ELEKTRON K POSTERLER

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ELEKTRON K POSTERLER"

Transkript

1 ELEKTRON K POSTERLER

2 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab [EP-00] Genç Eriflkinlerde Farkl Oje Renklerinin ve K nan n Pulse Oksimetri Sonuçlar Üzerine Olan Etkisi Seyfettin Gümüfl, Ömer Deniz, Hatice Çiçek, Cengiz Han Aç kel, Ergün Uçar, fiafak Y ld z, Erdinç Çak r 4, Ergun Tozkoparan, Hayati Bilgiç Gülhane Askeri T p Akademisi, Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz AD, Ankara Gülhane Askeri T p Akademisi, Hemflire Yüksek Okulu, Ankara Gülhane Askeri T p Akademisi, Halk Sa l AD, Ankara 4 Gülhane Askeri T p Akademisi, Biyokimya AD, Ankara Arka plan: Pulse oksimetri cihaz ile parmak ya da kulak memesi gibi at m olan periferik damar yata nda oksihemoglobinin infrared fl absorbsiyonunun ölçülmesi ile arteriyel oksijen satürasyonu ölçülür. Hipotermi, hipotansiyon, a r anemi gibi baz durumlarda pulse oksimetrilerde ölçümler yanl fl olabilir. Ojenin ve k nan n da pulse oksimetri ile satürasyon ölçümünde yanl fl okumaya neden olabilece i düflünülmektedir. AMAÇ: Ülkemizde kad nlar n s kl kla kulland farkl renklerdeki ojelerin ve k nan n pulse oksimetri ile oksijen satürasyonu ölçümünü hangi oranda etkiledi ini ve ayr ca farkl marka ve türdeki cihazlar aras nda ölçüm fark olup olmad n araflt rd k. GEREÇ VE YÖNTEM: Herhangi bir yak nmas, bilinen hastal olmayan yafl ortalamas 9±,0 olan sa l kl gönüllü kad n çal flmaya al nd. Tüm olgular bir gün öncesinden bir t rna na k na yakt lar, çal flmaya bafllamadan önce bir t rnak kontrol için bofl b rak lmak üzere di er t rnaklar n on üç farkl renkte oje (k rm z, mavi, bej, mor, kahverengi, beyaz, pembe, siyah, yeflil, parlat c, aç k mavi, aç k yeflil, sar ) ile boyad lar. Ayn t rnak ölçüm sonras oje tamamen temizlenerek di er renk oje için kullan ld ve parmaklar aras nda fark gözetilmedi. Olgular n tamam nda ayn marka oje kullan ld. Boyas z, farkl renkli oje ve k na sonras parmak uçlar ndan üç farkl model pulse oksimetri cihaz (pulse oksimetri cihaz (I), pulse oksimetri cihaz (II), pulse oksimetri cihaz (III)) ile oksijen satürasyonlar ölçüldü. Oksijen satürasyonlar ve farkl cihazlar n ölçümleri istatistiksel olarak karfl laflt r ld. SONUÇLAR: Boyas z, farkl renk oje ve k nal t rnaklardaki satürasyon sonuçlar ve üç farkl model cihazdaki sonuçlar n karfl laflt r lmas sonucunda, aradaki fark az da olsa, mavi, bej, mor ve beyaz renkli oje ile boyal parmaklardan ölçülen satürasyonun anlaml daha düflük oldu unu bulduk. Ayr ca pulse oksimetri cihaz (I) di er iki cihaza göre anlaml yüksek bulundu. Ç kar m: Sonuçlar m z, mavi, bej, mor ve beyaz renkli oje kullan - m n n sa l kl genç eriflkinlerde satürasyon ölçümünü olumsuz yönde etkileyebilece ini düflündürmektedir. [EP-00] Solunum Fonksiyon Testi ve DLCO Sonuçlar m z Esin Taflbafl, Funda Coflkun, Arzu Ertem, brahim Ocak, Duygu Köprücüo lu, Ezgi Demirdö en, Ahmet Ursavafl, Dane Ediger,Ercüment Ege Uluda Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar AD, Bursa AMAÇ: Solunum fonksiyon testleri gö üs hastal klar n n vazgeçilmez tan yöntemidir. Klini imizde y llar aras nda yap - lan 60 solunum fonksiyon testi ve DLCO de erlerini sunmay amaçlad k. GEREÇ VE YÖNTEM: Sonuçlar s ras yla yafl ortalamas, FEV, FEV/FVC, DLCOadj olarak verildi inde Sarkoidoz 65K/69E, %46.±0.8, %8.±., %75.7±0.5, %74.9±.; PF 47K/4E, %60.7±.,%76.5±., %78.4±., %56.6±.; Ast m 6K/5E, %46.6±.8, %9.6±5.0, %7.7±.6, %8.9±4.; KOAH K/E, %60.8±.5, %70.8±7.6, %70.0±.9, %67.6±6.8; Kollajen Doku Hastal 4K/0 E, %47.0±.9, %84.4±., %76.5±.7, %69.7±.5; Pnömokonyoz 6K/5E, %6.±., %8.±., %64.4±.9, %65.6±.; ntertisyel Akci er Hastal 5K/5E, %54.±.4, %8.9±.9, %75.6±., %68.5±.4. BULGULAR: statistiksel olarak SPSS program ile karfl laflt rma yap ld nda sarkoidoz ve idiopatik pulmoner fibrozis olgular aras nda FEF yüzde de erleri d fl nda kalan di er solunum fonksiyon testi parametreleri ve DLCO testlerinde anlaml farkl l k saptand (p<0.05). Ast ml hasta grubuyla sarkoidoz grubunu karfl laflt rd - m zda FEV/FVC yüzde de eri d fl nda anlaml bir farkl l k saptamad k (p>0.05). diopatik pulmoner fibrozis olgular ile kollajen doku hastal olgular n karfl laflt rd m zda DLCOadj % de erleri aras nda anlaml farkl l k saptad k (p<0.05). Cinsiyet Yafl FEV% FVC% FEV/FVC % DLCOadj% Sarkoidoz 65K/69E 46.±0.8 8.±. 9.8±. 75.7± ±. PF 47K/4E 60.7±. 76.5±. 7.4±. 78.4±. 56.6±. Ast m 6K/5E 46.6±.8 9.6± ± ±.6 8.9±4. KOAH K/E 60.8± ± ± ± ±6.8 KDH 4K/0 E 47.0± ±. 75.± ± ±.5 Pnömokonyoz 6K/5E 6.±. 8.±. 66.± ± ±. AH 5K/5E 54.±.4 8.9± ± ±. 68.5±.4 SONUÇ: Sonuç olarak bu çal flma ile hastalar m z n solunum fonksiyon ve DLCO de erlerini karfl laflt rarak sunduk. Daha anlaml sonuçlar için daha fazla olgu say s na ve kontrol grubuna ihtiyaç oldu- u düflüncesindeyiz. [EP-00] Bül ve Bleb Varl n n Radyolojik ve Fonksiyonel Bulgular Elif Torun, Nagihan Durmufl, Füsun Öner Eyübo lu Baflkent Üniversitesi stanbul Sa l k Uygulama ve Araflt rma Merkezi Hastanesi, Gö üs Hastal klar AD, stanbul Baflkent Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar AD, Ankara Büller ve blebler genellikle amfizemde görülse de bazen baflka hastal k bulgusu olmadan da izlenebilirler. Kronik öksürük, elastisite kayb, bronkospazm, alerji, pulmoner enfeksiyonlar ya da gö üs duvar bozukluklar etiyolojide rol oynayabilir. Yeri, büyüklü ü, çevre akci er dokusuyla iliflkisine ba l olarak semptomsuz olabilece i gibi a r hastal a da efllik edebilir. Çal flmam zda bilgisayarl toraks tomografisinde (BT) görülen bül ve/veya bleblerin lokalizasyonlar n, say s n, efllik eden di er radyolojik patolojileri ve solunum fonksiyonlar ile iliflkisini saptamay amaçlad k. Nisan 008-May s 009 aras nda çeflitli nedenlerle BT çekilen hastalar n filmleri retrospektif olarak incelendi. Bül ve/veya bleb saptanan 7 hasta çal flmaya al nd. Yafl ortalamas 6.88 (8-90) olan hasta popülasyonu 5 erkek (%7.),46 kad n (%6.9) hastadan olufltu. Hastalar n 45 inde (%84.8) bül, sinde (%65.5) bleb saptand. Bül ve blebler 5 hastada multipl (%78.9), 6 hastada (%.) tekti, 7 hastada tüm loblar etkilenmiflti. Lokalizasyona göre de erlendirildi inde sa üst lob %69, sol üst lob %54.4, sa alt lob %., sol alt lob %., sa orta lob %4.6 oran nda tutulmufltu. Efllik eden radyolojik bulgular bül olan hastalarda fibrotik çekinti (%7.8), amfizem (%7.7), peribronfliyal kal nlaflma (%4.8), plevral kal nlaflma (%40), nodül (%6.9), buzlu cam (%0), bronflektazi (%7.); bleb olan hastalarda fibrotik çekinti (%78.6), amfizem (%70.5), plevral kal nlaflma (%4.9), perbronfliyal kal nlaflma (%4) nodül (%5.9), buzlu cam (%.4) ve bronflektazi (%6) idi. Bül olan ve olmayan hastalar n SFT de erleri Tablo de gösterilmifltir. FVC% ve FEV% aras nda anlaml fark saptanmazken (s ras yla p=0.96 ve 0.5), FEF 5-75% ve FEV/FVC de erleri bül olan grupta anlaml olarak daha düflük gözlendi (s ras yla p=0.0 ve 0.00). Bleb olan ve olmayan hastalar n SFT de erleri Tablo de gösterilmifltir, iki grup aras ndaki fark istatistiksel olarak anlaml bulunmad. Tek ve multipl bül ya da blebi olan hastalar n SFT de erlerinin karfl laflt r lmas Tablo te gösterilmifltir. FEV/FVC (p=0.00) d fl ndaki parametrelerde iki grup aras nda anlaml fark saptanmad. Sonuç olarak bül varl -, özellikle multipl oldu unda solunum fonksiyonlar n etkile-

3 Elektronik Posterler mektedir, bu nedenle radyolojik bulgular olan hastalar n SFT ile de de erlendirilmesi uygun olur. Tablo. Bül varl ile solunum fonksiyonlar n n iliflkisi SFT de erleri Bül (+) Bül (-) FVC% 98±4 98±5 FEV% 8±6 9±0 FEV/FVC 66±4 76±8 FEF5-75 % 50±4 68±4 Tablo. Bleb varl ile solunum fonksiyonlar n n iliflkisi SFT de erleri Bül (+) Bül (-) FVC% 98± 98±6 FEV% 8±4 87±7 FEV/FVC 67±4 68± FEF5-75 % 5± 54±7 Tablo. Bül say s ile solunum fonksiyonlar n n iliflkisi SFT de erleri Tek bül veya bleb Multipl bül veya bleb FVC% 97±7 98±4 FEV% 89±7 8±4 FEV/FVC 74±9 65±5 FEF5-75 % 6±0 50±4 FRC % 5±49 ±5 DLCO % 6±4 7±6 DLCO/VA 80±9 7±4 [EP-004] Uçucu Personel Muayenelerinde Solunum Fonksiyon Testinin Kullan lmas Erdinç Ercan, Savafl lbasm fl, Cantürk Taflç, Ahmet Ak n GATA Hava-Uzay Hekimli i Merkez ve AD, Eskiflehir GATA Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz AD, Ankara AMAÇ: Uçucu personel muayenelerinde, solunum yolu hastal klar n n tespit edilmesinde solunum fonksiyon testinin (SFT) katk s n n araflt r lmas. YÖNTEM: Uçufl görevleri, pilotlar n ve di er uçufl ekibinin yüksek bir performansla çal flmalar n gerektirir. Bu nedenle uçucu personelin özellikle sinir, dolafl m ve solunum sistemlerinin sa l kl çal flmas gerekir. Bu durumun kontrol edilmesi amac yla uçucular y ll k ve befl y ll k periyodik sa l k muayenelerine girerler. Hem y ll k hem de befl y ll k muayenelerde uçucular gö üs hastal klar uzman taraf ndan da de erlendirilir. Muayenede; anemnez, fizik muayene, posteroanterior akci er grafisi, rutin biyokimya, tam kan ve tam idrar tahlilleri yap lmaktad r. Gö üs hastal klar uzman n n iste i do rultusunda laboratuvar tetkikleri geniflletilebilmektedir. Eylül 008 y l itibari ile befl y ll k muayenelere solunum fonksiyon testleri eklenmifltir. Kas m 007 ile A ustos 008 tarihleri aras. dönem, Eylül 008 ile Haziran 009 tarihleri aras. dönem olarak belirlenen 0 ayl k dönemde gö üs hastal klar tan s alanlar retrospektif olarak muayene kay tlar incelenerek karfl laflt r lm flt r. BULGULAR:. dönemde 85 (90 u y ll k, 475 i befl y ll k). dönemde 06 (749 u y ll k, 4 ü befl y ll k) olmak üzere toplam 4448 kay t incelenmifltir.. dönemde,. dönemde ise 7 uçucuya gö üs hastal klar n ilgilendiren hastal k tan s konulmufl olup bunlardan. dönemde 7 si,. dönemde ise ü SFT de de ifliklik oluflturan hastal k gruplar ndayd. SFT deki de ifliklikler küçük hava yolu obstrüksiyonu ve restriktif bozukluk olarak de erlendirildi. Her dönem y ll k ve befl y ll k muayeneler, gö üs hastal klar tan - lar aç s ndan incelendi inde tan say lar nda anlaml bir fark saptanamam flt r (Pearson Ki-Kare p>0.05). SFT ile tan lar konulan hastal klar bak m ndan y ll k muayeneler, dönemler aras incelendi inde gruplar aras fark n anlaml olmad (Fischer Kesin p>0.05); befl y ll k muayeneler bak m ndan incelendi inde gruplar aras fark n anlaml oldu u bulunmufltur (Pearson Ki-Kare p<0.05).. dönemde de SFT ile tan lar konan hastal k say lar n n y ll k ve befl y ll k muayeneler aras ndaki fark n anlaml oldu u bulunmufltur (Fischer Kesin p<0.05). SONUÇ: Elde edilen veriler fl nda tüm gö üs hastal klar tan lar nda dönemler aras fark oluflmamas n n yetersiz vaka say s na ba l oldu u, özellikle fizik muayene ve laboratuvar de iflikli i oluflturmam fl olan solunum yolu hastal klar n n tespitinde SFT nin yard mc bir metot olarak kullan labilece i ve SFT nin kullan lmas n n uçufl emniyetine olumlu katk yapaca düflünülmektedir. [EP-005] Bronflektazi: Demografi, Risk Faktörleri ve Lokalizasyonlar Sulhattin Arslan Cumhuriyet Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar AD, Sivas AMAÇ: Bu çal flmada bronflektazili hastalar m zda etiyolojik nedenler, lokalizasyon ve klinik özelliklerin de erlendirilmesi amaçland. YÖNTEM: May s 006-May s 007 tarihlerinde Sivas Devlet Hastanesi Gö üs Hastal klar taraf ndan izlenen bronflektazili hastalar prospektif olarak incelendi. Hastalar n yafllar, cinsiyetleri, baflvuru yak nmalar, hastal klar n n olas etiyolojik nedenleri ve bilgisayarl tomografi bulgular kaydedildi. BULGULAR: Hastalar n %64 ü erkek, %6 s kad n olup ortalama baflvuru yafl 55±6 ( 79 yafl) olarak saptand. Bronflektazi etiyolojisinde en s k yer alan patolojiler geçirilmifl akci er enfeksiyonu (%7,5), kronik obstrüktif akci er hastal (KOAH) (%6,) ve tüberküloz (%,8) olarak belirlendi. En s k baflvuru yak nmalar s ras yla öksürük (%9,0), atefl (%6,5), nefes darl (%56,) ve balgam ç karma (%5,5) olarak saptand. Hastalar n tümünde tan yüksek çözünürlüklü bilgisayarl tomografi (YÇBT) ile konuldu. Bronflektazinin lokalizasyonu en s k yayg n akci er tutulumu (%5), sol alt lob (%6,), lingula (%,) ve sa alt lob (%7,5) olarak gözlendi. SONUÇ: Sivas ilinde bronflektazili hastalarda etiyolojik faktör olarak en s k karfl m za akci er enfeksiyonlar ve KOAH ç kmaktad r ve tüm bronflektazi kuflkulu hastalarda tan için alt n standart olarak YÇBT önerilebilir. [EP-006] Genç Bronflektazili Eriflkinlerde Hava Yolu Obstrüksiyonu ve Bilgisayarl Tomografi ile liflkisi Ersin Demirer, Erdal Özgür Gözetlik, Hakan Çermik Etimesgut Asker Hastanesi, Ankara AMAÇ: Bronflektazi, kronik hava yolu inflamasyonuyla, bir ya da birden fazla bronflun irreversible anormal dilatasyonudur. Kronik balgam yap m, tekrarlayan akci er infeksiyonlar, hava yolu obstrüksiyonu ile birliktedir. Bu çal flman n amac bronflektazili olgulardaki hava yolu obstrüksiyonu oran n ortaya koymakt r. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmam zda genç eriflkinlerdeki bronflektazi lokalizasyonlar n yüksek çözünürlüklü bilgisayarl tomografi (YÇBT) ile inceledik. Öykü, fizik muayene, spirometri, YÇBT yard m ile hastalardaki ast m ve amfizem oran n tespit ettik. BULGULAR: Ocak 006-Ocak 009 y llar aras nda takibini yapt m z yafl ortalamas.8±.8 (9-0 y l) olan 65 erkek bronflektazi olgusunu retrospektif olarak inceledik. On sekiz olguda (%8) sa, 7 olguda (%6) sol, 0 olguda (%46) her iki akci erde bronflektazi saptad k. On bir olguda (%7) ast m, 7 olguda (%) amfizem bulundu. Gözlenen bronflektazik lezyonlar n YÇBT ile da l m

4 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab incelendi inde %65 kistik, %5 tubuler, %6 traksiyon, %4 kistik ve tubuler tipte idi. Bu lezyonlar n her iki akci erdeki loblara göre da- l m % sa üst, %9 sa orta, % sa alt, %7 sol üst, % lingula, %0 sol alt lob fleklinde idi. Ast m veya amfizem hastal orta lob bronflektazisi ile iliflkili idi (r= -0.4, p= 0.04). Ast m ayr ca alt lob bronflektazisi ile iliflkili bulundu (r= -0.6, p= 0.05). Her iki hastal k da akci er loblar yönünden sa ve sol akci er ay r m göstermiyordu. SONUÇ: Genç eriflkin bronflektazi olgular n n de erlendirildi i bu çal flmada lezyonlar n yaklafl k %50 si alt loblarda idi. Ast m ve/veya amfizem efllik etme oran yaklafl k %0 saptand. Yap lan bir di- er araflt rmada ciddi ast ml larda tomografi ile %80 oran nda bronfl duvar anomalisi, %40 bronflektazi, %8 amfizem tespit edilmifl ve obstrüksiyon ile tomografi iliflkili bulunmufltur. Hava yolu obstrüksiyonu olan olgular ile tedavide kortikosteroid dozu yükseltilmek zorunda olan hastalar bronflektazi geliflimi aç s ndan de erlendirilmelidir. Ast m ve amfizem hastal olan hastalarda bronflektazinin nas l geliflti ini ve bu durumun tedavi ve takibi nas l etkileyebilece- ini ortaya koyacak yeni araflt rmalara gereksinim vard r. [EP-007] Kronik Öksürük ile Baflvuran Hastalar n Prospektif Olarak ncelenmesi Hülya Atmaca, O uz Uzun, Serhat F nd k, Atilla Güven At c, Levent Erkan Ondokuz May s Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar AD, Samsun G R fi VE AMAÇ: Kronik öksürük, çok say da nedene ba l olarak ortaya ç kabilen, yayg n ve önemli bir klinik sorundur. Birinci basamaktaki hekimlere ve gö üs hastal klar kliniklerine en baflta gelen baflvuru nedenidir. Kronik öksürük yak nmas yla Ondokuz May s Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar Klini ine Haziran 008-Temmuz 009 tarihleri aras nda baflvuran hastalar n etiyolojisini ve tedavi sonuçlar n prospektif olarak belirlemeyi hedefledik. HASTALAR VE METODLAR: Hastalardan ilk önce ayr nt l öykü al narak, fizik muayeneleri yap ld. Klinik flikayetlerine göre gerekli tetkikler (akci er grafisi, sinüs grafisi, bilgisayarl toraks BT, solunum fonksiyon testi, bronkoskopi, gastroskopi, tam kan say m, balgam gram boyama, sedimentasyon, özofageal ph monitörizasyonu, gastroözofageal reflü için sintigrafik çal flma) istendi. SONUÇLAR: Çal flmaya 50 hasta (45 kad n/05 erkek) dahil edildi. Hastalar m z 7 ile 86 yafl aral ndayd. Öksürük süresi hastalar m zda hafta ile 4 y l aras nda de ifliyordu. Tüm hastalar m z içinde en s k tespit etti imiz kronik öksürük nedenleri postnazal drip sendromu (üst hava yolu öksürük sendromu) (46 hasta/%8.4), akci- er karsinomu ( hasta/%.4), bronfliyal astma (9 hasta/%.6), postenfeksiyöz öksürük (8 hasta/%.), pnömoni (6 hasta/%0.4) ve gastroözofageal reflü hastal yd (4 hasta/%9.6). Kad nlarda en s k görülen neden postnazal ak nt sendromuyken, erkeklerde akci er karsinomu idi. Kronik öksürük ile baflvuran hastalarda tedavi altta yatan hastal klara göre düzenlendi. Postnazal ak nt sendromu, gastroözofageal reflü, bronfliyal astma, postenfeksiyöz öksürük ve pnömonilerde tedavi baflar oran yüksekken, malign hastalar, diffüz parenkimal akci er hastal klar nda tedavi baflar oran daha düflüktü. TARTIfiMA: Kronik öksürük nedenlerinin araflt r lmas ve tedavisi gö üs hastal klar klini i ifl yükünün önemli bir bölümünü oluflturmaktad r. Akci er kanseri daha önce yap lm fl çal flmalardan farkl olarak kronik öksürü ün en s k nedenleri aras nda yer almaktad r. Kronik öksürük ile baflvuran hastalarda iyi bir hikaye ve fizik muayene ile birlikte uygun laboratuvar tetkiklerinin istenmesi, tan ve tedavinin gecikmemesi için zorunludur. [EP-008] Tekrarlayan Entübasyon Gerektiren Akut Solunum Yetmezli i ile Seyreden Vokal Kord Disfonksiyonu Olgusu Ayflegül Tomruk, Figen Atalay, Fikret Ç nar, Meltem Tor Zonguldak Karaelmas Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar AD, Zonguldak Zonguldak Karaelmas Üniversitesi T p Fakültesi, Kulak Burun Bo az AD, Zonguldak Vokal kord disfonksiyonu, laringeal wheezing ya da laringeal ast m olarak da bilinen bozukluk, vokal kordlar n inspiryum süresince paradoksal olarak kapan p, obstrüktif hava yolu semptomlar na yol açmas ile karakterizedir. Mekanizma tam olarak bilinmemekle birlikte psikojenik faktörlerin ön planda sorumlu oldu u düflünülmektedir. Hastal n fliddeti hafif dispneden entübasyon ya da trakeostomi gerektiren solunum yetmezli ine kadar de iflir. Wheezing, stridor ve nefes darl tipik bulgulardand r. Hastal n tan s semptomatik dönemde yap lan laringoskopi ile vokal kordlar n paradoksal hareketinin gözlenmesi ile konulur. Bu olgu sunumunda acil servise entübasyon gerektiren akut solunum yetmezli i ile baflvuran, takiplerinde kez daha entübe edilen, daha sonra vokal kord disfonksiyonu tan s konularak lazer kordotomi ile tedavi edilen 70 yafl nda bayan hasta tart fl lacakt r. [EP-009] Asthma Exacerbation s and Mycoplazma Pneumoniae Infection in Children. Lidija Lj Petrusevska Kolekevska, M. Maneva, K. Boskovska Institute for Respiratory diseases in Children, Skopje, R. Macedonia Institute for respiratory diseases in children-kozle AIM: To present the influence of Mycoplasma pneumoniae infection on asthma exacerbation in children. MATERIAL AND METHODS: We examined a group od 67children with low respiratory tract infections 6 female, male, mean age 7 years. Most of them 5 (7,%) were with asthma exacerbation and pneumonia, 9 (4%) with pneumonia only. Diagnostic procedures: Anamnestic data, laboratory investigations (blood analysisleucocytes, sedimentation of red blood cells, C-reative protein), chest X-ray, microbiological isolation from sputum, pneumoslide IF IgM. RESULTS: Half of the patients (50%) had symptoms more than mo. before admission to hospital. Main symptoms were high temperature in duration of few days and cough. 7 children (56%) had increased level of sedimentation, 7% had increased value of leucocytes, and % had increased value of C-reactive protein. All of the children had pneumonia on chest X-ray, 55% bothsided, 45% onesided. Microbiological isolation from sputum was positive in (5%) patients. Haemophilus influenzae was isolated in 48% of them, other bacteria were Escherichia coli in, Staphilococcus aureus in, Moraxella catarrhalis in, Streptococcus pneumoniae in 5 and Pseudomonas in children. In the other 65% of the patients we didn t prove any bacteria from sputum. Pneumoslide IF IgM was made in all of the children. It was positive in 49 (75%) of them. In 75% (7 children) Mycoplasma pneumoniae was proved. Others had adenovirus-5, Legionela pneumophila- and Parainfluenzea-5 children. Children with asthma diagnosis (5 of 67) have positive pneumoslide for Mycoplasma pneumoniae in 4 (56%) of them. CONCLUSION: This study confirmed a strong association between Mycoplasma pneumoniae infection and asthma exacerbation in children. 4

5 Elektronik Posterler [EP-00] Omalizumab Tedavisi Alt nda Akut Miyokardit ve Plöropnömoni Olgusu Sacit çten, Ayflegül Erinç, Mustafa Fatih Kebanl Vak f Gureba E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Hastal klar Klini i, stanbul Monoklonal anti IgE (omalizumab), dolaflan serbest IgE lere ba lanarak immünolojik bu etkilerin geliflmesini engellerken alerjinin erken ve geç faz yan tlar n bask lar. Omalizumab tedavisi yüksek doz inhaler steroid veya oral steroid kullanan, y l boyu alerjenlere duyarl orta-a r ast ml hastalarda çok merkezli, randomize, plasebo kontrollü birçok klinik çal flmada denenmifltir.tedavi edilen bireylerin yaklafl k %60 da bir yan t göstermektedir. Yan t de erlendirmek için genel olarak - 6 hafta gerekmektedir. nhaler kortikosteroid ve/veya uzun etkili beta agonist ve lökotren tedavisine eklenmifl omalizumab tedavisinde, ast m alevlenmelerinin %9-75 azald ifade edilmektedir. Olgumuz, 5 y ld r oral kortikosteroid kullanan a r persistant ast ml 45 yafl nda erkek hasta; omalizumab tedavisinin 0. haftas nda belirgin semptomatik, klinik ve fonksiyonel düzelme görüldü. 5. haftada a r akut miyokardit ve plöropnömoni nedeniyle hastaneye yat r ld. Solunum fonksiyon testlerinde kötüleflme olmad ve 0 günde iyileflme ile taburcu edildi. Omalizumab n, akut ast m alevlenmelerini azaltmas n n yan nda olgumuzdaki gibi a r enfeksiyonlara ba l hastaneye yat r lan hastalar n yat fl süresini azaltt n tecrübe etmifl olduk. Deneyimlerimizi paylaflt - m zda omalizumab hakk nda bilgilerimizin artaca kanaat ile olgu sunulmufltur. [EP-0] Bronfliyal Ast ml Çocuklarda Egzersiz E itiminin Solunum Fonksiyonlar ve Fonksiyonel Kapasite Üzerine Etkisi Ufuk Saadet Yurdalan, Meriç fienduran, Banu Duyar, Özkan Karaman 4 Marmara Üniversitesi Sa l k Bilimleri Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, stanbul Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, zmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sa l k Bilimleri Enstitüsü, zmir 4 Dokuz Eylül Üniversitesi T p Fakültesi Çocuk Sa l ve Hastal klar AD, zmir AMAÇ: Bronfliyal ast ml çocuklarda egzersiz e itiminin solunum fonksiyonlar ve fonksiyonel kapasite üzerine olan etkilerinin belirlenmesidir. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmaya Dokuz Eylül Üniversitesi T p Fakültesi Pediatrik Allerji Bilim Dal na baflvuran hafif-orta fliddette bronfliyal ast m tan s alm fl ve Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu na yönlendirilmifl klini i stabil 0 çocuk kat lm flt r. Olgulara 6 hafta süreyle haftada gün/45 dakikal k tedavi seanslar biçiminde, kalistenik ve germe egzersizlerinden oluflan 0 dakikal k s nma ve so uma periyotlar n da içeren solunum, üst ve alt ekstremite ile kar n ve s rt kaslar kuvvetlendirme egzersizleri yan s ra diyafragma endurans e itiminden oluflan egzersiz program uygulanm flt r. Olgular n solunum fonksiyonlar solunum fonksiyon testi, fonksiyonel kapasiteleri ise 6 dakika yürüme testi ile egzersiz e itimi öncesi ve 6. hafta sonunda de erlendirilmifltir. BULGULAR: Olgular n ortalama yafl 8.8±.06 y l, ortalama beden kütle indeksi 6.97±.40 kg/m olup 0 u k z, 0 si erkektir. Egzersiz e itimi öncesi ve sonras solunum de iflkenlerinden FVC, FEV, FEF%5-75 ve PEF anlaml olarak artm fl (p<0.05), FEV/FVC de ise anlaml olmayan bir azalma saptanm flt r (p>0.05). Olgular n 6 dakika yürüme mesafeleri de egzersiz e itimi sonras anlaml olarak artm flt r (p<0.05). SONUÇ: Klinik olarak stabil bronfliyal ast ml çocuklarda düzenli egzersiz e itimi solunum fonksiyonlar n iyilefltirerek fonksiyonel kapasiteyi art rmaktad r. Düzenli egzersiz e itiminin atak say s ve s kl, hastane baflvurular ve medikasyon kullan m üzerine etkinli i de yan t bekleyen di er sorulard r. [EP-0] Sigara çici Ast ml Hastalarda Günlük çilen Sigara Say s ve Nikotin Ba ml l k Düzeyi ile FEV Aras ndaki liflki Dilaver Tafl, Nejla Ugan, O uzhan Okutan, Erdo an Kunter, Zafer Kartalo lu GATA Haydarpafla E itim Hastanesi Çaml ca Gö üs Hastal klar Servisi, stanbul G R fi VE AMAÇ: Sigara, ast ml hastalarda solunum fonksiyonlar nda azalmaya neden olmaktad r. Ancak günlük içilen sigara say - s ile nikotin ba ml l k düzeyinin solunum fonksiyonlar na nas l bir etki gösterdi i hakk ndaki verilerin k s tl olmas nedeniyle bu çal flma planland. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmaya gö üs hastal klar poliklini imize baflvuran 7 sigara içici ast ml hasta ve 4 sigara içmeyen ast ml hasta al nd. Sigara ile ilgili anket formunu doldurmaya gönüllü hastalar çal flmaya al nd. Sigaray b rakm fl hastalar çal flmaya al nmad. BULGULAR: Sigara içici ast ml hastalar n 5 i ve sigara içmeyen ast ml hastalar n 9 u erkekti. Yafl ortalamas 7.04 ±.58 idi. Sigara içici ast ml hastalar n ortalama FEV düzeyleri 80.8 ±.8 ve sigara içmeyen ast ml hastalar n ortalama FEV düzeyleri 90.8 ± 7.6 bulundu. Sigara içen ve içmeyen ast ml hastalar n FEV düzeyleri aras ndaki fark istatistiksel olarak anlaml idi (p = 0.049). Sigara içen ast ml hastalar n günlük içilen sigara say s ile FEV düzeyleri aras ndaki iliflkiye bakt m zda; sigara say s ile FEV aras nda negatif bir iliflki vard ancak istatistiksel olarak anlaml düzeyde de ildi (r = -0.06, p = 0.859). Ayn flekilde nikotin ba ml - l k düzeyi ile FEV aras nda negatif bir iliflki vard, ancak istatistiksel olarak anlaml de ildi (r = -0.86, p = 0.48). SONUÇ: Sigara kullan m, ast ml hastalarda akci er fonksiyonlar nda azalmaya neden olmakta ve hastal n kontrol alt na al nmas - n zorlaflt rmaktad r. Çal flmam zda da sigara içen ast ml hastalarda FEV düzeylerinde istatistiksel olarak anlaml bir düflme saptanm flt r. Günlük içilen sigara say s n n ve nikotin ba ml l k düzeyinin artmas ile birlikte solunum fonksiyonlar n n negatif olarak etkilenmesi beklenir. Çal flmam zda bu negatiflik gösterildi, ancak istatistiksel olarak anlaml de ildi. Buradan hareketle ast m n kontrol alt - na al nmas amac yla günlük sigara kullan m n n ve nikotin ba ml l n n düflük olmas ndan ziyade sigara içilmemesinin gerekti i sonucu ç kar lm flt r. [EP-0] Ast m ve KOAH l Hastalarda Sigara çme S kl ve Nikotin Ba ml l k Düzeyleri Dilaver Tafl, Bahar Atefl, O uzhan Okutan, Erdo an Kunter, Zafer Kartalo lu GATA Haydarpafla E itim Hastanesi Çaml ca Gö üs Hastal klar Servisi, stanbul G R fi VE AMAÇ: Sigara içmek, ast m ve kronik obstrüktif akci- er hastal (KOAH) gelifliminde önemli bir risk faktörüdür. Bu çal flma ast m ve KOAH tan l hastalarda sigara içme s kl n, sigara içen hastalarda nikotin ba ml l k düzeyini saptamak amac yla tasarland. GEREÇ VE YÖNTEM: Gö üs hastal klar poliklini ine baflvuran, ast m ve KOAH tan l hastalara, gönüllü olma esas yla, sorudan oluflan bir anket formu doldurmalar istendi. Sigara içenlere ayr ca Fagerström nikotin ba ml l k testi (FNBT) uyguland. Çal flmaya 68 ast ml ve 6 KOAH l hasta kat ld. 5

6 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab BULGULAR: Ast ml hastalar n erkek/kad n oran 59/9, yafl ortalamas 7.04 ±.58 idi. Hastalar n 7 si (%9.7) halen sigara içiciydiler ve 7 si (%0.) sigaray b rakt klar n belirttiler. Sigara içici ast ml hastalar n 7 si (%5) sigaray b rakmak istediklerini belirttiler. KOAH l hastalar n erkek/kad n oran 4/0, yafl ortalamas ± 9.7 idi. Hastalar n i (%7.5) halen sigara içiciydi ve 46 s (%7) sigaray b rakt n belirtti. Sigara içici KOAH l hastalar n ü (%7.) sigaray b rakmak istediklerini belirttiler. Nikotin ba ml - l k düzeylerine bak ld nda ast ml hastalar en fazla düflük nikotin ba ml (%7.0) iken, KOAH l hastalar en fazla orta nikotin ba ml (%45.5) idi. SONUÇ: Ast ml hastalarda sigara içme oran KOAH l hastalara oranla daha yüksek bulundu. Bunun nedeni ast ml hastalar n hastal klar ile ilgili bilinç düzeylerinin az olmas veya hastal klar n ciddiye almamalar olabilir. Ancak ast ml hastalarda nikotin ba ml l k düzeyi KOAH l hastalara göre daha düflüktü. lginç olarak, hem ast ml hem de KOAH l hastalardan halen sigara içenlerin sigaray b - rakma istekleri birbirine benzerdi ve düflüktü. Bu nedenle sigara karfl t kampanyalar n artarak devam ettirilmesi ve sigara b rak lmas ile ilgili hasta bilgilendirilmesi ve özendirilmesi çal flmalar na devam edilmesi gerekti i kan s nday z. [EP-04] Bronflektazili ve Bronfliyal Ast ml Genç Hastalarda Sigara çme Oranlar Seyfettin Gümüfl, Ömer Deniz, Ergün Uçar, Ergun Tozkoparan, Metin Özkan, Hayati Bilgiç Gülhane Askeri T p Akademisi, Gö üs Hastal klar ve Tüberküloz AD, Ankara ARKA PLAN: Bronflektazi, bronfl duvar harabiyeti ile birlikte geri dönüflümlü olmayan bir flekilde bronfllar n genifllemesi olarak tan mlanmaktad r. Astma ise hava yolu inflamasyonu ve geri dönüflümlü hava yolu darl ile karakterize kronik tekrarlay c bir hastal kt r. Bu iki hastal kta da yak nmalar genellikle tekrarlay c bir flekilde olmaktad r. AMAÇ: Bronflektazili ve bronfliyal ast ml hastalar n normal sa l kl kiflilere göre daha az sigara içme oranlar na sahip olabileceklerini varsaymaktay z GEREÇ VE YÖNTEM: Yafl ortalamalar (±,5) olan 0 bronflektazi ve (±,5) olan 49 astma hastas çal flmaya al nd. Kontrol grubu ise daha önce geçirmifl bir hastal olmayan ve halen herhangi bir rahats zl olmayan, yafl ortalamas 0 (±,) olan 0 kifliden oluflmakta idi. Her iki grubun yafl ortalamas ve çevresel koflullar benzer idi. Hasta gruplar ile kontrol grubunun sigara içme oranlar n karfl laflt rd k ve korelasyonlar araflt rd k. SONUÇLAR: Bronflektazili ve astmal hastalarda sigara içme oranlar s ras yla %48 ve %47, ortalama paket-y l ise,6 ve, bulundu. Sa l kl kiflilerde ise sigara içme oran %58 ve ortalama paket y - l,6 bulundu. ÇIKARIM: Sigara içme oranlar ve içilen sigara miktarlar bronflektazili ve astmal hasta grubunda normal sa l kl kiflilere göre düflük bulunmufltur. Bu sonuçlar beklenenin tersi bir durum gibi görünmektedir. Ancak bronflektazi ve astma hastalar n n semptomlar n n genellikle tekrarlay c nitelikte olmas nedeniyle ve sigara içmenin bu yak nmalarda art fla yol açaca düflüncesiyle sigara içme oranlar n n düflük olabilece ini düflünmekteyiz. [EP-05] Cerrahlar n Ameliyat Öncesinde Sigara B rakmaya Karfl Tutumlar Önder Öztürk, lkay Y lmazer, Ahmet Akkaya Süleyman Demirel Üniversitesi Gö üs Hastal klar AD, Isparta AMAÇ: Ameliyattan önce sigaray b rakman n, ameliyattan sonra oluflabilecek komplikasyonlar azaltt bilinmektedir. Bu anketsel çal flma ile cerrahlar n ameliyat öncesinde sigara b rakma ile ilgili düflüncelerini de erlendirmek istedik. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmaya hastanemiz cerrahi anabilim dallar nda görevli olan cerrahlar (n=00) dahil edilmifltir. Da t lan anketlerin 80 tanesi (59 asistan/ ö retim üyesi) de erlendirmeye al nm flt r. Ankete kat lanlar n %7.5 i sigara kullanm yordu. Cerrahlar n %40 sigara b rakman n ameliyat sonras nda oluflan komplikasyonlar azaltt n düflünmekteydi. Cerrahlar n %7.8 i ameliyattan önce hastalar na sigara b rakmay önermesine karfl n, ancak %5 i ameliyattan 8 hafta önce b rakmay tavsiye etmekteydi. Yüzde 80 i hastalar n sigara b rakma poliklini ine yönlendirilmesinin sigara b rakma baflar s n art raca n düflünmesine ra men, %8.8 i son bir ay içerisinde hastalar n sigara b rakma polikliniklerine yönlendirmiflti. Cerrahi asistanlar ameliyattan bir ay önce sigara b rakmay önerirken (%9.), ö retim üyeleri s kl kla hastalar na ilk gördükleri anda sigaray b rakmay önermektedir (%7.6), (p=0.08). Ö retim üyeleri ile asistanlar aras nda sigara b rakma baflar s n art ran yöntemler aç s ndan düflünce farkl l bulunmaktayd (p=0.045). SONUÇ: Cerrahlar ameliyat öncesinde hastalar na sigara b rakmay önermelerine ra men, sigara b rakma polikliniklerine yönlendirmemekte ve ço unlukla ameliyattan önce sigara içimini yasaklamaktad rlar. Bundan dolay, cerrahlar n ameliyat öncesinde sigaran n b rak lmas n n getirece i faydalar ve sigara b rakma tedavisi konusunda e itime ihtiyaç duydu unu düflünmekteyiz. [EP-06] Sa l kl Kiflilerin Sigaraya Karfl Tutumu ve Sigaray B rakma ile lgili Bilgi Düzeyleri Aysel Y ld z, Ak n Baflkent, Gökflen Kuran, Hülya Nilgün Gürses stanbul Üniversitesi, stanbul T p Fakültesi, Fiziksel T p ve Rehabilitasyon AD, stanbul stanbul Üniversitesi, stanbul T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar AD, stanbul stanbul Bilim Üniversitesi, Sa l k Yüksekokulu, Fizik Tedavi Rehabilitasyon Bölümü, stanbul Çal flmam zda toplumun farkl kesimlerinin sigaraya karfl tutumlar ve sigaray b rakmayla ilgili bilgi düzeylerini araflt rmay amaçlad k. soruluk de erlendirme anketi çeflitli mesleklerden gönüllülere gözetim alt nda uyguland. Ankette kat l mc lar n demografik özellikleri, sigara kullan m süresi, bafllang ç zamanlar ve nedenleri, aile bireylerinin yan nda sigara kullan m, sigaran n zararlar, bu zararlardan korunma, sigaray b rakma yöntemleri, b rakamama nedenleri ve destek sa layan kurumlar ile 9 Temmuz itibariyle kapal alanlarda sigara içme yasa na bak fl aç lar na dair sorular yer ald. Çal flmam za yafl ortalamalar 6,9±,7 y l olan 7 kifli (68 K, 05 E) kat ld. Sigara içen 8 [%4. (K:%0,9, E:%,)] içmeyen 4 [%5,4 (K:%8,5, E:%,9)] ve b rakm fl olan [%4,4 (K:%,8, E:%,6)] kifli vard. Kifliler sigaraya bafllama zamanlar aç s ndan sorguland nda lisede (%0) ve evlilik sonras nda (%,5) bafllama oran yüksekti. Sigaraya bafllama nedeni %45,4 arkadafl teflviki, %4,5 merak, %4,6 özenme, %8,5 ifl ortam olarak gösterildi. Ailede sigara kullan m oran %67,5 ti. Sigara kullananlar n %7,8 i evde ailesi ile birlikteyken içerken, %5,8 i evde sigara içmemeyi tercih ediyordu. Kat l mc lar n %97,4 ü sigaran n zararlar n biliyorken, %86,6 s çocu una sigaran n zararlar n anlatm flt. Sigaran n en kötü özelli i akci erlere zarar vermesi (%8) 6

7 Elektronik Posterler olarak bildirilmiflti. Kat l mc lar n %5, si sigaran n zararlar n azaltmak için önlem alm yordu, %69, sine göre sigaran n zararlar yla ilgili toplumsal çal flmalar yetersizdi. Sigara b rakma yöntemlerinden nikotin sak z (%9,) ve nikotin band (%8,8) en çok bilinen yöntemler iken, kat l mc lar n %,5 u yöntemlerin hiçbirini bilmiyordu. E itim seviyesi ile bilinen sigara b rakma yöntemi say - s koreleydi (r=0,9, p<0,00). flyerlerinde sigara içme yasa na uyulma oran %78,7 idi. Sigara içenlerin %66, si sigaray b rakmak istiyordu, %57,7 sine doktoru taraf ndan sigara b rakma telkini yap lm flt, %64, i en az bir kez sigara b rakmay denemiflti, % si sigaray b rakmak için uzman yard m alm flt. Sigaray b rakmada aile üyelerinin deste i (%8) baflta geliyordu. Kat l mc lar n %45 i (sa l kç lar n %,9 u) sigara b rakma polikliniklerinin varl ndan habersizdi. E itim düzeyi ile bu polikliniklerin bilinme oran koreleydi (r=0,97, p=0,00). Sinirli olma, sigaray b rakamaman n en s k nedeni (%45,6) olarak gösterilmiflti. Kapal alanlarda sigara içme yasa sonras sigara içenlerin %0 u sigaray azalt rken %5,4 ü art rm flt. Sigara içimini en az azaltanlar ev han mlar yd. Çal flmam z sigara ve zararlar yla ilgili toplum bilincinin artt n göstermekte, ancak sigaray b rakma yöntemlerinin ve destek veren merkezlerin bilinmemesi, merkezlerin say s n n art r lmas ve e itim seviyesi düflük olan kiflilere özellikle tan t m n n yap lmas gereklili ini göstermektedir. [EP-07] Sigara B rakma Poliklini ine Baflvuran Hastalar n Anksiyete ve Depresyon Düzeyleri ve Nikotin Ba ml l ile liflkisi Önder Öztürk, Ulughbik Khayri, Ahmet Akkaya Süleyman Demirel Üniversitesi Gö üs Hastal klar AD, Isparta AMAÇ: Bu çal flmada, sigaray b rakmak amac yla sigara b rakma poliklini ine baflvuran hastalar n anksiyete ve depresyon düzeyleri ve nikotin ba ml l ile aralar ndaki iliflkiyi araflt rmak istedik. GEREÇ VE YÖNTEM: Sigara b rakma poliklini imize Ocak 007-Aral k 008 tarihleri aras nda baflvuran 8 hasta çal flmaya al nd. Baflvuran hastalar n sosyodemografik verileri topland ktan sonra sigara içme durumlar, nikotin ba ml l (Fagerstrom Tolerans Testi) ve ba ml l k süreleri de erlendirildi. Hastalara ayn görüflmede Beck Anksiyete Ölçe i (BAÖ) ve Beck Depresyon Ölçe i (BDÖ) uyguland. Telefonla hastalara ulafl l p sigara içimi sorguland. BULGULAR: Örneklemin yafl ortalamas 40.4±4.09 olup, % 6 ü erkekti. Çal flmaya al nanlar n %4.6 s üniversite mezunu, %6 s ö renciydi. Sigaraya bafllama yafl ortalama 7, sigara kullanma süresi ortalama 9 paket-y ld. Nikotin ba ml l k oran 6 n n üzerinde (%6) olan hastalar n anksiyete ölçe i 7.4±4.56, depresyon ölçe i 7.±.79 bulundu (Ki-kare testi, p>0.05). Çal flmam zda hastalar m z n %75. üne hiçbir flekilde ulaflamad m zdan sigara b rakma durumlar n de erlendiremedik. Ulafl labilen 0 hastan n i (%55) sigaray b rakm flt. Sigaray b rakan ve b rakmayan gruplar aras nda cinsiyet, e itim, medeni durum, sigaraya bafllama yafl, kaç y l sigara içildi i aç s ndan istatistiksel olarak anlaml fark saptanmam flt r. Sigaray b rakan hastalar n %6.6 s nda nikotin ba- ml l k oran 6 n n üzerinde iken, anksiyete ve depresyon ölçekleri sigaray b rakamayanlara göre düflük bulundu (Mann Whitney-U, p>0.05). Nikotin ba ml l n n 6 n n üzerinde olup olmamas ile anksiyete ve depresyon ölçekleri aras nda istatistiksel olarak anlaml bir fark saptanmad (Ki-kare testi, p>0.05). SONUÇ: -Hastalara ulaflabilmek için adres ve telefon numaralar n güncel olmas gerekmektedir. - B rakt rma öncesinde, saptanacak anksiyete ve depresif belirtiler de erlendirilip gerekli önlemler al nmal d r. Bu önerilerin sigara b rakmadaki baflar oran n art raca n düflünmekteyiz. [EP-08] Sigara çme Yasa Sonras Bireylerin Sigara çme Arzusu ve Tutumlar n n De erlendirilmesi: Pilot Çal flma Alis Kostano lu, pek Yeldan, Elif Elçin Dereli, Enver Day o lu stanbul Üniversitesi stanbul T p Fakültesi, Kalp Damar Cerrahisi AD, stanbul stanbul Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, stanbul AMAÇ: Sigara ça m z n önemli bir ba ml l k unsurudur. Çal flmam z sigara içme yasa n n bafllamas ndan itibaren kiflilerin sigara içme arzular n ve tutumlar n araflt rmak amac yla planland. GEREÇ VE YÖNTEM: Haz rlad m z anket formu 0 Temmuz- 0 A ustos-009 tarihleri aras nda 68 bayan (ort.4,9±,9 y l) ve 7 erkek (ort.4,4±, y l) toplam 9 sigara içen eriflkine uyguland. Form bireylerin kiflisel, demografik özelliklerine, sigara içme al flkanl klar na, sigaraya bafllama yafllar na, sigara b rakma arzular na ve sigara b rakma yasa ile ilgili düflüncelerine yönelik sorular ve Sigara çme Aciliyetinin K sa Sorgulamas formunu içermekteydi. SPSS paket program kullan larak tan mlay c istatistikle verilerin yüzde oranlar ve frekanslar, Spearman yöntemi ile de korelasyonlar belirlendi. BULGULAR: Sigaraya bafllama yafl ortalama 8,59±5,6 (min 7- maks 44) y l olarak saptand. Bireylerin % 60, ü sigaraya 8 yafl ve alt nda bafllam fllard ve sigaraya 0 yafl ve sonras bafllayanlar n yüzdesi %6, idi. çilen günlük sigara say s ortalama 6,5±8,8 idi. Bireylerin %54, 8 i sigaray b rakmak isterken ve %45, si b rakmak istemiyordu. Yasak sonras, bireylerin %0, i sigara kullan m n n artt n, %5, ü de iflmedi ini ve %7,6 s ise azald n bildirdi. Olgular n anl k sigara içme arzusunu içeren ifadelerden evet cevap oran en yüksek olan fiu an bir sigara iyi giderdi idi (%7). En yüksek hay r cevap oran ise fiu an hiçbir fley sigara içmekten daha iyi olmazd ifadesine verildi (%97,9). Bireylerin % 7 si yasa düflünce olarak onayl yorken, yasa a uyma oran %9, idi. Bireylerin %50, 6 s yasa n sigara içimini azaltaca düflüncesinde, %9, ü b rakt raca- düflüncesinde idi. Pasif içicili e yol açmas nedeniyle huzursuz hisseden birey oran %59, 9 iken, %7, oran nda birey bu konuda kendisini rahat hissediyordu. Sigara içme yasa na yönelik düflüncelerde yafl ile yasa destekleme aras nda negatif bir uyum (r=-0,4; p=0,08) vard. SONUÇ: Toplumumuzda sigara içme al flkanl ço u birey için erken yafllarda bafllamaktad r. Bireylerin yar dan fazlas sigaray b - rakmak istemektedir. Yasak sonras sigara içme al flkanl çok fazla de iflmemifltir. Çal flmam za kat lan olgular n ço unda sigara içme arzusunda bir aciliyet saptanmam flt r. Bireylerin önemli bir k sm pasif içicilikle yaratt zarar n fark ndad r, fakat bunu önemsemeyen oran küçümsenmeyecek bir kesim de mevcuttur. Sigara içme yasa sigara içenlerin önemli bir k sm taraf ndan desteklenmektedir ve yasa a uyma oran oldukça yüksektir. Yafl artt kça yasa destekleyen bir tutuma rastlanmaktad r. [EP-09] I d r Devlet Hastanesi Gö üs Hastal klar Poliklini ine Baflvuran Hastalar n Sigara çme Özellikleri Muhammed Emin Akkoyunlu, Nurettin Günefl, Emine fiebnem Parspur I d r Devlet Hastanesi Gö üs Hastal klar Poliklini i, I d r I d r Devlet Hastanesi Aile Hekimli i Poliklini i, I d r Çal flmam zda I d r Devlet Hastanesi Gö üs Hastal klar poliklini ine baflvuran hastalarda sigara kullan m n n s kl n, özelliklerini, etki eden risk faktörlerini belirlemeyi ve hastalar n sigaray b rakma konusundaki görüfl ve isteklerini araflt rmay planlad k. Çal flmaya kat lan olgulara yüz yüze görüflme yöntemi ile anket formu dolduruldu. Anket formunda hastalar n demografik özellikleri, sigaraya 7

8 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab bafllama yafl, içme süresi, birinci derece akrabalar nda sigara içen varl, sigaray b rakmay deneyip denemedikleri, sigaray b rakan hastalarda b rakma sorguland. Aral k 008 ile 8 flubat 008 tarihleri aras nda poliklini imize baflvuran 46 erkek (% 59,) 95 (% 40,9) kad n olmak üzere 7 hasta de erlendirmeye al nd. Çal flmaya al nan olgulardan 0 si (% 4,) hiç sigara içmemifl, 54 ü (%7,) aktif olarak sigara içmekte, 05 i (%4,6) ise sigaray b - rakm flt. Olgular n 684 ünün (94,9) birinci derecede yak nlar ndan en az biri sigara içiyordu. Sigara içen olgular n n 54 si (%75,) arkadafllar taraf ndan, 46 si (%6,4) aile bireyleri taraf ndan sigaraya bafllat ld n bildirdi. Sigara içen olgular n 5 i (%49,) sigaray b rakmay denemifl ve olgular n 48 i (%9,) sigaray b rakmay düflünüyor. Sigaray b rakan olgular n 5 si (%4,) doktor tavsiyesi ile, 54 s (%5,4) ise mevcut akci er hastal nedeni ile sigaray b rakm fl. Çal flmam zda poliklini imize baflvuran hastalar aras nda sigara içim oran çok yüksek olarak saptand. Bu durum toplumun ortalamas n yans tmamakta ve yap lan benzer çal flmalara göre yüksek bir oran saptanm flt r. Ayn zamanda olgular n birinci derece yak nlar aras nda sigara içenlerin oran n n toplum içindeki sigara kullan m n yüksekli ini yans tt na inan lm flt r. Sonuç olarak sigara içimi I d r için toplum sa l n tehdit eden ciddi bir sorun olup özelliklere hekimlere önemli görevler düflmektedir. [EP-00] 008 Y l nda SAÜ Beden E itimi ve Spor Yüksekokulu Özel Yetenek S nav na Kat lan Ö rencilerin Sigara Kullanma S kl n n Cinsiyet Fark na Göre De erlendirilmesi P nar Pazarl, Osman Kenan Kahyao lu, Do an Erdo du, Mustafa Aflk n Sakarya Üniversitesi, Sa l k Yüksek Okulu, Sakarya Sakarya Üniversitesi, Sa l k Kültür ve Spor Daire Baflkanl, Sakarya 008 y l nda üniversitemizin Beden E itimi ve Spor Yüksekokulu özel yetenek s nav na kat lacak olan ö rencilerin, SAÜ Medikososyal Merkezi nde s nav öncesi yap lan muayeneleri s ras nda, demografik özellikleri, kendilerinin ve ailelerinin sigara anamnezleri kaydedildi. %7,6 s (n=58) aktif sporcu ve yafl ortalamas 9,7±,86 (6-9) olan; ü (%9) k z, 57 i (%8) erkek toplam 704 ö rencinin, 8 inin (%8,) sigara içti i tespit edildi. çicilerin %5,5 i her gün en az adet sigara içen düzenli içicilerdi. Sigara içme s kl erkek ö rencilerde %9,6 (n=/57); k z ö rencilerde %,8 (n=7/) idi; fark istatistiksel olarak anlaml düzeyde saptanmad (p=0,06). Sigaraya bafllama yafl ortalamas 7,0±,9 (0-4) idi; sigara içenlerin %7,8 i 5 yafl ve alt nda; %46,8 i 6-8 yafllar nda sigara içmeye bafllam fllard. K z ve erkek ö rencilerin sigaraya bafllama yafllar aras nda anlaml bir fark saptanmad (p=0,6). Ö rencilerin %58,5 inin (n=4) ailesinde (anne/baba/kardefl) sigara anamnezi mevcuttu; %45 inin babas, %7, ünün annesi, %,6 s n n kardeflleri (abi ve/veya abla) sigara kullan yordu. Ailesinde sigara anamnezi olan ö rencilerle, olmayan ö rencilerin içicilik oranlar aras nda istatistiksel olarak anlaml fark saptanmad (p=0,). Anne, baba ve kardefllerin sigara içicili inin etkisi, k z ve erkek ö rencilerde ayr ayr de erlendirildi; hem erkeklerde hem de k zlarda, aile bireylerinin hiçbirinin ö rencilerin içicilikleri ile istatistiksel olarak anlaml iliflkisi tespit edilmedi. Sonuç olarak, sporla profesyonel anlamda ilgilenen ya da ilgilenmeyi planlayan gençler aras nda da genel olarak sigara içme al flkanl n n yayg n oldu u görüldü. Ancak çal flman n as l önemli sonucu, ülkemizde yap lan önceki birçok çal flman n aksine; k z ve erkek ö rencilerin içicilik oranlar aras nda anlaml fark saptanmam fl olmas d r. Bu sonuç, tütün endüstrisinin yeni hedef kitlesi olan kad nlar ve gençlere yönelik tütün kontrolü çal flmalar n n artt r lmas gere ini düflündürmüfltür. [EP-0] Sakarya Üniversitesi ndeki Meslek Yüksekokulu Ö rencilerinin Sigara çme S kl ve Sigara B rakma ile lgili Tutumlar Osman Kenan Kahyao lu, Mustafa Aflk n, P nar Pazarl Sakarya Üniversitesi Sa l k Yüksekokulu, Sakarya Bu çal flma, Sakarya Üniversitesi ndeki meslek yüksekokulu ö rencilerinin sigara içme s kl ve sigara b rakma ile ilgili tutumlar n araflt rmak amac yla gerçeklefltirildi. Üniversite bünyesindeki 5 meslek yüksekokulundan rastgele seçilen 7 okulun ö rencilerine anket (isim bildirimi olmaks z n) uyguland. Yüzde 56,6 s (n=665) k z, %4,4 ü (n=50) erkek; yafl ortalamas 9,6±, (7-) olmak üzere toplam 75 ö renci aras nda sigara içme s kl %6 (n=4) olarak saptand. %9,8 i 0 yafl ndan önce; %7,8 i -5 yafllar nda sigara içmeyi denemifllerdi. En s k deneme yafl 6-8 yafl; en s k bafllama nedeni merak (%8) ve arkadafl etkisi (%4) olarak belirlendi. %8,8 inin arkadafl çevresinde sigara içiliyordu, %47, ünün 5 den fazla sigara içen yak n arkadafl vard. Ö rencilerin içicili i ile sigara içen arkadafl varl aras ndaki iliflki istatistiksel olarak anlaml yd (p=0.000). %5,8 inin ailesinde sigara anamnezi mevcuttu. %6, ünün babas, %5, sinin annesi ilkokul mezunuydu; fakülte/yüksekokuldan mezun anne-baba oran s - ras yla %6 ve %4 idi. Baban n e itim düzeyi ile ö rencilerin içicilikleri aras nda istatistiksel olarak anlaml iliflki saptanmazken (p=0.09); annesi yüksekokul/üniversite mezunu olan ö rencilerin daha fazla içici olduklar görüldü (p=0.00). Sigara içen ö rencilerin %79, si b rakmay düflündüklerini bildirirken, %50 si b rakma zaman bildiremedi; %8,7 si bugün-yar n b rakmay düflünüyorum seçene ini iflaretledi. %44,4 ü b rakman n zor olaca n düflünüyordu, ancak b rakmak için yard m ister misiniz? sorusuna %9,5 i evet olarak iflaretledi. B rakman n zor olaca n düflünenlerin %58,4 ü, kolay olaca n düflünenlerin %,7 si b rakmak için yard m istiyordu (p=0.000). Sonuç olarak; meslek yüksekokulu ö rencileri aras nda sigara içicili inin s k oldu u ve erken yaflta sigara ile tan flt klar görüldü. Akran etkisinin belirgin oldu u ve ço unlu unun b rakma e iliminde oldu u görülen bu populasyonda, toplu halde yap lacak olan b rakmay teflvik edici faaliyetlerin faydal olabilece i düflünüldü. [EP-0] Ulusal Tütün Kontrol Program n n T p Fakültesi Ö rencilerinin Sigara ve Allerjik Hastal klar Aras ndaki liflki Hakk ndaki Bilgilerine Etkisi: Ön Sonuçlar Öznur Abado lu, Ömer Tamer Do an, Serdar Berk CÜTF Gö üs Hastal klar AD, Allerjik Hastal klar BD, Sivas CÜTF Gö üs Hastal klar AD Önbilgi: Türkiye de, 0 y l na kadar toplumun %90 n nda sigara karfl t kültürü gelifltirmek için 007 y l nda tarihleri aras nda uygulanmak üzere Ulusal Tütün Kontrolü Eylem Plan (UT- KEP) gelifltirilmifltir. AMAÇ: Bu çal flman n amac UTKEP n n t p fakültesi ö rencilerinin sigara ve allerjik hastal klar aras ndaki iliflki hakk ndaki bilgi düzeylerine katk s n belirlemektir. YÖNTEM: 004 ve 008 y llar nda ikinci ve dördüncü s n f ö rencilerine gönüllülük esas na dayal, sigara ve allerjik hastal klar aras ndaki iliflkiye dair sorular içeren bir anket uygulanm flt r. BULGULAR: Toplam 40 ö renci çal flmaya al nm flt r. Sigara içen/b rakm fl ö rencilerin oran 004 de %40. den 009 da %0.8 e düflmüfltür (p<0.05). Sigaran n zararlar hakk nda medyadan bilgi edinen ö rencilerin oran 004 de %8.6 dan 009 da %5. e ç km flt r (p<0.05). Sigara ve allerjik hastal klar aras ndaki iliflki hakk ndaki bilgi düzeyi aras nda her iki dönemde fark saptanmam flt r. Pasif içicilikle ilgili soruya do ru yan t veren ö rencilerin oran 004 de %56.0 dan 009 da %6. ye ç km flt r ancak aradaki fark anlaml bulunmam flt r (p>0.05). Sigara içme ile gebelik, ast m ve allerjik rinit 8

9 Elektronik Posterler aras ndaki iliflki hakk ndaki bilgi düzeyi aç s ndan da anlaml fark gözlenmemifltir. Sigara ve allerjik hastal klar aras ndaki iliflkiye ait sorulara do ru yan t veren ö rencilerin ortalama oran n n %8,6 ve %.97,7 aras nda de iflti i belirlenmifltir.. SONUÇ: Üniversitemizdeki t p fakültesi ö rencileri sigaran n zararlar ve sigara ve ast m aras ndaki iliflkinin fark ndad rlar. Sigara hakk nda medyadan bilgi edinen ö rencilerin say s 009 da 004 e göre artm flt r. [EP-0] SAÜ Beden E itimi ve Spor Yüksekokulu Özel Yetenek S nav na Kat lan Ö rencilerin Ard fl k Sene Boyunca Sigara çme S kl klar n n Takibi Osman Kenan Kahyao lu, P nar Pazarl, Do an Erdo du, Mustafa Aflk n, Remzi Altun fl k Sakarya Üniversitesi, Sa l k Yüksek Okulu Sakarya Üniversitesi, Sa l k Kültür ve Spor Daire Baflkanl Sakarya Üniversitesi, ktisadi ve dari Bilimler Fakültesi 006, 007, 008 y llar nda olmak üzere, ard fl k sene boyunca, üniversitemizin Beden E itimi ve Spor Yüksekokulu özel yetenek s nav na kat lacak olan ö rencilerin, SAÜ Medikososyal Merkezi nde s nav öncesi yap lan muayeneleri s ras nda, demografik özellikleri ve sigara anamnezleri kaydedildi. Anket s ras nda sigara içicilikleri ile ilgili sorulan sorunun, ö rencilerin alacaklar sa l k raporunu engellemeyece i özellikle belirtildi. Yafl ortalamas ve sigaraya bafllama yafl aç s ndan karfl laflt rmaya uygun (Oneway Anova p=0,5 ve p=0,) olan grubun sigara içicilik oranlar aras ndaki fark incelendi. Erkeklerde içicilik oran n n, ardafl k y l boyunca azald, aradaki fark n istatistiksel olarak anlaml oldu u görüldü (p=0.00). K zlar n içicilik oranlar nda ise y llar içinde azalma olmas na ra men, erkek ö rencilerde gözlenenen anlaml fark n mevcut olmad tespit edildi (p=0.). Sonuç olarak, profesyonel olarak sporla ilgilenen ya da ilgilenmeyi planlayan gençlerin, her y l ayn uygulama dahilinde oluflturdu u bir populasyonda, sigara içme oranlar n n her y l bir önceki y ldan daha az oldu u görülmüfltür. Çal flmam zda ö rencilerin sigara içme ya da içmeme sebepleri sorgulanmam flt r, dolay s yla bu olumlu sonucun sebebine yönelik yorum yap lamam fl ancak bu sonucun, son y llarda ülkemizdeki tütün kontrolü çal flmalar n n etkisi olabilece i düflünülmüfltür. [EP-04] Kronik Obstrüktif Akci er Hastal Akut Atak Tan s ile Hastaneye Yat r lan Hastalarda Derin Ven Trombozu S kl ve Profilaktik Düflük Molekül A rl kl Heparin Tedavisinin Etkinli i Ülkü Aka Aktürk, Banu Salepçi, Ali Fidan, Nesrin K ral, Demet Turan, Benan Ça layan Dr Lütfi K rdar Kartal E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Hastal klar Klini i, stanbul Çal flmam z n amac KOAH atak tan s ile hastaneye yat r lan hastalarda ilk baflvuru s ras nda derin ven trombozu ( DVT) s kl n araflt rmak ve profilaktik düflük molekül a rl kl heparin tedavisinin DVT geliflimini engellemedeki etkinli ini de erlendirmekt. Prospektif olarak planlanan çal flmam za; Ocak Eylül 008 tarihleri aras nda klini imize KOAH akut atak tan s ile yat r lan hastalar dahil edildi. Hastalara rutin tetkiklerinin yan s ra D-Dimer testi ve ilk 48 saat içinde bilateral alt ekstremite venöz dopler ultrasonografisi yap ld. DVT izlenmeyen hastalar, randomize olarak gruba ayr ld.. gruptaki hastalara profilaktik dozda düflük molekül a rl kl heparin tedavisi baflland,. gruba ise profilaksi uygulanmad. Hastalar taburcu edildikten ay sonra tekrar alt ekstremite venöz dopler ultrasonografisi yap ld ve DVT saptanan olgular kay t edilerek DVT s kl ve prokfilaktik tedavinin etkinli i de erlendirildi. Elde edilen sonuçlar Chi-square yöntemi ile de erlendirildi. KOAH akut atak tan s ile yat r lan 7 hastan n yafl ortalamas 67.6 ± 8.88 olup 5 i (%6.8) kad n, 68 (%9.) i erkekti. D-dimer bak labilen 5 hastan n % 57.7 de de er, yüksek bulundu ancak bu grubun hiçbirisinde DVT / PTE iflaret edecek bir bulgu yoktu. Grup de 7 hasta, grup de ise 6 hasta mevcuttu. Gruplar aras nda demografik veriler, AKG ve SFT de erleri aras nda anlaml farkl l k saptanmad. Çal flmam zda yat fllarda yap lan ultrasonlar n hiç birinde DVT saptanmam flt. Ancak taburcu tarihinden ay sonra yap lan USG incelemede grup de bulunan hastada DVT saptand (%8,) Grup de ise olgular n hiçbirinde DVT yoktu (p>0.05). Kontrol USG de trombüs saptanan ve saptanmayan hastalar demografik özellikler, D-dimer düzeyleri, AKG ve SFT de erleri yönünden karfl laflt r ld nda anlaml bir fark saptanmad. DVT saptanan ve saptanmayan hastalar n D-dimer düzeyleri aras ndaki fark, istatistiksel olarak anlaml olmamakla birlikte belirgindi ve p= 0.06 hesapland. KOAH atak nedenleri aras nda baflta enfeksiyonlar yer alsa da VTE mutlaka ak lda tutulmal d r. Literatür bilgileri ile çal flmam zdaki veriler dikkate al nd nda bafllang çta D-dimer de eri çok yüksek bulunan hastalarda VTE saptanmasa bile hastal k sürecinde olas DVT ve PE yönünden bu hastalar daha dikkatli takip edilmelidir. Gruplar aras nda istatistiksel yönden anlaml bir fark bulunmam fl olmakla birlikte profilaksi uygulanan ve uygulanmayan gruplarda DVT s kl % 0 ve % 8, bulundu. Bu nedenle KOAH atak tan s ile yatan hastalara yat fl süresince profilaktik tedavi uygulanmas gereklidir. [EP-05] Koah l Hastalarda Tepe Öksürük Ak m n n Solunum Fonksiyon Parametreleriyle liflkisi Gökflen Kuran, Esen K yan, Gülfer Okumufl, Hülya Nilgün Gürses stanbul Üniversitesi, stanbul T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Anabilim Dal, stanbul stanbul Bilim Üniversitesi, Sa l k Yüksekokulu, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü KOAH l hastalarda solunum iflinin artmas, hiperinflasyon, malnutrisyon, hipoksemi, hiperkapni ve kortikosteroid kullan m gibi nedenlerle meydana gelen solunum kas disfonksiyonu önemli bir problemdir. Özellikle ekspiratuar kas zay fl öksürük gücünün azalmas na ve dolay s yla infeksiyonlara ve atelektazilere neden olabilir. Solunum kas fonksiyonlar spirometrik de erlendirme, a z içi bas nçlar, sniff nazal inspiratuar bas nç ölçümü, EMG gibi çok çeflitli yöntemlerle de erlendirilebilmektedir. Çal flmam z n amac, özellikle kas hastalar n n takibinde kullan lan basit tepe öksürük ak m ölçümlerinin KOAH l hastalar n solunum fonksiyon ölçümlerinde yer al p alamayaca n araflt rmakt. Bu amaçla stanbul T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Anabilim Dal Gö üs Hastal klar KOAH poliklini i taraf ndan takip edilen yafl ortalamalar 57.9±5.4 olan stabil KOAH l 4 hasta (K, E) çal flmaya al nd. Hastalar n demografik özellikleri kaydedildi. Solunum fonksiyon testi (SFT), a z içi bas nç ölçümleri (PImaks, PEmaks), alt dakika yürüme testi (6 DYT) yap ld. Yürüme testi s ras nda dispne Borg dispne skalas ile günlük yaflam aktiviteleri s ras ndaki dispne ise Modifiye Medical Research Council Dispne Skalas (MMRC) ile belirlendi. Tepe öksürük ak m (TÖA) PEF metre cihaz ile kez ölçüldü en yüksek de- er kaydedildi. Hastalar m z n FEV ortalamalar.±0.6 Lt (%5.6±9.9), PImaks 67.±. (%7.±4.4), PEmaks 8.±.9 (%7.4±6.6), TÖA 80.0±6.9 Lt/dk, ve 6 dakika yürüme mesafeleri 87.±.0 m ydi. TÖA; SFT parametrelerinden FEV ile orta güçte anlaml iliflki gösterdi (r=0.55, p=0.0). A z içi bas nç ölçümleri, 6 dakika yürüme mesafesi ve dispne (Borg ve MMRC) ile TÖA aras nda anlaml iliflki gösterilemedi (p>0.05). TÖA ile FEV in iliflkili bulunmas n n olas nedeninin ikisinin de ekspiratuar manevra içermelerinin olabilece i düflünüldü. Basit, ucuz ve kolay ulafl labilen TÖA ölçümlerinin KOAH l hastalarda kullan l p 9

10 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab kullan lamayaca n n daha büyük örneklem gruplar yla de erlendirmesi gerekti ini düflünüyoruz. [EP-06] Kronik Obstruktif Akci er Hastal Gelifliminde MDR Gen Polimorfizminin Etkilerinin Araflt r lmas Ersan Atahan, Bahad r Batar, Mehmet Güven, Bülent Tutluo lu Cerrahpafla T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Ana Bilim Dal, stanbul Cerrahpafla T p Fakültesi, T bbi Biyoloji Ana Bilim Dal, stanbul Kronik obstrüktif akci er hastal, kronik inflamasyona ve remodellinge ba l olarak genellikle ilerleyici hava ak m k s tlanmas ile karakterize bir hastal kt r. Sigara, içerdi i serbest radikallerle akci- erde oksidatif stres oluflturarak KOAH gelifliminde ana risk faktörü olarak kabul edilse de sigara içenlerin ancak %5-0 sinde KO- AH geliflmektedir. Oksidan / antioksidan dengesinin bozulmas KO- AH patogenezinde önemli bir faktördür. Hava yolu epiteli ve alveolar makrofajlar, inhale edilen toksik maddelere karfl defansta en önde yer alsalar da sigaraya karfl bronfl epitelinin hangi faktörlerle korundu u çok net de ildir. MDR P glikoprotein ve MRP gibi multidrug rezistans proteinlerin, sigaran n içerdi i toksik maddelere ve oluflturdu u oksidatif strese karfl koruyucu rolü oldu u düflünülmektedir. Karaci er, barsak, akci er ve böbrek gibi pek çok organ n membranlar nda yeralan P glikoprotein, hücreleri korumakla görevlidir. Özellikle MDR P-gp bronfl epitelinin apikal yüzeyinde belirgin olarak eksprese olmaktad r. MDR geni 7. kromozomda lokalize bir gendir ve bu genle ilgili bugüne kadar 50 den fazla tek nükleotid polimorfizmi saptanm flt r. Bu polimorfizmlerin P-gp nin fonksiyonunu ve klinik etkinli ini ne kadar etkiledi i tam anlafl lamasa da P-gp nin substrat olan baz ilaçlar n farmakokineti ini etkiledi i bilinmektedir. Bizim çal flmam zda araflt rd m z C45T ve G677 polimorfizmlerinin, P glikoproteinin ekspresyon derecesi ile iliflkili oldu u gösterilmifltir. Bronfl epitelinde ekspresyonu azalan P-glikoproteinin; neden sigara içenlerin bir k sm nda KOAH geliflti- ini aç klamam za yard mc olaca düflünülmüfltür. Ayr ca KOAH hastalar n n tedaviye yan t oranlar n n farkl l n n MDR polimorfizmi ile iliflkisi olabilece i düflünülerek çal flmaya al nan hastalara reverzibilite testi yap lm flt r. 90 KOAH hastas ve sigara içen sa l kl 0 kifli çal flmaya al nm flt r. Hasta ve kontrol grubundan al nan periferik kan örneklerinde polimeraz zincir reaksiyonu-restriksiyon parça uzunluk polimorfizmi yöntemi kullan larak KOAH hastal ile C45 ve G677 polimorfizmlerinin iliflkisi araflt r lm flt r. Çal flmam zda sonuç olarak; KOAH geliflimi ile C45 ve G677 polimorfizmi aras nda anlaml bir iliflki bulunmam flt r. KOAH hastalar n nda erken reverzibilite pozitifli i ile 45TT (p=0.044, O.R:0:49, %95CI:0.-.) ve 677TT (p=0.00, O.R: 0., %95CI: ) allelleri aras nda anlaml bir iliflki saptanm flt r. [EP-07] Kronik Obstrüktif Akci er Hastalar nda Serum Leptin ve Tümör Nekrozis Faktör-α n n Rolü ve Nutrisyonel, Fonksiyonel Parametrelerle liflkisi Ceyda Anar, Özlem fiengören, pek Ünsal, Can Biçmen, Hüseyin Halilçolar zmir Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim Araflt rma Hastanesi G R fi: Leptin, adipoz dokudan sal nan bir protein olup major fonksiyonu vücut kilosunun regülasyonunu sa lamakt r. nsanlarda leptin ve vücut kitle indeksi (VK ),ya s z vücut a rl gibi nutrisyonel parametreler aras nda kuvvetli bir korelasyon mevcuttur. Sistemik bir hastal k olan KOAH ta kan dolafl m ndaki leptin düzeylerindeki art fl n anoreksi ve kilo kayb na yol açabilece i bildirilmektedir. Günümüz çal flmalar leptin ve TNF-α gibi inflamatuvar sitokinler aras nda bir ba olabilece i konusunda kan t göstermektedir. Çal flmam zda akut ve stabil KOAH hastalar nda serum leptin ve TNF-α düzeylerini karfl laflt rmay ve bunlar n nutrisyonel, fonksiyonel parametreleri ile olan iliflkisini araflt rmay amaçlad k. GEREÇ VE METOD: 5 stabil KOAH hastas, 4 akut KOAH hastas ve 8 sa l kl kifli çal flmaya al nd. Cinsiyet farkl l etkisini ortadan kald rmak için çal flmaya sadece erkek hastalar dahil edildi. Tüm hastalarda VK, triceps kal nl, serum leptin, TNF-α düzeyleri ölçüldü. Leptin ve TNF-α düzeyleri EL SA yöntemi ile hesapland. Solunum fonksiyon testi body pletismograf ile ölçüldü. FEV, FVC, FEV/FVC, DLCO de erleri kaydedildi. Fonksiyonel kapasiteyi de erlendirmek için 6 dakika yürüme testi (DYT) yap ld. BULGULAR: Serum leptin düzeyi akut KOAH hastalar nda, stabil KOAH hastalar ndan ve kontrol grubundan istatistiksel olarak anlaml derecede daha yüksek bulundu. Yüksek TNF-α de erli hasta say s ( TNF-α>4,), stabil KOAH grubunda kontrol grubuna göre fazla bulunmas na ra men, gruplar aras nda TNF-α düzeylerinde istatistiksel olarak anlaml bir fark saptanmad. Leptin düzeyleri stabil KOAH hastalar nda nutrisyonel parametrelerle karfl laflt r ld - nda istatistiksel olarak anlaml derecede korele bulundu. Ancak akut KOAH ve kontrol grubunda ise leptin ile nutrisyonel parametreler aras nda korelasyon saptanmad. KOAH grubunda serum leptin ve TNF-α aras nda iliflki bulunamad. TNF-α ile nutrisyonel parametreler ve egzersiz kapasitesi aras nda istatistiksel olarak fark saptanmad. SONUÇ: Yüksek TNF-α düzeyleri KOAH hastalar ndaki inflamasyon ile iliflkili olabilir. Stabil KOAH hastalar nda yüksek leptin seviyeleri ile nutrisyonel parametreler aras nda korelasyon saptanmas na ra men akut KOAH hastalar nda bu korelasyon bulunamad. Ayr ca KOAH hastalar nda TNF-α ile artm fl leptin seviyeleri aras nda anlaml düzeyde iliflkiye rastlan lmad. Leptin ve TNF-α aktivitesi aras ndaki iliflkinin, KOAH hastal n n patolojisinde önemli bir rol üstlendi ini düflünmemekteyiz. [EP-08] KOAH da Eser Element (Bak r, Çinko, Selenyum) Tayini Ural Koç, Demet Karnak, Güzin Özelçi Kavas, Oya Kayacan Ankara Üniversitesi T p Fakültesi, Intern.Dr, Ankara Ankara Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Ana Bilim Dal, Ankara Ankara Üniversitesi T p Fakültesi, Fizyopatoloji Bilim Dal, Ankara G R fi VE AMAÇ: KOAH, özellikle akut alevlenme s ras nda hastan n sa l k durumu üzerinde ilerleyici ve geri dönüflümsüz etkilere yol açabilen, önemli bir sa l k sorunudur. Bu çal flma, KO- AH akut alevlenme döneminde eser elementlerin rolünü belirlemek üzere yap ld. YÖNTEMLER: GOLD 06 kriterlerine uygun yafl ortalamalar 68.8±9.5 y l olan 0 KOAH olgusu (M/F:8/) ve yafl ortalamalar 65.5±. y l olan 0 sa l kl birey (M/F:/8) çal flmaya dahil edildi. Gruplar istatistiksel olarak yafl ve sigara öyküleri bak m ndan karfl laflt r labilir niteliklere sahipti. lk de erlendirmelerden ard ndan hasta grubu 6-8 hafta kadar sa l k durumlar n n stabil hale gelmesini beklemek üzere taraf m zca takip edildi. Atomik absorbsiyon spektroskopisi ve spektrometresiyle hastalar n ilk ve ikinci baflvurular nda olmak üzere iki kez, sa l kl bireylerden de bir kereye mahsus olmak üzere al nan kan örneklerinden ayr lan serumdaki eser elementin tayini yap ld. Selenyum için graphite furnace yöntemi kullan ld. BULGULAR: KOAH hastalar nda akut alevlenme s ras ndaki (07.5±0.8 μg/dl) serum bak r düzeyleri, stabil duruma (.5 ±.5μg/dl) göre daha düflük saptand (p<0.0). KOAH hastalar n n stabil durumlar ndaki serum bak r ve selenyum düzeyleri, sa l kl bireylere göre daha yüksek (p<0.0), serum çinko düzeyleri ise sa l kl bireylere göre daha düflük (p<0.05) saptand. Serum bak r düzeyi ile eritrosit sedimentasyon h z aras nda pozitif korelasyon 0

11 Elektronik Posterler (p<0.0, r: 0.6); oksijen satürasyonu ile serum bak r düzeyi aras nda negatif korelasyon (p<0.0, r:- 0.6) saptand. SONUÇ: Bak r, hem oksidatif hem de antioksidatif yan tta önemli rol oynamaktad r.bu çal flman n sonuçlar serum bak r düzeyindeki azalma ile inflamasyonun akut faz yan t ve bu eser elementin tüketimi aras nda güçlü bir ba nt n n oldu unu önermektedir. Bak r ve selenyum de erlerinin stabil durumdaki KOAH olgular nda sa l kl bireylerden yüksek olmas, akut faz n tetikledi i bir uyar n n sonucu olabilir. Bu da antioksidan tedavilerin, bak r belki de selenyum suplementasyonun akut alevlenme tedavisinde kullan labilinece ini akla getirmektedir. [EP-09] Evde Oksijen Konsantratörü Kullanan Olgular n Cihaz Bak m Konusunda Tutumlar Songül Uygun, Emine Banu Çak ro lu, Nevin Özer, Peri Arbak, Ali Nihat Annakkaya, Öner Balbay Düzce Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar Anabilim Dal Solunum Yetmezli inin evde takibinde temel tafllar oluflturan oksijen konsantratörleri ve invaziv olmayan ventilasyon cihazlar n n bak m hastan n tedaviye uyumunda önemli bir sorun oluflturmaktad r. Evde kronik hasta takibinin önümüzdeki y llarda daha da yayg nlaflaca hesaba kat l rsa bu cihazlar n düzenli bak m gö üs hastal klar uzmanlar n n da sorumlulu u alt na girmektedir. Gö üs Hastal klar Klini i nde 008 y l Ocak ay ndan 009 Temmuz ay bafl na kadar eve Oksijen Konsantratörü ve/veya B PAP cihaz verilmifl 7 hasta ile telefon yoluyla görüflülerek anket uyguland. Olgular n 0 si kad n, 7 si erkek olup, yafl ortalamalar 6.7 ±.6 idi. Hastalar n 5 ine (%40.5) oksijen konsantratörü, sine (%59.5) oksijen konsantratörü ve B PAP cihazlar verilmiflti. Cihaz verme endikasyonlar aras nda en s k gözlenen ilk ü s ras yla; Obezite Hipoventilasyon Sendromu + Tip Solunum Yetmezli i ( olgu), KO- AH + Kor Pulmonale (9 olgu), Konjestif Kalp Yetmezli i (6 olgu) idi. Olgular n 0 una (%8.) ilk el cihaz verilmiflti. Olgular n 8 i (%75.7) cihaz n kontrole götürmemiflti. Hastalar n 6 s (%70.) cihaz kendilerine verilirken firma taraf ndan bilgilendirilmediklerini belirttiler. Konsantratörlerinin baz parçalar n n (filtre) periodik olarak de ifltirilmesi gerekti ini bilmeyenlerin oran %59.5 ( kifli) idi. Kalan hastalar filtrelerinin -7 günde bir de iflmesi gerekti ini ö rendiklerini belirtmifllerdi. Yedi hasta (%8.9) cihazlar n n bozuldu unu bildirmifllerdi. Cihaz bozulanlardan ü tüp, si konsantratör kiralarken, olguda firma cihaz de ifltirmifl ve olgu ise tamir sürecini beklemiflti. Hastalara konsantratörlerinin teknik kontrolu hakk nda fikirleri soruldu unda yan tlar s kl k s ras na göre flöyle s ralanm flt r; firma belirli aral klarla evde kontrol yaps n (6 kifli), cihaz reçeteleyen hastanenin ilgili bölümü teknik takibi yapt rs n (5 kifli), kendi olanaklar yla cihaz firmaya götürsün (4 kifli), sosyal güvenlik kurumu cihaz n teknik bak m n sürdürsün ( kifli). Sonuçta; bölgemizde eve oksijen konsantratörü ve/veya B PAP cihaz verilen hastalar n cihazlar n n teknik takibi konusunda yeterince bilgilendirilmediklerini düflündükleri ve cihaz ald klar firma arac l yla evde teknik kontrol talep ettikleri anlafl ld. [EP-00] Düzce l Sosyal Güvenlik Kurumu Taraf ndan Karfl lanan Evde Oksijen Konsantratörü Uygulamalar n n De erlendirilmesi (009 Y l ) Emine Banu Çak ro lu, Songül Uygun, Peri Arbak, Öner Balbay, Ali Nihat Annakkaya Düzce Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar Anabilim Dal Düzce ili Sosyal Güvenlik Kurumu 009 y l Ocak ay ndan bu yana faaliyette olup, evde oksijen konsantratörü ve invaziv olmayan ventilatör kullan m için cihaz talebinin genel de erlendirmesini yapmay amaçlad k. Toplam 58 olgudan 5 sine telefon ile de ulafl ld. Olgular n si erkek (%6.5), 0 si kad nd (%8.5). Yafl ortalamas 6. ± 8.0 idi. Hastal klar n n da l m na göre olgular flöyle s ralanmaktayd ; KOAH + Kor Pulmonale ( olgu), nörolojik hastal klar ile iliflkili solunum yetmezli i (0 olgu), interstisyel akci er hastal - (9 olgu), Obezite-Hipoventilasyon sendromu (5 olgu), Konjestif Kalp Yetmezli i ( olgu), Tbc sekeli ( olgu), Bronfl ast m ( olgu), Aspirasyon pnömonisi ( olgu), bronflektazi ( olgu). Hastalar n sosyal durumuna bak ld nda ço unlukla ilkokul mezunu (%46.), ev han m (%4.6), çiftçi (%6.9), iflçi (%7.) olduklar gözlendi. Sigara al flkanl klar sorguland nda 7 kifli (%5.9) sigara kulland - n belirtmifllerdi. Olgular n 8 ine (%7.) oksijen konsantratörü, 4 üne (%6.9) oksijen konsantratörü ve B PAP verilmiflti. Hastalar n tamam na yak n na (48/5) cihazlar üniversite hastanesi hekimleri taraf ndan yaz lm flt. Olgular n %76.9 unda cihaz gö üs hastal klar, %7.7 sinde beyin cerrahisi, %5.8 inde yo un bak m, %.8 inde neonatoloji, sonra %.9 oran nda olmak üzere s ras yla dahiliye, pediyatri ve kulak burun bo az uzmanlar nca yaz lm flt. Olgular n ortalama ph=7.9 ± 6., po=5. ± 0.6, pco=47.7 ± 4.6, HCO=8.5 ± 6.4 idi. Sonuçta evde uzun süreli oksijen kullan m ve/veya B PAP uygulamas nda KOAH, nörolojik hastal klara ba l solunum sorunlar n n ilk s radaki endikasyonlar oluflturdu unu, cihazlar n reçetelenmesinde devlet hastanelerinde çal flan uzmanlar n yeterince sorumluluk almad n, hastalar n yar dan fazlas n n halen sigara kulland n saptad k. Sonuçlar bize az nüfuslu yerlerde uzun süreli oksijen kullan m nda gö üs hastal klar uzmanlar n n hem reçeteleme hem de hasta izleminde daha fazla sorumluluk almas gerekti ini düflündürdü. [EP-0] KOAH l Olgular m z n Retrospektif De erlendirilmesi (Bir Y ll k zlem) Cantürk Taflç, Deniz Ar k, Ergun Uçar, Ergun Tozkoparan, Metin Özkan, Hayati Bilgiç Gülhane Askeri T p Fakültesi Gö üs Hastal klar AD, Ankara AMAÇ: 0 Ocak Aral k 008 tarihleri aras nda gö üs hastal klar klini inde yatarak tedavi gören KOAH l hastalar n dosyalar retrospektif olarak incelenerek, önemli noktalar de erlendirildi. Materyal ve Method: Yatarak tedavi gören hastalar n, son bir y lda ve toplamda yat fl say s, hastaneye yat fl endikasyonu, y l n hangi ay nda hastaneye yatt klar, arteriyal kan gaz incelemeleri, yat fl an ndaki beyaz küre say lar, solunum fonksiyon test parametreleri, hastanede kaç gün yatarak tedavi gördükleri gibi özellikleri kaydedildi. BULGULAR: Bir y ll k süre içinde toplam 8 KOAH l hasta, 97 kez klini imizde yatarak tedavi görmüfl. Bunlar n 4 si so uk aylar olarak niteledi imiz alt ay içinde da l m göstermifltir. Tüm KO- AH l hastalar n spirometrik ölçümleri elektif flartlarda poliklinik koflullar nda yap lm fl olup, KOAH tan lar buna göre koyulmufltu. 97 yat fl iflleminin ortalama hastanede yat fl süresi 8±9,7 gün idi. Ortalama beyaz küre say lar 400±8900 olarak sonuçland. 97 adet klini e yat fl ifllemi, 8 hastadan oluflmakta olup, 8 hastan n 8 i alt kez, 5 i dört kez, i üç kez, 9 u iki kez, 8 i bir kez yatarak tedavi görmüfltü. 9 ayr hastaya, toplam 6 yat flta noninvazif meka-

12 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab nik ventilasyon (NIMV) tedavisi uygulanm flt r. NIMV tedavisi uygulanan hasta grubunun, klini imizde üçten fazla yatarak tedavi gören hasta grubunda olmas dikkat çekici idi. Bir y l içinde toplam befl hastaya invazif mekanik ventilasyon uygulanm fl olup, üçü ex olmufltur. TARTIfiMA VE SONUÇ: KOAH l hastalar n hastaneye yat fl nedenlerini KOAH alevlenme tan s oluflturuyordu. KOAH ile birlikte ek kronik hastal olan olgularda hastaneye yat fl s kl nda artma dikkati çekiyordu. Sadece KOAH olan olgularda son bir y l içinde hastaneye yat fl en fazla iki kez idi. Beklendi i gibi so uk havalar olarak nitelendirdi imiz aylarda yatarak tedavi göre olgu say m zda artma dikkat çekiciydi. Yine üç ve daha fazlas nda yatarak tedavi gören hastalarda yat fl an nda de erlendirilen AKG nda kronik pco yüksekli i görüldü. Ayn grup hastalar n SaO de erleri de düflük seviyede idi. Üçten fazla yatarak tedavi gören hastalarda NIMV tedavisi belirgindi. Bu grup hastalar n AKG nda, kronik kompanze solunumsal asidoz tablosu bask nd. Geçirilen üst ya da alt solunum yolu infeksiyonlar nda genel durumlar kötüleflerek, hastanede yatarak tedavi görme durumunda kalm fllard r. [EP-0] Yavafl Sal n ml Oral Teofilinin Stabil KOAH Hastalar nda FEV Üzerine Etkisi Meyrem Bak r, Ahmet Ilgazl, Füsun Y ld z, lknur Baflyi it, Haflim Boyac, Zeliha Arslan Kocaeli Üniversitesi, Gö üs Hastal klar AD, Kocaeli Özel Medicana International stanbul Hastanesi, stanbul AMAÇ: Kronik obstrüktif akci er hastal (KOAH), tam olarak geri dönüfllü olmayan hava ak m k s tlamas yla karakterize, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastal kt r. Bu çal flman n amac, β agonist ve antikolinerjiklerin ard ndan.grup ilaç olarak s n flanmas na ra men, ülkemizde yayg n olarak kullan lan yavafl sal n ml oral teofilinin semptom ve spirometrik testler üzerine etkinli ini, yan etkilerini araflt rmakt r. METOD: On haftal k prospektif çal flmaya, KOAH tan s konmufl 9 hasta dahil edildi. Hastalar n hafta süreyle oral teofilin preperatlar kesildi. kinci haftan n sonunda, devam eden bronkodilatör tedavilerine ilave olarak, yavafl sal n ml oral teofilin 400mg/gün (00mg dozda saat arayla günde iki kez ) dozda baflland. Tedavi öncesi vizit de, tedavi sonras vizit ve te, MMRC dispne skalas ile dispne skorland, spirometrik testler, laboratuar tetkikleri, EKG tetkiki ve serum teofilin düzeylerine bak ld. BULGULAR: Tedavi sonras FEV, FVC, VC de anlaml istatistiksel düzelme saptand. (FEV de 90ml art fl p:0,008, FVC de art fl 70 ml, p: 0,005, VC de 80 ml art fl p:0,05). Otuz bir (%79,5) hastada dispne yak nmas nda azalma oldu, 8 (%0,5) hastada de ifliklik izlenmedi. Tedavi süresince serum teofilin düzeyi ortalama 6,6 ±,5 μg/ml olarak ölçüldü. laca ba l oluflan yan etkiler araflt r ld nda, hastada (%5,) klinik önemi olmayan hafif aritmi saptand. Hiçbir hastada tedaviyi sonland rmaya neden olacak semptom ve laborauvar bulgu tespit edilmedi. SONUÇ: KOAH ta yavafl sal n ml oral teofilinin spirometrik ve klinik olarak faydal, serum teofilin düzeyi takibiyle güvenli bir bronkodilatör oldu unu düflünmekteyiz. [EP-0] Akut ve Kronik Solunum Yetmezli i Olgular nda Stabil Dönem Ekokardiyografi Bulgular Filiz Karap nar Güldaval, Melih Büyükflirin, Eylem Y ld r m, Özgür Batum, Ali H z r Arpat zmir Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Hastal klar zmir Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Cerrahisi Ekokardiyografi(EKO),a r solunum yolu hastal klar n n de erlendirilmesinde rutin olarak kullan lan non-invaziv,de erli bir yöntemdir. Kronik pulmoner hastal klar baflta olmak üzere çeflitli etiyolojik nedenlere sekonder geliflen pulmoner hipertansiyon (PH) sa ventrikülde hipertrofi, dilatasyon ve sa ventrikül fonksiyonlar nda bozulmaya yol açar. PH nun sa ventrikül sistolik ve diastolik fonksiyonlar na etkisi gösterilmifltir.ancak bu tür hastalarda sol ventrikül fonksiyonlar ve kapak hastal klar varl yayg n olarak de erlendirilmemifltir. Çal flmaya, Gö üs Hastal klar servisimizde yatan Evre ve 4 KOAH tan l 8 olgu al nd.hastalar stabil dönemlerinde EKO ile de erlendirildi. Olgular n 4 ü kad n, 4 ü erkekti. Ortalama yafl 65.87± 9.99 du. Hastalara standart solunum fonksiyon testi ve kan gaz analizi yap ld. Olgular n tümünde sigara içme öyküsü mevcuttu. Tümüne iki boyutlu ve M-Mod EKO yap ld. 8 olgunun 4 ünde (%6.5) PH, olguda (%8.57) sol ventrikül diyastolik disfonksiyonu, 0 olguda (%6.) sol ventrikül konsantrik hipertrofisi, olguda (%.57) tek kapak hastal olguda (%8.94) birden çok kapak hastal saptand. Sol ventrikül diastolik disfonksiyonu ile satürasyon düflüklü ü aras nda (R= -0.4, p= 0.06), sa atrium bas nc art fl ile ph düflüklü ü aras nda (R= -0.5, p= 0.09), sol atrium bas nc art fl ile ph düflüklü ü aras nda (R= -0.4, p= 0.0) anlaml korelasyon saptand. Pulmoner hipertansiyon saptanan hastalarda kapak hastal oran yüksekti ve ph de erleri bu hastalarda daha düflüktü. Sonuç olarak pulmoner ve kardiak hastal klar yayg nd rlar ve s kl kla birlikte gözlenirler. Bizim çal flmam zda da Evre ve 4 KOAH tan l olgularda pulmoner hipertansiyon ile sistolik ve diastolik sol ventrikül disfonksiyonu, kalp kapak hastal birlikteli i s k saptand ve bu hastalarda solunum yetmezli inin daha a r oldu u gözlendi. Evre ve 4 KOAH tan l hastalarda, EKO özellikle klinik de erlendirmede non-invaziv de erli bir yöntemdir. [EP-04] Hastan n Semptom De iflkenli iyle lgili Alg s : A r KOAH Hastalar yla Düzenlenen Kesit Çal flmas T. Demir, R. Kessler, M. Cazzola, M. Miravitlles 4, M.R. Partridge 5, C. Vogelmeier 6, D. Leynaud 7, M. Brevet 8 ve J. Ostinelli 7 stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Anabilim Dal, stanbul Gö üs Hastal klar Bölümü, Nouvel Hôpital Civil, Strazburg Gö üs Hastal klar Bölümü, Roma 'Tor Vergata' Üniversitesi, Roma 4 Gö üs Hastal klar Bölümü, Institut Clínic del Tòrax, Hospital Clinic i Provincial, Barselona 5 Imperial College London, NHLI Birimi, Charing Cross Hospital, Londra 6 Gö üs Hastal klar Bölümü, Marburg Üniversitesi, Marburg 7 Medikal Departman, AstraZeneca, Rueil-Malmaison 8 Phimap, MAPI, Lyon G R fi: Tüm dünyada 600 milyon hasta say s yla KOAH, dünyan n en yayg n kronik hastal klar ndan biridir. 00 itibariyle, en yayg n beflinci sakatl k nedeni ve en s k görülen üçüncü ölüm nedeni olaca- öngörülmektedir. KOAH ta nefes darl gibi semptomlar inatç ve ilerleyen niteliktedir. Semptomlar n ve semptom fliddet düzeyinin de erlendirilmesi, KOAH tedavisinin temelini oluflturur. Bu neden-

13 Elektronik Posterler le, semptom de iflkenli inin bilinmesi, özellikle daha semptomatik olan a r hastalarda hastal k yönetiminin hastan n ihtiyaçlar na göre uyarlanmas na yard mc olacakt r. AMAÇLAR: Çal flman n hedefi, hastan n stabil durumdaki KOAH semptomlar n günlük, haftal k ve y ll k de iflkenli iyle ilgili alg s n daha iyi anlamakt r. Ayn zamanda hastalar n semptom de iflkenli i alg s n etkileyebilecek faktörleri incelemek, semptomlar n sabah faaliyetlerini, günlük faaliyetleri ve uyku kalitesini ne flekilde etkiledi- ini aç klamak ve hastalar n semptom de iflkenli ini özellikle ilaçlar aç s ndan nas l ele ald klar n de erlendirmek amaçlanmaktad r. ÇALIfiMA TASARIMI VE HASTALAR: Bu çal flma, Avrupa çap nda 7 ülkede gerçeklefltirilmesi planlanan, kesitsel bir gözlem çal flmas d r. Türkiye de protokol için Merkezi Etik Kurul onay 6 Haziran 008 tarihinde al nm flt r. Çal flmaya KOAH tan s alm fl, FEV<%50, normal tahmin ve FEV/FVC<0.7 olan, sigara içicisi veya eskiden içmifl (>=0 paket y l) olup, herhangi bir nedenle doktora baflvurarak ayaktan tedavi görmekte olan 45 yafl n üzerindeki hastalar dahil edilmifltir. Demografik veriler, KOAH tan s, akci er fonksiyonu ölçümü, t bbi geçmifl, KOAH tedavisi ve efllik eden hastal klar, araflt rmac lar taraf ndan Vaka Rapor Formu na kaydedilmifl, hastalara telefonla uygulanan ankette ise hastal k semptomlar, semptom de iflkenli i, semptomlar n günlük faaliyetler üzerindeki etkisi, uyku kalitesi ve terapötik davran fllar sorgulanm flt r. Hastalara yap lan telefon aramalar, çal flmalarda do rudan ve proaktif hasta yönetiminde uzmanlaflm fl özel ve ba ms z bir birim olan ProClinica taraf ndan gerçeklefltirilmifltir. Bu birimin ba ms z olmas, gizlilik ve toplanan verilerin güvende olmas aç s ndan önemlidir. Veri analizi, veri toplama iflleminden ba ms z olacakt r. Çal flmaya dahil edilen hastalara hiçbir ek tan veya izleme prosedürü uygulanmam flt r. Toplanan verilerin analizinde epidemiyolojik yöntemler kullan lacakt r. Çal flman n sonuçlar cinsiyete ve ülkeye/bölgeye göre irdelenecektir. ÇALIfiMA TAKV M : Çal flmaya ilk hasta al m 8 Temmuz 008 de son hasta al m ise Ocak 009 da gerçeklefltirilmifltir. Toplam 798 merkezde 568, Türkiye de ise 8 merkezde 80 hasta say na ulafl lm flt r. Halen verilerin analizi yap lmakta ve final çal flma raporu haz rlanmaktad r. Bu çal flma ve çal flma özeti AstraZeneca taraf ndan desteklenmektedir. hiperlipidemi (9 olgu), malignite ( olgu), konjestif kalp yetmezli i (6 olgu) idi. Ayr ca 7 hastada sekel tüberküloz lezyonlar not edilmiflti. SONUÇ: KOAH ta en s k görülen yandafl hastal k kardiyovasküler hastal klard r. FEV düflmesiyle yandafl hastal k s kl n n azalmas - n n nedeni yandafl hastal olanlarda mortalitenin daha fazla gözlenmesine ba l olabilir. [EP-06] KOAH Hastalar nda Metabolik Sendrom S kl Fatma Üçsular, Melih Büyükflirin, Zehra Afluk, Gültekin Tibet Dr Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim Araflt rma Hastanesi AMAÇ: Metabolik sendrom toplumda prevelans h zla artan ve insülin rezistans, abdominal obezite, aterojenik dislipidemi, diabetes mellitus, hipertansiyon ve hiperkoagülabilite ile iliflkili bir hastal kt r. Çal flmam z n amac,sistemik bir hastal k olan KOAH hastalar nda metabolik sendrom s kl n araflt rmakt r. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmam za poliklinikte takip etti imiz KOAH tan l 7 hastayla (yafl: 64 +/- 9 [mean +/- SD],FEV 44+/- 5 % beklenen ) yafl ve cinsiyet yönünden efllefltirilmifl 8 olguluk kontrol grubu al nd. Metabolik sendrom tan kriteri olarak ise (ATP III 00 tan kriterlerine göre ) abdominal obesite( bel çevresi erkek >0 cm kad n>88 cm) trigliserid >50 mg/ dl, HDL (erkek <40 mg/dl kad n <50 mg/ dl) kan bas nc >0/ 85 mmhg, açl k plasma glikozu 0-5 mg/ dl olarak belirtilen kriterlerden üçünün birarada bulunmas kabul edilerek de erlendirme yap ld. BULGULAR: KOAH tan l hasta grubunda %5 ve kontrol grubunda % 7, metabolik sendrom tesbit edildi. Sonuç istatistiksel olarak anlaml idi (p: 0,045). SONUÇ: KOAH tan s ile takip etti imiz hastalar m zda tesbit edilen anlaml metabolik sendrom s kl, takip ve tedavide mutlaka metabolik sendromun ak lda tutulmas ve hastalar n bu aç dan ilgili merkezlere yönlendirilerek tedavilerinin düzenlenmesinin önerilmesi gerekti ini ortaya koymaktad r. [EP-05] KOAH ta Yandafl Hastal k Spektrumu U ur Gönlügür, Arzu Mirici Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Anabilim Dal G R fi: Sistemik etkileri son y llarda araflt r lan KOAH ta yandafl hastal k varl hem KOAH tedavisini komplike hale getirmekte hem de mortalite ve hastaneye yat fl oran gibi morbiditeleri artt rmaktad r. Bu yandafl hastal klar n s kl konusunda literatürde yeterli veri yoktur. METOD: Bir üniversite hastanesinin ile tarihleri aras ndaki 6 ayl k poliklinik kay tlar hastane otomasyon sisteminden retrospektif olarak incelendi. J44 uzant l tan alan hastalar n yandafl hastal klar ve FEV de erleri not edildi. Presbiyopi, iflitme kayb, sinüzit, otit gibi enfeksiyöz tan lar ve plevral plak/kalsifikasyonlar yandafl hastal k olarak kayda al nmad. BULGULAR: 6 ayl k dönemde 77 poliklinik kayd n n oldu u, bunlar n 5 inde (% 9.4) J44 uzant l tan kodu verildi i saptand. Hastane otomasyon sisteminde solunum fonksiyon testi kaydedilen ve FEV/FVC de eri % 70 in alt nda olan 8 farkl KOAH hastas oldu u gözlendi. hasta (% 7) kad n idi. Hastalar n yafl ortalamas 66. ± 0.5 (44-9) idi. 8 olguda (% 4) FEV > % 80, 64 olguda (% 50) % aras nda, 8 olguda (% 0) % 0-50 aras nda ve 8 olguda (% 6) FEV< % 0 idi. 74 olguda (% 58) yandafl hastal k mevcuttu. FEV düfltükçe yandafl hastal k s kl % 7 den % 5 e düfltü. En s k görülen yandafl hastal klar hipertansiyon ( olgu), iskemik kalp hastal (6 olgu), diyabetes mellitus (0 olgu), [EP-07] KOAH l Olgularda Gastroözofagial Reflü S kl n n Sintigrafi ile De erlendirilmesi Ercan Çil, Ifl l Karasu, Ayfle Özsöz, Engin Özbilek, Hakan Koparal zmir Dr Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Hastal klar zmir Dr Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Nükleer T p G R fi: Akut ataklar KOAH da en önemli morbidite ve mortalite nedenidir. Gastroözafagial reflü (GÖR) hastal nda gastrik içeri in mikroaspirasyonu ve/veya vagal irritasyona ba l bronkospazm, pulmoner hastal k veya semptomlara neden olabilmektedir. Dolay s yla GÖR ün KOAH akut atakta risk faktörü olabilece i düflünülmektedir. Çal flmam z n amac KOAH akut atakta GÖR s kl n araflt rmakt r. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmaya, KOAH akut atak nedeniyle klini imizde yatan, ek hastal olmayan 85 olgu al nd. Tüm olgular, GÖR semptomlar (retrosternal yanma, disfaji, regürjitasyon, kronik öksürük) aç s ndan sorguland. Poliklini imize GÖR semptomlar ile baflvuran ve KOAH tan s olmayan, çal flma grubu ile benzer demografik özelliklere sahip 7 olgu ile de kontrol grubu oluflturuldu. GÖR varl n tespit etmek amac yla tüm olgulara GÖR sintigrafisi (Tc-99m Sülfür Kolloid) yap ld. BULGULAR: Olgular n yafl ortalamas 65±0.6 y l idi. Ortalama KOAH süresi 0.±6.7 y l, ortalama FEV de eri 875±0.5 ml

14 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab (%.0±.) olarak bulundu. KOAH l olgular n 59 (%69.4) unda GÖR semptomlar varken, 6 (%0.6) olguda semptom yoktu. Retrosternal yanma 5 (%6.) olgu, disfaji 4 (%8.) olgu, regürjitasyon 8 (%44) olgu, kronik öksürük 57 (%67.) olgu taraf ndan tan mland. Olgular n 4 (%4.7) ünde sintigrafi pozitif olarak bulundu. Pozitiflik saptanan 4 olgunun tümü semptomu olan grupta idi. Kontrol grubunda ise hiç pozitiflik saptanmad. Semptomu olan KOAH l hasta grubu (59 olgu) ile kontrol grubu, sintigrafi pozitifli i aç s ndan karfl - laflt r ld nda aradaki fark istatistiksel olarak anlaml de ildi (p=0.). SONUÇ: Çal flmam zda KOAH akut atakta GÖR s kl nda art fl saptanmam fl, dolay s yla akut atak için bir risk faktörü olarak bulunmam flt r. Ancak semptomatik hastalar oldu u halde kontrol grubunda da pozitiflik saptanmam flt r. Bu durumun GÖR tespitinde sintigrafik incelemenin kullan lm fl olmas ndan kaynakland n, özafagial ph monitörizasyonu kullan larak pozitiflik oran n n daha yüksek olarak saptanabilece ini düflünmekteyiz. [EP-08] Kronik Obstrüktif Akci er Hastalar nda C-Reaktif Protein ve Interlökin -6 Düzeyleri ve Nutrisyonel, Fonksiyonel Parametrelerle liflkisi Özlem fiengören, Ceyda Anar, Can Biçmen, pek Ünsal, Hüseyin Halilçolar zmir Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim Araflt rma Hastanesi G R fi: Sistemik bir hastal k olan KOAH ta birçok sistemik inflamatuvar mediatörler (tümör nekrosis faktör-, interlökinler (IL), C- reaktif protein (CRP), fibrinojen ) yer almakta ve artmaktad r. CRP akut sistemik inflamasyonda klinik bir marker olarak ço u zaman kullan lmaktad r. Bu çal flmada akut atak s ras nda serum CRP, IL- 6 seviyelerindeki de iflikliklerin ve bunlar n nütrisyonel, fonksiyonel parametrelerle iliflkisinin de erlendirilmesi amaçland. GEREÇ VE METOD: 65 KOAH hastas ve 8 sa l kl kifli çal flmaya al nd. Balgam pürülans, miktar ve nefes darl nda art fl olan KOAH hastalar akut atak grubunda yer ald. Semptomu olmayan hastalar ise stabil grubu oluflturdu. Vücut kitle indeksi (VK ), triceps kal nl, serum CRP, IL-6 düzeyleri, serum albumin, FEV, FVC, FEV/FVC, DLCO, DLCO/VA ölçüldü. DLCO/VA oran na göre hastalar amfizem, kronik bronflit olarak ikiye ayr ld. GOLD s - n flamas na göre, KOAH hastalar hafif, orta, a r, çok a r olarak evrelendirildi. Fonksiyonel kapasiteyi de erlendirmek için 6 dakika yürüme testi (DYT) yap ld. IL-6 düzeyi EL SA ile hesapland. CRP ise otomatize Immage (Beckman Coulter, A.B.D.) analizörü ile nefelometrik olarak incelendi. BULGULAR: Serum CRP düzeyleri akut atak geçiren KOAH hastalar nda stabil KOAH hastalar na göre istatistiksel olarak anlaml derecede yüksek bulundu (p=0,000). Fakat Stabil KOAH hastalar ile sa l kl kifliler aras nda CRP düzeylerinde istatistiksel olarak anlaml farkl l k saptanmad (p=0,58). Serum IL-6 düzeylerinde bu üç grup aras nda istatistiksel olarak anlaml farkl l k bulunmad. CRP düzeyinin istatistiksel olarak anlaml derecede çok a r KOAH evresinde artt saptand. Amfizemli hastalarda serum CRP düzeyi kronik bronflitli hastalara göre istatistiksel olarak anlaml derecede yüksek bulundu (p=0,06). KOAH grubunda CRP ile IL-6 aras nda farkl l k saptanmad. IL-6 düzeyinde KOAH ve kontrol grubu aras nda fark yoktu. KOAH grubunda IL- 6 ile nutrisyonel parametrelerden sadece VK aras nda istatistiksel olarak farkl l k bulundu (p=0.05). Egzersiz testlerinden olan 6 DYT ile IL-6 aras nda ise fark saptanmad. SONUÇ: CRP, KOAH hastalar nda akut inflamasyonu gösteren bir marker olarak kullan lmaktad r. Ayn zamanda KOAH evresi artt kça, CRP düzeyinin de art fl gösterdi i istatistiksel olarak saptanm flt r. nflamatuar bir marker olan IL-6 ile VK aras nda anlaml fark bulunmas da KOAH n sistemik bir hastal k oldu unu desteklemektedir. [EP-09] Kronik Obstrüktif Akci er Hastal : Sistemik nflamasyon ve Pulmoner Hipertansiyon Ceyda Anar, Özlem fiengören, pek Ünsal, Hüseyin Halilçolar, Can Biçmen zmir Dr. Suat Seren Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim Araflt rma Hastanesi AMAÇ: Kronik Obstrüktif Akci er Hastal (KOAH), sistemik dolafl mda inflamatuvar mediatörlerin artmas yla iliflkili bir sistemik hastal kt r. Ancak KOAH a sekonder oluflan pulmoner hipertansiyonda (PH) potansiyel olarak rol alan ve sistemik inflamasyon yapan mediatörün henüz ne oldu u aç k de ildir. Çal flmam zda PH olan ve olmayan KOAH hastalar nda serum C-reaktif protein (CRP), Tümör nekrozis faktör-α (TNF-α), interlökin-6 (IL-6) n n sistemik inflamasyondaki rolünü araflt rd k. GEREÇ VE METOD: 65 KOAH hastas çal flmaya al nd. Solunum fonksiyon testi body pletismograf ile ölçüldü. Pulmoner arter bas nçlar (PAB) transtorasik ekokardiyografi ile de erlendirildi. Hastalar PH olmayan (PAB <0 mmhg ) ve olan (PAB>0 mmhg) olarak ikiye ay rd k. Nutrisyonel parametreler olarak Vücut Kitle ndeksi, Triceps Kal nl ölçüldü. Serum TNF-α, IL-6 düzeyi EL SA, CRP düzeyi ise otomatize Immage (Beckman Coulter, A.B.D.) analizörü ile nefelometrik olarak incelendi. BULGULAR: PH 8 hastada mevcut iken 47 hastada saptanmad. PH olan KOAH hastalar ile PH olmayan KOAH hastalar karfl laflt r ld nda serum CRP, TNF-α, IL-6 düzeyleri aras nda istatistiksel olarak anlaml fark bulunmad. PH olan KOAH l lar da FEV(% predicted) de eri (44.±.6) PH olmayanlara (FEV=54.5±8.5) göre istatistiksel olarak anlaml derecede daha düflük bulundu. PH olan hastalarda parsiyel oksijen bas nc nda anlaml bir de ifliklik saptanmad. PH olan hastalarda nutrisyonel parametreler ile anlaml fark bulunmad, ancak egzersiz testi olan 6 dakika yürüme mesafesinin daha az oldu u saptanmas na ra men istatistiksel olarak anlaml bir fark saptanmad. SONUÇ: KOAH hastalar nda artan sistolik pulmoner arter bas nc serum CRP, TNF-α, IL-6 düzeyleri ile iliflkili bulunmad. Bu nedenle KOAH hastalar nda geliflen PH patogenezinde serum CRP, TNFα, IL-6 gibi inflamatuvar mediatörlerin rolü konusunun aç kl a kavuflturulmas için daha detayl ve hasta say s n n art r larak yap lacak olan çal flmalara ihtiyaç vard r. [EP-040] KOAH Atakta Huzursuz Bacak Sendromu S kl ve Serum Demir, Ferritin, Arter Kan Gaz Parametreleriyle liflkisi Gülfidan Aras, Aysun Aynac, Figen Kadakal, Sevim Purisa, Veysel Y lmaz Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi,Gö üs Hastal klar, stanbul stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T p fakültesi, Biyoistatistik Ana bilim Dal, stanbul G R fi: Huzursuz bacak sendromu (HBS), uyan kl k s ras nda ortaya ç kan,uykuya dalma ve sürdürmede zorlu a yol açan, ekstremitelerde (bacak, kol, gövde) tarifi mümkün olmayan anormal duyumdur (dizestezi). Primer olabilece i gibi kronik renal yetmezlik, demir düzeylerinin azalmas, hipertiroidi ve çeflitli ilaç kullan m gibi durumlara efllik edebilir. AMAÇ: Çal flmam zda atakta kronik obstruktif akci er hastal olan olgularda huzursuz bacak semptomlar n n s kl ve klinik parametreler, arter kan gaz, demir, demir ba lama, ferritin düzeyleriyle semptomlar n korelasyonunu de erlendirmeyi amaçlad k. GEREÇ VE METOD: Atak nedeniyle hospitalize ve yat fl n n -7. gününde atakta olan orta ve a r KOAH l olgu çal flmaya al nd. Uyku bozukluklar uluslararas klasifikasyonu kriterlerine göre (005-ISC) huzursuz bacak sorgulamas yap ld. Bu kriterler -Ba- 4

15 Elektronik Posterler caklarda huzursuzluk hissi, hofl olmayan duyuma efllik eden ani hareket ettirme, -Uzanma ve oturma gibi hareketsiz durumda semptomlar n ortaya ç kmas, - Hareket ile semptomlar n rahatlamas, ortadan kalkmas,4-semptomlar n akflam ve gece saatlerinde ortaya ç kmas ve daha belirgin olmas.hastalar n tümünün demir, demir ba lama, ferritin ve arter kan gaz düzeyleri de erlendirildi. Ortalama ve standart sapmalar, yüzde ve da l mlara bak ld, karfl laflt rmalar Mann-Whitney-u testiyle yap ld. BULGULAR: Olgular n tümü erkekti, yafl ortalamas 58.± 0.4, vücut kitle indeksi.94±5.78 idi. HBS yak nmalar % 59.( n=) oran nda tüm olgularda belirtilen kriterlere göre saptand. HBS semptomlar olan olgularla olmayan olgular aras nda demir, demir ba lama, ferritin, PaCO, PaO, SaO, Ph aras nda farkl l k yoktu (p>0.05). Sigara içme süresi, yat fl say s, dispne süresi gibi klinik parametreler ve yukar daki laboratuar parametreleri aras nda korelasyon saptanmad. SONUÇ: HBS; s kl kla KOAH a efllik eder.ataktaki olgularda bu biraz daha fazlad r. Literatürde stabil KOAH l olgularda %9.-55 olarak bildirilmektedir. Ataktaki olgularda artm fl hipoksi, hiperkapni ve kullan lan ilaçlar n dozlar n n artmas ndan da kaynaklanabilir. SONUÇLAR: Stabil KOAH l larda yap lan çal flmalarda tiroid fonksiyon testleriyle PO, PCO de erlerinin korelasyonu çeflitli çal flmalarda gösterilmiflken, çal flmam zda saptayamad k. Ancak Ph ve antitiroglobulin antikorlar aras nda korelasyon ve tiroksin düzeyi ile KOAH süresi aras nda korelasyon mevcuttur. Hipoksinin uzun süreli olmas ve solunum iflinin artm fl olmas kronik dönemde tiroid fonksiyon testleri üzerinde etki olufltu unu gösterebilir. Tablo. KOAH ata ndaki olgular n özellikleri ve tiroid fonksiyon testleri Yafl 58, ± 0,4 VK,44 ± 5,78 ft ort.,54 ± 0,46 ft4 ort. 0,97± 0,7 TSH,7 ±,9 Antitiroglobulin Antikor 7,6 ± 509,95 Tablo. Serum demir de erlendirme ölçütleri HBS(+) HBS(-) Demir 9,7±56,7 97,0±6,9 p>0,05 Demir Ba lama 97±70, 78±50,6 p>0,05 Ferritin 65±60,4,6±8,9 p>0,05 [EP-04] KOAH Olgular nda Ata n Tiroid Fonksiyon Testlerine Etkisi Gülfidan Aras, Figen Kadakal, Aysun Aynac, Sevim Purisa, Veysel Y lmaz Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi,Gö üs Hastal klar, stanbul stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T p fakültesi, Biyoistatistik Ana bilim Dal, stanbul G R fi: Ekstratiroidal hastal klarda, tiroid stimülan hormon düzeyinde de ifliklik olmaks z n T(triiodotironin) ve tiroksin (T4) düzeylerinde düflüfl meydana gelebilir.bu duruma Euthyroid Sick Syndrome ad verilir. Kronik obstruktif hastal klarda da buna benzer bir tablo görülebilir. AMAÇ: Çal flmam zda atak nedeniyle servisimizde hospitalize edilen KOAH l hastalarda; tiroid fonksiyon testi de iflikliklerinin, arter kan gaz parametreleriyle ve hastal k süresi, tekrarlayan yat fllar, dispne süresi gibi klinik göstergelerle iliflkisini incelemeyi amaçlad k. GEREÇ VE METOD: -7 gündür atak nedeniyle servisimizde hospitalize elden olgunun ft,ft4, TSH gibi tiroid fonksiyon testleri yan s ra antitiroglobulin antikor düzeylerine bak ld. Arter kan nda P0, PC0, 0 saturasyonu ve Ph düzeyleri ölçülerek bu parametrelerin birbiriyle iliflkileri de erlendirildi. Ayr ca KOAH hastal - n n süresi, yat fl süresi, tekrarlayan yat fl say s,semptom fliddetinin devam (dispne süresi) gibi klinik göstergelerle tiroid fonksiyon testleri aras ndaki korelasyon da incelendi. Parametreler ars ndaki iliflkiler Spearman korelasyon testiyle de erlendirildi. Ortalama ve standart sapma da l mlar na bak ld. BULGULAR: Olgular n tümü erkekti, yafl ortalamalar 58.±0.4, vücut kitle indeksi.44±5.78 di. Triiodotironin, tiroksin, TSH düzeyiyle, PaO, PaCO, sato, Ph aras nda herhangi bir korelasyon saptanmad. T 0rtalamas.54±0.46, T4 ort. 0.97±0.7, TSH.7±.9, antitiroglobulin ort. 7.6± olarak saptand. Ph ve antitiroglobulin antikorlar aras nda korelasyon vard (rs=0.79,p= 0.004). Ayr ca KOAH da hastal k süresiyle ft4 düzeyleri aras nda korelasyon vard (rs=0.50, p=0.04). [EP-04] Kombine Preperat ve LABA Kullanan KOAH Olgular nda Pnömoni Geliflme Oran n n Retrospektif Olarak Karfl laflt r lmas Tu ba Önalan, Mustafa Hikmet Özhan Ege Üniversitesi T p Fakültesi, Gögüs Hastal klar Ana Bilim Dal Kombine preparat (LABA+ nhale steroid) kullanan KOAH olgular nda pnömoni riskinin artm fl olaca na dair son çal flmalarda baz veriler elde edilmifltir. Bu çal flman n amac, retrospektif olarak KO- AH olgular nda düzenli kombine preparat kullanman n klinik olarak tan konmufl pnömoni oran n sadece LABA kullanan olgularla karfl laflt rmakt r. Poliklini imiz taraf ndan düzenli olarak takip edilen 6 KOAH olgusu çal flmaya al nm flt r. Hastalar kulland klar tedaviye göre kombine grubu ( olgu, 6 E-5 K; ort yafl±sd:68±9) ve LABA grubu ( olgu, 7 E-4 K; ort yafl±sd: 66±8) iki gruba ayr lm flt r. Hastalar n dosyalar retrospektif olarak incelenmifl ve her hastayla telefonla görüflülmüfltür. Ek hastal k olarak kombine grubunda hastada ve LABA grubunda hastada diabet mevcuttur. Hastal k a rl k derecesi kombine grubunda 0 hasta ve LABA grubunda 8 hasta a r veya çok a r (FEV<%50) KOAH olarak saptanm flt r. Klinik bulgular ile pnömoni rastlanma oran kombine grubunda 7 epizod (%54) ve LABA grubunda ise 0 epizod (%) olarak saptanm flt r (p=0,06). Sonuç olarak, hasta grubu say lar n n s - n rl olmas nedeni ile istatistiksel anlam sa lanmamakla birlikte daha önce yap lan çal flmalarda izlenen kombine preparat kullananlardaki pnömoni geliflme riskinin art fl trendi bizim çal flmam zda da saptanm flt r. [EP-04] KOAH l Hastalarda Anksiyete ve Depresyonun Solunum Fonksiyon Testleri, Egzersiz Kapasitesi, Yaflam Kalitesi ve Dispne ile liflkisi P nar Ergün, Dicle Kaymaz, Nursel Selçuk, Nurcan Egesel Atatürk Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Akci er Rehabilitasyonu ve Evde Bak m Merkezi, Ankara Anksiyete ve depresyona KOAH ta (kronik obstrüktif akci er hastal ) oldukça s k rastlan r. Anksiyete ve depresyon hastan n prognozunu ve yaflam kalitesini olumsuz yönde etkiler. AMAÇ: KOAH l hastalarda anksiyete ve depresyonun solunum fonksiyon testleri, dispne, egzersiz kapasitesi ve yaflam kalitesi ile iliflkisini de erlendirmekti. 5

16 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab METOD: Çal flmaya 8 hafta süresince ayaktan pulmoner rehabilitasyon program na kat lan yafl ortalamas 6.04 ± 8.7 olan 55 KOAH l hasta al nd. Hastalar n anksiyete ve depresyon semptomlar Hastane Anksiyete Depresyon anketi ile de erlendirildi. Solunum fonksiyon testleri spirometre ile, egzersiz kapasitesi artan h zda mekik yürüme testi(ahmyt) ve endurans mekik yürüme testi (EMYT) ile, dispne MRC (Medical Research Council) ile,yaflam kalitesi ise SGRQ (St George s Respiratory Questionnaire) ile de erlendirildi. SONUÇLAR: Anksiyetenin SGRQ tüm alt bafll klar ve MRC ile korelasyonu olup FEV, AHMYT ve EMYT ile korelasyonu yoktu.depresyon ise yine SGRQ tüm alt bafll klar ile korele olup, MRC, FEV, EMYT ile korelasyonu yoktu.fakat depresyon ile AHMYT aras nda negatif yönde korelasyon saptand. SONUÇ: Anksiyete ve depresyon KOAH l hastalarda dispneyi,egzersiz kapasitesini ve yaflam kalitasini etkiler.bu nedenle pulmoner rehabilitasyon ünitelerine baflvuran tüm hastalar psikolojik yönden de erlendirilmelidirler. [EP-044] Kronik Obstrüktif Akci er Hastal nda; Sekiz Hafta Süreyle Ayaktan Uygulanan Pulmoner Rehabilitasyonun Dispne Üzerine Etkinli i Pervin Korkmaz Ekren, Burcu Baflar k, Alev Gürgün, Zeynep slambafl, smigül Dikmen, Emin Akdo an, fiemsettin Karatafl, Nazl Dizman Ege Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar Anabilim Dal, zmir Ege Üniversitesi T p Fakültesi Ö renci Çal flma Modülü Ö rencileri, zmir Günümüzde pulmoner rehabilitasyon; semptomatik ve günlük yaflam aktiviteleri azalm fl olan kronik obstrüktif akci er hastal (KOAH) olgular n n primer tedavisine eklenmektedir. Stabil KO- AH l olgulara 8 hafta süreyle uygulanan ayaktan rehabilitasyon program n n etkinli ini araflt rmak için yap lan çal flmam za; rehabilitasyon uygulanan 46 hasta ve 7 kontrol olgular olmak üzere, program bitimi olan 8. haftada sonuç de erlendirmesi yap lan; yafl ortalamalar 66.8±8. olan, 69 u erkek, 7 KOAH l olgu al nm flt r. Rehabilitasyon grubu 8 hafta boyunca (-.5 saat/gün, haftada kez) hastanede pulmoner rehabilitasyon program na dahil edilirken; kontrol grubundaki hastalar sadece rutin t bbi tedavilerini ald lar. Rehabilitasyon alan grubun yafl ortalamas 65.0±7.5 iken kontrol grubunun yafl ortalamas 69.9±9.0 olarak saptanm flt r (p=0.0). Yafl ortalamas d fl nda, gruplar n demografik verileri ve klinik özellikleri benzer olarak bulunmufltur. Çal flman n bafllang c nda ve 8 hafta sonunda solunum fonksiyon testi, arteriyel kan gaz analizi, dispne (BORG ve Medical Research Council dispne skalas ile) de erlendirmesi yap lm fl; artan h zda mekik ve endurans mekik yürüme testi uygulanm flt r. Rehabilitasyon grubunda bafllang ca ve kontrol grubuna göre; solunum fonksiyon testlerinde ve arter kan gaz de erlerinde anlaml de ifliklik izlenmezken (p>0.05); uygulanan rehabilitasyon program yla artan h zda mekik ve endurans mekik yürüme testleriyle saptanan egzersiz kapasitesinde art fl oldu u görülmüfl ve dispne skorlar nda belirgin düflme oldu u saptanm flt r (p<0.05). KOAH nedeniyle süregen olarak yaflam k s tlanan olgularda; ayaktan uygulanan pulmoner rehabilitasyon program, kiflinin egzersiz tolerans n n artmas na ve dispne alg s nda azalmaya neden olan yaral bir tedavi yöntemidir. [EP-045] Koroner Arter Hastalar nda 6 Dakika Yürüme Testi; Yaflam Kalitesi Toplam Skoru ve Emosyonel Durum Aras ndaki liflkinin De erlendirilmesi K ymet Muammer, Semiramis Özy lmaz, Rasmi Muammer, Rengin Demir, Hülya Nilgün Gürses stanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyopulmoner Fizyoterapi Bölümü, stanbul Yeditepe Üniversitesi, Sa l k Bilimleri Fakültesi, Fizik Tedavi Rehabilitasyon Bölümü, stanbul stanbul Bilim Üniversitesi Sa l k Yüksekokulu, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, stanbul AMAÇ: Bu çal flma koroner arter hastalar nda (KAH) 6 dakika yürüme testi (6DYT) ile yaflam kalitesi toplam skoru ve emosyonel durum aras ndaki iliflkiyi araflt rmak amac yla planland. METOD: 85 KAH a (77E, 8K; yafl ortalamas 55.5±9.74 y l, boy ortalamas 67.94±8.8 cm, kilo ortalamas 77.46±.9 kg.) 6 DYT yap ld. Test sonras yürüme mesafeleri ve BORG skorlar belirlendi; yaflam kaliteleri, anksiyete (Spielberg Anl k ve Genel Anksiyete Ölçe i) ve depresyon (Beck Depresyon Ölçe i) prospektif olarak incelendi. 6 dakika yürüme mesafeleri ile yaflam kalitesi toplam skoru ve emosyonel durum aras ndaki iliflki araflt r ld. Verilerin istatistiksel analizinde iliflkileri de erlendirmede Spearman ve Pearson korelasyon katsay s kullan ld. BULGULAR: KAH da yürüme mesafesi 90.4±75.6 m. idi ve bu mesafe ayn yafltaki normal kiflilerin beklenen yürüme mesafesinin % 5 ünü oluflturmaktayd. Borg skoru.55 ±.08 idi. KAH da yürüme mesafesi ile Borg skoru (r= -0.4, p< 0.000), yafl(r= -0., p=0.0), boy(r=0.8, p=0.0), Beck Depresyon Ölçek (r= -0.0 p=0.005) ve yaflam kalitesi toplam skoru(r= 0.9 p=0.000) iliflkili bulundu. SONUÇ: Çal flman n sonunda, KAH da egzersiz toleranslar n n belirgin olarak düflük oldu u ve bu durumun yaflam kalitesi toplam skoru ve emosyonel durumu ile iliflkili oldu u sonucuna vard k. [EP-046] Koroner Cerrahi Sonras Koflu Band nda Uygulanan Egzersiz E itiminin 6 Dakika Yürüme Testi ve Solunum Kas Kuvveti Üzerine Etkisi Semiramis Özy lmaz, Rengin Demir, Mehmet Ziyaettin, K ymet Muammer, Alican Hatemi, Zerrin Yi it, Hülya Nilgün Gürses 4 stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyopulmoner Fizyoterapi Bölümü, stanbul stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyovasküler Cerrahi Ana Blim Dal, stanbul stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyoloji Ana Bilim Dal, stanbul 4 stanbul Bilim Üniversitesi Sa l k Yüksekokulu, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, stanbul AMAÇ: Bu çal flma koroner arter bypass cerrahisi uygulanm fl hastalarda ameliyat sonras nda koflu band nda uygulanan egzersiz e itiminin 6 dakika yürüme testi mesafeleri ve solunum kas kuvveti üzerine etkisini araflt rmak amac yla planland METOD: Koroner arter bypass cerrahisi geçirmifl, yafl ortalamalar 5. ± 5.8 olan erkek hasta çal flmaya al narak randomize olarak çal flma (n=5) ve kontrol (n=6) grubuna ayr ld. Al nan tüm hastalara ameliyattan ay sonra ve ayl k e itim sonras nda 6 dakika yürüme testi yap ld ve maksimal inspiratuar (PImaks) ve ekspiratuar bas nçlar (PEmaks) ölçülerek solunum kas kuvvetleri de erlendirildi. Çal flma grubu 8 hafta süreyle haftada gün kardiyopulmoner egzersiz testi ile saptanan, maksimal ifl yükünün %60-75 ine denk gelen ifl yükünde, ifl yükü tedricen artt r lan ve ortalama 0-40 dakika süren, koflu band üzerinde uygulanan bir yürüyüfl program na al n- 6

17 Elektronik Posterler d. Verilerin istatistiksel analizinde student-t testi ve efllendirilmifl t testi kullan ld. BULGULAR: Çal flma ve kontrol gruplar n n fiziksel özellikleri, ameliyattan ay sonraki 6 dakika yürüme test mesafeleri ve maksimal inspiratuar ve ekspiratuar bas nçlar aras nda anlaml fark bulunmad. kifli e itim grubundan kifli kontrol grubundan çal flmay tamamlamad. Egzersiz e itimi sonunda gruplar n 6 dakikal k yürüme testleri karfl laflt r ld nda çal flma grubunun yürüme mesafesinin (p=0.0489) kontrol grubuna göre anlaml olarak daha fazla oldu u saptand. Çal flma grubunda bu mesafe ayn yafltaki normal kiflilerin beklenen yürüme mesafesinin % 7.7 sini oluflturmaktayd. Kontrol grubunda bu mesafe %6. idi. Her iki grup karfl laflt r ld nda çal flma grubu yönünde beklenene göre % yürüme mesafesindeki art - fl n (p=0.048) daha fazla oldu u görüldü. Yine çal flma grubunda PImaks (p=0.05) ve PEmaks (p=0.009) de erlerinin kontrol grubuna göre anlaml olarak daha iyi oldu u saptand. Gruplar kendi içlerinde karfl laflt r ld nda çal flma grubunda 6 dakika yürüme mesafesinde (p=0.000), beklenene göre % yürüme mesafesinde (p=0.000), PImaks (p<0.000) ve PEmaks (p<0.00) de erlerinde anlaml olarak art fl görüldü. Kontrol grubunda ise sadece PImaks (p=0.008) de erinde anlaml art fl saptand. SONUÇ: Çal flman n sonucunda koroner arter hastalar nda cerrahi sonras koflu band nda uygulanan egzersiz e itiminin sadece 6 dakika yürüme testi mesafelerini artt rmakla kalmay p solunum kas kuvvetini de artt rd görülmüfltür. [EP-047] Konjestif Kalp Yetmezli i Olan Erkek Hastalarda Solunum Fonksiyonlar n n De erlendirilmesi Rengin Demir, Semiramis Özy lmaz, Mehmet Ziyaettin, K ymet Muammer, Zerrin Yi it, Hülya Nilgün Gürses stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyopulmoner Fizyoterapi Bölümü, stanbul stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyoloji ABD, stanbul stanbul Bilim Üniversitesi Sa l k YO Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, stanbul AMAÇ: Bu çal flma erkek hastalarda konjestif kalp yetmezli inin (KKY) solunum fonksiyonlar üzerindeki etkilerini araflt rmak ve kontrol kiflilerinin sonuçlar ile karfl laflt rmak amac yla tasarland. METOD: Retrospektif veriler solunum fonksiyon testi kay tlar ndan elde edildi. KKY si olan 4 erkek hasta (yafl ort: 60. ± 8.6 y l) ve 6 kontrol erkek olgunun (yafl ort: ±.6 y l) spirometrik test sonuçlar araflt r ld. statistiksel analiz için Student s t testi ve Mann-Whitney U testi kullan ld. P < 0.05 de eri anlaml olarak kabul edildi. BULGULAR: KKY si olan erkek hastalarda FMFT hariç tüm spirometrik parametreler kontrol grubundan anlaml olarak daha düflüktü. SONUÇ: Bulgular m z KKY nin erkek hastalar n solunum fonksiyonlar nda anlaml azalmalara neden oldu unu ve klinik uygulamada spirometrik ölçümlerin hasta de erlendirmesinde faydal ve ek bilgiler verebilece ini gösterdi. [EP-048] Koroner Anjiyoplasti Uygulanan Hastalarda Koflu Band nda Uygulanan Egzersiz E itiminin Solunum De iflkenleri Üzerine Etkisi: Bafllang ç Egzersiz Kapasitesinin Rolü Rengin Demir, Semiramis Özy lmaz, Mehmet Ziyaettin, K ymet Muammer, Zerrin Yi it, Tevfik Gürmen, Hülya Nilgün Gürses stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyopulmoner Fizyoterapi Bölümü, stanbul stanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü, Kardiyoloji ABD, stanbul stanbul Bilim Üniversitesi Sa l k YO Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü, stanbul AMAÇ: Bu çal flma, koflu band nda yürütülerek egzersiz e itimi verildi inde, hastalar n kardiyopulmoner parametrelerindeki de ifliklikleri saptamak ve bu de iflikliklerin kiflilerin efor kapasitelerinden etkilenip etkilenmedi ini araflt rmak amac yla planland. GEREÇ VE METOD: Koroner anjiyoplasti uygulanan yafl ortalamas olan 9 erkek hasta çal flmaya al nd. Hastalara koflu band nda uygulanan kardiyopulmoner egzersiz testiyle, egzersiz e itiminden önce ve sonra oksijen tüketimi (VO), vücut a rl na göre oksijen tüketimi (VO/kg), dakika ventilasyonu (VE), solunum frekans (FR), tidal volüm (TV) ve metabolik ekivalan (MET) de erleri ölçüldü. ay süreyle koflu band nda egzersiz e itim program na al nan hastalar n bafllang çtaki kardiyopulmoner test de iflkenlerinin egzersiz e itim sonuçlar n etkileyip etkilemedi ini anlamak için, bu parametrelerdeki de iflim ile bafllang ç kardiyopulmoner test de erleri aras ndaki iliflki araflt r ld. statistiksel analizlerde paired-t testi ve lineer regresyon analizi testleri kullan ld. BULGULAR: Hastalarda egzersiz e itimini takiben VO de % (p<0.005), VO/kg de %.5 (p<0.005), VE de %7.9 (p<0.0005), FR de %7.7 (p<0.05), TV de % (p<0.05) ve MET de erlerinde %. (p<0.005) art fl oldu u görüldü. Egzersiz e itiminin sonunda istirahatten maksimal e olan VO/kg deki de iflimle e itim öncesindeki VO (r=-0.57, p=0.0), VO/kg (r=-0.70, p=0.0008), VE (r=- 0.5, p=0.0) ve MET (r=-0.70, p=0.0007) de erleri aras nda anlaml ve ters yönde iliflki oldu u saptand. SONUÇ: Bu çal flman n sonuçlar ; hastalar n ayl k egzersiz e itiminden yararland klar n, efor kapasitelerinin artmas n n solunum parametrelerini de etkiledi ini, hastalar n egzersiz e itimi öncesindeki egzersiz kapasitelerinin e itim sonuçlar n önemli ölçüde etkiledi ini ve daha sedanter olan kiflilerde daha bariz geliflmelerin oldu unu gösterdi. [EP-049] Artan Yüke Karfl Yap lan Egzersiz Testi S ras nda Ventilasyon- fl Gücü Aras ndaki liflki ile Aerobik-Anaerobik Bölgelerinde Solunumun Etkinli inin Belirlenmesi O uz Özçelik, Berna Özelgün, hsan Serhatl o lu, Bayram Y lmaz F rat Üniversitesi T p Fakültesi Fizyoloji A.D., Elaz Yeditepe Üniversitesi T p Fakültesi Fizyoloji A.D., stanbul nsanlarda egzersiz performans n n de erlendirilmesi klinisyenler ve araflt rmac lar için önemli ilgi kayna d r. Egzersiz performans, kardiyak ve pulmoner sistemler baflta olmak üzere tüm organ ve sistemlerin hassas flekilde çal flmas na dayanmaktad r. Klinik egzersiz testlerinin temel noktalar ndan biri maksimal egzersizde solunum cevab n n de erlendirilmesidir. Artan yüke karfl yap lan egzersiz s ras nda dakika solunum (VE), aerobik-anaerobik metabolizman n geçifl bölgesi olan anaerobik efli e (ıan) kadar metabolik ihtiyaca paralel artar. ıan üstü bölgede ise solunum-metabolizma aras ndaki paralelli i bozulmakta ve h zl artmaktad r. Bu çal flman n amac aerobik ve anaerobik egzersiz bölgelerindeki ifl üretimi (WR) için VE cevab n de erlendirerek bireylerin sa laml k kapasitelerinin ölçümünde kullan labilecek bir kriter gelifltirmektir. Böylece bireylerde mini- 7

18 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab mum VE ile maksimum ifl üretebilme kapasitesini bularak solunumun etkinli ini de erlendirmektir. Egzersiz kapasiteleri yüksek 9 erkek (yafl:9.7±0.7 y l, A rl k:6.±.7 kg, boy:7±.7 cm) fliddeti düzenli artan yüke karfl yap lan egzersiz testine kat ld lar. Test dört dakikal k 0 W (60 RPM) s nma dönemi ile bafllad ve ifl gücü bilgisayar kontrollü olarak dakikada 5 W art r ld ve yükleme dönemi deneklerin tolare edecekleri en üst seviyeye kadar devam ettirildi. Bu seviyede ise ifl gücü tekrar 0 W a indirilerek iyileflme dönemi ile test sonland r ld. Egzersiz s ras nda EKG takibi düzenli olarak 0 lu gö üs dervisayonu ile takip edildi. VE de erleri turbin volume transduser ile O al m (VO) ve CO at m (VCO) de erleri ise metabolik gaz analizörü ile solunumdan solunuma ölçülerek kaydedildi. ıan hesaplanmas nda standart V-slope metodu (VCO- VO iliflkisi) kullan ld. Efllefltirilmifl t-testi istatistik analiz için kullan ld ve p<0.05 anlaml kabul edildi Deneklerin maksimal egzersiz kapasitesi 0±7 W ve ıan deki ifl gücü 7±6 W bulundular. Maksimal VO ve kg bafl na VO ve ıan deki VO de erleri s ras ile.9±0. L/dk, 47.4± ml/dk/kg, ve.±0.09 L/dk bulundular. VE de erleri s nmadaki, ıan deki ve maksimal egzersizdeki de erleri s - ras ile 0.5±.4 L/dk, 65.±.4 L/dk ve 0.5±.5 L/dk. Denekler aerobik bölgede W ifl üretebilmek için 95±0 ml/dk VE yeterliyken, anaerobik bölge için bu de er 850±87 ml/dk ya ç kmaktad r (p<0.05). VE-WR iliflkisinin aerobik bölgede anaerobik bölgeye göre yaklafl k kat daha az olmas solunumun ve metabolizman n etkinli ini göstermektedir. VE-WR iliflkisinin normal ve solunum problemi olan denek gruplar nda minimum ve maksimum de erlerinin ileri çal flmalar yap larak bulunmas klinik olarak hastal n derecelendirilmesi ve uygulanacak tedavinin baflar s n n gözlenmesinde önemli olaca düflüncesindeyiz. [EP-050] Lenfanjiomatozisli Bir Olguda Üç Ay Süreyle Uygulanan Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Program n n Efor Kapasitesi Üzerine Etkisi Arif Balc, Esra Pehlivan, Filiz Koflar Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, stanbul AMAÇ: Bu çal flman n amac lenfanjiomatozisli bir olguda üç ay süreyle uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyonun, bu hastan n efor kapasitesine etkisini incelemektir. GEREÇ VE YÖNTEM: 0 y l öce lenfanjiomatozis tan s alm fl olan 4 yafl nda kad n hastan n dispne, aritmi, sekresyon ve efor kapasitesindeki yetersizlik hikayesiyle pek çok kez hastane yat fllar mevcut bulunmaktayd. Hastaya uygulanan fizyoterapi ve rehabilitasyon, hem gö üs fizyoterapisini hem de yürüme e itimini kapsamaktayd ve ay süreyle uyguland. Hastaya solunum egzersizleri (diyafragmatik, büzük dudak, segmental solunum), insentif spirometri kullan m, öksürük e itimi haftada kez fizyoterapist eflli inde yapt r ld. Bunlara ilaveten hasta günde kez gözetim olmaks z n egzersizlerini yapmalar yönünde cesaretlendirildi. Yürüyüfl e itimleri ise, yürüyüfl band nda fizyoterapist eflli inde, haftada kez yap ld. E itim fliddeti (zaman ve h z) hastan n egzersiz tolerans na uygun olarak tedricen artt r ld. Yürüyüfl e itimi s ras nda s nma ve so uma sürelerine yer verildi. Hastalar bunun d fl ndaki yürüyüfllerini, gözetim alt nda olmaks z n, evinde kolidorda veya yürüyüfl band nda gerçeklefltirdi. Hastalar n e itim öncesi ve sonras yürüyüfl e itimi s ras nda gözlenen parametrelerindeki de iflimler incelendi. BULGULAR: Fizyoterapi ve rehabilitasyon sonras, hastan n yürüyüfl süresi 5 dk dan 45 dk ya, yürüyüfl mesafesi 00 m den, 50 m ye ve ç k labilen maksimum h z miktar km/s den, 4 km/s ye artt. SONUÇ: Gö üs fizyoterapisi ve yürüme e itimini içeren fizyoterapi ve rehabilitasyon program m z, hastan n efor kapasitesini olumlu yönde etki etmifltir. [EP-05] KOAH Atakta Uyku Apne Sendromu Semptom Sorgulama, Epworth Uykululuk Testi ve Pittsburgh Uyku Kalitesi ndeksi De erlendirilmesi Gülfidan Aras, Aysun Aynac, Figen Kadakal, Sevim Purisa, Veysel Y lmaz Yedikule Gö üs Hastal klar ve Gö üs Cerrahisi E itim ve Araflt rma Hastanesi, Gö üs Hastal klar, stanbul stanbul Üniversitesi Cerrahpafla T p Fakültesi, Biyoistatistik AD, stanbul G R fi: Epidemiyolojik çal flmalar, obstrüktif uyku apne sendromu olan hastalar n yaklafl k %0 sinde kronik obstruktif akci er hastal - (KOAH) görüldü ünü, KOAH olanlar n ise %0 nunda uyku apne sendromunun görüldü ünü bildirmektedirler. AMAÇ: Akut atakta KOAH l hastalarda uyku apne sendromu semptomlar n sorgulayarak, Epworth uykululuk skalas ve Pitsburgh uyku kalitesi indeksinin klinik parametreler, arter kan gaz parametreleri ve tiroid fonksiyon testi ölçümleriyle korelasyonunu de- erlendirmeyi amaçlad k. GEREÇ VE YÖNTEM: Orta ve a r KOAH olan ve atak nedeniyle servisimizde hospitalize edilen erkek olgu çal flmaya al nd. Uyku apne sendromu semptom sorgulamas yap ld. Epworth Uykululuk skalas (EUS) ve Pittsburgh Uyku Kalitesi ndeksi ölçütleri uyguland. KOAH l hastalarda ortalamas hesaplanarak; PaCO, PO, SaO, Ph gibi arter kan gaz parametreleri ve tiroid fonksiyon testleri ölçüldü. KOAH yat fl süresi, sigara içme süresi, hastal süresince yat fl say s gibi klinik ölçütler de erlendirildi. statistik; ortalama ve standart sapma da l mlar na bak ld.parametreler aras ndaki iliflkiler Spearman korelasyon testiyle de erlendirildi. BULGULAR: Olgular n yafl ortalamalar 58.±0.4 idi. Vücut kitle indeksi (VK ).44±5.78 idi. Epworth uykululuk skalas ortalamas 5.77±6.54, Pittsburgh uyku indeksi 6±.8 idi. Apne %7. (n=6), gündüz uykululuk %6.4 (n=8), konsantrasyon bozuklu u %68. (n=5) oran nda görülüyordu. EUS ve Pittsburg uyku kalitesi indeksi sonuçlar koreleydi (rs=0.49, p=0.0). Arter kan gaz, VK, klinik parametrelerle bu skorlar n korelasyonu saptanmad. EUS ise tiroksin düzeyleriyle negative korelasyon gösterdi (rs=- 0.49, p=0.04). SONUÇLAR: Ataktaki KOAH l hastalarda uyku apne sendromu semptomlar görülmektedir. EUS ve Pittsburgh uyku kalitesi indeksi gibi ölçütlerin ortalamalar ise normal hastalardakine benzemektedir. Tablo. Ataktaki KOAH'l olgular m zda uyku apne semptomlar Apne % 7,(n=6) Gündüz Uykululuk %6,4 (n=8) Uykuda Bo ulma Hissi %45,5 (n=0) S k Uyanma % 6,6 (n=4) Yorgunluk % 40,9(n=9) Konsantrasyon Bozuklu u %%68, (n=5) Sabah Bafla r s %6,4(n=8) Noktürü %6,6 (n=4) Boyunda Terleme % 40,9 (n=9) Noktürnal Reflü %6,48 (n=8) 8

19 Elektronik Posterler [EP-05] Obstrüktif Uyku Apnesine Ait Polisomnografik Bulgular n Metabolik Sendrom ve Bileflenleri Üzerine Etkisi Duygu Özol, Cansel Türkay, Benan Kasapo lu, Harun Karamanl Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar AD Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Dahiliye AD AMAÇ: Obstrüktif uyku apnesi (OUA) obezite ile beraber prevelans gittikçe artan, birçok sistemik hastal n geliflmesinde ve ilerlemesinde rol oynayan önemli bir sa l k sorunudur. Bunun için altta yatan fizyopatolojik mekanizmalar; apnelere ba l uykuda geliflen kronik intermitant hiposi, bölünmüfl ve yetersiz uykunun oluflturdu- u sistemik inflamasyon, oksidatif stres ve sempatik aktivitedeki art fl olarak düflünülmektedir. Metabolik sendrom ise insülin direnci, obezite, hipertansiyon ve hiperlipidemi gibi kardiyovasküler hastal - a yol açan risk faktörleri toplulu udur. Bu çal flman n amac Uyku Bozukluklar Merkezimizde yatarak polisomnografi uygulanan hastalarda, efllik eden sistemik hastal klar, insulin direnci, metabolik sendrom s kl n n araflt r lmas ve metabolik sendrom bileflenleri ile uyku parametreleri (Apne-Hipopne indeksi -AH, Oksijen desatürasyon indeksi -OD, uykudaki ortalama oksijen satürasyonu, uykunun desatüre halde geçirilen k sm ) aras ndaki iliflkinin araflt r lmas d r. YÖNTEM: Polisomnografi uygulanan ard fl k 5 hasta çal flmaya al nd. AH de erlerine göre OUA ciddiyeti s n fland r ld. Metabolik sendrom tan s için NCEP- kriterleri kullan ld. nsulin direnci ölçümünde HOMA de erleri hesapland. BULGULAR: Hastalar n (90 erkek ve 5 kad n), yafl ortalamas 50. ±. y ld. Polisomnografi sonuçlar na göre 7 hastada hafif, 4 hastada orta ve 54 hastada a r dereceli OUA saptand. Yirmi hastada AH <5 oldu u için normal olarak s n fland r ld. nsulin direnci, hipertansiyon ve metabolik sendrom s kl, OUA ciddiyetinin artmas ile anlaml olarak yükselmekteydi. Gruplar aras nda lipid parametreleri aç s ndan anlaml bir fark izlenmedi. Normal, hafif, orta ve a r dereceli OUA olan gruplar için metabolik sendrom s kl s - ras ile % 0, 7.4,.5 ve 7 olarak bulundu. Metabolik sendromu olan kiflilerin oksijen desatürasyon indeksi (8 vs. 7), uykunun desatüre halde geçirilen k sm (%56 vs %9.9), ortalama nokturnal oksijen satürasyonu (% 89.9 vs.% 9.) ve AH de erleri (40.9 vs. 7), anlaml olarak metabolik sendromu olmayan hastalardan yüksekti. Ancak logistik regresyon ve multivaryant analizler sonucu, metabolik sendrom geliflimi için primer belirleyicinin yafl ve kilo oldu u, OUA sinin anlaml katk sa lamad saptand. Ancak uykunun desatüre halde geçirilen k sm n yüzdesi ile insulin direnci aras nda ve gece boyu ortalama oksijen satürasyon yüzdesi ile hipertansiyon aras nda yafl ve kilodan ba ms z olarak anlaml düzeyde etkileflim oldu u bulundu. SONUÇ: OUA ba l geliflen kronik intermitant hipoksi, insülin direnci ve hipertansiyon geliflimine katk sa lamaktad r. Metabolik sendrom varl ve a r dereceli OUA aras nda karfl l kl bir etkileflim söz konusudur. [EP-05] Obstrüktif Uyku Apnesi S ras nda Oluflan Kronik ntermitant Hipoksinin, Karaci er Ya lanmas ndaki Rolü Duygu Özol, Cansel Türkay, Benan Kasapo lu, Harun Karamanl, smail K rbafl Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar AD Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Dahiliye AD Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Radyoloji AD AMAÇ: Alkol d fl karaci er ya lanmas (ADKY) basit karaci er ya lanmas ndan steatohepatit ve son dönem karaci er yetmezli ine kadar ilerleyebilen s k görülen bir primer karaci er hastal d r. nsülin direnci, oksidatif stres ve dislipidemi ADKY patogenezinde suçlanmaktad rlar. Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), uyku s ras nda tekrarlayan üst solunum yolu t kanma episodlar ve s kl kla kan oksijen satürasyonunda azalma ile karakterize bir sendromdur. OUAS s ras nda geliflen apneler uykuda kronik intermittan hipoksiye (KIH) ve dolayl olarak oksidatif strese yol açar. Bu çal flmada uyku merkezimizde polisomnografi uygulanan hastalarda tespit edilen KIH ile karaci er ya lanmas aras ndaki iliflkinin araflt r lmas amaçlanm flt r. GEREÇ: Uyku Bozukluklar merkezimizde polisomnografi tetkik tamamlanm fl 06 hasta ( 89 erkek, yafl ortalamas ) çal flmaya al nd. Tüm hastalara ayn doktor taraf ndan karaci er ultrasonografisi yap ld ve alkol tüketimi, viral hepatit veya toksik ilaç kullan m öyküsü olan hastalar çal flma d fl b rak ld. BULGULAR: Hastalar n 7 inde ya l karaci er (grup-) saptand ve 5 hasta da (grup-) normal olarak de erlendirildi. ki grup aras nda yafl, cinsiyet, efllik eden ek hastal klar ve lipid profilleri aç s ndan anlaml fark bulunmad. Ancak grup- de kilo, beden kitle indeksi (BK ) ve insulin direnci anlaml olarak yüksekti. Polisomnografik olarak apne-hipopne indeksi (AH ), oksijen desatürasyon indeksi (OD ), uyku boyunca en düflük ve ortalama oksijen satürasyon de eri, uykunun desatüre halde geçirilen k sm n yüzdesi grup-de anlaml olarak grup- ye göre kötü bulundu. Çoklu varyans analizinde AH, OD, en düflük oksijen satürasyonu ve uykunun desatüre geçirildi i süre; kilo, BK ve insülin direncinden ba ms z olarak ADKY n n belirleyicisi olarak bulundu. Bunlar içinde de ADKY ile en s k iliflkili olan uykunun desatüre geçirildi i süre olarak tespit edildi. SONUÇ: Uyku apnesi olan hastalarda uyku bölünmeleri ve efllik eden kronik intermitant hipoksi ADKY için risk faktörü oluflturmaktad r. [EP-054] Obstrüktif Uyku Apne Sendromu Hastalar nda Noktüri S kl Sibel Ay k, Ka an Bal, Galip Akhan zmir Atatürk E itim ve Araflt rma Hastanesi Gö üs Hastal klar zmir zmir Atatürk E itim ve Araflt rma Hastanesi Üroloji zmir zmir Atatürk E itim ve Araflt rma Hastanesi Nöroloji zmir AMAÇ: Noktüri kiflinin idrar yapmak için uyanmas olarak tan mlanmaktad r. Obstruktif uyku apne sendromlu (OUAS) hastalarda noktüri oldukça s k rastlanmakta ve uyku kalitesinin önemli ölçüde etkilemektedir. Bu çal flmada farkl fliddetteki OUAS tan s konulmufl olgularda noktüri s kl n ve iliflkili oldu u etkenleri saptamak amaçlanm flt r. GEREÇ VE YÖNTEM: Retrospektif olarak laboratuar m zda OU- AS ön tan s ile polisomnografi yap lm fl 70 olguda ( normal ya da basit horlama:60, hafif OUAS: 60, Orta OUAS: 8, A r OUAS: 8) noktüri s kl ve noktüri varl n etkileyebilecek yafl, cinsiyet, kilo, apne hipopne indeksi (AHI), minimum satürasyon de eri, apne uzunlu u, ve efllik eden hastal klar de erlendirilmifltir. BULGULAR: Tüm olgularda iki ve daha s kl kta noktüri %5 olarak bulunmufltur. Orta düzeyde OUAS olan olgularda %58, a r düzeyde OUAS olan olgularda %57 s kl kta olup basit horlama ve hafif OUAS olgulara göre anlaml olarak yüksek saptanm flt r. Noktüri s kl n etkileyen faktörler incelendi inde yafl, vücut kitle indeksi, AH, minimum satürasyon, ortalama satürasyon, komorbid hastal klardan kronik obstruktif akci er hastal (KOAH), hipertansiyon (HT) ve diabetes mellitusun (DM) etkili oldu u (p<0.00), cinsiyet ve koroner arter hastal (KAH) ile iliflkinin olmad izlenmektedir(p>0.05). SONUÇ: Noktüri orta ve a r OUAS olgular nda basit horlama ve hafif OUAS grubuna göre daha s k olarak görülmektedir. Noktüri olan olgularda satürasyon de erleri daha düflük, apne sürelerinin daha uzun oldu u ve komorbid hastal klardan DM; HT ve KOAH n daha s k oldu u saptanm flt r. 9

20 Solunum Dergisi Bildiri Özetleri Kitab [EP-055] Gebelikte Horlama S kl ve Fetüs Üzerine Etkisi Aylin Ayr m, Esra Aktepe, Duygu Özol, Harun Karamanl, Yüksel Onaran, Hasan Kafal Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Kad n Hastal klar ve Do um AD Fatih Üniversitesi T p Fakültesi Gö üs Hastal klar AD AMAÇ: Gebe kad nlarda meydana gelen fizyolojik ve hormonal de- iflimler uyku an nda solunumda düzensizli e neden olur. Gebelikte h zla artan östrojen, hava yollar mukozas hiperemik ve ödem oluflturur. Ayr ca kilo al m sonucu üst hava yollar nda daralma izlenmektedir. Horlama üst solunum yolu daralmas n n kan t d r ve yetersiz parçal bir uyku oluflturarak sempatik aktivitede art flla beraber proinflammatuar süreci tetikledi ine dair kan tlar vard r. Bu çal flmada amac m z, gebelerde horlama s kl n saptamak ve bunun fetüs üzerine olan etkisini araflt rmakt r. GEREÇ VE YÖNTEM: Çal flmaya hastanemize do um için baflvuran 00 tane gebe hasta ile benzer yafl grubundaki 00 gebe olmayan (grup-) kad n hasta dahil edildi. Demografik veriler, gebeli e ait bilgiler, efllik eden hastal klar, gebelikte ald kilo, do um flekli, do um haftas, APGAR skoru ve bebek do um kilosu kaydedildi. Eflleri ile beraber son ay için horlama yak nmalar sorguland, haftada >= 4 horlamas olan gebeler habituel horlay c, haftada <= horlamas olanlar ara-s ra horlayan fleklinde de erlendirildi. Tüm olgulara Epworth uykululuk skalas uyguland ve boyun çevresi ölçümleri yap ld. BULGULAR: Gebelerin ve kontrol grubunun yafl ortalamas ve Epworth uykululuk skala puanlar s ras ile 7.4 ± 6.7, 6. ± 5. y l ve 6.7 ±., 5. ±. puan idi. Gebelerin 6 (%8) s nda, kontrol grubunun 7 (%.5) sinde ara s ra horlama saptan rken, sadece gebe olanlar n 5 (%.5) inde habitüel horlama ve inde tan kl apne bulundu. Gebelerin ve kontrol grubunun boyun çevresi ve kilo ölçümleri s ras ile 7.4 ±., 5. ±.cm, 7. ± 8., 59. ± 4.7 kg idi. Horlamas olan gebelerde olmayanlara göre, vücut kitle indeksi ve hamilelik boyunca al nan kilo anlaml olarak yüksek bulundu. On üç gebede (%6.5) gestasyonel hipertansiyon ve yedi (%.5) gebede preeklempsi saptand. Gestasyonel hipertansiyonu olanlar n 5 i, preeklemptiklerin ünde horlama yak nmas mevcuttu (p:0.0). Horlama ve gestasyonel hipertansiyon ile fetüsa ait bak lan tüm parametreler aras nda anlaml iliflki bulunmad. SONUÇ: Gebelerde horlama s kl normal populasyona göre daha yüksek bulunmufltur. Özellikle gebelik s ras nda fazla kilo art fl, horlamay artt rmaktad r ancak fetüs üzerine olumsuz etki yapmamaktad r. [EP-056] Polisomnografik Olarak De erlendirilen Uyku Apneli Hastalarda Atopik ve Nonatopik Olgular n ncelenmesi Haldun fievketbeyo lu, Dilaver Tafl, Murat Köse Van Asker Hastanesi, Gö üs Hastal klar Servisi, Van GATA Haydarpafla E itim Hastanesi, Gö üs Hastal klar Servisi, stanbul Özel Divan Hayat Hastanesi, KBB Servisi, Van G R fi: Uyku kalitesi mental ve fiziksel sa l k için çok önemlidir. Uyku kalitesi üzerine kronik hastal klar n önemli bir etkisi vard r; semptom art fl ve tedaviyi güçlefltirme ile birlikte yaflam kalitesini düflürebilir. Alerjik bozukluklar n uyku üzerine etkisi sonucu, hastan n yaflam kalitesi etkilenebilir. Uyku hem fiziksel hem mental sa l k aç s ndan çok önemli bir parametredir. Buradan yola ç karak alerjik rinitli hastalarda uykunun ve kalitesinin tespiti amaçlad k. Özet olarak uyku apne sendromu ile alerjik rinit aras ndaki iliflkiyi saptamay amaçlad k. GEREÇ VE YÖNTEM: Alerjik rinitli atopisi olan 6, atopisi olmayan (.ci grup) hastadan uyku problemi nedeniyle polisomnografik (PSG) olarak de erlendirilmifl olan 5 erkek (4 atopi yok, atopi var) 5 kad n (8 atopi yok, 7 atopi var) toplam 40 (.grup) hasta de erlendirmeye al nd. PSG kay tlar nda yafl, BMI, uyku etkinli i, uyku bafllang c, REM latans, AHI, EVRE, REM, Ortalama SO, en düflük SO, OD, Total horlama zaman, horlama% atopi olan ve olmayanlarda de erlendirmeye al nd. ki grup aras nda yap lan karfl laflt rmalarda ortalama SO düzeyleri, ev tozu maruziyeti yönünden anlaml bir fark tespit edilmifltir. Di er parametrelerde istatistiksel olarak anlaml bir fark tespit edilememifltir. SONUÇ: Atopisi olan 8 hastan n 0 unda ev tozu, 8 inde yaban ot polenleri alerjisi saptad k. 6 hastam zda en s k ot poleni (otlar- tah llar, yabani otlar) ikinci s kl kla ev tozu akar alerjisi saptam flt k. Atopisi olan polisomnografi yap lm fl olan uyku problemli hastalarda ev tozu alerjisi daha s k gözüktü ü kanaatindeyiz. Atopisi olan hastalarda ortalama SO daha düflük, ortalama horlama zaman daha yüksek, ortalama ODI daha yüksek, ortalama REM % daha düflük olarak saptad k. Bu bulgularla atopinin uyku bozukluklar nda etkin bir faktör olabilece i kanaatindeyiz ancak daha genifl araflt rmalar gerekmektedir. [EP-057] Birebir Hasta E itiminin CPAP Uyuncu Üstüne Etkisi Yonca Zenginler, Ça lar Çuhadaro lu stanbul Üniversitesi Sa l k Bilimleri Enstitüsü, stanbul stanbul Üniversitesi T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Ana Bilim Dal, stanbul AMAÇ: Uyku apne sendromunun en çok tercih edilen tedavi yöntemi olan CPAP (sürekli pozitif havayolu bas nc ) uygulamas nda olgunun uyuncu tedavi baflar s n belirlemektedir. Uzun süreli tüm tedavilerde oldu u gibi CPAP kullan m nda da olgunun bilinçlendirilmesi uyuncu artt r r. Çal flmam z, bu hipotez ele al narak, CPAP tedavisi uygun görülmüfl ancak tedaviye uyum gösterememifl olan hastalara, birebir olarak verilen görsel a rl kl e itimin uyunca katk s n araflt rmak amac yla planlanm flt r. YÖNTEM VE GEREÇLER: stanbul Üniversitesi, stanbul T p Fakültesi, Gö üs Hastal klar Anabilim Dal nda Ocak 009- Haziran 009 tarihleri aras nda gerçeklefltirdi imiz çal flmam za, uyku apne sendromu tan s alm fl ve CPAP tedavisi karar verilmifl; 5 i kad n, 5 i erkek olmak üzere toplam 50 olgu (ortalama yafl 5,4±9,9) al nm flt r. Olgular en az ay önce CPAP alm fl ancak belirli bir e itim protokolünden geçmemifl kiflilerdir. Cihaz ya da maskesi bozuk olan olgular çal flma d fl b rak lm flt r. Uyku bozukluklar uzman nca haz rlanm fl görsel e itim seti kullan larak, fizyoterapist taraf ndan verilen birebir e itimle hastalar, uyku apne sendromu ve CPAP tedavi süreci hakk nda bilgilendirilmifllerdir. E itim sonras ndaki. ayda olgular yeniden ça r larak CPAP kullan mlar denetlenmifltir. lk ve son görüflmede; CPAP haftal k kullan m, CPAP gecelik kullan m ve olgular n uyku apne sorgular ile Epworth uykululuk skalalar kay t edilmifltir. Numerik verilerin birbirleri ile iliflkileri Student-t testi ve Pearson corelation analizi ile yap lm flt r. Nominal veriler için ki-kare testi kullan lm flt r. Veri analizleri SPSS 6.0 ile yap lm flt r. BULGULAR: CPAP e itimi öncesi 5 olgu cihaz n hiç kullanmazken, e itim sonras bu olgular n 9 u cihaz n kullanmaya bafllam flt r (p=0,00). Olgular n 6 s ise e itime ra men chazlar n kullanmamaktad r. CPAP gecede 4 saatin alt nda kulland belirlenen 5 olgunun 4 ü e itim sonras kullan m saatini ortalama saat 5 dakika artt rm flt r (p<0.0). Saat gözetilmeksizin CPAP her gece kullanan olgularla, kullanmayanlar aras nda yafl, cinsiyet, AH, BK, tan öncesi Epworth, çal flma öncesi Epworth, sigara içicili i ve alkol kullan m aç s ndan istatistiksel bir fark olmad saptanm flt r. Olgular n e itim öncesi gecelik ortalama 4,58±.4 saat CPAP kullan m varken, e itim sonras bu ortalama 6±.74 e ç km flt r (p=0.0). SONUÇ: Çal flmam zda uyuncu olmayan olgulara verilen e itimin CPAP uyuncunu artt rabilece i gösterilmifltir. 0

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA NÖROTİSİZM VE OLUMSUZ OTOMATİK DÜŞÜNCELER UZM. DR. GÜLNİHAL GÖKÇE ŞİMŞEK GİRİŞ Yaygın anksiyete bozukluğu ( YAB ) birçok konuyla, örneğin parasal, güvenlik, sağlık,

Detaylı

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ

İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ İKİNCİ BÖLÜM EKONOMİYE GÜVEN VE BEKLENTİLER ANKETİ 120 kinci Bölüm - Ekonomiye Güven ve Beklentiler Anketi 1. ARAfiTIRMANIN AMACI ve YÖNTEM Ekonomiye Güven ve Beklentiler Anketi, tüketici enflasyonu, iflsizlik

Detaylı

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr

Türk Toraks Derneği. Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr Türk Toraks Derneği Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Akut Bronşiyolit Tanı, Tedavi ve Korunma Uzlaşı Raporu Cep Kitabı www.toraks.org.tr Editörler HAZIRLAYANLAR Prof. Dr. Münevver Erdinç Ege Üniversitesi

Detaylı

Araştırma Notu 15/177

Araştırma Notu 15/177 Araştırma Notu 15/177 02 Mart 2015 YOKSUL İLE ZENGİN ARASINDAKİ ENFLASYON FARKI REKOR SEVİYEDE Seyfettin Gürsel *, Ayşenur Acar ** Yönetici özeti Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan enflasyon

Detaylı

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi ÜN VERS TEYE G R SINAV S STEM NDEK SON DE KL E L K N Ö RENC LER N ALGILARI Doç. Dr. Mehmet Durdu KARSLI Sakarya Üniversitesi E itim fakültesi Doç. Dr. I k ifa ÜSTÜNER Akdeniz Üniversitesi E itim Fakültesi

Detaylı

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir.

LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENFOMA LENFOMA NEDİR? Lenfoma lenf dokusunun kötü huylu tümörüne verilen genel bir isimdir. LENF SİSTEMİ NEDİR? Lenf sistemi vücuttaki akkan dolaşım sistemidir. Lenf yolu damarlarındaki bağışıklık hücreleri,

Detaylı

SB Sakarya E itim ve Araflt rma Hastanesi Asinetobakterli Hastalarda DAS Uygulamalar ve yilefltirme Çabalar

SB Sakarya E itim ve Araflt rma Hastanesi Asinetobakterli Hastalarda DAS Uygulamalar ve yilefltirme Çabalar SB Sakarya E itim ve Araflt rma Hastanesi Asinetobakterli Hastalarda DAS Uygulamalar ve yilefltirme Çabalar Hmfl. Özlem SANDIKCI SB Sakarya E itim ve Araflt rma Hastanesi, nfeksiyon Kontrol Hemfliresi,

Detaylı

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU

ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU ELLE SÜT SAĞIM FAALİYETİNİN KADINLARIN HAYATINDAKİ YERİ ARAŞTIRMA SONUÇLARI ANALİZ RAPORU Hazırlayan Sosyolog Kenan TURAN Veteriner Hekimi Volkan İSKENDER Ağustos-Eylül 2015 İÇİNDEKİLER Araştırma Konusu

Detaylı

TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler

TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler 1 TÜRK YE DE A LE Ç fi DDET Ülke Çap nda Kriminolojik-Viktimolojik Alan Araflt rmas ve De erlendirmeler stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araflt rma ve Uygulama Merkezi 2003

Detaylı

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir? Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir?

İş Sağlığı İş Sağlığı nedir?    Çağdaş İş Sağlığı anlayışı nedir? İş Sağlığı İş sağlığı denilince, üretimi ve işyerini içine alan bir kavram düşünülmelidir. İşyerinde sağlıklı bir çalışma ortamı yoksa işçilerin sağlığından söz edilemez. İş Sağlığı nedir? Bütün çalışanların

Detaylı

LABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ. Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi

LABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ. Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi LABORATUVARIN DÖNER SERMAYE EK ÖDEME SİSTEMİNE ETKİSİ Prof. Dr. Mehmet Tarakçıoğlu Gaziantep Üniversitesi Bir etkinliğin sonucunda elde edilen çıktıyı nicel ve/veya nitel olarak belirleyen bir kavramdır.

Detaylı

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit

Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit www.printo.it/pediatric-rheumatology/tr/intro Romatizmal Ateş ve Streptokok Enfeksiyonu Sonrası Gelişen Reaktif Artrit 2016 un türevi 1. ROMATİZMAL ATEŞ NEDİR? 1.1 Nedir? Romatizmal ateş, streptokok adı

Detaylı

Sizinle araştırmalar bir adım daha ileriye gidecek. Hastalara ait veri ve tahlillerin kullanılması hakkında bilgiler

Sizinle araştırmalar bir adım daha ileriye gidecek. Hastalara ait veri ve tahlillerin kullanılması hakkında bilgiler Sizinle araştırmalar bir adım daha ileriye gidecek Hastalara ait veri ve tahlillerin kullanılması hakkında bilgiler Sayın hast, Hastalıkların teşhisi ve tedavisinde son on yılda çok büyük gelişmeler kaydedildi.

Detaylı

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının

MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının MAKÜ YAZ OKULU YARDIM DOKÜMANI 1. Yaz Okulu Ön Hazırlık İşlemleri (Yaz Dönemi Oidb tarafından aktifleştirildikten sonra) Son aktif ders kodlarının bağlantıları kontrol edilir. Güz ve Bahar dönemindeki

Detaylı

YÖNTEM 1.1. ÖRNEKLEM. 1.1.1. Örneklem plan. 1.1.2. l seçim ölçütleri

YÖNTEM 1.1. ÖRNEKLEM. 1.1.1. Örneklem plan. 1.1.2. l seçim ölçütleri BÖLÜM 1 YÖNTEM Bu çal flma 11, 13 ve 15 yafllar ndaki gençlerin sa l k durumlar ve sa l k davran fllar n saptamay hedefleyen, kesitsel tan mlay c ve çok uluslu Health Behavior in School Aged Children,

Detaylı

BEZMİÂLEM. Horlama ve Uyku. Apne Sendromu VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı.

BEZMİÂLEM. Horlama ve Uyku. Apne Sendromu VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ. Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı. Horlama ve Uyku Apne Sendromu BEZMİÂLEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİ Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uyku Polikliniği rtibat : 0212 453 17 00 GH-02 V;01/2010 Horlama ve Uyku Apne Sendromu

Detaylı

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba

Ara rma, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba 1.1 Ara rman n Amac Ara rmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geli tirme Daire Ba kanl na ba olarak hizmet vermekte olan; 1. Bütçe ve Performans Program ube Müdürlü ü 2. Stratejik Yönetim ve Planlama

Detaylı

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman

GÖRÜfiLER. Uzm. Dr. Özlem Erman GÖRÜfiLER Uzm. Dr. Özlem Erman Son y llarda dünyadaki h zl teknolojik geliflmeye paralel olarak t p alan nda da h zl bir de iflim yaflanmakta, neredeyse her gün yeni tan, tedavi yöntemleri, yeni ilaçlar

Detaylı

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu

Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı. Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu Sağlık Bakanlığından Muaf Hekimin Ünvanı - Adı Soyadı Dr. Asım Armağan Aydın Bildiriyi Sunacak Kişi Ünvanı - Adı Soyadı Dr. Asım Armağan Aydın Bildiriyi Sunacak Kişi Kurumu antalya EAH Çalışmaya Katılan

Detaylı

fiekil 2 Menapoz sonras dönemde kistik, unilateral adneksiyel kitleye yaklafl m algoritmas (6)

fiekil 2 Menapoz sonras dönemde kistik, unilateral adneksiyel kitleye yaklafl m algoritmas (6) over kanseri taramas ndaki yetersizli ini göstermektedir. (1) Transvaginal ultrasonografinin sensitivitesinin iyi olmas na ra men spesifitesinin yeterli olmamas kullan m n k s tlamaktad r. Son yay nlarda

Detaylı

Gelece in Bilgi flçilerini Do ru Seçmek: Araflt rma Görevlisi Al m Süreci Örne i

Gelece in Bilgi flçilerini Do ru Seçmek: Araflt rma Görevlisi Al m Süreci Örne i Uluslararas Yüksekö retim Kongresi: Yeni Yönelifller ve Sorunlar (UYK-2011) 27-29 May s 2011, stanbul; 2. Cilt / Bölüm XI / Sayfa 1359-1364 Gelece in Bilgi flçilerini Do ru Seçmek: Araflt rma Görevlisi

Detaylı

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber

Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber Tam yağlı süt ürünleri tüketen erkeklere kötü haber Sağlıklı, güçlü kuvvetli bir erkeksiniz ama çocuğunuz olmuyorsa bu önemli sorunun sebebi yediklerinizle ilgili olabilir. Erkekler üzerinde yapılan bilimsel

Detaylı

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi

ÇALIŞAN SAĞLIĞI BİRİMİ İŞLEYİŞİ Hastanesi KİHG/İŞL-005 19.08.2009 07.08.2012 2 1/8 GÜNCELLEME BİLGİLERİ Güncelleme Tarihi Güncelleme No Açıklama 11.11.2009 1 Belge içeriğinde ve belge numarasında değişiklik yapılması 07.08.2012 2 Komite, başlık,

Detaylı

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün

Veri Toplama Yöntemleri. Prof.Dr.Besti Üstün Veri Toplama Yöntemleri Prof.Dr.Besti Üstün 1 VERİ (DATA) Belirli amaçlar için toplanan bilgilere veri denir. Araştırmacının belirlediği probleme en uygun çözümü bulabilmesi uygun veri toplama yöntemi

Detaylı

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9

BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 BEBEK VE ÇOCUK ÖLÜMLÜLÜĞÜ 9 Attila Hancıoğlu ve İlknur Yüksel Alyanak Sağlık programlarının izlenmesi, değerlendirilmesi ve ileriye yönelik politikaların belirlenmesi açısından neonatal, post-neonatal

Detaylı

MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z

MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z MALAT SANAY N N TEMEL GÖSTERGELER AÇISINDAN YAPISAL ANAL Z Nisan 2010 ISBN 978-9944-60-631-8 1. Bask, 1000 Adet Nisan 2010 stanbul stanbul Sanayi Odas Yay nlar No: 2010/5 Araflt rma fiubesi Meflrutiyet

Detaylı

BALIK YAĞI MI BALIK MI?

BALIK YAĞI MI BALIK MI? BALIK YAĞI MI BALIK MI? Son yıllarda balık yağı ile ilgili kalp damar hastalıklarından tutun da romatizma, şizofreni, AIDS gibi hastalıklarda balık yağının kullanılmasının yararları üzerine çok sayıda

Detaylı

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini),

YÖNETMELİK. c) Merkez (Hastane): Selçuk Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezini (Selçuklu Tıp Fakültesi Hastanesini), 31 Mart 2012 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 28250 Selçuk Üniversitesinden: YÖNETMELİK SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Detaylı

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac

Ders 3: SORUN ANAL Z. Sorun analizi nedir? Sorun analizinin yöntemi. Sorun analizinin ana ad mlar. Sorun A ac Ders 3: SORUN ANAL Z Sorun analizi nedir? Sorun analizi, toplumda varolan bir sorunu temel sorun olarak ele al r ve bu sorun çevresinde yer alan tüm olumsuzluklar ortaya ç karmaya çal fl r. Temel sorunun

Detaylı

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*)

TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*) TÜRK YE B L MSEL VE TEKNOLOJ K ARAfiTIRMA KURUMU DESTEK PROGRAMLARI BAfiKANLIKLARI KURULUfi, GÖREV, YETK VE ÇALIfiMA ESASLARINA L fik N YÖNETMEL K (*) Amaç ve Kapsam Madde 1- Bu Yönetmelik, Türkiye Bilimsel

Detaylı

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik

Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik Nüfus Planlaması Hizmetlerini Yürütecek Personelin Eğitimi. Görev, Yetki ve Sorumlulukları Hakkında Yönetmelik Tarih:10 Eylül 1983 Sayısı : 507 10 Eylül 1983 Tarih ve 18161 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Detaylı

AMAÇ: Hastalarımızın ve hasta yakınlarının tedavi öncesi, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında bilgilendirilmesini ve eğitilmesini sağlamak.

AMAÇ: Hastalarımızın ve hasta yakınlarının tedavi öncesi, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında bilgilendirilmesini ve eğitilmesini sağlamak. AMAÇ: Hastalarımızın ve hasta yakınlarının tedavi öncesi, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında bilgilendirilmesini ve eğitilmesini sağlamak. KAPSAM: Tüm ayaktan ve yatarak tedavi gören hasta ve hasta

Detaylı

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ

1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1 OCAK 31 ARALIK 2009 ARASI ODAMIZ FUAR TEŞVİKLERİNİN ANALİZİ 1. GİRİŞ Odamızca, 2009 yılında 63 fuara katılan 435 üyemize 423 bin TL yurtiçi fuar teşviki ödenmiştir. Ödenen teşvik rakamı, 2008 yılına

Detaylı

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha

BYazan: SEMA ERDO AN. ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi. Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha Baflkent Üniversitesi nden Bir lk Daha ABD ve Avrupa Standartlar nda Fact-Jacie Akreditasyon Belgesi Baflkent Üniversitesi T p Fakültesi Adana Eriflkin Kemik li i Nakil ve Hücresel Tedavi Merkezi, Türkiye

Detaylı

Hasta Rehberi Say 6. KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ Kolay okunabilir rehber

Hasta Rehberi Say 6. KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ Kolay okunabilir rehber Hasta Rehberi Say 6 KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ Kolay okunabilir rehber Konjenital Adrenal Hiperplazi - Say 6 (A ustos 2006 da güncellenmifltir) Bu rehber Reading Üniversitesi, Sa l k Bilimleri Enstitüsü,

Detaylı

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Değerlendirme Notu Sayfa1 Sağlık Reformunun Sonuçları İtibariyle Değerlendirilmesi 26-03 - 2009 Tuncay TEKSÖZ Dr. Yalçın KAYA Kerem HELVACIOĞLU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Türkiye 2004 yılından itibaren sağlık

Detaylı

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye

stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye 215 ROMANYA LE BULGAR STAN IN AB YE EKONOM K ENTEGRASYONU Yrd. Doç. Dr. Mesut EREN stanbul Kültür Üniversitesi, Türkiye 1. Girifl Avrupa Birli i nin 5. ve son genifllemesi 2004 y l nda 10 Orta ve Do u

Detaylı

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar

Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar Merkezi Sterilizasyon Ünitesinde Hizmet çi E itim Uygulamalar Hmfl. Sevgili GÜREL Emekli, Ac badem Sa l k Grubu Ac badem Hastanesi, Merkezi Sterilizasyon Ünitesi, STANBUL e-posta: sgurkan@asg.com.tr H

Detaylı

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL

2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL 2007 YILI VE ÖNCES TAR H BASKILI HAYVANCILIK B LG S DERS K TABINA L fik N DO RU YANLIfi CETVEL NOT: Düzeltmeler bold (koyu renk) olarak yaz lm flt r. YANLIfi DO RU 1. Ünite 1, Sayfa 3 3. DÜNYA HAYVAN POPULASYONU

Detaylı

KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ

KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ Hasta Rehberi Say 6 KONJEN TAL ADRENAL H PERPLAZ Orta kolayl kta okunabilir rehber Konjenital Adrenal Hiperplazi - Say 6 (A ustos 2006 da güncellenmifltir) Bu rehber Reading Üniversitesi, Sa l k Bilimleri

Detaylı

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ

YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ YAZILI YEREL BASININ ÇEVRE KİRLİLİĞİNE TEPKİSİ Savaş AYBERK, Bilge ALYÜZ*, Şenay ÇETİN Kocaeli Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü, Kocaeli *İletişim kurulacak yazar bilge.alyuz@kou.edu.tr, Tel: 262

Detaylı

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog

DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog DEĞERLENDİRME NOTU: Mehmet Buğra AHLATCI Mevlana Kalkınma Ajansı, Araştırma Etüt ve Planlama Birimi Uzmanı, Sosyolog KONYA KARAMAN BÖLGESİ BOŞANMA ANALİZİ 22.07.2014 Tarihsel sürece bakıldığında kalkınma,

Detaylı

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR

HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR HEPATİT C SIK SORULAN SORULAR Hepatit C nedir? Hepatit C virüsünün neden olduğu karaciğer hastalığıdır. Hepatit C hastalığı olarak bilinir ve %70 kronikleşir, siroz, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri

Detaylı

T bbi At k Kontrolü P80-P82. 7. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi - 2011 673

T bbi At k Kontrolü P80-P82. 7. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi - 2011 673 T bbi At k Kontrolü P80-P82 7. Ulusal Sterilizasyon Dezenfeksiyon Kongresi - 2011 673 P80 Son Dört Y ll k Kontamine Kesici Delici Alet Yaralanmalar Sürveyans Melek Meltem Göksel, Özgül Taflp nar, Fatma

Detaylı

İŞLEVSEL DÜZENLEMELERİN, ENGELLİ HASTA MEMNUNİYETİNE OLAN YANSIMASI ERCİYES TIP ÖRNEĞİ

İŞLEVSEL DÜZENLEMELERİN, ENGELLİ HASTA MEMNUNİYETİNE OLAN YANSIMASI ERCİYES TIP ÖRNEĞİ İŞLEVSEL DÜZENLEMELERİN, ENGELLİ HASTA MEMNUNİYETİNE OLAN YANSIMASI ERCİYES TIP ÖRNEĞİ Uzm. İbrahim BARIN Prof. Dr. Kudret DOĞRU Prof. Dr. Murat BORLU Başmüdür Özcan ÖZYURT Müdür Yard. Uzm. Murat YENİSU

Detaylı

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM

İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM İZMİR KÂTİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ENGELSİZ ÜNİVERSİTE KOORDİNATÖRLÜĞÜ VE ENGELLİ ÖĞRENCİ BİRİMİ ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak, Tanımlar ve Genel Esaslar Amaç Madde 1- (1)Bu

Detaylı

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları HEPATİT B TESTLERİ Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları Hepatit B virüs enfeksiyonu insandan insana kan, semen, vücut salgıları ile kolay bulaşan yaygın görülen ve ülkemizde

Detaylı

UÜ-SK ORGAN VE DOKU NAKLİ PROSEDÜRÜ

UÜ-SK ORGAN VE DOKU NAKLİ PROSEDÜRÜ Rev. No : 01 Rev.Tarihi : 13 Haziran 2012 1/ 1. Amaç: UÜ-SK da organ ve doku nakli hizmetlerinden yararlanacak hastaların ve/veya canlı vericilerinin başvuru kriterlerinin ve organ bekleme listelerine

Detaylı

SAĞLIK TAZMİNAT ÖDEMELERİ

SAĞLIK TAZMİNAT ÖDEMELERİ KULLANIM REHBERİ İÇİNDEKİLER 3S SAĞLIK SİGORTA SİSTEMİ KULLANIM REHBERİ... 2 SİGORTALI TANITIM KARTI... 4 ANLAŞMALI KURULUŞLAR... 6 SAĞLIK TAZMİNAT ÖDEMELERİ YATARAK TEDAVİ TEMİNATI... 8 AYAKTA TEDAVİ

Detaylı

Doç. Dr. Orhan YILMAZ

Doç. Dr. Orhan YILMAZ Yazar Ad 151 Doç. Dr. Orhan YILMAZ İnsanda iletişimin en önemli araçlarından biri olan ses, kişinin duygusal yapısını yansıtan bir olaydır. Yaş ilerledikçe tüm organlarda görülebilen yaşlanma konuşma

Detaylı

ZOR VAKALAR Doç. Dr. Cuma Yıldırım

ZOR VAKALAR Doç. Dr. Cuma Yıldırım ZOR VAKALAR Doç.. Dr. Cuma YıldY ldırım SORU: Hangi vaka ZOR vakadır? OLGU-1 17 yaşında erkek hasta, 3 gündür olan göğüs ağrısı tarifliyor. Gece 23. 00 de acil servise kardeşleri tarafından getirildi.

Detaylı

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI KAMUDA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ PANELİ İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ UYGULAMALARI Uzm. Yusuf DUMAN İSG Koordinatörü / İş Güvenliği Uzmanı Mayıs/2016 (1/55) 6331 SAYILI İSG KANUNU İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

Detaylı

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 24 Mart 2016 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 29663 YÖNETMELİK ANKARA ÜNİVERSİTESİ YABANCI DİL EĞİTİM VE ÖĞRETİM YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin

Detaylı

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet

Diyabet te Sağlık Önerileri. Diyabet Diyabet te Sağlık Önerileri Diyabet BR.HLİ.041 Diyabette Sağlık Önerileri Her sağlıklı birey gibi diyabetli birey de bireysel bakımını sağlamalı; diyabete bağlı gelişen özellikli durumlarda gereken uygulamaları

Detaylı

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ

YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ YÜKSEK HIZLI DEMİRYOLU YOLCULUKLARININ ÖZELLİKLERİ Hazırlayan: Doç.Dr. Hakan Güler Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Karlsruhe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Almanya

Detaylı

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler

YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler YEDİNCİ KISIM Kurullar, Komisyonlar ve Ekipler Kurul, komisyon ve ekiplerin oluşturulması MADDE 107- (1) Okullarda, eğitim, öğretim ve yönetim etkinliklerinin verimliliğinin sağlanması, okul ve çevre işbirliğinin

Detaylı

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER

MURAT YÜKSEL. FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER I MURAT YÜKSEL FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER III DR. MURAT YÜKSEL Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö retim Görevlisi FEM N ST HUKUK KURAMI VE FEM N ST DÜfiÜNCE TEOR LER IV Yay

Detaylı

Genel Yay n S ra No: 178 2010/20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun

Genel Yay n S ra No: 178 2010/20. Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun Genel Yay n S ra No: 178 2010/20 ISBN No: 978-605-5614-56-0 Yay na Haz rlayan: Av. Celal Ülgen / Av. Coflkun Ongun Tasar m / Uygulama Referans Medya ve Reklam Hiz. Ltd. Tel: +90.212 347 32 47 e-mail: info@referansajans.com

Detaylı

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar

Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar Sürdürülebilir sosyal güvenli in önündeki zorluklar Konular Geçmi ten önemli trendler Esneklik ve esnek güvence Bireyselcilik ve azalan dayan ma Silikle en toplum 2 Toplumsal: Daha az evlilik Daha fazla

Detaylı

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI

T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI T.C. RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ FAKÜLTE YÖNETİM KURULU TOPLANTI TUTANAĞI Toplantı Sayısı: 2014/134 Toplantı Tarihi: 25.02.2014 Salı Toplantı Saati: 16.00 Toplantı Yeri: Dekanlık Toplantı

Detaylı

Sosyal Riski azaltma Projesi Kapsamında Şartlı Nakit Transferi Uygulaması Genelgesi 2004 / 64

Sosyal Riski azaltma Projesi Kapsamında Şartlı Nakit Transferi Uygulaması Genelgesi 2004 / 64 Sosyal Riski azaltma Projesi Kapsamında Genelgesi 2004 / 64 Tarihi:03.05.2004 Sayısı:2004/64-1838 SAĞLIK BAKANLIĞI Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ANKARA 03/05/2004 Sayı : B100ACS0140000-9216/1853

Detaylı

TÜRKİYE DE ÇALIŞAN KADINLAR: SORUNLARI, BEKLENTİLERİ VE SENDİKALARA KARŞI TUTUMLARI

TÜRKİYE DE ÇALIŞAN KADINLAR: SORUNLARI, BEKLENTİLERİ VE SENDİKALARA KARŞI TUTUMLARI TÜRKİYE DE ÇALIŞAN KADINLAR: SORUNLARI, BEKLENTİLERİ VE SENDİKALARA KARŞI TUTUMLARI Anket Kasım 2014-Ocak 2015 tarihleri arasında 26 ilde, kadınların çalıştığı işkolları dikkate alınarak 10 işkolunda,

Detaylı

HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ

HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ HEMŞİRE İNSANGÜCÜNÜN YETİŞTİRİLMESİ VE GELİŞTİRİLMESİ Doç. Dr. Ülkü TATAR BAYKAL İÜ Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi Hemşirelikte Yönetim Anabilim Dalı ve Yönetici Hemşireler Derneği Yönetim Kurulu

Detaylı

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK YÜKSEKOKULU HEMŞİRELİK BÖLÜMÜ DÖNEM İÇİ UYGULAMA YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1- (1)Yönergenin Amacı, Ağrı İbrahim Çeçen

Detaylı

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU

EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU EK 2 ORTA DOĞU TEKNĐK ÜNĐVERSĐTESĐ SENATOSU 2011 YILI ÖSYS KONTENJANLARI DEĞERLENDĐRME RAPORU Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 1995 yılından bu yana, hazırladığı ve titizlikle uygulamaya çalıştığı Stratejik

Detaylı

Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi!

Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi! Kent Hastanesi, Hepimizden Önce Çocuklarımızın Hastanesi! www.kenthospital.com Kent Hastanesi, hepimizden önce çocuklarımızın hastanesi! Çünkü, çocuklarımız, hepimizin geleceği! Kuruluşumuzdan bu yana

Detaylı

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama

Araflt rma modelinin oluflturulmas. Veri toplama 21 G R fi Araflt rman n amac na ba l olarak araflt rmac ayr ayr nicel veya nitel yöntemi kullanabilece i gibi her iki yöntemi bir arada kullanarak da araflt rmas n planlar. Her iki yöntemin planlama aflamas

Detaylı

dan flman teslim ald evraklar inceledikten sonra nsan Kaynaklar Müdürlü ü/birimine gönderir.

dan flman teslim ald evraklar inceledikten sonra nsan Kaynaklar Müdürlü ü/birimine gönderir. TÜB TAK BAfiKANLIK, MERKEZ VE ENST TÜLERDE ÇALIfiIRKEN YÜKSEK L SANS VE DOKTORA Ö REN M YAPANLARA UYGULANACAK ESASLAR (*) Amaç ve Kapsam Madde 1- Bu Esaslar n amac ; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araflt

Detaylı

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır. SOLUNUM SİSTEMİ Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden karşılanır. Hücre içerisinde besinlerden enerjinin üretilebilmesi için,

Detaylı

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir

önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir önce çocuklar Türkiye için Önce Çocuklar önemlidir 2002 May s ay nda yap lan Birleflmifl Milletler Çocuk Özel Oturumu öncesinde tüm dünyada gerçeklefltirilen Çocuklar çin Evet Deyin kampanyas na Türkiye

Detaylı

En yükseği dikkate alınır. 2 *

En yükseği dikkate alınır. 2 * Yüksek Lisans 4 Yüksek Lisans SAYSÖZEA En yükseği dikkate alınır. 2* 10 (a) 2 ( b) Programın Türü PUAN T.C. Uyruklu Yabancı Uyruklu Milli Sporcu ÜNİP T.C ERZİNCAN ÜNİVERSİTESİ Sağlık Bilimleri Enstitüsü

Detaylı

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU

T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU T.C ATAŞEHİR ADIGÜZEL MESLEK YÜKSEKOKULU 2015-2016 EĞİTİM ve ÖĞRETİM YILI MERKEZİ YERLEŞTİRME PUANIYLA YATAY GEÇİŞ İŞLEMLERİ (EK MADDE-1 E GÖRE) ve BAŞVURULARI Yükseköğretim Kurumlarında Ön lisans ve Lisans

Detaylı

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama

GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM. 1. Açıklama GEKA NİHAİ RAPOR TEKNİK BÖLÜM 1. Açıklama 1.1.Proje Ortaklarının Adları: Uzman Klinik Psikolog Özge Yaren YAVUZ ERDAN, Uzman Klinik Psikolog Elvan DEMİRBAĞ, Uzman Klinik Psikolog Nilay KONDUZ 1.2.Nihai

Detaylı

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir.

MADDE 2 (1) Bu Yönerge, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve değişiklikleri ile İzmir Üniversitesi Ana Yönetmeliği esas alınarak düzenlenmiştir. İZMİR ÜNİVERSİTESİ BURS YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler Amaç ve Kapsam MADDE 1 (1) Bu Yönerge; İzmir Üniversitesi nin Fakülteleri, Meslek Yüksekokulu ve bölümlerinde ÖSYM ve Üniversite tarafından

Detaylı

Hart Walker, gövde deste i ve dengeli tekerlek sistemi sayesinde, geliflim düzeyi uygun olan çocuklar n, eller serbest flekilde yürümesini sa lar.

Hart Walker, gövde deste i ve dengeli tekerlek sistemi sayesinde, geliflim düzeyi uygun olan çocuklar n, eller serbest flekilde yürümesini sa lar. Cerebral palsi gibi hareket ve postüral kontrol bozukluklar na yol açan hastal klar olan çocuklar, hastal klar n n derecesine ba l olarak yürüme güçlü ü çekmekte veya hiç yürüyememektedir. Hart Walker,

Detaylı

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI

TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI TÜRKİYE DE HASTANEDE YATAN HASTALARIN AKILCI İLAÇ KULLANIMINA YÖNELİK BİLGİ VE DAVRANIŞLARINI DEĞERLENDİRME ÇALIŞMASI Sayın İlgili; Bu anket çalışması, akılcı ilaç kullanımı konusunda mevcut durumun değerlendirilmesi

Detaylı

KVH VE SİGARA BIRAKMA. Mini Ders 3 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

KVH VE SİGARA BIRAKMA. Mini Ders 3 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi KVH VE SİGARA BIRAKMA Mini Ders 3 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi TEMEL SLAYTLAR KVH ve Sigara Bırakma Mini Ders 3 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

Detaylı

YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI ENFEKSİYON KONTROL YÖNETMELİĞİ

YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI ENFEKSİYON KONTROL YÖNETMELİĞİ YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI ENFEKSİYON KONTROL YÖNETMELİĞİ Yataklı Tedavi Kurumları Enfeksiyon Kontrol Yönetmeliği Resmi Gazete: 11 Ağustos 2005-25903 BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç

Detaylı

17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI

17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI 17-19 EYLÜL 2010 TARİHLERİ ARASINDA MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİN DE YAPILAN ADIM ÜNİVERSİTELERİ İDARİ GRUP TOPLANTI KARARLARI GENEL SEKRETERLER TOPLANTI TUTANAĞI 1-Bilginin elektronik ortamda paylaşımı

Detaylı

ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ

ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ ÇANKAYA BELEDİYESİ EVDE BAKIM HİZMETLERİ YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç ve Kapsam MADDE 1 (1) Bu yönergenin amacı; Çankaya Belediye sınırları içinde yaşayan, yaş sınırı

Detaylı

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir.

HAM PUAN: Üniversite Sınavlarına giren adayların sadece netler üzerinden hesaplanan puanlarına hem puan denir. YGS / LYS SÖZLÜĞÜ OBP (ORTA ÖĞRETİM BAŞARI PUANI): Öğrencinin diploma notunun diğer öğrencilerin diploma notlarına oranıdır. En az 100 en çok 500 puan arasında değişen bu değer, öğrencinin başarısı okulun

Detaylı

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI

TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI TÜİK KULLANICI ANKETİ SONUÇLARI Aralık 1 Giriş Kurumumuz taraf ndan üretilen istatistikler kullan c lara çeşitli kanallar yoluyla sunulmakta, hizmet kalitesini artt rmak ve kullan c ihtiyaçlar n karş lamak

Detaylı

Hepatit B. HASTALIK Hepatit B nin etkeni nedir? Hepatit B hepatit B virüsü (HBV) ile meydana getirilen bir hastal kt r.

Hepatit B. HASTALIK Hepatit B nin etkeni nedir? Hepatit B hepatit B virüsü (HBV) ile meydana getirilen bir hastal kt r. Hepatit B HASTALIK Hepatit B nin etkeni nedir? Hepatit B hepatit B virüsü (HBV) ile meydana getirilen bir hastal kt r. HBV nas l yay l r? Hepatit B, hepatit B li kiflilerin kan veya vücut s v lar yoluyla

Detaylı

Zihin ve Hareket Engelli Çocuklar çin E itim Araflt rma ve Uygulama Merkezi nde zlenen Olgular n Demografik Özellikleri

Zihin ve Hareket Engelli Çocuklar çin E itim Araflt rma ve Uygulama Merkezi nde zlenen Olgular n Demografik Özellikleri TRAKYA ÜN V TIP FAK DERG 2005;22(2):88-92 KL N K ARAfiTIRMA Zihin ve Hareket Engelli Çocuklar çin E itim Araflt rma ve Uygulama Merkezi nde zlenen Olgular n Demografik Özellikleri Demographic Characteristics

Detaylı

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI

NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI Portal Adres NIJERYA DAN GELEN YOLCUDA EBOLAYA RASTLANMADI : www.cayyolu.com.tr İçeriği : Gündem : http://www.cayyolu.com.tr/haber/nijerya-dan-gelen-yolcuda-ebolaya-rastlanmadi/96318 1/3 SAGLIK IÇIN EGZERSIZ

Detaylı

Dr. M. Fatih Önsüz 1, Doç. Dr. Ahmet Topuzo lu 2

Dr. M. Fatih Önsüz 1, Doç. Dr. Ahmet Topuzo lu 2 Dr. M. Fatih Önsüz 1, Doç. Dr. Ahmet Topuzo lu 2 1 Sakarya l Sa l k Müdürlü ü 2 Marmara Üniversitesi T p Fakültesi Halk Sa l AD. ÖZET Amaç: Diyabetin tedavi ve kontrolünde en önemli hedef glisemik kontroldür.

Detaylı

T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü

T.C. GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü Sayfa 1 / 8 NÜKLEER TIP HİZMETLERİ İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ HAZIRLAYAN NÜKLEER TIP HİZMETLERİ BÖLÜM KALİTE SORUMLUSU KONTROL EDEN KALİTE YÖNETİM DİREKTÖRÜ ONAY BAŞHEKİM Sayfa 2 / 8 1.AMAÇ: 2.KAPSAM: Nükleer Tıp

Detaylı

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV + 210 Sayfa ISBN 978-975-8882-31-1

Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV + 210 Sayfa ISBN 978-975-8882-31-1 Deomed Medikal Yay nc l k Okumufl / Mete (Ed.) Anne Babalar için Do uma Haz rl k / Sa l k Profesyonelleri için Rehber 16.5 x 24 cm, XIV + 210 Sayfa ISBN 978-975-8882-31-1 Birinci bask Deomed, 2009. 62

Detaylı

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir.

-Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir. Bursa nın 25 Büyük Firması Araştırması; -Bursa nın ciroları itibariyle büyük firmalarını belirlemek amacıyla düzenlenen bu çalışma onikinci kez gerçekleştirilmiştir. -Bu çalışma Bursa il genelinde yapılmış,

Detaylı

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif

Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif Dr. Yeflim Toduk Akifl Aile flirketleri, kararlar nda daha subjektif flirket birleflmeleri ve sat nalmalar, türkiye deki küçük iflletmelerden, dev flirketlere kadar her birinin gündeminde olmaya devam

Detaylı

KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI

KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ KLİNİĞİ KANSER HASTALARINDA PALYATİF BAKIM VE DESTEK SERVİSİNDE NARKOTİK ANALJEZİK KULLANIMI UZMANLIK

Detaylı

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor?

Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Tasarım ve Planlama Eğitimi Neden Diğer Bilim Alanlarındaki Eğitime Benzemiyor? Doç.Dr. Nilgün GÖRER TAMER (Şehir Plancısı) Her fakülte içerdiği bölümlerin bilim alanına bağlı olarak farklılaşan öznel

Detaylı

Kadın İdrar İnkontinansı. Dr. M.NURİ BODAKÇİ

Kadın İdrar İnkontinansı. Dr. M.NURİ BODAKÇİ Kadın İdrar İnkontinansı Dr. M.NURİ BODAKÇİ Genel populasyonun çoğunda özellikle kadınlarda ve yaşlılarda mesane disfonksiyonu vardır. ICS üriner inkontinansı; objektif olarak gösterilebilen ve sosyal

Detaylı

HASTA VE ÇALIŞAN GÜVENLĐĞĐ RĐSK DEĞERLENDĐRME PROSEDÜRÜ

HASTA VE ÇALIŞAN GÜVENLĐĞĐ RĐSK DEĞERLENDĐRME PROSEDÜRÜ Sayfa No: / 5. AMAÇ: Bu Prosedürün amacı Sakarya Yenikent Devlet Hastanesinde yapılan faaliyetlerde "Hasta ve Çalışan Güvenliği" açısından oluşabilecek tehlikeleri tanımlayarak, bu tanımlamalar neticesinde

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları

Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN. İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları I Yrd. Doç. Dr. Olcay Bige AŞKUN İşletme Yönetimi Öğretim ve Eğitiminde Örnek Olaylar ile Yazınsal Kurguları II Yay n No : 2056 Hukuk Dizisi : 289 1. Bas Kas m 2008 - STANBUL ISBN 978-975 - 295-953 - 8

Detaylı

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD)

AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) AFRİKA HASTALIĞI -SIĞIRLARIN NODÜLER EKZANTEMİ -LUMPY SKIN DISEASE (LSD) 1 GÜNDEM Tanım Epidemiyoloji (Hastalığın Yayılımı) Mücadele Soru-Cevap 2 Afrika Hastalığı Nedir? Sivrisinek, kene ve sokucu sineklerle

Detaylı

ÇOCUKLUK ve ERGENL KTE D YABETLE YAfiAM

ÇOCUKLUK ve ERGENL KTE D YABETLE YAfiAM ÇOCUKLUK ve ERGENL KTE D YABETLE YAfiAM D YABETLE YAfiAMAK Bu kitapç n içeri i Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derne i nin web sitesinden faydalan larak haz rlanm flt r. www.cocukendokrindiyabet.org Diyabet,

Detaylı

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu

BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu BİYOEŞDEĞERLİK ÇALIŞMALARINDA KLİNİK PROBLEMLERİN BİR KAÇ ÖZEL OLGUYLA KISA DEĞERLENDİRİLMESİ Prof.Dr.Aydin Erenmemişoğlu 3.Klinik Farmakoloji Sempozyumu-TRABZON 24.10.2007 Klinik ilaç araştırmalarına

Detaylı

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD.

Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. TÜRKİYE DE TÜBERKÜLOZUN DURUMU Ayşe YÜCE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. DSÖ Küresel Tüberküloz Kontrolü 2010 Raporu Dünya için 3 büyük tehlikeden

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM

YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM YENİLENEBİLİR ENERJİDE EĞİTİM Enerjinin Önemi Enerji, Dünyamızın en önemli ihtiyaçlarından biridir. Türkiye nin son otuz yılda enerji talebi yıllık ortalama %8 artış göstermiştir.ülkemiz elektrik enerjisinin

Detaylı