SERVETİFÜNUN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SERVETİFÜNUN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU"

Transkript

1 çıkan "Jön Türkler", II. Abdülhamit dönemine "İstibdat Dönemi" (devr-i istibdâd) adını verdi. SERVETİFÜNUN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU "Fenlerin serveti (tekniğin zenginliği)" anlamına gelen Servetifünun, Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatının 19. yüzyıl sonlarında ( ) kısa fakat yoğun bir Batılılaşma hamlesi yaptığı dönemdir. Türk Edebiyatının bu devrine "Servetifünun Devri" denmesi, bu edebî hareketin Servet- i Fünun dergisi etrafında gerçekleşmesi ile ilgilidir. Divan edebiyatına karşı kurulmaya çalışılan "Edebiyatıcedide" (Yeni Edebiyat) teriminin bu harekete ad olması ise hareketin bu terimi tamamıyla benimseyip kendi hakkında da çok sık kullanmasındandır. Bunun diğer bir nedeni de Tanzimat'tan sonra edebiyatta "ikinci yenileşme atılımının" bu dönemde gerçekleşmesidir. Edebiyatımızda gerçek anlamda bir Batı etkisi, Servetifünun döneminde görülür. Servetifünun edebiyatı, Türk edebiyatında 1860'tan beri devam eden "Doğu-Batı" mücadelesinin, Batı lehine sonuçlandığı dönemdir. Bu dönemde Türk edebiyatı gerek zihniyet, gerek içerik, gerekse teknik özellikler bakımından bütünüyle Batılı bir nitelik kazanmıştır. Bu dönemde II. Abdülhamit, yönetimde Babıâli'nin (Topkapı Sarayı merkezli bürokrasi) etkisini tamamıyla ortadan kaldırıp, Yıldız Sarayı'nda oluşturduğu yeni yönetim ekibini hâkim duruma getirmiş, mutlak bir disiplin mekanizması kurmuştu. Aydınlar İstanbul'dan uzaklaştırılırken; kitaplar, gazeteler, dergiler sansürden geçiriliyor, özgürlük konusuna yoğunlaşanlar her türlü baskı ve yıldırma hareketine maruz kalıyordu. "Eski - Yeni" Tartışması Tanzimat'tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat öncesinde, İslâmiyet'in etkisinde gelişen "divan edebiyatı" egemendi. Tanzimat'tan sonra edebiyat yön değiştirmiş ve Batının etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük yön değişimi, sanatçılar arasında tartışmalara yol açmıştı. Divan edebiyatına "eski", Batı tarzındaki edebiyata "yeni" deniyordu. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise "eski -yeni tartışması" olarak anıldı. Dönemin Siyasi Yapısı Servetifünun edebiyatının anlaşılması için II. Abdülhamit döneminin çok iyi bilinmesi gerekir. II. Abdülhamit ( ), Osmanlı Devleti'nin 34. padişahıdır. II. Abdülhamit tahta çıktığında (1876), Osmanlı Devleti büyük bir bunalım içindeydi. Milliyetçi akımların etkisiyle Balkanlarda ayaklanmalar birbirini izliyordu. Yurt içinde meşrutiyet yanlısı görüşler güçleniyordu. Abdülhamit tahta çıkar çıkmaz, 23 Aralık 1876'da, Osmanlı'nın ilk anayasası olan Kanun-ı Esasiyi ilan etti. Meclis-i Mebusan ve Ayan Meclisi üyelerinden oluşan ilk Meclis, 19 Mart 1877'de açıldı. Böylece Meşrutiyet dönemi başladı. Anayasa ilan edildikten kısa bir süre sonra Osmanlı - Rus Savaşı başladı. Osmanlı Devleti bu savaşta yenildi. Ülkede bu sonucun sorumluları arandı. Mebuslar Meclisinde hükümet ağır eleştiriler aldı. Abdülhamit, durumdan rahatsızdı. Kanun-i Esasi'nin 113. maddesiyle kendisine tanınan "istediği kişiyi sürgüne gönderme yetkisi"ni kullanarak, daha Meclis toplanmadan Sadrazam Mithat Paşa'yı sürgüne yolladı. Yenilgilerin sorumlusu olarak gördüğü Meclisi süresiz olarak kapattı. Mart 1877'de açılan Meclis-i Mebusan'ın Şubat 1878'de kapatılmasıyla I. Meşrutiyet dönemine son verilmiş, "mutlakıyet" idaresine dönülmüştü. Bu arada Fransız İhtilalinden sonra bütün dünyayı saran "hürriyet, milliyet ve istiklal" akımlarının, özellikle Batılı büyük devletlerin çabalarıyla hızla gelişmesi, Osmanlı'yı bunaltıyordu. II. Abdülhamit, "özgürlükleri kısıtladığı" gerekçesiyle ciddi şekilde eleştiriliyordu. Onun yönetim tarzı, gençler üzerinde "ruhsal bunalımlar" yaratmıştı. Bu gençler, böyle bir yönetim altında hiçbir gelişme sağlanamayacağını savunuyorlardı. Gençler, diğer aydınlarla buluşup gizli dernekler kuruyor ve mücadelelerini yasadışı olarak yürütmeye çalışıyorlardı. Bu aydınlara da "Jön Türkler" (Genç Türkler) deniyordu. İdealist fikirlerle ortaya "Recaizâde Mahmut - Muallim Naci" Tartışması Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde arasındaki "eski-yeni" tartışması çok önemli bir rol oynamıştır. Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha "ılımlı" duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, "eski-yeni sentezi"nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak "yeni"ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâizâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit'in edebiyatta "biçimi" ve "sağlam üslubu" pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından "eski edebiyatın temsilcisi" olarak algılandı. Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci'ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde'nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde'nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci'nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu. Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. "Muallim", eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; "üstad" olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı. 1

2 Bu dönemde "eski" edebiyatın kesin savunucusu ise Elhac Dergi içerisinde zamanla anlaşmazlıklar ortaya çıkar. Ali Ekrem (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Bolayır ve Ahmet Reşit dergiden ayrılır. Bu ayrılışi H.Nazım, Vasfı, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Samipaşazade Sezai, Menemenlizade Tahir in dergiden ayrılıp Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar "Hazine-i Fünûn", "Resimli Gazete", "Musavver Malûmat", "Musavver Hüseyin Cahit Yalçın ın Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Malumat dergisine geçmesi izler.bu hareketin 1901 yılında, Fen ve Edeb", "İrtika" gibi dergi ve gazetelerde Servetifünun'a Hukuk adlı makalesinin II.Abdülhamit yönetimince kışkırtıcı karşı sert eleştiriler yönelttiler. bulunarak, derginin kapatılmasıyla son bulduğu kabul edilir. Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır. Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem'in teşvikleriyle Servet-i Fünun dergisi etrafında birleştiler. Bu sanatçılar Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrenmiştiler. Batı edebiyatı zevkiyle yetiştiler, İstanbul'da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde Mahmut Ekrem ile Muallim Naci arasındaki çekişme, Servetifünun edebiyatının doğmasını sağladı. SERVETİFÜNUN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ 1. Servetifünun Sanatçıları: Şairler: Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Hüseyin Siret Özsever, Hüseyin Suat Yalçın, A. Nadir(Ali Ekrem Bolayır), Süleyman Nesip (Süleyman Paşazade Sami), İbrahim Cehdi(Süleyman Nazif), H.Nazım(Ahmet Reşit Rey), Faik Ali Ozansoy, Celal Sahir Erozan, İsmail Safa. Servetifünun Topluluğunun Oluşumu Nesirciler: Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Safveti Ziya, Ahmet Şuayip. Recaizâde Mahmut Ekrem, 1895 sonunda, "Malûmat" adlı dergide yazan Muallim Naci izleyicileriyle kafiyenin göz için mi, kulak için mi olduğu tartışmasına girişmiş ve bu gazeteye karşı cevaplarının bir kısmı Servetifünun dergisinde yayımlanmıştı. "Eski-yeni" tartışmasının bitmeyeceğini anlayan Recâîzâde Ekrem, artık bir ekip çalışması yapmanın yollarını aramaya başladı. Servet-i Fünun, Recaizâde'nin Mekteb-i Mülkiye'den öğrencisi olan Ahmet İhsan Tokgöz tarafından 17 Mart 1891 yılından beri çıkarılmakta idi. Servet-i Fünun, isminden de anlaşılacağı gibi başlangıçta daha çok bilimle ilgili yazılara yer veren bir dergiydi. Recaizâde, bunu bir edebiyat dergisi hâline getirmek için Ahmet İhsan'la anlaşmış ve kendisinin Mekteb-i Sultanî (Galatasaray Lisesi)'den öğrencisi olan Tevfik Fikret'i derginin "başyazarlığına" getirilmesini sağlamıştı. Tevfik Fikret'in 256. sayıdan itibaren yazı işleri müdürlüğüne gelmesinden sonra bu dergi, tam bir edebiyat ve sanat dergisi olmaya başladı (7 Şubat 1896). O sırada "Mektep, Maarif, Hazine-i Fünûn, Mirsat ve Malumat" gibi dergilerde yazan ve Recaizâde tarafını tutan birçok şair ve yazar da Servetifünun'da toplandı. Hep birden Servetifünun edebiyatı denen bir edebî çığır açtılar. Dergi kısa zamanda gerek şekil gerek duyuş gerekse hayaller bakımından tamamıyla Batı tarzı şiirler, hikâyeler, romanlarla dolmaya başladı. Türk şiirine Fransız şiirinden birçok yeni hayaller getirildi. Bunları ifade için yeni tamlamalar kullanıldı. Sözlüklerden daha önce kullanılmamış Farsça ve Arapça kelimeler bulundu. Böylece konuşma dilinden iyice uzaklaşıldı. "Estetik" ilk defa "hikmet-i bedayi" adı ile bu dergide tanıtılmaya başlandı yılının sonlarında Servetifünuncular eski edebiyatı tutanlara karşı mücadeleyi kazanmıştı. Servetifünuncular için Âli Edebiyat ve Adi Edebiyat kavramları vardır. Onlar halk edebiyatını adi edebiyat, Batılı edebiyatı da âli edebiyat diye tanımlarlar. Divan şiirinin aruz veznini ve dilini almışlar; mantığını reddetmişlerdir. 2. Sanat sanat içindir. anlayışıyla eserlerini kaleme almışlardır. 3. Dilleri ağırdır, Arapça ve Farsça sözcükleri sıkça kullanmışlardır. Buffon un dediği gibi Üslup insanın kendisidir. anlayışındadırlar. 4. Bireysel konuları işlemişlerdir. 5. Batılı anlamda kaliteli ilk eserler bu dönemde verilmiştir. 6. Yüksek zümreye hitap etmiş, halkın sorunlarına değinmemişlerdir. 7. Romantizm, realizm, parnasizm ve sembolizm akımlarından etkilenmişlerdir tan beri devam eden Doğu-Batı çatışmasının Batı lehinde kesin olarak sonuçlandığı devredir. Yoğun ve dinamik çalışmalarla geçen bu kısa dönem sonunda Türk edebiyatı, gerek anlayış, gerek içerik, gerekse teknik bakımdan tamamıyla Batılı bir nitelik kazanmıştır. 9. Servetifünun öğretici metinleri: Daha çok kendilerine karşı eleştirilere bir cevap niteliğindedir. Edebi tenkit, gezi yazısı ve hatıra türlerinde gelişmiştir. Bu eserlerde de dil ağırdır, sanat ve estetik kaygısı güdülmüştür. Tenkidi edebi bir tür haline getirmişlerdir. Batılı tenkitçileri yakından takip ederek batı tenkit metotlarını tanıtmışlardır. Her devir birkaç türlü edebiyatın mevcut olduğunu kabul ederek kendilerinden önce başlayan, bizim edebiyatımız halk edebiyatıdır, hayır divan edebiyatıdır şeklindeki tartışmalara yeni bir bakış tarzı getirirler. 2

3 10. Servetifünun şiiri: Şiirde anjambmanlar (şiirde cümledeki Tasvir ve çözümlemelere önem verildiği için uzun cümleler anlamın bir dizede bitmeyip sonraki dizelere geçmesi, kayması, tercih edilir. Ünlemlere ve seslenişlere yer verilir. Mensur şiirde sarkması) kullanarak, şiiri nesre yaklaştırmaya çalışırlar. Şiirde şairane konular, şairane bir üslupla işlenir. Şeklen düzyazı dil cümleleri istedikleri kısalık ve uzunlukta kullanırlar. Cümleyi ve anlatım bakımından şiire benzer. Şiirin yapı kuralları olmadığı için sanatçı duygularını daha rahat dile getirebilir. Divan mısra ortalarında tamamlayarak, beş altı mısra kadar uzattıkları olur. Cümlenin dize ya da beyitte tamamlanması kuralını yıkmışlar ve cümleyi özgürlüğüne edebiyatındaki secili nesirlere benzer. kavuşturmuşlardır. Aruz ölçüsünü kullanırlar; ancak aruzun dizeler üzerindeki egemenliğini de yıkarak, bir şiirde birden çok kalıba yer vermişlerdir. Her veznin bir ruh haline tekabül ettiğine inanırlar. Onlar Her şey şiirin konusu olabilir. görüşünü benimsemişler; fakat dönemin siyasal baskıları nedeniyle aşk, doğa, aile hayatı ve gündelik yaşamın basit konularına eğilmişlerdir. Hayali saadetler ve korkunç hakikat arasındaki çatışma Servetifünuncuların başlıca temidir. Dini ve felsefi kaygıları yoktur; renk, şekil ve hareket onları ilgilendirir. Sanata en üstün kıymet olarak bakmışlardır. Muhtevayı tanzim fikrini Fransız edebiyatçılarından öğrenmişlerdir. Şiirde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır. Sanatkârâne üslup ve yeni bir vokabüler (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla oldukça ağır bir dil kullanmışlardır. Servetifünun a kadar kullanılmamış tamlama, benzetme, mecaz ve imgeler oluşturmuşlar, Ahmet Mithat Efendi tarafından Dekadanlıkla suçlanmışlardır. Batı etkisinde şiire yeni sözler girer: "saat-ı semen fem" (yasemin renkli saat). Fransızca " neige d'or " karşılığı olan "berf-i zerrin" (altın renkli kar) vb... Kafiye kulak içindir. görüşünü benimserler. Şiirde resim sanatından çok etkilenmişler, şiiri yazıyla resim yapmak diye tanımlamışlardır. Ayrıca musikiden de etkilenmişlerdir, şiiri nesir+musiki olarak tarif etmişlerdir. Şiirde romantizm, parnasizm ve sembolizm akımının etkisi vardır. Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin bu dönemin en önemli şairleridir. Hüseyin Siret Özsever, İsmail Safa, Ali Ekrem Bolayır, Faik Ali Ozansoy, Celal Sahir Erozan diğer önemli şairlerdir. Celal Sahir kadın şairi olarak tanınmıştır. Şiirde üç değişik biçim kullanmışlardır: a) Batı dan aldıkları sone ve terza-rima b) Divan edebiyatından alıp, türlü değişikliklerle kullandıkları müstezat (serbest müstezat) c) Bütünüyle kendi yarattıkları biçimler İkinci meşrutiyetin ilanından sonra sosyal konulara da değinmişlerdir. Bilhassa Tevfik Fikret bu konuda en önde gelen isimdir. 11. Mensur şiir: Fransız edebiyatından gelmiş ve Türk edebiyatında ilk örnekleri Servetifünun döneminde verilmiştir. Bu türün Türk edebiyatındaki ilk temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil dir. Mezardan Sesler ve Mensur Şiirler adıyla mensur şiirlerini yayımlamıştır. Halit Ziya yı Siyah İnciler adlı kitabıyla Mehmet Rauf izler. Bunlardan başka Hüseyin Cahit, Ahmet Hikmet, Faik Ali, Celal Sahir gibi isimler bu türde yazmışlardır. Mensur şiir duygu ve hayallerin düzyazı biçimiyle şiirsel anlatımıdır. Bu yazılarda iç ahenk önemlidir. Servetifünuncular tarafından kullanılmış, fazla yaygınlaşmamıştır. Mensure" olarak da bilinir. Mensur şiir, şiirdeki arayıştan doğmuştur; ama öncelikle düz yazıdır. Bu metinler bireysel duygulanmaların ortaya konduğu şairane ürünlerdir. Mensur şiirlerde iç ahenk vardır. 12. Hikâye: Servetifünun döneminde hikâyede büyük gelişme yaşanır. Tanzimat'la edebiyatımıza giren hikâyenin olgun örnekleri bu dönemde verilir. Şiirde olduğu gibi hikâyede de bireysel konular işlenir. Servetifünun neslinin "içe dönük, karamsar" bakışı bu hikâyelere de sinmiştir. Kimi hikâyelerde İstanbul dışında geçen olaylara de yer verilmekle birlikte hikâyelerde mekân genellikle İstanbul'dur. Yazarlar realizmin etkisiyle yazdıkları hikâyelerde yaşadıkları dönemi işlemişlerdir. Olay hikâyesi tarzında yazmışlardır. Tanzimat yazarları hikâyelerde sosyal yarar amaçlamıştır. Bu açıdan hikâyelerde evlilik sorunları, gelenek ve töre, batıl inançlar, esaret, yanlış Batılılaşma işlenmiş; halk hikayeciliği geleneğinden kurtulunamamıştır. Edebiyatıcedide Döneminde yazarlar, yapıtlarında bireysel duyguları işlemişler; aşk, kadın, evlilik, tabiat, yalnızlık, hayal-hakikat çatışmasından kaynaklanan ümitsizlik, aşırı melankoli, hastalık, karamsar bir bakış açısı gibi bireysel konulara yer vermişlerdir. Bu dönem hikâyelerinde sanatçı ruhlu, piyano çalan, yabancı dil bilen kadınlar; sevdalı, ince ruhlu âşıklar, Batılı tipler görülür. Mekan İstanbul'dur. Tanzimat hikâyelerinde dil, biraz daha sadedir. Cümleler kısa, açık ve anlaşılır özelliktedir. Çünkü bu dönemde düşünce öne çıkmış, özentili anlatım arka plana itilmiştir. Servetifünun yazarları, "Sanat, sanat içindir." görüşünü benimsemiştir. Bu nedenle onların hikâyelerinde dil, süslü ve sanatlıdır. Eski sözcükler sıklıkla kullanılır. Dilde sanat kaygısı ağır basar. Ancak bu dil, romanlara göre daha sadedir. Tanzimat yazarları Fransız edebiyatından etkilenseler de Doğu öyküleme geleneğinden kurtulamamıştır. Bu nedenle Tanzimat hikâyelerinde yapı, Batılı olsa da iç kurgu ve anlatım Doğulu özellikler taşır. Olay ön plandadır. Kişiler siliktir. Hikâyelerde romantizmin etkisi açıkça hissedilir. Samipaşazade Sezai, Ebubekir Hazım Tepeyran, Nabızade Nazım ile birlikte hikâyelerde realizmin etkisi görülmeye başlar; hikayeler masal havasından kurtulur. Servetifünun döneminde ise geleneksel hikâye tamamen bırakılır, Batılı tarzda hikâyeler yazılmaya başlanır. Realizmin etkisiyle gerçekçi hayat sahneleri, sosyal yaşamdan kesitler hikâyelerde yansıtılır. Olay yerine kişilere, onların ruhsal durumlarına ağırlık verilir. Bu nedenle yazarlar, öykülerindeki kişileri yaşadığı toplumdan, kendi çevrelerinden seçmişlerdir. 13. Roman: Şiirde olduğu gibi romanda da (devrin siyasal baskıları nedeniyle) sosyal konulardan uzak dururlar. Romanda, romantizmin kimi izleri bulunmakla birlikte genel olarak realizme bağlıdırlar. Romanda da dil ağır, üslup sanatkârânedir. Roman tekniği sağlamdır. Yazarlar daha çok yaşadıkları ortamı anlatma yoluna gittikleri için konular, İstanbul un çeşitli kesimlerinden alınmadır. Betimlemeler gözleme dayalıdır ve nesneldir. Tanzimat'la başlayan Türk romanı, Servetifünun döneminde Namık Kemal'in açtığı sanatkârane üslup ile gelişimini devam ettirmiştir. Bu dönemde roman, gerek üslup gerekse teknik bakımdan önceki döneme göre büyük gelişim göstermiştir. Romanda Tanzimatçılarda görülen kurgu hataları, üslup eksiklikleri, acemilikler Servetifünun döneminde kaybolmuştur. Roman tekniği modern ve sağlamdır. Olayların örgüsü, işlenişi ve konuşmalar başarılı biçimde verilmiştir. Yazarlar, eserde kişiliğini gizlemiştir. Batılı anlamda Türk romanı bu dönemde yazılır. 3

4 Servetifünuncular, Tanzimat'la başlayan dilde sadelik anlayışından uzak durmuş, aydın kesim için süslü ve sanatlı bir dille eserler vermiştir. Onlar estetiğe önem vermiş, bu da beraberinde dil zenginliğini getirmiştir. Ancak sanatkârane üslup anlayışı eserlerde kullanılan dilin kimi zaman anlaşılmaz hâle gelmesine neden olmuştur. Sanatçılar duygu ve düşüncelerini anlatmak için Arapçadan, Farsçadan, Batı edebiyatından sözcük ve tamlamalar kullanmışlardır. Batı edebiyatının etkisiyle kısa cümleler kurmaya özen göstermişlerdir. Yazılarda Fransız cümle yapısının etkisi vardır. Söz diziminde yenilikler yapmışlar; kesik cümleler kullanmışlar, sıfatları ismin sonunda kullanmışlar, fiilsiz cümleler oluşturmuşlar, "ve" bağlacına, "ah" ve "oh" gibi ünlemlere cümlelerde bol bol yer vermişlerdir. Tanzimat sanatçıları devrin koşulları gereği dışa dönük sosyal yazarlardır. Yapıtlarında işledikleri konular da yanlış Batılılaşma, görücü usulüyle evlenme, esaret (kölelik) gibi sosyal konulardır. Servetifünun sanatçıları ise yaşadıkları dönemdeki siyasal baskılar ve sansür nedeniyle bireysel konulara yönelmiştir. Bunun sonucu olarak sosyal içerikli temalardan uzak durmuşlar; eserlerinde hayal-hakikat çatışması, başarısız aşklar, karamsarlık gibi bireysel temalara yönelmişlerdir. Yazar yaşadığı toplumdan bağımsız değildir. Onun, yaşadığı toplumun uzak bir şekilde eser vermesi olanaksızdır. Bu açıdan her tema yazıldığı dönemin zihniyetini, sosyal ve kültürel durumlarını yansıtır. Kısacası yaşamın gerçeği ile romanın gerçeği birbiriyle örtüşmez; ancak roman gerçek yaşamdan, içinde yaşadığı toplumsal, ekonomik ve kültürel ortamdan etkilenir. Mai ve Siyah'ta romanın yazıldığı dönemin basın hayatı, Aşk-ı Memnu'da Beyoğlundaki yaşam, eğlence merkezleri yer alır. Servetifünun romanında, konular İstanbul'daki seçkin kişilerin yaşamından, özellikle Batılı çevrelerden alınır. Hayal kırıklığı, üzüntü ve başarısız aşklar romanlara konu olur. Tanzimat Döneminde yazarlar roman türünün ilk örneklerini vermiştir. Bu dönemde yazarlar, romanda belli bir gelişmeyi değil, Doğu ve Batı kültürünü birbirine katarak sosyal yararı gözetmiştir. Halka seslenebilmek için yazmış, bu yolda meddah ağzını kullanmış, öğreticiliği amaçlamıştır. Bu açıdan Tanzimat romanları teknik olarak kusurlu; ama bu türü yaygın hâle getirmesi açısından önemlidir. Yazarlar, romanlarında halkı göz önünde bulundurmuş, görüşleriyle kahramanları üzerinde etkili olmuş, romanlarının olay akışını sık sık keserek okura bilgiler vermiştir. Edebiyatımızda Batılı anlamda esas roman, Servetifünun'la başlar. Servetifünuncular realist yazarları, psikolojik roman çığırını açan yazarları ve onların roman anlayışlarını örnek almışlardır. Toplumsal yarar içeren sosyal konular (cariyelik, görücü usulüyle evlilik, köle ticareti, yanlış Batılılaşma vs.) gitmiş, kişisel konular, özellikle aşk konusu romanlara hâkim olmuştur. Servetifünun romanlarında ağırlıklı olarak kişilerin yaşamı ve salon hayatı işlenir. Kişilerin ruh çözümlemelerine, tabiat ve çevre betimlemelerine özen gösterilir. Roman kişileri, romantik yönleri olmakla birlikte genellikle modern yaşamın içinden, eğitimli, bazen hırslı, bazen isyankar, geleneğin kalıplarını kıran, ümitle bunalım arası gelgitler yaşayan gerçekçi kişilerdir. Bu kişiler karamsar tipler, çapkın ve macera peşinde olanlar, zengin ve Avrupalı tipler olarak sınıflandırılabilir. Yazarlar kahramanlarını psikolojik gerçekliklere uygun olarak serbest bırakır, okuru, taraf tutmadan kahramanları anlama ve çözümlemeye yönlendirir. Bunun yanında yazarlar, romanlarda Batı tarzı hayatı ve kahramanları işlemişler, sosyal yaşamdan da kuvvetli tiplere ve sahnelere de yer vermişlerdir. Örneğin Halit Ziya'nın Mai ve Siyah romanındaki Ahmet Cemil, Aşk-ı Memnu'daki Firdevs Hanım, Nihal ve Bihter, o devir İstanbul'unda yaşamış toplumdan kişilerdir. Tanzimat Döneminde sade dile yönelim vardır. Şinasi ile başlayan dilde sadeleşmeyi Ahmet Mithat, uygulamaya çalışır. Fakat özentisiz cümleler kurduğu için bunda başarılı olamaz. Samipaşazâde Sezai dilde sadeleşmeyi savunmakla birlikte sanatlı söz söyleme alışkanlığından bütünüyle kurtulamaz. Bu konuda Nabizade Nazım daha başarılıdır. Servetifünun roman ve öykülerinde ise sade dil anlayışı bir kenara bırakılmış, son derece süslü ve sanatlı, Arapça ve Farsça sözcüklerle yüklü bir dil kullanılmıştır. Servetifünun yazarları, yakından takip ettikleri Fransız yazarların etkisiyle realist roman anlayışını benimsemişlerdir. Realist romanlar olayları kişi ve çevreyi gerçekçi bir şekilde anlatır. Yazarlar kendi duygu ve düşüncelerini esere yansıtmazlar. Olaylar ve kişiler karşısında tarafsız kalırlar. Realist romanlarda eserin üslubu yapmacıksızdır. Servetifünun yazarları, romanda realist ve natüralist yazarları örnek almışlardır. Realist romanda gözlem ve araştırma ön planda, his ve hayal unsurları ise ikinci plandadır. Realist romanlarda gerçekler, görülenler ve incelemelerin ortaya koyduğu sonuçlar önemlidir. Gözlem önemlidir. Yazarlar gerçeğe uygun çevre betimlemeleri yapmıştır. Bu dönem romancıları, esere kendi duygu, düşünce ve hayallerini karıştırmaz, kişiliğini gizler. Bunun için de olayları, kişileri iç ve dış özellikleriyle, psikolojik yönleriyle objektif bir şekilde anlatır. Dil ve üslup olaya ve olayın kahramanının kişiliğine uygun olarak kullanılır. Natüralist romanlarda bilime ve araştırmaya daha çok önem verilir. Natüralistler gerçeğe bağlılıkta ve sosyal meseleleri araştırmada realistlerden çok daha fazla bilimsel metotlara bağlıdır. Toplumu âdeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde, bilimsel verilere bağlı kalarak yazarlar. Servetifünun yazarlarının romanlarında realizm belirgindir. Sanat sanat içindir anlayışından hareketle sanatçılar dil ve anlatıma önem vermişlerdir. Bu dönemin usta romancısı Halit Ziya dır. Batılı anlamda ilk romanları ( Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu) o yazmıştır. İlk psikolojik roman olan Eylül, Mehmet Rauf tarafından yazılmıştır. Hüseyin Cahit Yalçın bu dönemin diğer romancısıdır. 14. Bu dönem sanatçıları, devrin siyasal baskıları nedeniyle gazetecilik, tiyatro gibi alanlara pek fazla eğilmemişlerdir. II. Meşrutiyet ten sonra bu alanlarda kendilerini gösterirler. 15. Yeni Zelanda ya kaçmak isterler, bunu yapamayınca Hüseyin Siret in Manisa daki evine gitmeyi hayal ederler. Bu tem Ahmet Haşim de O Belde şiirinde devam eder. 16. Ortak yönleri: II. Abdülhamit ve devrin siyasi şartlarından nefret ederler, yetişme tarzları Batılıdır, bedbin bir hayat görüşleri vardır, yeni bir edebiyata gereksinim duyarlar, Fransızca bilirler ve Fransızca eserleri orijinalinden okuyup tercüme ederler, sanat için sanat görüşüne sahiptirler, bireysel konuları işlerler, dilleri ağırdır, korkunç gerçekten kaçıp hayali saadetlere sığınırlar,.çekingendirler, resim ve musikiden etkilenmişlerdir. 4

5 SERVETİFÜNUN DÖNEMİ SANATÇILARI Tevfik Fikret ( ) Galatasaray Lisesi ni bitirdi. Ömrü boyunca İstanbul da kaldı. Devlet memurluğu, Mekteb-i Sultani de öğretmenlik yaptı. Gururlu, alıngan, ahlakçı, atletik, önce dindar sonra dine ve tarihe karşı cephe alan, şekle ve resme düşkün, insana, akla ve fenne çok değer veren, menfi bir hayat bakışı olan, refah bir hayat süren, romatizma ve şeker hastası olan biridir. Oğlu din değiştirerek Protestan rahibi olmuştur da Servet-i Fünun dergisinin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ateşli savunucularından biri oldu. Hüseyin Kazım Kadri ve Hüseyin Cahit Yalçın'la birlikte "Tanin" gazetesini kurdu. Gazete İttihat ve Terakki'nin yayın organı haline getirilmek istenince karşı çıktı ve Tanin'den ayrıldı. Küçük yaşlarda şiir yazmaya başladı. Fransız şiiriyle tanıştıktan sonra aşırı titiz tutumu, en küçük ayrıntılar üzerinde dikkatle durmasıyla kendine özgü bir üslup yarattı, döneminin tüm edebiyat ve şiiri üzerinde etkili oldu. Biçimsel kaygıları göz ardı etmedi, sürekli yenilik aradı. Nazmı nesre yaklaştırdı, manayı dizenin dışına taşırdı. Servetifünun akımının en önemli şairi oldu. Özgürlük, hak, devrim ve insanlık şairiydi. Şiiri içten dışa, mistisizmden dinamizme çevirdi. Servetifünun döneminde bireysel konularda yazan şair, Servetifünun Döneminden sonra toplumsal konulara ağırlık verdi. Resim gibi şiir yazmak kaygısını taşıdı. Dili ağırdı. Aruz veznini kullandı, şiirde musikiye önem verdi. Parnasizm akımından etkilendi. 1900'de yayınlanan "Rübab-ı Şikeste"de toplumsal sorunlara ağırlık veren şiirlerin yanı sıra, günlük konuşma diline yakın dille yazılmış şiirler de vardı. Betimlemelerindeki ayrıntılı ustalığının ressamlığına bağlanır. Doğa şiirlerindeki doğayla uyumluluk da dikkat çeker. Namık Kemal ve Mehmet Akif teki gibi filler değil onda sıfatlar ön plana çıktı. Hisseden ancak az okuyan bir şairdir. Tevfik Fikret in şairliğini üç döneme ayırabiliriz: Birinci dönemde divan şiirini taklit etmiş, Muallim Naci gibi ustaların yolunu izlemiştir. İkinci dönem ustalaştığı dönemdir lı yıllardan itibaren Batılı şiirler yazmaya başlamış, Servetifünun Döneminde genelde bireysel temaları işlemiştir. Nazmı nesre yaklaştırmıştır. Üçüncü dönemi II. Meşrutiyet ten sonrasıdır. Bu dönemde toplumsal konulara yer vermiştir. Eleştiriler, öğütler vs. bu dönemin ürünüdür. Fikret i yaşatan da bu dönem şiirleridir. 1914'te yayımlanan "Şermin"de yalın bir dille yazılmış, kısa dizelerden kurulu, dolaysız bir anlatımın egemen olduğu şiirler yer alır. Çocuklar için hece ölçüsüyle yazmıştır. 30'lu yaşlarından sonra çevresindeki olumsuzluklardan oldukça etkilendi. Dünya görüşü, çağının koşullarını aştı. Özgürlük ve eşitliğe inandı. Sınıfsal çıkarlara dayalı yönetim biçimini eleştirdi, belli egemen sınıfların yönettiği devlete ve bu devletin koyduğu yasalara karşı çıktı. Özel yaşamında da katı bir ahlak anlayışı sürdürdü. İnsana büyük değer verdi. Ona göre tüm soruların üstesinden gelecek, mutlu yarınları hazırlayacak olan insandır. İnsanın üstünlüğünü sağlayan ise duyarlılığı ve sezgi gücünden çok düşünme gücü ve aklıdır. Sis şiirinde İstanbul u çok kötülemiştir. İstanbul için; zulümler sahası, bin kocadan arta kalan dul kız, içerisinde temiz bir zerre bulunmaz, dünyanın koca kahpesi gibi cümle ve tamlamalar kurar. Hasta Çocuk, Balıkçılar şiirleri birer manzumedir. Nazmı nesre yaklaştırmıştır. Sabah Olursa, Haluk un Vedaı, Ferda adlı şiirlerinde oğluna nasihat eder; oğlu şahsında tüm gençleri eğitmeye çalışır. Sultan Abdülhamit Han yönetimine muhalif olan Batıcılar, muhalefetlerinde uzun süre başarı sağlayamayınca bu durum onları toplumdan kaçış düşüncelerine sürükledi. Ve Tevfik Fikret teki "inziva" düşüncesini daha da derinleşti. Bu düşünce, Servetifünun Döneminin öbür yazarlarınca da benimseniyordu. Bir ara hepsi birlikte Yeni Zelanda'ya gitmeyi, daha sonra Hüseyin Siret in Manisa'nın bir köyündeki çiftliğine yerleşmeyi düşündüler. Ama Fikret'in "Yeşil Yurt" şiirinde de açıkça görülen bu sıla ütopyası ve birlikte yaşama özlemi bir türlü gerçekleşmedi. Servetifünuncular arasında görüş ayrılıkları başlamıştı. Bazıları dergiden ayrıldılar. Bir süre sonra Fikret de derginin sahibi ile anlaşamayarak yazı işleri müdürlüğünü bıraktı. Han-ı Yağma adlı şiirinde devleti yönetenleri ağır bir dille eleştirir; soygunculukla, yağmacılıkla suçlar. Tarih-i Kadim adlı şiirinde tarihe ve dine karşı inançsızlığı anlatır. Haluk un Amentüsü adlı şiirinde insana, akla ve fenne çok büyük değer yükler. Aklı ve fenni tanrılaştırır. Batıcılık akımına mensup, medeniyetçi bir şairdir. Oğlu Halûk'un şiirlerinde büyük etkisi oldu. 1911'de yayınlanan ikinci şiir kitabı "Halûk'un Defteri"ndeki şiirler, en umutlu ve iyimser şiirleridir. Bu şiirlerde oğluna ve Osmanlı gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi erdemleri öğütledi. 1911'de basılan "Rübabın Cevabı"ndaki şiirlerde halkın acılarını, zorbalıkları, baskı ve haksızlıkları anlattı. Bu kitapta yer alan "Tarih-i Kadim'e Zeyl" başlıklı şiirde, kendisini eleştiren Mehmet Akif e yanıt verdi. Din ve doğa konusundaki görüşlerini açıkladı. Kendisinin doğanın bir izleyicisi olduğunu söyledi. Hayata karışmaktansa hayatın izleyicisi oldu. Eserleri: Rübab-ı Şikeste, Haluk un Defteri, Rübab ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksanbeşe Doğru ve çocuklar için hece vezni ile yazdığı Şermin adlı şiir kitapları vardır. 5

6 Tevfik Fikret ten Seçmeler Tevfik Fikret in Rübab-ı Şikeste nin(kırık Saz) başına kendi el yazısıyla yazdığı kıta: Kimseden ümmid-i feyz etmem, dilenmem perr-ü bal; Kendi cevvim, kendi afakımda kendim tairim. İnhina, tavk-ı esaretten girandır boynuma; Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim. Günümüz Türkçesiyle Kimseden bilgelik öğrenmeye de kalkmam, kol kanat da dilenmem. Kendi uzayımda, kendi ufuklarımda kendim uçarım. Tutsaklık tasması için eğilmek, ağır gelir boynuma. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim. Han-ı Yağma dan: Yiyin efendiler yiyin; bu han-ı iştiha sizin Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin! Haluk un Vedaı ndan İşte bir yol ki hep çakıl ve diken Geçeceksin yarın bu yoldan sen Geçeceksin, ayakların yorgun (şerha: parça) Ellerin şerha şerha, bağrın hun (hun: kan) Fakat alnın açık, yüzün handan Koşan elbet varır; düşen kalkar Kara taştan su damla damla akar Birikir sonra bir gümüş göl olur Arayan hakkı en sonunda bulur Yağmur Küçük, muttarid, muhteriz darbeler Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz Küçük, muttarid, muhteriz darbeler!.. Sokaklarda seylâbeler ağlaşır, Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır. Bulutlar karardıkça, zerrâta bir Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir; Bürür bir soğuk gölge etrâfı hep, Nümâyân olur gündüzün nısf-ı şeb. Söner şimdi, manzûr olurken demin Heyûlâsı karşımda bir âlemin Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere, Bakıldıkça vahşet çöker yerlere. Geçer boş sokaktan, hayâlet gibi Şitâbân ü pûşîde-ser bir sabî. O dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh; Sürür bir kadın bir ridâ-yı siyâh. Susarlar. Uzaktan ulur bir köpek. Öter gûş-i rûhumda boş bir enîn, Boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn: Küçük, pür-heves, gevherîn katreler Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz Olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz... Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz Küçük, pür-heves, gevherîn katreler Yağmur (Günümüz Türkçesiyle) Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar Kafeslerde, camlarda titreşerek Durmadan türkü söyler, ağıt yakar Kafeslerde, camlarda titreşerek Küçük, tekdüze, ürkek vuruşlar Sokaklarda seller ağlaşır Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır. Bulutlar karardıkça zerrelere bir Ağır, can çekişen dalgalanma gelir; Bir soğuk gölge etrafı bürür, Gündüzden gece yarısı görünür. Söner şimdi, görünürken demin Maddesi karşımda bir âlemin Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere; Bakıldıkça vahşet çöker yerlere. Geçer boş sokaktan, hayalet gibi Koşarak bir çocuk, başı örtülü O sıra, andığım gece, solgun ve bitkin, Sürür bir kara çarşafı bir kadın Saçaklarda kuşlar -acıdır bu pek!- Susarlar, uzaktan ulur bir köpek. Öter ruhumun kulağında boş bir inilti, Boğuk bir sessizlikle tınlamanın çelişkisi Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar Sokaklarda, damlarda hep titreşir Aralıksız türkü söyler, ağıt yakar Sokaklarda, damlarda hep titreşir Küçük, istek dolu, inci gibi damlalar... Sis ten: Ey sahn-ı mezalim evet, ey sahne-i gara, (Ey zulümler sahası Evet, ey parlak alan) Ey köhne Bizans, ey koca fertut-ı musahhir Ey bin kocadan arta kalan bive-i bakir (Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak Ey bin kocadan arta kalan dul kız) Örtün, evet, ey haile Örtün, evet, ey şehir; Örtün ve müebbet uyu, ey facire-i dehr (Örtün, evet, ey felaket sahnesi Örtün artık ey şehir Örtün ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi) Saçaklarda kuşlar -hazindir bu pek!- 6

7 Haluk un Amentüsü Varlıkları yaratan bir güç var; ulu ve arınmış, Kutsal ve yüce; ona vicdanla inandım. Toprak vatanım, insan soyu milletim... İnsan İnsan olur ancak, bunu iz anla, (2) inandım. Şeytan da biziz, cin de, ne şeytan ne melek var; Dünya dönecek cennete insanla, inandım. Yaratılışta gelişme evvelden beridir; bu olgunluğa Tevrat ile, İncil ile, Kur anla inandım. İnsanoğlu birbirinin kardeşi... Hülya! Olsun, ben o hülya ya da bin canla inandım. İnsan eti yenmez; bu teselliye içimden -Bir an için atalarımı unutmakla inandım. Kan şiddeti, şiddet kanı besler; bu düşmanlık Kan ateşidir; sönmeyecek kanla, inandım. Elbet şu mezar ömrünü bir şıklı mahşer Tâkip edecektir, buna imanla inandım. Aklın büyüleyen mûcizeleri önünde Bâtıl geçecek yerlere hüsranla, inandım. Karanlık sönecek, doğruluğun ışığı birdenbire Bir yanardağ gibi patlayacak, inandım. Kollar ve boyunlar çözülüp bağlanacak hep Yumruklar, o gürültülü zincirle, inandım. Bir gün yapacak fen şu siyah toprağı altın; Her şey olacak bilginin gücüyle... inandım. Günümüz Türkçesiyle Bir yaratıcı güç var, ulu ve akpak, Kutsal ve yüce, ona vicdanla inandım. yeryüzü vatanım, insan soyu milletimdir benim Ancak böyle düşünenin insan olacağına inandım. Şeytan da biziz cin de, ne şeytan ne melek var; Dünya dönecek cennete insanla, inandım. Yaradılışta evrim hep var, hep olmuş, hep olacak; Ben buna Tevrat'la, İncil'le, Kuran'la inandım. tekmil insanlar kardeşi birbirinin"... Bu bir hayal! Olsun; ben o hayale de bin canla inandım. "insan eti yenmez"; bu avuntuya içimden Bir an için geçmişimi unuttum da inandım. Kan şiddeti besler, şiddet kanı... Bu düşmanlık Kan ateşidir, kanla sönmez, inandım. Kuşkusuz bu öldürülen yaşamı, apaydınlık Bir yeniden doğuş izleyecektir, buna imanla inandım Aklın, 0 büyük sihirbazın hüneri önünde Yok olacak, gerçek dışı ne varsa, inandım. Karanlıklar sönecek, yanacak gerçek ışığı, Patlayan bir volkan gibi, bir anda, inandım Kollar ve boyunlar çözülecek. Ezenin yumruğu Şangırtılı zincirlerle bağlanacak, inandım. Bir gün teknik, şu kara toprağı altın yapacak Ne olacaksa bilim gücüyle olacak... İnandım. Ağustos Böceği İle Karınca Karıncayı tanırsınız Minimini bir hayvandır Fakat gayet çalışkandır Gayet tutumludur, yalnız Pek hodkâmdır, bu bir kusur: Hodkâm olan zalim olur. Bir gün ağustos böceği Tembel tembel ötüp durmak Neticesi aç kalarak Karıncadan göreceği Bürudete bakmaz, gider Bir lokma şey rica eder Der ki: - Acıyınız bize Çoluk çocuk evde açız İanenize muhtacız. Karınca bir yüreksize Layık huşunetle sorar: - Aç mısınız? Ya o kadar Uzun, güzel günler oldu. O günlerde ne yaptınız? Böcek inler: - Açız, açız Bakın benzim nasıl soldu O günlerde gülen, öten Sazla, sözle eğlenen ben Bugün bakın ne haldeyim! Vallah açız, billah açız, Halimize acıyınız! Karınca eğlenir: - Beyim, Şimdi de raks edin, ne var? 'Yazın çalan kışın oynar.' Sen Olmasan Sen olmasan... Seni bir lâhza görmesem yâhut, Bilir misin ne olur? Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücud Bu leyl-i serd ile bir çâre-i teennüs arar, (serd: soğuk) Ve bulur; (teennüs: kadınlaşma) Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu, Bu rûh-ı mecrûhu?.. Sen olmasan... Seni bulmak hayâli olsa muhâl, Yaşar mıyım dersin? (uful: gözden kaybolma) Söner ufûlüne bir lâhza kaail olsa hayâl; Soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar Ne hazin Gelir hâyât o zaman hem vücûda hem rûha, Yaşar mıyız seni kaybetsek âh ben, kalbim, Bu kalb-i muztaribim? Sen olmasan... Bu samîmî bir îtirâf işte; Sen olmasan yaşayamam: Seninle rabıtamız hoş bir îtilâf işte; Fakat bu râbıta hâlî mi rûhu ezmekten?... Akşam Gurûba karşı düşündüm sükûn içinde bunu: Fenâ değil sevişip ağlamak, fakat heyhât, Bükâya değse hayat!.. 7

8 Cenap Şahabettin ( ) İyi bir öğrenim görmüş, Servet-i Fünun, İçtihâd, Tanin, Hak, Sabah, Hâdisât, Tasvir-i Efkâr, v.b. adlı dergi ve gazetelerde edebiyat ve siyaset üzerine çeşitli makaleler yazmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Darülfünun Edebiyat Fakültesi ilan şubesi Fransızca müderrisi, az sonra Garp Edebiyatı müderris vekili (1914), Mütareke yıllarında Osmanlı edebiyatı tarihi müderrisi olmuş (1919), Cumhuriyet devrinde dergi ve gazetelerde yine sohbetler yazmış, İstanbul da, beyin kanamasından ölmüştür. Türk Edebiyatı nda parnasizmi ilk kez tanıtan, sembolizmin öncüsü olan bir şairdir. Sanat sanat içindir, görüşüyle eserlerini yazmıştır. Edebiyattan maksat ancak edebiyattır ve Edebiyat için güzellikten başka gaye tanımam. İtikadımca, güzel bir eser vücuda getirerek karilerde tatlı bir hülya uyandıran şair muvaffak olmuştur. diye düşünmüş ve şiirde hiçbir toplum sorununa dokunmayarak sadece aşk ve doğa şiirleri yazmakla yetinmiştir. Nazım= Nesir+Müzik tir der. Şiiri kelimelerle yapılmış resim olarak algılar. Bunlar, derin duygulardan çok, o zamana kadar kullanılmamış bileşik sözcükleri, yeni isim ve sıfat tamlamaları parlak mecazları, anlatım hünerleri, yeni nazım biçimleriyle göz kamaştıran, gösterişli, süslü, özentili şiirlerdir. Şiirlerinde birkaç aruz kalıbını birden kullanmıştır. Cenap, etkisi altında kaldığı sembolistlerin yolundan yürüyerek, düşünce ve duygularını yeni sözcüklerle anlatmak için Arap ve Fars sözlüklerinden o zamana kadar kullanılmamış birtakım sözcükler bulup almış, yabancı sözcüklerle birtakım yeni isim ve sıfat tamlamaları ve bileşik sıfatlar kurmuştur. Sâât-i semenfâm (yasemin renkli saatleri), lerze-i rûşen (parlak titreyiş), berf-i zerrin (altın renkli kar) v.b. yabancı ve eski sözcüklerle kurulan bu yeni söyleyişler birtakım çetin tartışmalara yol açmış ve bunlardan birçoğu Fransızcadan çevirmedir. Divan edebiyatında kalıplaşmış birçok mecazlar ve söz kalıpları nasıl Farsçadan aktarılmışsa, Edebiyat-ı Cedide devrinde de, birtakım kavramları anlatan yeni söz kalıpları Türkçeye Cenap ve arkadaşlarının kalemiyle Fransızcadan aktarılmıştır. Dil konusunda gerek kendinden önce, gerek kendinden sonra yetişenlere karşı hep geri bir anlayışı savunmuştur; sanat hayatının ilk devrinde, sade dille yazma davasını tutanlara karşı yabancı sözcüklerden ve bu sözcüklerle yapılan yeni isim ve sıfat tamlamalarından yana olmuş; 1908 den sonra da, Yeni Lisan sade dil hareketini ortaya çıkaranlarla uzun ve sert tartışmalara girişmiş ve dilden yabancı sözcüklerle yabancı dil kuralları atılırsa Türkçenin fakirleşeceği ni iddia etmiştir. Fakat sade dil akımının kuvvetlenip doğallaştırdığı Cumhuriyet devrinde, bu akımın etkisinden kendini kurtaramamış, epey geç kalınmış olmakla birlikte, bu devirde sade dille birkaç şiir (Senin İçin İhtiyar Çınar, v.b.) ve bir hayli musahabe yazmıştır. Yine 1905 den sonra, Millî Edebiyat akımıyla birlikte başlayan hece veznini kullanma hareketine karşı ise ömrünün sonuna kadar aruzu savunmuş, hece veznin bir nazım ölçüsü olamayacağını ileri sürmüştür. Çocukluk devrine ait ilk manzumelerini Tâmât (1887) adlı kitapta toplamış; çoğu Servet-i Fünun da olmak üzere çeşitli dergilerde yayınlanmış bulunan öteki şiirlerini kitap halinde bastırmamıştır. Bir kısım seçme şiirleri ölümünden sonra, Cenap Şahabettin, Hayatı ve Seçme Şiirleri (1935; hat S.N. Ergun) adlı bir kitapta toplanmıştır. Gezi yazılarını Hac Yolunda (1909, 1925), Avrupa Mektupları (1919) adlı kitaplarda; 1908 den sonra yazdığı musahabe ve deneme yolundaki makalelerin bir kısmını Evrâk-ı Eyyâm (1915) da, bazı makaleleriyle vecizelerini Nesr-i Harb, Nesr-i Sulh ve Tiryaki Sözleri (1918) adli kitapta toplanmış; çeşitli dergi ve gazetelerde dağınık bir halde bulunan pek çok makaleleri ile Servet-i Fünun dergisinde Serseri Fikirler başlığı altında yayınladığı öteki vecizeleri kitap halinde toplanmamıştır. Nesirlerinde de nükteye, zeka gösterişine, kelime oyunlarına, her türlü söz sanatına yer vermiştir. Piyesleri, bir perdelik Körebe (1917) ile kitap halinde basılmayan Yalan ve Küçükbeyler dir. Bunlardan başka, Shakespeare üzerine Vilyem Şekspiyer (1931) adlı bir incelemesi vardır. Hüseyin Cahit Yalçın ( ) 'da Mülkiye Mektebi ni bitirdi.devlet memurluğu ve öğretmenlik yaptı. Tevfik Fikret'ten sonra Servetifünun dergisinin yönetimini üstlendi. Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk adlı makalesi yüzünden Servet-i Fünun dergisi kapatıldı ve böylece Servetifünun Dönemi Türk Edebiyatı kapandı. 1908'de 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım Kadri ile birlikte Tanin Gazetesi'ni çıkardı. Aynı yıl İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden İstanbul mebusu seçildi. 1920'de İstanbul'un İngilizler tarafından işgalinden sonra tutuklanıp Malta Adası'na sürüldü. 1922'de sürgün dönüşü Tanin'i yeniden çıkardı. Cumhuriyet'in ilk yıllarında çıkarılan yasaları ve bazı uygulamaları eleştirince İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı ve beraat etti. 1925'te ikinci kez yargılandı, Çorum'a süresiz sürgüne gönderildi, Tanin gazetesi kapatıldı. 1926'da af sonucu cezası kalkınca İstanbul'a döndü arasında "Fikir Hareketleri" dergisini çıkardı. Bu dergi Avrupa'nın tanınmış ilim, fikir ve sanat adamlarının makale ve kitaplarından yapılmış tercümelerden ibarettir. Bu derginin karşısında Necip Fazıl ın Ağaç dergisi vardır. Ağaç dergisinde yazanların hepsi milli ve manevi değerlerine bağlıdır. Atatürk'ün ölümünden sonra tekrar politikaya döndü arasında Çankırı, arasında İstanbul milletvekili oldu arasında Tanin gazetesini tekrar yayınladı. Ulus gazetesinde başyazarlık yaptı. Ulus'ta yayınlanan bir yazısı nedeniyle dokunulmazlığı kaldırıldı. 1954'te bu kez Demokrat Parti aleyhindeki yazıları nedeniyle hapse mahkum edildi, ama cumhurbaşkanı tarafından affedildi. Öğrencilik yıllarında yazmaya başladı. Yazıları Mütalaa, Tarik, Sabah ve Saadet gibi gazetelerde yayınlandı. Biçim ve öz bakımından Ahmet Mithat etkisi görülen ilk romanı "Nadide" 1981'de basıldı. İkinci romanı "Hayal İçinde"de gerçekçi bir yaklaşım temelinde ruhsal çözümlemelere yer verdi. Öykülerinde İstanbul'da yaşayan azınlıkları, seçkin kişileri anlattı. Hayatı Hakikiye Sahneleri adlı eserinde İstanbul un fakir ailelerini realist bir şekilde anlattı. Servetifünun dergisinin yanında, Edebiyat-ı Cedide Kütüphanesi nin kurulmasını sağladı. Ayrıca Servetifünun karşıtı yazarlarla yapılan kalem kavgalarında hep ön planda yer aldı. Çeviriler yaptı, elli kadar eseri Türkçeye kazandırdı. ESERLERİ: ROMAN: Nadide (1891), Hayal İçinde (1901) ÖYKÜ: Hayat-ı Muhayyel (1899), Niçin Aldatırlarmış? (1922), Hayat-ı Hakikiye Sahneleri (1909) DİĞER: Kavgalarım (1910), Edebi Hatıralar (1935), Siyasal Anılar (1975), Talat Paşa (1943), Türkçe Sarf ve Nahiv (1908), Benim Görüşümle Olaylar (4 cilt, ), Seçme Makaleler (1951) 8

9 Halit Ziya Uşaklıgil ( ) Fransız okullarında yetişmiştir. Öğrenciliği sırasında Fransızcadan çeviriler yapmaya başlamıştır. R. Mahmut Ekrem in desteğiyle Servetifünun topluluğuna katılır. Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu gibi ünlü romanları bu dergide yayımlanır. Derginin kapatılmasından II. Meşrutiyete kadar hiçbir yazı yayımlamaz. Fransızcadan başka İngilizce, Almanca, İtalyanca, Arapça ve Farsça bilir. Tanzimatçıları okumuş ve karşılaştırma olanağı bulmuştur. Çevirilerini yaparken kendine özgü tümce yapısını da kurmuş; yazdığı roman ve öykülerle Servetifünuncuları yönlendirmiştir. Servetifünun şiirinde Tevfik Fikret, Cenap Sahabettin ne ise, düz yazıda da Halit Ziya Uşaklıgil odur. Fransız edebiyatının etkisinde kalan yazarın cümlelerinde, Fransız cümle yapısının hâkimiyeti görülür. Söz dizimindeki yenilikler dikkati çeker. Fiilimsilerle birleşik cümleler kurar, bağlı ve sıralı, uzun cümleleri sık sık kullanmıştır. Edebiyat-ı Cedide edebiyatının romanı olan Mai ve Siyah ta idealist bir şairin (Ahmet Cemil) iç dünyası ile birlikte orta halli bir Türk ailesinin hayatı etraflı olarak verilmektedir. Aşk-ı Memnu da da Batılı yaşayış tarzına kaymış zengin bir Türk ailesinin zevkleri, adetleri tasvir edilir. Kırık Hayatlar ise, Türk cemiyetinin değişik çevrelerdeki insanlarının hayatlarını vermesi bakımından dikkate değer bir romandır. Ayrıca bu romandaki bütün karakterler de tamamen yerlidir. Ancak Servetifünun romanında sosyal davalar hemen hemen hiç yoktur. Siyasi ve dini baskıların devam ettiği bir devirde bu iki diktadan birine dokunmadan herhangi bir sosyal davaya temas etmenin imkansızlığı ortadadır. Bu bakımdan Servetifünun romancıları, tahlili yalnız kahramanlarının iç hayatına yönelterek sosyal hayatı sadece tasvir etmekle yetinirler. Bu davranış uymaya çalıştıkları realist roman metoduna da uygundur. İlk eserlerinde Ahmet Mithat ın etkisi vardır. Sefile, Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası romanları ile Bir Muhtarın Son yaprakları ile Bir İzdivacının Tarih-i Muaşakası adlı kitaplarında yer alan hikayeleri genellikle Tanzimat dönemi romanının romantik atmosferini devam ettirir niteliktedir. Ziya, romancılığımızda metot meselesinin önemini ilk kez kavrayan ve yazmaya geçmeden önce metot tercihi yapan bir yazardır. Fransız realistlerinin tekniğini yerli konularda başarıyla uygular. Romancılığımızın evriminde ve roman tekniğinin gelişiminde büyük rol oynar. Romanlarında ölüm veya acıklı bir sonla karşılaşırız. Vakalar varlıklı kişilerle memurların hayatıyla ilgilidir. Konularını genellikle aydınlar çevresinden seçer. Kısa hikayelerinde halka iner, daha sade ve tabii bir dille, eserlerine şiirli bir hava katar; tekniğinin kuvvetiyle sağlam bir yapı kurmayı başarır. Çevresinde gördüğü olaylarla kişilerden geniş ölçüde yararlanır. Hikayelerinde aşk, sevgi, kıskançlık, yurt özlemi, çocuk sevgisi, ruhsal bunalımlar, milli duygu gibi konuları işler. Kişilerin acıları, sıkıntıları ve mutsuzlukları üzerinde durur. Gerçekçi bir yazar kimliğiyle sanatını icra eder. Maupassant tarzını benimser. Her hikayesi bir sonla biter. Hikayelerinde düşüncelerini anlatmaya, tipleri çizmeye, çözüm ve senteze önem verir. Uzun girişler yapmadan konuya geçer. Tip yaratmada usta bir yazardır. Çoğunlukla tipleri kadınlardan oluşur. Ahmet Cemil (Mai ve Siyah), Bihter (Aşk-ı Memnu), Vadide (Kırık Hayatlar) Türk romanında adları unutulmayacak olan karakterlerdir. H. Ziya romanlarında çok ilgi çekici karakterler bulmakta büyük ustalık gösterir. Özellikle de Ahmet Cemil görünüşü zamanın genç şairlerini tarafından taklit edilen ve çok sevilen bir karakterdir. Karakteri her hali ile canlandırmakta, onları çevrelerinden ve şartlarından koparmadan bütün psikolojik muhtevaları ile vermekte büyük bir güç gösteren H. Ziya, tamamıyla gözleme dayanan psikolojik tahlillerini büyük parçalar halinde yapmaktansa tasvirlerinde olduğu gibi olaylar arasında eriterek ve gerektiği ölçüde yapmayı uygun görür. Yeni bir yazı türü olarak, ilk defa H. Ziya nın Hizmet gazetesinde yayınladığı mensur şiir şekli Servetifünun ve Fecr-i Ati devirlerinde çok rağbet görür. Zamanında alışılmış kuralların dışında, Fransız söz diziminden de etkilenerek özgün bir tümce yapısına ulaşmıştır. Türkçenin anlatım gücünü araştırmış, ancak bol yabancı sözcük kullanarak dilini ağırlaştırmıştır. Önceleri dilde özleşmeye karşı çıkarken yaşamının son yıllarında kendi yapıtlarını yalınlaştırmıştır. Halit Ziya, Türk romanında bir aşamadır. Halit Ziya için Modern Türk romancılığının kurucusu diyebiliriz. Batılı anlamda modern ilk romanların yazarıdır. Cumhuriyet öncesi dönemimizin en usta romancısıdır. Servetifünun Dönemindeki romanları teknik bakımdan kusursuzdur. Kişiler kendi çevresinin yaşayan insanlardır. Duygusal ve düşünsel çözümlemeler sağlamdır. İyi bir gözlemcidir. Türk romancılığının temel çerçevesini Batılı bir anlayışıyla çizer. Tanzimat tan Cumhuriyete bir köprü oluşturur. Yaşadığı dönemi ve ortamı yansıtmada, zamanının romancılarından hiçbirisi ona ulaşamaz. Realist bir çizgi izler. Romanlarının konularını aydın çevrelerden seçmesine ve genellikle konak yaşamı çevresinde kurmasına karşın öykülerinde daha çok halkın arasına girmeye çalışır. Bu nedenle öykülerinde daha çok yerli hava vardır. Öykü, Halit Ziya nın çok sevdiği, çok başarılı olduğu ve bol ürün verdiği bir alandır. Yüz elliden fazla öyküsünü beş kitapta toplamıştır. Servetifünun edebiyatının en önemli hikayecisi Halit Ziya Uşaklıgil'dir. Sanatçının hikâyeleri, anlatım ve teknik özellikler bakımından romanlarıyla aynı çizgidedir. Çok kuvvetli iç ve dış gözlem yeteneği olan yazar, hikâyelerini rahat yazar. Bu bakımından, onun hikâyeleri romanlarına oranla daha doğaldır. Hikâyeleri üslup bakımından daha zengin, lirizmle iç içedir. Yazarın hikâyelerindeki dili, romanlarından daha sadedir. Kimi hikâyelerinde mekan olarak Anadolu da yerini almıştır. "Mahalleye Mevkuf, Dilhoş Dadı, Raife Molla, Altın Nine, Keklik İsmail, Kar Yağarken, Ali'nin Arabası" gibi hikâyeleri millî ve mahallî özellikler taşır. Roman ve öykülerinden başka sanat ve edebiyatla ilgili görüşlerini ve anılarını yazmıştır. Halk edebiyatı mahsullerini masal diyerek küçümser ve bu ürünlerin edebiyat dışı olduğunu savunur. Yapıtları Romanları: Sefile, Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Nesli Ahir. Öyküleri: Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası, Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Nakil, Bir Hikâye-i Sevda, Hepsinden Acı, Aşka Dair, Onu Beklerken, İhtiyar Dost. Tiyatroları: Kabus, Fare (uyarlama), Füruzan (uyarlama). Mensur Şiirleri: Mensur Şiirler, Mezardan Sesler. Anıları: Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikâye. 9

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I TEVFİK FİKRET (1867 1915) Servetifünun edebiyatının öncüsü ve üstadı sayılmaktadır. Şiirlerinde aşk, doğa, aile, çocuk, acıma gibi bireysel duyarlılıkları karamsar bir bakış

Detaylı

1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı.

1888'de Galatasaray'ı bitirdikten sonra Hariciye Nezareti İstişare Odası'nda (Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Dairesi) kâtip olarak göreve başladı. TEVFİK FİKRET HAYATI 24 Aralık 1867'de İstanbul'da doğdu, 19 Ağustos 1915'te aynı kentte öldü. Asıl adı Mehmet Tevfik'tir. Çocuk yaşta annesinin ölümü ve babasının uzun yıllar sürgünde olması onu yaşamı

Detaylı

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( ) (1874-1931) Servet-i Fünun akımının önemli romancılarından biri olan Mehmet Rauf, 1875 de İstanbul da doğdu. Babası Hacı Ahmet Efendi, bir sağlık kurumunda çalışan bir memurdu. Önce Balat ta ki Defterdar

Detaylı

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM ÖZELLİKLERİ İlk özel gazete Tercüman-ı Ahval ile başlar. Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir. Halkı aydınlatma amacıyla eser verildiği için

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ İstanbul da doğdu. Arapça, Fransızca, Farsça dersleri

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir? TLL1004 4. Uygulama 38. Aşağıdakilerden hangisinin türü ötekilerden farklıdır? D. Ötelerin Çocuğu Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir? E) Tekniği kusursuz

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I YENİ TÜRK EDEBİYATI - I Yayın Yönetmeni Sadettin Bayrak Yayın Editörü Dr. Özcan Bayrak Kapak Tasarımı Hüseyin Özkan İç Tasarım Özlem Özkan Baskı ve Cilt Çalış Ofset Davutpaşa Caddesi Yılanlı Ayazma Sokak

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

TEVFİK FİKRET - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

TEVFİK FİKRET - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Tevfik Fikret'in asıl adı Mehmet Tevfik'tir. 24 Aralık 1867'de İstanbul'da doğdu. Çocuk yaşta annesinin ölümü, onu hayatı boyunca etkiledi. Ortaöğrenimini önce Mahmudiye Rüştiyesi'nde, sonra da Galatasaray

Detaylı

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI (1860 1896) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI 1860'da Tercüman-ı Ahval Gazetesinin çıkmasıyla başlayan, Divan edebiyatı geleneklerini bir yana bırakarak Batı kültürüne

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık 1884 tarihinde bugün Makedonya sınırları içerisinde bulunan Üsküp te dünyaya geldi. Asıl adı Ahmet Agâh tır. Şehsuvar Paşa torunlarından olduğu

Detaylı

TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI

TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI TANZİMAT EDEBİYATI II. DÖNEM SANATÇILARI RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847-1914) Eski edebiyata karşı yeni edebiyatı savunan genç şair ve yazarlara destek olmuş, onlar Edebiyatımızın Batılılaşmasında önemli

Detaylı

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ÖĞRETİCİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAZILIŞ AMAÇLARI Öğretici metinler, bir konuyu

Detaylı

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 Hayatı ve Edebi Kişiliği İbrahim Şinasi 5 Ağustos 1826 da İstanbulda doğdu. 13 Eylül 1871 de aynı kentte öldü. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829 da Osmanlı Rus savaşı

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı:

Detaylı

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (ŞİİR ROMAN)

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (ŞİİR ROMAN) SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI Yayın Yönetmeni Sadettin Bayrak SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (ŞİİR ROMAN) Yayın Editörü Dr. Özcan Bayrak Kapak Tasarımı Hüseyin Özkan İç Tasarım Özlem Özkan Baskı ve Cilt Çalış Ofset

Detaylı

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ İİBF SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KONU: SERVETİ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE)

T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ İİBF SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KONU: SERVETİ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE) T.C AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ İİBF SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ KONU: SERVETİ FÜNUN EDEBİYATI (EDEBİYATI CEDİDE) HAZIRLAYANLAR; BİLAL ORTAÇ 1310192047 YUSUF YILDIRIM 1310192023 YUNUS ÖZTURA1310192034

Detaylı

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu 11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK Redaksiyon Pınar Seyfittinoğlu Başak Kutucu Burcu Yılmaz Esra Acar Ankara 2015 Nitelik Yayınları 9 11. Sınıf Türk Edebiyatı Konu Anlatımlı / Mustafa

Detaylı

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Tanzimat Edebiyatı (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Dr. Ahmet Faruk GÜLER Dr. Nuran ÖZLÜK Dr. Mehmet ÖZGER Dr. Macit BALIK Yayın Editörü: Doç. Dr.

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I ÖMER SEYFETTİN ( 1884 1920 ) Milli Edebiyat akımının ve çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerindendir. Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir hale getirmiştir. Türk edebiyatında

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

Tanzimat II. Dönem Edebiyatı ( )

Tanzimat II. Dönem Edebiyatı ( ) Tanzimat II. Dönem Edebiyatı (1876-1895) Katkıları İçin Teşekkürler http://akademi.yucelkesen.com II. Abdülhamit Dönemi (1876-1909) Meclis-i Umumî nin 20 Mart 1877'de Dolmabahçe Sarayı'ndaki açılış töreni

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : MEHMET ERKAN Eğitsel Performans Olay Çevresinde Oluşan

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYET

Detaylı

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Edebiyatı Test-2

Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Edebiyatı Test-2 Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Edebiyatı Test-2 1. Aşağıdakilerin hangisinde eser yazar eşleştirilmesi doğrudur? A) Pençe Halit Ziya B) Körebe Mehmet Rauf C) Bize Göre Ahmet Haşim D) Acı Bir Hikâye Hüseyin

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/2012 23:14 1.Aşağıdaki sanatçılarımızdan hangileri Beş Hececiler grubunda yer alır? A) Orhan Veli Kanık Ahmet Kutsi Tecer B) Yusuf Ziya Ortaç Faruk Nafiz Çamlıbel

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12 Fecr-i Âti edebi topluluğundan sonra 1928 yılında Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok gibi biri

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDÎDE) ( )

SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDÎDE) ( ) SERVET-İ FÜNÛN EDEBİYATI (EDEBİYAT-I CEDÎDE) (1896 1901) Batı etkisindeki Türk edebiyatının kısa, ama etkili dönemidir. Servet-i Fünun kuşağı, Tanzimat ın birinci dönemin toplumcu sanatçılarından çok Tanzimat

Detaylı

II ABDÜLHAMİT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDB303U

II ABDÜLHAMİT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDB303U II ABDÜLHAMİT DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDB303U KISA ÖZET DİKKAT Burada ilk 4 sahife gösterilmektedir. Özetin tamamı için sipariş veriniz www.kolayaof.com 1 1. ÜNİTE Edebiyat-ı Cedide Topluluğunun Oluşumu

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831) Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831) Osmanlı Devleti sınırları dâhilinde 1831 de yayınlanmaya başlanan ilk Osmanlı Türk gazetesidir. Haftalık olarak yayınlanan ve Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Ermenice,

Detaylı

(Edebiyat-ı Cedide) [1896 / 1901] Fecr-i Ati Topluluğu. Servet-i Fünûn Edebiyatı nın Oluşumu. Servet-i Fünûn un Genel Özellikleri

(Edebiyat-ı Cedide) [1896 / 1901] Fecr-i Ati Topluluğu. Servet-i Fünûn Edebiyatı nın Oluşumu. Servet-i Fünûn un Genel Özellikleri Servet-i Fünûn (Edebiyat-ı Cedide) [1896 / 1901] & Fecr-i Ati Topluluğu [1909 / 1912] 2. Dönem 1. not Servet-i Fünûn ve Fecr-i Ati 11. Sınıf 3. Ünite Ser. Fünun gelişim 1 Genel Özellikler ve Bağlı Akımlar

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm... 7 ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... 8 Türk Dillerinin Sınıflandırılması... 14 Türk Dillerinin Ses Denklikleri Bakımından Sınıflandırılması... 16 Altay Dilleri Teorisini Kabul

Detaylı

SERVETİFÜNUN SANATÇILAR - II

SERVETİFÜNUN SANATÇILAR - II SERVETİFÜNUN SANATÇILAR - II SERVETİFÜNUN DÖNEMİ BAĞIMSIZ SANATÇILARI HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864 1944) Ahmet Mithat ın halk için roman yazma geleneğini sürdürmüştür. Natüralizmin ilk önemli temsilcisidir.

Detaylı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

GARİP AKIMI (I. YENİ) GARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.

Detaylı

Yeniçeri Ocağı nın kaldırıldığı 1826 dan başlayarak ıslahat kültürü yoğunluk kazanmış, Batılılaşma her alanda kendisini daha çok hissettirmiştir.

Yeniçeri Ocağı nın kaldırıldığı 1826 dan başlayarak ıslahat kültürü yoğunluk kazanmış, Batılılaşma her alanda kendisini daha çok hissettirmiştir. İçindekiler 1 Tanzimat Edebiyatı Genel Özellikleri 1.1 Batı etkisindeki Türk edebiyatı şu dönemlere ayrılır 2 Tanzimat Edebiyatı (1860-1895) 2.1 Hazırlık Dönemi 2.2 1.Dönem Tanzimat Edebiyatı (1860-1878)

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Bu edebi hareket 1901 yılında, Hüseyin Cahit SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI ( ) Yalçın ın Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve

Bu edebi hareket 1901 yılında, Hüseyin Cahit SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI ( ) Yalçın ın Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI ( 1896-1901 ) EDEBİYAT-I CEDİDE ( YENİ EDEBİYAT ) Bu edebi hareket 1901 yılında, Hüseyin Cahit Yalçın ın Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk adlı makalenin II. Abdülhamit

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : YENİ TÜRK EDEBİYATI II Ders No : 0020110013 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11 AYI 016 017 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ DÖNEM 11. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS I VE LERİ GÜN 14 016 DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ABD YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI SEMİNER ÇALIŞMASI Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri Konuşmacı Emre ERDOĞAN Beylerbeyi nde doğmuşum, bostanlara karşı bir evde yıl 1895 babam,

Detaylı

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır. Edebiyatı Sanatçıları Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. ı vardır. MEVLANA: XIII.yüzyılda yaşamıştır. Birkaç

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri

Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ABD YENĠ TÜRK EDEBĠYATI BĠLĠM DALI SEMĠNER ÇALIġMASI Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri KonuĢmacı: Didem ÇĠÇEK KARAYAKUPOĞLU HALIT FAHRĠ OZANSOY UN TĠYATRO ESERLERĠNDE YAPI

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI 1 1. KURUMUN ADI: Özel Çorum Ada Özel Öğretim Kursu 2. KURUMUN ADRESİ: : Yavruturna

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI 013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI KDZ.EREĞLİ ANADOLU LİSESİ 11. SINIF DİL VE ANLATIM DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI AY: EYLÜL (11 İş Günü Hafta) GÜN SAAT KONULAR ÖĞRENCİLERİN KAZANACAĞI HEDEF VE DAVRANIŞLAR

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

Edebiyat ve Sosyal Hayat İlişkisi, Yenileşme Dönemi, Tanzimat ın Oluşumu. 4. 19. yüzyıl Osmanlı Devleti nde ilk defa posta ve karantina

Edebiyat ve Sosyal Hayat İlişkisi, Yenileşme Dönemi, Tanzimat ın Oluşumu. 4. 19. yüzyıl Osmanlı Devleti nde ilk defa posta ve karantina EDEBİYAT Edebiyat ve Sosyal Hayat İlişkisi, Yenileşme Dönemi, Tanzimat ın Oluşumu 11. SINIF EA-SÖZEL 01 1. Şu boğaz harbi nedir var mı ki dünyada eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi, Tepeden

Detaylı

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI ATTİLA İLHAN ın HAYATI VE MAVİCİLİK AKIMI MAVİCİLER (1952 1956) Attila İlhan tarafından çıkarılan bir fikir ve sanat dergisi olarak 1952 yılında yayına başlayan Mavi adlı bir derginin etrafında gelişen

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖĞRENİM DURUMU Lisans: 1976-1980 Doç. Dr. Rıza BAĞCI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Yüksek Lisans: 1984-1987 EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL

Detaylı

Osmanlı'da Batılılaşma hareketiyle birlikte edebiyatta da birtakım yenilikler oldu. İşte bu yeniliklerin başladığı dönemdir Tanzimat Dönemi...

Osmanlı'da Batılılaşma hareketiyle birlikte edebiyatta da birtakım yenilikler oldu. İşte bu yeniliklerin başladığı dönemdir Tanzimat Dönemi... On5yirmi5.com Tanzimat Edebiyatı Osmanlı'da Batılılaşma hareketiyle birlikte edebiyatta da birtakım yenilikler oldu. İşte bu yeniliklerin başladığı dönemdir Tanzimat Dönemi... Yayın Tarihi : 23 Mayıs 2013

Detaylı

Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA

Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE Enes PALA Tam adı Fatma Aliye Topuz dur. 1862 yılında İstanbul da doğmuştur. Ahmet Cevdet Paşa nın kızıdır.

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

FASİKÜL 3. Ünite 3. Çek - Kopar SERVETİFÜNUN EDEBİYATI

FASİKÜL 3. Ünite 3. Çek - Kopar SERVETİFÜNUN EDEBİYATI Çek - Kopar FASİKÜL 3 Ünite 3 SERVETİFÜNUN EDEBİYATI Bölüm 1: Servetifünun Edebiyatı'nın Oluşumu 2 Bölüm 2: Öğretici Metinler (Edebî Tenkit, Gezi Yazısı, Hatıra, Makale) 5 Bölüm 3: Coşku ve Heyecanı Dile

Detaylı

3. Yazma Becerileri Sempozyumu

3. Yazma Becerileri Sempozyumu 3. Yazma 3. SAYFA HABERİNDEN ŞİİRE 3. Sayfa Haberinden Haydar ERGÜLEN İN «Elmanın E si» Adlı Şiire SERDAR SOLKUN GALATASARAY LİSESİ TDE ÖĞRETMENİ Grup: Ortaöğretim öğrencileri ( Hazırlık sınıfları ve 9.

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar 33 1. Edebi Türler 2. Edebi Akımlar 3. Edebi Metinler Batı Etkisinde Gelişen Türk Tanzimat Dönemi Türk

Detaylı

GÜNLÜK (GÜNCE) www.dosyabak.com

GÜNLÜK (GÜNCE) www.dosyabak.com GÜNLÜK (GÜNCE) 1 GÜNLÜK Öğretmeye bağlı, gerçekçi anlatım türlerinden biri olan günlükler, bir kişinin önemli ve kayda değer bulduğu olayları, gözlem, izlenim duygu düşünce ve hayallerini günü gününe tarih

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme

1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve. refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin. ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme 1. Çağımızda, toplumların mutluluk ve refahlarının hatta bağımsızlıklarının; bilimin ışığında sürdürülen araştırma ve geliştirme çabalarının teknoloji alanına aktarılmasına bağlı olduğu, tartışmasız kabullenilen

Detaylı

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

Genç Kalemler, şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları bakımından ikiliğe düşürdü; edebiyatı cedide ve fecriati

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 1 2 2 2 3 2 4 2 1 2 2 2 3 2 4 2 KONU ADI KAZANIMLAR 1. İletişim sürecini oluşturan ögeleri ve iletişimde dilin işlevini belirler. 2. Dil ve kültür arasındaki ilişkiyi 1.

Detaylı

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI

METİNLERİ SINIFLANDIRILMASI Türk ve dünya edebiyatında ortaya konan eserler, amaçları ve içerikleri açısından farklı özellikler taşırlar. Bu eserler genel olarak üç ana başlıkta toplanır. Ancak son dönemde bu sınıflandırmaların sınırları

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : YENİ TÜRK EDEBİYATI III Ders No : 0020110023 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : YENİ TÜRK EDEBİYATI IV Ders No : 0020110030 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ A B KAZANIM NO KAZANIMLAR 1 11 30027 1 / 31 Kelimelerin anlam oluşturmada birbirleriyle ilişkilerini belirler. 2 12 30027 Kelimelerin

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 I. BÖLÜM EDEBİYAT NEDİR? 1.1. Edeb den Edebiyata...11 1.2. Edebî Eser...13 1.3. Edebî Metin...14 1.4. Edebiyat Bilimi...33 1.5. Edebiyat Sosyolojisi...33 1.6. Edebiyat Tarihi...35

Detaylı

Yeni Türk Edebiyatı I Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı

Yeni Türk Edebiyatı I Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Yeni Türk Edebiyatı I Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Editörler Osman Gündüz Tacettin Şimşek Yazarlar Osman Gündüz Elif Aktaş Metin Erkal A. Kerim Dinç ISBN: 978-605-9247-77-1 1. Baskı Ekim, 2017

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III İÇİNDEKİLER GİRİŞ...III Bölüm I Çocuk Edebiyatı ve Gelişimle İlgili Temel Kavramlar 15 Fiziksel (Bedensel)Gelişim 20 İlk Çocukluk Döneminde(2-6)Fiziksel Gelişim 21 6-12 Yaş Arası Fiziksel Gelişim 23 12-18

Detaylı

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON Yazı Menu - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON Şiire 1. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında başlayan, Mütareke

Detaylı

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yazar Ferhat Korkmaz ISBN: 978-605-9247-84-9 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 252 Web: grafikeryayin.com

Detaylı

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI ( ) EDEBİYAT-I CEDİDE(YENİ EDEBİYAT)

SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI ( ) EDEBİYAT-I CEDİDE(YENİ EDEBİYAT) SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI ( 1896-1901) EDEBİYAT-I CEDİDE(YENİ EDEBİYAT) Servet-i Fünun veya Edebiyat-ı Cedide devri, Türk edebiyatında 1860 tan beri devam eden Doğu-Batı mücadelesinin kesin sonucunu Batı

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

AKŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRETİM YILI DİL VE ANLATIM DERSİ 11. SINIFLAR 1.DÖNEM 1.YAZILI YOKLAMASI

AKŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRETİM YILI DİL VE ANLATIM DERSİ 11. SINIFLAR 1.DÖNEM 1.YAZILI YOKLAMASI AKŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 2015-2016 ÖĞRETİM YILI DİL VE ANLATIM DERSİ 11. SINIFLAR 1.DÖNEM 1.YAZILI YOKLAMASI SORU-1) Gazete çevresinde gelişen öğretici metin türleri nelerdir? Yazınız.(10 Puan)

Detaylı

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý

Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý Ö m e r A y h a n Sami Paþazade Sezai Kedi Öykülerinin En Güzelini Yazdý Tanzimat edebiyatýnýn düzyazý yazarlarý, öyküden çok romana eðilmiþ, öykü türündeki verimleri, neredeyse romana yaklaþan oylumlarýyla

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

Slısan T O K G Ö 2 TÜRK BÜYÜKLERİ BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI

Slısan T O K G Ö 2 TÜRK BÜYÜKLERİ BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI Slısan T O K G Ö 2 BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI TÜRK BÜYÜKLERİ AHMET İHSAN TOKGÖZ ^ T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1700 Yayımlar Dairesi Başkanlığı CvV Türk Büyükleri Dizisi / 61 AHMET İHSAN

Detaylı

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 ADI : SOYADI:. SINIF : NU.:.. TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 KAHTA FEN LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM I. YAZILI. 1. SORU 2. SORU 3. SORU 4. SORU 5. SORU 6. SORU 7. SORU 8. SORU

Detaylı

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 015 016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİL VE ANLATIM İ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI EYLÜL ÜNİTE I METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI ÜNİTE 1 İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR HAFTA

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ATATÜRK Ü ETKİLEYEN OLAYLAR VE FİKİRLER 1 1789 da gerçekleşen Fransız İhtilali ile hürriyet, eşitlik, adalet, milliyetçilik gibi akımlar yayılmış ve tüm dünyayı etkilemiştir. İmparatorluklar yıkılmış, meşruti yönetimler kurulmaya başlamıştır.

Detaylı