CHP İstanbul Milletvekili Mahmut TANAL, Türk-Kürt ayrımını lanetlediğini belirtti... HDP ve PKK Kürtlerin TEMSİLCİSİ DEĞİL

Transkript

1 EFSANE RÖPORTAJLAR CHP İstanbul Milletvekili Mahmut TANAL, Türk-Kürt ayrımını lanetlediğini belirtti... HDP ve PKK Kürtlerin TEMSİLCİSİ DEĞİL Mahmut Tanal, Meclis bahçesinde Efsane Güzeldereli nin sorularını yanıtladı. Fotoğraf: Kenan Ergen CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Efsane Güzeldereli ye verdiği röportajın ikinci bölümünde insan hakları konusuna değinirken İnsan hakları konusunda Türkiye sınıfta kalmış durumda. Eğitimde, kadın ve çocuk hakları açısından yerlerde sürünüyor. dedi. Terörün silahla bitirilemeyeceğini, güvenlikle insan haklarının dengelenmesi gerektiğini belirten Tanal: HDP ve PKK Kürtlerin temsilcisi değil. Ben Kürt üm ama Türk vatandaşıyım. Terörü bitirmenin yolu özgürlüklerdir, demokrasidir, terör kaos getirir şeklinde konuştu. Efsane GÜZELDERELİ nin röportajı 13. SAYFADA Bayramınız KUTLU OLSUN 24 Eylül 2015 Perşembe Fiyatı 25 Kr Bayram namazı Ankara'da saat 07.17, İstanbul'da 07.33, İzmir'de 07.39, Iğdır'da ise 06.32'de kılınacak. KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da ise bayram namazı, saat 07.13'te kılınacak. HABERİ 12 DE KOÇ: CHP nin hiç kimseye verecek tek bir oyu yok CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Bugün HDP'nin 'geniş kitlelere konuşuyorum ben' sözünün altında maalesef ırk temelli politikalar vardır. Onun için 1 Kasım'da oy kullanacak, şu geçecek barajı bu geçecek, onlar zaten geçiyor. CHP'nin artık hiç kimseye 'şu olsun, bu olsun' diye verecek bir tane oyu yoktur" dedi. HABERİ 12. SAYFADA HDP, "10 büyük ilde miting düzenleyecek HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, seçim çalışmaları kapsamında 10 büyük ilde miting düzenleyeceklerini, 20 civarındaki kentte de kitlesel etkinlikler gerçekleştireceklerini Bilgen, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçim hazırlıklarını tamamladıklarını belirtti. HABERİ 12. SAYFADA Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada PKK, MİTOZ taktiği uyguluyor Terör örgütü PKK, kurulduğu tarihten bugüne kadar Ortadoğu'da dört, Avrupa Birliği'nde ise birçok ülkede farklı isimlerle varlığını devam ettirerek, Türkiye'ye karşı başlattığı saldırıları sürdürüyor. Terör örgütü, Türkiye'nin yanı sıra İran, Irak ve Suriye'de hem silahlı hem de siyasi kanat olarak farklı isimlerle "çoklu yapı" taktiği uygulayarak, "büyük ve güçlüyüm" mesajı vermeyi amaçlıyor. Dört ülkenin yanı sıra Almanya, İngiltere, İsveç, Danimarka ve Fransa gibi birçok Avrupa Birliği üyesi devlette de varlığını "sivil toplum kuruluşu" adı altında sürdüren PKK, "çoklu yapısı"yla ortama ve zamana göre "iyi" veya "kötü" polis stratejisini güdüyor. HABERİ 12 DE Seçimde elektrikler KESİLMEYECEK! Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiye'nin elektrik sisteminin Kurban Bayramı ve 1 Kasım'da gerçekleşecek genel seçimlere hazır olduğunu Seçimler hakkında çok spekülasyon yapıldığı için enerji güvenliğinin ön plana çıktığına dikkati çeken Alaboyun, "Türkiye'nin elektrik sistemi sadece seçimlere değil, bayrama da hazır. Üretim hatlarımızda, barajlarımızda ya da termik santrallerimizde bir problem yok, oturmuş bir sisteme sahibiz. Siz de takdir edersiniz ki 53 bin kilometrelik elektrik iletim hatlarımız var" dedi. HABERİ 12. SAYFADA ÖZEL HABER Şenol GÜNÜÇ ün Haberi Bayramlıklar İŞPORTADAN Bugün başlayacak Kurban Bayramı öncesi dar gelirli vatandaşların imdadına yine işporta yetişti Başkent Ankara nın bir çok semtinde kurulan işporta pazarları, dar gelirliler için kurtarıcı oldu Piyasa fiyatlarının üçte biri fiyatına satılan giysiler adeta kapışıldı. Çocuklarını sevindirmek isteyen Başkentliler işporta pazarına yoğun ilgi gösterdi. Ders zili Pazartesi çalacak Yaz tatilinin ardından açıköğretim öğrencileri dahil, yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 900 bin öğretmen 28 Eylül Pazartesi yeni eğitim öğretim yılına başlayacak. Yeni eğitim öğretim maratonu, 17 Haziran 2016'ya kadar sürecek. HABERİ 12 DE Öğrencilerin kırtasiye masrafı en az 200 lira Bayram tatili nedeniyle açılışı 28 Eylül'e ertelenen yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde veliler, tatil sonrası çocuklarının kırtasiye masraflarını karşılama telaşına düşecek. Tek tek düşünüldüğünde birçok kırtasiye ürününün fiyatı makul gibi gözükse de vatandaşlar, en az 200 liralık masrafı üstlenmek zorunda kalacak. HABERİ 12 DE Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Filinta ikinci sezona başladı HABERİ 2. SAYFADA Olimpiyat provası başarılı geçti HABERİ 15. SAYFADA Barcelona Arda yı oynatmak istiyor HABERİ 15. SAYFADA GAP turlarına terör darbesi... HABERİ 14. SAYFADA Çevre çiçekleri 6 yaşında HABERİ 5. SAYFADA

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 24 Eylül 2015 Perşembe Filinta 2. sezona başladı İSTANBUL- Yeni sezonda "Bin Yılın Şafağında" ismiyle TRT1'de yayınlanan Filinta'nın ilk bölümü, davetlilerin katılımı ve canlı yayınla gerçekleştirildi. Beykoz'daki film platosunda düzenlenen etkinlikte AA muhabirine açıklamada bulunan yönetmen Osman Kaya, dizinin hikaye ve senaryo yapısının yeni sezonda sürprizlere daha açık olduğunu kaydetti. Kaya, "Teknik ve görsel kalitemize birkaç basamak daha ekleme yaptık. Bunun mutluluğunu da yaşıyoruz. Geçen sezonda oldukça sağlam bir oyuncu kadromuz vardı. Bu sene usta oyuncularla daha da sıkılaştırdık. 'Yüceler Meclisi' ve 'İstihbarat Binası' gibi yeni mekanlarımız var. Genel hikaye yapımız da uluslararası bir konjonktüre taşındı. Dolayısıyla yeni oyuncularla ve yeni hikayelerle devam edeceğiz" dedi. Yönetmen Kaya, dönem dizisi çekmenin artılarının ve kısıtlayıcı taraflarının olduğuna dikkati çekerek, şunları ifade etti: "Öncelikle muazzam bir görsel ve estetik kalite yakalayabiliyorsunuz. Özellikle 1800'lü yıllar, dünyada Victoria Devri olarak geçiyor. Gerek dekorlar ve aksesuvarlar, gerek kostümler, estetik ve şıklığın had safhasında. Dezavantajlarıysa 1800'lü yıllar olduğu için aksiyon sahnelerinde silah ve patlayıcı gibi unsurlarınız kısıtlayıcı oluyor. Örneğin sadece barut üzerine kurulu bir dünyanız var. Çok fazla uzaktan kumanda gibi teknolojik cihazlarla bunu gerçekleştiremiyorsunuz. Ama dediğim gibi bu kısıtlayıcı şeyler içinde muazzam bir estetik taraf var. Dolayısıyla bu şekilde birbirini dengeliyor." Dizide "Filinta Mustafa" karakterini canlandıran başrol oyuncusu Onur Tuna ise geçen seneye göre daha derli toplu ve daha aksiyonlu bir sezona başladıklarını ifade ederek, yoğun bir emekle yeni sezona hazırlandıklarını aktardı. Canlandırdığı karakterin de yine geçen seneye göre, daha büyük suçlularla mücadele ettiğini vurgulayan Tuna, "Dizide, oyunun ritmini ve kurallarını değiştiren bir adam göreceğiz. Projeyle ilgili de yeni bir dünya kuruyoruz. Yeni arkadaşlarımız var. İşimizi seviyoruz. Severek yapmaya gayret ediyoruz" diye konuştu. Yeni sezonda dizinin müziklerini yapan Murat Evgin, bu diziyle ilk kez bir dönem projesinin müziklerini üstlendiklerini belirterek, şöyle konuştu: "Filinta, dekoruyla, oyunculuğuyla, prodüksiyonuyla bir sinema filmi gibi. Çok uğraşılmış bir iş. Aslında yaptığımız müzikler de Türkiye'nin en iyi müzisyenlerinin çaldığı, dizi müziğinin çok ötesinde film müziği diyebileceğimiz müzikler. Yönetmenimiz epik tarzda müzikler istiyordu. Bunu Osmanlı tınılarıyla buluşturduk. Benim, 'Osmanlı epik' dediğim, 'Ortadoğu epik' diye adlandırılabilecek çok hoş müzikler ortaya çıktı. Hem diziyle bütünlük halinde olacak hem de izleyicinin hoşuna gidecektir." Senaryosunu Altuğ Küçük'ün yazdığı Filinta'nın çekimleri, İzmit'te 300 bin metrekarelik alanda ve 55 bin metrekare kapalı inşaat alanında kurulan İzmit Sekapark'ta gerçekleştiriliyor. Onur Tuna, Berrak Tüzünataç, Serhat Tutumluer, Rıza Kocaoğlu, Nur Fettahoğlu, Cem Uçan, Yosi Mizrahi, Wilma Elles ve Mustafa Avkıran gibi ünlü oyuncuların rol aldığı dizi cuma akşamları yayınlanacak. Vizyona yeni girecek filmler "Dabbe 6" Hasan Karacadağ'ın yönettiği filmin başrollerinde Murat Seviş, Sema Şimşek, Nilay Gök ve Fehmi Karaarslan yer alıyor. Dabbe serisi ile yerli korku sinema türünde adından söz ettiren yönetmen Hasan Karacadağ, yine cin temalı olan son filminde, en tehlikeli cin kabilesi olarak bilinen "Cuhenna" kabilesini işliyor. Polis kayıtlarına "Mukadder Yaman" vakası olarak geçen ve birbiriyle alakalı olduğu düşünülen 3 gerçek hikayeden yola çıkılarak beyaz perdeye taşınan filmin çekimleri Muğla'nın Yatağan ilçesinde gerçekleştirildi. "Her Şey Güzel Olacak" Alman sinemasının başarılı yönetmenlerinden biri olan ve Berlin Film Festivali'nde "Onursal Altın Ayı" ile ödüllendirilen Wim Wenders'ın son filmi "Her Şey Güzel Olacak"ın oyuncu kadrosunda Rachel McAdams, James Franco, Peter Stormare, Charlotte Gainsbourg gibi isimler bulunuyor. James Franco'nun göz dolduran oyunculuğuyla bir yazarın hayatına yeniden anlam kazandırma ve bağışlanma çabası üzerine kurulan film, Sevgilisiyle yaşadığı tartışmanın ardından öfkeyle sürdüğü arabasıyla bir çocuğa çarparak ölümüne sebep olan "Tomas" adlı yazarın, aradan geçen 12 yıl boyunca vicdan azabından kurtulamayışını konu alıyor. "Mr. Holmes ve Müthiş Sırrı" Bill Condon'un yönettiği filmde Lan McKellen, Laura Linney, Hiroyuki Sanada, Frances de la Tour ve Roger Allam gibi isimler oynuyor. Dram türündeki filmin konusu şöyle: "1947'de artık 93 yaşına gelmiş ve emekliye ayrılmış Sherlock Holmes, 2. Dünya Savaşı'nın yıktığı Hiroşima'ya yaptığı ziyaretten yeni dönmüştür. Burada hafıza kaybına iyi geldiği düşünülen bir bitkiyi aramış, ancak harap olmuş bir ülkeyle karşılaşmıştır. Yanında sadece küçük oğlu Roger ve hizmetçisi Bayan Munro vardır. 08:15 Değişen Hayatlar 08:50 1'de Bugün 09:05 Beni Böyle Sev 11:20 Türk Sineması "İbo İle Güllüşah" 13:00 1'de Bugün 13:15 Ana Ocağı 15:05 Pastane 15:55 Yunus Emre 16:501'de Bugün 17:05 Zengin Kız Fakir Oğlan 19:10 Hava Durumu 19:15 Spor 19:20 Ana Haber Bülteni 20:00Seksenler 00:10 Yeşil Deniz 02:20Türk Sineması "İbo İle Güllüşah" 06:15 Benim Annem Bir Melek 07:00 Çocuklar Duymasın 08:30 Kırgın Çiçekler 11:00 Kaçak 13:00 Atv Gün Ortası Bülteni 13:40 Bugünün Saraylısı 16:05 Kırgın Çiçekler 18:45 Atv Ana Haber 20:00 Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz 00:30 Ölümcül Sezgi 07:00 HER SABAH 08:45 2.SAYFA 10:30 TÜRK SİNEMASI TANRI MİSAFİRİ 12:30 KANALTÜRK HABER 12:50 ASLI HÜNEL İLE RENGARENK 14:50 ELİF'İN SOFRASI YEMEK PROGRAMI 15:50 DOLU DOLU ANADOLU 16:45 YABANCI SİNEMA TEHLİKE PEŞİNDE 18:30 EKİN OLCAYTO İLE ANA HABER 19:45 YABANCI SİNEMA FÜNYE 21:40 YABANCI SİNEMA LAV FIRTINASI 23:20 YABANCI SİNEMA 01:15 YABANCI SİNEMA 02:45 GAG GUK 05:00 Güzel Köylü 06:30 Pulsar 08:00 Akasya Durağı 10:00 Sudan Bıkmış Balıklar 12:00 Güzel Köylü 14:30 Gönül İşleri 16:40 Beni Affet 19:00 Star Haber 20:00 Hababam Sınıfı Tatilde 23:30 Yerli Sinema 01:45 İnsanlar Alemi 03:40 Aramızda Kalsın 07:30 Oynat Bakalım 08:25 Çizgi Film Kuşağı 08:45 Maşa ile Koca Ayı 09:00 Aramızda Kalmasın 12:30 Arda nın Mutfağı 13:30 Kaçak Gelinler 14:45 Maral : En Güzel Hikayem 16:15 Maşa ile Koca Ayı 16:30 Para Bende 17:45 Ütopya 18:45 Çok Güzel Hareketler Bunlar 19:30 Vizontele 21:45 Suç Çetesi / Gangster Squad (TV'de ilk) 05:45 Acemi Cadı 07:00 Shimajiro'nun Renkli Dünyası 08:00 Çok Güzel Hareketler Bunlar 09:00 Yaz'ın Öyküsü 11:00 Alın Yazım 14:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 16:30 Arka Sokaklar 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Güneşin Kızları 20:00 HABABAM SINIFI TATİLDE Okul müdürü, daha fazla para kazanabileceğini düşünerek, Çamlıca Lisesi'ne yeni gelen kız öğrencileri kabul eder. Bu 4 kız, Hababam Sınıfı'na gönderilir. Ancak, kısa zamanda Hababam Sınıfı'nın haylazlıklarına uyum sağlayan kızlar, erkeklere karşı bir savaş başlatır. Sürekli erkeklerin tuzaklarına düşen kızlar, başlarına gelecekleri önceden öğrenebilmek için erkekler arasında bir ajan aramaya başlar. Okuldan kaçmak için izcilik bahanesiyle Body Ekrem'i kandıran öğrenciler, maç dönüşü karşılarında Mahmut Hoca'yı bulur. Mahmut Hoca'nın cezası ise öğrencilerin bir izcilik kampına gitmesidir. 00:30 ÖLÜMCÜL SEZGİ Katil profili çıkarmada uzman bir polis olan Jackie, pek çok kadını acımasızca öldüren bir seri katili hapse tıktıktan sonra, ailesini korumak için rozetini teslim ederek, küçük bir kasabada yaşamaya başlamıştır. Ancak katil hapisten kaçmış ve Jackie nin peşine düşmüştür. Buldukları bir cesedin katile ait olduğu kanıtlansa da Jackie, onun ölmediğine ve intikam için döneceğine inanmaktadır. Telefonuna gelen gizemli mesajlar kadının haklı olduğunun kanıtı gibidir ama Jackie nin hisleri bir yandan da başka bir katil profili ile karşı karşıya olduğunu söylemektedir. Gizli C.I.A ajanı Sonni Grifith, bir silah tüccarını yakalamak ve nükleer bir silahın satşını durdurmak için yalnız başına Polonya'ya gider. Silah tüccarı Griffith'in kim olduğunu öğrendiğinde, Griffith kendini hapse attırır. Ancak C.I.A yeni bir görev için onu hapisten çıkarır. Yeni görevi güzeller güzeli Nadia'ya Birleşik Devletler'e dönene kadar eşlik etmektir. Griffith çok geçmeden yüksek iradeli Nadia'nın, yok etmeye çalıştığı silah tüccarı tarafından yakalandığını ve bu şeytani adamın, nükleer bombayı alması için gereken, Nadia'nın gizlediği 30 milyon doların nerede saklı olduğunu öğrenmeden durmaya asla niyeti olmadığını anlar. 19:45 FÜNYE

3 yurt haberleri 24 Eylül 2015 Perşembe 3 Doğu ve Güneydoğu daki öğretmenler, sağlıklı eğitimöğretimden kaygılı ANKARA - Eğitim Sen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde çalışan öğretmenler arasında yaptığı ankette, öğretmenlerin yüzde 89'unun terör koşullarında eğitim-öğretimin sağlıklı yapılamayacağı görüşüne sahip olduklarını belirledi. Araştırma sonuçlarına göre terörün yoğun olmasına rağmen, öğretmenlerin yüzde 59'unun tayin istemedikleri kaydedildi. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), terörün eğitim ve öğretmenler üzerindeki etkisini araştırmak için bazı Doğu ve Güneydoğu Kazazedeler cepte tutanağı sevdi KAYSERİ - Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezince (SBM) geliştirilen ve kaza tespit tutanaklarının mobil ortamda oluşturulmasını sağlayan uygulama, 1 yılda telefonlara 425 binden fazla indirildi. AA muhabirinin, SBM yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Nisan 2008'den beri kağıt f orm ile düzenlenen kaza tespit tutanaklarının akıllı telefonlardan da doldur ulabilmesine imkan sağlayan mobil kaza tutanağı, dünyada ilk olma özelliği taşıyor. Geçen yıl ekim ayında uygulanmaya başlanan ve 1 yılını dolduran sistemle sürücüler, tutanak doldurma işlemini cep telefonları aracılılığıyla çok daha hızlı ve kolayca yapabilme imkanına kavuşuyor. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürlüğünün genelgesi doğrultusunda hayata geçirilen uygulama sayesinde ortalama 10 dakikada oluşturulabilen tutanaklar, devlet kurumları ve sigorta şirketleri nezdinde resmiyet ve geçerlilik taşıyor. İlk yılını dolduran mobil kaza tutanağı uygulaması, akıllı telefonlarda android işletim sistemlerinden 240 bin, IOS işletim sistemlerinden ise 185 binden fazla kez indirildi. Uygulama, bugüne dek 7 bin 100'ün üzerinde kazada kullanıldı. 77 ilde en az bir kez tercih edilen uygulamayı Ardahan, Kilis, Muş ve Siirt'te kullanan olmadı. Uygulamanın en çok kullanıldığı iller ise İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir ve Manisa oldu. Bu süre içinde en hızlı doldurulan tutanak 5,5 dakikada oluşturuldu, en hızlı sonuçlanan kazanın kusur oranları ise 10 dakikada belirlendi. Mobil kaza tutanağını tercih edenlerin yüzde 85'ini erkekler oluşturdu. Mobil kaza tutanağı düzenleyen sürücülerin yüzde 35'ini yaş aralığındakilerin oluşturduğu dikkati çekti. Tutanaklarda en çok görülen kaza yüzde 18 ile arkadan çarpma ve yüzde 17 ile park halinde çarpma olarak tespit edildi. Kaza tutanaklarına konu olan araçların yüzde 61'ini otomobil, yüzde 23'ünü kamyon grubu araçlar oluşturdu. Akıllı telefonlara yüklenen uygulama ile kağıt kalem ve başka araç gerece ihtiyaç duyulmadan kaza yerinde tespit tutanağının oluşturulmasına imkan veren mobil kaza tutanağı, sigorta poliçesi bilgilerine ulaşma ve tutanağın sigorta şirketine otomatik olarak iletilmesine olanak sağlıyor. Uygulama ile oluşturulan tutanaklar sonucunda hangi tarafın kusurlu bulunduğu da kazanın kusur durumu belirlendiği anda cep telefonuna SMS ile bilgilendirme yapılarak bildiriliyor. illerinde görev yapan bin 87 öğretmenin katılımıyla anket çalışması yaptı. Anket sonuçlarını Ankara Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklayan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, eğitim öğretim dönemi öncesinde giderek artan ve tüm toplumu endişelendiren terör olaylarının eğitim faaliyetleri ve öğretmenler üzerindeki etkisini tespit etmek amacıyla Ağrı, Bingöl, Tunceli, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Urfa, Şırnak ve Van illerinde anket yaptıklarını ifade etti. MERSİN - Roman çocukların suça bulaşmasını engellemek ve eğitim seviyesini artırmak amacıyla hayata geçirilen "Bizim Çocuklarımız Projesi" kapsamında kurulan merkezde, özellikle ekonomik durumları iyi olmadığı için tatile gidemeyen çocuklar, çeşitli sosyal faaliyetlere katılıp okula hazırlık yapıyor. Türkiye Romanları Avrupa Konseyi delegasyonu ve Akdeniz Roman Dernekleri Federasyonu'nun Sosyal Destek Programı kapsamında uyguladığı "Bizim Çocuklarımız Projesi"yle çocuklara gönüllü öğretmenler eşliğinde yazın 3 aylık dönemde ücretsiz ders verildi. Derslerin ardından çocukların gıda gereksiniminin de karşılandığı merkeze, özellikle Roman, Kürt ve Arap kökenli çocuklar geliyor. Türkiye Romanları Avrupa Konseyi Delegesi, Akdeniz Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Ali Daylam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Bizim Çocuklarımız Projesi"ni 2012 yılında başlattıklarını ve o günden itibaren çocukları suçtan uzak tutarak eğitim vermeye çalıştıklarını Mersin Üniversitesi (MEÜ) ile ortak bir çalışma yaptıklarını ve veri tabanı oluşturduklarını anlatan Daylam, "Bin Roman vatandaşı üzerinde yaptığımız ankette hiç okula gitmeyenlerin Karaca, 15 Eylül'deki öğretmen atamalarının yüzde 67'sinin bölge illerine yapıldığını, terörün devam etmesi nedeniyle ataması yapılan öğretmenlerin endişeli olduklarını Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 61'inin erkek, yüzde 39'unun kadın, hizmet süresine bakıldığında ise 10 yıldan fazla sürede çalışanların yüzde 30 olduğunu ifade eden Karaca, 1-3 yıl arasında hizmet yılına sahip öğretmenlerin büyük bölümünün seminer çalışmalarına memleketlerinde katıldıkları için bölgeye yeni atanan öğretmenlerin ankete katılımının yüzde 26 oranında kaldığını belirtti. Karaca, "Türkiye'nin içine itildiği çatışma ortamında eğitim ve öğretimin sağlıklı yapılabilmesinin mümkün olduğununu düşünüyor musunuz?" sorusuna öğretmenlerin yüzde 89'unun "hayır" yanıtı verdiğini, dolayısıyla terör koşullarında eğitim-öğretimin sağlıklı yapılamayacağının belirtildiğini vurguladı. "Tayin istemeyi düşünüp düşünmedikleri" sorusuna öğretmenlerin yüzde 59'unun "hayır" dediğini belirten Karaca, çatışmaların yoğun olduğu, can güvenliğinin sağlanmadığı bölge illerinde ise tayin isteme oranının arttığını, Hakkari'de çalışan öğretmenlerin yüzde 80'inin kendisini güvende hissetmediği için tayin istediklerini Karaca ayrıca "terör nedeniyle mesleği bırakmayı düşünüyor musunuz" sorusuna yüzde 68'inin "hayır" cevabı verdiğini vurguladı. Bizim Çocuklarımız Projesi Roman çocuklarını suçtan uzaklaştırıyor HATAY - Hatay ın İskenderun ilçesinde bir özel bankaya ait para taşıma aracı kaza yaptı. Kazayı hafif sıyrıklarla atlatan banka çalışanları, yetkililer gelene kadar kaza yapan aracın yanından ayrılmadı. Araç sürücüsü hastaneye kaldırıldı ama banka görevlisi içinde yüklü miktarda para olan aracın yanından bir saniye bile ayrılmadı. Sağlık ekibinin ısrarına rağmen banka görevlisi Mehmet Seyit Çağlayan ile güvenlik görevlisi Ayhan Böncüoğlu, banka yetkililerinin gelmesini bekledi. Mustafa Önalan idaresindeki 34 AU 4106 plakalı özel bankaya ait para taşıma aracı, İskenderun ve çevre ilçelerdeki bankamatiklere para koymak için görevliydi. Arsuz ilçesindeki bankamatiğe para koyduktan sonra Belen ilçesine doğru giden araç, yolun kaygan olması nedeniyle Sarımazı mevkiinde takla sayısı yüzde 24, ilköğretimi mezunu yüzde 21, ortaokul mezunu yüzde 8, lise mezunu yüzde 2 ve üniversite mezunu sayısı binde 4. Romanların en büyük sorunu eğitim" dedi. Çocukların iyi ve nitelikli eğitim almaları için projeyi başlattıklarını ifade eden Daylam, şöyle konuştu: "2012 yılından kendi fiziki ortamlarımızda bu çalışmayı başlattık. Daha sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bize bir bina tahsis etti. Bu sayede bir çok öğrenciye ulaştık. Merkezimiz sayesinde fen liselerine ve üniversiteye giden öğrencilerin sayısı arttı. Federasyon olarak bir çok modern çalışma yapıyoruz. Çocukları yaz döneminde de merkezimize çağırıyoruz. Bu sayede hem suçtan uzak kalıyorlar hem de okullar açılmadan derslerindeki eksikliklerini tamamlıyorlar." Daylam, öğrencilere eğitim vermeye devam etmek istediklerini ancak bazı sıkıntılarla karşılaştıklarını aktardı. Öğretmeleri daha önce Halk Eğitim Merkezi'nin görevlendirdiğini bildiren Daylam, yasal mevzuatta yapılan bazı değişiklikler nedeniyle artık öğretmen görevlendirmesinin yapılamadığını, öğretmenlerin yaz dönemi boyunca gönüllü olarak eğitim verdiklerini sözlerine ekledi. Para dolu araç kaza yaptı, yaralı güvenlikçiler aracın başında bekledi attı. Kazada, aracın içinden güçlükle çıkarılan yaralılardan Mustafa Önalan 112 Acil Ambulansı ile hastaneye kaldırıldı. İki ambulansın hazır beklediği kaza yerinde hastaneye gitmemek için direnen banka görevlisi Mehmet Seyit Çağlayan ile güvenlik görevlisi Ayhan Böncüoğlu ise araç içerisindeki paraları banka görevlilerine teslim etmek için aracın başında bekledi. Takla atan aracın içinden güçlükle çıkarılan ve iç kanama tehlikesine rağmen kendini iyi hissettiğini söyleyen banka görevlileri, sağlık ekibinin ısrarına rağmen bir an olsun aracın başından ayrılmadı. Olay yerine gelen emniyet ekipleri de, içinde yüklü miktarda para olduğu öğrenilen araç etrafında güvenlik önlemi aldı. Banka görevlileri, bankadan başka bir ekibin gelmesine kadar olay yerinde beklemeyi sürdürdü. (CHA) Dolandırıcıların yeni yöntemi; 155'le teyit ettirip 50 bin 750 lira dolandırdılar BURSA - Telefon dolandırıcıları vatandaşı kandırmak için her yola başvuruyor. Dolandırıcıların Bursa'da denedikleri son yöntem bu kadarına da pes dedirtti. Dolandırıcılar teyit için arattıkları Alo 155'te de vatandaşın karşısına çıktı. Aldanan mağdur 50 bin 750 lira kaptırdı. Edinilen bilgiye göre; Bursa nın Yıldırım İçesinde dün sıralarında N.G. isimli vatandaşı ev telefonundan arayıp kendisini polis olarak tanıtan dolandırıcılar, PKK senin adına kredi çekip, alışveriş yapmış ve cep telefonu hattı çıkarmış. Açtığımız soruşturmayı gizli tutacağız. Bize yardımcı olman lazım. dedi. Ev telefonunu kapatmadan N.G.'yi cep telefonundan arayan diğer dolandırıcı ise Sizi şimdi savcı beye bağlıyorum. dedi. Sözde savcının da aynı şeyleri söylediği N.G. ye İnanmıyorsan 155'i ara diye ikna etti. Ev telefonundan 155'i arayan N.G. nin karşısında kurdukları sistemle yine aynı kişiler çıktı. Alo 155 polis ihbar hattında da aynı kişiler çıkınca dolandırıcılara inanan N.G. den soruşturmanın yürütülebilmesi için verecekleri kredi kartı hesaplarına toplam 50 bin lira yatırması istendi. İyice panikleyen N.G. ise söylendiği gibi hesabından toplam 50 bin TL para çekip banka ATM lerinden kartsız işlemlerle kendisine verilen kredi kartlarına aralıklarla 7 bin 600 TL, 10 bin TL, 3 bin 200 TL, 5 bin TL, 4 bin 200 TL, bin 600 TL, TL ve 17 bin 400 TL para yatırdı. Toplam 50 bin TL'yi dolandırıcıların verdiği kredi kartlarına yatıran N.G. dolandırıldığını anladığında soluğu gerçek polislerin yanında aldı. İnegöl ilçesinde ise dün de F.K. isimli vatandaşı ev telefonundan arayan erkek bir şahsın kendisinin Osmangazi Polis Merkezi'nde görevli polis olduğunu belirterek, Bir kuyumcuda hırsızlık olayı yaşandı. Olayın akabinde size kimlik ile kredi kartları burada bulundu. Gerçek hırsızları yakalamak için evde bulunan altın ve paran varsa bize ver ki bunları yakalayalım. Hırsızları yakaladıktan sonra bunları tekrar geri sana vereceğiz. dedi. F.K.'nın cep numarasını da alan dolandırıcı, nolu numaradan arayarak kendisinin polis olduğuna inandırdı. F.K. den dışarı çıkarak başka bir numaranın yönlendirmesi ile ATM den 250 TL kartsız işlemle iki ayrı telefon numarasına para yatırmasını istedi. Makbuzunu almadığını işlemin ardından telefonun kapanması ile dolandırıldığını anlayan F.K. polise müracaatta bulundu. Merkez Yıldırım ilçesinde ise kızına internetten kedi almaya kalkan şahsı 500 TL dolandırdılar. Alınan bilgiye göre; S.M. kızı B.Ş. nin internetten beğendiği kediyi almak için belirtilen adrese 500 TL yatırdı. Daha sonra şahıslara ulaşamadıklarında dolandırıldıklarını anlayan şahıs polise müracaatta bulundu. Olaylarla ilgili tahkikata başlandı. (CHA) Emniyete bin komiser yardımcısı alınacak ANKARA - Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Akademisi Başkanlığı, Polis Amirleri Eğitim Merkezi'ne (PAEM) emniyet mensubu adayları arasından 50 kadın, 950 erkek olmak üzere toplam bin komiser yardımcısı öğrenci adayı alacak. Emniyet Genel Müdürlüğü Medya-Halkla İlişkiler ve Protokol Daire Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Polis Akademisi Başkanlığına bağlı PAEM'e eğitimöğretim yılı için emniyet mensubu adaylar arasından meslekte fiilen 2 yılını dolduran ve 45 yaşından gün almamış lisans mezunu polis memurları, başpolis memurları ve kıdemli başpolis memurları arasından 50 kadın, 950 erkek olmak üzere toplam bin komiser yardımcısı öğrenci adayı alacak. Alıma ilişkin olarak ön başvuruların 21 Eylül- 1 Ekim tarihleri arasında Personel Bilgi Sistemi (PBS) üzerinden yapılacağı duyuruldu. Sınav tarihi ve sınav yerlerine ilişkin duyurunun bilahare yapılacağı belirtilen açıklamada, 2015 Yılı Polis Amirleri Eğitimi Merkezi emniyet mensubu öğrenci adaylığına başvurmak için gereken şartlar şöyle sıralandı: "En az 4 yıllık lisans seviyesindeki bir yükseköğretim programından veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak, başvuru tarihi itibarıyla meslekte fiilen 2 yılını doldurmuş olmak, sınavın yapıldığı yılın 31 Aralık tarihi itibari ile 45 yaşından gün almamış olmak, son iki performans değerlendirme puanı iyi veya çok iyi olmak, son 2 yıl içinde kısa süreli durdurma cezası ve meslek yaşantısı içerisinde uzun süreli durdurma cezası almamış olmak, haklarında meslekten veya memuriyetten çıkarma cezasını gerektirecek suçlardan dolayı adli veya idari soruşturma yapılıyor olmamak." Konuya ilişkin diğer hususların Polis Akademisi Başkanlığı'nın resmi internet sitesi " ilan edileceği kaydedildi.

4 424 Eylül 2015 Perşembe ANKARA Yenimahalle Belediyesi, muhtaç, engelli, 65 yaş üstü ve sağlık hizmeti almak için sağlık kuruluşlarına gidemeyecek durumdaki tüm Yenimahalleliler için evde tedavi hizmeti uygulaması yapıyor. Karapürçek e yeni asfalt Nazlı Nine den hizmet teşekkürü Yenimahalle Belediyesi, evde tedavi hizmeti hafta içi her gün saatleri arasında sağlık hizmetleri personeli tarafından veriliyor. 8 aydır evde sağlık hizmetinden yararlanan 83 yaşındaki Nazlı Karalı, Personelin güleç yüzü bana yetiyor. Her gün gelip gerekli olan tüm kontrollerimi yapıyorlar. Bu projeyi kim başlattıysa Allah ondan razı olsun diye konuştu. Belediye ekipleri hergün 7 hastanın evine gidip gerekli kontrollerini yapıyor. Hastaların pansumanından kullanacağı ilaca kadar kontrol eden görevliler, hastaların iyileşme sürecinde her aşamayı titizlikle inceliyor. Bugüne kadar 500 ün üzerinde vatandaşın yararlandığı hizmet, her geçen gün gelişerek devam ediyor. Sağlık hizmetlerinin doğrudan yerel yönetimlerin sorumluluğunda olmamasına rağmen, belediyelerin gücü ölçüsünde bu konularda çalışma yürütmesi ve katkıda bulunmasının gerekliliğine dikkat çeken Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Benim için halk sağlığı birinci önceliktir dedi. İnsan odaklı hizmetlerin yerel yönetimlerin olmazsa olmazlarından olduğunu aktaran Yaşar, İnsan için eğitim ve sağlık temel haktır. Sağlık alanında önemli çalışmalar yaptık. Hayırsever vatandaşlarımız ile birlikte sağlık ocakları açarak İl Sağlık Müdürlüğü ne teslim ettik. Şimdi vatandaşlarımız evde tedavi hizmeti uygulamamız ile evlerinde tedavi ediliyor. Belediye imkanlarımız çerçevesinde Yenimahalle halkı için çalışmaya devam edeceğiz diye konuştu. ALİ ÖZDEMİROĞLU- Kızılcahamam Hakimevi Konferans Salonu, Kızılcahamam Doğa, Jeopark ve Kırsal Turizm Projesi açılış toplantısına ev sahipliği yaptı. Projede Kızılcahamam yöresindeki turistik organizasyonların yenilikçi teknolojilerin de desteği sağlanarak geliştirilmesi ve tanıtılması amaçlanıyor. Bölgede bulunan doğal, kırsal ve jeolojik kaynakların turistik ürüne dönüştürülmesi ile birlikte bölge halkının ekonomik faaliyetlerine de katkı sağlanacak, yeni istihdam alanları açılacak. Ayrıca bölgede bulunan doğal ortamın çeşitli düzenlemelerle engelli UZMAN DOKTORLAR Uzman doktorlar, Yenimahalle Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü nün no lu numarasını arayarak, evde sağlık hizmeti talebinde bulunan vatandaşların evlerine giderek hasta takibi yapıyor. Yapılan muayenelerin ardından hastaların periyodik olarak takibi gerçekleştiriliyor. Yenimahalle Belediyesi ekipleri gerekli çalışmaları ve tetkikleri yaptıktan sonra hastaları dahiliye, genel cerrahi ve romatoloji alanlarındaki uzman doktorlara yönlendiriyorlar. Evde Sağlık Hizmeti Ekibi nde bir doktor, 2 hemşire ve acil tıp teknisyeni bulunuyor. Hiç bir ücret alınmaksızın yapılan hasta muayenesinde yaşlı, yatalak ve felçli bakımı, yatak yarası bakımı, serum takılması, pansuman, enjeksiyon, sonda değişimi, şeker ve tansiyon takibi yapılıyor. Evde sağlık hizmetinde yaşlı, yatalak, engelli, yatağa bağımlı engelli, kimsesiz ve obezite hastaların muayene ve tedavilerine öncelik tanınıyor. Kızılcahamam da Jeopark toplantısı bireylerin kullanımına açılması da projenin bir diğer önemli amacı olarak açıklandı. 9 ay süreyi kapsayan proje TL bütçeli. Başvuru sahibinin Kızılcahamam Kaymakamlığı olduğu Proje nin ortakları; Kızılcahamam İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Kızılcahamam Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Kızılcahamam Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Ayşe Bezci Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Kızılcahamam Halk Eğitim Merkezi. Proje toplantısına, Jeolojik Mirası Koruma Derneği, Kızılcahamam Engelliler Derneği, Türkiye Milli Sağlık ve Doğa Bilimleri Derneği iştirakçi olarak katıldı. Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, asfalt çalışmalarını da bizzat yerinde denetliyor. Başkan Tiryaki nin bu seferki adresi Karapürçek Mahallesi oldu. İlçedeki cadde ve sokakların Altındağ ın gelişen yapısına ayak uydurmasını isteyen Başkan Tiryaki, asfaltlama çalışmalarını yerinde inceledi. Tiryaki, Altındağ Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü tarafından Karapürçek Mahallesi 364 üncü, 368 inci, 402 inci ve 409 uncu sokaklara atılan asfalt çalışmaları hakkında bilgi aldı. Karapürçek Mahallesi asfaltlanan yollarıyla göz doldurdu. Vatandaştan gelen talepleri asla göz ardı etmeyen Altındağ Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü, Battalgazi Mahallesi nden sonra Karapürçek Mahallesi ne de asfalt attı. 2 bin 500 metre uzunluğundaki sokaklara 2000 ton asfalt döküldü. 10 personel, 10 kamyon, 2 silindir, 1 asfalt serme makinesi finişer, 1 su tankeri ve 1 boya kazanıyla gerçekleşen çalışmalarda hiçbir ayrıntı gözden kaçmadı. Sokaklara atılan yaklaşık 8 ile 10 santimetre kalınlığındaki asfalt ile ulaşım daha kolay hale geldi. Başkan Tiryaki, asfaltlama çalışmaları hakkında bir açıklama yaptı ve Altındağ ın modern yüzüne uygun yollar yaptıklarını dile getirdi. Asfalt kaplama ve bakım onarım çalışmalarını bizzat takip ettiğini belirten Tiryaki,ilçede eski yol kalmayacağı müjdesini verdi. Asfaltlama çalışmalarının ilçenin tümünü kapsadığını söyleyen Tiryaki, sırada Sakarya Mahallesi nin olduğunu dile getirdi. Başkan Tiryaki, ara sokaklardaki çöküntü noktalara bile müdahale ettiklerine dikkat çekerek Çalışma gerçekleştirdiğimiz yerleri sadece yamayla kapatmıyoruz. Buraları tamamen asfaltla kaplıyoruz dedi. Kızılcahamam da Semerkand gecesi Akgül den anlamlı ziyaret Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül, Ağrı Doğubeyazıt ta düzenlenen hain terör saldırısı sonucu Gazi olan Uzman Çavuş Erkan Yaman ı evinde ziyaret etti. Evli ve iki çocuk babası olan Gazi Erkan Yaman ın tedavisi halen devam ediyor. Yaşadığı terör saldırısı hakkında Akgül e bilgi veren Gazi Erkan Yaman bölgede edindiği izlenimleri Akgül e aktardı. Uzman Çavuş Erkan Yaman ın Gaziler Günü nü kutlayan Akgül; Yaşanan bu terör olayları hepimizi derinden üzüyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti eşkıyaya meydan bırakmayacak kadar büyüktür. Şehit ve gazilerimize çok şey borçluyuz dedi. Akgül, Gazi Yaman dan tedavi süreci hakkında da bilgi aldı. Akgül e ziyaretinde Mamak Belediyesi Meclis Üyesi Abdullah Kaya da eşlik etti. Yaşanan terör olaylarının en çok vatandaşları perişan ettiğini dile getiren Gazi Erkan Yaman; Bu terör olaylarının artık bitmesini temenni ediyorum. Taşeron örgütün yaptıklarından en çok bölgedeki vatandaşlar etkileniyor, perişan oluyor dedi. EMİNE ÖZCAN- Semerkand Vakfı Kızılcahamam Şubesi muhabbet gecesi düzenledi. Kızılcahamam Masal Restoran ve Kır Düğün Salonu nda düzenlenen Semerkant Muhabbet gecesine Vakıf yöneticileri, vakıf üyeleri ve davetliler katıldı. Muhabbet gecesi Kur an-ı Kerim tilavetiyle başlayarak Abdulmetin Dinç tarafından sohbet programı yapıldı. Ardından Semerkand vakfı AKABE İlahi grubu tarafından ilahiler seslendirildi.

5 ANKARA 24 Eylül 2015 Perşembe 5 Ankara Oto Galericileri Derneği- ANODER Başkanı İlkay Kalkan, ikinci el otomobil sektörünü değerlendirerek, ikinci el oto alacaklara da uyarılarda bulundu. Hem geri dönüşüm kutusu hem de besleme makinesi Keçiören Belediyesi, hem sokak hayvanlarını besleyen hem de pet şişeleri geri dönüşüme kazandıran makineleri ilçe genelinde yaygınlaştırıyor. ANODER den otomobil alacaklara uyarı ANODER Başkanı Kalkan, Galericilik sektörü ve oto alım satımı artık çok karmaşık bir hal aldı. Otomobil Pazarlarında kimin eli kimin cebinde belli değil, al-satçı dediğimiz arkadaşlar bugün var yarın yok yani muhatapsız satış yapıyorlar, işin sahtekarlığında olan yüzlerce dolandırıcı piyasada ve saymakla bitmeyecek onlarca sorun. Yani ikinci el araba almak artık çok zor ve sıkıntılı bir süreç. dedi. Kalkan, tüm bu karmaşanın ve sahtekarlıkların yer aldığı ortamda Galericilerin hem sabit dükkanları hem de vergi kayıtları ile en güvenilir yer olduğuna vurgu yaparak, Ankara da artık millet işin kolayına kaçıyor. Vergi vermeden, ek bir kazanç olsun düşüncesiyle araba alım satımı yapılıyor. Bu da işi ciddi şekilde yapmaya çalışan bizlere zarar veriyor. Galericilik işini kurumsallaştırmaya çalışıyoruz ancak bugün Ankara da bakkalı, manavı, kasabı, fotoğrafçısı, kuaförü akla gelecek herkes bu işi yapıyor. Herkes araç alıp satmamalı ve bu konular üzerine ciddi adımlar atılmalı. Vatandaş ikinci el araç alım satımında büyük sıkıntılar yaşıyor. Devletimiz bunun önüne geçmeli. Biz ANODER olarak her türlü desteğe hazırız. dedi. İkinci el oto galerilerin vatandaşın gözünde güven sorunu yaşadığına da değinen ANO- DER Başkanı Kalkan, şöyle devam etti: Önemli olan güven uyandırmak. Dürüst ve ilkeli esnaflık yaparak bu mesleğin imajını düzeltmek. Güven Keçiören Belediyesi'nin Çevre Çiçekleri Projesi büyüyerek 70 bin üyesiyle gönüllü çevre ordusuna dönüştü. Her yıl yaklaşık sınıf öğrencisinin katılımıyla büyüyen çevre çiçekleri projesi düzenlediği birbirinden renkli etkinliklerle hem çevre bilincini aşılıyor hem de çevre ile ilgili bir eğitim seferberliği başlatıyor. Keçiören'de eğitim veren tüm okullardaki 5. sınıf öğrencilerinin katılımıyla oluşan çevre çiçekleri, aldıkları çevre ve geri dönüşüm konulu eğitim ve pekiştirici tiyatro gösteri sonrası çevre müfettişi ünvanını kazanıyorlar. Çevre Müfettişi Kartı alan öğrenciler aynı zamanda Deniz Dünyası na ücretsiz giriş hakkı da kazanıyor. Çocuklara Çevre çiçekleri 6 yaşında ayrıca Çevre Müfettişi El Kitabı, eğitim seti, tohum hediye edilerek çevre ile ilgili eğitici bilgiler veriliyor ve uygulamalı olarak görmelerine de fırsat tanınıyor. 5 Haziran Dünya Çevre Gününü de renkli etkinliklerle kutlayan Çevre Çiçekleri istikrarlı ve kararlı bir şekilde yayılmaya devam ederken, düzenlediği birbirinden renkli yarışmalarla da çevre sevgisini rekabete dönüştürüyor. Afiş, fotoğraf, resim ve hikaye gibi farklı kategorilerde yapılan yarışmalarla çocukların çevre bilincini tatlı bir rekabete dönüştürmelerine aracılık ediyor yılında ilk Keçiören'de başlayan ve giderek yayılan Çevre Çiçekleri Projesini kesintisiz uygulayan tek Belediye ünvanını taşıyan Keçiören Belediyesi, projeyi devam ettirmek konusunda kararlı... Başkan Mustafa Ak Çevre Çiçekleri projesinin hem sosyal sorumluluk olduğunu hem de geleceğe yatırım yapıldığını belirterek şunları söyledi; "2009 yılında 4. sınıflarda başlattığımız ve bugün 5. sınıflarla devam ettiğimiz Çevre Çiçekleri Projesinde sayımız artık 'in üzerinde... Biz birer çiçek olan çocukların yaşadığı yere saygı duyan, onu güzelleştiren, koruyan ve titizlik ve özenle hassasiyet gösteren bireyler olmasından mutluyuz. Bugün gururla ifade ediyorum çevre çiçeklerini katılan çocuklarımız Türkiye nin örnek çocuklarıdır.biz çevrenin gerçek sahipleri olan çocuklarımızın çevre emanetini bilinçle taşıyacağına, bu bilinci ilerde kendi çocuklarına aşılayacağına yürekten inanıyoruz." Keçiören Belediyesi "Engelsiz Park", engelli çocuklar ile diğer çocukların birlikte oyun oynamalarını sağlıyor. Engelli çocukların hayatlarını kolaylaştıracak çözümler getirerek onların diğer çocuklarla aynı haklara sahip olduklarını hissetmelerini sağlayacak şekilde planlanan Engelsiz Park, hem engelli çocukların hem de ailelerini yüzünü güldürdü. Özel ilgiye muhtaç çocukların eğitiminde, dünyayı algılamalarında, problem çözme yeteneklerinin gelişmesinde, deneyim ve becerilerinin artmasında rol oynayacak park sayesinde, engelli çocukların dört duvar arasından kurtarılmalarına yönelik önemli bir adım atıldı. Engelli çocukların da yaşıtları gibi coşku, heyecan ve güvenle yaşama katılmalarını, neşeli çığlıklarıyla parkı varsa, kazanç elbette ki olacaktır. Öncelik kazanç değil güven olmalıdır. Galericilerin genel anlamda kaybetmelerinin başlıca sebebinin altında her sattıkları arabadan yüksek miktarda para kazanmak istemeleri yatıyor. Tek seferde büyük kazançlar düşünüyorlar. Bizim işimiz ileriye dönük bir iş bu yüzden önemli olan kalite, güvenilirlik ve prestij olmalı. Bazı galericiler, her araba başı ciddi para kazanmaya çalıştıkları için insanları kandırmaya yöneliyorlar. Halkımızda ne yazık ki mesleğimiz içindeki bu çürük elmaları tüm esnafımıza mal ederek diğer dürüst ve ahlaklı esnaflarımızın da zarar görmesine sebep oluyorlar. ANODER, bu çürük elmaları ayıklayıp Galerici esnafının imajını düzeltecektir. ANODER üyesi galericiler önce kazanç değil önce ahlak, erdem ve dürüstlük demekte, para değil güven kazanmak için çalışmaktadırlar. İkinci el araç almayı düşünen vatandaşlara bazı uyarılarda bulunan Kalkan, otomobil pazarlarından araç satın almanın son derece risk taşıdığına dikkat çekti. Otomobil pazarlarından araba almanın büyük bir risk olduğunu belirten Kalkan, Otomobil pazarı o kadar kötü bir piyasa ki, adam sadece Pazar günleri ortaya çıkıyor ve sonrasında o insanları bulmanız mümkün olmuyor. Adresi belli değil, hiçbir yerle bağlılığı yok ve ne yazık ki oto pazarlarında her türlü sahtekarlıkta yapılıyor. Vatandaşımız ise ne yazık ki ya çok iyi bildiğini zannediyor yada yanında iyi bildiğini düşündüğü bir arkadaşı ile pazara gidiyor ama ne yazık ki en büyük zararı da bu düşünceden görüyor. Otomobil pazarları muhatapsız satışlardır ve büyük risk içerir. dedi. ANODER Başkanı Kalkan, galericilere Robert Bosch un İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim sözünü hatırlatarak, Güveni kazanmak zor, kaybetmek kolaydır. Ne yazık ki galerici esnafımıza olan güven birkaç kendini bilmez yüzünden kaybedilmiştir. Birkaç kendini bilmezin yaptığı tüm esnafımıza mal edilmektedir. Buradan tüm esnafımıza sesleniyorum, ahlak, erdem ve dürüstlüğünüz mesleğiniz yaparken temel ilkeniz olsun. Bu ilkelerin beraberinde oluşacak güven duygusu işleriniz bereketini de arttıracaktır. Engelsiz çocuk parkı doldurmalarını sağlayan Engelsiz Park, çocukların birbiriyle kaynaşmasına da vesile oluyor. Engelli ve engeli olmayan çocukların birlikte oyun oynayabildiği park ayrıca çocukların psikomotor becerilerinin gelişimine katkıda bulunarak, yaratıcılık ve hayal gücünü geliştirmelerine imkan tanıyor. Engellilerin toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, engellilere yönelik çok sayıdaki uygulamasıyla Keçiören in engelli dostu bir belediye haline geldiğini kaydetti. Engelli bireylerin sıkıntılarını gidermek için yoğun çaba harcadıklarını ifade eden Başkan Ak, Engelsiz bir Keçiören için çalışıyoruz. Sosyal belediyecilik anlayışımızla engelli vatandaşlarımıza her alanda yardımcı oluyoruz. Engellilerin diğer bireylerle aynı şartlara sahip olmaları için bugüne kadar birçok projeyi hayata geçirdik. Engelsiz Park da bu kapsamda gerçekleştirdiğimiz önemli projelerimizden birisi dedi. "Hem doğayı koru hem de sokak hayvanlarını" projesi kapsamında Keçiören Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü nce ilçeye yerleştirilen makineler Keçiörenlilerden büyük ilgi gördü. Başkan Ak, hem sokak hayvanlarını aç ve susuz kalmaktan koruyan hem de pet şişelerin toplanmasını sağlayan bu makinelerin sayısının artırılması talimatını verdi. İlçe genelinde hızla yayılan bu makineler atık pet şişe ile çalışıyor. Doğada çözünmesi 400 yılı bulan ve çevre kirliliğine sebep olan pet şişeleri geri dönüşüme kazandıran makineler, sokak hayvanları için de yemek ve su tedariği yapıyor. Makineye pet şişe atıldıktan sonra alt kısmında yer alan yemlik ve suluk bölümlerine otomatik olarak bir hayvanı besleyecek miktarda yem ve su iniyor. Yani bir pet şişeyi çöp yerine bu makineye atan vatandaş geri dönüşüm çalışmalarına destek vererek doğayı koruduğu gibi, sokaklarda açlık ve susuzluk çeken hayvanların beslenmesine de yardımcı oluyor. Keçiören Belediyesi nin başlattığı bu örnek proje için Başkan Mustafa Ak a teşekkür eden vatandaşlar, Pet şişeleri toplayan bu makineler bir taşla iki kuş vuruyor. Atık pet şişeleri geri dönüşüme kazandırırken aç ve susuz kalan sokak hayvanlarına da çare oluyoruz görüşünü dile getirdiler. Çevre dostu bu proje ile Ankara da yine bir ilke imza attıklarını vurgulayan Belediye Başkanı Mustafa Ak ise, Çevreye duyarlılık sosyal bir sorumluluktur. Çünkü çevre bize miras değil, korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere en güzel şekilde devredilmesi gereken bir emanettir. Hem doğayı koru hem de sokak hayvanları projesi iki hayırlı işin aynı anda yapılmasını sağlıyor. Hem sokak hayvanlarını açlık ve susuzluk riskine karşı korumaya alıyor, hem de çevre kirliliğine neden olan pet şişeleri ekonomiye kazandırıyor mesajını verdi. Deniz Dünyası nı 1 milyon kişi gezdi Keçiören Belediyesi, Deniz Dünyası nı, 2014 yılı içerisinde 1 milyon kişi ziyaret etti m² si kapalı olmak üzere toplamda m² lik alan üzerine kurulu Deniz Dünyasının dört ayrı bölümü ve 3 ayrı akvaryum salonu, farklı okyanuslardan gelen değişik türdeki balıklarla doğa ve doğal yaşam konusunda eğitici bir rol üstleniyor. Hint, Pasifik ve Atlas Okyanusu gibi yerlerden yaklaşık 150 türden balığın misafir olduğu Deniz Dünyasında ayrıca seminer salonu ve sinevizyon gösterisi ile eğitici belgesel, çizgi film, deniz canlılarının hayatlarının anlatıldığı özel belgesel gösterimleri yapılıyor. Ayrıca içerisinde yer alan tünel akvaryum içinde bir köpek balığı 5 adet yavrusuyla birlikte çocukların büyük ilgisiyle karşılaşıyor. Timsah, iguana, piton yılanı gibi türler ise Deniz Dünyasının diğer canlıları olarak meraklı gözlerin hedefi oluyor.

6 6 ANKARA 24 Eylül 2015 Perşembe MİHRİBAN DEMİREL- Ankara Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Kaynaklar Dairesi Başkanlığı nın da yer aldığı Doğru Beslenmeye Birlikte Adım Atalım kampanyasına, Kazan ın İmrendi Mahallesi nde başlandı. Vatandaşlara doğru beslenme konusunda seminer verildi. Kampanya süresince, Büyükşehir Belediyesi, Ankara nın 16 çevre ilçesine verilen destek ve hizmetlerde köprü görevini üstlenirken, eğitim ve sunumlar da Büyükşehir Belediyesi personeli tarafından yapılacak. Kampanyanın açılışında konuşan Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Kaynaklar Dairesi Başkanı Özgür Güven, Bu eğitim, Ankara nın tüm köylerinde yapılacak. Eğitim sadece çocukları kapsamayarak, çocuklar aracılığıyla tüm anne ve babaları, dolayısıyla tüm çiftçileri konuya dahil edecek. Büyükşehir için köylülerimiz çok önemli ve bu yüzden Kırsal Hizmetler ve Jeotermal Dairesi Başkanlığı olarak projelere devam edeceğiz diye konuştu. KAMPANYANIN HEDEFİ Kampanya kapsamında 179 ortaokul ve 8 Toplumda doğru beslenme konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen Ankara Büyükşehir Belediyesi, Doğru Beslenmeye Birlikte Adım Atalım kampanyasına destek oluyor. Doğru beslenme anlatılacak bin 677 öğrenciye ulaşılması hedefleniyor. Bu kapsamda Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, 16 çevre ilçe mahallelerinde bulunan ortaokullarda öğrencilere yönelik olarak 80 dakikalık Gıda Güvenliği ve Hijyen Eğitimi sunumları, Daire'nin teknik ve sağlık personeli tarafından verilecek. Sunumlar, kısa eğitim filmleri, anketler ve çeşitli uygulamalar kullanılarak yapılacak eğitimde program içeriği şöyle: Gıda ve bileşenleri. Güvenli gıda ve gıda güvenliğini bozan etmenler. Gıda muhafaza yöntemleri. Hijyen nedir, kişisel hijyen. Gıda maddelerinin depolanması, pişirilmesi ve servisinde dikkat edilecek hususlar (besin hijyeni). Gıda satın alırken dikkat edilecek hususlar. Kampanya, Ankara Valiliği, Ankara Büyükşehir Belediyesi, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü nün işbirliğiyle yürütülüyor. Yatırımcının gözdesi YENİMAHALLE Yenimahalle Belediyesi tarafından yapılan kentsel dönüşüm çalışmaları, kültür merkezleri ile sosyal tesisler, projeler; bölgeye olan talebi her geçen gün artırıyor. Yenimahalle de 2009 yılından bu yana iş yeri açmak isteyen 15 bin282 esnafa İş Yeri Açma Ruhsatı, 6 bin 547yatırımcıya da inşaat ruhsatı verildi. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, iş yeri açılmasına yönelik artan talepten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Esnafın içinde bulunduğu sıkıntılı süreci çok iyi biliyorum. Bu yüzden işyeri açmak isteyen vatandaşlara her türlü kolaylığı sağlamaya çalışıyoruz. Biliyoruz ki ne kadar çok işyeri açılırsa o kadar çok gencimiz istihdam edilir dedi. Başkan Yaşar, Yenimahalle de ekonomik dengesizliklere ve eşitsizliklere rağmen her gün ortalama 9 işyerine ruhsat verildiğini Yaşar, Özellikle küçük esnafın desteklenmesi gerekir. Biz de belediye olarak esnafımıza değer veriyor, sorunları ile yakından ilgileniyoruz. Özellikle işyeri açma niyetinde olan vatandaşlarımıza ruhsat almaları konusunda mümkün olan kolaylıkları gösteriyoruz diye konuştu. Gökçek, çocuklara top ve oyuncak dağıttı BAŞKON Heyeti Yaşar ı ziyaret etti 3 bin 750 çocuğa kırtasiye yardımı Çankaya Belediyesi, 3 bin 750 adet kırtasiye setini ücretsiz olarak çocuklara ulaştırdı. Çankaya Belediyesi, Çankaya nın gelir seviyesi düşük bölgelerinde destek amaçlı kırtasiye seti dağıtarak, binlerce çocuğa ulaştırdı. Okullar açılmadan ve veliler çocukların okul alışverişini henüz yapmadan önce adet kırtasiye seti dağıtıldı. Çocukların eğitim malzemelerini tamamlamak ve ailelere destek olabilmek amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında Seyranbağları, Mimar Sinan, Muhsin Ertuğrul, Boztepe ve Zafertepe Mahallelerinde dağıtım yapıldı. Defter, kalem, silgi, kalemtraş gibi malzemelerden oluşan kırtasiye setlerini alan çocuklar okul öncesi büyük mutluluk yaşadı. Projede önceliğin gecekondu mahallelerine ve yoksul kesimlere verildiğini kaydeden Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen; Mütevazı bir hediye olan kırtasiye seti ile yoksul vatandaşlarımızın ve çocuklarımızın yüzlerini bir nebze olsun güldürebilmek bizleri mutlu ediyor dedi. Geçen dönem Tükenmez Kitaplar serisi ile Dünya Edebiyatı nın seçkin örneklerini karne mükafatı olarak 100 bin çocuğa armağan eden Çankaya Belediyesi, 70 okulun tadilat ve tamirat işlerini tamamladı. Yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan önce kırtasiye setlerinin de çocuklara ulaşmasının ardından şimdi de okulların açılması bekleniyor. Okulların açılmasından sonra Çankayalı minik öğrencilere armağan edilecek Dünya Klasikleri hazırlandı bile. 150 bin kitabı Çankayalı çocuklarla buluşturmayı planlayan Çankaya Belediyesi, hizmetlerini Ankara dışı okullardan gelen taleplere de cevap vererek sürdürüyor. Bu güne kadar Antalya Akseki, Manisa Soma, İzmir Kınık, Şanlıurfa Viranşehir, Balıkesir Ayvalık, Kastamonu İhsangazi, Rize Çayeli ve Sivas Kangal a 5 bine yakın kitap ve defter gönderen Çankaya Belediyesi, son olarak Hakkari nin birkaç ilçesine toplam 4 bin 200 adet kitap ve kırtasiye armağan etti. Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ı ziyaret etti. Konfederasyonun Genel Başkanı Mehmet Akyol ve 40 kişilik yönetim kurulu heyeti Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar ı makamında ziyaret ederek Ankara nın sorunları ve çözüm önerileri hakkında fikir alışverişi yaptı. Türkiye ne zaman örgütlü toplum olmayı başarırsa o zaman demokrasi de, insan hakları da, hukukta, özgürlükler de daha sağlıklı olur diye konuşmasına başlayan Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar Bunu yapamadığımız için bugün insanların dedikoduyla siyaset yaptığı, dini, ırkı siyasete alet ettiği bir sistemi takip ediyoruz, bunun adı demokrasi olamaz. Onun için de sorunlarımız her geçen gün çığ gibi büyüyor. Ben ilk defa torunlarımın nasıl bir ülkede yaşayacağının endişesini taşıyorum dedi. Avrupa da halkın sorunlarına örgütle çare aradığına, demokrasinin en önemli ayağının Demokratik Kitle Örgütleri olduğuna dikkat çeken Yaşar Bu örgütlenme Türkiye de de ne kadar kuvvetlenirse toplumun sesi o kadar güçlü çıkar. İdareciler de kendine hesap sorar ve onların sesine kulak verir dedi. BAŞKON Genel Başkanı Mehmet Akyol Ankara nın sahipsizliğinden yakınarak Başkent Ankara günden güne özelliklerini ve güzelliklerini kaybediyor dedi. Siz de takdir edersiniz ki, en büyük sıkıntımız Ankara nın sahipsizliği, hatta Anadolu nun sahipsizliğidir diyen Akyol Biz bu sahipsizliği hep beraber nasıl bertaraf edebiliriz, nasıl Ankara ya sahip çıkabiliriz bu amaçla yola çıktık. Maalesef Siyasi ve bürokraside arzu edilen destek yok denilecek kadar azdır. Başkent Ankara nın lobisi yok. Ankara ya yapılacak yatırımlarla ilgili hiçbir kuruluş samimi bir çalışma içerisinde değil. İşte bunun için hayırlı bir yolculuk başlattık. Biliyoruz ki bu yolculuk sizlersiz olmaz. İnanıyoruz ki, sizlerin destekleri ve birlikte yapacağımız gayretli çalışmalarımızla olacaktır dedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ilçe ilçe dolaşarak çocuklara çifte bayram yaşatıyor. Hediye dağıtım turlarına başlayan Başkan Gökçek, Çamlıdere, Kızılcahamam ve Kazan ın ardından Ayaş, Güdül, Beypazarı ve Nallıhan İlçeleri nde top ve çeşitli hediyeler dağıtarak, çocukları sevindirdi. Gittiği her ilçede sokakları anne ve babalarıyla birlikte dolduran çocukların heyecanlı bekleyişleriyle, balkonlardan el sallayarak selamlayan vatandaşlarla karşılanan Başkan Gökçek in ilk durağı Ayaş oldu. Ayaş Belediye Başkanı Bülent Taşan ın da eşlik ettiği ilçede Başkan Gökçek, otobüsten vatandaşları selamlayarak bayramlarını kutladı. Meydanda bulunan çocukların, Melih Amca hoş geldin sözleriyle karşılanan Başkan Gökçek, tüm çocuklara tek tek top, bebek, badminton raketi ve çeşitli oyuncaklar hediye etti. Meydanda bulunan çocuklar hediyeleri bir an önce almak için heyecanla otobüsün etrafını çevrelerken, büyükler de Başkan Gökçek e el sallayarak sevgi gösterisinde bulundular ve bayramını kutladılar. Daha sonra Güdül e hareket eden Başkan Gökçek, Ilıca Köyü ne uğrayarak cami avlusunda bulunan vatandaşların yanına gidip bayramlaştı. Güdül Belediye Başkanı Hava Yıldırım ın da eşlik ettiği turuna Güdül de devam eden Başkan Gökçek, çocuklara top dağıtımını burada da sürdürdü. Çocuklar hediyelerini alabilmek için heyecanla otobüsün etrafını sararken, Başkan Gökçek, çocukların sıraya girmelerini isteyerek, düzenli bir şekilde hediyelerini almalarını sağladı. Güdül den sonra Beypazarı na doğru hareket eden ve hediyelerden hiçbir çocuğun mahrum kalmaması için yol üzerinde Uruş Mahallesi ne de uğrayan Başkan Gökçek, burada bulunan çocukları da sevindirmeyi ihmal etmedi. Beypazarı İlçesi nde Belediye Başkanı Tuncer Kaplan tarafından karşılanan ve beraber hediye dağıtan Başkan Gökçek i, cadde ve sokaklarda adeta izdiham oluşturan çocuklar ve aileleri sevinç gösterileriyle selamladı. İçi çeşitli hediyelerle dolu otobüsten yol kenarında bulunan ve yüzlerinde bayram coşkusuyla hediyelerini bekleyen çocuklara futbol topu, basketbol topu, badminton raketi, oyuncak bebek, oyuncak araba dağıtan Başkan Gökçek, vatandaşlardan da büyük ilgi gördü.

7 7 EKONOMİ 24 Eylül 2015 Perşembe Gün kurusu fiyatları yarıya düştü MALATYA - NAİM BOŞ- KUT - "Dünya kayısı başkenti" olarak bilinen Malatya'da geçen yıl 30 Mart'ta yaşanan zirai don dolayısıyla fiyatları liraya çıkan gün kurusu kayısı, bu yıl rekoltenin yüksek olması sayesinde liradan satılıyor. Malatya Ticaret Borsası Başkanı Gürsel Özbey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye kuru kayısı üretiminin yüzde 90'ının, dünya kuru kayısı üretiminin ise yüzde 70'inin Malatya'da yapıldığını hatırlattı. Kayısının geçen yıl dondan yüzde oranında etkilendiğini anımsatan Özbey, bu sene yüzde oranında mahsulün olduğunu, kayısının bu yıl dondan yüzde 40 oranında etkilendiğini Özbey, geçen sene mahsulün olmamasının hem iç tüketimde hem dış tüketimde gün kurusu kayısının az satılmasına yol açtığını belirterek, "Güneş kurusu dalda, ağaçta meyve yere, toprağa veya beze serilerek kurutulmakta. Yani tamamen doğal bir şekilde meydana getirilmektedir. Ondan sonra çekirdeği çıkarılıp insanların tüketimine sunulmakta. Geçen sene 45 liraya satılan güneş kurusu bu sene liraya satıldı. Bu ne demek; geçen sene yarım kilo alan insanlarımız bu sene bir kilo hatta daha fazla Türkiye genelinde toplam 167 milyon zeytin ağacı var İsTANBUL - Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Ümmühan Tibet, "Önümüzdeki yıllarda ağaç sayımıza göre rekoltemizde de çok artış olacağına ve üretim miktarıyla da hedef koyduğumuz dünya ikinciliğini yakalayacağımıza inanıyoruz" dedi. UZZK'dan yapılan açıklamada, Konsey'in koordinatörlüğünde sektörün tüm bileşenlerinin katılımıyla oluşturulan uzman grubunun yaptığı tespitlerin sonuçları paylaşıldı. İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bursa, Manisa, Aydın, Muğla, Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, Kilis, Mersin, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa illerinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı il ve ilçe Tarım Müdürlüklerinden temin edinilen bilgilere göre, Türkiye genelinde toplam zeytin ağacı 167 milyon 847 bin 627 adet olarak belirlendi. Meyve veren 145 milyon 321 bin 360 adet ağaç olduğu tespit edilirken, bu oran geçen yıla göre 3,4 artış gösterdi. Meyve vermeyen ağaç sayısı ise geçen yıla göre yüzde 6,2 azalarak 22 milyon 526 bin 267 adet oldu. Ağaç başına ortalama 7,9 kilogram zeytin verimi ile üretim miktarına ilişkin ise şu bilgiler verildi: "Toplam zeytin dane üretiminin geçen yıla göre yüzde 5,2 azalarak 1 milyon 108 bin 188 ton, sofralık zeytinin geçen yıl ile aynı seviyede 397 bin 25 ton, zeytinyağının ise geçen yıla göre yüzde 15,9 azalarak 143 bin 115 ton elde edileceği tahmin edilmiştir. Geçtiğimiz iş yılında fiyatların sürekli yükseleceği beklentisi ile devreden zeytinyağı stoğumuzun yaklaşık 20 bin ton seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu durumda, devreden stok ile birlikte iş yılı toplam zeytinyağı miktarının 163 bin ton olduğu görülmektedir." Açıklamada görüşlerine yer verilen UZZK Başkanı Tibet, rekolte tahminlerinin mevsim başında yapılması dolayısıyla iklim koşullarındaki değişimlere bağlı olarak öngörülen rakamlarda sapmalar olabileceğini, yani üretilen zeytinin yağlığa ya da sofralığa kaydığını ve bunun da üretilen ürün miktarlarını değiştirdiğini aktardı. Tibet, şunları kaydetti: "Bu gerçekten hareketle sezon başladıktan sonra da tahmin edilen zeytin ve zeytinyağının gerçekleşip gerçekleşmeyeceği uzmanlarımızca kontrol edilecektir. Son 10 yıldır Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın destekleri ile dikilen ağaç miktarı ile ülkemiz, bu alanda İspanya'dan sonra dünyanın en büyük ikinci ülkesi konumuna ulaşmıştır. Ülkemiz zeytincilik sektörü yeni dikilen fidanların meyve vermeye başlaması ile sürekli bir gelişim içine girmiş ancak son üç yıldan beri yaşanan küresel ısınma ve olumsuz hava koşullarının etkisi ile maalesef bu gelişim üretim rakamlarına yansıtılamamıştır. Bununla birlikte 7-8 yıl önce olduğu gibi var ve yok yılları arasındaki makas çok azalmıştır. Önümüzdeki yıllarda ağaç sayımıza göre rekoltemizde de çok artış olacağına ve üretim miktarıyla da hedef koyduğumuz dünya ikinciliğini yakalayacağımıza inanıyoruz. Yeni iş yılımızın sektörümüze ve ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz." alım gücüne kavuştu. Bu da gün kurusunu tercih edenlere ikram niteliğinde olmaktadır" diye konuştu. Üreticinin bu senenin mahsulünü pazara getirmeye başladığını aktaran Özbey, hem tüketicinin hem de üreticinin geçen yıla oranla pazara daha fazla rağbet gösterdiğini kaydetti. Gün kurusu kayısının ihracatının da yapıldığını anımsatan Özbey, "Güneş kurusu özellikle Avrupa ülkelerine yakın bölgelere satılmakta. Çünkü güneş kurusu bir an önce tüketilmesi gereken bir ürün ama eğer bunu yıl boyu yemek isteyenler buzdolabında muhafaza ederlerse ürünümüz bir iki yıl dayanabilmekte. Buzdolabında saklanan kayısılar sabah dolaptan çıkarılarak hafif ıslatılarak yenilebilir" dedi. sağliğa ÇOK faydali Vatandaşların yıl boyunca Malatya'da gün kurusu kayısı bulma imkanlarının olduğunu belirten Özbey, borsalarının gayretiyle iç tüketimin de yüzde 3-5'lerden yüzde seviyelerine çıktığını Gün kurusunun pek çok yararının bulunduğunu hatırlatan Özbey, "Metabolizmayı çalıştırıyor, sindirim sistemini kolaylaştırıyor, kalbe iyi geliyor. Faydası çok olduğu için insanlarımız güneş kurusunu tercih ediyor" dedi. Özbey, tüketicinin gün kurusu alırken dikkat etmesi gerektiği belirten Özbey, "Bir defa gün kurusunun kendine özgü bir rengi var. Çok aşırı siyah olunca buna fazla rağbet etmesinler. Yani şöyle kararmış olanı almasınlar. Hafif kahverengiye çalan ve albenisi olan ürünleri alsınlar" önerisinde bulundu. Elektrikli araç trendi yeniden gündemde İsTANBUL - MUsAB TURAN - Otomotiv markalarının bu yıl Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı'nda (IAA) sergilediği elektrikli ve hibrid araçlar büyük ilgi görürken, elektrikli araç trendinin önümüzdeki dönemde gündemin üst sıralarına çıkacağı öngörülüyor. Üst gelir grubuna yönelik taşıt üreten markaların da elektrikli araca yönelmesi, "Türkiye'de elektrikli otomobil konusunda hangi noktada olunduğu" sorusunu akıllara getirdi. AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Türkiye Elektrikli ve Hibrid Araçlar Derneği (TEHAD) Kurucusu Berkan Bayram, 2011 yılında dünyada sadece 45 bin adet olan elektrikli araç satışlarının 2014 yılı içerisinde 500 bine ulaştığını kaydetti. Avrupa Birliği'nin yüksek CO2 salımı olan araçlara yüksek vergi sistemi uyguladığını belirten Bayram, bu durumun küresel otomotiv firmalarını standart yakıtlı araçlardan elektrikli ve hibrid modellere doğru geçmeye mecbur bıraktığını aktardı. Geçen yıl ABD'de yılda 300 bin, Japonya'da ise 100 bin elektrikli otomobil satıldığını aktaran Bayram, "Norveç'te otomobil sektörünün yüzde 14'ü elektrikli otomobillerden oluşmaktadır. Türkiye'de ise bu oran yüzde 1'in altındadır" dedi. Bayram, 2017 yılında elektrikli ve hibrid otomobillerin toplam satışının 6 milyona, 2020'de ise 9 milyona ulaşacağını belirterek, 5 yıl sonra satılan her 10 otomobilden 2'sinin elektrikli ya da hibrid otomobil olacağını Geçen yıl dünyada en çok satılan elektrikli otomobilin 61 binlik satışa sahip Nissan LEAF olduğunu belirten Bayram, bu modelin Türkiye'de satışa dahi çıkmadığını kaydetti. Dünyada üretilmiş en uzun menzile sahip elektrikli otomobilin 432 kilometre gidebilen Tesla S85D olduğunu aktaran Bayram, "Ülkemizde ise 400 kilometre üstü menzili sadece DMA firmasının dönüşümünü yaptığı Elektrikli Toyota elde edebilmiştir. Ancak bu aracın seri üretimi için aradığı desteği kamu kesiminden alamaması, işleri içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir" ifadelerini kullandı. Elektrikli araçların Türkiye'de etkin bir şekilde kullanılması için farkındalığın artması gerektiğini belirten Bayram, devlet desteğinin hayati önemde olduğunu Bayram, Türkiye ekonomisinin dengesini bulabilmesi için nitelikli tasarrufun önemine dikkati çekerek, taksi, dolmuş ve otobüslerin süratle elektrikli araca dönüştürülmesi gerektiğini savundu. Türkiye'de elektrikli ve hibrid otomobillerin yaygınlaşmasının ancak yerel yönetimlerin akıllı ulaşım sistemlerine entegrasyonu ile mümkün olabileceğini belirten Bayram, bunun için kent içi toplu taşıma sisteminin yeniden ele alınması gerektiğini kaydetti. Özellikle yerel yönetimlerin, yolcu araçları filosunda yüzde 50 oranında elektrikli ve hibrid araçlara yer vermelerinin gerektiğini vurguladı. Elektrikli otomobil konusunda az çok bilgisi olan tüketicinin, aracı tecrübe etme konusunda hiçbir fırsatı bulunmadığını belirten Bayram, "Öncelikle toplu taşımayı yoğun şekilde kullanan tüketiciler için, otobüs ve minibüs hatlarındaki araçlar ile taksiler belli kademelerde elektrikli hale dönüştürülmelidir. Bu uygulama ile öncelikle kent yaşantısı içerisinde halkın belli bir seviyede elektrikli ulaşım konusunda bilinç sahibi olması, deneyimleme şansı bulduğu elektrikli taksi, minibüs ve otobüs hakkında fikir sahibi olması sağlanacaktır" diye konuştu. küresel e-ticaret cirosu 2 trilyon dolara ulaştı ANKARA - BAHATTİN GÖNÜLTAŞ/ZEYNEP AKYIL - Dünya genelinde e-ticaret cirosu geçen yıl yüzde 24 büyüyerek, 1 trilyon 943 milyar dolar oldu. Türkiye'nin 2014 yılındaki e-ticaret cirosu ise 11,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Avrupa'da faaliyet gösteren e-ticaret şirketlerinin ve derneklerinin üye olduğu "Elektronik Ticaret Avrupa"nın Küresel 2015 Raporu'na göre, şirketlerin tüketicilere yönelik e-ticaret cirosu geçen yıl yüzde 24 oranında artış gösterdi. Buna göre 2014 yılında küresel ticaret cirosu 1 trilyon 563,8 milyar dolardan 1 trilyon 943 milyar dolara yükseldi. Toplam 1,9 trilyon dolarlık cironun 770 milyar dolarlık kısmı Asya Pasifik Bölgesi kaynaklı gerçekleşti. Söz konusu ticaretin cirosu, Avrupa'da 567 milyar dolar, Kuzey Amerika'da 523 milyar dolar, Latin Amerika'da 37,4 milyar dolar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerinde ise 21 milyar doları buldu. DÜNYA E-TİcARETİNİN DÖRTTE BİRİ ÇİN KAYNAKLI Geçen yıl Asya Pasifik bölgesindeki e-ticaret bir önceki yıla kıyasla yüzde 44,3 artış gösterirken, Ortadoğu ve Afrika bölgesinde yüzde 21,5 büyüdü. Avrupa ve Latin Amerika bölgesinde nüfusun yüzde 75'i internet kullanırken, Asya Pasifik Bölgesi'nde bu oranın yüzde 39 olması dikkati çekti. Raporda, Asya Pasifik bölgesinde kişi başına düşen gelirin ve perakende altyapısının artırılmasıyla e-ticaret gelirlerinin yakın gelecekte çok güçlü şekilde yükseleceği belirtildi. Söz konusu bölgede e-ticaretin bu kadar yüksek gerçekleşmesinde dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Çin etkili oldu. Buna göre geçen yıl Çin'in e-ticaret cirosu yüzde 63,8 artışla 538,1 milyar dolara yükseldi. Ciroda ikinci sırada 483 milyar dolarla ABD yer alırken, bunu 169 milyar dolarla İngiltere, 136 milyar dolarla Japonya, 95 milyar dolarla da Almanya izledi. TÜRKİYE BÖLGEsİNDE ÜÇÜNcÜ sirada Raporda Güney Avrupa listesinde yer alan Türkiye ise İspanya (16,9 milyar avro) ve İtalya'dan (13,3 milyar avro) sonra 9,8 milyar avro (11,2 milyar dolar) ile üçüncü sırada yer aldı. E-Ticaret üzerinden kişi başına yapılan harcama İngiltere'de ortalama 4 bin 82 doları bulurken, ABD'de 2 bin 888 dolar, Fransa'da 2 bin 126 doları, Çin'de ise bin 703 dolara ulaştı. 2023'e kadar enerjiye 160 milyar dolarlık yatırım gerekiyor ANKARA - HÜsEYİN ERDOğAN - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye'de 2023 yılına kadar enerji ekipmanları üretimi için ortalama 150 ila 160 milyar dolarlık bir yenilenebilir enerji yatırımı yapılması gerektiğini AA muhabirine Türkiye'deki enerji yatırımları ve ihracatını değerlendiren Büyükekşi, yatırımların ve enerji ekipmanların üretilmesinin daha fazla desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Büyükekşi, Türkiye'de üretim için mutlaka bir teşvike ihtiyacın olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: "Genelde hidroelektrik, rüzgar, ve termik santrallerinde kullanılan malzemeler konusunda biz Türkiye'nin yeteri kadar üretimi olmadığını görüyoruz. Bu nedenle hepsi ithal geliyor. Bunun için de Türkiye 2023 yılına kadar neredeyse milyar dolarlık bir yenilenebilir enerji yatırımı yapması gerekiyor. Ayrıca Türkiye'de üretilmesi için mutlaka bir teşvike ihtiyaç var. Bunların özellikle yabancı ve yerli yatırımcının birlikte bir teknoloji transferi yapması lazım özellikle bunun altını çizmek istiyoruz. Türkiye sadece ihracat amaçlı değil Türkiye'nin içinde de bu ihtiyaç var ve böyle bir yatırım yapılırsa önce yurt içinde malını satar sonra da ihracat imkanı doğar." Büyükekşi, kablo ihracatı konusunda Türkiye'nin iyi olduğunu bildirerek, yurt içindeki talebin karşılandığı ve yurt dışına satışının yapıldığını aktardı. "HÜcRELERİN TÜRKİYE'DE ÜRETİLMEsİ LAZIM" Büyükekşi, güneş panellerinin yurt içinde üretilmesiyle ilgili soru üzerine şöyle konuştu: "Türkiye'de güneş panelinden önce panellerde kullanılan ana maddenin yani hücrelerin üretilmesi gerekmektedir. Herhangi bir şekilde ithal edilip belli süreçlerden geçirilip ihraç edilmesi bize katma değer olarak çok fazla bir değer sağlamıyor. Bizim tam tersi güneş enerjisinde de hücreleri yapacak teknolojiyi transfer edip, gerek yabancı gerek Türk yatırımcıyla iş ortaklığı yaparak bu konuda adım atmaları Türkiye için daha faydalı olur."

8 8 24 Eylül 2015 Perşembe EKONOMİ Özdebir: Türkiye ekonomisi o kadar kırılgan bir ekonomi değil ANKARA - Ankara Sanayi Odası Başkanı (ASO) Nurettin Özdebir, dünya ekonomisi ve Türkiye'nin pazarlarındaki sıkıntılara karşın ülke ekonomisinin ifade edildiği kadar kırılgan olmadığını belirterek, "Şu anda dünyadaki konjonktür ve etrafımızdaki olaylar, Türkiye'nin üzerindeki baskılar morallerimizi bozuyor ama bu ilelebet devam edecek bir şey değil" dedi. Özdebir, gazetecilerle sohbet toplantısında, hem Türkiye hem de dünya ekonomisinin kritik dönemlerden geçtiğini Terör olayları nedeniyle iç piyasada endişelerin artıp artmadığının sorulması üzerine Özdebir, olaylar dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde iş hayatının tıkandığını dile getirdi. İş yapılamaması durumunda insanların borçlarını ödeyemeyeceğinin altını çizen Özdebir, sanayicinin şikayet etmesine karşın istisnasız herkesin cirolarının geçen yıla göre arttığını söylediklerini aktardı. "sanayide çarklar dönüyor" Ülke genelinde organize sanayi bölgelerinde kullanılan elektrikte de yüzde 10 civarında artış olduğunu kaydeden Özdebir, "Bu, sanayide çarkların döndüğünün bir göstergesi" diye konuştu. Bu durumda insanların neden şikayet ettiğinin sorgulanması gerektiğini belirten Özdebir, ödeme vadelerinin uzamasının, sanayicinin moralini bozan unsurlardan olduğunu ifade etti. Piyasada genel kabul gören vade süresinin 90 gün olduğunu anlatan Özdebir, bugün itibarıyla 2016 yılının şubat, mart aylarına dönük çek ve senetlerin yazıldığını bildirdi. "türkiye EKoNoMisi o KAdAR KIRIlgAN değil" Tahsilat konusunda da sıkıntılar yaşandığına işaret eden Özdebir, "Bir de bunun üzerine 7 Işık, kadın istihdamının ülkelerin gelişmişlik düzeyinde önemli bir kriter olduğunu KOSGEB destekliyor, kadınlar patron oluyor ANKARA - Mehtap Yılmaz Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığının (KOSGEB) yaklaşık 7 bin kadını iş sahibi yaptığını bildirerek, "KOS- GEB bugüne kadar girişimcilere yaklaşık 265 milyon lira karşılıksız hibe desteği sağladı, bu desteğin 100 milyon lirasını kadın girişimcilerimiz kullandı" dedi. Işık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadın istihdamının ülkelerin gelişmişlik düzeyinde önemli bir kriter olduğunu Hükümet olarak kadınların iş hayatına kazandırılmasına yönelik politikaları çok önemsediklerini belirten Işık, bu kapsamda KOSGEB'in de kadın girişimciliğinin gelişmesi için stratejik adımlar attığını anlattı. Girişimcilik Destek Programı adı altında 2010 yılında girişimcilere destek vermeye başlayan KOSGEB'in 19 bin 353 kişiyi iş sahibi yaptığını bildiren Işık, bu rakamın yaklaşık 7 bininin kadın girişimcilerden oluştuğuna dikkati çekti. Işık, Girişimcilik Destek Programının ilk ayağı olan uygulamalı girişimcilik eğitimlerine katılımların devam ettiğini ifade etti. Bugüne kadar 321 bin 575 kişinin uygulamalı girişimcilik eğitimleri sertifikalarını alarak KOSGEB'in yeni girişimci desteğinden faydalanabilecek konuma geldiğine değinen Işık, bu katılımcıların da 146 bin 876'sının kadın girişimci adayı olduğunun altını çizdi. KOSGEB'in girişimcilere yaklaşık 265 milyon lira karşılıksız Haziran'da seçim yapıldı ve hükümet kurulamadı. İkinci bir seçim yapılacak? Bunun sonuçlarından ne çıkacak? En iyimser tahminlerle tek başına iktidar çıksa bile bu iktidar eskisi gibi konforlu bir iktidar olmayacak gibi insanların endişeleri var" değerlendirmesinde bulundu. Söz konusu endişelere hak verilmesi gerektiğini vurgulayan Özdebir, buna karşın Türkiye'nin bundan 10 yıl önceki Türkiye olmadığını kaydetti. Özdebir, "Her şeye rağmen Türkiye ekonomisi o kadar kırılgan bir ekonomi değil. Şu anda dünyadaki konjonktür ve etrafımızdaki olaylar, Türkiye'nin üzerindeki baskılar morallerimizi bozuyor ama bu ilelebet devam edecek bir şey değil" dedi. hibe desteği sağladığını kaydeden Işık, desteğin 100 milyon lirasının kadın girişimciler tarafından kullanıldığını bildirdi. Kadın girişimciler söz konusu olduğunda pozitif ayrımcılık yapıldığını vurgulayan Işık, bu kapsamdaki uygulama sonuçlarının memnuniyet verici olduğunu dile getirdi. KAdINlARA "girişimci olun" çağrisi Işık, daha fazla kadın girişimci adayının KOSGEB eğitimlerinden yararlanması çağrısında bulunarak, "Kadınlarımız kendi işlerini kursun, istihdama katkı sağlasın diye KOSGEB Girişimcilik Eğitimi'nden sonra 30 bin lira karşılıksız hibe-destek, daha sonra da faizsiz 70 bin lira kredi veriyoruz. Kadınlar, iş hayatına katılma konusunda yıl öncesine göre daha arzulu ve aktifler ama oranlar yeni Türkiye için yeterli değil. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda kadın girişimci sayımız da her geçen gün hızla artmalı" diye konuştu. Kadının eğitim seviyesi ve ülkedeki teknoloji düzeyi yükseldikçe kadın istihdamının da arttığına dikkati çeken Işık, "Üretimde beden gücü azalıp, beyin gücü ve beceri seviyesi arttıkça kadın istihdamı yükseliyor. Veriler hangi yolda ilerlememiz gerektiğini çok güzel bir şekilde gösteriyor. Bu husus Türkiye'deki eğitim, üretim ve toplam kalkınma açısından olmazsa olmazımızdır" değerlendirmesinde bulundu. ANKARA- ERdAl çelikel- Türkiye'nin yılın 7 ayında Çin'den gerçekleştirdiği demir-çelik ürünleri ithalatı miktar bazında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 194 artarak 1 milyon 52 bin tona yükseldi. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) verilerine göre, söz konusu dönemde en yüksek oranlı artış uzun yarı ürün ithalatında yaşandı. Çin'den bu alanda yapılan ithalat, temmuz ayı itibarıyla yıllık bazda bin 587 katına çıkarak 96 tondan 152 bin 397 tona ulaştı. Anılan dönemde toplam demirçelik ithalatı da 3 katına yükselerek 1 milyon 52 bin ton olarak hesaplanırken, tutar bazında ithalat ise yüzde 52 artış göstererek 970 milyon dolara çıktı. "serbest ticaret KuRAllARINA uymuyorlar" Çin'den yapılan demir-çelik ithalatındaki son gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, bu yıl Çin'deki üretimin tüketime göre daha az düşmesinin bu ülkenin küresel piyasalara daha fazla mal satması sonucunu doğurduğunu Çin'in dünyaya çok düşük fiyatlarla mal sattığının altını çizen Yayan, küresel piyasanın yanı sıra Türk piyasasının da Çin çelik ürünleri tarafından işgal edildiğini dile getirdi. "Çin, serbest ticaret kurallarına uymadan küresel piyasaları tahrip eden bir yaklaşım sergiliyor" diyen "sanayinin üretim KAbiliYEti düzeliyor" Özel sektörün yurtdışı borçlarının çevrilmesi gerektiğinin altını çizen Özdebir, söz konusu borçlara ilişkin maliyetlerinin artacağını, bunun karşılanabilmesi için de ihracat yapılmasının zorunlu olduğunu Özdebir, Türkiye'nin ihracat pazarlarında çeşitli nedenlerle sıkıntılar bulunduğuna dikkati çekerek, söz konusu sıkıntıların uzun sürmesinin beklendiğini dile getirdi. Avrupa pazarlarına çıkış konusunda da sorunlar bulunduğunu anlatan Özdebir, "Türk mallarının Avrupa'ya erişimi zorlaştı" ifadesini kullandı. Söz konusu sorunlara karşın, ithal malların çok yüksek oranda pahalılaşması nedeniyle yerli mallara talebin arttığını vurgulayan Özdebir, özellikle sanayide kullanılan yatırım mallarında da benzer bir durumun ortaya çıktığını belirtti. Kur seviyelerinin aniden yükselmesi ile firmaların ciddi bir kur riski ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Özdebir, "Diğer taraftan Türk sanayisinin üretim kabiliyetinde düzelme de var" dedi. Dünyadaki düşük büyüme hızı sürdüğü müddetçe Türkiye'nin de özlediği büyüme rakamlarına ulaşmasının zor olduğunu kaydeden Özdebir, ekonominin 3. çeyrekte de 2. çeyrekte olduğu gibi beklentilerin üzerinde büyümesinin öngörüldüğünü Yerli ürünlere talebin arttığı bir noktada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ve ekonomi yönetiminin de bunu destekleyici tedbirler alması gerektiğini dile getiren Özdebir, "200 bin üzerinde emekli, kredi kartı ve tüketici borçları nedeniyle bankalar nezdinde takibe düşmüş durumda. 36 ayla sınırlandırılmış olan yeniden yapılandırmada bankaların elini serbest bırakmak lazım. Ekonomi yönetimi ve BDDK diyor ki 'şundan fazla taksit yapamazsın.' Yapsın kardeşim. Bu, borcun tahsil edilebilirliğini artırır" değerlendirmesinde bulundu. Çin den demir-çelik ithalatı hız kesmiyor Yayan, bu ülkeyle ticaret yapılırken dikkatli olunması uyarısında bulundu. "türkiye'nin çelik sektörüne ihtiyaci var" Çinli üreticilerin gerek merkezi gerekse yerel yönetimleri tarafından ciddi şekilde desteklendiklerini vurgulayan Yayan, bu ülkedeki üreticilerin ham madde olarak kullanılan hurdayı yüzde 30 daha ucuz alabildiklerini ifade etti. Çin'de verilen bir teşvikin etkisi azalır azalmaz hemen yenisinin uygulandığına dikkati çeken Yayan, "Onların çelik sektörü önemli de bizim ki değil mi? Türkiye'nin çelik sektörüne ihtiyacı olduğu tüketimdeki artıştan belli. Türkiye'deki tesislerin kapasitesini artırabilirsek yıllık 50 milyon tona kadar üretim yapabiliriz" değerlendirmesinde bulundu. Dahilde İşleme Rejimi kapsamında Çin'den yapılan ithalatta 6 katlık artış yaşandığına dikkati çeken Yayan, bu nedenle rejime ilişkin uygulamaların gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Yayan, Dahilde İşleme Rejiminin ithal edilen malın Türkiye'de işlenerek ihraç edilmesi esasına dayandığını hatırlatarak, şunları kaydetti: "İhracat yapılması kaydıyla ithalat yapılınca bir şey söylemek kolay olmuyor ama burada çarpık iki husus var. Birincisi ihracat kaydıyla getirilen, muhtemelen kalitesiz, ürünler yurtiçinde satılıyor ve Türkiye'den kaliteli ürünler ihraç ediliyor. Bu da ülkeye kalitesiz ürünler girmesine yol açıyor. Terör saldırıları gıdayı da vuruyor istanbul- Ülke genelinde bu yıl gıda üretiminin oldukça verimli geçtiği ancak bölücü terör örgütü PKK'nın saldırıları ve tırları yakması nedeniyle gıda fiyatlarında artış meydana geldiği bildirildi. Terör örgütü PKK'nın saldırıları, Irak, İran gibi ülkelerden gelen gıda yüklü tırları yakması verimli bir sezon geçmesine rağmen gıda fiyatlarına olumsuz yansıdı. Saldırılar nedeniyle üretici ve tüccarlar ürünlerini Batı illerine yollamakta zorlanırken, bölgedeki üreticiler de ürünlerinin hasadında güçlük yaşıyor. İstanbul Gıda Toptancı Tüccarları Derneği (İGTOD) Başkanı Mustafa Karlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu yıl hava şartlarının gıda üretimi açısından genelde olumlu geçtiğini ve ülkede nohut hariç tüm ürünlerde üretimin yeterli olduğunu Hava şartları ve başka nedenlerle bazı ürünlerin üretimi ve fiyatında dalgalanmalar olabildiğini kaydeden Karlı, geçen yıl kuru fasulyede yaşanan bu durumun, bu yılsa nohut ve kırmızı mercimekte yaşandığını ifade etti. Mustafa Karlı, fiyatlarda geçen yıla oranla ciddi bir artış olmadığını dile getirerek, "Mevsimin aşırı yağışlı geçmesi nedeniyle nohut üretimi az oldu. Bu da nohut fiyatını arttırdı. Bunun yanında kırmızı mercimekte biraz artış var. Kırmızı mercimek üretimi gayet iyi ancak dünyada bu üründe bir sıkıntı yaşandı. Bundan dolayı geçen yılların tersine ithalat değil, ihracatı yapıldı. Bu da fiyatını arttırdı" dedi. Gıda konusunda genelde her şey olumlu giderken, bölücü terör örgütü PKK'nın son dönemde başlattığı saldırıların üreticiden tüketiciye her kesimi vurmaya başladığını ifade eden Karlı, ürün sevkıyatında sıkıntı yaşandığını anlattı. Karlı, şunları kaydetti: "Bazı ürünler hiç geçemiyor. Mesela daha yeni 25 ton hurma araçlarla birlikte yakıldı. Başta Irak ve İran olmak üzere doğu ülkelerinden gelen ürünler var. Doğu bölgemizde üretilen ürünler de var. Teröristler tırların geçişine izin vermiyor. Bu tedirginlik oluşturuyor. Bunların Batı'ya geçişinde çok sıkıntı var. Ürün sıkıntısı olmamasına karşın bu tür olaylar fiyatları artırıyor. Üreticiler de çok etkileniyor. Saldırılar nedeniyle millet dışarı çıkamıyor. Ürünler tarlada kalıyor, toplanamıyor, tarlada çürüyor. Böyle devam ederse çok kişi ürünlerini tarladan alamayacak." ÇAYKUR, Rusya pazarına yeni ürünüyle girmeye hazırlanıyor RiZE- ÇAYKUR yetkilileri, Rusya'da katıldıkları "World Food Moscow 2015" fuarında, "Golden İstanbul" çayı ile soğuk çay "Didi"yi tanıttı. ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 70 ülkeden bin 500'e yakın firmanın yer aldığı, gıda sektörünün en önemli fuarlarından WorldFood Moscow 2015'e katıldıklarını belirtti. Fuarda, ÇAYKUR'un yeni ürünü "Golden İstanbul" serisini ve Türkiye pazarında çok kısa sürede başarı sağlayan soğuk çay "Didi"yi tanıttıklarını ifade eden Sütlüoğlu, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Rusya pazarına yeni ürünümüzle girmeye hazırlanıyoruz. Rusya ve bu bölge önemli bir pazar. Biz de bu pazara etkin ve profesyonel biçimde girmenin gayreti içindeyiz. Rusya'da derin bir çay kültürü var. Ruslar ağırlıklı olarak siyah çayı tüketiyor. Diğer ülkelerle kıyaslanmayacak kadar çay tüketiyorlar. Rusların içtiği çay damak tadı olarak da bize yakın. Şu anda ağırlıklı olarak Hindistan ve Çin çayını tüketiyorlar." Sütlüoğlu, Rus çay kültürüne, damak tadına ve demleme alışkanlığına uygun 'Golden İstanbul' çayını ürettiklerini belirterek, bu çayla Rus pazarına etkili giriş yapacaklarını, Türkiye'nin kar altında yetişen ve üretiminin hiçbir aşamasında pestisit kullanılmayan sağlıklı çayını dünyaya tanıtmaya çalıştıklarını kaydetti. Fuarda ÇAYKUR'un soğuk çayı Didi için de olumlu tepkiler aldıklarına dikkati çeken Sütlüoğlu, "Didi'miz bir dünya markası olma yolunda hızla ve emin adımlarla ilerliyor. Şu ana kadar 47 ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Bu sene sonuna kadar 60 ülkeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki sene de 100 ülkeye ihracatı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN ORTA OYUNLARINDA MÂNİ VE MANİYE AYAK VERMEK-2 Ortaoyunlarında mâni söyleyen genellikle Külhanbeyi ve Kayserilidir. Bunların yanında Pişekâr, Şirin, Zenne, Acem, Hırbo, Kürt gibi kişiler de mâni söylerler. Külhanbeyi'nin söylediği mâni genellikle "ayaklı mâni", diğer kişilerin söylediği mâniler ise "düz mâni"lerdir. Külhanbeyi'nin söylediği mâniler genellikle "beş dizeli kesik mâni" olup uyaklar cinaslıdır. Bu nedenle bunlar "cinaslı mâni" özelliği taşırlar. Aslında bu mâniler "İstanbul mânileri"dir. Çünkü "adam aman" tekerlemesiyle başlar. Tekerlemenin ardından gelen sözler, mâninin uyağını belirler. Külhanbeyi'nin "Bahçe" oyununda mâniler şunlardır: Adam aman nem alır Yatma güzel toprakta Mah cemâlin nem alır Gökten Azrail inse Candan başka nem alır. Bu mâni "Çivi Baskını" oyununda da Külhanbeyi tarafından söylenir: Adam aman güle naz Bülbül kanadın kırılsın Ne ettin güle naz İndim yârin bahçesine Ağlayan çok gülen az *** Adam aman cin eler Süleyman kurdu binayı Toprağını cin eler Bak şu sanatkâr ustaya Neler yapmış şekerci neler *** Aşşaları geze geldik İnci mercan dize geldik Benim hürmetli efendim Arzuladık size geldik "Çivi Baskını" oyununda Külhanbeyi'nin söylediği mâniler şunlar: Adam aman ne dersin Çiftçi mahsulden başka Ne toplasın ne dersin Moruk geldik meydana Sen bu İşe ne dersin *** Adam aman sorsan a Bana sordun bilmedim Başkasına sorsan a Sana cevap veren yok Bir de bana sorsan a *** Mariz yedik moruktan Helva olmaz koruktan Seller akar oluktan Kesilmedik soluktan *** Ben çıkarsam aradan Kurtulma sen yaradan Korkmam yüzü karadan Düşman yine sıradan "Gözlemci" adlı oyunda Kayserili'nin söylediği mâniler ise düz mânilerdir. Seni bir çırmıha gersem Uzahtan da yakın görsem Seni yüksekte görünce Dil gurusun bir kelâm dirsem *** Gapısı da gapuna bahar Bahışı da yüreğim yahar Gayseri'nin gızları Yumurtaya gulp tahar İkinci mâni "Büyücü Hoca", "Ferhat İle Şirin", "Fotoğrafçı" adlı ovunurda da Kayseri'li tarafından söylenir. "Ferhat ile Şirin" adlı oyunda Pişekâr ve Şirin'in söyledikleri düz mâniler şunlardır: PİŞEKÂR- Görünüp reftar-i nâz ile Uşşâkın bir niyaz ile Senin hüsn ü ânın âyâ Bitirmez elfâz ile ŞİRİN- Lûtufkârsın vefakârsın Gönlüme taht-ı revansın Medhine yetmez lisânım Uşşak-ı bîamansin ŞİRİN- Şirin aslaa olmaz sensiz Olamazsın sen de bensiz Buna çark-ı felek derler Olur mu insan kedersiz "Fotoğrafçı adlı oyunda Zenne ve Acem in söylediği düz mâniler ise şöyledir: ZENNE- Nedir bu cazip etvârın Medâyihtir senin kârın Yıkılmış olsa da cami Yerinde hâlâ mihrabın ACEM- Dilerim Cânânı bulam Derdinin dermanı olam Nirdesiz ey Salkım-inci Vuslata ben nice varam "Gözlemeci" adlı oyunda Hırbo ve Kürt'ün söylediği düz mânilerde şunlardır: HIRBO- Anuş vardım yanına Eylüğün eyle bana Yavlarurum ben sana Datlu gadın mehraba KÜRT- Erzincan'dan Kemah'dan Yâr gelir oynamandan Barmaklarım yoruldu Zil çalıp oynamahdan Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) İstanbul Şubesi'nce düzenlenen Çınaraltı Sohbetleri'nde Azerbaycanlı yazar, senarist, yönetmen ve gazeteci Orhan Fikretoğlu'nun "Ölü Metin" eseri anlatıldı. İSTANBUL - Azaklıoğlu Necati Bay Eğitim Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı'ndaki etkinliğe katılan yazar Fikretoğlu, kitabın oluşmasında emeği geçenlere minnetar olduğunu belirterek, kitabı Türkiye Türkçesine çeviren Gedikli'nin, kitabı kendisinden daha iyi anlattığını dile getirdi. Yazar Fikretoğlu, kitabın anlattığı insanların İstanbul'a gelmeyen ve buna vakti olmayan kişiler olduğunu kaydederek, "Onlar kurallar çizdiler. Milleti sevmeyi öğrendiler. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan insanlar bize çok benzeyen insanlar. Ama bugüne kadar Azerbaycan'da olan çoğu şeyi bilmiyorlar. Benim bu kitapta yazdığım hakikatler Türkiye'ye ulaşmadı" diye konuştu. Kitabı Türk toplumuna olan sevgisi dolayısıyla çevrildiğinin altını çizen Fikretoğlu, şunları söyledi: "Aslında Rusça bir çok kitabım var ama bu coğrafyaya bağlılık benim için çok mühim. Burda gördüklerimden sonra sizi barışa, milli barışa, tefekküre yakınlaşmaya çağırıyorum. Bu da çok mühim. Toplumlararası kültürün olgunlaşması için edebiyat çok mühim bir saha. Edebiyatın, yeni fikirlerin bizim coğrafyadan gelmesi, burda hayata geçmesi, bence hepimizi daha geniş bir alana çıkarabilir." Yazdığı insanların Türkiye'de de tanınmasını ve anlaşılmasını istediğini vurgulayan Fikretoğlu, "Yegane isteğim, bu kitabın anlaşılmasıdır" dedi. Kitabı Türkiye Türkçesine çeviren Prof. Dr. Fethi Gedikli de eserin günümüz insanını anlattığını belirterek, "Çağımız insanı, yalnız ve hastalıklıdır. Bilinci yaralıdır. Orhan Fikretoğlu da eserinde bundan bahsediyor" ifadelerini kullandı. Ölü Metin'in hızlı bir şekilde tüketilecek bir kitap olmadığını dile getiren Gedikli, "Müslüman Türkler'in yirminci yüzyıl boyunca yaşadıkları benzersiz bir yıkım. Büyük felaket postmodern bir tarzda işlenmektedir. Biz Türkiyelilerin bir kez yaşadığı alfabe değişikliğini, yazarın memleketinde yaşayanlar bir yüzyıl boyunca üç kez tecrübe etmişlerdir. Böylece biz ama daha çok da Azerbaycanlılar yani hepimiz hafızasız kalmış olduk. Bin yıl boyunca atalarımızın yazıp çizdikleri birden bire bize yabancılaşmış, 'ölü metin' haline gelmiştir" diye konuştu. 24 Eylül 2015 Perşembe9 Çınaraltı Sohbetleri'nde Ölü Metin konuşuldu Ecdat yadigarı 4 bin eser elden geçirildi KONYA - Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, yılları arasında ülke genelinde yaklaşık 4 bin kültürel varlığın restorasyonunun gerçekleştirildiğini bildirdi. Selçuklu ve Osmanlı eseri yüzlerce han, hamam, cami, mescit, çeşme, köprü ve kemer, son yıllarda restorasyon çalışmalarıyla adeta yeniden hayat buluyor. Başta Türkiye olmak üzere Balkanlar ve Orta Doğu'daki ecdat yadigarı kültürel varlıklar, Vakıflar Genel Müdürlüğünün çalışmalarıyla turizmin hizmetine sunuluyor. Vakıflar Genel Müdürü Ertem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de 2002'den itibaren çok önemli restorasyonlar gerçekleştirdiklerini Hem sayısal olarak hem de proje bazlı önemli işlere imza attıklarını ifade eden Ertem, "Türkiye'de son 13 yılda 4 bin civarında kültürel varlığımızın restorasyonunu gerçekleştirdik. Her yıl 250 şantiyeyi ayakta tutuyoruz. Bu, çok önemli bir rakam. Bunu daha da artırmaya gücümüz yeter ancak 'Hem kontrollü olsun hem de daha kaliteli restorasyon olsun' diye sayıyı 250 ile sınırladık" dedi. Ertem, bundan sonra da yüksek tempoda çalışmaya devam edeceklerini belirterek, şunları kaydetti: "Bütün eserlerin restorasyonunu tamamlayacağız. Bunların geleceğe taşınması konusunda misyonumuzu yerine getireceğiz. Yılda 250 şantiyemizde çalışma devam ediyor. Bunların da çoğu camidir. İnsanların ibadet ihtiyacını karşılamak için önceliği camilere verdik. Diğer eserlerin de projelerini çizdiriyoruz. Bu yapıldıktan sonra yıkılsa da zaten yenisini yaparız. Önemli olan da projeleri çizmek. Zaten bütün eserlerin hemen hemen hepsinin projesi çizildi." Tarihi kültürel varlıklar bakımından en zengin illerin başında İstanbul'un geldiğini vurgulayan Ertem, bu kentte de Sultanahmet Camii dışında restorasyonu yapılmayan hiçbir eserin kalmadığını aktardı. Son dönemde Edirne ve Konya'da restorasyon çalışmalarına ağırlık verdiklerine dikkati çeken Ertem, şöyle konuştu: "Bu çalışmaları yurt sathında imkanlarımız ölçüsünde devam ettireceğiz. Ecdat yadigarı kültürel mirasımıza sahip çıkıyoruz. İnanıyorum ki bundan sonra bu sayıda restorasyon ihtiyacı kalmayacak. Restorasyona ihtiyaç duyulan cami yok. Geride yapmamız gereken medreseler, hamamlar var. Tarihin çeşitli dönemlerinde yok olmuş, farklı müdahalelerle ortadan kaldırılmış eski eserlerimiz var. Onların fotoğraflarına ulaşıp, aslına uygun ihya edilmesine yönelik projemiz var. İnşallah onları da hayata geçireceğiz." Bosna Hersek'teki Hisarbey Hamamı'nın yurtdışında gerçekleştirdikleri ilk restorasyon olduğunu belirten Ertem, bu eserin tamamlanarak açılışının yapıldığını bildirdi. Bosna Hersek'te iki eserin daha restorasyon ihalesinin yapıldığını anlatan Ertem, "Kosova'da 3, Makedonya'da 1 işimiz devam ediyor. Üç önemli eserin de ihalesi yapılma aşamasında. Buradaki eserlerin projesi de yoktu. Şimdi bunun üzerine çalışıyoruz. Balkanlar, Orta Doğu ayrımı yapmaksızın, Osmanlı coğrafyası olarak algıladığımız her mekan ve toprak, vakıf toprağıdır. Ecdat gitti vakıf kurdu. Onların sorumluluğunun bizde olduğunu düşünüyoruz. Ağırlığı Balkanlar'a verdik. Orada rahat çalışma imkanı buluyoruz. Yemen'de de bir çalışmamız var" dedi. SAMDOB Arda Boyları balesini sahneledi SAMSUN - Samsun Devlet Opera ve Balesi (SAMDOB), "Arda Boyları Balesini sanatseverlerle buluşturdu. Trakya yöresine ait türkülerden olan ve genç Halime ile Recep'in hikayesini anlatan "Arda Boyları"nı modern dansla harmanlayarak anlatan Arda Boyları Balesi, Samsun'da Özgür Adam İnanç''ın reji ve koreografisiyle Atatürk Kültür Merkezinde sahnelendi. Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar, Çalın Davulları, Dere Geliyor Dere gibi sevilen türkülerin çok sesli müzikle yorumlandığı Arda Boyları'nın müzik düzenlemesini İsmail Sezen ve Arda Erdem yaptı. Kareografisi ve rejisi Özgür Adam İnanç tarafından gerçekleştirilen eserin, dekor tasarımı Hakkı Kandır, kostüm tasarımı Gülnur Çağlayan, ışık tasarımı ise O. Murat Yılmaz'a ait. Eserde, Merve Gürer ''Halime'', Erkin İnan ''Recep'', Nazmiye Khozasvili ''Anne'', Arzu Kaya ''Fatma kadın'', David Khozashvili ''Ağa'', Damla Oktay ''Zehra'', Orkun Baydoğan ''Cemil'', A. Cem Şenoğlu, Burak Bilgilioğlu, Çağıl Han Öztornacı'' Fatma kadının adamları'', Y. Emre Örgüt ''İsmail'', Zeynep Bengier, Merve Bengier, Cansu Bekaroğuları, Özlem Özdemir, İdil Şengül, Özgün Barılı, Serkan Bucuga, Onur Ünsün, Çağıl Han Öztornacı, A. Cem Şenoğlu ve Gökhan Yüksel ''köy ahalisi ve ağanın adamları'' rolleriyle dönüşümlü olarak sahne aldı. Fethi Gedikli, her yazarın kendinden öncekilerin birikimini taşıdığını aktararak şunları kaydetti: "Kendinden önce yazılanlardan esinlenerek kendi eserini kurmaktadır. Kitaba yazdığım önsözde de belirttim. Yanılmıyorsam Sırp yazar Milorad Paviç'in 'Hazarların Sözlüğü', Azerbaycanlı Kemal Abdulla'nın 'Yarımçık Elyazma'sı, Neriman Abdurrahmanlı'nın 'Gönül Elçisi' ve Orhan Fikretoğlu'nun 'Ölü Metin'i birbirlerinin devamıdır. Bu eserlerin hepsi el yazmaları ve arşivlerden yola çıkarak yazılmış eserlerdir." MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com HAYATA DAİR... BİR TÜRKÜ TUTTURMUŞUM Muma yanmış deli pervânece sevdim seni ben, Çöle düşmüş nice dîvânece sevdim seni ben. Aşk değil midir mübalağaların mübalağası, aşk değil midir kalbimizin tatlı ağrısı. Bir türkü tutturdum ezeli yâr, ebedi yâr! Zirvesine âşık olduğum dağın etekleri her şeyiyle ben kokar. Kalbimdeki aşkı sormayın bende bilmiyorum gönlümdeki sınırsızlığını, dünyadaki hâlimi sormayın anlatamam yalnızlığımı, gecelerimin ıssızlığını Mutluluk ellerimde benim, sevda gözlerimde. Çılgınlık kalbimde, hasret her yerimde. Biliyorum amaçsız yaşanmaz bu âlemde. Kalbim yârin kalbinde, sabrım dualarımda, vuslatım yarınımda benim. Aşka dâir bir türkü tutturmuş olmanın bahtiyarlığında nefes alıyorum, bazen hasret gönlüme öylesine bir yalnızlık yüklüyor ki ancak yârin hayalinde huzur buluyorum. Gözden ırak olan gönülden ırak olamaz ki, gözden ırak olan ancak gözden ırak olur. Seven için ayrılık söz konusu değil ki Gönlüne hasret ateşi düşenin yâri düşünmeden yaşaması mümkün mü ki? Sonsuzluk türküsü türkümün adı, hasretin bile onunla bir başka tadı ve sonsuzca sevdiğimi anlatır türkümün nakaratı. Özlem makamında besteledim ben bu türküyü, baştan sona her mısraı anlatır aşkımıza dâir öyküyü. Bazen baykuşların yalnızlığına benzetiyorum yalnızlığımı, bazen yolların kenarındaki ağaçlara. Hep bir yerlere gideriz ya, yollardaki o ağaçları düşünmeden ve o ağaçlara selam bile vermeden. O ağaçlar ki benim gibi beklerken sevda türküleri yakarlar zamana, o ağaçlar ki hasreti bestelerler her makamda. İçim içime sığmıyor bazen, Ferhat ın dağları delmesini, Mecnun un aşkı için deli olmasını büyütenleri anlayamıyorum. Aşk için dağlar da delinir, deli de olunur. Aşk değil midir mübalağaların mübalağası, aşk değil midir kalbimizin tatlı ağrısı? Yeter ki sevmeye görsün insan, abartı denilenler gönlün içinde küçüldükçe küçülür, dağ denilenler kalpte düz bir ovaya döner ve bir kalbin samimiyeti aşkla ölçülür. Dedim ya, bir türkü tutturdum dünyalık ömrümde; yanık mı yanık bir türkü bu, başı yâr, sonu yâr. Nerde bitecek diye merak mı ediyorsunuz? Aşkımın başladığı yerde bitecek türküm çünkü belâ dediğim yerde başladı öyküm. GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ İpek böceğiyim ben kozam dünyadır benim, İçten içe işlerim gönlüm deryadır benim. Tüm hasretim dinecek kıyametle beraber, Sonsuz vuslat yolunda mahşer rüyamdır benim.

10 10 SAĞLIK 24 Eylül 2015 Perşembe Mavi ışık almadığında HEMEN SARARIYOR Konya'da 7 aylık Mustafa bebek "mavi ışık hastalığı" olarak bilinen "crigler najjar sendromu" rahatsızlığı nedeniyle günde 6 saat fototerapi cihazına bağlı yaşıyor. KOCAELİ - Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Füsun Yıldız, "Anne karnında sigara dumanına maruz kalan bebekler, hayata 1-0 yenik gelmektedir ve diğer çocuklara göre gelişimleri daha geri, akciğer fonksiyonları daha sıkıntılı gelişmektedir" dedi. Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sigaranın benzeri olmayan bir sağlık sorunu olduğunu belirterek, sigaranın aktif içici kişiye saçının telinden tırnağına kadar sorunlar yaşattığını Sigara içen kişinin ortamında bulunan insanların da zarar gördüğünü ifade eden Yıldız, aktif içicilerde görülen rahatsızlıkların pasif içicilerde de ortaya çıktığını kaydetti. Yıldız, araştırmaların pasif içiciliğin en önemli etkisinin annelerin sigara içmesi yoluyla bebeğe geçişte gösterdiğini dile getirerek, annelerin hem hamilelik döneminde hem de doğumdan sonra sigara içmeye devam etmelerinin çocukların ileride solunum yolu enfeksiyonlarına yatkın, astım hastalığı taşıyan, orta kulak iltihabına sık yakalanan bebekler doğmasına neden olduğunu "Bilimsel çalışmalara göre, eğer anne hamilelik döneminde sigara kullanıyorsa 18 yaşına kadar bu çocuklarda hırıltılı solunum görülme riski ortalama 2 kat artıyor" diyen Yıldız, şöyle devam etti: "Astıma yakalanma riski de ortalama 1,9 kat artmaktadır. Solunum yolu enfeksiyonları da ortalama 1,8 kat artıyor. Anne karnında sigara dumanına maruz kalan bebekler, hayata 1-0 yenik gelmektedir ve diğer çocuklara göre gelişimleri daha geri, akciğer fonksiyonları daha sıkıntılı gelişmektedir çünkü sigara, karın içerisinde dumanının yapmış olduğu zararlı maddeler akciğer gelişimini etkilemekte ve çocukların yetersiz akciğer kapasitesiyle dünyaya gelmesine neden olmaktadır." Doğumdan sonra da anne ve babanın bebeğin olduğu ortamda sigara içmemesi gerektiğini ifade eden Yıldız, evde içilen sigaradan çıkan zararlı maddelerin eşyalara sindiğini belirterek, "Etrafta bulunan bebekler emeklemeyle oyuncuklarını alıp ağızlarına götürmeleriyle toksit maddelerle 3. el içim dediğimiz zarara maruz kalmaktadır. Bunlar bebeğin sağlığını Prof. Dr. Yıldız: Sigara içen hamilelerin çocukları hayata yenik başlıyor bozacak durum yaratmaktadır. Sigara içiminin aktif kadar pasif içiciliğin de önlenmesi gerekir" şeklinde konuştu. Yıldız, yeni doğan bebekte hastalık varsa ve astım genetiği taşıyorsa bunun çevresel etkilerle birleşerek gelecek nesillere de aktarılacağını dile getirerek, şunları kaydetti: "Evde içilen sigara gelecek nesillerin sigaraya başlamasına neden olmaktadır. Şu anda ülkemizde yaş grubunda yüzde oranında sigaraya başlama eğilimi görülmektedir. O yüzden büyükler iyi bir rol model olmalılar. Burada herkese iş düşüyor. Kanun öncesi ve sonrasında yapılan küresel tütün araştırmasında sigara içim oranlarının düştüğü şeklinde rakamlar verildi. Türkiye'de sigara içim oranları erkeklerde yüzde 40,1, kadınlarda yüzde 13." Kronik böbrek hastaları artıyor KONYA - Ev hanımı Ayşe Dutar (34) ile bir fırında çalışan Murat Dutar (35) çiftinin üçüncü çocukları Mustafa'ya doğuştan nadir görülen "crigler najjar sendromu" teşhisi konuldu. Sağlığına kavuşması için tek yolun karaciğer nakli olduğu Mustafa, hastalığın ilerlemesi üzerine mavi ışık tedavisi görmeye başladı. Dutar çifti her gün 6 saat mavi ışık altında kalan bebeklerini yaşatmak için yoğun mücadele veriyor. Anne Dutar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlu doğduğundan bu yana hastaneye gidip geldiklerini Fototerapi cihazında ışık alan oğullarının durumuna çok üzüldüklerini belirten Dutar, "Cihazı almak istedik ama çok pahalıydı. Sağ olsun doktorun biri yardımcı oldu. İnsan cihazın evine geldiğine çok sevinir mi? Biz çocuk gibi sevindik. Çocuğun oyuncağına sevindiği gibi sevindik. Çünkü cihaz olmasaydı oğlumun yaşama şansı yoktu" diye konuştu. Üzülmeleri gereken duruma bile sevinebildiklerini dile getiren Dutar, oğulları için adeta dünyadan kopuk bir yaşam sürdüklerini kaydetti. Sürekli Mustafa ile ilgilendiklerini, ışık tedavisi olduğu için evden dışarıya çıkamadıklarını aktaran Dutar, çocuklar "gezmeye gidelim" dediğinde, "Nereye gidelim annem, ışığımız var" karşılığını verdiğini anlattı. Dutar, oğlunu ışığın altında tutmanın çok zor olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Günde 6 saat cihazda kalarak mavi ışık alıyor. Gözünü bağladığımız için hemen uyanıyor ve sürekli ağlıyor. Cihazdan çıkarttığımızda sararıyor. Bu durumda beni mahvediyor. Teninde iğne ucu kadar da olsa beyaz görsem seviniyorum. Mustafa'yı durdurmak için sürekli sallıyorum. Bazen cihazdayken ellerini tutuyoruz. Henüz kendi rengini göremedim. En çok özlemini duyduğum şey; ışık olmadan oğlumu rahatça yatırabilmek. Öyle bir şey ki 'sarardığı zaman zarar olacak mı, beyni zarar görecek mi?' düşüncesi aklımdan hiç çıkmıyor. Sadece hastaneye gideceğimde dışarı çıkabiliyorum. Hastaneden geldiğimde de hemen Mustafa'yı soyup ışığın altına bırakıyorum. Çoğu zaman ben de oğlumla ağlıyorum." Oğluna kendisinden karaciğer nakli düşünüldüğüne dikkati çeken Dutar, bir hastanede "hayati tehlikesi var, hemen nakil gerekiyor", diğer bir hastanede ise "biraz toparlansın, kilo alsın" denildiğini, bu nedenle karar vermede zorladıklarını bildirdi. Doktorların, çocuğun nakil olabilmesi için "grip ve nezle"ye karşı dikkatli olunması uyarısında bulunduklarına işaret eden Dutar, "Kış geliyor. Evimiz sobalı. Çocuğumun hastalanmasından korkuyorum. Kapı açılıp kapanmasın diye evime misafir gelmesini bile istemiyorum. Mustafa, üzerinde elbisesi olmadan ışık altında olduğu için kışın işimiz çok zor. Durumumuz ortada. Hastanelerde, mescitte, aracımızda yattık. Maddi olarak zor durumdayız" ifadelerini kullandı. Baba Murat Dutar ise oğlunun durumunu gördükçe vicdan azabı duyduğunu Sigara paketlerindeki 3 orana aldanmayın SİVAS - Kısa, uzun, ince, mentollü, light veya soft gibi çok sayıda çeşidi bulunan sigaralarda paketlerin kenarında yazan nikotin, zifir ve karbonmonoksit oranlarının düşük veya yüksek olmasının sigaranın bilinen zararlarını azaltmadığı bildirildi. Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yeltekin Demirel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yaygın olarak kullanılan sigaranın, insan sağlığına birçok olumsuz etkisinin bulunduğunu hatırlattı. Akciğer kanserlerinin yüzde 95'inin sigara kaynaklı olduğuna dikkati çeken Demirel, sigaranın, bilinen tüm kanser türlerine yol açmasının yanı sıra kalp, akciğer, böbrek, inme ve damar hastalıkları gibi birçok rahatsızlığa da neden olduğunu vurguladı. Son yıllarda sigaraların, kısa, uzun, ince, mentollü, light veya soft gibi isimlerle çeşitlendirildiğini aktaran Demirel, paketlerin kenarında yer alan zifir, nikotin ve karbonmonoksit oranlarıyla bazı tiryakilerin ilgilenmeye başladığını belirtti. Bazı kişilerin bu oranların düşük olduğu sigaraları tüketerek daha az zarar göreceklerini düşündüklerini ifade eden Demirel, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını vurguladı. Prof. Dr. Demirel, vatandaşların "daha hafif" diye tercih ettikleri sigaralardan çok tüketmeye ve dumanını daha çok içine çekmeye başladığını gördüklerini dile getirerek, "Günlük 3 bardak su içiyorsunuz diyelim. Bardağın içerisindeki suyu azaltsak bile günde 3 bardak ölçüsünde su içmeye devam edersiniz. Mesela 6 kez yarım bardak su içersiniz. Çünkü vücudunuz buna alışmış. Nikotin de vücutta bağımlılık yaptığı için daha hafif olduğu düşünülen sigaradan insanlar bu kez daha fazla tüketmeye başlıyor. Daha hızlı içiliyor, sigara kül tablasında daha az bekletiliyor" diye konuştu. Üstelik sigaranın içindeki zararlı maddelerin sadece nikotin, zifir ve karbonmonoksitten ibaret olmadığına dikkati çeken Demirel, şöyle devam etti: "Sigaranın hammaddesi tütünün içerisinde 4 binden fazla zararlı madde var. Fare zehri, boya sökücü etkili aseton, siyanür, arsenik, çakmak gazında bulunan bütan gazı, roket yakıtlarında bulunan metanol, akü yapımında kullanılan kadmiyum, naftalin, kimya sanayinde ve temizlik maddelerinde kullanılan amonyak, karbonil sülfit, benzen, toluen, karbondioksit, formaldehit, fenol, nitrojenoksit, formik asit bunlardan sadece bazıları. Yine bunlar gibi çok sayıda kanserojen etkili madde var. Vatandaşlarımız, nikotin, zifir ve karbonmonoksit oranları daha düşük olan sigaraları içerek, sigaranın zararından kaçamaz. Sadece kendilerini aldatırlar. Bu nedenle kesin çözüm, daha hafifini içmek değil, hemen hiç zaman kaybetmeden sigarayı bırakmaktır." Prof. Dr. Yeltekin Demirel, üniversite bünyesinde 2000 yılından itibaren hizmet veren Sigara Bağımlılığı Tedavi Polikliniği'ne 10 bine yakın tiryakinin başvurduğunu, yüzde 30'luk bir başarıyla yaklaşık 3 bin kişiye sigarayı bıraktırdıklarını sözlerine ekledi. İSTANBUL - Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, yürütülen farkındalık çalışmalarına rağmen kronik böbrek hastalığının yıllık artış oranının dünyada ve Türkiye'de giderek yükseldiğini bildirdi. Erk, yaptığı yazılı açıklamada, Uluslararası Böbrek Vakıfları Federasyonu tarafından hazırlanan "Küresel Durum Raporu"nun açıklandığını belirtti. Dünya nüfusunun yüzde 10'unu etkileyen kronik böbrek hastalığı sebebiyle her yıl milyonlarca insanın uygun tedaviye ulaşamadığından hayatını kaybettiğini aktaran Erk, şöyle devam etti: "Önlenebilir bir hastalık olan kronik böbrek hastalığıyla mücadelede, beslenme ve hayat tarzı alışkanlıklarında yapılacak küçük değişiklikler öncelikli adımlardır. Yayınlanan durum raporunda, 'Küresel Hastalık Yükü Araştırması'na göre 1990 yılı dünyadaki toplam ölüm nedenleri listesinde 27. sırada yer alan kronik böbrek hastalığı, 2010 yılında aynı listede 18. sıraya yükselmiştir. Bu durum HIV ve AIDS'den sonraki en hızlı artıştır. Yürütülen farkındalık çalışmalarına rağmen kronik böbrek hastalığının yıllık artış oranı dünyada ve Türkiye'de giderek yükselmektedir." Timur Erk, 112 ülkeden birçok kişinin tedaviye gücü yetmediği ve uygun tedaviye ulaşamadığının belirildiği raporda, yılda 1 milyon kişinin kronik böbrek yetmezliğinden hayatını kaybettiğine dikkat çekildiğini ifade etti. Raporda dikkat çeken noktalardan birinin de yaşlı nüfustaki kronik böbrek hastalığı oranı artışı olduğunu bildiren Erk, şu bilgileri verdi: "Tüm dünyada yaş arasındaki her 5 erkekten ve her 4 kadından birinin kronik böbrek hastası olması, yaşlı nüfusun artışı göz önüne alındığında son derece tehlikeli bir durumu ortaya koyuyor. TÜİK verilerine göre 2014 yılında yüzde 8'e çıkan 65 yaş ve üzeri nüfus oranının 2023 yılında yüzde 10'u aşması bekleniyor. Söz konusu tabloda görünen artış, hastalığa karşı gerekli önlemler alınmaması durumunda kronik böbrek hastalığı artışını da beraberinde getirecektir." Erk, raporda, dünya genelinde 2 milyondan fazla kişinin, diyaliz veya böbrek nakliyle hayatını sürdürebildiğinin ancak bu rakamların sadece yaşamak için tedaviye ihtiyaç duyanların yüzde 10'unu temsil ettiğinin vurgulandığını belirtti. Böbrek yetmezliği tedavisi gören hastaların yüzde 80'inin, sağlık hizmetlerine geniş kapsamlı erişimin olduğu ve yüksek oranda yaşlı nüfusa sahip ülkelerde yaşadığını ifade eden Erk, raporda yer alan bilgilerle ilgili şunları kaydetti: "Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde yaşlı nüfus oranının artmasına bağlı olarak böbrek yetmezliği vakalarının artacağı öngörülmektedir. Tüm dünyada böbrek yetmezliği tedavisi gören toplam 2 milyon kişinin çoğunluğu beş ülkede toplanmıştır. ABD, Japonya, Almanya, Brezilya ve İtalya. Bu ülkelerin toplam nüfusu, toplam dünya nüfusunun yüzde 12'sine denk gelmektedir. Gelişmekte olan 100 ülkede ise hastaların sadece yüzde 20'si tedavi görebilmektedir ve bu ülkelerin toplam nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 50'sini oluşturmaktadır."

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA 24 Eylül 2015 Perşembe 11 Yüksek altın fiyatları çiftleri ÇELİK ALYANS a yöneltti Altın fiyatlarının son dönemde artış göstermesi üzerine İstanbullu bir firmanın ürettiği çelik alyanslar, çiftlerden ilgi gördü BURSA - Firmanın sahibi Erdal Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, altın ve pırlantanın hüküm sürdüğü alyans piyasasında "çelik" ürünlere ilginin beklediklerinden daha fazla olduğunu dile getirdi. Kaya, çeliği alyans gibi riskli bir pazara sokmaya karar verdiklerinde, çevrelerinden ve piyasada eleştiri aldıklarını belirterek, "İnsanlar çelik alyansların ne kadar kullanışlı olduğunu çok kısa bir sürede anladı" dedi. Çeliğin, insan sağlığına en uygun ph değerine sahip metallerden biri olduğuna dikkati çeken Kaya, bu malzemeden yapılan alyansların, özellikle gençler BUL- MACA Soldan sağa: 1. Önemli bir ruh hastalığı. 2. İspanya ya ait Balear takımadalarında bir ada. Gereksinim maddelerine devletçe verilen fiyat. 3. Mirasta hak sahibi olma. Nazi Hücum Kıtasının kısaltması. 4. Rütbesiz asker. Yerel, mevzi, mahalli. 5. Cerahat. Güzel, hoş. 6. Mukavele, sözleşme. İki yüzü beyaz kapsız yorgan. 7. Radyumun simgesi. Bir işi yapma, yerine getirme. 8. Yemekten önce iştah açmak için içilen hafif içki. 9. Ukala. İlaç, merhem. 10. Pişirilerek hazırlanan yemek. Şaman din adamı. Verme, ödeme 11. Türk müziğinde bir makam. Üzüm veren bitki. 12. Bir elektrotta eksi uç. Karışık renkli. 13. Ad, nam, unvan. Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına. 14. İridyumun simgesi. Karadeniz yelkenlisi. Japon lirik dramı. 15. Tibet öküzü. Kuzu sesi. 16. Bir tür etli ve büyük zeytin. 17. İkinci derecede olan, ikincil. İri yapraklı bir palmiye türü. 18. Erbiyumun simgesi. Bir cins iri at. 19. Gazete ya da dergi yazısı. Satrançta bir değerlendirme ve klasman sistemi. 20. Çıplak, özgür, hür. Tembih sözü. Güzel sanat. Yukarıdan aşağıya: 1. Söyleyiş özelliği. Türk müziğinde bir makam. Gümüş. Bir besteyi oluşturan temel motif. 2. Avrupa da bir yarımada. Orta oyununda Kavuklu ile konuşarak oyunu açan kimse. Kesin yargı. 3. Sazın en ince teli. Bir makyaj malzemesi. Bir ilimiz. Köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek. İlgi eki. 4. Işığa duyarlı bir yüzey üzerine çekilen ofset kopyası. Namazın bölümlerinden her biri. Üstü kapalı, yaylı ve dört tekerlekli bir at arabası. 5. Kesim. Dileyiş, dileme, dilek. Japonya da bir kent. Ağaçlıklı yol. 6. İlave. Riyaziye. Yas. 7. Genellikle tek parçadan yapılmış kadın giysisi. İndiyumun simgesi. Gemilerde oda. 8. Olumsuzluk anlatan önek. Hoş, hoşa giden. Yapım. Meşime, son, plasenta. 9. Kalıtım, soya çekim. İzmir ilinin Kemalpaşa ilçesine eskiden verilen ad. Ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş kanuni ölçü modeli. Bir pamuk türü. 10. Beğenilmeyen davranışlarda bulunma. Bir elektrotta artı uç. Müstahkem mevki. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu tarafından çok tutulduğunu Kaya, bu ürünleri bizzat tasarladığını ifade ederek, "Ürün portföyümüz her geçen gün artıyor. Çiftlerin evlilik yıl dönümlerinde birbirlerine çelik alyans hediye ettiğini görmek bizi mutlu ediyor. Altın sarısı, kırmızı altın ve metalik renklerin yanı sıra yeni siyah renkteki alyanslar da büyük ilgi görüyor" diye konuştu. Bursa Kapalıçarşı'da altın takı satışıyla uğraşan Ersan Taş da altın fiyatlarındaki aşırı yükselişin, evlenecek çiftleri farklı alternatiflere yönelttiğini belirtti. Altın alyans fiyatlarının 200 liradan başladığını söyleyen Taş, "Özel tasarım alyansların fiyatı 2 bin 500 liraya ulaşabiliyor. Gümüşte ise fiyatlar liradan başlayıp liraya kadar ulaşıyor. Çelik alyanslarda da fiyatlar 40 liradan başlıyor. Kaliteli bir çelik alyans 'yı buluyor" ifadelerini kullandı. Taş, çiftlerin fiyatı pahalı olsa da genellikle altın alyansı tercih ettiğini, dini bakımdan altın takmak istemeyenlerin ise gümüş veya çelik alyansa yöneldiğini sözlerine ekledi. 8 ayda 2 bin 339 hektar alan kül oldu ANKARA - Türkiye genelinde 8 ayda meydana gelen bin 660 orman yangınında 2 bin 339 hektarlık alan kül oldu. Orman Genel Müdürü İsmail Üzmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki ormanlık alanın yüzde 60'ının yangınlara karşı riskli bölgede yer aldığını Bu doğrultuda yangınların önlenmesi için etkin bir eğitim ve bilinçlendirme çalışması yürüttüklerini anlatan Üzmez, bu yıl 19 bin personele iş başı yangın eğitimi verildiğini bildirdi. Halka yönelik de bilinçlendirme faaliyetlerini sürdürdüklerini söyleyen Üzmez, yıl içinde yaklaşık 400 bin kişiye yönelik eğitim faaliyetlerini gerçekleştirdiklerini kaydetti. Üzmez orman yangınlarının söndürülmesinde erken haber alma unsurunun çok önemli olduğunu vurguladı. Orman yangınlarının tespiti ve müdahale ekiplerine en kısa sürede bildirilmesi için 776 adet kuleden ormanların 24 saat gözetildiğini anlatan Üzmez, 107 gözetleme kulesinde 214 kamera kullanıldığını Orman yangınlarına 6 helikopter, 4 amfibik uçak, 24 su atar helikopter olmak üzere 34 hava aracı ve 2 bin 299 araç ve iş makinesi ile müdahale edildiğini anlatan Üzmez, yangınlarda 19 bin personelin görev yaptığını kaydetti. İsmail Üzmez, orman yangını söndürmede Türkiye'nin Avrupa'da en başarılı ülke konumunda olduğunun altını çizerek, sadece Türkiye'deki yangınlara müdahale etmediklerini, komşu ülkelere de destek olduklarını vurguladı. Üzmez, KKTC, Suriye, Gürcistan, Makedonya, Bosna-Hersek, Yunanistan, Rusya, İsrail, Arnavutluk ve Libya'daki yangınlarda da ekiplerin görev yaptığını anlattı. Orman yangınlarına müdahale süresinin de her geçen yıl azaldığına değinen Üzmez, 2003'te yangına ilk müdahale süresinin 40 dakika iken, bu yıl 15 dakikaya kadar indiğini belirtti. Orman Genel Müdürü Üzmez, orman yangınlarının çıkış sebepleri incelendiğinde son 10 yıllık ortalamalara göre yangınların yüzde 87'sinin insan kaynaklı olduğunu vurguladı. Sigara, anız, çöplük yangınları, piknik ateşi ve kasıt gibi nedenleri başlıca sebepler olarak sıralayan Üzmez, telafisi mümkün olmayan yangınlar için insanların daha dikkatli olmalarını ve zaman kaybetmeden "Alo 177" orman yangını ihbar hattını aramalarını istedi. Geçen yıl ülke genelinde meydana gelen 2 bin 149 orman yangınında 3 bin 117 hektarlık alanın zarar gördüğünü söyleyen Üzmez, "Geçen yıl en büyük yangın Muğla Milas'ta meydana geldi ve bu yangında 543 hektarlık alan zarar gördü. Bu yıl ise 8 ayda meydana gelen bin 660 orman yangınında 2 bin 339 hektar alanımız yandı" diye konuştu. Yanan alanların ağaçlandırılması konusunda da etkin mücadele yürüttüklerini dile getiren Üzmez, alanların imara açılması, tarla yapılması ya da başka bir amaçla kullanılmasının kanunen mümkün olmadığının altını çizdi. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 12. SAYFADA TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com KALP İSTİKLÂLİMİZİN TEMEL ZEMİNİ: ORUÇ Ramazan ayındayız. Her yıl bir ay boyunca bütün dünya Müslümanları günün belli saatlerinde oruç tutarak evrensel nitelikli, ortak ferdî ve toplumsal bir eylem gerçekleştiriyorlar. Milyarlarca Müslüman, ortak bir davranış biçiminde, ortak bir tavır alışta, ortak bir duyarlıkta buluşarak bir gönül birlikteliği gerçekleştiriyor. Oruç, salt bir biyolojik faaliyet, sadece bir sıhhat ve yeme içme meselesi değildir. Yılda bir ay tutulan orucun biz Müslümanlar için anlamı, önemi, işlevi ve sembolik değeri çok büyüktür. Oruç, İslâm ın soyut planda kalan iman ve somut eylemlere dönüşen amellerinin pek çoğunu bir arada toplayan kapsamlı, öz, temel bir ibadet zeminidir. Ramazanda kalple, bedenle, malla yapılan birçok ibadet çeşidi bir aradadır. Bundan öte ve tabii bilinen bütün dinî özelliklerinin yanında benim oruca yüklediğim çok özel bir önem vardır. Ben, orucu Müslümanın kalp istiklâlinin çok önemli başlangıç ve çıkış zemini olarak görüyorum. Kalbin Allah ın dışında dünyalık bütün değerlere, mala mülke, paraya, yiyecek ve içeceklere, bedensel zevkleri karşılayan bütün faaliyetlere, konformizme tapınır derecede bağlı olması, bir esaret hâlidir. Acınacak derecede bir tutsaklık hâlidir. Kutsal, yüce, derin, manalı, ilahî değerlere bağlı kalarak var oluş işlevini yerine getirmiş olması gereken kalbin, aşağılık, dünyevî, maddî, süflî değerlere bağlanması, tam bir esaret ve zillet hâlidir. Bu durum, insanın kendi varoluşuna ihanettir. İnsan, bu esaretten kurtularak istiklâlini ve özgürlüğünü kazanmış olur. İslâm imanı ve oruç, bize bu özgürlük ve istiklâl imkânını veriyor. Kalp, ruh, zihin ve bilinç istiklâlimiz, bizim insan olma sürecimizi tamamlamamızda ilk başlangıç noktasıdır. Bütün mutasavvıfların en büyük hedefi olan insan-ı kâmil olmanın ilk şartı, kalp istiklâlidir. Yani bedeni, nefsi, dünyaya dönük ihtirasları bir disiplin içinde terbiye ederek ruh ve kalbe özgürlük alanı açmak. İnsan, ancak bu yolla insan-ı kâmil olma sürecine girebilir. Biz, bugün modern dünya şartları içinde hayatımızın merkezine öncelikle istiklâl kavramını yerleştirerek; insan, Müslüman ve Türk şahsiyetini ve kimliğini kazanabiliriz. İstiklâl, kişinin tam bağımsızlığı demektir. Tam bağımsızlık hâlinin terimsel karşılığı olan istiklâlin en kısa tarifi de, Allah a tam teslim olarak Allah ın dışındaki her şeyden özgürleşmek demektir. İstiklâl, Allah a tam teslim olarak içine girilen ruh hâlidir. Demek ki istiklâl meselesi iki boyutludur: 1. Sadece ve sadece Allah a teslim olmak, 2. Allah ın dışındaki hiçbir şeye teslim olmamak. Allah ın dışındaki dünyevî, maddî, beşerî değerlere, hal, olgu ve olaylara tanrılık, kutsallık vasfı izafe eden kişi, özgür değildir, bağımsız değildir, müstakil değildir. Çünkü kalbini sonsuz ve kalıcı olana değil; geçici olana bağlamıştır. Bu, insanda trajik bir duygu doğurur. Sonsuz olana talip kalbin, sonlu ile avutulmaya çalışılması, büyük bir tatminsizlik doğurur, bu da trajediyi sonuç verir. İstiklâlin temelinde Allah a tam teslim olarak hür olma hâli vardır. Bu, paradoksal gibi görünebilir ama değil. Dünyada sadece iki temel değer var: Yaratıcı ve yaratılan. Ya yaratıcıya teslim olacaksınız, ya yaratılanlara. İnsanın kendisi ile aynı değer ve ayarda olan yaratılanlara teslim olması esaret; ama kendisiyle birlikte her şeyi yaratana teslim olması ise özgürlük ve bağımsızlıktır. İslâm imanının en önemli ve en belirgin özelliği, kişiye tam istiklâl sağlamasıdır. Allah a teslim olmuş adam, dünyalık değerlerden özgürleşmiş ve böylece tam şahsiyetini kazanmış demektir. Allah a imanla ferdî istiklâlini kazanan adam, toplumsal ve millî anlamda da yabancıların, düşmanların, emperyalistlerin dayattıkları siyasi, ekonomik, kültürel, askerî her türlü işgal, istila ve tahakkümlere karşı istiklâl davasını yürütebilir. Dolayısıyla millî istiklâlin temelinde ferdî manada AFYONKARAHİSAR -Türkiye 2015 yılı yaz aylarında mevsim normallerinin yüzde 38 üzerinde aldığı yağışla yüzü gülerken, en fazla artış yüzde 227 ile Aksaray'da yaşandı. AA muhabirinin Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerinden derlediği bilgiye göre, 1 Haziran-31 Ağustos 2015 tarihlerinde Türkiye genelinde yağış ortalaması 85 milimetre olarak gerçekleşirken, 2014 yılına kıyasla yüzde 2,7, mevsim normallerine göre ise yüzde 38 artış görüldü. En fazla artış, mevsim normali 53 milimetre iken 2015 yaz mevsiminde 112 milimetre yağış alan İç Anadolu Bölgesi'nde yaşandı. Yaz mevsiminde en fazla yağış 342 milimetre ile Rize'ye düşerken, en az yağış 4,4 milimetre ile Mardin'de yaşandı. Yağışlarda Ege ve İç Anadolu bölgeleri mevsim normallerinin 2 kat üzerinde yağış alırken, yüzde 200'ün üzerindeki artışla Aksaray ve Uşak, en fazla yağış alan iller iman istiklâli vardır. Biz Müslümanlar, oruç tutarak bir tavır, bir duruş, bir eylem ortaya koyuyoruz. Oruç tutarak demek istiyoruz ki, bedenimizi, cesedimizi, biyolojik varlığımızı nefsin dünyalık taleplerinden oluşan esaretinden kurtarabiliriz. Hayatı sadece biyolojik taleplere göre düzenleme, sadece yeme içme, uyuma, iyi imkânlar içinde yaşama algısını reddederek hayata bu maddi yapı ve değerlerden öte bir anlam yüklemiş oluyoruz. Hayatımızı ve bedenimizi dünyanın maddi varlıklarına teslim ve bağımlı olmaktan özgürleştirerek ruh ve kalp istiklâlini sağlamış oluyoruz. Ruhu ve kalbi, bedene esir olmaktan kurtaran kararlı, anlamlı bir tavır alıştır oruç. Oruç, aynı zamanda kapitalist zihniyetin dünyalık maddî değerlerle inşa ettiği esaret atmosferine karşı bir tepkisel tavır alış asaletini sergileme zeminidir. Kapitalizm, bugün dünya toplumlarını esir almıştır. Kapitalizm, kısa zamanda çok mal üretip bunları kısa zamanda kitlesel tüketim sürecine sokarak çok para kazanma ve bunun da kısır bir döngü halinde sürekliliğini sağlayıcı bir sistem kurmanın adıdır. Dünyayı, hayatı ve toplumları böyle bir mekanizmaya sokarak, çok tüketmek için yaşamak gibi insanın fıtrî hayat süreciyle hiç uyumlu olmayan, sakat bir durum ortaya çıkarıyor. Çok tüketmek, çok fazla sayıda ve çeşitte eşya kullanmak, bedeni iyi, rahat, konforlu imkânlar içinde yaşatmak gibi tamamen maddeye bağlı bir hayat kurgusu ortaya çıkarmak demektir. Bu mekanizmanın işleyebilmesi için de kapitalizm, insana bir araç olmaktan öte hiçbir kutsal değer ve anlam yüklemez. Kapitalizm, insanı bir vida, bir böcek, bir robot, bir hayvan gibi görür. Kapitalizm, maddeye dayalı tüketimi ve konformizmi kutsallaştırır ve insanı ezer. Dolayısıyla kapitalizm, madde hırsının ve ihtirasının yönlendirdiği zalim, ezen bir insan sınıfı (müstekbir) ile ezilen, mazlum, mağdur bir sınıf (müstazaf) doğurur. İnsan fıtratına tamamen aykırı bu sınıflaşmaya karşı oruç, bizde bir muhasebe, bir murakabe, bir sorgulama ihtiyacı doğurur. Dünya nimetlerinden mahrum bırakılan mazlum ve aç insanın hâlinden ancak oruç tutarak, o hâlle özdeşleşebilen insanlar anlar. Oruç eylemimizle ferdî manada, belli zaman aralıklarında dünya nimetlerinden uzak durarak, bedenimize, dünyanın maddi varlıklarına, nefsin ihtiraslarına ve keyfine esir olmadığımızı göstererek kalp istiklâlimizi sağlamış oluruz. Öte yandan maddeyi, dünyayı, konformizmi, hedonizmi, tenperverliği tanrılaştıran kapitalist anlayışa karşı bir tavır geliştirmiş oluyoruz. Oruçla asıl olanın madde değil; mana olduğunu, dünya nimetlerinin belli kişi ve gruplar tarafından gasp edilerek yağmalanmasına karşı, adaletli bir dağılımın esas olduğunu anlayarak ruh istiklâlimizi gerçekleştirmiş oluyoruz. Bireysel anlamda nefsimizin ruhumuz ve kalbimiz üzerinde kurduğu maddeci tahakküme karşı oruçla istiklâlimizi kazanmanın verdiği manevî tatmin ve huzur tarif edilemez. Bununla kazandığımız özgür şahsiyetle, kimliğimizi ve kişiliğimizi buluruz. Ayrıca Allah ın hepimize verdiği rızkı kör ihtiraslarla tekelimizde toplamak yerine, bu rızkın insanlar arası adaletli paylaşımını hatırlatan bir ay olarak ramazanın toplumsal ve ekonomik anlamda kazandırdığı ruh da bizi hem ferdî hem de toplumsal anlamda istiklâle götürür. Hayatımızın, bedenimizin, zamanımızın ve sahip olduğumuz malî değerlerin Allah ın iradesine bağlı olarak, gönüllü bir şekilde disipline etmemiz demek olan oruç, bizi dünyalık bütün değer, varlık ve ihtirasların esaretinden kurtaran istiklâlci bir eylemdir. Bizi bizden kurtararak özgürleşmemizi sağlayan bu istiklâlci eylemin yani orucun, bütün Müslümanlar için bir iç sorgulama, bir arınma, bir kendine gelme, bir yeniden başlangıç, bir büyük insanlık medeniyetinin doğuş zemini olmasını temenni ediyorum. Türkiye bu yaz yağışa doydu arasında ilk iki sırayı aldı. Mevsim normallerine göre en fazla artış yüzde 227 ile İç Anadolu, yüzde 225 ile Ege Bölgesi'nde yaşanırken, en fazla düşüş ise yüzde 48 ile Doğu Anadolu ve yüzde 41 düşüş ile Güneydoğu Anadolu bölgelerinde meydana geldi. Marmara Bölgesi'nde mevsim normallerinin üzerinde yağış alan iller içinde ilk sırada yüzde 114 ile Bilecik gelirken, Ege Bölgesi'nde yüzde 225 ile Uşak, Akdeniz Bölgesi'nde yüzde 142 ile Isparta, İç Anadolu'da yüzde 227 ile Aksaray, Karadeniz'de yüzde 64 ile Çorum, Doğu Anadolu'da yüzde 4 ile Iğdır ve Güneydoğu Anadolu'da yüzde 19 ile Kilis yer aldı yazında en fazla mevsim normallerinin altında yağış alan iller ise yüzde 48 ile Doğu Anadolu'da Malatya, Güneydoğu Anadolu'da yüzde 41 ile Adıyaman ve yüzde 2 ile Akdeniz Bölgesi'nde Hatay oldu.

12 12 haber 24 Eylül 2015 Perşembe PKK, Mitoz taktiği uyguluyor İSTANBUL - Terör örgütü PKK, kurulduğu tarihten bugüne kadar Ortadoğu'da dört, Avrupa Birliği'nde ise birçok ülkede farklı isimlerle varlığını devam ettirerek, Türkiye'ye karşı başlattığı saldırıları sürdürüyor. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, terör örgütü, Türkiye'nin yanı sıra İran, Irak ve Suriye'de hem silahlı hem de siyasi kanat olarak farklı isimlerle "çoklu yapı" taktiği uygulayarak, "büyük ve güçlüyüm" mesajı vermeyi amaçlıyor. Dört ülkenin yanı sıra Almanya, İngiltere, İsveç, Danimarka ve Fransa gibi birçok Avrupa Birliği üyesi devlette de varlığını "sivil toplum kuruluşu" adı altında sürdüren PKK, "çoklu yapısı"yla ortama ve zamana göre "iyi" veya "kötü" polis stratejisini güdüyor. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası organizasyonlar ve birçok devletin "terör örgütleri listesi"ne giren PKK, bundan kurtulmak için farklı bir taktik izlemeye başladı. Bunun ilk adımı olarak sürekli isim değiştiren PKK, örgütlü olduğu ülkelerde aynı insan kaynağını kullanarak, "mitoz bölünme" taktiğini hayata geçiriyor. Böylece PKK'dan KCK'ya geçiş başladı. Terör faaliyetlerine rağmen şiddetle anılmamak için silahlı kanat oluşturan ve farklı dönemlerde çeşitli isimleri tercih eden örgütün bu kanadı, son olarak HPG adını kullanıyor. Türkiye dışında İran, Irak ve Suriye'de faaliyet gösteren örgüt, 2005'ten itibaren "çatı oluşum" olarak KCK adını ön plana çıkardı. Bilinenin aksine örgütün "şehir yapılanması" değil çatı yapısı olan KCK, tüm stratejisini oluşturuyor. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Başkanı Prof. Dr. Atilla Sandıklı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, PKK'nın çoklu yapısıyla "devletim" algısı oluşturmaya çalıştığını Terör örgütünün üst yapılanması KCK'ya ilişkin bilgiler veren Sandıklı, "KCK yapılanmasında, önderlik komitesi, yürütme, yargı ve yasama var. Bu bir devlet yapılanması anlamına geliyor. KCK şemasında, yasamanın altında iki, üç halk meclisi ve Kongra-Gel yer alıyor. KCK'nın hedefinde ise Türkiye, Suriye, İran ve Irak'ta yaşayan Kürtlerin birleştirilmesi var" dedi. "Örgütün yapılanmasında silahlı ve siyasi kanat bulunuyor" diyen Sandıklı, şunları kaydetti: "PKK terör örgütü, çok farklı yapılarıyla 'merkezde ben varım ve hepsini kontrol ediyorum' diyor. Tabii, 'çoklu yapı'yla toplumda farklı gruplara hitap edebiliyor. İkinci olarak, toplumda nefret uyandıracak bir eylem söz konusu olduğunda suçu başkasına atarak kurtulmayı amaçlıyor. Sonuçta, yapılan eyleme gösterilecek tepkinin direkt PKK'ya gelmesini engelliyor. Bunların yanı sıra 'çoklu yapı'yla farklı neticelere de ulaşmaya çalışıyor. Türkiye ve dünyaya çok geniş bir yapı olduğu ve aynı zamanda bölgenin en güçlü örgütü olduğu imajını veriyor. Tabii, aynı zamanda 'iyi polis', 'kötü polis' rolünü oynamak suretiyle toplumda zamana göre kendisini sempatik göstermeye gayret ediyor. Bu durum eylemsel komitelerde olduğu gibi siyasi komitelerde de böyle. Mesela HDP bir Türkiye partisine dönüşürken ve genellikle barış, özgürlük, insani ilişkiler ve farklı kültürlere değer veren yapıları kullanırken ön plana çıkarken bölgede ayrı bir parti kuruluyor. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ise tam tersi hem sert bir dil kullanıyor hem de bölücülük yapıyor." Emekli asker ve terör uzmanı Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın da PKK'nın çoklu yapıyla aslında "bukalemun taktiği" uyguladığını belirterek, "Aslında bir bukalemun gibi ortama ve zamana göre renk değiştiriyor PKK. Zaten yaşamasının sebebi de bu. Kendisini farklı isimler alarak değiştirdiğini iddia ediyor ancak kafası değişmiyor. Neyi değiştirirse değiştirsin, değişmeyen tek şey metodolojisidir. Yani stratejisi ve şiddeti hep sürüyor" diye konuştu. PKK'nın İran-Irak savaşıyla Ortadoğu'da coğrafi yapıdan istifade ederek siyasi ve silahlı yapıya gittiğini aktaran Caşın, "PKK, bölgesel bir terör örgütünden çıkıp devlet destekli küresel bir örgüt haline gelmiştir. PKK ortaya çıkan boşluğu iyi değerlendiren bir yapı. Suriye'de, DAEŞ'e karşı mücadele ederek uluslararası toplumun desteğini almaya çalıştı. Ancak maskesi çabuk düşüyor. Görüldüğü gibi bu terör örgütünün İran, Irak ve Suriye'den Türkiye'ye saldırıları devam ediyor. Terör örgütünün Türkiye toprakları dışında beslendiği yerler var. Kandil'in yer aldığı Irak başta olmak üzere İran ve Suriye var. Buralardaki her siyasi parti yapılarının farklı olduğunu biliyoruz. Türkiye'deki siyasi yapılarında da farklılık arz ediyor" değerlendirmesinde bulundu. "Kanaatime göre, terör örgütü PKK, netice itibarıyla Türkiye, Irak ve Suriye topraklarında kendisine bağımsız bir Kürt devleti kurmayı amaçlamaktan asla vazgeçmemektedir" diyen Caşın, "Bunu yaparken eşitler arasında birinciliği elde etmek için diğer yapıları farklı örgütleri yok ederek 'hükümran benim, benim kurallarım geçer' stratejisi güdüyor. Bunun için de çok farklı isimler adı altında faaliyetlerini sürdürerek aslında Kürtlerin ekmeğine de kurşun sıkıyor. Irak Kürtlerine ait Türkiye üzerinden dünya piyasalarına sevk edilen petrol boru hattına bile saldırıyor. Büyük güçlerin istemediği birtakım dalgalanmalara karşı PKK, cezalandırıcı bir maşa olarak kullanılıyor. Bu maşanın kullanılmasını sağlayan beyin ise Avrupa'dadır" şeklinde konuştu. Kurban Bayramı nız kutlu olsun... ANKARA - Bayram namazı Ankara'da saat 07.17, İstanbul'da 07.33, İzmir'de 07.39, Iğdır'da ise 06.32'de kılınacak. Diyanet İşleri Başkanlığı verilerine göre, illerdeki bayram namazı saatleri şöyle: "Adana: 07.06, Adıyaman: 06.54, Afyonkarahisar: 07.26, Ağrı: 06.36, Aksaray: 07.12, Amasya: 07.05, Ankara: 07.17, Antalya: 07.24, Ardahan: 06.38, Artvin: 06.42, Aydın: 07.36, Balıkesir: 07.37, Bartın: 07.20, Batman: 06.43, Bayburt: 06.48, Bilecik: 07.28, Bingöl: 06.46, Bitlis: 06.39, Bolu: 07.22, Burdur: 07.26, Bursa: 07.32, Çanakkale: 07.43, Çankırı: 07.14, Çorum: 07.09, Denizli: 07.31, Diyarbakır: 06.47, Düzce: 07.24, Edirne: 07.43, Elazığ: 06.51, Erzincan: 06.50, Erzurum: 06.43, Eskişehir: 07.26, ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Bugün HDP'nin 'geniş kitlelere konuşuyorum ben' sözünün altında maalesef ırk temelli politikalar vardır. Onun için 1 Kasım'da oy kullanacak, şu geçecek barajı bu geçecek, onlar zaten geçiyor. CHP'nin artık hiç kimseye 'şu olsun, bu olsun' diye verecek bir tane oyu yoktur" dedi. Koç, partisinin Kalecik olağan ilçe kongresine katıldı. Türkiye'nin 7 Haziran'da bir seçimden çıktığını ve milletin, "ben bunu istiyorum" dediğini aktaran Koç, "Ama birileri 'yok yok sen bir daha düşün iyi karar vermemişsin' diye yaklaşık 3 ay Türkiye'yi gerdi oyaladı ve sonuçta '1 Kasım'da bir daha sandığa git' dedi" ifadesini kullandı. Koç, seçimler sonucu bir koalisyon gereğinin ortaya çıktığını anımsatarak, koalisyon görüşmelerinde "muhalefet her şeye 'hayır' dedi" eleştirileri yapıldığını CHP olarak ülkenin gittiği noktayı iyi gördüklerini ve "önce Türkiye" dediklerini belirten Koç, "Onların amacı CHP'yi masadan kaçırtmaktı. Ondan sonra da dönüp millete 'bak gördünüz mü en zor günde CHP sorumluluk almaktan kaçıyor' diyeceklerdi. Onlara bu fırsatı vermedik, oturduk, çalıştık Türkiye'nin ihtiyaçlarını ortaya koyduk" diye konuştu. Terör olaylarına da değinen Haluk Koç, PKK'nın eli kanlı bir terör örgütü olduğunu dile getirdi. Koç, "Binlerce yurttaşımızı katletmiştir, bunda hiç şüphe yok. Ama yaşananlar, 'seçim sonrasında bir koalisyon olmasın.' Bir koalisyon olup da CHP'ye 9-10 bakanlık verilip, benim daha önce yaptıklarım kurcalanmasın, işin ucu bana, benim oğluma dokunmasın' korkusuyla bu son dönemde artan olaylarda hiç şüpheniz olmasın başka birilerinin de rolü var. Yani ortak bir senaryo var. PKK, saray senaryosu işliyor şu an Türkiye'de, acı olan budur" ifadesini kullandı. Gaziantep: 06.58, Giresun: 06.55, Gümüşhane: 06.51, Hakkari: 06.32, Hatay: 07.02, Iğdır: 06.32, Isparta: 07.25, İstanbul: 07.33, İzmir: 07.39, Kahramanmaraş: 07.00, Karabük: 07.18, Karaman: 07.14, Kars: 06.36, Kastamonu: 07.14, Kayseri: 07.06, Kırıkkale: 07.14, Kırklareli: 07.40, Kırşehir: 07.11, Kilis: 06.59, Kocaeli: 07.29, Konya: 07.18, Kütahya: 07.28, Malatya: 06.54, Manisa: 07.38, Mardin: 06.44, Mersin: 07.09, Muğla: 07.34, Muş: 06.42, Nevşehir: 07.09, Niğde: 07.09, Ordu: 06.57, Osmaniye: 07.02, Rize: 06.47, Sakarya: 07.27, Samsun: 07.04, Siirt: 06.40, Sinop: 07.09, Sivas: 07.00, Şanlıurfa: 06.52, Şırnak: 06.38, Tekirdağ: 07.39, Tokat: 07.02, Trabzon: 06.50, Tunceli: 06.50, Uşak: 07.30, Van: 06.34, Yalova: 07.32, Yozgat: 07.09, Zonguldak: " KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da ise bayram namazı, saat 07.13'te kılınacak. KOÇ: CHP nin hiç kimseye verecek tek bir oyu yok Seçimde elektrikler KESİLMEYECEK! ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ali Rıza Alaboyun, Türkiye'nin elektrik sisteminin Kurban Bayramı ve 1 Kasım'da gerçekleşecek genel seçimlere hazır olduğunu Alaboyun, Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) Genel Müdürü Mehmet Sinan Yıldırım ve bazı yetkililerle Ankara Gölbaşı'nda bulunan Milli Yük Tevzi Merkezi'nde özel bir helikopterle incelemelerde bulundu. Seçimler hakkında çok spekülasyon yapıldığı için enerji güvenliğinin ön plana çıktığına dikkati çeken Alaboyun, "Türkiye'nin elektrik sistemi sadece seçimlere değil, bayrama da hazır. Üretim hatlarımızda, barajlarımızda ya da termik santrallerimizde bir problem yok, oturmuş bir sisteme sahibiz. Siz de takdir edersiniz ki 53 bin kilometrelik elektrik iletim hatlarımız var" dedi. Helikopterlerde, insansız hava araçlarındaki kameralarla hemen hemen aynı kameraları kullandıklarını belirten Alaboyun, şöyle konuştu: "Kameralardan biri yüksek çözünürlüklü, fiziki görüntüler alarak tellerde kopma var mı, direklerde olumsuz bir durum söz konusu mu, bunları anında görebiliyoruz. Bir diğeri infrared kamera. Bu kamera da hatlarda oluşan 40 derecenin üzerindeki sıcaklığı uzaktan algılayarak bize bildiriyor. Hangi bağlantı noktasında nerede problem varsa o noktada kamerada renk değişimi oluyor. Arkadaşlarımıza bilgiler ve talimat verilerek hemen müdahale ediliyor. Bayramda ve seçimde herhangi bir arıza yaşandığı anda ekiplerimiz anında müdahale edecek. Toplam üç helikopter görev yapıyor ve bir de yedek helikopterimiz bulunuyor. 95 bin kilometrelik bir uçuşla bu hatlar tek tek kontrol edildi. Bu sene de programı tamamlamak için 5 bin kilometre daha uçuş yapılacak." Alaboyun, seçimler ve bayramın yanı sıra günlük hayatta da elektrik iletimiyle ilgili en büyük görevin 53 bin kilometrelik iletim hattı ve 687 trafo merkezinden sorumlu TEİAŞ'ın Genel Müdürü Mehmet Sinan Yıldırım'a düştüğünü ifade etti. ANKARA- Yaz tatilinin ardından açıköğretim öğrencileri dahil, yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 900 bin öğretmen 28 Eylül Pazartesi yeni eğitim öğretim yılına başlayacak. Yeni eğitim öğretim maratonu, 17 Haziran 2016'ya kadar sürecek. Eğitim-öğretim yılı, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın Ankara'da bir okulda katılacağı törenle başlayacak eğitim öğretim yılında açık öğretim öğrencileri dahil, örgün eğitimde resmi ve özel okullarda yaklaşık 18 milyon öğrenci ders başı yapacak. Resmi ve özel okullarda yaklaşık 600 bin derslikte, yöneticiler de dahil olmak üzere 900 bin 794 öğretmen eğitim verecek. Bu yıl yaklaşık 1 milyon 136 bin öğrencinin ilkokul birinci sınıfa, yaklaşık 1 milyon 200 bin öğrencinin de okul öncesi eğitim kurumlarında okula başlaması bekleniyor. Okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul ve imam hatip ortaokullarının beşinci sınıflarındaki öğrencilerin eğitim ve öğretime uyum programları da okulların açıldığı ilk hafta içinde eğitim öğretim süreciyle birlikte gerçekleştirilecek. BULMACANIN ÇÖZÜMÜ Ders zili Pazartesi ÇALACAK Öğrencilerin kırtasiye masrafı en az 200 lira ANKARA - Bayram tatili nedeniyle açılışı 28 Eylül'e ertelenen yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde veliler, tatil sonrası çocuklarının kırtasiye masraflarını karşılama telaşına düşecek. Her eğitim-öğretim yılı başlangıcında olduğu gibi bu yıl da veliler, ellerindeki uzun ihtiyaç listesiyle kırtasiye dükkanlarını doldurup çocuklarının ihtiyaçlarını, bütçelerine en uygun şekilde yerine getirmeye çalışacak. Tek tek düşünüldüğünde birçok kırtasiye ürününün fiyatı makul gibi gözükse de vatandaşlar, en az 200 liralık masrafı üstlenmek zorunda kalacak. Piyasanın durumunu AA muhabirine değerlendiren Ankara Kitap ve Kırtasiyeciler Odası Başkanı Ünal Şimşek, okulların açılış tarihinin ertelenmesinin, kendilerini mutlu etmediğini Bu ay cirolarda artış beklenmesi nedeniyle esnafın ödemelerin genelde 30 Eylül'e göre ayarladığını dile getiren Şimşek, "Okulların açılışının 28 Eylül'e ertelenmesi, borcu olan esnafı olumsuz etkiledi. Okullar 28 Eylül'de açıldığı zaman esnaf iki günde borcunu nasıl ödeyecek?" dedi. HDP, "10 büyük ilde miting düzenleyecek ANKARA - HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, seçim çalışmaları kapsamında 10 büyük ilde miting düzenleyeceklerini, 20 civarındaki kentte de kitlesel etkinlikler gerçekleştireceklerini Bilgen, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, seçim hazırlıklarını tamamladıklarını belirtti. 7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan iradenin yok sayıldığını öne süren Bilgen, seçimlerle ilgili ciddi bir itiraz olmamasına rağmen 1 Kasım'da yeni bir seçim sürecinin başladığını ifade etti. 7 Haziran seçimlerinde bazı sandıklardan yüzde 100 HDP'ye oy çıkmasının şaibeli olarak nitelendirildiğini ancak bu sandıklardan çıkan toplam oyun 50 bin civarında olduğunu anlatan Bilgen, 24 bin sandıktan ise HDP'ye hiç oy çıkmadığını aktardı. Yeni yapılacak seçimde vatandaşlara verdikleri oylara sahip çıkmaları yönünde çağrıda bulunan Bilgen, HDP'nin ilk defa sandık kurullarında temsil edileceğini belirterek, duyarlı vatandaşları sandık kurullarında görev almaya, sorumluluk üstlenmeye davet etti

13 24 Eylül 2015 Perşembe13 EFSANE RÖPORTAJLAR CHP İstanbul Milletvekili Mahmut TANAL, Türk-Kürt ayrımını lanetlediğini belirtti... Efsane GÜZELDERELİ TANAL: HDP ve PKK Kürtlerin temsilcisi değil -2- CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Efsane Güzeldereli ye verdiği röportajın ikinci bölümünde insan hakları konusuna değinirken İnsan hakları konusunda Türkiye sınıfta kalmış durumda. Eğitimde, kadın ve çocuk hakları açısından yerlerde sürünüyor. dedi... Terörün silahla bitirilemeyeceğini, güvenlikle insan haklarının dengelenmesi gerektiğini belirten Tanal: HDP ve PKK Kürtlerin temsilcisi değil. Ben Kürt üm ama Türk vatandaşıyım. Terörü bitirmenin yolu özgürlüklerdir, demokrasidir, terör kaos getirir şeklinde konuştu. Efsane Güzeldereli nin Mahmut Tanal la yaptığı röportajın ikinci bölümü şöyle: DOĞAN GRUBU, NE SAĞCI NE DE SOLCUDUR... E.G: Doğan Medya Grubu'na yönelik saldırı oldu. Başını da bir AKP'li vekil çekti. Şu anda da Doğan Medya Grubu'na yönelik bir soruşturma yürütülüyor ve bu kapsamda tüm üst düzey yöneticiler ifade verecek. Türkiye'de, hem Doğan Grubu'na yönelik saldırıları hem de basın özgürlüğünü ne noktada buluyorsunuz? M.T: Doğan Grubu, ne sağcı ne de solcudur. Merkez medyadır. Hürriyet'i, suya sabuna dokunmayan bir gazete olarak görüyorum. Burada, siyasilerin, medyayı susturmak için böyle terör örgütlerinin başvurduğu yöntemlerle susturamazsınız arkadaş. Bir basın grubu kapanacaksa zaten halk satın almaz ve dinlemez. Kapanır. İşin doğrusu bu. KAMU REKLAMLARI..BİK..KAYIR- MACILIK... E.G: Kamu reklamlarıyla beslenebilir ama. M.T: Kamu reklamlarıyla beslenebilir. Ama o da suçtur. Kayırmacılıktır. Kayırmacılık, bir yolsuzluktur. İŞYERLERİNİ BASMA, BASINA BASKI..ASIL TERÖR SUÇU BU... E.G: Konuyla ilgili bir girişimde bulundunuz mu? M.T: BİK'e, ''İlanların eşit verilmesi lazım. Aksi takdirde bu suçtur'' dedik. Ama basın özgürlüğü konusunda ben, meclis araştırması istedim. Milletvekilleri şunu yapmalı: Halkın sorunlarıyla ihtiyaçlarıyla mağduriteye maruz kalmış olan hak arama çerçevesi içerisinde kapalı olan o baskıcı, otoriter kanalları açmalı. Milletvekilleri, özgürlüklere ket vurabilecek, özgürlük alanlarını daraltabilecek, özgürlükleri yok edebilecek iş ve eylemler içerisinde olmamalıdır. Bizim mücadelemiz; Demokrasi ve özgürlük mücadelesi olmalı. Ama ne yaparsınız? Bu, ülkenin kaderi mi? Vatandaşa da sitem ediyorum. Ya milletvekillerinizi tanıyın arkadaş. Genel Başkanlar, milletvekillerini aday gösterdi diye oy vermek zorunda değil ki. Hani nasıl bir avukat görevini sert ve haşin vekilinin lehine görev yapıyorsa, milletvekili de, vatandaşın hakkının hukukunun yararına ne gerekiyorsa yapmalı. Anayasa'nın 80. maddesine göre; Milletvekili, herkesin milletvekilidir. O halde sen, baskıcı vaziyette işyerlerini basma, basına baskı, öyle bir görevin yok. Bu, görevin kötüye kullanılması.darbe, terör suçu diyorlar ya; Asıl terör suçu bu şekilde gündeme gelir. Bunlar terörist güçlerdir. NOKTA DERGİSİ'NİN MANŞETİ HAKARET Mİ? TÜRKİYE'DE, FAŞİZM... E.G: Gazeteleri açtığımızda, ''Erdoğan Koğuşu'na 3 kişi, 5 kişi daha girdi'' şeklinde haberlerle neredeyse her gün karşılaşıyoruz. Bahse konu olaylarda, bir hukukçu olarak, gerçekten hakaret suçu işlendiğini gözlemliyor musunuz? Siyasi geçmişimizde, bu kadar çok hakaret davasına konu olan bir siyasetçimiz yoktu değil mi? M.T: Nokta Dergisi'nin manşeti, hakaret mi? Hiç ilgisi yok. Burada hakareti çok geniş yorumluyorlar. Hukuk genel kuralları şöyle; Siyasetçiler en ağır eleştirilere tahammül etmek zorundalar. Erdoğan'ın bu tahammülü yok. Her gün, üstüne vazife olmadığı halde TV'lere çıkıp, açıklamalarda bulunuyor. Ya arkadaş, valilerin nasıl davranacağı sana mı kaldı? İçişleri Bakanı var. Başbakan var. Bu seni ilgilendirir mi? Bu bir dikta rejiminin emareleridir. Anayasa Hukuku kitabında, faşizmin özelliklerine baktığımız zaman aynısı Türkiye'de, aşağıyukarı var. Kitapdan bakalım. ERDOĞAN, FAŞİST Mİ?..TEPKİ OLARAK ZAMAN VE BUGÜNE ABONE OLDU... E.G: Biz hukuk terimlerini anlamayız. Siz Türkiye'de, faşizme örnekler verebilir misiniz? M.T: ''Taraf olmayan, bertaraf olur'' deniyor. Bu faşizmdir. Basın mensuplarına diyor ki; ''Ey gazete patronu, bu gazetecilere köşende sen yazdırtıyorsun. Maaşını sen veriyorsun. Benim muhatabım sensin'' Yargıç mahkeme kararını veriyor. Mahkeme kararına diyor ki; ''O kararı veren teröristtir''. İki dudağının arasından çıkan kanun oluyor. Bunlara baktığınızda; Faşizmin tüm özellikleri gerçekleşmiş oluyor. Mesela gazetecilerin tek tip olması. Bazı gazetecileri yanlarına almıyorlar. Sokmuyorlar. THY ile yolculuk yapıyoruz. Oralarda Sözcü, Zaman, Taraf, Bugün, Millet, Korkusuz, Meydan yok. Arkadaş Yeni Şafak var. Senin sundukların dışında gazete okumayacak mıyım ben? Mecliste de durum aynı. Ben, bunlara tepki olsun diye Zaman ve Bugün Gazetesi'ne abone olmuştum. GAZETE VE DERGİDEN KORKU- YORLAR..OKUMUYORLAR DA VALLA... (DANIŞMANINA GAZETELERİ SORUYOR. DANIŞMANI AV. EMRAH BEY, ''KAPIYA GELİYOR. BİZ, GEÇ- TİKÇE ALIYORUZ. İÇERİYE SOKMU- YORLAR'' DİYOR.) M.T: (Gala Dergisi'ni gösteriyor ve soruyor) Bakar mısınız, ne sıkıntısı var? Bizimle röpörtaj yaptılar. Ama dergiyi içeri almadılar. Sonra zorla aldırdık. E.G: Dergiye baktığımda Sağlık Bakanı Müezzinoğlu ile de röpörtaj yaptıklarını görüyorum. Her cenahtan haber yapmışlar gibi duruyor. M.T: (Cep telefonunu gösteriyor) Bu akıllı bir telefon. Bununla içeri girilebiliyor. Fotoğrafta çekilebiliyor. Siz, basın mensubu olmasanız fotoğraf makinesiyle içeri giremezsiniz. Gazeteden, dergiden korkan bir meclis, meclis değildir arkadaş. Bu meclisteki vekiller, ortaokul, lise talebeleridir de etkilenecekler midir? Zaten kitap da, dergi de okumuyorlar valla. T.B.M.M, CEMİL ÇİÇEK, HAKYOL VAKFI..SAĞLIK BAKANLIĞI, MENZİL GRUBU..BİR DE CEMAAT DİYOR- LAR... E.G: Siz İnsan Hakları Komisyonu üyesiydiniz. Türkiye'yi, İnsan Hakları ihlali konusunda ne noktada görüyorsunuz? M.T: İnsan Hakları konusunda Türkiye, sınıfta kalmış durumda. Eğitimde, kadın hakları açısından, çocuk hakları, çocuk işçiler açısından yerlerde sürünüyor Türkiye. Mevzuat yeterli. Mevzuatımız çok iyi ve Avrupa standartlarının üzerinde. Ama bu son güvenlik paketi hariç. Sorun, tatbikatçılardan, uygulayıcılardan kaynaklanıyor. Hocamız Sulhi Dönmezer derdi ki; ''Çocuklar, iyi bir yasa, kötü bir uygulayıcının elinde kötü olur. Kötü bir yasa, iyi bir uygulayıcının elinde iyi olur. Mesele, insan unsuru''. Bizde de, makamda, mevkide oturanlar, ne kadar sadakat gösterirse, ne kadar biat kültüründen gelirse, o kadar yükseliyorlar. Çünkü liyakat yok. T.B.M.M Dış İlişkiler Başkanlığı ve Destek Hizmetleri Başkanlığı'nda, Sayın Cemil Çiçek, gitmeden önce hemen bir değişiklik yaptı. Enerji Bakanlığı'ndan iki memuru getirdi. Bu iki memurun ortak özelliği, HAKYOL Vakfı'nın üyesi olması. Kardeşim, sen liyakatı mı arıyorsun? HAKYOL Vakfı'nın üyelerini mi buraya getirmeyi arıyorsun? Bu bir kadrolaşmadır. Bakanlıklara bakıyorsunuz. Her bakanlık bir grubun elinde. Sağlık Bakanlığı, Menzil grubunun elinde. Bir de diyorlar ki; Yok paralel yapı, cemaat. TERÖR ADI ALTINDA KÜRT-TÜRK AYRIMINI LANETLİYORUM..PKK'NIN İSTEDİĞİ... E.G: ''Teröre hayır. Kardeşliğe evet'' yürüyüşündeydiniz. Sokakta, halkın arasındaydınız. Halkın nabzı nasıl atıyor? Sokaktaki insan, ne hissediyor? M.T: Orada her gruptan insanlar vardı. Ama ağırlıklı AKP'liydi. E.G: Niye? AKP'liler teröre karşı daha mı duyarlı? M.T: Yok. Organize edilmişler. ''Bayrağını al gel''. O, 1.5 km'lik olayda aralarda bir şey vardı. Herhalde Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından yapılmıştı o organizasyon. Her ne kadar TOBB baştaysa da Büyükşehir'in de şeyi var. Kurban olsunlar vatana, ülkeye, bayrağa. Bayrağımızı indirdiklerinde o hassasiyeti göstermediler. Samimi duygularla, çok iyi niyetle bir çağrı vardı. Terörün cevapsız bırakılmaması gerekir. Teröre, toplumun da seyirci kalmaması lazım. Terör adı altında da, Kürt-Türk ayrımını lanetliyorum. Kürt ve Türk kardeştir. Ayrılmaz bir bütündür. Geçmişte işyerlerinin yakılması v.s PKK'nın tam istediği budur. Kürt-Türk ayırımı yapmak, PKK'nın değirmenine su taşımak olur. Vatandaşlarımızın böyle bir ayırıma girenleri lanetlemesi lazım. Destek vermemeleri ve dışlamaları lazım. HDP'NİN TERÖRE KARŞI TUTU- MU NASIL? E.G: Teröre ve PKK'ya karşı HDP'nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? M.T: HDP'nin tutumu, teröre karşı net değil. Ben özgürlükçü bir partiyim diyorsa demokrasi ve özgürlükleri savunuyorum diyorsa kesinlikle terör örgütleriyle onları lanetlemeli ve araya mesafe koymalı. CUMHURBAŞKANI, BAKANLAR VE AKP'LİLER, TERÖRE YARDIM VE YATAKLIKTAN YARGILANMALI... E.G: Zaman zaman Kandil'dende, HDP'ye sert tavırlar geliyor. Bu noktadan bakıldığında da sanki HDP'yi de herkes dövüyor gibi değil mi? M.T: Kandil ile Apo arasında bugüne kadar AKP ve HDP birlikte müşterek mekik dokudular. Bunlar hepsi kankaydı zaten. Şu anda teröre yardım ve yataklık suçu diyorlar. Asıl teröre yardım ve yataklık suçundan yargılanması gereken dönemin başbakanı ve bugünün cumhurbaşkanı, bakanları ve AKP. Çünkü terörü siz büyüttünüz ve beslediniz. 2002'de geldiklerinde böyle miydi? 1994'te, Türkiye'de, 26 ilde terör olayları vardı. Toplam karakol sayısı: 'te 754'e düştü. Niçin düşürdünüz? Dediniz ki; ''Abi, siz gelin. Örgütlenin. Siz gidin alan hakimiyetini güçlendirin. Hani HDP diyordu ya; ''Karakol yapmayın. Karakolların sayısını düşürün''. Siz, talimatı kimden alıp karakolların sayısını düşürdünüz? Sebep neydi? Ülkede, huzur ve barış olur. İhtiyaç kalmaz. Düşürürsünüz. Anlarım. Sizin terörünüz tırmanmış. Siz karakol sayısını düşürüyorsunuz. Terörü silahla bitiremezsiniz. Güvenlikle, insan haklarının dengesini tutturmak zorundasınız. Terörü bitirmenin yolu özgürlüklerdir, demokrasidir. Terör, kaos getirir. AKP, silaha hevesli olduğu kadar barışa olsaydı, terör sorunu çoktan halledilirdi. HDP VE PKK KÜRT'LERİN TEM- SİLCİSİ DEĞİL... E.G: Özgürlüklerden bahsederken birtakım Kürt vatandaşlarımızın ve bazı HDP'lilerin talepleri de tartışma yaratıyor. M.T: HDP, Kürt'lerin temsilcisi değil. PKK'da, Kürt'lerin temsilcisi değil. Ben, Kürt'üm. Ama Türk vatandaşıyım. AB ÜLKELERİNDEKİ TÜM HAKLA- RI, TÜM VATANDAŞLARIMIZA VER- MELİYİZ... E.G: Özerklik, federasyon, kültürel hakların verilmesi tartışılıyor. Siz, hangisini hak olarak görüyorsunuz? M.T: Kürt'lerle ilgili olarak tek yazılı belgesi olan parti CHP'dir. Gidip Hakkari ve Van'da ne söylüyorsak İzmir, Mersin, Samsun'da da aynı şeyi söylüyoruz. Aslında Kürt vatandaşlarımızın talepleriyle HDP'ninki örtüşmüyor. Bakıyorsun Aşiret reislerinin her birisi gene oradan milletvekili veya yine orada belirli kilit noktalarda. Halk ne istiyor. Huzur, güvenlik, iş, istihdam, hastane istiyor. Okul yakmanın, hastaneye saldırmanın, elektriği, suyu kesmenin kime yararı var? Bana Dünya'da, barış, demokrasi isteyipte okul yakan, yol kesen bir örnek veremezsiniz. Arkadaş, ikna et. İnsanları, niye yoksulluğa ve sefalete itiyorsunuz? Benim o gariban vatandaşımın günahı ne? Bir yanda terör örgütü. Diğer yanda devletin terörü. Diyorlar ki; Orada hendekler var. Yeni açıldı. Yalan söylüyorlar. 6-7 ekim olaylarında açıldı. Yeni kazılmış toprak, nemli olur. Haklar konusuna gelince; Ben AB ülkelerinde ne haklar var? Biz de tüm vatandaşlarımıza, tüm hakları vermeliyiz. Bu, benim şahsi düşüncem. İkiyüzlülüğe bir örnek; Mardin'de, Artuk Üniversitesi açıldı. Kürdoloji bölümünden, 1500 kişi mezun oldu. Niye atama yapmıyorsunuz? Kürtçe, kitaplar basıldı. Niye o kitapları dağıtmıyorsunuz? Yalan söylüyorlar. Halkı aldatıyor ve kandırıyorlar SEÇMENİN KAYDI SİLİN- MİŞ OLABİLİR Mİ? E.G: seçmenin, kaydının silindiğine dair haberler medyada yeraldı. Bu noktadan baktığınızda seçim güvenliği konusunda endişeleriniz var mı? M.T: Seçimin, adil, güvenli, şeffaf yapılması lazım. Vatandaş, sahip çıkarsa yapılır. Bu kayıtların silinmesinin bilinçli yapıldığına, operasyon anlamında yapıldığına inanmıyorum. Güneydoğu'da baskıyla göç yaptırdılar. Ama inanın ki; Seçim günü hepsi gelip, oyunu kullanacaklar. Baskıya, boyun eğmeyecekler. GÜNEYDOĞU'DA, HALKA, MEŞRU MÜDAFA HAKKI DOĞDU MU? E.G: ''İstibdatın sonu isyandır, asiliktir'' diye bir söz vardır. Bölgede, bu tür gelişmeler yaşanabilir mi? M.T: Böyle bir şey söyleyemem. Ama 1961 Anayasa'mızda, direnme hakkı denen bir hak vardır. Zaten hukuk devletlerinin hepsinde bir meşru müdafa hakkı vardır. Hukuk devleti çiğneniyor ve ihlal ediliyorsa vatandaşın temel hak ve özgürlüklerine dokunulduğu andan itibaren hukuk devleti rafa kaldırılacaksa herkes tanınmış haklar çerçevesinde haklarını kullanır. CİZRE... E.G: Bölgede yaptığınız gözlemler neticesinde, halkın bir meşru müdafa hakkı doğmuş mudur? M.T: Şu aşamada dava, tazminat, şikayet hakları var. Direnme hakkının kriterleri yok şu anda. İki bakan, Cizre'ye girmek istiyor. İçişleri Bakanı, ''Sokmuyorum'' diyor. İl kanununa göre; Valiler, her bakanın görevcisi ve temsilcisidir. Bakanlar arasında hiyerarşik bir sıralama, astlık, üstlük yoktur.valinin, ita amiri, bakanlardır. Ben, bakan olsam, başbakanı bir şehre sokmasam, aynı olay. EĞER ADALET BAKANI OLSAYDI... E.G: Söz bakanlıktan açılmışken olası bir AKP-CHP koalisyonunda Adalet Bakanlığı'na talip olduğunuzu belirtmiştiniz. Eğer kader sizi o koltuğa taşısaydı ivedilikle yapacağınız şeyler neler olacaktı? M.T: HSYK'dan bakanı, müsteşarı çıkaracaktım. Bağımsız bir kurum haline getirmiş olacaktım. İç güvenlik paketiyle ilgili getirilenlerin hepsini değiştirmiş olacaktım. Bu başsavcı şunun grubu, şu savcı bunun grubu. Adalette grup olur mu? Adalette fraksiyon olur mu? Çoğu ilçelerimizde, şu anda adliye yok. Adliye harçları çok yüksek. Çevre davaları harca dahil. Ücretsiz olmalı. Cumhurbaşkanı, hani, ''Çevrecinin daniskasıyım'' diyordu ya. O halde çevre davalarında harçları kaldırması lazım. Adli sicil belgenizi parayla alıyorsunuz. Olabilir mi? Devlet, adli sicil belgesini parasız tutar arkadaş. Devlet, adaleti parayla dağıtmaz. Uluslararası yasalar, dava masrafları, giderleri karşılayacak tutarda olmalı diyor. Kar gütmek amacıyla bunu yapmamalısın. Devlet, parayla dosya satar mı? Bunu AKP ile yaşadık. Adliyeler, AVM gibi. Bankalar, kitapçılar, değişik kafeteryalar var. Adliyeler, adalet kokmalı. Yurtdışında, AVM gibi adliye bulamazsınız. En azından insan kayırmayacaktım. RTE, yargılandığı zaman, eğer hukuka aykırı yargılanırsa, onun hakkını hukukunu da savunurum ya. Balyoz'da, ODA TV'de, Ergenekon'da oradaydım. 4 m'lik barikatları aşarken ayağım kırıldı. MAZLUMLARI SAVUNURKEN AYAĞI KIRILDI..''PROVOKATÖR MİL- LETVEKİLİ GÖREV BAŞINDA DEDİ- LER''... E.G: Evet. Ciddi bir yaralanma sonucu ameliyet da oldunuz. M.T: Basında, ne dediler biliyor musunuz? ''Provokatör milletvekili, yine görev başında'' Cemaate, v.s'ye operasyon oldu. Gene onların hukukunu ben savundum. 1 KASIM'DA CHP, TEK BAŞINA İKTİDAR... E.G: T.C tarihinde, ilk defa en çok oyu alan parti, diğer partilere koalisyon önermedi. Ya erken seçim hükümetini ya da azınlık hükümetini destekleyip-desteklemeyecekleri soruldu. 1 Kasım seçimleri adeta dayatıldı. CHP'nin, oy oranının artacağını düşünüyor musunuz? M.T: CHP, tek başına iktidara gelecek. Sokakta aldığım izlenimler doğrultusunda bunu söylüyorum. Asgari ücreti, TL istiyor musun kardeşim? Emekliye 2 ikramiye istiyor musun? Çiftçi vatandaşım, mazotu 1.5 TL'ye almak istiyor musun? Geliri olmayan vatandaşım 720 TL, aile sigortası istiyor musun? Tüm bunları anlattıktan sonra vatandaş, kendi menfaatini düşünür diye bekliyorum. 7 HAZİRAN'DA, VATANDAŞ, BİZE İNANMADI..AMA ŞİMDİ... E.G: 7 haziran seçimlerine de aynı vaatlerle girdiniz. Niye 1. parti olamadınız? M.T: Vatandaş bize inanmadı. Ya bunlar söylüyor. Ama yapacak mı acaba? Meclis, hala açık. Üç madde. Getirin yapalım. Vatandaş, bizim bu ciddiyetimizi gördü. Vatandaş, Türkiye'nin iyi idare edilmediğini gördü. Vatandaş, ''CHP, Türkiye'nin iyi idare edilmesi için koalisyonu da istiyor'' dedi. AKP, halka ''koalisyon kötüdür'' diyor. Külliyen yalan. Dünya'da, gelişen 50 ülkenin 30'u koalisyonla idare ediliyor. Koalisyonun faydaları nelerdir? Çokseslilik. Birbirini denetler. Bir bakanlık kayırma yapınca diğeri ''yanlış yapıyorsun'' der. Toplumda, kin, öfke, ötekileştirmenin kanalları tıkanmış olur. Demokrasi, uzlaşma kültürü, diyalog gelişir. E.G: Yurtdışında koalisyon metinleri çok uzun. Ama bizde kısa. Niye? M.T: Biz, kaç senedir koalisyon görmüyoruz ki. Keşke görsek. Görsek, bizde de uzun olacak. Eskiden onlarda da kısaydı. Bu, demokrasinin olgunlaşma meselesidir. SEÇMENE MESAJI NE? E.G: Teşekkürler açıklamalarınız için. Önümüz seçim. Var mı son bir mesaj? M.T: Halkımız, öncelikle kendi huzuru, mutluluğu için ülkemizde adaletin tesisi, hukukun üstünlüğü için demokrasi ve özgürlük için CHP'yi desteklemeliler...

14 14 24 Eylül 2015 Perşembe TURİZM Gelibolu Yarımadası Tarihi Alanı'nın çehresi değişecek GAP turlarına "terör" darbesi ANKARA - Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki terör saldırıları nedeniyle Kurban Bayramı'ndaki GAP turlarına ilgi büyük oranda azaldı. Güvenlik gerekçesiyle bölgedeki otellerde doluluk yüzde 10'larda kaldı. Mardin Otelciler ve Turizmciler Derneği Başkanı Azad Özgür Güngör, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi kent Mardin'de eylül ve ekim aylarının turizm açısından en canlı dönemler olduğunu belirtti. Güneydoğu'da "özellikle Kobani olaylarının ardından turizm sektörünün olumsuz etkilerini hissetmeye başladıklarını" aktaran Güngör, son dönemlerde artan terör saldırılarının sektöre ciddi anlamla darbe vurduğunu dile getirdi. Güngör, 6 bin 500 yatak kapasitesine sahip kentteki otellerde yüzde 90'lara varan bir boşluk olduğunu bildirdi. Cizre'de, Hakkari'de şehit haberleri geldikçe vatandaşların bölgeye gelmekte doğal olarak tedirgin olduğuna dikkati çeken Güngör, halkın GAP turlarına katılmaktansa Kapadokya, Eskişehir, Karadeniz ve diğer kültür turlarını tercih ettiğini anlattı. Güngör, Mardin'in bölgenin en huzurlu kentlerinden biri olduğunu ancak bölgedeki güvenlik eksikliğinin kendilerine de yansıdığını vurguladı. Kurban Bayramı için daha önceden tur rezervasyonu yapanların büyük ölçüde iptal başvurusunda bulunduğunu, sadece Mardin'in değil, GAP turu içerisindeki Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır'da da aynı sıkıntıların yaşandığına dikkati çeken Güngör, "Şu anda bu yılı verimsiz bir şekilde kapattık. Terör olayları nedeniyle tur gelmiyor" dedi. Kentte turizmden geçimine sağlayanların aileleriyle 4 bine yaklaştığını belirten Güngör, terörden darbe gören işverenin küçülmeye gittiğini, sektörde son dönemlerde 360 çalışanın işten çıkarıldığını bildirdi. Güngör, çatışma ortamının sektörü sıkıntılara soktuğunu vurgulayarak, "Turizmciler olarak barış sürecinin kesinlikle devam etmesini istiyoruz. Bir 30 yıl daha çatışmaların ortasında kalmak istemiyoruz. Bu bölgenin huzuru ve kalkınması için kesinlikle barış sürecinin devamı gerekiyor. Sürecin masaya yatırılması gerekiyor. Bir şekilde müzakerelerin devam etmesini istiyoruz. 4 yıllık barış ortamını mumla arıyoruz" değerlendirmesinde bulundu. TÜRSAB Diyarbakır Bölgesel Yürütme Kurulu İkinci Başkanı Serdar Baturay ise artık GAP turlarının insanların tatil planlamasındaki seçenekleri arasında dahi yer bulmadığını Geçen yıl bölge kentlerindeki otellerde doluluk oranının yüzde 100'e vardığını ancak şimdi terör nedeniyle yüzde 90 oranında boşluk yaşandığını dile getiren Baturay, turların büyük bölümünün iptal edildiğini belirtti. Diyarbakır'da 4 bin 500 yatak kapasitesi olduğunu ancak yüzde 10'unun dolduğunu anlatan Baturay, turizmin temel taşının güvenlik olduğunu, insanların kendisini güvende hissetmediği bölgeye gitmediğini vurguladı. Baturay, otelcisi, tur operatörü, esnafı da katıldığında kentte sektörden geçimini sağlayanların aileleriyle 10 bine ulaştığını ÇANAKKALE- Türk tarihinin altın sayfalarından biri olan, eşsiz kahramanlıkların, vatan ve millet sevgisinin sembolleştiği, kutsal saydığı değerler için ülkenin her köşesinden gelen gençlerin kanlarını dökerek "Çanakkale geçilmez" destanını yazdığı Gelibolu Yarımadası'nın çehresi 100'üncü yıl çalışmaları kapsamında yapılacak eserlerle değişecek. Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı Mehmet Gürkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çanakkale Savaşları'nın 100'üncü yılı çalışmaları kapsamında bölgenin yeni bir çehreye bürüneceğini, bunun için çalışmaların sürdüğünü Daha önce "milli park" konumunda olan bölgenin bu statüsünün Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılıp Tarihi Alan Başkanlığına dönüştürülmesinin ardından Gelibolu Yarımadası'nın dünyada tanınırlığının artırılması, bölgeye gelen ziyaretçilerin büyük zaferi daha iyi algılayabilmelerini sağlamak için bazı düzenlemelere gittiklerini ifade eden Gürkan, tarihi yarımadanın yeni çalışmayla açık hava müzesi kimliğine bürüneceğini belirtti. Gürkan, bu çalışma ve hazırlıkların, 33 bin hektarlık alana sahip olan Gelibolu Tarihi Alanı'nın çehresini tümüyle değiştireceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Bütün Gelibolu Yarımadası Tarihi Alanı'nın açık hava müzesine olarak yeniden düzenlenmesine yönelik çalışmalar sürüyor. Bu görüşmeler devam ediyor. Tasarımcı gruplarla görüşüyoruz. Bölgede çalışma yapabilecek nitelikteki grupları saptayarak onlarla görüşmeler yapıyoruz. Kendilerinin fikirlerini alıyoruz. Bununla ilgili bir proje süreci başlayacak. Devamında da tüm çalışmalar düzenli bir şekilde yapılacak aşamaya gelecek." Harranlı turizmcinin umudu bayram tatili Tarihi alanda yapılması gereken restorasyon, yapım, plan, proje ve onarımla ilgili proje işlerinin başladığını anlatan Gürkan, bölgedeki kalelerde çalışma yürütüldüğünü aktardı. Alandaki proje çalışmalarıyla ilgili şartnamelerin tamamlanmak üzere olduğunu, bunların plan ve proje işlerine kısa sürede başlayacaklarını dile getiren Gürkan, şunları kaydetti: "Alan Başkanlığımız oluşumunu tamamlamış durumda. Bu teşkilat içerisindeki uzmanlarla da tüm alanın her türlü bakım onarım ve yapım işlemleri için görevlendiriliyor. Herkes işin bir ucundan tutuyor. Şehitliklerin çevre ve peyzaj düzenlemeleri, diğer noktalardaki çiçek ekimleri ve çimlerin sulanması gibi işlemler sürüyor. Gelibolu Tarihi Alanı çok büyük bir metrekareye sahip. Burada tabii iklim koşulları çok önemli; hava sıcak ve bölgede bazen su sıkıntısı oluyor. Bunların çözümünü de sağlayarak, alanın nasıl daha iyi ziyaret edilebileceği yönünde tedbirlerimizi alıyoruz. Görsellik, konfor, dolaşım olarak her türlü detayını saptayıp onlara uygun çözümler bulmaya çalışıyoruz. Tabii Tarihi Alan Başkanlığımız bu süreç itibarıyla daha iyi çalışmalar yapacaktır." ISSN Yıl: 45 Sayı: Eylül 2015 Perşembe GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR HABER MERKEZİ Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir ŞANLIURFA - Şanlıurfa'nın Harran ilçesinde sezondan beklediklerini bulamayan turizmciler, Kurban Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılmasının sevincini yaşıyor. Konik kubbeli evleri ve farklı mimarisinin yanı sıra ilk İslam üniversitesi kalıntıları ve Emeviler döneminden kalma Ulu Cami ile öne çıkan Harran'da turizmin yaşanan terör olaylarından etkilendiğini belirten işletmeciler, bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasıyla umutlandı. Ailesiyle turizmcilik yapan Nurten Kızıl, AA muhabirine, ilçenin son yıllarda çok sayıda turisti ağırladığını Son dönemdeki terör olaylarından turizmin de olumsuz etkilendiğini belirten Kızıl, bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasının piyasayı hareketlendireceğine inandıklarını ifade etti. Harran'da hiçbir sıkıntının bulunmadığını anlatan Kızıl, "İnşallah bayram tatilinde vatandaşlarımız yine Harran'ı tercih eder, umudumuz bu yönde" diye konuştu. Turizmci Mahmut Özyavuz da bu yılki umutlarının bayram tatili olduğunu dile getirdi. Turist rehberi Mete Serin, uzun yıllardır bölgeye İngiliz ve İtalyan turistlerin geldiğini, son dönemde ise ziyaretçi sayısının yüzde 80 düştüğünü aktardı. Bayram tatilinin turizmci açısından fırsat olabileceğine işaret eden Serin, yerli turistin bayramda piyasayı hareketlendirebileceğini

15 24 Eylül 2015 Perşembe Barcelona, Arda'yı oynatmak istiyor MADRİD - İspanyol spor basını, Barcelona Kulübü'nün Arda Turan'ı oynatabilmek için İspanya Futbol Federasyonu'na (RFEF) başvurduğunu ve Uluslararası Futbol Federasyonlar Birliği'nden de (FIFA) izin isteyeceğini ileri sürdü. Sport ve El Mundo Deportivo gazeteleri Barcelona Kulübü'nün ilk aşamada Arda Turan'ın La Liga'ya kayıt olması için RFEF'e başvurduğunu iddia etti. FIFA'nın Barcelona'ya verdiği yasaktan dolayı ocak ayından önce Katalan ekibinde forma giyemeyecek olan Arda Turan'ın, oynatılmak istenmesine gerekçe olarak UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Roma'ya karşı yapılan maçta Rafinha'nın sakatlanmasının gösterildiği bildirildi. Türk güreşçiler olimpiyat provasından başarıyla çıktı Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın, 2016 Rio Olimpiyatları'nın provası niteliğindeki ABD'nin Las Vegas kentindeki Dünya Güreş Şampiyonası'ndan Türk sporcuların 3 altın madalyayla dönmesine ilişkin, "Böyle bir şampiyonada 3 altın almak büyük bir anlam ifade ediyor. Bu, olimpiyatlarda başarılı olacağımızın da bir işaretidir" dedi. BURSA- Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk güreşçilerin ABD'deki şampiyonada önemli başarılar elde ettiğini Ağır sıklette Rıza Kayaalp'in yıllardır yenilmeyen efsane Kübalı Lopez'i devirerek şampiyon olduğunu belirten Aydın, şöyle devam etti: "Yine ağır sıklette Taha Akgül hiç kimseye puan vermeden finalde sayı tuşu ile dünya şampiyonu oldu. 33 yaşında olmasına rağmen Selçuk Çebi büyük bir azimle, gayretle, disiplinli çalışmayla yeniden 3. kez dünya şampiyonluğu elde etti. Bu 3 şampiyonluğun ayrı ayrı anlamları var. Bütün güreşçilerin Selçuk Çebi'yi örnek almasını istiyorum çünkü Çebi, 33 yaşında olmasına rağmen büyük bir azimle çalışarak, inanarak 3. kez dünya şampiyonu oldu. Çalışıp inandıktan sonra başarı elde edilebiliyor." Musa Aydın, 2016 Olimpiyatları'nın, Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde yapılacağını hatırlatarak, "Elimizdeki kadro çok güzel. Dünya Şampiyonası, olimpiyatın provası niteliğindeydi çünkü olimpiyattan önce son Dünya Şampiyonası'ydı. Burada kota vardı. İlk 6'ya giren, olimpiyat vizesi alacaktı. Böyle bir şampiyonada 3 altın almak büyük bir anlam ifade ediyor. Bu, olimpiyatlarda başarılı olacağımızın da bir işaretidir" değerlendirmesinde bulundu. Musa Aydın, miniklerde 2 bin kişinin Türkiye Şampiyonası'na katılmasına rağmen bu potansiyelin diğer yaş gruplarına taşınamadığına dikkati çekti. Dünya Şampiyonası'nda başarılı olan sporcuların alternatiflerinin bulunmadığını ifade eden Aydın, şöyle konuştu: "Allah korusun bir sporcumuz sakatlanırsa onun yerine koyabileceğimiz bir sporcumuz yok. Bu bizi üzmekte. Büyük bir süratle olimpiyatlara hazırlanırken günümüzü değil, geleceğimizi de kurtarmak istiyoruz. Türk güreşinin geleceğini sağlam temellere oturtmak istiyoruz. Bursa'da grekoromende bir olimpiyat hazırlık merkezimiz var. Yıldızlarda serbestte Kahramanmaraş'ta bir merkezimiz var. Şimdi bu merkezleri, yıldızlarda ikiye, hem grekoromen hem de serbestte ikişerden dördere, gençlerde ise birerden ikişere çıkartacağız. Bunun yanında pilot iller seçerek gündüzlü merkezler açacağız. Alt kademeden çocukları alarak onları milli takımlara taşıyacağız. Serbestte Dağıstan'dan antrenörler alacağız. Temelde güreşi biz öğreteceğiz." "Genç ekip, basketbolda başarıyı yakalayacak" DENİZLİ - TOFAŞ ve Eski A Milli Basketbol Takımı Başantrenörü Orhun Ene, milli takımın Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda aldığı Almanya, İtalya ve İzlanda galibiyetlerinin çok önemli olduğunu belirterek, "Milli takıma yeni bir jenerasyon geliyor, bu ekibin birlikte çalışmasıyla ileride başarının geleceğine inanıyorum" dedi. Ene, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk Milli Takımı'nın büyük özveri ve sorumlulukla çalıştığını ancak 2015 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda hedeflenen nokta için oynanan basketbolun yetersiz kaldığını Turnuvanın çok zor bir mücadele alanı olduğunu anlatan Ene, şu değerlendirmede bulundu: "Belki istediğimiz sonucu alamadık ama bu, bir sabır ve sürecin sonunda olacak bir iştir. Şampiyonada Alman ve İtalya galibiyetleri çok değerli. İzlanda galibiyeti de öyle. Avrupa'da kazandığınız her maç çok önemli, bunlar önemli galibiyetlerdir. Bunun üzerine önümüzdeki yıllarda geçmiş yıllardaki başarıyı tekrar programlamamız lazım. Ülkemizde oynadığımız zaman çok farklı sonuçlar alabiliyoruz ama yurt dışında oynadığımız turnuvalarda hala başarı alışkanlığı yakalayamadık. Milli takıma yeni bir jenerasyon geliyor, bu ekibin birlikte çalışmasıyla ileride başarının geleceğine inanıyorum." Milli takım ile görüşlerinin ardından başantrenörlüğünü yaptığı TOFAŞ'ı da değerlendiren Orhun ene, geçen sezon talihsiz şekilde küme düştüklerini dile getirdi. Bu sezon hedeflerinin Süper Lig olduğunu, bunun için iddialı bir takım kurduklarını ifade eden Ene, 3 yıl gibi uzun bir vadede beraber oynayabilecek oyunculardan bir kadro oluşturduklarını kaydetti. "Ceylanlar yine 'Dağ'ına sığındı" Mersin İdmanyurdu, Bülent Korkmaz'la anlaştı ŞANLIURFA- PTT 1. Lig ekiplerinden Şanlıurfaspor'da teknik direktör Hüseyin Dağ, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da takımda işler kötü gidince görevi devraldı. PTT 1. Lig'de 4 yıldır mücadele eden Ceylanlar, sezon öncesi dikkat çeken transferleriyle taraftarını heyecanlandırmasına rağmen Süper Lig hedefine bir türlü ulaşamadı. Bu süreçte 10 teknik direktörle çalışan Şanlıurfa temsilcisi, bu konuda istikrarsızlığıyla dikkati çekiyor. Ligde henüz galibiyetle tanışamayan "Ceylanlar", Engin Korukır'la yollarını ayırdıktan sonra kulüpte görev aldığı her dönemde adeta takımının "can simidi" olan Hüseyin Dağ ile anlaştı. Uzun yıllar Şanlıurfaspor teknik kadrosu içinde yer alan Dağ, ilk kez 2000'de takımın başına getirildi. Bir yıl görev yaptıktan sonra 2005'te ikinci kez Şanlıurfaspor'un başına gelen 47 yaşındaki teknik adam, o tarihte küme düşme hattında bulunan "Ceylanlar"ı, üst üste 8 maç kazanarak ligde tutmayı başardı. Teknik direktör Dağ, sezonunun ortalarında takımın küme düşme potasına girmesiyle bir kez daha göreve getirildi. Dağ, çıktığı 9 maçta aldığı başarılı sonuçlarla Şanlıurfaspor'un 11. sırada ligi tamamlamasına katkı sundu. Dağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçmiş dönemlerde olduğu gibi memleketinin takımı için hiç düşünmeden görevi kabul ettiğini Önceki yıllarda da zor dönemlerde takımın başına geçerek bunu layıkıyla yerine getirmeye çalıştığını anlatan Dağ, yakından takip ettiği ekipte kadronun iyi olduğunu kaydetti. Hep birlikte başarılı olacaklarına inandığını vurgulayan Dağ, şöyle devam etti: "Daha önceki dönemlerde de takımı çalıştırdım yılında takım 2. Lig'de iken göreve geldiğimde 8 maç üst üste kazanarak Şanlıurfaspor'u ligde tutmayı başarmıştık. Aynı şekilde 2014 yılında da takım kötü olduğunda yönetimimiz beni göreve layık gördü ve Allah'a şükür bunu layığıyla yerine getirmeye çalıştım. Şimdi de benzer bir durum yaşandı, başarılı olacağıma inandığım için görevi kabul ettim." Takımlardaki başarının sadece teknik heyetle bitmediğini, buna tüm paydaşların dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Dağ, "Hedefimiz şampiyonluk, en kötü ihtimalle play-off'lara kalarak Süper Lig'e çıkmak istiyoruz. Taraftarlarımız bize inansınlar ve her zamankinden daha çok destek versinler, alacağımız güzel sonuçlarla hemşehrilerimize keyifli bir sezon yaşatmak istiyoruz" diye konuştu. MERSİN - Spor Toto Süper Lig ekibi Mersin İdmanyurdu, teknik direktörlük görevi için Bülent Korkmaz ile 1 yıllık anlaşma sağladı. Ligin 5. hafta karşılaşmasında Osmanlıspor karşısında alınan 4-0'lık yenilginin ardından Mesut Bakkal'ın görevi bıraktığı Mersin ekibinde takımın başına teknik direktör Bülent Korkmaz'ın getirilmesine karar verildi. Mersin İdmanyurdu Kulübü Başkanı Ali Kahramanlı ve yöneticiler, akşam saatlerinde kente gelen Bülent Korkmaz ile yapılan görüşmede 1 yıllık sözleşme için el sıkıştı. Korkmaz'ın yarın düzenlenecek basın toplantısında imza atması bekleniyor. Spor Toto Süper Lig'de geride kalan 5 haftada 1 beraberlik ve 4 mağlubiyet elde eden Mersin İdmanyurdu, 1 puanla ligin son sırasında yer alıyor.

16 24 Eylül 2015 Perşembe Karadeniz Bölgesi, muhteşem doğasıyla yamaç paraşütüne ilgi duyanların da ilgisini çekiyor. Tatilcilerin gözde mekanlarından olan Karadeniz, sahil boyunca uzanan denizinin yanı sıra Karaca ve Çal mağarası gibi yer altındaki saklı cennetleri, buzul gölleri, göletleri, dereleri, yeşilin binbir tonunu bünyesinde barındıran ormanları, sayısız türdeki çiçek ve endemik bitkilerle bezenen muhteşem doğası, yaylaları, yöresel yemekleri, Sümela Manastırı gibi sayısız tarihi yapıları ve serin havası ile turizmde öne çıkıyor. Karadeniz in muhteşem doğasında uçuş Keyfİ TRABZON - TUNCAY BEKAR - Her mevsim turistleri ağırlayan Karadeniz, özellikle alternatif turizm olanaklarından yararlanmak isteyenlere kuş gözlemciliğinden termal turizme, heliskiden (helikopterli kayak) doğa yürüyüşüne kadar pek çok farklı alternatif turizm seçeneği sunuyor. Turistlerin şehrin gürültüsünden uzak tertemiz bir havada piknik yapıp yöredeki restoranlarda yöresel yemeklerden tatma imkanı bulduğu Karadeniz'de son dönemlerde yamaç paraşütüne de ilgi artıyor. Trabzon Akyazı Havacılık Kulübü Başkanı Kutsal Özsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yamaç paraşütü ve havacılığa çocukluktan beri ilgi duyduğunu belirterek, son yıllarda Karadeniz'de bu spora ilginin arttığını ifade etti. Yamaç paraşütü yapmak için kulüplerine gelenleri önce eğitim almaları için Türk Hava Kurumu'na (THK) gönderdiklerini belirten Özsoy, eğitimini alan herkesin rahatlıkla yamaç paraşütü yapabildiğini dile getirdi. Özsoy, Trabzon başta olmak üzere yörenin bu spora çok uygun olduğuna dikkati çekerek, "Yamaç paraşütü yöremizde yapılabilecek güzel bir spor. Yörenin coğrafi yapısı elverişli. Bu spora çok merak var, eğitimini alıp uçmak isteyen çok kişi bulunuyor. Bunları THK'ye yönlendiriyoruz oradan eğitim aldıktan sonra bizimle uçuş yapan çok kişi var. Kural dışına çıkmadıktan sonra çok güvenli bir spor. Kurallara uymak lazım. Yamaç paraşütü, eğitimini aldıktan sonra herkesin yapabileceği bir spor" diye konuştu. Kulübün Başkan Yardımcısı Ersan Saraç da yaklaşık 3 yıldır havacılıkla uğraştığını belirterek, "Karadeniz, havacılık açısından çok avantajları olan coğrafya. Bazen yanımıza suyumuzu yiyeceğimizi alıp saatlerce havada kalabiliyoruz. Yöremizde uçuş yaparak insanoğlunun en büyük tutkusu olan uçmayı kuşlar, martılar gibi saatlerce havada tadabiliyoruz" dedi. Yöredeki yaylaların yamaç paraşütüne ilgi duyanlar için çok avantajlı alanlara sahip olduğunu vurgulayan Saraç, şunları kaydetti: "Yöremiz ve özellikle yaylalarımız bu işi öğrenmek ya da öğretmek için çok güvenli ve müsait alanlara sahip. Eğitimlerimizi yaylalarımızdaki çok güvenli olan 25, 50, 75, 100, 200 metrelik parkurlarda verebiliyoruz. Eğitimde başarılı olanlar daha sonra Trabzon'un Akyazı Mahallesi'ndeki parkurdan yelken uçuşları yapabiliyor. Trabzon dışında Ordu, Giresun, Rize, Artvin ve Samsun'da çok güzel, harika, çok elverişli uçuş alanlarımız var, yörenin doğal güzelliği de cabası." Saraç, havacılığın çok nezih bir spor olduğunu ve yörede havacılık yapılabilecek iyi kulüpler bulunduğunu anlatarak, "Böyle spor kulüplerimiz ve bu kulüplerimizde teknik imkanlar varken, coğrafyamız da buna müsaitken meraklıları bu sporları yapmaya davet ediyoruz" dedi. Tuzluca da 4 dilde tabela Kaya tuzu dekorasyon malzemesi oldu ÇANKIRI- ÖZGÜR ALANTOR - Çankırı'da kısa süre hizmete açılan bir otel astım, bronşit ve nefes darlığı gibi rahatsızlıklara iyi geldiği bilinen kaya tuzuyla dekore edildi. Oda ve duvarlarının dekorasyonunda Çankırı'daki 5 bin yıllık mağaradan çıkarılan kaya tuzunun kullanıldığı D- 100 karayolunun Ilgaz ilçesi sınırlarındaki otelde 4 de tuz odası bulunuyor. Otel müdürü Osman Nuri Akbak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, otel inşa edilirken Hititler döneminden kalma tuz mağarasından esinlendiklerini ve kaya tuzunun faydalı olduğunu bildikleri için dekorasyonda bunu kullandıklarını Çankırı'da büyük tuz rezervi olduğuna dikkati çeken Akbak, "Burada 5 bin yıldır tuz çıkarılan mağaralar bulunuyor. Biz de tuz mağarasından esinlenerek bu tuz otelini kurduk" dedi. "20 TON KAYA TUZU KULLANILDI" Otelin dekorasyonunda 20 ton kaya tuzu kullandıklarını aktaran Akbak, odaların duvar, tavan ve zeminini tuzla kapladıklarını, "tuz odaları"na da devamlı bu maddeyi püskürttüklerini belirtti. Akbak, "Misafirlerimizin kalacağı 33 odamız, 49 yatak kapasitemiz bulunuyor. Odaların duvarlarına tuzdan paneller yerleştirdik, içlerini de ışıklandırdık. Bunun yanında odalarda tuzdan yapılmış lambalar var. Gece lambası şeklinde kullanılabilecek şekilde dekore ettik. Koridorlara tuzdan yapılmış duvar süsleri ve eşyalar yerleştirdik" diye konuştu. Kaya tuzunun bazı rahatsızlıklara iyi geldiğini anımsatan Akbak, "Astım, bronşit, nefes darlığı, uykusuzluk, yorgunluk ve baş ağrısı gibi hastalıklara iyi geliyor. Hasta olmasanız bile kaya tuzunun insanı dinlendirici özelliği bulunuyor" ifadesini kullandı. Tuzluca ilçesinin giriş ve çıkışına belediye tarafından Türkçe, Kürtçe, İngilizce ve Ermenice dillerinde "hoşgeldiniz" ve "güle güle" yazan tabela asıldı. IĞDIR - Tuzluca Belediyesi, ilçenin giriş ve çıkışlarına bölgede konuşulan Türkçe ve Kürtçe dillerinin yanı sıra uluslararası dil olarak İngilizce ve komşu ülke Ermenistan'ın dilinde "hoşgeldiniz" ve "güle güle" yazılı karşılama ve uğurlama tabelaları yerleştirdi. Tuzluca Belediye Başkanı Mehmet Gültekin, tabelaların yerleştirilmesi dolayısıyla gazetecilere yaptığı açıklamada, ilçenin kurulduğu günden bugüne farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığını belirtti. İlçenin 1934 yılına kadar ki adının Ermeniler tarafından da kullanılan "Koğb" olduğunu, bu tarihten sonra yöredeki tuz madeninden esinlenilerek ilçeye Tuzluca adının verildiğini dile getiren Gültekin, şunları kaydetti: "Tuzluca ismi Türkçe'dir ve Türkçe bizim resmi dilimizdir. Cumhuriyetle yaşıt olan bu ilçe cumhuriyetin verdiği isimle anılabilir, anılması lazım. Onun için Tuzluca'yı kullanıyoruz, kullanmaya da devam edeceğiz. Kürtler, bu toprakların kadim bir halkıdır ve kendi topraklarında, kendi anadillerinde "Hün Bi Xer Hatin (hoşgeldiniz)" deme hakları var, bunun için Kürtçe'yi kullandık. İngilizce evrensel bir dildir, hemen hemen bütün toplumların konuştuğu, kabul gördüğü bir dildir. Bu yüzden İngilizce'yi de kullandık." Gültekin, tabelada aynı zamanda Ermenice kullanılmasının altında da kimsenin farklı bir anlam aramaması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Ermenistan ile biz komşu bir ilçeyiz. Hayat her zaman böyle devam etmeyecek, dün devam etmediği gibi. Bizim burada Ermeni mezarlığımız var, o isimle tescil edilmiş. Bizim yaylamızın adı Ermeni Yaylası'dır. Bizim buradaki birçok bölgenin ismi Ermeni diliyle anılır. Ermeni halkı burada yaşamış, bu ilçenin oluşumunda emekleri var, geçmişleri var, tarihleri var. Buna saygının bir gereği olarak Ermenice'de de Tuzluca'ya hoşgeldiniz yazısını yazdık. Biz bundan rahatsız değiliz, çokta mutluyuz. Yarın Ermeniler ile dost olacağız, ticaret yapacağız, turizm olarak gidiş gelişleri olacak. Ermeniler bizim kardeşlerimizdir, bizim komşularımızdır, bunu hiçbir şey değiştirmeyecektir."