YÜKSEK LİSANS TEZİ. Hazırlayan. İbrahim UĞUR. Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Yücel UYANIK

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YÜKSEK LİSANS TEZİ. Hazırlayan. İbrahim UĞUR. Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Yücel UYANIK"

Transkript

1 T.C GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE ENDÜSTRİ İLİŞKİLERİ ANA BİLİM DALI KAYITDIŞI EKONOMİNİN İSTİHDAM ÜZERİNE ETKİLERİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan İbrahim UĞUR Tez Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Yücel UYANIK ANKARA 2007

2 Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü'ne... ait adlı çalışma, jürimiz tarafından... YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. (İmza) Başkan... Akademik Unvanı, Adı Soyadı (İmza) Üye... Akademik Unvanı, Adı Soyadı (Danışman) (İmza) Üye... Akademik Unvanı, Adı Soyadı

3 i ÖNSÖZ Tüm dünyada bilhassa son 30 yıldır üzerinde önemle durulan ve boyutları bakımından hiç de küçümsenemeyecek düzeyde bulunan konulardan birisi de kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamdır. Kayıtdışı Ekonomi aynı zamanda kayıtdışı istihdamı doğuran bir etmen olması nedeniyle etkileri ve işleyişi bakımından karmaşık ve çok boyutludur. Bu nedenle kayıtdışı ekonomi ve kayıtdışı istihdamın kayıt altına alınması ve beraberinde getirdiği ekonomik ve sosyal nitelikli sorunların giderilmesi, hem gelişmekte olan ülkeler hem de gelişmiş ülkeler için öncelikli konulardan birisidir. Kayıtdışı ekonominin İstihdam Üzerine Etkileri adlı bu tezde, kayıtdışı dışı ekonomiye bir yaklaşımda bulunulmuş ve bu ekonominin doğurmuş olduğu kayıtdışı isdihdamın boyutları, nedenleri,sektörel ağırlığı ve dünya ülkeler ile mukayesi ele alınmaya çalışılmıştır. Çalışmalarımda bana yardımcı olan ve beni destekleyen hocam Sayın Doc. Dr. Yücel UYANIK a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Ankara,Mart 2007 İbrahim UĞUR

4 ii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...i İÇINDEKİLER...ii TABLO VE ŞEKİLLER CETVELİ vi KISALTMALAR CETVELİ.vii GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM KAYITDIŞI EKONOMİ VE KAYITDIŞI İSTİHDAM KAYITDIŞI EKONOMİ Kayıtdışı Ekonomi Kavramı, Tanım ve Özellikleri Kayıtdışı Ekonominin Unsurları...7 A- Yeraltı Ekonomisinin Unsurları...7 B- Yarı Kayıtlı Ekonominin Unsurları...8 a) Yasal Olarak Gelirleri Kayıtdışında Kalan Mükellefler...8 b) Gelirlerini Kayıtdışına Çıkaran Mükellefler....9 C- Kayıtlara Girmeyen Ekonominin Unsurları Kayıtdışı Ekonominin Ortaya Çıkış Nedenleri...12 A- Mali Nedenler...13 a) Vergi Oranlarının Yüksekliği ve Vergiye Karşı Direnç...13 b) Vergilendirme Ortamının Belirsizliği...16 c) Muhasebe ve Müşavirlik Hizmetlerinin Yetersizliği...18 d) Vergi İdaresi ve Denetimden Kaynaklanan Nedenler...19 B- Siyasal Nedenler...20 C- Sosyal Nedenler...21 D- Ekonomik Nedenlerler Kayıtdışı Ekonominin Dünyadaki Görünümü...25 A- ABD de Kayıtdışı Ekonomi...26 B-Gelişmekte Olan Ülkelerde Kayıtdışı Ekonomi...26

5 iii C- Geçiş Ülkelerinde Kayıtdışı Ekonomi...28 D- OECD Ülkeleri Kayıtdışı Ekonomi Kayıtdışı Ekonominin Sonuçları...29 A- Kayıtdışı Ekonomik Faaliyetlerin Olumsuz etkileri...30 a) Ekonomik Açıdan olumsuz Sonuçları...31 b) Sosyal Açıdan Olumsuz Sonuçları...32 c) Kamu Maliyesi Üzerindeki Olumsuz Etkileri...33 d) Çalışma Hayatı Üzerine Olumsuz Etkileri...33 e) Teknolojik Gelişmeler Üzerine Olumsuz Etkileri...34 B- Kayıtdışı Ekonomik Faaliyetlerin Olumlu Etkileri...34 a) Ekonomik Açıdan Olumlu Etkileri...34 b) İstihdam Açısından Olumlu Etkileri...35 c) Rekabet Gücü Kazandırması Açısından Olumlu Etkileri...35 II. KAYITDIŞI İSTİHDAM Kayıtdışı İstihdam Kavram ve Tanımı Kayıtdışı İstihdam Türleri...39 A- Hiç Bildirilmeyenler...39 B- Kısmen Bildirilenler Kayıtdışı İstihdamın Nedenleri...40 A- Sosyal yapıdan kaynaklanan Nedenler...41 a) Nüfus Artışı...41 b) İşsizlik...43 c) Kentleşme ve Göç...45 d) Çocuk İşgücü...48 e) Yabancı Kaçak İşçiler...52 B- Ekonomik ve Mali Faktörler...54 a) Ücretler Üzerindeki Yasal Kesintilerin Yüksek Olması...55 b) İstihdam Yapısı...56 c) İş Yasalarındaki Tazminatlar...57 d) Enflasyon...59 e) İşletmelerin Küçük olması...59

6 iv f) Düşük Rekabet Gücü...60 C- Devletin Yapısından ve Sistemden Kaynaklanan Faktörler Kayıtdışı İstihdamın Etkileri Kayıtdışı İstihdamın Kayıtlı Hale Getirilebilmesi İçin Alınabilecek Tedbirler...64 İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYEDEKİ İŞGÜCÜ PİYASASININ GENEL GÖRÜNÜMÜ VE KAYITDIŞI İSTİHDAMIN BOYUTLARI I - TÜRKİYEDEKİ İŞGÜCÜ PİYASASININ GENEL GÖRÜNÜMÜ Türkiye de İş Gücü Piyasasının Özellikleri.70 A- Türkiye de İstihdamın Sektörel Dağılımı...74 B-Türkiye de Eğitim Durumlarına Göre İstihdam Edilenler...76 C- Türkiye de İşsizlik İş Gücü Piyasasının Değerlendirilmesi...81 A. Kadın İstihdamı...83 B. Çocuk İstihdamı...84 C. Kamu Sektöründe İstihdam...84 D. İşgücüne Dahil Olmayan Nüfus Türkiye İş Gücünün İstihdam Performansı...87 II. KAYITDIŞI İSTİHDAMIN TÜRKİYE DEKİ BOYUTLARI Doğrudan Yöntemlerde Kayıtdışı İstihdam Dolaylı Yöntemlerle Kayıtdışı İstihdam....96

7 v ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKİYE İLE AB VE OECD ÜLKELERİ İŞ GÜCÜ PİYASALARININ KAYITDIŞI İSTİHDAMIN BOYUTLARI AÇISINDAN KARŞILAŞTIRMASI I. DÜNYADA İŞGÜCÜ PİYASASI ve İSTİHDAMIN BOYUTLARI II. TÜRKİYE VE AB ÜLKELERİ İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ VE KARŞILAŞTIRILMASI İstihdam Oranları İstihdamın Sektörel Dağılımı İşsizlik Oranları A. Toplam İşsizlik Oranları B. Erkek İşsizlik Oranları C. Kadın İşsizlik Oranları D. Genç İşsizliği Oranları E. Uzun Dönemli İşsizlik Oranları III. DÜNYA DA KAYITDIŞILIK ORANLARI VE TÜRKIYE İLE KARŞILAŞTIRILMASI Gelişmiş OECD Ülkelerinde Kayıtdışılık Asya ve Afrika Ülkelerinde Kayıtdışılık Latin ve Güney Amerika Ülkelerinde Kayıtdışılık AB ye Geçiş Halinde olan Ülkelerde Kayıtdışılık SONUÇ VE DEĞERLENDİRME KAYNAKCA ÖZET ABSTRACT.138 ANAHTAR SÖZCÜK.139

8 vi TABLO VE ŞEKİLLER CETVELİ Sayfa No 1. Genel Ekonomik Aktivitelerin Yapısı Türkiyede İşsizlik ve Eksik İstihdam Oranları Türkiyede Kentlerde İşgücü ve İstihdam Türkiyede Geniş Yaş Gruplarına Göre İş Gücü Dağılımı Çocuk İşgücü Temel Göstergeleri (Bin kişi) Yıllar İtibariyle Çalışan Başına Kıdem Tazminatı Türk İşgücü Piyasasının Görünümü (Ağustos/ Türkiyede İstihdamın Sektörel Dağılımı Eğitim Durumuna Göre İstihdam Edilenler Eksik İstihdam ve İşsizlik Oranları Türkiye Genelinde İstihdam, İşsizlik Ve Eksik İstihdam Oranları Kent ve Kır Yerleşim Kesiminde İşgücünün görünümü Rakamlarla Sektör Bazında İstihdam Yıllarında istihdam durumu İstihdam edilenlerin sektörel dağılımı Mart itibariyle İş gücü Durumu Kurumsal Olmayan Sivil İşgücünün Yaş Piramidi Kayıtdışı Ekonominin Boyutları Kentlerde Kayıtdışı İstihdam İktisadi faaliyetlere göre kayıtlılık Oranı Türkiye de Kayıtdışı İstihdam Dünya İşsiz Sayısı (Milyon) İş Gücü Piyasası Göstergeleri Dünyada İstihdamın Görüntüsü OECD Ülkelerinde İstihdam Oranları OECD ve AB Ülkelerinde İstihdamın Sektörel Dağılımı OECD ve AB Ülkelerinde İşsizlik Oranları OECD ve AB Ülkelerinde Erkek İşsizlik Oranları OECD ve AB Ülkelerinde Kadın İşsizlik Oranları Gelişmiş Ülkelerde Kayıtdışı Ekonomi Asya ve Afrika Ülkelerinde Kayıtdışılık Latin ve Güney Amerika Ülkelerinde Kayıt Dışılık AB ye Geçiş Halinde Olan Ülkelerde Kayot Dışılık. 120

9 vii KISALTMALAR LİSTESİ a.g.e T.C MB GSMH DİE HİA ABD DP GSYİH GV KDV KV SPK TSE V.U.K Adı geçen Eser Türkiye Cumhuriyeti Maliye Bakanlığı Gayri Safi Milli Hasıla Devlet İstatistik Enstitüsü Hane Halkı İşgücü Anketi Amerika Birleşik Devletleri Devlet Planlama Teşkilatı Gayri Safi Yurt içi Hasıla Gelir Vergisi Katma Değer Vergisi Kurumlar Vergisi Sermaya Piyasası Kurulu Türk Standartlar Enstitüsü Vergi Usul Kanunu

10 1 GİRİŞ Çağımızın sosyal ve ekonomik yapısının en temel sorunlarından birisi istihdam sorunudur. Ülkelerin kalkınmışlık düzeyleri istihdam oranlarına bağlı olarak değişmektedir. İşsizlik,günümüzde bütün ekonomiler için enflasyonla birlikte en çok mücadele edilen iktisadi problemdir. Gelişmiş olan ülkelerin büyük çoğunluğu enflasyonla mücadelede büyük başarılar sağlamış olmalarına karşın, işsizlik sorunu devamlılığını ve önemi sürdürmektedir. Gelişmekte olan ülkeler ise, hem işsizlik hemde enflasyon ilişkisini bir arada yaşamaktadır. İstihdam konusunda gelişmekte olan ülkelerin karşılaştıkları en önemli sorunların birisini de istihdamın yapısı oluşturmaktadır. Özellikle 20 Yüzyılda meydana gelen Küreselleşme ve bu küreselleşmenin ortaya çıkarmış olduğu yapısal değişiklik ve teknolojide meydana gelen hızlı değişikliklerin ulusal ve yerel pazarları uluslar arası pazara dönüştürmesi,nüfusun büyük çoğunluğu Tarım Sektöründe çalışan ülkelerde Tarım sektörü üzerindeki Süspansiyonların kalkması, Sanayi sektörünün yaygınlaşması nedeniyle daha önce Tarım sektöründe çalışan büyük bir kesimi iş bulma arayışı ile Sanayileşmenin bulunduğu büyük illere doğru kaymasına neden olmaktadır. Bu süreç ise Tarım Sektöründe çalışan vasıfsız kişiler ile Çocuk ve kadınların büyük oranla İş gücü piyasasına itilmesine,yarı vasıflı olan erkek iş gücünün ise Kayıtdışı sektörde yer almasına yol açmaktadır. Kayıtdışı istihdam bir çok araştırmacı tarafından çeşitli şekillerde ele alınmakla birlikte, genellikle devletin egemenlik alanı dışında istihdam faaliyeti olarak tanımlanmaktadır. Çalışmanın önemi; Ülkemizde çeşitli dönemlerde yapılan kayıtdışı istihdamı ölçmeye yönelik çalışmaların sonuçları ışığında, kayıtdışı istihdamın analiz edilmeye çalışılması ve sorunların çözümüne yönelik öneriler üretilmesi açısından önemli bir katkı sağlayabilir.

11 2 Çalışmanın amacı;kayıtdışı ekonomi dediğimiz ve büyük bir oranda yer tutan bu kesimin ülke ekonomisine ve ülke Sosyal yapılanmasına etkilerini incelemektir. Çünkü; Bu durum türk toplumunun sosyal yapılanması üzerine menfi etki yaratmaktadır. Bu sebeple, Türkiye de uygulanmak olan politikaların ve mevcut mesleki eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması ve piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda insan gücü yetiştirilmesine programlarının uygulanması gerekmektedir. Kayıtdışı Ekonominin İstihdam Üzerine Etkileri konulu bu çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; genel olarak, Kayıtdışı ekonomi,kayıtdışı İstihdam ve iş gücünün istihdam içerisindeki yerini belirleyen kuramlar tartışılacak ve bu iş gücünün istihdam edilebilirliğin önemi üzerinde durulacaktır. İkinci bölümde,türkiye deki mevcut iş gücü Piyasasının genel görünümü ve İstihdamın yapısı incelenecektir. Üçüncü bölümde ise Türk İş gücü Piyasası ile Dünya, AB ve OECD ülkelerin iş gücü piyasalarının karşılaştırılması yapılacak, Kayıtdışı istihdamın Türk Sosyal yapısı üzerinde meydana getirmiş olduğu olumlu ve olumsuz etkiler incelenmeye çalışılacaktır.

12 3 BİRİNCİ BÖLÜM KAYITDIŞI EKONOMİ VE KAYITDIŞI İSTİHDAM I- KAYITDIŞI EKONOMİ İktisat politikaları tartışmalarında 1980 li yıllarda yoğunluk kazanan en önemli konulardan birisi de kayıtdışı ekonomi olmuştur. Sigortasız çalıştırma,ev işlerinde yardım,aile üretimi, vergi kaçakçılığı vb. gibi değişik şekillerde ortaya çıkan ekonomik faaliyetler kayıtdışı ekonominin özellikerini oluşturmaktadır. Meşru olduğu kadar gayri meşruda olabilen kayıtdışı ekonomik faaliyetler,gayri safi milli hasıla (GSMH) hesaplarında gözönüne alınmayan yada resmi istatistiklerin içermediği aktivitelerdir.bu aktiviteler her ne kadar resmi istatistiklerce içerilmiyor ve ölçülemiyorsa da gerek batılı sanayileşmiş, gerek az gelişmiş ülkeler ekonomilerinde önemli boyutlara eriştiği tartışmasızdır. ( Civaş, 1995: 3;Akdoğan;Sevilengül,1994) 1- Kayıtdışı Ekonomi Kavramı, Tanım ve Özellikleri: Kayıtdışı ekonomi incelendiğinde bölge veya ülkelerdeki farklı ekonomik yapılardan, kültürden,ortaya çıkış biçiminden ve içerisinde ağır basan faktörlerin niteliklerinden dolayı ekonomistler tarafından farklı adlandırıldığı görülmektedir. Bunlardan bazıları; Yer altı ekonomisi, İllegal ekonomi, Kara ekonomi, Resmi olmayan ekonomi, Gizli ekonomi, Düzensiz ekonomi, Marjinal ekonomi, Kayıp ekonomi, Karaborsa ekonomisi,

13 4 Gözlenemeyen ekonomi, Nakit ekonomisi, Paralel ekonomi, Enformelekonomi, Vergi dışı ekonomi Kravatsız ekonomi Elaltı ekonomisi Saklı ekonomi, İkinci ekonomi şeklinde örneklendirilebilir. (Özer,1998:4) Böyle çeşitli terimlerin oluşmasının nedeni; konuyu ele alanların öncelikleri ve bu konunun hangi bilim dalları tarafından ele alındığında saklıdır. İstatistikciler konuyu daha çok rakamsal büyüklük açısından ele alırken, para piyasalarında çalışanlar parasal büyüklüğe,hukukçular yasalarla arasındaki ilişkiye, toplum bilimciler sosyal yapı açısından etkisine ve kayıtlı sektörde faaliyet gösterenler ise rekabet ortamına verdiği zarara önem vermektedirler. Kayıtdışı ekonomiyi doğru ve tam olarak tanımlamak mümkün değildir. İçerik olarak çok geniş ve kapsamlı olması, belli bir tanımla açıklama imkanını ortadan kaldırmıştır. Belli bir tanımla kısıtlamalar getirmek yerine araştırılacak konuya göre bir Yaklaşık tanım kapsamının daha anlamlı olacağı, konu ile ilgili çalışmalar yapanların ortak görüşüdür. Kayıtdışı ekonomiyi tanımlanmada belli konuların göz ardı edilmemesi için en geniş yaklaşım kullanılmalıdır. Kayıtdışı ekonominin önemli boyutlarıda göz önünde bulundurulduğunda genel ekonomik faaliyetleri iki ana başlık altında incelemek anlamlı olacaktır.bunlar, Resmi ve Gizli Ekonomidir. Resmi ekonomi,resmi ve meşru ekonomik faaliyetleri kapsar ve; Kamu, Özel sektör ve Ev ekonomileri faaliyetlerinden oluşur. Bu üç sektörün her türlü aktiviteleri hukuki sınırlamalara ters düşmeyip vergilendirildiği sürece resmi ekonomi çerçevesinde incelenir.

14 5 Kayıtdışı ekonomi, resmi ekonomik faaliyetlerin dışında ki faaliyetleri kapsar. Kayıtdışı ekonomik faaliyetler resmi istatistiklere yansımaz. Bu sebeple GSMH toplamına dahil değildir.kayıtdışı ekonomik faaliyetleri özel sektör ve ev ekonomisi faaliyetlerinden oluşur. Kamu sektörü faaliyetleri kayıtdışı ekonomi faaliyetleri içerisinde düşünülemez. Bu tip faaliyetler kanuni ve meşru olabileceği gibi gayri kanuni ve gayri meşruda olabilirler. ( Civaş,1995:3) Kayıtdışı ekonomi faaliyetlerinin olduğu genel ekonomik aktivitelerin yapısı aşağıdaki taplo da görebiliriz. Tablo 1. Genel Ekonomik Aktivitelerin Yapısı Genel Ekonomi Resmi Ekonomi Kayıtdışı Ekonomi Kamu Sektörü Özel Sektör Yeraltı Ek. Self Servis Kamu Ev Kamu İşletme Özel Ekono Özel İşler Özel Ev Özel İşler Özel Ev Özel l. Gizli ekonominin en geniş tanımı, yeraltı ve self servis ekonomik faaliyetleri kapsar. Self-servis ekonomik faaliyetlerin özünde özel ev ekonomilerinin ihtiyaçlarını, kendi kendilerine ya da komşu dost ve ahbap yardımlarıyla giderilmesi bulunur. Özel işletmelerde bu kişiler tarafından yapılacak faaliyetler prensip olarak meşru faaliyetlerdir. Ev bahçe, tarla yada nakliyat işlerinde yardım; Çocuk eğitimi, hasta bakımı,derslerde yardım, Sosyal amaçla bir araya gelip üretim yapıp bunları satmak (kermes v.s.) gibi faaliyetler kayda girmeyen ekonomik faaliyetlerdir. Kayıt aldına alınamayan faaliyetlerin önemli bir kısmını da özel ev ekonomileri oluşturur. Daha çok aile üretimi şeklide oluşan self- servis faaliyetleri

15 6 kanunlara ve ahlaki normlara ters düşmediği sürece (uyuşturucu üretimi ve satımı, fahişelik v.s) ekonomiye pozitif etki yapar. Kayıtdışı ekonominin dar tanımına giren yeraltı faaliyetleri,self servis faaliyetlerinin aksine daha çok özel işletmelerin faaliyet gösterdiği ve genellikle gayri meşru ve gayri kanuni faaliyetlerdir. Yeraltı faaliyetleri katma değer yaratıp, GSMH hesaplarına dahil edilmesi gerektiği halde, hesaplara dahil olmaz ve resmi istatistiklere kaydedilip tescil edilmezler. Özel işletmelerin yer altı faaliyetleri genellikle mali ve parasal düzenlemelere uymama şeklinde kendini gösterir. (Faturasız ya da yüksek veya düşük faturalı satıştan- alıştan) Özel harcamaların işletme masrafı gibi gösterilmesine kadar, değişik şekillerde vergi kaçakcılığı sigortasız kaçak işgücü istihdamı,kanuni ve ahlaki normlara aykırı dallarda kaçak üretim (uyuşturucu üretimi pornografik filimler v.b gibi) özel işletmelerin yer altı faaliyetlerine bir kaç örnektir. (Akdoğan,1980:15) Bütün bu açıklamalar ışığında; kayıtdışı ekonomiyi aşağıdaki şekillerde tanımlayabiliriz. Kayıtdışı ekonomi, ekonomiyi düzenleyen yasalara ve yönetmeliklere aykırı olarak gerçekleştirilen belgeye bağlanmamış kanuni defterlere işlenmemiş,gelir elde edilen ve bu özelliklerinden dolayı Gayri Safi Milli Hasıla hesaplarını elde etmede kullanılamayan tüm ekonomik işlemlerdir. (Altuğ,1994: 20-21) Yine Kayıtdışı ekonomi kavramı Bilinen istatistik yöntemlerine göre tahmin edilemeyen ve Gayri safi Milli Hasıla hesaplarını elde etmede kullanılamayan gelir yaratıcı ekonomik faaliyetlerin tümü olarak tanımlanırken ( Derdiyok, 1993:54) Bir başka bakış açısına göre, belgeye hiç bağlanmamış yada içeriği gerçeği yansıtmayan belgelerle gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin devletin bilgisi dışına taşınması olarak tanımlanmaktadır. ( Kıldaş, 2000:12) Farklı yöntemlere göre birbirinden oldukça farklılık gösterebilen kayıtdışı ekonominin ölçümü oldukça zor bir işlem görünümündedir. Geniş anlamda vergi kaçakçılığına bakıldığında, vergiye karşı koyma olarak nitelendirilmektedir. Dar anlamıyla vergi kaçakçılığı ise, vergi kanunlarına aykırı davranmak ve kanunları

16 7 uygulamakla görevli bulunan idarenin aldığı önlemlere karşı gelmek suretiyle, ya da az vergi ödemek şeklinde olabilmektedir (Kabataş,2001: 22) Batılı ekonomiler de kayıtdışı ekonomi denildiğinde daha çok uyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi yasadışı sektörler akla gelmektedir Türkiye de ise bunlarda dahil olmak üzere kayıtdışı ekonomi daha çok eşya ve hizmet akımlarının belgelendirilememesi şeklinde ortaya çıkmaktadır.(engindeniz, ) 2- Kayıtdışı Ekonominin Unsurları Kayıtdışı ekonomi kapsamı içerisinde yer alan ve birbirinden farklılık gösteren unsurlar, gelir elde edenler açısından üç grupta toplanabilir (Aydemir,1995: 72) Bunlar; a) Yeraltı ekonomisi (veya yasadışı faaliyetler), b) Yarı kayıtlı ekonomi, c) Hiç kayıtlara girmeyen ekonomidir. Yukarıda sayılan üç unsurun ortak özelliği; gelir elde edenlerin, elde ettikleri gerçek gelirlerinin bir kısmını veya tamamını kayda geçirmiyor ve bu gelirler üzerinden de ödemesi gerekenden daha az vergi veya hiç vergi ödemiyor olmalarıdır. Ancak,ekonomik hayat içerisinde fonksiyonları ve var oluş şekilleri acısından birbirinden oldukça farklılık göstermektedirler. A- Yeraltı Ekonomisinin Temel Unsuru olarak Yasa Dışı Faaliyetler Kayıtdışı ekonominin diğer bir şekli olan yasa dışı faaliyetler toplumun zararlı ve ahlak dışı olarak gördüğü, kötü olarak nitelendirdiği kanunen yasaklanmış faaliyetlerdir. Kayıtlı ekonomik faaliyet olarak yürütülmesi yasaklanmış olan faaliyetler doğal olarak kayıtdışı faaliyetlerdir. Ekonomik faaliyetlerden bir kısmının çeşitli sebeplerle yeraltına kayması vergilendirilebilir kaynakların da yeraltına kayması anlamına gelmekte ve sonuçta vergi kaybı doğmaktadır (Yılmaz,1998:34)

17 8 Kayıtdışı ekonomik faaliyetlerin tespit edilmesi halinde ilgililer sadece vergi cezaları ile cezalandırılırken, yasa dışı faaliyetleri yapanlar vergi cezalarından ayrı olarak ilgili kanunlardaki hapis ve para cezaları ile cezalandırılırlar. Daha çok kamu düzenini ilgilendiren ve devletin güvenlik güçlerinin uğraşı alanı içinde olan bu faaliyetleri, silah, uyuşturucu, kıymetli maden ve tarihi eser kaçakçılığı, kalpazanlık, sahte pasaport, vize ticareti, gayri yasal iş takibi, çek-senet tahsilatı, tefecilik, rüşvet, kadın ticareti ve organ ticareti olarak saymak ve bu sayılanları artırmak mümkündür. (Aydemir,1994:14;Tostöv,1997:3) Bu yasa dışı faaliyetlerden elde edilen gelire kara para, bu paraya yasal bir kazanç görünümü kazandırılmasına kara paranın aklanması denir. Esas itibariyle, kanunların suç saydığı fillerin -öncül suçlar vasıtasıyla- işlenmesinden elde edilen para veya para yerine geçen evrak ve senetleri mal veya gelirleri ve bir para biriminden diğerine çevrilmesi de dahil olmak üzere elde edilen her türlü ekonomik menfaat ve değeri kara para alarak tanımlamak mümkündür ve kayıtdışı ekonominin var olduğu ülkelerde yaygın olduğu bir gerçektir (Çolak, 2001: 195) Bir çok ülkede, yasadışı faaliyetlerden elde edilen kara paranın aklanması da suç sayılmaktadır. B- Yarı Kayıtlı Ekonominin Unsurları Kayıtdışı ekonomi kavramı içerisinde olduğu düşünülen en geniş kitle; Faaliyetleri yasal olup ancak bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerin büyük bir kısmı kayıtdışında kalan kişilerin faaliyetleri yarı kayıtlı ekonomi kapsamı içerisinde yer almaktadır. Bu tür faaliyetleri yürüten mükellefleri kendi aralarında ikiye ayırmak mümkündür (Aydemir, 1995: 77). Bunlar; a) Yasal olarak gelirleri kayıtdışında kalan mükellefler, b) Gelirlerini yasalara aykırı olarak kayıtdışına çıkaran mükelleflerdir. a) Yasal Olarak Gelirleri Kayıtdışında Kalan Mükellefler Vergi kanunlarında yer alan bir kısım mükellefler ne gelir elde ederlerse etsinler,bu geliri doğru olarak saptama zorunluluğunda değillerdir.

18 9 (Çizgici2003:46) Ülkemizde bazı vergi mükelleflerinin elde ettikleri gelirlerin tespit edilmesinde güçlük çekilmesi nedeniyle bu gelirler, vergi kanunlarıyla muafiyet kapsamına alınarak vergi dışında bırakılabilmekte veya ödenecek vergi devlet tarafından götürü usul ile belirlenebilmekteydi. Diğer bir ifadeyle, bu mükelleflerin faaliyetleri sonucu elde ettikleri kazançların yasal olarak kayıtdışında kalmasına izin verilmekteydi tarihine kadar, götürü usule tabi mükelleflerin gerçek gelirleri yasal olarak kayıtdışında kalmaktaydı. Çünkü bu usule tabi olan mükelleflerin gelir ve giderlerinin belgelendirilmesi söz konusu değildir. Götürü usule tabi mükellefler, kendileri yeterince vergi ödemedikleri gibi asıl vergiyi ödemesi gereken kesimin de kazançlarını tam olarak beyan etmesine engel olmakta dolayısıyla onların da daha az vergi ödemesine neden olmaktaydı. Götürü usulde vergilendirilen mükellefler, bir yandan kendi faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri kayıtdışında kalmakta diğer taraftan da iktisadi ilişkide bulundukları diğer mükelleflerin belge düzenini bozarak onların faaliyetlerinin de kayıtdışında kalmasına sebep olmakta dolayısıyla kayıtdışı ekonominin daha çok büyümesine neden olabilmekteydi tarihli Mükerrer Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 4369 sayılı kanunla, götürü usul yerini basit usule bırakmıştır. Basit usule tabi olanlar, faaliyetlerine ilişkin mal alış ve giderleri ile hasılatlarını gösteren belgeleri vermek, istemek ve almak zorunda oldukları için belge düzeninin yerleşmesine yardımcı olmaktadırlar. b)gelirlerini Yasalara Aykırı Olarak Kayıtdışına Çıkaran Mükellefler Mükelleflerin bazıları, daha az vergi ödemek yada hiç ödememek amacıyla faaliyetlerinin bir kısmını veya tamamını bazı nedenlerle kayıtdışında tutmaktadırlar. Bu tür mükellefler hemen, hemen her sektörde faaliyet gösterirken, kayıtdışılığın boyutlarını aslında sektörün kendi özel yapısı belirlemektedir. Bazı sektörlerde yürütülen faaliyetler, yapıları gereği tespit

19 10 edilmesi ve denetlenmesi çok güç olduğu için daha kolay kayıtdışında kalabilmektedir. Ekonomik hayatı gözlemleyen herkesin üzerinde fikir birliği ettiği ve gelirlerinin önemli bir kısmını kayıtlara geçirmediği ve yeterince vergi ödemedikleri genel kabul gören iş kolları aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Aydemir, 1994: 17). i. Kendisini hayat standardı üzerinden ödenen vergiye endekslemiş olan serbest meslek erbabı (Doktorlar, Avukatlar ve Muhasebeciler), i. Kereste ve mobilya ticareti yapanlar, ii. Oto galerileri, iii. Emlak komisyoncuları, iv. Kum ocakları, v. Kaçak olarak yurda giren demir ticareti ile uğraşanlar, vi. Kuyumcular, vii. Döviz büroları, viii. Yüksek ücret alan ücretliler, ix. Özel inşaat yapan müteahhitler (Yap - Satçılar), x. Proje büroları, xi. Tekstil iplik piyasasında çalışanlar, xii. Gayrimenkul kiraya verenler, xii. Spot piyasasında dayanıklı tüketim malları ve elektronik cihaz ticareti yapanlar, xiii. Küçük sanayi bölgelerinde oto tamir bakımı yapanlar, xıv. Oto yedek parçası satanlar, xv. Deri imalatı ve satışı ile uğraşanlar, xvi. Otel, lokanta ve eğlence yerleri işletenler, xvii. Yüksek rant elde eden arsa ve bina sahipleri, xviii. Sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler, xıv. Tarımsal ürünleri alıp satanlar. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Yukarıda sayılan işlerle uğraşan herkes kayıtdışı ekonominin bir unsuru ve vergi kaçıran kişi değildir. Her

20 11 sektörde yasalara uymaya ve vergisini tam olarak ödemeye gayret eden kişi ve kuruluşların bulunduğunun da göz ardı edilmemesi gerekir. Kolay denetlenebilir olan sektörlerin faaliyetlerinin her aşamasında belirli yaptırımların uygulanması sonucu kayıtdışılığın önüne geçilebilirken, denetimin zor olduğu sektörlerde kayıtdışı çalışma, kişiler tarafından bir avantaj olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu sektörlerde faaliyet gösterenler, gelirlerinin büyük bir kısmının gizleme eğilimlerine girdiklerinden kayıtdışılığın önüne geçilmesinde güçlükler yaşanmaktadır. C- Kayıtlara Girmeyen Ekonominin Unsurları Ekonomik faaliyetlerini aktif olarak yürütenler vergi idaresinin bilgisi dışında faaliyet gösterebilmektedirler. Bu kişilerin vergi idaresinde herhangi bir mükellefiyet kayıtları da yoktur. Her yerde rastlanmakla birlikte özellikle büyük kentlerde daha sıkça görülen bu mükelleflere aşağıdaki örnekler verilebilir (Aydemir, 1995: 80). i. İşportacılar, ii. Hamallar, iii. İş takipçileri, iv. Boş buldukları yerleri otopark olarak işletenler, v. Belediye hallerine girmeyen sebze-meyve satıcıları, vi. Şehir içi nakliyat yapan bir kısım kişiler, vii. Belli bir işyeri olmaksızın küçük çapta imalat ve ticaret yapanlar, viii. Canlı hayvan ticareti yapanlar, ix. Küçük çaplı tamir-bakım işleriyle uğraşanlar, x. İnşaat işçileri, xi. Jeton ve bilet satanlar. Yukarıda sayılan kişilerin faaliyetlerinin tespit edilmesinin güçlüğü ve küçük çaplı olması marjinal sektör olarak nitelendirilmesine neden olmakta ve bu kişilerin yapmış oldukları faaliyetlerin toplamı gerçekte kayıtdışı ekonominin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır.

21 Kayıtdışı Ekonominin Ortaya Çıkış Nedenleri Kayıtdışı ekonominin ortaya çıkmasında ve boyutlarının genişlemesinde rol oynayan faktörler, toplumun ekonomik, finansal ve sosyal sisteminin bütünü tarafından belirlenmektedir. Bu faktörler, önem ve etki derecesi toplumsal birikimlere ve zamana göre her ülkede farklılık göstermektedir. Herşeyden önce, kayıtdışı ekonomimin boyutları ile ülkedeki hukuksal yapı arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Modern devlet anlayışında, hiç bir ekonomik faaliyetin kayda girmeksizin devam etmesine izin verilmez. Dolayısıyla, kayıtdışılık istenmeyen ve engellenmesi gereken bir olgudur. Hukuk devletinde istenmeyen olaylar yasalar yoluşla engellenir. Diğer bir ifade ile, kayıtdışılığın önlenmesi için önce kurallar belirlenir. Sonra konulan kuralların toplumsal gerçeklere uygunluğu incelenir. Doğal olarak bu kuralların yaptırımlara bağlanması, uyulmaması halinde etkili cezalandırma yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir. (Karabulut, 1995:11) Özetle; yasaların işlerliği bir zincire benzetilirse, zincirdeki bir halkanın zayıf olması tüm sistemin bozulmasına, işlevsiz kalmasına ve yükü taşıyamaz hale gelmesine neden olacaktır. Bu bağlamda, kayıtdışı ekonomiyi kayda almaktaki en etkili yasaların toplumsal gerçekçiliğe ve bir takım ilkelere mükün olduğunca uygun olması gerekir. Diğer taraftan kayıd dışı ekonomik faaliyetleri ve dolayısıyla kayıtdışı ekonomiyi doğuran faktörlerin birbirleri ile olan bağlantıları açısından bir bütün olarak göz önünde tutulması gerekmektedir. Günümüzde dünyanın hiçbir ülkesinde sıfırlanamayan, ancak ülkemizde büyük boyutlara ulaşmış olan vergi kayıp ve kaçaklarının nedenleri arasında önemli görünenler şu şekilde sıralanabilir ( Tosuner, 1999: 85) i. Mali ve ekonomik nedenler ( enflasyon, gelir dağılımı, vergi adaleti) ii. Hukuki nedenler ( Yasaların basit ve açık olmaması, sık değişikliğe uğraması, vergi oranlarının yüksekliği, istisna ve muafiyetler, üniter yapıdaki bozulma, defter tutma hadleri)

22 13 iii. İdari nedenler( Vergi idaresinin organik yapısı, teknik yapı, personel yapısı ve denetim mekanizması) iv. Sosyal nedenler(vergi ahlakı, mükellef psikolojisi ve tarihsel nedenler) v. Siyasal nedenler ve baskı gruplarından kaynaklanan nedenler. Yukarıda sunulan sınıflandırmayı dörtlü bir ayırımla şu şekilde de sınıflandırıp açıklamalarımızı derinleştirebiliriz; i. Ekonomik Nedenler ii. Mali Nedenler iii. Siyasi Nedenler iv. Sosyal Nedenler A- Mali Nedenler Kayıtdışı ekonomiyi ortaya çıkaran en önemli sebeplerin başında vergilendirme ile ilgili sorunlar görülmektedir. Bunları kendi içerisinde dört alt başlık altında inceleyebiliriz. a) Vergi oranlarının Yüksekliği Ve Vergiye Karşı Direnç Vergi oranları ile kayıtdışı ekonomi arasında doğru yönlü bir ilişkinin varlığından söz edebiliriz. Vergi oranlarının gelişmiş ülkelere göre nispeten fazla olduğu gelişme yolundaki ülkelerde kayıtdışı ekonominin boyutları da büyüktür. Örneğin A.B.D de para talebi yaklaşımına göre 1990 yılında kayıtdışı ekonominin oranı % arasında tahmin edilmektedir bu ülkenin vergi oranlarına baktığımızda artan oranlı gelir vergisi tarifesinin %15 den başlayıp %28 de son bulduğunu görebiliyoruz, gelişme yolunda bir ülke olan ülkemizde ise ilgili yılda vergi oranlarının %25 den başlayıp %55 de bittiğini ve kayıtdışı ekonominin de çeşitli hesaplamaların ortalaması olarak %14.8 olarak hesaplayabiliriz. (Derdiyok,1993:14) Dolayısıyla iktisattaki Ceteris Paribus yaklaşımıyla bakıldığında yani diğer şartlar analiz dışında tutulduğunda vergi oranlarının yükselmesi kayıtdışı

23 14 ekonominin boyutunu artırır yargısına varabiliriz.(schneider,1997:42; Aydemir,1995:35 ) Giles ve Caragata nın 1996 yılında Kanada için yaptıkları bir araştırmaya göre Kanada nın efektif vergi oranlarının %36.1 den %30 a azaltılırsa bunun kayıtdışı ekonominin GSYİH ya oranını %15 den %13 e düşüreceğini tahmin etmişlerdir. Ekonomik büyüme ve diğer dinamik etkiler bir tarafa bırakılırsa vergi açığı aynı zamanda %5.4 den %3.9 a veya diğer bir ifadeyle 35.5 milyar Kanada dolarından 25.5 milyar Kanada dolarına düşecektir. Onlara göre devletin rolü daha da küçültülürse kayıtdışı ekonominin GSYİH ya oranı %10 lar seviyesine kadar düşebilir ve vergi açığı GSYİH nın %2.1 ine düşer diğer bir ifadeyle 13.8 milyar kanada dolarına geriler ( Giles, 1996:3; Aydemir,1995:35 ) Vergi oranlarının ekonomik faaliyetlere olan etkisi teorik çapta bir çok çalışmayla kanıtlanmıştır, ancak bunlar içerisinde en çok bilineni Arthur Laffer tarafından ortaya konulan ve arz yönlü iktisatın en önemli dayanağını oluşturan vergi oranları ile vergi gelirleri arasındaki ilişkidir. Bu analizde vergi oranlarının belli bir orandan sonra vergi gelirlerini düşüreceği belirtilir; vergi oranlarının optimalin üzerine çıktığı zamanlarda vergi gelirleri azalmaya başlar çünkü insanlar çalışma yerine vergisiz para kazanma yollarını ararlar yani esasen vergi oranları artmaya başladığında ekonomik faaliyetlerde rakamlarda ifade edildiği şekilde azalma olmaz sadece yüksek vergi oranları sebebiyle kayıtlı ekonomiden kayıtdışılığa kayış söz konusu olur bu durumda da kayıtlı ekonominin boyutu küçülür. Hükümetler uygulamasına giderler, bu durumda da vergi adaleti gittikçe bozulur, istisnalardan yararlanamayanlar kendilerinin de daha az vergi, yüksek vergi oranlarının etkisini hafifletmek için vergi muafiyet ve istisna verebileceklerini düşünerek vergi kaçakçılığı yoluna gidebilirler. Tabiidir ki istisna ve muafiyet uygulamaları rekabet eşitsizliğine de sebep olmaktadır. Vergi mükelleflerin vergi kaçakçılığı yapma düzeyini dört değişken belirler. Bunlardan birincisi bir vergi denetimi geçirme ihtimali, İkincisi beyan dışı kalan gelir sebebiyle ödenecek vergi cezasıdır.

24 15 Üçüncü olarak mükelleflerin muhatap oldukları marjinal gelir vergisi oranı sayılabilir. Son sırada ise mükelleflerin risk alma eğilimi yatmaktadır. Mükellefler, yakalanma ihtimaline göre ödeyecekleri vergi cezası, tam beyan yapmaları halinde ödeyecekleri vergi miktarından daha düşükse, vergi kaçırma eğiliminde olacaklardır. Denetim geçirme ve ceza görme ihtimali yüksek ise vergi kaçakçılığı düzeyi düşecektir. Gelir sahiplerinin hemen hemen tamamı çeşitli sebeplerle vergilerini ödemek istemezler. Onlara göre vergi vermesi gerekenler hep başka kişilerdir. Bu sebeple kamu harcamalarını karşılamak için şart olan vergiler ihtiyariliğe bırakılmamıştır. Ancak bu durum mükelleflerin rızasının aranmayacağı anlamına gelmemelidir. Çünkü mükellefin rızasına dayanmayan vergiler, dirençle karşılaşırlar.mükellef ile vergi idaresinin uzlaşamaması sonucunda mükellef vergi ödemeye karşı direnir. Böylece vergi bilinci vergi ödenmemesi gerektiği yönünde oluşmaktadır. Vergi konusunda uzlaşmanın sağlanamamış olması durumunda vergiye karşı koymanın farklı biçimlerde ortaya çıktığı görülmektedir. Bunlar dört grupta toplanabilir ( Aydemir,1994:24) Bireysel olarak ya da topluca kamu gücüne karşı baskı yapılabilir. Örneğin; Bir verginin kabulü sırasında parlemento üzerinde veya vergilendirme işlemleri ile ilgili olarak mali idare üzerinde baskı yapılabilir ki, bu her zaman suç niteliğinde değildir. Hukuksal yollarla daha az vergi ödenmesi şeklinde olabilir (vergiden kaçınma) Doğrudan doğruya vergi kanunlarına ve mali idarenin uygulamalarına karşı gelinebilir (vergi kaçakçılığı) Ayaklanmaya yakın bir biçimde vergiye karşı koyma olabilir. Bütün bunların yanında vergiye karşı koyma yolları, zamana, ekonomik ve sosyal sınıflara göre değişik biçimlerde olabilir. Örneğin büyük sanayici ve iş adamları hukuksal yollardan yararlanarak vergiden kaçınma yolunu yeğledikleri halde, küçük ve orta ölçekli işletmeler doğrudan vergi kaçakçılığına başvururlar.

25 16 Bütün bunlara ilave olarak akademik çevrelerce ve diğer uzmanlarca, mükellefin vergiye karşı tepkisinin, özellikle psikolojik kaynaklı yönünün, bilimsel ve teknik bir zeminde incelenmesi hususu ihmal edilmiş ve bu konuda genellikle vergi mevzuatı ile vergi idarelerinin eksikliklerinin ön plana çıkarılması ile yetinilmiştir. Ayrıca 7. Beş Yıllık Kalkınma Planında Vergi ile İlgili Yapısal Düzenlemeler sıralanmış ancak bu hususa değinilmemiştir. İlgili düzenlemeler çerçevesinde kurulması öngörülen Vergi İstişare Konseyinde mükelleflerin de katılımının sağlanması bu yöndeki çalışmalarda etkinlik oluşturabilecektir (Doğanyiğit,2001: 41) K.D.V. oranlarının yüksekliği de fatura-fiş pazarlığını hızlandırmakta ve belgesiz alış-verişi yaygınlaştırmaktadır. Dolayısıyla K.D.V. oranlarının düşürülmesi bu tür pazarlıkların son bulmasına sebep olacaktır. Avrupa Birliği K.D.V nde iki veya üç oranlılığa yönelik bir harmanizasyon arayışı içerisindedir. Ülkemizin de bu uyumlaştırmaya katılabilmesi içinde K.D.V oranları; normal oran %10, temel gıda maddeleri ile kültür ve eğitim amacı taşıyan mal ve hizmet teslimlerinde %3, lüks tüketim malları içinde %20 olmalıdır (TOBB,1995: 277) Amerika da da ulusal bir perakende satış vergisinin, ulusal gelir vergisinin yerine oranının artmasıyla, birincil endişe konusu olarak vergi erizyonunun liderliğinde yaygın bir vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınmanın ortaya çıkması söz konusudur (Murray, 1997:50) Daha açık bir ifadeyle vergi gelirleri içerisinde dolaylı vergilerin payının artış göstermesi ve dolaysız vergilerin payının azalması kayıtdışılığa sebebiyet verecek olumsuz bir gelişmedir. b) Vergilendirme Ortamının Belirsizliği Bundan tam 223 yıl önce, iktisadın babası sayılan Adam Smith in Ulusların Zenginliği kitabının son cildinde vergileme ile ilgili prensipler açıklanmıştır bunlardan bir tanesi de vergide belirlilik ilkesidir. Bu ilkeye göre mükellef ödeyeceği verginin miktarını, zamanını ve ödeme şeklini daha önceden bilmesi gerektiği esası vardır.

26 17 Yani vergilerin belirli olması için vergi kanunları geriye doğru yürümemelidir, vergi aflarına mümkün olduğunca yer vermemeye çalışılmalıdır. Çünkü mükelleflerin ileride bir vergi affı olabileceği yönünde beklentisinin olması vergi ödeme konusunda esnek davranmasına yol açacaktır, bu durumda vergi idaresi o derece iyi çalışmalıdır ki, mükellef vergi affı beklentisi içerisinde değil denetim korkusu içinde işlemlerini kanunlara uygun bir biçimde gerçekleştirsin. Vergi aflarının diğer olumsuz bir etkisi de vergilendirmede adalet ilkesinde görülmemektedir. Vergisini zamanında ödeyen mükellefler, vergisini ödemeyip cezalı duruma düşen fakat sonrada bu cezaları affedilen mükellefleri gördüklerinde gelecek vergilendirme dönemlerinde ödemeleri gereken vergiyi azaltma yollarını aramaktadırlar. Türk vergi mevzuatı çok sayıda yasa hükmü, Bakanlar Kurulu kararı ve genel tebliğle uzmanların bile izlemekte zorluk çektiği bir görünüm içindedir. Mükerrer maddeler, geçici maddeler değiştirilen maddeler verilendirmede açıklık ilkesini zedelemektedir. Bu nedenle vergi yasalarının yeniden redakte edilmesi gerekmektedir. Bu arada mevzuatın vergi idaresi ve mükelleflerce rahatça izlenebilmesi için vergi ile ilgili her türlü hükmün vergi yasalarında yer almasında yarar vardır. Vergi kanunları ile Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu arasındaki uyumsuzluklar giderilmelidir. Vergi mevzuatının uluslar arası ilişkilerde yeni durumlarla uyumlu hale getirilmesi gereklidir (Kırbaş,1993:12) Ülkede uygulanan vergi mevzuatı, ülkenin ekonomik, sosyal, mali ihtiyaçlarına cevap veremiyorsa, sade, kolay anlaşılır bir yapıda değilse, sürekli değiştirme ihtiyacı gösteriyorsa ve istikrarlı bir yapı arz etmiyorsa vergi kaçağı artar.(arıkan,2001:76) Dolayısıyla vergilendirmede basitlik ilkesi çok büyük önem taşımaktadır. Vergilerin basit olması, hem vergi idaresinin hem de vergi mükelleflerinin işini kolaylaştırır. Vergiler basit olarak düzenlenirse milli gelire reel anlamda hiçbir katkısı olmayan mali müşavir, muhasebeci gibi kesimlerin sayısı azalır ve bu kimseler ekonomide daha üretken faaliyetlerde bulunurlar (AKTAN,2000:53) Vergi yükümlülerinin rahatsızlığına yol açan ve çoğu zaman mağdur

27 18 olmalarına sebebiyet veren bir başka husus, 1980 sonrası dönemde hükümetlerin anayasanın 73/4. Maddesi ile kendilerine tanınan kısmi düzenleme yetkisini aşırı kullanmalarıdır. Meclisi devre dışı bırakarak, Bakanlar Kurulu Kararları şeklindeki düzenlemelerle çok sık yapılan mevzuat değişiklikleriyle ortaya çıkan belirsizlik ortamında mükellefler ve doğal olarak vergi idaresi zor durumda kalmaktadır ( Tosuner, 1999:71) c) Muhasebe ve Müşavirlik Hizmetlerinin Yetersizliği Mükellefle vergi idaresi arasında köprü vazifesi gören muhasebeci ve mali müşavirler vergi kaybının önlenmesinde çok önemli bir role sahiptirler. Dolayısıyla vergi kaçakçılığının önlenmesinde bilhassa sahte fatura temininde mal bedeli yüksek gösterilerek maliyet ve giderler şişirilmektedir. Muhasebeci ve müşavirlik hizmeti yapanların bu hususta çok hassas davranmalı, davranmayanlar hakkında da ağır müeyyideler getirilmelidir. Bu konuda en önemli problemlerden biri de bu mesleği icra edenlerin nitelikleridir. Vergi ve muhasebe ile çok fazla ilgisi olmayan çeşitli meslek mensuplarının, mesleğin çekiciliği noktasından hareketle yapmış oldukları baskılar sonucu, bir uzmanlık niteliği gerektiren Yeminli Mali Müşavirlik mesleğine kolayca geçebilmelerine olanak tanınmış olması, bu mesleği sıkıntıya düşürmeye başlamıştır Sayılı Yasanın çıkışı sırasında ve daha sonradan, bu mesleklerin gelecekteki parlak yerini gören bazı kesimler ve meslek mensupları bu yasanın kapsamı içine girmeye çalışmışlardır.(aydemir,1995:67) d) Vergi İdaresinin Konumu ve Denetim Yetersizliği Kayıtdışı ekonominin önlenmesinde belki de en etkili olanı denetim hususudur. Mükellefler kendilerinin ne kadar az denetleneceğini bilirlerse vergi kaçırma konusunda o oranda cesaretli olacaklardır. Fakat ülkemizde vergi inceleme oranları son derecede düşük orandadır (%3-5). Bunun temelinde de

28 19 vergi inceleme elemanlarının sayıca yetersiz olması, vergide uzmanlaşan kişilere özel sektörden son derecede cazip tekliflerin gelmesi ve kamunun bu elemanları bünyede tutacak imkanlar sunamaması gelmektedir. İnceleme elemanlarının bir grubunun ayrıca idari teftişte görev almaları da vergisel incelemelerde yoğunluğu azaltmaktadır. Bu kişilere belli bir süre kamuda çalışma zorunluluğu getirilebilir.vergi kaçakçılığı, hukuken kasden vergi ziyaına yol açmaktadır. Ekonomik olarak da vergi, yönetim etkinsizliğinin temel yansımasıdır. Mükellefin vergiye uyum göstermemesi de yönetimin etkinsizliğinin temel kaynaklarından biridir. Dolayısıyla, vergi kaçakçılığı güdüsü, vergiye uyumsuzluktan kaynaklanmaktadır. Denetimin ve cezaların düşüklüğü, risk alma eğiliminin güçlü oluşu, vergi oranlarının yüksekliği kaçakçılık davranışı için gerek şarttır fakat yeter şart değildir. Ayrıca kaçakçılık fırsatlarının da varlığı gerekir. Bu fırsatların iyi bir vergi idaresi ile ortadan kaldırılması yani vergi mevzuatındaki boşlukların düzeltilmesi denetimlerde bir artış olmasa da kayıtdışılığı azaltacaktır (Batırel,1996:53.) Uygulamaya bakıldığında mükellefler ödemeleri gereken vergiyi ödememeleri halinde kendilerine kesilecek ceza ile bu paranın repoya veya bonoya yatırılması halinde elde edilecek geliri hesaplamaktalar ve eğer faizden elde edecekleri gelir cezadan fazla ise vergilerini yatırmama yoluna gitmektedirler. Dolayısıyla vergi cezaları kaçakçılığı caydırıcı bir seviyeye getirilmeli, ancak vergi cezaları çok ta yüksek tutulmamalıdır çünkü bu seferde mükellef, vergi memurlarıyla uzlaşma yoluna giderek rüşvet ve yolsuzluk artış gösterebilecektir. Vergi idarelerinin de bu bağlamda verimli çalışma koşullarına ulaştırılmaları şarttır. İlk etapta Türkiye Çapında vergi daireleri arasında ve diğer devlet daireleri ile çok hızlı bir şekilde bağın kurulabilmesi ve daireler arasında

29 20 eş güdümün sağlanmasında, mükelleflerin bütün iktisadi işlemlerinin takip edilmesinde bilgisayar sistemine süratle geçilmeli ve çalışmalar hızlandırılmalıdır. Bunun yanında vergi kaçakçılığının en çok gerçekleşme imkanı bulduğu nakit paradan plastik para adı verilen kredi kartı, banka kartı ve çek gibi bankaların vasıta olacağı bir ödeme sistemine geçilmelidir. Fatura verme sınırında olduğu gibi belli bir meblağı aşan ödemeler çek veya kredi kartı ile ödenmesi zorunluluğunda olmalıdır. Esasen yapılan analizler göstermiştir ki vergi kaçakçılığı ve vergiden kaçınma olguları kabul edilir fakat hiçbir zaman temelli ortadan kaldırılamaz. Vergi yapısında gerçekleştirilen değişiklikler de bunu tam önleyemez ve bu değişiklikler vergi idaresinin tecrübesini, başka bir deyişle uzmanlaşmasını engelleyerek vergi erozyonunun sürmesine katkı sağlar ( Murray, a.g.m, s.167.) Kayıtlara alınmamış gelirin izlenmesinde A.B.D de Federal Hükümet yeni metotlara göre yazılmış raporları kullanıldı ve kayıtdışı ekonomi sebebiyle yıllık 170 milyar$ lık vergi kaybı tespit edildi. A.B.D de vergi yönetiminden sorumlu en üst düzeyde bir kuruluş olan Internal Reserve Service yer altı ekonomisini engellemede, denetçilerine endüstrilerin harcamalarını kontrol ettirmiştir ve bu yolla endüstrilerin gelirlerini doğru olarak tespite çalışmıştır B- Siyasal Nedenler Mükelleflerin kayıp ve kaçaklar konusunda davranışlarını etkileyen en önemli belirleyicilerden birisi de siyasal iktidarların tutumudur. Ülkemizde siyasal iktidarlar,genellikle baskı gruplarının istekleri doğrultusunda kararlar alarak oy uğruna vergilendirmekten vazgeçebilmekte ve vergi yükünü belirli kesimlere yükleyebilmektedirler.(kıldaş, 2000:107) Bundan başka siyasal partilerin vergileme konusunda da değişik görüşleri, birbirinden zıt uygulama projeleri bulunduğundan, politik istikrarın bulunmadığı ülkemizde her seçim döneminde mükelleflerin beklentileri başlamaktadır. Her şeye yeniden başlanacak havası verilen vergi paketi projelerinin çokluğu, ciddi

30 21 ve istikrarlı vergi politikası olmadığı izlenimini uyandırdığından, yükümlüler kendi kararlarıyla kişisel çıkarlarını korumaya yönelmektedirler.(tosuner,a.g.m:71) 1950, 1960,1970 ve 1980 sonrasında yapılan vergi kanunu değişiklikleri, iktisadi kriz dönemlerinin hemen arkasında, kamu gelirlerini artırmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Aşarın kaldırılmasıyla çiftçi kesiminin rahatlatılarak geniş halk kesiminin desteği temin edilmiştir. Azalan aşar vergisi geliri istihlak vergisi ile telafi edilmiştir. Bir vergi yükü artarken diğeri artırılmıştır. Ayrıca 1980 sonrasında verilen teşvikler ve konulan istisna ve muafiyetler, dengesizliği büyüttüğü gibi, piyasa payı yüksek; her alanda faaliyet gösteren işletme türlerini holdingleri ortaya çıkarmıştır (Şengül,1997:205) Bu arada daha önce mevcut olan servet beyanı müessesesinin kaldırılmasının haklı sebepleri ortaya konabilmiş değildir. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile pek çok meslek sahiplerinin ve pek çok kurumu yöneticileri ile üyelerinin mal beyanını tabi tutulduğu ülkemizde vergi mükelleflerinin mal beyanının dışında bırakılması haklı sebeplerle savunulamaz. Bu bakımdan gerek kara paranın aklanmasının önlemesi gerekse kayıtdışı ekonomiden sağlanan kazançların vergilendirilmesi için servet beyanı müessesesinin yeniden yasalaştırılmasına ihtiyaç vardır ( Erimez,1997:7) C- Sosyal Nedenler Sosyal yapıdan gelen temel nedenlerin başında; i. Nüfus artışı ii. Nüfusun coğrafi dağılımı, iii. İç ve dış göçler, iv. Gece kondulaşma, v. Düzensiz kentleşme, vi.işsizlik, vii. Aile ve eğitim olanakları gelmektedir. Bunlar kayıtdışı nüfus, kayıtdışı ikamet,kayıtdışı araç ve kayıtdışı işyerlerinin oluşumuna zemin hazırlarlar.

31 22 Son yılda kesintisiz olarak kırsal kesimden kentlere sürekli bir biçimde ortaya çıkan emsali görülmemiş göç hareketi günümüzde gelişen dünyanın en dikkat çekici özelliğidir. Düşük gelirli ülkelerde kentli nüfus 1965 yılında toplam nüfusun % 17 sini oluştururken bu oran 1988 de % 35 e ulaşmıştır.orta gelir gruplu ülkelerde ise aynı oran % 42 den % 58 e yükselmiştir. (Ekin, 1965:11) Kentsel işgücü ve istihdamin daha sonraki 10 yıllık gelişmesine baktığımızda 1998 de kentsel işgücü %3.2 istihdamın ise % 2,6 artığını görmekteyiz. Kentteki işsizlik oranı 1997 yılında %9,4 iken 1998 de % 9,9 a yükselmiştir. (DPT;2599-ÖİK;610;59) Kentlerde nüfus oranı artmış ancak kentsel modern faaliyetler biriken nüfusun ancak bir bölümüne istihdam olanağı sağlamıştır. Nitelik eksikliği ve iş gücü fazlalığı nedeniyle modern sektör istihdamı dışında kalmış büyük bir EmeKArzı Fazlalığı oluşmuştur. Fazla işgücü, işsizlik sigortası yoluyla finanse edilmediği sürece, yaşamlarını sürdürece bir geliri sağlamak açısından kendi çalışma alanlarını kendileri yaratmak durumunda kalacaklardır. Böylece informel sektör bu açıdan büyük bir Emek Süngeri rolü oynayarak modern istihdam dışında kalan emeğe iş olanağı sağlayacaktır.(ekin,a.g.e:39) Bunun yanında yaşam koşullarının ağırlaşması ve değişen hayat normlarına uyum sağlama isteği bireyi gelirlerini artırmaya yöneltecektir. Bu kaçak olarak ikinci bir işte çalışma yada evde belli bazı mal ve hizmetlerin üretilmesi şeklinde de olabilir..(ekin,a.g.e:97) En önemli sorunların başında eğitim gelmekte ve çözüm beklemektedir. Modern teknolojiyi kullanabilecek,el becerisi ve meslek kazandıracak programların azlığı da enformal ekonominin büyümesinde etkendir.(özsoylu,1996:63)

32 23 D) Ekonomik Nedenler Ekonomik faktörler makro ve mikro düzeyde, diğer bir ifade ile ekonomik sistem,açısından veya bireyler açısından ele alınarak incelenebilmektedir. (Cizgici,a.g.e:10) Bir ülkenin sahip olduğu ekonomik sistemin kendisi ve yapısal özellikleri kayıtdışılığa uygun zemin oluşturabilmektedir. Bir ekonominin gelişmişlik düzeyi, gerekli yatırımlar yapılarak yeterli kalkınma hızının gerçekleştirilememesi ve kayıtdışı istihdam imkanlarının yaratılmaması, kamu kesiminin ekonomik faaliyetler içindeki ağırlığı düzenlemelerin ve sınırlamaların yoğunluğu kayıtdışılıkta rol oynayan faktörlerdir. Enflasyonun yüksek düzeylerde seyrettiği ülkelerde de kayıtdışılığın artması beklenmektedir. (Cizgici,a.g.e:10) Çünkü; kayıtdışı ekonominin yoğun bir şekilde yaşandığı ülkelerde en önemli ekonomik sorunlardan birisi de enflasyondur.enflasyon mükelleflerin fiktif karlarının da vergilendirilmesine sebep olur. Özellikle artan oranlı gelir vergisi yapısına sahip olan ülkelerde gelir dilimi kaymasıyla mükellefler reel gelirleri artmasa da daha üst bir gelir dilimine kayarak vergi yükleri hızlı bir artış trendine girer. Bu durum da mükelleflerin bazı kazançlarının vergi idaresinden gizlenmesi sonucunu doğurur. Bunun sonucu olarak da devlet yetersiz kalan vergiler sebebiyle sınırsız bir şekilde borçlanma ve para basımına gider ve faiz oranlarının yükselmesiyle enflasyon oranı artar ve akabinde de gelir dağılımındaki denge bozulur. Iktisadi kiriz ve durgunlur dönemleri de kayıtdışılığa uygun zemin oluşturmaktadır. Böyle dönemlerde işsiz kitleler, kayıtlı ekonomide bulunmadıkları istihdam imkanlarını kayıtdışı faaliyetlerde aramaktadırlar.müteşebbisler kriz ve durgunluk etkilerini en aza indirmek ve özellikle istihdam ve üretim acısından esnek davranabilmek gayesiyle kayıtdışı faaliyetlere yönelmektedirler. (Ilgın, 1995) İktisat teorisi, bireyi rasyonel davranan ve bunun sonucunda da refahını azamileştirme çabası içinde bir varlık olarak ele almaktadır. Vergi kaçakçılığı, mikro ekonomi çerçevesinde, rasyonel davranan bireylerin belirsizlik veya riziko şartlarında refahlarını artırma çabası içinde karar vermeleridir. Birey vergi

33 24 kaçırarak- daha az gelir vergisi ödeyerek- daha az gelir kaybına uğrayacak ve faydasını artıracaktır (Özsoylu,1996:25) Kayıtdışılığın ekonomik sebeplerinden birisi de milli gelirin ülke içerisinde bireyler ve firmalar arasında adil dağılmamasıdır. Gelişme yolundaki ülkelerde özellikle orta sınıfın azlığı, alt ve üst tabakaların yoğunluğu; kayıtdışı ekonominin önemli nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Bu durum özellikle küçük aile şirketlerinde görülmektedir. Küçük şirketler, büyük firmalarla rekabet edebilmek için vergi kaçakçılığına imkan buldukları anda bu fırsatı değerlendirmektedirler. Bu firmalarda, denetim ve belge düzeni büyük ölçekli firmalara göre daha düşük seviyede bulunduğundan kaçakçılık eğilimi de artış göstermektedir. Bunun yanında gelir dağılımındaki bozukluk küçük yaştaki çocukların kayıtsız olarak çalışmalarına yol açtığı gibi marjinal kesimi (ayakkabı boyacılığı, jetonculuk, işportacılık v.b.) genişletmekte bu sektörde de işlemlerin kayıtdışı tutulması sebebiyle vergi kaçakları artmaktadır. Dolayısıyla istikrarlı bir istihdam politikasıyla yeni iş yerlerinin açılması marjinal kesimi azaltacağı gibi işgücünün kayıt altına alınmasında önemli bir politik araç vazifesi görecektir. Tabii ki bu bağlamda nüfus politikasının da düzenlenmesi, aile planlamasına önem verilmesi gerekmektedir. Çünkü, nüfusun kontrolsüz bir şekilde artması kayıtdışı istihdamı, peşinen de kayıtdışı gelirleri artıracaktır. Bazen bazı firmalara tanınan istisnalar bunlardan yararlanamayanlar için geçerli bir vergi kaçakçılığı nedenini oluşturmaktadır. Örneğin yatırım indiriminden ancak belirli yatırım tutarlarını geçenler faydalanabilmektedir. Bu durum, bu tutarlara ulaşamayan kişi veya firmalara karşı haksız bir rekabeti oluşturabilecektir. Çünkü yatırım indiriminden istifade eden bir gerçek veya tüzel kişilik, maliyetlerini azalttığı için mallarını daha düşük fiyatlarla piyasaya sürebilecek bu durumda yatırım indiriminden yararlanamayan firma açısından haksız bir rekabeti doğuracaktır. Bu gibi istenmeyen sonuçların doğmasının önlenmesinde, kanuni düzenlemelerin çok titiz yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla Mükellefler

34 25 arasında farklı vergisel yükümlülükler doğuracak kanuni düzenlemeler kayıtdışı ekonominin boyutlarını genişletecektir. Emek üzerindeki vergi baskısının azaltılması, sermaye ve ekonomik sistem açısından faydalı sonuçlar doğuracaktır. Şöyle ki; Brüt ücret- net ücret açıklığının daraltılması istihdamı artıracak, kayıtdışı istihdam yönündeki basınçları azaltacaktır. Bunun dolaylı bir sonucu ise gelir vergisi ve SSK primi tahsilat artışı olacaktır. Dolayısıyla bu kurumların borçlanma gereksinimleri azalacak ve enflasyonist baskılarda bir nebze de olsa azalış gösterecektir. 4 - Kayıtdışı Ekonominin Dünyadaki Görünümü Kayıtdışı ekonomik faaliyetler dünyanın bir gerçegidir. Bu nedenle çogu toplum bu faaliyetleri cezalandırma, yargılama, ekonomik büyüme ya da egitim gibi degisik tedbirlerle kontrol altına almaya çalısıyor. Bu faaliyetlere kimlerin giristigi, bu faaliyetlerin sıklıgı ve büyüklügü ile ilgili istatistiki bilgi toplanması bir ülkenin kaynaklarının bu alana tahsisi ile ilgili etkin ve verimli kararlar alınabilmesi için kritik öneme sahiptir. Gizli ekonomi konusunda oldukça fazla sayıda yayın bulunmakta ise de, konu hala tartışmalı yönlere sahip. Ancak yine de, dünya çapında, kayıtdışı ekonomide artışs olduguna dair kuvvetli göstergeler mevcut ve gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerle geçiş halindeki ülkelerde, 2000 yılı itibariyle kayıtdışı ekonominin çapı hakkında pek az sey bilinmektedir. Kayıtdışı ekonominin büyüklügü, nedenleri ve sonuçları degisik türde ülkeler için farklılaşmakta, fakat, buna ragmen bazı karşılaştırmalar yapmak mümkün. A- ABD de Kayıtdışı Ekonomi Dünyada ve ABD de ilk defa 1958 yılında Cogan tarafından ele alınan ve iktisat literatürüne yerleştirilen kayıtdışı ekonomi ilk olarak parasal açıdan

35 26 incelenmiştir yılında Gutmanın ölçme yöntemini bir adım daha ileri götürmüştür. (Fidan, 2000:39) Cogan gelir vergisinden kaçış üzerine yaptığı çalışmada 1945 yılı itibariyle paradaki gelişmede geniş bir aşırılık bulmuştur. Savaş zamanında nakit talebinin yükselmesini kayıtdışı ekonomik talebinin dörtte üçü veya hepsini gelir vergisinden kaçış olarak açıklamıştır. (Fidan, 2000:39) Gutman basit parasal oran yöntemini kullanarak yaptığı çalışmada 1976 yılında ABD milli gelirinin (GSMH) % 10 u oranında (176 Milyar Dolar) kayıtdışılık olduğunu tesbit etmiştir yılında yaptığı diğer bir çalışmada ise bu oranın % olduğunu tesbit etmiştir.(kalça,2003:56) B. Gelismekte Olan Ülkelerde Kayıtdışı Ekonomi Bu gruptaki ülkeler için fiziki girdi (elektrik) yöntemi, para talebi ve model yaklaşımı kullanıldı. Gürcistan ve Bolivya da kayıtdışı ekonominin GSMH ya orani yüzde 67 seviyesi ile en yüksek orana ulaşırken, Isviçre de yüzde 8.8 ile en düsük seviyede. Sonuçlar Afrika, Asya ve Güney Amerika seklinde gruplandırıldı. Buna göre GSMH nin yüzdesi cinsinden kayıtdışı ekonomi Afrika da ortalama olarak yüzde 42 seviyesinde. Bu ise kayıtdışı ekonominin Afrika da artık neredeyse paralel ekonomi haline geldigini gösteriyor. Bazı ülkelerle ilgili veriler asagıdaki tabloda gösterilmistir. (T.C. MB, 2005: 11) Kayıtdışı Ekonominin GSMH'ya Oranı (AFRİKA) (Yüzde, 1999/2000) Cezayir :34.1 Kamerun :32.8 Misir :35.1 Etiyopya :40.3 Fas :36.4

36 27 Nijerya :57.9 Senegal :43.2 GüneyAfrika :28.4 Tunus : Asya ülkesinin ortalamasi ise yüzde 26 dır. Bu oranı asağılarda tutan ülkeler yüzde 11.3 orani ile Japonya, yüzde 13.1 ile Singapur ve Çin dir. En yüksek oranlar ise Tayland (yüzde 52.6), Sri Lanka (yüzde 44.6 ve Filipinler e (yüzde 43.4) ait. Asya ülkeleri arasında yer verilen Türkiye nin kayıtdışı ekonomi oranı ise yüzde Bazi Asya ülkeleri ile ilgili oranlar asagidaki tabloda yer almaktadır. Kayitdisi Ekonominin GSMH'ya Orani (ASYA) (Yüzde, 1999/2000) Çin :13.1 Hindistan :23.1 Iran :18.9 Israil : 21.9 Japonya : 11.3 Kore : 27.5 Malezya : 31.1 Türkiye : 32.1 Güney Amerika da ise en yüksek kayıtdışı oranının yüzde 67.1 ile Bolivya da oldugunu, onu yüzde 64.1 ile Panama nin takip ettigini görüyoruz. En düsük oran ise Sili de: yüzde Bu üç bölgenin verileri karşılaştırıldığında Afrika ile Güney Amerika nin kayıtdışı ekonomi büyüklüklerinin az çok birbirine yakın oldugu, Asya da ise daha küçük oldugu görülmektedir.asagıdaki tabloda bazı Güney Amerika ülkelerindeki kayıtdışı ekonomi büyüklügünü gösteren veriler verilmistir. Kayitdisi Ekonominin GSMH'ya Orani (Yüzde, 1999/2000) Güney Amerika Arjantin : 25.4

37 28 Bolivya : 67.1 Brezilya : 39.8 Şili : 19.8 Meksika : 30.1 Venezüela : 33.6 C- Geçiş Ülkelerinde Kayıtdışı Ekonomi Bu kategoride 23 geçis ülkesinin incelenmesi sonucunda bu grubun ortalama kayıtdışı ekonomi resmi gayrisafi milli hasilanin (GSMH) yüzde 38 i olarak tahmin edilmistir. En yüksek oranlar yüzde 67.3 ile Gürcistan in, yüzde 60.6 ile Azerbaycan ın ve yüzde 52.2 ile Ukrayna nın. En düsük oranlar ise yüzde 18.9 ile Slovakya nın ve yüzde 19.1 ile Çek Cumhuriyetinin. Bu ülkelerden bazıları ile ilgili veriler asagıda ki tabloda verilmistir. Kayıtdışı Ekonominin GSMH'ya Oranı (Yüzde, 1999/2000) Geçis Ülkeleri : Azerbaycan : 60.6 Çek Cum. : 19.1 Gürcistan : 67.3 Macaristan : 25.1 Polonya : 27.6 Rusya : 46.1 Slovakya : 18.9 D- OECD Ülkeleri Kayıtdışı Ekonomi 20 OECD ülkesi ile ilgili tahminlere göre yüzde 28.6 ile Yunanistan ve yüzde 27 ile Italya en büyük kayıtdışı ekonomi oranlarına sahip. Bu oran Kanada da yüzde 16.3, Isviçre ve ABD de ise yüzde 8.8.

38 29 Kayıtdışı Ekonominin GSMH'ya Orani (Yüzde, 1999/2000) OECD Belçika : 23.2 Fransa : 15.3 Almanya : 16.3 Norveç : 19.1 Isviçre : 8.8 Ingiltere : 12.6 OECD nin 21 üyesinde kayıtdışı isgücünün büyüklügüne iliskin tahminlere bakldığında, dönemi itibariyle resmi isgücünün Italya da yüzde 27.3 ünün, Isveç te yüzde 19.8 inin ve Almanya da yüzde 14.7 sinin kayıtdışı ekonomiye katıldığı görülmektedir. 5- Kayıtdışı Ekonominin Dünyadaki Görümü Kayıtdışı ekonominin ülke ekonomisine olan etkileri konusunda çok farklı ve aynı zamanda birbirine zıt görüşler öne sürülmüştür. Konu ile ilgili çalışan tüm uzmanlar yer altı ekonomisi ile ilgili etkiler konusunda aynı görüşte iseler de, enformel ekonomi konusunda farklı görüşler hakimdir. Kayıtdışı ekonominin zararları ve olumsuzlukları gerek akademisyenler, gerek iş adamları gerekse siyasiler tarafından sürekli belirtilse de kayıtdışı ekonominin kayda alınması o kadar kolay bir süreç değildir. (Özer, 1999:113) Özellikle gelişmekte olan ülkeler için enformel ekonomi konusunda çok radikal söylemlere de rastlamak mümkündür. Örneğin, Dünya Bankasının son raporlarında sürekli olarak gündeme gelen yoksulluk sorunu doğrultusunda enformel ekonominin, yoksulluk sorununa geçici bir çözüm olacağı vurgulanmaktadır. Aynı şekilde Uluslar arası Çalışma Örgütü nün (İLO) raporlarında da enformel ekonomi konusuna gönderme yapılarak, gelişmekte

39 30 olan ülkelerde kalkınma politikalarında enformel sektör girişimciliğinin önemine işaret edilmektedir. Bu tespitlerden bir kısmı ülkemiz açısından da geçerli olmakla beraber, kayıtdışı ekonominin Türk ekonomisine olumsuz etki yarattığı bilinmektedir. ( Algan,2003: 43) Bu bölümde kayıtdışı Ekonominin sakıncalarının yanında yararlarının da bulunabileceği incelenerek, hangisinin hangi durumlarda doğru olduğu sorularına cevap aranacaktır. A- Kayıtdışı Ekonomik Faaliyetlerin Olumsuz Etkileri Kayıtdışı ekonominin zararlı olduğunu savunan iktisatçıların üzerinde durduğu noktaların başında, kayıtdışı ekonominin kayıtlı ekonominin geneli ve devlet yönetimi üzerindeki etkileri ve uluslar arası alandaki olumsuzluklardır. Bu öncelik taşıyan olumsuzluklara ilaveten kayıtdışı ekonominin demokrasi ve hukuk düzeni üzerinde yarattığı olumsuz etkiler vardır. Kayıtdışı ekonomik birimlerin en temel özelliğinin,şu yada bu şekilde,yasaları çiğnemeleri olduğu düşünülürse neden hukuk ve demokrasi düzenini bozucu etkisi olduğu da ortaya çıkar. Düzenli bir toplumsal yaşamın sürdürülebilmesi amacıyla hukuk kurallarına paralel olarak ekonomik kararların da hayata geçirilmesi gerekmektedir. ( Özer,1999:114.) Öyle bir hal ortaya çıkmıştır ki, artık kayıtdışı ekonominin kendisi,kayıtdışı ekonominin artmasına yol açmaya başlamıştır. Bir ülkede kayıtdışı ekonominin varlığının ve boyutlarının büyüklüğünün önemi, yol açtığı sonuçlar bakımından değerlendirilmektedir. Kayıtdışılığın, temel ekonomik ve sosyal göstergelerinin ülke gerçeklerini tam yansıtmamasından kaynaklanan istatistiki anlamda kayıtdışılık ile,faaliyetlerin gerekli belge ve kayıt düzenine uyulmadan ve yükümlülükler yerine getirilmeden yürütülmesinden kaynaklanan mali açıdan ve sosyal güvenlik açısından kayıtdışılık şeklinde iki boyutu mevcuttur. Her iki anlamdaki kayıtdışılığın

40 31 ekonomik, mali,sosyal, çalışma hayatı ve teknolojik gelişmelere yönelik etkileri bulunmaktadır. (Çizgici,2003:14) İstatistiki anlamda kayıtdışılığın olumsuz etkileri, kaynağından eksik ve hatalı olarak gelen verilere göre hazırlanan göstergeleri temel alarak oluşturulacak politikaların ve alınacak önlemelerin uygulamada başarısız olması ve istenmeyen sonuçlara yol açması şeklinde, dolaylı bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Yapılan düzenlemelere uyulmamasından kaynaklanan kayıtdışılığın etkileri ise daha çok doğrudan olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. (DPT, 2001: 6) a) Ekonomik Açıdan olumsuz Sonuçları: Genel olarak olumsuz sonuçlar düşünüldüğünde,kayıtdışı ekonominin büyümesi bütçe açıklarına, haksız rekabete yol açmakta ve kaynakların verimsiz olanlara doğru kaymasına neden olmaktadır. Bu nedenle Kayıtdışı ekonominin en önemli olumsuz etkilerinden birisi, devletin temel gelir kaynağı olan vergi gelirlerini azaltmasıdır. Bazı ekonomik faaliyetlerin kayıtdışında kalması, vergilerin eksik yada hiç ödenmemesine neden olmakta ve sonuçta devletin vergi gelirlerini de azaltmaktadır. Devletin vergi gelirlerinin azalması sonucu doğan bütçe açıkları ya borçlanma ya da para basma yoluyla karşılanır. Bütçe açıkları, borçlanma yoluyla karşılandığı takdirde faiz oranları yükselmekte dolayısıyla özel sektörün yatırım maliyetlerini artırarak yatırımları azaltmaktadır. Yatırımların azalması, işsizliği arttırarak işsiz kitlelerin kayıtdışı ekonomide çalışmasına neden olmaktadır. Bütçe açıklarının borçlanma yoluyla karşılanması sonucu artan faiz oranları nedeniyle kamu borçlanma maliyeti de artmakta dolayısıyla bütçe açıkları daha da artmaktadır. Bütçe açıklarının merkez bankası aracılığıyla para basılarak karşılanması, enflasyon oranın yükselmesine dolayısıyla gelir dağılımının bozulmasına neden olmaktadır. Kayıtdışı ekonomi sayesinde bazı kişiler vergi dışı kalmış gelir elde etmiş olurlar. Bundan dolayı vergisini tam ödeyenlerle ödemeyenler arasında adaletsiz

41 32 bir durum ortaya çıkmaktadır. Vergi yükünün adaletsiz dağılımı gelir dağılımında da adaletsizliğe neden olur. Kayıtdışı üretilen mal ve hizmetlere, vergisinin ödenmemesi nedeniyle daha düşük bedelle satılma imkanı verilerek dürüst vergi mükellefleri açısından haksız rekabet ortaya çıkmaktadır. Kayıtdışılığın olduğu sektörlerde vergi, sigorta ve diğer kesenekler ödenmediği için bu sektörler lehine bir durum ortaya çıkar. Diğer taraftan, resmi kayıtların tutulduğu sektörlerde faaliyette bulunanların, vergi, sigorta ve diğer keseneklerden dolayı üretim maliyetleri artmaktadır. Bunun sonucunda, dürüst vergi mükellefleri açısından haksız rekabet ortaya çıkmaktadır. Kayıtdışı ekonomi nedeniyle, üretim kaynakları vergilendirilmeyen sektörlere kayabilmekte ve dolayısıyla kaynaklar da verimsiz alanlarda kullanılabilmektedir. Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanamaması ve kaynakların verimli olarak kullanılamaması, ekonominin sağlıklı ve dengeli büyümesini de engellemektedir. b) Sosyal Açıdan Olumsuz Sonuçları Kayıtdışı ekonomi resmi kayıtlara girmediğinden kayıtlı ekonomide belirlenen ekonomik göstergeler (enflasyon, işsizlik, büyüme oranları ve milli gelir) gerçekte olduğundan farklı çıkmaktadır. Çünkü resmi ekonomik göstergeler sadece kayıtlı ekonominin göstergeleridir. Ekonomik verilerin, milli istatistik içinde gerçeği yansıtmaması refahı olumsuz yönde etkilemekte ve bir çok gösterge milli istatistiklere girmediği için ekonominin durumu hakkında yanlış bilgi vermekte ve bu verilere göre uygulanacak iktisadi ve mali politikalardan beklenen sonuçlar gerçekleşmemektedir. Kayıtdışı faaliyetlerin artması, toplumun ahlaki değerlerinin bozulmasına ve yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Yasa dışı faaliyetlerin yaygınlaşması, bireylerin devlet otoritesine olan güvenlerini azaltır. Devlete olan güvenlerinin azalması sonucu, bireyler sorunlarını yasa dışı yollarla çözme yoluna gidebilirler. Özellikle, bireyler sorunlarını rüşvet, suiistimal yoluyla veya mafya olarak bilinen yasa dışı örgütler yoluyla çözme yoluna gidebilirler.

42 33 Kayıtdışı ekonomi devlete karşı bir başkaldırı (ekonomik anarşi) yaratır, moral değerleri bozar (Altuğ, 1994: 66). Ahlaki değerler üzerinde ortaya çıkan bu yozlaşma, kişileri devlete ve topluma karşı suç işlemeye yöneltir. Çünkü; Kayıtdışılık nerede yaygınsa kaynakların o tarafa kaymasının kolay olması ekonomik dengesizlik yanında adaletsiz gelir dağılımına da neden olmaktadır. Ayrıca kayıtdışılığa hızlı kayışta kara fonlar oluşmasına yol açar. Bu fonlar rüşvet,suiistimal ve siyasi baskılar için kullanılmak suretiyle sosyal adaletsizliğe neden olabilirler.( Kırbaş.a.g.e:24) c) Kamu Maliyesi Üzerindeki Olumsuz Etkileri Kamu yönetiminin yerine getirmek zorunda olduğu savunma ve iç güvenlik ile Adalet, Eğitim, Sağlık ve altyapı gibi pek çok hizmet bulunmaktadır. Kamunun asli gelir kaynağı olan vergiler yeterince toplanamayınca büyüyen kamu açıkları sorunu ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucu da kamusal hizmetlerin zamanında ve etkin olarak gerçekleştirilmesi zorlaşmaktadır. Bu da yaşam kalitesinde ve refah düzeyinde azalma anlamına gelmektedir. (Cizgici,a.g.e:18) Kayıtdışı ekonomi vergi sistemini ve vergi idaresini olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun sonucunda da idare vergi toplama kabiliyetini ve etkinliğini yitirmektedir. Toplanamayan vergiler nedeniyle gelirler azalmakta ve bütçe açığı ortaya çıkmakta veya daha da artmaktadır. Ayrıca, bu açığın finansman yöntemi de ekonomik ve sosyal açılardan ortaya maliyet unsuru çıkarmaktadır. ( Yetim, 1999:14) Vergide adalet ve eşitlik ilkesi, vergisini düzenli ödeyen kayıtlı kesim aleyhine bozulmakta, idare ile mükellef arasında kopukluk başlamakta ve vergi zihniyetinin oluşması güçleşmektedir. d) Çalışma Hayatı Üzerine Olumsuz Etkileri: Çalışma hayatı ile ilgili olumsuz etkileri büyük ölçüde kayıtdışı istihdamdan kaynaklanmaktadır. Kayıtdışı istihdam, her şeyden önce, sosyal güvenlik sisteminin etkinliğini bozmaktadır. Kayıtdışı istihdam nedeniyle yeterli prim toplanamamakta, sosyal güvenlik kuruluşları da başta finansman zorlukları

43 34 olmak üzere çeşitli zorluklarla karşılaşmakta ve kendilerinden beklenen hizmetleri etkin olarak yerine getirememektedir. Kayıtlı işletmeler, kayıtdışı faaliyette bulunan işletmeler karşısında rekabet gücü kaybına uğrayıp zayıfladıkça, bu işletmelerin istihdam ettiği çalışanlar da zarar görmekte, örgütlü işçi- işveren ilişkileri giderek azalmakta ve sivil toplum örgütleri zayıflamaktadır( Yetim, 1999:14) e) Teknolojik Gelişmeler Üzerine Olumsuz Etkileri; Kayıtdışı ekonomik faaliyetler, daha çok tarım ve hizmet sektörlerinde yoğunlaşmakta ve genel olarak KOBİ ler ve şirketleşmiş organizasyonlar tarafından gerçekleştirilmektedir. KOBİ lerin gelişen teknolojilere daha kolay uyum sağlamalarına karşın, teknoloji geliştirilmesi ve etkin araştırma-geliştirme etkileri faaliyetlerinde bulunmaları beklenemez. Buda teknolojik gelişmeler üzerinde olumsuz etkiler yaratır. B- Kayıtdışı Ekonomik Faaliyetlerin Olumlu Etkileri Kayıtdışı Ekonominin İşgücü piyasalarına etkilerini, genel olarak Ekonomik büyüme,istihdam üzerine artı değer yaratması ve özellikle uluslar arası piyasalara sevk edilecek üretim üzerinde rekabeti artırıcı faktörleri sıralayabiliriz. Bunları başlıklar altında aşağıdaki şekilde ele almamız mümkündür. a) Ekonomik Açıdan Olumlu Etkileri: Ekonomik büyümenin öncelikli olduğu ülkemizde girişimcilerin finansman bulabilmesi önemli bir olgudur. Uygun şartlarda kredi bulunamaması, bulunduğu durumlarda da krediyi bulan işletmenin özelliği nedeniyle geri ödemede güçlüklerle karşılaşacağı varsayımları özellikle küçük ve orta işletmeleri başka arayışlara iter bu da genellikle ekonomik faaliyetlerin vergi dışı bırakılması ile sağlanır. (Fidan,1999:91)

44 35 Bazı kişiler, ekonomik faaliyetlerini kayıtdışında tutarak daha az vergi öderler. Daha az vergi ödemenin sonucunda bu kişilerin yatırımlara yönlendirecekleri fonları artar. Bu fonlar yatırımlara yönlendirildiği taktirde üretim artar dolayısıyla elde edilen gelirler de artar. Devlete verilen vergiler yerinde kullanılmamakta (yolsuzluklar, yersiz harcamalar, gereksiz tüketim, çalışmayan kişilere maaş verilmesi vb.), kayıtdışı işlem sonucu devlete verilmeyen vergiler ise, üretime, istihdama, yatırıma kaynak teşkil etmekte, vergi kaçıran kaçırdığının (kazandığının) kıymetini daha iyi bildiğinden yerinde/zamanında harcamaktadır (Altuğ, 1999: 67). b) İstihdam Açısından Olumlu Etkileri Gelişmekte olan ülkemizde kırsal kesimden kentte büyük oranda göç vardır. Kentlerde sanayi istihdamı aynı oranda artmadığı için yeni gelenler kendi istihdamlarını kendileri yaratmaktadırlar. Böylece yoksulluğu hafifletici unsur taşıdığından kayıtdışı ekonomi, istihdama önemli katkılar sağlar. Kayıt altında bulunan ekonominin yüksek maliyetler, kapasitenin eksik kullanımı ve kaynakların sınırlı olması gibi nedenlerle herkese iş yaratma imkanı yoktur. Kayıtdışı ekonomi, açıkta kalan bu işsiz kitlelere iş imkanı sağladığı için bir çok insanın geçim kaynağı olma özelliği taşır. Kayıt altında olan sektörlerde çalışanlar, eğitim düzeyleri belirli bir seviyede ve ayrıca kalifiye elemanlardır. Kayıtdışı ekonomide ise, her seviyeden insana istihdam olanağının sağlanması hem işsizliği azaltır hem de işverenlere daha düşük maliyette işgücü çalıştırma olanağı sağlar. Ancak, kayıtdışı ekonominin yarattığı bu istihdam sağlıksız istihdamdır. İstihdamı geliştirmek, alternatif kayıtdışı sektörü geliştirmek değil, uyun düzenlemelerle kayıtdışı sektörü kayıt altına alarak kayıtlı istihdamı geliştirmektir. (Yetim, 1999:14) c) Rekabet Gücü Kazandırması Açısından Olumlu Etkileri: İşletmeler rekabet gücü,teknolojik yatırım seviyesine dayanmaktadır. Emek yoğun üretimdeki yüksek maliyetlerin, teknoloji yoğun üretimde daha

45 36 düşük maliyetlerle rekabet şansı bulunmamaktadır. Kayıtdışı ekonomide kayıtlı ekonomide ki kazanç üzerinden alınan vergiler, işçilik üzerinden ödenen sigorta, vergi gibi yüksek oranlı kamusal yükümlülükler bulunmadığından, üretim maliyetlerinin, dolayısıyla satış fiyatlarının düşük gerçekleşmesi, kayıtdışı ekonomiye yurt içi ve yurt dışı pazarlarda rekabet gücü kazandırmaktadır. Bu nedenle,kayıtdışı ekonomi, bir yandan çalışanlar arasında haksız rekabet yaratırken, diğer taraftan da resmi ekonomiye göre üretim maliyetlerinin düşük olması nedeniyle iç ve dış piyasalarda rekabet gücünü artırmaktadır. Çeşitli nedenlerle kayıtlı ekonomiden kayıtdışı ekonomiye kayan gelirler, tasarruflar üzerinde çarpan etkisi yaratarak ekonomiye canlılık getirir ve rekabet gücünü artırır. Kayıtdışı ekonomiden elde edilen gelirler kayıtlı ekonomide yer alan mal ve hizmetlere talep yaratmaktadır. Dolayısıyla, kayıtdışı ekonomiden elde edilen gelirlerin tüketim aşamasında kayıt altına alınma ihtimali söz konusudur. Diğer bir ifadeyle, elde edilmesi aşamasında kayıt altına alınamayan gelirler harcanması aşamasında kayıt altına alınabilir. Son olarak kayıtdışı ekonomi, ekonomide katma değer yaratması bakımından da ekonomik büyüme oranının yüksek çıkmasına yardımcı olur.

46 37 II. KAYITDIŞI İSTİHDAM Kayıtdışı Enformel sektör, resmi olarak kayıtlı olmayan üreticiler ve çalışanlardan, formel sektörde kayıtlı olmadan çalışanlara kadar geniş bir faaliyet alanını kapsar. Formel sektörde çalışanlar; ücret düzeyi, çalışma koşulları,sendikalar ve/veya devletin çalışma hayatındaki düzenlemeleri ile koruma altına alınmamışken, enformel faaliyetler yasal ve kurumsal çerçevenin dışında yer almalarından dolayı sosyal koruma mekanizmalarından yararlanamayan, pazarlık gücü olmayan çalışanlardan oluşmaktadır. Bu bağlamda Uluslar arası ve ulusal çerçevede kayıtdışı istihdam kavramını aşağıdaki tanımlamalar ile ele alarak inceleyebiliriz. 1 Kayıtdışı İstihdam Kavram ve Tanımı: Kayıtdışı istihdam, kayıtdışı sektörde kendi hesabına ve/veya ücretli olarak çalışan, faaliyetleri istatistiklere yansımayan yada tam olarak hesaplanamayan istihdam şeklidir. (Algan,2004:34.) Enformel sektör ise kayıt altında olan ancak her an kayıt dışına çıkabilecek üreticileri tanımlar.örneğin,10 kişi olduğunda hemen 9 kişiye düşerek yasal yaptırımların dışına çıkan üreticiler enformel sektörü oluştururlar. Kayıtdışı istihdam kavramı ilk defa enformel sektör olarak adlandırılarak 1970 yılında ILO nın düzenlediği Dünya İstihdam Programı (World Employment Program ) kapsamındaki Kenya raporunda kullanılmıştır. Raporda formel (kayıtlı) sektör tarafından karşılanamayan açık işsizliğin enformal ( kayıtdışı) sektör tarafında emildiği ve kırsal alandan şehirlere göçün beklenmeyen miktarda açık işsizliğe yol açmadığı saptaması yapılmıştır. (TOBB, 1994:126) Bu saptama inceleme konumuzun içeriğinde yer alan kayıtdışı istihdamın nedenlerinden olan göç olgusuna da değinmesi bakımından önemlidir. Kayıtdışı ekonomi, kısaca devletten gizlenen ve kayda geçirilmeyen, bu nedenle de denetim dışında kalmaya özen gösteren faaliyetlerin tümü olarak tanımlanabilir.

47 38 Kayıtdışı ekonomi, Gayri Safi Milli Hasıla hesaplamalarına dahil edilmeyen alanı temsil etmektedir. Kayıtdışı istihdamda, bazı bireyler elde ettikleri gelirleri eksik beyan ederek, bazıları da hiç beyan etmeyerek faaliyette bulunmaktadırlar. (Trandel;Snow,1999: ; Çizgici, 2003:80 ) Kayıtdışı istihdamın tanımı değişik şekillerde yapılmaktadır. Bunlar; Kayıtdışı istihdam işyerlerinin resmi makamların bilgisi dışında işçi çalıştırması (Altuğ, 1994: Tüsiad, Sayı; 14; Kip, 2002: 5) Ülkenin çalışan nüfusunun resmi toplam istihdam rakamları içinde kapsanamaması ( Tisk, 2000;39 ) Klasik üçlü sektörel ( Tarım,Sanayi, Hizmetler) ayırım olarak kabul edilen formel sektörün dışını itilmiş marjinal veya diğer bir değişle kurumsallaşmamış faaliyetleri (Baştaymaz, 1990:11) Kayıtlara yansımayan veya yasal olmayan çalışma biçimi (Ekin, 1995:86) Çalışanların çoğu zaman gerekli vasıflara sahip olmadan,asgari yaş haddi, asgari ücret,fazla mesai ve işyeri standartları gibi konulardaki düzenlemelere uyulmadan, gerekli sosyal güvenlik, vergi ve diğer fonların eksik ödendiği,veya hiç ödenmediği istihdam biçimi (Ilgın, 1995:39 ) Bütün bu tanımların yanında birde Avrupa Birliği Komisyonu tarafından hazırlanan bir raporda yer alan kayıtdışı istihdam tanımı vardır. Raporda;kayıtdışı istihdam niteliği itibariyle yasal fakat kamu makamlarına bildirilmemiş herhangi ücretli bir faaliyet olarak tanımlanmaktadır. Bütün bu tanımlamalardan yola çıkarak bizde Kayıtdışı İstihdamı Şu şekilde tanımlayabiliriz. Kayıtdışı istihdam; İstihdam faaliyetlerinin (üretim ve hizmet) resmi belgelere dayandırılmaması ve böylece resmi kayıtlara girmemesi, bunun sonucunda vergisel ve zorunlu sosyal yükümlülüklerde dahil olmak üzere tüm yükümlülüklerin,mali ve sosyal güvenlik kurumlarının denetim alanının dışına çıkarılması dır. Ülkemizde, kayıtdışı ekonominin kayıtlı ekonomiye oransal olarak yüksek olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek olup, bu durum aslında devlet otoritesini zaafa uğratacak şekilde her geçen gün için büyük miktarlarda devlet gelirlerinin yok edilmesine neden olan son derece tehlikeli bir gelişmedir.

48 39 Kayıtdışı istihdam olgusu da, kayıtdışı ekonominin doğal sonuçlarından birisidir. Konuyu irdelerken, aslında öncelikle kayıtdışı istihdamı doğrudan doğruya besleyen ve büyüten nedenleri ve gerçekleri aydınlığa kavuşturmakta fayda bulunmaktadır. 2 Kayıtdışı İstihdam Türleri Kayıtdışı istihdam türlerimi Hiç bildirilmeyen ve kısmen bildirilenler olarak iki ana grupta toplayabiliriz. A- Hiç Bildirilmeyenler İstihdam edilen işçilerin hiçbir şekilde kayıtlarda gösterilmemesidir. Bu alanda faaliyet gösteren kesim ekonomik hayatın içinde yer almakla birlikte hiç kaydı olmayan ve kayıtdışı çalışan kişilerdir. Küçük çaplı tamir bakı işleri yapanlar, inşaat ve tarım başta olmak üzere kayıtdışı çalışanlar, işportacılar, hamallar, iş takipçileri, boş alanlarda otopark işletenler, jeton ve bilet satanlar, semt pazarlarında sebze ve meyve satarak faaliyet de bulunulmaktadır. (Kip, a.g.e :10) B- Kısmen Bildirilenler Butür ise üç boyutlu olarak ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, istihdam edilen işçilerin çalıştıkları sürenin sadece bir kısmının kayıtlarda gösterilmesi, ikincisi; istihdam edilen işçilerin prime esas kazançlarının eksik gösterilmesi ve üçüncüsü de istihdam edilen işçilerin hem çalışma sürelerinin hem de prime esas kazançlarının eksik gösterilmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Kısmen kayıtlı ekonomi içerisinde faaliyette bulunanlar yasal olarak, kendileri kayıtlı olup faaliyetlerinin büyük bir kısmı kayıtların dışında kalan mükelleflerdir. Bu tür mükellefler, devletin bilgisi dahilinde olan, kaydı bulunan, gerekli biçimsel yükümlülükleri yerine getiren hatta bir miktarda vergi ödeyen

49 40 mükelleflerdir. Bu tür faaliyette bulunanları gelirleri yasal olarak kayıtdışında kalanlar ve yasalara aykırı olarak kayıtdışında bırakanlar olarak iki ayrı grupta incelenebilir. Ağırlıklı olarak aile işletmesi ve küçük ölçekli işletmeler ile bunların yanında adi şahıslardan oluşmaktadır. Yasal olarak faaliyetleri kayıtdışında kalan mükelleflere götürü mükellefler örnek verilebilir. Yasalara aykırı olarak kayıtdışına çıkanlar yükümlülüklerinden kurtulma arzusu içerisinde yasal matrah sınırlarını daraltır yada az ödemeye çalışır. Bunu da başaramazsa ve vergi ödemek zorunda kalmışsa, gerektiğinde kanun dışına da çıkarak vergi yükünü sırtından atmaya çalışır. ( Kip,a.g.e:9-10) 3 Kayıtdışı İstihdamın Nedenleri Kayıtdışı istihdam, gelişen ülkelerde istihdamın önemli bir kaynağını oluşturmaktadır. Kayıtdışı istihdamı ortaya çıkaran faktörler ülkeden ülkeye farlılıklar göstermektedir. Ülkelerin ekonomik, sosyal ve çalışma hayatını düzenleyen hukuki yapısı ile kayıtdışı istihdam arasında sıkı bir ilişki vardır Ülkeler kayıtdışı faaliyetlerin yapılmasına izin vermemektedir.kayıtdışı istihdam faaliyetinde bulunmak, yalnızca devlete karşı işlenmiş bir suç değil topluma karşı da işlenmiş bir suç olarak değerlendirilmektedir. Sosyal Devlet anlayışına sahip ülkeler kayıtdışı istihdamın önlenmesi için yasal düzenlemelerin yanında kayıtdışılığa neden olan faktörlere de çözüm ararlar. Çünkü sorun yalnızca kamu gelirlerinin azalması değildir. Yurttaşların refahı da önemlidir. Özellikle, sosyal güvenlik sisteminin ekonomik ve sosyal yapı içerisinde yeterli olmadığı ülkelerde kayıtdışı istihdam,istihdamı sağlayan bir sosyal güvenlik fonksiyonu gibi işlev görmekte ve işsizlere, düşük ücretli kamu sektörü çalışanlarına yeterli maaş alamayan emeklilere,gelirlerini yükseltme konusunda bir kaynak oluşturmaktadır. Kayıtdışı istihdam kayıtlı istihdama oranla farklı özellikler taşımaktadır. Burada nüfus grupları, sektörel yapı, işgücünün niteliği, kişisel yaklaşımlar gibi

50 41 önemli etkenler söz konusudur. Kayıtdışı istihdam incelendiğinde,bu olgunun içerisinde sosyal, ekonomik ve yasal süreçlerin iç içe girmiş olduğu görülmektedir. Türkiye de kayıtdışı istihdamla mücadele de başaralı olabilmek için yapılması gereken, kayıtdışı istihdamın doğuruma neden olan faktörleri iyi anlamak ve çözüm önerilerini buna göre belirlemektir. Türkiye de kayıtdışı istihdama neden olan faktörleri bu çerçevede üç ana başlıkta ele almamız mümkündür. i. Sosyal yapıdan kaynaklanan faktörler ii. Ekonomik ve mali nedenler iii. Devlet yapısından ve mali sistemden kaynaklanan nedenler. A- Sosyal Yapıdan Kaynaklanan Faktörler Kayıtdışı İstihdamın artmasına etken olan Faktörler içeisinde Sosyal Yapıdan kaynaklanan nedenler oldukça ağırlıklıdır. Bunları aşadaki başlıklar altında ele almamız mümkündür. a) Nüfus Artışı Sosyal yapıdan kaynaklanan faktörlerin başında nüfus artışı, nüfus yapısı, iç ve dış göçler, gecekondulaşma, düzensiz kentleşme, issizlik, kayıtdışılığın en büyük faktörlerindendir. Son yılda kesintisiz olarak kırsal kesimden kentlere sürekli bir biçimde ortaya çıkan yüksek oranlı göç hareketi günümüzde gelişen dünyanın en dikkat çekici özelliğidir. (Kip, a.g.e: 13) Düşük gelirli ülkelerde kentli nüfus 1965 yılında toplam nüfusun %17 sini oluştururken bu oran 1988 de % 35 ulaşmıştır. Orta gelir gruplu ülkelerde ise aynı oran % 42 den % 58 e yükselmiştir. ( Ekin, 1999:97) Bu gün ise kentsel istihdamda bu oran %69,8 i bulmaktadır. (DPT,2599-ÖİK:610:59) Kentlerde nüfus artmış ancak kentsel modern faaliyetler biriken nüfusun ancak bir bölümüne istihdam olanağı sağlamıştır. Vasıf eksikliği ve işgücü

51 42 fazlalığı nedeniyle kayıtlı istihdam dışında kalmış büyük bir emek arzı fazlalığı oluştur. Nüfusun büyüklüğünün, büyüme hızının ve yaş itibariyle dağılışının bilinmesi,o ülkede halkın refah seviyesinin, ekonominin üretken kapasitesinin belirlenmesi ve gelecekte ortaya çıkan ihtiyaçların tespiti açısından çok önemlidir. Bir ülkenin kalkınmasında nüfus önemli bir faktördür. Ekonomilerini büyütmek için gerekli diğer şartlara sahip olduğu halde yeterli nüfusa sahip olmayan ülkelerin, bu eksikliği gidermek amacıyla yurt dışından işgücü ithal etmek zorunda kaldıkları bilinen bir gerçektir.nüfus, sahip olduğu özelliklerinden dolayı ekonomik gelişmenin bir şartı olmakla beraber ekonomik gelişmeyi engelleyen veya en azından yavaşlatan bir etkiye de sahiptir. ( Yazıcı,1999:94) Fazla işgücü, işsizlik yoluyla finanse edilmediği sürece, yaşamlarını sürdürecek bir geliri sağlamak açısından kendi çalışma alanlarını kendileri yaratmak durumunda kalacaklardır. Böylece kayıtdışı istihdam bu açıdan büyük bir Emek Süngeri rolü oynayarak kayıtlı istihdam dışında kalan emeğe iş olanağı sağlayacaktır. ( Ekin,1995:39) Bunun yanında yaşam koşullarının ağırlaşması ve değişen hayat normlarına uygun sağlama isteği bireyi gelirlerini artırmaya yöneltecektir. Bu kaçak olarak ikinci bir işte çalışma ya da evde belli bazı mal ve hizmetlerin üretilmesi şeklinde olabilir. (Kip,a.g.e; 14) Ülkemizde hızlı nüfus artışı her kurumu ve gelişmeyi etkileyen bir olgudur. Nüfus artışı Türkiye deki her reform hareketini ve kalkınma çabalarını olumsuz etkilemektedir. Hızlı nüfus artışı bireylerin refah artışından daha fazla pay almasının ve ekonominin değişim sürecinin daha hızlı gerçekleşmesini engellemekte, sürdürülebilir.kalkınma çabalarını zorlaştırmakta, konut, sağlık, eğitim ve alt yapıya olan ihtiyacı artırmaktadır. Cumhuriyetin başlangıç yıllarında 13 milyon olan nüfus zaman içinde sürekli artış göstererek bugün 70 milyona yükselmiştir. Türkiye gibi dinamik bir toplumda zaman içinde nüfusun işgücünün ve istihdamın artması beklentilerin aksine bir gelişme değildir. (Kip,a.g.e; 15)

52 43 Ülkemizde hızlı nüfus artışıyla birlikte ekonominin kalkınma süreci içinde olması doğal olarak işgücünün ve istihdamın da artmasına neden olmuştur. (Biçerli, 2000;134) Ancak; hızlı nüfus artışı ile eksik istihdamın oluşması, ücret düzeylerini aşağı çekmekte, düşük ücretlilerin gelirini artırmak amacıyla kayıtdışı istihdam faaliyetlerine yöneltmektedir. Ayrıca ülkemizde çocuk genç nüfusun,toplam nüfus içerisinde yüksek olması, gerekli eğitimin verilememesi, nüfus artış hızının yüksek, GSMH nin düşük olması nüfusu, kayıtdışı istihdamı besleyen faktörlerden birisi haline getirmektedir. b) İşsizlik Kayıtdışı çalışma şekillerini tercih eden işgücünün en önemli gerekçelerinden birisi işsiz kalmak yada işsiz kalma tehlikesidir. Bu anlamda kayıtdışı istihdam tercihini yalnızca işsiz bir kimsenin tercihi değil, işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıya olan kayıtlı çalışanları da kapsayacaktır. Ancak konumuz açısından kuşkusuz işsizlik kavramı açık ve gizli işsizliği içermektedir. Türkiye gibi işsizlik konusunda ki verilerin çok az belirgin ve sınırlı olduğu bir ülkede, işsizlik incelemeleri yapmanın zorlukları açıktır. Batıda endüstri toplumlarında kullanılan kavramlar Türkiye de işsizlik sorununun anlaşılmasına yetmemektedir. Çünkü Türkiye nin temel sorunlarından biri olan işsizlik,batıdakinin aksine işsizliğin karşıtı çalışmama veya işsiz kalma olarak ortaya çıkmamasıdır. İşsizlik, çalışır gözükürken aslında işsiz olanların belirlenmesi sorununa dönüşmektedir. (Ekin, 2000:27) Ülkemizde 1966 yılında, yani planlı dönemin başında işsizlik oranı %3,1 iken, Planlı dönem sonrası tersine dönmüştür.işsizlik oranı 1963 sonrası genellikle artmış,1978 yılında incelenen dönem içinde en yüksek orana (%10,1) yükselmiştir. (Bulutay,1995: ) 1970 li yılların sonunda Enflasyon, büyüyen dış ticaret açıkları, tıkanan ithal ikameci sanayileşme stratejisi, bozulan endüstri ilişkileri ve grevler nedeniyle önemli ölçüde düşen kapasite kullanım oranları gibi önemli sorunlar işsizliği arttırmıştır.

53 44 İşsizlikle ilgili rakamlar 1990 lı yıllarda işsizliğin genel olarak düşme eğilimi içinde olduğunu göstermektedir. Aynı yıllarda eksik istihdam oranlarının ise %5,1 ile %8,1 arasında dalgalandığı görülmektedir. Türkiye de 2000 yılında 1.5 milyona varan %6,9 oranındaki açık işsize ilaveten, 1,3 milyon ve %6 eksik istihdama tabu olarak atıl bir şekilde bulunan işgücü vardır. İkisi birlikte toplandığında Türkiye de 2000 yılında 2,8 milyona varan ve %13,9 oranına ulaşan işsizlikle karşılaşıyoruz. (Tablo 1) Özellikle yaşanan 2001 krizi ile işsizlik oranı işgücünün %16,6 sına ulaşmıştır. TABLO 2: Türkiye de 1989 dan Günümüze İşsizlik ve Eksik İstihdam Oranları YILLAR İŞSİZLİK ORANI % 12+YAŞ EKSİK İSTİHDAM ORANI % ,0 7, ,4 5, ,3 6, ,8 7, ,9 6, ,9 8, ,6 7, ,8 6, ,9 5, ,2 6, ,3 6, ,9 7, ,6 6, , , ,9 7, ,2 6, ,9 11, OCAK ,0 Kaynak: Bu yüksek oranlardaki işsiz ve eksik istihdam rakamları, Türkiye de faaliyetlere gerekil olan işgücü nüfusunu oluşturmaktadır. İşsizlik kayıtdışı

54 45 istihdam için bir neden olmakla beraber gerçekte kendisi, kayıtdışı istihdamı oluşturan nedenlerin bir sonucudur. Türkiye de hızlı nüfus artışı, göç ve kentleşme ile istihdam yapısı işsizliğin artmasına neden olmaktadır. Kayıtlı sektörde iş bulamayan işgücü ise, kayıtdışı istihdama yönelmektedir. Bir anlamda işsizlikle kayıtdışı istihdam arasında doğrudan bir ilişki vardır. İşsizlik arttıkça kayıtdışı istihdamın boyutları da genişlemektedir. Türkiye de işgücünün önemli bir kısmı,esas itibariyle tarımsal alanda, aile işletmelerin dayalı üretim yapan, küçük ölçekli, ücretsiz aile yardımcıları kullanan, mevsimlik dalgalanmalara tabi bir istihdam yapısında yer almaktadır. Bu işgücünde önemli oranda fazlalık mevcuttur. İşsiz oranı ve eksik istihdam büyük bir yoğunluğa sahiptir. (Ekin, 2000:29) Ayrıca kentlere yeni gelen vasıfsız işgücü, çocuklar,kadınlar,ikinci işte çalışanlar ve yabancı kaçak işçiler kentsel yapıda kayıtdış istihdama yönelmektedirler. Türkiye deki işsiz sayısının yüksek olması, emeğin pazarlık gücünü azaltmaktadır. Kayıtdışı istihdam faaliyetlerine katılmak zorunda kalan işsizler, düşük ücret almakta ve iş güvencesinden yoksun çalışmaktadır. c) Kentleşme ve Göç Kentleşme Sanayileşme ve ekonomik gelişmeye bağlı olarak kent sayısının artması ve halen var olan kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında artan oranda örgütlenme iş bölümü ve uzmanlaşma oluşturan insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan nüfus birikim süreci (Keleş, 1984:5) tanımlanabilir. Türkiye de göç olgusunun ve beraberinde getirdiği kentleşmenin nedeni,tarımda modern üretim tekniklerinin kullanılması, buna karşılık tarımda çalışmasına ihtiyaç duyulan insan gücünün miktarının azalmasıdır. (Keleş, 1984:7) Kırsal kesimden iş bulabilmek umuduyla kentlere göç eden işgücünün

55 46 önemli bir kısmı hemen işe girememekte, bu da kişileri daha zor şartlarda yaşamaya itmektedir. ( Akad, 1982:135) Kentlerde mevcut işsizlere dahi istihdam imkanları yaratılamazken, köyden kente göç eden ve herhangi bir üretim tecrübesi ve yeterli eğitimi olmayan kişilerin kayıtlı sektörde istihdam edilebilme olasılıkları çok düşüktür.bu insanların kente uyum sağlaması ve istihdam edilebilme imkanı bulamaması kaçanılmaz olmaktadır. Türkiye de bugün nüfusun % 41 bir başka değişle nüfusun 2/3 kentlerde yaşamaktadır. (TABLO :3) TABLO 3: Türkiye de Kentlerde işgücü ve İstihdam ( ) (Bin Kişi) Yıllar 15+yaş kadın TürkiyeGeneli nüfus(bin kişi) İşgücüne Kadın katılma Oranı, İşgücü(bin kişi) % İşsiz Kadın kadın(bin İstihdamı(bin kişi) kişi) İşsizlik Oranı,% Artış Değişim,% KENT : Artış Değişim,% Kaynak: DİE, 2005:131 Kırsaldan kentlere yapılan sürekli göç işsizlerin ve gizli işsizlerin sayısını artırmıştır. Bu bağlamda kırsal yörelerden göç edenler kayıtdışı istihdam faaliyetleri için önemli bir işgücü kaynağı olmuşlardır. (Kalça, 1998:20) Kentleşme ve göç olgusu ile kayıtdışı istihdam faaliyetlerinin önemli bir göstergesi de gecekondulaşmadır. Çünkü küçük esnaflık işportacılık gibi faaliyetler gecekondu bölgelerinde rahatlıkla kendilerine çalıma imkanı ve pazarlar bulabilmektedir. Diğer taraftan kentlerde kayıtdışı sektörde istihdam edilenlerin önemli bir kısmı gecekondu bölgelerinde ikamet etmektedirler. Yapılan bir araştırmada gecekondu bölgesinde yaşayan nüfusun yaklaşık % 20 lik kısmı ya marjinal işlerde çalışmakta yada işsiz durumda bulunmaktadır.(keleş, 1984:359) Türkiye de 2006 ve 2007 birinci dönem ilk üc aylık verilerine göre

56 47 kentli işsiz sayısı kırsaldaki açık işsiz sayısının 2 katı kadar rakamsal büyüklüğe sahiptir. ( İşgücü durumu (Ocak2007) TÜRKİYE KENT KIR Kurumsal olmayan sivil nüfus (000) ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) İşgücü (000) İstihdam (000) İşsiz (000) İşgücüne katılma oranı (%) 46,1 46,8 45,1 45,2 47,7 49,8 İstihdam oranı (%) 40,6 41,7 38,9 39,3 43,5 45,9 İşsizlik oranı (%) 11,8 11,0 13,7 12,9 8,9 7,9 Tarım dışı işsizlik oranı (%) 14,9 13,7 14,0 13,2 17,6 15,5 Genç nüfusta işsizlik oranı (1) (%) 21,9 20,6 22,8 22,1 20,2 17,9 Eksik istihdam oranı (%) 3,8 3,3 3,5 2,8 4,2 4,0 Genç nüfusta eksik istihdam oranı (1) (%) 3,9 3,4 3,4 2,4 4,8 5,2 İşgücüne dahil olmayanlar (000) (1) yaş grubundaki nüfus Kaynak;( Kentlerdeki açık ve gizli işsizlik olgusunun bu denli yüksek oluşu kayıtdışı istihdamı ortaya çıkışını hazırlayan ve gelişmesini sağlayan en önemli etkenlerden birisidir. Türkiye deki kentleşme hareketini gelişmiş ülkelerden farklı kılan etken batıda, kentleşmenin kalkınma ile birlikte yürümesidir. Oysa ülkemizde ekonomik büyüme hızı kentleşme hızından ( Birkaç yıl dışında) her zaman düşük olmuştur. Batıda kentlere göç eden genellikle iş olanakları bulmuş iken, ülkemizde köylerden göç edenler için işsizlerin, gizli işsizlerin veya kayıtdışı sektörde çalışanların sayısının bir hayli kabarık olduğu görülmektedir. ( DTP;8.Beş Yıllık Kalkınma Planı Ankara; 2001) Dikkat çekici bir nokta ise, kent ortamındaki genç nüfusun işsizlik oranının çok daha yaygın bir durumda olmasıdır. Kayıtdışı istihdam, genç işsizler için, giriş çıkış kolaylığı sağlaması ve kayıtlı bir iş bulana kadar gelir elde edecekleri uygun bir sektör olması nedeniyle genç işgücü açısından kolaylıkla tercih edilmektedir.

57 48 d) Çocuk İşgücü Her toplum ekonomik yapısına uygun yaş ve cinsiyete göre bir iş bölümü yapmaktadır. Çocuk işgücü de bu iş paylaşımının bir parçasını oluşturmaktadır. Geleneksel toplumlarda çocuğun çalışmasına olumlu bakılmaktadır.çünkü çocuk gelecekte yükleneceği görevlere bir hazırlık olarak çalıştırılmaktadır. Bir anlamda eğitim yönü ağırlıktadır. Çalışma hayatı, formel eğitimin yetersizliğinden eğitim fonksiyonunu da yüklenerek çocuğu geleceğe hazırlamaktadır. Bu nedenle eğitim kurumların yaygınlaşması, zorunlu eğitim süresinin uzatılması çocuğun çalışma hayatının dışına çekilmesine yardımcı olacaktır. Günümüzde çocuk çalışanları açısından iki önemli gelişme vardır. Birincisi, ülkeler arası gelişmişlik farklarının kapatılamaması ve gelişmekte olan ülkelerin ucuz işgücünü ve çalışma normlarındaki eksiklikleri avantaj olarak kullanmak istemeleri,ikinci olarak ise, özellikle gelişmekte olan ülkelerde geleneksel tarımın bozulması ile görülen hızlı sosyo-ekonomik değişim ve yaşanan düzensiz kentleşme ve sanayileşme ile birlikte çocukların yeni ve daha büyük risklerle karşı karşıya kalmasıdır. (Baştaymaz,2000:292) Bu riskler gelişmekte olan ülkeler arasındaki Türkiye nin de sorunlarından bir tanesidir. Türkiye nin çocuk işgücü sorunu, diğer sorunu olan kayıtdışı istihdamın kaynaklarından birisini oluşturmaktadır. Türkiye nin AB ülkeleriyle işgücü yapısını karşılaştırdığımızda Yunanistan ve Portekiz hariç, diğer AB ülkelerinde 15 yaşın altında çocuk istihdamı bulunmazken, ülkemizde işgücünün % 2.5 ini çocuklar oluşturmaktadır. (TÜİK ) Bugün, Turizm sektöründe,bankalarda, bir diğer hizmet sektörlerinde stajyer ve çırak adı altında, hatta bir çok işyerinde ücretin bile ödenmediği yoğun bir çocuk ve genç istihdamı ile karşılaşılmaktadır. Özellikle 1-9 işçi çalıştıran çok küçük işyerlerinde çok sayıda kaçak işçi yanında, çocuk işçinin de çalıştırıldığı görülmektedir. Kayıtdışı sektör istihdamın biçimlerinden olan eve iş vermelerde, evin işyeri olarak kullanılmasında ve küçük ölçekli işyerlerinde çocuk işçiler okula gitmeden ailelerine katkıda

58 49 bulunmak için çalışmaktadırlar. Ayrıca, ayakkabı boyacılığı, yollarda araba camı silme, gazete ve su satıcılığı ve benzeri marjinal işlerde yoğun çocuk istihdamı ile karşılaşılmaktadır. Tüm bu koşullar altında çocuk işçiler hiçbir yasal güvenceden ve sosyal güvenlik sisteminin korunmasından yararlanmadan, eğitim yaşlarında yoğun bir şekilde ucuz işçi olarak çalıştırılmaktadır. Özellikle çok küçük üretim birimlerinde herhangi bir kayda tabi olmadan üretim faaliyetlerinde bulunulması nedeniyle yoğun bir biçimde çocuk işçi istihdamı söz konusu olmaktadır. Bu küçük işçiler bu tür çalışmalarla aile içi ekonomiye katkıda bulunmaktadırlar. Kuşkusuz, çocuk çalıştırılmasının temelinde ülkemiz açısından esas tayin edici unsur, hızlı nüfus artışı, işsizliğin büyüklüğü ve emek piyasasında yoksul ailelerin geçin için gelir sağlamada çocuklarını eğitim yerine, çok küçük yaşlarda çalışmaya teşvik etmeleri yatmaktadır. Yasaların tüm koruyucu önemlerine, özellikle işçi sendikalarının bu alanda sarf ettikleri uğraşlara rağmen, geleneksel olarak tarımda, kentlerde sanayi tesisleri ve özellikle hizmet sektöründe yoğun bir çocuk işçi istihdamı ve istismarı ile karşılaşılmaktadır. Aslında Türkiye de çalışan çocukların baba mesleklerine bakıldığında, bunların esas itibariyle işsiz ebeveynlerin çocukları olduğu görülmekte, babanın toplumsal üretime katılmadığı bir aşamada,çocuk emeğinin devreye girdiği görülmektedir. Bu da ilave işçiler hipotezini haklı çıkaracak bir biçimde,babanın işsizliğinin çocuğu emek piyasalarına girmeye zorladığı sonucunu vermektedir. Kuşkusuz çocuk bunu, en hızlı yoldan içine girmenin kolay olduğu kayıt-dışı sektörde yapmaktadır. Ancak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) nun 1994, 1999 ve 2006 yıllarında düzenlediği Çocuk İşgücü Araştırmalarına göre ülkemizde ekonomik faaliyetlerde çalışan çocuk sayısı giderek azalmaktadır. Söz konusu araştırmalara göre ülkemizde 6-17 yaş grubundaki ekonomik faaliyetlerde çalışan çocukların sayısı 1994 yılında 2 milyon 269 bin iken, 1999 ve 2006 yıllarında sırasıyla 1 milyon 630 bine ve 958 bine düşmüştür. Ayrıca, zorunlu eğitim çağında olan 6-14 yaş grubundaki ekonomik faaliyetlerde çalışan

59 50 çocuk sayısı da 1994 yılında 958 bin iken 1999 yılında 609 bine, 2006 yılında ise, 1994 yılına göre %67 azalarak 318 bine inmiştir. Her iki yaş grubunda çalışan çocuk sayısındaki bu büyük düşüş, önemli ölçüde tarım sektöründe çalışan çocuk sayısındaki azalmadan kaynaklanmaktadır. Tarım sektöründe 1994 yılında toplam çalışan çocuk sayısı 1 milyon 510 bin iken 2006 yılında %74 gerileyerek 392 bine düşmüştür yılının 4. döneminde Türkiye genelinde 6-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 264 bindir. Bu yaş grubundaki çocukların %60.9 u (9 milyon 902 bin) kentsel, %39.1 i (6 milyon 364 bin) kırsal yerlerde bulunmaktadır ve bu çocukların %84.7 si bir okula devam ederken, %15.3 ü (2 milyon 491 bin) okula devam etmemektedir. Türkiye genelinde 6-17 yaş grubunda istihdam edilen çocukların %47.7 si (456 bin) kentsel, %52.4 ü (501 bin) kırsal yerlerde yaşamaktadır. Çalışan çocukların %31.5 i bir okula devam ederken, %68.5 i (656 bin) öğrenime devam etmemektedir. Okula devam eden 6-17 yaş grubundaki çocukların %2.2 si ekonomik bir işte çalışırken, okula devam etmeyen çocukların %26.3 ü (656 bin) çalışmaktadır. Cinsiyetlerine göre istihdam edilen çocuklara bakıldığında ise %66 sının (631 bin) erkek, %34 ünün (326 bin) kız çocukları olduğu görülmektedir. Çalışan çocukların sayısındaki mutlak ve oransal azalma daha çok zorunlu eğitim çağında olan 6-14 yaş grubundaki çocuklarda olmuştur yılında 6-14 yaş grubunda ekonomik faaliyetlerde çalışan çocukları 1994 yılı ile karşılaştırdığımızda; tarım sektöründe 730 binden 182 bine gerileyerek, %75oranında azalma olduğu, sanayi sektöründe, 106 binden 50 bine gerileyerek %53 oranında azalma olduğu, hizmetler sektöründe ise 71 bin den 21 bine gerileyerek %70 ora nında bir azalma olduğu görülmektedir. Ancak, ticaret sektöründe bu sayı 1994 yılında 50 bin iken 1999 da 31 bin e gerilemiş fakat 2006 yılında yeniden yükselerek 65 bin olmuştur. TÜİK 2006 Çocuk İşgücü Araştırması sonuçları 6-17 yaş grubunda ülkemizde ekonomik faaliyetlerde çalışan çocuk sayısının son 12 yılda tüm sektörlerde toplam olarak

60 51 %58 oranında azaldığını göstermektedir. Bu gerileme, 6-17 yaş grubu için, tarım sektöründe %74, sanayi sektöründe %30, ticaret sektöründe %54 oranlarında gerçekleşmiştir. Bu oranlar 6-14 yaş grubu için ise sırasıyla, %75, %53 ve %70 dir. Tablo: 5 Çocuk İşgücü Temel Göstergeleri (Bin kişi) Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus Yaş Grubundaki Nüfus Yaş Grubundaki Nüfus Yaş Grubundaki Nüfus İstihdam (6 yaş +) İstihdam (6 14 yaş) İstihdam Oranı (6 14 yaş) İstihdam (6 17 yaş) İstihdam Oranı (6 17 yaş) Kent Kır Erkek Kadın Tarım Tarım-dışı Ücretli veya Yevmiyeli Kendi hesabına veya işveren Ücretsiz aile işçisi Kaynak: TÜİK Çocuk İşgücü Araştırması, 2006 Haber Bülteni Türkiye de genç nüfusun gelecekte ekonomik ve sosyal güç haline gelmesi için sağlıklı gelişmesi ve iyi eğitilmiş olması gerekmektedir. Türkiye de çocuk işçilerin çalışma alanlarının özellikle küçük işyerleri olduğu ve bu işyerlerinde çocuk işçilerin hiçbir yasal çerçeveye uyulmadan,

61 52 sosyal güvenceden yoksun olarak yoğun bir şekilde istihdam edildiği belirlenmiştir. Çocukların istihdam edildiği kayıt-dışı istihdamda bir mesleki eğitime yer verilmemektedir. Düzensiz bir istihdam biçimi özelli olan bu sektörde çalıştırılan çocukların bazen yasa dışı işlere de yönlendirildiği görülmektedir.(baştaymaz, 1994:83) Sosyal Güvenlik hakları açısından çocuklara baktığımızda; i. Kapsama Dahil çocuklar ii. Bir Hizmet akdine bağlı olarak çalışan çocuklar iii. Kaçan olarak çalıştırılan çocuklar iv. Yasak işlerde çalıştırılan çocuklar v. Çıraklar, vi. İşverenin yanında çalışan çocuklar vii. Öğrenciler, viii. Kursiyerler Başlıkları altında ayrı, ayrı incelenmektedir. Sonuç olarak; Türk Sosyal Güvenlik Sistemi içerisinde Özellikle çocuklar ve çocuk çalışanları kapsayacak ve onların sorunları çözecek çıkarılmış bir mevzuat ve oluşturulmuş bir sosyal güvenlik programı olmadığı görülmektedir.(alper, 1994:61) Bu yasal boşluk, kayıt-dışı istihdam için uygun işgücü oluşturan çocukları kayıtdışına itilmesini kolaylaştırmaktadır. e) Yabancı Kaçak İşçiler Türkiye, kendi emer arzı ve talebi arasındaki dengesizlikten doğan yüksek hacimle ve kronik hale gelmiş istihdam sorunlarına ilaveten son yıllarda emek piyasalarında çok ciddi boyutlara ulaşan bir yabancı kaça işçi sorunuyla da karşı karşıya bulunmaktadır. Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra, Türkiye ye bu ülkelerden bavul ticareti yapmak,çalışmak vb. amaçlarla çok sayıda yabancı insan gelmiştir.

62 53 Yasalarımızda ülkemize gelen yabancıların ücreti çalışmaları konusunda yürürlükte önemli mevcut yasaklamalar bulunmasına rağmen, bu insanlar yasa dışı kaçak çalışmakta ve kayıtdışı istihdamı genişletmektedir. Romanya, Bulgaristan, Moldavya ile Pakistan dan gelip kaçak çalışanların sayısının bir milyona yakın olduğu tahmin edilmektedir. Son dönemlerde özellikle Sahil kentlerinde faaliyet göster Beş yıldızlı otellerde Çin ve Taylandlı kaça işçilerin çokluğu da dikkati çekecek şekilde artmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının açıkladığı bu rakam kayıtlı istihdamın %4.7 lik bir kısmına ulaşmıştır. (Lordoğlu, 2001:118) Yabancı işçi tercihinin ana nedeni,maliyetinin düşük olması nedeniyle işverene ayrıca yük getirmemesidir. Diğer yandan yabancı işçi kayıtlı emek arzında bir alternatif oluşturmakta, çalışanların pazarlık gücünün azalmasına neden olmaktadır. Yabancı kaçak işçiler kayıtdışı işçi istihdamının önemli bir parçasını teşkil ederken, kayıt-dışı sektör işçiliğinin yangınlaştırmakta, yerli işçilerin çalışma koşullarını ve ücretlerini düşürmekte ve sendikasızlaştırma süreçlerini hızlandırmaktadır. Türkiye de yabancı kaçak işçiler kayıtlı işçilerin faydalandığı yasal haklardan yoksun çalışmaktadır. Bunlardan bir kısmı belli bir miktar parayı bitirdikten sonra ülkelerine dönmeyi amaçlamakta, çok ağır koşullarına rıza göstermektedirler. Çalışmaları yasa dışı olduğu için sendikaya üye olmaları mümkün değildir. Diğer taraftan çalışmaları yasa dışı ve kaçak olduğu için sürekli polis ve sınır dışı edilme korkusuyla yaşamakta, seyahat giderlerini bile karşılayamama tehdidi ile karşı karşıya bulunmakta ve yürürlükteki yasalardan yararlanamamaktadırlar. Kaçak yabancı işçiler bazı durumlarda çalıştıkları ücreti dahi almakta zorlanmakta, Çok düşük ücretlerde uzun süreli iş süreleri ile çalışmakta,hastalık, iş kazası hallerinde güvenceleri bulunmadığı için mağdur olmaktadırlar. Esasen yoğun işsizlik sorunları ile baş başa olan Türkiye de kentleşen işgücü, kayıt-dışı sektörlerde yaşam olanakları ararken,miktarları her yıl artan

63 54 kaçak yabancı işçilerin ortaya çıkışı ile daha ağırlaşan istihdam sorunlarıyla baş başa kalmaktadırlar. (Ekin, 2000:267) Ülkemizde bulunan kaçak yabancı işçilerin bir kısmı kayıt-dışı sektörlerde bağımlı veya bağımsız olarak çalışırlarken, bir kısmı ise kayıtlı hatta örgütlü sektörlerde iş imkanları bulabilmektedir. Böyle bir yapı içinde hangi sektörde çalışırsa çalışsınlar SSK nın ve kamu maliyesinin ciddi ölçülere varan prim ve vergi kayıpları ortaya çıkmaktadır. ( Ekin, 2000:268) B. Ekonomik ve Mali Faaliyetler: Yüksek enflasyonun görüldüğü ve sık sık ekonomik krizlerin yaşandığı, gelişmekte olan ülkelerde kayıt-dışılığın daha yüksek olduğu gözlenmektedir. Ekonomik politikaların ülke gerçeklerine uymuyor olması ve bu olguyu artırmaktadır. Amaç sermaye birikiminin sağlanması ve özel girişimlerin oluşturulmasıysa alınan önlemlerin yada uygulanan teşviklerin kayıt-dışılığı geliştireceği gerçektir. ( Aydemir, 1995; 50) Bireyi kayıt-dışılığa iten nedenlerden birisi de kayıt-dışı istihdam faaliyeti sonucu elde edeceği faydadır. Kayıtlı ekonomide faaliyetin maliyeti yüksektir. Tüm ekonomik birimler gelirlerini yükseltmeye,maliyetlerini en aza indirmeye çalışırlar. Kayıtlı ekonomide organizasyon ve kurumlaşma yaygın, düzenlemeler ve kısıtlamalar çoktur. Kayıtdışı sektörde ise bunlar minumum seviyededir. (Özsoylu, 1996;38) Kayıt-dışı istihdamda kısıtlamalar,düzenlemeler, vergi ve sosyal güvenlik fonları gibi mali yükümlülükler olmadığından rekabet gücünü artırmak ve maliyetlerini düşürmek için kayıt-dışı istihdam tercih edilecektir. Ekonomik yapı, fiyatlar ve maliyetlerin düşük seviyede seyretmesine imkan hazırlıyorsa kaytdışı istihdamın gelişmesi kaçınılmazdır. Kayıtlı sektörde işgücü maliyeti yüksek olduğundan, kaçak işgücüne her zaman talep olacaktır. İşgücü fazlalılığı da her zaman bu duruma yardımcı olacaktır. İstihdam yapısı içerisindeki Tarım sektörünün içerisindeki büyüklüğü de kaşıt-dışılığı arttırır. Ayrıca yüksek esnaf ve çiftçi muaflığı, hizmet sektöründeki

64 55 küçük işletmelerin fazlalığı da kayıtdışılığı arttırıcı nedenlerdendir. ( Ilgın,1993;23) Diğer taraftan özel girişimci lehine yapılan teşvikler, vergi afları kayıtdışılığı güçlendirir. Gelir dağılımı açısından bakıldığında, düşük gelir gruplarının sayıca fazla olması da kayıtdışılığın nedenlerindendir. Pazarlık şansı olmayan işsizler ve işçiler ve çalışma izni olmayan göçmenler için kayıtdışı iş tek geçim kaynağıdır. Rekabet koşulları nedeniyle, maliyetlerini düşük tutmak isteyen üreticiler tercihlerini kayıtdışı sektörden yana yapmaktadır. Türkiye de Kayıtdışı İstihdama Etki eden Ekonomik ve Mali Nedenler içerisinde yer alan etkenleri aşağıdaki başlıklar altında sayabiliriz. i. Ücretler üzerindeki yasal kesintilerin yüksekliği ii. İstihdam yapısı iii. İş Yasalarında Tazminatların yüksekliği iv. Enflasyon v. İşletmelerin Küçük olması vi. Düşük Rekabet Gücü vii. Gelir Yetersizliği viii. Standart dışı istihdam biçimlerini sayabiliriz. a) Ücretler Üzerindeki Yasal Kesintilerin Yüksek Olması Ülkemizde ücretliler üzerindeki mali yükümlülükler; ücretlilerin vergi yükü, İşçi/işveren SSK primleri, kıdem tazminatları ve istihdamla ilgili diğer yükümlülüklerden oluşmaktadır. Ücretliler üzerinden kesilen mali yükümlülüklerin en önemli etkisi, işgücü maliyetleri üzerinedir. Türkiye de ücret-verimlilik bağlantısı kopuktur. Üretimle ilintili çıplak ücretin toplam işgücü maliyetindeki payı Türkiye de sadece %37,7 dir. Buna karşılık bu oran 2004 yılı itibariyle diğer ülkelerde %84,3 e (Yeni Zelanda) kadar çıkmaktadır.

65 56 (Kaynak: ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu, Türkiye için TİSK Ayrıca işçilik maliyetlerinin yüksek oluşu,emek yerine sermaye yoğun teknoloji tercihini hızlandırdığı, özellikle küçük işyerleri istihdamına olumsuz etkiler yaptığı bilinmektedir. Yetersiz talep karşısında firmalar maliyetlerini düşürmek için işçi çıkarma yoluna gitmekte, böylece emek bir ayarlama değişkeni haline gelmektedir. Bunların sonucu olarak, işsiz kalmak kaygısında olan işçi ve maliyetlerini düşürmek istediğinde olan işverenler kayıt-dışı istihdama yöneltecektir. Mali yükümlülüklerin yüksekliği işten çıkarmaları yada kayıt-dışı istihdamı genişletirken, işsizlikteki artış ve kayıt-dışı çalışma sonucu tahsil edilemeyen gelirler sosyal güvenlik sistemini mali açıdan etkilemektedir. Sosyal güvenlik sistemimiz hizmetlerini karşılayabilmek için yasal katkıları artırmak zorunda kalırken buna karşılık katkıda bulunanların sayısını azaltmaktadır. Böylece işçi maliyetleri tekrar artmakta,sonuçta ortaya bir kısır döngü çıkmaktadır. Vergi ve sosyal yükler, kayıt-dışı çalışmanın seviyesini doğrudan etkilemektedir. Vergi ve sosyal güvenlik katkılarının yüksek olması kayıt-dışı istihdama katılmada hem işçi ve hem de işveren açısından teşvik edici olmaktadır. (Ekin-Alper, Akgeyik, 1999:146) b) İstihdam Yapısı Bir ülke ekonomisini oluşturan sektörlerin istihdamdaki payları v paylarda meydana gele değişme, ekonomik çizgisini göstermede kullanılan araçlardan biridir. Tarım; sanayi ve hizmetler kesimlerinin ekonomideki büyüklüğü, kayıt ve belge düzeni konusunda da bilgiler verecektir. Türkiye de Cumhuriyetin ilk yıllarında işgücünün çok büyük bir bölümü tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Sanayi ve hizmetler ise istihdam edilenlerin sayısı tarım sektörünede oranla yok gibidir lere kadar sektörlerin istihdamdaki paylarında kayda değer bir değişiklik olmazken, 1950 li yıllardan sonra tarımdaki makineleşmeyle

66 57 birlikte, tarımsal alandaki işgücü kentlere yönelmiş ve hizmet ve sanayinin istihdam içindeki yapı giderek hızlanmıştır. Ülkemizde sanayileşmenin bu iş gücüne istihdam yaratacak yeterlilikte olmaması,işgücünün giderek artan bölümlerinin geçimlerini üretken olmayan faaliyetler içinde sağlamasına ve kentleşmenin sanayileşmenin önünde gitmesine neen olmuştur. Göreli olarak modern sermaye yoğun teknoloji kullanan sanayi, tarımın ihraç ettiği nüfus fazlasının pek küçük bir bölümünü emebilmekte, ancak ekonomi geri kalan nüfus fazlasına bir hayat alanı sağlayacak marjinal-verimsiz faaliyet biçimlerini üretecek esnekliği gösterebilmektedir. Bu gelişme ise tarım sektörüne ihraç edilen işgücünün hizmetler sektörüne kaymasıyla kendini göstermektedir li yıllardan itibaren hizmetler sektöründeki istihdam,sanayi sektöründekinden daha fazla olmuştur. Hizmetler sektörü ise yapısı gereği kayıt ve belge düzenine uyulması zor bir sektördür.ayrıca hizmetler sektöründeki istihdamın marjinal verimsiz faaliyetlerde yoğunlaşması ( Dolmuş kahyalığı, işportacılık, hizmetçilik, pazarcılık vb) kayıt altına alınabilmesini engellemektedir. ( Toptaş, 1998:21-21) c) İş Yasalarındaki Tazminatlar Bugün 1475 ve 4857 Sayılı İş Kanunumuzda düzenlemesine bulan Kıdem Tazminatı ile İşsizlik tazminatı ve 4447 Sayılı Yasa ile getirilmiş olan İşsizlik sigortası işveren açısından maliyet oluşturmaktadır. Bu maliyetler tamamıyla işverenler üstlenmektedir denilebilir. Bugün mevzuatta yer alan düzenleme uyarınca hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işçiye işyerinde geçirmiş olduğu her yıl için 30 günlük ücreti tutarında Kıdem Tazminatı ödenmesi gerekmektedir.( Çelik,2004, 220) Bu tutar işçinin çalıştığı sürece yıl oranında artmaktadır. (Tablo:5)

67 58 Tablo 6: Yıllar İtibariyle Çalışan Başına Kıdem Tazminatı (TL olarak) YILLAR ÇALIŞAN BAŞINA ORTALAMA KIDEM TAZMİNATI YÜKÜ (Temmuz) Kaynak TİSK İşveren Dergisi, kasım 2005:22 Kıdem Tazminatının getirmiş olduğu bu ağır yükten kaçmak isteyen işverenler, ya kayıtdışına çıkmayı tercih ediyor veya zaman, zaman kıdem tazminatlarını çalışıyan süre oranında ödemek suretiyle sıfırlamakta,işçilerini yeniden işe başlamış göstererek, kıdem tazmunatı yükünü dönemlere yaymaktadırlar. Bu durum ise uzun süreli istihdam için engel teşkil etmektedir. Diğer taraftan ihbar tazminatı da buna benzer sonuçlar doğurmaktadır. Çünkü,4447 Sayıl Kanunla yürürlüğe giren İşsizlik sigortası işçiler için iş güvencesi getirmekte iken ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlara bağlı olarak işverenler için ilave yük getirmiştir. Bu durum ise kayıtdışı istihdamla mücadele çalışmalarıyla bağdaşmamakta aksine genişlemesine yardımcı olmaktadır. Ancak; kayıt-dışı istihdama iş yasalarının etkilerini incelerken konunun sosyal boyutlarını ihmal ettiğimiz anlamı çıkarılmamalıdır. Çünkü, kayıt-dışı istihdam başlı başına bir sosyal boyuta sahip ve işçiler için uzun dönemli önemli sosyal kayıtlar ortaya çıkaran sosyo- ekonomik bir sorundur.

68 59 Kayıtdışı istihdamın büyümesi,yaygınlık kazanması ve yapısal bir sorun haline gelmesi en fazla kayıtlı sektörde çeşitli kazanımları elde etmiş bulunan işçileri tehdit etmektedir. Bu nedenle, kayıt-dışı istihdamı birinci öncelikli sosyal bir sorun olarak algılamak gerekmektedir. d) Enflasyon Türkiye de kayıt-dışı istihdamın genişlemesindeki en önemli nedenlerden birisi enflasyondur.enflasyonun etkisiyle gelecek endişesi taşıyan işletmeler, sermayelerini korumu anlayışıyla kayıt-dışı davranışlarını meşrulaştırmaktadırlar. Enflasyon, işletmelerin mali tablolarındaki değerleri gerçeklikten uzaklaştırır ve işletmeler gerçek olmayan karın vergisini ödemek durumunda kalırlar. Enflasyon nedeniyle, gelir ve kurumlar vergisinde sabit varlıklar, stoklar, faiz gelirleri ve giderleri dolayısıyla vergi matrahları etkilenir. Vergilerden sağlanan hasılatın bileşimi ve düzeyi yani vergi yükü ve bunun dağılımı değişir. (Pehlivan, 1993:43) Bu değişimden kaynaklanan belirsizlik ortamında bulunmak zorunda kalan mükelleflerin kayıt-dışılığa yönelme tercihi yükselir. Enflasyon nedeniyle öz kaynakları aşağı çekilen firmalar, yüksek faizle borçlanmak zorunda kalırken, yasal yollarla borçlanmayanlar ise, tefecilere yönelip durumlarını daha da zora sokmaktadırlar. Enflasyon problemi yaşanmayan ülkelerde faiz ve kredi sorunu yaşanmazken, Türkiye ve benzeri ülkeler, enflasyon sebebiyle sıkıntılar yaşamakta ve bedelini kayıt-dışı faaliyetlerin bir parçası olmak şeklinde ödemektedir.(korkmaz, 2002:22-27) e) İşletmelerin Küçük olması Finansman sıkıntısı çeken küçük ölçekli işletmeler, büyük ölçekli işletmelere oranla vergi ve ssyal güvenlik yükümlelüklerini yerine getirmekte zorlanmaktadırlar. İstanbul Ticaret Odasının 2001 yılında İstanbul da yaptığı bir araştırmada,küçük ölçekli işletmelerin, büyük ölçekli işletmelere oranla vergi ve sosyal güvenlik primlerini ödemekte zorlandığını ortaya koymuştur yılı

69 60 ikinci yarısında büyük ölçekli işletmeler SSK primleri ve vergi borçlarının % 93,5 ödemişken, küçük işyerleri SSK primleri ve vergi borçlarının % 87,6 sını ödemişlerdir. (İSO, 2001:69) Çalışma hayatı içerisinde iyi işleyen bir kontrol ve denetim sisteminin mevcut olması kayıt-dışı istihdam faaliyetlerinin önüne geçebilecektir Denetim ve kontrol sistemi devlet yada firmalar tarafından uygulanabilir. Esasen, büyük işletmelerde kontrol ve denetim sistemi gelişmiştir. Çünkü, büyük ölçekli firmalar tüm üretim faaliyetlerini kayıt altında gerçekleştirmektedirler. Küçük işletmelerde ise bir veya birkaç kişinin iç kontrolü sağlaması yeterlidir. İşçi sayıda da sınırlıdır. Yerel piyasalara ve teknolojik değişikliklere büyük işletmelerin aksine çok çabuk uyum sağlayabilirler. ( İŞKUR, 1992:36) f) Düşük Rekabet Gücü Rekabet gücü, üretilen malların ister iş tüketim, ister ihracat olsun, diğer üretilen mallarla kalite ve fiyat bakımından yarışabilecek düzeyde olmasını ifade eder. Rekabet gücü, üretim ve verimliliğin artması, yaşam standartlarının iyileşmesi ve istihdamın geliştirilmesi için bir ön koşuldur. ( Uzunoğlu, Alkin ve Güleser,1995:6) Türkiye de işletmeler, özellikle fiyat rekabeti için işgücü maliyetlerini düşürmek amacıyla kayıtdışı istihdama yönelmektedir. Bu genelde gerileye sektörlerdeki firmaların ve küçük işletmelerin maliyetleri kısarak ayakta kalma çabalarından kaynaklanmaktadır. Fakat rekabet edecek güçte olar firmalar da emeğe değerinden düşük ücret ödeyip rekabet olanaklarının güçlendirilmesini sağlamak yeniden yapılanma, teknolojik yeniliklerin uygulanması gibi daha kökten önlemlerden kaçınmaktadır ( Egemen 2000:649) Bu sebeple düşük ücret ve düşük maliyetli işgücü için en uygun alan kayıt-dışı istihdam olmaktadır. C - Devletin Yapısından ve Sistemden Kaynaklanan Faktörler Devlet yapısından kaynaklanan nedenlerin başında Vergi ve Sosyal Güvenlik yasaları gelmektedir.toplumun üzerine ekonomik yükümlülük getiren

70 61 yasalar benimsenebilmesi ve tepki almadan uygulanabilmesi için bir takım ilkelerin uymak gerekir. Diğer taraftan vergi ve fon gibi yükümlülüklerin adil olması gerekir. Toplumun hiçbir kesimine fark gözetilmemelidir. Yükümlülüğün ne zaman ve nasıl ödeneceği net olarak belirtilmelidir. Yapılan düzenlemeler yasalarla yapılmalıdır. Bu gibi temel ilkelere uyulmadığında yükümlünün devlete olan güveni sarsılacak ve yükümlülüğünü yerine getirme ahlakı zayıflayacaktır. Böyle bir ortamda kayıtdışı istihdam genişleyecektir. Devlet, vergi ve sosyal güvenlik fonları gibi kamu harcamalarının finansmanında kullandığı gelirleri toplayabilmesi için vergi ve prim ödeme sisteminin uygulama güçlüğü bulunmamalıdır. Vergisel yükümlülükler, devlet ile mükellef arasındaki karşılıklı alışverişin somutlaştırılmasıdır. Devlet kamu hizmetlerini karşılamak için tek taraflı irade ile vatandaşların kazançlarının bir bölümünü almak durumundadır. Buna karşılık mükellefler her dönemde bu yükümlülüğe karşı koymuş ve aza indirmeye çalışmıştır. Öyle ki; vergi mükelleflerinin vergi ödemeye karşı takındığı tavır vergi adaleti, vergi ahlakı ve vergi psikolojisi gibi çeşitli araştırmalara konu olmuştur. ( Özsoylu, 1996;95) Ödeyeceği vergiyi en aza indirme düşüncesiyle hareket eden vergi yükümlülükleri faaliyetlerinin tümünü yada bir kısmını kayıtdışına çıkararak amaçlarına ulaşmak istemektedirler. Bu durumda vergi idaresinin başarısı;vergi ödemek isteyenlerin haklı taleplerini karşılayabilme ve aksi davranışta bulunmak isteyenlere olanak tanımamasıyla ölçülür. Ayrıca vergi sisteminin iyi işlemesini sağlayacak bir diğer unsur vergi yargısıdır. Görevi sadece uyuşmazlıkları çözmek olmayan vergi yargısı aldığı kararlar ile hem sistemi oluşturmada hem de geriye doğru etki yaparak, vergi denetimine, idaresine ve yasalara yön verir. ( Aydemir, 1996;53) Yargı sisteminin aldığı kararlar çelişkili olursa, karar süresi gereğinden çok uzarsa yada aykırı olursa, sisteme olan inanç zayıflar. Bu güvensizlik başka çözüm arayanları sistemin dışına iter kayıtdışılık genişler. Devlet yapısından

71 62 kaynaklanan bir başka sebep ise kamu düzenlemeleri ve sistemin tıkanıklığından dolayı bürokratik engellerdir. Gümrük işlerinden pasaport çıkartmaya,tapudan icraya hemen tüm devlet dairelerinin önünde ve çevresinde katipler, arzuhalciler, iş takipçileri bazen haftalarca halledilemeyen işleri birkaç saat içinde halledebilmektedirler. Sonuç kayıtdışı sektörün beslenmesidir. (Özsoylu, 1996;95) Ayrıca bankacılık sektörü kayıtdışılığın ortaya çıkmasında önemli rol oynamaktadır. Gizli hesapların açıldığı hamiline muharrer senetlerin olduğu,ekonomik ve ticari olaylara bankacılık kesiminin tam olarak entegre olmadığı,vatandaşların bankalar ve posta idaresi yerine vergi dairelerine koştuğu, kuyruklar yaptığı bir ülkede kayıtdışılık ortaya çıkar ve denetim olanakları da zorlaşabilir. ( Kırbaş, 1995:14) 4- Kayıtdışı İstihdamın Sonuçları Kayıtdışı istihdam, kamu açıklarının ve borçlarının artmasına, enflasyonun beslenmesine, üretim, ihracat ve yatırımın düşmesine, beyin göçüne, işsizliğin artışına, rekabet gücünün azalmasına, kurumsallaşamama hastalığına, sendikal sistemden uzaklaşmaya, verimsiz ve kalitesiz üretime, sosyal güvenlik kapsamının daralmasına ve iş sağlığı koşullarının kötüleşmesine neden olmaktadır. Türk-İş tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye de halen 2 milyon 600 bin kayıtdışı istihdam bulunurken, 3 milyon 700 bin eksik istihdam (haftalık 40 saatin altında çalışanlar) ve işsizle birlikte, toplam 6 milyon 300 bin kişinin kayıtdışı istihdam edildiği belirlenmiştir. (Hürriyet Gazetesi, 20haziran; 2002) Bu araştırmaya göre, devletin yürürlükteki asgari ücret üzerinden 7 katrilyon 37 trilyon TL.SSK primi, 1 katrilyon 900 trilyon TL gelir ve damga vergisi ve 630 trilyon TL. da işsizlik sigortası olmak üzere toplam 9 katrilyon 567 trilyon TL kaybı olduğu belirlenmiştir. Türk-İş in yaptığı araştırmaya göre; özellikle büyük ölçekli işletmelerin işgücü maliyetini düşürebilmek amacıyla üretimin belirli aşamalarında fason üretim yaptığı ya da taşeron firmaları devreye

72 63 soktuğu, böylelikle fason üretim yapan işyerleri ile taşeron işyerlerinde kayıtdışı istihdamın daha fazla olduğu belirlenmiştir. Kayıtdışı istihdamın ve ekonominin büyümesinde kurumlaşmış işletmelerin azlığı ile küçük ve orta boy işletmelerin fazla olmasının önemli rol oynadığı vurgulanan söz konusu araştırmaya göre; kamuda her bir işyerinde 42, özel sektörde ise 10 işçinin çalıştığı tespit edilmiştir. Bu araştırma sonucunda, kayıtdışı ekonominin yoğunlaşmasında sosyal güvenlik primleri ile istihdam ile ilgili kesintilerin yüksek oluşu, yapılan denetimlerin ve uygulanan cezaların yetersizliği, etkisiz ve verimsiz sosyal güvenlik sistemi ve bürokratik işlemlerin fazlalığının etkili olduğu kaydedilmiştir.( ) Türkiye de kayıtdışı ekonominin yaygın olduğu sektörler; tarım, inşaat, perakende ticaret, ikram veya ev hizmetleri gibi geleneksel sektörler ile imalat ve işletme hizmetleri ve esas olarak kendi hesabına çalışanların yer aldığı yenilikçi modern sektörlerdir.(kenar,5-7 Nisan;2002) Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan 2006 Yılı Kayıtdışı Ekonomi Özel İhtisas Komisyonu Raporu nda kayıtdışı istihdam olgusu ile ilgili olarak önemli tespitlerde bulunulmuş olup, değerlendirmeler yapılmıştır. (DPT:8. Kalkılma Planı :43) Kayıtdışı istihdamın rekabet gücünü arttırması, büyümeyi hızlandırması, ekonomiye canlılık getirmesi vb. olumlu etkilerinin yanı sıra olumsuz etkileri de mevcut bulunmaktadır. Söz konusu olumsuz etkilerin en başında sosyal güvenlik kurumlarının finansman açığına yol açması, sosyal güvenlik haklarından mahrumiyetler,düşük ücretler ile diğer işletmeler aleyhine haksız rekabet ve niteliksiz işgücünün artması gelmektedir.(günay,yaklaşım,:115, Temmuz 2002:155.) 2000 yılı içerisinde işverenlerin istihdama ilişkin yasal yükümlülüklerinin toplam işgücü içindeki payı % 22 lere çıkmıştır.türkiye,oecd ülkeleri içerisinde en fakir ülke olmasına karşın vergi yükü ABD, Japonya gibi ülkelerden çoktur. ( Kaya- Türk vergi sisteminde bulunan küçük çiftçi,esnaf ve sanatkarlara uygulanan muafiyet durumuna bakıldığında,işportacı ve seyyar satıcıların tamamına yakının vergiden muaf esnaf arasında sayıldığını

73 64 görmekteyiz.ayrıca,esnaf ve Sanatkarlar Kanununa tabi olarak üçten az kişinin çalıştığı işyerlerinin İş Kanunu kapsamı dışında bırakılmasının yanı sıra tarım sektöründeki kayıtdışılığın da kayıtdışı istihdamın artışına neden olduğu gözlemlenmektedir.tabii ki söz konusu düzenlemeler sosyal faydalar sağlamak üzere yapılmış olmakla birlikte kayıtdışı istihdamın önemli bir dilimini oluşturduğu gerçeği de göz ardı edilemez. Kayıtdışılık için ileri ülkelerde vergi ve diğer kamu müdahaleleri ileri sürülmekle beraber,kalkınmakta olan ekonomilerde düşük verimlilik ve işsizlik gibi yapısal nedenler de ön plana çıkabilmektedir.bu niteliği ile kalkınmakta olan ekonomilerde kayıtdışılık kronik ve yapısal bir karakter izlemektedir.kayıtdışılık ve vergi birbirini belgeleyen ve güçlendiren süreçlerdir.vergi sistemi ekonomik faaliyetleri kayıtdışına iterken, kayıtdışı kesimlerin genişlemesi ve vergilerin ağırlaşmasına yol açmaktadır. 5 Kayıtdışı İstihdamın Kayıtlı Hale Getirilebilmesi İçin Alınabilecek Tedbirler 2006 yılının ilk üç aylık döneminde işsizlik oranı %10.6 ya ulaşmış durumdadır(tüik). Uzun dönem işsiz kalmış ve iş bulma ümidini yitirdiği için piyasadan çekilenleri de dikkate aldığımızda bu oran daha da yükselecektir. İstihdamın yaklaşık olarak yarısının kendi hesabına ve işveren, ücretsiz aile işçisi konumunda olması, istihdam edilenlerin %49 unun herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak çalışması dikkate alındığında kayıtdışılığın ürkütücü boyutu daha net olarak karşımıza çıkmaktadır. (Algan, 2004: 16) Bütün bu tespitlerden sonra, kayıtdışı istihdamın kayıtlı hale getirilebilmesi için alınacak tedbirleri aşağıdaki başlıklar altında toplayabiliriz. a)siyasi İrade; Kayıt-dışı ekonomi ile mücadele için öncelikli olarak tam bir siyasi irade gereklidir. Siyasi irade bu kesimin mümkün olduğunca kayıt altına alınması konusunda azami gayret göstermeli ve cesaretle köklü kararlar alabilmelidir.

74 65 b)nüfus Artış Hızı ve İç Göçün Durdurulması; Bu doğrultuda en önemli açılımlardan belki de en önemlisi hızlı nüfus artış hızının durdurulması ve iç göçün önüne geçilmesidir. Türkiye de iç göç uzun yıllar bir keyfiyet değil, bir zorunluluk olarak gerçekleşmiştir. Ancak yeterli değildir. İç göçün önemli bir nedeni ekonomiktir. Bu nedenle ekonomik sorunların çözümü konusunda ciddi bir program hayata geçirilmelidir. c) Kalkınma Planlarının Uygulanması; Türkiye de kalkınma planlarında bölgesel kalkınma uzun yıllar ihmal edilmiştir. Son yıllarda bu konudaki atılımların işlerlik kazandırılması gerekmektedir. Geliştirilecek bölgesel kalkınma planlarında tarım nüfusunun içselleştirilmesi şarttır. Kırsal ve bölgesel kalkınma planlarının hayata geçirilmesi ile sadece iç göç durdurulmuş olmayacak, tarım ve diğer sektörlerde gözlenen işsizlik sorununa da bir katkı sağlanacaktır. Bu nedenle İş ve Yatırım Ortamı İyileştirilmelidir.Uzun vadeli ölçülebilir istihdam hedefleri tespit edilmelidir.sosyal taraflar, istihdamla ilgili politika ve araçların belirlenmesinde ve uygulanmasında etkin olarak yer almalı, sorumluluk üstlenmeli ve işbirliği yapmalıdır. Uygulanacak ekonomi politikaları reel sektörde üretim, yatırım ve istihdam artışını esas almalı; yürürlüğe konacak yer yasa ve uygulamanın verimli istihdama etkisi dikkate alınmalı,ekonomi, yüksek katma değer yaratan mal ve hizmetlerin üretimine; yenilikçiliğe; ileri ve öncü teknolojilere yönlendirilmelidir. Büyüme, ihracat seferberliği ile finanse edilmelidir. Enflasyonla mücadeleden taviz verilmemelidir. Türkiye de, yerli ve yabancı yatırımcı için bölgesinin en cazip yatırım ve işletme ortamının yaratılması hedeflenmeli; bu amaçla rakip ekonomilerin sağladığı koşullar hesaba katılmalıdır. Özelleştirmenin istihdam boyutu, işçi ve işveren kesimlerinin uygulamalarda etkin rol ve sorumluluk üstlenmesi yoluyla değerlendirilmelidir.

75 66 Tarımdaki düşük verimlilik sorunu ele alınmalı; tarım sektörünün dünya pazarlarındaki rekabet gücü artırılmalı; Türk çiftçisinin serbest piyasa ve fiyat koşulları dünya normlarına ulaştırılmalı; çağdaş bir destekleme sistemi oluşturularak Türk çiftçisinin rakiplere eşit şartlarda ve kendi işletmesi içinde yarı işlenmiş ve tam işlenmiş ürün üretimi yapmasını amaçlayan tarımsal işletmecilik yaygınlaştırılmalıdır. Tarıma dayalı sanayinin gelişimine önem verilerek ve gizli işsizlik sorununun çözümüne odaklanılarak, tarım sektöründe yaşanan göç engellenmeli, sanayi sektörü ile tarım sektöründeki istihdamın birlikte gelişimi ve yerel düzeyde istihdam yaratılması sağlanmalı, hayvancılık sektörüne yatırımlar artırılmalı,kayıtdışı Kayda Alınmalı ve İstihdam Vergileri Azaltılmalıdır. İstihdam vergilerinin yüksek olması diğer yandan ulusal rekabet avantajımızı da olumsuz yönde etkilemektedir. Uluslar arası Yönetim Geliştirme Merkezi(IMD) tarafından yapılan çalışma sonucuna göre Türkiye nin dünya pazarlarındaki rekabet gücü sıralamasında 2000 yılında 44. sırada iken 2002 ve 2003 yıllarında maalesef 65. sırada yer almıştır. İşgücü maliyetlerinin gözden geçirilerek işgücü piyasasından kaynaklanan sorunlara yönelik uygulamaların belirlenmesi gerekmektedir. Kayıtdışı sektör kayıtlı ekonomiye kazandırılarak, istihdam üzerindeki vergi ve SSK prim yükü OECD ortalamasının altına indirilmelidir. Vergi, kayıtdışı ve teşvik politikaları birlikte ele alınmalıdır. Kayıtdışılık azaldıkça ve vergi tabanı genişledikçe, vergi ve prim oranları indirilmelidir. Kayıtdışı ekonominin kayda alınması için AB ülkelerinin uyguladığı karma politika yaklaşımı benimsenmelidir. Bu çerçevede; üretim ve istihdam üzerindeki vergi ve sigorta prim oranları ile diğer yüklerin kayıtdışılığı teşvik etmeyecek düzeye indirilmesi, bürokrasinin ve kayıtlılık işlemlerinin kolaylaştırılması, kayıtlı işçi çalıştırmanın vergi ve kredi kolaylıklarıyla teşvik

76 67 edilmesi, kamuoyunun bilinçlendirilmesi, kayıtdışı çalışmaya karşı denetim ve yaptırımların etkinlikle uygulanması gereklidir. Devlet SSK nın finansmanına prim ödeyerek katkıda bulunmalı, SSK işveren prim oranı uzun vadede işçi prim oranı düzeyine indirilmelidir.ssk nın yönetimi özerk hale getirilmelidir. Ayrıca vergi sistemimizin etkinliğini artırabilmek için denetim ve ceza oranları tekrar gözden geçirilmelidir. Toplumun her kesiminin üzerinde uzlaşacağı bir politika izlenmeli,yatırım İkliminin iyileştirilmesine yönelik geliştirilen önerilerin uygulamasında daha fazla gecikilmemesi gerekmektedir. Mesleki eğitimin kurumsal alt yapısı yenilenmeli; mesleki eğitim özendirilmelidir. Evde istihdam olanakları araştırılmalıdır.istihdam-eğitim ilişkisi kurulmalı, eğitim sisteminin yönlendirilmesinde işletmeler temel rolü almalı ve işletmelerin sürekli değişen işgücü ihtiyaçları belirleyici olmalıdır. İl İstihdam Kurulları ve İl Mesleki Eğitim Kurulları birleştirilerek sosyal diyalog ve işbirliği ile yerel inisiyatiflerin azami katkısı sağlanmalıdır. İşçi ve işveren kuruluşlarının birlikte uyguladıkları eğitim projeleri daha da geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Zorunlu eğitim mümkün olan sürede 12 yıla çıkarılmalıdır. Kadınların iyi eğitim almaları sağlanmalıdır. Formel eğitim dışında kadınlara yönelik mesleki eğitim ve istihdam tedbirlerinin uygulanması da kadınların işgücüne katılımını artıracaktır. İşgücü piyasalarının modernizasyonu ve başta kısmi çalışma olmak üzere esnek çalışma biçimlerinin uygulanması, kadınların işgücüne katılımını ve istihdam olanaklarını artırmada önemli rol oynayacaktır. Okuma-yazma bilmeyen yetişkin kadın oranının hızla azaltılması için özel bir eğitim planı uygulanmalıdır. İşsizlere ve işsizlik riski altındaki çalışanlara geçerli meslek kazandırmaya ağırlık veren Aktif İstihdam Politikaları uygulanmalıdır. İŞKUR un bu kapsamdaki faaliyetleri geliştirilmelidir.

77 68 İŞKUR AB ülkelerinde olduğu gibi her işsizle birebir ilgilenecek düzeye çıkarılmalı; Türkiye deki işsizliğin profili, iş analizi ve iş araştırması etütlerini yapmalıdır. Günümüzde sosyal yardım ve sosyal hizmet faaliyetleri kapsamında dağınık yapıda bulunan ve muhtelif kurum ve kuruluşlarca sağlanan önemli miktardaki kaynaklar, amaca yönelik olarak objektif kriterlere tabi ve sosyal taraflarında bünyesinde yer alacağı yeni bir kurumlaşma ile sistematize edilmelidir. Toplumdaki muhtaç, güçsüz, özürlü ve yardıma ihtiyaç duyanlardan uygun kişilere sağlanacak hizmetler meslek kazandırma ve istihdamla bağlantılı kılınmalıdır. İşsizlik sorununun aşılmasında en etkin çözümlerden bir diğeri de, çalışanların yanı sıra bağımsız çalışmak isteyenlerin, yani girişimcilerin önünün açılmasıdır. Girişimci, risk alarak yenilik yapan ve bir işyerinde ücretli olarak çalışmayan kimsedir. Girişimciliğin yaygınlaşması; ekonomik refah üzerindeki etkinin yanı sıra, işsizlik içinde bir çözüm olarak kabul edilmektedir. Türkiye de girişimcilik, yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, yüksek seviyededir denilebilir. Ancak girişimcilik daha çok enformel sektör faaliyeti olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle girişimciliğin geliştirilmesi konusunda bu hassas denge göz önüne alınarak politikalar geliştirilmelidir. Her konuda geniş müdahale alanı bulunan devletin, girişimciliğe yönelik ciddi ve sürekli politikaları yoktur. Girişimciye destek olacak kurumlar çok sınırlıdır, var olan tek kurum KOSGEB etkin bu konudaki etkinliği artırılmalıdır. Girişimcilik eğitim programları yeterli değildir, destek olan danışmanlık şirketleri yetersiz görünmektedir. Teşvik sistemi, AB ülkelerindeki gibi istihdam bazlı olmalıdır. Bu konudaki uluslararası tecrübeler de dikkate alınarak, yatırım yapan, ilave istihdam yaratan işverenlere gelir ve kurumlar vergisi istisnası, ücret sübvansiyonu, sigorta prim indirimi, enerji maliyetinin düşürülmesi gibi çağdaş özendirme araçları devreye sokulmalı ancak sağlanan bu avantajların ne şekilde kullanıldığı ciddi biçimde takip edilmelidir.

78 69 İşletmelerde özürlü ve eski hükümlü istihdamı konusunda mevcut kotaceza sistemi yerine, bu grubun istihdamını kolaylaştırmak için uzun vadede özendirme sistemine geçilmeli, işverenlere vergi ve SSK primi indirimi şeklinde etkin teşvikler uygulanmalıdır. Girişimcilik, KOBİ ler ve esnaf-sanatkarlar desteklenmelidir.tarımda verimlilik artışı ve tarımsal işletmecilik modelleri teşvik edilmeli; tarım arazileri parçalı yapıdan kurtarılmalı; kırsal alanda işveren çiftçilere yönelik destek projeleri geliştirilmelidir. İşçi Çalıştırma ve İşi Yürütmekle İlgili Formalite Engelleri Kaldırılmalı,vergi ve prim ödenmesi süreci yalın, kolay, çalışmayı ve çalıştırmayı özendiren yapıda olmalıdır. E-devlet süreci hızlandırılmalıdır. İşletmelerin Ve İşgücünün Değişimlere Uyum Yeteneği Artırılmalı,işgücü piyasasındaki değişime işletmelerin ve işgücünün uyumu sağlanmalıdır. Bunun için esneklik ile iş güvencesi arasında optimal denge kurulmalıdır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı toplumda yaygınlaştırılmalı; bilgisayarla eğitim yapılan ve internete bağlı okul oranı hızla arttırılarak ilk aşamada AB adayları düzeyine çıkılması amaçlanmalıdır. Sanayi, üniversite ve bilim kuruluşları işbirliği geliştirilmeli, bilimsel birikimin ticari alana ve ulusal rekabet gücümüze yansıması amaçlanmalıdır. Bilgisayar devrimi ile birleşerek yeni bir çağ başlatan genetik ve biyo teknoloji devrimine ülkemizin bilim ve eğitim alanında hazırlıklı olması, bu fırsatı kaçırmaması gereklidir.

79 70 İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYEDEKİ İŞ GÜCÜ PİYASASININ GENEL ETKİLERİ VE KAYITDIŞI İSTİHDAMIN BOYUTLARI Tezimizin birinci bölümünde Kayıtdışı Ekonomi ve Kayıtdışı İstihdam Kavramlarını ele alarak, kayıtdışı Ekonomi ve kayıtdışı İsdihdamın Dünyamızdaki gelişimini incelemeye çalıştık. Bu bölümde ise Türk İşgücü piyasasının genel görünümünü ve ülkemizdeki kayıtdışı istihdamın boyutlarını incelemeye çalışacağız I. TÜRKİYEDEKİ İŞ GÜCÜ PİYASASININ GENEL GÖRÜNÜMÜ Ülkemizin, gelişmekte olan bir ülke olmasından kaynaklanan nedenlerle, işgücü piyasasında gelişmiş ekonomilerden ayrılan birçok özelliği bulunmakta; göze çarpan farkların başında ise, işgücüne katılım oranın düşüklüğü gelmektedir. Bir ülkenin milli hasılasını belirleme yönünden üretim faktörlerinden olan emeğin, yani insan gücünün miktar olarak potansiyel kapasitesini gösteren işgücüne katılım oranı her ülkede ve her gelişme safhasında aynı değildir (Zaim, 1997: 124). 1- Türkiye de İş Gücü Piyasasının Özellikleri DİE den alınan 1999 Nisan dönemine ait işgücüne katılım oranı Türkiye genelinde %48.7 olarak gerçekleşmiştir yılı ikinci döneminde bu oran yüzde 48,5 e 2005 yılı ikinci döneminde ise yüzde 44.8 e düşmüştür yılı ikinci döneminde kentlerde yüzde 41.4, kırsalda yüzde 58.9 olan istihdama katılma oranı, 2005 yılı ikinci döneminde kentlerde yüzde 40.2 ye, kırsalda yüzde52.4 egerilemiştir.(kaynak: Raporu) Bunun anlamı, ülkemizdeki her 100 kişiden 40,2 sinin iktisadi faaliyete katıldığı ve üretken durumda bulunduğudur.

80 71 Ülkemizde hızlı nüfus artışı ve kırdan kente göç olayı ile birlikte kentlerde işgücü potansiyeli sürekli büyümekte, ancak bu işgücünü karşılayacak bir istihdam artışı, tarım dışındaki sektörlerde yaratılamamakta ve işgücüne katılım oranı sürekli düşmektedir. İşgücünün hızlı artışı, buna karşılık endüstri ve hizmet sektörlerinde sınırlı istihdam olanağına sahip olma, işgücüne katılım oranını düşürdüğü gibi, farklı işgücü piyasalarının da ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Ülkemizde birincil, ikincil ve üçüncül işgücü piyasaları bulunmaktadır. Örgütlenmiş ve oldukça koruyucu yasal düzenlemelere sahip çalışanların yanı sıra, asgari ücretle ve güvencesiz koşullarda çalışan çok sayıda ücretli bulunmaktadır. Yani ülkede kayıtdışı ekonominin teşkil ettiği boyut bu gün ne kadar önemli ise, ülkede örgütsüz ve ücretsiz istihdam da halen ağırlığını korumaktadır. (AKTÜRK,1999: ). Türkiye, günümüzde demografik geçiş dönemi olarak ifade edilen ve hızı giderek düşmekle beraber nüfus artışının devam ettiği süreci yaşamaktadır. Yıllık nüfus artış hızı döneminde binde 10.6 ile en düşük seviyede iken döneminde binde 28.5 ile en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Nüfusumuzun yıllık artış hızı döneminde önemli bir değişim göstermemiş ancak 1985 yılından sonra hızla azalma sürecine girmiştir. Yıllık nüfus artış hızı, döneminde binde 24.9, döneminde binde 21.7 iken döneminde binde 18.3'e düşmüştür 1945 yılından sonra ilk kez döneminde nüfus artış hızı binde 20'nin altına düşmüştür yılında binde 12,4 olarak gerçekleşen nüfus artış hızının, 2007 yılında ise binde 12,1 e gerileyeceği tahmin edilmektedir. AB genelinde % 70 düzeyinde olan işgücüne katılma oranı Ülkemizde çok düşük ve giderek azalmakta olup % 48,3 dür. Kadınların işgücüne katılma oranı ise erkeklerin ancak üçte biri kadardır. İşgücüne dahil olmayanların yaklaşık yarısını ev kadınları oluşturmaktadır lerde başlayarak düşen işgücüne katılma oranın temelinde, tarım istihdamının azalması ve köyden kente göç olgusu yatmaktadır. Kırdan kente göç sürecinde kırda işgücü içinde yer alan

81 72 kadınlar kentte işgücü dışında görünmektedir. Diğer taraftan, kentlerde işlerin belirli beceriler gerektirmesi buna karşın kadınların eğitim düzeyinin düşüklüğü işgücü dışında kalmayı kalıcı hale getirmektedir. Tablo 7:Türk İşgücü Piyasasının Görünümü (Ağustos/2006) GÖSTERGELER TÜRKİYE KENT KIR Kurumsal olmayan sivil nüfus (000) ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) İşgücü (000) İstihdam (000) İşsiz (000) İşgücüne katılma oranı (%) 49,5 49,5 46,2 46,1 54,9 55,4 İstihdam oranı (%) 44,8 45,0 40,6 40,7 51,9 52,4 İşsizlik oranı (%) 9,4 9,1 12,3 11,8 5,5 5,3 Tarım dışı işsizlik oranı (%) 12,8 12,0 12,9 12,3 12,7 11,2 Genç nüfusta işsizlik oranı (1) (%) 18,2 17,5 23,2 22,2 11,0 10,8 Eksik istihdam oranı (%) 3,1 3,4 2,7 3,0 3,7 4,1 Genç nüfusta eksik istihdam oranı (1) (%) 4,0 4,1 2,8 3,1 5,7 5,7 İşgücüne dahil olmayanlar (000) (1) yaş grubundaki nüfus Kaynak: stratajek iş planı izleme Komisyon Raporu Çalışabilir çağdaki nüfusun yaklaşık yarısının üretime katılmaması, üreten kesimin giderek daha fazla kişiyi geçindirmek zorunda kalmasına ve üretime katılım sonucu elde edilen gelirin de daha fazla kişi arasında paylaşılmasına neden olmaktadır. Bu durum, rekabet koşullarının zorlaştığı, küreselleşmenin hız kazandığı ve tam üyelik müzakerelerinin başlayacağı AB ye katılım sürecinde, ekonomik kalkınma ve gelişme yolundaki en önemli engellerden birini oluşturmaktadır. İşgücü ile istihdamdakilerin eğitim düzeyi ve verimliliği düşüktür. Hızla değişen teknoloji, bilgi ekonomisi, küreselleşme ve artan uluslararası rekabet, işgücü piyasasında eğitimli, becerili, kalifiye işgücüne gereksinimi artırmıştır. Bu nedenle işgücünün yalnızca tek bir alanda eğitimi artık yeterli olmamakta, bunun yerine değişen işgücü piyasasının gereklerine kısa sürede uyum sağlayabilecek niteliklere sahip işgücünün yaşam boyu eğitimi öngörülmektedir. Bireyin sürekli istihdamda kalması yaşam boyu eğitim alması ile mümkün hale gelmiştir.

82 73 Çünkü, istihdam ve eğitim arasında interaktif bir ilişki sözkonusudur; eğitim istihdamda artışa ve yeni iş kollarına uyumu sağlarken, günün koşullarına göre istihdam yapısında meydana gelen değişmeler de eğitim politikalarına yön vermektedir. Ayrıca işgücünün daha eğitimli hale getirilmesi verimliliği de artırmaktadır. Bu süreç, kamu istihdam kurumlarınca yürütülen aktif işgücü programlarının önemini artırmıştır. İstihdam dönemini içeren 18 yılda 18 milyondan yaklaşık 23,2 milyona çıkmış, buna karşın çalışabilir yaştaki nüfus 34 milyondan 51,7 milyona yükselmiştir. Yani ekonomimiz, artan nüfusa yeterli iş yaratamamaktadır. İstihdam oranı 2006 yılı Ağustos ayı itibariyle % 45 dir. Ağustos 2006 döneminde istihdam edilenlerin % 29,2'si tarım, % 19,5 i sanayi, % 5,9'u inşaat, % 45,3'ü ise hizmetler sektöründedir. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığın-da, tarım sektöründeki istihdamın 1,4 puan azaldığı, buna karşılık hizmetler sektörü istihdamının ise 0,9 puan arttığı görülmektedir. Kayıtdışı istihdamın büyüklüğü ve artış eğilimi, işgücü piyasasına damgasını vuran diğer temel özelliklerinden biridir. Bir dalgalanma olmakla birlikte, yılları arasında toplam istihdamın yaklaşık yarısı kayıt dışıdır yılı Ağustos ayı verilerine göre toplam istihdam edilenlerin % 50,5 i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı değildir. Küresel ekonomideki olumlu gelişmelere rağmen dünyada olduğu gibi ülkemizde de kalıcı ve uzun süreli işsizlik sorunu ciddiyetini korumaktadır. Gelişmiş ülkelerde, özellikle işgücü arzının hemen hemen sabitlendiği Kıta Avrupası nda, işsizlik sorunu, işgücü piyasasının neden olduğu yapısal bir sorun iken, gelişmekte olan ülkelerde daha çok tarım ağırlıklı ekonomiden sanayi ve hizmet ağırlıklı ekonomiye geçişin yarattığı değişimlerin bir ürünü olarak karışımıza çıkar. Yapılan gözlemler ve araştırmalar Türkiye de işsizlik sorununun

83 74 gerek geçiş ekonomisinin sorunlarından gerekse işgücü piyasasının katılıklarından kaynaklandığını göstermektedir. Ülkemizde yılları arasında % 7-8 lerde seyretmiş olan işsizlik oranı; 2000 sonu ve 2001 başlarında yaşanan ekonomik krizle birlikte % 10 nun üzerine çıkmış olup, 2005 yılında % 9,4, 2006 yılı Ağustos dönemi itibariyle de %9,1 e gerilemiştir. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0,5 puanlık azalışla % 11,8, kırsal yerlerde 0,2 puanlık azalışla % 5,3 olmuştur. Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,8 puanlık bir düşüşle % 12 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran erkeklerde geçen yılın aynı dönemine göre 1,1 puanlık düşüşle % 10,3, kadınlarda 0,2 puanlık düşüşle % 19,1 olmuştur. İşsizliğin daha çok kentlerde ve genç yaş grubunda (15-24) yoğunlaştığı görülmektedir. Tarımdaki üretim teknolojisi değişimi ile köyden kente göç işsizliğin kentlerde yoğunlaşmasına neden olmaktadır. İşsizler içinde işini kaybedenler çoğunluğu oluşturmaktadır. İşsizliği azaltmada en etkin çözüm sürdürülebilir bir ekonomik büyüme hızını yakalamaktır. Ancak, ekonomik büyüme tek başına mevcut işsizlere ve işgücü piyasasına girecek genç işsizlere iyi işler sağlamada yeterli değildir. Nitekim 2002 yılından itibaren ekonomide yakalanan büyüme hızı yeterli düzeyde istihdama yansımamıştır. Bu nedenle, istihdam dostu büyümenin yanısıra, işgücü piyasası reformlarına, insan kaynaklarına yatırıma, yeni teknolojilerin istihdam yaratıcı özelliğinden etkin yararlanmaya, girişimciliğin desteklenmesine, aktif işgücü piyasası politikalarının etkin uygulanmasına ve tüm bunların sosyal diyalogla yapılmasına gerek vardır. A- Türkiye de İstihdamın Sektörel Dağılımı İstihdam edilenlerin yaptıkları işler genellikle üç sektörde toplanmaktadır. Bu sektörler tarım, sanayi ve hizmetlerdir. Her ülkede istihdamın sektörlere göre

84 75 dağılımı farklıdır ve bu farklılık gelişmiş ülkeleri gelişmekte olan ülkelerden ayırmaktadır. Çünkü bir ülkede mal üreten ana sektörler tarım ve sanayidir. Hizmet sektörünün durumu diğer iki sektörün gelişmesine bağlıdır. Gelişmekte olan ülkelerde sanayi sektörü fazla gelişmiş olmadığından istihdamın büyük bir kısmı tarım alanında olur. İktisadi gelişmeye paralel olarak istihdam tarımdan sanayi sektörüne kayar. Sanayi sektörü iyice gelişince istihdam hizmet kesimine yayılır. Buna üç sektör kanunu da denir. (Zaim,1997:147). İstihdamın sektörel dağılımı açısından AB 15 ve AB 10 ülkeleri arasında önemli farklılıklar vardır. İlk olarak, AB 15 ülkelerinde tarım sektörünün istihdamdaki payı 2003 yılı için %4 seviyesinde iken; aynı değişkendeki AB 10 ortalaması %12.4 e tekabül etmektedir. Ancak, yine de bu ülkeler tarımsal istihdam açısından hızlı bir düşüş yaşamaktadırlar. Bunun temel sebebi; bu ülkelerin birer geçiş ekonomisi olarak yeniden yapılanmayı hızlı bir şekilde gerçekleştirmeleridir.(bishop:2004) İstihdamın sektörel dağılımını gösteren tablodan hareketle, sanayi sektörü açısından AB 15 ülkelerinde azalan bir istihdam oranının mevcut olduğu söylenebilir. Sanayi istihdamı açısından AB 10 ülkelerinin, AB 15 ülkelerinden daha yüksek oranlara sahip olduğu görülmekle birlikte; yine aynı tablodan bu payın giderek azaldığı anlaşılmaktadır. Bunun temel sebepleri; yeniden yapılanma sürecinde ticari liberalizasyon ve özelleştirmenin gerçekleştiriliyor olmasıdır. (KILIÇ, Cem:2005) AB 15 ülkelerinin tamamında, hizmetler sektörünün istihdam içindeki payı oldukça yüksektir. Hizmetler sektörünün payındaki artış 10 yeni üye için de söz konusu olmakta; ancak oransal olarak AB 15 deki artışın gerisinde kalmaktadır. Bu bağlamda, genişleme sonrası sektörel istihdam yapısı, Avrupa nın mesleki yapısının da değiştiğini göstermektedir.( BISHOP, Kate: a.g.m)

85 76 Türkiye de ise istihdamın sektörler itibariyle dağılımı, AB ortalamalarından önemli ölçüde farklılaşmaktadır yılı için AB 15 te tarım, sanayi ve hizmetler sektörünün istihdamdaki payı sırasıyla % 4, %24.6 ve %71.4 şeklindeyken; ülkemizde bu oranlar %37.4, %17.3 ve %45.1 olarak gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, AB ülkelerine göre Türkiye hala bir tarım ekonomisi görüntüsü sergilemektedir. Tablo 8:İstihdamın Sektörel Dağılımı (%) Kaynak: Eurostat, Adjusted Employment Series, Employment İndicators-Annual Data, ; Türkiye için DİE Hanehalkı İşgücü Anketleri. (H) Hizmetler, (S) Sanayi, (T) Tarım B- Türkiye de Eğitim Durumlarına Göre İstihdam Edilenler Türkiye de işgücünün eğitim düzeyinin çok düşük olduğu gözlenmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye de çalışma çağındaki nüfus, okullaşma oranındaki artışı da yansıtan önemli bir dinamizme sahiptir.işgücünün niteliksel yapısının önemli göstergelerinden biri

86 77 eğitim düzeyidir. Ülkemizde işgücünün eğitim, beceri ve nitelik düzeyinin düşüklüğü istihdam ve işsizlik konusunda önemli sorunlardan birini oluşturmaktadır. Taplo 9: Eğitim Durumuna Göre İstihdam Edilenler (12+Yaş) (Bin Kişi) İSTİHDAM EDİLENLER Okur-yazar olmayan Okul bitirmeyen İlkokul İlköğretim Ortaokul Orta dengi meslek Lise Lise dengi meslek Yüksekokul ve fakülte Toplam İŞSİZLER Okur-yazar olmayan Okul bitirmeyen İlkokul İlköğretim Ortaokul Orta dengi meslek Lise Lise dengi meslek Yüksekokul ve fakülte Toplam TOPLAM KAYNAK: TÜİK 2003 ve 2004 yılı Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçları; Türkiye de istihdam edilenlerin eğitim durumlarına göre dağılımı incelendiğinde sadece okur-yazar olanların ve ilkokul mezunu olanların toplamı 2004 yılı rakamlarına göre bin kişi iken, üniversite mezunlarının istihdam miktarı bin kişidir. C. Türkiye de İşsizlik Ülkemizde işsizlik sorunu, sanayileşmede arzu edilen düzeye gelinebilmesi, tarım toplumu niteliğinin belirli ölçüler içinde ağırlığının sürmesi, hızlı artan genç nüfusun istihdamını sağlayacak yatırımların yeterli seviyede gerçekleştirilememesi nedeniyle, yapısal özellik taşımaktadır

87 78 Sanayileşmiş ülkeler ile ülkemiz arasındaki önemli farklardan biri; işsizlerde eğitim düzeyi yüksek iken, eksik istihdamdakilerde eğitim düzeyi düşüktür. Üretimde ani düşüşler işsizlik oranını fazla değiştirmemekte eksik istihdamdakileri arttırmaktadır. Türkiye de işsizlik oranı gelişmiş ülkelerin tersine, eğitimli kişiler arasında daha yüksektir. Türkiye deki işsizliğin asıl nedeni ise, ilk kez iş arıyor olma ve işlerin doyurucu olmaktan uzak bulunmasıdır. İşsizlik daha çok hane halkı reisi olmayan kişiler arasında yaygındır (TÜİK:2004) Ülkemizde açık işsizliğin yanı sıra, eksik istihdam da ciddi boyutlardadır. Ayrıca kadın işgücü yüzdesi, işsizlikte Kent ve Kır oranları da işgücü ve istihdam konusunda mutlaka göz önünde tutulmalıdır. Tablo 10: Türkiye Genelinde İstihdam, İşsizlik Ve Eksik İstihdam Oranları İSTİHDAM Türkiye Kent Kır İŞSİZLİK ORANI (%) Türkiye Genç Nüfus (1) Kent Genç Nüfus (1) Kır Genç Nüfus (1) 10,5 20,5 25,3 14,5 10,3 19,7 25,2 12,6 EKSİK İSTİHDAM (%) Türkiye Kent Kır (1) yaş grubundaki genç nüfus KAYNAK: TÜİK 2003 ve 2004 yılı Hanehalkı İşgücü Anketi Sonuçlarına göre; Türkiye İstatistik Kurumu HİA 2003 yılı kesin sonuçlarına göre istihdam edilen işgücü kişi iken, 2004 yılında kişilik artış ile kişiye yükselmiştir. Buna paralel olarak işsizlik oranı da % 0,2 lik 4,8 5,2 4,4 4,1 3,8 4,6

88 79 azalışla % 10,5 den % 10,3 e gerilemiştir yılında istihdamın % 53 ü kentte gerçekleşirken, bu oran 2004 yılında % 1 lik artışla % 54 e yükselmiştir. Eksik istihdam ise 2003 yılında % 4,8 iken 2004 yılında % 0,7 lik azalışla % 4,1 olarak gerçekleşmiştir. Çalışabilir yaşdaki genç nüfusun işsizlik oranı da % 20,5 ten %19,7 ye gerilemiştir. Tablo 11:Kent ve Kır Yerleşim Kesiminde İşgücünün görünümü YILI İSTİHDAM ORANLARI 2004 YILI İSTİHDAM ORANLARI 46,63% 53,37% 45,65% 54,35% k Kent Kent Tablo 10: Eksik İstihdam ve İşsizlik Oranları (Bin kişi, 12+yaş) İŞGÜCÜ DURUMU Kurumsal olmayan sivil nüfus ve daha yukarı yaştaki nüfus İşgücü İSTİHDAM İşsiz İşgücüne katılma oranı (%) 48,3 48,7 İstihdam oranı (%) 43,2 43,7 İşgücüne dahil olmayanlar KAYNAK: TÜİK 2003 ve 2004 yılı Hane halkı İşgücü Anketi Sonuçları 2004 HİA kesin sonuçlarına göre çalışabilir nüfus 2003 yılına göre 994 bin kişilik bir artış ile 49 milyon 906 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Çalışabilir

89 80 yaştaki nüfusta gözlenen bu artışla birlikte, toplam işgücü de 649 bin kişilik bir artış ile 24 milyon 289 bin kişi olarak tahmin edilmiştir. İşgücünün diğer önemli göstergelerinden biri olan işgücüne katılma oranı 2003 yılında % 48,3 iken 2004 yılında % 0,4 lük artış ile % 48,7 olarak gerçekleşmiştir. Tablo: 12 Rakamlarla Sektör Bazında İstihdam SEKTÖRLER Sayı (%) Sayı (%) Tarım , ,0 Sanayi , ,3 İnşaat , ,7 Hizmet , ,0 TOPLAM , ,0 KAYNAK: TÜİK 2003 ve 2004 yılı Hane halkı İşgücü Anketi Sonuçlarına göre; Toplam istihdam, 2004 yılı H.İ.A kesin sonuçlarına göre 2003 yılına oranla 644 bin kişilik bir artış göstererek 21 milyon 791 bin olmuştur. İstihdamın dağılımını sektörler bazında incelediğimizde (tarım, sanayi, inşaat ve hizmet); 2003 (HİA) verilerini, 2004 verileri ile karşılaştırdığımızda, toplam istihdam içinde tarımın payı %33,9 dan % 34,0 e, sanayinin payı % 18,2 den % 18,3 e yükselirken, hizmetlerin payı ise % 43,4 ten % 43,0 e düşmüştür HİA sonuçlarına göre işsiz sayısı 2 milyon 498 bin, işsizlik oranı ise % 10,3 tür yılı sonuçları ile 2004 yılı sonuçları karşılaştırıldığında; işsizlik oranı % 10,5 ten % 10,3 e, genç nüfusdaki işsizlik oranı da % 20,5 ten % 19,7 ye düşmüştür. Gençler arasında işsizlik en çok kentsel yerlerde gözlenmektedir yılında kentsel yerlerde gençler arasında işsizlik oranı % 25,2 dir. Geleneksel geniş aile yapısının hala etkin olduğu, aile içi dayanışma ve yardımlaşmanın devam ettiği ülkemizde, işsizlik kendisini yoksullaşma biçiminde

90 81 göstermekte ve ciddi sosyal patlamalara yol açmamaktadır. Ancak bu sessiz direnişin gelecekte nasıl bir tablo çizeceği bilinemez. İşsizliğin sadece işsiz kalanı değil, çalışanı da ilgilendiren bir olgu olduğu bilinmektedir. İşsizlik oranlarının yüksek olduğu ülkelerde, örgütlenmemiş ve düşük vasıflı işgücünün düşük ücretle çalışmaya razı olması, işsiz yığınlarıyla kolayca ikame edilebilirliğinin sonucudur. Bu nedenle düşük gelir ve yoksullaşmada işsizliğin etkileri görmezden gelinemez. İşsizliğe sosyal, ekonomik ve siyasal etkilerini dikkate alarak yaklaşılmalıdır. Sorunu ekonomik gelişmeye bağımlı bir değişken olarak görmek çözümünü uzun vadedeki gelişmelere bırakma anlayışından vazgeçmek gerekmektedir 2- İş Gücü Piyasasının 2006 Yılı İtibariyle Değerlendirmesi Türkiye, günümüzde demografik geçiş dönemi olarak ifade edilen ve hızı giderek düşmekle beraber nüfus artışının devam ettiği süreci yaşamaktadır ile 2000 yılları arasında ortalama %1.83 olan yıllık nüfus artış hızı 2004 yılında %1.35 e gerilemiştir; 2005 yılında ise %1.33 e gerileyeceği tahmin edilmektedir. İşgücü ile istihdamdakilerin eğitim düzeyi ve verimliliği düşüktür. Hızla değişen teknoloji, bilgi ekonomisi, küreselleşme ve artan uluslararası rekabet, işgücü piyasasında eğitimli, beceri sahibi ve nitelikli işgücüne gereksinimi arttırmıştır. Bu nedenle işgücünün yalnızca bir alanda eğitim almış olması artık yeterli olmamaktadır. Devamlı değişen işgücü piyasasının gereklerine cevap verebilen niteliklere sahip olmak ve istihdamda kalabilmek için yaşam boyu öğrenim işgücü açısından zorunlu hale gelmektedir. İstihdam ve eğitim arasında güçlü bir ilişki olduğu göz önüne alınarak eğitim sisteminin sanayinin doğurduğu yeni taleplere ve ortaya çıkan yeni mesleklere uyum sağlaması büyük önem taşır. Öte yandan, günün koşullarına göre istihdamda meydana gelen değişimler eğitim politikalarına yön vermektedir. Ayrıca işgücünün daha eğitimli hale

91 82 getirilmesi verimliliğin artması olasılığını da yükseltmektedir. Bütün bu etkenler kamu istihdam kurumlarınca uygulanan aktif işgücü piyasası programlarının önemini arttırmıştır dönemini içeren 16 yılda İstihdam 18 milyondan yaklaşık 22 milyona çıkmış, buna karşın çalışma çağındaki nüfus 34 milyondan 50 milyona yükselmiştir. Bu ekonomimizin artan nüfusa yeter sayıda iş olanağı yaratamadığını göstermektedir. İstihdam oranı % 43.4 tür. (Ç.S.G.B.İŞKUR Stratejik İş Planı:6) Toplam istihdamın %29.5 i, istihdam edilen kadınların ise %51.6 sı tarım sektöründedir. Tarım sektöründe çalışanların yaklaşık yarısını, toplam istihdamın %16 sını ve istihdam edilen kadınların yaklaşık %42 sini ücretsiz aile işçileri oluşturmaktadır. Ücretsiz aile işçilerinin oranı tarım sektöründe gizli işsizliğin yüksek, verimliliğin ise düşük olduğunun göstergesidir. Tarım ağırlıklı ekonomiden sanayi ve hizmet ağırlıklı ekonomiye geçiş döneminde olan ülkemizde tarımdan çıkışın kaçınılmaz hale gelmesi, özellikle bu sektördeki niteliksiz işgücünün işsiz kalmasına neden olacaktır. Bu durum, üretim ve verimliliğin artırılması için işgücünün niteliğinin yükseltilmesi gereğini ortaya koymaktadır. ( 2005) 2006 yılı ilk altı aylık dönem sonu itibariyle Türkiye genelinde 22 milyon 86 bin kişi istihdam edilmekte, DİE kayıtlarına göre 2 milyon 215 bin kişi işsiz bulunmaktadır. Geçen Mayıs 2005 ayı verileri ile mukayese edildiğinde geçe yıl aynı dönemde % 9,2 olan işsizlik oranı bu yıl 8,8 olarak hesaplanmaktadır. (Tarık,2006:8) İşsizlik oranı kentlerde % 11,9 dan % 11 e gerilerken, kırsal kesimde ise % 5.5 ten % 5,7 ye çıkmıştır. Tarım dışı işsizlik oranının % 12,5 tan % 11,5 gerilemiş olduğu Mayıs 2006 ayında genç nüfus arasındaki işsizlik oranı ise % 17,6 dan % 16,4 e inmiştir. Türkiye de 2005 yılı Ekim, Kasım, Aralık sonu itibariyle DİE tarafından yapılan Hane halkı İşgücü Anketi ne göre, işsizlik oranı % 11, eksik istihdam oranı yüzde 5.0 ve bunların toplamı olan atıl işgücü oranı ise yüzde 15.3 tür.

92 83 Türkiye genelinde kadınların işsizlik oranı yüzde 9.4, erkeklerin ise yüzde 10.7 dir. Atıl işgücü oranı, kentlerde yaşayanlar için ( =) 17.6 ya ulaşmaktadır. Türkiye genelinde yüzde 25.4 olan eğitimli gençlerden işsizlerin oranı, kentlerde yaşayan eğitimli gençler için yüzde 26.3 ü bulmaktadır.türkiye genelinde işsizlerin yüzde 16.1 ini işten çıkartılanlar, yüzde 17.9 ünü ise ilk kez iş arayanlar oluşturmaktadır. Halen ülkemizde 2 milyon 215 bin işsiz bulunmakta olup, bunların 1 milyon 613 bini kentlerde, 602 bini ise kırsal kesimde yaşamaktadır. Kentlerde aşayan işsizlerin 1 milyon 197 bini erkek, 437 bini kadındır. İstihdamda yaşanan daralma ve ortaya çıkan işsizlik nedeniyle, 2003 yılı IV. Dönem itibariyle işgücüne katılma oranı yüzde 47.1 dir. Toplam istihdam içinde sanayi sektörünün payı yüzde 18.43, hizmet sektörünün payı yüzde 43.97, tarım sektörünün payı yüzde ve inşaat sektörünün payı ise yüzde 4.93 dür. Türkiye genelinde kişi tarım sektöründe çalışmakta olup, bunların yüzde 50.3 ü (3 milyon 422 bin kişi) ücretsiz aile işçileri oluşturmaktadır. Türkiye genelinde istihdam edilenlerin yüzde 47.9 unu ilkokul mezunları, yüzde 19.4 ünü lise ve dengi meslek okulu mezunları, yüzde 11.5 ini ilköğretim, ortaokul ve dengi meslek okulu mezunları ve yüzde 11.7 sini ise yüksekokul ve fakülte mezunları oluşturmaktadır. A- Kadın İstihdamı 2005 IV. Dönem itibariyle, istihdam edilenlerin yüzde 27.2 sini (5 milyon 652 bin kişi) kadınlar oluşturmaktadır. Kentsel yerlerde çalışan kadınların toplam istihdam içindeki payı yüzde 20.0 iken, bu oran kırsal yerlerde olarak gerçekleşmiştir İstihdam edilen kadınların yüzde 57 si tarım sektöründe çalışmakta ve bu sektördeki kadınların yüzde 85.3 ü ücretsiz aile işçileri oluşturmaktadır. Türkiye genelinde istihdam edilen kadınların yüzde 48.7 (2 milyon 755 bin kişi) ücretsiz

93 84 aile işçisi olarak çalışmaktadır. AB genelinde ortalama %70 düzeyinde olan işgücüne katılma oranı Türkiye de %48,3 ile oldukça düşüktür ve giderek azalmaktadır. Bu durum Türkiye'nin AB ye katılım sürecinde ekonomik kalkınma açısından özellikle rekabetçiliğin arttığı ve küreselleşmenin hız kazandığı bir ortamda ekonomik kalkınma ve gelişme yolundaki en önemli engellerden birini oluşturmaktadır. ( Kadınların işgücüne katılım oranı ise erkeklerin ancak üçte biri kadardır. İşgücüne dahil olmayan kadınların yaklaşık yarısını ev kadınları oluşturmaktadır. İşgücüne katılım oranının 1950 lerden bu yana sürekli azalmasının altında yatan temel nedenler tarım sektöründe istihdamın azalması ve köyden kente göçtür. Kırdan kente göç sürecinde, kırsal alanda işgücü içinde yer alan kadınlar kente geldiklerinde işgücü dışında kalmaktadır. Diğer taraftan, kentsel alanda işgücü piyasasında istihdam için belirli özel beceriler gerekmektedir ve bu durum özellikle eğitim düzeyi düşük kadınların işgücü piyasasının dışında kalmasını daha olası hale getirmektedir. B- Çocuk İstihdamı 2006 yılı 1. Dönem itibariyle, Türkiye genelinde yaş grubunda çalışan çocukların sayısı 654 bin kişidir. Çocuk istihdamı geçen yıla göre yüzde 22.4 ( 189 bin kişi) azalmıştır. Çalışan çocukların yüzde 43.4 ü kentlerde yaşamaktadır. C- Kamu Sektöründe İstihdam 2006 yılı 2. Dönem itibariyle, Kamu Sektöründe istihdam edilenlerin sayısı 3 milyon 245 bin kişi olarak tahmin edilmiştir. Kamu sektöründe çalışanların yüzde 73.1 i kentsel yerlerde yaşamaktadır. Kamu sektöründe çalışanların, toplam istihdam içindeki payı yüzde 15.6 yı bulmuştur. İstihdam edilenlerin yüzde si SSK ya, yüzde ü Emekli Sandığına, yüzde ü ise Bağ-Kur a kayıtlı olarak çalışmaktadır. Türkiye

94 85 genelinde istihdam edilenlerin yüzde i (kırsal kesimde bu oran yüzde 74.69) herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmadan çalışmaktadır. D- İşgücüne Dahil Olmayan Nüfus Türkiye de çalışma çağındaki nüfusun yüzde 52.9 unu (25 milyon 44 bin kişi) işgününe dahil olmayanlar oluşturmaktadır. Türkiye genelinde işgücüne dahil olmayanların yüzde 49.3 ünü ( 12 milyon 852 bin kişi) ev kadınları, yüzde 13.5 ini öğrenciler, yüzde 12 sini emekliler ve yüzde 9.7 sini ise çalışamaz halde olanlar teşkil etmektedir. Tablo 13: Yıllarında istihdam durumu 2006 yılı ile karşılaştırmalı olarak şöyledir Dönem İstihdam (Milyon Kişi) Türkiye Geneli 20,3 20,8 21,4 21,2 20,8 - Kentsel Kesim 8,6 8,9 9,3 9,3 11,5 - Kırsal Kesim 11,7 11,9 12,1 11,9 9,3 İşsizlik Oranı (%) Türkiye Geneli 8,4 7,2 6,3 5,9 10,3 - Kentsel Kesim 12,8 10,7 9, Kırsal Kesim 4,8 4,4 3, ,7 Eksik İstihdam Oranı (%) Türkiye Geneli 7,6 8,7 6,3 5,1 5,0 - Kentsel Kesim 8,1 8,9 6,5 5,9 5,1 - Kırsal Kesim 7,1 8,6 6,2 4,4 4,9 Toplam Atıl İşgücü Oranı(%) Türkiye Geneli 16,0 15,9 12,6 11,0 15,3 - Kentsel Kesim 20,9 19,6 15,8 15,1 17,6 - Kırsal Kesim 11,9 13,0 10,0 7,6 12,4 Kaynak; DİE, Rapor:2005 Hane Halkı Ölçümü.

95 86 DİE kayıtlarına göre halen ülkemizde 2 milyon 215 bin kişi işsiz bulunmaktadır. Ancak DİE nin işsiz saymadığı eksik istihdamdakiler, ücretsiz aile işçileri, anket dönemlerinde iş aramamış olanlar ve umudu kestiği için iş aramayanlar da dahil edildiğinde gerçek işsiz sayısının 8 milyon dolayına ulaştığı hesaplanmaktadır. Yukarıda belirtilen işsizlik düzeyi dikkate alındığında istihdam konusunun Türkiye nin önündeki en ciddi sorunlardan biri olduğu görülmektedir. Bugüne kadar enflasyonist ortamda gerek kamu gerekse özel kesimde verimsiz çalışan işletmelerin bu durumları örtbas olmuş ve sanki karlı çalışıyormuş gibi ayakta kalabilmişlerdir. Oysa enflasyonun düştüğü ortamda tüm verimsizlikler açıkça ortaya çıkmış ve piyasa ekonomisinin doğal ayıklanma mekanizması çalışmaya başlayarak birçok işyeri piyasayı terk etmek durumunda kalmıştır. Öte yandan yaşanan krizlerin istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini de unutmamak gerekmektedir. Türkiye bir yandan enflasyon ve kamu borç stoku ile uğraşırken işsizlik sorununun üstesinden gelmek durumundadır. Bu durum sosyal bir ihtiyacın da gereğidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus ekonomik dengelerin bir an önce yerli yerine oturtulmasıdır. Bu oluşabildiği ölçüde Türkiye halen yok denecek kadar az olan yeni yatırımların planlanabildiği, kalıcı yabancı sermayenin çekilebildiği, finansman imkanları üzerinde kamunun baskınlığının ortadan kalktığı ve özel kesimin finansman olanaklarından daha büyük ölçüde yararlanabildiği bir ülke haline gelebilecektir. Bu şekilde istihdam olanakları artarak işsizlik sorununda bir çözüme doğru olumlu adımlar atılabilecektir. Ancak bu süreç içerisinde işsizliğe yönelik bazı çözüm çabalarının ihmal edilmemesinde yarar vardır. Aksi taktirde halkın gelir temin etmekte zorlandığı ve çalışmamanın verdiği ekonomik ve sosyal sorunların yaşandığı bu ortam, alınmakta olan ekonomik önlemlerin gerekliliğinin dahi tartışıldığı bir düzenin tohumlarını atabilecektir.

96 87 3. Türkiye İş Gücünün İstihdam Performansı Ülkemiz istihdam performansı düşüktür. İstihdam artışı nüfus artışına yetişememektedir yılında 33.7 milyon kişi olan çalışma çağı nüfusu 2002 yılında 46.7 milyon kişiye ulaşmış; buna karşılık 17.8 milyon kişi olan istihdam 20.3 milyona çıkabilmiştir. Söz konusu dönemde istihdam artış oranı yılda ortalama %0.5 seviyesinde kalmıştır. Ekonomik istikrarsızlık ve krizler büyüme hızını düşürmüş, işgücündeki önemli artışların da etkisiyle işsizlik 1997 den beri sürekli bir artış temposu kazanmış, 2003 ve 2004 yıllarında en üst seviyeye varmıştır. Ülkemizde işsizlik oranı 2006 yılı Birinci altı ay itibariyle %8,8dır. Türkiye bu oranla 30 OECD ülkesi içinde en yüksek 4. sırada gelmektedir. İşsizlik oranı döneminde %8 lerde seyretmiştir; döneminde %6 lara gerilemiş; daha sonra hızlı bir artış eğilimi ile 2003 de %10.3 e ulaşmıştır. Ekonomik büyüme son yıllarda istihdam artışına dönüşmemektedir. Son yıllarda yüksek oranlı ekonomik büyümeye ve enflasyondaki düşüşe rağmen istihdamın azalması, üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu durumun en önemli sebebinin, kayıtlı istihdam üzerindeki vergi, sigorta primi ve bürokrasi yüklerinin işvereni işçi çalıştırmaktan caydırması olduğu düşünülmektedir. Ekonomide sağlanan verimlilik artışı da ek işçi çalıştırmayı geciktiren bir faktör olmuştur. İstihdamda tarımın payı çok yüksektir; modern sanayi ve hizmet iş alanları ise zayıf kalmıştır. AB Ülkelerinde tarımın istihdamdaki payı % 3-4, sanayinin payı % ve hizmetlerin % seviyesindedir. Ülkemizde tarım payının % 33 ile çok yüksek olduğu ve tarımsal istihdam içinde de kadınların % 70 lere varan bir istihdam oranına sahip bulunduğu görülmektedir. Sanayi sektörü oranı açısından bu derecede önemli fark bulunmasa da, sanayi sektöründe artan istihdamın ihmal edilemeyecek bir bölümü kayıtdışı ve düşük verimlilikte olmuştur.

97 88 Ülkemizde hizmetler sektörünün istihdamdaki payı da görece düşüktür. Kaldı ki, sanayide olduğu gibi bu sektörde de kayıtdışılık ve düşük verimlilik önem taşımaktadır. Nüfus Artış Hızı Yükselmiştir. Mart 2006 döneminde çalışma çağındaki nüfus geçen yılın aynı dönemine göre 878 bin kişi artmıştır.2006 yılı Mart döneminde Türkiye'de kurumsal olmayan sivil nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 29 bin kişilik bir artış ile 72 milyon 323 bin kişiye ulaşırken, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus 878 bin kişi artarak 51 milyon 408 bin kişiye ulaşmıştır. Tarım dışı istihdam 958 bin kişi artmıştır yılı Eylül döneminde istihdam edilenlerin sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre 562 bin kişi artarak, 23 milyon 128 bin kişiye ulaşmıştır. Bu dönemde tarım sektöründe çalışan sayısı 98 bin kişi azalmış, buna karşın tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 660 bin kişi artmıştır.(tüik,aralık 2006:100 Tablo:14. İstihdam edilenlerin sektörel dağılımı 'sı inşaat, Ocak 2005 Şubat 2005 Mart 2005 Nisan 2005 Tarım Sanayi İnşaat Hizmetler Mayıs 2005 Haziran 2005 Temmuz 2005 Ağustos 2005 Eylül 2005 Ekim 2005 Kasım 2005 Aralık 2005 Ocak 2006 Şubat 2006 Mart 2006 Nisan 2006 Mayıs 2006 Haziran 2006 Temmuz 2006 Ağustos 2006 Eylül 2006 Eylül 2006 döneminde istihdam edilenlerin % 8 i tarım, % 6.2 i sanayi, % % 49,2'si ise hizmetler sektöründedir. Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, tarım sektöründeki istihdamın 1,1 puan azaldığı, buna karşılık hizmetler sektörü istihdamının ise 0,5 puan arttığı görülmektedir.

98 89 Tablo 15. İşgücü durumu (Mart) TÜRKİYE KENT KIR Kurumsal olmayan sivil nüfus (000) ve daha yukarı yaştaki nüfus (000) İşgücü (000) İstihdam (000) İşsiz (000) İşgücüne katılma oranı (%) 49,0 49,1 46,1 45,9 53,9 54,5 İstihdam oranı (%) 44,3 44,6 40,4 40,6 50,7 51,6 İşsizlik oranı (%) 9,7 9,1 12,4 11,6 5,9 5,5 Tarım dışı işsizlik oranı (%) 12,9 12,0 12,9 12,0 12,9 11,7 Genç nüfusta işsizlik oranı (1) (%) 18,2 18,2 22,3 22,0 12,0 12,5 Eksik istihdam oranı (%) 3,1 3,3 2,8 2,8 3,6 4,0 Genç nüfusta eksik istihdam oranı (1) (%) 4,0 4,0 3,1 2,8 5,3 5,8 İşgücüne dahil olmayanlar (000) (1) yaş grubundaki nüfus İşsizlik oranı % 9,1 iken, tarım dışı işsizlik oranı % 12 dir Türkiye genelinde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 107 bin kişi azalarak 316 bin kişiye ulaşmıştır. İşsizlik oranı ise % 0,6 puan azalarak %0,91 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kentsel yerlerde işsizlik oranı 0,8 puanlık azalışla % 11,6 olarak gerçekleşirken, kırsal yerlerde 0,4 puanlık azalmayla % 5,5 olmuştur. Türkiye'de tarım dışı işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,9 puanlık bir düşüşle % 12 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran erkeklerde geçen yılın aynı dönemine göre 1 puanlık düşüşle % 10,4 kadınlarda 1,3 puanlık düşüşle % 18,4 olmuştur. Bu dönemdeki işsizlerin; % 70,4 ü erkek nüfustur. % 54,3 u lise altı eğitimlidir. % 35,5'i bir yıl ve daha uzun süredir iş aramaktadır. İşsizler sıklıkla (% 32,2) "eş-dost" vasıtasıyla iş aramaktadır. % 81,8'i (1 milyon 703 bin kişi) daha önce bir işte çalışmıştır. Daha önce bir işte çalışmış olan işsizlerin % 51,5'si "hizmetler", % 25,1 i "sanayi", % 16,2'sı "inşaat", % 7,2 si ise "tarım" sektöründe çalışmıştır.

99 90 Tablo 16: Kurumsal olmayan sivil nüfus ve işgücünün yaş piramidi, Eylül E r k e k iş g ü c ü E r k e k n ü f u s K a d ı n iş g ü c ü K a d ı n n ü f u s İstihdamın yapısı: Bu dönemde istihdam edilenlerin;% 73,5'i erkek, % 26,5'i kadın nüfustur. % 61,6'sı lise altı eğitimlidir.% 56,2'si ücretli, maaşlı ve yevmiyeli, % 28'i kendi hesabına ve işveren, % 15,8'i ücretsiz aile işçisidir.% 63,5'i "1-9 kişi arası" çalışanı olan işyerlerinde çalışmaktadır.% 3'ünün ek bir işi vardır.% 4,6'sı mevcut işini değiştirmek veya mevcut işine ek olarak bir iş aramaktadır.ücretli olarak çalışanların % 85,5'i sürekli bir işte çalışmaktadır yılı Eylül döneminde işgücüne katılma oranı %49,1 dir. Türkiye genelinde işgücüne katılma oranı, geçen yılın aynı dönemine göre 0,1 puanlık artışla %49,1 olarak gerçekleşmiştir. Erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,6 puanlık bir azalışla % 72,5, kadınlarda 0,8 puanlık bir artışla % 26,1'dir. Kentsel yerlerde işgücüne katılma oranı 0,2 puanlık azalışla % 45,9, kırsal yerlerde ise 0,6 puanlık artışla % 54,5'tir. İşgücünün eğitim ve yaş dağılımları ise; Toplam işgücünün % 18,9'unu yaş grubundakiler oluşturmaktadır.lise altı eğitimlilerde işgücüne katılma oranı % 48,2 iken yükseköğretim mezunlarında bu oran % 77,9 dur. Lise altı eğitimlilerde erkeklerin işgücüne katılma oranı % 72,3 iken, kadınlarda % 23 tür. Lise ve dengi okul mezunlarında erkeklerde işgücüne katılma oranı % 74 iken,

100 91 kadınlarda % 31,7 dir. Yükseköğretim mezunlarında erkeklerde işgücüne katılma oranı % 83,6 iken, kadınlarda % 68,9'dur. İşgücü dışında olanların % 36,5'i daha önce bir işte çalışmıştır. Eylül 2006 döneminde işgücü dışında olup, daha önce bir işte çalışanların % 33,9'u "tarım", % 24,2'si "sanayi", % 5,3'ü "inşaat", % 36,6'sı ise "hizmetler" sektöründe çalışmıştır. Daha önce bir işte çalışıp, sözkonusu dönemde işgücü dışında olanların (9 milyon 643 bin kişi); i. % 31,1'i emeklilik, ii. % 7,7'si mevsim gereği, iii. % 19'u sağlık nedeniyle, iv. % 9,9 u evlilik, v. % 4,8 i işten çıkartılma/işyerinin kapanması, vi. % 5,2'si işinden memnun olmama, vii. % 22,3 ü diğer nedenlerle en son çalıştıkları işten ayrılmışlardır. Diğer taraftan İlgili dönemde işgücü hareketlerine baktığımızda; Eylül 2006 döneminde 1 milyon 418 bin kişi işe yeni başlamış veya iş değiştirmiş olup, bunun toplam istihdam içindeki oranı % 6,1'dir. İşe yeni başlayan veya iş değiştirenlerin % 33,1'i yaş grubundadır. Bu dönemde işe başlayan veya iş değiştirenlerin % 26'sı "sanayi", % 39,2'si "hizmetler", % 17,3'ü "inşaat" sektöründe, % 17,5'i ise "tarım" sektöründe işe başlamıştır.mevcut işsizlerin % 15,4'ünü (357 bin kişi) bu dönemde işten ayrılanlar oluşturmaktadır. İşgücü harektliliğine baktığımızda; Ağustos, Eylül ve Ekim aylarını içeren üç aylık dönemde, kentsel yerlerden ve kırsal yerlerden olmak üzere, Türkiye genelinde toplam örnek hanehalkı seçilmiştir. Bu

101 92 hanehalklarından 'si ile anket yapılmış, hanehalkına ise çeşitli nedenlerle cevaplamama formu doldurulmuştur. Eylül 2006'da, cevaplamama oranı, kırsal yerlerde % 11,9, kentsel yerlerde % 16,7olmak üzere, Türkiye genelinde % 15,2 olarak gerçekleşmiştir.bu dönemde, örnek hanehalklarında yaşayan 15 ve daha yukarı yaştaki toplam 87 bin 290 fert ile görüşülmüştür. II- KAYITDIŞI İSTİHDAMIN TÜRKİYE DEKİ BOYUTLARI Tezimizin birinci bölümünde kayıtdışı istihdamın niteliği ve bu olguyu ortaya koyan temel etmenler üzerinde durduk. Ancak bu istihdam türünün boyutları konunun incelenmesinde ayrı bir öneme sahiptir. Çünkü, çağımızda kayıt-dışı istihdam gittikçe raha büyük bir kesimin çalışma ve gelir elde etme biçimi olmaya başlamıştır. Bu istihdam, geçici,katlanılan bir fedakarlık değil, bir çalışma ve yaşamabiçimi olma özelliğine giderek süreklilik kazandığı bir yapıya dönüşmüştür. ( KALÇA 53) Kayıt-dışılık Türkiye de yeni değildir. Hızla büyümesini de sürdüren bir olgudur. Hızlı büyüme, sosyo- ekonomik sorunlar ve devlet yapısından kaynaklanan problemler ilave olarak yeterli vergi biincine ulaşılamaması ve denetim kadrolarının eğitim ve mesleki hevese çeşitli nedenlerle sahip, olmaması kayıt-dışı istihdamın ülkemizde hızla büyemesine yol açmaktadır. Kayıt-dışı istihdamın boyutları, doğrudan ve dolaylı metodlar ile tespit edilebilir.anılan ölçüm metodları tüm ülkelerde uygulanmıştır. Kayıtdışı istihdama yönelik tahminlerin, kamuoyu tarafından inanılır bulunması için, farklı yöntemlerle yapılan ölçümlerin.birbirine yakın sonuçlar vermesi gerekir. Aynı yöntemle yapılan ölçümlerin birbiriniy izleyen iki yıla ilişkin tahminler birbirine uzak ise yada aynı yıl içinde farklı yöntemlerle yapılan ölçümler arasında uçurum varsa, kayıt-dışı ekonominin tahminine yönelik ölçüm yöntemlerine güven azalmaktadır. (AYDEMİR 1995:34) Türkiye de kayıt-dışı istihdamın boyutlarının tahmini amacıyla, çeşitli araştırmacılar tarafından 1980 yılından sonra çalışmalar yapılmakta birlikte son derece azdır. Bunun nedenler

102 93 Türkiye de istatistiki veri toplama ve veri değerlendirmesi uluslararası düzeyde değildir. Konu ile ilgili araştırmalar önemli bir kaynak gerektirse de bu konuda ayrılan kaynaklar yeterli değildir. (ÖZSOYLU 1996:33) Yukarıda sayılan bu nedenlerden dolayı Türkiye de kayıt-dışı istihdamın boyutları ölçmeye yönelik çalışmalar oldukça farklı sonuçlar ortaya koymuştur.ancak bu durum, yalnızca ülkemiz için geçerli değildir. Diğer ülkeler için yapılan kayıt-dışı istihdam tahminlerinde de farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu farklılığın temel nedeni ise, kayıt-dışı istihdamın genel kabul görmüş bir ölçüm yönteminin olmamasıdır. Çalışmalar için kullanılan ölçüm yöntemlerinde genelde kayıtlı verilerden yararlanılarak sonuca ulaşılmaya çalışılır. Kayıtdışı ekonomi OECD ülkelerinde ortalama olarak GSMH'nın %15'i civarındadır Hemen tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de kayıtdışı sektör önemli bir ekonomik gerçekliktir. Türkiye'de kayıtdışı kesimle ilgili yapılan çalışmalarda yöntem farklılıkları nedeniyle çeşitli büyüklüklere ulaşılmaktadır. Yasal olmayan faaliyetler ile gayri resmi ekonomi (ev ekonomisi) dışında kayıtdışı ekonominin GSMH içindeki payının % 20'lere kadar yükseldiği tahmin edilmektedir. Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre, Türkiye'de kayıtdışı ekonominin resmi GSYİH'ya oranı yaklaşık % 45'tir. Bu oran diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça yüksektir (Tablo 17). Tablo:17 Kayıtdışı Ekonominin Boyutları

103 94 1- Doğrudan Yöntemlerde Kayıtdışı İstihdam Kayıt-dışı istihdamın doğrudan ölçülebilmesi; a) Doğrudan istihdam edenler ve edilenler üzerinden istatistik kuruluşları, b) Işçi yada İşveren Sendikaları, c) Sosyal Güvenlik Kuruluşları, d) Vergi idaresi ve anket kuruluşları tarafından yapılan anket yada direkt incelemeler yoluyla olabilir. Türkiye de kayıtdışı istihdam üzerine yapılan çalışmaların sayısı ve kapsamı gelişmiş ülkelerin aksine çok sınırlı kalmıştır. Türkiye de Tarım dışı kesimde çalışanların Emekli Sandığı, SSK ve Bağ- Kur gibi sosyal güvenlik kurumlarına tabi oldukları ve bu kurumlara üye aktif çalışanların örgütlü istihdamı oluşturdukları var sayılır. Nüfus sayımlarından elde edilen toplam istihdamdan örgütlü çalışan sayısı çıkartılarak kalan artığın kayıtdışı istihdamı oluşturduğu kabul edilmektedir. Türkiye de 2006 yılı DİE Hane Halkı İşgücü Anketlerinin Sonuçlarına göne kentsel istihdamın % 15 ini kayıtdışı istihdam faaliyetlerinde bulunmaktadır.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ...

BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM... 1 KAYIT DIŞI İSTİHDAM... 1 I. KAYIT DIŞI EKONOMİ... 1 A. Kayıt Dışı Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 B. Kayıt Dışı Ekonominin Nedenleri... 4 C. Kayıt Dışı Ekonominin Büyüklüğü...

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

KATMA DEĞER VERGİSİNDE SORUMLULUK

KATMA DEĞER VERGİSİNDE SORUMLULUK Yrd. Doç. Dr. ERKAN AYDIN Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye Bölümü Mali Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi KATMA DEĞER VERGİSİNDE SORUMLULUK İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...ix

Detaylı

278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2011/08

278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2011/08 İstanbul, 03. 01. 2011 278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Yayımlandı DUYURU NO:2011/08 29.12.2010 Tarih ve 27800 (6. Mükerrer) Sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 278 Seri No.lu Gelir Vergisi Kanunu

Detaylı

KAYIT DIŞI İLE MÜCADELEDE SAHTE BELGE DÜZENLEME FİİLİNİN ÖNEMİ

KAYIT DIŞI İLE MÜCADELEDE SAHTE BELGE DÜZENLEME FİİLİNİN ÖNEMİ KAYIT DIŞI İLE MÜCADELEDE SAHTE BELGE DÜZENLEME FİİLİNİN ÖNEMİ Fatih GÜNDÜZ * I-GİRİŞ Sahte belge düzenleme fiili Vergi kanunlarında en ağır yaptırım öngörülen bir suçtur. Yine sahte belge kullanımı da

Detaylı

MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI MALİYE TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Anabilim Dalı: Maliye PROGRAMIN TANIMI: Maliye Tezsiz Yüksek Lisansı programının amacı; kamu ve özel sektör sistemi içerisindeki problemleri ve ihtiyaçları analiz edebilecek,

Detaylı

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266)

GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266) SİRKÜLER RAPOR Sirküler Tarihi: 02.01.2008 Sirküler No: 2008/2 GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (Seri No:266) 28.12.2007 tarih ve 26740 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 266 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği

Detaylı

KAYITDIŞI ĐSTĐHDAMLA MÜCADELE

KAYITDIŞI ĐSTĐHDAMLA MÜCADELE Türkiye Đşçi Sendikaları Konfederasyonu KAYITDIŞI ĐSTĐHDAMLA MÜCADELE Ankara Amaç Türkiye de kayıt dışı istihdam önemli bir sorun olarak gündemdedir. Ülkede son verilere göre istihdam edilenlerin yüzde

Detaylı

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILMIŞTIR

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILMIŞTIR Sirküler Rapor 04.01.2011/ 7-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILMIŞTIR ÖZET : 2011 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan hadlerin belirlendiği 278 Seri No lu Gelir

Detaylı

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık. Konu : Tarihinden İtibaren Uygulanacak Olan Gelir Vergisi Maktu Had ve Tutarları

Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ve Danışmanlık. Konu : Tarihinden İtibaren Uygulanacak Olan Gelir Vergisi Maktu Had ve Tutarları No : 2010-075 Tarih : 30.12.2010 Konu : 01.01.2011 Tarihinden İtibaren Uygulanacak Olan Gelir Vergisi Maktu Had ve Tutarları Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80, 82, 86. maddelerinde

Detaylı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2008/62 TARİH: 21.01.2008

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2008/62 TARİH: 21.01.2008 VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2008/62 TARİH: 21.01.2008 KONU 2009 Yılı Vergiden Muaf Yemek Yardımı 2008 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranı 387 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde %12 olarak

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Turizm Sektörü Açısından Rehberler ve Profesyonel Turist Rehberlerinin Hukuki Statüsü

İÇİNDEKİLER. Turizm Sektörü Açısından Rehberler ve Profesyonel Turist Rehberlerinin Hukuki Statüsü İÇİNDEKİLER Önsöz... vıı Kısaltmalar... ıx Tablolar Listesi... xvıı Giriş... 1 Birinci Bölüm Turizm Sektörü Açısından Rehberler ve Profesyonel Turist Rehberlerinin Hukuki Statüsü 1. ÖN BİLGİLER... 7 1.1.

Detaylı

2016 Yılında Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında Uygulanacak Had ve Tutarlara İlişkin 290 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı

2016 Yılında Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında Uygulanacak Had ve Tutarlara İlişkin 290 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı 2016 Yılında Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında Uygulanacak Had ve Tutarlara İlişkin 290 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazetede Yayımlandı Duyuru No: 2015/88 İstanbul, 28/12/2015 25/12/2015

Detaylı

Gelir Vergisi Genel Tebliği. Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK. 28 Aralık 2007 CUMA. Resmi Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından:

Gelir Vergisi Genel Tebliği. Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK. 28 Aralık 2007 CUMA. Resmi Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Maliye Bakanlığından: Gelir Vergisi Genel Tebliği Seri, Sıra Numarası, No : 266 Sayılı GVK 28 Aralık 2007 CUMA Resmi Gazete Sayı : 26740 TEBLİĞ Maliye Bakanlığından: GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 266) 1 / 14 193 sayılı

Detaylı

1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1

1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1 bölüm 1: YÖNETİM-YERİNDEN YÖNETİME İLİŞKİN KAVRAMSAL ÇERÇEVE...1 1. Kavramsal Çerçeve: Yönetim-Yerinden Yönetim...2 1.1. Yönetim Kavramı...2 1.2. Yerinden Yönetim...4 2. Yerel Yönetimlerin Önemi ve Varlık

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/184 Ref: 4/184

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2015/184 Ref: 4/184 SİRKÜLER İstanbul, 29.12.2015 Sayı: 2015/184 Ref: 4/184 Konu: 2016 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ İLE BAZI HAD VE TUTARLARIN YENİDEN BELİRLENDİĞİ GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ YAYINLANMIŞTIR 25.12.2015 tarih

Detaylı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 13 1.1.İktisadın Konusu ve Kapsamı 14 1.2. İktisadın Bölümleri 15 1.2.1.Mikro ve Makro İktisat 15 1.2.2. Pozitif İktisat ve Normatif İktisat

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2011/ 07 İST. 10/01/2011

SİRKÜLER NO: POZ-2011/ 07 İST. 10/01/2011 SİRKÜLER NO: POZ-2011/ 07 İST. 10/01/2011 Gelir Vergisi Kanununda yer alan ve 2011 yılında uygulanacak yeni hadlere ilişkin 278 sıra no.lu Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği 29 Aralık 2010 tarih ve 27800

Detaylı

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:420) Resmî Gazete 7 Aralık 2012 CUMA Sayı : 28490 Maliye Bakanlığından:

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:420) Resmî Gazete 7 Aralık 2012 CUMA Sayı : 28490 Maliye Bakanlığından: VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO:420) Resmî Gazete 7 Aralık 2012 CUMA Sayı : 28490 Maliye Bakanlığından: 1. Giriş 1.1. Ülkemizin önemli ekonomik sorunlarından biri olan kayıt dışılık; rekabet gücünü

Detaylı

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $)

Tablo 1. Seçilen Ülkeler için Yıllar İtibariyle Hizmetler Sektörü İthalat ve İhracatı (cari fiyatlarla Toplam Hizmetler, cari döviz kuru milyon $) 4.2. HİZMETLER 1. Hizmetler sektörünün ekonomideki ağırlığı bir refah kriteri olarak değerlendirilmektedir (1). (2) tarafından bildirildiği üzere, sanayileşmeyle birlikte, ulaştırma hizmetleri ve belirli

Detaylı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/82 TARİH: Gelir Vergisi Kanunu nda Yer Alan Had ve Tutarlara İlişkin 273 no.lu G.V.K.

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/82 TARİH: Gelir Vergisi Kanunu nda Yer Alan Had ve Tutarlara İlişkin 273 no.lu G.V.K. VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2009/82 TARİH: 29.12.2009 KONU Gelir Vergisi Kanunu nda Yer Alan Had ve Tutarlara İlişkin 273 no.lu G.V.K. Genel Tebliği Gelir Vergisi Kanunu nun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80,

Detaylı

MAL VE HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ VE TEVSİKİ (BELGELENDİRİLMESİ)

MAL VE HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ VE TEVSİKİ (BELGELENDİRİLMESİ) MAL VE HİZMET BEDELLERİNİN ÖDENMESİ VE TEVSİKİ (BELGELENDİRİLMESİ) GİRİŞ Rasim SEZER 1 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257. maddesi ile, mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini

Detaylı

SİRKÜLER ( ) 1- Yeniden Değerleme Oranında Artırılan Had ve Tutarlar:

SİRKÜLER ( ) 1- Yeniden Değerleme Oranında Artırılan Had ve Tutarlar: 31.12.2018 SİRKÜLER (2018 98) Konu: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48 Mükerrer 80, 82, 86, 89/15 ve 103 ncü Maddelerinde Yer Alan Tutarlar ile 01.01.2006 Tarihinden Önce İhraç Edilenlerden

Detaylı

SİRKÜLER RAPOR GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 284 )

SİRKÜLER RAPOR GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. ( Seri No : 284 ) SİRKÜLER RAPOR Sirküler Tarihi : 03.01.2013 Sirküler No : 2013 / 3-5 GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ ( Seri No : 284 ) 31.12.2012 tarih ve 28514 (4. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 284 Seri No.lu

Detaylı

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT 8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI 1 STAGFLASYON Stagflasyon: Üretimde görülen durgunluk ve fiyatlarda yaşanan artışın bir araya gelmesidir. - Durgunluk içinde enflasyon: Reel ekonomik

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/215 Ref: 4/215

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/215 Ref: 4/215 SİRKÜLER İstanbul, 30.12.2014 Sayı: 2014/215 Ref: 4/215 Konu: GELİR VERGİSİ KANUNU KAPSAMINDA 2015 YILINDA UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ, VERGİDEN İSTİSNA TUTULACAK BAZI TUTARLAR İLE HADLER VE ORANLARA

Detaylı

KONU : 284 SERİ NOLU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ İLE DUYRULAN 2013 YILINDA UYGULANACAK DİĞER PARASAL YÜKÜMLÜLÜKLER

KONU : 284 SERİ NOLU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ İLE DUYRULAN 2013 YILINDA UYGULANACAK DİĞER PARASAL YÜKÜMLÜLÜKLER KONU : 284 SERİ NOLU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ İLE DUYRULAN 2013 YILINDA UYGULANACAK DİĞER PARASAL YÜKÜMLÜLÜKLER Gelir Vergisi Kanunu'nun yer alan parasal büyüklüklerin 2013 yılında uygulanacak tutarları

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/18 Ref: 4/18

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/18 Ref: 4/18 SİRKÜLER İstanbul, 03.01.2013 Sayı: 2013/18 Ref: 4/18 Konu: GELİR VERGİSİ KANUNUNDA YER ALAN BAZI HAD VE TUTARLARIN 2013 YILINDA GEÇERLİ OLACAK YENİ MİKTARLARI AÇIKLANMIŞTIR 31.12.2012 tarih ve 28514 (4.

Detaylı

GELİR VERGİSİNDE GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI:

GELİR VERGİSİNDE GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI: TARİH : 29/12/2015 SİRKÜLER NO : 2015/100 GELİR VERGİSİNDE GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI: 25 Aralık 2015 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 290 Seri No lu Gelir Vergisi Genel Tebliği

Detaylı

04/01/2016 SİRKÜLER 2016/01. Sayın Yetkili;

04/01/2016 SİRKÜLER 2016/01. Sayın Yetkili; SİRKÜLER 2016/01 04/01/2016 Sayın Yetkili; 2016 Yılında Uygulanmak Üzere, Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar Yeniden Belirlendi. Maliye Bakanlığınca, 25.12.2015

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MALİYE ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MALİYE ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MALİYE ANA BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI Mehmet Çağlar BÜYÜK Türk Vergi Sisteminde Kayıt Dışılık Vergi Denetimi ve Risk Analiz Uygulamaları 1 Öğretilmiş

Detaylı

2013 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan tutarlar

2013 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan tutarlar BAKIŞ MEVZUAT KONU 2013 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan tutarlar Sayı 2013/007 ÖZET Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan maktu tutarlar yeniden değerleme oranında artırıldı. Gelir Vergisi

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 5 İST, 05.01.2015. 2015 yılında geçerli olacak VUK nda yer alan bazı tutar ve hadler belirlendi.

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 5 İST, 05.01.2015. 2015 yılında geçerli olacak VUK nda yer alan bazı tutar ve hadler belirlendi. SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 5 İST, 05.01.2015 ÖZET: 2015 yılında geçerli olacak VUK nda yer alan bazı tutar ve hadler belirlendi. 2015 YILINDA GEÇERLİ OLACAK VERGİ USUL KANUNU'NDA YER ALAN BAZI TUTAR VE HADLER

Detaylı

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

mali açıklamalar YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2013/072 31.12.2013 Konu: Gelir Vergisi Uygulamasında 2014 Yılında Geçerli Olacak Bazı Had Ve Tutarlar Gelir vergisi uygulamasında 2014 yılında geçerli olacak bazı had ve tutarları belirleyen 285 no.lu

Detaylı

[BELGE BAŞLIĞI] [Belge alt konu başlığı] [TARİH] TURMOB [Şirket adresi]

[BELGE BAŞLIĞI] [Belge alt konu başlığı] [TARİH] TURMOB [Şirket adresi] [BELGE BAŞLIĞI] [Belge alt konu başlığı] [TARİH] TURMOB [Şirket adresi] 12.12.2018/190-1 ÖZEL MEVZUAT SİRKÜLERİ 2019 YILINDA İŞLETME HESABI ESASI VE BİLANÇO ESASINA GÖRE DEFTER TUTMA VE SINIF DEĞİŞTİRME

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/1 Ref: 4/1. Konu: 2013 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2013/1 Ref: 4/1. Konu: 2013 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR SİRKÜLER İstanbul, 03.01.2013 Sayı: 2013/1 Ref: 4/1 Konu: 2013 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR 31.12.2012 tarih ve 28514 (4. Mükerrer) Resmi Gazete de yayınlanan 284 Seri No.lı

Detaylı

KONU: Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Maktu Had ve Tutarlar ile Menkul Sermaye İradının Beyanında Dikkate Alınacak İnd. Oranı Uygulaması Hakk.

KONU: Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Maktu Had ve Tutarlar ile Menkul Sermaye İradının Beyanında Dikkate Alınacak İnd. Oranı Uygulaması Hakk. MASTER VERGİ DANIŞMANLIĞI VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ. SAYI: 2013/11 Ankara,02/01/2013 KONU: Gelir Vergisi Kanununda Yer Alan Maktu Had ve Tutarlar ile Menkul Sermaye İradının Beyanında Dikkate

Detaylı

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından

Ekonomi II. 21.Enflasyon. Doç.Dr.Tufan BAL. Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından Ekonomi II 21.Enflasyon Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 21.1.Nedenlerine Göre Enflasyon 1.Talep Enflasyonu:

Detaylı

SİRKÜLER. Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2016/ Yılı Gelir Vergisi Tarifesi ile Bazı İstisna ve İndirim Tutarları

SİRKÜLER. Sirküler Tarihi: Sirküler No: 2016/ Yılı Gelir Vergisi Tarifesi ile Bazı İstisna ve İndirim Tutarları SİRKÜLER Sirküler Tarihi: 28.12.2016 Sirküler No: 2016/75 2017 Yılı Gelir Vergisi Tarifesi ile Bazı İstisna ve İndirim Tutarları Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 296) 27 Aralık 2016 Tarihli Resmi

Detaylı

GEÇİCİ VERGİ BEYAN DÖNEMLERİ AZALTILMALI, ORANLARI YENİDEN BELİRLENMELİDİR

GEÇİCİ VERGİ BEYAN DÖNEMLERİ AZALTILMALI, ORANLARI YENİDEN BELİRLENMELİDİR GEÇİCİ VERGİ BEYAN DÖNEMLERİ AZALTILMALI, ORANLARI YENİDEN BELİRLENMELİDİR 13 GEÇİCİ VERGİ BEYAN DÖNEMLERİ AZALTILMALI, ORAN- LARI YENİDEN BELİRLENMELİDİR I - MEVCUT YASAL DÜZENLEME VE UYGULAMA A. Gelir

Detaylı

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...XXI TABLO LİSTESİ...XXIV GRAFİK LİSTESİ...XXIV GİRİŞ...1

İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...XXI TABLO LİSTESİ...XXIV GRAFİK LİSTESİ...XXIV GİRİŞ...1 İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...XXI TABLO LİSTESİ...XXIV GRAFİK LİSTESİ...XXIV GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM KUR FARKI KAVRAMI, MAHİYETİ VE MUHASEBE STANDARTLARINDA KUR FARKLARI I. DÖVİZLİ İŞLEMLERİN TÜRK EKONOMİSİ

Detaylı

KONU : 2013 YILINDA ELDE EDİLEN ÜCRET VE ÜCRET DIŞINDAKİ GELİRLERE UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFELERİ AÇIKLANDI.

KONU : 2013 YILINDA ELDE EDİLEN ÜCRET VE ÜCRET DIŞINDAKİ GELİRLERE UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFELERİ AÇIKLANDI. KONU : 2013 YILINDA ELDE EDİLEN ÜCRET VE ÜCRET DIŞINDAKİ GELİRLERE UYGULANACAK GELİR VERGİSİ TARİFELERİ AÇIKLANDI. Gelir Vergisi Kanunu nun mükerrer 123. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 103. maddede yer

Detaylı

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu

RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU. Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu RUS TÜRK İŞADAMLARI BİRLİĞİ (RTİB) AYLIK EKONOMİ RAPORU Rusya ekonomisindeki gelişmeler: Aralık Rusya Ekonomisi Temel Göstergeler Tablosu 11 1 13 1 * GSMH (milyar dolar) 1.9..79 1.86 1.3 1.83 1.578 1.61

Detaylı

d. Devlet anlayışında meydana gelen değişmeler e. Savaş ve savunma harcamalarındaki artış b. Sivil toplum örgüt a. Tarafsız maliye b.

d. Devlet anlayışında meydana gelen değişmeler e. Savaş ve savunma harcamalarındaki artış b. Sivil toplum örgüt a. Tarafsız maliye b. Aşağıdakilerden hangisi kamu harcamalarının gerçek artış nedenlerinden biri değildir? a. Nüfus artışı b. Teknik ilerlemeler c. Bütçede safi hasılat yönteminden gayrisafi hasılat yöntemine geçilmesi d.

Detaylı

YENİ DÜZENLEME KAPSAMINDA TAHSİLÂT VE ÖDEMELERDE TEVSİK UYGULAMASININ ÖZELLİKLERİ VE UYGULANACAK CEZA

YENİ DÜZENLEME KAPSAMINDA TAHSİLÂT VE ÖDEMELERDE TEVSİK UYGULAMASININ ÖZELLİKLERİ VE UYGULANACAK CEZA YENİ DÜZENLEME KAPSAMINDA TAHSİLÂT VE ÖDEMELERDE TEVSİK UYGULAMASININ ÖZELLİKLERİ VE UYGULANACAK CEZA Rızkullah ÇETİN 38 * 1-GİRİŞ: Genel itibariyle vergi kaçakçılığı ya da vergiden kaçınma olaylarını

Detaylı

NO: 2017/1. Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar 2017 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlendi.

NO: 2017/1. Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar 2017 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlendi. DRT Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş. Deloitte Values House Maslak No1 34398 İstanbul Tel: + 90 (212) 366 60 00 Fax: + 90 (212) 366 60 15 www.deloitte.com.tr www.verginet.net 27 Aralık 2016

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/033 Ref: 4/033

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2017/033 Ref: 4/033 SİRKÜLER İstanbul, 15.02.2017 Sayı: 2017/033 Ref: 4/033 Konu: GELİR VE KURUMLAR VERGİSİ BEYANNAMELERİ ÜZERİNDEN VERGİ İNDİRİMİ, YABANCILARA KONUT SATIŞINDA KDV İSTİSNASI DÜZENLEMELERİNİ DE İÇEREN BİR KANUN

Detaylı

Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları,

Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları, Değerli Basın Mensupları, Basın toplantımıza hoş geldiniz. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Bu toplantıda sizleri ana hatları itibarıyla Yeni Gelir Vergisi Kanunu Tasarısı hakkında bilgilendirmek istiyorum.

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR 2018 YILI İÇİN ARTTIRILDI

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR 2018 YILI İÇİN ARTTIRILDI 02.01.2018/4-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR 2018 YILI İÇİN ARTTIRILDI ÖZET : 302 seri No lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, 2018 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan

Detaylı

OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2

OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2 OPTİMAL VERGİLEME ÖĞR. GÖR. AYNUR ARSLAN BURŞUK DERS 2 Optimal vergileme denildiğinde en iyi ve en uygun vergileme sistemi anlaşılmaktadır. Tarih boyunca böyle bir sistem aranmış ancak halen böyle bir

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST, 05.01.2015

SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST, 05.01.2015 SİRKÜLER NO: POZ-2015 / 4 İST, 05.01.2015 ÖZET: 2015 yılında geçerli olacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan bazı maktu had ve tutarlar ile bazı iratların beyanında uygulanacak indirim oranı belirlendi.

Detaylı

DUYURU. Üyelerimizin ve kamuoyunun bilgisine sunulur. Ali VAROL. Genel Sekreter 287 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

DUYURU. Üyelerimizin ve kamuoyunun bilgisine sunulur. Ali VAROL. Genel Sekreter 287 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ DUYURU 30.12.2014 tarihli ve 29221 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 287 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği Gelir İdaresi Başkanlığının web sitesinde ( www.gib.gov.tr ) bulunmakta olup, tam metni aşağıdadır.

Detaylı

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş.

YÖNTEM YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK ve BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. 2016/090 30.12.2016 Konu: 2017 Yılı İçin Asgari Ücret Belirlendi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararında, 2017 yılında uygulanacak asgari ücret brüt tutarı aylık 1.777,50 TL olarak belirlenmiştir. Buna

Detaylı

ULUSLARARASI VERGİLENDİRME

ULUSLARARASI VERGİLENDİRME Prof. Dr. Osman PEHLİVAN Karadeniz Teknik Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi osmanpehlivan@ktu.edu.tr Prof. Dr. Ersan ÖZ Pamukkale Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü Öğretim Üyesi ersanoz@pau.edu.tr

Detaylı

1 MALİYE BİLİMİNİN ESASLARI VE DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ

1 MALİYE BİLİMİNİN ESASLARI VE DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 MALİYE BİLİMİNİN ESASLARI VE DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ 11 1.1. Kamu Sektörü Ekonomisi 12 1.1.1. Kamu Maliyesinin Tanımı 13 1.1.2. Kapsam ve Konusu 14 1.1.3. Kamu Maliyesinin

Detaylı

KONU: 302 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. GENELGE (Sadece Müşterilerimiz içindir)

KONU: 302 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ. GENELGE (Sadece Müşterilerimiz içindir) Genelge : 2018/07 05.01.2018 GENELGE (Sadece Müşterilerimiz içindir) Açıklama; 302 Seri No lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80, 82, 86,

Detaylı

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ

2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ 2005 YILI İLERLEME RAPORU VE KATILIM ORTAKLIĞI BELGESİNİN KOPENHAG EKONOMİK KRİTERLERİ ÇERÇEVESİNDE ÖN DEĞERLENDİRMESİ TEPAV EPRI Dış Politika Etütleri AB Çalışma Grubu 9 Kasım 2005 Ankara Zeynep Songülen

Detaylı

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/1

VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/1 TARİH : 1.1.2017 NUMARA : 2017/1 VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2017/1 KONU : 2017 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlenen Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar

Detaylı

Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve. Tutarlar 2016 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlendi.

Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve. Tutarlar 2016 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlendi. Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar 2016 Yılında Uygulanmak Üzere Yeniden Belirlendi. Numara : 1 Tarih : 1.1.2016 VERGİ SİRKÜLERİ NO: 2016/1 KONU: Ücretlerin

Detaylı

Sayı : Yaz.İşl/2013/020 21/01/2013 Konu : Vergi Düzenlemeleri Hk. ODALARA 001 NOLU GENELGE

Sayı : Yaz.İşl/2013/020 21/01/2013 Konu : Vergi Düzenlemeleri Hk. ODALARA 001 NOLU GENELGE Sayı : Yaz.İşl/2013/020 21/01/2013 Konu : Vergi Düzenlemeleri Hk. ODALARA 001 NOLU GENELGE İLGİ : TESK Genel Başkanlığı nın 02.01.2013 tarih ve 9 sayılı (2 nolu genelge) yazısı. Bilindiği üzere, Vergi

Detaylı

SİRKÜLER RAPOR. Sirküler Tarihi: 02.01.2009 Sirküler No: 2009/5

SİRKÜLER RAPOR. Sirküler Tarihi: 02.01.2009 Sirküler No: 2009/5 SİRKÜLER RAPOR Sirküler Tarihi: 02.01.2009 Sirküler No: 2009/5 270 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ Resmi Gazete No 27089 Resmi Gazete Tarihi 23/12/2008 Kapsam 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/229 Ref: 4/229

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/229 Ref: 4/229 SİRKÜLER İstanbul, 28.12.2016 Sayı: 2016/229 Ref: 4/229 Konu: 2017 YILI GELİR VERGİSİ TARİFESİ İLE GELİR VERGİSİ KANUNU KAPSAMINDA BAZI HAD VE TUTARLARIN YENİDEN BELİRLENDİĞİ GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

Detaylı

MEVZUAT SİRKÜLERİ /

MEVZUAT SİRKÜLERİ / BAZI MALLARA UYGULANACAK ÖTV ORANLARININ YENİDEN BELİRLENMESİ HAKKINDA CUMHURBAŞKANLIĞI KARARI İLE VUK Ve GVK DA UYGULANAN HAD VE TUTARLARI YENİDEN BELİRLEYEN TEBLİĞLER YAYIMLANDI 1- Konu ve Kapsam a.

Detaylı

GELİR VERGİSİNDE 2017 İÇİN GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI:

GELİR VERGİSİNDE 2017 İÇİN GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI: TARİH : 28/12/2016 SİRKÜLER NO : 2016/156 GELİR VERGİSİNDE 2017 İÇİN GEÇERLİ OLACAK YENİ HADLER VE TUTARLAR YAYIMLANDI: 27 Aralık 2016 tarihli Resmi Gazete de yayımlanan 296 Seri No lu Gelir Vergisi Genel

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR

İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR ÖZET İŞGÜCÜ PİYASALARINDA MEVSİMLİK ETKİLER AZALIYOR 17.04.014 Ekim Kasım Aralık Ayları. HAZIRLAYAN Prof. Dr. Halis Yunus ERSÖZ İktisat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa DELİCAN İnsan Kaynakları Araştırma

Detaylı

S İ R K Ü L E R Sayı: İstanbul,

S İ R K Ü L E R Sayı: İstanbul, S İ R K Ü L E R Sayı: 2019 010 İstanbul, 04.01.2019 KONU : VUK Kapsamında 2019 Yılında Uygulanacak Bazı Parasal Büyüklükler İle Usulsüzlük, Özel Usulsüzlük Cezaları Açıklandı. ÖZET BİLGİ : VUK kapsamında

Detaylı

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi

Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi GENEL VERGİ TEORİSİ IV Konu Başlığı: Türk Vergi Sistemindeki Vergilerin Ekonomik Kaynağına Göre Tasnifi Kavramlar: Gelirden Alınan Vergiler, Servetten Alınan Vergiler, Harcamalardan Alınan Vergiler Kavramlara

Detaylı

İş Dünyası Bakış Açısıyla Yolsuzluk: Algı ve Politika Önerileri Araştırma Sonuçları

İş Dünyası Bakış Açısıyla Yolsuzluk: Algı ve Politika Önerileri Araştırma Sonuçları İş Dünyası Bakış Açısıyla Yolsuzluk: Algı ve Politika Önerileri 2014 Araştırma Sonuçları Amaç Yolsuzluk konusunda farkındalık yaratmak İş dünyasının yolsuzluk algısını ortaya koymak Alınabilecek önlemleri

Detaylı

No: 2016/107 Tarih:

No: 2016/107 Tarih: No: 2016/107 Tarih: 29.12.2016 ERK Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik Hizmetleri Ltd. Şti. Küçükbakkalköy Mah. Vedat Günyol Cad. Defne Sok. No:1 Flora Residence K:11 D.141-142 Ataşehir/İSTANBUL Tel : 0.216.340

Detaylı

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur.

İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur. 1-John Maynard Keynes in en önemli eseri ve bu eserin içeriği nedir? İstihdam Faiz ve Paranın Genel Teorisi, makro iktisadın kökenini oluşturur. 2-Keynes in geliştirdiği görüş nedir? Toplam talebin istihdamı

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : 64597866-KDV-29-107 14/07/2014

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü. Sayı : 64597866-KDV-29-107 14/07/2014 T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Sayı : 64597866-KDV-29-107 14/07/2014 Konu: DİR. kararına istinaden DİİB lerinin revize işlemlerinin

Detaylı

GELİR VERGİSİ 285 GENEL TEBLİĞİ

GELİR VERGİSİ 285 GENEL TEBLİĞİ GELİR VERGİSİ 285 GENEL TEBLİĞİ 30 Aralık 2013 Resmî Gazete Sayı: 28867 (Mükerrer) 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80, 82, 86 ve 103. maddelerinde

Detaylı

2016 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar

2016 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar Tarih :25.12.2015 Sayı : İST.YMM.2015/3574 Sirküler No :İST.YMM.2015/82 2016 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar Maliye Bakanlığınca,

Detaylı

BÜLTEN. KONU: Gelir Vergisi Kanununda yer alan ve 2015 Yılında Uygulanacak Maktu Had ve Tutarlara İlişkin 287 nolu GV Tebliği yayınlanmıştır.

BÜLTEN. KONU: Gelir Vergisi Kanununda yer alan ve 2015 Yılında Uygulanacak Maktu Had ve Tutarlara İlişkin 287 nolu GV Tebliği yayınlanmıştır. Kültür Mah. 1375 Sk. No: Cumhuruiyet İşhanı K:5 35210 Alsancak - İzmir-Turkey Tel : + 90 232 464 16 16.. Fax: + 90 232 421 71 92. e-mail : info@psdisticaret.com..tr BÜLTEN SAYI : 2015-010 Tarih: 02.01.2015

Detaylı

SİRKÜLER 2019/3. Gelir Vergisi Kanununda Bulunan Tarife, Had ve Tutarlarda Değişiklik

SİRKÜLER 2019/3. Gelir Vergisi Kanununda Bulunan Tarife, Had ve Tutarlarda Değişiklik Sayı :2019/S-3 Konu : Gelir Vergisi Kanununda Bulunan Tarife, Had ve Tutarlarda Değişiklik Ankara,02.01.2019 SİRKÜLER 2019/3 Gelir Vergisi Kanununda Bulunan Tarife, Had ve Tutarlarda Değişiklik 29 Aralık

Detaylı

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ TÜRKİYE EKONOMİ KURUMU TARTIŞMA METNİ 2003/6 http://www.tek.org.tr 2002 HANEHALKI BÜTÇE ANKETİ: GELİR DAĞILIMI VE TÜKETİM HARCAMALARINA İLİŞKİN SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Zafer Yükseler Aralık, 2003

Detaylı

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar

Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Türkiye Ekonomisi 2000 li yıllar Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü TÜRKİYE EKONOMİSİ DERS NOTLARI 1 1999 17 Ağustos 1999 depremi Marmara bölgesinde Üretim,

Detaylı

A) %5 B) %10 C) %20 D) %25 E) %50

A) %5 B) %10 C) %20 D) %25 E) %50 Deneme Sınavı I 1. Emlak Vergisi ne üzerinden alınır? A) Bina ve arazi üzerinden B) Malikin geliri üzerinden C) Miras üzerinden D) Gelir üzerinden E) Nakit gelir üzerinden 2. Bir araziye elbirliği mülkiyet

Detaylı

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir.

MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ. Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. 68 MAKROİKTİSAT BÖLÜM 1: MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Mikro kelimesi küçük, Makro kelimesi ise büyük anlamına gelmektedir. Mikroiktisat küçük ekonomik birimler (hanehalkı, firmalar ve piyasalar) ile

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/009 Ref: 4/009. Konu: 2014 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2014/009 Ref: 4/009. Konu: 2014 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR SİRKÜLER İstanbul, 0.01.014 Sayı: 014/009 Ref: 4/009 Konu: 014 YILINDA GEÇERLİ OLACAK GELİR VERGİSİ TARİFESİ AÇIKLANMIŞTIR 30.1.013 tarih ve Mükerrer 8867 Resmi Gazete de yayınlanan 85 Seri No.lı Gelir

Detaylı

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI. Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü Sayı : 11395140-105[VUK1-19974]-107246 18.04.2017 Konu : İletişim, etkili yöneticilik vb. konularda

Detaylı

BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM LTD. ŞTİ.

BAĞIMSIZ DENETİM VE YMM LTD. ŞTİ. S Ġ R K Ü L E R R A P O R TARĠH 04.01.2016 SAYI 2016/003 KONU 2016 YILINDA DĠKKATE ALINACAK BAZI RAKAMSAL HADLER HAKKINDA SĠRKÜLER 25 Aralık 2015 tarih ve 29573 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 290 Sayılı

Detaylı

YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI

YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI YURT DIŞINA ÇIKIŞ HARCI HAKKINDA KANUN TASARISI Yurt dışına çıkış harcı MADDE 1- (1) Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile yurt dışına çıkış yapanlardan çıkış başına 15 YTL harç alınır. (2) Yurt dışına çıkış

Detaylı

Sirküler Rapor Mevzuat /5-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

Sirküler Rapor Mevzuat /5-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI Sirküler Rapor Mevzuat 04.01.2016/5-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI ÖZET : 290 Seri No lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, 2016 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda

Detaylı

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI

GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI 02.01.2017/5-1 GELİR VERGİSİ KANUNU NDA YER ALAN MAKTU TUTARLAR ARTIRILDI ÖZET : 296 Seri No lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, 2017 yılında uygulanacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan had ve tutarlar

Detaylı

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GELİR POLİTİKALARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MİSYON ÇALIŞMASI Tablo 1. Misyon Çalışması Sonuçları Konsolide Misyon Sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal refahı arttırmak için, mali disiplin içerisinde, kaynakların

Detaylı

SİRKÜLER NO: POZ-2018 / 3 İST,

SİRKÜLER NO: POZ-2018 / 3 İST, SİRKÜLER NO: POZ-2018 / 3 İST, 03.01.2018 ÖZET: 2018 yılında geçerli olacak Gelir Vergisi Kanunu nda yer alan bazı maktu had ve tutarlar ile bazı iratların beyanında uygulanacak indirim oranı belirlendi.

Detaylı

278 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

278 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ 278 SERİ NO'LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ Resmi Gazete Sayısı 27800 (6. Mükerrer) Resmi Gazete Tarihi 29/12/2010 Kapsam 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 21, 23/8, 31, 47, 48, mükerrer 80, 82, 86 ve

Detaylı

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ

inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ 2014 EKİM SEKTÖREL inşaat SEKTÖRÜ 2015 YILI ÖNGÖRÜLERİ Nurel KILIÇ OECD verilerine göre, 2017 yılında Türkiye, Çin ve Hindistan dan sonra en yüksek büyüme oranına sahip üçüncü ülke olacaktır. Sabit fiyatlarla

Detaylı

FK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ.

FK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ. SİRKÜLER NO: 2015/93 24.Aralık.2015 İçindekiler: * Ödeme ve tahsilatların bankadan geçirilmesi zorunluluğuna ilişkin VUK Genel Tebliği yayımlandı. ÖDEME VE TAHSİLATLARIN BANKADAN GEÇİRİLMESİ ZORUNLULUĞUNA

Detaylı

Dr. OZAN ÖZTÜRK BİR VERGİ TEKNİĞİ YÖNTEMİ OLARAK KAYNAKTA VERGİLEME

Dr. OZAN ÖZTÜRK BİR VERGİ TEKNİĞİ YÖNTEMİ OLARAK KAYNAKTA VERGİLEME Dr. OZAN ÖZTÜRK BİR VERGİ TEKNİĞİ YÖNTEMİ OLARAK KAYNAKTA VERGİLEME İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...VII İÇİNDEKİLER... IX TABLOLAR LİSTESİ...XXI KISALTMALAR...XXIII GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM KAYNAKTA VERGİLEMENİN GENEL

Detaylı

No: 2018/7 Tarih:

No: 2018/7 Tarih: No: 2018/7 Tarih: 01.01.2018 ERK Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik Hizmetleri Ltd. Şti. Küçükbakkalköy Mah. Vedat Günyol Cad. Defne Sok. No:1 Flora Residence K:11 D.141-142 Ataşehir/İSTANBUL Tel : 0.216.340

Detaylı

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 02/06/2015 Sayı: 2015/27 Ref : 6/27. Konu: GÜMRÜKTE GECİKME ZAMMI UYGULAMASI

GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 02/06/2015 Sayı: 2015/27 Ref : 6/27. Konu: GÜMRÜKTE GECİKME ZAMMI UYGULAMASI GÜMRÜK SİRKÜLERİ Tarih: 02/06/2015 Sayı: 2015/27 Ref : 6/27 Konu: GÜMRÜKTE GECİKME ZAMMI UYGULAMASI 1. Giriş Gümrük Kanunu nun (GK nın) 207/1-b numaralı maddesinde şu hüküm yer almaktadır: Bir şartlı muafiyet

Detaylı

2017 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar

2017 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar Tarih : 30.12.2016 Sayı : İST.YMM.2016/2678 Sirküler No : İST.YMM.2016/130 2017 Yılında Uygulanmak Üzere Ücretlerin Vergilendirilmesinde Uygulanacak Tarife ile Diğer Çeşitli Had ve Tutarlar Maliye Bakanlığınca,

Detaylı

TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TÜRKİYE DE VE DÜNYA DA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İş Sağlığı ve Güvenliği Kavramı Geleneksel anlamıyla iş sağlığı ve güvenliği; işyerlerini işin yürütümü nedeniyle oluşan tehlikelerden uzaklaştırmak ve sağlığa

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165 SİRKÜLER İstanbul, 01.09.2016 Sayı: 2016/165 Ref: 4/165 Konu: 6741 SAYILI TÜRKİYE VARLIK FONU YÖNETİMİ ANONİM ŞİRKETİ NİN KURULMASI İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN YAYINLANMIŞTIR

Detaylı

Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu.

Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu. Yurt dışındaki rmadan uydu yayını için hizmet alımında ödenen bedelin vergisel durumu. Sayı: Tarih: 30/06/2015 B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.1-64898 T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Detaylı