CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI"

Transkript

1 CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATI Yeni Türk Edebiyatı araştırmalarında öteden beri kullanılan Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı terimini, kendi içinde tam bir bütünlüğe sahip bir edebiyat sürecini veya başlangıcı ve sonu belli bir edebiyat dönemini ifade eden bir adlandırma gibi düşünmemek gerekir. Edebî değişmeden çok siyasî ve sosyal değişmeyi ifade eden bu terim, birçok edebiyat tarihinde veya edebiyat araştırmasında Tanzimat tan sonra başlayan Yeni Türk Edebiyatı nın büyük bir alt döneminin adı olarak, Cumhuriyet in ilânından günümüze kadar gelen yaklaşık seksen yıllık bir süreçte ortaya çıkan edebî hareket, kişilik ve olguları ifade etmek için kullanılır. Tam bir edebî adlandırma olmasa da bu döneme Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı denmesinin yine de anlamlı ve geçerli bir tarafı vardır. Gerçekten de Cumhuriyet in 1923 te ilânından sonra Atatürk ün önderliğinde gerçekleşen devrimler ve bu devrimler doğrultusunda ortaya çıkan büyük sosyal, siyasî ve kültürel değişme, edebiyatımızı büyük ölçüde şekillendirmiş, varlığına önceki dönemlerden farklı bir yön ve biçim vermiştir. Yine de Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı, edebiyatımızda Tanzimat tan sonra başlayan modernleşme akımının son ve en büyük halkası veya atılımı olmaktan başka türlü ele alınamaz. Başka deyişle bu edebiyatın oluşumunda Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde ortaya çıkan yeni edebiyat hareketlerinin ihmal edilemez bir yeri vardır. Bilindiği gibi edebiyatımızda yenileşme, Tanzimat Fermanı nın 1839 da ilânından yaklaşık yirmi yıl sonra başlamıştı. Yeni şiir ilkin Şinasi nin 1856 dan itibaren Mustafa Reşit Paşa için yazdığı kasidelerle başlamış, modern tiyatronun ilk eseri yine Şinasi nin 1859 da yazdığı Şair Evlenmesi olmuş, roman türünün ilk örneğini de Şemsettin Sami, 1872 de yayımladığı Taaşşuk-ı Tal at ve Fitnat la vermişti. Böylece başlayan Yeni Türk Edebiyatında Şinasi ve Namık Kemal in eserleriyle gelen yeni fikir ve görüşler, in şiirde denediği yeni şekiller, çeşitli yollardan Cumhuriyet Dönemi Edebiyatına sızarak daha modern ve ileri fikir veya şekillere ulaşmışlardır. Modern roman ve tiyatro türleri de yine bu dönemde basit örnekler halinde de olsa kendini göstermiş ve bu türler, daha sonraki dönemlerde gelişerek üstün örneklerini Cumhuriyet Dönemi edebiyatında bulmuşlardır yıllarında edebiyatımıza hakim olan Servet-i Fünûn edebî anlayışının büyük temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil, romana has bir dil oluşturmuş ve yazdığı Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu gibi eserler, bu türün zirve eserleri olarak Cumhuriyet ten sonra sürekli hatırlanmış ve örnek alınan modeller olmuştur. Kısa hikâyenin de onun usta kaleminden çıkan eserlerle ayrı bir edebî tür haline geldiği söylenebilir. Servet-i Fünun un ünlü şairi Tevfik Fikret ise şiirinde dile getirdiği fikirler, özellikle yeni insan fikrî ve istibdat karşısındaki duruşuyla Cumhuriyet döneminde sık sık hatırlanmıştır. II. Meşrutiyet yıllarında gelişen edebî hareketlerin ise Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında elbette daha büyük etkileri olmuştur arasında kendini gösteren Fecr-i Âti grubunun en önemli ismi olan Ahmet Haşim in izlenimci ve yer yer sembolik bir karakter gösteren parıltılı şiiri, Cumhuriyet devri şairlerinde büyük bir hayranlık uyandırmış ve 1926 da Piyale adlı şiir kitabının yayımı geniş yankılara yol açmıştır. Halis şiir ya da saf şiir yolundaki anlayışıyla Haşim e yakın bir çizgide duran Yahya Kemal in 1921 de çıkan Dergâh ta dile getirdiği şiir ve edebiyat konusundaki görüşleri -ki bu görüşler mektepten memlekete dönen edebiyat formülüyle özetlenebilir- birçok Cumhuriyet dönemi şair ve yazarı üzerinde derin izler bırakmıştır. Yahya Kemal ve Ahmet Haşim in şiirleri, Cumhuriyet devrinde şairler için ya örnek alınan ya da aşılması hedeflenen, başka deyişle her iki şekilde de önemsenen şiir modelleri olmuştur nisanında Selânik te çıkan Genç Kalemler dergisinde Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip in (Yöntem) hikâye, şiir ve makaleleriyle başlayan sade dile ve eski Türk tarihine dönüş hareketi Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı üzerinde daha yaygın ve kalıcı izler bırakmıştır ten sonra birçok ismin katılımıyla daha da genişleyen ve bazı araştırmacıların ifadesiyle bir Millî Edebiyat Akımı haline gelen bu hareket, bir yandan İslâm öncesi Türk tarihine, bir yandan da halk edebiyatı ve folklora yönelişiyle adeta Cumhuriyet döneminin ilk devresindeki edebiyatın bir çeşit programını ortaya koymuştu. II. Meşrutiyet döneminin ideologu olan Ziya Gökalp ın daha sonra Atatürk devrimlerinde de etkili olan fikir ve teklifleri ve bunların yanı sıra tehzip fikrine uygun olarak halk masal ve destanlarını modernize etme yolundaki denemeleri, modern edebiyatın halk edebiyatıyla yakınlaşmasına ve birçok noktada birleşmesine yol açmıştı. Bu denemelerin yanı sıra 1914 ten sonra yoğunlaşan aruz-hece tartışmalarının önemli bir sonucu olarak aruz vezni terk edilmeye yüz tutmuş, Orhan Seyfi (Orhon), Enis Behiç (Koryürek), Halit Fahri (Ozansoy) ve Faruk Nafiz (Çamlıbel) gibi genç şairler; Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Şair ve Büyük Mecmua adlı 1

2 dergilerde hece vezniyle birçok şiir yayımlamışlar ve bu şairler, artık Mütareke yıllarında Hece Şairleri olarak adlandırılmaya başlamışlardı. II. Meşrutiyet in sonunda ve Mütarekede oldukça yaygın bir şöhret kazanan, sonradan edebiyat tarihlerinde Beş Hececiler veya Hecenin Beş Şairi olarak değerlendirilen bu şairlerin şiir birikimi, Cumhuriyet döneminin ilk devresinin şiirinde özellikle vezin ve dil açısından önemli bir zemin oluşturur. Tanzimat tan sonra Yeni Türk Edebiyatının iki ana çizgide yürüdüğü söylenebilir. Bunlardan birisi Namık Kemal, R. M. Ekrem ve in eserlerinde beliren romantik edebiyat çizgisi, diğeri de Beşir Fuat ın tesiriyle Nabizade Nazım, Sami Paşazade Sezai ve Hüseyin Rahmi nin () eserlerinde beliren gerçekçi (realist) edebiyat çizgisi. Tanzimat döneminde peşpeşe ortaya çıkan bu iki ana çizgi, Servet-i Fünun Edebiyatı döneminde gerçekçi edebiyat tekniklerinin yine de ağır bastığı bir senteze ulaşmakla birlikte, II. Meşrutiyet döneminde yeniden bir ayrışmaya uğramıştır. tik çizgi, izlenimci ve yarı sembolist bir çizgiye dönüşerek Fecr-i Ati yıllarında özellikle Ahmet Haşim de ve kısmen Yahya Kemal de devam etmiş; gerçekçi çizgi ise Mehmet Emin (Yurdakul) ve Mehmet Akif in (Ersoy) şiirlerinde ve Kadri () ile Refik Halit in (Karay) hikâyelerinde daha baskın bir şekilde yeniden ortaya çıkmıştır. Bu iki çizgi daha sonra Cumhuriyet döneminde hem şiirde hem de hikâye, roman ve tiyatroda dönem dönem çeşitli değişmelere uğrayarak kendini gösterir ki bu duruma yeri geldiğinde işaret edilecektir. Böylece önceki edebiyat dönemlerinden şekil, dil ve fikir bakımından bazı özellikleri devralan Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının oluşumunda, elbette ki Cumhuriyet in ilânından sonra gerçekleştirilen büyük siyasî, toplumsal ve kültürel değişmenin daha yaygın ve esaslı bir rolü vardır. Devam eden bazı çizgilere rağmen bu edebiyatın geçmişin edebiyatından çok farklı bir şekilde oluşmasında, Atatürk ilke ve devrimleri kuşkusuz büyük ölçüde belirleyici bir rol oynamıştır. Bu bakımdan Cumhuriyet dönemi şiir, hikâye, roman ve tiyatrosundaki gelişmelerin ayrıntısına girmeden önce yeni bir şekilde kurulan Türkiye Cumhuriyeti nin yapısıyla edebiyat arasındaki ilişkiyi ana çizgiler halinde ortaya koymak yerinde olacaktır. Millî Mücadele nin zaferle sonuçlanmasından sonra kuracağı yeni devletin yapısını hızla şekillendirmeye başlayan Atatürk, Birinci Büyük Millet Meclisinin kararlarına dayanarak 1 Kasım 1922 de saltanatı kaldırır ve 29 Ekim 1923 te de yeni devletin ve rejimin temeli olan Cumhuriyet i ilân eder. Arkasından 3 Mart 1924 te hilâfet kurumu kaldırılır. Aynı tarihte Tevhid-i Tedrisat Kanununun kabulüyle medreseler, arkasından gene bir kanunla 25 Kasım 1925 te tekke, zaviye ve türbeler kapatılır. 11 Nisan 1928 de de anayasada lâik doğrultuda bazı değişiklikler yapılır. Bütün bunlar İslâmcı bir dünya görüşünün çatısı altında toplanmış çok milletli bir siyasî yapıdan millî ve üniter bir yapıya geçişi gerçekleştiren düzenlemelerdir. Her biri başlı başına bir devrim niteliği taşıyan bu büyük yapısal değişmeler, toplumda İslâmcı ve Osmanlıcı görüşlerin büyük ölçüde önünü keser, mistik ve tasavvufî eğilimlere de büyük ölçüde set çekerek birçok aydın ve yazarın dünyaya bakış tarzı veya hayat felsefesinde köklü değişmelere yol açarlar. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatını fikrî açıdan çok etkileyen ve yönlendiren bu düzenlemelerin yanı sıra 3 Kasım 1928 de gerçekleştirilen harf devrimi, yeni kurulan devletin geçmişe ait kültürel değerlerle ilişkisini büyük ölçüde keserek yüzünü tamamen batıya ya da Lâtin alfabesi yoluyla batıdan gelen etkilere çevirmesine yol açar. Böylece lâik yoldan gelecek etkilere, daha doğru bir ifadeyle aklın ve modern bilimin ve Avrupaî sanatın etkilerine kapılarını tamamen açan yeni Türkiye Cumhuriyeti nde edebiyat açısından önemli bir başka değişme de 13 Ekim 1923 te kabul edilen bir kanunla devletin merkezinin İstanbul dan Ankara ya taşınmasıdır. Bu değişme, edebiyatımızın içerik, dil ve biçim bakımından halk edebiyatına ve folklora yönelmesinde ve uzun bir süre boyunca Anadolu coğrafyası ve insanını temel bir konu olarak ele almasında önemli bir rol oynamıştır. 10 Nisan 1931 de Türk Ocaklarının kapatılması ve bu kurumun yerine 19 Şubat 1932 de halkevlerinin açılması da Anadolu ve Anadolu insanının öncelikle ele alınmasında rol oynayan diğer bir toplumsal ve kültürel değişmedir. Ocakların kapatılarak halkevlerinin açılması, bir anlamda da o zamana kadar edebiyatımız üzerinde etkili olan Turancı görüşlerin hızının kesilmesine yol açmıştır. Bunlardan başka 1931 haziranında bir yandan Türk Tarihi Tedkik Cemiyetinin, 1932 temmuzunda da Türk Dili Tedkik Cemiyetinin kurulması, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının fikir dünyasının şekillenmesinde ve özellikle dil anlayışının değişmesinde çok önemli roller oynamış olan iki büyük olaydır. Daha sonra Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumuna dönüşen bu dernekler, sık sık düzenledikleri kurultaylarda Türk tarihi ve Türk dilinin çeşitli problemlerini tartışmışlar, Atatürk ün çoğuna bizzat katıldığı bu tartışmalarda bir yandan Türk tarih tezi ve güneş-dil teorisi oluşturulurken bir yandan da Türkçe nin özleştirilmesi ve aslî kaynaklarına döndürülmesi 2

3 yolunda radikal adımlar atılmıştır. Bu tarih tezini ve güneş dil teorisini kısaca şöyle özetleyebiliriz: Türkler Moğollar gibi sarı ırktan olmayıp Arî ırka mensupturlar ve kökleri milâttan 9000 yıl önceye, hatta daha önceki dönemlere gitmektedir. Türk dili dünyadaki diğer büyük diller üzerinde etkili olmuştur. Dilin kökünde tabiatın gücü vardır ve insan ilk gücünü güneşten, dolayısıyla dil de ilk gücünü güneşten almıştır. Türk tarihi Osmanlı yla başlamamıştır, Türk milleti Osmanlı ve İslâm öncesinde kurduğu 18 devletle siyasî varlığını çok önceden ispatlamıştır. Osmanlı Devleti, yanlış idaresiyle çok eski çağlardan beri bir medeniyete sahip olan Türklere zarar vermiştir. Bu bakımdan Türk ün siyasî ve kültürel kimliğinde Osmanlılığı esas almak yanlıştır. Tarih ve dil alanlarında ortaya atılan bu görüşler, daha sonraki yıllarda farklı gelişme çizgileri izlemekle birlikte, özellikle Atatürk ve İnönü dönemlerinde yazılan birçok şiir, tiyatro ve romanda çeşitli şekillerde karşımıza çıkar. Estetik değeri az olmakla birlikte bu yoldaki eserler, sayı itibariyle oldukça fazladır. Atatürk ve İnönü dönemlerinde ateşli bir millî dava halinde heyecanla sürdürülen dilde millî kaynaklara veya halk kaynağına dönme ya da Öztürkçecilik hareketi, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında kuşkusuz daha somut sonuçlar doğurmuştur. Bu hareket sonucunda dilden ve tabiî edebî eserlerin dilinden Arapça, Farsça kökenli unsurlar atılırken, halk deyim ve ifadeleri edebiyata geniş ölçüde girmiş ve böylece edebî dil büyük bir değişmeye uğramıştır. Ancak bu hareket, bir yandan da şair ve yazarların ilhamını dar bir kelime kadrosu içinde sıkıştırmak ve bireysellik imkânını azaltmak gibi olumsuz sonuçları da beraberinde getirmiştir. Böylece geçmişten gelen bazı çizgiler ve ondan daha fazla da Cumhuriyet in ilânından sonra görülen siyasî, toplumsal ve fikrî değişmelerle şekillenen Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında elbetteki batıda ortaya çıkan edebiyat ve fikir akımlarının da sürekli ve kalıcı etkileri olmuştur. Daha sonra yeri geldikçe değineceğimiz bu etkiler, yüzünü tamamen batıya çeviren yeni Türkiye Cumhuriyeti nin kültür politikaları doğrultusunda edebiyatımızda gitgide artan bir seyir izlemektedir. Seksen yıllık tarihine bir bütün olarak baktığımızda Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı, büyük bir çeşitlilik gösteren çok zengin ve dinamik bir edebiyattır. Birçok edebî türde verilmiş çok sayıda eser ve eserlerdeki değişmeler, bu edebî dönemin belli başlıklar altında sınıflandırılıp değerlendirilmesini adeta imkânsız bir hale getirir. Tasnif ve değerlendirmeyi zorlaştıran başka bir olgu da bazı ortak hareket ve modaların görülmesine rağmen, edebî kişiliklerin çoğu zaman bunların önüne geçmiş olması, başka bir deyişle Servet-i Fünûn edebiyatında olduğu gibi şair ve yazarlar arasında ortak bir çalışmanın yokluğu ve birçok yazarın şöhretini tek başına yapmış olmasıdır. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında siyasî ve toplumsal değişmelere bağlı olarak bazı önemli değişmeler görülmekle birlikte, edebî değişmeleri yalnızca bu etkenlerle açıklamak ve değerlendirmek mümkün değildir. Edebî değişmede siyasî ve toplumsal olayların önemli bir rolü olmakla birlikte, batıdan gelen edebî etkilerin ve ayrıca tekrara düşmesi ve yeniliğini yitirmesi dolayısıyla edebiyatımızın kendi içinden gelen değişme ihtiyacının da rolü vardır. Gerçekten de Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında siyasî ve toplumsal değişmeler, edebî etkiler ve türlerin kendi tarihiyle ilgili nedenler dolayısıyla şiir, hikâye, roman ve tiyatro türlerinde hem kronoloji hem de nitelik açısından farklı çizgilerde seyreden gelişmeler ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan edebiyatı arası, 1940 sonrası veya arası, 1960 sonrası ve 1980 sonrası gibi siyasî değişmelere bağlı yuvarlak yirmi yıllık dilimlere bölmek, özellikle türler dikkate alındığında her zaman anlamlı ve tutarlı sonuçlar vermemektedir. ŞİİR DÖNEMİ MEMLEKET ŞİİRİ Atatürk ün hayatta bulunduğu bu ilk devrede şiirin manzarasına baktığımızda ilk olarak şöhretini önceki dönemlerde yapmış şairlerin şiirleriyle karşılaşırız. dünyamızda Tanzimat tan bu yana her devirde büyük bir şair olarak kabul edilen (), Servet-i Fünûn Edebiyatının önde gelen şairlerinden Cenap Şahabettin, Ali Ekrem (Bolayır), Hüseyin Siret (Özsever), asıl şöhretini II. Meşrutiyet döneminde yapmış olan Ahmet Haşim, Yahya Kemal (Beyatlı), Mehmet Akif (Ersoy) ve Mehmet Emin (Yurdakul) bu dönemde ya son şiirlerini yazarlar ya da eski şiirlerin yeni baskılarını yaparlar. Önceki kuşaklardan özellikle Ahmet Haşim ve Yahya Kemal, hem bu dönemin hem de sonraki dönemlerin şiirinde sürekli bir etkiye sahip olmuş isimlerdir. Topluca yayımlanmamakla birlikte yine de şiirleri dillerde dolaşan Yahya Kemal ( ), özellikle şiir ve edebiyat konusundaki görüşleri ve edebî sohbetleriyle yeni nesiller üzerinde çok etkilidir. Onun özellikle

4 nisanında Dergâh ta çıkan Üç Tepe ve 1936 ocağında Kültür Haftası nda çıkan Memleket ten Bahseden Edebiyat yazıları sembolik bir değer taşır. İlk makalede kastedilen üç tepe, Çamlıca, Tepebaşı ve Metristepe dir. Burada şair Cumhuriyet ten sonra edebiyatın artık İstanbul daki Çamlıca veya Tepebaşı yerine Afyon daki Metristepe den konuşacağını anlatmak ister. de konuşulan Türkçe yi, beyaz lisan dediği Türkçe nin kendine mahsus ses ve ahengini arayan büyük şairin şiir ve edebiyat konusunda geliştirdiği formüller ve farklı zamanlarda yayımladığı şiirler, birçok şair ve yazarın zihninde yer eder ve büyük bir şair olarak da sık sık hatırlanır. ini devrinin sorunlarından ve gündelik konulardan uzak tutan Ahmet Haşim ( ) ise hiç değişmeyen bir kelime kadrosu etrafında dönen ve sessiz bir şarkıya benzeyen kapalı şiiriyle Cumhuriyet dönemi şairleri üzerinde daha çok etkili olmuştur. Onun özellikle Piyale adlı şiir kitabının 1926 da yayımlanışı edebiyat dünyasında büyük bir olay olur. leri ve kitabının önsözündeki şiire dair fikirleriyle Haşim, Cumhuriyet in bütün dönemlerinde ya hayranlık duyulan ya da karşı çıkılarak bir alternatif oluşturulmaya çalışılan vaz geçilmez bir isim olarak daima hatırlanmış ya da tartışılmıştır. O kadar etkili olmalarına rağmen gerek Yahya Kemal in gerekse Ahmet Haşim in şiiri, Atatürk devrinde ortaya çıkan genel şiir manzarasının gene de dışında kalır. Bu dönemde benimsenen şiir, hece şairlerinden Faruk Nafiz Çamlıbel in ( ) Anadolu yu ve millî heyecanları anlatan şiiridir. Yahya Kemal i çok beğenmekle birlikte Atatürk devrinin destanî havasının tesirine kapılarak bu dönemin özlediği şiirin dikkate değer örneklerini veren Faruk Nafiz in bu yoldaki en önemli şiiri, dönemin klâsikleşmiş şiir örnekleri arasında sayılan Han Duvarları dır de Ankara ya geçtikten sonra Kayseri ye öğretmen olarak tayin edilmesi dolayısıyla buraya yaptığı yolculuğun bir hikâyesini veren Han Duvarları, Türk Yurdu dergisinde 1925 ocağında yayımlanır. Hece vezniyle yazılan şiir, ilk defa Anadolu coğrafyası ve insanıyla karşılaşan bir İstanbullu şair veya aydının uğradığı şoku ve onun gözünden Anadolu nun şaşırtıcı manzarasını verir ve şiirimizin Anadolu ya yönelişini ifade etmesi bakımından sembolik bir değer taşır. Sert ve acımasız Anadolu tabiatı, her biri bir gurbet ve ayrılık hikâyesinin kahramanı olan hüzünlü ve dalgın Anadolu insanları ve kendisi de gurbete çıkmış olan şairin bu insanlarla birleşen kaderi şiiirin esasını oluşturur. Han Duvarları, Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış adlı bir halk şairinin kendi dramını veren bir koşması -ki bu koşmanın her bir kıtası konakladığı hanların duvarında şairin karşısına çıkar- etrafında örülmüş estetik açıdan da değerli bir şiirdir. Böylece modern şairin şiiriyle halk şairinin şiiri, başka deyişle yüksek edebiyatla halk edebiyatı birleşir. Han Duvarları bu bakımdan da önemlidir arasında Atatürk ün yakın ilgisi ve Maarif Vekâletinin desteğiyle İstanbul da basılıp Ankara da dağıtılan Hayat dergisi, bu yılların fikir ve edebiyat hayatında önemli bir rol oynar. Milliyetçilik ve çağdaşlık ilkelerine inanmış bir kadronun çıkardığı ve dönemin önde gelen bütün fikir ve sanat adamlarının toplandığı dergide yeni Türkiye Cumhuriyeti nin fikrî ve felsefî temelleri oluşturulmaya çalışılırken bir taraftan da Atatürk ilke ve devrimlerine uygun millî ve sosyal bir edebiyatın nasıl olması gerektiği tartışılır. Memleketçi edebiyat eğilimine sahip birçok şair ve yazarın eserlerinin yayınlamdığı Hayat ta Faruk Nafiz in de Sanat başlıklı bir şiiri çıkar. Bu şiir Cumhuriyet ten sonra ortaya çıkan yeni şiirin veya Anadolu coğrafyası ve insanını anlatacak Memleket i nin bir çeşit bildirisi gibi kabul edilebilir. Yabancı sanatlar karşısında millî zevk ve sanata, daha doğrusu halk zevkine ve sanatına dönüşü ifade eden Sanat ın son kıtası şöyledir: Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolu muz. Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun, ayrılıyor yolumuz! Şairin bu yolda yazdığı şiirlerin önemli bir kısmı 1926 da yayımlanan Çoban Çeşmesi nde ve diğer kitaplarında toplanmıştır. Memleketçi şiirin dikkate değer örneklerini Faruk Nafiz den başka Millî Mücadele ye bizzat katılan Kemalettin Kamu ( ) ve Ömer Bedrettin Uşaklı ( ) gibi lirik şairlerin eserlerinde de buluruz. Genel olarak memleket manzaralarını ve insanlarını tasvir eden ve gördükleri karşısındaki izlenim ve duygularını dile getiren bu şairlere, şiirlerinde folklor ve halk edebiyatı unsurlarına daha çok yer veren isimleri de katmak gerekir. Bunlar arasında en önde gelen isim Ahmet Kutsi Tecer dir ( ). Aslında II. Meşrutiyet döneminde Ziya Gökalp ın makale ve şiirleriyle başlayan halk edebiyatına ve folklora yöneliş, Cumhuriyet döneminde özellikle 1932 Şubatında halkevlerinin açılışıyla büyük bir ivme kazanır. Ülkenin birçok şehir ve kasabasında açılan ve

5 yılında kapanışına kadar çok önemli toplumsal ve kültürel faaliyetler gerçekleştiren halkevlerinin çıkardığı dergilerde çok sayıda memleket şiiri yayımlanır. Doğrudan doğruya devlet yardımıyla çıkarılan ve sayı olarak yetmişe ulaşan halkevi dergileri içinde 1932 Şubatında bizzat Atatürk ün verdiği isimle çıkarılan Ülkü dergisi diğerlerinin öncüsü durumundadır. Ülkü nün yönlendirdiği halkevi dergileri arasında yer alan Yeni Türk, Halk Bilgisi Haberleri (İstanbul), Fikirler (İzmir), Ün (Isparta), Kaynak (Balıkesir), Taşpınar (Afyon), Konya (Konya), Karacadağ (Diyarbakır), İnanç (Denizli), 19 Mayıs (Samsun), Gediz (Manisa), Başpınar (Gaziantep) dergileri oldukça uzun süre çıkmış ve çevrelerinde çok etkili olmuşlardır. Çoğunlukla yörede çalışan öğretmenlerin yönettiği bu dergilerde Atatürk ü ve devrimleri yücelten şiirlerin yanı sıra Anadolu şehir, kasaba ve köylerini romantik ve idealist bir bakışla anlatan çok sayıda şiir çıkmıştır. İnönü döneminde ise bu şiirlerin biraz karamsar, gerçekçi ve eleştirici bir nitelik kazandığını söyleyebiliriz. Bunlar memleketçi şiirin bütün bir Anadolu coğrafyasına yayıldığını gösteren örneklerdir ve çoğunluğu öğretmen şairler tarafından yazılmıştır yılları arasında Sivas ta öğretmenlik yapan Ahmet Kutsi de buraya geldikten sonra halk şiir ve folklorunu, kendi şiirine yön verecek yeni bir kaynak gibi keşfetmiş ve halk edebiyatı geleneğinin çok canlı bir şekilde yaşadığı Sivas ta, 1931 de bir Halk Şairleri Bayramı düzenlemiş, ertesi yıl da Halk Şairlerini Koruma Derneği ni kurmuştu. Bu sırada keşfettiği Âşık Veysel (Şatıroğlu) ( ), daha sonra gene onun çabalarıyla bütün ülke çapında tanınan ve sevilen bir halk ozanı olmuştu. Birçok şiirinin yayımlandığı Ülkü dergisini yıllarında yönetmiş olan Ahmet Kutsi Tecer in memleket sevgisini anlatan hece şiirleri, şiirinin önemli bir kısmını oluşturur. Bu şiirler, halkevi dergilerindeki diğer şairlerin şiirleriyle kıyaslandığında estetik açıdan çok ileridedir. Ahmet Kutsi, heceyi kendine özgü bir şekilde kullanmak bakımından da devrin diğer hece şairlerinden farklı bir konuma sahiptir. Folklorik unsurları şiirinde Ahmet Kutsi gibi başarılı bir şekilde kullanan ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu nun bazı şiirleri de bu çerçevede değerlendirilebilir te Paris ten döndükten sonra dönemin şiirinde de etkili olan, d Grubu ressamları arasına katılan Eyüboğlu nun şiirleri çoğunlukla 1940 tan sonra yayımlanmıştır ve onun şiiri resmiyle birlikte yürür. Bazı şiirlerini Ankaralı Âşık Ömer takma adıyla yazan Behçet Kemal Çağlar ( )da güzel yurt köşelerini anlatan ve âşık gelenekleriyle beslenen bir kısım şiiriyle memleket şairleri grubuna dahil edilebilecek bir şairdir. Ancak onun şiirlerinin büyük kısmı, Türk devrimlerini ve Atatürk ü retorik oyunların ağır bastığı hamasî tonda bir hitabet üslûbuyla anlatan şiirlerdir. Bu şiirler dolayısıyla o, çoğu zaman devrim şairi veya Atatürk şairi olarak nitelendirilmiştir. Çağlar, Ankara dan yürütülen halkevi çalışmalarına zaman zaman yönetici olarak katılmış ve bir kısım şiirlerini Ülkü de yayımlamıştır. Özellikle Atatürk döneminde heceyle yazan birçok şairin Memleket i çerçevesine sokulabilecek şiirleri vardır. Bu şairler arasında, Haluk Nihat Pepeyi, Orhan Şaik Gökyay, Şükufe Nihal Başar ve Arif Nihat Asya yı sayabiliriz. Genel olarak bu çerçeve içinde düşünülmesi gereken Salih Zeki Aktay ( ), Ali Mümtaz Arolat ( ) ve Mustafa Seyit Sutüven ( ) de memleket şiirleri yazmakla birlikte, Anadolu nun antik çağlarına yönelmeleri ve bu çağlara, daha doğrusu Yunan mitolojisine ait unsurlara şiirlerinde yer vermiş olmalarıyla bir farklılık gösterirler. de çok başarılı olamayan bu şairlerden günümüze Mustafa Seyit Sutüven in pitoresk içinde lirizmi eritmesini bilen ünlü Sutüven şiiri kalmıştır. Anadolu yu ve Anadolu insanını, Anadolu nun çeşitli cephelerinde yürütülen Millî Mücadeleyi, başta Atatürk olmak üzere bu mücadelenin büyük kahramanlarını ve Türk devrimlerini heyecanlı ve zaman zaman destanî bir üslûpla anlatan Memleket şiiri, özellikle 1929 dan sonra Nâzım Hikmet Ran ın ( ) elinde farklı bir çehre kazanır. Nâzım Hikmet ve onu takip eden şairlerin elinde memleket şiiri, Anadolu yu ve Anadolu insanını çeşitli yönleriyle tasvir etmekle yetinmeyerek ülkenin ve halkın problemlerini Marksist bir perspektiften sergileyip bunları gene Marksist bir reçeteye göre çözüme kavuşturmak davasını üstlenir. Böylece memleket şiiri farklı bir siyasî ve ideolojik mahiyet kazanır. Ancak burada şekil ve üslûp bakımından da önemli değişmeler karşımıza çıkar ki bizi daha çok ilgilendiren husus budur. Başlangıçta kafiye ve vezne dayanan memleket şiirleri ve millî heyecanları dile getiren şiirler yazan Nâzım Hikmet, 1921 de Ankara ya geçip buradan ilgi duyduğu Sovyet devrimi dolayısıyla sosyoloji ve ekonomi okumak üzere Moskova ya gitmiş ve orada tanıdığı Fütürist şair Mayakovski nin etkisiyle Moskova dan 1924 te farklı bir şiir görüşüyle dönmüştü. Aydınlık dergisinde yayımlanan yeni tarzdaki siyasî şiirleri dolayısıyla hakkında başlatılan 5

6 soruşturma yüzünden 1925 de Moskova ya kaçan şair, siyasî şartları elverişli gördüğü bir zamanda, yani 1928 de Türkiye ye tekrar döner ve Zekeriya Sertel in çıkardığı Resimli Ay dergisinde eski şairler ve eski şiir aleyhinde açtığı bir kampanyadan sonra şiir kitaplarını peşpeşe yayımlamaya başlar. Resimli Ay dergisinin haziran, temmuz 1929 sayılarında şairin Putları yıkıyoruz başlığı altında ve Mehmet Emin Yurdakul un şiirlerini şiddetle eleştiren ve özellikle in dâhi şair olmadığını ve bunların şiirinin dönemin özlediği, aradığı şiiri hiçbir zaman temsil edemeyeceğini iddia eden imzasız iki yazısı çıkar. Kendisinden önceki bütün şiir anlayışına, dolayısıyla bu şiirin esasını oluşturan bütün şekil, içerik ve üslûp normlarına karşı şiddetli bir tepkiyi ifade eden bu yazılar edebiyat dünyasında bir tartışmaya yol açar. Kadri, Ahmet Haşim ve Hamdullah Suphi (Tanrıöver) eski şairlere karşı bir haksızlık olarak niteledikleri bu saldırıya karşı çıkan yazılar yazarlar. Nâzım bu yazıları her üç şahsiyeti de hicveden şiirlerle karşılar. Bunun arkasından aynı yıl ilk şiir kitabı olan 835 Satır ı yayımlar. Bundan başka şairin arasında sekiz şiir kitabı daha yayımlanır ve bunlar dönemin edebiyat dünyasında geniş yankılar uyandırır. Bu şiir kitaplarında yer alan şiirlerde Nâzım Hikmet, çağının diğer şairlerinden çok farklı bir yol izler. Serbest nazma geçişi gösteren bu şiirlerde, eski mısra, beyit ve kıta biçimleri çeşitli basamaklara bölünerek yeni mısralar, yeni satır lar oluşturulur. Bunlarda vezin ve kafiye tamamen reddedilmemekle birlikte, vezinli her mısra bölünerek birkaç mısraya dönüşmüş, kafiyeler de sürpriz etkisi uyandıracak bir şekilde şiirin çeşitli noktalarına dağılmıştır. Bir çeşit grafik şiire dönüşen bu şiirlerde Türkçe nin bütün ses imkânlarından geniş şekilde yararlanılır. Şairin kendi terimleriyle söylersek bunlar, o dönem şiirinin ve halk şiirinin üç telli saz ı yerine bir orkestra nın gür ve zengin sesli ahengini vermeyi amaçlayan ve geniş halk kitlelerine hitap etmek için yazılan meydan şiirleridir. Ahmet Haşim, marş nevinden birtakım heyecanlı havalar çalan bu zengin orkestranın bir keman telinin titrek, uzak ve mahrem sesini duyurmadığını söylese de bu şiirler, gerek şekil gerekse ses alanında getirdiği yeniliklerle birçok şair ve yazar tarafından heyecan ve hayranlıkla karşılanır. Nâzım ın şiirinde modern resmin ve sinemanın da önemli bir rolü vardır. Türkiye de bulunduğu yıllarda sinema sanatıyla uğraşan, senaryolar yazan ve birçok filmin çekiminde ünlü tiyatro adamı ve yönetmen Muhsin Ertuğrul la birlikte çalışan şair, konu ve kişilerini uzak ve yakın plânlar hâlinde kelimelerle resmeden gelişmiş bir manzum hikâye tarzını özellikle Salkım Söğüt ve Bahri Hazer gibi karakteristik şiirlerinde çok başarılı bir şekilde uygular. Bir bütün olarak bakıldığında, onun şiiri şekil ve içerik bakımından çok zengindir. Bu durum, şairin yaratma gücünden,, dünyayı bütün duyu organlarıyla kavrama ve hemen her şeyi şiire sokma çabasından ve gözlem ve tasvir yeteneğinden ileri gelir. Bütün bu yeniliklerine rağmen bu şiir, şiiri fazlasıyla nesrin emrine vermek ve birçok örneğinde Marksist fikirlerin bir propoganda âleti haline getirmek bakımından eleştirilmiştir. Sert ve keskin Marksist fikirleri de şiiri edebiyat dışı ölçütlerle değerlendiren eleştiriler de en fazla üzerinde durulan başka bir husus olmuştur de Komünizm propagandası yapmak ve rejimi yıkmak iddiasıyla tutuklandığı mahkeme tarafından 28 yıl hapse mahkûm edilen Nâzım Hikmet in şiiri, bu tarihten sonra fazla duyulmamış, Türk okuru onun yeni şiirleriyle ancak ölümünden sonraki bir tarihte, yani 1965 yılında yayımlanan şiir kitaplarıyla yeniden karşılaşmıştır. Bu tarihten günümüze kadar şiir dünyamızın gündeminde kalan, lehinde ve aleyhinde birçok şey söylenen Nâzım Hikmet in şiiri, özellikle hapishane yıllarından itibaren daha çok iç dünyasına yönelerek bazı değişmelere uğramıştır. Devrinde büyük gürültüler koparmasına rağmen Nâzım Hikmet in şiiri, Türkiye de eser verdiği yıllarda çağdaşları ve genç nesiller üzerinde sanıldığı kadar etkili olmamıştır. Başka bir deyişle bu tarz şiir, Ercüment Behzat Lav, İlhami Bekir Tez, Nail Vahdeti Çakırhan ve Hasan İzzettin Dinamo gibi ikinci plânda kalan şairler tarafından devam ettirilmekle birlikte, söz gelişi Orhan Veli nin şiiri gibi döneminde yaygın bir etkiye sahip olan bir şiir hareketi veya modası hâline gelememiştir. Bu şiir, daha çok dile getirdiği fikirlerle bazı hikâye ve roman yazarlarını etkilemiş ve onlara bir yol açmış görünmektedir. 6

7 ŞİİRDE BİREYCİ EĞİLİMLER VE BAĞIMSIZ ŞAİRLER Cumhuriyet dönemi şiirinin bu ilk döneminde Yeni Türk Edebiyatının başlangıcından beri görülen gerçekçi (realist) çizginin bir çeşit devamı gibi kabul edebileceğimiz Memleket i ve onun değişik versiyonlarının yanı sıra romantik çizginin değişik bir devamı sayılabilecek ikinci bir çizgi daha belirir ki bu, Yedi Meşaleciler adıyla çok kısa bir süre devam etmiş şiir hareketinde ve şiiri kendi beni etrafında oluşturan nisbeten bağımsız şairlerde görünür. Edebiyat tarihlerinde Yedi Meşaleciler adıyla tanınan genç şairler grubu, bu ismi, 1928 de Meşale adıyla çıkardıkları dergiden ve ortaklaşa yayımladıkları Yedi Meşale adlı şiir kitabından alırlar. Üstad kabul ettikleri Ahmet Haşim in de etkisiyle Muammer Lütfi (Bahşı), Sabri Esat (Siyavuşgil), Yaşar Nabi (Nayır), Vasfi Mahir (Kocatürk), Cevdet Kudret (Solok), ve Ziya Osman (Saba) şiirlerini -Kenan Hulusi (Koray) ise nesirlerini- topladıkları bu kitabın ön sözünde Ayşe-Fatma terennümü dedikleri ve bir beylik edebiyat olarak niteledikleri Memleket ine karşı çıkarlar. Hülyanın ağır bastığı gerçek şiirin, sanat yönü ağır basan şiirin örneklerini verme iddiasında bulunurlar. Ancak bu ortak şiir hareketini fazla devam ettiremeyen genç sanatçılardan her biri daha sonra ayrı bir yol takip ederek edebiyat ve kültürün başka alanlarında kendilerine ün kazandıran çalışmalar yapmış veya eserler vermişlerdir. Bunlardan Sabri Esat, çeviriye yönelerek Türkçesiyle de değer taşıyan çeviriler yapmış, Vasfi Mahir ve Cevdet Kudret edebiyat tarihi ve edebiyat araştırmaları alanında değerli eserler vermiş, Yaşar Nabi ise yayıncılıkta karar kılarak, 1933 te edebiyat dünyamızın çok önemli ve sürekli dergilerinden Varlık ı çıkarmaya başlamış, başta yıllıklar olmak üzere birçok değerli eserin yayımlanmasında önemli hizmetler yapmıştır. Kenan Hulusi ise asıl şöhretini hikâye alanında yapar. Yedi Meşale şairleri içinde şiire bağlı kalan yalnızca Ziya Osman Saba ( ) olmuştur. Eserlerinin çoğu Varlık ta yayımlanan şairin şiiri, daha çok kendine dönüktür. Çocukluk özlemi, hatıraların değeri, ev-aile sevgisi, tanrıya kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, kader ve ölüm karşısında teslimiyet ve hatta öte dünya özlemi gibi temalara ağırlık veren Saba nın şiiri, ev içi şairi olarak bilinen Behcet Necatigil in adeta bir müjdecisi gibidir. Yakın dostu Cahit Sıtkı Tarancı gibi hece vezninin imkânlarını kullanmada ısrarlı olmakla birlikte 1940 tan sonra şiirinde serbest şekilleri de kullanmıştır. ini kendi patetik ve mistik mizacının ve mistik eğilimlerinin etrafında oluşturmuş olan Necip Fazıl Kısakürek ( ) ise bu dönemin büyük şairleri arasındadır. Hem şiir anlayışı hem dünya görüşü bakımından Nâzım Hikmet in karşı kutbunda yer alan ve fikirleri ve aksiyonuyla onun kadar sonraki kuşaklar üzerinde etkili olmuş olan Necip Fazıl ın şiiri, saf şiir ya da Yahya Kemal in deyimiyle halis şiir anlayışına yakındır ten sonra çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlanan şiirleri 1925 ten itibaren Örümcek Ağı, Kaldırımlar ve Ben ve Ötesi gibi kitaplarında toplanmıştır. Halk ve tekke şiiri unsurlarıyla, özellikle Yunus Emre nin şiiriyle beslenen, hece vezniyle yazılmış bu şiirlerde sıkı bir şekil endişesi dikkati çeker. Şairin kurtuluşu metafizik kaynaklarda arayan huzursuz, muztarip ve trajik ruh hali, şiirlerin fikir ve anlam örgüsünü oluşturur. Bunlarda kaynağı meçhul bir korku, yalnızlık, vehim, sayıklama ve hastalık motifleri çok belirgindir. Meçhul semtlerden gelip meçhul semtlere giden meçhul sahıslara karşı duyulan anlatılmaz bir korku şiirlerinin, hatta tiyatrolarının esasını oluşturur. Bu dönem şiirinin karakteristik bir örneği olan Kaldırımlar da çok belirgin olarak görülen bu trajik ruh hali, şairin 1934 te nakşibendî şeyhi im Arvasî ile tanışmasından sonra nisbeten bir huzura kavuşmuş görünür. Bu nedenle sonraki yıllarda yazdığı şiirlerde mistik veya dinî motif ve fikirler gitgide kuvvetlenerek toplumun bütün problemlerine doğru genişleyen bir seyir izler te Büyük Doğu dergisini çıkarmasından sonraki yıllarda ise Necip Fazıl ın şiiri tamamen dinî ve siyasî ideallerin emrine verilmiş gibidir. Tıpkı Nâzım Hikmet gibi siyasî iktidarlara karşı çıkan ve bu yüzden birçok kovuşturmaya uğrayan, hapsedilen Necip Fazıl Kısakürek, fikirleriyle gençliğin bir kesiminde çok etkili olmuş; Sezai Karakoç ve İsmet Özel gibi sonraki dönemlerin önde gelen şairlerini de etkilemiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar ( ) da Cumhuriyet döneminin bu ilk devresinde, şiirini kendi rüya ve hayalleri etrafında ören ve bütün ömrünce halis şiir in peşinde olan büyük şairler arasındadır. Başlangıçta şiirde Yahya Kemal ve Ahmet Haşim in etkisinde olan, ancak ünlü Fransız şairi Valery yi tanıdıktan sonra kendi yolunu bulan Tanpınar, mükemmeliyet ideali dolayısıyla üstad tanıdığı Yahya Kemal ve Haşim gibi fazla şiir yazmamış, Cumhuriyet in ilk yıllarından itibaren çeşitli dergilerde yayımladığı şiirlerini oldukça geç bir tarihte bir araya getirmiştir: ler,

8 Çok yönlü sanatı ve zengin kültürü dolayısıyla roman, hikâye, deneme ve eleştiri alanlarında da Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının çok değerli eserlerini kaleme almış olan Tanpınar ın şiiri, rüya ve masal unsurlarıyla, daha doğrusu renkli ve zengin bir hayaller silsilesiyle yüklü, zengin çağrışımlar uyandıran aydınlık bir şiirdir. Devrin birçok şairlerinden farklı olarak folklordan uzak duran Tanpınar, yine de şiirlerinin çoğunu hece vezniyle yazmış ve Mehmet Emin (Yurdakul) veya Orhan Veli gibi şiir tarihimizde büyük değişmeler gerçekleştirmiş olmamakla birlikte, yılları arasında heceyle meydana getirilen şiirin şaheser sayılabilecek örneklerini vermiştir. Bu bakımdan o, Necip Fazıl, Ahmet Kutsi, Ahmet Muhip ve Cahit Sıtkı yla birlikte hecenin önde gelen şairleri arasındadır. Cumhuriyet dönemi şiirinin bu ilk devresinde halis ya da saf şiirin peşinde koşan bir diğer bağımsız şair de Ahmet Muhip Dıranas tır ( ). leri çeşitli dergilerde yayımlanan Dıranas, halk şiiri geleneğinden de beslenmekle birlikte daha çok sembolist şiirin büyük temsilcisi Baudelaire den etkilenmiştir. Onun şiiri, lisede okurken öğretmeni olan Tanpınar ın şiirine yakın bir çizgide durur ve şiirlerinde aşk, tabiî güzellikler, hayat ve ölümle ilgili duygular imajlarla yüklü nisbeten kapalı bir dille ifade edilir. Samimî, küçük duygulanışların ve mutluluk hülyalarının şairi olan Cahit Sıtkı Tarancı ( ) da gerçek şiirin peşinde olan bağımsız şairler arasındadır. Tek ihtirası güzel şiirler söylemek olan şairin şiir anlayışında Fransız şiirinin, özellikle Baudelaire in önemli bir yeri vardır. Belki de bu etkiyle o, Türkçe nin sesine, şekil mükemmelliğine ve hece veznine çok önem vererek Necip Fazıl, Tanpınar ve Dıranas ın şiirine yakın bir şiir meydana getirir. Onun şiirleri Tanpınar ve Dıranas a göre daha geniş bir okur kitlesinin severek okuduğu şiirlerdir. Şairin mizacı da büyük ölçüde şiirine yansımıştır denilebilir. Gerçekten de birçok şiirinde kendini bir türlü kurtaramadığı ölüm fikrî sabiti yaşama sevinciyle birlikte yer almış, bu temler etrafında Türkçe nin güzel şiirleri onun dilinden doğmuştur. Cumhuriyet in bu ilk döneminde Memleket inin yanı sıra genel olarak kendi mizaçlarına uygun bir halis şiirin peşinde olan bu şairlerde dikkati çeken başka ortak noktalar, şiirde Türkçenin sesine ve şekil mükemmelliğine önem vermek ve aruzun yerine geçen hece vezni üzerinde ısrarla çalışarak bu veznin imkânlarını genişletmeye çalışmak olmuştur. Vezinde durakları kaldırarak yeni ahenk kalıpları oluşturmak yönündeki bu çalışmalar ne yazık ki fazla uzun sürmemiştir. Nitekim bu şairlerin çoğu sonraki şiirlerinde serbest manzumeye yönelerek heceden uzaklaşırlar SONRASI GARİP HAREKETİ 1938 de Atatürk ün ölümü ve İsmet İnönü nün cumhurbaşkanı seçilmesinden sonraki yıllarda Türk edebiyatındaki destani ve devrimci hava coşkusunu kaybeder ve memleket şiirinin hızı kesilir. Bu ilk dönemdeki Osmanlı, İslâm tarihi ve din karşısındaki olumsuz tutumun doğurduğu boşluk duygusu ve yaklaşan büyük savaşın genç şairlerin ruhunda uyandırdığı karamsarlık da şiir ve edebiyatın değişmesinde önemli bir etkendir. in tekrara düşmesi ve bir bıkkınlık yaratması da bu değişmede önemli bir rol oynamıştır. Ankara Erkek Lisesi nde birlikte okumuş olan Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat Horozcu ve Melih Cevdet Anday ın 1941 de Garip adıyla yayımladığı ortak şiir kitabı işte böyle bir ortamda çıkar. Orhan Veli nin yazdığı bir ön sözle edebiyat dünyasının karşısına çıkan bu şiirler, Türk şiirinde önemli bir değişmeye, önemli bir dönüm noktasına işaret eder. Aslında bu değişme Orhan Veli nin 1937 den itibaren Varlık dergisinde yayımladığı şiirlerle, özellikle de 1938 de çıkan Kitabe-i Seng-i Mezar la başlamıştır denilebilir. Her üç şairin bu tarihten sonra yayımlanan ve daha sonra Bu kitap, sizi alışılmış şeylerden şüpheye davet edecektir şeklindeki bir takdim cümlesiyle Garip adı altında toplanan şiirleri, başlangıçta birçok kimse tarafından reddedilmek ve şiir üzerinde geniş bir tartışmaya neden olmakla birlikte bir süre sonra genel bir kabul görerek Türk şiirinde yeni bir şiir hareketinin, yeni bir şiir modasının doğmasına yol açmıştır li yıllarda da devam eden bu hareketin ana çizgilerini Garip ön sözünde bulmak mümkündür. Buna göre, şiiri eski şiirin şairane modalarından kurtararak tabiîleştirmek ve basitleştirmek, bunun için de bilinçaltına açılmak ve ondaki saflığı, çocuksuluğu, tabiîliği yakalamak gerekir. Vezin, kafiye, mecaz, istiare ve abartma şiir için gereksizdir. Zekânın bir oyunu olan bu unsurlar tabiîliğe engeldir ve tabiatı ya da gerçeği olduğundan farklı gösterirler. bir söz, bir anlam sanatıdır. Bu yüzden sanatlar arası tedahüle meydan vermemek, yani şiiri resim ve müzikle karıştırmamak gerekir. Bu nedenlerden dolayı eski şiir cümlesini de terk etmelidir. de kelime veya mısra güzelliği yerine bütünün güzelliği ön planda olmalıdır. Ayrıca zevk mutlaka değişmeli; şiire dindarların, feodal zümrenin, burjuvazinin değil, çalışan insanların zevki hakim olmalıdır. 8

9 Bu görüşler, bir taraftan şiirde sesi, müzikaliteyi esas alan Yahya Kemal ve özellikle de Ahmet Haşim e karşı bir tepkiyi ortaya koyarken -Garip ön sözü esasen Piyale ön sözüne bir cevaptır-, bir taraftan da en güzel örneklerini Faruk Nafiz de bulan retorik oyunlara ve geleneksel şekillere dayalı idealist Memleket ine karşı çıkıyordu. Başka bir açıdan bakıldığında Garip ön sözü, çalışan insanın, sokaktaki insanın zevkini şiire hakim kılmak istemekle birlikte, ses oyunlarından veya istiare ve mecazdan geniş şekilde yararlanan Nâzım Hikmet in ihtilâlci, siyasî ve ideolojik şiirinin de karşısında yer alıyordu. Her üçünün de gerek bu kitaba alınan gerekse daha sonra yayımlanan şiirlerinde dünyaya ya küçük bir çocuğun saflığı ya da yetişkin, fakat rahatına düşkün, sıradan ve bön bir kimsenin basit tedirginliği içinden bakarlar. Okura garip gelen şaşırtıcı şeylerden söz ederler. Bu şiirde anlatılan sıradan insan, ince duyarlılıklara yabancı, zekâya ve metafiziğe kapalıdır. Kullanılan üslûp genel olarak sıradan gerçekliği birtakım edebî sanatlarla değiştirmeksizin olduğu gibi veren, Fenomenolojik Üslûp diye adlandırılacak üslûptur. Garipler, söz konusu insanları, onların her zamanki hallerini, zevklerini anlatırken zaman zaman zekânın bir ürünü olan ironiye başvururlar. Garip te nükte ve şaka önemli bir yer tutar. Garip şiiri, Fransız edebiyatından ve batıda gelişen sanat ve fikir akımlarından geniş ölçüde etkilenmiştir. Bu konuda Varoluşçuluk ve Gerçeküstücülüğün etkilerini, 1938 de Türkçe ye Dünya Nimetleri adıyla çevrilen eseriyle Andre Gide i ve fikirleri ve şiirinden sık sık söz edilen Andre Breton ve Paul Eluard ı zikredebiliriz. Özellikle Andre Gide, Dünya Nimetleri ndeki duyularla yaşama ve zevkçiliği telkin eden görüşleriyle devrin şairleri ve genç kuşaklar üzerinde çok etkili olmuştur. Garip şiiri arasında genç şairleri büyük ölçüde etkileyerek bir moda yaratır. Bu yıllarda çıkan edebiyat dergilerinde bu yolda yazılmış çok sayıda şiir vardır. Nâzım Hikmet in yaptığı şekil yeniliklerini çok ileri bir noktaya götürerek gerçek anlamda serbest manzume yi getiren bu şiir, sonradan bazı büyük şairlerin bile ilgisini çekmiş, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cahit Sıtkı, hatta hapisanedeyken Nâzım ın kendisi bile bu tarzda şiirler yazmışlardı. Garip şiirinin önde gelen şairi Orhan Veli Kanık ( ), son şiirlerinde geleneksel anlatım araçlarını kullanmış olmakla birlikte hayatının sonuna kadar bu tarz şiiri sürdürmüştür. Bütün şiirleri dikkate alındığında onun gerçekten de Türk şiirinde büyük bir yenileşmeye yol açtığı söylenebilir. Oktay Rifat Horozcu ( ) sonradan bu şiirden uzaklaşarak bir süre II. Yeni ine katılmış, bu arada sosyalizme ve toplumcu sanat ilkesine bağlı olarak halk edebiyatı ve folklor unsurlarından yararlanan taşlamalar ve toplumcu şiirler yazmıştır. Garip in üçüncü önemli ismi olan Melih Cevdet Anday (d. 1915) da sonradan bu şiirden uzaklaşarak toplumcu ve zihnî bir şiire doğru kaymıştır. GARİP DIŞINDA KALAN BAĞIMSIZ ŞAİRLER Atatürk ün ölümünden sonra ortaya çıkan Garip hareketi, kuşkusuz dönemin bütün şairlerini kendi çatısı altında toplayabilmiş değildir tan sonra ün kazanan birçok şair, Garip şiirine katılmayarak şiirlerini kendi çizgilerinde bağımsız bir şekilde sürdürmüş ya da Memleket ini kendilerine özgü bir şekilde devam ettirmişlerdir. e Garip şairlerinden daha önce başlayan Asaf Halet Çelebi ( ), mistik ve dolayısıyla esrarlı bir hava taşıyan tamamen içe dönük şiiriyle 1940 sonrasının en orijinal şairleri arasındadır. Doğu ve batı kültürünü ve felsefelerini çok iyi tanıyan Çelebi nin He (1942), Lâmelif (1945) ve Om Mani Padme Hum (1953) gibi kitaplarında toplanan şiirleri masallardan, dinlerden veya şairin rüya ve hayallerinden gelen, dolayısıyla büyülü bir hava yaratan sembollerle yüklüdür. i bir bilmeceye dönüştüren bu semboller, ses tekrarları ve özellikle doğu dillerinden alınma kelimeler şairin ruh dünyasına veya bilinçaltına ait gizli duygulara tekabül ederler. Doğum tarihi bakımından Orhan Veli ve arkadaşlarıyla aynı kuşaktan olan Fazıl Hüsnü Dağlarca (d. 1914) da şiire onlardan önce başlamış ve 1935 de Havaya Çizilen Dünya adlı ilk şiir kitabını yayımlamış olmakla birlikte, 1940 tan sonra peşpeşe şiir kitapları çıkarmış ve ününü de bu tarihten sonra yapmıştı. Çok verimli bir şair olan ve seksenden fazla şiir kitabı bulunan Dağlarca, gerçeküstücü şairlerin sık sık başvurduğu, bizde ise 1950 den sonra yaygınlaşan serbest çağrışım yöntemini ilk kullananlar arasındadır. Başlangıçta esasen kendi beniyle ilişkisini yakından duyduğu kozmik âlem ve bunun esrarı etrafında dönen şiirler yazan Dağlarca, sonraki kitaplarında Türk tarihinin büyük zaferlerini, batı emperyalizmini ve bu emperyalizm altında ezilen Vietnam ve Cezayir halklarının dramını ve daha birçok konuyu destansı bir havada anlatan uzun şiirler ve ayrıca çocuk şiirleri kaleme almıştır. O Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin kendi yolunu kendisi bulan ve tek başına yürüyen en güçlü şairleri arasındadır. de asıl benliğini 1940 tan sonra bulan Behçet Necatigil ( ) de Garip dışında kalan önemli şairler arasındadır. Ömrü boyunca halis şiirin peşinde olan Necatigil in içe dönük ve çekingen mizacıyla şiiri arasında yakın 9

10 bir ilişki vardır. O, ilk şiirlerinde dış âlemin çirkinlikleri ve içi dışı farklı insanlar karşısında daima huzur bulduğu ailesine ve evine sığınan bir şairdir. Bu bakımdan da ev içi şairi olarak tanınmıştır. Bazı şiir kitaplarının adlarında bile (Kapalı Çarşı, 1945; Çevre, 1951; Evler, 1953) bu özellik görülür. inde kendine özgü, tutarlı bir dünya kuran Necatigil, daha sonraki eserlerinde Divan şiirinin cinas ve tevriye gibi anlatım araçlarından ve mitolojik unsurlardan çağdaş şekilde yararlanan kapalı bir şiire yönelmiştir. Bu orijinal ve çok ilgi çekici şiirler, şairin batı ve doğu şiirini yakından tanıyan zengin kültürünün ürünüdür. İlk şiirlerindeki Garip etkisinden bir süre sonra kurtulmuş olan Cahit Külebi ( ) de 1940 sonrasında ün yapmış şairler arasındadır. Memleket ine yeni bir hava getiren şiiri, saz şiirinin daha modern bir biçimi gibi kabul edilebilir. Bu şiirde halk edebiyatı geleneğinin rolü kadar şairin yetiştiği çevreyle yakından ilgili çocukluk izlenimlerinin de önemli bir yeri vardır. Bu dönemde kendine özgü bir şiir dünyası oluşturan başka tanınmış şairler de vardır. Bunlar arasında ironiye kaçan bir anlatımla sıradan insanların günlük yaşayışından kesitler veren Salah Birsel i ( ), bir süre Garip tesirinde kaldıktan sonra bireyin hayatın akışı içerisindeki sevinç ve mutluluklarını anlatan şiirden insanın evrendeki yerini arayan felsefî bir şiire kaymış olan Sabahattin Kudret Aksal ı ( ) ve romanlar ve oyunlar da yazmakla birlikte Batı Anadolu yu ve yaşama sevincini anlatan yaşantı şiirleriyle ün kazanmış olan Necati Cumalı yı ( ) sayabiliriz. NAZIM HİKMET'TEN SONRA: TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞAİRLER Nâzım Hikmet in 1938 deki mahkûmiyeti dolayısıyla şiir dünyasından çekilmesinden sonra, daha önce yayımlanmış şiirlerinden fikir ve nâzım tekniği bakımından etkilenmiş bazı şairler, onun şiirdeki yolunu değişik bir şekil ve üslûpta devam ettirirler. Yanıltıcı bir şekilde Toplumcu Gerçekçi Şairler diye adlandırılan, kimi zaman da 1940 Kuşağı adı altında toplanan bu şairler arasında Rıfat Ilgaz (d ), Cahit Irgat ( ), Suat Taşer (d. 1919), Ömer Faruk Toprak ( ), Arif Damar (d. 1925), Mehmet Başaran (d.1926), Hasan Hüseyin Korkmazgil ( ) ve Ahmed Arif ( ) dikkati çekerler. Marksist fikirler doğrultusunda toplumun sorunlarını ön plâna çıkaran bu şairler, arasında ve daha sonraki yıllarda birçok şiir kitabı yayımlamışlardır. Siyasî iktidarlara karşı çıkan ve bu yüzden birçok kovuşturmalara uğrayan bu şairler, şiirlerinde yoksulluk, siyasî baskılar, hürriyetsizlik, faşizm, emperyalizm, kapitalist sömürü, sosyal adaletsizlik, mutlu azınlık gibi temaları sık sık işlemiş olmakla birlikte katı ideolojik kalıplardan ve sloganlardan mümkün mertebe uzak dururlar. Dolayısıyla bunların eserlerinde kendi kişisel sorunları, özlemleri, duyguları, hayalleri de önemli bir yer tutar. Bu yolda yazan şairler arasında özellikle Ceyhun Atuf Kansu ile Attilâ İlhan ön plâna çıkan iki önemli isimdir. Önceleri halk şiiri geleneğine bağlı şiirler yazan Ceyhun Atuf Kansu ( ), daha sonra yukarıda adları sayılan toplumcu gerçekçi şairlere katılarak Anadolu nun dertlerini, acılarını, sevinç ve mutluluk özlemlerini dile getiren şiirler yazmıştır da CHP Yarışmasında bir şiiriyle Cahit Sıtkı Tarancı ve Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi iki ünlü şair arasında ikincilik ödülünü alarak beklenmedik bir ün kazanan Attilâ İlhan (d. 1925) ise gerek şiiri gerekse şiir ve edebiyata yeni bir yön vermeyi amaçlayan eleştirel yazılarıyla 1950 sonrasında dikkati çeken bir isim olmuştur. inin karakteristik örneklerini 1954 te yayımladığı Sisler Bulvarı nda ortaya koyan Attilâ İlhan ın şiiri, hem toplumsal hem bireysel, hem batılı hem de Türk olma iddiası güden imajist bir şiirdir. Ancak onun şiir tarihimizdeki asıl önemi, 1952 de çıkmaya başlayan Mavi dergisinde 1954 te Garip şiirine yönelttiği eleştirilerinden ileri gelir. Bu dergide hem Garip şiirinden hem de diğer toplumcu gerçekçi şairlerden farklı sosyal realizm adını verdiği bir edebiyat hareketi uyandırmaya çalışan Attilâ İlhan ın yazıları, amacına ulaşamamakla birlikte, özellikle Garip şiirine yönelttiği eleştirilerle etkili olmuş ve bir bakıma II. Yeni inin yolunu açmıştır. İlhan, aslında hissî bir hava taşıyan bu eleştirilerinde Garip şiirini batıyı taklit etmek, yerli bir sanat görüşüne dayanmamak ve dolayısıyla toplumun gerçeklerinden uzak olmakla suçlamış ve sadece bir anlam şiiri olmayı hedefleyen Garip Hareketi nin imajı yok ederek şiiri bir söz oyunu, bir şaka haline getirdiğini ileri sürmüştür. Ancak buna benzer eleştiriler, Attilâ İlhan dan daha önce Hisar şairleri tarafından dile getirilmiş olmakla birlikte, edebiyat dünyamızda fazla bir yankı bulmamıştı. 10

11 HİSAR ŞAİRLERİ Gerçekten de 1940 sonrasında Garip şiirine ilk tepki, 1950 de çıkmaya başlayan Hisar dergisi etrafında toplanan bir grup şair tarafından ortaya konmuştur. Hisar, Mehmet Çınarlı ( ) ve İlhan Geçer in (d. 1917), ve arasında olmak üzere yaklaşık yirmi dört yıl çıkardığı önemli dergilerden birisidir. Bu iki isimden başka, dergide en çok şiirleri yayımlananlar arasında Munis Faik Ozansoy, Yahya Benekay, Gültekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer ve Nevzat Yalçın vardır. İkinci devrede bu isimlere Nüzhet Erman, Talat Sait Halman, Bekir Sıtkı Erdoğan ve Yavuz Bülent Bakiler gibi şairler de katılmıştır. İlk sayıdan itibaren belli bir çizgiyi tutturmayı ve sonuna kadar götürmeyi hedefleyen Hisar şairleri, gerek yazılarında gerekse diğer edebiyat dergileriyle yaptıkları tartışmalarda birkaç nokta üzerinde ısrarla dururlar. Bunları şöyle sıralamak mümkündür: Başka milletlerin, özellikle Fransızların edebiyat ve sanatını taklit etmekle millî bir sanat yaratılamaz. Yeni bir şiir meydana getirmek için mutlaka eskinin reddedilmesi gerekmez. Yenilik eskinin içinden doğmalıdır. Sanat ideolojinin baskısı altında olmamalı, belli bir dünya görüşünün propagandasını yapmamalıdır. de öztürkçeci veya tasfiyeci bir anlayışı sürdürmek onu okunmaz ve anlaşılmaz bir hale getirdiği için bu yolu da terk etmek gerekir. Hisar şairlerinin uyandırmaya çalıştıkları şiir hareketini, II. Meşrutiyet le başlayan Millî Edebiyat Hareketinin ve bir açıdan da Cumhuriyet in ilk döneminde yaygın olarak gözüken Memleketçi in bir devamı gibi görebiliriz. Edebiyatımızın geçmişten gelen kültürel ve edebî geleneklerine bağlı olan bu hareket, geleneği reddeden Garip hareketine ve yine geleneği reddetmekle kalmayıp siyasî ve ideolojik bir şiire yönelen Nâzım Hikmet ve takipçilerinin şiirine karşı şiddetli bir tepkiyi ifade eder. Bu hareketin önde gelen şairlerinden Mehmet Çınarlı, heceyi de kullanmakla birlikte esasen aruzla yazan bir şairdir. Diğer şairler de hece veznine, kafiyeye ve geleneksel nâzım şekillerine önem verirler, ancak serbest bir tarzda şiirler yazan Hisar şairleri de vardır. Grubun dikkate değer şairlerinden Mustafa Necati Karaer in şiiri, sese verdiği önem ve zengin çağrışımlarıyla öne çıkar SONRASI II.YENİ ŞİİRİ arasında şiir dünyamızı yaygın bir moda halinde hükmü altına alan Garip şiiri, 1950 den sonraki örneklerinde yavaş yavaş kendini tekrarlamaya ve yozlaşmaya başlar. Bu şiire karşı 1950 de Hisar şairleri, 1954 te Attilâ İlhan tarafından yöneltilen eleştiriler ve daha çok da İlhan ın imaja yeniden dönen şiirleri sonucunda Türk şiirinde yeni bir hareket doğar te başlayarak 1960 lı yılların ortalarına kadar devam eden, daha doğrusu on yıllık bir süreci kapsayan bu hareket, Garip şiirinden sonra gelen ikinci önemli yenilik gibi düşünüldüğü için esasında yanlış bir şekilde II. Yeni i olarak adlandırılmış, bu ad sonradan yaygın bir şekilde kullanılır olmuştur. Bu harekette şiir hem kendi içinde önemli bir değişmeye uğrar hem de alanını genişletir ve dışa açılır. II. Dünya Savaşının sona ermesinden sonra Türkiye nin batıya, özellikle de Amerika ya yaklaşması ve 1950 den sonra gerçek anlamda çok partili hayata geçiş ve Demokrat Parti iktidarını deviren askerî hareket sonucunda kabul edilen 1960 anayasasının getirdiği geniş özgürlük ortamı II. Yeni inin genişleme ve dünyaya açılmasında önemli rol oynayan siyasî ve toplumsal etkenler arasındadır. Yeni tarzdaki şiir, 1954 ten itibaren Yedi Tepe, Pazar Postası, Salkım, Kimsecik ve Köprü gibi dergilerde, 1960 tan sonra da Yeni Dergi ve Papirüs te kendini göstermiştir. Bu dergilerde herhangi bir bildiri veya ortak hareketle kendilerini takdim etmeksizin Cemal Süreya, İlhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan ve Ülkü Tamer in benzer doğrultuda şiirleri yayımlanır da yayımladığı Perçemli Sokak kitabıyla harekete katılan Oktay Rifat, kitabına II. Yeni inin teorik temellerini ortaya koymayı amaçlayan bir ön söz koyar. Diğer şairler de şiirlerini daha sonraki yıllarda kitaplaştırırlar. Böylece 1957 de Edip Cansever in Yerçekimli Karanfil, 1958 de Cemal Süreya nın Üvercinka ve İlhan Berk in Galile Denizi, 1959 da da Turgut Uyar ın Dünyanın En Güzel Arabistanı, Sezai Karakoç un Körfez, Ece Ayhan ın Kınar Hanım ın Denizleri ve Ülkü Tamer in Soğuk Otların Altında adlı kitapları ard arda şiir okurunun karşısına çıkmış olur. Garip şiirine bir tepki olarak doğan, 1960 lı yılların ortalarına kadar güçlü bir şekilde devam eden, hatta bazı çizgileri günümüz şairlerinde de yaşayan II. Yeni i, Garip şiirinden daha çok tartışılmış, lehinde ve aleyhinde çok şey söylenmiştir. Esasen serbest çağrışıma dayanan ve bir bakıma Tanzimat la başlayan romantik çizgiyi değişik bir biçimde yeniden canlandıran bu harekette şiir, bir anlam sanatı olmaktan çıkar ve bir görüntü sanatı haline gelerek 11

12 imajist bir karakter kazanır. Kelime ve kelimenin diğer kelimelerle ilişkisinden doğan karmaşık çağrışımlar alışılmadık görüntüler yaratır. Şairlerin kelimelerle çok oynaması, cümle yapısındaki bozmalar, mantık dışı söyleyişler ve soyutlamalar bazan aşırıya giderek ortaya anlamsız şiir denebilecek örnekler çıkar. Bununla beraber II. Yeninin önde gelen şairleri kapalılığı daima önemsemekle birlikte, anlamsız şiire hiçbir zaman prim vermemişler ve bu şiirin aslında değişen toplumsal ve kültürel şartların ortaya çıkardığı karmaşık insanı, onun karmaşık ruh halini ve başta kadın ve cinsellik olmak üzere çeşitli sorunlarını anlatabilmek için böyle bir anlatıma yöneldiğini haklı olarak belirtmişlerdir. Gerçekten de II. Yeni i, Garip i nden daha ileri bir yeniliği gerçekleştirerek dilin anlatım imkânlarını olabildiğince genişletmiş, şiir cümlesinde büyük yenilikler yapmış ve sıradan gerçekliğin, görünen gerçekliğin ifadesi olmanın ötesine geçerek şiiri yeniden sanat kutbuna döndürmüştür. Bu şiirin var oluşunda Gerçeküstücülüğün, Freud un bilinçaltıyla ilgili görüşlerinin ve Marksizmin Garip i ne kıyasla daha güçlü etkileri bulunduğunu belirtelim. Cemal Süreya ( ), zarif ve parıltılı şiirinin yanı sıra yazıları ve değerlendirmeleriyle de bu şiirin niteliğini en iyi ortaya koyan isimdir. e daha önce başlamış olmakla birlikte bir öncü olarak bu hareketi başlatan İlhan Berk (d. 1918) anlamsız şiire yaklaşan şiirleriyle bir farklılık gösterir. Edip Cansever in ( ) ve Ece Ayhan ın ( ) şiirleri de kapalılıkta İlhan Berk in şiirine yakındır. Son şiirlerinde Behçet Necatigil gibi Divan şiiri geleneklerinden de yararlanan Turgut Uyar ( ) ise bu dönem şiirlerinde daha çok toplum ve törelerle çatışarak yenilgiye uğrayan insanın acılarını nisbeten açık bir dille anlatır. Siyasal Bilgiler Fakültesinde okurken Cemal Süreya ile birlikte şiire başlayan Sezai Karakoç (d. 1933) da II. Yeninin güçlü ve etkili şairleri arasındadır. Dünya görüşü bakımından diğer şairlerden farklı olan Karakoç, İslâmî düşünceyi gerçeküstücülükle kaynaştıran, çarpıcı benzetme ve imajlarla yüklü kapalı bir şiir oluşturmuş ve din duygusunu taze bir ilhamla yeniden dirilterek birçok genç şairi etkilemiştir. Bu etki, şiirimizde Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt ve Alaattin Özdenören gibi şairlerin elinde 1960 lı ve 1970 li yıllarda İslâmcı şiir denilebilecek bir şiir çizgisine yol açmıştır li yılların sonlarında Hilmi Yavuz (d. 1936) ve Özdemir İnce (d. 1936), 1960 lı yıllarda da Ataol Behramoğlu (d. 1942), İsmet Özel (d. 1944), Süreyya Berfe (d. 1943) ve Refik Durbaş (d. 1944) gibi şairler genel olarak II. Yeninin etkisinde veya izinde kendilerine özgü bir şiiri geliştirirler. Bu isimler 1980 li ve 1990 lı yılların da önde gelen şairleri arasındadır. lerini esasen 1965 ten sonra yayımlayan Can Yücel ( ) ve Osman Türkay ( ) da devrin II. Yeni dışında ün kazanmış şairleri arasındadır. Bu iki şairden Can Yücel, siyasî şiirleri ve zaman zaman küfre kaçan ironik üslûbuyla, Osman Türkay ise Kıbrıs üzerine yazdığı şiirlerle dikkati çeker. II.YENİ ŞİİR SONRASI: İDEOLOJİK ŞİİR 1961 anayasasıyla birlikte toplumun çeşitli kesimlerine getirilen özgürlükler ve bunun sonucunda çeşitli siyasî ve meslekî kuruluşların ortaya çıkması, siyasî ve ideolojik tartışmaları gitgide arttırarak 1970 li yılların sonunda ülkeyi bir kaosa sürüklemişti. Bu dönemde kurulan Türkiye İşçi Partisi, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Türkiye Öğretmenler Sendikası ve onların karşısında yer alan meslek kuruluşları ve derneklerin faaliyetleri ve aralarındaki çatışmalar ve bunun paralelinde ortaya çıkan 1968 öğrenci olaylarıyla oluşan gergin siyasî-ideolojik ortam, edebiyat üzerinde de etkili olmuş ve şiir, siyasî ve ideolojik bir yöne kaymaya başlamıştı. Yön, Papirüs, Diriliş, Ötüken, Hisar, Ant, Yeni Dergi, Edebiyat, Türk Edebiyatı, Töre, Devlet, Halkın Dostları, Yansıma, Sanat Emeği, Milliyet Sanat gibi sağ veya sol eğilimli fikir ve sanat dergilerinde yapılan tartışmalar ve yayımlanan şiirlere bakıldığında, özellikle II. Yeninin bir durgunluk içine girmesinden sonra şiirin ideolojik bir renk kazandığı ve giderek bir çeşit slogan şiiri ne dönüştüğü açıkça görünür. Nâzım Hikmet in 1965 ten sonra yayımlanan ve yeniden aktüel bir hale gelen şiirleri de bu gelişmeyi besleyen, özendiren önemli bir etken olmuştur. Böylece 1960 lı yılların ortalarından sonra ve özellikle 1970 li yıllarda Türk şiiri, sosyalist şiir, İslâmcı şiir ve Türkçü şiir diye ifade edebileceğimiz üç kolda bir gelişme gösterir. 1. Daha önceki dönemlerde tanınmış olan Rıfat Ilgaz, Cahit Irgat, Suat Taşer, Hasan İzzettin Dinamo ve A. Kadir gibi sosyalizme inanan şairler bu yoldaki yeni şiirlerini kitaplaştırırlar. Ahmed Arif in Hasretinden Prangalar Eskittim (1968) adlı kitabı ile Hasan Hüseyin in 60 lı ve 70 li yıllarda peşpeşe çıkan kitapları bu yılların en çok yankılanan eserleridir. Özgürlük, tam bağımsızlık, faşist baskılar, proleteryanın ezilmişliği ve egemenliği, sınıf kavgası bu yıllardaki şiirin başlıca temalarını oluşturur. Oktay Rifat da dahil olmak üzere birçok II. Yeni şairi de bu havanın etkisinde kalarak sosyalist bir mahiyet taşıyan toplumcu şiirler yazarlar ve bunları çeşitli kitaplarında toplarlar. 12

13 2. Necip Fazıl ve Sezai Karakoç çizgisine bağlı bir grup şair ise aynı yıllarda İslâmî fikir ve temlere ağırlık veren şiirler yazarlar. Bunların içinde Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt ve İsmet Özel gibi isimler dikkati çekerler. 3. Çeşitli dergilerde ve şiir kitaplarında Türkçü temaları işleyen şairler arasında ise Abdürrahim Karakoç ve Niyazi Yıldırım Gencosmanoğlu gibi isimler vardır SONRASI ÇAĞDAŞ ŞİİRİN MANZARASI Türk şiiri 1980 sonrasında ülkeyi içine düştüğü siyasî kaostan kurtaran 12 Eylül askerî müdahalesinden sonra bu ideolojik ve siyasî havanın etkisinden kurtularak yeniden kendi yatağına döner sonrasında çıkan şiir ve edebiyat dergilerinde kendini gösteren birçok yeni şair vardır ve bunların şiir çalışmaları oldukça dağınık bir manzara göstermektedir li ve 90 lı yılların şiirinde geçmişte Yedi Meşaleciler ya da Garip şiirinde görüldüğü gibi dikkate değer bir grup çalışması, bir ortak şiir hareketi oluşmuş değildir. Sadece bir grup şair, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra açıklık politikası nın bir sonucu olarak Yenibütüncü adını verdikleri yeni bir yapılanmaya doğru gitmek istemeleriyle dikkati çeker. Seyit Nezir, Veysel Çolak, Hüseyin Haydar, Metin Cengiz, Tuğrul Keskin in imzaladığı Yenibütün: Kendini Biriktiren Bireyin i başlıklı bildiri Broy dergisinde çıkar. Ancak bu hareket şiirimizde esaslı bir değişmeye yol açamamıştır. Açıktır ki 80 li ve 90 lı yılların şairleri daha eserlerini tamamlamış ve zamanın ayıklayıcı süzgecinden geçmiş değildirler. Bu bakımdan haklarında yapılacak değerlendirmeler ister istemez eksik kalmak durumundadır. Bununla birlikte yine de bu yılların şiiri hakkında bazı genel değerlendirmeler yapılabilir. 80 li ve 90 lı yılların şiirinde dikkati çeken önemli noktalardan birisi şairlerin şiirimizin bütün geçmişine, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun şiirin büyük ustalarına sahip çıkmaları, şiirin esasen bir araç olmayıp bir amaç olduğuna ve esas konusunun birey olduğuna inanmalarıdır. Bu yıllarda çıkan dergilerde görülen önemli bir başka ortak nokta da şiiri teorik planda ele alan tartışmaların oldukça fazla oluşudur. Bu döneme ait belirtilmesi gereken başka bir önemli olgu, özellikle 1990 lı yılların sonunda medyanın, daha doğrusu radyo ve televizyonun şiir üretimiyle yakından ilgilenmeye başlamasıdır. Bunun sonucunda son yıllarda şiir klipleri, şiir kasetleri ve CD leri yapma ve bunları medyada tanıtma modası doğmuştur. Bazı televizyonların şiir saatlerinde, hatta haber programlarında yeni çıkan şiir kitapları tanıtılmakta ve kitapları daha çok satmanın yolları aranmaktadır. Sansasyonel çıkışlarla gazete sayfalarını günlerce meşgul eden şairler de dikkati çeken başka bir olgudur. Bütün bunlar bir açıdan şiirin dergilerin dünyasından çıkarak daha geniş bir okuyucu kitlesinin karşısına çıkması, başka bir açıdan da pazarlanacak ticarî bir metaya dönüşmesi olarak değerlendirilebilir. Günümüzde bu ticarîleşme modasının dışında kalan gerçek şiir işçileri çalışmalarını sürdürmekte ve şiirimize yeni yollar açmaktadırlar li ve 90 lı yılların şiirinde en önde gelen isimler arasında 1960 Kuşağı Şairleri diye de nitelenen arasında doğmuş Hilmi Yavuz, Özdemir İnce, Ataol Behramoğlu, İsmet Özel ve Süreyya Berfe; 1950 li yıllarda doğan Enis Batur, Ebubekir Eroğlu, Murathan Mungan ve Haydar Ergülen ise daha sonraki kuşağın parlayan isimleri arasındadır SONRASI ŞİİRİN ÖZELLİKLERİ: 1. Medya şiir üretimine ve sunumuna katkı yapmıştır. 2. popüler kültürün parçası haline gelmiştir. 3. klipleri, şiir kasetleri ve CD/DVD leri yapma ve bunları medyada tanıtma modası doğmuştur. 4. Şehirli kimliği öne çıkmıştır. 5. Çocukluk, temel izleklerden biridir. 6. Varoluş şiir aracılığıyla sorgulanmıştır. 7. Medyada, yeni çıkan şiir kitapları tanıtılmakta ve kitapları daha çok satmanın yolları aranmaktadır. 8. Sansasyonel çıkışlarla gazete sayfalarını günlerce meşgul eden şairler dikkati çekmektedir. 9. e şiir dışında bir ödev yüklenmemiş, estetik kaygı ön plana çıkmıştır. politikadan, ideolojiden, mesajdan soyutlanarak kendi içine yönelmiştir. 10. in esasen bir araç olmayıp amaç olduğu savunulmuştur. 13

14 11. Şairler bireysel anlayışlar sergilemiş, önemli bir ortak şiir hareketi oluşmamıştır. 12. Bu dönem şairleri geleneksel birikimin önemine vurgu yaparlar. En eskisinden en yenisine kadar Türk şiirine katkıda bulunmuş şairlerin eserlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini savunmuşlardır. 13. Bu dönem şiirinde, Türk şiir birikimini yeniden ve bir bütün olarak değerlendirme çabası vardır. Farklı şiir anlayışlarının temsilcileri bulunmaktadır. 14. Yapı ve söyleyişe içerikten çok fazla önem verilmiştir. İkinci Yeni şiirine özgü uzak çağrışımlara yeniden değer verilmiştir. Yeni imgeler yaratılmaya çalışılmıştır. 15. Düz yazıya yaklaşan bir şiir anlayışı egemendir. 16. Özellikle büyük metropollerde yaşayan kişilerin şehre ve insana yabancılaşması, gelenek ve teknoloji arasında sıkışıp kalmaları, geçmişte var olan ama kendilerini ifade edemeyen alt kültür gruplarının bir kimlikle ortaya çıkmaları en belirgin temaları oluşturmaktadır. 17. Yer yer tasavvuftan da yararlanılmıştır SONRASI ŞİİR HAREKETLERİ İMGECİ ŞİİR: Ahmet Haşim ve İkinci Yeni şairlerini örnek alan şiirdir. Tuğrul TANYOL, Haydar ERGÜLEN, Enver ERCAN, Metin Celal, Mehmet Müfit, Seyhan ERÖZÇELİK, Oktay TAFTALI, Ahmet GÜNTAN, Sina AKYOL, Sami BAYDAR, Adnan AZAR, Nilgün MARMARA, Turgay KANTÜRK, Engin TURGUT, Akif KURTULUŞ... ANLATIMCI ŞİİR: Başı sonu belli bir hikayesi olan, sunuluşunda olay örgüsüne, neden-sonuç ilişkisine, olay kahramanlarının veya olayın geçtiği yerin tasvirine de yer veren şiirdir. Şavkar ALTINEL, Roni MARGULİES, Turgay FİŞEKÇİ gibi şairlerce temsil edilmiştir. Bu şairler Anglo sakson geleneğini sürdüren bazı İngiliz şairlerini, Yahya Kemal ve Attila İLHAN ı önemsemişler, kendilerine örnek almışlardır. FOLKLORİK VEYA MİTOLOJİK ŞİİR: Halk şiirinden, destanlardan ve mitolojik metinlerden beslenen; Yahya Kemal, Behçet NECATİGİL, Hilmi YAVUZ gibi ustaların izinden giden şiirdir. Yaşar Miraç, Adnan Özer, Hüseyin Ferhad, Murathan Mungan, Müslim Çelik gibi şairlerce temsil edilmiştir. Bu eğilimin öncülüğünü Yaşar Miraç ve Adnan Özer yapmıştır. Yeni Türkü hareketiyle görünürlük kazanmıştır. MİSTİK-METAFİZİKÇİ ŞİİR: Dergah, Yönelişler, Kaknüs gibi dergileri izleyen; Şeyh Galip, Cahit ZARİFOĞLU, İsmet ÖZEL, Sezai KARAKOÇ ve Ebubekir EROĞLU gibi şairleri örnek alan şiirdir. İhsan Deniz, Lale MÜLDÜR, Hüseyin ATLANSOY, Gülseli İNAL, Ali GÜNVAR, Mehmet OCAKTAN, Arif DÜLGER, Osman KONUK... GELENEKSELCİ ŞİİR: Türk edebiyatının bütün birikimini önemseyen; Şeyh Galip, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Behçet NECATİGİL gibi sanatçıları örnek alan şiirdir. Vural Bahadır BAYRIL, Osman Hakan A., Sefa KAPLAN... TOPLUMCU GERÇEKÇİ ŞİİR VE YENİBÜTÜN : 1980 öncesi toplumcu gerçekçilerin izinden giden şiirdir. Nevzat ÇELİK, Ahmet ERHAN, Salih BOLAT, Şükrü ERBAŞ, Metin CENGİZ, Hüseyin Haydar, Orhan ALKAYA, Ali CENGİZKAN, Ali Asker BARUT... BEATNİK-MARJİNAL ŞİİR: 1950 lerin sonlarıyla 60 ların başlarında Amerika da gelişen Beat Genaration hareketi uçlarda yaşayanların dünyaya bakışlarını, kurallara karşı çıkışı, isyankarlığı, aykırılığı temel alan alternatif bir yaşam biçimi ve edebiyat anlayışı getirmiştir. in bir ruh çarpıntısı, bilinç akışı, kuralsızlık olduğuna inanan beatnikler bizim şiirimizde 1980 lerden önce Ece AYHAN ın ve Can YÜCEL in şiiri üzerinde etkili olmuştur sonrası şiirinde bu eğilim özellikle Küçük İskender tarafından temsil edilmiştir. YENİ GARİPÇİ ŞİİR: Garip in espriye, ironiye, sokak diline dayalı kolay söyleşi benimseyen tutumu, şiirin günlük konuşma biçimiyle yazılabileceğini düşündüren karakteri bu anlayışı benimseyen şairlere yol gösterici olmuştur lerden sonra Can YÜCEL, Metin ELOĞLU, Salah BİRSEL gibi şairlerce temsil edilmiştir sonrasında ise bu eğilimin öncüleri Sunay AKIN, Oğuzhan AKAY, Metin ÜSTÜNDAĞ, Akgün AKOVA gibi şairler olmuştur. Bu dönem yalnızca şiirin öne çıkarıldığı, asıl olan üründür anlayışının egemen olduğu bir dönemdir. Bu dönemde şiirle yeniden yüzleşilir. İnsani duyarlılık ve evrensel deneyimler şiirin gözde değerleri olur SONRASI ŞİİRİN TEMSİLCİLERİ Ahmet ERHAN, Ebubekir EROĞLU, Haydar ERGÜLEN, Hüseyin ATLANSOY, Murathan MUNGAN, Küçük İskender, Sunay AKIN, Tuğrul TANYOL, Enver Ercan, İhsan Deniz, Şavkal ALTINEL, Yaşar Miraç, Adnan ÖZER, Lale MÜLDÜR, Vural Bahadır BAYRIL, Osman Hakan A., Nevzat ÇELİK, Salih BOLAT, Metin CENGİZ, Necat ÇAVUŞ, Metin Celal, Arif Ay, Ali Günvar, Birhan Keskin... 14

15 AHMET ERHAN ( ) İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke ile Behçet NECATİGİL Ödülü nü aldı. Toplumsal gerçekçi şiir anlayışını benimsemiştir. Söylemini, imgelerini, temalarını yaşamın kendisi kadar çeşitlendirebilmiştir. Bu nedenle şiiri devingendir. Zamana, duyarlılığa, sevgiye, acılara, doğaya, gelişmeye yürür. Şairin şiiri, anlatıcı özelliği de taşır. Bu nedenle şiir sözlüğünü genişletir. Anlatıcı gibi gözüken, ama kelime dağarcıkları sınırlı olan şairlerden değildir. lerinde hemen hemen her kelimeye rastlanılabilir. İzlekleri belli, daha doğrusu belirli olsa da konu zenginliğiyle insanı şaşırtır. ESERLERİ: Akdeniz Lirikleri, Alaca Karanlıktaki Ülke, Yaşamın Ufuk Çizgisi, Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin, Sevda leri, Zeytin Ağacı, Kuş Kanadı Kalem Olsa, Ölüm Nedeni Bilinmiyor, Deniz, Unutma Adını, Öteki ler, Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi... EBUBEKİR EROĞLU( ) Orta öğrenimini Malatya da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi(1975). Yüksek öğrenimini yaparken bir süre çalıştığı kamu kurumlarında, yıllarca müfettiş ve müşavir olarak görev yaptı. İlk şiiri (Aralık, 1965) Yeni Adım dergisinde çıktı, Diriliş dergisinde yayımladığı şiirlerle ( ) adını duyurdu. ve yazıları çoğunlukla Diriliş, Edebiyat, Yönelişler, Gergedan, Kitaplık dergilerinde yayımlandı. İlk kitabı, Kuşluk Saatleri 1974 yılında çıktı. Yönelişler dergisinin kurucularından biri olarak yönetimini üstlendi. ( , 53 sayı) Zaman gazetesindeki Açık Sayfalar adlı sütununda ( ) düzenli olarak haftalık denemeler yazdı. Ayrıca Yeni Devir ( ) ve Yeni Şafak (1996) gazetelerinde de her hafta yazılar yayımladı. Kayıpları Şarkısı dolayısıyla 1985 yılında şiir dalında, Modern Türk inin Doğası dolayısıyla 1994 yılında deneme dalında, Ona Türkiye Yazarlar Birliği ödülü verildi. Hakkında Sombahar (sayı 12, Ağustos 1992) ve Yedi İklim (sayı 39, Haziran 1993 ve sayı 141, Aralık 2001) dergileri özel dosyalar hazırladı. Cine 5 televizyonu, Şair hakkında İstanbul görüntüleri ağırlıklı bir belgesel yayınlandı(2012). ESERLERİ: ŞİİR: Kuşluk Saatleri(Yenisanat Yayını, 1974), Kayıpların Şarkısı(Bürde Yayını, 1984), Yirmidört (İz Yayıncılık, 1991), Şahitsiz Vakitler(YKY, 1998), Berzah-Toplu şiirler(yky, 2001), Sınır Taşı(YKY, 2006), Sesli Harfler (YKY, 2011) DENEME-İNCELEME: Sezai Karakoç un i(bürde Yayını, 1981), Yenileme Bilinci(Nehir Yayınevi, Sufi Kitap, 2006), Sevap Defteri(İz Yayıncılık, 1992), Modern Türk inin Doğası(YKY, 1993, 2005), Sabit ve Değişken(İz Yayıncılık, 1994), Muğlak Ölçekli Harita(İz Yayıcılık, Timaş Yayınevi, 2009), Kelimeler Çınladıkça(İnsan Yayınevi, 1997), Hayat Mükemmel Değil(İnsan Yayınevi, 2000), Salınımlar(Sufi Kitap, 2005), Çalkantı ve Dalga(Timaş Yayınevi, 2008), Geçmişin İçindeki Geçmiş (YKY,2013), (Şi'r-i Kadim Üstüne deneme) DERLEME- ÇEVRİMYAZI: Genel Çizgileriyle İslam/B.Ahmed Naim(Çığır Yayınevi, 1975), Allahı İnkâr Mümkün mü?/filibeli Ahmed Hilmi(Çığır Yayınevi, 1977), Seçmeler/Necip Fazıl Kısakürek(YKY, 1993) HÜSEYİN ATLANSOY(1962) İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünü bitirir. İstanbul da öğretmenlik yapar. lerini 1982 den itibaren Diriliş, Yönelişler, Yedi İklim, İkindi Yazıları, Dergah, Hece dergileri yayımlanır. Renklere, yollara, metropollere, akıp giden uygarlığa ve tarihe ilişkin duygularını yansıtır. lerinde özellikle ilaç isimlerini bolca kullanır. Mistikmetafizikçi şiiri kendi kuşağı içinde en iyi temsil eden şairdir. yazmasaydım bir hayatım olmazdı. diyecek kadar şiire sıkı sarılır. ESERLERİ: İntihar İlacı, Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi, Şehir Konuşmaları, İlk Sözler, Kaçak Yolcu, Karşılaşma Töreni, Su Burcu HAYDAR ERGÜLEN(1956) 1980 sonrası Türk şiirinin önemli isimlerindendir. İstanbul da reklam yazarlığı yapar. Üç Çiçek ve Atı dergilerini çıkarır. Klasik ve çağdaş şiirimizin birikimlerini bilinçle ustaca özümser. İmgeci şiiri yansıtan şiirlerinde aşk, acı, hüzün, dostluk, kardeşlik, kimsesizlik, çocukluk gibi temaları işler. Türk şiir geleneğini iyi inceler. Saf şiiri andıran zengin kelimelerle hikmetli bir söyleyişe ulaşır. ESERLERİ: ŞİİR: Karşılığını Bulamamış Sorular, Sokak Prensesi, Sırat leri, Eskiden Terzi, Kırk ve Bir Karton Valiz, Nar, Hafız ile Semender, Keder Gibi Ödünç, Üzgün Kediler Gazeli DENEME: Haziran, Tekrar, Üvey Sokak MURATHAN MUNGAN(1955) Yazı hayatı boyunca şiir, öykü, roman, deneme, tiyatro, senaryo, masal ve şarkı sözü gibi pek çok türde eser verir. Sahnelenen ilk oyunu Orhan Veli nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı Bir Garip Orhan Veli dir. Özellikle Metal adlı eseriyle 1980 kuşağının en çok okunan şairleri arasında yer alır. Başlangıçta Attila İlhan ve Hilmi Yavuz 15

16 etkilenmelerinin olduğu oldukça ağır ve özentili şiirler yazar. Kum Saati nden itibaren dili yalınlaşır. Başarılı senaryolarıyla da dikkat çeker. ESERLERİ: ŞİİR: Kum Saati, Sahtiyen, Yaz Sinemaları, Eski 45 likler, Mırıldandıklarım, Yaz Geçer, Metal; Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar; Mürekkep balığı, Başkalarının Gecesi, Timsah Sokak leri, Eteğimdeki Taşlar ÖYKÜ: Cenk Hikayeleri, Kırk Oda, Lal Masalları, Kafdağı nın Önü, Üç Aynalı Kırk Oda, 7 Mühür, Yedi Kapılı Kırk Oda, Kadından Kentler ROMAN: Yüksek Topuklar, Şairin ı OYUN: Mahmud ile Yezida, Taziye, Bir Garip Orhan veli, Kağıt Taş Kumaş SUNAY AKIN(1962) 1980 sonrası Türk şiirinin öncü şairlerindendir. İlk şiir kitabı 1989 da yayımlanan ve adını Cemal Süreya nın koyduğu Makiler dir. Yeni Yaprak ve Olmaz adlı şiir dergilerini çıkarır. Anlık ilhamlara dayanan ve genellikle kısa olan şiirleri Orhan Veli nin şiirlerindeki bazı özellikleri günümüzde sürdüren bir yapıya sahiptir. lerinde özellikle ince yergi ögeleri kullanmadaki rahatlığıyla dikkat çeker. Cemal Süreya nın etkisiyle sürdürdüğü şiirlerinde dil oyunlarına dayalı bir alaycılık ve şaşırtma vardır. Çocuklar ve hüzün de ilgisini çeken temalardır. Yapılarını günlük dildeki kullanımlarını bozmadığı sözcüklerle bir düşünce cambazı gibi oynar. Ayrıca tek kişilik oyunlar da hazırlayıp sunar. Yakın tarihteki bazı önemli ve özel olayların araştırılmasına yönelik eserleriyle de dikkat çeker. ESERLERİ: ŞİİR: Makiler, Antik Acılar, Kaza Süsü, 62 Tavşanı DÜZ YAZI: İstanbul un Nazım Planı, Ayçöreği ve Deniz Yıldızı, İstanbul da Bir Zürafa, Önce Çocuklar ve Kadınlar, Kız Kulesi ndeki Kızılderili, Onlar Hep Oradaydı, Kule Cambazı KÜÇÜK İSKENDER(1964) Asıl adı Duman İskender Över dir sonrası Türk şiirinin marjinal şairi olarak tanınır. Temalarında alışılagelmişin kimi kez tam karşısında yer alan, polemikçi, başkaldırıcı şiirleriyle Türk şiirinin en gözü pek şairi olarak kabul edilir. Fazlaca karışık ve yer yer fazlaca uzun şiiri özgün ve çarpıcıdır. Gelenekten yararlanarak yazdığı divan tarzı şiirleri ve özellikle gazelleriyle dikkat çeker. ESERLERİ: ŞİİRLERİ: Gözlerim Sığmıyor Yüzüne, Periler Ölürken Özür Dileriz, Suzidilara, Güzel Annemin Hayal Gücü, Papağana Silah Çekme, Alp Krizi Gözyaşlarım Nal Sesleri, İpucunu Bırakma Sanatı, Kahramanlar Ölü Doğar, Çürük Et Deposu, Eski Kral Deposu, Dicle ve Fırat, Bir Daha Bana Benzeme Anjel ELEŞTİRİ: li Değnek, Eflatun Sufleler, Rimbaud ya Akıl Notları ROMAN: Cehenneme Gitme Yöntemleri, Zatülcenp ROMAN VE HİKAYE Seksen yılı kapsayan Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında roman ve hikâye türleri de şiirde olduğu gibi büyük bir zenginlik gösterir. Çok sayıda yazarın çeşitli sınıflara ayrılabilecek yüzlerce eseri yayımlanır. İlk büyük örneklerini 1922 de Halide Edip in Ateşten Gömlek, Kadri nin Kiralık Konak ve Reşat Nuri nin Çalıkuşu romanlarıyla veren Cumhuriyet romanı, 1940 lı yılların sonuna kadar fazla bir değişme göstermeden gelişir da Türkiye nin çok partili hayata geçmesinden sonra 1949 da Ahmet Hamdi Tanpınar ın Huzur ve Peyami Safa nın Matmazel Noraliya nın Koltuğu romanlarının ve arkasından Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal in toplumcu gerçekçi eserlerinin peş peşe yayımlanmaya başlamasıyla Türk romanı, -tabiî hikâyeyle birlikte- önemli bir değişim geçirir. Üçüncü büyük değişme ise Oğuz Atay ın de yayımlanan Tutunamayanlar romanıyla ortaya çıkar. Bu bakımdan Cumhuriyet romanını kabaca 1922 veya , 1950 sonrası ve 1970 sonrası olmak üzere üç döneme ayırarak incelemek daha uygun görünmektedir DÖNEMİ MEMLEKET ROMAN VE HİKAYESİ Atatürk ve İnönü dönemlerini kapsayan bu ilk devrede roman ve hikâye yazarları, şiirdekine benzer şekilde ülkenin geçirdiği siyasî ve toplumsal değişmelerle yakından ilgilenirler. Bir yandan yakın devrin tarihiyle bir hesaplaşma içine girerken bir yandan da devrimlerle şekillenen yeni Türkiye Cumhuriyeti nin çeşitli sorunlarına eğilirler. Bu yüzden çoğunun eserlerinde eski devrin tipleri, değişen tipler ve yeni devrin idealist tipleri yan yana bulunur. Batılı ve doğulu değerleri temsil eden kuşaklar arasındaki çatışma ve yeni gençlik fikrî birçok romanın örgüsünü oluşturur. 16

17 Bu dönemde şöhretini önceki dönemlerde yapmış roman ve hikâye yazarları eser vermeye devam ederler. Serveti Fünun un usta romancısı Halit Ziya ( ), romana girmemekle birlikte hikâyeler yazar ve eserlerini, bazılarını topluca olmak üzere yeniden yayımlar de ölen Servet-i Fünun romancısı Mehmet Rauf ( ), Cumhuriyetten sonra sekiz roman ve üç hikâye kitabı çıkarır. İlk romanını 1888 de yazan Hüseyin Rahmi ( ) 41 romanından 24 ünü bu devrede verir da yayımladığı Memleket Hikâyeleri yle hikâyemizin Anadolu ya açılmasında büyük bir rol oynayan Refik Halit Karay ( ) ise Yüzellilikler in affedilmesiyle 1938 de Türkiye ye döndükten sonra devrin havasına uygun çok sayıda roman kaleme almış ve en önemli eseri olan Gurbet Hikâyeleri ni de 1940 ta yayımlamıştır. Bununla beraber ilk devrede roman ve hikâye alanını, bu alana daha önceki yıllarda girmiş olan üç büyük yazarın eserleri doldurur. Bunlar Halide Edip Adıvar, Kadri ve Reşat Nuri Güntekin dir. Bu yazarların eserleri hem çok okunması ve etkili olması hem de estetik bir değer taşıması açısından devrin popüler hikâye ve romancılarına kıyasla bir üstünlük taşır. Her üç yazarın birçok hikâye ve romanını, edebiyatımızın Anadolu ya açılışı, yani Memleket Edebiyatı kapsamında değerlendirmek mümkündür. Halide Edip ve Kadri nin Millî Mücadeleye fiilen katılmış olmaları, Reşat Nuri nin Anadolu da uzun süre öğretmenlik yapmış olması dolayısıyla bu yazarlar, Millî Mücadeleyi, bu mücadelenin cereyan ettiği Anadolu yu ve insanını roman ve hikâyelerinde sıklıkla ele alırlar. II.Meşrutiyet döneminde yazdığı romanlarla haklı bir ün kazanmış olan Halide Edip Adıvar ( ), Millî Mücadeleye katıldıktan sonra eserleriyle de Anadolu ya açılır ve Ateşten Gömlek (1922) romanı, Dağa Çıkan Kurt (1922) ve İzmir den Bursa ya ( Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet Asım la birlikte, 1923) adlı hikâye kitaplarıyla devrin aydınları ve gençleri üzerinde büyük bir hayranlık uyandırır. Türk ün Millî Mücadeledeki mucizevî iradesini ve direniş gücünü anlatan bu eserlerden Ateşten Gömlek İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Rusça gibi birçok dile çevrilmesi ve filme alınan ilk romanlardan olması bakımından da önemlidir. Taassup yüzünden acımasızca öldürülen Aliye Öğretmenin hikâyesini veren Vurun Kahpeye (1923, kitap halinde 1926) romanı da Millî Mücadeleyle ilgilidir. Sırası gelmişken bu eserlerin romanımızda Millî Mücadele ı diye sınıflandırabileceğimiz bir grup romanın öncülüğünü yaptığını söyleyelim. Kadri ve Reşat Nuri den başka 1950 ye kadar Aka Gündüz, Mehmet Rauf, Burhan Cahit, Peyami Safa, 1950 den sonra da Kemal Tahir, Fikret Arıt, İlhan Tarus, Samim Kocagöz ve Tarık Buğra tarafından yazılmış birçok Millî Mücadele romanı vardır. Diğer roman ve hikâyelerinde Yeni Türkiye Cumhuriyeti nin gençlerini ve kadınlarını anlatan, eğitim konusuna ve iradeli, güçlü kadın tiplerine ön planda yer veren Halide Edip Adıvar ın Sinekli Bakkal (1936) romanı da Türkçe nin klâsikleşmiş eserleri arasındadır. Sinekli Bakkal Sokağı etrafında bütün bir II. Abdülhamit dönemi İstanbul unu güzel taraflarıyla birlikte veren ve buradan batılı ve doğulu değerlerin bir sentezine gitmeye çalışan roman, Osmanlı ya karşı o dönem eserlerinde, söz gelişi Kadri nin Sodom ve Gomore (1928) ve Mithat Cemal in Üç İstanbul (1938) romanlarında, mahkûm edici bir şekilde görülen olumsuz bakışı değiştirmesi ve geçmişe daha hoşgörülü bakması açısından edebiyatımızda bir dönüm noktası gibi kabul edilebilir. Bu olumlu bakış, daha sonra Şinasi Hisar ve Safiye Erol gibi romancıların eserlerinde, söz gelişi Fahim Bey ve Biz (1941) ve Ciğerdelen de (1947) daha güçlü bir şekilde görülür. Halide Edip gibi aktif bir şekilde Millî Mücadeleye katılan Kadri nun ( ) da eserlerinin önemli bir kısmı Millî Mücadele ve Anadolu yla ilgilidir. Zaten daha II. Meşrutiyet döneminde hikâyemizin Anadolu ya açılmasını sağlayan iki yazardan -diğeri Refik Halit Karay- birisi odur. larının çoğunda II. Abdülhamit, Meşrutiyet ve mütareke dönemlerini ve bu dönemlerin İstanbul unu anlatan yazar, özellikle Millî Savaş Hikâyeleri (1947) ve Hikâyeler (1985) gibi kitaplarında toplanan hikâyelerinde ve Yaban (1932), Ankara (1934) ve Panorama ( ) romanlarında Millî Mücadeleyi, Millî Mücadele sonrasının Ankara sını ve ülkedeki siyasî çekişmeleri mesafeli ve zaman zaman da keskin ve kötümser bir eleştirel bakış açısıyla gözler önüne serer. Eserlerini kendine özgü bir sanatkârane üslûpla yazan ve mizacından kaynaklanan bir özellikle halkıyla kaynaşamamış aydının psikolojisi üzerinde yoğunlaşan Kadri nin özellikle Yaban romanı, Cumhuriyet döneminde köy romanının ilk örnekleri arasında olması bakımından önemlidir. Anadolu köylerinin sefaleti, köylünün cahilliği, geriliği ve aydınların bu konudaki sorumluluğu etrafında dönen romandaki bazı önyargılı yaklaşımlar hem döneminde hem de sonraki yıllarda çeşitli tartışmalara ve dolayısıyla başka köy romanlarının yazılmasına yol açmıştır. 17

18 Bu ilk dönemin üçüncü önemli yazarı olan Reşat Nuri Güntekin in ( ) roman ve hikâyeleri ise İstanbul un yanı sıra bütün Anadolu yu kapsayan geniş bir anket gibi yorumlanabilir. Anadolu kasaba ve şehirlerinin hayatı, bu çevrelerin sorunları ve dikkate değer insan tipleri (dini istismar eden softalar, vicdanı ile geçim sıkıntısı arasında bocalayan memurlar, öğretmenler, doktorlar, subaylar, lüks hayatın özlemini çeken gençler) onun roman ve hikâyelerinin dünyasını doldururlar. Yabancı bir okuldan yetişmiş modern bir İstanbul kızının sevdiği adamdan bir çeşit intikam almak amacıyla da olsa Anadolu ya geçişini ve idealist bir öğretmen olarak kendini Anadolu insanının hizmetine adamasını romantik bir havada anlatan Çalıkuşu, hem okuru zorlamayan kurgusu hem de temiz ve pürüzsüz üslûbu dolayısıyla Türkçenin en çok okunan klâsik romanları arasındadır. Reşat Nuri, birçok romanının ana örneğini teşkil eden Çalıkuşu ndan sonra yazdığı roman ve hikâyelerde, zaman zaman duygusal aşkları öne çıkarmakla birlikte Anadolu nun gerçeklerine daha çok dikkat etmiş ve bunları yer yer Atatürk devrimlerinin paralelinde çok keskin olmayan eleştirel bir bakışla sergilemiş ve bir bakıma kendisini Anadolu daki cahillik ve gerilikle savaşmakla görevli saymıştır. Bu üç yazardan Halide Edip özellikle Sinekli Bakkal, Kadri Kiralık Konak, Reşat Nuri de Yaprak Dökümü (1930) ve Eski Hastalık (1938) gibi romanlarında Tanzimat la başlayan uygarlık değişimini, çatışan eski ve yeni değerleri ve bunları bir senteze ulaştırma sorununu ele alırlar. Bu konu, Cumhuriyet in ilk döneminin önde gelen romancılarından olan Peyami Safa nın ( ) birçok eserinde daha büyük bir önem kazanır. O, 1922 den itibaren yazdığı romanların çoğunda mekân olarak genellikle İstanbul u seçmekle birlikte ülkenin en önemli sorunu olarak gördüğü batı-doğu çatışmasına ön planda bir yer vermiştir. Modern ve geleneksel değerler arasındaki çatışma ilk olarak onun iki ayrı dünyayı sembolik mekânlar etrafında veren Fatih-Harbiye (1931) romanıyla başlar ve Bir Tereddüdün ı (1933), Biz İnsanlar (1939), Matmazel Noraliya nın Koltuğu (1949) ve Yalnızız (1951) romanlarında gitgide daha derinleştirilmek suretiyle işlenir. Aslında Peyami Safa nın bu romanları, Cumhuriyet dönemindeki benzerleriyle birlikte Tanzimat tan sonra Ahmet Mithat ın romanlarıyla başlayan ve Hüseyin Rahmi yle devam eden alafrangalık teminin daha geniş bir çerçevede devamıdır. Bu konuyu ele alan eserlerin çoğunda dikkati çeken ortak yapısal özellik, kahramanların çoğunun belirli değerleri veya toplum kesimlerini temsil eden tipik kişilikler olması, dolayısıyla olay örgüsünün de bu zıt kişilikler arasındaki çatışmaya dayanmasıdır. larında kişilerin iç dünyasına, psikolojisine de önem veren, hatta bazan aşırı şekilde psikolojik açıklama ve yorumlara yer veren Peyami Safa nın 1930 da yayımlanan Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanı ise yeni anlatım tekniklerini denemesi açısından ayrı bir değer taşır. James Joyce, Virginia Woolf ve William Faulkner tarafından geliştirilen Bilinç akışı romanı nın iç monolog gibi bazı tekniklerini burada deneyen yazar, bu yolu sonraki romanlarında daha da geliştirir. Özellikle Matmazel Noraliya nın Koltuğu, roman kahramanı Ferit i romanın merkezine bir yansıtıcı merkez ya da bilinç aynası gibi yerleştirmesi ve dünyayı bu aynadan yansıtması bakımından Türk romanında yapısal açıdan önemli bir dönüm noktasıdır. Bu yol daha sonra gerçeküstücü özellikler taşıyan romanlarda farklı şekillerde karşımıza çıkacaktır. Eserlerinde ülkenin ve Anadolu nun sorunlarına girmemekle birlikte, Şinasi Hisar ın Fahim Bey ve Biz (1941) romanı da Peyami Safa nınkiler gibi geleneksel roman anlayışına getirdiği yenilikle dikkate alınması gereken bir eserdir. Yazarın Boğaziçi medeniyeti diye adlandırdığı Osmanlı nın yüksek tabakasının yaşayışıyla ilgili hatıra, duygu ve izlenimlerini, belli bir olay örgüsünden çok bir kişiliğin etrafında verdiği bu romanı, Cumhuriyet dönemi romanının alanında tek kalmış örnekleri arasındadır. Bu özelliği dolayısıyla roman, 1942 de yapılan CHP roman yarışmasında üçüncülük ödülüne lâyık görülür. Hayranlık duyduğu Marcel Proust un Geçmiş Zaman Peşinde adlı ünlü roman serisinin etkisiyle oluşturduğu bu roman tarzını Şinasi Hisar, Çamlıca daki Eniştemiz (1944) ve Ali Nizami Bey in Alafrangalığı ve Şeyhliği (1952) romanlarında da sürdürür. Olay örgüsünden çok duyguyu ön plana çıkaran bu anlatım yolu, Cumhuriyet dönemi hikâyesinin büyük isimlerinden Memduh Şevket Esendal ve Sait Faik tarafından da uygulanmıştır. Cumhuriyet in ilk büyük hikâye yazarları arasında yer alan Memduh Şevket Esendal ( ), romanlar da yazmış olmakla birlikte, ülkenin büyük sorunlarına ancak geri planda yer veren, buna karşılık küçük, sıradan insanların duygu ve düşüncelerini, yaşama sevincini iddiasız bir gerçekçilik içinde anlatmayı tercih eden bir hikâyecidir. Çeşitli gazete ve dergilerde 1908 den itibaren yayımlanan hikâyeleri, oldukça geç bir tarihte 1946 da Hikâyeler adıyla kitaplaşır. O, özellikle 1920 den sonra yazdığı hikâyelerde etkisinde kaldığı ünlü Rus yazarı Çehov un hikâye tarzını Türkçe de başarıyla uygular ve bu tarz hikâyelerinde sanatsız, rahat ve temiz bir dille hareketli olaylardan çok duygulara yer vererek sıradan insanların hayatlarından ilgi çekici kesitler sunar. 18

19 Memduh Şevket in bu hikâye tarzıyla eserlerini aynı tarihte veren Fahri Celâlettin Göktulga ( ) ve Yedi Meşale grubunun nesir yazarı Kenan Hulusi Koray ın ( ) hikâyeleri arasında temel bir fark vardır. Bu yazarlar hikâyelerinde olay örgüsü unsuruna, başı sonu belli olaylara ağırlıklı bir yer verirler. Bir asabiye doktoru olan Fahri Celâlettin hastanelerde tanıdığı ruhen hasta kişilerin, eski devir tiplerinin küçük, dar dünyalarını başarıyla anlatırken Kenan Hulusi masalımsı aşk hikâyelerine ve E. A. Poe nunkileri andıran korku hikâyelerine yönelir. İlk devrenin tanınmış hikâyecileri arasında bulunan bu yazarların eserlerinde şüphesiz İstanbul un ve taşra şehir ve kasabalarının hayatından gelen canlı sahneler de yer alır. Şinasi Hisar dışarda tutulursa, genel olarak Memleket Edebiyatı kapsamı içinde değerlendirilebilecek olan bu önde gelen roman ve hikâye yazarlarının yanı sıra dönemin ikinci, üçüncü sınıf yazarları da aynı çerçeveye sokulabilecek eserler vermişlerdir. Bunlar arasında ilk olarak Atatürk devrimlerinin ülkede benimsenmesi ve yaygınlaşması yolunda heyecanla çalışan Aka Gündüz ü ( ) sayabiliriz. Bir çeşit tezli eser sayılabilecek roman ve hikâyelerin yanı sıra popüler aşk romanları da yazan Aka Gündüz ün yanı başında Mahmut Yesari ( ), çarpık batılılaşmayı ve toplumsal sorunları ele alan popüler roman ve hikâyelerle dikkat çeker. Aka Gündüz ve Mahmut Yesari gibi yazı hayatına Cumhuriyet öncesinde başlayan Sadri Ertem in ( ) roman ve hikâyeleri de bu çerçevede görülebilir. Sadri Ertem in farklı tarafı, tasvirci olmaktan çok eleştirici bir bakış açısını tercih etmesi ve konularını daha çok köylünün ve işçilerin hayatından seçerek, bunları sanat endişesi gözetmeksizin çok keskin bir gerçekçilik anlayışıyla vermesidir. Onun özellikle kumaş fabrikaları yüzünden dokuma tezgâhlarını kapatmak zorunda kalan köylülerin isyanını anlatan Çıkrıklar Durunca (1931) romanı, bizde toplumcu gerçekçi romanın ilk örnekleri arasında sayılır. Toplumun alt tabakalarına inerek toplumsal ve ahlakî sefaletleri natüralistlere has keskin ve acı bir dille anlatan Reşat Enis Aygen in hikâye ve romanlarında da benzer bir durum vardır. Bunlarda toprak reformu gibi toplumsal konular ve köylülerle köy ağaları arasındaki ezen-ezilen ilişkisi eleştirel bir bakış açısından verilmiştir. Köyü ve kasabayı toplumcu ya da sosyalist gerçekçi bir bakış açısıyla ele alan yazarlarımız içinde Sabahattin Ali nin ( ) hikâye ve romanları, estetik açıdan daha büyük bir değer taşır. Üç tane de roman yazmış olmakla birlikte o, asıl başarısını hikâye alanında göstermiştir. Memleket gerçeklerini ekonomik yapının doğurduğu toplumsal çelişkiler, giderek sınıf çatışmaları perspektifinden gören yazarın hikâyelerinde Anadolu köy ve kasabalarının ezilen, horlanan insanları, düşkün kadınları, yoksul emekçileri, çaresiz memurları etkileyici bir trajik atmosfer içinde anlatılır. Yazar sanatı bir nevi araç gibi görmekle birlikte, bir propagandacı düzeyine inmeksizin fikir ve mesajlarını kurduğu hikâye dünyası içinde ustalıkla eritir. Bu hikâyeler, yılları arasında Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya ve Sırça Köşk kitaplarında toplanmıştır. Onun 1937 de yayımlanan Kuyucaklı Yusuf romanı da toplumcu gerçekçi bir perspektifle yazılan romanların ilk başarılı örneğidir. Hareketli bir olay örgüsüne sahip olan bu romanında yazar, bir Anadolu kasabasındaki -Edremittrajik bir aşk hikâyesinin etrafında fabrikatör, kaymakam ve jandarma komutanı arasındaki çıkar ilişkilerine ve bu gücün ezdiği insanların trajedisine geniş yer vermiştir. Cumhuriyet döneminin bu ilk devresinde köy ve kasaba hayatını, diğer yazarlardan farklı bir eleştirel bakışla ortaya koyan bu eserler, Memleket i nde de gözlemlendiği gibi, Memleket ve Hikâyesinin değişik bir versiyonu gibi görülebilir. Özellikle Sabahattin Ali nin bu yolda yazdığı eserler, daha sonra yaygın bir şekilde devam edecek olan toplumcu gerçekçi roman ve hikâyenin örnek alınan eserleri olmuştur. POPÜLER AŞK ROMANLARI: KADIN YAZARLAR Cumhuriyet roman ve hikâyesinin bu ilk döneminde genel olarak ülkenin sorunlarını, Anadolu yu ve Anadolu insanının durumunu veren eserlerin yanı sıra, daha çok kadın yazarların eserleriyle ortaya çıkan bir Popüler Aşk ları modasıyla karşılaşırız. Sevgi, aşk ve ihtiras konularını, mutlu bir aile yuvasında ideal bir hayatı veya bunun özlemini anlatan bu romanlar, geniş bir okuyucu kitlesinin ilgisini çekmiş ve çok okunmuşlardır. Bazıları tefrika halinde gazetelerde kalmış olan popüler aşk romanları, estetik açıdan fazla bir değer taşımayan, ancak orta sınıf okuyucunun özlem veya beklentilerine cevap veren eserlerdir. Bu tarzda eser veren yazarlardan Aşk Bahçesi adlı romanı 1924 te çıkan Burhan Cahit Morkaya ( ) ile Yaban Gülü adlı romanı 1925 te çıkan Güzide Sabri Aygün ( ) tarih bakımından bir önceliğe sahiptir. Sonraki yıllarda Esat Mahmut Karakurt, Selâmi İzzet Sedes, Etem İzzet Benice, Şükufe Nihal, Halide Nusret 19

20 Zorlutuna, Nezihe Muhittin, Muazzez Tahsin Berkant, Mükerrem Kâmil Su, Cahit Uçuk, Peride Celâl ve Kerime Nadir gibi yazarlar peş peşe popüler aşk romanları yazarlar. Kadın yazarlardan Güzide Sabri, Muazzez Tahsin Berkant ( ) Mükerrem Kâmil Su ( ) ve Kerime Nadir in ( ) aşk romanları çok okunmuş, bunların bir kısmı filme de alınmıştır. Peride Celâl (d. 1915) ise daha sonraki romanlarında yeni anlatım tekniklerini denemek suretiyle sanat romanı yazmaya yönelmiştir. Aslında kadın yazarlar olgusu, Cumhuriyet in ilânından sonra kadına tanınan haklara paralel olarak gitgide genişleyen ve güçlenen bir olgudur. Kısaca belirtmek gerekirse, Halide Edip ten sonra yetişen birçok kadın yazar, roman ve hikâyelerinde romantik bir aşk hikâyesinin etrafında da olsa kadının eğitimi, hakları ve toplumdaki konumu gibi temalara geniş yer vermiş ve böylece Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında çok sık bir şekilde ele alınan kadın konusu, bu yazarların elinde yeni duyarlılıklar, yeni bakış açıları kazanmıştır. TARİHİ ROMANLAR Cumhuriyet in ilk döneminde popüler aşk romanlarının yanı sıra tarihî roman başlığı altında toplanabilecek romanlar da yazılmıştır. Aşk romanlarında olduğu gibi fazla bir estetik değer taşımayan ve çoğu gazetelerde tefrika halinde kalan tarihî romanlar, konularını genellikle eski Türk tarihinden, bazan da Osmanlı tarihinden alırlar. Çok okunan, daha doğrusu geniş bir okur kitlesinin roman ihtiyacını karşılayan bu eserler, Atatürk döneminin tarihî ve destanî havasından, bu devirde ortaya atılan Türk tarih tezinden beslenirler ve bu taraflarıyla Millî Mücadele romanlarına yakındırlar. Bununla birlikte bu romanların ortaya çıkışında daha çok tik akımın bir sonucu olarak Walter Scott ın romanlarıyla başlayan ve bütün Avrupa edebiyatlarına yayılan Tarihî Modası nın etkisi vardır. Cumhuriyet döneminin ilk tarihî romanları Abdullah Ziya Kozanoğlu nun ( ) kaleminden çıkmıştır. Onun 1923 te yayımlanan Kızıltuğ romanından sonra bu tarzda yazdığı yirmiden fazla roman vardır de ilk romanı Kara Davut u yayımlayan Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu ile yine aynı yıl Cehennemden Selâm romanını yayımlayan M. Turhan Tan da tarihî roman sahasında birçok eser vermiş yazarlar arasındadır. İskender Fahrettin ise daha çok Türk tarih tezine uygun romanlar yazmıştır. Bu dönemin sonuna doğru yazılan tarihî romanlardan özellikle ikisi, hem kurgusal yapısı hem de üslûbuyla diğer romanlara göre estetik açıdan büyük bir üstünlük gösterir. Bunlardan ilki Nihal Atsız ın 1946 da çıkan Bozkurtların Ölümü, ikincisi Safiye Erol un 1947 de yayımlanan Ciğerdelen romanıdır. Halihazırdan geriye dönerek geçmişi bir destan veya masal atmosferi içinde anlatan bu romanlardan ikincisi mistik tarafının yanı sıra halihazır ile geçmişi birleştiren iç içe geçmiş hikâyeleriyle kurgusal açıdan da bir farklılık gösterir SONRASI TOPLUMCU GERÇEKÇİ YAZARLAR: KÖY ROMAN VE HİKAYESİ Birinci dönemde Sadri Ertem, Reşat Enis ve Sabahattin Ali nin eserleriyle ortaya çıkan ve esasen Anadolu köy ve kasabalarının sorunlarını konu edinen toplumcu gerçekçi roman ve hikâye, 1930 lu yılların sonunda Samim Kocagöz ve Kemal Bilbaşar gibi yazarların elinde alanını genişletir ve 1950 den sonra büyük yazarların elinde yaygın bir hareket haline gelir. Bu devrede Salim Şengil in arasında çıkardığı Seçilmiş Hikâyeler Dergisi, köyü konu alan hikâyelere veya köy hikâyeciliğine yeni bir hız kazandırır. Köy konusunun 1950 li yılların yanı sıra 1960 lı ve 70 li yıllarda da yaygın bir şekilde ele alınmasında Nâzım Hikmet in şiirleriyle güçlenen Marksist fikir ve inanışların da kuşkusuz önemli bir rolü vardır. İlk romanı olan İkinci Dünya yı 1938 de, ilk hikâye kitabı olan Telli Kavak ı da 1941 de yayımlayan Samim Kocagöz ( ), konularını çoğunlukla Söke ovası ve Menderes vadisi dolaylarında yaşanan olaylardan seçerek toprak sorununu, sınıflar arası çıkar çatışmalarını, ekonomik etkenlerle ortaya çıkan değişmeleri anlatır. Eserlerinde Samim Kocagöz gibi daha çok Batı Anadolu köy ve kasabalarını anlatan Kemal Bilbaşar ( ) da ilk hikâye kitabını Anadolu dan Hikâyeler adıyla 1939 da, ilk romanını da Denizin Çağırışı adıyla 1943 te yayımlamıştır. Onun özellikle Doğu Anadolu bölgesindeki zalim ağa-yoksul köylü ilişkisini ve hazin bir aşkı masalımsı bir dille anlatan Cemo (1966) romanı, yayımladığı dönemde çok yankı uyandıran bir eser olmuştur. 20

21 Sonraki yıllarda da Marksist fikirler doğrultusunda eserler veren bu yazarlardan başka, Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Yaşar Kemal gibi büyük yazarların elinde toplumcu gerçekçi roman ve hikâye, daha geniş bir alana yayılır ve edebiyat dünyamızda büyük yankılar uyandıran ve geniş bir okur kitlesi tarafından okunan örneklerini verir. Ekmek Kavgası adlı ilk hikâye kitabını ve Baba Evi adlı ilk romanını 1949 da yayımlayan Orhan Kemal ( ) de Kocagöz ve Bilbaşar gibi hikâye ve romanı birlikte yürüten yazarlardandır. konularını bizzat gördüğü ve yaşadığı olaylardan çıkaran Orhan Kemal, birçok eserinin konusunu yakından tanıdığı Çukurova bölgesinden almıştır. Bunlarda tarlada ağır şartlar altında çalışan ırgatların, dokuma fabrikalarındaki işçilerin, büyük şehre göç eden gurbetçilerin acıklı hikâyeleri yaşanmışlıktan gelen bir kuvvetle anlatılır. Özellikle Bereketli Topraklar Üzerinde (1954) ve Murtaza (1962) romanları çok sözü edilen ve beğenilen eserleri arasındadır. Son romanlarında aynı başarıyı yakalayamayan yazarın hikâye ve romanlarında yapı ve üslûp endişesi çoğu zaman geri planda kalmıştır. Nâzım Hikmet le birlikte 1938 de on beş yıl hapse mahkûm edilmiş olan Kemal Tahir ( ) ise daha çok roman üzerinde yoğunlaşmış ve bu türde verdiği eserlerle Orhan Kemal e kıyasla daha yaygın bir üne kavuşmuştur. Onun 1955 te Sağırdere yle başlayan romanlarının bir kısmında köy konusu, hapisteyken yakından ilgilendiği Çankırı ve Çorum yöresinde geçen olaylara ağırlık verilerek ele alınır ve buralardaki mülkiyet ilişkileri, ağalık kurumu ve eşkiyalık hareketleri tarihî köklerine dikkat çekilerek anlatılır. Önemli bir kısım romanı da konularını doğrudan doğruya tarihten alır. Yakın tarihe ait çeşitli olaylar Esir Şehrin İnsanları (1956), Esir Şehrin Mahpusu (1962) ve Yol Ayrımı (1971) gibi başarılı romanlarında, farklı bir tarih görüşüyle Osmanlı Devletinin kuruluşu da çok yankılanan ve tartışılan Devlet Ana (1967) romanında anlatılmıştır. Tarihî maddeciliğe farklı bir bakış getiren romanlarında yazar, daha çok toplumların tarihini ön plana çıkardığı için genel olarak kahramanlarına oldukça mesafeli ve olumsuz bir açıdan bakar. Kemal Tahir in romanları, diyaloglara aşırı derecede ağırlık veren objektif anlatım yöntemi ve kendine özgü üslûbuyla çağdaşlarına nazaran bir farklılık ve üstünlük taşır. Kemal Tahir gibi daha çok roman türünde yoğunlaşan Yaşar Kemal (d. 1923) de yurt içinde ve yurt dışında çok yankılanan romanlarıyla büyük bir ün kazanmış toplumcu gerçekçi yazarlardandır. Onun 1955 yılında yayınlanan Teneke ve İnce Memed romanlarından başlayarak günümüze kadar yazdığı yirmiden fazla romanı çeşitli dillere çevrilmiş, bunlar yurt içinde ve dışında birçok ödüle lâyık görülmüştür. Sınıfsal bir bakış açısıyla romanlarında, genellikle Çukurova köylüsünün, Güney ve Doğu Anadolu insanının ekonomik ve toplumsal değişimden kaynaklanan sorunlarını, buralardaki ekonomik sömürüyü, yoksul köylü-zalim ağa çatışmasını, düzene başkaldıran köylüleri, töreleri ve kan davalarını ele alanyaşar Kemal, bu olayları anlatırken halk türkü, masal, efsane ve destanlarından hem konu hem de üslûp açısından geniş ölçüde yararlanmıştır. Bu durumun bir sonucu olarak üslûbu da lirik ve şiirsel bir niteliğe bürünmüştür. Karakteristik bir şekilde İnce Memed romanında görülen bu üslûp, yazarın hemen bütün romanlarında karşımıza çıkmaktadır. Toplumcu gerçekçi ya da sosyalist gerçekçi roman, daha sonra yetişen köy enstitülü yazarlar kuşağında çok daha şematik kalıplar içerisinde devam ettirilmiştir. Bunlar arasında Sarı Traktör (1959) romanıyla Talip Apaydın ı (d. 1926) Yılanların Öcü (1959) romanıyla da Fakir Baykurt u ( ) sayabiliriz. Kendisi de bir köy enstitüsü mezunu olan Mahmut Makal ın 1950 de yayımlanan ve köye dair ilgi çekici mektup ve notları içeren Bizim Köy kitabının köy romanı üretimine bir hareket, bir hız kazandırmış olduğunu da bu vesileyle belirtelim. Yazı hayatına Sabahattin Ali yle birlikte çıkardığı Markopaşa adlı mizah gazetesiyle başlayan Aziz Nesin ( ) de 1948 den itibaren yayımlanan mizahî hikâye ve romanlarıyla toplumcu gerçekçi edebiyatta önemli bir yer işgal eder. Toplumdaki aksayan yönleri, yergiye elverişli tarafları, türedi, zıpçıktı tipleri abartılı, paradoksal, zaman zaman da ironik bir dille anlatan bu hikâye ve romanlar Türk okurunun en çok okuduğu eserler arasına girmiş, yazarın böylece genişleyen ünü sonradan yurt dışına da yayılmıştır. SANATI ÖN PLANA ÇIKARAN PSİKOLOJİK ESERLER: BAĞIMSIZ YAZARLAR 1950 sonrasında bazı roman ve hikâye yazarlarımız, neredeyse bir akım haline gelen toplumcu gerçekçi roman ve hikâyenin dışında kalarak kendilerine özgü bir roman ve hikâyenin peşinde olmuşlardır. Bunlar genellikle bireyin iç dünyasına, psikolojiye daha çok eğilmişler, bir sanat olarak romanın yapısı ve üslûbu üzerinde de daha çok kafa yormuşlardır. 21

22 Daha önceki bir bölümde, Peyami Safa nın Matmazel Noraliya nın Koltuğu (1949) ve Yalnızız (1951) romanlarında, romanın merkezine bir bilinç aynası, bir yansıtıcı merkez yerleştirmek suretiyle yeni bir teknik denediğinden söz etmiştik. Peyami Safa yla aynı yıllarda eserlerini veren Ahmet Hamdi Tanpınar ( ) da romanı öncelikle bir sanat eseri olarak kabul eden bir anlayışla karmaşık ve sanatkârane romanlar ve hikâyeler kaleme almıştır. ve deneme alanlarında da Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının en orijinal eserlerini veren Tanpınar, hikâyelerini Abdullah Efendi nin Rüyaları (1943) ve Yaz Yağmuru (1955) kitaplarında bir araya getirmiş, daha sonra romana geçerek Cumhuriyet romanının zirve eserlerinden Huzur u 1949 da, Saatleri Ayarlama Enstitüsü nü de 1954 te (kitap halinde 1962 de) yayımlamıştır. Sahnenin Dışındakiler (1950, kitap halinde 1973) romanından sonra onun Mahur Beste ve Aydaki Kadın adlı yarım kalmış iki romanı daha vardır. Batı ve doğu kültürünü çok iyi tanıyan, romanın her şeyden önce kendisi olmasını isteyen ve bu açıdan Marcel Proust, Aldoux Huxley ve James Joyce gibi Fransız ve İngiliz yazarlarının roman tarzını üstün bulan Tanpınar ın hikâyeleri, görünenin ardında görünmeyeni araştıran, yer yer fantastik özellikler taşıyan ve bu yönüyle gerçeküstücülüğe yaklaşan çok ilgi çekici hikâyelerdir. Bir huzursuzluğun romanı olan ve otobiyografik bir özellik taşıyan Huzur ise hayatı ve varlığı bir bütün olarak estetik bir açıdan algılamak isteyen kahramanı Mümtaz ın sanatçı kişiliği ile hayatın gerçekleri arasındaki çatışmayı ve bu çatışmanın yarattığı bunalımı verir. Gerek Mümtaz ın gerekse diğer roman kişilerinin yaşadığı huzursuzlukta batılı ve doğulu değerler arasındaki çatışma da önemli bir rol oynar. Batı müziği formlarına uygun bir tempoda yazıldığı düşüncesiyle bazı eleştiricilerin bir müzikal roman olarak nitelediği Huzur dan sonra yazılan Saatleri Ayarlama Enstitüsü ise çok başarılı bir ironik eserdir., II. Abdülhamit, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini yaşayan kahramanı Hayri İrdal ın anıları aracılığıyla iki uygarlık arasında bocalayan Türk toplumu ve devlet kurumlarındaki yanlışlıkları, saçmalıkları ince bir şekilde eleştirir ve alaya alır. Hikâye türünün büyük isimlerinden Sait Faik Abasıyanık ( ) da eserlerinde toplumcu gerçekçi edebiyatın dışında kalarak bireye, bireyin iç dünyasına eğilen yazarlardandır. Aslında o, hikâyeye 1930 lu yıllarda başlamış, ilk hikâye kitabını Semaver adıyla 1936 da yayımlamıştı. Bu bakımdan onun eserini, 1950 sonrası içinde düşünmek çok da doğru olmayacaktır. Ancak onun hikâye kitaplarından çoğu 1948 den sonra yayımlanır ve bu tarihten sonraki hikâyeleriyle daha güçlü bir etkiye sahip olur. Özellikle 1954 te çıkan gerçeküstücü özellikler taşıyan Alemdağ da Var Bir Yılan kitabı Türk hikâyesine yeni bir açılım getiren bir eser olmasıyla önemlidir. Bir İstanbul hikâyecisi olan Sait Faik, Orhan Veli ve Cahit Sıtkı nın şiirde yaptığı gibi gibi küçük ve sıradan insanların yaşama sevincini, ada ve deniz insanlarını, tabiat güzelliklerini anlatmakla birlikte gerçekleri basit bir şekilde yansıtmanın ötesine geçerek gerçeğin taşıdığı ruh ve anlamı keşfetmeye çalışır. Güzel olanın peşinde koşan, konu ve olaydan çok yaşanan anları anlatan hikâyeleri, çoğu zaman çağrışımdan çağrışıma atlayan şiirli bir üslûba sahiptir. Sait Faik gibi hikâye ve romanlarında şiirli bir üslûp kullanan, denizi ve denizin insanlarını anlatmayı daha çok tercih eden Cevat Şakir Kabaağaçlı ya da Halikarnas Balıkçısı nın ( ) eserleri de bu dönem içinde ele alınabilir. Yazı hayatına çok önce başlamış olmakla birlikte onun eserleri de 1940 lı yıllardan sonra kitap haline gelmiştir. Biraz savruk bir şekilde olmakla birlikte, Ege ve Akdeniz in denize tutkun insanlarını anlattığı hikâye ve romanlarında çağrışımlarla yüklü lirik ve tutkulu bir dil daima dikkati çeker. Bu eserlerde onun yakından tanıdığı eski Yunan ve Roma edebiyatından gelen unsurların da önemli bir rolü vardır sonrasında hikâye alanının önde gelen isimlerinden olan Haldun Taner ( ) de gerçekçiliğe önem vermekle birlikte ideolojik perspektife iltifat etmeyen hikâyeciler arasındadır. alanında da çok dikkate değer eserler vermiş olan Taner in hikâyeleri ironik bir nitelik taşır. Bunlarda köyden şehre göçen saf insanlar, görgüsüz türedi zenginler, kenar mahallelerden en zengin semtlere kadar çeşitli tipte görgüsüz ve bilgisiz kadınlar ironik ya da mizahî bir dille anlatılır. On İkiye Bir Var (1954) ve Sancho nun Sabah Yürüyüşü (1969) adlı hikâye kitapları ulusal ve uluslararası ödüller alan eserleri arasındadır. Haldun Taner le aynı kuşağa mensup olan Tarık Buğra ( ) da 1950 sonrasının önde gelen bağımsız hikâye ve roman yazarlarındandır. Hikâye ve romanda kurgusal yapıya ve üslûba çok önem veren yazar, hikâyelerinde daha çok Türk entellektüelinin bunalımlarına, çelişkilerine yer verir. Buğra nın özellikle 1963 te yayımlanan Küçük Ağa romanı getirdiği farklı perspektifle Millî Mücadele romanları içinde ayrı bir yere sahiptir. Bu eserde, Millî Mücadele sırasında halkın meşru otoritenin temsilcisi olan padişaha bağlılığını sürdürmek göreviyle Akşehir e gönderilen kültürlü ve seciyesi sağlam bir medrese adamının, İstanbullu Hoca nın, burada içten bir değişmeye 22

23 uğrayarak Kuva-yı Milliyeye katılışı ve gösterdiği büyük yararlıklar anlatılır., hiç bir fikrî saplantıya yer vermeksizin büyük bir psikolojik değişimi tutarlı bir çizgide sergiler. Eser sağlam kurgusal yapısı ve konusuna uygun üslûbuyla da bir üstünlük gösterir. Tarık Buğra daha sonra yazdığı Dönemeçte (1980) ve Yağmur Beklerken (1981) gibi romanlarda da DP nin kuruluşu ve Serbest Fırka olayı gibi yakın tarihin siyasî olaylarını farklı bir perspektiften ele almış ve bu olayları roman kahramanlarının iç dünyalarına önem vererek anlatmıştır SONRASI MODERN VE POSTMODERN EĞİLİMLER 1970 sonrasında Türk romanında özellikle Oğuz Atay ın ( ) Tutunamayanlar ( ) romanıyla birlikte kendini gösteren ve 1980 li yıllarda güçlenen yeni bir eğilim ortaya çıkar. Bu eğilimin iki önemli özelliğinden birisi romanın kendisini de bir roman konusu olarak ele alması, ikincisi de bireyin karmaşık iç dünyasına yönelerek bu dünyayı önceki romanlardan çok farklı anlatım teknikleriyle vermesidir. Tutunamayanlar romanı, bu özelliklere uygun olarak iç içe geçmiş veya üst üste binmiş üç hikâyeden oluşur. İnsanları ezen, yozlaştıran toplumsal düzen ve toplumun sahte değerleriyle uyuşamayarak sanata sığınan Selim Işık ın intiharla sonuçlanan hayatı ilk hikâyeyi, Selim in hayatını ve intiharını araştıran ve onun etkisiyle bir kişilik değişimine uğrayarak hayatı değişen Turgut Özben in ruhsal dünyası ikinci hikâyeyi, bütün bu olayların yazılması ve kitap haline gelmesiyle ilgili gelişmeler de üçüncü hikâyeyi oluşturur. Böylece bu roman hem bir romanın doğuşu ve yazılışının hikâyesini hem de birbirine benzeyen iki kahramanın hikâyesini karmaşık bir anlatım yöntemiyle verir. Oğuz Atay bu yolla klâsik gerçekçi roman anlayışının anlatım tekniklerini yıkarak bu vesileyle hem geleneksel roman anlayışıyla hem de toplumun insanı ezen düzeni ve sahte değerleriyle alay eder. Bu, batıda gelişen modernist ve postmodernist roman anlayışlarının Türk romanına uygulanmasıdır. Açıkçası Tutunamayanlar da James Joyce, Franz Kafka, William Faulkner gibi modernist romancıların ve Vladimir Nabokov ve A. Robbe Grillet gibi postmodern yazarların kullandığı anlatım teknikleri karmaşık bir şekilde kullanılmıştır. Atay ın Tehlikeli Oyunlar (1973) romanı ve Korkuyu Beklerken (1975) adlı hikâye kitabında da uyguladığı bu teknikler, eserlerin yayımlandığı yıllarda lâyıkıyla değerlendirilememiş olmakla birlikte, özellikle 1980 den sonra büyük bir ilgi uyandırmış ve yazarı Tanpınar gibi gitgide artan bir ilginin odağı haline getirmiştir. Yusuf Atılgan ın bir yalnızlığın bunalımlarını anlatan Anayurt Oteli de hemen hemen aynı tarihlerde (1973) ve benzer tekniklerle yazılmış diğer bir ilgi çekici romandır den sonra eser veren birçok hikâye ve roman yazarı eserlerinde bu yeni teknikleri kullanmıştır. Bu yazarlar arasında özellikle Bir Düğün Gecesi (1973) romanıyla Adalet Ağaoğlu nu (d. 1929), fantastik bir özellik taşıyan Kılavuz (1990) romanıyla Bilge Karasu yu ( ); daha sonraki kuşaklardan da dedektif romanının bir çeşit parodisi olan Bir Cinayet ı (1989) adlı eseriyle Pınar Kür ü (d. 1945), Arzu Sapağında İnecek Var (1989) adlı fantastik romanıyla Nazlı Eray ı (d. 1945) ve yeni bir biçim peşindeki Sevgili Arsız Ölüm (1983) romanıyla Latife Tekin i (d. 1957) sayabiliriz. Çağdaş yazarlardan Orhan Pamuk (d. 1952) ise benzer özellikleri taşıyan romanlarıyla günümüzde çok sözü edilen ve medya aracılığıyla geniş bir kitle karşısında tartışılan bir romancıdır. Onun özellikle Kara Kitap (1990) romanı birçok bakımdan Oğuz Atay ın Tutunamayanlar ını andırır. Klâsik gerçekçilik anlayışından uzaklık, anlatım yöntemleri, hikâye anlatıcılarının çeşitliliği, değişik üslûp ve söyleyiş özelliklerine sahip metinlerin varlığı iki romanın yapısal benzerlikleri arasındadır. Her iki romanda da bir arayış içinde olan kahramanlar, kişiliklerini bulduklarında kendi hikâyelerini yazmaya başlarlar. Bir roman veya hikâye yazmayı da konu edinmiş olan bu eserlerin farklı tarafı, Oğuz Atay ın kahramanlarının Hamlet ve Don Kişot gibi batı edebiyatlarının büyük eserlerini, Orhan Pamuk un kahramanlarının ise Binbir Gece Hikâyeleri, Mesnevi ve Hüsn ü Aşk gibi doğu edebiyatlarının büyük eserlerini kendilerine örnek almış olmalarıdır. Orhan Pamuk daha sonra yazdığı Yeni Hayat (1994), Benim Adım Kırmızı (1998) ve Kar (2002) romanlarıyla da büyük yankılar uyandırmış ve batı dillerine çevrilen eserleriyle dünya çapında ün kazanmış bir romancımızdır. Modern ve postmodern eğilimlerin roman ve hikâyeye hakim olduğu bu dönemde daha önceki dönemde yaygınlaşan toplumcu gerçekçi roman hareketine sokulabilecek eserler de elbette yazılmıştır. Özellikle 1971 de askerlerin hükûmete verdiği 12 Mart Muhtırası ve sonrasında gelişen olaylar birçok romana konu olmuş ve yazarlar, toplumcu gerçekçi bir bakışla halkı sömüren kapitalist burjuva düzenine karşı devrimci gençlerin isyanını anlatan romanlar yazmışlardır. Daha önceki romanlardan farklı olarak burada köylünün yerini halk, toprak ağasının yerini kapitalist burjuva sınıfı, dağa çıkan köylünün yerini de devrimci gençler alırlar. 23

24 Erdal Öz ün Yaralısın (1974), Fürüzan ın 47 liler (1974), Sevgi Soysal ın Şafak (1975) ve Samim Kocagöz ün Tartışma (1976) romanları bu konuda yazılmış romanların örnekleri arasındadır li yıllarda toplumcu gerçekçi roman çizgisini terk ederek bireye ve yeni anlatım yöntemlerine yönelen Türk roman ve hikâyesi, elbette ki bu saydığımız isim ve eserlerden ibaret değildir. Ününü önceki yıllarda yapmış birçok yazarın bu dönemde de eserler vermesinin yanı sıra 1940 lı, 50 li ve 60 lı yıllarda doğan birçok roman ve hikâye yazarı dikkate değer eserler vermiş ve vermeye de devam etmektedirler. Bu isimler arasında Tomris Uyar (d. 1941), Sevinç Çokum (d. 1943) Alev Alatlı (d. 1944), Mustafa Kutlu (d. 1947), Mehmet Eroğlu (d. 1948), Selim İleri (d. 1949), Ahmet Altan (d.1950), Nedim Gürsel (d.1951) ve İhsan Oktay Anar (d.1960) gibi yazarlar ön plana çıkmış görünmektedirler. DENEME - EDEBİ ELEŞTİRİ, hikâye, roman ve tiyatro; edebiyatın esasını oluşturan ana türler olmakla birlikte, bu türlerin dışında kalan bazı yazı çeşitleri de edebî bir dille yazılmış olmaları ve yazarının kişiliğini veya kişisel duygu ve düşüncelerini yansıtmaları bakımından edebiyatla yakından ilgili görülerek bu sanatın kapsamı içine sokulurlar. Denemeler, eleştiriler, günlükler, anılar, gezi yazıları, mektuplar, hatta biyografik yazı ve eserler bu gruptadır. Bu tür yazılarla gerçek edebiyat arasında kesin bir ayırım yapmak zordur. Aynı zorluk bu yazı çeşitlerinin birbirinden ayrılması sırasında da karşımıza çıkar. Biz, kendi başlarına da ayrı bir tarihi bulunan bu gibi yazı çeşitlerinin tamamını ele almayarak, edebiyatla daha yakından ilişkili saydığımız deneme tarzındaki yazılar üzerinde kısaca duracağız. Deneme yazarları, diğer konuların yanı sıra temel konusu insan olan edebiyattan ve edebî eserlerden sık sık söz ettikleri ve böylece bir çeşit edebî eleştiri yaptıkları için, eleştiri tarihine girmeksizin bu yöndeki yazı veya eserlerine de işaret edeceğiz. Böyle bir ayırıma gitmemizin nedeni, bilimsellik iddiasında bulunmadan serbest bir şekilde edebiyat üzerinde duran bu eleştirilerin kendilerinin de edebî bir değer taşımalarıdır. Avrupa da 16. yüzyılın ikinci yarısında Montaigne in yazılarıyla kendini bulan deneme türünün bizdeki olgun örnekleri ancak Cumhuriyet döneminde ortaya çıkar ve deneme bu dönemde gelişmiş bir yazı türü halinde görünür. Cumhuriyet in ilk yıllarında Ahmet Haşim in özellikle Bize Göre sinde (1928) ve Reşat Nuri nin Anadolu Notları nda (1936) toplanan bu tarz yazılarından sonra denemenin ilk büyük ismi olarak Nurullah Ataç la karşılaşırız. Nurullah Ataç ın ( ) deneme ve eleştiri niteliği taşıyan yazıları yılları arasında Günlerin Getirdiği, Karalama Defteri, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma Mektuplar, Günce, Prospero ile Caliban kitaplarında bir araya getirilmiştir. Kendi beninin kuvvetle hissedildiği bu yazılarda Ataç çeşitli konuların yanı sıra yakından izlediği Türk edebiyatının, özellikle şiirimizin temsilcileri ve eserleri hakkında etkili değerlendirmeler yapmış, genç şairleri yönlendirmiş ya da onların Orhan Veli örneğinde olduğu gibi edebiyat kamuoyunda tanınma ve ün kazanmalarında önemli bir rol oynamıştır. Yargılarında kişisel zevkini ölçü olarak alan, bu yüzden zaman zaman çelişkili değerlendirmeler yapabilen Ataç ın yazıları 1940 lı ve 50 li yılların edebiyat dünyasında silinmez izler bırakmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar da Beş Şehir (1946) ve Yaşadığım Gibi (1970) adlı eserleri ile deneme türünün eşsiz denebilecek eserlerini vermiştir. Zengin bir kültür birikimi ve sanatkârane bir üslupla yazılan bu eserlerin ilkinde ünlü romancımız, Türk kültürünün bir aynası olarak gördüğü Erzurum, Konya, Bursa, İstanbul ve Ankara yı tarihin ve halihazırın ışığında bir sanatçı bakışıyla ele almış, bu uzun denemelerinde Türk tarih ve kültürüne dair orijinal ve ufuk açıcı değerlendirmeler yapmıştır. Yaşadığım Gibi ise onun tarih, coğrafya ve kültürümüzün çeşitli cephelerine değinen aynı orijinallikteki kısa deneme yazılarından oluşur. Aynı kuşağa mensup Suut Kemal Yetkin ( ) de Ataç ve Tanpınar gibi 1940 lı ve 50 li yılların önde gelen deneme ve eleştiri yazarları arasındadır. Sağlam bir kültür ve ölçülü bir zihin çalışmasının ürünü olan bu yazılar Edebiyat Konuşmaları (1944), Edebiyat Üzerine (1952), Günlerin Götürdüğü (1958), Düşün Payı (1960), Yokuşa Doğru (1963), Denemeler (1970) gibi kitaplarında toplu olarak yayımlanmıştır. Deneme, sonraki kuşakların elinde daha geniş bir alana yayılan yazı tarzı haline gelir lı ve 70 li yıllarda deneme ve eleştiri yazıları ile dikkati çeken yazarlar arasında Sabahattin Eyüboğlu, Salah Birsel, Mehmet Kaplan, 24

25 Melih Cevdet Anday, Oktay Akbal ve Vedat Günyol ön plana çıkarlar. Montaigne in Denemeler ini 1943 te Türkçe ye çeviren Eyüboğlu nun ( ) denemeleri ve edebiyatımızı hümanist bir bakışla değerlendiren eleştirileri Mavi ve Kara (1961), Sanat Üzerine Denemeler (1974) kitaplarında toplanır te Türk Dil Kurumu deneme ödülünü alan Salah Birsel in ( ) deneme tarzına sokulabilecek yazı ve kitaplarının sayısı ise daha fazladır. Çok canlı, renkli ve ironik bir üsluba sahip olan ve anı özelliği de taşıyan bu kitapların ilki, in İlkeleri (1952), ikincisi ise Sen Beni Sev (1957) adıyla çıkar. Daha sonra yayımlanan on üç kitap ise 1001 Gece Denemeleri genel başlığını taşımaktadır. Akademik anlamda Yeni Türk Edebiyatı araştırma ve incelemelerinin öncü isimlerinden olan Mehmet Kaplan ın ( ) da okur üzerine çok etkili olan deneme ve eleştirileri vardır. Onun Türk tarih, kültür ve edebiyatının çeşitli konuları üzerindeki düşüncelerini berrak bir dille ortaya koyan bu yazılar, Nesillerin Ruhu (1976), Büyük Türkiye Rüyası (1969), Edebiyatımızın İçinden (1978), Kültür ve Dil (1982) gibi kitaplarda toplanmıştır. Garip şairlerinden Melih Cevdet Anday ın, 1980 sonrasının önemli hikâye yazarlarından Oktay Akbal ın (d. 1923) ve Vedat Günyol un (d. 1912) da 1960 sonrasında yayımlanmış çok sayıda deneme yazısı ve kitapları vardır. Orhan Burian da denemeleri ile tanınmış bir başka önemli isimdir. Aslında deneme yazarları bu saydığımız adlardan ibaret değildir. Eserlerinin çoğunu 1980 li ve 90 lı yıllarda yayımlayan sonraki kuşaktan Memet Fuat ve Nermi Uygur, esasen bir eleştirici olmakla birlikte denemeler de yazan Asım Bezirci ve Ahmet Turan Alkan da sayılabilir. SONUÇ Baştan beri verdiğimiz bilgiler açıkça göstermiştir ki Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı hemen bütün türlerde büyük değişme ve gelişmelere sahne olmuş dinamik ve zengin bir edebiyattır. Bu durum, elbetteki uzun bir süreye yayılan bu dönemde verilen eserlerin çokluğu, çeşitliliği ve bunlarda görülen değişmelerle yakından ilgilidir. Önceki edebî dönemlerden farklı olarak Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı, toplumun sorunlarıyla yakından ilgili, toplumla adeta bütünleşmiş bir edebiyattır. Tanzimat ta ortaya çıkan romantik çizginin değişik biçimlerde devamına rağmen, denebilir ki bu edebiyatın en kuvvetli akımı toplumsal ve bireysel gerçekçiliktir. Daha açık söylersek, ilk dönemlerde ve epey bir süre genel gerçeklik, yani Anadolu nun, Anadolu köy ve kasabalarının, kadının, özellikle de köy kadınının gerçekliği üzerinde durulurken daha sonraki dönemlerde tek olanın, yani bireyin gerçekliğine ağırlık verilir olmuştur. Bu durumla yakından ilgili başka bir önemli özellik de Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının ülke çapında yaygınlaşmış bir edebiyat oluşudur. Atatürk ve İnönü dönemlerinde, halk evleri olgusunda belirgin olarak görüldüğü gibi devletin edebiyatı geniş ölçüde desteklemesi, edebiyatın ülke sathında yayılması ve genişlemesi, böylece de okur ve seyirci kitlesinin büyümesi sonucunu doğurmuştur sonrasında ise devlet desteğinin azaldığı, buna karşılık yayınevlerinin, yazar ve aydınların oluşturduğu meslek kuruluşlarının, resmî veya özel vakıfların edebiyatı desteklediği söylenebilir. Bu durum yazarlara verilmek için düzenlenen ödül ve armağanlardan da açıkca anlaşılmaktadır. Gerçekten de 1950 sonrasında devlet kurumları tarafından yazarlara verilen sadece iki ödül vardır. Birisi arasında verilmiş olan Türk Dil Kurumu ödülleri, diğeri ise arasında verilen Kültür Bakanlığı Büyük Ödülüdür. Buna karşılık gerek büyük gazete ve dergiler gerek dernek ve vakıflar gerekse tanınmış yazarların aileleri tarafından kurulmuş olan birçok ödül ve armağandan söz edilebilir. Bir fikir vermek bakımından bunlardan birkaçının ismini veriyoruz: Yunus Nadi Armağanı (Cumhuriyet, ), Yeditepe Armağanı (Yedi Tepe, ), Abdi İpekçi Ödülleri (Milliyet Sanat, ), Sanatseverler Derneği Ödülleri ( ), Türkiye Millî Kültür Vakfı Kültür Armağanları ( ), Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülleri ( ), Sait Faik Hikâye Armağanı ( ), Orhan Kemal Armağanı ( ). Edebiyata devlet desteğinin azalması, yazarların ekonomik açıdan gitgide bağımsızlaşmasına ve zamanla daha güçlenen bir yazarlar ve aydınlar zümresinin doğmasına yol açmıştır. Aziz Nesin örneğinde olduğu gibi gitgide daha çok kalemi ile geçinen ve çeşitli meslek örgütlerinde toplanan yazarlar, 1950 sonrasında zaman zaman devletin veya hükümetlerin politikalarına ters düşmüşler, bu yüzden özellikle eserlerindeki siyasî ve ideolojik dozun arttığı ve siyasî ortamın gerginleştiği belirgin dönemlerde çeşitli soruşturma ve mahkûmiyetlere uğramışlardır. Cumhuriyet dönemi yazarlarında gözlenen başka bir farklı durum, orta tabakanın yanı sıra toplumun alt tabakalarından yetişmiş olanların da edebiyat dünyasına katılmış olmasıdır. Cumhuriyetin ilânından sonra Anadolu 25

26 kendi yazarlarını yetiştirmiş, şehir ve kasabalardan gelen yazarlara özellikle 1950 sonrasında köyden gelen yazarlar katılmıştır. Bütün bu yazarların çoğu edebiyatın hemen her türünde eser vermişlerdir. Yazarlar konusunda belirtilmesi gereken başka bir özel durum da kadın yazarların sayısında görülen büyük artıştır. Belki de bu gelişmeler dolayısıyla edebiyatımızın en fazla ele aldığı iki konu, köy ve kadın konuları olmuştur. Son yıllarda edebiyat dünyamızda modern okullarda iyi bir öğrenim görmüş veya öğrenimini batılı ülkelerde yapmış yabancı dil formasyonu güçlü yazarların sayıca arttığı görülmektedir. Bu durum Türk edebiyatı ile batı edebiyatları arasındaki ilişkileri daha ileri noktalara götüren, edebiyatımızın batıda veya dünyada tanınmasının yolunu açan çok olumlu bir gelişmedir. Başka deyişle batıyla edebî açıdan Tanzimat la başlayan temaslar Cumhuriyet döneminde büyük bir ilerleme kaydetmiş, birçok yazarın eseri batı dillerine çevrilmiş, bazı yazarlarımızın eserleri de batıda verilen ödüllere lâyık görülmüştür. Aslında bu sonuç, Cumhuriyet Dönemi Edebiyatının karakteristik bir yönüne işaret etmektedir ki bu da bu edebiyatın önceki dönemlere kıyasla batı edebiyatlarıyla, bir dönemde de Rus edebiyatıyla yakın bir ilişki içinde gelişmiş olmasıdır tan sonra Millî Eğitim Bakanlığının çıkardığı Tercüme Dergisi ve yayımladığı Dünya Klâsikleri serisiyle hızlanan çeviri faaliyetinin arkasından, Türk yazarlarının dünyada tanınması ve eserlerinin batı dillerine çevrilmesi, artık batı ile edebî ilişkilerin tek taraflı olmaktan çıkarak bir alışverişe dönüştüğünü göstermektedir. Bu bakımdan özellikle son zamanlarda edebiyatımızın daha çağdaş bir düzeye yükseldiği ve dünya edebiyatları içinde kendine bir yer edinmeye başladığı rahatlıkla söylenebilir. Burada son olarak şunu belirtelim ki halihazırda edebiyatımız dinamik ve çok canlı bir manzara sergilemektedir. Orhan Pamuk örneğinde olduğu gibi eserleriyle çok tartışılan yazarlar, sayıları gitgide artan yayınevlerinin çıkardığı çok sayıda kitap, düzenlenen kitap fuarları, imza günleri ve medyanın ilgisi bu canlılığın somut göstergeleridir. Edebî eser üretimini arttırmış olan bilgisayarın, yazarların birbirleriyle ve okuyucularla iletişimini genişleten internetin imkânları da kuşkusuz edebiyatımıza yeni ufuklar açmaktadır. İnternetin ve küreselleşmenin edebiyatı olumsuz etkileyeceği yolundaki endişeler bu bakımdan tamamıyla yersizdir. Aslında küreselleşen bir dünyada kendini ve kendi dünyasını tanımak gereğini daha çok duyacak olan insanımızın, insanı en iyi ifade eden bir sanat olan edebiyata ihtiyacı gittikçe daha çok artacaktır. TÜRK EDEBİYATINDA ÖNEMLİ DERGİLER 1. SERVET-İ FÜNUN DERGİSİ ( ): 53 yıl çıkarılan dergi 2464 sayı yayımlanmıştır. Yayın hayatına başladığında Tevfik Fikret, Halit Ziya UŞAKLIGİL ve Hüseyin Cahit YALÇINlara sayfalarını açmış, son sayılarına kadar yeni den yana olma niteliğini korumuştur. Sahibi ve yönetmeni Ahmet İhsan TOKGÖZ dür. 2. GENÇ KALEMLER ( ): Ömer Seyfettin ve Ali Canip YÖNTEM tarafından çıkarılan dergi Millî Edebiyat Dönemi'nin sesi olmuş, ilkelerini aktarmıştır. 3. TÜRK YURDU ( ): Türk Yurdu Cemiyetinin yayın organı olarak yayımlanmaya başladı.yayımını Yusuf AKÇURA üstlenmiştir. Daha sonra Mehmet Emin YURDAKUL ve Celal Sahir EROZAN bu görevi üstlenmişlerdir. Türkçülük üzerine yazılara ve Türkoloji araştırmalarına yer verilen dergide ağırlıklı olarak Ziya GÖKALP yazmıştır. 4. AKBABA ( ): Haftalık siyasal mizah dergisidir. Yusuf Ziya ORTAÇ ile Orhan Seyfi ORHON tarafından çıkarılmıştır. Osman Cemal KAYGILI, Ercüment Ekrem TALU, Aziz NESİN gibi mizah yazarlarının yetişmesine ortam hazırlamıştır. 5. RESİMLİ AY ( ): Zekeriya SERTEL in çıkardığı dergi, gerçekçi bir halk dergisi, bir düşünce dergisi olmak amacındadır. Bir süre Sevimli Ay adı altında Mehmet Rauf, Kadri KARAOSMANOĞLU, Reşat Nuri GÜNTEKİN gibi tanınmış imzalarla çıkmışsa da sonradan tekrar eski adına dönerek Suat DERVİŞ, Ercüment Behzat LAV, Sabahattin Ali gibi toplumcu edebiyat öncülerini kadrosuna almıştır. 6. MEŞALE (1928): Yusuf Ziya ORTAÇ tarafından çıkarılmıştır. Yedi Meşaleciler olarak tanınan sanatçılar bu dergide toplanarak ürünlerini sergilemişlerdir. 7. KADRO ( ): Derginin sahibi Kadri KARAOSMANOĞLU dur. Savunduğu düşüncelerle bir yayın organının gücünü aşan siyasal ve düşünsel bir etki ortaya çıkarmıştır. 8. VARLIK (1933 -): Yaşar Nabi NAYIR ın her türlü sorumluluğu üstlenmesiyle çıkmış bir dergidir. Bir yazın okulu, edebiyatımızda bir köşe taşı, Cumhuriyet kültürünün sacayaklarından biri olarak nitelendirilen dergi, günümüzde en çok okunan kültür ve edebiyat dergisi olma özelliğini korumaktadır. 9. ÇIĞIR ( ): Peyami Safa, Kemalettin Kamu, Enis Behiç KORYÜREK gibi isimler bu dergide yazdılar. Dergide, edebiyatın yanı sıra tarih ve toplum bilim dallarında inceleme ve araştırma yazıları yayımlandı. Hıfzı Oğuz BEKATA tarafından çıkarılmıştır. 26

27 10. ÜLKÜ ( ): Halkevleri tarafından Cumhuriyet ilkelerini geniş halk kitlelerine benimsetmek ve bu doğrultuda bir kültür hareketi oluşturmak amacıyla yayımlanmıştır. 11. AĞAÇ (1936): Necip Fazıl KISAKÜREK tarafından çıkarılmıştır. Millî idealist felsefeye bağlı görünmesine karşın, sayfalarında yeni edebiyatın değişik eğilimlerine yer veren bir dergi kimliğindedir. Fakat yine de millî sanat anlayışı hâkimdir. Ahmet Hamdi TANPINAR, Ahmet Kutsi TECER de yazı yazanlar arasındadır. 12. KÜLTÜR HAFTASI (15 Ocak Haziran 1936): Peyami Safa ile İlhami Safa nın yirmi bir sayı çıkardıkları bir dergidir. Çıkış amacı, sanat, bilim ve edebiyatı, tam bir kültür karakteri ve ahlakı ile birleştirmek, sağlamlaştırmaktır. Aydın niteliğini benimsemiş her insanın zihnini kurcalayan bütün kültür meselelerinde Türk zekâsının eserlerini yansıtmaya çalışır. En önemli mesele nin memleket edebiyatı olduğuna dikkat çekilir. 13. YENİ EDEBİYAT ( ): Suat DERVİŞ ve eşi Reşat Fuat BARANER in yönetiminde çıkmış bir dergidir. Bu dergide ilk kez toplumcu gerçekçi edebiyat anlayışının estetik sorunları üzerinde yazılar yayımlanmıştır. 14. ÇINARALTI ( ): Orhan Seyfi ORHON ve Yusuf Ziya ORTAÇ ın birlikte çıkardıkları Türkçü fikir ve sanat dergisidir. Peyami Safa, Reha Oğuz TÜRKKAN gibi isimlere yer verilmiş, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, Kırım Türkleri edebiyatının önemli ismi İsmail GASPIRALI nın Dilde düşüncede, işte birlik kuralını ilke edinen Çınaraltı dergisinde kültürel milliyetçilik ülkü hâline getirilmeye çalışılmıştır. 15. BÜYÜK DOĞU ( ): Sahibi Necip Fazıl KISAKÜREK tir. Haftalık yayımlanan derginin, otuz sayı süren ilk evresinde edebiyat ağır basmış, daha sonra dergi, edebiyatı politika ile birlikte yürütmüştür. Mistik eğilimler dergide bir dünya görüşü çizgisine gelmiştir. 16. YAPRAK ( ): Orhan Veli KANIK tarafından çıkarılmış hareketli ve yaygın bir dergidir. Gazete boyutunda tek yapraktan oluşan dergide sanat ve düşünce dünyasının çeşitli sorunlarını ele alan yazılar da yayımlanmıştır. Orhan Veli nin ölümünden sonra arkadaşları, onu anmak için 1 Şubat 1951 de Son Yaprak adlı bir sayı daha çıkarmışlardır. 17. HİSAR ( / ): Munis Faik OZANSOY tarafından çıkarılmıştır. İlkesi eski şiirimizden, millî kültür ve edebiyatımızdan kopmadan yeni ve güzel bir şiir sergilemek tir. Hisar ın kurucu şairlerinden Mustafa Necati KARAER, taklitçiliğe sapılmadan millî kültürümüzden güç alınmasını, bu derginin, geçmişle gelecek arasında bir köprü olmasının istendiğini belirtmiştir. Yazarların, yaşayan dili kullanmalarının gerekli olduğu, ölü kelimelerden doğan her eserin, nesilleri birbirinden ayıracağı belirtilmiştir. Dünden güç alan yenilikçi bir sanat amaçlanmış, sanatçıların bağımsız olmalarının gerekliliği vurgulanmıştır. 18. TÜRK DİLİ (1951 -): Türk Dil Kurumunun yayını olan dergide, Türkçe üzerine inceleme ve araştırmalar, edebiyat araştırma ve eleştirileri, yayın tanıtım yazıları çıkmıştır den başlayarak gençlere de açılmış, roman, günlük, anı, mektup gibi konularda özel sayılar yapılmıştır. Düzensiz olarak yayımını sürdürmektedir. 19. MAVİ ( ): Önce sanat tutumları, dünya görüşleri karşıt olan imzalara yer verdi. Sonra ise Garip akımına ve daha önceki sanat anlayışlarına karşı çıkan Attilâ İLHAN ın sosyal realizm ilkesine katılanlarla(maviciler) yayınını sürdürdü. 20. a DERGİSİ ( ): Edip ÖZYÖRÜK yönetiminde Edip CANSEVER, Ülkü TAMER, Hilmi YAVUZ, Cemal SÜREYA, Fazıl Hüsnü DAĞLARCA dan oluşan bir kadro ile çıktı. Çağdaş sanat akımlarına, özellikle İkinci Yeni şiir akımına destek oldu. 21. DOST ( ): Nezihe MERİÇ ve Salim ŞENGİL in yönetiminde çıktı. Asım BEZİRCİ, Fethi NACİ gibi eleştirmenlere ve genç yeteneklere sayfalarını açtı. Soruşturmalar, özel sayılarla dikkat çekti. 22. YENİ DERGİ ( ): Fuat Bengü (Memet Fuat) yönetiminde çıktı. Sanatımızın sorunlarına yönelik tartışma yaratacak nitelikteki yazılara yer verdi. Ayrıca başka dillerdeki sanat olaylarını, düşünce tartışmalarını dilimize aktardı. 23. DİRİLİŞ ( ): İslamın dirilişi genel konusunun işlendiği dergide Cahit ZARİFOĞLU ve İsmet ÖZEL de yazı yazmışlardır. 24. PAPİRÜS ( ): Cemal Süreya SEBER in yönetiminde çıkmıştır. Eski ve yeni edebiyatımızı değerlendirmedeki başarısı, eleştirilerindeki nesnelliği ile dikkat çekmiştir. II. Yeni şiirinin dergisidir. 25. TÜRK EDEBİYATI (1972- ): Ahmet KABAKLI nın kurduğu bir dergidir. Yeniyi yapabilmek veya yapabileceklere ışık tutmak için geçmişe sık sık döneceklerini ifade etmişlerdir. En çok, İnci ENGİNÜN, Cemil MERİÇ, Arif Nihat ASYA, İlhan GEÇER ve Munis Faik OZANSOY un yazıları yayımlanmıştır. 26. MAVERA ( ): Cahit ZARİFOĞLU, Adil Erdem BAYAZIT, Rasim ÖZDENÖREN, Aleaddin ÖZDENÖREN, M. Akif İNAN ve Nazif GÜNDOĞAN ın kurucuları olduğu dergi, Bir yaşama biçimi halinde öz uygarlığımızı yeniden yürürlüğe koyma davasını güdenlerin edebiyat alanındaki buluşma yeri. olarak nitelenir. 27. YAZKO EDEBİYAT ( ): Sınırlı Sorumlu Yazarlar ve Çevirmenler Kooperatifi (YAZKO) tarafından çıkarılmıştır. Memet Fuat, ilk sayıdaki sunuş yazısında, kooperatif üyesi yazarların dünya görüşleriyle sanat anlayışlarındaki çeşitliliğin dergiye yansıyacağını, derginin giderek bir forum havasına bürüneceğini söylemiştir. 27

28 28. DERGÂH ( ): 1921 yılında Mustafa Nihat ÖZÖN yönetiminde çıkarılmış ve 42 sayı sürmüştür. Derginin başyazılarını Yahya Kemal BEYATLI yazmış, görüşleriyle dergiye yön vermiştir. Ulusal kaynaklara yönelinmiş, geçmiş yeniden değerlendirilerek bir bileşime varma düşüncesi ağır basmıştır. (1990 da çıkarılan Dergâh ın sahibi Ezel ERVERDİ, Yazı İşleri Müdürü Mustafa KUTLU dur. Yayınını sürdürmekte, genç yeteneklere sayfalarını açmaktadır.) 29. MARKO PAŞA (1946-: Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mustafa Mim Uykusuz un yazarlığını yaptığı Türk basın tarihinin en yüksek tirajlı yayınlarından biri olan cuma günleri çıkan haftalık mizah dergisidir. Sabahattin Ali başyazarlığını, Mustafa Mim Uykusuz da çizerliğini üstlenmiştir. Toplumcu ve gerçekçi halk mizahıyla, dudaklara tebessüm ettirirken düşündüren Marko Paşa, aynı zamanda da akıldan çıkmayan bir mizah anlayışıyla kuruldu. O dönemlerde adeta ana muhalefet gibi etki gösteren derginin yazarlarına karşı birçok dava açılmış, kimi sayılar toplatılmış ve hatta dergi ismindeki Paşa kelimesinden dolayı zamanın "Milli Şef"i İsmet Paşa ile alay ediyor diye kapatılmıştır. Bu tür olaylar yüzünden Markopaşa "Toplatılmadığı zamanlar çıkar" veya "Yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar." gibi ibarelerle çıkardı. Kimi zaman yazarlar dergiyi elden dağıtmaya çalışmışlar, buna karşın çok sayıda satmayı başarabilmişlerdir ki derginin tirajı binlere dek ulaşmıştır. O dönemlerde en çok satan gazetelerin tirajları bile 50 bini geçmemekteydi. Markopaşa kapatılınca sırasıyla; Merhumpaşa, Malumpaşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa, Hür Marko Paşa, Bizim Paşa, Ali Baba ve Kırk Haramiler adları altında yeniden çıkarıldı. BAŞLICA SANATÇILAR VE ESERLERİ LİSTESİ Hacı Bektaş Veli Hacı Bektaş Veli Makalat Kitabü l Fevalit Hacı Bektaş Veli Fatiha Tasviri Yunus Emre Risaletü n Nushiye Mesnevi Yunus Emre Divan Eşrefoğlu Rumi Müzekki n Nüfuz Eşrefoğlu Rumi Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Kaygusuz Abdal Yazıcıoğlu Mehmet Aziz Mahmut Hüdai Aziz Mahmut Hüdai Niyazı Mısri Âşık Ömer Divan Divan Budalaname Miglataname Minbername Vücutname Dilgüşa Gevhername Sarayname Ceriye-i Kaygusuz Esrar-ı Huruf Gülistan Muhammediye Mektubat Divan-ı İlahiyat Mevaidü l İrfan Şairname Ercişli Emrah Emrah ve Selvi Han Halk Hikayesi Kayıkçı Kul Mustafa Genç Osman Destanı Destan Bayburtlu Zihni Sergüzeştname Bayburtlu Zihni Hoca Dehhani Ahmet Fakih Şeyyad Hamza Mevlana Mevlana Mevlana Kitab-ı Hikaye-i Garibe Selçuklu Şehnamesi Çarhname Yusuf u Züleyha Mesnevi Divan-ı Kebir Mecalis-i Seba Mevlana Mevlana Sultan Veled Sultan Veled Sultan Veled Sultan Veled Sultan Veled Gülşehri Gülşehri Gülşehri Gülşehri Gülşehri Aşık Paşa Aşık Paşa Aşık Paşa Aşık Paşa Ahmedi Ahmedi Ahmedi Ahmedi Kadı Burhaneddin Kadı Burhaneddin Ali Şir Nevai Ali Şir Nevai Ali Şir Nevai Ali Şir Nevai Mektubat Fihi Ma Fih Divan İbtidaname Rebabname İntihaname Maarif Mantıku t Tayr Felekname Gülşenname Keramet-i Ahi Evran Aruz-ı Gülşehri Garipname Vasf-ı Hal Fakrname Kimya Resalesi İskendername Cemşid ü Hurşit Tervihü l Ervah Mirkatü l Edeb Divan Enisü l Kulüb Hayretü l Ebrar Ferhat ile Şirin Leyla ile Mecnun Sedd-i İskenderi Ali Şir Nevai Seba-i Seyyare Ali Şir Nevai Muhakemetü-l Lügateyn Ali Şir Nevai Mecalisün Nefais İlk Tezkire Ali Şir Nevai Mizanü l Evzan Ali Şir Nevai Ali Şir Nevai Garaibü s Sıgar Nevadirü ş Şebab 28

29 Ali Şir Nevai Ahmedi Dai Ahmedi Dai Ahmedi Dai Ahmedi Dai Ahmedi Dai Ahmedi Dai Ahmedi Dai Fevaidü l Kiber Çengname Türkçe Divan Ukudü l Cevahir Mutayebat Tezkiretü l Evliya Tercümesi Teressül Camasbname Necati Divan Şeyhi Harname Mesnevi Şeyhi Hüsrev ü Şirin Şeyhi Kenzü l Menafî Şeyhi Habname Şeyhi Neyname Şeyhi Divan Süleyman Çelebi Vesiletü n Necat Mevlit Nizami Divan Ahmet Paşa Avni (Fatih Sultan Mehmet) Adli (II. Bayezit) Sinan Paşa Sinan Paşa Sinan Paşa Kerem Kasidesi Divan Divan Tazarruname Nasihatname Teskiretü l Evliya Sinan Paşa Maarifname Mercimek Ahmet Kabusname Fuzuli Su Kasidesi Kaside Fuzuli Şikayetname İlk Edebi Mektup Fuzuli Leyla ile Mecnun Fuzuli Sıhhat u Maraz Tıp Kitabı Fuzuli Beng ü Bade Fuzuli Hadikatü s Süeda Fuzuli Rind ü Zahit Fuzuli Fuzuli Baki Sohbetü l Esmar Tercüme-i Hadis-i Erbain Divan Baki Fezail-i Mekke Düz Yazı Baki Fezail-i Cihad Düz Yazı Baki Kanuni Mersiyesi Terkib-i Bent Bağdatlı Ruhi Terkib-i Bent Taşlıcalı Yahya Bey Naz u Niyaz Taşlıcalı Yahya Bey Şah u Geda Taşlıcalı Yahya Bey Taşlıcalı Yahya Bey Taşlıcalı Yahya Bey Taşlıcalı Yahya Bey Güvahi Zati Zati Gülşen-i Raz Gecine-i Raz Esrarname Yusuf ü Züleyha Pendname Şem ü Pervane Edirne Şehrengizi Hikaye (Fabl) Hayali Divan Muhibbi Divan Babürşah Babürname Anı Seydi Ali Reis Miratül Memalik İlk Gezi Yazısı Seydi Ali Reis Mirat-ı Kainat Seydi Ali Reis Kitabül Kainat Seydi Ali Reis Latifi Latifi Latifi Nef i Kitabı Muhit Tezkiretu ş Şuara Risale-i Evsaf-ı İstanbul Subhatu-l Uşşak Divan Nef i Siham-ı Kaza Hiciv Nabi Hayriye Nabi Nabi Nabi Nabi Naili Neşati Neşati Neşati Hayrabat Tuhfetü-l Harameyn Münşeat Surname Divan Divan Hilye Edirne Şehrengizi Neşati Şehr-î Müşkilat-ı Ûrfi Nedim Divan Şeyhül İslam Yahya Divan Evliya Çelebi Seyahatname Gezi Yazıs Katip Çelebi Cihannüma Coğrafya Katip Çelebi Fezleke Katip Çelebi Keşfü z Zünun Katip Çelebi Katip Çelebi Katip Çelebi Katip Çelebi Naima Koçi Bey Koçi Bey Peçevi Şeyh Galip Yirmisekiz Çelebi Mehmet Giritli Aziz Efendi Burgazi Haliloğlu Yahya Ebu l Hayr Rumi Keçecizade İzzet Molla Keçecizade İzzet Molla Erzurumlu İbrahim Hakkı Erzurumlu İbrahim Hakkı Yenişehirli Avni Sümbülzade Vehbi Sümbülzade Vehbi Enderunlu Vasıf Mizanü-l Hak Fezleketü-t Tevarih Tuhfetü-l Kibar Düsturu-l Amel Naima Tarihi Layha Koçibey Risalesi Peçevi Tarihi Hüsn ü Aşk Sefaretname-i Fransa Muhayyelat Fütüvvetname Saltukname Mihnet Keşan Gülşen-i Aşk İlahiname Marifetname Türkçe Divan Lütfiye Tuhfetü-l Vehbi Divan 29

30 Sehi Bey Heşt Behişt BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI İbrahim Şinasi Tercüme-i manzume Çeviri Siir İbrahim Şinasi Şair Evlenmesi İlk İbrahim Şinasi Müntehebat-ı Eş ar İbrahim Şinasi Durub-ı Emsal-i Atasözü Osmaniye Derlemesi İbrahim Şinasi Kamus-ı Türki Sözlük İbrahim Şinasi Tercüman-ı Ahval Mukkaddimesi İlk Makale Namık Kemal Vatan Yahut Silistre Sahnelenen İlk Namık Kemal Zavallı Çocuk Namık Kemal Akif Bey Namık Kemal Gülnihal Namık Kemal Celaleddin Harzemşah Namık Kemal Kara Bela Namık Kemal İntibah İlk Edebi Namık Kemal Cezmi İlk Tarihi Namık Kemal Tahrib-i Harabat Eleştiri Namık Kemal Takip Eleştiri Namık Kemal Renan Eleştiri Müdafaanamesi Namık Kemal Devr-i İstila Tarih Namık Kemal Evrak-ı Perişan Tarih Namık Kemal Silistre Muhasarası Tarih Namık Kemal Barika-i Zafer Tarih Namık Kemal Kanije Tarih Namık Kemal Osmanlı Tarihi Tarih Namık Kemal Büyük İslam Tarihi Tarih Ziya Paşa ve İnşa Makale Ziya Paşa Terci-i Bent Ziya Paşa Terkib-i Bent Ziya Paşa Eş ar-ı Ziya Kitabı Ziya Paşa Adem Kasidesi Ziya Paşa Zafername Hiciv- Mizah Ziya Paşa Harabat Antoloji Ziya Paşa Rüya İlk Röportaj Ziya Paşa Veraset Mektupları Mektup Ziya Paşa Defter-i Amal Batılı Anlamda İlk Anı Ziya Paşa Endülüs Tarihi Çeviri Ziya Paşa Engizisyon Tarihi Çeviri Ziya Paşa Emil Çeviri Ziya Paşa Tartuffe Çeviri Ahmet Mithat Efendi Hasan Mellah Hüseyin Fellah Ahmet Mithat Efendi Dünyaya İkinci Geliş Ahmet Mithat Efendi Felatun Bey İle Rakım Efendi Ahmet Mithat Efendi Paris te Bir Türk Ahmet Mithat Efendi Henüz On Yedi Yaşında Ahmet Mithat Efendi Dürdane Hanım Ahmet Mithat Efendi Jön Türk Ahmet Mithat Efendi Karı Koca Masalı Ahmet Mithat Efendi Yer Yüzünde Bir Melek Ahmet Mithat Efendi Esrar-ı Cinayet İlk Polisiye Ahmet Mithat Efendi Yeniçeriler Ahmet Mithat Efendi Diplomalık Kız Ahmet Mithat Efendi Letaif-i Rivayet Hikaye Ahmet Mithat Efendi Kıssadan Hisse Hikaye Ahmet Mithat Efendi Avrupa da Bir Cevelan Gezi Yazısı Ahmet Mithat Efendi Eyvah Ahmet Mithat Efendi Çengi Ahmet Mithat Efendi Açık Baş Ahmet Mithat Efendi Siyavuş Ahmet Mithat Efendi Çerkez Özdenler Ahmet Mithat Efendi Ahz-ı Sar Ahmet Mithat Efendi Hükm-i Dil Ahmet Mithat Efendi Zuhûr-i Osmaniyan Ahmet Mithat Efendi Menfa Anı Ahmet Vefik Paşa Kocalar Mektebi Ahmet Vefik Paşa Kadınlar Mektebi Ahmet Vefik Paşa Tartuffe Ahmet Vefik Paşa Okumuş Kadınlar Ahmet Vefik Paşa Azarya Ahmet Vefik Paşa Zor Nikah Ahmet Vefik Paşa Zoraki Tabip Ahmet Vefik Paşa Dudu Kuşları Ahmet Vefik Paşa Dekbazlık Ahmet Vefik Paşa Lehçe-i Osmani Sözlük Ahmet Vefik Paşa Şecere-i Türki Tarih (Çeviri) Ahmet Vefik Paşa Hikmet-i Tarih Tarih Ahmet Vefik Paşa Feleke-i Tarih-i Osmani Ahmet Vefik Paşa Müntehebat-ı Durub-ı Emsal Tarih Atasözleri Ve Deyimler Sözlük İlk Yerli Şemsettin Sami Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat Şemsettin Sami Besa Yahut Ahde Vefa Şemsettin Sami Gave Şemsettin Sami Seydi Yahya Şemsettin Sami Kamus-ı Türki İlk Türkçe Sözlük Şemsettin Sami Kamus-ı Fransevi Sözlük Şemsettin Sami Kamus-ı Arabi Sözlük Şemsettin Sami Kamus-ı Alam Ansiklope di 30

31 Şemsettin Sami Robinson Crusoe Çeviri Şemsettin Sami Sefiller Çeviri Şemsettin Sami Letaif Derleme Şemsettin Sami Emsal Derleme Ahmet Cevdet Paşa Kavaid-i Osmaniye Dil Bilgisi Ahmet Cevdet Paşa Belagat-i Osmaniye Kuramsal Edebiyat Ahmet Cevdet Paşa Mecelle-i Ahkam-ı Hukuk Adliye Ahmet Cevdet Paşa Kısas-ı Enbiya Tarih Ahmet Cevdet Paşa Tarih-i Cevdet Tarih R. M. Ekrem Nağme-i Seher R. M. Ekrem Yadigar-ı Şebab R. M. Ekrem Nefrin R. M. Ekrem Zemzeme (eleştiri) R. M. Ekrem Pejmürde R. M. Ekrem Tefekkür R. M. Ekrem Nijad Ekrem R. M. Ekrem Muhsin Bey Yahut Hikaye Şairliğin Hazin Bir Neticesi R. M. Ekrem Şemsa Hikaye R. M. Ekrem Araba Sevdası İlk Realist R. M. Ekrem Talim-i Edebiyat Edebiyat Ders Kitabı R. M. Ekrem Kudemadan Birkaç Eleştiri Şair R. M. Ekrem Takdir-i Elhan Eleştiri R. M. Ekrem Afife Anjelik İlk tik Dram () R. M. Ekrem Atala da n ya Çevrilen İlk Eser R. M. Ekrem Vuslat R. M. Ekrem Çok Bilen Çok Yanılır Ruhlar Garam Makber İlk Metafizik Ölü Sahra İlk Pastoral Belde Kahpe Baladan Bir Ses Validem Tayflar Geçidi Yadigar-ı Harb İlham-ı Vatan Yabancı Dostlar Bunlar Odur Liberte Macera-ı Aşk Sabr ü Sebat İçli Kız Duhter-i Hindu Tarık İbn-i Musa Finten Nesteren Tezer Eşber Sardanapal Nazife İlhan Hakan Zeyneb Kanuni nin Azabı Vicdan İlk Kafiyesiz (aruz) (basılmam ış) Sami Paşazade Sezai Sergüzeşt Sami Paşazade Sezai Küçük Şeyler Batılı Anlamdaki İlk Öykü Sami Paşazade Sezai Hiç Hikaye Sami Paşazade Sezai Pandomima Hikaye Sami Paşazade Sezai Şir 31

32 Sami Paşazade Sezai Rumuzü l Edeb Sohbet- Eleştiri- Anı Sami Paşazade Sezai İclal Mektup Nabizade Nazım Karabibik İlk Köy ı Nabizade Nazım Zehra İlk Psikolojik Denemesi Nabizade Nazım Zavallı Kız Hikaye Nabizade Nazım Bir Hatıra Hikaye Nabizade Nazım Sevda Hikaye Nabizade Nazım Hala Güzel Hikaye Nabizade Nazım Haspa Hikaye Nabizade Nazım Yadigarlarım Anı- Hikaye Nabizade Nazım Heves Ettim Direktör Ali Bey Lehçetü l Hakayık İlk Mizahi Sözlük Direktör Ali Bey Seyyareler Mizahi hikayeler Direktör Ali Bey Seyahat Jurnali İlk Günlük Direktör Ali Bey Misafiri İstiklal Direktör Ali Bey Geveze Berber Direktör Ali Bey Çıngırak Direktör Ali Bey Letafet Direktör Ali Bey Ayyar Hamza Direktör Ali Bey Memiş Ağa Direktör Ali Bey Kokona Yatıyor Direktör Ali Bey Evlenme İster Bir Adam (çeviri) Muallim Naci Köylü Kızların Şarkısı Köyden Söz Eden İlk Muallim Naci Ateşpare Muallim Naci Şerare Muallim Naci Firüzan Muallim Naci sümbüle Muallim Naci Yadigar-ı Naci Muallim Naci Muallim Muallim Naci Demdeme (eleştiri) Muallim Naci Müdafaaname Eleştiri Muallim Naci Istılahat-ı Edebiyye Edebi Bilgiler Muallim Naci Lügat-ı Naci Sözlük Muallim Naci Ömer in Çocukluğu Anı Muallim Naci Medrese Hatıraları Anı Muallim Naci Hamiyyet Manzum Destan Muallim Naci Ertuğrul Bey Gazi Manzum Destan Muallim Naci Heder Muallim Naci İntikad Mektup Mehmet Murat Turfanda Mı Yoksa Turfa Mı Tevfik Fikret Nesrin Mensur Hikaye Tevfik Fikret Hasta Çocuk Tevfik Fikret Ramazan Sadakası Tevfik Fikret Sancak-ı Şerif Huzurunda Tevfik Fikret Balıkçılar Tevfik Fikret Rubab-ı Şikeste Tevfik Fikret Tarih-ı Kadim Tevfik Fikret Haluk un Defteri Tevfik Fikret Rübab ın Cevabı Tevfik Fikret Şermin Tevfik Fikret Han-ı Yağma Tevfik Fikret Bir Lahza-i Taahhur Tevfik Fikret Doksanbeşe Doğru Tevfik Fikret Sis Tevfik Fikret Verin Zavallılara Cenap Şehabettin Tamat Cenap Şehabettin Elhan-ı Şita Cenap Şehabettin Ve Cenap Şehabettin Evrak-ı Eyyam Makale Cenap Şehabettin Nesr-i Harp Makale Cenap Şehabettin Nesr-i Sulh Makale Cenap Şehabettin Tiryaki Sözler Özdeyiş Cenap Şehabettin Hac Yolunda Gezi Yazısı Cenap Şehabettin Suriye Mektupları Gezi Yazısı Cenap Şehabettin Avrupa Mektupları Gezi Yazısı Cenap Şehabettin Yalan Cenap Şehabettin Körebe Cenap Şehabettin Vilyem Şekspiyer İnceleme Halit Ziya Uşaklıgil Mai ve Siyah Batılı Anlamda İlk Halit Ziya Uşaklıgil Aşk-ı Memnu Halit Ziya Uşaklıgil Kırık Hayatlar Halit Ziya Uşaklıgil Bir Ölünün Defteri Halit Ziya Uşaklıgil Ferdi ve Şürekası Halit Ziya Uşaklıgil Sefile Halit Ziya Uşaklıgil Nedime Halit Ziya Uşaklıgil Nesl-i Ahir Halit Ziya Uşaklıgil İzmir Hikayeleri Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Hikaye-i Sevda Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Kadın Pençesi Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Onu Beklerken Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Aşka Dair Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Bir Yazın Tarihi Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Solgun Demet Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Bir Şi ri Hayal Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Hepsinden Acı Hikaye Halit Ziya Uşaklıgil Saray ve Ötesi Anı Halit Ziya Uşaklıgil Kırk Yıl Anı 32

33 Halit Ziya Uşaklıgil Bir Acı Hikaye Anı Halit Ziya Uşaklıgil Mezardan Sesler Mensur Halit Ziya Uşaklıgil Mensur ler Halit Ziya Uşaklıgil Fare Halit Ziya Uşaklıgil Kabus Halit Ziya Uşaklıgil Firuzan Mehmet Rauf Eylül İlk psikolojik Mehmet Rauf Ferday-ı Garam Mehmet Rauf Karanfil ve Yasemin Mehmet Rauf Genç Kız Kalbi Mehmet Rauf Son Yıldız Mehmet Rauf Böğürtlen Mehmet Rauf Halas Mehmet Rauf Kadın İsterse Hikaye Mehmet Rauf Aşıkane Hikaye Mehmet Rauf Son Emel Hikaye Mehmet Rauf Hanımlar Arasında Hikaye Mehmet Rauf Bir Aşkın Tarihi Hikaye Mehmet Rauf İntizar Hikaye Mehmet Rauf Siyah İnciler Mensur Mehmet Rauf Pençe Mehmet Rauf Cidal Mehmet Rauf Sansar Mehmet Rauf Ferdi ve Şürekası Süleyman Nazif Gizli Figanlar Süleyman Nazif Fırak-ı Irak Süleyman Nazif Malta Geceleri Süleyman Nazif Çal Çoban Çal Düzyazı Süleyman Nazif Batarya ve Ateş Düzyazı Süleyman Nazif Tarihin Yılan Hikayesi Düzyazı Hüseyin Cahit Yalçın Nadide Hüseyin Cahit Yalçın Hayal İçinde Hüseyin Cahit Yalçın Hayat-ı Muhayyel Hikaye Hüseyin Cahit Yalçın Niçin Aldatırlarmış Hikaye Hüseyin Cahit Yalçın Hayat-ı Hakikiye Hikaye Sahneleri Hüseyin Cahit Yalçın Edebi Hatıralar Anı Hüseyin Cahit Yalçın Malta Adasında Anı Hüseyin Cahit Yalçın Meşrutiyet Hatıraları Anı Hüseyin Cahit Yalçın Kavgalarım Eleştiri Hüseyin Cahit Yalçın Gave Destanı Hüseyin Siret Özsever Bağ Bozumu Hüseyin Siret Özsever Kıvılcımlı Kül Hüseyin Siret Özsever Kargalar Hüseyin Siret Özsever Leyal-i Girizan Hüseyin Suat Yalçın Şehbal Hüseyin Suat Yalçın Devayı Aşk Hüseyin Suat Yalçın Teyyare Hüseyin Suat Yalçın Yamalar Hüseyin Suat Yalçın Kirli Çamaşırlar Hüseyin Suat Yalçın Lane-i Melal Safvet-i Ziya Salon Köşelerinde Safvet-i Ziya Bir Tesadüf Hikaye Safvet-i Ziya Kadın Ruhu Hikaye Ali Ekrem Bolayır Ordunun Defteri Ali Ekrem Bolayır Ana Vatan Ali Ekrem Bolayır Vicdan Alevleri Ali Ekrem Bolayır Demeti Ali Ekrem Bolayır Baria Faik Ali Ozansoy Fani Teselliler Faik Ali Ozansoy Elhan-ı Vatan Celal Sahir Erozan Beyaz Gölgeler Celal Sahir Erozan Buhran Celal Sahir Erozan Siyah Kitap Ahmet Himet Leyla Hikaye Müftüoğlu Ahmet Himet Haristan ve Gülistan Hikaye Müftüoğlu Ahmet Himet Çağlayanlar Hikaye Müftüoğlu Ahmet Himet Gönül Hanım Müftüoğlu Ahmet Şuayp Hayat ve Kitaplar İnceleme Hüseyin Rahmi Şık Hüseyin Rahmi Mürebbiye Hüseyin Rahmi Metres Hüseyin Rahmi Tesadüf Hüseyin Rahmi Nimetşinas Hüseyin Rahmi Şıpsevdi Hüseyin Rahmi Gulyabani Hüseyin Rahmi Cadı Hüseyin Rahmi Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç Hüseyin Rahmi Hakka Sığındık Hüseyin Rahmi Ben Deli Miyim? Hüseyin Rahmi Kokotlar Mektebi Hüseyin Rahmi Utanmaz Adam Hüseyin Rahmi Cehennemlik Hüseyin Rahmi Billur Kalp Hüseyin Rahmi Mutallaka Mektup Türündeki ilk Hüseyin Rahmi Gelin Kaynana Çatışması 33

34 Hüseyin Rahmi Kadınlar Vaizi Hikaye Hüseyin Rahmi Namusla Açlık Hikaye Meselesi Hüseyin Rahmi Katil Buse Hikaye Hüseyin Rahmi İki Hödüğün Seyahati Hikaye Hüseyin Rahmi Melek Sanmıştım Hikaye Şeytanı Hüseyin Rahmi Hazan Bülbülü Hüseyin Rahmi Kadın Erkekleşince Ahmet Rasim Gecelerim Anı Ahmet Rasim Falaka Anı Ahmet Rasim Muharrir Anı Ahmet Rasim Şair Anı Ahmet Rasim Şehir Mektupları Fıkra Ahmet Rasim Eşkal-i Zaman Fıkra Ahmet Rasim Gülüp Ağladıklarım Fıkra Ahmet Rasim Muharrir Bu Ya Söyleşi Ahmet Rasim Ramazan Sohbetleri Söyleşi Ahmet Rasim İlk Büyük Monografi Muharrirlerdn Şinasi Ahmet Rasim İlk Sevgi Ahmet Rasim Güzel Eleni Ahmet Rasim Edip Anı Ali Ekrem Bolayır Ordunun Defteri Ali Ekrem Bolayır Ana Vatan Ali Ekrem Bolayır Vicdan Alevleri Ali Ekrem Bolayır Demeti Ali Ekrem Bolayır Baria Faik Ali Ozansoy Fani Teselliler Faik Ali Ozansoy Elhan-ı Vatan Celal Sahir Erozan Beyaz Gölgeler Celal Sahir Erozan Buhran Celal Sahir Erozan Siyah Kitap Ahmet Himet Leyla Hikaye Müftüoğlu Ahmet Himet Haristan ve Gülistan Hikaye Müftüoğlu Ahmet Himet Çağlayanlar Hikaye Müftüoğlu Ahmet Himet Gönül Hanım Müftüoğlu Ahmet Şuayp Hayat ve Kitaplar İnceleme Hüseyin Rahmi Şık Hüseyin Rahmi Mürebbiye Hüseyin Rahmi Metres Hüseyin Rahmi Tesadüf Hüseyin Rahmi Nimetşinas Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Hüseyin Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Rahmi Şıpsevdi Gulyabani Cadı Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç Hakka Sığındık Ben Deli Miyim? Kokotlar Mektebi Utanmaz Adam Cehennemlik Billur Kalp Mutallaka Mektup Türündeki ilk Hüseyin Rahmi Gelin Kaynana Çatışması Hüseyin Rahmi Kadınlar Vaizi Hikaye Hüseyin Rahmi Namusla Açlık Hikaye Meselesi Hüseyin Rahmi Katil Buse Hikaye Hüseyin Rahmi İki Hödüğün Seyahati Hikaye Hüseyin Rahmi Melek Sanmıştım Hikaye Şeytanı Hüseyin Rahmi Hazan Bülbülü Hüseyin Rahmi Kadın Erkekleşince Ahmet Rasim Gecelerim Anı Ahmet Rasim Falaka Anı Ahmet Rasim Muharrir Anı Ahmet Rasim Şair Anı Ahmet Rasim Şehir Mektupları Fıkra Ahmet Rasim Eşkal-i Zaman Fıkra Ahmet Rasim Gülüp Ağladıklarım Fıkra Ahmet Rasim Muharrir Bu Ya Söyleşi Ahmet Rasim Ramazan Sohbetleri Söyleşi Ahmet Rasim İlk Büyük Monografi Muharrirlerdn Şinasi Ahmet Rasim İlk Sevgi Ahmet Rasim Güzel Eleni Ahmet Rasim Edip Anı Ahmet Haşim Göl Saatleri Ahmet Haşim Piyale Ahmet Haşim Bize Göre Fıkra Ahmet Haşim Gurabahane-i Laklakan Fıkra 34

35 Ahmet Haşim Frankfurt Gezi Yazısı Seyahatnamesi Emin Bülent Kin Serdaroğlu Emin Bülent Hisarlara Karşı Serdaroğlu Emin Bülent Hatif Diyor Ki Serdaroğlu Tahsin Nahit Ruh-ı Bi-kayd Tahsin Nahit Kösem Sultan Tahsin Nahit Jön Türk Halit Fahri Ozansoy Edebiyatçılar Geçiyor Anı Halit Fahri Ozansoy Eski İstanbul Anı Ramazanları Halit Fahri Ozansoy Rüya Halit Fahri Ozansoy Cenk Duyguları Halit Fahri Ozansoy Efsaneler Halit Fahri Ozansoy Zakkum Halit Fahri Ozansoy Bulutlara Yakın Halit Fahri Ozansoy Gülistanlar-Harabeler Halit Fahri Ozansoy Paravan Halit Fahri Ozansoy Balkonda Saatler Halit Fahri Ozansoy Sulara Dalan Gözler Halit Fahri Ozansoy Hep Onun İçin Halit Fahri Ozansoy Sonsuz Gecelerin Ötesinde Halit Fahri Ozansoy Aruza Veda Halit Fahri Ozansoy Baykuş Halit Fahri Ozansoy Sönen Kandiller Halit Fahri Ozansoy On Yılın Destanı Halit Fahri Ozansoy Hayalet Halit Fahri Ozansoy Bir Dolaptır Dönüyor Halit Fahri Ozansoy Aşıklar Yolunun Yolcuları Halit Fahri Ozansoy Sabra Giden Köprü Enis Behiç Koryürek Miras Enis Behiç Koryürek Varidat-ı Süleyman Enis Behiç Koryürek Güneşin Ölümü Enis Behiç Koryürek Gemiciler Yusuf Ziya Ortaç Göç Yusuf Ziya Ortaç Üç Katlı Ev Yusuf Ziya Ortaç Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Yusuf Ziya Ortaç Ocak Yusuf Ziya Ortaç Akından Akına Yusuf Ziya Ortaç Cenk Ufukları Yusuf Ziya Ortaç Aşıklar Yolu Yusuf Ziya Ortaç Şairin Duası Yusuf Ziya Ortaç Yanardağ Yusuf Ziya Ortaç Bir Selvi Gölgesi Yusuf Ziya Ortaç Kuş Cıvıltıları Yusuf Ziya Ortaç Bir Rüzgar Esti Yusuf Ziya Ortaç Portreler Nesir Yusuf Ziya Ortaç Binnaz Yusuf Ziya Ortaç Name Yusuf Ziya Ortaç Kördüğüm Yusuf Ziya Ortaç Latife Yusuf Ziya Ortaç Nikahta Keramet Yusuf Ziya Ortaç Kürkçü Dükkanı Hikaye Yusuf Ziya Ortaç Şeker Osman Hikaye Yusuf Ziya Ortaç Ahmet Hikaye Orhan Seyfi Orhon Dün Bugün Yarın Makale Orhan Seyfi Orhon Fırtına ve Kar Orhan Seyfi Orhon Gönülden Sesler Orhan Seyfi Orhon O Beyaz Bir Kuştu Orhan Seyfi Orhon İşte Sevdiğim Dünya Orhan Seyfi Orhon Çocuk Adam Faruk Nafiz Çamlıbel Şarkın Sultanları Faruk Nafiz Çamlıbel Gönülden Gönüle Faruk Nafiz Çamlıbel Dinle Neyden Faruk Nafiz Çamlıbel Çoban Çeşmesi Faruk Nafiz Çamlıbel Suda Halkalar Faruk Nafiz Çamlıbel Bir Ömür Böyle Geçti Faruk Nafiz Çamlıbel Elimle Seçtiklerim Faruk Nafiz Çamlıbel Akarsu Faruk Nafiz Çamlıbel Akıncı Türküleri Faruk Nafiz Çamlıbel Heyecan ve Sükut Faruk Nafiz Çamlıbel Zindan Duvarları Faruk Nafiz Çamlıbel Han Duvarları Faruk Nafiz Çamlıbel Tatlı Sert Faruk Nafiz Çamlıbel Canavar Faruk Nafiz Çamlıbel Akın Faruk Nafiz Çamlıbel Özyurt Faruk Nafiz Çamlıbel Kahraman Faruk Nafiz Çamlıbel Yayla Kartalı Faruk Nafiz Çamlıbel Yıldız Yağmuru Faruk Nafiz Çamlıbel Ayşe nin Doktoru Musahipzade Celal Köprüler Musahipzade Celal İstanbul Efendisi Musahipzade Celal Lale Devri Musahipzade Celal Macun Hokkası Musahipzade Celal Yedekçi Musahipzade Celal Kaşıkçılar Musahipzade Celal Atlı Ases Musahipzade Celal Demir Baş Şarl Musahipzade Celal Fermanlı Deli Hazretleri Musahipzade Celal Bir Kavuk Devrildi Musahipzade Celal Kafes Arkasında Musahipzade Celal Aynaros Kadısı Musahipzade Celal Mum Söndü Musahipzade Celal Pazartesi-Perşembe Musahipzade Celal Selma Musahipzade Celal Balaban Ağa Neyzen Tevfik Hiç Neyzen Tevfik Azad-ı Mukaddes Mehmet Emin Türkçe ler Yurdakul 35

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü

CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü CUMHURIYET DÖNEMINDE COŞKU VE HEYECANI DILE GETIREN METINLER (ŞIIR) Cumhuriyet Edebiyatında Şiir ve Soru Çözümü Yirminci asrın ilk yarısının sonlarına doğru Fransa da ortaya çıkan felsefi bir akımdır.

Detaylı

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER

İnci Hoca YEDİ MEŞALECİLER YEDİ MEŞALECİLER Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan ilk edebi topluluktur. 1928 de Yedi Meşale adıyla ortaklaşa bir kitap çıkarıp bu kitabın ön sözünde şiirle ilgili görüşlerini açıklamışlardır. Beş Hececiler

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/ :14 MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ Gönderen admin - 31/01/2012 23:14 1.Aşağıdaki sanatçılarımızdan hangileri Beş Hececiler grubunda yer alır? A) Orhan Veli Kanık Ahmet Kutsi Tecer B) Yusuf Ziya Ortaç Faruk Nafiz Çamlıbel

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart :05 - Son Güncelleme Perşembe, 27 Mayıs :12 Fecr-i Âti edebi topluluğundan sonra 1928 yılında Yaşar Nabi Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Muammer Lütfi Bahşi, Kenan Hulusi Koray, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok gibi biri

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I BÖLÜM II İÇİNDEKİLER BÖLÜM I EDEBİYAT NEDİR? TÜRK EDEBİYATI NIN GEÇİRDİĞİ EVRELER NELERDİR?... 1 1. İslamiyet Öncesi Dönem... 2 2. İslamiyet in Etkisi Altındaki Dönem... 2 3. Batı Etkisindeki Dönem... 3 a. Tanzimat

Detaylı

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır.

Aruzla şiire başlayan sanatçılar, Ziya Gökalp in etkisiyle sonradan hece ölçüsüyle yazmaya başlamışlardır. BEŞ HECECİLER Milli edebiyattan etkilenen Beş Hececiler, milli kaynaklara dönmeyi ilke edinmişlerdir. Şiire I. Dünya Savaşı Milli Mücadele yıllarında başlayıp Mütareke yıllarında şöhret kazanan edebi topluluktur.

Detaylı

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR

KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYESİ 2016-2017 OKULLAR ARASI ÖDÜLLÜ YARIŞMALAR YARIŞMALARIMIZ Güzel Şiir Okuma Yarışması Şehitler Ölmez Konulu Resim Yarışması Kainatın Efendisi Peygamber Efendimiz (SAS) Konulu Kompozisyon

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ...

İÇİNDEKİLER. Birinci Bölüm ÖABT Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Konu Anlatımlı Soru Bankası ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... İÇİNDEKİLER Birinci Bölüm... 7 ESKİ TÜRK DİLİ VE LEHÇELERİ... 8 Türk Dillerinin Sınıflandırılması... 14 Türk Dillerinin Ses Denklikleri Bakımından Sınıflandırılması... 16 Altay Dilleri Teorisini Kabul

Detaylı

GARİP AKIMI (I. YENİ)

GARİP AKIMI (I. YENİ) GARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI Kazanımlar Osmanlı

Detaylı

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım

Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım Zirve 9. Sınıf Dil ve Anlatım İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR 1. İletişim 2. İnsan, İletişim ve Dil 3. Dil Kültür İlişkisi DİLLERİN SINIFLANDIRILMASI VE TÜRKÇENİN DÜNYA DİLLERİ ARASINDAKİ YERİ 1. Dillerin Sınıflandırılması

Detaylı

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

11.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATININ OLUŞUMU KAZANIMLAR.Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini.batı düşüncesine,

Detaylı

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar. Edebiyatına 23 Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 60 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar 1. Edebi Türler Batı Etkisinde Gelişen Türk - Batı nın Türk Öğrenci: na - Türkçe yayınlanan ilk 2. Edebi

Detaylı

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI

FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI FECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( 1884 1933 ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat

Detaylı

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar

Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar Kategori: EDEBİYAT Öngörülen ders saati: 55 Alt Kategori Program İçeriği Özel Hedefler Kazanımlar 33 1. Edebi Türler 2. Edebi Akımlar 3. Edebi Metinler Batı Etkisinde Gelişen Türk Tanzimat Dönemi Türk

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ OLUŞUMU CUMHURİYET

Detaylı

Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları

Genç Kalemler, şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları Genç Kalemler", şiir anlayışı konusunda Fecr-i Âti şairlerinden pek ayrılmadılar. Şiirde, konu seçimini şaire bırakmaları, onları, sanat anlayışları bakımından ikiliğe düşürdü; edebiyatı cedide ve fecriati

Detaylı

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM

İnci Hoca TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM ÖZELLİKLERİ İlk özel gazete Tercüman-ı Ahval ile başlar. Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir. Halkı aydınlatma amacıyla eser verildiği için

Detaylı

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir.

Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir. ŞİİR TÜRLERİ 1. EPİK ŞİİR Epik, destan niteliğinde olan, destansal demektir. Savaş, kahramanlık ve vatan sevgisi gibi konuları destansı ve abartılı bir anlatımla işleyen şiirlerdir. Destanlar, epik şiirin

Detaylı

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON

Yazı Menu. - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON Yazı Menu - Beş Hececiler - FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL - ENİS BEHİÇ KORYÜREK - HALİT FAHRİ OZANSOY - YUSUF ZİYA ORTAÇ - ORHAN SEYFİ ORHON Şiire 1. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında başlayan, Mütareke

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I ÖMER SEYFETTİN ( 1884 1920 ) Milli Edebiyat akımının ve çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerindendir. Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir hale getirmiştir. Türk edebiyatında

Detaylı

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ. Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI INDA ROMAN VE ŞİİRLERİN ÖZELLİKLERİ, YAZAR VE ESERLERİ Sedat Vural Osman Dağ Metin Şan ROMANLARıN ÖZELLIKLERI Yazarlar toplum gerçekleri yansıtmaya, sorunlarına çözüm getirmeye

Detaylı

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I

SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I SERVETİFÜNUN SANATÇILARI - I TEVFİK FİKRET (1867 1915) Servetifünun edebiyatının öncüsü ve üstadı sayılmaktadır. Şiirlerinde aşk, doğa, aile, çocuk, acıma gibi bireysel duyarlılıkları karamsar bir bakış

Detaylı

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958)

YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) YAHYA KEMAL BEYATLI (1884-1958) Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık 1884 tarihinde bugün Makedonya sınırları içerisinde bulunan Üsküp te dünyaya geldi. Asıl adı Ahmet Agâh tır. Şehsuvar Paşa torunlarından olduğu

Detaylı

1.Aşağıdaki yapıtlardan hangisi karşısındaki sanatçıya ait değildir?

1.Aşağıdaki yapıtlardan hangisi karşısındaki sanatçıya ait değildir? 12.sınıf Türk Edebiyatı 2.Dönem 3(SON) Yazılı Soruları SORULAR ve CEVAP ANAHTARI 1.Aşağıdaki yapıtlardan hangisi karşısındaki sanatçıya ait değildir? A) Dokuzuncuncu Hariciye Koğuşu Peyami Safa B) Semaver

Detaylı

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu

11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI. Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK. Redaksiyon. Burcu Yılmaz. Başak Kutucu. Esra Acar. Pınar Seyfittinoğlu 11. Sınıf TÜRK EDEBİYATI Mustafa CEYDİLEK Nuri CEYDİLEK Redaksiyon Pınar Seyfittinoğlu Başak Kutucu Burcu Yılmaz Esra Acar Ankara 2015 Nitelik Yayınları 9 11. Sınıf Türk Edebiyatı Konu Anlatımlı / Mustafa

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Doç. Dr. Rıza BAĞCI ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖĞRENİM DURUMU Lisans: 1976-1980 Doç. Dr. Rıza BAĞCI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ EDEBİYAT FAKÜLTESİ/TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ Yüksek Lisans: 1984-1987 EGE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL

Detaylı

Metin Edebi Metin nedir?

Metin Edebi Metin nedir? Metin Nedir? Metin, belirli bir iletişim bağlamında, bir ya da birden çok kişi tarafından sözlü ya da yazılı olarak üretilen anlamlı bir yapıdır. Metin çok farklı düzeylerde dille iletişimde bulunmak amacıyla

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 11. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY EKİM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI EDEBİYATININ OLUŞUMU ÖĞRETİCİ METİNLER 2 KAZANIMLAR 1. Osmanlı Devleti ni güçlü kılan sosyal, siyasi düzenin bozulma nedenlerini belirler.

Detaylı

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

Necip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında

Detaylı

1950 yılında yayımlamaya başladıkları derginin adına atfen Hisarcılar

1950 yılında yayımlamaya başladıkları derginin adına atfen Hisarcılar Karakteristik Bir İlhan Geçer Şiiri: Bir Şehrin Hikâyesi Ahmet BOZDOĞAN 1950 yılında yayımlamaya başladıkları derginin adına atfen Hisarcılar diye bilinen edipler içinde yer alan İlhan Geçer (1917-2004),

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR

MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR MİLLİ EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR ( 1920 1950 ) Memleket edebiyatı anlayışıyla eserler verdiler. Milliyetçilik akımından etkilenmişlerdir.

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri

Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ABD YENİ TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI SEMİNER ÇALIŞMASI Yusuf Ziya Ortaç ve Tiyatro Eserleri Konuşmacı Emre ERDOĞAN Beylerbeyi nde doğmuşum, bostanlara karşı bir evde yıl 1895 babam,

Detaylı

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin

Detaylı

Bilim,Sevgi,Hoşgörü.

Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Bilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873 27 Aralık 1936 Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri

Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri Cumhuriyet Dönemi Genel Özellikleri Osmanlı Devleti nin siyasi, askeri ve ekonomik açıdan Avrupa nın gerisinde kalması devlet büyüklerini bazı tedbirler almaya zorlamış, bu alanlarda Avrupa nın nasıl geliştiğinin

Detaylı

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir?

TLL Uygulama. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir? TLL1004 4. Uygulama 38. Aşağıdakilerden hangisinin türü ötekilerden farklıdır? D. Ötelerin Çocuğu Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde Hüseyin Rahmi Gürpınar a ilişkin bilgi doğru değildir? E) Tekniği kusursuz

Detaylı

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( ) (1874-1931) Servet-i Fünun akımının önemli romancılarından biri olan Mehmet Rauf, 1875 de İstanbul da doğdu. Babası Hacı Ahmet Efendi, bir sağlık kurumunda çalışan bir memurdu. Önce Balat ta ki Defterdar

Detaylı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı

BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı BEP Plan Hazırla T.C Ceyhan Kaymakamlığı ALTI OCAK MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ Müdürlüğü Edebiyat Dersi Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı Öğrenci : MEHMET ERKAN Eğitsel Performans Olay Çevresinde Oluşan

Detaylı

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami

TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR. * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal. * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami TANZİMAT I. DÖNEM: ŞAİR VE YAZARLAR * Şinasi *Ziya Paşa *Namık Kemal * Ahmet Mithat Efendi *Şemsettin Sami İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ İstanbul da doğdu. Arapça, Fransızca, Farsça dersleri

Detaylı

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI

ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI ENVER NACİ GÖKÇEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR TÜRK DİL KURUMU YAYINLARI \ ' I \ f T (_ U f>iz/l ENVER NACİ GÖKŞEN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEVİ.1970 TDK TANITMA YAYINLA R I TÜRK DlLlNE EMEK

Detaylı

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - III MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDEKİ BAĞIMSIZ SANATÇILAR YAHYA KEMAL BEYATLI (1884 1958) Şiirleri Milli edebiyat akımına uymaz, daha çok makale ve konferanslarında bu akımı

Detaylı

Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri

Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ABD YENĠ TÜRK EDEBĠYATI BĠLĠM DALI SEMĠNER ÇALIġMASI Halit Fahri Ozansoy ve Tiyatro Eserleri KonuĢmacı: Didem ÇĠÇEK KARAYAKUPOĞLU HALIT FAHRĠ OZANSOY UN TĠYATRO ESERLERĠNDE YAPI

Detaylı

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu:

ÖZ GEÇMİŞ. 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: ÖZ GEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Oğuzhan KARABURGU 2. Doğum Tarihi: 1975 3. Unvanı: Yrd.Doç.Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Erciyes Üniversitesi 1998 Y. Lisans Yeni

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...9 I. BÖLÜM EDEBİYAT NEDİR? 1.1. Edeb den Edebiyata...11 1.2. Edebî Eser...13 1.3. Edebî Metin...14 1.4. Edebiyat Bilimi...33 1.5. Edebiyat Sosyolojisi...33 1.6. Edebiyat Tarihi...35

Detaylı

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105

TANZİMAT EDEBİYATI ( ) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI (1860 1896) HAZIRLAYAN: Döndü DERELİ D GRUBU-105 TANZİMAT EDEBİYATI 1860'da Tercüman-ı Ahval Gazetesinin çıkmasıyla başlayan, Divan edebiyatı geleneklerini bir yana bırakarak Batı kültürüne

Detaylı

SORULARLA YENİ TÜRK EDEBİYATI

SORULARLA YENİ TÜRK EDEBİYATI SORULARLA YENİ TÜRK EDEBİYATI Yayın Yönetmeni Sadettin Bayrak Yayın Editörü Dr. Özcan Bayrak Kapak Tasarımı Hüseyin Özkan İç Tasarım Özlem Özkan Baskı ve Cilt Çalış Ofset Davutpaşa Caddesi Yılanlı Ayazma

Detaylı

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 Hayatı ve Edebi Kişiliği İbrahim Şinasi 5 Ağustos 1826 da İstanbulda doğdu. 13 Eylül 1871 de aynı kentte öldü. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829 da Osmanlı Rus savaşı

Detaylı

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I

YENİ TÜRK EDEBİYATI - I YENİ TÜRK EDEBİYATI - I Yayın Yönetmeni Sadettin Bayrak Yayın Editörü Dr. Özcan Bayrak Kapak Tasarımı Hüseyin Özkan İç Tasarım Özlem Özkan Baskı ve Cilt Çalış Ofset Davutpaşa Caddesi Yılanlı Ayazma Sokak

Detaylı

Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA

Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE. Enes PALA Hazırlayan: «Benim ayrı odam olduğu gibi, yazı masam, kitap dolabım bile var idi.» Fatma ALİYE Enes PALA Tam adı Fatma Aliye Topuz dur. 1862 yılında İstanbul da doğmuştur. Ahmet Cevdet Paşa nın kızıdır.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 2014-2015 Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor)

ÖZGEÇMİŞ. 2014-2015 Yaşar Kemal in Romanlarında Toplumcu Gerçekçilik (devam ediyor) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Secaattin Tural 2. Doğum Tarihi : 15.07.1966 3. Unvanı : Doç. Dr. 4. Öğrenim Durumu : Doktora 5. Çalıştığı Kurum : Kırklareli Üniversitesi Derece Alan Üniversite Lisans Türk Dili

Detaylı

DİPNOTLAR. [1] "İlmi Heyet", Hakimiyeti Milliye, 25.04.1924.

DİPNOTLAR. [1] İlmi Heyet, Hakimiyeti Milliye, 25.04.1924. DİPNOTLAR [1] "İlmi Heyet", Hakimiyeti Milliye, 25.04.1924. [2] Rapor hakkında ayrıntılı bilgi için bkz: John Dewey, Türkiye Maarifi Hakkında Rapor, Maarif Vekaleti Yayını, İstanbul, 1939. [3] Şükrü Saraçoğlu,

Detaylı

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri

1. BÖLÜM. Þiirin Anlamsal Özellikleri Cevap Anahtarý 1. BÖLÜM Güzel Sanatlar ve debiyat Þiirin Biçimsel Özellikleri Þiirin Anlamsal Özellikleri Söz Sanatlarý 3 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Düz Yazý Türleri

Detaylı

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart 2009 16:26 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Mayıs 2010 17:06

Zeus tarafından yazıldı. Çarşamba, 11 Mart 2009 16:26 - Son Güncelleme Çarşamba, 26 Mayıs 2010 17:06 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı, Divan edebiyatının terk edilmesinden sonra teşekkül eden Tanzimat, Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Millî Edebiyat adlarıyla anılan edebiyat

Detaylı

T.C. ANKARA VALİLİĞİ Millî Eğitim Müdürlüğü 2018 ANKARA ŞİİR ŞÖLENİ ETKİNLİĞİ YÖNERGESİ(İLKOKUL) SUNUŞ

T.C. ANKARA VALİLİĞİ Millî Eğitim Müdürlüğü 2018 ANKARA ŞİİR ŞÖLENİ ETKİNLİĞİ YÖNERGESİ(İLKOKUL) SUNUŞ T.C. ANKARA VALİLİĞİ Millî Eğitim Müdürlüğü 2018 ANKARA ŞİİR ŞÖLENİ ETKİNLİĞİ YÖNERGESİ(İLKOKUL) SUNUŞ 2018 Ankara Şiir Şöleni, Türk şiirinin geçmişten günümüze kadar en güzel örneklerini ve şairlerini

Detaylı

Yayın Değerlendirme / Review. Aktaş, Şerif (2009). Şiir Tahlili (Teori-Uygulama). Ankara: Akçağ Yayınları, 280 sf., ISBN:

Yayın Değerlendirme / Review. Aktaş, Şerif (2009). Şiir Tahlili (Teori-Uygulama). Ankara: Akçağ Yayınları, 280 sf., ISBN: Yayın Değerlendirme / Review Aktaş, Şerif (2009). Şiir Tahlili (Teori-Uygulama). Ankara: Akçağ Yayınları, 280 sf., ISBN: 978 975 388 955 6. S. Dilek Yalçın Çelik * Şerif Aktaş ın Şiir Tahlili (Teori-Uygulama)

Detaylı

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN

Tanzimat Edebiyatı. (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Tanzimat Edebiyatı (Şiir-Roman) YAZARLAR Dr. Özcan BAYRAK Dr. Muhammed Hüküm Dr. Taner NAMLI Dr. Celal ASLAN Dr. Ahmet Faruk GÜLER Dr. Nuran ÖZLÜK Dr. Mehmet ÖZGER Dr. Macit BALIK Yayın Editörü: Doç. Dr.

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Özlem Nemutlu. Adı Soyadı. Unvanı. Yrd. Doç. Dr. Doğum Tarihi veyeri. İzmir-Bayındır Görev Yeri

ÖZGEÇMİŞ. Özlem Nemutlu. Adı Soyadı. Unvanı. Yrd. Doç. Dr. Doğum Tarihi veyeri. İzmir-Bayındır Görev Yeri ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Unvanı Doğum Tarihi veyeri Görev Yeri Daha Önce Bulunduğu Görevler Anabilim Dalı Yabancı Dili Özlem Nemutlu Yrd. Doç. Dr. İzmir-Bayındır- 16. 07. 1971 Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17

İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 İÇİNDEKİLER SÖZ BAŞI...5 MEHMET ÂKİF ERSOY UN HAYATI VE SAFAHAT...9 ÂSIM IN NESLİ... 15 MEHMET ÂKİF TE GENÇLİK... 17 SAFAHAT TA DEĞERLERİMİZ... 41 Adâlet... 43 Adamlık... 47 Ahlâk... 50 Azim... 42 Birleştiricilik...

Detaylı

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ I. DÖNEM 11 AYI 016 017 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI MUSTAFAKEMALPAŞA MESLEKİ VE TEKNİK ANADOLU LİSESİ DÖNEM 11. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS I VE LERİ GÜN 14 016 DERS SAATİ KONU ADI YENİLEŞME DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10

İÇİNDEKİLER. Sorular... 9 Ödev... 10 İÇİNDEKİLER ÜNİTE 1 DİL, DİLLER VE TÜRKÇE... 1 1. Giriş... 2 2. Dilin Özellikleri... 2 3. Yeryüzündeki Diller... 2 4. Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri... 4 5. Türk Yazı Dilinin Gelişmesi Eski Türkçe...

Detaylı

ARİF NİHAT ASYA'NIN NESİRLERİ

ARİF NİHAT ASYA'NIN NESİRLERİ ARİF NİHAT ASYA'NIN NESİRLERİ %> KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI / 1252 Kültür Eserleri Dizisi! 160 ARİF NİHAT ASYA'NIN NESİRLERİ Saadettin YILDIZ (c) Kültür Bakanlığı / Ankara 1991 ISBN 975-17-0785-4 Kapak

Detaylı

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ

PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ C E N T R U L NAŢIONAL DE EVALUARE ŞI E X A M I N A R E PROGRAMA DE EXAMEN PENTRU DISCIPLINA LIMBA ŞI LITERATURA TURCĂ MATERNĂ BACALAUREAT 2011 TIP PROGRAMĂ: PROFIL TEOLOGIC ŞI PEDAGOGIC Pagina 1 din 5

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III

ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III ANKARA ÜNİVERSİTESİ GELİŞTİRME VAKFI OKULLARI ÖZEL LİSESİ 2010-2011 ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM 11. SINIF MF-DİL GRUBU GRUBU TÜRK EDEBİYATI DERSİ III. YAZILI SINAVI SORULARI Öğrencinin Adı ve Soyadı : Sınıfı:

Detaylı

1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayınlamıştır.

1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayınlamıştır. GARİPÇİLER GARİP HAREKETİ 1941 yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayınlamıştır. Kitaplarına seçtikleri isim ve Bu kitap, sizi alışılmış şeylerden şüpheye davet edecektir.

Detaylı

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri

LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ KAZANIM NO KAZANIMLAR. 26/05/2014 tarihli LYS-3 deneme sınavı konu analizleri LYS 3 DENEME-5 KONU ANALİZİ SORU NO LYS 3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ A B KAZANIM NO KAZANIMLAR 1 11 30027 1 / 31 Kelimelerin anlam oluşturmada birbirleriyle ilişkilerini belirler. 2 12 30027 Kelimelerin

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : YENİ TÜRK EDEBİYATI III Ders No : 0020110023 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA

Detaylı

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3 Issue #: [Date] MAVİSEL YENER İLE RÖPOTAJ 1. Diş hekimliği fakültesinden mezunsunuz. Bu iş alanından sonra çocuk edebiyatına yönelmeye nasıl karar verdiniz?

Detaylı

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ

DERSLER VE AKTS KREDİLERİ DERSLER VE AKTS KREDİLERİ 1. Yarıyıl Ders Listesi TDP-101 TOPLUMSAL DUYARLILIK PROJESİ I Zorunlu 1+0 1 1 YDBI-101 İNGİLİZCE Zorunlu 2+0 2 2 TDE-155 KLASİK TÜRK EDEBİYATI TEMEL BİLGİLER-I Zorunlu 2+0 2

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 1 2 2 2 3 2 4 2 1 2 2 2 3 2 4 2 KONU ADI KAZANIMLAR 1. İletişim sürecini oluşturan ögeleri ve iletişimde dilin işlevini belirler. 2. Dil ve kültür arasındaki ilişkiyi 1.

Detaylı

Yüksek. Eğitim bilimleri. Eğitim bilimleri

Yüksek. Eğitim bilimleri. Eğitim bilimleri ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı: Salih Bolat 2. Doğum Tarihi:.7.1956. Ünvanı: Yrd.Doç.Dr 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Lisans Sosyal Politika Yüksek Lisans Eğitim bilimleri Doktora Eğitim bilimleri Üniversite

Detaylı

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN

NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN NOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK

Detaylı

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 HALKBİLİMİNE GİRİŞ I DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Sözlü Kompozisyon Teorisi DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 KONULAR Sözlü Kompozisyon Teorisi Teorinin ortaya çıkışı ve kavramsal yapının oluşumu Milman Parry ve Sözlü Kompozisyon

Detaylı

İnci Hoca SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR ( )

İnci Hoca SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR ( ) SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR (1920 1960) SERBEST ŞİİR NEDİR? Herhangi bir ölçü ve uyağa bağlı olmayan şiir türüdür. Serbest şiiri önce Fransız sembolistleri arasında yayılmış, İtalyan şair Marinetti

Detaylı

D. Kodu Ders Adı Ders Saati Kredi Z/S TDE 501 AğızAraştırmaları 3 3 S TDE 503 Arapça I 3 3 S TDE 505 Âşık Edebiyatı 3 3 S TDE 507

D. Kodu Ders Adı Ders Saati Kredi Z/S TDE 501 AğızAraştırmaları 3 3 S TDE 503 Arapça I 3 3 S TDE 505 Âşık Edebiyatı 3 3 S TDE 507 YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ABD LİSANSÜSTÜ PROGRAMLARI YÜKSEK LİSANS PROGRAMLARI Türk Dili ve Edebiyatı Tezli Yüksek Lisans Programı Programın öngörülen

Detaylı

TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010)

TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010) TÜRK İSLAM EDEBİYATI (İLH1010) KISA ÖZET http://kolayaof.com/ DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN

Detaylı

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk

I- TARİHSEL SÜREÇ. Eski Türk Şiirine Kısa Bir Bakış/Mehmet Ölmez. pan Şiirini Tanıyor muyuz?/iskender Pala. Tekke Şiiri/Hasan Kavruk TÜRK ŞİİRİ (Ciltli) Ürün Kodu : D055-D054-D053-1 Kategori : HECE Dergisi Basım Yılı : Kasım -0001 Baskı : 2. Baskı Sayfa Sayısı : 688 Liste Fiyatı : 50,00 TL İndirim Oranı % : 15.00 İndirimli Fiyatı :

Detaylı

İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI

İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI YAZAR ESER TÜR Hacı Bektaş Veli Makalat Hacı Bektaş Veli Kitabü l Fevalit Hacı Bektaş Veli Fatiha Tasviri Yunus Emre Risaletü n Nushiye Mesnevi Yunus Emre Divan Eşrefoğlu Rumi

Detaylı

... SINIF TEMA ESASINA DAYALI YILLIK PLAN TASLAĞI

... SINIF TEMA ESASINA DAYALI YILLIK PLAN TASLAĞI ... İLKÖĞRETİM OKULU TÜRKÇE İ... SINIF TEMA ESASINA DALI YILLIK PLAN TASLAĞI 1. TEMA: DOĞA VE EVREN TEMEL DİL BECERİLERİ VE 1. Okuma kurallarını uygulama: 1.5 2. Okuduğu metni anlama ve çözümleme: 2.1,

Detaylı

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI 11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI A. RAPOR: Herhangi bir konuyu, olayı veya incelenmekle görevlendirilen kişi veya kişilerin, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ilgili yere bildirmek üzere yazdıkları

Detaylı

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831) Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831) Osmanlı Devleti sınırları dâhilinde 1831 de yayınlanmaya başlanan ilk Osmanlı Türk gazetesidir. Haftalık olarak yayınlanan ve Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Ermenice,

Detaylı

Kitap dolu bir hafta ONUR KONUĞUMUZ ENVER AYSEVER ULUSALDAN EVRENSELE İZMİR ÖZEL SAİNT JOSEPH FRANSIZ LİSESİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE

Kitap dolu bir hafta ONUR KONUĞUMUZ ENVER AYSEVER ULUSALDAN EVRENSELE İZMİR ÖZEL SAİNT JOSEPH FRANSIZ LİSESİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE GEÇMİŞTEN GELECEĞE ULUSALDAN EVRENSELE İZMİR ÖZEL SAİNT JOSEPH FRANSIZ LİSESİ Kitap dolu bir hafta Bu sene, artık bizler için bir gelenek haline gelmiş olan, tüm arkadaşlarımızın hevesle katılım gösterip

Detaylı

TÜRK DÜNYASI MÜHENDİSLER VE MİMARLAR BİRLİĞİ

TÜRK DÜNYASI MÜHENDİSLER VE MİMARLAR BİRLİĞİ TÜRK DÜNYASI MÜHENDİSLER VE MİMARLAR BİRLİĞİ Kaşgar dan Endülüs e TÜRK - İSLAM ŞEHİRLERİ Uluslararası Şiir ve Nesir Yarışması ŞEHİR VE EDEBİYAT ÖDÜLLÜ www.tdmmb.org.tr YARIŞMAYI AÇAN KURULUŞLAR Türk Dünyası

Detaylı

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar

OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar OSMANLICA öğrenmek isteyenlere kaynaklar Eda Yeşilpınar Hemen her bölümün kuşkusuz zorlayıcı bir dersi vardır. Öğrencilerin genellikle bu derse karşı tepkileri olumlu olmaz. Bu olumsuz tepkilerin nedeni;

Detaylı

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015

TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 ADI : SOYADI:. SINIF : NU.:.. TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 KAHTA FEN LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM I. YAZILI. 1. SORU 2. SORU 3. SORU 4. SORU 5. SORU 6. SORU 7. SORU 8. SORU

Detaylı

Slısan T O K G Ö 2 TÜRK BÜYÜKLERİ BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI

Slısan T O K G Ö 2 TÜRK BÜYÜKLERİ BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI Slısan T O K G Ö 2 BİLGE ERCİLASUN T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI TÜRK BÜYÜKLERİ AHMET İHSAN TOKGÖZ ^ T.C. KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI/1700 Yayımlar Dairesi Başkanlığı CvV Türk Büyükleri Dizisi / 61 AHMET İHSAN

Detaylı

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz:

Edebi metin, dilin estetik amaçla kullanıldığı metindir. Bir Metnin Edebi Oluşunu Şu Şekilde özetleyebiliriz: METİN ÇÖZÜMLEME METİN NEDİR? Bir olayın, bir duygunun bir düşüncenin yazıya dökülmüş haldir. Metin öncelikle yazı demektir. Metin kavramı aynı zamanda organik bir bütünlük demektir Metin kavramı öncelikle

Detaylı

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI

ATTİLA İLHAN ın HAYATI MAVİCİLİK AKIMI ATTİLA İLHAN ın HAYATI VE MAVİCİLİK AKIMI MAVİCİLER (1952 1956) Attila İlhan tarafından çıkarılan bir fikir ve sanat dergisi olarak 1952 yılında yayına başlayan Mavi adlı bir derginin etrafında gelişen

Detaylı

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER

EKİM ÜNİTE II ÖĞRETİCİ METİNLER SEYYİT MAHMUT HAYRANİ ANADOLU LİSESİ 015 016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİL VE ANLATIM İ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI EYLÜL ÜNİTE I METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI ÜNİTE 1 İLETİŞİM, DİL VE KÜLTÜR HAFTA

Detaylı

Yüksek. Eğitim Bilimleri. Eğitim Bilimleri

Yüksek. Eğitim Bilimleri. Eğitim Bilimleri ÖZGEÇMİŞ T.C.No. 1014884 1. Adı Soyadı: Salih Bolat 2. Doğum Tarihi:.7.1956. Ünvanı: Yrd.Doç..Dr 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Lisans Sosyal Politika Yüksek Lisans Eğitim Bilimleri Doktora Eğitim Bilimleri

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. : Giresun Üni. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Bl. : : /

ÖZGEÇMİŞ. : Giresun Üni. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Bl. : : / 1. Adı Soyadı : Fikret USLUCAN ÖZGEÇMİŞ Adres Telefon E-posta : Giresun Üni. Fen-Ed. Fak. Türk Dili ve Ed. Bl. : : fikret.uslucan@giresun.edu.tr / f_uslucan@hotmail.com. Doğum Tarihi : 04.04.1965. Unvanı

Detaylı

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98 HALDUN TANER -rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98 I Kapak Düzeni: Dr. Ahmet SINAV ISBN 975-17-0262-3 Kültür ve Turizm Bakanlığı,

Detaylı

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI

T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖZEL ÇORUM ADA ÖZEL ÖĞRETİM KURSU TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI III BİLİM GRUBU ÇERÇEVE PROGRAMI 1 1. KURUMUN ADI: Özel Çorum Ada Özel Öğretim Kursu 2. KURUMUN ADRESİ: : Yavruturna

Detaylı

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi www.turkceciler.com Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi OKUMA GELİŞİM DOSYASI 204 OKUMA ALIŞKANLIĞININ KAZANDIRILMASI Okuma; kelimeleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama

Detaylı

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER. Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER Ufuk KÜSDÜL Arhavi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni ÖĞRETİCİ METİNLERİN ÖZELLİKLERİ VE YAZILIŞ AMAÇLARI Öğretici metinler, bir konuyu

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı