İNKILÂP TARİHİMİZ VE JÖN TÜRKLER AHMET BEDEVİ KURAN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İNKILÂP TARİHİMİZ VE JÖN TÜRKLER AHMET BEDEVİ KURAN"

Transkript

1

2 İNKILÂP TARİHİMİZ VE JÖN TÜRKLER AHMET BEDEVİ KURAN 1945 Tan Matbaası

3 ÖNSÖZ Bu eserde Tanzimatı Hayriye'den sonra ıslahat talebiyle gerçekleşen belli başlı ihtilal girişimleriyle İkinci Meşrutiyet'in ilanından Cumhuriyet'in kabulüne kadar şahidi olduğumuz fırka kavgaları, tarihi bir tasnifle anlatılmıştır; inkılap tarihimizi ve geçmişin karanlık dönemlerini kısmen aydınlatan bazı belgeler de eklenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nda çağdaş ihtiyaçlara göre değişiklik yapmak isteyen ihtilalcilere, alışılmış haliyle "Jön Türk" denildiği için, ben de müspet fikirli inkılapçı cemiyet üyeleri hakkında, genellikle bu tabiri kullandım; inkılap ülkücüleri arasında fark gütmedim. Amaç, ıslahat amacı ve hedefi gözeten hiçbir hareketi küçümsememektir. Ortaya çıkması olası eksikliklerden dolayı okuyucularımın af ve hoşgörülerini dilerim. TANZİMATI HAYRİYE Ahmet Bedevi Kuran Osmanlı İmparatorluğu tarihini, kuruluşundan Hicri 857 (Miladi 1453) tarihine kadar istila; 857'den Hicri 986 (Miladi 1578) tarihine kadar duraklama; ondan sonra da çöküş olmak üzere üç devreye ayırmak mümkündür. Bu devreler zarfında ıslahat talebi amacıyla birtakım isyanlar çıkarılmışsa da bunların bazıları hedefsiz ayaklanmalardan ibaret kalmıştır. Sultan Üçüncü Selim'in memleketin çıkarı adına giriştiği yenilikçi ve kahramanca hareketiyse, bazı akılsız ve bilinçsiz kimselerin canice hareketleriyle sonuçsuz bırakıldığından, bizde ciddi ıslahat emelleri, esas olarak Tanzimatı Hayriye ile resmiyet kazanmış ve bu arzu Gülhane Hattı Hümayunu ile uygulama sahasına geçmiştir denebilir. Bilindiği gibi, 1839 tarihinde 17 yaşında padişah olan Sultan Abdülmecid'in tahta çıkışı sırasında memleketin durumu çok buhranlıydı. Bir taraftan Osmanlı ordusu Nizip'te Mısır ordusuna yenilirken, diğer taraftan Ahmed Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması da Kavalalı Mehmet Ali Paşa'ya sığınmıştı. Aynı zamanda Rus Çarı Birinci Nikola'nın içişlerimize müdahalesi, durumu büsbütün zorlaştırmıştı. Bu durumun, Osmanlı yönetiminde ümitsizlik doğurduğu sıralarda hem Hariciye Nazırı, hem Londra Sefiri olan Reşid Paşa izinli olarak İstanbul'a gelmiş (ulaşması 1255 senesi rebiülâhırının -17'sindedir) ve İngiltere hükümetinin Türkiye hakkındaki görüşünü Sultan Abdülmecid'e sunmuştur. İngiltere hükümeti, Türkiye'de ıslahat yapılmasını istiyor ve böyle bir girişimde bulunulduğu takdirde dış meselelerde yardım vaadinde bulunuyordu. Hatta Reşid Paşa bu seyahat sırasında Paris'te Fransa Kralı Louis Filip ile de yararlı görüşmeler yapmıştı. Reşid Paşa, memlekette ıslahat yapma fikrini Sultan Abdülmecid'e kabul ettirmiş olduğundan kendi tarafından hazırlanan ve din farkı gözetilmeksizin bütün Osmanlılar arasında hukuk eşitliğini kabul eden ünlü Hattı Hümayunu 22 Şaban

4 1255 (1839) tarihinde Gülhane'de düzenlenen törenle bizzat okumuş; ıslahatın ana hatları bu şekilde ilan edilmiştir. Bu olaya, "Tanzimatı Hayriye" adı verilir. Gülhane Hattı Hümayunu'nun ilanının ardından İngiltere'nin yardımıyla Mısır meselesi 1257 senesinde memnuniyet verici bir şekilde halledilmiş ve Rusların gereksiz müdahaleleri de önlenmiştir senesinde sadrazam olan Reşid Paşa, memlekette ciddi ıslahat yapmaya girişmiş ve valilerin keyfi hareketlerine set çekerek memleketin idaresini kontrol altına almıştır. Reşid Paşa, diğer taraftan 1268 ve 1269 senelerinde (1852) kutsal makamlar vesilesiyle Rus Çarlığı'nın sebep olduğu Kırım Harbi'nde İngiltere, Fransa ve Sardunya devletlerinin ittifakını ve Çar Birinci Nikola'nın vefatından sonra, İkinci Aleksander zamanında ve Hicri 1272 (1856) tarihinde, Paris Konferansı'yla barışın lehimize akdini sağlamıştı. Reşid Paşa'nın memlekete yaptığı hizmetler bu kadarla kalmamış; ölümünden sonra kendi izini takip edecek Ali ve Fuad Paşa'lar gibi yetenekli idare adamları da yetiştirmiştir. Reşid Paşa'nın ölümünden sonra (cemaziyelevvel 'de) iktidar mevkiine gelen Ali ve Fuad Paşa'lar, Sultan Abdülmecid üzerinde onun kadar etkili olamadıklarından, sarayın gereksiz harcamalarını önleyememişler ve Kırım Harbi'nde ancak 5-6 milyon lira olan dış borç, yavaş yavaş, altı yedi sene içinde, israf ve sefahat nedeniyle, önemli bir yekûna yükselmişti. Devam eden bu sefahat, halkı ümitsizliğe düşürmüş; Sultan Abdülmecid'in hareketlerine göz yumuyorlar düşüncesiyle Ali ve Fuad Paşa'lara karşı beslenen güven de kırılmaya başlamıştı. İşte beliren bu duygudan dolayı bazı yerlerde Sultan Abdülmecid'in israflarına kuvvetle son vermek fikri uyanmıştı. Bu amaç etrafında oluşan ve "Kuleli Vakası" ismi verilen ihtilal oluşumu, bir bakımdan, "Jön Türk" hareketinin başlangıcı sayılabilir. Kuleli Vakası Vakanın açıklanmasına girmeden önce, olayı tahlil etmeyi uygun buluyorum. Vanbery ve Engelhardt gibi bazı yabancı yazarlar, "Kuleli Vakası"nı Meşrutiyet'e doğru ilk hareket saydıkları halde, devrin devlet tarihçisi Lûtfi Efendi'nin ve sonraları Ahmed Mithat, Ahmed Rasim, Abdürrahman Şeref Bey'ler gibi tarihçi yazarlarımızın bu konuda kesin bir görüş ortaya koymadıklarını Uluğ İğdemir'in bu olaya dair yazdığı kitaptan öğreniyoruz. Gerçekten bu cemiyetin takip ettiği amaç, hâlâ açık şekilde tespit edilememiş ve bu konuyu inceleyenler, cemiyetin amacını kanıtlara dayanarak henüz aydınlatamamışlardır. Bununla beraber, olay hakkında yayımlanan resmi beyannamelerde ileri sürülen fikirlerden alınan izlenim ve sanıkların ifadelerinden çıkan anlam, bu oluşumun Sultan Abdülmecid'in gereksiz harcamalarını önlemek amacıyla kurulduğu ve bu uğurda, gerekirse memlekette ihtilal yapmak amacı güttüğü merkezindedir. O tarihlerde yüksekokullardan ve uluslararası siyasi teşkilatlar hakkında doğru

5 bilgilerden yoksun olan Türkiye'de, özellikle meşrutiyet amacı etrafında ihtilal cemiyeti kurulmasını ben de imkânsız görmekteyim. Hatta cemiyet üyeleri arasında meşrutiyet fikri güdenler bulunsa bile, bütün cemiyet üyelerine bu emeli açık şekilde aşılamanın, ihtilal açısından, yarar yerine zarar doğuracağını da kabul edenlerdenim. Bundan dolayı bu girişimde izlenen amacın meşrutiyet olduğunu iddia etmek gerçekten güçtür. Ancak, kesin olan bir nokta varsa, o da memleketin idaresini beğenmeyen bazı onurlu kişilerin inkılap yapılmasını ve Sultan Abdülmecid'in yerine veliaht Abdülâziz Efendi'nin tahta çıkarılmasını zorunlu gördükleridir: Yani keyfi hareketleri kaldırmak ve millet adına bazı haklar koparmak. Buna ister meşruti idare talebi densin, ister adil mutlakiyet temini adı verilsin, onlar için bunun önemi yoktu. Büyük düşünür Namık Kemal Bey'in Magosa'da tanıştığı cemiyet reisi Şeyh Ahmed hakkında "Ebülâhrar" tabiri kullanması ve cemiyet üyelerinden Arif Bey'in (Didon Arif) şurada burada, Fransızca tabiriyle "revolüsyon"dan bahsetmesi ve özellikle Şinasi'nin bu olayda ilgili bulunması gösteriyor ki, cemiyet reisleri müteassıp ve görgüsüz insanlar değildi ve bu kişilerin hareketlerinde yalnız din kavramı etkili olmamıştır. Cemiyete üyeliğin çok sıkı merasime tabi tutulmasından da; anlaşılacağı üzere, reislerin amacında memleketin ileri gelenlerinin hoşuna gitmeyecek değişiklikler, hürriyet ve ıslahat tasavvurları vardı. Resmi kayıtlara göre cemiyete atfedilen işlerde Meşrutiyet taraftarlığına dair açıklık yoksa da aksini iddia için de hiçbir delil ileri sürülmemektedir. İşte bu açıdandır ki, bence, "Kuleli Vakası" yalnız memlekette genel ıslahat yapılmasını isteyen bilinçli bir ihtilal girişimi olmakla kalmıyor; "Jön Türk" hareketlerine de bir başlangıç ve Tanzimat'tan sonra yükselen bir inkılap abidesi gibi duruyor. Hiç şüphe yoktur ki, Şeyh Ahmed "ıslahat" veya "hürriyet" kelimelerindeki anlamı takdirden aciz bir kimse değildi ve muhakkaktır ki Hüseyin Daim ve Cafer Dem Paşalar Âli Paşa hükümetini desteklemek ve Sultan Abdülmecid'in sefahatini alkışlamak için bu gizli cemiyete girmemişlerdir. Dolayısıyla bu olaya layık olduğu önemi vermek ve bu girişimi hürriyete doğru atılmış ilk adım olarak kabul etmek gerekir kanaatindeyim. "Kuleli Vakası" hakkındaki düşüncelerimi bu şekilde belirttikten sonra olayın akışını kısaca aktaralım: "Kuleli Vakası" Sultan Abdülmecid saltanatının son yıllarında, Hicri 1276 (Miladi 13 Eylül 1859) tarihinde hükümetçe ifşa ve keyfiyet "...İhlali asayiş niyeti fasidesile bazı sebekmegzan bir cemiyet teşkilini murad eyledikleri haber alınarak buna mütecasir olan 40 kadar eşhas derhal ahzü girift ve Kuleli kışlasında hapsolunmuş" şeklinde Ceridei Havadis'in 24 Safer 1276 tarihli ve 953 numaralı sayısında ilan edilmiştir. Tevkif edilen cemiyet mensuplarının sorgusu Sadrazam Mehmed Emin Âli Paşa, Meclisi Âlii Tanzimat Reisi Mehmed Paşa, Meclisi Valâ Reisi Kâmil Paşa, Dar-i Şûrayı Askeri Reisi Mustafa Zarif Paşa'dan oluşan özel bir komisyon tarafından yapılmıştır. Kitabet hizmetini de Mithat Efendi (Mithat Paşa) görmüştür. Mahkeme sonucu 21 Rebiülâhır 1276 tarihinde Ceridei Havadis ve 2 Cemaziyelevvel 1276 tarihinde de Takvimi Vakayi'de bir beyanname ile yayımlanmıştır. Beyannamede: "...Mevkuflar ayrı ayrı tadat, cemiyet reisinin Süleymaniye sancağı ahalisinden

6 Şeyh Ahmed namında biri olduğu ve belli başlı azaların da Çerkeş Hüseyin Daim Paşa, Cafer Dem Paşa, İmalat meclisi azasından Binbaşı Rasim Bey, Tophanei âmire ketebesinden Arif Bey ile... sunufu muhtelifeden diğer kesandan ibaret bulunduğu işaret ve: "...Birinci derecede müttehem ve cani olan kesandan Cafer Dem kendisini denize ilka ile cezasını bulmuş olmasıyla diğerleri olan Şeyh Ahmed, Hüseyin Daim, Arif ve Rasim Beylerin ülûlemirle idam olunmaları" şeklindeki karar açıklanmakta ve diğerleri için de çeşitli mahkûmiyetler sayılmaktadır. İdam kararlarının daha sonra Sultan Abdülmecid'in rızasıyla müebbet mahpusluğa çevirildiği de ayrıca kaydediliyor. Cemiyet reisi Şeyh Ahmed öncelikle Akkâ Kalesi'ne ve bir müddet sonra da Magosa'ya gönderilmiştir. Yukarıdaki açıklamadan anlaşılacağı gibi, "Kuleli Vakası" memleketimizde kurulan, belirli hedeflere sahip ihtilal cemiyetlerinden biri ve "Yeni Osmanlılar - Jön Türk" cemiyetinin avangardı, öncüsüdür. O devrin en değerli düşünürlerinden olan Sinasi'nin bu oluşumla ilgili bulunması meselenin önemini arınmakladır. "Bu cemiyet hedefine varmadan meydana çıkarılmış ve ilgililer tutuklanmış ve sürülmüş olduğundan, hükümet idaresinde ıslahat yaptırmak konusunda başarılı olamadan sönmüş gitmiştir. Bu olaydan yaklaşık iki sene sonra da Sultan Abdülmecid ölmüş (17 Zilhicce 1277 Salı günü Miladi 1861) ve yerine Veliaht Abdülaziz Efendi 32 yaşında padişah olmuştur. Yeni Osmanlılar Cemiyeti Abdülaziz'in tahta çıkışını halk çok iyi karşılamıştı. Hükümdarlığından büyük ümitler bekleniyordu, İlk tahta çıkışında memleket halkıyla yakından ilgili olan, ordu ve donanmanın güçlendirilmesine gayret ve himmet sarf eder gibi görünen Sultan Abdülâziz, yavaş yavaş kendi hava ve hevesine dalınca aydınlarda infial uyanmış; kendisinden beklenen ümitlerin boşa çıkacağı anlaşılmıştı. Hâlbuki memleketin kültür seviyesi oldukça artmış; halkın görüş ve düşünüş tarzında daha sağlam bir yön ortaya çıkmış bulunduğundan Sultan Abdülâziz'in memleket idaresinde gösterdiği kayıtsızlık ve özellikle dış borcun çok artmış ve dikkat çekici bir hal almış bulunması göze çarpmaya başlamıştı. Basında mevcut serbesti sayesinde Girit İsyanı, Sırbistan durumu her gün gazete sütunlarını dolduruyor; Namık Kemal'in vatanperverane yazıları halkın, zihnini kurcalıyor; hükümete karşı güvensizlik yaratıyordu; Suavi'nin Muhbir gazetesindeki yazıları da memnuniyetsizliği artırıyordu. Âli ve Fuad Paşa'lar birçok defa Sadaret'i işgal ettikleri halde, memleketin barış ve sükûna kavuşması imkânı bulunamamıştı. Özellikle Fuad Paşa Sadareti'nde (Miladi 1873) Mısır Valisi İsmail Paşa'ya hıdivlik payesi verilmesi ve bu imtiyazın büyük rüşvetler karşılığında elde edildiğinin halk arasında yayılması, Sultan Abdülâziz hakkında beslenen sevgi ve muhabbeti büsbütün kırmış; halkla hükümet arasında derin bir uçurum açmıştı. Sultan Abdülâziz'i gelişigüzel harekâta teşvik ve bahriye tasarrufatından ayırdığı paraları bazı vesilelerle kendisine takdim eden Bahriye Nazırı Mahmud Nedim Paşa'nın entrikaları ise kamuoyunu galeyana getirmişti. Memleketin durumu artık günlük konular arasına girmiş; Namık Kemal'in müdavimi olduğu Veliaht Murad Efendi'nin Kurbağlıdere'deki köşkünde bile hükümeti eleştirmek alışkanlık haline gelmişti.

7 İşte aydınlar arasında uyanan bu ruhsal durumdan Yeni Osmanlılar Cemiyeti doğmuştur. Bu cemiyet çeşitli yerlerde yapılan görüşme ve anlaşmalardan sonra, Sağır Ahmed Bey'in yalısında son şeklini almış ve gizli faaliyete başlamıştı. Cemiyet üyelerinin Veliefendi Çayırı'nda yaptıkları bir toplantı, Suphi Paşazade Ayetullah Bey tarafından hükümete ihbar edilmişti. Âli Paşa ihtiyatlı bulunmuş, cemiyetin varlığına önem vermiyor görünmek istemiş; yüzeysel sorgularla bu meselenin kapanmasına çalışmıştır. Bu toplantıda Ahmed Mithat Efendi de hazır bulunmuştu. Fakat o, sonraları Yeni Osmanlılar Cemiyeti'yle olan ilişkisini kesmiştir. Aynı zamanda, Sultan Abdülhamid'in direktifi dâhilinde, "Jön Türk" hareketinin amansız bir karşıtı ve sarayın savunucusu olmuştur. Bir zamanlar bu inkılapçı gençlerin toplantılarına Recaizade Ekrem, hatta daha sonra Dâhiliye Nazırı olan Memduh Beyler de katılırlardı. Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin takip ettiği amaç, memlekette Meşrutiyeti kurmak ve genel ıslahat yapılmasını sağlamak şeklinde özetlenebilir. Cemiyetin aktif rol oynaması, Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa'nın Paris'ten Sultan Abdülâziz'e gönderdiği Fransızca bir yazıyla başlamıştır. Bu yazıda Meşrutiyet'in ilanı saygılı, fakat anlamlı bir dille Sultan Abdülâziz'den rica ediliyordu. Yazı, Namık Kemal, Ebüzziya Tevfik ve Sadullah Beyler tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Tasviri Efkâr gazetesi mensupları tarafından halka dağıtılmıştır. Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin bu faaliyet tarzı, artık Sadrazam Âli Paşa'yı sıkmaya başladığından, cemiyetin en sözü geçen üyelerinden olan Ziya (Paşa) ve Kemal Bey'lerin İstanbul'dan uzaklaştırılmalarına gerek görülmüş, fakat sürülmelerine cesaret edilemediği için Ziya Bey (Paşa) Kıbrıs mutasarrıflığına; Kemal Bey de Erzurum vali muavinliğine atanmıştı. Muhbir gazetesinin Mısır hidiviyeti meselesini kurcalaması da Âli Paşa'yı rahatsız ettiğinden Girit mültecilerine yardım amacıyla kurulan iane cemiyeti vesilesiyle gazete yazarlarından Suavi Efendide Kastamonu'ya sürülmüştür. İstanbul'da bu işler meydana gelirken, Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa bu güzideleri bir araya toplamak ve memleketin muhtaç olduğu ıslahatı sağlamak ve Sultan Abdülâziz hükümetiyle mücadele etmek üzere Yeni Osmanlılar Cemiyeti mensuplarını Paris'e davet etti. Sadrazam Âli Paşa tarafından memuriyete tayinlerindeki garazı pek iyi takdir eden Ziya (Paşa) ve Kemal Bey'ler Prens Mustafa Fazıl Paşa'nın davetine uyarak 17 Mayıs 1867 senesi Cuma günü Fransız bandıralı Firesni Vapuru'yla İstanbul'dan ayrılarak Paris'e gitmişlerdir. Cemiyet üyelerinden Kayazade Reşad, Menapirzâde Nuri, Çapanoğullarından Agâh, Sağır Ahmed, Beyzade Mehmed Bey'ler de o tarihte Paris'e hareket etmişlerdi. Kastamonu sürgününden kaçırılan Suavi Efendi de aynı senenin 18 Mayıs'ında Avrupa seyahati için vapura binmiştir. Paris'te birleşen bu ihtilalciler Prens Mustafa Fazıl Paşa ile yaptıkları toplantıda Suavi Efendi'nin Muhbir adında bir gazete çıkarmasına karar verdiler. (Muhbir'in Avrupa'da tekrar yayımına vaktiyle Suavi Efendi'nin bu gazetede sık sık bahsettiği Mısır hıdiviyeti meselesi etken olmuştur, kanısındayım.) İhtilalcilere aylık ödenek bağlayan Mustafa Fazıl Paşa ileride çıkarılacak Hürriyet gazetesi için de Ziya Bey (Paşa) emrine frank vermiştir. Bu şekilde ihtilalcilerin bütün masraf ve ihtiyaçları emniyet altına alınmış oluyor ve ayrıca Namık Kemal Bey Veliaht Murad Efendi'den de yardım görüyordu. Muhbir gazetesinin ilk nüshası 1867 tarihinde Londra'da çıkmıştır. Fakat içeriği diğer Jön Türklerin hoşuna gitmiyordu. Çok hırslı olan ve

8 benlik iddiası güden Suavi Efendi, kendi anlayışına göre yazı yazıyor; memlekette yapılacak ıslahatın dini esaslara dayanmasını istiyordu. Bu durumdan dolayı Haziran 1868 tarihinde Hürriyet gazetesinin Kayazade Reşat Bey tarafından, haftalık olarak, Londra'da ve "Yeni Osmanlılar Cemiyeti" adına yayımlanmasına karar verilmiştir. Bir süre sonra da gazetenin idaresini Ziya (Paşa) ve Kemal Bey'ler üstlenmişlerdir. Avrupa'da toplanan bu ihtilalcilere "Jön Türk" ismi veriliyordu. Maarif Müsteşarı Sayın İhsan Sungu "Jön Türk" tabiri hakkında Tanzimat ve Yeni Osmanlılar adlı eserinde aynen şöyle yazmaktadır: "...'Jeunes-Turcs' unvanının 1830 tarihine doğru Fransa'da Jeune-France, İtalya'da Jeune- İtalie, Almanya'da Jeune-Allemagne, İngiltere'de Jeune- Angleterre adı altında politika ve edebiyatta ifrat taraftarı bazı gençlerin teşkil ettikleri gizli cemiyetlerin unvanı taklit edilerek alındığı anlaşılıyor." Hürriyet gazetesi en çok Âli ve Fuad Paşa'lara çatıyor; özellikle "Societe Generalden alınan 125 milyon franklık borçla bu paranın faizini ödemek için aynı kuruluştan ikinci defa alınan 150 milyon frangı eleştiriyor; sözleşme şartlarındaki uygunsuzluğu ileri sürüyordu. Bu gibi maddi gerçekleri ortaya attığı için, Jön Türk yayını memlekette büyük yankılar uyandırmıştı. Bu böyle olmakla beraber, idarede ne bir değişiklik ne de ıslahat girişimi kimsenin aklından geçmiyordu. Aksine, Sultan Abdülâziz seyahat hazırlıklarıyla meşguldü. Sultan Abdülâziz, 1274 (Miladi 1868) tarihinde sergiyi ziyaret için Marsilya yoluyla Paris'e gitmişti. Marsilya'da Prens Mustafa Fazıl Paşa padişahtan af talebinde bulunmuştur. Bu ilticadan sonra daima eleştirdiği Âli ve Fuad Paşalarla da barışan Prens nezaret sandalyesine konmak için hemen İstanbul'a dönmüştür. Paris'teki "Jön Türk"ler Prens Mustafa Fazıl Paşa'nın İstanbul'a dönüşünü bir başarı sayıyorlar; yakında kendisinin "Meşrutiyet Sadrazamı" olacağı ümidini besliyorlardı. Hâlbuki Prens, Adliye veya Maliye Nazırlığı'nı kabul ederek hırsını tatmin edivermişti. Görülüyor ki, zenginliğiyle mağrur olan Mısırlı Prens, Türk ihtilalcilerini elinde bayrak olarak kullanmıştır. Bununla beraber "Jön Türk"ler Mısırlı aristokrat ihtilalcinin bu dönekliğine kızmamışlar; kırgınlık belirtisi sergilememişlerdir. Prens Mustafa Fazıl Paşa'nın dönüşünden bir süre sonra -Ali Paşa Sadareti zamanında- altı ay kadar Viyana'da kalan Namık Kemal Bey Zaptiye Nazırı Hüsnü Paşa'nın izniyle 1871 tarihinde İstanbul'a gelmiştir. Agâh Bey'in dönüşü de bu tarihe rastlar. İhtilalcilerden Reşat ve Nuri Bey'ler 1872'de ve Mehmed Bey 1874 tarihinde döndüğü halde, Suavi Efendi Paris'te Ulûm gazetesini ve Kamasülulûm ve Maarifi çıkarmaya devam etmiş; ancak 1876 tarihinde Sultan Abdülhamid'in tahta çıkmasından sonra İstanbul'a dönmüştür. Necmeddin Deliorman Balkan isimli eserinde, Sultan Abdülâziz'in, Ziya Bey'in (Paşa) acı bir sefaletle pençeleştiğini haber alınca kendisine bir mektup yazdığını anmaktadır. Mektubu aynen buraya alıyorum: "Duydum ki, büyük bir sefalet içinde kalmışsın. Rızayı şahanem dışında yaşamaklığına rağmen, Sultan Aziz'in fazıl bendegânından olan bir kimsenin yarü ağyare karşı sürünüp mahvolmasına vicdanımın tahammül edemediğini bilâtini

9 yine sen düşün. Sultan Aziz" Bu mektupla birlikte Ziya Bey'e (Paşa) para da göndermişti. Bunun üzerine Ziya Bey de (Paşa) 1872 tarihlerinde döndü. Özetle, Paris'teki "Jön Türk'ler Prens Mustafa Fazıl Paşa'nın dönüşünden sonra görüş ve düşünüşlerdeki aykırılık ve mizaç ayrılıkları cüzünden dağılmak zorunda kalmışlardır. "Jön Türk'lerin Avrupa'daki yayını içeride büyük velveleye ve fikir cereyanlarına neden olmakla beraber, fiili bir şekilde memlekette ıslahat yapılmasını sağlayamamış; ihtilalciler Avrupa'ya giderken besledikleri ümitlerin boşa gittiğini acı tecrübelerle görmüşlerdir. Şu kadar var ki, Paris seyahati Ziya (Paşa) ve Kemal Bey'lerin halk arasında daha ziyade sevgi ve muhabbetle anılmalarına ve özellikle Kemal Bey'in ihtilal bayraktarı kabul edilmesine neden olmuştur. Kemal'in karakteri o kadar sağlam, vatanseverliği o kadar samimiydi ki, ikbal düşkünü Prens Mustafa Fazıl Paşa çevresinde biraz sakinleşen heyecanı, İstanbul'a dönüşünden sonra eski benliğiyle tekrar şahlanmıştır. Bu halini, her türlü vaat ve baskıya rağmen ölümüne kadar korumuş, inkılap davasını ve hürriyet savunuculuğunu bir an terk etmemiştir. Nitekim Namık Kemal'in yayını sayesinde "Jön Türk'lerin dönüşünden sonra Meşrutiyet lehine olan faaliyet yavaş yavaş büyümüş; sahneye yeni yeni elemanlar ve resmi makam işgal eden kuvvetli şahsiyetler de girmiştir. Âli Paşa'nın ölümüyle Mahmud Nedim Paşa sadrazam olmuştu. Memlekete büyük kötülüğü dokunan bu sevimsiz sadrazam, ilk iş olarak rakip saydığı Hüseyin Avni ve Şirvanizade Rüşdü Paşa'ları idareden uzaklaştırmış ve Anadolu'da ikamete mecbur etmişti. Bağdat valiliğinden azlettiği Mithat Paşa'yı, İstanbul'da oturmasına engel olmak fikriyle, Edirne Valiliği'ne atamış, İbret gazetesini çıkarmaya başlayan Namık Kemal'i de Gelibolu mutasarrıflığına göndermiştir. Mahmud Nedim Paşa'nın bu hareketleri birçok şikâyeti davet ettiğinden Sultan Abdülâziz kamuoyunu yatıştırmak için Bağdat'tan dönen Mithat Paşa'yı sadarete getirmiştir (25 Cemaziyelevvel 1289). Mahmud Nedim Paşa'yı himaye eden Valide Sultan Pertevniyal'in müdahaleleri buna engel olamamıştı. İki buçuk ay sonra Mithat Paşa da azledilmiş; yerine Mehmed Rüşdü Paşa sadrazam olmuştur. Rüşdü Paşa'nın sadareti uzun sürmemiş; ikinci defa Mahmud Nedim Paşa sadarete gelmiştir. Basına sansür koyan Mahmud Nedim Paşa'nın bu sadareti çok kötü etki yarattığından ve umumi heyecana sebep olduğundan tekrar azledilmiş; Hüseyin Avni Paşa sadrazam ve serasker tayin olunmuştur. Sultan Abdülaziz'in Tahttan İndirilmesi Bu azil ve atamalardan halk usanmıştı. Orta tabakanın temsilcisi sayılan Fatih, Bayezid ve Süleymaniye medreseleri öğrencileri Fatih Zaptiye Kumandanı Abdülkerim Bey'in tahrik ve teşvikiyle 1293 (1876) senesi rebiülevvelinin on altıncı Çarşamba günü isyan etmişler ve saraya başvuruyla istikrarlı bir hükümet oluşturulmasını Sultan Abdülaziz'den istemişlerdir. Öğrencilerin amacı Mithat Paşa'yı Sadrazam yapmaktı; bu sağlanamamıştı.

10 Mehmed Rüşdü Paşa dördüncü defa Sadaret'e getirildi. Hüseyin Hayrullah Efendi şeyhülislam ve Hüseyin Avni Paşa da seraskerliğe tayin olunmuştu. Mithat Paşa, Meclisi Vükelâ'da görevlendirilmiş ve sonra Şûrayı Devlet Reisi olmuştur. Bu olay Avrupa gazetelerini olağanüstü ilgilendirmiş, İngiliz ve Fransız basını Mithat Paşa'yı methederken, Rus basını Mahmud Nedim Paşa'ya taraftar ve Mithat Paşa'ya aleyhtar bir cephe almıştı. Gerçekten yeni kabinede Mithat Paşa gibi aşırılar, meşrutiyet taraftarları vardı. "Jön Türk'lerin reisi sayılan Mithat Paşa Tuna valiliğindeki yüksek başarılarından dolayı halk tarafından çok seviliyordu. Sultan Abdülaziz'in izlediği siyaset Rusya taraftarlığı kabul edildiğinden, Vükelâ Heyeti böyle keyfi ve despotik hareketlerinden kırgındı. Bu nedenden dolayı Harbiye Nazırı Hüseyin Avni Paşa, Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesine çare arıyordu. Bir görüşme sırasında Mekâtibi Askeriye Nazırı Süleyman ve Dari Şûra Reisi Redif Paşalar bu fikre katılmışlardır. Hissi İnkılâpla açıkça işaret edildiği gibi bilahare Süleyman Paşa'nın uyarmasıyla Hüseyin Avni Paşa meseleyi Mithat Paşa'ya ve Bahriye Nazırı Kayserili Ahmed Paşa'ya da açmış ve her ikisinden onay aldıktan sonra Sadrazam Rüşdü Paşa ile Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi de bu ittifaka ithal edilmiş ve tahttan indirme eyleminin niteliği kararlaştırılmıştır. Tahttan indirme eyleminin günü ve bunun nasıl uygulanacağı da tespit edilmişti. Halk, cuma günü Nuruosmaniye Camii avlusunda toplanacak, cemaat arasından seçilecek bir heyet saraya gönderilecek ve meşrutiyetin ilanı padişahtan istenecekti; Sultan Abdülaziz bu talebe uymazsa tahttan indirildiği ilan edilecekti. Olaydan Veliaht Murat Elendi de haberdar edilmişti. Mahmud Nedim Paşa ise Sadaret'ten azlinden sonra Sultan Abdülaziz'e bir yazı sunarak sadakat ve bağlılığını tekrarlamış ve şahsi servetinin payitaht dışında emin bir yere naklini de padişaha tavsiye etmişti. Servet düşkünü olan Sultan Abdülaziz hemen servetini koruma telaşına düşmüştü; en güvenilecek ülke olarak ila Rusya'yı buluyordu. Bu düşünce altında Sultan Abdülaziz Rus Sefiri General İğnatiyef ile sıkı fıkı görüşmelere başlamıştı. Hâlbuki işin içyüzünü bilmeyen eylem müttefikleri durumdan şüphelenmişler; Sultan Abdülaziz'in mevkiini korumak ve savunmak için Rusya'dan asker çağırmak istediği fikrine kapılmışlar; tahttan indirme eylemini çabuklaştırmışlardır. İşte bu nedenden dolayı tahttan indirmenin gün ve saatinde ani değişiklikler yapılmış; nihayet Harbiye Mektebi Nazırı Süleyman Paşa'nın hazırladığı askeri kuvvetlerle 1876 tarihinde Şeyhülislam Hasan Hayri Efendi'nin çıkardığı fetvaya dayanarak saray kuşatılarak Sultan Abdülaziz tahttan indirilmiş; Harbiye Nezareti binasında Sultan Murad'a onaylattırılmıştır. Sultan Abdülaziz'in saltanatı on beş sene dört ay yirmi bir gün sürmüştür. Sultan Murad'ın tahta oturmasının ardından "Jön Türk"lerden Namık Kemal Bey Magosa'dan, Menapirzade Nuri Bey de Akkâ sürgününden İstanbul'a dönmüşlerdir. Namık Kemal'in gelişi 1876 Mayıs'ındadır. Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, en küçük bir engelle karşılaşmaksızın, tam bir sakinlik içinde cereyan etmiştir. Fakat bu sırada Sultan Murad'ın durum ve hareketlerinde bazı tür anormallikler baş gösterdiğinden Viyana'dan uzman doktorlar getirilmiş, fakat bunlar tedavisini imkânsız bulmuşlardır. Hâlbuki Rus hükümetinin tahrik ve müdahalesi

11 yüzünden alevlenen Bosna Hersek isyanına karşı başlayan askeri harekât ise hükümetin başında yetkiyle idarei kelam edecek bir hükümdarın bulunmasını zorunlu kılıyordu. Bu yüzden saltanat makamında yeniden değişiklik yapılmasına gerek görülmüştü. Bunun için Mithat Paşa Veliaht Abdülhamid Efendi ile konuşmuş ve Maslak'ta gerçekleşen görüşmede meşruti bir idare uygulanması şartıyla değişiklik yapılması kararlaştırılmış; Şeyhülislam Hasan Hayrullah Etendi tarafından çıkarılan fetvaya dayanarak Beşinci Sultan Murad tahttan indirilmiş ve Abdülhamid tahta oturtulmuştur (Şaban 1293, -Miladi 1876). Sultan Murad'ın saltanatı üç ay üç gün sürmüştür. BİRİNCİ MEŞRUTİYET Sultan Abdülhamid'in tahta çıkışından üç ay sonra 2 Zilkade 1293 (1876) tarihinde Mithat Paşa iktidar mevkiine getirildi. 7 Zilhicce 1293 (Miladi 10 Kânunuevvel 1876 cumartesi günü) tarihinde de Babıâli'de okunan Hattı Hümayun ile Mithat Paşa, Ziya (Paşa) ve Kemal Beylerin katıldıkları bir komisyon tarafından hazırlanan Kanunu Esasi ilan edildi. Sultan Abdülhamid, padişah olduktan sonra, Mithat Paşa'ya karşı veliahtlıkta gösterdiği uysal tavrı bir tarafa bırakmış; hatta onun tarafından hazırlanan Hattı Hümayun'u düzeltmeye gerek görmüştü ki, bu hareketi kendisinin sözünde durmayacağını ve mutlakiyetle hüküm sürmek emel ve hevesinde olduğunu belirten işaretlerden biri olmuştur. Hatta bu düzeltme münasebetiyle Hattı Hümayun on üç gün gecikmeyle okunmuştur. Sultan Abdülhamid bir taraftan kendine sadık ve bağlı hizmetçiler sağlarken, diğer taraftan Ziya Bey (Paşa) ve Kemal Bey gibi aşırı hürriyetperverleri (Sultan Murad taraftarlarını) İstanbul'dan uzaklaştırmaya çare arıyordu. Bu nedenle Ziya Bey vezirlik payesiyle Suriye valisi tayin edilmiştir. Sultan Abdülhamid, Kemal Bey'in de taşraya gönderilmesini tekrar Mithat Paşa'dan istemişti. Emrinin yerine getirilmediğini görünce bu vesileden yararlanarak Mithat Paşa'yı 24 Kânunusani 1294 Pazartesi günü saraya davetle sadaret mührünü geri aldırdıktan sonra Kanunu Esasi'nin 113. maddesine uygun olarak saray feriki Sait Paşa'nın yol göstermesiyle kendisini "İzzeddin Vapuru"na bindirerek sınır dışı ettirmiştir. Sultan Abdülhamid'in bu cüretkârane hareketi ne yazık ki halk tarafından sükûnetle karşılanmış; Harbiye mektebi öğrencilerinin saray aleyhine yaptıkları gösteriler de bir fayda vermemiştir. Yalnız birkaç genç öğrencinin Akkâ Kalesi'ne sürülmeleriyle mesele kapanmıştır. Mithat Paşa'nın sürülmesinden sonra, Ethem Paşa sadrazam tayin edilmiştir. Sultan Abdülhamid, Mithat Paşa hakkında beslenen Meşrutiyet kurucusu hissini halkın zihninden silmek için 2 Rebiülevvel 1294 (Miladi 7 Mart 1879 pazartesi günü) tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nın Divanı Hümayun mahallinde Mebusan Meclisi'ni açtırmış ve nutku hümayunun ardından toplar attırıp, şenlikler yaptırmıştır. Mebusan Meclisi'nde meydana gelen şiddetli bir tartışma üzerine 7 Muharrem 1295 Cuma günü Ethem Paşa azledilmiş; yerine Hamdi Paşa sadarete getirilmiştir. Hamdi Paşa'nın sadareti 27 gün sürmüş ve ondan sonra sadaret unvanı değiştirilmiş ve Ahmed Vefik Paşa

12 "Başvekil" olmuştur. Ahmed Vefik Paşa'nın getirilmesindeki amaç, meclisin tatiline yol açmaktı. Nitekim toplantılara Rus Harbi vesilesiyle son verilmiş; mebuslar vapura bindirilerek memleketlerine gönderilmiş; geçici olarak tatil edilen Meclis ise İkinci Meşrutiyetin ilanına kadar kapalı kalmıştır. Abdülhamid İstibdadı Sultan Abdülhamid, meclisi tatil ettikten sonra memleketin idaresini tamamen eline almış bulunuyordu; iç ve dış her türlü işin düzenlenmesi kesilmiş; Namık Kemal'i ikamete memuren Midilli mutasarrıfı yapmıştır. 15 Rebiülevvel 1295 tarihinde Ahmed Vefik Paşa'yı da azleden Sultan Abdülhamid Sadık Paşa'yı başvekâlete getirmiştir. Harp yenilgisinin kederi altında inleyen halka göz açtırmadan müstebit bir idare kurmaya koyulan Sultan Abdülhamid, kendi kafasından çıkan sürgün kararlarıyla artık aydınları baskı altına alma yolunu tutmuştu; bazı kimseleri ise hırslandırarak kendine bağlamış; bunları istibdadına alet olarak kullanmaya başlamıştı. Sultan Abdülhamid'in memlekette meydana getirdiği idare sistemi halkı ümitsizliğe düşürmüştü. Özellikle harp nedeniyle 16 milyon liralık kâğıt paranın değersiz bir hale gelmesi ve 9 milyon lira değerindeki bakır sikkenin alım gücünü hayliden hayliye kaybetmesi yaşamı güçleştirdiğinden padişahın şahsına karşı halkta genel bir nefret uyanmıştır. Bundan dolayı milletten gasp edilen hürriyet ve meşrutiyetin geri alınması için vatanseverler saray aleyhine mücadeleye koyulmuşlar; "Jön Türk'ler yeniden faaliyete geçmişlerdir. "Çırağan Sarayı Vakası" bu faaliyetin bir örneğidir. Suavi ve Çırağan Sarayı Vakası Sultan Abdülhamid'in istibdadı aleyhine ilk fiili hareket "Çırağan Sarayı Vakası" ile başlamıştır. Meselenin ruhunu Ali Suavi ve arkadaşlarının Sultan Murad'ı yeniden tahta oturtmak amacıyla Çırağan Sarayı'na saldırmaları oluşturmuştur. Abdülhamid'in Ruslara karşı zaaf göstermesi ve idarede uyguladığı keyfi hareketler, olayın meydana çıkmasına neden olmuşsa da, Galatasaray Mektebi müdürlüğünden uzaklaştırılan Suavi'nin yükselmek ihtirası da nedenler arasında sayılabilir. Vaktiyle Filibe'de bulunmuş olan Suavi Efendi, harp nedeniyle İstanbul'a gelen tanıdığı Rumeli göçmenlerinin yardımıyla Sultan Murad'ı yeniden tahta çıkarmak istemişti. Sultan Abdülhamid memlekette Sultan Murad taraftarlarının çokluğundan korkuyordu. Çerkeş Nusrat Paşa ile Nişli Mahmud Bey ve bir de Nafıa Nazırlığı yapan Damad Mahmud Celâleddin Paşa'nın jurnalları ise padişahın bu konudaki korkusunu körüklüyordu. Buna rağmen, Sultan Murad'ın sarayı sıkı kontrole tabi değildi ve dışla haberleşme imkânı engellenemiyordu. Bu fırsattan yararlanmayı kaçırmak istemeyen ve taraftarlarına güvenen Sultan Murad'ın annesi Şevkefza Kadın Efendi, oğlunun yeniden tahta çıkarılması için tanıdıklarına mektup yazabiliyor; Suavi Efendi bile Üsküdarlı Nuri (Kız Nuri) aracılığıyla Sultan Murad'a mektup göndermek ve girişimlerinden kendisini haberdar etmek olanağını buluyordu. Bu gibi durumlardan yararlanan ihtilalciler 18 Cemazielevvel Pazartesi (Miladi 20 Mayıs 1878) günü Çırağan Vakası'nı meydana getirmişlerdir. Saraya saldıran Suavi Efendi ve arkadaşları, Sultan Murad'ın odasına kadar

13 girmekte ve kendisini dışarı çıkarmakta başarılı olmuşlarsa da Beşiktaş muhafızı Hasan Paşa'nın jandarma kuvvetleriyle olay yerine yetişmesi ve sopa darbesiyle Suavi Efendi'yi yere yıkması durumu değiştirmiş; Sultan Murad taraftarlarının dağılmasına sebep olmuştur. Suavi Efendi'nin, 22 arkadaşı ile beraber, kendi ölümüne de neden olan "Çırağan Sarayı Vakası" hakkındaki mazbata, Saray Başkâtibi Said Paşa'nın" başkanlığında toplanan bir komisyon tarafından hazırlanmıştır. İlgililer, Divanı Harbi Örfi'ye sevk edilmiş; biraz aşağıda açıklanacak olan İskalyeri olayının ortaya çıkması üzerine her iki vaka zanlıları bir arada muhakeme olunmuşlardır. Çırağan Vakası, Sultan Abdülhamid üzerinde çok fena etkilediğinden iktidar mevkiinde bulunan Başvekil Sadık Paşa'yı Cezairi Bahri Sefıt valiliğine tayin etmiş; yerine sadrazam unvanıyla Mütercim Rüşdü Paşa'yı getirmiştir. Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesinde pay sahibi olan Rüşdü Paşa, Sultan Abdülhamid'in vehmine dokunduğundan, birkaç gün sonra onu da azletmiş, Saffet Paşa'yı sadrazam yapmıştır. "Çırağan Vakası" ortak bir "Jön Türk" ihtilali olmaktan çok, vaktiyle Jön Türklerle işbirliği yapmış bulunan Suavi Efendi'nin şahsi bir girişiminden ibaretti. Fakat olayın kapsamlı bir "Jön Türk" hareketi olmaması ihtilal bakımından niteliğini değiştirmez; belki Suavi'nin azim ve irade sahibi, fakat aceleci ve cüretkâr bir ihtilalci olduğunu ispat eder. Nitekim Suavi'nin aceleciliği meselede ilgili bulunan askeri birliklerin katılımına zaman bırakmamış; girişimin başarısızlığa uğramasına neden olmuştur. Bu böyle olmakla beraber, Sultan Murad'ın tekrar tahta çıkarılması amacı terk edilmiş değildi. Nitekim bu olaydan bir buçuk ay sonra diğer bir ihtilal komitesinin varlığı meydana gelmiş ve ilgililer tevkif edilmiştir. Kleanti İskalyer Komitesi ve Seniha Sultan Suavi Efendi'nin kurduğu cemiyet faaliyetine devam ederken, Farmason Cemiyeti üstatlarından Kleanti İskalyeri tarafından idare edilen ve kaplam itibariyle Suavi teşekkülünden çok daha geniş olan diğer bir komitenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. "Çırağan Sarayı Vakası"nda rol alanların tevkifinden üç ay önce 1878 senesi Şubat ayı başında, bu komite ileri gelenlerinin Sultan Murad'ı saraydan kaçırmak emeline düştüğü ve hatta bu konuda birtakım hazırlıklara bile giriştiği ve Sultan Murad'ın ikameti için komite üyelerinden Aziz Bey'in evinde uygun bir oda hazırlandığı yargılama sırasında meydana çıkmıştır. Suavi Cemiyeti mensuplarının tutuklanması, bütün iş ve hareketleri reis İskalyeri ile Nakşıbend Kalfa'nın nezaret ve idaresi altında cereyan eden bu komite mensuplarının faaliyetini sekteye uğratmamıştı. Aksine, İskalyeri komitesi mensupları kamuoyuna hâkim olmak ve üye sayısını artırmak için yüksek mevki sahibi birçoklarının komiteyle ilgili olduğunu yaymak yoluyla bazı önemli şahsiyetlerin bile komiteye girmesini sağlamaya çalışmışlardır. Bu cümleden olmak üzere komite üyelerinden Nakşıbend Kalfa, Halil Paşazade Damad Mahmud Paşa'nın da komiteye dâhil bulunduğunu ileri sürerek mevki sahibi birçok kişiye başvurmaktan Çekinmemiştir. Komite üyeleri Avrupa'da bulunan Mithat Paşa ile haberleşildiğini ve saltanat değişikliği olursa kendisinin başvekil olacağını da duyuruyordu. Komiteye ait bütün evrakın İskalyeri tarafından kaçırılmış bulunması nedeniyle ilgililerin gerçek nitelik ve miktarını öğrenmek mümkün olamamıştır.

14 Komitenin aktif üyeleri İskalyeri, Nakşıbend Kalfa, Aziz Bey ve Seniha Sultan kâhyası Bekir Efendi idi. Evkaf Müsteşarı İzzet Efendi'nin mahdumu Muhtar Bey de kitabet görevi görüyor ve Sultan Murad'la görüşmek isteyenlere aracılık etmeyi üstlenmiş bulunuyordu. Bu komite adına İskalyeri ve Ali Şefkati Bey'ler suyoluyla saraya girmekte ve Sultan Murad'la görüşmekte başarılı olmuşlardır. Komitenin planları arasında Sultan Abdülhamid'e suikast yapmak da vardı. Bu tehlikeli işi Doktor Agâh Bey kabul etmiş görünüyordu. Komitenin varlığını ihbar eden, Sultan Murad'ın ikinci kâtibi Hacı Hüsnü Bey'dir. Zaptiye Nazırı Mehmed Arif Paşa tarafından Aziz Bey'in Çarşambadaki evi basıldığı sırada İskalyeri kaçmakta başarılı olmuş, toplantıda hazır bulunan diğer üyeler tevkif edilmişlerdir. Komite üyelerinden İskalyeri, Nakşıbend Kalfa ve Ali Şefkati Bey ele geçirilememiş ve ülke dışına çıkabilmişlerse de Aziz Bey'in evinde yakalananlar veya sonradan tevkif edilenler "Çırağan Sarayı Vakası" faillerini sorguya çeken Divanı Harb'e verilmişlerdir. Son bulan Rus Harbi dolayısıyla 1878 senesi 19 İkincikanunu'nda Edirne'de imza edilen Ayastefanos Antlaşması'nın tadili için toplanan Berlin Kongresi kararlarının imzası bu tarihlerdedir (13 Temmuz 1878). Antlaşmayı Türkiye adına Aleksander Kara Todori Paşa imzalamıştı. Komite üyelerinin sorgulan ve yargılanmaları 26 Haziran 1294 ve 8 Recep 1295 tarihinden (Miladi 18 Temmuz 1878) 30 Eylül 1294, 15 Şevval 1295 (Miladi 13 Birinciteşrin 1878) tarihine kadar üç aydan fazla devam etmiştir. Mahkûm olanlar, "Çırağan Sarayı Vakası" mahkûmlarıyla beraber 19 Teşrinievvel 1294 perşembe günü belirlenmiş olan yerlerine gönderilmişlerdir. Yukarıda yaptığımız açıklamaya, şimdiye kadar bilinmeyen bir gerçek daha eklenirse, "İskalyeri Aziz Bey Komitesi" olayı tamamlanmış olacaktır. Bahsetmek istediğimiz, Seniha Sultan'ın bu komiteyle olan ilgisidir. Sultan Hanım'ın bu olayla ilgi ve ilişkisi resmi kayıtlara geçmediği ve hiçbir bahse konu oluşturmadığı için bugüne kadar meçhul kalmıştır. Biz burada meseleyi aydınlatmaya çalışacağız. Seniha Sultan, babası Abdülmecid'in ölümünden sonra korumasız kaldığı için, büyük kardeşi Şehzade Murad Efendi'nin sarayına alınmıştı. Bundan dolayı Sultan Efendi yalnız ağabeyi sıfatıyla değil, aynı zamanda şefkatli bir babaya gösterilecek saygı ve sevgiyle de Murad Efendi'ye bağlı bulunuyor; talih ve talihsizliğine ilgi gösteriyordu; bu his ve bağla da Sultan Murad'ın yeniden tahta çıkarılmasını istiyordu. Esasen, kardeşi olmasına rağmen, Sultan Abdülhamid'i hiç de sevmezdi. Mahmud Paşa ile evlendikten sonra da Sultan Murad sarayıyla, imkân oranında, ilişkisini koruyan Seniha Sultan, Abdülhamid'in tahttan indirilmesine taraftar olmuş ve bu doğrultuda çalışanlarla işbirliği yapmayı görev bilmiştir. İşte bu amaçla, önce eşi Mahmut Paşa'nın annesiyle anlaşmış, sonra da kâhyası Hacı Bekir Efendi ile uyuşmuştu. Sultan Efendi kayınvalidenin servetinden ve kâhya efendinin de temaslarından yararlanmayı düşünmüştü. Seniha Sultan'ın ilk girişimi, yakınen tanıdığı ve kabiliyetini takdir ettiği Nakşıbefıd Kalfa'nın timar

15 amacıyla saraydan çıkmasını telkin etmek ve sağlamak olmuştur. Merhum Fazlı Bey'in bana aktardığına göre nakit ve mücevher dolu bir çantayla saraydan çıkan Nakşıbend Kalfa, doğruca Damad Mahmut Paşa'nın Beylerbeyi'nde, Havuzbaşı'ndaki köşküne gitmiştir. Köşkte o gece adeta şenlik yapılmıştır. Kahveci Yani'nin Beşiktaş Muhafızı Hasan Paşa'ya verdiği jurnalda söz konusu ettiği gibi, Nakşıbend Kalfa daima Seniha Sultan muhitinde yaşamıştır. Bunu gerektiren neden, Sultan Efendi ile ilişkiyi korumak ve yaşanan harekâttan kendisini haberdar etmekti. Aynı zamanda bu durum, olumsuz şüpheleri üstüne çekmemeye de vesile oluyordu. Nakşıbend Kalfa, Seniha Sultan'dan aldığı emre uyarak Damad Mahmud Paşa'nın komiteye dahil olduğunu yayıyordu. Gerçekteyse ileride açıklanacağı gibi, Damad Paşa böyle bir komitenin varlığından haberdar bile değildi. Bu ilgiyi iddia etmekteki amaçsa, Sultan Murad taraftarlarını kuvvetli göstermekti. Nakşıbend Kalfa izini kaybettirdiği zaman Mahmud Paşa'nın Kuruçeşme'deki yalısında aranmış; Şehzadebaşı'ndaki konakla Beylerbeyi Köşkü baskına uğratılmıştı. Damad Mahmud Paşa'nın ağası Hacı Bekir Efendi bile Seniha Sultanın emriyle İskalyeri Komitesi'ne girmiştir. Özet olarak, kesin olan bir nokta varsa, o da Sultan Murad'ın yeniden tahta oturtulması girişimiyle Seniha Sultan'ın da ilgili bulunmasıdır. İsminin resmi kayıtlara geçirilememesi ya Sultan Abdülhamid'in hemşiresi olmasından ya da kanaat verici bir delil gösterilememesinden kaynaklanmıştır. Bununla beraber Sultan Abdülhamid'in bu konuda şüpheli bulunduğu, daha sonra hemşiresine karşı takındığı soğuk tavırdan ve reva gördüğü kötü muameleden çıkarılabilir. "İskalyeri-Aziz Bey Komitesi" konusuna son vermeden önce, dışarıya kaçanlardan İskalyeri ile Nakşıbend Kalfa'nın Atina'ya yerleştiklerini belirtmeliyim. Sultan Abdülhamid İskalyeri'ye karşı her yolla mücadele etmiş ve ölümüne kadar kendisine rahat yüzü göstermemiştir. İskalyeri'nin ölümünden sonra Nakşıbend Kalfa Mısır'a gitmiş ve orada ölmüştür. Avrupa'ya kaçan Ali Şefkati Bey de Napoli'de istikbal gazetesini yayımlamaya başlamış, Sultan Abdülhamid devrinde dışarıda muhalefet yapan "Jön Türk'lerin bayraktarı olmak şerefini kazanmıştır. "Çırağan Sarayı Vakası" şöhretli bir "Jön Türk"ü, Suavi'yi mücadele sahnesinden tamamen silmişti. Fakat "İskalyeri-Aziz Bey Komitesi" Sultan Abdülhamid'e muhalefet için Avrupa'da ihtilal bayrağını dalgalandıran Ali Şefkati'yi, yeni bir "Jön Türk"ü yaratmıştır. Ali Şefkati Bey ve "Jön Türk Yayınları İzmir gümrükçüsü Reşid Efendi'nin oğlu olan Ali Şefkati Bey, Şûrayı Devlet Tanzimat Dairesi muavinlerindendi. Sultan Murad'ın tekrar tahta çıkarılması için faaliyette bulunan "İskalyeri-Aziz Bey Komitesi"ne katılmış, daha önce belirttiğimiz gibi, Sultan Murad'la da görüşmede başarılı olmuştu. Çok ciddi ve zeki bir kişi olan Ali Şefkati Bey, hürriyet aşkını ve Sultan Abdülhamid'e karşı beslediği düşmanlığı ölünceye kadar korumuştur. "Kleanti İskalyeri-Aziz Bey Komitesi" üyelerini sorgulayan ve yargılayan Divanı Harp, Ali Şefkati Bey'i gıyaben 12 seneye mahkûm etmişti. Fakat Ali Şefkati'nin mahkûmiyeti yalnız bu kadarla da kalmamış, 1879 tarihinde Napoli'de çıkardığı İstikbal gazetesinden dolayı da 18 Recep 1298 (Miladi 16 Haziran 1881) tarihinde ilan edilen cinayet mahkemesi kararıyla ölünceye kadar sürgün ve rütbe ve memuriyetten mahrum

16 edilmiş ve mal varlığına el konulmuştur. Ali Şefkati Bey'in Avrupa'daki hayatı hakkında geniş bilgiye sahip değiliz. Yalnız, Sultan Abdülhamid'in emriyle Mısır Hıdivi İsmail Paşa'nın Ali Şefkati Bey'e her ay elli altın lira gönderdiğini, Zaptiye Nazırı Hüseyin Kâzım Paşa'dan aktaran Sayın Mithat Cemal Kuntay Namık Kemal adlı eserinin 346. sayfasında yazmaktadır. Ali Şefkati Bey, yazılarında Koçi Bey layihasını belirtmekte ve o zeminde ıslahat yapılmasını istemekteydi. Hatta Ahmed Rıza Bey'in ünlü layihalarını Ali Şefkati Bey'in bu yazılarının oluşturduğunu, Ali Kemal Bey'in ifadesine atfen, Mizancı Murad Bey Mücadelei Milliye'sinde belirtir. Ali Şefkati Bey, kurulmasını istediği Meşrutiyet'i görmeden, Hicri 1313 (Miladi 1896) tarihinde sefalet içinde Paris'te ölmüştür. Perlaşez Kabristanı'na gömülmüştür. O zamanlar Cenevre'de çıkan Osmanlı gazetesi ölümü münasebetiyle; "...Cenevre'ye gelerek hürriyetçi yayınlarıyla bugünkü çalışmamızın meyvelerinin tohumunu daha o zaman bu diyarda atmıştır" demektedir. Paris'te yayımlanan Meşveret gazetesi de ölüm haberi duyulunca, Osmanlı sefarethanesinden Ali Şefkati Bey'in ikametgâhına sefaret imami başkanlığında bir heyet geldiğini, dini merasim vesilesiyle evrakını incelediğini, fakat cenazeye karşı hiçbir ilgi göstermeden çıkıp gittiğini yazmaktadır. Bu yazılara eklenecek bir nokta varsa, o da Ali Şefkati'nin Sultan Abdülhamid istibdadına karşı Avrupa'da tek başına muhalefet bayrağı açan- bir "Jön Türk" olduğunu ve milletin hürmet ve sevgisine layık, karakter sahibi bir vatansever bulunduğunu söylemektedir. Sultan Abdülhamid istibdadına muhalefet için Avrupa'da ilk düşünsel yayına başlayan Ali Şefkati olmuştur. "Çırağan Sarayı Vakası" ve "İskalyeri-Aziz Bey Komitesi" Sultan Abdülhamid'in mizacını olağanüstü olumsuz etkilemişti. Bundan dolayı Sultan Abdülhamid'in saltanatı sürekli bir korku ve vehim içinde geçmiştir. Memlekette hafiyeliğe dayanan yeni bir idare kuran Sultan Abdülhamid, kendini ani bir tahttan indirilme olayına maruz kalmaktan korumak için, bütün zekâ ve dirayetini istibdadına boyun eğmeyenlerin sürülmesine, memleketin kuvvet kaynaklarını, şahsını ve makamını tehlikeden korumaya adamıştı. Bu halden memnun olmayan ve memleketin dış istila ihtiraslarına olgun bir lokma teşkil etmesinden korkan vatanseverler, Meşrutiyet'in bir an önce güçlendirilmesi için, içerde bir hareket imkânını bulamayınca dışarda yayın yapılmasına önem vermişlerdir. 1878'de, Paris'te ve 1879 tarihinde de Londra'da yayımlanan Hayal ile 1879 tarihinde Ali Şefkati Bey tarafından Napoli'de çıkarılan İstiklal bu amaçla kurulmuştu. Londra'da Hürriyet gazetesi de çıkıyordu. Daha önce Reşad, Ziya (Paşa) ve Kemal Bey'ler tarafından yayımlanan bu gazeteyi bu defa Selim Faris adlı biri idare ediyordu. Bu gazetenin alçakça emeller beslediği, yayımcısının aslı bende saklı ve sureti aşağıda yer alan mektubundan anlaşılmaktadır. '21, Hill street, Rutland Gate London S. W. Londra, 14 Ağustos, sene 99. Utufetlû efendim hazretleri,

17 Zatı vâlâlarının şimdi Paris'te bulunduğunu Fransız ceridelerinde okudum. İnşallah sıhhat ve afiyeti aliyeleri berkemaldir. Ahiren zatıâlileriyle "Kontraksvil"de ittifak ettiğimiz üzere Paris'e teşrif buyurduğunuz zaman Abdülhakim Hikmet Beyefendi'yi ve Şeyh HamidEfendi'yi nezdinize davet ve işlerinin tesviyesine gayret edecektiniz. Ümit ederim ki şimdiye kadar efendii mumaileyhi- ma ile görüşüp meselenin tesviyesine himmet buyurmuşsunuz. Meselei mezkûrenin bir an önce tesviyesi gereğinin esbabını şifahen arz etmiştim. Kezalik bu işin tesviyesi mahzuziyeti şahaneyi dahi mucip olacağı itikadındayım. Zira bunlar iskât edilirse vukuu melhuz olan bazı münasebetsiz hallerin önü alınmış ve Paris'te bulunan genç Türklerin tekessürüne meydan verilmemiş olur zannındayım. Bendeniz bugün Londra'dan aile nezdine gidiyorum. Fakat cevapname göndermek lütfunda bulunursanız kâtibim derhal bendenize isal eyler. Olağanüstü bazı meşguliyetim baş gösterdiğinden bu defa Londra'da birkaç gün ziyade kalmaya mecbur oldum. Baki selam ve ihtiram. Selim Faris" Bu mektuptan başka, ileride yayımlanacak belgeler arasında görüleceği gibi Ahmed Celâleddin Paşa'nın bir telgrafında da Selim Faris konusu bahsedilmekte ve ifade tarzına göre bu kişinin Yıldız Sarayı'yla da ilişkide bulunduğu anlaşılmaktadır. Dışarıda yayımlanan bu gazetelerin içeriği henüz teşkilatsız bulunan içeride büyük bir etki yapamamakla beraber memleketin durumu hakkında halk arasında başlayan şikâyetçi hasbihalleri besliyor ve hükümet aleyhtarı cereyanı kuvvetlendiriyordu. Dışarıdaki bu yayınlara, içeride Namık Kemalin İbret, Ebüzziya Tevfik ve Recaizade Ekrem Bey'lerin Tasviri Efkâr ve diğer gazetelerde imzalı veya takma adlarla çıkan yazılan katılıyor; imkân oranında halkın zihnini, Meşrutiyet ve hürriyet doğrultusunda şekillendirmeye yardım ediyordu. Dışarıda ve içeride gizli ve açık cereyan eden bu faaliyet devam ederken, Sultan Abdülhamid de saltanatını rakipsiz bir hale getirmek ve mutiakiyeti arzu ettiği gibi tam bir şekilde kurmak için birtakım önlemlere başvurmaktan geri kalmıyordu. Sultan Abdülhamid, Makyavelist düşüncelerini uygulamak için kabine üyelerini birbirine düşürmeyi yararlı bulmuş ve bu şekilde fertten ferde bütün hükümet yöneticilerinin kendisine bağlı kalmasını güven altına almıştı. Çok çekindiği Ziya Paşa ile Kemal Bey'i vali ve mutasarrıf adı altında payitahttan uzaklaştırmayı yeterli bulmayan Sultan Abdülhamid, birkaç meşrutiyetçi "Jön Türk"e daha uygulamak istediği zalim düşüncesini hayata geçirmek fırsatını hazırlamaya başlamıştı. Avrupa'dan davetle Hanya'da ailesiyle birlikte oturmasına izin verdiği ve iki ay sonra Suriye Valiliği'ne atadığı Mithat Paşa'yı 1293 (Miladi 1881) senesinde İzmir'e göreve döndürmüş ve bîraz daha payitahta yaklaştırmada başarılı olmuştu. Bir aralık özel saray bendegânı aracılığıyla Mithat Paşa İzmir'de 4 Mayıs 1296 Salı günü tevkif edilmek istenmişti; Fransa Konsoloshanesine sığındığı için başarılı olunamadı. Fakat Paşa, Sultan Abdülaziz'in ölümü hakkında hazırlanan sahte belgeleri kabul etmemiş ve Adliye Nazırı Cevdet Paşa ile haberleştikten

18 sonra, yargılanmak üzere İstanbul'a gitmeyi uygun bulmuştu. Yıldız'daki Çadır Köşkü'nde Nazif Sünni'nin başkanlığında toplanan mahkemede gerçek delillere dayanmaktan çok, kişisel ithamlara dayanılarak Mithat Paşa ile Sultan Abdülaziz'in ölüm davasına iştirak ettirilen Damad Mahmud Celâleddin ve Nuri Paşa'lar gibi bazıları da mahkûmen Taife sürülmüşlerdir. Mütercim Rüşdü Paşa da Manisa'da ikamete memur edilmişti. Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Sultan Abdülhamid, Mithat ve Mahmud Celâleddin Paşa'ların Taife şevkinden üç sene kadar sonra 12 Recep 1301 (25 Nisan 1884) tarihinde her ikisini mahpeste boğdurmuştur. Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesinde pay sahibi olan Hüseyin Avni Paşa, daha önce Çerkeş Hasan'ın, Mithat Paşa Konağı'ndaki saldırısı sonucunda öldürülmüştü. Bu defa da diğer önemli ilgililer sürülmüşlerdi. Ziya Paşa ve Namık Kemal Bey gibi tehlikeli meşrutiyet taraftarları da, birer birer görev değişimi yoluyla memleketin çeşitli yerlerine sürülmüş bulunduğundan, artık hilafet ve padişahlık gibi maddi, manevi iki önemli kuvveti kişiliğinde toplayan Sultan Abdülhamid'in mutlakiyetle saltanat sürmesine engel olacak kimse kalmamış gibi görünüyordu. Görünen hal böyle olmakla beraber, gerçekte durum Sultan Abdülhamid aleyhine bir cereyan almakta ve Kanunu Esasi'nin yeniden kurulması arzusu halk arasında yayılmaktaydı. Harbiye ve Tıbbiye gibi yüksekokul öğrencilerinin takındığı manidar tavır ve Mülkiye Mektebi öğretmenlerinden bazılarının serbest kürsü geleneğine layık bir şekilde kanaatlerini açıkça ortaya koymaları ve gençliği aydınlatmaları, esmeye başlayan bu fırtınalı havanın büyük değişimlere gebe olduğunu gösteriyor ve Yıldız Sarayı'na bağlı bir hafiye ordusunun varlığına rağmen aydınlar arasındaki muhalefet faaliyeti sekteye uğratılamıyor, yapılan baskılar boşa gidiyordu. Memlekette artık yeni bir çığır açılmış ve vatanseverlerin sürgüne gönderilmeleri veya Avrupa'ya kaçmaları sıradan olaylar arasına girmişti. Sürgüne gidenlerden affa mazhar olanlar, Avrupa'ya kaçanlardan sığınanlar da eksik değildi. Hatta Avrupa'ya gitmeyi yükselmek için bir basamak gibi kullananlar da vardı. Bütün bunlar memleketin ciddi bir ıslahata ne kadar muhtaç olduğunu ispat eden delillerdendir. Hoşnutsuzluğun böyle had safhaya geldiği sırada, bilahare İkinci Meşrutiyet İnkılabı dolayısıyla büyük şöhret olan bir gencin Avrupa'ya gitmesi, "Jön Türk" âlemine baş olması ve Sultan Abdülhamid'e senelerce muhalefet etmesi takdir edilmişti. Bu genç, eski Mebusan ve Ayan Reisi Ahmed Rıza Beydir. Ahmed Rıza Bey ve "Meşveret" Gazetesi Ahmed Rıza Bey, İngiliz Ali Bey'in oğludur. Ali Bey İngilizce bildiği için İngiliz Ali Bey adıyla tanınmıştı. Ahmed Rıza Bey, Galatasaray Li-sesi'nde okumuş ve daha sonra Fransa'da Giriyyön'de ziraat öğrenimi görmüştü. Öğrenimini bitirdikten sonra babasının sürgün bulunduğu Konya'ya gelmiştir. Bir süre sonra da Bursa'da İdadi Mektebi müdürü ve ardından maarif müdürü olmuştur. Bu görevler gençliğini kısmen Paris'te geçiren Ahmed Rıza Bey'in hoşuna gitmemişti. Fransız Devrimi'nin yüzüncü yıldönümü sebebiyle 1889 senesinde Paris'te açılan sergiyi görmek amacıyla Maarif Nazırı Münif Paşa'dan izin koparmayı başaran Ahmed Rıza Bey Paris'e gitmiş ve İkinci Meşrutiyet'in ilanına kadar da geri dönmemiştir.

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Koca Mustafa Reşid Paşa

Koca Mustafa Reşid Paşa Osmanlı İmparatorluğu ndaki ilk Mason Locası 1738 de Galata da kurulmuştur. Osmanlı vatandaşı olarak mason olan ilk kişi Yirmisekiz Mehmed Çelebi nin oğlu Yirmisekizzade Mehmed Said Paşa olmuştur. Osmanlı

Detaylı

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders XIX. YÜZYIL ISLAHATLARI VE SEBEPLERİ 1-İmparatorluğu çöküntüden kurtarmak 2-Avrupa Devletlerinin, Osmanlı nın içişlerine karışmalarını

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831)

Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831) Takvim-i Vekayi Gazetesi (1831) Osmanlı Devleti sınırları dâhilinde 1831 de yayınlanmaya başlanan ilk Osmanlı Türk gazetesidir. Haftalık olarak yayınlanan ve Osmanlı Türkçesi dışında Arapça, Ermenice,

Detaylı

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI II. Mahmut ve Tanzimat dönemlerinde devlet yöneticileri, parçalanmayı önlemek için ortak haklara sahip Osmanlı toplumu oluşturmak için Osmanlıcılık fikrini

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8 BAKİ SARISAKAL SEYAHAT PROGRAMI Padişahımızın Seyahat Programı: Padişahımızın gerek Selanik teki ikamet ve gerek Kosova, Piriştina ve Manastır a seyahatlerinde

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 BAKİ SARISAKAL SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876 Bosna-Hersek ve Bulgaristan olaylarının devam ettiği sırada Selanik

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi

DURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ  Youtube Kanalı: tariheglencesi DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler

Detaylı

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf

Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Sultan Abdülhamid Han hakkında 7 itiraf Osmanlı Devleti'nin en kritik bir devrinde otuz üç yıl hükümdarlık yapmış İkinci Abdülhamid Han için ağır ithamlarda bulunanların sayısı gittikçe azalmakla birlikte,

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiyenin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ V GİRİŞ 1 A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5 BİRİNCİ BÖLÜM: AVRUPA SİYASAL TARİHİ 1 2 I.

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 4

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 4 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 4 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 25 Mayıs. Akşam 8: Boğazdan çıkıldıktan sonra Hellas açıklarında İzmir den gelen İzzettin ve İhsan Gambotları Zat-ı Hazreti Padişahiyi

Detaylı

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR

FİNAL ÖNCESİ ÇÖZÜMLÜ DENEME TÜRK İDARE TARİHİ SORULAR SORULAR 1- Devletin maddi gücünün anlaşılması için insan ve hayvan sayımının yapıldığı son toy ne zaman toplanırdı? A) İlkbahar B) Yaz C) Sonbahar D) Kış E) Mayıs ayı ortası 2- Devşirme sistemi ve I. Murad

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871

İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 İBRAHİM ŞİNASİ 1826-1871 Hayatı ve Edebi Kişiliği İbrahim Şinasi 5 Ağustos 1826 da İstanbulda doğdu. 13 Eylül 1871 de aynı kentte öldü. Topçu yüzbaşısı olan babası Mehmed Ağa 1829 da Osmanlı Rus savaşı

Detaylı

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 9. HAFTA Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri 2 Sağlık hizmetleri daha çok saraya ve orduya yönelik olarak yürütülmüştür. Devletin tek resmi sağlık örgütü sarayda yer

Detaylı

http://genclikcephesi.blogspot.com Đ KILAP TARĐHĐMĐZ VE JÖ TÜRKLER AHMET BEDEVĐ KURA 1945, Tan Matbaası http://genclikcephesi.blogspot.com ĐÇĐ DEKĐLER ÖNSÖZ "TANZĐMATI HAYRĐYE" Kuleli Vakası Yeni Osmanlılar

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 1. ÜNİTE Atatürk ün askerlik hayatı ile ilgili olay ve olguları kavrar. Örnek olaylardan yola çıkarak Atatürk ün çeşitli cephelerdeki başarılarıyla

Detaylı

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI

Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI Sunum ve Sistematik 1. BÖLÜM: MUSTAFA KEMAL İN HAYATI KONU ÖZETİ Bu başlık altında, ünitenin en can alıcı bilgileri, kazanım sırasına göre en alt başlıklara ayrılarak hap bilgi niteliğinde konu özeti olarak

Detaylı

M İ Z A N C I M U R A D MÜCAHEDE-İ MİLLİYE GURBET VE AVDET DEVİRLERİ

M İ Z A N C I M U R A D MÜCAHEDE-İ MİLLİYE GURBET VE AVDET DEVİRLERİ M İ Z A N C I M U R A D MÜCAHEDE-İ MİLLİYE GURBET VE AVDET DEVİRLERİ nehir yayınlan: 95 hatıralarla yakın tarih dizisi: 19 ISBN 975-551-108-3 Kapak, dizgi ve iç düzen Anajans 'ta hazırlatıldı. Kapak baskısı,

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR NotCopy Yayınlarının izni dahilinde paylaşılmıştır Başarılar dileriz 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. 2- Dil,

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik

OSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu

Detaylı

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ

AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ AVRUPA VE OSMANLI (18.YÜZYIL) GERİLEME DÖNEMİ 1. Osmanlı İmparatorluğu nun Gerileme Devrindeki olaylar ve bu olayların sonuçları göz önüne alındığında, aşağıdaki ilişkilerden hangisi bu devir için geçerli

Detaylı

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( )

MEHMET RAUF - Genç Gelişim Kişisel Gelişim ( ) (1874-1931) Servet-i Fünun akımının önemli romancılarından biri olan Mehmet Rauf, 1875 de İstanbul da doğdu. Babası Hacı Ahmet Efendi, bir sağlık kurumunda çalışan bir memurdu. Önce Balat ta ki Defterdar

Detaylı

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44

Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44 9- ATATÜRK OSMANİYE DE İKEN ÇEKİLEN RESİMLERİ BULMA YARIŞMASI PROJESİ Osmaniye Belediyesi Osmaniye Kent Konseyi Eğitim, Kültür ve Sağlık Meclisi Sayfa 44 ATATÜRK ÜN OSMANİYE DE ÇEKİLEN FOTOĞRAFLARINI BULMA

Detaylı

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH 1870-1914 Beta Yayın No : 3472 Politika Dizisi : 08 1. Bası - Ocak 2017 - İstanbul (Beta A.Ş.) ISBN 978-605 - 333-801 - 7 Copyright Bu kitabın bu basısının Türkiye

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Önce gelen: V. Murat 30 Mayıs 1876 31 Ağustos 1876 Osmanlı Hanedanı ve Hilafet II. Abdülhamit 31 Ağustos

Detaylı

II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ

II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ II. MAHMUT (1808-1839) DÖNEMİ TANER ÖZDEMİR DETAY TARİHÇİ TÜRK TELEKOM NURETTİN TOPÇU SOSYAL BİLİMLER LİSESİ TARİH ÖĞRETMENİ Halk arasında gâvur padişah ve püsküllü bela olarak adlandırılan padişah II.

Detaylı

HABER YAZISI ALP AKIS VE ARI BARAHYA

HABER YAZISI ALP AKIS VE ARI BARAHYA HABER YAZISI ALP AKIS VE ARI BARAHYA GECMIŞTEN GUNÜMUZE HABER YAZILARI Halka günlük olayları haber verme geleneğinin şimdilik Atina da başladığı sanılmaktadır. Eski Atina da, halk günün belirli saatinde,

Detaylı

09.01.2016 fatihtekinkaya@hotmail.com

09.01.2016 fatihtekinkaya@hotmail.com Fatih TEKİNKAYA Sosyal Bilgiler Öğretmeni ANAYASALARIMIZ Teşkilat-ı Esasi 1921 Anayasası 1924 Anayasası 1961 Anayasası 1982 Anayasası Türkiye Cumhuriyeti Anayasası MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

Detaylı

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser

Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yeni Osmanlılar Cemiyeti Kurucularından Mehmed Âyetullah Bey Dönem-İnsan-Eser Yazar Ferhat Korkmaz ISBN: 978-605-9247-84-9 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları Yayın No: 252 Web: grafikeryayin.com

Detaylı

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası

ÜNİTE:1. Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2. Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3. Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:1 Osmanlı-Türk Anayasal Gelişmeleri ÜNİTE:2 Anayasaların Yapılması ve 1982 Anayasası ÜNİTE:3 Anayasaların Değiştirilmesi ve 1982 Anayasası ÜNİTE:4 1982 Anayasası na Göre Devletin Temel Nitelikleri

Detaylı

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN

EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN BAKİ SARISAKAL EĞİTİM EMEKÇİLERİ ÖRGÜTLENME TARİHİNDEN Muallimler Birliği Umumi Merkezi Reisi İzmir Mebusu Necati Bey Muallimler Birliği Müessislerinden Prag Sefiri

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 3

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 3 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 3 BAKİ SARISAKAL KALE-İ SULTANİ YE DE Zat-ı Hazreti Padişahi ezani saat 10 da bu sabah Gelibolu önüne vasıl oldular. Gelibolu ve Kalei Sultani ye ahalisi vapurlarla

Detaylı

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x)

En İyisi İçin. I. Kanun-u Esasi gerçek anlamda anayasa bir monarşi öngörmemektedir. (x) Ne x t Le v e l Ka r i y e r 250ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Anayasa Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

Fotobiyografi AHMET MİTHAT EFENDİ. AHMET MİTHAT (İstanbul, 1844-28 Aralık 1912)

Fotobiyografi AHMET MİTHAT EFENDİ. AHMET MİTHAT (İstanbul, 1844-28 Aralık 1912) AHMET MİTHAT (İstanbul, 1844-28 Aralık 1912) Coşkun ve Mehmet Cevdet imzalarını da kullandı. Annesi Nefise Hanım 1829'da Kafkasya'dan göç etmek zorunda kalmış bir Çerkez ailenin kızıdır. Babası Anadolu'dan

Detaylı

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci

Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Eylül 2017 Aziz Ogan: Kültürel ve Tarihsel Hazinelerin İzinde Bir Arkeolog ve Müzeci Aziz Ogan, 30 Aralık 1888 tarihinde Edremitli Hacı Halilzade Ahmed Bey'in oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Kataloglama

Detaylı

İÇİNDEKİLER. 16 Mayıs Amiral Souchon Padişah V. Mehmed Reşad ın huzurunda. Amiral şerefine Bomonti Bira Fabrikasında düzenlenen ziyafet.

İÇİNDEKİLER. 16 Mayıs Amiral Souchon Padişah V. Mehmed Reşad ın huzurunda. Amiral şerefine Bomonti Bira Fabrikasında düzenlenen ziyafet. İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 7 ÖNSÖZ...11 KISALTMALAR....13 GİRİŞ... 15 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı-Alman ilişkilerinin tarihçesine genel bir bakış. Osmanlı Devleti nin emperyalist Avrupalı güçler karşısındaki

Detaylı

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı

2. Enver Paşa. 3. Rıza Tevfik Bölükbaşı Osmanlı Devleti nin en kritik devrinde otuz üç sene hükümdarlık yapmış İkinci Abdülhamid Han için ağır ithamlarda bulunanların sayısı gittikçe azalmakla beraber, yapılan iftiralar ve hakaretlerin kötü

Detaylı

ULU HAKAN SULTAN II. ABDULHAMİD HAN (21 Eylül Şubat 1918) Muş Alparslan Üniversitesi. Tarih ve İnsan Dergisi, Yıl 1 (2017), Sayı 1 (Mayıs)

ULU HAKAN SULTAN II. ABDULHAMİD HAN (21 Eylül Şubat 1918) Muş Alparslan Üniversitesi. Tarih ve İnsan Dergisi, Yıl 1 (2017), Sayı 1 (Mayıs) 22 www.dogubatiekseni.com/dergi/index.php/tid ULU HAKAN SULTAN II. ABDULHAMİD HAN (21 Eylül 1842-10 Şubat 1918) Tarih ve İnsan Dergisi, Yıl 1 (2017), Sayı 1 (Mayıs) MŞÜ Tarih Araştırmaları Topluluğu Tarih

Detaylı

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL

OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL OSMANLI İMPARATORLUĞU GERİLEME DÖNEMİ ISLAHATLARI XVIII. YÜZYIL OSMANLI DA 18. YÜZYIL GERİLEME DÖNEMİ DİR. Yaklaşık 100 yıl sürmüştür. 18. Yüzyıldaki Islahatların Genel Özellikleri -İlk kez Avrupa daki

Detaylı

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde ATATÜRK Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanımdır. Doğup büyüdüğü Selanik, o dönemde önemli bir kültürel merkezdi. XIX. yüzyılın son çeyreğinde

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017

İktisat Tarihi I. 5/6 Ocak 2017 İktisat Tarihi I 5/6 Ocak 2017 I. Dünya Savaşı öncesinde merkezi devletin yıllık vergi gelirleri, imparatorluk ölçeğindeki toplam üretim ve gelirin % 11 ini aşıyordu İlk dış borçlar 1840 lı yıllarda Galata

Detaylı

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan

İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ. Neslihan Erkan İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ Neslihan Erkan İlan-ı Hürriyet II. Meşrutiyet, 1878 de askıya alınan Kanun-i Esasi nin yeniden yürürlüğe girmesiyle 23 Temmuz 1908 de başladı. Osmanlı coğrafyasında yeniden meşruti

Detaylı

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:

ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

NECİP FAZIL KISAKÜREK

NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK NECİP FAZIL KISAKÜREK kimdir? Necip fazıl kısakürekin ailesi ve çocukluk yılları. 1934e kadar yaşamı 1934-1943 yılları hayatı Büyük doğu cemiyeti 1960tan sonra yaşamı Siyasi fikirleri

Detaylı

KAY 388 BÜROKRASİ KURAMLARI METE YILDIZ DERS 3: OSMANLI DÖNEMİNDE BÜROKRASİ

KAY 388 BÜROKRASİ KURAMLARI METE YILDIZ DERS 3: OSMANLI DÖNEMİNDE BÜROKRASİ KAY 388 BÜROKRASİ KURAMLARI METE YILDIZ DERS 3: OSMANLI DÖNEMİNDE BÜROKRASİ İNCELENECEK KONULAR Bürokratik örgütteki değişim Örn: Bürokrasinin değişik kesimleri arasındaki güç dengesi ve değişimi Personel

Detaylı

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR

Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Fevzi Karamuc;o TARIH 11 SOSYAL BiLiMLER LiSESi DERS KiTABI SHTEPIA BOTUESE LIBRI SHKOLLOR Prishtine, 2012 ic;indekiler I ÜNiTE: BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 1. BÜYÜK COGRAFYA KESiFLERi 3 A. COGRAFYA KESiFLERi

Detaylı

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı.

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı. Server Dede Sultanahmet Meydanı nda Tapu ve Kadastro Müdürlük binasının arka tarafına geçerseniz, bir incir ağacının altında 1748 tarihli enteresan bir mezar görürsünüz. Mezarın baş kitabede buradan yatan

Detaylı

ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla

ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla Prof. Dr. Fethi GEDİKLİ İÜ Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı ŞURA-YI DEVLET Belgeler, Biyografik Bilgiler ve Örnek Kararlarıyla Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş yeni baskı İÇİNDEKİLER

Detaylı

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR D. M. BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2015/4176) Karar Tarihi: 17/3/2015 İKİNCİ BÖLÜM ARA KARAR Başkan ler : Alparslan ALTAN :

Detaylı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi,

Detaylı

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri,

MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI , LONDRA. İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, MÜSİAD İNGİLTERE ŞUBESİ AÇILIŞI 09.09.2017, LONDRA Sayın Büyükelçim Abdurrahman Bilgiç, Değerli Yönetim Kurulu Üyelerimiz İş ve Siyaset Dünyasının, STK larının Başkan ve Temsilcileri, Değerli MÜSİAD Üyeleri

Detaylı

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA

KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA KURUCULARIMIZDAN SAYIN CEMİL PARMAN ANISINA TÜRKİYE MUHASEBE UZMANLARI DERNEĞİ EXPERT ACCOUNTANTS ASSOCIATION OF TURKEY (15.10.1909 İnegöl -06.11.1987 istanbul) Meslek çalışmalarımızda siz ve eserleriniz

Detaylı

Osmanlı Devleti'nde Islahat Hareketleri, 3.Selim, 1.Mahmut, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, 1.Meş Pazar, 23 Şubat 2014 17:56

Osmanlı Devleti'nde Islahat Hareketleri, 3.Selim, 1.Mahmut, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, 1.Meş Pazar, 23 Şubat 2014 17:56 III. Selim ve Nizam-ı Cedit Yenilikçi bir padişah olan III. Selim ıslahatları planlı ve programlı bir şekilde yapmak istiyordu. Bu amaçla ileri gelen devlet adamlarından bir heyet oluşturdu. Bu heyetlerden

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1 2017-2018 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI NARLIDERE YATILI BÖLGE ORTAOKULU TC İNKILAP TARİHİ DERSİ AÇIK UÇLU DENEME SINAVI 1 1) Ali Rıza Efendi nin 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı nda Asakir-i Milliye Taburu ndaki geçici

Detaylı

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı

TÜRK ANAYASA DÜZENİ Bahar dönemi Ara sınavı TÜRK ANAYASA DÜZENİ 2016 Bahar dönemi Ara sınavı 1. Divan-ı Hümayun hangi Osmanlı padişahı döneminde kurulmuştur? A) I. Osman B) Orhan C) II. Murat D) III. Selim E) II. Mahmut 2. Divan-ı Hümayunun kaldırılmasıyla

Detaylı

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ 8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BİR KAHRAMAN DOĞUYOR ÜNİTESİ KONU ANLATIMI HASAN DOĞAN BİR KAHRAMAN DOĞUYOR M. Kemal 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, Babası Ali Rıza Efendidir.

Detaylı

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98

-rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER. Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98 HALDUN TANER -rr (-ratçi KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI: 961 HALDUN TANER Mustafa MİYASOĞLU TÜRK BÜYÜKLERİ DİZİSİ : 98 I Kapak Düzeni: Dr. Ahmet SINAV ISBN 975-17-0262-3 Kültür ve Turizm Bakanlığı,

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray

1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray 1-MERKEZ TEŞKİLATI A- Hükümdar B- Saray MERKEZ TEŞKİLATI Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti nde daha merkezi bir yönetim oluşturulmuştu.hükümet, ordu ve eyaletler doğrudan

Detaylı

8, Safsaf sokak Emirrân Tel. 63 52 31 27 Ağustos 1963. Muhterem Bey Efendi

8, Safsaf sokak Emirrân Tel. 63 52 31 27 Ağustos 1963. Muhterem Bey Efendi 8, Safsaf sokak Emirrân Tel. 63 52 31 27 Ağustos 1963 Muhterem Bey Efendi Yılmaz öztuna Beye 20/8/1968 tarihiyle yazdırınız mektubu gördüm. Orman Mektebinin Sami Paşa tarafından tesis edildiği "lalnamei

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak

Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Mücadeleye İlİşkİn. Sözleşmesi. İstanbul. Sözleşmesİ. Korkudan uzak Şİddetten uzak Kadına YÖNELİK ŞİDDET ve Ev İçİ Şİddetİn Önlenmesİ ve Bunlarla Mücadeleye İlİşkİn Avrupa Konseyİ Sözleşmesİ İstanbul Sözleşmesi Korkudan uzak Şİddetten uzak BU SÖZLEŞMENİN AMACI Avrupa Konseyi nin, kadınlara

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara Harf üzerine ÎÇDEM A Numara Adliyenin manevi şahsiyetini tahkir... 613 G Ağır Tehdit 750 Aleniyet deyim - kavram ve unsuru... 615 Anarşistlik - kavram ve suçu 516 Anayasa Nizamı 558 aa Anayasa Nizamını

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi 29 Ekim 1923, saat 20.30 Tarih : 28.10.2011 29 Ekim 1923, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biriydi. TBMM de saat 20.30 u gösterirken Anayasa da gerekli değişiklikler yapıldı,

Detaylı

Meclis Başkanı Katip Katip Recep ÖZKAN Tahir SARIOĞLU Tevfik AYYARKIN Belediye Başkanı

Meclis Başkanı Katip Katip Recep ÖZKAN Tahir SARIOĞLU Tevfik AYYARKIN Belediye Başkanı Karar Tarihi : 06/04/2009 Karar No : 08 Belediye Meclisi; nın 01/04/2009 tarihli yazılı daveti üzerine Belediye Başkan üyelerin tamamının mevcut olduğunu açıklayarak, 2009 yılı döneminin 4.toplantısının

Detaylı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......

Detaylı

I.Dьnya Savaюэ nda, savaюэn uzamasэna ve Эngilizlerin Orta Doрu projelerinin aksamasэna sebep olan cephe aюaрэdakilerden hangisidir?

I.Dьnya Savaюэ nda, savaюэn uzamasэna ve Эngilizlerin Orta Doрu projelerinin aksamasэna sebep olan cephe aюaрэdakilerden hangisidir? 1 ) Siyaset ve yцnetim bilimleri aзэsэndan her toplum yцnetenler ve yцnetilenler olarak tasnife tabi tutulabilir. Buna gцre Osmanlэ Devletinde yцnetenler sэnэfэna ne ad verilirdi? Askerо Molla Reaya Mьderris

Detaylı

İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma!

İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma! İşte Osmanlı'nın çökmesine neden olan anlaşma! Türkiye ile Almanya arasında 2 Ağustos 1914 te imzalanan İttifak Anlaşması nın mevcudiyeti bilinirdi ama orijinal metni ile Alman İmparatoru Wilhelm in onay

Detaylı

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER

OSMANLI - İRAN. Sınır ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN. Sınır Ve Aşiret ( ) Sıtkı ULUERLER OSMANLI - İRAN Sınır Ve Aşiret (1800-1854) Sıtkı ULUERLER Son Çağ Yayıncılık Ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti. İstanbul Caddesi İstanbul Çarşısı No : 48 / 48 İskitler / ANKARA www.uzundijital.com ISBN

Detaylı

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını

İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını İnsanların birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen kurallara hukuk denir. Hukuk kurallarını koyan, uygulanıp uygulanmadığını denetleyen en yüksek organ ise devlettir. Hukuk alanında birlik

Detaylı

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

İstanbul u Fethinin Dahi Stratejisi - Genç Gelişim Kişisel Gelişim Fetih 1453 gösterime girdi. Yönetmenliğini ve yapımcılığını Faruk Aksoy'un yaptığı, başrollerinde Devrim Evin, İbrahim Çelikkol ve Dilek Serbest'in yer aldığı İstanbul'un Fethi ni konu alan Türk film 17

Detaylı

Çanakkale Zaferi nin kahramanları!

Çanakkale Zaferi nin kahramanları! Çanakkale Zaferi nin kahramanları! 1 / 8 Çanakkale Savaşı nda binlerce insan ölürken, savaşı yöneten ve olağanüstü başarılar gösteren kahramanların kısa yaşam öyküleri. CEMAL PAŞA (1872 1922) Tam adı Ahmet

Detaylı

23 Mart Mart 2015

23 Mart Mart 2015 23 Mart - 29 Mart Mart 9 1 10 2 3 4 5 6 7 8 11 9101113 12 13 23 24 25 26 27 28 29 30 31 Nisan 13 23 Mart Pazartesi 24 Mart Salı 25 Mart Çarşamba 26 Mart Perşembe 27 Mart Cuma Dünya Tiyatrolar Günü 13:00

Detaylı

GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER

GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER Aşağı Nohutlu Mahallesi, Sakarya Caddesi, Açıkgöz Apt Kat:2 Nu:4 Web:www.yozgattb.org.tr Tel: l:(0354)2129677 Fax:(0354)2170164 email: yozgattb@tobb.org.tr GERÇEKLEŞEN FAALİYETLER Borsamızın da Katılımıyla

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Bir Kahraman Doğuyor

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845)

AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) AKÇAABAD VAKFIKEBĠR NÜFUS KÜTÜĞÜ - (1835-1845) C. Yunus Özkurt Osmanlı döneminde ilk genel nüfus sayımı, II. Mahmud döneminde 1831 (Hicri: 1246) yılında alınan bir karar ile uygulanmaya başlamıştır (bundan

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

MEVZUAT KRONİĞİ I. Kama Hukuka

MEVZUAT KRONİĞİ I. Kama Hukuka MEVZUAT KRONİĞİ I Kama Hukuka MEVZUAT KIÎONİOİ Hazırlayan : Prof. Dr. ÖZTEKİN TOSUN w 1. CEZA HUKUKU 1 Hava korsanlığı 4 mayıs 1975 tarihli ve 15226 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış 1888 ve 1889 tarihli

Detaylı