1-30 KASIM 2014 FAALİYET RAPORU

Transkript

1 1-30 KASIM 2014 FAALİYET RAPORU

2 Türk Tabipleri Birliği 65.Olağanüstü Genel Kurulu için 1 Kasımda Ankara da toplandı. Genel Kurul gündeminde; Açılış ve Kongre Başkanlık Divanı seçimi, 65.Olağanüstü Büyük Kongre Gündeminin okunarak oya sunulması, Karar önerilerinin görüşülmesi, Türkiye tıp ortamı,sağlık politikaları,özlük hakları ile ilgili konuşmalar, Dilekler ve kapanış olarak belirlenerek tüm tabip odalarına ve delegelere genel kurul tarihinden önce TTB tarafından duyurulmuştur. Genel Kurul Gündeminde olmamasına rağmen; bazı tabip odalarınca Suriye nin Ay n Al Arab bölgesinde olan çatışmalar bahane edilerek 1 Kasım Kobani Günü ilan eden bazı kesimlerin ve Ay n Al Arab da çatışan grupların desteklenmesi yönünde bir karar alınması için TTB Genel Kurulunda oylanması amacıyla önerge sunulmuştur. Odamızın, TTB kuruluş amacına uygun olmayan bu önergenin oylanmaması için muhalefetine ve talebine rağmen divan kurulunca oylamaya sunulmuştur. Balıkesir Tabip Odası nın tüm çabalarına rağmen oylanarak 38 e 28 destek kararı çıkmıştır. Red oyu kullanan Balıkesir Tabip Odası, Kahramanmaraş, Kayseri, Samsun, Osmaniye, Amasya, Afyon, Denizli, Yozgat, İzmir, Çorum, Aksaray, Tekirdağ Tabip Odalarıyla beraber ortak basın açıklaması yapılarak kınanmıştır. Yapılan basın açıklaması metni aşağıdadır. YÜCE TÜRK MİLLETİNE SAYGIYLA DUYURURUZ

3 1 Kasım 2014 günü Türk Tabipleri Birliği 65. Olağanüstü Genel Kurulu için çağrı yapmıştır. Türkiye Tıp Ortamı, Sağlık Politikaları, Özlük Hakları gündemli Genel Kurul Çağrısına uyarak Genel Kurula katılan delegeler yine hayal kırıklığına uğramıştır. Türk Tabipleri Birliği yönetimini ele geçiren anlayış kendi siyasi ve ideolojik duruşları için fırsatçılık yapmaya çalışmıştır. Genel Kurul Gündeminde olmamasına rağmen Suriye nin Ayn Al Arap bölgesinde olan çatışmaları bahane ederek biz sahayı temsil eden hekimlerin tasvip edemeyeceği bir karar tasarısı, geçirilmeye çalışılmıştır. Merkez Konseyine hakim olan anlayışın Tabip Odalarını, kendi ideolojilerine dayanak oluşturma anlayışı ile her zaman mücadele edeceğiz. Olağanüstü Genel Kurulda 38 oy ile alınan 1 Kasım Kobani Günü olması kararı bizi temsil etmemektedir. Kendi ideolojileri için Türk Tabipleri Birliğini kullanan bu grubun bir an önce istifa etmesi Türk Tabipleri Birliğinin misyonunu yerine getirmesi için bir başlangıç oluşturacaktır. Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. KAHRAMANMARAŞ TABİP ODASI KAYSERİ TABİP ODASI SAMSUN TABİP ODASI OSMANİYE TABİP ODASI AMASYA TABİP ODASI AFYON TABİP ODASI DENİZLİ TABİP ODASI YOZGAT TABİP ODASI İZMİR TABİP ODASI DELEGELERİ ÇORUM TABİP ODASI AKSARAY TABİP ODASI BALIKESİR TABİP ODASI TEKİRDAĞ TABİP ODASI

4 Türk Tabipleri Birliği 65.Olağanüstü Büyük Kongresine Balıkesir Tabip Odası olarak, Delege, Yönetim Kurulu üyesi ve Tabip Odası üyesi hekim arkadaşlarımızdan oluşan bir heyet ile katıldık. Bu şekilde katılımın amacı tüm arkadaşların kongre ortamını görmeleri ve değerlendirmelerini kendilerinin yapmasına imkan sağlamaktı. Kongre katılımına ait masraflar katılımcılar arasında paylaşılmış ve oda bütçesi kullanılmamıştır. Balıkesir Tabip Odası olarak kongre süresince görüşülecek konuların, hekimlerin yaşadığı sorunlar ve hekim özlük hakları zemininde olması yönünde gayret sarf ettik. Kongre öncesi ve kongre esnasında yaptıkları özverili ve cesaretli çalışmaları nedeniyle tüm delege, yönetim kurulu ve üye arkadaşlarıma çok teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Dr.Fikret ŞAHİN

5 Sayın Basın Mensupları, Ülkemizde iş kazasının olmadığı ve işçilerin yaşamlarını kaybetmediği gün geçmiyor. Acı bir gerçek ki ; İş kazalarında Dünya da rekordan rekora koşuyoruz. Yine geçen hafta Karaman Ermenek te yaşanan maden kazası sonrası halen 18 işçi kardeşimiz maden altında bulunuyor. Biz neden bunları yaşıyoruz neden ülkemizde bu kadar sık iş kazaları oluyor? Diğer ülkelerde bu kazalar neden bu kadar sık değil? Ülkemizde ki iş kazalarını azaltmak ve çağdaş ülkelerdeki düzeye getirmek için neler yapmamız gerekiyor? Bunların Bilimsel olarak araştırılması ve gerçekçi önlemlerin alınması gerekiyor. Kısaca; Daha fazla kar amacıyla iş güvenliğinden ödün verilmesinin sonucu olarak bunları yaşıyoruz. İşyeri Denetimleri kurumsal değil şahıslara bağlı yapıldığı için yeterince denetim mekanizmaları işletilememektedir. İş Güvenliği uzmanı ve İşyeri Hekimleri, İşverene bağlı çalıştıkları için bağımsız denetim yapmanın imkanı yoktur. Bu konular üzerinde biran önce tekrar değerlendirme ve düzenleme yapılması gerekmektedir. Balıkesir Tabip Odası İşyeri Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr.Mehmet SEVİNÇHAN İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda sizleri ayrıntılı olarak bilgilendirecek.

6 Bugünlerde iş kazaları çok acı sonuçlarla gündemimizde yerini almaktadır.siz sayın medya mensuplarının gündemde tutması ile çözüm arayışları artmakta,iş sağlığı ve güvenliğine verilen önem biraz daha ön plana çıkmaktadır. Bazı çarpıçı örnekler vererek ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin yerini biraz olsun irdelemeye çalışalım. Örneğin; ---İnşaat sektöründe ülkemizde 2 milyon kişi çalışıyor. ---Son beş yılda inşaat sektöründe meydana gelen iş kazası sayısı Son beş yılda inşaat sektöründe iş kazasında ölenlerin sayısı 1754 kişi, sakat kalanların sayısı ise 1940 kişidir yılının ilk sekiz ayında Türkiye de iş kazalarında ölen işçi sayısı ise 1264 kişidir. ---Bu rakamlarla ölümcül iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa da ise birinci sıradayız. Milli gelirimiz şu kadar oldu, okuma yazma oranımız bu kadar oldu, ehliyetli vatandaş sayımız, bilgisayar kullanım oranımız şu kadar arttı diyoruz.dünya devletiyiz, büyük ekonomiyiz söylemlerini sık sık duyuyoruz.fakat bu ne çelişkidir ki iş kazalarında Avrupa birincisiyiz.bu utanılacak bir durumdur.hala her geçen gün yeni bir iş kazası oluyor ve onlarca insanımızı kaybediyoruz. Çocuklar babasız,analar evlatsız,kadınlar kocasız kalıyor. Şehit oldular, kader böyleymiş, bu işin doğası böyle deyip geçiştiremeyiz. Bizlerde güvenli ortamlarda,sağlıklı bir şekilde çalışıp, kazancımızı çoluk çocuğumuzla huzur içinde yemek istiyoruz.hep uygar olmaktan,ileri demokrasiden söz ediyoruz ama gerçekler bu söylemlere uymuyor.günümüzde uygar toplumlar çalışanın güvenli ve sağlıklı bir ortamda çalıştığı,hakkını aldığı ve çevreye duyarlı tesislerde üretilen ürünlerin kullanımına öncelik vermektedir.bu duyarlı davranış hem üretimde hem tüketimde ülkemizde de teşvik edilmelidir. İş kazası iş ortamının olmazsa olmazı değildir.kısaca;

7 İŞ KAZASI KADER DEĞİLDİR. Kaderci yaklaşımları bırakıp olaylara bilimsel ve gerçekçi gözlerle bakmalıyız. Bize bir şey olmaz, kader böyleymiş,alın yazısıymış gibi yaklaşımları bırakmalıyız.iş KAZALARI ÖNLENEBİLİR. HEDEF SIFIR İŞ KAZASI OLMALIDIR.İnsanlarımız ölmemelidir.insan hayatı bu kadar değersiz olamaz.bakın geçmişten kazasız bir çalışma örneği vereyim. Günümüzden tam 130 yıl önce yapılan Eyfel Kulesi inşaatı 2 yıl 2 ay sürmüş.inşaasında hemen her gün 250 işçi çalışıyormuş.anteni hariç yüksekliği 300 metre olan bu kulenin yapımında üstelik tam 130 yıl önce iş kazasından hiç kimse ölmemiş. En son Ermenek, bir öncesinde Soma; gündemde yerini alan kömür ocaklarındaki kazalar sonucu yüzlerce insanımızı kaybettik.ülkemizin durumunu daha iyi görebilmek için yine bir kıyaslama yapalım; yılları arasında 100 milyon ton kömür üretiminde kazalarda ABD de ölen işçi sayısı 1-6 arasında,çin de arasında Türkiye de ise 256 ile 723 arasındadır.neden en fazla bizde diye hiç düşündük mü? İş kazası demek yalnız Soma değil, Ermenek, Dursunbey, Kütahya, Bartın ya da Zonguldak değil.tuzladaki tersanede de iş kazası var,istanbul da ki rezidance inşaatında da var.göçük, su baskını, grizu patlaması, asansör düşmesi,yangın çıkması,kazan patlaması,çukura düşme,inşaat çökmesi,direkten düşme,elektrik çarpması ve kapalı depolarda gazdan zehirlenmelerin her biri iş kazasıdır.iş kazaları ölümle, yaralanmayla ya da yalnız mal kaybıyla da sonuçlanabilir.hatalarımızın analizini iyi yapar önlemini alırsak bunların hiçbirini yaşamak zorunda kalmayız. Unutmayalım İŞ KAZASI KADER DEĞİLDİR. Bu tesisler bizim insanlarımızın kurduğu tesislerdir.öyleyse SUÇ KİM DE? Doğada mı? Maden de mi, denizde mi, inşaatta mı? Suçlu biziz, suçlu hepimiziz, ama az ama çok. İşini tam güvenli yaptırmayan işveren, çalışırken dikkatsizce davranan çalışan, denetimi yaparken her şeyi kağıt üzerinde inceleyen müfettiş,bütün bu aksamaları gördüğü halde yasal düzenlemeleri yapmayan, yapsa da denetimini, uygulamasını takip etmeyen,ancak yeni bir felaket olunca aklı başına gelen siyasetçi mi?suçlu kim?kim?kim?kısaca; İŞ KAZASI KADER DEĞİLDİR İş kazasında öne çıkan bazı sebepleri belirlemeye çalışalım: 1-Bürokrasi istiyor diye evrak üzerinde hazırlık yapmak ve dosya inceleyerek denetleme dönemi bitmelidir. Çünkü dosya tam, uygulama eksik yapılmaktadır. 2-Her aşama da her çalışan bireysel sorumluluk duygusuyla hareket etmelidir. Küçük ihmallerin ya da görmezden gelmelerin büyük felaketlerin habercisi olduğu unutulmamalıdır. 3-İşyeri risk analizleri yapılmalı bu raporlara göre ortaya çıkabilecek olası iş kazaları için gerekli önlemler alınmalıdır. Yinede kazanın olabileceği göz önüne alınarak, oluşabilecek her türlü kazaya göre eylem planı hazırlanmalıdır. Bu plan doğrultusunda gerekli malzemeler her an hazır bulundurulmalı ve belirlenecek aralıklarla kontrol edilmelidir. 4-İş güvenliği harcamaları teknik, sağlık, eğitim ve kişisel koruyucu malzemeler olarak sınıflandırılmalıdır. Maliyet hesabında bu harcamalar mutlaka göz önünde bulundurulmalı ve bu iş için kaynak aktarılmalıdır.boş yere harcanan para olarak görülmemelidir.gerekirse iş sağlığı ve güvenliği harcamaları vergiden düşürülmeli teşvik edilmelidir.kişisel koruyucu malzemeler AB standartlarında temin edilmeli ve detimden denetime değil işin niteliğine göre çalışma anında mutlaka kullanılmalıdır. 5-İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bağımsız karar verebilmeleri için ücretini işverenden değil, gerekirse işverenlerin zorunlu olarak işçi sayısına ve işin tehlike sınıfına göre para yatırarak oluşturulacak bir fondan yada SGK dan almalıdır.yeniden yapılanma yalnız bürokratların çalışması ile değil,saha da uygulayacıların da görüşü alınarak yapılmalıdır. 6-İşyeri hekiminin sertifikasyonunda ve görev aldığı uygulama denetiminde tabip odalarının da mutlaka etkin rol alması gerekir. Yapılan kanun ve yönetmeliklerle tabip odası bypass edilirse iş güvenliğinin bir ayağı kırılmış olur.

8 7-İş müfettişlerinin; müfettiş olabilmeleri zor bir süreçten geçmeli fakat yetkileri artırılmalıdır. Gerekirse yeminli mali müşavir gibi yeminli ve tam sorumlu iş güvenliği müfettişliği oluşturulmalıdır. Sayıları arttırılmalı denetlemeler daha sık ve habersiz yapılmalıdır. Denetleme yalnız evrak üzerinde değil bilfiil çalışma sahasında da olmalıdır. 8-İşe giriş raporlarında başlayan aksaklık bireysel hatalardan kaynaklanan iş kazalarının sebebi olabilir. Adama göre iş değil işe göre adam ilkesi benimsenmelidir. Bunun içinde işe giriş raporları işyerini bilen işyeri hekimlerince verilmelidir. Rapor verilirken işyeri risk analiz raporu,işyeri tanıtım formu ve kişisel sağlık bilgi formu mutlaka istenmeli ve saklanmalıdır. 9-Her çalışan işyeri hakkında bilgilendirilmeli, yaptığı iş konusunda geliştirici eğitimler ve ilkyardım eğitimi aldırılmalıdır.en hızlı müdahaleyi en yakındaki bilen insan yapabilir ilkesi benimsenmelidir. Herhangi bir kaza anında her çalışan eylem planındaki yerini bilmelidir. 10-İşverenin amacı doğal olarak para kazanmaktır. Fakat bu parayı kazanırken; çalışanın sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışması gerektiğini,evden çıkıp servise binerek başlayan, mesai bitiminde servisten ininceye kadar geçen sürede çalışanın sağlık ve güvenliğinden sorumlu olduğunu bilmelidir. 11-Böl yönet mantığı ile uygulanan taşeronlaşma maalesef iş güvenliği açısından bir geri gidiştir. Büyük kurumsal işletmelerde iş sağlığı ve güvenliği belli standartlara oturtulmuştur. Çoğunlukla küçük ve orta ölçekli işletmeler bunu maliyeti artıran gereksiz bir harcama gibi görmektedirler.taşeronlaşma büyük şirket altında küçük işletmeler oluşturmaktan ibarettir.denetimler de tam yapılamadığından büyük şirketin gölgesine sığınarak birçok şeyi es geçmektedirler.sonuç olarak taşeronlaşma hem ücret hem iş sağlığı ve güvenliği açısından iyi sonuçlar vermemiştir. Bugün iş kazaları dramatik sonuçları nedeniyle medyanın ilgisini çekmekte ve gündemde kalmaktadır. Burada çalışan için çok önemli olan bir konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.çok daha geniş kitleleri ilgilendiren meslek hastalıkları konusu gereken ilgiyi görememektedir.iş kazalarındaki acı kayıplar hepimizi derinden üzmektedir.meslek hastalıkları ise yıllar içinde yavaş yavaş gelişen ve o hastalığa yakalananları yaşarken belki bin kere öldürmekte, büyük acı çektirmektedir.belki bireyi etkilediği için,belki de emekli olduktan sonra ortaya çıktığından kimse sesini duyuramamakta hakkını arayamamaktadır.meslek hastalıklarınında çalışan sağlığı açısından çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Oluşan iş kazaları sonucu, yada görülen aksaklıkları düzeltmek amacıyla yapılan kanun ve yönetmelikler hızlı ve günü kurtarmaya yönelik şekilde yapılmaktadır. Bu nedenle diğer kanun ve yönetmeliklerle çelişmekte işler düzelmek yerine daha karmaşık hal almaktadır. Kısaca; İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR İş kazasında ihmal, hata affedilemez. Küçük aksaklıklar zamanında giderilmelidir. Bu küçük aksaklıkların ve ihmallerin büyük kazaların habercisi olduğu unutulmamalıdır. Sonuçta; Dünyadaki ve Avrupa birliğindeki sıralamamız göz önüne alındığında ülkemizdeki iş sağlığı ve güvenliğinin durumu gerçekten vahimdir. Bir değil bin kere düşünmemiz gerekir.her kademe kendince bir özeleştiri yapmak zorundadır.suçlu 1 yada 3-5 kişi değildir.hatalar zincirini görüp görmezden gelen her kademe ya da şahsın sorumluluğu ve suçu vardır.suçlular tespit edilip mutlaka cezalandırılmalıdır.cezalar da caydırıcı özellikte olmalıdır. Ermenek teki kınalı saçları ağarmış, yüzünde belirgin hayat çizgileri olan seksenlik ananın su basan madende mahsur kalan oğlu için 'benim oğlan yüzmede bilmezdi, suyun içinde ne yaptı ' demesini hiç unutmamak gerekir. Kısaca ve tekrar tekrar vurgulayalım ki İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR BALIKESİR TABİP ODASI İşyeri Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr. Mehmet Sevinçhan

9

10 Sayın Basın Mensupları 3-9 Kasım tarihleri Organ ve Doku Nakil Haftası olarak değerlendirilmektedir. Bildiğiniz üzere bu hafta süresince organ bağışını arttırmak amacıyla halkımızı bilgilendirme toplantıları ve çeşitli etkinlikler yapılmakta. Ülkemizde maalesef organ bağışı istenilen düzeyde değil. Ülkemizde organ nakillerinin çoğu hasta yakınları tarafından verilen canlıdan canlıya yapılan organ nakilleridir. Özellikle beyin ölümü gerçekleştikten sonra kadavradan yapılan organ nakil sayısı oldukça azdır. Halbuki ülkemizde organ ve doku nakli bekleyen hastalarımızın sayısı her geçen gün artmaktadır yılında yaklaşık 2000 vatandaşımız nakil olamadan hayatını kaybetmiştir. Ülkemizde organ bekleme listesine kayıtlı 25 bin civbarında hasta bulunmaktadır. Bunların 22 bin civarı böbrek, 2 bin civarı karaciğer nakli bekleyen hastalardır. Ülkemizde organ bağış oranı 1 milyon kişide 4.8 civarındadır.avrupa ülkelerinde bu oran genel olarak 1 milyon kişide 20 nin üzerindedir hatta İspanya da bu oran 35 civarındadır.,balıkesir ilinde günümüze kadar alınan organ bağış sayısı ylında gerçekleşen beyin ölümü sayısı yılında gerçekleşen donör sayısı 10 Organ bağışının istenilen düzeye ulaşmamasında ve toplumda yeterli duyarlılığın olmamasında, bilgi eksikliği, ön yargılar ve yanlış inanışlar önemli rol oynamaktadır. Bilinmelidir ki ORGAN BAĞIŞLAMAK, HAYAT BAĞIŞLAMAKTIR.

11 Oda Başkanımız Dr.Fikret ŞAHİN ve Genel Sekreterimiz Dr.Hüseyin GÜNDOĞDU basın açıklaması esnasında organ bağışı kayıtlarını güncellediler.

12 MİNNET, SAYGI VE ÖZLEMLE ANIYORUZ. Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ölümünün 76. Yıldönümünde kendisini minnet,saygı ve özlemle anıyoruz. Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu

13

14 Bandırma'da görev yapan Aile Hekimleri olarak 1 No'lu Aile Sağlığı Merkezi'nde toplandık. Toplantı'da Balıkesir Tabip Odası'nın faaliyetleri olağanüstü büyük kongre'de yaşananlar konusunda ve adli bilirkişilik ve defin ruhsatı ile ilgili yapılan çalışmalar konusunda kısaca bilgi verildi.ayrıca Balhed Başkanı Dr.Fevzi Turgut ve Sekreter Dr.Altuğ Canözler'de aile hekimliği gündeminde bulunan güncel konular hakkında bilgi verdiler. 22 aile hekiminin katıldığı toplantı çok verimli geçti.bu toplantıların tekrarlanması isteği oluştu. Karşılıklı görüş alış-verişinde bulunuldu. Yaşanılan sorunlar ve hukuksuz uygulamalar konuşuldu.muhtelif bilgiler paylaşıldı. Katılımcılar çok memnun ayrıldılar ve birlikten güç doğacağını hep birlikte hissettik.oda ve dernek üyeliklerinin ve örgütlü olarak hukuk çerçevesinde hak aramanın öneminden bahsedildi.bandırma 1 No'lu ASM'ye bize kapılarını açtığı için çok teşekkür ederiz.

15 12 Kasım 2014 tarihinde Tabip Odamız, Atatürkçü Düşünce Derneği Balıkesir Şubesi, Balıkesir Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği, Eğitim-İş yöneticileri ÇYDD toplanarak " Atatürk Haftası ve Türkiye" Konulu basın açıklaması yapılmıştır.

16 Altıeylül CHP İlçe Teşkilatını ziyaret ederek, çalışmalarında başarılar diledik

17 13 Kasım 2014 tarihinde işyeri hekimliği yapan hekimlerimizle toplandık. Yaşadığımız sorunları tartıştık.

18 Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak kısa bir süre önce göreve yeniden seçilen Balıkesir Barosu Başkanı Sayın Yaşar MEYVACI'yı ziyaret ettik. Kendisine çalışmalarında başarılar diledik.

19 Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak Balıkesir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Sayın Fehmi ERDEM'e ziyarette bulunduk. Kendisine çalışmalarında başarılar diledik.

20

21

22 18 MARTÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANMA HAFTASINDA SERGİLENMEK ÜZERE ODAMIZCA DÜZENLENEN"'AĞITLARLA ANADOLU'"ADLI ÇALIŞMA BESİM KEMAL AKALIN YÖNETİMİNDE ÇALIŞMAYA BAŞLAMIŞTIR. İKİNCİ SEANS ÇALIŞMASINI TARİHİNDE SAAT18.00 'DE TABİP ODASINDA YAPACAKTIR. YENİ KATILMAK İSTEYEN ARKADAŞLARIMIZLA ÇALIŞMASINI SÜRDÜRECEKTİR.

23 Balıkesir Tabip Odası olarak, maç esnasında kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden 17 yaşındaki Tuğra Yarbaoğlu nun ölümüne dikkat çekmek için halı saha maçına çıkan gazetecileri kalp kontrolünden geçirdik. Balıkesir de 7 Kasım 2014 tarihinde, lise 3 üncü sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Tuğra Yarbaoğlu, halı sahada futbol oynarken kalp krizi geçirerek yaşamını kaybetmişti. Balıkesir Tabip Odası olarak, Yarbaoğlu nun ölümüne dikkat çekmek amacıyla, halı sahada maç yapacak gazetecilere maç öncesi EKG, fizik muayene ve ekokardiyografi testi yaptık. Gazeteciler maç öncesi ambulanstaki 3 doktorun gözetiminde bazı testlerden geçti. Konu ile ilgili bilgi veren Balıkesir Tabip Odası Başkanımız Doktor Fikret Şahin, "Bu yaşadığımız üzücü olaydan dolayı genç kardeşimize Allah tan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum. Bu olaydan dolayı toplumumuzda bu gibi üzücü olaylarla karşılaşmamak amacıyla, Nasıl bilinçlendirebiliriz? diye bu çalışmayı yapmak istedik. Burada sportif karşılaşmalar öncesi bir sağlık muayenesinin ne kadar önemli olduğunu vurguluyoruz. Özellikle halı saha gibi yarışmalı sporlarda nelere dikkat etmemiz gerekir, bunlara temas etmek istedik. Hiç olmazsa halı saha gibi böyle efor sarf edilen, ani depara kalkılan yani belli bir ritmde değil de anlık ritm artırılan spor tarzlarında ne gibi noktalara dikkat etmemiz gerekir, bunları anlatıyoruz. Bu tür spor yapan kişilerin yılda bir kez sağlık kontrolünden geçmesini tavsiye ediyoruz" dedi. "MAÇ ÖNCESİ YEMEK YEMEYİN, ALKOL ALMAYIN" Balıkesir Tabip Odası Başkanımız Doktor Fikret Şahin, maça çıkmadan yaklaşık 2-3 saat önce herhangi bir şey yenmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Biraz aç karınla sportif faaliyetlerini yapsınlar. Alkol, sigara gibi zararlı ürünler almamalarını tavsiye ediyoruz. Özellikle gençlerin enerji içeceklerinden uzak durmalarını ve hayatın biyoritmine uygun zamanda bu gibi sportif faaliyetleri yapmalarını öneriyoruz. Genç arkadaşların sabaha karşı 3-4, 4-5 gibi saatler arasında halı sahada maç yaptıklarını görüyoruz. Bunun insan fizyolojisine uygun olmadığını söylüyoruz" diye kaydetti. Kardiyoloji uzmanımız Dr. Eyüp Avcı ise maç öncesi yaptıkları sağlık kontrolü hakkında bilgi vererek, "Biz burada kişinin genel görünüşüne, kalbin seslerine bakıyoruz. Anlamlı bir şey var mı, yok mu onu ayırt etmeye çalışıyoruz. Daha sonra elektro kardiyografik dediğimiz kalbinin ritmini takip ediyoruz. Ekokardiyografi ile de kalbin kalp kapaklarını, kalp duvarlarına ve genel fonksiyonlarına bakıyoruz. Bunun haricinde efor testi yapıyoruz. Bazı durumlarda 24 saatlik holter dediğimiz kalbin üstüne bir cihaz bağlanıyor ve kalbin ritmi kontrol ediliyor" diye konuştu. "SPORA KARAR VERDİYSENİZ MUHAKKAK KONTROLDEN GEÇİN" Herhangi bir hastalık şikayeti olmayan kişilerin spor yapmaya başlamadan önce muayene olması gerektiğini vurgulayan Avcı, "Bizim buradaki temel amacımız hiçbir şikayeti olmayan kişilerin eğer spor yapmaya başlamadan önce, bu halı saha maçı değil de evdeki bir hanımefendi zayıflamak istiyor veya genel anlamda spor salonuna gitmek istiyor ise en azından kendini kontrol ettirsin, muayenesini yaptırsın. Ondan sonra sağlıklı olduğu raporunu alsın ve fiziki aktivitede bulunsun" dedi. ÖLÜMLERİN YÜZDE 90 ININ ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR" Kardiyoloji uzmanımız Dr. Tarık Yıldırım ise, sporcu ölümlerinin yüzde 90 ının önlenebileceğini söyledi. Yıldırım, "30 yaş üstü kişilerde ani kardiyak ölüm sebebi en sık koroner arter hastalıklarından kaynaklanıyor. 30 yaş altındaki kişilerse ise yine kardiyak ölümünün primal kas hastalıkları dediğimiz yani kalbin kas dokusunun gelişmesine bağlı ve kalbin elektriki hastalıkları oluyor. Onun için spora başlayacak kişilerde, özellikle yarışmalı spor yapacak kişilerin mutlaka sağlık taramasından geçmesi gerekiyor. En azından kardiyoloğa gidip, fizik muayene yaptırıp EKGS çektirmesi, efor testi gibi işlemlerle de bunun desteklenmesi gerekiyor. Ani kardiyak ölümlerinin en azından yüzde 100 ü önlenmese bile yüzde 90 u önlenebilir" dedi. Sağlık kontrolünden geçen gazeteciler ise Tabip Odası nın yaptığı uygulamayı takdirle karşıladı. Yapılan test sonucu herhangi bir sağlık sorunu olmadığını öğrenen gazeteci İlkan Toprak, "Ben öncelikle Tabip Odası ve doktor arkadaşlarımızın farkındalık oluşturmak amacıyla gazeteci meslektaşlarımıza yaptıkları muayene nedeniyle teşekkür ediyorum. Beni muayene ettiler, son derece sağlıklı çıktık. Top oynamamızda herhangi bir sorun yok şu an için" dedi. Gazeteciler daha sonra Tabip Odası Başkanı Fikret Şahin e penaltı çektirerek hep birlikte hatıra fotoğrafı çektirdi.

24 22 Kasım Dişhekimliği günü olması nedeniyle; Dişhekimleri Odası tarafından düzenlenen koyteyle katıldık.

25 Dr.Fatma TOMBUL'a meslekte 40 yılını doldurması nedeniyle düzenlenen Hizmet ve Onur Belgesini sunduk.

26 Üyelerimizden Burhaniye Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ahmet Cem Koçer, emekli oldu. Burhaniye Devlet Hastanesi'nde kendisiyle birlikte görev yapan meslektaşlarının düzenlediği yemekte Burhaniye'de görev yapmış meslektaşlar buluştu... Balıkesir Tabip Odası olarak bundan sonraki yaşamında sağlık, mutluluk ve başarılar dileriz.

27 Türkiye'de sadece 3 bölgede toplanabilen bölgesel tabip odalarından biri olan Ege Bölgesi Tabip Odaları Toplantısı 22 Kasım 2014 tarihinde Muğla Tabip Odasının evsahipliğinde yapılmıştır. Toplantıya : TTB, Balıkesir, Denizli, İzmir, Afyon, Antalya, Isparta-Burdur, Manisa, Çanakkale, Aydın Tabip Odaları yöneticileri katılmıştır. Toplantıda: öncelikle hekimlerin, odaların bilinen sorunları görüşülerek çözümlerinin arandığı verimli ve yapıcı bir toplantı olmuştur. Ülkemizi ilgilendiren toplumsal ve çevresel sorunlarımız ile alınarak hassasiyetlere dikkat çekilmiştir. Bir sonraki toplantının Denizli Tabip Odası evsahipliğinde yapılmasına karar verilmiştir. Son derece yararlı bir toplantıya evsahipliği yapan Muğla Tabip Odası Yöneticilerine teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz. Balıkesir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr.Hüseyin Gündoğdu'nun yapmış olduğu konuşmayı izlemek için lütfen tıklayınız

28 23 Kasım 2014 saat 21:00'de CNN TÜRK televizyonunda Cem SEYMEN'in sunduğu Para Dedektifi programında Zeytin üreticilerinin sorunları ve Balıkesir 1/ Çevre Düzenleme Planının Zeytinlik alanları ve Halk Sağlığı üzerine etkileri konusunda ki programımızı izlemek için lütfen tıklayınız.

29 Balıkesir Tabip Odası olarak; 21 Kasım 2014 Cuma günü Edremit İlçesinde ilçe temsilcilimiz Dr.Hatice Ayla Semerci ile birlikte emekli olan meslektaşlarımız için veda yemeği düzenledik. Emekli olan Dr.Nazan Arpacıoğlu, Dr.Hatif Pınarlıgil, Dr.Muzaffer Esendemir, Dr.Özge Öngül Özdemir, Dr.İlknur Toraman Hacısüleyman,Dr.Ayşegül Temelli'ye Hizmet ve Onur Belgesi ile Plaketlerini sunduk. Emekliye ayrılan meslektaşlarımıza bundan sonraki yaşamlarında Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak sağlık ve mutluluklar dileriz. Ayrıca bu gecede bizle birlikte olan meslektaşlarımıza güzel birlikteliklerinden dolayı teşekkür ederiz. Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu

30

31

32 Değerli basın mensupları 20 Aralık 1993 yılında BM in kabul ettiği Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Bildirge de tüm insanların eşitliği, güvenliği, özgürlüğü, bütünlüğü ve onuruna ilişkin hakların ve ilkelerin kadınlara evrensel olarak uygulanmasına acilen ihtiyaç olduğu kabul edilmiştir.1999 yılında BM Genel Kurulu 25 Kasım ı Kadına Karşı Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Mücadele Günü ilan etmiştir. Geride bıraktığımız 25 yılda ne yazık ki dünyada ve özellikle ülkemizde kadına şiddet gerek psikolojik gerekse fiziksel olarak yoğun olarak devam etmektedir. Her gün gazetelerde şiddet nedeniyle kadınların yaşamını yitirdiğini okuyoruz. Biz hekimler kadına şiddetin en yakın tanıklarıyız. Tüm hekimler birçok kez şiddet gören ve ne yazık ki bunu çoğunlukla saklayan hastaları muayene etmişizdir. Şiddete sadece fiziksel olarak tanık olmuyoruz. Mahalle baskısı, boşanmış kadınlara karşı alınan tavır, kadınların iş hayatından dolaylı yollarla uzaklaştırma çabaları, kadını çocuklarına karşı yetersiz anne olarak hissettirme,evin tüm iş yükünün çalışan kadında olması, kadının ekonomik özgürlüğünün olmasını kocasının hazmedememesi, kadının doğuracağı çocuk sayısına bile kendinin karar verememesi gibi sayabileceğimiz birçok psikolojik şiddet örneği toplumumuzda o kadar doğal karşılanıyor ki psikolojik şiddete uğrayan kadın bunun farkında bile olmuyor. Toplumdaki şiddet eğitim seviyesinin azalmasıyla anlamlı artmasına rağmen, eğitimli ailelerde de ne yazık ki kadına şiddet az değil.

33 Cinayet Türkiye de kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için verilen mücadele ve çıkarılan yasalar ne yazık ki şiddeti durdurmaya yetmiyor. Şiddetin her türlüsüne maruz kalan kadınların son noktada ete kurban gitmelerinin önüne bir türlü geçilemiyor.2013 yılında toplam 237 kadın cinayete kurban gitmiştir. Bunların arasında 25 kadın koruma talep etmiş ancak 18 ine devlet koruması verilmiş. Yani devletimiz kadınları koruyamamıştır.2104 yılının ilk 10 ayında cinayete kurban giden kadın sayısı 258 dir. Bu sayılar sadece kayıt altına alınabilenlerdir. Biliyoruz ki istatistiklere girmeyen şiddeti kabullenmiş, çaresiz olduğunu düşünen yüzlerce kadın var. Kadına şiddet her yıl artmaktadır. Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun, şiddet önleme ve izleme merkezleri (ŞÖNİM),panik butonu, sorlama hapsi ve sosyal yardım gibi iyileştirmelere rağmen şiddeti önleyemiyoruz. Kanunları uygulamakta geç kalıyoruz. Devlet tüm kurumlarıyla kadına karşı her türlü şiddeti önlemeyi önemsemeli. Erkek bakış açısıyla değil yasalarımızdaki gibi kadın erkek eşitliği bakışıyla sorunu çözebilir ancak. Türkiye toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde 134 ülkeden 129.sırada yer almaktadır. Oysa %90 ı Müslüman kabul edilen ülkemizde, İslam dininin hoşgörü dini olmasına rağmen kadına gösterilen saygısızlığı ve şiddeti anlamak mümkün değil. Türkiye kadına şiddette dünya ikincisidir. Çocuk gelinler diye bir kavram dünyada yok. Çocuk istismarı bir suçtur. Ne yazık ki kız çocuk istismarında da Türkiye Dünya da ikinci. Kadına şiddeti önlemek toplumsal şiddet anlayışımızı değiştirmekle düzelebilir. Toplumumuzda şiddet kültür gibi kabul edilmektedir. Şiddeti hiçbir canlı hak etmez. Şiddet duygularımızı ifade biçimi değildir. Şiddet gören bir kadın nasıl sağlıklı bir annelik yapabilir? Şiddet gören annelerin yetiştirdiği çocukların oluşturacağı toplumlar huzursuz ve mutsuzdur. Şiddet deyince mesleği gereği bayan hekimleri unutmamak gerek. Hastası ya da hasta yakını tarafından en azından sözlü şiddet görmeyen bayan hekim yoktur. Biz Balıkesir Tabip Odası hekimleri olarak toplumdaki şiddetin her türlüsüne karşıyız. Bilgilerimizi bize başvuran hastaları tedavi etmek ve hastalıklarını önlemek, koruyucu hekimlik için kullanmak istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluşuyla beraber Atatürk tarafından bize yıllar önce verilen eşitlik, adalet,eğitim haklarımıza başta bizleri yönetenlerin ve toplumun saygı duymasını ve içine sindirmesini istiyoruz. Kadına şiddete hayır! diyoruz. BALIKESİR TABİP ODASI

34 Büyük Kongre ile TTB yasası uyarınca; üye aidatları, para cezalaır ve belge ücretlerinin her yıl 213 sayılı vergi usul kanunu'nun 298.maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanması gereklidir. Bu nedenle 2015 yılı üyelik aidatları TTB tarafından belirlenmiş olup; Üye kayıt ücreti 50,00TL sadece resmi kurumda görevli veya mesleğini icra etmeyen üyeler ile aile hekimleri için aidat 165,00 TL Diğer üyeler için 255,00TL'dir. *Aidatlarlar yılbaşındaki statüye göre belirlenir *Yıl içinde üyenin statüsünde meydana gelen değişiklikler aidatta değişikliği sebep olmaz *Herhangi bir zamanda üyelikten ayrılan hekime aidat iadesi yapılamayacağı gibi tam olarak doğmuş bulunan aidatın tahsili gerekir *Üyelik nakillerinde aidat yılın ilk günü kayıtlı olunan odaya aittir. *Aidat ödemelerinin gecikmesi halinde yasal faiz uygulanır, Yasal faiz oranı 2006 yılından bu yana yıllık %9'dur. Faiz günlük olarak hesaplanır.

35 Balıkesir Tabip Odası Dergisinin Eylül -Ekim - Kasım 2014 sayısı çıkmıştır. Balıkesir Tabip Odası web sitesinden ve inceleyebilirsiniz

36 Balıkesir Tabip Odası olarak Yard.Doç.Dr.H.Hakan Okay ın sunumuyla düzenlediğimiz müzikal sunum 26 Kasım 2014 tarihinde saat 20:00 de Necatibey Eğitim Fakültesi Konferans salonunda gerçekleştirildi. Sunumu gerçekleştiren Yard.Doç. Dr.Hakan Okay 1. Müziğin insan ve toplum yaşantısındaki yeri 2. İnsan ve müzik birlikteliğinin kökenleri 3. Dil ve müzik ilişkisi 4. Çalgı Aileleri 5. Müzikal bir sanat eserinin performansında anlaşılması gereken temel bileşenler 5.1. Ritim-tempo 5.2. Ses sistemi ve ezgi 5.3. Form 5.4. Çalgılama 5.5. Performans 5.6. Eserin dayandığı entellektüel fikirler veya anlattığı konu/olay 5.7. Eserin yazıldığı dönem 5.8. Eserin bestecisi Konularında dinleyicilere bilgi vererek müzikal bir gece yaşattı. Programı hazırlayan ve sunan Yard.Doç.Dr.H.Hakan Okay a Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak teşekkür ederiz.

37

38

39 Son zamanlarda yapılan açıklamalar ile gündeme gelen Arsenikli su konusunda görüşlerimizi siz değerli basın mensupları ve dolayısıyla kamuoyu ile paylaşmak için bu basın toplantısını düzenlemiş bulunuyoruz. Temiz SU sadece insan için değil tüm canlılar için yaşamsal bir öneme sahiptir. İstatistiklere göre Dünyada her yıl yaklaşık 5 milyondan fazla kişi su kirliliği kaynaklı hastalıklardan ölmektedir. Dünyamızda 1,3 milyar kişi ise temiz sudan mahrumdur (5 kişiden biri). Arsenikli su konusu İlk olarak 1990 yıllarında Dünya Sağlık Örgütü tarafından Bangladeş te görülen vakalar sonrasında gündeme gelmiştir. Bu tarihten sonra yapılan bilimsel çalışmalarla da sularda bulunması gereken maksimum arsenik miktarları tespit edilmiştir yılında yayınlanan İnsani tüketim amaçlı sular hakkındaki yönetmelikte ve Dünya Sağlık örgütüne göre sularda maksimum litre de 10 mikrograma kadar arsenik olabileceği kabul edilmiştir. Ülkemizde Arsenikli sularla ilgili üniversitelerimizin yaptığı bilimsel çalışmalar bulunmaktadır. İlimize yönelik olarak 2007 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü tarafından yapılan bilimsel çalışmada Bigadiç Bor madeni civarındaki yeraltı sularında yüksek oranda Arsenik olduğu bilimsel olarak daha o tarihlerde tespit edilmiştir. ARSENİK Yerkabuğunda en çok bulunan elementlerden dir. Genelde kristal formundadır ve Ağır metal grubunda yer alır. Arsenik suya 2 yolla karışır; 1- Doğal Yolla (yeraltındaki kayaçlardan çözünerek) 2- Endüstriyel Atıklar yoluyla (Boya, Metal, İlaç ve Sabun gibi üretim proseslerinin yan ürünü olarak doğaya karışabilir. Tarım alanlarında kullanılan bazı böcek ilaçlarının (Bakır asetoarsenit) kullanımından yeraltı sularına karışır. Madencilik faaliyetlerinin yapıldığı bölgelerdeki yeraltı sularında daha sık görülür. Arsenik bileşiklerinin çoğunun toksik olduğu bilinmektedir. Arsenik suda çözünür halde bulunur. Ayrıca arsenik bulaşmış maddelerin yanmasıyla havaya karışabilir, havadan yere inerek birikebilir. İnsan vücuduna Solunum ve sindirim yollarıyla alınabilir. ARSENİK ETKİLERİ; Arsenik öncelikle cilt, sindirim ve sinir sitemine ait belirtiler verir. Düşük düzeylerde arsenik e maruz kalmak bulantı, kusma, ishal gibi gastrointestinal şikayetlere, kan hücrelerinin yapımında azalmaya anemi dediğimiz kansızlığa, kalp ritminde bozulmaya, kan damarlarında dolaşım bozukluklarına, hipertansiyona, diabete ve hatta gangrenlere neden olmaktadır. Ayrıca sinir sistemi bozuklukları el ve ayaklarda iğnelenme ve karıncalanma hissedilmesine neden olabilir. Uzun süre maruziyet durumunda ciltte kararmaya, el ayak ve gövdede hiperkeratoz dediğimiz cilt kalınlaşmalarına, ciltte kızarma ve şişmelere daha ileri dönemlerde cilt kanserlerine neden olmaktadır. Yüksek miktarlarda solunması akciğer ve solunum yollarında yaralara ve akciğer kanserlerine neden olabilir. Sonuç itibariyle Arsenik bilinen bir kanserojendir. Kanserojen etkisi maruziyet süresi ve dozu ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Arsenik in en sık neden olduğu kanser türleri; Cilt kanseri, Mesane kanseri, Akçiğer, Böbrek ve Karaciğer kanserleridir. Ülkemizde son yıllarda kanser vakaları arttığı bilimsel bir gerçektir yılında verilen soru önergesine dönemin Sağlık Bakanı sayın Recep Akdağ ın verdiği yanıtta, 9 yılda kansere yakalananların sayısının yaklaşık 3 kat arttığı, 2002 yılında kansere yakalanan vaka sayısı 85 bin civarında iken bu rakamın 2010 yılında 215 bin civarına yükseldiği belirtilmiştir. Bu vaka artışında tanı yöntemlerinin gelişmesi ve hekime ulaşımın kolaylaşmış olması etkili olsa da olumsuz çevre koşullarının giderek halk sağlığını kötü yönde etkilediği bir gerçektir. Gerek içme sularının gerekse temizlik, yıkanma ya da diğer ihtiyaçlar için tüketilen kullanma sularının SAĞLIĞI TEHLİKEYE DÜŞÜRMEYECEK NİTELİKTE OLMASI GEREKİR. Mikrobiyolojik, kimyasal ve radyoaktif maddeler açısından risklerden arındırılmış suya ulaşabilmek hepimizin isteğidir. Bu nedenle Arsenik gibi sağlığa zararlı maddelerin arıtılması için gerekli arıtma tesislerin yapımına öncelik verilmesi halk sağlığı açısından önemlidir. Toplumsal olarak çevre duyarlılığına sahip olmanın önemini yaşadığımız bu olayla bir kez daha görmüş olduk. Hepimiz havamızı, suyumuzu, topraklarımızı temiz tutmak durumundayız. Aksi taktirde doğaya verdiğimiz her zararın karşılığını sağlığımızı kaybederek ödüyoruz. Enviromental Protectional Agency Arsenic Arsenic is a highly poisonous semi-metallic element. According to a 1999 study by the National Academy of Sciences, arsenic can cause bladder, lung, and skin cancer and may cause kidney and liver cancer. The study also found that arsenic harms the central and peripheral nervous systems, as well as heart and blood vessels, and causes serious skin problems. It also may cause birth defects and reproductive problems. These health impacts are caused when arsenic contaminates drinking water supplies. It enters water supplies either from natural deposits in the earth or from industrial and agricultural pollution

40

41 Bizlere göstermiş olduğunuz güven ve verdiğiniz yetkiden dolayı Tüm üyelerimize çok teşekkür eder, Saygılarımızı sunarız.