oradan da, Trabzon'a gitmelerine neden oldu 18 Aynı yıl Van İstasyonunda, 5 misyoner ailesi ve 5 bekar bayan görev yapmaya devam etmiştir Misyonerlere göre Van'da Ermeniler ve Türkler arasında her geçen gün yaşanan sıkıntılar ve buna bağlı olarak Ermenilerin onlara olan ihtiyaçları artmaktadır yılının Aralık ayında hazırlanan raporda, Amerikalı Protestan misyonerlerin üzerinde durdukları iki konu vardır Bunlardan ilki, Van Vilayetinde durumun gün geçtikçe iyiye doğru gittiği ve iş hayatının geçen bahara göre daha da canlandığıdır İkinci konu ise, istasyomın maddi sıkıntısının Osmanlı Bankası ile ilgili yaşanan problemin çözümlenmesi sureti ile giderilmesidir Misyonerler, yavaş yavaş her şeyin yoluna girmeye başlamasından memnunluk duysalar da; giyecek sıkıntısı olduğundan özellikle de yaklaşan kış nedeni ile, fakir köylerden gelen Ermenileri giydirememekten kokrnaktadırlar Giyecek yardımı olarak, yaklaşık 1200$ toplamışlarsa da; bu para, kısa sürede içinde bitmiştir Çünkü, köylerden gelen Ermeniler hala evlerine dönmemişlerdir Van'da giyecek sıkıntısının yanında; tohum ve hayvan ihtiyacından doğan sıkıntıların yaşandığı, raporlarda belirtilmektedir5 Amerikalı misyonerler Van'da eğitim ve sağlık alanında da hizmet vermişler, Ermeni yetimlerle özel olarak ilgilenmişlerdir Eğitim hizmetlerinin misyonerlik çalışmalarının temel taşı olduğunu bilen Amerikalı misyonerler, ilk olarak Van'da bulunan Ermeni okullarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için çaba harcamışlardır51 Halkın arasına karışmayı başaran ve Protestan inancı yaymak adına bölgeye gelen misyonerler, daha sonra kendi eğitim kurumlarını faaliyete geçirmeyi başarmışlardır Açtıkları okullarda özellikle zeki Ermeni gençlerini eğiterek kendi fikirlerini benimseyecek ve daha sonrada çevreye benimsetecek olan kadroları yetiştirmişlerdir Bu okullarda eğitim gören Ermeni gençlerin bir bölümü Amerika'ya yüksek tahsile gönderilmiş, bir bölümü de öğretmen, vaiz, sağlık memuru olarak görevlendirilmiştir Misyonerler, Amerikan okullarında eğitim gören gençleri yaşadıkları ve çalıştıkları bölgelerdeki insanları harekete geçiren hafif rüzgara benzetmişler52 ve onları "warrior" yani "savaşçı" olarak adlandırmışlardır Savaşçı olarak bu okullarda eğitilen Ermeni gençlerin Amerikan çıkarlarına hizmet etmede mutlaka başarılı olacağına inanmışlardır53

189 Vı\N'DA Acv!ERİKı\N MİSYONER TEŞKİLATININ KURULUŞU 181 Van'da Amerikalı misyonerlerin açmış oldukları kız ve erkek okullarının sayılarını belirlemek için Ahmet Zühtü Paşa'nın hazırladığı raporu incelemek gerekmektedir Bu rapora göre Van'da 1875 yılında bir erkek okulu açılmış ve okul 1892(1308)'de ruhsat almıştır Bundan bir yıl sonra hem erkek, hem de bir kız okulu daha açılmış ve yine 1892'de ruhsat almışlardır Van'da 1887 yılında kızlara eğitim ve öğretim vermek için bir okul daha faaliyete geçmiştir 1887 yılında açılan bu okul da 1892'de ruhsat almıştır54 Buradan anlaşıldığı üzere Van'da Amerikalı Protestan misyonerlere ait olan toplam 4 okul vardır Bu okulların 1890'lı yıllarda ruhsat almaları dikkat çekicidir Bunun en önemli nedeni II Abdülhamit döneminde kurulmuş olan "Mekatip-i Ecnebiye ve Gayri Müslime Müfettişliği"'nin 1890'lı yıllarda göstermiş olduğu yoğun çabalardır15 Van'da çocukların ilkokula başlamadan gerekli olan temel beceri ve eğitimi almaları için bir anaokulunun açıldığı da unutulmamalıdır56 Amerikan eğitim sistemini temel alan misyoner okullarının müfredat programları on yıllık planlama dahilinde oluşturulmaktadır Hazırlanan ders programının amacı, öğrencileri yeteneklerine uygun olan alanlarda iş sahibi yapmak ve bazılarının da yüksek öğrenime devam etmesini sağlamaktır Bütün sistem İngilizceye dayanmakta, yararcı bir anlayış çerçevesinde yobrun olarak İncil anlatılmaktadır17 Bu derste ilk olarak İncil'de yer alan basit hikayelerden bahsedilmekte sonra da İncil'in anlamı üzerinde durularak Risaleler açıklanmaktadır Misyoner okullarında matematik, okuma, coğrafya, tarih, Türkçe, İngilizce, astronomi, fiziki coğrafya, yazı, çizim ve müzik dersleri de müfredat programının içinde yer almaktadır Matematik dersleri sözlü matematik, zihinsel matematik ve yazılı matematik olmak üzere üç ana kategori altında öğrencilere öğretilmektedir Okulun ilk kısmında matematik dersi sözlü olarak verilirken, orta kısımda zihinsel matematik, son sınıfta yazılı matematik ve akademi adı verilen yüksekokul kısmında ise cebir dersleri verilmektedir Amerikalı misyonerler hem erkek hem de kız okulunda okuma dersine büyük önem vermişlerdir Onların en büyük sıkıntısı öğrencilerin okuyacağı din kitapları haricinde yazılı malzemenin bulmamasıdır Okuma derslerinde öğrenciler sadece okumayı değil, okuyup anladığını yazmayı da öğrenmişlerdir Van'daki Amerikan okullarında Dr Raynolds ve misyoner Ailen tarafından verilen tarih ve coğrafya derslerine de büyük önem verilmektedir58 Tarih ve coğrafya derslerinde özellikle bağımsız Ermenistan, yüceleştirilmiş efsanevi Ermeni tarihinden bahsedilmektedir19 Ayrıca okullarda Ermeniceye büyük önem

190 182 YRD DOÇ DR Dİ LŞEN İNClo: EHDOÔAN verilmiş, ders programında yer alan Ermenice için "Ermeni halkın kalplerinin anahtarlarından biridir" anlayışı benimsenmiştir60 Van'da asayişinde tam olarak sağlanamadığı, Ermeniler ile Ttirkler arasındaki huzursuzlukların giderek arttığı bir dönemde eğitim faaliyetlerinde de aksamalar görülmüştür Özellikle 1890'lı yıllarda okulların ilk kısımlarının daha fazla geliştirilmesine çalışılmıştır Misyonerler okumanın gençlerin kendilerini geliştirmelerinde ve hayatlarına yön vermelerinde önemli olduğunu bildikleri için Van'da bir okuma salonunun hizmet vermesi için çok çalışmışlardır 1890 yılının Ocak ayında Van istasyonunda bulunan okulun bir okuma salonuna sahip olabilmesi için bir bina kiralanmış, burada hem bir okuma salonu açılmış hem de Van'da bulunan kitapçı dükkanının sahibine kalacak yer temin edilmiştir61 Van Ermeni isyanı başlamadan birkaç yıl öncesi eğitim faaliyetleri açısından değerlendirildiğinde eğitim yılının sakin ve sessiz geçtiği görülmektedir Eylül ayında erkek okulunun kadrosunda değişiklikler yapılmıştır İki yıldır okulda öğretmenlik yapan Spirito Aprahamian, kız okulunda derslere devam eden Yester ile evlenmiş ve Ghenvant Haljian da okuldan ayrılmıştır Okul, Eylül ayında yeni döneme hiç borcu olmadan başlamış ve 1 Aralık'ta misyoner Allen'a teslim edilmiştir62 Yine bu dönem de hastaların bakılması için kız okulunun bir bölümü kullanılmaya başlanmıştır yılında Van'da yaşanan kızıl salgını yüzünden misyonerler bir süre okul çalışmalarına ara vermek zorunda kalmışlardır64 Misyonerler, Van'da özellikle kız çocuklarının eğitimine büyük önem vermişlerdir Çünkü bugünün küçük kız çocukları geleceğin çocuklarını yetiştirecek olan anneler olacaklardır Eğitimli kadınlar yetiştirilmesi için kız okulları açılmasının gerekliliğine inanan misyonerler, Amerika'dan yeterli sayıda kadın misyonerin gelmesi için de gerekli çalışmaları yapmışlardır6; Kadın misyonerler hem eğitim için hem de eğitim yaşını geçmiş olan kadınların bilinçli birer eş ve anne olmaları için gereklidir Çünkü Osmanlı aile yapısından kaynaklanan nedenlerden dolayı erkek misyonerlerin kadınlar ile iletişim kurmaları hemen hemen mümkün değildir Sonuç olarak, kadın misyonerler, eğitimli anneler yetiştirilmekle kalmamış, Ermeni ailelerin içlerine kadar girerek onların hayata bakışlarını ve alışkanlıklarını da değiştirmişlerdir66 XIX yüzyılda Osmanlı Devleti'nin halkına eğitim alanında olduğu gibi sağlık alanın da yeterli hizmeti götürememesi misyonerlerin bu alanda rahat hareket etmelerini ve bu vasıta ile halka özellikle de

191 VAN'DA AMERİKAN :\IİSYO''JER TEŞKİLı\TININ KUIUJLUŞU 183 Ermenilere kolayca ulaşmalarını sağlamıştır Van'da özellikle Ermeni milliyetçiliğinin doğuşunda eğitim faaliyetleri ne kadar etkili olmuşsa misyonerler tarafından açılan ve halka hizmet veren dispanserler ve hastaneler de bir o kadar etkili olmuştur 1872 yılında açılan Van İstasyonunda tıp misyonunda ancak 1890'1ı yıllarda canlanma görülmüştür Dr Raynolds'ın dispanserde yapmış olduğu çalışmalar Van misyonuna bölgede büyük itibar kazandırmıştır67 Haftanın üç günü misyonda hastalara bakılmakta, hastalardan alınan muayene ücreti ile ilaç paraları ve hastanenin ihtiyaçları karşılanmaktadır 1892 yılında yaşanan kolera salgını, 1894 yılında buğday fiyatlarının artmasına bağlı olarak kıtlığın baş göstermesi ve hasta sayısının artması misyoner doktorlara olan ihtiyacı arttırmıştır Hasta sayısının artması ile yatak sayısında sıkıntılar yaşanmaya başlanmıştır Özellikle salgın hastalıkların ve Ermeni mültecilerin misyona akın ettiği dönemlerde misyonerler bu konuda büyük sıkıntılar yaşamışlardır Misyonerlerin sağlık hizmeti verirken Van'da karşılaştıkları bir diğer sıkıntı ise; Osmanlı Devleti sınırları içinde doktorluk yapmak için gerekl,klarından dolayı tedirgin olduklarını sürekli olarak Boston'a bildirmekte ve bu konuda Osmanlı Hükümetine gerekli baskının yapılmasını istemektedirler68 Sonuç olarak Van, Ermeni milliyetçiliğinin doğduğu ve geliştiği, bağımsız Ermenistan Devleti kurmak adına Ermenilerin 1896 ve 1915 yıllarında isyan çıkardıkları önemli bir şehirdir Van'da Ermeni milliyetçiliğinin doğuşunda Ermeni kilisesi ve Ermeni komitalar ne kadar etkili ise bölgeye Protestanlığı yaymak amacı ile gelen Amerikan misyonerleri de bir o kadar etkilidir Açmış oldukları okullar, hastaneler ve yetimhaneler ile özellikle Ermenilere şefkatli ellerini uzatmışlar ve onları vatandaşı oldukları devlete karşı isyan eder duruma getirmişlerdir Bağımsız Ermenistan kurmak düşüncesinde olan Ermeniler misyon merkezlerini sığınacak bir yer ve misyonerleri de kendilerini her zaman destekleyecekleri özgürlüğün önderleri olarak görmüşlerdir Unutulmaması gereken nokta misyonerlerin mazlum Ermeni halkını sözde zalim Türklerden korurken kendi devletinin çıkarlarına hizmet ettiğidir

192

193 VI I I Amerikan Misyonerlerinin Ermeniler Arasındaki Faaliyetlerine Dair Rus Miralayı Potiyata'nın Raporu Doç Dı: Mithat AYDIN Pamııkkal<- Üniversitesi Eğitim Fakılltesi Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Denizli RA P O R VE YA ZARI Başbakanlık Osmanlı Arşivi Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Tahrirat-ı Ecnebiye ve Mabeyn Mütercimliği (YPRKTKM) 36/27'de bulunan söz konusu rapor, Rus miralaylarından Potiyata'ya ait olup Ahmed Nermi tarafından tercüme edilmiştir Bununla beraber rapo run aslına Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde tesadüf edemediğimiz gibi, raporun yazarı Potiyata hakkında da ne raporda, ne de başka bir belgede açık bir bilgi edinemedik Onun Rus hükümeti tarafından Ermeniler arasında ve Ermeni olaylarında Protestan etkiyi araştırmak için Anadolu'ya gönderildiğini düşünmekteyiz Buna dair BOA Yıldız Tasnifi Perakende Evrakı Elçilik ve Şehbenderlikler Tahriratı (YPRK EŞA), 21/2, (9 B 1312)'d e bir ipucu bulunmaktadır Bu belgede "bu önümüzdeki ilkbaharda Anadolu'da dolaşmak üzere iki Rus seyyahı iğram olduğu halde kendilerine teshilat ira'e olunacağı " denilmekte dir Burada gönderilen seyyahların adı belirtilmemekle beraber, belge nin tarihi ile Potiyata'nın raporunun yazıldığı tarih dikkate alındığında seyyahlardan birinin Potiyata olduğu tezini güçlendirmektedir Çünkü söz konusu belgenin tarihi (9 B 1312/ ) ve belgedeki "bu ilk bahar" notu, raporun yazıldığı 12 Kasım tarihiyle örtüşmektedir B öylece, büyük bir ihtimalle ilkbaharının ilk aylarında Anadolu'ya gelip raporun yazıldığı Kasım tarihine kadar kalmış olan Potiyata, raporuna temel oluşturan bilgileri yaklaşık 7-8 aylık gibi bir sürede yap tığı gözlemlerine dayandırmıştır Potiyata'nın bölgede bir Rus görevlisi

194 186 IJOC,: OR!v!İT!IAT AYDIN (konsolosu) olup olmadığı sorusu akla gelebilir Söz konusu dönemin Rus kaynaklarını incelediğimizde böyle bir isme rastlamadık Rus seyyahlarının gönderiliş amacı ise yukarıda sözü edilen belgede şöyle açıklanmaktadır: "Teba'a-i Devlet-i Aliye'den olan Ermeniler bil'lcümle teba'a-i Şahane gibi adalet ve müsavata ve ayin-i mezhebilerinin icrası hususunda serbestçe na'il oldukları halde Protestan papaslarıının Anadolu'da bir çok Ermenileri Protestanlığa celb ve bir takım ecnebilerin Anadolu'da dolaşarak Ermenileri ifsad ettiklerinin Rusya'da tamamiyle ma'lum olduğu anlaşıldığından buralarının ya bi'z-zat yahud bi'l-vasıta Mösyö Kirse suret-i münasebede beyanıyla ahval-ı mezkureye Rusyaca tamamı ittila' husulü için " RAPORUN DEGERLENDİRMESİ Raporda konular belli bir tasnife tabi tutulmayıp bütünsel bir çerçevede ele alınmıştır Raporun hemen başında, Osmanlı Asyasındaki bütün Amerikan misyonerlerinin merkezinin Amerika'daki Boston şehrinde bulunan "Kuzey Amerika Misyoner Cemiyeti"1 olduğu belirtilmiştir Bu cemiyete Amerikalıların gönüllü yardımlarda bulunduğu ve "pek çok paraya" sahip bulunduğu ifade edilmiştir ki, parasal yeterlilik bütün yeryüzünde misyon müesseselerinin tesisinde ve yoksul halkın Protestanlaştırılmasında Amerikalı misyonerlerce önemli bir araç olarak görülmüştür Parasal zenginlik onlara aynı zamanda açtıkları yetimhanelere kimsesiz çocukların bırakılması ya da satın alınması noktasında başka bir kaynaktan yararlanma imkanı da vermiştir Dikkate değerdir ki, bu kurumlarda barındırılan ve Protestanlık itikadınca yetiştirilen çocuklar büyüyüp hayata atıldıktan sonra da sürekli teftiş edilmişlerdir Bu noktada Potiyata, Protestanlığın neşri için okullar ve yetimhaneler gibi hastanelerin önemine de dikkat çekmeyi ihmal etmemiştir Rapor, giriş mahiyetindeki bu kısa açıklamadan sonra Amerikan misyonerlerinin Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerinin tarihi seyrini ele alarak yakaladıkları başarıyı ortaya koymaktadır Buna göre; 1819 yılında Osmanlı Asyasında faaliyette bulunmaya başlayan Amerikan misyonerleri amaçlarına ulaşmakta en elverişli ortamın Ermeniler arasında bulunduğunu fark etmişlerdir2 "Yavaş yavaş na'il oldukları muvaffakiyet" ise tarihi süreç içinde şu şekilde ortaya konulmuştur:

195 RUS l'v!i RALAYI POTİYı\TA'NIN RAPORU Misyoner Sayısı Misyoner Yardımcısı Tbtidailer İdadiler (1824'ten itibaren) Sayı verilmemiştir Kolejler - 5 Erkek Yü ksek Okulları - 26 Kız Yüksek Okulları - 18 Öğrenci sayısı Kilise sayısı Proresran Potiyata'nın verdiği rakamların ABCFM'nin kendi kayıtlarıyla büyük ölçüde örtüştüğü görülmektedir Örneğin ABCFM'nin 1852 ve 1881 yılı rakamlarında kilise, okul ve öğrenci sayısına ilişkin bilgiler şöyledir:" Kilise Sayısı Okul Sayısı (Bütün Okullar) Öğrenci Sayısı (Bütün Okullardaki) Yukarıdaki rakamlardan anlaşıldığı üzere Amerikan misyonerleri, Anadolu'ya gelişlerinin daha yüzyılını doldurmadan Ermeni toplumuna nüfuz etmiş, bir Protestan toplum yaratılması noktasında büyük bir mesafe kat etmişlerdir "Gayet sağlam esaslara" dayandırılmış olan misyoner çalışmalarının başarısında, yerli bir Ermeni öğretmen ve papaz sınıfının yetiştirilmiş olmasının büyük bir yeri vardır ABCFM'nin kendi kayıtları da göstermektedir ki, Amerikan misyonerleri misyon sahalarında birkaç on yılda bir yerli çalışanlar ordusu yaratmayı başarmışlardır arasında Batı Tü rkiye Misyonu'na dair aşağıda verilen rakamlar bu gerçeği ortaya koymaktadır:5

196 188 DOÇ ür l'vlithat AYDIN İstasyonun Bulunduğu Yer İstasyonun Kurulduğu Yıl İstasyondaki Amerikalı Çalışanlar İstasyondaki Yerli Çalışanlar İstanbul 1831 İzmir 1834 Trabzon 1835 Ilursa 1848 Sivas 1852 Merzifon 1852 Kayseri 1854 İzmit 1856 TOPLAM ] J Bununla beraber Ermeni çocuklarını eğitim kurumlarına çekebilmek için iaşe bedeli olarak çok düşük oranlarda kayıt ücretleri alınmıştır Örneğin, Harput vilayeti dahilinde kolejlerde gece eğitim gören erkek öğrencilerden senelik 6 lira, kız öğrencilerden 4 lira alınmıştır Gündüz öğrencilerinden ise sadece 2 lira alınmıştır Hatta ibtidai mekteplerine mali gücü bulunmayanların ücretsiz kabul edildikleri görülmektedir Dolayısıyla, okullara olan talebin artışında, çok düşük ücretle ya da ücretsiz öğrenci kabulünün önemli bir rolü bulunduğu söylenebilir Diğer taraftan; daha ziyade gece eğitimi veren kolej mekteplerinin öğrenci kaynağı sadece bulunduğu vilayet değildi Örneğin Harput Koleji'n<le Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır ve diğer vilayetlerden gelen öğrenciler bulunmaktaydı Harput Kolcji'nin rağbet görmesinde misyonerlerin de ifade ettikleri gibi "misyonerlik te'sisatının her memleketinkin<len daha iyi idare edilmekte bulunmasının" <la belirgin bir etkisi görülmektedir Potiyata'nın Harput'taki Amerikan okullarının öğretim kadrosu ve programları konusunda verdiği bilgi ise Amerikan misyonerliğinin hedef ve mahiyetini ortaya koyması açısından dikkate değer görünmektedir Raporun yazıldığı tarih itibariyle (1895'de) Erkek okullarında 10 Ermeni ve 1 Amerikalı öğretmen ile 2 İngiliz papaz bulunurken, kız okullarında 13 Ermeni ve 4 Amerikalı öğretmen bulunmaktaydı Bu da "Protestanlık yuvaları olarak" nitelendirilen Amerikan okullarının bir ölçüde Ermeni toplumuna hasredilmiş olduğunu göstermektedir Okullarda yürütülen eğitim programına bakıldığında ise Amerikan

197 RUS M İ Rı\LAYl POTİYi\T\'NIN RAPORU 1 89 misyonerlerinin sadece Protestanlık itikadının işlenmesinde değil, aynı zamanda Ermeni toplumunda ulusal şuurun ve bağımsızlık düşüncesi nin gelişiminde de önemli bir rol üstlenmiş oldukları anlaşılmaktadır Misyon okullarının bu rolünü okul öncesinden kolejlere kadar uzanan süreçte görmekteyiz Şimdi, raporda geniş bir yer verilen Amerikan okullarının müfredatındaki derslere bir göz atmak yerinde olacaktır Okullar Etfal Bahçeleri" (Okul Öncesi) Öğrenim Okutulan Dersler Süresi 2 Muhtelif Oyunlar, Pratik Zekayı Geliştirici Çeşitli Etkinlikler, Okuma-Yazma Öğretimi Ermenice İmla, Ermenice ve İngilizce Kıraat (Obıına), İ bti d aile r 3 İdadiler 3' Ilmihal-ı Erbaa, Kirab-ı Mukaddes, Resim, Jimnastik, Müzik İngilizce Oinıına, Kitabet ve Tercüme, l Suuf C::oğrafya, Kıraat-ı Hanıseye Dair Bilgi, Tahrir ve llm-i Hesap İngilizce Okuma, Kitabet (Yazma) ve Tercüme, Ermenice Takrir Üzerine Kitabet, icvcut Ermeni 2 S ı ıuf Dilinin ahvı (Sözdizimi} ve Telaffuzu, Coğrafya (Yeryüz nün Siyasi Taksimatı ve Haritalar), Usıll Kıraati, Tlın-i T lcsap (Küsurat-ı 'Adiye, Toplama} İngilizce Okuma, Yazma ve Tercüme, Mevcut Ermenice (Nahv, Telaffuz ve Tahrir}, Coğrafya (Yeryüzünün Coğrafi Durumu}, l lm-i Hesap ( Küsurat-ı lş'ariye, Oran-Orantı, Faiz), Fransızca Kıraat ve Tercüme (Bazı erkek okullarında ve bütün kız okullarında) 3Sınıf Kolej le r 4 İngilizce (ı ahv, İmla ve Tahrirat}, Ermenice (Eski Ermeni Müelliflerinin Eserleri ve Eski Ermeni Dilinin Nahvı ve Takriri Usulü Üzerine Kitabet ve Tahlil}, l Sınıf Fransızca Kıraat, Tercüme ve lahv (Özellikle kız okullarında}, Tıirkçe (Elifba, Hece, Kitabet ve Takrir}, Genel Tarih (Kurun Öncesi- Yüzyıl Öncesi), Riyaziye, İlın-i Hesap (Son Kısmı}, Cebir (Giriş Düzeyinde} İngilizce ( ahv, Tahlil ve Takrir üzerine Kitabet 2 S ı nıf ve Edebiyat), Fransızca ahv (Kız Okulları İçin}, Ermenice (Eski ve Yeıü Ermeni Dilleri Edebiyatı tahlil ve Usıll-ı Tahrir}, Ttirkçc Tercüme Fizyoloji, Cebir (İkinci Derecede Muhtasar Hendese İlmi), Genel Tarih (Kurun -ı Evvelin on Kısmı}

198 190 DOÇ UR MİTHAT AYDI:--1 3Sınıf 4Sııuf İlahiyat Sınıfı' Ermeni E<lebiyatı (Telif ve İnşa, Tahlil), Fransızca Tercüme ve Nahv (Kız Okullarında), Tü rkçe Kitabet ve Ttirkçeyc Tercüme, Nahv, İnşa ve Tekellüm, Muhtasar Hen<lese'nin Sonu, Ilııı-i Hikmet ve Tlm-i Nebatat (Kız Okullarında), Kimya ve Yıl<lızlar Bilimi (Erkek Okulların<la) Ermenice (Eski ve Yeni Ermenicenin İnşaları), Fransızca Tercüme ve Nahv (Kız Okullarında), Tü rkçe Tercüme, İslam Hukuku, Arapça, Farsca (Farsça), Diller ve Ahlak Felsefesi, Genci Tarih ve l'vlcdeniyet Tarihi (Erkek Okullarında), sikoloji (İlm-i Alıval-ı Ruh), Yeryüzünün Zenginlikleri (Tlm-i Servet, Tabakatü'l-Arz) Protestanlık Usül ve Kai<lcleri Yukarıda çıkarılan misyon okullarının programları ele alındığında Ermenice, İngilizce, Fransızca (kız okullarında) ve Türkçe derslerine önem verildiği görülmektedir Burada dikkati çeken husus ise İngilizce'nin, Amerikan misyoner ve öğretmenlerinin Amerikan kültür ve nüfuzunu Ermeni toplumu üzerinde hakim kılmak ve Ermeniler ile Amerikan toplumu arasında bir bağ ve yakınlık kurmak için önemli bir araç olarak görülmesidir Keza bu amaç için Amerikan misyonerlerinin takip etmiş oldukları yollardan biri de kolejlerde iyi öğrenim gören öğrencilerin ve bazı Ermeni köylülerinin Amerika'ya gönderilmesi olmuştur ki,9 bunlar "Amerika'nın serbestiyet usulü üzerine idaresine vuklıf peyda ederek 'avdet" ettiklerinde hükümet-i müstakillerde cari olan ustil-ı idareye i'tiraz edüb hükümetten memnun olmayan Protestanlara mülhak" olmuşlardır Esas itibariyle, batı kültürünün Ermeni toplumuna tesiri Amerika ile de sınırlı kalmamıştır Genel olarak misyoner okulları Ermeniler arasında Avrupa kültür ve düşüncesinin tesisine ön ayak olmuştur Potiyata'nın deyimiyle bu okullar "Çocuklara hanelerinde Avrupa'ca yaşamayı öğretmeli, Avrupa biçiminde giyinmeyi tefhim etmek, kadınlara da Avrupa modalarına tatbikan giyinmeyi anlatmalı ve'l-hasıl kendi meyanelerindeki mu'amelelerde dahi Avrupa usulüne tevfikan hareket etmeyi ilka eylemişlerdir" Burada dikkate değer olan şey ise, bu yeni yaşam tarzının Ermeni öğrencilerini mezuniyet sonrası dönemde gerçek hayatla yüz yüze kaldıklarında nasıl bir sosyal çatışmaya ve "husumet" psikolojisine sevk ettiğidir Onların Hınçaklı olmalarına önemli bir neden olarak görünen bu durum raporda şu şekilde ifade edilmiştir: " Her ne kadar bu yoldaki telkinat vakit ve halleri iyi olan peder ve maderler evladına

199 RUS ;v!irı\l!\yi J>OTİYATA'NIN RAPORU 191 fena te'sir edemez ise de kolej mekteblerinde ikmal-ı tahsilden sonra tekrar kulübelerine 'avdet etmeye mecbur olacak fakirü'l-hal çocuklarca elbette ye'is ve na ümid fikirleri hasıl edecektir Hususan vakt ve hal-ı kesanın evladı ekalliyet teşkil etmektedir Eskisi gibi pire ve böceklerle memlu kulübelerine dönerek hayvanat ahurlarına uyumaya ve haftalarca yıkanmaya vakit bulamayarak geçinmeye mecbur olacak talebe akranı hakkında husumet besleyeceklerdir Hülasa-i kelam bu misellu ma'işete ric'at etmek mecblıriyetinde olan erkek ve kız talebe 'Hınçakist' olmaya hazır ve mühiyya bulunacaklardır" Ermeni çocuklarının Hınçaklı olmalarına önemli bir etkenin de, programda yer alan başta tarih ve coğrafya dersleri olmak üzere sosyal bilimlere dair derslerin onların "ezhanına Devlet-i Aliyye'nin usul-ı idaresinden 'adem-i memnuniyet efkarını ve ahval-ı siyasiyenin serbestiyet fikirleriyle münasib olacak surette tebdili" olması idi Osmanlı Maarif Nazırı Zühtü Paşa'nın 19 Muharrem 1313 (12 Temmuz 1895) tarihli raporu da Potiyata'nın görüşlerini desteklemektedir Zühtü Paşa, Amerikan misyoner okullarının programına ilişkin yaptığı değerlendirmede okutulan "en mühim" dersleri üç kategoriye ayırmış ve bu çerçevede "ulum-ı diniye" derslerini "Protestanlığın neşr-i tamimine", tarih dersini "ezhan-ı umumiyyede ve hususiyle teba'a-i saltanat-ı seniyyenin efkarında bir hissiyat-ı siyasiye tevlidine" sebep olarak görürken, İngilizceyi ise "memalik-i mahrüsede Fransa'nın kendilerince ma'lum ve mahsus olan mekatib vesilesiyle istihsal edilen ve nüfuzuna galebeye ittihaz" ettiğini belirtmiştir Potiyata, özellikle de Ermenicenin öğretimi ve Ermeni yazarlarının kitapları okutulduğu sırada tarihteki bağımsız Ermeni Krallığı' na dikkat çekildiğinden bahisle, okuldaki Ermeni asıllı öğretmen ve öğrencileri bu krallığın yeniden kurulabileceği düşüncesine sevk edildiğine vurgu yapmıştır Hatta Harput'tayken Amerikan kolejlerinin öğretim kadrolarının büyük kısmını elinde tutan Ermeni öğretmenlerin, Ermeni Krallığı kurulduğunda önemli memuriyetlere getirilecekleri düşüncesinde oldukları yönündeki söylentilere bizzat kendisi tanık olmuştu Ermeni öğretmenler bu sıralarda kurulacak Ermeni Krallığı' na İngiltere prenslerinden Prens Teq (!L;)'i namzet göstermekteydiler ki, bu düşünce dönemin gazetelerinde de yer almıştır Potiyata bunu ayrıca bir Ermeni'den de bizzat dinlemiştir Misyonerlerin ve kurumlarının Ermeni toplumundaki ayrılıkçı düşüncenin gelişmesine sadece teorik bazda katkıda bulunmadıkları, aynı zamanda Ermenilere ayaklanma yıllarında vermiş oldukları maddi

200 192 OOÇ DR J'v!İTI lt\t AYDIN ve manevi destek ve Ermeni komitacılarla yapmış oldukları işbirliği ile de Ermenilerin bağımsızlık hareketinin içinde bulundukları söylenebilir Potiyata, Protestanların Ermeni hareketini "okşamakta olduklarından" bahisle, bir Ermeni Gregoryen rahipten duyduğu "Protestanlar bize çok yardım ediyorlar" şeklindeki sözlerini de bir kanıt olarak ileri sürmüştür Bu yardıma başka bir kanıt ise, Potiyata'nın bir İngiliz papazla konuşması esnasında onun Londra'daki İngiliz Ermeni komitesiyle ilişkide olduğunu fark etmiş olmasıdır Ancak Amerikan misyonerlerinin Ermenilere doğrudan doğruya ne ölçüde bir yardımda bulunduğunu tahmin etmenin de zor olduğunu eklemiştir Bununla beraber; "Protestan misyonerlerinin müzlim (karanlık) bir yönü vardır Bu cihet-i müzlim ise onlar meyanında nadir olmayarak Hınçakistler yani Ermeni ihtilalci güruhu me'murları görünmesinden ibarettir" diyen Potiyata açıkça Amerikan misyonerlerinin Hınçak komitesi mensuplarıyla işbirliği içinde olduklarını izah etmiştir Potiyata bu işbirliğine ilişkin şu notları düşmektedir: "Hınçakistler misyoner ibadethanelerinden hademe ve talebe mubassırları (bakıcıları) san'atlarıyla ihtifa etmektedirler ve suret-i hafıyede ücret vasıtasıyla ve yalnız bu me'murlar ma'rifetiyle efkarlarını neşr ile iştigal eylemektedirler Ve'l-hasıl anlar neşriyatları esnasında mahalli Ermenilerle ihtilal komiteleri arasında münasebat husule gelmesine çalışmaktadırlar" Potiyata'nın tespit etmiş olduğu misyonerlerle komitacılar arasındaki ilişki ve işbirliğini bazen Amerikalıların kendi yazışmaları bile doğrulamıştır Örneğin; 27 Şubat 1308 (11 Mart 1893) tarihinde Sivas Amerikan konsolos vekili, Merzifon'daki Amerikan konsolosuna göndermiş olduğu gizli mektupta Gümrük köyü Protestan vaizi Mardiberus Gablustiyan'ın Ermeni ihtilal komitesi üyesi olduğunu yazdıktan sonra Osmanlı Devleti ile ABD ile olan iyi ilişkilerin devamı için misyonerlerin asi Ermenileri himaye etmemesini, aksi durumda "yarım asırlık emeğin zayi olacağı" uyarısında bulunmuştur ııı Bir Osmanlı belgesinde de misyonerlerin komitacılarla işbirliğinden dini ve siyasi önemli yararlar sağlama beklentisi içinde olduklarına dikkat çekilmiştir Söz konusu belgede misyonerlerin Ermenileri Protestanlığa çekmek yolunda komitacılardan hayli yüz bularak "entrikalarını" artırdıkları ifade edildikten sonra şunlar denilmiştir: "Protestanlıkta menfa'at-ı siyasiye olduğunu halka ve alakadar olan Ermeni papazlarına bi't-tefhim ikna edercesine bir çok evrak-ı müfside tanzim ettirüb mehafıl-i mezhebiyyeye dağıtmakta oldukları ve Ermeni Patrikhanesi'ne dahi bir nüshası vürud ettiği ve komiteler azalarını teşkil eden genç Ermeniler haşaratı hiçbir mezheble mükellef

201 RUS MİRı\Lı\YI POTİYATı\::-JIN RAPORU 193 olmadıklarından mekasid-i fasidelerine na'iliyet içün tebdil-i mezhebe dahi hazır oldukları inkar olunmağın "1 1 Amerikan misyonerlerinin Ermeniler ya da komitacılar ile işbirliğinin bir başka sahada daha açık ve etkin bir şekilde geliştiği görülmüştür: Basın Bu dönemde özellikle Amerikan ve İngiliz basınında görülen Ermeni olaylarına dair haberlerin misyoner merkezli abartılı ve çoğu zaman gerçek dışı haberler olduğu açıktır Bu tür haberlerin Amerikan ve İngiliz basınında yer alışı ve mahiyeti konusunda raporda şunlar söylenmektedir: "Her şeyden akdem misyonerlerin Ermenilere da'ir Amerika ve İngiliz gazetelerine mektublar yazmakda oldukları ve mektublarda isim ve mahall-ı ikametlerini ketm etmekte bulundukları anların mesa'ilerinin başlıca şıkkını teşkil etmektedir Salifü'z-zikr Protestanlık naşirleri mektublarında ahali-i mahalliyenin fakr u zarüretinden memürin-i Osmaniyenin Ermenilerden fazla vergiler almalarından kilise ve ibadethanelerinde ayinlerini ifa eylemelerine mümana'at eylemelerinden bigünah kimesneleri hapishanelere ilka eylemelerinden ve orada fena işkenceler etmelerinden Ermeni karye ve köylerine Kürdleri hücüma teşvik eylemelerinden ve'l-hasıl anları nehb ve garete düçar etdirmelerinden bahs etmektedirler Hülasa-i kelam en ufak bir hadise ve en ehemmiyetsiz bir vak'a Ermeni Protestanlarına Avrupa ve Amerika'da galeyan-ı efkarı tevlid edecek surette neşriyatta bulunmaya sebebiyet vermektedir" Kısaca; Hıristiyanlık-Müslümanlık çatışması çerçevesinde ele alınan ve Amerika ve Avrupa kamuoyunda büyük bir heyecan meydana getiren Ermeni olaylarının bir ölçüde tek ve yanlı haber kaynağı Amerikan misyonerleri idi: "Hakikat Avrupa ve Amerika gazetecileri ol babda menabi' -i sa'ireden ma'lümat almadıkları cihetle bit't-tabi' kendi tarafından mütala'at beyan edememektedirler Hele Sasun (Sason) vak'ası12 misellü hadise ise anlara daha ziyade neşriyat fırsatını bahş etmişdir" Amerikan misyonerlerinin basın yoluyla yürüttüğü çalışmaları; mitingler, kilise vaazları, yardım kampanyaları gibi çeşitli propaganda faaliyetleriyle desteklenmiştir Misyonerlerin bu propaganda çalışmalarıyla kamuoyu oluşturabildiklerini ve kendi hükümetlerini harekete geçirebildiklerini belirtmek gerekir Misyonerlerin Osmanlı Ermenileri arasındaki etkinliği, doğrudan doğruya mensubu oldukları devletlerin himayesi ve kapitülasyonlardan almış oldukları imtiyazlarla ilgilidir Unutmamak gerekir ki, onlara hareket kolaylığı sağlayan faktörlerden biri de Osmanlı merkezi ve

202 194 DOÇ DR MİTHAT AYDIN yerel yöneticilerinin "sürekli olarak" dış baskıya maruz kalmış olmaları idi Özellikle de Osmanlı hiikümeti Ermeni ayaklanmaları nedeniyle taşradaki yöneticilerine "büyük devletlerin Osmanlı Devleti'nin içişlerine karışmasına neden olabilecek hareketlerden kaçınmalarını" isteyerek sıkı sıkıya tembihatlarda bulunmuştur 1893 ayaklanması sırasında Osmanlı yönetiminin bu konudaki hassasiyetinin yazışmalara nasıl yansıdığını aşağıdaki alıntılarda açıkça görmek mümkündür: "Şikayet ve iğrazı mucib hiçbir hal ve hareket vuku'a gelmeyerek muhakemenin 'adilane ve bitarafane ve usul ve nizamına muvafık olarak icra-yı lazımeden olduğundan "" asayişe zerre kadar halel gelmemekle beraber hiçbir nev'i ecnebiye meydan verilmemişken "" muhakeme icrası ta'yin-i mücazatı ferman buyurulmuş olduğundan ahz-ı intikam gibi fikre tabi'iyyet etmeleri asla ca'iz olmayub hükümetin icra'at-ı adilanesine kemal-ı emniyet muntazır olmaları ve şayed harekat-ı tecavüzkaranede bulunacak olurlarsa devlet başına bir ga'ile açmış olacaklarını bundan da Ermeni miifsidleri istifadeye kıyam edeceklerini ve vcliyyii'l-nimet benimetimiz efendimiz hazretlerinin irade-i şahanelerine mütava'at etmek şer'an cümle vacib olduğu cihetle herkesin yerli yerine çekilüb gitmeleri ve şevketmeab efendimiz hazretlerinin evladları olan ahaliye nesayih-i itba' etmeyenler hakkında hükümetin şediden icra-yı mücazat edeceğine suret-i hakimane-i mü'esserede tebliği " "Ermeni erbab-ı fesaddan en ziyade ileri gidenler hezeyannamelerin neşrinde fiilen zimüdahil olanların kanunen düçar-ı mücaza'at edilerek işin dağdağasızca netice-i pezir olması için "13 Potiyata, bu duruma "müseyyeb" Osmanlı memurlarının "ehliyetsizliklerini" ve "intizamsızlıklarını" eklemekten geri durmadığı gibi, bunun can alıcı bir husus olduğuna dikkat çekmiştir: "Fakat işbu ifadatı dermeyan etmekle beraber diğer tarafdan vilayat-ı şarkiye aklamlarında dolu olan müseyyeb memurların ehliyetsizlikleri ve intizamsızlıklarının anlara daha ziyade yardım etmekde bulundukları beyan edilmelidir Memürin-i hükümet Protestanlığın intişarına kanuna muvafık bir mani' bulmakdan 'acizdirler Anlar bu babda kaba kuvve-i cebriyeye miiraca'atdan başka çare bilmiyorlar Ve binaenaleyh anlar harekfit-ı vak'alarla bir tarafda Protestan muhbirlerinin diirlii dürlü neşriyatda bulunmalarına diğer tarafdan ahali meyanında Devlet-i 'Aliyye usul-ı idaresinden 'adem-i memnuniyet fikrinin neşv ü niima bulmasına yardım etmekdedirler"

203 RUS MİRı\Li\YI POTİYATt\'NIN RAPORU 195 Nihayette Protestan misyonerlerinin faaliyetleri geniş bir şekilde ele alındığında onların açmış oldukları eğitim ve sosyal kurumların bulundukları ülkeler için kısmi yararlar sağlamış oldukları söylenebilir Ancak, görüldüğü gibi misyoner çalışmaları, daha ziyade Osmanlı Devleti'nin siyasi hayatında doğurmuş olduğu zararlı sonuçlarıyla ön plana çıkmıştır Genel manada misyoner çalışmalarının doğurmuş olduğu ayrılıkçı ve yıkıcı sonuçlar, Osmanlı Devleti'nin kaderi üzerinde tayin edici rol oynamıştır SONUÇ 19yüzyıl kapanırken devletlerarası rekabetin Osmanlı Devleti'ni bir sona doğru sürüklediği iyiden iyiye kendini hissettirmiştir Bu rekabette ve dolayısıyla Osmanlı imparatorluğunun tasfiyesi sürecinde misyoner çalışmalarının ortaya çıkarmış olduğu sonuçlar, Osmanlı Devleti'nin siyasi ve kültürel yaşamında ayrı bir yer tutmuştur Bu bakımdan Rus miralayı Potiyata'nın raporu, Amerikan Protestan misyoner faaliyetlerinin Osmanlı topraklarındaki gelişim ve sonuçlarını ortaya koyan önemli bilgiler içermesi bakımından dikkate değerdir Potiyata'nın verdiği bilgilerin, bizzat seyahat ettiği bölgelerdeki gözlemlerine dayanmış olması ve başka kaynaklarca (Osmanlı ve hatta misyoner kayıtlarınca) da doğrulanması nedeniyle tarafsız ve objektif olduğu söylenebilir Diğer taraftan kendisinin dinen Hıristiyan olması, Müslümanlardan yana dini bir taassuba sapmamış olacağına da bir işarettir Rapor, misyoner kurumlarının tarihi seyri, program ve işleyişine dair detaylı bilgiler ihtiva etmekle beraber, yabancı devletlerin baskısının Osmanlı merkezi ve taşra yönetimindeki etkilerine ve Osmanlı-ABD ilişkilerine yansımalarına dair vermiş olduğu bilgiler itibariyle de kayda değerdir

204 196 DOÇ DR MİTHAT AYDIN E-RAPORUN TRANSKRİPSİYONU Rusya'nın erkan-ı harb miralaylarından Potiyata'nın Asya-yı Osmani'de Amerika misyonerleri hakkında kaleme aldığı evrakın tercümesidir Dersa'adet fı: 31 Teşrin-i Sani ve fı: 21 Teşrin-i Sani 1895 Asya-yı Osmani'de bulunan bütün Amerika misyonerlikleri merkezi Amerika'da Boston şehrinde ka'in "Şimali Amerika Misyoner Cem'iyeti" nam tc'sisat ve esası cümlesindendir Amerikalıların gönüllü mu'avenetlerine mazhar olan işbu te'sisat pek çok paraya malik olub yalnız Asya-yı Osmani'dc değil belki Çin ve Japonya'da dahi idarehaneler bulundurmakdadır Te'sisat-ı mezkürenin veza'ifı misyonerlerin bulundukları mahall-ı ahalisinin tabi'at ve meşreblerinc uyacak bir suretde vesa'ite müraca'atla Protestan mezhebini neşr etmekden 'ibaretdir Bina'cnaleyh evvela ba'zcn tebdil-i din edecek kimesne bir mikdar nakid para vermekle de te'yid olunacak suretde va'az ve nasihatlara müraca'at eylemek saniyen yetimhanelere pırağılub satun alınan etfale mahsus hayrathaneler te'sis etmek suretiyle çalışmak vesa'it-i mezküreye dahildirler işte ber minva1-ı muharrer pırağılan veya satun alınan çocuklar daha sabavetleri zamanında Protestanlık mezhebi asarını okuyub yazdığı ve dürlü dürlü san'atları öğrenirler Çocuklar böylece terbiye görüb büyüdükdcn sonra üzer (sayfa 2)!erine da'imcn teftiş icra edebilmek üzere mensüb oldukları misyoner idarehanelerinden uzak olmayan yerlerde keyf-i mil ittifak bir takım san'atlara ta'yin olunurlar Şahsen hastanelerle hayrathaneler te'sisi de vesa'it-i mezküreden ma'düddurlar İşte bu misellü hastahane ve hayrathaneye gelen hastagan ve ma'lullcrc düçar oldukları hastalıkdan veya 'illetden kurtulmaları içün en iyi çare Protestanlığı kabul etmeleri olacağı beyaniyle tebdil-i din erdirmeye çalışıyorlar Rabi'an 'ali ve ibtidai mektebler te'sis eylemek dahi Protestanlığı neşr içün tecviz edilen vesa'itdendirler Amerikalular vcsa'it-i mesrudenin hepsine birden yalnız Çin'de müraca'at eylemekdedirler Asya-yı Osmani'ye gelince daha 1819 tarihinden berü neşr-i din içün vürud eden Amerikalular ahval-ı husüsiye-i atiyeyi nazar-ı mütala'aya almışlardır: Şöyle ki Protestanlığın intişarı içün her kavimden ziyade Ermenilerin elverişli olabileceklerini ve bir Ermeni'yi aba ve ecdadı dininden vazgeçürmek içün ya ehven ücretle veyahud bila ücret tahsil-i fünün ve terbiyesini te'min eylemekden iyi bir çare olmayacağını anlamışlardır

205 RUS M İRALAYI POTİYA1'A:NIN RAPORU l tarihinden i'tibaren misyonerler çocuk bağçeleri te'sisine başlayub sonra ibtidfü ve i'dadi mektebleri açmağa kıyam etmişler ve bi'lahire (sayfa 2A) fünun-ı 'aliye tahsiline mahsus kolejler ile Ermenilerden Protestan ruhbanı yetüşdirmeye hidmet eyleyecek mekatib-i diniye ve ta'mim-i dine hadim mektebler te'sis eylemişlerdir İşbu son mektebler köylerde dolaşarak ahaliye Protestanlık asarını okuyub anları mezkur dine da'vet içün va'izler yetişdirmeye mahsusdurlar Misyonerler yavaş yavaş ehemmiyet-i muvaffakiyetlere na'il olmakdadırlar Daha 1845 tarihinde Asya-yı Osmani'de ancak otuz dört misyoner ile on iki mu'avinleri ve yedi mekatib-i ibtidaiye var idi Ve mekatib-i mezkurede yüz otuz beş talebe mevcud idi 1890 tarihinde ise yüz yetmiş yedi misyoner ile yedi yüz doksan bir mu'avinleri yüz on yedi kilisi on bir bin yedi yüz doksan Protestan yedi yüz altmış dört mekatib-i ibtida'iye beş kolej yirmi altı mekatib-i 'aliye-i züklır ve on sekiz mekatib-i 'aliye-i inas bulunduğu anlaşılmışdır Mekatib-i mezkurede tahsil etmekde olan talebe ve talibatın mikdarı ise on altı bin dokuz yüz doksan kişiye b:lliğ olmuşdur Zükur ve inas Protestanların yekun-ı umumisi ise yirmi sekiz bin altı yüz altmış yedi kişiden 'ibaret bulunmuşdur Ve'l-yevm mikdar-ı mezkgrun otuz beş bine baliğ olmuş olacağı me'mul-ı kavi oldukdan başka bundan böyle Ermenilerden Protestanlığı kabul edenleri çoğaltmak ve intişarı tesri' eylemek içün gayet sağlam esaslar vaz' edilmiş idüği münfehim ve müsteban olmakdadır (sayfa 3) Ermeniler bu babda Amerikalulardan her şeyi iktibas eyledikden sonra şimdi kendileri haccliği ve papazlığı der'uhde etmekde ve tıbkı Amerikaluların esasları üzerine mübteni te'sisat ihdas eyleyerek hem kavimleri olan Gregoryan Ermenileri aba ve ecdadları dinlerini pıragub Protestanlığa dahil olmağa da'vet etmekdedirler Protestan kilisaları ile mekteblcri kısmen gayet zengin Boston cem'iyeti tarafından gönderilen i'ane ve kısmen mekteblere kayd ve kabul olunan kesandan alınan ücretle idare edilmekdedir Ve her ne kadar mekatib-i ibtida'iyeye ücret te'diyesinden 'aciz olanlar meccanen kabul olunurlar ise de mekatib ve sınuf-ı 'aliyeye ancak en iyi çalışdıkları tebeyyün eden talebe kabul edilürler Ma'mafıh Asya-yı Osmani'nin aksam-ı dahiliyesinde her şey pek ucuz olduğundan gerek tahsil ve gerek i'aşe içün pek cüz'i ücret alınmakdadır Şöyle ki Harput vilayeti dahilindeki (kolej) mektebinde zükfır talebenin i'aşesi içiin senevi ancak altı lira, inas talebenin i'aşesi içün ise ancak dört lira alınmakdadır Nehari talebeden ise ancak iki lira almakdadırlar Etfale mahsus bağçeler ile

206 198 DOC,: DR MİTHAT AYD!:-J mekatib-i ibtida'iye ve i'diidiyede leyli talebe ve tiilibiit pek azdır Zira o gibi te'sisat talebe ve talibiitın ikametgahlarının yakınlarında bulunuyorlar Halbuki (kolej) nam mekatib-i ':iliyede ekseriyet leylidir Çünkü talebe ve talibatdan ba'zıları uzak memleketlerden gelmiş bulunurlar (sayfa 3A) Mesela Harput kolejinde Sivas'dan, Erzurum'dan, Van'dan, Bitlis'den, Diyar-ı Bekir'den ve sa'ir vilayatdan gelen talebe ve t:ilibat vardır Ber vech-i ma'n1z burada misal olarak Harput vilayetinin ira'e olunmuş misyonerlik te'sisatmın Harput'da her memleketinkinden ziyade iyi idare edilmekde bulunmasından ileri gelmekdedir Ve fı'lvaki' bütün misyonerlerin şahadetleri de bunu mü'eyyeddir Mekfıtibde talebenin mikdarı bir raddede değildir Ez cümle dört sınıflı olarak te'sis kılınan Harput mekteblerinde geçen sene iki yüz altmış dokuz zükur ve iki yüz yetmiş dört inas talebe mevcud idi Ve bunlar meyanında dahil otuz dört zükgr ve kırk inas talebe (kolej) mektebinde bulunurlar idi Bundan ma'ada haceler ile mu'allimlerin mikdarı dahi bir raddede değildir Harput'da el yevm on Ermeni ile bir Amerikalu hfıce ve mu'allim ve iki de Anglikan (İngiliz) papas vardır İnas mekteblerinde ise on üç Ermeni ve dört Amerikalu mu'allimeler tedrisiyle meşguldürler Şimdi Protestanlık yuvaları olan mekatib-i mezkurenin nasıl inşa kılındıklarını ve tedrisatın ne yolda olduğunu nazar-ı mütala'aya alalım Gerek zükgr ve gerek inas içün te'sis kılınan bi'l-cümle Protestan mekteblcri dört tabakaya münkasımdır: (sayfa 4) 1-Etfal bağçeleri-bu tcdrisatda 6 ila 8 yaşlı etfal iki sene kal urlar 2-Mekatib-i ibtida'iye-buralarda müddet-i tahsil üç senedir 3-Mekatib-i idadiye-bu mekteblerde dahi üç sene tahsil olunur 4-(Kolcj)ler ve mekatib-i ':iliye-bu mekteblerin tahsilleri dört senedir (Kolej)lerde ba'zen ilahiyat şu'beleri bulunur ve bu şu'belere ise dört senelik tahsil-i ikmal edildikden sonra geçilür Ma'heza salifü'l-beyan usul-ı tedrisden inhiraf vuku'u da nadir değildir Şöyle ki ba'zı şehirlerde mekatib-i i'dadiyenin müddet-i tahsili üç sene olmayub dört sene imtidad eder ve bu halde program dahi değişir Yani tevsi' olunur Ve ba'zı i'dadi mekteblerinde neşr-i din va'izleri yetişdirmeğe mahsus sınıf dahi bulunur 'Ayntab'da bir tıbbiye mektebi vardır

207 RUS MİRALAYI POTİYATA'J\"TN RAPORU 199 Amerika'da etfal bağçeleri te'sisatı etfalin kuwe-i zeka'iycleri ile tabi'atlarını ve meşreblerini ıslah ve tevsi' içün mecblıridirler Ma'mafıh burada bağçe kelimesi bildiğimiz bağçe ma'nasında değildir Ve fı'lhakika etföl bağçesi haddi zatında bir oda olub oraya çocuklar her gün mu'ayyen zamanlarda toplanarak dürlü dürlü mekteb oyunları ile meşgı11 olurlar Ve ez cümle çocuklar bir takım mürebbe' tahta parçalarını dürlü dürlü vaz'iyetde dizmekle (sayfa 4A) iştigal ederler Bundan başka ufak saman parçalarını ipliklere geçirerek bir takım yıldızlar vesa'ir eşkal i'mal ederler Bu gibi çalışmalardan maksad ise çocukları sabır ve sebata ve intizama alışdırmakdan i'baretdir Salifü'z-zikr iştigal aralarındaki fasılalarda çocuklara okuyub yazmayı öğretürler Bundan ma'ada çocukları atide münderic basit su'allere çarçabuk doğru cevablar vermeğe alışdırırlar -Hanenizin aksamı neden 'ibaretdir? İnsan ne yiyebilür? İnekden ne hasıl olur? Bu odada ne görüyorsunuz? Ve sa'ire ve sa'ire Mekatib-i ibtida'iyeye gelince bu mekteblerde her şeyden ewel (Ermenice) imlayı ve Ermenice ve İngilizce kıra' ati ve ilmihal-ı erba'ayı ve kitab-ı mukaddeseyi öğrenürler Bundan ma'ada gerek zükur ve gerek inas mekteblerinde resim, cimnastik ve hanende taganniyatı tahsili mecblıridir Hatta işbu üç şeyin tahsili mekatib-i 'aliye ve kolejlerde dahi mecburiyet tahtındadırlar Mekatib-i i'dadiyede tedris olunan mevadd ise her vech-i ati zikr olunur Birinci sene dersleri: İngilizce kıra' at, tercüme ve kitabet coğrafyadan kıta'at-ı hamseye da'ir ma'lumat Tahriri az bir ilm-i hesab İkinci sene dersleri: İngilizce kıra'at, kitabet ve tercüme Ermenice takrir üzerine kitabet ve şimdi müsta'mel Ermeni lisanının sarfı ve nahvı (sayfa 5) Coğrafyadan küre-i arzın taksimat-ı siyasiyesi ve haritalar usul-ı kıra' ati 'İlm-i hesabdan küsürat-ı 'adiye ve ezberden cem' Üçüncü sene tedrisatı: İngilizce kıra' at, kitabet ve tercüme Ermenice el yevm müsta'mcl olan lisanın nahvı ve i'rabı (telaffuzu) ve mevadd-ı tahririye kaleme almak usulü bir de ba'zı züklır ve bi'l-cümle inas mekteblerinde Fransızca kıra' at ve tercüme Coğrafyadan bi'l-cümle aksamı arzın ahval-ı coğrafyası 'İlm-i hesabdan-küsürat-ı a'şariye, nisbet ve tenasüh ve fa'iz usulü Kolejler mekteblerinin tedrisatı şudur:

208 200 DOÇ DR MİTHAT AYDIN Birinci sene: İngilizce mebde'en nahv, imla yazdırmak ve tahrirat kaleme almak Ermenice kadim Ermeni mü'ellifleri asarı Ve eski Ermeni lisanı nahvı ve takrir usulü üzere kitabet ve tahlil Ve bi'l-hassa inas sınıflarına mahsus olmak üzere Fransızca kıra'at tercüme ve nahv Ttirkce (Türkçe) elifba, hece, ezberden kitabet ve takrir Tarih-i 'umumi Kurun-ı evvel 'Ulum-ı riyaziyeden 'ilm-i hesabın sonu ve derece-i evveliden 'ilm-i cebir İkinci sene: İngilizce, nahv, tahlil, takrir üzerine kitabet ve edebiyat bir de yalnız inas şu'belerine mahsus olarak Fransızca nahv Ermenice eski ve yeni lisanlar edebiyatı tahlil ve usul-ı tahrir Türkçe tercüme takrir üzerine tahlil ve kitabet ve nahv Fisyolociyadan vücud insanın sureti şekline da'ir ma'lumat 'İlm-i cebirden derece-i saniye mu'adelcleri (sayfa SA) muhtasar 'ilm-i hendese Tarih-i 'umumiden kurun evvelinin son kısmı Üçüncü sene tedrisatı: Ermeni edebiyat, te'lif ve inşa ve usul-ı tahlil Yalnız inas mekteblerine mahsus olarak Fransızca tercüme ve nahv Türkçe, Türkice kitabet ve Tü rkçeye tercüme Nahv ve inşa ve tekellüm Muhtasar hendesenin sonu 'İlm-i hikmet ve 'ilm-i nebatat Ancak 'ilm-i nebatat yalnız inas mekteblcrinde tedris olunur ZükGr kolejlerinde ise 'ilm nebatat yerine kimya ve 'ilm-i nücum dersleri okunur Dördüncü sene dersleri: Ermeni eski ve yeni lisanların inşaları ve yalnız inas mekteblerine mahsus olarak Fransızca tercüme nahv ve inşa Türkçe tercüme ve hukgk-ı İslamiye (ve şerhler) Arabca ve Farsça lisanları Ve 'ilm-i ahlak felsefesi 'İlm-i ahval-ı ruh 'İlm-i servet Tabakatü'larz Yalnız zükfır mekteblerine mahsus olarak tarih-i umumi ve tarih-i medeniyet Nihayet kolejlerin ilahiyat kısmında yalnız Protestanlık usul ve kava'idi tedris olunur ve orada ikmal-ı tahsil edüb çıkanlar papazlığa hakk ve salahiyet kesb ederler Ber minval-ı ma'ruz kolej mektebleri programı nazar-ı mütala'aya alınır ki mezkfır programın tertibinde her şeyden ziyade Ermenice, İngilizce (ve inas mekteblerinde) Fransızca ve Türkçe lisanlarına ehemmiyet verildiği görülür Ma'mafıh sa'ir mevaddın usul-ı tedrisatı pek hafif tutulmuşdur (sayfa 6) Mesela tarih-i umumi içün ancak iki sene ta'yin kılınmışdır Hele a'mal-ı erba'a haricinde 'ilm-i riyazi tedrisi dahi Avrupa'nın derece-i saniye mekteblerindeki tedrisat programından bile gevşek tutulmuşdur Bundan ma'ada 'ilm-i kimya ile 'ilm-i nücuma

209 RUS l'v!ihı\lı\yj POTİYı\TA'N!N Rı\PORU 201 yalnız bir sene tahsis edilmişdir Demek oluyor ki mekatib-i mezkfırede mevadd-ı mesrudeye da'ir pek muhtasar ma'lumatla iktifa olunuyor Nihayet Harput kolejini ziyaret eylediğim sırada bi'z-zat bence dahi kana'at hasıl olduğu vechle 'ilm-i nücum namı altında yalnız coğrafyayı riyaziyenin nücum ve kevakibe müte'allık mevaddı tedris edilmekde idiiği münfehim olmuşdur Ve'l-hasıl 'ilm-i nücum ancak bizim cimnaz mekteblerimizde olduğu suretde tedris edilmekdedir Diğer tarafdan kolej mekteblcri programına 'ilm-i ahlak felsefesi, 'ilm-i servet ve tarih-i medeniyet nam fünun idhal olunmalarını fazla zahmet add eylemek lazımdır Çünki fünun-ı selase-i mezkfıre ancak her güne 'ulum ve fünunu görmüş kesana tedris olunabiliyorlar Halbuki kolej nam mekteblerin dördüncü senesine müdavim talebe ve talibat zihinleri fünun-ı mezkureyi ihata edebilecek mertebede değildir Bir de Amerikalu mu'allimlcrin talebe ve talibata, kendi mekteblerinde alışdıkları hürriyetpervane ma'işet te'siratı semeresi olarak, hükümet-i mutlaka idaresi altında yaşayan kimesnelerin zihinleri isti'ab edemeyecek suretde hürriyetperverlik efkarını beyan etmekde bulunmaları umur-ı mümkinedendir İşte bu cihetden kolejlerde 'ilm-i servet ve tarih-i medeniyet miscllü fenlerin tedris olunmaları(na) ayruca bir ehemmiyet kesb ederler (sayfa 6 A) İşte işbu fenlerin tedrisi ile iştigal eden Amerika erbab-ı mutfıla'atı talebenin ezhanına Devlet-i 'Aliyye'nin usul-ı idaresinden 'adem-i memnuniyet efkarını ve ahvfıl-ı siyasiyenin serbestiyet fikirleriyle münasib olacak suretde tebdili lazım geleceğine da'ir arzuları ilka eder Eski Ermeni lisanının tedrisi ile Ermeni mü'elliflerinin asarı okudulduğu sırada talebeye mukaddema Ermenistan'ın müstakil bulunacağına da'ir beyanatda bulunurlar Bu sebeble nefa-i Ermeni 'anasırından bulunan mu'allimlerin [ba'zı güna 'adem-i ehliyetleri neticesi hasebiyle] eski Ermeni krallığının yeniden te'sisine müte'allık efkar zuhur etmekdedir Protestan mekteblerine gerek köylü çocukları ve gerek şehir ve biliidı sekenesi etfalı kabul olunurlar Ve'l-hasıl fukara ve agniya çocukları ale's-seviye kayd ediliyorlar Her ne kadar hanelerinde enva-ı sefahete ve refaha alışan agniya çocukları Avrupa mektebleri usulünde inşa kılınan Protestan mekteblerine vürüd ve diihullerinde ına'işetce çok fark ve tefavüt görmezler ise de köylerden gelen erkek ve kız çocuklara mezkur ıncktebler bambaşka bir te'sir hasıl ederler Fi'l-vaki' köylerinde hayvanat ahurlarında uyumağa ve haftalarca yüzlerini ve başlarını yıkamamaı;tj i'tiyad edenlere mekatib-i muntazamanın husule getireceği hüsn-i

210 202 DOÇ DR l'vliti IAT AYDIN te'sir zahir ve aşikardır Zaten Protestan mekteblerine ve ale'l-husus leyli kısımlarına kabul olunan talebe ve talibat temiz giyinüb her dürlü nizamata dikkat etmeye icbar edilürler İmdi mezkfü mekteblerden çıkan bir Protestan çocuk artık kendi köyü içün zayi' olmuş demekdir Ve fi'lhakika bu misellü bir mektebli hiç kimseyi beğenmez ve atide siyasi (sayfa 7) ve idare ve hukük-ı mülkiye ve hatta ma'işet-i beytiyece tebdilatı mucib olması iktiza edecek tebdilat-ı siyasiyeyi nazar-ı mütala'aya almağa başlar Bu babda en şiddetli te'sir kız çocuklarında görülmekdedir Ale'l-husüs anlara daha mekteblerde bulundukları sırada [idare-i beytiye] içün suret-i mahsusada verilen derslerden pek çok menfa'at görülmektedir İşte idare-i beytiye-i mezküre usulü dahi Avrupa usulüne tatbik edilmiş olduğundan yerli ahalinin meşreb ve tabi'iyetlerine asla tevafü'a etmemekdedir Ez cümle bir mu'teber Amerikalu bi'z-zat bana hitaben "bizim vazifemiz yalnız tedris olmayub belki çocuklara şimdiye kadar yaşamakda oldukları tarz-ı ma'işetden daha iyi yaşamak içün lazım gelen mevaddı öğretmek dahi vazifemizdir Bu misellü ıslah-ı ma'işet fikrini sa'ir akvama da sirayet etdirmeye çalışacağız" dedi Bence if:idat-ı mezkureyi şöyle de anlamak icab eder: Çocuklara hanelerinde Avrupaca yaşamağı öğretmeli Avrupa biçiminde giyinmeyi tefhim etmeli, kadınlara da Avrupa modalarına tatbikan giyinmeyi anlatmalı ve'l-hasıl kendi meyanelerindeki mu'amclclerde dahi Avrupa usulüne tevfikan hakaret etmeyi ilka eylemelidir' demekdir Her ne kadar bu yoldaki telkinat vakit ve halleri iyi olan peder ve maderler evladına fena te'sir hasıl edemez ise de kolej mekteblerinde ikmal-ı tahsilden sonra tekrar kulübelerine 'avdet etmeye mecbur olacak fakirü'l-hal çocuklarca elbette ye'is ve na ümid fikirleri hasıl edecekdir Hususan vakt ve hall-i kesanın evladı ekalliyet teşkil etnekdedir (sayfa 7 A) Eskisi gibi pire ve her güne böceklerle memlü kulübelerine dönerek hayvanat ahurlarına uyumağa ve haftalarca yıkanmağa vakit bulamayarak geçinmeye mecbur olacak talebe akranı hakkında husumet besleyecekdir Hülasa-i kelam bu misellü ma'işete ric'at etmek mecbfüiyetinde bulunan erkek ve kız talebe "Hınçagist" olmağa hazır ve mühiyya bulunacakdır Hülasa Amerikalu mu'allimler talebatı iyi giyinüb kuşanmağa hüsn suretde tekellüm etmeye ve fukara kızların kulübeye 'avdet etdikde asla ve kat'a tatbik edemeyecekleri suretde yaşamağa alışdırmağa her şeyden ziyade sarf-ı gayret ve mesa'i eylemekdedirler Kolejlerde mükemmel suretlerde tahsil eden talebe ve talibat ikmal-ı tahsil fünun zımnında misyonerlerin i'ane paraları ile Boston'a

211 RUS MİRALAYI POTİYı\TA'NIN RAPORU 203 gönderilürler Bina'enaleyh Boston'a ikamet ve Amerika'nın serbestiyet usulü üzerine idaresine vukfıf peyda ederek 'avdet eden bir talebe hükümet-i müstakilelerde cari olan usul-ı idareye i'tiraz edüb hükümetden memnun olmayan Protestanlara mülhak olmakdadır Ma'heza Amerika'ya yalnız kolej talebesi gitmemekdedir Şöyle ki Boston şehrinin nüfuzu Asya-yı Osmani'nin ba'zı cibal ahalisine 'azim te'sir hasıl eylemekde bulunduğundan köylüler bile oraya gidebilmek içün fırsat gözetmekdedirler Hatta bi'z-zat anlardan birinin bir vapur hıdmetciliğine dahil olub şehr-i mezkure kadar gitdiğini ve orada bir pamuk (sayfa 8) fabrikasına dahil olub beş sene çalışdıkdan sonra memleketine 'avdet ederek altı1n ve gümüşü mebzul olan Amerika memleketi hakkında gayet çok medh ve senada bulunduğunu işitdim Hatta bir vakitler Harput'dan Amerika'ya elli, yüz ve daha ziyade mikdar kişiler hicret etmişlerdir Ve bunlar bayağı halkdan bulunmuşlardır Ancak me'mfırin-i mahalliye bi'l-ahire hicretin önünü almışlardır El yevm Protestanların Ermeniler meyanındaki harekata pek ziyade şiddetle iştirak etmekde bulundukları mutasavverdir Bu tasavvuru inkar etmek mümkün değildir Ancak anların ne suretle iştirak etmekde bulundukları henüz anlaşılamamışdır Ma'mafıh her şeyden akdem misyonerlerin Ermenilere da'ir Amerika ve İngiliz gazetelerine mektublar yazmakda oldukları ve mektublarda isim ve mahall-ı ikametlerini ketm etmekde bulundukları anların mesa'ilerinin başlıca şıkkını teşkil etmekdedir Salifü'z-zikr Protestanlık naşirleri mektublarında ahali-i mahalliyenin fakr u zaruretinden me'murin-i Osmaniyenin Ermenilerden fazla virgüler almalarından kilise ve 'ibadethanelerinde ayinlerini ifa eylemelerine mümana'at eylemelerinden, bigünah kimesneleri habshanclere ilka eylemelerinden ve orada fena işkenceler etmelerinden Ermeni karye ve köylerine Kürtleri hücuma teşvik eylemelerinden ve'lhasıl anları nehb ve garete düçar etdirmclerinden bahs etmekdedirler Hülasa-i kelam en ufak bir hadise ve en ehemmiyetsiz bir vak'a Ermeni Protestanlarına Avrupa ve Amerika'da galeyan-ı efkarı tevlid edecek suretde neşriyatda bulunmağa sebebiyet vermekdedir Hakikat Avrupa ve Amerika gazetecileri ol babda menabi'-i sa'ireden ma'lumat alamadıkları cihetle bi't-tabi' (sayfa 8A) kendi taraflarından mütala'at beyan edememekdedirler Hele Sasun vak'ası miscllü hadise ise anlara daha ziyade neşriyat fırsatını bahş cylemişdir İşte İngiltere rical-ı devleti dahi parlamentolarda idare-i kelam etmek üzere tertib etınekde oldukları nutukları ihbar-ı mcsrfıde üzerine bina eylemekdedirler Protestanların

212 204 ooç_ OR MİT HAT AYDJN Ermeni harekatını ohşamakda (okşamakda) olduklarını isbat zımnında ben Ermeni Gregoryan mezhebi rahiblerinden pek ma'rof bulunan birinin bana hitaben-"protestanlar bize çok yardım ediyorlar"-dediğini işittiğimi beyan edebilürüm Bununla beraber Protestanlar doğrudan doğruya yardımda bulunmak hususunca ne derece çalışdıkları kat'iyen kesdirilemez Zaten bu hususda yalnız tahminle iktifa etmek mümkün olub kat'iyü'l-müfad bir şey denilemeyeceği zahir ve aşikardır Ma'mafıh ben bir İngiliz papas ile konuşurken mumaileyhin Londra'da ka'in İngiliz Ermeni komitesiyle münasebatda bulunduğunu ima edecek ifadat işitdim Balada görüldüğü vechlc kolej mu'allimleri meyanında memalik-i ecnebiyede ikmal-ı tahsil etmiş olan Ermeni haceganının miktarca galib bulunduğu anlaşılmış idi Yani nefs-i Amerikalı mu'allimlcrin pek az bulunduğu görülmüş idi Ermeni krallığı te'sis etdiği takdirde salifü'zzikr Ermeni mu'allimlerden ba'zılarının mühim me'muriyetleri işgal etmek fikrinde bulunduklarını da istimi' etdim İşte vaktiyle Ermeni krallığına İngiltere prenslerinden Prens Teq'i namzed ta'yin eden kesan dahi mezklır mu'allimler idi (Ma'lum olduğu üzere Prens Teq İngiltere kralicesinin14 yakın akrabasıdır) (sayfa 9) Bu babda bir vakit gazeteler dahi bahslerde bulunmuşlar idi Ve hatta vaktiyle ben bu havadisi Muş Ermenilerinden de işitdim Protestan misyonerlerinin daha diğer müzlim bir cihetleri vardır Bu cihet-i müzlim ise anlar meyanında nadir olmayarak Hınçakistler yani Ermeni ihtilalci güruhu me'murları görülmesinden 'ibaretdir Ma'heza bu babda Protestan misyonerliklerinin ma'lumatları olub olmadığını kat'iyen diyemem Hıncakistler misyoner idarehanclerinden hademe ve talebe mubassırları san'atlarıyla ihtifa etmektedirler Ve suret-i hafıyede ücret vasıtasıyla veya gizlü me'murlar ma'rifetiyle efkarlarını neşr ile iştigal eylemekdedirler Ve'l-hasıl anlar neşriyatları esnasında mahalli Ermenilerle ihtilal komiteleri arasında münasebat husule gelmesine çalışmakdadırlar Bu minval üzere Protestan misyonerlerinin mesa'isini 'ariz ve 'amik suretde taht-ı muhakemeye aldığımız suretde anların mikdar-ı mu'ayyen menfa'at hasıl etmekde bulunduklarını i'tirafla beraber bulundukları memleketlerde bir çok ızrara vesile vermekde olduklarını da inkar etmemeliyiz Ve'l-hasıl Protestan mektebleri ahvai-ı dahiliyesinin ma'işet-i mahalliyeye tevafuk etmemesi, mekatib-i 'aliyeleri tedrisatının sathi olması ve ba'zı mevadd tedrisatının nihayet mertebede dik olması talebe meyanında şimdiye kadar cari olagelen usul-ı idare-i hükümctdcn memnun olmaklarını mucib olmakda bulunduklarını zikr etmeliyiz

213 RUS MİRALA)1 POTİYATA'NIN RAPORU 205 Fakat işbu ifadatı dermeyan etmekle beraber diğer tarafdan vilayat-ı şarkiye (sayfa 9A) aklamlarında dolu olan müseyyeb memurların ehliyetsizlikleri ve intizamsızlıklarının anlara daha ziyade yardım etmekde bulundukları beyan edilmelidir Memurin-i hükümet Protestanlığın intişarına kanuna muvafık bir mani' bulmakdan 'acizdirler Anlar bu babda kaba kuvve-i cebriyeye müraca'atdan başka çare bilmiyorlar Ve binaenaleyh anlar harekat vak'alarıyla bir tarafda Protestan muhbirlerinin dürlü dürlü neşriyatda bulunmalarına diğer tarafdan ahali meyanında Devlet-i 'Aliyye usul-ı idaresinden 'adem-i memnuniyet fikrinin neşv Ü nüma bulmasına yardım etmekdedirler 'Akıbetü'l-emirzat şevketsemat hazret-i padişahi tarafından kıta'atı mezkureye lütfen bahş olunan ıslahat neticesi olarak fenalığın kökü kesilmezse bile hiç olmazsa atide neşv Ü nüma bulmasının önü alınacağını ümid ederiz! İmza Erkan-ı Harb Miralaylarından Potiyata Mütercimi Ahmed Nermi kulları

214 noç DR MİTi!ı\T ı\ydin 206 EKLER 1 ;_,; ç p \;-"" 'i \, J!'; \, o, o ',' / ;, ':r, ':"/ "/ \ t;"' J / I j:)t,;;tı :;;> ı&); < /l r / it -(,, ; / \( t! "" j, \ "' \, IA--"' / J, i),, (;s ; 'i ) ı> /ILSi_, r}9, 0_,/, /f : \: <, ;;c1; _, /ı J v,,,,,;,,;,, >5_, Ji, _,A "'wa/ J) / ' ) / ;, :--,J! 1,; _s y \ :;; /, ı Lôv1 / r, : \;, :L\;/J l /;),ı_); lpotı/ l>\ jj o i 1:, }: tj"'ıl_, /_, i-}lptj5 s_j,) e>;; ;v", J y ;,,ı c_r /, v :,:, /,/ /1\ /!_;,/ :J, ı :) <-t Y-' ' J I: /:,,!& 1 }r -1hJ,;,,,_r",,,f';J_, ı,; "'( ; yj',d ı ıj,ı,, uı,,; w -- _); \ )/ I) t; ı/j_:_v '\? :/_,; 1 er--:-" l_ ); j-, U')fa/ J f ı; \J ;J # \' -? J I,;_, ı ) ), ; >/ Cı ;,, c ;,f, " "-/,,, ;,ı,_jv)j -hj'ç-://'!fa-/ )/;,ı),, ı s ',) - ı _,, ı I' "',,,,,,,,,,, r / ç,ı / J ' 1), '1/ _, f,ı / ),,,,, 1,ı / _,,,

215 RUS MİRALAY! POTİYATı\'NIN RAPORU,, ı)ı;h"'sj)_,ı:- 207 ;_, ı,t " ıy ı \,/ı _,,, ) '2- o/ < U,< ' oj) ı:' ı;_, ı,ı ;); < 1' v, " ' " ) ts )J ; \P/ w ı-" ),,, ;J, (,_, J 1 ' ;,,, O17 ' )' I' ip,uf',:-: ' ' ' A ' ( / )/ > >,,,J > "/ _,J ;_, ;,, },,,,,(,,:,P?J,ı_, _,> ",»,\ ),ı I J? V-'{ Lf ' e) ı,_,;? ı ıj ( J le L-f '/ _)_;,,,/ { _, ) ' ),1 \_,--,, 1 } 9Jıi 0,/, ' lt ' ' ) --' -'J ; yw _, )) / ' -\,\\ > j 'i ),,,,, '-t,qjı/ ı J) /' "'-:' ' '-'/ l"-t ' -' / /,,}' 1 15,, L::, 0 ;,,; f ;- : _,,,- _, > o 1 '/-' j)it: ))' ır:-/ ) 1 fa1 ' )';_, J;;, *-- -,i ı:-') "-' _;,J_;,,ıf,i,/J:-,J -'d-' 'J ( J;' if,,_,;:;ı J-- ; _,, ;, _,G 'ty-( ı,- J) _,e: ); ı, f,ı,,, ; \A C p \ A" ı,f,; f '5 '1->1>- r s\: J ı o/,,,,,, 0 r y _, 1 1,ı 1 /--; '/ \ ;- _,/ -' r,

216 ooç DR MİTHAT AYDI N l08 -,J,J ;:, _b,,, v-_, '" ' Jr "' 0-'/ JJ, -;' - \) /"',, _, ;,ı_, "'; ),,:,,(,,,,; _,:;, >i; p /,, : J) ;: : l ',J ;-- > J I ' ;,? -' i> (_, ı,, _,, r > 1 ' - /,,,j;, '1 ' _,;-'_, 1 '-(/ \ _,1, ' _,\- '--',d,>;/,,- r: _,J,, 1 / _, _,,J / ",,,,- /, 1 v- ' )/ \, / ; ' " "' ud >, j,, _, 1 )_,,J " <- _,, ;,; r ı " - -: S ';-"'i /" /_, r /<;, / ' / :' 1_, / 1 -'!' r lıb-' "':"' ı =:- ı -";, / " ' o,r ; 'V'"' ;;, r ' )' t' -' J/;Lv jrı, ı - ı;< ; --:- ;_,; " ;,,f/ '\ )';f6'! ; ;_:,,1j ı ; f ;/ l&j J ; "':, : - - ı1 -)J;,,--: :, "' 1;'-, -::,, R--t1 /:f;lj;:j : l ıb J-,; IJ / ;; :jl& jr; ' y 'r/ - J, _,,, J I c I " ı /:_ J/,:_ lfj /j,; /,, t1? ; ;?i&j r ( - / J-: V"""'J' ';?,, -t'1\ /'--" / J--:,-::-" :-' J,!))' ı:, J I r f ;); f d-)/j;_,/ ı_;, ( 3,,,, J;ji 0 J, "' ;,;, 7)_,ı ;J 0V,J ', "',,,,,,,, ı ' ' :/,,,,, ı ' _,, ı\ r ' v--: ı _, / _ -- J _,) /!',, 1 1, I " J ',, / J Jc- t'-" f;ı!( ı r/ J /'1/': /,) d >-' J!'(lr"'J-' ( 1 1 -'

217 RUS NI İ Rı\ LAYI POTİYATA"NIN RAl'ORll, /' ' /, J /l_fb,) 1 5 :3 /f, )' 1 >) ) _r ı 209 " -'"' -'!" / \ 1 JL(J})) I' '? " _(r, 1 0-1,7/)jJ ;, " ı/ r)" :f / ;_, ı s_),j _,,;ıj,j l ( / I ;, ı: J),J _, ı,_, yı'> a L:'--' ;; :"',,s 'ı; J;f'-' 1)_, ' l,1 f i "" / 1 ' _)_,-', {;; 1? v:4'/ l_< IJ) 0J \----' '--",ı;v:,j_, ıj?' " _,, ; L&, l,ı /;_j',1 / ;f :, )_,; 1lL 1 1_, \, 1 P ı \) ""ı v \::;, " ı::_; ı,6/ ;_;,,?!y,, ) J? lf?,, / ı: J "'t' ),,;,; v ı J )_,, :/1 1,;---,,:_ ı _, µ ı,, dj / ) ' ı ' :-_,;j J,ı: > /J ",rf 'ı$ tj' i j;" ( _;Vj) ıf";v,, s; ) /1/,, )--: ',J!!r 1',:_ ) ;; ı,; 7 ;,- Jn I ');!? r 1-' "/ i " t Ç'J:, O), J,s ı '1:; 1 ıf, -,ı- ı) / ) I,, I,,,,, ı 1,1,, v,,,r, L> 1 ı -', _) l& 1 ' /) J,_;;-, fl'"'n ' " / w _, L ; f / /j ;, 'i -fa, /_) ::;!1 O) -:! itj ( ( ;u; ) f< _)/ ) ;J r -J'1,, ' ; 1 ( ıj,: t;j J, _J, /, /,, C? " %' ;,,J 1

218 DOÇ DR ;-JiT H ı\t 210 AYDl"J 3'/f;, LI < " ""' /"-" -rv",µ : '-?, f,,;, : -'/ "v- 1 J,) / ;J ı \, y, :ı),_, / ) ı j oy l -' ( ",r:>-- ' 1,,, ı,,; )/ ',J W:-'// ' (',) _, ', _,,, )! :,,,1 )> :1/ t: ı: ; -;' /J));, ;: ;, ı;ıj,, ' / ),,J,/, 1,;;;_} " ( ' ı,,,,,,, ı f d " ) _,J(_, oj ıj ', J'" ô _,,,t:;j;,_; ı,6 ' ' /,,> :Y _;Jı;dr -4 ;,p ;,,-") -' \;J/) ı, :,,/ ),, _t> ı ",, I:')',ı f r ı _, \, /",e ;, ""' " ' ;,/,) f,, '/:_;>,,/ _,,,,,,, ",/ ; f/ ( )lj) - r,,_; -' }j ;/_, ; _;_,, Jh:r,;,> Y,rj P/ yj_, ı) ı/!s ı; r ı;;,ı,_,!;,('f f ) _y '-: '(, (d ',;'f'/_,/,, J ı ),fc')' / l ;,,1) ; ' _,, 1 U v ı ' - J 1J &,;: _, l,1 v ı,;, I _, ) _, I ' /1 -l o/j 1':-- }rjj ' -'F,, ı,, r, ' /_,J -- ;0_,/, J_;-, ( " fa1)_;; _,)l\:;_,,, /' 6 1 V,rJ,) -?,, ı -:,,,, ' J,!) ı I r _, / ) ; d),{ ) / -;,;:», ; -- ; / _, u,,,/,

219 RUS MİRA LAY! POTİYATA'NIN RAPORU -J,\ \ 4 ;, ; ; \;; - 0):, ) ;_,, ;- { ; ı :; o >) 1;' J; : l j) I) -'! ", / / ;J J lr;- ;,-- #: : y -':' - f! J ' /ı I ı '; ı fb ı ' 1 ';' ) " ti, ' ' - / \ < - ) ( ;) - \,, _;J ) -,;_ I' -o>) ( :>J;; ) /_, ;_: ;,/> -> J) 211 ' )NJJi\ J_ı:JAJ ;,, ı c) -';'J 1 f,,l;j' JY,'(,lr ; "',N-:1 ; Jrt' 1 1 L- l;;tj t! "w :_,, l,:,,_)_;,; ">J,;- / :- ; _,)/_, 1 : Ç, j>/\ v1,,!jk/j' 1,,-,, t, ı, ; ;/),_' f z, - 1_, - ;J ' '!1 Jl 'c ı_,,r' J? Jf I -' ',, _;J ; ; : l P, : L,, _,,,;J-! >,,,,,,:_ ı_,,;; o ıs)r:" ; ] JJ, J -: )-;;j, }; ;rf,11 'r"""),,f l ef// 4 ı,, J,,, ı _, u, /, ' ' " /, JO'j:, ;+ ;;JJ y - j! ;) _, 1', J> l,, _y _;,IJ_, 1-- /,,J fe/,,; _,, :-)_, ı)',v '::, ı_;ı> }! J, ),1!;ıJ Jj)J I ):_,),,,_, / ; Y,-) /: ;,ij_:jo J)J;);jj)):/ / (J,/fe/ ; ı,, 1 " _, _, "'

220 DOÇ D R l\ litllat AYDI N 212, 1 /A :_-, ) ' 'f'/ /,, 1f"1,; 1 ı,,,-'=' ),, ı"/\-'\ I 1,,,,/ (,; ),, ' JV ıjc,!,r L-- tt':; ; - J,J /,:j l, ı,, ; r --! ıj_) :J! ; ",; J{ ")_),V GJ ) '/ 1 Jk:_:- /j ı L- e--ı ı -- " : ı /,!& v : )_,_;)_,, ; ' )n 'if(-'/ ' 't/ 1 / 'f )J ı_;_ /;,J f "",,, / f o ' "' f: ;,) L,_ı 1 "' 7 / /, F-"",/ :r: /, / --- ı o :>r',,, u _ı,) ' I'/,?, / " ; d' L_-;? 't!j ),: l-" - _µ ı l r, ı -'I jj '1 // '>, r, l- ' / ' \ /, J 1 jı' LJ> ; "/ L:_ı:' I ' ':,1,) _,: L-, 7 ' " ', c ":4" / J;0:j, 4 '-C,, ıjj ' - 5ı_; JÇ/ ı LI: (/ "? ı \, ( djf, }; a,j)' t:, ;,,!};-d ' j/ ))}J;J 1, f dfl 5' ),, ç; / d ıt ;JJf;j '?! ',y -ı j 'ır!,;, :,,,, u,, /'; _)-,,?,,, ısj;j ;, v_,lcj>, _, -::-,-? -' J VjS'J / /--:' / / J ' 1 _; ' _; ı : ıj ; J f"1( 1 /;, ;,_ ;, ;,,!) - ', _,, sf ; j_rt v&:,' v_;-, :: J, ;_,, ı(, / / / : /

221 HUS MİRA!A'1 POTİYATJ\'NJN RAPOHU 213 r ) j' f_,ı!? j ( O)_/ ı,j)/ / f ::,) l? : }_, ',J-"':' \,/ _,ı' \ 5" ;:); :-, if' ;, ı;,ı: / -' J/ 'i':-/) J 1r--' / ' -' o} t,,j_,ı r'_,: ı j; /;) :}ı;t_;-) ;;-:G:, Jl/ıb/ı ıµ,l- : ) -'r' l?,, L-_, /,,-' -,, "''" L-P( /_,;-j ; )J;,Jlf; j,,/,, j:,, J,L1 1 ; ş ı ;, : ;-),/, 0;;, Jf_& v ı_, ı; IJfl:,, /ı( ; -" 1 1 \ J'I, _;, :,; 1, ",? 1 >J / / ",, ;,;/,,!l_,d r:}'?j,, \{,/ ;,,,, "'",ı )""; ı " ' ı,:,_; J-<!J '":-'ı_; '? ( /(_,µ- L_,,,, l/ f_ ı: -:-_/J-_, "'-' _, r, J,}ı /J, J;-/ı,,-" )ı:,_ J /;_,ı,1,/ 'fa-1j, i'/ 1 f ;:_;):;,Jı ) 2J ' } i; {; f- Jr' J > v;:, fl,) ı;?) ) ) Q: /,/,,_;; 0))) w 1 ( /-',"' fa-'/ -;j,-" / 1 : t" _,ı > J d ;, :ı > : v ı_,

222 üüç D R MİTHAT AYDI!'\ Zl4 j)/ l--l 'ı?,;,ı ; j f_ ( /;;>_;);;,,: J_,ı _rd : ı ) H j ' j ' f fi /; {; :: ;J;_; /, fi_ - rj ' : ı r :Pr J,,Jl:- r-: ıı;))l; /;, _, ),' v::-'-',; " ; ; ı 1, ;; /,)(? f> :: ( ( _, v '-' ",, :,,,,, 1 J ı_, t; /' / : (, r-' J _,-e,f " L-:!/,:, ;-fl,, /,! / / J 1 /, " J) ' LJL(_,,?:1 ı,,;--?,>/) '/,Jı)1 1 /rff :: : " ı:fj "-' 6 r rrp J, J $)' (?/--1) :';!- '-'?, ;>;: ;; / ' :,,,, t / J'-:t: /,,# "' J )1 ı/_,d ;-v1 J > /? ' -:( : f;',,}' t J_,; v ;r ; IJ))_)J} _; '[/ ı)jµp 1');, [ } 0 -'-:' I!, _, ı_, _;J,ıv-_;>,,_,ç, ;,, _I L -' > _) lf' _, / -" _,, l- t ' J ::_p ' ıi,fad -"{ # _,; j,_,:,/ ı, J f f:" " >j/,1 / / y t; / / /,Y-' );,J;: -' I ) ( ) /_;_, _;;,!,,? f,; _,) I' /, r ' ", / ) j _,, ;J_r ıj)> / l-- G '

223 RUS M İ RAl AYl POTİYATı\'NIN RAPORU ' IJ_lf ı rlj' / ;_- jı l/ş 'd/ (- 1,' J ;;,G;, c /) JA,t- ;n l j_, _,,:, j':rs- # _,- r ı ;, / /v ı _, ;>-'-1,'' : L-;',, :,_;,,,J-:' r r)( ' fı6/,ı N_r-' ) 1_,J l) #/ _;J ";', /?J t kjljv _,i5 / j>/ ı :J Y(--i' ;, j_ ); r)" )!"'<ı / ;} p ;f <fr!/ıf',j, YJ '? /,, );"';: ı o,jj ::, / - ır ' /)O»--:' ; /,)_,, P> Y (; 'i( ; _,- ( :: Al >{ -' {_µ1r!y :J'; J'f',, Jk ) t (,, t " ;; Jj;,( b '/ :;t,j_;:, ;- _, r < /'-'_;!_rj ) <- ;-,:ly,-; P ;, #,, J :,,,,_,, /,/_,,/ 1 h _,, fj> '1) ",,, / );/,,> p/j;, /ıj_)j > ;, J, I :_,;:U/;_J (; J,_, d),)fa"_} _, / D )J, 1, 1,, / (',/ ) '--'_,,JP ) ' J %' _ \, ; -'/, ;/ ' _;// ı--:- ' ı ; d}_) 4_;) ' / ; ) / -"' / /, / v:,/ ıe; 1 /,,s; / p ;;, v 2:,, :-,0 ',)JYj',J - /, 1-J>r,,, ', /, - ", ' :, _) _,, ı l f -'/ i J_,,u-',, ı

224 DO<; D R i\iiti lı\t AYDIN 216!/t)' J ı2- ';" 6j Pr " /,,,,,' cj /\:,, 1 1 '1': ıy \ r" ı,--" J \ / 1 "' ' "-, ı, j1 ı j:'/i,,_:;,;,,/, ıjr: ı1 _-:- :J, ';; UJ;ı ;;<> ; J- _, ç; /,,-11/) 1 \-' )/:r-:-' r-- l l;- ;,, l: v I /--:' ı o_/,;/ 1_,'1->??,;_;,1 1 v t) ı _,;_, ; _) J ı 6,, t; J>_,va>1 v ;_» ı J:-:-,; ),,/r, c; '-',,\; / \> y, [ ;-: '(> ı J f /, V: '1 -'V' / ı :, ı, " lb' ' 1 J 11 :--- " -' h J/y /'' J'P J": y ); _, 0 /,,,, jl / / J, /, / / / - Jı :r', Jr (! YJ,,, )/;ı,, ı J?J J, J,?- ' /? ı(_,?:';, ' # _;,) ;:V /- )LJ )hj ;, J 0,,, W:, C:,, " r" ' & o;ro/ ofa/)jj,t1; ı,1p/ yj")d!j/,-j;:,_, 1,,?_;,,;;f J 1,,, _,,,,, /, 1 \4 : 1 \ ır o,j') i' f'd' ' l-_,_, _,c ' :r-:-,, " ; /_,J/ )/ lj-" / L--/,,--:-' "');;,_, J ) ı;> I V -i Jj);f ) :_j_,,tj I _;),, ;, -:/v'_,,! ı: p ;i)rm fb -:' I : J,,,,ı,, J_r-' rr:ı ;' l,,,j 07/, ı:-, > ',,, ' /)/ I" / _,);, J' ı ' z: W1,,--:" ı> (1,J, I'" f,, f '<-?f / 1 /;; '1 ',,, /, 1 ;r, 1 ;;:, > ;_, -!,,1J -;d ;! ' ' / (;/L :>',(1 0-'-{ -< (, 1 1 '/-#,-- 1-J;-'"'J f ıi'-', J,, / 1 r,,/,-1:,,j /, / }

225 RAPORU RUS MİR ı\lı\yi l'otiyı\tı'\:ni N 1 '!, J),ı J ;,>? _,,!/,,,ı-_, / 217 " / ' -' ' ',JI: ık,)v f l;-'" :- }, ı u"aj";,fe :,;, \-J 6:,,,{,,0),;,d:/r,1f r c 4/ '> ' J o--' Y''-'f o_, Jrı j;, frf-: ' J /,-'"Jt/J,,?,+,IJ /:? ;_,, tjlp ıj )J -,:J l,pı ıf'_, ı) ;J L?-1'<r x:- ı /) l> ı;;, ı;_µ ı,:) j ıi/onk rd,; ) _;,;f,<;-, \ ıı'h 1 J) 'r ;J6; t '-?' I ;? /J,,,, ı; ı/ v &;_? t µ ı " /,,,, > / u,,, _, o/),:,!_,, ı,; ı V""f-'',, /,/,t _; r Y "-> jt_ ;:/ o ;;,,'); ıp "/- ; _,,:_,1- t l5!,r:jı{f,j _:_ v:, ;' 't" 1 ı '),1 'ıı J/, 1,J,J /t,/ / "' ' 11 >,J, I 1 J, y- 1 _, _r,;r ),)_{; " )/ J/lıj)O,)j )>(v ;); Jjy"J I ' ' µ ; j ;>ı) /-4> '"- ı r p ı _,j )r" ı j""'ı,p;,,, ')/) J -v> :,; SJ">_y ı Jo l "-' "/ -' ı,; "' (r _,;,,, (' _,, j_,,, "- ' t:" l- l / J I J ( 1 / u> _ JI > l,,j / --1,J _, :, ) / y JlJt,;, )J_; Vr-:-' '--:- 1 fosjf _, ;}ı,s:fe?, JU /)_,ı_,r;-(;lı / _(( ıp ı6) Jl Jt'1P_, :; l,p / -!' ( _:, ) /: / 1,

226 218 OO<,: DR J\1İTl lat AYOll\ ; 1 rf' J)/ ; J) )_, /",,, ) _,J/,)?_,; }/ J '1 -f ' ;_;?,il-,f'),! 1, ;,, ;J,,/ ı, / 9 /A J;j,// -'!!!(yb ' / --k rv " j:-':ı ", j,, ı -1 v_?;' 11 -r,f ı JJu,) ) / ı _,, :J w, v _,, t; t /r r ; ;d'j! ı (,C, o r" " ' _,µ ı,f f? &); ';; J )/,, v v ; ;,,J / fa' : u,,, f,:/r" "->/)J )_rj!- ;j ;,Y'1 'ı )"; y ; U 1C})J < P,J_;;, 1,ıç-/;J ıj_,p f!\ ı,/r_, - ' o :_;-;-;, f ">) ;:,fa / -:' ' :->:,: /,, v) J ;,-1 i,j,, JP _, v!;> ı 0/ 1_, J,,, _; '-"/ lf> / " -' f ;- /,J I? ;u_; / l l_:d t' _ fl, J -,,-; 1J1J I 1,, 11, lr"& ı '-'> -V- -', ıı,j _, ı )_,fj o, _;\, / ı)t: 1''-':f 1 i;ı ' _)/,, _{;;/ ;J/ N-{/, o _, I_, u!:/rj _,_, _/;/1;- -;") ı ı_, #_J

227 RUS M İ RALı\Yl POTİYı\TJ\'NI N RAPORU /6 219,)) -/, ı ;,);-;:fw ),,y,, ;- ;,ı_t \', ( /,) Jl -'"'-'/,, jfa / 1 -',ı},ı J ;-h "'1'/_)J?( / ;, _i j :I O) / ; H / j N, lj,)' :f),1 > j 1> / :J',, ı t ı;,) / ; ıv- fı_:: y/ ı," /0'-< ( ' / / / U)_>, //,,, 1 J) / / I ',JI"),)/ fi, '1 t '1' ; / r / "'; \ ' _, >,, 1,,,, 1 / _, "' /, ı5 -J 4 _u: ' /, /_v(, }i'i';_;)) )t) / 1 /':;_, / 1 )/r:-'(_;,,,,)',; '"'e,,ı_ 4,Af; 1J) 1,>'/ r,; 4J/ ı I /,,, ' _, ;oj;, ı(jjj:_(, :(,' oj/ 7 )71# ; :- /ı"jf,\p ;:;-- lj dj/ :_ı y - o ;f_,:(,s)/ v U:,_,,hı "1,:ı5J J ',,;_;J I)k1,,,, ı ',"d "'!"_, v ; vj, r,, ; v ' d'fa l,, J)(' _;/ -1 ı L / LJ _,,u; ı) ı G r,, )"!-,,,_,; ' Lf-'-' ;_, J"tl ı _, -J -,1 t ' r' ı _, ;_, (_),, ı '(fa ' ),,_,, 1 ::S I, ı, ':! /'J J -:/,,, ' ı ;v, J ; ı ;:!,, _, / J _ ıt ı,ı o,) /,_, } 1 / j l,;) 0, -- ',J; -t: / J, J f,,_, o_,t-{,, J;r, ı: _;j _,:,, v}ıı:-1,_, /v- t' '-' o --: ; ı ı>,:),) i

228 DOÇ DR J\'tİTl l ı\t ı\yui N 220 ı r V,LJ' / 8/f'ı Jn o v _,"( '"" y, L ' l /,,_,_,µ_,,,, J;,J, ı,,_,lp,, )!_;, /o ;;t :!v? 0p/: 1,;:--:, /,J ' ),14Ji; t ıi' J o,1 ;_, ı 1J; ( ",/ 1 I 1'" f ''" ) ;;J/ ı/-> J-'J i,, 1 ),1 _,v, ı /_; ı "--'-0, " "'p ',, v_, d,,,,/' " ; ı:ı r:fjj / - \ v ıl t, /, J "1 J-!/'4 4';,;, 6'1'JJ} µ_, J,,:,,, ı,,,,; T, ", -v ıl:;,_t, " ("J,-:' C I,J,l:/ ıjf/f " " - )_, -!',, (>t J,,_(_) >,J--:'j>j u_,-( )t'-'! Jıµ") ı,v-prtfa -', ; : / J;,c ; ü"_,,ı; Lt ) r,j,ı_,_,_,_, / \/ ; / ),1 (/ f J, ) -' )1 ',1Lla>ı1 1;,S 'ı/y ;:--;; 'U- ı/, ;, 1) ' '-1 ' lf ') : p ",l;-- ; d'/ ' - ::ı'h ll o - )J; / ;,,,("-', ( -;f:ı )_,, / ı '?,1 f,; ;;_i: j1f1,_, f ',-Jf;,ıJ ;1-Ç J) J /'(,,- \ --J, " 1 rı )_'>) /:: i' 'u--: ı;,, > (fj-':', 'JlV ' fi1 / v(t-'-?, :_,J ;µ;: ;uj'_ yj',11 -' ), _' t Lh--, ;ı _, ' ı fj,j,j >/" L <; (,,I, ıf ;ı,, t-,>:'!} ıı?l'ı &: /)j ı "" 1,

229 RUS M İ Hı\Lı\YI POTİYATA'NlN RAPORU < h j t;, q- 'f-j o>) :> } >); j,:; ;/ 221 t1 --; ' ( ' " ; ;p_, \ r ; 0 J,I '/ () U'-J )) -_r,_c,,:1 ),,ı/) ı:,_; v ) lj J, p "' ' ' dh!1 ;l,,, v,,, r --v, < ), 1 / / \;>1 /J)/ i- c/jlfj µıi'/ ı 2--1 ;av J_,- ),ı ı,,r ; f_,-; " Lr: J/ ;_µ,!"' ;,); o/ ı_, ıjr-1µ'lf' (t:-' :ı- :,/ ; ;> // )/_, i/: ı 0 r ' ;JJ e J - ' / ),;) "Jt 'J LC::-, y )_, ıe: ' / /""")/r ; :)!-',, / 'ıj)k)jj0, /pj " ;ı'lf?ji rtı ı, /,, r _: L;--- /2L--'!;< 0 r; ; J '; ;, dj ) * ; j ı:/ r-" y&:_::; Y' _-1,? '1)" :> - // O;,J, - l ıı:ı l ' JJ, U> / v J,,, 1 )' f ıf},j _c; 1 lj:: l1 1l, l o > c(-,,,,vj, ı ", ' ' ; / /' f/ of / )\S' ıt L( ı/ l)r,- :" "'_ ir 1>J ;> ı ; ;/'i; ıv,t:,\ >'-" u--1,t:,' L::-"/ : u) '-> 'J,-P J))! ' (f,, Lf',,7 v;- _ili _, ' _, _ - 0 ji) ı; ı ;-9 rfi J _,,:J;J,, _:;_, 0 -y _:,,)j) ' -t: Nı ( c,) ;,, ),, J,J p ij /),_, ı

230 üoç DR MİTHAT AYDl : /A, _,,u ıu Y' /"Mi;,, J)Ü J)) l,, / y ') " '<'! / (ıoj :ıj 'j b t1fa 9,ı v(,) ";;; / a:,;,, 0-' ;;,_,4> //v " Y r/ ; '1-:""r) r )o l$,j 0 '% ;, / );:, ı,j ; y; f ı;, )/ " LY'',ı J)'j,,_,t),; ı-pj,,,)/> +1 /_,, 1 l,j " >/ ' "',J y,j 1, ", - t 'J _,, (İy } (,,_:- o/ \_, t J_r" t _;J_,_, v "'J ', /rr v_, ' p v---, ;, /" )l1 1,,U: ('/!-' ı _, /ıl ı,j/ ),'1"'"',?:'; LP µ,/ J u ti_, p" \--- ),j z1' / f/,, _, 1 \b ',t1jj y?,ı ' ç r ' \ 1 -=- // _, f { ',_ // ' ;_, 1 ;J 1,

231 ıx Ermeni Kimliğinin İnşasında Kilisenin Rolü Doç Dr Davut KILIÇ Fırat Üniversitesi, Eiitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Elazığ Bu çalışma tarihinde "ICANAS 38"de sunulan tebliğ metninden hareketle yeniden gözden geçirilere, bu eser için yayına hazırlanmıştır Hıristiyanlığı kabul etmezden önce Ermeni toplumunun din'i; hem Hierodulos1 ve benzeri uygulamalar ile Ermeni-Frig milli unsurları, hem de bazı Urartu kalıntıları ve İran Panteonundan alınma unsurlar içeriyordu2 Ermeniler, İranlılar gibi tabiata tapar ve tabiattaki unsurlarda (güneş, ay, ateş, su, vb gibi) bir kutsallık olduğuna inanırlardı Taptıklarına karşı yakarmalarını ve sevgi gösterilerini açık alanda yaptıkları için de ibadet edecekleri bir tapınakları yoktu3 Ermeni tarihinin ilk dönemi üzerinde çalışan bütün araştırmacıların kabul ettiği şekliyle Hıristiyanlığa geçmezden önce Part kültürünün, Ermeni toplumu üzerindeki etkisi Sasaniler ile Ermeniler arasında müşterek bir din olan Zerdüştlükten kaynaklanmaktaydı4 Ermeni Kralı Tridat'ın Hıristiyanlığı kabul etmesiyle Kirkor/ Gregoire, eski tapınakları yıktırdı ve Kayseri Metropolitliğine giderek dini önder makamında bulunan Leons tarafından Ermenistan'ıri baş ruhani reisi olarak kutsandı Kirkor Kayseri'den dönerken, Fırat kenarında Pakavan dolaylarında kral ailesini, saray büyüklerini ve büyük bir halk topluluğunu vaftiz etti' Kirkor'a Ermenistan'a Hıristiyanlığı getirmesinden dolayı "Lusavoriç" yani "ilahi nur" nurlandırıcı unvanı verildi 6

232 224 DOÇ DR DAVUT KJLIÇ Ermenilerin arasına Hıristiyanlığın girmesi, onları yavaş yavaş Zerdüştlükten uzaklaştırdı Ermenistan'da eski Zerdüşt mabetlerinin toprakları, yeni Hıristiyan kiliselerine devredildi ve her tarafa tahta haçlar dikildi i Eski tapınaklar yıkıldı ve yerlerine kilise yapıldı Ancak bu gelişmeler pek kolay olmadı, korkunç çatışmalara ve çok kanın akmasına neden oldu Aziz Kirkor'un Katoğikosluğu döneminde Ermeni Kilisesinin asıl zayıf yanı, hir halk dini olmaktan ziyade aristokratik bir din olmasıydı Katoğikos maiyetindeki çok sayıda insanla ve kralın askerleriyle ülkeyi gezen militan bir din adamı görüntüsündeydi Eski pagan hiyerarşisinin muazzam mal varlığına el koymuşlardı İncil'de o dönem de Grekçe ya da Süryanice dilinde yazıldığından halkın Hıristiyan dini literatürüne nüfuz etmesi imkansızdı Bu zayıflık daha sonraları Ermeni din adamlarının V yüzyıla kadar yapmış oldukları çalışmalar neticesinde giderilecektir8 Kirkor, başta Kral Tirdat olmak üzere birkaç yabancı din adamının da desteğini alarak bölgedeki ahalinin büyük bir kesimine Hıristiyanlığı öğretti9 Böylece Partlı Kirkor, Ermenistan bölgesinde ki, farklı etnik unsurlara mensup insanları, Hıristiyanlık ortak paydası altında cemaat hüviyetine kavuşturmuş oldu 10 Kirkor Lusavoriç, hayatının sonlarına doğru Kayseri'den getirdiği ikinci oğlu Aristakes'i kendi eliyle Episkopos olarak kutsadı ve 317 yılında Katoğikosluk makamına oturttu11 Bizans İmparatoru Konstantin, 19 Haziran 325 yılında Hıristiyanlar arasındaki anlaşmazlıkları çözümlemek amacıyla İznik'te (Nicea) bir dini' toplantı tertip etti Hıristiyan aleminden yüksek rütbeli din adamlarının katıldığı hu toplantıda Kirkor Lusavoriç'in oğlu Aristakes de vardı12 Aristakes toplantıya özel davetiye ile çağrılan babası Kirkor ve Kralın yazılı iman ikrarlarını yanına alarak gitti13 Dönüşünde konsilde alınan 20 kararı babası Kirkor'a bildirdi Kirkor da bu kararlara birkaç ilave yaparak inzivaya çekildi ve bir daha ortalıkta gözükmeyerek 336 yılında mağarada öldü14 Ermeni toplumunun Kilise şemsiyesi altında ilk mühim kararı, İran tehlikesine karşı İznik Konsiline katılması oldu Bu kararla Ermeniler, gelecekte İran ve komşu küçük beyliklere karşı dini inançlarını sürdürebilmek için din kardeşi olarak gördükleri Bizans İmparatoru ve Kilisesinin himayesi altına girmiş oldu15 O zamanlar kilise hiyerarşisinde evli piskoposlar ve yüksek rütbeli din adamlarına rastlamak mümkündü Aristakes 325 yılından 333 yılına kadar Katoğikosluk makamında kaldı Onu evli olan ağabeyi Vartan

233 ı\ddasiler DÖN EJ'vlİ ERi\I ENİ isyı\ NLARI ( ) 225 ( ) ve yine evli olan oğlu Hoosik ( ) izledi 16 Ermeniler dini liderliğin Kirkor ailesinden devam etmesi için ant içtiklerinden, Hoosik'in oğulları din adamı olmayı reddedince Katoğikosluk makamı geçici olarak akrabası olan Aştişatlı Pharan'a ( ) geçtili Daha sonra yeniden Hoosik'in torunu I Nerses Bartev 353 yılında Katoğikos oldu ve görevinin 20 yılında (373) vefat etti Nerses'ten sonra Kirkor'un neslinden gelenler zinciri kırıldı ıs Katoğikos Nerses 365 yılında ülkedeki dini ve sosyal problemleri çözümlemek için Aştişat'ta bir kutsal sinod topladı Buraya piskoposlarla birlikte toplumun önde gelen yöneticilerini de davet etti Bu sinod ilk olarak evlenme kurallarını düzenledi ve yürürlükte olan ilk kuzenler arasındaki evlilik adetini yasakladı Nerses halk arasındaki putperest adet ve batıl inançların son kalıntılarını da kaldırmak için matem amacıyla kendini yaralamak, ruhlardan yardım istemek, muska ve tılsım kullanmak gibi uygulamalara da yasak getirdi19 Patrikliğin aile içinde devamı, Büyük Nerses'in ölümünden sonra inkıtaa uğradı Kral Pap, 370'li yılların sonuna doğru kendisine yakın gördüğü II Yusik'i Katoğikosluğa aday gösterdi Fakat adayının Kayseri'deki din adamları tarafından takdis edilmeyeceğini düşünen Pap, Yusik'in ülkedeki Ermeni Piskoposlar tarafından takdis edilmesine karar verdi Bu hüküm Ermeni Kilisesinin Kayseri'den kopuşuna zemin hazırladı veya 388 yılında Katoğikosluk makamına Sahak'ın gelmesiyle St Kirkor'un/Gregoire şeceresine tekrar dönüldü Sahak'ın uzun yönetimi aralıklarla 387'den 439 yılına kadar devam etti Onun kutsama töreninin de Ermenistan'da yapılması, bundan böyle katoğikosların bu maksatla Kayseri Başpiskoposluğuna gitmeleri adetini sonlandırdığı gibi Ermeni din adamları üzerindeki Kayseri'nin otoritesini de tamamen kırdı21 Nitekim bu durum Kayseri Başpiskoposluğu ile Ermeni Episkoposlarının ilişkilerinin kesilmesine neden oldu Grekler Ermeni dini ve sivil önderlerin bu davranışını Şiizm kabul ederek,22 baştan beri Ermeni din adamlarının ilişkide bulunduğu ve dini destek aldığı Kayseri Kilisesinin, Ermeni Kilisesi ve din adamları arasındaki hiyerarşik münasebetlerin ne olduğu tartışmasını da başlattı Buna göre Grekler (Ortodokslar), Ermeni Kilisesi IV yüzyıla kadar Kayseri Piskoposluğuna bağlı iken birden ayrıldığını söyler Latinler (Katolikler) de, Ermeni Kilisesinin önce Kayseri'ye bağlı olduğunu, sonradan Papa I Sylvestre'nin ( ) tanıdığı imtiyaz ile bağımsız hale geldiğini ifade eder Ermeniler ise bu iddialara karşı kiliselerinin başlangıçtan

234 226 OOÇ DR DAVUT KlLIÇ beri bağımsız ve "Apostolik" (Havarilere dayanmakta) olduğu goruşünde ısrar eder23 İstanbul Ermeni Patriklerinden Ormanyan'a göre de, Ermeni Kilisesinin ne Kayseri ile ne de başka bir merkezle otorite yönünden bir bağlılığı yoktur 24 IV yüzyılın ikinci yarısında Katoğikos Nerses zamanında Ermeni Kilisesinin hiyerarşisi ve yönetiminin yeniden yapılandırıldığını daha önce söylemiştik Ancak Ermeni alfabesi olmadığından kendi dillerinde yazılmış İncil ve ayin usullerinden mahrumdular Ermeni din adamları o zamana kadar Kayseri ve Urfa'daki25 meşhur okullarda öğretim görüyorlardı Bu okullarda eğitim ve öğretim Kayseri'de Grekçe, Urfa'da ise Süryanice yapılmaktaydı Çünkü Ermenice denilen dil henüz icat edilmemişti Bu yüzden Ermeni liturjisi henüz teşekkül etmemişti İnciller ve ayinler Grekçe veya Süryanice okunmaktaydı Ermeni toplumu bu iki dili de bilmediğinden Kilise'de dini konular onlara şifahi olarak anlatılmaktaydı26 O tarihe kadar Ermenice, alfabesi olmayan çok sayıda farklı diyalektiklerden oluşan bir dildi Ermeni Kilisesi, ülkenin Batı bölgelerinde tamamen Grekçeye, Doğu bölgelerinde ise Süryaniceye bağımlıydı Ancak halkın büyük bir çoğunlu bu iki dili de anlamıyordu Dolayısıyla yabancı bir dil ile okunan litürijinin ve duaların cemaat için anlaşılır kılınmasına bir aracı gerekiyordu Bu nedenle ayinler için kilisede kendine özgü iki sınıf oluşturulmuştu Birincisi dini metinleri okuyanlar (Vendzanogh) ikincisi ise cemaat için bunları Ermeniceye çevirenlerdi (Thargmanitsh)27 Alfabeden ve yazılı edebiyattan mahrum olmayı Kilisenin mevcudiyeti ve bağımsızlığı için bir engel olarak gören Ermeni din adamlarınca, artık kendilerine has bir alfabenin icadı zaruri hale gelmişti Alfabe olmadan ne Kilise'nin tam olarak kuruluşunu sağlaması ve gelişmesi ne de inanlılarının kiliseye olan bağlılıklarının artması mümkün değildi Çünkü basit sözlü rivayetler bile müntesiplerinin kalplerinin derinliklerine nüfuz etmiyordu Bu durum Katoğikos Sahak'ın dikkatini çekmişti Kralın eski sekreteri ve Katoğikos Nerses'in öğrencisi Mesrop-Maschtotoz'da durumun farkındaydı Sahak ile Mesrop, Kral'dan buna bir çare bulmasını istedi Kral'da bütün imkanları, 394 yılında papazlık rütbesini alan Mesrop ve öğrencilerine sundu yılları arasında yapılan çalışmalar neticesinde "Danyel Alfabesi" ıslah edilerek, Ermenilerin dini ve etnik yapısına uygun -36 harfi ihtiva eden daha sonra da 2 harf ilave edilecek olan- "Ermeni Alfabesi" meydana getirildi28

235 ABBASİLER DÖ:\IEMİ ERME:\Iİ İSYANLı\RI ( ) 227 Ermeni toplumunun dini ve sivil önderleri öncülüğünde Ermeni alfabesinin icadından sonra İncil'in Ermeniceye tercüme edilmesi 433 yılında tamamlandı Ardından Aziz Basil'in Kutsal Litürjisi, vaftiz ve kiliseye kabul ayinleri Ermeniceye çevrildi Daha önce Grekçe ve Süryanice yazılmış Ermenice okunan metinler de yeni alfabeyle yazıldı Başta azizlerin hayatları olmak üzere Grekçe dini metinlerin çevrilmesiyle29 Ermeni edebiyatı zamanla zenginleşti ve cemaat içerisinde dinin anlaşılması sağlandı30 Bu durum, halkın arasında putperestliğin silinmesine neden olduğu gibi çevirisi tamamlanan Ermenice İncil'in sayesinde biri Pers öteki ise Grek egemenliği altında yaşayan ikiye bölünmüş halkın parçalanmasını engelledi O yıllarda Ermenistan ağır bir İran baskısı altındaydı Sasaniler Hıristiyanlığın yerine Zerdüştlüğü getirmek için aralıksız çaba harcamalarına rağmen, Ermeni toplumunda Hıristiyanlığı silemedi Bunun için Ermeni tarihinde Hıristiyanlığın kabulünden sonraki en önemli olay Ermeni dilinin icadı oldu11 Çünkü Ermeni dilinin icadı hem dinin anlaşılmasında hem de Ermeni toplumu arasındaki bütünlüğün sağlanmasında en temel unsurdu Öyle ki, birçok bakımdan Ermeni Kilisesi tarihinin en mühim dönemini yaşıyordu32 Sahag Bartev ve Mesrob Maştotz adlı din adamlarınca icat edilen Ermeni yazısı, Ermeni kimliğinin oluşumunda o kadar etkili olduk ki, Ermeni kültürü üzerindeki Yunanca ve Asurice'nin egemenliğine son verdi Ermeni kilisesi "Altın Çağ"ını yaşamaya başladı33 Ermeniler, bu iki önemli din adamını kültür ve dini hayatlarına yaptığı hizmetten dolayı azizlik mertebesine yükselterek onları bir bayramla (Don Tarkmançats Vartabedats) anmaya başladı34 Ermeni toplumunun dini' ve kültür hayatındaki gelişmeleri kabullenemeyen Sasanilcr, Hıristiyan Ermenileri yeniden ateşe tapmaya mecbur edince, Batı'da kalanlar daha fazla baskıya dayanamayarak Roma'ya sığındı35 Sasani sınırları içerisinde kalan Ermeniler ise kendilerine yapılan zorlamalara rağmen Mecusiliği kabul etmediklerinden dolayı Sasanilerle 451 yılında savaşmak durumunda kaldı Yapılan bu din savaşının neticesinde istediği yardımı Bizans'tan alamayan Ermeniler kaybetti16 Bütün bu olumsuz şartlara rağmen Kilise ve ruhaniler öncülüğünde Hıristiyan kalmayı başaran Ermeniler, dini' ve milli kimliklerini ölüm pahasına korumanın karşılığı olarak Din Tarihi açısından bu tarihi yenilgiyi büyük zaferlerden daha çok önemsediklerini göstermek için Ermeni dilinin icadında olduğu üzere bugünü de "Vartanants Bayramı" ilan etti Bu bayram da savaşta yitirilen bini aşkın insanın anısına ayin

236 228 noç ür DAVUT KILIÇ ve törenler düzenlenir Aynı zamanda herhangi bir kutsal güne bağlı isimleri olmayanların isim günü olarak da kutlanır17 Görüldüğü üzere gerçek anlamda Ermeni kültürü ancak Ermeni alfabesinin bulunuşundan Kitabı Mukaddes'in Ermeniceye tercüme edilişinden ve bunu izleyen Ermenice bir edebiyatın oluşmasından itibaren var olmuştur Ermeniler, ancak o andan itibaren kendi bilinçlerinin ve kimliklerinin farkına varabilmiştir38 Ermeni Kilisesi, iv yüzyılda Kayseri Başpiskoposluğundan kopmasından sonra Antakya, İstanbul ya da Roma tarafından kontrol edilmeye kararlılıkla direndi Dahası Ermeni halkı din işlerini daima kendileri tarafından seçilen kilise hiyerarşisince yürüttü Doktrine ilişkin kararlar dışında cemaatin politikasını kararlaştırma sorumluluğunu Katoğikoslarla paylaşan seküler konseyin varlığı kilisenin bu tavrında oldukça etkili oldu Piskopos seçimlerine cemaatin katılması ve kilisenin bu uygulamayı sürdürmesi Ermeni Kilisesini diğer kiliselerden ayıran en önemli özelliğidir39 Başka bir deyişle Sinodlarda sivillerin oynadığı rol, ruhban sınıfın seçimindeki seküler katılım ve Katoğikosun Ermeni Kilisesinin geleneğine uyma zorunluluğu Ermeni kimliğinin oluşumunda tetikleyici unsur oldu Sasani imparatorluğunca Ermenilerin Mecusilikten Hıristiyanlığa geçişi nasıl hoş karşılanmadıysa, Ermeni alfabesinin icadı ile Kitabı Mukaddes'in ve diğer dini metinlerin Ermeniceye tercümesi de Grek Kilisesi tarafından hoş karşılanmadı Bu durum Ermenilerin kısa zamanda Bizans'ın ruhani etkisinden kurtulacağının sanki habercisiydi'10 Ermeni Katoğikoslarının konsckrasyon için Kayseri'ye gitmemesi, daha sonraki yıllarda Kilisenin din dilini oluşturarak kendisine daha bağımsız bir alan yaratması, belki de 381 yılında İstanbul'da, 431 yılında ise Efes'teki Sinod toplantılarının bütün kararlarını kabul etmesine rağmen Ermeni Kilisesinin katılımına engel teşkil etti Daha da önemlisi kiliseler arasındaki bu soğukluk Ermeni ruhanilerce bir sonraki Kadıköy Konsilinde (451) alınan karaların reddedilmesine neden oldu Her ne kadar bu konsile gidilmeyiş sebebi Sasanilerle yapılan mücadele gösterilse de bir ruhaninin Chalcedon toplantısına gitmesi savaşın kaderine bir engel teşkil etmese gerek4 ı Ermeni Kilisesinin, Kalkedon kararlarına karşı çıkmasında Greklere ve Romalılara karşı ulusal ve dini bağımsızlıklarını koruma kaygısı, belirleyici bir etken oldu Bu kararların politik sonuçları çok ötelere uzandı Kayseri'den kopuşa Kalkedon'un reddinin de eklenmesiyle

237 J\BDJ\SİLER DÖN EMİ FRMENİ İSYA NLARl ( ) 229 Ermeni Kilisesi dini açıdan tecritte kaldı Onun ilk iman esaslarını kıskançlıkla koruması, 42 Ermeni Kilisesi etrafında oluşan Gregoryen Hıristiyanlığın daha da şekillenmesine sebep olduğu gibi dini kültür otonomisine kavuşmasını da sağladı41 Ermeni Kilisesinin diğer doğmalardan ayrılışını Grousset de şöyle değerlendirir "Bu tavır alışın siyasi sonuçları Ermenistan'ın geleceği için son derece önemli oldu Ermeni Kilisesi Nesturiliğin44 zıt kutbunda yer alarak Suriye-İran Hıristiyanlığından dolayısıyla onu yutmaya çalışmış olan Sasani dünyasından kesin olarak farklılaştı Özellikle, Ermeni Kilisesinin bağımsız bir Hıristiyan kilisesi olarak kurumsallaşması, Grek Ortodoksluğuyla teolojik yönden kopuşu, Ermenistan ile Bizans arasında sonradan hiçbir şeyin dolduramayacağı bir uçurum açtı Böylece Ermenistan, onun millet niteliğini bozmaya uğraşan iki güçlü komşusuna karşı ruhani bağımsızlığını kesin olarak kazanmış oldu"45 Bu durum hem Ermeni Kilisesini fikri anlamda Hıristiyan alemini temsil eden büyük kiliselerden ayırdı, hem de Ermeni milliyetçiliğini, Ermeni halkı için milli birliğin ana unsuru haline getirdi Öyle ki Ermeni Kilisesi, kendisine yapılan baskılardan dolayı 506 yılında Babken'in başkanlığında Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan piskoposlarının katıldığı Arap Ermenistan'ın başşehri olan Divin'de46 bir konsil toplayarak, Kadıköy Konsilinde alınan kararları ve Nesturiliği reddettiğini tekrarlamak durumunda kaldı Bu durum II Nerses'in Katoğikosluğu ( ) zamanında ikinci kez gerçekleştirilen Divin Konsilinde (554) bir kez daha yenilendi47 Ermeni Kilisesi, birkaç kez tekrarlama ihtiyacı duyduğu bu kararı ile Hıristiyan Dünyasının büyük bir çoğunluğundan ayrılmış olduğunu iyice tescillemiş oldu Ermeni dini ve sivil önderlerin bu tavrı Ermeni takvimine ilişkin reformda da karşımıza çıkar Divin ruhani konseyinde (554) gündeme getirilerek üzerinde çalışmalara başlanan ve 584 yılında tamamlanan48 takvimle ilgili Katoğikos Hovhannes, "Ermeni milleti için daimi bir takvim oluşturuldu ve artık kilisenin merasimleri için öbür milletler (Grekler, Suriyeliler) gibi davranmaya mecbur değiliz"49 Diyerek; o günün şartlarında diğer Hıristiyan kiliselerine olan kızgınlığını ifade ettiği gibi Ermeni Kilisesinin ortak paydasında yeniden bir toplum yaratmanın heyecanını da dile getirir Yukarıda saymaya çalıştığımız nedenlerden dolayı Ermeni Kilisesi, Grekçe ve Süryaniceyi reddederek bütün dini kutlamalarda özel bir alfabe icat edip dini metinleri ve tüm litürjisini Ermeniceye çevirdiği

238 230 DOç DR Dı\VUT KiliÇ gibi oluşturulan daimi takvimle de bütün dini meselelerini kendi kültür dairesince kutlama imkanı bulmuş oldu50 Ermeni Kilisesi bu olaylar sayesinde, Ermeni halkı ile bütünleşmesini tamamlamıştır Daha <la önemlisi bu durum Ermeni toplumunun Kilise çatısı altında ulusal karakter kazanmasına neden olmuştur Bundan dolayı da Ermeni Kilisesinin ana kitlesi bugüne kadar Monofızit kalmış ve Kalkedon karşıtı mizacını tarih boyunca yapılan baskılara rağmen korumayı başarmıştır5 ı Ermeni Kilisesinde ruhbanlar, tek başına kilisenin mutlak sahibi ve hakimi değildir Kurum olarak Kilise, din görevlilerine ait olduğu kadar cemaate de aittir Bu ilke gereği papazlık takdis töreni için yapılması gereken işler hariç, kilise yönetiminde laik unsurların desteği alınmadan bir şey yapılamaz Bu durum kilisenin eski ve genel kuralıdır52 Bundan dolayı Kilise bünyesinde Ermeni kimliğinin oluşması daha da kolay olmuştur Katoğikosluk makamı Ermeni toplumu için bu kadar önemli olmasına rağmen öyle durumlar olmuştur ki, ölünceye kadar makamını koruması gereken Katoğikoslar yetersizlik ya da ulusal uyuşmazlık gibi nedenlerle ya istifa ettirilmiş ya da makamından alaşağı edilmiştir Buradan da anlaşılacağı üzere erk durumundaki Ermeni Kilisesi ruhban sınıfı ile cemaat arasında paylaşılan bir güç konumunda olmuştur Bu iki unsurun kaynaşması ve Ermeni halkının Kilise ile özdeşleşmesi, bulundukları coğrafyada, her dönem güçlü devletlerin himayesi altında kalan Ermeni toplumunun tarihine dini bir karakter vermiştir 53 Öyle ki, bu durum Ermeni Din Tarihindeki Azizlerin çokluğunda da kendini gösterir Ermeni Kilisesinde Yılın 110 günü Azizlere ayrılmıştır Bu cümleden olarak Ermeni Kilise takviminde her gün, ya kutsal bir gündür veya bir azizin günüdür54 Ermeni Kilisesi, azizlere ve şehitlere gösterdiği saygıyı onların eşyalarına ve hatıralarına da gösterir55 Ermeni Kilisesi Eçmiyazin'de kurulmuş olmasına rağmen, siyasi otoriteyi takip etmeyi uygun gördüğünden onlarla birlikte sürekli yer değiştirmek durumunda kalmıştır Bu cümleden olarak 485 yılında Divin'e, 901 yılında Ani'ye, 1147'de Rumkale'ye (Kilikya) taşınmıştır Katoğikosluk Rumkalc'de 1292 yılına kadar kaldıktan sonra şehir Memlukluların eline geçince Sis'e nakledilmiştir Kilikya Krallığı 1375 yılında ortadan kaldırılınca, Katoğikosluk burada bir müddet daha kaldı Bu arada Katoğikosluğun, Roma Kilisesinin nüfuzuna girdiğini gören Ermeniler bir Sinod toplayarak Eçmiyazin'e geri dönme kararı aldı

239 ı\illlasilfr DÖNEl'vli ERMENİ İSYANLARI ( ) 231 ve 1441 yılında Ermeni Kilisesinin ilk doğduğu yer olan Eçmiyazin'e tekrar taşıdılar 56 Buraya kadar yapmış olduğumuz değerlendirme sonucunda Kilise çatısı altında toplanan Ermeni toplumunun oluşmasındaki unsurları şöyle sıralamak mümkündür Bunlardan birincisi Ermeni din adamlarının 370'li yıllardan sonra kutsama töreni için Kayseri'ye gitmemesi, ikincisi Ermeni alfabesinin icadı, Üçüncüsü Ermeni dilinin oluşumu ile dini metinlerin Ermeniceye çevrilerek kendi din dilini oluşturarak bir anlamda dini bağımsızlıklarını ilan etmeleri, dördüncüsü Kilise takviminin oluşması, beşincisi ise Kilise bünyesindeki sivil halkında tesiriyle milli bir ruhban sınıfının oluşmasıdır İşte bu saydığımız özellikler Ermeni toplumunun büyük bir bölümünü tarihi boyunca Mecusiliğin etkisinden kurtardığı gibi Ortodoks ve Katolik Kiliselerinden de ayırmıştır Öyle ki, Ermeni Kilisesinin bu karakteristik özelliği ve Ermeni toplumu üzerindeki etkisi tarihten günümüze artarak devam ede gelmiştir Bundan dolayı Ermenilerin manevi mirasının teşekkülünü ve muhafazasını, milletin Hıristiyan hüviyetinin şekillenmesini, siyasi güçlerini kazanmasını ve yeryüzündeki Ermenileri bir arada tek merkez etrafında toplanmasını Ermeni Kilisesi sağlamaktadır Ermeni Kilisesi, geçmişte ve günümüzde dünyanın çeşitli yerlerine dağılmış Gregoryen Ermenilerin yegane ortak malı ve paydası durumundadır Bu da kiliseyi Ermeni kültürünün tek temsilci durumuna getirmektedir Çünkü dini ve etnik kimliklerin karışımıyla müteşekkil bir ortak yaşam paydasında Ermeni toplumunu yönlendiren Ermeni Kilisesidir

240

241 DiPNOTLAR 1 Osmanlı Devleti'nin Son Yüzyılında Karadeniz Bölgesi'nde Türk, Rum ve Ermeni Nüfusu Prof Dr Mehmet OKUR 1 Batılı araştırmacılar çoğu kez yalnızca imparatorluk sınırları ıçındeki bazı etnik ve dini toplulukların siyasi icldialarını desteklemeği amaçladıklarınclan ya mevcut istatistikleri çarpıtmakta veya alenen değiştirmekte icliler Bu durum özellikle Osmanlının Avrupa toprakları, yani Hıristiyan unsurların yoğunlukta olcluğıı yerler için geçerli olmuştur Örneğin 1876 yılının Aralık ayında düzenlenen İstanbul Konfcransı'na Ruslar tarafınclan sunulan bir dizi istatistikte Bulgarlar, Orta ve Kuzeycloğu Balkanların çoğunluğunu oluşturuyorlardı Bu istatistiklerde Yunanlılar, Sırplar, Ulahlar ve cliğer Hıristiyanlar tümüyle göz ardı edilmiş, Müslümanların sayısı az gösterilmiştir Yunanlılar da Rus istatistiklerine karşı kendi istatistiklerini öne çıkarmışlardı ki burada da Müslümanlar azınlık olarak gösterilmekteydi Batılı araştırmacıların başvurcluğu bir diğer yöntem de seçilen her hangi bir bölgedeki Hıristiyan unsurları bir bütün olarak verirken Müslümanları aşiret toplulukları veya Sünni, Şii şeklinde sınıflara ayırmalarıydı Kemal ll Karpat, Osmanlı Nüfusu ( ) (Çev Bahar Tırnakçı), İstanbul 2003, s Birçok önde gelen Avrupalı araştırmacı (Ubicini, Boue, Urguhart, Kutschera, Paul Boutet, A Ritter zur Hele von Samo, Ernest Behm, H Wagner, Vital Cuinet) Babıali'nin resmi rakamlarını güvenilir kabul etmişlerdir Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Bilal Eryılmaz, Osmanlı'da Gayri Müslim Tebaanın Yö netimi, İstanbul 1990, s 71 4 Karpat, Osmanlı Nüfusu, s 46 5 Orhan Sakin, Osmanlı'da Etnik Yapı, 1914 Nüfusu, İstanbul 2008, s 165

242 234 DİPNOTLAR 6 Mesela Giresun, Akköy, Pir Aziz ve Keşap 1855'1ere kadar Trabzon livasına bağlı iken, bu tarihten sonra Trabzon Eyaleti'nin livalarından Ordu'ya bağlanmış, yaklaşık on yıl sonra tekrar Trabzon Sancağı'na tabi kazalar içersinde yer almış, 1875'de bu kez Sivas Vilayeti'ne bağlı Karahisar-ı Şarki Sancağı'na tabi kılınmıştır Giresun'un Sivas Vilayeti idari taksimatı içinde yer alışı fazla uzun sürmemiş ve 1879'dan itibaren tekrar Trabzon Sancağı' na bağlanmıştır Selçuk Günay, Resmi Devlet Salnamelerine Göre (I ) Osmanlı İmparatorluğu'nun Seneler İtibariyle Mülki Taksimatı (Doktora Ön Çalışması), Erzurum, 1980,s 38-67; Hanefi Bostan, "XV-XIX Yüzyıllarda Giresun Kazası'nın İdari Taksimatı ve Nüfusu'', Giresun Tarihi Sempozyumu, Mayıs 1996, İstanbul 1997, s Hanefi Bostan, XV ve XVI Asırlarda Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, Ankara 2002,TürkTarih Kurumu, s 20; Feridun Emecen, "Trabzon Eyaleti'nin Batı Sınırları'', Trabzon Tarihi Sempozyumu" (6-8 Kasım 1998), Trabzon 1999, s Adı geçen idari birim; Trabzon, Malatya, Divriği, Darende, Kemah ve Bayburt'tan oluşmaktaydı Şehabeddin Tekindağ, "Trabzon'', İslam Ansiklopedisi 1211, MEB, İstanbul 1993, ; Emecen, Trabzon Eyaleti'nin Batı Sınırları, s Dündar Aydın, Erzurum Beylerbeyliği ve Teşkilatı, Kuruluş ve Genişleme Devri ( ), Ankara 1988, s Bostan, Trabzon Sancağında Sosyal ve İktisadi Hayat, s Ayhan Yüksel, Giresun Yazıları, İstanbul 2007, s Tuna Vilayet Nizamnamesi, Tanzimat'tan sonra taşra yönetiminde yapınla ilk sistemli düzenlemelerdir Fransız yönetim örgütlenmesini Model olarak alan bu Nizamname'de özellikle yönetsel bölünme alanında yeni bir düzenlemeye gidilmiştir Nizamname ile vilayet, sancak, kaza ve köy yönetimi ayrıntıları ile belirtilmiştir En büyük yönetim birimi "Eyalet" den "Vilayet"e çevrilmiştir Vilayetler livalara; livalar, kazalara; kazalar, nahiyelere ayrılmıştır Vilayet yönetimi valiye, sancak yönetimi mutasarrıfa, kazanınki ise kaymakamlara bırakılmıştır Muzaffer Sencer, Türkiye'nin Yönetim Yapısı, İstanbul, 1986, s 79; William Bennet Munro, "Fransa'nın Taşra İdaresi", (Çev VTcinük), Türk İdare Dergisi, Sayı: 170, Eylül-Ekim 1944 s ; Marcel Waline, "Fransız İdare Hukukunda Vilayet", (Çev V Tönük) Tii rk İdare Dergisi, Sayı: 170, Eylül-Ekim 1944, s İlber Ortaylı, Tanzimat'tan Sonra Mahalli İdareler , Ankara 197 4, s 48-49

243 DİPNOTLAR Düstur, Birinci Tertib, I Cilt, İstanbul 1289, Matbaa-i Amire, s Rıza Karagöz, "II Meşrutiyet Döneminde Canik Sancağında İdari Yapılanma", Geçmişten Geleceğe Samsun 2006, Samsun 2006, Büyükşehir Belediyesi, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1869 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara, 1993 s Abdurrahman Okuyan, XIX Yüzyılın Son Çeyreğinde ( ) Trabzon (Basılmamış Doktora Tezi), Samsun, 2003, s Karagöz, "II Meşrutiyet Döneminde Canik Sancağında İdari Yapılanma", s69 19 Karagöz, "II Meşrutiyet Döneminde Canik Sancağında İdari Yapılanma", s Ayrıntılı bilgi için bkz: Enver Ziya Kara!, Osmanlı İmparatorluğu'nda İlk Nüfus Sayımı 1831, Ankara, 1943; Karpat, Osmanlı Nüfusu, Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Ancak orduya asker vermeyen bölgelerin sayımın dışında tutulduğu unutulmaması gerekir Sayım dışında tutulan ve orduya asker vermeyen eyaletler şunlardır: Lahsa, Basra, Ye men, Mısır, Tunus, Cezayir, Trablusgarp ve Habeş Karal, Osmanlı İmparatorluğu'nda İlk Nüfus Sayımı, s Nitekim hükümet, kadınlar, yetimler, ergenlik çağına gelmemiş Hristiyanlar, akli ya da fiziksel özürlüler, yüksek düzey devlet göreviileri gibi kişisel vergi vermekle yada askerlik hizmetiyle yükümlü olmayan bireylerle ilgilenmiyor ve onları kayıtlarına geçirmeyi de düşünmüyordu Karpat, Osmanlı Nüfusu, s 'te ordunun yeniden düzenlenmesinin gereği olarak imparatorlukta yaşayan erkek Müslüman nüfusla cizye mükellefi gayrimüslim nüfusun tespiti kararlaştırılmış ancak yeni vergiler konulacağı, ya da nüfusun çokluğuna göre vergi salınacağı yönünde yaygın söylentiler çıkması üzerine birçok yerde halkın direnişi ile karşılaşılmıştır Nuri Akbayır, "Tanzimat'tan Sonra Osmanlı Devleti Nüfusu", Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklopedisi, Cilt: 5, İstanbul 1985, s Vedat Eldem, Osmanlı İmparatorluğu'nun İktisadi Şartları Hakkında Bir Te tkik, Ankara 1994, s Bu dönemde I Iıristiyan topluluklar arasında yükselen ulusal bilinç, kendini ulusal kiliselerin ve okulların kurulması gibi çeşitli talepler biçiminde olduğu kadar, çoğu zaman diğer toplulukları göz ardı eden istatistiklerle desteklenen bağımsızlık ve toprak talepleri biçiminde

244 236 DİPNOTLAR gündeme geldiğinden belli başlı her Hıristiyan etnik toplulukların tam nüfuslarını bilme gereği doğmuştu Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Esasında söz konusu yetki daha 1868'de Şuray-ı Devlet'e verilmiş ve ilgili kurum, yeni bir nüfus kayıt sisteminin kurulması ve genci nüfus sayımı ile ilgili olarak 1875 yılında çeşitli nizamnameler hazırlamışsa da çeşitli iç ve dış olaylar sebebiyle bu nizamnameler uygulamaya konulamamıştır Ali Güler, Rakamlarla Türkiye'de Azınlıklar, Ankara 2001, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s 60, ; Trabzon merkezde ise 6300 erkek nüfus yaşamaktaydı Okuyan, XIX Yüzyılın Son Çeyreğinde ( ) Trabzon, s Hanefi Bostan, "Fetihten Yunan İsyanına Kadar Doğu Karadeniz Bölgesi'nin Demografik Yapısı", Geçmişten Günümüze Pontus Sorunu, Ankara 2007, s Faruk Bilici, "XIX Yüzyılın Başında Trabzon'daki Fransız Konsolosluğu: Pasris'in Arka Kapısı", Uluslararası Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Trabzon 2007, Sayı:3, s John MacDonald Kinneir,JourneyThrough Asia Minor, Armenia, and Koordistan, in the Years 1813 and 1814, London, 1818, s P Minas Bıjışkyan, Pontos Tarihi, çev Hrand D Andreasyan, İstanbul 1998, s Cüneyt Akalın, "Batılıların Gözüyle Trabzon", Bir Tutkudur Trabzon, İstanbul 1997, s 245, Araund The Black Sea, Asia Minor, Armenia, Caucasus, Circasia, Daghestan, The Crimea, Roumenia By William Elory Curtis Author of "Turkestan: The llcart of Asia", "Between The Andes and The Ocean", Today in Syria and Paletsine", "Modern lndia", ETC ETC, Hodder & Stoughton, New York 1911, s Trabzon Vilayet Salnamesi 1869, s Stefanos Ye rasimos, "XIX Yüzyılda Trabzon Rum Cemaati" (Çev: İsmet Akça-Didem Danış), Bir Tu tkudur Trabzon, İstanbul, 1997, s 283; Bostan, Fetihten Yunan İsyanına Kadar Doğu Karadeniz Bölgesi'nin Demografik Yapısı, s

245 DİPNOTLAR Daniel Panzac, Osmanlı İmparatorluğıı'nda Veba ( ), (Çev: Serap Yılmaz), İstanbul, 1997, s 182; Bostan, Fetihten Yunan İsyanına Kadar, s Okuyan, XIX Yüzyılın Son Çeyreğinde ( ) Trabzon, s Bostan, "Fetihten Yunan İsyanına Kadar Doğu Karadeniz Bölgesi'nin Demografik Yapısı", s Eli Smith, Researches of the Rev E Smith and H G H Dwight in Arınenia İncludingA Journey Thorough Asia Minor, and into Georgia and Persia with A Visit to the Nestorian and Chaldean Chiristians of Oormiah and Salmas, il, New York 1833, s Belirtilen çalışmada Trabzon merkez nüfusu olarak gösterilmiştir Trabzon Nüfus Kütüğü (Süleyman Bilgin, Mesut Birinci, Mustafa Çakıcı ve Sezgin Demircioğlu), İstanbul bty, s A Üner Turgay, "Trade and Merchants in Nineteenth-Century Trabzon: Elementes of Ethnic Conflict", Chiristians and Jews in thc Ottoman Empire (Ed: B Braude-BLewis), New fork 1982, s Southgate, kale içinde 5000 Müslüman ailenin yaşadığını, bu rakamın tahminen 25000'e tekabül ettiğini fakat kendisine bilgi veren kişiye göre bu rakamın olduğunu, bunun yanında şehirde 2500 Rum, 1200 Ermeni, 300 Katolik Ermeni ve Frenkin olduğunu belirtmektedir Horatio Southgate, Narrative of ATour Armenia, Kurdistan, Persia and Mesopotamia, Vol 1, London 1840, s Jaeob Philip Fallmerayer, Doğu'dan Fragmanlar (Çev Hüseyin Salihoğlu), İmge Kitabevi, Ankara 2002, s Veysel Usta, Anabasis'ten Atatürk'e Seyahatnamelerle Trabzon, Trabzon, 1999, s yılında Sultan Abdülmecid tarafından Bağdat'a kadar bir inceleme gezisine görevlendirilen ikinci mabeyinci Ragıp Bey'e refakat eden Doktor Perunak Feruhan Bey, yol boyunca uğradıkları yerlere ilişkin notlar tutmuştur Bu yerlerden biri de Trabzon'du Usta, Anabasis'ten Atatürk'e Seyahatnamelerle Trabzon s Tekindağ, Trabzon, Özgür Yılmaz, Batılı Seyyahlara Göre Trabzon (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Trabzon 2006, s 43, Alman Gezginlerin Gözüyle 19 Yüzyıl Anadolu Şehirleri: Manisa, Edirne, Kütahya, Ankara, İstanbul, Trabzon, Antalya, Diyarbakır, Konya, İzmir (Der ve Çev: İlhan Pınar), İzmir 1998, s Osmanlı nüfus sayımı esas alınarak hazırlanan 1860 tarihli bu rapora göre Ordu, Gümüşhane, Lazistan ve Trabzon'u kapsayan vilayet

246 238 DİPNOTLAR genelinde ise; Müslüman, Rum, Ermeni olmak üzere nüfus yaşamaktaydı İlber Ortaylı, "XIX Yüzyılda Trabzon Merkez Livası ve Giresun Üzerine Gözlemler", Bir Tutkudur Trabzon, s 264 s Musa Çadırcı, Tanzimat Döneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yapıları, Ankara 1991, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1869, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1875 (Haz: Kudret Emiroğlu), Ankara 1995 s Merkez Sancağı, Trabzon merkez, Ordu, Rize, Görele, Sürmene, Of kazalarından oluşmaktaydı Trabzon Vilayeti Salnamesi 1875 (Haz: Kudret Emiroğlu), Ankara 1995 s Lazistan Sancağı, Batum, Acara, Hopa, Atina ve Livana kazalarından oluşmaktaydı Trabzon Vilayeti Salnamesi 1875, Gümüşhane Sancağı, Gümüşhane, Kelkit, Şiran ve Torul kazalarından oluşmaktaydı Trabzon Vilayeti Salnamesi 1875, Trabzon Vilayeti Salnamesi 1878 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 1999 s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1879 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 1999 s Belirtilen tarihte Trabzon Sancağı; Merkez kaza, Ordu, Giresun, Vakfıkebir, Akçaabat, Görele, Tirebolu Sürmene ve Of kazalarından oluşmaktaydı 62 Lazistan Sancağı; Rize, Pazar ve Hopa kazalarından oluşmaktaydı 63 Gümüşhane Sancağı; Merkez, Kelkit, Torul ve Şiran kazalarından oluşmaktaydı 64 Canik Sancağı; Merkez, Çarşamba, Ünye, Fatsa, Terme ve Bafra kazalarından oluşmaktaydı 65 Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Vital Cuinet, La Turquie d'asie, Geographie Administrative, Statistique Descriptive Et Raisonnee De Chaque Province De L'Asie-Mineure, Paris 1892, s İbrahim Tellioğlu, Vital Cuinet'e Göre Karadeniz Bölgesi'nin Nüfusu", Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Elazığ 1998, Sayı: 3, s Oktay Karaman, Giresun Kazası , (Basılmamış Doktora Tezi), Erzurum 1999, s 121

247 DİPNOTLAR Trabzon Vilayet Salnamesi 1869, s 139 Giresun için belirtilen bu rakamların yukarıda Trabzon Vilayeti Merkez Sancağı nüfusu içersinde de yer aldığının unutulmaması gerekir Burada ayrıca belirtmemizin nedeni Giresun'un nüfus seyri verilirken bütünlük oluşturması amacından kaynaklanmaktadır 70 Aynı nüfus sayım sonuçlarına göre; Tirebolu'da Müslüman, 5872 Rum, 513 Ermeni, Görele'de de, Müslüman, 708 Rum ve 181 Ermeni yaşamaktaydı Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye'nin Tarih ve Coğrafya Lugatı, Dersaadet , s Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye, s 516 Trabzon Sancağının toplam nüfusu, sancağa bağlı kaza ve nahiyelerin nüfusunun ayrı ayrı hesap edilmesiyle elde edilmiştir 73 Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye, s Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye, s Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye, s 708 Ali Cevad, Memalik-i Osmaniye, s Şemseddin Sami, Kamusu'l-A'lam, Cilt:4, Ankara 1996, s Şemseddin Sami, Kamusu'l-A'lam, Cilt:3, Ankara 1996, s Şemseddin Sami, Kamusu'l-J\'lam, Cilt: 5,Ankara 1996, s 3890 Burada Müslüman ve gayrimüslim rakamları toplandığında olmakta, bu rakam da toplam rakamla örtüşmemektedir Muhtemelen bir yazım yanlışı mevcuttur 80 Şemseddin Sami, Kamusu'l-A'lam, Cilt: 5, s Şemseddin Sami, Kamusu'l-A'lam, Cilt:2, Ankara 1996, s Şemseddin Sami, Kamusu'l-A'lam, Cilt: 5, s Vital Cuinet, La Turquie d'asie,s 76 Oktay Karaman, "Seyahatnamelere Göre Giresun", Giresun Tarihi Sempozyumu, Mayıs 1996, İstanbul 1997, s Trabzon Vilayet Salnamesi 1901, s Bu tarihte Giresun Kazası'nın Keşap, Akköy, Kırık ve Piraziz nahiyeleri mevcuttur 85 Trabzon Vilayeti Salnamesi 1902 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 2008 s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1903, s Trabzon Vilayeti Merkez Sancağı'na bağlı olan Ordu kazasının 1869 ve 1870 tarihli Trabzon Vilayeti Salnamesinde adı Bucak kazası olarak geçmekte olup, 1871 tarihli salnamede Ordu kazası olarak kullanılmaya

248 240 DİPNOTLAR başlanmıştır Bkz Trabzon Vilayet Salnamesi 1869, s 139; Trabzon Vilayet Salnamesi 1871, s Aynı rapora göre, 1860 yılında Gümüşhane'de Müslüman, Rum ve 1280 Ermeni, Lazistan Sancağı'nda da Müslüman ve 1630 Ermeni yaşamaktaydı Ortaylı, "XIX Yüzyılda Trabzon Merkez Livası ve Giresun Üzerine Gözlemler", s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1869 (Haz: Kudret Emiroğlu), Ankara 1993 s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Aslında bundan bir yıl önce yayımlanan 1888 tarihli Vilayet Salnamesinde de toplam nüfusun olarak verilmesi, Şemseddin Sami'nin verdiği rakamı bu salnameden aldığını göstermektedir Trabzon Vilayeti Salnamesi 1888, (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 2002 s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1896 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 2007 s Vital Cuinet, La Turquie d'asie, s 85-86; Sıtkı Çebi, Ordu Şehri Belediye Tarihi, Ordu 2002, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1904 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara, 2009 s 871 Bu tarihte Ordu kazası; Ulubey, Hapsemana, Perşembe, Bolaman ve Aybastı nahiyelerinden oluşmaktadır 95 Sıtkı Çebi, Ordu Şehri Belediye Tarihi, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1896, s Kafkasya'dan Anadolu'ya gelen göçlerle ilgili olarak ayrıntılı bilgi için bkz: Hayati Bice, Katkasya'dan Anadolu'ya Göçler, Ankara, 1991; Nedim İpek, İmparatorluktan Ulus Devlete Göçler, Trabzon Okuyan, XIX Yüzyılın Son Çeyreğinde Trabzon, s Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s Nüfus sayımına göre Miisliiman ve 14808'i gayrimüslim olmak üzere bölgenin toplam nüfusu 55743'dür Bu istatistiki bilgiye göre sancak nüfusunun %7343'ü Müslüman, %2657'si gayrimüslimdir Kemal Karpat, Osmanlı Nüfusu ( ) Demografik ve Sosyal Özellikleri, İstanbul, 2003, s 153; Nedim İpek, Canik Sancağı'nın Nüfusuna Dair Bir Değerlendirme", Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 10, s Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s Baki Sarısakal, Rir Kentin Tarihi Samsun, İkinci Kitap, Samsun 2003, s 237

249 DİPNOTLAR Canik Sancağı, Tanzimat'tan önce Sivas eyaletinin sınırları içinde yer almaktaydı 1847 yılında idari olarak Trabzon'a bağlandı, II Meşrutiyet döneminde ise müstakil sancak haline getirildi 1867 Vilayet Nizamnamesi' ne göre Canik Sancağı; Samsun, Bafra, Çarşamba, Ünye kazaları ve bunlara bağlı nahiyelerden oluşmaktaydı Daha sonra Fatsa kazası da Canik'e bağlandı İpek, Canik Sancağı'nın Nüfusu'na Dair Bir Değerlendirme", s 145; Musa Çadırcı, "19 YY 2 Yarısında Karadeniz Kentleri (Trabzon ve Samsun)", İkinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi Bildirileri (Uluslararası), 1"3 Haziran 1988, Samsun 1990, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1869, s Çadırcı, 19 YY 2 Yarısında Karadeniz Kentleri, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s İpek, Canik Sancağı'nın Nüfusu'na Dair Bir Değerlendirme, s Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s 205 XIX yüzyılın ikinci yarısında Samsun ve çevresine yönelik Rum-Ermeni göçünde, bu unsurların uluslararası şirketlerle ticari faaliyetleri büyük rol oynamakla birlikte, Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Osmanlı Devleti'ndeki misyoner çalışmaları ve Avrupa devletlerinin azınlıklara yönelik propaganda ve yönlendirme faaliyetleri de etkili olmuştur Ömer Turan, "19 Yüzyıl Osmanlı Tarihinin Kaynaklarından İngiliz ve Amerikan Protestan Misyonerlik Cemiyetleri Arşivleri", XIII Türk Tarih Kongresi-Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara, 4-8 Ekim 1999, III/III, s Livre Jaune-Documents Diplomatiques ( ), Paris 1897; Vital Cuinet, La Turquie d'asie, s Ortaylı, XIX Yüzyılda Trabzon Merkez Livası ve Giresun Üzerine Gözlemler, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Osmanlı Devleti'nin İlk İstatistik Yıllığı, C5, (1897), (Haz: Tevfik Güran), Ankara 1997, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1901 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 2008 s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1902 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 2008, s Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s Araund The Black Sea, Asia Minor, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1904 (Haz Kudret Emiroğlu), Ankara 2009, s

250 242 DİPNOTLAR 117 Karpat, Osmanlı Nüfusu, s 'de basılan Tüccar-zade İbrahim Hilmi'nin "Memalik-i Osmaniye Cep Atlası" eserinde ise Trabzon Sancağı, Canik Sancağı, Lazistan Sancağı, Gümüşhane Sancağı ve bunlara bağlı 17 kaza, 23 nahiye ve 2618 karyede toplam kişinin yaşadığı belirtilmektedir Aynı eserde ayrıca, Trabzon şehir merkezinin nüfusu 45000, Samsun şehir merkezinin 25000, Giresun şehir merkezinin 18000, Rize şehir merkezinin 15000, Ordu şehir merkezinin 10000, Ünye ve Tirebolu 8000 olarak gösterilmektedir Yüksel, Giresun Yazıları, s Dimitri Pentzopouluos, The Balkan Exchange of Minorities and its Impact on Greece, Londra 2002, s Burada hemen şunu belirtelim ki, Yunanistan uluslararası konferanslarda ve toplantılarda Osmanlı Devleti'ndeki Rum nüfusu hakkında bilgi verirken özellikle iki kaynak üzerinde durmaktaydı Bunlardan birincisi "Rum Patrikhanesi 1912 İstatistikleri", diğeri "Osmanlıların 1910 Nüfus Sayımı" adını verdikleri istatistiklerdi İki istatistik arasında rakamlar birbirini nıtmamakta fakat Rum nüfusu konusunda genelde uyum göstermektedir Her iki istatistik de 1919'da Polybios (D Kalopothakes) tarafından "Konferans Önünde Yunanistan" isimli eserde yayınlanmıştır Rum Patrikhanesi 1912 İstatistikleri ise ondan bir yıl önce Londra'da George Soteriadis tarafından yayınlanmıştı Buradaki en önemli husus, 1910'da Osmanlı Devlcti'nde herhangi bir nüfus sayımının yapılmamış olmasıdır Polybios'in, olmayan sayımdan ürettiği bu istatistiklerle kasıtlı bir aldatmaca yaptığı anlaşılmaktadır Şöyle ki, Osmanlı Hükümeti Almanach de Gotha'nın 1914 basımı için yayıncılara Osmanlı nüfusu hakkında nüfus sicillerinden çıkarılmış nüfus sayılarını gösteren dokümanlar temin etmiş, bu dokümanlar da ilk kez Notice Statistique Superfıcie et Population (1910) başlığı ile 1914 yılının Almanach de Gotha'sında yayınlanmıştı Burada Osmanlı vilayetlerinin yalnızca toplam nüfüs sayıları veriliyor, etnik veya dinsel topluluklara değinilmiyordu Polybios, Almanach de Gotha' daki toplam nüfüs sayılarını almış ve kendine göre etnik topluluklara bölüştürmüştür Ancak etnisiteye göre böldüğü sayıların toplamı daima Almanach de Gotha'da yayınlanmış sayı ile örtüşüyordu Onun düzenlemesine göre etnik topluluklar içinde Rumların sayısı kabaca Patrikhane istatistiklerindeki sayıyı yansıtıyordu Böylece yaratılan görüntü, Polybios'in, Türklerce yapılan ve "1910 nüfus sayımı" adı verilen bir sayımın ayrıntılı verilerini yayınlamış olduğu şeklinde idi Oysa 1910 yılı Osmanlı Nüfus sicili verileri incelendiğinde Trabzon Vilayeti'ndeki toplam Rum nüfusun 260 bin civarında olduj/;u görülür McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 92-95, 101

251 DİPNOTLAR Soteriadis'in "Rum Patrikhanesi 1912 İstatistikleri" aslında Vital Cuinet'in verdiği nüfus sayılarının çarpıtılmış şekli idi Patrikhane istatistiklerini hazırlayan kişi, çıkış dayanağı olarak Cuinet'in sayılarını kullandı Sonra bu sayılarının içine aklına estiği kadar fazladan Rum soktu Bu her bir kaza için ayrı ayrı yapıldı Kimi bölgede Rum nüfusa ekleme yapıldı Kiminde Cuinet'in istatistiklerindeki Müslüman nüfusa ilişkin sütunlarda bulunanların sayısından bir miktar alınıp Rumlara ilişkin sütunlara eklendi Aslında yapılan çalışma Müslüman nüfus ve Rum nüfus hakkında Cuinet'teki verilerin bir hayli zahmete katlanarak yeniden işlenmesi idi Polybios\ın ve Venizclos'un söylcdiklcrtine rağmen "Patrikhane İstatistikleri" hiçbir bakımdan Yunanlılar veya Rumlar tarafından yapılmış bir nüfus sayımının ürünü değildi McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, Osmanlı Anadolu'sunda Nüfus ve İmparatorluğun Sonu (Çev: Bilge Umar), İstanbul, 1998, s George Soteriades, An Ethnological Map, Hellenism in The Balkan Peninsula and Asia Minor, London, 1918, s p 6; Dimitri Pentzopouluos, The Balkan Exchange of Minorities and its Impact on Greece, s 30; Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s Soteriades, An Ethnological Map, s Şemseddin Sami'nin Kamusü'l-a'lam adlı eserinde ve Trabzon Vilayet Salnamesi'nde ise, XX yüzyılın başında Görele Kazası'nda 34059'u Ttirk, 876'sı Rum ve 211'i Ermeni olmak üzere toplam kişi yaşadığı belirtilmektedir Yüksel, Giresun Tarihi Yazıları, s 255; Şemseddin Sami, Kamusü'l-a'lam Cilt: V, İstanbul, 1314, s 3918; Trabzon Vilayeti Salnamesi 1904, s Soteriades, An Ethnological Map, s 11; Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s Sebahattin Özel, Milli Mücadelede Trabzon, Ankara, 1991, s Abdülvahap Hayri, İktisadi Trabzon (Haz Melek Öksüz), Trabzon 2008, s Necdet Hayta, Uğur Ünal, "1312 (1894) Yılı Kastamonu Vilayet Salnamesine Göre Kastamonu Vilayeti", Birinci Kastamonu Kültür Sempozyumu Bildirileri, Mayıs 2000, Kastamonu 2001, s 39 s37-40; Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Ahmet Rıfat Güzey, "XVll Yüzyıl Sonu ve XVlII Yüzyıl Başlarında Kastamonu", Birinci Kastamonu Kültür Sempozyumu Bildirileri, Mayıs 2000, Kastamonu 2001, s 121 s Livre Jaune-Documents Diplomatiques ( ), Paris 1897; Cuinet, La Turquie d'asie, 1892

252 244 DİPNOTLAR 130 Erdal Arslan, "1903 Yılı Kastamonu Vilayet Salnamesinde Anlatılan Kastamonu", İkinci Kastamonu Kültür Sempozyumu Bildirileri, Eylül 2003, Ankara 2005, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, Soteriades, Hellenism in the Balkan Peninsula and Asia Minor, s p 6; İbrahim Meral, Mütarekeden Cumhuriyet'e (30 Ekim Ekim 1923) Azınlıkların Sosyal, Ekonomik, Demografik Yapısı ve Dış Ülkelerle Olan İlişkileri (Basılmamış Doktora Tezi), Ankara 1998, s Tokat Sancağı, Merkez, Zile, Erbaa ve Niksar kazalarından oluşmaktaydı Karpat, Osmanlı Nüfusu, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s ; Sibel Ercüment, XIX Yüzyıl'da Batılı Seyyahlara Göre Doğu ve Orta Karadeniz (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1991, s Ali Açıkcl, Tokat Sancağı'nın İdari Durumu ve Nüfus Yapısı ( ), Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 2, s Karpat, Osmanlı Nüfusu, s ; Sibel Ercüment, XIX Yüzyıl'da Batılı Seyyahlara Göre Doğu ve Orta Karadeniz (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 1991, s Vital Cuinet, La Turquie d'asie, s Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni, s Trabzon Vilayeti Salnamesi 1901, Hazırlayan: Kudret Emiroğlu, Ankara 2008 s 429; Çadırcı, 19 YY 2 Yarısında Karadeniz Kentleri, s Bu nüfusun 'sını Müslümanlar, 'ini Rumlar, 'unu Ermeniler, 'ü Yahudiler ve 'i de diğer unsurlar oluşturmaktaydı Karpat, Osmanlı Nüfusu, s ; StanfordJ Shaw, "Otoman Census System and Population ", lnternational Journal ofmiddle East Studies, Vol 9, No 3, (Oct 1978, p McCarthy, Rum nüfus sayılarının Polybios (DKalopothakes) tarafından hazırlanan "Greece Before the Conferance" adlı eserden alındığını belirtmiştir McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Tevfik Çavdar, Milli Mücadele Başlarken Sayılarla Vaziyet ve Manzara-i Umumiye, İstanbul, 1971, s Belirtilen nüfus, Trabzon Merkez, Ordu, Ot Akçaabat, Tirebolu, Sürmene, Giresun, Görele, Vakfıkebir, Maçka, Lazistan (Rize), Hopa, Gümüşhane, Tonıl, Şiran ve Kelkit'i kapsamaktaydı Karpat, Osmanlı

253 DİPNOTLAR 245 Nüfusu, s ; National Archives and Research Administration of the United States (NARA), M820, Roll 407; 185-5/ Bu nüfus ise Canik merkez, Ünye, Fatsa, Çarşamba, Bafra, ve Terme kazalarının toplamını ifade etmektedir Karpat, Osmanlı Nüfusu, s ; NARA, M820, Roll 407; 185-5/ ; Sakin, Osmanlı'da Etnik Yapı 1914 Nüfusu, s Karadeniz'in daha iç kesimlerini oluşturan Tokat Sancağı'nda da Müslüman, Rum ve Ermeni nüfus oranları diğerlerinden çok farklı değildi ve Müslüman nüfusu; Rum ve Ermeni'ye karşılık 25885lgibi çok büyük bir çoğunluğu oluşturuyordu Karpat, Osmanlı Nüfusu, s NARA, M820, Roll 407; 185-5/ ; Meral, Mütarekeden Cumhuriyet'e Azınlıkların Sosyal, Ekonomik, Demografik Yapısı, s 212; Karpat, Osmanlı Nüfusu, s The National Archives, Public Record Offıce, Foreign Offıce, 371/ F0371/ Stefanos Ye rasimos, Milliyetler ve Sınırlar, Balkanlar, Kafkasya ve Ortadoğu (Çev: Şirin Tekeli), İstanbul 1995, s The Landon Committee ofunredeemed Greeks,The Liberation ofthe Grek People in Turkey, London 1919, s Dimitri Kitsikis, Yunan Propagandası, İstanbul, 1964, s Kitsikis, Yunan Propagandası, s 30-31; Mesut Çapa, Pontus Meselesi, Trabzon 2001, s Kitsikis, Yunan Propagandası, s 31; Çapa, Pontus Meselesi, s 24-25; 154 Memorandumun Paris Konfcransı'na sunulan orijinal metni için bkz The Euxine Pontus estion, Memorandum Submitted to the Peace Conference, His Eminence Mgr Chrysanthos, Archbishop of Trebizonde, May 2, 1919, Paris, s 1-7; The National Archives, Public Record Offıce, Foreign Offıce, 608/82; Pontus l\ılcselesi, llaz: Yılmaz Kurt, Ankara 1995, s D Econonomides'de aynı yöntemi uygulamış, Rumları ve Ermenileri tek etnik unsur, Türkleri ise çeşitli etnik gruplara bölmüştü The Pontus adlı kitapta Economides, Trabzon Vilayeti, Kastamonu Vilayeti'nin Sinop Sancağı ve Sivas Vilayeti'nin Amasya, Karahisar ve Tokat sancaklarındaki Rum nüfusunu , Ermeni nüfusunu olarak gösterirken, aynı yerleşim yerlerindeki Türk nüfusunu ,Laz, Kürd, Kafkasyalı, Kızılbaş ve Pomakları da toplam vermiştir D Economides, The Pontus and thc Right Claims of it's Grek Population,

254 246 DİPNOTLAR Topographical, Etnographical and Historical Study, Constantinople Özellikle Samsun ve civarındaki Rum nüfus geçen yıla göre ciddi oranda artmıştı Örneğin Mütareke döneminde Samsun'a civarında bu bölge nüfüsundan olmayan göçmen getirilmişti Yeni dununda Samsun'da Müslüman'a karşı IIıristiyan olmuştu Türk istiklal Harbi Vl, İç Ayaklanmalar ( ), Ankara 1964, s 139 il Son Dönem Osmanlı Nüfusu ve Etnik Dağılımı P_ ı f_dı_: Ser vet MUTLU 1 Bu çalışmanın amacı; nüfüs istatistiklerini ve bu istatistiklerdeki hata ve eksikleri Model Hayat Tabloları kullanarak düzelterek 1914 yılındaki Osmanlı Nüfusu ve etnik dağılımını belirlemektir Çalışmada önce, Osmanlı'da nüfus sayımı ile ilgili olarak uygulanan yöntem ve süreçlere değinilmektedir; çünkü söz konusu yöntem ve süreçlerin nüfus sayımı sonuçları üzerinde etkileri bulunmaktadır Osmanlı'da uygulanan sistem bireylerin, özellikle de yetişkin erkeklerin, nüfüsa kaydolmalarını teşvik edici nitelikteydi ve sayımdan sorumlu komisyonlar siyasi düşüncelerle hareket edilmesini engelleyecek bir etnik yapıdaydı Buna rağmen, kısmen kültürel nedenlerden dolayı, nüfus sayımında kadınlar ve çocuklar eksik sayılmışlardır Söz konusu eksikliklerden kaynaklanan hatalar Model Hayat Tabloları kullanılarak ve biri İstanbul, diğeri öbür vilayetler için geçerli olmak üzere iki ayrı yöntem geliştirilerek düzeltilmiştir Belli başlı etnik grupların büyüklükleri; idari birimler itibariyle nüfus sayım sonuçları kullanılarak yeniden hesaplanmış ve iki ayrı tahmin yapılmıştır Bu tahminlerden biri nüfusun alt, diğeri üst sınırını vermektedir Çalışmanın sonuçları Osmanlı nüfos sayımlarının oldukça güvenilir nitelikte belgeler olduklarını ortaya koymaktadır 2 Bu konuda Ermeniler ve sempatizanları tarafından yazılanlar bir kütüphane oluşturacak kadar çoknır Bunlara ilişkin iki örnek için bkz: Dadrian, Vahakn N, The History of the Arınenian Genocide: Ethnic Conflict from the Ralkans to Anatolia to the Caucasus, 2"drev ed, Berghahn Books, Providence, RI, 1997, s , ; Ghazarian, Hayk, The Genocide of the Armenian Peoplc in the Otoman Em pire, National Academy of Sciences of the Republic of Armenia Museum Institute of the Arınenian Genocide, Yerevan 2005, s Kara!, Enver Ziya, Osmanlı İmparatorluğu'nda İlk Nüfus Sayımı, İstatistik Umum Müdürlüğü, Ankara 1943, s

255 DİPNOTLAR Shaw, Stanford ), "The Ottoman Census System and Population, '', lnternational Journal of Middle East Studies, 9, 1978, s Karpat, Kemal H, Ottoman Population : Dcmographic and Social Characteristics, The University of Wisconsin Prcss, Madison, Wisconsin, 1985, s 23 Karpat tarafından yapılan alıntı, Ubicini'nin Letters on Turkey (Türkiye Üzerine Mektuplar) adındaki çalışmasındandır Çeviren: Lady Easthopc London 1956; tekrar basımı, NewYork Arno Press, 1973, s Nüfus sayımı rakamları Eugcne Borc tarafından da kullanılmıştır, Almanach de L' Em pire Ottoman Pour L' annee 1849/1850 (1849/1850 Yılına Ait Osmanlı İmparatorluğu Almanağı) Constantinoplc: Shaw, The Ottoman Census System and Population, , s Shaw, Thc Ottoman Ccnsus Systcm and Population, , s Karpat, Kemal, "Ottoman Population Rccords and the Census of 1881/ '', lnternational Journal of Middle East Studies, 18, 1978, s Shaw, The Ottoman Census System and Population, , s Karpat, Ottoman Population Records and the Ccnsus of 1881/ , s Shaw, metinde tarihi 1878 olarak belirtmektedir Buna karşılık aynı sayfada yer alan 12 nolu dipnotunda, BUA, Şuray-ı Devlet 3148'den sözedcrken, tarihi 8 Şevval 1298/21 Ağustos 1881 olarak ifade etmektedir: Shaw, The Ottoman Census System and Population, , s 330 Karpat ise, yine BlJA, İrade, Şuray-ı Devlet 3148'e gönderme yaparken tarihi 8 Şaban 1298/5 Temmuz 1881 olarak vermektedir: Karpat, Ottoman Population Records and the Census of 1881/ , s Shaw, Thc Ottoman Census System and Population, , s Sultan'ın nüfus sayımlarına olan bu ilgisi, Amerikan Büyükelçisi S Cox tarafından da doğrulanmıştır Sultan Cox'tan, Amerika'da yapılan son nüfus sayımı ile ilgili istatistiki bir incelemeyi kendisine iletmesini istemiştir Sultan, Büyükclçi ile 1886 yılında yaptığı kamışına sırasında bu tür işlere çok ilgi duyduğunu söylemiş ve kendi saltanat dönemi sırasında ülkesindeki tüm nüfüsun tam ve sistematik bir istatistiğini elde etmek umudunda olduğunu ifade etmiştir (Kupat, Ottoman Population Records and the Census of 1881/ , s ve Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 3) Karpat'ııı gösterdiği kaynaklar, Sultan'ın özel sekreteri tarafından yazılmış olan bir mektup ve Büyükclçi Cox'un anılarıdır

256 248 DİPNOTLAR 14 Deringil, -Selim, "The Study of the Armenian Crisis of the Late Ottoman Empire, or ' Seizing The Document by the Throat' '', New Perspectives on Turkey, 27 (Fall), 2002, s Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s İmparatorluk salnamelcrinin tam bir listesi Karpat'ın çalışmasında bulunabilir (Kemal Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, The U niversity ofwisconsin Press, Madison, Wisconsin, 1985, s 12-13); ayrıca bkz McCarthy, Justin, Müslümanlar ve Azınlıklar, 1 '' publ in English in 1983, çeviren Bilge Umar, İnkılap Kitabevi, İstanbul 1998, s Tevfik Güran, Osmanlı Devlcti'nin İlk İstatistik Yıllığı, Tarihi İstatistikler Dizisi, c V, Devlet İstatistik Enstitüsü, Ankara 1997, s 23-25, Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s Zamir, Meir, "Population Statistics of the Otoman Empire in 1914 and 1919'', Middle Eastern Studies, v 17, 1981, s Birinci Dünya Savaşı öncesinde, Ermeniler çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri'ne ve komşu ülkelere, Rus Ermenistan'ına ve bir bölümü de İran' a göçetmişlerdir Karpat' ın tahminine göre, 1854 ve 1908 yılları arasında, 500 bin ila 800 bin kadar Rum, Ermeni ve Arap çoğunlukla Rusya'ya ve Kuzey-Güney Amerika'ya göçetmişlerdir (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 11) 20 Bir kaynakta, Orta ve Doğu Anadolu'da meydana gelen etnik gruplar arası çatışmalardan dolayı 1895/96 yıllarında 150 bin Ermeni'nin öldüğü kaydedilmektedir: Garo Chichekian, "The Armenians Since The Treaty of San Stephano" (San Stephano Antlaşması'ndan bu yana Ermeniler), Armenian Review, Cilt 22, No 2 (İlkbahar 1968) s 42-56; McCarthy tarafından aktarılmıştır (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 55) McCarthy bu rakamı büyük ölçüde abartılı bulmaktadır ve bu iddiasını destekleyen bazı veriler de mevcuttur Bir Ermeni tarihçisinin belirttiğine göre, 1894 yılında yaşanan ilk Sason isyanında, "Bugüne dek hiç kimse ölen Ermeniler'in sayısı konusunda yaklaşık bir tahminde bile bulunamamıştır Bazıları bu rakamın altı ya da yedi bin okluğunu söylerlerken, diğer bazı kişiler ölenlerin bin kadar olduğunu söylemektedirler Muhtemelen ikinci rakam gerçeğe daha yakındır" demektedir M Varandian, History of the Dashnaksution (Taşnaksutyun'un Tarihi), Paris 1932, s 146; Uras tarafından aktarılmıştır (Uras, Esat,The Armenians in History and the Armenian Qyestion, rev and exp ver, çeviren Süheyla Artemel, 1" publ 1953, Documentary Publications, İstanbul 1988, s 728) 1904 yılında meydana gelen ikinci

257 DİPNOTLAR 249 Sason isyanı sırasında, bir Ermeni kaynağın belirttiğine göre ölenlerin sayısı, çoğunluğu Türk tarafından olmak üzere 1,000 civarındadır; Ermeniler'in zayiatı ise birkaç yüzdür (Kukulian, The Battles of Antranik (Antranik'in Savaşları) Beyrut 1929; Uras tarafından aktarılmıştır (Uras, The Armenians in History and the Armenian Qyestion, s ) 1 Temmuz ile 3 Aralık 1895 tarihleri arasında, etnik gruplar arasında 26 çatışına meydana gelmiş, Osmanlı kaynaklarında belirtildiğine göre bu çatışmalarda Müslümanlar'dan 1,828, gayrımüslimlerden (Ermeniler'den) ise 8, 717 kişi yaşamını yitirmiştir; yaralananların sayısı ise Müslümanlar'dan 1,433, Ermeniler'den 2,238 kişidir (Gürün, Kamuran, The Armenian File: The Myth of Innocence Exposed, 1" pub 1985, Rustem, Mersin 2001, s ) Altı vilayetin dışında en kanlı olaylar 1909 Nisan ayında Adana'da meydana gelmiştir Ermeniler, iddialarını destekleyecek hiçbir belge göstermeksizin, Adana'da 1909 yılında meydana gelen ayaklanmalarda 25 bin Ermeni'nin öldürüldüğünü öne sürmektedirler (Dadrian, The History of the Armenian Genocides, s182) Osmanlı Meclisi'nde Edirne milletvekili olarak bulunan Babikian Efendi tarafından hazırlanmış olan rapora göre, ölenlerin sayısı 20,001 'dir Olaylardan sonra siiz konusu vilayete vali olarak atanmış bulunan Cemal Paşa ise, 17 bin Ermeni' nin, 1850 Müslüman'ın öldüğünü belirtmiştir Ermeni Patriklıanesi, yürüttüğü soruşturmanın sonucuna dayalı olarak, ölenlerin toplam sayısının 21,300 olduğunu beyan etmiştir Babikian Efendi'nin belirttiğine göre, Osmanlı Hüküıneti nüfus kayıtlarına dayanarak ölenlerin sayısını 1,487 Müslüman, 4,196 gayrımüslim şeklinde bildirmiştir (McCarthy, Justin, Ölüm ve Sürgün, l"publ in English in 1995, çeviren Bilge Umar, İnkılap Kitabevi, İstanbul 1998, s 133, not 58; Gürün, The Armenian File: The Myth of lnnocence Exposed, s ; Sonycl, Salahi R, The Turco-Armenian 'Adana lncidents' in the Light of Secret Rritish Documents (July December 1909),Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1988, s 41-42) 1897 yılında Kilikya'da yaşayan tüm Ermeniler'in sayısı 37 bindi Yılda yüzde 1 5 oranında bir nüfus artışının meydana geldiği varsayılacak olursa, 1909 yılında Kilikya'daki Ermeni nüfusunun 45 bine ulaşmış olması gerekir; kadın ve çocukların eksik sayılmış olduklarını göziinüne alıp GSÜl-1= 3 ve ölüm düzeyi = 8 kabul edecek olursak, nüfusun 1909'da 61 bine ulaşması gerektiğini görürüz 1914 yılında Kilikya'da 58 bin Ermeni yaşamakta idi Bu rakamı, öldükleri iddia edilen Ermeniler'in sayısı olan 25 bine eklersek, Ermeni nüfusu 83 bin çıkar Bu rakam, Ermeni toplumunun doğal nüfus artış hızı ile ulaşabileceği sayının hemen hemen iki katı kadardır Kilikya'ya, özellikle doğu vilayetlerinden büyük çapta bir Ermeni göçünün yaşanmış olduğunu gösteren deliller mevcuttur

258 250 DİPNOTLAR Bir Türk kaynağına göre, Adana'daki Ermeni nüfusu yılları arasında iki misline çıkmıştır Bu hususun yanısıra 1909 yılında yaşanan ölüm olayları da dikkate alındığında, nüfus sayımı sonuçlarının doğruluğu daha da desteklenmiş olmaktadır (İhsan, Sakarya, Belgelerle Ermeni Sorunu, 2'nci baskı, T C Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Ankara 1984, s 129) Kilikya'ya yapılan göç, Ermeniler'in bölgede güçlü bir varlık oluşturmak için yürüttükleri organize bir faaliyet kapsamında gerçekleşmiştir Bu husus, The Adana Massacres and Their Instigators (Adana Katliamları ve Kışkırtıcıları) adlı kitabında Piskopos Mushegh tarafından da açıkça ile kabul edilmiştir Kahire: 1909 (Ermenice), Uras tarafından aktarılmıştır (Uras, The Armenians in History and the Armenian 01Jestion, s 811) 21 Nakracas, George, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni: 1922 Anadolu Felaketi, 1" publ in Greek in 2000, çeviren İbram Onsunoğlu, Belge Yayınları, İstanbul, 2003, s 76,80, 92 Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, ss Nakracas, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni: 1922 Anadolu Felaketi, s 86 Rumlar'la ilgili olarak bu hususa değinirken, Süslü de (Süslü, Azmi, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Yayın No 5, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü, Van 1990, s 20) aynı hususu Ermeniler konusunda belirtmektedir 24 Örneğin, sayım işlemlerinin geliştirilmesi konusunda sürdürülen tiim çabalara rağmen, Amerikan Nüfus Bürosu, 1980 Nüfus Sayımı'nda nüfusu yoğun bazı bölgelerde yaşayan bazı yaş gruplarına mensup kişilerden yüzde 18 kadarının sayılmayabileceği tahmininde bulunmuştur (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 9) 25 Shaw, The Ottoman Census System and Population, , s 336; Zamir, Population Statistics of the Otoman Empire in 1914 and 1919, s Karpat, Ottoman Population Records and the Census of 1881/ , s 256 Ayrıca bakınız, McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s , Yücetürk, Alper, "Sex Ratio and Monthly Distribution of Births," in Shorter, Frcderic C and Bozkurt Güvenç (ed ) Turkish Demography: Proceedings ofa Confcrence, Hacettepc Univcrsity, s , Ankara 1969, s

259 DİPNOTLAR McCarthy (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 162) 1960'1ı yıllarda üç büyük şehir ve belli bazı bölgelerle ilgili olarak Alpay tarafından hazırlanmış olan Hayat Tabloları'nı kullanmaktadır (Alpay, Aysel, "Abridged Life Tables for Three Metropolitan Cities and Sclected Regions of Turkey by Sex", in Shorter and Güvenç (eds ) Turkish Demography, s ) 29 Söz konusu vilayetlerde, kadınları namahrem olarak kabul eden ve yakın akrabaları dışında hiçkimseye görünmemeleri gerektiğini savunan katı Müslüman görüşün hala geçerliliğini sürdürdüğü gözönüne alındığında, bu vilayetlerde kadınların eksik sayılmış olmaları şaşırtıcı değildir Aydın ile doğu vilayetleri arasında bu konuda gözlenen tezatın, batıdaki inanç tarzının daha az katı olmasından kaynaklanmış olması muhtemeldir Ayrıca, doğu vilayetlerinde Müslümanlar ile Ermeniler'deki bu konudaki dağılımlar, söz konusu iki topluluk arasında dini farklılıklar olsa dahi, kadınlar konusunda benzer törelerin benimsenmiş olduğu olasılığına işaret etmektedir 30 Dadrian, The History of the Armenian Genocide: Ethnic Conflict from the Balkans to Anatolia to the Caucasus, s ; McCarthy, Ölüm ve Sürgün, s Güran, Osmanlı Devleti'nin İlk İstatistik Yıllığı, s 23-25; Karpat, Ottoman Population , s Demeny, Paul and Frederic C Shorter, Estimating Turkish Mortality, fertility and Age Structııre: Application of Some New Tecniques İstanbul University Press, İstanbul 1968, s Bu göreceli azalışa McCarthy dikkat çekmiştir (McCarthy,Müslümanlar ve Azınlıklar, s 80); ayrıca bakınız, Sonyel, The Turco-Armenian 'Adana lncidents' in the Light of Secret British Documents (July December 1909), s 148, Sözü edilen rapor, 17 Ramazan 1312/14 Mart 1895 tarihli "Sicil-i Nüfus İdare-i Umumiyesi"'dir (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s , 160) 35 Rakamlar Karpat'tan alınmıştır (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s ) Karpat tarafından verilen 1897 yılına ait nüfus rakamları, aslında 1895/96 Nüfus Sayımı rakamlarıdır 36 Benzer bir durum konusunda Karpat (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 254, not b), İstanbul için verilen 1885 ve 1893 yıllarına ait nüfus rakamlarının birbiri ile aynı olduğunu kaydetmektedir

260 252 DİPNOTLAR 37 Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 34,47, McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Model Hayat Tablosu, gözlemlenmiş, gerçekleşmiş, bir Hayat Tabloları grubundan elde edilen ölüm bilgilerinin bir ifadesidir Bir Hayat Tablosu'nda, farklı yaş gruplarına mensup hayatta kalmış kişilerin sayısı yer alır Tabloda yaşa-özgü ölüm oranlarına tabi olan farazi bir yaş grubundan doğumundan itibaren hayatta kalarak ulaşabileceği en yüksek yaşa kadar olan hayatta kalanların sayısı sıralanır Bu ölüm hızları, belli bir grup için belli bir zaman süresi zarfında gerçekte gözlenen oranlardır Bu çalışmada kullanılmak üzere seçilen Model Hayat Tablosu, Doğu'ya aittir Bu tabloda, Avusturya, Almanya, Çekoslovakya, Kuzey ve Orta İtalya, Macaristan ve Polonya'da gözlenen ölüm hızları esas alınmıştır Ele alınan dönemler ise, Almanya için yılları arası, Polonya için yılları, Çekoslovakya için ise yıllarıdır Bakınız; Coale, Ansley J and Paul Demcny, Regional Model Life Tables and Stable Population, Princeton University Press, Princeton 1966, s Türkiye'de çocuk ölümü hızlarının 1960'larda bile Doğu Model llayat Tablosu'nda gösterilen değerlerin çok üzerinde olduğu düşünülürse, ele alınan dönemde Doğu Model Hayat Tablosu'ndakinden çok daha yüksek olacağı muhakkaktır (Demeny ve Shorter, Estimating Turkish Mortality, Fertility and Age Structure: Application of Some New Tecniques, s 12-24) Buna rağmen yine de, Türkiye'de gözlenen ölümlerin Doğu Model Hayat Tablosu'ndakilere en fazla uyan ölümler oldukları görülmüştür (Shorter, Frederic C and Miraslar Macura, Türkiye'<le Nüfüs Artışı ( ): Doğurganlık ve Ölümlülük Eğilimleri, 1" publ in English in 1982, Yurt Yayınları, Ankara, 1983, s 70-71; Ayrıca bkz McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Bir Model Hayat Tablosu'ndaki ölüm düzeyi, Gayrı Safı Üreme Hızlarına göre, değişik yaşlarda meydana gelen ölümlerin izlediği bir genel modeli ortaya koyar ve doğan bir kişi için yaşam süresi beklentisini verir Düşük numaralı bir ölüm düzeyi, doğumdan itibaren beklenen kısa bir yaşam süresine işaret eder Buna karşılık, ölüm düzeyi numarası yüksek olduğunda, yaşam süresi beklentisi daha yük ektir 42 Gayrı Safı Üreme Hızı, bir kadının doğurganlık yaşının sonuna kadar hayatta kaldığı, bu zaman zarfında değişik yaşlara özgü doğurganlık oranlarına tabi olduğu ve doğan çocukların da cinsiyetleri arasında belli bir oran olduğu takdirde, dünyaya getireceği ortalama kız çocuk sayısıdır Model Hayat Tabloları'nda, ortalama doğurganlık süresi 29 yıl ola-

261 OİPNOTLAR 253 rak alınmaktadır; yani, bir kadının 29 yıl boyunca anne olabileceği kabul edilmektedir 43 SSYB: Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Hıfaısıhha Okulu, Türkiye Nüfus Araştırmasından Elde Edilen Hayati İstatistikler, , Hacettepe Basımevi, Ankara 1970, s 39,46 44 Demeny and Shorter, Estimating Turkish Mortality, Fertility and Age Structııre: Application of Some New Tecniques, s 46-52; Shorter, Frederic C, "lnformation on Fertility, Mortality and Population Growth in Turkey", in Shorter, Frederic C and Bozkurt Güvenç (ed ) Turkish Demography, s Shorter, Frederic C, lnformation on Fertility, Mortality and Population Growth in Turkey, s Biga dışında, McCarthy çalışmasında aynı GSÜH değerini (GSÜl-I=3) kullanmıştır (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 231) 47 Nüfus sayımı raporlarının dışında, McCarthy, nüfus sayımı sonuçlarını ve salnameleri kullanmak sureti ile, nüfusun zaman içerisindeki gelişiminin kolaylıkla takip edilebildiği bazı vilayetlere ilişkin tablolar sunmaktadır (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 8, 23, 27, 31, 43-44, 63 Ayrıca bakınız; Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 190) 48 Shorter and Macura, Türkiye'dc Nüfus Artışı ( ): Doğurganlık ve Ölümlülük Eğilimleri, s McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Formülün elde edilmesinde kabul edilen varsayım, 15 yaşın üzerindeki erkeklerin kayıtlarının doğnı bir şekilde yapıldığı ve erkek/kadın oranının 1 olduğudur 51 Yüksek tahminlerin, 1905/06 nüfus sayımı raporunda 15 yaşındaki çocukların sayısında daha az bir yığılma olmasından kaynaklanmış olması olasıdır Ttirkiye'de yapılan nüfus sayımlarında 15 ya da 20 gibi yuvarlak sayılardaki yığılmalara hala rastlanmaktadır 52 Kurmuş, Orhan, Emperyalizmin Tti rkiye'ye Girişi, 3 Basım, Savaş Yayınları, Ankara 1982, s Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s 103; Qııataert, Donald, Social Disintegration and Popular Resistance in the Ottoınan Empire, : Reactions to European Economic Penetration, NewYcırk University Press, New York 1983, s Duben,Alan, Kent, Aile, Tarih, çeviren Leyla Şimşek, İletişim Yayınları, İstanbul 2002, s

262 254 DİPNOTLAR 55 Formülün elde edilmesinde kabul edilen varsayım, tam doğru olmasa da, 15 yaş ve üzerindeki yetişkin erkeklerin sayımlarının hatasız yapılmış olduğudur 56 McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s McCarthy (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 83-84) her Ermeni hanede Müslüman hanelerdeki kadar insan yaşadığını, hane başına 6 69 kişi düştüğünü varsayarak Ermeniler için bir başka tahmin daha yapmıştır Elde ettiği ikinci rakam, 91 bindir McCarthy bu rakamı Ermeniler'in minimum nüfusu olarak kabul etmekte ve düzeltme katsayısının bu rakama uygulanması gerektiğini savlamaktadır 58 McCarthy, farklı bir yöntem uygulamakta ve Cuinet'in tahminini kullanarak, 1911/12 yılı için Ermcniler'in nüfusu konusunda 144,991 gibi bir rakama ulaşmaktadır (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 79-80) Aslında tarihin 1914 olması gerekmektedir Buradaki hata, Osmanlı belgesinde yazılı tarihin Rumi değil Hicri tarih olarak yorumlanmasından kaynaklanmıştır Gerek McCarthy'nin gerekse bizim tahminimiz muhtemelen üst sınırdadır; zira o dönemlerde Ermeniler bölgeden çıkarak diğer ülkelere ve Kilikya'ya göçediyorlardı 59 Doğu Vilayetleri'nde, Hristiyanlar'ı Protestanlığa çekmek yönünde yoğun çabalar yürütülüyordu Bu çabalar çoğunlukla Ermeniler üzerinde yoğunlaşmıştı; dolayısı ile burada tüm Protestanlar'ın Ermeni olmaları mümkündür Buna karşılık diğer vilayetlerde Protestanlar'dan bazılarının Ermeni olmamaları olasıdır Bu nedenle, Doğu vilayetleri dışında kalan diğer vilayetlerde, Ermeni nüfusu gerçekte olduğundan biraz daha fazla tahmin edilmiş olabilir Protestan misyonerleri tarafından yürütülen Protestanlığı yayma çabaları konusunda bakınız; Kocabaşoğlu, Uygur, Kendi Belgeleriyle Anadoluda'daki Amerika: 19 Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan Misyoner Okulları, Arba Yayınları, İstanbul, 1989, s ve Engelhardt, Tanzimat ve Türkiye, çeviren Ali Reşad, 1" pub in Frcnch in 1883, Kakııüs Yayınları, İstanbul 1999, s 65-67, Yaş gruplarına göre nüfus verileri konusunda: Güran (Güran, Tevfik, Osmanlı Devleti'nin İlk İstatistik Yıllığı, s 26-29); ); model yaş dağılımı konusunda: Coalc and Demeny (Coalc and Demeny, Regional Model Life Tables and Stable Populations, s , 622) 61 Nüfus sayımı rakamları için: Karpat (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s ); farklı ölüm düzeyleri kullanılarak ve GSÜH= 3 kabul edilerek model nüfusun yaş gruplarına giire dağılımı için: Coale and Demeny (Coale and Demeny, Regional Model Life Tables and Stable Populations, s , )

263 DİPNOTLAR Nüfus sayımı verileri için: Karpat (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s ); farklı ölüm düzeyleri kullanılarak ve GSÜI l= 3 kabul edilerek model nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı için: Coale and Demeny (Coale and Demeny, Regional Model Life Tables and Stable Populations, s , ) 63 Bazı kaynaklarda, 1914 yılında yalnızca "İyonya"daki Rum nüfusu 2 milyon gibi gösterilmektedir Bunun dışında başka abartılı rakamlara da rastlanmaktadır Örnek olarak bakınız, Pentzopoulos, Dimitri, The Balkan Exchange ofminorities and Its Impact on Greece, 1 '' pub 1962, I-Iurst& Company, London, 2002, s Bu rakamlardan sözeden Pentzopulos'un, Patrikhane İstatistikleri'ni kullanması, bu istatistikler verilen diğer rakamlarla kıyaslandığında, muhafazakar ve temkinli bir yaklaşım gibi görünmektedir 64 Pentzopoulos, The Balkan Exchange of Minorities and Its lmpact on Greece, s McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s ; Nakracas, George, Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni; 1922 Anadolu Felaketi 67 McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Polybius, Greece Before the Conference (Konferans Öncesi Yunanistan) Methuen and Co Ltd, London 1919, s "1910 Yılı Osmanlı Nüfus Sayımı" diye bir sayım yoktur Polybius'un bir uydurmasıdır Bkz McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s George Soteriadis, An Ethnological Map Illustrating Hellenism in the Balkan Peninsula and Asia Minor (BalkanYarımadası'nda ve Ön Asya'da Hclenizm'i Gösteren Etnolojik bir Harita), Edward Stanford Ltd, London 1918, bkz McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 93, not 6 71 Leon Maccas, L'llellcnisme de L'Asie Mineure /Ön Asya'da I Iclenizm) Paris, 1919 Bu yayına atıf için bkz, McCarthy, Justin, Muslims and Minorities, New York, New York University Press, 1983, s 93, not 6 (Bu yayına ilişkin referans kitabın Tü rkçe çevirisinde bulunmamaktadır) 72 Görüldüğü kadarı ile sözde Patrikhane İstatistikleri'ni hazırlayan her kimse, Vital Cuinet'in tanınmış çalışmasını (La Turquie d'asie [AsyaTtirkiyesi], 4 cilt, Paris, ) başlangıç noktası olarak almış ve uygun gördüğü şekilde her etnik grubun nüfusuna eklemeler, yahut çıkarmalar yapmıştır Sonra da bu yaptıklarını, Rum Patrikhane

264 256 DİPNOTLAR İstatistikleri olarak ileri sürmuştur Bu şekilde, Patrikhane tarafından ortaya konulmuş olduğu öne sürülen rakamları desteklemeyi ve Osmanlı resmi istatistiklerinin düzmece olduklarını iddia etmeyi amaçlamıştır (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 96-97) 73 Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s Venizelos, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından yapılan Barış Konferansı sırasında, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşayan Rumlar'ın sayısı ile ilgili iddialarına destek sağlamak için sözde Patrikhane İstatistikleri'ni kullanmıştır F O Documents on British Foreign Policy (İngiliz Dış Politikasına İlişkin İngiltere Dışişleri Bakanlığı Belgeleri), , seri 1, cilt VIII, s 64-65, McCarthy tarafından aktarılmıştır (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 96), ayrıca bakınız Shaw, From Empire to Republic: thc Turkish War of National Liberation, , s Sevr görüşmelerine katılan Osmanlı Ifoycti'nin başkanı, 17 Haziran 1919 tarihinde Yüksek Kurul (Supreme Council) önünde yaptığı konuşma sırasında nüfus meselesine doğrudan herhangi bir değinmede bulunmamıştır Bununla birlikte, 23 Haziran günü Trakya'daki sınır meselesi ile ilgili olarak Yüksek Kurul'a sunulan bir muhtırada, batı Trakya dahil olmak üzere Edirne Vilayeti'nin kuzeyinde ve batısında çoğunlukla Türk nüfusun yaşadığı belirtilmiştir (Shaw, From Empire to Republic, v li s 416, 419) Londra Konferansı sırasında da nüfus sorunu Ttirk milliyetçi heyeti tarafından, Rum işgali altında bulunan Batı Anadolu'da Türkler'in ezici çoğunluğa sahip olduklarını kanıtlamak için gündeme getirilmiştir 24 Şubat 1921 tarihinde aynı heyet, tanınmış bir Fransız otoritesi olan M Puymet tarafından 1896 yılında Osmanlı Devlet Borçları'nın tahsili amacına yönelik olarak derlenmiş bulunan ve Fransa tarafından resmi bir belge olarak basılmış kitaptaki (Yellow Book) rakamları aktarmıştır Puymet'in Aydın için vermiş olduğu rakamlar 1,296,595 Müslüman'a (Türk) karşılık 230,711 Rum'dur (Shaw, From Empire to Rcpublic, v III, part 1, s ) yılının son aylarında mülteciler arasındaki ölüm oranı yüzde 45'tir (Pentzopoulos, The Balkan Exchange ofminorities and Its Impact on Greccc, s 98) Mülteciler arasındaki bu yüksek ölüm oranı, Denizli'nin I Ionaz İlçesi'n<len bir Türk tarafından hayatta kalmış olan mültecilerle yapılan röportajda da doğrulanmıştır Söz konusu röportajı yapan kişi, babasının Rum komşusunun ailesine ait izleri bulabilmek için 1990'1arın başlarında Yunanistan'daki tüm mülteci yerleşim alanlarını dolaşmıştır; bakınız, Yalçın (Emanet Çeyiz, passim)

265 DİPNOTLAR Pentzopoulos, The Balkan Exchange of Minorities and lts lmpact on Greece, s İUM: İstatistik Umum Müdürlüğü, 28 Teşrinievvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül I, Mufassal Neticeler İcmal Tabloları, Hüsnütabiat Matbaası, İstanbul 1929, s LX 78 Charlcs B Eddy, Greece and the Greek Refugees (Yunanistan ve Rum Mülteciler) London : George Ailen and Unwin Ltd, 1931, s 52, 248; Pentzopoulos tarafından aktarılmıştır (Pentzopoulos, The Balkan Exchange of Minorities and lts I mpact on Greece, s 98) 79 Pcntzopoulos, The Balkan Exchange of Minorities and Its lmpact on Greece, s İki savaş boyunca, Anadolu ve Trakya'da yaşayan Rumlar yalnız çatışmalarda değil, aynı zamanda zorunlu göçler sırasında da yaşamlarını yitirmişlerdir Birinci Dünya savaşı sırasında toplam 418 bin Rum'un göç ettirildiği, ve bu göçlerin 1919 ve 1920 yıllarında da devam ettiği öne sürülmektedir (Pentzopoulos, The Balkan Exchange of Minorities and lts Impact on Greece, s 57) Ladas, zorunlu olarak Anadolu'nun içlerine göçettirilenlerin sayısının 50 bin olduğunu belirtmektedir (Ladas, S P, Thc Exchange ofminorities: Bulgaria, Greece and Turkey, The Macmillan Co, New York 1932, s 21) Bu rakamların doğru olup olmadıklarının, Osmanlı arşivlerinde bulunan belgeler aracılığı ile kontrol edilmesine ihtiyaç vardır Bununla birlikte, zorunlu göçlerin yaşandığına ve bu göçler sırasında bir kısım insanların hayatlarını kaybettiklerine şüphe yoktur Bu şekilde zorunlu göçe tabi tutulanlardan birinin yaşadıkları, Dido Sotiriyu'nun yazmış olduğu Benden Selam Söyle Anadolu'ya adlı romanda, etkileyici bir biçimde anlatılmaktadır 81 Shaw and Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, c II, s Uras, The Armenians in History and the Armenian Qyestion, s Karpat, Ottoman Population Records and the Census of 1881/ , s 257 McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Charactcristics, s Uras, The Armenians in History and the Armenian Qı,ıcstion, s Uras, The Armenians in History and the Armenian Qyestion, s Bkz Tablo IV 89 McCarthy,Justin, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 56-59

266 258 DİPNOTLAR 90 Karpat (Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s ); McCarthy (McCarthy, Müslümanlar ve Azınlıklar, s 46, 55); Kirakossian (Kirakossian, The Armenian Genocides, s ) 91 Nüfus sayımında belirlenen nüfus ve idari birim bazında yaşa gore dağılım için bkz Güran, Osmanlı Devleti'nin İlk İstatistik Yıllığı, Tarihi İstatistikler Dizisi, c V, 23-30; model yaş dağılımı için bkz Coale and Demeny, Regional Model Life Tables and Stable Populations, s , İdari birim bazında nüfus için bkz Karpat, Ottoman Population : Demographic and Social Characteristics, s ; model yaş dağılımı için bkz Coale and Demeny, Regional Model Life Tables and Stablc Populations, s , Türkiye'de Kalan Ermeni Nüfus Prof Dı: Muamnıer_ D M_I_ RE_L 1 Justin McCarthy, Muslims and Minorities: The Populatoin ofüttoman Anatolia and the End of the Em pire, New York, London 1983, s50 Bu eser Türkçe'ye çevrilerek yayınlanmıştır 2 McCarthy, Muslims and Minorities, s55 3 McCarthy, Muslims and Minorities, s Arşavir Şiraciyan, Bir Ermeni Teröristin İtirafları, Çeviren Kadri Mustafa Orağlı, İstanbul 1997, s Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), DHŞFR, 63137; BOA, DHŞFR, Kılıç, Davut, "1915 Sevk ve İskan Edilmeyen Ermeniler", Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Sayı 38 (Nisan 2003) 8 Yalman, Ahmet Emin, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim ( ), C 1, Yayına Hazırlayan: Erol Şadi Erdinç, İstanbul, 1997, s400; Levon Panos Dahağyan, SultanAbdülhamid Han ve Ermeni Meselesi, İstanbul 2001, s158 9 Sarkis Çerkezyan, Dünya Hepimize Yeter, İstanbul 2003, s Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, s BOA, DHŞFR, No54/100, Dahiliye Nezareti'nden Van, Trabzon, Erzurum, Bitlis, Ma'müretü'l-aziz, Diyarbekir ve Sivas valileri ile Canik Mutasarrıfına ismen şifreli olarak 22 Hazıran 1915 (9 Hazıran 1331) tarihinde gönderilmiştir

267 DİPNOTLAR BOA, DI-IŞFR, No54/ Genelkurmay ATASE Arşivi, K2835, D127, F 1/19 14 Yalman, Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim, s BOA, DHŞFR, No63/50, Dahiliye Nazırı Talat Paşa, 19 Nisan 1916 (6 Nisan 1332) tarihinde Erzurum ve Bitlis valilerine gönderdiği şifreli telgrafta, "Vilayet dahilinde sevk edilmeyerek kalmış olan Ermenilerin ordunun geri çekildiği esnada ne olduklarının iş'ari (bildirilmesi)"ni istemişti 16 FO, 371/2768, No BOA, DHŞFR, No54/284, Talat Paşa imzası ile 4 Temmuz 1915 (21 Hazıran 1331) tarihinde Trabzon, Sivas, Diyarbekir ve Ma'müretü'laziz vilayetleri ile Canik Mutasarrıflığı' na gönderilen şifrede "İhrae olunacak Ermenilerden komitecilerle hükümetce muzir tanınmış eşhasın aileleriyle birlikte teb'idleri (uzaklaştırılmaları) ve kendi işleriyle meşgul tüccar ve esnafın vilayet/liva dahilinde kasabaları tebdil edilmek (değiştirilmek) üzere alıkonulması münasib görüldüğünden ba'dema (bundan sonra) o suretle hareket olunsun" Talimatı verilmiştir 18 BOA, DHŞFR, No55/48, 17Ağustos 1915 (4 Ağustos 1331) Dahiliye Nezareti'nden Adana, Ankara, Aydın, Beyrut, Tialcp, Hüdavendigar, Suriye, Konya, İzmit, Zor, Karesi, Kuds-i Şerif, Karahisar-i Sahib, Eskişehir, Niğde ve Kütahya Mutasarrıflıkları'na 19 BOA, DHŞFR, No55/42, 17Ağustos 1915 (4 Ağustos 1331) Dahiliye Nezareti'nden Sivas Vilayeti'ne 20 BOA, DHŞFR, No55/43, 17 Ağustos 1915 (4 Ağustos 1331) Dahiliye Nezareti'nden Adana Vilayeti' ne BOA, DHŞFR, No55/49, aynı tarih Dahiliye Nezareti'nden Hüdavendigar Vilayeti' ne 21 BOA, DHŞFR, No56/27, 15 Eylül 1915 (2 Eylül 1331) Dahiliye Nezareti'nden Adana Vilayeti'ne 22 BOA, DHŞFR,No62/21,Talat Paşa imzası ile 15 Mart 1916 (2 Mart 1332) tarihinde Edirne, Adana, Ankara, Aydın, Hüdavendigar, Sivas, Kastamonu ve Konya vilayetleri ile İzmit, Bolu, Canik, Karesi, Kütahya, Niğde, Eskişehir ve Maraş mutasarrıflıklarına çıkarılan şifreli tamimde şöyle denilmektedir: "Görülen lüzüm ve icab-ı idari ve askeriye binaen ba'dema Ermeni sevkiyatının ta'tili takarnır ettiğinden şimdiye kadar çıkarılanlardan başka artık hiç bir sebeb ve vesile ile Ermeni ihrac olunmaması ta'mimen tebliğ olunur" 23 BOA, DHŞFR, No63/142, 30 Nisan 1916 (17 Nisan 1332) Talat Paşa'dan Harbiye Nazırı Enver Paşa ve Adana, Erzurum, Edirne, Halep, Hüdavendigar, Sivas, Diyarbekir, Mamüretülaziz, Konya, Kastamonu,

268 260 DİPNOTLAR Trabzon Vilayetleri ile İzmit, Canik, Eskişehir, Karahisar-ı Sahih, Maraş, Urfa, Kayseri ve Niğde mutasarrıflıklarına 24 BOA, HRMü, 43/34 25 Çerkezyan, Dünya Hepimize Yeter, s54 26 Çerkezyan, Dünya Hepimize Yeter, s69 27 Şiraciyan, Bir Ermeni Teröristin İtirafları, s61 28 F0,371/4172, No Umumi Nüfüs Tahriri (Türkiye Cumhuriyeti Başvekalet İstatistik Umum Müdürlüğü 28 Teşrinievvel 1927), Fasikül: 1-2, Ankara 1929, sxlviil-lx, LXII-LXXIV 30 McCarthy, Muslims and Minorities, s McCarthy, Muslims and Minorities, s McCarthy, Muslims and Minorities, s iv Osmanlı Ermenilerine Yönelik Misyoner Faaliyetleri Doç Dr Davut KILIÇ Yavuz Ercan, "Türkiye'de XV ve XVI Yüzyıllarda Gayrimüslimlerin Hukuki, İçtimai ve İktisadi Durumu", Belleten, S188, Ekim 1983, Ankara 1984, s Rh Yervant Gomidas Çark, Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler ( ), İstanbul 1953, s27 vd 3 Bu konuda geniş bilgi için bkz Davut Kılıç, Tarihten Günümüze İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Ankara 2008, s43 vd 4 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi Ill/11 Kısım, Ankara 1988, s136; Dündar Aydın, "Ermeni Meselesinin Ortaya çıkmasında Fransa'nın Rolü", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara 1985, s287 5 İsmail Soysal, Fransız İhtilali ve Türk-Fransız Diplomasi Münasebetleri ( ), Ankara 1964, s5 vd 6 Geniş bilgi için Bkz Gülnihal Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu ( ), Ankara 1989, s33 vd 7 Raif Karadağ, Şark Meselesi, İstanbul trsz, s60 vd tarihli bir Fransız belgesinde; Osmanlı devlet'inin nasıl yok edilmesi hakkında bilgiler bulunmakta ve devlet içindeki azınlıkların sadakatleri vurgulandıktan sonra eğer Doğu 'da İran, Batı'da İspanya ve Avusturya, içerden de azınlıklar birlikte harekete geçtikleri takdirde Osmanlı devletinin kısa zamanda yok olacağı belirtilmektedir

269 DİPNOTLAR 261 Bkz, Erdal İlter, Ermeni Meselesinin Perspektifi ve Zeytun İsyanları ( ), Ankara 1988, s86 vd Bir başka projede, yirmi iki sene İstanbul'da kalan Fransa'nın İstanbul Büyükclçisi De Breves, 1615'te Fransa'ya döndüğünde Osmanlı devletini yıkıp yok etmenin emin çareleri adıyla uzun bir rapor kaleme aldı Bu raporda; Osmanlı devletiyle savaşa girildiğinde Hıristiyan Arnavutları, Mora'daki Rumları, Eflak ve Boğdan ahalisini isyan ettirmek, devşirmelere ana ve babalarının dinini hatırlatarak ve iyi mevkiler vererek llıristiyanlar tarafına çekmek, İran Şahını aynı zamanda harbe teşvik etmek, Mısırdaki Kıptileri Lübnan'daki Marunileri ve Fransızların ahfadı olan Dürzileri isyan ettirmek, Anadolu'daki Ermeni, Rum ve Gürcüleri ayaklandırmak suretiyle hem Osmanlı devletinin başına harple birlikte gaileler açmak hem de Eflak, Boğdan, Mısır gibi memleketlerin zahiresinden Osmanlıları mahrum etmenin mümkün olduğunu belirttikten sonra harpten ewel Hıristiyan hükümdarlarının aralarında Osmanlı toprakları için bir paylaşma planı hazırlamaları lüzumunu da belirtir Bkz Settar F İksel, "XVII Asırda Osmanlı imparatorluğunu Yıkma ve fok Etme Teşebbüsleri", Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S 58,Temmuz 1972, s22 9 Cengiz Kürşad, "Ermeni Terörü'', Ottaman Archıves Yıldız Collectıon The Armenıan Qyestıon I, Nşr Tarihi Araştırmalar ve Dokümantasyon Merkezleri Kurma ve Geliştirme Vakfı, İstanbul 1989, s8 vd 10 Nurettin Polvan, Tu rkiye'de Yabancı Öğretim I, İstanbul 1952, s94 11 Fransa Büyükelçisi De Salıgnac, Beyoğlunda Latin mahallesinde bir ev kiralayarak Fransa'dan gelen Cizvit papazları oraya yerleştirdi Yine Büyükelçinin yardımı ile kiralanan eve çok yakın olan St Sebastien Kilisesi de Cizvitlere verildi Böylece Cizvitler 1609 Eylülünde burada ilk ayinlerini yaptı ve kiralanan evde okullarını açtılar Bu başarılarından dolayı Fransa kralı IV Henri bunlara on misyonerlik kadro ödeneği bağladı Bkz Polvan, Yabancı Öğretim, s81 12 Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III/II Kısım, s Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi Ill/II Kısım, s İlknur Polat Haydaroğlu, Osmanlı İmparatorluğunda Yabancı Okullar, Ankara 1993, s12 15 M Hidayet Vahapoğlu, Osmanlıdan Günümüze Azınlık ve Yabancı Okulları, Ankara 1992, s28 16 Uzunçarşılı, Osmanlı 'farihi III/II Kısım, s137; XIV Lui döneminde Fransız elçilerin, Osmanlı devletine tabi l Iıristiyanları Katolik yapma gayretine girişmeleri, tahrik etmek suretiyle çevirdikleri siyasi entrikaları ve casusluk peşinde koşmaları, Osmanlı-Fransız münasebetlerini gerginleştirdi Bkz Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III/Il Kısım, s208

270 262 DİPNOTLAR 17 Fransa'nın, Osmanlı devletiyle dost geçinerek Şark siyaset ve ticaretinde haiz olduğu birinci mevkii muhafaza etmek, ticaret sahasını tahdit ettirmemek, Osmanlı saltanatının nüfuz ve hududunu daraltmamağa çalışmak, Şark siyasetinde esas teşkil etmekteydi Bkz Yusuf Akçura, Osmanlı devletinin Dağılma Devri, Ankara 1988, s52 Fransız sefiri Marguis De Bonnac, İstanbul'dan XIV Lui'ye hitaben yazdığı mektubun bir bölümünde Katolik misyonerler vasıtasıyla ulaşmak istedikleri amaçlarını şöyle izah eder: Ermenilerle bizim aramızda olacak ihtilaflarda son derece lüzum hasıl olmadıkça Türklere müracaat edilmemelidir Bizim için tutulacak yegane yol, Ermeni kiliselerinin yöneticilerini idare ederek hakimiyetlerine doğrudan müdahale edilmeyeceğini, fiili ve siyasi hiçbir menfaatin meselelerine dahil olmadığını, Türklerin boyunduruğundan umumi bir kurtuluşa ulaşabilmek için aramızdaki problemleri azaltarak birbirine yaklaştırmaktan ibaret olduğuna ikna etmektir Bkz Ahmet Refik, "Türkiye'de Katolik Propagandası", Türk Tarihi Encümeni Mecmuası, No: 5 (82), Sene 14, Eylül 1340, s269 vd Nitekim yoğun çalışmalar semeresini vermişti Antakya Rum Patriği Fransa Kralı XIV Lui'ye yazdığı mektupta; "bir gün olup da halasımızı (kurtuluşumuzu) Allah'tan ve Zat-ı Haşmetanelerinden bekliyoruz" ifadesini kullanmaktaydı Bu beklentiyi benzer bir şekilde Halep Ermeni Patriği de yine XIV Lui'ye yazdığı başka bir mektupta uzun methiyelerden sonra; "Ermenistan Fransızların en kudretli bir kralı tarafından kurulacaktır" Şeklinde İfadesiyle ortaya koyar Bkz Ahmet Refik, "Türkiye'de Katolik Propagandası", s259 Kudüs Ermeni Patriğinin bu düşünceye sahip olmasında, Kudüs ve Halep civarındaki Katolik papazların yoğun faaliyetlerinin payı vardır Bkz Ali Gümrah, XVII Yüzyılda Mühimme Defterlerinde Ermenilerle İlgili Hükümler, İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi No: 5094, BasLimamış Lisans Tezi, s34 18 Vahapoğlu, Azınlık ve Yabancı Okullar, s28 19 Çark, Ermeniler, s31 vd; Gregoryen ve Katolik Ermeniler arasındaki çatışmalar için ayrıca bkz Davut Kılıç, Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler, Ankara 2006, s111 vd 20 Ahmet Refik, "Turkiye'de Katolik Propagandası", s Ahmet Refik, "Osmanlı İmparatorluğunda Fener Patrikhanesi ve Bulgar Kilisesi", Tu rk Tarihi Encümeni Mecmuası, No:8 (85), Sene 15, 1 Mart 1341, s76 22 Cezmi Yurtsever, Ermeni Terörünün Merkezi Kilikya Kilisesi, İstanbul 1983, s Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul 1987, s151

271 DİPNOTLAR Recep Şahin, Tarih Boyunca Ttirk İdarelerinde Ermeni Politikaları, İstanbul 1988, s İlter, Zeynın İsyanları, s88 26 Şahin, Tarih Boyunca, s102 vd 27 Nejat Göyünç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler, İstanbul 1983, s54 28 Ahmet Refik, "Ttirkiye'de Katolik Propagandası", s Ahmet Refik, "Türkiye'de Katolik Propagandası'', s Kemal Beydilli, il Mahmud Devri'nde Katolik Ermeni Cemaati ve Kilisesi'nin Tanınması (1830), Nşr Ş Tekin, A Tekin, Harvard Üniversitesi 1995, s8 vd 31 Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s23 32 Yves Ternon, Ermeni Tabusu, Nşr E OfTUZ, İstanbul 1993, s54 33 Bkz Fransa Büyükelçiliğinden Reisülküttab'a (28 Şubat1830) Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), I Iattı Humayun, Dosya no: 51994, Karton no: 228/61; C 34 Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s24; Doğu Anadolu'nun Rus işgaline uğradığı dönemde, bölgedeki Gregoryen Ermeniler Osmanlı devletine karşı Rus işgal kuwetleriyle açık bir şekilde işbirliği ve ihanet içine girmişti Bu durum Katolik Ermenilerin muhtemel Osmanlı-Rus savaşında devletin en sadık tebaası olacaklarına dair yaptıkları propagandaları haklı çıkardı Bu gelişme ise Babıali'nin Katolik Ermenilerin meselelerinin çözülmesinde samimi olarak eğilme azmini takviye etti bkz Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s30 35 Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s26 36 Abdullah Yaman, Ermeni Meselesi ve Tti rkiye, İstanbul 1973, s39; Bayram Kodaman, "Ermeni Meselesinin Doğuş Sebepleri", Türk Kültürü, S 219, Mart-Nisan 1981, s Eugene Morel, Türkiye ve Reformları, Nşr S Belli, İstanbul 1984, s86 38 Bkz Mehlika Aktok Kaşgarlı, "Ortaçağ Ermeni Tarihi Kritiği", Tarih Boyunca Tti rklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara 1985, s Kaşgarlı, "Ortaçağ Ermeni", s Mehmet Saray, "Başlangıçtan Petro'ya Kadar Türk-Rus Münasebetlerine Genel Bir Bakış", İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, İstanbul 1994, s22 41 Kazım Karabekir, Ermeni Dosyası, Nşr E Özerengin, İstanbul 1994, s125 vd

272 264 DİPNOTLAR 42 Ruslar, Hıristiyanlığı Bizanslı papazlardan öğrenmelerinden dolayı İstanbul Rusların yanında Ortodoksluk mezhebinden kaynaklanan en mukaddes şehir olarak anılmış ve hürmet görmüştür Bkz Karadağ, Şark Meselesi, s84 43 Reşat Sagay, XIX ve XX Yüzyıllarda Büyük Devletlerin Yayılma Siyasetleri ve Milletlerarası Önemli Meseleler, İstanbul 1972, s Karabekir, Ermeni Dosyası, sl 16 vd 45 Karabekir, Ermeni Dosyası, s120 vd 46 Karadağ, Şark Meselesi, s 96 vd; Antlaşma metni için bkz Mustafa Nuri Paşa, Netayic Ül-Vukuat III-IV, Nşr N Çağtay, Ankara 1992, s73 vd 47 Recep Şahin, "Tarih Boyunca Tü rk Devletlerinin Ermeni Politikaları", Türk Tarihinde Ermeniler Sempozyumu, İzmir 1983, s Bu antlaşmanın özelliği, aslında zımnilerle ilgili hiç bir hüküm taşımamasıdır Ancak, Rus Çarı 11 Alexender, Paris konferansında bu antlaşmadan hareketle Osmanlı Ortodoks tebaası üzerinde 7 ve 14 maddelere dayanarak hak iddia etmek istedi Bu konuda daha geniş bilgi ve maddeler için Bkz Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşları, s36 vd; Reşat Ekrem, Osmanlı Muahadeleri ve Kapitülasyonlar ( ), İstanbul 1934, s Şahin, Tarih Boyunca, s100 vd 50 Dokuz Soru ve Cevapta Ermeni Sorunu, Dış Politika Enstitüsü Yay, Ankara 1989, s11 51 Niyazi Al1met Banoğlu, Ermeni'nin Ermeni'ye Zulmü, Ankara 1976, s85 52 Şahin, Tarih Boyunca, s Kemal Beydilli, " Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu'dan Rusya'ya Göçürülen Ermeniler'', Türk Tarihi Belgeleri Dergisi XIII, S 1?'den (Ayrı basım), Ankara 1988, s372 vd; Bu konuda daha geniş bilgi için bkz C F Neumann, Geschicte der Übersiedlung von Vierzigtausend Armeniern, welche im fahre 1828 aus der persischen Provinz Adarbaidschan nach Russland auswanderten, Leipzig Bu konuda geniş bilgi için bkz Davut Kılıç, "Ermenistan'ın Kuruluşunda Çarlık Rusya'nın Rolü", Ermeni Araştırmaları, III/Xl, Sonbahar 2003, s Bu konuda geniş bilgi için bkz Davut Kılıç, "Rusya'nın Doğu Anadolu Siyasetinde Eçmiyazin Kilisesi'nin Rolü ( )", Ermeni Araştırmaları, S 2, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, s Şahin, Tarih Boyunca, s130

273 DiPNOTLAR Azmi Süslü vd, Tü rk Tarihide Ermeniler, Ankara 1995, s Atıf Erçıkan, Tarihte Tü rk-ermeni Münasebetleri, Ankara 1949, s6 59 Çark, Ermeniler, s Ahmet Cevdet Paşa, Tezakir (21-39), Nşr C Baysun, Ankara 1991, s Dokuz Soru, s11 62 Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşı, s Bu konuda geniş bilgi için bh Davut KıLç, "Rusya'nın Eçmiyazin Katoğikosluğuna Nüfuzu ve İstanbul Ermeni Patrikhanesine Tesiri", Erdem XIl/36, Mayıs 2000, s Şahin, Tarih Boyunca, s164; Mehmet Hocaoğlu, Arşiv Vesikalarıyla Ermeni Mezalimi ve Ermeniler, İstanbul 1976, s26 65 Ruslar Katoğikos Ohannes zamanında Ermenilerin dini ve kültür hayatını sınırlayan bir kanun çıkarmışlardı Bu kanuna Pologenia kanunu denmiştir Kanunu Tifüs Ermeni Okulu müdürü Azkin ile Ermeni piskoposu Serop hazırladı Son şeklini de Kafkasya umum valisi Rozin ve Katogikos Ohannes ile General Taskeviç'den Kurulu heyet verdi Bkz Hocaoğlu, Arşiv Vesikaları, s 73; Uras, Tarihte Ermeniler, s Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşları, s Çark, Ermeniler, s256 vd 68 Süslü, Tü rk Tarihinde Ermeniler, s120; Fransa'nın Katolikleri savunması gibi adı geçen antlaşmaya dayanarak Ortodoks Milleti üzerinde himaye hakkı iddia eden Rusya'yı, ilcriki tarihlerde Protestanları savunmak amacıyla İngiltere ve Amerika izleyecekti Böylece Ermeni meselesi milletlerarası bir görünüm arz etme yoluna girmiş olacaktı Bkz Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşları, s11 69 Mesela; 7 Mart 1855 tarihli Hariciye Nezaretinden, Amasya Mutasarrıflığına gönderilen emirnamede; Sergi Sofya isimli Ermeni kızın Gregoryen mezhebini terk ederek, Rum (Ortodoks) mezhebine geçmesinden dolayı, babası ve annesinin rızası olmadığı bildirilmekteydi Yapılan başvurunun araştırılarak, kızın buluğ çağını geçmiş olması halinde Osmanlı mevzuatına göre mezhep değişikliğine engel olunmayacağı, yapılan araştırma neticesinde kızın isteği görüldüğü takdirde, Rum mezhebine geçmesine karşı konulmayacağı, mezhep değişikliği zorla vuku bulmuş ise o zaman da kızın Gregoryen mezhebinde kalması gerekeceğini belirtmekteydi llkz BOA, HNA, Endikatör: MT, İç no: 1, Karton no: 4] Yine aynı şekilde Hariciye Nezaretinden Diyarbakır valisine yazılan talimatnamede; Diyarbakır ahalisinden ve Ermeni milletinden bazılarının Rum mezhebine geçmiş olmalarından dolayı nüfos

274 266 DİPNOTLAR kayıtlarının düzeltilmesi için ayrıldıkları millet defterlerinden kayıtlarının silinerek, Rum milleti defterine kayıt edilmelerini Rum Patriği tarafından istendiği, bu konuda hiç müşkülat çıkarılmadan gereğinin yapılması talimatı verilmekteydi Bkz BOA, HNA, Endikatör: MT, İç no: 32, Karton no: M Kemal Öke, Ermeni Sorunu ( ), Ankara 1991, s72 71 Karadağ, Şark Meselesi, s83 72 Uzun çarşılı, Osmanlı Tarihi III!II Kısım, s 116 vd 73 Büyük Dinler ve Mezhepler Ansiklopedisi, İstanbul 1964, s Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Gayrimüslim Tebaanın Yönetimi, İstanbul 1990, s Bilal Şimşir, "Ermeni Propagandasının Amerika Boyutu Üzerine", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara 1985, s Şimşir, "Amerikan Boyutu", s84 77 Eryılmaz, Gayrimüslim Tebaa, s Şimşir, ''Amerikan Boyutu", s94 79 Halil, Tu rkiye'nin Siyasi Tarihinde Ermeniler ve Ermeni Olayları, İstanbul 1992, s Fahir H Armaoğlu, Siyasi Tarih, Ankara 1964, s289; Protestan misyonerler, İstanbul'da İncil propagandası yapmak için Bible House (İncil Evi)'un bir şubesini açarak Şark dillerinde yayın yapmak üzere bir matbaa kurdu Bundan sonra Protestanlık Ermeni toplumu içerisinde yavaş yavaş yayılmaya başladı İngiltere'nin desteği ile misyonerlik faaliyetleri sürekli arttı Yine bu dönemde Bebekte Amerikan misyoneri Dr Hamlin'in kurmuş olduğu Koleje de pek çok Ermeni öğrenci yerleştirildi İngilizceyi öğrenen Ermeni öğrenciler Protestanlık için daha uygun hale geliyorlardı Bkz Türkler-Ermeniler ve Avrupa, Nşr Bayram Kodaman, Ankara 1994, s20 81 Şahin, Tarih Boyunca, s Ternon, Ermeni Tabusu, s55 83 Enver Ziya Kara!, Osmanlı Tarihi VIII, Ankara 1988, s 128 vd; Yüzyılın başlarında İngiltere'nin Hindistan'a yerleşmeye başlamış olması, Hindistan'da ve Hindistan yollarımla iki emperyalist devlet olan Fransa ve İngiltere'yi birbirine hasım etti O dönemde Akdeniz'de en itibarlı devlet olan Fransa, İngiltere'nin Akdeniz ve doğu ticaretinden faydalanmasından rahatsız oldu Çünkü Şark milletleri ile yapılan ticaretin hemen hepsi Fransa'nın elindeydi Bu yüzden İngiltere, Akdeniz'in

275 DİPNOTLAR 267 hakimi olmak, Hindistan'da kurduğu hakimiyeti devam ettirmek, ticari bakımdan yeraltı ve yer üstü zengin kaynaklara sahip olan müstemlekesini korumak için Akdeniz de hakim olan Fransa'yı hem siyasi hem de ticari olarak bu konumundan uzaklaştırmak istiyordu İngiltere ve Fransa bu bölgede menfaatlerini korumak için bir kaç defa harp etmek zorunda kaldılar Yapılan savaşlarda genelde Fransa mağlup oldu Savaşlardan birinde Fransa, müstemlekesi olan Hindistan'ı tamamen İngiltere'ye kaptırdı Bu savaştan sonra Fransa, yavaş yavaş Akdeniz'deki üstünlüğünü de kaybetti Bkz Karadağ, Şark Meselesi, s99 vd İngiltere'nin Hindistan'da kalabilmesi için Hindistan'a giden kara ve deniz yollarına hakim olması gerekmekteydi Başka bir ifadeyle Akdeniz hatta Akdeniz'in doğu havzası, Akdeniz'in diğer denizlere bağlandığı noktaları, ticaret gemilerinin uğramaya mecbur oldukları limanları İngilizler, İmparatorluk menfaatleri için ellerinde bulundurmaları icap ediyordu Cebelitarık, Malta, Mısır, Arabistan, Süveyş Kanalı, Kıbrıs, Irak ya tamamen İngilizlerin olmalı ya da İngiliz ticaret İmparatorluğuna zarar vermeyecek kadar zayıf ve İngiltere'nin arzularına tabi bir veya bir kaç devletin elinde olmalıydı Bu durum İngiltere'nin şark siyasetinde değişmeyen bir prensip ve İngiliz dış siyasetinin en mühim düsturlarından sayıldığından bkz Karadağ, Şark Meselesi, s103 vd Londra hükümeti, İngiltere ile Hindistan arasında seri irtibatlar tesis etmenin kati lüzumunu hissediyordu Bkz J Pıchon, Cihan Harbi, s41 Dolayısıyla Rusya'nın Akdeniz'e inmesini bir sur gibi engelleyen Osmanlı devlet'inin devamını ve boğazların kapalı kalması politikasını savunmaya başladı Bkz Cevdet Küçük, "Şark Meselesi Hakkında Önemli Bir Vesika'', Türk Dünyası, S XXXII, Mart 1979, İsmail Hakkı Uzunçarşılı Hatıra Sayısından, (Ayrı Basım), İstanbul 1979, s Bu konuda geniş bilgi için bkz Davut Kılıç, "XIX Asırda İngiltere'nin Ortadoğu Politikansın Ermenilere Yansıması", Türk Dünyası Araştırmaları, S 131, Nisan 200, s Çark, Ermeniler, s İlter, Zeytun İsyanları, s46 87 İhsan Sakarya, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara 1984, s25 88 Şahin, Tarih Boyunca, s163; Kürşad, "Ermeni Terörü", s9 89 Mitat Sertoğlu, "Ermeni Meselesinin Doğuşu'', Belgelerle Türk Tarih Dergisi, S 4, Ocak 1968, s23; Islahat Fermanının (1856) getirdiği vicdan özgürlüğü ilkesi, dış güçlerin misyonerler vasıtasıyla mezhep değiştirmeye yönelik faaliyetlerini hızlandırdı Bu gelişme de en çok Ermeni toplumunu etkiledi Bkz İlter, Zeytun İsyanları, s45; Kara!, Osmanlı Tarihi VIII, s128 vd

276 268 UİPNOTLAR 90 Şimşir, "Amerikan Boyutu", s93 91 Uygur Kocabaşoğlu, "Doğu Sorunu Doğu Sorunu Çerçevesinde Amerikan Misyon Faaliyetleri'', Tarihi Gelişmeler İçinde Ttirkiye'nin Sorunları Sempozyumu'ndan (Ayrı Basım), Ankara 1992, s68 92 Şeçil Akgün, "Kendi Kaynaklarından Amerikan Misyonerlerin Türk Sosyal Yaşamına Etkisi '', X Tü rk Tarih Kongresi V, Ankara 1994, s Hariciye Nezaretinden İzmir Kaymakamlığına (13 Temmuz 1857), BOA, HNA, Endikatör: M1 Karton no: Şimşir, "Amerikan Iloyunı", s95; İstanbul büyükelçisi Layard Kont Derby'c gönderdiği 25 Mart 1878 tarihli raporda İngiliz politikasını şöyle özetler; Fransa, İngiltere'nin maksadına aykırı olarak Türkiye'deki politikasını yürütmek için Ermenileri Katolikliğe sevk etmektedir Ermeni Kilisesiyle Anglosakson kiliselerinin birliğine hiç bir engel yoknır Böylece Anglosakson Kilisesi Türkiye'de Ermeniler için okul vb gibi tesisler kurarak, bu halkın iyileşmesi ve gelişmesine yardım ettiği gibi İngiliz nüfuzunun pekiştirilmesine de yardım etmiş olur Sonuçta İngiliz himayesi altında sanat ve sanayide gelişeceklerini Ermenilerin de umut ettiklerini belirtir Bkz, Brıtısh Documents I, s İstanbul Büyükelçisi Henry Layard'ın, Salisbury'e gönderdiği 13 Nisan 1880 tarihli raporda; son yirmi sekiz yıldır Amerikan misyonerlerinin gösterdikleri çabaların sonucunda Protestanların her ne kadar sayı olarak az iseler de, toplum olarak öteki Hıristiyan mezheplerden daha iyi eğitildiklerini belirtir Diğer taraftan Gregoryen Ermeniler toplum olarak bilgisiz, yoksul, batıl inançları olan ancak diğer mezheplerden daha çok dinlerine bağlı kimseler olduğunu ifade eder Bkz, Brıtısh Documcnts I, s Abdulkadir Yuvalı, "Ermeni İsyanlarında Misyoner Okullarının Rolü", Yakın Tarihimizde Kars ve Doğu Anadolu Sempozyumu, Ankara 1992, s British Documents On Ottoman Armenians ( ) il, Nşr B Şimşir), Ankara 1989, s Şimşir, "Amerikan Boyunı", s99 99 Haydaroğlu, Yabancı Okullar, s9 100 Haydaroğlu, Yabancı Okullar, s Ivleydan Larousse VIII, "Misyon'', s Şaban Kuzgun, "Misyonerlik ve Hıristiyan Misyonerliğinin Doğuşu", Cumhuriyetin 60 Yılına Armağan, Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kayseri 1983, s82

277 DİPNOTLAR Mesela; Harput'ta bir Fransız koleji, bir Amerikan koleji ve bir de Alman mektebi (Lise) bulunurken Ayıntab'a yerleşen Amerikan Bord misyonerleri 1831'de kurdukları matbaada bastırdıkları İncilleri özellikle Ermeniler arasında dağıtıyorlardı 1908 yılına gelindiğinde Ayıntab'da dokuz Tü rk okuluna karşılık, yirmi azınlık okulu vardı Bkz Süslü, Türk Tarihinde Ermeniler, s123; Azmi Süslü, "Şark Meselesi Fransa ve Ermeniler", Şahinbey Semineri Bildiri Kitabı, Ankara 1988, s43 ; Yuvalı, "Ermeni İsyanları", s Mehmet Saray, "Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı, Ermeni Meselesini Ortaya Çıkaranlar", XI Türk Tarih Kongresi V, Ankara 1994, s Salahi R Sonyel, "Büyük Devletlerin Osmanlı İmparatorluğunu Parçalama çalışmalarında Hıristiyan Azanlıkların Rolü", Belleten, S 195, Aralık 1985, Ankara 1986, s Osmanlı hükümetinin Hıristiyan misyonerlere karşı gösterdiği bu hoş görüyü Wood, Kont Derby'e gönderdiği 27 Kasım 1877 tarihli raporunda şu şekilde ifade eder; "Osmanlı devleti Profesörlerle, öğretmenlerinin bilgili olmalarının yanı sıra politikadan uzak durmaları gibi basit bir şarta bağlanarak özel ve özgür okulların kurulması için müsaade ve yetki vermeleri tam hoşgörüden kaynaklanır Eğitim konusunda Osmanlı hükümetinin canlandırdığı özgür nıha bundan daha büyük bir delil gösterilemez Ortodoks, Birleşik Rum, Yakubi, Katolik, Ermeni, Bulgar, Protestan, Maruni, Keldani ve Yahudi gibi toplumların bulunduğu bütün kasaba ve büyük şehirlerde bulunan bu okullardan başka, yerli Hıristiyan toplum liderlerince bir ölçüde kuşku ve kıskançlıkla görülen; Fransisken keşişleri, Lazarist ve Cizvitlerin, İngiliz ve Amerikan misyonerleri, Alman kadın diyakonlarının (hayırseverlerinin) yardımcı hemşireleri ve diğer dinler tarafından Osmanlı devletinin her tarafında kurulmuş bir çok eğitim kurumlarına Ttirk makamları saygı gösterir ve onları korurlar" Bkz, Brıtısh Documents l, s H Lammens, "Suriye'', İk XI, Eskişehir 1997, s Sonycl, "Büyük Devletler'', s Bayram Kodaman, Sultan II, Abdülhamid'in Doğu Anadolu Politikası, İstanbul 1984, s Robert Koleji ile Beynıt'ta kurulan Amerikan Protestan Koleji'nin Osmanlı tarihinde oynadıkları rol hemen, hemen aynıdır Robert Koleji, Bulgar ve Sırp komitacılarına lider yetiştirirken, Beyrut'taki Amerikan Protestan Koleji de Arap milliyetçiliği fikrini geliştirdiği gibi Arap milliyetçilik hareketinin önderlerini yetiştirmiştir Bkz M Hidayet Vahapoğlu, "Yönetim ve Azınlıklar Bakış Açısından Osmanlı Devleti", Erdem VIII, (Türklerde Hoşgörü Ozel Sayı I), S 22, Ankara 1996, s50

278 270 DİPNOTLAR 111 StanfordJ Shaw, Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye il, Nşr MHarmancı, İstanbul 1983, s Osman Ergin, Türk MaarifTarihi III-IV, İstanbul 1977, s1034; Ayrıca bkz Düstur, l Tertip VI, s G Mayewski, Ermenilerin Yaptıkları Katliamlar, Nşr A Süslü, Ankara 1986, s Yurtsever, Ermeni Terörü, s İstatistik Umumi İdaresi, Devlet-i Aliyye-i Osmaniyenin 1313 Senesine Mahsus İstatistik-i Umumiyesi, Nim Matbaası, İstanbul 1316, s Shaw, Osmanlı İmparatorluğu II, s304 vd 117 BOA, Yıldız Sadaret Mütenevvia, Dosya no: 22-N-1310, İç no: 497 / 6987, Evrak mı: 76/ İstatistik Umumi İdaresi, s Akgün, "Kendi Kaynak Amerikalı Misyonerler", s Erol Kırşehirlioğlu, Ttirkiye'de Misyonerlik Faaliyetleri, İstanbul 1963, s36; Ya man, Ermeni Meselesi, s BOA, BEO, Mühhime Kalemi Ecnebiye, Karton no: 35, Evrak no: 1350/158/ Kodaman, Doğu Anadolu Politikası, s Çark, Ermeniler, s Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşları, s Bkz Türkler-Ermeniler ve Avrupa, s19 vd 126 Uras, Tarihte Ermeniler, s153; Çolakyan bu durumu şöyle izah eder: Böylece, cemaat tarihinde ikili iktidar devri, yani ikisi de ruhban sınıfına mensup biri Eyalet Başepiskoposu, diğeri de Patrik olmak üzere iki başlı yönetim devrinin başladığını, bunlardan Ruhani Reis (Eyalet Başpiskoposu) cemaatin ileri gelenleri tarafından seçilip Papalık tarafından onaylanırken, Patrik'tc cemaat tarafından seçiliyor ancak tayini Babıali tarafından onaylanıyordu Bu Patriğin görevi cemaati Babıali nezdinde temsil etmekti İki liderde dini törenlere birlikte katılıyordu Bu ikili iktidar ne Papalık ne de cemaat tarafından öngörülmüş ancak durum gereği ortaya çıkmıştı Bkz, HJ Tcholakian, agc, s Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s Uras, Tarihte Ermeniler, s153 Ayrıca Kilikya Patrikliği ve İstanbul Başpiskoposluğunun, İstanbul Başpiskoposu Dedros Efendi şahsında "İstanbul Katolik Ermeni Patriği ve Kilikya Episkoposu" olarak birleştirilmesi yönünde verilen öneri için Bkz Divan-ı Hümayun Başkatibin

279 DİPNOTLAR 271 den Padişaha Öneri (4 Eylül 1867), BOA, Yıldız Esas Evrakı, Dosya no: 553 I 224, Klasör no: 18, İç no: Z-93, Karton no: Ahmet Refik, "Osmanlı İmparatorluğunda Fener Patrikhanesi ve Bulgar Kilisesi", s80 vd; 1867'de Kilikya ve İstanbul piskoposluğunun birleşmesiyle Ermeni Katolik toplumunun piskopos ve din adamları işe koyuldu Bunlar piskoposluklar kurarak, kiliseler ve okullar yaptırmak için kendi aralarında organize oldular Bkz, HJ Tcholakian, age, s Eryılmaz, Gayrimüslim Tebaa, s Kılıç, İstanbul Ermeni Patrikhanesi, s120 vd 132 Tü rkler-ermeniler ve Avrupa, s Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s Uras, Tarihte Ermeniler, s Çark, Ermeniler, s Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşları, s Bozkurt, Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşları, s Brıtısh Documents 1, s689 vd; XIX yüzyılın sonlarında Osmanlı topraklarında Protestan misyonerlerin vasıtasıyla yaklaşık 60 bin kadar Protestan Ermeni oldu Bkz, Şimşir, "Amerikan Boyutu", s94 Başka bir ifadeyle Gregoryen Ermenilerin ortalama yüzde 15'i Protestanlığı seçti Bkz S Koçaş, age, s yılında Osmanlı devletinde dört olan Protestan kilisesi 1870 yılında yetmiş üçe, 1900 yılında ise bu sayı yüz on ikiye yükseldi Bkz Kocabaşoğlu, "Doğu Sorunu'', s Beydilli, Katolik Ermeni Cemaati, s Saray, "Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı'', s Mehmetzade Mirza Bala, Ermeniler ve İran, İstanbul 1927, s25 vd 142 Cemal Paşa, "Ermeni Sorunu'', Ermeniler Hakkında (Makaleler- Derlemcler) II, Atatürk Üniversitesi XX Yıl Armağanı, Ankara 1978, s113; Özellikle Çarlık Rusya, Osmanlı devletindeki iç huzursuzluğu artırmak gayesiyle Ermenileri kullanıyordu Bkz Laszlo Rasonyı, Tarihte Türklük, Nşr Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1993, s251 Ruslar bu konuda o kadar ileri gittiler ki, Üç Kilisede Gregoryen Ermeni papazına, Ermenileri Osmanlı hükümetine karşı ayaklandırması önerisini sundular Papaz tarafından bu fikir kabul edilmeyince boğarak öldürdükleri gibi Ermeni manastırını da yakarak içindeki kıymetli eşyaları aldılar Bkz Brıtısh Doeuments 1, s E Granville, Çarlık Rusya'nın Tıirkiye'deki Oyunları, Nşr O Anman, Ankara 1967, s33

280 272 DİPNOTLAR 144 Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni Meselesi, Ankara 1971, s8 145 Edovart Driault, Şark Meselesi, Nşr llafız), İstanbul 1328, s Shaw, Osmanlı İmparatorluğu II, s Petersburg Büyükelçisi Şakir Paşadan Hariciye Nazırı Asım Paşaya (5 Ekim 1880), BOA, HNA, Endikatör: S-Il, Dosya no: 120, İç no:5, Karton no: 191; 7 Ekim 1880 tarihli Başvekil Said Paşadan Sivas Valisi Hakkı Paşaya gönderilen başka bir belgede ise: Ermenileri, İngiltere'den evvel Rusya'nın yardım ve nezaretine sığındırmakgöreviyle Kafkasya'dan Beyazıt, Van ve Erzurum taraflarına on subayın gönderildiği, şimdi de aynı şekilde İstanbul'dan, Diyarbakır, Sivas ve Erzurum'a on subayın görevlendirilerek hareket ettiklerini bildirerek, bu konuda gerekli tedbirlerin alınması isteniyordu Bkz BOA, Yıldız Esas Evrakı, Kısım: 24, Defter no: 332, Zarf: 162, VIII 148 Mehmet Hocaoğlu, Abdülhamid Han ve Muhtıraları, İstanbul 1983, s176; Rus Hariciye Nazırı Prens Lobanow "biz Garptaki hatamızı Şark da tekrar etmeyeceğimiz için bir Ermeni Bulgaristan'ı istemeyiz" dedi Yani milliyeti Slav ve mezhebi Ortodoks olan Bulgaristan Prensliği Rusya'ya bu kadar küstahça karşı koymaya cesaret ettiğine göre Slav ve Ortodoks olmayan bir Ermeni hükümetini Rusya'nın itaati ve buyruğu altında tutmak elbette daha zor olacaktı Bu dönem Çarlık Rusya'nın, Kafkasya'yı Ruslaştırma siyasetinin en şiddetli dönemiydi Güney Kafkasya'da Anadolu'dan daha fazla Ermeni vardı Rusların en büyük hedeflerinden biri de Ermeni Kilisesini, dilini ve kültürünü değiştirmekti Bkz İ H Danişmend, age IV, s 333 Rus Dışişleri Bakanı Rusya'nın Doğu Anadolu politikasını; Rus hududunda Ermenisiz Erınenistan şeklinde ifade etmekteydi Bkz Granvillc, Çarlık Rusya, s58 Bu manada Rusya, Ermenilere hiç bir zaman büyük bir teveccüh göstermedi Hatta son dönem Kafkas hudutlarına iltica etmiş olan Osmanlı tebaası Ermenilerin hareketlerini kontrol altında bulundurmayı Osmanlı hükümctine gizlice vaat etti Bkz Jean Pichon, Cihan Harbinin Şarka Ait Kaynakları Avrupa'nın Yakın Şarka Hululünün Tarihçesi, Nşr C Yalçın, İstanbul 1939, s Sadrazam Kamil Paşadan Mabeyn Başkitabetine (27 Eylül 1890), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya no: 12-S-1308, İç no: 1, Evrak no: 239/ Granville, Çarlık Rusya, s Öyle ki, olaylar İç Anadolu'ya kadar yayıldı 'fözgat'taki Ermeni hareketlerinde Gregoryen Ermeniler, daha önce Rusya'nın Sırplara ve Bulgarlara yaptığı gibi kendilerine de arka çıkacağını zannederek

281 DİPNOTLAR 273 olaylara elebaşılık yaptılar Nasıl ki, Katolik Ermeniler Fransa, Protestan Ermeniler, İngiliz ve Amerikan misyonerleri tarafından korunmuşsa bu Ermeniler de kendilerinin Rusya tarafından korunacaklarını zannediyorlardı Bkz British Documents On Ottoman Armenians ( ) III, Nşr B Şimşir, Ankara 1989 s317 Diğer taraftan sınıra yakın yerlerdeki Ermenilere kendilerini korumaları için Rusya'nın silah dağıttığı Babdli'ce bilinmekteydi Bkz, Hariciye Nazırı Sait Paşadan Tiflis Başkonsolosluğuna (17 Ocak 1894), BOA, HNA, Endikatör: DM, Karton no: K Gürün, age, s Cevdet Küçük, "Ermeni Meselesi Karşısında Sultan II Abdülhamid'in Tutumu ve Anadolu'da Ermeni Nüfusu", s Tahsin Ünal, Türk Siyasi 'farihi ( ), Ankara 1978, s A Şükrü Esmer, Siyasi Tarih, İstanbul 1944, s220; Sovyet Devlet Arşivi Gizli Belgelerinde Anadolu'nun Taksimi Planı, Nşr H Rahmi, İstanbul 1972, s Sakarya, Ermeni Sorunu, s Paul Imbert, Osmanlı İmparatorluğunda Ye nileşme Hareketleri, Türkiye'nin Meseleleri, Nşr A Cemgil, İstanbul 1981, s Gelişen olaylar üzerine umutlanan Zeytıın Ermenileri de harekete geçirildi Prens Leon isminde birisi Haçin ve Zeytun'a gelerek buradaki Ermenilere, III Napolyon'a verilmek üzere bir bildiri hazırlatarak Paris'e götürdü Bildiride; Zeytun Ermenileri Osmanlı idaresi altında görmekte oldukları zulümden bahsediliyordu ve Lübnan'a verilen bağımsızlığın bir Ermeni Prensliği altında kendilerine de verilmesini rica ediyorlardı Bkz Uras, Tarihte Ermeniler, s yılında Zeytun isyanında İstanbul Ermenileri, Zeytun Ermenilerinin bağımsızlıklarını ilan ettikleri gerekçesiyle Zeytun'daki Ermeni Kocabaşıların resimlerini Fransa'ya gönderdiler Bu resimler Fransa Dış İşleri Bakanlığında Ermeni Prensleri olarak kabul edildi Osmanlı elçisi Cemil Paşa, bu resimleri gördüğünde bunlar bir kaç çobandır diyerek itiraz etmesine rağmen Fransızlar bu görüşlerinde ısrar ettiler Bkz Ahmet Cevdet Paşa, Marlızat, Nşr YusufHalaçoğlu, İstanbul 1980, s Ottoman Arcluves Yıldız!, sjctx vd 160 A H Saral, age, s Paris Büyükelçisi Ziya Paşadan 1 lariciye Nazırı Sait Paşaya (27 Ocak 1895), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya no: 21 Ş-1312, Evrak no: 3229/4/ Şahin, Tarih Boyunca, s188

282 274 DİPNOTLAR 163 S Kocabaş, age, s323; Paris Büyükelçisi Ziya Paşadan Hariciye Nazırı Sait Paşaya gönderilen 16 Mayıs 1895 tarihli yazıda; Fransız millet meclisi stenograflarından Georges Buisson'un Paris'te "Anadolu'daki Karışıklıkların Kaynağı" isimli bir konferans verdiği belirtiliyordu İngiltere tarafından ortaya atılan Ermeni katliamı iftiralarının tamamen Ermeni Komitelerince Osmanlı hükümet ve askerine karşı yapılan abartılı söylentiler olduğu bildirildi Anadolu'daki karışıklıkların Ermenilerle Kürtlerin kavgası olduğu, her kavgada yaralı ve ölülerin olabileceği, Ermenilerin hiçbir zaman devlet kuramayacaklarını, her zaman başka ırkların boyunduruğunda yaşamış olduklarını, haçlı seferleri sırasında bir aralık Fransızların da boyunduruğu altında yaşadıklarını, İngiltere'nin asıl hedefinin Mısır'ın İngiltere tarafından işgalinin sağlanması olduğu ifade edildi Bk:z, BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 92, Evrak no: Hariciye Nazırı Sait Paşadan Londra Büyükclçisi Rüstem Paşaya (29 Aralık 1894), BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 285, İç no: 5, Evrak no: 11768/ Mayewski, Ermenilerin Yaptıkları, s BOA, BEO, Mühirnme Kalemi, A- Halep Karton no: 41, Evrak no: Halep Valisi Hasan Paşadan Sadrazam Rıfat Paşaya (8 Kasım 1895), BOA, BEO, Mühimrne Kalemi, A- Halep Karton no: 41, Evrak no: 6853/ Hariciye Nezaretinden Fransız Büyükelçiliğine Nota (22 Kasım 1894), BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 291, İç no: 38, Evrak no: Türkler-Ermeniler ve Avrupa, s24; İngiltere'nin büyüklüğünü ve gücünü gösteren en önemli müstemlekesi I-lindistan'dı Bunun için İngiltere, Osmanlı devlet'inde cereyan eden olayları titiz bir şekilde takip ederek Rus hamlelerine karşı koymaya çalıştı Rus hamlelerine karşı duramadığı :zamanlarda ise İngiltere, Osmanlı devletini taksim ederek adı geçen bölgeye bir tampon devlet kurmaya kalkışması Hindistan politikasından kaynaklanmaktaydı Bkz Ahmet Ağaoğlu, İngiltere ve I Iindistan, İstanbul 1929, s Uras, " Osmanlı-Rus ", s A F Türkgeldi, age II, s Shaw, Osmanlı İmparatorluğu II, s238; İngiliz hükümeti hemen işe koyuldu Ayastefanos antlaşmasını değiştirmek için bir yandan Rus hükümetiyle gizli görüşmeler yaparken diğer taraftan da Osmanlı hükümetine Ayastefanos Antlaşmasının olduğu gibi bırakılacağı

283 DİPNOTLAR 275 tehdidini yaptı Anadolu topraklarının Rusya tarafından işgalini önlemek için Osmanlı devletine Kıbrıs Antlaşmasını empoze etti 4 Haziran 1878 tarihinde Kıbrıs Antlaşması imzalandı Antlaşmaya göre; eğer Rusya ileride Doğu Anadolu'da tekrar yayılmaya kalkışırsa İngiltere Osmanlı devletine yardım edecekti Bu antlaşma ile Osmanlı devleti İngiltere'nin baskılarından dolayı Hıristiyan tebaanın yaşadığı ve özellikle Ermenilerin de bulunduğu Doğu Anadolu'da, Hıristiyan azınlıkların iyi yönetilmesi ve korunmasına ilişkin olarak ıslahat yapacağını vaat etti bkz Pıchon, Cihan Harbi, s97; B Şimşir, "Osmanlı Ermenileri ", s YusufHikınet Bayur, Türk İnkılabı Tarihi Kısım 1/1, İstanbul 1983, s7 174 Brıtısh Documents 1, sxxiii 175 Türkler-Ermeniler ve Avrupa, s Bu konuda geniş bilgi için Bkz BOA, Yıldız Esas Evrakı, Kısım: 14, Evrak no: 2339, Zarf: 126, Karton no: Dokuz Soru, s13; Derneğin faaliyetleri için bkz Kılıç, Osmanlı Ermenileri, s269 vd 178 Yuluğ Tekin Kurat, age, s5 179 Y T Kurat, age, s G Mayewski, Van, Bitlis, s133 vd 181 Londra Büyükclçisi Rüstem Paşadan Hariciye Nazırı Sait Paşaya (24 Temmuz 1893), BOA, HNA, Endikatör: MT, Dosya no: 7, Karton no: 284, İç no: 64, Evrak no: / 294; Osmanlı topraklarında elli yıl kalmış olan George Washbarn, İngiltere'nin Osmanlı Ermenileri üzerindeki politikasını şöyle izah eder; Ermenilerin durumu bilhassa Anadolu'nun içerisinde Berlin Kongresinden sonra gittikçe fenalaşmaya başladı İngiliz politikasının bu durumdaki sorumluluk payı büyüktü İngiltere, Ermenilerin haklarını savunmaya, onlar için ıslahat temin etmeye koyuldu Ermenileri muhtar bir Ermenistan eyaletinin kurulacağı fikriyle tahrik etti Bunu kısmen Hıristiyanlık gayreti ile fakat daha çok kendi menfaatleri için yani muhtar bir Ermenistan'ın, Rusya'nın ilerlemesine mani olacağı düşüncesiyle yaptı Sonunda İngiltere, Ermenileri Osmanlı devletine karşı isyan ettirdibkz Ottoman Archıves Yıldız!, sxvi vd; Kara!, Osmanlı Tarihi Vlll, s131 Yine aynı şekilde İngiltere'nin Osmanlı Ermenilerine bakışını Yüzbaşı Clayton'dan H Layard'a yazılan 2 Şubat 1880 tarihli raporda da görmek mümkündür "Dün bir Ermeni, konuşmamız sırasında Rusya'nın Osmanlı ülkesindeki Hıristiyanlarla İngilizlerden daha fazla ilgilendiğini söyledi Bunun ilgisizlikten kaynaklanmadığını, ancak Osmanlı ülkesinden toprak koparmak için bahane olarak ileri sürdüklerini telkin ettim O da

284 276 DİPNOTLAR belki de öyledir dedi Bu bakımdan Ermenilerin, İngiltere'nin yardım ve himayesini yeğlediklerini, fakat İngiliz hükümetinin mevcut şartlarda henüz bir iyileştirme sağlamamışken, Rusya'nın Bulgaristan'a bağımsızlık sağladığı gerçeğini de göz ardı etmiyorlar Olaylara bu açıdan bakmanın Ermeniler arasında büyük ölçüde yayıldığına inanıyonım Onları bu görüşlerinden çevirmek için gücüm yettiği kadar gayret ediyorsam da, İngiliz nüfuzuyla bazı neticelerin alındığını görmek için gittikçe sabırsızlanıyorlar" Bkz, Brıtısh Documents 1, s667 Başka bir gizli raporda İngiliz görevli, Rusların Ermenilere para dağıtarak kendilerine çekıneye çalıştığını, buna karşılık kendisinin yaptığı para dağıtımının bir ölçüde Rusların girişimini dengelediğini belirtir Geniş bilgi için bkz Brıtısh Documents I, s690 vd 182 Bayur, İnkılabı Tarihi Kısım l/i, s84 vd 183 E Uras, "Ermeni Cemiyetleri'', s55 Ayrıca Bkz Mabeyn Başkitabeti Süreyya Paşadan Londra Büyükelçisi Rüstem Paşaya (4Temmuz 1893), BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 688, İç no: 14, Evrak no: 16/ Şinasi Orel, "Ermeni İddialarının Belgesel Dayanakları", XI TtirkTarih Kongresi, C V, Ankara 1994, s Şimşir, "Amerikan Boyutu", s Bkz, Tahsin Paşanın Hatıraları, s Üre!, "Ermeni İddiaları'', sl Sadrazam Cevat Paşadan Mabeyn Başkitabetine (29 Haziran 1893), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya no: 15-Z- 1310, İç no: 2841, Evrak no: 276/98 İngilizlerin Ankara mahkemesinin kararlarına müdahalesi için Bkz BOA, Yıldız Sadaret Hususi, 11-Z- 1310, İç no: 2802/866, Evrak no: 276/77; 30 Kasım 1894 tarihli "BerlinerTegblatt" gazetesinde çıkan bir makalede; Ermeni meselesine Avrupa gazetelerinin bu kadar yer ayırmasının hoş olmadığı, Ermenilerin Londra'da infiale yol açacak haberler yaydıklarından bahsediliyordu Ayrıca Bitlis olaylarının abartıldığı, bu olayda Osmanlıları suçlamanın yeri olmadığı, İngiltere'nin tutumunun anlaşılamaz olduğu, İngiliz İstanbul Büyükelçiliğinin Osmanlı hükümetini tehdit edici hal ve hareketler içine girdiğini belirtmekteydi Bkz BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 85, Evrak no: Londra Büyükclçisi Rüstem Paşadan Hariciye Nazırı Sait Paşaya (21 Şubat 1894), BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 285, İç no: 43, Dosya no: 8, Evrak no: 18081/ Üre!, "Ermeni İddiaları'', sl 959

285 DİPNOTLAR Sadrazam Cevat Paşadan Mabeyn Başkitabetine (24 Ekim 1894), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya no: 311, Sıra no: 41, İç no: 1, Evrak no: Türkler-Ermeniler ve Avrupa, s42; 9 Eylül 1895 tarihli "Liberal" gazetesi, İstanbul olaylarından bahsederek, bu güne kadar kendi halinde yaşayan bir takım halkın isyan ettiğinden polisin önlemeye mecbur olduğunu, olayların çıkmasında İngiltere'nin İncil Cemiyetleri aracılığıyla Ermenileri hırslandırarak tahrik ettiğinden kimsenin şüphesi olmadığını belirtiyordu Yine aynı yazıda İngiliz donanmasının boğazdan geçerek onlara yardım edeceğini resmen ilan eden İngiliz hükümeti, Rusya hududu üzerinde bir tampon Ermeni prensliği kurumak arzusunda olduğunu, İngiltere'nin kimseye bedava yardım etmeyeceğini, kuwetliler karşısında alçak ve aciz, zayıflar karşısında ise küstahlaşarak kendi menfaatleri için Ermenileri, Osmanlı devletine karşı isyan ettirdiğini belirtiyordu Bkz, Hariciye Nazırı Sait Paşadan Mabeyn Başkitabetine (19 Ekim 1895), BOA, Yıldız Esas Evrakı, Dosya no: 86/5, Gömlek no: 493 İngiltere'de yapılan kışkırtmaların nedeni, güya Ermenilerin içinde bulundukları olumsuzlukları kamuoyuna duyurularak, bir çözüm bulmaya yönelik olduğu söyleniyordu Oysa bu uydurma ve kışkırtmaları yapanlar özellikle İngiliz ajanlarıydı Bkz Londra Büyükelçisi Rüstem Paşadan Hariciye Nazırı Sait Paşaya (11 Şubat 1895), BOA, TINA, Endikatör: S-III, Karton no: 305, Dosya no: Ermeni Komitelerinin İhtilal Hareketleri, s4 194 Şimşir, "Amerkan Boyunı", s Şimşir, "Amerikan Boyutu", s Şimşir, "Amerikan Boyutu", s 87 vd 197 Vaşington Elçisi Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Sait Paşaya (6 Aralık 1893), BOA, HNA, Endikatör: S-111, Karton no: 279, Dosya: 2-no: 88/1 198 T Duran, agm, s423; \Vorcester'den alınan bir meknıpta Amerika'ya olan Ermeni göçünün arttığı, bunun Harput'taki bir veya iki dernek tarafından İstanbul ve Amerika'daki ayanlar marifetiyle yapıldığı bkz, Vaşington Elçisi Mavroyani Beyden Hariciye Nazırı Sait Paşaya (6 Şubat 1891), BOA, BEO, Dosya no: Ayrıca Rus vapur şirketinin Giresun acentesinde simsarlık eden Osmanlı Ermcni'si Mıgırdıç'ın Amerika'ya gidenleri teşvik ettiği belirtilmekteydi Bkz Hariciye Nazırı Sait Paşadan Dahiliye Nazırı Rıfat Paşaya (5 Kasım 1892), BOA, HNA, Endikatör: MT, Karton no: 708] Bahsi geçen dönemlerde Ilarput başta olmak üzere Anadolu şehirlerinden Amerika'ya yoğun bir göç olayı yaşandı Amerika'ya 1891 yılında Osmanlı topraklarından giden

286 278 DİPNOTLAR göçmen miktarı 3957 kişi idi 1892 yılında Amerika'ya gelen göçmen sayısı 'a 1893 yılında ise ulaştı Bunlardan 6335'inin Osmanlı tebaasından olup, 2728'inin Ermeni olduğu bilinmekteydi Bkz Documents Dıplomatıques ( ) 1, s243 Anadolu'da 1846 yıllarında dört Protestan kilisesi varken 1870'te sayı 73'e çıktığı gibi Protestan cemaat sayısı da yaklaşık 20 bin'e yükseldi 1900'de kilise sayısı 112'yi, cemaatin büyüklüğü ise 50 bini aştı Bkz İ Tekeli, S İlkin, age, s Yuvalı, "Ermeni İsyanları", s BOA; HNA, Endikatör: S-111, Dosya no: 32, Karton no:300, İç no:20, Evrak no: 17118/ Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesindeki Rolü", s Mayewski, Ermenilerin, s 38; H N Paşa, ageil, s Ankara Valisi Memduh Beyden Sadrazam Cevat Paşaya (15 Nisan 1894), BOA, BEO, Mühimme Kalemi, Dosya no: A-papazlar, İç no: 7/ Şimşir, ''Amerikan Boyutu", s Mesela; Muş Ermeni ahalisinden üç kişi, papaz Şamir aracılığıyla Boston'daki Amerikan misyoner meclisine Erzurum'dan gönderdikleri mektupta; Ermenilerin Anadolu'da oturdukları bölgede kıtlık olduğunu Sasun'dan geriye kalanlara yardım gönderilmesinin istendiğini Avnıpa devletleri tarafından yapılan çabalara Amerika'nın da katkıda bulunması istenmekteydi Bkz, Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Turhan Paşaya (1 Ağustos 1895), BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 92, Evrak no: Şimşir, ''Amerikan Boyutu", s100; 18 Nisan 1895 tarihinde New York ve civarındaki Ermeniler, Amerika'daki ırktaşlarını Ermeni meselesine bir çare bulmaları için topladılar Toplantıda para ile yapılacak işlerin tespiti, Amerika'daki göçmen ve yerli Ermenilerin dileklerini Amerikan hükümetinc ulaştırmak ve Ermenilerde milliyetperverlik hislerini artırımı konusu tartışıldı Toplantının başkanlığına, l'vlcrzifon Protestan eski Vaizi Artin Filyan getirildi Bkz Zaptiye Nazırı Nazım Paşadan Mabeyn Başkitabetine (9 Mayıs 1895), BOA, BEO,Mühimme Kalemi, Muzır Gazete, Karton no: 39, İç no: 39, Evrak no: 4303/32 Adı geçen Vaizin Hınçak komitesine bağlı olduğu ve daha önce de Ermenilere yardım topladığı Osmanlı hükümetince bilinmekteydi Bkz Hariciye Nazırı Sait Paşadan Vaşington Elçisi Mavroyeni Beye (14 Nisan 1894), BOA, I fna, Endikatör: S-III, Karton no: K 280, İç no: 36, Evrak no: 8325/43 Washington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik

287 DİPNOTLAR 279 Paşaya gönderilen 27 Kasım 1895 tarihli raporda; "Clıristian Herald" gazetesinin çok miktarda para topladığı, buna New Ycırk ve Boston'daki komitelerinde topladıkları miktar eklendiği takdirde bir hayli yekun tutacağı, bu paranın Osmanlı Ermenilerine dağıtılması halinde Amerikan misyonerlerinin Anadolu'daki Ermeniler üzerinde büyük bir nüfüz elde edeceklerini belirtmektedir Bkz BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 104, Dosya no: 1, Evrak no: Sadrazam Sait Paşadan Maheyn Başkitahetine (2 Temmuz 1895), BOA, Yıldız Sadaret Hususi, Dosya no: 331, Sıra no: 82, Evrak no: Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (23 Kasım 1895), BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 94, Evrak no: 260; I larput'ta meydana gelen olaylarda Amerikalılara ait sekiz evin yanması üzerine, Osmanlı ülkesinde oturan Amerikalıların menfaatlerinin daha sıkı korunması ile bazı Amerikan misyonerlerinin mal ve canlarının muhafazası için bir müfreze askerin görevlendirilmesi Amerikan sefareti tarafından Osmanlı hükümetinden istendi Bkz I lariciye Nazırı Tevfik Paşadan Sadrazam Halil Rıfat Paşaya (20 Kasım 1895), BOA, HNA, Endikatör: MT, Karton no: 793, İç no: 244/39 Osmanlı sularına gönderilen Marblehead isimli gemiden sonra Amerika sefiri Mr Terrell'den alınan rapor üzerine San Fransisco isimli bir harp gemisinin de aynı sulara gönderilmesine karar verildi Osmanlı hükümetine gemilerin yalınızca Amerikan vatandaşlarının himayesi için gönderildiği bildirildi Bkz Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (12 Kasım 1895), BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 89, Dosya no: 5, Evrak no: 238 Ayrıca Bkz Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (28 Kasım 1895), BOA, HNA, Endikatör: S-III, Karton no: 317, Dosya no: 81, Evrak no: 8067/420] Amerikan Başbakaııı kongrenin açılışında; Osmanlı topraklarında yaşayan Amerikan vatandaşlarının himayesi için İstanbul Amerikan sefiri tarafından etkin girişimlerde bulunulduğu ve harp gemileri göndermek gibi her türlü imkanın kullanıldığını söyledi Büyük devletlerin antlaşmalardan aldıkları yetkiyle Osmanlı devletine müdahale edeceklerini ümit ettiğini, Hıristiyan bir hükiimctin başkanı olarak I fıristiyan azınlıkların haklarının korunması için gayret sarf edeceğini bildirdi Bkz Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden l lariciye Nazırı Tevfik Paşaya (3 Aralık 1895), BOA, HNA, Endikatör: S-lll, Karton no: 310, Dosya no: 57, İç no: 1, Evrak no: 434 Başkanın hu konuşmasından sonra Amerikan vatandaşlarının konınması amacıyla Minneapolis adlı üçüncü bir harp gemisine de İzmir'e gitme emri verildi Bkz Hariciye Nazırı Tevfik Paşadan Sadrazam IIalil Rıfat Paşaya (9 Aralık 1895), BOA, HNA, Endikatör: MT, Karton no: 795, Evrak no: 184

288 280 DİPNOTLAR 209 Hariciye Nazırı Sait Paşadan Sadrazam Cevat Paşaya (25 Şubat 1895), BOA, HNA, En<likatör: MT, Katran no: 796, Evrak no: 4486, 1736, Vaşington elçisi Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Sait Paşaya (5 Nisan 1895), BOA, HNA, Endikatör: S-II, Karton no: 327, İç no: 3, Dosya no: 16, Evrak no: 7622/ Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Sait Paşaya (6 Haziran 1895), BOA, HNA, Endikatör: S-II, Karton no: 327, İç no: 6, Evrak no: 7722/176, Dosya no: Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (1 Aralık 1895), BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 94, Evrak no: Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (10 Aralık 1895), BOA, IINA, Endikatör: S-II, Karton no: 327, Dosya no: 16, İç no: 23, Evrak no: 8115/ Merzifon ve İstanbul'da bulunan Amerikan misyonerleri tarafından gönderilen mektuplara atfen Londra'<la "Daily News" gazetesinde yayınlanan buradan da iktibas edilerek, Amerikan gazetelerinde haber edilen l\ılerzifon ve Kayseri'de Ermeni katliamı yapıldığına dair haberler çıktı Osmanlı topraklarında misafir olarak bulunduklarından politikaya karışmamaları gereken Amerikan misyonerleri, Amerikan kamuoyunu Osmanlı devleti aleyhine kışkırtmak için Ermeni ihtilalcileriyle aynı paralelde mesai yaptıkları bir notayla Amerikan Hariciyesine bir kez daha bildirildi Bkz Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (11 Aralık 1895), BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 102, Evrak no: Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Tevfik Paşaya (11 Kasım 1895), BOA, HNA, Endikatör: TS, Karton no: 94, Evrak no: Karal, Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni Meselesi, s7 217 Vaşington Sefiri Mavroyeni Beyden Hariciye Nazırı Turhan Paşaya (20 Eylül 1895), BOA,HNA, Endikatör: TS, Karton no: 87, Evrak no: S Akgün, age, s Uras, Tarihte Ermeniler, s571; Ayrıca Bkz, Ermeni Komitelerinin İhtilal Hareketleri, s34; Bu dönemi daha çok İngiltere ile Fransa'nın tesiri altında, Balkan komiteleri, Ermeniler ve Yahudilerle ortaklaşa icra edilen iktidar diinemi olarak nitelendirmek mümkündür Bkz Şahin, Tarih Boyunca, s208

289 DİPNOTLAR Nurşen Mazıcı, Belgelerle Uluslararası Rekabette Ermeni Sorununun Kökeni ( ), İstanbul 1987, s İsmail Kayabalı, Cem Ender Arslanoğlu, "Ermenilerin Türklerle Münasebetleri", TK, S 126, Nisan 1973, s Uras, Tarihte Ermeniler, s577; Dikran Kevorkyan, "Ermeni Meselesinde Tehcire Amil Olan Sebepler'', Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara 1985, s Ermeni Komitelerinin İhtilal Hareketleri, s 93; Süslü, Tü rk Tarihinde Ermeniler, s Yuluğ Tekin Kurat, "Doğu Anadolu'da Ermeni Sonınu ( )", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara 1985, s230; Mazıcı, Ermeni Sorununun Kökeni, s Uras, Tarihte Ermeniler, s Kurat, "Doğu Anadolu", s Uras, Tarihte Ermeniler, s Mazıcı, Ermeni Sorununun Kökeni, s Şahin,Tarih Boyunca,s210; Ermeni Komitelerinin İhtilal I Iareketleri, s Süslü, Türk Tarihinde Ermeniler, s Kayabalı, "Ermeniler", s Öke, Ermeni Sorunu, s Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Nnşr Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Bşk, S 83, Mart 1983, Ermeni Belgeleri Özel S II, Ankara 1983, s3; Kevorkyan, "Ermeni Meselesinde Tehcire Amil Olan Sebepler", s Süslü, Türk Tarihinde Ermeniler, s Necati Ökse, "Ermeni Sorunun Doğuşu, Tehcir Kanunu ve Uygulanması", Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, Ankara 1985, s Şahin, Tarih Boyunca, s Mazıcı, Ermeni Sorununun Kökeni, s Öke, Ermeni Sorunu, s Ermeni Komitelerinin İhtilal Hareketleri, s Öke, Ermeni Sorunu, s Süslü, Tt irk Tarihinde Ermeniler, s39

290 282 DİPNOTLAR 242 Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları ( ), İstanbul 1994, s Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, Nşr Bilge Umar, İstanbul 1998, s Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Nşr Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Bşk, S 85, Ekim 1985, Ermeni Belgeleri Özel S III, Ankara 1985, siii 245 Süslü, Türk Tarihinde Ermeniler, s Kurar, "Doğu Anadolu", s Akçora, Ermeni İsyanları, s Osmanlı Belgelerinde Ermeniler ( ), Nşr Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü), Ankara 1994, s7 vd; Ayrıca Bkz Ermenilerin başka bölgelerde yerleştirme nedenleri hakkında Hariciye Hukuk Müşaviri Mehmed Münir Beyin raporu BOA, DH, ŞFR, Nr: 70/92; aynı eser, s160 vd 249 Dikran Kcvorkyan, "Uluslararası Terör Karşısında Türk Ermenilerin Düşünceleri", s Bu konuda geniş bilgi için bkz Davut Kılıç, "1915'te Tehcir Edilmeyen Ermeniler", Ermeni Araştırmaları I Tü rkiye Kongresi Bildirileri II, Ankara 2003, s Bkz BOA, DH, ŞFR, Nr: 54 / 54; Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s 47, 120, 143; BOA, DH, EUM, 2Şb 68/101; BOA, DH, ŞFR, Nr: Bkz BOA, DH, ŞRI- Nr: 54-A / 382; Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s Kcvorkyan, "Ermeni Meselesinde Tehcire Amil Olan Sebepler", s300 V Amerikalı Misyonerlerin Anadolu'daki Faaliyetleri ve Ermeniler Dr Nuri KARAKAŞ -- 1 Joseph Lcon Grabill, Protestant Diploınacy and thc Near East: Missionary Influencc on American Policy, , Universit:y of Minnesota Press, Minneapolis 1971, s35-36; Joseph Lcon Grabill, Missionarics Amid Conflict:Their Influence Upon American Relations With Thc Near East, , Yayınlanmamış Doktora Tezi, Indiana University, 1964, s10-11; Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19 Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğıı'ndaki

291 DİPNOTLAR 283 Amerikan Misyoner Okulları, İmge Kitabevi, 3 baskı, Ankara 2000, s Edward Mead Earle, "American Missions in the Near East", Foreign Affairs, Vol 7, No 3, (April 1929), s Albert I-Iowe Lybyer, "America's Missionary Record in Turkey", Current History, 19/5, New York February 1924, s802; Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s15; James L Barton, "üne Hundred Years of American Missions: An lnterpretation", The North American Review, Vol 183, No 601, October 19, 1906, s Uygur Kocabaşoğlu, "Doğu Sorunu Çerçevesinde Amerikan Misyoner Faaliyetleri", Tarihi Gelişmeler İçinde Tü rkiye'nin Sorunları Sempozyumu (Dün-Bugün-Yarın), 8-9 Mart 1990, TTK Yay, Ankara 1992, s68; Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s31 5 Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s51, 55-56; Kocabaşoğlu, "Doğu Sorunu'', s70 6 Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s48, 54-55, 82; Henry Otis Dwight - H Allen Tupper - Edwin Munsell Bliss, The Encyclope<lia of Missions: Descriptive, Historical, Biographical, Statistical, Second edition, Funk & Wagnalls Company, New York and London 1904, s31 7 Susan Wealthy Orvis, Religious E<lucation in the American Schools in the Ottoman Empire, Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, University of Chicago, Chicago 1915, s37-38, 61 8 Uygur Kocabaşoğlu, "Osmanlı İmparatorluğu'n<la XIX Yüzyılda Amerikan Matbaaları ve Yayımcılığı", Murat Sarıca Armağanı, Aybay Yayınları, İstanbul 1988, s ; Kocabaşoğlu, Ana<lolu'daki Amerika, s38, 65-67, David Brewer Eddy, What Next in Turkey: Glimpses of the American Board's Work in the Near East, The Taylor Press, Boston 1913, s61 10 Henry G Otis Dwight, Christianity in Turkey: A Narrative of the Protestant Reformation in the Armenian Church, James Nisbet and Co, London 1856, s Samuel T Dunton, "American Education in the Turkish Empire", Journal of Race Development, 1, 1910/1911, s Leon Arpee, "A Century of Armenian Protestantism'', Church History, Vol 5, No 2,June 1936, s Lybyer, "Missionary Record", s Ermenilerin milli kiliselerine, Ermeni Apostolik (Gregoryen) Kilisesi adı verilmektedir Ermeni Kilise's!ne "Milli" sıfatı da Osmanlı yönetimi tarafından verilmiştir Bkz Erdal Ilter, Ermeni Kilisesi ve Terör, Ankara

292 284 Dİ PNOTLAR Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, Ankara 1996, s22 15 Suzanne Elizabeth Moranian, The American Missionarics and the Arınenian Q,!ıestion: , Yayınlanmamış Doktora Tezi, The University ofwisconsin, Madison 1994, s Moranian, The Amcrican Missionaries, s 73-75, Moranian, The American Missionaries, s Moranian, The American Missionaries, s79 Cyrus Hamlin'den sonra Robert Koleji Müdürü olan Washburn <la adını vermeden, Robert Koleji'nin bir ulusun kaderini etkilediğinden çok az insanın haberdar olduğunu belirtmiştir Bkz George \Vashburn, Fifty Years in Constantinople and Recollections of Robert College, Houghton Mifflin Company, Boston and New Ycırk 1909, s167 Gerçekten de Robert Koleji mezunu Bulgarlar, Bulgaristan'ın 1878 yılında içişlerinde serbest, dışişlerinde Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bir prenslik olarak ortaya çıkmasının, 1908'de de bağımsızlığını kazanmasının öncüsü oldular Birçok Bulgar Bakanlar Kurulu üyesi, yargıç ve diplomat Robert Koleji mezunuydu Bulgarlar Robert Koleji Müdürü George Washburn'a "Bulgaristan'ın Babası" unvanını vermişlerdi Bulgar Kralı da Wasburn'a ve halefi Caleb F Gates'e nişanlar vererek Robert Koleji'nin Bulgaristan için ne kadar değerli olduğunu göstermişti Rkz Grabill, Protestant Diplomacy and the Near East, s54 19 Moranian, The American Missionaries, s Edwin M Bliss, Turkey and the Armenian Atrocities, M J Coghlan, Ncw York 1896, s321, Moranian, The American Missionaries, s81 21 Moranian, The American Missionaries, s82 22 Moranian, The American Missionaries, s84; Bliss, Turkey, s Moranian, Thc American Missionaries, s Cyrus Hamlin, My Life and Times, Fifth Edition, The Pilgrim Press, Boston-Chicago 1912, s208, Dwight da 1820'li yıllarda, kadim Ermenice'nin Ermeni toplumunun geniş bir bölümü tarafından anlaşılmaz bulunduğunu ve bir kısım Ermeni'nin kendi anadillerini kaybederek sadece Türkçe konuşur durumda olduklarını belirtmiştir Rkz Henry G Otis Dwight, Christianity Revived in the East, Narrative of the Work ofgod Among the Armenians ofturkey, Baker and Scribner, Ncw York 1850, s9 25 Dwight, Christianity in Turkey, s Arpee, "Armenian Protestantism'', s Moranian, The American Missionaries, s71

293 28 Moranian, Thc Amcrican Missionarics, s86 29 Moranian, The Amcrican Missionaries, s Earlc, "Amcrican Missions", s Jamcs Eldin Rced, "American Forcign Policy, Thc Politics of Missioııs and Josiah Strong, ", Church History, Vol 41, No 2, June 1972, s234 Amerikalı misyonerler, Amerikan hükümetinin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki siyasi etkisinin zayıf olduğunu dikkate alarak, ihtiyaç durumunda İngiliz diplomatik temsilcilerine müracaat etmek zorunda da kalmışlardır Bkz, Rced, "American Foreign Policy'', s Richard \Veightman, "Our Missionaries and Our Commercc", Thc North Amcrican Rcview, Vol 182, No 595,June 1906, s Rced, "Amcrican Foreign Policy, s Reed, "American Foreign Policy, s Fredcrick Davis Grecnc,The Armenian Crisis in Turkcy, The Massacre of 1894, lts Antecedcnts and Signifıcance With A Consideration of Somc of the Factors Which Enter Into the Solution ofthis Phase of the Eastern Qyestion, G P Putnam's Sons, Ncw Y<ırk-Lon<lon 1895, s117, Mcrlc Curti,American Philanthropy Abroad: With A Ncw Introduction By The Author, Transaction Books (rcprint), New Brunswick 1988, s Thc New YorkTimcs, April 6, Cyrus Hamlin, "Amcrica's Duty To Americans in Turkey: An Open LctterTo Thc HonJohn Shcrman, United States Senator From Ohio", Thc North American Revicw, Vol 163, No 478, Scptembcr 1896, s Reed, "An1crican Forcign Policy, s Curti,American Philanthropy Abroad, s Recd, ''American Forcign Policy, s William E Strong, Thc Story ofthc American Board: An Account Of Thc First Hundred Years ofthc American Board of Commissioncrs For Foreign Missions, Thc Pilgrim Prcss, Boston-Ncw York-Chicago 1910, s397; Recd, "American Foreign Policy, s Leland James Gordon, Amcrican Relations with Turkey, : An Economic lnterpretation, University of Pennsylvania Prcss, Philadelphia 1932, s Grabill, Missionaries Amid Conflict, s14-15

294 286 DİPNOTLAR 45 Mark Sykes, Dar-Ul-lslaın: A Record of A Journey Through Ten of The Asiatic Provinces of Turkey, Darf Publishers Limited, London 1988, s71, Grabill, Protestant Diploınacy and the Near East, s25 47 Jacop C Hurewitz, Middle East Dilemmas:The Background ofunited States Policy, Russell & Russell, New York 1953, s ; John A DeNovo, American lnterests and Policies in the Middle East, , The University of Minnesota Press, Minneapolis 1963, s Jcssica L Taylor, Through the Eyes of the Post: American Media Covcrage of the Armenian Genocide, Yayınlanmamış Yükseklisans Tezi, East Tennessee State University, May 2009, s65 49 Taylor, Through the Eyes of the Post, s Taylor, Through thc Eyes of the Post, s67, E Alexander Powell, The Struggle For Power in Moslcm Asia, John Long, Limited, London 1925, s23-24, 28, Nuri Karakaş, "Osmanlı İmparatorluğu'nun Tasfiyesi Sürecinde Amerikan Politikası'', Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt XXV, Sayı 1, Temmuz 2010, s272, 274, 279, VI ABD'li Misyonerlerin Yılları Arasında Osmanlı Topraklarındaki Faaliyetleri ve Bu Faaliyetlerin İki Ülke Diplomatik İlişkilerine Etkisine Genel Bir Bakış İsmail KÖSE 1 Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Anadolu'ya Bakışları", OTAM, S3, Ankara 1992, s1-2; M Alaaddin Yalçınkaya, "The Modernization of thc Ottoman Diplomatic Representations in Europe: The Case of the Eınbassy of Ismail Ferruh Efendi to London ( )", A Bridge Between Cultures, The lsis Press, İstanbul 2006, s64; Charles Oscar Paullin, Diplomatic Negotiations of American Naval Offıcers , The Johns Hopkins Press, Baltimore 1912, s128; Hasan Özsoy, Kayseri'dc Amerikan Misyoner Faaliyetleri ve Talas Amerikan Koleji, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi, 1995, s141 2 Ilans Lukas-Kieser, "Muslim Ilcterodoxy and Protestant Utopia, The Interactions Between Alcvis and Missionaries in Ottoman Anatolia", Die Welt Des Islams, S41, No:l, Mart 2001, s98 3 Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, Kendi Belgeleriyle 19 Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'n<laki Amerikan Misyoner Okulları, 3 Baskı, İmge Kitabevi, İstanbul 2000, s21

295 DİPNOTLAR Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin'', s3-4; Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s15 5 Suzan ne Elizabeth Moranian, The America11 Missio11arier and Armenia11 Question, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Madison: The University of Wisconsin, 1994 s 144; Kieser, agm, s 92 6 Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s41-42; Nejla Günay, "Amerikan Misyonerlerine Anadolu Halkının Tepkisi ve Bunun Osmanlı Amerikan İlişkilerine Etkileri", Akademik Bakış Cl, S2, Yaz 2008, s109 7 Age, s Moranian, agt, s 146; Akgün, Amerikalı Misyonerlerin Anadolu'ya, s 6 9 William M Ramsay, Impreuioııs of Turkey During Twelve Years' Wımderings, London: Hotter and Stoughton, 1897 s , Kocabaşoğlu, age, s Age, s Samucl Sullivan Cox, Biı Amerikan Diplomatmın İstanbul Anıları , İstanbul: Çev Gül Çağalı Güven, İş Bankası Kültür Yayınları, 2010 s 294; New York 'I'imes, "Missionarics in Danger", August 20, 1892 s 4 13 Baptist Missionary Magazine, "Missionary Literanıre", Febrnary 1873, 53;2, s 62; Akgün, Amerikalı Misyo11erleri11, s 3; James L Barton, "üne Hundred Years ofamerican Foreign Missions: An Interpreation", The North America11 Review, S 183, No: 601, 19 Ekim 1906 s Ak'fjin, Amerikalı Misyo11erleri11, s 2; 1806 yılında Protestan misyoner örgütlenmesi \ı\tilliamstown, Massachusettes Eyaletinde, Samuel J Milis, James Richards, Francis L Robbins, Harvey Loomis ve Byram Green tarafından kurnlmuştu ABCFM, ABD'deki Protestan örgütlerini tek çatı altında toplamak için 1810 yılında yapılan genel kurulda Massachuttes Valisi John Treadwell ABCFM Başkanı olarak seçildi 1818 yılı toplantısında Osmanlı topraklarında misyon teşkilatları oluşturulmasına karar verildi Bkz Barton, ag m, s745, Kocabaşoğlu, ag e, s 43, Kocabaşoğlu, age, s 22; Erdal Açıkses, Amerikalılarm I-larput'taki Misyonerlik Faaliyetleri, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2003 s 36; Melek Öksüz, "Osmanlı Topraklarında l lukuki Statü Arayışı ve Varlık Mücadelesinde Amerikan Kurumları", Histoıy Stııdies, C 2/1, 2010 s 150; Ak'fjin, Amerikalı Misyonerlerin, 4; Barton, agm, s 748; John M Vander Lippe, "The "Other" Treaty of Lausanne: The American

296 288 DİPNOTLAR 17 Public and Official Debate on Turkish-Amcrican Relations", Turkish Yearbook, C 23, Ankara 1993 s 32 Mr King to Mr Bayard, US Legatiation, Constantinople, January 11, 1851, PRFRUS, Washington: Government Printing Office, 1888 s ; Kocabaşoğlu, age, s 28; Akgün,Amerikalı Misyonerlerin, s 5 18 Cox, age, s Kocabaşoğlu, age, s 31; Mcrril D, Pctcrson, America and Armenian Genocide, AndAfter Starving Armenians, Virginia, Univcristy ofvirgina, 2004 s Barton, agm, s Açıkses, agc, s 50; New York Daily Times, "The Levaııt", Septcmber 21, 1852 s 2 22 Vladimir /\ Stanoff, Reports and Letters of American Missionaries, Referring to the Distribııtion of Natioııalities in the Former Provinces of European Tıırkey, , Sofıa, 1919 s 3-4,18; New York Times, "Minister Strauss Received by the Sultan",July 20, 1888 s 1; New York Times, James Creelman, "Mcaning of thc Massacrcs of Christians by Moslems",July 25, 1909 s SM2 23 Cemal Paşa, Hatıralar, 5 Baskı, Haz Albay Kabacalı, İstanbul: Tü rkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010 s ; Talat Paşa'nm Amları, 5 Baskı, Haz Albay Kabacalı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2009 s 69; New York Times, "The Mcthodist Prcachers", October 27, 1874 s 2; New York Times, "The Allcged Outragcs against the /\mcrican Missions", February 12, 1875 s 1; New York Times, "Americans Imprisoned in Turkey", Scptcmber 12, 1894 s 4; New York Times, "Devils in Human Form", Novcmber 16, 1896 s 5 24 Mr Morris to Mr Seward, Extracts, Legation of the USA, Constantinople, November 11, 1862; Translation, Sublime Porte, Dcpartment of Foreign /\ffairs, No: ; Novcmber 12, 1862, PRFRUS, Washington: Govcrnment Printing Offıce, 1864 s , 1177; Mr Morris to Mr Seward, No: 151, Lcgation of thc USA, /\pril 25, 1866, Congress Executive Docııments, The House of Representatives, , Washington: Govcrnment Printing Offıce, 1867 s 241; Mr Ilirsch to Mr Blainc, Legation of the US, Constantinople, March 31, 1890, Congress Executive Docııments, The House of Representatives, 1890-'91, Washington: Govcrnment Printing Offıce, 1891 s ; New York Daily Times, "Turkey", May 19, lndosure 5 in No 7, Protest of Amcrican Citizens, Lcgation of the USA, Constantinople, March, 9, 1875, Congress Executive Dowments,

297 DİPNOTLAR 289 The House of Reprerentatives , Washington: Govcrnmcnt Printing Offıcc, 1876 s Mr Morris to Mr Seward, No: 181, Legation of the USA, November 30, 1866, Congrers Executive Docımıents, The Howe of Representatives, , Washington: Governmcnt Printing Offıce, 1867 s Baptirt Missioııary Magazine, "Missionary Literature", Febnıary 1873, 53,2, s Mı: Boker to Mr Fish, Legation of the USA, Constantinoplc, March, 9, 1875, Congress Executive Documentr, The Houre of Representativer, , Washington: Government Printing Offıce, 1876 s ; Mı: Baraczi to Mr Boker, age, Inclosure in No: 276, Constantinople, March 4, 1875, s 1295; Kieser, ag m, s Misyonerler, Robert Kolejini kurma çalışmalarını 1857 yılında başlatmışlardı Kolejin kurulması için önce Rumeli Hisarı yanında o dönemde Paris Büyükclçisi olan Ahmet Vefik Paşa'nın arazisi istenmiş fakat A Vefik Paşa arazisini satmaya razı olmamıştı Bunun üzerine en iyi olabilecek ikinci yer, Kuruçeşme'de satın alınarak Robert Koleji'nin inşaatı planlanmıştı Fakat A Vefik Paşa bir yıl sonra arazisini satmaya razı olunca iki parça halinde Kolejin arsası 1400 İngiliz Sterlini ödenerek satın alındı ve 1862 yılında inşaatın başlaması planlandı Bu esnada Kolej eğitime başlamıştı Amerika'nın İstanbul'da bir kolej açmasına en büyük muhalefet Fransa, Rusya ve Roman Katolik Kilisesi'nden gelmekteydi Misyonerler, Washington Ortaclçisi Bulak Bey'i <le devreye sokarak Kolej inşaatı için izin almaya çalıştı Gerekli izni sağlayacak olan Padişah iradesi 1868 yılında Amerikalı amiral Farragaut'un İstanbul ziyareti esnasında verildi Robert Koleji'nin İngilizce eğitim verecek olmasına karşı Fransızlar da 1868 yılında Fransızca eğitim verecek olan Galatasaray Lisesi'ni açmışlardır Robert Koleji'nde öğrencilikten öğretmenliğe atanan ilk Osmanlı vatandaşları Hagopos Diyedciyan isimli Ermeni ve Petco Gorbanoff isimli Bulgardı Kolej'de öğretmen olabilmek için misyonerlik eğitiminden geçme şartı vardı Bilgi için bkz George Washburn, Fijiy Years in Comta11ti11ople and Recollectiom of Robert College, Boston and New York: The University Press of Cambridge, 1909 s 7, 8-13, 311; Bununla birlikte, Erdal Açıkses Washburn'un vermiş olduğu bu bilginin yanlış olduğunu ve Arsa'nın Serpuhi adında bir Ermeni'den kiralandığını söylemektedir Açıkses, age, s 53; Öğrencilikten yetişme ilk yerli öğretmenlerin bir Ermeni ve Bulgar olması bilinçli olarak yapılmış bir seçimdi Kolej ilk yıllarda Türk öğrenci de kabul etmiş fakat daha sonra büyük çoğunluğu, Ermeniler, Bulgarlar ve Rumlar oluşnırınuştur; Cox age, s ,

298 290 DİPNOTLAR 30 Mı: Maynard to Mr Fish, Legation of the USA, Constantinople, July 23, 1875, Congress Exewtive Documents, House of Repı esentatives, , Washington: Government Printing Offıce, 1876 s 1306; Erhan, age, s 193; Washburn, age, s 1 31 House of Representatives, Doc No: 927, USCR, agb, s 16; Akgün, Amerikalı Misyonerlerin, s 11; Ilenry Morgenthau, Secrets of the Bosphorus, London: Hutchinson & Co 1918 s 38 " Robert Gol/ege, an imtitution that represented America'i conception of the way to "penetrate" the Turkish Empire " 32 Baptist Missionaıy Magazine, "News From Mission Lands", Nisan 1895:74,4 s 116; Ramsay, age, s Kocabaşoğlu, age, s Haggos Effendi to Mr Maynard, Inclosure in No 351, Constantinople, October 18, 1879, Congress Executive Documents, House efrepresentatives , Washington: Government Printing Offıce, 1881 s Refüsal by Turkish Offıcials to issue travelling Teskereh to the Rev R M Cole, PRFRUS, Washington: Government Printing Offıce, 1902 s Baptist Missioııaıy Magazine, 'The World Field", 1875, 55;4, s 119; Kocabaşoğlu, age, s 39-40, Kocabaşoğlu, age, s 81-82, Sublime Porte, Department of Foreign Affairs, April 7, 1863 Translation, No , Washington: Govcrnment Printing Offıce, 1864 s 1186; Memorandum drawn up by Rev H O Dwight, Coııgreu Executive Documents, The Howe of Representatives, 1889-'90, Washington: Government Printing Offıce, 1890 s Mr MacVcagh to Mr Fish, No: 408, Legation of the USA, Constantinople, April 25, Congress Executivı Documents, The Ho111e of Representatives, , Washington: Government Printing Offıce, 1872 s ; Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü", Atatürk Yolu, Ankara Üniversitesi İnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, Yıl 1, S 1, Mayıs 1988 s Abdulhamit Kırmızı, Abdiilhamid'in Tlalileri, Osmanlı Vilayet İdaresi , İstanbul: Klasik Yayınları, 2007 s Kocabaşoğlu, age, s Mr Hay to Mr 1,eishman, Department of State, Washington, February 2, 1903, PRFRUS, Washington: Government Printing Offıce, 1904 s ; Gordon, Turkish American Treaty, s 713

299 UiPNOTJı\R Negotiations with Turkish Governmcnt witlı rcference to offıcial recognition of American educational, Charitable and religious institutions in Turkey, and othcr pcnding questions, PRr'RUS 1903, Washington: Govcrnınent Printing Offıce 1904 s Mr Leishman to Mr Hay, Legation of thc USA, Constantinople, Novcınber 6, 1903 PRFRUS 1903, Washington: Governınent Printing Offıce, 1904 s ; Özsoy, agt, s New York Times, "Peace Union Syınpathizcs-Condolcs Assassination of Vice Consul in Beyroot", Augusts 28, 1903 s 2; Wall Street }ournal, "Turkey to lnvcstigate", August 29, 1903 s 2 46 Mr Hay to Mr Leishman, Departmcnt of State, Washington, Septem ber l, 1903, PRl,'RUS 1903, Washington: Government Printing Offıce, 1904 s ; New York Times, "Turkish Situation Brings Hay Back", August 30, 1903 s 3 47 Mr Lcishman to Mr Hay, Lcgation of the US, Constantinople, Scptcmbcr 4, 1903, PRFRUS 1903, age, s Mr Leishınan to Mr Hay, Legation of the US, Constantinople, Scptcmber 10, 1903, PRFRUS 1903, age, s Educational, and Charitable Institutions Establishcd in the Ottoman Empire, Part 1, List of Amcrican Religious, PRFRUS 1907, Part II, Washington: Governmcnt Printing Offıce, 1910 s ; Öksüz, agm, s Wall Street}ourna!, 'Thc Turkish Situation'', August 10, 1904 s 5 51 Mr Leishman to Mr Hay, American Lcgation, Therapia, August 12, 1904, PRFRUS 1904, age, Washington: Govcrnment Printing Offıce, 1905 s Mr Hay to Mr Lcishman, Department of State, Washington, August 12, 1904, PRFRUS 1904, age, s 827; New York Times, "The President's Message", December 5, 1893 s 9 53 Morgenthau, Secrets of the, s 156, ; Heni)' Morgenthau, "A vision of the Red Cross after the War", New York Times, December 19, R L Daniel'in bahsetmiş olduğu propaganda nitelikli iddialar I Iarbord Raponı'nun 1 Bölümü olan Ermeni tarihçesi kısmında yer almaktadır ve 9, Hl yaşındaki ermeni kızların birkaç paraya Kürtlere satıldığı söylenmektedir 55 Robert L Daniel, "The Arınenian Qı,ıestion and American-Turkish Relations, ", The Mississippi Va/ley Historica/ Review, Vol 46, No 2, (Eylül, 1959), s

300 292 Dİ PNOTLAR 56 To a Resolution of the Senate of Deccmber 4, 1 895, Senatc, Messagc From the President of thc US, Doc No 33, USCR, December 19, s 2 57 New York Times, "Fear of More Massacres", June 5, s 3; San Francisco Chronicle, "Fears of Massacre", April 6, s 1 ; San Francisco Chronicle, "Stories of Cruelty'', June 1 2, s 2 58 The Foreign Secrctary of the American Board of Commissioners for Foreign Missions to the Secretary of State, ABCFM, Boston, Novemher 5, James L Barton, Part 1, PRFRUS 1 907, Part II, Washington: Government Printing Office, s ; Özsoy, agt, s 148; Misyonerlerin faaliyetlerinden rahatsız olan sadece Osmanlı Devleti değildi Örneğin; misyonerler, yılında I Balkan Savaşında Sırpların eline geçen Manastır kentinden kendilerine gön derilen mektupların bu sefer Sırp yönetimi tarafından açılarak okun duğunu rapor etmişlerdir Vladimir A Stanoff, Reports and Letters of American Missioııaries, Referring to the Distribution ofnationalities in the rormer Provinces ofeuropean Turkey, , Sofıa, s The American Charge d'affairs to the Sccretary of State, American Embassy, Constantinople, October 1 7, 1 910, PRFRUS 1 911, Washington: Governmcnt Printing Offıce, 1918 s ; Misyoner Erickson 1 Balkan Savaşı'nda Sırpların eline geçen İlbasan'a dönecek ve 1913 yılında bu sefer Sırplar tarafından tutuklanarak kentten kovula caktır Tsanoff, age, s The American Ministcr in temporary charge of the Embassy at Constantinople to the Secretary of State, American Embassy, Constantinople,January 3 1, , Doc No: 3 1 0, PRFRUS, age, s Washington Post, "More Trouble a t Adana", May 30, 1909 s 8 62 Washburn, age, s Amerika'ya göçen Osmanlı vatandaşlarının propaganda yayınlarına bir örnek olarak bkz Rev SS Yenovkian, An Armenian Refugee, Martyred Armenia, A BriefDescriptioıı ofthe Receııt Horrible Massacres qfthe Christian Armenians in Turkey, Cleveland Co Stanoff, age, s 22, 96; Cox, age, s Amerikalı misyoner Cyrus Hamlin, Dışişleri B akanlığına gönder miş olduğu raporunda; Hınçak çetelerinin bilinçli olarak Türk ve Kürt halkına saldırdığını, böylece Rusya'nın ve daha sonra ABD'nin olaya karışmasının sağlanmaya çalışıldığını bildirmektedir These " Huııtchagııist bands, organized ali over the Empire, will watch their oppor tımity to kili Tıırks and Koords, set fire to their villages, and then make their escape into the mountaim The enraged Moslems will then rije andfail

301 DİPNOTLAR 293 upon the defenseless Amıeniaııs and slaughter them with such barbarities that Ruuia will enteı; in the name of humanity and Christian civilization, and take possession " Letter from Mr Cyrus Hami in in regard to Armenian revolutionary organization, Lexingron, December 23, 1893, PRFRUS 1895, Part Il, Washington: Government Printing Offıce, 1896 s ; Hamlin benzer söylemini Amerikan kamuoyu ile paylaşarak, Başkan Clcvcland'ın 1893 Aralığında Kongre'de yaptığı ve Osmanlı Hükümeti'nin kaygılarını kabul edilebilir bulduğu konuşmasını destekleyen bir de makale yazmıştır Ilkz New York Times, "President Cleveland and the Armenians", January 18, 1894 s 4; Los Angeles Times, "Cleaned out the Town", December 23, 1895 s 8; San Fmncisco Chronicle, "The Armenian Troubles", December 4, 1894 s 3; San Francisco Chronicle, "The Plot against the Sultan's Life", November 2, 1895 s 9; Erzunım isyanı esnasında şehirde bulunan Amerikalı misyoner W W(?) Chambers, 1924 yılı Ekim ayında dönemin ABD Yüksek Komiseri Amiral Bristol ile yaptığı görüşmede isyan öncesinde Taşnak ve Hınçak mensubu Ermenilerin Ilerlin Konferansı'na güvenerek kışkırtmada bulunduklarını itiraf etmiştir Bkz Library of Congress Manuscript Division, The Papers of Mark L Bristol- VI, War Diary, Confıdential, October 27, 1924 s Kieser, agm, s 90-91; Günay, ag ın, s Günay, ag m, s 113; Nedim İpek, "Anadolu'dan Amerika'ya Ermeni Göcü", OTAM, S 6, Ankara 1995 s 258; Amerikan ortaclçisinin bu küstahlığa varan hadsiz davranışı Washington Ortaelçisi Mavroyani Bey tarafından protesto edilmiştir Mavroyeni Bey to Mr Olney, Translation, lmperial Legation of Turkey, Washington, December 21, 1895, PRFRUS 1895, Part II, Washington: Government Printing Offıce, 1896 s ; Marbleheadın İstanbul'a gelmesine il Abdülhamit müsaade etmemiştir 67 Messagc From thc President of the US, Relativc to Withholding of the excquatıırs of American vice-consuls dully appointed to the consulates of Erzurum and Harpoot by the Turkish Government, USCR, Senate, Doc No 49, December 30, 1895 s 10-11; New York Times, "The Armenian Qyestion", Dcceınber 22, 1890 s 4; Washington Post, "The Turkish Side of the Affair'',January 9, 1895 s 4 68 Vahdettin Engin, Pazarlık, İstanbul; Yeditcpe Yayınları, 2010 s Cox, age, s 468, Washington Post, "American Sailors in Command ofturkish War Ships", February 21, 1909 s 10; Lippe, agm, s 35

302 294 DİPNOTLAR 71 Gordon, Turkish American Controversy, s ; Karpat, ag m, s 190; İpek, ag m, s USCR, agb, Doc No 49, December 30, 1895 s 1-2; Açıkses, age, s Messagc From the President of the US, To a Resolution of the Senate of December 4, 1895 USCR, Senate, Doc No 33, December 19, 1895 s 8; 1901 yılında Dr Thomas Norton'un llarput'a konsolos olarak tayin edilmesi Babıali tarafından kabul edilmiştir New York Times, "Turkey Act in Norton Matter", January 8, 1901 s 5 74 San Francisco Chronicle, 'More Bloodshed Feared-The Situation in Turkey is Critical", April 9, 1896 s 1 75 Gordon, TurkishAmerican Treaty, s Treaty of 1830-lnterpretation of Article IV, PRFRUS 1902, Washington: Government Printing Offıce, 1903 s Gordon, Tıırkish American Controversy, s 659; New York Tim es, "The Sultan Need not tremble Yet", February 11, 1894 s 16; Bu dönemde Amerikan gazetelerinden özellikle New York Times'ta, Ermenilerin, yağma, katliam ve anarşiye yönelik hareketlerini eleştiren yazılar çıkmaktaydı P H Vartoguian isimli Ermeni New York Times'daki yayınlardan rahatsızlığını dile getiren, Ermenilerin haklılığını Amerikan kamuoyuna anlatarak Hınçak çetelerinin gerçek amaçlarının ortaya çıkmasını engellemek için bir cevap göndermiş ve bu cevap da gazetede yayınlanmıştır Bkz New York Times, "Turkey and Armenians", March 19, 1894 s 3 78 USCR, agb, Doc No 33, December 19, 1895 s 8 79 USCR, agb, s 8 80 Requesting information in regard to the treatment of naturalized citizens of the US of Armenian origin, Senate, Message From the President of the US, Doc No 83, USCR, January 16, 1896 s USCR, agb, s USCR, agb, s Mavroyeni Bey to Mr Bayard, Translation, lmperial Legation ofturkey, Washington, March 2, 1888, Congress Executive Documents, The House of Representatives, 1888-'89, Washington: Government Printing Offıce, 1889 s 1627; Hurewitz, age, s Liability of Naturalized Citizens of the USA Department of Srate, Washington, January 22, 1901, PRFRUS 1901, Washington: Government Printing Offıcc, 1902 s

303 uip:-<otlar New York Times, "Driven from Jerussalem", May 6, 1888 s Rights of Jews to Three Months' Mr Griscoın to Mr Hay, Legation of the USA, Washington, January 31, 1901, PRFRUS 1901, Washington: Government Printing Offıce, 1902 s ; Mr King to Said Pasha, US Legation, Constantinople, September 22, 1888,lndex to the Executive Documents ofthe House of Representatives, C 2, '89 Washington: Government Printing Offıce, 1889 s 1616; Engin, age, s 93-98; New York Times, "Jewish Visitors to Palestine", April 17, 1901 s 5 87 To a Resolution of the Senate of December 4, 1895 Senate, Message From the President ofthe US,Doc No 33, USCR, December 19, 1895 s 3;New York Times, "The Trouble with Turkey",May 7, 1900 s 7; New York Times, "Another Demand on Turkey", August 10, 1900 s 1; Günay, agm, s San Francisco Chronicle, "Armenians Appeal to the Amcrican Nation", December 26, 1900 s 3; Günay, agm, s Mr Hay to Mr Griscom, Department ofstate, Washington, December 11, 1900, PRFRUS 1901, Washington: Government Printing Offıce, 1902 s 514; New York Times, "Turkey Again Defiant", November 24, 1900 s 7; Gordon, age, s Wall Street Jounıa/, "The Turkey Indemnity", July 12, 1901 s 3; Kocabaşoğlu, age, s 153; Günay, ag m, s Armaoğlu, age, s 17; New York Times, "A Model Foreign Minister", March 25, 1889 s 5; Washington Post, "Treaties with Turkey", October 20, 1886 s 5; Karpat, agm, s 190; Hurewitz, age, s Peterson, age, s Gordon, TurkishAmerican Coııtroversy, s 666; İpek, agm, s Mavroyeni Bey to Mr Gresham, lnclosure: From the Haik, October 1, 1893 p 280, From the Haik, October 15, 1893, p 303, Imperial Legation of Turkey, Washington, October 26, 1893, Executive Documents, The House of Representatives, '94, Washington: Government Printing Offıce, 1895 s San Francisco Chronicle, "Object to Minister Angel", May 29, 1897 s 2 96 İpek, agm, s 267; Ahmet Rüstem Bey, age, s New York Times, ''The Capture ofmiss Stone", September 25, 1901 s 98 9 Repaymcnt of Money for Ransom of Miss Elene Stone Missionary in Turkey, Senate, Message from the President of the US, Doc No: 408, USCR, March 27, 1908 s 1-3; Repayment ofmoney for Ransom

304 296 DiPNOTLAR of Miss Elene Stone Missionary in Turkey, House of Representatives, Doc No: 807, USCR, May 31, 1912 s The Minister for Foreign Affairs to Minister Leishman, Sublime Porte, Ministry for Foreign Affairs, PRFRUS 1905, Washington: Govemment Printing Offıce, 1906 s Ambassador Leishman to the Secretary of State, American Embassy, Constantinoplc, September 19, 1908, Doc No: 774, PRFRUS 1908, Washington, Government Printing Offıce, 1912 s Mr Leishman to the Secretary of State, American Legation, Pera, September 6, 1905, PRFRUS 1905, Washington: Govemment Printing Offıce, 1906 s PRFRUS 1905, agb, s The Minister for Foreign Affairs to Minister Leishman, Sublime Porte, Imperial Ministry for Foreign Affairs, Constantinople, September 7, 1905, PRFRUS 1905, Washington: Government Printing Offıce, 1906 s Gordon, age, s 57; Erhan, age, s Tewfık Pasha to Mr Leishman, Sublime Porte, Ministry for Foreign Affairs, August 12, 1904, PRFRUS 1904, Washington: Government Printing Offıce, 1905 s ; New York Times, "Soldiers ofturkey favor new Regime'', December 27, 1908 s C4; Washington Post, "Sultan Calls Exiles", July 31, 1908 s Rev Dr Bilis to Mr Straus, American Bible Society, Levant Agency, Bible House, Constantinople, May 1, 1888, Congress Executive Docııments, The Hoııse of Representatives, 1888-'89, Washington: Government Printing Offıce, 1889 s Ambassador Leishman to the Secretary of State, American Embassy, Constantinople, September 19, 1908, Doc No: 774, PRFRUS 1908, Washington, Govemment Printing Offıce, 1912 s Ambassador Leishman to the Secretary of State, American Embassy, Constantinoplc, May 20, 1909 Doc No: 973, PRFRUS 1909, Washington: Government Printing Offıce, 1914 s 575, 77; Washington Post, "Abdul Awaits Fate", April 21, 1909 s Washington Post, "Turks Tried to kili More", June 8, 1909 s 11; San Fmncisco Chronicle, "Four thousand are said to be slain", April 21, 1909 s 1; Ahmet Rüstem Bey, age, s New York Times, "Ycıung Turks Decree Death to the Sultan", April 20, 1909 s 1

305 OiPNOTLAR Message of the President of the USA on Our Foreign Rclations, House of Representatives, Doc No: 927, Congress, USCR, December 3, 1912 s 4; Akgün, Amerikalı Misyonerlerin, s Ürekli, age, s 17: New York Time1, "Another Earthquake in Turkey", July 15, 1894 s Gifts and Decorations from Foreign Governments, House of Reprcsentatives, Report No: 182, USCR, January 27, 1902; USCR, Hc)Use of Representativcs, Doc No: 400, January 20, 1906 s 2; Cox, age, s 62; San Francisco Chronicle, "Turks in Disaster", Scptember 13, Mavroyeni Bey to Mr Gresham, Translation, lmperial Legation of Turkey, Washington, March 27, 1894,, Executive Documents, The House of Representatives, 1893-'94, Washington: Government Printing Offıce, 1895 s ; New York Times, "Thc Presidcnt's Mcssage", December 5, 1893 s 9; Sarı Francisco Chrorıicle, "America and Armenia", January 2, 1895 s 6; Başkan Clevcland Kongre'deki konuşmasında Hınçak çetelerinin faaliyetlerini eleştirmiş ve Osmanlı Devleti'nin başka bir ülke vatandaşlığına izinsiz geçen Ermenileri sınır dışı etme hakkı olduğunu söylemişti Clevcland bir yıl sonraki konuşmasında Amerika'ya yerleşmiş olan Ermenilerin baskısı ile bu görüşünden vazgeçerek Ermeniler üzerindeki Amerikan korumasının devam edeceği mes<tjını vermiştir Bkz New York Times, "The President's Message", December 4, 1894 s Claims presented by forcign Governments, I Iouse of Representatives, Doc No: 576, USCR, January 14, Note Verbale, Ilouse of Represcntativcs, Doc No: 576, Translation, USCR, lmperial Ottoman Embassy, Washington,June 23, 1910 s Claims of Austria-Hungary, Grcece and Turkey, Senate, Report No: 103, USCR, February 3, 1916, s The American Ambassador to the Secretary of State, American Embassy, Constantinoplc, November 5, 1912, PRFRUS 1912, Washington: Governınent Printing Offıce, 1919 s House of Representatives, Doc No: 927, USCR, agb, s 16; Akgün, Amerikalı Misyonerlerin, s Henry Morgenthau için bkz İsmail Köse, "Amerika'nın İstanbul Büyükelçisi H Morgenthau' _ nun Türk Algısı", İÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S 56, , lstanhul, 2013, s Henry Morgenthau, Secrets of the Borphorus, London: Hutchinson & Co 1918 s 35-36; Şenol Kantarcı, "Osmanlı'da Onurlu Bir Diplomat

306 298 DİPNOTLAR ve Milli Mü"cadele'nin Önemli Siması: Ahmet Rüstem Bey'', Atatürk Yolu Dergisi, S 42, Kasım 2008 s Morgenthau, Secrets of the, s VII Van'daAmerikan Misyoner Teşkilatının Kuruluşu ve Misyonerlerin Faaliyetleri ( ) Yrd Doç Dı: Dif,ı-en ince ERDOGAN 1 Çağrı Erhan, Tü rk-amerikan İlişkilerinin Tarihsel Kökenleri, Ankara 2001, s70; Erdal Açıkses, Rahmi Doğanay, Amerika'nın Yüzyıllık Ortadoğu Hayali, Chcster Projesi, Elazığ 2010, s5 2 İlber Ortaylı, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Amerikan Okulları Üzerine Bazı Gözlemler'', Amme İdaresi Dergisi, XIV/III, Ankara 1981, s86; Şenol Kantarcı, "Ermeni Sorununun Ortaya Çıkışında ABD'nin Rolü", Ermeni Sorunu Pencereden Bakmak ya da Manzaramn Bütününü Görmek, Isparta 2005, s11 3 Mim Kemal Öke, Uluslararası Boyutlarıyla Anadolu ve Kafkasya Ekseninde Ermeni Sorunu, İstanbul 1996, s19 4 William Strong, The Story of the American Board, Boston 1910, s David Brewer Eddy, What Next in Tu rkey, The Aınerican Board Press, Boston 1913, s57-58; James L Barton, Daybreak in Turkey, Newyorkl 908, s88; Fred Field Goodsell, "Andovcr Seminary", They Lived, Their F aith, Boston 1961, s The Missionary Herald, Vol:16, 1820, s ; James L Barton, Daybreak, s120; A L Tibawi, American lnterest in Syria , Oxford 1966, s 18; Frank Andrews Stone, Acadcmies For Anatolia, Boston 1984, s27 7 Uygur Kocabaşoğlu, Kendi Belgeleri ile Anadolu'daki Amerika, İstanbul 1991, s David Finnie, Pioneers East, The Early American Experience in the Middle East, Massachusctts 1967, s37-38; Cyrus Hamlin, ''America's Duty to Americans in Turkey", The North American Rcview, 163/3, (September 1896), s277; Stone, Academies, s30 Esra Danacıoğlu, "Anadolu'da Birkaç Amerikalı Misyoner ( ), Toplumsal Tarih, XX, Aralık 2003, s77; Hamlin, "America's Duty", s277 9 Erol Kırşehirlioğlu,Türkiye'de Misyonerlik Faaliyetleri, Bedir Yayınları, İstanbul 1963, s Strong, The American Board, s80-85

307 11 Joseph L Grabill, Protestant Di plomacy and Near East, Minneapolis 1971, s George White, Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, İstanbul 1995, s31; Harrison Gray Otis Dwight, Christianity in Turkey, London 1854, s31 13 Strong, The American Boar<l, s Despatches From United States Ivlinesters to Turkey, T: 681, Roll:2, Vol:2, Sivas September 15, James Field, From Gibralter to the Middle East, Maerica and the Mediterranean World, , Chicago s ; Stone, Academies, s29 16 Esra Danacıoğlu, "Amerikan Board Okulları ve Ermeniler", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Ill/9-10, İzmir, 2000, s ; Hagop Barsoumian, "Dua! Role of the Armenain Amira Class within the Ottoman Goverment and the Armenian Millet ", Christians andjews in the Ottoman Empirc, Ed Benjamin Braude and Bernard Lewis, Vol: 1, Holmes and Meier Publishers, Newyork s Fred Field Goodsell, "The Dwight Family", They Lived, Thcir Faith, American Board of Commissioners for Forcign Missi ons, Boston 1961, s Barton, Daybreak, s Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s68 20 Strong, The American Board, s92; Açıkses, Harput, s Abdülkadir Yuvalı, "Ermeni İsyanlarında Misyoner Okullarının Rolü", Yakın Tarihimizde Kars ve Doğu Anadolu Sempozyumu(20-22 Haziran 1991), Kars 1991, s6 22 Bilal Şimşir, "Ermeni Propagandasının Ermeni Boyutu Üzerine'', Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyuımı(12 Ekim 1984), Atatürk Üniversitesi Yayınları, Ankara 1995, s90-95; Suzanne Elizabeth Moranian, The Aınerican Missionaries and the Arınenian Q1ıestion ,( Doctorate Thessis), Universiry of Wisconsin, Madison White, Merzifon Amerikan Koleji, s31 24 Leon Arpee, "A Cennıry of Armenian Protestantısm", Church History, V, 1936, s153; Kacabaşoğlu, Ana<lolu'<laki Amerika, s ; Joseph Grabill, Missionaries Amid Conflict: Their lnfluence Upon Aınerican Relations With Thc Near East , 1964, s15 25 White, Merzifon Amerikan Koleji, s46-50

308 300 DİPNOTLAR 26 The Treatment of Armenians in the Otoman Empire, Documents Presented to Viscount Grey of Falladon, Hodder And Stoughton, London 1916, s American Board of Commissioners for Foreign Mission Arşivi (ABCFM Arşivi), 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, October 20, 1890, from Herbert Ailen to DrJudson Smith 28 Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika, s77 29 Açıkses, Harput, s The Missionary Herald, Eastern Turkey Mission,January 1872, s26 31 "Van, Eastern Turkey", The Missionary Herald, Eastern Turkey Mission, LXXI,June 1875, s ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission, Recl:639, December 7, 1891, Harput 33 ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission, Recl:639, October 189, from Bush to Judson Smith 34 "From Boston to Turkey", The Missionary Herald, Eastern Turkey Mission, LXIX, 1873, s ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, December 31, ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Recl:695, December 30, Van'da bulunan Amerikalı misyonerlerin listesi, Doğu Tü rkiye Misyonu'ndan gönderilen mektuplar incelenerek tespit edilmiştir 38 Bu bilgiler, 1889 yılından 1894 yılına kadar incelenen yıllık raporlar ve yıllık cetvellerden elde edilmiştir 39 "Annual Repon ofvan Station, 1889",ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey l\fasion , Recl:695, s ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, Deceınber 7, 1891, Harput 41 ABCFM Arşivi, 169 7, Eastern Turkey Mission , Recl:695, Dccemlıer 10, 1891, Harput Örneğin 1890 yılına ait yıllık raporda, 16 yerli yardımcı; 1893 yılına ait olan yıllık raporda ise, 39 yerli yardımcı olduğu belirtilmektedir "Annual Tabular View, 1890", ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, December 31, 1890; "Annual Tabular View,1893", ABCFM Arşivi, 1697, Eastcrn Turkey Mission , Reel:695, December 31, 1893, 42 Grace Kimhall, "Van lndustrial Bureau'', Lend a I Iand, (l\ılay/ 16), 1896, s

309 DİPNOTLAR ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, June 13, ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Recl:695, December 20, 1893, from Herbert Allen to James Barton Misyoner Allen, 1893 yılında Van'a gelişini ve ilk izlenimlerini Barton'a şöyle aktarmaktadır " çalışmalarımıza başlamak için hazırdık Gelir gelmez Dr Raynold'un evine yerleştik Bir kaç tane kutumuz bize kıştan dolayı ulaşmadı ama biz onlarsız da burada kışı geçirebilirdik Van'daki misyonerlerin hepsi yorgun ve bitkin görünüyor Fakat ümitler ve hisler her zaman olduğundan daha diri Bizler onları çok çalışırken bulduk Burada yapılan işler çok önemli ve etkileyiciydi Onlar birçok çalışanını kaybetmişti Bazen dört duvar arasında sıkışıp kalıyorduk çünkü bir yere gitmek çok zordu" 45 ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:701, December 30, 1892, from Dr Kimball to Judson Smith 46 "Annaul Report of General Work Van Station, 1894", ABCFM Arşivi, 169 7, Eastern Turkey Mission , Reel:693, August 28, ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Recl:693, "Van Station Report for the Year 1896", ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Recl:693, May 24, ABCfM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:694, November 12, 1896, Van 50 "Report of Van ReliefWork December 1897", ABCfM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Recl: İknur Haydar Polatoğlu, Osmanlı İmparatorluğu'nda Yabancı Okullar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1990, s180; Henry Finnis Lynch, Armenia: Travels and Snıdies, Beriut 1965, s93; Açıkses, Harput, s78 52 White, Merzifon Amerikan Koleji, s ABCfM Arşivi, Eastern Turkey Mission , Recl:696, Van Erkek Okulu Raporu, s2 54 Atilla Çetin, "Maarif Nazırı Ahmet Zühtü Paşa'nın Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Yabancı Okullar hakkındaki Raporu", Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı:lü-11, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1983, s212 Okulların sayısı, niteliği ve kunıluş tarihleri ile ilgili bilgiler Şamil Mutlu'nun kitabında da yer almaktadır Burada farklı olan 1290'da üç okulun, 1303'de bir kız okulunun açıldığı konusudur Şamil Mutlu, age, s302; Lynch, Armenia, s yılında Van'da Amerikan Sefareti'nin Hariciye

310 302 DİPNOTLAR Nezareti'ne sunduğu Amerikan kurumlarını gösteren listede bir erkek ve iki de kız okulu olmak üzere toplam üç okul bulunmaktadır Şamil Mutlu, age, s325-27/ Faik Reşit Unat, Ttirk Eğitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, Ankara 1964, s148; bu konuda aynca bkz İlhan Tekeli, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Günümüze Eğitim Kurumlarının Gelişimi, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, III, s ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission, Reel:701, August 19, 1899, from Kimball to James Barton; BOA, ZB, Dosya no:427, Gömlek no:59, 14 Temmuz 1324; Amerikan misyonerleri okullarda kullanılmak üzere yiyecek, giyecek, kitap gibi bazı eşyaları Amerika'dan getirmektedir 57 ABCFM Arşivi, Eastern Turkey Mission , Recl:694, Vol:l l, s "Catologue of American Missionary Academey for Boys ", ABCFM Arşivi, 169 7, Eastern Tu rkey Mission, , Reel:694, bu raporda Van Erkek Okulu'nun örnek müfredat programı bulunmaktadır 59 Öke, Ermeni Sorunu, s73; Nejdet Sevinç, Osmanlıdan Günümüze Misyoner Faaliyetler, İstanbul 2004, s ABCFM Arşivi, Eastern Turkey Mission , Reel:695, November 5, 1893, from Herbert Ailen to Dr Judson Smith 61 ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:676, January 27, 1890, Van, From ABCFM Arşivi, Eastern Turkey Mission , Recl:696, s "The Report of Van Boys School, 1892", ABCFM Arşivi, Eastern Turkey Mission , Recl:693 ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, November 5, 1893, Van, from Herbert Ailen to Dr Judson Smith 63 "Report of the Medicak Departrnent of Van Station, 1893", ABCFM Arşivi 1697, Eastcrn Turkey Mission , Recl:693,August 28, ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, May 30, ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkey Mission , Reel:695, March 30, 1890, Van, from Allcn to DrJudson Srnith 66 Seçil Akgün, "Amerikalı Misyonerlerin Ermeni Meselesinde Rolü", Atatürk Yolu, l, Ankara Mayıs 1988, s8-9

311 DİPNOTLAR ABCFM Arşivi, 1697, Eastcrn Turkey Mission , Rcel:676, January 16, 1890, Van 68 ABCFM Arşivi, 1697, Eastern Turkcy Mission , Reel:701, December 20, 1895, Van VIII Amerikan Misyonerlerinin Ermeniler Arasındaki Faaliyetlerine Dair Rus Miralayı Potiyata'nın Raporu Doç Dr Mithat AYDIN - 1 Potiyata'nın "Kuzey Amerika Misyoner Cemiyeti" adıyla zikrettiği misyoner cemiyeti Amcrican Board of Commissionars for Foreign (ABCFM)'dir Bu misyoner teşkilatı, Prcsbytcrian ve Congregationalist kiliselerinin üyeleri tarafından Boston'da kurulmuştur 1810 yılı Eylül'ünde yapmış olduğu toplantıda mütevelli heyetini belirlemiş ve bir iş dağılımı yapmıştır Kuruluşundan bir süre sonra üyelerini I Iavai, Çin, Yakındoğu gibi bölgelere göndermeye karar veren ABCFM, bu çerçevede 1820 yılı başında Levi Parson ile Pliny Fisk adındaki iki misyonerini Osmanlı topraklarına göndermiştir Bu ilk misyonerleri daha sonra başka ABCFM misyonerleri takip etmiştir ki, bunlar Osmanlı Ermenileri arasında gelecekteki kapsamlı misyoner faaliyetlerinin de habercisi olmuştur Filistin bölgesinde başlayıp Anadolu'da yoğunlaşan bu ilk misyoner çalışmaları için bakınız: American Board of Commissionars for Forcign Missions-ABCFM Project, The Near East ABC: Reel:502; Mission to the Armenians-Miseellaneous ABC:1672, Reel: 534 ABCFM'nin kendi kayıtlarından hareketle Osmanlı topraklarındaki faaliyetlerinin gelişimini esaslı bir şekilde ele alan Uygur Kocabaşoğlu, ABCFM'nin Anadolu'daki misyoner çalışmalarının ilk on yılını ( ) Ilazırlık Dönemi, sonraki otuz yılını ( ) Yerleşme Dönemi, 1910 yılına kadar süren otuz yılını ise Hasat Dönemi olarak tanımlamıştır Bakınız: Uygur Kocabaşoğlu, Anadolu'daki Amerika- Kendi Belgeleriyle 19 Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Amerikan Misyoner Okulları, 3Baskı, Ankara ABCFM'nin Anadolu'daki Ermenileri yakından görme fırsatını 1830 yılında Eli Smith ve HGOtis Dwiglıt adındaki iki misyonerinin yapmış oldukları geziyle bulmuşlardır Bu gezi, Smith ve Dwight'in 1830'd İzmir'de Anadolu topraklarına ayak basıp Balıkesir üzerinden İstanbul'a gelmesiyle başlamıştır Burada Ermeni patriği ile görüşen ve daha sonra Anadolu'ya geçen söz konusu misyonerler; İzmit, Ankara, Tosya, l'vlerzifon, Amasya, Tokat, Erzincan, Erzurum, Kars, Arpaçay, Tiflis, Şuşa, Datev, Nahçivan, Erivan, Eçmiyazin, Tebriz, Urmiye ve Trabzon'u ziyaret etmişlerdir 1831 Temmuzunda gezilerini tamamlayacak olan

312 304 DİPNOTLAR Smith ve Dwight, Trabzon-İstanbul-Malta üzerinden Amerika'ya dönmüşlerdir Gezi ile Ermenilerin idari, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamlarına dair kapsamlı bilgiler edinen Amerikan misyonerleri, hazırladıkları gezi notları ile de ABCFM'nin Anadolu'daki çalışmalarına öncülük etmişlerdir Bu gezi notları sonraki yıllarda ABCFM misyonerlerinin temel başvuru kitabı olmuş ve birkaç baskı yapmıştır Smith ve Dwight'in gezi notları ve görüşleri için bkz: Eli Smith and IlGO Dwight, Missionary Researches in Armenia Including A Journey Through Asia Minor, and into Georgia and Persia, with A Visit to the Nestorian and Chaldean Christian of Oormiah and Salmas, George Wightman, Paternoster Row, London, 1934 Smith ve Dwight'in gezi notları tarihçi Ömer Turan'ın "Amerikan Misyonerlerinden E Simith ve HG ODwigh'e Göre Yıllarında Ermeniler" başlıklı çalışmasına da konu olmuştur Bkz: 'Ermeni Soykırımı' İddiaları Yanlış Hesap Talat ve 'Tehcir'den dönünce, Der: Mustafa Çalık, Cedit Neşriyat, Ankara 2006, s Yazar, raporu kaleme aldığı tarihte (1895) Protestan sayısının 35 OOO'ne ulaştığını ifade etmektedir 4 ABCFM Project, Recl:596, s319 5 ABCFM Project, Reel:596 6 Bu okula 6-8 yaş grubu öğrenciler alınmaktadır 7 İdadilerin öğrenim sürelerinde vilayetlere veya şehirlere göre farklılık görülmektedir Örneğin idadilerin öğrenim süreleri bazı şehirlerde 4 yıldır Bu idadilerin programı da buna uygun düzenlenmiştir 8 Buralardan yetişenler papazlığa hak kazanırlardı 9 Amerika'ya göç eden Ermenilerin sayısı 19yüzyıl sonlarından itibaren büyük artış göstermiştir arasında Amerika'ya göç eden Ermenilerin sayısı 9952'dir Bu sayısı arasında 40608'e çıkmıştır Kemal Çiçek, "Amerika'da Türk-Ermeni Çatışması ve Harry The T urk Cinayeti'', Ermeni Araştırmaları dergisi, Ömer Engin Lütem, c5-6, sa20-21, ASAM Yay, Ankara Kış 2005-İlkbahar2006, s68 Bununla beraber göç eden Ermenilerin gerek Amerika'da bulundukları sırada, gerekse Amerikan vatandaşlığını almış olarak geri döndüklerinde yürüttükleri Osmanlı aleyhtarı faaliyetleri Osmanlı yöneticileri tarafından endişeyle takip edilmiştir ABD'ye gidenlerin almış oldukları Amerikan vatandaşlığının kötüye kullanılması 1890'lı yıllarda Osmanlı Devleti ile ABD arasındaki önemli diplomatik sorunlardan biri olmuştur Mavroycni Bcy'in ABD Dışişleri Bakanı Gresham'a gönderdiği pek çok yazıda Ermenilerin Amerikan vatandaşlığı almaktaki gerçek amacının Tiirkiye'ye döndüklerinde ihtilalci düşüncelerini yaymak ve bunu

313 DİPNOTLAR 305 basın yoluyla işlemek okluğunu belirtilmiştir Mavroycni Bey, 22 Ekim 1894'tc Greshaın'a iki ülke arasında dostane ilişkilerin devamı için konunun önemine vurgu yapmış ve görüşlerine dayanak yaptığı İstanbul'daki Amerikan elçisi Tcrrell'in raporuna dikkat çekmiştir Söz konusu raporda Terrell vatandaşlık almak için Türkiyc'dcn Amcrika'ya giden Ermenilerin Amerikan vatandaşlığını aldıktan sonra hemen geri döndüklerini, Avnıpa'dan Amerika'ya vatandaşlık için gidenlerin iyi niyetle Amerikan vatandaşlığını almaya çalıştıklarını ancak Asya'dan gidenlerde nadiren böyle bir iyi niyetin bulunduğunu söylemiştir Mavroyeni Bey, vatandaşlık sorununun çözümü için de İngiltere modeli bir pasaport sistemini önermiş ve hiç olmazsa Tıi rkiye'ye dönen Ermenilerin Osmanlı kanunlarına uyması için pasaportlara şerh düşülmesini istemiştir Böyle bir çözüm ile artık "Ermeni devrimcilerin devrimci amaçları için Amerikan vatandaşlığı alma yoluna gitmeyeceklerine" inandığını belirtmiştir Ancak Osmanlı elçisi bu tür diplomatik girişimlerden somut bir sonuç alamayacağını çok geçmeden görmüştür Bunun üzerine Osmanlı hükümeti kendince tedbirler almış ve Amerikan vatandaşlığına geçip daha sonra Türkiye gelerek suç işleyenleri tutuklama yoluna gitmiştir Tutuklama olayları Türk aleyhtarı gazetelerin ve Amerikan misyonerlerinin Osmanlı hükümctini suçlamak için kaçırmadıkları bir fırsat oluvermiştir Grcsham'ın bu husustaki itirazı üzerine de Osmanlı Dışişleri'ndcn, Osmanlı hükümetinin ABD'nin çıkarlarına ve onuruna karşı her hangi bir tavrının bulunmadığı, Ermeni devrimcilerinin hangi ülkeden geldiklerine bakarak muamele yapılamayacağı ve sadece suçlu olanlara karşı tedbirlerin alındığı cevabı verilmiştir Mithat Aydın, Bulgarlar ve Ermeniler Arasında Amerikan Misyonerleri, Ycditepe Yayınları, İstanbul 2008, s (Belgeler için bakınız: Bilal Şimşir, (EdPar), Documents Diplomatiques Ottomans Affaircs Armenicnnes ( ), vol il, No: 50, 78, 105, 137, 148, 274, Tü rk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1989, s87-88, , , , , Tabiiyet meselesi hakkında ayrıca bakınız: Gülnihal Bozkurt, "ABD Vatandaşlığı İddiasında Bulunan Osmanlı Va tandaşlarına Dair Bazı Amerikan Belgeleri'', ProfDr Jale Akipck'c Armağan, Konya, 1991, s BOA, YPRKUM, 26/68, 26 Ş 1310, ( ) Bu belgeye konu olan 1893 Merzifon Ayaklanması'ndaki Merzifon Amerikan Koleji'nin rolü, şu çalışmada etraflıca ele alınmıştır Mithat Aydın, "Sivas Vilaycti'nde American Board ofcommissionars for Forcign Missions'ın Misyonerlik Faaliyetleri ve 1893 Merzifon Ermeni Ayaklanması", Osmanlılar Döneminde Sivas Sempozyumu Bildirileri (21-25 Mayıs 2007), cl, Sivas Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Sivas, 2007, s

314 306 DİPNOTLAR 11 BOA, YPRKAZJ, 26/80, 29 Z 1310, ( ) Amerikan misyonerlerinin komitecilerle olan bağlantıları konusunda misyoner G \ı\!hite'ın şu yorumu hayli düşündürücüdür: "Misyonerler iki ateş arasındadır Eğer onlar (Ermeni) devrimcilerin tarafında yer alırlarsa, yetkililer misyonerlere 'siz ihanet ediyorsunuz Defolun veya sizi ve bütün binalarınızı yakacağız' demektedirler Eğer misyonerler hükümetin yanında yer alsalar, bu defa devrimciler 'siz Ermeniler için misyonerler olarak burada bulunamazsınız (Böyle yaparsanız) sizi mahvederiz' şeklinde tehditte bulunmaktadırlar Bu yüzden misyonerler sürekli tehlike altındadırlar" Misyonerler suçlamalar karşısında bile bazen bunu tümüyle inkar yoluna gitmemiş, herkesin makul görebileceği açıklamalar yapmayı tercih etmişlerdir White'ın bu sözleri bile misyonerlerin komitecilerle ilişkilerini reddetmediği gibi Emeni komiteciliğinin Osmanlı kentlerinde ulaşmış olduğu gücü ortaya koymaktadır White bu sözlerini Osmanlı yanlısı Garabet Ağa'nın Ermeni komitecileri tarafından öldürülmesi sonrasında söylemişti Söz konusu suikast nedeniyle söylemiş olduğu şu sözler ise Ermeni ayaklanmalarının mahiyetinin ortaya konulması noktasında dikkate değerdir: "Ermenistan'da iki çeşit Ermeni vardır Bunlardan bir kısmı 'Tiirk hiikiimetine sadık kalmalıyız Biz devrimi başaramayız Çok az sayıdayız' demektedirler Diğerleri ise 'Türk hiikiimetini yıkana kadar suikastlar yapacak ve ayaklanacağız' Bu devrimciler devrime destek vermeyen kardeşlerini (Ermenileri) ve misyonerleri öldürmeye hazırdır" BOA, HRSYS, 64/25, , s5 12 Amerikan misyonerlerinin Ermeni olayları konusundaki yayın ve söylemlerinin çoğu zaman tek taraflı, abartılı, dini taassuba dayalı ve hatta gerçek dışı olduğu söylenebilir Elçi Mavroyeni Bey'in gözlemlerine göre misyonerler Müslümanlara karşı hep "fanatik" düşünceler içinde olmuş, "çocukluklarından beri" Müslümanlara düşmanları olarak bakmışlardır Bununla beraber elçi, Amerikalıların "beş Müslüman'dan daha ziyade bir Ermeni'ye inandıklarını" belirtmiştir BOA, YPRKEŞA, 23/6, 7 Ca 1313 Misyonerlerin kin ve nefret hislerine karışmış abartılı ve tek taraflı aktarımlarına, pek çok örnek içinden Sasun Ayaklanması'nı dikkate değer bir örnek olarak gösterebiliriz Misyonerler akla hayale gelmeyen hikayelerle siisledikleri Sasun Ayaklanması'ndaki Ermeni kaybını 30 binlere kadar çıkarmış ve bunu Ermenilerin Müslümanlar tarafından planlı bir şekilde yok edilmesi olarak sunmuşlardır Oysa olayı soruşturan ve büyük devletlerinin temsilcilerinin de bulunduğu Sasun komisyonunun araştırması sonucu Ermeni kaybının sadece 265 olduğu ortaya çıkmıştır Müslüman kayıplarının da meydana geldiğini tespit eden komisyon, olayları çıkaranların Ermeni devrimci komite üyeleri olduğunu belirlemiştir Şimşir, Documents Diplomatiques, vol III, No:296, s Öyle anlaşılıyor ki, Sasun olayları konusunda batı

315 DİPNOTLAR 307 basınında yer alan haberlerin bir kısmı bölgeye gitmeyen, ancak gitmiş gibi sunulan muhabirlerin kaleminden çıkmıştır Örneğin, Yüzbaşı CB Norman, Sasun olayını incelemek için Daily Telgraf ve Daily News gazeteleri tarafından gönderilen Dr Dillon ile Frank Scudamor'un hiçbir zaman Sasun'a gitmediklerini, ancak Erzurum'da bulundukları sırada "hayal gücü yüksek Ermenilerden" duydukları "hikayeleri" yazmış olduklarını bizzat tespit etmiştir CB Norman, The Armenians Unmasked (Ermenilerin l\ılaskesi Düşüyor), Yay I laz Yavuz Ercan, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları, sal, Ankara 1993, s14-15 Sasun Ayaklanması'nın bir başka tanığı Ellis Ashınead Bartlett'in aynı mealdeki görüşleri için bkz: Serpil Sürmeli, "ISason İsyanı ve Gelişen Olaylar Çerçevesinde İngiliz Siyasi Tavrının Değerlendirilmesi", Ermeni Araştırmaları ltürkiye Kongresi Bildirileri, YayHaz: Şenol Kantarcı ve diğ, Ankara 2003; s324 Sason Ayaklanması'nın ortaya çıkışı ve doğurduğu sonuçlar hakkında ayrıca bakınız: Ali Karaca, "Türkiye'de Ermeniler İçin Yapılan Reformlar (Örtülü Bir İşgale Doğru) ve Tehcir Gerçeği ( )", Uluslar arası Tü rk-ermeni İlişkileri Sempozyumu, Mayıs 2001, İstanbul 2001, s ; Cezmi Eraslan, "l Sasun İsyanı Sonrasında Osmanlı Devlcti'nin karşılaştığı Siyasi ve Sosyal Probemler", Kafkas Araştırmaları 11, İstanbul 1996, s65-92; Mehmed Hocaoğlu, Arşiv Vesikalarıyla Tarihte Ermeni Mezalimi ve Ermeniler, İstanbul 1976, s ; Cemal Anadol, Tarihin Işığında Ermeni Dosyası, İstanbul 1982, s ; Musa Şaşmaz, British Policy and the Application of Reforms for the Armenians in Eastern Anatolia , Ankara 2000, s130 vd 13 BOA, YPRKDH, 5/83, s3, 6, 19, 27 Benzer şekilde, Balkanlardaki misyonerlik faaliyetleri vesilesiyle Büyük Devletlerin bölgedeki nüfuzu ve Osmanlı yöneticileri üzerindeki etkisi Osmanlı Ragusa konsolosunun 23 Temmuz 1863 tarihli tahriratına şöyle yansımıştır: "Yabancı ülkelerin konsoloslarının etkisiyle pasivize olmuş imparatorluk yetkilileri, İstanbul hükümetinin elçisini, dolayısıyla İstanbul hükümetini dinlemiyorlar; sadece onlardan korktuklarından değil, aynı zamanda ve sandığımızdan daha basit bir şekilde ya da çok şahsi ihtiras ve kişisel düşmanlıklardan kaynaklanan nedenlerle bu konsoloslara ve onların kaprislerine bağlanıyorlar İşte sayın Bakanım, buradaki yetkililer bu durumdan dolayı kendilerini de tehlikeye atmak istemediklerinden 'devlet içinde devletleri' hoş görmek zonında olduğumuz gerçeğini itiraf etmeye cesaret edemiyorlar ve elleri kolları bağlı hiçbir şey yapamaz durumda kalıyorlar Bugünkü dunımda en ciddi olan ve halk tarafından da hoş görülmeyeni Osmanlı yetkililerinin iş yapamaz duruma gelmesidir Bu da büyük ölçüde yabancı konsolosların bütün işlerde onlara

316 308 DİPNOTTı\R müdahale etmelerinden kaynaklanıyor Sayın bakanım şunu söylememe müsaade ediniz; üst düzey yetkililerimizin görev yetkilerini genişleterek ve görevlerini yabancı konsolosların küçümseyici suçlamalarından korkmadan yapmalarını sağlayarak ve onlara da gerekli olan saygıyı gösterip iç işlerimize karışmalarını engelleyerek bu olumsuz durumu düzeltebiliriz" BOA, HRSYS, 207/51, "kraliçesinin" olmalıdır IX Ermeni Kimliğinin İnşasında Kilisenin Rolü Doç Dt: Davut KILIÇ 1 Tapınak hizmetçiliği, Tanrıların ve tapınakların malı sayılan kadın ve erkek kölelere Hicrodulos'lar (Kutsal Fahişelik) denir Bkz Orhan Hançerlioğlu, Dünya İnançları Sözlüğü, İstanbul 2004, s195; Ayrıca Kutsal Fahişelik hakkında geniş bilgi için bkz Şinasi Gündüz, Din ve İnanç Sözlüğü, Ankara 1998, s228; Mehmet Aydın, Ansiklopedik Dinler Sözlüğü, Konya 2005, s437 2 Rene Grousset, Başlangıcından 1071'e Ermenilerin Tarihi, Nşr Sosi Dalonoğlu, İstanbul 2005, s114 vd; Bu konuda daha geniş bilgi için bkz Sirarpie Der Nersessian, The Armenians, Ed Glyn Daniyl, USA 1969, s73 3 Bkz İhsan Sakarya, Belgelerle Ermeni Sorunu, Ankara 1984, s14; A Alper Gazigiray, Ermeni Terörünün Kaynakları, İstanbul 1982, s33 vd 4 Aziz S Ati ya, A History of Eastern Christianitiy, London 1968, s315; J R, Russell, "Armenian Religion", The Encylopedıa ofreligion I, New Ycırk 1987, s417 vd; Abdurrahman Küçük, Ermeni Kilisesi ve Türkler, Ankara 1997, s16; Bu tespit dilbilimciler tarafından da kabul görür Bkz Grousset, Ermenilerin Tarihi, s113 vd 5 Nersessian, The Armenians, s 76; Robert Curzon, Armenia: (a Year at Erzeroom, and the Frontiers of Russia, Turkey and Persia), New York 1854, s216; Esat Uras,Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul 1987, s120; Ayrıca bkz Salim Cöhce, "Ermenilerin Kimliği Hakkında Bir Değerlendirme", Yakın Tarihimizde Kars ve Doğu Anadolu Sempozyumu, Ankara 1992, s Aziz Kirkor'un öncülüğünde Hıristiyanlığı kabullenen Ermeniler, O'nun adını "Lusavoriç-Aydınlatıcı" olarak değiştirmişlerdir Bu sebeple "Uğapar"/"Ilavariler Kilisesi" olarak bilinen Ermeni Kilisesi, aynı zamanda "Lusavoriçagan" adıyla da anılır Ayrıca dünya literatürüne "Eglise Armenian"/"Ermeni Kilisesi" olarak da geçmiştir Bkz Levon Panos Dabağyan, Türkiye Ermenileri Tarihi, İstanbul 2003, s65 vd;

317 DİPNOTLAR 309 Ayrıca bkz Atıf Erçıkan, Tarihte Türk-Ermeni Münasebetleri, Ankara 1949, s7; M Fahrettin Kırzıoğlu, "Armenya Yukarı-Eller!arihi'nin iç yüzü Dede Korkut Oğuznamclerinin Mahiyeti", TBETlS, Ankara 1985, s136; Davut Kılıç, Tarihten Günümüze İstanbul Ermeni Patrikhanesi, Ankara 2008, s5 7 Kazım Karabekir, Ermeni Dosyası, Nşr F Özerengin, İstanbul 1994, s73 vd 8 Bkz Atiya, Eastern Christianity, s321 9 Nersessian, The Armenians, s75; R Curzon, Armenia, s216 vd; Gregoir'in hayatı, evliliği, Kral Tridat'ın hizmetinde yaptığı dini ve siyasi faaliyetler için bkz] Dauviliier, Histoire et İnstitutions des Eglises Orientales au Moyen Age, London 1983, s64 vd; Ayrıca bkz Moses Khorenats'i, History of the Armenians, (Translation and Comınentary on thc Litcrary Sources by Robert W Thomson), London 1978, s Küçük, Ermeni Kilisesi, s4 11 Bkz Leon Arpee, A I Iistory of Armenian Christianity, (from the Beginning to Our Own Time), Ncw York 1946, s20; Pars Tuğlacı, 'farih Boyunca Batı Ermenileri I, İstanbul 2004, s3 12 Grousset, Ermeni Tarihi, s Aristakes, U rfa'da Euthalius, Nusaybinden J acob ve İran Piskoposu John ile birlikte konsilc gitti Bkz Khorenats'i, History of the Armenians, s Khorenats'i, History of the Arınenians, s245 vd; Curzon, Armenia, s216 vd; Arthur Pcnrhyn Stanley, Lectures on the History of the Eastern Church (with an Introduction on the Study of Ecclesiastical History), London 1908, s98, 168 vd 15 Bkz Recep Şahin, Tarih Boyunca Tt irk İdarelerinin Ermeni Politikaları, İstanbul 1988, s31 vd; Ermenistan bölgesinde llıristiyanlığın yayılmasından duydukları rahatsızlıktan dolayı Zerdüşt din adamları ve Sasani yöneticilerinin aldıkları tedbirler için ayrıca bkz Groussct, Ermenilerin Tarihi, s187 vd 16 Grousset, Ermenilerin Tarihi, s131; Gregoir'den sonra 1306 yılına kadar Katoğikosluk makamına gelenlerin kronolojik olarak görev süre!erini gösteren tablo için bkz S Orbelian, Hıstoıre De La Sıoune I, Saınt Petersbourg 1864, s274 vd 17 Ariya, Eastern Christianity, s Tuğlacı, Batı Ermenileri I, s4 19 Ariya, Eastern Christianity, s323; Grousset, Ermenilerin Tarihi, s131; Dördüncü asrın başlarında paganizm kaldırılmış olmasına rağmen

318 310 DİPNOTLAR başka yerde cılduğu gibi Ermenistan'da da hatırı sayılır oranda paganların uzun süre devam ettiğini ve antik inançların mahalli folklor ve gelenekler tarzında uzun süre sürdüğünü biliyoruz Bkz Nersessian, The Armenians, s Ariya, Eastern Christianity, s324; Ayrıca bkz Leon Arpee, Armenian Awakening (A History of the Armenian Church, ), Chicago 1909, s2 21 Adrian Fortescue, The Orthodox Eastern Church, London 1911, s24 22 Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası, (Beşinci baskı), Byy 2001, s46; Tıran Nersoyan, "Armenian Church" The Encylopedia of Rcligion 1, New York 1987, s Bkz Atiya, Eastern Christianity, s321; Küçük, "Gregoryen Ermeni Kilisesinin Oluşması ve Konsil Kararları Karşısındaki Tutumu", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, CXXV, Ankara 1996, s123; Küçük, Ermeni Kilisesi, s131 vd; Greklerin bu konuda Ermeni Kilisesine yönelttiği soru ve cevaplar için ayrıca bkz Kalankatlı Moses, Alban Tarihi, Nşr Ziya Bünyadov, İstanbul 2006, s Bkz Malachia Ormanyan, The Church of Armenıa, Ed G Marcar Gregory, London 1955, s13 25 Urfa'daki okullar hakkında geniş bilgi için bkz E R I-Iayes, Urfa Akademisi, (nşr Y Günenç), İstanbul Grousset, Ermenilerin Tarihi, s167; Küçük, Ermeni Kilisesi, s Atiya, Eastern Christianity, s Geniş bilgi için bkz Grousset, Ermenilerine Tarihi, s166; Nersessian, The Armenians, s85 vd; Curzon, Armenia, s406; M Fahrettin Kırzıoğlu, Kars Tarihi I, İstanbul 1953, s187; Küçük, Ermeni Kilisesi, s143; Tuğlacı, Batı Ermenileri I, s5; Küçük, Ermeni Kilisesi, s Bundan dolayı Süryanice ve Kıpti'ce de olduğu gibi Ermenilerin ibadet dillerinde Yunanca kelimelere rastlanır Bkz Ekrem Sarıkçıoğlu, Başlangıçtan Günümüze Dinler Tarihi, Isparta 2002, s Ariya, Eastern Christianitiy, s325; Grousset, Ermenilerin Tarihi, s 169; Tuğlacı, Batı Ermenileri I, s9 31 Bu konuda geniş bilgi için bkz Atiya, Eastern Christianitiy, s324 vd 32 Krikor Hagop Basmacıyan, Şarkta Toplumsal ve Dinsel Hayat, Nşr A Yılmaz, İstanbul 2005, s54; Grousset, Ermenilerin Tarihi, s170; Küçük, Ermeni Kilisesi, s155; Tuğlacı, Batı Ermenileri I, s 7 33 Bkz L Arpee, Armenian Awakening, s3

319 DİPNOTLAR ( ); Ayrıca bkz H G O Dwight, Chrıstianity in Turkcy: (a Narrativc of the Protestant Rieformation in thc Armcnian Church), London 1854, s65 35 Gregory Abu'l-Faraç, Abu'l-Faraç Tarihi l, (nşr R Doğrul), Ankara 1987, s Bu konuda geniş bilgi için bkz Nersessian, The Armenians, s77; Uras, Tarihte Ermeniler, s 10; Davut Kılıç, Osmanlı Ermenileri Arasında Dini ve Siyasi Mücadeleler, Ankara 2006, s20 37 Vartanants Bayramı için bkz htm, ( ); Bu konuda ayrıca bkz Ormanian, The Church of Armenia, s157 vd 38 Grousset, Ermenilerin Tarihi, s Ariya, Eastern Christianitiy, s307; Vartan Artinian, Osmanlı Devleti'nde Ermeni Anayasası'nın Doğuşu , Nşr Zülal Kılıç, İstanbul 2004, s33 40 Grousset, Ermenilerin Tarihi, Bkz Gürün, Ermeni Dosyası, s48 42 Atiya, Eastern Christianitiy, s Pars Tuğlacı, İstanbul Ermeni Kiliseleri, İstanbul 1991, s3; Mehlika Aktok Kaşgarlı, Kilikya Tabi Ermeni Baronluğunun Tarihi, Ankara 1990, s47 44 Nesturiliğin yayılışı için bkz Mehmet Aydın, "Hıristiyanlıkta Teslis Doktrini ve Hıristiyan İ'tizalleri", İslam İlimleri Enstitüsü Dergisi, S5, (1982), s Grousset, Ermenilerin Tarihi, s Divin, Erivan'ın 35 kın güneyinde IV-XIII asırlarda varlığını sürdürmüş bir şehirdir IV yüzyılın ilk çeyreğinden sonra Ermeni Arşakilerinin, 428'den itibaren Sasani Merzbanlarının, 640'dan sonra ise Arap emirlerinin ikametgahı oldu Bkz Moses, Alban TArihi, s Ormanian, The Church of Armenia, s27 vd; Nersessian, The Armenians, s76 vd 48 Tuğlacıya giire de, Ermeni takviminin başlangıcı 552 yılıdır Bu takvim, 12 ay, 365 gün olup her ay 30 gündür Bkz Tuğlacı, Batı Ermenileri I, s13 49 Grousset, Ermenilerin Tarihi, s Bkz Ariya, Eastern Christianitiy, s342

320 312 DİP:-IOTlAR 51 Bu konuda geniş bilgi için hkz Kılıç, age, s26 vd 52 Bu konuda geniş bilgi için bkz Küçük, Ermeni Kilisesi, s287 vd; Ermeni Kilisesine göre Güneşin ışık ve ısısı, birbirlerine ayrılmaz bir şekilde bağlı oldukları gibi Kilise, Gelenek ve Kutsal Kitap da aynı şekilde birbiri ile bağlantılıdır Bkz Küçük, Ermeni Kilisesi, s220 Bunun için Gregoryen Ermenilere göre, Kilise, saflık ve dürüstlük içinde "gelenekleri" nakleden güvenilir bir kurumdur Küçük, Ermeni Kilisesi, s Atiya, Eastern Christianitiy, s Geniş bilgi için bkz Ormanian,The Chureh of Armenia, s156; Russell, "Armenian Religion'', s Küçük, Ermeni Kilisesi, s Bkz Ormanian, The Church of Armenia, s54; Gürün, Ermeni Dosyası, s49

321 TARi HTE TÜRKLER ve ERMENİLER Ermeni Nüfusu ve Kilisesi Misyonerlik A sırlardır Osmanlı idaresi altında yaşayan Ermeniler, ülkenin hemen her tarafına dağılmışlar, hiçbir endişe duymadan, sulh ve sükun içinde, mallarından ve canlarından emin, inançlarında tamamen serbest, gayet mesut ve ekonomik açıdan müreffeh bir biçimde yaşamışlardır Ticaret ve sanatla uğraşan, sarraflık ve kuyumculuk yapan Ermeniler, Osmanlı Devleti'nce özel hizmetlerde ve emniyet gerektirecek işlerde istihdam edilmişlerdir Darphane ve Baruthane gibi önemli müesseselerin başına geçmişler ve Osmanlı idaresine göstermiş oldukları bağlılık ve sadakatten ötürü "millet-i sadıka" olarak adlandırılmışlardır Yaklaşık on asırlık bu beraber yaşama sanatı, 19 yüzyılın son çeyreğinde çeşitli etkenler nedeniyle bozulmaya yüz tutmuş ve genel anlamda bir soruna dönüşme yolunda ciddi bir ivme kazanmaya başlamıştır Nihayet ortaya çıkan anlaşmazlık Osmanlı Devleti'nin son yarım asırlık zaman dilimine damgasını vuran en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir Günümüzde de tartışma konusu olmaya devam eden Ermeni konusu, şüphe yok ki Savaşı sırasında İngiltere ile Rusya arasındaki rekabetin Osmanlı-Rus yarattığı bir emperyalizm sorunu olarak tezahür etmiştir Ermeniler, bu tarihten sonradır ki Osmanlı Devleri'nin bütün Hıristiyan unsurları gibi bağımsız bir devlet kurma çabasına girmişlerdir

KARADENĐZ BÖLGESĐ NĐN DEMOGRAFĐK YAPISINA DAĐR BĐR ĐNCELEME

KARADENĐZ BÖLGESĐ NĐN DEMOGRAFĐK YAPISINA DAĐR BĐR ĐNCELEME KARADENĐZ BÖLGESĐ NĐN DEMOGRAFĐK YAPISINA DAĐR BĐR ĐNCELEME Mehmet OKUR * Veysel USTA ** ÖZET Bu yazıda Pontusçuluğun kültürel alt yapısının oluşturulmaya çalışıldığı dönem olan XIX. yüzyıl başından Pontus

Detaylı

KARADENĐZ BÖLGESĐ NĐN DEMOGRAFĐK YAPISINA DAĐR BĐR ĐNCELEME. Bölgesi nin, XIX. yüzyıl başından yani Pontusçuluğun kültürel alt

KARADENĐZ BÖLGESĐ NĐN DEMOGRAFĐK YAPISINA DAĐR BĐR ĐNCELEME. Bölgesi nin, XIX. yüzyıl başından yani Pontusçuluğun kültürel alt KARADENĐZ BÖLGESĐ NĐN DEMOGRAFĐK YAPISINA DAĐR BĐR ĐNCELEME ÖZET Mehmet OKUR * Veysel USTA ** Tarafımızdan kaleme alınan bu yazıda Karadeniz Bölgesi nin, XIX. yüzyıl başından yani Pontusçuluğun kültürel

Detaylı

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845)

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) C. Yunus Özkurt Osmanlı döneminde ilk genel nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde 1831 (Hicri: 1246) yılında alınan bir karar ile uygulanmaya başlamıştır (bundan

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

TRABZON VİLAYETİ NİN NÜFUSU ( )

TRABZON VİLAYETİ NİN NÜFUSU ( ) Karadeniz İncelemeleri Dergisi: Yıl 8, Sayı 15, Güz 2013 99 TRABZON VİLAYETİ NİN NÜFUSU (1876-1878) Ahmet KÖKSAL * ÖZ Bu çalışmada, dönemin Trabzon Valisi Sırrı Paşa tarafından Mabeyn-i Hümayun a sunulan

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ HANEHALKI İŞGÜCÜ İSTATİSTİKLERİ BİLGİ NOTU 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 06/03/2014 tarihinde 2013 yılı Hanehalkı İşgücü İstatistikleri haber bültenini yayımladı. 2013 yılında bir önceki yıla göre;

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

BALIKESİR KAZASI (1840 1845)

BALIKESİR KAZASI (1840 1845) 1 2 BALIKESİR KAZASI (1840 1845) 3 Tanzimat başlarında BALIKESİR KAZASI (1840 1845) (Demografik Durum) Zağnos Kültür ve Eğitim Vakfı Genel Yayın No:8 ISBN 975 94473 4 7 Kapak : Petek Ofset Matbaacılık

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

LAZ VE MİGRELİ TARİHİ

LAZ VE MİGRELİ TARİHİ LAZ VE MİGRELİ TARİHİ Ünsal, V. (2006). "Doğu Karadeniz'in Tarihi Coğrafyası". Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8 (2), 129-144, İpek, N. (1994). "Birinci Dünya Savaşı Esnasında Karadeniz

Detaylı

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir? DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği Balkan Yarımadasın da en eski halklarından olan İllirya kökenli bir halk olarak kabul edilen Arnavutlar,

Detaylı

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.

Elveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Elveda Rumeli Merhaba Rumeli İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Hamdi Fırat BÜYÜK* Balkan Savaşları nın 100. yılı anısına Kitap Yayınevi tarafından yayınlanan Elveda Rumeli Merhaba

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2010 Yılı Göç İstatistikleri Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNK) sonuçları veri tabanı ve 2000 yılı Genel Nüfus Sayımı sonuçlarına göre,

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2013 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 29/01/2014 tarihinde 2013 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2013 tarihi itibariyle;

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2014 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 28/01/2015 tarihinde 2014 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2014 tarihi itibariyle;

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ (ADNKS) 2015 Yılı Türkiye İstatistik Kurumu 28/01/2016 tarihinde 2015 yılı Adrese Dayalı Kayıt Sistemi Sonuçları haber bültenini yayımladı. 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle;

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER

TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER TC. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI'NDA TAMAMLANAN TEZLER 2006 SARIBEY, Aysun, XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Aydın'da Yönetim, (Danış. Prof. Dr. Serap YILMAZ), Adnan

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013)

Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013) Geçmişten Günümüze Giresun da Dini ve Kültürel Hayat Sempozyumu (25-27 EKİM 2013) İlimiz tarihinde yer alan bütün kavimlerin kültürel ve dini kimliğinin ele alınarak inceleneceği Geçmişten Günümüze Giresun

Detaylı

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş )

Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; 1- Nüfusun Yaş Gruplarına Göre Dağılımı Genç (Çocuk) Nüfus ( 0-14 yaş ) Türkiye Nüfusunun Yapısal Özellikleri Nüfus; ülkelerin kalkınmasında, ülkenin dünyadaki etki alanını genişletmesinde potansiyel bir güç olarak önemli bir faktördür. Nüfusun potansiyel gücü, nüfus miktarı

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR Şubat 216 Hikmet DENİZ i İçindekiler Tablo Listesi... iii Grafik Listesi... iii 1. Giriş... 1 2. Türkiye'de Teşvik Belgesine Bağlı Yatırımlar... 1 3. Yatırımların Bölgesel

Detaylı

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM

T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM T.C KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS DERS İÇERİKLERİ I. DÖNEM TAR513 Klasik Dönem Osmanlı Taşra Teşkilatı Klasik dönem Osmanlı taşra teşkilatı; Osmanlı

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

1990 GENEL NÜFUS SAYIMI VE SAMSUN İLİ NÜFUSU

1990 GENEL NÜFUS SAYIMI VE SAMSUN İLİ NÜFUSU 1990 GENEL NÜFUS SAYIMI VE SAMSUN İLİ NÜFUSU Bu çalışmada 1927 yılından itibaren yapılan 13 genel nüfus sayımında elde verilere göre Samsun ili nüfusunun Türkiye toplam nüfusu içerisindeki durumu, sayım

Detaylı

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül)

TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül) TARIM DIŞI İŞSİZLİK ARTIŞTA (Temmuz Ağustos - Eylül) HAZIRLAYAN 18.02.2014 Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ Prof. Dr. Mustafa DELİCAN Doç. Dr. Levent ŞAHİN ÖZET Türkiye genelinde Eylül ayında geçen yılın aynı

Detaylı

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR ÖZET İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR 17.04.014 Ekim Kasım Aralık Ayları. HAZIRLAYAN Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa DELİCAN İnsan Kaynakları Araştırma

Detaylı

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman

BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman BÜRO, MUHASEBE VE BİLGİ İŞLEM MAKİNELERİ İMALATI Hazırlayan M. Emin KARACA Kıdemli Uzman 516 1. SEKTÖRÜN TANIMI Büro, muhasebe ve bilgi işlem makineleri imalatı ISIC Revize 3 ve NACE Revize 1 sınıflandırmasına

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME

TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ. NÜFUS ve KENTLEŞME TRB2 BÖLGESİ MEVCUT DURUM ANALİZİ NÜFUS ve KENTLEŞME 211 İÇİNDEKİLER 1.NÜFUS... 1 1.1. Nüfus Büyüklüğü, Nüfus Yoğunluğu ve Nüfus Artış Hızı... 3 1.2. Yaş ve Cinsiyet Dağılım Özellikleri... 8 1.2.1. Nüfusun

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri

Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri Tarih Anabilim Dalı Tezli Yüksek Lisans (Sak. Üni. Ort.) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders İçerikleri Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri TAR701 1 3+0 6 Bu dersin temel amacı belli

Detaylı

Geçmişten Günümüze Kastamonu Üniversitesi Dergisi: Yayımlanan Çalışmalar Üzerine Bir Araştırma 1

Geçmişten Günümüze Kastamonu Üniversitesi Dergisi: Yayımlanan Çalışmalar Üzerine Bir Araştırma 1 Mart 2017 Cilt:25 No:2 Kastamonu Eğitim Dergisi xii-xxi Geçmişten Günümüze Kastamonu Üniversitesi Dergisi: Yayımlanan Çalışmalar Üzerine Bir Araştırma 1 Lütfi İNCİKABI, Samet KORKMAZ, Perihan AYANOĞLU,

Detaylı

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34>

TABLO 27: Türkiye'deki İllerin 2006 Yılındaki Tahmini Nüfusu, Eczane Sayısı ve Eczane Başına Düşen Nüfus (2S34> 3.2.2. ECZANELER Osmanlı İmparatorluğu döneminde en eski eczane 1757 yılında Bahçekapı semtinde açılmış olan İki Kapılı Eczahane'dir. İstanbul'da sahibi Türk olan ilk eczahane ise "Eczahane-i Hamdi" adıyla

Detaylı

OSMANLI DEVLETİ NİN YILINA AİT EĞİTİM İSTATİSTİĞİ

OSMANLI DEVLETİ NİN YILINA AİT EĞİTİM İSTATİSTİĞİ Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları Yıl: 2012/2, Cilt:11, Sayı: 22 Sf. 125-167 OSMANLI DEVLETİ NİN 1907-1908 YILINA AİT EĞİTİM İSTATİSTİĞİ Nuri GÜÇTEKİN* Bu çalışmada, Maarif-i Umumiye İstatistik Dairesince

Detaylı

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU

SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU SON EKONOMİK GELİŞMELERDEN SONRA ESNAF VE SANATKARLARIN DURUMU Temel Ekonomik Göstergeler: Temmuz ayında; Üretici fiyatları genel indeksinde(üfe), Bir önceki aya göre %1,25 artış Bir önceki yılın Aralık

Detaylı

OSMANLINÜFUSU ( )

OSMANLINÜFUSU ( ) ,' 1" : t.. 1... '.... OSMANLINÜFUSU (1830-1914) DEMOGRAFIK VE SOSYAL ÖZELLIKLERI TARiH VAKFI V Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı y:ı.yınıdır. Valikonağı Cad. Samsun Apt. No. 57 Kat 2 34365 N~anraşı-tsranbul

Detaylı

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010.

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010. Tarih Okulu Eylül-Aralık 2010 Sayı VIII, 185-189. İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010. Süleyman AŞIK

Detaylı

SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI EKONOMİK BÜLTEN

SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI EKONOMİK BÜLTEN SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI EKONOMİK BÜLTEN ARALIK 2016 Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası nın ismi kaydedilmek koşulu ile alıntı yapmak

Detaylı

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY

YERELYÖNETİM TARKANOKTAY YERELYÖNETİM REFORMUSONRASINDA İLÖZELİDARELERİ Dünyadayaşananküreseleşme,sanayitoplumundanbilgitoplumuna geçiş,şehirleşmeninartışı,ekonomikvesosyaldeğişimleryönetim paradigmalarınıveyapılarınıdaetkilemektedir.çevrefaktörlerinde

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

Türkiye Bankacılık Sistemi Banka, Şube, Mevduat ve Kredilerin İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı

Türkiye Bankacılık Sistemi Banka, Şube, Mevduat ve Kredilerin İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı Bankacılar Dergisi, Sayı 61, 2007 Türkiye Bankacılık Sistemi Banka, Şube, Mevduat ve Kredilerin İllere ve Bölgelere Göre Dağılımı 1. Banka ve şube sayısı Türkiye de 2006 yıl sonu itibariyle 46 banka, 6.802

Detaylı

Ekonomik Rapor Bileşik faiz formülü ile hesaplanmış olan, nüfus artış hızıdır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği /

Ekonomik Rapor Bileşik faiz formülü ile hesaplanmış olan, nüfus artış hızıdır. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği / 3. SOSYO-EKONOMİK GÖSTERGELER 3.1 Nüfus 2011 yılı ADNKS sonuçlarına göre; ülkemizin toplam nüfusu 74.724.269 olup, bunun %52,2 si olan 37.532.954 ü erkek, %49,8 i olan 37.191.315 i ise kadın nüfustur.

Detaylı

ilahiyat FAKÜLTESi DERGiSi

ilahiyat FAKÜLTESi DERGiSi ' ' / ' ~ ' ; ' ' ' :. " ' ; ıı' 7975..... FIRArf UNIVERSITESI ilahiyat FAKÜLTESi DERGiSi SAYI : 3 ELAZIG -1998 VtTAL CUtNET'E GöRE KARADENiZ BöLGESINiN NüFUSU Arş.Gör. İbrahim TELLtO(;LU* "Şimdilerde

Detaylı

Ocak-Eylül dönemine ait dış ticaret verileri değerlendirildiğinde Sinop ilinin ilk 9 ay sonundaki

Ocak-Eylül dönemine ait dış ticaret verileri değerlendirildiğinde Sinop ilinin ilk 9 ay sonundaki Sinop Ekonomi Verileri-Eylül, 215 Dış Ticaret Genel Görünüm (Ocak-Eylül, 215) Ocak-Eylül dönemine ait dış ticaret verileri değerlendirildiğinde Sinop ilinin ilk 9 ay sonundaki ihracatının geçen yılın aynı

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014 ÖZGEÇMİŞ 1.Adı Soyadı : MUZAFFER TEPEKAYA 2.Doğum Tarihi : 20.10.1962 3.Unvanı : Prof. Dr. / Tarih Bölümü 4. e-mail : muzaffer.tepekaya@cbu.edu.tr Öğrenim Hayatı: Derece Alan Üniversite Lisans Tarih Selçuk

Detaylı

HANEHALKI İŞGÜCÜ ARAŞTIRMASI Bölgesel Sonuçlar 2004-2013 İşgücü ve Yaşam Koşulları Daire Başkanlığı İşgücü İstatistikleri Grubu İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 3 TEMEL İŞGÜCÜ GÖSTERGELERİ... 5 YE İLİŞKİN İŞGÜCÜ GÖSTERGELERİ,

Detaylı

(1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay..

(1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay.. İktisat Tarihi (1983). 1980 Genel Nüfus Sayımı: Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri; 12-10-1980, 05 Amasya. Ankara: Devlet İstatistik Enst. Yay.. (1962). "Yükseliş Devri'nde Osmanlı Ekonomisine Umumi

Detaylı

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi) Ankara Üniversitesi 2000

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi) Ankara Üniversitesi 2000 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Sezai BALCI Doğum Tarihi : 15 Temmuz 1976 Öğrenim Durumu : Doktora Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi)

Detaylı

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017)

2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ. Zafer YÜKSELER. (19 Haziran 2017) 2017 YILI İLK ÇEYREK GSYH BÜYÜMESİNİN ANALİZİ Zafer YÜKSELER (19 Haziran 2017) TÜİK, 2017 yılı ilk çeyreğine ilişkin GSYH büyüme hızını yüzde 5 olarak açıklamıştır. Büyüme hızı, piyasa beklentileri olan

Detaylı

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii

GRAFİK 1 : ÜRETİM ENDEKSİNDEKİ GELİŞMELER (Yıllık Ortalama) (1997=100) Endeks 160,0 140,0 120,0 100,0 80,0 60,0 40,0 20,0. İmalat Sanayii TÜTÜN ÜRÜNLERİ İMALAT SANAYİİ Hazırlayan Ömür GENÇ ESAM Müdür Yardımcısı 78 1. SEKTÖRÜN TANIMI Tütün ürünleri imalatı ISIC Revize 3 sınıflandırmasına göre, imalat sanayii alt ayrımında 16 no lu gruplandırma

Detaylı

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI

YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH BÖLÜMÜ LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS Tezli yüksek lisans programında eğitim dili Türkçedir. Programın öngörülen süresi 4

Detaylı

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU. İTKİB Genel Sekreterliği Hazırgiyim ve Konfeksiyon Ar-Ge Şubesi HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ 2016 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU Ekim 2016 2 HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2016 EYLÜL İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME Yılın İlk 9 Ayında %2,6

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

KURUM UNVAN İL TEŞKİLAT SINIF ÖĞRENİM DERECE ADET NİT1 NİT2 NİT3 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANECİ BOLU Merkez TH LİSANS 8 1 4099 4101 7300

KURUM UNVAN İL TEŞKİLAT SINIF ÖĞRENİM DERECE ADET NİT1 NİT2 NİT3 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANECİ BOLU Merkez TH LİSANS 8 1 4099 4101 7300 KURUM UNVAN İL TEŞKİLAT SINIF ÖĞRENİM DERECE ADET NİT1 NİT2 NİT3 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ KÜTÜPHANECİ BOLU Merkez TH LİSANS 8 1 4099 4101 7300 ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ MEMUR BOLU Merkez GİH

Detaylı

Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir.

Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir. MART 2017 Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası nın ismi kaydedilmek koşulu ile alıntı yapmak mümkündür. SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI Hançerli

Detaylı

İZMİR İN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİK RAKAMLARININ ANALİZİ

İZMİR İN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİK RAKAMLARININ ANALİZİ 2015 TEMMUZ- AĞUSTOS EKONOMİK İZMİR İN EN BÜYÜK SORUNU İŞSİZLİK RAKAMLARININ ANALİZİ Erdem ALPTEKİN Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre; 2014 yılında ülkemizde işsizlik oranı % 9,9 seviyesinde gerçekleşti.

Detaylı

Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir.

Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir. Aralık 2016 Bu eserin tüm telif hakları Samsun Ticaret ve Sanayi Odası na aittir. Samsun Ticaret ve Sanayi Odası nın ismi kaydedilmek koşulu ile alıntı yapmak mümkündür. SAMSUN TİCARET VE SANAYİ ODASI

Detaylı

İL ADI İLÇE ADI CİNSİYET ADANA CEYHAN KIZ ADANA MERKEZ KIZ ADIYAMAN BESNİ KIZ ADIYAMAN KAHTA ERKEK ADIYAMAN MERKEZ ERKEK ADIYAMAN MERKEZ KIZ

İL ADI İLÇE ADI CİNSİYET ADANA CEYHAN KIZ ADANA MERKEZ KIZ ADIYAMAN BESNİ KIZ ADIYAMAN KAHTA ERKEK ADIYAMAN MERKEZ ERKEK ADIYAMAN MERKEZ KIZ İL ADI İLÇE ADI CİNSİYET ADANA CEYHAN KIZ ADANA MERKEZ KIZ ADIYAMAN BESNİ KIZ ADIYAMAN KAHTA ERKEK ADIYAMAN MERKEZ ERKEK ADIYAMAN MERKEZ KIZ AFYONKARAHİSAR BAYAT KIZ AFYONKARAHİSAR DİNAR ERKEK AFYONKARAHİSAR

Detaylı

Gayri Safi Katma Değer

Gayri Safi Katma Değer Artıyor Ekonomik birimlerin belli bir dönemde bir bölgedeki ekonomik faaliyetleri sonucunda ürettikleri mal ve hizmetlerin (çıktı) değerinden, bu üretimde bulunabilmek için kullandıkları mal ve hizmetler

Detaylı

Sayı: 2018/22. Mevzuat: 5510 Sayılı Kanun. Web:

Sayı: 2018/22. Mevzuat: 5510 Sayılı Kanun. Web: Sayı: 2018/22 Konu: Sigorta Primine Esas Kazanç Alt Sınırı Üzerinden Uygulanacak İlave Puan, İlave Puan Uygulanacak İller ve Uygulama Süresi Uzatılmıştır (BKK 2018/11190) Mevzuat: 5510 Sayılı Kanun Web:

Detaylı

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR

YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR YENİ TEŞVİK SİSTEMİ VE DİYARBAKIR Mart 215 Hikmet DENİZ i İçindekiler Tablo Listesi... iii Grafik Listesi... iii 1. Giriş... 1 2. Türkiye'de Teşvik Belgesine Bağlı Yatırımlar... 1 3. Yatırımların Bölgesel

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI

ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI ESKİ GÜMÜŞHANE (SÜLEYMANİYE MAHALLESİ) VE PANAYIR ALANI Tarihi geçmişi M.Ö. 3000 4000 lere ait olduğu belirtilen, Gümüş madeni yurdu Gümüşhane, Gümüş-hane, Kimişhane, vb. olarak bilinen bu diyarın bilinen

Detaylı

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır.

TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır. TÜRK DİLİ EDEBİYATI ve ÖĞRETMENLİĞİ 2012-2016 BAŞARI SIRALARI genctercih.com tarafından 2017 ÖSYS tercihleri için hazırlanmıştır. Üni Adı TÜRÜ PROGRAM ADI 2017 kont 2016 kont 2012 2013 2014 2015 BOĞAZİÇİ

Detaylı

TÜRKİYE TURİZMİ Değerlendirme Raporu

TÜRKİYE TURİZMİ Değerlendirme Raporu TÜRKİYE TURİZMİ Değerlendirme Raporu Özet Sonuçlar *2016 yılında gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 30.05 oranında düşüş gösterirken 2017 ilk 9 ayında yüzde 28 artış kaydedilmiştir. *Türkiye'ye en çok

Detaylı

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S )

İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S ) İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- (M.S. 226-652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK İSLÂM ÖNCESİ İRAN DA DEVLET VE EKONOMİ -SÂSÂNÎ DÖNEMİ- Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü:

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ TÜKETİCİ FİYAT ENDEKSİ (TÜFE) BİLGİ NOTU HAZİRAN 2014 Türkiye İstatistik Kurumu 03/07/2014 tarihinde 2014 yılı Haziran ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) haber bültenini yayımladı. Tüketici Fiyat Endeksi

Detaylı

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ

TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ Sayfa 1 Gözden Geçirme Notları 2011 Yılı Haziran Ayı TÜFE Göstergeleri TÜİK tarafından tarihinde açıklanan, 2011 yılı Haziran ayı Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) haber bültenine göre Endeks; Aylık bazda

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

İL ADI İLÇE ADI CİNSİYET ADANA CEYHAN ERKEK ADANA CEYHAN KIZ ADANA MERKEZ ERKEK ADANA MERKEZ KIZ ADIYAMAN BESNİ ERKEK ADIYAMAN BESNİ KIZ ADIYAMAN

İL ADI İLÇE ADI CİNSİYET ADANA CEYHAN ERKEK ADANA CEYHAN KIZ ADANA MERKEZ ERKEK ADANA MERKEZ KIZ ADIYAMAN BESNİ ERKEK ADIYAMAN BESNİ KIZ ADIYAMAN İL ADI İLÇE ADI CİNSİYET ADANA CEYHAN ERKEK ADANA CEYHAN KIZ ADANA MERKEZ ERKEK ADANA MERKEZ KIZ ADIYAMAN BESNİ ERKEK ADIYAMAN BESNİ KIZ ADIYAMAN MERKEZ ERKEK ADIYAMAN MERKEZ KIZ AFYONKARAHİSAR EMİRDAĞ

Detaylı

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR

Doğu ATEŞ ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR ADRESE DAYALI NÜFUS KAYIT SİSTEMİ 2007 NÜFUS SAYIMI SONUÇLARI HAKKINDA İLK YORUMLAR 2007 yılında çalışmaları sürdürülmekte olan nüfus sayımının ilk sonuçları açıklanmış bulunmaktadır. Bu sonuçlara göre

Detaylı

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme (Ortaöğretim)

KPSS-2014/3 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Sözleşmeli Pozisyonlarına Yerleştirme (Ortaöğretim) KURUM ADI KADRO ADI 190160001 SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK MEMURU (ADANA TÜM İLÇELER Taşra) 5 0 75,57278 78,51528 190160003 SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIK MEMURU (ARTVİN TÜM İLÇELER Taşra) 4 0 75,26887 75,34407 190160005

Detaylı

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI.

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ YILLARI BAŞARI SIRASI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI. TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ 2012-2013 YILLARI VE TABAN PUAN KARŞILAŞTIRMASI. ÜNİVERSİTE ADI TÜRÜ PROGRAM Açıklaması Öğrenim T. OGR. SÜRE PUAN TÜRÜ 2012 2013-2013 T. Puan kont. yerleşen Boğaziçi Ü. İstanbul

Detaylı

TARİH DENEME GENEL KÜLTÜR. kpss ÖSYM. Osmanlı Siyasî Tarihi Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi. Serkan Aksoy. Gerçek Sınav Tadında...

TARİH DENEME GENEL KÜLTÜR. kpss ÖSYM. Osmanlı Siyasî Tarihi Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi. Serkan Aksoy. Gerçek Sınav Tadında... kpss 2014 GENEL KÜLTÜR ÖSYM yeni sınav sistemine göre hazırlanmıştır. TARİH Osmanlı Siyasî Tarihi Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 30 DENEME Serkan Aksoy Gerçek Sınav Tadında... Serkan AKSOY KPSS TARİH 30 DENEME

Detaylı

TOKAT SANCAĞININ İDARİ DURUMU VE NÜFUS YAPISI ( )

TOKAT SANCAĞININ İDARİ DURUMU VE NÜFUS YAPISI ( ) Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Fırat University Journal of Social Science Cilt: 14, Sayı: 2, Sayfa: 331-359, ELAZIĞ-2004 TOKAT SANCAĞININ İDARİ DURUMU VE NÜFUS YAPISI (1880-1907) The Administrative

Detaylı

SAĞLIK BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI İDARİ VE HİZMET BİRİMLERİ KADRO STANDARTLARI YÖNETMELİĞİ

SAĞLIK BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI İDARİ VE HİZMET BİRİMLERİ KADRO STANDARTLARI YÖNETMELİĞİ SAĞLIK BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI İDARİ VE HİZMET BİRİMLERİ KADRO STANDARTLARI YÖNETME SAĞLIK BAKANLIĞI TAŞRA TEŞKİLATI İDARİ VE HİZMET BİRİMLERİ KADRO STANDARTLARI YÖNETMELİĞİ Resmi Gazete: 04.01.2012-28163

Detaylı

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (İZMİR) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 21 TS-2 418,

DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ (İZMİR) Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği 21 TS-2 418, TOBB EKONOMİ VE TEKNOLOJİ ÜNİ. (ANKARA) Tarih (Tam Burslu) 5 TS-2 459,604 1.450 KOÇ ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) Tarih (İngilizce) (Tam Burslu) 8 TS-2 459,245 1.480 BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ (İSTANBUL) Tarih (İngilizce)

Detaylı

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER

TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER TARIMSAL İSTİHDAMA DAİR TEMEL VERİLER VE GÜNCEL EĞİLİMLER Onur BAKIR MSG Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Giriş Bu çalışmanın amacı, Türkiye de tarımsal istihdam alanında 1980 den bugüne yaşanan dönüşümü temel

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010

EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010 EKONOMİK GELİŞMELER Şubat - 2010 AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU EKONOMİK RAPOR - ŞUBAT 2010 İÇİNDEKİLER... 1 GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA (GSYH)...2 İSTİHDAM - İŞSİZLİK VE İŞGÜCÜ

Detaylı

DÜNYA İLK YARDIM GÜNÜNÜN AMAÇLARI

DÜNYA İLK YARDIM GÜNÜNÜN AMAÇLARI DÜNYA İLK YARDIM GÜNÜNÜN AMAÇLARI Halkın, ilk yardım ile ilgili basit uygulamaların hayat kurtardığı ve ilk yardım öğrenmenin önemini fark etmelerini sağlamak, Kişileri ilk yardım öğrenmeye motive etmek,

Detaylı

TBMM (S. Sayısı: 1345)

TBMM (S. Sayısı: 1345) Dönem: 22 Yasama Yılı: 5 TBMM (S. Sayısı: 1345) Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt'un; Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik

Detaylı

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI

İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI İLLERE GÖRE NÜFUS KÜTÜKLERİNE KAYITLI EN ÇOK KULLANILAN 5 KADIN VE ERKEK ADI İL KADIN ADI ERKEK ADI ADANA ADIYAMAN AFYONKARAHİSAR AKSARAY SULTAN SULTAN İBRAHİM RAMAZAN 1/17 2/17 AMASYA ANKARA ANTALYA ARDAHAN

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Coğrafya Öğretmenliği. Sosyal Bilimler Enstitüsü

ÖZGEÇMİŞ. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Coğrafya Öğretmenliği. Sosyal Bilimler Enstitüsü ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Eren ŞENOL Adres: Giresun Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü. Telefon: 0 (454) 3105769 E- Posta: eren.senol@giresun.edu.tr Yüksek lisans eğitimimi "Boraboy'da

Detaylı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Mayıs 2013 - Düzce 1

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Mayıs 2013 - Düzce 1 Mayıs 2013 - Düzce 1 İçerik Giriş Kamu Üniversite Sanayi İşbirliğinde En Somut Ara Yüzler: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Ülkemizde Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin Bölgesel

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu -AÇILIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 18 Nisan 2015 EMPERYALİZM VE ERMENİ MESELESİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

Detaylı

XIX. Yüzyılda Trabzon Eyâleti nin İdarî Birimi Olarak Atina/Pazar Kazâsı *

XIX. Yüzyılda Trabzon Eyâleti nin İdarî Birimi Olarak Atina/Pazar Kazâsı * SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Aralık 2012, Sayı:27, ss.1-14. SDU Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences December 2012, No:27, pp.1-14. XIX. Yüzyılda Trabzon Eyâleti

Detaylı

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK

KİTAP TANITIMI. Necmi UYANIK TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ Yıl: 2015, Sayı: 13 Sayfa: 449 453 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH Year: 2015, Issue: 13

Detaylı

TR 71 BÖLGESİ 2013 YILI İHRACAT RAPORU AHİLER KALKINMA AJANSI

TR 71 BÖLGESİ 2013 YILI İHRACAT RAPORU AHİLER KALKINMA AJANSI TR 71 BÖLGESİ 2013 YILI İHRACAT RAPORU AHİLER KALKINMA AJANSI NİSAN 2014 İçindekiler 2013 YILI İHRACAT RAKAMLARI HAKKINDA GENEL DEĞERLENDİRME... 3 2013 YILI TR 71 BÖLGESİ İHRACAT PERFORMANSI... 4 AKSARAY...

Detaylı

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU

ÜNİVERSİTE ADI 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) PROGRAM KODU ÜNİVERSİTE ADI PROGRAM KODU PROGRAM AÇIKLAMASI GENEL KONT (5) OKUL BİRİNCİSİ KONT (6) YERLEŞEN 2011-ÖSYS 0,15BAŞA RI SIRASI (9) 2012 BAŞARI SIRASI (0,12) 2012-ÖSYS EN KÜÇÜK PUAN (11) Abant İzzet Baysal

Detaylı

Osmanlı Diplomasi Tarihi Kurumları ve Tatbiki

Osmanlı Diplomasi Tarihi Kurumları ve Tatbiki Osmanlı Diplomasi Tarihi Kurumları ve Tatbiki Editörler Mehmet Alaaddin Yalçınkaya Yazarlar Mehmet Alaaddin Yalçınkaya Sezai Balcı Musa Kılıç Ahmet Dönmez Turgut Subaşı Necmettin Alkan ISBN: 978-605-2233-10-8

Detaylı

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR

SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR BÜLTEN 21.05.2015 SİYASİ PARTİLERİN SEÇİM YARIŞI HIZ KESMİYOR 7 Haziran genel seçimine günler kala nefesler tutuldu, gözler yapılan anket çalışmalarına ve seçim vaatlerine çevrildi. Liderlerin seçim savaşının

Detaylı

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız.

Tercih yaparken mutlaka ÖSYM Kılavuzunu esas alınız. TABLO ÜNİVERSİTE Tür ŞEHİR FAKÜLTE/YÜKSOKUL PROGRAM ADI AÇIKLAMA DİL 4 BAKÜ DEVLET ÜNİVERSİTESİ YDevlet BAKU Filoloji Fak. Azerbaycan Dili ve Edebiyatı TS-2 273,082 232,896 10 301.000 4 BAKÜ SLAVYAN ÜNİVERSİTESİ

Detaylı