ONTOLOJİK ARGÜMAN ELEŞTİRİLERİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ONTOLOJİK ARGÜMAN ELEŞTİRİLERİ"

Transkript

1 ONTOLOJİK ELEŞTİRİLERİ ARGÜMAN VE Tarih boyunca çok sayıda filozof, kendi düşünce sistematiği içerisinde Tanrı hakkında konuşmak durumunda kalmıştır. Tanrı var mıdır?, Varsa bilinebilir midir?, Bilinebilirse nasıl bilebiliriz?, Doğayla özdeş midir?, Doğaya aşkın mıdır? ve burada ayrı ayrı her birini zikretmemiz mümkün olmadığından değinmeyeceğimiz birçok soru sorulmuş, cevaplar verilmeye çalışılmıştır. Büyük İslâm filozofu Farabî felsefenin sonu, göklerin ve yerin yaratıcısı olarak Tanrı yı bilmektir derken, Hıristiyan filozof Aquino lu Thomas( ) Tanrı nın varlığının ispatlanması, felsefenin birinci ve belli başlı işidir demiştir. Filozoflar metafizik bir problem olan Tanrı nın varlığı ve delillendirilmesi meselesine eğilirken çeşitli yöntemler izlemişlerdir. Bu yöntemler daha sonra değişik isimlerle deliller olarak adlandırılmıştır. Yöntemlerden birinin neticesi olarak ortaya çıkan ontolojik delil, ispat yöntemi ve kullanılması yönünden diğer delillerden farklılık arz etmektedir. Ontoloji, Yunanca iki kelimenin(onto-logos) bir araya gelmesiyle oluşmuş olup günümüz Türkçesinde varlık bilim kelimeleri ile karşılık bulmaktadır. Ontolojik delil ile meşgul olan kimse, duyularla kavranamayan varlığın maddî

2 olmayan yapısını ele almakta/incelemektedir. Ontolojik delilin tarihî kökü İslâm felsefesinde Farabî( ) ye dayanmakla birlikte, ondan yaklaşık bir buçuk asır sonra yaşamış olan meşhur Hıristiyan ilâhiyatçısı Saint Anselm( ) tarafından sistemleştirilmiş ve Anselm in Delili diye tanınmıştır. Meselenin detaylarına ve tarihsel arkaplanına geçmeden önce, yazının amacının ontolojik argümanı savunmak veya ontolojik argümana karşı çıkmak olmadığını belirtmekte fayda görüyoruz. Yazının amacı ontolojik argümanı ve eleştirilerini tanıtmaktır. Yazıda şu başlıklar bulunmaktadır: 1. Farabi nin Ekmel Varlık Delili 2. Saint Anselm de Ontolojik Delil 3. Descartes ta Ontolojik Delil 4. Spinoza ve Leibniz ile Gelen Güncellemeler 5. Plantinga nın Modal Argümanı 6. Ontolojik Argümana Yöneltilen Eleştiriler 7. Sonuç 1. Farabî nin Ekmel Varlık Delili Ekmel varlık delili adıyla kullandığı delili Farabî şu şekilde ortaya koymuştur: 1. Zihnimde ekmel bir varlık düşünüyorum. 2. Kemâl vasıtalarından biri de, gerçekte var olmaktır. 3. O hâlde, Tanrı dan ibaret olan bu ekmel varlık mevcuttur. 2. Saint Anselm de Ontolojik Delil

3 Saint Anselm, Aristo mantığını kullanarak ilâhiyat meselelerine açıklık getirmeye çalışan ilk filozoflar arasında yer alır. Anselm in akıl yürütmesi şu şekildedir: 1. T a n r ı n ı n, kendisinden daha büyüğü tasavvur edilemeyen(en mükemmel olan) varlık olduğu kavramsal bir gerçektir. 2. Tanrı, zihinde bir fikir olarak vardır. 3. Hem zihinde hem de zihin dışında var olan bir şey, sadece zihinde var olandan daha mükemmeldir. 4. Böylece; eğer Tanrı sadece zihinde bir fikir olarak varolursa, o zaman Tanrı dan daha büyük bir şeyi hayal edebiliriz. 5. Ancak, daha mükemmeli düşünülemeyen bir şey in var olmaması düşünülebilirse, daha mükemmeli düşünülemeyen şey, aslında kendinden daha mükemmeli düşünülemeyen şey değildir ve bu bir çelişkidir. 6. Neticede daha mükemmeli düşünülemeyen şey gerçekten öyle vardır ki; var olmaması düşünülememektedir. 7. O hâlde, Tanrı(kendisinden daha büyüğü/mükemmeli tasavvur edilemeyen varlık) vardır. Anselm in ifade ettiği bu delile göre, Tanrı nın varlığının zihinde mevcut olup zihnin dışında mevcut olmaması durumunda O nun en mükemmel olamayacağı kanaati zorunlu olarak açıklanmaktadır. O hâlde Tanrı, hem zihinde hem de zihnin dışında zorunlu olarak bulunmaktadır ve mümkün kavramından

4 da uzaktır. Delilin bu şekilde ifade edilen birinci kısmına O nun sadece zihinde de tasavvur edilebileceği gerekçesi ile Tanrı nın mümkün varlık olarak da düşünülebileceği noktasında eleştiriler olmuştur. Fakat Norman Malcolm a göre Anselm de bu delilin ikinci bir şekli daha vardır ki onda anahtar terim varlık değil, zorunlu varlık tır. Bu noktadan bakıldığında Tanrı zorunlu olarak vardır. Zorunlu varlığa sahip olan bir varlık, mümkün varlığa sahip olan bir varlıktan daha fazla mükemmellik arz eder. Delilin birinci şekline yapılan eleştiri ve itirazları, Anselm in ontolojik delilinin ikinci şekli ortadan kaldırmıştır. Anselm in ikinci delili kısaca şu şekilde ifade edilebilir: 1. Kendisinden daha yücesi mevcut olmayan şey, her bakımdan en mükemmel şekilde mevcuttur; çünkü ondan başka herhangi bir şeyin mevcut olmadığı düşünülebildiği hâlde, kendisinden daha yücesi düşünülemeyen bir şeyin mevcut olmaması düşünülemez. 2. Mevcut olmadığı düşünülemeyen varlık; ezelî ve ebedî, yani başlangıcı ve sonu bulunmayan, birbirini izleyen merhaleler şeklinde değil, bir bütün olarak daima mevcut olan varlıktır. 3. O hâlde O, mümkün varlıkların aksine, zorunlu olarak mevcut olan varlıktır. 4. Mevcut olmadığı düşünülemeyen bir şey, mevcut olmadığı düşünülebilenden daha yücedir/mükemmeldir. 5. O hâlde mevcut olmadığı düşünülemeyen bir şey, kendisinden daha yücesi düşünülemeyen bir şey fikri için yeterlidir. 6. Tanrı(kendisinden daha yücesi düşünülemeyen şey) zorunlu varlıktır. Delilin bu ikinci şekline göre Tanrı(kendisinden daha

5 büyüğü/mükemmeli tasavvur edilemeyen varlık) zorunlu olarak vardır sonucu çıkmaktadır. Anselm den sonra bu delil, Thomas Aquinas ın tenkidiyle, felsefî ve teolojik mahfillerde gözden düşmesine rağmen, Descartes( ) ın benimsemesiyle felsefe dünyasında yeniden ve fakat daha önemli bir yer edinmiştir. 3. Descartes ta Ontolojik Delil Anselm, imana bağlı olarak Tanrı ya kesin bir inançtan hareket etmiş ve delilini de az çok bir dua şeklinde ifade etmiştir. Descartes ın amacı ise farklıdır. O, düşüncelerini Tanrı yerine, kendi şahsında temsil edilen bir şüpheci ye yöneltir. Onun düşünceleri, şüphesini dağıtmak ve böylece kesin bilgiye ulaşarak imanı sağlayacak bir delil ortaya koymaktır. Descartes, açık ve seçik fikirlerden hareketle ve onların analiziyle metafizik hakikatlere ulaşılabileceğini savunmuştur. Böyle bir şeyin geometrinin yöntemi ile temin edilebileceğini düşünmüştür: Bende geometrik şekil ve aritmetikteki sayı kavramı bulunduğu gibi, Tanrı kavramı, yüce ve mükemmel varlık kavramı da bulunmaktadır. Başka deyişle, Tanrı kavramı, matematik bir kavram kadar insan aklında açık ve seçiktir. O hâlde insanın, Tanrı nın mahiyetini, ne olduğunu keşfetmesi için, matematik kavramlarda olduğu gibi, sadece Tanrı kavramının ihtiva ettiği şeyi keşfetmesi gerekmektedir. Nasıl bir şekil veya sayı hakkında ispatlayabileceğim bütün şeyler açık ve seçik olarak

6 bu şekil ve sayının zâtına ait ise, fiilî ve ezelî varlığın Tanrı kavramının zâtına ait olduğu da aynı ölçüde açık ve seçiktir. Çünkü varlık Tanrı nın zâtından veya tanımından ayrılamaz; tıpkı üçgenin üç iç açısının toplamının iki dik açının toplamına eşit olmasının üçgenin zâtından veya dağ kavramının yamaç(ya da vadi) kavramından ayrılamayacağı gibi. Bizim varlıktan yoksun bir Tanrı yı kavramamız, en azından yamacı(ya da vadisi) bulunmayan bir dağı tasavvur etmemiz kadar kabul edilemeyecek bir husustur. [15] Descartes, bizdeki Tanrı bize kendimizden gelemez ve o hâlde Tanrı vardır demek sûretiyle, zihnimizdeki Tanrı fikrinden O nun varlığına ulaşmıştır. Ona göre, bu Tanrı fikri, kendi varlığımıza ait fikrimizden daha öncedir ve O nun kavramının zihnimize bizden gelmesi imkansızdır. İnsan kendinde bulunmayan bir mükemmelliği biliyorsa o biricik varlık değildir, onun bağlı olduğu ve sahip olduğu her şeyi ondan edindiği bir varlık bulunması zorunludur. Bu da Tanrı dır. 4. Spinoza ve Leibniz ile Gelen Güncellemeler Spinoza( ) ya göre, bir şeyin hem varlık hem de yokluk sebebi olduğundan söz edilebilir. Mesela, bir üçgen mevcutsa, onun varlığının bir sebebi olduğu kabul edilmelidir. Mevcut değilse, onu varolmaktan alıkoyan bir sebebin olduğu kabul edilmelidir. Bu sebep, söz konusu şeyin ya zâtında bulunur ya da onun dışındadır. Mesela, kare şekilli bir dairenin yokluğunun sebebi kendi zâtında bulunur; çünkü burada açıkça bir çelişki söz konusudur. Öte yandan cevherin varlığı kendi zâtındandır, ünkü onun zâtı varlığı gerektirmektedir. Üçgen veya dairenin varlığının sebebi ise kendi zâtlarında bulunmayıp, tümel bir mahiyet olan uzamda bulunmaktadır. O

7 hâlde Tanrı nın varlığını engelleyen veya varlığını yok eden hiçbir sebep verilemiyorsa, O nun zorunlu olarak mevcut olduğu sonucuna kesinlikle varmamız gerekir. Eğer böyle bir sebebin bulunduğu söylenecek olursa, bu sebebin ya Tanrı nın zâtında bulunması ya da O nun dışında olması, yani bir başka zât, bir başka cevherde olması gerekir. Eğer bu sebep Tanrı nın zâtında bulunsaydı, Tanrı nın bu nedenle mevcut olduğu kabul edilirdi. Fakat farklı zâtı olan cevherin Tanrı yla ortak hiçbir yanı yoktur. Dolayısıyla o, Tanrı nın varlığına sebep olamayacağı gibi, onu ortadan da kaldırmaz. O hâlde bu sebep dışarıda olamayacağına göre, onun Tanrı nın zâtında bulunması gerekir. Ancak, böyle bir şey çelişki doğuracaktır. Çünkü mutlak sonsuz ve mükemmel bir varlık hakkında böyle bir şey söylemek saçmadır. İşte bu nedenle, biz Tanrı nın varlığını yok edecek bir sebebin ne Tanrı nın zâtında, ne de O nun dışında bulunabileceğini ileri sürebiliriz. O hâlde Tanrı zorunlu olarak mevcuttur. Spinoza aynı argümanı bir başka şekilde de şöyle ifade etmektedir: Yokluğun bir şeyde kuvve hâlinde bulunması, kudretin kaldırılması demektir. Aksine varlık bir kudrettir. O hâlde eğer zorunlu olarak mevcut olan şey, sonlu varlıklardan başka bir şey değilse, bu sonlu varlıklar mutlak sonsuz olan bir varlıktan daha kudretlidir demektir. Ancak böyle bir şey saçmadır. Bu duruma göre, ya hiçbir şey yoktur ya da mutlak sonsuz olan varlık aynı zamanda zorunlu olarak mevcuttur. Birinci ihtimal saçma olduğuna göre, mutlak sonsuz olan varlık zorunlu olarak mevcuttur ve Tanrı nın mutlak sonsuz olan varlık kudreti vardır. [16]

8 Görüldüğü üzere Spinoza ontolojik argümanı mantıkî bir önermeler dizisi içerisinde kozmolojik sayılabilecek argümanlarla pekiştirerek sunmaktadır. Böylelikle hemen bütün klasik argümanları ontolojik argüman kimliğine dönüştürme çabası içinde olduğu anlaşılmaktadır. Spinoza, Descartes tan sadece argümanın ifade ediliş şeklinde ayrıldığı hâlde, Alman filozoflarından Leibniz( ), Descartes ın argümanında önemli sayılabilecek bir değişiklik yapmaktadır. Ona göre, ontolojik argüman geçerli olmakla birlikte eksiktir. Çünkü bu argüman ispatlamayı amaçladığı bir şeyin mümkün olduğu noktasından hareket etmektedir. Eğer yüce varlık gerçekte mevcut olması mümkün olmayan bir varlık olsaydı, onun zorunlu bir varlığı olduğu sırf mantıkî bir delille ispat edilemezdi. O hâlde bu yüce ve mükemmel varlık fikri mümkündür ve hiçbir çelişki ihtiva etmemektedir. Bir kimse aksini ispat etmedikçe, her varlığın, özellikle Tanrı nın mümkün olduğunu düşünebiliriz. Bizim bugünkü bilgimiz karşısında Tanrı nın mevcut olduğuna hükmetmemiz ve bu hükme uygun olarak davranmamız gerekir. Leibniz böylece bu metafizik argümanı sonunda ahlâkî bir sonuca bağlamaktadır. 5. Platinga nın Modal Argümanı William Lane Craig(1949-?), Alvin Plantinga(1932-?) nın bu argümanı sağlamlaştırmış ve eksiklerini gidermiş olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir. Platinga nın modal argümanı şu

9 şekildedir: 1. Tanrı idrakte mevcuttur fakat gerçeklikte yoktur. 2. Gerçeklikte var olmak, yalnızca idrakte var olmaktan daha mükemmeldir(öncül). 3. T a n r ı n ı n gerçeklikte var olması tasavvur edilebilir(öncül). 4. Tanrı gerçeklikte var olsaydı, kendisinden daha mükemmel olurdu(1 ve 2 den). 5. Tanrı dan daha mükemmeli tasavvur edilebilir(3 ve 4 ten). 6. Kendisinden daha mükemmeli tasavvur edilemeyenden daha mükemmeli tasavvur edilebilir(5 ten).[6. madde çelişkilidir, o hâlde:] 7. Tanrı nın idrakte var olup gerçeklikte yanlıştır; o hâlde Tanrı vardır. olmadığı 6. Ontolojik Argümana Yöneltilen Eleştiriler Aristoteles in Kıyas Metoduna Yapılan Eleştiri Ontolojik argümana yönteltilen eleştirilerden biri, Aristoteles(MÖ 384-MÖ 322) in kıyas metoduna yapılan itirazla ilgilidir. Bilindiği gibi, Aristoteles in kıyası, ilmi meydana getirir. Kıyas sonun elde edilen bilgi büyük önermeden doğrudan doğruya bilinmeyen bir şey olmalıdır. J. S. Mill( ) e göre, sonuç gerçekte büyük önermede bulunandan daha fazla bir şey ilave etmemektedir. Nitekim ontolojik argümanda yer alan düşünceyi bir kıyas şekline sokacak olursak, ortaya şöyle bir şey çıkar: 1. Tanrı nın varlığı bir sezgi olarak doğrudan doğruya idrak edilir. 2. Sezgi gerçek bir bilgi kaynağıdır ve sezgi ile elde edilen fikrin gerçekliğini saptar. 3. O hâlde Tanrı nın varlığı bir sezgi olarak doğrudan doğruya idrak edilir.

10 Burada görüldüğü gibi, büyük önermede yer alan konu ile yüklem aynı şekilde sonuçta da mevcuttur. Dolayısıyla bizim bilgimize hiçbir şey eklememektedir. Bu mantıkî bakımdan Sokrates in ölümlülüğünü şöyle bir kıyasla ispatlamaya benzer: 1. Xanthippe(Sokrates in karısı) in kocası ölümlüdür. 2. Sokrates Xanthippe in kocasıdır. 3. O hâlde Sokrates ölümlüdür. Bu kıyas ancak Sokrates in ölümü, Xanthippe in kocası olmasının bir sonucu olursa, geçerlidir. Aksi hâlde burada bir istidlâlden(kanıtlara dayanarak yapılan bir çıkarımdan) söz edilemez. Ancak argümana karşı yapılan bu itiraz hatalı bir noktadan hareket etmektedir; çünkü ontolojik argümanı ileri sürenlerden hiçbiri Tanrı nın mevcut olduğu hakkında sahip olduğumuz fikrin, ispat edilmesi için kıyasa dayandığını söylememektedir; bu fikrin gerçekliği doğrudan doğruya bilinir. Tanrı hakkında sahip olduğumuz onlarca bilgi çeşidi, mucizevî bir vahiy kadar veya O nun mevcudiyetinin şahsî bir tecrübesi kadar geçerli bir bilgidir. Gaunilo ve Schopenhauer ın Eleştirileri Ontolojik argümana karşı yöneltilen eleştirilerden önemli biri, Schopenhauer( ) in de eleştirisini içerisinde taşıyan Anselm in çağdaşı Gaunilo( ) nun eleştirisidir. Gaunilo ya göre, gerçek olmayan her çeşit şeyin, garip yaratıkların, mesela hiçbir yerde mevcut olmadığı için hiç kimsenin göremediği harikulade adaların insan zihninde bulunması pekala mümkündür. İnsan sadece onların harikulade güzellikte, hatta mükemmel olduklarını kavramakla, onları varedemez. Ne de böyle bir şey, bizim mükemmellik kavramımıza gizliden gizliye varlık kavramını sokmakla başarılabilir.

11 Schopenhauer de aynı düşünceye dayanarak, ontolojik argümaı, hokkabazın şapkasından tavşan çıkarması gibi, felsefî bir hokkabazlık olarak görmüştür. Şüphesiz hokkabaz, seyircilerin dikkati başka tarafa çekilirken, tavşanı şapkaya koyar. İşte ontolojik argümanı savunan kimse de aynı şekilde Tanrı mevcuttur önermesini bir yerde öncüllere yerleştirir. Onu yeniden sonuçta meydana çıkarmakla sahte bir zafer elde etmek için bu işlemi mümkün olduğunca gizler. Saint Anselm, Gaunilo nun(ve hâliyle eleştirisini şu şekilde karşılar: Schopenhauer ın) Bu argüman, yani ontolojik argüman, yokluğu düşünülebilen adalara veya buna benzer bir başka şeye uygulanamaz; çünkü yokluğu düşünülebilen herhangi bir şey, her halukârda kendisinden daha büyüğü düşünülebilen herhangi bir şey, her halukârda kendisinden daha büyüğü düşünülebilen şeyden daha eksiktir. Biz ancak bu fikirden, gerçekte ona karşılık olan bir şeyin mevcut olması gerektiği sonucuna ulaşabiliriz.[17] Thomas Aquinas ın Eleştirisi Doğrudan Anselm e yöneltilen bir başka eleştiri de ünlü Hıristiyan kelâmcısı Thomas Aquinas tan gelmiştir. Ona göre, Tanrı, a priori olarak ispatlanamaz; çünkü Tanrı sözünü işiten herkes O nun, kendisinden daha yücesi düşünülemeyen bir varlığı gösterdiğini anlamaz. Bazı kimselerin Tanrı nın bir cisim olduğuna inandıklarına şahitlik etmemiz de bunun kanıtıdır. Bir an için Tanrı kelimesiyle, kendisinden daha yücesi kavranamayan bir varlığın kastedildiğini herkesin bildiğini kabul etsek bile, buradan o kimsenin, Tanrı kelimesinin işaret ettiği şeyin fiilen mevcut olduğunu anladığını söyleyemeyiz. O sadece bu şeyin zihinde mevcut

12 olduğunu anlar. Thomas Aquinas a göre; bir şey iki şekilde açık ve seçik olabilir: a-) Bizzat açık ve seçik, fakat bizim için açık ve seçik değil; b-) Hem bizzat hem de bizim için açık ve seçik. Bu duruma göre, yüklemi konunun zâtında bulunan bir önerme açık ve seçiktir. Mesela, insan canlıdır önermesi. Eğer yüklemin ve konunun zâtı herkesçe biliniyorsa, önerme herkes için açık ve seçik demektir. Meselâ, varlık, yokluk, bütün ve parça gibi herkesin bildiği terimlerden meydana getirilen ilk prensipler böyledir. Eğer yüklem ve konunun zâtı kendilerince bilinmeyen bazı kimseler varsa, bu önerme bizzat açık ve seçik olacak, fakat önermenin yüklem ve konusunu bilmeyen kimseler için açık ve seçik olmayacaktır. Mesela, ruhanî cevherler mekânda değildir önermesi. O hâlde Tanrı mevcuttur önermesi bizzat açık ve seçiktir; çünkü yüklem konuyla aynıdır. Biz Tanrı nın zâtını bilmediğimiz için, önerme bizim açımızdan açık ve seçik değildir. İşte bu nedenle Tanrı bizim çok daha iyi bildiğimiz nesnelerden hareketle ispatlanabilir. Böylece Thomas Aquinas, ontolojik argümana dönmektedir. argümanı reddedip kozmolojik Pierre Gassendi nin Eleştirisi Ontolojik delile karşı çeşitli şekillerde ifade edilen eleştirilerden en önemlisi, varlığın gerçek bir yüklem olduğu hususuna yöneltilmiştir. Bu eleştirinin ilk izleri, daha sonra gelişmiş olmakla birlikte, Descartes ın çağdaşı Pierre Gassendi( ) de görülmektedir. Descartes dağın vadiden yoksun olması nasıl düşünülemezse, Tanrı nın da varlıktan yoksun olması düşünülemez sonucuna ulaşmıştı. Gassendi ilk olarak bu mukayeseye itiraz etmektedir. Ona göre böyle bir karşılaştırmaya girişmek doğru değildir; çünkü Descartes ilk merhalede Tanrı nın zâtı ile üçgenin zâtını karşılaştırdığı

13 hâlde, daha sonraki merhalede varlığı sıfat ile karşılaştırmaktadır. Descartes ın doğru bir karşılaştırma yapması gerekiyorsa, ya bir üçgenin iç açılarının toplamının iki dik açıya eşitliği onun zâtından ayrılamadığı gibi, Tanrı nın kudreti de zâtından ayrılamaz demesi, yahut da varlık üçgenin zâtından ayrılamadığı gibi, Tanrı nın zâtından da ayrılamaz demesi gerekirdi. Gerçekte bu alemdeki somut nesnelerde de varlık zâttan ayrılamaz. Mesela, Platon un varlığının zâtından ayrılması türünden bir ayrımı ancak ve ancak zihinde yapabiliriz. Bir an için Platon un artık var(mevcut) olmadığını düşünecek olursak, zât varlıktan ayrı olduğuna göre, onun zâtının nerede olduğu sorusunu cevaplamamız gerekmektedir. O hâlde biz aynı şekilde zihinde Tanrı nın varlığını zâtından neden ayıramayalım? Öte yandan Gassendi ye göre, Descartes varlığı ilâhî yetkinliklerden/mükemmelliklerden biri saydığı hâlde, bir dağın veya bir üçgenin yetkinlikleri arasında saymamaktadır. Gerçekte varlık ne Tanrı da ne de bir başka şeyde yetkinliktir; o, sadece yokluğunda hiçbir yetkinliğin bulunmadığı bir şeydir. Varlık olmadan ne yetkinlikten ne de eksiklikten söz edilebilir şeklinde düşünmektedir. David Hume un Eleştirisi David Hume( ), mevcut olarak kavranılan bir şeyin yok olarak da kavranabileceğini öne sürmüş ve buna dayanarak yokluğu çelişki gerektiren hiçbir varlık yoktur demiştir: Güya Tanrısal Varlığın varoluşu/zorunlu bir varlık olduğu ileri sürülüyor ve varoluşunun bir zorunluluğu şöyle açıklanmaya kalkışılıyor: biz eğer onun bütün özünü ya da doğal yapısını bilseymişiz, varolmamanın, onun için (iki kere ikinin dört etmemesi kadar) olanaksızlığını anlarmışız. Fakat yetilerimiz şimdiki gibi kaldıkça, bunun (yani, Tanrısal Varlığın doğal yapısını bilmemizin) asla olamayacağı besbellidir. Yine de, bizim için daha önce varolduğunu

14 düşündüğümüz birşeyin varolmadığını düşünmek, her zaman mümkün olacaktır, zihin de, hep (tıpkı bizim her zaman iki kere ikinin dört ettiğini düşünmek zorunluluğu altında bulunuşumuz gibi) herhangi bir nesnenin her zaman varlık durumunda bulunduğunu varsaymak zorunluluğu altında değildir. Ondan ötürü, zorunlu varoluş sözünün hiçbir anlamı yoktur ya da tutarlı bir anlamı yoktur ki bu da aynı kapıya çıkar. [1] Alıntıdan anlaşıldığı kadarıyla Hume a göre sadece duyuma gelen şeyler bilinebilirdir. Dolayısıyla Hume un daha önce varolduğu düşünülen bir şeyin varolmadığının düşünülebilmesinin mümkün olduğunu ifade ederken kastettiği eşya alanı, duyuma gelenler ile kısıtlıdır. Bu sebeple, duyuma gelenler/duyusal olanlar çatısı altındaki varlıklar için geçerli olan özellikleri her şey için geçerli saymakta ve buna Tanrı yı da dahil etmektedir. Bu bağlamda Hume un eleştirisi için yapılmış şu tahlil dikkate değerdir: Mantıktaki yeter sebep ilkesi ne göre bir şeyin meydana gelmesi için o şeye yetecek sebeplerin varolması gerekir. Duyusal varlıkların yeter sebepleri kendilerinden ayrıdır. Örneğin bir masanın yapılması için bir mobilyacı gerekir. Hiçbir zaman kendi kendini üreten bir masa görmeyiz. Duyusal varlıkların bu şekilde olmaları, onların sonlu olmalarının bir özelliğidir. Sonlu olan, başlangıca da sahiptir. Başlangıcı varsa, başlaması gereken nedenlerin henüz o yokken olmuş olması gerekir. Öyleyse rahatlıkla söylenebilir ki, sonlu varlıkların yeter sebepleri kendilerinin dışındadır. Dolayısıyla Hume, varolduğunu düşündüğümüz bir şeyin varolmadığını düşünmek mümkün derken duyusal varlıklar açısından haklıdır. Çünkü duyusal varlıkların yeter sebepleri varsa varolduklarını düşünürüz, eğer yeter sebepleri yoksa varolmadıklarını düşünürüz. Çünkü bunların varolmalarının yeter sebepleri var da olabilir, yok da olabilir.

15 Sonlu varlıkların yeter sebeplerinin kendilerinin dışında olması gerektiğini ifade ettikten sonra, şimdi, yeter sebebi kendisi olan, yani kendi kendinin nedeni olan bir şey düşünelim. Eğer böyle bir şey varolsaydı hep var olurdu çünkü zaten kendi kendisinin yetersebebi. Yani kendisi kendine neden olduğu için bir kere varolduğunu düşünürsek hep varolduğunu düşünmemiz gerekir. Hume duyuya gelmeyen şeyler hakkında konuşmak istemediği için her varlığın kendi dışında bir nedeni olduğunu düşünmüştü. Bundan dolayı varolduğunu düşünüp de varolmadığını düşünemeyeceğimiz bir varlıktan hiç bahsetmiyordu. Oysa az evvel kanıtladık ki kendi kendinin nedeni olan bir şey varsa o hiçbir zaman yok olmaz. Hume un elinde hâlâ bir koz var tabii. Kendinin nedeni olan varlığın imkansız olduğunu veya kanıtlanamayacağını söyleyebilir. Fakat, eğer bir şey varlığını başkasından alıyorsa, zorunlu olarak varlığını kendinden alan bir şey olmalıdır. Çünkü varlığını başkasından alan şey hiçbir zaman kendine yetmez. Varolmak için hep başka şeylere muhtaçtır. Varolmak-için-başka-şeye-muhtaç-olan-varlıklar-silsilesi kendi kendine yetmez. Çünkü yine bir başka varlığa muhtaç olacaktır. İhtiyaç duyan varlıkları ne kadar toplarsanız toplayın yine ihtiyaç duyan varlıklar toplamını elde edersiniz. Örneğin 100 tane kadını alsanız bir çocuk doğurtamazsınız. Ama çocuk doğduysa ne demeliyiz? Demek ki aralarında en az 1 erkek vardı. Bu örnek varlıklar için de geçerlidir. Binlerce ihtiyaçlı varlığı toplasanız da bu onların gerçekleşmesi için yeterli değildir. Onların mutlak olarak gerçekleşmesi için kendi kendine yeten, varolmak için yalnızca kendine ihtiyaç duyan, kendinin nedeni olan, sonsuz, bölünmez ve Bir olan varlığın onlara neden olması gerekir. Descartes bu olayı dağ-vadi örneğiyle açıklar. Dağ ve vadi hep bir arada bulunur. Dağ varsa vadi vardır. Peki Tanrı neyle

16 biliniyor? Varoluş(sonlu varlıklar silsilesi). Varoluş varsa Tanrı vardır, diyor Descartes. O hâlde, daha önce kendi kendinin nedeni olan şeyin bir kere varolduğunu düşündükten sonra varolmadığını düşünemeyeceğimizi söylediğimiz için Tanrı nın varolmadığını söyleyemeyeceğimiz açıktır. İşte ontolojik kanıt budur. [2] Kant ın Eleştirisi Ontolojik argümana yöneltilen en ciddi eleştiri olarak görülen Tanrı vardır önermesindeki varlık teriminin gerçek bir yüklem olmadığı fikrini en geniş ve sistemli bir şekilde sunan isim meşhur Alman filozof Immanuel Kant( ) olmuştur. Kant, ontolojik argümanın eleştirisini iki aşamada yapmaktadır. İlk aşamada, Descartes ın varlık kavramı ile Tanrı kavramı arasındaki analitik ilişkiyi kabul ederek işe başlar. Kant a göre, her hükümde konu ile yüklem arasındaki ilişki iki şekilde olur: 1. Ya yüklem konuya dahildir, 2. Ya da yüklem konunun dışındadır, konuya dışarıdan yüklenmiştir. Mesela, cismin uzamı(uzayda kapladığı yer) vardır önermesi analitik bir ilişkiyi göstermektedir; çünkü uzamı olmak cismin kendi anlamında mevcuttur. Fakat cisim hareketlidir dersek, bu hüküm sentetik bir hüküm olur; çünkü hareket cismin kendi anlamında bulunmayıp, ona dışarıdan verilmiştir. Kant a göre, Descartes Tanrı mevcuttur önermesini analitik bir hüküm olarak ele almıştır; çünkü onca varlık, Tanrı nın zâtına ait bir yüklemdir. Descartes ın buradan ulaştığı sonuç, varlık fikri ile Tanrı fikri arasında zorunlu bir ilişkinin bulunduğudur. Nitekim Descartes a göre, üçgenin üç açısı vardır önermesinde de aynı zorunlu ilişki mevcuttur. Kant a göre, bu zorunlu ilişki sadece hükümler veya önermeler söz

17 konusu olduğunda geçerlidir. Acaba gerçekte de böyle bir zorunluluktan söz edilebilir mi? Kant böyle bir şeyden söz edilemeyeceği fikrindedir; çünkü hükümlerin mutlak zorunluluğu nesnelerin mutlak zorunluluğu ile aynı değildir. Hükmün mutlak zorunluluğu sadece nesnenin veya hükümdeki yüklemin şartlı zorunluluğudur. Mesela, ancak üçgen varoldukça üç açının onda bulunması mutlak zorunlu olur. Burada biz varlığı Allah ın anlamına dahil etmek suretiyle özdeşlik ilkesine uygun olarak onun varlığını vazetmekteyiz. Özdeşlik ilkesine göre düzenlenen her önermede yüklemi reddedip, konuyu muhafaza etmek çelişki doğurur. Fakat hem konu, hem de yüklem reddedildiği takdirde bu çelişki ortadan kalkmaktadır. Mesela, üçgen üç açılıdır önermesinde yüklem reddedilirse bir çelişki olduğu hâlde, konu da onunla birlikte reddedilirse çelişki ortadan kalkar. Aynı şey mutlak zorunlu varlık için de doğrudur. Eğer Tanrı mevcuttur önermesindeki mevcuttur yüklemi reddedilirse, Tanrı ya ait bütün yüklemler kendisi ile birlikte reddedilmiş olur ve hiçbir çelişki sorunu doğmaz. Başka bir deyişle Tanrı var-değildir demekle, üçgen üç açılı değildir denildiği zaman düşülen çelişkiye düşülmüş olunmaz. Bu argümanda varlık gerçek bir yüklem değildir görüşü kapalı olarak ortaya çıkmaktadır. Yani varlık, belli bir gerçek mevcudun tanımında bulunmaz. Bu husus, Kant ın eleştirisinin ikinci bölümünde daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Kant a göre, vardır kelimesinin görevi bir kavrama yeni bir şey eklemek olmayıp, kavrama tekabül eden bir gerçekliği ortaya koymak veya tasdik etmektir. Eğer varlık sırf gramatik bir yüklem olmayıp, gerçek bir yüklem olsaydı, Tanrı nın tanımının bir kısmını meydana getirebilir ve böylece Allah mevcuttur şeklinde analitik bir hakikat olabilirdi. Fakat varlık bildiren önermeler daima sentetiktir, tanım bakımından değil, sadece fiilî alanda doğru veya yanlıştır. Acaba falanca şey mevcut mudur sorusu sadece tecrübede bilinebilir.

18 Varlık mantıken, sırf bir hükmün bağıdır. Mesela, Tanrı kâdirdir önermesinde iki kavram vardır. Bunlardan her birinin objesi bulunmaktadır. Dır bağı ise yeni bir şey vermemektedir; sadece yüklemi konuya nispetle ortaya koymaya hizmet etmektedir. Eğer konuyu (Tanrı yı) bütün yüklemleri ile (mesela, kudret, ilim, vb.) birlikte ele alıp, Tanrı mevcuttur dersek, Tanrı kavramına yeni bir yüklem ilave etmiş olmayız. O hâlde vardır ve mevcuttur un görevi, bir kavramın muhtevasına bir şey ilave etmek olmayıp, bir kavrama karşılık bir nesnenin varlığını ortaya koymaktır. Varlık, yüklem olarak konuya hiçbir şey ilave etmediğine göre, gerçekte varolan bir şey, mümkün ve hayali olandan fazlasını içermez. Gerçek yüz lira ile hayali yüz lira sayı bakımından aynıdır; aralarındaki fark, birinci durumda kavramın gerçek bir şeye karşılık gelirken ikinci durumda gelmemesinden kaynaklanmaktadır.[3] Zorunlu varlık kavramını yuvarlak kare sözü kadar çelişkili kabul ederek eleştirilerde bulunanlar da olmuştur. Bu eleştiriler, var olan getirilemeyeceği, kendi ile zorunlu olanın bir araya başlarına birer anlamı olan bu kavramların bir araya getirildiklerinde bunun mantıksal açıdan saçmalık doğuracağı, varolanın ya da varolması mümkün olanın ileride yok olabileceğini düşünmenin mantıksal bir çelişkiye düşmek olmadığı gibi konulardadır. Oysa Tanrı nın varlığında zorunluluk ile varolma, sonradan bir araya gelmez. Tanrı, zorunlu olarak vardır demek, O nun yokluğu düşünülemez demektir. Tanrı söz konusu olduğu zaman kullanılan zorunlu terimi ile mantıktaki önermeler için kullanılan zorunlu ifadesini birbirine karıştırmamak gerekir. Tanrı nın zorunluluğu, O nun sınırlanmış ve belirlenmiş şartlardan bağımsız olduğu, yok edilemeyeceği gibi anlamlara gelir. Zorunlu Varlık sadece Tanrı ya atfedilen bir özellik olup, O nun hakkında öne sürülen önermelere ait bir özellik değildir.

19 Gerek Fârâbî-İbn Sinâ geleneğine bağlı Müslüman düşünürler, gerek Gazzâli gibi kelâmcılar, zorunlu teriminin bu özelliğine, Batı felsefesinde ontolojik delille ilgili tartışmaları belli bir noktaya getirenlerden çok önce dikkat çekmişlerdi. Onlara göre Vâcibü l-vücûd, vücûd hakkında konuşabilmenin ilk ve vazgeçilmez şartıydı. Varlığı mümkün olandan söz edebilmek için bile zorunlu varlık gereklidir. Başka bir ifadeyle, Tanrı nın dışındaki varlıkların varolmaları veya var olmamaları aynı derecede mümkün dür. Onların varolma güvencesi, Vâcibü l-vücûd un ontolojik garantisine bağlıdır.[4] Sonuç olarak Kant ın bu meseleye ilişkin fikirleri şu şekilde özetlenebilir: En yüksek bir varlık kavramı pek çok bakımdan oldukça yararlı bir ideadır. Ama salt bir idea olduğu için, salt kendi başına alındığında, varolanlara ilişkin açısından bütünüyle yetersizdir. [5] bilgimizi genişletme 7. Sonuç Tanrı nın varlığını ispat etmek için geliştirilen ontolojik argüman, felsefenin pek çok çetrefilli meselesini içinde barındırdığı için geçmişte olduğu gibi bugün de dikkatleri üzerine çekmeye devam etmektedir. Tanrı nın varlığının açık ve seçik olarak akılla bilinip bilinemeyeceği konusuyla da yakından alakalı olan bu argüman birçok filozofun eleştirisine maruz kalmıştır. Bu eleştirilerin en önemlisi sayılabilecek olan Kant ın eleştirisi, Tanrı nın varlığının a priori yollarla sırf akılla ispat edilmesine bir karşı çıkıştır. Klasik teizmin varsayımlarından oldukça farklı varsayımlarla hareket eden Kant teist gelenekte önemli bir yer tutan, ontolojik kanıta da kısmen kaynaklık eden doğuştan bilgi anlayışına ve dolayısıyla Tanrı nın açık ve seçik olarak bilinebilmesine de karşı çıkmıştır. Kant ın ontolojik argümanı

20 eleştirisi de temelde Tanrı nın bilinemezliği varsayımına dayanmaktadır.[6] Anselm den başlayarak çağdaş filozoflara kadar hemen herkesin şu veya bu şekilde ilgisini çekmiş olan ontolojik argümanın psikolojik tarafı, açıkça görüldüğü üzere, her zaman ağır basmıştır. Bu argümanın bir ispatlama olmayıp, ilahi varlığın doğrudan doğruya idrak edilmesi olduğunu ve bunu klasik bir kanıt şekline sokmanın doğru olmadığını savunan görüşler günümüzde de mevcuttur. Nitekim uzunca bir süre argümanın bu yönüne ağırlık verilmiştir. Sonuç olarak; ontolojik argümanın doğumundan bu yana gündemde kalabilmesi ve hâlâ üzerinde tartışmaların sürüp gidiyor olması, onun ehemmiyetinin ve ileride de ehemmiyet arz edeceğinin(ayrıca gerektiğinin) göstergesi niteliğindedir. etmesi Kaynaklar [1] David Hume, Din Üstüne, Sayfa 199. [2] un-ontolojik-kan%c4%b1t-ele%c5%9ftirisine-birpon%c3%a7ik/ [3] DAĞ, M., Ontolojik Delil ve Çıkmazları, [4] [5] I. Kant, Arı Usun Eleştirisi, İdea yayınları, Sayfa 294. [6] Ağca, F. N., Kant ın Ontolojik Argümanı Eleştirisi, Sayfa 79. [7] ALBAYRAK, M., Skolastik Felsefede Tanrı nın Varlığı ile İlgili Deliller ve Kant ın Eleştirileri, 1995.

21 [8] DÖLEK, H., Ontolojik Delilin Oluşumunda Aristocu ve Yeni Eflatuncu Fikirlerin Etkisi, [9] [10] [11] Din Felsefesi Seçme Metinler, Küre Yayınları, [12] ÜNALDI, N., Descartes ın Etik Anlayışı, [13] [14] Wolfson, H. A., The Philosophy of Spinoza, Sayfa [15] J. Hick, Ontological Argument for the Existence of God, Encyclopedia of Philosophy, Sayfa 539. [16] A. Platinga, The Ontological Argument: From St. Anselm to Contemporary Philosophers, Sayfa [17] J. Hick, Ontological Argument for the Existence of God, Encyclopedia of Philosophy, Sayfa 539. Mantıksal Teizm 2017

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA

ONTOLOJİK KANIT VE AHLAK KANITI İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ. Prof. Dr. Metin YASA 5 İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI DİN FELSEFESİ Prof. Dr. Metin YASA 1 Ünite: 5 Prof. Dr. Metin YASA İçindekiler 5.1.... 3 5.1.1. Genel Anlamda Tanrı nın Varlığını Kanıtlamaya Duyulan Gereksinim...

Detaylı

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ

VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ VARLIKBİLİMSEL KANIT ÜZERİNE KANT IN DÜŞÜNCESİ Yakup ÖZKAN Giriş Varlıkbilimsel akıl yürütme felsefe tarihinde Tanrı nın varlığı üzerine geliştirilmiş en ünlü kanıtlardan biridir. Bu kanıt, en eksiksiz

Detaylı

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi Akts Felsefeye Giriş IV 2+0 2 2 Ön Koşul Dersler Yardımcıları Amacı Öğrenme Bu dersin genel amacı; felsefe adı verilen rasyonel faaliyetin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı,

Detaylı

Matematik Ve Felsefe

Matematik Ve Felsefe Matematik Ve Felsefe Felsefe ile matematik arasında, sorunların çözümüne dayanan, bir bağlantının bulunduğu görüşü Anadolu- Yunan filozoflarının öne sürdükleri bir konudur. Matematik Felsefesi ; **En genel

Detaylı

Ontolojik Yaklaşım (*)

Ontolojik Yaklaşım (*) DERS 2 İnanmak için Neden Tanrı Var mı/mevcut mu? 24.00 Felsefenin Sorunları Prof. Sally Haslanger Eylül 12, 2005 Ontolojik Yaklaşım (*) Soru ( ve cevaplar için çerçeve) -- Tanrı var mı? (Bu soruda,tanrının,

Detaylı

DİN FELSEFESİNE GİRİŞ

DİN FELSEFESİNE GİRİŞ DİN FELSEFESİNE GİRİŞ Din felsefesine giriş olması açısından bu yazımızı kaleme alıyoruz. Türkiye de pek tanınmayan bu alan hakkında en azından bir bakıma fikriniz olsun ve temel anlamda hakimiyetiniz

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması

İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve İlkelerinin Açıklanması Iğd Üniv Sos Bil Der / Igd Univ Jour Soc Sci Sayı / No. 9, Nisan / April 2016: 235-240 İnceleme Makalesi / Review Article İNCELEME / REVIEW İbn Sînâ nın Kitâbu l-burhân Eserinde Bilimin Konu Sorunsal ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23

İÇİNDEKİLER. Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 İÇİNDEKİLER Yedinci Baskıya Önsöz 15 İkinci Baskıya Önsöz 16 Önsöz 17 GİRİŞ 19 I. BÖLÜM FELSEFE ÖĞRETİMİ 23 I. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 23 A. Eğitim ve Öğretim 23 B. Felsefe Eğitimi ve Öğretimi 24 II.

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3)

FELSEFE BÖLÜMÜ SOFİSTLER DERSİ DERS NOTLARI (3) DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS-

BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ. -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS- BİLGİ VARLIK İLİŞKİSİ VE DEĞİŞİM PROBLEMİ -İki Gizli Müttefik: PARMENİDES ve HERAKLEİTOS- Ömer Faik ANLI * Bilgi, bir şeyin bilgisi ise, o şeyin varlık nitelikleri ile bilginin nitelikleri arasında belirleyici

Detaylı

MALEBRANCHE DA TANRI NIN VARLIĞI VE DELİLLENDİRİLMESİ SORUNU

MALEBRANCHE DA TANRI NIN VARLIĞI VE DELİLLENDİRİLMESİ SORUNU İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 16:1 (2011), SS.133-142. MALEBRANCHE DA TANRI NIN VARLIĞI VE DELİLLENDİRİLMESİ SORUNU God s Being in Malebranche and Confirming His Evidence Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Detaylı

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Temmuz 2008 // Sayı: 1/4. SCHELLING İN KANT ELEŞTİRİSİ Ogün Ürek ÖZET

ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar // Temmuz 2008 // Sayı: 1/4. SCHELLING İN KANT ELEŞTİRİSİ Ogün Ürek ÖZET SCHELLING İN KANT ELEŞTİRİSİ Ogün Ürek ÖZET Bu makale, Schelling in Kant eleştirisinden hareketle Kant ve Descartes ın felsefeleri arasındaki paralelliği göstermeyi amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda makale,

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı Russell ın dil felsefesi Frege nin anlam kuramına eleştirileri ile başlamaktadır. Frege nin kuramında bilindiği üzere adların hem göndergelerinden hem de duyumlarından

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus

1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı. 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 1.Tarih Felsefesi Nedir? 2.Antikçağ Yunan Dünyasında Tarih Anlayışı 3.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-I: Hıristiyan Ortaçağı ve Augustinus 4.Tarih Felsefesinin Ortaçağdaki Kökenleri-2: İslâm Ortaçağı

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

Tanrının Varlığına İlişkin Argümanlar Atölye Çalışması (20-21 Mayıs 2011)

Tanrının Varlığına İlişkin Argümanlar Atölye Çalışması (20-21 Mayıs 2011) Tanrının Varlığına İlişkin Argümanlar Atölye Çalışması (20-21 Mayıs 2011) Tanıtan: Tamer YILDIRIM * 1Din Felsefesi Derneği ve İSAM işbirliği ile düzenlenen Tanrının Varlığına İlişkin Argümanlar adlı atölye

Detaylı

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s.

ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s. sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 18 / 2008, s. 195-201 tanıtım-değerlendirme ĐBN MEYMÛN DA TANRI-ÂLEM ĐLĐŞKĐSĐ Hüseyin Karaman, Karadeniz Basın Yayın, Rize 2007, 261 s. Bayram KURT * Ortaçağ

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ

FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ FELSEFE BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ I.YARIYIL DERSLERİ FEL-101 Felsefeye Giriş Felsefenin temel problem, kavram, akım ve alt disiplinlerine genel bir giriş. FEL-103 Eskiçağda Felsefe Kredi (Teorik-Pratik-Lab.)

Detaylı

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15

İçindekiler. Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 İçindekiler Kısaltmalar 11 Yeni Baskı Vesilesiyle 13 Önsöz 15 Ebû Mansûr el-mâtürîdî 1. Hayatı 21 2. Siyasî ve İlmî Çevresi 25 3. İlmî Şahsiyeti 28 4. Eserleri 31 4.1. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 31 4.2.

Detaylı

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI

KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI KANT FELSEFESİNDE PRATİK AKLIN ÖZGÜRLÜK POSTULATI Yakup ÖZKAN Giriş Kant (1724-1804) 1, felsefi dizgesinde akıl eleştirisini kuramsal (teorik/nazari/kurgusal) akılla sınırlamaz. Akıl eleştirisini daha

Detaylı

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz?

Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 1 2 3 DEĞERLER Yrd. Doç. Dr. Müge YURTSEVER KILIÇGÜN Sizin değerleriniz neler ve neden bu değerlerin önemli olduklarını düşünüyorsunuz? Neyin önemli olduğuna inanıyorsunuz? 4 5 6 7 8 Eğlenmenin mi? Arkadaşlar

Detaylı

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI)

II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) II.Ünite: KLASİK MANTIK (ARİSTO MANTIĞI) A. KAVRAM, TERİM - Kavramlar Arası İlişkiler - İçlem - kaplam ilişkisi - Beş tümel - Tanım B. ÖNERMELER - Önermeler Arası İlişkiler C. ÇIKARIM Ve Türleri - Kıyas

Detaylı

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s.

KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s. KİTAP İNCELEMESİ SİSTEMATİK FELSEFE BAĞLAMINDA PLATON ARİSTOTELES KARŞILAŞTIRMASI Prof. Dr. Arslan Topakkaya, İstanbul, Nobel Yay. 2013, 310 s. Evren Erman Rutli * Aristoteles ve Platon, hiç kuşkusuz felsefe

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM İSLÂM FELSEFESİNE GİRİŞ / Ömer Mahir Alper 1. İslâm Felsefesi nin Mâhiyeti ve İslâm Felsefesi Tabirinin Kullanımı...13 2. İslâm Felsefesinin Alanı ve Kapsamı...18 3. Felâsife

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için "hayal gücünün ürünü" tanımını yapmıştır.

Yakın Çağ da Hukuk. Jeremy Bentham bu dönemde doğal hukuk için hayal gücünün ürünü tanımını yapmıştır. Yakın Çağ da Hukuk Yazan: Av. BURCU TAYANÇ Yakın Çağ, çoğu tarihçinin Fransız Devrimi ve Sanayi Devrimi ile başladığını kabul ettiği, günümüzde de devam eden tarih çağlarından sonuncusudur. Bundan dolayı

Detaylı

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ

BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DİL VE TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ, FELSEFE BÖLÜMÜ DOĞRULUK / GERÇEKLİK FARKI Gerçeklik: En genel anlamı içinde, dış dünyada nesnel bir varoluşa sahip olan varlık, varolanların tümü, varolan şeylerin bütünü; bilinçten, bilen insan zihninden bağımsız olarak

Detaylı

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

VARLIK ve ZAMAN - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Doç.Dr. Haluk BERKMEN 1 / 9 Varlık hakkında eskiden beri varlık birçok düşünce üretilmiştir. konusu hakkında Felsefenin konuşmak temel Ontoloji demek konularından varlık bilimi biri yao Töz Nedir? Duyularla

Detaylı

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI

İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI T.C. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ İLÂHİYAT FAKÜLTESİ Sayı: 9, Cilt: 9, 2000 İBN SİNA'NIN BİLİMLER SINIFLAMASI Hidayet Peker * İbn Sina'nın bilimler sınıflaması, müstakil olarak bu konuya ayrıdığı "Aklî Bilimlerin

Detaylı

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15

İçindekiler. Önsöz 11 Kısaltmalar 15 İçindekiler Önsöz 11 Kısaltmalar 15 EBÛ MANSÛR EL-MÂTÜRÎDÎ 17 Hayatı 17 Siyasî ve İlmî Çevresi 20 İlmî Şahsiyeti 22 Eserleri 25 a. Kelâm ve Mezhepler Tarihi 25 b. Usûl-i Fıkıh 29 c. Tefsir ve Kur an İlimleri

Detaylı

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular

Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular 24.00/24.02 Güz Dönemi, 2005 Yazılı Ödeviniz Hakkında Kendinize Sormanız Gereken Bazı Sorular Bir Ödevi yazmaya başlamadan önce, hazırladığınız taslağınızı, bir de şu soruları aklınızda tutarak gözden

Detaylı

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü http://ogr.kocaeli.edu.tr/koubs/bologna/genel/listesi_prn.cfm?ed=0 1 / 5 22.05.2018 15:50 Fen - Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Adı 2017/2018 Listesi 1. YARIYIL TLU Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

İBN MEYMUN FELSEFESİNDE TANRI

İBN MEYMUN FELSEFESİNDE TANRI sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 17 / 2008, s. 195-202 kitap tanıtımı İBN MEYMUN FELSEFESİNDE TANRI Atilla Arkan, İz yay. 2007, 283 s. Yakup ÖZKAN * Düşünce tarihinde farklı kültürler arasında

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

KĐTAP TANITIMI. Yrd. Doç. Dr. Tamer YILDIRIM

KĐTAP TANITIMI. Yrd. Doç. Dr. Tamer YILDIRIM KĐTAP TANITIMI Yrd. Doç. Dr. Tamer YILDIRIM Adnan Aslan Tanrının Varlığına Dair Argümanlar ve Çağdaş Ateist Din Felsefesi Eleştirisi Đstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Đslam Araştırmaları Merkezi Yayınları

Detaylı

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine asif philosopy/mış gibi felsefe deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar varmış gibi hareket edeceksin. Diğer yazımızda belirttiğimiz gibi İmmaunel Kant ahlak delili ile Allah'a ulaşmak değil bilakis O'ndan uzaklaşmak istiyor. Ne yazık ki birçok felsefeci ve hatta ilahiyatçı Allah'ın varlığının delilleri

Detaylı

1- Matematik ve Geometri

1- Matematik ve Geometri GEOMETRİ ÖĞRETİMİ 1- Matematik ve Geometri Matematik ve Geometri Bir çok matematikçi ve matematik eğitimcisi matematiği «cisimler, şekiller ve sembollerle ilişkiler ve desenler inşa etme etkinliği» olarak

Detaylı

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi) Şimdi bu beş mantıksal operatörün nasıl yorumlanması gerektiğine (semantiğine) ilişkin kesin ve net kuralları belirleyeceğiz. Bir deyimin semantiği (anlambilimi),

Detaylı

KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET

KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET KLASİK MANTIK MNT402U KISA ÖZET DİKKAT Burada ilk 4 sayfa gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1.ÜNİTE Klasik Mantığın Konusu ve Yöntemi KLASİK MANTIĞIN TANIMI VE KONULARI

Detaylı

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,

İSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL FELSEFENİN ANLAMI Philla (sevgi, seven) Sophia (Bilgi, bilgelik) PHILOSOPHIA (Bilgi severlik) FELSEFE

Detaylı

a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi

a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi a) Doğru Bilginin Kaynağı Problemi Bilginin kaynağı deney(im)dir. (Empirizm) Bilginin kaynağı akıldır. (Rasyonalizm) Bilginin kaynağı hem akıl hem deney(im)dir. Bilginin Kaynağı sezgidir. b1) Bilginin

Detaylı

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan

Bilgisayar II, 2013-2014 Bahar, Kültür Üniversitesi, İstanbul, 08-15 Nisan FİLOZOF BEYİN Yücel KILIÇ İstanbul Kültür Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Programı Bilgisayar II: «Konular ve Sunumlar» İstanbul, 08-15 Nisan

Detaylı

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7.

ÜNİTE:1. Felsefe Nedir? ÜNİTE:2. Epistemoloji ÜNİTE:3. Metafizik ÜNİTE:4. Bilim Felsefesi ÜNİTE:5. Etik ÜNİTE:6. Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7. ÜNİTE:1 Felsefe Nedir? ÜNİTE:2 Epistemoloji ÜNİTE:3 Metafizik ÜNİTE:4 Bilim Felsefesi ÜNİTE:5 Etik 1 ÜNİTE:6 Siyaset Felsefesi ÜNİTE:7 Estetik ÜNİTE:8 Eğitim Felsefesi 0888 228 22 22 WWW.22KASİMYAYİNLARİ.COM

Detaylı

KANT IN ONTOLOJİK ARGÜMANI ELEŞTİRİSİ

KANT IN ONTOLOJİK ARGÜMANI ELEŞTİRİSİ T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ (DİN FELSEFESİ) ANABİLİM DALI KANT IN ONTOLOJİK ARGÜMANI ELEŞTİRİSİ Yüksek Lisans Tezi Fatma Nur AĞCA Ankara-2014 T.C. ANKARA

Detaylı

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri

BILGI FELSEFESI. Bilginin Doğruluk Ölçütleri BILGI FELSEFESI Bilginin Doğruluk Ölçütleri Bilimsel bilgi Olgusal evreni, toplum ve insanı araştırma konusu yapar. Bilimler; Formel bilimler Doğa bilimleri Sosyal bilimler olmak üzere üç grupta incelenir.

Detaylı

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016

On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes. Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 On Yedinci Yüzyılda Felsefe Descartes Prof. Dr. Doğan Göçmen Dokuz Eylül Üniversitesi Felsefe Bölümü Ders: 03/10/2016 Yenilik Çabalarının, Keşiflerin, İcatların, Buluşların Kaynağı Tin kendisini kendinde

Detaylı

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED

ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED ALEXANDER RUSSEL WEBB-MUHAMMED Benim araştırıcı, meraklı bir ahlâkım vardı. Her şeyin sebebini ve maksadını arıyordum. Bunlar için mantıkî cevaplar bekliyordum. Hâlbuki râhiplerin ve diğer Hıristiyan din

Detaylı

BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR (SON 5 YIL)

BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR (SON 5 YIL) BĠLĠMSEL ÇALIġMALAR (SON 5 YIL) A. YÖNETTĠĞĠ TEZLER Yüksek Lisans Tezleri 1. Fatma BENGİ, Mevlana nın Mesnevisinde Doğa Bilinci, (Devam Ediyor) 2. YAYA, Alim, Muhammed İkbal de Tanrı Anlayışı, Ondokuz

Detaylı

1- Geometri ve Öklid

1- Geometri ve Öklid GEOMETRİ ÖĞRETİMİ 1- Geometri ve Öklid Matematik ve Geometri Bir çok matematikçi ve matematik eğitimcisi matematiği «cisimler, şekiller ve sembollerle ilişkiler ve desenler inşa etme etkinliği» olarak

Detaylı

FELSEFİ ÇÖZÜMLEMELERDE YÖNTEM John HOSPERS, (Çev. Şahin Filiz; Mehmet Harmancı)

FELSEFİ ÇÖZÜMLEMELERDE YÖNTEM John HOSPERS, (Çev. Şahin Filiz; Mehmet Harmancı) Kitap, Sempozyum Değerlendirmeleri 257 göre, bilim sosyolojisi klasik sosyologların bilgi konusundaki görüşleri bilinmeden anlaşılamaz. Yazar bu bölümde pozitivist bakış açısının öngördüğü, bilimin evrensel

Detaylı

PROBLEM ÇÖZMEDE ZİHİNSEL SÜREÇLER

PROBLEM ÇÖZMEDE ZİHİNSEL SÜREÇLER PROBLEM ÇÖZMEDE ZİHİNSEL SÜREÇLER Problem, bir bulmacadan, uygun bir faaliyet kararını gerektiren bir soruna kadar çok geniş bir spektruma sahip olan kavramdır. En geniş anlamıyla hali hazırda var olan

Detaylı

ISSN SAY I , islam. Araştırmalan. Dergisi TURKISH JOURNAL OF ISLAMIC STUDIES. T ÜRK IYE DI Yh NET VA KFI. ISLAM ARAŞTlRAlALARI MERKEZi

ISSN SAY I , islam. Araştırmalan. Dergisi TURKISH JOURNAL OF ISLAMIC STUDIES. T ÜRK IYE DI Yh NET VA KFI. ISLAM ARAŞTlRAlALARI MERKEZi ISSN 1301 3289 ~ SAY I 8 2002, islam Araştırmalan Dergisi TURKISH JOURNAL OF ISLAMIC STUDIES.. T ÜRK IYE DI Yh NET VA KFI ISLAM ARAŞTlRAlALARI MERKEZi islôm Araştırmaları Dergisı Felsefi ve Deneysel Dayanaklada

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 1. BÖLÜM DİN FELSEFESİ /...13 Mehmet Sait Reçber 2. BÖLÜM İMAN, AKIL VE BİLGİ İLİŞKİSİ / Ferit Uslu 1. Konuyla İlgili Temel Kavramlar...31 1.1. Aklilik...31 1.2. İman, Bilgi, Zan...32

Detaylı

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94.

Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94. Giorgio Colli, Felsefenin Doğuşu / Çev. Fisun Demir Dost Yayınları, Ankara, 2007, s. 94. Dominique Folscheid, Felsefe Akımları / Çev. Muna Cedden Dost Yayınları, Ankara, 2005, s. 160. * Tanıtan: Tamer

Detaylı

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTE- LERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. EĞİTİM FELSEFESİ KISA ÖZET 1 KOLAYAOF

Detaylı

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT

ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT 18. yüzyıl Aydınlanma Dönemi Alman filozofu ÖDEV ETİĞİ VE İMMANUEL KANT Yrd. Doç. Dr. Serap TORUN Ona göre, insan sadece çevresinde bulunanları kavrayıp onlar hakkında teoriler kuran teorik bir akla sahip

Detaylı

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ

FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ FELSEFİ YAPIDA EĞİTİM MODELLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ / SİİRT ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ FELSEFE Felsefe, kavramlar yaratmayı içeren bir disiplindir.

Detaylı

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir.

03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir. 03 Temmuz 2013 tarih ve 51 sayılı Üniversite Senato toplantısının 1 nolu karar ekidir. KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ İKİLİ ÖĞRETİM DERS PLANI (2013-2014 Eğitim öğretim yılından

Detaylı

Gönderim Tarihi: Kabul Tarihi:

Gönderim Tarihi: Kabul Tarihi: Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Kafkas University Journal of the Institute of Social Sciences Bahar Spring 2017, Sayı Number 19, 259-269 DOI:10.9775/kausbed.2017.017 Gönderim Tarihi:

Detaylı

PROF.DR. ŞABAN KUZGUN. ARMAGANI

PROF.DR. ŞABAN KUZGUN. ARMAGANI o o 7975 FlRAT ÜNiVERSiTESi il HiV T FA.. LTESi D isi PROF.DR. ŞABAN KUZGUN. ARMAGANI SAYI: 5 ELAZIG-2000 ONTOLOJiK DELiLiN OLUŞUMUNDA ARiSTOCU VE YENi-EFLATUNCU FiKiRLERiNETKiSi Haydar DÖLEK* Tann'nın

Detaylı

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ

GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ GÜMÜŞHANE ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ Felsefe Bölümü DERS İÇERİKLERİ I.SINIF I.YARIYIL FL 101 FELSEFEYE GİRİŞ I Etik, varlık, insan, sanat, bilgi ve değer gibi felsefenin başlıca alanlarının incelenmesi

Detaylı

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı,

FARABİ DE BEŞ TÜMEL. Doktora Öğrencisi, Sakarya İlahiyat Fakültesi, İslam Felsefesi Bilim Dalı, FARABİ DE BEŞ TÜMEL Yakup ÖZKAN Giriş Farabi (ö. 950) ortaçağın en önemli felsefecilerinden biridir. Eserlerinin arasında Mantık Bilimi ile ilgili olanları daha fazladır. Farabi, mantıkçı olarak İslam

Detaylı

İBN SÎNÂ DA ZORUNLU VARLIĞIN MAHİYETİ MESELESİ

İBN SÎNÂ DA ZORUNLU VARLIĞIN MAHİYETİ MESELESİ 156 Dini Araştırmalar, Temmuz - Aralık 2012, Cilt : 15, Sayı : 41, ss. 156-162 İBN SÎNÂ DA ZORUNLU VARLIĞIN MAHİYETİ MESELESİ Ali EBRAHİMZADE* Öz Zorunlu varlığın mahiyeti meselesi İbn Sînâ felsefesinin

Detaylı

VI. ÜNİTE DİN FELSEFESİ

VI. ÜNİTE DİN FELSEFESİ VI. ÜNİTE DİN FELSEFESİ A. DİN FELSEFESİ NEDİR? 1. Dine Felsefi Açıdan Bakış 2. Teoloji ile Din Felsefesinin Farkı B. DİN FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI C. DİN FELSEFESİNİN TEMEL PROBLEMLERİ Ç. TANRI NIN

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI. Prof. Dr. Yaşar AYDINLI

DERS ÖĞRETİM PLANI. Prof. Dr. Yaşar AYDINLI DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE 1 Dersin Adı: Ortaçağ ve Rönesans ta Felsefe 2 Dersin Kodu: FLS 1012 3 Dersin Türü: Zorunlu 4 Dersin Seviyesi: Lisans 5 Dersin Verildiği Yıl: 6 Dersin Verildiği Yarıyıl: 7 Dersin

Detaylı

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a

BİLGİ EDİNME İHTİYACI İnsan; öğrenme içgüdüsünü gidermek, yaşamını sürdürebilmek, sayısız ihtiyaçlarını karşılayabilmek ve geleceğini güvence altına a BİLİMSEL YÖNTEM Prof. Dr. Şahin Gülaboğlu Mühendislik Fakültesi -------------------------------------------------------------------- BİLİM, ETİK ve EĞİTİM DERSİ KONUŞMASI 19 Ekim 2007, Cuma, Saat-15.00

Detaylı

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM, Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : MANTIK Ders No : 0070040047 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön

Detaylı

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek?

Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek? Murabaha Nedir? Murabahalı Satış Ne Demek? Murabaha Nedir sorusuna lügâvi manasında cevap çok kısa olabilir ama burada daha çok günümüzdeki fiilî durumunu ele almak faydalı olacak. Bahse konu yöntemden,

Detaylı

BİLGİ KURAMINA GİRİŞ

BİLGİ KURAMINA GİRİŞ bilimname II, 2003/2, 3-12 BİLGİ KURAMINA GİRİŞ Prof. Dr., Uludağ Ü. Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi kadir@uludag.edu.tr Epistemoloji, felsefenin en temel alanlarından birisidir. Bu çalışmada epistemolojinin

Detaylı

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık

Yılmaz Özakpınar İNSAN. İnanan BIr Varlık Yılmaz Özakpınar İNSAN İnanan BIr Varlık Yılmaz Özakpınar; 1934 te Boyabat ta doğdu. 1957 de İs tanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü n den, 1960 ta Cambridge Üniversitesi Biyoloji Fakültesi

Detaylı

İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA DİN FELSEFESİ TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM 8. TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM.

İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA DİN FELSEFESİ TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM 8. TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM. Ünite : 8 TEİZM, DEİZM, PANTEİZM, PANENTEİZM Prof. Dr. Metin YASA İLAHİYAT FAKÜLTESİ İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA DİN FELSEFESİ Sevgili Öğrenciler! Bugünkü dersimizde, Tanrı-evren ilişkisine açıklama gerektiren

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM FELSEFE TARİHİ I Ders No : 0070040158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

Prof.Dr. TALİP KABADAYI

Prof.Dr. TALİP KABADAYI Prof.Dr. TALİP KABADAYI at Sistematik Ve Mantık Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1988-1992 Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebi Fakül Bölüm Pr. 1994-1996 Yüksek Lisans Louisiana State University And Agricultural

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7 İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM FELSEFENİN AMAÇLARI VE DEĞERLERİ 7 İKİNCİ KISIM YANLIŞ FELSEFİ TUTUMLAR DOGMATİZM, KRİTİSİZM, SEZGİCİLİK VE DOLAYSIZ ÖĞRETİLERİ 31 ÜÇÜNCÜ KISIM DİYALEKTİK MANTIK 73 DÖRDÜNCÜ KISIM

Detaylı

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK

B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK B. ÇOK DEĞERLİ MANTIK İki değerli mantıkta önermeler, doğru ve yanlış olmak üzere iki değer alabilir. Çünkü özdeşlik, çelişmezlik ve üçüncü hâlin olanaksızlığı ilkelerine göre, önermeler başka bir değer

Detaylı

DİL DÜŞÜNCE VE VARLIK İLİŞKİSİ

DİL DÜŞÜNCE VE VARLIK İLİŞKİSİ DİL DÜŞÜNCE VE VARLIK İLİŞKİSİ Prof. Dr. Ali Osman GÜNDOĞAN * Dil, bir düşünme biçiminin dışa vurulduğu, o düşünme biçiminin somutlaştırıldığı, başka özneler için bir düşünme konusu haline getirildiği

Detaylı

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay. 1976 s.40-46

Aristo Metafiziği ile Gazali Metafiziğinin Karşılaştırılması- SH. Bolay.Kültür Bak. Yay. 1976 s.40-46 Madde ve Sûret Anlayışı Aristo, Metafizik'in VIII. kitabında daima sorulmuş olan "varlık nedir?" sorusunun aslında "cevher nedir?" sorusundan ibaret olduğunu söylüyordu." 9 Bu bakımdan cevher aynı zamanda

Detaylı

İkinci Basımın Ön Sözü

İkinci Basımın Ön Sözü İkinci Basımın Ön Sözü Bu basım kısmen eleştirilerin sonucunda, kısmen öncekindeki belli boşluklardan dolayı ve içinde yer aldığım etkinliğin doğasına -eğitime ve özellikle eğitimde araştırmaya felsefenin

Detaylı

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ Felsefe neyi öğretir? Düşünme söz konusu olduğunda felsefe ne düşünmemiz gerektiğini değil, nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretir. Mutluluk

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN

Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN Yrd.Doç.Dr. CENGİZ İSKENDER ÖZKAN Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri 1994-2000 Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Pr. 2000-2003 Yüksek Lisans Hacettepe Üniversitesi Edebiyat

Detaylı

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος PLATON Kratylos PLATON (Atina, MÖ 427/428 - MÖ 347), antik Yunan filozofu ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olarak kabul edilen Atina Akademisi nin kurucusudur. Hocası Sokrates, en ünlü öğrencileri

Detaylı

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL Önsöz Klasik ilimler geleneğimizin temel problemlerinden birine işaret eden tevil kavramını en geniş anlamıyla inanan insanın, kendisine hitap eden vahyin sesine kulak vermesi ve kendi idraki ile ilâhî

Detaylı

DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları. Bütün dillerdeki bütün doğru lar ortak bir özü paylaşırlar mı?

DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları. Bütün dillerdeki bütün doğru lar ortak bir özü paylaşırlar mı? BİLGİ KURAMI DERS NOTLARI DOĞRU BİLGİNİN ÖLÇÜTÜ PROBLEMİ: Doğruluk Kuramları İnsana özgü olan dilin icadı, olanları bildirme, anlatma olanağıyla bağlantılıdır. Bu da bazen bildirilerin dileklerle süslenmesine

Detaylı

AKIL VE İNANÇ: Din Felsefesine Giriş M. Peterson vd., trc: Rahim ACAR, Küre Yayınları, İstanbul 2006, 458 s. Zeynep KORKMAZ *

AKIL VE İNANÇ: Din Felsefesine Giriş M. Peterson vd., trc: Rahim ACAR, Küre Yayınları, İstanbul 2006, 458 s. Zeynep KORKMAZ * sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 15 / 2007, s. 193-197 kitap tanıtımı AKIL VE İNANÇ: Din Felsefesine Giriş M. Peterson vd., trc: Rahim ACAR, Küre Yayınları, İstanbul 2006, 458 s. Zeynep

Detaylı

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ

FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ FARABİ DE HEYULANİ AKIL-FAAL AKIL İLİŞKİSİ Yakup ÖZKAN Giriş Bu kavramlardan ilk olarak Aristoteles söz eder. Ona göre etkin (faal) ve edilgin (heyulani) akıl arasındaki ayrım ruhun alanına aittir. Bu,

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ

YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN YURTLANDIRMAK PROJESİ Mevlüt UYANIK Prof.Dr. Hitit üniversitesi 1 YENİ BİR İSLAM MEDENİYETİ TASAVVURU İÇİN FELSEFEYİ ANADOLU DA YENİDEN

Detaylı