HIV/AIDS HASTALARINDA ELISA YÖNTEMİ İLE CRYPTOSPORIDIUM TÜRLERİNİN SIKLIĞININ ARAŞTIRILMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HIV/AIDS HASTALARINDA ELISA YÖNTEMİ İLE CRYPTOSPORIDIUM TÜRLERİNİN SIKLIĞININ ARAŞTIRILMASI"

Transkript

1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ ENFEKSİYON HASTALIKLARI VE KLİNİK MİKROBİYOLOJİ KLİNİĞİ ŞEF: Uzm. Dr. Özcan Nazlıcan HIV/AIDS HASTALARINDA ELISA YÖNTEMİ İLE CRYPTOSPORIDIUM TÜRLERİNİN SIKLIĞININ ARAŞTIRILMASI (UZMANLIK TEZİ) Dr. Gülay Ergin Okay İstanbul-2006

2 ÖNSÖZ Huzurlu ve düzenli bir hastane ortamında çalışmamızı sağlayan sayın başhekimimiz Op. Dr. Haldun Ertürk e; Asistanlık eğitimim süresince bilgi ve tecrübelerinden faydlandığım, her zaman yardım ve hoşgörüsü ile bizlere destek olan klinik şefimiz Sayın Dr. Özcan Nazlıcan a; Dahiliye rotasyonum sırasında güler yüzlü ve nazik yaklaşımlarıyla klinik tecrübelerini aktaran, daha geniş bir klinik bakış kazanmamı sağlayan 4. Dahiliye klinik şefi Sayın Dr. Mustafa Yenigün e ve Çocuk Hastalıkları klinik şefi Sayın Dr. Murat Elevli ye; Çalışkanlığı, disiplini ve bilimsel titizliği ile bize örnek olan, asistanlık eğitimim ve tezimin gerçekleşmesinde büyük katkısı olan, her zaman desteği ile yanımızda olan değerli klinik şef yardımcımız Sayın Dr. Gönül Şengöz e; Klinik ve laboratuvarda çalışırken bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım uzmanlarıma, birlikte çalışmaktan mutlu olduğum asistan, hemşire ve teknisyen arkadaşlarıma teşekkür ederim. Dr. Gülay Ergin Okay 2

3 İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ 2 GİRİŞ VE AMAÇ 4 GENEL BİLGİLER 5 İnsan İmmün yetmezlik Virusu 7 Sınıflama 7 Viral Genom Yapısı 8 HIV Virion Yapısı 8 Virion Proteinleri 9 HIV Replikasyonu 10 HIV İnfeksiyonu İmmünopatogenezi 11 HIV in Bulaşması 12 HIV İnfeksiyonu Klinik Seyri 13 Primer HIV İnfeksiyonu 17 Asemptomatik Dönem 17 Erken Semptomatik Dönem 18 Geç Semptomatik Dönem 18 İleri Evre 19 HIV İnfeksiyonunda Fırsatçı İnfeksiyonlar 19 Cryptosporidium 20 MATERYAL-METOD 28 BULGULAR 30 TARTIŞMA 36 SONUÇ 43 ÖZET 45 KAYNAKLAR 45 3

4 GİRİŞ VE AMAÇ İnfeksiyon hastalıkları, insanlık tarihi boyunca yaşamı tehdit eden en önemli sağlık problemlerinden birini oluşturmuştur. Dünya üzerinde ölümlerin en sık üç nedeninden biri olan infeksiyon hastalıkları, aynı zamanda çok büyük ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. İnfeksiyon hastalıkları ile yapılan ciddi mücadelelerle zaman zaman infeksiyonların kontrolü sağlanmış gibi görünse de eski problemlerin yerini yenileri almıştır. Tarih boyunca veba, kolera, tüberküloz gibi infeksiyon hastalıkları ile mücadele edilmiştir. Günümüzde kuş gribi, Severe Acute Respons Sendrom (SARS) ve Acquired Immune Deficiency Syndrome (AIDS) salgınları önemli hale gelmiş ve mücadele bunlarla devam etmektedir. İlk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri nde (ABD) tanımlanan AIDS olgusunun, o günden bu yana sayısı hızla artarak tüm dünyayı saran bir pandemi halini almıştır yılında tüm dünyada toplam hasta ve taşıyıcı sayısı 39.4 milyona ulaşmıştır. Bulaşma yollarının kolaylığı ve sonunda kesin bir tedavisinin olmayışı hastalığın önemini arttırmaktadır. Hastalıkla mücadelede elimizdeki en önemli silah eğitimdir. Gelişmekte olan ülkelerde hastaların artış hızı gelişmiş ülkelere göre çok fazladır. Bu farklılığın en önemli nedeninin eğitim olduğu düşünülmekte ve gelişmiş ülkelerin yaptığı eğitim programları ile büyük ölçüde başarılı olduğu görülmektedir. AIDS, immun sistemin zayıflaması ile fırsatçı infeksiyonların tabloya eklendiği bir infeksiyon hastalığıdır. Hastalığın prognozunu büyük ölçüde fırsatçı infeksiyonlar belirler. Hastaların büyük çoğunluğunda mortalite, fırsatçı enfeksiyonlara bağlıdır. Hastalar sıklıkla fırsatçı enfeksiyonlar nedeniyle doktora başvurduklarında tanı almaktadır. Birçok bakteri, virus, mantar ve parazit, fırsatçı infeksiyonlara neden olmaktadır. 4

5 Paraziter enfeksiyon etkenlerinden biri de hastalarda kronik ishal ve kilo kaybına neden olan Cryptosporidium türleridir. AIDS e bağlı kronik ishalin en sık nedeni olan Cryptosporidium spp, protozoonların apikomplexa şubesinin coccidia grubunda yer alan bir parazittir. Bağışıklık sistemi sağlam kişilerde, kendi kendini sınırlayan hafif bir klinik tabloya yol açarken, bağışıklık sisteminde yetersizlik olan kişilerde, uzun süreli, ağır ve ölümle sonuçlanabilen bir seyir gösterir. Çalışmamızda, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji kliniğinde takip edilmekte olan HIV/ AIDS vakalarında Cryptosporidium türlerinin sıklığı araştırılarak parazitin ülkemizdeki sıklığının belirlenmesine katkıda bulunulmaya çalışıldı. 5

6 GENEL BİLGİLER AIDS ilk kez 1981'de tanımlanan ve o tarihten itibaren milyonlarca insanın mücadele ettiği, çağımızın salgını olarak kabul edilen kronik bir infeksiyon hastalığıdır. Bu hastalık ilk defa Haiti den ABD'ye gelen göçmenlerde tanımlanmış ve Akkiz İmmün Yetmezlik Sendromu adı verilmiştir (1,2). Hastalardan izole edilen virusun bir retrovirus olduğu tespit edilmiş ve Human T-Lymphotropic Virus (HTLV) olarak adlandırılmış, daha sonraları kullanım kolaylığı nedeniyle İnsan İmmün Yetmezlik Virusu (Human Immunodeficiency Virus, HIV) ismi verilmiştir. 1981'de ilk vakanın bildirilmesinden sonra vaka sayısı giderek artmış ve günümüzde tüm dünyayı etkileyen bir pandemi haline gelmiştir yılında tüm dünyada toplam hasta ve taşıyıcı sayısı 39.4 milyona ulaşmıştır. Bunun 2.2 milyonunu çocuklar oluşturmaktadır (10). Başlangıçta homoseksüel, biseksüel erkekler ve intravenöz ilaç alışkanlığı olanlar vakaların çoğunu teşkil ederken günümüzde heteroseksüel cinsel temasla bulaş oranı giderek artmıştır. Tüm dünyada HIV/AIDS olgularının %94 ü gelişmekte olan ülkelerden, %89 u Sahra-altı Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya dan bildirilmektedir (4). Türkiye de ilk AIDS vakası 1985 de tespit edilmiş, 2004 yılında sayı 1922 ye kadar çıkmış, bu hastaların 551 i AIDS basamağında ve 1371 i taşıyıcı olarak bildirilmiştir. Tablo 1 de Türkiye de yıllara göre hasta ve taşıyıcıların dağılımı görülmektedir (12). 6

7 Tablo 1: AIDS vaka ve taşıyıcılarının yıllara göre dağılımı (12). Yıllar AIDS Taşıyıcı Toplam Toplam

8 İNSAN İMMÜN YETMEZLİK VİRUSU Son yıllarda insan ve hayvanlarda yaptıkları hastalıklar ve replikasyon şekilleri nedeniyle araştırıcıların dikkatini çeken Retrovirus grubunda hayvanlarda kesin olarak kanser yaptığı gösterilmiş bazı virusların yanısıra insan retrovirusları da yer almaktadır. Retroviruslar RNA viruslarıdır, yapısında bulunan RNA dan DNA sentezleyen enzim nedeniyle bu adı almıştır. İnsanlarda AIDS etkeni olan HIV virusu, grubun onkojenik olmayan bir üyesidir (1,2). Virus ilk defa 1983 yılında tespit edilmiş ve etkene farklı isimler verilmiştir. Bazı araştırıcılar lenfadenopatili hastadan izole ettikleri etkene lenfadenopati ilişkili virus (lymphadenopaty assaciaeted virus: LAV) adını verdiler. Sonraları bu virusların T lenfositlerine tropizmi gözönüne alınarak İnsan T lenfotrofik virusu (human T lymphotropic virus: HTLV) adı verildi yılında Uluslararası Virus Taksonomi Komitesi bu virusu İnsan İmmün Yetmezlik Virusu (HIV) olarak adlandırdı. İki tip HIV virusundan HIV-1 tüm dünyada yaygın iken, HIV-2 Batı Afrika da yaygın olarak bulundu. Amerika da saptanan HIV-2 ile infekte hastaların Batı Afrika ile ilişkili oldukları görüldü. HIV-1 ve HIV-2 arasında immünolojik olarak çapraz reaksiyon olduğu anlaşıldı (1,2). Sınıflama HIV, retrovirus grubunun lentivirus genusuna mensup, tek sarmallı RNA içeren zarflı bir virusdur. Reverse transkriptaz enzimi aracılığı ile viral RNA yı çift sarmallı DNA ya çevirip konakçı genetik materyaline integre etme özelliği taşır. HIV, hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlanıp direkt füzyon ile hücre içine girer. HIV, gp120 yüzey glikoproteini ile T lenfositler, monosit- 8

9 makrofaj serisinde ve diğer bazı hedef hücrelerde bulunan CD 4 reseptörleri ile bağlantıya girer (1). Virusun zarfından kurtulup hücre içine girişini takiben reverse transkriptaz enzimi, viral RNA yı çift sarmallı DNA ya çevirir. Oluşan DNA, sirküler forma geçip hücre içinde serbest durabileceği gibi viral integraz enzimi aracılığı ile hücre DNA sına integre de olabilir (1). Viral Genom Yapısı HIV virion yapısı iki adet pozitif polariteli birbirinin aynı olan tek iplikli RNA içerir. HIV, hücreleri infekte ettikten sonra virion RNA sı revers transkriptaz tarafından lineer çift iplikli DNA haline çevrilir. Bu viral DNA konak hücre yapısına integre olarak provirus yapısını oluşturur. Viral RNA ve m-rna lar proviral DNA dan hücresel polimeraz II enzimi yardımı ile sentez edilir (1,2). HIV de önemli genlerden gag geni kapsid proteinlerini, pol geni virion enzimlerini ve env geni zarf glikoproteinlerini sentezler. Transkripsiyon transaktivatörü (tat) ve viral ekspresyon regülatörü (rev) birbiri ile çalışan ekzonlar tarafından kodlanır. Bunlar dışında HIV replikasyonu için gerekli olmayan, accesory genler olarak bilinen vif, vpr, vpu ve nef genleri mevcuttur (3). HIV Virion Yapısı Sferik yapıda, ortalama 110 nm büyüklüğünde olan HIV virusunun dondurma külahı şeklindeki özyapısını lipid membran veya zarf çevrelemektedir (1,3). Virionda bulunan matrix proteini (MA), major kapsid proteini (NC), gag geninin ürünleridir. 9

10 HIV partikülünün membranında zarf glikoproteini olarak bilinen 72 adet çıkıntı (peplomer) yer alır. Bu yapılar iki kısımdan oluşur; yüzeyde bulunan gp120 ve membran içerisinde bulunan gp41. Bu yapı hücre yüzeyindeki reseptörlerle birleşmedeki tanıma rolünü üstlenmektedir (1,3). Virion Proteinleri Kapsid Proteinleri: Viral kapsidin fonksiyonu RNA yı paketlemek, virus replikasyonu sırasında kapsidin soyulmasında rol almaktır. Gag geni tarafından kodlanan kapsid proteinleri; MA (p17), CA(p24), p2, NC (p7), p1 ve p6 dır. Matrix proteini (MA), virion nükleokapsid ile zarf arasındaki matriksde yer alır. Genetik çalışmalar, özellikle virion ile hedef hücrenin füzyonunda rol oynadığını ortaya koymaktadır. Kapsid proteini (CA), yüksek hidrofob özelliğe sahiptir ve kapsid yapısının temel elemanıdır (1,3). Viral Enzimler: HIV in hücrede olgunlaşması sırasında proteaz (PR), reverse transcriptase (RT), integrase (IN) enzimleri oluşturulur. PR, 99 aminoasit büyüklüğündedir. Genetik çalışmalar proteazın viral replikasyonda önemli olduğunu ortaya koymuştur. RT, RNA ve DNA dan DNA sentezleme fonksiyonu taşır. Reverse transkripsiyon sırasında yanlış nükleotitlerin nükleik asit içerisine birleştirilmesi tek baz mutasyonlarına yol açmaktadır. Bu mutasyonlar antiviral ilaçlara karşı olan rezistansın oluşmasına neden olmaktadır (1,2). 10

11 IN enzimi, viral DNA nın parçalanması ve yeniden birleştirilmesinde aktif olarak görev almaktadır. Böylece proviral DNA nın konak hücre genomuna birleştirilmesi sağlanmaktadır (1,3). Zarf Glikoproteinleri: Zarf glikoproteinleri, T lenfosit, monosit, makrofaj ve dentritik hücrelerde bulunan CD 4 reseptörleri ile bağlanmayı sağlar. Bu bağlanma, viral ve hücresel membranlar arasında füzyona neden olarak virüsün hücre içerisine alınmasını sağlar. env geninin ürünü olan proteinin glikozillenmesi ile en büyük zarf proteini olan gp160 oluşur. Hücre içerisinde gp160 ın parçalanması ile iki önemli zarf proteini olan gp120 ve gp41 oluşur. Olgun HIV partikülünde gp120 ve gp41, non-kovalan bağlarla birarada tutulan bir heterodimerdir (1,3). HIV Replikasyonu HIV in zarf glikoproteini, hücre yüzeyindeki CD 4 reseptörüne bağlandıktan sonra viral ve hücresel membranlar füzyon yolu ile kaynaşırlar. Nükleokapsid hücre stoplazmasına bırakılır. Viral enzimlerden RT ve IN soyulmamış nükleokapsid içerisinde kalır. Revers transkripsiyon sonucunda lineer çift iplikli DNA (provirus) sentez edilerek, IN tarafından kovalan bağlarla hücre DNA sına integre edilir. Viral replikasyonun aşamalarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür: 1) Virüsün hücre reseptörüne tutunması ve adsorbsiyonu: HIV in hücreye tutunması ve adsorbsiyonu virusun zarf glikoproteini gp120 ile T yardımcı lenfosit ve makrofajların yüzeyinde bulunan CD 4 reseptörü arasında meydana gelir. 11

12 2) Virüsün hücre içerisine girişi: Yapılan çalışmalar virus ile konak hücre arasında oluşan füzyon mekanizmasının girişte rol oynadığını göstermiştir. Ayrıca virusun hücre içerisine girişinde hücre yüzeyinde bulunan proteazın da rolü vardır. 3) Revers transkripsiyonla oluşan viral DNA sentezi 4) Viral DNA nın integrasyonu: DNA kesilir ve integraz tarafından proviral DNA kovalent bağlarla hücre genomuna bağlanır. 5) Viral m-rna, genomik RNA transkripsiyonu ve protein sentezi: Viral m-rna ve genomik RNA integre olmuş proviral DNA dan sentez edilir. 6) Tam virus partikülü oluşumu, tomurcuklanma ve salınım: Özellikle gp120 ve gp41 hücre membranına monte edildikten sonra tomurcuklanma işlemi başlar (1). HIV İnfeksiyonunun İmmünopatogenezi HIV, önce yüzeyinde bulunan zarf glikoproteinleri yardımı ile yüzeyinde CD 4 taşıyan hücreleri (T-lenfositler, monosit, makrofaj ve dentritik hücreler) infekte eder. Bu, HIV-hücre birleşmesinde CD 4 dışında rolü olan bazı başka moleküller de (füzyon reseptörleri, ko-reseptörler) vardır. İnfeksiyonun başlangıcında virus, yardımcı T (Th) hücrelerine ve makrofajlara kolonize olur ve sonra serbest viral partiküller olarak veya CD 4 T hücreleri içinde, bölgesel lenf nodlarına gider. Burada bir süre kontrolsüz çoğalır ve infekte T hücrelerini patlatarak binlerce yeni virus partikülü hücre dışına çıkar. Bu dönemde sitotoksik T hücreleri birçok virusla infekte hücreyi ve virus partiküllerini parçalayarak viral büyümeyi sınırlar. Bundan sonra virüsün sürekli replike olarak persistan hale geldiği ve immun sistem hücrelerini yıkıma uğrattığı sessiz döneme geçilir. Virus bu dönemde kontrol dışı çoğalmasını kontrol altına almaya çalışan 12

13 immün yanıtla karşılaşır. HIV infeksiyonunun başlangıcında günler içerisinde CD 4 T hücre sayısında akut azalma sonucu lenfopeni gelişir. Birkaç hafta içinde CD 8 T hücre sayısında artışın olmasıyla total lenfosit sayısı artar (3,4). HIV e spesifik nötralizan ve sitotoksik antikor yanıtı, 2 ile 3. haftalarda tespit edilirken, yanıtın gelişmesi için gereken süre 6 aya kadar uzayabilir. Bu antikorların çoğu gp120 ve gp41 zarf glikoproteinlerine karşı oluşmuştur. Nötralizan antikorlar, antijene bağlanarak lenf nodu germinal merkezinde virionun yakalanmasını ve virusun plazmadan temizlenmesini artırır (3,4,5). HIV infeksiyonunda antikora bağlı hücresel sitotoksisite HIV in gp120 ve gp41 proteinine karşı gelişmektedir. Bu yanıtta rol alan hücreler CD 16 pozitif doğal öldürücü (NK) hücreler ve monositlerdir. Akut fazdan sonra kandaki HIV miktarında önemli düşüş olur ve hasta klinik olarak asemptomatik döneme girer. Bu dönem boyunca CD 4 pozitif T hücre sayısında düşme devam eder. Bu düşmeden sorumlu olan mekanizmanın apopitozis olduğu düşünülmektedir. Virüslere karşı immün yanıtta çok önemli olan Sitotoksik T-lenfositler (STL) infekte hücrelerin yüzeyindeki antijeni tanıyarak sitolitik mekanizma ile hücreyi parçalarlar. HIV infeksiyonunun erken döneminde ortaya çıkan virus sayısında azalma ve bazen de vireminin sonlanmasını sağlayan mekanizma STL yanıtıdır. Hastalık ilerleyip vireminin arttığı son dönemlerde STL yanıtının etkinliği azalmaktadır (3,4). HIV in Bulaşması HIV infeksiyonu başlıca cinsel temasla, kontamine kan ve kan ürünleri ile ve perinatal yolla bulaşır. Centers for Disease Control (CDC) merkezine bildirilen olguların %4 ü herhangi bir risk faktörünün 13

14 saptanamadığı undetermined kategorisine girer. İnfeksiyonun progresyon hızını belirleyen parametrelerden biri de bulaş yoludur. İnfeksiyonu kan transfüzyonu yoluyla alanlarda median inkübasyon süresi daha kısadır. HIV İNFEKSİYONUNUN KLİNİK SEYRİ HIV infeksiyonu, ağır immünosupresyona neden olan kronik bir infeksiyon hastalığıdır. HIV infeksiyonunun seyri kişiler arasında önemli farklılıklar gösterir. Serokonversiyon sonrası bazı olgularda 6-7 ay gibi kısa sürede immünsupresyon belirtileri ortaya çıkarken, bir kısmında yıl süreyle herhangi bir immünsupresyon belirtisi olmayabilir. Bu olgularda uzun bir latent dönem sonrası klinik ortaya çıkar. Latent dönem boyunca viral replikasyon belli bir hızda devam eder ve buna CD 4 hücre yıkımı eşlik eder. Plazma HIV RNA düzeyi düşük ve CD 4 lenfosit sayısı normale yakın olanlarda infeksiyon yavaş bir seyir gösterirken, plazma viral yükü fazla olanlarda (HIV RNA nın kopya/ml den fazla) klinik hızlı ilerler. Konakçının bulaş yollarından herhangi biri ile HIV infeksiyonunu alışı ile klasik tablo başlar. Erken dönemde akut semptomatik HIV infeksiyonu gelişebilir. Bundan sonra süresi değişken olan infeksiyonun latent dönemi başlar. Bu dönemin sonunda fırsatçı infeksiyon ve malignitelerle seyreden AIDS dönemi başlar. İnfeksiyonun seyri virusun replikasyon hızıyla ilişkilidir. İnfeksiyonun akut döneminde plazmadaki virus yükü fazla ve virus popülasyonu oldukça homojen iken, infeksiyonun ileri evrelerinde plazma viral yükü giderek artar, ancak primer infeksiyondakinden farklı olarak virus popülasyonu oldukça heterojendir. İnfeksiyonun tüm evreleri 14

15 boyunca lenfoid dokudaki virus replikasyonu devam ederken buna paralel olarak CD 4 lenfosit sayısı progresif olarak azalır (3,4). HIV infeksiyonunun kategorileri CDC tarafından CD 4 lenfosit sayıları, konstitüsyonel semptomlar, fırsatçı infeksiyonlar ve neoplaziler esas alınarak belirlenmiştir (Tablo 2) (8). Tablo 2: Adolesan ve Erişkinler İçin AIDS Olgu Tanımı Klinik kategoriler CD4 hücre kategorisi A Asemptomatik, Akut HIV veya PGL B Semptomatik Non A non C C AIDS göstergeleri >500/mm3 (%29) A1 B1 C /mm3(%14-28) A2 B2 C2 <200/mm3(%14) A3 B3 C3 A Kategorisi -Asemtomatik HIV infeksiyonu -Persistant generalize lenfadenapati (PGL) -Akut retroviral sendrom B Kategorisi -Basiller anjiomatoz -Oral ve rekürren vulvovajınal kandidoz -Servikal displazi -Konstitüsyonel semptomlar (38.5 C ateş, 1 aydan uzun süreli diare) -Oral hairy lökoplaki -Herpes zoster -Idiopatik trombositopenik purpura (ITP) -Listeriyoz -Pelvik inflamatuvar hastalık -Periferal nöropati 15

16 C Kategorisi -CD 4 sayısının 200/mm 3 ün altında olması -Özefajial, bronşial ya da trakeal kandidoz -Ekstrapulmoner koksidioidomikoz -İnvaziv serviks kanseri -Kronik intestinal kriptosporidioz -Citomegalovirus (CMV) retiniti; karaciğer, dalak, lenf düğümleri dışında CMV nin saptanması -HIV e bağlı ensefalopati -Kronik Herpes simpleks virus (HSV) ülserleri, bronşiti, pnomonisi ya da özefajiti -Ekstrapulmoner histoplazmoz -Isosporiaz -Kaposi sarkomu -Lenfoma -Ekstrapulmoner Mycobacterium avium-intracellulare complex (MAC) veya Mycobacterium kansasii infeksiyonu -Mycobacterium tuberculosis infeksiyonu (pulmoner veya ekstrapulmoner) -Pneumcsystis jirovecii pnömonisi -Rekürren pnömoni (12 ayda 2 ya da daha fazla epizod) -Progresif multifokal lökoensefalopati -Serebral toksoplazmoz -HIV e bağlı erime (wasting) sendromu 16

17 World Health Organization (WHO) tarafından oluşturulan klinik evreleme sistemi Evre 1 -Asemtomatik HIV infeksiyonu -Persistant generalize lenfadenapati (PGL) -Performans skala 1: asemtomatik, normal aktivite Evre 2 -Kilo kaybı, vücut ağırlığının %10 undan az -Minör mukokutanöz bulgular -Son 5 yıldır Herpes Zoster -Rekürren üst solunum yolu infeksiyonları -Performans skala 2: Semptomatik normal aktivite Evre 3 -Kilo kaybı, vücut ağırlığının %10 undan fazla -Bir aydan uzun süren nedeni bilinmeyen kronik diare -Bir aydan uzun süren nedeni bilinmeyen ateş -Oral kandidiasis -Oral hairy leukoplaki -Pulmoner tüberküloz -Ciddi bakteriyel infeksiyon -Performans skala 3: Son ay içinde günlerinin yarıdan fazlasını yatarak geçirmesi Evre 4 -HIV e bağlı erime sendromu -Pneumocystis jirovecii pnömonisi -Serebral Toksoplazmosis -Bir aydan uzun süren Cryptosporidiasis (diare) -Ekstrapulmoner Cryptosporidiasis 17

18 -Karaciğer, dalak ve lenf nodu dışı organda CMV hastalığı -Bir aydan uzun süren mukokütanöz Herpes Simplex Virus (HSV) infeksiyonu -Progresif Multifokal Lökoensefalopati (PML) -Herhangibir dissemine endemik mikoz (örnek: histoplasmosis) -Özefagus, trakea, bronş ve akciğerin kandidiasisi -Dissemine atipik mikobakteriosis -Ekstrapulmoner tüberküloz -Lenfoma -Kaposi sarkomu -HIV ensefalopati -Performans skala 4: Son ay içinde günlerinin yarıdan fazlasını yatarak geçirmesi Primer HIV infeksiyonu (Akut Retroviral Sendrom) Tüm hastaların %50-90 ında semptomatik primer HIV infeksiyonu görülür. Virus alındıktan semptomlar başlayana kadar geçen süre genellikle 2-4 haftadır. Bu dönemde hastalarda ateş, adenopati, farenjit, döküntü, miyalji veya atralji, diyare, bulantı, kusma, meningoensefalit tespit edilir. Bu dönemde CD 4 sayısı düştüğü için önce lenfopeni, sonra da CD 8 hücre sayısındaki artışla lenfositoz saptanır. CD 8 pozitif T lenfositlerin ve antikorların ortaya çıkmasıyla beraber viral yük azalır ve bununla birlikte semptomlar gerilemeye başlar. Semptomlar nonspesifik olduğu için bu dönemde tanı koymak çok zordur (4,5). Bu dönemde standart ELISA ve Western blot testleri ile HIV antikorları çoğunlukla saptanamaz. Bu nedenle bu dönemde serum HIV p24 antijeni ölçülebilir. HIV p24 antijeni tespit edilemeyen kişilerde tanı için HIV RNA PCR yapılmalıdır. 18

19 Anti-HIV antikorları virusun vücuda girişinden sonra 6-12 hafta içinde pozitifleşir. Bu dönem serokonversiyon dönemi olarak adlandırılmaktadır (5). Asemptomatik dönem: Bu dönem boyunca hasta klinik olarak asemptomatiktir. Bazı hastalarda persistan generalize lenfadenopati (PGL) (inguinal bölge dışında kalan 2 ya da daha fazla yerde LAP) ve seboreik dermatit görülebilir. Asemptomatik dönem boyunca lenfatik dokularda virus replikasyonu devam eder ve CD 4 sayısı progresif olarak azalır. Bu dönemin süresi 2 yıl kadar kısa veya 15 yıl kadar uzun olabilir (ortalama 7-10 yıl). Bulaş yolu, hastanın yaşı, virusun virulansı gibi faktörler bu süreyi belirler. CD 4 pozitif T hücre sayısı asemptomatik dönem boyunca 500/mm 3 ün üzerindedir. Plazmadaki virusu PCR ile göstermek mümkündür (3,4). Erken semptomatik dönem : Bu dönemde ateş, açıklanamayan kilo kaybı, tekrarlayan diyare, halsizlik, başağrısı gibi B kategorisinde sayılan semptomlar sık görülür. Ayrıca seboreik dermatit, folikülit, rekürren vulvovajinal kandidiyazis, oral kandidiyazis, herpes zoster ve oral hairy lökoplaki gibi cilt bulguları ile sık karşılaşılır. CD 4 sayısı genellikle /mm 3 tür. CD 4 sayısı 200/mm 3 ün altına düşenlerde fırsatçı infeksiyon ve malignansi riski artar. Transaminazlarda yükselme, lökopeni, trombositopeni ve anemi bu dönemin diğer labaratuar bulgularıdır. CD 4 sayımı ile beraber viral yük de bakılması ve tedavi planının buna göre yapılması önerilir (3). Geç semptomatik dönem: AIDS ile ilişkili fırsatçı infeksiyon ve malignansi (PCP, dissemine MAC infeksiyonu, özefageal kandidiyazis, lenfoma vb.) görülme riski CD 4 pozitif T lenfosit sayısı 200/mm 3 ün altına 19

20 inince artar. AIDS ile ilişkili erime sendromu, demans ve periferik nöropati geç semptomatik dönemin özelliklerindendir. Kullanılan ilaçlara, mevcut infeksiyonlara ya da malignansilere bağlı olarak anemi, lökopeni, trombositopeni sık görülür. Laktat dehidrogenaz (LDH), globulin düzeyleri genellikle yüksektir. Bu evrede fırsatçı infeksiyonların profilaksisi, tanısı ve tedavisi önemlidir. Eğer tedavi almıyorsa hemen tedaviye başlanmalı, tedavi alıyorsa daha güçlü bir tedaviye geçilmelidir (3,4). İleri evre: CD4 sayısının 50/mm 3 ün altına düştüğü, hastaların ileri derecede immünsuprese olduğu dönemdir. Bu dönemde dissemine MAC infeksiyonu, CMV retiniti, dissemine histoplazmoz, progresif multifokal lökoensefalopati daha sık görülür. Kalori alımında azalma, katabolizmada hızlanma ve malabsorbsiyon nedeniyle hastaların çoğunda erime sendromu gelişir. Tedavi yaklaşımı, geç semptomatik dönemdeki gibidir. Her fırsatçı infeksiyonun tedavisi ile birlikte yaşam boyu supresyon tedavisi gerekir (3,5). HIV İnfeksiyonunda Fırsatçı İnfeksiyonlar HIV/AIDS olgularında klinik tablonun seyrini ve prognozu, HIV ile birlikte fırsatçı infeksiyonların birlikte oluşturdukları bir süreç belirler. Hastaların yaklaşık %80 inde mortalite fırsatçı infeksiyonlara bağlı olarak gelişir. Ülkemizde hastaların büyük çoğunluğu fırsatçı infeksiyonlar nedeniyle hastaneye başvurduklarında tanı almaktadır. Fırsatçı infeksiyonlar CD 4 pozitif lenfosit sayısı 200/mm 3 ün altına düştüğünde daha sık ortaya çıktığı için HIV/AIDS olguları daha çok hastalığın ileri evrelerinde tanı almaktadır (4). 20

21 HIV olgularında sıklıkla fırsatçı infeksiyonlara neden olan etkenler şunlardır: Bakteriler : Staphylococcus spp, Streptococcus pneumoniae, Heamophilus influenzae, Salmonella spp., Bartonella spp., Pseudomonas aeruginosa, Mycobacterium tuberculosis, Mycobacterium avium complex (MAC) Viruslar: Herpes simpleks virus (HSV), Herpes zoster virus (HZV), Cytomegalovirus (CMV) Mantarlar: Candida spp., Cryptococcus spp., Aspergillus spp., Histoplasma spp., Coccidioidomyces spp. Parazitler: Pneumocystis jirovecii, Toxoplasma gondii, İsospora belli, Microsporidia spp. CRYPTOSPORİDİUM Cryptosporidium spp, apikomplexa şubesinin coccidia sınfında Eimeria, Sarcocystis, Toxoplasma, Cyclospora ve Isospora ile birlikte yer alır. Yıllarca nadir görülen bir hayvan patojeni olarak düşünülen parazit ilk kez 1973 de ciddi gastroenterit tablosu olan 3 yaşındaki bir hastadan izole edilmiştir. Cryptosporidium türleri konakçı özgüllüğüne, morfolojilerine ve moleküler biyoloji çalışmalarına göre belirlenmiştir. Birçok insan izolatının tek bir türe (C. parvum) ait olduğu düşünülürken yapılan moleküler çalışmalar, C. parvum türünün birçok genotipinin ve gizli türlerinin olduğunu gösterdi. İnsanda infeksiyon yapabilen diğer türler, C. hominis, C. canis, C. meleagridis, C. felis ve C. muris olarak belirlendi. Cryptosporidium türleri birbirini izleyen seksüel ve aseksüel dönemlerden oluşan hayat sikluslarını tek konakta tamamlayabilmektedir (6,7,8). 21

22 C, parvum türünün insan vücüduna ilk girdiğinde yerleşim yeri incebarsak epitelinin mikrovillus bölgesidir. Yerleşim yeri nedeniyle diğer hücre içi parazitlerden ayrılmaktadır (6). Epidemiyoloji: Cryptosporidium spp, konakçı vücudu dışında çoğalamadığı için infeksiyöz dozu düşüktür ve bu da bulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Dış ortamda uzun süre yaşayabilmesi ve klorlanmaya dirençli olması, su ile bulaşa neden olmaktadır. Ookistler vücuttan atıldığı anda infeksiyoz olduğu için insanlar birbirine bulaştırabilmektedir. Bazı genotipler önemli hayvan rezervuarlarına sahip olduğu için bu hayvanlarla temas da bulaşmada önemlidir. Cryptosporidium spp, Antarktika dışında dünyanın her bölgesinde bulunabilmektedir. İnfeksiyon, sıcak ve nemli aylarda daha sık görülür. Gelişmiş ülkelerden yapılan birçok çalışmaya göre Cryptosporidium spp sıklığı %5 ile %10 arasında değişmektedir. Tanı testlerinin gelişmesi ile birlikte saptanabilen vaka sayısı artmaktadır (8). Patogenez: Cryptosporidium türleri barsak epitel hücrelerinin mikrovillusları içinde vakuollerde bulunur. Bağışıklığı yeterli kişilerde distal ileum ve proksimal kolonu tutmaktadır. Bağışıklığı yetersiz kişilerde parazit, barsaklardan, safra kanallarından ve solunum yollarından izole edilmiştir. Parazit, ince barsakların proksimali hariç tüm ince barsakları tutar. Persistan enfeksiyonlarda villus atrofisi ve lamina propriadaki lenfositlerde artış görülebilir. Ağır infeksiyonlarda villus atrofisi, kript hiperplazisi ve belirgin lenfosit, plasma hücresi ve hatta nötrofil infiltrasyonu saptanır (8). Kriptosporidyazis, klinik olarak sulu diyare ve malabsorbsiyonla karakterizedir. Diyarenin fizyolojik nedenlerinin, sodyum 22

23 malabsorbsiyonu, elektrolit sekresyonu ve artmış intestinal permeabilite olduğu düşünülmektedir. Klinik: Tüm sindirim sistemini, özellikle de jejunumu etkileyen parazit, bunun dışında, safra ve solunum yollarını da tutabilir. Kuluçka süresi 5-21 gün olan parazit, bağışıklık sistemi normal olanlarda kısa süreli, bol ve sulu diyare, karında kramplar, bulantı, iştahsızlık ve hafif bir ateşle seyreden klinik tabloya neden olur. Bağışıklığı baskılanmış kişilerde özellikle AIDS hastalarında ise klinik ağır seyreder. Çok sulu olan diyarede günlük su kaybı 17 litreyi bulabilir. Günlük dışkılama sayısı elliyi bulan bu diyarede mortalite %50 lere ulaşmaktadır (8). Gelişmiş ülkelerde meydana gelen infeksiyonlar genellikle su kaynaklıdır ya da seyahat edenlerde, hayvanlarla teması olanlarda ve bakım evlerinde kalan çocuklarda görülür. Bağışıklık sistemi sağlam yetişkinlerde hastalık diyare ile kendini gösterir. Diyare genellikle suludur, nadiren mukoid de olabilir. Hastalık ortalama 5-10 gün kadar devam eder. Diyareye diğer hastalıklarda olduğu gibi abdominal kramp, bulantı, kusma ve ateş eşlik edebilir. Hastalık hafif formda görülebileceği gibi asemptomatik de olabilir. Hafif seyirli hastalarda immünfloresan ile tanı koymaya yetecek kadar yumurta olmadığı için tanıda zorlanılır. Gelişmekte olan ülkelerde en sık rastlanılan kriptosporidyaz kliniği, çocukluk çağı ishalleridir. Asya, Afrika ve Latin Amerika da yapılan çalışmalar diyareli çocuklarda kriptosporidyaz sıklığının %5-10 arasında değiştiğini ortaya koymuştur. Akut hastalık, sulu diyare, abdominal ağrı ve kramp ile karakterizedir. Hastaların çoğunluğu hızlı bir şekilde iyileşirken az bir kısmında hastalık 14 güne kadar uzamaktadır. Cryptosporidium spp, gelişmekte olan ülkelerdeki önemli kronik ishal nedenlerindendir (6,8). 23

24 Gelişmekte olan ülkelerdeki çocukluk çağı ishallerinde yapılan çalışmalarda malnütrisyon ile kriptosporidyaz ilişkili bulunmuştur. Kriptosporidyaz malnütrisyonlu hastalarda çok ciddi seyretmektedir. Ölümlerin çoğu malnütrisyonlu çocuklarda görülmektedir. HIV pozitif hastalarda CD 4 sayısı 150 nin üzerinde olanlarda hastalık kendini sınırlar ve normal populasyondaki gibi seyretmektedir. Diğer hastalarda bol hacimli, sıklığı fazla ve kötü kokulu kronik ishal gelişmektedir. Hastaların çoğunda kilo kaybı görülmektedir. Hastalık klinik olarak mikrosporidyaz, dissemine Mycobacterium infeksiyonu ve sitomegaloviral kolit ile karışabilir. Kriptosporidyaz HIV seropozitif kişilerde safra ve solunum yollarını da içeren ekstraintestinal tutulumla karekterize olabilir (6,8). Tanı: Parazitler ilk olarak barsak dokusunun histolojik olarak boyanması ile gösterilmiştir. Parazitler epitel hücrelerinin yüzeyinde veya lümende görülebilir. İntraselüler formlar hemotoxylen ile pembe görülür. Dokular ancak invaziv girişimlerle elde edililebildiği için rutin tanıda kullanılamaz (8). Birçok intestinal parazitte olduğu gibi Cryptosporidium spp. infeksiyonlarının tanısında da gaitanın mikroskobik incelemesi kullanılır. Genellikle gaitalar %10 tamponize edilmiş formalin içinde saklanır. Taze gaita da çalışılabilir fakat laboratuvar personeli için infeksiyöz olabilir. Saklamada polivinyl alkol de kullanılabilir fakat boyama tekniklerini bozduğu için tercih edilmez. Dondurulmuş gaita bazı ELISA testlerinde kullanılabilir (8). Gaitanın konsantrasyon metodlarından formalin eter ve formalin ethyl asetat klinik laboratuvarlarda sıklıkla kullanılmıştır. Yüzdürme metodları parazitin tanısını kolaylaştırmaktadır. Bunların hepsi zahmetli tekniklerdir ve araştırma laboratuvarlarında kullanılmaktadır. 24

25 İmmünomagnetik dalgalar organizmaların izolasyonunda ve organizmaları konsantre etmede kullanılırsa gaita tetkikinin sensivitesi yükselmektedir. Ağır hastalarda sulu gaitalar direk mikroskopi veya faz-kontras mikroskopi ile incelenerek hızlı sonuç alınabilir. Fakat ookistler küçüktür ve normalde gaitada bulunabilen mayalarla benzer şekil ve büyüklükte olduğu için bunlarla karışabilir. Bunlar trikrom boyalarla iyi boyanmazlar ve Giemsa ile boyamada mayalarla ayırt edilmeleri zordur. Ayırtıcı boyalardan biri olan asit-fast boyamada ookistler pembe yada kırmızı boyanırken maya hücreleri ve fekal artıklar yeşil ya da mavi boyanır. En sık kullanılan boyama yöntemi modifiye Ziehl-Neelsen boyamadır. Asit-fast boyama ile yapılan gaita incelemesinin sensivitesi düşüktür, forme gaita da /ml ookist konsantrasyonu gereklidir. Floresan boyamalar ile sonuçlar diğer asit-fast boyamalara göre daha hızlı okunabilir ve duyarlılığı daha yüksektir. Fakat bu testler yanlış pozitif sonuçlar nedeniyle işleri zorlaştırmaktadır. İmmun floresan antikor (İFA) testleri, asit-fast boyamaya göre en az 10 kat daha sensitiftir. Monoklonal antikorlar kullanılarak yapılan direk immün floresan test gaita örnekleri için altın standarttır (8,9). Resim 1 : Modifiye asit-fast boyama yöntemi ile boyanan Cryptosporidium kistleri Gaitada antijen aramaya yönelik testler giderek daha fazla kullanılmaktadır. Kriptosporidyaz tanısında kullanılan ELISA kitlerinin sensitivitesi %66 ile %100 arasında değişirken spesifitesi mükemmeldir. 25

26 İmmünokromatografik testler de tanıda kullanılan hızlı testlerdendir. Sensitivitesi diğer testlerden düşük iken spesifitesi mükemmeldir ve dakikalar içinde sonuç alınır (8,11). Ookistleri saptamada floresan antikor ve flow-sitometri kombinasyonunun duyarlılığı immünfloresan tesstlerinden daha yüksektir. Flow cytometry organizma /ml belirleyebilir (8). PCR, C. parvum DNA sını saptamada kullanılan bir diğer testtir. Mikroskopik testlerle kombine edilirse duyarlılığı artmaktadır. ELISA (Enzyme Linked Immünosorbent Assay) Antikor veya antijen aranmasında kullanılan serolojik testlerden biri olan ELISA yöntemi antijen-antikor bağlanmasını göstermek amacıyla enzimle işaretli konjugant ve enzim substratı kullanılarak renk oluşumu esasına dayanan bir testtir. Elimizde neye özgül olduğunu bildiğimiz antijen ile örneklerdeki antikoru, tipini ve miktarını veya elimizde antikor var ise de buna özgü antijeni ve miktarını saptayabiliriz. Farklı ELISA yöntemleri mevcuttur: -Kompetetif ve nonkompetetif ELISA -İndirek ELISA -Sandwich ELISA -Makro ve mikro-elisa -Avidin ve biyotin ekli ELISA Serumda antikor aramak için yapılan indirek mikro ELISA testinin basamakları: 1-Katı faz olarak kullanılan 96 çukurlu polistren plaklar üzerine bilinen bir antijen bağlanır. 2-Antijen bağlı çukurlara serum örnekleri eklenerek oda ısısında veya 37 C de belirli bir süre inkübe edilir. Bu sürenin sonunda çukurlar 26

27 tamponlanmış sıvı ile yıkanır. Serumda antikor varsa katı fazdaki antijene bağlanarak yıkama işlemi ile ortamdan uzaklaşmaz. Eğer serumda antikor yok ise antijene bağlanmaz ve yıkama işlemi sonunda tamamen temizlenmiş olur. 3-Katı fazdaki antijene bağlanmış olan IgG yapısındaki antikoru saptamak için çukurlara konjugant olarak tanımlanan Fc kısmı enzim ile işaretli anti-igg antikoru eklenir. Konjugant yapısında bulunan enzim genellikle peroksidazdır. Bunun dışında kullanılan enzimler; alkalen fosfataz, glukoz oksidaz, beta D-galaktosidazdır. Çukurlara konjugant eklendikten sonra belirli bir süre inkübe edilir. Bu sürenin sonunda tamponlanmış su ile ikinci bir kez yıkanır. Katı fazdaki antijene bağlanmış olan antikora bağlanan konjugat ikinci yıkama işlemi ile çukurdan uzaklaştırılamaz. 4-Ortamda bağlı kalan konjugatın gösterilmesi için ortama konjuganttaki enzime uygun substrat ve reaksiyonun görünür hale gelmesi için kromojen içeren karışım eklenir. Çukurlara eklenmiş renksiz enzim substratı belli bir sonra enzimin etkisi ile renklenir. Enzim aktivitesini durdurmak için ortama asit (H 2 SO 4 ) eklenir ve oluşan rengin koyuluğu (optik dansite) ELISA okuyucusunda okutulur. Çukurlarda oluşan rengin koyuluğu serumdaki antikorun miktarı ile doğru orantılıdır. Plaktaki bazı çukurlara miktarını bildiğimiz antikor eklenirse, bu çukurlarda oluşan optik dansite eğrisi ile serumdaki antikor miktarı saptanabilir. 27

28 Resim 2 : Pozitif kontrol ve pozitif sonuçların görüldüğü bir ELISA örneği Tedavi: Kriptosporidyaz tedavisinde en önemli komponent destekleyici tedavidir. Oral rehidratasyon tedavisi önerilebilir fakat ciddi hastalıkta parenteral tedaviye ihtiyaç duyulur. Parenteral sıvı sodyum, potasyum, bikarbonat ve glikoz içermelidir. Kriptosporidyaz laktaz enzimi içeren matur epitel hücrelerinin villus kaybı ile karekterizedir. Bu nedenle laktozsuz diyet önerilmelidir. Kriptosporidyaz hızlanmış barsak pasajı ile karekterize olduğu için sıvı elektrolit ve ilaç absorbsiyonu azalır. Bu nedenle antimotilite ajanları anahtar rol oynar. Opiatlar genellikle ilk tercih edilen ilaçlardır. Loperamid ve difenoksilat/atropin kombinasyonu semptomları azaltabilir fakat etkileri sınırlıdır. Cevap alınamayan hastalarda güçlü opiatlar denenebilir. Somatostatinin sentetik peptit analoğu olan octreotidle diareli AIDS hastalarında yapılmış çeşitli çalışmalar etkili olduğunu göstermiş fakat diğer antidiyareiklerden üstünlüğü gösterilememiştir (8). 28

29 Kronik kriptosporidyazlı AIDS hastalarında efektiv antiretroviral tedavi diyarede dramatik bir düzelme sağlayabilir. Antiretroviral tedavi kombinasyonunda reverse transkriptaz inhibitörleri ve bir ya da daha fazla proteaz inhibitörü içermelidir. HIV proteaz inhibitörleri invitro antikriptosporidyal etkinliğe sahiptir ve hayvan modellerinde infeksiyonu %90 azaltmıştır (8). Antiparazitik tedavinin etkinliğini göstermek güçtür. Antikriptosporidyal ajanlarla yapılan invitro ve hayvan modelleri çalışmalarında sınırlı başarı elde edilmiştir. Bağışıklık sistemi yetersiz hastalarda hiçbir ajan küratif olamamıştır. Nitazoxanide, geniş spektrumlu antiparaziter ilaçlardandır. İnvitro çalışmalarda ve hayvan modellerinde kriptosporidyazda etkili bulunmuştur. Hayvan modellerinde parazit sayısını azaltmış ancak kür sağlayamamıştır. HIV ile infekte çocuklarda yapılan çalışmalarda klinik ve parazitolojik olarak belirgin bir değişiklik görülmemiştir. Selüler immünitede ciddi bozukluğu olan hastalar yüksek doz ve uzun süreli kullanımdan fayda görebilir. Paramomisin oral alınan ve absorbe olmayan aminoglikozitlerdendir. C. parvum parazitine karşı zayıf aktivite gösterir. HIV ile infekte hastalarla yapılan klinik çalışmalarda paramomisin küratif olamamıştır (8). Makrolidlerden spiramisin, azitromisin, roksitromisin ve klaritromisin Cryptosporidium türlerine hafif etkilidir. Ancak hiçbiri ile etkili sonuçlar alınamamıştır. İlaçların sınırlı aktivitelerinden dolayı kombinasyon tedavileri araştırılmalıdır. Ancak bu konudaki araştırmalar sınırlıdır. 29

30 MATERYAL-METOD Çalışmamızda, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji kliniğinde takip edilmekte olan HIV/ AIDS olgularının gaita örneklerinde ELISA yöntemi ile Cryptosporidium türlerinin sıklığı araştırıldı. Gaita örneği alınan hastalardan; 1-Yaş 2-Cinsiyet 3-HIV RNA düzeyi 4-CD 4 pozitif lenfosit sayıları 5-Antiretroviral tedavi alıp almadığı 6-Fırsatçı enfeksiyonların varlığı sorgulanarak klinik bilgi alındı. Hastalardan gaita kabı içine alınan örnekler, buzdolabında -2 C ile-8 C arasındaki ısıda en fazla 3 gün bekletilerek çalışmaya alındı. Çalışmada, RIDASCREEN R Cryptosporidium (Biopharm) kiti kullanılarak gaitada antijen arandı. Kit içinde bulunanlar; 1) 12 tane 8 adet kuyucuk içeren mikrostripler 2) Universal gaita diluenti (100 ml, kullanıma hazır) 3)Yıkama solusyonu (100 ml, 10x konsantre, ph 7.2, %0.1 Thimerosal içeriyor) 4) Pozitif kontrol (1.8ml, gaitadan elde edilen Cryptosporidium antijeni, % 0.01 Thimerosal içerir) 5)Konjugant enzimi (10ml, peroxidase ile konjuge edilmiş Cryptosporidium a karşı oluşmuş antikor) 6) Substrat/kromojen (10 ml, peroxide/tmb) 30

31 7) Stop solusyonu (10 ml, 1 N sülfirik asit) Çalışma prosedürü: 1-Her hasta için plastik tüpler numaralanarak her birine sample dilüsyon solüsyonundan dağıtıldı. 2-Solüsyon eklenmiş tüpler içine gaita sıvı ise 100 mikrolitre, katı ise karıştırıcı çubuk yardımı ile nohut tanesi kadar gaita eklenip homojen bir süspansiyon oluşana kadar karıştırıldı. 3-Gaita içindeki partiküllerin çökmesi için 5 dakika beklendi. 4-Tüpün üzerinde oluşan süpernatant kısmından 100 mikrolitre alınarak plaklar üzerindeki hastalara ayrılan kuyucuklara aktarıldı. Beraberinde pozitif ve negatif kontroller de kuyucuklara eklendi. 5-Tüm kuyucuklara konjugantdan 2 damla eklenip yavaşca sallanarak karıştırıldı ve oda ısısında 60 dakika inkübe edildi. 6-1/10 sulandırılmış tamponlanmış yıkama solusyonu ile 5 defa yıkama yapıldı 7-Substratdan 2 damla eklenerek 15 dakika oda ısısında ve karanlıkta ikinci kez inkübe edildi. 8-Bir damla asit solusyonu eklenerek oluşan renk değişimi optik okuyucuda okutuldu. 31

32 BULGULAR Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji kliniğinde takip edilmekte olan 29 HIV/AIDS vakasının gaita örneğinde ELISA yöntemi ile Cryptosporidium türlerine ait antijenler araştırılmıştır. Çalışmamıza dahil edilen yaşları arasında değişen 29 hastanın % 79 u (n=23) erkeklerden oluşmakta idi (Grafik 1). Bunlar içinde iki adet karı-koca vardı. Grafik1:Hastaların cinsiyet dağılımı 21% 79% Kadın Erkek Hastaların çoğu yaşları arasındaydı (Tablo 3). Tablo 3: Hastaların yaşlarına göre dağılımı Yaşlar Toplam (n) Yüzde (%) 30 un altı ın üstü Toplam

33 Hastaların büyük çoğunluğu son bir yıl içinde tanı almışlardı (Tablo 4). Tablo 4: Tanı alma sürelerine göre hasta dağılımı Tanı alma süreleri Toplam (n) Yüzde (%) Son 1 yıl yıl yıl yılın üstü Toplam Son beş yıl içinde tanı alan hastaların beşi kadın, 20 si erkeklerden meydana gelmekteydi. Bu hastaların yaşlarına göre dağılımı grafik 2 de görülmektedir. Hastaların yarıdan fazlası yaş diliminde toplanmıştır (grafik 2). Grafik 2: 5 yıllık zaman diliminde tanı alan hastaların yaş gruplarına göre dağılımı 40% 4% 56% 30'un altı 'ın üstü Çalışmamıza alınan 29 hastanın %24 ünün (n=7) CD 4 sayısı 200 ün altında, % 38 nin (n=11) CD 4 sayısı ise 500 ün üzerindeydi (Tablo 5). Tablo 5: Hastaların CD 4 sayı aralıklarına göre dağılımları CD 4 sayıları (/mm 3 ) Toplam (n) Yüzde < > Toplam

34 Grafik 3: Hastaların CD 4 sayılarına göre dağılımları 'ün altı 'ün üstü CD 4 sayıları 200 ün altında olan yedi hastanın hepsi erkeklerden oluşurken, çoğunluğu (n=6) son beş yılda tanı alan hastalardan oluşmaktaydı. Bu hastaların yaşlarına göre dağılımlarına baktığımızda bir tanesi 30 yaşın altında, üç tanesi yaşları arasında ve üç tanesi de 40 yaşın üzerindeydi. Hastaların % 17.2 sinin (n=5) HIV RNA düzeyi kopya/ ml nin üzerindeydi (Tablo 6). Tablo 6: Hastaların HIV RNA sayılarına göre dağılımları HIV RNA sayısı (kopya/ml) Toplam (n) Yüzde (%) < > Toplam Hastalardan altı tanesinin HIV RNA düzeyi in üzerindedir. Bu hastalardan dört tanesinin CD 4 sayısı 200 ün altında iken kalan iki tanesinin CD 4 sayısı ise 300 ün üzerindeydi. Bu hastaların hepsi 34

35 erkeklerden oluşurken, beş tanesinde çeşitli fırsatçı infeksiyonlar görülmüştü. Hastaların 12 si AIDS basamağında idi (Tablo 7). Tablo 7: Hastaların AIDS/taşıyıcı sayılarına göre dağılımları Toplam Yüzde AIDS Taşıyıcı Toplam AIDS basamağındaki 12 hastanın yedi tanesi CD 4 sayısı 200 ün altında olan hastalardan oluşurken, kalan hastaların üç tanesi Mycobacterium tuberculosis infeksiyonu geçirirken iki tanesi de rekürren pnömoni geçirmiştir. Hastalığın bulaşma yollarına baktığımızda heteroseksüel bulaş % 72.5 yüzdesi ile ön sıradaydı (Tablo 8). Tablo 8: Hastaların bulaşma yollarına göre dağılımları Bulaş yolları Toplam Yüzde Homoseksüel/biseksüel Heteroseksüel IV madde bağımlılığı 0 0 Kan transfüzyonu 0 0 Diğer Toplam Hastaların %13.8 i (n=4) trimethoprim-sulfamethoxazole (TMP- SMX) profilaksisi almaktaydı (Tablo 9). Tablo 9: TMP-SMX alan hastaların sayısı Toplam Yüzde TMP-SMX alanlar TMP-almayanlar Toplam

36 TMP-SMX profilaksisi alan dört hastanın bir tanesinin CD 4 sayısı 50 nin altında iken, iki tanesi pnömoni ve bir tanesi de Zona zoster geçirmişti. Bu hastaların biri kadın üçü erkekti ve kadın hasta hamileliği sırasında tanı almıştı. Hastaların %89.6 sı (n=26) antiretroviral tedavi almaktaydı (Tablo 10). Tablo 10: Antiretroviral tedavi alan hastaların sayısı Tedavi kombinasyonları Toplam (n) Yüzde (%) 2 NRTI*+ 1 proteaz inhibitörü NRTI+ 2 proteaz inhibitörü NRTI Tedavi almayanlar Toplam *NRTI: Nükleozid revers transkriptaz inhibitörleri Antiretroviral tedavi almayan üç hastanın birinde allerji nedeniyle ilaç kesilmiş, diğeri yeni tanı alan hasta idi. Üçüncü hasta ise kendi isteği ile tedavisini kesmişti. Bu hastanın CD 4 sayısı 200 ün altında ve HIV RNA düzeyi de in üzerindeydi. Geçirilen fırsatçı enfeksiyonların dağılımlarına baktığımızda pulmoner/ekstrapulmoner tüberkülozun %30.8 ile ilk sırayı aldığı görülmüştür. Aralıklı seyreden ishal şikayeti olan bir hastada aynı zamanda oral kandidiyaz da tespit edilmiştir (Tablo 11). Tablo 11: Fırsatçı infeksiyon geçiren hastaların sayıları Fırsatçı enfeksiyonlar Olgu sayısı Yüzde Pulmoner/Ekstrapulmoner tüberküloz Oral/genital kandidiyaz Herpes genitalis Zona zoster Molluscum contagiosum Pnömoni 3 23 Toplam

37 Fırsatçı infeksiyon geçiren 13 hastanın %77 sinde CD 4 sayısı 500 ün altındaydı (Tablo 12). HIV RNA sı in üstünde olan üç, in altında olan yedi ve arasında olan üç hasta vardı. Bu hastaların %76.9 u (n=10) erkeklerden oluşmaktaydı (Tablo 13). Tablo 12: Fırsatçı enfeksiyonu olan hastaların CD 4 sayıları CD 4 sayısı Toplam (n) Yüzde (%) 500 ün üzeri ün altında Toplam Tablo 13: Fırsatçı enfeksiyon geçiren hastaların cinsiyet dağılımı Cinsiyet Toplam (n) Yüzde (%) Erkek Kadın Toplam Gaitalarında ELISA yöntemi ile Cryptosporidium antijeni araştırdığımız 29 HIV/AIDS hastasının hiçbirinde Cryptosporidium tespit edilmedi. 37

38 TARTIŞMA Cryptosporidium spp, protozoonların apikomplexa şubesinin coccidia grubunda yer alan son 20 yılda insan patojeni olarak dikkatleri üzerine toplayan bir parazittir. İlk olarak AIDS ve diğer bağışıklık yetersizliği durumlarında meydana getirdiği ciddi ve hayatı tehdit eden ishallerle dikkati çekmiştir. Daha sonraları Cryptosporidium türlerinin aynı zamanda bağışıklığı yeterli kişilerde de kendini sınırlayan, sulu diyarelere neden olduğu görülmüştür (6,7,9). Cryptosporidium spp, gelişmiş ülkelerde görülen akut diyarelerde incelenen gaita örneklerinde %1-7 oranında tespit edilmektedir. Bu parazit çocuklarda özellikle de anne sütü ile beslenmeyenlerde daha sık izlenmektedir. İnsanlara bulaşmada evcil ve besi hayvanları önemli rol oynarken su kaynaklı bulaş da görülmektedir. Parazitin fekal-oral geçişi gösterilmiştir ve ookistler su atıklarında tespit edilebilmektedir. Çocukların evcil hayvanlardan infekte olduğunu gösteren çeşitli çalışmalar mevcuttur (6,7,9). Tüm dünyada yaygın olan Cryptosporidium spp infeksiyonu su kaynaklı epidemilere neden olabilmektedir yılında ABD de kişinin etkilendiği bir epidemi bildirilmiştir (11). Su kaynaklı epidemilere neden olarak; parazitin kaynak sularında yüksek oranda bulunması, klora dirençli olması, içme suyu filtrelerinden geçebilmesi ve çok az sayıda parazitin bile infeksiyona neden olması gösterilmektedir. Cryptosporidium spp infeksiyonunun birlikte en sık görüldüğü hastalık grubunu oluşturan HIV/AIDS, tüm dünyayı saran bir pandemi şeklinde devam etmektedir. HIV ile infekte hastaların büyük bir çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerden bildirilmektedir. Dünyada HIV infeksiyonunun en yoğun bulunduğu bölge %7.2 prevelansla Sahra altı Afrika dır (10). Bundan sonra prevelansın yüksek olduğu bölgeler; Doğu ve Güney Asya ve Güney Amerika ülkeleridir. Ülkemiz, dünyanın birçok 38

39 bölgesine göre HIV infeksiyonu prevelansının düşük olduğu ülkelerdendir. Cryptosporidium türleri ile ilgili yapılan çalışmalar kategoriler halinde incelendiğinde birinci grup, bağışıklık sisteminde yetersizlik olmayan hastalarla yapılan çalışmalardır. Ülkemizde farklı yaş gruplarında yapılan tarama çalışmalarında Cryptosporidium spp. sıklığının %4 ile yüzbinde üç arasında değiştiği görülmektedir. Yazar ve arkadaşlarının Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Anabilim dalına başvuran hastalarda bağırsak parazitlerini araştıran kişinin dahil edildiği çalışmalarında Cryptosporidium spp yüzbinde üç oranında tespit edilmiştir (13). Orhan ve arkadaşlarının İzmir de bir çocuk yuvasında 148 adet gaita örneğinde modifiye asit-fast ve safranin boyama yöntemleri kullanarak yaptıkları çalışmada Cryptosporidium spp. saptanmamıştır (14). Türk ve arkadaşlarının İzmir de yaptığı çalışmada mikrobiyoloji laboratuvarına gelen 4322 dışkı örneğinde bağırsak parazitleri araştırılmış ve Cryptosporidium spp. sıklığı binde 42 olarak bulunmuştur (15). Doğancı ve arkadaşlarının Ankara da yaptığı çalışmada rastgele seçilen 50 çocukta çeşitli yöntemlerle (direk mikroskopi, modifiye asit-fast boyama, Kinyoun asit-fast boyama ve karbol-fuksin) Cryptosporidium spp. araştırılmış ve 2 adet (%4) gaita örneğinde pozitif sonuç elde edilmiştir (9). Mersin de diyare şikayeti olmayan, 466 normal sağlıklı kişinin katıldığı, Kinyoun un asit-fast boyama yöntemi kullanılan çalışmada ise incelenen örneklerin %3.1 inde Cryptosporidium spp. ookistlerine rastlanmıştır (16). Yukarıdaki çalışmalarda görüldüğü gibi farklı sonuçlar elde edilmesinde çalışılan populasyonun sayılarının değişkenliği ve 39

40 bölgesel farklılıklar etken olabileceği gibi örnekleri çalışan personelin deneyimi de önemli olabilir. Mikroskopik çalışmalar eğitilmiş personele ihtiyaç gösteren, kişisel deneyim gerektiren çalışmalardır. İkinci grup olarak ele alınan, diyareli ve bağışıklık sistemi yeterli olan hastalarda yapılan çalışmalarda, Cryptosporidium spp. sıklığı %13.5 ile binde 4 arasında bulunmuştur. İnceboz ve arkadaşlarının gastrointestinal şikayetleri olan 225 hastanın gaitasında Kinyoun un asitfast boyama yöntemi ile yaptıkları çalışmada Cryptosporidium spp. binde 4 oranında tespit edilmiş ve şiddetli diyare ile başvuran olgularda, immun sistem problemi olmasa da kriptosporidyazisin araştırılması gerektiği kanaatine varılmıştır (17). Malatya da diyareli hastalarda yapılan benzer bir çalışmada 500 dışkı örneği Kinyoun un asit-fast boyama yöntemi ile incelenmiş ve incelenen dışkı örneklerinin % 1.6 sında Cryptosporidium türlerine rastlanmıştır (18). Ankara da 345 adet diyareli hastada çeşitli yöntemler (Modifiye asit-fast, Kinyoun Asit-Fast, Asit-Fast Trichrome) kullanılarak Cryptosporidium spp. ookistinin arandığı çalışmada hiçbir örnekte ilgili etkene rastlanmamıştır. Toplanan dışkı örneklerinden etkeni bulundurma ihtimali yüksek olan 159 adet dışkı örneği seçilip ELISA yöntemi ile Cryptosporidium spp. antijenlerinin varlığı araştırılmış ve altısı (%3.8) pozitif olarak bulunmuştur (19). ELISA özel eğitim görmüş personele ihtiyaç göstermemesi, kolay ve hızlı uygulanabilmesi gibi özellikleri ile mikroskobik yöntemlere üstünlük göstermektedir. Mikroskopik yöntemlerle karşılaştırmalı olarak yapılan çeşitli çalışmalarda ELISA nın en az mikroskobik yöntemler kadar duyarlı olduğu görülmüş ve mikroskobik yöntemlere iyi bir alternatif olduğu düşünülmüştür (20, 21). Koturoğlu ve arkadaşlarının İzmir de 118 akut diyareli çocukta modifiye asit-fast boyama yöntemi kullanarak yaptığı çalışmada Cryptosporidium spp. oranı %13.5 olarak bulunmuştur (22). 40

HIV ENFEKSİYONUNUN PATOFİZYOLOJİSİ VE DOĞAL SEYRİ

HIV ENFEKSİYONUNUN PATOFİZYOLOJİSİ VE DOĞAL SEYRİ HIV ENFEKSİYONUNUN PATOFİZYOLOJİSİ VE DOĞAL SEYRİ Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Sunum Planı HIV in morfolojik ve

Detaylı

HIV/AIDS ve Diğer Retrovirus İnfeksiyonları,laboratuvar tanısı ve epidemiyolojisi

HIV/AIDS ve Diğer Retrovirus İnfeksiyonları,laboratuvar tanısı ve epidemiyolojisi HIV/AIDS ve Diğer Retrovirus İnfeksiyonları,laboratuvar tanısı ve epidemiyolojisi Prof Dr Ali Ağaçfidan İstanbul Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı İnsan retrovirusları

Detaylı

VİROLOJİYE GİRİŞ. Dr. Sibel AK

VİROLOJİYE GİRİŞ. Dr. Sibel AK VİROLOJİYE GİRİŞ Dr. Sibel AK Bugün; Virüs nedir? Virüslerin sınıflandırılması Virüsler nasıl çoğalır? Solunum yoluyla bulaşan viral enfeksiyonlar Gıda ve su kaynaklı viral enfeksiyonlar Cinsel temas yoluyla

Detaylı

Klinik ve İmmunolojik Sınıflama ve ART Başlama Kararı Alınması

Klinik ve İmmunolojik Sınıflama ve ART Başlama Kararı Alınması Klinik ve İmmunolojik Sınıflama ve ART Başlama Kararı Alınması Dr. Selda Sayın Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD HIV İnfeksiyonu Seyri Primer

Detaylı

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ

VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ VİRUS HASTALIKLARINDA TANI YÖNTEMLERİ Doç. Dr. Koray Ergünay MD PhD Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Viroloji Ünitesi Viral Enfeksiyonlar... Klinik

Detaylı

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD 1 2 3 4 ANTİRETROVİRAL TEDAVİ HIV eradiksayonu yeni tedavilerle HENÜZ mümkün değil

Detaylı

HIV -Diğer Paraziter ENFEKSİYONLAR

HIV -Diğer Paraziter ENFEKSİYONLAR HIV -Diğer Paraziter ENFEKSİYONLAR Doç. Dr. Recep TEKİN D.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD. 1 ParaziterEnfeksiyonlar (PE) HIV ilişkili PE insidansı, immünyetmezliğin derecesi ve

Detaylı

İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016

İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016 İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016 İmmünite ile allerji arasında yakın bir ilişki vardır. İmmünite antikorlarla vücudu korumak, Allerji ise, antikorlarla

Detaylı

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış Viral Hepatitler İnfeksiyöz Viral hepatitler A NANB E Enterik yolla geçen Dr. Ömer Şentürk Serum B D C F, G, TTV,? diğerleri Parenteral yolla geçen Hepatit Tipleri A B

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

UZM. DR. SALİH MAÇİN Şırnak Devlet Hastanesi

UZM. DR. SALİH MAÇİN Şırnak Devlet Hastanesi UZM. DR. SALİH MAÇİN Şırnak Devlet Hastanesi Kronik ishalli pediatrik hastalarda saptanan paraziter etkenler Salih Maçin 1, Filiz Kaya 2, Deniz Çağdaş 3, Hayriye Hızarcıoğlu Gülşen 3, İnci Nur Saltık Temizel

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ

TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ TOKSOPLAZMA İNFEKSİYONUNUN LABORATUVAR TANISI UZM.DR.CENGİZ UZUN ALMAN HASTANESİ KLİNİK Bağışıklık sistemi sağlam kişilerde akut infeksiyon Bağışıklık sistemi baskılanmış kişilerde akut infeksiyon veya

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE MERS-CoV (Middle East Respiratoy Seyndrome- Corona Virus Mers-CoV Öyküsü İlk olgu: v Haziran 2012 Suudi Arabistan v Pnömoni ve akut böbrek yetmezliği-

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji

Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji Moleküler Yöntemlerin Klinik Mikrobiyolojide Kullanımı Ne zaman? Nerede? Ne kadar? Klinik Parazitoloji Metin Korkmaz Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji AD İnsandaki Paraziter Hastalıkların

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

Viral gastroenteritlerin laboratuvar tanısı

Viral gastroenteritlerin laboratuvar tanısı Viral gastroenteritlerin laboratuvar tanısı Dr.Gülay Korukluoğlu Dr.Dilek Yağcı Çağlayık Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Akut gastroenteritler özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir mortalite ve morbidite

Detaylı

HIV enfeksiyonu sınıflama sistemi

HIV enfeksiyonu sınıflama sistemi Muzaffer Fincancı HIV enfeksiyonu sınıflama sistemi Klinik kategori A Klinik kategori B Klinik kategori C CD4>500/µL A1 B1 C1 CD4:200-499/µL A2 B2 C2 CD4

Detaylı

Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D

Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri. Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D Mikrobiyolojide Moleküler Tanı Yöntemleri Dr.Tuncer ÖZEKİNCİ Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji A.D 1 Enfeksiyonun Özgül Laboratuvar Tanısı Mikroorganizmanın üretilmesi Mikroorganizmaya

Detaylı

VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480)

VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480) VİRAL TANI KİTLERİ (GFJ-480) CMV PCR Tanı Kiti Cytomegalovirus un Konvensiyonel PCR yöntemiyle tanınması. HHV-5 olarak da bilinen Sitomegalovirüs, herpes virus ailesinin bir üyesidir. Oldukça sık görülen

Detaylı

SINIR DEĞERLER NE ÖNERİLİR? Düzen Laboratuvarlar Grubu

SINIR DEĞERLER NE ÖNERİLİR? Düzen Laboratuvarlar Grubu SEROLOJİK TANIDA SINIR DEĞERLER NASIL DEĞERLENDİRİLİR? NE ÖNERİLİR? Dr. Tutku TANYEL Dr. Tutku TANYEL Düzen Laboratuvarlar Grubu Şüpheli ilişkimin üzerinden 5 gün geçti acaba ne testi yaptırsam HIV bulaşıp

Detaylı

Olgularla Parazitoloji. Doç. Dr. Gülay ARAL AKARSU Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı

Olgularla Parazitoloji. Doç. Dr. Gülay ARAL AKARSU Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı Olgularla Parazitoloji Doç. Dr. Gülay ARAL AKARSU Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Parazitoloji Bilim Dalı Olgu 1 13 yaşında çocuk hasta İlki 2 ay önce başlayan ve her biri 5-7 gün süren iki diyare

Detaylı

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI İSTANBUL MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI DERS KODU ve ADI TMİK 001: Vaka Değerlendirme Toplantısı TMİK 002: Makale

Detaylı

Travmalı hastaya müdahale eden sağlık çalışanları, hasta kanı ve diğer vücut salgıları ile çalışma ortamında karşılaşma riski bulunan diğer sağlık

Travmalı hastaya müdahale eden sağlık çalışanları, hasta kanı ve diğer vücut salgıları ile çalışma ortamında karşılaşma riski bulunan diğer sağlık Doç. Dr. Onur POLAT Travmalı hastaya müdahale eden sağlık çalışanları, hasta kanı ve diğer vücut salgıları ile çalışma ortamında karşılaşma riski bulunan diğer sağlık personeli gibi hastalardan bulaşabilecek

Detaylı

HIV (AIDS) (Öğrenci sunumları)

HIV (AIDS) (Öğrenci sunumları) HIV (AIDS) (Öğrenci sunumları) AIDS (Edinsel Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) HIV/AIDS EPİDEMİYOLOJİSİ * İlk olarak 1981 yılında ABD de ortaya çıkan bu hastalık, keşfinden hemen sonra hızla yayılarak; bir

Detaylı

Klinik Mikrobiyoloji de Enzimli İmmün Deney Enzyme Immuno Assay. Dr. Dilek Çolak

Klinik Mikrobiyoloji de Enzimli İmmün Deney Enzyme Immuno Assay. Dr. Dilek Çolak Klinik Mikrobiyoloji de Enzimli İmmün Deney Enzyme Immuno Assay Dr. Dilek Çolak İmmün Yanıt C. Macrophage A. Pathogen B. B cells D. Macrophage E. Macrophage F. T cell G. B cell H. Memory B cells I. Plasma

Detaylı

GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI

GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI GASTROENTERİT YAPAN VİRUSLAR VE ENFEKSİYON OLUŞTURMA MEKANİZMALARI GASTROENTERİT YAPAN VİRÜSLER Viral gastroenteritler fekal oral yolla bulaşmaları nedeniyle, alt yapı yetersizliği bulunan gelişmekte olan

Detaylı

Virüsler Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

Virüsler Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER Virüsler Hazırlayan: Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER Virüslere Giriş Virüsler genellikle ökaryotlardan ve prokaryotlardan çok daha küçük moleküllerdir. Genellikle enfeksiyon yeteneği olan

Detaylı

TRANSFÜZYONLA BULAŞAN HASTALIKLAR TARAMA TESTİYAPILANLAR: HEPATİTLER VE HIV

TRANSFÜZYONLA BULAŞAN HASTALIKLAR TARAMA TESTİYAPILANLAR: HEPATİTLER VE HIV TRANSFÜZYONLA BULAŞAN HASTALIKLAR TARAMA TESTİYAPILANLAR: HEPATİTLER VE HIV Doç. Dr. Mustafa GÜL Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 1 Sunum Planı Transfüzyonla

Detaylı

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK Gebelik ve Enfeksiyonlar Prof.Dr. Levent GÖRENEK Olgulara Yaklaşım 2 1. TORCH grubu enfeksiyon etkenleri nelerdir? Toxoplasmosis Other (Sifiliz, Varicella zoster ) Rubella Cytomegalovirus Herpes simplex

Detaylı

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Perinatal dönemde herpesvirus geçişi. Virus Gebelik sırasında Doğum kanalından Doğum

Detaylı

KLL DE. kları ABD Hematoloji BD Bursa

KLL DE. kları ABD Hematoloji BD Bursa KLL DE İNFEKSİYON YÖNETİMİ Dr. Rıdvan R ALİ Uludağ Üniversitesi Tıp T p Fakültesi İç Hastalıklar kları ABD Hematoloji BD Bursa KLL ile ilişkili bilgilerimizde önemli değişiklikler iklikler söz s z konusu

Detaylı

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI * VİRAL V HEPATİTLERDE TLERDE SEROLOJİK/MOLEK K/MOLEKÜLER LER TESTLER (NE ZAMANHANG HANGİ İNCELEME?) *VİRAL HEPATİTLERDE TLERDE İLAÇ DİRENCİNİN SAPTANMASI *DİAL ALİZ Z HASTALARININ HEPATİT T AÇISINDAN

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ

İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ İMMUNOLOJİK TANI YÖNTEMLERİ Presipitasyon G)İMMUNOASSAY TESTLER İşaretli antikorların kullanılmasıyla 1942 de; FA Fluoresan Antikor (Fluorokromlar) 1954 de; IFA (İndirekt Fluoresan Antikor) 1960 da; RIA

Detaylı

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Testler farklı amaçlarla uygulanabilir: - Tanı, tarama, doğrulama,

Detaylı

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı

Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı Asist. Dr. Ayşe N. Varışlı 1 GİRİŞ: İshal tüm dünyada, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık problemi olarak karşımıza çıkmaktadır Akut ishal, özellikle çocuk ve yaşlı hastalarda önemli

Detaylı

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI

TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI TIBBİ MİKROBİYOLOJİ ANABİLİM DALI MEZUNİYET SONRASI (UZMANLIK) EĞİTİMİ DERS MÜFREDATI DERS KODU MİK 0001 MİK 0002 MİK 0003 MİK 0004 MİK 0005 MİK 0006 MİK 0007 MİK 1000 MİK 4000 MİK 5000 KONU ADI Vaka Değerlendirme

Detaylı

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları

Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları HEPATİT B TESTLERİ Hepatit B Virüs Testleri: Hepatit serolojisi, Hepatit markırları Hepatit B virüs enfeksiyonu insandan insana kan, semen, vücut salgıları ile kolay bulaşan yaygın görülen ve ülkemizde

Detaylı

SOLİT ORGAN TRANSPLANTASYONU ve BK VİRUS ENFEKSİYONLARI Doç. Dr. Derya Mutlu Güçlü immunsupresifler Akut, Kronik rejeksiyon Graft yaşam süresi? Eskiden bilinen veya yeni tanımlanan enfeksiyon etkenleri:

Detaylı

HIV ENFEKSİYONUNUN İMMÜNOLOJİ LABORATUARINDA TAKİBİ

HIV ENFEKSİYONUNUN İMMÜNOLOJİ LABORATUARINDA TAKİBİ HIV ENFEKSİYONUNUN İMMÜNOLOJİ LABORATUARINDA TAKİBİ Doç. Dr. Gülderen Yanıkkaya Demirel Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmunoloji Anabilim Dalı Bşk Yeditepe Universitesi Hastanesi, Doku Tipleme Laboratuvarı

Detaylı

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON

SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON SOLİD ORGAN TRANSPLANTASYONLARINDA İMMÜN MONİTORİZASYON Ali ŞENGÜL MEDICALPARK ANTALYA HASTANE KOMPLEKSİ İMMÜNOLOJİ BÖLÜMÜ Organ nakli umudu Beklenen Başarılı Operasyonlar Hayaller ve Komplikasyonlar?

Detaylı

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER

ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER ADIM ADIM YGS-LYS 55. ADIM CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-15 VİRÜSLER Virüsler Hücresel yapı da dahil olmak üzere canlıların ortak özelliklerini göstermeyen canlılardır. Prokaryotlardan daha küçüklerdir.

Detaylı

SARS (SEVERE ACUTE RESPİRATORY SYNDROME) CİDDİ AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ SENDROMU

SARS (SEVERE ACUTE RESPİRATORY SYNDROME) CİDDİ AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ SENDROMU SARS (SEVERE ACUTE RESPİRATORY SYNDROME) CİDDİ AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİ SENDROMU Coronavirus lar, Coronaviridae ailesinde yer alan zarflı RNA virüsleridir. İnsan ve hayvanlarda solunum yolu ve gastrointestinal

Detaylı

Prof.Dr.Ali Öner İstanbul Tıp Fakültesi Parazitoloji Bilim Dalı

Prof.Dr.Ali Öner İstanbul Tıp Fakültesi Parazitoloji Bilim Dalı Prof.Dr.Ali Öner İstanbul Tıp Fakültesi Parazitoloji Bilim Dalı Son yıllarda, immün sistemi baskılanmış kişilerde ve erkek homoseksüellerde enterik parazitozların arttığı gözlenmektedir. Mukozanın immünolojik

Detaylı

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır.

WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır. WEİL FELİX TESTİ WEİL-FELİX TESTİ NEDİR NASIL YAPILIR? Weil Felix testi Riketsiyozların tanısında kullanılır. Riketsiyöz tanısında çapraz reaksiyondan faydalanılır bu nedenle riketsiyaların çapraz reaksiyon

Detaylı

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: 30.06.2018 » İnfluenzanın Tanımı» İnfluenza Bulaş Türleri» İnfluenza Nasıl Bulaşır?» Konak Seçimi» Klinik

Detaylı

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın

İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın İ. Ü İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Filiz Aydın Canlının en küçük birimi Hücre 1665 yılında ilk olarak İngiliz bilim adamı Robert Hooke şişe mantarından kesit alıp mikroskopta

Detaylı

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi

HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi HIV Enfeksiyonu ve Tüberküloz Birlikteliğinin Değerlendirilmesi =Evaluation of HIV Infection and Tuberculosis Concomitance= Behice Kurtaran, Selçuk Nazik, Aslıhan Ulu, Ayşe Seza İnal, Süheyla Kömür, Ferit

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

HIV Patogenez, Klinik ve İmmunolojik Sınıflama

HIV Patogenez, Klinik ve İmmunolojik Sınıflama HIV Patogenez, Klinik ve İmmunolojik Sınıflama Dr. Selda Sayın Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD V. HIV/AIDS Kursu: İlk Adımda Hasta Yönetimi,

Detaylı

Gebelikte İnfeksiyonların Değerlendirilmesi

Gebelikte İnfeksiyonların Değerlendirilmesi Gebelikte İnfeksiyonların Değerlendirilmesi Ergin AYAŞLIOĞLU Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji A.D Gebelikte İnfeksiyonların Değerlendirilmesi Maternal

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA GÖRÜLEN İNFEKSİYON ETKENLERİ

HEMODİYALİZ HASTALARINDA GÖRÜLEN İNFEKSİYON ETKENLERİ HEMODİYALİZ HASTALARINDA GÖRÜLEN İNFEKSİYON ETKENLERİ Dr. Talât Ecemiş Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji A.D. Venöz ulaşım yolu Arteriyovenöz şantlar Kateterler

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral

Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral Halis Akalın, Nesrin Kebabcı, Bekir Çelebi, Selçuk Kılıç, Mustafa Vural, Ülkü Tırpan, Sibel Yorulmaz Göktaş, Melda Sınırtaş, Güher Göral Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik

Detaylı

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit Aktivasyonunun Ayrımı Neden AHB ve KHB-A karışır? Neden AHB ve KHB-A

Detaylı

HEPATİT DELTA Klinik Özellikler, Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Mustafa Kemal ÇELEN Diyarbakır

HEPATİT DELTA Klinik Özellikler, Tanı ve Tedavi. Prof. Dr. Mustafa Kemal ÇELEN Diyarbakır HEPATİT DELTA Klinik Özellikler, Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Mustafa Kemal ÇELEN Diyarbakır HDV 1700 nükleotidden oluşmaktadır Delta Ag S (22 kda) 195 aminoasit L (24 kda) 214 aminoasit Delta Ag ni 4 ayrı

Detaylı

İSHAL AKUT İSHALDE HEMŞİRELİK BAKIMI. Akut İshal. 14 günden kısa sürer. Dehidratasyona yol açar (ölüm nedenidir) Malnütrisyonu kolaylaştırır.

İSHAL AKUT İSHALDE HEMŞİRELİK BAKIMI. Akut İshal. 14 günden kısa sürer. Dehidratasyona yol açar (ölüm nedenidir) Malnütrisyonu kolaylaştırır. AKUT İSHALDE İSHAL Dışkının normalden daha fazla su içermesi SULU DIŞKILAMA 24 saatte 3 ya da daha fazla sayıda sulu dışkılama 20.04.2016 2 Akut İshal İshal gelişmekte olan ülkelerde önemli bir morbidite

Detaylı

Hepatit C Virüsü: Tanıda Serolojik ve Moleküler Yöntemlerin Yeri. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Malatya

Hepatit C Virüsü: Tanıda Serolojik ve Moleküler Yöntemlerin Yeri. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Malatya Hepatit C Virüsü: Tanıda Serolojik ve Moleküler Yöntemlerin Yeri Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Malatya Dünyada 130-170 milyon kişi hepatit C virüsü (HCV) ile infekte Her yıl 3-4 milyon

Detaylı

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM?

ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? ERİŞKİN HASTADA İNFLUENZAYI NASIL TANIRIM? Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Giriş İnfluenza sendromu genellikle ani başlangıçlı

Detaylı

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1

Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Brusellozda laboratuvar tanı yöntemleri 14.02.2006 1 Spesifik tanı yöntemleri: 1. Direk (kült ltür r ve bakterinin gösterilmesi) g 2. Antikorların n gösterilmesig 1.Standart tüp aglütinasyonu 2.Rose Bengal

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

Uz. Dr. Ali ASAN. Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

Uz. Dr. Ali ASAN. Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Uz. Dr. Ali ASAN Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği 1 2 Tarihçe Enfeksiyöz A E Enterik geçiş Viral hepatit Serum NANB B D C Diğer HGV,TT

Detaylı

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon)

Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberkülozda Yeni Tanı Metodları (Quantiferon) Tüberküloz bütün yaş gruplarında görülen ve tüm sistemleri tutabilen bir hastalıktır. Tüberküloz prevalansının yüksek olduğu toplumlarda genellikle çocuk

Detaylı

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;

TİFO. Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; TİFO Tifo; Paratifo; Enterik Ateş; Tifo ve paratifo hastalığı Salmonella bakterisi ile meydana gelen sistemik enfeksiyon hastalıklarıdır. Tifoya Salmonella typhi paratifoya ise Salmonella paratyphi neden

Detaylı

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ NECLA TÜLEK, METİN ÖZSOY, SAMİ KıNıKLı Ankara Eğitim Ve Araştırma HASTANESİ İnfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji GİRİŞ Mevsimsel influenza

Detaylı

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü

Gebede HSV İnfeksiyonu. Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Gebede HSV İnfeksiyonu Dr. Süda TEKİN KORUK Koç Üniversitesi Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Olgu 14 günlük, erkek bebek Şikayeti: Sol kol ve bacakta kasılma, emmeme Hikaye:

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ. Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ MESLEKİ TEHLİKE ve RİSKLERİ Öğr. Gör. Nurhan BİNGÖL Sağlık hizmeti sunumu sırasında sağlık çalışanları, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklarını tehdit eden pek çok riske maruz

Detaylı

CLOSTRIDIUM DIFFICILE ENFEKSİYONUNDA GLUTAMAT DEHİDROGENAZ VE TOKSİN A/B TESTLERİNİN TANI DEĞERİ VE MALİYET ETKİNLİĞİ

CLOSTRIDIUM DIFFICILE ENFEKSİYONUNDA GLUTAMAT DEHİDROGENAZ VE TOKSİN A/B TESTLERİNİN TANI DEĞERİ VE MALİYET ETKİNLİĞİ CLOSTRIDIUM DIFFICILE ENFEKSİYONUNDA GLUTAMAT DEHİDROGENAZ VE TOKSİN A/B TESTLERİNİN TANI DEĞERİ VE MALİYET ETKİNLİĞİ Dr. Zahide Doyuk Bektaş Sağlık Bakanlığı Marmara Ünv. Pendik Eğitim Arş. Hastanesi

Detaylı

Toxoplasma tüm omurgalı canlıları ve çekirdeği olan tüm hücreleri enfekte edebilen bir protozoondur.

Toxoplasma tüm omurgalı canlıları ve çekirdeği olan tüm hücreleri enfekte edebilen bir protozoondur. Toxoplasma gondii Toxoplasma gondii Toxoplasma tüm omurgalı canlıları ve çekirdeği olan tüm hücreleri enfekte edebilen bir protozoondur. İnsanların yaklaşık 1/3 ü yaşamlarının herhangi bir döneminde bu

Detaylı

Enzimlerinin Saptanmasında

Enzimlerinin Saptanmasında Gram Negatif Bakterilerde Karbapenemaz Enzimlerinin Saptanmasında OXA-48 K-Se T, Blue-Carba Test ve PCR Testlerinin Etkinliğinin Karşılaştırılması Ayham Abulaila, Fatma Erdem, Zerrin Aktaş, Oral Öncül

Detaylı

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE

VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA. Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL ENFEKSİYONLAR VE KORUNMA Yrd. Doç. Dr. Banu KAŞKATEPE VİRAL HASTALIKLARDA İMMÜNİTE Virüsler konak hücreye girdikten sonra çoğalır ve viral çoğalma belirli bir düzeye ulaştığında hastalık semptomları

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARI MESLEKİ RİSKİ TALİMATI

SAĞLIK ÇALIŞANLARI MESLEKİ RİSKİ TALİMATI Dok No: ENF.TL.15 Yayın tarihi: NİSAN 2013 Rev.Tar/no: -/0 Sayfa No: 1 / 6 1.0 AMAÇ:Sağlık çalışanlarının iş yerinde karşılaştıkları tehlikeler ve meslek risklerine karşı korumak. 2.0 KAPSAM:Hastanede

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Bugün, bu yeni H1N1 alt tipinin oluşturduğu panik, 2000 li yılların başından beri süregelen pandemi beklentisinin bir sonucudur.

Bugün, bu yeni H1N1 alt tipinin oluşturduğu panik, 2000 li yılların başından beri süregelen pandemi beklentisinin bir sonucudur. DOMUZ GRĐBĐ : DOMUZ KAYNAKLI ĐNFLUENZA A H1N1 VĐRUSU (S-OIV) Prof. Dr. A.Dürdal US Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Şubat 2009 tarihinde Meksika

Detaylı

İnci TUNCER S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, KONYA

İnci TUNCER S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, KONYA OLGU 1 İnci TUNCER S.Ü. Selçuklu Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, KONYA 26 yaşında kadın hasta Gebeliğinin 13.haftasında rutin takip için Kadın Doğum polikliniğine başvurdu Özgeçmişi Hastanın

Detaylı

HERPES SIMPLEKS VİRUS

HERPES SIMPLEKS VİRUS HERPES SIMPLEKS VİRUS HERPESVİRUSLAR 150-200nm büyüklükte İkosahedral yapılı Genom çift iplikli lineer DNA Kapsit 162 kapsomerden yapılı Kapsit amorf yapılı tegüment ile çevrili Zarflı virus. Lipit ve

Detaylı

RT-PCR. (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler

RT-PCR. (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler RT-PCR (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) Dr Gülnur Güler RT-PCR (reverse transckripsiyon-polimeraz zincir reaksiyonu) mrna ekspresyon seviyelerini belirlemek için sensitiv bir metod

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER

Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER * Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER Yrd.Doç.Dr. Yosun MATER *Bitki nüklear, mitokondriyal ve kloroplast DNA'ları *Burada yer alan bugünkü bilgilerimizin çoğu, moleküler evrim mekanizması ve oranları kullanılarak

Detaylı

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti?

HIV/AIDS epidemisinde neler değişti? HIV/AIDS epidemisinde neler değişti? Dr. Gülşen Mermut Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD EKMUD İzmir Toplantıları - 29.12.2015 Sunum Planı Dünya epidemiyolojisi

Detaylı

Tatarcık Ateşi Doç. Dr. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Malatya

Tatarcık Ateşi Doç. Dr. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Malatya Tatarcık Ateşi Doç. Dr. Üner Kayabaş İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Malatya uner.kayabas@inonu.edu.tr Tatarcık-Yakarca (Filebotom) Takım:

Detaylı

IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA)

IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA) IMMUN PEROKSİDAZ TESTİ (PEROXİDASE LİNKED ANTİBODY ASSAY-PLA) Tanım: Enzim ile işaretli antikorlar ve substrat kullanılarak, şüpheli materyalde bulunan etken (ya da Ag) ya da bunlara karşı oluşmuş antikor

Detaylı

TÜRKĠYE DE ĠZOLE EDĠLEN ĠKĠ FARKLI TOXOPLASMA GONDII SUġUNDAN ÜRETĠLEN ADJUVANTE ERĠYĠK PROTEĠN AġILARININ UYARDIĞI ĠMMUN YANITIN KARġILAġTIRILMASI

TÜRKĠYE DE ĠZOLE EDĠLEN ĠKĠ FARKLI TOXOPLASMA GONDII SUġUNDAN ÜRETĠLEN ADJUVANTE ERĠYĠK PROTEĠN AġILARININ UYARDIĞI ĠMMUN YANITIN KARġILAġTIRILMASI TÜRKĠYE DE ĠZOLE EDĠLEN ĠKĠ FARKLI TOXOPLASMA GONDII SUġUNDAN ÜRETĠLEN ADJUVANTE ERĠYĠK PROTEĠN AġILARININ UYARDIĞI ĠMMUN YANITIN KARġILAġTIRILMASI Ceylan Polat 1, Sultan Gülçe Ġz 2, Mert DöĢkaya 3, Hüseyin

Detaylı

Dr.Funda Şimşek Çanakkale, Ocak 2015

Dr.Funda Şimşek Çanakkale, Ocak 2015 Dr.Funda Şimşek Çanakkale, Ocak 2015 Sunum Planı Delta virus özellikleri Replikasyon Patoloji- Patogenez Epidemiyoloji Bulaş yolları Risk faktörleri Tarihçe İlk defa 1977 yılında Rizetto tarafından tanımlanmış

Detaylı

Viral gastroenteritlere bağlı salgınlar Türkiye ve Dünyada Güncel Durum

Viral gastroenteritlere bağlı salgınlar Türkiye ve Dünyada Güncel Durum Viral gastroenteritlere bağlı salgınlar Türkiye ve Dünyada Güncel Durum Dr.Gülay KORUKLUOĞLU Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tanımlar Salgın Belirli bir yer (veya populasyonda) ve zamanda, beklenenin üzerinde

Detaylı

Hepatit B ile Yaşamak

Hepatit B ile Yaşamak Hepatit B ile Yaşamak NEDİR? Hepatit B, karaciğerin iltihaplanmasına sebep olan, kan yolu ve cinsel ilişkiyle bulaşan bir virüs hastalığıdır. Zaman içerisinde karaciğer hasarlarına ve karaciğer kanseri

Detaylı

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık

I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık I- Doğal-doğuştan (innate)var olan bağışıklık Fagositik hücreler (makrofajlar, mast hücreleri) Kompleman sistemi(direkt bakteri hücre membranı parçalayarak diğer immün sistem hücrelerin bunlara atak yapmasına

Detaylı

Bruselloz: Klinik Özellikler

Bruselloz: Klinik Özellikler Bruselloz: Klinik Özellikler Uzm. Dr. Mustafa Aydın ÇEVİK Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği Bruselloz - Etkenler B. melitensis B. abortus

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı. Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit B Reaktivasyonu Ayrımı Dr. Şafak Kaya SBÜ Gazi Yaşargil SUAM Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji HBV Neden Önemli? Dünyada yaklaşık 400 milyon kişi HBV ile

Detaylı

Gebelerde Anti HIV Sonuçlarının Değerlendirilmesi

Gebelerde Anti HIV Sonuçlarının Değerlendirilmesi Gebelerde Anti HIV Sonuçlarının Değerlendirilmesi Ayşe İNCİ Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji DOĞUM SAYILARI 2011 : 1 241 412 2012 : 1

Detaylı

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var KARACİĞER NEDEN ÖNEMLİ 1.Karaciğer olmadan insan yaşayamaz! 2.Vücudumuzun laboratuardır. 500 civarında görevi var! 3.Hasarlanmışsa kendini yenileyebilir! 4.Vücudun

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir.

*Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. * *Hijyen hipotezi, astım, romatoid artrit, lupus, tip I diabet gibi otoimmün hastalıkların insidansındaki artışı açıklayan bir alternatiftir. *Bu hipotez, memelilerin evrimsel geçmişlerinin bir parçası

Detaylı

Hepatit B de atipik serolojik profiller HBeAg-antiHBe pozitifliği. Dr. H. Şener Barut Gaziosmanpaşa Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve KM AD

Hepatit B de atipik serolojik profiller HBeAg-antiHBe pozitifliği. Dr. H. Şener Barut Gaziosmanpaşa Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve KM AD Hepatit B de atipik serolojik profiller HBeAg-antiHBe pozitifliği Dr. H. Şener Barut Gaziosmanpaşa Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve KM AD Akut ve kronik HBV enf da seroloji Akut Hep B de HBe Ag,

Detaylı

Dr Bahadır Ceylan. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji HIV EPİDEMİYOLOJİSİ

Dr Bahadır Ceylan. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji HIV EPİDEMİYOLOJİSİ Dr Bahadır Ceylan Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji HIV EPİDEMİYOLOJİSİ -% 95 düşük-orta gelirli ülkede -% 50 kadın -2.5 milyon < 15 yaş 1990 dan

Detaylı

İmmünokompetan Hastalarda CMV İnfeksiyonu

İmmünokompetan Hastalarda CMV İnfeksiyonu İmmünokompetan Hastalarda CMV İnfeksiyonu Yrd. Doç. Dr. Ali ASAN Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği

Detaylı

HEPATİT B AŞISI HEPATİT B AŞISI HEPATİT B AŞISI KİMLERE YAPILIR? HEPATİT B RİSKİ OLAN KİŞİLER

HEPATİT B AŞISI HEPATİT B AŞISI HEPATİT B AŞISI KİMLERE YAPILIR? HEPATİT B RİSKİ OLAN KİŞİLER HEPATİT B AŞISI HEPATİT B AŞISI Hepatit B aşısı bilinen en etkili aşılardan biridir. Hepati B aşısı inaktif ölü bir aşıdır, aşı içinde hastalık yapacak virus bulunmaz. Hepatit B aşısı 3 doz halinde yapılmalıdır.

Detaylı

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir?

TÜBERKÜLOZ. Verem; TB; TBC; Tüberküloz nasıl yayılır? Tüberküloz şikayetleri nelerdir? TÜBERKÜLOZ Verem; TB; TBC; Hava yoluyla yayılan bulaşıcı akciğer hastalığıdır. Akciğer dışında kemik, lenf bezleri, böbrek, beyin zarları gibi diğer organları da tutabilir. Tüberküloz bakterisi Mycobacterium

Detaylı