(Cem Alpar bütün bir yıl boyunca odama girip çıkıp ta yeter, birazda iktisat oku diyordu.

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "(Cem Alpar bütün bir yıl boyunca odama girip çıkıp ta yeter, birazda iktisat oku diyordu."

Transkript

1 «BUNALIM»IN SİYASAL İKTiSADI ÜZERİNE BİR DENEME Reha BiLGE(*) (Cem Alpar bütün bir yıl boyunca odama girip çıkıp ta yeter, birazda iktisat oku diyordu. rih okuduğun artık Kaderin cilvesi: Ben bu yazıyı hazırlıyor), yazdım. O ise bir tarih seminerine bildiri I - Düşünsel bir gezinti : Klasik iktisactın ünlü adlarından Da vi d Ricardo, gene klasik iktisactın ve nüfusbilimin ünlü adlarından Thomas Robert Malthus'a yazdığı mektuplardan birinde şu sözleri söylemiş: «Değinilerinizde bana yaptığınız kampliman çok hoş. Benim hakkımda böyle bir düşüneeye sahip olmanız hoşp.ma gidiyor. Ama korkarım, ön yargınızın sizi kör ettiği konusunda dünya benim gibi düşünecek» -4 Mayıs Bir başka mektubunda ise şu sözleri söylemiş Ricardo: «Sevgili Malthus artık bitiriyorum. Başka tartışmacılar gibi, bizde, uzun bir tartışmadan sonra, her birimiz kendi düşüncemize sıkıca sarıldık Arkadaşlığımız bu tartışmalarla hiç azalacak değil...» -31 Ağustos (1) David Ricardo'nun sözünü ettiği tartışma yalnızca kendisi ile T.R. Malthus arasında ve klasik iktisat bilimi çerçevesinde değil, tüm iktisat bilimi tarihi boyunca sürdürülmüş bir tartışma. 1 1 (*) Dr., A.l.T.l.A. Ekonomi Fakültesi. (1) H.C. Recktenwald; Geschichte der politischen Okonomie, s

2 Değ işik zan1an kesitlerinde değişik biçimlerde ifade edilsede özü şu; pazar ekonon1ileri kendi içlerinde üretin1 ile tüketinı ve tasarruf/birikim ile yatırım arasındaki ilişkileri düzenleıne yeteneğine sahip midirler, yoksa, zan1an zaman iktisadi süreç içerisinde dönemsel ya da yapısal bir takım «bunalımlar»ın ortaya çıkması kaçınılmaz mıdır? İktisat tarihine bir bakış T.R. Malthus'un değil, daha çok David Ricardo'nun kendisinin «Ön yargısı tarafından kör edildiği,, kanısını verebilir bize. Açıklaınaları eksik, yetersiz kalsa bile Thomas Malthus, uınutlu ve geleceğine güvenli klasik iktisactın evreninde «kendi düş'lincelerine sıkıca sanlmakla» haklı çıkmışa benzemektedir arası, yani yüzyıllık bir süre içinde; , , , , 1857, 1866, 1873, , , , 1907, 1913'te olmak üzere pazar ekonomileri l2 «bunalım» ile karşı karşıya kalmışlar, daha sonrada kısa 1920 «bunalımı,, 1929 bunalımı ve çok uzun bir yüksek konjonktür döneıninin ardından tüm dünya sistemini -merkezi plan ekonomilerini de- içeren 1970 sonrası «bunalıını» ile karşılaşmışlardır. T.R. Malthus -nedense nüfus üzerine yazdıkları kadar ün kazanmamış- «Siyasal iktisactın ilkeleri>> adlı yapıtında pazar ekonomisinin içinde taşıdığı dengesizlik eyiliınini gözlemlerken klasik iktisactın bir takım önkabullerini de eleştirir. «Onların, der, -klasik iktisactın Mill, Ricardo, Mill gibi ku.,. ramcılarını kastederek- temel yanılgısı, birikimin kendiliğinden talep doğuracağını kabul etmelerinde yatmaktadır.» (2) Ricardo -ve diğerleri- gelirin her parçasının, tün1üyle tüketuse ya da yatırılsa da hep aynı 'Çoklukta bir talebi etkileyeceği kanısındadırlar. Ne tek başına nüfus artışını (İspanya, Portekiz, Türkiye öro neğinde görüldüğü gibi der) ne ülkenin zenginliği tek başlarına bir etkin talep yaratmaya yeterli değildir, Malthus'a göre. Diğer klasikierin kendisinde zenginliğin kaynağını gördükleri sermaye birikimi, Malthus'a göre, gerekli bir koşuldur, aına yeterli değildir. Ulusların zenginliği yalnızca üretiınle değil, aynı zamanda dağıtını ile de bağımlıdır. Çünkü «bir ülkenin refahı tartışınasız tasarruf ile kurulur, ama yaşam zevkleri için yapı- (2) T.H. lvialthus; Grundsaetze der politisclıeıı l1koııomie, in \Virtschaftslu iseıı, s

3 lan harcamaların azalması ile değil artan kazançlardan sağlanan artırım ile». (3) Öte yandan sermaye birikimini neredeyse bir fetiş durumuna getiren klasik iktisat evreninde T.R. Malthus'un «artırımı kendi başına bir aınaç olarak değil, ulusun artan gereksinimlerini giderecek bir araç olarak algılamalıyız» dediği görülür. Artırırnın yatırıma dönüşmesi, diğer klasikierin tersine, T.R. Malthus'un düşünce dünyasında, kendi talebini yaratmaz... «Eğer bir bölgede üretilen malları tüketme eyilimi yoksa, bundan bir tıkanıklık doğar ki düşen fiyatlar da birikimi engellerler.» (4) Ama eğer ticaret her malın bir tüketici bulabildiği ve o tüketicinin gereksinim ve isteklerini karşılayacak bir dağılım sağlıyorsa, Malthus'a göre, refahın sağlanınası açısından bir adım atılmış olabilir. Artırırnın sağlanması ve yükselmesi belki bir koşuldur ama, aynı zamanda bir başka çelişkiyi doğurmaktadır Malthus'un gözünde : «Sermaye'nin hızlı birikimi durumunda sunuma oran.,.. la talep kısa zaınanda azalmak» zorundadırc5). Ne işverenler gerekli tüketiın yapmak eyilimini gösterirler, ne de işçilerin üretimi tümü ile ernebilecek bir alım güçleri vardır; <<İşverenlerde gerekli tüketimi yapacak eyilimin yokluğu gibi işçilerde zenginlikten yoksundurlar... İşçilerin iyi ücretlendirilmesi kamu refahını gözetmek açısından çok istenilir bir şeydir. Ama onların tüketinıi, üretim ınaliyetlerini artıracağı ve kazançları azaltacağı ve böylece birikiıni engelleyeceği için, fazla artırılamaz.» (6) Öyleyse, Malthus'a göre bir takım, işveren ve işçiler dışında, tüketicilere gerek vardır : «Sermaye'nin hızlı birikimi durumunda sunuma oranla talep kısa sürede azalmak zorunda olduğundan, zenginlikle donatıln1ış bir ülkenin üretici olmayan (ya da, hiç üretmeyen, diye çevirebiliriz, R.B.l tüketicilere gereksinimi vardır». (7) Burada ise Malthus'un aklına örneğin 'devletten ücret alanlar' gelı11ektedir. Devlet yalnız kendisine bağlı ücretlileri ile değil aynı zaınanda ek talep yaratarak ta üretilnin em.ilmesine yardımcı ola- (3) H.g.y.. S. 41. (4) a.g.y., s. 42. (5) a.g.y., s. 44. (6) a.g.y., s. 43. (7) a.g.y., s

4 bilir. -« savaşının işitilmedik ölçeklerde yıktığı sermayeler devlet harcamaları ile yeniden kapatılahildl Çünkü üretim için gerekli olanlar büyük bir talep ile birleştirilebiliyorlardı., ( 8) -«Genel sıkışıklık zamanlarında bu işsizler sınıfını... yol ve inşaatlarda istihdam etmek en yararlısıdır.v (9) Bu sözleri de söyleyen gene Ma1thus'dur ve, kendisinden çok sonraları bir başka iktisat kuraıncısının, Keynes'in adı ile anılan iktisat politikalarının sanki öncülüğünü yapmaktadır. Gerçi J.M. Keynes ünlü yapıtı <<İstihdan1, faiz ve paranın genel kuramı» adlı ünlü yapıtında T.R. Malthus'un adını anıyor. Ama o da lütfen ve kısaca: «Yüzyıldan daha çok bir süreden beri esas alınarak öğretiimiş bulunan Ricardo iktisadında, tôplam talep fonksiyonunu öneınsememe hakkına dair olan fikrin temelli bir yeri vardır. Doğrusunu söylemek gerekirse, effektif talebin yetersiz olamıyacağına dair olan Ricardo tezine karşı Malthus'un hücumları başanya ulaşamadı. Çünkü, (belki de günlük gözlemler yapılmadığından) Malthus, effektif talebin nasıl yetersiz olabileceğini açıklaınaktan yoksun bulunduğundan, hücum ettiği bu tezin yerine bir yenisini koyamadı; ve Ricardo, kutsal Engizisyon'un İspanya'yı fethetmesi gibi, İngiltere'yi baştanbaşa fethetti. Kuramı, yalnız City, devlet adamları ve üniversite tarafından kabul edilmekle kalmıyarak, bilimsel tartışmaları da durdurdu; öbür anlayış, tam bir unutuluşa gömüldü ve görüşülmez oldu. 11althus'un saldırdığı büyük effektif talep bilmecesi, iktisat yazınında görülmez oldu.» (lo) Gerçekte ise «büyük effektif talep bilmecesi <<Malthus ile sona ermedi. Keynes'in göremediği ya da öncülüğü fazla elden bırakmamak için görmezden geldiği Simonde de Sismondi, Rodbertus, Hobson, Nikolai-on ve benzerleri pazar ve tüketim yetersizliği sorununu tartışmayı pek elden bırakmadılar. Yalnız bu arada unutulmaması gereken bir şey daha var Malthus ile ilgili. O'nun «Sapkın» düşüncelerine kızıp tepki gösterenlerden bir tanesi de «Say yasası» ile ünlü Jean Babtist Say. Malthus'a yazdığı mektuplarında bir yandan «mahreçler yasa- ı 1 ı (8) a.g.v.. s. 48. (9) a.g.y., s. 51. (10) J.M. Keynes; Allgemcine Theorie..., alıntılar '"'istihdam faiz ve para g enel teorisi» adh A. Baltaeıgil çevirisinden yapılmıştır, s

5 sını» yinelerken, diğer yandan da o'nu israfçılık ile suçlayıp, azıcıkta erdem önerir. J.B. Say mektubunda, pazar darlığı söz konusu olamaz, demektedir -«çünkü bizim her birimiz, başkalarının üretimini ancak kendi üretimi ile satın alabilir. Çünkü satın alabileceğilniz değer miktarı üretebileceğimize eşittir. Böylelikle insanlar ne kadar çok üretirlerse o kadar çok satın alabilirler». {ll) Diğer yandan da T.R. Malthus'un üretken olmayan tüketiciler kavraınını eleştinnekte; bunun toprak sahipleri mi, devlet hizınetlileri mi, ordu mu yoksa ne olduğunu sormakta(l2); üretken oln1ayanların bir tüketim pazarı oluşturamayacaklannı ileri sürmektedir. Yazılarından da satır satır Malthus'u pek anlaınadığı okunmaktadır. Her halde o'nun mektuplarında şu satırları okuyunca T.R. Malthus epey gülınüş olsa gerektir: «Sizin gibi düşüneeli bir kişiden (yani T.R. Malthus'dan, R.B.l bütünüyle isterrilebilecek olan, üreticiler için israf etmenin artırınaktan daha yararlı olduğu kaba yanlışını sürdürmemektir... Her düzelmeniıi kaynağı şimdi şeytana uyma dürtüsünü geleceğin yararı uğruna yenebilmektir. Bu tüm erdemin olduğu kadar tüm zenginliğinde temelidir.» (13) J.C.B. Simonde de Sismondi de yapıtlan ile katıldığı tartışn1ada Malthus'un yanında yer alır. Kendi deyişi ile üretim ve tüketilnin birbirleri ile nasıl bir ilişki içerisinde bulunduklan ve 'insan toplumunun gelirinin gerçek doğası' gibi iki temel soruyu araştırmaktadır. Birinci soruya, üretim ile tüketim arasındaki ilişki sorusuna, Sismondi'nin bulduğu yanıt olumsuzdur. Yani üretim doğrudan kendi tüketimini yaratamamaktadır. Çünkü üreticilerin alım gücü bütün sunumu ernebilecek bir talep yaratma durumunda değildir. Bu ise toplumlarda «üretim fazlası» olgusunu yaratmaktadır : «Eğer teknikte, sanayide ve uygarlıktaki ilerlemenin zorunlu sonucu olarak, her işçinin tükettiğinden daha çok değer ürettiği güne çıkarsa ve bunun sonucu olarak da üreticiler her şeyi tüketmeye yeterli değilseler, emeğin üretlci güçlerinin her büyümesi, hiç bir şey üretmeyen ya da ürettik- (ll_} J.B. Sa.v: Lettres a :\Ialthus. in \ivirtschaftskrisen. s \ (JQ) n.p:.\.. s. 78. (13) a.g.y.. s. 8'7. 169

6 tüketimindeki bir artı leri pazarlanrnayan bir insan sınıfının şa tekabül etn1elidir». (14) Sismondi düşüncelerini açıklar, ileri sürerken klasik iktisactın anlı şanlı adiarına karşı da alaycı bir dil kullanmayı yeğlen1ektedir: «Adam Sn1ith'in düşüncelerini ileri götürüp soyutluklar düzeyine çıkartan öğrencileri, ardlanndan İngiltere ve Fransa'nın yas tuttuğu Ricardo ve J.B. Say, Mac Culloch, Senior ve kendilerine bugün kehanet danışılan tüm diğerleri, iktisatçının yalnız zenginliğin üretimi ile ilgilenmesinin yeterli olacağı 1\anısında, ulusların büyük zenginliğinin çok ve daha çok üret-. meyi amaçlamasından dolayı, aynı düşüncedeler. Üretiın mübadele aracı yaratara,k tüketimin de temelini oluşturur diyorlar.. Sanayi tarafından üretilen miktar çok olsa bile, gereksinimierin ve insan açlığının doyurulamazlığından dolayı dünya pazannın aşırı biçimde doln1asından korkmanın yeri olmadığını ileri sürüyor lar». Buna karşılık bir başka iktisatçı, keskin zekalı Malthus -eğer rakiplerini metafiziğinin derinliklerine sakınasa ve olumlu bilimlerin sonuçlarını ahlaksal yetenekler düzleminde kullannlasa idi bilim'e daha çok katkılarda bulunabilirdi- üretim ile tüketim arasındaki doğru dengenin kurulmasının nasıl önemli olduğunu saptıyordu. O, sonuncunun (tüketim, R.B.) hiç bir biçimde birincinin zorunlu sonucu olınadığını görüyordu. Pazarın taşabileceğini, canlanmış bir üretimin çoğu üreticinin çöküşüne yol açabileceğini görüyordu.» (15) Talep yetersizliği konusu Carl Rodbertus ~ Jagetzow'da da karşıınıza çıkar den1iştiın. Örneğin von Kirchınann'a yazdığı «toplumsal ınektuplar»ında şu sözleri okuyabiliriz: «bütün büyük bunalunlar dıştan bakıldığında para ve borsa bunalımları gibi ortaya çıkmaktadırlar. Oysa belirtınek gerekir ki bunlar meta bunalıınından başka bir şey değildirler.» ( 16) Karl Marks'ta ise «bunalım» olgusunun bir kaç sorunsal çerçevesinde ele alındığını söyliyebiliriz. O'nun bir yaklaşımı «Üretim anarşi si», bir başka yaklaşıını «kar oranlarının düşn1e eyilimi», bir başka yaklaş1mı da «eksik tüketim» ya da «Üretiın (14) J.C.B. Simonele de Sismondi; Etudes sur les sciences sociales, in \::Vkrisen, s (15) a.g.y.. s. 96. (16) C. Roclbertus - Jag etzmv; Soziale Eriefe an von Krichmann. in \Vkriscu, s

7 fazlası,dır. Bu unsurlara verilen göreceli ağırlık ya da öneın J\1arks sonrası ınarkscı tartışınalarda dn yol aynn1ına, neden olınuştur. Tugan Baranowsky, Buharin ve daha başkaları «Üretin1 anarşisi» savına ağırlık verirler. Savın teınelinde, Marks'ın or~ taya koyduğu üretiın ve tüketiın nıallan kesünlerinden oluşan iki kesinıli modelin denge koşullannın bozulacağı varsayıını yatn1aktadır. Bu varsayıma göre yatırııncılar kar oranlarının yüksek olduğu alanlara kayacaklardır. Bir süre sonra, pazar ekonoınisinde düzenleme ancak pazar aracılığı ile, ex-post yapılabildiğinden dolayı, başlangıçta kar oranlannda yükseline gösteren kesimde tersine bir eyilim ve üretim artığı baş göste- recektir. Bir süre sonra da o kesimde başlayan bunalım helezani bir yaygınlık kazanacaktır. Talep yetersizliği a atıflarda konusuna ağırlık veı enleı ise, gene Marks' bulunarak Malthus, Sisn1ondi v.b.'lerinde gördüğü- nıüz, çalışan kesimlerin alım güçlerinin sınırlı olduğu varsayın1ından yola çıkarlar. Onlara göre sermaye açısından işçinin hem artı- değer üreticisi hem de tüketici duruınunda alınası bu çelişkiyi, yani üretiın ile talep arasındaki çelişkiyi yaratarak da ve kapitalizmin dönemsel bunalımıanna yol açınaktadır. - Sermaye'nin Birikimi" adlı yapıtı ile ünlü Rosa Luksenıburg'da bu akımın önde gelen temsilcilerindendir. Ama Luk -seınburg' konuyu kaba bir eksik talep anlayışının dışına çıkartır. O tartışmayı oldukça yüksek ve akıllı bir kuraınsal çerçeveye oturtmakta, Karl Marks'ın geliştirdiği ilksel yeniden üretim ve genişletilıniş yeniden üretiın şeınalarının eleştirisine girmektedir. Rosa Lukseınburg, Karl Marks'ın genişletiln1iş yeniden üretimin hep kapitalist üretim içerisinde kalarak ve üretim araçlan kesiıni ile tüketin1 araçları kesin1inin sürekli birbirlerine pazar açarak genişleyebildiklerini kabul etmekle yanıldığını ileri sürmektedir. Bu iki kesimin sanayicileri sonsuza dek birbirlerinden alıp satarak artık- değer gerçekleşınesini sağlıyorlarmış gibi görünürler. Ro sa Luksemburg' a göre gerekli talep tek başına I ve II ci kesiınin sermaye sahipleri tarafından karşılanamaz. Onlar sermayelerini artırmak için biriktirmek, tüketmemek zorundadırlar. İşçiler ise başlangıçta verilen ücret dışında harcaına yapaınıyacaklardır: «Birikin1'in gerçekleşebilnıesi, yani üretimin genişletilebilmesi için başka bir koşul daha gerekli; ınetalara olan 1'71

8 ödeme yeteneğine sahip talebin genişlemesi. Marks'ın şeınasındaki üretimin sürekli genişletilınesi nereden ileri geliyor?» (ı 7)... «Marks 'ın şen1asına göre birinci kesimin deviniini üretim gereçlerinin üretiminden çıkıyor. Bu çoğaltıln1ış üretin1e kimin gereksinimi var? Şema, ikinci kesimin/tüketim malları üreten kesimin/ daha çok tüketim maddesi üretebilmek için ona gereksinmesi var diye yanıtlıyor. Peki çağalmış tüketim nıaddelerine kimin gereksinimi var? Şema, şimdi daha çok işçi çalıştırdığı için birinci kesim diye yanıtlıyor. Bir dairenin içinde döndüğümüz açık...» (18) «Öyleyse, tv1arks'ın genişletilmiş üretim şen1ası bize biri-, kim sürecini, gerçekte olduğu ve tarihsel olarak kendisini kabul ettirdiği gibi açıklamıyor... Bunun nedeni şemanın kendi önkoşullarından başka yerde yatmıyor. Bu şema birikim sürecini kapitalistlerin ve işçilerin toplumsal tüketimin tek temsilcileri oldukları varsayımı ile tasvir ediyor. Bu önkoşul geçici bir kuraınsal çözüın. Gerçekte hiçbir yerde kapitalist üretiminin ınutlak egemenliğinde, kendi kendine yeterli bir toplum ne vardır ne de varolmuştur~. (19) Öyleyse, Luksemburg'a göre, genişletilmiş yeniden üretim süreci, ancak kapitalist kesimler dışındaki kesimlerin yaratacağı pazar ile gerçekleşebilir. Böylesine pazarlar da daralıp, ortadan kalktıkça kapitalizmin bunalımı, o'na göre, kaçınılmazlaşacaktır. Marks'ta bunalımın temel nedenlerinden bir tanesinin 'kar oranlarındaki düşme eyilimi' olarak karşımıza çıktığını belirtmiştim. Marks «Kapital» adlı yapıtında şöyle söylemektedir: «Kar oranlarının düşmesi toplam sermayenin değişken kısmının, sabit sermaye ile karşılaştırıldığında -mutlak değil- göreli azalmasından ileri gelir». (20) Yani bir diğer deyişle, marks gil sorunsal içerisinde «Sermayenin organik bileşinıi» diye adlandırılan ilişkinin büyümesinin sonucudur. Sermayeler büyüdüğü, rekabetler arttığı için yatırımlarda kullanılan sabit paylar artacak, kar oranlarındaki düşme de sürecektir. Eğer üretimin artırılması ile mal kitlesinden elde edilebilecek kar miktarı artırılabilirse ya da üretkenliğin artırılması ile kar oranı düşmesini telafi edecek karşı eyilin1ler var ise önemli bir sorun 1 f ı 1 1 ı (17) Rosa Luksemburg; Akkuınulation des Kapİtak s. 88. (18) a.g.y., s. 89. (19) a.g.y., s (20) K. Marks; das Kapital, B. 3. T. I, ın \Vkrisen, s

9 \ çıkmıyacaktır. Bu karşı eyilimler etkisizleşirse, karşımıza aşırı birikim bunalımları çıkmaya başlıyacaktır. Klasik iktisat ve marksgil iktisat'ın koyduğu sorunsalların dışına çıkarak bunalım sorunu ile ilgilenenlerin başında ise Joseph Alois Schumpeter gelir. Yalnız o'na gelrrıeden önce iktisat biliminde «konjonktür>> ve inişli çıkışlı dönemler üzerinde gözlenıler yapmış iki kişiyi, Kondratieff ve Juglar'ı unutmamak gerekir. ile anılan Kondratieff fiyat hareketleri grafiğini ele alarak kendi adı «kondratieff döngülerini» gözlemler. Bu döngüler sırasında saptadığı fiyat artışları yükselen büyüme oranlarına, fiyat düşmeleri de azalan büyüme oranlarına denk düşmektedir: Yükseliş Al çalış Yükseliş Al çalış Yükseliş Al çalış I ci döngü II ci döngü III ci döngü Kondratieff döngüleri fiyat artışları ve büyümenin yanında üç büyük teknolojik devrim döneminide içermektedir. Bunlardan ı arası buhar lı araçlar ve sanayi devrimine, dönemi demiryollarının yaygınlık kazanmasına, üçüncüsü ise otomobil, elektrik ve kimya sanayiierindeki atılırnlara denk düşmektedir. Juglar ise üretim hacmi büyürnelerin ve istihdam durumunu gözlemleyerek, Kondratieff'den daha kısa süreli altı ila on yıllık süreleri kapsıyan döngüler saptar; Kabul edilen Juglar döngüleri şunlardır: 1825, 1836, 1847, 1857, 1866, 1873, 1883, 1890, 1900, 1907 v.b. (21). Juseph Alois Schumpeter uluslararası boyutlarda bir bilim adamı olmasını ve tanınmasını belkide başarısız bir siyasetçi ve maliye bakanı olmasına borçludur. 16 Şubat 1919 da, Avusturya Cumhuriyetinin yapılan ilk seçimleri sonucu, ilk mecliste Sosyal- Demokratlar en güçlü siyasal parti olarak ortaya çık- (21) H. Guitton; Fluctuations et croissance economiques, s M. Niveau, Histoire des faits economiques, s

10 mışlar, ama tek başlarına iktidar olamamışlardır. Partinin ılıınlı kanat önderlerinden Karl Renner'in başkanlığında Hristiyan Sosyal Parti ile birlikte bir hükümet kurulmuş ve Schuınpeter n-ıaliye bakanı görevini yüklenmiştir. Schumpeter bu görevi sırasında Hristiyan Sosyal Parti'nin daha tutucu, Sosyal Demokrat Parti'nin ise daha sol kanadının eleştirileri arasında sıkışınış, bir süre sonra istifa etn1ek zorunda kalmıştır yılında Viyanayı terkettikten sonra önce Bonn sonra Harvard Üniversitelerinde bilimsel çalışmalara yönelmiş ve tanınn1aya başlamıştır. «İktisadi gelişıneler» adlı yapıtının Japonca baskısı için ha~. zırladığı önsözünde Schurripeter şöyle der: «Walras'nın kavrarrı ve tekniğini incelemeye başladığım zaman yalnızca onların katı durağan kişiliğini değil..., münhasıran durağan bir sürece uygulanabilir olduklarını da keşfediyordun1... Bunun yanlış oldu~ ğ;una kesinlikle inanmıştım. İktisadi sistem içerisinde, kendinden doğarak dengeyi bozan bir enerji kaynağı vardır. Eğ er bu doğ-ru ise, dışsal öğelerden bağımsız iktisadi gelişmerün salt bir iktisadi kuramı olrnalıdır. Böyle bir kurarn geliştirme çabasındayım ve sanıyorum... ki bu kapitalist dünyanın anlaşılınasına ve bir dizi sorunun açıklanmasına Walras yada Marshall'ın sisteminden daha çok katkıda bulunacaktır» (22). Yani klasik ve neo-klasiklerdeki denge varsayın1ınıı1 yerine J. Alois Schumpeter dengesizlik temelinden yola çıkmaktadır. Bunalım konusuna yaklaşımındaki sorunsalı da gerek klasik gerekse marksgil sorunsaliardan farklıdır. O'nun yaklaşımındaki temel öge ne etkin talep yetersizliği ne de kar oranlarının düşmesidir. Konjonktür'ü belirleyen, Schun1peter'e göre yenilikler ve yeni bileşiınlerdir CKombinationen). Bu yeni bileşimler a) Yeni bir malın icadı, b) Yeni bir üretim yönteminin bulunması, c) Yeni hammadde kaynaklarının bulunması, d) Yeni pazarlar el~ de edilrnesi ve e) Yeni bir sanayi örgütlenınesi aracılığı ile gerçekleşirler. En önem.li ve en belirleyici öğ;e «yaratıcılıktır>>-ki bu Schun1 peter'e göre kapitalizmin üstünlügünün ussalık' ile birlikte temeldir. Yaratıcı girişimler yada girişimciler yaptıkları atılırola iktisadi yaşaını harekete geçirirler. Diğer girişimcileri geride bırakarak ek kazançlar elde ederler. Bu arada eski bileşimleri (22) H.C. Recktenwald; a.fr.y., s f. 1!

11 sürdürrnek isteyen girişiınciler direnirler, yenilikçiler onlarla rekabete girerler. İşadamları tarafından uygulanınak koşulu ile özellikle tek~ nik atılımlar uzun soluklu bir konjonktür dalgasının itici unsurlarıdır. Teknik atılımlar sonucu doğan yeni talepler fiyat artışlarına neden olur. Bir devingenlik başgösterir. Bir olgunluk dö- neminden sonra ise fiyatlar düşnıeye başlar; devingenlik yitiri~ lir, alt noktaya doğru iniş başlamıştır. Teknik buluşların ortaya çıkma olasılığ ı zaman içinde eşitsiz dağıldığından alt noktaya inişi engelleyecek atılını sürekli sağlanamaz. Arna bir süre sonra, Schunıpeter'e göre, sisteın yeniden taze kanı bulup yukarı doğru tırmanmaya koyulacaktır. Burada unutulmaması gereken, Schumpeter'in düşünce evreninde, üretim. düzeyinin son kertede hiç geriye gitmeyecek olmasıdır. Yani alt noktalardan sonra kurulan yeni üretim düzeyleri hep bir öncekilerden daha yukarıda olacaktır. Bütün bu gelişmeler ise sonuçta az gelir Iiierin yararınadır, Schumpeter'e göre. Çünkü, bu aşamada, o'na göre, kapitalizın «kitle için kitle üretimi>) yapınaya başlıyacaktır. Şimdi, «Kapitaliznı, Sosyalizm ve Dem.okrasi» adlı yapıtından bazı bölümleri izleyelim: «Bütün ekonomik değişiklikler bir 'endüstri devrimin' e bağlıdır. Tarihsel. ve istatistik yönlerden ı 790 yılları arasındaki devrede uzun devirli bir konjonktür dalgasını görmek mümkündür. Bu devrenin en yüksek noktası 1800 yıllarına rastlamakta ve yıllarına kadar sürmektedir. Bunu izleyen devre 1840'dan itibaren başlayan ve 1897 ye kadar süren bir bir konjonktürel eğridir. Ayrıca en yüksek. noktası 1911 yılına rastlayan bir başka devre de görülmektedir. Bu çeşit devrimler periodil{ bir biçünde sanayinin varolan yapısını değiştirnıekte, yeni üretim yöntemleri yer almakta (ınakinalı fabrikalar, kimyasal bileşimler v.b.j; yeni ınallar tüketilrnekte (elektrikli araçlar, otonıobiller v.b.); yeni örgütleiııne bi o çinıleri ortaya çıknıakta... Sınai üretimdeki bu periodik değişnı eler, iş yaşaınına özel löşiliğini veren bir nitelik taşımaktadır. Konjonktürün iniş dönemine rastlayall bölümleri varsa da, genel olarak refah hüküm sürebilmektedir. Bu biçimde, fiyatların, faiz yüzdelerinin ve diğer konuların birbirlerini izleyen değişikliklere uğradıkları görülrnekte, bütün bu olaylar üretim meka~ nizınasında kendilerine özgü yer tutmaktadırlar. SanayJ devrünleri ller defasında gerçek gelirin akışını de- 175

12 rinleştiren ve genişleten bir çıg gibi tüketim maddelerini artırmakta, ilk önceleri bazı sıkıntılara, kayıplara işsizliğe neden olsalar bile sonunda tüketim, dolayısı ile refah artışını sağlamaktadırlar. Bu tüketim çağının çözümlemesini yapacak olursak, her çağda kitlelerin tüketimine yarayan malların fazlaca yer tuttuğunu görürüz ve bu durum ücret- doların satın alma gücünü artıran bir unsur olarak kitlelerin yaşam düzeyini yükseltmektedir. Kapitalist mekanizma bu biçimde halk kitlelerinin refahını yükseltici rol oynamaktadır..» (23). Evet, 'ussallığı' CrationaliteJ sermayenin ussallığı ile özdeş.leştirir; 'işsizliği' 'işsizliğe neden olsalar' bile diyerek insanın o işsizlik ile çekeceği acıya gözlerinizi kapatırsanız; 'tüketim'in ise niteliğ i ve niceliği üzerine hiç soru sormazsanız; 'u ss allığın' ve tüketimin' kaynaklar ve doğal çevrenin yok edilmesindeki us- dışılığını görmezden gelirseniz, Joseph Alois Schumpeter doğru söylemektedir, denilebilir. Sürekli değişme, devingenlik, inişler çıkışlar, Schun1peter'e göre, ne devrimler, savaşlar gibi siyasal ne de parasal oynarnalara bağımlı değildir. Yani konjonktür dalgaları dışsal değil içseldir. Bu yanı ile) de Schumpeter neo-klasik ve parasaıcı iktisat düşünü akımlarından ayrılır : «Oysa kapitalizmin bu gelişmeci niteliği, yalnızca, ekonomik yaşamın sürekli değişen bir iktisadi ve toplumsal ortam içinde akmasından ve değişmalerin iktisadi eylemin verilerini de değiştirmesinden ileri gelmektedir. Kuşkusuz adı geçen unsurlar sık sık endüstriel değişimlere neden olmaktadırlar, ama bütün bunlar harekete getirici bir motor niteliği taşımazlar, rejimin gelişirnci niteliği, nüfusun otomatik olarak artmasına, sermayenin aynı biçimde çoğalmasına yada parasal sistemlerin kaprislerine bağlı değildir. Bu unsurlar da ilk nedenleri değil, koşulları oluştururlar» (24). Schumpeter bunalım konusunda kendisine bir çerçeve çizdiği gibi bir de son bunalım konusunda kendi sorunsalını getirir. O'na göre tüm erdemlerine, başarıla,rına rağmen kapitalizm çökecektir. Bu yanı ile de klasik ve neo-klasiklerden, çöküşün nedeni ile ilgili görüşleri ile de gene marksçılardan ayrılır : «Girişimciler, sürekli bir barışın mutlak biçimde sağlandığı bir toplumda generallerin durumuna benzer bir biçimde, her türlü faaliyetten yoksun kalacaklardır. Kazançlar ve aynı zamanda (23) J.A. Schumpeter; Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi, c. I, s. iis. (24) a.g.y., s

13 faiz oranları sıfıra doğru inecektir. Kazanç ve faizle yaşayan burjuvazi tabakaları kaybolmaya yüztutacaktır. Sınai ve ticari işletmelerin yönetimi yalnız cari bir takım yönetimsel sorunlar yaratacak ve personelleri kaçınılmaz olarak bürokratik bir durum kazanacaklardır. Bir çeşit sosyalizm sanki otomatik olarak ortaya çıkacaktır. İnsan enerjisi iş yaşamından uzaklaşacak, iktisat dışı çabalar en faal ve en dinç zihinleri kendilerine çekecekler ve macera olanakları vereceklerdir,, (25). Bu bürokratlaşma, girişimci ruhun ölmesi ise, Schumpeter'e göre, kapitalizmin «kurumsal çerçevesinin yıkılmasını, ve çözülmeyi getirecektir. Bunalım konusunu ele alırken John Maynard Keynes'i de, elbet unutmamak gerekir: Bildiğimiz gibi J. M. Keynes talep ve sunu dengesinin her zaman tam istihdam noktasında oluşmadığını vurgular. Öte yandan her toplumdaki tüketim eyilim öznel ve nesnel koşullarla belirlenmiştir ve gelir arttıkça azalan bir pay alır. Artırırnın payı artar; ama artırım Smith, Ricardo, Say gibi klasiklerde olduğu gibi bir kadir güç değildir Keynes' in dünyasında. Artırımdan doğan birikim kendiliğinden yatırıma dönüşemez. O evrende işsizlik ve talep eksikliği söz konusudur. Toplam etkin talep artınımalıdır ki birikimler yatırıma dönüşerek büyürneyi sağlasınlar. Talebin artması istihdamı artıracaktır. Eğer tam istihdam noktası aşılırsa, Keynesci _anlamda, enflasyon ortaya çıkacak, bu noktadan geriye gidilirse de deflasyon nortaya çıkacaktır. Ücret düşmeleri de Keynes'in düşüncesinde olumlu bir nitelik taşımaz. Üc:fetlerin düşmesi ile birlikte, belki, maliyetlerde azalacağından üretim artışı beklenebilir. Ama uzun dönemde, J. M. Keynes'e göre, talep azalması yaratarak üretiın düşmesine yol açacaktır. Yani talep daralması yolu ile bir bunalımla karşılaşmak söz konusudur. «Genel Kuram, adlı yapıtında, «iktisadi dönemlere değgin notlar>> adlı bölümde ise Keynes bu sorunu açıklığa kavuşturmaya kalkışır: «Şu iktisadi dönem'in somut olgusu ayrıntılı olarak incelendiği zaman ondaki büyük karmaşıklık anlaşılır ve tam açıklanması durumunda çözümlernemizin bütün kısımlarının onun içerisine girdiği görülür. Özellikle tüketim eyilimindeki dalgalanmaların ve sermayenin marjinal etkinliğinde- (25) a.g.y., s

14 ki dalgalanmaların önemli rolleri olduğu açığa çıkar. Bununla birlikte, kanım.ıza göre, iktisadi dönemlerin başlıca ayırdedici niteliklerini sern1ayenin marjinal etkinliğinin değişiklik biçünlerinde aramak gerekir; nitekinı ona döngü denmesi.nin yerinde olduğunu doğrulayan da süresinin devamlılığı ve evrelerinin düzenli olarak ard arda gelmesidir. İktisadi döngüyü çözümlemenin en güzel biçimi, bize öyle geliyor ki, her ne kadar kısa dönemde iktisadi sistem üzerinde etki yapan başka değişkenlerden başlıcalarının korrelatif değişirlikleriyle karmaşık ve çoğu zan1an tehlikeli duruma gelirse de, burada yinelenmesine gerek olmayan nedenlerden dolayı, sermayenin marjinal etkenliğindeki bir değişirliği ele almaktadır.» (26). «Sermayenin marjinal etkenliği yalnız sermayenin o andaki bolluğuna yada darlığı ile üretiminin o andaki pahasına değil, fakat gelecekteki randımanıyla ilgili tahminlere de bağlı olduğunu daha önce görmüştük Bunun sonucu olarak yatırım sürekli mallar üzerine yöneldiği zaman, kendisi için ayrılması uygun görülen ölçeğin belirtilmesinde tahminierin esaslı bir rol aynamasıda doğaldır ve akla yakındır. Ne var ki, gördüğümüz gibi, bu tahminierin dayanağı güvenilir gibi değildir. Oynak ve belirsiz belgelere dayandıklarından, ani ve şiddetli değişikliklerin esiri olurlar. Oysa 'bunalın1' olayına değgin açıklamalarımızda, faiz oranının, ticaret ve spekülasyon gereksinimiyle aynı zamanda artış göstermiş bir para talebinin etkisi altında yükselme eyilimi göstermesi üzerinde ısrarla durmaya kendimizi alıştırmış bulunuyoruz. Gerçekten bu unsur, durumu ~ğırlaştırn1aya ve belkide kimi durumlarda patlak verdirmesine neden olacak güçtedir. Böyle olmakla birlikte, kanımıza göre, bunalımın en normal ve çoğu zaman en esaslı açıklamasını sağ layan şey, faiz oranının yükselmesi değil fakat sermaye'nin n1arjinal etkinliğindeki ani düşüştür..» (27). «Faiz oranı, kendi eylemli bir da va olabilseydi; toparlanma, kısa bir süre içerisinde, az çok para otoritelerine bağlı önlemlerin yardımıyla sağlanabilirdi. Ne varki gerçekte durum böyle değildir; iş çevrelerinin kaprisli ve düzensiz psikolojisi ile belirlenmiş 'sermaye'nin marjinal etkinliğini' canlandırmak kolay değildir...» (28). (26) J.M. Keynes; Allgemeine Theorie.., Türkçe çeviri'de s (27) a.g.y., s (28) a.g.y., s

15 Yani Keynes'in bunalım yaklaşımını ideolojik düzlemde, -her ne kadar Keynes ve neo-klasik iktisatçıların psikolojist yaklaşımları insan ruhunun zenginliklerine ve çokyanlılığına bir çeşit hakaret kabul edilebilirse de- psikolojist diye nitelendirebiliriz. Bunalımlar'a, eksik istihdam ve talep düşüklüğüne karşı önerilerinde ise Keynes'in birden bire başka bir düzleme sıçradığını görürüz. Hep bildiğimiz, talebin artırılması için kamu n1üdahalesi ve kamu harcamalarının artırılması yolundaki öneriler, açıktır ki 'psikolojist' değildirler... J. M. Keynes görüşlerini 1929 bunalınu ile birlikte ileri sürmüştür. Görüşlerinin tam anlamı ile eleştirilemiyeceği bir toplumsal- düşünsel ortamda yazmıştır. «Dengesizliği», 'eksik istihdamı sorununun, işsizliği vurgulamıştır. Kuşkusuz parasalcıların ve dengecilerin ötesinde bir bakış genişliğine sahiptir. Ama ne bir dahidir ne de pek zevk ile ileri sürüldüğü gibi siyasal iktisat düşününde bir «devrim» yaratabilmiştir. Yazgısının ve sezgisinin yardımı ile, daha önce yazılınışı yinelemenin zamanının iyi seçmiş, böylece sıradan bir ingiliz kamu görevlisi olmaktan ünlü bir iktisatçı olmaya tırmanmıştır. Bu başarısından dolayı da kutlanmaya değer. Bir aşağı bir yukarı yalnız çözümlemesi değil, reçetesi de biliniyordu J. M. Keynes'in; çünkü devlet uzun süreler boyu iktisadi yaşaından elini hiç çekmemişti ki. Belki devletin müdahale dereceleri ve alanları zaman ve yer içinde değişikliklere uğruyordu o kadar. Yoksa Bismarck ve Hitler Almanyalarından Meiji Japonyasına dek hep devlet müdahalesi vardı, geçerliydi sonrasında batı dünyasının yaşadığı onarım, yeniden kuruluş döneıninin getirdiği yüksek, canlı iktisadi yaşam'ın devlet müdahalesi ile içiçe gitmesi J. M. Keynes'in öngörürlüğüne insanları (iktisatçıları) inandırdı: devletin müdahalesi ile etkin talep sağlanıp, tam istihdam yaratıldığı, işsizlik önlendiği sürece o korkunç ve korkulan bunalımlar bir daha geri gelmi-.., yecekti. Her sıradan iktisatçı için sonsuz refahın anahtarı bulunmuştu bir kez daha. Örneğin Fransız iktisatçısı Jean Marchall şunları söylerken hiçte bir istisna oluşturmuyordu: «Bir bunalım niçin artık düşünüleme~ oldu? Çünkü batı Avrupa ve kuzey Amerika ülkelerinde ekonoıninin temel yapıları değişti...» (29). (29) J. Marchall; Expansion et recession, s

16 Bu değişikliklerin nedeni ise, anlaşılacağı gibi, hükümetlerin iktisadi yaşama doğrudan müdahale etmesidir. Bu «yeni değişiklikleri «kuramsallaştıran bir takım kurarncılar da eksik kalmıyacaktı elbet. Örneğin John Kenneth Galbraiht: O'na göre yeni sanayi topluınunda bir yandan devlet müdahalesi, diğer yandan «technostructure» tarafından yöneti. len, dev şirketlerin «büyüme ve yenileşme» dürtülerine dayalı çalışmaları ile sarsıcı 'apokaliptik' bunalımlar döneminden kurtulunmuştur-».. sanayi sistemi -kendisi için mutlak bir gereklilik olan- toplam talebi planlamak için düzenleyici bir aygıta sahiptir ki bu aynı zamanda 'depresyonu' öngörme sözünü de vermektedir» (30). «Bütün siyaset adamlarını bir karabasan gibi korkutan artırım kıtlığı değil, toplam artırımı kullanma yetersizliğinden do- ğacak bir resesyondur» (31). O'nun için varsa yoksa tüketmek. hem devlet hemde bireysel harcamalar ile zorunludur- «birey sanayi sistemine artırımları ve sermaye sağlıyarak değil, ama (sanayi sistemi'nin) ürünlerini tüketerek hizmet etnıektedir.» (32). Talep yetersizliğine karşı gösterilen çabalar dev şirketleri «pazarı» denetleyen planlayan etkinlikleri ve benzeri önlemler olumlu sonuçlar vermekte: tam istihdam sağlanarak işsizlik önlenmektedir gerçi ama, bu kez de, Galbraigt' a göre, yeni bir sorun doğmaktadır. Bir yandan şirketlerin fiyatları sunu-talep kuralı'nın dışında belirleyebilmek olanağını bulmaları, diğer yandan da ücret-fiyat zinciri sürekli bir enflasyon yaratmaktadır. Önceleri kesintisiz büyümenin ufak bir bedeli gibi görünen enflasyon, gerçekten de bir süre sonra, özellikle 60'lı yılların sonlarından itibaren ağırlığını duyurmaya başlıyacaktır. t.'. Hızlanan enflasyon ile birlikte ise «bunalım» konusuna bir değişik yaklaşım -aslında hiçte yeni olmayan bir deişik yaklaşım- kendisini gösterecektir. Bu yaklaşım, 1970'ler bunalımında birlikte görülen pazar daralması, kar oranlarının düşmesi, enflasyon olgularından sonuncusuna ağırlık vererek olayı parasal bir çerçevede ele alacak ve çözüm önerileri getirecektir. (30) J.K. Galbraight; le Nouvel Etat industriel, s (31) a.g.y., s. 66. (32) a.g.y., s

17 Parasalcılar ağırlık noktasını enflasyona vermekte ve bilindiği gibi para miktarındaki aşırı büyüme ile açıklaınaktadırlar. Para miktarını, dolayısı ile enflasyonu kamçılayan başlıca etken olarakta keynesci siyasetlerin temel öğesi durumundaki kamu harcamalarını görmektedirler. Parasalcıların önde gelen temsil- cisi Milton Friedman şöyle deme~tedir örneğin: «Bu konuda, kişisel seçmelerim beni... -çoğu işadamlarının yaptığı gibienflasyonun sendikalar ve büyük tekellerin ortak eyleminin sonucu olduğu.. yada bütçe dengesizliklerinden geldiğini düşünmeye itiyorlar» (33). Devletin gerek işsizliği önlemek için gerekse sübvansiyonlar aracılığı ile yaptığı harcamalar, Friedman'a göre, iktisadi devingenliği öldürmekte, aynı zamanda büyük kamu harcamalan vergi yolu ile kapatılmaya çalışıldığından, bu da girişkenliği cezalandırıcı, yani gene iktisadi yaşamı öldürücü bir etki yaratmaktadır. Çözüm, öyleyse, parasalcilara göre, hem devletin iktisadi yaşamdan elini eteğini çekmesidir hemde denetimli bir para politikası güdülmesidir. Friedman - «yaptığımız çözümleme para kitlesinin büyüme ritminin fiyat artışları yaratmayacak bir düzeyde,, tutulması geerktiğini söylemektedir (34); çünkü enflasyon parayı yoketmektedir ve o, iktisadi büyüme ve genişleme için kaçınılmaz bir olgu değildir. Kuşkusuz tek belirleyici değildir para, ama en öneınli unsurdur parasakılar için. Milton Friedman bu konuda eleştiri ile birlikte şunları söylemektedir; - «Otuz yıllarına doğru iktisadi düşüneeye iz vuran keynesci devrim çok sayıdaki iktisatçıya paranın rolüne verilen önemi küçümserneye itti...» (35). Deınek ki Friedn1an çözüm önerisi düzlemindeki rakibini ve temel yanlış gördüğü şeyin suçlusunu iyi tanımaktadır : parasalcı çözümleme ve çözüm önerilerinin muhatabı keynescilerdir. Friedman ve arkadaşları iktisadi düşün düzleminde keynesgil önerilere karşı bir öneriler demeti getirmektedirler. Para miktarı önermesi ile parasalcılann ve Friedman'ın hiçte yeni bir şey söylemedikleri ortadadır. Parasaıcı kurarnların çok çok öncelerfi söylediği bir takım önermeleri, aynı Key- (33) I'vi. Friedman; Inflation et system es monetaires, s. 34. (34) a.g.y., s (35) a.g.y., s

18 nes'in uygun bir ortan1da daha önce söylenn1işi yinelen1esi gibi, Friedman da uygun bir ortaında yinelemektedir... Kamu harcaınalarının kısılması önerisinin gerçekleşmesine gelince; İngiltere'de ilk uygulamalar, ABD, de uygulaına hazırlıkları bize birtakım ipuçlarını sezdirmektedir: kamu harcamalarındaki kısıntılar belli alanlarda gerçekleştirilecek, silahlanma harcamalarına dokunulınayacaktır (bu arada İngiltere'de kral ailef:?inin bütçe payıda artırılmıştır). (Burada J. K. Galbraigt'ın şu sözlerini anmakta yarar var- «bir şirketin yöneticisi, alışkanlıkla, kamu harcamalarındaki savurganlık ile mücadele edecektir. Ama kan1u harcamalarına karşı bağrışlannda askeri harcaınalardan söz etn1eıneye özen gösterecektir (36). Parasalcılann sözünü ettiği müdahale ve kamu harcaınaları ile yaratılan enflasyon kısmen doğrudur - kısn1en çünkü enflasyonun çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Yalnız onların pek anlamak istemedikleri olgu, söz konusu kamu harcamaları ve müdahalelerin «kaçınılmazlığıdır». Bu harcamalar yalnızca ek pazar talebi yaratn1akla kalmazlar, aynı zamanda gerekli teknolojik atılımların gerçekleştirilınesine, üretkenliğin artırılması için bir takıın koşulların sağlanmasına ve tarihsel olarak be lirlenmiş ücret n1aliyetlerinin toplunısallaştınlmasına yararlar. Devletin iktisadi yaşamdan çekilmeyeceği ve çekilemeyeceği ortadadır. Şu yada bu biçin1de kamu harcaınaları sürdürülecektir. Parasalcıların kamu harcamalarının kısıhnası önerisi büyük ölçüde ancak düşünsel düzlemde getirilen bir öneri olarak kalacaktır. Gerçekleştirilebilecek olan işsizlik sigortası, sağlık ve eğitiın hizmetlerindeki kısıtlamalar ve bazı alanlarda sübvansiyonları kaldırmaktır. Bu ise şu anlama gelmektedir; bir yandan ücret ve genel işgücü ınaliyetlerini düşürmek, diğer yandan da sanayii sert bir biçimde yeni bir yapılaşmaya itmek. Parasalcıların işlevi ve içerdikleri yenilik budur. Yoksa para miktan ile oynamak değil. Bir başka yenilikte, kuşkusuz, «rekabetçi kapitalizın'e dönüş» türünden sloganlarda ifadesini bulan; daha önceki parasaıcılarda pek görüln1emiş peygaınbervari bir edadır. Bu peygambervari sunuş batı dünyasında keynesgil siyasetler, «refah devleti>> çabaları ile ortaya çıkan bir bilinç sıçraması ile ilgilidir ki bu yazının konusu dışında kalmaktadır... (36) J.K. Galbraight; a.g.y., s

19 II- NOTLAR--- İhtisat ve Siyaset: «Bunalım» sorunu kurarn ve gözlemleri genellikle iktisadi kertede yapılmakta, «saf iktisadi olgu» için «saf iktisadi bir kunun» aranmaktadır. Gerek eksik talep, gerek I ve II'nci kesim arasındaki dengesizlik yaklaşıını ve benzerleri hep bu iktisadi kertede çözün1leme denemeleridir. Friedmancılar ise iktisadi yaşama «dışarıdan» yapılan nıüdahalelerden yakınn1aktadırlar. Oysa, bunalımların açıklanmasında böyle bir bakış açısı yanlıştır. Çünkü toplumsal yaşaın yalnız iktisadi kertede geçmez. Siyasal olgu ile iktisadi yaşaın, devlet kurumu ve iktisadi süreçler bir bütünü oluştururlar. Katı bir ayırım ancak iktisat öğre nimi kitaplarında yada düşsel bir evrende geçerlidir.. «Talep yetersizliği», «kar oranlannın düşme eyilimi» gibi kavramlar da salt ekonomist bir yaklaşıın çerçevesinde ele alındıklarında büyük bir anlan1 taşımazlar. Hem «devresel» ve «yapısal» ayrıınını hemde her bunalımın özgünlüğünü ve diğerlerinden ayrılan koşullarını, neden ve sonuçlarını açıklayamazlar. Dolayısı ile iktisadi bunalım süreçlerinin açıklanmasında başka bir takıın unsurları da çözümleme aracı olarak kullanmakta yarar -yardır : D) «Hegemonya» sorunu: sanayi devrimi sonrasındaki başat toplumların gerek teknoloji de gerek dünya pazarlarındaki pay açısından gerekse üretkenlik açısından göreli üstünlükleri söz konusudur. Ama bu üstünlükler ancak «pax britannica» yada «pax americana'' türünden bir siyasal hegemonya ile birlikte yürüınek zorundadırlar. Örneğin alçalan uzun kondratieff dalgasında İngiliz hegemonyasının sarsıntıya uğradığını henüz, yerini alacak çapta bir hegeınonial gücün oluşamaclığını gözleınliyoruz ~ 60 arası uzun yüksek konjonktür döneminde ise ABD' nin teknolojide, üretkenlikte ve sermaye birikiminde olduğu kadar bir çeşit «pax americana» ile belli bir siyasal önderliği yüklendiğini, düzenlemeleri yaptığını görüyoruz: 1953 İran, 1954 Kore, 1958 Lübnan, 1959 Panama, 1960 Kongo hep bu başat gücün ağırlığı ile durağanlaştınln1ışlardır. Günümüzdeki bunalımda ise bu hegemonyanın da sarsılmış olmasına tanıklık ediyoruz: Vietnam savaşı, ABD. içi yönetim bunalıını yanında, AET içinden Batı Almanya'nın diğer yandan Japonya'nın rakip iktisadi merkezler olarak ortaya çıkmaları gözleınlenmektedir. 183

20 a) 1970'lerde başat gücün eylen1 olanakları siyasal nedenlerle sarsıntı geçirirken, dış ticaret açıkları büyümüş, dünya pazarlanndaki tartışmasız öncülüğü ise Batı Alman ve Japon sanayilerinin saldırıları ile sarsılmıştır. Dünya toplam dışsatın1ında % olarak aşağıdaki gibi paylaşım sözkonusudur: TABLO :1 DIŞBATIMDA DÜNYA PAZARLARININ PAYLAŞIMI Yıl ABD. İngiltere Allnan ya Japonya ,1 11,6 3,6 1, ,3 9,2 10,2 3, ,3 6,9 12,1 6, ,1 6,0 11,9 8,1 Kaynak: BT\:V. 6-80, s Aynı döneınde Batı Alman ve Japon ekonoınilerindeki üret kenlik artış oranıda ilgi çekici bir yükselme göstermekte, savaş sonrasında tartışmasız bulunan ABD. üstünlüğüne süreç içinde yetişınekte, geçmektedirler : TABLO: 2 ÜRETKENLİK BÜYÜME ORANLARI ~ Almanya 6,2 4,5 4,1 ABD. 2,8 1,2 2,9 Kanada 3,2 1,2 2,6 Fransa 4,1 4,5 4,6 İtalya. 4,9 4,2 4 r::,o Japonya 7,1 7,9 8,3 İngiltere 1,7 2,4 2,5 Kaynak : OCDE/Croissance economique J ; s. 32. Başka bir anlatırola : 184

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI

DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI 1 DURGUNLUK VE MALİYE POLİTİKASI Durgunluk Tanımı Toplam arz ile toplam talep arasındaki dengesizlik talep eksikliği şeklinde ortaya çıkmakta, toplam talebin uyardığı üretim düzeyinin o ekonominin üretim

Detaylı

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2.

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2. İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v İÇİNDEKİLER... vi GENEL EKONOMİ 1. Ekonominin Tanımı ve Kapsamı... 1 1.1. Ekonomide Kıtlık ve Tercih... 1 1.2. Ekonominin Tanımı... 3 1.3. Ekonomi Biliminde Yöntem... 4 1.4.

Detaylı

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ

KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ KARŞILAŞTIRMALI ÜSTÜNLÜK TEORİSİ Ricardo, bir ülkenin hiçbir malda mutlak üstünlüğe sahip olmadığı durumlarda da dış ticaret yapmasının, fayda sağlayabileceğini açıklamıştır. Eğer bir ülke her malda mutlak

Detaylı

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2

İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 İktisadi Planlamayı Gerektiren Unsurlar İKTİSADİ PLANLAMA GEREĞİ 2 PLANLAMAYI GEREKTİREN UNSURLAR Sosyalist model-kurumsal tercihler Piyasa başarısızlığı Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma sorunları 2

Detaylı

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar)

İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar) İKTİSADÎ DÜŞÜNCENİN EVRİMİ (Başlangıcından Neoklasiklere) (İktisada Giriş I dersi için yardımcı kısa notlar) Merkantilizm: 15. ve 16. yüzyıllardaki coğrafî keşiflerde birlikte Avrupa ülkeleri dünyaya açılmaya

Detaylı

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA

SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA SORU SETİ 11 MİKTAR TEORİSİ TOPLAM ARZ VE TALEP ENFLASYON KLASİK VE KEYNEZYEN YAKLAŞIMLAR PARA Problem 1 (KMS-2001) Kısa dönem toplam arz eğrisinin pozitif eğimli olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ

İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ İSPANYA ÜLKE RAPORU AĞUSTOS 2017 ULUSLARARASI İLİŞKİLER MÜDÜRLÜĞÜ 1. ÖZET BİLGİLER Resmi Adı : İspanya Krallığı Nüfus : 48.146.136 Dil :İspanyolca (resmi dil), Katalanca, Portekizce. Din :%96 Katolik Yüzölçümü

Detaylı

İçindekiler kısa tablosu

İçindekiler kısa tablosu İçindekiler kısa tablosu Önsöz x Rehberli Tur xii Kutulanmış Malzeme xiv Yazarlar Hakkında xx BİRİNCİ KISIM Giriş 1 İktisat ve ekonomi 2 2 Ekonomik analiz araçları 22 3 Arz, talep ve piyasa 42 İKİNCİ KISIM

Detaylı

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL

Ekonomi II. 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL Ekonomi II 13.Bölüm:Makroekonomiye Genel Bir Bakış Doç.Dr.Tufan BAL Not:Bu sunun hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.Tümay ERTEK in Temel Ekonomi kitabından faydalanılmıştır. 2 13.1.Makroekonomi Nedir?

Detaylı

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120

Makro İktisat II Örnek Sorular. 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Makro İktisat II Örnek Sorular 1. Tüketim fonksiyonu ise otonom vergi çarpanı nedir? (718 78) 2. GSYİH=120 Tüketim harcamaları = 85 İhracat = 6 İthalat = 4 Hükümet harcamaları = 14 Dolaylı vergiler = 12

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR...

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1: EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER VE TEMEL KAVRAMLAR... 1 1.1. EKONOMİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER... 3 1.1.1. Romalıların Ekonomik Düşünceleri... 3 1.1.2. Orta Çağ da Ekonomik Düşünceler...

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ

EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ Eğitimin Ekonomik Temelleri Ekonomi kökeni Yunanca da ki oikia (ev) ve nomos (kural) kelimelerine dayanır. Ev yönetimi anlamına gelir. Ekonomi yerine, Arapça dan gelen iktisat

Detaylı

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK MART DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2009 yılında ülkemiz halı ihracatı % 7,2 oranında düşüşle 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk çeyreğinin sonunda

Detaylı

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK NİSAN DÖNEMİ HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılına iyi başlayan ülkemiz halı ihracatı, yılın ilk dört ayının sonunda bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla % 23,1 oranında artarak

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk iki ayının

Detaylı

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması

3. Keynesyen Makro İktisat Teorisi nin Bazı Özellikleri ve Klasik Makro İktisat Teorisi İle Karşılaştırılması BOCUTOĞLU 109 yemek pişirirken yağı, salçayı, soğanı, eti, sebzeyi, suyu aynı anda tencereye doldurmaz; birinci adımda yağı ve salçayı hafifçe kızartır, ikinci adımda soğanı ve eti ilave ederek pişirmeye

Detaylı

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II

ÇALIŞMA EKONOMİSİ II ÇALIŞMA EKONOMİSİ II KISA ÖZET KOLAYAOF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ.

Detaylı

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.

Ders Notları Dr. Murat ASLAN. Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. Ders Notları Dr. Murat ASLAN Bu notlar; Prof. Dr. ABUZER PINAR ın MALĠYE POLĠTĠKASI ders kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır. genişleme trend Daralma Kriz, küçülme 12,00 Reel Büyüme Hızı Oranı 1950-2008

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR

1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR ÖNSÖZ İÇİNDEKİLER III Bölüm 1 TEMEL İKTİSADİ KAVRAMLAR 11 1.1. İktisat Biliminin Temel Kavramları 12 1.1.1.İhtiyaç, Mal ve Fayda 12 1.1.2.İktisadi Faaliyetler 14 1.1.3.Üretim Faktörleri 18 1.1.4.Bölüşüm

Detaylı

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015

Giriş İktisat Politikası. İktisat Politikası. Bilgin Bari. 28.Eylül.2015 28.Eylül.2015 1 Giriş Temel Kavramlar Politika Etkilerinin Analizi 2 nın Yürütülmesi Tanımlar Giriş Temel Kavramlar Politika Etkilerinin Analizi İktisat kıt kaynakların etkin dağılımı üzerine çalışır.

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM 2013 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 2,8 oranında büyüyen ABD ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 3,6 oranında büyümüştür. ABD de 6 Aralık 2013 te

Detaylı

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1

Ekonomide Uzun Dönem. Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Ekonomide Uzun Dönem Bilgin Bari İktisat Politikası 1 Neden bazı ülkeler zengin bazı ülkeler fakir? Bilgin Bari İktisat Politikası 2 Bilgin Bari İktisat Politikası 3 Bilgin Bari İktisat Politikası 4 Bilgin

Detaylı

Kitabın çok sayıda tezi bulunmakla birlikte bence bunlar üçe indirilebilir:

Kitabın çok sayıda tezi bulunmakla birlikte bence bunlar üçe indirilebilir: Thomas Piketty nin Das Kapital im 21. Jahrhundert (21. Yüzyılda Kapital) kitabının Almancasını bitirdim. Baktım, kitap Türkçeye de çevrilmiş. Çevirenler iyi iş yapmışlar çünkü önemli bir kitap Kitap okuma

Detaylı

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden

A İKTİSAT KPSS-AB-PS / 2008 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli nedeni aşağıdakilerden 1. Her arz kendi talebini yaratır. şeklindeki Say Yasasını aşağıdaki iktisatçılardan hangisi kabul etmiştir? A İKTİSAT 5. Mikroiktisadi analizde, esas olarak reel ücretlerin dikkate alınmasının en önemli

Detaylı

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ

FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ FİYATLAR GENEL DÜZEYİ VE MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde Fiyatlar genel düzeyi (Fgd) ile MG dengesi arasındaki ilişkiler incelenecek. Mg dengesi; Toplam talep ile toplam arzın kesiştiği noktada bulunacaktır.

Detaylı

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Bilgi toplumunda aktif nüfus içinde tarım ve sanayinin payı azalmakta, hizmetler sektörünün payı artmakta ve bilgili, nitelikli insana gereksinim duyulmaktadır. 16.12.2015

Detaylı

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER DÜNYA EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER 1.KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM ABD Merkez Bankası FED, 18 Aralık tarihinde tahvil alım programında azaltıma giderek toplam tahvil alım miktarını 85 milyar dolardan 75 milyar

Detaylı

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N

EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1 EKONOMİ DEKİ SON GELİŞMELER 1 3 M A R T 2 0 1 4, P E R Ş E M B E Y M M O D A S I P R O F. D R. M U S T A F A A. A Y S A N 1948 DEKİ EKONOMİK DURUM 2 TABLO I Ülke ABD Doları Danimarka 689 Fransa 482 İtalya

Detaylı

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

2010 YILI OCAK-MART DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 YILI DÖNEMİ TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ 2010 yılı Ocak-Mart döneminde, Türkiye deri ve deri ürünleri ihracatı % 13,7 artışla 247,8 milyon dolara yükselmiştir. Aynı dönemde

Detaylı

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Makine İmalatı Sanayi Temel Bazı Göstergelerdeki Gelişmeler 2018 İlk Yarı Eylül, 2018 Bilgi Notu 5/2018, Ruhi GÜRDAL (Doç. Dr.) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı

Detaylı

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI

IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS-LM MODELİNİN UYGULANMASI IS ve LM eğrilerinin kesiştiği nokta milli geliri belirliyor. Birinin kayması kısa dönem dengeyi değiştiriyordu. Maliye politikası Hükümet harcamaları artışı IS eğrisi sağa

Detaylı

İktisadi Düşünceler Tarihi (ECON 316) Ders Detayları

İktisadi Düşünceler Tarihi (ECON 316) Ders Detayları İktisadi Düşünceler Tarihi (ECON 316) Ders Detayları Ders Adı İktisadi Düşünceler Tarihi Ders Kodu ECON 316 Dönemi Ders Uygulama Saati Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Bahar 4 0 0 4 6 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından

Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından 3.Ders Talep ve arz kavramları ve bu kavramları etkileyen öğeler spor endüstrisine konu olan bir mal ya da hizmetin üretilmesi ve tüketilmesi açısından önemli unsurlardır. Spor endüstrisi içerisinde yer

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME MALİYE POLİTİKASI 1 SORULAR SORULAR 1- Genişletici maliye politikası uygulanması sonucunda faiz oranının yükselmesine bağlı olarak özel yatırım harcamalarının azalması durumuna ne ad verilir? A) Dışlama etkisi B) Para yanılsaması

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015 Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 215 BÜYÜME DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR Zümrüt İmamoğlu* ve Barış Soybilgen ** 13 Nisan 215 Yönetici Özeti Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE)

Detaylı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk ayında ise halı

Detaylı

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır)

Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır) Dersin Planı (Bu ders sunumunun hazırlanmasında büyük ölçüde Nevzat Güran ve Sadık Acar ın ders notu ve kitaplarından yararlanılmıştır) Bir Bilim Dalı Olarak Uluslararası İktisadın Konusu ve Kapsamı Uluslararası

Detaylı

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT

8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI. Dr. Süleyman BOLAT 8. BÖLÜM STAGFLASYONLA MÜCADELEDE MALİYE POLİTİKASI 1 STAGFLASYON Stagflasyon: Üretimde görülen durgunluk ve fiyatlarda yaşanan artışın bir araya gelmesidir. - Durgunluk içinde enflasyon: Reel ekonomik

Detaylı

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri.

İKTİSADA GİRİŞ - 1. Ünite 4: Tüketici ve Üretici Tercihlerinin Temelleri. Giriş Temel ekonomik birimler olan tüketici ve üretici için benzer kavram ve kurallar kullanılır. Tüketici için fayda ve fiyat kavramları önemli iken üretici için hasıla kâr ve maliyet kavramları önemlidir.

Detaylı

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi

Bölüm 3. Dış Çevre Analizi Bölüm 3 Dış Çevre Analizi 1 2 Çevre Analizi Ç E V R E A N A L İ Z İ D I Ş Ç E V R E İ Ç Ç E V R E Genel / Uzak Dış Çevre Analizi Sektör / Yakın Dış Çevre Analizi İşletme İçi Çevre Analizi Politik Uluslararası

Detaylı

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002.

C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. C.Can Aktan (ed), Yoksullukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Konfederasyonu Yayını, 2002. DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI NIN GELİR DAĞILIMINDA ADALETSİZLİK VE YOKSULLUK SORUNUNA YAKLAŞIMI (SEKİZİNCİ

Detaylı

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI

IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI IS LM MODELİ ÇALIŞMA SORULARI Soru KPSS 2001 Otonom tüketim harcamalarının artması aşağıdakilerin hangisine neden olur? a) Denge üretim düzeyinin artmasına, LM eğrisinin sağa doğru kaymasına b) Denge üretim

Detaylı

2009 VS 4200-1. Gayri Safi Yurt içi Hasıla hangi nitelikte bir değişkendir? ) Dışsal değişken B) Stok değişken C) Model değişken D) kım değişken E) içsel değişken iktist TEORisi 5. Kısa dönemde tam rekabet

Detaylı

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ nokta dikkati çekiyor. Birincisi, kriz öncesi döneme bakıldığında, 21 krizinde zirveye daha hızlı ulaşıldığını, bir başka deyişle, büyümenin daha keskin olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, zirveden inişte,

Detaylı

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir.

BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ. Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. BÖLÜM FAİZ ORANI-MİLLİ GELİR DENGESİ Bu bölümde, milli gelir ile faiz oranı arasındaki ilişkiler incelenecektir. IS-LM modeli ; J.M.KEYNES tarafından ortaya atılmıştır. Buna göre ekonomide; 1. MAL PİYASASI

Detaylı

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018

İktisat Tarihi II. 13 Nisan 2018 İktisat Tarihi II 13 Nisan 2018 Modern Çağ ın Başlangıcında Avrupa Ekonomisi 11 yy başından itibaren Avrupa Rostow'un deyimiyle kalkışa geçmiştir. Bugünün ölçütleriyle baktığımızdaavrupa gelişmemiş bir

Detaylı

İktisat Tarihi II. XI. Hafta

İktisat Tarihi II. XI. Hafta İktisat Tarihi II XI. Hafta 19. yy da Ekonomik Gelişmeler 19. yy Avrupa da, sanayinin bir hayat tarzı olarak kesin zaferine şahit oldu. 19. yyda uluslararası ekonomik ilişkilerde ve devletlerin ekonomik

Detaylı

Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği

Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği Teknoloji Geliştirmede ve Eğitimde Üniversite Sanayi İşbirliği Dr.- Ing. Yalçın Tanes Ak-Kim Ar-Ge Direktörü Ulusal Ar-Ge Merkezleri Sempozyumu 10-11 Nisan 2012 Adana İçerik Türkiye de Satış dan Ar-Ge

Detaylı

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR

PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YATIRIM MALĐYETLERĐ AÇIKLIK EKO OMĐK VE POLĐTĐK ĐSTĐKRAR FĐ A SAL ĐSTĐKRAR FDI doğrudan yabancı yatırım, bir ülke borsasında işlem gören şirketlerin hisselerinin bir diğer ülke veya ülkelerin kuruluşları tarafından satın alınmasını ifade eden portföy yatırımları dışında kalan

Detaylı

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman)

KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE ( ) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman) KONU 1: TÜRKİYE EKONOMİSİNDE (1987-2007) İŞGÜCÜ VERİMLİLİĞİ ve YATIRIMLAR İLİŞKİSİ (DOĞRUSAL BAĞINTI ÇÖZÜMLEMESİ) Dr. Halit Suiçmez(iktisatçı-uzman) NE YAPILDI? ÖZET - Bu çalışmada, işgücü verimliliği

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT

DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT DENEME SINAVI A GRUBU / İKTİSAT 2 1. A malının fiyatındaki bir artış karşısında B malına olan talep azalıyorsa A ve B mallarının özellikleriyle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? A) A ve B

Detaylı

DERS PROFİLİ. İktisadi Düşünce Tarihi ECO419 Güz Yrd. Doç. Dr. Serhat Koloğlugil

DERS PROFİLİ. İktisadi Düşünce Tarihi ECO419 Güz Yrd. Doç. Dr. Serhat Koloğlugil DERS PROFİLİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Dönem Kuram+PÇ+Lab (saat/hafta) Kredi AKTS İktisadi Düşünce Tarihi ECO419 Güz 7 3+0+0 3 5 Ön Koşul Yok Dersin Dili Ders Tipi Dersin Okutmanı Dersin Asistanı Dersin

Detaylı

ÜRETİM VE MALİYETLER

ÜRETİM VE MALİYETLER ÜRETİM VE MALİYETLER FİRMALARIN TEMEL AMACI Mal ve hizmet üretimi firmalar tarafından gerçekleştirilir. Ekonomi teorisine göre, firmaların mal ve hizmet üretimindeki temel amacı kar maksimizasyonu (en

Detaylı

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL

BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU. Doç.Dr.Tufan BAL BÖLGE VE NÜFUSUN GENEL DURUMU Doç.Dr.Tufan BAL GİRİŞ Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında kurulan, o tarihten bu güne kadar ekonomik ve sosyal yapısını değiştirme anlayışı içinde gelişmesini sürdüren ve gelişmekte

Detaylı

A İKTİSAT KPSS-AB-PS/2007

A İKTİSAT KPSS-AB-PS/2007 1. Büyüme Kutupları nın, altyapı yatırımları ve dışsal ekonomiler yoluyla yaratacağı etkiler nedeniyle kalkınmanın önünde bir engel olduğunu belirten iktisatçı aşağıdakilerden hangisidir? A) F. Perroux

Detaylı

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri

plastik sanayi Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri plastik sanayi 2014 Plastik Sanayicileri Derneği Barbaros aros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Barbaros DEMİRCİ PLASFED Genel Sekreteri Türk ekonomisi 2014 yılının başında hızlı artırılan faiz oranlarıyla

Detaylı

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2015-16. 3 Mart 2015. Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015

BASIN DUYURUSU PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ. Sayı: 2015-16. 3 Mart 2015. Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015 Sayı: 2015-16 BASIN DUYURUSU 3 Mart 2015 PARA POLİTİKASI KURULU TOPLANTI ÖZETİ Toplantı Tarihi: 24 Şubat 2015 Enflasyon Gelişmeleri 1. Ocak ayında tüketici fiyatları yüzde 1,10 oranında artmış ve yıllık

Detaylı

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye Fırsatlar Ülkesi Türkiye Yatırımcılar için Güvenli bir Liman Tarım ve Gıda Sektöründe Uluslararası Yatırımlar Dr Mehmet AKTAŞ Yaşar Holding A.Ş. 11-12 Şubat 2009, İstanbul sunuş planı... I. Küresel gerçekler,

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları.

Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları. Klasik & Keynesyen İktisat Çalışma Soruları. 1-Genel teoriye göre effektif talep ile ilgili hangisi yanlıştır? a)milli Gelir seviyesini effektif talep belirler b)sermayenin marjinal etkinliği artarsa effektif

Detaylı

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş

BÖLÜM 9. Ekonomik Dalgalanmalara Giriş BÖLÜM 9 Ekonomik Dalgalanmalara Giriş Çıktı ve istihdamdaki kısa dönemli dalgalanmalara iş çevrimleri diyoruz Bu bölümde ekonomik dalgalanmaları açıklamaya çalışıyoruz ve nasıl kontrol edilebileceklerini

Detaylı

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde 1 16-31 Temmuz 2012 SAYI: 41 MÜSİAD Araştırmalar ve Yayın Komisyonu İşsizlikte Belirgin Düşüş 2012 Nisan ayında işsizlik oranı kuvvetli bir düşüş ile 2012 Mart ayına göre 0,9 puan azalarak % 9 seviyesinde

Detaylı

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ

BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I MAKROEKONOMİYE GENEL BİR BAKIŞ Giriş... 1 1. Makroekonomi Kuramı... 1 2. Makroekonomi Politikası... 2 2.1. Makroekonomi Politikasının Amaçları... 2 2.1.1. Yüksek Üretim ve Çalışma Düzeyi...

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM: KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK...

BİRİNCİ BÖLÜM: KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK... İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: KALKINMA VE AZGELİŞMİŞLİK... 1 Kalkınma Ekonomisine Olan Güncel İlgi... 1 Kalkınma Kavramı ve Terminolojisi... 1 Büyüme ve Kalkınma... 1 Kalkınma Terminolojisi... 2 Dünyada Gelir

Detaylı

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır. 97 BÖLÜM 6. KAMU BÜTÇESİ ve MALİYE POLİTİKASI (KEYNESYEN MODEL DEVAMI) Kamu bütçesi, Millet Meclisi tarafından onaylanıp kanunlaşan ve devletin planlanan gelir ve harcamalarını gösteren yıllık bir programdır.

Detaylı

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz.

FİNANS KILAVUZ COINKILAVUZ GÜNLÜK BÜLTEN FOREXKILAVUZ HİSSEKILAVUZ. /finanskilavuz. /forexkilavuz. /hissekilavuz. /finanskilavuz HİSSE FOREX /hissekilavuz /forexkilavuz COIN /coinkilavuz GÜNLÜK BÜLTEN USD / TRY Cuma günü yurtiçinde veri akışı sakindi. ABD tarafında gözler gelecek verilerde idi. Tarım dışı istihdam

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU

TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN ULUSLARARASI BOYUTU Dış ticaretin amacı piyasadaki ihtiyacın karşılanmasıdır. Temel neden uluslararası mal hareketliliği değil, ülkenin denge arayışıdır. Ülkedeki ürün yetersizliği

Detaylı

İktisat Tarihi

İktisat Tarihi İktisat Tarihi 7.5.18 SAVAŞLAR VE EKONOMİK PERFORMANS Savaş 10 milyon askerin ölümüne, 20 milyonunun yaralanmasına neden oldu. Ekonomik açıdan uzun dönemde fizik yıkımdan daha zararlı olan normal ekonomik

Detaylı

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010

Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali. Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 Küresel Krizden Sonrası Reel ve Mali Piyasaların Geleceği Sumru Altuğ Koç Üniversitesi, CEPR ve EAF 14 Mayıs 2010 IMF Büyüme Tahminleri 12 10 8 6 4 2 0-2 -4-6 -8-10 2006Ç1 2006Ç4 2007Ç3 2008Ç2 2009Ç1 2009Ç4

Detaylı

Dr. Öğretim Üyesi Yasemin TELLİ ÜÇLER

Dr. Öğretim Üyesi Yasemin TELLİ ÜÇLER Dr. Öğretim Üyesi Yasemin TELLİ ÜÇLER J.MAYNARD KEYNES(1883-1946 Radikal düşünceleriyle ekonomide çığır açan Britanyalı iktisatçıdır. Başlangıçta öğrencisi olduğu Alfred Marshall in etkisi altında kalan

Detaylı

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ

TOPLAM TALEP VE TOPLAM ARZ: AD-AS MODELİ TOLAM TALE VE TOLAM ARZ: AD-AS MODELİ AD-AS IS LM ve IS LM B modellerinde fiyatlar genel düzeyinin sabit olduğu varsayılırken, bu analizde fiyatlar genel düzeyi () ile reel milli gelir (Y) arasındaki ilişkiler

Detaylı

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü

Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı. Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü Dr. A. Tarık GÜMÜŞ Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim Dalı Sosyal Devlet Anlayışının Gelişimi ve Dönüşümü İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... vii İÇİNDEKİLER...xi KISALTMALAR... xvii GİRİŞ...1 Birinci

Detaylı

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi

2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi 2015 2017 Yılları Bütçesinin Makroekonomik Çerçevede Değerlendirilmesi Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İktisadi ve Mali Analiz Yüksek Lisansı Bütçe Uygulamaları ve Mali Mevzuat Dersi Kıvanç

Detaylı

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42

İÇİNDEKİLER KAPİTALİST ÜRETİM TARZI 41 I TEKEL-ÖNCESİ KAPİTALİZM 42 İÇİNDEKİLER 15 Ekonomi Politiğin Konusu 16 Toplum Yaşamının Temeli Olan Maddi Malların Üretimi 17 Üretici Güçler ve Üretim İlişkileri 23 Toplumun Gelişmesinin Ekonomik Yasaları 26 Ekonomi Politiğin Tanımı

Detaylı

Araştırma Notu 13/156

Araştırma Notu 13/156 Araştırma Notu 13/156 01 Kasım 2013 ALTIN HARİÇ CARi AÇIK DÜŞÜYOR Zümrüt İmamoglu, Barış Soybilgen ** Yönetici Özeti 2011-2013 yılları arasında altın ithalat ve ihracatında görülen yüksek iniş-çıkışlar

Detaylı

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 İKTİSAT İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR 13 1.1.İktisadın Konusu ve Kapsamı 14 1.2. İktisadın Bölümleri 15 1.2.1.Mikro ve Makro İktisat 15 1.2.2. Pozitif İktisat ve Normatif İktisat

Detaylı

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARININ PETROL FİYATLARINA ETKİSİ

ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARININ PETROL FİYATLARINA ETKİSİ ELEKTRİKLİ ARAÇLARIN VE YAKIT ETKİNLİK POLİTİKALARININ PETROL FİYATLARINA ETKİSİ Ersin ÖKTEM 1 Yrd.Doç.Dr. İzzettin TEMİZ 2 1 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı TPAO, eoktem@tpao.gov.tr 2 Gazi Üniversitesi

Detaylı

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ

TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ TÜRK PERAKENDE SEKTÖRÜ VE BEKLENTİLERİMİZ Türkiye de perakende sektörü, 300 milyar dolara ulaşan büyüklüğü, 365 bin mağaza sayısı ve 2009-2013 yılları arasında yıllık bileşik %7 büyüme ile öne çıkan sektörler

Detaylı

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I

YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I YÖNT 101 İŞLETMEYE GİRİŞ I İŞLETME BİRİMİ VE İŞLETMEYİ TANIYALIM YONT 101- İŞLETMEYE GİRİŞ I 1 İŞLETME VE İLİŞKİLİ KAVRAMLAR ÖRGÜT KAVRAMI: Örgüt bir grup insanın faaliyetlerini bilinçli bir şekilde, ortak

Detaylı

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE)

TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE) Ünite 10: TAM REKABET PİYASASINDA DENGE FİYATININ OLUŞUMU (KISMÎ DENGE) Tam rekabetçi bir piyasada halen çalışmakta olan firmalar kısa dönemde normal kârın üzerinde kâr elde ediyorlarsa piyasaya yeni firmalar

Detaylı

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar

Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar Yeni Sosyal Güvenlik Sistemi Üzerine Notlar Recep Kapar Muğla Üniversitesi recepkapar@sosyalkoruma.net www.sosyalkoruma.net Sosyal Güvenlik Harcamaları Yüksek Değildir Ülke İsveç Fransa Danimarka Belçika

Detaylı

İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER

İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER İKTİSADİ DALGALANMALAR ve MALİYE POLİTİKASI UYGULAMASINDA YÖNTEMLER I. İKTİSADİ DALGALANMALAR Her ekonomi zaman içerisinde bazı dalgalanmalar gösterir. Başka bir deyişle ekonomik gelişme düz bir trend

Detaylı

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI Source: Pexels Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ödeme Davranışları, Euler Hermes Ekonomik Araştırmalar YÖNETİCİ ÖZETİ

Detaylı

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ

BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ BİRİNCİ SEVİYE ÖRNEK SORULARI EKONOMİ SORU 1: Tam rekabet ortamında faaliyet gösteren bir firmanın kısa dönem toplam maliyet fonksiyonu; STC = 5Q 2 + 5Q + 10 dur. Bu firma tarafından piyasaya sürülen ürünün

Detaylı

BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri

BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri BİT Büyüme Dalgasının Türkiye Ekonomisine Etkileri Mehmet Yörükoğlu TCMB BİT Büyüme Dalgası Nedir? Ekonomik Kalkınmada Teknolojik Dalgalar: Genel Amaçlı Teknolojiler (GAT): 1. Buharlı Motor, (Endüstriyel

Detaylı

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri

İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri İktisat Anabilim Dalı- Tezsiz Yüksek Lisans (Uzaktan Eğitim) Programı Ders İçerikleri 1. Yıl - Güz 1. Yarıyıl Ders Planı Mikroekonomik Analiz I IKT751 1 3 + 0 8 Piyasa, Bütçe, Tercihler, Fayda, Tercih,

Detaylı

BOJ TOPLANTI TUTANAKLARI ÖNCESİ

BOJ TOPLANTI TUTANAKLARI ÖNCESİ BOJ TOPLANTI TUTANAKLARI ÖNCESİ Japonya Merkez Bankası (BOJ) bu hafta 30 Nisan Çarşamba günü gerçekleştireceği Para Politikası toplantısında ekonomideki son görünümü ortaya koyacaktır. Japonya nın genel

Detaylı

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü

DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015. Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer. Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU TEMMUZ 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü DÜNYA BANKASI TÜRKİYE DÜZENLİ EKONOMİ NOTU Temmuz ayı içerisinde Dünya Bankası Türkiye

Detaylı

1. Yatırımın Faiz Esnekliği

1. Yatırımın Faiz Esnekliği DERS NOTU 08 YATIRIMIN FAİZ ESNEKLİĞİ, PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ ETKİNLİKLERİ, TOPLAM TALEP (AD) EĞRİSİNİN ELDE EDİLİŞİ Bugünki dersin içeriği: 1. YATIRIMIN FAİZ ESNEKLİĞİ... 1 2. PARA VE MALİYE POLİTİKALARININ

Detaylı

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ

2.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ CEVAP ANAHTARI 1.BÖLÜM ÇOKTAN SEÇMELİ 1.(e) 2.(d) 3.(a) 4.(c) 5.(e) 6.(d) 7.(e) 8.(d) 9.(b) 10.(e) 11.(a) 12.(b) 13.(a) 14.(c) 15.(c) 16.(e) 17.(e) 18.(b) 19.(d) 20.(a) 1.BÖLÜM BOŞLUK DOLDURMA 1. gereksinme

Detaylı

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ

HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ HOLLANDA ÜLKE PROFİLİ Uluslararası İlişkiler Müdürlüğü Uzman Yardımcısı Hande TÜRKER NİSAN 2018 1. ÖZET BİLGİLER Resmi Adı :Hollanda Krallığı Başkenti :Amsterdam Nüfusu :17 Milyon Yüzölçümü :41,526 km2

Detaylı

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI.

1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI. ESFENDER KORKMAZ CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ 30 HAZİRAN 2009 BASIN BİLDİRİSİ 1930 DÜNYA BUHRANI DÂHİL, TÜRKİYE BU KADAR AĞIR KRİZ YAŞAMADI. Türkiye 2009 un (Ocak- Şubat-Mart aylarında) ilk çeyreğinde tüm

Detaylı

Mikroiktisat Final Sorularý

Mikroiktisat Final Sorularý Mikroiktisat Final Sorularý MERSĐN ÜNĐVERSĐTESĐ ĐKTĐSADĐ VE ĐDARĐ BĐLĐMLER FAKÜLTESĐ MALĐYE VE ĐŞLETME BÖLÜMLERĐ MĐKROĐKTĐSAT FĐNAL SINAVI 10.01.2011 Saat: 13:00 Çoktan Seçmeli Sorular: Sorunun Yanıtı

Detaylı