Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "http://www.cengizcetintas.com/index.html"

Transkript

1 1

2 GAZİANTEP, KAHRAMANMARAŞ, ŞANLIURFA SAVUNMALARI VE ANKARA ANTLAŞMASI İngilizler Mondros Ateşkes Anlaşmasından hemen sonra 1 Kasım 1918 tarihinde Irak'taki güçlerini toplayarak Musul'a girdiler, bir hafta sonra Kilis'i işgal ettiler ve bütün haberleşmeyi denetim altına aldılar. Bu arada Ateşkesten sonra Kilis'e dönen Ermeniler, Müslüman halka düşmanca bir davranış içine girdiler. Ermenilerin de desteği ile İngilizler halka baskı yapmaya başladılar. Antep bölgesinde toparlanan Ermenilerin birçoğu da diğer bölgelerden kaçan, memleketine dönemeyen kişilerden oluşmuştu. Yabancılarla birlikte Ermeni mevcudu Türk mevcudunu aşmıştı. İngiliz askerleri Antep'e 17 Aralık 1918 tarihinde girdiler. İşgal birliği süvarilerin ihtiyaçlarını karşılamak maksadı ile geldiklerini açıklamışlardı. Ancak esas sebep bu gibi gözükmüyordu. Bir kaç gün sonra Hükümet Konağı İngilizler tarafından işgal edildi. Şehrin ileri gelenleri ve aydınları çeşitli bahanelerle Halep ve Mısır'a sürüldü ve sokağa çıkma yasağı uygulandı. Kilis ve Antep halkı bu işgale karşı boyun eğmeyip protesto mektubu hazırladılar. Antep'te işgali kınayan bir miting düzenlediler. Mitingin hemen ardından Cemiyet-i İslamiye Teşkilatı kuruldu. İngilizlerin Antep'i işgali yaklaşık 1 yıl sürdü. Fransızlar, İngiliz işgal bölgesinin çok geniş olmasına tepki gösterdiler. İki İtilaf devleti aralarında yaptıkları uzlaşmayla, İngilizler Musul üzerindeki haklarından vazgeçtiler ve Antep, Urfa ve Maraş'ı boşalttılar. Sonrasında Fransız birlikleri 29 Ekim 1919 tarihinde Kilis'i, bir hafta sonra da Antep'i, bu arada Urfa ve Maraş'ı işgal ettiler. İşgale katılan Fransız askerleri arasında, bölgeden daha önce göç eden Ermeniler de vardı. Antep halkı Fransızların Adana'da Türk halkına yaptıkları zulüm ve işkenceyi iyi bildikleri için işgale tepki gösterdiler. Fransızlar bu duruma aldırmadıkları gibi resmi binalara Türk bayrağının çekilmesini de yasakladılar. Tabelalara bölgenin adının Kilikya olarak değiştirildiğini bildiren yazılar astılar. Bu olaylar Antep halkı üzerinde bomba tesiri yaptı. Ardı ardına protesto mektupları yolladı. Bundan sonra küçük bir çocuk, annesini Fransız askerlerinin sarkıntılık etmesinden korumak için uğraşırken askerler tarafından şehit edildi. Halk bu olaya büyük tepki gösterdi. Fransız kuvvetleri Urfa ve Maraş'ta da aynısını yaptılar. 4 Eylül 1919 tarihinde yapılan Sivas Kongresi'ne Antep adına Kara Vasıf Bey katıldı. Buradaki cemiyetlerin birleşmesi kararından sonra Cemiyet-i İslamiye Teşkilatı, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Antep Şubesi adını aldı. 30 Aralık 1919 günü Antepliler, Ermeni ve Fransızlara karşı büyük bir gövde gösterisi yaptılar. O zamanki Fransız karargahının önünden geçerek Belediye Binası önünden başlayan yürüyüşü tekrar burada bitirdiler. Şehirde savaş havası hakimdi. Türk mahallelerinde kalan Ermeniler başka mahallelere taşındılar yılının Nisan 2

3 ayı başında Türk Milli kuvvetleri Kentte bir ayaklanma başlatarak Fransızlara karşı direnişe geçtiler. Şehrin denetimini ele geçirerek Fransız askerlerini Antep'ten çıkardılar. Bunun üzerine Fransa Suriye'den de getirdiği yeni kuvvetlerle Antep şehrini kuşattı. on ay süren kuşatma sırasında Antep'e erzak ve cephane yardımı yapılamadı. Şehirde açlık ve susuzluk en üst seviye çıktı. Bunun üzerine 9 Şubat 1921 tarihinde Antepliler Fransa birliklerine teslim oldu. Maraş'ta ilk kıvılcım 31 Ekim 1919 günü Sütçü İmam Olayı ile yaşandı. Ermeni-Fransız Lejyon askerlerinin peçeli Türk kadınlarına el uzatmaları sonucunda ayaklanan Türkler, Ermenilere ve Fransızlara saldırmaya çalışsa da Ermeni-Fransız askerler, olaya müdahale etmek isteyen Sait adında bir Maraşlıyı yaraladılar. Sütçü İmam'ın da karşılık vererek Ermeni-Fransız lejyonerlere kurşun atmasından sonra kısa süreli bir arbede yaşandı. Bundan sonra kaledeki Türk Bayrağı indirildi. Fransızların Şehrin kalesindeki Türk Bayrağı'nı indirmeleri, suçsuz kişileri öldürmeleri, Maraş ileri gelenlerini tutuklamaları, tepkileri artırdı. Halk Fransızlara karşı harekete geçti. Kaleye çıkan Maraş halkı, içerideki Fransız askerlerini etkisiz hale getirip yeniden Türk bayrağını dikti. Bunun üzerine iki buçuk ay boyunca şehrin her yanında çatışmalar çıktı. Muharebe sırasında yaşanan en büyük çarpışma Türkoğlu Savunması idi. Ayrıca Pazarcık'ta da bir savunma yapılmıştır. Elbistan ve çevresinden de Maraş'a önemli derecede yardım gönderilmiştir. Daha sonra Fransızlar Şehri 11 Şubat 1920 tarihinde boşalttılar. Fransızlar Urfa'da da Maraş'takine benzer uygulamalarda bulunmuşlardı. Bununla yetinmeyerek, Haçlı Seferleri sırasında kurulan Urfa Haçlı Kontluğu'na kadar geriye giden bir takım haklar ileri sürmüşlerdir. Urfa halkı, Ali Saip Bey'in Jandarma Komutanı olarak atanmasından sonra yapılan çalışmalarla üç bin kişilik bir kuvvet meydana getirildi. Meydana getirilen Kuva-yı Milliye kuvveti 7 Şubat 1920 günü şehirdeki Fransız Komutana bir ültimatom vererek yirmi dört saat içinde Urfa'yı boşaltmalarını istedi. Fransız komutanın zaman kazanmaya yönelik cevabı ve devreye İngilizleri sokarak Osmanlı Hükümetine baskı yapmaya kalkışmaları üzerine iki gün sonra Fransızlara karşı taarruza geçildi. Çarpışmalar 10 Nisan 1920 tarihine kadar devam etti. Bu tarihte Fransızlar, birliklerinin yarısını kaybetmiş olarak Urfa'yı terk ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldıktan sonra İngiltere, Yunanistan ve İtalya ile milli menfaatleri uyuşmayan Fransa, Sevr Antlaşması'nın imzalanmasından üç ay önce Türk-Fransız Cephesi'nde geçici bir ateşkes yaparak Ankara Hükümeti ile ikili ilişkilere başlamıştı. Ancak o dönemde, yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bir siyasi mevcudiyet olarak kabul etmelerine rağmen, Milli Hükümet'in Fransa ile ilişkileri daha ileri götürmesi mümkün olamamıştı. Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılması ve Sovyet Rusya ile Ankara Hükümeti arasında imzalanan Moskova Antlaşması, Türk-Fransız ilişkilerini de olumlu yönde etkiledi. Fransa Cumhuriyeti, eski bakanlarından Henry Franklin Bouillon'u Ankara'ya gönderdi. Bouillon, Mustafa Kemal Paşa, Dışişleri Bakanı Vekili Yusuf Kemal Bey ve Genelkurmay 3

4 Başkanı Fevzi Paşa ile iki hafta kadar devam eden görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerden sonra iki ülke arasında 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Antlaşması imzalandı. 7 Şubat 2015, Eskişehir Cengiz ÇETİNTAŞ 24 NİSAN 1920: MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN MECLİSİN AÇILIŞ BEYANATINDA FRANSIZLARLA YAPILAN TEMESLAR HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 2.Birleşim, Gündem: 2/1) Meclis bir gün önce açılmıştı ve ilk gün çalışma kuralları ile ilgili bir takım kararlar alındı. Secim mazbataları için komisyonlar kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti Başkanı olarak değil, Büyük Millet Meclisinin Ankara Milletvekili olarak Genel Kurul da bulunuyordu. Uzun bir açış konuşması yaptı. Mondros Ateşkesi nden 23 Nisan 1920 gününe kadar gelişen olayları ayrıntılı olarak anlattı. Fransızlarla yaptığı temaslar hakkında bilgi verdi. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Sivas'ta bulunduğumuz sırada Fransızlarla da görüşmelerimiz olmuştur. Suriye olağanüstü temsilcisi Picot, Sivas a kadar geldi. Kendisi Fransa Hükümetinin bize karşı tavrını hâkimiyete aykırı buluyordu. Açıkça Kilikya (Çukurova) dâhil, Suriye'yi sömürge yapmak istiyorlardı. Suriye de ekonomik çıkar sağlandığında Kilikya yı boşaltacaklarını söyledi. Kendisine bizim için bir Kilikya bir de Türkiye meselesi yoktur. Bir mesele vardır, o da Türkiye meselesidir. Yurdumuzun ve Milletimizin bağımsızlığı konusunda anlaşmak gerekir. Genelde her şekilde bize yardım sözü verdi. Bütün bu verdiği sözleri uygulatmak için Paris te çalışmak zorunda olduğunu söyledi. Barış sözleşmesi sağlanana kadar Kilikya için hiç bir girişimde bulunulmamasını rica etti. Fransa temsilcisine şunu belirttik. Halen Fransızların elinde bulunan bölgelere güç gönderip çatışmaya girilmeyecek. Yalnız elinizde bulunan ve güvenliğinden sorumlu olduğunuz Kilikya, Maraş, Urfa gibi bölgelerde Fransızlar tarafından silahlandırılan Ermenilerin Müslüman halka saldırıp onları öldürmesi sonucu meydana gelecek direnmeden hiç bir sorumluluk kabul etmeyiz. Bu tür olayların önlenmesi için gerekli tedbirleri alınız. Valimizi yeniden atayıp, devlet görevlilerini yerinde bırakacaksınız. Müslüman halka saldıran Ermenileri oradan uzaklaştıracak ve bundan sonra kışkırtıp, silahlandırmayacaksınız. Bunlara kesin olarak söz verdi ve ayrıca Sivas ta ilgililere gerekli bildirimde bulundu. Sonuçta Valimiz oraya gitti, göreve başladı ve durum iyileşir gibi oldu. Ancak Kilikya daki kuvvetlere komuta eden Fransız Albay Odeyremon Müslüman düşmanı ve 4

5 Ermenileri koruyan biridir. Baskıdan biran bile vazgeçmedi. Bunun sonucu olarak Maraş'ta Müslüman halka saldırıda bulundular ve birçok görevliyi tutukladılar. Müslüman halk saldırılar karşısında kendisini savundu, karşılıklı çarpışma oldu ve Fransızlar geri çekildi. Bu çarpışma sırasında Fransız kılığında Müslüman halka saldıran bir kısım yabancılar, kendi hayatlarını koruyan Müslüman halk ile iki ateş arasında kalıp öldüler. Bu durum, bütün Avrupa ve Amerika da fazlası ile büyütüldü. Oysaki Milletimiz tarafından saldırı yapılmış değildir, sadece olan saldırıya karşılık verilmiştir. Ayrıca Fransızlar çekildikten sonra daha ileriye gidilmekten vazgeçilmiştir. Urfa da aynı durum olmuştur. Yine Fransızların kışkırtması ve koruması ile Müslüman halka saldıran Ermeniler yüzünden çarpışma olmuştur. Sonuçta Fransızlar orayı da bırakmak zorunda kalmışlardır. Fransızlar Maraş tan çekildikten sonra yeniden Maraş a, Urfa ya geldiler. Ancak yenilgiyi onur meselesi yapıp daha büyük bir saldırıya geçmediler. Öte yandan Kilikya da Müslüman halk saldırı karşısında devamlı karşılık verdi. Bu direniş Fransızların çekilmesiyle son buldu. Son zamanlarda yalnız Adana, Tarsus ve Mersinde Fransız gücü bulunuyor. 1 (Bir hafta sonra 1 Mayıs 1920 tarihindeki gizli oturumda...) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Antep, Maraş, Urfa yı düşünmeliyiz. Efendiler, her yerde olduğu gibi, buraya da ateşkes şartlarına uyulmadı ve İtilâf kuvvetleri girdiler. Bilâhare İngilizler çekildi, Kilikya yı ve Antep, Maraş, Urfa yı bütün Suriye ile beraber Fransızlara bıraktı ve Fransızlar burayı işgal ettiler. Bu tecavüze karşı İstanbul Hükümeti hiç bir tedbir almadı, hatta protesto bile etmedi. Bu cümlenize malumdur. Fakat bizim kabul ettiğimiz Milli Misak programda, çizdiğimiz hududun dâhiline buralar da girer ve buraların da düşmandan temizlenmesi lazımdır. Adana da ve diğer bazı noktalarda düşman kuvvetleri kalmıştır. Fakat biz aynı zamanda muhtelif cephelerde, düşmanlarımızı harbe mecbur etmemeye çalıştık. Fakat Fransızlar burayı haksız olarak işgal ettikten sonra çok cüretkar davrandılar ve Müslüman ahaliye karşı çok fena hareketlerde bulundular ve bu hareketleri Fransız üniforması altında Ermenilere yaptırdılar. Denebilir ki her ne sebeple olursa bu Memlekette Ermenilerle Milletimiz arasında bir takım kanlı olaylar meydana gelmiştir. Bu iki milletin birbirine ve bilhassa Ermenilerin Milletimize karşı kuvvetli kin ve nefretleri vardır. Binaenaleyh Ermenileri bize musallat etmek tabii ki gayet yanlış hareketti. Çünkü Ermenilerin gayesi bilhassa himaye ve yardım görüldükten sonra Kilikya da, Antep te, Maraş ta, Urfa da, her nerede bulurlarsa Müslüman ahaliyi imha etmektir. Oralarda bulunan zavallı kardeşlerimiz pek acı muamelelere maruz kalmışlardır. Her türlü mukaddesatı muhafaza için hariçten, bütün Milletten yardım istiyorlar. Fakat daima imdat sesleri işitilmemiş bir halde kalıyor. Ne üzücüdür ki İstanbul Hükümeti hiç bir yardımda bulunmamıştır. İşte 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (24 Nisan 1920), 1.Dönem, c.1, s.2-10, 5

6 böyle artık her taraftan ümidini kesen ve idama mahkûm olduklarına şüphesi kalmayan, Kilikya ve civarı ahalisi, bizzat mevcudiyetini muhafaza için ortaya atılmak mecburiyetinde kaldılar. Buralar halkına, hiç olmazsa komşu olan Müslüman ahalinin seyirci kalmaları doğru olamazdı. Nitekim Memleket dâhilinden, bilhassa Sivas tan büyük vicdanlı vatanperverler kalktılar, koştular, bu işgal mıntıkaları içine girdiler ve oradaki kardeşleriyle birleşerek onların namus, mukaddesat ve mevcudiyetleri için onlarla aynı safta yer aldılar. Mücadele devam etmektedir. İlk çatışmalar Maraş ta oldu ve netice haklının lehine gelişiyor. Bunu müteakip Urfa ve Silifke havalisinde çatışmalar oldu. Buralarda da biz kazandık, düşman bugün Arappınarı istikametinde takip olunuyor. Antep te yine Ermeniler ile çatışmalar devam etmektedir. Düşman kuvvetlerini takviye için muhtelif taraflardan kuvvetler gelmiştir. Fakat bunlar milli kuvvetler tarafından çevrilmiştir. Adana ve İslahiye demiryolu hattına kadar olan mıntıka Kuva-yı Milliye tarafından işgal edilmiştir. Daha batıya gidecek olursak Pozantı da düşman kuvvetleri çevrilmiş ve o mıntıka da Kuva-yı Milliyenin hâkimiyetindedir. Silifke nin yardımsever halkı Kilikya meselesinde pek büyük cesaret ve yardım göstermiştir. Silifke kuvvetleri diyeceğimiz bir kısım kuvvetimiz Mersin e kadar olan mıntıkayı kurtarmıştır. (var olsunlar sesleri) Mersin de de düşmana hâkim bir noktada bulunuyorlar, daha bir kaç gün evvel Mersin den gelen arkadaşlarımız vardır. Onlar ifade ediyorlar ki Mersin de Fransız kuvveti azdır ve telaş içindedirler. Kilikya cephesindeki harekâtın son safhasını arz ettim. Eğer İstanbul işgali olmasa idi ve Yüce Meclisiniz yakın bir zamanda toplanmamış olsa idi, ihtimal ki yalnız bu cephede değil, diğer cephelerde, umumi cephede birbirine irtibatı olmadan bu mücadeleler devam edecekti. Fakat her şeyden evvel bir merkez lazımdır. Hep beraber kabul edeceğimiz siyaseti tespit edinceye kadar beklemek daha muvafık bir tedbir gibi düşünüldü ve son yapılan tebligatta daha ileri gidilmemesi emredildi ve onun için Mersin Şehri işgal edilmemiştir. Fakat oraya hâkimiz ve istediğimiz zaman zapt edebiliriz. İşte efendiler, Fransızlar bu harekâtlar neticesinde bunu yapan insanlarla temasa gelmek mecburiyetini hissetmişlerdir. (Elhamdülillah, bravo sesleri, alkışlar) Fransa tarafından bizimle görüşmek üzere Mösyo Albert Saro adında bir zat bugün buraya gelmiştir. Buraya gelmeden evvel bazı arkadaşlarımız Beyrut a gitmişlerdir. Orada Suriye ve Irak ı idare eden General Desperey ile görüşmüşlerdir. Bugün müzakerede bulunduk. Yarın devam edeceğiz. Müzakerenin tamamını size arz etmeyi uygun buluyorum. Ama sonra onayınızı almak doğru olacaktır. Görüştüğümüzü hulasa edeceğim. Asıl görüşme için bir Fransız heyeti gelmeye hazır bulunuyor, eğer zemin hazırlanırsa gelecekler. Bu zat da bütün Fransız diplomatları gibi diyor ki işgalde biz haklıyız, fakat sizinle de anlaşmak istiyoruz anlaşalım. Biz de diyoruz ki Fransızlar buraya haksız olarak girmişlerdir. Fakat bizim için yalnız bir Kilikya meselesi yoktur. Mevcudiyetimizin tamamının muhafazası meselesi vardır. Şimdi kendilerinin tekliflerini arz edeceğim. (Fransız memurunun teklifi okundu.) Bu ilk ve en ağır teklifleridir. Tabii dikkat buyrulursa anlaşılır ki bunu kabul etmekle kati bir şey kabul etmiş olmayız. Yalnız isteklerimizi tespit etmeliyiz ve bunun neticesinde bir 6

7 program meydana getirmeliyiz. Bir defa da Yüce Meclisinizce tasvip edilmesi lazımdır veyahut daha güzel esaslar gösterilir. Bu esaslar Erzurum ve Sivas kongrelerinin hükümleridir. Bir de Felah-ı Vatan Grubunun 1 programı var. Aynı programı mı takip edeceğiz, yoksa daha güzel bir program mı yapacağız? Bu bir meseledir Efendim. İcra Vekilleri Heyetini seçtikten sonra o heyet bir program hazırlar. Yalnız bendeniz şimdiden arz etmek istiyorum ki Vatanımızın hiç bir parçasını kimseye hediye etmek niyetinde değiliz. (alkışlar) DR. EMİN BEY (Bursa): Allah muvaffakiyet versin, Paşa Hazretleri. ŞEYH SERVET EFENDİ (Bursa): Fransızların müracaatı İngilizlerin bilgisi dâhilinde midir? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Hayır, gizlidir. 2 9 MAYIS 1920: GİZLİ OTURUMDA MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN VE GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY'İN FRANSIZLARLA YAPILAN GÖRÜŞMELER HAKKINDAKİ BEYANATLARI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 13.Birleşim, Gündem: 3/1) Meclis açıldıktan sonra, on beş gün içinde çok önemli siyasal gelişmeler meydana gelmişti. İtilaf devletleri Saint Remo da toplanarak, ileride Osmanlı Hükümetine dayatacakları Sevr Antlaşmasının esaslarını tespit ettiler. Fransızlar Güneydoğu Anadolu da askeri yönden Kuva-yı Milliye karşısında zorlanmaya başladılar ve Ankara Hükümeti ile barış şartlarını görüşmeye başladılar. Fransızlar anlaşmaya diğerlerine göre daha istekliydiler ve Ankara ile görüşmek üzere bir heyeti gönderdiler.. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim gizli celseyi açıyorum, söz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinindir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Kilikya cephesindeki vaziyette de ufak bir değişiklik oldu. Pozantı muhasarası devam ediyor ve epeyce bir Fransız kuvveti orasını muhasarada bulunduruyordu. 3 Mayıs günü bu Fransız kuvvetinin muhasarası kaldırıldı. Oradaki kuvvetlerimizin yaptığı muharebe neticesinde Fransızlar muhasarayı bitirerek çekilmeğe mecbur olmuşlardır. Bugün Antep le doğrudan doğruya telgraf muhaberesi yaptık. Kılıç Ali Bey de orada idi. Çekilen Fransızlar Ceraplus ta zaten mevcut olan kuvvetlerinin yanlarına çekildiler ve Yılında toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisinde Milli Mücadele'yi destekleyen üyeler tarafından kurulan meclis grubudur. Grup başkanlığına Rauf Bey getirilmiştir. 2 TBMM Gizli Celse Zabıtları (1 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s.2-9, 7

8 oradan Urfa ya doğru hareket ederken Suruç ta bulunan kuvvetlerimizin taarruzuna tesadüf ederek orada kalmışlardır. Kilikya cephesinde başka fevkalâde bir hal yoktur. Bütün yeni vaziyet bundan ibarettir. Vuku bulacak değişiklikleri de ilk fırsatta arz ederim. Her halde vaziyetimiz gayet iyidir. Bu fesat çıkaranları esaslı bir surette tesirsiz hale getirip kati teşebbüste bulunuyoruz. Geçen gün arz etmiştim. Fransızlarla görüştük. Yalnız dedik ki teferruat hakkında şimdiden görüşmeğe lüzum gömüyoruz. Çünkü görüştüğümüz kişi o kadar salahiyet sahibi değildi. Her halde biz herkesle anlaşmağa taraftar olan insanlarız. Biz hiç kimse ile durup dururken mücadele, münakaşa etmek istemiyoruz, sulh taraftarıyız. Binaenaleyh evvela söz veririz ki yalnız Fransızlarla ve Kilikya meselesi hakkında değil, bütün mukadderatımız hakkında görüştükten sonra karar vermek üzere bir heyet buraya gelsin dedik. O, bunu kabul etti, buradan bir telgraf verdi. Eğer uygun görülürse anlaşmayı teklif etti. Salahiyet sahibi diğer bir Fransız yetkili buraya gelmek üzeredir. Bunların İstanbul a çektikleri telgraf alındı. Antalya ya çıkmışlar ve beraber buraya geleceklerdir. Bu suretle Fransızlarla daha kati müzakere yapabiliriz ve belki de anlaşırız. (inşallah, inşallah sesleri) 1 (Bir hafta sonra 17 Mayıs 1920 tarihindeki gizli oturumda...) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Antep te yeni ve mühim bir hadise yoktur. Biliyorsunuz ki orada da muharebeler olmaktadır ve son bir muvaffakiyetimiz vardır. Ondan sonra yeni bir malumat olmadı. Dün bir Fransız tayyaresi Antep semalarında uçtuktan sonra Ceraplus istikametine gitmiştir. 2 (On iki gün sonra 29 Mayıs 1920 tarihindeki gizli oturumda...) İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Fransızlara karşı muharebe ediyoruz. Halk köylerinde toplanmıştır. İlk başladığı zaman birçok yerlerde bizlere Fransızlar tanklar, makineli tüfekler, toplarla yürüdüler. Cephe zannettikleri yerlerden birçok ateşler açarlar ve giderlerdi. Bin kişi on bin kişilik bir kuvvet iki günlük yol gider, gittikçe toplanır, ne ardı vardır ne arkası vardır. Şimdiye kadar hep böyle tecrübe edilmiştir üç gün evvel hepsi gitmişlerdir. Cephe zannettiler. Bir yere ateş ettiler. Bizimkiler hepsini tepelediler. Şimdi Adana ile Pozantı, bunlar alelade iki günlük yollarımızdır. Fransızlar Maraş ın kuzeyinde idiler. Urfa yı işgal etmişler, Pozantı ya kuzeyden gitmişlerdi. Sivas a ve Diyarbakır a kadar almayı arzu ediyorlardı. Fransız Albayı arabasına binerdi, Mardin e ve Diyarbakır a geliyorum, konsolosluk açacağım diye telgraf çekerdi. Herkes bilirdi ki bir müddet sonra nasıl Adana ya girmiş ise oralara da girecektir. Halbuki bu kadar Müslüman ı hiç yerine koyarak küçümser bir vaziyet alan Fransızlar bugün Maraş tan bütün Dünyanın tehditlerine rağmen sopa ile kovulmuşlardır ve bugün Antep in güneyindedirler. 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (9 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s.20-26, 2 TBMM Gizli Celse Zabıtları (17 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s.31-35, 8

9 Urfa dan atılmışlardır. Fırat ve Cerablus civarında, Arappınarı nda güç bir halde tutunmağa çalışıyorlar. Bütün yerleri ayrı ayrı muhasara ettik ve düşürdük. Biz İhtilal Heyetiyiz. Kendilerinin teçhizatı mükemmel olmakla beraber bizimle temas etmekten başka çare olmadığını anlayarak adam gönderdiler. Vaziyeti beraber iki eş heyet gibi tetkik etmişizdir ve bizim tekliflerimizi muvakkaten kabule mecbur olmuşlardır. Binaenaleyh Fransız Heyetiyle yaptığımız geçici bir askeri anlaşmayı izah etmek isterim. Mayısın otuzundan itibaren yirmi gün müddetle Fransızlarla aramızda ateşkes olacaktır. Bu müddet zarfında Memleketimiz dâhilinde bulundukları yerleri tahliye edeceklerdir. Bunlar Pozantı ile Kozan dır. Burada bulunan kıtalarını kendilerine iade edeceğiz. Memleketimizden çıkacaklardır. Şimdi aldığımız malumata göre ateşkes başlamıştır. (alkışlar) Antep bu günlerde müşkül vaziyet geçiriyor. Antep civarında muharebe oluyor. Yakında kuvvet gönderdiler. İçeride Fransız kuvveti vardır. Ahali kendisini müdafaa ediyor. Antep güneyinde yeni bir muharebe oldu. Bizim kıtaatımız kuzeye çekilmeye mecbur oldular. Fransızlar takip ettiler. Muvaffak olduk zannı ile tepelendiler. Antep in güneyine çekilmeye mecbur oldular. Yalnız Antep Şehri içinde çatışma devam ediyor. Onun için Fransızlarla yaptığımız müzakerede Antep Şehrinin tahliyesinde ısrar ettik. Mecburiyetlerinin derecesini tasavvur buyurunuz ki kendileri için müsait telakki olunan yerlerde de bizim şartlarımızı kabul ve Şehri tahliye ederek bizim memurlarımıza serbest bir surette bırakmaya muvafakat ettiler. Bunu yapıp yapmayacaklarını bekliyoruz. Yapacaklarını söylediler, muvafakat ettik. Antep in tahliyesiyle beraber diğer yerleri de tahliye etmek üzere anlaşacağız. Kendi imanımıza, kendi kuvvetimize dayanmayan hiç bir taahhüde inanmadığımız için bu müddet zarfında Adana'nın ve diğer mıntıkaların tahliyesinden başka çare olmadığını hazırlıklarımızla da göstereceğiz. Bugün zaten Pozantı ve Kozan dan emniyetle Adana Ovası na bakıyoruz. Orada hazırladığımız, topladığımız kuvvetlerle Adana yı tahliyeden başka çare olmadığını da ayrıca kendilerine göstermek istiyoruz. (alkışlar) Bu baskı neticesinde ümit ediyoruz ki yeniden Fransızlar bizimle temas edeceklerdir. Husule gelecek neticeyi ve vaziyeti ayrıca Yüce Heyetinize arz edeceğiz. Memleketimizi müdafaa etmek için aleyhimize kullanılabilecek kuvvetler ve olan bitenler bütün safhalarıyla arz olunmuştur. BİR MEBUS BEY: Anlaşma şartları nedir ve kaç maddeden ibarettir? İSMET BEY (Devamla): Arz ettim Efendim, yirmi gün müddetle ateşkes tatbik edilecek. Bu müddetin ilk on günü zarfında Antep Şehriyle Kozan ve Pozantı mevkileri tahliye olunacak. Antep Şehri civarındaki Fransız kuvvetleri Fransız ordugahına gidecek. Fransız esirlerini iade edeceğiz. Buna mukabil gerek asker olarak ellerinde esir bulunan ve gerek sair suretlerle götürülenleri iade edeceklerdir. Biz de Fransız kuvvetlerini Adana ve Tarsus a salimen göndereceğiz. MUSTAFA KEMAL PAŞA (TBMM ve Hükümet Reisi): İsmet Beyefendinin vermiş olduğu izahatta Fransızlarla yapılan bir anlaşmadan bahis olunmuştu. Bazı 9

10 fikirlerde bu yapılan anlaşma hakkında tereddüt hasıl olduğunu hissettiğim için yalnız bu noktayı izah etmek isterim. Biz anlaşmada karşılık olarak ne fedakarlık yaptık sualini şu tarza cevaplamak istiyorum. Yapmış olduğumuz bu geçici uzlaşma ile biz ne kazandık? Askeri, siyasi kazandıklarımızı arz edeceğim. Fransız cephesinden gelen mebus arkadaşlarımız bilirler ki orada bulunan kuvvetlerimizi bugünkü zihniyetimize göre takviye, teşkil, tertiplememek için az çok zamana ihtiyacımız vardır. Vakıa buraya gelmiş olan Heyet bütün Avrupa ya ilan edilmiş bir heyet değildir. Fakat kendilerini gönderenler tarafından tamamen salahiyet sahibi olarak gelmişlerdir. Bu heyet şifahi beyanatında ve gerek göndermiş oldukları telgraflarda daima Türkiye Büyük Millet Meclisi ifadesini yazmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi olarak hitap etmiştir. Bu kâğıda da o suretle imza etmişlerdir. Bu umumi faydadan başka maddi olarak siyasi fayda da vardır. Malumunuz sulh şartlarında Kilikya ile alakalı hususlar tetkik edilirse görülür ki Kilikya yı Suriye den ve Suriye yi Kilikya dan ayıran bir hudut vardır ve bu hudut Ceyhan dan geçer. Kilis, Antep, Urfa ve Mardin i içine alır. Bu isimlerini saydığımız yerler Suriye den sayıldığı halde anlaşmada böyle bir ifade yoktur. Nitekim Kilikya tahliye olunacaktır diyerek tarafımızdan resmen ifade olunmuştur. Binaenaleyh biz şimdi böyle bir sulh antlaşmasını tanımıyoruz ve tanımayacağız. Fakat bizim tanımamamız kâfi değildir. Avrupalılara da, antlaşmayı yapanlara da tanıtmamak lazımdır. İşte Fransızlarla giriştiğimiz münasebette bu noktayı da temin etmiş bulunuyoruz. Efendiler, bizimle karşı karşıya gelen Fransızlar arz ettiğim hududun batısından, Kilikya ya ait bazı kısımlardan, Kozan ın tahliyesinden ve en nihayet bütün Kilikya nın tahliyesinden bahsetmişlerdir. Fakat Antep in ve o civardaki arazinin tahliyesinden bahsetmemişlerdir ve daima ondan kaçmışlardır. İşte biz onlara böyle bir hududun olmadığını ve bizim için yalnız bir Kilikya meselesi değil bir güney hududu olduğunu ve bu milli hududun kuzeyinde kalan bir karış toprağı bile düşmanların elinde bırakmayacağımızı ispat için Antep şehrinin de tahliyesini esas şart olarak ifade ettik ve efendiler bunu temin ettik. Binaenaleyh Fransız delegeleri aldıkları salahiyeti de belki tecavüz ederek bizimle yapmış oldukları uzlaşmada yalnız Kilikya değil, bizim talep ettiğimiz noktaları tahliyeye muvafakat etmişlerdir. Maksat yalnız Kozan ın, Pozantı nın ve Antep in tahliyesi değildir, kendileriyle vuku bulan müzakerelerimizde bunu gayet açık olarak söyledik ki bizim bir teklifimiz vardır o da toprağımızı tamamen tahliye etmenizdir. Bu asıl maksadı teklif ettik. Bunu böyle kabul etmişlerdir ve bizimle anlaşmak yolunun ancak bu noktadan geçtiğini anlamışlardır. Binaenaleyh bu yirmi gün, daha esaslı bir uzlaşma yapmak için delegelerin salahiyet almak üzere Paris e gidip gelmesine yardım edecek bir zaman gibi düşünülüyor. Efendiler, bizim hesabımız şudur ki Fransızlar cidden uzlaşmak istiyorlar. Çünkü maddeten bizimle uğraşmak menfaatlerine aykırıdır ve belki buna mukabil Suriye deki menfaatlerini azami derecede temin etmek isterler. İşte onları bizimle uzlaşmaya yanaştıran sebep budur. Suriye deki menfaatlerinin ihlal edilmesine belki biz de maddeten muhalefet etmekten vazgeçeceğiz. Fakat böyle bir fedakarlık ancak menfaatlerimizin temin edileceği kanaati hasıl olduktan sonra olabilecektir. 10

11 Binaenaleyh Kilikya ve Güney havalisinden gelmiş olan arkadaşlarımız müsterih olmalıdırlar ki bu yapılan geçici uzlaşmadan da maddeten askerlik bakımından pek çok şeyler kazandık, zarar etmiş değiliz. İnşallah neticesini göreceğiz. 1 (Dokuz gün sonra sonra 7 Haziran 1920 tarihindeki oturumda...) MUSTAFA KEMAL PAŞA (TBMM ve Hükümet Reisi): Kilikya nın vaziyeti Efendim, yani Adana havalisi ve Antep havalisi vaziyeti memnuniyet vericidir. Pozantı nın tarafımızdan işgal edildiği ve orada beş yüz elli asker ve dokuz kadar subay Fransız olmak üzere esir edildiğini işitmişsinizdir. Efendim, bundan sonra Kozan Fransızlar tarafından doğrudan doğruya tahliye edildi. Bu mıntıkada tamamen tahliye devam etmektedir ve Antep Şehri de Fransız birlikleri tarafından tahliye edilmiştir. Oraya gelmiş olan mühimce bir Fransız kuvveti Kilis e gitmiştir. Yalnız orada ufak bir müfreze, yirmi otuz kişi kadar bir kuvvetleri vardır. Fakat onların da diğer bütün Fransız kuvvetleriyle beraber bütün Kilikya da ve bütün milli hududumuzdan çekilmeye tevessül etmişlerdir. 2 3 TEMMUZ 1920: GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN, FRANSIZLARLA KARARLAŞTIRILAN ATEŞKES ANLAŞMASI HAKKINDAKİ BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 26.Birleşim, Gündem: 2/1) Fransızlar Maraş ve Urfa'da yenilmişlerdi. Türk direnişinin sertliği karşısında Fransızlar, ateşkes istediler ve 30 Mayıs 1920 tarihinden itibaren taraflar arasında ateşkese karar verildi. Hükümet Fransızların ateşkes isteğini kabul etmekle, TBMM'nin varlığını Fransızlara kabul ettiriyordu. Fakat Fransızlar ateşkes konusundaki sözlerine sadık kalmadılar. Ermenilerin saldırganlıklarına seyirci kaldılar. Mustafa Kemal Paşa Fransız Komutanına olayları duyurarak dikkatini çekti. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Askeri ve siyasi vaziyet hakkında söz Genel Kurmay Başkanı İsmet Beyefendinin. Buyurun Efendim. İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Mayıs ayı sonunda Fransızlarla bir anlaşma yapmış bulunuyorduk. Yirmi gün süre içinde 28 Mayıs ta başlayan ateşkes sırasında esirlerimizi mübadele ve tahliye ettik. Ondan sonra bu müddet esnasında mahsur bulunan Antep, Pozantı ve Kozan, Fransızlar tarafından tahliye edilecekti. Ateşkes süresi sona ermeden Fransızların harekâtı ile anlaşma geçersiz bir hale gelmiştir. Arz edeyim, evvela ateşkesi bütün cephelere tebliğ ettik. Fakat bu müddet esnasında Adana da bulunan Valimizi 30 Mayıs 1920 günü 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (29 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s.38-48, 2 TBMM Zabıt Ceridesi (7 Haziran 1920), 1.Dönem, c.2, s , 11

12 tevkif ettiler ve daha Adana da bulunan birçok eşraf tevkif edildi. Mersin e sevk edildiler ve harp gemilerine bindirilerek doğru İstanbul a götürüldüler. Ateşkesten sonra tevkife devam etmek hareketi, düşmanca bir harekettir. Tevkif olunan adamları bize vermeyerek başka yere göndermek hareketi düşmancadır ve doğrudan doğruya ateşkes şartlarına aykırıdır. Ondan sonra Kozan dan çekilen Ermeniler bütün İslam köylerine taarruz etmeye başladılar, köylerin mallarını yağma ettiler, ahalimizi kaçırdılar ve kendileri İslam ahalinin evlerine girdiler ve sonra buraları Fransızlar, trenle sevk ettikleri topu kullanarak doğrudan doğruya tahrip ettiler. Bu olanları protesto ettik. Doğrudan doğruya anlaşma şartlarına ve ateşkese aykırı olduğunu söyledik. Her müracaatımızda her protestomuza karşı inceleme yapacaklarını vaat ettiler. Onların memurları tarafından hazırlanan beyannamelerle bu hareketi bizim zayıflığımız şeklinde bütün Arabistan da ve oradaki vilayetlerimizde yaymaya başladılar. Türkler Beyrut a adam göndermişlerdir, dediler. Filhakika Beyrut tan mebuslarımız geçmişti, fakat tarafımızdan bunlar hiç bir vazife ve resmi salahiyete sahip değillerdi. Hasılı efendiler ateşkes esnasında Ereğli ye asker çıkardılar. Harp etmeden Memleketimizin bir noktasını daha işgal ettiler. Hemen Ereğli de çatışmalar başladı, iki üç gün devam eden mücadelede kullandığımız silahlar, Yunan cephesindeki kuvvetlerimizden bir kısmının alınmasına sebep olmuştur. Hemen Ereğli ye kuvvetlerimizi sevk ettik. Görüyorsunuz ki samimi bir surette takip etmek istediğimiz ateşkes müddetince bundan istifade ederek memurlarımızı tevkif etmişler, ahalimizin katliama devam eylemişlerdir. Memleketimizin arzu ettikleri yerlerini işgal için, kendilerini anlaşmaya hiç bağlı görmemişlerdir. Fransız memurlarına bunu şikayet ettiğimiz zaman bize dediler ki tıpkı İngilizlerin Kuva-yı Milliyenin taarruzundan dolayı Yunanlıları sevk ettikleri gibi, bizim orada adamlarımız, iki jandarmamız ve müfrezemiz vardı. Onları muhafaza için oraya kuvvet gönderdik, dediler. Zalimler, Memleketimizde istedikleri zulmü yapmak için her bahaneden istifade ediyorlar. Memleketimizde asayiş ya vardır veya yoktur ve meşru olan Hükümet Büyük Millet Meclisinin Hükümetidir. Memleketimizde yerlinin yabancının hayatını muhafaza etmek hakkını biz aittir. Bu hak bizimdir ve hiç bir millete vermeyiz ve her hangi bir millet, üniformasıyla bu hakkı benimsemek isterse bizim hakkımıza, hukuku istiklalimize tecavüz etmiş demektir. Yüce Meclisin prensibi de budur ve temsil ettiği istiklalin şartları da budur. Eğer biz istiklalin şartlarında zafiyet gösterirsek, davamızın kutsiyet ve meşruiyetinden esaslı bir surette kaybetmiş oluruz. Onun için Fransızlara anlaşma şartlarına dürüst bir surette riayet etmek lazım geldiğini izah ettik ve ahalimizi imhadan kurtardık. Silahla, deniz kuvvetinizle Memleketimizi işgale yeltendiniz, dedik. Ereğli işgaline karşı söyledikleri sebeplerden birinde deniyor ki işgalden dolayı mesuliyet oranın Fransız Kumandanına ait imiş. Meğer Fransız kumandan kendi başına bunu yapmış. Bizim hakikati anlamaktan aciz olduğumuz zannediyorlar. Tabi bu sebebe iltifat bile etmeyiz. Adana da anlaşma şartlarına uymak için ahalimizden çok fedakarlık istedik. Her gün telgraf başında gerek Müdafaayı Hukuk heyetinden ve gerek zulüm ve tecavüze uğrayan köylerin her birinden feryatlarına maruz 12

13 kaldık. Bizi öldürüyorlar, anlaşma şartlarına riayet etmiyorlar, diye. Biz de cevaben sabrediniz, söze riayet edelim diyorduk. Şimdi orada ateşkesin ihlal olunduğundan beri Memleketimizin kurtarılması için yeni bir ateşle faaliyete gelinmiştir. Resmi olarak arz ediyoruz ki doğrudan doğruya Adana ve Tarsus etrafında muharebeler vardır, Ateşkesin bozulmasından beri takriben on, on beş gün olduğu halde oradaki vaziyetin lehimize olarak geliştiğini hissetmekteyiz. 1 9 AĞUSTOS 1920: GİZLİ OTURUMDA TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN, CEPHELERE YAPTIĞI TEFTİŞ SEYAHATİNE DAİR BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 45.Birleşim, Gündem: 6/1) Temmuz Ayı ortalarında Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Batı ve Güney cephelerine inceleme gezisi yapacak olan on kişilik bir heyet seçilmişti. Bu Heyet Eskişehir, Bilecik, Afyonkarahisar ve Konya da incelemeler yaptıktan sonra Pozantı ya gelmiş ve burada tarihte Pozantı Kongresi adı verilen bir toplantı yapılmıştır. Dönüşte Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, Kütahya ya uğramışlardır. Mustafa Kemal Paşa burada yeni kurulan Kütahya Milli Alayı nı denetlemiştir. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Söz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinindir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Güneyde Adana cephesinde bulunan arkadaşların karargâhı Pozantı dır. Biz de Konya'dan sonra oraya gittik. Orada bulunan muhtelif Müdafaayı Hukuk heyetlerini Pozantı ya davet ettik. Onlarla askeri ve siyasi vaziyet hakkında fikir alışverişi yaptık. Askeri vaziyet Efendim, düşman Adana da, Tarsus ta, Mersin de bulunuyor. Buna karşı şu bizim Adana cephesi, Tarsus ve Mersin in kuzeyinde olmak üzere bir cephemiz vardır. Bu cephedeki kuvvetlerimiz faaliyette bulunuyor, bu kuvvetlerde de oldukça intizamlı. Malumunuz bu kuvvetler kendiliğinden meydana gelmiştir. Tabii birçok intizamsızlık görülmüştü ve oraya bir kumandan gönderildi. İntizam ve irtibat sağlandı. Bizim kuvvetlerimizle düşman kuvvetlerini mukayese etmek istedik. Ne yazık ki düşman kuvvetleri hakkında kati ve açık malûmat bulunmadık. Bu kuvvetlerin elinde bulunan silah ve cephaneyi oradaki ahali vermiştir. Diğer taraftan bugün Adana Vilayetini düşünecek olursak, Vilayetin bu kısmında idaremizin teşekkül etmediğini gördük. Valisi, mutasarrıfı, kaymakamı, adliyesi, polisi, jandarması yoktur. Hiçbir şeyi yoktur. Ben doğrusu ahaliye karşı biraz mahcup oldum, insanların kanlar dökerek düşmanların elinden kurtardıkları yerler elimizdedir. Bunu idare etmeyi unutmuşuz. Onun için derhal bir devlet idaresi 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (3 Temmuz 1920), 1.Dönem, c.1, s.52-74, 13

14 tesisi lâzım geldi. Bunun için vali ve kaymakamlar filan derhal tayin edilmek lüzumuna kani olduk ve orada hazır bulunanlardan Büyük Millet Meclisi Mebusu İsmail Safa Bey i vekâleten Vali tayin ettim, Hükümet kanalıyla Yüce Heyetinize arz olunup kati karar alınıncaya kadar vekâleten tayin ettim. Bu arkadaşımıza derhal Adana dan, şuradan buradan hükümet teşkilatı kurmasına dair emir verdim ve şimdilik Pozantı yı Adana ya merkez olmak üzere tesise lüzum gördüm. Mersin Livası kuruldu. Karaisalı Kazası diye halk kendi kendine idare etmeye başlamıştır. Mersin ve Tarsus kazalarını doğrudan doğruya Vilayete bağladık ve oralarda vekâleten vazife yapacak olan kişiyi vekil olmak üzere tayin ettik. Orada en çok şikayet ettikleri hal demiryolu civarında bulunan ahalinin korkması, ürkmesi ve hasat ile meşgul olamamasıdır. Ondan sonra Mersin, Tarsus ta bulunan Müdafaayı Milliye heyetleri vardır. Onları da malumunuz olan karara uyarak, oradaki kaymakamların emrine verdik ve bu heyetlerden ikişer üyeyi Pozantı ya davet ettik. Bundan sonra efendim, geriye döndük bütün yol boyunca oradan geçmekte olduğumuzu işiten halk gece gündüz toplanarak yanımıza geldiler, görüşüldü. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Adanalılar, Tarsuslular, Mersin'liler, o fedakar Osmanlılar, o Müslümanlar kimler tarafından idare olunuyor, Adana'nın ağaları tarafından mı? Hayır, hayır katiyen efendiler, kendileri de itiraf ettiler ve dediler ki biz şimdiye kadar para yardımında bulunmadık, köylere çıktık, aman zaman dedik. Un, buğday, koyun, aldık, Ordumuzu on dört aydan beri, hariçten hiç bir yardım görmeden, idare ettik ve düşmanla çarpışıyoruz dediler. Gönül isterdi ki Adana'nın falan zengini çıkarmışta bin lira vermiş, gönül isterdi ki Mersin'in falan zengini çıkmışta bin lira vermiş. O paralar da feda edilseydi acaba Adana şimdiye kadar melun Fransızların elinden kurtulmayacak mı idi? Başka ne diyeyim? Kalbimden çıkacak bir kaç sözüm var, fakat korkuyorum ki (söyle söyle, sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): İfadem yanlış anlaşılmasın, orduya lüzum yoktur demiyorum. Bu yapılmakla beraber, çete harbi yapacak yirmi, otuz kişilik müfrezelere ihtiyaç vardır ki bunları düşmanın arkalarına geçmek, düşmanı devamlı taciz etmek suretiyle birçok şeyler kazanırız. (gürültüler) Müsaade buyurun Efendim, siz gelir ne söyleyecekseniz söylersiniz. Bendeniz kendi kanaatimi söylüyorum. Biz bunun kendi Memleketimizde faydalarını gördük. Maraş ve Antep'te muntazam olmayan ve Kuva-yı Milliye denilen kuvvetler oradan Fransızları sürmüş ve uzaklaştırmışlardır. Onlar da inkar edilmesin. Aklıma geldi söylüyorum. Bu itibarla Milli Savunma Vekilinden rica ediyorum, Dünyanın bizden söz ettiği şekilde harp edecek bu muntazam olmayan teşkilata sıcak baksınlar, Efendim. YASİN BEY (Antep): Bendeniz bir vazifeden bahsetmek istiyorum. Ondan evvel Ali Şükrü Bey in Maraş ve Antep hakkındaki ifadesine cevap vereceğim. Evet, Maraş ve Antep halkı muntazam olmayan dedikleri kuvvetlerle memleketlerindeki düşmanı kovdular. Lakin o kuvvetlerin başında namuslu subay ve kumandan Kılıç 14

15 Ali Beyler, Sarı Mehmetler vardı Efendim. O subayların idaresi, kumandası sayesinde, intizam içinde düşmanı kovdular. Hilmi Bey kardeşimize de söylemişlerdi. Onların feda ettiği mal ve can malumunuzdur. Binaenaleyh Adana daha birçok kuvvete sahiptir. Yalnız bu çiftçi kardeşlerimizin topraklarını ekip biçemediklerini unutmayalım. Adana'nın kendi kuvvetini besleme ve giydirmede pek zengin komşuları olan Konya ve Kayseri'den şimdiye kadar esirgedikleri azami istifadeyi bekliyor ve istiyorlar. 1 (On altı gün sonra sonra 25 Eylül 1920 tarihindeki oturumda...) İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Adana Cephesinde Mersin, Tarsus, Adana, Ceyhan adeta mahsur bir halde bulunmaktadırlar. Adana dan Tarsus a veya Tarsus tan Mersin e gitmek, mühim bir askeri kıta ile yapılan bir iştir. Giderler, oraya bir kafile götürecekler, çarpışmalar olur, muhabereler olur. Ya istedikleri yere giderler yahut gidemezler. Girerlerse, mühim muvaffakiyet addolunur. Adana nın sahil ile Mersin ve Tarsus ile münasebeti pek müşkül bir hale geldiği İçin, karadan münasebet temin edilmeye çalışılıyor. Burada faaliyet ve taarruz ateşi bizim kıtalarımızda daha üstündür. Muntazam düşman kuvvetlerine karşı bu cephedeki halkın gösterdiği mukavemeti için söylenecek söz bulamıyorum. (alkışlar) Ceyhan ın kuzeyine, İskenderun civarına kadar hakim bulunuyoruz. Adana dan İskenderun a kadar bizim adımız ve bizim silahımızın daha kuvvetlidir. Konuşmama Antep mıntıkasındaki harekâtı arz ederek bitireceğim. Burada son bir buçuk ay zarfında pek mühim fedakarlıklar görülmüştür. Fransızlar Antep i bilhassa hedef alarak mühim kuvvetlerle ilerlediler. Bir aralık Antep i kuşatarak vaziyete tamamen hâkim oldular. İlerlediler ve bizim kıtalarımızı kuzeye attılar. Birçok müessif misallerini gördüğümüz ve Dünyanın her yerinde açık bir şehir için olması gereken neticeyi tahmin ettiler. Yani Antep i kuşattıktan sonra Şehrin teslim olacağını sandılar. Ama Antep kendi kendisini müdafaa etti. Biz de kuvvetler sevk ettik. Fransız kuşatmasını açtık. (alkışlar) Antep Şehri içindekilerle doğrudan doğruya temas kurduk. Antep civarında Amerikan mektepleri, kolejleri vardır. (lanet olsun, sesleri) Bu Amerikan okulları, bugün Fransızların üssü olmuştur. Bizim canımızı yakmak için ve halkımızı öldürmek için Amerikan mekteplerini askeri üs olarak kullanıyorlar. Buraları mektep değil, Memleketimiz içinde bire kale olarak inşa olunmuştur sanki. Bu üsleri kullanan Fransız kuvvetleri, Nizip e kadar ilerlediler ve etrafında bulunan köylere girdiler, köylerin etrafını sardılar, bıçaklarını çektiler, Fransız himayesini istediklerine dair halktan senet istediler. Muharebe ede, ede, dövüşe, dövüşe Antep e gelirler ve telsizlerle halkın kendilerini istediklerini ilan etmeye çalışırlar. Bundan sonra Antep teki şiddet ve faaliyet daha çok artmıştır. Bugün bildiğimiz muharebelerin en fedakar ve en şiddetli olanları Antep te cereyan etmektedir. Şehir ikiye ayrılmıştır. Şehir içinde barikatlar 1 TBMM Zabıt Ceridesi (9 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s , 15

16 yapılmıştır, Halk kendisini, Fransızlara ve onlarla bilerek veya bilmeyerek işbirliği yapan Ermenilere karşı müdafaa ediyor. Her gün şehre top atılıyor. Kadınlardan ve çocuklardan şehitler veriliyor. Çok üzülüyoruz, fakat böyle büyük bir kurtuluş davasında vatandaşlarımızın, bütün kadın ve çocukların hisse aldığını görerek yaşamak için ve bağımsız olarak yaşamak için azim sahibi olduğumuzu, daha kuvvetle ispat ettiğimizi zannediyoruz. Antep için Memleketimizde oraya büyük bir alaka gösterilmiyor. Bundan daha büyüğünü göstermek ve oradaki halkımızı maddeten ve manen yardım etmek hepimizin borcudur. Cepheler hakkında söyleyeceklerim bundan ibarettir. Mukavetimiz, davaya başladığımız zaman olduğu kadar kuvvetli ve ateşlidir. Anlatacaklarım bundan ibarettir arkadaşlar. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim, İsmet Beyefendi Hazretlerinin izahatı sırasında, Antep te Fransızların mektebinden bizlere ateş ettiklerini ifade ettiler. Bu vesile ile tarihe geçmesini daima arzu ettiğim bir hatırayı arz etmek isterim. Bundan bir kaç ay evvel Fransızlar Ereğli yi işgale teşebbüs ettiler. Oraya vardığımın ertesi günü birtakım hilelerle karaya çıktılar. Dördüncü günü yetmiş kadar kahraman, bunların 300 kadar, karada, siperler arasında bulunan askerleri üzerine ateş açtılar ve püskürttüler. Ramazan Bayramı sabahı defolup gittiler. İşgal ettikleri kısımda hastane bulunuyordu. Bu hastaneye gittik ve orada gördüğümüz manzara karşısında Gladstone un bir sözünü hatırladım. Melun adam vaktiyle diyordu ki zaten dedikten sonra geberdi gitti. Diyordu ki Türkleri karşımda gördükçe insan yaratıldığıma utanıyorum. Fransızların böyle yaptıklarını görüp de insan olduğuma ben de utanıyorum. REFİK BEY (Konya): Medeni denilen milletlerden daha çok medeniyiz. TUNALI HİLMİ BEY (Devamla): Sonra efendiler, liman fenerini orada bulundukları müddetçe söndürmüşler. Katiyen geceleri yaktırmıyorlardı ve hatta kullanılamaz hale getirmişler. Halbuki liman feneri insani bir meseledir. Hastaneye girince ne gördük, beyler? Ne kadar ilaç şişesi, masalar, defterler, camlar, çerçeveler varsa hepsi kırılmış. Hatta kudurgan ayaklarla yerde çiğnenmişti. Bu da bir şey değil Efendim, hastanenin iki odasından ikisini de, tamamen bizim askerimiz üzerine mitralyöz sıkmak için kullanmışlardır. Tarih kaydetsin. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (25 Eylül 1920), 1.Dönem, c.4, s , 16

17 27 EKİM 1920: GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN CEPHELERİN DURUMUNA DAİR BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 91.Birleşim, Gündem: 11/1) Garp Cephesi birlikleri ile Çerkez Ethem Bey in Kuva-yı Seyyare birliklerinin beraber düzenledikleri Gediz Taarruzu bir hafta önce başlamıştı. Taarruzun başlangıcında Yunan kuvvetleri geri püskürtülmüş ve Gediz kısa bir süreliğine kurtarılmıştı. Bu sırada Güney Cephesinde Fransızlarla ve Doğu Cephesinde de Ermenilerle mücadele olanca hızı ile devam ediyordu. Ayrıca iç isyanlar da tamamen bastırılmamıştı. İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Son hafta içinde Adana Cephesinde mühim bir imtihana maruz kaldık. Yaklaşık 10 Ekim den itibaren yeni kuvvetlerle takviye edilmiş düşman, Toprakkale den ta Mersin'e kadar bütün cephede, her yerde şiddetli taarruzlar yaptı. 11 Ekim de Toprakkale den ilerleyen düşman kıtaları, Ceyhan'a kadar muhtelif istikametlerden ilerlediler ve dört beş gün, gece gündüz, devam eden muharebelerden sonra tekrar eski yerlerine geri gönderildiler. Adana ve Tarsus istikametinde 15 Ekim de başlayan muharebe, 16 Ekim e kadar devam etti. 25 Ekim sabahı Gülek Boğazı istikametinde ilerlemiş olan düşman kıtalarının, her taraftan yapılan şiddetli taarruzlarımız üzerine tekrar Adana Ovasına geri çekildiler. (alkışlar) Bugün bir aylık harekâttan sonra düşman daha fazla sarsılmış bir vaziyettedir. Antep mıntıkasında müdafaasız olan Şehrimiz bombardıman edilmeye devam ediliyor. Fakat gün geçtikçe müstahkem bir kale gibi düşman taarruzları önlenmekte, düşman zayiata uğratılmakta, başarılarımız daha çok hissedilmektedir. 14 Ekim de topçu atışlarından sonra Şehrin bazı mahallerine iki defa hücum ettiler. İkisinde de kanlı bir surette püskürtüldüler. 15 ve 16 Ekim den beri bu cephe gerisinde bizi uzun müddetten beri meşgul eden Haçin'in alındığını biliyorsunuz. 20 Ekim de Antep in güneyinde bir düşman kafilesiyle mühim muharebe cereyan etti ve düşman getirmekte olduğu erzak ve cephanenin birçoğunu terk etmeye mecbur kaldı. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (27 Ekim 1920), 1.Dönem, c.5, s

18 8 ŞUBAT 1921: ANTEP İN ADININ GAZİANTEP OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDAKİ KANUN TASARISININ GÖRÜŞÜLMESİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 147.Birleşim, Gündem:4/1) On ay süren Fransız kuşatmasında Antep'e erzak ve cephane yardımı yapılamadı. Şehirde açlık ve susuzluk en üst seviye çıktı. Çaresiz kalan halk Fransa birliklerine teslim olma kararı verdi. Antep in ileri gelenleri Fransız kuvvetleri Komutanına geçici olarak teslim olacakları haberini gönderdiler. Fransız Komutan geçici ifadesini kabul etti. Hükümet, işgale on ay dayanan ve düşmana geçit vermeyen Antep e Gazilik unvanı verilmesi için Meclise bir kanun tasarısı verdi. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Antep Livası merkezi olan Antep Kasabası nın adının Gaziantep olarak değiştirilmesine dair Hükümetten gelen bir tezkere var. TBMM Başkanlığına Antep livası Merkezi olan Antep Kasabası adının Gaziantep olarak değiştirilmesine dair Vekiller Heyetinin 2 Şubat 1921 tarihindeki toplantısında kabul edilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisine takdim edilen Kanun Tasarısının kabulünü rica ederim, Efendim. 3 Şubat 1921 Vekilleri Heyeti Reisi ve Milli Savunma Vekili Fevzi MADDE 1. Antep livası Merkezi olan Antep Kasabası adı Gaziantep olarak değiştirilmiştir. MADDE 2. Bu kanunun yürürlülüğü İçişleri Vekâletine aittir. MADDE 3. Bu kanun yayınlandığı tarihte yürürlüğe girer. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Efendim, Hükümetten böyle bir karar geliyor. Mesele pek açıktır. Komisyona havalesi usuldendir. Fakat Yüce Heyetiniz arzu ederse şimdi karar verebiliriz. (şimdi müzakere edelim sesleri) Gündeme alınarak şimdi müzakeresini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. Birinci maddeyi okutuyorum. MADDE 1. Antep livası Merkezi olan Antep Kasabası adı Gaziantep olarak değiştirilmiştir. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Birinci Madde hakkında söz isteyen var mı? (hayır, sesleri) Birinci Maddeyi kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi. 18

19 MADDE 2. Bu kanunun yürürlülüğü İçişleri Vekâletine aittir. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): İkinci Maddeyi kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi. MADDE 3. Bu kanun yayınlandığı tarihte yürürlüğe girer. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Üçüncü Maddeyi kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edildi. Kanun Tasarısının tamamını oya koyuyorum. Kabul edenler lütfen el kaldırsın. Oybirliği ile kabul edildi. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Yalnız Antep değil, bütün Türkiye gazidir ŞUBAT 1921: GİZLİ OTURUMDA GAZİANTEP İN FRANSIZLAR TARAFINDAN İŞGALİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE VEKİLLER HEYETİ REİSİ FEVZİ PAŞA NIN AÇIKLAMALARI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 150.Birleşim, Gündem:2/1) Fransız kuvvetleri ilk defa 1 Nisan 1919 tarihinde Antep'i işgal etmişlerdi. Bunun üzerine Antep Kuva-yı Milliyesi bir ayaklanma başlatarak Kentin denetimini ele geçirdi ve Fransız askerlerini Antep'ten çıkardı. Bunun üzerine Fransa Suriye'den de getirdiği yeni kuvvetlerle Antep şehrini kuşattı. On ay süren kuşatmada Antep'e erzak ve cephane yardımı yapılamadı. Şehirde açlık ve susuzluk en üst seviye çıktı. Çaresiz kalan halk Fransa birliklerine teslim oldu. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Antep Mebusu Abdurrahman Lami Efendi nin mevzu ile alakalı bir önergesi var, okutuyorum. TBMM Başkanlığına Büyük üzüntü içinde haber aldım ki Gaziantep mücahitleri, eşrafı ve bazı ahalisi Maraş'a çekilmişlerdir. Antep müdafaa ve mücadelesinin kurucusu olan ve Gazi unvanının verilmesinde büyük bir hissesi bulunan Gaziantep Mebusu Kılıç Ali Beyefendinin, salahiyetli olarak biran evvel Maraş'a gönderilmesini Antepliler istirham etmektedirler. Bu teklifin yerine getirilmesi için müsaade buyrulmasını Yüce Heyetinizden rica ederim. Gaziantep Mebusu Abdurrahman Lami 1 TBMM Zabıt Ceridesi (8 Şubat 1921), 1.Dönem, c.8, s.132, 19

20 (hay hay sesleri) ZAMİR BEY (Adana): Efendim güzel şehrimiz Gaziantep, bugün ne yazık ki şehit olmuştur. Efendiler, o güzel şehrimizin halkı sekiz on aydan beri düşmana aslancasına göğüs gerdiler. Düşmanı daima perişan edip ezdiler. Nedense son zamanlarda düşman bütün kuvvetlerini Adana'dan çekip Antep e gönderdi. Bendeniz bunu arkadaşlarıma on beş gün evvel yazmıştım. Adana Cephesi bomboş denilecek derecededir. Biran evvel kuvvet gönderilerek emniyete alınmasını, şayet bu fırsatı kaçıracak olursak Adana'yı da kaçıracağımızı yazmıştım. Nedense bu kuvvet zamanında Adana'ya yetişmedi. Şayet yetişmiş olsaydı bu boş kalan cephelerde kuvvetimiz Adana'yı kurtarmış olacaktı. Öyle zannediyorum ki, boş kalan askerini Adana Cephesine gönderecektir ve orasının vaziyeti de zorlaşacaktır. Paşa Hazretlerinden rica ediyorum, istirham ediyorum, bunun için biran evvel alınması icap eden tedbirleri alsınlar. Çünkü mesele gayet mühim ve netice itibariyle vahim olacaktır. FEVZİ PAŞA (Vekiller Heyeti Reisi): Gaziantep in son vaziyeti hakkında gayet üzücü bazı haberler aldık. Fakat bu, Antep in kahramanlığına zerre kadar zarar vermeyeceği için arkadaşlarımın buyurdukları şehit sözünün tekrar etmemesini istiyorum. Bundan iki ay evvel Antep in vaziyeti hakkında açıklamalarda bulunmuştum. Bizim için önemini de arz etmiştim. Ondan sonra Fransızlar için Antep in önemi iki kat artmıştı. Çünkü Antep in müdafaası görüldükçe Suriye ahalisi ve çöl aşiretleri Fransızların bir gün Suriye'den sürülüp gideceklerine kanaat getirmekte ve bu şekilde Fransızların Suriye'deki emelleri daima güçlüğe uğratmakta idi. Bunun için biz Antep i ne kadar kurtarmak için uğraştık ise Fransızlar da elinde tutmak için o derece uğraşlardır. Ordumuz henüz yeni yeni kurulmaya başlamıştır. Bunun için sarf olunan emeklerin, ancak bundan bir buçuk ay içinde netice vermeye başladığı hepinizin malumudur. Antep, Adana, Elcezire gibi uzak cephelerde biraz daha zaman geçeceği tabiidir. Fransızların Suriye'de yerleşmek için ne gibi harekâta teşebbüs ettiklerinden biraz bahsetmek isterim. Sevr Antlaşması, Halep-Bağdat hattının güneyini, Musul'u ve kuzeyden mühim bir parçayı, Kürdistan'ın mühim bir kısmı bulunmak üzere İran hududuna olan kısmını Fransızlara vermişti. Fransızlar daima bu hattın güneyinde kendi hüküm ve nüfuzlarını tesise çalışmışlardır. Fırat nehrinin batısı ile deniz arasını, Antep Cephesi kapıyordu. Bu Antep Cephesi bunu kapamakla beraber, düşmanın doğrudan doğruya Fırat'tan Cerablus'u takip edip ilerlemesine mani oluyordu. Kuvvetlerimizle Maraş'taki Antep yolunu kapatıyoruz ve Fransızlar Antep i almadan bir hareket yapamıyorlardı. Fakat buradan doğrudan doğruya yapamadığı bir hareketi çölden yapmaya karar vermişlerdi. Bundan üç dört ay evvel Fransızlar Habur vadilerinde sakin olan aşiretlerin bazılarını elde etmeye çalıştılar ve bir kısmını da elde etmeye muvaffak oldular. Daha ileriye vardılar, Musul'da Nasturilerden Ağa Patros vardır ki bu İngilizlerin adamıdır. Bu adamın yardımlarıyla bu mıntıkada kandırdıkları ahali ile top ve tüfek teşkilatlarıyla elde etmek plânını takip et tikleri gibi, bir taraftan da Antep i sıkıştırıyorlardı. Buna karşı 20

21 biz hem bu Elcezire Cephesini bu gibi tesirlerden kurtarmak, hem de Antep i kurtarmak mecburiyetinde idi. Antep gerçi bir kale değil, fakat oranın kahraman ahalisi orasını müstahkem bir kale gibi kahramanca müdafaa ediyorlardı. Böyle mühim bir yerin kurtarılması üç suretle mümkündür. Düşmanı bir harp meydanında bozguna uğratmak, bazı taarruzlar ederek cephede mümkün olan yerlerde kuvvetini azaltıp ondan sonra taarruz etmek, bu da mümkün olmazsa üçüncüsü burayı tecrit etmektir. Biz bu üç yola da başvurduk. Ancak düşman da arz ettiğim gibi buranın ehemmiyetini tamamıyla takdir ettiği için, kuvvet getiriyordu. Malumunuz Fransa'nın Kilikya'da ve Suriye'de bulundurdukları kuvvet, kendi ifadelerine göre, yetmiş bin civarındadır. Bundan başka Ermenilerden istifade ediyorlar, Lübnanlılardan istifade ediyorlar, Asurîlerden istifade ediyorlar, bunlardan jandarma teşkilâtı yapıyorlar. Bizim buraya tahsis edeceğimiz kuvvet, Fransızları sahra muharebesinde mağlup etmek ve Suriye'de daima tehdit altında bulundurmaktı. ABDURRAHMAN LAMİ EFENDİ (Gaziantep): Daha sonra Antep Cephesinde böyle bir askeri vaziyet karşısında bulunmayacağımız ne malum? FEVZİ PAŞA (Devamla): Arz edeceğim efendim, şimdi bu kuvvetleri saha harbinde mağlup edebilmek için oraya ne kadar kuvvet sevk ettikse Fransızlar da tam zamanında bunlara karşı daha fazla kuvvet yetiştirdiler. Bundan üç ay evvel son gayretle Fransız kuvvetlerini ağır toplarımızla tahrip ederek bunları geri atacak kuvvet hazırladık. Fakat o vakit bunlar ellerinde bulundurdukları kuvvetleri gerek karadan ve gerek denizden sevk ederek harp meydanına yetiştirdiler. Akçakoyunlu ile Antep arasında meydana gelen muharebede, onların çok sayıdaki kuvvetleri karşısında ve bizim askerlerimize cephane ikmal edilememesinden dolayı çekilmeye mecbur olduk. Bunun üzerine ikinci plana geçtik. Yani düşmanın kuvvetlerini Antep önlerinde mağlup edemeyeceğimiz anlaşıldıktan sonra, bunların kuvvetlerini dağıtmak için, Halep'in doğu ve güneyine doğru sokulduk. Diğer taraftan bir akıncı kolu ile Suriye ihtilalcı kuvvetleriyle birleşerek Hama hizalarına kadar vardı ye orada Ümraniye'de ve Mesip dağlarında Fransızlara karşı daima mukavemet eden şeyhlerin kuvvetine yeni bir kuvvetle takviye ettik. Fransızlar bu şekilde gerilerinin tehdit olunduğunu gördüklerinden, kuvvetlerini çektiler. İkinci defa olarak zayıf düştüklerini zannettiğimiz Antep e hücum ettik. Fakat efendiler, Antep en zayıf düştüğü zaman orada üç yüz mitralyöz vardı ve şehrin etrafında mühim tepeleri tahkim ederek tel örgüleriyle sarmışlardı. Fakat kuvvetlerimiz layığı ile talim etmedikleri için şüphesiz tel örgülerini bozup içeri giremiyorlardı. Orada top, mitralyöz ateşleri muvaffakiyetimize mani oluyordu. Bunun üzerine Deyrizor'da birleşmiş olan Fransızları oradan atmak için Elcezire'deki kuvvetlerin mühim bir kısmını alarak Antep teki kuvvetlerimizi takviye ettik. Bu kuvvetler orada Fransızlarla bir muharebe yaptı. Fakat diğer kuvvetler, gene bizim tarafımızda yer alan aşiret kuvvetleriyle o cepheyi mümkün mertebe takviye ve Fransız propagandasını kısmen mani olmaya muvaffak olduk. Bu şekilde Elcezire'deki kuvvetlerin bir kısmı 21

22 da batıya alındı. Bu kuvvetlerin bir kısmı da Midyat taraflarında, Garzan taraflarında bulunan bazı eşkıya ile meşgul oluyordu. Görülüyor ki Antep e civar yerlerden kuvvetler yetiştirmek ve aynı zamanda muhtelif cephelerde düşmanla uğraştığımız halde, emin olunuz ki bu yetişen kuvvetleri muharebeye sevk edecek zaman kazanılmış olsaydı, ümit ederdik ki Antep i kurtarabilecektik. Fakat Antep bir kale değildir ki mahzenlerinde erzak bulunabilsin. Birçok erzaka ihtiyaç vardı. Ellerinde ne kadar erzak varsa bunları yediler, bitirdiler. Arz ettiğim tel örgülerin aralarından askerleri geceleyin sırtında kaçıracağı pek az erzak ile geçinmek mümkün olmadığı gibi, şehrin civarında fıstık ziraatı yapılan bir kalenin son günlerini andıran bu hal devam edemezdi. Bunun için son tedbire müracaat ettik. Düşmanı zor vaziyete sokalım dedik. Düşmanı mahsur bir hale sokmak için onun erzak kollarını vurmak ve onu cephanesiz ve erzaksız bırakmak lazım idi. Akçekoyunlu ve Antep arasında bine yakın develik bir kervan vardı. Daima muhafız ile gelip gidiyordu. Kuvvetlerimiz bunun üzerine İkizkuyu civarında taarruz ederek düşman da ve biz de bir hayli zayiat verdik. Fakat düşman daha çok zayiat verdikten sonra bu yolu terk etmeye mecbur kaldı. Üç haftadır buradan bir kafile gelip geçmiyordu. Hatta bu taarruzun tesiriyle Akçekoyunlu'yu da tahliyeye mecbur oldu. İkinci yol Antep in Kilis üzerinden büyük şose bulunduğu için köprülerini tahrip ettik ve buraya gelen kuvvetlerin tehdit etmek üzere kuvvetler ikmal ettik. Bir kaç defa Fransızlara taarruz yaptık. Birincisinde ihtiyat kuvvetleri çıktı, muhasara yarılamadı. İkincisinde siperlerin bir kısmı yarıldı, içeride mahsur kalanlarla birleşildi ve bunların bir kısmı dışarı çıktı. Üçüncüde, gene bir kısım yarıldı gene bir kısmı dışarı alındı. Fakat bu yarıldıktan sonra orada durmak mümkün olmuyordu. Çünkü karşı taarruzlar bizi zayiata uğratıyordu. Orada tutunabilmek için ancak Elcezire'den getirteceğimiz kuvvetlere ihtiyaç vardı. Fakat düşman bu tehlikeyi anladığı için kendisi de Suriye'den yeni kuvvetler getirtti. Fransızlar Kilis te kuvvetlerini topladıktan sonra kuvvetimiz üzerine taarruz etti. Bu kuvvet geri çekildi. Çünkü düşman kuvvetli idi. Bundan sonra Antep e gelmeye başladılar. Antep in vaziyeti artık son derecede kötüleşti. Ya oradaki müdafaa bu kuvvet geldikten sonra büsbütün baskı altında kalacak veya esir düşecek veya dışarı çıkacak idi. Erzak tedariki imkânı kalmamıştı. Verilen talimatta, eğer iaşe imkânı varsa bizim bir iki haftaya kadar kuvvetlerimiz gelecek, kati tertibat yapılacak denilmişti. Aynı zamanda Antep te top ve tüfek sesleri işitiliyordu. Bir Doktor isminde birisini söylüyorlardı. Antep in onun vasıtasıyla Fransızlara teslim olduğunu söylüyorlardı. Fransızların burada ne yaptıklarını katiyen bilmiyoruz. Fakat bilinen bir şey varsa, propaganda mahiyetinde saydığımız iyi muamele ettikleri, şöyle yaptıkları, böyle yaptıkları yolunda ahaliyi teskin edecek bazı beyanatları var. Fakat biz bunu hakikat saymıyoruz. Şimdi Efendim, Antep ahalisinin yaptıkları vazife, tarihte emsali olmayan bir kahramanlıktır. Buna şüphe yoktur. Acaba harici kuvvetler, vazifelerini yapmışlar mıdır? Çünkü Fransızlara baskı, bizim lehimizde Sevr Antlaşmasında bir yardımda bulunmak hususundaki Suriyelilerin Fransızlara yaptıkları baskı kendi aleyhlerinde galeyandan ibarettir. Bu da bizim harici kuvvetlerimizin Fransızların arkasında daimi faal olmasından 22

23 ileri gelmiştir. Adana Mebusu Zamir Bey böyle bir telgraf çekmişti. Güney Cephesine yazdım ve orada bazı tertibat almak üzere bulunuyorduk. Hatta bazı kuvvetlerimiz ovaya inerek demiryolunu tahrip ettiğini yazmıştı. Ancak bunlardan daha önemli olanı Yunanlıların yeni birtakım kuvvetlerle Afyon ve Bursa taraflarına birçok sevkiyat yaptıklarına dair haberler alıyorduk. Mutlaka tedbir almak lazım geliyordu. Bunun için bütün kuvvetlerimizi düşmanın yapacağı manevraya karşılık verecek şekilde hazırlamak mecburiyetinde kaldık. Şüphesiz ki Adana cephesinde büyük bir faaliyet yapamazdık. Bundan sonra ne yapacağımıza dair Abdurrahman Efendi nin sorusuna cevap vermek isterim. Bir kale düştüğü vakit büyük bir boşluk meydana gelir. Bu boşluk askeri harekât üzerine fena bir tesir icra eder. Fakat arz ettiğim gibi Antep bir kale değildir. Sırf ahalinin hamiyet ve fedakârlığına dayanarak müdafaa edilen açık bir şehir idi. Buradaki kuvvetlerin mühim bir kısmı kumandanlarıyla beraber dışarıya çıkmıştır. Kalanlar yaşlı, çocuk ve kadınlardır. Bu sebeple biz maddi bir kuvvet kaybetmedik. Fakat manevi zararımız vardır. Çünkü Suriye'de yapmakta olduğumuz tesir azalmıştır. Fransızların yegâne arzusu, bu kanaati kendi lehlerine çevirmektir. Bizim için en büyük ehemmiyeti olan ise buranın düşmesi ile o civar ahalisinin manevi kuvvetleri kırılmıştır. Bu kadar uğraştık, Fransızları atamadık, denilmektedir. En büyük korkumuz budur. Buna karşı kuvvetlerimiz yetiştiği gibi, eldeki kuvvetler de zarara uğramamış Maraş ile Antep arasında bulunuyorlar. Ahalinin bu manevi yılgınlığına mani olunacaktır şüphesiz. Ancak ahalinin itimadı olan bazı kimselerin oraya gitmesi lazımdır. Kılıç Ali Bey hemen buradan oraya hareket ederse çok iyi olur ve az zamanda kuvvetler geldikten sonra evvelce yaptığımız gibi Fransızların arkasından baskı kurarız. Fransızlara bu defa iki taraftan daha şiddetli taarruz ederiz. NUSRET EFENDİ (Erzurum): Efendim, harp hissiyat ile değil fazla hesap ile fen ile yapılır. Binaenaleyh Antep ahalisi kahramanca müdafaa yapıyor iken, niçin Fransızların arkasında akıncı kuvvetler gönderilmedi? FEVZİ PAŞA (Devamla): Tertibat alınmıştır. İşte onu arz ettim. NUSRET EFENDİ (Erzurum): Nerede müdafaa vardır? Siperler filan var mıdır? FEVZİ PAŞA (Devamla): Malumunuz büyük ovalarda bunlar yapılamaz. Boğazlarda, geçitlerde, asıl müdafaa hatları düşmanın geçebilecekleri mahallerde olur. Birecik'te Cerablus köprüsü tahrip edilmiştir. Mamafih askerlikte düşmanın nereden geleceği anlaşılırsa bütün kuvvetle oraya yüklenilir. Eğer düşman çoksa müdafaa edilir. Az ise taarruza geçilir. Bu tertibat düşünülmüştür. Başka soru var mı Efendim? ABDURRAHMAN LAMİ EFENDİ (Gaziantep): Antep ahalisinin manevi kuvvetini yükseltmek lâzımdır. Bugün Maraş'la Antep arasında iki bin haneli köyler vardır. Bunlar son zamanlarda çetelik, Kuva-yı Milliye lağvından sonra... Hâlbuki bunların cesaretlerini artıran muhterem arkadaşımız Kılıç Ali Bey dir. Kılıç Ali Bey Mustafa 23

24 Kemal Paşa tarafından Sivas'tan Maraş'a gelmiş, Maraş'ın imdadına yetişmiştir. Onun üzerine Antepliler Kılıç Ali Bey e gönülden bağlanmışlardır. Sonra efendiler, Kılıç Ali Bey Pazarcık'tan altı bin kuvvet aldı. O zaman daha fazla kuvvet yoktu. Bu altı bin mücahidi Antep ahalisi kendi kesesinden dört ay besledi. Hiç hükümetten para istemediler. Kendi keselerinden askere baklava yedirmek şartıyla beslediler. Bütün Antepliler Kılıç Ali Bey e bağlı idi. Orada Kılıç Ali Bey demiyorlardı, Kılıç Ali Paşa derlerdi. Kadınların bile manevi kuvvetleri yükselmişti. Antep te muharebe en şiddetli bir devreye geldiği vakit, Kılıç Ali Bey oradan gitti. Onun yerine başka bir kumandan geldi. Kılıç Ali Bey in oradan gitmesi sanki bir ordunun gitmesi gibi oldu. Ahalinin maneviyatı kırıldı. Son zamanlarda Antep mühim bir harp safhası geçirmiştir. Antep e yardım edildi, edilmedi meselesini söylemiyorum. Yalnız bu geçici işgal ilahi kaza ve kader ile olmuştur. Geçici olarak esir olmuş olan Antep in evladı gene oradadır. Gene Antep i müdafaa edeceklerdir. Fevzi Paşa Hazretleri manevi kuvvetleri azalmasın dediler. Onun için, kendilerine lazım gelen teçhizatı vermek lazımdır. Bendeniz çok üzgünüm, evler yanmış, servetin hepsi mahvolmuştur. Bütün orada olan akrabamın hayatından bir haber yoktur. Fransızlar oraya girdikten sonra onlara ne şekilde muamele yapıldı? Antep müdafaasında bir kaç kahramanın büyük tesiri vardır, derim. Bunların birincisi Kılıç Ali Bey arkadaşımızdır. İkincisi, Hocazade Ferit Bey isminde bir kişi olup öteden beri Kuva-yı Milliye'yi kurmakla uğraşan ve beş bin lira para veren adamdır. Onun için efendim Antep ahalisi kaldıkça korkmam ve inşallah gene Antep ahalisi Antep i kurtaracak ve Antep bizim olacaktır. Çünkü gene o ahali oradadır. Kahramanlıklarını gene göstereceklerdir. Burada iki şehrin vaziyeti de tehlikededir, biri Maraş, diğeri Urfa. Bundan sonra düşman ya Maraş'a gidecek, ya Urfa'ya. Şimdi, eğer milli kuvvetlerle bunun önüne geçilmezse, nizami kuvvetlerle bunun önüne geçemezler. Bendeniz Yüce Meclisten bir şey talep ediyorum. Aman diyorlar, bize Kılıç Ali Beyi gönderin, salahiyeti ile. Mutlak ve mutlak vatan fedaisi olarak beş bin, on bin kuvvet toplanacaktır. Hiç olmazsa düşmandan beş, on köy kurtarır isek faydalı olur. Efendiler rica ederim Kılıç Ali Bey e izin veriniz. İHSAN BEY (Cebelibereket): Efendim, Paşa Hazretlerinin bütün ifadelerinden hiçbirini tenkit etmeyeceğim. Halimiz malumdur. Yalnız benim için en mühim bir mesele vardır. Malum ya muharebeyi yapan, komutandır. Orada ahalinin Kılıç Ali Bey i bize gönderin demesinden oradaki kumandanın, ahalinin memnuniyetini gösterememiş bir adam olduğu anlaşılıyor. Ali Bey i istemeleri, oradaki kuvvetleri istemediklerinden değildir. Kılıç Ali Bey in oraya gitmesini ben kendi şahsım adına isterim. Kılıç Ali Bey kumandan olarak oraya gitmeli yahut bu iş olmaz demek doğru değildir. Büyük bir talihsizlik olmak üzere bugün Antep in düşmesini duymakla üzgünüz. Fevzi Paşa Hazretlerinin dediği gibi müdafaa ediniz denmiş ve bunlar da müdafaanın yüksek mertebesini yapmışlardır. Müdafaa ediniz, mücadeleye devam ediniz emrini veren karargâh, mademki bir kuvvet gönderemeyecek, bu kahraman milleti bu kalenin içinde niçin ezdiriyordu? Paşa 24

25 Hazretleri buyurdular ki Antep i Türkler müdafaa ettikçe bizim lehimize, Fransızların aleyhine galeyan pek büyüktür. Antep in Müslümanlar tarafından müdafaasını gördükçe Araplar silâha sarılıyorlar, Fransızlara isyan ediyorlar. Bu da bizim için bir müdafaa teşkil ediyor. Demek ki Antep in düşmesi ile Arapların maneviyatı bozuldu ve Suriye'de Fransızlara karşı olan mukavemet de azaldı. Buna meydan vermekteki hikmeti anlamıyorum. Efendiler, Paşa Hazretleri müddetimiz pek azdır dediler. İki, üç senedir diye senet mi aldınız ki on aya pek azdır ve henüz bir ordu teşkil edemiyoruz, diyorsunuz? Düşman orduları her taraftan bizi tehdit etmekteler. Nakliyat işleri hiçbir şekilde muntazam değildir, biliyorum. Paşa Hazretleri fevkalade çalışıyorlar. İmanları çok kuvvetlidir. Fakat efendiler bu işlerin yoluna girmemesi, herkesin vazifelerini ifa edememeleri sebebiyledir. Emir vermek iş değildir efendiler. Biz emir verdik demekle mesuliyetten hiçbir kimsenin kendisini kurtaracağına kani değilim. Asker istediler, evlatlarımızı mı verdik, ne istediler de vermedik? Buna karşılık bugün Antep düşüyor. Yarın başka bir yer düşecektir. Kendilerinin ruh ve zihniyetinde adamlar bulsunlar. Nakliye vasıtaları hususunu da bir intizama soksunlar. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim, bu konuşmaların aleni celsede tekrar edilmesini rica ederim. Bu vesile ile iki vazife ifa edilmiş olur. Birincisi Antep hakkında icap eden takdir gösterilmiş olur, diğeri de bu vesile ile diğer dindaş vatandaşlarımıza bir ibret dersi olur. Kılıç Ali Bey evvelce niçin getirildi? O kadar uzağa gitmeyelim. Bu hadise husule gelmezden evvel niçin göndermedik? Binaenaleyh arkadaşlar, benim bir teklifim var. Bunun kabulü hepimize düşen bir vazifedir. Tarih tekerrürden ibarettir, deniyor. Zaferlerimiz tekerrür etmişse son üç asırdan beri de zafersizliklerimiz, küçüklüklerimiz devam edip gidiyor. Bendeniz burada yoktum. Bursa düştü deniliyor. Meclis bir galeyana geliyor. Bilhassa Milli Savunma Komisyonundaki arkadaşlarımız harp meselelerini enine boyuna tetkik etsinler. İstirhamım bundan ibarettir. Biliyorsunuz sulh meselesi karşısında bulunuyoruz. MAZHAR MÜFİT BEY (Hakkâri): Efendiler, Gaziantep şehit değil, yaralıdır. Her muharebede kahramanlardan birinin aldığı yarayı almıştır. Bu yarayı tedavi etmek lazımdır. Ahali, Kılıç Ali Bey gelirse maneviyatımız yükselecek, teşkilat yapacağız diyor ve binaenaleyh Kılıç Ali Bey in gelmesine büyük bir arzu gösteriyorsa gitmelidir. Acaba Antep hangi askeri mıntıka dâhilinde bulunuyor? FEVZİ PAŞA (Milli Savunma Vekili): İkinci Kolordu mıntıkasındadır. MAZHAR MÜFİT BEY (Devamla): Paşanın buyurduklarını, şurada bir hesap tuttum, oldukça bir kuvvet oldu. Acaba bu kuvvet Antep e sevk olunmuş da Antep kahramanlarıyla birleşerek düşmanla çarpışmış mı? Bendeniz Antep in kurtarılacağına, Cenabı Hakkın yardımıyla, eminim. Fakat Antep in düşmesinin sebebini de anlamak isterim. Eğer orada asker var idiyse, bu askerin başında bulunmuş olan bir kumandan var idiyse, bu kumandan vazifesini yapmış mıdır? Paşa Hazretleri derse ki orada bulunan kumandan vazifesini yapmıştır. Pekâlâ, 25

26 bunun mesulü olan Milli Savunma Vekilinden bu sözü dinlemek isterim. Bize desinler ki orada askeriye vazifesini yapmıştır. Amma mağlup olur, teslim olur, o başka. Fakat niçin mesul aramıyoruz, niçin kaza ve kadere yüklüyoruz? Bizim tedbirimizde hiç kusur yok mudur? Mesela bendeniz asker olmadığım halde bazı kusurlar görüyorum. Paşa Hazretleri buyurdular ki Antep in ehemmiyeti iki kat arttı, Fransızlar için. Çünkü Antep i kaybettiğimiz dakikada, oradaki müdafaamız mahvolduğu dakikada, Arabistan'daki harekâtımız zaafa uğrar, buyurdular. Demek ki Antep in hakikaten bir ehemmiyeti varmış. Hiç olmazsa Maraş cephesinden mi, Elcezire cephesinden mi, Adana cephesinden mi, nereden ise yardım edilmeli idi. Hep yolda, yolda... Ben öyle zannediyorum ki buranın ehemmiyetini, Paşa Hazretleri bugün değil, bundan altı ay evvel takdir buyurmuşlardır. Buranın ehemmiyetini bundan çok evvel takdir buyurduklarına eminim. Vallahi arkadaşlar, bendeniz bunu Pilevne'ye benzettim, Gazi Osman Paşa ya benzetiyorum. Dayan, dayan... Fakat ne yardım var, ne asker var. Buradan ha gönderiyoruz, geliyor diye aldattık. Sonra diyorlar ki belki ahalinin maneviyatı kırılır, elbette kırılır Paşam. Çünkü Vatanını müdafaa et, biz arkandayız denir de bir yardım görmezse, elbette maneviyat kırılır. Çünkü ne Millet Meclisinin, ne Hükümetin bir yardımını görmediler. Buna misal mi istersiniz. İşte Kılıç Ali Beyi istiyorlar. Misal budur. Demek ki bizden ümidi kesiyorlar, Kılıç Ali Bey i istiyorlar. Öyle ise Kılıç Ali Bey kardeşim, haydi birader, gene o vazife seni bekliyor. Git, Allah yolunu açık eylesin, Allah muvaffak etsin. RÜŞTÜ BEY (Ergani): Antep in uğramış olduğu bu felaket bendenizde de arkadaşlarım gibi çok tesir etti. Yalnız arz edeceğim bir nokta var, Paşa Hazretleri eğer Antep e asker sevk ediyorsa bendeniz de oradaki aşiretlerle iştirak etmek üzere şimdiden gitmek isterim. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): On ay evvel Hükümet burada teşekkül etti. Hatta propagandaların ilk kurbanı Bursa olmuştu. Açık Vatanın her tarafında propaganda vardı. Meclis Millete meşruiyetini anlatmak için çok zorluk çekti. Propaganda şu idi, askerlik yoktur, silâhınızı terk ediniz. Artık ölmeyin diyorlardı. İşte bu zorluklar içerisinde idi ki biz Ordu çekirdeğini yapmıştık. Biz Memlekette galip düşmanlara karşı kahramanca bir Ordu kurmaya başladık. Başlangıçta iken en iyi tanıdığımız kişi isyan ederek Hükümetin başına engel, bela oldu. Antep in düştüğünü görmekle ümitsiz olmayalım. Biz diğer memleketlerimizin de düştüğünü gördük. Erzurum düşerken Rusları görüyor, artık bir daha bu memleketi göremeyeceğim diye teessüf ediyordum. Bana diyorlardı ki ümitsiz olma, gene görürsün. Fakat efendiler, az zaman içinde öncü olarak bu Erzurum a girmeye muvaffak olduk. İnşallah Antep e de gene bu şekilde gireceğiz. (inşallah sesleri) Hükümeti tenkitten ziyade teşvik edelim. Daha çok üzüleceğimiz bu gibi şeylere meydan vermemek için çalışalım. Tenkitten çok, Hükümeti takviye edelim. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Buyurun Paşa Hazretleri. 26

27 FEVZİ PAŞA (Milli Savunma Vekili): Biraz önce Ordunun yeni teşekkül ettiğini arz etmiştim. On aydan beri Hükümetin istikrarı ile uğraşıyoruz. Bundan üç ay evvel Hükümetimiz istikrar bulmamıştı. Hükümetimiz uyanık davranmasa idi Meclis dağılacaktı. Efendim, ben burada altı ay uğraştım. Burada kuvvet teşkil ediyordum. Kuvvetimiz biraz artınca istikrara ulaştık. Yoksa silahımızı alırlardı, kuvvetimizi alırlardı, bizi parçalarlardı. Sonra Efendim, biz bugün Avrupa nın en kuvvetli devletleriyle çarpışıyoruz ve dört taraftan hücuma maruz bulunuyoruz. Bendeniz Milli Savunma Vekâletini kabul ettiğim zaman, Milletimin varlığını müdafaa etmek hususundaki azmine güvendim. Efendiler Antep bundan altı ay evvel düşüyordu. Oraya gönderdiğimiz kuvvetler, silah ve cephane sayesinde kurtulmuştur. Buyurdular ki bir yeri müdafaa et emri verildikten sonra oraya icap eden kuvvetler gönderilir. Dünya Harbinde müdafaa edilen kaleler patır patır düştüler. Hâlbuki Antep açık şehir olduğu halde, düşman burada aciz kaldı. Fransızlar aciz vaziyete düşmüşlerse o da şehir dışındaki kuvvetlerin yapmış olduğu tesirdendir. Nakliyat işleri muntazam değildir buyurdular. Nakliyat işleri şüphesiz büyük masrafları gerektirir. Şimdiye kadar bizim yaptığımız nakliyatta bir intizamsızlık görmedim. Hatta diyebilirim ki Yunan taarruzundan sonra bütün cephaneyi düşmana bırakmışlardı. Yeniden yetiştirdik. Evet, biz de biliyoruz, hepimiz biliyoruz ki tüfek başına şu kadar, top başına şu kadar cephane ile harbe girmek lâzım gelir. Biz muharebeye girdiğimiz vakit bazı yerlerde cephanemiz azdı. Fakat oralara zamanında cephane yetiştirdik. Topumuz noksandı, top da yetiştirdik. Biz tertibatımızı, sevkiyatımızı yapıyorduk. Bir felaket karşısında bulunduğumuz zaman o felaketi bizim düşünerek yaptığımız şeyler karşılıyordu. Demek ki sevkiyat ve nakliyatımız pek muntazam olmasa idi bu mühim zamanlarda top, tüfek bulamazdık. Dünya Harbinde Erzurum düştü, diğer cepheler düştü. O büyük ve milyonlarca sarf ettiğimiz o harpte niçin buraları düştü? O zamanki sebepler şimdi de aynıdır, nakliye vasıtalarının eksikliği, düşmanın çokluğu. Fakat Erzurum düştüğü zaman ben Kolordumla yetiştim. Düşman bir taraftan Trabzon'a geliyordu ve ben Kolordumun başında olduğum halde yetiştim, düşmanı durdurduk. Anadolu yu yıkılmaktan kurtardık. Eğer böyle olmasa idi Anadolu yıkılmış, Çarlık Rusyası yıkılmamış olurdu. Bir de Antep e giden kuvvet ahali buna ehemmiyet atfeder ve maneviyatları düzelir. Düşman kollarını sallayarak yürüyor. Erzurum'a giren kuvvet orayı tahkim ile uğraşıyordu. Hiçbir kumandan başında her bir ufak teferruata kadar harp vaziyetini hesap edemez. Harp planları yapıldıktan sonra değişecek vaziyete göre düşünülür. Onun için Kılıç Ali Beyin oraya gitmesi ahalinin maneviyatını düzeltme içindir. Ahalinin bir şahsa olan emniyeti, maneviyatları üzerinde büyük tesir yapar. Kendileri oraya gittikleri takdirde büyük tesiri olacaktır Fakat ben kendileriyle görüştüm, o sıralarda bazı maniler vardı. Şimdi gitmesi uygun olur. Kendileri de arzu ediyorlar. Bunda fayda çoktur. Askeriye ayrıdır, Kuva-yı Milliye ayrıdır. Kuva-yı Milliye akıncı kolları halinde düşmanın gerisinde daima gerilla harbi yaparak düşmanı zayıflatır. Çünkü bir yere gelip konduğu zaman hemen tahkimat yapamaz. Kuvvetlerinin tehdit altına alındığını görürse geriye çok kuvvet ayırır. İleride yapacağı taarruz az olur. 27

28 Bunun için orada akıncı kollarına ehemmiyet verdik. Gerek mahalli ve gerek Suriye kuvvetlerinden istifadeye çalıştık. Kılıç Ali Bey in oraya gitmesi münasiptir. Şüphesiz emir ve kumanda oradaki İkinci Kolorduya aittir. İhsan Bey bir şey buyurdular. Altmış bin kadar hazır bir orduyu tutabilmek için hazırlık yapılmış mıdır, dediler. Bu Efendim, arz ettiğim gibi böyle bir ihtimale göre her türlü hazırlık yapılır. Fakat bugün bendeniz Hakkın yardımıyla diyebilirim ki Yunanlıların taarruzlarını tutabilecek tertibatı alıyoruz ve bu tertibatımız ancak Millette gördüğümüz mukavemet hissinden ileri geliyor. Milletin mukavemet hissi yükseldikçe, ordular muntazam oldukça, mukavemet artar. Antep te Elhamdülillah bu hali gördük. Önüne geçildiği takdirde milletin kahramanlık göstereceği muhakkaktır. Mazhar Müfit Bey arkadaşımız buyurdular ki Antep in düşmesinin sebebi nedir? Efendim bu Genel Kurmay a takdim olunur, orası bunu askerlik bakımından tetkik eder. Böyle bir rapor oradan tertip olunur. Henüz gelmemiştir. Sonra efendiler gene Mazhar Müfit Bey buyurdular ki böyle asker gönderilmiş, yetişilememiş. Söylediklerim anlaşılamamıştır. Asker yetişmiştir, daha evvel yetişmiştir. Düşman askerinin daha toplu bulunması ve istihbarat şebekesinin bilhassa tayyare ile yaptığı keşiflerle hakiki vaziyeti meydana çıkarmasından ileri geliyor ve biz oraya oradaki kuvveti ezecek kuvvet getirdikçe o da getirtiyor. Ben öyle zannediyorum ki azami şekilde fedakârlık yapılmıştır. Ancak bazı arkadaşların dedikleri gibi oraya Kuva-yı Milliye göndermek mümkün değil midir? Ordu kuvvetleri gene ahaliden çıkmış kuvvetlerdir. Ancak bunlar emir ve kumandaya bağlı kuvvetlerdir. Eskiden Kuva-yı Milliye taburları yok mu idi? Adı vardı, aralarında irtibatı yoktu. Bunlar çok para alıyor, serbestler, emir ve kumandaya tabi tutulmuyor, filan ediyor. Bu vaziyetleri düzeltmek gerekiyordu. Bu da kolay bir şey değildir. Beş on günde bu yapılamaz. Muntazam talim ister. Son olarak şunu arz edeyim ki efendiler, memleketin istilaya maruz kalan yerlerini kurtarmak için çok fedakârlık, ne yapılmak lazım gelirse yaptım. Bir tarafı açarak diğer tarafı kapayıp iş yapmak ve düşmanın oradan gelmek ihtimaline karşı her tarafı kapamak mecburiyetindeyim. İcabında cüretkâr kararlar alınmış ve yapılmıştır. Buna emin olabilirsiniz. Hatalarımız olur, kusurlarımız olur, emin olunuz ki ben elime geçen subayların en iyisini kullanıyorum. Zaman olmuştur ki efendiler, ben çok kötü vaziyet karşısında kalmışım ve gece gündüz onlarla çalışmışızdır. Rüştü Bey arkadaşımız gayet iyi teklifte bulundular. Teşekkür ederiz. Kendileri giderler, oradan aldıkları kuvvetlerle bu akıncı kuvvetlerini kendileri teşkil ederler. Yüce Heyetinizden son istirhamım, düşmanla harp olduğu zaman bunun fena zamanlar da olur ve her felâket zamanlarında asabiyete düşmeden sabır göstermek lazımdır. Gevşeklik varsa haklarında en şiddetli davranarak ordunun manevi kuvvetini gayet yüksek tutmak lazım gelir. (müzakere kâfi sesleri) NECİP BEY: Ordumuzun kurulması adeta harika denecek bir süratle olmuştur. Temenni ederim ki her hata cezasız kalmasın. Sebep olanlar mesul olsun. Bazı arkadaşlarımızla gezdik, işittik. Mesela Bursa düşünce pek müstahkem mevkilerimiz bir hafta on gün boş, sahipsiz, kumandasız kaldı. Oraları tutmak 28

29 imkânı varken tutulamadı. Sebep olanlar aranılmadı. Bazı hocaların karşısında dinden bahsedemezsiniz. Size kâfir oldunuz derler. Bir askerin yanında askerlikten bahsedemezsiniz. Çünkü harp sanatı derler, ağzınızı kaparlar. (müzakere kâfi sesleri) Mesuller cezasız kalmasın. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Efendim müzakereyi kâfi görenler el kaldırsın. Kâfi görülmüştür. (Kılıç Ali Bey (Gaziantep), Rüştü Bey (Ergani), Memduh Bey (Giresun), Abdurrahman Lami Efendi nin (Gaziantep) izinleri kabul edilerek, Kılıç Ali Bey Antep te askeri teşkilat kurmaya memur edildi ve diğerlerinin de beraber gitmesine karar verildi.) 1 26 ŞUBAT 1921: MERSİN MİLLETVEKİLİ YUSUF ZİYA BEY İN, ADANA VE ÇEVRESİNDE FRANSIZLARIN YAPTIKLARI PROPAGANDA HAKKINDA SORU ÖNERGESİ (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 157.Birleşim, Gündem: 4/1) Mondros Ateşkesi ile birlikte Çukurova Fransız askerleri tarafından işgal edilmişti. İlk günlerinden itibaren Fransızlar idari işlere müdahale etmeye başlamışlardır. Fransız üniforması taşıyan silahlı Ermeniler tarafından bölgede jandarma birlikleri oluşturulmuştur. İşgalinin, askeri bir işgal olduğu her ne kadar söylenmiş ise de Fransa, yönetimde söz sahibi olmak için kendi idaresini kurmak istemiştir. Londra Konferansı görüşmelerini etkilemek için propaganda faaliyetlerine de başlamıştır. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Adanalıların Fransız işgalinden memnun olduklarına ve Anadolu Hükümetini istemediklerine dair zorla Fransızların taraftar topladıklarına ve buna muhalefet edenlere işkence ettiklerinden dolayı protesto ettiklerine dair Haçin Kasabası Belediye Reisinden gelen telgraf ve bu meseleye dair Mersin ve Adana mebuslarının bir önergesi var, okunacak. TBMM Başkanlığına Adana, Mersin, Kozan, Cebelibereket livalarından eşraf, ahali ve belediyelerden birçok imzalarla alınan telgraflarda, Fransız'ların Londra Sulh Konferansında üstünlük sağlamak emeliyle masum ahaliye baskı yaparak taraftar toplamak ve bu suretle işgali haklı göstermeye çalışmak istedikleri bildirilmektedir. Vicdansız ve alçakça olan bu hareket ile Vatanın bunca senelik bölünmez bir parçası olan bu mıntıka halkının hak ve hürriyetine taarruz ve 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (14 Şubat 1921), 1.Dönem, c.1, s , 29

30 tecavüzün devam ettirilmek istenildiği anlaşılmaktadır. Büyük Millet Meclisi Hükümetince bilinen bu hadiselere karşı ne gibi tedbirler alınmıştır ve Londra daki Delege Heyetimize vaziyet bildirilmiş midir? İzahat verilmesini Hükümetten rica ederiz. Mersin Mebusu Yusuf Ziya ve 6 arkadaşı EMİR PAŞA (Sivas): Dışişleri Vekâletine havale edilsin, Efendim. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Efendim aynı vaziyet Yunan işgali altında bulunan yerlerde de vardır. Hükümet bunun hakkında Delege Heyetine tebligat yapmış mıdır? Buna dair izahat versinler. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Bu meseleye dair bugün izahat vermek mümkün müdür, yoksa başka vakit izahat verilecek midir, Paşa Hazretleri? FEVZİ PAŞA (Vekiller Heyeti Reisi): Hayır Efendim, bugün mümkün değildir. Dışişleri Vekili burada yoktur. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Uygun görürseniz bunu Hükümete havale edelim. ZİYA HURŞİT BEY (Lazistan): Efendim, Memleketimizden ayrılması mümkün olmayan ve Türklüğün bir ocağı bulunan Adana havalisine, zengin olması dolayısıyla öteden beri birçok yabancı göz dikmiştir. En çok buraya Fransızlar göz koymuşlar ve buraya Mondros Ateşkesinden itibaren yerleşmek için fırsat bulmuşlardır. Ayrıca Ermenilerin Kilikya'da öteden beri takip ettikleri bir plan vardır ki Adalar Denizi'nden Karadeniz'e kadar bir Ermeni Hükümeti meydana getirmektir. İngilizler nasıl Mısır'ı elde ettilerse, Fransızlar da Çukurova yı ikinci bir Mısır yapmak istiyorlar. Fakat Adana ahalisi bu istilaya mukavemet etmeye karar verdi ve hiç bir yerden yardım görmeden silaha sarıldılar. Bununla beraber, Maraş ve Antep müdafaaları tarihimizde en birinci, en büyük ve en parlak hadiseler oldu. Fransızlar son defa çevirmek istedikleri dolaplarla bu yerleri bizim elimizden almak istiyorlar. Adana'da vatansız, densiz, alçak, serseri adamlar bulmuşlar ve bu adamlar sayesinde Ferda isminde bir gazete çıkararak propaganda yapıyorlar ve güya ahaliden taraftar topluyorlar ve Londra Konferansı üzerinde bir tesir yapmak istiyorlar. Oradaki dindaşlarımız, vatandaşlarımız, kardeşlerimiz bu hadiseyi çok fena görüyorlar ve bu telgraflarla Büyük Millet Meclisine müracaat ediyorlar. Büyük Millet Meclisi esasen Milli Misakı muhafaza etmek için zaten kararını vermişti. Bu Vatanın hiç bir parçasını ve hiç bir yerini bir yabancıya vermeyecektir. Adana Ahalisi mallarıyla, canlarıyla hiçbir yardım almaksızın çalışmışlardır. Bu ahali şimdi yine Büyük Millet Meclisine müracaat ediyorlar. Bendeniz diyorum ki Hükümet Reisi bütün bu telgrafı çekenlere, böyle propagandalarla Milli Misakımızdan vazgeçmeyeceğimizi anlatsın ve bütün varlığımızla buna çalışacağımızı tebliğ etsin. İnşallah onları kurtaracağız. 30

31 HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Paşa Hazretleri buradadır. Yalnız bunu Hükümete havale edelim. ZAMİR BEY (Adana): Adana ahalisinin ahalinin yapmış olduğu protestoyu, hiç olmazsa Londra daki delegelerimize bildirelim. Bu mühim bir meseledir. Dışişleri Vekili ahalinin göstermiş olduğu bu hissiyatı Londra ya duyursun. YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Dışişleri Vekilini çağıralım, gelsin cevap versin. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Efendim bu meselenin gündeme alınmasını kabul buyuranlar el kaldırsın. (kabul sesleri) Gündemimize alınmıştır. Dışişleri Vekiline haber göndeririz. (Gündemdeki diğer maddelerin görüşülmesine geçilir. Bir süre sonra Dışişleri Vekili Meclise gelir ve tekrar bu konudaki görüşmeye devam edilir.) ZAMİR BEY (Adana): Efendim Fransızların, güzel memleketimizi işgal ettiklerin günden itibaren yapmadıkları zulüm kalmamıştır. Hele son zamanlarda para ile aldatmış oldukları birtakım adamlar vasıtasıyla da büyük propagandalar yapıyorlar. Bakınız Efendim, Fransız parasıyla Fransızlar için çalışan birkaç rezilin beyannamelerini Yüce Meclisinizde okuyacağım, müsaade buyurursanız. Şimdi bu adamlar vasıtasıyla bugün ahaliden imza topluyorlar. Adana'da bir gazete çıkıyor, Ferda Gazetesi, Hepiniz bilirsiniz ki bu gazete Fransız parasıyla çıkıyor ve bunları da çıkaran Mesut Fani ve ailesi. Fransızlar bunların bir kısmını memur yapıyor, bir kısmını da bilmem ne yapıyor ve bir kısmına da propaganda yaptırıyorlar. Fransızlar Mesut Fani yi Osmaniye'ye Mutasarrıf yaptılar. O bir beyanname neşrediyor, diyor ki... Dört yüz senedir altında yaşadığınız bayrak denilen o kırmızı paçavradan ne fayda gördünüz? O, size ne verdi? Tahta sabanlarla bu güzel toprağın yüzünü kirletip buruşturmaktan başka ne yaptınız? Bugün muazzam bir devletin şanlı bayrağı üzerimizde dalgalanıyor. Geliniz, budalalık yapmayınız, bari bundan istifade ederek mesut yaşayalım. Millet demek, bir bez parçasına sahip olmak demek değildir. Şimdi bu alçaklar bugün Fransızlar hesabına ahaliden zorla imza topluyorlar ve bunları da Londra Sulh Konferansına gönderiyorlar. Bütün millet bunları işitiyor. Büyük bir heyecan içinde Büyük Millet Meclisine istirham ediyorlar, diyorlar ki bu adamlar katiyen bizi temsil edemezler. Binaenaleyh bizim samimi ve hakiki sözlerimizi Büyük Millet Meclisine ve bu vasıta ile Sulh Konferansına duyurunuz diye her taraftan binlerce telgraflar alıyoruz. Biz Hükümetimizden rica ediyoruz ki Sulh Konferansında bulunan delegelerimiz bu ahalinin maksadını anlatsın. YUSUF ZİYA BEY (Mersin): Hükümet ne yapmıştır? Onu soruyorum. İSMAİL SAFA BEY (Mersin): Efendiler, iki sene evvel imza ettiğimiz o Mondros Anlaşmasından sonra Avrupalılar büyük bir ümit ile bu Memlekette hayatın bütün söndüğünü ve Milletimizin bir daha belini doğrultamayacağını zannettiler. Bu itibarla sevgili Memleketimizin en güzel kısımlarını aralarında taksime kalkıştılar. 31

32 Türkiye 'nin en verimli bir parçası olan Adana ve havalisi de bu taksimde Fransızların hissesine düşmüş oldu. Fransızlar burayı işgal ettiler. Biz öteden beri Fransızları cidden medeni bir millet zannederdik. Fransızlar bu iki sene içerisinde Dünyanın en aşağı, en zalim, en barbar bir milleti olduklarını gösterdiler. Adana ya memur adı altında, subay adı altında öyle eli kanlı, öyle kalpsiz, öyle hırsız, öyle rüşvetçi insanları gönderdiler ki Adana'nın en cahil köylüsü bile bunların bu ahlak düşkünlüğü karşısında nefret etmek mecburiyetini hissetti. İşte bu memurlar Fransa'ya, devamlı birçok rakorlar gönderdiler. Fransa burayı hiçbir masraf harcamadan, bir damla Fransız kanı dökmesine lüzum kalmadan işgal edebilir ve idaresi altında tutabilir. Bir memur arkadaşlar bir sene içerisinde kırk bin lira para yaptı. O memurlardan her birisi Adana nın bahtsızlığı üzerinde bir sultan hayatı yaşamağa kalkıştı ve bundan dolayıdır ki bu tatlı hayata, bu şahane hayata veda etmek hiçbirinin hatırından geçmiyor. Fakat arkadaşlar hiç beklenilmeyen bir zamanda oradaki kardeşleriniz silaha sarıldı ve on aydır Fransızlara karşı tarihimizin en şanlı bir kısmını yaratmış bulunuyorlar. Şimdi oradaki insanlar, Fransızların Adana ve havalisinde yerleşmek emellerini boşa çıkarmışlarsa, Fransızların istediklerine dair olan iddialarını da aynı şekilde boşa çıkaracaklardır. Arkadaşlar ben bundan katiyen endişe etmiyorum. Çünkü bir kere o havali halkı memleketleri kurtuluncaya kadar silahı bırakmayacaklardır. Fransızlar nasıl bir iddia arkasında koşarlarsa koşsunlar, bütün davalarımızı tekzip edecek oradaki halkın kahramanlığıdır. Yalnız üzüldüğüm bir nokta var. Bu havalideki mücadele tarihi, Memleketimizin ve ırkımızın en yüksek bir tarihinin parçasıdır. Bugün düşmanlarımız nasıl varlığımıza kastetmiş, nasıl canımıza kastetmiş, nasıl hayat ve namusumuza kastetmiş ise tarihimize de aynı küstah tecavüzü göstermek istiyorlar. Binaenaleyh ben istiyorum o şanlı tarih parçası hiçbir vakit en kötü, en hafif bir iftiraya maruz kalmasın. Evet, bugün Adana'da, hakikaten bir kaç namussuz ve soysuz insanlar Fransa hesabına çalışmaktadır. Fakat yine arkadaşımın okuduğu beyannameden anlaşıldığına göre bu insanlar ırkımızdan değildir. (soysuzlar sesleri) Bu insanlar o memleketin halkından değildir. Çünkü bir parça ruhunda, kalbinde İslam hissi taşıyan, bir parça tarihine, ırkına, mazisine bağlı olan bir insan, hiçbir vakit önünde can vermek istediğimiz yüksek bir bayrağa paçavra diyemez. O insanlar hatta insan değildir. Değil bizden, değil Türk olmaktan, hatta insan olmaktan da daha aşağıdır (bravo sesleri) Yalnız arkadaşlar, o tarihi muhafaza etmek Yüce Heyetinize aittir. Zannederim ki Avrupa, o kadar ahmak değildir. On aydır harp eden bir memleketin, Fransızlar ne kadar kuvvetle iddia ederlerse etsinler, Fransızları istemiş olmaları ihtimal haricindedir. Bir kaç gün evvel gazetelerde gördük; aynı zamanda Antep Şehrinde de aynı şekilde imza toplamaya kalkışıyorlar. On aydır hiçbir istihkâmı olmayan bir şehir, vücudunu, gövdesini siper ediyor, bayrağından, ırkından, ayrılmamak için en büyük fedakârlıklara katlanıyor. Sonra zulüm ile ağır toplarla, medeniyetin icat ettiği azgın ve cehennemi aletlerle oraya girmeye muvaffak olan Fransızlar gün oranın kalbini de almak ve Dünyaya ilan etmek istiyorlar. On aydır harbeden Antep için bugün bizi istiyor, diyorlar. Şüphesiz ki Dünya ahmakçasına olan bu 32

33 iddiaları ciddiye almayacak ve bunlara karşı gülecektir. Yalnız bizim de bir vazifemiz vardır ki bu yalanları Avrupa'ya bildirmeliyiz. Avrupa'ya demeliyiz ki ey utanmaz Avrupa yahut ey utanmaz Fransa, on aydır sana karşı silahını çekmiş bir halkın seninle beraber olduğunu nasıl iddia ediyorsun? Ey hayâsız ve medeniyetten nasibi olmayan insanlar, nasıl inanıyorsunuz on aydır size kurşun sıkmış, on aydır hiç bir istihkâmı olmadan toplarınıza karşı gelmiş bir memleketi nasıl, oluyor da bugün, bizimle beraberdir diye iddia ediyorsunuz? Hâlâ insancığın yürümekte utandığı yolda yürüyorsunuz ve bu aklınızla hiçbir vakit Dünyaya beklediği sulhu veremeyeceksiniz, demek bizim vazifemizdir zannederim. AHMET MUHTAR BEY (Dışişleri Vekili): Efendiler, Fransızların Adana ve havalisinde icra etmekte oldukları zulümden dolayı arkadaşların gösterdiği heyecan ve teessüre ben de iştirak ederim. Fransızlar o havalide bazen cebir ve tehdit, bazen de şimdi olduğu gibi Londra Konferansı münasebetiyle onun üzerinde bir tesir yapmak fikri ile hakikatte pek iğfal edici bir siyaset takip ediyorlar. Hükümet şimdiye kadar Fransızların bu havalide icra ettikleri kötü muameleyi duydukça bunların tekrarını menetmek için her türlü teşebbüsten geri kalmamıştır. Sevr Antlaşması burasını Fransız nüfus mıntıkası dâhiline katmış olduğundan, kendi yurtlarını muhafaza hususunda ahalinin mücadelesi esnasında, bunlardan ellerine geçirebildikleri kimseleri, devletler hukukuna aykırı olarak birer asi olarak farz etmektedir. Bu kimseler asi insanlar olmayıp, yurtlarını müdafaa eden kahramanlardır. Bunlar hakkında zulüm, işkence, idam gibi cezalar tatbik edildiği takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti de kendi idaresinde bulunan Fransızlar hakkında aynı muameleyi tatbik edecektir. Bu husus Fransız Hükümetine bildirilmiş ve neticede birçok mücahidimiz tahliye edilmiştir. Hatta bu hususta fevkalade hassas görünerek aldığı bir haberin neticesini neticesiz bırakmak için yarım saatte Paris 'e kadar telgraf göndermek suretiyle meseleye el konulmuştur. Bu, Hükümetimizin ne kadar uyanık olduğunu gösterir. Delegelerimiz buradan Londra'ya gittikleri zaman kendisine verilen talimat ile işgal edilen yerlerdeki işgal askerleri tarafından yapılacak bütün kötü muamele ve zulüm olanca kuvvetleriyle protesto ederek, İtilaf hükümetinin dikkatlerinin çekilmesi hususu kendilerine tembih edilmiştir. Adana işgal edilmiş yer olduğu için tabii Delege Heyeti gerek Konferansın ve gerek temasta bulunacağı diğer devlet adamlarının bu husus hakkında şiddetle dikkatleri çekilecektir. Bundan başka Fransızların Konferans üzerinde bir tesir icra etmek maksadıyla yapacakları teşebbüsler delegelerimiz tarafından dikkatle takip edilecek ve anında karşılık verilecektir. Buna dair işgal mıntıkasındaki ahali tarafından bize gönderilen protestolar Dışişleri Vekâleti tarafından, en seri vasıta ile delegelerimize gönderilecektir. Londra daki Delege Heyetimizle henüz haberleşme kuramadığımız için kendilerine bu hususlarda talimatı şimdilik veremiyoruz. Fakat Bugün veya yarın haberleşme kurulur kurulmaz, Fransızların Adana da çevirdikleri entrikalar Delege Heyetimize bildirilecektir. Binaenaleyh Yüce Heyetinizin, 33

34 Hükümetçe kendisine verilen vazifeleri ifa etmekte olunduğuna kanaat buyurmasını rica ederim. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Bu bir soru önergesi odluna göre söz alan birçok arkadaşımız vardır. İzahatı kâfi görenler lütfen el kaldırsın. Dışişleri Vekilinin vermiş olduğu izahat kâfi görüldü. ABDÜLGAFUR EFENDİ (Karesi): Bendeniz seçim bölgeme ait bir kaç söz söyleyeceğim. Muhterem efendiler, bundan bir kaç ay evvel bin bir zorluk ile seçim bölgemden aldığımız mektuplarda, sefil, rezil, ırki ve tarihi düşmanımız olan Yunanlılar, kendilerinden hoşnut ve memnun olduklarına dair bin seneden beri Türk ve Müslüman olarak yaşayan Karesi Livası ahalisi adına da zorla yazı almak istediklerini yazıyorlar. Bunu hususi mektuplarla anladığımız gibi yine Balıkesir'den gönderilmiş ve bugün Sebilürreşât Mecmuasında yayınlanmış olan bir mektubu da lütfen okursanız anlarsınız. Bundan başka yine oralardan dalgalana, dalgalana gelen haberlere göre, son zamanlarda Kilikya da Fransızların yaptığı gibi, Yunanlıların da gerek Biga, gerek Karesi ve gerek Saruhan livalarında aynı hareketleri yapmaya başlatmış olduğu aldığımız haberlerden anlaşılıyor. Bendeniz Yüce Heyetinize karşı teklif ediyorum. Gerek bu Livamızda ve gerek buna komşu diğer livalarda halk bunu arzusuyla vermiş değil, böyle bir baskı karşısında kalarak vermiştir. Yoksa şimdiye kadar on dört ay cephelerde gerek canıyla ve gerek kanıyla uğraşan ve hayat hakkını elde etmeye çalışan Livamız halkının ve komşu livalar halkının Osmanlı ve Türk olarak kalmasını arzu ettiklerini ifade ediyorum. Dışişleri Vekili Beyefendinin, Kilikya'da Fransızların yapmış olduğu bu hareketler gibi Yunanlıların da böyle yaptıklarını toplantı halinde bulunan Sulh Konferansına bildirmesini rica ve istirham ediyorum. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (26 Şubat 1921), 1.Dönem, c.8, s , 34

35 5 MART 1921: MARAŞTA TEDAVİ OLAN GAZİANTEPLİ GAZİLERE YARDIM YAPILMASI HAKKINDA GÖRÜŞME (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 3.Birleşim, Gündem:3/1) On ay süren Fransız kuşatmasında Gaziantep'e erzak ve cephane yardımı yapılamadığı, açlık ve susuzluk en üst seviye çıktığı için çaresiz kalan Antepliler, 8 Şubat 1921 tarihinde Fransa birliklerine teslim oldu. Türk birlikleri Kentten ayrılarak Maraş a çekildi. Maraş ta çok sayıda yaralı asker hastanelerde tedaviye alındılar. Maraş tan Meclise çekilen telgraflarla bu Gaziantep gazilerine yardım talep edildi. Mecliste milletvekilleri tarafından duygusal konuşmalar yapıldı. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, Maraş'tan bir telgraf var. Gaziantep'te harp eden ve pek çok fedakârlıklarda bulunan kıymetli gazilerin bazıları kıymetli uzuvlarını kaybetmişler, orada hastanede bulunuyorlarmış. Onları Yüce Meclisiniz adına taltif etmek için bazı hediyelerin alınmasını teklif ediyorlar. Onun için oylarınıza arz ediyorum. (uygundur sesleri) MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Anteplilerin memleketlerini, vatanlarını müdafaa hususunda gösterdikleri kahramanlık, Osmanlı ve Türk tarihine altın kalemle yazılacaktır. Kendilerine Gazi unvanı verilmekle mühim bir vazife ifa edilmiş oluyor. Orada bulunan mücahitlerimiz tabii şimdiye kadar yaptıkları mücadelede şehit oldukları gibi içlerinden yaralı olanlar da vardır. Onlar bizim adımıza, Büyük Millet Meclisi adına bu gazilik vazifesini ifa ettiklerinden dolayı Büyük Millet Meclisi kendilerini her türlü hediyelerle memnun, ikram ve saygı göstermek suretiyle milli vazifeyi ifa edeceğinden emin olarak, ayrıca Meclis adına bu gösterdikleri kahramanlıklardan dolayı teşekkür edilmesini istirham ederim. (hay hay sesleri) BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Efendiler bilirsiniz ki binlerce seneden beri insanlığın yetiştirdiği büyük adamlar, insanların şahsi haklarına, milletlerin hukukuna riayet etmeyi herkese telkin etmişlerdir. Fakat ne olmuş? Hiç! Allahın gökten indirdiği kitapların, bize gönderdiği peygamberlerin hepsi bunu tavsiye etmiş, şahısların, milletlerin haklarına riayet etmeyi tavsiye etmiş, fakat yine ne olmuş? Yine hiç! Hem bu, öyle bir Peygamberin ümmeti tarafından yapılıyor ki efendiler, Dünyada insaniyeti, Dünyada ilmi ve dostluğu her şeyden daha fazla tavsiye eden Hazreti İsa'nın ümmeti olduğu iddiasında bulunan milletler, bugün Dünyayı eline almış, her tarafta kan, her tarafta zulüm, her tarafta cinayetler yayıyorlar. Yalnız peygamberler değil, Dünyada yetişen filozoflar, Dünyada yetişen şairler de insanların kardeşliğini, ferdi hakları, cemiyetlerin milli hukukunu tavsiye etmiş, fakat ne olmuş? Yine hiç efendiler! Son asırda en büyük âlim tanıdığımız sosyologlar, milletler yükseliyor, gittikçe ilerleyecekler, onlar bir gün tekâmül edecekler derken, biz bugün geriye gidildiğini ve yine İslam Âleminin doğusunda kan, batısında kan, kuzeyinde kan, güneyinde kan görüyoruz. Efendiler, Antep'in feci vaziyetini biliyorsunuz. Aylardan beri yokluk içerisinde uğraştılar, didindiler, Dünyada ancak Kartaca müdafaasına benzeyen bir 35

36 büyüklüğü gösterdiler. Nihayet ne oldu? Taşlar içerisinde, kanlar içerisinde, en medeni zannettiğimiz Fransızlar tarafından onların müdafaası kırıldı. Efendiler, o Fransızlar ki biz Batı Âleminin ileri gitmiş bir milleti diye, onların medeniyetini, onların lisanını, onların ilim ve maarifini Memleketimizde yaymaya çalışıyorduk. Hâlbuki ne görüyoruz? Bugün bizim mukaddes haklarımıza evvela onlar tecavüz ediyorlar. O Antep ki bin şu kadar seneden beri İslam ın ilk asırlarından beri Müslümandır efendiler. Halife Harun Reşit zamanında Müslüman olmuş Antep, tarihin bahsetmediği zamandan beri Türk olan Antep, Hititlerden tutun, Komagenelerden tutun, İskitlerden tutun, Atilla nın Hunlarından tutun, Dulkadiroğullarından tutun, tarihin bahsettiği ve etmediği zamandan beri Türk olan Antep, bugün bizim elimizden alınmak isteniyor. Arkadaşlar, bilin ve emin olun ki her gecenin bir gündüzü vardır. Bugün İslam Ümmetinin, Türk Milletinin üzerine yüklenmiş olan felaket bir gün atılacaktır. Allahın kudreti, tabiatı budur, Allahın sünneti de budur. Her gecenin bir gündüzü, her kışın bir yazı olacaktır. Biz milli azmimizi iyi kullandıkça, Batı Âlemi eminim ki bir gün haklarımızı teslim edecektir. Biz eğer kendi kılıcımıza yaslanır, kendi hakkımızı iddia edersek, Dünya bizimle, Allah da bizimle beraberdir. CEVDET BEY (Kütahya): Efendim tarihte, askerlik tarihinde, harp tarihinde kahramanlıklarla tarif olunan bir kaç müdafaa vardır. Üç bin senelik bir efsane içinde Truva Müdafaası, sonra efendiler, Roma'nın Hanibal a karşı müdafaası, Kartaca Müdafaası vardır. Efendiler, Osmanlı tarihine en yüksek bir sayfa açan Plevne Müdafaası vardır. Lakin Antep Müdafaası hepsinden üstün hepsinden büyüktür. Efendiler, Avrupa bizi Wilson'un prensipleriyle aldatarak silahlarımızı aldıktan sonra, cephanemizi aldıktan sonra, bizim müdafaa aletlerimizin hepsini aldıktan sonra, Memleketimizi istila etti. Arap memleketlerini, Suriye'yi tamamen istila etti ve bu şekilde o Avrupa daha da ileri gideceğini ümit ediyordu. Çünkü onun için Anadolu en büyük bir hedef idi. Doğuyu ezmek için önce Anadolu'yu ezmek esas idi, efendiler. Fakat efendiler, Fransızlar Suriye'yi istila ettikten sonra rahat bir adım daha atarken, karşısında müthiş bir sesin yükseldiğini hissetti. Bir ses kalktı ve orada dur dedi. O ses Anteplilerin sesi idi. Efendiler, Antep korunan bir belde değildir. Antep güzel, şairane bir beldedir. Antep in ahalisi münevverdir, zemini kokulu ve çiçeklidir. Senelerden beri harp görmeyen bir memlekettir. Fakat onun kalbinde bir iman vardır, milletin doğurduğu bir iman, milletten ileri gelen bir yiğitlik vardır. Antep hiç bir zaman istila kabul etmedi, esaret kabul etmedi ve Fransızlara dur dedi, durdurdu. On aydır mücadele ediyor. Antep in her kulesi, her bir mağarası bir siper oldu. Her bir kadın kalbi, her bir erkek kalbi siper oldu. Çünkü efendiler, biz müminleriz. Bizim iman gibi bir hududumuz vardır. Bizim bu hududumuzu hiç kimse, hiç bir yabancı kuvveti aşamaz. Efendiler, size hakiki bir hadise arz edeyim. Geçenlerde Antepli biri geldi. Fransız Ordusu Antep i kuşattığı zaman müthiş toplarla bombardıman ediyormuş. Mesela bir evi hedef alıyor, eziyor, yıkıyor, beş dakika sonra oradan bir Osmanlı bayrağı yükseliyor, ona karşılık veriyormuş. Efendiler istirham ederim, Antep için her ne lazımsa bunu 36

37 verelim. Antepliler her ne istiyorlarsa buna uyalım. Çünkü on aydır şehirlerini müdafaa etmektedirler ve Osmanlı tarihine en yüksek bir sayfa yazmaktadırlar. (alkışlar) İHSAN BEY (Cebelibereket): Efendiler, fazilet üzerine kurulmuş olan medeniyeti kabul eden insanlar için Dünyada en büyük şeref, insanlara hizmet etmek, hatta bütün insanlığın hizmetkârı olmak, insanlığın hizmetkârı olanları da tebrik etmekten ibarettir. Fabrikalarından çıkan dumanın çokluğunu görerek kendilerine medeni süsünü veren Batılılar, Kilikya'nın pamuklarına hırslanarak, güya oraya medeniyet getirmek için toplarıyla, bombalarıyla, süngüleriyle ve vahşetleriyle Antep e hücum ettiler. Yalnız hakkı için, yalnız hürriyeti için, yalnız istiklali için mücadele eden ora halkı yedi buçuk ay kuşatmada bulundurdular. Yarıdan fazlası kadın, çocuk, ihtiyar, genç, hasta, sağlam bütün oranın evladını toprağa gömdüler. Utanmadan edebiyatlarında insanlığa hürriyet ve istiklal davalarını güden ve bu davalar uğrunda ölenleri takdis eder gibi görünen Fransızların, orada yaptıkları zulüm ve vahşet üzerine, hakiki medeniyet kimdedir ve zulüm kimdedir, bu hükmü verdirmiştir. Bendeniz eminim ki şimdi Muhterem Meclisimiz Antep te hürriyet için, varlık için, hak için mücadele edenleri, yalnız Türk olduğu, yalnız Müslüman olduğu için değil, Türk ve Müslüman olmasalar da hürriyet, istiklal ve adalet adına mücadele ettikleri için hürmet edersiniz. İşte bu hürmetten doğan his ile istirham ediyorum Anteplilere her türlü yardım yapması için Hükümete mecbur etmelidir. Ondan sonra o kahramanlara, o şehit analarına, o şehit babalarına, şehit yavrularına, Müfit Efendi Hazretlerinin buyurdukları gibi, Meclis adına bir takdirname gönderilmelidir. Ondan sonra teklif edilen hediyeyi, her türlü maddi ve manevi fedakârlığı yaparak, götürmeli ve takdim etmeliyiz. (hay hay sesleri) VEHBİ EFENDİ (Konya): Ben bu kürsüye bir şeye teşekkür için geldim. Biz Avrupa yı görmedik. Fakat Avrupa'ya giden gençlerimiz, vay Avrupa nın medeniyeti, vay Avrupa nın insaniyeti, vay Avrupa nın ahlakı diye şapır, şapır bize methettikleri halde, şimdi Avrupa görenlerin, bugün Avrupa da medeniyet olmadığını ve insanlara feci bir şekilde kıyıcı bir millet olduklarını anladıklarına teşekkür ederim. Çünkü Avrupa yı görmediğimizden, bazı sözlerine şimdiye kadar inanıyorduk. Demek o sözlerin hiç birisinin esası yokmuş. Sonra Antep için lazım gelen yardımları tabii hepimiz arzu ederiz. Onun için bir şey söylemiyorum. ABDULLAH AZMİ EFENDİ (Eskişehir): Efendim Antep in gösterdiği mevcudiyet, her türlü takdirin üzerindedir. Meclisten yapılacak yardımlar Antep in gösterdiği fedakârlığa karşı az gelebilir. Bunu gazetelerle ilan ederek, her taraftan yardım yapılmasını ve Meclisten de bunun için bir komisyon kurulmasını teklif ediyorum. Çünkü Meclisin yapacağı fedakârlık ne kadar olsa, gene de Antep in gösterdiği fedakârlığa kâfi bir karşılık olamaz. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim, bu telgraf münasebetiyle yapılan konuşmalar bir kaç noktada hulasa edilebilecektir. Bir defa esas itibariyle, Yüce Heyetiniz kahraman Gaziantep ahalisine teşekkür gönderilmesi için Meclis 37

38 Divanına vazife veriyor. Sonra esas itibarıyla Maraş ta hastanede bulunan ve bazı kıymetli uzuvlarını kaybetmiş gazilere Yüce Heyetiniz adına münasip bazı hediyelerin gönderilmesi meselesi var. Müsaade buyurursanız bunları sıra ile oya koyayım. Evvela Yüce Heyetiniz adına bir teşekkür yazılmasını oya koyayım. Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Kabul olunmuştur, Efendim. Bu hediye meselesine dair ufak bir izahta bulunayım Efendim. Geçenlerde zaten Yüce Heyetiniz Garp Cephesi için bir miktar yardımın yapılmasına karar vermişti. Zannediyorum ki o para henüz tamamıyla harcanmadı. Uygun görülürse o paranın bir kısmını buraya verelim. Şayet yetmezse o vakit yine Yüce Heyetinize müracaat olunur. (uygundur sesleri) Kabul edenler lütfen ellerinizi kaldırınız. Kabul olundu Efendim MAYIS 1921: GİZLİ OTURUMDA DIŞİŞLERİ BAKANI BEKİR SAMİ BEY İN FRANSIZLARLA YAPTIĞI ANLAŞMANIN GÖRÜŞÜLMESİ VE İSTİFASI (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 32.Birleşim, Gündem:2/1) Dışişleri Bakanı ve Türk Delege Heyeti Başkanı Bekir Sami Bey, Londra Konferansı sırasında Mustafa Kemal Paşa nın bilgisi dışında İtilaf devletleri delegeleri ile bazı anlaşmalar imzalamıştı. Bu anlaşmalar, bazı madenleri işletme imtiyazları gibi milli bağımsızlığa uygun olmayan hükümler içeriyordu. Bekir Sami Bey Ankara ya döndüğünde Bakanlık görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Hükümet bu istifayı ve Fransızlarla yapmayı düşündüğü anlaşma taslağını Meclise sundu. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Söz Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Muhterem efendiler, Meclisinizin Millete karşı yapmayı taahhüt ettiği şartlar öteden beri ilan ettiğimiz, cümlemizce malum bir esası ihtiva ediyor. O esası bir daha tekrar etmek isterim. Milli hudutlarımız dâhilinde Memleketin bütünlüğünü ve Milletin istiklâlini temin etmektir. Bizim Millete karşı taahhüt ettiğimiz vazife bunu temin edecektir. Binaenaleyh Meclisin ve Hükümetin takip ettiği siyaset bu maksat içindir. Heyetimiz hedefe yürürken daima Memleketin, Milletin kuvvetine dayanarak yürümüştür. Binaenaleyh denilebilir ki bizim takip ettiğimiz siyaset, aslında bağımsız bir siyasettir. Yalnız kendi maksadımız için ve kendi kuvvetimize dayanarak bulunan bir siyasettir. Fakat mücadelemizin başından bugüne kadar bu siyasetimize dost ve düşman bir takım manzaralar karşısında kaldık. Cümlenizce malumdur ki, Doğu Dünyası bizim bu siyasetimize dosttur ve bunun bir neticesi olmak üzere de Ruslarla da bir takım anlaşmalar yaptık. En son zamanda ve cümlenizce malum olduğu gibi bir de 1 TBMM Zabıt Ceridesi (5 Mart 1921), 1.Dönem, c.9, s.23-25, 38

GAZİANTEP, KAHRAMANMARAŞ, ŞANLIURFA SAVUNMALARI VE ANKARA ANTLAŞMASI

GAZİANTEP, KAHRAMANMARAŞ, ŞANLIURFA SAVUNMALARI VE ANKARA ANTLAŞMASI CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 14 TBMM Tutanaklarında GAZİANTEP, KAHRAMANMARAŞ, ŞANLIURFA SAVUNMALARI VE ANKARA ANTLAŞMASI (1920-1921) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL 9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL 9 EYLÜL 1922 Güzel İzmir imizin kurtuluşu, bugün doksan birinci yılına basıyor. Bu mutlu günü anarken, harp tarihinde eşi görûlmiyen Başkomutanlık Meydan Muharebesindeki geniş

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 1. Çay da toplanılmıştı. Fevzi Çakmak saldırı planını açıklamıştır. İsmet Paşa saldırıya karşıdır. Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe

Detaylı

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44 9- ATATÜRK OSMANİYE DE İKEN ÇEKİLEN RESİMLERİ BULMA YARIŞMASI PROJESİ Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44 ATATÜRK ÜN OSMANİYE DE ÇEKİLEN FOTOĞRAFLARINI BULMA

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK L 1 S E..... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE...... ATATURKÇULUK KEMAL KARA Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 31.05.2006 tarih ve 233 sayılı karan ile 2006-2007 öğretim

Detaylı

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu

TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu TSK'dan Sınır Ötesi IŞİD Operasyonu TSK Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından Suriye'nin Cerablus bölgesinin IŞİD'ten geri alınması için operasyon başlatıldı 24.08.2016 /

Detaylı

Evrensel Bakış Açısı. Fransız Taburunu Esir Alan

Evrensel Bakış Açısı. Fransız Taburunu Esir Alan Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Fransız Taburunu Esir Alan 44 Kuva-yi Milliyeci Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşı nı küçümseyenler, Sadece Yunanistan ile savaşılmış derler. Böylelikle Yunanistan

Detaylı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi,

Detaylı

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ 8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BİR KAHRAMAN DOĞUYOR ÜNİTESİ KONU ANLATIMI HASAN DOĞAN BİR KAHRAMAN DOĞUYOR M. Kemal 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, Babası Ali Rıza Efendidir.

Detaylı

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ DİKKAT! BU BÖLÜMDE YANITLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 0 DİR. ÖNERİLEN YANITLAMA SÜRESİ 40 DAKİKADIR. ) I Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. ) Mondros Ateşkesi

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... III BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 (1) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU 1. Buna göre İstanbul hükümetinin tutumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İşgallere karşı çıkılmıştır. B) Teslimiyetçi bir politika izlenmiştir. C) Bağımsızlığımızdan taviz verilmemiştir.

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR TEOG Sınav Sorusu-3 ANABİLİM Ödev Testi 3. Atatürk ün çocukluk yıllarını geçirdiği Selanik şehrinin aşağıdaki özelliklerinden hangisi, şehirde farklı

Detaylı

6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması

6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması 6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması 30 Ağustos 1922 - Başkumandan meydan muharebesi 2 Eylül 1922 - Yunan orduları başkomutanı

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI

BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI 2015-2016 BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI 4- TBMM hükümetinin ilk askeri ve siyasi başarısı A) Londra Konferansı B) Moskova antlaşması 1-) Arkadaşlar kongremizde yurt genelindeki

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ 1919-1922 MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER Milli mücadele Hazırlık Dönemi Kronoloji 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal in Samsun a Çıkışı 28 Ocak 1919 Havza Genelgesi

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GK. SEÇ. I: BİLGİ TOPLUMU VE TÜRKİYE Ders No : 0310250040 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım!

Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım! Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım! Eskiden devletimizin adı Osmanlı Ġmparatorluğu idi. Başımızda padişah vardı. Egemenlik haklarımız padişahın elindeydi. Başkentimiz Ġstanbul du. 19 Mayıs 1919 da Mustafa

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI

SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZUN KAÇIRILMASI BAKİ SARISAKAL SELANİK BAŞKONSOLOSUMUZ VE KONSOLOSHANE ÇALIŞANLARININ KAÇIRILMASI OLAYI Selanik Konsolosluğumuza her türlü hukuk düveli kavanine muhalif olarak Fransız

Detaylı

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil

Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban. Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen. Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez. Senaryo: Sadık Şendil 1 Filmin Adı: Şaban Oğlu Şaban Oyuncular: Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Adile Naşit, Şener Şen Filmin Yönetmeni: Ertem Eğilmez Senaryo: Sadık Şendil Müzik: Kemani Sebuh Efendi- Kürdilihicazkar Longa Filmin

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : A.SEÇ.ATATÜRK İLK.VE İNK.TAR.SEMİNERİ Ders No : 0310400249 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ I AI0 2 + 0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze /

Detaylı

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi.

1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. ATATÜRK KRONOLOJİSİ 1881: Selanik te doğdu. 1893: Askeri Rüştiye ye girdi ve Kemal adını aldı. 1895: Selanik Askeri Rüştiyesi ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi ne girdi. 1899: Mart 13: İstanbul Harp

Detaylı

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Gazi Ahmet Muhtar Paşa Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Cepheden Cepheye Koşan Komutan: Gazi Ahmet Muhtar Paşa O smanlı Devletinin son dönemlerinde, ordunun en önemli komutanlarından biri de, Gazi Ahmet Muhtar Paşa dır. Verilen

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

Atatürk ün İstifaları

Atatürk ün İstifaları Yılmadan Yorulmadan Dr. Sıtkı Aydınel Atatürk ün İstifaları 12 Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, meslek hayatı boyunca doğruluğuna inandığı idealleri ve düşünceleri uğruna gerektiğinde görevlerinden ve

Detaylı

ÜNİTE 13 BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER HEDEFLER

ÜNİTE 13 BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER HEDEFLER MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER Batı Cephesi I. İnönü Savaşı Londra Konferansı Moskova Antlaşması Türk-Afgan Dostluk Antlaşması II. İnönü Savaşı Kütahya-Eskişehir Savaşları BAYBURT ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 1. ÜNİTE Atatürk ün askerlik hayatı ile ilgili olay ve olguları kavrar. Örnek olaylardan yola çıkarak Atatürk ün çeşitli cephelerdeki başarılarıyla

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI

KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI KURTULUŞ SAVAŞINDA BİR VATANDAŞIMIZIN UÇAK BAĞIŞI Süreyya Hami ŞEHİDOĞLU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 24, Cilt: VIII, Temmuz 1992 Nafiz KOTAN İsmail Habip, Kurtuluş Savaşı nı anlatırken:...

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

ÇALIŞMA SORULARI. A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla.

ÇALIŞMA SORULARI. A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla. Adı - Soyadı: Sınıf: 8/ Ders: T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ÇALIŞMA SORULARI Sevgili Öğrencimiz, A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla.

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

-412- (Resmi Gazete ile yayımı: 5.8.1999 Sayı: 23777)

-412- (Resmi Gazete ile yayımı: 5.8.1999 Sayı: 23777) -412- TURKIYE CUMHURİYETİ İLE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ ARASINDAKİ SOSYAL GÜVENLİK ANLAŞMASI İLE İLGİLİ EK ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN (Resmi Gazete ile yayımı: 5.8.1999

Detaylı

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti 1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti 2. Aile geçmişini öğrenen bir kimsede aşağıdaki duygulardan

Detaylı

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ

UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ UNUTULAN SAVAŞLAR / KUTÜ L-AMMARE ZAFERİ Yrd. Doç. Dr. A. Poyraz GÜRSON Atılım Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü Dr. A. Poyraz Gürson, İlk-ortaöğretim ve liseyi İzmir Karşıyaka'da tamamlamayı müteakip

Detaylı

11. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR A. İN HAYATI. Mustafa Kemal in çocukluk dönemini ve içinde bulunduğu toplumun

Detaylı

Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'na Kürtler Katıldı mı? Atatürk şehitlere ihanet etmiş! DTP'li Muş milletvekili Sırrı Sakık Çanakkale Şehitlikleri'ni gezmiş ve şu açıklamalarda bulunmus: "Bu ülkede burada

Detaylı

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 29 EKİM TÖRENLERİ Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 1923 Cumhuriyet ilân edildi. Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni Düzenli Ordunun Kurulması Nedenleri: Kuva-yı Milliye nin ișgalleri durduramaması Kuva-yı Milliye nin zararlı faaliyetleri Düzenli ordulara

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi 29 Ekim 1923, saat 20.30 Tarih : 28.10.2011 29 Ekim 1923, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biriydi. TBMM de saat 20.30 u gösterirken Anayasa da gerekli değişiklikler yapıldı,

Detaylı

KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ. 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA

KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ. 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA / DONEM: II t KIBRIS GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİ Z A B I T L A R I 12'nci Birleşinr 18 ARALIK 1970 CUMA - 2 - GÜNDEM; BOLUM: A 1. 1970 Disiplin Adliye Kurulları (Geçici Hükümler) Kural Tasarısı. 2. Sosyal

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : EĞİTİM SOSYOLOJİSİ * Ders No : 0310340040 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ *

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ * ÇTTAD, X/23, (2011/Güz), s.s.187-232 Albüm KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ * Kurtuluş Savaşı nın bitmesinin hemen ardından, verilen bu büyük mücadeleyi kamuoyuna anlatmanın bir aracı

Detaylı

Resim-2 Genelkurmay başkanlığı, Eskişehir - Afyon hattına yerleşen düşmanın savunma ve berkitme faaliyetleri ile bulunduğu bölgede daha fazla

Resim-2 Genelkurmay başkanlığı, Eskişehir - Afyon hattına yerleşen düşmanın savunma ve berkitme faaliyetleri ile bulunduğu bölgede daha fazla SAD TAARRUZ PLANI 23 Ağustos 13 Eylül 1921 tarihleri arasında çok kanlı ve çetin savaşların yaşandığı Sakarya Meydan Muharebesi nde taarruz azmi ve başarı umudu kırılan Yunan ordusu daha fazla kayıp vermeden

Detaylı

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi

Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Türkiye'de 3 Ay OHAL İlan Edildi Erdoğan, "OHAL uygulaması kesinlikle demokrasiye, hukuka ve özgürlüklere karşı değildir" dedi. 21.07.2016 / 09:56 Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından

Detaylı

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR

HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR BALIKESİR - 30.09.2014 HALKIN DOKTORLARINDAN KORKUYORLAR Balıkesir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hüseyin Gündoğdu, Ankara ve Hatay Tabip odaları üyelerinin Gezi Parkı olayları sürecinde hukuka aykırı

Detaylı

Dunkirk'ün gerçek tarihi

Dunkirk'ün gerçek tarihi Dunkirk'ün gerçek tarihi Tüm zamanların ilk on savaş filmleri arasında gösterilen Dunkirk'te, savaşın gerçek kahramanları gözardı mı edildi? 17.08.2017 / 13:25 Hindistanlı askerlerin yardımı olmasaydı,

Detaylı

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN

KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN 3287 KÖY İÇME SULARI HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 7478 Kabul Tarihi : 9/5/1960 Yayımlandığı R. Gazete : Tarih : 16/5/1960 Sayı : 10506 Yayımlandığı Düstur : Tertip : 3 Cilt : 41 Sayfa : 1019 Kanunun

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÎLE FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ ARASINDA 16 ŞU BAT 1952 TARİHÎNDE ANKARA'DA AKDEDİLMİŞ OLAN TİCARET ANLAŞMASINA EK PROTOKOL

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÎLE FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ ARASINDA 16 ŞU BAT 1952 TARİHÎNDE ANKARA'DA AKDEDİLMİŞ OLAN TİCARET ANLAŞMASINA EK PROTOKOL -. '. ' J ı 156 16 Şubat 1952 tarihli Türkiye Batı - Almanya Ticaret ve ödeme Anlaşmalarına Ek 21 Aralık 1954 tarihli Protokollerle Ekleri Mektupların Tasdikine dair Kanun (Resmî Gazete ile ilâm.- 2.II.

Detaylı

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük 2015-2016 T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük Arif ÖZBEYLİ Türkiye Büyük Millet Meclisi nin Açılması Meclis-i Mebusan ın dağıtılması üzerine, Parlamento nun Mustafa Kemal

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu: Gezi Parkından dünyaya yansıyan ses daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi sesidir. Tarih : 15.06.2013 Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye de görev yapan yabancı

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I Ders No : 0020020021 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER III XI 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 2. Coğrafi Durum... 5 a. Çanakkale

Detaylı

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 KUVA-YI SEYYARE İSYANI 1919 yılında İzmir in işgalinden sonra Yunan birliklerinin Ege içlerine doğru ilerlemeye başlaması sırasında Kuva-yı Milliye olarak adlandırılan

Detaylı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı

Atatürk ün Kişisel Özellikleri. Elif Naz Fidancı Atatürk ün Kişisel Özellikleri Atatürk cesur ve iyi bir liderdir Atatürk iyi bir lider olmak için gerekli bütün özelliklere sahiptir. Dürüstlüğü ve davranışları ile her zaman örnek olmuştur. Gerek devlet

Detaylı

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 KARS, ARDAHAN VE ARTVİN' İN KURTULUŞU, GÜMRÜ VE KARS ANTLAŞMALARI Birinci Dünya Savaşının başında 1914 yılında, karşı askeri blokta yer alan Çarlık Rusyası kuvvetlerinin

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ

HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders. Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 9.Ders Dr. İsmail BAYTAK III. HAÇLI SEFERİ 3.HAÇLI SEFERİ (1189-1192) Sebepleri: 1187 yılında Selahattin Eyyubi nin Hıttin Savaşı nda Küdus Kralı nı yenmesi ve şehri ele geçirmesi

Detaylı

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda

BALKAN AVASLARI. alkan Savaşları, I. Dünya. Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda BALKAN AVASLARI S. Yazan: ERHAN KANYILMAZ alkan Savaşları, I. Dünya B Harbinin ayak sesleri niteliğinde olan iki şiddetli silahlı çatışmadır. Birinci Balkan Savaşı nda Balkan Devletleri arasında oluşturulan

Detaylı

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ

OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ OKUL MÜDÜRÜMÜZLE RÖPORTAJ Kendinizden biraz bahseder misiniz? -1969 yılında Elazığ'da dünyaya geldim. İlk orta ve liseyi orada okudum. Daha sonra üniversiteyi Van 100.yıl Üniversitesi'nde okudum. Liseyi

Detaylı

Fırat Kalkanı harekatı Başladı

Fırat Kalkanı harekatı Başladı Fırat Kalkanı harekatı Başladı Suriye nin kuzeyine yönelik Fırat Kalkanı harekatı kapsamında tank birlikleri, Suriye sınırından içeri girdi. Cerablus a doğru hareket eden tanklar, IŞİD hedeflerini vuruyor.

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

Sakarya Zaferi 97 Yaşında

Sakarya Zaferi 97 Yaşında Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Sakarya Zaferi 97 Yaşında Hattı Müdafaa Yoktur Sathı Müdafaa Vardır. B atı cephesinde Yunan ordusuna karşı 13 Eylül 1921 de kazandığımız Sakarya zaferi kurtuluş

Detaylı

B.M.M. Yüksek Reisliğine

B.M.M. Yüksek Reisliğine SıraNQ 139 Askerî hastanelerde bulunan hasta bakıcıları ile hemşirelere bir nefer tayını verilmesi hakkında m numaralı kanun lâyihası ve Millî Müdafaa ve Bütçe encümenleri mazbataları T.C. Başvekâlet Muamelat

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I Ders No : 05002000 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı