16.Yüzyıl Dîvân Şairlerinden MÂNÎ. Dîvân ve Şehr-engîz-i Bursa (İnceleme-Metin) Doç. Dr. Şener DEMİREL

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "16.Yüzyıl Dîvân Şairlerinden MÂNÎ. Dîvân ve Şehr-engîz-i Bursa (İnceleme-Metin) Doç. Dr. Şener DEMİREL"

Transkript

1 16.Yüzyıl Dîvân Şairlerinden MÂNÎ Dîvân ve Şehr-engîz-i Bursa (İnceleme-Metin) Doç. Dr. Şener DEMİREL 2011

2 2 T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3290 KÜLTÜR ESERLERİ 483 ISBN e-posta: Bu kitap ilk kez internet ortamında yayımlanmaktadır.

3 3 ÖZGEÇMİŞ 1963 yılında Elazığ da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Elazığ da; yüksek öğrenimini ise yılları arasında Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Eski Türk Edebiyatı Bölümü nde tamamladı yılları arasında sırasıyla Gaziantep Kız Meslek Lisesi, Elazığ Keban İmam Hatip Lisesi nde Edebiyat ve Elazığ Orgeneral Bedrettin Demirel İlköğretim Okulunda ise Türkçe öğretmeni olarak görev yaptı yılları arasında Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı nda Behişti, Heft Peyker Mesnevisi (İnceleme- Metin), 1995, Elazığ. adlı tezle yüksek lisansını; 17. yüzyıl Şairlerinden Şehrî (Malatyalı Ali Çelebi), Hayatı, Sanatı, Divanı nın Tenkitli Metni ve Tahlili, 1999, Elazığ. adlı tezle de doktorasını tamamladı yılında yardımcı doçent, 2006 yılında ise doçent olan yazar, 2000 yılından beri Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi nde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Yazar evli ve iki çocuk sahibidir. Yazarın bilimsel çalışmalarından bazıları şunlardır: 1. Tahirü l-mevlevî(olgun) den Metin Şerhi Örnekleri, Araştırma Yayınları, Ankara, Dinle Neyden, Mesnevî nin İlk 18 Beytinin Türkçe Şerhleri, Manas Yayınları, Nisan, Elazığ, Metinlerle Çocuk Edebiyatı, (Ders Kitabı) Data Yayınları, Elazığ, Şehrî, Malatyalı Ali Çelebi, Divan tenkitli Metin ve İnceleme F3FD91FC2A1E7DFE2A7A09B06CD ISBN Behişti (Sinan Çelebi), BA884A184682F10B63B814DE2D ISBN İbrahim Aşkî (TANIK) ve Çocukların Şiir Defteri, Elazığ, Metinlerle Çocuk Edebiyatı, Data Yay. Elazığ 2009.

4 4 ÖZET XVI. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğunun hemen her sahada hükümran olduğu, bu bağlamda Dîvân şiirinin de en olgun meyvelerini verdiği bir dönemi ifade eder. Söz konusu dönem içinde başta Fuzûlî ve Bâkî olmak üzere Hayâlî Bey, Zâtî, ve Taşlıcalı Yahyâ gibi birbirinden değerli çok sayıda şair yetişmiştir. Bu şairlerden özellikle Bâkî ve Fuzûlî gibi şahsiyetler ortaya koymuş oldukları eserleriyle kendilerine has ekollerin meydana gelmesini sağlamışlar ve çok sayıda şairin de kendilerini örnek alıp yetişmesine vesile olmuşlardır. XVI. Yüzyılda yetişen ve özellikle Fuzûlî den etkilenerek onun bazı şiirlerine nazire yazmış olup kendi çapında Dîvân şiiri dünyasına katkıda bulunmaya çalışmış şairlerden biri de Mânî dir. Bu çalışmada başta Mânî nin kendi eserleri olmak üzere çeşitli kaynaklardan derlenen bilgiler ışığında Mânî nin hayatı, sanatı ve eserleri üzerinde durulmuş daha sonra da şairin Divan ve Şehr-engîz-i Bursa adlı eserlerinin çeviriyazılı metinleri verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Eski Türk Edebiyatı, Dîvân Şiiri, Şiir, Mânî, Dîvân, Şehr-engîz ABSTRACT 16 th century was a period that the Ottoman Empire was ruling almost every field, and it also signified a fruitful period for Divan Poetry. A good number of prominent poets, including the famous ones Fuzuli and Baki, and others, Hayali Bey, Zati and Taşlıcalı Yahya emerged during that period. Among them, especially Fuzli and Baki have created their own schools with the work of art they produced; and they became models to some other poets to follow them. Among those followers a poet, Mani, appeared in the same period, who was especially inspired by Fuzuli and he also wrote nazires for Fuzuli s poems. He tried to add something from himself to the field of Divan Poetry. Key words: Mânî, Ancient Turkish Literature, Divan Poetry, Divan, Shehr-engiz

5 5 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ GİRİŞ XVI. Yüzyılın Edebî Durumu Üzerine Kısa Bir Değerlendirme VI VII Hayatı Sanatı Kendi sanatı hakkındaki düşünceleri Söyleyişteki rahatlık üzerine Tasvirler Deyim ve atasözleri Edebi sanatları kullanma Soyut-somut bağdaştırmalar Şehr-engîz türüne benzer ifadeler Dili kullanma becerisi Eserleri Dîvân Kasideler Musammatlar Kıt a-ı Kebîre Gazeller Gazellerdeki yek-âhenk söylem Şehr-engîz-i Bursa Ahenk Unsurları Vezin Tekrarlar Redif Kafiye Mânî Dîvân nın nüsha tavsifi Metnin imlâsı ile ilgili bazı hususlar I. BÖLÜM MÂNÎ, HAYATI, SANATI ve ESERLERİ

6 6 Divan Kasideler Kıt a-ı Kebire Musammatlar Gazeller Matlalar Şehr-engîz-i Bursa II. BÖLÜM METİNLER SONUÇ KAYNAKÇA GENEL İNDEKS ESKİ YAZILI METİN

7 7 ÖNSÖZ XVI. yüzyıl, Dîvân şiirinin en olgun meyvelerini verdiği, birbirinden değerli şahsiyetlerin yetiştiği bir dönemi ifade eder. Söz konusu dönem içinde başta Fuzûlî ve Bâkî olmak üzere Hayâlî Bey, Zâtî, ve Taşlıcalı Yahyâ gibi birbirinden değerli çok sayıda şair yetişmiştir. Adı geçen şairler sadece kendi dönemlerine değil bütün bir Türk edebiyatı tarihine damgalarını vurmuş, eserleriyle kendilerine has ekollerin meydana gelmesini sağlamışlar ve çok sayıda şairin de kendilerini örnek alıp yetişmesine vesile olmuşlardır. Yukarıda adı geçen şairlerin belki de en önde gelenlerinden biri olan Fuzûlî etkisinde kalmış, onun şiirlerine nazire yazmış ve kendi çapında Dîvân şiiri dünyasına katkıda bulunmaya çalışmış şairlerden biri de Mânî dir. Mânî üzerinde daha önce biri tarafımızdan (Demirel,1999) diğeri de Semra Tunç (2007) tarafından olmak üzere iki makale yayımlanmıştı. Her iki makalede de o gün için Mânî ye ait müstakil bir dîvânın bulunmadığına dikkat çekilmiş ve yayımlarda çeşitli şiir mecmualarında bulunan şiirlere yer verilmişti. Ancak geçen zaman içinde yaptığımız araştırmalar sonucunda, Almanya Berlin Devlet Kütüphanesi Türkçe Yazmaları Ms.or.oct.3652 numarada kayıtlı bir eserin 303a-317a varakları arasında Dîvân-ı Mânî adı altında elinizdeki eserin yer aldığını tespit ettik. Bu tespit sonrasında ilgili kütüphane ile yaptığımız yazışmalar sonucunda eserin mikro-filmi temin edilerek Mânî Dîvânı adı altında bir kitabı ortaya koymaya çalıştık. Bu çalışma, öncelikle Almanya/Berlin Devlet Kütüphanesi ndeki nüsha ile Demirel (1999) ve Tunç (2007) un yayımladıkları makalelerde yer alan şiirleri kapsamaktadır. Mânî Dîvânı nın şimdilik tek bir nüshası olduğu için, metin oluşturulurken özel olarak dipnot gösterme yoluna gidilmemiş; ancak hem Almanya/Berlin Devlet Kütüphanesi ndeki nüsha hem de Demirel ve Tunç a ait iki makalede yer alan ortak şiirler üzerinde nüsha farklılıkları gösterilmeye çalışılmıştır. Bu arada metinde okunamayan bazı kelimeler yerine, anlam ve vezin gibi kriterlerden hareketle tarafımızdan daha uygun kelimeler konulmuş, bunlar da ayrıca dipnotta gösterilmiştir. Mânî Dîvânı, Önsöz, İçindekiler, Giriş, iki bölüm, Sonuç, Kaynakça eski yazılı metinden meydana gelmiştir. Giriş te XVI. yüzyılın siyasî, askerî, kültürel ve edebî durumu hakkında çeşitli kaynaklardan derlenen bilgiler verildikten sonra birinci bölümde Mânî nin hayatı, eserleri ve sanatı üzerinde durulmuş, özellikle şairin edebî kişiliği alışagelmiş inceleme ve değerlendirmelerden farklı olarak, belli başlıklar altında toplanarak ortaya konulmuş; ayrıca divanındaki şiirlerin ahenk unsurları açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmanın ikinci ve son bölümü kaside, musammat ve gazeller ile Bursa Şehr-engîzi nin yer aldığı metinlerden meydana gelmiştir. Son olarak ileride yapılacak araştırmalarla Mânî Dîvânı nın başka nüshalarının olabileceğine olan inancımı belirtmem gerekir. Çünkü Mânî ile ilgili makaleyi yayımladıktan yaklaşık on yıl sonra Almanya/Berlin Devlet Kütüphanesi nde tespit ettiğimiz bu nüsha, böyle bir inancı taşımamız için yeterdir sanırım. Bu duygu ve düşüncelerle metnin oluşturulmasında bilgi ve birikimlerinden faydalandığım kıymetli hocalarım Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK, Prof. Dr. Ali Yıldırım ve Prof. Dr. Çetin DERDİYOK a teşekkür eder, çalışmanın Klâsik Türk Edebiyatı sahasına bir nebze de olsa katkı sağlamasını dilerim. Doç. Dr. Şener DEMİREL

8 8 GİRİŞ XVI. Yüzyılın Edebî Durumu Üzerine Kısa Bir Değerlendirme XV. yüzyılda Şeyhî, Necâtî ve Ahmed Paşa gibi değerli şairlerle kuruluşunu tamamlayan Dîvân edebiyatı, XVI. yüzyılın başlarında geleneğini şekillendirerek gelişmeye hazır bir duruma gelmiştir. Bu yüzyılda Osmanlı Devleti üç kıt aya hükmedip, cihan hâkimiyeti mefkûresine doğru ilerlerken; doğuda Türkistan bölgesinde Şeybânîler, Hindistan da Babürlüler nüfuz sahalarında kültür, sanat ve edebiyatı koruyor ve teşvik ediyorlardı. Yakın geçmişteki Moğol istilâları ve tahriplerine, aralarında etnik, itikadî ve siyasî farklılıklar olan hanların sürtüşme ve mücadelelerine rağmen bu bölge, geçmişten gelen köklü gelenek ve birikimleri ile edebiyat ve kültür alanında oldukça parlak dönemler yaşamıştır(küçük-yıldırım-demirel, 2005: ). Dîvân şiiri, XV. yüzyılda ilk üstatlarını yetiştirerek klâsikleşme sürecine girmekle birlikte, bu süreç XVI. yüzyılda devletin diğer alanlarındaki başarı ve ilerlemelerine paralel olarak en üstün seviyesine ulaşmıştır. Şiir ve edebiyatın bu yüzyılda gelişip zirveye çıkmasının sebeplerinden biri de başta padişahlar olmak üzere devlet ileri gelenlerinin ya şair veya şairleri koruyan, kollayan ince ruhlu insanlar olmasıdır. (Köprülü, 1981:379). Şairlerimiz âhenk ve eda bakımından İran şairlerinden aşağı kalmayan eserler vermişlerdir. İşte bu suretle bir Acem klâsisizminin yanında bir de Türk klâsisizmi vücuda gelmiş oluyordu. Aynı medeniyetin çerçevesi içinde doğmuş olmak bakımından aralarında mevcut birçok kuvvetli iştirak noktalarına rağmen, bu iki sanatın bir takım farklı hususiyetleri de vardır... XVI. yüzyıl edebî mahsulleri arasında mahallî hayat sahnelerini, âdetlerini, kıyafetlerini, devrin ideolojisini aksettiren levhalar, imparatorluğun askerî başarılarından ve günlük hayatından ilham alan mecazlar, birçok tarihî hâdiseleri canlı surette yaşatan samimî eserler, Osmanlı ictimaî heyetinin yarattığı orijinal sanat eserleri vardır. (Köprülü, 1981:382). Şiirdeki bütün bu mahallî hususiyetler ve millî hassasiyetlere rağmen Fars edebiyatının şiirimiz ve şairlerimiz üzerindeki etkisi hâlâ kuvvetli derecede hissedilmekteydi. Arapça ve Farsçayı kutsal kabul etme mantığı veya din ve tasavvuf gibi derunî meseleleri Farsça veya Arapçadaki orijinal söylenişi ile kabullenme, bu dillerden pek çok kelimenin şiir diline girmesine sebep olmuştur (Küçük-Yıldırım-Demirel, 2005:240). Arapça ve Farsçanın edebiyat ve bilhassa şiir dili üzerindeki giderek artan etkisine en açık tepkiyi Türkî-i Basit Cereyanı ile Tatavlalı Mahremî ve Edirneli Nazmî koymuştur. Bundan önceki yüzyılda Aydınlı Visâlî tarafından saf Türkçe kelimelerle Dîvân şiiri yazma denemeleri bu yüzyılda adı geçen iki şair tarafından devam ettirilmiştir(küçük-yıldırım-demirel, 2005:240). Dîvân şiiri denince öncelikle gazel ve kaside nazım şekilleri akla gelmektedir. Gazel ve kasidede XVI. yüzyılın şaşaasına uygun olarak coşkulu, parlak bir dönem yaşanmıştır. Bu yüzyıla gelinceye kadar şiirin şekil ve muhtevadaki birtakım pürüzlerini gideren, yeterli olgunluğu sağlayan Dîvân edebiyatı, kaside ve gazel şeklinin çok kıymetli örneklerini vermiştir. Dîvân şiirinde kasidenin en güzel örneklerini imparatorluğun her bakımdan en parlak çağı olan XVI. yüzyılda buluyoruz. Yüzyılın başında Necâtî Bey, sırasıyla Zâtî, İshak Çelebi, Hayâlî Bey, Fuzûlî, Çar-ender-çarlarıyla

9 Ulvî, orijinal nesipleriyle Yahya Bey ve nihayet Bâkî zarif buluşlarla, ince hayallerle ördükleri kasidelerinde bu türün klâsik biçimini de tespit etmiş oldular (Çavuşoğlu, 1986:19). Gazel ve kaside nazım şekillerinin yanında diğer nazım şekilleri de ön plâna çıkarılmaya çalışılmıştır. Sosyal konuları irdeleyerek, daha sonraki dönemde de kendisine pek çok nazireler yazılan Rûhî nin terkib-bendi, cülûs, mersiye, methiye gibi konularda da kullanılmıştır. Muhammes ve müseddes yazmada Bursalı Cinânî ve Fevrî, Hayyâm tarzı rübâîlerde ise Kara Fazlî ve Sünnî önde gelen şahsiyetlerdir. Hiciv ve hezel tarzını en çok kullananlar ise başta Gazâlî, Sâgarî, Sânî, Riyâzî, Atâ, Sâatî ve Şöhretî dir (Küçük-Yıldırım-Demirel, 2005:242). Önceki yüzyıllardan devam edegelen mesnevi yazma geleneği bu yüzyılda da pek çok ürün vermiştir. XV. yüzyıldan itibaren beş mesneviden meydana gelen hamse geleneği başlamış ve Anadolu sahasında ilk hamseyi de Behiştî Sinan Çelebî yazmıştır. Bir diğer hamse yazarı Hamidizâde Celilî dir. Ancak 16.yüzyılın en ünlü hamse sahibi şairi Taşlıcalı Yahya Beğ dir. Bu eserler Şâh u Gedâ, Usulnâme, Gencine-i Râz, Yûsuf u Züleyhâ, Gülşen-i envâr dır. Dîvân şiirinde artık kendi orijinalitesini bulma düşüncesi, mesnevi alanında da kendisini hissettirmeye başlamıştır. Klâsik mesnevilerin içeriğine müdahelelerin yanında, bir şehir ve bu şehirden kesitler sunan mesneviler yoğun bir şekilde yazılmaya başlanmıştır(küçük-yıldırım-demirel, 2005: ). Bu yüzyıl Anadolu sahasında, tabaka şeklinde kaleme alınan Sehi Bey in Heşt Behişt adı eseriyle tezkire yazma geleneği başlamış ve daha sonra değişik tertip ve düzenlerle Lâtifî, Tezkiretü ş-şu arâ; Âşık Çelebi, Meşâ irü ş-şu arâ; Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Tezkiretü ş-şu arâ; Ahdî, Gülşen-i Şu arâ adlı tezkirelerini yazarak dağınık bir yapı arz eden Dîvân şairlerini tespit etmişlerdir. Bu şairleri adları, memleketleri, görevleri, şairlikleri vs. yönleriyle bizlere tanıtan tezkireler, bu alanda önemli bir boşluğu doldurmuşlardır(küçük-yıldırım-demirel, 2005:244). Nazire alanında 1512 yılında Eğirdirli Hacı Kemal in Câmiü n-nezâir adı ile düzenlediği mecmuasında 266 şaire ait 3170 şiir mevcuttur. Edirneli Nazmî nin 1523 yılında düzenlediği Mecmau n-nezâir de ise 243 şaire ait 3356 şiir vardır. Pervâne b. Abdullah tarafından 1560 yılında düzenlenen Mecmua-i Nezâir de 525 şaire ait toplam 7360 şiiri vardır. Bunun yanında küçük defterlere yazılarak kayıt altına alınan, değişik şairlere ait şiirler de vardır (Küçük-Yıldırım-Demirel, 2005:244). Bir şehrin güzellerini ve güzelliklerini anlatan şehr-engîzler de bu yüzyılda yoğun olarak yazılan mesnevi türlerindendir. Şehr-engîzler ilk defa bu yüzyılda ortaya çıkmaya başlamış ve değişik şehirlerle ilgili çok sayıda örnek verilmiştir. İstanbul Şehr-engîzi (Kâtib, Yahya Beğ 2, Fakirî, Tab î, Cemâlî, Azîzî), Manisa Şehr-engîzi (Ulvî), Yenice Şehr-engizi (Usulî, Hayretî), Bursa Şehrengîzi (İshak Çelebi, Lam î, Mânî), Edirne Şehr-engîzi (Mesihî, Zâtî, Kerimî), Belgrad Şehr-engîzi (Hayretî), Gelibolu Şehr-engîzi (Gelibolulu Âlî, Vechî), Antakya Şehr-engîzi (Sıyâmî), Siroz Şehrengîzi (Cemâlî), Yenişehir Şehr-engîzi (Rahmî Pir Mehmed) vs. bu yüzyılda yazılan belli başlı şehrengîzlerdir. Bu yüzyılda değişik konularla ilgili pek çok mesnevi yazılmıştır (Küçük-Yıldırım- Demirel, 2005:243). Sonuç itibariyle XVI. Yüzyıl, her biri birer ekol olan şairleri ve birbirinden farklı türlerde yazılmış eserleriyle Klâsik Türk edebiyatının en verimli dönemlerinden biri olarak edebiyat tarihi içindeki yerini almıştır, diyebiliriz. 9

10 10 I. BÖLÜM 1.Hayatı MÂNÎ; HAYATI, SANATI VE ESERLERİ XVI. yüzyıl Dîvân şairlerinden biri olan Mânî nin asıl adı Mehemmed dir. Mânî den bahseden kaynaklarda doğum yılı ve yeri hakkında herhangi bir bilgi yoktur. 1 Daha çok Şeyh Mehemmed ve Mehemmed Çelebi namı ile tanınmıştır. Kanûnî Sultan Süleyman dönemi âlimlerinden ve kadılarından Çalık Ali'nin küçük oğlu ve Mevlânâ Abdurrahman Efendi nin küçük kardeşidir. 2 Mânî nin ailesinden sadece babası Çalık Ali ve ağabeyi hakkında bilgi mevcuttur. Nev îzâde Atâ î, Şakâ ik Zeylî nde babası Çalık Ali Efendi nin Mâlûl Emîr Efendi (ö. H.963/M.1555) den H.942/M.1535 te mülâzım olduğunu, aynı tarihlerde Hekim-zâde Çelebi (ö. H.950/M.1543) nin Kestel Câmii yakınında yaptırdığı medreseye 20 akçeyle müderris tayin edildiğini, bir süre sonra kadılığı seçtiğini, bazı büyük beldeler ( bilâd-ı celîle) de kadılık yaptığını ve nihayet Konya da kadı iken H.973/M.1565 te vefat ettiğini kaydeder. Ayrıca, ilmi ve hilmiyle dikkat çektiğini, Ferâ iz den Sirâciye Sürûhu na ve Hidâye den Kitâbü l-büyû Evâ ili ne Ta lîkât ı, âvîze-i sem -i kabûl olmış kelimâtı olduğunu bildirir. (Nev î-zâde 1989: 55) Sicill-i Osmânî de de benzer bilgiler mevcuttur (Mehmed Süreyya 1311: III/499). Mânî nin ağabeyi Abdurrahman Çelebi (Abdî Çelebi) de babası ve kardeşi gibi müderrislik ve kadılık yapmıştır. Nev î-zâde, onun Hoca Atâullâh Efendi den (ö. H.979/M.1571) mülâzemetle müderris olup 997/1588 de Silivri Pîrî Paşa Medresesi nde müderrisliğe başladığını ve Çorlu Medresesi müderrisliğinden sonra kadılığı seçerek, Kayseri, Konya, Diyarbakır (Âmid) kadılığı yaptığını ve Vize kazası Saray ilhâkı mevleviyyeti verildiğini, nihayet H.1020/M.1611 civarında öldüğünü kaydetmektedir. Ayrıca ilm ve irfanla meşhûr, nîk-nefs, hoş-tab ve hoş-sohbet olduğu da belirtilir (Nev î-zâde, 1989: 547). Küçük yaştan itibaren medrese tahsili gören Mânî, medrese tahsilinden sonra Anadolu Kazaskeri Mevlânâ Ahmed Efendi'ye intisab etmiştir. 3 Mollâ Ahmed Efendi'nin yanında oldukça zor günler geçiren Mânî daha sonra aynı zamanda Ebussuud Efendi nin damadı olan Şeyhülislâm Malûlzâde Mehmed Efendi'den ders alma şerefine nail olmuştur. 4 Bir müddet sonra da Müftî Malûlzâde den mülâzim olan Mânî, muhtelif yerlerde kadılık ve müderrislik yapmıştır. Bu dönemlerde 1 Kınalı-zâde Hasan Çelebi; Tezkiretü ş- Şuarâ; Haz. İbrahim Kutluk, C II, Ankara 1978,s ; Mustafa Beyânî ; Tezkiretü ş-şuarâ, İstanbul Üniversitesi Ktp. TY. 2508, yk. 78; Kaf-zâde Fâizî; Zübdetü l-eş âr, Şehit Ali Paşa Ktp. No.1877, yk.84b-85a; Riyâzî Mehmed Efendi; Riyâzü ş-şuarâ, Nuruosmaniye Ktp. No:3724, yk.129b-130a ; Seyyid İsmâil Belig; Nuhbetü l- Asâr Li Zeyl-i Zübdeti l-eş âr; İstanbul Üniversitesi Ktp.TY. 1182, yk.83; Faik Reşad; Eslâf, Haz. Şemsettin Kutlu, Tercüman 1001Temel Eser, s Kınalı-zâde Hasan Çelebi;Tezkire. s.848; Riyâzî Mehmed Efendi; Tezkire. yk.129b-130a; Seyyid İsmâil Belig; Tezkire. yk.83; Kafzâde Faizî; Tezkire. yk.84b-85a ; Faik Reşad; Tezkire, s.153; Şemsettin Sâmî; Kâmûsu l- A lâm, Tıpkıbasım, Cil:6, Ankara 1996, s Kınalı-zâde Hasan Çelebi;Tezkire, s.848; Riyâzî Mehmed Efendi; Tezkire. yk.129b-130a Kaf-zâde Fâizî; Tezkire, yk.84b-85a Yukarıda adı geçen Molla Ahmed: Şemseddin Ahmed Ensârî dir. Gence Karabağlıdır. Tahsil için İstanbul a gelip müderris olmuş, Şam, Edirne, İstanbul ve Mısır mollalığı, Anadolu ve Rumeli kazaskerliği yapmış âlim ve fâzıl bir kişidir ( bk: Sicill-i Osmânî: III/165-66). 4 Mâlûl-zâde Mehmed Efendi; Kanûnî dönemi kazaskerlerinden Mâlûl Mehmed Emin Efendi ninoğludur. Uzun müddet Ebussuud Efendi nin mülâzımlığını yaptıktan sonra ona damat olmuştur. İstanbul Pirî Paşa ve Sahn-ı Seman medreselerinde müderrislik yaptıktan sonra kadı oldu de yaklaşık birbuçuk sene şeyhülislâmlık yapmıştır. Kaynaklarda ulemâ arasında olgun kişiliği, iyi ve düzgün konuşması ile tanındığı belirtilen Malûl-zâde Mehmed Efendi nin bir eseri olduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur. Tahsin Özcan, TDV İslâm Ansiklopedisi Mâlûl-zâde Mehmed Efendi Mad. C.28 Ankara 2003, s

11 oldukça sıkıntılı günler geçiren Mânî, Mollâ Ahmed Efendi için yazdığı nesip bölümü Şitâiyye olan ve oldukça canlı tasvirler içeren kasidesinde, çektiği sıkıntıları dile getirdikten sonra, Mollâ Ahmed Efendi den Fenarî Medresesi ne tayin edilmesini ister: Çerâgunam n ola şem -i murâdumı yaksan Fenârî Medresesin bana eylesen i tâ (K-3/30) Bu isteğine bir türlü ulaşamayan Mânî, bir müddet sonra Serdar Güzelce Mahmut Paşa ya intisap eder ve bu zatın delâletiyle H.1007/M 'da Ordû-yı Hümâyûn kadılığına tayin edilir. 5 Aynı yıl içinde de kendi ifadesiyle, bu dünyadan murat almadan ölür. 6 Riyazî Tezkiresinde, Mânî nin ölürken aşağıdaki beyti söylediği rivayet edilmektedir: Benem ol cûy ki yollarda kalup hâke girer İremez zâyi olur lücce-i ummâna degin 7 Şakâ ik Çevirisi nde de bu konuyla ilgili olarak, öldüğü sırada elbisesinin cebinde bulunan gazel şudur ifadesinden sonra aşağıdaki "değin" (kimi kaynaklarda kadar ) redifli gazel verilmiştir: İrüşür nâlelerüm günbed-i gerdâna degin Dökerüm göz yaşumı her gice dâmâne degin Şu arâ firkati vasf itmede asırlardur Kimse vasf idemedi firkati bu âna degin Benem ol cûy ki yollarda kalup hâke girer İremez zâyi olur lücce-i ummâna degin 8 Mânî nin ölüm yeriyle ilgili olarak sadece Riyâzî Tezkiresi nde ve Eslâf ta bilgiler bulunmaktadır. Söz konusu kaynaklarda Mânî nin ölüm yeri olarak Hezargrad (Razgrad) verilmiştir. 9 Ayrıca Mânî'nin ölüm tarihiyle ilgili olarak da Şakâik Çevirisi, Riyâzü'ş-Şuârâ, Zübdetü'l-Eş âr ve Eslâf ta Kesbî'nin düşürdüğü tarihe yer verildiği görülmektedir. Tarih: Didüm göçdi ma ânî nakş-perdâzı idi Mânî Faik Reşad; Tezkire, s.153 Semra Tunç, a.g.m.: Güzelce Mahmud Paşa: Sultan II. Selîm in bendelerindendir. Enderûn-ı Hümâyûn dan Siyavuş Paşa nın dikkatini çekmiş ve Yeniçeri ağası olmuştur. Kars ve Tuna muhafızı, vezîr- i sâbi ve vezîr-i sâlis olmuş, sadaret kaymakamlığı yapmış bir zattır. 1013/1605 te ölen Mahmud Paşa müdebbir ve muktedir bir kişi idi (bk: Sicill-i Osmânî, IV/316). 6 Riyâzî Mehmed Efendi;Tezkire. yk.129b-130a; Kaf-zâde Fâizî; Tezkire. yk.84b-85a; Seyyid İsmâil Belig; Tezkire, yk.83; Edirneli Mehmed Mecdi; Hadâiku ş-şakaik (Şakiku n-nu maniyye çevirisi) s Riyâzî Mehmed Efendi;Tezkire. yk.129b-130a 8 Edirneli Mehmed Mecdi; Hadâiku ş-şakaik s Riyâzî Mehmed Efendi; Tezkire, yk.129b-130a; Faik Reşad; Tezkire, s Edirneli Mehmed Mecdi; Hadâiku ş-şakaik s.547; Riyâzî Mehmed Efendi; Tezkire. yk. 129b-130a; Kaf-zâde Fâ izî; Tezkire. yk. 84b- 85a; Faik Reşad; Eslâf, s.153

12 Bu tarihe ve birçok kaynağın ortak görüşüne göre H.1007/M 'da vefat eden Mânî, Razgrad kasabasında bulunan Maktul İbrahim Paşa Câmiî nin bitişiğindeki hazirede medfundur. 11 Kaynaklarda hakkında olumsuz ifadeler zikredilmeyen, aksine genellikle olumlu sözler söylenen Mânî nin isteklerine ulaşamaması mânidârdır. 12 Kınalı-zâde ve Beyânî, tezkirelerini yazdıkları zaman Mânî hayattadır. Hatta adı zikredilen kaynaklardaki ifadelerden anlaşıldığına göre gençtir de. Ayrıca, her iki tezkireci de Mânî nin ümit vaad eden bir şair olduğu hususunda hem fikirdirler. Bunlara ek olarak Beyânî şi ri dahı kendi gibi bî-nazîr ü bî-bedel ma nası latîf ü lafzı güzeldür (Beyânî, yk.78) ifâdesiyle sûreten de güzel olduğunu söyleyerek onu tanıdığına göndermede bulunur. Mânî nin isteklerine ulaşamamasının sebeplerine dair bazı ipuçlarını, Kaside-i Mânî Der- Hakk-ı Hâce-zâde Şems Efendi başlığı altında Hoca-zâde Şems Efendi vasfında yazdığı kasidesinde bulmak mümkündür. İşlediği bir suçtan dolayı hocasına şikâyet edilen şair, söz konusu kasidede (K1/27-33) kendisini savunur ve hiç kimsenin kendisini zen-barelikle suçlayamayacağını, böyle kötü bir fiilin kendisinden sadır olmayacağını, bununla birlikte güzel sevmenin büyük bir suç olmadığını söyleyerek, hem bu işte bir günahı olmadığına yemin eder, hem de suçu varsa affını diler. Bu arada şaire isnat edilen suçun gerçekte var olduğuna dair birtakım izlere kendi şiirlerinde, özellikle Bursa Şehr-engîzi nde ve yer yer şehr-engîz türüne yakın ifadelerin yer aldığı bazı gazellerinde rastlamak mümkündür. Bütün bu olumsuz gelişmeler neticesinde Hoca-zâde Şems Efendi ile olan ilişkisinin zedelenmesinden dolayı Mânî, Mâlûl-zâde ye intisap etmiş ve eğitimini bu şahsın yanında tamamlamıştır. Mânî hakkında dile getirilen dedikoduların onun ikbâl yollarında ilerlemesini engellediği, şairin bu durumdan çok büyük bir üzüntü duyduğu bir gerçektir. Yoksa iyi bir aileye mensup olduğu ve iyi bir eğitim aldığı anlaşılan Mânî nin bu derece sıkıntı çekmesi ve memduhlarından mansıb dilemesi pek mâkûl görünmemektedir. Zirâ, babası ve ağabeyi birçok medresede müderrislik ve büyük beldelerde kadılık yapmışlar; dahası babasının, kadılık yaptığı esnada Konya da öldüğü ve ağabeyi Abdurrahman Çelebi nin de Mânî öldüğünde, yani 1008/1599 da Konya kadısı olduğu kaynaklarda kaydedilmektedir (Mehmed Süreyya 1311: III/499; Nev î-zâde 1989: 547). Dostum diŋleme hakkumda sözin a dânuŋ Bakma har mühre-i güftârına her bed-güherüŋ (G-47/3) Edirneli Mehmed Mecdi; Hadâiku ş-şakaik s.547; Riyâzî Mehmed Efendi; Tezkire.yk.129b-130a Faik Reşad; Eslâf, s.153. Mânî'nin ölüm tarihi konusunda Sicill-i Osmânî'de tarihi konusunda ciddi bir yanlışlık bulunmaktadır. 12 Semra Tunç, Onaltıncı Yüzyıl, Dîvân Şairi Mânî ve Şiirleri, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S.21, Konya, 2007

13 13 2. Sanatı Asıl adı Mehemmed/Mehmed olan şairin Mânî mahlasını seçmesi, gösterişli ve güzel bir yüze sahip olmasına bağlanmıştır. Mânî hakkında ilk bilgileri zikreden Kınalı-zâde Hasan Çelebi, tezkiresinde bu hususu şöyle dile getirmiştir: Mânî çi bûd u sûret-i bî Mânîyeş çi bûd Mânî menem ki çihre-güşâ-yı melâhetem (Mânî-i Şirazi) 13 (Nakkâş) Mânî ne idi ki, onun mânâsız resimleri ne olsun. Güzelliğin çehresini açan (güzelliği meydana çıkaran) Mânî benim. fehvâsı masdûka-i hâl-i cemâli olmağın mahlâs-ı mezbûrı ihtiyâr itmişdür. 14 Kınalı-zâde Hasan Çelebi ve Mustafa Beyânî, Mânî'nin kabiliyetli, zarif, beliğ ve fasîh genç bir şair olduğunu söylüyorlar. Kınalı-zâde Ünfüvân-ı cevânîde kalem-i fikret ü hayâl ile resm-i sûret-i kîl ü kâl ve tahrîr-i nukûş-ı kelâm u makâle dest-azmâylık ve tûtî-i tab'-ı pür-nezâketi mısr-ı belâgat u fesâhetde şekker-haylık üzredür 15 dedikten sonra Mânî nin bu vadide daha başarılı olacağını ümit ve temenni ederek sözlerini şöyle sürdürür: ümidümüzdür ki medâric-i terakkî ile kasr-ı kemâle müteallî olup zirve-i kulel-i teferruka akdâm-ı ikdâm ile teselluk ide. 16 Aynı şekilde Mustafa Beyânî de şiiri dahi kendisi gibi bî-nazîr ü bî-bedel ma nâsı ise latîf ve nazmı güzeldir. 17 diyerek şairin şiirdeki kabiliyetini bi-hakkın teslim eder. Bunlara ilave olarak Sicill-i Osmanî de de şâir-i mâhir ve âlim-i fâzıl idi kaydıyla Mânî nin maharetli bir şair ve faziletli bir âlim olduğu belirtilmektedir. 18 Mânî hakkında bir makalesi bulunan Semra Tunç (Tunç, 2007), Manî nin sanatı hakkında bilgi verirken Kınalı-zâde Hasan Çelebi nin Mânî hakkındaki övgü dolu sözlerine dikkat çeker ve şöyle der: Kınalı-zâde Mânî den övgüyle bahsetmekte, tezkiresini yazdığı tarihlerde genç, ümit vaad eden bir şair olduğunu ve terakkî merdiveni ile kemâl kasrına yükseleceği ümidini dile getirmektedir. Şiirlerinden örnekler de veren Kınalı-zâde Hasan Çelebi, Mânî nin aşağıdaki gazelini verir ve bu gazelin kendi şiirine nazîre yazıldığını belirterek, kendi şirini de kaydeder: Reh-i aşkuŋda ne gam çekse göŋül derd ü gamuŋ Ey şeh-i mülk-i cefa şimdi mi gördük keremüŋ Bezme geldüŋ elini öpmeğe ba is olduŋ Oldı ey cam-ı safa-bahş mübarek kademüŋ Ey musavvir o bütüŋ sanma benânın yazduŋ 13 İbrahim Kutluk, Beyânî Tezkiresi nin dipnotunda; Yazmada bu beytin yanında Mânî-i Şîrâzî yazılıdır, diyor. İbrahim Kutluk, Beyanî Mustafa Bin Carullah, Tezkiretü ş-şuara, Türk Tarih Kurumu Yay. Ankara, Kınalı-zâde Hasan Çelebi; Tezkire, s Kınalı-zâde Hasan Çelebi; Tezkire,.848; Mustafa Beyânî; Tezkire, yk Kınalı-zâde Hasan Çelebi;Tezkire, yk Mustafa Beyânî ; Tezkire. yk Mehmed Süreyya; Sicill-i Osmanî, 4.Cilt, s.134

14 14 Düşdi engüştini tahrîr ider iken kalemüŋ Arturup düşmeni dâg üstine dâg urdı o mâh Oldı ey Mânî-i dil-haste ziyâde elemüŋ gazel-i mezbur rakamu l-hurufun bu gazeline nazire vaki olmış idi: Gazel-i rakamu l-huruf: Gül gül oldı mey ile ruhları her bir sanemüŋ Yir yir açıldı yine gülleri bâg-ı İremüŋ Hûn-ı uşşâkı içürseŋ mey-i gül-gûn yirine Nûş-ı cân ey gözi mestâne ziyâd ola demüŋ Halk ragbetler ider kuhle eğerçi umaruz Bize ol minneti çekdürmeye hâk-i kademüŋ Meded ey kaşları ya katı keremdür gönder Kim biri biŋe geçer nâvek-i cevr ü sitemüŋ Bülbül-i dil n ola derd ile figân itse daşan Hârlar aldı yine dâmenin ol gonca-femüŋ (Kınalı-zâde 1989: II/848-49) Kınalı-zâde nin, Mânî nin kendisine nazîre yazdığını söylediği bu şiirin benzeri, asrın başlarında ölen Âhî (ö.1517) dîvânında da bulunmaktadır. Kınalı-zâde nin bu şiiri bilmemesi pek mümkün görünmüyor. Ancak Âhî den söz ederken söz konusu şiiri vermemiştir. Âhî Dîvânı nda bulunan; Nice tahrîr ideyin nâmede derd ü elemüŋ Bağrı yufka kâğıduŋ gözleri yaşlu kalemüŋ matlalı bu gazel, (Sungur, 1994:132), Latifî Tezkiresi nde -sadece matla ı verilerek- Aşçı-zâde Hasan Çelebi ye ait gösterilmiştir. (İsen, 1998: 101). Bize göre Mânî nin şiiri Kınalı-zâde ye değil, Âhî ye nazîredir. Hattâ Kınalı-zâde nin şiirinin de Âhî ye nazîre olma ihtimali yüksektir. Mânî'nin şiirlerinde çeşitli nedenlerden kaynaklanan şikâyetlerin fazlalağı dikkat çeker. Söz konusu şikâyetler ya kendisine isnat edilen suçlamalardan, ya maddiyattan, ya hayatın çeşitli sıkıntılarından ya da iyi bir makam-mevkiye sahip olamamaktan kaynaklanmaktadır. Hangi sebepten olursa olsun şairin içinde bulunduğu durumu memduhlarına dile getirmekten geri durmadığı da bir gerçektir: Bulmadum ölmekten özge yâreme merhem dirîg Pâ-bürehne niçe kez gezdüm cihânı serseri... Sipihr-i dûn u denî bana çok cefâ kıldı Ki zulm ile şeref-i hıdmetünden itdi cüdâ

15 Dahası içinde bulunduğu geçim sıkıntısını dile getirdiği bir kaside yazması ve diğer kasidelerinin ve gazellerinin satır aralarında da bu konudaki duygu ve düşüncelerini dile getirmiş olması, şairin içinde bulunduğu şartların onu ne derece etkilediğini göstermesi açısından diikate değerdir.. Şairin her fırsatta şikâyet-âmiz ifadelere başvurmasının bir başka delili, şiirlerinde çok sık bir şekilde ey seslenme edatını kullanmış olmasıyla açıklanabilir. Böyle bir ifade tarzına sık bir şekilde başvurmuş olması, sesini, içinde bulunduğu hâlet-i ruhiyyeyi başkalarına duyurma ihtiyacından kaynaklanmış olabilir. Burada şikâyet kaynağı ister geçim sıkıntısı, ister sevgili, ister memduh, ister kendisi-kendi gönlü-olsun, fark etmemekte; gerçek olan şairin böyle bir ihtiyacı hissederek bunları dışa vurma çabasını göstermiş olmasıdır. Mânî nin bir yönüyle sanatını, bir yönüyle dünya görüşünü, bir yönüyle de hayata bakışını ortaya koyması açısından Şehr-engîz in baş tarafındaki beyitlere bakmakta fayda vardır sanırım. Söz konusu beyitlerde önce Allah a seslenen şair, dertli olduğunu, aşktan inlediğini, aşktan dolayı çaresiz kaldığını, sevgilinin saçlarının hevasına kapıldığını, saba rüzgârı gibi perişan olduğunu, güzellerin aklını başından aldığını, bir servi boylu güzeli sevdiğini, gönlünde sevgiliye kavuşma isteğinin, elinde ise kadeh olduğunu belirtir: Hudâyâ derdmendem zâr-ı aşkam Belâ-keş âşıkam bîmâr-ı aşkam Giriftâram hevâ-yı zülf-i yâram Sabâ gibi perîşân rûzgâram Güzeller aldılar sabr u karârum Degül elde inân u ihtiyârum Sevüp bir servi-kâmet dil-rübâyı Dil-i şûrîde düşmişdür hevâyî Gönülde ârzû-yı vasl-ı dil-ber Dilümde la l-i cân elde sâgar (Şehr-engîz:1-5) 7. beyit ve daha sonraki beyitlerde gönül şehrini mecazî aşkın mekân tuttuğunu belirten şair, bundan dolayı Allah ı unuttuğunu, O nun rızasına uygun hareket etmediğini, ömründe bir kez bile olsa niyet edip de namaz kılmadığını, imama değil şeytana uyduğunu ve ey Allah ım bütün işim fısk u fücur, cürm ü isyan olmasına rağmen bana senden başka derman yok. diyerek nedamet duygularını dile getirdiği görülür: Göŋül şehrin tutup aşk-ı mecâzı Unutdum sen Hudâ-yı bî-niyâzı Saŋa yarar bir iş yok bende asla Yaramaz oldı ahvâlüm dirîgâ Şu deŋlü bende vardur cürm ü dalâlet 15

16 16 Namaza kılmadum ömrümde niyyet Göŋül nefsüm diyen nâ-dâna uydı Îmâma uymadı şeytâna uydı Rükû a varmadı bu nefs-i bed-râ Muhassal hîç eyü varmadı aslâ (Şehr-engîz: 7-11) Bütün bu olumsuzluklara karşı şair, Allah tan Hz. Peygamber in yüzü suyu hürmetine günahlarının bağışlanmasını, kendisine lutuf ve ihsanda bulunmasını ister: Yüzüm kıl âb-ı rahmetden mutarrâ Habîbüŋ yüz suyına Hudâyâ İlâhî Mânî-i zâra meded kıl Ana ihsânını lutf it sened kıl Sırâtı giçmege geldükde âlem Ben andan hoş geçem bazan umaram (Şehr-engîz: 20-22) Mânî nin özellikle gazellerinde çok rahat bir ifade yeteneğinin olduğu dikkat çeker. Günlük dilden, halk ağzından şiire girip değer kazanan deyimler, atasözleri ve deyim-atasözü niteliğinde tecrübî bir hayatın izlerin taşıyan ifadelerle yüklü şiirleri, gazellerinin çok rahat bir şekilde kaleme alındığını ve okunduğunu göstermektedir. Bu bağlamda Mânî'nin dilinin yapmacıktan ve gösterişten uzak, gayet samimi, akıcı ve sâde olduğunu belirtmek gerekir: Üstüh v ân-ı tenümi bezl ideyin itlerine Bir ziyâfet kılayın hücreye yârân gelsün (G-64/4) Unutma bendeni cevr eyle bâri sultânum Eger cefâ ile yâd eyler isen ihsândur (G-14/3) V allâhi sevdigüm göricek Mânî hattuŋı Evvelkiden dahi beter oldı zebûn u zâr (G-16/5) Halkuŋ sitemle cümle yıkıkdur göŋülleri Ey Mânî agla agla ki âlem harâbdur (G-25/6) Dil virmege dildâre hüner sanma rakîbâ Cânuŋ vir eger isterseŋ bir hüner itmek (G-46/3) Hasûd dirse ki gayrı cüvân sever Mânî Yalandur iki gözüm sevdigüm bu bühtândur (G-14/5) Dünya çok hızlı bir değişim içinde ve bunu takip etmek, bu gelişmelere ayak uydurmak gerçekten zor bir durum. Mânî bu minvâl üzere olan duygu ve düşüncelerini aşağıdaki beyitte dile getirmekte ve bu âlem senin bildiğin âlem değil sözünü, çok rahat bir şekilde dile getirmektedir:

17 17 Muttasıl dünyâyı defter bürür tegayyür bulmada Şimdi âlem Mânîyâ sen bildigün âlem degül (G-59/5) Aşağıdaki beyitte, özellikle beytin ikinci mısraında kullanılan ifadeler ve göndermeler XVIII. yüzyılın önde gelen şairlerinden Nedîm in şiirlerinde kullandığı dil ve üsluptan çok farklı değildir: Bir âteş-i dil ü cân Mânîyâ degül eksük Güzel mekânıdur olmaz güzelsiz İstanbul (G-58/5) Aşağıdaki beyit Aşık Veysel in ünlü Güzelliğin on para etmez/şu bendeki aşk olmasa sözünün yüzyıllar öncesinden farklı bir yorumu gibidir: Gülün letâfetidür nâle-i mızrâra sebeb Tarâveti gidicek anda âh u zâr olmaz (G-29/4) Aşağıdaki beyitte geçen ağlasın gezsin, hicranlara düşmek ve yansın yakılsın gibi ifadelerin varlığı, şiir dilinin zenginliğini ve söyleyişteki rahatlığını yansıtmaktadır: Aglasun gezsün benüm gibi düşüp hicrânlara Dâimâ yansun yakılsun sevdiginden dûr olan (G-65/4) 34 nolu gazelden alınan aşağıdaki beyitlerde ise redif durumundaki yüz kelimesinin yüz döndürmek, yüz tutmak, yüz göstermek, yüz çevirmek gibi çeşitli deyim kalıpları içindeki kullanımlarına örnekleri bir arada görmek mümkündür: Döndürüp uşşâkdan ol dil-ber-i meh-pâre yüz Diseler ihsân idüp tutdı bu gün agyâra yüz (G-34/1) Göŋlüne od düşdi aks-i rûy-ı rengini degül Gösterüp âyineye ol âteşîn-ruhsâre yüz (G-34/3) Yüz çevirme öpmek isterse eger ruhsâruŋı Sana tutmışdur efendi âşık-ı bîçâre yüz (G-34/4) Bütün bu söylenenlerin yanında Mânî nin şiirlerinin genellikle âşıkâne, rindâne ve çok az da olsa hikemî karakter taşıdığını belirtmek gerekir. Bu bağlamda özellikle hayattan ve Dîvân şiiri geleneği doğrultusunda sevgiliden çekilen eziyetleri, sevgilinin vefasızlığı gibi konuları işlemeye çalıştığı dikkat çeker. Aşağıdaki beyitlerde söz konusu konulara örnek ifadeler yer almaktadır. Yâre teklif-i visâl eyleme gelse tenhâ Yalınuz geldügi uşşâka yeter mihr ü vefâ (G-3/1)... Hûn-ı uşşâk içersen mey-i gül-gûn yerine Nûş-ı cân ey gözi mestâne ziyâd ola demün (G-44/2)

18 18... Meded ey kaşları yâ katı keremdür gönder Kim biri bine geçer nâvek-i cevr ü sitemüŋ (G-44/4)... Sordı hayranlıgumuŋ ba isini yâr benüm Daha ahvâlümi bilmez aŋa hayranam ben (G-49/3)... Çekmek âsân görinür derd ü gamuŋ cânânuŋ Güç gelür baŋa veli ta'neleri a'dânuŋ (G-39/1) Mânî'nin şiirlerinde dikkate değer bir başka nokta tasvirlerindeki canlılık, benzetmelerindeki orijinallik ve çağrışımlarındaki zenginliktir. Özellikle Mevlânâ Ahmed Efendî için yazdığı Kasîde-i Şitâ'iyye de oldukça canlı tasvirler, benzetmeler ve çağrışımlar göze çarpar. Aşağıya alınan beyitlerde kış mevsiminde karın yağışı, kar tanelerinin akçe kelimesiyle ifade edilişindeki tevriyeli kullanım, kış mevsiminin ne kadar çetin geçtiğini belirtmek için hışm ile ağaçları kırıp geçirmesi gibi ifadeler, yukarıda sözü edilen tasvirlerin, benzetmelerin ve çağrışımların ne derece yerinde yapıldığını gösteren birer küçük delildir. Ehâlî-i çemene hayl akçe düşdi yine Çogını bir gice toŋdurdı düzd-i bâd-ı sabâ (K-3/4)... Saçıldı âleme çil akçe erba în içre Ki toldı ceyb-i cibâl ile dâmen-i sahrâ (K-3/5)... Çemende berf değül nergis üzre zâhir olan Meger ki gözine ak düşdi oldı nâ-binâ (K-3/8)... Gelince hışm ile kırdı geçirdi eşcârı Kılıç gibi kış irişdi cihâna virdi fenâ (K-3/12)... Kuruldı berfden ak hayme sahn-ı gülzâra Diyâr-ı bâga akın saldı leşger-i sermâ (K-3/10)... İrişdi cünd-i şitâ bir gice basak düşeni Çemen diyârını kış basdı eyledi yağma (K-3/11) 4 numaralı kasidede ise gece ve sabah/güneş ile ilgili birbirinden güzel tasvirler dikkat çeker. Bu bağlamda gece için sultan-ı zengî-i şeb-i târ, safha-ı şeb-gûn-ı çarh, âşiyân-ı zâg-ı siyâh, cünd-i zengibâr, sipâh-ı deycûr, asker-i şeb-i târ gibi ifadeler kullanılırken, sabah ya da gündüz için ise, bâz-ı sefîd, âlem-i zer-nigâr-ı husrev-i subh, âfitâb-ı pür-envâr ve şehen-şeh-i seher vb. tasvir ve benzetmeler kullanılmıştır. Meger ki bir gice sultan-ı zengî-i şeb-i târ Kıla -ı çarha şebîhûne eyledi ılgar Dökildi safha-ı şeb-gûn-ı çarha hûn-ı şafak

19 19 Akup kızıl kara kan ile toldı dâr u diyâr (K-4/1,2) Sipihr olmış idi âşiyân-ı zâg-ı siyâh İrişdi bâz-ı sefîd anı kapdı itdi şikâr Görindi çün âlem-i zer-nigâr-ı husrev-i subh O sâ at eylediler cünd-i zengibâr firâr Görinmez oldı karası sipâh-ı deycûrun Gelince devlet ile âfitâb-ı pür-envâr Şehen-şeh-i seherüŋ oldı kevkebi gâlib Mukâbil olmadı mihrine asker-i şeb-i târ (K-4/10,13) Şiirde soyut kavramların somut unsurlarla ilişkilendirilerek ortaya konulması, Türk şiiri için pek de yeni bir uygulama değildir. Dîvân şiirinin başlangıcından bu yana şairlerin bu tür bir yaklaşım içinde oldukları bilinen bir gerçektir. Yunus Emre Dîvânı ndan itibaren oluşturulan dîvânların hemen hepsinde soyut kavramların somut unsurlarla birlikte/bir tamlama içinde verildiği görülmektedir. Bu tür kullanımlar alışılmamış bağdaştırma olarak da tanımlanmıştır ve gerçekten soyut kavramların somut unsurlarla birlikte verilmesi, (Dîvân şairleri bu tür uygulamayı daha çok değişik tamlamalar içinde kullanmışlardır) alışılmışın dışında uygulamalardır. 19 Bağdaştırma, tamlama, deyim gibi, söz varlığı içindeki öğeleri ve tümce ya da sözceleri anlamlı, kabul edilebilir birimler halinde bir araya getirmeye denir (Aksan, 1998:83). Bağdaştırmalar, alışılmış ve alışılmamış olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Alışılmış bağdaştırma, biraz önceki tanımı karşılarken, alışılmamış bağdaştırmalar, anlam belirleyicileri, anlam ayırıcıları arasında uyum bulunmayan birleştirmelerdir (Aksan, 1998:84). Somutlama veyahut alışılmamış bağdaştırmalar, şiir dilinin zenginliklerinden biridir. Şairin muhayyile ve imgelem gücünün bir çeşit dışa vurumudur, denilebilir. Bu bağlamda Doğan Aksan ın açıklamalarına gönül kuşu, tîşe-i cefâ/cefa gibi örneklerle açıklık getirmek mümkündür. Bu cümleden olmak üzere Mânî Dîvânı nda tespit edilen soyut-somut bağdaştırmalardan birkaçı aşağıya çıkarılmıştır: Bâg-ı hâtır (K-1/1) gönül bağı Bahâr-ı murâdât (K-1/10) muratların baharı Bârân-ı nisân-ı ihsân (K-1/3) ihsan nisanının yağmuru Cân bülbülü (G-49/4) Cefa taşı (G-77/5) Cefa tiği (G-100/1) Gevher-i genc-i mahabbet (G-85/5) sevgi hazinesinin mücevheri Gevher-i lutf (K-1/20) lutuf mücevheri Girdâb-ı belâ (G-53/2) belâ girdabı 19 Şener Demirel, Sebk-i Hindî, Sözde ve Anlamda Farklılaşma, 17. Yüzyıl Sebk-i Hindî Şairlerinden Nâilî ve Fehîm in Şiirlerinde Soyutlama ya da Alışılmamış Bağdaştırmalar, Turkuaz Yay., İstanbul, 2006,

20 20 Güher-i ma rifet (G-69/4) marifet, bilgi mücevheri Hazân-ı belâ (K-1/1) belâ sonbaharı Kân-ı ihsân (K-1/20) ihsan madeni Ma nâ gülü (K-1/1) Milket-i derd ü gam (G-69/4) dert ve gam ülkesi Mîve-i vuslat (G-66/4) kavuşma meyvesi Murg-ı dil (G-71/2) gönül kuşu Murg-ı mihnet (G-62/2) mihnet kuşu Sarsar-ı belâ (G-25/5) bela fırtınası Semend-i hüsn (G-97/4) güzellik atı Şeh-i iklim-i cemâl (G-99/5) güzellik ülkesinin şahı Şemşîr-i cefâ (G-77/1) cefa kılıcı Tîğ-i gam (G-34/5) gam kılıcı Zevrak-ı sabır (G-53/2) sabır gemisi, şişesi Yukarıdaki soyut-somut bağdaştırmalar ile ilgili örnekler, bir başka ifadeyle alışılmamış bağdaştırmalar, genelde Türk şiir dilinin, özelde Divan şiir dilinin en önemli ifade yollarından biri olduğunu göstermektedir. Bu arada yukarıdaki örnekler, sadece Mânî nin değil, aynı zamanda Divan şiir dilinin XVI. yüzyılda geldiği noktayı, yani şiirdeki incelmenin ve sanatkârâneliğin boyutunu göstermesi açısından da dikkat çekicidir. Mânî nin gazelleri içinde dikkate değer bir husus da bazı gazellerinin şehr-engîz türünü andıran söyleyişleri ihtiva etmesiyle ilgilidir. Kuşkusuz bu özelliği şairin Şehr-engîz-i Bursa adlı bir eserinin olmasıyla açıklamak mümkündür. Divânda yer alan 4, 9, 10, 19, 60, 68, 82, 83, 95. gazeller tipik birer şehr-engîz örneği olarak kabul edilebilir. Söz konusu gazellerden bazılarında isimler de zikredilmiştir. Örneğin 19. gazelde Arşıncı-zâde; 60. gazelde İbrahim; 68. gazelde Hasan Can; 82. gazelde Hasan Hüseyin; 83. gazelde Baba-zâde; 10.,66, 83 ve 90. gazellerde Hammamcı-zâde 95. gazelde Şems Beğ-zâde; 97. gazelde Ali gibi. Şairin gazellerinde yer yer şehr-engîz türü çerçevesinde duygu ve düşüncelerini dile getirmesi bir raslantıdan çok, bilinçli bir tercihin sonucu olarak ortaya çıkan bir durum olarak açıklanabilir. Örneğin Şehr-engîz de adı anılan ve nitelikleri ortaya konulan Baba-zâde, ve 83 gazellerde şehr-engîzdekine benzer bir söylemle tavsif ve tasvir edilmeye çalışılmıştır. Buraya hem şehr-engîzden hem de gazelden alınan örneklerle şairin bu konudaki tutumu daha açık bir şekilde gözler önüne serilmeye çalışılmıştır: Baba-zâde biri sultân-ı hûbân Cihânı eyledi aşkıyla nâlân Sehî-kadd dil-rubâdur işve-gerdür Ser-âmed yâr u cân-ı pederdür Ezelîden âşık-ı nâ-şâdıyum ben Anuŋ rüsvây-ı mâder-zâdıyum Babası sevse ol yârı makaldur

21 21 Oglı cândan durur dirler meseldür Olaldan kişver-i hüsn içre sultân Kulı kurbânı oldı cümle hûbân N ola en soŋra aŋılsa o dil-ber Yürürler kulları ardınca şâhlar Turur bagrun yüzinde hâr u hâşâk Olur deryâ dibinde gevher-i pâk Zuhâl bulur mı yükseklikle perîşân Ya andan âfitâba var mı noksân Yüzi rahşende olsun dâyim anuŋ Çerâgı haşre dek yansun bînânuŋ (Şehr-engiz: ) Yukarıda adları zikredilen şehr-engîz türündeki gazellerden ikisi aşağıya alınmıştır. Lutf ile eyle Baba-zâdeciğüm baŋa nazar Kerem it cevr ü cefâ eyleme ey cân-ı peder Katı çok kana heves eylemesün sultânum Korkarın bir gün emerler leb-i la lüŋ iller Zerreveş âşık-ı üftâdenüŋ olup mihr-i münîr Her seher şevk-i ruhuŋla yakasın çâk eyler Yüzüne bakmasuŋ agyâr zarardur gâyet Âleme başdan anuŋ dîdesidür ayn-ı zarar Âşık-ı sâdıkama sıdk ile fermân-ber kim Bakma agyâra ki yanlışdur evlâ-yı nûr-ı basar (G-10) Yukarıdaki iki şiirde her ne kadar dil ve üslup açısından birtakım farklılıklar kendisini gösteriyorsa da, her iki şiirin, aynı şahıs etrafında dile getirilmiş olması açısından dikkate değer bir özellik taşıdığını belirtmek gerekir. Mânî Dîvânı nda dikkat çeken bir başka husus da Abdullah isimli sevdiği ve değer verdiği bir kişinin birçok şiire konu olmasıdır. 54, 78, 86, 89, 91, 102, 103, 104 ve 105. gazellerde söz konusu şahısla ilgili duygu ve düşünceler dile getirilmiştir. Hatta 103 ve 104 gazeller hem vezin, kafiye ve kullanılan kelimeler hem de içerik açısından birbirlerine benzer özellikler göstermektedir.

22 22 3. Eserleri 3.1. Dîvân Mânî den bahseden kaynaklardan sadece Kaf-zâde Fâizî, Zübdetü l-eş ar da müretteb dîvânı görülüp bu ebyât andan intihâb olundı 20 derken, Kâtip Çelebi de Keşfü z-zünûn da Dîvân-ı Mânî, Türkî kaydını düşmüşler, bu iki kaynak dışında Mânî den bahseden başta Kınalı-zâde olmak üzere kaynakların hiçbiri Mânî nin dîvânı olup olmadığı konusunda bir bilgi vermemişlerdir. Bu nedenle Kaf-zâde Fâizî ve Kâtip Çelebi nin verdiği bilgiler belli bir ölçüde de olsa bugün için doğrulanmış ve Mânî Dîvânı edebiyat tarihi içindeki yerine almaya ve yine Dîvân edebiyatına ilgi duyanların hizmetine sunulmaya çalışılmıştır. Mânî Dîvânı nda beş kaside (biri 30 beyitlik kıt a-ı kebiredir), bir terkib-bent, bir müseddes, bir tesdis, beş tahmis, 107 gazel ve 8 tane de müfred/matla bulunmaktadır. Eser bu hâliyle küçük çapta bir dîvân, daha doğrusu bir dîvânçe özelliği taşımaktadır. Dîvânda yer alan şiirleri nazım şekillerine göre şöyle değerlendirmek mümkündür: Kasideler Mânî Dîvânı nda dört kaside bulunmaktadır. Söz konusu kasidelerden ilki Hoca-zâde Şems hakkındadır ve 41 beyitten meydana gelmiştir. 51 beyitten meydana gelen ikinci kaside Demirkapı Fatihi Özdemiroğlu Osman Paşa hakkında, 38 beyitten meydana gelen üçüncü ve 39 beyitten meydana gelen dördüncü kasideler ise aynı zamanda şairin hocası olan Ahmed Efendi vasfındadır. 1.Kaside: Hoca-zâde Şems vasfındaki bu kaside baştan sona kadar şairin kendisine isnat edilen suçlamalara karşı kendisini savunduğu bir şiir olarak karşımıza çıkar. Şair bu kasidede de Hoca-zâde Şems ten kendisine inanmasını, dedikoduculara itibar etmemesini ister. Kaside her ne kadar klasik benzetmeler ve tavsiflerle başlasa ve şiirin geneline böyle bir söylem hâkim olsa da gerçekte şairin psikolojisini dışa vuran çok sayıda malzemeyi bünyesinde barındırması açısından dikkate değer bir özellik taşımaktadır. Şair, kendisine isnat edilen suçlardan dolayı o derece etkilenmiştir ki, yaptığının sıradanlığına inandığı halde, yine de hem kendi durumu hem de hamisi durumunda bulunan insanların toplumsal statüleri, onu ister istemez kendini müdafaa eder bir konuma getirmiştir. 2. Kaside: Bu kasidenin başlığı olmasa da içeriğinden dönemin önde gelen isimlerinden biri olan Demirkapı fatihi Özdemiroğlu Osman Paşa ya atfen, onu övmek amacıyla kaleme alındığı anlaşılmaktadır. 21 Kasidenin 1-6. beyitlerini kapsayan nesib bölümünde güneş merkezli konular işlenmiştir. 20 Kaf-zâde Fâ izî; Tezkire. s.84b-85a 21 Özdemiroğlu Osman Paşa ( ) 1527'de Kahire'de doğdu. Annesi Mısır Abbasi Halifeleri soyundan, babası ise Mısır Çerkez Memlüklerindendir. Mısır'da sancakbeyliği ve Mısır emirihaclığı yapan Özdemiroğlu Osman Paşa, Yemen, Habeş ve Diyarbakır Beylerbeyi oldu. Lala Mustafa Paşa'nın maiyetinde Osmanlı-İran (1578) savaşlarına katıldı ve Şirvan Beylerbeyi oldu. Kırım Hanı Mehmed Giray'ın yardımı ile Demirkapı, Karabağ, Mugan ve Kızılağaç'a kadar bütün kuzey Azerbaycan'ı yağma ve tahrip etti(1579). Kırım Hanı Mehmed Giray'a daha ileri gitmeyi teklif ettiyse de Mehmed Giray, bunu ret ederek Kırım'a döndü. Şirvan, İranlıların eline geçti. Kefe Beylerbeyi Cafer Paşa kumandasında yardımcı kuvvetler gelince İmam Kuli Han'ı Meşale Savaşı'nda yendi. Bu savaştan sonra Şirvan kesin olarak Osmanlı hakimiyetine geçti. İstanbul'a dönünce ikinci vezir olarak Dîvâna girdi ve 1582 yılında sadrazam oldu yılında Ferhad Paşa'nın yerine İran cephesi serdarlığına getirildi. Alivar'da yapılan savaşta, İran veliahtı Hamza Mirza'yı yendi. Tebriz Osmanlı kuvvetlerinin eline geçti. Daha sonra İran'la yapılan bir savaşta İran kuvvetleri başarı gösterdi. Bu savaş sırasında hastalanan Osman Paşa, Tebriz yakınındaki Şenbi Gazan'da 1585 yılında vefat etti. Vasiyeti üzerine Diyarbakır'da defnedildi. Kemal Çiçek; TDV. İns Ans. C.33, 2007, s

23 23 3. Kaside: Mollâ Ahmed Efendi vasfında kaleme alınmıştır. Bu kaside Kasîde-i Şitâ iyye-i Mânî Berây-ı Monlâ Ahmed Efendî başlıklıdır ve 39 beyitten meydana gelmiştir. Adından anlaşılacağı üzere kasidenin nesib bölümü şitâ/kış konuludur beyitler arasında kış mevsiminin gelmesiyle birlikte tabiatta meydana gelen değişmeler, karın yağışı gibi hususlar tasvir edilmiştir. Şairin sanatı üzerinde durulurken bu kasidedeki tasvirlere de atıfta bulunulacaktır. 4. Kaside: Üçüncü kaside gibi 39 beyitten meydana gelen dördüncü ve son kaside de, daha önce de belirtildiği üzere başlıksızdır ancak; aşağıdaki Cihân-ı ma delet Ahmed Efendi kim oldur Meh-i sipihr-mekân mihr-i âsumân-mikdâr şeklindeki beyitten üçüncü kaside gibi Molla Ahmed Efendi için yazıldığı anlaşılmaktadır. Kasidenin nesib bölümünde genel olarak gece ve sabah/gündüz zaman dilimlerinde meydana gelen olaylar, birbirinden dikkat çekici tasvirlerle anlatılmıştır Musammatlar Dîvânda musammat nâzım şekliyle kaleme alınmış bir terkîb-bent, iki müseddes, bir tesdis ve iki tane de Fuzûlî nin iki gazeline yazılan tahmisler bulunmaktadır. Terkîb-bentd, konusu itibariyle bir mersiyedir. Bu mersiye nin başında yer alan Ey rûzgâr-ı kîne-güzâr-ı sitîze-kâr V ey çarh-ı rûzgâr-ı cefâ-cûy-ı bî-karâr biçimindeki beyit, Bâkî nin Kanûnî Sultan Süleyman ın vefatı üzerine söylemiş olduğu mersiyeyi çağrıştırmaktadır. Terkîb-bent beş bentten ve her bent de beşer beyitten meydana gelmiştir. Birinci bentte olay ve merhumun nasıl öldüğü, ikinci bentte ölümün çeşitli benzetmelerle tasvir ve tavsifi, üçüncü bentte merhumun yaptığı iyilikler, dördüncü bentte merhumun vücudu ile ilgili ayrıntılar ve son bentte ise merhum hakkındaki dualar bulunmaktadır. Birinci müseddes beş bentten meydana gelmiştir. Bentlerde genelde aşk, sevgilinin âşığına yaptğı eziyetler ve âşığın hissetikleri dile getirilmiştir. Müseddes-i Mânî başlıklı ikinci müseddes, başlıklıdır ilk müseddeste olduğu gibi aşktan ve aşk yolunda çekilen acılardan bahsetmektedir. Tesdis nazım şekliyle yazılmış olan dördüncü musammat, beş bentten meydana gelmiş ve aşağıya alınan Kul olmamı gayrıya şâhum ne eglersin beni Bir efendüm var iken âlemde sultânum gibi

24 biçimindeki vasıta beytinde dile getirildiği üzere şâh/sultân olarak nitelenen sevgiliye karşı duyulan aşkı konu edinmiştir. Mânî Dîvânı nda iki tane de tahmis bulunmaktadır. Tahmislerin ikisi de Fuzûlî nin gazellerinedir. Birinci tahmis Fuzûlî nin Hoş ol zamân ki harîm-i visâle mahrem idüm Ne mübtelâ-yı belâ ne mukayyed-i gam idüm matlalı, ikincisi ise yine Fuzûlî nin ünlü, Beni cândan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhumdan murâdum şem î yanmaz mı matlalı gazellerinedir Kıt a-ı Kebîre Dîvânda yer alan şiirlerden biri de aynı zamanda bir tarih manzumesi olan kıt a-ı kebîredir. 32 beyitten meydana gelen bu manzume H.1006/ tarihinde Maraş mîr-i mirânı olan Mahmud Paşa nın Hz. Mevlânâ nın mezarına gümüşten bir kafes yapması üzerine düşürülmüş bir tarih kıtasıdır. Padişah Sultan Mehemmed in (III.Mehmed) Tata Kalesi seferine katılmak amacıyla yola çıkan Maraş Mîr-i Mîrânı Mahmud Paşa, önce Konya ya uğramak ve burada Hz. Mevlânâ nın mezarını ziyaret ederek Mevlânâ nın mezarının toprağına yüzünü sürmek ister. Konya ya gelen Paşa bu dileğini gerçekleştirdikten sonra bir dilekte daha bulunur. Bu dileğe göre eğer Padişah bu seferde düşman ülkesini alır, sağ salim bir şekilde tahta oturur ve kendisini de vezir yaparsa, Hz. Mevlânâ nın mezar kafesini gümüşten yapacaktır. Süreç Paşanın dileği üzere gerçekleşir ve Padişah seferden zaferle döner. Bu arada bir şekilde Paşanın dileği Valide sultanın kulağına erişmiştir. Valide Sultan Paşanın bu isteğini Sultana iletir. Sultan da annesinin bu isteğini uygun görür ve Mahmud Paşayı vezir yapar. Dilekleri bir bir gerçekleşen Paşa, Hz. Mevlânâ nın makamında verdiği sözü yerine getirmek için harekete geçer ve H.1006/M tarihinde Hz. Mevlânâ nın mezarına gümüşten bir kafes yapar Gazeller Mânî Dîvânı nda 107 gazel bulunmaktadır. Fuzûlî nin iki gazeline yapılan iki tahmis değerlendirme dışında tutulursa eğer, söz konusu gazellerin beyit sayılarına bakıldığı zaman, bunların çok büyük bir oranda 5 er beyitten meydana geldikleri görülür Şehr-engîz-i Bursa Mânî nin, dîvânı, çeşitli şiir mecmuaları ve tezkirelelerdeki şiirleri dışında bir de Bursa Şehrengîzi i adlı bir eseri vardır. Eser 162 beyitten meydana gelmiştir. Şehr-engîzler ve Nâmeler Mecmuasının 22 29a-35b varaklarının der- kenarında yer alan bu eserin ilk 28 beyti münâcât Şehr-engîzler ve Nâmeler Mecmuası, Atatürk Üniversitesi, Seyfettin Özege Ktp. Agâh Sırrı Levend Kitapları no: varaktan oluşan bu eserde sırasıyla şu şehr-engîzler yer almaktadır:

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7 KISALTMALAR...11 GİRİŞ İran ve Türk Edebiyatlarında Husrev ü Şirin Hikâyesi...13 BİRİNCİ BÖLÜM Âzerî nin Biyografisi...27 5 İKİNCİ BÖLÜM Husrev ü Şirin Mesnevisinin İncelenmesi...57

Detaylı

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 472 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları KLASİK ÜSLUP Günlük konuşma diline ait unsurların yoğun bir şekilde kullanıldığı folklorik üslup, klasik estetiğin derinlik ve zarafetinden yoksun olması sebebiyle basit bulunmuş, folklorik üslubun yüzeyselliğine

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ

ÖZGEÇMİŞ. Yasemin ERTEK MORKOÇ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Yasemin ERTEK MORKOÇ Unvanı Görev Yeri Daha Önce Bulunduğu Görevler Anabilim Dalı Yabancı Dili Akademik Aşamaları Yrd. Doç. Dr. Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk

Detaylı

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ

PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ 2 Meserret DĐRĐÖZ PROF. DR. MESERRET DĐRĐÖZ ÖZGEÇMĐŞĐ: Enis Alapaytaç ve Hafize Hanım ın kızları olarak 1923 te Tarsus ta doğdu. Đlkokul ve ortaokulu Tarsus ta, liseyi de Đstanbul da Kandilli Kız Lisesi

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Yazar Mustafa Erdoğan ISBN: 978-605-9247-81-8 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları

Detaylı

Müşterek Şiirler Divanı

Müşterek Şiirler Divanı Müşterek Şiirler Divanı Yazar İ. Hakkı Aksoyak ISBN: 978-605-9247-54-2 1. Baskı Nisan, 2017 / Ankara 1000 Adet Yayınları Yayın No: 228 Web: grafikeryayin.com Kapak ve Sayfa Tasarımı Baskı ve Cilt Grafik-Ofset

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ I (BEYİTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ A. BEYİTLERLE KURULANLAR Genellikle aşk, şarap, sevgilinin güzelliği, baharın neşesi, talihin cilvesi gibi lirik

Detaylı

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR)

İnci. Hoca DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) DİVAN EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ II (BENTLERLE KURULANLAR) BENTLERLE KURULAN NAZIM BİÇİMLERİ A. BENT SAYISI TEK OLANLAR (TEK DÖRTLÜKTEN OLUŞANLAR) RUBAİ Edebiyatımıza İran edebiyatından gelmiştir. Dört

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Kenan Erdoğan Unvanı Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri Manisa Daha Önce Bulunduğu Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Araştırma Görevlisi, Celal Bayar Üniversitesi

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems:

Get to know Hodja Dehhânî Through Other Poet s Poems: Hoca Dehhânî yi iyle : 1 ÖZET Mücahit KAÇAR 2, kaside Dehhân neredeyse bütün antoloji ve edebiyat tarihi söz konusu görülmektedir. Oysaki hem atfedilen gazellerine yeniden Anahtar Kelimeler: Dehhânî, Kemâl

Detaylı

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi

ve Manisa Muradiye Kütüphanesi nde iki nüshası Bursalı Mehmet Tahir Efendi EROĞLU NÛRİ (d.?-ö.1012/1603) tekke şairi Açıklama [eç1]: Madde başlarında şairlerin mahlaslarının olmasına özen gösterilmeli. Ancak şairin tanıtıcı özellikleri virgülden sonra yazılmalı. Açıklama [eç2]:

Detaylı

DAL MEḤMED ÇELEBĪ Āṣafī (ö. 1597 veya 1598)

DAL MEḤMED ÇELEBĪ Āṣafī (ö. 1597 veya 1598) DALMEḤMEDÇELEBĪ Āṣafī (ö.1597veya1598) HAYATI DalrumuzuileberaberPas aveçelebīünvanlarınıdataşıyanm.ç.öncelikleāṣafī mahlası ile tanınır ve bunu Sȩcāʿatnāme de sıkça kullanır. Çok yönlü bir birikime sahipolanm.ç.

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş

ÖZ GEÇMİŞ II. Akademik ve Mesleki Geçmiş ÖZ GEÇMİŞ I. Adı Soyadı (Unvanı) Mustafa ARSLAN (Yrd.Doç.Dr.) Doktora: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2007. E-posta: (kurum/özel) marslan@ybu.edu.tr; musarslan19@gmail.com Web sayfası

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora

ÖZ GEÇMİŞ. Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğrenim Durumu : Doktora ÖZ GEÇMİŞ A. KİŞİSEL BİLGİLER: Adı Soyadı : Hamza KOÇ Doğum Tarihi : 19.09.1983 Doğum Yeri : Akçaabat-TRABZON Çalıştığı Kurum : Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.)

ÖZGEÇMİŞ. II. (Link olarak verilecektir.) ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı (Unvanı) İsrafil BABACAN (Doç.Dr.) Doktora: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008. E-posta: (kurum/özel) ibabacan@ybu.edu.tr; ibabacan76@gmail.com Web sayfası Santral No:

Detaylı

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 ADI : SOYADI:. SINIF : NU.:.. TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 KAHTA FEN LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM I. YAZILI. 1. SORU 2. SORU 3. SORU 4. SORU 5. SORU 6. SORU 7. SORU 8. SORU

Detaylı

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006.

KİTABİYAT. Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006. KİTABİYAT Mevlānā Celāleddin-i Rumî, Mesnevî 1-2/3-4/5-6, Nazmen Tercüme: Ahmet Metin Şahin, Kaynak Yayınları, İstanbul 2006. Yayınlanalı yedi yıl olmuş. İlk yayınlandığını bir gazetede mütercim ile yapılmış

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ a. 14.Yüzyıl Orta Asya Sahası Türk Edebiyatı ( Harezm Sahası ve Kıpçak Sahası ) b. 14.Yüzyılda Doğu Türkçesi ile Yazılmış Yazarı Bilinmeyen Eserler c.

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME

SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI SȖDȂN SEYAHȂTNȂMESİ: METİN VE İNCELEME Khalid Khater Mohemed Ali 130101036 TEZ DANIŞMANI Prof.

Detaylı

AZERBAYCAN A HESR OLUNMIŞ HUSUSİ ELMİ KONFERANS XI.2013, WARŞOVA-POLONYA

AZERBAYCAN A HESR OLUNMIŞ HUSUSİ ELMİ KONFERANS XI.2013, WARŞOVA-POLONYA AZERBAYCAN A HESR OLUNMIŞ HUSUSİ ELMİ KONFERANS 26-27.XI.2013, WARŞOVA-POLONYA ÇAĞATAY ŞÂİRİ ŞÂHÎ (SULTAN MES ÛD MİRZA) NİN DİVANININ İRAN DA BULUNAN YAZMASI ÜZERİNE Prof. Dr. AYŞEGÜL SERTKAYA ( İstanbul

Detaylı

ULUSAL SEMPOZYUM TARİHİ SÜREÇTE MEVLÂNA VE ESERLERİ

ULUSAL SEMPOZYUM TARİHİ SÜREÇTE MEVLÂNA VE ESERLERİ ULUSAL SEMPOZYUM TARİHİ SÜREÇTE MEVLÂNA VE ESERLERİ 08-10 ARALIK 2011 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ ALAEDDİN KEYKUBAT YERLEŞKESİ S. DEMİREL KÜLTÜR MERKEZİ KONYA Sempozyum Onursal Başkanı Prof. Dr. Süleyman OKUDAN

Detaylı

Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK

Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer 2012, p. I-XV, ANKARA-TURKEY Prof. Dr. Sabahattin KÜÇÜK ÖZ GEÇMĠġĠ VE YAYINLARINDAN BAZILARI

Detaylı

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN 0266 6121000/4508. agulhan@balikesir.edu.tr

YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN 0266 6121000/4508. agulhan@balikesir.edu.tr YRD. DOÇ. DR. ABDÜLKERİM GÜLHAN ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı Abdülkerim Gülhan İletişim Bilgileri Adres Balıkesir Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Çağış Yerleşkesi Balıkesir Telefon Mail 0266 6121000/4508 agulhan@balikesir.edu.tr

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...9 GİRİŞ... Osman Horata 11

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ...9 GİRİŞ... Osman Horata 11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ... Osman Horata 11 I. KAYNAKLAR Osman Horata A. Edebî Eserler...25 1. Divanlar...25 2. Mesneviler...28 3. Şiir Mecmuaları...29 4. Mensur Eserler...29 B. Edebiyat Bilgi ve Teorisiyle

Detaylı

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır.

-Rubai nazım şekli denince akla gelen ilk sanatçı İranlı şair.. dır. 10. SINIF TÜRK EDEBİYATI ÇALIŞMA SORULARI 1. Gazelin özelliklerinden beşi tanesini yazınız. 2. Aşağıda verilen kavramları tanımlayınız. Matla: Taç beyit: Tegazzül: Fahriye: Methiye: 3. Verilen dörtlüğün

Detaylı

EDEBİYAT. Celâleddîn Ergûn Çelebi GENC-NÂME HAZİNE KİTABI

EDEBİYAT. Celâleddîn Ergûn Çelebi GENC-NÂME HAZİNE KİTABI EDEBİYAT Celâleddîn Ergûn Çelebi GENC-NÂME HAZİNE KİTABI GENC-NÂME HAZİNE KİTABI DÜN BUGÜN YARIN YAYINLARI, 2016 DBY: 20 Edebiyat: 3 ISBN: 978-605-4635-15-3 Sertifika No: 18188 Birinci Baskı: İstanbul,

Detaylı

AVNÎ (FATİH) DÎVÂNI. Hazırlayan. Muhammed Nur Doğan

AVNÎ (FATİH) DÎVÂNI. Hazırlayan. Muhammed Nur Doğan AVNÎ (FATİH) DÎVÂNI Hazırlayan Muhammed Nur Doğan T. C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI KÜTÜPHANELER VE YAYIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 3142 KÜLTÜR ESERLERİ 425 ISBN 978-975-17-3348-1 www.kulturturizm.gov.tr e-posta:

Detaylı

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ T.C. FATİH SULTAN MEHMET VAKIF ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ AZİZZÂDE HÜSEYİN RÂMİZ EFENDİ NİN ZÜBDETÜ L-VÂKI ÂT ADLI ESERİ NİN TAHLİL ve TENKİTLİ METNİ

Detaylı

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ İstanbul da doğdu. Arapça, Fransızca, Farsça dersleri

Detaylı

YRD. DOÇ. DR. E-posta: Adres: Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi

YRD. DOÇ. DR. E-posta: Adres: Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi AYSUN ÇELİK YRD. DOÇ. DR. Telefon: (0312) 297 8100 E-posta: aysuncelik@hacettepe.edu.tr Adres: Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Beytepe/ANKARA 06800 EĞİTİM DURUMU

Detaylı

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ

PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ PROF.DR. MUSTAFA İSEN İN ÖZGEÇMİŞİ VE ESERLERİ 1953 yılında Adapazarı nda doğan Mustafa İsen, 1975 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü nden mezun oldu. Mezuniyetten

Detaylı

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yazar Ferhat Korkmaz ISBN: 978-605-9247-84-9 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 252 Web: grafikeryayin.com

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖĞRENİM DURUMU Lisans: 1976-1980 Doç. Dr. Rıza BAĞCI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Yüksek Lisans: 1984-1987 EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL

Detaylı

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı) TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV (Panel Tanıtımı) Mehmet DEMİRTAŞ * Bir şehri kendisi yapan, ona şehir bilinci katan unsurların başında o şehrin tarihî ve kültürel

Detaylı

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY

SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY SULTAN VELED DİVANI (ÇEV. PROF. DR. VEYİS DEĞİRMENÇAY) ŞEYDA ARISOY Divan yazma Anadolu da 13. ve 19. yüzyıllar arasında görülen şairlerin değişik nazım türlerinde kaleme alınmış şiirlerini bir araya topladıkları

Detaylı

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ İSMEK İN USTALARI ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ 10-17 MART 2014 / Dolmabahçe Sanat Galerisi Başkan dan eserlerin hiçbiri zahmetsiz,

Detaylı

MUHİBBÎ (KÂNÛNÎ SULTAN SÜLEYMAN) DİVANI NIN İKİ YENİ YAYINI TWO NEW PUBLICATIONS OF MUHIBBÎ S (SULEIMAN THE MAGNIFICENT) DIVAN

MUHİBBÎ (KÂNÛNÎ SULTAN SÜLEYMAN) DİVANI NIN İKİ YENİ YAYINI TWO NEW PUBLICATIONS OF MUHIBBÎ S (SULEIMAN THE MAGNIFICENT) DIVAN SÜTAD, Güz 2015; ( 38): 353-359 ISSN: 1300-5766 MUHİBBÎ (KÂNÛNÎ SULTAN SÜLEYMAN) DİVANI NIN İKİ YENİ YAYINI TWO NEW PUBLICATIONS OF MUHIBBÎ S (SULEIMAN THE MAGNIFICENT) DIVAN Yıldıray ÇAVDAR * Saltanat

Detaylı

PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI VE BĠBLĠYOGRAFYASI Sevda ÖNAL

PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI VE BĠBLĠYOGRAFYASI Sevda ÖNAL PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI VE BĠBLĠYOGRAFYASI Sevda ÖNAL PROF. DR. HALUK ĠPEKTEN ĠN HAYATI (1926-1992) Prof. Dr. Haluk İpekten, 1926 da Kırklareli nin Saray kazasında doğdu. 1949 yılında Vefa Lisesi

Detaylı

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 471 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları

Prof. Dr. Osman HORATA TDE 471 Eski Türk Edebiyatı Ders Notları Sebk-i Hindî Sebk-i Hindî, Fars ve Türk edebiyatının yanında Fars, Hindistan, Afganistan, Azerbaycan ve Tacikistan edebiyatında da etkili olmuş bir üsluptur. İzlerine 16. Asırda rastlanmaya başlayan bu

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık

(d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık NÂZÎ, Yozgatlı (d.1286/1869-ö.1319/1902) âşık Asıl adı Mustafa dır. Yozgat ın Yukarı Nohutlu Mahallesinde 1869 yılında, dünyaya geldi (Işıtman 1969: 5401). Babası, Yozgat ın Çekerek ilçesinin Beyyurdu

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP

HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP HALK EDEBİYTI IV AŞIK EDEBİYATINDA ÜSLUP Türk halk şiirinde kullanılan dilin, yalın veya sadece olduğu yönünde yaygın bir kanaat vardır. Divan Şiiri'nde kaleme alınmış şiirler göz önüne alındığında bu

Detaylı

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER

HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER İnsana eliyle kazandığından başkası yoktur. Simyacılık gafil işidir HAYALİ, EFSANEVÎ VARLIKLAR VE İLİMLER BU BÖLÜMDE: Kim vardı diyâr-ı kîmyâya (Ayrıca bakınız: Gaflet içinde yaşamak) Allah bes, baki

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews

Kitap Değerlendirmeleri. Book Reviews Kitap Değerlendirmeleri Book Reviews HAK ÂŞIĞI VE HALK OZANI ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ Cem ERDEM * İlmin Medinesi Ahmed-i Muhtar Onun kapıcısı Haydarı Kerrar Hakka girer burdan ervah-ı ebrar Erişir onlara fazl-ı

Detaylı

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayın Kataloğu 2013 2 TAHRÎRU USÛLİ L-HENDESE VE L-HİSÂB EUKLEIDES İN ELEMANLAR KİTABININ TAHRİRİ Nasîruddin Tûsî (ö. 1274) Meşhur Matematikçi Eukleides in (m.ö.

Detaylı

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar

Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar Tur Danışmanımız: Doç. Dr. Deniz Esemenli, Sanat Tarihçisi Buluşma Noktası: Üsküdar Meydanı, III. Ahmet Çeşmesi önü Tur başlama saati: 09.00 Gezimizin

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ.

III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE SERGİSİ. 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ. III. MİLLETLER ARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ Y A Z M A ESERLERDE V A K IF M Ü H Ü R L E R İ SERGİSİ 24 Eylül - 5 Ekim 1979 SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ H azırlayanlar : Dr. GÜNAY KUT NİM ET BAYRAKTAR Süleyman şâh

Detaylı

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 13.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Yunus Emre Hacı Bektaş-ı Velî Sultan Veled ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî/ Eserleri Mesnevi Dîvân-ı Kebir

Detaylı

OSMANLI ARAŞTIRMALARI

OSMANLI ARAŞTIRMALARI SAYI 38 2011 OSMANLI ARAŞTIRMALARI THE JOURNAL OF OTTOMAN STUDIES Kitâbiyat saraya mensûbiyet dönemini veya saraya sunduğu eserleri dolayısıyla sarayla olan bağlantısının ne oranda sürdüğünü/sürekli olduğunu

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Edebiyat Fakültesi Y.Lisans - - -

ÖZGEÇMİŞ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans. Edebiyat Fakültesi Y.Lisans - - - 1. Adı Soyadı: Ahmet Atillâ Şentürk 2. Doğum Tarihi: 24 Eylül 1958, İstanbul 3. Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZGEÇMİŞ Derece Alan Üniversite Yıl Lisans İ. Ü. Ed. Fak. Yeni İstanbul Üniversitesi

Detaylı

BAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s.11-98.

BAYRAM Yavuz, XIV-XV.Yüzyıl Gazel Şerhleri, Klâsik Çağlar Boyunca Gazel Şerhleri, Kriter Yay., İstanbul 2009, s.11-98. Yayınlar Uluslararası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities) Uluslararası diğer hakemli dergilerde yayınlanan makaleler BAYRAM Yavuz, 16.Yüzyıldaki Bazı Divan Şairlerinin

Detaylı

BİR ŞİİR MECMUASI HAKKINDA

BİR ŞİİR MECMUASI HAKKINDA BİR ŞİİR MECMUASI HAKKINDA MINE MENGI On beşinci ve on altıncı yüzyıllar, Divan şiirinin ünlü sanatçılarının yetiştiği ve başarılı eserlerin verildiği devirdir. Bu devri temsil eden şairlerin divanlarının

Detaylı

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde! İstanbul, bu yıl ikinci kez Mevlana Celaleddin-i Rumi nin ölüm yıldönümü olan Şeb-i Arus törenlerine ev sahipliği yapıyor.

Detaylı

Doç. Dr. Mustafa Alkan

Doç. Dr. Mustafa Alkan Doç. Dr. Mustafa Alkan, Manisa nın Kula ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Manisa da tamamladı. 1988 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu.

Detaylı

PROF. DR. MUSTAFA ERDOĞAN IN ÖZGEÇMİŞİ

PROF. DR. MUSTAFA ERDOĞAN IN ÖZGEÇMİŞİ PROF. DR. MUSTAFA ERDOĞAN IN ÖZGEÇMİŞİ 1971 yılında Yozgat ta dünyaya geldi. İlk ve ortaöğrenimini Yozgat ta tamamladı. 1990 yılında Yozgat Lisesi nden, 1994 yılında Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi,

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

Efendim! Şu direğin arkasında Ekmekçi Koca vardır, benden daha âlim ve âriftir. diyerek Şeyh Hamîdüddîn i açığa çıkarmıştır.

Efendim! Şu direğin arkasında Ekmekçi Koca vardır, benden daha âlim ve âriftir. diyerek Şeyh Hamîdüddîn i açığa çıkarmıştır. Hacı Bayram'ın Şeyhi: Hamîdüdîn-i Aksarâyî (Somuncu Baba) Şeyh Hamîdüddîn-i Velî el-aksarâyî aslen Kayserili olup Şeyh Şemseddîn-i Mûsâ isimli zâtın oğludur. İlk tasavvufî bilgilerini babasından elde etmiş

Detaylı

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I

Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I Tezkire-i Şeyh Safî (İnceleme-Metin-Dizin) Cilt I Yazar Feyza Tokat ISBN: Takım Numarası: 978-605-9247-50-4 (Tk) Cilt I: 978-605-9247-51-1 (1.c) 1. Baskı Nisan, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No:

Detaylı

UNESCO GENEL KONFERANSLARI TARAFINDAN İLAN EDİLEN ANMA VE KUTLAMA YIL DÖNÜMLERİ

UNESCO GENEL KONFERANSLARI TARAFINDAN İLAN EDİLEN ANMA VE KUTLAMA YIL DÖNÜMLERİ UNESCO GENEL KONFERANSLARI TARAFINDAN İLAN EDİLEN ANMA VE KUTLAMA YIL DÖNÜMLERİ UNESCO, evrensel öneme sahip şahsiyet veya tarihî olaylara ilişkin anma ve kutlama yıl dönümlerine, iki yılda bir üye devletlerin

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ

GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ GELENEKTEN SAPMALARIN KİTABI: OSMANLININ GÖRSEL ŞİİRLERİ Ahmet AKDAĞ 1. Dr. Özer ŞENÖDEYİCİ : Şenödeyici, 1981 yılında Kocaeli de doğdu. İlk ve ortaöğrenimi bu şehirde tamamladıktan sonra 1999 yılında

Detaylı

Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin)

Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin) Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin) Yazar Sedat Kardaş ISBN: 978-605-2233-01-6 1. Baskı Şubat, 2018 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 266 Web:

Detaylı

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı. B130214028 Nil ÜSTER OSMANLI MEDRESELERİ Medrese, Müslüman ülkelerinde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adıdır. Medrese kelimesi Arapça ders kökünden gelir. Medreselerde ders

Detaylı

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ÖĞRETİCİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAZILIŞ AMAÇLARI Öğretici metinler, bir konuyu

Detaylı

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular

Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular Ateş Ülkesi'nde Ateşgâh Ateşgâh ı anlatmak istiyorum bu hafta sizlere. Ateş Ülkesi ne yolculuk ediyorum bu yüzden. Birdenbire pilot, Sevgili yolcular hazır olun düşüyoruz diyor. Düşüyoruz ama ben dâhil

Detaylı

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL

BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL BİN YILLAR BOYU AZİZ İSTANBUL Sana dün bir tepeden baktım Aziz İstanbul Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer Ömrüm oldukça gönül tahtıma keyfinle kurul Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer

Detaylı

Doç.Dr. ŞEVKİYE KAZAN NAS

Doç.Dr. ŞEVKİYE KAZAN NAS Doç.Dr. ŞEVKİYE KAZAN NAS ÖZGEÇMİŞ DOSYASI KİŞİSEL BİLGİLER Doğum Yılı : Doğum Yeri : Sabit Telefon : Faks : E-Posta Adresi : Web Adresi : Posta Adresi : 1965 BURDUR T: 24222744003306 F: sevkiyenas@akdeniz.edu.tr

Detaylı

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM

NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM NESLİHAN AYDINLIOĞLU EŞİN BİRİKİMLERİM VE BİRİKTİRDİKLERİM DETAYLARDAKİ ETKİLEŞİMLER Değerli hoca Şeref Akdik in yaktığı ışık ile sanatla tanışan ve lise çağlarında ressam olmaya karar veren Neslihan

Detaylı

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir.

Iğdır Sevdası. yıp olarak acı bir gerçeklik halinde karşımıza dikilmiştir. BİRSEN YAYCI (SAYAN) 1950 den önceki dönemlerde il genel meclisi üyesi olarak Iğdır ı temsil eden Hüseyin Yaycı, kişiliği ve kültürüyle Iğdır ın vazgeçilemez renkli bir şahsiyeti ve başarılı bir ticaret

Detaylı

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ

PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ PROF. DR. CENGİZ ALYILMAZ Adı ve Soyadı : Cengiz ALYILMAZ : Prof. Dr. Bölüm/ Anabilim Dalı : Türkçe Eğitimi Bölümü Doğum Tarihi : 11.4.1966 Doğum Yeri : Kars Çalışma Konusu : Eski Türk Dili, Türkçe Eğitimi,

Detaylı

Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları

Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları Türkçe Şair ezkirelerinin Kaynakları Mehmet Nuri Çınarcı Ankara 2016 Türkçe Şair Tezkirelerinin Kaynakları Yazar Mehmet Nuri Çınarcı ISBN: 978-605-9247-46-7 1. Baskı Aralık, 2016 / Ankara 100 Adet Yayınları

Detaylı

Betül Erdoğan.

Betül Erdoğan. Betül Erdoğan www.gencgelisim.com Anne babaların en çok istedikleri, çocuklarını mutlu ve başarılı bireyler olarak yetiştirmektir. Bu hedef noktasında sosyal faaliyetler, kurslar, kitaplar gibi birtakım

Detaylı

Mantıkî ve Bir Hezliyyesi. Tâhirü l-mevlevî (Olgun) [Metin-Şerh] Hazırlayan Abdulmuttalip İpek

Mantıkî ve Bir Hezliyyesi. Tâhirü l-mevlevî (Olgun) [Metin-Şerh] Hazırlayan Abdulmuttalip İpek Mantıkî ve Bir Hezliyyesi [Metin-Şerh] Tâhirü l-mevlevî (Olgun) Hazırlayan Abdulmuttalip İpek Kapak Minyatürü Minyatür ve Gravürlerle Osmanlı İmparatorluğu, Tarihi Araştırmalar Vakıf İşletmesi, İstanbul

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI \ ' I \ f T (_ U f>iz/l ENVER NACİ GÖKŞEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ.1970 TDK TANITMA YAYINLA R I TÜRK DlLlNE EMEK

Detaylı

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı Eposta: hakpinar@harran.edu.tr ; akpinar64@hotmail.com Telefon: 0414 318 (1003), (1707); 552 216 36 12 ÖĞRENİM

Detaylı

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845)

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) C. Yunus Özkurt Osmanlı döneminde ilk genel nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde 1831 (Hicri: 1246) yılında alınan bir karar ile uygulanmaya başlamıştır (bundan

Detaylı

TARİH DANS EDİYOR HÜRREM SULTAN DANS GÖSTERİSİ

TARİH DANS EDİYOR HÜRREM SULTAN DANS GÖSTERİSİ üniversite üniversite üniversite üniversite Bizlerde Bıraktığı Etki ve İlhamlar" (Türk Tasavvufu, Klâsik Türk İslâm Sanatları ve İslâmi Bilimler alanında çalışmalar yapmaktadır. Kur'ân-ı Kerim'i İtalyanca'ya

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ KISALTMALAR İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 KISALTMALAR...13 Türk Edebiyatı Tarihi Muhtırası na Dair...15 Türk Edebiyatı Tarihi Muhtırası...20 Türk Dili...20 Türk Yazıları...20 Eski Türk Şairlerinin Vazifeleri...21 Elde Bulunan

Detaylı

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1 SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00

NO ADI SOYADI AİDATLAR GÖZGÖZ 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1 SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 NO ADI SOYADI GÖZGÖZ 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 1 SEFER GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 2 ERCAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00 3 SELMAN GÖZGÖZ 60,00 60,00 60,00 60,00 60,00

Detaylı

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi

Emine Aydın. Resimleyen: Sevgi İçigen. yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi yayın no: 104 ÇOCUKLAR için islâm TARiHi Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Kapak illustrasyonu: Murat Bingöl isbn: 978 605 5523 16 9 Sertifika

Detaylı

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 305 Mevlüt ESER Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ NEÜ A. Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Mevlevilik, Mevlâna

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

Azrail in Bir Adama Bakması

Azrail in Bir Adama Bakması Mevlâna (1207 1273) Güçlü bir bellek, çağrışım yeteneği, üretkenlik, olağanüstü görüş ve anlatım gücü, derin duygusallık ve hüzün, her yönüyle İslam kültürüne hâkimiyet... İşte Mevlâna deyince akla gelen

Detaylı

Mesnevi den (ş 7 irli) r H i k â y ele

Mesnevi den (ş 7 irli) r H i k â y ele Mesnevi den (şiirli) H 7 i k â e y r l e ÖNSÖZ Sevgili Çocuklar, Cömertlik ve Yardım Etmede Akarsu Gibi Ol Mevlânâ Celâleddîn Şehrimizde büyük, güçlü ve kalıcı bir proje başlattık. Projemiz şehrimizden

Detaylı

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz.

TATÍLDE. Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. TATÍLDE Biz, Ísveç`in Stockholm kentinde oturuyoruz. Yılın bir ayını Türkiye`de izin yaparak geçiririz. Ízin zamanı yaklaşırken içimizi bir sevinç kaplar.íşte bu yıl da hazırlıklarımızı tamamladık. Valizlerimizi

Detaylı

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI ŞEHİR TANITIM YAYINLARI 1 Yayın Adı: Şiir Şehir Urfa Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi Hazırlayan: Mehmet KURTOĞLU Sayfa Sayısı: 160 Toplam Baskı

Detaylı

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele

( Mesnevi den 8 şirli) r H i k â y ele 8 Mesnevi den (şiirli) r l e H i k â e y ÖNSÖZ Hoşgörülülükte deniz gibi ol Mevlâna Celâleddîn Geleceğimizin teminatı olan kıymetli çocuklarımız, Geçmişimizde atalarımızın yaşadığı ve bu günlerde kaybolma

Detaylı