HİPERNATREMİ. Hipernatreminin oluşumu

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "HİPERNATREMİ. Hipernatreminin oluşumu"

Transkript

1 HİPERNATREMİ Serum sodyum düzeyinin 145 meq/l üzerinde olmasına hipernatremi denilir. Hipernatremi sık olmayan, bir elektrolit bozukluğudur. Hipernatremi, hiperosmolaliteye sebep olur. Efektif bir osmol olan sodyumun plazma konsantrasyonunun artışından kaynaklanan plazma osmolalitesindeki yükselme, hücre içinden ekstrasellüler sıvıya su çıkışı ile sonuçlanan bir osmotik gradient yaratır. Bu bozuklukta görülebilen nörolojik semptomların primer sorumlusu beyindeki hücresel dehidratasyondur. Plazma osmolalitesi hiperglisemi nedeniyle yükseldiğinde de benzer bir sendroma sebep olur. Hiperosmolalite, üre veya etanol gibi hücre zarından geçebilen solutlerin (inefektif osmoller) kanda birikmesinden de kaynaklanabilir. Son durumda osmotik denge hücrelere solut girişi ile sağlandığı için su giriş çıkışı olmaz. Sonuç olarak hiperosmolalite semptomları ortaya çıkmaz. Klinik olarak önemli olan efektif P osm olduğu için ürenin osmolaliteye yaptığı katkı gözardı edilmelidir. Efektif P osm = ölçülen P osm - BUN/2.8 veya Efektif P osm = 2 x plazma (Na + ) + glikoz/18 P osm normal değeri mosmol/kg dır. BUN ve glikozun kosantrasyon değerleri 2.8 ve 18 e bölünerek birimleri mg/dl den mmol/l ye çevrilmiş olur. Hipernatreminin oluşumu Hipernatremi su kaybından veya Na+ retansiyonundan kaynaklanabilir. Hipernatremi oluşması için ( Na + K ) artışından daha fazla su kaybının meydana gelmesi gerekir. Serbest su, deri ve solunum yoluyla veya dilüe idrarla kaybedilebilir. Bu ikinci durum ADH nın azalmış sekresyonu veya etkisine karşı direnç gelişmesi ile ortaya çıkar. İshal gibi gastrointestinal su kayıplarının etkisi oldukça değişkendir. Kolera gibi sekretuar ishallerde kaybedilen sıvı plazma ile izoosmotiktir ve neredeyse tamamen Na ve K dan oluşur. Bu sıvı kaybı volüm deplasmanına yol açar ancak plazma Na konsantrasyonunu direkt olarak etkilemez. Osmotik ishallerdeki ( laktuloz, aktif kömür, sorbitol, malabsorpsiyon ve bazı infeksiyöz ishaller, vb) bulgular daha farklıdır. Kaybedilen sıvı yine plazma ile izoosmotiktir ama ( Na +K ) konsantrasyonu meq/l kadar düşüktür ve osmolalitenin büyük kısmını geri emilmeyen solutler oluşturur. Suyun ( Na + K ) dan daha fazla kaybedilmesi plazma Na konsantrasyonunun artmasına sebep olur. Susuzluk hissi ve hipernatreminin sürdürülmesi Hipernatremiye karşı doğal savunma mekanizması hipotalamik osmoreseptörler aracılığıyla ADH salınımının uyarılması ve susuzluk hissinin gelişmesidir. Su atılımının azalması ve alımın artması su retansiyonuyla sonuçlanır ve plazma Na konsantrasyonunu normale döndürür. ADH sekresyonu genellikle plazma osmolalitesi mosmol/kg a ulaştığı zaman başlar, susuzluk hissi için sınır biraz daha yüksektir (yaklaşık 2-5 mosmol/kg ). Normalde osmoregülasyon oldukça etkilidir, su ve sodyum alımındaki büyük değişkenliğe rağmen P osm mosmol/kg arasında tutulur. ADH sekresyonu daha erken ortaya çıkmasına rağmen, hipernatremiye karşı esas koruyucu olan susuzluk hissidir. Örneğin santral diabetes insipidus hastalarında renal su

2 reabsorpsiyonu azalır ve idrar çıkışı günde litreye varabilir. Buna karşılık su alımı da artırılarak su dengesi korunur. Buna karşılk hipodipsisi olan bir hastada maksimum ADH sekresyonuna rağmen böbrekler, deri ve solunum yolundan olan insensibl kayıpları karşılayacak kadar yeterli suyu tutamayabilir. Bunun için, su kaybından kaynaklanan hipernatremi sadce hipodipsisi olan hastalarda, örneğin infantlarda ve mental fonksiyonları bozuk yetişkinlerde ortaya çıkar. Normal bir susuzluk mekanizmasına sahip ve suya ulaşabilen hiçbir yetişkinde 150 meq/l den daha büyük plazma Na konsantrasyonuna asla rastlanmaz. Hastane dışında hipernatremi gelişen yetişkin hastalar çoğunlukla 60 yaşın üzerindekilerdir. Eşlik eden hastalıklara ve bozulmuş mental fonksiyonlara sahip olmak dışında, ileri yaşta olmak da, ADH salgılanması normal olsa bile susuzluğa karşı azalmış osmotik stimulasyona sebep olabilir. Yapılan çalışmalar böbreklerdeki ADH reseptörlerinin yaşa bağlı kaybına yanıt olarak beyindeki ADH salgılayan nöronlarda bir aktivite artışının geliştiğini göstermiştir. Başka bir sağlık problemi olmayan pek çok yaşlı hasta normal su dengesini sürdürebilmesine rağmen, herhangi bir stres durumunda hipernatremik olmaya meyilli olabilir. Mental fonksiyonları bozuk hastalar da hipernatremi açısından artmış bir riske sahiptir. ETYOLOJİ Hipernatremiye neden olan koşullar Tablo 1 de özetlenmiştir. Hipernatremi değerlendirilmesinde, sodyum, su ilişkisi ve bunların kayıplarına göre gözden geçirilmesi gerekir (Tablo 2). Önemli klinik tablolar aşağıda ayrıntılı olarak ele alınmıştır. İnsensibl ve gastrintestinal su kayıpları Deri ve solunum yoluyla gerçekleşen hissedilmeyen sıvı kayıpları plazmaya göre hipoosmotiktir ve yetişkinlerde günde ortalama ml kadardır. Bu kayıpları artıran ateş, solunum yolu infeksiyonları, yanıklar veya yüksek ısıya maruz kalma gibi durumlar hipernatremiye predispozisyon yaratır. Osmotik ishal gibi gastrintestinal su kayıpları da benzer bir etki yaratır. Örneğin hepatik ensefalopati tedavisinde kullanılan laktuloz hiperosmotik bir solusyon içinde verilir ve gastrointestinal yola su çeker. Eğer bu kayıp çok fazla olursa hipernatremi gelişebilir. İshalli hastalıklar sonrasında gelişen hipernatremi çocuklarda sık karşılaşılan bir problemdir. Küçük çocuklarda plazma Na konsantrasyonunda etkili bir artış oluşması için dehidratasyonun çok ağır olmasına gerek yoktur. Strese yanıt olarak görülebilen hiperglisemi de ( mg/dl kadar yüksek olabilir) plazma osmolalitesinin daha fazla artmasına sebep olur. Son yıllarda insensibl kayıpları yerine koymak için daha fazla serbest su sağlayan düşük solut içerikli sıvıların (Na + K konsantrasyonu yaklaşık 95 meq/l) kullanılmaya başlanmasıyla infantlarda gastroenterit sonrası görülen hipernatremik dehidratasyon insidansı azalmaya başlamıştır. Diabetes İnsipidus Diabetes İnsipidus komplet veya parsiyel ADH sekresyon kaybı (santral) veya ADH ya böbrek yanıtının olmamasıyla (nefrojenik) karakterize bir bozukluktur (Tablo3). Bunun sonucu olarak renal su geri emilimi azalır ve günde 3-20 litre arasında değişen dilue idrar

3 çıkışıyla karakterize bir diürez başlar. Bu hastaların büyük kısmında susuzluk mekanizmaları normal çalıştığı için vücut su dengelerini ve normale yakın plazma Na değerlerini sürdürürler.başlıca şikayetleri poliüri ve polidipsidir, hipernatremi semptomları gelişmez. Santral diabetes insipidusa sebep olan hipotalamik bozukluk eğer susama merkezini de etkşilemişse durum değişir. O zaman, ADH sekresyonundaki parsiyel bir defekt bile aşırı sıvı kaybına ve ciddi hipernatremi gelişmesine sebep olabilir. Santral diabetes insipidus ADH, hipotalamusun supraoptik ve paraventriküler nukleuslarında sentezlenir. Supraoptikohipofizeal traktın aksonları yoluyla depolandığı ve daha sonra salınacağı nörohipofize taşınır. Bozulmuş ADH sekresyonu, osmoreseptöerleri, hipotalamik çekirdekleri veya supraoptikohipofizeal traktı etkileyen değişik klinik bozukluklardan kaynaklanıyor olabilir. Buna karşılık, median eminensin aşağısındaki yolun hasarı veya posterior hipofizin çıkarılması sadece geçici bir DI periyoduna sebep olur. Bu durumlarda, ADH median eminensteki portal kapiller aracılığıyla sistemik dolaşıma salgılanmaya devam eder. SDI sebeplerinin %75 lik kısmını idiopatik DI, nöroşirurjikal girişimler (özellikle kraniyofarengeoma), kafa travması, primer ve sekonder maligniteler veya infiltratif hastalıklar (Langerhans hücreli histiositoz- Histiositozis X) oluşturur. Yaklaşık %30 luk kısmı oluşturan idiopatik DI hipotalamik çekirdeklerdeki hormon salgılayan hücrelerin destrüksiyonuyla ilişkilendirilmektedir. Birçok hastada otoimmün bir sürecin de söz konusu olabileceği ortaya atılmıştır. Bazı hastalarda vazopressin üreten hücreleri hedef alan antikorlar sorumlu olabilir. Otoimmün süreç hipofiz sapının ve posterior hipofizin lenfositik inflamasyonu ile karakterizedir. Aktif inflamasyonun mevcut olduğu dönemde yapılan MR incelemelerinde bu yapılarda kalınlaşma, genişleme saptanmıştır. Bu destrüktif süreç anterior hipofiz fonksiyonlarında da anormalliklere yol açabilir. Santral DI, nadiren ailesel geçişli olabilir ve genellikle otozomal dominant kalıtılır. ADH nın prekürsörü olan preprovazopressin-nörofizin II yi kodlayan gende meydana gelen bir nokta mutasyon bu durumdan sorumlu tutulmuştur. Üretilen prekürsör madde normal olarak metabolize edilemez veya taşınamaz ve lokal birikim nedeniyle ADH üreten hücrelerin ölümüne sebep olur. Bu süreç 3 karakteristik bulguya neden olur: 1)iki genden sadece biri defektif olsa bile belirgin poliüri gelişmesi 2) 1-28 yaş arasında değişebilen geç başlangıçlı poliüri 3) biriken prekürsöre ait olduğu düşünülen ve nonfamilial idiopatik SDI hastalarında rastlanmayan parlak bir nokta şeklinde MRI bulgusu. Hipotalamus veya yollarında meydana gelen travma veya nöroşirurjikal girişimler (özellikle transsfenoidal) santral DI nın diğer bir temel sebebidir. Buna rağmen, kraniyofaringiom için yapılan transfrontal bir ameliyatta daha farklı bir sonuç tespit edilmiştir. Bu tespitte, poliürenin hipotalamustan salgılanan ve antidiüretik V2 reseptörleri için yarışan fakat aktifleştirmeyen bir ADH prekürsörü sonucu oluştuğu görülmektedir. Bu hastaların başlangıçtaki immunassay ADH seviyeleri yüksektir, fakat biyolojik aktivite az veya hiç yoktur. Ekzojen hormon replasmanına yanıt da azalmıştır. Böylece, poliüri tipik olarak geçici olmasına rağmen, nefrojenik DI a sahipmiş gibi görünürler.

4 Hipotalamus ve yollarında meydana gelen hasar tipik bir trifazik yanıt oluşturabilir: Büyük olasılıkla hipotalamik disfoksiyon sebebiyle inhibe olan ADH salınımını gösteren, tipik olarak 24 saat içinde ortaya çıkan ve 4-5 saat süren bir poliürik faz vardır. 6 ve 11. günler arasında, dejenere olan posterior hipofizden, depolanmış hormonun yavaş salınımını yansıtan bir antidiüretik faz görülür. Bu süreçte aşırı su alımı uygunsuz ADH salınımındakine benzer şekilde hiponatremiye sebep olabilir. Nörohipofizdeki depolar tükendiği zaman ikinci fazı kalıcı SDI takip eder. Bazı hastalar ise sadece geçici bir uygunsuz ADH salınımı sendromuna sahip olup geç poliüri fazı geliştirmeden iyileşirler (izole ikinci faz). Bu tabloda ACTH eksikliğine bağlı adrenal yetersizlik hiponatremiye katkıda bulunabilir. Nöroşirurji sonrası gelişen poliürinin büyük çoğunlukla santral DI ya bağlı olmadığının vurgulanması gerekir. Daha yaygın sebepler arasında cerrahi sırasında verilen aşırı sıvını ekskresyonu ve serebral ödemi azaltmak için verilen mannitol veya kortikosteroidlerin sebep olduğu osmotik diürez yer alır. Bu durumlar idrar osmolalitesi ölçülerek ve su kısıtlaması ve ekzojen ADH ya verilen yanıt değerlendirilerek ayırt edilebilir. Kardiyopulmoner arrest veya şok sonrası gelişen hipoksik ensefalopati veya ciddi iskemi de azalmış ADH salınımına sebep olabilir. Bu durumlarda belirgin poliüri de meydana gelebilmesine rağmen fonksiyonel yetersizlik genellikle hafiftir ve bazı vakalarda subkliniktir. Örneğin, Sheehan sendromlu hastalarda posterior hipofizin ve hipotalamik çekirdeklerin atrofisine rağmen belirgin DI sık rastlanan bir durum değildir. Bununla birlikte, bu hastalarda artmış plazma osmolalitesine ADH yanıtı genellikle normalden azdır. Hemodinamik faktörler de ikinci bir mekanizmayla geçici SDI ya sebep olabilir. Supraventriküler taşikardinin düzeltilmesinden sonra sıklıkla poliüri görülür. Bu durumlarda, sırasıyla artmış atrial natriüretik peptid ve azalmış ADH salınımının sebep olduğu natriürez ve su diürezi görülür. Sol atrial ve sistemik kan basıncındaki artışlar lokal volüm resptörlerini aktive edebilir ve bu geçici hormonal değişikliklerden sorumlu olabilir. Langerhans hücreli histiositozis hastaları, SDI için yüksek bir riske sahiptir. Yaklaşık %40 ında, özellikle multisistemik tutulum ve proptoz da varsa ilk 4 yıl içinde poliüri gelişir. Sarkoidozda da hiperkalseminin sebep olduğu nefrojenik DI veya primer polidipsi nedeniyle poliüri ortaya çıkabilir. Wegener granulomatozu veya otoimmun hipofizit gibi diğer infiltratif bozukluklar nadiren SDI sebebi olabilir. Hipernatremi olamaksızın poliüri anoreksia nervosanın yaygın bir bulgusudur. Artmış plazma osmolalitesine ADH yanıtı düzensizdir veya azalmıştır. Bu durum susuzluktaki primer artıştan da kaynaklanabilir. Nefrojenik diabetes insipidus NDI, hipotalamik fonksiyonun ve ADH salınımının normal olduğu ancak ADH ya böbrek yanıtının olmaması veya az olması nedeniyle idrarı konsantre etme yeteneğinin

5 azaldığı konjenital veya edinsel bir bozukluktur. İdrarın konsantre edilmesi iki basamakta gerçekleşir: 1) Henlenin çıkan kolunda su olmadan sadece NaCl ün reabsorbe edilmesiyle oluşturulan hiperosmotik ( mosmol/kg) bir medüller interstisyum 2) Kollektör tübüllerde idrarın medüller interstisyumla osmotik dengeye getirilmesi. ADH, kollektör tübüllerdeki su geçirgenliğini belirgin olarak artırdığı için 2. basamak için mutlaka gereklidir. Herediter NDI Konjenital NDI, X e bağlı resesif kalıtılan ve heterozigot kadınlarda değişen derecelerde penetransa sahip olan nadir bir durumdur. Erkekler hasta olurken, kadınlar taşıyıcılıktan belirgin poliüriye kadar değişen farklı durumlara sahip olabilir. Kadınlardaki bu değişken duruma iki faktör sebep olur: Lyon hipotezine göre hücrelerin yarısı normal olacaktır ve genetik defektin ağırlığı da değişkenlik gösterecektir. Böylece bazı kadınlar günlük yaşamda asemtomatik olacaklar ancak gebelikte plasentadan salgılanan vazopressinazlar endojen ADH nın metabolik klirensini artırdığı zaman orta veya ağır bir poliüri geliştireceklerdir. Konjenital NDI lı birçok hastadaki defekt V2 reseptör genindeki değişik mutasyonları içermektedir. Bu mutasyonlar, hormon bağlanmasında azalmaya, bozulmuş intrasellüler transporta veya reseptörün azalmış sentezine veya artmış yıkımına yol açabilir. V2 reseptörü, ADH ya antidiüretik yanıtı sağlamanın yanında periferik vazodilatasyonu ve endotelyal hücrelerden faktör VIII ve von Willebrand s faktörü salınımını da başlatır ve konjenital NDI da bu fonksiyonlar da bozuktur. Vazokonstriksiyona ve artmış prostaglandin salınımına neden olan V1 reseptörlerinin fonksiyonu ise normaldir. Herediter NDI nın otozomal resesif kalıtılan ikinci bir formu daha tanımlanmıştır. Bu bozuklukta, V2 reseptörü ve ADH ya vazodilatör ve koagülasyon yanıtı normaldir. Defekt, aquaporin-2 su kanallarına ait genlerdedir. Bu kanallar normalde sitozolde depolanır ve ADH nın etkisiyle luminal membrana doğru hareket eder ve birleşir, böylece suyun konsantrasyon gradienti boyunca reabsorpsiyonuna izin verir. Mutasyonlar, su kanallarının membranla birleşmesinde bir bozukluğa veya azalmış kanal fonksiyonuna sebep olabilir. Erişkinlerde poliüri oluşturacak kadar ciddi edinsel NDI sebeplerinin başlıcaları lityum toksisitesi, hiperkalsemi ve kontrolsüz DM ile ilişkili osmotik diürezdir. Poliüri, lityum terapisi sırasında hastaların yaklaşık %20 sinde görülebilen ve 8-12 hafta kadar erken ortaya çıkabilen sık bir problemdir. Buna ek olarak, hastaların %30 unda daha konsantrasyon yeteneğinde subklinik bir azalma mevcuttur. Genellikle reversibl olmasına rağmen, uzun süre ilaç kullanımında konsantrasyon defekti kalıcı olabilir. Lityum, hücre membranıdaki Na kanallarından hücre içine girdikten sonra kollektör tubul hücrelerinde birikerek etkisini göstermektedir. Daha sonra ADH nın su geçirgenliğini artırıcı etkisini değiştirmektedir. Bunun nasıl gerçekleştiği tam olarak anlaşılmış değildir fakat birkaç farklı mekanizmayı içerebilir: adenilat siklaz stimulasyonunun azalması, ADH reseptör yoğunluğunun azalması ve aquaporin-2 downreülasyonu ile ortaya çıkan post-siklik AMP defekti. Bir tetrasiklin derivesi olan demeklosiklin kullanımıyla da ADH rezistansı oluşur. Bu ilacın kullanım süresi genellikle poliürinin ciddi bir problem oluşturmasına sebep olmayacak kadar kısadır. Buna karşılık, artmış serbest su ekskresyonuna sebep olması, demeklosiklinin refrakter hiponatremili hastalarda kullanılmasına yol açmıştır.

6 Hiperkalsemi ve hipokalemi Hiperkalsemi ve hipokalemi, genellikle elektrolit imbalansının düzeltilmesinden 1-12 hafta sonra geriye dönebilen bir tip NDI ya sebep olur. Plazma Ca konsantrasyonu 11 mg/dl yi aştığı zaman konsantrasyon defekti klinik olarak belirgin hale gelir. Sekonder tubuluinterstisyel hasara bağlı medullada kalsiyum depolanmasının önemli bir rolü olduğu öne sürülmüştür. Daha yeni çalışmalar aquaporin-2 regülasyonundaki bozulmanın ve plazma Ca konstrasyonundaki yükselmeyle aktive olan normal kalsiyum-duyarlı reseptörlerin önemli bir role sahip olduğunu öne sürmektedir. Kalsiyum-duyarlı reseptörler, henlenin çıkan kalın kolunda bazolateral membranda yer alır. Bu reseptörlerin kalsiyumla aktive olması, çıkan kalın kolda sodyum klorür ve kalsiyum reabsorpsiyonunu azaltır. Bir P450 araşidonik asit metaboliti (muhtemelen 20-HETE) aracılığıyla ortaya çıkan bir etkiyle luminal potasyum kanalları kapanır. Loop reabsorpsiyonunun inhibisyonu, idrar konsantrasyonu için gerekli olan medüller ozmotik gradienti bozar. Kalsiyum-duyarlı reseptörler, iç medüller kollektör tubullerin luminal memranında ekspresse edilir. Hiperkalsemide, henle kulpunda azalmış kalsiyum reabsorpsiyonu kollektör tubullerde daha fazla kalsiyumun reseptörlere bağlanmasına sebep olur. Bu resptörlerin aktivasyonu ADH ya bağlı su geçirgenliğini azaltır. Hipokalemiye bağlı konsantrasyon defekti oluşması için yaklaşık meq K kaybı olması ve plazma K konsantrasyonunun 3.0 meeq/l nin altında olması gerekir. ADH ya kollektör tubul yanıtı hipokalemiyle, muhtemelen azalmış siklik AMP oluşumuna bağlı, azalır. Ayrıca hipokalemi henlenin çıkan kalın kolunda NaCl transportunu da bozabilir. Bu elektrolit bozukluklarında görülen poliüri büyük oranda konsantrasyon yeteneğinde bozulmaya bağlantılı olmakla birlikte hipokalemi ve belki de hiperkalsemi direkt olarak susuzluğu da uyarabilir. Ozmotik ve nonozmotik diüretikler Ozmotik diürez, tubuler lümende büyük miktarda geri emilmeyen solutlerin bulunmasından kaynaklanan artmış üriner su kaybından dolayı oluşur. Aşırı solut yüküyle oluşan artmış idrar çıkışı, idrar konsantrasyonunda dilüsyonel bir düşüşle sonuçlanır. Beraberinde sıvı alımında artış olmadıkça, bu (Na+K)dan fakir sıvı kaybı plazma Na konsantrasyonunu yükseltecektir. Glukozüriyle birlikte olan kontrolsüz diabetes mellitus ozmotik diürezin en yaygın sebebidir. Benzer bir problem yüksek proteinli besinler verilen ve uzun süre hipertonik mannitol infüzyonu yapılan hastalarda da ortaya çıkar. Furosemide ve bumetanide gibi loop diüretikler, henlenin çıkan kalın kolunda NaCl reabsorpsiyonunu inhibe ederek üriner konsantrasyonu bozarlar. Bununla birlikte, bu ajanlar kısa etkilidir ve su kayıpları oral alımla yerine konulabilir. Sonuç olarak, diüretik tedavisi sırasında hipernatremi sık rastlanan bir durum değildir. Diğer Maksimum idrar konsantrasyon yeteneğindeki kayıp çoğu böbrek yetersizliğinin erken bulgusudur. Birçok faktör bu probleme katkıda bulunur, fonksiyonel nefronun kalmasında solüt ekresyon artışından osmotik diürez içeriği, ADH ya tubuler duyarlılığı azalması, zıt akımlar mekanizmasının renal medullada hastalığı etkilemesi, kronik

7 pyelonefrit ve aneljezik nefropatisi. Net sonuç şudur, böbrek yetersizliği daha ağır hale gelir. Umax ta düşüş izoosmotik hatta hafif hipoosmatik plazmaya dönüşür. Yine de, poliürinin derecesi genellikle fonksiyonel renal kitle ile sınırlıdır. Daha ağır konsantrasyon defekti, üriner obstrüksiyonda açılma ile göze çarpan geçici poliüridir ama bu durum nadiren rastlanan bir olaydır. Konsantrasyon gücünün azalması orak hücreli anemili hastalarda tipik erken bulgudur. Kısmi basınçlı oksijen uygulaması ve yüksek osmolalite vasa rektayı dolayısıyla ters akım fonksiyonunu bozmaktadır. 10 yaşındaki bir çocukta Umax sadece mosmol/kg düzeyindedir ve bu değer normal değerin yarısından daha azdır. Hemoglobin A transfüzyonu başlangıçta konsantrasyon defektini terse çevirir, bunu muhtemelen vasa rektanın akımını restore ederek yapar. Ancak bu faydalı tepki 15 yaşından sonra kronik medüller iskeminin irreversible interstisyel fibrozis ve tubuler atrofi yaptığı zaman gerçekleşir. Nadiren amiloidoz ve Sjögren sendromu nefrojenik diabetes insipidus (NDI) ve poliüri ile birlikte olabilir. Biyopsi örnekleri sırasıyla amiloid depozitlerini ve kolektör tubuluslar etrafında lenfoid infiltrasyonu açığa çıkarır. Bu değişim herhalde tubuler fonksisyonla konsantrasyon defektine tepkiyla karışır. NDI için diğer bir sebep potent bir tubuler toksin olan kemoterapötik ajan ifosfamiddir. Bu droglarla proksimal ve distal kolonun beraber zarar görmesi müşterek problemdir. Böylece, konsantrasyon yeteneğinde azalma bir vaya daha çok tübüler anomaliyi takip eder. Ayrıca; tip 1 veya tip 2 renal tübüler asidoz(rta), hipofosfatemi (çocuklarda raşitizmde neden olur), renal glukozüri ve aminoasidüri. Diğer iki drog HIV infekte hastalarda CMV infeksiyonunda kullanılan cidofovir ve foscarnet seyrek olarak NDI ile birlikte olabilir. NDI nin nadir bir formu olan hamileliğin ikinci yarısı süresince tanımlanmıştır. Normal gebelik yüksek vasopressin (muhtemelen plasentadan salınan) düzeyi ile eksojen ve endojen ADH salınımının hızlı düşüşüyle birlikte olabilir. Hastaların büyük bir çoğunluğunda, bu değişiklik klinik olarak önemsizdir ve semptom vermez. Poliüri gelişen bu kadınlarda normalden yüksek vasopressin aktivitesi subklinik santral veya konjenital NDI yi gebelik süresince maskeler. Bu hastalıklar vasopressine dirençli olduğu halde, vasopressinase e direnci açıklayan ddavp uygulaması ile poliüri kontrol edilebilir. Muhtemelen bu etki farklıbir N-terminal içermesinden gelmektedir. Diabetes insipidusta poliüri Birçok faktör SDI ve NDI de konsantrasyon defektinin şiddetini, solüt ekskresyon oranı ve hastanın volüm durumu ile ilgili olarak poliürinin derecesini belirler, Umax ve solüt ekskresyonu arasında önemli bir bağlantı vardır. Solüt ekskresyonunun günlük oranı 750 mosmol (çoğu Na, K ve üreden oluşur) olduğunu ele alalım. Eğer Umax 300 mosmol/kg olsaydı ( Posm ile eşdeğer) minimum idrar çıkışı günde 2.5 olacaktı (750 mosmol/gün /300 mosmol /kg =2.5 L/gün). Oysa Umax 100 mosmol /kg ise 7.5 L/gün veya daha fazla minimum idrar olmalıdır. Genellikle böyle şiddetli konsantrasyon defekti sadece komplet santral DI, konjenital NDI, lityum nefrotoksisitesi veya nadiren hiperkalsemili bozukluklarda görülür. Umax ın 300 mosmol /kg den büyük olması ile NDI nin oluştuğu diğer durumlar ilişkilendirilebilir. Böyle bir durumda hiç sıvı alınmadığında geceleyin idrar konsantrasyonu normale geldiğinden tek şikayet noktüri olabilir.

8 Diabetes insipidusta Uosm relatif olarak sabit olduğunda idrar çıkışının birincil belirleyicisi solüt ekskresyon oranı olur. Örneği, eğer Uosm 100 mosmol /kg olsaydı günlük idrar hacmi 800 mosmol /kg ekskresyonu için 8 litre olacaktır. Diğer taraftan 400 mosmol /kg ekskresyonu için 4 litre idrar yeterli olacaktır. Düşük Na ve düşük proteinli diyet ile poliürinin derecesini azaltmak tedavinin potansiyel önemini oluşturmaktadır. Yetersiz efektif dolaşım volümü idrar hacmini sınırlandırabilir. Diabetes insipidusta kollektör tubüllerden su geri emilimi azalır, idrar çıkışı bu segmentlerden kurtarılan su volümüne direk ilgilidir.. Böbrekler volüm azalmasına glomerüler filtrasyon oranını azaltarak ve proksimal tubulustan Na ve su geri emilimini artırarak cevap verir. Distal dağılım bu sebeple idrar çıkışının azalmasına yol açar. Santral DI veya NDI de diüretik ve düşük Na diyeti kullanımı tedavinin aslını oluşturmaktadır. Kortizol eksikliğinde olan sistemik kan basıncında, kardiyak output, renal kan akımında düşüş ve paraventriküler nükleustan ADH salınımının artışı, diabetes insipidusta idrar çıkışını sınırlandırır. Böylelikle anterior ve posterior pituitar yetersizliğin bir arada bulunduğu hastalarda başlangıçta poliüri şikayeti olmayabilir. Bu durumda santral DI maskelenmiş olabilir ve kortizol replasmanı verildiğinde poliüri meydana gelebilir. Hipotalamik Disfonksiyon Kronik hipernatremide, hipotalamik hastalık nedeni ile susama olmaz. Tümörler, sarkoidoz gibi granulomatous hastalıklar, ve vasküler hastalıklar bu duruma neden olabilir. Hücre içine su kaybı Geçici hipernatremi (plasma sodyum konsantrasyonunun meq/l yükseldiği durumlarda) egzersiz ve konvülsiyonlarda olabilir. Hücre içine su akımını destekleyen bu etkinin intraselüler ozmalalite artışı ile olduğu sanılmaktadır. Bu durumda laktik asidoz ortaya çıkar. Glikojen laktat büyüklüğünde küçük moleküllere parçalanır. Oluşan bu küçük moleküller hücre hiperosmolaritesini artırırlar. Aynı durum rabdomiyolizin bazı nadir şekillerinde de gözlenir. Sodyum yükü Hipernatremi, genellikle su kaybı nedeni ile ortaya çıkmasına karşılık, ender olarak da sodyum solüsyonu infüzyon ya da oral alımı ile ortaya çıkabilir. Bu problem infantlara yüksek Na içeren gıdalar verilmesiyle olabilir (yanlışlıkla veya bilerek) ya da kardiyopulmoner resüsütasyon boyunca NaHCO3 verilmesinden sonra gelişebilir. Masif tuz alımı hipertonik solüsyon ya da gargara nedeniyle olabilir. Bir yenidoğana verilecek bir tatlı kaşığı NaCl plasma sodyum konsantrasyonunu 70 meq/l kadar yükseltebilir. Bu tip tuz yüklü hastalarda, su kaybı olan hipovolemik olguların aksine genellikle volüm yükü ve yüksek idrar Na değeri saptanır. SEMPTOMLAR Hipernatremide görülen klinik bulgular Tablo 4 de özetlenmiştir. Hipernatreminin (hipeosmolalitenin) primer semptomları nörolojiktir. Letarji, güçsüzlük ve irritabilite en erken bulgularıdır. Daha sonra bayılma, felçler, koma ve çok ağır olgulara ölüm

9 görülebilir. Bu semptomlar plasma Na konsantrasyonundaki artıştan çok beyin hücrelerinden ekstrasellüler alana çıkan su hareketi nedeniyle olur. Deney hayvanlarında yapılan çalışmalarda ve insanlarda görülen beyin volümünde azalma serebral venlerde rüptüre ve fokal intraserebral ve subaraknoidal kanamalara sebep olur. Nörolojik disfonksiyon gelişebilir. Lomber ponksiyon serebrospinal sıvıda kan varlığını gösterebilir. Klinik anlamlı akut su kayması beyin ve plasma arasında mosmol/kg gradyent olmasına yol açar.. Bu gradyent (hayvan çalışmalarından elde edilen ) insanlardaki bulgularla uyumluluk göstermektedir. Çocuklarda akut hipernatremi plasma Na konsantrasyonu 158 meq/l ye çıktığında kalıcı nörolojik hasar bırakabilir. Bu 17 meq/l lik artış, bir anyon da eşlik etmesi ile plasma osmolalitesindeki 34 mosmol/l artışa yol açmaktadır. Ancak irreversibl nörolojik disfonkiyon olasılığı hastalıklar arasında değişkenlik gösterir. Örneğin bazı çocuklarda plasma Na konsantrasyonunun akut olarak 200 meq/l ye kadar yükselmesi sonrası tam iyileşme de olabilmektedir. Osmotik adaptasyon Serebral dehidratasyona sebep olan dehidratasyon geçicidir. Birkaç saat içinde beyin hiperosmolar duruma adapte olmaya başlar. Beyin hücre osmolalitesindeki azalma beyin hücrelerinde sıvı geri kaçışına sebep olur. Beyin volümü normal boyutlarına döner. İki faktör burada etkili olur. 1. Hipernatremi nedeniyle gelişen serebral kontraksiyon, serebral interstisyel sıvının hidrostatik basıncını düşürür, böylece serebrospinal sıvıdan dehidrate beyine sıvı akımı sağlayan bir gradyent farkı oluşur. 2. Hücreler Na,K,Cl ve organik tuzları içlerine alırlar, böylece hücre osmolalitesi yükseltir, böylece sıvı tekrar hücre içine yönelir. Klinik sonuçlar Beyin sıvı içeriğin düzelmesinin iki önemli klinik sonucu olur. Birincisi, kronik hipernatremide plasma Na konsantrasyonu 170 ile 180mEq/L ye çıkmasına rağmen hastalar asemptomatik olabilir. Böylece nörolojik semptomların ciddiliği plazma osmolalite düzeyi olduğu kadar, osmolalitede efektif artış miktarına bağlı olmaktadır. Semptomlar akut hipernatremide belirgin olan serebral dehidratasyona bağlı olmaktadır. İkincisi, kronik hipernatreminin hızlı düzelmesi beyin suyunun normal üzerinde yükselmesine, böylece serebral ödeme ve nörolojik bozukluklara neden olabilir. Diğer Bulgular Nörolojik bulgular yanında, hipernatremik hastalıklar volum ekspansiyonu veya volüm kaybına bağlı bulgular gösterebilirler. Sodyum fazlalığı olan hastalıklarda periferal ve/veya pulmoner ödem görülebilir. Osmotik diürezi olan hastalıklarda veya enterik infeksiyonlarda hem sodyum hem su kaybı olur ve ekstraselüler volüm azalır. Juguler

10 venöz basınç 5 cmh 2 O nun altına düşer, deri turgoru azalır ve postüral hipotansiyon gelişir. Hipernatremi diabet insipidusun hemen tüm formlarında susama hissi nedeni ile çok belirgin ortaya çıkmaz.. Bu hastalarda hiperosmolalite semptomlarından daha ön planda poliüri, noktüri ve polidipsi gibi yakınmalar olur. Tedavi edilmemiş kronik poliüride, mesane kapasitesi artışı, hidroüreter ve hidronefroz gelişebilir. TANI Poliüri durumlar, eğer susuzluk hissini azaltırsa plazma sodyum konsantrasyonunun yükselmesinde yol göstericidir, diagnostik yaklaşım hipernatremi ve poliüri bu kısımda beraber hesaba katılırlar. Laboratuar 1. Serum sodyum düzeyi: Tanı yükselmiş serum sodyum konsantrasyonuna dayanır. 2. İdrar elektrolitleri ve idrar osmolalitesi: Hipernatremi durumunda üriner osmolalite genellikle >500 mosm/kg/h 2 O üzerindedir. Hipernatremi, santral dibetes insipitusa bağlı olarak uygunsuz şekilde düşük idrar osmolalitesiyle (<100mOsm/kg/H 2 O) veya nefrojenik diabetes insipitusun sorumlu olduğu durumlarda hafif yükselmiş idrar osmolalitesiyle ( yaklaşık 400mOsm/kg/H 2 O) birlikte olabilir. Hipernatremide spot idrar elektrolitlerinin yararı, idrar sodyumu veya fraksiyone sodyum ( FeNa + ) düzeylerinin yorumlanmasıyla ilişkilidir. Hipernatremide volüm azalmasının yansıması olarak düşük idrar sodyum düzeyi (genellikle < 10 meq/l) veya FeNa+ %1 den düşük olarak görülür. 3. Serum potasyum ve kalsiyum düzeyi: Hipokalemi ve hiperkalsemiye bağlı nefrojenik dibetes insipitus gelişebilir. 4. Serum glukoz düzeyi: Diabetes mellitusa bağlı osmotik diürez sıvı kaybına ve buna bağlı hipernatremiye neden olur. 5. Vasopresin testi: Vasopressin uygulamasından önce idrar osmolalitesinin belirlenmesi, vasopresin uygulaması sonrası osmolalitenin artışının gösterilmesi santral diabetes mellitus tanısında yardımcı olabilir. Görüntüleme yöntemleri Beyinin bilgisayarlı tomografi ile görüntülenmesi; kafa travması veya infiltratif lezyonlar sonucu ortaya çıkan santral diabetes insipitus tanısında yararlı olabilir. Tedavi Medikal tedavi:

11 Hipernatreminin tedavisinde hedefler önde gelen nedenlerin ortaya çıkarılması ve etkin olan hipertonisitenin düzeltilmesidir. Hipertonisitenin düzeltilmesi için oral ve parenteral sıvı uygulamasıyla serum sodyum düzeyinin ve plazma osmolalitesinin dikkatli bir şekilde düşürülmesini gerekir. Yoğun bakımda yatan entübe, kritik hastalar için önemlidir. Bu hastalarda sıvı kısıtlaması, yüksek sodyum içerikli sıvılar içersinde verilen tedaviler, kan ürünleri hipernatremi gelişimini kolaylaştırır. Böbrek işlev bozukluğuna bağlı gelişen konsantrasyon bozukluğu hipernatremiyi artırabilir. Tedavinin amacı kaybedilen total vücut suyunu yerine koymaktır. Kayıp su: 0.6 X kg X (1-(istenilen Na + /serum Na + ) Serbest su açığı: 4 X VA(kg) X serum sodyumunda istenilen değişiklik (meq/l) Hipernatremik Dehidratasyon Tedavisi Çocuklarda sık görülmesi nedeni ile hipernatremik dehidratasyon tedavisi önem taşımaktadır. Prensipler 1. Serum sodyumu meq/l saatten, ya da günde 15 meq/llden fazla düşürülmemelidir. Hızlı düşerse "disequlibrium" sendromu gelişebilir saatte bir kez elektrolitleri kontrol edilir. 3. Serum Na değerine göre dehidratasyonun düzeltilme süresi ayarlanır. Na : meq/l: düzeltme süresi: 24 saat Na : meq/l: düzeltme süresi: 48 saat Na : meq/l: düzeltme süresi: 72 saat Na : meq/l: düzeltme süresi: 84 saat 4. Hipernatremik dehidratasyonda başlangıç sıvısı %0.9 NaCl olarak seçilmelidir. 5. İlk saatten sonra saatte 0.5 meq/l sodyum düşüşünü sağlayacak bir sıvı ile devam edilmelidir. 6. Sıvının içeriği ve veriliş hızı serum sodyum izlenmesi ile yapılmalıdır. Serum sodyum değerindeki düşüş hızı verilen sıvıdaki serbest su miktarı ile ilişkilidir. Seçilecek sıvı %5 dekstroz+ %0.45 NaCl olabilir. Hastanın serum Na değerinin düşüşü saatte 0.5 meq/l' den fazla ise sıvının Na konsantrasyonu artırılır ya da verilen sıvının hızı azaltılır. 7. İdrar çıkışı var ise 20mEq/L K eklenir. 8. Zor hastalarda iki koldan aynı K konsantrasyonunda iki ayrı sıvı (%5 dekstroz + %0.45

12 NaCl ve %5 dekstroz+ %0.9 NaCl) aynı hızda başlanır ve serum Na düşüşüne göre bir sıvı azaltılıp diğeri artırılarak istenilen Na düşüşü sağlanır. Akut hipernatremi (48 saaten kısa süre içerisinde gelişen) hızlıca düzeltilebilir.(1-2 meq/l/saat). Kronik hipernatremi ise tedavi sırasında gelişebilecek beyin ödemi riski nedeniyle daha yavaş tedavi edilmelidir. Beyin intraselüler organik osmolitesini arttırarak kronik hipernatreminin etkilerini azaltır. Hızlı düzeltme, merkezi sinir sistemi hücre içi volümü önemli derecede arttırarak; beyin ödemi ve bunun neden olduğu herniasyona, kalıcı nörolojik defisitlere ve myelin hasarına neden olabilir. Kronik hipernatremi saatte 0.5 mmol/l yi veya toplam 10 meq /L/gün ü geçmeyecek şekilde düzeltilmelidir. Eğer Hipernatremi diabetle birlikte hiperglisemiye eşlik ediyorsa; glukoz içeren sıvılar kullanıldığında dikkatli olunmalıdır. Ancak gerekli dozda insülin kullanımı düzeltmede yardımcı olur. Sıvı yüklenmesiyle birlikte hipernatreminin düzeltilmesinde diyaliz kullanımı gerekebilir. Her ne kadar sıvı replasmanı oral veya parenteral yoldan yapılabilse de; bilinci kapalı hastada parenteral replasman gerekmektedir. Eğer sıvı kaybı az, hastanın bilinci açık ve oryente ise oral yol kullanılabilir. Hipernatremi düzeltildikten hemen sonra bütün efor hipernatreminin altta yatan nedenini tedavi etmek için yönlendirilmelidir. Bu çabalar dibetes mellitusun daha iyi kontrolünü, santral diabetes insipitus için vasopressin kullanımını (intranasal veya sc) içermelidir. Ek olarak nefrojenik diabetes insipitus etyolojisi açısından hipokalemi ve hiperkalseminin de düzeltilmesi gerekmektedir. Kaynaklar 1. Adrogue HJ, Madias NE. Hypernatremia. N Engl J Med. May ;342(20): Fried LF, Palevsky PM. Hyponatremia and hypernatremia. Med Clin North Am. May 1997;81(3): Kumar S, Berl T. Sodium. Lancet. Jul ;352(9123): Haycock GB. Hypernatremia: diagnosis and management. Arch Dis Child Educ Pract Ed 2006; 91: ep8-ep Palevsky PM. Hypernatremia. Semin Nephrol. Jan 1998;18(1):20-30.

13 6. Sterns HR. Renal function and disorders of water and sodium balance. In: Chapter 10, Nephrology, ACP Medicine. 2005: Somers MJG. Fluid and electolyte therapy in children. In: Avner ED, Harmon WE, Naudet P (ed.) Pediatric Nephrology (5th ed). Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2004:, Greenbaum LA. Pathophysiology of body fluids and fluid therapy. In: Behrman RE, Kliegman RM, Jenson HB (ed). Nelson Textbook of Pediatrics (17th ed). Philadelphia: Saunders, 2004: Moritz ML, Ayus JC. Disorders of water metabolism in children: hyponatremia and hypernatremia. Pediatrics in Review 2002; 23: Reynolds MB, Padfield PL, Seckl JR. Disorders of sodium balance. BMJ 2006; 332: Moritz ML, Ayus Jc. Preventing neurological complications from dysnatremias in children. Pediatr Nephro1 2005; 20: Coulthard MG. Will changing maintenance intravenous fluid from 0.18% to 0.45% saline do more harm than good? Arch Dis Child 2008; 93: Tablo 1: Hipernatremi Etyolojisi Su Kaybı A. İnsensible Kayıp 1. Artan terleme, ateş, sıcak ortamda bulunma, egzersiz 2. Yanıklar 3. Solunum sistemi enfeksiyonları B. Renal Kayıp 1. Santral diabetes insipidus 2. Nefrojenik diabetes insipidus 3. Ozmotik diürez: Glukoz, üre, mannitol C. Gastrointestinal Kayıp 1.Osmotik diare, laktuloz, malabsorpsiyon, bazı enteritler D. Hipotalemik Hastalıklar 1. Primer hipodipsi 2. Primer mineralokortikoid fazlalığında volüm genişlemesine bağlı osmostat ayar değişimi 3. Ozmoreseptörün fonksiyon kaybına bağlı esansiyel hipernatremi E. Hücre İçinde Su Kaybı 1. Konvülziyon ya da ağır egzersizde 2. Rabdomiyoliz Sodyum Birikimi A. Hipertonik NaCl ya da NaHCO 3 uygulanması

14 B. Sodyum /Tuz alınması Tablo 2: Hipernatremiye total vücut sodyumu açısından yaklaşım Düşük total vücut sodyumu GI sıvı kaybı Kusma Diyare Enterostomiden sıvı kaybı Deriden sıvı kaybı Terleme Maraton/zorlu spor Kistik fibroz Osmotik diürez Glikoz Mannitol İmmatur böbrek konsantrayonu infant Yüksek total vücut sodyumu Dikkatsizlikle alınım Infant formula Tuzlu suda boğulma Iyatrojenik Resusitasyon Metabolik asidoz Normal total vücut sodyumu İnsensible kayıplar Deri Ateş Prematürite Fototerapi Radyant ısıtıcılar Respiratuar Taşipne Hiperventilasyon Mekanik ventilasyon Nemlendirilmemiş hava Tablo3: Santral ve nefrojenik diabetes insipidus nedenleri Santral ve nefrojenik DI da konjenital ve edinsel nedenler Santral DI Familial Otozomal dominant Serebral malformasyonlar Septo-optik displazi Lawrence-Moon-Beidl sendromu Edinsel Travma Kafa travması Nöroşirurji Tümörler Kraniofaringioma Germinom Optik gliom Hipoksik-iskemik beyin hasarı Nefrojenik DI Familyal X e bağlı resesif V2 reseptör gen defekti Otozomal resesif Aquaporin 2 gen defekti Edinsel Osmotik diürez Metabolik Hiperkalsemi Hiperkalemi Kronik böbrek hastalığı İlaçlar Lityum Demeklosiklin Postobstrüktif üropati Lenfositik nörohipofizitis Granülomlar Tüberküloz

15 Sarkoidoz Histiyositoz İnfeksiyonlar Konjenital CMV Konjenital toksoplazmoz Ensefalit Menenjit Vasküler Anevrizma Arteriovenöz malformasyon Tablo 4: Hipernatremide klinik bulgular Huzursuzluk Tiz sesle ağlama Dil kuruluğu Taşipne Büyük çocuklarda susuzluk hissi Letarji Kas tremorları Bilinç kaybı Reflekslerde artma SPASTİSİTE Fokal nörolojik bulgular Konvulsiyon Dehidratasyon bulguları çok belirgin değil Koma ve ölüm

HİPERNATREMİ. Doç. Dr. Halil Yazıcı. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

HİPERNATREMİ. Doç. Dr. Halil Yazıcı. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı HİPERNATREMİ Doç. Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Giriş Serum Na konsantrasyonu> 145 mmol/l Her zaman su metabolizması bozukluğudur, hipoakuaremi

Detaylı

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI

Magnezyum (Mg ++ ) Hipermagnezemi MAGNEZYUM, KLOR VE FOSFOR METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Magnezyum (Mg ++ ) MAGNEZYUM, KLOR VE METABOLİZMA BOZUKLUKLARI Dr Ali Erhan NOKAY AÜTF Acil Tıp AD 2009 Büyük kısmı intraselüler yerleşimlidir Normal serum düzeyi: 1.5-2,5 meq/l Hücre içinde meydana gelen

Detaylı

SODYUM (Na + ) SODYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI HİPONATREMİ HİPONATREMİ. Plazma Na + : meq/l,

SODYUM (Na + ) SODYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI HİPONATREMİ HİPONATREMİ. Plazma Na + : meq/l, SODYUM (Na + ) SODYUM METABOLİZMASI BOZUKLUKLARI Dr.M.Murat Özgenç Plazma Na + : 138 145 meq/l, Total vücut Na + : 58 meq/kg (Ort. total Na + : 4000 meq) Total değişebilir Na + : 41 meq/kg (Ort. 3000 meq,

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

ÇOK İDRAR YAPAN ÇOCUĞA YAKLAŞIM

ÇOK İDRAR YAPAN ÇOCUĞA YAKLAŞIM ÇOK İDRAR YAPAN ÇOCUĞA YAKLAŞIM Doç.Dr. Şükran POYRAZOĞLU İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Pediatrik Endokrinoloji BD POLİÜRİ Su Diürezi Dİ Solid Diürezi Glukoz Ca NaCl BUN Mannitol

Detaylı

SIVI GEREKSİNİMİ ÇOCUKLARDA SIVI ELEKTROLİT TEDAVİSİ. Dr. Dilek DURMAZ AÜTF Acil Tıp ABD 25/05/2010. Vücut Sıvılarının Dağılımı

SIVI GEREKSİNİMİ ÇOCUKLARDA SIVI ELEKTROLİT TEDAVİSİ. Dr. Dilek DURMAZ AÜTF Acil Tıp ABD 25/05/2010. Vücut Sıvılarının Dağılımı ÇOCUKLARDA SIVI ELEKTROLİT TEDAVİSİ Dr. Dilek DURMAZ AÜTF Acil Tıp ABD 25/05/2010 Doğumda vücut ağırlığının %75 i su iken, büyük çocuklarda bu oran %60 dır Yaşla birlikte HDS azalırken HİS artar Akut dehidratasyon

Detaylı

İntrasellüler Sıvı (Hücre İçi Sıvı) Extrasellüler Sıvı (Hücre Dışı Sıvı) Total Vücut Suyu 60 = 42 lt Vücut Sıvı Bölmelerini Etkileyen Faktörler

İntrasellüler Sıvı (Hücre İçi Sıvı) Extrasellüler Sıvı (Hücre Dışı Sıvı) Total Vücut Suyu 60 = 42 lt Vücut Sıvı Bölmelerini Etkileyen Faktörler Vücut ağırlığının yaklaşık %60 ını su oluşturur. Ölçümünde Deuterium Oksid kullanılır. Yağ dokusu ve yaş ile ters, kas dokusu ile doğru orantılıdır. Total vücut suyu, genel anlamda iki büyük kompartmanda

Detaylı

Çocuklarda sıvı ve elektrolit tedavisi. Prof. Dr. Aydın Ece Dicle Üniv. Tıp Fak. Çocuk Sağ ve Hast AD

Çocuklarda sıvı ve elektrolit tedavisi. Prof. Dr. Aydın Ece Dicle Üniv. Tıp Fak. Çocuk Sağ ve Hast AD Çocuklarda sıvı ve elektrolit tedavisi Prof. Dr. Aydın Ece Dicle Üniv. Tıp Fak. Çocuk Sağ ve Hast AD Dehidratasyonda sıvı tedavisi Tedavinin amaçları Şoku önlemek için dolaşan sıvı hacmini düzelt (%10-%15

Detaylı

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı.

Fizyoloji. Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri. Dr. Deniz Balcı. Fizyoloji Vücut Sıvı Bölmeleri ve Özellikleri Dr. Deniz Balcı deniz.balci@neu.edu.tr Ders İçeriği 1 Vücut Sıvı Bölmeleri ve Hacimleri 2 Vücut Sıvı Bileşenleri 3 Sıvıların Bölmeler Arasındaki HarekeF Okuma

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı

Arter Kan Gazı Değerlendirmesi. Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Arter Kan Gazı Değerlendirmesi Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı Asit-Baz Dengesine Farklı Yaklaşımlar Seifter JL: N Engl

Detaylı

Uygunsuz ADH Salınımı ve Serebral Tuz Kaybı Sendromları

Uygunsuz ADH Salınımı ve Serebral Tuz Kaybı Sendromları Uygunsuz ADH Salınımı ve Serebral Tuz Kaybı Sendromları Elif Bahat Özdoğan Karadeniz Teknik Üniversitesi TRABZON Anti Diüretik Hormon (ADH) Hipotalamus ta üretilir Nörohipofizde depolanır Plazma ozmolaritesinde

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D.

Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A. D. Sunu Planı Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi ve fizyolojisi Etiyoloji Klinik Tanı Tedavi Tanım ve Epidemiyoloji

Detaylı

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ

DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE ETKİSİ T.C. ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI VİH-YL 2007 0002 DEHİDRE KÖPEKLERDE BİKARBONATLI SODYUM KLORÜR SOLÜSYONUNUN HEMATOLOJİK VE BİYOKİMYASAL PARAMETRELERE

Detaylı

[embeddoc url= /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ]

[embeddoc url=  /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ] VÜCUT SIVILARI [embeddoc url= http://enfeksiyonhastaliklari.com/wp-content/uploads/2015 /10/VÜCUT-SIVILARI.docx download= all viewer= microsoft ] SODYUM ( Na+) Na+; Sodyum klor ile birlikte serumun en

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

DİÜRETİKLER ve BÖBREK. Dr Savaş Öztürk Haseki EAH Nefroloji Kliniği

DİÜRETİKLER ve BÖBREK. Dr Savaş Öztürk Haseki EAH Nefroloji Kliniği DİÜRETİKLER ve BÖBREK Dr Savaş Öztürk Haseki EAH Nefroloji Kliniği Tuz & Su Dengesi Ödeme ne neden olur? 1) İnterstisyel sıvının artımı ödeme sebep olur ¼ Plazma ¾ İnterstisyum 2/3 ISS 1/3 ESS Tuz & Su

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

VÜCUT SIVILARI. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN. Copyright 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings

VÜCUT SIVILARI. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN. Copyright 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings VÜCUT SIVILARI Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Su Dengesi Vücudumuzun önemli bir bölümü sudan oluşur ve su dengesi vücudun en önemli sorunlarından birisidir. Günlük olarak alınan ve vücuttan atılan su miktarı

Detaylı

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ

ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ ÜRİNER SİSTEM ANATOMİ ve FİZYOLOJİSİ İdrar oluşturmak... Üriner sistemin ana görevi vücutta oluşan metabolik artıkları idrar yoluyla vücuttan uzaklaştırmak ve sıvı elektrolit dengesini korumaktır. Üriner

Detaylı

UYGUNSUZ ADH SENDROMU

UYGUNSUZ ADH SENDROMU UYGUNSUZ ADH SENDROMU Dr Sevin Başer Pamukkale Üniversitesi Göğüs G Hastalıklar kları Anabilim Dalı PAMUKKALE TARİHÇE 1957 yılında y Schwartz ve arkadaşlar ları Schwartz WB. Am J Med 1957; 23: 529-42 Bartter

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

VAPTANLAR. Prof Dr Hülya Taşkapan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

VAPTANLAR. Prof Dr Hülya Taşkapan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı VAPTANLAR Prof Dr Hülya Taşkapan İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı ABD ve Avrupa Hiponatremi tanı ve tedavi rehberleri hiponatremi tedavisinde vaptanların kullanımı konusunda farklı

Detaylı

Sıvı - Elektrolit. Tintinalli 2011 Haldun Akoglu

Sıvı - Elektrolit. Tintinalli 2011 Haldun Akoglu Sıvı - Elektrolit Tintinalli 2011 Haldun Akoglu 40 yaşında, kronik böbrek yetersizliği olan erkek hasta İştahsızlık, bulantı ve kusma şikayetleri var. Glukoz: 108 mg/dl BUN: 140 mg/dl Na: 115 meq/l K:

Detaylı

Arş.Gör.Dr. Ahmet UZUNDURUKAN

Arş.Gör.Dr. Ahmet UZUNDURUKAN LİTYUM LİTYUM İNTOKSİKASYONU Arş.Gör.Dr. Ahmet UZUNDURUKAN Arş.Gör.Dr. Ahmet UZUNDURUKAN Giriş Farmakokinetik Patofizyoloji İntoksikasyon Tedavi Takip-Taburculuk GİRİŞ Lityum, bipolar bozukluk akut manide

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3

ADIM ADIM YGS LYS Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3 ADIM ADIM YGS LYS 184. Adım BOŞALTIM SİSTEMİ 3 2) Geri Emilim (Reabsorpsiyon) Bowman kapsülüne gelen süzüntü geri emilim olmadan dışarı atılsaydı zararlı maddelerle birlikte yararlı maddelerde kaybedilirdi.

Detaylı

Dr. İsmail Yaşar AVCI GATA İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Dr. İsmail Yaşar AVCI GATA İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı KLİNİK BELİRTİ ve BULGULAR KOLERA Dr. İsmail Yaşar AVCI GATA İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı 1 Koleranın temel kliniği yoğun ishal ve kusma ile seyreden ve sonucunda gelişen

Detaylı

GÜÇSÜZLÜK VE ELEKTROLİT BOZUKLUKLARI. Dr.Ramazan KÖYLÜ Acil Tıp Uzmanı Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi

GÜÇSÜZLÜK VE ELEKTROLİT BOZUKLUKLARI. Dr.Ramazan KÖYLÜ Acil Tıp Uzmanı Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi GÜÇSÜZLÜK VE ELEKTROLİT BOZUKLUKLARI Dr.Ramazan KÖYLÜ Acil Tıp Uzmanı Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Güçsüzlük: Kas gücü eksikliği Yorgunluk Baş dönmesi Halsizlik gibi klinik bulgularla kendisini

Detaylı

Çözeltiler. Sıvılar. Dr. Mehmet AKÇİMEN AÜTF Acil Tıp A.D.

Çözeltiler. Sıvılar. Dr. Mehmet AKÇİMEN AÜTF Acil Tıp A.D. Dr. Mehmet AKÇİMEN AÜTF Acil Tıp A.D. 1. ADH ve Aldosteron böbrekte nerelerde etkilidir? 2. Mol, ozmol, ozmolarite ve osmolalite nedir? 3. Kan glukoz düzeyi 600 mg/dl olan bir hastanın ölçülen Na değeri

Detaylı

Sıvı-Elektrolit & Anestezi

Sıvı-Elektrolit & Anestezi Sıvı-Elektrolit & Anestezi Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Sıvı-Elektrolit Dengesi Vücut sıvılarının hacim ve bileşiminin dengesidir. Erişkin bir bireyde vücut ağırlığının % 60

Detaylı

RENAL TÜBÜLER TRANSPORT MEKANİZMALARI RÜMEYZA KAZANCIOĞLU BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI

RENAL TÜBÜLER TRANSPORT MEKANİZMALARI RÜMEYZA KAZANCIOĞLU BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI RENAL TÜBÜLER TRANSPORT MEKANİZMALARI RÜMEYZA KAZANCIOĞLU BEZMİALEM VAKIF ÜNİVERSİTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI TERMİNOLOJİ TRANSPORT TİPLERİ TÜBÜL SEGMENTLERİ AQUAPORİNLER TERMİNOLOJİ I Ekskresyon idrar ile

Detaylı

Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu. Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Şok hastasına yaklaşım, kan ve sıvı resüsitasyonu Dr. Murat ORAK Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Şok; kan dolaşımı ve doku perfüzyonunun azalması sonucu, Oksijen ve diğer hayati

Detaylı

DEHİDRASYON: Vaka Temelli İnteraktif Tartışma

DEHİDRASYON: Vaka Temelli İnteraktif Tartışma DEHİDRASYON: Vaka Temelli İnteraktif Tartışma Prof. Dr. Ergin ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD DEHİDRASYON SINIFLAMASI Hafif sıvı açığı Orta düzeyde sıvı açığı

Detaylı

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS

* Kemoreseptör *** KEMORESEPTÖR REFLEKS KEMORESEPTÖR REFLEKS DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VI Dr. Nevzat KAHVECİ Kemoreseptörler, kimyasal duyarlılığı olan hücrelerdir. Kan basıncı 80 mmhg nin altına düştüğünde uyarılırlar. 1- Oksijen yokluğu

Detaylı

SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: SODYUM

SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: SODYUM SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: SODYUM Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 14 Aralık 2018 http://tekinakpolat.com/ogrenciler-icin- yararli-kitaplar/ http://tekinakpolat.com/sivi-elektrolit/

Detaylı

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı

27/04/16. Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI. Patofizyoloji. Patofizyoloji. Yanık tipleri Patofizyoloji Volüm Replasmanı Sunu Planı YANIKLI NON-SEPTİK HASTADA VOLÜM REPLASMANI Selim TURHANOĞLU Mustafa Kemal Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yanık tipleri Volüm Replasmanı Hesaplanması Uygulanması Takibi

Detaylı

NORMAL POTASYUM HOMEOSTAZI DR. CANER ÇAVDAR DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ

NORMAL POTASYUM HOMEOSTAZI DR. CANER ÇAVDAR DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ NORMAL POTASYUM HOMEOSTAZI DR. CANER ÇAVDAR DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ TOPLAM POTASYUM MİKTARI Miktar olarak ikinci katyon: Erkeklerde: 50 meq/kg.3500-4000 meq Kadınlarda: 40 meq/kg Her dekadda bir.. 2 meq/kg

Detaylı

Sıvı-Elektrolit ve Asit Baz Denge Farmakolojisi

Sıvı-Elektrolit ve Asit Baz Denge Farmakolojisi Sıvı-Elektrolit ve Asit Baz Denge Farmakolojisi Prof.Dr. Ender Yarsan A.Ü.Veteriner Fakültesi Farmakoloji ve Toksikoloji Anabilim Dalı Normal hidratasyon dengesi İçecek ve yiyecekler; oksidasyon sonucu

Detaylı

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ

PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ PERİTON DİYALİZ HASTALARINDA SIVI KONTROLÜ LALE AKKAYA Periton Diyaliz Hemşiresi CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA HASTANESİ 25. ULUSAL BÖBREK HASTALIKLARI DİYALİZ VE TRANSPLANTASYON HEMŞİRELİĞİ

Detaylı

ARKA HİPOFİZ HASTALIKLARI. Dr.Nihal HATİPOĞLU

ARKA HİPOFİZ HASTALIKLARI. Dr.Nihal HATİPOĞLU ARKA HİPOFİZ HASTALIKLARI Dr.Nihal HATİPOĞLU Arka Hipofiz Hormonları 1) Arjininovazopressin (AVP-ADH) a) Diabetes insipidus - santral (nörojenik Dİ) - nefrojenik Dİ b) Uygunsuz ADH salınması 2) Oksitosin

Detaylı

MYOLOGIA CRUSH SENDROMU. Dr. Nüket Göçmen Mas

MYOLOGIA CRUSH SENDROMU. Dr. Nüket Göçmen Mas MYOLOGIA CRUSH SENDROMU Dr. Nüket Göçmen Mas Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi AD Kas hücresi ve kas dokusu Kısalma özelliğini taşıyan hücreye kas hücresi denir. Bunların oluşturduğu dokuya

Detaylı

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ

Kan Akımı. 5000 ml/dk. Kalp Debisi DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII. Dr. Nevzat KAHVECİ MERKEZİ SİNİR SİSTEMİNİN İSKEMİK YANITI DOLAŞIM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ VII Dr. Nevzat KAHVECİ Kan basıncı 60 mmhg nın altına düştüğünde uyarılırlar. En fazla kan basıncı 1520 mmhg ya düştüğünde uyarılır.

Detaylı

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013

NEFRİTİK SENDROMLAR. Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROMLAR Dr.LATİFE ERDOĞAN Ekim 2013 NEFRİTİK SENDROM NEDİR? Akut böbrek yetmezliği bulguları ile gelen bir hastada gross hematüri, varsa tanı nefritik sendromdur. Proteinürü

Detaylı

İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları

İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları İntradiyalitik Sıvı Elektrolit Bozuklukları Doç. Dr. Eyüp KÜLAH Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesi Kronik Böbrek yetmezliği (KBY) sıvı, asit-baz

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER

EGZERSİZ VE TERMAL STRES. Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER EGZERSİZ VE TERMAL STRES Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER TERMAL DENGE ısı üretimi BMH Kas etkinliği Hormonlar Besinlerin termik etkisi Postur Çevre ısısı Vücut ısısı (37 o C±1) ısı kaybı konveksiyon, radyasyon,

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu

Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Gebelikte yeni gelişen Proteinüri ve Böbrek fonksiyon bozukluğu Dr.Meltem Pekpak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi 34.Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon 18-22 Ekim,Antalya

Detaylı

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D.

MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ. Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. MULTİPL MYELOM VE BÖBREK YETMEZLİĞİ Dr. Mehmet Gündüz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji B.D. Multipl Myeloma Nedir? Vücuda bakteri veya virusler girdiğinde bazı B-lenfositler plazma hücrelerine

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 BÖBREK FONKSİYON TESTLERİ I Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Böbreklerin işlevleri (fonksiyonları) Düzenleyici işlevler Endokrin işlevler Metabolik işlevler Ekskretuvar işlevler 2 Böbreklerin

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır.

Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır. ALDOSTERON Aldosteron tansiyon ve vücut sıvı dengesini ayarlayan böbrek üstü bezlerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki miktarına bakılır. Aldosteron testi ne için yapılır: Bazı sıvı ve elektrolit metabolizma

Detaylı

Adrenal Korteks Hormonları

Adrenal Korteks Hormonları Adrenal Korteks Hormonları Doç. Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji AD Bu derste öğrencilerle Adrenal korteks hormonlarının (AKH) sentez ve salgılanması, organizmadaki hücre, doku ve sistemlerde genel fizyolojik

Detaylı

Adrenal Yetmezlik. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Adrenal Yetmezlik. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Adrenal Yetmezlik Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Adrenal bez Etiyoloji Adrenal yetmezlik Primer adrenal yetmezlik Sekonder adrenal yetmezlik Fizyo-patoloji

Detaylı

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013

NEFROTİK SENDROM. INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM INTERN DR. H.RUMEYSA DAĞ Eylül 2013 NEFROTİK SENDROM NEDİR? Nefrotik sendrom ; proteinüri (günde 3.5gr/gün/1.73 m2), hipoalbüminemi (

Detaylı

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Kan Gazı Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Normal Değerler ph 7.35-7.45 (ort. 7.40) ph 7.35 ise Asidoz 7.45 ise Alkaloz ph

Detaylı

Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı

Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Akut böbrek hasarının (ABH) önlenmesi: hangi sıvıyı tercih edelim? Doç.Dr. Halil Yazıcı İstanbul Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı ABH nın önlenmesi neden önemli >2 kreatinin tayini yapılmış, 9210 yoğun

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: POTASYUM

SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: POTASYUM SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: POTASYUM Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 14 Aralık 2018 http://tekinakpolat.com/ogrenciler-icin- yararli-kitaplar/ http://tekinakpolat.com/sivi-elektrolit/

Detaylı

TUBULOPATİLER. Dr Salim Çalışkan

TUBULOPATİLER. Dr Salim Çalışkan TUBULOPATİLER Dr Salim Çalışkan Emrullah 2 aylık 3 günlük karın şişliği, ishal, kusma Dehidratasyon Konvülziyon Hipokalsemi Emrullah, 2 aylık Kilo alamama Huzursuz Prematüre Polihidramnios İdrarda Na Cl

Detaylı

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi;

Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi; DHEA-s Dehidroepiandrosteron- sülfat; DHEA-sülfat testi; DHEA sülfat böbrek üstü bezi tarafından üretilen zayıf bir erkeklik hormonudur ( androjen ). DHEA- sülfat hem kadın hem erkeklerde üretilir. Kadınlarda

Detaylı

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ Kortizol süpresyon testi; ACTH süpresyon testi; Deksametazon süpresyon testi Hipotalamus ve hipofiz bezinin kortizole cevabını ölçen laboratuar testidir. Kortizol Hipotalamus

Detaylı

SIVI-ELEKTROLİT VE ASİT BAZ DENGESİ. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

SIVI-ELEKTROLİT VE ASİT BAZ DENGESİ. Dr. Nazan ÇALBAYRAM SIVI-ELEKTROLİT VE ASİT BAZ DENGESİ Dr. Nazan ÇALBAYRAM Sıvı-elektrolit dengesizlikleri, bebeklerde ve küçük çocuklarda daha hızlı gelişir. Çünkü vücutlarında su oranı yüksektir. Sıvıların büyük bir oranı

Detaylı

DR.YUSUF CAN YURT HİPONATREMİ 2014 REHBERİ

DR.YUSUF CAN YURT HİPONATREMİ 2014 REHBERİ DR.YUSUF CAN YURT HİPONATREMİ 2014 REHBERİ HIPONATREMI NEDIR? Kan Na konsantrasyonunun

Detaylı

Arka hipofiz hormonları

Arka hipofiz hormonları Arka Hipofiz ve Diabetes İnsipitus Arka hipofiz hormonları Arka hipofizden (nörohipofiz) peptid yapılı iki hormon sentezlenir. Bunlardan biri antidiüretik ve vazokonstriktör etkili vazopresin ya da antidiüretik

Detaylı

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları Sunum planı Olgularla Kan Gazı Değerlendirilmesi Dr. Ayhan ÖZHASENEKLER Acil Tıp Uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi Neden Arteryel Kan Gazı ( AKG)? Değerlendirilen Parametreler Neler? Asit-Baz Dengesi

Detaylı

SIVI ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ. Çocuklarda sıvı elektrolit dengesizliklerini anlamak ve gerekli tedaviyi uygulayabilmek için

SIVI ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ. Çocuklarda sıvı elektrolit dengesizliklerini anlamak ve gerekli tedaviyi uygulayabilmek için SIVI ELEKTROLİT DENGESİZLİKLERİ 1- SIVI ELEKTROLİT FİZYOLOJİSİ 2- DEHİDRATASYON -TANIM -DEĞERLENDİRME - PARENTERAL TEDAVİ 3- PROTOKOL - ÖRNEK Çocuklarda sıvı elektrolit dengesizliklerini anlamak ve gerekli

Detaylı

Çocukta Sıvı-Elektrolit Dengesi. Prof. Dr. Aydın ECE Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD

Çocukta Sıvı-Elektrolit Dengesi. Prof. Dr. Aydın ECE Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD Çocukta Sıvı-Elektrolit Dengesi Prof. Dr. Aydın ECE Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD 06.11.2013 A Ece 2 SU En önemli çözücü Denge başlıca böbreklerden sağlanır Glomerüler filtrasyon Tübüler sekresyon Tübüler

Detaylı

ADH Anti Diüretik Hormon

ADH Anti Diüretik Hormon ADH Anti Diüretik Hormon Anti diüretik Hormon; Arginine vasopressin; Antidiuretic hormone; AVP; Vasopressin Kanda Anti diüretik Hormon ( ADH) miktarını tespit eden laboratuar testidir. ADH vücutta yapılır

Detaylı

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever

HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ. Dr. Lale Sever HEMODİYALİZDE SIK KARŞILAŞILAN KOMPLİKASYONLAR ve YÖNETİMİ Dr. Lale Sever Intradiyalitik Komplikasyonlar Sık Kalıcı morbidite Mortalite Hemodiyaliz Komplike bir işlem! Venöz basınç monitörü Hava detektörü

Detaylı

Şuur Bozukluğu Olan Bir Hasta

Şuur Bozukluğu Olan Bir Hasta Şuur Bozukluğu Olan Bir Hasta Prof. Dr. Tevfik Ecder İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Bilim Dalı OLGU 1 58 yaşında erkek hasta şuur bozukluğu nedeniyle

Detaylı

ADH salgılanmasında baskın etki ön hipotalamusta yer alan supraoptik çekirdek yakınındaki osmoreseptörler aracılığıyla gerçekleşir.

ADH salgılanmasında baskın etki ön hipotalamusta yer alan supraoptik çekirdek yakınındaki osmoreseptörler aracılığıyla gerçekleşir. DİABETES İNSİPİTUS ADH FİZYOLOJİSİ ADH yapımı ve salgılanması ön hipotalamusta yer alan supraoptik ve paraventriküler çekirdeklerde bulunan nöronların kontrolü altındadır ADH önce proprossefizin denilen

Detaylı

HİPERGLİSEMİK HİPEROSMOLAR DURUM. Yrd. Doç. Dr. Volkan ÜLKER Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

HİPERGLİSEMİK HİPEROSMOLAR DURUM. Yrd. Doç. Dr. Volkan ÜLKER Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı HİPERGLİSEMİK HİPEROSMOLAR DURUM Yrd. Doç. Dr. Volkan ÜLKER Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı SUNUM PLANI Tanım Epidemiyoloji Patofizyoloji Klinik Özellikler (Öykü, Komorbidite,

Detaylı

Adrenal Yetmezlik. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Adrenal Yetmezlik. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Adrenal Yetmezlik İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Dersin Amacı Adrenal yetmezliğe neden olan hastalıkların öğrenilmesi Adrenal yetmezliğin klinik ve biyokimyasal

Detaylı

Ayxmaz/biyoloji Homeostasi

Ayxmaz/biyoloji Homeostasi Homeostasi - Değişen dış koşullara rağmen nispeten sabit bir iç fizyolojik ortamı sürdürme sürecidir. -Böylece vücut organlarının, normal sınırlarda verimli bir şekilde çalışması sağlanır. İki ana kontrol

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Erdal Balcan 1

Yrd.Doç.Dr. Erdal Balcan 1 VÜCUTTA ASİT-BAZ DENGESİ BOZUKLUKLARI ASİDOZ Kan ph ının ALKALOZ Kan ph ının ASİDOZLAR: Vücut ekstrasellüler sıvılarında H + artmasından ya da bazların azalmasından ileri gelir. Vücut normal ph ının (7.35-7.45)

Detaylı

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul

Hipoglisemi-Hiperglisemi. Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul Hipoglisemi-Hiperglisemi Dr.SEMA YILDIZ TÜDOV Özel Diabet Hastanesi İstanbul Diabetin Acil Sorunları Hipoglisemi Diabetik Ketoz ( veya Ketoasidoz) Hiperosmolar Nonketotik Durum Laktik Asidoz Hipoglisemi

Detaylı

ÇOCUKTA AĞIZDAN SIVI TEDAVİSİ

ÇOCUKTA AĞIZDAN SIVI TEDAVİSİ ÇOCUKTA AĞIZDAN SIVI TEDAVİSİ Prof. Dr. Ergin ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları BD DEHİDRASYON SINIFLAMASI (IV) Hafif sıvı açığı Orta düzeyde sıvı açığı Ağır sıvı

Detaylı

ÖDEMATÖZ DURUMLARA YAKLAŞIM AİBÜ İZZET BAYSAL TIP FAKÜLTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI

ÖDEMATÖZ DURUMLARA YAKLAŞIM AİBÜ İZZET BAYSAL TIP FAKÜLTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI ÖDEMATÖZ DURUMLARA YAKLAŞIM AİBÜ İZZET BAYSAL TIP FAKÜLTESİ NEFROLOJİ BİLİM DALI KAYNAKLAR 1. Clinical Physiology of Acid-Base and Electrolyte Disorders Burton David Rose 5. Baskı 2. Comrehensive Clinical

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Dr.Canan Aykut Bingöl Yeditepe Üniversite Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Kardiak Arrest 200 000-375 000 kardiak arrest/yıl (ABD) %20 spontan dolaşım sağlanıyor

Detaylı

Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar

Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar Böbrek Naklinde Bazal İmmunsupresyonda Kullanılan Ajanlar Kalsinörin İnhibitörleri Siklosporin Takrolimus Antiproliferatif Ajanlar Mikofenolat Mofetil / Sodyum Azathiopurine Kortikosteroidler Sirolimus

Detaylı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı

Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Çocukta Analjezik Antipiretik Kullanımı Doç. Dr. Betül ULUKOL AKBULUT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı Ateş Hipotalamik set-point in yükselmesi Çevre ısısının çok artması Ektodermal

Detaylı

SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: SU

SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: SU SIVI ELEKTROLİT TEMEL BİLGİLER: SU Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Liv Hospital-İSTANBUL İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi 14 Aralık 2018 http://tekinakpolat.com/ogrenciler-icin- yararli-kitaplar/ http://tekinakpolat.com/sivi-elektrolit/

Detaylı

Anestezi ve Termoregülasyon

Anestezi ve Termoregülasyon Anestezi ve Termoregülasyon Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Termoregülasyon Nedir? Isının düzenlenmesi, korunması, ideal aralığa getirilmesi amacıyla vücudun meydana getirdiği

Detaylı

Arka hipofiz hormonları

Arka hipofiz hormonları Arka hipofiz hormonları Arka hipofizden (nörohipofiz) peptid yapılı iki hormon sentezlenir. Bunlardan biri antidiüretik ve vazokonstriktör etkili vazopresin ya da antidiüretik hormon (ADH) ve diğeri de

Detaylı

Dirençli Ödem. Nurol Arık

Dirençli Ödem. Nurol Arık Dirençli Ödem Nurol Arık I. Temel fizyolojik kavramlar II. Diüretikler III. Ödem tedavisinde genel prensipler IV.Dirençli ödem kavramı/tedavi yaklaşımları Tanım:İntersitisiyel sıvıda ekspansiyonun yarattığı

Detaylı

AKUT ADRENAL YETMEZLĐK TEDAVĐ PROTOKOLÜ

AKUT ADRENAL YETMEZLĐK TEDAVĐ PROTOKOLÜ AKUT ADRENAL YETMEZLĐK TEDAVĐ PROTOKOLÜ GĐRĐŞ Aşağıdaki hastalarda adrenal kriz olabileceği düşünülmelidir. Bilinen primer adrenal yetmezliği olanlar Hipopituitarizm (herhangi bir hipofizer hormon eksikliği)

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016

ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ. Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016 ASİT- BAZ DENGESİ VE DENGESİZLİKLERİ Prof. Dr. Tülin BEDÜK 2016 Herhangi bir çözeltinin asitliği veya bazlığı içindeki hidrojen iyonunun (H + ) konsantrasyonuna bağlıdır. Beden sıvılarının asit-baz dengesi

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME. Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM

RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME. Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM RENAL PREOPERATİF DEĞERLENDİRME Dr. Mürvet YILMAZ SBÜ. Bakırköy Dr. Sadi Konuk SUAM SBÜ. İÇ HASTALIKLARI KONGRESİ-2018 ABH-KBY Böbrek fonksiyonları bozuk olan hastalarda ABH/KBY ayırımı yapılmalıdır. ABH

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren

HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI. Dr. Vedat Evren HÜCRE MEMBRANINDAN MADDELERİN TAŞINMASI Dr. Vedat Evren Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Vücut sıvıları değişik kompartmanlarda dağılmış Vücuttaki Sıvı Kompartmanları Bu kompartmanlarda iyonlar ve diğer çözünmüş

Detaylı

Acilde Sıvı Yönetimi. Dr. Yavuz KATIRCI. SBU Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği

Acilde Sıvı Yönetimi. Dr. Yavuz KATIRCI. SBU Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Acilde Sıvı Yönetimi Dr. Yavuz KATIRCI SBU Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği Sıvılar - Kompartmanlar Total ağırlığın %50-70 i su Yaş, cinsiyet ve BMI na göre değişir. Vücut yağı çoksa

Detaylı

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi HİPERKALSEMİ Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi Tanım: Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeyinin normalden (9-11 mg/dl) yüksek olduğunda meydana gelen

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

Kafa Travmalarında Yönetim

Kafa Travmalarında Yönetim Kafa Travmalarında Yönetim Dr. Uğur YAZAR Karadeniz Teknik Üniversitesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Genel Bilgiler Kafa travması basit bir baş ağrısından ölüme kadar değişik sonuçlara yol açan

Detaylı