SANMA, BİLME VE İMAN: KANT IN İMAN ANLAYIŞININ KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SANMA, BİLME VE İMAN: KANT IN İMAN ANLAYIŞININ KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ"

Transkript

1 İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 15:2 (2010), SS SANMA, BİLME VE İMAN: KANT IN İMAN ANLAYIŞININ KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ Opinion, Knowledge and Faith: The Conceptual Frame of Kant s Notion of Faith Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi e-posta: necmitan@firat.edu.tr Özet: Kant, iman kavramını sanma ve bilme kavramları ile birlikte tanımlar. Bu üç kavram fürwahrhalten kavramının üç ayrı aşamasını oluşturur. Fürwahrhalten, bir şeyden emin olma, bir şeyi doğru sayma, bir şeyi kesin kabul etmek anlamlarına gelir. Ayrıca Kant bu üç kavramı nesnel yeterlik ve öznel yeterlik kavramları ile tanımlar. Buna göre sanı, öznel ve nesnel yeterliğin bulunmamasıdır. Bilgi, hem nesnel hem öznel yeterliğin bulunduğu bir durumu ifade ederken, iman yalnızca öznel yeterliğin olduğu bir durumdur. Öznel yeterlik Kant a göre keyfi ve değişken bir durumu ifade etmeyip tüm insanlarda ortak olan ahlaki temele dayanmaktadır. Bu yüzden de diğer tüm kesinliklerden daha çok kesinlik sağlar. Anahtar Kavramlar: Kant, iman, ahlaki iman, bilgi, sanı Abstract: Kant defines the concept of faith in relation with opinion and knowledge. These concepts constitute different stages of the concept of fürwahrhalten, which means to be sure of something, holding something to be true, and accepting something certainly. In addition, Kant defines these three concepts with subjective sufficiency and objective sufficiency. If there is no subjective and objective sufficiency it is an opinion. If there is objective and subjective sufficiency, it is knowledge; and if there is only subjective sufficiency, then it is faith. Subjective sufficiency in Kant is not something that is relative and arbitrary, but something that is common in all people, i.e. moral ground. Therefore Kant thinks that it provides the most certain ground for faith. Key Words: Kant, faith, moral faith, knowledge, opinion.

2 270 A. Giriş Kant ın iman anlayışı söz konusu olduğunda onun meşhur cümlesini hatırlamamak elde değildir. Saf Aklın Eleştirisi nin ikinci baskısına yazdığı önsözde Kant, şu ifadelere yer vermektedir: İmana yer açmak için bilgiyi inkâr etmek zorunda kaldım. 1 Bu ifade Kant felsefesinin en çok tartışılan konularından birisini oluşturmuştur. Konuyla ilgili tartışmalarda üzerinde durulan soruları şöyle sıralamak mümkündür: Bilgi (Wisssen) ile ne kastedilmektedir? İman (Glaube) ile ne kastedilmektedir? Bilgiyi inkâr etmek (aufheben) ve imana yer açmak ne anlama gelmektedir? Kant ın bilgi anlayışını ortaya koymak bu çalışmanın sınırlarını aştığı için kısa bir değerlendirme yapmakla yetineceğiz. 2 Bilindiği gibi Kant bilginin ortaya çıkması için kavramlarla deneyin işbirliğini gerekli görmektedir. Kavramlar a priori nitelikte olan kategorilerden oluşmaktadır ve onlar olmadan deneyimin bir anlam ifade etmesi imkânsızdır. Aynı şekilde deney olmadan kavramların tek başına bir şey ifade etmesi de düşünülemez. Kant bu ilişkiyi yine meşhur olmuş bir sözüyle ifade eder: İçeriksiz (sezgisiz) düşünceler (kavramlar) boştur; kavramsız sezgiler ise kördür. 3 Ayrıca Kant, deneyde bulunup deneyden gelmeyen a priori öğeler olduğunu söyleyerek deneyim kavramını da yeniden tanımlar. Bu öğeler zaman ve mekân olup Kant a göre bu ikisi algının a priori biçimleridir. Kant ın Saf Aklın Eleştirisi nde detaylı bir şekilde ortaya koyduğu bilgi anlayışının, dar anlamda bilimsel bilgi olduğu söylenebilir. Bu anlayışta bilgi, duyusal ve deneysel olan ile sınırlıdır. Bilginin oluşmasında a priori öğeler olan kavramların önemli rolüne rağmen bilgi, deneyi oluşturan malzemenin sınırlanırını aşamaz. Zaten Kant ın a priori öğelere yaptığı tüm vurguya rağmen, onun bilgi anlayışında deneysel olanının ötesine geçilemiyor olması bu vurguyu bir şekilde önemsiz kılmıştır. Bunun nedeni, kavramların deneyim ötesine uygulanamıyor oluşudur. Bu da Tanrı başta olmak üzere, bir deney öğesi olmayan tüm iman öğelerini tartışmalı hale getirmektedir. Kant ın bilginin karşısına koyduğu iman kavramının incelenmesi bilgi ile iman arasındaki ilişkiyi açıklamak noktasında son derece yararlı görünmektedir. Bu çalışmada amacımız, Kant ın iman anlayışını bir bütün 1 Ich mußte also das Wissen aufheben, um zum Glauben Platz zu bekommen, Immaneuel Kant, Critique of Pure Reason, (Çeviri: Paul Guyer ve Allen W. Wood), Cambridge: Cambridge University Press, 1998, s. xxx. İkinci baskı esas alınmıştır. Sonraki göndermeler; CPR olarak yapılacaktır. Sayfa numaraları, tüm Kant eserleri için, çevirinin sayfasına değil, standart baskının sayfalarına gönderme yapmaktadır. 2 Bu konudaki detaylı bir inceleme için bkz. Necmettin Tan, Immanuel Kant ın İman Anlayışı, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008, Birinci bölüm ve özellikle s. 82 vd. 3 Kant, CPR, s. 75. Kant sezgi ile kısaca deneyimi kastetmektedir.

3 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 271 olarak incelemek olmayıp yalnızca iman kavramının kavramsal bir çerçevesini çizmek ve onun hangi kavram ve niteliklerle tanımlandığını ortaya koymaktır. B. Sanma, Bilme ve İman (Meinung, Wissen, Glauben) Kant, iman kavramını Saf Aklın Eleştirisi nin sonlarında Sanma, bilme ve iman 4 başlığı altında inceler. Bu üç kavram, fürwahrhalten kavramının üç aşaması olarak değerlendirilir. Fürwahrhalten, bir şeyden emin olma, bir şeyi doğru sayma, bir şeyi kesin kabul etmek şeklinde çevrilebilir. Bu kavram, daha kısa bir ifade olması dolayısıyla bu çalışmada, doğru-sayma şeklinde karşılanacaktır. 5 Kant a göre, Bir şeyi doğru-sayma (Fürwahrhalten), anlama yetimizde (Verstandunderstanding) olup biten bir olay olup, nesnel zeminlere dayanmasına karşın, yargıda bulunan kişinin zihnindeki (Gemüt-mind) öznel nedenleri de gerektirir. Eğer hüküm, tüm rasyonel varlıklar için geçerli ise, o hükmün zemini nesnel olarak yeterlidir ve onu doğru-sayma, kanaat (Überzeugungconviction) olarak adlandırılır. Eğer o hükmün zemini sadece öznenin kendine özgü karakterinde bulunuyorsa o zaman aldanma (Überredungpersuasion) olarak adlandırılır. 6 Görüldüğü gibi, doğru-sayma hem nesnel hem de öznel zeminlere dayanabilir. Nesnel zeminlere dayandığı ve bu nedenle tüm rasyonel varlıklar için geçerli olduğu takdirde kanaat 7 olarak adlandırılır. Öznel zeminlere dayanır ve sadece o kişi için geçerli olursa, buna da aldanma denir. Bir hükmün kanaat mi yoksa aldanma mı olduğunu anlamanın yolu ise dışsaldır. Çünkü Kant'a göre hakikat, nesne ile bağdaşmaya dayanır. 8 Aldanma yalnızca bir yanılsamadır, çünkü hükmün zemini yalnızca öznede yatıyor olmasına rağmen, hüküm nesnel sayılır. Bu nedenle böyle bir hükmün yalnızca kişisel geçerliliği vardır sadece hükmü veren kişi için geçerlidir ve onu doğru-sayma başkalarına aktarılamaz. Ama hakikat nesne ile bağdaşmaya dayanır ve bu açıdan bütün anlama yetilerinin hükümleri birbiriyle bağdaşmalıdır (consentientia uni tertio, consentiunt inter se). Öyleyse bir şeyi doğru-saymanın bir kanaat mi ya da sadece aldanma mı olduğunu anlamanın mihenk taşı dışsaldır, yani onu aktarma/iletme ve tüm insanlar için geçerli olduğunu anlama olanağı dışsaldır. Çünkü o zaman, bireylerin farklı özelliklerine rağmen, en azından tüm hükümlerin birbiri ile 4 Vom Meinen, Wissen Und Glauben. Kant, CPR, s Fürwahrhalten kavramı, İngiliz çevirmenler tarafından son zamanlarda holding to be true (Allen W. Wood), taking something to be true (Leslie stevenseon) veya assent (Andrew Chignell) şeklinde çevrilmektedir. 6 Kant, CPR, s Vurgular bana ait. 7 Kanaat sözcüğü burada kişinin hem nesnel hem de öznel zeminleri görmesi ve kişide kesin bir kanı oluşturması şeklinde anlaşılmalıdır. Yani kişi o şeyin doğruluğuna ikna olur. 8 Kant, CPR, s. 848.

4 272 uyuşmalarının zemininin, ortak bir zemine, yani nesneye dayandığı ve bu nedenle de tümünün nesne ile uyuştuğu kabulü/varsayımı ortaya çıkar ve bu yolla da hükmün doğruluğu kanıtlanmış olur. 9 Bu tespitlerden sonra Kant, doğru-saymanın nesnel ve öznel zeminlerle ilgili olarak üç aşaması olduğunu söyler: Sanma, bilme ve iman. Kant bu üçlünün her bir ayağını doğru-sayma ile ilişkili olarak tanımlar: Doğru-sayma ya da hükmün öznel geçerliliği, kanaat (ki aynı zamanda nesnel olarak da geçerlidir) ile ilişkisi noktasında üç aşamaya sahiptir: Sanma, iman ve bilme. Sanma, nesnel ve öznel yeterlilikten yoksunluğun farkında olarak bir şeyi doğru-saymadır. Eğer doğru-sayma, öznel olarak yeterli ise ve aynı zamanda nesnel olarak yetersiz olduğu kabul edilirse iman olur. Son olarak, doğru-sayma hem öznel hem de nesnel olarak yeterli ise bilme olarak adlandırılır. Öznel yeterlik kanaat (kendim için) olarak adlandırılırken, nesnel yeterlik kesinlik (herkes için) olarak adlandırılır. Böylesine kolay kavramları açıklamakla uğraşmayacağım. 10 Kant'ın kolay dediği bu kavramların o kadar da kolay olmadığı açıktır. Yaptığı açıklamanın yeterli olması bir yana, açıklanması gereken yeni kavramlarla mesele daha da karmaşık hale gelmiştir. Çünkü Kant burada, doğru-saymanın üç aşamasını öznel ve nesnel olarak yeterli oluşlarına göre tanımlamaktadır. Öyleyse nesnel ve öznel yeterlilikten ne anlaşılması gerektiği de açığa kavuşmalıdır. Yine alıntıladığımız son paragrafta Kant'ın kullandığı kanaat ve kesinlik kavramları daha birkaç paragraf önce yaptığı ve yukarda alıntıladığımız tanımlarla uyuşmamaktadır. Kant, Kanaat kavramını tüm rasyonel varlıklar için geçerli olma ve nesnel zeminlere sahip olmak şeklinde tanımlamıştı. Oysa burada, kanaatten, öznel yeterlik olarak söz edilmektedir. Buna karşın nesnel yeterlik, kesinlik olarak tanımlanmaktadır. Oysa kesinlik zaten kanaatin bir niteliği olarak sunulmuştu. Kant'ın son derece kolay olduğunu düşündüğü bu tanımlarda birkaç paragraf arayla çelişkiye düştüğünü varsaymak mümkündür. Öte yandan Kant'ın burada farklı anlamda bir kanaatten söz ettiği de söylenebilir. Bunun için bir açıklama yapmamış olması ise anlaşılabilir değildir. 11 Bir kavram hakkında bir sayfa arayla çelişkiye düşme iddiasından önce, onun, kavramı farklı bir anlamda kullanıp kullanmadığına bakmak yerinde olacaktır. Gerçi Kant'ın, bu pasajlarda kavramı farklı kullandığına dair bir ipucu yoktur. Ancak farklı eserlerinde bu tür bir yorumu destekleyecek metinler bulunmaktadır. Örneğin The Jäsche Logic te 12 Kant, 9 Kant, CPR, s Vurgular bana ait. 10 Kant, CPR, s Vurgular bana ait. 11 Andrew D. Chignell, Kant's Ethics of Assent: Knowledge and Belief in the Critical Philosophy, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Yale University, 2003, s Immaneuel Kant, The Jäsche Logic, Lectures on Logic, (Çeviri: J. Micahel Young), Cambridge: Cambridge University Press, 1992, içinde, 9:72; s Sonraki göndermeler Logic olarak yapılacaktır.

5 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 273 biri mantıksal ve öteki pratik olmak üzere iki tür kanaatten söz etmektedir. Nesnel zeminlere dayalı bir kanaat mantıksal olurken, öznel zeminlere dayalı kanaat pratik olmaktadır. Nesnel zeminlere dayalı mantıksal kanaat, Kant'a göre, bilgi ile aynı şeydir. Pratik kanaat ise aklın ahlaki inancı (moralische Vernunftglaube) ile aynıdır ve Kant'a göre her tür bilgiden daha kesindir. Kant bunun nedenini de şöyle izah etmektedir: Bilgi durumunda, karşıt delillere her zaman kulak vermek zorunda olduğumuz halde, inanç durumunda bunu yapmayız. Çünkü nesne değil, özne ile ilgili bir durum söz konusudur. 13 B.1.1. Nesnel Yeterlik ve Öznel Yeterlik Kant'ın bu kavramları kullandığı bağlam, çağdaş anlamda bilginin bir öğesi olarak görülen haklı-çıkarma (justification) 14 kavramını akla getirmektedir. Kant, bu bağlamda, biri geçerlik (Gültigkeit-validity) ve diğeri yeterlik (zureichend-sufficiency) olmak üzere iki kavram kullanmaktadır. Bu kavramları doğrudan haklı-çıkarma olarak çevirmek doğru olmamakla birlikte, Kant'ın kullandığı bağlam ve anlam bu kavramı çağrıştıracak niteliktedir. Çünkü Kant, yeterlik kavramını bir mihenk taşı gibi kullanmakta; sanı, iman ve bilgi durumlarını birbirinden ayıran bir ölçüt olarak sunmaktadır. Bir doğru-saymayı, sanı değil de iman olarak adlandırmayı haklı çıkaran veya onu bilgi olmaya layık kılan belirleyici öğe yeterliktir. Kant iki tür yeterlikten söz etmektedir: Öznel yeterlik ve nesnel yeterlik. Öznel ve nesnel yeterliğin olmadığı durumlarda ancak bir sanıdan söz edilebilir. Sadece öznel yeterliliğin olduğu ve nesnel yeterlikten söz edilemeyeceği bir durumun adı imandır. Son olarak hem öznel hem de nesnel yeterlikten söz etmenin mümkün olduğu bir durum bilgi olarak adlandırılmaktadır. Kant'ın nesnel yeterlikten ne anladığını ortaya koymakla başlayalım. Nesnel yeterlik, Kant'ın kanaati açıklarken yaptığı tanımdan çıkarılabilir. Şöyle ki: akıl sahibi olan herkes için geçerli olduğunda, yargının zemini nesnel olarak yeterlidir. Nesnel yeterlikte belirleyici olan, nesnenin kendisidir. Çünkü bu noktadaki hakikat, yargının nesne ile bağdaşmasına dayanır ve tüm anlama yetilerinin (tüm insanların) nesne hakkında aynı yargıya vardığı bir durumu ifade eder. Nesnel zeminler, kişiler arası farklılıkları aşmak ve ortak bir kararda buluşmak imkânını sağlar. 15 Görüldüğü gibi nesnel yeterlik, nesnel zeminlere dayalıdır. Nesnel zeminler ise hem yeterli hem de yetersiz olabilir. Yeterli nesnel zeminler 13 Kant, a.y. 14 Andrew D. Chignell, Kant s Concepts of Justification, Nous, 41:1 (2007) 33 63, s. 33 vd. 15 Kant, CPR, s. 849.

6 274 kesinlik sağlar veya kişiyi, bir yargıyı yüksek bir ihtimalle kabul etmeye yöneltir. Tümdengelimsel kanıtlar (rasyonel kesinlik), bilimsel ilkelere uygun çıkarımlar (deneysel kesinlik), duyusal-algısal verilere dayalı yapılan çıkarımlar, şahitliğe dayalı çıkarımlar, birer yeterli nesnel zemin olabilir. Kuşkusuz bunların her birinin yeterli ve geçerli sayılmasını gerektiren başka şartlar da olabilir. 16 Yetersiz nesnel zeminler, yargıda bir kesinlik yaratmaz veya kişiyi bir yargıyı yüksek bir ihtimalle kabul etmeye yöneltmez. Bu durumda, yargıyı doğru kabul etmeye yönelik zeminler vardır; ancak asla kişide yargının doğruluğuna yönelik bir güven oluşturmaz. En iyi haliyle, kişide ancak bir meyil oluşturabilir. Bu durumu Kant'ın sanma için yaptığı tanımla ifade etmek mümkündür. 17 Kısacası nesnel yeterlik, nesnel zeminlere dayalıdır ve kişiye bir yargıyı doğru saymak için yeterli bir gerekçe sunar. Nesnel zeminleri yeterli kılan koşul ve ilkeler üzerindeki tartışmaları bir kenara bırakarak diyebiliriz ki nesnel zeminlerde elde edilen veriler, nesnel yargıları elde etme noktasında kaçınılmaz bir aşamayı oluşturmaktadır. Pekâlâ, bir yargıyı kesinlik derecesinde veya yüksek bir ihtimalle kabul etmeye yönelten öznel zeminlerden de söz etmek mümkün müdür? Açıktır ki öznel yeterlik kavramının ifade ettiği anlam tam olarak budur. Öyleyse iman kavramını açığa kavuşturmak için öznel zeminler ve öznel yeterlikten ne anlaşıldığının ortaya konması gerekmektedir. Kant'a göre bir yargı ya da doğru-sayma, her zaman nesnel zeminlere dayalı olmayabilir. Ancak her yargının öznel zeminlerinden söz etmek mümkündür. Bu nedenledir ki doğru-sayma, öncelikle öznel zeminlere dayalıdır. 18 Ayrıca Kant'a göre yeterli öznel zeminler, nesnel zeminlerden daha çok kesinlik sağlar. Çünkü nesnel zeminlerde ve nesnel yeterliğin olduğu durumlarda, kısacası bilgi durumunda, hala karşıt delillere kulak vermek gerektiği halde Kant'a göre iman durumunda böyle bir şey söz konusu değildir. 19 Öznel yeterlik, öznel zeminlerde elde edilen bir kesinlik durumunu ifade eder. Öznel zeminler, kişinin içsel olarak yürüttüğü bir çıkarım sürecine işaret eder. Bir doğru-sayma, uygun bir şekilde öznel zeminlerde temellendirilmiş ise, o öznel olarak yeterlidir. 20 Ancak öznel zeminlerin nesnel zeminlerle ilgili olduğu durumlar da vardır. Örneğin, öznel yeterlik, kişinin bir şeyi doğru-saymak için kendisinin yeterli nesnel zemine sahip 16 Chignell, Kants Concept of Justification, s Chignell, a. g. m., s Chignell, a. g. m., s Kant, Logic, 9: 72, s Çünkü ahlaki kesinlik, her türlü kesinlikten daha öte bir güven sağlar ve öznel zeminlere dayalıdır. 20 Chignell, a. g. m., s. 44

7 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 275 olduğunu düşünmesidir. 21 Yani nesnel zeminler yeterli olsa bile, kişinin bunun farkında olması ve o zeminin yeterli olduğunu düşünmesi gereklidir. Bu tür bir öznel yeterlikte iki aşamanın olduğunu görmekteyiz. 1. Nesnel zeminlerin yeterli oluşu 2. Kişinin bu nesnel zeminlerin yeterli oluşu hakkındaki bilinci ve kararı Acaba Kant'ın sanma, iman ve bilgi üçlüsünü tarif ederken kullandığı öznel yeterlik böyle midir? Böyle bir tanımın, zaten nesnel yeterlik tanımınca kapsandığı söylenebilir. Yani bir nesnel zeminin yeterliğinden söz edebilmek için, zorunlu olarak öznel yeterlikten söz etmek gereklidir. Yani kişinin nesnel zeminlerin yeterli olup olmadığı noktasındaki bir kararı her zaman mevcuttur. Kant sanma, iman ve bilgi üçlüsünden söz ettiği bölümde detaylara girmemekte ve bu konuda tatmin edici bir açıklama sunmamaktadır. Acaba kanaat tanımında olduğu gibi farklı türden bir öznel yeterlikten söz etmek mümkün müdür? Bu soruya cevap vermek için Kant tın öznel kavramını ne anlamda kullandığına bakmak gereklidir. Öznellik, özneye ve dolayısıyla kişiye bağlı bir nitelik olarak düşünülür. Belirleyici olan, nesneye ait dış algılar ve deliller değil, kişinin kendisinden kaynaklanan kabul ve kanaatlerdir. Böyle bir durumun ortaya bir keyfilik ve görelilik çıkaracağı açıktır. Tek tek kişileri düşündüğümüzde öznellik ile yeterlik in bir arada bulunması bile yeterince sorunlu olabilir. Ancak öznel kavramını hem dar hem de geniş anlamda kullanmak mümkündür. Dar anlamda, kişiden kişiye değişen bir öznellikten ve dolayısıyla görecelikten söz etmek mümkündür. Buna karşın geniş anlamda öznellik, kişiye bağlı olmasına rağmen tüm insanlarda ortak olduğu varsayılan bazı niteliklere dayanabilir. Örneğin, duygu ve ihtiyaçlar insandan insana değişiklik göstermesine rağmen mantık ilkeleri tüm insanlarda aynıdır. Kant ta bu şekilde geniş anlamda bir öznellikten söz etmek mümkündür. Kant ta öznellik, hiçbir şekilde kişiden kişiye değişen ve göreceliğe çıkan bir anlamda bireysellik ve keyfilik anlamında değildir. 22 Öznellik, her şeyden önce öznenin, bilginin oluşumundaki katkısını ifade etmek noktasında Kopernikçi bakış açısında ortaya çıkar. Bilindiği gibi Kopernikçi hipotez, öznenin nesneye uyması yerine, nesnenin özneye uymasını öngörmektedir. Yine bu bakış açısının uzantısı olarak zaman ve mekân, insan zihninin algıyı şekillendiren biçimleri olarak görülmüştür. Bu 21 Chignell, a. g. m., s. 45 vd.; Chignell, Ethics of Assent, s. 10 vd. 22 Ernst Cassirer, Kant'ın Yaşamı ve Öğretisi, (Çeviren: Doğan Özlem), İstanbul: İnkılap Kitabevi, 1996, s. 163 vd.; Nicholas Rescher, Kant and The Reach of Reason, Cambridge: Cambridge University Press, 2000, s. 139.; Manfred Kuehn, Kant's Transcendental Deduction of God's Existence as a Postulate of Pure Practical Reason, Kant-Studien, 76:2(1985), ss , s. 158.

8 276 şekilde geometri ve matematik, nesneye ait bir bilim olmaktan çıkıp özneye ve öznenin zihinsel yapısına bağlı birer uğraş olmuştur. Bir adım sonrasında deneyi ve deney verilerini şekillendirerek onlara zorunluluk katan kategoriler, yine kaynağını insan zihninde bulmuştur. Sonuçta deneysel bilgi bile, kesinlik ve güvenilirliğini insan zihninin bu öznel kategorilerine ve biçimlerine borçludur. Kant'ın Saf Aklın Eleştirisi nin temel sorusu olarak ortaya koyduğu sentetik a priori bu şekilde öznel bir ilkeye dönüşmektedir. Çünkü bu ilkenin ve bilginin kaynağı insan zihnidir. 23 Ana hatlarını bu şekilde çizebileceğimiz geniş anlamdaki bu tür bir öznelliğin öncelikli olarak epistemolojik olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu öznellik, bilimsel bilgiyi ortaya koyma sürecinde etkindir. Bu anlamdaki öznelliğe epistemolojik öznellik ya da teorik öznellik adını verebiliriz. 24 Kant felsefesinde etkili olan başka tür bir öznellik ise pratik ya da ahlaki öznelliktir. Bu öznellik, ahlak ilkelerinin, kaynağını deneysel olanda değil de insan aklında bulmasında yatmaktadır. Bilindiği gibi Kant, ahlakın herhangi bir deneysel ve tarihsel öğeye dayandırılmasına karşıdır. Onun için ahlak ilkeleri ancak akıl ile temellendirilebilir ve evrensel bir ahlak için bundan başka bir yol da yoktur. Deney bize hiçbir zaman kesinlik sağlamadığından deneysel bir disiplin olarak ahlakın evrensel ve genel geçer olması Kant için mümkün değildir. Görüldüğü gibi mantıksal ve pratik olmak üzere iki farklı kanaat kavramından söz eden Kant'ın benzer şekilde iki tür öznellikten söz ettiğini görmekteyiz. Birincisi epistemolojik ya da teorik öznellik, ikincisi ise ahlaki ya da pratik öznelliktir. Pratik öznellik, ahlakın kaynağının dışarıda değil de insan aklında, yani öznede bulunması anlamına gelmektedir. Öyleyse Kant'ın iman tanımında yer alan öznel yeterlik kavramının pratik anlamda bir öznellik olabileceğini söyleyebiliriz. Nitekim Kant şöyle demektedir: Sadece pratik açıdan, yetersiz teorik zeminlerde doğru-sayma iman olarak adlandırılabilir. Bu pratik amaçlar, ya beceri ya da ahlak ile ilgili olabilir. Birincisinde gelip geçici ve kontenjan amaçlar söz konusu iken, ikincisinde mutlak zorunlu amaçlar söz konusudur. 25 Bu durumda, Kant felsefesinde öznel kavramının değişken, keyfi ve kontenjan olanı değil, bütün insanlarda ortak şekilde bulunan zeminleri ifade ettiğini söyleyebiliriz. 26 Bu ortak zeminlerin başında aklın geldiği açıktır ve daha önce ifade ettiğimiz gibi Kant, ahlakı bu öznel ama evrensel olduğunu düşündüğü zemine dayandırır. 23 Bu konularla ilgili detaylı değerlendirmeler için bkz. Tan, a. g. e., birinci bölüm. 24 Richard Kroner, Kant s Weltanschauung, (Çeviri: John B. Smith), Chicago: Chicago University Press, 1970, s Kant, CPR, s Leslie Stevenson, Opinion, Belief or Faith, and Knowledge, Kantian Review, sayı 7, 2003, ss , s. 84; Lewis White Beck, Commentary on Kant s Critique of Practical Reason, Chicago: University of Chicago Press, 1966, s. 256.

9 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 277 B.1.2. İman Gördük ki Kant, imanı bir şeyi doğru-saymanın üç formundan biri olarak kabul etmektedir. Yani o her şeyden önce bir şeye yönelik bir kabul, bir doğrulamadır. Bu kabul ve doğrulama aşamasında iman, sanma ve bilgi kavramları ile bağlantı halinde açıklanır. Benzer sınıflamaları Kant tan önce de görmek mümkündür. Hatta imanı sanma ve bilgi ile karşılaştırarak açıklamak nerdeyse bir gelenek haline gelmiştir. 27 Bunun en meşhur örneği Thomas Aquinas tır. Aquinas, imanı zan ile bilgi arasında orta bir yere yerleştirir. 28 Benzer bir üçlü tasnifi John Locke; zan, inanç ve kesinlik 29 şeklinde yapmıştır. 30 Kant'ın üçlü tasnifinde Aquinas tan daha çok etkilendiğini söylemek mümkün olsa da her iki düşünürden farklı bir bakış açısı getirdiğini söyleyebiliriz. Öncelikle şunu belirtelim ki Almancada iman ve inanç (faith and belief) şeklinde iki ayrı kelime yoktur. Her iki kavram için kullanılan kelime Glaube dir. Bu kelime Kant'ın eserlerinin İngilizce çevirilerinde bazen belief bazen de faith olarak karşılanmaktadır. Bu da Kant'ın yazılarında iman ve inanç şeklinde bir ayırıma gitmeyi zorlaştırmaktadır. Glaube, köken olarak bir şeyi sevmek, ululamak, yüceltmek, onaylamak anlamlarına gelir. Bu kelime, Hıristiyanlık öncesi Almanlarda kişinin bir Tanrı'ya güvenini ifade etmekteydi. Sonrasında Hıristiyanların Tanrı ile olan ilişkilerini ifade etmiştir. Sonradan dilde kazandığı anlamlar ise şöyledir: 1. Bir kişiye, şeye ya da Tanrı'ya duyulan güven 2. Bir şeyi doğru-sayma (fürwahrhalten) 3. İnanılan şey. 31 Yetkin Kant uzmanları tarafından son yıllarda yapılan İngilizce çevirilerde teorik bağlamlarda belief tercih edilirken, pratik bağlamlarda faith tercih edilmektedir. Kelimenin nerede, nasıl karşılanacağı noktasında her bir çevirmen farklı tercihlerde bulunabilmektedir. Ancak bu kelime için tek bir karşılığın seçilmesi ve kullanılmasının uygun olmadığı söylenebilir. Dolayısıyla pratik ve dinsel bağlamlarda iman karşılığının tercih edilmesi daha uygun görünmektedir. Örneğin Kant, imana yer açmak için bilgiyi 27 Hanifi Özcan, Epistemolojik Açıdan İman, İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 1997, s Thomas Aquinas, The Summa Theologica, (Çeviri: Fathers of the English Dominican Province), Benziger Bros. Edition, 1947, Second Part of the Second Part, Question: 1, Article: 2 29 Opinion, belief and assent, bkz. John Locke, An Essay Concerning Human Understanding, Pennsylvania State University, 1999, i.1.2., s İman, herhangi bir önermeye yönelik bir kabuldür, ancak aklın çıkarımlarıyla elde edilen bir kabül değildir. O, olağanüstü bir iletişim yoluyla Tanrı dan gelen ve onu aktaran elçiye (Peygamber) güvene dayalı bir kabuldür. Locke, a. g. e., VI. xviii, 2, s Michael Inwood (ed)., A Hegel Dictionary, "belief, faith and opinion" Blackwell Publishing, Blackwell Reference Online. 13 February 2007, < 339>

10 278 inkâr etmek zorunda kaldım dedikten sonra sözlerini şu şekilde sürdürmektedir: Metafiziğin dogmatizmi, yani saf aklın eleştirisini yapmadan metafizikte bir ilerleme sağlanacağı önyargısı, ahlaka saldıran ve her zaman dogmatik olan her türlü inançsızlığın (unglaube) gerçek kaynağıdır. 32 Bu satırlar aynı zamanda Kant'ın, iman tanımında ahlaki bir kaygıyı ön planda tuttuğunu da göstermektedir. Bu da yukarıda yaptığımız tespiti desteklemektedir. Yani Kant'ın üçlü tasnifinde iman ayağını niteleyen öznel yeterlik, pratik alanda aranmalıdır. Ayrıca Kant'ın bu üçlüyü ilk takdim ettiği yer ve bağlam da bu kanıyı güçlendirmektedir. Kant, Saf Aklın Eleştirisi nin sonlarında ahlak teolojisine girmeye başlarken bu konuyu ele almıştır. Yani, bu konu ahlaka ve ahlak teolojisine girişte adeta bir köprü görevi görmektedir. Deyim yerindeyse Kant, bilgiden boşalan yere, imanı yerleştirmeye bu noktada başlar. 33 Görüldüğü gibi, Kant'ın iman kavramını niteleyen öznel yeterlik, pratik bir zemine sahiptir. Dar bir bakış açısı, nesnel yeterliği insanların bilimsel düzlemde ve bilimsel zeminlerde kabul ettiği doğrularla özdeşleştirip, öznel yeterliği kişisel ve kişiye özgü olanla özdeşleştirebilir. Ancak bu şekilde anlaşılan bir öznel yeterlik Kant'ın aldanma olarak tanımladığı durumu ifade etmektedir. Oysa iman hiçbir şekilde aldanmanın bir biçimi değildir. Çünkü öznel ve nesnel yeterlikler, birbirinden iki farklı standardı ya da temellendirmeyi ifade etmektedirler. Her ikisi de yeterli ve geçerli zeminlere sahip oldukları (ya da yetersiz olabilirler) halde dayandıkları zeminler birbirinden farklıdır. 34 Kant sanma, bilme ve imanın dayandığı zeminlere ilişkin şöyle demektedir: İman (Glaube), öznel yeterliğe sahip olan ve nesnel yetersizliği bilinçli bir şekilde kabul edilen bir doğru-saymadır ve bu nedenle bilmenin karşısında yer alır. Öte yandan bir şey, nesnel zeminlere dayalı olarak doğru kabul ediliyor ama zeminin yetersiz olduğunun bilincinde olunuyorsa sadece sanmadır. Bu sanı, aşamalı olarak bazı zeminlerle desteklenebilir ve en sonunda bilme olabilir. Oysa doğru kabul etmenin zeminleri hiçbir şekilde nesnel olamıyorsa, iman asla aklın kullanımıyla bilmeye dönüşemez. 35 Sanma ve bilme, öyleyse, ortak zeminlere sahip oldukları halde sadece yeterli olup olmadıklarına göre ayrışırlar ve sanma zamanla bilgiye dönüşebilir. Oysa iman, tamamen farklı zeminlere sahip olduğundan ve asla 32 Kant, CPR, s. xxx. 33 Stevenson, a. g. m., s Stevenson, a. g. m., s Immaneuel Kant, What Does it Mean to Orient Oneself in Thinking, Religion and Rational Theology, (Çeviri: Allen W. Wood ve George Di Govanni), Cambridge: Cambridge University Press, 2001 içinde, 8:141, s. 13. Sonraki göndermeler Orientation olarak yapılacaktır.

11 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 279 nesnel zeminlere dayanmadığından bilmeye dönüşemez. Logic te Kant bu konuyu daha da açmaktadır: İman (Glaube), ya da bir şeyi yeterli öznel zeminlerde ama yetersiz nesnel zeminlerde doğru-sayma, sadece bilemeyeceğimiz değil, fakat aynı zamanda hakkında sanı oluşturamadığımız nesnelerle ilgilidir. Hatta böyle bir ihtimalden bile söz edilemez; fakat bu tür özneleri düşünmenin çelişkili olmadığı söylenebilir. Geride kalan ise a priori olan ve sadece pratik açıdan zorunlu olan, özgür bir doğru-saymadır. Böylece ahlaki zeminlerde kabul ettiğim ve karşıtının ispat edilemeyeceğinden emin olduğum bir doğrusayma gerçekleşir. 36 Bu noktada üçlü tasnifin ayrıştığı noktaları daha açık bir şekilde görmekteyiz. İman nesneleri hakkında bilmek bir yana, sanıda bile bulunulamaz. Çünkü ilgili oldukları nesne ve alanlar bir birinden tamamen farklıdır. İman asla teorik bir zeminle ilgili değildir ve olamaz. O sadece, nesnel temellendirmenin mümkün olmadığı pratik zeminlerle ilgilidir. 37 Kant, üçlü tasnifin ayaklarının ilgili oldukları alanlar hakkında başka bir yerde şöyle demektedir: Üç tür bilişsel (Erkennbare) şey vardır: sanma şeyleri (opinabile), olgu şeyleri (scibile) ve iman şeyleri (mere credibile). 38 Kant, devamla, sanmanın sadece deneysel şeyler hakkında olabileceğini, ideler ve metafizik konular hakkında olamayacağını söyler. Dolayısıyla, a priori bir sanıdan söz etmek Kant'a göre saçmadır. 39 Bilme ise olgu şeyleri hakkında olup hem a priori (matematik ve geometri) hem a posteriori (deneysel bilimler) olabilir. 40 Buna karşın iman şeyleri, ne sanma ne de bilme şeyleri ile ilgilidir. İman şeyleri a priori olup tamamen pratik olanla ilgilidir. 41 Kant'ın iman şeyleri ile bilme ve sanma şeyleri arasında yaptığı ayırıma Aquinas ta da rastlanmaktadır. Aquinas, bilginin görünenlerle (seen) ilgili olduğunu, imanın ise görünmeyenlerle (unseen) ilgili olduğunu söyleyerek bilgi ve iman nesnelerini birbirinden ayırır. Ona göre bir şey aynı kişi tarafından ve aynı açıdan 42 hem imanın hem de bilginin nesnesi olamaz. Bilginin olduğu yerde imandan, imanın olduğu yerde ise bilgiden söz edilemez. Bu ikisi birbirini dışlayıcıdır. 43 Kant ve Aquinas arasındaki bu 36 Kant, Logic, 9:67, s Leslie Stevenson, a. g. m., s Immaneuel Kant, Critique of The Power of Judgement, (Çeviri: Paul Guyer ve Eric Matthews), Cambridge: Cambridge University Press, 2000, 5:467, s Sonraki göndermeler CJ olarak yapılacaktır. 39 Kant, CJ, 5:467, s Kant, CJ, 5:468, s Kant, CJ, 5:469, s Aquinas, aynı açıdan derken Kant tan bir noktada ayrılmaktadır. Aquinas aslında aynı nesne hakkında hem bilmenin hem de imanın imkânını dışlamamakta, fakat sadece farklı açılardan olabileceğini söylemektedir. Örneğin insanın Tanrı'nın birliğini bilebileceğini, ancak teslise iman edeceğini iddia eder. Bkz. Aquinas, a.g.e., Second Part of the Second Part, Question: 1, Article: Aquinas, a.g.e., Second Part of the Second Part, Question: 1, Article: 2, 5.

12 280 benzerlik, bir sonraki aşamada sona erer. Aquinas teorik kanıtların yetersizliği noktasında imana yol açmak için iradeyi gerekli görürken, 44 Kant bunun ancak pratik akılla mümkün olabileceğini düşünmektedir. Ancak nihai bir çözümlemede Kant'ın iman anlayışında da iradenin rolünü görmek mümkündür. Çünkü ahlaklı yaşama geçişin ilk adımı, o yaşamı irade etmektir. Bir farkla ki; burada Kant'ın irade etmek için makul bir gerekçe arayışı içinde olduğu söylenebilir. B.2. İnanç Çeşitleri Kant, imanın ancak öznel bir temellendirmenin konusu olabileceğini ve bunun da yalnızca pratik açıdan ve pratik amaçlarla mümkün olabileceğini iddia eder. Bu pratik amaçlar Kant'a göre ya uzmanlık ve beceri ya da ahlak ile ilgili olabilir. Birinci türden amaçlar, gelip geçici ve kontenjan iken ikinci türden amaçlar mutlak olarak zorunludur. 45 Kant bu iki durumu ifade etmek noktasında üçlü inanç ayırımına gider. B.2.1. Pragmatik İnanç Pragmatik inanç, insanın belli zamanlarda üstlendiği role göre ortaya çıkar. Bu inanç, adından da anlaşılacağı üzere, bir takım faydalar elde etme sürecinde geliştirilen bir inançtır. Kant'a göre, bir amaç bir kez kabul edildiğinde, ona ulaşmanın koşulları varsayımsal olarak zorunludur. Bu zorunluluk iki şekilde ortaya çıkar. Birincisinde, belirlenen amaca ulaşmak için bilinen başkaca bir yol yoktur ve bu durumda o koşullar öznel olarak ama yalnızca bir dereceye kadar zorunlu olur. İkincisinde, belirlenen amaca götüren başka bir yolun hiçbir kimse tarafından bilinmediğini kesin olarak bilirim. Bu durumda, o yola götüren koşullar herkes için yeterli ve mutlak olarak zorunlu olur. Birinci durumdaki varsayımlarım ve bazı şartların doğruluğunu kabul etmem, kontenjan bir imanı ifade ederken ikincisinde zorunlu bir inanç söz konusudur. 46 Kant bu durumu bir örnekle açıklamaya çalışır: Hayati tehlike içinde olan bir hastasına yardım etmek zorunda olan bir doktor, hastalığı teşhis edememektedir. Belirtilere bakarak hastalığın verem olduğuna karar verir. Bundan fazla yapabileceği bir şey yoktur, çünkü bilgisi ancak o kadarına imkân vermektedir. Hastalığın verem olduğuna dair inancı, kendisi için bile kontenjandır. Çünkü bir başkası daha iyi teşhis koyabilir. Kant, bazı amaçların elde edilmesi noktasında bazı araçların kullanımını gerektiren bu tür durumları pragmatik inanç kapsamında değerlendirmektedir Ferit Uslu, Felsefi Açıdan İmanı Temellendirme, Ankara: Ankara Okulu, 2004, s Kant, CPR, s Kant, CPR, s Kant, CPR, s. 852.

13 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 281 Bu örnekle Kant'ın anlatmaya çalıştığı şey şudur: Ortada yeterli sayılabilecek düzeyde teorik ve nesnel bir zemin (bilgi) yoktur. Söz konusu doktor gerekli teşhisi koyabilecek yeterlikte değildir. Ancak hastayı kurtarmak adına bir karar vermek ve hemen uygulamak zorundadır. Bu amaca ulaşmak için verdiği karar, epistemik olmayan ve öznel zeminlere dayalı bir inançtır. Yani ortada nesnel bir yetersizlik ve fakat inanç oluşturmayı gerekli kılan öznel bir yeterlik vardır. Ancak belirlenen amaca ulaştıracak yegâne inanç bu olmayabilir. Bir başkasının daha isabetli bir inanç oluşturması ve amaca ulaştırmada daha doğru bir yön çizmesi her zaman mümkündür. Dolayısıyla, edinilen inanç hiçbir şekilde mutlak zorunlu olmayıp ancak geçici bir zorunluluk taşımaktadır. Bu noktada Kant'a yapılabilecek muhtemel bir itiraz, 48 söz konusu doktorun bu şekilde bir inanç oluşturmaya hakkı olmadığı şeklinde olabilir. Çünkü doktor, vereceği kararla hastanın durumunu daha da kötüleştirebilir. Dolayısıyla doktor, kesin belirti ve bulguları elde etmedikçe karar vermemeli ve o zamana kadar kararını askıya almalıdır. Böyle bir itiraz W. K. Clifford un, meşhur, katı temellendirmecilik ilkesini akla getirmektedir. 49 Bu itirazın gözden kaçırdığı şey, Kant'ın meseleye epistemik olarak bakmadığıdır. Yani Kant, inanç ile onu doğrulayacak zeminler arası bir ilişkiden söz etmemektedir. Kant, onları doğrulayacak zeminlerden tamamen bağımsız bir şekilde, inanç ile eylemler arası ilişkilerden söz etmektedir. Dolayısıyla doktor, oluşturduğu inanç hakkında kararsız olsa da, hastayı iyileştirmek amacıyla bir karar vermek durumundadır. Bu karar, pragmatik bir inançtır ve amaçla ilişkisi dolayısıyla kontenjan bir zorunluluğa 50 sahiptir. Doktorun böyle bir durumda inancını askıya alması, en hafif tabirle ihmal olarak görülebilir. 51 Pragmatik inanç kolayca sanı ile karıştırılabilir. Kant, bu noktaya da dikkat çekerek ikisini birbirinden ayırır. Kant'a göre, doktorun ortaya koyduğu türden bir kararın bir aldanma mı, yoksa öznel bir kanı ya da sıkı inanç mı olduğunu anlamanın mihenk taşı bahistir. Bir inancı salt bir aldanmadan ayırmak için, o inanç için nelerin riske atıldığı ve neyin göze alındığına bakmak gerekir. Kant, risk büyüdükçe iddianın zaafa uğrayacağını düşünür. Küçük bir kaybı rahatça göze alabilen bir kişi, risk büyüdükçe yanılmış olup olmadığı noktasında tereddütler yaşamaya başlar. En nihayetinde iddia sahibi kişi, tüm yaşamın mutluluğu üzerine bahse girdiğini fark ettiğinde, yargı iyice kararsızlaşır, aşırı derecede bir çekingenlik ortaya 48 Allen W. Wood, Kant s Moral Religion, Ithaca and London: Cornell University Press, 1970, s Yetersiz delillere dayanarak inanmak her zaman, her yerde, herkes için yanlıştır. Bkz. W. K. Clifford, The Ethics of Belief, Philosophy of Religion: An Introduction; (Editör, Charles Taliaferro, Paul J. Griffiths), Blackwell Publishing, 2003, s Kontenjan zorunluluk ifadesi sorunlu görünebilir. Kant'ın burada kastettiği, mutlak olmayan bir zorunluluktur. Yani sadece belli zaman ve zeminlerde kendini gösteren bir zorunluluktan söz edilmektedir. 51 Wood, a. g. e., s. 20.

14 282 çıkar ve inancın o düzeye ulaşmadığı fark edilir. Öyleyse pragmatik inanç, sanıdan fazla bir değere sahip olsa da bütün riskleri göze aldıracak düzeyde bir güce sahip değildir. 52 Kant The Jäsche Logic te pragmatik inanca örnek olarak bir anlaşma imzalayan iş adamını verir. Buna göre, bir anlaşma imzalayan iş adamı, bu anlaşma ile bir şeyler elde edeceğini sanmaz, ona inanır. Yani sonu belirsiz bir durumda ortaya çıkabilecek riskleri göze alır. 53 Burada da bir inanç ve davranış arasındaki ilişki söz konusudur. İşadamının sahip olduğu inancı (anlaşma ile bir takım faydalar elde etme) doğrulayabilecek herhangi bir nesnel zemin yoktur. Amaçlar da araçlar da kontenjandır. Ancak sadece bir sanı, insanı bu şekilde risk almaya yöneltemez. Dolayısıyla yukarıdaki örnekte, sonuç hakkında kişide kuvvetli bir inancın olduğunu söyleyebiliriz. Kant için böyle bir inanç, yeterli öznel zeminlere sahip olup meşru olmakla beraber zorunlu değildir. 54 B.2.2. Doktrinel İnanç (Öğretisel Kuramsal İnanç) Pragmatik inanç ile aynı düzlemde değerlendirilmesi gereken bir başka inanç da Kant'ın adlandırmasıyla doktrinel inanç tır (doctrinale Glaube). Doktrinel inanç, herhangi bir nesne ile ilgili olmayıp doğrusaymanın sadece teorik olduğu durumlarda ortaya çıkar. Tanrı'nın varlığının da içinde bulunduğu bir dizi teorik inanç, Kant'a göre, bu kategoriye girmektedir. 55 Bu inancı belirleyici kılan şey, öznenin yetersiz nesnel zeminlere dayalı olarak bir önermeyi yüksek bir kesinlik derecesinde kabul etmesidir. 56 Kant bu duruma ilişkin, görebildiğimiz gezegenlerin en azından bazılarında yaşam vardır inancını örnek olarak verir. 57 Bu önerme, Kant'ın zamanında deneysel araçlar başta olmak üzere hiçbir şekilde bilinebilir değildir. Ancak Kant, böyle bir imkân olsaydı, bu konuda sahip olduğu her şeye bahse girebileceğini söyler. Bu nedenle Kant, bu kabulün boş bir sanı değil, fakat güçlü bir inanç (ein starker Glaube) olduğunu ifade eder. 58 Pragmatik inanç ile doktrinel inanç arasındaki belirleyici fark şudur: Pragmatik inanç durumunda öznenin yeterli öznel zeminlere sahip olması, ihtimal dâhilindedir ve bu nedenle zamanla bilgiye dönüşebilir. Oysa doktrinel inanç durumunda böyle bir şey söz konusu değildir ve bu kapsamda değerlendirilen bir inancın bilgiye dönüşme ihtimali yoktur. Doktor örneğinde, daha iyi bir eğitim ya da çaba ile hastalığın tam teşhisini koymak mümkün olabilirdi. Eğer doktor biraz daha çabalamış olsaydı, 52 Kant, CPR, s Kant, Logic, 9: 67-68n, s Chignell, Ethics of Assent, 42-43; Chignell, Kant s Concepts of Justification, s Kant, CPR, s Andrew Chignel, Belief in Kant, Philosophical Review, Vol. 116, No. 3, 2007, s Kant, CPR, s Kant, CPR, s. 853.

15 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 283 koyduğu teşhis bir inanç değil, bilgi olacaktı. İş adamı örneğinde ise daha iyi bir araştırma sayesinde yapılan anlaşma ya da teşebbüs sonucunda kazanç elde edilip edilmeyeceği bilinebilir. Fakat başka gezegenlerde yaşam olup olmadığı noktasında, o gezegenlere ilişkin doğrudan bir deneyimin olmayışı nedeniyle böyle bir ihtimal söz konusu değildir. Bu nedenle de sadece teorik bir inanç söz konusu olabilir. 59 Kant'ın bu konu için verdiği bir başka örnek, doğa araştırmaları yapan bir araştırmacının durumudur. Bir doğa araştırmacısının amacı, doğanın işleyiş ve yapısıyla ilgili doğrulara ulaşmaktır. Araştırmacı, bu amaçla da bir dizi teoriyi test eder. Kant'a göre, bu amaca ulaşmak için araştırmacı, dünyanın akıllı bir tasarımcı (einen weisen Welturheber) tarafından düzenlendiğini varsaymalıdır. Böyle bir varsayım, Kant'a göre, koşulluzorunlu olup sadece teorik bir inançtır. Akıllı tasarım varsayımının öngördüğü amaçsallık, Kant'a göre araştırmacıya yaptığı araştırmalarda yol gösterici bir işlev görecektir. 60 Araştırmacı, bir akıllı tasarımcının gerçekten var olup olmadığını hiçbir zaman bilemeyecektir. Ancak yaptığı araştırmanın amaçlarına ulaşabilmek için, araştırmacının böyle bir akıllı tasarımcıyı varsayması, Kant'a göre, gereklidir. Sahip olduğu bu inancı gelecekte doğrulama şansı olmadığından, böyle bir inanç pragmatik olmayıp teoriktir. Ayrıca yapılan doğa araştırmaları bu inanca karşıt bir sonuca götürmediğinden, bu konudaki kanaat sadece sanı olarak da görülemez. Öyleyse bir akıllı bir tasarımcının var olduğu inancı, bilgiye dönüşme şansı olmayan, sadece teorik bir inançtır. 61 Sadece teorik derken vurgulanmak istenen şey, o inancın bir kesinlik ve zorunluluk taşımadığıdır. Çünkü nesnel yetersiz zeminlerde oluşturulan bu türden teorik inançlar, yukarıda açıkladığımız teorik öznel kategorisine girerler ve hiçbir şekilde zorunluluk taşımazlar. Gerek pragmatik inanın gerekse doktrinel inancın herhangi bir mutlak zorunluluk taşımaması, bağlantılı oldukları amaçlarla ilgilidir. Bir doktor değilseniz, herhangi bir teşhis koyma ihtiyacınız olmaz ve eğer doğa araştırması yapmıyorsanız, araştırmanıza yön vermek için herhangi bir amaçsallık varsaymanıza da gerek yoktur. 62 Öyleyse koşullardan bağımsız olarak amaçların, herhangi bir rasyonel kişi için mutlak zorunlu olduğu ve dolayısıyla ilgili inançları da mutlak zorunlu kıldığı bir yol olup olmadığına bakmalıyız. 59 Chignell, Belief in Kant, s İnançların yol gösterici işlevi, aklın idelerinin düzenleyici işlevinden kaynaklanmaktadır. Aklın idelerinin düzenleyici işlevi için bkz. Kant, CPR, s. 670 vd., ayrıca bu konudaki bir değerlendirme için bkz. Tan, a. g. e, s Kant, CPR, s Chignell, a. g. m., s. 354.

16 284 B.2.3. Ahlaki İnanç Kant, önceki iki inanç türünün karşısına ahlaki inancı koyar. Ahlaki inanç, diğer iki inançtan tamamen farklıdır. Çünkü bu inanç türünde, duruma göre belirlenen inançlar yoktur: Ahlaki inanç açısından durum tamamen farklıdır. Çünkü bir şeyin yapılması gerekliliği, yani her açıdan ahlak yasasına uymam, mutlak olarak zorunludur. Amaç burada kaçınılmaz bir şekilde belirlidir ve tüm idrakime göre bu amacın diğer tüm amaçlarla uyumlu olması ve böylece pratik geçerlik taşımasının tek bir yolu vardır: bir Tanrı'nın ve gelecek yaşamın varlığı. Yine tam bir kesinlikle bilirim ki, ahlak yasaları altında bu aynı amaçlar birliğine götürecek başka bir yolu hiç kimse bilmez. Fakat ahlak buyruğu aynı zamanda benim maksimim olduğundan (çünkü akıl öyle yapılması gerektiğini buyurmaktadır), kaçınılmaz bir şekilde Tanrı'nın ve gelecek yaşamın varlığına inanırım. Şunu da bilirim ki hiçbir şey bu inançları sarsamaz. Çünkü alçak biri olmayı kabullenmediğim sürece, yapmaktan geri durmayacağım ahlak ilkelerim o zaman temelsiz kalırdı. 63 Önceki iki inanç türüyle kıyaslandığında ahlaki inancın nitelikleri hemen belirmektedir. Öncelikle, diğer iki inanç türünde olduğu gibi, kişinin kontenjan amaçlar için belirlediği ya da kabul ettiği kontenjan inançlar yoktur. Buradaki inançlar, mutlak zorunlu ve genel amaçlarla ilgilidir. Ahlaki bir özne olmak, benim kontenjan olarak seçtiğim bir şey değildir. Rasyonel bir varlık olarak akıl, bana nasıl davranmam gerektiğini açık ve kesin bir şekilde bildirmektedir. Bu bildirim, içinde bulunulan tüm koşullardan bağımsızdır ve mutlaktır. Rasyonel ve ahlaki bir özne olmanın zorunlu varsayımları da bir Tanrı ve gelecek yaşamın varlığına olan inançtır. Kant'ın pragmatik ve teorik zeminlerde oluşturulan inançlara alternatif olarak sunduğu bu inanç, ahlak kanıtı olarak da anılmaktadır. Bu çalışmanın sınırlarını aştığından ve başlı başına bağımsız bir çalışmayı gerektirdiğinden burada bu konuya girilmeyecektir. Burada bizi ilgilendiren, öznel ve nesnel yeterlik açısından ahlaki inancın ne ifade ettiğidir. Kant'ın bu konudaki sözlerini tekrar hatırlayalım: Sadece pratik açıdan, yetersiz teorik zeminlerde doğru-sayma iman olarak adlandırılabilir. Bu pratik amaçlar, ya beceri ya da ahlak ile ilgili olabilir. Birincisinde gelip geçici ve kontenjan amaçlar söz konusu iken, ikincisinde mutlak zorunlu amaçlar söz konusudur. 64 Kant için ahlaki inanç, teorik-nesnel zeminleri yetersiz olan bir inançtır. Ancak hem pratik zemine sahip olduğundan hem de gözettiği amaçlar zorunlu olduğundan, bu düzlemdeki bir doğru-sayma, iman olarak adlandırılabilir. Öyleyse ahlaki inanç pratik öznel zemine dayalı bir inançtır ve bu açıdan öznel yeterliğe sahiptir. Bu öznellik diğer zeminlerde elde 63 Kant, CPR, s Kant, CPR, s. 851.

17 F.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi 15:2 (2010) 285 edilen yeterliklerin hepsinden daha kesin bir kanı sağlar. Bu kanaatin dayanağı ise mantıksal değil, ahlaki kesinliktir. Ahlaki tutum, her türlü kesinlikten öte bir kesinlik sağlar. Çünkü Kant'a göre Hiçbir insan bu sorulara ilgisiz olamaz. 65 Ayrıca bir insan, ahlak yasaları karşısında tam kayıtsızlık içinde olsa bile, Kant'a göre, hala imanı kurtarmanın bir yolu vardır. O da bir Tanrı ve gelecek yaşamın olmadığına dair bir kesinliğin hiçbir şekilde elde edilemeyeceğidir. Kant, bunun negatif bir inanç olacağını ve bu nedenle yeterli zemini sağlamayacağını kabul etmekle beraber, bu inancın en azından kötü eğilimleri engellemede bir işlevi olacağını iddia eder. 66 Görüldüğü gibi Kant, ahlaki inancı iman oluşturma noktasında sarsılmaz ve zorunlu bir temel olarak görmektedir. Ahlaki inanç, meşruiyetini akıldan alan ahlakın, evrensel ve sarsılmaz yapısına dayandığından tüm insanlar için geçerlidir. Kant'ın bu tür bir temellendirmeyi öznel olarak nitelemesi sadece onun sisteminden kaynaklanan bir anlayıştan ötürüdür. Öznellik, daha önce de belirttiğimiz gibi, öncelikle tüm insanlarda ortak bir şekilde bulunan a priori yetileri ifade etmektedir. Bu a priori yetilerin başında akıl gelmektedir ve ahlak a priori bir disiplin olarak yalnızca akla dayanmaktadır. Dolayısıyla Kant, imanı dolaylı olarak akla dayandırmış olmaktadır. 65 Kant, CPR, s Kant, CPR, s. 858.

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar

225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ. Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar 225 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Yrd. Doç. Dr. Dilek Sarıtaş-Atalar Bilgi Nedir? Bilme edimi, bilinen şey, bilme edimi sonunda ulaşılan şey (Akarsu, 1988). Yeterince doğrulanmış olgusal bir önermenin dile getirdiği

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI Yakup ÖZKAN Giriş Kant (1724-1804) 1, felsefi dizgesinde akıl eleştirisini kuramsal (teorik/nazari/kurgusal) akılla sınırlamaz. Akıl eleştirisini daha

Detaylı

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur.

Not. Aşağıdaki Kant la ilgili notlar Taylan Altuğ un Kant Estetiği (Payel Yayınları, 1989) başlıklı çalışması kullanılarak oluşturulmuştur. Bu derste Immanuel Kant ın estetik felsefesi genel hatlarıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olan Kant, kendi felsefe sistemini üç önemli çalışmasında toplamıştır.

Detaylı

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi

Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ. Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi Felsefe Nedir OKG 1201 EĞİTİM FELSEFESİ Felsefe: Bilgelik sevgisi Filozof: Bilgelik, hikmet yolunu arayan kişi GERÇEĞİ TÜMÜYLE ELE ALIP İNCELEYEN VE BUNUN SONUCUNDA ULAŞILAN BİLGİLERİ YORUMLAYAN VE SİSTEMLEŞTİREN

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA 5 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ Prof. Dr. Metin YASA 1 Ünite: 5 Prof. Dr. Metin YASA İçindekiler 5.1.... 3 5.1.1. Genel Anlamda Tanrı nın Varlığını Kanıtlamaya Duyulan Gereksinim...

Detaylı

Ontolojik Yaklaşım (*)

Ontolojik Yaklaşım (*) DERS 2 İnanmak için Neden Tanrı Var mı/mevcut mu? 24.00 Felsefenin Sorunları Prof. Sally Haslanger Eylül 12, 2005 Ontolojik Yaklaşım (*) Soru ( ve cevaplar için çerçeve) -- Tanrı var mı? (Bu soruda,tanrının,

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I Eleştirel Düşünme Nedir?... 1 Bazı Eleştirel Düşünme Tanımları... 1 Eleştirel Düşünmenin Bazı Göze Çarpan Özellikleri... 3 Eleştirel Düşünme Yansıtıcıdır... 3 Eleştirel Düşünme Standartları

Detaylı

Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı. Moral Inference from the Point of Modern Logic

Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı. Moral Inference from the Point of Modern Logic 2012/19 159 Fikret OSMAN 1 Modern Mantık Açısından Ahlâk Çıkarımı Özet Bu çalışmada ahlâkla ilgili çıkarımları modern mantık açısından ele almaya çalıştık. Bunun için öncelikle Kant ın en yüksek iyi kavramına,

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011

Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, Mart 2011 Doç. Dr. Doğan GÖÇMEN Adıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sanatsal Güzel, Estetik Yargı ve Toplumsal Geçerlilik Mersin Üniversitesi, 25-26 Mart 2011 «Her şey mümkündür.» «Zevkler

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ PROF. DR. EMRAH CENGİZ Bilim Tanımı, Nitelikleri ve Temel Kavramlar Bilim Tanımı Bilimsel

Detaylı

İnanç Psikolojisi: Yaşamı Anlamlandırma Biçiminin Hayat Boyu Gelişimi

İnanç Psikolojisi: Yaşamı Anlamlandırma Biçiminin Hayat Boyu Gelişimi İnanç Psikolojisi: Yaşamı Anlamlandırma Biçiminin Hayat Boyu Gelişimi Üzeyir Ok İlahiyat Yayınları, Ankara 2007, 344 s. İnsanın en temel ihtiyacı olarak kabul edilen anlamlandırma ve anlam arayışı eyleminin

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a BİLİMSEL YÖNTEM Prof. Dr. Şahin Gülaboğlu Mühendislik Fakültesi -------------------------------------------------------------------- BİLİM, ETİK ve EĞİTİM DERSİ KONUŞMASI 19 Ekim 2007, Cuma, Saat-15.00

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

SEMBOLİK MANTIK MNT102U

SEMBOLİK MANTIK MNT102U DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SEMBOLİK MANTIK MNT102U KISA ÖZET KOLAY

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli Velimiz; Meslek seçiminin öneminin anlatıldığı ve siz değerli velilerimize yönelik önerileri

Detaylı

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 Yenilik Çabalarının, Keşiflerin, İcatların, Buluşların Kaynağı Tin kendisini kendinde

Detaylı

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014

Bilimsel Yasa Kavramı. Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel Yasa Kavramı Yrd.Doç.Dr. Hasan Said TORTOP Kdz.Ereğli-2014 Bilimsel yasa her şeyden önce genellemedir. Ama nasıl bir genelleme? 1.Bekarla evli değildir. 2. Bahçedeki elmalar kırmızıdır 3. Serbest

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

Kavram Haritaları ve Ebelikte Kavram Haritalarının Kullanımı. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN

Kavram Haritaları ve Ebelikte Kavram Haritalarının Kullanımı. Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN Kavram Haritaları ve Ebelikte Kavram Haritalarının Kullanımı Prof. Dr. Sibel ERKAL İLHAN GİRİŞ Eğitimde öğrencileri pasif bilgi alıcısı olmak yerine aktif, yaşam boyu bağımsız öğrenici ve problem çözücü

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7. ÜNİTE:1 Felsefe Nedir? ÜNİTE:2 Epistemoloji ÜNİTE:3 Metafizik ÜNİTE:4 Bilim Felsefesi ÜNİTE:5 Etik 1 ÜNİTE:6 Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7 Estetik ÜNİTE:8 Eğitim Felsefesi 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

Tanrının Varlığının Ontolojik Kanıtı a

Tanrının Varlığının Ontolojik Kanıtı a Iğd Üniv Sos Bil Der / Igd Univ Jour Soc Sci Sayı / No. 8, Ekim / October 2015: 13-19 Entelekya / Entelecheia Tanrının Varlığının Ontolojik Kanıtı a Çeviren İLYAS ALTUNER b Geliş Tarihi: 01.10.2015 Kabul

Detaylı

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel;

ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; TASARIM ve ESTETİK ESTETİK; Estetiğin konusu olarak güzel; Plato( İ.Ö. 427-347) her alanda kusursuzu arayan düşünce biçimi içersinde nesnel olan mutlak güzeli aramıştır. Buna karşın, Aristoteles in (İ.Ö.

Detaylı

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi

DİNİ GELİŞİM. Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi DİNİ GELİŞİM Bilişsel Yaklaşım Çerçevesinde Tanrı Tasavvuru ve Dinî Yargı Gelişimi Bilişsel Yaklaşımda Tanrı Tasavvuru 1. Küçük çocuklar Tanrı yı bir ruh olarak düşünürler, gerçek vücudu ve insani duyguları

Detaylı

UZMANLIK DERNEKLERİ ETİK KURULLAR KILAVUZU. TTB-UDEK- Etik Çalışma Grubu

UZMANLIK DERNEKLERİ ETİK KURULLAR KILAVUZU. TTB-UDEK- Etik Çalışma Grubu UZMANLIK DERNEKLERİ ETİK KURULLAR KILAVUZU TTB-UDEK- Etik Çalışma Grubu 31 Ekim 2009 TTB-UDEK Etik Çalışma Grubu UZMANLIK DERNEKLERİ ETİK KURULLARI GENEL OLARAK ETİK KURULLAR Etik Kurullar: Tanım Etik

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya

Tanrının bize kendinin her. hkla. gun. kadar kararsız ve '!S';?'''' kural veya hkla Tanrının bize kendinin her gun kadar kararsız ve ""'!S';?'''"'" kural veya Bu çeviri, Locke'un Latince ve W. von 1954'e kadar yazma olarak the Nature" adlı eserin 109~121 m eden ** John Locke 1632-1704

Detaylı

Kullanım Durumu Diyagramları (Use-case Diyagramları)

Kullanım Durumu Diyagramları (Use-case Diyagramları) Kullanım Durumu Diyagramları (Use-case Diyagramları) Analiz aşaması projeler için hayati önem taşır. İyi bir analizden geçmemiş projelerin başarı şansı azdır. Analiz ile birlikte kendimize Ne? sorusunu

Detaylı

İkinci Basımın Ön Sözü

İkinci Basımın Ön Sözü İkinci Basımın Ön Sözü Bu basım kısmen eleştirilerin sonucunda, kısmen öncekindeki belli boşluklardan dolayı ve içinde yer aldığım etkinliğin doğasına -eğitime ve özellikle eğitimde araştırmaya felsefenin

Detaylı

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI RİSKİN ERKEN SAPTANMASI SİSTEMİ VE KOMİTESİ HAKKINDA DENETÇİ RAPORUNA İLİŞKİN ESASLARA YÖNELİK İLKE KARARI

TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI RİSKİN ERKEN SAPTANMASI SİSTEMİ VE KOMİTESİ HAKKINDA DENETÇİ RAPORUNA İLİŞKİN ESASLARA YÖNELİK İLKE KARARI TÜRKİYE DENETİM STANDARTLARI RİSKİN ERKEN SAPTANMASI SİSTEMİ VE KOMİTESİ HAKKINDA DENETÇİ RAPORUNA İLİŞKİN ESASLARA YÖNELİK İLKE KARARI 18 Mart 2014 SALI Resmî Gazete Sayı : 28945 KURUL KARARI Kamu Gözetimi,

Detaylı

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. CÜMLENİN ÖĞELERİ Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz. Bir cümlenin oluşması için en önemli şart,

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ (1) Y R D. D O Ç. D R. C. D E H A D O Ğ A N İnsan var olduğu günden bu yana, evrende olup bitenleri anlama, tanıma, sırlarını çözme ve doğayı kontrol altına alarak rahat ve

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Araştırma Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 7 Bilimsel Araştırma Süreci* 1. Gözlem Araştırma alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi

Detaylı

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ Yakup ÖZKAN Giriş Varlıkbilimsel akıl yürütme felsefe tarihinde Tanrı nın varlığı üzerine geliştirilmiş en ünlü kanıtlardan biridir. Bu kanıt, en eksiksiz

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV 2+0 2 2 Ön Koşul Dersler Yardımcıları Amacı Öğrenme Bu dersin genel amacı; felsefe adı verilen rasyonel faaliyetin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı,

Detaylı

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik Nitel Araştırmada Geçerlik ve Bilimsel araştırmanın en önemli ölçütlerinden biri olarak kabul edilen geçerlik ve güvenirlik araştırmalarda en yaygın olarak kullanılan iki en önemli ölçüttür. Araştırmalarda

Detaylı

ISBN

ISBN Bu kitapta verilen örnek ve öykülerde ve kitabın metnindeki açıklamalarda sağlık, hukuk, yatırım gibi çeşitli alanlardan uzmanlık bilgilerine yer verilmiştir. Bu uzmanlık bilgileri sadece kitabın konusuyla

Detaylı

İnsan Haklarına Deontolojik Bir Temel

İnsan Haklarına Deontolojik Bir Temel liberal düşünce İnsan Haklarına Deontolojik Bir Temel Şahabettin Yalçın * Her insanın salt insan olması dolayısıyla doğuştan sahip olduğu hak veya haklar var mıdır? Eğer var ise, bu haklar nelerdir? Yok

Detaylı

DERS 7 Hastanelerde Olgusal Ve Yargısal Veriler ve Veri Kaynakları

DERS 7 Hastanelerde Olgusal Ve Yargısal Veriler ve Veri Kaynakları DERS 7 Hastanelerde Olgusal Ve Yargısal Veriler ve Veri Kaynakları Bilimsel araştırmalarda kullanılan veriler olgusal ve yargısal olmak üzere iki grupta toplanabilir. Olgusal veri: Olgulara (gerçeklere)

Detaylı

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir.

Yapılandırmacı anlayışta bilgi, sadece dış dünyanın bir kopyası ya da bir kişiden diğerine geçen edilgen bir emilim değildir. Yapılandırmacılık, pozitivist geleneği reddetmekte; bilgi ve öğrenmeyi Kant ve Wittgeinstein'nın savunduğu tezlerde olduğu gibi özneler arası kabul etmektedir. Bu bakış açısından yapılandırıcı öğrenme,

Detaylı

IMMANUEL KANT IN İMAN ANLAYIŞI

IMMANUEL KANT IN İMAN ANLAYIŞI IMMANUEL KANT IN İMAN ANLAYIŞI Hasan TANRIVERDİ Özet Kant ın Salt Aklın Eleştirisi nin önsözünde söylediği ve onunla ilgili yapılan çalışmalarda vurgulanan şu söz dikkatimizi çekmektedir: İmana yer bulmak

Detaylı

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan FİLOZOF BEYİN Yücel KILIÇ İstanbul Kültür Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Bilgisayar II: «Konular ve Sunumlar» İstanbul, 08-15 Nisan

Detaylı

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DEĞERLER EĞİTİMİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Bir milletin ve topluluğun oluşumunda maddi

Detaylı

Ben Neyim? Şahabettin Yalçın * What am I? B E Y T U L H I K M E A n I n t e r n a t i o n a l J o u r n a l o f P h i l o s o p h y

Ben Neyim? Şahabettin Yalçın * What am I? B E Y T U L H I K M E A n I n t e r n a t i o n a l J o u r n a l o f P h i l o s o p h y Ben Neyim? Şahabettin Yalçın * Özet: Bu makalede benlik/kendilik kavramı, modern felsefenin en önemli filozofları referans alınarak irdelenmeye çalışılmaktadır. Benlik kavramı modern felsefede esas itibariyle

Detaylı

tepav Mart2011 N DEĞERLENDİRMENOTU KKTC de Kosovalaşma ve Tayvanlaşma ya Karşı Bir Normalleşme Ufku Olarak Avrupa Birliği Üyeliği

tepav Mart2011 N DEĞERLENDİRMENOTU KKTC de Kosovalaşma ve Tayvanlaşma ya Karşı Bir Normalleşme Ufku Olarak Avrupa Birliği Üyeliği DEĞERLENDİRMENOTU Mart2011 N201122 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Mehmet RATİP 1 Araştırmacı, Yönetişim Etütleri KKTC de Kosovalaşma ve Tayvanlaşma ya Karşı Bir Normalleşme Ufku Olarak

Detaylı

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak

İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı. 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak İnsan-Merkezli Hizmet Tasarımı 21. yüzyılda mükemmel hizmet deneyimleri yaratmak Bana göre insani merkezli olmak, davranış ve anlayışın işbirliği içinde olduğu, insan yapımı her şeyin kullanıcıların kavradığı

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı

MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI. Programın Temel Yapısı MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI Programın Temel Yapısı MATEMATİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI İlkokul ve Ortaokul 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıflar Çıkmış soru (ÖABT-LS) Uygulanmakta olan Ortaöğretim Matematik

Detaylı

VAN HIELE GEOMETRİ ANLAMA DÜZEYLERİ

VAN HIELE GEOMETRİ ANLAMA DÜZEYLERİ VAN HIELE GEOMETRİ ANLAMA DÜZEYLERİ Van Hiele teorisi, 1957 de, iki matematik eğitimcisi olan Pier M. Van Hiele ve eşi Dina van Hiele-Gelfod tarafından Ultrehct üniversitesindeki doktora çalışmaları sırasında

Detaylı

DENETİM KISA ÖZET KOLAYAOF

DENETİM KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. DENETİM KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com

Detaylı

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5

ÜNİTE:1. Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2. Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3. Sosyal Biliş ÜNİTE:4. Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 ÜNİTE:1 Sosyal Psikoloji Nedir? ÜNİTE:2 Sosyal Algı: İzlenim Oluşturma ÜNİTE:3 Sosyal Biliş ÜNİTE:4 Sosyal Etki ve Sosyal Güç ÜNİTE:5 1 Tutum ve Tutum Değişimi ÜNİTE:6 Kişilerarası Çekicilik ve Yakın İlişkiler

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Bütün araştırmalar kendilerinden önce yapılan araştırmalara, bir başka deyişle, var olan bilgi birikimine dayanırlar. Bir araştırmaya başlarken yapılacak ilk iş, daha önce

Detaylı

Görüşler / Opinion Papers

Görüşler / Opinion Papers 762 Görüşler / Opinion Papers Murat Yılmaz Türk Kütüphaneciliği 26, 4 (2012), 762-768 Görüşler / Opinion Papers Murat Yılmaz * Öz Ahlak, neyin iyi ve doğru neyin ise kötü ve yanlış olduğuna karar vermeye

Detaylı

Economic Policy. Opening Lecture

Economic Policy. Opening Lecture Economic Policy Opening Lecture Neden buradasın? economic policy iktisat üniversite Neden buradasın? iktisat öğrenmek (varsayalım!) geleceğin için üniversite diploma bilgi Neden buradasın? bilgi bilmek

Detaylı

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989.

Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological Study of Religion, London and Toronto: Associated University Press, 1989. Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, Temmuz-Aralık 2002 KİTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Hasan KAYIKLIK Çukurova Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Benjamin Beit-Hallahmi, Prolegomena to The Psychological

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri

ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı. ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri. ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:1 Psikolojinin Tanımı ve Kapsamı ÜNİTE:2 Psikolojide Araştırma Yöntemleri ÜNİTE:3 Sinir Sisteminin Yapısı ve İşlevleri ÜNİTE:4 Bilişsel Psikoloji 1 ÜNİTE:5 Çocuklukta Sosyal Gelişim ÜNİTE:6 Sosyal

Detaylı

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI

HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI Prof. Dr. Vecdi ARAL HUKUK FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI Sein Ohr vernimmt den Einklang der Natur; Was die Geschichte reicht, das Leben gibt, Sein Busen nimmt es gleich und willig auf; Das weit Zerstreute

Detaylı

GİZLİ HİPNOZ TEKNİKLERİNE GİRİŞ Hüseyin Güngör NOT ALMA KISMI

GİZLİ HİPNOZ TEKNİKLERİNE GİRİŞ Hüseyin Güngör NOT ALMA KISMI NOT ALMA KISMI 2 Gizli Hipnoz Teknikleri Bir hipnoterapist tarafından hipnotize edilmek üzere kişinin rızası alınarak hipnoz teknikleri ile gerçekleştirilen bir hipnoz oturumuna geleneksel hipnoz denir.

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

Üstün Zeka Kuramları. Renzuli-Gardner-Tannenbaum

Üstün Zeka Kuramları. Renzuli-Gardner-Tannenbaum Üstün Zeka Kuramları Renzuli-Gardner-Tannenbaum Üstün Zekayı Açıklayan Kuramlar Üstün zeka konusundaki kuramların temel çıkış kaynaklarını toplumsal değerler, bireysel yaşantılar, inanışlar ve bilimsel

Detaylı

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA

SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA SOSYOLOJİK SORU SORMA VE YANITLAMA Bilimin amacı: olguları tanımlamak, olgular arasında nedensellik ilişkileri kurmak, bu ilişkileri genelleyip yasalar biçimine dönüştürmek. Bu amaçları gerçekleştirmek

Detaylı

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için hayal gücünün ürünü tanımını yapmıştır. Yakın Çağ da Hukuk Yazan: Av. BURCU TAYANÇ Yakın Çağ, çoğu tarihçinin Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi ile başladığını kabul ettiği, günümüzde de devam eden tarih çağlarından sonuncusudur. Bundan dolayı

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

DERS BİLGİ FORMU. Haftalık. Okul Eğitimi Süresi. Ders. Saati

DERS BİLGİ FORMU. Haftalık. Okul Eğitimi Süresi. Ders. Saati DERS BİLGİ FORMU DERSİN ADI BÖLÜM PROGRAM DÖNEMİ DERSİN DİLİ DERS KATEGORİSİ ÖN ŞARTLAR SÜRE VE DAĞILIMI KREDİ DERSİN AMACI ÖĞRENME ÇIKTILARI VE YETERLİKLER DERSİN İÇERİĞİ VE DAĞILIMI (MODÜLLER VE HAFTALARA

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri

Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Mesleki Sorumluluk ve Etik-Ders 1 Sorumluluk-Ahlak-Etik-Etik Teorileri Öğr. Gör. Hüseyin ARI 1 Sorumluluk Sorumluluk; kişinin kendi davranışlarının veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Dilbilim ve Çeviri ETI105 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER

DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER DAVRANIŞ BİLİMLERİ DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN İNCELENDİĞİ SİSTEMLER Doç. Dr. Mahmut AKBOLAT Davranış Bilimleri I. Fizyobiyolojik Sistem A Biyolojik Yaklaşım II. Psikolojik Sistem B. Davranışçı Yaklaşım C. Gestalt

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ

İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ İSMAİL VATANSEVER ETİK VE BİYOETİK KAVRAMLARININ KURUMSAL SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ İLE İLİŞKİSİ 1 ETİK NEDİR? ETİK NEDİR? Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Değerler felsefesinin

Detaylı

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır.

1 Hipotez konusuna öncelikle yokluk hipoteziyle başlanılan yaklaşımda, araştırma hipotezleri ALTERNATİF HİPOTEZLER olarak adlandırılmaktadır. Özellikle deneysel araştırmalarda, araştırmacının doğru olup olmadığını yapacağı bir deney ile test edeceği ve araştırma sonunda ortaya çıkan sonuçlarla doğru ya da yanlış olduğuna karar vereceği bir önermesi

Detaylı

Milli Eğitim Bakanlığı Bünyesindeki Okullarda Yöneticilerin Yeterlilik Alanları -1 İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ardahan Üniversitesi Siirt Üniversitesi

Milli Eğitim Bakanlığı Bünyesindeki Okullarda Yöneticilerin Yeterlilik Alanları -1 İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Ardahan Üniversitesi Siirt Üniversitesi OKULLARDA YÖNETİCİLERİN YETERLİLİK ALANLARI - 1 İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ YÖNETİCİ Yönetici, bir örgütün amaçlarını

Detaylı

Bilim, doğal dünyayla ilgili soruları cevaplamak üzere bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak herkesin irdelemesine açık geçerli ve güvenilir

Bilim, doğal dünyayla ilgili soruları cevaplamak üzere bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak herkesin irdelemesine açık geçerli ve güvenilir BİLİM Bilim, doğal dünyayla ilgili soruları cevaplamak üzere bilimsel araştırma yöntemlerini kullanarak herkesin irdelemesine açık geçerli ve güvenilir genellemeler ve açıklamalar ortaya koyma etkinliğidir

Detaylı

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8

İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 T.C YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas No. 2010/7939 Karar No. 2012/15559 Tarihi: 03.05.2012 Yargıtay Kararları Çalışma ve Toplum, 2012/4 İlgili Kanun / Madde 4857 S. İş. K/8 İŞ SÖZLEŞMESİ VEKALET VE ESER

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ BÖLÜM 1. BİLİMSEL İRADE ALGI ÇERÇEVESİ... 3 BİLGİNİN KAYNAĞI:

Detaylı

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 4.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-2: İslâm Ortaçağı

Detaylı

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Söylem Çözümlemesi ETI205 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI FELSEFE CEVAP 1: (TOPLAM 7 PUAN) Galileo Galilei Dünya yuvarlaktır dediğinde, hiç kimse ona inanmamıştır. Bir dönem maddenin en küçük parçası molekül zannediliyordu. Eylemsizlik

Detaylı