T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI TÜRKÇENİN EĞİTİMİ ve ÖĞRETİMİ BİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI TÜRKÇENİN EĞİTİMİ ve ÖĞRETİMİ BİLİM DALI"

Transkript

1 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI TÜRKÇENİN EĞİTİMİ ve ÖĞRETİMİ BİLİM DALI ÖĞRETİCİ METİNLERDE TANITSALLIĞIN SUNUMU: TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE YÖNELİK GÖZLEMLER Yüksek Lisans Tezi Çağrı KAYGISIZ Ankara

2 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI TÜRKÇENİN EĞİTİMİ ve ÖĞRETİMİ BİLİM DALI ÖĞRETİCİ METİNLERDE TANITSALLIĞIN SUNUMU: TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE YÖNELİK GÖZLEMLER Yüksek Lisans Tezi Çağrı KAYGISIZ Tez Danışmanı Prof. Dr. Gülsün Leylâ UZUN Ankara

3

4

5 TEŞEKKÜR Bu bölümde ilk olarak Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir düşüncesiyle Türk Devrimlerini gerçekleştiren, ülkemizde bize fikri ve vicdanı hür bireyler olarak yaşama şansı tanıyan Cumhuriyetimizin ve Fakültemizin kurucusu, ulu önderimiz ve başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve aziz arkadaşlarına sonsuz teşekkürlerimi sunmak ve ayrıca bu tez çalışmasının Cumhuriyet ve Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK e ithaf edildiğini söylemek isterim. Bu bölümde özel olarak teşekkürlerimi sunmak istediğim kişilere de tek tek değinmek isterim. Öncelikle gerek ders sürecinde gerekse tez danışmanlığım süresinde bilgisini, desteği ve her şeyden önemlisi emeğini benimle paylaşan danışmanım ve öğretmenin Prof. Dr. Gülsün Leylâ Uzun a, her zaman yanımda olduklarını ve beni her durumda desteklediklerini bildiğim öğretmenlerim Yrd. Doç. Dr. Sevgi Sevim Çıkrıkçı ya, Ydr. Doç. Dr. Ümit Başak Bozkurt a ve Yrd. Doç. Dr. Elif Arıca Akkök e, bilgi ve akademik görgüleriyle her daim ufkumu açan Prof. Dr. Nadir Engin UZUN ve Prof. Dr. Özgür AYDIN a sonsuz teşekkürlerimi sunmak isterim. Ayrıca tez çalışmasında kullanılan istatistiksel teknikler ve verilerin analizinde bana yön veren başta Prof. Dr. Muhip Özdoğan, Ar. Gör. Emel Özgümüş Demir ve değerli dostum William Spach a Desteğini ve emeğini hiçbir zaman benden esirgemeyen nişanlım Elif Koç a ve getirdiği kitaplarla kaynakçama destek olan kardeşim Ezgi Koç a, hayatımın her döneminde yanımda olan tüm aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım. i

6 İÇİNDEKİLER Teşekkür... i İçindekiler... ii Kısaltmalar ve İmler... v Tablolar... vi Grafikler... ix Şekiller... x Ekler... xi I. GİRİŞ Tezin Amacı ve Önemi Araştırma Soruları Varsayımlar Kapsam ve Sınırlılıklar Tezin Bölümleri... 3 II. KURAMSAL ÇERÇEVE Tanıtsallık Willet in Tanıt Türü Tipolojisi Doğrudan Tanıt Dolaylı Tanıt Aktarımsal Tanıt Çıkarımsal Tanıt Tanıtsallık - Bilgisel Kiplik İlişkisi Kiplik Alt Ulamı Olarak Tanıtsallık Bağımsız Bir Ulam Olarak Tanıtsallık ii

7 2.2.3 Kesişim Alanı Olarak Tanıtsallık Tanıtsallığın Hiyerarşik Yapılanışı Tanıtsallığın Sunumu III. TÜRKÇENİN TANITSALLIK SUNUMU Tanıtsallığı Konu Edinen Çalışmalar Türkçe nin Dolaylı Tanıtsallık Görünümü ve Anlamsal Yapısı Çıkarım Aktarım Uslamlama Türkçe nin Doğrudan Tanıtsallık Görünümü ve Anlamsal Yapısı Tanıtsallık Edinimi IV. METİN KAVRAMI Metin Kavramı Metinsellik Ölçütleri Metin Merkezli Ölçütler Bağdaşıklık Tutarlılık Kullanıcı Merkezli Ölçütler Amaçlılık ve Kabuledilebilirlik Bilgisellik Durumsallık Metinlerarasılık Metin Türü Kavramı Metin Türü ve Söylem İlişkisi iii

8 4.4 Metin Türü Sınıflandırması Öğretici Metinler Metin Türü Öğretimi V. YÖNTEM Araştırma Deseni Veri Tabanının Oluşturulması Veri Tabanının Çözümlenmesi VI. BULGULAR ve TARTIŞMA İçerik Analizine Dair Bulgular Tanıtsallık Ekleri ile Öğretici Metinler Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulgular VII. SONUÇ ve DEĞERLENDİRME KAYNAKÇA ÖZET ABSTRACT TÜRKÇE İNGİLİZCE TERİMLER DİZİNİ EKLER DİZİN iv

9 KISALTMALAR ve İMLER AUX: Yardımcı (auxiliary) EMPH: Vurgulu (emphatic) EV: Dolaylı Tanıtsallık İşlemcisi (indirect evidentiality operatör) Evid: Tanıtsallık (evidentiality) H: Hipotez HSY: Söylenti (hearsay) IND: Bildirme (indicative) INTEN: Pekiştireç (intensifier) n: Gözlem Sayısı OECD: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (Organisation for Economic Co Operation and Development) p: Önerme P: Anlamlılık Değeri PE: Bitmiş Tanıtsallık (perfect of evidentiality) PISA: Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Programme for International Student Assessment) PRES: Şimdiki (present) SG: Tekil (singular) SPSS: Statistical Package For The Social Science UNCERT: Gerçeklik Dışı (uncertain) X 2 : Ki-Kare (Chi-square) < : Küçüktür E: Olay (event) Ø: Sıfır Biçimcik (zero morph) v

10 TABLOLAR Tablo 2.1. Frawley in Gönderim Sınıflandırması ve Bilgisel Kiplik Sıradüzeni Tablo 2.2. Frawley in Gönderim Sınıflandırması ve Bilgisel Kiplik Sıradüzeninin Bilgi Kaynağının Yönelim Açısına Göre Tekrar Düzenlenmesi Tablo 2.3. Tanıtsallık Sistemindeki Semantik Parametreler Tablo 2.4. Kiplik Türleri Tablo 2.5. Bilgisellik ve Tanıtsallık Arasındaki Kesişim Noktası Tablo 2.6. Tanıtsal Karşıtlıkların Farklı Türleri Tablo 2.7. Tuyuka Dilinin Şimdiki Zaman ve Geçmiş Zamana Göre Düzenlenmiş Tanıtsallık Paradigması Tablo 2.8. Tukuya Dilinin Kişi, Sayı ve Cinsiyete Göre Düzenlenmiş Tanıtsallık Paradigması Tablo 2.9. Tanıtsallığın Kodlandığı Dilbilgisel Araçlar Tablo 4.1. Tür Sınıflandırmalarında Başlangıç Noktası Olarak Organon Modeli...92 Tablo 4.2. Egon Werlich in Temel Söylem Biçimleri Tipolojisi Tablo 4.3. İlköğretim Sınıfta Verilmesi Gereken Metin Türleri Tablo ,7,8. Sınıflar Okuma Öğrenme Alanı Hedef ve Kazanım Sayıları Tablo 4.5. On Birinci Sınıf Dil ve Anlatım Dersinde Yer Alan Metin Türleri vi

11 Tablo 4.6. On İkinci Sınıf Dil ve Anlatım Dersinde Yer Alan Metin Türleri Tablo 4.7. On Birinci Sınıf Hedef Kazanım Tablosu Tablo 4.8. On İkinci Sınıf Hedef Kazanım Tablosu Tablo 5.1. Veritabınında Yer Alan Metinler Tablo 6.1. Tanıtsallık Eklerinin Metin Türlerine Göre Dağılımı Tablo 6.2. Metkup Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo 6.3. Günlük Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo 6.4. Anı Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo 6.5. Biyografi Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo 6.6 Gezi Yazısı Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo 6.7. Sohbet Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo 6.8. Haber Yazısı Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo Fıkra Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo Deneme Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo Makale Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo Eleştiri Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Tablo Tanıtsallık Eklerinin Tanıt Türlerine Göre Dağılımı Tablo Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Eklerin Dağılımı vii

12 Tablo Doğrudan Görsellik Bildiren Eklerin Dağılımı Tablo Doğrudan Duyusallık Bildiren Eklerin Dağılımı Tablo Doğrudan Algısallık Bildiren Eklerin Dağılımı Tablo Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Eklerin Dağılımı Tablo Normallik Testi Sonuçları Tablo Pearson Ki-Kare Bağımsızlık Sınaması Test Sonucu Tablo Cramer s V İlişki Katsayısı Sonucu Tablo 7.1. Tanıtsallık Eklerinin Tanıt Türlerine Dağılımı viii

13 GRAFİKLER Grafik 6.1 Tanıtsallık Ekleri ile Öğretici Metinler Arasındaki İlişki Kaynağının Alt Boyutları Grafik 7.1. Doğrudan ve Dolaylı Tanıt Türlerine Ait Eklerin Yüzdelik Oransal Dağılımı Grafik 7.2. Doğrudan Tanıt Türüne Ait Eklerin Yüzdelik Oransal Dağılımı Grafik 7.3. Dolaylı Tanıt Türüne Ait Eklerin Yüzdelik Oransal Dağılımı Grafik 7.4. Tanıt Türlerinin Bilgisellik Değeri Grafik 7.5.Tanıtsallık Ekleri İle Öğretici Metin Türleri Arasındaki İlişki Katsayısının Oransal Dağılımı Grafik 7.6. İlişki Kaynağının Oransal Dağılımı ix

14 ŞEKİLLER Şekil 2.1. Willet in Tanıt Türü Tipleri... 9 Şekil 2.2. Palmer ın Temel Tanıtsallık Kategorisi Şekil 2.3. Tuyuka Dilinin Tanıtsallık Gösterim Yapısı Şekil 2.4. Keşa Dilindeki Kesişim Alanı Şekil 2.5. Ferdinand De Haan ın Tanıtsallık Türleri Sınıflandırması Şekil 2.6. Tanıtsallık Değerleri Sınıflandırması Şekil 2.7. Tuyuka ve Keşa Dillerinin Tanıtsallık Eşlemesi Şekil 2.8. Tuyuka ve Keşa Dillerinin Tanıtsallık Eşlemesinin Yeniden Düzenlenmesi Şekil DI ve -miş Morfemlerinin Bilgisellik Düzlemi Karşılaştırması Şekil 3.2. Türkçe nin Sıfır Biçimcik ile Çekimlenen Eylem Değişkeni Şekil 3.3. Türkçe nin Tanıtsallık Sistemi Paradigması Şekil 4.1. Saukkonen in Metin Türü Sınıflandırması x

15 EKLER Ek 1: Veri Tabanında Yer Alan Metin Örneklemi Ek 2: PISA Okuma Becerileri Yeterlilik Düzeylerinin Özet Tanımları Ek 3: PISA Okuma Becerileri Alanında Yer Alan Değerlendirme Alanları Ek 4: PISA 2009 Öğrencilerin Okuma Becerilerinin Yeterlilik Düzeylerine Göre Dağılımı xi

16 I. GİRİŞ Sürdürülmekte olan Türkçe eğitiminin dayandığı geleneksel anlayışın, günümüz modern dünyasının ihtiyaç duyduğu niteliklere sahip bireylerin yetiştirilmesinde yetersiz kaldığı, Türk öğrencilerin hem ulusal ölçekli sınavlarda hem de Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı nın (OECD) üye ve diğer ülkelerin katılımıyla gerçekleştirdiği Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 1 gibi uluslararası ölçekli sınavlarda gösterdikleri düşük performanslardan anlaşılmaktadır. Bu sınavlara katılan Türk öğrencilerin özellikle dört temel dil becerisinden biri olarak kabul edilen okuma becerisini ölçmeye yönelik sınavlarda sergiledikleri düşük performans verilen Türkçe eğitimin, PISA (MEB, 2011: 37) 2-3 okuma becerilerinde yer alan bilişsel yeterlilikleri, metni basit bir biçimde çözümlemenin aksine kelime bilgisini, dilbilgisel, dilbilimsel, metinsel yapı ve özellikleri bilmeyi ve aynı zamanda metin çözümlemesinde kullanılacak stratejileri kullanma ve bu stratejilerin farkında olmak gibi üst bilişsel becerileri kazandırmaktan uzak olduğunu açıkça göstermektedir. Bu sebeple geleneksel anlayışla yapılan Türkçe eğitiminin sürdürülebilir olmadığı ve ülkenin uluslararası arenadaki rekabet gücünü yitirmemesi için yeni yaklaşımlara yönelinmesi gerekliliği açıktır. Türkçe eğitim programlarının güncel ihtiyaçlara cevap vermesini sağlayacak olan söz konusu bu yeni yaklaşımın temelini dilbilimsel çalışmalardan elde edilen bilgilerin Türkçe eğitimi ve öğretimi alanına entegre edilmesi teşkil etmektedir. Bu bağlamda öğrencilerin gerek dilbilgisi eğitiminde gerekse metin okuma - anlama süreci 1 Sayfa 261, EK 4: PISA 2009 öğrencilerin okuma becerilerinin yeterlilik düzeylerine göre dağılımı. 2 Sayfa 259 EK 2: PISA okuma becerileri yeterlilik düzeylerinin özet tanımları. 3 Sayfa: 261 EK 3: PISA okuma becerileri alanında yer alan değerlendirme alanları.

17 içerisinde ihtiyaç duydukları fakat geleneksel yaklaşım içerisinde tanımı bulunmayan kavramların öğretilmesi gündeme gelmektedir. Bu noktadan hareketle tez çalışmasının amacını şu şekilde ifade etmek mümkündür: 1.1 Tezin Amacı ve Önemi Tezin temel amacı okuma - anlama süreci içinde metnin değerlendirilmesine, anlaşılmasına, yorumlanmasına, metin türü kavramının ve metin türleri arasındaki farklığının kavranmasına katkı sağlayacağı düşünülen tanıtsallık ulamının Türkçenin eğitimi ve öğretimi alanına aktarılması ve bu çerçevede tanıtsallık ulamının metin türleriyle olan ilişkisini ve metin türlerinde sergilediği görünümlerin betimlenmesidir. Tanıtsallık ifade eden dilbilgilsel yapıların Türkçenin eğitimi - öğretimi sürecine, okuma - anlama sürecine ve metin türü öğretimi sürecine sağlayacağı katkıların ortaya konulması ve buradan hareketle Türkçe eğitimi ve öğretimi alanında yapılan çalışmalara katkı sağlanacağı düşünülmektedir. 1.2 Araştırma Soruları Yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda tez çalışmasında şu soruların yanıtları araştırılacaktır: i. Öğretici metin türleri, tanıtsallık ekleri bakımından nasıl bir görünüme sahiptir? ii. Bu metin türleri, içerdikleri tanıtsallık türü bakımından nasıl bir görüntü sergilemektedir? 2

18 iii. Bu metinlerdeki tanıtsallık türleri daha çok hangi tanıtsallık ekine dayalı olarak gerçekleşmektedir. iv. Tanıtsallık ekleri ile öğretici metin türleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde bir ilişki var mıdır? 1.3 Varsayımlar Yukarıda ifade edilmiş olan araştırma soruları bağlamında bu tez çalışmasının dayandığı varsayımı şu şekilde ifade etmek mümkündür: Tanıtsallık anlatımı bildiren ekler ile öğretici metin türleri arasında ilişki vardır. 1.4 Kapsam ve Sınırlılıklar Bu araştırma öğretici metin türleriyle ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı 11. Sınıf Dil ve Anlatım ders kitabında yer alan öğretici metin türleriyle sınırlıdır ve söz konusu müfredatta öğretici metin türü başlığı altında bulunan bütün metinler tezin kapsamı içindedir. Ayrıca bu çalışma tanıtsallık sunumu gerçekleştiren ekleri ile sınırlıdır bu çerçevede tüm alt türleriyle birlikte tanıtsallık bildiren ekler tezin kapsamı içine alınmıştır. 1.5 Tezin Bölümleri Yukarıda belirtilmiş olan amaç ve kapsam doğrultusunda tezin bölümleri şu şekilde oluşturulmuştur: Birinci bölümde tezin konusu, amacı, önemi, araştırma soruları, varsayımları, kapsamı ve sınırlılıklarına yönelik bilgi verilmektedir. 3

19 İkinci bölümde tezin kuramsal alt yapısını oluşturan tanıtsallık kavramı ve bu kavrama ilişkin yaklaşımlar ele alınmıştır. Üçüncü bölümde tezin kuramsal alt yapısını oluşturan tanıtsallık kavramının Türkçedeki görünümüne ilişkin bilgiler yer almaktadır. Dördüncü bölümde metin kavramı, metinsellik ölçütleri, metin türleri, metin türlerinin sınıflandırılması, metin türü eğitimi, metin ve söylem arasındaki ilişki üzerinde durulmuştur. Beşinci bölümde tezin yöntemine, araştırma desenine, veri toplama yöntemine ve verilerin çözümlemesine dair bilgiler verilmektedir. Altıncı bölümde verilerin çözümlenmesiyle elde edilen bulgular ayrıntılı bir biçimde ele alınıp değerlendirilmiştir. Yedinci ve son bölümde ise elde edilen sonuçlar özetlenmiş ve bu sonuçlardan hareketle araştırmanın vargıları belirtilmiştir. 4

20 II. KURAMSAL ÇERÇEVE 2.1 Tanıtsallık Tanıtsallık terimini açıklamadan önce tanıt ve tanıtlamak sözcüklerinin anlamlarının bilinmesinde fayda vardır. Tanıt bir kavram ya da olgunun doğruluğunu gösteren ifade, öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünsel süreç, tanıtlamanın dayandığı temel olarak tanımlanırken, tanıtlamak usa vurma yoluyla ya da tanık göstererek bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak, bir ifadenin dayandığı tanıtın türünü (doğrudan gözlem, aktarımsal, çıkarımsal) ya da güvenilirliğini belli etmek şeklinde tanımlanmaktadır (Turnboll, 2006: 251, Matthews, 2014: 30, TDK Büyük Türkçe Sözlük 2010: 1901, Akarsu, 1998: 167). Tanıt ve tanıtlama terimlerinin anlamlarından yola çıkarak tanıtsallık terimi Woodbury (1986) ve Schlichter (1986) da da belirtildiği gibi şu şekilde açıklanmaktadır. Tanıtsallık; tümcede yer alan önermelerin, işiten kişinin yorumuna açıldığı ve bu nedenle de işiten kişinin yargısını gerektiren bir bilgisel kiplik türdür. Tanıtsallık ifade eden yapılar konuşucunun önerme içeriğinin doğruluğunu, olasılık ya da gereklilik terimlerinden ziyade, ne ölçüde üstlendiğini ifade etmektedir. Ayrıca tanıtsallık ifade eden yapılar tümceye olduğunu gördüm (I saw it happaned), olduğunu gösteren bir şey duydum (I heard that it happaned), olduğunu gösteren bir tanıt/kanıt gördüm (I have seen evidence that it happaned) ya da birilerinden olduğunu gösteren bir bilgi edindim (I have obtained information that it happaned from someone else) tümcelerinde olduğu gibi anlamsal farklar ekler (Crystal, 2008: 176,177). Nuyts a (2001a: 10) göre ise tanıtsallık, olgu durumları (state of affairs) hakkındaki bilginin kaynağına ilişkin tanımları içerir. Bybee ise tanıtsallığı,

21 önermede yer alan bilginin kaynağı hakkında gönderimde bulunan belirteçler olarak tanımlamaktadır (Bybee, 1985: 184). Yukarıdaki açıklamalardan yola çıkarak tanıtsallığın ne olduğuyla ilgili kısaca şu şekilde bir açıklama yapmak mümkündür. Tanıtsallık, konuşucunun aktarım yaptığı tümcede yer alan önermesel bilgiyi nasıl elde ettiğine dair tutumunun kodlanmasıdır. Dünyanın farklı coğrafyalarında konuşulmakta olan dillerde aktarılan bilginin doğruluğuna bakılmadan ve içerik doğrulaması yapılmaksızın konuşucunun aktardığı bilgiyi nasıl elde ettiğine dair dilsel ve dilbilgisel kodlama sistemleri bulunmaktadır. Bu dilsel ve dilbilgisel kodlamayla sistemleriyle ilgili yapılan çalışmaların ilk izlerini Franz Boas ın 1911 yılında Hint Amerikan dilleriyle ilgili olarak yaptığı çalışmada görmek mümkündür. Boas bu çalışmasında tanıtsallık terimini kullanmamakla birlikte yerel bir Amerikan dili olan Kwakiult 4 dilinde konuşucuların bilginin kaynağına gönderimde bulunmak üzere -l(a) son ekini kullandıklarını ifade etmiştir (Boas, 1911: 1947). Fakat günümüz tanıtsallık alan yazını incelendiğinde görülmektedir ki, aktarılan bilginin kaynağına ilişkin kodlamaları içeren söz konusu bu dilsel ve dilbilgisel kodlama sisteminin ifadesi olan tanıtsallık teriminin içeriği hakkında farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Önceki paragrafta da ifade edildiği üzere, dilbilim alanında çalışma yapan bilim insanları arasında tanıtsallığın tanımıyla ilgili çeşitli itilaflar söz konusudur. Benzer şekilde Portner da (2009) tanıtsallık ulamının tanımlanmasıyla ilgili olarak bir 4 Kwakuilt: İngiliz Kolombiyasından, Washinton Eyaletinin güneyinde bulunan Cape Flattery e kadar olan bir bölgede Noutka ve Kwakuilt kabileleri tarafından konuşulan yerel bir dildir (Boas, 1911: 427). 6

22 uzlaşmanın söz konusu olmadığını, bazı dilbilimcilerin tanıtsallığı, bilgisel kiplik ulamının bir alt kategorisi olarak görürken, bazı dilbilimcilerin ise tanıtsallığı bilgisel kiplik ulamının dışında ayrı bir dilbilgisel ulam olarak gördüğünü ifade etmektedir. Bybee, Perkins ve Pagliuca (1994: 176) da da görüldüğü gibi kiplik anlamsal kategorsi, zaman ve görünüş kadar kolay tanımlanamamıştır. Corcu (2010) tanıtsallığın, zaman ve görünüş gibi kolay tanımlanamamasını zaman ve görünüşün yüklemle ilgili iki ulamken, kipliğin sadece yüklemle değil bütün tümceyle ilgili bir ulam olmasına bağlamaktadır. Ayrıca alan yazına bakıldığında kiplik kategorisinin tanımıyla ilgi araştırmacıların kiplik ve onunla ilişkili olduğu düşünülen birimlerin tanımlanmasına farklı boyutlardan yaklaştıkları görülmektedir. Örneğin, Van der Auwera ve Plungian (1998: 80) kiplik ve türevi birimlerin kolaylıkla tanımlanıp isimlendirilebileceğini fakat bunun tekbir doğru biçiminin olmayacağını söyleyerek yapılacak olan tanımlama ve isimlendirmelerin araştırmacıların bakış açıları, kavrayış ve algılarına göre değişebileceğini fakat yapılacak bu tanım ve isimlendirmenin bir başka araştırmacı tarafından farklı bir şekilde yapılabileceğine, yani farklı içerik ve kavramsallaştırma süreçleri içerebileceğini söylerken, Lampert ve Lampert (2000: 296) kiplik ulamlarının bilişsel yönlerinden ele alınması gerektiğini, Givòn ise (1994: 226) kipliğin konuşucunun, önermelere karşı tutumunu içerdiğinden kiplik ulamlarına önerme boyutundan yaklaşılması gerektiğini ifade etmektedir. Görüldüğü üzere kiplik tanımlanmasında yaşanan sıkıntılar, doğal olarak kiplik ve ulamları arasındaki bağlantıların tanımlanmasını ve ayrımların yapılmasını da zorlaştırmaktadır. Yukarıda verilen bilgiler ışığında kiplik ve tanıtsallık arasındaki ayrımın yapılamayışında, konuşucu tarafından aktarılan bilginin kaynağına ilişkin 7

23 tutumu ve konuşucunun aktardığı bilginin doğruluğuna karşı olan yükümlülüğü olmak üzere iki temel etmen görülmektedir. Bu duruma Mortelmans da (2007: 871) de dikkat çekmiş ve bilgi kaynağı (information source) olarak tanıtsallık ile bilgisel kiplik arasındaki bağlantı ilişkisi hakkında bir uzlaşı olmadığı ifade edilmiştir. Tanıtsallığı bir kiplik alt ulamı ya da bağımsız bir kategori olarak görmenin dışında, bu dilsel biriminin kapsadığı alt kategorilerin neler olduğu konusunda ise araştırmacılar arasında bir uzlaşma olduğunu görmek mümkündür. Alan yazında bu konuda referans noktası olarak kabul edilen çalışma Tomas Willet in 1988 tarihli A Cross-Linguistic Survey of the Grammaticization of Evidentiality çalışmasıdır. Willet bu çalışmada Givòn un (1982) doğrudan ve dolaylı tanıt türlerinden hareketle söz konusu bu tanıt türlerini ve bu tanıt türlerine ait alt kategorileri şu şekilde tanımlamaktadır: Willet in Tanıt Türü Tipolojisi Willet (1988) otuz sekiz dil üzerine yaptığı bu çalışmada, dillerin doğrudan ve dolaylı tanıtsallık türünü, üç ayrı alt kategoriye ayırma eğiliminde olduğunu görmüştür. Buradan hareketle Willet (1988) doğrudan tanıtın iki ana alt kategorisini sözel aktarıma dayalı tanıt (aktarımsal) ve çıkarıma dayalı tanıt olarak belirlerken, bu iki tanıt türüne karşıt olarak da atanmış tanıt türünü, doğrudan tanıtın alt kategorisi olarak konumlandırmıştır. Buna göre Willet in belirttiği tanıtsallık türlerini şekil 2.1 deki gibi göstermek mümkündür: 8

24 Şekil 2.1. Willet in Tanıt Türü Tipleri (Willet, 1988: 57). Tanıt Türü { { Görsel Tanıt { Doğrudan Atanmış { Duysal Tanıt { { Diğer Duyulara Dayalı Tanıt { { { { { İkinci El Tanıt {Söylenti { { Aktarımsal { Üçüncü El Tanıt { { Dolaylı { { Folklorik Tanıt { { { { Çıkarımsal { Sonuçlar { { { Uslamlama Willet (1988) doğrudan ve dolaylı tanıt türleri ve bu türlere ait alt kategorileri şu şekilde açıklamaktadır (Willet, 1988: 96) Doğrudan Tanıt Bu tanıt türünde konuşucu tanımlamış olduğu durumu algıladığını belirtmekle birlikte tanıtın duyusal kaynağını belirtmeyebilir. Bu tanıt türünün alt kategorileri şunlardır: i. Görsel Tanıt Konuşucu aktardığı olduğu durumu gördüğünü iddia etmektedir. ii. Duyusal Tanıt Konuşu aktardığı durumu duyduğunu iddia etmektedir. iii. Duyuşsal Tanıt Konuşucu aktardığı durumu fiziki olarak duyumsadığını iddia etmektedir. 9

25 Dolaylı Tanıt Konuşucunun aktarmış olduğu duruma yönelik bilgiyi dolaylı olarak edindiğini belirtmektedir. Ancak, konuşucu tanıta aktarım yoluyla mı yoksa çıkarımlama yaparak mı ulaştığını belirtmeyebilir. Dolaylı tanıt türünün yukarıda da belirtildiği gibi aktarımsal tanıt ve çıkarımsal tanıt olmak üzere iki alt kategorisi vardır Aktarımsal Tanıt Bu tanıt türünde konuşucu tanımlamış olduğu durumu sözel yolla edindiğini belirtmektedir. Fakat bilginin kendisine ikinci elden mi, üçüncü elden mi yoksa folklorik olarak mı aktarıldığını belirtmeyebilir. i. İkinci Ele Dayalı Tanıt Konuşucu tanımladığı durumu, olaya doğrudan şahitlik eden bir kişiden duyduğunu belirtmektedir. ii. Üçüncü Ele Dayalı Tanıt Konuşucu tanımlamış olduğu durumu, olaya doğrudan şahitlik etmemiş bir kişiden duyduğunu belirtmektedir. iii. Folklorik Tanıt Konuşu tanımlamış olduğu durumun sözel bir tarihin parçası olduğunu belirtmektedir. 10

26 Çıkarımsal Tanıt Konuşucu tanımlamış olduğu durumu yalnızca çıkarım yoluyla edindiğini belirtmektedir. Fakat sonuca gözlemlenebilir bir yolla mı? Yoksa uslamlama yoluyla mı? Elde ettiğini belirtmeyebilir. i. Sonuca Dayalı Çıkarım Konuşucu tanımlamış olduğu duruma gözlemlenebilir bir tanıt yoluyla vardığını belirtmektedir. ii. Uslamlamaya Dayalı Çıkarım Konuşucu tanımlamış olduğu durumu önsezi, mantık, ön deneyim ya da diğer zihinsel yapılanmalara dayalı olarak ulaştığını belirtmektedir. 2.2 Tanıtsallık - Bilgisel Kiplik İlişkisi Buraya kadar olan bölümde açıkça görülmektedir ki tanıtsallık ve bilgisel kiplik ulamlarının içeriğiyle ilgili iki farklı yaklaşım bulunmaktadır. Bu yaklaşımların ilki tanıtsallığı, bilgisel kipliğin bir alt ulamı olarak kabul ederken; diğer yaklaşım ise tanıtsallığı, bilgisel kiplikten bağımsız bir ulam olarak kabul edilmektedir. Dendale ve Tasmowski de (2001) tanıksallık ve bilgisellikle ilgili temelde ikili bir ayrım olduğunu fakat tanıtsallığı ayrı bir ulam olarak kabul eden yaklaşımın da kendi içinde ikiye ayrıldığını ifade etmektedir. Buna göre Dendale ve Tasmowski (2001), tanıtsallık ve bilgisellik arasındaki farklı yaklaşımları şu şekilde ifade etmektedir. i. İçerim (Inclusion): Tanıtsallığı, bilgisel kipliğinin bir alt kategorisi olarak kabul eden görüş. 11

27 ii. Ayrım ya da Ayırma (Disjunction or Seperation): Her iki kategorinin birbirinden ayrı olarak kabul edildiği görüş. iii. Kesişim (Overlap): İki kategorinin birbirinden ayrı olduğunu fakat her iki kategorinin bir kesişim noktası olduğunu ifade eden görüş (Dendale, Tasmowski, 2001: ) Kiplik Alt Ulamı Olarak Tanıtsallık Tanıtsallığı bir kiplik alt ulamı olarak kabul eden çalışmalar arasında en dikkat çekici olanlarından birisi F.R. Palmer (1986, 2001) tarafından yapılan çalışmadır. Palmer söz konusu bu çalışmada tanıtsallığı, bilgisel kiplikle birlikte, önermesel kipliğin bir alt ulamı olarak kabul etmektedir. Şekil 2.2. Palmer ın Temel Tanıtsallık Kategorisi (Palmer, 2001: 22). Kiplik Önermesel Kiplik (Propositional Modality) Olay Kipliği (Event Modality) Bilgisel Kiplik Tanıtsallık Kipliği Yükümlülük Devingenlik (Epistemic M.) (Evidential M.) (Deontic) (Dynamic) Çift Doğrulu Rapor Edilen Bilgi İzin Yeterlilik (Speculative) (Reported) (Permissive) (Abilitive) a.ikinci El B. Kesinleştirilmiş b.üçüncü El B. Zorunluluk/Gereklilik Dilek (Deductive) c. Genel Dünya B. (Obiligative) (Volitive) Sayıltısal (Assumptive) Duyusal Bilgi (Sensory) a.hisse Dayalı b.görsel (Visual) c.işitsel (Auditory) 12

28 Şekil 2.2 de de görüldüğü gibi Palmer tanıtsallık kipliğini, önermesel kipliğin bir alt kategorisi olarak tanımlamakta ve bilgisel kiplikten ayırmaktadır. Palmer bilgisellik kipliği ile tanıtsallık kipliği önermenin doğruluk değeri ya da olgusal durumuyla ilişkili olduğundan her iki kiplik kategorisini önermesel kiplik kategorisi altında değerlendirmektedir. Fakat tanıtsallık ve bilgisel kiplik türleri arasında temel bir ayım olduğunu ifade etmektedir. Buna göre bilgisel kiplikte konuşucunun önermenin olgusal durumuyla ilgili bir yargısı, değerlendirmesi söz konusu iken; tanıtsallık kipliğinde söz konu olan sahip olunan bilginin kaynağına ilişkin tutumudur. Palmer tanıtsallık kipliğini de bilginin elde ediliş biçimine yani bilginin geliş kaynağına göre, rapor edilen bilgi ve duyuşsal bilgi olmak üzere iki temel kategoriye ayırmıştır. Aşağıda bu iki temel kategori daha detaylı şekilde açıklanmaktadır. i. Rapor Edilen Bilgi (Reported) Palmer (2001) bu tanıtsallık türünün, kiplik sistemine sahip dillerde bulunduğunu ve gerçek (realis) ve gerçeklik dışı (irealis) olgularına ait dilbilgisel belirticilerin, diğer kategorilere ait dilbilgisel belirticilerle eş oluşumsal bir yapı teşkil etmesiyle oluştuğunu ve bu tür tanıtsallık yapılarının genellikle dilsel yapıda gerçeklik dışı olguları kodladıklarını ifade etmektedir. Bu tanıtsallık türüne örnek olarak Palmer, Brezilya da yerel bir dil olarak kullanılmakta olan Hixkaryana ve Almanca dan örnekler vermiştir. Buna göre: Örnek 1: nomokyan ha-tɨ He.come+NONPAST+UNCERT INTEN-HSY He is coming (they say) Adam geliyor (onlar söylüyor). (Derbyshire: 1979, akt. Palmer 2001: 40). 13

29 Bu örnekte uncertain gerçeklik dışı (irrealis) olgunun belirticisi durumundadır ve aktarım (hearsay) terimi rapor edilen tanıt türü için kullanılmaktadır. Örnek 1 e benzer bir durum, baskın bir hüküm sistemine (judgement system) sahip olan Almanca da da görülmektedir. Örnek 2: Er soll steinreich sein He SOLLEN+3SG+PRES+IND very.rich be He is said to be extremly rich Adamın son derece zengin olduğu söyleniyor. (Hammer, 1993: 231,232. akt. Palmer, 2001: 40). ii. Duyusal Bilgi (Sensory) Bu tanıtsallık kategorisinde, rapor edilen bilgiden farklı olarak artık konuşucunun aktardığı bilgileri kendi algıları yoluyla elde etmesi ve iletmesi söz konusudur. Duyuşşal bilgi türü tanıtsallıklar bu sebepten ötürü rapor edilen tanıtsallık türündeki tanıtsallara göre daha güçlü bir gerçeklik algısına sahiptir. Plamer (2001) duyusal tanıt türünün, tıpkı rapor edilen tanıtsallık türünde olduğu gibi, dillere göre değişik biçimlerde sergilediğini söylemektedir. Buna göre kimi dil sistemleri tek bir duyusal tanıt türü kategorisine sahipken, kimi dil sitemleri ise görsel (visual) ve duyusal (auditory) gibi alt tanıtsallık kategorilerine sahiptir. Tanıtsallığı, Palmer gibi önermesel kiplik altında konumlandıran diğer bir kişi de Kees Hengenveld dir. Hengenveld (1989) tanıtsallığı önermesel kipliğin (epistemological modality) bir alt kategorisi olarak kabul etmektedir. Tanıtsallık ve bilgisel kiplik arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu ve tanıtsallığın bir bilgisel kiplik alt ulamı olduğunu ifade eden diğer bir kişi de Frajzyngier dir. Frajzyngier e göre bilgi edinmenin farklı tutumları, önermelerin doğruluğu 14

30 hakkındaki farklı kesinlik dereceleriyle ilgilidir (Frajzyngier, 1985: 250). Bu tümceden doğrudan ve dolaylı tanıtın yorumlanması ve tümcelerin doğruluk değerleri arasında doğrudan bir bağlantı olduğu anlamını çıkarmak mümkündür. Daha açık bir biçimde ifade etmek gerekirse Frajzyngier, önermelerin tanıtsallık değerlerinin, onların bilgisel kiplikle ilişkili olan doğruluk ve kesinlik dereceleriyle doğru orantılı olduğunu söylemektedir. Tanıtsallığı kiplik ulamının altında, bir alt ulam olarak kabul eden ve farklı bir tanıtsallık sistemi önerisinde bulunan bir diğer kişi de G. H. Matthews tir. Matthews (1965) te Hidatsa diliyle ilgili olarak yaptığı çalışmada, her bir tümcenin kiplik morfemiyle biten bir tümceciği (clause) olduğunu ifade etmekte ve buradan hareketle her biri tümceye farklı tanıtsallık değeri katan altı tanıtsallık morfemi olduğunu belirtmektedir. Matthews in tanıtsallık türleri şunlardır (Matthews, 1965: ). i. Vurgulu (Emphatic): Bu morfem, konuşucunun tümceyi doğru olarak kabul ettiğini göstermektedir. Fakat tümce yanlış bir emphatik morfemle biterse, konuşucunun yalan söylediği düşünülür. Örnek 3: wacèo íikipi kurè hèo ski Man pipe carried EMPH The man (sure) carried the pipe (Eminim) ki adam boruyu taşıdı. ii. Period: Bu tanıtsallık kategorisinde, konuşucu tümceyi doğru olarak kabul etmektedir. Ancak, tümce içeriğindeki önermesel bilgi yanlışlandığında konuşucu da yanlışlanmış olur. Fakat bu konuşucunun yalan söylediği anlamına gelmez. 15

31 Örnek 4: wacèo íikipi kurè hèo c Man pipe carried PER (I suppose) the man carried the pipe Adamın boruyu taşıdığını (sanıyorum) iii. Aktarımsal (Quotative): Bu kategoride konuşucu söylediklerini herkesin bildiğini göz önünde bulundurmaktadır. Örnek 5: wacèo íikipi kurè hèo wareac The man carried the pipe (they say) Adamın boruyu taşıdığını (söylüyorlar). iv. Aktarım (Report): Aktarım kategorisinde konuşucu bir tümcede başka bir konuşucudan duyduğu bilgiyi aktarmaktadır. Fakat konuşucunun tümcenin doğruluk değeriyle ilgili olarak bir tanıtı mevcut değildir. v. Belgisiz (Indefinite) - Soru (Question): Bu iki tanıtsallık türünde konuşucu aktardığı bilginin doğruluğuna ilişkin bir bilgiye sahip değildir. Fakat belgisiz türü tanıtsallıkta konuşucu, dinleyicinin aktarılan bilginin doğruluğunu bilmediğini düşünürken, soru türü tanıtsallıkta bilginin doğruluğunu bildiğini düşünmektedir. Matthews (1965) ayrıca, aktarım ve Indefinitel türü tanıtsallık işaretleyicilerinin rahe ve toak fonemlerinin olduğunu, fakat soru türü tanıtsallık kategorisi için herhangi bir fonemik birimin olmadığını ifade etmektedir. Tanıtsallığı bilgi kipliği altında kabul eden, Palmer ve Givòn un tanıtsallık görüşlerinden hareketle yola çıkan ve bir bilgi kipliği biçimi sunan diğer bir isim de 16

32 William Frawley dir. Frawley e göre (1991) kiplik, gösterim (deixsis) kavramının tüm özelliklerini taşımaktadır. Daha net bir şekilde açıklamak gerekirse Frawley, Palmer in doğrudan ve dolaylı tanıtsallık türleri arısındaki ayrımla, Givòn un dışa gönderimli temel kaynak (the canonical source outward) tanıtsallık kategorisinden hareketle Palmer ve Givòn un tanıtsallık üzerine söylediklerini birleştirmiş ve gösterim noktası (deictic point) ve yönelimliliğin (directionality) iki değişkesinin (bilgi kaynağı ve bilginin gücü) tüm bilgisel kiplik kategorisini açıkladığını ifade etmiştir. Frawley in bu gösterim kavramına dayanan bilgisel kiplik önerisinin temelinde, bilginin kaynağı, bilginin yönelimi ve bilginin uzaklığı kavramlarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kavramlar aynı zamanda Frawley in bilgisellik kipliğini, bilginin kaynağı ve bilgini gücü kavramlarıyla betimlediğini göstermektedir. Tablo 2.1. Frawley in Gönderim Sınıflandırması ve Bilgisel Kiplik Sıradüzeni (Frawley, 1991: 413). Bilginin Kaynağı Bilginin Gücü Konuşucunun Kendisi Öteye (Uzağa) Beriye (Yakına) Çıkarım Kategorisi Sıra Düzeni Gerekli>Olası Duyumlama Kategorisi Sıra Düzeni Görsel>İşitsel>Diğer Duyular>Hisler Başkası Öteye (Uzağa) Beriye (Yakına) Dış Bilgi Kategorisi Sıra Düzeni Alıntı>Aktarım>Söylenti>Diğerleri Katılımcı Kategorisi Sıra Düzeni Başkası > Herkes 17

33 Tablo 2.1 den hareketle Frawley in neden tanıtsallık ve bilgisellik kipliğini, önermesel kiplik altında konumlandırdığı anlaşılmaktadır. Frawley burada bilginin yöneliminden açısından hareketle konuşucunun kendisi ve başkası arasında bir ayrıma gittiğini ve bu ayrımında tümce içerisindeki önermelerin doğruluk dereceleriyle ilişkili olduğunu ifade etmektedir. Daha açık bir anlatımla Frawley bilgi kaynağını konuşucunun kendisi ve başkası olarak ikiye ayırmaktadır. Buna göre konuşu önermenin bilgisel doğrululuğunun gerekliliği, zorunluluğu noktasındaki yorumunu ya da bilginin elde ediliş biçimine yönelik bilgisini aktarırken, bilgi kaynağı olarak konuşucunun kendisini konumlandırmaktadır. Bilginin kaynağından konuşucu çıkarıldığında ise aktarılan bilginin alıntı, aktarım veya söylenti yoluyla elde edilmiş olduğu kabul edilmektedir. Yukarıdaki açıklamadan hareketle, Frawley in bilginin kuvveti olarak tanımladığı unsura devinim kazandıran bilgi kaynağının yönelim açısıdır. Bu açıda yaşanacak her hangi bir değişim, tümcede aktarılan bilginin doğruluk değerini de doğrudan etkileyecektir. Örneğin bilgi kaynağının yönelim açısında konuşunun kendisi konunlandırıldığında, tümcede aktarılan bilgi konuşunun çıkarımları aracılığıyla elde ettiği bilgi olacağından doğruluk değeri, aktarım, alıntı gibi bilgi kaynağının bir başkası olduğu duruma göre daha yüksek olacaktır. Bu nedenle Frawley in Tablo 2.1 de verilen Gönderim Sınıflandırması ve Bilgisel Kiplik Sıradüzeni tablosunu bilginin yönelim açısını da dikkate alarak şu şekilde yeniden yorumlamak mümkündür. 18

34 Tablo 2.2. Frawley in Gönderim Sınıflandırması ve Bilgisel Kiplik Sıradüzeninin Bilgi Kaynağının Yönelim Açısına Göre Tekrar Düzenlenmesi. Bilginin Kaynağı Bilginin Gücü Bilginin Kaynağının Yönelim Açısı Konuşucunun Kendisi Başkası Öteye (Uzağa) Beriye (Yakına) Öteye (Uzağa) Beriye (Yakına) Çıkarım Kategorisi Sıra Düzeni Gerekli>Olası Duyumlama Kategorisi Sıra Düzeni Görsel>İşitsel>Diğer Duyular>Hisler Dış Bilgi Kategorisi Sıra Düzeni Alıntı>Aktarım>Söylenti>Diğerleri Katılımcı Kategorisi Sıra Düzeni Başkası > Herkes Frawley in gönderim sınıflandırması ve bilgisel kiplik sıradüzeni incelendiğinde görülen diğer bir unsurda bilgi kaynağının yöneliminden bağımsız olarak kaynakların kendi içlerindeki hiyerarşik yapılanıştır. Örneğin bilginin yönelimi başkası olduğunda alıntı türü bilginin kuvveti, aktarım türü bilginin kuvvetinden daha yüksek konumdadır. Aynı durumunu bilginin yönelimi konuşunun kendisi olduğunda da görmek mümkündür. Konuşucunun çıkarım yoluyla elde ettiği bilgide gereklilik, olası bilgiden daha güçlü bir yapıya sahiptir. Frawley in (1991) merkezine gösterim kavramını koyduğu kiplik önerisini somutlaştırmak adına Malone (1988: 120) de belirtilen Tuyuka diline ait tanıtsallık birimlerinden hareketle bu dilin gösterim yapısını şematize etmiştir. 19

35 Şekil 2.3. Tuyuka Dilinin Tanıtsallık Gösterim Yapısı (Frawley, 1991: 414). Bilgisel Kiplik Kendisi Başkası Öteye Beriye Öteye Beriye Görsel Görsel Olmayan Doğrudan Dolaylı?? -wi -ti -yi yiği/higi?? Tanıtsallığın, bilgisel kiplik ulamının bir alt kategorisi olduğuna dair bir başka görüş de Anna Papafragou da (2000) görülmektedir. Papafragou, bilgisellik kipliği ile tanıtsallık arasındaki ilişkiyi ve tanıtsallığın neden bilgisel kipliğin bir alt kategorisi olduğunu şu şekilde açıklamaktadır: Kiplik eylemleri ve taşıdıkları bilgisel yorumlar, hem konuşucunun bilgiye ulaşım yolunu (çıkarım vb.) hem de konuşucunun kesinlik derecesi hakkındaki bilgi aktarımını sağlamaktadırlar (Papafragou, 2000: ). Bu ifadeden Papafragou nun tümcede aktarılan bilgisel içeriğin doğruluk ve kesinlik derecelendirmesinde, tanıtsallık ifade eden birimlerin etkili olduğunu kabul ettiğini ve bu nedenle tanıtsallığı, bilgisel kipliğin bir alt kategorisi olarak kabul ettiğini göstermektedir. 20

36 Teenie ye (1989), DeLancey (2001), Infantidou (2001) ve Saeed (2003) alanyazında tanıtsallık ve bilgisel kiplik arasında kavramsal açıdan bir ilişkili olduğunu ve tanıtsallığın, bilgisellik kipliğinin bir alt ulamı olduğunu ifaden diğer kişilerdir. Teenie ye (1989: 215) tanıtsallığı konuşucunun bilgi kaynağını ve bilginin kesinlik derecesini kodlayan ve bilgisel kipliğin parçalarını üzerinde barındıran bir dilgilbisel birim olarak tanımlamakta ve tanıtsallığı bilgisel kipliğin bir parçası olarak görmektedir. DeLancey (2001) tanıtsallığı, bir önermenin sahip olduğu tanıtsallık değerinin dilbilgisel belirticisi olarak tanımlarken, Infantidou (2001) tanıtsallığı konuşucunun aktarılan bilgi karşısındaki tutumu olarak tanımlanmaktadır. Saeed ise (2003) de tanıtsallığı, konuşucunun bilgi kaynağına olan tutumunu ifade etmesine olanak tanıyan semantik bir kategori olarak tanımlamaktadır Bağımsız Bir Ulam Olarak Tanıtsallık Tanıtsallığın, bilgisel kiplik ulamından ayrı bir kategori olduğunu ilk kez Roman Jacopson ifade etmiştir. Jacopson (1971) tanıtsallığı, bilgi kaynağıyla ilişkilendirilerek, kiplik ulamı, aktarılan olay ve olayın katılımcılarıyla birlikte konuşma olayı (speech event) arasındaki ilişkiyi karakterize eden bir unsur olduğunu ifade etmiştir. Jacopson bu yaklaşımıyla tanıtsallık ile bilgisel kiplik arasında bir ayrıma gitmiştir. Tanıtsallığa, bilgisel kipliğin dışında kendi başına bir birim olarak ele alıp, açıklayan isimlerin başında Alexandra Aikhenvald gelmektedir. Aikhenvald, önceki yaklaşımın aksine, tanıtsallığın öncelikli anlamının bilgi kaynağını göstermek olan kendi başına bir dilbilgisel kategori olarak tanımlamaktadır (Aikhenvald, 2003: 1, 2004: 7). 21

37 Aikhenvald (2004: 11) tanıtsallığın bir kiplik alt kategorisi olarak değerlendirilip açıklanmaya çalışılmasını 19. Yüzyılın sonlarına kadar dilbilgisel kategorilerin, Hint -Avrupa dillerinin kurallarına göre belirlenmesine ve bu dillerde bilgi kaynağının gösteriminin dilbilgiselleşmediğinden egzotik dillerin incelenmeye başlanmasına kadar, tanıtsallığın dilbilsel bir kavram olarak incelenmeye başlanamamasına bağlamaktadır. Aikhenvald (2004), Aikhenvald ve Dixon (2011) tanıtsallığı bilgi kaynağının dilbilgiselleştirilmiş anlatımı olarak tanımlamakla birlikte, tanıtsallığı; kutupluluk 5, zaman, görünüş, kişi, sayı, durum ve gönderim sınıflandırmasıyla birlikte sekiz eylemcil kategori arasında tanımlamaktadır. Buna göre, zaman, görünüş ve tanıtsallık genellikle yüklemin bir özelliği olarak görülmektedir. (Aikhenvald ve Dixon, 2011: 169). Aikhenwald (2004) tanıtsallığın, kiplik ulamından ayrı bir birim olarak tanımlamasında, tanıtsallık birimimlerinin güvenilirlik (reliability), olurluluk (probability) ve olasılık (posibility) gibi bilgisel uzanım taşıdıkları bilinen kiplik ifadelerini ikincil olarak edinebileceklerini fakat bu anlamları kazanmanın, tanıtsallığın bir kiplik alt kategorisi olarak değerlendirilmesini sağlamayacağını belirtmekte ve kesinlik derecesiyle ilgi olan kipliğin, söz edimle ilgili olan kip in ve tanıtsallığın bu nedenle birbirinden ayrı kategoriler olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmektedir. Aikhenvald (2003: 18, 2004: 105) ve Lazard (1999) a göre farklı kategorilerde yer alan kip, kiplik, kişi, adlaştırma (nominalization), tümleç (complement) gibi dilsel birimlerin ikincil olarak tanıtsallık anlamı kazanmalarını tanıtsallık stratejisi olarak kabul edilmektedir. 5 Kutupluluk (Polarity): Olumluluk ve olumsuzluk arasındaki karşıtlık (Matthews, 2014: 308). 22

38 Bu duruma Noonan da (2007) dikkat çekmekte ve farklı tümleyicilerin (complementizers) önermedeki bilginin kaynağını ve aynı zamanda konuşunun inanç derecesiyle ilgili anlamları ikincil olarak ifade edebildiklerini söylemektedir. Aikhenvald (2004) tanıtsallığın bir kiplik alt kategorisi olarak tanımlayan yaklaşıma karşı çıkarak, tanıtsallık birimlerinin dilbilsel araçlarla işaretlendiği beş yüz dili incelemiş ve bu çalışmasının sonucunda araştırdığı dillerde tanıtsallık sisteminin ikili tanıtsallık seçeneğinden başlayarak, beş ya da daha fazla seçenekli tanıtsallık sisteme kadar genişleyebilin bir yapı sergilediğini tespit etmiştir. Aikhenvald ın (2004) tanımladığı söz konusu bu tanıtsallık sistemleri şunlardır: a. İki Seçenekli Tanıtsallık Sitemi: a.1: Birinci el ve birinci el olmayan. a.2: Birinci el olmayana karşılık her şey. a.3: Aktarım ya da söylentiye karşılık her şey. a.4: Duyuşsal tanıt ve aktarım ya da söylenti. a.5: İşitsel tanıta karşılık her şey (Aikhenvald, 2004: 25). b. Üç Seçenekli Tanıtsallık Sistemi: b.1: Doğrudan (ya da görsel), çıkarımsal, aktarımsal. b.2: Görsel, görsel olmayan duyusal, çıkarımsal. b.3: Görsel, görsel olmayan duyusal, çıkarımsal. b.4: Görsel olmayan duyusal, çıkarımsal, aktarımsal. 23

39 b.5: Aktarımsal, alıntısal, her şey (Aikhenvald, 2004: 42-43). Üç seçenekli tanıtsallık sistemi en az bir duyunun belirtilmesini içermektedir. c. Dört Seçenekli Tanıtsallık Sistemi: c.1: Görsel, görsel olmayan duyusal, çıkarımsal, aktarımsal. c.2: Doğrudan ya da görsel, çıkarımsal, varsayımsal, aktarımsal. c.3: Doğrudan, çıkarımsal, aktarımsal, alıntısal (Aikhenvald, 2004: 51). Dört seçenekli tanıtsallık sistemi bir ya da iki duyunun belirtilmesini içermektedir. d. Beş Ya da Daha Fazla Seçenekli Tanıtsallık Sistemi: Beş ya da daha fazla seçenekli tanıtsallık sistemi, iki duyusal tanıt, bir çıkarımsal, bir varsayımsal tanıt ve aynı zamanda bir aktarımsal belirtici (reported marker) içeren tanıtsallık sistemidir. d.1: Görsel, görsel olmayan duyusal, çıkarımsal, varsayımsal, aktarımsal (Aikhenvald, 2004: 60). 24

40 Tablo 2.3. Tanıtsallık Sistemindeki Semantik Parametreler (Aikhenvald, 2004: 65). I. Görsel II. Duyusal III. Çıkarımsal IV. Varsayımsal V. Söylenti VI. Alıntısal a.1 Birinci el Birinci el olmayan 2 Seçenekli a.1 Birinci el Birinci el olmayan a.1 Birinci el Birinci el olmayan Farklı bir sistem ya da terimsiz a.4 Terimsiz Görsel olmayan Terimsiz Aktarımsal b.1 Doğrudan Terimsiz Aktarımsal b.2 Görsel Görsel olmayan Çıkarımsal Terimsiz 3 Seçenekli b.2 Görsel Görsel olmayan Çıkarımsal b.3 Görsel Görsel olmayan Terimsiz Aktarımsal b.4 Terimsiz Görsel olmayan Çıkarımsal Aktarımsal c.1 Görsel Görsel olmayan Çıkarımsal Aktarımsal 4 Seçenekli c.2 Doğrudan Çıkarımsal Varsayımsal Aktarımsal c.3 Doğrudan Çıkarımsal Aktarımsal Alıntısal 5 Seçenekli d.1 Görsel Görsel olmayan Çıkarımsal Varsayımsal Aktarımsal 25

41 Tabloda 2.3 de tanıtsallığı dilbisel olarak işaretleyen dillerin, tanıtsallığı nasıl ifade ettikleri görülmektedir. Örneğin dört seçenekli tanıtsallık sisteminin c.3 dizgesinde görsel ve duyusal tanıt doğrudan tanıt şeklinde belirtilirken, iki seçenekli tanıtsallık sistemindeki a.4 dizgesinde görsel tanıt terimsiz olarak, duyusal tanıt ise görsel olmayan tanıt şeklinde belirtilmektedir. Tanıtsallığın, bağımsız bir kategori olduğunu belirten diğer bir önemli isim de Martina Faller dir. Faller (2002) doktora tezi çalışmasında tanıtsallığın, kiplik ulamından bağımsız kendi başına bir dilbilgesel kategori olduğunu ifade etmektedir. Faller tanıtsallığın bağımsız bir kategori olması ve kiplikten ayrı kabul edilmesi için şu dört temel gerekçeyi sunmaktadır (Faller, 2002: 261). i. Tanıtsallık ve kiplik ulamları kavramsal olarak değerlendirildiğinde birbirinden bağımsız oldukları görülmektedir, ii. Her iki ulamı da işaretleyen birçok dil sisteminin bulunmasına rağmen, kiplik ve tanıtsallık ulamlarından yalnızca birini işaretleyen dillerin de var olması, iii. İki ulam arasında bir metodolojik fark olması. Tanıtsallık bilgi kaynağının türüne yönelik bir kodlamada bulunurken; kiplik ulamının önerme içeriğinin bilgiselliğiyle ilişkili olması, iv. Bilgisellik kipliğinin tanımı içerisinde olasılık ve gereklilik kavramları yer almaktadır. Fakat doğrudan ve aktarımsal tanıt türleri bu iki kavramla açıklanamaz. Faller a göre (2002) bilgisellik ve tanıtsallık, çıkarımsal tanıtsallık kavramları üzerinde örtüşen/kesişen ancak birbirinden ayrı iki kavramdır. Ancak bu söz konusu örtüşme tanıtsallığın tanımını değiştirmediğinden Faller tanıtsallığın kendi 26

42 başına bir dilbilsel kategori olduğunu ifade etmektedir. Bu durumla ilgi olarak Keşa dilinden verdiği örnekte -chà ekinin kullanımında bu özelliğin bulunduğunu söylemektedir. Şekil 2.4. Keşa Dilindeki Kesişim Alanı (Faller, 2002: 93). Bilgisel Kiplik Tanıtsallık -puni -man -chà -si -mi Şekil 2.4 de görüldüğü gibi konuşucunun bilgiyi uslamlama yoluyla edindiğini görteren -chà eki bilgisel kiplik ve tanıtsallık arasındaki keşişim noktasında yer almaktadır. Bu bakımdan kiplik ve tanıtsallık birbirleriyle çıkarım açısından örtüşmektedir. Ancak yukarıda da belirtildiği üzere bu kesişim alanının bulunması tanıtsallık tanımını etkilemez ve Faller a (2002) göre kiplik ve tanıtsallık kategorileri birbirlerinde ayrı birer kategoridir. Faller (2002) tanıtsallık kavramına yaklaşımda ayrı bir pencere açmaktadır. Buna göre, güncel semantik ve pragmatik teorilerinin tanıtsallık çalışmalarına nasıl katkı sağlayacağı sorusundan hareket ederek, çalışmasında tanıtsallığı söz edim kuramı çerçevesinde yeniden yorumlamış ve tanıtsallık ulamlarının, sözcenin edimsöz değerine katkı sağlayan bir yapı teşkil ettiğini ileri sürmüştür. Tanıtsallığın bağımsız bir kategori olduğunu ifade eden diğer bir isim de Ferdinand De Haan dır. De Haan a göre (1999) tanıtsallık, tümcede aktarılan bilginin 27

43 kaynağıyla ilgili bir unsurken, bilgisel kiplik konuşucunun ifadesinin doğruluğuna ilişkin yükümlülüğünün değerlendirilmesiyle ilgili bir kavramdır. Bu ifadeden yola çıkarak De Haan ın (1999) tanıtsallık ve bilgisel kiplik arasında anlamsal bir ayrıma gittiğini söylemek mümkündür. De Haan (2001a) de bilgisellik kipliği zayıf ve güçlü bilgisellik kipliğine gönderimde bulunan olasılık (posibility) ve gereklilik (necessity) kavramlarıyla ilişkili olduğunu ve bu iki kavramın da (olasılık, gereklilik) konuşucunun, konuşma içeriğinin doğruluğuyla ilişkili olduğunu belirtmektedir. Bu durumu Türkçe bir örnekle açıklamak gerekirse. a. Ali evde olmalı. Işıklar açık. b. Ali evde olabilir. Işıklar açık. c. Ali evde. Işıklar açık. Örnek a ve b tümceleri incelendiğinde her iki tümcenin de tanıtsallık değerini taşıdıkları görülmektedir. a tümcesinde tanıtsallık anlatımı daha güçlü bir tanıtsallık değeri taşıyan -mali morfemi ile kodlanırken b tümcesinde ise daha zayıf bir tanıtsallık değeriyle ve olasılık bildiren -AbIl morfemi ile kodlanmıştır. De Haan ın bu düşüncesine göre her iki tümcede de kiplik ve tanıtsallık birimleri arasında içsel ve nedensel bir bağlantı yoktur. Yani her iki olayda da durumsallık özdeştir. Konuşucu ışığın açık olduğunu görüyor fakat Ali nin evde olduğunu görmüyor. c tümcesinde ise konuşucu Ali nin evde olma durumuyla ışıkların açık olması durumu arasında yüksek bir bağlantı olduğunu bilmektedir. a ve b tümcelerinde ise ışığın açık olmasına karşın Ali nin evde bulunmama ihtimali söz konusudur. Konuşucu a ve b tümcelerinde ışığın açık olması durumundan 28

44 hareketle bir yorumlamaya gitmektedir. c tümcesini tekrar ele alırsak, konuşucu bu tümcede herhangi bir kiplik birimi kullanmamaktadır. Ali nin evde olma durumunu görmemiş ya da duymamış olmasına karşın tanıtsallık değeri son derece yüksek olarak kodlanmıştır. Yani konuşucu Ali nin evde olma durumundan emin olduğundan ifadesinin doğruluk değeriyle ilgili bir derecelendirmeye ihtiyaç duymamıştır. Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi De Haan ın tanıtsallığı konuşucunun aktardığı bilginin kaynağı olarak görmektedir. De Haan (2001b: 207, 2005a: 59) ayrıca tanıtsallığın kiplikten bağımsız bir kategori olarak kabul edilmesinde, tanıtsallığın, gösterimsel kategori (deictic category) olmasını gerekçe göstermektedir. De Haan ın bu yaklaşımı aslında Frawley de de (1992) görülmektedir. Frawley de (1992: 408) tanıtsallık için kipsel gösterim (modal deixis) ifadesini kullanmaktadır. Fakat Frawley (1992) ve De Haan (2001b, 2005a) arasındaki temel fark, Frawley in tanıtsallığı kiplik ulamının alt kategosi olarak kabul etmesine karşın De Haan ın tanıtsallığı ayrı bir kategori olarak kabul etmesidir. De Haan (1999) bazı dillerde tanıtsallığın bilgisel kiplik ifade eden birimler aracılığıyla dilbilgiselleştiği fakat bu durumun dünya dillerinde yaygın olarak görülmediğini ve bu durumunun tanıtsallığı, bilgisel kipliğin bir alt kategori olarak kabul edilmesi için yeterli olmadığını ve tanıtsallık ifadesi taşıyan morfemlerin konuşucunun doğrudan ya da dolaylı olarak elde ettiği durumları tanımladığını bu nedenle de tanıtsallık kategorisinin doğrudan ve dolaylı tanıtsallık olmak üzere iki kategoriye ayrılması gerektiğini söylemektedir (De Haan, 2006: 57-58). 29

45 De Haan (2006) tanıtsallığı doğrudan ve dolaylı tanıt olmak üzere iki kategoriye ayırdıktan sonra bu iki temel kategorinin alt kategorilerini de belirtmiştir. De Haan a (2001c) göre görsel tanıt (visual), aktarılan olayın duyularak algılandığını gösteren duyuşsal tanıt (auditory) ve olayların görsel olmanın dışında diğer hislere dayanılarak elde edildiğini gösteren görsel olmayan duyusal tanıt (nonvisual sensory), doğrudan tanıt türünün alt kategorilerini oluşturmaktadır. Dolaylı tanıtı ise aktarılan olayın, konuşucunun kendisi dışında başka bir kaynaktan edindiği bilgi olarak tanımlamakta ve alıntısal ya da aktarımsal (quotative or reported), söylenti (hearsay) ile çıkarımı (inference) dolaylı tanıtın iki alt kategorisi olarak tanımlamaktadır. Bu açıklamadan yola çıkarak De Haan ın (2001c) tanıtsallık türleri sınıflandırmasını şekil 2.5 teki gibi gösterilebilir. Şekil 2.5. Ferdinad De Haan ın Tanıtsallık Türleri Sınıflandırması: Tanıtsallık Doğrudan Tanıt Dolaylı Tanıt Görsel Duyusal Hisse Dayalı Alıntısal ya da Çıkarımsal Aktarımsal De Haan a göre (2001c: 94, 101) görsel tanıtın dört temel bilişsel kaynağı bulunmaktadır bunlar: i. Zaman ve görünüş belirticilerinden elde edilen görsel tanıtsallık, ii. Uzamsal (spatial) gönderimden elde edilen görsel tanıt, iii. Birinci tekil şahıs morfeminden elde edilen görsel tanıt, 30

46 iv. Bir algı eylemi olan görmek (to see) eylemidir Kesişim Alanı Olarak Tanıtsallık Tanıtsallığın kendi başına bir dilbilgisel birim olduğunu fakat kiplik ve tanıtsallık arasında bir kesişim alanı olduğunu ilk belirten kişiler Vladimir A. Plungian ve J. van der Auweradır. Buna göre kesişme (overlapping) tanıtsallığın ve kipliğin kesiştiği yer olarak tanımlanmaktadır (Auwera ve Plungian, 1998: 85-86). Tanıtsallığın, kiplikle olan kesişim ilişkisinin daha iyi anlaşılabilmesi için Auwera ve Plungian ın kiplik tanımının bilinmesine ihtiyaç vardır. Auwera ve Plungian (1998) kipliği, Tablo 2.4 te de görüldüğü gibi olasılık (posibility) ve gereklilik (necessity) kavramları etrafında yorumlamaktadır. Tablo 2.4. Kiplik Türleri (Auwera ve Plungian, 1998: 82). Olasılık Bilgisel Olmayan Olasılık Bilgisel Olasılık Katılımcı-İç Olasılık (Edimsel Olasılık, Yeterlilik, Kapasite) Katılımcı-İç Gereklilik (Gereklilik) Katılımcı-Dış Olasılık İstek Dışı Olasılık İstek Dışı Gereklilik Katılımcı-Dış Gereklilik İstek Olasılığı (İzin) İstek Gerekliliği (Zorunluluk) (Kesinlik Dışı) Bilgisel Gereklilik (Olurluluk) Bilgisel Olmayan Olasılık Gereklilik 31

47 Auwera ve Plungian (1998) kiplik türlerini Tablo 2.4 te gösterilen şekilde tanımladıktan sonra, tanıtsallık ve kiplik arasındaki kesişim noktasının, bilgisel gereklilik ve çıkarımsal tanıtsallık olduğunu ifade etmişlerdir. Tablo 2.5. Bilgisellik ve Tanıtsallık Arasındaki Kesişim Noktası (Auwera ve Plungian, 1998: 86). Gereklilik İstek Gerekliliği Bilgisel Gereklilik = Çıkarımsal Tanıtsallık Aktarımsal Tanıtsallık Tanıtsallık Ayrıca Plungian (2001) tanıtsallığı tanımlamak üzere şu örneği vermektedir. P, tanımlanacak bir durum olarak kabul edildiğinde, tanıtsallık değeri konuşucunun P durumu için sahip olduğu bilgi kaynağını işaret etmektedir ve Plungian bu bilgi kaynağıyla ilgili üç ana tip bilgi kaynağı tanımlamaktadır (Plungian, 2001: ). i. Konuşucu P yi doğrudan gözlemlemiştir. ii. Konuşucu P yi görsel olmayan biçimde doğrudan algılar. Plungian bu ifadeyle görülemeyen fakat varlıkları duyuşsal ve zihinsel olarak algılanabilen algısal bir tanıtsallıktan bahsetmektedir. iii. Konuşucu P yi zamandan ve uzamdan ayrıştırarak dolaylı olarak algılamaktadır. Corcu nun da (2010) belirttiği gibi bu sayede Plungian tanıt türleri ile aktarım ve alıntılama ulamlarının öznellik değerleri bakımından farklı değerler taşıdığını ifade 32

48 etmekte ve tanıt türlerinin kişinin algısına şu ya da bu şekilde bağlı olmasını gerekçe göstererek dilde öznel olan ve öznel olmayan tanıtları ayrı ayrı olarak ele almaktadır. Şekil 2.6. Tanıtsallık Değerleri Sınıflandırması (Plungian, 2001: 353). Doğrudan Tanıt Dolaylı Tanıt Görsel Tanıt Görsel Olmayan Çıkarımsal Uslamlama Duyusal Tanıt Algısal Tanıt Eşzamanlı Artzamanlı Şekil 2.6 da da görüldüğü gibi Plungian (2001) doğrudan tanıt türünün iki alt kategorisi olarak çıkarımsal ve uslamlamayı konumlandırmıştır. Bu durum Plungian ın çıkarımlama ve uslamlamanın farklı zihinsel süreçler içeren eylemler olduğunu düşündüğünü göstermektedir. Benzer biçimde çıkarımsal tanıtın iki alt kategorisi olarak tanımladığı eşzamanlı ve artzamanlı çıkarımda da Plungian insan zihninin yaşadığı olaylar karşısında eş zamanlı ya da geriye dönük yorumlama yaparak artzamanlı çıkarımlamalar yapacak bir düzlemde çalıştığını ifade etmektedir. Plungian (2001) tanıtsallığı bireysel katılım (personal involvement) açısından da derecelendirmiş ve sınıflandırmıştır. Faller ın da (2002) ifade ettiği gibi bireysel katılım derecesi bazı dillerde düzenleyici parametre konumunda bulunmaktadır (Faller, 2002: 49). 33

49 Tablo 2.6. Tanıtsal Karşıtlıkların Farklı Türleri (Plungian, 2001: 353). Dolaylı Tanıt Doğrudan Tanıt Algılanan Tanıt (Çıkarım ve Uslamlama) Bireysel Tanıt Nesnel Tanıt (Aktarımsal) Tablo 2.6 incelendiğinde, Plungian ın tanıtsallığı bireysel tanıt olarak da bir sınıflamaya tabii tuttuğu anlaşılmaktadır. Tabloya 2.6 ya göre, doğrudan tanıt ve alt kategori ile dolaylı tanıtın çıkarım ve uslamlama yoluyla elde edilen tanıtlar, bireysel tanıt türü içinde yer almakta, buna karşın aktarımsal tanıt birey dışında bir tanıt türü olarak kabul edilmektedir. Buradan hareketle Plungian ın (2001) bireyin kendisi ve bireyin dışında bir başkası şeklinde olmak üzere tanıtsallığın kaynağına yönelik bir ayrıma gittiği de anlaşılmaktadır. Tanıtsallığın kaynağında yaşanan bu değişim doğal olarak tanıtsallık derecelerini de doğrudan etkileyecektir. Örneğin bireysel tanıtların, tanıtsallık değerleri bireyin kendi algılarına dayalı olduğundan, birey dışı tanıtsallık değeri taşıyan aktarımsal tanıta göre daha yüksek bir konumda olacaktır. Tanıtsallığın kaynağına yönelik bu şekilde bir ayrımı Frawley de de (1992) görülmektedir (bkz. Sayfa 12, şekil 2.2). Plungian ın ifade ettiği tanıtsallık türlerinin açıklaması ise şu şekildedir (Plungian, 2001: 354). i. Doğrudan Tanıt (P ye doğrudan erişimi içerir). Görsel Tanıt: P, ve ben, P yi görürüm/gördüm. 34

50 Duyusal Tanıt: P, ve ben, P yi algılarım/algıladım [P, duyulmuş, koklanmış, tadılmış vb. olabilir]. Algısal Tanıt: P, ve ben, P yi hissettim/hissederim [P, burada konuşucuya ait bir iç durum (inner state) konumundadır. Örneğin; açım, uyumak istiyorum, cevabı biliyorum vb.] ii. Çıkarımsal Tanıt (Q nun, P ile ilişkili bir duruma doğrudan erişimini içerir. Eşsüremli Tanıt: P, çünkü ben, P yi işaret eden bazı şeyleri gözlemleyebiliyorum [P at T0] örneğin: O açıkmış olmalı, çünkü o acıkmış olma durumunun belirtilerini gösteriyor. Artsüremli Tanıt: P, çünkü ben, P nin bazı izlerini gözlemleyebiliyorum [P önce T0] örneğin: O burada uyumuş olmalı, çünkü yatağı bozulmuş. Uslamlama: P, çünkü Q yu biliyorum ve Q gerektirir P yi. iii. Nesnel Tanıt: P, ye ne doğrudan erişimi ne de çıkarımlanmış eşirimi gerektirir. Aktarımsal: P, çünkü P bana duruldu. Tanıtsallık ve bilgisel kiplik arasında bir kesişim alanı bulunduğunu söyleyen diğer bir kişi de Givòn dur. Givòn a (2001: 326) göre, tanıtsallık olgusu, bilgisel kiplikle bir kesişim alanına sahiptir. Buna göre, dilbilgiselleşmiş tanıtsallık sistemi öncelikli olarak iddianın desteklenmesi için bilginin kaynağını, ondan sonra dolaylı olarak iddianın kesinlik gücünü kodlamaktadır. İki unsur arasındaki dolaylı bağlantı, tanıtsallığı öznel kesinliğe (subjective certainty) bağlamaktadır. 35

51 Givòn (2001: 326) da ayrıca tanıtsallık ve bilgisel kiplik arasındaki bağlantı zincirini tanıtın kaynağı > tanıtın gücü > bilgisel kesinlik şeklinde göstermektedir. 2.3 Tanıtsallığın Hiyerarşik Yapılanışı Tanıtsallık ifadesi taşıyan birimler, tanıtsallığın türü (doğrudan - dolaylı) ve bilginin edinim biçimine (birinci el bilgi, ikinci el bilgi) bağlı olarak çeşitli düzeylerde tanıtsallık derecelerine sahiptir ve bu nedenle de doğal olarak hiyerarşik bir organizasyon yapısı sergilemektedirler. Tanıtsallık birimlerinin bu yapılanışı bu alanda çalışma yapan kişiler tarafından da dikkat çekici bulunmuş ve farklı isimler farklı görüşlerde tanıtsallık birimlerinin bu hiyerarşik yapısını ele almışlardır. Tanıtsal yapıların sözü edilen hiyerarşik yapılanışıyla ilgi olarak Givòn (1982) dört temel düzeyde tanıtsallık hiyerarşisini şu şekilde ortaya koymuştur (Givòn, 1982: 43-44). i. Bireysel/Gösterimsel Hiyerarşi: Konuşucu > dinleyici > üçüncü şahıs (third party). ii. Duyusal/Kaynak Hiyerarşisi: Görsel > işitsel > diğer > hisse dayalı. iii. Dolaylılık Hiyerarşisi: Duyular > çıkarım. iv. Yakınlık (proximity) Hiyerarşisi: Duruma yakınlık > duruma uzaklık. Givòn un (1982) önermiş olduğu bu tanıtsallık hiyerarşisi hem dikey biçimde (türler arasında) hem de yatay biçimde (türlerin kendi içindeki sıralanışta) gerçekleşmektedir. 36

52 Tanıtsallık birimlerinin, tanıtsallık değerleriyle ilgili diğer bir tespitse Barnes (1984) tarafından yapılmıştır. Barnes (1984) Tuyuka dilindeki tanıtsallık birimlerini belirledikten sonra bu birimlerin tanıtsallık sıra düzenlerine yönelik bir sıralama yapmıştır. Barnes e göre (1984) Tuyuka dilindeki tanıtsallık birimlerine ait morfolojik birimler ile bu birimlerin sıra düzeni ve hiyerarşik yapılanışı şu şekildedir (Barnes, 1984: 257). a. díiga apè - wi -wi= Görsel, O futbol oynadı. (onu futbol oynarken gördüm). b. díiga apè - ti -ti= Görsel olmayan. O futbol oynadı. (oyunu ve onu duydum fakat onu ve oyunu görmedim). c. díiga apè - yi -yi= Belirgin. O futbol oynadı. (onun futbol oynadığına dağına dair bir tanıtım var, ayakkabısının belirgin izi sahada fakat oynarken onu görmedim). d. díiga apè - yigi -yigi= İkinci el. O futbol oynadı (futbol oynadığı bilgisini birisinden öğrendim). e. díiga apè híyi -híyi= Varsayımsal. O futbol oynadı (onun futbol oynadığını varsaymak mantıklı). Görsel > Görsel Olmayan > Belirgin > İkinci El > Varsayımsal (Visual) > (Nonvisual) > (Apparent) > (Seconhand) > (Assumed) (-wi) (-ti) (-yi) (-yigi) (-hiyi) 37

53 Givòn un da (1982) belirtildiği gibi Barnes (1984) de önerilen tanıtsallık dizisi kendi içinde yatay bir hiyerarşik organizasyona sahiptir. Buna göre görsel yolla elde edilen tanıt, görsel olmayan yolla edilen tanıta oranla daha yüksek bir değere sahipken, görsel olmayan tanıt da varsayımsal tanıta oranla daha yüksek bir tanıtlama derecesine sahiptir. Fakat Barnes in belirtmiş olduğu tanıtsallık derecesi, Givòn belirtmiş olduğu tanıtsallık dizisinden farklıdır. Givòn (1982) de belirtilen tanıt dizisi hem kendi içinde hem de tanıt türleri arasında bir ayrım yaparken, Barnes (1984) te önerilen tanıt dizisi sadece yatay düzlemde bir tanıtsallık hiyerarşisine sahiptir. Tanıtsallık sıra düzeniyle ilgili diğer bir öneri de Oswalt a aittir. Oswalt (1986) Keşa (Kashaya) dili için beş tanıtsallık düzeyi olduğunu ifade etmiştir. Bu düzen şu şekidedir: Edimsel > Oluntusal Görsel > İşitsel > Çıkarımsal > Aktarımsal (Performative) > (Factual-visual) > (Auditory) >(Inferiental) > (Quotative) Oswal ın (1986) Keşa dili için önermiş olduğu bu sıra düzeninde edimsel tanıt kategorisini belirlemiş olması oldukça önemlidir ve bu tanıt türü en yüksek tanıt değerine sahip tür olarak konumlandırılmıştır. Oswald (1986) Keşa dili için önerilen bu tanıt dizisi hiyerarşisinin evrensel olduğunu iddia etmektedir. Fakat Faller (2001) bu duruma karşı çıkmakta ve bu durumu açıklamak için Barnes (1984) ve Oswald (1986) tarafından belirtilen tanıt dizilerini karşılaştırmıştır. Yapılan bu karşılaştırma sonucunda Faller bu durumla ilgili düşüncesini şu şekilde ifade etmektedir: Edimsel ve oluntusal görsel tanıtın Tuyuka dilindeki görsel tanıta denk geldiğini işitsel ve çıkarımsal tanıtın ise 38

54 Tukuka daki görsel olmayan tanıta karşılık gelmektedir. Bu nedenle her iki sıra düzeninin eşleşmediği görülmekte ve Keşa dilindeki belirtilen sıra düzenin evrensel olamayacağı görülmektedir (Faller, 2001: 46). Şekil 2.7. Tuyuka ve Keşa Dillerinin Tanısallık Eşlemesi 6 Tuyuka: Görsel > Görsel Olmayan > Belirgin > İkinci El > Varsayımsal Keşa: Edimsel > Oluntusal Görsel > İşitsel > Çıkarımsal > Aktarımsal. Faller ın (2001) Keşa dilindeki sıra düzeninin evrensel olamayacağı düşüncesi doğru olmakta birlikte açıklanması gereken bir nokta daha bulunmaktadır. Çünkü Barnes in (1984) belirgin (apparent) olarak tanımladığı tanıt türü (verilen örnekte de görüleceği gibi sayfa 39, örnek: c) aslında çıkarımsal bir süreci işaret etmektedir. Bu noktada Barnes in (1984) neden bu tanıt türünü çıkarımsal (inferiental) olarak adlandırmayıp, belirgin (apparent) olarak adlandırdığının ve çıkarım ı bir tanıt türü olarak görüp görmediğinin ya da tanıt türünün isimlendirilmesinde bir yanlışlık yapıp yapmadığının daha detaylı incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle Faller ın (2001) yaptığı Tuyuka ve Keşa dillerindeki tanıt sıra düzeni eşlemesinin yukarıdaki açıklamadan yola çıkılarak şekil 2.8 deki gibi yeniden düzenlenmesi gerekmektedir: 6 Faller, 2001: 46 dan uyarlanmıştır. 39

55 Şekil 2.8. Tuyuka ve Keşa Dillerinin Tanısallık Eşlemesinin Yeniden Düzenlenmesi. Tuyuka: Görsel > Görsel Olmayan > Belirgin > İkinci El > Varsayımsal Keşa: Edimsel > Oluntusal Görsel > İşitsel > Çıkarımsal > Aktarımsal. Tukuya ve Keşa dillerinin tanıtsallık sıra dizisi hiyerarşisi için De Haan (1998) beş tanesi Tuyuka dilinin tanıtsallık sistemiyle, üç tanesi ise Keşa dilinin tanıtsallık sistemiyle eşleşen toplam sekiz dili incelemiş ve Tuyuka ve Keşa dillerinin tanıtsallık sıra düzenleriyle ilgili şu sıra düzenini önermiştir. Tuyuka: Görsel > Görsel Olmayan > Çıkarımsal > Aktarımsal Keşa: Görsel > İşitsel > Çıkarımsal > Aktarımsal Bu sıralamada De Haan ın (1998) Keşa dilindeki tanıtsallık dizisinde bazı değişimler yaptığı görülmektedir. Buna göre, Oswald ın (1986) sıralamasında olan oluntusal-görsel tanıt türünün De Haan (1998) tarafından görsel tanıt türü olarak kabul edilmiş ve edimsel tanıt sıralamadan çıkartılmıştır. De Haan ın edimsel tanıtı sıra düzeninden çıkarması, onun bu tanıt türünü, bir tanıtsallık türü olarak kabul etmediğini düşündürmektedir. De Haan (1998) ayrıca evrensel bir tanıt dizisi yerine, farklı bir prototipsel hiyerarşi dizisi önermektedir. De Haan a göre (1998) bir dil, belli bir tanıtsallık kategorisi sergiliyorsa, o dil bütün tanıtsallık kategorilerini, tanıtsallık hiyerarşisi altında 40

56 sergilemelidir. De Haan bu düşünceden hareketle şu sıra düzeni dizisini önermektedir: Görsel > Görsel olmayan > Aktarımsal Tanıtsallık sıra düzeniyle ilgili bir diğer öneride Willet (1988) tarafından yapılmıştır. Willet in tanıt sıra düzeni önerisi şöyledir (Willet, 1988: 57). Atanmış > Aktarımsal > Çıkarımsal Sıralamadan da anlaşılacağı üzere, Willet (1988) en yüksek tanıtsallık derecesini atanmış tanıt türüne, en az güvenilirlik derecesini ise çıkarım türü tanıtsallığa vermiştir. Aktarım ise atanmış ve çıkarım türü tanıtsallıkların ortasında kaldığından orta derecede bir güvenilirliğe sahiptir. Plungian a göre ise (2001: 354) bilginin güvenilirliği genellikle nasıl elde edildiğine bağlıdır, görsel tanıtsallık en yüksek güvenilirlik derecesine sahipken, nesnel (mediated) bilgi en düşük güvenilirlik derecesine sahiptir. Faller (2002) de, Plungian ın (2001) tanıt türlerini yorumlayarak, tanıtsallık sıra düzenini Plungian ın doğrudan - dolaylı ya da bireysel - nesnel sınıflandırmasının parametrelerine göre oluşturmuştur. Faller ın tanıtsallık dizisi şu şekildedir (Faller, 2002: 50,51). Öznel Tanıt Dizisi: Edimsel > Görsel > İşitsel > Diğer duyular > Uslamlama > Varsayım Nesnel Tanıt Dizisi: (Doğrudan) > İkinci el > Üçüncü el > Söylenti / Folklorik 41

57 2.4 Tanıtsallığın Sunumu Var olan bütün diller, konuşucuların sahip olduğu bilginin kaynağını göstermek üzere çeşitli dilsel araçlar kullanmaktadırlar. Kullanılan bu dilsel araçların seçimi ise yine dillere göre değişik dil içi düzenler ve kurallara göre değişmektedir. Lazard a göre de (2001) bütün diller, bilginin kaynağına gönderimde bulunan anlam belirteçlerine sahip olsalar da, bu dillerin hepsi dilbilgiselleşmiş tanıtsallık sistemine sahip değildir. Örneğin İngilizce ve Fransızca nın eylem sisteminde böyle bir dilbilselleşmiş birim bulunmamaktadır. Bunun yerine tanıtsallık it seems, it appear, reportedly, as I see gibi sözcüksel birimlerle sağlanmaktadır (Lazard, 2001: 360). Benzer bir ifade Matsui ve Fitneva da da (2009) görülmektedir. Buna göre, her bir dil, değişik bilgi kaynaklarını göstermek üzere anlamlara sahiptir. İngilizce ve Almanca gibi diller bunu sözcüksel birimlerle yaparken, Türkçe gibi bazı diller de bunu ekler aracılığıyla dilbilgiselleştirerek ifade eder (Matsui ve Fitnewa, 2009: 2). Tanıtsallığın yukarıda belirtildiği gibi dilbilselleştirerek ya da sözcüksel birimlerle aktaran diller olduğu gibi, bazı dillerde yarı dilbilselleşmiş belirteçlerle de aktarıldığı görülmektedir. Örneğin Lazard (2001: 360) birincil kullanım amacı ve anlamsal özelliği bitmişlik (perfect) göstermek olan dilsel birimlerinin, uygun bağlamlarda ikincil anlam olarak tanıtsallık ifade ettiklerini ve bu tip kullanımların olduğu dillerde tanıtsallığın henüz dilbilselleşme sürecini tamamlamadığını ifade etmektedir. Bu dillerin en tipik örneklerinden birisi de Ermenice dir. Batı Ermenice de tanıtsallık ifade eden birimler dilbilgiselleşmiş olarak görülürken (- er), Doğu Ermenice de ise örnek 6 da görüldüğü gibi tanıtsallık birimleri henüz dilbilgiselleşme sürecini tamamlamamıştır (Donabédian, 2001: ). 42

58 Örnek 6: Maro-n amausnac- er ē! Maro-DEFART marry-evid AUX3SG Maro has got married (so I heard)! (Duyduğuma göre) Maro evlenmiş! Tanıtsallığın dilbilgisel olarak işaretlendiği bazı dillerde tanıtsallık birimlerinin kullanımının zorunlu olması durumu bulunmaktadır. Tuyuka bu dillerden birisidir. Buna göre Tablo 2.7 ve 2.8 de de görüldüğü gibi Tuyuka dilinin konuşucuları, her bir söyleyiş için uygun tanıtsallık türüne ve bununla birlikte uygun kişi, zaman ve cinsiyet eklerine karar vermelidirler. Tablo 2.7. Tuyuka Dilinin Şimdiki Zaman ve Geçmiş Zamana Göre Düzenlenmiş Tanıtsallık Paradigması (Malone, 1988: 120). Görsel Görsel Olmayan Belirgin İkinci El Varsayımsal Geçmiş Zaman Diğer -wi -ti -yu -yiro hĩyu 3. Tekil eril -wi -ti -yi -yigi -hĩyi 3. Tekil dişi -wo -to -yo -yigo -hĩyo 3. Çoğul -wa -ta -ya -yira -hĩra Şimdiki Zaman Diğer -a -ga - - -ku 3. Tekil eril -i -gi -hīi - -ki 3. Tekil dişi -yo -go -hīo - -ko 3. Çoğul -ya -ga -hīra - -kua 43

59 Tablo 2.8. Tuyuka Dilinin Kişi, Sayı ve Cinsiyete Göre Düzenlenmiş Tanıtsallık Paradigması (Malone, 1988: 125). Görsel Görsel Olmayan Belirgin İkinci El Varsayımsal Geçmiş Zaman Diğer -i -i -Ø -ro -Ø 3. Tekil eril -i -i -i -gɨ -i 3. Tekil dişi -o -o -o -go -o 3. Çoğul -a -a -a -ra -a Şimdiki Zaman Diğer -Ø -Ø - - -Ø 3. Tekil eril -i -i -i - -i 3. Tekil dişi -o -o -o - -o 3. Çoğul -a -a -ra - -a Tanısallığın ne tür dilbilgisel araçlarla kodlandığı dillerle ilgili olarak yaptığı çalışmasında De Haan (2005b) 418 dili incelemiş ve tanıtsallığın dilbilgisel gösterimiyle ilgili olarak şu sayısal sonuçlara ulaşmıştır: Tablo 2.9. Tanıtsallığın Kodlandığı Dilbilgisel Araçlar (De Haan, 2005b: 317). Dilbilgisel gösterimi olmayan (no grammatical evidentials) Eylemcil ek ya da biçimce (verbal affix or clitic) Zaman sisteminin bir parçası (part of the tense system) Ayrı parçacık (seperate particle) Kiplik morfemi (mood morpheme) Karışık sistem (mixed system) Toplam:

60 Tanıtsallık ifadelerinin dünyanın farklı coğrafi bölgelerinde konuşmakta olan farklı dillerde benzer amaçla kullanılmasını Lazard (2001: 361) tanıtsallık formlarının temelde, diğer insanların ne söylediğinden türeyen, olayın uslamlanması ya da geçmiş olayların izlerinin çıkarımlanmasına gönderimde bulunmasına ve kullanımsal değerlerinin aslında benzer soyut zihinsel işlemlere dayanmasına bağlamaktadır. Tez çalışmamızın bu noktaya kadarki olan bölümünde öncelikli olarak tanıtsallık kavramı üzerinde durulmuş ve bu kavrama ilişkin tanımlamalara ve tanıtsallık türlerine değinilmiştir. İlerleyen aşamada ise tanıtsallık ve bilgisel kiplik arasında ilişki irdelenmiş olup alan yazında bu konu hakkındaki farklı görüşlere ve bu görüşlere ilişkin varsayımlara şu sırayla yer verilmiştir. Tanıtsallığı, bilgisel kipliğin alt ulamı olarak kabul eden görüş. Tanıtsallığı, bilgisel kipliğin dışında bağımsız bir ulam olarak kabul eden görüş. Tanıtsallığı bilgisel kipliğin dışında kabul eden, fakat iki ulam arasında bir kesişim alanı olduğunu varsayan görüş. Bir sonraki basamakta ise tanıtsallık türlerine bağlı olarak gerçekleşen tanıtsallık sıra düzeni yapılanışına değinilmiştir. Bu bölümde yer verilen son konu ise tanıtsallığın dünya dillerinde dilbilgisel olarak nasıl sunulduğudur. 45

61 III. TÜRKÇE NİN TANITSALLIK SUNUMU Tez çalışmasının bu bölümünde Türkçe nin tanıtsallık sunumuna dair görünümleri Willet (1998) de tanımlanmış olan tanıtsallık sınıflandırması göre ele alınacaktır (bkz. sayfa:9, şekil 2,1). Givòn un da (2001: 327) belirttiği gibi tanıtsallığı dilbilgisel olarak ifade eden yapılar, eylem üzerine gelen zaman, görünüş ve kipliğin bir parçası olarak dilbilgiselleşme eğilimindedir. Bu noktadan hareketle Türkçe de eklemeli diller sınıfının tipik bir üyesi olarak eylemcil kategoriler üzerine eklenen kip, görünüş zaman ekleri üzerinden tanıtsallık anlatımını dilbilgisel olarak gerçekleştirmektedir. Türkçe tanıtsallıkla ilgili olarak yapılan çalışmalarda, bu yapıyı dilbilgiselleştirmiş olması, özellikle de doğrudan ve dolaylı tanıtsallık bildiren dilsel birimlerin seçiminin zorunluluk göstermesi nedeniyle araştırmacılar tarafından oldukça rağbet gören bir dildir. Türkçede geçmiş zaman gösteren -DI ve -miş morfemlerinin kullanımı üzerinde, önceki paragrafta da belirtildiği gibi, aktarılan bilginin kaynağının ve buna bağlı olarak konuşucunun inanç derecesinin belirtilmesi üzerinden gerçekleşen zorunlu bir seçim bulunmaktadır. Diğer bir değişle, konuşucu aktardığı bilginin kaynağının ya da deneyimleyicisinin kendisi olup olmadığını bu iki morfemin dolaylılık ve doğrudanlık karşıtlığı üzerinden kodlamaktadır. Örnek 7 de görüleceği gibi, a tümcesinde konuşucunun almak eyleminin gerçekleşmesine dair bilgisi kendi algılarına ve deneyimlerine dayanırken, b tümcesinde ise konuşunun söz konusu almak eylemine dair bilgisi kendi algısının ve deneyimlerinin dışındadır. Bu

62 nedenle konuşucunun bilginin kaynağına ilişkin gösterimi üzerinde, bilgi kaynağının gösterilmesi yönünden zorunlu bir seçim bulunmaktadır. Örnek 7: a. Aldı. b. Almış. Weber e göre (1986) bilgi kaynağının belirtilmesi aynı zamanda konuşucunun aktarılan bilginin kesinlik derecesi üzerindeki yükümlülüğünü de ifade etmesi demektir. Diğer bir değişle doğrudan deneyim ifade eden belirteçlerin seçimi konuşuculara daha yüksek bir sorumluluk düzeyi yüklerken, dolaylı deneyim ifadesi taşıyan birimlerin seçiminde ise aktarılan bilginin kesinlik göstermesi zorunlu olmadığı gibi konuşucuya bilginin doğruluğuna ilişkin sorumluluğu bir başkasına yükleme olağanı sağlamaktadır. Benzer şekilde Noonan (2007) farklı tümleyicilerin (complementizers) önermedeki bilginin kaynağını ve aynı zamanda konuşucunun inanç derecesiyle ilgili farklı düzeylerdeki anlamları ifade edebileceğinin altını çizmektedir. Her iki açıklamadan da anlaşılacağı üzere dillerde aktarılan bilginin kaynağına ilişkin gönderim aynı zamanda konuşucunun aktardığı bilgiyi nasıl edindiğinin bilgisini de içermektedir. Bu nedenle doğrudan deneyim anlatan birimlerin kesinlik algısı ve doğruluk değeri, kaynağı doğrudan deneyim anlatımına dayanmayan bilgiye göre dayanmayan bilgiye göre daha yüksek konumda bulunmaktadır. Aktarılan bilgide yer alan önerme içeriği hiyerarşik bir yapılanma sergilediğinden Türkçede dolaylı deneyim ifade eden -miş ile doğrudan deneyim ifade eden -DI arasında da kesinlik algısı bakımından hiyerarşik bir yapılanma söz konusu 47

63 olmaktadır. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse Türkçede bitmişlik gösteren -DI ve -miş birimleri arasındaki hiyerarşik yapılanmanın temelinde -miş ın çekirdek anlamında aktarılan olayın doğrudan görülmediğine dair algısal bir kısıtlama bulunmaktadır. Bu nedenle konuşucunun aktardığı olayın kesinlik derecesi -DI ya göre daha düşüktür. -DI ve -miş morfemlerini bilgisellik düzlemi üzerinde değerlendiren Özmen de (2005) aynı noktanın altını çizmektedir. Buna göre, -miş biçimbiriminin bilgisellik düzleminde bağlam veya tanıt türü tarafından belirtilen kipsel güç değerleri konuşucu/yazarın doğruluk sunumları açısından -DI biçimbirimiyle karşılaştırıldığında -zorunlu doğruluk, -nesnel, -olgusal, -güvenilirlik değerini taşıyabilmektedir ve bu anlamda -DI bilgisellik düzleminde, konuşucunun veya yazarın doğruluk sunumu açısından zorunlu doğruluk aktarmaktadır (Özmen, 2005: 22). Şekil DI ve -miş Morfemlerinin Bilgisellik Düzlemi Karşılaştırması (Özmen, 2005: 23). -DI -miş + Zorunlu doğru +/- Zorunlu doğru +Nesnellik +Olgusallık +Güvenilirlik +/- Nesnellik +/- Olgusallık +/- Güvenilirlik 48

64 Konuşucular bazı durumlarda deneyim aktarımından ziyade aktarılan durumun veya olayın bilgisel içeriğine karşı da bir tutum içerisinde bulunmaktadırlar. Bu nedenle de tanıtsallık stratejilerini kullanarak aktarılan olayın bilgisel içeriğini manipüle eder ya da bir diğer ifadeyle aktarılan olay veya durumla kendi aralarına bir mesafe koyarlar. Konuşucunun aktardığı olayla kendisi arasında koyduğu mesafeyle ilgili olarak Platon Devlet adlı eserinde konuşanın kendisi değil de başkasıymış gibi konuşması ve konuşanın kendisiymiş gibi konuşması (yalın anlatım) olarak iki farklı anlatım biçiminden bahsetmektedir (Platon, Devlet: 103,105). Günümüzde de tanıtsallık alan yazınında bu konuya birçok araştırmacı tarafından Mushin (2014), De Haan (2005c), Nuyts (2001b) değinildiği görülmektedir. Underhill de (1976: 199) Türkçede benzer kullanım biçiminin altını çizmektedir, konuşucu aktarılan ifadenin doğru olduğunu bildiği halde, doğruluk değerini onaylamaktan kaçındığı ve ifadenin doğruluk değeriyle kendisi arasına mesafe koymak istediği durumlarda -miş morfemini kullanmaktadır. Bu durumda konuşucu, söz konusu ifadenin önceki bilgilerinin bir parçası olmadığını ve bu bilginin kendisine beklenmedik bir şekilde geldiğini göstermektedir. Yukarıda da açıklandığı üzere, deneyime dayalı olarak gerçekleştirilen dolaylı ve doğrudan tanıt aktarımının yanı sıra, konuşucunun aktarılan olayın bilgisel içeriğine karşı da bir tutum sergilediği görülmektedir. Buna göre konuşucu tanıtsallık stratejileri üzerinden tümcenin bilgisel doğruluk değeri hakkında bir tutum sergilemekte ve aktarılan olayı görmediği, deneyimlemediği halde, daha yüksek kesinlik ve doğruluk değeri yüklemek için, tıpkı haber söyleminde olduğu gibi, 49

65 doğrudan deneyime dayalı tanıtsallık ifadesi taşıyan -DI morfemini kullanmaktadır. Konuşucunun aktardığı olayı kendisinin deneyimlediği bir durumu aktarıyormuş gibi kodlaması hem tanıtsallık derecesini hem de bitmişlik kodlaması nedeniyle gerçeklik algısını yükseltmekte ve bu durum gerçekleşti okumasına olanak sağlamaktadır. Bunun tam tersi kullanımda ise dolaylı deneyim aktaran -miş morfemi kullanılarak hem konuşucu aktarılan olayın doğruluk/kesinlik derecesi üzerinde bir yorumlamaya gitmiyor ve araya başka bir sorumlu zihin koymuş oluyor hem de olayın doğruluk derecesini olası doğru şeklinde kodluyor. 3.1 Tanıtsallığı Konu Edinen Çalışmalar Türkçe nin tanıtsallık sistemi içerisinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan dilsel birimlere ait izler Türkçe nin eski dönemlerinde de görülebilmektedir. Johanson (2000a, 2003) farklı sistemlerle olmasına karşın, Türk dillerinin bilinen bütün dönemlerinde doğrudanlık ve karşıtı olarak dolaylılık aktarımını dilbilgisel olarak aktaran özel birimlerin olduğunu ifade etmektedir. Johanson (2000a) Türk dillerinde bilinen ilk dolaylılık ifade eden dilsel birim örneğinin Eski Doğu Türkçesinde işlek bir kullanıma sahip eylemcil birim -miš ve bu ekin olumsuz biçimi -madoq eki olduğunu söylemektedir (Johanson, 2000a: 62). Dankof ve Kelly de (1982) Türkçede bitmişlik gösteren -DI ve -miş ekleri arasında dolaylılık - doğrudanlık ya da aktarılan olaya şahit olma yahut şahit olmama durumları bakımından anlamsal bir farklılık bulunduğunu ve bu anlamsal farkın Türkçe nin eski dönemlerine kadar giden bir ayrım olduğunu ifade etmektedirler. Dankof ve Kelly (1982) Divan-ı Lügati t Türk üzerine yaptıkları çalışmada AW.KA BAR.MIŠ (awkä barmış) eve gitmiş, ULMANKA KAL.MIŠ (olmana 50

66 kalmış) bana gelmiş ve BAR.DIY (bardi) gitti, KAL.DIY (käldi) geldi sözcüklerinden hareket ederek söz konusu bu ayrımın Türkçe nin eski dönem metinlerinde yer alan bir ayrım olduğunu göstermişlerdir (Dankof ve Kelly, 1982: 412). Bu ifadeye göre eve gitmiş ve bana gelmiş örneklerinde konuşanın gitmek ve gelmek eylemlerinin gerçekleşmesiyle ilgili bilgisi kendi algılarına dayanmazken, gitti ve kaldı eylemlerinde aktarılan bilgideki gitme ve kalma durumu konuşucunun kendi algısıyla elde ettiği bilgiye dayanmaktadır. Türkçede dolaylı ve doğrudan tanıtsallık ifade eden -DI ve -miş morfemlerinin, Türkçenin eski dönemlerindeki görünüşlerini inceleyen ve bu iki dilbilsel birim arasındaki anlamsal - yapısal farka değinen diğer bir araştırmacı da Talat Tekindir. Tekin (1967) çekimli (finite) biçimleri birincil çekimli biçimler (primary finite forms) ve ikincil çekimli biçimler (secondary finite forms) olmak üzere iki ayrı kategoriye ayırmıştır. Bu ayrıma göre birincil çekimli birimler yalnızca yüklemcil fonksiyonu olan eylem biçimleriyken, ikincil çekimli biçimler ortaç kökenli eylemcil adlardır. Ayrıca ikincil çekimli birimler de kendi içlerinde, eylemcil ad + iyelik soneki (verbal naun + possessive suffix) ve ortaç + kişi adılı (participle + personal pronoun) olmak üzere iki ayrılmaktadırlar. Tekin e göre (1967) çekimli birimler yukarıda belirtilen ayrım içerisinde bitmişlik ifade eden -d/-t (-DI) morfemi birincil çekimli biçimler kategorisinde yer almaktadır ve geçmişte başlayıp an itibariyle tamamlanmış bir olguyu ifade etmekte ve ayrıca konuşanın söz konusu olaya şahitlik ettiği anlamını vermektedir. Bitmişlik ifade eden diğer morfem -miš ise, ikincil çekimli biçimler kategorisinin, ortaç + kişi adılı alt kategorisinde yer almaktadır ve konuşanın aktardığı olaya şahitlik etmediğini, olayı söylenti yoluyla öğrendiği ifade etmektedir. 51

67 -DI ve -miş morfemlerinin tarihsel görünümlerini inceleyen diğer bir araştırmacı olan Erdal da (2004) Orhun Yazıtlarından hareketle bu iki ek arasındaki ayrıma değinmiş ve Orhun Yazıtlarında bitmişlik veya dolaylılık ifade eden eylem biçimlerinin -miš ekiyle ifade edildiğini belirtmiştir. Çalışmamızın geride kalan bölümlerinde Türkçe nin tanıtsallığı kip, görünüş, zaman ekleri üzerinden aktardığını söylemiştik. Bu noktaya kadarki bahsi geçen çalışmalarda da bu durumu desteklemekte ve Türkçe nin eski dönemlerde konuşucunun aktarmış olduğu durumu nasıl algıladığına dair bilgiyi -DI ve -miş görünüş eklerini kullanarak dilbilgiselleştirdiğini ifade etmektedir. Daha açık bir ifadeyle, konuşucunun kendi algıları aracılığıyla deneyimlediği tanıtsallık anlatımı - DI ile aktarılırken, kendi algısı dışında bir kaynaktan deneyimlediği tanıtsallık anlatımı ise -miş ile aktarılmakta ve ayrıca her iki ekin geçmiş zaman gönderiminde bulunması nedeniyle de konuşanın aktardığı bilgiyi nasıl elde ettiğine dair kodlaması üzerinde zorunlu bir tercih yapması gerekmektedir. Türkiye Türkçesi nde dolaylı ve doğrudan tanıtsallık aktaran birimler üzerine Korkmaz (2007) görülen geçmiş zaman kipi -DI nın yüklemde belirtilen oluş ve kılışın konuşma anından daha önceki bir zaman dilimi içinde bitmiş, tamamlanmış olduğunu gösteren bir zaman oryantasyonu sağladığını ve aktarılan olayın oluşumu anında konuşanın eylemde aktarılan oluş ve kılışa tanık olduğunu, bitmişlik durumuna konuşucunun şahitlik ettiğini ya da bitmişlik durumunun konuşanın kesin bilgi ve kanısına dayalı olduğunu belirtmektedir. Korkmaz (2007) -miş la ilgili olarak da, bu ekin ortaç (sıfat fiil) kökünden gelen duyulan geçmiş zaman kipi olduğunu ifade etmektedir. 52

68 Korkmaz (2007) tıpkı -DI ekinde olduğu gibi -miş ekinin de zamansal gönderim bakımından konuşma anından önceki bir zaman dilimine gönderimde bulunduğunu, fakat -miş ın -DI ekinden farklı olarak konuşan kişinin eylemde aktarılan kılış ve oluşa şahitlik etmediğini, aktardığı bilgiye başka bir kaynaktan ulaşıldığını veya kılıcının aktarılan olayı farkında olmadan gerçekleştirdiği ve sonradan farkına vardığı anlamı verdiğini ifade etmektedir. Korkmaz, görülen geçmiş zaman ile duyulan geçmiş arasındaki en önemli farklılığı gerçekleşen olayı görüp - görmeme, bilip - bilmeme olarak tanımlamaktadır (Korkmaz, 2007: 600). Türkçe nin -DI ve -miş ekleri üzerinden gerçekleşen doğrudan ve dolaylı tanıtsallık anlatımına değinen diğer bir araştırmacı da Kornfilt tir (1997). Kornfilt, Türkçede geçmiş zaman ifadesi taşıyan iki ayrı ek olduğunu, konuşucunun -DI morfemiyle aktırdığı ifadenin doğruluğuna ilişkin bir değerlendirmede bulunurken, -miş morfemiyle aktarılan ifadenin doğruluğu ya da yanlışlığı hakkında bir bilgisinin olmadığını ifade ettiğini ve konuşucunun bu tutumu aktarımsal geçmiş zaman kullanarak belirginleştirdiğini söylemektedir. Kornfilt (1997) ayrıca konuşanın bu sayede aktarılan eylemin ya da durumun kendisine aktarım yoluyla ulaştığını veya bilginin çıkarım yoluyla elde edildiğini gösterdiğini belirtmektedir. Lewis de (2000: 122) -miş ekini öncelikli görevi konuşma anı itibariyle tamamlanmış olan eylemlerin sürmekte olan durumlarını gösteren bir bitmişlik ortacı (perfect participle) olarak tanımlamaktadır. Fakat bu bitmişlik ortacı, konuşanın aktarılan eylemi gördüğüne dair bir anlatım sergilemediğinden zaman içerisinde doğrudan görülmeyen, fakat gözlenen durumdan çıkarımsanarak söylentiye dayalı olarak elde edilmiş bilgiyi aktarmak için çekimli eylem biçiminde kullanıldığını ifade etmektedir. Bu noktadan hareketle Lewis (2000) -miş ve -ImIş 53

69 arasıdaki ayrıma da değinmekte ve bu ayrımı şu şekilde gerekçelendirmektedir: - ImIş, geçmiş zaman ve şimdi zaman arasında kalan daha geniş bir zaman aralığına gönderimde bulunurken, -miş ın zamansal gönderimi sadece geçmiş zamana yöneliktir. -ImIş, çoğunlukla söylentiye dayalı olarak elde edilen bilgiyi aktarmakla birlikte daha sıklıkla da olsa çıkarıma dayalı olarak elde edilen bilgiyi aktarmakta da kullanılır (Lewis, 2000: 129). Lewis (2000) -miş ve -DI arasındaki karşıtlığa da değinmektedir. Buna göre -miş ın karşıtı olarak -DI geçmişte kalan fakat konuşanın kendi deneyim ve algıları aracılığıyla elde ettiği ve bildiği durumları, eylemleri ifade etmektedir. Göksel ve Kerslake (2005) Türkçede geçmiş zaman aktarımının -DI ve -miş eylemcil son ekleri aracılığıyla ifade edildiğini ve ayrıca bu iki ekin geçmiş zaman anlatımına ek olarak bitmişlik görünüşü de belirttiğini söylemektedirler. Göksel ve Kerslake e göre (2005) Türkçede dolaylı yollardan edinilen tanıtsallık bilgisi, bitmişlik görünüşü ve geçmiş zaman gösteren -miş eylemcil son eki ve görevi tamamen tanıtsallık kipliği belirmek olan -(y)miş koşacı aracılığıyla ifade edilmektedir. Ancak -miş ekinin dolaylılık iletimi yanlızca söylem anı itibariyle geçmişte kalmış olan durumların ifade edilmesiyle sınırlıyken, -(y)miş koşacının dolaylılık iletimi üzerinde zamansal bir sınırlılık söz konusu değildir. Başka bir değişle -(y)miş ın zamansal gösterim açısı hem söylem anını hem de söylem anından önce tamamlanmış olan durumların ifadesini kapsamaktadır. Göksel ve Kerslake (2005) ayrıca bilgiye dayalı tanıt ifadesi (information-based statements) ve sonuca dayalı tanıt ifadesi (resuld-based statments) olmak üzere iki ayrı tanıtsallık sisteminden bahsetmektedir. Bu ayrıma göre, bilgiye dayalı tanıt 54

70 ifadesi konuşanın sözel ya da yazılı olarak kendisi dışında başka bir bilgi kaynağından edinmiş olduğu bilgiyi aktarırken kullandığı tanıtsallık ifadesi türüdür. Türkçede dolaylı ve doğrudan tanıtsallık aktaran birimler arasında zorunlu bir seçim bulunduğundan, doğrudan edinilmiş bilgiyi içermeyen durumlar hakkında yapılan tanıtsallık ifadesinde bulunan birimlerin kullanımında bir hata olması iletişimsel bir ihlal teşkil etmektedir. Çünkü örnek 8 de de görüldüğü gibi bu durumda dolaylı tanıtsallık aktaran -miş morfemi yerine, bunun karşıtı olarak doğrudan tanıtsallık ifade eden -DI morfemi bulunmaktadır. Örnek 8: a. (Ali den, Gül e): Bahçe-ye bir meşe ağaç-ı dik-ti-m. b. (Gül den, Orhan a): Ali bahçe-sin-e bir meşe ağaç-ı dik-miş. c. (Orhan dan, Ali ye): Sen bir meşe ağaç-ı dik-miş-sin bana göstersene (Göksel ve Kerslake, 2005: 309). Göksel ve Kerslake (2005) de ayrıca bilgiye dayalı olarak elde edilen tanıtsallık ifadelerinin birinci ve ikinci kişi çekimiyle birlikte kullanılmasının yaygın bir durum olmadığı ifade edilmektedir. Bu açıklamaya göre, söz konusu tanıtsallık ifadesi birinci kişi çekimiyle kullanıldığında, konuşanın hatırlamak için oldukça küçük olduğu ya da bilinç dışı durumlarda yaptığı olayları başkasından duyduğu anlamı ifade etmektedir. Örnek 9: Bir yaşındayken kalp ameliyatı ol-muş-um. Birinci kişi çekim ekiyle birlikte kullanıldığında aynı zamanda konuşucu, kendisinin başkaları tarafından nasıl görüldüğünün, algılandığının ifade edildiğini belirtmektedir (Göksel ve Kerslake 2005). 55

71 Örnek 10: Sözde inatçıy-mış-ım (Göksel ve Kerslake, 2005: 310). Bilgiye dayalı tanıt ifadesinin ikinci kişi çekim ekiyle birlikte kullanılması durumunda ise dinleyici, konuşucunun kendisi hakkındaki bilgiye bir başka kaynağa dayalı olarak eriştiği sonucunu çıkarmaktadır. Örnek 11: Siz babamı tanıyor-muş-sunuz galiba (Gökse ve Kerslake, 2005: 310). Sonuca dayalı tanıt ifadesinde ise konuşucnun, görmediği fakat olayın sonuçlarından hareketle söz konusu olaya dair çıkarımlarda bulunduğu tanıt ifadesidir (Göksel ve Kerslake 2005). Örnek 12: Ressam iki figürün arasını boş bırak-mış (Gökse ve Kerslake, 2005: 311). Göksel ve Kerslake (2005) -(y)miş koşacının diğer bir kulanım biçiminin de konuşanın yeni fark ettiği olgu durumlarını göstermek olduğunu belirtmektedirler. Örnek 13: (buzdolabı açılıp) Aaa yiyecek hiçbir şey kalmamış (Göksek ve Kerslake, 2005: 311). Türkçede ve Türk dillerinde tanıtsallık anlatımının nasıl gerçekleştiğine dair çalışan diğer bir araştırmacı olan Johanson (1996, 2000a, 2003), hem Türkiye Türkçesinde, hem de diğer Türk dillerinde tanıtsallığın dilbilgisel olarak sunulduğunu ifade etmektedir. Johanson a göre Türk dillerinde tanıtsallık i. -miš, -gan, -IbdIr, -miş, gibi çekimsel belirteçlerle ve ii. Ermıš, erken, ImIş, gibi koşaçlar aracılığıyla olmak üzere iki şekilde kodlamaktadır (Johanson, 2003: 276). 56

72 Johanson (2000a: 61, 2003: 274) de dolaylılık anlatımının; söylenti/aktarım, çıkarım ve beğeni (admirative) kavramlarını kapsayan bir üst terim olduğunu söylemekte ve dolaylılığı, E n, P ye öyle gelir in dilbilgisel ifadesi olarak tanımlamaktadır. Başka bir değişle, aktarılan olay E n, doğrudan algılanmamakla birlikte, P tarafından dolaylı olarak algılanmaktadır. Johanson (2003), dolaylılık anlatımında bilgi kaynağının özgülleştirilmesinin bir ön koşul olmadığını ve dolaylılık algısının söylenti, çıkarım ve algılama olmak üzere üç ayrı yolla fark edileceğini ifade etmektedir. Johanson un (2000), dikkat çektiği bir diğer nokta ise -miş ve -ImIş birimlerinin anlamsal olarak birbirlerinden farklı olduğudur. Johanson a göre (2000), -miş ın temel görevi dolaylılık belirtmek değil, bitmişlik sonrası (postterminality) ifade etmekken, -ImIş koşacı iç bitmişlik (intraterminality) ifade etmektedir. Buna göre bitmişlik sonrası terimi, görünüş değeri açısından olayın başlangıç ve bitiş sınırlarının ötesinde bir gönderim özelliğine sahip olması olarak tanımlanırken, iç bitmişlik, olayın başlangıç ve bitiş arasında görmeyi bildiren görünüş değeri şeklinde tanımlanmaktadır (Johanson, 2000a: 277). Johanson a göre (1996) bu iki kavram hem Türk dillerinde hem de başka birçok dilde dilgibilgiselleşmiştir. Fakat bu dilbilgiselleşme sürecinde -ImIş bitmişlik sonrası gösterim değerini kaybetmiştir (Johanson, 2000a: 278). Türkçenin tanıtsallık sistemini Johanson a yakın bir görüşle değerlendiren bir diğer araşrıtmacı olan Csatò (2000: 30) Türkçede -miş ve -DI soneklerin öngönderimde (anteriority) bulunan iki ek olduğunu ve gönderimde bulunulan olayın, söz edim 57

73 (speech act) zamanından önceki bir noktayı gösterdiğini belirtmekte ve fakat bu iki morfem arasında kullanımsal açıdan farklılıklar olduğuna dikkat çekmektedir. Csatò ya göre (2000: 30) -DI morfemi olaylara tarihsel olarak gönderimde bulunmaktadır. Başka bir değişle -DI morfemi düştü örneğinde olduğu gibi bir olayın tarihsel gerçekleşme anına işaret etmekle birlikte, örnek 14 te de görüldüğü şekliyle, aynı zamanda sıralı biçimde gerçekleşen olayların sırasını anlatmakta da kullanılır. Bu nedenle de -DI morfemini genellikle anlatılarda ilerletici/yürütücü (propulsive) bir özelliği vardır. Örnek 14: Bir taş aldım, yılana attım ve onu öldürdüm. Csatò (2000: 31) öngönderim özelliğine sahip -DI ve -miş birimleri arasındaki temel farklılığı bitmişlik sonrası (postterminality) gösterimine bağlamaktadır. Diğer bir değişle, bitmişlik sonrasına gönderimde bulunan birimlerin tanısal (diagnostic) kullanımı -miş son ekine dayanmakta ve söz konusu bu ek, söz edim anı itibariyle aktarılan olayın başlangıç - bitiş noktalarının tamamlanmış olduğunu göstermekte, ayrıca -miş dikkat odağını, okumuş, ölmüş örneklerindeki gibi tamamlanmış olan eylemin sonundaki bitmişlik durumuna yöneltmektedir. Csatò (2000: 32) de ayrıca -miş eki, -DI ve -Iyor ekleriyle birlikte kullanıldığında anlatılan olayın nedensel ya da zamansal arka planına yönelik bir gönderimde bulunduğunu, fakat bu kullanım esnasında -DI ile sağlanan anlatı zincirinin (narrative chain) -miş tarafından kesintiye uğratıldığını belirtmektedir. Örnek 15: Kulübün idarecilerine haber uçuruldu geldiler ama mektubumuzu almamışlar (Csatò, 2000: 32). 58

74 Yukarıdaki örnekten de anlaşıldığı üzere, söz konusu tümcede -DI ile sağlanan bir anlatı zinciri yapılanması vardır. Fakat tümce sonunda yer alan -miş ın etkisiyle tümcenin anlatı zinciri yapısı kırılmıştır. Csatò nun -DI morfeminin kullanımıyla ilgi olarak değindiği bir diğer nokta da - DI nın uygun bağlamsal koşullar altında diğer kullanımsal özelliklerine ek olarak, anlık ilgi durumu (current relevance) ve ya sıcak, taze bilgi (hot news) ifade ettiğidir (Csatò, 2000: 32). Örnek 16: a. Bağlam: Sabah 9 da sorulan: Neden bu kadar yorgun gözüküyorsun. Cevap: Gece boyunca iyi uyuyamadım. b. Otobüs geldi. Bu açıklamaya göre örnek 16 da -DI morfemi, konuşucunun anlık ilgisel bir durum karşısındaki bilgisini, b de ise yeni bir bilgi aktarımında kullanılmaktadır. -DI morfeminin sıralı olayların anlatımındaki kullanımına benzer olarak, -miş morfemi de özel bağlamsal koşullarda anlatı zinciri üzerinde gerçekleşen sıralı olayların anlatımında kullanılabilir. Diğer bir değişle, her hazırlığını kendi tamamlamış, arabaya binmiş kendi de girmiş yanına oturmuş, örneğinde olduğu gibi, eğer döküm/sıralılık (inventory), -DI biçiminin kullanım özelliklerini içermiyorsa -miş biçimi, masal söylemi gibi uygun söylem koşulları altında, sıralı olayları anlatmakta kullanılabilir (Csatò, 2000: 32,33). Csatò da (2000: 34) tıpkı Johanson gibi -mış ve -ImIş ın birbirinden ayrı birimler olduğunu ifade etmektedir. Csatò ya göre, dolaylılık anlatımının semantik kavramı 59

75 aynı zamanda söylemin önermesel içeriği üzerindeki yorumu ifade eden bir bilgisel kiplik kategorisidir. Tümce sonu pozisyonuna yerleşen çekim eki -miş, dolaylılık aktarımında bulunurken, tümce içinde bir pozisyonda ortaç olarak konumlanan -miş ise, Schroeder (2000: 138) de de belirtildiği gibi, dolaylılık anlatımı ifade etmemektedir ayrıca çekim eki olan -miş, zaman aşımlı bitme yapısı sergilerken, ortaç olan -miş, zaman aşımlı bitme göstermemektedir. Örnek 17: Gelmiş otobüs, pullanmış zarflar. Gelen otobüs, pullanacak zarflar. Örnek 17 den de anlaşılacağı üzere, ortaç olarak kullanılan -miş, çekim eki olan - miş tan farklı olarak dolaylılık aktarmaktan çok kendilerinden sonra gelen adlara ait bir özelliğe işaret etmektedir. Csatò nun (2000: 34) değindiği bir başka noktada, örnek 18 a ve b de görüldüğü gibi miş/imiş + gibi yapılanmasıdır. Csatò ya göre bu yapılanış biçimi, semantik olarak dolaylılıkla ilişkili olmakla birlikte, aslında karşı olgusallık (counterfactuality) anlamı ifade etmektedir. Örnek 18: a. Olmamış şeyleri olmuş gibi, olmuş şeyleri olmamış gibi. b. Adam karısının kaçtığı kişiyi bilemiyormuş gibi yapsın. -miş ve -ImIş birimleri arasındaki temel anlamsal fark zamansallık (temporality), bitmişlik sonrası (posterminality) ve dolaylılıktır (indirectivity) (Csatò, 2000: 37). Örnek 19: a. Elif hastaymış. b. Elif hastalanmış. 60

76 Yukarıdaki örnekte yer alan a tümcesinde -ImIş morfemi hem şimdiki zaman hem de geçmiş zaman gönderimine yönelik bir çıkarımlama yapılmasına izin vermekte ve bu nedenle de bitmişlik sonrasına gönderimde bulunamamaktadır. Bu tümcede yer alan hasta olma durumu, alıcı tarafından hasta olma durumu geçmişte kalmış olması ya da konuşma anı itibariyle devam eden bir olgu olarak yorumlanabilir. Fakat b tümcesinde -miş, zorunlu olarak öncelik göstermektedir. Bu tümcede yer alan Elif in hasta olması durumu, bitmişlik sonrası perspektifinden yorumlanabilmektedir. Bu bakımdan hasta olma durumunun konuşma anından önceki bir zamanda bitmiş olduğu yorumu yapılmaktadır. Csatò (2000) -miş, ekinin diğer eklerle sergilediği görünümleri de incelemiş ve bitmişlik sonrası ve dolaylılık gösteren -miş a dayalı olarak kullanılan (miş+di) ve (miş+dir) yapılanışlarının, -miş ekinin temel görevlerinden daha karmaşık bir yapı anlatmak üzere kullanılan dilbilgiselleşmiş yapılar olduğunu ifade etmiştir. Buna göre göre miş + DI, yapılanış biçimi geçmişte ikincil bir zaman oryantasyonu sağlamaktadır. Örneğin, ben geldiğimde sen çoktan gitmiştin tümcesinde olduğu gibi, -mişdi biçimi, konuşma anı öncesinde gerçekleşen iki olaydan ilkine gönderimde bulunmaktadır. Diğer bir değişle, konuşucunun gelme eylemini gerçekleştirmesinden önce diğer öznenin gitme durumuna gönderimde bulunmaktadır (Csatò, 2000: 39,40). -mişdi, yapılanışının belirttiği bir diğer anlatım da, konuşucunun aktardığı durum karşısında duyduğu gerçek ya da psikolojik uzaklığı vurgulamakta ve ben bundan 4-5 yıl önce Türkiye de bir yıl Japonca dersi almıştım, tümcesinde -mişti, konuşucunun Japonca dersi alma durumunun geçmişte çok uzak bir konumda 61

77 bulunduğunu ve konuşma anı itibariyle Japonca bilme durumunun beklenmediği anlamını taşımaktadır (Csatò, 2000: 40). Csatò ya göre (2000) -miş ve -mişdi arasındaki temel fark dolaylılıktır. -miş dolaylılık anlatırken, -mişdi biçimi hiçbir zaman dolaylılık anlatımı taşımamaktadır. -miş morfeminin Csatò (2000) de belirtilen bir diğer farklı kullanım biçimi de -DIr ile olan kullanımıdır. Bu yapılanışın ifade ettiği anlam kullanıldığı duruma göre değişiklik göstermektedir. Yirminci örnekte olduğu gibi kurgusal olmayan bir bağlam içinde -mişdir, genellikle herhangi bir belirgin kipsel anlam taşımayan belirsiz geçmiş birimler olarak kullanılırken, yirmibirinci örnekte olduğu gibi günlük dile dayalı bir kullanımda iddia (assertion) ve ön sayıltı (presumption) arasında bir içerik yapılanışı sergileyebilir. Örnek 20: Anadolu doğu ile batı arasında ticaret yapan ülkelerin yolu olduğu için doğu ve batıdan birçok istilalara uğramıştır. Örneğin tüccar, zannatçi, işçilerden başka asker ve memurların da yerleşme merkezi olmuştur. İşte bin yıldan beri Anadolu ya egemen olan Türkler bu yoldan gelmiştir (Csatò, 2000: 40-41). Örnek 21: Magazin yazarı sordu: Halanız evde kalmış bir kadın mıydı? Hiç evlenememiştir dedi. Csatò ya göre (2000: 41) iddia ve ön sayıltı arasındaki bu okuma aynı zamanda konuşucunun kim olduğuna bağlı olarak da bir değişim sergileyebilir. Örneğin, konuşu birinci tekil kişi olduğunda -mişdir yirmi ikinci örnekte olduğu gibi 62

78 aktarılan olayların tekrarlanan olaylar olduğu anlamını verirken, konuşucu ikinci tekil kişi olduğunda ise -mişdir ın yirmi üçüncü örnekteki gibi ön sayıltısal bir okumayı ifade etmektedir Örnek 22: a. O balkonlu odaya rüyalarımda hep girmiş çıkmışımdır. b. Dün çok düşünceli duruyordun, ne oldu? Yorulmuşumdur. Örnek 23: Herhalde duymuşsundur. Türkçe nin kip, görünüş ve zaman ulamları ve bu ulamların edinimiyle ilgi olarak çalışan ve alana önemli katkılar sunan Aksu-Koç (1988), tanıtsallığın Türkçede kip, görünüş, zaman sistemi içerisinde dilbilgiselleştiğini ve geçmiş zaman gönderimiyle ilgili her durumda doğrudan deneyim anlatımında bulunan -DI soneki ile dolaylı deneyim anlatımında bulunan -miş soneki arasında zorunlu bir seçim olduğunu ifade etmektedir. Aksu-Koç a göre (1988) -miş ortacı hem sonucu hem de süreci kapsamaktadır ve sonucu süreç ile ilişkilendirmektedir. Yani Aksu-Koç un temel olarak gördüğü nokta, süreçten ziyade sürecin sonunda ulaşılan en son noktadır. Bu nedenle de asıl işlevi durağanlık (stativity) aktarmak olan sonuçsal bitmişlik (resultative perfective) terimini kullanmaktadır (Aksu-Koç, 1988: 22). Aksu-Koç un (1988) altını çizdiği bir diğer nokta da -miş morfeminin zaman bildiren diğer eklerle olan yapılanışıdır. Buna göre, geçmiş anlatımı taşıyana bu ortaç ekinin geçmiş bitmişliği (past perfect) anlatmak için -DI ile gelecek bitmişliği (future perfect) anlatmak içinse -AcAk ekiyle oluşturduğu kombinasyondur. Buna 63

79 göre, -miş ın geçmiş zaman belirticisi/işaretleyicisi olarak kullanılması, onun kiplik anlamıyla ilişkilidir. Aksu-Koç (1988) de -miş ın bağlama dayalı olarak gerçekleşen anlatı özelliklerine de değinmektedir. Tarihsel açıklamalar, ifadeler ve fenomenolojiyle ilgili gerçekçi kurguya dayalı bir bağlam söz konusuysa aktarılan olay -DI ile kodlanmaktadır. Buna karşın -miş ise gerçeklik dışı alana ait özel durumlara dayalı bir anlatı çerçevesine gönderimde bulunmayı sağlar. Aksu-Koç a göre (1988) -miş ın bir diğer anlatısal özelliği de, bu ekin bitmişlik aktarma yeterliliğiyle ilişkilidir. Diğer bir ifadeyle belirtmek gerekirse, -miş, öngönderim ya da durağanlık gösteren çeşitli bitmişlik yapılanmalarında, çıkarım anlamı taşımamakla birlikte, olayın arka plan anlatımına yönelik de katkı sağlamaktadır. Aksu-Koç (1988) de Türkçenin grameriyle ilgili olarak yapılan ve bir bölümünden bahsettiğimiz çalışmalarda görülen çıkarım anlatımı ifade eden -miş ile aktarım anlatımı ifade eden -ImIş arasındaki ayrıma karşı çıkmaktadır. Aksu-Koç a göre, dolaylı geçmiş aktarımında bulunan -miş ile tanıtsal kip olan -ImIş iki farklı birimmiş gibi davransa da iki birim arasında anlamsal, sözdizimsel fonksiyonlar bakımından ortak bir kökten gelmekle birlikte, aralarında aynı zamanda semantik bağlantının temelindeki çekirdek anlam, bir süreçten ya da olaydan sonra sonuçlanan son duruma (end state) gönderimde bulunma ve şahit olunmayan bir sürecin belirtilmesi bakımından da bir benzerlik bulunmaktadır (Aksu-Koç, 1988: 21,23). Slobin ve Aksu-Koç (1982) yaptıkları çalışmada Türkçe de dolaylı ve doğrudan deneyim aktarımı arasında zorunlu bir dilbilgisel ayrım ifade eden iki geçmiş 64

80 zaman birimi olduğunun altını tekrar çizmekte ve dolaylılık anlatımı ifade eden - miş morfeminin kullanım açısından sürpriz, ironi, kompliman anlatımına uzanım sağladığını ifade etmektedir (Slobin, Aksu-Koç, 1982: 185). Slobin ve Aksu-Koç (1982) -DI ve -miş birimleri arasındaki farkın psikolojik yakınlık ve uzaklıkla ilişkili olduğunu söylemektedirler. Buna göre aktarılan olay konuşucunun bireysel deneyimlerinin ve bilgisinin dışında kalan bir olaysa konuşucu tanımlamış olduğu bu duruma karşı bir mesafe hissedebilir ve bu durumdaki olaylar -miş ile kodlanmaktadır. Benzer biçimde halk hikâyeleri, peri masalları gibi günlük deneyimlerin dışında kalan anlatı türlerinde de -miş morfeminin kullanılması konuşucunun aktarılan olay karşısında bir psikolojik uzaklık hissetmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer taraftan, -DI ile kodlanan olaylarda ise konuşucu aktarılan olayların bireysel bilgisi ve beklentisine uygun olarak gerçekleştiğini ifade etmektedir. Türkçede -DI ve -miş ekleri üzerinden gerçekleşen dolaylı ve doğrudan tanıtsallıkla ilgili olarak yukarıda bahsi geçen çalışmalardaki ortak kabul, -miş ve -DI eklerinin hem bitmişlik ifade eden bir görünüş eki, hem de geçmiş zaman anlamı taşıyan bir geçmiş zaman eki olduğu yönündedir. Bu kabul sadece -DI ve -miş ekleriyle sınırlı değildir, alan yazına bakıldığında eylem değişkelerinde bulunan morfemlerin hem kip, hem zaman hem de görünüş aktardığı başka bir değişle bir ekin birden fazla görev üstlendiği yönündeki genel kabul görülmektedir. Türkçenin eylem çekimi değişkesinde bir ekin birden fazla görevi olduğu görüşüne karşı çıkarak farklı bir yaklaşımla konuyu ele alan Uzun (1998: 5, 2004: 163) Türkçenin bir eke birden fazla fonksiyon yüklemeyen eklemeli diller grubunun bir 65

81 üyesi olduğunu, bu durumun Türkçe nin benzer hiçbir değişkesinde bulunmadığını ifade etmekte ve bir eke birden fazla fonksiyon yüklemenin Türkçenin genel karakteristiğine aykırı olduğunu ifade etmektedir. Uzun (1998, 2004) Türkçede eklerin birden çok işlevi yerine getiriyormuş gibi görülmesinin temelinde sıfır biçimcik (zero morph {Ø}) olduğunu ifade etmekle birlikte, bir ekin birden fazla görevi olduğunu söylemek yerine konuya bu şekilde yaklaşılmasının daha doğru ve geçerli olacağını söylemektedir. Uzun (2004) sıfır biçimcikle çekimlenen eylem değişkesini şekil 3.2 deki gibi göstermektedir. Şekil 3.2. Türkçe nin Sıfır Biçimcik ile Çekimlenen Eylem Değişkesi (Uzun, 2004: 165). Görünüş Ekleri Kip Ekleri Zaman Ekleri Sürme -yor tahmin -acak geçmiş i-di Bitme -dı olasılık -ar geçmiş dışı Ø Başlama Ø rivâyet -(ı)mış olgusal Ø Buna göre Türkçede sürme görünüşü -yor ile tahmin -AcAk ile aktarılırken geçmiş dışılık, başlama ve olgusallık sıfır biçim birimcik ile ifade edilmektedir. Ayrıca şekil 3.2 incelendiğinde söz konusu birimlerin zamanla ilişkili oldukları da görülmektedir. Örneğin çocuk geliyor tümcesinde sürme görünüşü aktaran -yor, şimdiki zamanla ilişkilidir. Uzun bu durumu söz konusu eklerin zamanla olan bağlantılarının, aktarmakta oldukları kavramların doğasında bulunan doğal bir bağlantıdan kaynaklandığı şeklinde açıklamaktadır (Uzun, 2004: 163). 66

82 Uzun (2004) te Türkçede geçmiş zaman ifadesi taşıyan ekin -imek eylemiyle birlikte gelen -di (i-di) eki olduğunu, -imek eylemi olmaksızın kullanılan -DI ekiyle aktarılanın bitmişlik görünüşü olduğunu söylemektedir. Uzun (2004) te dikkati çeken diğer unsur da daha önce belirtilen araştırmacıların aksine eylemcil birim olan -miş ile ortaç olan -ImIş arasında bir fark olmadığıdır. Uzun a göre (2004: 162) Ali eve gelmiş ve Ali eve geliyormuş tümcelerinde yer alan -miş ve -ImIş arasında geçmiş zaman aktarımı açısından bir farklılık bulunmamaktadır. 3.2 Türkçe nin Dolaylı Tanıtsallık Görünümü ve Anlamsal Yapısı Önceki bölümde özetlenen çalışmalarda da görüldüğü üzere Türkçede dolaylı tanıtsallık ifade eden birimlerden birisi -miş morfemidir. Türkçe de konuşucunun dolaylı tanıta dayalı olarak elde ettiği bilginin arka planında, farklı yollarla elde edilen bilginin aktarılması söz konusudur. Olanaklı dünyalar anlambilimi çerçevesinde kiplik, zorunluluk ve olasılıkla ilişkili bir sistemdir ve bir önerme yapısının kipsel taban (modal base) ve sıralama kaynağı (ordering source) olmak üzere iki iletişimsel arka planı (conversational backraund) bulunmaktadır. Bu ifadeye göre kipsel taban, bilgisel iletişimsel arka plan, her bir dünya için bilgisel olarak erişilebilen dünyaları belirlerken; sıralama kaynağı, her dünya için iletişimsel arka plan, dünyalar üzerinde bir sıralama içermektedir (Kratzer, 1991: 639,644). Kratzer in (1991) olanaklı dünyalar anlambilimi çerçevesinde, Türkçe de hem bitmişlik görünüşü hem geçmiş zaman hem de dolaylı tanıtsallık aktaran -miş morfeminin iletişimsel arka planı şunlardır: 67

83 Elif eve gelmiş: Çıkarım: Kipsel taban - dolaylı tanıt: Elif in odasının ışığı yanıyor. Sıralama kaynağı: Eğer Elif in odasının ışığı yanıyorsa Elif evdedir. Aktarım: Kipsel taban - dolaylı tanıt: Elif in annesi, geldiğini söyledi. Sıralama kaynağı: Elif in annesi bilgi kaynağı olarak güvenilir. Kratzer (1991) de tanımlanan bilgiler ışığında -miş morfemiyle kodlanan dolaylı tanıtsallık ifadesinde konuşucunun aktarmış olduğu bilgiye çıkarım ve aktarım yoluyla ulaştığı sonucuna varılmaktadır Çıkarım Konuşucunun, konuşma anı itibariyle geçmişte kalmış bir olayın, sürmekte olan izlerinden ya da sonuçlarından hareketle yaptığı çıkarım dillerde bitmişlik görünüşüyle kodlanmaktadır. Konuşucu söz konusu bu olayı doğrudan görüp, deneyimlemediği için de dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan birimleri kullanmaktadır. Diğer bir değişle, geçmişte sonuçlanmış bir eylem ya da durumun etkisi konuşma anı itibariyle mevcut durumda bulunabilir ve konuşucu var olan bu mevcut durumdan yola çıkarak çıkarımda bulunabilir. Bu bakımdan dolaylı tanıtsallık ifade eden birimlerle bitmişlik görünüşü arasında anlamsal bir bağlantı olduğunu söylemek mümkün olmaktadır. Bu benzerliğin temelinde Comrie ye göre (1976: 108,110) her iki kategorinin de olayların kendisinden ziyade sonuçları itibariyle sergiledikleri yakınlık ilişkisi vardır. 68

84 Bu noktada irdelenmesi gereken husus dolaylı tanıtsallık bildiren birimlerle bitmişlik gösteren birimler arasındaki ilişkidir. Izvorski (1997) birçok dilde, bitmişlik görünüşü morfemlerinin ya da tarihsel olarak bitmişlik görünüşünden türeyen biçimlerin tanıtsallık ifade ettiğini belirtmekte ve bu birimleri bitmiş tanıtsallık (perfect of evidential {PE}) olarak tanımlamaktadır (Izvorski, 1997: 222). Izvorski ye göre (1997) dolaylı tanıtlar önermesel işleçlerdir ve dolaylı tanıtsallık biçimindeki işleçler (EVp) p nin olası yorumunun sonucudur ve ayrıca dolaylı tanıtsallığın yorumu, hem aktarım hem de çıkarım okumasına izin vermektedir (Izvorski, 1997: 222). Alan yazın incelendiğinde tanıtsallık ile bitmişlik görünüşü arasındaki bu anlamsal bağlantının irdelenmiş olduğu ve çıkarımsal süreçler ile bitmişlik görünüşü arasındaki bu yakın ilişkinin (Delancey, 1981), (Johanson, 1971, 2000b) birçok araştırmacı tarafından belirtildiği görülmektedir. Türkçe için de geçmiş zaman ve bitmişlik görünüşünün ikincil olarak dolaylı deneyim (indirect experience) anlamı kazandığına dikkat çekilmiştir (Aikhenvald, 2003: 18). Benzer biçim de Slobin, Aksu-Koç (1982: 188) de tarihsel açıdan çıkarım anlatımı ifade eden birimlerin, bitmişlik ifade eden birimlerden türediğini ve modern Türkçede bu ilişkinin -miş ekinde bulunduğunu ifade etmektedir. Johanson -miş morfeminin çıkarımsal kullanımını O n ya da etkisi, K tarafından algılanır. Bu algısal bilginin temelinde mantıksal bir hüküm verme, yansıtma vardır şeklinde açıklamaktadır (Johanson, 2000: 65, 2003: 274). 69

85 Çıkarım ile elde edilen bilgi yukarıda belirtildiği şekliyle artsüremli olabileceği gibi, örnek 24 te görüldüğü üzere, elde edilen tanıt bilgisi eşsüremli çıkarıma dayalı olarak da elde edilebilir. Bu tip çıkarımlar Plungian (2001: 354) tarafından eşsüremli çıkarım (synchrous inference) olarak tanımlanmaktadır. Örnek 24: Araba da pek hızlıymış. Ne kadar da sinirli bir insanmışsınız hemen öfkeden patladınız Bu örnekte konuşucu, aktarmakta olduğu durumu gerçekleştiren kılıcıya ait bir özelliği konuşma anı itibariyle geçerli olan bir zaman dilimi içinde değerlendirmekte ve çıkarım yoluyla bir sonuca varmaktadır. Bir olayın sonucundan hareketle çıkarımlanan bilginin sunuluşunda, çıkarımlanan olay ile tanıtsallık arasında açık bir neden sonuç ilişkisi bulunmaktadır. Başka bir değişle Elif eve gelmiş, odasının ışığı yanıyor tümcesinde olduğu gibi konuşucunun Elif in eve geldiğine dair çıkarımına neden olan unsur Elif in odasının ışığının yanıyor olmasıdır. Ayrıca örnek 25 te görüleceği gibi -miş la kodlanmış çıkarım aktarımında Slobin, Aksu-Koç (1982), konuşucunun aktarılan olayın gerçekleştiricisi olmasına rağmen, konuşanın aktardığı olayı bilincinin, farkındalığının dışında gerçekleşen bir süreci (nonwitnessed process) ve bu süreç sonunda farkına varılan bir durumu ifade edebileceğini belirtmektedir. Örnek 25: a. Gözlüğümü kırmışım. b. Bayılmışım. 70

86 Örnek 25 ten de anlaşıldığı gibi, aktarılan eylemlerin kılıcısı konuşucunun kendisi olduğu halde ve kılıcının aynı zamanda olayın aktarıcısı olduğunu yüklem üzerinde birinci tekil kişi eki ile dilbilgisel olarak belirtilmesine rağmen, aktarılan olay konuşucunun bilinci ya da farkındalığı dışında gerçekleşmiştir. Bu noktada -miş ın çıkarım okumasında ikili bir uzaklık sergilediği görülmektedir. Buna göre çıkarım aktarımında i) konuşucunun kılıcı özne konumunda olmadığı, geçmişte olan bir olayın izlerinden hareketle yaptığı dış uzaklığa bağlı çıkarım ve ii) konuşucunun kılıcı özne olarak bilinci ve farkındalığı dışında gerçekleştirdiği eylemlerin sonuçlarından hareketle çıkarımladığı ve fark etmeye dönük iç uzaklık çıkarımı. Çıkarımsal kullanımla ilgi olarak dikkat edilmesi gereken diğer bir unsur da, Slobin, Aksu-Koç (1982) de de ifade edildiği gibi, çıkarım kullanımında eylemin gerçekleşeceğine dair değerlendirmenin konuşucuya ait olduğudur. Konuşucu ister artsüremli olsun ister eşsüremli olsun var olan bir durumu kendi algısı üzerinden değerlendirmekte ve bir mantıksal sonuca erişmektedir. Bu nokta aynı zamanda - miş ın söylenti ve aktarım belirtmesi arasındaki farklılığı teşkil etmektedir Aktarım Türkçede -miş ile aktarılan diğer bir dolaylı tanıt türü ise aktarımdır. Aktarım, O n ya da etkisi K tarafından aktarılır, bilginin temeli yabancı bir kaynak, aktarım ya da söylentidir şeklinde tanımlanmaktadır (Johanson, 2000: 65-66; 2003: 274). Diğer bir ifadeyle aktarım, konuşucunun aktardığı bilginin kaynağı bir başkasındır, bir başkası aracılığıyla edindiği bilgiyi aktarmaktadır. Örneğin, Elif eve geldi, annesi eve geldiğini söyledi tümcesinde konuşucunun Elif in eve gelmesi durumuna 71

87 ilişkin bilgisinin kaynağı Elif in annesidir. Konuşucu başka bir kaynaktan edindiği bilgiyi aktarmaktadır. Aktarımsal kullanımda, Slobin, Aksu-Koç (1982) de de belirtildiği gibi, çıkarımsal kullanımdan farlı olarak konuşucunun eylemin gerçekleşeceğine dair değerlendirmesi kendisine ait değildir. Konuşucunun aktarılan eyleme karşı olan bilgisi kendi algılarından değil, bir başka sorumlu zihin üzerinden gerçekleşmektedir ve gerçeklik değeri de buna bağlı olarak değişmektedir. Slobin, Aksu-Koç a göre (1982) aktarımsal kullanım ve çıkarımsal kullanım arasındaki bir diğer fark da -miş ın aktarımsal kullanımında söz konusu bu ekin baskın bir biçimde konuşucunun, söylendiği ya da birileri bana söyledi ki, şeklindeki aktarım sözcelerine dayanan bir bilgi taşımaktayken, çıkarımsal kullanımın değerlendirmenin zorunlu olarak bitmişlik görünüşüne ve geçmiş zamana dayalı olarak gerçekleşen tamamlanmış durumdaki eylemlerle ilişkili olduğudur. Bu durum -miş morfeminin zamansal gösterim açısı üzerinde de etkili olmaktadır. Örneğin, kar yağacakmış tümcesinde ifade edilen bilgi aktarım okumasına izin verirken, çıkarım okumasına izin vermemektedir. Çünkü çıkarım okumasında söz konusu eylemin tamamlanmış olması, sonuçları itibariyle devam ediyor olması gerekmektedir. Fakat bu tümcede karın yağması henüz gerçekleşmemiştir. Bu nedenle çıkarım okumasında aktarılan olaylar bitmişlikle ilişkiliyken, aktarım okumasında -miş morfemi -AcAk gibi gelecek zaman ifadesi taşıyan bir birimle ilişki kurabilmektedir. 72

88 Slobin, Aksu-Koç (1982) ayrıca, -miş ın yalın (bare) eylem köküne geldiğinde çıkarım ve söylenti kullanımları arasında bir belirsizliğe neden olduğunu, fakat O! Ali beyler de buradaymış, çok konuşuyormuş, parası yokmuş, küçükken hayvanlardan korkarmışım örneklerinde olduğu gibi, durum (stative), varoluş (existential), kip, görünüş, zaman birimlerine eklendiğinde ise -miş morfeminin sadece söylenti, sürpriz anlamı taşıdığını ifade etmektedir Uslamlama Türkçede dolaylı tanıta kaynaklık eden bir diğer bilgi kaynağı da uslamlamaya dayalı olarak elde edilen bilgidir. Türkçe, uslamlamaya dayalı olarak elde edilen bilginin sunumunu Corcu (2010) ve Aksu-Koç (1988, 2000) de de görüleceği gibi -DIr morfemi aracılığıyla dilbilgiselleştirmektedir. Buna göre söz konusu bu ekin uslamlamaya dayalı kullanımları örnekte 26 da gösterilmiştir. Örnek 26: a. Sınavdan mutlaka yüksek puan almıştır. b. Bu saatte evdedir. c. Yola çıkmış geliyordur. d. Saat geç oldu, çocuklar şimdiye kadar uyumuştur. e. Galatasaray her zaman olduğu gibi bu maçı da kazanacaktır. Aksu-Koç (2000: 18) de -DIr morfeminin, konuşucunun sözcelem anı itibariyle herhangi bir konu hakkındaki değerlendirmesinin genel geçer doğrular (generic truths) ya da alışkanlık oluntusu durumları (habitual states of affairs) dışındaki bilgisinin haricinde, hakkında konuşulan konuyla ilgili olarak konuşma anı 73

89 itibariyle başka bir tanıtının ya da bilgisinin olmadığını ve -DIr morfeminin varsayımsal ya da tahmine dayalı olarak elde edilen bilgini kavramsal sunumu içerdiğini ifade etmektedir. Uslamlama dayalı olarak elde edilen bilginin sunumunda, yukarıda da bahsedildiği gibi, konuşucunun konuşma anı itibariyle hakkında konuşulan olaya dair algısı fiziksel bir olaya dayanmamaktadır. Bu sebepten uslamlama türü tanıtta konuşucu söz konusu durumun olduğuna dair bir varsayım, bir tahmin gerçekleştirmektedir. Burada önemli olan nokta konuşucunun geçmişte x n sayıda olmuş olaylar serisinden yola çıkarak gerçekleşmesi muhtemel bir duruma yönelik bir tahminde, varsayımda bulunuyor olmasıdır. Bu sebeple uslamlama sürecinde konuşucu aktarılan olayla, olması beklenen olay arasında tümevarım ilişkisi kurmakta ve bir duruma dair beklentisini, inancını kodlamaktadır. 3.3 Türkçe nin Doğrudan Tanıtsallık Görünümü ve Anlamsal Yapısı Türkçede konuşucunun aktardığı olaya dair bilgisinin kaynağında, kendisi olduğunu gösteren dilbilgisel birimler Aksu-Koç (1988, 2000), Corcu (2010) ve Temürcü (2011) de de belirtildiği gibi -DI ve -yor morfemleridir. Örnek 27: a. Otobüs geldi. b. Maç başladı. c. Çocuklar geliyor. Örnekte 27 de görüldüğü üzere tümcelerde aktarılan bilgi, konuşucunun doğrudan doğruya kendi duyuları aracılığıyla algıladığı bilgiye dayanmaktadır. 74

90 Hengenveld in (1990: 10-11) önermesel işlemci (propositional operator) olarak nitelendirdiği bu birimler; konuşucunun aktarmış olduğu bilginin gerçekliğini, doğruluğunu dilbilgisel olarak kodlayan birimlerdir. Bu açıdan değerlendirildiğinde konuşucunun doğrudan tanıt değeri ile kodladığı tümcenin bilgisellik değeri doğal olarak dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan birimlere göre daha yüksek konumda bulunmaktadır. Türkçede farklı duyulara dayanılarak elde edilen bilginin sunumu bazı dillerde olduğu gibi birden fazla ek kullanılmaksızın, örnek 28 de olduğu gibi, tek bir ek kullanılarak gerçekleştirilir. Örnek 28: a. Otobüs geliyor. b. Parfümün çok güzel kokuyor. c. Çocuklar bahçede top oyuyor. Örnekte 28 de görüldüğü gibi görme, işitme, duyma, koklama gibi üç farklı duyuya dayalı olarak elde edilen tanıt bilgisi tek bir morfem kullanılarak aktarılmıştır. Bu nedenle Türkçenin doğrudan tanıt ifadesi taşıyan birimler üzerinde sadece aktarılan eylemin konuşma anı itibariyle bitmişlik göstermesi ya da devam ediyor olması bakımından bir ayrıma gittiği, kaynakların dayandığı duyular arasında dilbilgisel olarak bir ayrım yapmadığını söylemek mümkündür. Corcu (2010) Türkçede doğrudan tanıtsallık anlatımının adcıl yüklem kullanılan tümcelerde de olduğunu ifade etmektedir. Corcu ya göre (2010: 207) Babam banyoda (az önce girdiğini gördüm, kapı hala kapalı) tümcesinde, konuşucunun aktardığı bilgisel içeriğe görme duyusu aracılığıyla eriştiğini ifade etmektedir. 75

91 3.4 Tanıtsallık Edinimi Daha önce de ifade edildiği gibi Türkçede -DI ve -miş morfemleri aktarılan olayın konuşma anı itibariyle sonlanmış olduğunu göstermenin yanı sıra, bu iki birim arasında algısal, anlamsal ve kullanımsal açıdan bir karşıtlık bulunmaktadır. Konuşucu -miş morfemiyle çekirdek anlamda olayın doğrudan görülmediğine dair algısal bir kısıtlamaya gitmekte ve buna bağlı olarak da daha az kesinlik kodlaması yaparken, -DI morfemi aktarılan bilginin arka planında konuşucunun kendi algısı ve deneyimleri olduğunu göstermektedir. Bu bakımdan hem kullanımsal açıdan hem de bilginin kaynağı bakımından karşıtlık sergileyen bu iki dilsel birimin edinim süreçleri de birbirlerinden farklıdır. Çünkü bilgi aktarımı esnasında konuşucunun iki morfem arasındaki karşıtlığı fark etmesi, nedensel ilişkileri kavraması ve anlatıma en uygun seçeneği tercih etmesi gerekmekte ve söz konusu bu işlemleri gerçekleştirebilmesi için de belirli bir zihinsel olgunluğa erişmesi gerekmektedir. Piaget in (1954: 320) zaman kavramının ifadesi, olaylar arasındaki öncelik-sonralık bağlantısını gerektirir ve zaman ifadesi taşıyan dilsel birimlerin aktarımı, aşamalı bir biçimde gelişim göstermekle birlikte nesne, uzam, nedensellik arasındaki ilişkiler ağının ayrıntılı biçimde değerlendirilmesini içermektedir, düşüncesinden hareketle Türkçede tanıtsallık ifade eden birimlerin ediniminde konuşucunun öncelikli olarak olaylar asındaki öncelik-sonralık ilişkisinin farkına varması, özellikle de dolaylı deneyim aktarımında kendisi ve başkası arasındaki uzamsal farkı algılaması gerekmektedir. Diğer bir değişle Türkçede konuşucu bitmişlik gösteren -DI ve -miş morfemleri üzerinden aktarılan olaya dair algısını da kodlamakta -DI ile geçmişte kalan ve doğrudan deneyimlenen bir olayın aktarımı 76

92 yapılırken, -miş ile benim bu olaya dair bilgim kendi deneyimlerim üzerinden değildiri kodlanmaktadır. Bu nedenle Türkçe dolaylı ve doğrudan deneyim ifade eden birimlerin edimi üzerinde öncelikle olarak konuşucunun kendisi ve ötekisi arasındaki farkı algılayabilecek zihinsel olgunluğa sahip olması gerekmektedir. Bu görüşün Türkçede tanıtsallık ifadesi taşıyan dilsel birimlerinin edinimiyle ilgi olarak yapılan çalışmalarında da desteklendiği görülmektedir. Söz konusu bu çalışmalarda çocukların öncelikli olarak doğrudan deneyim anlatımı ifade eden -DI morfemini edindiği, ilerleyen dönemlerde ise dolaylı tanıtsallık gösteren -miş morfeminin edinildiği görülmektedir (Aksu-Koç ve Slobin, 1986), (Aksu-Koç, 1986, 1988), (Öztürk ve Papafragou, 2008), (Aksu-Koç, Balaban, Ercan 2009). Bu durumun sebebini Piaget (1954: 342) çocukların yeterli bilişsel donanıma sahip olmaması nedeniyle ilk olarak doğrudan algılanan olaylarla ilgileniyor olmasına bağlamaktadır. Buna göre, Aksu-Koç, Balaban, Ercan (2009: 16) da çocukların konuşmasında ilk ortaya çıkan eylem çekimi olan ve sınırlı bir zamansal açıda doğrudan gözlemlenen olayların ifadesinde kullanılan -DI morfeminin bir veya iki yaş arasında görüldüğünü buna karşılık ise -miş morfeminin daha geç dönemlerde görüldüğünü ifade etmektedir. Yukarıda bahsi geçen Türkçede tanıtsallık ifade eden birimlerin edinimiyle ilgili olarak yapılan diğer bir çalışma olan, Öztürk ve Papafragou (2008) de de algılama biçimi ve bilgi kaynağı açısından birbirinden farklı tanıtsallık türlerini ifade eden görmek-çıkarımlamak ve görmek-duymak karşıtlığı üzerinden -DI ve -miş morfemlerinin edinimi ve kullanımı incelenmiş ve -DI morfeminin, -miş 77

93 morfeminden daha önce edinildiği ve kullanıldı görülmüştür. Öztürk ve Papafragou (2008) ayrıca 5-7 yaş civarındaki çocukların geçmiş zaman kavramını doğru biçimde algıladıkları ve kullandıklarını fakat -DI ve -miş morfemleri arasındaki farklı tanıtsallık anlamını tam olarak kavrayamadıklarını ifade etmektedir. Alan yazında tanıtsallıkla ilgili yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde dikkati çeken diğer bir unsur da dolaylı tanıtsallık bildiren dilsel birimlerin farklı kaynaklara dayanan bilgi kaynağı türlerinin kullanımının farklı zamanlarda gerçekleştiği ve yaşa bağlı olarak farklı bilgi kaynağı türlerinin kullanım performansının yükseldiğidir. Sodian ve Wimmer (1987) çocuklarda bilgi kaynağı olarak çıkarımın kullanılmasıyla ilgili olarak yaptıkları çalışmada çıkarım yoluyla elde edilen bilginin kullanılmasında diğer türlerden farklı olarak daha karmaşık bilişsel süreçlerin rol oynadığını ve bu sebepten ötürü de çocukların çıkarım türü bilgi kullanımı için daha fazla gelişimsel sürece ihtiyaç duyduğunu ifade etmektedir. Söz konusu bu deneysel çalışma sonucunda, 4-5 yaş civarındaki çocukların çıkarım sonucu elde edilen bilgiyi kullanma becerilerinin, 6 yaş ve üstü çocuklara kıyasla daha düşük olduğu görülmüştür. Benzer biçimde Noveck de (2001) çıkarım türü bilgiye erişimde yedi yaş üzerindeki çocukların daha başarılı olduğunu buna karşın beş yaş civarındaki çocuklarında çıkarım türü bilgiye erişimde daha düşük başarı sergilediklerini tespit etmiştir. Bu durum Türkçe için de geçerliliğini korumaktadır. Aksu-Koç ve Slobin (1986: 864), Aksu-Koç (1986: 254) -miş morfeminin çocuk dilindeki ilk kullanımının resim tanımlama, öykü anlatımı gibi durumsal eylemlerin belirtilmesinde, 78

94 yetişkinlerden duyulan günlük rutin ifadelerin yeniden üretiminde ortaya çıktığını, çıkarım aktarımınınsa ilerleyen dönemlerde görüldüğünü ifade etmektedir. Özturk ve Papafragou da (2008) çıkarım ve söylenti bağlamındaki kullanımlarda yaşla birlikte performansın yükseldiğini fakat yedi yaş civarında dahi bu kullanımların tam olarak yerleşmediği bazı durumlarda hatalı kullanımların olabileceğinin altını çizmektedir. Bu durum nedeni -miş morfemiyle aktarılan bilginin kaynağının görsel olmayan tanıta dayanmasıdır. Çünkü çıkarım ve aktarım gibi bu farklı türler kendi içinde de farklı yeterlilikleri gerektirdiğinden -miş morfeminin aktardığı farklı tanıtsallık türlerinin edinimi de eş zamanlı olarak değil farklı zamanlarda gerçekleşmektedir. Bu noktada değinilmesi gereken bir diğer nokta da Sezer in de (2001) belirtildiği gibi çekimli eylemlerin morfosentaktik açıdan hiyerarşik yapılanışlarının olduğu ve çıkarımsal geçmiş (inferiental past) ifade eden -miş morfemi gibi bazı morfemlerin bu hiyerarşik yapılanış içerisinde daha karmaşık yapılar içerdiğidir. Çıkarım aktarımında sonlanmış durumda bulunan eylemlerin konuşma anı itibariyle sürmekte olan izlerinin eşleştirilmesinden ve soyut düzlemde bir neden sonuç ilişkisinin kurulması durumu söz konusu olmaktadır. Bu sebeple çıkarım aktarımında diğer dolaylı tanıtsallık türlerine oranla daha karmaşık bilişsel süreçlerin rol oynadığı açıktır. Bu durum zihin kuramıyla ilgili olarak yapılan çalışmalarca da desteklenmektedir. Welman (1990), Wolley ve Welman (1993), Welch-Ross (1995) de de belirtildiği gibi imgesel, düşünsel yansıma, fiziksel dünya ile ilişkili deneyimlere dayalı olarak türeyen yansımadan farklıdır ve imgesel, düşünsel varlıkların fiziksel dünya ile olan ilişkileri bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle kaynağını dış dünya deneyiminden alan bilginin aktarılmasıyla, kaynağı 79

95 dış dünya olmayan deneyimlere dayalı bilginin aktarılması birbirinden farklı zihinsel gelişim süreçlerini gerektirir. Piaget (1971) çocukların hem bitmiş olayların hem de sürmekte olan olayların içerdiği sıralılık ilişkisini kavramakta güçlük çektiklerini ifade etmekte ve zaman ifadesinin aktarımındaki nedensel süreçlere ve bu süreçlerin kurulmasını sağlayan zihinsel süreçlere özellikle de bellek gelişiminin önemine dikkat çekmektedir. Buna göre zaman ifadesi taşıyan birimlerin edinilmesinde çocukların öncelikli olarak olaylar arasındaki sıralılık ilişkisinin ve nedensellik bağının farkına varılması ve bu süreç içinde bilgilerin bellekte depolanarak işlemlenmesi, gerektiğinde geri çağrılması gerekmekte bu işlemlerin gerçekleştirilebilmesi içinse farklı görevleri yerine getiren bellek türlerinin gelişimini tamamlamış olması önem arz etmektedir. O Neil ve Gopnik (1991: ) da da görüleceği üzere, bilgi kaynağının kökenine ilişkin çözümleme, bilginin farklı kaynaklar aracılığıyla elde edilebileceğinin farkına varılmasını ve söylem esnasında bu farklı kaynaklardan elde edilen bilginin hatırlanarak uygun dilsel ve dilbilgisel birimlerle kodlanmasını gerektirmektedir. Bu nedenle tanıtsallık ifade eden birimlerin ediniminde aktarılan bilginin dolaylı olarak mı, yoksa doğrudan konuşucu tarafından mı edinildiğine dair bilgilerin depolandığı kaynak belleğinin gelişimi oldukça önemlidir. Buna göre kaynak belleği (source memory), bilginin nasıl ve hangi kaynaktan elde edildiğine dair bilgilerin depolandığı bellek olarak tanımlanmaktadır (Lindsay, Johnson, Know 1991: 301). 80

96 O Neil ve Gopnik (1991) söz konusu çalışmada farklı yaş grubundaki çocukların bilgi kaynağının gösterimine yönelik süreçlerini incelemiş ve yaş ortalamasının artmasına paralel olarak bilgi kaynağının gösteriminde ki başarının da arttığını gözlemlemişlerdir. Zihin kuramına dayalı olarak çocukların bilgiyi nasıl edindiği ve bilgi kaynağının gösterimiyle ilgili diğer çalışmalarda da (Taylor, Esbensen, Bennet:1994), (Perner, Ruffman: 1995), (Drummey, Newcombe: 2002) üç yaş civarındaki çocukların bilginin kaynağına yönelik bilgiye erişimde güçlük çektiklerini, buna karşın dört ve beş yaş civarındaki çocuklarınsa üç yaşındaki çocuklara kıyasla öğrendikleri bilginin kaynağını belirtmede daha başarılı oldukları görülmektedir. Tanıtsallık bildiren dilsel birimlerin edinimiyle ilgi olarak yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde hem Türkçede hem de diğer dillerde bazı dilsel / dilbilgisel unsurların daha karmaşık yapısal süreçler içerdiğinden, edinimi ve kullanılması diğer birimlere kıyasla daha geç olmaktadır. Bu durum Türkçe açısından değerlendirilecek olursa, konuşucunun kaynak noktası olarak kendisini konumlandırdığı ve kaynağında kendisinin olduğu tanıtsallık birimi olan -DI morfemini edinmesi daha erken dönemlerde gerçekleşirken, tersi konumda bulunan ve kendi içinde de çıkarım, aktarım, söylenti gibi farklı türlerde bilgi kaynağını içeren tanıtsallık belirteci -miş morfemi farklı zihinsel ve bilişsel yapılanmaları gerektirdiğinden edinimi daha geç olmaktadır. Türkçede tanıtsallık ifade eden dilbilgisel yapıların edimiyle ilgili olarak değinilmesi gereken diğer bir noktada görsel tanıt ifade eden -DI ve -yor morfemlerinin edinimlerinin farkı zamanlarda gerçekleşmesidir. Aksu-Koç (2000) 81

97 bitmişlik ifade eden -DI morfeminin sürme ifade eden -yor morfeminden daha önce edinildiğini ifade etmektedir. Çalışmamızın buraya kadar olan bölümünde gerek ilk dönem metinlerinden ve Türkçenin dilbilgisiyle ilgili olarak yazılmış kitaplardan hareketle artzamanlı olarak, gerekse Türkiye Türkçesindeki yapılanışıyla eşzamanlı olarak Türkçenin tanıtsallık anlatımını nasıl gerçekleştirdiğine değindik ve Türkçenin karakteristik olarak tanıtsallık anlatımını dilbilgisel olarak gerçekleştirdiğini, aktarılan olayın, konuşma anı itibariyle bittiğini gösteren -DI ve -miş morfemlerinin kullanımında, aktarılan bilginin kaynağı bakımından farklılık gösterdiğini ve bu nedenle iki birimin kullanımda zorunlu bir seçim bulunduğunu ifade ettik. Çalışmada dikkat çektiğimiz bir diğer nokta da, Türkçenin doğrudan ve dolaylı anlatımları hangi araçlar aracılığıyla dilbilgiselleştirdiği ve bilginin hangi kaynaklara dayalı olarak elde edildiğidir. Buna göre Türkçe nin tanıtsallık sistemi paradigmasını şekil 3.3 teki gibi ifade etmek mümkündür. Şekil 3.3. Türkçe nin Tanıtsallık Sistemi Paradigması. Doğrudan Tanıt Dolaylı Tanıt Görsel Duyusal Algısal Çıkarım Aktarım Uslamlama -DI -miş -DIr -yor -Ø 82

98 Şekil 3.3. de görüldüğü üzere konuşucunun aktarmış olduğu bilginin kaynağına ilişkin gösteriminde kaynak kendisi ise doğrudan tanıt anlatımının dilbilgisel kodlayıcısı olarak -DI, -yor morfemlerini ve adcıl yüklem olması durumunun sıfır biçimbirim kullanılarak sağlandığını, fakat bilgi kaynağının konuşucunun kendisi dışında bir kaynak olduğunu, söz konusu bilginin çıkarım, aktarım ya da uslamlama yoluyla elde edildiğini göstermek içinse -miş ve -DIr morfemlerinin kullanıldığı görülmektedir. Çalışmada tespit edilen bir diğer noktada, tanıtsallık ifadesi taşıyan birimlerin edinimde ortaya çıkan sıralılıktır. Diğer bir ifadeyle söz konusu eklerin edinimi bazı kavramların algılanmasını ve bu algılama süreci içerisinde bazı zihinsel yapılanmaların tamamlanmış olmasını gerektirdiğinden eş zamanlı olarak gerçekleşmemektedir. Alan yazında bu konuyla ilgili yapılan çalışmalar değerlendirildiğinde çocuklarda ilk ortaya çıkan tanıtsallık ifadesinin -DI morfemi olduğu görülmüştür. Bu morfemin edinilmesinden birkaç ay sonra ortaya çıkan diğer bir tanıt morfemi ise -yor dur. Yapılan çalışmalarda en geç edinilen tanıt ifadelerinin çıkarım ve uslamlamaya dayalı olarak edinilen bilginin aktarılmasında kullanılan morfemler olduğu görülmüştür. Söz konusu bu morfemlerin kullanımı ve algılanması -DI ve -yor morfemlerinden daha karmaşık süreçleri içerdiğinden doğal olarak daha geç ortaya çıkmaktadır. Dolaylı tanıta dayalı olarak elde edilen bilginin dilbilgisel sunumunu gerçekleştiren bu iki morfemin ortaya çıkışı da kendi içinde bir sıralılık barındırdığı ve ilk ortaya çıkan dolaylı tanıt morfeminin -miş olduğu, -DIr morfeminin ise daha sonraki dönemlerde ortaya çıktığı görülmüştür. 83

99 IV. METİN KAVRAMI 4.1. Metin Kavramı Özellikle 1960 lı yılların sonlarından başlayan ve günümüze kadar ivme kazanarak gelen metindilbilim çalışmaları, tümceyi en büyük yapısal birim olarak kabul eden yaklaşımlardan farklı olarak, metinlerin dilbilgisel ve anlamsal bileşenlerini, yapı taşlarını incelemeye yönelmiş ve metnin iletişimsel bir boyut taşıdığının altını çizmiştir. Farklı amaçlar güdülerek ve farklı iletişim kanalları içinde kullanılan dilin sergilemekte olduğu bu farklı ve çok boyutlu yapılanışın dilsel çözümleme çalışmalarda göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Metinlerin, üreticilerinin bireysel özellikleri, hazırbulunuşluluk düzeyleri, çevresine ve toplumun diğer katmanlarına karşı tutum ve etkileşimi dilsel çözümleme çalışmalarında göz önünde bulundurulması gereken bir diğer noktadır. Metni iletişim tabanlı bir unsur, bir birim olarak tanımlamak beraberinde, metin üreticisine ek olarak, metnin alıcısının da bir rol üstlenmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu sebeple bir metnin iletişimsel amacına uygun dilsel ve sözbilimsel yapıya uygun bir biçimde tasarlanıp, üretilmesi; okuyucunun da metni çözümlemesine katkı sunacak bilgi ve donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu bağlamda, okuma-yazma bilen her bir bireyin metin nedir? Sorusu karşısında asgari düzeyde bir düşüncesi, yorumu olduğunu ifade eden Petöfi ye göre (1990) metin nedir? Neye metin denilmelidir sorusunun cevabı arandığında şu dört temel soru araştırmacıların karşısına çıkmaktadır:

100 i. Metin, fiziksel mi yoksa ilişkisel-bağlantısal bir gösterge nesnesi midir? ii. Metin, tek ortamlı mı yoksa çoklu ortama ait olan bir nesne midir? iii. Göstergeler sisteminin bir parçası-unsuru olan bir nesne midir, yoksa bu gösterge sistemine uygulanan alana ait bir olgu mudur? iv. Son aşamada tüm bu sorulardan hareketle, bir metni, metin yapan kriterlerin neler olduğunun belirlenmesidir (Petöfi, 1990: 114). Petöfi (1990) tarafından ortaya konulan bir metni, metin yapan ölçütlerin neler olduğunun belirlenmesine yönelik yapılan farklı çalışmalarda metin kavramının ne olduğu ve metni oluşturan birimlerin neler olduğu ortaya konulmaya çalışılmış ve söz konusu bu farklı çalışmaların sonuçlarını bir araya getiren ve genişleten bir yaklaşımla metin kavramı Beaugrande ve Dressler (2013: 29) tarafından bir amaç doğrultusunda, belirli kriterler ile bilişsel süreçlerin etkileşimi sonucu meydana gelen ve temel dilsel özelliği süreklilik olan iletişimsel bir oluşum olarak tanımlanmıştır. 4.2 Metinsellik Ölçütleri Stillar ın da (1998: 3) ifade edildiği gibi her bir metin, içeriğini oluşturan metnin bölümleri arasındaki ilişki ağlarının kurulmasını, söz konusu bu ilişki ağlarının alıcı tarafından erişilebilir olmasını sağlayan ve organizasyon yapısını oluşturan işaretleyicilere - izlere sahip bütünsel bir oluşumdur. Stillar ın (1998) işaret ettiği bu işaretleyiciler-izler, diğer değişle bir metnin metin olmasını sağlayan koşulları, alan yazındaki ifadesiyle metinsellik ölçütlerini Beaugrande ve Dressler (2013) şu başlıklar altında bir araya getirmiştir. 85

101 4.2.1 Metin Merkezli (Text-Oriented) Ölçütler Bağdaşıklık (Cohesion) Metnin yüzey yapısını erişilebilir kılan, dilsel - dilbilgisel bağlantı ağlarını ifade eder (Beaugrande ve Dressler, 2013: 48). Stillar (1998: 16) bağdaşıklık yapılarının metni, metin dışı olandan ayırmaya ve metnin birbiriyle bağlantılı olan farklı bölümlerinin - parçalarının alıcısı tarafından görülmesine imkân tanıdığını ifade etmektedir Tutarlılık (Coherence) Metnin derin yapısını erişielebilir kılan, metin içi anlamsal ve mantıksal bağlantıyı ifade eder (Beaugrande ve Dressler, 2013: 84). Stillar a göre (1998: 16) tutarlılık yapısı, metnin ve metnin ait olduğu bağlam arasındaki ilişkinin okuyucu tarafından kurulmasına, fark edilmesine katkı sağlayan bir unsurdur Kullanıcı Merkezli (User-Oriented) Ölçütler Amaçlılık ve Kabuledilebilirlik (Intentionality and Acceptability) Metnin üretim süreci içinde, belirlenen iletişimsel amaca göre bağdaşık ve tutarlı kılınarak tasarlanması ve üretilmesi amaçlılık olarak tanımlanmaktadır (Beaugrande ve Dressler, 2013: 113). Kabuledilebilirlik ise metnin söylemle uyumlu durum bağlamı içinde kullanılmasıdır (Beaugrande ve Dressler, 2013: 130). 86

102 Bilgisellik (Informativity) Metnin alıcısı açısında yeni bir bilgi değeri taşıması, diğer bir ifadeyle aktarılan bilginin alıcısı için bilindik ve beklenen bir bilgi olmaması durumunu ifade eder (Beaugrande ve Dressler, 2013: 139) Durumsallık (Sitionality) Metinin sahip olduğu iletişimsel amaçlar doğrultusunda, durum bağlamı içerisinde alıcısıyla ilişkili hale gelmesidir (Beaugrande ve Dressler, 2013: 163) Metinlerarasılık (Intertexuality) Söz konusu bir metnin, alıcısının diğer metinlerden edindiği bilgilere dayanıyor olması ve o metnin diğer metinlerle olan etkileşimini ifade eder (Beaugrande ve Dressler, 2013: 182). 4.3 Metin Türü Kavramı Metin türü kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için öncellikle kavram teriminin ne olduğunun anlaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda kavram terimini Şimşek (2006: 27) benzer özellikleri paylaşan nesne, görüş ve olaylara verilen ortak isim şeklinde tanımlarken, Ülgen insan zihninde anlamlanan farklı obje ve olguların değişebilen ortak özelliklerini temsil eden bilgi formu yapısı şeklinde kavramı tanımlamaktadır (Ülgen, 2004: 117). Bu noktada belirtilmesi gereken bir diğer husus da Şimşek in de (2006: 27) ifade ettiği gibi kavram kümesini oluşturan elemanların benzer ve farklı özelliklerinin bulunduğudur. Bu farklı özelliklerden yola çıkarak tür ve metin türü kavramını şu şekilde tanımlamak mümkündür. 87

103 Tür kavramı bir nesne ya da olgunun kendisine özgü birtakım ayırt edici, farklı özellikleri sebebiyle, ilişkili olduğu diğer kavramsal birimlerden ayrıştırılmasını sağlayan betimleyici, tanımlayıcı ve ayırıcı özelliklerini ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır. Metindilbilim açısından ele alınıp değerlendirildiğinde ise tür ve buna bağlı olarak gelen metin türü kavramı, herhangi bir metinde görülen dilsel-dilbilgisel, anlamsal ve önermesel açıdan farklılaşan içerik sunumunun söz konusu metni, ilişkili olduğu diğer metinlere göre farklılaşmasını ifade etmektedir. Bu noktadan hareketle metin türü kavramını Bhatia (2013: 13,16) ve Martin (1992: 505) tarafından şu şekilde tanımlanmıştır: Metin türü, belirli iletişimsel amaçlar doğrultusunda şekillendirilen ve türe özgü özellikler bakımından okuyucunun kolaylıkla fark edebileceği şekilde yapılandırılmış, aşamalandırılmış, amaç odaklı iletişimsel bir olgudur. Benzer bir şekilde Hatim ve Mason da (1990: 140) metin türü kavramını; retorik amaçlara hizmet eden iletişimsel niyetler bakımından metinleri sınıflandırmaya imkân tanıyan kavramsal bir çerçeve olarak tanımlamaktadırlar. İfade edilmek istenilen anlamın en belirgin biçimi metin türünün seçimiyle doğrudan ilişkilidir. Sager in de (1997) belirttiği gibi alıcının metinle olan etkileşimini belirleyen, diğer bir ifadeyle alıcının/okuyucunun zihninde metin türüne uygun içerik şemasının etkileşmesini sağlayan temel unsur metin türüdür. Benzer bir biçimde Yazıcı da (2004) bu duruma dikkat çekmektedir, buna göre; metin türü, alıcı (okur, dinleyici) için metinle nasıl etkileşime gireceğini belirleyerek alıcının zihninde uygun çerçeveyi (frame) açmasını ve bu yolla ilgili metnin dünyasını kurmasını sağlar. Böylelikle metnin yüzey yapısı, bu yüzey yapıdaki kullanımlarla belirginleşerek, metnin derin yapısına ulaşmada başlangıç 88

104 noktası oluşturur (Yazıcı, 2004: 11-12). Bu nedenle hangi türde olursa olsun bir metin yazılmadan önce konunun durumuna, içeriğine uygun metin türü seçilmeli ve metnin türüne özgü kurallara uygun biçimde metin yapılandırılmalıdır. Diğer bir şekilde ifade etmek gerekirse, okuyucu metni gördüğü anda ilk olarak metin türünü tanımlamadır, ancak bu sayede metnin en iyi biçimde algılanmasını sağlayacak metin tonu yakalanabilecektir. Johnstone un da (2002) altını çizdiği gibi bu da ancak ve ancak iyi yapılandırılmış bir metinle mümkündür ve iyi yapılandırılmış bir metin, ait olduğu metin türünün ayırt edici özelliklerini standart ve sabit bir biçimde taşımaktadır. Bu noktada açıklanması gereken bir diğer husus ise metin ve söylem arasındaki organik bağlantıdır. Bir metinde bulunan türe ait karakteristik özellikleri söz konusu metinlerde kullanılan ve farklı söylem özelliklerine bağlı olarak şekillenen dilsel yapılar belirlediğinden metin türü kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için metin ve söylem kavramları arasındaki ilişkinin de ortaya konulması gerekmektedir Metin Türü ve Söylem İlişkisi Metnin iletişimsel bir boyuta sahip olduğunu söylemek, metni yalnızca anlamsal ve dilbilgisel bir bütünlük içinde tanımlamayı yeterli bulmayan bir yaklaşımı içinde barındırmaktadır. Bu yaklaşımda bir metnin, metin olmasını sağlayan koşullar yalnızca dilsel-dilbilgisel ve anlamsal bütünlük değil; aynı zamanda metnin iletişimsel amaçlarının belirlenip ortaya konulmasıyla sağlanabilir. Bu nedenle metnin üreticisi, üretim süreci içinde metnin iletişimsel amacına dönük metinsel stratejileri göz önünde bulundurmak ve bu stratejileri uygulamakla yükümlüdür. 89

105 Bir metnin iletişimsel amacına dönük stratejileri ise söylem (discourse) temellidir ve söylem içerisinde şekillenmektedir. Diğer bir değişle Ruhi nin de altını çizdiği gibi (2009: 14) söylem, dilin iletişimsel bir olgu olmasıyla iniltilidir ve dilin iletişimsel bir olgu olarak kabul edilmesi üretici ve alıcı arasında belli bir zamanmekân düzlemi içinde üretilmiş bir sözce ya da metin olarak, dilin nasıl araştırılacağını incelemek demektir. Bilindiği üzere, bütün metinler aynı sözbilimsel yapıya (retorik yapıya), sahip değildir ve günlük yaşamda söz konusu bu farklı metin türleriyle farklı nedenlerden ötürü birçok kez karşılaşmaktayız. Dil, dilbilim, iletişim, söylem ve kullanımbilim gibi alanlardan elde edilen bilgilerin ışığı altında farklı türlerdeki metinlerin sınıflandırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Bu bağlamda farklı türlerdeki metinlerin belirlenip sınıflandırılmasında, Lakoff (1981: 26) ve Tannen in (1982: 1) de altını çizdiği gibi, temel söylem biçimlerine ait özelliklerinin belirlenmesi, bu temel söylem biçimlerin birbirine benzeyen ve birbirinden ayrılan yanlarının tespit edilmesi, farklı biçimlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin ortaya konulması ve buradan hareketle hangi metin türünün iletişimsel amaca daha uygun olduğunun saptanması önemli bir rol oynamaktadır. Metin ve söylem kavramlarının tanımı ve birbirleriyle olan ilişkileriyle ilgili yapılan bazı çalışmalarda metin yazılı dille ilişkili bir olgu olarak kabul görürken, söylem ise sözlü dille ilişkili bir olgu olarak kabul görmektedir. Ancak kavramsal açıdan birbirlerinden farklı birer olgu olarak görülen metin ve söylem kavramlarının dil ve iletişim düzlemi üzerinde tamamlayıcı işlevleri bulunmaktadır. Çünkü Virtanen (1990: 453) ve Torsborg un da (1997: 7) işaret ettiği gibi, metin yapısal ve üretimsel bir süreç olarak kabul edildiğinden; söylemi oluşturan yapı 90

106 taşlarının hem metin üretim süreçlerinde hem de okuyucuya ulaştığı andan itibaren başlayan algılama ve çözümleme aşamaları üzerinde dinamik etkileri bulunmaktadır. Benzer şekilde iletişim edimi içerisindeki söylemsel bağlantı ağlarına makro düzeydeki erişim de metin türü sayesinde mümkün olmaktadır. 4.4 Metin Türü Sınıflandırması Aristodan beri devam eden metin türlerinin belirlenmesi ve sınıflandırılmasına yönelik çalışmalarda araştırmacılar ilk olarak metinleri bulundukları, kullanıldıkları düzleme göre sınıflandırmışlardır. Biber ın da (1989: 6) belirttiği bu anlayışa göre metinlerin sınıflandırılmasında dışşal etmenler etkin olmaktadır yani bir gazete makalesinin, gazete makalesi türünde olması o metnin gazetenin bir bölümünde yer alıyor olmasıyla ilişkilidir. Ancak zaman içinde gelişen anlayışa göre metinler bulundukları dış bağlama göre değil, sahip oldukları iç özelliklere dayalı olarak sınıflandırılmaya başlamıştır. Swales (1990) ve Bhatia nın da (2013) desteklediği bu yeni sınıflandırma anlayışının temelinde ise dilsel-dilbilgisel içerik ve iletişimsel amaçların metin türlerinin sınıflandırılmasında prototipsel açıdan rol oynadığı düşüncesi bulunmaktadır. Alanyazında tür sınıflandırma çalışmalarının ilk modellemesi olarak kabul edilen Organon modelinde, dilin üç temel işlevi olduğu üzerinde durulur ve dilin bu üç temel işlevi yerine getirmek üzere kullandığı, bu üç temel işlevin yansıması olan üç temel söylem türü olduğu kabul edilir. Buna göre eğer dilin sembol işlevi söz konusu ise, bu yapıda temel söylem biçiminin işlevi bilgi aktarımında bulunmaktır ve söylem biçimi olarak bilgilendirici söylem geçerlidir. Eğer öykü ve roman gibi anlatısal metin türlerinde olduğu gibi dilin işlevi anlatı ise söylem biçimi anlatı 91

107 söylemdir. Dilin işaret etme görevi vurgulanıyor ve işlevi ikna etmekse söylem biçimi olarak tartışmacı söylem söz konusu olmaktadır (Renkema, 2004: 59). Tablo 4.1. Tür Sınıflandırmalarında Başlangıç Noktası Olarak Organon Modeli (Renkema, 2004: 59). Organon Modeli İşlev Biçim Sembol Bilgilendirme Bilgilendirici söylem Belirti (symptom) Anlatı Anlatı söylemi İşaret (signal) İkna etme Tartışma söylemi Werlich (1983: 19, 39) metin türü ayrımının, kavramsal bir olgu olduğunu ve bu kavramsal olgunun doğal dillerdeki karşılığının metin biçimi olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca bir metnin içerdiği bazı özellikler nedeniyle diğer metinlerden ayrıştığını bu sebeple de metinlerin farklı türlerde yer alan metinler olmak üzere sınıflandırılıp gruplandırılabileceğini belirtmekte ve buradan hareketle dilin temel işlev biçimleriyle ilgili olduğunu düşündüğü beş temel söylem biçimi olduğunu ifade etmektedir. Werlich e göre bu beş temel söylem biçiminin spesifik tümce yapıları hem dilbilgisel yapılarla hem de insanın düşünce yapısıyla eşleşmektedir. Werlich (1983: 39) tanımlamış olduğu bu beş temel söylem biçimine göre metin tiplerini Tablo 4.2 de de görüldüğü gibi betimleyici, anlatımsal, açıklayıcı, tartışmacı, öğretici olmak üzere beş metin türüne ayrılmaktadır. 92

108 Tablo 4.2. Egon Werlich in Temel Söylem Biçimleri Tipolojisi 7 Temel Söylem Biçimler Öznel Nesnel 1. Betimleyici (Descriptive) İzlenime dayalı betimleme Teknik betimleme 2. Anlatımsal (Narrative) Raporlama (Repord) Haber öyküleri 3. Açıklayıcı (Expository) Deneme Detaylı açıklama 4. Tartışmacı (Argumentative) Yorum Tartışma 5. Öğretici (Instructive) Öğrenmeler Yönlendirmeler, kurallar, düzenlemeler ve statüler Metin türlerinin belirlenmesinde dilsel-dilbilimsel unsurlardan yola çıkılarak yapılan sınıflandırma çalışmalarının yanında, metinlerin sahip oldukları iletişimsel hedefleri temel alarak yapılan sınıflandırma çalışmalarından birini de Saukkonen (1983) yapmıştır. Saukkonen (1983) metinleri durum, niyet ve perspektif olmak üzere üç temel işleve dayalı olarak sınıflandırmıştır. Saukkonen (1983) bu üç temel iletişimsel işlevi ve bu iletişimsel işlevlere ait alt boyutları şu şekilde tanımlamaktadır: i. Durum İşlevi Uzaklık: Metnin, üreticisi ve alıcısı arasında bulunan toplumsal, ruhsal yakınlık ve uzaklığı ifade etmektedir. Kişisellik: Metin üreticisinin takındığı öznel ya da nesnel tavra karşılık, metin alıcısının aldığı pozisyonu ifade etmektedir. 7 Werlich, 1983: den uyarlanmıştır. 93

109 ii. Niyet İşlevi Duygusallık: Metnin, metin alıcısının sahip olduğu duygu dünyasına yönelik olması durumunu ifade etmektedir. Akla Uygunluk: Metnin bazı durum ve olaylar karşısında, metin alıcısının mantık sistemine uygunluk göstermesi durumudur. İsteklilik: Metnin, alıcısının istek ve beklentilerine cevap verebiliyor olmasını ifade etmektedir. iii. Perspektif İşlevi Kurmaca: Metnin, metin üreticisinin hayal dünyasından gelen unsurları içermesi, dış dünya gerçekliğine yönelik gönderimlerin sınırlı veya hiç olmaması durumunu ifade etmektedir. Sentetiklik: Dış dünya gerçekliğine ait unsurların, metinde imgesel olarak sunulması durumudur. Uzaklık: Metnin zaman, mekân ve duygusal gerçeklikten uzak olmasıdır. Nesnellik: Metnin nesnel ya da öznel tutum içermesi ifade etmektedir. Soyutluk: Metin gönderimlerinin somut ya da soyut bir kavrama yönelik olması durumunu ifade etmektedir. Saukkonen (1983) yukarıda belirtlilen dilin üç temel işlevden hareketle metin türü sınıflandırmasını şekil 4.1 de ki gibi yapmıştır. 94

110 Şekil 4.1. Saukkonen in Metin Türü Sınıflandırması Metin Türleri Estetik Metinler Bilgisel Metinler Olgusal Metinler ±Kurmaca ±Kurmaca ±Kurmaca ±Sentetik ±Sentetik ±Sentetik ±Mesafe -Mesafe ±Mesafe, Duygusallık ±Mesafe ±Mesafe ±Mesafe -Nesnellik Akla uygunluk ±Nesnellik ±Nesnellik ±Öznellik -Soyutluk ±Öznellik,İstemli ±Soyutluk ±Öznellik ±Soyutluk -Anlatısallık ±Açıklayıcı ±Açıklayıcı -Betimleyici ±Tartışmacı ±Tartışmacı ±Anlatısallık Metin türü sıfınlandırmasıyla ilgi olarak yapılan bir diğer çalışmada ise Biber (1989) metinlerin, sözcüklerin dilbilgisel ve sözcüksel özelliklerine bağlı olarak sınıflandırılması gerektiği düşüncesinden hareket etmiş ve şu soruları göz önünde bulundurmuştur (Biber, 1989: 5). i. Dilbilgisel yapılar, metinlerde sistematik şekilde eşoluşumsal olarak mı görülmektedir? ii. Farklı metin tipleri dilbilgisel özellikler bakımında benzerlik sergiler mi? iii. Temel türler / biçimler sahip oldukları dilbisel özellikleri açısından açık ve belirgin bir şekilde ayrıştırılmış, belirlenmiş midir? Biber (1989) bu üç sorudan hareketle metinleri sahip oldukları dilsel ve fonksiyonel içeriklerine göre tanımladığı beş iletişimsel amaç doğrultusunda sınıflandırmıştır. 95

111 Bu beş iletişimsel boyutun tespiti için Biber 67 dilbilgisel özelliğin 481 metindeki dağılımına bakmış ve dilbilgisel özellikler: i. Zaman ve görünüş belirteçleri (tense and aspect markers), ii. zaman ve yer zarfları (place and time adverbials), iii. adcıl ve işlevsel eylemler (pronouns and pro-verbs), iv. sorular (questions), v. adcıl biçimler (nominal forms), vi. edilgen yapılar (passives), vii. durağan biçimler (stative forms), viii. yantümce özellikleri (subordination features), ix. ilgeç öbekleri sıfatlar ve belirteçler (prepositional phrases, adjectives and adverbs), x. sözcüksel özgüllük (lexical specificity), xi. sözcüksel sınıflar (lexical classes), xii. kiplik (mood), xiii. özelleştirilmiş eylem sınıfları (specialized verb classes), xiv. indirgenmiş biçimler ve tercih edilmeyen yapılar (reduced forms and disprefered structures), xv. sıralama (coordination), 96

112 xvi. olumsuzluk (negation) olmak üzere 16 temel dilbilisel kategoriye ayrılmıştır ve söz konusu bu 16 dilbilsel yapı, faktör analizi olarak tanımlanan istatistiksel bir yöntemle gruplandırılmıştır (Biber, 1989: 7-8). Biber in farklı metin türlerinin iletişimsel işlevlerini gösteren beş boyutlu metin türlerini tipolojisi ise şunlardır (Biber, 1989: 8-9). 1. Boyut: İçerik üretimine karşı bilgisel üretim (involved versus informational production). Bu boyutta yer alan bilgilendirici bir metinde dilbilgisel olarak görülen yapılar şunlardır: i. Özel eylemler (private verbs), ii. that silme (that deletion), iii. kaynaştırmalar (contractions), iv. sürerlilik gösteren eylemler (present-tense verbs), v. ikinci kişi adılı (2nd person pronouns), vi. işlevsel eylem olarak do (do as a pro-verb), vii. çözümleyici olumsuzlama (analytic negation), viii. işaret adılları (demostrative pronouns), ix. genel vurgulama (general emphatics), x. birinci kişi adılı (1st person pronoun), xi. it gösterme adılı (pronoun it), 97

113 xii. temel eylem olarak BE (be as a main verb), xiii. nedenleyici yantümceleme (causative subordination), xiv. söylem ilgeçleri (discourse particle), xv. belirsizlik adılları (indefinite pronouns), xvi. genel kaçınma (general hedges), xvii. genişleteçler (amplifiers), xviii. göreli tümceler (sentence relatives), xix. WH soruları (WH questions), xx. olasılık kipleri (possibility modals), xxi. öbek dışı yapılar (nonphrasal coordination), xxii. WH tümcecikleri (WH clauses), xxiii. son ilgeçler (final prepositions), xxiv. zarflar (adverbs), xxv. isimler (nouns), xxvi. sözcük uzunlukları (word lenght), xxvii. ilgeçler (preposition), xxviii. söyleyiş oranları (type/token ratio), xxix. niteleme sıfatları (attributive adjective), 98

114 xxx. yer belirteçleri (place adverbials). 2. Boyut: Anlatısallığa karşı anlatısallık dışı (narrative versus nonnarrative concerns) bu türde yer alan bir metinde görülen dilbilgisel yapılar şunlardır: i. Geçmiş zamanla işaretlenmiş eylemler (past-tense verbs), ii. üçüncü kişi adılı (3rd person pronouns), iii. bitmişlik görünüşüyle işaretlenmiş eylemler (perfect-aspect verbs), iv. kullanımsal eylemler (public verbs), v. birleştirici olumsuzlama (synthetic negation), vi. şimdiki zaman ortaç tümcecikleri (present-participal clauses), verbs), vii. şimdiki zaman sürme görünüşü ile işaretlenmiş eylemler (present-tense viii. niteleme sıfatları (attributive adjective). 3. Boyut: Açık / belirgin gönderime karşı durum bağımlı gönderim (explicit versus situation dependent reference). Bu tür metinde görülmesi beklenen dilbilgisel birimler şunlardır: i. Nesne pozisyonunda bulunan WH ilgi tümcecikleri (WH relative clauses on object positions), 99

115 ii. kuyruk takma ilgi tümcecikleri (pied-piping 8 relative clauses), iii. özne pozisyonunda bulunan WH ilgi tümcecikleri (WH relative clauses on subject positions), iv. öbek eşdizinlemesi (phrasal coordination), v. adlaştırma (nominalizations), vi. zaman belirteçleri (time adverbials), vii. yer belirteçleri (place adverbials), viii. belirteçler (adverbials). 4. Boyut: Açık ikna anlatımı (overt expression of persuasion) bu türde sınıflandırılan bir metinde olması beklenilen dilbilsel elementler şunlardır: i. Mastarlar (infinitives), ii. tahminde bulunmaya yönelik kipler (prediction modals), iii. ikna etmeye yönelik eylemler (suasive verbs), iv. koşul bildiren yantümceler (conditional subordination), v. gereklilik bildiren kipler (necessity modals), vi. bölünmüş yardımcı eylemler (split auxiliaries), vii. olasılık bildiren kipler (possibility modals). 8 Kuyruk Takma (Pied-Piping): Dilbilgisel bir unsurun tümce içindeki hareketi esnasında kendisiyle ilişkili bir başka dilbilgisel unsuru kendi hareketine eşlik ettirmesi, yanında taşıması anlamına gelen sözdizimsel işlem (Matthews, 2014: 304). 100

116 5. Boyut: Soyut biçime karşı soyut olmayan biçim (abstract versus nonabstract) bu türde yer alan bir metinde görülen dilbilgisel yapılar şunlardır: i. Bağlaçlar (conjuncts), ii. kılıcısı olmayan edilgenlik (agentless passive), iii. geçmiş zaman ortaç öbekleri (past-participral clauses), iv. BY edilgenlik (BY passive), v. diğer yantümce belirteçleri (other adverbial subortinators). Yukarıda tanımlanan beş ana grup içerisinde ve 3. grubun kendi içlerinde de iki ayrı gruba ayrıldığı görülmektedir. Buna göre çizginin üzerinde yer alan dilbilgisel birimlerin söz konusu metin türleri içesindeki görülme sıklığı daha yüksekken, çizginin altında yer alan dilbilgisel birimlerin metin türleri içerisindeki görülme sıklıkları diğerlerine göre daha düşüktür. Birinci boyutta, çizginin altında kalan birimler yüksek bilgisel yoğunluk ve kesin bilgi içeriği sunarken; çizgi üzerinde yer alan diğer grup etkili, etkileşimsel ve genelleştirilmiş içerik sunumu göstermektedir. Birinci boyutun iletişimsel arkaplanında yazarın ve okuyucunun öncelikli amacı ve üretim koşulları olmak üzere iki parametre etkli olmaktadır. Üçüncü boyutta kuyruk takma yapılarını da içeren WH ilgi tümcecikleri, metin içindeki gönderimlerin ve ayrıntılı tutumların belirtmede kullanılırken; zaman ve yer zarfları ise genelde metin dışı konumda bulunan fiziksel yer ve zamana gönderimde bulunmada kullanılır. Dördüncü boyut iknanın derecesiyle ilgilidir. Konuşucunun sahip olduğu bakış açısının mı yoksa alıcının iknaya yatkın olma girişiminin mi daha belirgin olduğunun belirtilmesini 101

117 ifade etmektedir. Beşinci ve son boyutta ise bağlaçlar, edilgenlik gösteren yapılar ve geçmiş zaman öbekleri söylemin diğer biçimlerine karşılık soyut, teknik ve formal bilgisel söylemi belirtir (Biber, 1989: 10). Biber (1989) yukarıda tanımlanan beş iletişimsel amaç doğrultusunda tanımladığı sekiz metin türü ise şunlardır (Biber, 1989: 20-22). Metin Türü I. Kişilerarası Yakın İletişim (intimate interpersonal interaction) Yüz yüze konuşmalar. Telefon konuşmaları (yakın kişiler arasında geçen). Telefon konuşmaları (ayrılıklar). Telefon konuşmaları (iş görüşmesi). Metin Türü II. Bilgisel Etkileşim (informational interaction) Yüz yüze konuşmalar. Röportaj-mülakat. Telefon konuşmaları (iş görüşmesi). Telefon konuşmaları (yakın kişiler arasında geçen). Telefon konuşmaları (ayrılıklar). Spontane gelişen hazırlıksız konuşmalar. Kişisel mektuplar. Sportif olmayan yayınlar. Profesyonel mektuplar. Genel kurgu. 102

118 Metin Türü III. Bilimsel Yazılar (scientific exposition) Akademik amaçlı yazılar. Resmi evraklar. Biyografiler. Yazılı basın yazıları. Hobiler. Yazılı basında yer alan röportajlar. Metin Türü IV. Öğretici Yazılar (learned exposition) Akademik amaçlı yazılar. Yazılı basında yer alan röportajlar. Resmi evraklar. Popüler bilim. Hobi. Din. Gazete / dergi başyazıları. Profesyonel mektuplar. Biyografi. Metin Türü V. Düşünsel / İmgeleyici Anlatı (imaginative narrative) Roman. Genel kurgu. Gizem kurgu. Macera kurgu. Hazırlıklı konuşma. 103

119 Mülakat / röportaj. Bilim kurgu. Popüler bilim. Biyografi. Kişisel mektuplar. Din. Metin Türü VI. Genel Anlatısal Açıklama (general narrative exposition) Röportaj. Gazete / dergi başyazıları. Genel kurgu. Biyografi. Mizah. Eleştiri yazıları. Akademik amaçlı yazılar. Din. Sportif olmayan yazılar. Bilim kurgu. Macera kurgu. Popüler bilim. Hazırlıklı konuşma. Resmi evraklar. Profesyonel mektuplar. Roman. Sportif yayınlar. 104

120 Metin Türü VII. Geleneksel Röportaj (situated reportage) Sportif yayınlar. Sportif olmayan yayınlar. Bilim kurgu. Gizem kurgu. Hobiler. Metin Türü VIII. İkna Etmeye Yönelik Metinler (involved persuasion) Mülakat / Röportaj. Hazırlıksız konuşma. Popüler bilim. Profesyonel mektuplar. Din. Hazırlıklı konuşma. Telefon konuşmaları. Mizah. Gazete / dergi başyazıları. Akademik amaçlı yazılar. Hobi. Kişisel mektuplar. Sportif olmayan yayınlar. Genel kurgu. 105

121 4.4.1 Öğretici Metinler Özdemir (2007: 124) düz yazınsal türleri dilin kullanım biçimi ve aktarılan unsurların kanıtlanabilir olup olmamasına bağlı olarak öğretici nitelikli yazılar ve yaşatıcı (kurmaca) nitelikli yazılar olmak üzere iki ayrı kategoriye ayırmaktadır. Bu bağlamda temel amacı okuyucuyu bilgilendirmek olan öğretici nitelikli yazıları, Özdemir (2007: 125) okuyucuların bilgi dağarcığını geliştirmek, gündelik yaşamda kullanabilecekleri bilgilerle donatmayı amaçlayan; kimi zamanda yerleşik inanç, kanı, tutum ve davranışlarını değiştirmek amacıyla oluşturulan yazılar olarak tanımlamaktadır. Benzer bir tanımlamayı Günay (2007) de de görmek mümkündür. Buna göre Günay öğretici metinleri anlatıcının bilmediği varsayılan bir konuda, onu bilgilendirmek ve bu bilgilere göre davranmasını istemek için hazırlanan metinler şeklinde tanımlamaktadır (Günay, 2007: 363). Bu noktada belirtilmesi gereken bir diğer husus da öğretici metinlerin kendi içlerinde de bir ayrım taşıdığıdır. Özdemir in de (2007: 125) belirttiği bu ayrıma göre öğretici metinleri kendi içinde: i. makale, gezi yazısı, deneme olmak üzere gazete ve dergilerde yayımlanan yazılar, ii. anı, günlük, yaşam öyküsü gibi kaynağını gerçek hayattan olan yazılar olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür. Özdemir bu ayrımı şu şekilde gerekçelendirmektedir: bunların ortak yönü gerçekten kaynaklanması, düş gücü payının oldukça sınırlı kalmasıdır. Makale, fıkra, röportaj, eleştiri, deneme nasıl düşünsel ve sorunsal boyutlu yazılarsa gerçek 106

122 bir yaşam ve yaşantıdan kaynaklanan yazılarda hem düşünsel ve sorunsal boyutludur, hem de bir kişinin yaşam toprağında üretilir. Aralarındaki ayrım da buradan kaynaklanır (Özdemir, 2007: 185). Öğretici metinlerdeki temel amaç bilgi aktarımı olduğundan bu türdeki metinlerin yapısal olarak bu amaca uygun bir şekilde tasarlanması gerekmektedir. Çünkü bu tip metinlerde yazar, ifade etmek istediği düşünceyi belli bir mantıksal sistem içine yerleştirilmiş önermeler şeklinde ifade ettiğinden açıklayıcı ve betimleyici bir anlatım biçimini destekleyecek dilsel-dilbilimsel yapıları kullanmak zorundadır. Diğer bir değişle Karatay ın da (2014: 137) belirttiği gibi temel amacı okuyucuyu bilgilendirmek olan metinlerde okuyucu aktarılan bilginin kaynağına ilişkin bir güvenilirlik sorgulaması gerçekleştirmekte ve kaynağın güncelliği, tarafsızlığı gibi sorulara cevap aranmaktadır. Bu sorgulamaya ek olarak Werlich in de (1983: 124,128) ifade ettiği gibi öğretici metinlerde konuşucu birinci kişinin bakış açısından konuştuğundan metnin kaynağına yönelik yapılacak sorgulamada, aktarılan bilginin kaynağına ilişkin kodlamalar içeren tanıtsallık yapılarının da kullanılmasıyla okuyucuya ikincil bir denetim yapma imkânı sağlanacağını söylemek mümkündür. Bu bağlamda metin üreticisinin aktardığı bilgiyi hangi yolla edindiğine ilişkin yorumunu içeren ve metnin sahip olduğu bilgisellik değeri üzerinde doğrudan etkisi bulunan tanıtsallık eklerinin öğretici metin türünde yer alan metinlerin yorumlanmasında ve aktarılan bilginin metnin alıcısı açısından doğruluk değerinin yükselmesinde önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkündür. 107

123 4.5 Metin Türü Öğretimi Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen bulgularda metin türlerinin etkin okuma ve dinleme edimi üzerinde önemli bir rolü olduğu görülmüş ve bu nedenle metin türü kavramı ve metin türleri ayrımı bireylere kazandırılması gereken erken bir beceri olarak çağdaş eğitim programlarındaki yerini almıştır. Benzer anlayışla metin türü kavramı ve metin türü eğitimi Türkçe eğitim programında da yerini almıştır. Bu kapsamda metin türü kavramı ve metin türlerinin öğretimiyle ilgili ilköğretim ve ortaöğretim ders kitapları ve öğretim programları incelendiğinde metin türü kavramının ilköğretim 6. sınıftan başlayan ve ortaöğretim 11. ve 12. sınıflarda devam eden bir süreci kapsadığı ve bu süreç içerisinde farklı metin türlerinin öğretiminin amaçlandığı görülmektedir. Bu amaç doğrultusunda Tablo 4.3 te de görüldüğü gibi farklı türlere ait metin örnekleri Türkçe eğitim müfredatına dâhil edilmiş ve Tablo 4.4 te belirtilen 4 temel amaca yönelik toplam 42 adet kazanımın gerçekleşmesi hedeflenmiştir. Tablo 4.3. İlköğretim 6,7,8. Sınıfta Verilmesi Gereken Metin Türleri (MEB, Sınıflar Ders Programı, 2006: 57) 6. Sınıf metin türleri Şiir, hikâye, anı, masal, fabl, deneme, tiyatro, mektup. 7. Sınıf metin türleri Şiir, hikâye, anı, deneme, tiyatro, sohbet (söyleşi), gezi yazısı, biyografi. 8. Sınıf metin türleri Şiir, hikâye, anı, makale, roman, deneme, sohbet, eleştiri, destan. 108

124 Ancak Tablo 4.3 incelendiğinde 6,7,8. Sınıf eğitim programında yer verilen şiir, anı, tiyatro gibi farklı türlere ait metinlerin; bu metinlerin ait oldukları metin türlerine göre bir sınıflandırma yapılmadan verildiği görülmektedir. Tablo ,7,8. Sınıflar Okuma Öğrenme Alanı Hedef ve Kazanım Sayıları Amaçlar Kazanım Sayısı Okuma kurallarını uygulama 5 Okuduğu metni anlama ve çözümleme 31 Okuduğu metni değerlendirme 2 Söz varlığını zenginleştirme 4 Toplam 42 Metin türü öğretimine yönelik daha kapsamlı eğitim faaliyetleri ise 11. sınıfa gelindiğinde başladığı görülmektedir. Farklı metin türlerine ait metinlerin, türsel özelliklerinin baz alınarak sınıflandırılmasını da kapsayan 11. Sınıf Dil ve Anlatım ders programı Tablo 4.5 te görüldüğü gibi üç üniteden oluşmaktadır. Tablo 4.5. On Birinci Sınıf Dil ve Anlatım Dersinde Yer Alan Metin Türleri I. Ünite Metin türlerinin sınıflandırılması. II. Ünite Öğretici metinler Mektup, günlük, anı, biyografi, otobiyografi, gezi yazısı, sohbet, haber yazısı, fıkra, deneme ve eleştiri. III. Ünite Sözlü ve yazılı anlatım Röportaj, söylev. Sanatsal ve bilimsel metin türlerinin yer aldığı 12. Sınıf Dil ve Anlatım ders programının içeriği ise Tablo 4.6 da gösterildiği şekilde oluşturulmuştur. 109

125 Tablo 4.6. On İkinci Sınıf Dil ve Anlatım Dersinde Yer Alan Metin Türleri I. ünite Sanat metinleri Fabl, masal, hikâye, roman, tiyatro, şiir. IV. ünite Bilimsel yazılar Ortaöğretim dil ve anlatım dersi öğretim programı temel alınarak hazırlanan 11. ve 12. sınıf Dil ve Anlatım ders kitabında yer alan metin türü sınıflandırmasının Özdemir in (2007) yazınsal türler sınıflandırmasına dayandığı görülmektedir. Buna göre Özdemir (2007) de tür ayrımını şiirsel türler (epik, çağdaş epik, lirik, dramatik, pastoral), düzyazınsal türler (köşe yazısı, makale, röportaj, eleştiri, deneme), gerçek bir yaşamdan kaynaklanan kaynaklanan yazılar (günlük, anı, mektup, yaşam öyküsü, özyaşam öyküsü, gezi yazısı), yaşatıcı ya da kurmacasal yazılar (roman, masal, bilim kurgu), dram ve dramatik türler (oyun türleri ve epik tiyatro) şeklinde sınıflandırmıştır. İlköğretim ders programının hedef ve kazanımlarında okuma öğrenme alanıyla ilgili olarak: öğrencilerin günlük hayatta karşılaştıkları yazılı metinleri doğru, akıcı ve uygun yöntemleri kullanarak okuyabilmeleri, okudukları metinleri eleştirel bir gözle değerlendirerek yorumlayabilmeleri ve okumayı alışkanlık haline getirmelerinin amaçlandığı ifade edilmektedir (MEB, Sınıflar Ders Programı, 2006: 6). Yukarıda belirtilen amaçlara ulaşmada çocukların karşılaştıkları farklı türdeki metinleri sahip oldukları türsel özellikler bakımından çözümleyebilmeleri; farklı türlerdeki metinlerin türe özgü özelliklerini biliyor olmalarına ve metinlerin dil, 110

126 içerik ve anlatım özellikleri bakımından metin türlerine göre nasıl farklılaştığını algılamalarına bağlıdır. Gerek ilköğretim, gerekse ortaöğretim ders programında metin iletişimin bir unsuru olarak kabul edilmekte, dilin farklı metin türlerinde nasıl şekillendiğinin öğrenciler tarafından algılanabilmesinin amaçlandığı üzerinde durulmakta öğrencilerin çeşitli kazanımları edinmeleri hedeflenmektedir. Bu bağlamda 11. ve 12. sınıflarda metin türü öğretimine yönelik faaliyetlerde öğrencilere kazandırılması amaçlanan kazanım sayıları Tablo 4.7 ve Tablo 4.8 deki hedef kazanım tablolarında gösterilmektedir. Tablo 4.7. On Birinci Sınıf Hedef Kazanım Tablosu (MEB Dil ve Anlatım Dersi Öğretim Programı 2011: 12) Ünite Kazanım Sayısı I. ünite Metinlerin sınıflandırılması 2 II. ünite Öğretici metinler 90 III. ünite Sözlü anlatım 113 Toplam 205 Tablo 4.8. On İkinci Sınıf Hedef Kazanım Tablosu (MEB Dil ve Anlatım Dersi Öğretim Programı 2011: 12) Ünite Kazanım Sayısı I. ünite Sanat metinleri 61 IV. ünite Bilimsel yazılar 14 Toplam

127 Çalışmanın bu bölümün de ilk olarak metin kavramı üzerinde durularak metin türü kavramının ne olduğu belirtilmiş ve ayrıca bir metnin, metin olmasını sağlayan metinsellik ölçütlerinin neler olduğu ele alınıp açıklanmıştır. Söz konusu bu bölümün ilerleyen aşamalarında ise metin türü kavramı ve metin türleri ile söylem arasındaki organik ilişki irdelenmiştir. Bu bölümde ayrıca farklı araştırmacılar tarafından yapılan metin türü sınıflandırmalarına yer verilmiş olup bu sınıflandırma türlerinden birisi olan öğretici metin türü ve bu türe ait özellikler açıklanmıştır. Bu bölümde son olarak metin türü eğitimi, Türkçe eğitim programının yapısı dâhilinde ele alınıp incelenmiştir. 112

128 V. YÖNTEM Tez çalışmasının bu bölümü araştırmanın deseni, veritabanının oluşturulması ve verilerin çözümlenmesine dair bilgileri içermektedir. 5.1 Araştırma Deseni Öğretici metinler ve tanıtsallık bildiren ekler arasında ilişki olduğu varsayımına dayalı olarak kurgulanan bu tez çalışması, öğretici metinler ve tanıtsallık ekleri arasındaki ilişkiyi betimsel bulgular yoluyla ortaya koymayı amaçladığından tarama ve ilişkisel araştırma modelinde bir araştırma desenine sahiptir. Tarama araştırması, Karasar ın da (2003: 77) belirttiği gibi bir olguyu, olayı ve durumu kendi koşulları içerisinde tanımlayan ve mevcut olan durumu, olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan bir araştırma modelidir. İlişkisel (associational) araştırma modeli ise Büyüköztürk ve Ark. (2013: 23) te de görüleceği gibi kavramlar, durumlar ve olgular arasındaki ilişki ve bağlantıyı incelemeyi amaçlayan bir araştırma modelidir. 5.2 Veritabanının Oluşturulması Belirtilen amaç doğrultusunda bu tez çalışmasına ait veritabanının oluşturulmasında amaçlı örnekleme (purposive sampling) yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem çalışmanın amacına bağlı olarak bilgi açısından zengin durumların seçilerek derinlemesine araştırma yapılmasına olanak tanır. Belli ölçütleri karşılayan veya belli özelliklere sahip olan bir veya daha fazla özel durumlarda çalışılmak istenildiğinde tercih edilir (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün vd, 2013: 90).

129 Yıldırım ve Şimşek in de (2013: 135) ifade ettiği gibi bu örnekleme yöntemi araştırmacıların elde edilen sonuçlardan hareketle araştırmanın evrenine yönelik geçerli genellemeler yapmasına, olgu ve olayları tespit edilerek açıklamasına katkı sağlar. Örneklem, araştırma evrenini temsil eden bir alt küme niteliği taşıdığından ve Balcı nın da (2015: 95) belirttiği gibi bilimsel çalışmalarda araştırma evrenin tamamı üzerinde çalışma yapmak matematiksel açıdan mümkün olmadığından, evreni oluşturan birimler arasından belli kurallara göre seçilen örneklem üzerinden araştırmalar yapılmaktadır. Bu bağlamda amaçlı örnekleme yöntemi ile oluşturulan veri tabanının evrenini öğretici metin türleri, örneklemini ise Tablo 5.1 de de görülen MEB 11. Sınıf Dil Anlatım Ders kitabında yer alan öğretici metin türleri oluşturmaktadır. Tablo 5.1. Veritabanında Yer Alan Metinler Sıra Numarası Metinin Adı Metnin Türü Metin 1 - Mektup Metin 2 - Mektup Metin 3 - Mektup Metin 4 - Mektup Metin 5 - Günlük Metin 6 Yazmak Üstüne Günlük Metin 7 Ağaçkakan Kuşu ve Başkaları Anı Metin 8 Ankara da Türk Ocağı Tiyatrosunun Açılışında Anı Metin 9 Ömer Seyfettin Biyografi Metin 10 Hayatım Biyografi Metin 11 Japonya Gezi Yazısı Metin 12 Japon Mucizesi Gezi Yazısı Metin 13 Takdir Duygusu Sohbet 114

130 Metin14 Burgaz Ada Çöp Yangınıyla Faciadan Döndü Haber Yazısı Metin 15 Kök Hücreden Minyatür Karaciğer Haber Yazısı Metin 16 Kuzey Kutbunda Türkiye Kadar Buzul Eridi Haber Yazısı Metin 17 Kaybolan Kelime Fıkra Metin 18 Yalnızlar Deneme Metin 19 Görgü Deneme Metin 20 Ruh ve Beden Deneme Metin 21 Bilgi ve Düşünceler Deneme Metin 22 Küresel Çevre Kirlenmesi Makale Metin 23 Atatürkçü Düşüncede Eğitim Sistemi Makale Metin 24 Bugünkü Türk Destanı Eleştiri Metin 25 Ece Ayhan Eleştiri Metin 26 Saatleri Ayarlama Enstitüsü Eleştiri Metin 27 Sultan Gelin Eleştiri 5.3 Veri Tabanının Çözümlenmesi Verilerin çözümlenmesi, değerlendirilmesi ve araştırmanın amaçları doğrultusunda tam, doğru ve güvenilir bilgilerin elde edilmesi amacıyla SPSS 20.0 (statistical package for the social sciences) paket programı aracılığıyla istatistiksel analiz yöntemleri kullanılmıştır. Tanımlayıcı istatistiksel verilerin (frekans, yüzde) elde edilmesinde nitel araştırma yöntemlerinden olan içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Sosyal bilimler alanında yapılan çalışmalarda en sık başvurulan yöntemlerden birisi olan ve Bilgin in de (2014: 1) ifade ettiği gibi araştırmacıya öznel yargılardan arındırılmış nesnel veriler sunan içerik analizi yöntemini Büyüköztürk ve arkadaşları şu şekilde tanımlamaktadır: İçerik analizi metin veya metinlerden oluşan bir kümenin içindeki 115

131 belli kelimelerin veya kavramların varlığını belirlemeye yönelik olarak yapılır (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, vd, 2013: 240). Tanıtsallık ve metin türleri arasındaki ilişkinin belirlenmesinde ise ilişkisel araştırma yöntemlerinden birisi olan korelasyon araştırması yöntemi kullanılmıştır. Buradan hareketle Büyüköztürk ve ark. (2013: 15) bu araştırma yöntemini iki ya da daha fazla değişken arasındaki ilişkileri belirlemek ve neden-sonuç ile ilgili ipuçları elde etmek amacıyla yapılan araştırmalar şeklinde tanımlamaktadır. Değişkenler (tanıtsallık metin türü) arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığının tespitinde kullanılacak uygun istatistiksel yöntemin (parametrik ya da nonparametrik) belirlenmesi amacıyla öncelikle Özdamar (2003: 389), Pons (2014: 66), Gamgam ve Altunkaynak (2013: 71) de de belirttiği gibi Kolmogorov-Smirnov ve Shapiro-Wilk normallik testleri uygulanmıştır. Kolmogorov-Smirnov ve Shapiro-Wilk normallik testi sonucuna göre frekans dağılımlarının, normal dağılım koşulunu sağlamadığı görülmüş ve bu nedenle de ilişki analizinde Tekin in de (2014: 22) belirttiği gibi normal dağılım koşulunun sağlanmadığı parametrik olmayan X 2 (Ki-Kare) test istatistikleri kullanılmıştır. Ki-Kare testleri Büyüköztürk (2014: 158,159), Karasar (2014: 241) ve Özdamar (2003: 369) da da ifade edildiği gibi nitel değişkenlerin sayımla elde edilen frekans dağılımlarından hareketle, kategorik (sınıflamalı) değişkenler arasında anlamı bir ilişki olup olmadığının belirlenmesinde kullanılan ve parametrik olmayan testlerdir ve ayrıca tarama türü çalışmalarda sıklıkla kullanılmaktadır. Bu bağlamda iki değişken arasında anlamlı düzeyde bir ilişki olup olmadığı Pearson Ki-Kare bağımsızlık sınaması testi yoluyla ortaya koyulmuştur. 116

132 VI. BULGULAR ve TARTIŞMA Bölüm 5.3 te belirtilen yöntemler kullanılarak yapılan istatistiksel çözümlemelere ilişkin sonuçlar şu şekildedir: 6.1 İçerik Analizine Dair Bulgular Öğretici metinler başlığı altında yer alan 11 farklı türdeki toplam 27 metinin içerdiği tanıtsallık eklerinin görünümü içerik analizi yöntemiyle belirlenmiştir. Bu analizde incelenen metin türleri ve bu metinlerde yer alan doğrudan ve dolaylı tanıtsallık eklerinin sıklık ve yüzde değerleri Tablo 6.1 de gösterilmiştir. Tablo 6.1. Tanıtsallık Eklerin Metin Türlerine Göre Dağılımı Metin Türleri n % Mektup ,8 Mektup ,1 Mektup ,9 Mektup ,2 Günlük ,8 Günlük ,9 Anı ,7 Anı ,9 Biyografi ,1 Biyografi 2 8 1,3 Gezi Yazısı ,3 Gezi Yazısı ,8 Sohbet 16 2,5 Haber ,2 Haber 2 7 1,1 Haber 3 7 1,1 Fıkra 9 1,4 Deneme ,9

133 Deneme 2 2 0,3 Deneme 3 1 0,2 Deneme 4 2 0,3 Makale ,9 Makale 2 3 0,5 Eleştiri ,0 Eleştiri ,0 Eleştiri ,0 Eleştiri ,8 Toplam Ek Sayısı ,0 Tablo 6.1 de de görüldüğü gibi incelenen 27 metinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık bildiren toplam 636 adet ek tespit edilmiştir. Söz konusu metinler içinde dolaylı ve doğrudan tanıtsallık bildiren ekler bakımından en fazla sayıda eke sahip olan metin Anı 1 metnidir. Bu metinde toplamda 106 adet tanıtsallık eki tespit edilmiştir. Tanıtsallık ekleri bakımından en az değere sahip metin ise Deneme 3 metnidir. Bu metinde 1 adet tanıtsallık eki tespit edilmiştir. Söz konusu 27 farklı metinde yer alan tanıtsallık eklerinin, tanıt türlerine göre dağılımları da her bir metin türü için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Buna göre Tablo 6.2. de de görüleceği gibi mektup türünde yer alan dört farlı metinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 95 adet ek olduğu görülmüştür. Bu eklerden 76 tanesi doğrudan tanıtsallık ifadesi taşırken, 19 tanesi dolaylı tanıtsallık ifadesi taşımaktadır. Bu nedenle incelen dört metindeki tanıtsallık anlatımının büyük oranda doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler aracılığıyla gerçekleştirildiğini söylemek mümkündür. 118

134 Tablo 6.2. Mektup Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Doğrudan Görsel -DI Metin Türü: Mektup Mektup 1 Mektup 2 Mektup 3 Mektup 4 n % n % n % n % 2 8,3 1 3,8 3 25, ,6 Doğrudan Görsel -yor 0 0,0 3 11,3 0 0,0 4 12,1 Doğrudan Görsel -Ø 0 0,0 2 7,7 0 0,0 1 3,0 TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Doğrudan Duyusal -DI Doğrudan Duyusal -yor Doğrudan Duyusal -Ø Doğrudan Algısal -DI Doğrudan Algısal -yor Doğrudan Algısal -Ø 2 8,3 0 0,0 0 0,0 3 9,1 0 0,0 2 7,7 0 0,0 1 3,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 1 4,2 8 30,8 2 16,7 1 3, ,8 6 23,1 1 8,3 2 6,1 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 4 16,7 4 15,4 1 8,3 0 0,0 Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Aktarım -miş Dolaylı Uslamlama - DIr 4 16,7 0 0,0 2 16,7 1 3,0 0 0,0 0 0,0 3 25,0 0 0,0 Toplam ,0 119

135 Tez çalışmamızda öğretici metinler başlığı altında incelenen bir diğer metin türü de günlüktür. Veri tabanında yer alan günlük türüne ait iki farklı metnin tanıtsallık ekleri açısından sergilediği görünüm Tablo 6.3 te görülmektedir. Tablo 6.3. Günlük Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Günlük Günlük 1 Günlük 2 n % n % Doğrudan Görsel -DI 26 70,3 6 50,0 Doğrudan Görsel -yor 4 10,8 0 0,0 Doğrudan Görsel -Ø 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal -DI 1 2,7 0 0,0 Doğrudan Duyusal -yor 2 5,4 0 0,0 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 3 8,1 4 33,3 Doğrudan Algısal -yor 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 1 2,7 1 8,3 Dolaylı Tanıtsallık Dolaylı Aktarım -miş 0 0,0 1 8,3 Bildiren Ekler Dolaylı Uslamlama -DIr 0 0,0 0 0,0 Toplam ,0 Tablo 6.3 incelendiğinde, mektup türünde olduğu gibi bu türde de tanıtsallık aktarımının büyük ölçüde doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler aracılığıyla gerçekleştirildiği görülmektedir. Günlük türüne ait bu iki metinde doğrudan ve dolaylı olmak üzere toplam 49 adet ek olduğu görülmüştür. Bu eklerden 46 tanesi doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerden oluşurken, 3 tanesi dolaylı tanıtsallık ifadesi taşımaktadır. İçerdiği tanıtsallık eklerinin görünüşü açısından incelenen diğer bir metin türü ise anı türüdür. Bu türde yer alan iki farklı metin, tanıtsallık görünüşü bakımından incelenmiştir. Bu bağlamda söz konusu bu iki metinde doğrudan ve dolaylı 120

136 tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 118 adet ek olduğu görülmüştür. Söz konusu bu 118 ekin 93 tanesi doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerden oluşurken, 25 tanesi dolaylı tanıtsallık ifadesi taşımaktadır. Anı türünde yer alan bu iki metinde de tanıtsallık anlatımı büyük oranda doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu iki metinde yer alan tanıtsallık eklerinin tanıt türlerine dağılımını Tablo 6.4 te görülmektedir. Tablo 6.4. Anı Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Anı Anı 1 Anı 2 n % n % Doğrudan Görsel -DI 28 26,4 6 50,0 Doğrudan Görsel -yor 26 24,5 0 0,0 Doğrudan Görsel -Ø 6 5,7 0 0,0 Doğrudan Duyusal -DI 6 5,7 5 41,7 Doğrudan Duyusal -yor 6 5,7 0 0,0 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 7 6,6 0 0,0 Doğrudan Algısal -yor 3 2,8 0 0,0 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 22 20,8 0 0,0 Dolaylı Aktarım -miş 1 0,9 0 0,0 Dolaylı Uslamlama -DIr 1 0,9 1 8,3 Toplam ,0 Öğretici metinler bağlığı altında yer alan diğer bir metin türü de biyografidir. Veri tabanınında bulunan bu türe ait iki farklı metin türüne ilişkin sonuçlar Tablo 6.5 te görülmektedir. 121

137 Tablo 6.5. Biyografi Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Biyografi Biyografi 1 Biyografi 2 n % n % Doğrudan Görsel -DI 8 20,5 6 75,0 Doğrudan Görsel -yor 9 23,1 0 0,0 Doğrudan Görsel -Ø 1 2,6 0 0,0 Doğrudan Duyusal -DI 3 7,7 0 0,0 Doğrudan Duyusal -yor 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 7 17,9 0 0,0 Doğrudan Algısal -yor 1 2,6 0 0,0 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 4 10,3 0 0,0 Dolaylı Aktarım -miş 4 10,3 2 25,0 Dolaylı Uslamlama -DIr 2 5,1 0 0,0 Toplam ,0 Tablo 6.5 te de görüldüğü gibi biyografi türünde yer alan iki farklı metinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 47 adet tanıtsallık ekinin olduğu tespit edilmiştir. Söz konusu bu 47 ekin 35 tanesi doğrudan tanıtsallık türüne aitken, 12 tanesi dolaylı tanıtsallık türüne aittir. Bu iki metindeki tanıtsallık anlatımının büyük ölçüde doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler vasıtasıyla sağlandığını sonuçlara bakarak söylemek mümkündür. Tezin kapsamı içinde incelenen diğer bir öğretici metin türü de gezi yazısı türünde yer alan iki metindir. Gezi yazısı türünde yer alan bu iki farklı metinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 155 adet ek olduğu saptanmıştır. Bu eklerden 90 tanesi doğrudan tanıtsallık türüne ait eklerden oluşurken, kalan 25 ek dolaylı tanıtsallık türüne ait eklerdir. Bu metin türünde yer alan tanıtsallık eklerinin tanıt türlerine göre dağılımları ise Tablo 6.6 da görülmektedir. 122

138 Tablo 6.6. Gezi Yazısı Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Gezi Yazısı Gezi Yazısı 1 Gezi Yazısı 2 n % n % Doğrudan Görsel -DI 6 8,3 1 2,3 Doğrudan Görsel -yor 33 45, ,6 Doğrudan Görsel -Ø 4 5,6 3 7,0 Doğrudan Duyusal -DI 1 1,4 0 0,0 Doğrudan Duyusal -yor 10 13,9 7 16,3 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 8 11,1 1 2,3 Doğrudan Algısal -yor 0 0,0 5 11,6 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 5 6,9 5 11,6 Dolaylı Aktarım -miş 5 6, ,3 Dolaylı Uslamlama -DIr 0 0,0 0 0,0 Toplam ,0 Tablo 6.6 incelendiğinde doğrudan tanıtsallık bildiren eklerin sayıca dolaylı tanıtsallık bildiren eklerden fazla olduğu net bir biçimde görülmektedir. Bu bakımdan söz konusu bu iki metinde bulunan tanıtsallık anlatımının büyük oranda doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler vasıtasıyla gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Öğretici metinler kapsamında yer alan bir diğer metin türü de sohbet türünde yer alan metinlerdir. Bu kapsam içinde veri tabanında bulunan bu türe ait bir metin incelenmiş olup bu metinde geçen tanıtsallık eklerine ait sayısal veriler Tablo 6.7 de sunulmuştur. 123

139 Tablo 6.7. Sohbet Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Sohbet Sohbet n % Doğrudan Görsel -DI 3 18,8 Doğrudan Görsel -yor 2 12,5 Doğrudan Görsel -Ø 1 6,3 Doğrudan Duyusal -DI 1 6,3 Doğrudan Duyusal -yor 0 0,0 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 1 6,3 Doğrudan Algısal -yor 0 0,0 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 2 12,5 Dolaylı Aktarım -miş 5 31,3 Dolaylı Uslamlama -DIr 1 6,3 Toplam ,0 Tablo 6.7 incelendiğinde sohbet türünde yer alan metinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 16 adet ek olduğu ve bu eklerin 8 tanesinin doğrudan tanıtsallık türüne, kalan 8 tanesinin ise dolaylı tanıtsallık türüne ait olduğu görülmektedir. Öğretici metinler başlığı altında bulunan bir diğer metin türü ise haber yazılarıdır. Bu türle ilgili olarak veri tabanında yer alan üç farklı metin incelenmiştir. Bu metinlerde tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 47 adet ek olduğu görülmüştür. Bu eklerin tanıt türlerine dağılımına ilişkin sonuçları Tablo 6.8 de yer almaktadır. 124

140 Tablo 6.8. Haber Yazısı Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Haber Yazısı Haber Yazısı 1 Haber Yazısı 2 Haber Yazısı 3 n % n % n % Doğrudan Görsel -DI 12 36,4 6 85,7 2 28,6 Doğrudan Görsel -yor 4 12,1 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Görsel -Ø 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal -DI 3 9,1 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal - yor 4 12,1 0 0,0 2 28,6 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 6 18,2 1 14,3 1 14,3 Doğrudan Algısal -yor 0 0,0 0 0,0 1 14,3 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 1 3,0 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Aktarım -miş 3 9,1 0 0,0 1 14,3 Dolaylı Uslamlama - DIr 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Toplam ,0 Haber yazısı türünde yer alan toplam 47 adet tanıtsallık ekinin 35 tanesi doğrudan tanıt türüne ait eklerden oluşmaktadır. Geriye kalan 12 ek ise dolaylı tanıtsallık türüne ait eklerden oluşmaktadır. Bu sonuçlardan hareketle haber yazısı türünde yer alan bu üç metindeki baskın tanıtsallık anlatımının doğrudan tanıt türüne dayandığını söylemek mümkündür. Ayrıca haber metinlerindeki temel amacın, metnin alıcısına bilgi aktarmak olduğundan bu türdeki metinlerde baskın tanıtsallık türünün doğrudan tanıtsallık türünde olması doğal bir durum olarak görülmelidir. Çünkü metin üreticisi, bu sayede tek bir sorumlu zihin üzerinden aktarılan bilginin doğruluk değerini yükseltebilir. Aksi takdirde haber metninin taşıdığı bilgisellik değerinin düşük olması sonucuyla karşı karşıya kalınması durumu ortaya çıkacaktır. 125

141 Öğretici metinler kapsamında incelenen bir diğer metin türü de fıkradır. Tezin veri tabanında bu türe ait bir metin incelenmiş ve sonuçları Tablo 6.9 da gösterilmiştir. Tablo 6.9. Fıkra Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Fıkra Fıkra n % Doğrudan Görsel -DI 5 55,6 Doğrudan Görsel -yor 0 0,0 Doğrudan Görsel -Ø 3 33,3 Doğrudan Duyusal -DI 1 11,1 Doğrudan Duyusal -yor 0 0,0 Doğrudan Duyusal -Ø 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 0 0,0 Doğrudan Algısal -yor 0 0,0 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 0 0,0 Dolaylı Aktarım -miş 0 0,0 Dolaylı Uslamlama -DIr 0 0,0 Toplam 9 100,0 Tablo 6.9 da da ifade edildiği gibi fıkra türüne ait bu metinde tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 9 adet ek olduğu tespit edilmiştir. Bu eklerin tamamı doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerden oluşmaktadır. Bu metinde dolaylı tanıtsallık anlatımı sağlayan ek bulunamamıştır. Tezin kapsamın dâhilinde yer alan bir diğer öğretici metin türü ise deneme türüdür. Bu bağlamda bu türe yer alan dört farklı metin, içerdiği tanıtsallık eklerinin görünümü bakımından incelenmiştir. Bu inceleme sonucu söz konusu bu dört metinde doğrudan ve dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 17 adet ek olduğu görülmüştür. Bu 17 adet ekin 15 tanesi doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerden oluşurken, 2 tanesi dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerden oluşmaktadır. Bu 126

142 sebeple bu dört farklı metindeki hâkim tanıtsallık anlatımının doğrudan tanıt türüne ait ekler aracılığıyla sağlandığını söylemek mümkündür. Bu türe ait metinlerde yer alan tanıtsallık eklerinin, tanıt türlerine dağılımı Tablo 6.10 da gösterilmektedir. Tablo Deneme Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Doğrudan Görsel -DI Metin Türü: Deneme Deneme 1 Deneme 2 Deneme 3 Deneme 4 n % n % n % n % 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Görsel -yor 2 16,7 0 0,0 0 0,0 1 50,0 Doğrudan Görsel -Ø 0 0,0 1 50,0 0 0,0 0 0,0 TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Doğrudan Duyusal -DI Doğrudan Duyusal -yor Doğrudan Duyusal -Ø Doğrudan Algısal -DI Doğrudan Algısal -yor Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 3 25,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 6 50,0 0 0, , ,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 1 8,3 1 50,0 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Aktarım -miş Dolaylı Uslamlama - DIr 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Toplam ,0 127

143 İçerdiği tanıtsallık eklerinin görünümü bakımından incelenen bir diğer öğretici metin türü de makale türüdür. Bu kapsamda makale türüne ait iki farklı metinde yer alan tanıtsallık eklerinin sayısal dağılımı Tablo 6.11 deki gibidir. Tablo Makale Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Metin Türü: Makale Makale 1 Makale 2 n % N % Doğrudan Görsel -DI 1 4,0 0 0,0 Doğrudan Görsel -yor 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Görsel -Ø 0 0,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal -DI 15 80,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal -yor 1 4,0 0 0,0 Doğrudan Duyusal -Ø 2 8,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -DI 2 8,0 0 0,0 Doğrudan Algısal -yor 2 8,0 1 33,3 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 1 4,0 1 33,3 Dolaylı Aktarım -miş 0 0,0 1 33,3 Dolaylı Uslamlama -DIr 1 4,0 0 0,0 Toplam ,0 Tablo 6.11 de görüldüğü gibi alan makale türüne ait iki metinde tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 28 adet ek olduğu görülmüştür. Bu eklerden 24 tanesi doğrudan tanıt türüne aitken, 4 tanesi ise dolaylı tanıt türüne ait eklerden oluşmaktadır. Bu iki metinde de baskın tanıtsallık anlatımı doğrudan tanıt türüne ait ekler tarafından sağlanmaktadır. Tezin kapsamı içinde incelenen son öğretici metin türü ise eleştiri türüne ait metinlerdir. Bu bağlamda bu türde yer alan dört farklı metin incelenmiş olup, bu incelemeye ait sonuçlar Tablo 6.12 de gösterilmiştir. 128

144 Tablo Eleştiri Türünde Yer Alan Tanıtsallık Eklerinin Dağılımı Doğrudan Görsel -DI Metin Türü: Eleştiri Eleştiri 1 Eleştiri 2 Eleştiri 3 Eleştiri 4 n % n % n % n % 1 2,0 0 0,0 3 23,1 3 16,7 Doğrudan Görsel -yor 13 25,5 0 0,0 0 0,0 3 16,7 Doğrudan Görsel -Ø 8 15,7 0 0,0 0 0,0 2 11,1 TANITSALLIK BİLDİREN EKLER Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Ekler Doğrudan Duyusal -DI Doğrudan Duyusal -yor Doğrudan Duyusal -Ø Doğrudan Algısal -DI Doğrudan Algısal -yor Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 0 0,0 2 15,4 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 3 16,7 0 0,0 5 38,5 0 0,0 0 0,0 2 3,9 3 23,1 1 7,7 2 11, ,6 1 7,7 3 23,1 3 16,7 0 0,0 0 0,0 0 0,0 0 0,0 Dolaylı Çıkarım -miş 14 27,5 3 23,1 2 15,4 2 11,1 Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler Dolaylı Aktarım -miş Dolaylı Uslamlama - DIr 1 2,0 0 0,0 0 0, ,0 1 7,7 2 15,4 0 0,0 Toplam ,0 Tablo 6.12 den de anlaşıldığı gibi eleştiri türüne ait bu dört metinde toplam 95 adet tanıtsallık eki olduğu saptanmıştır. Söz konusu olan bu 95 ekin 69 tanesi doğrundan tanıt türüne ait eklerdir. Geri kalan 25 ek ise dolaylı tanıt türüne ait eklerdir. Bu 129

145 sonuçtan hareketle eleştiri türüne ait bu dört metindeki tanıtsallık anlatımının büyük oranda doğrudan tanıt türüne dayalı olarak gerçekleştiğini söylemek mümkündür. İçerik analizinin buraya kadarki olan bölümünde, öğretici metinler başlığı altında yer alan 11 farklı metin türündeki toplam 27 metinde yer alan tanıtsallık eklerinin her bir metin içindeki dağılımına yer verilmiştir. Bu noktadan sonraki bölümde ise söz konusu bu metinlerdeki yaygın tanıt türü kullanımını ve tanıt türlerinin kullanımında tanıtsallık bildiren hangi ekin daha fazla sayıda yer aldığını tespit etmek amacıyla tanıtsallık eklerinin tanıt türlerindeki dağılımlarına yer verilmiştir. Bu bağlamda söz konusu 27 metinde tanıtsallık ifadesi taşıdığı tespit edilen toplam 636 adet ekin hangi tanıt türüne ait olduğu Tablo 6.13 te görülmektedir. Tablo Tanıtsallık Eklerinin Tanıt Türlerine Göre Dağılımı Tanıtsallık Türleri n % Doğrudan Tanıtsallık ,7 Dolaylı Tanıtsallık ,3 Toplam ,0 Tablo 6.13 te görüldüğü gibi tanıtsallık bildiren toplam 636 ekin büyük çoğunluğu doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan eklere aittir. Bu nedenle incelenen metinlerde yer alan tanıtsallık anlatımı büyük ölçüde doğrudan tanıt türüne dayalı olarak gerçekleşmektedir. Öğretici metin türünde yer alan metinlerdeki temel amaç, metin alıcısına bilgi aktarmak olduğundan bu türdeki metinlerde, metnin bilgisellik değeri üzerinde doğrudan etkisi bulunan tanıtsallık anlatımı ve anlatımı görünür kılan tanıtsallık eklerinin kullanımı oldukça önemlidir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde 130

146 incelenen metinlerdeki baskın tanıtsallık anlatımının doğrudan tanıt türüne dayalı olması metnin bilgisellik değerini de doğrudan etkilemekte ve metinde aktarılan bilginin doğruluk değerini arttırarak metnin yazılışındaki temel amacının gerçekleşmesine katkı sağlamaktadır. Doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 507 adet ekin büyük çoğunluğunun ise Tablo 6.14 te de görüldüğü gibi doğrudan görsel tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerden oluştuğu anlaşılmaktadır. Tablo Doğrudan Tanıtsallık Bildiren Eklerinin Dağılımı Doğrudan Tanıt Türleri n % Doğrudan Görsel ,2 Doğrudan Duyusal 94 18,5 Doğrudan Algısal ,3 Toplam ,0 Tablo 6.15, 6.16 ve 6.17 ise doğrudan tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerin sayısal dağılımları göstermektedir. Bu bağlamda adı geçen tablolar incelendiğinde görsel ve duyusal tanıta dayalı anlatımın söz konusu metindeler büyük oranda -DI eki ile sağlanırken, algısal tanıta dayalı anlatım -yor eki ile gerçekleştirilmiştir. Tablo Doğrudan Görsellik Bildiren Eklerin Dağılımı Doğrudan Görsellik Bildiren Ekler n % Doğrudan Görsel -DI ,3 Doğrudan Görsel -yor ,7 Doğrudan Görsel -Ø 32 11,0 Toplam ,0 131

147 Tablo Doğrudan Duyusallık Bildiren Eklerin Dağılımı Doğrudan Duyusallık Bildiren Ekler n % Doğrudan Duyusal -DI 49 52,1 Doğrudan Duyusal -yor 38 40,4 Doğrudan Duyusal -Ø 7 7,4 Toplam ,0 Tablo Doğrudan Algısallık Bildiren Eklerin Dağılımı Doğrudan Algısallık Bildiren Ekler n % Doğrudan Algısal -DI 56 45,5 Doğrudan Algısal -yor 67 54,5 Doğrudan Algısal -Ø 0 0,0 Toplam ,0 İncelenen metinlerde tespit edilen dolaylı tanıt türündeki eklerin dağılımı ise Tablo 6.18 de görülmektedir. Tablo Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Eklerin Dağılımı Dolaylı Tanıtsallık Bildiren Ekler n % Dolaylı Çıkarım 76 58,9 Dolaylı Aktarım 39 30,2 Dolaylı Uslamlama 14 10,9 Toplam ,0 132

148 Tablo 6.18 incelendiğinde, incelenen metinlerde dolaylı tanıtsallık anlatımı ifade eden toplam 129 adet ek içerisinde en büyük payın 76 adetle çıkarım anlatımı belirten -miş ekine ait olduğu görülmektedir. Bu nedenle söz konusu metinlerde dolaylı tanıtsallık anlatımının büyük oranda çıkarım sonucu elde edilen tanıt türü ile gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Buraya kadarki olan bölümde içerik analizine ilişkin sonuçlara yer verilmiştir. Bu noktadan sonraki bölümde ise değişkenler arasında istatistiksel bakımdan anlamlı bir ilişki olup olmadığını belirlemeye yönelik olarak yapılan istatistiksel çözümlemelere ilişkin sonuçlar yer almaktadır. 6.2 Tanıtsallık Ekleri ile Öğretici Metinler Arasındaki İlişkiye Yönelik Bulgular Tablo Normallik Testi Sonuçları Kolmogorov-Smirnov a Shapiro-Wilk Statistic P Statistic P Tür,149,000,910,000 Tanıtsallık,202,000,636,000 a. Lilliefors Significance Correction. H0: Dağılım normal dağılımdır. H1: Dağılım normal değildir. Tablo 6.19 da da görüldüğü gibi hem Kolmogorov-Smirnov hem de Shapiro-Wilk normallik testi için hesaplanan P anlamlılık değeri, Güriş ve Astar (2014: 185) te belirtildiği gibi, (P < 0,05) olduğundan 0,05 anlamlılık düzeyinde H0 hipotezi 133

149 reddedilmiş, söz konusu verinin normal dağılım değerine sahip olmadığını belirten H1 hipotezi % 95 güven aralığında kabul edilmiştir Pearson Ki-Kare Bağımsızlık Sınaması Test Sonucu Statistic P Pearson Chi-square 967,417 a,000 a. 0 cell (,0%) have expected frequencies less than 5. The minimum expected cell frequencies is,01. H0: Değişkenler arasında ilişki yoktur. H1: Değişkenler arasında ilişki vardır. Ki-Kare test istatistiği sonuçlarının anlamlı düzeyde yorumlanabilmesi için Kartal ın da (2014: 143) altını çizdiği gibi gözlenen ve beklenen frekans değerlerinin % 20 sinin 5 ten küçük olmaması gerekmektedir. Bu çalışmada 5 ten küçük gözlenen ve beklenen frekans değeri sayısı (,0%) olduğundan Pearson Ki- Kare bağımsızlık sınaması testine ait sonuçlar anlamlı düzeyde yorumlanabilmektedir. Tablo 6.20 de de görüldüğü gibi değişkenler arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığının belirlenmesi için hesaplanan Pearson Ki-Kare değeri (x 2 : 967,417) red bölgesinde yer aldığından hesaplanan P anlamlılık değeri, Güriş ve Astar (2014: 233) te belirtildiği gibi (P < 0,05) olduğundan 0,05 anlamlılık düzeyinde H0 yokluk hipotezi reddedilmiş ve % 95 güven aralığında iki değişken arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğunu ifade eden H1 hipotezi kabul edilmiştir. Gamgam ve Altunkaynak ın da belirttiği gibi (2013: 253) Pearson Ki-Kare test istatistiği sonucunda elde edilen P anlamlılık değeri sonucuna göre, değişkenler 134

150 arasında istatistiksel açıdan bir ilişki olmadığını belirten H0 yokluk hipotezi reddedildiğinden değişkenler arasındaki ilişkinin düzeyine bakmak mümkündür. Bu bağlamda Ki-Kare istatistikleri ile hesaplanan nitel kategorik değişkenler arasındaki ilişkinin yönü hakkında yorumlama yapılmasına olanak veren Cramer s V ilişki katsayısının hesaplanması gerektiği Çilan (2013: 102) ve Pett (2015: 391) tarafından da ifade edilmektedir. Tablo Cramer s V İlişki Katsayısı Sonucu Statistic P Cramer s V,400,000 Tablo 6.21 incelendiğinde Cramer s V ilişki katsayısı için hesaplanan 0,400 değerine karşılık gelen P anlamlılık değeri sonucuna göre değişkenler arasında % 40 oranında pozitif yönlü bir ilişki bulunduğu görülmektedir. Söz konusu bu % 40 oranındaki pozitif yönlü ilişkinin kaynağını % 79,7 oranında dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler oluştururken, kalan % 20,3 oranındaki kısım ise dolaylı tanıtsallık ifadesi taşıyan ekler tarafından oluşturulmaktadır. Ayrıca Grafik 6.1 de de görüldüğü gibi tanıtsallık ekleri ile öğretici metin türleri arasındaki ilişkinin alt boyutuna tanıtsallık ekleri bazında daha kapsamlı bir biçimde bakmak mümkün olmaktadır. Buna göre söz konusu değişkenler arasındaki ilişkinin alt boyutunda en yüksek oransal etkiye sahip tanıtsallık eki % 22,5 etki değeriyle doğrudan görsel tanıt türüne ait -DI tanıtsallık ekidir. Buna karşılık % 1,1 lik oransal değeri ile en az etki değeri sıfır biçimcik (-Ø) ile kodlanan doğrudan duyusal tanıt türüne aittir. 135

151 Grafik 6.1. Tanıtsallık Ekleri ve Öğretici Metinler Arasındaki İlişki Kaynağının Alt Boyutları 11,9 10,5 8,8 1,1 6 6,1 2,2 Doğrudan Görsel -DI 22,5 Doğrudan Görsel -yor Doğrudan Görsel -Ø Doğrudan Duyusal -DI Doğrudan Duyusal -yor Doğrudan Duyusal -Ø 18,1 Doğrudan Algısal -DI Doğrudan Algısal -yor 5 Dolaylı Çıkarım -miş 7,7 Dolalı Aktarım -miş Dolaylı Uslamlama -DIr 136

152 VII. SONUÇ ve DEĞERLENDİRME Bu tez çalışmasında tanıtsallık eklerinin, öğretici metin türlerinde sergiledikleri görünümü betimlemek ve bu iki birim arasında istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde bir ilişki olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Bu kavramsal çerçeve içerisinde 2. ve 3. sayfalarda belirtilmiş olan araştırma sorularının yanıtları için amaçlı örnekleme yöntemi ile veritabanı oluşturulmuş, yapılan istatistiksel çözümlemelerden elde edilen sonuçların dikkat çeken yanları ve bu sonuçlardan yola çıkılarak çalışmada varılan yargılar aşağıdaki bölümde ifade edilmiştir. Toplamda 11 farklı öğretici metin türüne ait incelenen 27 farklı metinde tanıtsallık ifadesi taşıyan toplam 636 adet ek olduğu ve bu eklerden sıklık sayısı en fazla olan tanıtsallık ekinin görsel tanıt türünde yer alan -DI eki olduğu; buna karşın sıfır biçimcik ile kodlanan doğrudan algısal tanıt türünün ise hiç yer almadığı görülmüştür. Bu bağlamda veritabanında yer alan eklerin tanıt türlerindeki görülme sıklığı ve yüzde değeri Tablo 7.1 de görülmektedir. Tablo 7.1. Tanıtsallık Eklerinin Tanıt Türlerine Dağılımı Tanıtsallık Eki Tanıtsallık Türü n % -DI Doğrudan Görsel ,5 -yor Doğrudan Görsel ,1 -Ø Doğrudan Görsel 32 5,0 -DI Doğrudan Duyusal 49 7,7 -yor Doğrudan Duyusal 38 6,0 -Ø Doğrudan Duyusal 7 1,1 -DI Doğrudan Algısal 56 8,8

153 -yor Doğrudan Algısal 67 10,5 -Ø Doğrudan Algısal 0 0,0 -miş Dolaylı Çıkarım 76 11,9 -miş Dolaylı Aktarım 39 6,1 -DIr Dolaylı Uslamlama 14 2,2 Toplam ,0 Tablo 7.1 incelendiğinde doğrudan tanıt türüne ait eklerin diğer tanıtsallık türünde yer alan eklerden daha fazla sayıda olduğu görülmektedir. Bu bağlamda temel amacı okuyucuyu bilgilendirmek, bilmediği konu veya konular hakkında gündelik yaşantısında kullanabileceği bilgileri aktarmak olan öğretici metin türlerinde tanıtsallık ifadesi taşıyan eklerin yaygın biçimde görülmesi ve ayrıca bilgisellik ve doğruluk değeri açısından daha yüksek kesinlik ve doğruluk değerine sahip doğrudan tanıtsallık ifadesine sahip eklerin toplam tanıtsallık ekleri içindeki payının yüksek olması öğretici metin türünün iletişimsel amacına bağlı olarak şekillenen söylemsel özelliklerin tanıtsallık ekleri tarafından desteklendiğini göstermektedir. Bu çerçevede doğrudan ve dolaylı tanıt türlerine ait eklerin yüzde değerleri Grafik 7.1 de görülmektedir. 138

154 Grafik 7.1. Doğrudan ve Dolaylı Tanıt Türlerine Ait Eklerin Yüzdelik Oransal Dağılımı 20,3 Doğrudan Tanıtsallık Dolaylı Tanıtsallık 79,7 Çalışmada dikkat çeken bir diğer bulgu ise doğrudan tanıtsallık bildiren ekler arasındaki dağılımdır. Diğer bir ifadeyle söylemek gerekirse doğrudan tanıtsallık bildiren toplam 507 ek arasında en fazla sayıda bulunan tanıt türü eki Grafik 7.2 de de görüldüğü gibi görsel tanıt türüne ait eklerden oluşmaktadır. Grafik 7.2. Doğrudan Tanıt Türüne Ait Eklerin Yüzdelik Oransal Dağılımı 52,7 18,5 24,3 Doğrudan Görsel Doğrudan Duyusal Doğrudan Algısal 139

155 Bu durum öğretici metin türünde yer alan metinlerdeki doğrudan tanıtsallık anlatımının büyük oranda görsel tanıt türüne dayalı olarak gerçekleştiğini göstermektedir. Benzer bir şekilde dolaylı tanıtsallık anlatımında da bilgi kaynağı pozisyonunda konuşucunun kendisinin bulunduğu çıkarım ve uslamlama türüne tanıtsallık eklerinin, bilgi kaynağı konumunda konuşucunun olmadığı aktarım türü tanıtsallık eklerine oranla daha yüksek sayıda olduğu Grafik 7.3 te görülmektedir. Grafik 7.3. Dolaylı Tanıt Türüne Ait Eklerin Yüzdelik Oransal Dağılımı 30,2 10,9 Çıkarım Aktarım Uslamlama 58,9 Bu noktada değinilmesi gereken bir diğer konu da ister doğrudan tanıtsallık anlatımı olsun, ister dolaylı tanıtsallık anlatımı olsun her iki durumda da bilgi kaynağı konumunda konuşucunun bulunduğunu gösteren tanıtsallık eklerinin sayıca daha fazla olduğu görülmektedir. Bu durum tanıt türü ile bilgisellik değeri arasındaki doğru orantı ve öğretici metinlerdeki temel amacın metin alıcısına bilgi aktarılması olduğu düşünüldüğünde metnin bilgisellik değerini de doğrudan etkilemektedir. Temelinde tanıtsallık ifadesi taşıyan birimlerin, tanıtsallık ekleri aracılığıyla erişilebilir kılınan hiyerarşik bir yapılanış sergiliyor olmasından 140

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇEDE TANIT TÜRLERİ DOKTORA TEZİ. Demet CORCU GÜL

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ TÜRKÇEDE TANIT TÜRLERİ DOKTORA TEZİ. Demet CORCU GÜL T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI TANITSALLIĞIN DURUM ANLAMBİLİMSEL SUNUMU: TÜRKÇEDE TANIT TÜRLERİ DOKTORA TEZİ Demet CORCU GÜL Ankara, 2010 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Bir çalışmanın yazılı bir planıdır. Araştırmacının yapmayı plandıklarını ayrıntılı olarak ifade etmesini sağlar. Araştırmacıya yapılması gerekenleri

Bir çalışmanın yazılı bir planıdır. Araştırmacının yapmayı plandıklarını ayrıntılı olarak ifade etmesini sağlar. Araştırmacıya yapılması gerekenleri Bir çalışmanın yazılı bir planıdır. Araştırmacının yapmayı plandıklarını ayrıntılı olarak ifade etmesini sağlar. Araştırmacıya yapılması gerekenleri açıklamak ve istenmeyen sorunları önlemek için yardımcı

Detaylı

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU

MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU 2014 ÖNSÖZ Eğitim Bilimleri Enstitüsü 13/11/2010 tarih ve 27758 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 2010/1053 Sayılı

Detaylı

T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU MART, 2017 MUĞLA T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ.... ANABİLİM DALI.... BİLİM

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1

İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 İÇİNDEKİLER GİRİŞ...1 BİRİNCİ BÖLÜM: ÇALIŞMA YAŞAMI VE YETENEK OLGUSU...3 1.1. ÇALIŞMA YAŞAMINDA DEĞİŞEN BEKLENTİLER...3 1.1.1. Çalışma Yaşamının Değişen Yapısı...3 1.1.2. Yetenek in Artan Önemi...3 1.1.3.

Detaylı

Zorunluluk Kipliği Belirtisi mali nın Anlamsal İçyapısı. Arş. Gör. Demet Corcu demetc@mersin.edu.tr Ankara Üniversitesi

Zorunluluk Kipliği Belirtisi mali nın Anlamsal İçyapısı. Arş. Gör. Demet Corcu demetc@mersin.edu.tr Ankara Üniversitesi Zorunluluk Kipliği Belirtisi mali nın Anlamsal İçyapısı Arş. Gör. Demet Corcu demetc@mersin.edu.tr Ankara Üniversitesi This article makes a semantic analysis of the only Turkish grammatical marker for

Detaylı

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri Sözeylemler Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri! Yalın önermeler herhangi bir şey iletmez. İletişim için önermelerin bir «güç» ile ifade edilmesi gerek. İletişim; belirtmek, söz vermek, uyarmak vs. gibi

Detaylı

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ

BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ 359 BĠYOLOJĠ EĞĠTĠMĠ LĠSANSÜSTÜ ÖĞRENCĠLERĠNĠN LĠSANSÜSTÜ YETERLĠKLERĠNE ĠLĠġKĠN GÖRÜġLERĠ Osman ÇİMEN, Gazi Üniversitesi, Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara, osman.cimen@gmail.com Gonca ÇİMEN, Milli

Detaylı

MATEMATİK OKURYAZARLIĞI

MATEMATİK OKURYAZARLIĞI MATEMATİK OKURYAZARLIĞI VE PISA EDİTÖR Tangül KABAEL YAZARLAR Tangül KABAEL Ayla ATA BARAN Fatma KIZILTOPRAK Ömer DENİZ Emre EV ÇİMEN Hatice Kübra GÜLER 2. Baskı Ankara 2019 MATEMATİK OKURYAZARLIĞI VE

Detaylı

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY

METİN BİLGİSİ. Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY METİN BİLGİSİ Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY METİN BİLGİSİ Prof. Dr. V. Doğan GÜNAY PAPATYA YAYINCILIK EĞİTİM Bilgisayar Sis. San. ve Tic. A.Ş. Ankara Caddesi, Prof. Fahreddin Kerim Gökay Vakfı İşhanı Girişi,

Detaylı

Eğitim Fakülteleri ve İlköğretim Öğretmenleri için Matematik Öğretimi

Eğitim Fakülteleri ve İlköğretim Öğretmenleri için Matematik Öğretimi Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, 19 (2012) 269-273 269 KİTAP İNCELEMESİ Eğitim Fakülteleri ve İlköğretim Öğretmenleri için Matematik Öğretimi Prof. Dr. Murat ALTUN Dilek SEZGİN

Detaylı

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik

Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik Nitel Araştırmada Geçerlik ve Bilimsel araştırmanın en önemli ölçütlerinden biri olarak kabul edilen geçerlik ve güvenirlik araştırmalarda en yaygın olarak kullanılan iki en önemli ölçüttür. Araştırmalarda

Detaylı

Kısaca İçindekiler. KISIM I: Sosyal Bilgilere Giriş. KISIM II: Sosyal Bilgiler Öğretimin Temelleri

Kısaca İçindekiler. KISIM I: Sosyal Bilgilere Giriş. KISIM II: Sosyal Bilgiler Öğretimin Temelleri iv / Künye Kısaca İçindekiler KISIM I: Sosyal Bilgilere Giriş Bölüm 1: Sosyal Bilgiler Öğretiminin ve Öğreniminin Geçmişi, Bugünü ve Geleceği KISIM II: Sosyal Bilgiler Öğretimin Temelleri Bölüm 2: Sosyal

Detaylı

1 Bilişsel Psikolojiye Giriş 1

1 Bilişsel Psikolojiye Giriş 1 İÇİNDEKİLER Ön söz xiv Teşekkürler xvii 1 Bilişsel Psikolojiye Giriş 1 Kısa Tarih 1 Çağrısımsal (İlişkisel) Dönem 1 Bilişsel Dönem 5 Eğitimde Bilişsel Konular 5 Bir Örnek 9 Özet 11 Önerilen Kaynaklar 12

Detaylı

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2015, 6(2), DOI: /sbeder _

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2015, 6(2), DOI: /sbeder _ POLİTİK SÖYLEMDE GERÇEKLİĞİN SUNUMU ÜZERİNE BİR ÖRNEKLEM 1 Özlem AKSU KURTOĞLU 2 Özet Bilgilendirici metinlerde önermelerin doğruluk ve bu anlamda kesin değerini belirginleştirmek, kiplik (modality) kullanımını

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM: TASARIM PAZARLAMA ARAŞTIRMASINA GİRİŞ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ KISIM: TASARIM PAZARLAMA ARAŞTIRMASINA GİRİŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v TEŞEKKÜR... vi İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR... vii İÇİNDEKİLER... ix ŞEKİLLER LİSTESİ... xviii TABLOLAR LİSTESİ... xx BİRİNCİ KISIM: TASARIM BİRİNCI BÖLÜM PAZARLAMA ARAŞTIRMASINA

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v. ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi. ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... v ŞEKİLLER LİSTESİ... xxi ÇİZELGELER LİSTESİ... xxiii BİRİNCİ KESİM BİLİMSEL İRADE VE ARAŞTIRMA EĞİTİMİNE TOPLU BAKIŞ BÖLÜM 1. BİLİMSEL İRADE ALGI ÇERÇEVESİ... 3 BİLGİNİN KAYNAĞI:

Detaylı

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573

Özet İçerik. Sözlük 517. Kaynakça 530. Yazar Adları Dizini 566. Dizin 573 Özet İçerik 1 Öğrenme: Giriş, Sorunlar ve Tarihsel Bakış Açıları 1 2 Koşullanma Teorileri 27 3 Sosyal Bilişsel Teori 77 4 Bilişsel Bilgi İşlem Teorisi 130 5 Bilişsel Öğrenme İşlemleri 183 6 Yapılandırmacı

Detaylı

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme...

BÖLÜM 1 Nitel Araştırmayı Anlamak Nitel Bir Araştırmacı Gibi Düşünmek Nicel Araştırmaya Dayalı Nitel Bir Araştırma Yürütme... İÇİNDEKİLER Ön söz... xiii Amaç... xiii Okuyucu Kitle... xiv Kitabı Tanıyalım... xiv Yazım Özellikleri... xv Teşekkür... xvi İnternet Kaynakları... xvi Çevirenin Sunuşu... xvii Yazar Hakkında... xix Çeviren

Detaylı

İnanç Psikolojisi: Yaşamı Anlamlandırma Biçiminin Hayat Boyu Gelişimi

İnanç Psikolojisi: Yaşamı Anlamlandırma Biçiminin Hayat Boyu Gelişimi İnanç Psikolojisi: Yaşamı Anlamlandırma Biçiminin Hayat Boyu Gelişimi Üzeyir Ok İlahiyat Yayınları, Ankara 2007, 344 s. İnsanın en temel ihtiyacı olarak kabul edilen anlamlandırma ve anlam arayışı eyleminin

Detaylı

EĞİTİMDE ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ

EĞİTİMDE ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ EĞİTİMDE ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ Yrd. Doç. Dr. Mustafa Aydın BAŞAR Araştırma Amaç Alt Amaçlarını Belirleme 2 Alan Bilgisi Meslek Bilgisi ÖĞRETMEN YETERLİKLERİ Kültür Bilgisi İletişim Bilgisi 3 Araştırma Amaç

Detaylı

GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE: İŞLETME KULUÇKASI KAVRAMI 1.1. İŞLETME KULUÇKALARININ TANIMI... 24

GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE: İŞLETME KULUÇKASI KAVRAMI 1.1. İŞLETME KULUÇKALARININ TANIMI... 24 iv İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR... İ ÖZET... İİ ABSTRACT... İİİ İÇİNDEKİLER... İV KISALTMALAR DİZİNİ... X ŞEKİLLER DİZİNİ... Xİ ÇİZELGELER DİZİNİ... Xİİİ GİRİŞ GİRİŞ... 1 ÇALIŞMANIN AMACI... 12 ÇALIŞMANIN

Detaylı

AKTİF EĞİTİMDE BİLGİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAMA:

AKTİF EĞİTİMDE BİLGİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAMA: AKTİF EĞİTİMDE BİLGİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAĞLAMA: MÖDÜL SENARYOSU BÜTÜNLÜĞÜ 1. AKTİF EĞİTİM KURULTAYI ( 29-30 MAYIS 2004) Yrd. Doç. Dr. Şükrü KEYİFLİ- Doç. Dr. Osman BİLEN TEORİK ÇERÇEVE Üniversite eğitim ve öğretimi

Detaylı

İçindekiler vii Yazarların Ön Sözü xiii Çevirenin Ön Sözü xiv Teşekkürler xvi Semboller Listesi xvii. Ölçme, İstatistik ve Araştırma...

İçindekiler vii Yazarların Ön Sözü xiii Çevirenin Ön Sözü xiv Teşekkürler xvi Semboller Listesi xvii. Ölçme, İstatistik ve Araştırma... İçindekiler İçindekiler vii Yazarların Ön Sözü xiii Çevirenin Ön Sözü xiv Teşekkürler xvi Semboller Listesi xvii BÖLÜM 1 Ölçme, İstatistik ve Araştırma...1 Ölçme Nedir?... 3 Ölçme Süreci... 3 Değişkenler

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM III: HAYAT BİLGİSİ VE SOSYAL BİLGİLER

İÇİNDEKİLER BÖLÜM III: HAYAT BİLGİSİ VE SOSYAL BİLGİLER Önsöz İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: HAYAT BİLGİSİ VE SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETİMİNİN TANIMI, ÖNEMİ VE ÖZELLİKLERİ 11 Giriş 12 Hayat ve Sosyal Bilgilerin Tanımı 13 Sosyal Bilimler ile Sosyal Bilgiler Farkı 13 Demokratik

Detaylı

BİÇİMBİRİMLER. Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı. İslam YILDIZ Funda Uzdu YILDIZ V. Doğan GÜNAY

BİÇİMBİRİMLER. Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı. İslam YILDIZ Funda Uzdu YILDIZ V. Doğan GÜNAY BİÇİMBİRİMLER Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı İslam YILDIZ Funda Uzdu YILDIZ V. Doğan GÜNAY BİÇİMBİRİMLER Türetim ve İşletim Ardıllarının Sözlü Dildeki Kullanım Sıklığı

Detaylı

TÜRKÇEDE TANITLAMA BELİRTİCİLERİNİN İŞLEVLERİ

TÜRKÇEDE TANITLAMA BELİRTİCİLERİNİN İŞLEVLERİ T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM ANABİLİM DALI GENEL DİLBİLİM PROGRAMI DOKTORA TEZİ TÜRKÇEDE TANITLAMA BELİRTİCİLERİNİN İŞLEVLERİ Meltem SARGIN Danışman Prof. Dr. Lütfiye

Detaylı

BÖLÜM 1 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMEDE TEMEL KAVRAMLAR

BÖLÜM 1 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMEDE TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMEDE TEMEL KAVRAMLAR I. Öğretimde Ölçme ve Değerlendirmenin Gerekliliği... 2 II. Ölçme Kavramı... 3 1. Tanımı ve Unsurları... 3 2. Aşamaları... 3 2.1. Ölçülecek

Detaylı

İçindekiler. Pazarlama Araştırmalarının Önemi

İçindekiler. Pazarlama Araştırmalarının Önemi İçindekiler Birinci Bölüm Pazarlama Araştırmalarının Önemi 1.1. PAZARLAMA ARAŞTIRMALARININ TANIMI VE ÖNEMİ... 1 1.2. PAZARLAMA ARAŞTIRMASI İŞLEVİNİN İŞLETME ORGANİZASYONU İÇİNDEKİ YERİ... 5 1.3. PAZARLAMA

Detaylı

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları

Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Söylem Çözümlemesi (ETI205) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Kredi AKTS Saati Söylem Çözümlemesi ETI205 Güz 3 0 0 3 6 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

2. BÖLÜM Hayat Bilgisi Öğretim Programının Yapısı ve Özellikleri

2. BÖLÜM Hayat Bilgisi Öğretim Programının Yapısı ve Özellikleri İÇİNDEKİLER 1.BÖLÜM Geçmişten Günümüze Hayat Bilgisi Yrd. Doç. Dr. Selçuk Şimşek Hayat Bilgisi Dersinin Tanımı ve Kapsamı... 3 Hayat Bilgisi Dersinin Tarihçesi... 4 Hayat Bilgisi Dersinin Amaçları (Kazanımları)...

Detaylı

ZfWT Vol 10, No. 2 (2018) 281-

ZfWT Vol 10, No. 2 (2018) 281- YAYIN DEĞERLENDİRME: ASLAN, C. (2017). Örnek Eğitim Durumlarıyla Türkçe-Türk Dili ve Edebiyatı Öğretimi. Ankara: Anı Yayıncılık. Book Reviews: ASLAN, C. (2017). Örnek Eğitim Durumlarıyla Türkçe-Türk Dili

Detaylı

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI

T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI T.C. ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ FELSEFE-DĠN BĠLĠMLERĠ (DĠN EĞĠTĠMĠ) ANABĠLĠM DALI ORTAÖĞRETĠM DĠN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BĠLGĠSĠ ÖĞRETĠM PROGRAMLARINDA ÖĞRENCĠ KAZANIMLARININ GERÇEKLEġME DÜZEYLERĠ

Detaylı

Üniversite Öğrencilerinin Eleştirel Düşünmeye Bakışlarıyla İlgili Bir Değerlendirme

Üniversite Öğrencilerinin Eleştirel Düşünmeye Bakışlarıyla İlgili Bir Değerlendirme Üniversite Öğrencilerinin Eleştirel Düşünmeye Bakışlarıyla İlgili Bir Değerlendirme Buket TAŞKIN & Süleyman Sadi SEFEROĞLU Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri

Detaylı

MATEMATİĞİN DOĞASI, YAPISI VE İŞLEVİ

MATEMATİĞİN DOĞASI, YAPISI VE İŞLEVİ İÇİNDEKİLER Önsöz.III Bölüm I: MATEMATİĞİN DOĞASI, YAPISI VE İŞLEVİ 11 1.1. Matematiğin Tanımına Çeşitli Yaklaşımlar 12 1.2.Matematik Öğrenmenin Amaçları 13 1.3.Matematik ile Diğer Öğrenme Alanlarının

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR

İÇİNDEKİLER BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER BÖLÜM I Doç. Dr. Hüseyin Yolcu BİLİMSEL ARAŞTIRMAYA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR Giriş -------------------------------------------------------------------------------------------- 3 Bilim ve Bilimsel

Detaylı

İÇİNDEKİLER KISIM I SİSTEMATİK YAKLAŞIM

İÇİNDEKİLER KISIM I SİSTEMATİK YAKLAŞIM İÇİNDEKİLER KISIM I SİSTEMATİK YAKLAŞIM 1 BİLİM DİSİPLİN ARAŞTIRMA... 3 1. BİLİM NEDİR?... 3 2. DİSİPLİN NEDİR?... 6 3. DOĞA BİLİMLERİ VE SOSYAL BİLİMLER ARASINDAKİ TEMEL FARK... 7 4. ARAŞTIRMA NEDİR?...

Detaylı

Çeviriye önsöz... xi Önsöz... xii Teşekkür... xv Kitabı kullanmanın yolları... xvii. Ortamı hazırlamak... 1

Çeviriye önsöz... xi Önsöz... xii Teşekkür... xv Kitabı kullanmanın yolları... xvii. Ortamı hazırlamak... 1 İÇİNDEKİLER Çeviriye önsöz... xi Önsöz... xii Teşekkür... xv Kitabı kullanmanın yolları... xvii K I S I M I... 1 Ortamı hazırlamak... 1 B Ö L Ü M 1... 3 Giriş... 3 Gerçek dünya araştırması nedir?... 3

Detaylı

OTKU.ORG Nasıl Kullanılır?

OTKU.ORG Nasıl Kullanılır? OTKU.ORG Nasıl Kullanılır? Bu uygulama, genelde eğitim araştırmaları, özelde ise öğretim tasarımı alanı ile ilgili bilimsel çalışmalar yapan araştırmacılara Türkçe dilinde başvuru kaynağı olması amacıyla

Detaylı

Öğretmenlerin Eğitimde Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma Konusundaki Yeterlilik Algılarına İlişkin Bir Değerlendirme

Öğretmenlerin Eğitimde Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma Konusundaki Yeterlilik Algılarına İlişkin Bir Değerlendirme Öğretmenlerin Eğitimde Bilgi ve İletişim Teknolojilerini Kullanma Konusundaki Yeterlilik Algılarına İlişkin Bir Değerlendirme Fatma Kübra ÇELEN & Prof. Dr. Süleyman Sadi SEFEROĞLU Hacettepe Üniversitesi

Detaylı

Kimya Öğretmen de Hizmet İçi Eğitim Türkiye'de İhtiyaçları

Kimya Öğretmen de Hizmet İçi Eğitim Türkiye'de İhtiyaçları Kimya Öğretmen de Hizmet İçi Eğitim Türkiye'de İhtiyaçları Murat Demirbaş 1, Mustafa Bayrakci 2, Mehmet Polat Kalak 1 1 Kırıkkale University, Education Faculty, Turkey 2 Sakarya University, Education Faculty,

Detaylı

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI

TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE ANABİLİM DALI TÜRKÇE EĞİTİMİ BİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2011 2012 EĞİTİM ÖĞRETİM PLANI GÜZ YARIYILI DERSLERİ Dersin Kodu Dersin Adı T U K Dersin Türü TEA 500* Seminer 020 Zorunlu TEA 501

Detaylı

Araştırma Metodları ve İletişim Becerileri (MMR 501) Ders Detayları

Araştırma Metodları ve İletişim Becerileri (MMR 501) Ders Detayları Araştırma Metodları ve İletişim Becerileri (MMR 501) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Araştırma Metodları ve İletişim Becerileri MMR 501 Her

Detaylı

2. Klasik Kümeler-Bulanık Kümeler

2. Klasik Kümeler-Bulanık Kümeler 2. Klasik Kümeler-Bulanık Kümeler Klasik Küme Teorisi Klasik kümelerde bir nesnenin bir kümeye üye olması ve üye olmaması söz konusudur. Bu yaklaşıma göre istediğimiz özelliğe sahip olan bir birey, eleman

Detaylı

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n. N e d e n İ n g i l i z D i l i v e E d e b i y a t ı B ö l ü m ü?

İ Ç E R İ K. M i s y o n & V i z y o n. N e d e n İ n g i l i z D i l i v e E d e b i y a t ı B ö l ü m ü? A D I Y A M A N Ü N İ V E R S İ T E S İ F E N E D E B İ Y A T F A K Ü L T E Sİ İ N G İ L İ Z D İ L İ V E E D E B İ Y A T I B Ö L Ü M Ü T A N I T I M K İ T A P Ç I Ğ I 2018-2019 İ Ç E R İ K B ö l ü m ü

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ...

İÇİNDEKİLER 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: DİL VE DÜŞÜNCE ARASINDAKİ İLİŞKİ... 1 1.1. Bir İleti Kodu Olarak Dil... 1 1.1.1. Dilin Bireysel ve Toplumsal Yönü / Uzlaşımsal Niteliği... 4 1.1.2. Dilin Yapısal Yönü / Dizge Olma

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TEMEL EĞİTİM BÖLÜMÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TEMEL EĞİTİM BÖLÜMÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ TEMEL EĞİTİM BÖLÜMÜ OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI Öğretmenlik Uygulaması II UYGULAMA KILAVUZU ÖĞRETMENLİK UYGULAMASI DERSİNE İLİŞKİN GENEL AÇIKLAMALAR Öğretmenlik

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I

İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I İÇİNDEKİLER BÖLÜM - I Eleştirel Düşünme Nedir?... 1 Bazı Eleştirel Düşünme Tanımları... 1 Eleştirel Düşünmenin Bazı Göze Çarpan Özellikleri... 3 Eleştirel Düşünme Yansıtıcıdır... 3 Eleştirel Düşünme Standartları

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 8 Bilimsel Süreci* 1. Gözlem alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi Toplama Yazın Taraması 3.

Detaylı

Performans değerlendirmenin belli aşamaları vardır. Bu aşamalar:

Performans değerlendirmenin belli aşamaları vardır. Bu aşamalar: Performans değerlendirmenin belli aşamaları vardır. Bu aşamalar: 1)Amacın belirlenmesi: Performans değerlendirmede sürecin mi, sonucun mu? yoksa her ikisinin birlikte mi değerlendirileceğine karar verilmelidir.

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI 2013 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu OCAK 2014 1.1 Araştırmanın Amacı Araştırmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geliştirme

Detaylı

Türkiye de Biyoloji Eğitimi. Türkiye de Biyoloji Eğitimi İÇERİK

Türkiye de Biyoloji Eğitimi. Türkiye de Biyoloji Eğitimi İÇERİK 24.3.215 TÜRKİYE DE BİYOLOJİ EĞİTİMİ ALANINDA YAPILAN ARAŞTIRMALARA YÖNELİK BİR İÇERİK ANALİZİ ÇALIŞMASI İÇERİK Biyoloji Eğitimi ŞEYDA GÜL Atatürk Üniversitesi K.K. Eğitim Fak. Biyoloji Eği t i m i MUSTAFA

Detaylı

ÖĞRENME VE ÖĞRETME KURAMLARI...

ÖĞRENME VE ÖĞRETME KURAMLARI... İÇİNDEKİLER BÖLÜM I ÖĞRENME VE ÖĞRETME KURAMLARI... 1 Giriş... 1 Öğrenme ve Öğretme Kuramları... 5 Öğrenme ve Öğretme Kavramına Farklı Yaklaşımlar... 22 Davranışçı (Behaviorist) Öğrenme Kuramları... 23

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. Sayfa ÖNSÖZ... 10

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II. Sayfa ÖNSÖZ... 10 İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ... 10 BÖLÜM I ANADİLİ ÖĞRETİMİNE İLİŞKİN GENEL BİLGİLER... 1 Anadilinin Birey ve Toplum Yaşamındaki Önemi... 1 Anadili Öğretiminin Temel İşlevleri... 5 ANADİLİ ÖĞRETİMİNİN ETKİNLİK

Detaylı

Olasılık Teorisi ve İstatistik (MATH392) Ders Detayları

Olasılık Teorisi ve İstatistik (MATH392) Ders Detayları Olasılık Teorisi ve İstatistik (MATH392) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Uygulama Laboratuar Kredi AKTS Saati Saati Saati Olasılık Teorisi ve İstatistik MATH392 Güz 4 0 0 4 7 Ön Koşul Ders(ler)i

Detaylı

İÇİNDEKİLER 1. KİTAP. BÖLÜM I Program KavraMI ve TÜRKÇE ÖğRETİM PrograMI. BÖLÜM II TÜRKÇE Öğretim PrograMININ TARİhî Gelişimi BÖLÜM III

İÇİNDEKİLER 1. KİTAP. BÖLÜM I Program KavraMI ve TÜRKÇE ÖğRETİM PrograMI. BÖLÜM II TÜRKÇE Öğretim PrograMININ TARİhî Gelişimi BÖLÜM III İÇİNDEKİLER BEŞİNCİ BASKI İÇİN SUNUŞ...iii DÖRDÜNCÜ BASKI İÇİN SUNUŞ... v ÜÇÜNCÜ BASKI İÇİN SUNUŞ... vi İKİNCİ BASKI İÇİN SUNUŞ...vii ÖN SÖZ...viii 1. KİTAP BÖLÜM I Program KavraMI ve TÜRKÇE ÖğRETİM PrograMI

Detaylı

Ulusal Eğitim Derneği Cumartesi Konferansları

Ulusal Eğitim Derneği Cumartesi Konferansları Ulusal Eğitim Derneği Cumartesi Konferansları PISA ARAŞTIRMALARI ve TÜRKİYE Yrd. Doç. Dr. Ergül Demir Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ankara, 21 Kasım 2015 1 PISA Nedir? Uluslararası eğitim

Detaylı

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması Meryem Fulya GÖRHAN Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim

Detaylı

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ 6. BÖLÜM: BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Bu bölümde araştırma bulgularının değerlendirilmesine yer verilecektir. Yerleşik yabancılara yönelik demografik verilerin ve ev sahibi ülkeye uyum aşamasında gereksinim

Detaylı

Olasılık ve İstatistiğe Giriş-II (STAT 202) Ders Detayları

Olasılık ve İstatistiğe Giriş-II (STAT 202) Ders Detayları Olasılık ve İstatistiğe Giriş-II (STAT 202) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Olasılık ve İstatistiğe Giriş-II STAT 202 Bahar 3 0 0 3 5 Ön Koşul

Detaylı

İÇİNDEKİLER YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE GENEL BİR BAKIŞ... 2 GİRİŞ... 2 KAYNAKÇA DİL VE YABANCI / İKİNCİ DİL EĞİTİMİ KAVRAMLARI...

İÇİNDEKİLER YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE GENEL BİR BAKIŞ... 2 GİRİŞ... 2 KAYNAKÇA DİL VE YABANCI / İKİNCİ DİL EĞİTİMİ KAVRAMLARI... İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE GENEL BİR BAKIŞ... 2 GİRİŞ... 2 KAYNAKÇA... 11 2. BÖLÜM DİL VE YABANCI / İKİNCİ DİL EĞİTİMİ KAVRAMLARI... 12 DİL TANIMLARI... 12 DİL ÖĞRETİMİ...

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 Genel ve Alt Amaçlar Araştırmada önce genel sonra ayrıntılı amaçlar belirtilir. Genel amaç ifadeleri giriş cümleleri

Detaylı

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri

Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı- Tezli Yüksek Lisans Programı Ders İçerikleri 1. Yıl Ders Planı 1. Yarıyıl Türkçe Öğretiminde Çağdaş Yaklaşımlar ETO701 1 2 + 1 7 Türkçe öğretiminde geleneksel uygulamalardan

Detaylı

Dilek Ergönenç Akbaba * 1

Dilek Ergönenç Akbaba * 1 Dil Araştırmaları Sayı: 15 Güz 2014, 298-302 ss. Habibe Yazıcı Ersoy, Başkurt Türkçesinde Kip, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınları; 1112, Ankara, 486 s. ISBN 978-975-16-2831-2

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI. 2011 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI. 2011 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI 2011 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu ARALIK 2011 1.1 Araştırmanın Amacı Araştırmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geliştirme

Detaylı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Temel Kavramlar Dr. Seher Yalçın 3.2.2017 Dr. Seher Yalçın 1 Araştırmaların Sunumu Bir araştırma raporu, genellikle, üç kümede toplanabilen bölümler halinde düzenlenir. Bunlar:

Detaylı

Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları

Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları Tasarım ve İletişim (MMR 512) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Tasarım ve İletişim MMR 512 Her İkisi 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili

Detaylı

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları

Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Dilbilim ve Çeviri (ETI105) Ders Detayları Ders Adı Ders Kodu Dönemi Ders Saati Uygulama Saati Laboratuar Saati Kredi AKTS Dilbilim ve Çeviri ETI105 Güz 3 0 0 3 5 Ön Koşul Ders(ler)i Dersin Dili Dersin

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş

Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Odabaş Bütün araştırmalar kendilerinden önce yapılan araştırmalara, bir başka deyişle, var olan bilgi birikimine dayanırlar. Bir araştırmaya başlarken yapılacak ilk iş, daha önce

Detaylı

İÇİNDEKİLER I. KISIM YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

İÇİNDEKİLER I. KISIM YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR İÇİNDEKİLER I. KISIM YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNE KURAMSAL YAKLAŞIMLAR I.A-YABANCI DİL ÖĞRETİMİ YAKLAŞIMLARI VE YÖNTEMLERİ / Derya YAYLI - Demet YAYLI 1- Giriş... 3 2- Yaklaşım, Yöntem, Teknik

Detaylı

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR.

İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR. İDV ÖZEL BİLKENT ORTAOKULU 5-6-7-8.SINIFLARINA KONTENJAN DAHİLİNDE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR. ORTAOKUL 5.6.7.8.SINIFLAR Kontenjan İlanı : 07.06.2018 Başvuru Tarihleri : 07-11 Haziran 2018 Başvuru Evrakları :

Detaylı

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II

CJ MTP11 AYRINTILAR. 5. Sınıf Türkçe. Konu Tarama Adı. 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I. 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II 5. Sınıf Adı Öğrenme Alanı 01 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - I 02 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - II 03 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam - III (Sözcükte Anlam) 04 Sözcük ve Söz Gruplarında Anlam -

Detaylı

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Eğitim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı

Sosyal Bilgiler Öğretiminde Eğitim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Sosyal Bilgiler Öğretiminde Eğitim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı Editörler Ramazan SEVER Erol KOÇOĞLU Yazarlar Ramazan SEVER Hilmi DEMİRKAYA Erol KOÇOĞLU Ömer Faruk SÖNMEZ Cemal AKÜZÜM Döndü ÖZDEMİR

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Çeviri Ekibi /5 Çeviri Önsözü / 6 Şekiller Listesi / 8 Tablolar listesi / 9 Ayrıntılı İçerik / 10

İÇİNDEKİLER. Çeviri Ekibi /5 Çeviri Önsözü / 6 Şekiller Listesi / 8 Tablolar listesi / 9 Ayrıntılı İçerik / 10 İÇİNDEKİLER Çeviri Ekibi /5 Çeviri Önsözü / 6 Şekiller Listesi / 8 Tablolar listesi / 9 Ayrıntılı İçerik / 10 1. Bölüm: Karma Yöntem Araştırmalarının Doğası / 1 2. Bölüm: Karma Yöntem Araştırmalarının

Detaylı

Yalıtım ve Yalıtım Malzemeleri Konusuna Yönelik Hazırlanan Öğretim Tasarımının Görme Engelli Öğrencilerin Akademik Başarısına Etkisi

Yalıtım ve Yalıtım Malzemeleri Konusuna Yönelik Hazırlanan Öğretim Tasarımının Görme Engelli Öğrencilerin Akademik Başarısına Etkisi Yalıtım ve Yalıtım Malzemeleri Konusuna Yönelik Hazırlanan Öğretim Tasarımının Görme Engelli Öğrencilerin Akademik Başarısına Etkisi Bireyler görüş birliği, uzman görüşü ve mantık gibi farklı yöntemlerle

Detaylı

Sosyal Proje Geliştirme Dersi Raporu PROJE BAŞLIĞI BURAYA YAZILACAK. İsim Soyisim Öğrenci No Buraya Yazılacak

Sosyal Proje Geliştirme Dersi Raporu PROJE BAŞLIĞI BURAYA YAZILACAK. İsim Soyisim Öğrenci No Buraya Yazılacak T.C. CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI Sosyal Proje Geliştirme Dersi Raporu PROJE BAŞLIĞI BURAYA YAZILACAK Hazırlayan İsim Soyisim Öğrenci

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

İÇİNDEKİLER KISIMI BİLİM VE BİLİMSEL YAKLAŞIM

İÇİNDEKİLER KISIMI BİLİM VE BİLİMSEL YAKLAŞIM İÇİNDEKİLER Sekizinci baskıya önsöz...:... i Yedinci baskıya önsöz... ii Altıncı baskıya önsöz...... iii. B. b kı..... eşıncı as ya onsoz...: ıv Dördüncü baskıya önsöz... v Uçüncü baskıya önsöz...:...

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL ve TARİH-COĞRAFYA FAKÜLTESİ DİLBİLİM BÖLÜMÜ LİSANS PROGRAMI DERS İÇERİĞİ Kod Dersin Adı Yıl/Yarıyıl Dersin İçeriği DBB119 Dilbilime Giriş I. Yıl I. Yarıyıl DBB121 Dilbilgisi Kavramları

Detaylı

1. GİRİŞ Kılavuzun amacı. Bu bölümde;

1. GİRİŞ Kılavuzun amacı. Bu bölümde; 1. GİRİŞ Bu bölümde; Kılavuzun amacı EViews Yardım EViews Temelleri ve Nesneleri EViews ta Matematiksel İfadeler EViews Ana Ekranındaki Alanlar 1.1. Kılavuzun amacı Ekonometri A. H. Studenmund tarafından

Detaylı

Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Ders İçerikleri

Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Ders İçerikleri Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı Yüksek Lisans Ders İçerikleri Okuma-Yazma Öğretimi Teori ve Uygulamaları ESN721 1 3 + 0 7 Okuma yazmaya hazıroluşluk, okuma yazma öğretiminde temel yaklaşımlar, diğer ülke

Detaylı

Evrensel Dilbilgisi ve Türkçede İstem

Evrensel Dilbilgisi ve Türkçede İstem Evrensel Dilbilgisi ve Türkçede İstem Yazar Işıl AYDIN ÖZKAN ISBN: 978-605-9247-63-4 Eylül, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 235 Web: grafikeryayin.com Kapak, Sayfa Tasarımı, Baskı ve Cilt Grafik-Ofset

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Mesleki Kıdemlerine Göre Dağılımı

Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Mesleki Kıdemlerine Göre Dağılımı YÜKSEKÖĞRETİME GEÇİŞİN DEĞERLENDİRİLMESİ Yükseköğretime geçiş için yapılan sınav veya sınavlar uzun yıllardır tartışılmaktadır. Öğrenci ve velilerin korkulu rüyası olan bu sınavların gerekli olup olmadığı,

Detaylı

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ

KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ KTO KARATAY ÜNİVERSİTESİ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Bölüm/Program Dersi DERS TANIM BİLGİLERİ Dersin Adı Mimari Presentasyon Dersin Kodu Teori Uygulama Laboratuvar AKTS Kredisi

Detaylı

Temellendirilmiş teori nedir?

Temellendirilmiş teori nedir? Temellendirilmiş Teori Nedir? Temellendirilmiş teori nedir? Temellendirilmiş teori antropoloji,sosyoloji,sağlık hizmetleri ve birçok diğer alanda araştırmacılar tarafından benimsenmiş popüler bir araştırma

Detaylı

VERİ TOPLMA ARAÇLARI

VERİ TOPLMA ARAÇLARI VERİ TOPLMA ARAÇLARI GÖZLEM GÖRÜŞME ANKET ANKET Anket, insanların yaşam koşullarını, davranışlarını, inançlarını veya tutumlarını betimlemeye yönelik bir dizi sorudan oluşan bir araştırma materyalidir.

Detaylı

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI

BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...... V BÖLÜM I ARAŞTIRMANIN DOĞASI... 1 1.1. GERÇEĞİ ARAMA YOLLARI..... 1 1.1.1.Deneyim..... 2 1.1.2. Mantık... 2 1.1.3. Bilimsel Araştırma... 3 1.1.4. Yansıtma... 4 1.2. BİLGİ EDİNME

Detaylı

Dile Gelen Metin Türk Edebiyatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım Murat Lüleci ISBN: Baskı Kasım, 2018 / Ankara 500 Adet

Dile Gelen Metin Türk Edebiyatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım Murat Lüleci ISBN: Baskı Kasım, 2018 / Ankara 500 Adet Dile Gelen Metin Türk Edebiyatına Dilbilimsel Bir Yaklaşım Murat Lüleci ISBN: 978-605-2233-20-7 1. Baskı Kasım, 2018 / Ankara 500 Adet Yayınları Yayın No: 285 Web: grafikeryayin.com Kapak, Sayfa Tasarımı,

Detaylı

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI. 2012 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu

T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI. 2012 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI 2012 Yılı Çalışan Memnuniyeti Anket Raporu OCAK 2013 1.1 Araştırmanın Amacı Araştırmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Strateji Geliştirme

Detaylı

Hatırlama, tanıma, tanımlama, söyleme,yazma,seçme, -Kavram bilgisi. isimlendirme,eşleştirme, sıraya koyma, listeleme, -Olgu bilgisi

Hatırlama, tanıma, tanımlama, söyleme,yazma,seçme, -Kavram bilgisi. isimlendirme,eşleştirme, sıraya koyma, listeleme, -Olgu bilgisi BİLİŞSEL ALANLA İLGİLİ HEDEF DAVRANIŞ YAZMA Bilişsel alan öğrenilmiş davranışlardan zihinsel yönü ağır basanların kodlandığı alandır. Daha öncede belirttiğimiz gibi öğrenilmiş bir davranış hem bilişsel,

Detaylı

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi

T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MÜFREDAT FORMU Ders İzlencesi Sayı : Tarih : 11.1.216 Diploma Program Adı : MEDYA VE İLETİŞİM, ÖNLİSANS PROGRAMI, (UZAKTAN ÖĞRETİM) Akademik

Detaylı

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI

İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI Program Tanımları İLKÖĞRETİM MATEMATİK ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI Kuruluş: İlköğretim Matematik Öğretmenliği Programı 2013 yılından itibaren öğrenci almaya başlamıştır ve henüz mezun vermemiştir. Amaç: İlköğretim

Detaylı

TÜRKÇE DEKİ TANITSALLIK BELİRTEN SIFATLARIN VE BELİRTEÇLERİN YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE DERSLERİNDE ÖĞRETİMİ

TÜRKÇE DEKİ TANITSALLIK BELİRTEN SIFATLARIN VE BELİRTEÇLERİN YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE DERSLERİNDE ÖĞRETİMİ T.C. DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇENİN ÖĞRETİMİ ANABİLİMDALI YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİ PROGRAMI YÜKSEK LİSANS TEZİ TÜRKÇE DEKİ TANITSALLIK BELİRTEN

Detaylı

DEĞERLENDİRME ARASINDAKİ İLİŞKİLER... 1

DEĞERLENDİRME ARASINDAKİ İLİŞKİLER... 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... xxii BÖLÜM 1 - ÖĞRENME, ÖĞRETİM VE DEĞERLENDİRME ARASINDAKİ İLİŞKİLER... 1 EĞİTİM SÜRECİ VE ÖĞRENME... 2 Öğrenme ve Bilişsel Yaklaşım... 3 Bilişsel Yaklaşımın Eğitimdeki Genel Sonuçları...

Detaylı

BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI

BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI 1 BÖLÜM 12 STUDENT T DAĞILIMI 'Student t dağılımı' ya da kısaca 't dağılımı'; normal dağılım ve Z dağılımının da içerisinde bulunduğu 'sürekli olasılık dağılımları' ailesinde yer alan dağılımlardan bir

Detaylı

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ

AVRASYA ÜNİVERSİTESİ Ders Tanıtım Formu Dersin Adı Öğretim Dili ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ-II Türkçe Dersin Verildiği Düzey Ön Lisans () Lisans (X) Yüksek Lisans() Doktora ( ) Eğitim Öğretim Sistemi Örgün Öğretim (X) Uzaktan Öğretim(

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I Doç. Dr. Günseli GİRGİN ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMLERİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK... 1 Giriş... 2 Çağdaş Eğitimde Öğrenci Kişilik Hizmetlerinin Yeri... 2 Psikolojik Danışma

Detaylı

TED ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE YETERLİLİK SINAVI (TEDÜ - İYS)

TED ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE YETERLİLİK SINAVI (TEDÜ - İYS) TED ÜNİVERSİTESİ İNGİLİZCE YETERLİLİK SINAVI (TEDÜ - İYS) TEDÜ-İYS ileri düzey bir İngilizce sınavı olup, üniversitemizde lisans eğitimi almak için başvuran öğrencilerin ilgili fakültelerdeki bölümlerinde

Detaylı