ısırmak, dişlemek; sokmak, aşındırmak; acıtmak, acımak, yakmak; oltaya gelmek; zokayı yutmak, sızlamak; kavramak bite bit bitten

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ısırmak, dişlemek; sokmak, aşındırmak; acıtmak, acımak, yakmak; oltaya gelmek; zokayı yutmak, sızlamak; kavramak bite bit bitten"

Transkript

1 Infinitive Simple Past Past Participle A ortaya çıkmak, yükselmek, kalkmak, ayağa kalkmak, doğmak, kaynaklanmak arise arose arisen uyandırmak, gözünü açmak, uyarmak, uyanmak, uykudan kalkmak, farkına varmak, gözü açılmak awake awoke/ awakened awoken B olmak, bulunmak, var olmak; anlamına gelmek; mal olmak; tutmak (para); durmak taşımak; katlanmak, çekmek, sineye be was / were been çekmek, üstlenmek, gütmek (kin), hazmetmek, dişini sıkmak; götürmek, getirmek, vermek, dönmek; değmek, sapmak, yönelmek; spekülasyon yapmak, borsa fiyatlarını düşürmek; duymak (sevgi); doğurmak bear bore born / borne vurmak, dövmek, çırpmak, dayak atmak, pataklamak, volta vurmak; çalmak (davul); açmak (yol); yenmek, alt etmek (Argo); geçmek; atmak (kalp); yuvasından çıkarmak (av), beat beat beaten / beat olmak, laşmak, leşmek; haline gelmek, kesilmek, yaraşmak; güzel durmak, uymak yakışmak become became become başına gelmek, olmak befall befell befallen başlamak, girişmek, koyulmak, başlatmak, meydana gelmek, doğmak, önayak olmak begin began begun görmek, bakmak, seyretmek, dikkat etmek behold beheld beheld eğmek, kıvırmak, bükmek, esnetmek; işe geldiği gibi değiştirmek, oynama yapmak, yönelmek; eğilmek, bükülmek, boyun eğmek, çökmek (diz), kıvrılmak; katlamak, bağlamak (yelken) bend bent bent bahis yapmak, bahse girmek, iddiaya girmek, para sürmek bet bet / betted bet / betted fiyat vermek, teklif vermek, deklare etmek; söylemek, demek, emretmek, davet etmek; elde etmeye çalışmak bid bid bid bağlamak; ciltlemek; tutturmak, tutmak; engel olmak; usandırmak; donmak (beton), sarmak, sargılamak bind bound bound ısırmak, dişlemek; sokmak, aşındırmak; acıtmak, acımak, yakmak; oltaya gelmek; zokayı yutmak, sızlamak; kavramak bite bit bitten kanamak; kan ağlamak; kan kaybetmek, kan almak, kanını emmek, para sızdırmak, boşaltmak (sıvı, gaz), akmak (boyası) esmek, körüklemek, üflemek, uçurmak, bleed bled bled yelpazelemek; çalmak, soluk soluğa kalmak, solumak; su fışkırtmak (balina), fışkırmak, patlamak; atmak (sigorta); çarçur etmek (Argo), kaçırmak (fırsat), kaçmak; çiçek açmak, çiçeklenmek; küfretmek, kahretmek blow blew blown

2 kırmak, koparmak, bozdurmak, bozmak, kırılmak, parçalanmak, kopmak, patlamak; ara vermek; ağarmak, batmak; iflas etmek; fırlamak; yakın dövüşü bırakmak; çiğnemek; kaçmak, kesmek, ihlal etmek, uymamak, batırmak, çözmek, söylemek, yenmek, dalmak break broke broken doğurmak, çoğalmak, yavrulamak; yetiştirmek, beslemek; çiftleşmek, üretmek breed bred bred getirmek; vermek (ceza), kazandırmak, neden olmak; razı etmek, ikna etmek bring brought brought yayın yapmak [radyo, tv], yaymak, duyurmak, yayımlamak, saçmak, ekmek (tohum) broadcast broadcast broadcast ters bakışla korkutmak, gözünü korkutmak, yıldırmak browbeat browbeat browbeat inşa etmek, inşaatçılık yapmak, kurmak, yapmak; örmek; güvenmek; bel bağlamak; toplamak, toplanmak; kümelenmek build built built yanmak, tutuşmak, alev almak, yanıp tutuşmak, fazla pişerek yanmak, ışık saçmak, başını yakmak, yakmak, kiremitte pişirmek, öfkelendirmek, kızdırmak, yanıp kül olmak, süratle gitmek burn burnt/ burned burnt/burned patlak vermek, patlamak; atılmak, fırlamak; çatlamak, yarılmak; boşanmak (gözyaşı), fışkırmak; infilak etmek, ortaya çıkmak, aniden açmak, had safhaya gelmek burst burst burst bozulmak, bozmak; becerememek, sona ermek; vurmak, iflas etmek, iflas ettirmek; tartışmak, kırmak, patlatmak, tutuklamak; rütbe indirmek bust busted/ bust busted/ bust satın almak, almak, pahasına elde etmek; rüşvetle elde etmek, kiralamak, inanmak, yutmak, satın alma gücü olmak buy bought bought C atmak, fırlatmak, kalıba dökmek, dökmek (deri, tirnak, kabuk, tüy); erken doğum yapmak; kehanette bulunmak; rol dağıtımı yapmak, rol vermek; biçim vermek; yem atmak; eğrilmek; kokuyu takip etmek; kusmak [brit.] cast cast cast yakalamak, tutmak, yetişmek, basmak, baskın yapmak, kapmak, gafil avlamak, edinmek (alışkanlık), cezbetmek, çekmek, enselemek, anlamak, kavramak, tutunmak, yakalanmak, tutuşmak, maruz kalmak, takılmak, vurmak, tokat atmak, çalışmak (mekanizma), sıkışmak, geçmek, bulaşmak catch caught caught tercih etmek, seçmek; yeğlemek, ayırmak, üstün tutmak, istemek choose chose chosen yapışmak, sarılmak; bağlanmak, sadık kalmak; tırmanmak, tutunmak cling clung clung gelmek, ulaşmak, buyurmak; görünmek; ileri gelmek; tatmin olmak; tavır takınmak; orgazm olmak come came come

3 tutmak; neden olmak, mal olmak, etmek cost cost cost sürünerek ilerlemek, sürünmek, emeklemek; sokulmak; ürpermek; sarılarak büyümek; sızmak kesmek, makasla kesmek, biçmek, creep crept crept budamak; kırpmak; incitmek, oymak; indirmek; açmak, yol açmak; hadım etmek; sulandırmak, seyreltmek; görmemezlikten gelmek; kırmak, devam etmemek; diş çıkarmak, dişi çıkmak; ortadan kaybolmak; kesişmek, yontmak cut cut cut ilgilenmek, meşgul olmak, uğraşmak, değinmek; iş yapmak; alışveriş etmek; dağıtmak, kâğıt dağıtmak; uyuşturucu işi yapmak; vurmak; ele almak deal dealt dealt kazmak, çukur kazmak, hafriyat yapmak, dürtmek, bellemek; deşmek; incelemek; mahmuzlamak; anlamak; hoşlanmak; göz atmak; araştırmak; yemeğe girişmek; ineklemek; harıl harıl çalışmak dig dug dug dalmak, atlamak, dalış yapmak, pike yapmak; elini daldırmak; gömülmek; azalmak; düşmek dive dived / dove dived yapmak, etmek; tamamlamak, meydana getirmek; neden olmak; düzenlemek, temizlemek; rolünü üstlenmek; ilgilenmek; uymak; ayağını kaydırmak; dolandırmak (Argo) do did done D resmetmek, çizmek, yazmak, karalamak; çekmek, fıçıdan çekmek; yaklaşmak; germek; teşvik etmek; almak, kazanmak; ikna etmek; sorguya çekmek; keşide etmek; düzenlemek, taslağını çizmek; silâh çekmek; demlemek; devam etmek; kura çekmek, kâğıt çekmek draw drew drawn rüya görmek, hayal görmek, hayal kurmak, hayal etmek, rüyasında görmek dream dreamt/ dreamed dreamt/ dreamed içmek, içki içmek, şerefine içmek; içkiye harcamak; bitirmek drink drank drunk araba kullanmak, kullanmak, sürmek; önüne katmak; gütmek, saplamak, hareket ettirmek; çakmak, sokmak; zorlamak; kovalamak; çalıştırmak; acele etmek drive drove driven yaşamak, hayat sürmek dwell dwelt/ dwelled dwelt/ dwelled E yemek, içmek (çorba), yemek yemek, çok yemek yemek; tüketmek; kemirmek; aşındırmak eat ate eaten düşmek, inmek, dökülmek, yıkılmak, F devrilmek, yağmak, ucuzlamak, eğimli olmak, dağılmak, karanlık bastırmak, gece çökmek, tam yerine denk gelmek, oturmak (lâf), hastalanmak, yatağa düşmek, kötü yola düşmek fall fell fallen beslemek, yedirmek, doyurmak, geçindirmek, bakmak, beslenmek, yemek yemek, otlatmak, otlamak feed fed fed dokunmak, ellemek, yoklamak, hissetmek, duymak, sezmek, anlamak feel felt felt

4 dövüşmek, uğraşmak, mücâdele etmek, savaşmak, savunmak, savaş vermek, kavga etmek fight fought fought bulmak, keşfetmek, rastlamak, sağlamak, geçindirmek, bakmak, karara varmak find found found uydurmak, uymak, oturtmak, yakıştırmak, yakışmak, oturmak fit (to be right size) fit fit fit (to tailor, change size) fit/ fitted fit/ fitted kaçmak, sıvışmak, tüymek, aceleyle çıkmak, akıp gitmek, kaçınmak, terketmek flee fled fled atmak, fırlatmak, savurmak, atılmak, girişmek, fırlamak, ani hareket etmek fling flung flung uçmak, uçuşmak, dalgalanmak, havalanmak, savrulmak, saçılmak, atılmak, kaçmak, firar etmek, uçurmak, uçakla gitmek, atlayarak aşmak, üzerinden atlamak fly flew flown yasaklamak, olanak vermemek, engel olmak, menetmek forbid forbade forbidden tahmin etmek, tasarlamak forecast forecast forecast önceden gitmek, önce gelmek, vazgeçmek, bırakmak forego (also forgo) forewent foregone ileriyi görmek, önceden görmek, geleceği görmek foresee foresaw foreseen gaipten haber vermek, önceden haber vermek, kehanette bulunmak, mek foretell foretold foretold unutmak, hatırından çıkmak, ihmal etmek forget forgot forgotten affetmek, bağışlamak, kusuruna bakmamak, silmek forgive forgave forgiven terketmek, bırakmak, vazgeçmek forsake forsook forsaken donmak, buzlanmak, dondurucu olmak, buz tutmak, donakalmak, dondurmak, kırmak (cesaret) freeze froze frozen almak, edinmek, elde etmek, ele G geçirmek; satın almak; getirmek, götürmek; varmak, gelmek; kazanmak; yapmak; idrak etmek; yaptırmak, ettirmek, etmek; kavramak, anlamak; başına gelmek; olmak; başlamak; canına okumak; öldürmek; açığını bulmak, yalanını çıkarmak get got gotten/ got vermek, hediye etmek, uçlanmak, ödemek, düzenlemek, yapıvermek, esnemek, gitmek give gave given gitmek; başlamak; girmek; geçmek; uymak, yayılmak; olmak, haline gelmek; tükenmek; sonuçlanmak; kaybolmak; ölmek; koyulmak; yapılmak; bahse girmek, iddiaya girmek, işlemek go went gone bilemek, öğütmek, ezmek, zımparalamak, gıcırdatmak, çalmak, çektirmek, üzmek, sıkıştırmak, ezilmek, çekmek, ineklemek grind ground ground büyümek, gelişmek, yetişmek, yetiştirmek, büyütmek, üretmek, uzatmak, bırakmak, dönüşmek, lenmek, leşmek, lemek grow grew grown H

5 asmak, takmak, sarkıtmak, kaplamak (duvar kâğıdı), ipe çekmek, sarkmak, asılı durmak, asılmak, bağlanmak, dayanmak, bağlı olmak, eğilmek, batmak hang hung hung sahip olmak, olmak, elde etmek, almak, yapmak, etmek, kabul etmek, göz yummak, aldatmak, dolandırmak, zorunda olmak, bulunmak have had had duymak, işitmek, dinlemek, kulak vermek, ifadesini almak, haber almak, mektup almak, öğrenmek, onaylamak hear heard heard saklamak, gizlemek, saklı tutmak, saklanmak, derisini yüzmek, dayak atmak, dövmek, pataklamak hide hid hidden vurmak, çarpmak, isabet ettirmek, rastgelmek, sarsmak, üzmek, yaralamak, bulmak, ulaşmak, varmak, olmak, isabet etmek, yumruk atmak hit tutmak, kavramak, tıkamak, kaldırmak, el hit hit koymak, alıkoymak, gözaltına almak, devam etmek, almak, barındırmak, muhafaza etmek, karara bağlamak, çekmek, dayanmak, sadık kalmak, geçerli olmak, durmak hold held held kâlbini kırmak, yaralamak, incitmek, acıtmak, rencide etmek, acımak, küstürmek, ağrımak, canını yakmak, kırmak, zarar vermek, zarar görmek, incinmek hurt hurt hurt I bilgi girmek input input input arasına koymak, ilave etmek inset inset inset melezlemek, yakınlarıyla birleştirmek interbreed interbred interbred birlikte dokumak, birlikte örmek interweave interwove interwoven K tutmak, bulundurmak, sağlamak, korumak, temelli almak, sürdürmek, devam ettirmek, alıkoymak, bakmak, gözkulak olmak, işletmek, uymak, kalmak, durmak, kutlamak keep kept kept diz çökmek kneel knelt/ kneeled knelt/ kneeled örmek, dokumak, bağlamak, çatmak, örgü örmek, birleşmek, kaynaşmak knit knit/ knitted knit/ knitted bilmek, tanımak, tatmak, başından geçmek, ayırt etmek, farketmek, ilişkisi olmak know knew known L koymak, yerleştirmek, sermek, kurmak, hazırlamak, sunmak, ileri sürmek, yüklemek, dinmek, yatmak, sevişmek, yumurtlamak, bahse girmek başında olmak, yol göstermek, öncülük etmek, önde gitmek, önderlik etmek, yönetmek, yönlendirmek, etkilemek, başı olmak, sürdürmek, sürmek, açmak (kartlarını), götürmek lay laid laid lead led led dayanmak, meyletmek, yaslanmak, eğilmek, eğilim göstermek, meyilli olmak, yaslamak lean leaned/ leant leaned/ leant sıçramak, hoplamak, zıplamak, atlamak, atılmak, üzerinden atlamak, sekmek leap leapt/ leaped leapt/ leaped

6 öğrenmek, haber almak learn learned/ learnt learned/ learnt ayrılmak, bırakmak, terketmek; yola çıkmak; kalkmak; kalmak; unutmak (eşya); vazgeçmek, caymak leave left left ödünç vermek, borç vermek, vermek, katkıda bulunmak lend lent lent bırakmak, izin vermek, meydan vermek, ses çıkarmamak, kiraya vermek, vermek, ihale etmek, kiraya verilmek, dirmek, dürmek let let let yalan söylemek, kandırmak, yatmak, uzanmak, mideye oturmak, yasal olmak lie lay lain yakmak, aydınlatmak, ışık saçmak, neşelendirmek, ışık tutmak, yanmak, aydınlanmak, ışımak, inmek, rastlamak, denk gelmek, konmak light lit / lighted lit / lighted kaybetmek, kaçırmak, kaybolmak, heba etmek, mahrum etmek, azıtmak, geri kalmak lose lost lost M yapmak, etmek, yaptırmak, sağlamak; elde etmek; varmak; ilişki kurmak make made made niyet etmek, kastetmek, demek istemek, demek olmak, anlamına gelmek, demeye gelmek, ifade etmek, tasarlamak mean meant meant görüşme yapmak, karşılaşmak, rastlamak, toplanmak, bulmak, tanışmak, görüşmek, buluşmak, karşılamak, kavuşmak, başına gelmek, uğramak, yerine getirmek meet met met hear incorrectly, err in understanding of what has been heard mishear misheard misheard yanlış yere koymak, yerine koymamak, kaybetmek mislay mislaid mislaid yanlış yönlendirmek, şaşırtmak, yoldan çıkarmak, yanlış yol göstermek mislead misled misled yanlış okumak, yanlış yorumlamak misread misread misread imlâ hatası yapmak, yanlış yazmak, yazım hatası yapmak misspell misspelled/ misspelt misspelled/ misspelt yanlış anlamak, başkası sanmak, karıştırmak, yanılmak mistake mistook mistaken yanlış anlamak, ters anlamak misunderstand misunderstood misunderstood biçmek mow mowed mowed/ mow O artırmak, daha fazla para sürmek outbid outbid outbid yenmek, geçmek, üstün olmak outdo outdid outdone büyümek, geçmek, sığmamak, küçük gelmek, bırakmak (alışkanlık outgrow outgrew outgrown daha hızlı koşmak, geçmek, sınırı aşmak outrun outran outrun daha çok satmak, daha çok kâr etmek outsell outsold outsold bulutla kaplamak, kapanmak, sülfile yapmak, kenarını bastırmak overcast overcast overcast hakkından gelmek, başa çıkmak, üstesinden gelmek, halletmek, başarmak, atlatmak, zayıf düşürmek overcome overcame overcome abartmak, aşırıya kaçmak, fazla yapmak, aşırı yormak, fazla özenmek, fazla pişirmek, fazla abartmak, fazla kullanmak overdo overdid overdone fazla para çekmek, abartarak anlatmak, fazla germek (yay vb.) overdraw overdrew overdrawn gereğinden fazla yemek yemek overeat overate overeaten

7 üzerine sarkmak, tehdit etmek, yakın olmak, sarkmak, çıkıntı yapmak overhang overhung overhung kulak misafiri olmak, kulak kabartmak, tesadüfen duymak overhear overheard overheard yüklemek, bindirmek, üstünü kaplamak, üzerine sürmek, fazla yüklemek overlay overlaid overlaid üzerine yatmak, üzerini örtmek overlie overlay overlain Fazla ödemek overpay overpaid overpaid atı yormak, at ile üzerinden geçmek, çiğnemek, ağır basmak, hakkını çiğnemek, üst üste binmek (kırık kemik), hükümsüz kılmak override overrode overridden istilâ etmek, aşmak, haddini aşmak, fazla çalıştırmak (makine), yeniden dizgi yapmak overrun overran overrun gözetmek, denetlemek, yönetmek oversee oversaw overseen asiri övmek, göklere çikartmak oversell oversold oversold hedefi aşırmak, ileriye atmak overshoot overshot overshot fazla uyumak, uyuyakalmak oversleep overslept overslept yetişmek, yetişip geçmek, sollamak, yakalamak, bastırmak (yağmur vb) overtake overtook overtaken yıkmak, devirmek, düşürmek, çökertmek overthrow overthrew overthrown P katılmak, yeralmak, andırmak, payı olmak, paylaşmak partake partook partaken ödemek, karşılığını vermek, para vermek, değmek, etmek pay paid paid savunmak, müdafaa etmek, savunma yapmak, dava açmak, rica etmek, dilemek, yalvarmak, bahane etmek, mazeret göstermek, açıklamak, duyurmak, avukatlığını yapmak plead pled/ pleaded pled/ pleaded Önceden kurmak,ayarlamak pre-set pre-set pre-set prova tashih etmek proofread proofread proofread göstermek, kanıtlamak, ispat etmek, denemek, sınamak, ispatlamak, tecrübe etmek, çıkmak, ortaya koymak, sağlamasını yapmak, anlaşılmak prove proved proven/ proved koymak, bırakmak, yerleştirmek, tıkmak, atmak, sokmak, çevirisini yapmak, tercüme etmek, para koymak, yatırım yapmak, yüklemek, kurmak, sınamak, denemek put put put Q vazgeçmek, istifa etmek, çekilmek, ayrılmak, çıkmak, bırakmak, ödemek, paydos etmek [amer.], bitmek, sona ermek, boşaltmak (evi), tahliye etmek quit quit / quitted quit / quitted R okumak, anlamına gelmek, okunmak; çözmek, sökmek; yorumlamak, anlamak; okuluna gitmek, eğitimini görmek read read read Yeniden bağlamak; tekrar dan ciltlemek; yeniden tutturmak, yeniden tutmak rebind rebound rebound yeniden inşa etmek, yeniden yapmak, yenilemek rebuild rebuilt rebuilt yeniden dökmek, şeklini değiştirmek, yeniden biçimlendirmek, değiştirmek, değişiklik yapmak, yeniden hesaplamak recast recast recast tekrar yapmak, yeniden yapmak, baştan yapmak redo redid redone yeniden döşemek, yeniden sermek, tekrar kurmak re-lay re-laid re-laid

8 yeniden yapmak, tekrar yapmak, yeniden çevirmek remake remade remade geri vermek, ödemek, aynen iade etmek, altında kalmamak, karşılık vermek, telâfi etmek repay repaid repaid yeniden göstermek, tekrar oynatmak, tekrar yayınlamak, yeniden piyasaya sürmek (film) rerun reran rerun tekrar satmak, satmak resell resold resold ayarlamak, bilemek, baştaki konumuna getirmek [bilg.], tekrar yerine takmak, yerleştirmek, oturtmak, yeniden dizgi yapmak reset reset reset yeniden düşünmek, etraflıca düşünmek, tekrar düşünmek rethink rethought rethought yeniden sarmak, yeniden kurmak rewind rewound rewound yeniden yazmak, tekrar yazmak, düzelterek yazmak, yeni baştan yazmak rewrite rewrote rewritten kurtarmak, temizlemek, kurtulmuş rid rid rid binmek (at veya bisiklet), arabayla gezmek, arabaya binmek (sürmeden), süzülmek, kayar gibi görünmek (ay, bulut vb), yüzmek, havada kalmak, karara bağlanmamış olmak, sürüklenmek, üst üste binmek, taşımak (omuzunda vb), kullanmak, geçmek (yol), gırgıra almak, binmek, sataşmak, kafa bulmak ride rode ridden çalmak, çınlatmak, şıngırdamak, kuşatmak, daire içine almak, çembere almak, halka geçirmek, yüzük takmak, halka biçiminde doğramak, etrafını sarmak, çevrelemek ring rang rung kalkmak, ayağa kalkmak, kabarmak, doğmak, yükselmek, havalanmak, yukarı kalkmak, şiddetlenmek, artmak, çıkmak, doğmak (güneş), terfi etmek, görünmek, yükseltmek rise rose risen koşmak, kaçmak, tabanları yağlamak, geçip gitmek, yarışmak, yarışa katılmak, aday olmak, adaylığını koymak, gitmek (gemi), sürü halinde gitmek, işlemek, gidip gelmek (arasında), akmak, geçmek, uzanmak, sızmak, erimek, geçerli olmak, yürürlükte olmak, koşarak geçmek, aday göstermek, çarpmak, koşturmak, otlatmak, işletmek, çalıştırmak, yönetmek, kullanmak, sürmek, yayınlamak, taşımak, kaçakçılığını yapmak, göstermek (film), oynatmak run ran run S söylemek, demek, etmek (dua), okumak (dua), bildirmek, tekrarlamak, farzetmek, varsaymak say said said görmek, seyretmek, bakmak, görüp geçirmek; görüşmek; anlamak; sezmek, farketmek; göz önüne almak; uğurlamak, yolcu etmek see saw seen aramak, aranmak, araştırmak, kazanmaya çalışmak, peşinde koşmak, çıkarmaya çalışmak, istemek, uğraşmak, öğrenmeye çalışmak seek sought sought

9 satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek sell sold sold göndermek, sevketmek, yollamak, atmak, fırlatmak, etmek, sokmak (duruma), coşturmak, koymak; yerleştirmek, yayın yapmak takmak, kurmak, send sent sent hazırlamak; düzenlemek; ayarlamak, belirlemek; batmak (güneş), batmak; oturtmak; yapmak; kararlaştırmak; dizmek; dikmek, ekmek; şekil vermek; kuluçkaya yatırmak; kakma işi yapmak (taş); süslemek; yazmak, çizmek; saldırtmak, üzerine salmak; riske atmak, tehlikeye atmak; olgunlaşmak; yaptırmak; yerleşmek; katılaşmak, pıhtılaşmak, pekişmek; kesilmek (süt); oturmak; gelmek, esmek; avın yerini göstermek; kasılmak; meyve vermek set set set dikmek, dikiş dikmek sew sewed sewn/ sewed sallamak, sallanmak, titretmek, sarsmak, silkelemek, sarsılmak, silkmek, çırpmak, çalkalamak, üzmek, titremek, atlatmak, yakasını kurtarmak shake shook shaken kırpmak, kırkmak, makasla kesmek, kesmek, mahrum etmek, soymak, yoksun bırakmak, kesilmek, biçilmek shear sheared shorn/ sheared dökmek, akıtmak, yaymak, ışık tutmak, sızdırmamak, değiştirmek (deri), çıkarıp atmak, sıyrılmak shed shed shed parlamak, ışıldamak, ışık saçmak, parıldamak, parlatmak, cilalamak, sivrilmek, ışımak shine shined / shone shined / shone sıçmak, kaka yapmak, dışkılamak shit shit/ shat shit/ shat atmak, avlamak, vurmak, çekmek [fot.], fırlatmak, ateş etmek, öldürmek, şut çekmek, atış yapmak, çekmek, çekim yapmak, hızla geçmek, iğne yapmak, aşı yapmak, sürgün vermek, filizlenmek, yuvarlanmak (varil vb.), perdahlamak (kereste), avlanmak, fırlamak, zonklamak, sancımak, fazla gelmek (gemi safrası) dışa vurmak, göstermek, sergilemek, shoot shot shot meydana çıkarmak, belirtmek, belli etmek, görünmek, ibraz etmek, belli olmak, gösterimde olmak, kendini göstermek, gösterilmek; renk vermek; sahnelemek; kanıtlamak, açıklamak delâlet etmek, öğretmek show showed shown / showed çekmek, büzülmek, küçülmek, daralmak, hoşlanmamak, çekinmek, azalmak, kısalmak, küçültmek, büzmek shrink shrank / shrunk shrunk kapatmak, kapamak, yummak, kapanmak, örtmek, sokmamak, içeri almamak, kapmak, kıstırmak, katlamak shut shut shut çağırmak, şarkı söylemek, söylemek, okumak (şiir), çınlamak (kulak), ötmek, şakımak, vızıldamak, vınlamak, ıslık gibi ses çıkarmak, uğuldamak sing sang sung oturmak, poz vermek, modellik yapmak, sınava girmek, konmak, tünemek, kuluçkaya yatmak, toplanmak, oturuma katılmak, tam oturmak, yola getirmek, burnunu sürtmek, binmek, oturtmak sit sat sat öldürmek, katletmek, katliam yapmak slay slew slain

10 uyumak, uyuklamak, gecelemek, kalmak, fırıl fırıl dönmek, çok hızlı dönmek, yatacak yer sağlamak sleep slept slept kaymak, kötü yola düşmek, kaydırmak, akıp gitmek, sıvışmak, kaybolup gitmek slide slid slid sapanla atmak, atmak, halatla çekmek, bocurgat halatı ile çekmek, asmak, askıya almak sling slung slung yarmak, kesmek (uzunluğuna), yırtmak, sökmek, yarılmak, yırtılmak, sökülmek slit slit slit koklamak, koku almak, kokusunu almak, kokusunda olmak, sezmek, hissetmek, kokmak, kötü kokmak smell smelled/ smelt smelled/ smelt konuşmak, ses çıkarmak, söz söylemek, konuşma yapmak, söylemek, haberleşmek, göstermek (özellik) speak spoke spoken yolunu açık etmek, uğurlamak, yolcu etmek, hızlandırmak, hız yapmak, süratli gitmek, başarılı olmak speed sped / speeded sped / speeded hecelemek, imlâsını yazmak, diye okunmak, anlamına gelmek, nöbetini devretmek, yerine çalışmak, büyülemek, etkilemek spell spelled/ spelt spelled/ spelt harcamak, geçirmek (vakit), tüketmek, etkisini azaltmak, sarfetmek, para harcamak, sperm dökmek (balık) kaybettirmek (seçim, sinav), örmek (ağ, spend spent spent koza vb), döndürmek, çevirmek, fırıl fırıl çevirmek, eğirmek, iplik yapmak, tasarlamak, uydurmak, dönmek, fırıl fırıl dönmek, çakmak (sınav), vril yapmak, diklemesine indirmek (uçak), kurutma makinesinde kurutmak spin spun spun tükürmek, cızırdamak, çıtırdamak, çiselemek, serpiştirmek, tıslamak, fokurdamak, saçmak, çıkarmak, haykırmak, söylemek, basmak (çığlık), şişe geçirmek, şişlemek yarmak, paylaştırmak, bölüştürmek, spit spit / spat spit / spat bölmek, parçalamak, ayırmak, kırmak, yıkmak, mahvetmek, çatlatmak, bölünmek, ayrılmak, kopmak, parçalanmak, çatlamak, paylaşmak, bölüşmek, titizlenmek, kılı kırk yarmak, ince eleyip sık dokumak, gülmekten yarılmak, katıla katıla gülmek, defolup gitmek, çekip gitmek split split split bozmak, kaçırmak, nazlı alıştırmak, berbat etmek, tadını kaçırmak, dozunu kaçırmak, şımartmak, yüz verip şımartmak, mahrum etmek, yağma etmek, çürümek, bozulmak spoil spoiled/ spoilt spoiled/ spoilt kaşıkla beslemek spoon-feed spoon-fed spoon-fed yaymak, sürmek, sermek, açmak, uzatmak, döşemek, iki yana açmak, ayırmak, bulaştırmak, yayılmak, uzanmak, göz alabildiğine uzanmak, açılmak, sürülmek, dağılmak spread spread spread

11 sıçramak, fırlamak, yay gibi fırlamak, birden çıkmak, yaylanmak, çarpmak, kaynaklanmak, çıkmak, doğmak, ortaya çıkmak, sökmek (şafak), eğilmek, esnemek, bükülmek, çatlamak, patlamak, infilak etmek, çıtlatmak, pat diye söylemek, eğmek, bükmek, ikram etmek, ödemek, tahliye ettirmek, hapisten çıkarmak spring dikilmek, ayakta durmak, ayağa kalkmak, sprang / sprung sprung kalmak, durmak, bulunmak, dayanmak, katlanmak, direnmek, göğüs germek, karşı koymak, devam etmek, sineye çekmek, üstlenmek, desteklemek, ısmarlamak, ihtiyaç duymak, kanıtlamak, çekilmek stand stood stood çalmak, aşırmak, hırsızlama yapmak, çaktırmadan yapmak, hırsızlık yapmak, gizlice koymak, sessizce hareket etmek steal stole stolen sokmak, geçirmek, batırmak, delmek, saplamak, bıçaklamak, uzatmak, takmak, koymak, yapıştırmak, iğnelemek, tutturmak, alıkoymak, tutmak, çakmak, dayanmak, yapışmak, takılmak, takılıp kalmak, saplanıp kalmak, çıkamamak, çakılıp kalmak, ayrılmamak, sadık kalmak, bırakmamak, şaşırtmak, kandırmak, katlanmak, çıkıntı yapmak, çıkmak sokmak (arı vs.), ısırmak, sızlatmak, stick stuck stuck acıtmak, canını yakmak, incitmek, kırmak, sokmak, kışkırtmak, tahrik etmek, kazıklamak, içine oturmak, koymak, sızlamak, acımak, yanmak, acı olmak, acı çekmek sting stung stung pis kokmak, iğrenç kokmak, kokmak, kötü olmak, iğrenç olmak, berbat olmak, kötü kokmak, kokutmak, kokusundan anlamak stink stank / stunk stunk yaymak, serpmek, saçmak, dağıtmak, serpiştirmek strew strewed strewn/ strewed ata biner gibi oturmak, yürüyerek geçmek, geçip gitmek, uzun adımlarla yürümek, atlayarak geçmek, aşmak stride strode stridden uğraşmak, çabalamak, gayret etmek, didinmek, mücâdele etmek strive strove striven basmak (çalgı, para), hesap bakiyesini tespit etmek, vurmak, çarpmak, isabet etmek, indirmek, çakmak, işlemek, gözüne ilişmek, yeretmek, etki bırakmak, izlenim bırakmak, gibi gelmek, bulmak, çalmak (saat), gelip çatmak, kök salmak, yolunu tutmak, grev yapmak, çıkarmak, takınmak, sokmak (yılan) strike struck struck/ stricken takmak (tel, ip), dizmek, germek, bağlamak, ipe dizmek, düzenlemek, sıralamak, kılçıklarını ayıklamak, sıra halinde gitmek, yutturmak, kandırmak, aldatmak string strung strung uğraşmak, çabalamak, gayret etmek, didinmek, mücâdele etmek strive strove/ strived striven/ strived kalaylamak, yemin etmek, ant içmek, küfretmek, sövmek, sövüp saymak, lânet okuma, yeminle söylemek, yemin ettirmek swear swore sworn

12 süpürmek, süpürüp atmak, temizlemek, sürüklemek, ezip geçmek, önüne katmak, ortadan kaldırmak, silip süpürmek, hepsini almak, taramak, üzerinde gezinmek (parmaklar), sert esmek, hızla yayılmak, azametle yürümek, salınmak, salınarak geçmek, uzamak (sokak), kıvrılmak (sokak), mayın taramak şişmek, kabarmak, büyümek, artmak, sweep swept swept dolmak, yükselmek, rüzgârla şişmek, taşmak, boşalmak (göztaşı vb.), iftihar etmek, gurur duymak, koltukları kabarmak, gururlandırmak, koltuklarını kabartmak swell swelled swollen, swelled yüzmek, dolmak, taşmak, dönmek, yüzdürmek, ıslatmak savurmak, yumruk savurmak, fırlatmak, swim swam swum sallamak, sallandırmak, sarkıtmak, asmak, çark etmek, döndürmek, salınmak, başarmak, becermek, etkileyerek kandırmak, sapmak, dönmek, sallanmak, asılmak, asılarak idam edilmek, ipe çekilmek, yalpalamak, sendelemek swing swung swung T almak, götürmek, tahammül etmek, tutmak, icap etmek, ele geçirmek, elde etmek, yakalamak, çıkarmak, karşılamak, atlatmak, etmek, hissetmek, yanmak, kazanmak, yapmak, ölçmek, kabul etmek, sanmak, çekmek [fot.], katlanmak, dayanmak, kaplamak, gerektirmek, tedavi etmek, etkili olmak, kabul edilmek, oltaya vurmak, tutuşmak take took taken ders vermek, öğretmek, okutmak, göstermek, eğitmek, öğretmenlik yapmak teach taught taught yırtmak, koparmak, yarmak, yolmak, paralamak, yırtılmak, yarılmak, kopmak, hırpalanmak, fırlamak, hızla koşmak tear tore torn söylemek, demek, anlatmak, emretmek, açığa çıkarmak, bildirmek, haber vermek, ayırt etmek tell told told düşünmek, saymak, anmak, sanmak, tasavvur etmek, zannetmek, aklından geçirmek, planlamak think thought thought atmak, fırlatmak, düşürmek; yavrulamak; bükmek (ip); vermek (parti vb.) throw threw thrown itmek, dürtmek, sokmak, saplamak, saldırmak, hücum etmek thrust thrust thrust dans figürü yapmak, adımlamak, arşınlamak, yürümek, basmak, ezmek, çiftleşmek (erkek kuş) tread trod trodden, trod U çözmek, açmak, salmak, serbest bırakmak unbind unbound unbound altında olmak, altında yatmak, temelini oluşturmak underlie underlay underlain anlamak, iyi anlamak, kavramak, bilmek, çakmak, anlayışlı olmak, hissetmek understand understood understood üstlenmek, yüklenmek, girişmek, söz vermek, garanti etmek undertake undertook undertaken

13 imzalamak, altına yazmak, sağlama almak, sigorta etmek underwrite underwrote underwritten açmak, çözmek, sökmek, telâfi etmek, bozmak, mahvetmek undo undid undone açmak, çözmek, açılmak, dolanmış şeyi açmak, gevşemek unwind unwound unwound kaldırmak, tutmak, desteklemek, onaylamak, uygun bulmak, sürdürmek [brit.], devam ettirmek uphold upheld upheld keyfini kaçırmak, devirmek, alabora etmek, altüst etmek, bozmak, bulandırmak, devrilmek, altüst olmak, bozulmak upset upset upset W uyanmak, canlanmak, körüklemek, sabahlamak, ölünün başında beklemek, uyandırmak, canlandırmak, anlamasını sağlamak, gözünü açmak wake woke / waked woken / waked giymek, takmak, taşımak, dayanmak, takınmak, aşındırmak, yıpratmak, soldurmak, solmak, yıpranmamak, boca etmek, volta vurmak wear wore worn dokumak, örmek, serpiştirmek, katmak, karıştırmak, kurmak, yapmak, zikzak yapmak, zikzak çizmek weave wove woven evlendirmek, başgöz etmek, adamak, bağlamak, bağlanmak, evlenmek wed wed/ wedded wed/ wedded iltihap akıtmak, ağlamak, gözyaşı dökmek, damlamak, sızmak, akıtmak, özsu akıtmak weep wept wept ıslatmak, içki ile kutlamak wet wet/ wetted wet/ wetted galip gelmek, kazanmak, elde etmek, ele geçirmek, ulaşmak, ikna etmek, dostluğunu kazanmak win won won çevirmek, sarmak, dolamak, kıvırmak, döndürmek, kıvrıla kıvrıla gitmek, dolambaçlı olmak, açmak (yol), sarılmak, dolanmak, kıvrılmak, bükülmek wind wound wound çekmek, almak, geri almak, geri çekmek, para çekmek, çekilmek, ayrılmak, geri çekilmek, çekinmek withdraw withdrew withdrawn burmak, döndürerek sıkmak, kuvvetle sıkmak, acıtmak, sızlatmak, bükmek, ovuşturmak, çarpıtmak, saptırmak, zorla almak, koparmak wring wrung wrung yazmak, kaleme almak, kâğıda dökmek, yazı yazmak; bestelemek, yazarlık yapmak; mektup yazmak write wrote written

İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs

İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs İngilizce Düzenli ve Düzensiz Fiiller - Regular and İrregular Verbs İngilizce Düzenli Fiiller İngilizce düzenli fiiler -ed takısı alan fiillerdir. Mastar Hali clean finish use Past Simple Past Participle

Detaylı

Base Form Past Simple Past Participle Türkçe anlamı. arise arose arisen ortaya çıkmak. awake awoke awoken uyanmak. bear bore borne katlanmak

Base Form Past Simple Past Participle Türkçe anlamı. arise arose arisen ortaya çıkmak. awake awoke awoken uyanmak. bear bore borne katlanmak Base Form Past Simple Past Participle Türkçe anlamı V1 V2 V3 arise arose arisen ortaya çıkmak awake awoke awoken uyanmak be (am,is,are) was, were been olmak bear bore borne katlanmak beat beat beaten vurmak

Detaylı

Irregular Verbs List Düzensiz Fiiller Listesi. awake awoke awoken uyanmak. be was, were been olmak. bear bore borne / born katkanmak, taşımak

Irregular Verbs List Düzensiz Fiiller Listesi. awake awoke awoken uyanmak. be was, were been olmak. bear bore borne / born katkanmak, taşımak Irregular Verbs List Düzensiz Fiiller Listesi SIMPLE FORM arise arose arisen ortaya çıkmak, yükselmek awake awoke awoken uyanmak be was, were been olmak bear bore borne / born katkanmak, taşımak beat beat

Detaylı

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK

İNGİLİZCE FİİLLER KELİME Build OKUNUŞU. biıld ANLAMI YAPMAK, İNŞA ETMEK - 01 - Build biıld YAPMAK, İNŞA ETMEK - 02 - Burn börn YANMAK, YAKMAK - 03 - Burst börst PATLAMAK - 04 - Buy bay SATIN ALMAK - 05 - Cast kest ATMAK, FIRLATMAK - 06 - Catch keç YAKALAMAK - 07 - Come kam

Detaylı

IRREGULAR VERBS DÜZENSİZ FİİLLER Infinitive (Mastar) Past Tense Past Participle Türkçe Karşılığı Fiilin 1.Hali Fiilin 2.Hali Fiilin 3.Hali Arise Arose Arisen Doğmak, çıkmak Awake Awoke, awaked Awoken,

Detaylı

DÜZENSİZ FİİLER Present Anlam Past Perfect

DÜZENSİZ FİİLER Present Anlam Past Perfect DÜZENSİZ FİİLER Present Anlam Past Perfect abide dayanmak abode abode arise doğmak arose arisen awake uyandırmak awoke awaked be olmak was been bear katlanmak bore borne beat dövmek beat beaten become

Detaylı

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek.

El ve ayak ile ilgili deyimler. Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek. Elden salmak. El ayak olmak. Eli ayağı kesilmek. El ve ayak ile ilgili deyimler Elini sıcak sudan soğuk suya değdirmemek Elden salmak El ayak olmak Eli ayağı kesilmek El ele vermek Ayaklarına kara sular inmek Elden ayağa düşmek El üstünde tutmak {loadposition

Detaylı

ÜNİTE 13 SIMPLE PAST TENSE TO DO YABANCI DİL I İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Geçmiş Zaman. Düzenli ve düzensiz fiillerin geçmiş zamanda kullanımı

ÜNİTE 13 SIMPLE PAST TENSE TO DO YABANCI DİL I İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Geçmiş Zaman. Düzenli ve düzensiz fiillerin geçmiş zamanda kullanımı SIMPLE PAST TENSE TO DO İÇİNDEKİLER Geçmiş Zaman BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Düzenli ve düzensiz fiillerin geçmiş zamanda kullanımı HEDEFLER YABANCI DİL I Bu ünitede amaçlanan kazımlar;

Detaylı

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08

VERBS FUNCTION WORDS ADJECTIVES ADVERBS. ahmet okal Page 1 10/7/08 VERBS FUNCTION WORDS ADVERBS ADJECTIVES NOUNS 1 açmak 1 ama 1 artık 1 alt 1 ad 2 alınmak 2 ancak 2 ayrıca 2 aynı 2 adam 3 almak 3 ben 3 belki 3 az 3 aile 4 anlamak 4 bir 4 bile 4 baş(esas) 4 akıl 5 anlatmak

Detaylı

İmran Ünal ER VOCABULARY. Haftaya başlamadan önce aşağıdaki kelimelerin ezberlenmesi çok önemli.

İmran Ünal ER VOCABULARY. Haftaya başlamadan önce aşağıdaki kelimelerin ezberlenmesi çok önemli. VOCABULARY Haftaya başlamadan önce aşağıdaki kelimelerin ezberlenmesi çok önemli. İNGİLİZCE OKUNUŞ TÜRKÇE About Ebavt Hakkında Painting Peynting Resim Artist Artist Sanatçı Painter Peyntır Ressam Sculptor

Detaylı

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ

DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ DİL SINAVLARI İÇİN ÖNEMLİ PHRASAL VERB LİSTESİ abide by attend to back up blow out break down break in break off break out break up bring about bring along bring back bring down bring in bring off bring

Detaylı

ÖNEMLİ PHRASAL VERBS

ÖNEMLİ PHRASAL VERBS ÖNEMLİ PHRASAL VERBS Bu liste YDS için Önemli özellikle seçilmiş phrasal verb leri içerir. 149 adet Toplam 149 adet 1. keep on devam etmek carry on devam etmek continue devam etmek Fiil go on meydana gelmek,

Detaylı

BASIC IRREGULAR VERBS 1-5

BASIC IRREGULAR VERBS 1-5 BASIC IRREGULAR VERBS 1-5 He was the best of us all. She was mine, and we were sweethearts. My travels to Afghanistan began many, many years ago. They drove at night or in the early morning to avoid air

Detaylı

The Present Perfect Tense. Ali is looking for his key. He can t find it. He has lost his key. Finished. Done Been

The Present Perfect Tense. Ali is looking for his key. He can t find it. He has lost his key. Finished. Done Been The Present Perfect Tense Ali is looking for his key. He can t find it. He has lost his key. I / you / we / they have He / she / it / Ahmet / Esra has Finished Lost Done Been (Past Participle) When we

Detaylı

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem

Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem Hibrit Online Eğitim Zafer HOCA YDS Academy YDS YÖKDiL Hibrit Sistem All is well that ends well. (Sonu iyi biten herşey iyidir. ) 1 Hibrit Online Eğitim Hibrit Online Eğitim Sistemi Nedir? Online Eğitimin

Detaylı

KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110.

KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak hear about hear from. 110. 1. add up 2. back away 3. back down 4. back out 5. back up 6. blow up 7. blow out 8. break away 9. break out KPDS-ÜDS MINI PHRASAL VERBS SÖZLÜĞÜ 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak 1) bir fikri artık

Detaylı

KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ

KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ KPDS VE ÜDS İÇİN PHRASAL VERB LİSTESİ 1. add up 1) bir şeyin miktarına ekleme yapmak 2. back away 1) bir fikri artık desteklemediğini göstermek 3. back down 1) hatalı olduğunu kabul etmek 2) bir şeyi yapmayı

Detaylı

YDS. Basic Words / Verbs 1. 0 222 231 22 66 / Eskişehir - 1 - www.sistemdil.com. 31. carry: taşımak, bir yerden bir yere götürmek

YDS. Basic Words / Verbs 1. 0 222 231 22 66 / Eskişehir - 1 - www.sistemdil.com. 31. carry: taşımak, bir yerden bir yere götürmek 1. accept: kabul etmek, onaylamak 2. act: rol yapmak, davranış göstermek 3. add: eklemek, toplamak, ilave etmek 4. admire: hayran olmak, saygı duymak 5. agree: hemfikir olmak, kabul etmek 6. allow: izin

Detaylı

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek.

Etekleri tutuşmak. Kafası kızmak. Telaşlanmak. Öfkelenmek. Dikkatle dinlemek. Kulak kesilmek. Gözden düşmek. Değerini kaybetmek. Kafası kızmak Öfkelenmek Etekleri tutuşmak Telaşlanmak Kulak kesilmek Dikkatle dinlemek Gözden düşmek Değerini kaybetmek Büyüsüne kapılmak Çekiciliğinden kurtulamamak Arkası kesilmemek Günlerce sürmek

Detaylı

DEYİM KARTLARI 2 Hazırlayan Mehmet Solmaz Resimleyen Filiz İrem Özbaş Dizgi Mizanpaj Kadriye Yurt 1. Baskı Ağustos 2017 ISBN: 978-605-65959-6-7 2017 yazmabecerileri.com tüm hakları saklıdır. Baskı Yeri

Detaylı

DEYİM KARTLARI 1 Hazırlayan Mehmet Solmaz Resimleyen Filiz İrem Özbaş Dizgi Mizanpaj Kadriye Yurt 1. Baskı Ağustos 2017 ISBN: 978-605-65959-5-0 2017 yazmabecerileri.com tüm hakları saklıdır. Baskı Yeri

Detaylı

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki

All in all: Hepsi hepsi, hepi topu, sonuçta Just: Sadece Another: Diğer, öteki 8. DERS ÇEVİRİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ Another Brick in the Wall (Duvardaki Bir Başka Tuğla) Pink Floyd We don't need no education Need: İhtiyaç duymak Education: Eğitim İhtiyacımız yok, eğitime hayır

Detaylı

DEYİM YERİNDEYSE. Ed tör: Doç. Dr. Yusuf DOĞAN. Yazarlar: Dr. H. Emel ŞİRİN Sevtap IŞIK Ceren ÇEVİK Tuğba DOĞRU Tuncay DALKIÇ Baran SOLAR

DEYİM YERİNDEYSE. Ed tör: Doç. Dr. Yusuf DOĞAN. Yazarlar: Dr. H. Emel ŞİRİN Sevtap IŞIK Ceren ÇEVİK Tuğba DOĞRU Tuncay DALKIÇ Baran SOLAR DEYİM YERİNDEYSE Ed tör: Doç. Dr. Yusuf DOĞAN Yazarlar: Dr. H. Emel ŞİRİN Sevtap IŞIK Ceren ÇEVİK Tuğba DOĞRU Tuncay DALKIÇ Baran SOLAR Res mleyen: Mehmet BABAT Editör: Doç. Dr. Yusuf Doğan DEYİM YERİNDEYSE

Detaylı

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ. Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ORTAÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ MADDE 164 Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller Kınama cezasını gerektiren davranışlar ve fiiller şunlardır: a) Okulu, okul eşyasını

Detaylı

Faydalı Olması Dileklerimizle...

Faydalı Olması Dileklerimizle... 23 Faydalı Olması Dileklerimizle... Emrah&Elvan PEKŞEN ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkokul1.com ilkok Deyimler Duygu,düşünce ve durumları

Detaylı

Basic Words / Verbs 3 YDS. 0 222 231 22 66 / Eskişehir - 1 - www.sistemdil.com. 31. comment (on/about): yorum yapmak. 1. absorb: (sünger vb) emmek

Basic Words / Verbs 3 YDS. 0 222 231 22 66 / Eskişehir - 1 - www.sistemdil.com. 31. comment (on/about): yorum yapmak. 1. absorb: (sünger vb) emmek 1. absorb: (sünger vb) emmek 2. abuse: istismar etmek, kötüye kullanmak 3. access: erişmek, ulaşmak 4. accompany by: birine eşlik etmek 5. achieve: başarmak, kazanmak 6. acknowledge: kabul etmek 7. acquire:

Detaylı

2000 COMMON VOCABULARY WORDS

2000 COMMON VOCABULARY WORDS 2000 Common Words, p. 1 2000 COMMON VOCABULARY WORDS abece abi abla abone acaba acayip acele acı acıkmak acımak aç açık açıklamak açılış açılmak açmak ad ada adalet adam âdet âdî adres aferin affetmek

Detaylı

OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ?

OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ? KURALLAR OKULUMUZDA NASIL DAVRANMALIYIZ? OKULUMUZDA UYMAMIZ GEREKEN KURALLAR NELERDİR? GENEL KURALLAR TÖREN KURALLARI SERVİS KURALLARI SINIF KURALLARI YEMEKHANE KURALLARI GENEL KURALLAR GENEL KURALLAR

Detaylı

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi

Put on make-up: Makyaj yapmak Brush: Taramak Long: Uzun. Then: Sonra Ask: Sormak Look: Görünmek All right: İyi 7. DERS ÇEVİRİ METİNLERİ VE ÇEVİRİLERİ Eric Clapton - Wonderful Tonight (Bu Gece Harika(sın)) It's late in the evening; Late: Geç Evening: Akşam Akşamın geç bir vakti She's wondering what clothes to wear.

Detaylı

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri

Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri Ünite 01: Arapçada Kelime ve Cümle Çeşitleri :١ mı, mi? baba ( ) uzaklaştım uzaklaştırmak uzaklaştırmak evin kapıları babam yetişiyorum eğitim görüyorum ecdadım, atam saygı otur! seviyorum seni seviyorum

Detaylı

1 Sabah yataktan kalkmak 0 1 2 3 4 5 6 7. 2 Küvete girip çıkmak 0 1 2 3 4 5 6 7. 3 Saç yıkamak, taramak 0 1 2 3 4 5 6 7

1 Sabah yataktan kalkmak 0 1 2 3 4 5 6 7. 2 Küvete girip çıkmak 0 1 2 3 4 5 6 7. 3 Saç yıkamak, taramak 0 1 2 3 4 5 6 7 JAQQ ( JUVENILE ARTHRITIS QUALITY OF LIFE QUESTIONNAIRE) 1. BÖLÜM: BÜYÜK MOTOR FONKSİYONLAR A. Son iki hafta içerisinde, aşağıdaki aktiviteleri yaparken artrit ya da tedavisine bağlı olarak ne sıklıkla

Detaylı

Veli Mektupları MyLittle Island 1

Veli Mektupları MyLittle Island 1 Veli Mektupları MyLittle Island Unit My Little Island ın ilk ünitesine hoş geldiniz. Bu ünite çocuğunuzu programla tanıştırır. Bu Hoş geldin ünitesinde çocuklar ada macerasıyla ve kitabın ana karakterleri

Detaylı

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE 1-2- 3-4- 5-6- 7-8- -E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile

ile -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE -DE 1-2- 3-4- 5-6- 7-8- -E -E -DEn ile -İ -İ -İ -İ ile ile ile -E -E -DEn -DEn -DEn -DEn -DEn -E -E -E ile ile ile 1-2- 3-4- 5-6- 7-8- 9-10- 11-12- 13-14- 15-16- 17-18- 19-20- VERBS Ø Acc. Abl. Da. Loc. A açmak (to open) ağlamak (to cry) almak (to take, to buy) alışmak (to get used to) anlamak (to understand) aramak

Detaylı

DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU

DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU 1 DERS HEDEFLERİ YAZMA KILAVUZU Yeterliliğe dayalı hedef yazarken; Hedef yazılırken hedefin kapsaması gereken 3 temel ölçüt vardır. Koşulların belirtilmesi, kabul edilebilir performansın ifade edilmesi,

Detaylı

A Acele işe şeytan karışır. Açık gözlü (Gözü açık) Açık kapı bırakmamak Adam yerine koymak(adamdan saymak) Adını ağzına almamak Ağırına gitmek

A Acele işe şeytan karışır. Açık gözlü (Gözü açık) Açık kapı bırakmamak Adam yerine koymak(adamdan saymak) Adını ağzına almamak Ağırına gitmek A Acele işe şeytan karışır. Açık gözlü (Gözü açık) Açık kapı bırakmamak Adam yerine koymak(adamdan saymak) Adını ağzına almamak Ağırına gitmek (Gücüne gitmek) Ağız kalabalığına getirmek Ağızlara sakız

Detaylı

ÖZEL BİLGE ATABEY KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ

ÖZEL BİLGE ATABEY KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ ÖZEL BİLGE ATABEY KOLEJİ REHBERLİK SERVİSİ Srumluluk becerisi nasıl kazandırılır? Çcuklara srumluluk duygusunu kazandırabilmek için, gelişim dönemleri ve özellikleri hakkında bilgi sahibi lmak en önemli

Detaylı

Y YABANCI YAĞ YAĞMUR YAHUDİ YAKA SİLKMEK

Y YABANCI YAĞ YAĞMUR YAHUDİ YAKA SİLKMEK Y YABANCI YAĞ Her iki el göğüs hizasında, sol elin işaret ve orta parmak açık, öbür parmaklar kapalı (V el) ve avuç içi karşıya bakacak şekilde; sağ elin işaret parmağı açık, öbür parmaklar kapalıdır.

Detaylı

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler;

SORUMLULUK Değerli Velilerimiz, Sorumluluk Nedir? Sorumluluk Sahibi Bireyler; SORUMLULUK "Bir meselenin tartışmasına katılan kimse düşündüğünü, kanaatini açık söylemeli, yaptıklarını da kendi namına yapmalı, yaptığının sorumluluğunu da kendi üzerine almalıdır". M.K.ATATÜRK Değerli

Detaylı

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRETİM YILI ORYANTASYON ÇALIŞMASI

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MESLEK YÜKSEKOKULU ÖĞRETİM YILI ORYANTASYON ÇALIŞMASI AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM 2018 2019 ÖĞRETİM YILI ORYANTASYON ÇALIŞMASI ÜNĠVERSĠTENĠN GENEL YAPISI Üniversite Rektör Enstitüler (Enstitü Müdürü) Fakülteler (Dekan) Merkezler (Müdür) Yüksek

Detaylı

İçindekiler. etkilipratikingilizce

İçindekiler. etkilipratikingilizce İçindekiler Uçmak Fly... 6 Tutmak Hold... 6 Düşmek Fall... 7 İçmek Drink... 7 Araba Sürmek Drive... 8 Göndermek Send... 8 Büyümek / Büyütmek Grow... 9 Acımak / Acıtmak Hurt... 9 Göstermek Show... 10 Ateş

Detaylı

**Aba altından değnek göstermek: Sert görünmemekle birlikte karşısındakini üstü kapalı bir şekilde korkutmak.

**Aba altından değnek göstermek: Sert görünmemekle birlikte karşısındakini üstü kapalı bir şekilde korkutmak. **Aba altından değnek göstermek: Sert görünmemekle birlikte karşısındakini üstü kapalı bir şekilde korkutmak. **Acem kılıcı gibi olmak : Karşıt olan iki tarafa da onların yanındaymış gibi görünmek. **Açık

Detaylı

BİTKİSEL ÜRETİM VE TEKNOLOJİLERİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI 1.2. ve 3. SINIFLAR ORYANTASYON TOPLANTIS Niğde

BİTKİSEL ÜRETİM VE TEKNOLOJİLERİ BÖLÜMÜ ÖĞRETİM YILI 1.2. ve 3. SINIFLAR ORYANTASYON TOPLANTIS Niğde BİTKİSEL ÜRETİM VE TEKNOLOJİLERİ BÖLÜMÜ 2016-2017 ÖĞRETİM YILI 1.2. ve 3. SINIFLAR ORYANTASYON TOPLANTIS 30.11.2016 Niğde BİTKİSEL ÜRETİM VE TEKNOLOJİLERİ BÖLÜMÜ AKADEMİK KADRO BİTKİSEL ÜRETİM VE TEKNOLOJİLERİ

Detaylı

Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Süresi

Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Süresi PowerPoint - Outlook Ön Koşullar (POWERPOİNT) Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Eğitimin Süresi Saat Ön Koşullar (OUTLOOK) Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Temel Eğitimi Eğitimin Süresi 5 Saat

Detaylı

Hareket. 1-4 yaş arası

Hareket. 1-4 yaş arası emeklemek sürünmek zıplamak yuvarlanmak takla atmak tırmanmak atlamak koşmak kaymak kıyameti koparmak sallanmak oynamak emeklemek sürünmek zıplamak yuvarlanmak takla atmak tırmanmak atlamak koşmak kaymak

Detaylı

Important vocabularies we learned during the year. Yıl boyunca öğrendiğimiz önemli kelimeler

Important vocabularies we learned during the year. Yıl boyunca öğrendiğimiz önemli kelimeler Important vocabularies we learned during the year. Yıl boyunca öğrendiğimiz önemli kelimeler A Hundred Yüz Art Sanat Begin Başlamak Bread Ekmek Country Ülke Eighty Seksen English İngilizce Fifty Elli Forty

Detaylı

Veli Mektupları MyLittle Island 2

Veli Mektupları MyLittle Island 2 Veli Mektupları MyLittle Island Unit 1 My Little Island ın 1. ünitesine hoşgeldiniz. Bu ünite çocuğunuzu programın ikinci kitabıyla tanıştırıyor. Bu tanışma ünitesinde çocuklar kitabın ana karakterleri

Detaylı

VOCABULARY LIST. late. leave. : ayrılmak, terk etmek call. listen. : dinlemek cartoon. live. : yaşamak chat. lunch. : öğle yemeği chess. marble.

VOCABULARY LIST. late. leave. : ayrılmak, terk etmek call. listen. : dinlemek cartoon. live. : yaşamak chat. lunch. : öğle yemeği chess. marble. Unıt 1 3 1 VOCABULARY LIST arrive : varmak, ulaşmak late : geç brush : fırçalamak leave : ayrılmak, terk etmek call : çağırmak, adlandırmak listen : dinlemek cartoon : çizgi film live : yaşamak chat :

Detaylı

10. SINIF 21. ETKİNLİK

10. SINIF 21. ETKİNLİK 10. SINIF 21. ETKİNLİK Etkinliğin Adı: ÖZELLİĞİM HANGİ MESLEĞE UYGUN? Sınıf: 10. sınıf Yeterlik Alanı: Eğitsel Ve Mesleki Gelişim Kazanım: İlgi duyduğu mesleklerin gerektirdiği kişilik özellikleri ile

Detaylı

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend.

1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she. 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is. 1. This is girlfriend. 1. English? a. She is b. Is c. He d. Is she 1. This is an office, and tables. a. those are b. that are c. these d. that is 1. This is girlfriend. a. hers b. to him c. of her d. his 1. There are people

Detaylı

YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş

YDS PHRASAL VERBS. Dr. Cahit Karakuş YDS PHRASAL VERBS Dr. Cahit Karakuş abstain from pv sakınmak (alkol, ilaç vb); uzak durmak (avoid from)! account for pv açıklamak, izah etmek, hesap vermek act for pv birinin yerine bakmak, temsil etmek.

Detaylı

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma

Lesson 63: Reported speech. Ders 63: Bildirilen konuşma Lesson 63: Reported speech Ders 63: Bildirilen konuşma Reading (Okuma) He told me that he would come. (Bana geleceğini söyledi.) She said that she would be fine. (İyi olacağını söyledi.) He promised that

Detaylı

Eskişehir Dilsem Dil Kursu

Eskişehir Dilsem Dil Kursu YDS İÇİN EN ÖNEMLİ PHRASAL VERB KULLANIMLARI No Phrasal Verb frq Türkçesi 1 make up 18 oluşturmak (=account for), uydurmak (=fabricate), telafi etmek 2 put off 14 ertelemek (=pospone, adjourn, delay, defer,

Detaylı

TÜRKMEN TÜRKÇESİNDEKİ BASİT FİİLLERİN TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ BASİT FİİLLERLE KARŞILAŞTIRILMASI

TÜRKMEN TÜRKÇESİNDEKİ BASİT FİİLLERİN TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ BASİT FİİLLERLE KARŞILAŞTIRILMASI TÜRKMEN TÜRKÇESİNDEKİ BASİT FİİLLERİN TÜRKİYE TÜRKÇESİNDEKİ BASİT FİİLLERLE KARŞILAŞTIRILMASI ÖZET Tuna BEŞEN DELİCE Türk lehçelerinin tasnifi, öğretimi ve dilbilgisel denkliklerinin oluşturulmasında fiillerin

Detaylı

The numbers lead a dance Number: Sayı Lead: Önderlik etmek, neden olmak, yol göstermek Sayılar bir dansa öncülük/rehberlik eder

The numbers lead a dance Number: Sayı Lead: Önderlik etmek, neden olmak, yol göstermek Sayılar bir dansa öncülük/rehberlik eder 1 - Shape of My Heart Sting Söz ve Besteci: Sting & Dominic Miller He deals the cards as a meditation to deal cards: (oyun) kartları(nı) dağıtmak (O) bir meditasyon gibi/olarak kartları dağıtır meditation:

Detaylı

İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK AKADEMİK TÜRKÇE DERSİ İÇİN KELİME LİSTESİ. Hazırlayan: Doç.Dr. Mustafa ALTUN

İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK AKADEMİK TÜRKÇE DERSİ İÇİN KELİME LİSTESİ. Hazırlayan: Doç.Dr. Mustafa ALTUN İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNE YÖNELİK AKADEMİK TÜRKÇE DERSİ İÇİN KELİME LİSTESİ http://www.dilbilimi.net/akademik_turkce.html Hazırlayan: Doç.Dr. Mustafa ALTUN Son Güncelleme: 14 Şubat 2015 1 Açıklama:

Detaylı

Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 3 Sayı:4 Yıl:2000

Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 3 Sayı:4 Yıl:2000 TÜRKÇE SÖZLÜKTEKİ ÖRNEKLERDEN HAREKETLE DÖNÜŞLÜ VE İŞTEŞ FİİLLERİN GEÇİŞLİLİK DURUMLARI ÖZET Yrd. Doç. Dr. HÜLYA SAVRAN* Dönüşlü fiillerle işteş fiillerin çok azının nesne aldığı bilinmektedir. Bu makalede,

Detaylı

Important vocabularies we learned during the year

Important vocabularies we learned during the year Important vocabularies we learned during the year Yıl boyunca öğrendiğimiz önemli kelimeler on board güvertede shake sallamak fasten your seat belt emniyet kemerini tak storm fırtına bumpy flight sarsıntılı

Detaylı

What Is Team Leadership?

What Is Team Leadership? What Is Team Leadership? What Is Team Leadership? Team leadership is the management of a group of people brought together to work to achieve a common goal.in order to get everyone to work as one functioning

Detaylı

2013 Hedefleriniz Neler Olsun? Çiğdem Atabey, Yaşam Koçu - Yazar. www.cigdematabey.com. ncigdematabey@gmail.com

2013 Hedefleriniz Neler Olsun? Çiğdem Atabey, Yaşam Koçu - Yazar. www.cigdematabey.com. ncigdematabey@gmail.com 2013 Hedefleriniz Neler Olsun? Çiğdem Atabey, Yaşam Koçu - Yazar ncigdematabey@gmail.com Bu e-kitabı, içeriğinde değişiklik yapmamak kaydıyla arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. "Hayatın bir film olsa,

Detaylı

İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE (Dİ Lİ GEÇMİŞ ZAMAN) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. www.ekolayingilizce.com Simple Past Tense Verbs

İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE (Dİ Lİ GEÇMİŞ ZAMAN) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA. www.ekolayingilizce.com Simple Past Tense Verbs İNGİLİZCE GRAMER SIMPLE PAST TENSE (Dİ Lİ GEÇMİŞ ZAMAN) GRAMER ANLATIMI ALIŞTIRMA SIMPLE PAST TENSE (+) I went to school yesterday. She made the beds last night. They liked coffee. (?) Did you go to school?

Detaylı

Aşağıda verilen atasözleri ve deyimleri inceleyelim. Baklayı ağzından çıkarmak. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur

Aşağıda verilen atasözleri ve deyimleri inceleyelim. Baklayı ağzından çıkarmak. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur Aşağıda verilen atasözleri ve deyimleri inceleyelim. Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur Bakımı zamanında yapılan aletler verimli olarak çalışabilirler. Kişinin sağlığı bile bunun örneğidir. Kendine bakmayan

Detaylı

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİ VE İNGİLİZCE HAZIRLIK SINIFI YÖNERGESİ

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİ VE İNGİLİZCE HAZIRLIK SINIFI YÖNERGESİ KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİ VE İNGİLİZCE HAZIRLIK SINIFI YÖNERGESİ TANIMLAR Madde 1. Bu Yönergede yer alan: Üniversite : Kadir Has Üniversitesi ni, Mütevelli Heyeti : Kadir Has Üniversitesi

Detaylı

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için

can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için Can, could, would like to, may. a) can: e bilir, a bilir. can herhangi bir şeyi yapabilmeye yetenekli olduğumuzu belirtmek için kullanırız. Olumlu cümle (can olumlu) cümlede yetenek bildirir. I can speak

Detaylı

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır:

1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1 Ahlâk nedir? Ahlâk; insanın ruhuna ve kişiliğine yerleşen alışkanlıklardır. İki kısma ayrılır: 1. Güzel ahlâk 2. Kötü ahlâk 2 Güzel ahlâk neye denir? Allah ın ve Resulü nün emir ve tavsiye ettiği, diğer

Detaylı

TAKI YÜZEYİNİ SÜSLEME DERSİ. Kalem atarak takıların yüzeyini süslemek

TAKI YÜZEYİNİ SÜSLEME DERSİ. Kalem atarak takıların yüzeyini süslemek TAKI YÜZEYİNİ SÜSLEME DERSİ Dersin Modülleri Mıhlama Mine Kalem Atma Kazandırılan Yeterlikler Her türlü takı üzerine taş mıhlamak Soğuk mine tekniğiyle takıların yüzeyini süslemek Kalem atarak takıların

Detaylı

YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU

YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU ORTAK DERSLER YABANCI DİL I Okutman Derya KOCAOĞLU 1 Ünite: 10 A REAL ACHIEVEMENT Okutman Derya KOCAOĞLU İçindekiler 10.1. PARTS OF THE BODY (VÜCUDUN BÖLÜMLERİ)... 3 10.2. VERBS OF MOVEMENT (HAREKET BİLDİREN

Detaylı

«Sık kullanılan slang ifadeleri»

«Sık kullanılan slang ifadeleri» «Sık kullanılan slang ifadeleri» Slang, İngilizce de günlük hayatta kullanılan resmi olmayan ve kitaplarda bulamayacağın ifadeler. Slang ile ilgili en zor şey, kullanıldığı durumları iyi bilmek. Burada

Detaylı

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They

I WOULD come to the party but... You He,She,It We They İsteklilik (willingness), kararlılık (determination), istek (request) ikram - teklif (offer), red (refusal) ve geçmişte alışkanlık (habit in the past) ifade eder. A WILLINGNESS - DETERMINATION (isteklilik

Detaylı

BÖLÜM 1 SINAVLARA HAZIRLANMAK

BÖLÜM 1 SINAVLARA HAZIRLANMAK İÇİNDEKİLER GİRİŞ... XI BÖLÜM 1 SINAVLARA HAZIRLANMAK 1 Sınav Süreci...3 Giriş...3 Neden Sınav Oluruz?...4 Sınav Süreci...5 Sınavlara Hazırlanmak...6 Sınava Girmek...7 Sınavlara Rağmen Öğrenmek...8 Değişik

Detaylı

Mesleğini seçme aşamasında olan ve işini kolaylaştıracak bir test arayan herkes aşağıdaki testten faydalanabilir: Kişiliğe Göre Meslek Seçimi Testi

Mesleğini seçme aşamasında olan ve işini kolaylaştıracak bir test arayan herkes aşağıdaki testten faydalanabilir: Kişiliğe Göre Meslek Seçimi Testi Lisede alan seçimi, üniversitede bölüm seçimi derken daha küçük yaşlardan meslek seçimine doğru hızla ilerleyen öğrenciler için ideal mesleği seçmek oldukça önemli. İdeal mesleği seçerken, öğrencilerin

Detaylı

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ ΙV ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ ΠΡΟΦΟΡΙΚΟ ΛΟΓΟ (70013 Γ) HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK Sağlıklı bir

Detaylı

YDS ÖNEMLİ KELİMELER

YDS ÖNEMLİ KELİMELER Sack Sag Sagacious Sage Salutary Salutation Salvage Sanction Sanctity Sanitary Sanity Saturnine Scale Scant Scatter Sceptial Scold Scorn Screen Scrub Scrutiny Seal Sedentary Sediment Segregate Sentence

Detaylı

AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs -

AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs - AKADEMİK KELİME LİSTESİ - Phrasal Verbs - wwwistdilakademisi.com abide by: riayet etmek, uymak = conform, act in accordance, comply with We have to abide by rules. (Kurallara riayet etmeliyiz.) back up:

Detaylı

SINIF GEÇME YÖNETMELİĞİ KÜÇÜKYALI MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ

SINIF GEÇME YÖNETMELİĞİ KÜÇÜKYALI MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ SINIF GEÇME YÖNETMELİĞİ DEVAM-DEVAMSIZLIK ve İLİŞİK KESME DEVAM-DEVAMSIZLIK ve İLİŞİK KESME Günlük toplam ders saatinin yarısından fazla derse gelmeyenlerin devamsızlığı bir gün, diğer devamsızlıklar ise

Detaylı

MARTI KOLEJİ --------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

MARTI KOLEJİ -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- Sayın Velimiz, Öğrencilerimizin başarılı, sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamında olmaları için okulumuzun Öğrenci Veli Okul Sözleşmesi size gönderilmiştir. Bu sözleşmeleri öğrencimizle birlikte okuyup

Detaylı

İ İBADET İCRA İÇEL İÇİN İÇİNE ATMAK

İ İBADET İCRA İÇEL İÇİN İÇİNE ATMAK İ İBADET İCRA Her iki el göğüs hizasındadır. Sol elin işaret parmağı açık, sağ el sol işaret parmağının üzerinde sağ elin başparmağı, işaret parmağı ve orta parmağı birbirine sürtülür (şıklatılır). Sağ

Detaylı

TÜRKMENCEDE ÜNLÜ UZUNLUKLARIYLA

TÜRKMENCEDE ÜNLÜ UZUNLUKLARIYLA TÜRKMENCEDE ÜNLÜ UZUNLUKLARIYLA BİRBİRİNDEN AYRıLAN KELİMELER ÜZERİNE MUSA DUMAN Türkiye Türkçesinde aynı seslere sahip isim ve [iii kökleri arasındaki ses benzerliği, ilk bakışta, bu kelimelerin aynı

Detaylı

YDS PHRASAL VERB LIST

YDS PHRASAL VERB LIST YDS PHRASAL VERB LIST PHRASAL VERB SYNONYM-DEFINITION TURKISH DEFINITION abide by conform, act in accordance uymak, riayet etmek account for explain, be the reason for, form, be a particular amount of

Detaylı

HOLLAND IN 6 KİŞİLİK TİPİ

HOLLAND IN 6 KİŞİLİK TİPİ KİŞİLİK TİPİ GERÇEKÇİ ARAŞTIRICI ARTİSTİK SOSYAL GİRİŞİMCİ BELİRGİN ÖZELLİKLERİ Sabırlı ve hoşgörülü, pratik, maddeci, erkeksi, antisosyal, uyumlu, içten, doğal, sabırlı, iç görüleri ve başarma güdüleri

Detaylı

Sayfa 1 3

Sayfa 1 3 PowerPoint 5 Saat Ön Koşullar (Eğitimler) Temel Bilgisayar Eğitimi, Word Eğitimi Eğitimin Süresi (Saat) 5 Saat Katılımcılar eğitim sonunda; sunum hazırlarken slaytlarında yer verdikleri nesnelerin (resim,

Detaylı

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ 4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ TEMALAR 1. TEMA: BİREY VE TOPLUM 2. TEMA: DEĞERLERİMİZ 3. TEMA: ATATÜRK 4. TEMA: ÜRETİM-TÜKETİM VE VERİMLİLİK 5. TEMA: SAĞLIK VE ÇEVRE 6. TEMA: YENİLİKLER VE GELİŞME 7. TEMA:

Detaylı

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma

Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma Lesson 18 : Do..., Don t do... Ders 18: yap, yapma Reading (Okuma) Walk on this road. (Bu yoldan yürü.) Write an email to me. (Bana bir e-posta yaz.) Dance on the stage! (Sahnede dans et!) Good night,

Detaylı

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS

UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS UNIT 4 MY DAILY ROUTINE BOOKLETS CygnusLanguage.com Brush teeth Comb hair See a movie 4 6 7 8 9 0 4 4 6 7 8 4 6 7 Do homework Go shopping Read a book Get on the bus Get dressed Go to bed Get up Wash hands

Detaylı

fishing camping climbing drawing knitting puzzles checkers chess origami tic tac toe blind man s buff chinese whispers soccer dodgeball stamps

fishing camping climbing drawing knitting puzzles checkers chess origami tic tac toe blind man s buff chinese whispers soccer dodgeball stamps Resimli Kelime Bilgisi fishing camping climbing drawing knitting puzzles checkers chess origami tic tac toe blind man s buff chinese whispers soccer dodgeball stamps Ünite Kelimelerinin anlamları fishing:

Detaylı

imac Intel 20 "EMC 2105 ve 2118 Optik Sürücü

imac Intel 20 EMC 2105 ve 2118 Optik Sürücü imac Intel 20 "EMC 2105 ve 2118 Optik Sürücü Değiştirme imac'inizi Intel 20 "2105 ve 2118 EMC optik sürücüyü değiştirin. Yazan: Walter Galan GİRİŞ kompakt diskler okumak için kırık optik sürücüyü değiştirin.

Detaylı

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİ VE İNGİLİZCE HAZIRLIK OKULU İŞLEYİŞ VE KURALLARI ÖĞRETİM-EĞİTİM DİLİ:

KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİ VE İNGİLİZCE HAZIRLIK OKULU İŞLEYİŞ VE KURALLARI ÖĞRETİM-EĞİTİM DİLİ: KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİ VE İNGİLİZCE HAZIRLIK OKULU İŞLEYİŞ VE KURALLARI ÖĞRETİM-EĞİTİM DİLİ: Kadir Has Üniversitesi nde eğitim İngilizce ağırlıklıdır. Üniversiteye kabul edilen öğrenciler

Detaylı

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! 4. SINIF T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ B KİTAPÇIK TÜRÜ ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BİLİM VE SANAT MERKEZLERİ ÖĞRENCİ SEÇME

Detaylı

İNŞAAT ŞANTİYELERİNDE YAPILAN YANLIŞ VE DOĞRU UYGULAMALAR

İNŞAAT ŞANTİYELERİNDE YAPILAN YANLIŞ VE DOĞRU UYGULAMALAR İNŞAAT ŞANTİYELERİNDE YAPILAN YANLIŞ VE DOĞRU UYGULAMALAR F.ÜNAL TOKTAŞ ELEK. Y. MÜH. A SINIFI İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI unaltoktas.com Sayfa 1 / 17 İNŞAAT ŞANTİYELERİNDE YAPILAN YANLIŞ VE Geçitlerde dar ve

Detaylı

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak

Lesson 24: Prepositions of Time. (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları. Zaman Edatlarını Kullanmak Lesson 24: Prepositions of Time (in, on, at, for, during, before, after) Ders 24: Zaman Edatları Zaman Edatlarını Kullanmak Reading (Okuma) I was born in 2000. ( 2000 de doğdum) We work in the garden in

Detaylı

imac Intel 17 "Sabit Disk Değiştirme

imac Intel 17 Sabit Disk Değiştirme imac Intel 17 "Sabit Disk Değiştirme Yazan: Walter Galan GİRİŞ Daha fazla depolama alanı kazanmak için sabit diskinizi yükseltin! ARAÇLAR: Phillips 1. Tornavida (1) Plastik Kartlar (1) Spudger (1) T10

Detaylı

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE DUYU ORGANLARIYLA KURULAN DEYİMLER THE IDIOMS FORMED BY SENSE ORGANS IN TURKEY TURKISH

TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE DUYU ORGANLARIYLA KURULAN DEYİMLER THE IDIOMS FORMED BY SENSE ORGANS IN TURKEY TURKISH Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi The Journal of International Social Research Cilt: 10 Sayı: 50 Volume: 10 Issue: 50 Haziran 2017 June 2017 www.sosyalarastirmalar.com Issn: 1307-9581 TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE

Detaylı

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15

İçindekiler. Giriş. Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 İçindekiler Giriş Bölüm 1: MINDFUCK ya da olasılıklarımız ve gerçek yaşamımız arasındaki boşluk 15 Kafamızın içindeki bariyer Hiçbir şeyi hak etmediğini sanan kadın Yanlış bir hayata çakılıp kalan adam

Detaylı

Disiplin Disiplin cezaları MADDE 163- Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller MADDE 164-

Disiplin Disiplin cezaları MADDE 163- Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller MADDE 164- Disiplin Disiplin cezaları MADDE 163- (1) Öğrencilere, disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiillerinin niteliklerine göre; a) Kınama, b) Okuldan kısa süreli uzaklaştırma, c) Okul değiştirme, ç) Örgün

Detaylı

YDS. Basic Words / Verbs 2. 0 222 231 22 66 / Eskişehir - 2 - www.sistemdil.com. 31. chat: sohbet etmek, çene çalmak

YDS. Basic Words / Verbs 2. 0 222 231 22 66 / Eskişehir - 2 - www.sistemdil.com. 31. chat: sohbet etmek, çene çalmak 1. accuse: suçlamak (accuse sb of sth) 2. address: adres yazmak (2) hitap etmek 3. admit: itiraf etmek, kabul etmek 4. affect: etkilemek 5. afford: parası yetmek, alabilmek 6. analyse: analiz etmek, detaylı

Detaylı

Yazan: Miroslav Djuric

Yazan: Miroslav Djuric ipod 5. Nesil (Video) Logic Kurulu Yedek Yazan: Miroslav Djuric GİRİŞ Bu kılavuz, ipod Video'nun mantık kartını değiştirmek nasıl gösterir. ARAÇLAR: ifixit Açılış Araçları (1) Phillips 00 Tornavida (1)

Detaylı

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE!

BÖĞRENCİLERİN DİKKATİNE! 3. SINIF T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ B KİTAPÇIK TÜRÜ ÖZEL EĞİTİM VE REHBERLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BİLİM VE SANAT MERKEZLERİ ÖĞRENCİ SEÇME

Detaylı

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLARI YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLARI YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ YURTLARI YÖNETMELİĞİ Amaç BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Abant İzzet Baysal Üniversitesine bağlı öğrenci yurtlarının

Detaylı

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek»

«Soru Sormak ve Bir Şey İstemek» «Soru Sormak ve Bir Şey İstemek» Soru sormak için kullanılan kalıplar. Önemli soru kelimeleri. Sorulan sorulara cevap vermek için kullanabileceğin kalıplar. Anlık kararlar ve öneriler için sık kullanılan

Detaylı

Yazan: Nicolas Siemsen

Yazan: Nicolas Siemsen Mercedes W123 Buji, Kalem Stil Değiştirme Sizin dizel her türlü hava koşulunda hızlı başlatmak için, ve başladıktan kısa sürede sorunsuz çalıştırmak için kızdırma bujileri çalışma tam bir set bağlıdır.

Detaylı

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman

Lesson 20: Where, when. Ders 20: Nerede, ne zaman Lesson 20: Where, when Ders 20: Nerede, ne zaman Reading (Okuma) Where is the City Hall? (Belediye binası nerede?) Where are you now? (Şu an neredesin?) Where is he working? (Nerede çalışıyor?) Where did

Detaylı