SARIALTIN. Bağ Tesisi ve Çeşit Seçiminde Sıcaklık Faktörünün Önemi TURGUTLU TİCARET BORSASI. Bağcılıkta Neden Anaç Kullanıyoruz?

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SARIALTIN. Bağ Tesisi ve Çeşit Seçiminde Sıcaklık Faktörünün Önemi TURGUTLU TİCARET BORSASI. Bağcılıkta Neden Anaç Kullanıyoruz?"

Transkript

1 SARIALTIN ARALIK 2016 Yıl: 4 Sayı: 8 Turgutlu Commodıty Exchange TURGUTLU TİCARET BORSASI ISSN: DERGİSİ Bağ Tesisi ve Çeşit Seçiminde Sıcaklık Faktörünün Önemi Bağcılıkta Neden Anaç Kullanıyoruz? Bağlarda Güneş Yanıklığı Sorunu ve Kaolin Kullanımı Jeotermal ve Borun Bağlardaki Etkisi Bağlarda Görülen Ana Fungal Hastalıklar ve Mücadele Programı

2 içindekiler 1 TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu nun Değerlendirmeleri TURGUTLU TİCARET BORSASI Turgutlu Commodıty Exchange 4 TTB Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Orcan ın Değerlendirmeleri İMTİYAZ SAHİBİ Turgutlu Ticaret Borsası Adına Yılmaz ORCAN 5 Ziyaret ve Toplantılar Yönetim Kurulu Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Ercan HIZAL Meclis Başkanı Yazı İşleri Müdürü Deniz İNANÇ Yazı İsleri Kurulu Cemil GÜLER Yön. Kur. Bşk. Yar. Mehmet Salih BÜLBÜL Yön. Kur. Üyesi 11 Ziyaretler ve Toplantılar 15 Ziyaretler ve Toplantılar Abdüllatif SARATAR Yön. Kur. Üyesi Okuma Kurulu Cüneyt Tanyeri, Ali Dalkılınç, Himmet Çetin, Kaan Tanyeri, Editör Cüneyt Tanyeri İletisim Adresi Şehitler Mahallesi 7 Eylül yolu No:216/73 P.K Turgutlu - Manisa Telefon : Faks : E-posta : turgutlutb@tobb.org.tr 17 Turgutlu nun Tek Kadın Muhtarı: Deniz Bezen 19 Ana ve İkinci Ürün Yetiştiriciliği

3 Editörden 36 Organik Tarımın Önemi 47 Bağ Tesisi ve Çeşit Seçiminde Sıcaklık Faktörünün Önemi 52 Türkiye Asma Fidanı Üretimi Kış Dönemi Açık Köklü Asma Fidanları 57 Bağlarda Görülen Ana Fungal Hastalıklarla Mücadele Programı 63 Bağlarda Güncel Bir Sorun: Salkımlarda Uç Kuruması 67 Jeotermal ve Borun Bağlardaki Etkisi 73 NİSSERT Uluslararası Sertifikasyon ve Denetim Hizmetleri Ltd. Şti. Merhaba, Acısıyla, tatlısıyla geride bıraktığımız bir yılın ardından, yeni bir yılın tüm heyecanı ve beklentileriyle siz değeri okuyucularımızla tekrar beraber olmanın sevinci içindeyiz. Zor geçen bir yılın ardından 2017 yılı için dileğimiz, hoşgörü ve sevginin daha arttığı, refah seviyesinin yükseldiği, barışın hâkim olduğu, güzel ülkemiz ve şehrimizin 2023 hedeflerine büyük adımlarla yaklaştığı bir sene olması... Turgutlu Ticaret Borsası olarak oldukça hareketli bir altı ayı daha geride bıraktık. Sizlerden ayrı kaldığımız süre içinde yoğun tempoyla çalışmalarımızı sürdürürken, iş dünyasına etki edecek pek çok konuda sıklıkla bilgilendirme toplantıları düzenledik. Bu arada yoğun geçen ziyaret programları da gerçekleştirdik. Özellikle ihracat yapan ve ihracat potansiyeli olan tüccarlarımız ve üreticilerimize ışık tutmak için hazırladığımız dergimizde ağırlıklı olarak üzüm ve mısırı ele aldık. Eylül ayında Gazeteci ve televizyoncu Tayfun Talipoğlu ilçemize gelerek üzüm üreticilerimizin ve tüccarlarımızın sorunlarını anlattığı Bam Teli çekimleri yapıldı ve yayınlandı. Yine bu altı aylık dönem içinde ilçemize ve ülkemize hizmet etmiş, bir başka söyleyişle iz bırakmış şahsiyetlerin tanıtıldığı Kasaba da İz Bırakanlar adlı kitabı yayınladık ve büyük beğeni topladı. Bu ve buna benzer çalışmaları sizden aldığımız şevkle yapmaya devam etme kararlılığındayız. Bir dahaki dergimizde görüşmek üzere sağlıcakla kalın

4 Millî ekonominin temeli ziraattir. Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmıya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır.

5 M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU TOBB Başkanı Kişi başı gelirimizi 10 binden 25 bine çıkarmak ve neredeyse 8 yıldır içinde bulunduğumuz orta gelir tuzağından kurtulmak için dünden farklı bir şeyler yapmamız gerektiği her geçen gün daha da belirginleşiyor. Bunun çözümüyse faizi indirince ekonomi ve yatırımlar büyür şeklinde tek başına işe yaramayacağı görülen kolaycı ezberlerin dışında bir yerde duruyor. Özellikle de düne kadar köyden şehirlere doğru iç göç vasıtasıyla büyüyen ülkemizde artık sektörel verimlilikleri artırmak gerekiyor. Dünyada da benzer durum sözkonusu. Sadece ülkemizde değil diğer ülkelerde de büyüme sorunlu. Faizi indirip likiditeye artırdığınızda otomatikman yatırımlar artmıyor ve ekonomi büyümeye başlamıyor. Faiz sıfıra indirilse ve hatta negatif yapılsa da ekonomiler istenen şekilde canlanmıyor. Benzer şekilde likidite tavana vursa, şirketlerin kasalarından nakit para da fışkırsa da yatırım yapmayabiliyorlar. Belirsizlik karşısında nakitte kalmayı tercih ediyorlar. Kişiler de gelecek endişelerinden dolayı ellerindeki nakit parayı harcamayıp muhafaza etmek isteyebiliyorlar. Dolayısıyla ekonomik büyüme ve yatırımlar için sadece tek bir değişkene bakmak değil tüm çevre şartlarını dikkate almak önem kazanıyor. Yani ekosistemin bütününe bakmak gerekiyor. Bu durum özellikle Türkiye ekonomisi için geçerli. Çünkü Türkiye ekonomisinde yatırımla1 /

6 rı devlet değil özel sektör yapıyor. Aynı durum tüketim harcamaları veya ihracat için de geçerli. Tüm bu nedenlerle Türkiye ekonomisinin büyümesi sadece faizle oynanarak değil bir bütün olarak uygun ortamın sağlanması ile mümkün olabiliyor. Bu durumu 2003 sonrasında yaşadık. O dönemde faiz oranları bugünkünden daha yüksek olmasına rağmen, AB üyelik sürecinin getirdiği olumlu hava ve reform gündeminin öncelikle ele alınması sayesinde hem iç yatırımlar hem ülkeye gelen doğrudan yatırımlar arttı, ekonomi hızlı bir büyüme sürecine girdi. Bugün geldiğimiz noktadaysa ekonominin bundan sonra daha hızlı büyümesi için her sektörde verimliliği artırmamız gerekiyor. Bunun için öncelikle daha seçici olmak, doğru yatırımlara odaklanmak gerekiyor. Gerekli teknolojilerin içeriye transferi için yabancı yatırımları çekmek gerekiyor. Ancak açıktır ki, yargı sistemi, kural hâkimiyeti ve hukukun üstünlüğü alanlarında sıkıntılar yaşanırken istenen miktarda yabancı yatırımcı gelmesi, gelenlerin de teknoloji ve ihracat potansiyeli getirmesi kolay olmuyor. Bu tür yabancı sermayenin çekilmesi giderek daha önemli geliyor. Zira küresel ekonomide söz sahibi olmanın yolu küresel değer zinciri içinde yer alan firmaların sayısının artmasından geçiyor. Öte yandan Türkiye ekonomisi açısından bakıldığında ABD faiz artırımlarının bizim için iyi olmayacağı açık. Buna ilave olarak son dönemde Avrupa Birliği ile ilişkilerin bozulması da iş dünyasının bakışını olumsuz etkiliyor. Bu koşullar altında Türkiye ekonomisinin önümüzdeki yıllarda yüzde 4 ve üzerinde bir büyüme oranı tutturması için eskisinden daha fazla çaba göstermemiz gerektiği de açık. Buna yönelik bir hazırlık var mı diye baktığımızda reaktif açıklamalar ve makro ihtiyatı uygulamaları gevşeten dolaysıyla risk algısını daha da yükseltme tehlikesi bulunan adımlar dışında fazla bir şey göremiyoruz. 2 /

7 Geleceğe yönelik ışık tutması beklenen Orta Vadeli Program da bile benzer bir durum sözkonusu. OVP deki varsayım, küresel belirsizliğin azalacağı, küresel büyümenin tedricen artacağı, ticaret ortaklarımızın ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı, FED in faiz artırımlarının sınırlı olacağı, büyümenin finansmanına yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye girişinin katkı sağlayacağı şeklinde. Yani ekonomi politikalarımız oluşturulurken hemen her şeyin yolunda gideceği umulmuş, ona göre hazırlık yapılmış. Ancak önce Brexit, sonrasında Trump ve şimdilerde AB ile artan sorunlar geldi. ABD seçimi sonrası Meksika parası doğal olarak en çok değer kaybedendi. Ama seçimde bizimle doğrudan ilgili bir konu olmamasına rağmen Türk Lirası da en olumsuz etkilenenlerden biri oldu. Bunun temel nedeni şu olabilir döneminde Türkiye nin ortalama büyüme oranı yüzde 6,8, cari işlemler açığı ise yüzde 3,7 idi döneminde ortalama yıllık büyüme oranı yüzde 3,4 e geriledi, cari işlemler açığı ise yüzde 5,8 e yükseldi. Hem dışarıya daha bağımlı hale geldik, hem büyüme tempomuzu kaybettik. Yeni bir büyüme hikâyesi yazamayınca yatırımlar azaldı ama finanse etmemiz gereken dış açık yükseldi. Sonuçta Türkiye nin kırılganlığı arttı. Bu politika belirsizliğini bir an önce geride bırakıp, yeniden ekonomiye ve reformlara odaklanmalıyız. Ekonomideki belirsizlikleri azaltıp, normalleşmeye geçmeliyiz. Yerlerde sürünen yargıya itimadı yükselterek kurumlara ve kurallara güven duyulmasını sağlamalıyız. Böylece risk algısı düşecek, herkes kendi işine odaklanabilecektir. Türkiye bugün bütün kurumlarıyla büyük bir imtihandadır. Doğal kaynaklara sahip olmayan Türkiye nin demokrasi ve hukukun üstünlüğünden başka çıkışı yoktur. 3 /

8 Yılmaz Orcan Turgutlu Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın üyelerimiz, sevgili dostlar; Sarıaltın dergimizle yeniden huzurlarınızdayız. Sözlerimin başında sağlık ve başarı dileklerimi sunarken ülke olarak zor günler geçirdiğimiz bir ortamda her zamankinden daha çok birlik, beraberlik ve dayanışmaya ihtiyacımız olan bir ortamda bulunduğumuzu bir daha belirtmek isterim. Değerli dostlar Gediz Havzası nın birinci öncelikli ürünü olan çekirdeksiz kuru üzümün insan sağlığı açısından ne kadar büyük önem arz ettiğini her fırsatta vurgulamaktayım. Bu vesile ile çekirdeksiz kuru üzümü ve üzüm ürünlerini bir kez daha gündeme getirmek amacı ile gazeteci, yazar ve televizyoncu değerli dostum Sayın Tayfun Talipoğlu ve ekibini 4 gün Turgutlu da misafir ederek Bam Teli Programı çekimini Turgutlu, Ahmetli ve köylerimizde A dan Z ye üreticimizden, sanayici ve ihracatçı üye firmalarımızla yapmış olduğumuz programla Türkiye nin gündemine getirmeye çalıştık. Bu programın gerçekleşmesinde büyük destek veren dostum sayın Tayfun Talipoğlu ve ekibine, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölüm Başkanı sayın Prof. Ahmet Altındişli ye katılımlarıyla vermiş oldukları destekten dolayı bölgemiz üzüm üreticileri, üzüm sanayi kuruluşlarımıza, şahsım ve kurumum adına sonsuz saygı, sevgi ve şükranlarımı arz ederim. Yeni yılınızı en içten dileklerimle kutlar, esenlikler dilerim. Bir sonraki dergimizde buluşmak dileği ile sevgi ve saygılarımı sunarım. 4 /

9 Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu nun organizasyonu ile Cumhurbaşkanlığı Köşkünde düzenlenen istişare toplantısına katılarak, yerel ve sektörel bazdaki sorun ve çözüm önerileri ile ilgili raporu Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan a arz etti. Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu nun organizasyonu ile Başbakanlık Konutunda sorun ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü istişare toplantısına katılarak, yerel ve sektörel bazdaki sorunlarımızı Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım a arz etti. 5 /

10 tarihinde Yazar Ahmet Zeki Yeşil Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan ı ziyaret ederek yeni basılan Kasaba da İz Bırakanlar kitabı için tebrik etti. Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları 11/08/2016 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan Turgutlu Kaymakamlığı, Turgutlu Belediyesi, Turgutlu İlçe Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğü, Turgutlu Ticaret Borsası ve Turgutlu Ziraat Odası katılımıyla gerçekleştirilen Organik Tarımı Yaygınlaştırma ve Geliştirme Projesinin protokol üyeleri ile düzenlenen ortak istişare toplantısına katıldı. 6 /

11 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan Manisa TB 2016 yılı üzüm sezon açılış törenine katıldı. 12/08/2016 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan borsa üyemiz olan Gözde Un Fabrikası ziyaretinde borsamızca hazırlanan Kasabada İz Bırakanlar kitabını takdim ederek, buğday ve un sektöründeki sorun ve çözüm önerileriyle ilgili istişarede bulundu. 7 /

12 12/08/2016 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan borsa üyemiz Karaata firmasını ziyaret ederek firma sahibi Adnan Karaata ve Agah Karaata ile sektörel bazda sorun ve çözüm önerileri ile ilgili istişarelerde bulundu. 16/08/2016 tarihinde Türkloydu Denetmeni Sayın Ali Güneş borsamızda Akreditasyon iyileştirme ve denetim ziyaretinde bulundu. Denetimler sonunda Borsa personelimize üyemize karşı verilen başarılı hizmetlerden dolayı teşekkür etti. 8 /

13 18/08/2016 tarihinde Turgutlu Gaziler ve Şehit Aileleri Derneğinin düzenlemiş olduğu mevlüt ve lokma hayır toplantısına Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan İlçe kaymakamımız sayın Uğur Turan la birlikte katıldı. 18/08/2016 tarihinde Turgutlu Rotary Kulubünün toplantısına konuşmacı olarak davet edilen Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan Turgutlu nun sorun ve çözüm önerilerini,borsamızın tanıtımını yapmış olduğu sunumda Turgutlu Rotary Kulübü üyelerini bilgilendirerek, borsamızca yapılan çalışma sonucunda hazırlanan Turgutluda İz Bırakanlar kitabından bütün Rotary Kulübü üyelerine takdim etti. 9 /

14 Eylül ayında Bam Teli Programı Yapımcısı Tayfun Talipoğlu ve ekibi Turgutlu ya gelerek çekirdeksiz kuru üzüm tanıtım belgeseli çekti ve program Halk Tv de yayımlandı. Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz ORCAN ve Bam Teli Ekibi ilesayın Tayfun Talipoğlu Gediz Havzası üzüm üreticileri ile birlikte. 10 /

15 tarihinde Turgutlu Belediyemizin düzenlemiş olduğu yardıma muhtaç çocuklarımıza Dost Eli kampanyasına Turgutlu Ticaret Borsası, Zorlu Konfeksiyon ile Palmero Şirketi işbirliği İçersinde çocuğumuza kıyafet yardımı yapıldı.borsa Başkanı Yılmaz Orcan, bu kampanyayı başlatan Belediye Başkanımız Sayın Turgay Şirin başta olmak üzere, Borsamızda düzenlenen kampanyaya destek veren Zorlu Konfeksiyon sahibi Sayın İbrahim Zorlu'ya ve Palmero Şirketine kampanyamıza verdiği desteklerden dolayı teşekkür etti tarihinde borsamız üyesi üzüm tüccarlarıyla sorun ve çözüm önerilerinin konuşulduğu ortak akıl toplantısı yapıldı. 11 /

16 tarihinde Sayın Kaymakamımız Uğur Turan borsamızı ziyaret etti. İlçemizin sorunları ve çözüm önerileri hakkında borsa başkanımızla ortak iştişare toplantısı gerçekleştirdi tarihinde DQS GMBH Denetmeni Sayın Süleyman Aygün, borsamıza nezaket ziyaretinde bulundu. 12 /

17 06/10/2016 tarihinde Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım ve Bakanlarımızın katılımıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nde düzenlenen 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası Toplantısına Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan katıldı. Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz ORCAN toplantıyı Ödemiş Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Latif AKA ile birlikte izledi. 13 /

18 tarihinde Manisa Büyükşehir Belediyesi Maski Genel Müdürlüğü Görevine Başlayan Sayın Yaşar Coşkun'a Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Yılmaz Orcan tebrik ziyaretinde bulundu. Bu ziyarette bölgemizin sorunları ve çözüm önerileri hakkında ortak iştişarelerde bulunuldu. Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları Tarihinde Halk Bankası Turgutlu Şubesinde müdür olarak oöreve yeni başlayan Sayın Mehmet Birol Çorlu, Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Yılmaz Orcan'a nezaket ziyaretinde bulundu 14 /

19 tarihinde Genel Merkezimiz Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından düzenlenen Ege Bölgesinin sorun ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü Ege Bölgesi İştişare Toplantısına, Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz Orcan, Meclis Başkanımız Ercan Hızal ve Genel Sekreterimiz Hasan Ervardar katılarak Turgutlu ve Bölgemizin sorunları ve çözüm önerilerini istişare ettiler Yönetim Kurulu Başkanımız Yılmaz ORCAN TOBB Başkanı Sayın M. Rıfat HİSARCIKLIOĞLU ile birlikte. 15 /

20 tarihinde Türkloydu Denetmeni Sayın Oğuz Aksu ve TOBB Gözetimcisi Tülin Ay Belge Yenileme Denetimini Borsamızda Gerçekleştirdi. Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları Turgutlu Ticaret Borsası Yönetim Kurulu başkanı Yılmaz ORCAN ve Genel Sekreterimiz Hasan ERVARDAR Turgutlu İlçe Jandarma Komutanlığı'na atanan Jandarma Binbaşı Sayın Muhammet EVREN'i makamında ziyaret ederek yeni görevinin hem ülkemize hem de Turgutlu'muza hayırlı olması dilek ve temennisinde bulundular. 16 /

21 Turgutlu nun Tek Kadın Muhtarı Deniz Bezen 30 Mart mahalli idareler seçimleri sonrasında Manisa nın Büyükşehir olması ile birlikte Turgutlu ya bağlı 37 köy ilçenin mahallesi olurken, Urganlı ve Derbent beldeleri de kapatılarak mahallere dönüştürülmüştü. Yapılan bu düzenlemeler sonrasında 61 mahalleye ulaşan Turgutlu da seçimler sonrasında Urganlı ve Derbent mahallelerinde ilk defa muhtar seçilirken, diğer 59 mahallede ise 18 muhtar değişmiş, Turgutlu da 37 köyde 11 muhtar, 22 mahallede ise 7 muhtar değişmişti. 60 muhtarın erkek olduğu mahallelerde, Yedieylül Mahallesi muhtar adayı Deniz Bezen, kazanmış ve ilçemizde bu dönemde tek bayan muhtar olma başarısını göstermişti. Hep birlikte mahallemiz için çalışacağız şeklinde konuşan muhtar Deniz Bezen, Amacım mahallem için hizmet etmek. Onların sorunları benim sorunum. Hep birlikte el ele vererek mahallemiz için çalışacağız. Bir bayan olarak ben titizliğimi muhtarlık çalışmalarımda da göstereceğim. Mahallemize kadın elinin değdiği belli olacak. Ben buradan mahallemize hizmet etmiş daha önceki muhtarlarımıza teşekkür ediyorum demişti. Aradan iki yıl geçtikten sonra Muhtar Deniz Bezen bir değerlendirme yaptı: Muhtar olduğumda 25 yaşındaydım. Turgutlu nun hatta Türkiye nin en genç bayan muhtarıydım. Bu yaşta, insanların bana güvenmesi beni çok onurlandırdı. İnsanlara yaklaşımlarımla söylediklerimle bir nebze de olsa yüreklerine dokuna bildiysem ne mutlu bana. dedi. Bezen konuşmasında İnsanlar benim muhtarlık yapabileceğime inandığı için beni seçmişlerdi ve bunu göz ardı edemezdim o yüzden elimden geldiğinin fazlasıyla mahallemdeki vatandaşlarımın sorunlarına her zaman çözüm odaklı olmaya çalıştım ve çalışıyorum da... Muhtar olurken amacım kimsenin görmediğini görüp yapamadığını yapmaktı. Ulaşamadığı kişilere ulaşıp sorunlarını çözmekti. Yardıma muhtaç kişilere ulaşıp onların gerçekten ihtiyacının ne olduğunu tespit edip onları sağlamaktı. Ben her zaman insanların eşit olduğuna inanıyorum, o yüzden muhtarlığa adaylığımı koydum. İnandığım 17 /

22 şeyin doğrultusunda gitmek için durumu iyi olanla kötü olanın aralarında bir köprü olmak için. Seçimi kazandığımda bayanların sesi oldum her şeyi başara bileceğimizi gösterdim yani bir bayanla erkeğin eşit olduğu gösterdim. şeklinde konuştu. Yedi Eylül Mahallesi muhtarlık binasının pembeye boyanmasının ardından mahalle sakinleri de görüntüden hayli memnun. Mahalleli bazı vatandaşlar; "Genç bayan muhtarımız bize cesaret veriyor. Onu seçmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimizi önümüzdeki günlerde daha net göreceğimizden şüphemiz yok. İlk icraatı' da çok güzel gözümüz gönlümüz açıldı. Mahallemize sanki başka bir hava kattı. İnşallah genç muhtarımız daha güzel işlere de imza atacaktır" şeklinde konuştular. 18 /

23 ANA VE İKİNCİ ÜRÜN YETİŞTİRİCİLİĞİ KAPSAMINDA MISIR TARIMINDAN YÜKSEK VERİM ALMANIN YOLLARI Dr. Sami SÜZER Ziraat Yüksek Mühendisi Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü 1. MISIR TARIMININ ÖNEMİ Gen kaynağı merkezi Amerika kıtası olan mısır (Zea mays L. 2n=20) bitkisi, dünyada ekim alanı ve üretim bakımından buğday (Triticum sp.) ve çeltik (Oryza sativa L.) ile birlikte ilk üç sırada yer almaktadır yılı FAO istatistiklerine göre dünyada ilk üç sırayı paylaşan bu ürünlerden sıcak iklim tahılı mısır bitkisinin ekiliş alanı 184 milyon ha, üretimi 1037 milyon ton ve tane verimi 562 kg/da; serin iklim tahılı buğday bitkisinin ekiliş alanı 220 milyon ha, üretimi 729 milyon ton, tane verimi 331 kg/da; sıcak iklim tahılı olan çeltik ekiliş alanı 162 milyon ha, üretimi 741 milyon ton ve bir dekardan alınan ortalama tane verimi 455 kg/da olmuştur. Türkiye de ise 2014 yılı FAO istatistiklerine göre mısır ekiliş alanı yaklaşık 655 bin ha, üretimi 6 milyon ton ve bir dekardan alınan ortalama verimde 907 kg/da olarak gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi ülkemizdeki bir dekardan alınan mısır verimi dünya ortalamasından yaklaşık % 61 daha fazladır. Mısır üretimi özellikle ülkemizde sulanır tarım alanlarının artmasına bağlı olarak son yıllarda önemli artışlar göstermiştir. Sulu tarım alanlarında özellikle ikinci ürün mısır tarımının yapılması süt ve besi hayvanı yetiştiricileri için kaliteli, bol ve ucuz yem kaynağı (tane, hasıl ve silaj) sağlamaktadır. 19 /

24 İnsan beslenmesinde ekonomik olarak kullanılan bitkisel kökenli protein üretimi için mısır tarımı büyük önem taşımaktadır. Tane mısır, hayvan beslenmesinde kullanılan yem rasyonlarına girmek suretiyle hayvansal kaynaklı protein üretiminde vazgeçilmez bir üründür. Ayrıca mısırın tanesinden elde edilen nişasta, glikoz ve mısırözü yağı da gıda sanayinde ham madde açısından büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde genelde yetiştirilen mısır çeşitleri at dişi mısır (Zea mays intendata), sert mısır (Zea mays indurata), cin mısır veya patlak mısır (Zea mays everta) ve şeker mısırdır (Zea mays saccharata). Bunlardan at dişi mısır hibrit çeşitlerin tohumlarının kullanılmasının çiftçiler arasında yaygınlaşmasıyla ekiliş alanı, sulanır alanların da artmasına bağlı olarak hızla 1980 li yıllardan sonra artış göstermiştir. Sert mısırın ekiliş alanı genellikle Karadeniz bölgesi gibi mısır unundan ekmek yapılan yerlerde çok yaygındır. Cin mısır ve şeker mısır çerezlik olarak yenmek üzere küçük alanlarda ülke genelinde ekilmektedir. 2. MISIR TARIMINDA YÜKSEK VERİM ALINMASININ YOLLARI Verimli mısır üretim alanları sulanabilir alanlara bağlı olduğundan hemen, hemen en yüksek sınıra dayanmıştır. Bu nedenle mısır üretiminde hedeflenen miktarlara ulaşabilmenin yolu önemli oranda birim alandan alınan verimin artırılmasıyla mümkündür. Mısır tarımında verimliliğin artırılması yüksek verimli ve kaliteli tohumluk kullanımının yaygınlaştırılması ile birlikte çeşitli araştırmaya dayalı agronomik uygulamaların yerinde ve zamanında yapılması ile mümkün olacaktır. Ülkemizde yapılan mısır tarımında verimliliği ve ürün kalitesini artırmak amacıyla yapılabilecek bazı modern yetiştirme tekniği uygulama önerileri aşağıda verilmiştir: Tohumluk olarak ekilecek mısır çeşidi seçiminde kaliteli, tarım yapılacak arazinin iklimi ile toprak koşullarına uygun olgunlaşma süresine sahip, sertifikalı yüksek verimli, kaliteli çeşitlerin tohumlukları tercih edilmeli, Ekilecek tohumlukların mısır hastalık ve zararlılarına karşı ilaçlı olmalı, Tarlayı ekime hazırlarken toprakta çok gerekli olan rutubeti muhafaza edecek azaltılmış toprak işleme teknikleri ile verimli tavda bir tohum yatağı hazırlanmalı, Gübrelemenin toprak analizine göre zamanında, uygun dozda ve doğru yöntemle yapılmalı, Edimde uygulanacak sıra arası ve sıra üzeri sıklığın tercihinde çeşit sahibi kurumun veya ilgili uzmanların tavsiyelerinin alınmalı, Ana ve ikinci ürün mısır ekim zamanı her bölgenin iklim koşullarına göre farklılık göstereceğinden, ilgili kurumlara danışarak kendi bölgemiz için en uygun olan tarihler arasında ekim yapılmalı, Bakım işlemlerinden gübreleme, yabancı ot, hastalık ve zararlılarla mücadele kaliteli üretim ve yüksek verim almayı sağladığından gerektiğinde bu konuda ilgili kuruluşlara ve tecrübeli uzmanlara mutlaka danışılmalı, Mısır hasadı elle yapılacaksa koçandaki danelerin rutubet %15'in altına, makinalı hasat yapılacaksa rutubet %20 nin altına düşünce zamanında geç kalmadan yapılır ve emniyetli depolama için rutubetin%13 in altına gelinceye kadar kurutulması gerekir. 20 /

25 3. MISIR BİTKİSİNİN TOPRAK VE İKLİM İSTEKLERİ Mısır bitkisi yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin, ve su tutma kapasitesi iyi topraklarda yüksek verim potansiyeline sahiptir. Kumsal topraklardan ağır yapıdaki killi topraklara kadar her türlü iyi drenaj sağlanmış topraklarda tarımı yapılabilmektedir. Özellikle mısır toprak havasızlığından çok zarar görmektedir. Mısır bitkisi asitlik açısından ph sı 5-8 arasında değişen yerlerde verimli olarak yetiştirilebilir. Mısırın bitkisinin vejetasyon süresi çeşidin erkenciliğine bağlı olarak 90 ile 130 gün arasındadır. Mısırın minimum çimlenme sıcaklığı 8-10 oc, uygun büyüme sıcaklığı ise oc dir. Mısır bitkisi, büyüme süresince toprakta bol su ister, özellikle sapa kalkma ile çiçeklenme devreleri arasında çok su tüketir. Bu dönemde mısır bitkisinin su isteği doğal yağışlarla karşılanamıyorsa sulama suyu ile karşılanmalıdır Toprak İşleme: Mısır tarımında toprağı işlemenin amacı, iyi bir tohum yatağı hazırlamak, ön bitkiden kalan sap artıklarını gömmek, toprağı havalandırmak, yabancı otları yok ederek toprakta depolanan suyu artırmaktır Ana Ürün Mısır Tarımında Toprak İşleme: Sulu koşullarda yapılacak ana ürün mısır tarımında tarla hazırlığı ayçiçeği tarımında olduğu gibidir. Bu amaçla, ön bitki hasadından sonra toprak uygun tavda iken cm arasında derinlikte soklu pulluk ile derin bir sürüm yapılmalıdır. İlk sürümden sonra, düşen yağışlar nedeniyle tarlada önemli bir otlanma görülürse, bu otlar 21 /

26 kültivatör (kazayağı) veya çizel gibi aletlerle toprağı santim derinlikte işleyerek yok edilmelidir. Mısır bitkisi düzgün bir çıkış için nemli bir tohum yatağı ister. Bunu sağlamak için İlkbaharda toprak tava geldiğinde tarla önce kültivatör (kazayağı) veya çizel ile sonra tırmık veya yaylı tırmık ile santim derinlikte işleyerek ekime hazır hale getirilir. İlkbahar da toprak nem ve tavının kaybına yol açabilecek soklu pulluk ile derin sürümden kesinlikle kaçınılmalıdır İkinci Ürün Mısır Tarımında Toprak İşleme: Ön bitki hasadından sonra ikinci ürün mısır yetiştiriciliğinde genellikle 3 değişik toprak işleme yöntemi kullanılır Klasik Toprak İşleme: Toprak pullukla derin sürüldükten sonra tohum yatağının hazırlanmasıdır. Ancak derin sürüm yapılması toprak işleme maliyetini önemli oranda artırmaktadır Azaltılmış Toprak İşleme: Azaltılmış toprak işlemesinde soklu pulluk kullanılmadan çizel, kültivatör, goble disk veya diskaro gibi aletlerle tohum yatağının hazırlanır. Genellikle ikinci ürün mısır yetiştiriciliğinde ülkemizde yaygın olarak kullanılmaktadır. İkinci ürün mısır yetiştiriciliğinde olabildiğince erken ekim yapılabilmesi için toprak hazırlığında ekim + sulamanın, sulama + ekime göre günlük erkencilik sağlamaktadır. Bu uygulama ile ikinci ürün için daha geç olgunlaşan çeşitlerin yüksek Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları verim potansiyelinden faydalanılabilmektedir Doğrudan Ekim veya Sıfır Toprak işleme: Toprak işlemesiz doğrudan ekim tekniği son yıllarda dünyada oldukça yaygınlaşmış ülkemizde de denemeleri yapılarak çiftçi şartlarında uygulanmaya başlamıştır. Toprak işleme maliyetinin düşürülmesi ve ikinci ürün ekimi için iki-üç haftaya yakın erkencilik sağlamaktadır. 4. GÜBRELEME 4.1. Mısır Tarımında Kuruda ve Suluda Kullanılacak Gübre Dozları: Öncelikle en doğru bir gübreleme için toprakların analiz yaptırılması şarttır. Genel bir bilgi vermek amacıyla mısır üretiminde yeterli ve dengeli bir gübreleme için kuru ve koşullarda uygulanabilecek gübre form ve dozlarının çeşitli seçenekleri aşağıda Çizelge 1 de belirtilmiştir. Azotlu, Fosforlu ve Potaslı gübrelerin tamamı İlkbaharda ilk toprak işlemesinden önce tarlaya santrifüjlü gübre dağıtma makinası ile saçarak verilip arkasından kazayağı ile ekim derinliğine karıştırılabileceği gibi ekimde tarlaya kombine ekim makinası ile de banda tohumun 5 cm sağına (veya soluna) ve altına gelecek şekilde verilebilir. Azotlu gübrelerin yarısı ekimle birlikte, diğer yarısı da ileriki gelişme dönemlerinde sıra arasına, bitkilerin yaprak ve büyüme noktalarında kalmayacak şekilde uygulanabilir. Ayrıca bitki yapraklarını gübrenin yakmaması için sulama yaparken veya yağmur çiselerken yapraklar yaş olacağından kesinlikle azotlu gübre uygulanmamalıdır Azotlu Gübreler: Üreticilerin en fazla kullandığı azotlu gübreler, Amonyum sülfat (%21 N), Üre (%46 N) ve Amonyum nitrat (% 26 N) dır. Bu gübrelerin tümü bitkinin ihtiyacı olan azotu sağlamalarına karşın özellikleri gereği toprak asitliğini nötrleştirmek için tuzlu veya alkali topraklarda Amonyum 22 /

27 sülfat ekim öncesi veya ekimde tercih edilmeli, diğer nötr veya asit karakterli topraklarda ise üre veya Amonyum nitrat kullanılmalıdır. Azotlu gübreler topraktan değişik yollarla kayba uğradığından her yıl mutlaka toprağa verilmesi gerekir. Mısır bitkisinden dekardan en yüksek tane verimi alabilmek için yapılan gübre denemeleri sonucunda saf madde olarak kuru koşullarda 8-10 kg/da, sulu koşullarda kg/da azot yeterli olmaktadır. Bu konuda söz konusu bu azotlu gübre dozları, gübreye verilen para ve tarladan alınan ürünün geliri olarak ekonomik açıdan değerlendirilip en ekonomik doz üreticiye önerilmektedir. Çizelge 1: Mısır üretiminde kuru ve sulu koşullarda toprağa uygulanabilecek gübre form ve dozlarından bazı seçenekler Fosforlu Gübreler: Sadece fosfor içermesi yönünden mısır tarımında en çok kullanılan gübre Triple süperfosfat (% 43-46) tır. Eğer toprak analizi sonucu bu gübreye ihtiyaç duyulursa tamamı ekim öncesi toprağa verilip karıştırılmalıdır. Yapılan araştırmalarda saf olarak 7-8 kg/da fosforun yani kg/da Triple fosfotun dekardan en yüksek verimi almada yeterli olduğu görülmüştür. Toprağa verilen fosforun bitkiler tarafından alınmıyan kısmı toprakta birikmektedir. Diğer bir deyişle yağmur suları ile fosforun topraktan yıkanması çok az olmaktadır. Bu nedenle toprak analizi yaptırmadan her yıl gereksiz fosforlu gübre kullanımından ve gereksiz masraftan kaçınılmalıdır Potasyumlu Gübreler: Genelde Türkiye toprakları potasyum besin maddesi açısından zengindir. Bu nedenle toprak analizleri sonucu tavsiye edilmedikçe potasyumlu gübre kullanmaya gerek yoktur. Eğer toprakta potasyuma gerek duyulursa Potasyum sülfat (%50) gübresinden toprak analizi sonucuna göre ekim öncesi veya ekimle birlikte gübreleme yapılabilir Kompoze Gübreler: Kompoze gübreler azot, fosfor ve potasyumun belli oranlarda karıştırılmasından yapılmıştır. Türkiye de en çok kullanılan kompoze gübreler; 20:20:0, 18:46:0, 26:13:0 ve 15:15:15 tir. Burada kompoze gübre içerisinde birinci rakam azot, ikinci rakam fosfor ve üçüncü rakam ise potasyum miktarını % olarak ifade etmektedir. Özellikle mısır tarımında toprağımızın fosfora ihtiyacı 23 /

28 varsa 20:20:0 veya 18:46:0 gübresi ekim öncesi veya ekimle birlikte dekara kg olmak üzere kullanılabilir. Yalnız kompoze gübrelerin her yıl kullanılması sonucu bazı üretici tarlalarında fosfor fazlalığı oluşmaktadır. Bu nedenle toprak analizi sonucunda fosforlu gübreye ihtiyaç yok ise kompoze gübreler yerine diğer azotlu gübrelerin kullanılması gerek üretici ve gerekse ülkemiz açısından daha ekonomik ve verimli olur Yaprak Gübreleri Yaprak gübreleri, son yıllarda Ülkemizde de tarla tarımında kullanılmaya başlanmıştır. Çoğunlukla sıvı olarak pazara sunulan yaprak gübreleri içerisinde bir veya birden fazla besin maddesi elementi bulunmaktadır. Bitkinin yetişme döneminde tarla toprağında molibden, çinko gibi bazı mikro besin maddelerinin noksanlığı görülebilir. Söz konusu bu besin maddelerinin mısır bitkisi kökleriyle yeterince topraktan alımı mümkün olmayacağından bitkilerde gelişme geriliği, yaprak renklerinde sararma ve morarmalar görülebilir. Besin maddesi noksanlığından emin olunan mısır tarlalarına, Bakanlık kullanım iznine sahip ihtiyaç duyulan besin maddesi noksanlığını karşılayacak yaprak gübreleri temin edilerek, kullanma talimatına göre doğru oranda su ile karıştırılarak uygun bir pülverizatörle verilmelidir. Tavsiye edilen yaprak gübresinin uygun dozunu, akşamüzeri güneşin yakıcı olmadığı saatlerde uygulanması bitkide yanmaları önler. Yaprak gübrelerini tek başına, mısır tarımında ekim öncesi ve makineli çapa öncesi sıra arasına verilen mineral gübrelere alternatif olarak kullanmak dekardan istenen verim artışını kesinlikle sağlamaz. Unutulmamalıdır ki bitkinin esas besin maddesi ve su alması ile toprakta dik durmasını sağlayan kökleridir. Dolayısıyla normal koşullar altında bitki doğal olarak topraktan besin maddelerini almaktadır. Ancak toprakta bitki yetişme döneminde bazı bitki besin maddelerinin 24 /

29 noksanlığı görülürse, fotosentez organı olan yapraktan bitkiye zorunlu olarak uygun bir yaprak gübresi ile noksan olan besin maddesi verilebilir. 5. MISIR EKİM ZAMANI Ekim zamanı toprak ısısı ile yakından ilgilidir. Çimlenmenin iyi olabilmesi için toprak ısısının 12 oc olması gereklidir. İkinci üründe sıcaklık ekimi engelleyici değildir. Yüksek toprak sıcaklıklarında (18-20 oc) tohumların çimlenme ve çıkışı daha hızlı olur. Bölgelerimizin iklim durumu dikkate alındığında mısır ana ürün ekim zamanları Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde Nisan ayı başında, Marmara, Orta Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde Nisan sonu, Doğu Anadolu Bölgesinde Mayıs ayıdır. O yılın iklim durumu da ekim zamanını belirlemede kuşkusuz önemlidir. Mısır ekimi, gerek ana üründe ve gerekse ikinci üründe olabildiğince erken yapılmalıdır. Erken ekimler, mısır bitkisinin Kış ve İlkbahar yağışlarından daha iyi yararlanmasını sağlar. İkinci ürün ekimi 15 Temmuz a kadar tamamlanmalıdır. 6. MISIR ÇEŞİDİ SEÇİMİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR Mısır tarımında tohumluğun önemi büyüktür. Ülkemizde genelde en çok yetiştirilen sert mısır (Zea mays indurata) ve at dişi mısır (Zea mays indentata) çeşitleridir li yıllarda daha önce üretilmekte olan yerli mısır çeşitlerinin yerlerini hızla hibrit (melez) mısır çeşitleri almıştır. Üreticiler bölgelerine uyan, yüksek verimli mısır tohumluklarını gerek kamu ve gerekse özel sektör tohumculuk kuruluşlarından temin edebilirler. Ekilecek mısır çeşidinin seçiminde, yetiştirileceği bölgenin iklim ve toprak koşulları ile olgunlaşma gün sayılarına dikkat edilmelidir. Mısır tarımda ekilmekte olan çeşitler olgunlaşma gün sayılarına veya yetişme sürelerine göre, FAO sisteminde arasında 8 ayrı gruba ayrılmış25 /

30 lardır. Örneğin, FAO-100 grubunda yer alan mısır çeşitleri çok erkenci yaklaşık günde olgunlaşmasını tamamlarken FAO-800 grubunda yer alan çeşitler ise çok geç yaklaşık 140 günde olgunlaşırlar. Mısır çeşitlerinden FAO-400 grubu orta erkenci günde olgunlaşan çeşitleri, FAO-600 grubu ise orta geç günde olgunlaşan çeşitleri belirtmektedir. Ana ürün mısır yetiştiriciliğinde FAO grubu günlük, ikinci ürün mısır yetiştiriciliğinde ise erkenci ve orta erkenci olum grubuna giren FAO günlük çeşitlerin seçimi daha uygundur. Üreticiler bu tohumların seçiminde şu noktalara dikkat etmelidirler: Her yıl hibrit mısır üreticileri mutlaka sertifikalı yeni tohumluk ekmelidirler. Ekilecek tohumlukların temiz, çimlenme oranı ve çıkış gücü yüksek olmalıdır. Hastalık görülen tarlalarda, söz konusu hastalığa dayanıklı, sıcaklık stresine toleranslı olmalıdır. Ekilecek çeşitlerin tohumlukları hastalık, zararlılara karşı tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Çeşit özelliği olarak koçan kabuğu ucu kapalı olmalı ve yatmaya dayanıklı olmalıdır. 7. EKİM ŞEKLİ Mısır genellikle iki tip ekim makinası (mibzerle) ile ekilmektedir. Birinci tip klasik ekim makinaları ile ile yapılan ekimde yalnız sıra arası ayarlanabilmekte ve sıra üzeri ekim istenilen aralıkta yapılamamaktadır. Dekara kullanılan tohum miktarı da 4-5 kg civarında olmaktadır. Bu tip ekim makinaları ile yapılan ekimde daha sonra bitkiler çıkınca tekleme (seyreltme) ile sıra üzeri bitkiler istenilen sıklığa getirilmektedir. Ancak, mısır üreticileri ikinci tip gelişmiş hassas (pnomatik) ekim makinalarını kullanarak, sıra arası, sıra üzeri ve ekim derinliğini kolaylıkla ayarlayabilirler. Bu tip gelişmiş ekim makinaları ile ekimde tekleme işlemi ortadan kalktığı gibi bir dekara 26 /

31 kullanılan tohum miktarından da önemli tasarruf sağlanabilir (en fazla 2.5 da) ve düzgün bir çıkış elde edilebilir. Mısır ekiminde sıra arası mesafe 70 cm ve sıra üzerindeki bitkiler arasındaki mesafe ise toprak verimliliği ve yağış durumuna bağlı olarak cm arasında olabilir. Bu sıra arası ve sıra üzeri ekim mesafeleri yüksek verim alabilmek için bir dekar alanda istenen yaklaşık bitkiyi sağlamaya yeterlidir. Ekim derinliği toprak nemi ile ilgilidir. Ekim derinliği, iyi hazırlanmış tavlı tohum yatağında ve erken ekimlerde 5-6 cm olabilir. Buna karşın toprak tavının yetersiz olduğu ve özellikle geç ekimlerde tohumun nemli toprak tabakasına düşebilmesi için ekim derinliğinin cm arasında olması uygundur. 8 cm den fazla derine ekimde mısır bitkisin toprak yüzeyine çıkışı zorlaşır ve dekarda istenen bitki sıklığı elde edilemez. 8. BAKIM 8.1. Tekleme (seyreltme): Tekleme, eğer ekimde klasik eski tip ekim makinası kullanılmışsa, bitki boyu 8-10 cm. olduğunda öncelikle zayıf, hastalıklı ve zarar görmüş bitkiler temizlenerek yapılmalıdır. Ekimde, hassas (pnomatik) ekim makinaları kullanıldığında teklemeye gerek duyulmaz Çapa: Mısır tarımı yapılan tarladaki yabancı ot miktarına göre, çıkıştan itibaren tarlaya traktör giremeyecek boya mısır bitkileri gelinceye kadar iki-üç defa ara çapası yapılabilir. İlk çapa, bitkiler 27 /

32 10-15 cm boylanınca, ikinci çapa bitkilerin boyu cm olunca, boğaz doldurma ve azotlu gübre verilmesi işlemi ile birlikte yapılır. Ara çapası, toprağı kabartarak topraktan buharlaşma ile su kaybının azalmasını ve yabancı otların mekanik olarak yok edilmesini sağlar Mısır Tarımında Yabancı Ot Mücadelesi: Yabancı ot mücadelesi mısır yetişme devresinin ilk ayında çok önem taşır ve yapılması % 2030 oranında daha fazla verim alınmasını sağlayabilir. Hızlı gelişme yeteneğine sahip yabancı otlar özellikle ilk gelişme devresinde faydalı tarla alanını kaplayarak mısır bitkisinin gelişmesini engelleyerek ve bitki besin maddelerine ortak olarak önemli oranda zarar yaparlar. Mısır bitkisi cm boyunda olduğunda gölge yaparak diğer yabancı otların gelişmesi büyük ölçüde engellemektedir. Yabancı ot mücadelesi kültürel tedbirlerle, mekanik yollarla ve kimyasal yöntemlerle yapılmaktadır Kültürel Yabancı Ot Mücadelesi: - Ekimde yabancı ot tohumu bulundurmayan temiz tohumluk kullanılmalıdır. - Mümkün olduğunca ekim nöbeti yapılmalıdır. - Rizomlarla vejetatif olarak büyüyüp gelişen ayrık gibi otların toprak işlemesi sırasında kullanılan aletlerle bir tarladan başka bir tarlaya taşınması engellenmelidir. - Tarla sınırlarındaki yabancı otlar ile de mücadele edilmelidir. 28 /

33 Mekanik Yolla Yabancı Ot Mücadelesi: - Sıra aralarının, mısır bitkileri 50 cm oluncaya kadar kaz ayağı gibi ara çapa makinaları ile 23 kez işlenmesi, hem yabancı ot mücadelesi yapılması açısından hem de toprakta bulunan kapilerite denilen buharlaşma borucuklarının kırılması açısından çok önemlidir. - Eğer iş gücü uygun ise makinalı ara çapasından sonra sıra üzerinde kalan otların el çapası ile temizlenmesi gerekmektedir Kimyasal Yolla Yabancı Ot Mücadelesi: Mısır tarımında en ekonomik yabancı ot mücadelesi yabancı ot ilaçları ile yapılır. Kimyasal mücadelede tarlada görülen yabancı ot türlerine göre Zirai Mücadele Teknik Talimatı doğrultusunda seçilen ilaçlar kullanım özelliklerine göre ekim öncesi, ekim sonrası veya çıkış sonrası uygulanabilir. Ancak mısır tarımında kullanılan ilaçlar her yıl Gıda ve Kontrol genel Müdürlüğü tarafından güncellenmektedir. Birçok yabancı ot ilacı mısır tarımında kullanılmaktadır. Mısır ekiminden sonra (2-3 gün içinde) ve çıkıştan önce geniş yapraklı yabancı otlara karşı Zirai Mücadele Teknik Talimatında gösterilen yabancı ot ilaçları tavsiye edilen uygun dozda kullanılabilir. Ancak, hafif bünyeli kumsal topraklarda doz biraz düşürülebilir. Mısır ekiminden hemen sonra ve çıkıştan önce dar ve geniş yapraklı otlara karşı Zirai Mücadele Teknik Talimatında gösterilen yabancı ot ilaçları tavsiye edilen uygun dozda kullanılabilir. Hafif bünyeli kumsal topraklarda doz biraz düşürülebilir. Mısır bitkileri çıkış yapıp yaklaşık cm arası boylandığında tarlada geniş yapraklı otlar varsa Zirai Mücadele Teknik Talimatında gösterilen yabancı ot ilaçları tavsiye edilen uygun dozda kullanılabilir. 29 /

34 Yağışlı bölgelerde ara çapası imkânı zor olacağından, yabancı ot mücadelesinin kimyasal yollarla yapılmasında fayda vardır. Kullanılan ilaç dozları organik maddesi düşük kumsal topraklarda biraz düşük tutulmalıdır. Çıkış sonrası yabancı ot ilacı uygulaması otlar henüz daha küçük 2-4 yaprak iken yapıldığında etkili olur. Eğer otlar dallanıp çok büyürse ve ilaçlamada bitkilerinin sapa kalktığı geç dönemde yapılırsa mısıra zarar verilebileceği gibi yabancı otları da iyi kontrol etmez Hastalık ve Zararlılarla Mücadele: Mısır yetiştiriciliğinde görülen hastalıklar genel olarak altı grupta toplanırlar. Bunlar; tohum ve fide hastalıkları, yaprak hastalıkları, sap çürüklükleri, koçan çürüklükleri, viral hastalıklar ve nematotların neden olduğu hastalıklardır. Mısır bitkisinin farklı gelişme dönemlerinde görülen zararlılar beş grupta incelenir Fidede beslenen zararlılar: Bunlar bitkinin ilk 5 haftalık döneminde fide ve köklerde beslenerek bitki sıklığını ve sağlığını bozarlar. Başlıcaları; tel kurtları (Tenebroides ve Agroites spp.), bozkurt veya kesici kurtlar (Agrotis spp.) ve mısır maymuncuğu (Tanymecus dilaticollis Gyll.) dur Yaprak ve yaprak helozonunda beslenen zararlılar: Bunlar bitkinin sapa kalkma döneminde yaprak helozonunda beslenerek bitkiye zarar veriler. Başlıcaları; güz tırtılları (Spodoptera frugiperda), şark (Asya) mısır kurdu (Ostrinia nubilalis Hübner), mısır yeşil kurdu (Heliothis armigera Hbn) dur Tepe ve koçan püskülünde beslenen zararlılar: Bunlar koçan püskülünün tamamını keserek bitkiye zarar verirler. Başlıcaları; mısır kök kurt30 /

35 ları (Diabrotica spp), mısır yeşil kurdu (Heliothis spp.), mısır yaprak afiti (Rhopalospium maidis Fith) dir Koçanda beslenen zararlılar: Bunlar taneleri yiyerek beslenen zararlılardır. Başlıcaları; kokulu böcekler (Nezara viridula), mısır yeşil kurdu, güz tırtılları ve şark mısır kurdudur Sapta beslenen zararlılar: Bunlar bitki sapına saldırarak yapmaya ve koçan kaybına neden olurlar. Başlıcaları; şark mısır kurdu, mısır kök kurtları, pembe sap kurdu (Sesemia spp.) ve güney batı mısır kurdu (Diatreaea grandiosella Dyar.) dur Hastalık ve Zararlılarla Mücadele: Mısır bitkisinde tohum ve fide çürüklüklerine karşı ekilen tohumluğun mantari ilaçlarla (fungusitlerle) ilaçlanmasından sonra ekilmesine dikkat edilmelidir. Zararlılardan bozkurt için kepekli yem hazırlığı Zirai Mücadele Teknik Talimatına göre reçeteli olarak alınacak ilaçlarla yapılır. Yine sap kurdu kurdu ve afitler içinde Zirai Mücadele Teknik Talimatına göre reçeteli olarak alınacak ilaçlarla mücadele yapılır. İlaçma için zararlı yoğunluğu ekonomik zarar eşiğini geçmesi gerekir. 9. SULAMA Mısır tarımında dekardan yüksek verim alabilmek için zamanında ve yeterli su verilmesine 31 /

36 dikkat edilmelidir. Mısır ekim döneminde toprakta yeterince rutubet yok ise bir çıkış sulaması yapılabilir. Bunun yanında bitkinin erken gelişme dönemlerinde eğer tarla toprağındaki faydalı su azaldığı diğer bir deyişle bitkilerin kuraklığı duymaya başlayıp solgunluk belirtileri göstermeye başladıkları dönemlerde yaklaşık gün aralarla 2-3 sulama yapılabilir. Mısır bitkisin su istediği bitkide pörsüme ve yaprakların kıvrılması şeklinde görülür. Sulama aralığının hesaplanmasında ölçü, tarla toprağındaki rutubetin solma noktasına inmemesi ve genellikle topraktaki faydalı su %50 ye düştüğünde tarla su kapasitesine gelecek miktarda su verilmesidir. Mısır tarlalarında toprağın yapısına bağlı olarak değişmekle birlikte en az 4 sulama yapılmalıdır. Mısır için en önemli sulama zamanları: 9.1. Sulama Zamanları: - 1. Su: Birinci ara çapası ve seyreltmeden sonra bitki boyu cm olduğunda, - 2. Su: Boğaz doldurma ve ikinci azotlu gübrenin verilmesinden sonra, - 3. Su: tepe püskülü çıkarmadan 4-5 gün önce yapılmalıdır. Mısır bitkisinin suya en fazla ihtiyaç duyduğu dönem tepe püskülü çıkarmadan bir hafta öncesinden başlayarak çiçeklenme süresince devam eden zamandır. Bu devreye bitki sulanmış olarak girmelidir. Sulamamanın gecikmesi verimi önemli oranda azaltır Su: Süt olum devresinde tane doldurmayı sağlamak için bu sulama yapılır. Sulanan tarla koşullarında ana ürün ekilişlerinde ilk sulama azotlu gübre uygulamasından sonra, diğer sulamalar ise yağış durumuna göre yapılmalıdır. Yeterli yağış düşen yerlerde sadece kurak periyotta sulama yapılmalıdır Mısır Tarımında Sulama Yöntemleri: Mısır tarlaları yağmurlama, karık ve damla sulaması yöntemlerinden birinden veya ikisinden faydalanılarak sulanabilir. Çıkış için ve erken gelişme döneminde bitkiler cm oluncaya 32 /

37 kadar yağmurlama yöntemi, tepe püskülü çıkarma öncesi ve sonrası dönemlerde bitkiler boylandığında yapılacak sulamalar da ise karık yöntemi tercih edilmelidir. Sulama karıkları makinalı ara çapası ve boğaz doldurma sırasında oluşturulur. Damla sulama yöntemi mısır tarımında su tasarrufu sağladığı gibi, verimde de artışa neden olmaktadır. Çünkü damla sulamada doğrudan bölgesine su verilmektedir. 9.3.Mısır Tarımında Başarılı Bir Sulama Yapılmasında Dikkat Edilecek Esaslar: - Sulu tarım yapılacak tarla toprağı pulluk ve benzeri aletlerle Sonbahar mevsiminde derin işlenmelidir. - Yetiştirilecek mısır bitkisi uygun aralıklarla ve yeteri kadar sulanmalıdır. Sulama aralığının hesaplanmasında ölçü, toprak suyunun hiçbir zaman sürekli solma noktasına inmemesidir. Genellikle topraktaki faydalı su %50 ye düştüğünde tarla su kapasitesine gelecek miktarda sulama yapılmalıdır. - Eğimli tarım arazilerinde eğime dik ekim yapılmalıdır. Böylece ekim sıraları (karıkları) eğime dik olacaktır. - Sulamadan önce mısır bitkileri sıralarının arası, daha bitkiler cm boyunda iken kaz ayağı ile karıklar oluşturulmalıdır. - Karıklara eşit su verebilmek için sifon türü aletler kullanılmalıdır. - Mısır tarlasının sulanması sırasında suyun toprakta kök derinliğine kadar ulaşıp ulaşmadığı bir demir çubuk ile kontrol edilmelidir. - Sulama suyunun tarlanın her tarafında mütecanis olarak mısır bitkilerinin köklerine kadar ulaşması sağlanmalıdır. - Tarlanın toprak yapısı ve uzunluğu dikkate alınarak sulama süresi iyi ayarlanmalıdır. - Sulu tarım yapılan topraklarda organik madde çabuk tükenir, toprağın fiziksel yapısı da bozulur. Bu nedenle sulu tarım alanlarının toprak yapısını organik madde yönünden korumak için ahır gübresi veya yeşil gübre kullanılması çok faydalı olmaktadır. - Sulanan tarım alanları toprak hazırlığı sırasında çok iyi tesviye edilmeli, sulama suyunun tarlada göllenmesine olanak verilmemelidir. Göllenme durumunda en kısa zamanda fazla su drene edilmelidir. Aksi takdirde göllenen su bitki köklerinin yeterince hava alamaması sonucu ölmesine veya gelişmenin gerileyerek bitkilerin sararıp solmasına neden olmaktadır. - Sulama suyunun kalitesinin iyi olmasına dikkat edilmelidir. Çok tuzlu, sanayi atıkları ile kirli sular sulama için uygun değildir. Söz konusu elverişli olmayan bu sularla sulama yapılırsa tarlaların çoraklaşmasına neden olunabilir. - Uzun süreli göllendirilerek yapılan sulamalarda da özellikle drenajı bozuk tarım arazilerinde tuzlulaşma çabuk olmaktadır. Bu nedenle göllendirilerek yapılan sulamalardan kaçınılmalıdır. 10. MÜNAVEBE (Ekim Nöbeti) Tarım yapılan alanlarda aynı bitkinin aynı tarlaya üst üste ekilmesi toprağın fakirleşmesine ve o bitkinin hastalıklarının artmasına neden olur. Bu nedenle mısır tarımında da yüksek verim alabilmek için mutlaka münavebe veya ekim nöbeti yapılmalıdır. Mısır bitkisinin gireceği bazı dörtlü münavebe modelleri aşağıda verilmiştir: 1. Model: Ayçiçeği + Buğday + Baklagil + Mısır 2. Model: Şeker Pancarı + Mısır + Buğday + Baklagil 33 /

38 3. Model: Buğday + Kanola + Kavun-karpuz + Mısır 4. Model Mısır + Buğday + Ayçiçeği + Baklagil 11. MISIR BİTKİSİNDE TOHUM BAĞLAMA Mısır bitkisi tepede sapın ucunda karışık salkım (tepe püskülü) şeklinde erkek çiçekler ve sapın orta kısmında yaprak koltuğunda koçan şeklinde dişi çiçekler bulunur. Her bitkide 1-3 koçan bulunur. Mısır bitkisi tek evcikli (monoecy) yani erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerinde fakat ayrı ayrı yerlerdedir. Önce tepe püskülü (erkek çiçekler) bitkide çıkar ve hemen bir iki gün içinde aşağıdaki koçanların uçlarında dişi çiçeklerin stigmaları (uzun yeşil püsküller) görülür. Rüzgârın yardımıyla tepe erkek organlarında oluşan milyonlarca polen tanesi aşağıya koçanların uçlarındaki dişicik tepelerine düşerek tozlanma (döllenme) gerçekleşir. Mısır yabancı tozlanan bir bitkidir. Danelerin oluştuğu koçan boyu yetişme şartları ve çeşide bağlı olarak cm arasında değişir. Bir mısır koçanında 500 ile 1000 arasında tohum oluşur. 12. HASAT VE DEPOLAMA Mısır bitkisi, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkenciliğine bağlı olarak çiçeklenmeden 45 ile 55 gün sonra hasat olumuna gelir. Mısır bitkisi hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve tablaları tamamen kuruyup kahverengine dönüşür. Genellikle ana ürün mısır tarımında kurutmada pek problem olmaz. Hasat mısır koçan kavuzları kuruyup danelerin sertleştiği dönemde danenin sömeğe bağlandığı yerde siyah leke oluştuğunda yapılabilir. İkinci ürün mısır hasadı, Sonbaharın yağışlı günlerine rastlayacağından serende koçanlı muhafazakurutma veya suni kurutucularda yapılır. Mısır hasat üç şekilde yapılabilir: Elle Hasat: Mısır koçanları normal gelişmesini tamamladığında tane nemi %35 tir. Koçan kabukları elle soyulup koçanlar toplanır. Tane nemi %13-15 e düşünceye kadar serende veya açıkta kurutulduktan sonra mısır daneleme makinaları ile danelenir. Biçerdöverle Hasat: Bu şekilde hasat hububat biçerdöverlerine mısır tablası ekilerek yapılır. Biçerdöverle hasatta tarla kaybının en az olacağı tane nemi oranı % dır. Tane ürününün hasattan sonra kurutulması gerekir. Koçan Toplayıcıları İle Hasat: Traktör kuyruk milinden hareket alan koçan toplama makinaları ile nem %22-28 olan koçanlar hasat edilir ve toplanan koçanlar tane nemi %13-15 e düşünceye kadar kurutulup harmanlanır. tek üniteli bir koçan makinası günde 30 dekar hasat edebilir. Mısır tanelerinin depolanmasında rutubet %14 ün altında olmalıdır. Mısır ürünü %14 ten daha fazla nem içerirse kızışma, küflenme sonucu hızla bozulur. 13. SONUÇ Ülkemiz için büyük önem taşıyan mısır tarımında dekardan yüksek ve kaliteli ürün alınması; araştırmaya dayalı tarımsal yeniliklere uygun tavında keseksiz bir tohum yatağı hazırlığı, sertifikalı tohumluk kullanımı, tercih edilen çeşidin özelliklerine göre doğru ekim sıklığında zamanında ekim, bitkileri strese sokmadan uygun yöntemlerle yeterli sulama, toprak analizine göre gübreleme, yabancı otlar, zararlılar ve hastalıklarla ilgili kurum ve uzmanların danışmanlığında bilinçli bir entegre mücadele yapılmasıyla mümkündür. ÜRÜNÜNÜZ BOL VE KAZANCINIZ BEREKETLİ OLSUN! 34 /

39 14. KAYNAKLAR Anonymous faostat. fao. org Süzer, S İkinci ürün tarımı kapsamında yağlı tohumlu bitkiler üretiminin ve çiftçi gelirlerinin artırılması. Hasad Bitkisel Üretim Dergisi. Eylül Yıl:27, Sayı:316. S: Süzer, S Mısır Tarımı. hayrabolutb. org. tr/ media/ ziraat/ Misir-Tarimi. pdf Süzer, S Yaprak Gübrelerinin Bitkisel Üretimde Etkin Kullanılma Teknikleri. Hasad Bitkisel Üretim Dergisi. Mart Yıl:27:320. S: Süzer, S Tarım alanlarında görülen su ve rüzgar erozyonuyla mücadele yöntemleri. Agrotime Dergisi. Mayıs-Haziran Yıl:1, Sayı:3. S: Süzer, S Bitkisel Üretimde Yapraktan Gübreleme Teknikleri. Harman Time Dergisi. Temmuz Yıl:3, Sayı:5. S: Süzer, S Ana ve İkinci Ürün Kapsamında Mısır Tarımı. Köyüm Dergisi. Yıl:1,Sayı 4(42-49). Süzer, S., Mısır Tarımı ve Uygun Yetiştirme Tekniklerinin Önemi. Tarım Türk Dergisi. Mart-Nisan Yıl:11, Sayı:58. S: Süzer, S., Mısır Bitkisinde Gübreleme ve Sulama. Tarım Türk Dergisi. Mart-Nisan Yıl:11, Sayı:58. S: Süzer, S., Mısır Tarımı ve Kullanım Alanları. Köykahvesi. Nisan Yıl:4. Sayı:43. S: /

40 Organik Tarımın Önemi Ürün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer işlemlerde kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmadan yapılan tarım organik tarım olarak tanımlanır. Organik (ekolojik) tarım, belirli kural ve gereklilikler çerçevesinde yapılan ve doğayı sömürmeyen sürdürülebilir tarım yöntemidir. Organik tarım tanımlamalarının çoğunda bu sürdürülebilirlik kavramı ön plana çıkmaktadır. Sürdürülebilir tarım kavramı genel olarak yalnızca doğal kaynakların uzun vadede korunması ve verimliliklerinin garanti altına alınması ile kalmamakta; ekonomik, sosyal ve ekolojik açıdan dengeli tarım sistemini ifade etmektedir (Francis ve Youngberg, 1990). Diğer taraftan, organik tarımda çiftlik tüm unsurlarıyla (çiftçi, toprak, organik materyaller, iklim, bitkiler, hayvanlar vd.) birlikte, bir bütünü oluşturmak için etkileşim halinde olan ve yaşayan bir organizma olarak görülmektedir (Lampkin, 1990). Bu yüzden organik tarımı, üretimde kullanımı yasaklanan veya izin verilen girdiler ile tanımlamak yerine; üretime bütünsel (holistic) bir yaklaşım olarak görmek gerekmektedir. Ancak, uygulamada organik tarımı diğer sürdürülebilir tarım sistemlerinden (alternatif, biyodinamik, yeniden üretken, düşük dış girdili vd.) ayırmada, organik olmayan (inorganik) gübreler ve sentetik tarım ilaçlarının kullanımından kaçınma unsuru kullanılmaktadır. Özellikle pazar36 /

41 lama sistemi açısından, organik tarımı diğer sistemlerinden ayırt eden en önemli faktörler arasında yasal standartlar, kontrolşekil ve sertifikasyon işlemleri (Tate, 1994; Lampkin, 1996; De2. Aşılı-Açık Köklüsayılabilir asma fidanları miryürek, 2000). Organik tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklaması yanında, organik ve yeşil gübreleme, münavebe, toprağın muhafazası, bitkinin direncini artırma, doğal düşmanlardan faydalanmayı tavsiye eden, bütün bu olanakların kapalı bir sistemde oluşturulmasını öneren, üretimde sadece miktar artışının değil aynı zamanda ürün kalitesinin de yükselmesini amaçlayan alternatif bir üretim şeklidir. Üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Ekosistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermektedir. Günümüzde insanın sağlığı ile oynamamak ve organik ürün yetiştirmek için tarımda gereken önem ve çalışmalar yapılıyor olması gerekiyor. Ayrıca tarımsal alanda organik tarımı teşvikler ile desteklendiği görülüyor. Yurt dışından ucuz ithal edilen hormonlu gıdalar ve organik olmayan ürünlerin insan sağlığını ne kadar çok tehdit ettiğini biliyoruz. Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artışın yanında kalitesiz ve insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Toprağın derinlerine sızan fosfor ve nitrat, tatlı su kaynaklarına ulaşmakta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır. 37 /

42 Özellikle 1960 lı yıllarda başlatılan ve adına kısaca Yeşil Devrim denilen tarımsal üretim teknikleri ile verimde % 100 e varan artışlar sağlanmıştır. Üretimdeki bu patlama, yüzyılın en önemli teknolojik başarılarından biri olarak kabul edilmektedir. Ancak, geleneksel üretim teknikleri ekosistemin hızlı bir şekilde bozulmasına neden olduğu için, sürdürülemeyecek bir gelişmenin de eşiğine gelinmiştir (Ak, 2004). Günümüzde bu uygulamalar doğal dengenin bozulmasına olan etkileri ve besin zinciri yoluyla insanın yanı sıra tüm canlılara ulaşabilen yaşamsal tehlike yaratma özellikleri ile sanayi ya da kentsel kirlilikler kadar dikkat çekmeye başlamıştır (Turhan, 2005). Ortaya çıkan olumsuzluklar sonucunda, tarımda doğanın dengesini bozmadan ürün kalitesini yükseltmek ve güvenilir, sağlıklı gıdalar üretmek gerekliliği anlaşılmıştır. Bu amaçla yapılan çalışmalar neticesinde Organik Tarım ortaya çıkmıştır. Küresel kirliliğin artmasıyla birlikte gerek uluslararası gerekse ulusal düzeyde organik tarıma yönelik bir takım düzenlemeler yapılmakta ve organik tarım üretimi artmaktadır (İpek ve Yaşar Çil, 2010). Dünya da Organik Tarım Organik tarım, ilk kez Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) nde başlamış ve daha sonra diğer ülkelere yayılmıştır. Organik tarıma olan ilginin artması ise çevre ve sağlık ile ilgili endişelerin artması ve sosyo-ekonomik koşulların gelişmesi gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. Organik tarım ve gıda ürünlerine tüketici talebinin artması sonucu organik tarımı benimseyen çiftçi sayısı da doğal olarak artmıştır. Bu talebin büyümesi aynı zamanda uluslararası ticareti 38 /

43 de geliştirmiştir. Kendi ülkelerinde organik ürünler için iç pazar ve talep olmadığı halde bazı ülkeler, Avrupa da yetişmeyen ve talep edilen organik ürünleri üretmeye ve ihraç etmeye başlamışlardır. Organik tarım neredeyse dünyadaki tüm ülkelerde yapılmakta ve organik üretim alanları giderek artmaktadır. Organik Tarım Araştırma Enstitüsü (FİBL) nün en son Küresel Organik Tarım İstatistikleri ne göre 2009 yılında dünyada 160 ülkede yaklaşık 37.2 milyon hektar organik tarım alanı bulunmaktadır. Bu alanlar, dünyadaki toplam tarım alanlarının yalnızca % 0.9 unu oluşturmaktadır. Bu alanın büyük kısmı Avustralya (12.0 milyon hektar), Arjantin (4.40 milyon hektar), ABD (1.95 milyon hektar), Çin (1.85 milyon hektar), Brezilya (1.77 milyon hektar), İspanya (1.33 milyon hektar) ve Hindistan (1.18 milyon hektar) da bulunmaktadır. (Willer ve Klicher, 2011). Türkiye de Organik Tarım Türkiye de Organik Bitkisel Üretim Türkiye de organik tarım faaliyetleri 1986 yılında, Avrupa daki gelişmelerden farklı şekilde, ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda ve ihracata yönelik olarak, Ege Bölgesi nden kuru üzüm ve kuru incir ihracatıyla başlamıştır (Bakırcı, 2005). Ege Bölgesi, Türkiye de organik tarımın ilk olarak başladığı yöre olmakla birlikte, halen organik üretim ve ihracatının önemli kalemlerin başında gelen kuru üzüm ve kuru incirin üretim merkezi olması nedenleriyle organik tarımda en önemli bölge konumundadır. Ülkemizde organik tarım, geleneksel ihraç ürünlerimizden kuru üzüm ve kuru incir ihracatı ile başlamış ve daha sonraki yıllarda hızla gelişme göstererek 2013 yılı verilerine göre hammadde bazında 213 ürüne ulaşmıştır. Ürün sayısı, bu hammaddelerden elde edilen işlenmiş ürünlerle birlikte düzenli bir artış göstermektedir. Başlangıçta organik tarımın gelişmesine yardımcı olan kuru ve kurutulmuş meyveler ile organik pamuk pazarında Türkiye halen lider ülkeler arasında yer almaktadır. Son yıllarda destek politikaları ve sivil toplum kuruluşlarının çabalarıyla iç pazarda Ekolojik ürünlere olan ilgi de artış göstermektedir. Bu anlamlı artışa organik semt pazarları önemli bir katkı sağlamıştır (Anonim, 2015). 39 /

44 Organik üreticilerinin % 39 u, organik üretim alanlarının % 29 u Ege bölgesinde yer almaktadır. İller bazındaki organik işletme sayılarına bakıldığında üreticiyle Aydın ın ilk sırada yer aldığı görülmektedir. İkinci sırada ise üreticiyle Manisa, üçüncü sırada ise 947 üreticiyle İzmir gelmektedir. Üretim alanı olarak ele alındığında ,22 hektar alanla en büyük organik üretim alanı Aydın da bulunmaktadır İhracatımızın yapıldığı ülke sayısı ise 32 olup, AB ülkeleri en önemli ihraç pazarlarımızı oluşturmaktadır. AB ülkeleri dışında, Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada ve Japonya da ülkemiz için çok önemli pazarlardır. Türkiye de organik ürün ihracat değerlerinin 2014 yılı ETO verilerine göre milyon USD civarında olduğu belirtilmektedir (Anonim, 2015). Ülkemizdeki organik üretim, yurtdışından gelen taleplerin artması, üniversite, araştırma kuruluşları, sivil toplum kuruluşları (STK), yerli tüketicilerin ve kamuoyunun konuya ilgi göstermesi, iç pazarın oluşumu vd. gelişmeler sonucu hızla artmaktadır (Aksoy ve Altındişli, 1999; Kenanoğlu ve Karahan, 2002; Demiryürek ve ark., 2008). Türkiye de organik tarım son 20 yıllık dönemde hızla gelişmiştir. Bu artışların üretici sayısı ve alandaki artışlardan kaynaklandığı söylenebilir. Özellikle, 2008 ile 2010 yılları arasında organik üretim alanı 3.5 kat ve organik üretim yapan üretici sayısı ise neredeyse 2 kat artmıştır. Bu yıldaki aşırı artış göz ardı edilse bile, 1990 ve 2010 dönemde yetiştirilen organik üretim çeşidi 27 kat, organik üretici sayısı 134 kat ve organik üretim alanı 370 kat artmıştır. Bu gelişmeler sonucu Türkiye AB ne organik ürün ihraç eden önemli ülkeler arasına girmiştir. Organik Tarımın Amacı Nedir? Hatalı uygulamalar sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmak, İnsana ve çevreye dost üretim sistemlerini geliştirerek uygulamaya koymak, Üretimde ürün miktarının artması değil, temiz ve kaliteli gıda üretimin sürekliliğini sağlamaktır. 40 /

45 Organik Tarımın Faydaları Nelerdir? Kaybolan doğal denge yeniden sağlanabilir, Kontrollü, sertifikalı ve insan sağlığına zararsız ürünler üretilir, Toprak verimliliği artar, Toprak, su kaynakları ve havayı kirletmeden çevre, bitki hayvan ve insan sağlığı korunur, En önemlisi ise ürün kalitesi artar. Organik tarımın geçmişi 20. yüzyıla dayanmaktadır. Zira çevre bilinci ve ozon tabakasındaki incelme ve dünya geleceğinin tehlikeye girmesi gibi konular gündeme gelmiştir. Neden Organik Tarım Yapmalı? Gelecek nesilleri korumak, Kimyasalların insanlar, çevre ve hayvanlar üzerindeki olumsuz etkilerinden korunmak, Toprak verimliliğini ekolojik koşulları göz önüne alarak doğal yollarla uzun dönem için sağlamak, Toprak ve genetik kaynak erozyonunu önlemek, Su miktar ve kalitesini korumak, Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak ve enerji tasarrufu yapmak, Üretici ve tarımsal işletmelerde çalışan insanların sağlığını korumak, 41 /

46 Küçük çiftçilerin güvenliğini üretim döngüsü veya gelir düzeylerini arttırarak sağlamak, Ekonomiyi desteklemek, Sağlıklı ve besin kalitesi yüksek ürün elde etmek. Organik Ürünler İle Organik Olmayan Ürünler Arasındaki Temel Farklar Organik Ürünler Renklendirici kimyasal madde kullanılmadığı için, marketlerde yer alan ürünlerden daha farklı (doğal) renktedir. Ürün doğal koşullar altında yetiştirildiği için dalında erken olgunlaşıp körpeliğini kaybedebilir. Eşit büyüklükte ve göz alıcı olmayabilir. Soğuk hava depolarında bekletilmeden ve dondurulmadan sevk edildiği için taşıma esnasında zarar görebilir. Genetik organizması değiştirilmediğinden sertliği ve dayanıklılığı daha az olabilir. Her aşaması kontrollü üretildiğinden ürün sağlıklıdır. Diğer gıdalara göre daha lezzetlidir. Doğal kokusu ve tadı vardır. Genellikle ürünler mevsimine uygun olarak yetiştirilir. Hiçbir katkı maddesi kimyasal kullanılmaz. Diğer gıdalardan daha fazla C vitamini, kalsiyum, demir ve ayrıca krom gibi mineral, enzim, mikro besleyiciler ve kanserle savaşan antioksidanlar içerir. Organik Olmayan Ürünler Genetiği değiştirilerek sert kabuklu ve nakliyeye dayanıklı hale getirilebilir. Taşımacılık esnasında zarar görmez. 42 /

47 Kimyasallar kullanılarak olgunlaştırılır. Güzel gözükmesi için genetik manipülasyonlarla renklendirilmiştir. Aynı büyüklükte ve şekilde olmaları gelişim düzenleyici kimyasallar ile sağlanabilir. Üzerinde kimyasal ilaç kalıntısı (yıkansa da çıkmayabilen) bulunabilir. Sağlığınızı tehdit eden organizmalar içerebilir. Soğuk hava depolarında dondurularak haftalar sonra satışa sunulabilir. Yılın her mevsimi her ürün (mevsim dışında ışık, ısı ve kimyasal maddeler kullanılarak) üretilmektedir. Lezzeti ve kokusu farklıdır. Organik Tarım Yöntemleri? 1. Tohum Seçimi: Ekilecek tohumun genetiği değiştirilmemiş, biyolojik özellikte, organik tarım yöntemiyle üretilmiş olması gerekir. Melez veya hibrit tohumlar organik tarımda kullanılabilir. 2. Fideler: Kullanılacak fideler organik tarım yöntemiyle elde edilmiş tohumlardan veya ana fidelerden elde edilmelidir. 3. Bitki Besleme ve Toprak Islahı: Toprağın verimini artırmak için kullanılacak ıslah maddeleri: ahır gübresi, kümes atıkları, kompost, tarım kireci, organik atıklar, pit ve torflar, perlit, fosfat ve potas kayası gibi maddelerdir. 4. Zararlılarla Mücadele: Bitki zararlıları ve mantarların verdiği zararı azaltmak için bitkisel yağlar, bordo bulamacı, odun külü, arap sabunu, kaya unu, tütün suyu, sarımsak suyu, kekik suyu, acı biber suyu, ısırgan otu suyu, domates, patates yaprakları, beyaz kil, kükürt, bakır, kireç ve süt gibi doğal maddeler kullanılır. Ayrıca ışık ve renk tuzakları kullanılarak böcekler bitkilerden 43 /

48 uzaklaştırılır. 5. Sulama: Sanayi ve şehir atık suları, drenaj suları kullanılamaz. Salma sulama kullanılamaz. Karık sulamaya sadece zorunlu hallerde izin verilir. Yağmurlama ve damla sulama yöntemi kullanılır. 6. Hasat: Hasatta kullanılacak makinelerin temiz olması, organik ürünle temas edecek kısımları yıkanması gerekir. El ile yapılacak hasatlarda eldiven kullanılmalı, ürünü toplarken tahta, hasır, kağıt, karton gibi maddelerden yapılmış kutu ve sandıklar ile pamuk ve kendirden yapılmış bez gibi organik kaplar kullanılmalıdır. 7. Depolanması ve Satışı: Organik ürünler konvansiyonel ürünlerle ayrı depolanmalıdır. Karbondioksit gazı tankı dışında kimyasal kullanılmaz. Organik ürünler kimyasal maddelerle yıkanmaz. Otoyol kenarlarında açıkta bekletilemez ve ambalajsız satılamaz. Organik Tarımda Verimi Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Ekim Nöbeti: Belli bir rotasyon çerçevesinde her yıl farklı bitkiler ekilerek toprağın dinlendirilmesi gerekir. Yorulan toprakta marul, ıspanak gibi toprağı yormayan bitkiler veya baklagiller gibi toprağa katkı sağlayan bitkiler ekilmelidir. Toprak Seçimi: Humuslu, tınlı, suyu rahat emen geçirgen toprak tercih edilir. Toprağın İşlenmesi: Pulluk gibi toprağı derinden kazan tarım aletleri azot bakterilerine zarar verdiği için ortalama 5 yılda bir kullanılmalıdır. Dayanıklı, sağlıklı tohum ve bitki çeşitleri seçilmelidir. Korunaklı Arazi: Aşırı rüzgar almayan, erozyon riski olmayan bir arazi tercih edilmelidir. Kardeş Bitkiler: Birbirini koruyan bitkilerin birlikte ekilmelidir. Örneğin, kadife çiçeği birçok sebzenin kökünü nematot zararlılarından korur. Bitki yerine toprak gübrelenmelidir. Yabani 44 /

49 ot kontrolünde doğru ekim ve sulama yöntemleri kullanılmalıdır. Hastalık ve zararlılarla mücadele yerine çıkış sebepleri araştırılmalı ve çözülmelidir. Yararlı böceklerden ve kuş, kurbağa gibi zararlı böcekleri yok eden canlılardan faydalanılmalıdır. Malçlama gibi toprağın verimini artıran uygulamalar yapılmalıdır. Sulamada kullanılan suyun ph değeri toprağın ph değerine göre belirlenmelidir ve gerek görülüyorsa kireç-kükürt uygulaması yapılmalıdır. Zengin biyolojik çeşitlilik, göreceli olarak temiz ekolojik alanlar, hastalık ve zararlılara dayanıklı bitki çeşitleri ve düşük kimyasal girdi kullanım düzeyi gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de organik tarımın gelişmesi için başlıca avantajlar arasında yer almaktadır. Ülkemiz ekolojisi, coğrafi ve topografik yapısı, çeşitli iklim özellikleri nedeniyle birçok ürünü (bazı tropik meyveler hariç) yetiştirmeye imkan tanıyan büyük bir potansiyele sahiptir. Üstelik Türkiye nin tarımsal üretim sistemi çok geniş bir alana yayılmıştır ve sanayileşmiş ülkelerle karşılaştırıldığında tarımda birim alana kimyasal girdi kullanım oranı çok düşüktür. Bu yüzden, ülkemiz tarım alanlarında yoğun kimyasal kirlilik bulunmamaktadır. Özellikle Türkiye nin organik tarıma geçişi, diğer sanayileşmiş bölgelere oranla daha kolaydır. Bu durumda Türkiye, birçok gelişmiş ülkenin sorunu olan yoğun kimyasal girdili tarımın yarattığı çevre sorunlarından sakınabilecektir. Kaynaklar: 1. Ak, İ., Ekolojik Tarım ve Hayvancılık. Süleyman Demirel Üniversitesi, s. bit. ly/ 2a8iMnV (Erişim: ). 2. Anonim, T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, bit. ly/ 2a6wcgd (Eri45 /

50 şim: ). 3. Anonim, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği, bit. ly/ 2ae2RC7 (Erişim: ). 4. Bakırcı, M., Türkiye de Organik Tarımın Geleceği ve Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Tarım Müzakerelerine Etkisi. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü, Coğrafya Dergisi. Sayı: s. İstanbul. 5. Demiryürek, K., The Analysis Of Information Systems For Organic And Conventional Hazelnut Producers İn Three Villages Of The Black Sea Region, Turkey. Phd Thesis. Reading: The University Of Reading, UK. 6. Demiryürek, K., C. Stopes and A. Güzel, Organic Agriculture: The Case of Turkey. Outlook on Agriculture, 37 (4), Demiryürek, K. and V. Ceyhan, Economics of Organic and Conventional Hazelnut Production in Turkey. Renewable Agriculture and Food Systems, 23 (3), Francis, C.A. And G. Youngberg, Sustainable Agriculture: An Overview. C.A. Francis, C.B. Flora Ve L.D. King (Eds). Sustainable Agriculture İn Temperate Zones. New York: John Wiley And Sons. 8. İpek, S. Ve Yaşar Çil, G., Uluslararası Ticari Boyutuyla Organik Tarım ve Devlet Destekleri. Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, (5:1), S. Çanakkale. 9. Kenanoğlu, Z. and O. Karahan, Policy Implementations for Organic Agriculture in Turkey, British Food Journal, Vol. 104(3-5), pp (19). 10. Lampkin, N., Organic Farming. Ipswich: Farming Press. 11. Lampkin, N., Impact Of EC Regulation 2078/92 On The Development Of Organic Farming İn The European Union. Working Paper No.7. Aberystwyth: Welsh Institute Of Rural Studies. 46 /

51 Bağ Tesisi ve Çeşit Seçiminde Sıcaklık Faktörünün Önemi Bağcılık yeryüzünde en eski kültürlere sahip tarım kollarından biri olup, günümüzde de önemini korumakta ve iklimsel olarak elverişli dünya ülkelerinde en yaygın tarımsal üretim alanlarından birini oluşturmaktadır yılı verilerine göre dünyada ha bağ alanında, ton üzüm üretimi gerçekleşmiş olup, ülkemiz ha bağ alanı ve ton üzüm üretimiyle dünyanın başta gelen ülkeleri arasında altıncı sırada yer almaktadır. Üretilen bu üzümün yaklaşık olarak %51 i sofralık, %37 si kurutmalık, %10 u da şarap üretiminde değerlendirilmektedir (TÜİK, 2016). Ülkemizin tarımsal üretimi içerisinde bağ alanlarının yaygınlaştırılması ve üzüm üretiminin arttırılması bağcılığa elverişli iklim koşullarına sahip bölgelerin tercih edilmesiyle gerçekleşmektedir. Bilindiği üzere asma çok yıllık bir bitki olup, ekonomik ömrü bakım şartlarına göre değişmekle birlikte yıl civarındadır. Aslında her asmanın doğru yetiştiricilik anlayışıyla yetiştirildiğinde 50, 60 hatta 100 yaşına kadar yaşayabileceği fakat kaliteli ve yüksek miktarda üzüm üretiminin gerçekleşmesi en fazla yıla kadar mümkün olabileceği değişik kaynaklarda ifade edilmektedir. Bağın tesis edileceği yerin seçiminden fidan dikimine kadar pek çok konuda oldukça dikkatli davranmak ve tesisi tekniğine uygun olarak oluşturmak şarttır. Bu şekilde 47 /

52 yapılan planlamalar sonucu kurulan bağların verimliliği yüksek ve ekonomik ömrü de uzun olacaktır. Aksi halde çok defa başlangıçta tesis aşamasında yapılan hataların sonradan düzeltilmesi mümkün olmamakta, kısa ömürlü ve verimsiz bağ alanları ortaya çıkmaktadır. Bağ tesisinde temel şart, yörenin iklim ve toprak faktörleri ile asmanın çok iyi uyum içinde olmasını sağlamaktır (Ünal ve ark., 2002). Aynı zamanda bağ tesisinin oluşturulmasında, bağın kurulması düşünülen lokasyonun su temini, yaygın hastalık ve zararlı durumu gibi hususlar da kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır. Bağ Tesis Yerinin Belirlenmesinde Sıcaklık Faktörünün Etkisi Kaliteli üzüm yetiştirmenin öncelikli koşullarından biri bağın tesis edileceği yerin doğru olarak seçilmesi ile mümkün olmaktadır. Özellikle değişken iklimsel olayların hakim olduğu yerlerde doğru planlama yapılamadan bağ tesis etmek zamanla ciddi ürün kayıplarına neden olabilmektedir. Asmaların iklim isteklerinde sıcaklık faktörü çok önemlidir. Bağın tesis edileceği yerin iklimsel olarak değerlendirilmesi yapıldığında o yere ait yıllık ortalama sıcaklığının 90C nin, en soğuk ay ortalamasının 00C nin, yaz ayları ortalamasının 200C nin, gelişme dönemine (Kuzey yarıküre için 1 Nisan 31 Ekim) ait ortalamanın ise 130C nin üzerinde olması gerektiği belirtil48 /

53 mektedir. Aynı zamanda Vogt ve Götz e (1977) göre yıllık ortalama sıcaklığı C arasında olan yörelerin, bağcılık için en elverişli yöreler olduğu kabul edilmektedir (Çelik ve ark., 1998). Herhangi bir yerin bağcılığa elverişliliğine karar verilmesinde bu bilgilerin dışında göz önünde bulundurulması gereken iki önemli unsur daha bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; Etkili Sıcaklık Toplamı (EST) nın hesaplanması; ikincisi ise, vejetasyon (gelişme) döneminin uzunluğu dur. Birbirleriyle yakın ilişkisi olan bu iki unsur; o yerin enlem derecesine, rakım durumuna (deniz seviyesinden yüksekliğine), büyük su kaynaklarına yakınlığına, bağın tesis edileceği meyilin baktığı yöne ve derecesine göre değişebilmektedir. Özellikle üzüm çeşitlerinin EST isteklerinin belirlenmesinde en duyarlı hesaplama yöntemi, tomurcukların kabarmaya başladığı tarihle, üzümlerin olgunlaşma tarihi arasındaki dönemde, günlük ortalama sıcaklıklarının 100C nin üzerindeki değerlerin toplanmasıdır. Çelik ve ark. (1998) EST değerinin pratikte, aylık ortalama sıcaklıklardan hareket edilerek daha kolay bir hesaplamanın tercih edildiğini ifade etmektedirler. Bunun için gelişme döneminde aylık ortalama sıcaklığın 100C nin üzerinde olduğu tam aylarda, aylık ortalama sıcaklıklardan 100C çıkarılarak bulunan değerin, o ayın gün sayısıyla çarpılması sonucu bulunan yıllık EST değerleri ile, eksik aylara ait günlük etkili sıcaklıkların birlikte toplanması sonucu çeşitlerin EST isteklerinin bulunabileceğini bildirmektedirler. Örneğin; bunun için Temmuz ayına ait günlük ortalama sıcaklığın 240C olduğu bir ekolojide, bu aya ait EST değeri (24-10) X 31 = 434 gün-derece dir. Bağcılığın ekonomik olarak bir getiri sağlayarak yapılabilmesi için gelişme döneminin 180 günün, EST değerinin ise 900 gün-derece (gd) üzerinde olması gerekmektedir. Buna göre EST değerlerine göre sınıflandırma yapıldığında; gd olan yerler soğuk, gd olan yerler serin, gd olan yerler ılıman, gd olan yerler sıcak-ılıman, 2251 gd ve üzeri olan yerler ise sıcak ekolojiler olarak sınıflandırılmaktadır (Winkler ve ark., 1974). Etkili sıcaklık toplamının yanı sıra bağ kurulacak yörede vejetasyon süresince (Nisan Ekim) günlük sıcaklık ortalamalarının toplamı C arasında olması gerekir. Donlu günlerin sayısı ve süresi de ayrıca bağcılık yapılacak yerin seçiminde önem arz eden parametrelerdendir. Çeşide göre değişmekle birlikte genel olarak kış aylarında sıcaklık, uzun süre 150C ile 300C lerin altında kalmamalıdır. İklim verilerinin elde edilmesi ve değerlendirilmesi için bağ tesisi edilecek yere ait meteoro49 /

54 lojik kayıtların incelenmesi ve sıcaklık değerlerinin asmaların iklim isteklerine uygunluğunun belirlenmesi ayrıca sınırlayıcı minimum ve maksimum sıcaklıkları göz önünde bulundurulması, üreticilerin o ekolojiye uygun çeşitlerin yetiştirmesine olanak vermektedir. Bu kayıtlara ait sıcaklık değerlerinin yanında yağış, hava nemi, güneşlenme, don ve rüzgar hızı değerleri de birlikte incelenmelidir. Meteorolojik kayıtlardan elde edilebilen güneşlenme değerleri, hava ve toprak sıcaklığı ile fotosentez üzerindeki etkisi nedeniyle önem taşımaktadır. Asma, tanelerinde yüksek oranda şeker biriktirdiği için, güneşi seven bir bitkidir. Gelişme dönemi boyunca en az saatlik güneşlenme istemektedir. Ekonomik anlamda bir bağcılık için bu değerin saatten az olmamasının gerekli olduğu ifade edilmektedir (Çelik ve ark., 1998). Ekolojiye Uygun Olan Çeşitler Tercih Edilmeli Tesis edilecek bağda tercih edilecek çeşidin seçimi son derece önemlidir. Tesis edilmesi düşünülen yerin sıcaklık değerlerine uygun olmayan çeşitlerle tesis kurulumu, ilerleyen yıllarda üreticilerin o çeşitten elde etmeyi istedikleri ürün kalitesi ve miktarına ulaşmalarında zorluk yaşamalarına ve akabinde bağdaki mevcut çeşidin aşı ile değiştirme isteğine neden olacaktır. Fakat bu durum üreticilerimizin hem ekonomik anlamda hem de zaman ve iş gücü anlamında kayıplar yaşanmasına neden olması kaçınılmaz olacaktır. Dünyada temel olarak ekonomik anlamda Amerikan (Vitis labrusca) ve Avrupa (Vitis vinifera) üzümleri yetiştirilmektedir. Avrupa türleri Amerikan türlerine daha farklı özelliklere sahip olmaktadır. Amerikan türlerinin genel özelliklerinin foxy olarak adlandırılan bir aromaya sahip, meyve etinin üzüm kabuğundan kolay ayrılan, Avrupa türlerine göre daha kuvvetli gelişen, filoksera ve hastalıklara karşı daha dayanıklı olan ve bu türden elde edilen çeşitlerin daha çok meyve suyu ve unlu mamüller gibi ürünlerde kullanıldığı belirtilmektedir. En önemli özelliklerinden biri ise mevcut sert iklim koşullarına daha toleranslı olmaları ile ön plana çıkmaktadırlar (Strik, 2011). Avrupa üzümlerinin (Vitis vinifera L) nin anavatanı ülkemizin kuzeydoğu bölgesini de içine alan, Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki alanlardır. Fakat kültür asmasının anavatanı içerisinde yer alan ülkemizde pek çok çeşit bulunmakla birlikte bunlardan çoğunun ekonomik değeri yoktur (Çelik ve ark., 1998) ya da yeteri kadar incelenmemiştir. Günümüzde milli koleksiyon parselinde 1453 çeşit bulunmakta ve her geçen gün bu sayı araştırmalar sayesinde artmaktadır. Ekonomik anlamda yetiştirilen üzüm çeşitleri ise yaklaşık 50 adet civarındadır. Avrupa türlerinin üzümünün karakteristiği, asmalarının gelişim durumu ve iklime adaptasyon kabiliyetleri Amerikan türlerine göre farklılık göstermektedir. Birbirini ayıran en önemli özellik ise ülkemizde yetişen üzümlerin hastalıklara ve zararlılara karşı daha az toleranslı olması ve soğuğa karşı daha dayanıksız olmasıdır (Strik, 2011). Ülkemizde yetiştirilen üzüm çeşitlerinin yetiştirileceği yerlerin seçiminde özellikle bölgeye iyi adapte olmuş veya adapte olması mümkün ve ekonomik anlamda getiri sağlayacak yerler tercih edilmelidir. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere EST ve vejetasyon gelişme süresi söz konusu çeşitlerin seçiminde etkili faktörlerdendir. Genel olarak sıcak bölgelerde erkenci, serin ve kuzey bölgelerde geççi çeşitlerin tercih edilmesi gerekmektedir (Çelik, 1988). Aksi takdirde uygun olmayan ve yetiştirilmesi düşünülen çeşit için gerekli toplam aylık sıcaklık değerlerine ulaşılamayan yerlerde, üzümlerinin düzgün olgunlaşması mümkün olmayacaktır. Bu durum farklı ekolojilerde 50 /

55 aynı üzüm çeşidinin yetiştirilmesi üzerine yapılmış çalışmalarda farklı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Örneğin, yapılan çalışmalarda erkenci üzüm çeşidi olan Cardinal, EST bakımından sıcaklık isteğinin Manisa ilinde ortalama 1444 gd, Ankara ilinde 1210 gd ve Akdeniz Bölgesinde ise 1339 gd olduğu belirlenmiştir (Çelik ve ark., 1988; Uzun, 1996). Sonuç olarak; Kaliteli üzüm yetiştiriciliği için bağ tesis edilirken ekolojik faktörler içerisinde yer alan sıcaklık öncelikle ele alınması gereken değerlerden biridir. Özellikle hasat işleminin zamanında gerçekleştirilmesi, erkenci, orta, orta geççi ve geççi çeşitlerin yetiştirilmesinde bahsedilen gerekli tüm sıcaklık değerlerinin elde edilmesi ve göz önünde bulundurulması kaçınılmaz bir gerçektir. Bağcılıkla uğraşan ve uğraşmayı düşünen üreticilerimizin bu konuda hassasiyet göstermesi ve çeşidin sıcaklık isteğine göre uygun yerlerin seçimi bağ tesisi planlamasında önemli bir aşamayı doğru şekilde sorunsuz olarak tamamlamalarına imkan verecektir. Kaynaklar: 1. Çelik, H., Marasalı, B. ve Demir, İ., Ankara Koşullarında Yetiştirilen Sofralık ve Şaraplık Üzüm Çeşitlerinin Etkili Sıcaklık Toplamı İsteklerinin Belirlenmesi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları. Ankara. 2. Çelik, H., Ağaoğlu, Y.S., Fidan, Y., Marasalı, B., Söylemezoğlu, G., Genel Bağcılık Kitabı. Sunfidan Eğitim Serisi No:3. Ankara. 3. Strik, B.C., Growing Table Grapes. Oregon State Universty, Extension Service. EC 1639, May TÜİK, Bitkisel Üretim İstatistikleri Türkiye İstatistik Kurumu İnternet Adresi. bit. ly/ 20Ab9pC. (Erişim Tarihi: ). 5. Uzun, H. I Fercal Asma Anacına Aşılı Bazı Sofralık Üzüm Çeşitlerinin Verim ve Kalite Özellikleri Üzerine Araştırmalar. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 9, Ünal, A., Yüksel, İ., Erdem, A., Bağ Tesis Tekniği. M.B.A.E. İnternet Adresi. bit. ly/ 1PIXO6i (2002) (Erişim Tarihi: ). Yazar : Turcan TEKER. Akay ÜNAL Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Dergi : ŞUBAT 2016 / SAYI: /

56 Türkiye Asma Fidanı Üretimi Kış Dönemi Açık Köklü Asma Fidanları Zir. Yük. Müh. Ege KACAR, Dr. Burçak İŞÇİ, Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ EGE ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ BAHÇE BİTKİLERİ BÖLÜMÜ Anadolu coğrafyası, asmanın (Vitis vinifera L.) ilk defa kültüre alındığı ve şaraba işlendiği topraklar olarak bilinmektedir. Türkiye, sahip olduğu konumdan ve eşsiz ekolojik koşulları sebebiyle dünyada bağcılık konusunda önemli bir ülkedir (Altındişli, 2003). İstatistiklere göre Türkiye, ton üzüm üretimiyle dünyada 6. sırada, yaklaşık ha bağ alanıyla da dünyada 5. sırada konumlanmıştır (Anonim 2013). Türkiye toplam üzüm üretiminin %51,8 i sofralık, %36,6 sı kurutmalık ve %11,6 sı da şaraplık olarak gerçekleşmiştir (TUIK, 2015). Ege Bölgesi verilerine bakılacak olursa, Türkiye bağ alanının %30 u ve üzüm üretiminin de yaklaşık %50 si Ege Bölgesi illerinde gerçekleşmektedir. Turgutlu gerçekleştirdiği bağcılık faaliyetleri açısından Manisa İli nin en önemli ilçelerinden bir tanesidir. Çevre illerden bağcılığa yatırım yapan firmalar ve üreticiler bağcılık ile ilgili malzeme-ekipman ihtiyaçları için çoğu zaman Turgutlu ya gelmektedirler. Türkiye de bağcılık yapılan bütün bölgeler filoksera ve nematodlarla bulaşık olarak kabul edilmektedir (İlter ve ark., 1984; Ecevit, 1991; Dardeniz, 2001). Yeni kurulacak olan bağ alanlarında mutlaka bu zararlılara karşı dayanıklı olan Amerikan asma anaçlarına aşılı fidanlar tercih edilmelişekil 1. Aşılı-Tüplü asma fidanları dir. Aşılı asma fidanı kullanımı, bağcılığa giriş aşamasında yapılan en doğru tercihtir. Bağcılıkta Amerikan asma anacı kullanımının, yukarıda bahsedilen zararlılara karşı dayanımının yanında başka sebepleri de vardır. Tüm dünyada anaçlar üzerine farklı toprak tiplerinde, farklı çeşit kombinasyonlarıyla ilgili birçok çalışma yapılmıştır ve halen yapılmaktadır. Bu çalışmalarda Amerikan asma anaçlarının bazı toprak kaynaklı streslere (kireç, tuzluluk, vb.) de dayanımları olduğu görülmüştür. Bunun yanında oluşturdukları kuvvetli kök yapıları sayesinde verim ve kaliteye olumlu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Türkiye bağcılığında aşılı asma fidanı kullanımı çok düşük miktarlarda kalmaktadır. Ancak yaşanılan sorunlar nedeniyle her geçen yıl aşılı fidana olan talep artmaktadır. Türkiye de asma fidanı üreten işletme sayısı 31 dir yılında üretilen ve kayıt altına alınan aşılı asma fidanı sayısı adettir (Anonim, 2015). Bu fidanların yaklaşık %85 ini Ege Bölgesi sağlamıştır. 52 /

57 Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları Anadolu coğrafyası, asmanın (Vitis vinifera L.) ilk defa kültüre alındığı ve şaraba işlendiği topraklar olarak bilinmektedir. Türkiye, sahip olduğu konumdan ve eşsiz ekolojik koşulları sebebiyle dünyada bağcılık konusunda önemli bir ülkedir (Altındişli, 2003). İstatistiklere göre Türkiye, ton üzüm üretimiyle dünyada 6. sırada, yaklaşık ha bağ alanıyla da dünyada 5. sırada konumlanmıştır (Anonim 2013). Türkiye toplam üzüm üretiminin %51,8 i sofralık, %36,6 sı kurutmalık ve %11,6 sı da şaraplık olarak gerçekleşmiştir (TUIK, 2015). Ege Bölgesi verilerine bakılacak olursa, Türkiye bağ alanının %30 u ve üzüm üretiminin de yaklaşık %50 si Ege Bölgesi illerinde gerçekleşmektedir. Turgutlu gerçekleştirdiği bağcılık faaliyetleri açısından Manisa İli nin en önemli ilçelerinden bir tanesidir. Çevre illerden bağcılığa yatırım yapan firmalar ve üreticiler bağcılık ile ilgili malzeme-ekipman ihtiyaçları için çoğu zaman Turgutlu ya gelmektedirler. Türkiye de bağcılık yapılan bütün bölgeler filoksera ve nematodlarla bulaşık olarak kabul edilmektedir (İlter ve ark., 1984; Ecevit, 1991; Dardeniz, 2001). Yeni kurulacak olan bağ alanlarında mutlaka bu zararlılara karşı dayanıklı olan Amerikan asma anaçlarına aşılı fidanlar tercih edilmelidir. Aşılı asma fidanı kullanımı, bağcılığa giriş aşamasında yapılan en doğru tercihtir. Bağcılıkta Amerikan asma anacı kullanımının, yukarıda bahsedilen zararlılara karşı dayanımının yanında başka sebepleri de vardır. Tüm dünyada anaçlar üzerine farklı toprak tiplerinde, farklı çeşit kombinasyonlarıyla ilgili birçok çalışma yapılmıştır ve halen yapılmaktadır. Bu çalışmalarda Amerikan asma anaçlarının bazı toprak kaynaklı streslere (kireç, tuzluluk, vb.) de dayanımları olduğu görülmüştür. Bunun yanında oluşturdukları kuvvetli kök yapıları sayesinde verim ve kaliteye olumlu etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. 53 /

58 Türkiye bağcılığında aşılı asma fidanı kullanımı çok düşük miktarlarda kalmaktadır. Ancak yaşanılan sorunlar nedeniyle her geçen yıl aşılı fidana olan talep artmaktadır. Türkiye de asma fidanı üreten işletme sayısı 31 dir yılında üretilen ve kayıt altına alınan aşılı asma fidanı sayısı adettir (Anonim, 2015). Bu fidanların yaklaşık %85 ini Ege Bölgesi sağlamıştır. Yoğun olarak sofralık ve kurutmalık çeşitlerin üretimi yapılmakla birlikte %10 oranında şaraplık çeşitlerin fidanları da üretilmiştir. Aşılı fidan üretiminin %63 ü Sultaniye üzüm çeşidine aittir. Bunun dışında üretilen diğer sofralık çeşitler; Alphonse Lavallee, Superior Seedless, Horoz Karası, Çiloreş, Italia, Crimson Seedless, Kabarcık, Trakya İlkeren, Royal ve Hatunparmağı çeşitleridir (Çelik, 2012). Türkiye de üretilen iki tip aşılı asma fidanı bulunmaktadır. Bunlar; tüplü (yazlık, aktif) ve açık köklü (kışlık, dormant) aşılı asma fidanlarıdır (Şekil 1 ve 2). Tüplü fidanlar, Ege Bölgesi nde Mayıs ayından itibaren tüm yaz periyodu boyunca satılmaktadır. Açık köklü fidanlar ise Kasım ayından itibaren satışa sunulmakta ve Mart sonuna kadar dikimleri yapılabilmektedir. Fidan üreticileri her iki tip fidanın aşılamasını da Şubat-Mart ayları içerisinde yapmaktadırlar. Bu sebeple bağ dikimi düşünülen alanlar için gerekli fidanların siparişleri Şubat ayına kadar fidan üreticilerine verilmelidir. Aksi takdirde istenilen anaç/çeşit kombinasyonu bulunamamakta ve yanlış anaç seçimleri yapılabilmektedir. 54 /

59 Mevsim itibariyle açık köklü fidan satışları fidan üreticileri tarafından yapılmaktadır. Fidanlar 25 veya 50 şerlik demetler halinde satışa sunulmaktadır. İyi bir aşılı-açık köklü asma fidanında bulunması gereken özellikler TS 3981 nolu asma fidanı standardında belirtilmiştir. Bu özellikler; fidanın aşı yerinin çepeçevre ve sağlıklı bir kallus dokusu ile iyi kaynaşmış durumda olması, iyi gelişmiş ve pişkinleşmiş sürgün ile sağlıklı bir kök yapısına sahip olmasıdır. Açık köklü fidanlar talebe göre, Şekil 2. de de görüldüğü gibi sürgünleri 2-3 cm den kesilip-parafinlenerek dikime hazır bir şekilde teslim alınabilmektedir. Açık köklü asma fidanı dikilecek bağ alanı uygun alet ve ekipmanlarla işlenerek dikime hazır hale getirilmelidir. Bu anlamda alanın, tekli veya ikili dipkazan (riper, subsoiler) ile en kuru dönemde (Eylül), dama şeklinde patlatılmalı ve daha sonra inceltilmelidir. Bir önceki dönemde mutlaka yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır. Unutulmamalıdır ki genç dönemde fidanın en büyük rakibi yabancı otlardır. İyi mücadele yapılmaz ise gelişme zayıf olmakta ve gelişmede kademe yaşanabilmektedir. Açık köklü fidanlar dikime kadar en uygun şartlarda depolanmalıdır. Depolama işlemi fidanlıklarda veya müşteri koşullarında da yapılabilmektedir. Fidanlar açık kum havuzlarında veya karton kutu ambalajlarda soğuk hava depolarında dikime kadar bekletilebilmektedir. Açık köklü asma fidanı dikiminde yapılan en önemli hatalar derin dikim ve can suyunun verilmemesidir. Derin dikimden kastedilen aşı yerinin toprak seviyesinin altında kalacak şekilde dikilmesidir. Aşı yeri mutlaka toprak seviyesinin en az 5 cm yukarısında kalacak şekilde dikim yapılmalıdır. Kışlık yani açık köklü fidan dikiminde atlanılan bir diğer nokta da dikim sonrası can suyunun verilmemesidir. Dikim yapan kişi genellikle bu tip fidanların dikiminde su vermeye üşenmekte veya ayak ile bastırmanın vb. uygulamaların yetebileceğini düşünmektedir. Ancak fidanların dikimi izleyen bahar ayında uyanmamasının en önemli nedenlerinden bir tanesi, fidanların dikimde iyi sıkışmaması sebebiyle köklerin sürekli rüzgâr alması ve nemini kaybederek kurumasıdır. Unutulmamalıdır ki fidanı en iyi sıkıştıran materyal sudur. Yukarıda belirtilen tavsiyelerin dışında fidanların ismine doğru, hastalık ve zararlılardan ari olduğundan emin olunmalıdır. Bu anlamda fidanların sertifikalandırıldığı fidanlıklardan satın 55 /

60 alınması önerilmektedir. Türkiye de şu anda büyük oranda standart sertifikalı (sarı etiket) asma fidanı üretimi yapılmaktadır. Ancak ilerleyen dönemde tam sertifikalı (mavi etiket) üretime geçiş yapan fidanlık sayısı artacaktır. Asma fidanı üreten kişi ve kuruluşlar, Tohumculuk Kanunu na göre oluşturulan TÜRKTOB a (Türkiye Tohumcular Birliği) bağlı FÜAB a (Fidan Üreticileri Alt Birliği) üye olmak zorundadırlar (www. fuab. org. tr). Bu sebeple fidan talebi iletilen kişi veya kuruluşların FÜAB üyelikleri sorulmalı ve sipariş verilerek, programlı bir şekilde bağcılığa başlanmalıdır. Yararlanılan Kaynaklar Anonim, TS 3981/Nisan Asma Fidanı Standardı. Necatibey Caddesi 112. Bakanlıklar/Ankara. Anonim, faostat3. fao. org, FAOSTAT, Food And Agriculture Organization of The United Nations Statistics Division. (Erişim tarihi: ). Anonim, www. tarim. gov. tr/ sgb/ Belgeler/ SagMenuVeriler/ BUGEM. pdf (Ziyaret Tarihi: ). Altındişli, A., An Overview on Turkish Sultana Production and Recent Developments International Dried Grapes Producing Countries Conference, October, Izmir. Çelik, H., Türkiye Bağcılığı ve Asma Fidanı Üretimi-Dış Ticareti ile İlgili Stratejik Bir Değerlendirme. TÜRKTOB Türkiye Tohumcular Birliği Dergisi, syf., Ankara. Dardeniz, A., Asma fidancılığında bazı üzüm çeşidi ve anaçlarda farklı ürün ve sürgün yükünün üzüm ve çubuk verimi ile kalitesine etkileri üzerine araştırmalar (Doktora Tezi). Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. 167 s. Bornova İzmir. Ecevit, F. M., Sağlıksız Fidan Dağıtımı ve Kurucuova (Beyşehir) Bağcılığının Sonu. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. Türkiye I. Fidancılık Sempozyumu , Ankara. İlter, E., Kısmalı, İ., Atilla, A., Uzun İ., Asma fidanı sorunu ve çözümü için öneriler. Türkiye II. Bağcılık ve Şarapçılık Sempozyumu. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, s. Manisa. TUIK, Bitkisel Üretim İstatistikleri, biruni. tuik. gov. tr/ bitkiselapp/ bitkisel. zul, (Erişi tarihi: ). 56 /

61 Bağlarda Görülen Ana Fungal Hastalıklarla Mücadele Programı Tarih öncesi çağlardan beri yetiştirilen üzüm, Türk halk kültüründe beslenme ihtiyacını karşılayan önemli bir sağlık kaynağı olmasının yanı sıra sözlü kültür geleneği içerisinde ayrı bir yere sahiptir. Halk edebiyatında, türkü, bilmece, atasözü, deyim, masal ve efsanelere konu olan üzüm, folklorumuzda da evlat sahibi olma, evlenme ve düğün âdetleri, bâde içme, saçı geleneği, halk inanışları ve halk hekimliğinde hem şifa verici hem de sembolik değerleriyle kullanılmıştır. Hayatımızın hemen hemen her aşamasında karşılaştığımız üzüme, Türk kültüründe mitolojik bir anlam verilmiştir. Üzüm, geçmişten günümüze kadar her safhada; güzelliğin, bereketin, aşkın ve sağlığın sembolü olarak yaşamaya devam etmektedir (Şenocak, 2007). Mitolojik ve ekonomik önemi olan üzümü sağlıklı, kaliteli ve verimli yetiştirebilmek için bağda sorun olan hastalıklarla mücadele de Milattan Önce (M.Ö.) ye dayanmaktadır. M.Ö yılında kükürdün insektisit ve fungisit özelliğinin keşfedilmesi ile insanlık pestisitlerle tanışmıştır (Ağar ve ark., 1991). Bağ alanlarında önemli kayıplara yol açan bağ hastalıklarını bağda ölükol (phomopsis viticola), bağ mildiyösü (plasmapora viticola) ve bağ küllemesi (erysiphe necator) olarak sıralamak gerekmektedir. Bağ alanlarında zirai mücadele uygulamaları da hastalıkların fenolojisi ve asmanın biyolojisine uygun olarak yukarıdaki sıralamaya göre gerçekleşmektedir. İlk uygulamamız bağda ölükol hastalığının kışlık mücadelesi ile başlamakta ve hastalığın yazlık uygulamaları ile birlikte diğer hastalıklara karşı gerçekleştirilen uygulamalarla devam etmektedir. Bağda Ölükol Hastalığı (Phomopsis viticola) Bağda ölükol hastalığı hemen hemen bağcılık yapılan tüm ülkelerde görülmektedir. Ülkemizde hastalığın ilk olarak Marmara Bölgesi'nde görüldüğü, Ege Bölgesi'nde hastalığın Karaca ve Eroğlu (1967) tarafından 1967 yılında sürgün kuruması (Dead-arm) olarak tanımlandığı bildirilmiştir. Doğu Amerika, Avusturalya, Fransa vb. ülkelerde hastalık 1907 yıllında tanılanmış ve mücadelesi araştırılmıştır (Kaşkaloğlu ve ark., 1975). Hastalık ana gövde dışında asmanın tüm 57 /

62 toprak üstü kısımlarında görülür. Hastalığın ilk belirtileri daha yeni oluşmakta olan sürgünlerde ortaya çıkmaktadır. Genel olarak gözlerin uyanmasından itibaren ilk 30 gün içinde belirtiler görülür. Ege Bölgesinde Mayıs ayı başlarında hastalık dikkati çekmeye başlar. Sürgünün ilk boğum aralarında 2-5 cm uzunluğunda koyu kahverengi-mor lekeler görülür. Bu lekelerin gelişmesi ve birbirleri ile birleşmesi sonucu sürgün dokusunun içine doğru ilerleyen yaralar oluşur. Sürgünün normal gelişmesine ayak uyduramayan hasta kısım zamanla çatlar, farklı derinliklerde yarıklar ve etrafında mantar dokunun oluşması ile hastalık için tipik olan uyuz görünümü belirir. Şiddetli enfeksiyonlarda iletim demetlerine inmesi sonucu sürgün mevsim içinde kurur. Birçok ülkede bu belirtisi nedeniyle odun doku gövde hastalığı etmenleri içerisinde tanımlanmaktadırlar. Sür- Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları günler kurumasa dahi etmen kış ayları içinde de gelişmeye devam edebildiğinden ertesi yıl sürgünün ilk gözleri arası uyanmaz veya uyansa da zayıf gelişir daha sonra da kurur. Hasta olan sürgünler sonbahara doğru gittikçe beyazlaşır. Ölükol etmeni mevsim sonunda kabuk içinde gelişmeye devam ederek kabuk pigmetlerini tahrip ettiği için gerçekleşir. Rengi açılan yerlere dikkatle bakıldığında hastalık etmenin eşeysiz üreme organları küçük siyah kesecikler şeklinde dikkati çeker (Şekil 1). Genç yapraklar üzerinde yüzeye dağılmış koyu kahverengi, siyah toplu iğne başı büyüklüğünde lekeler ve etrafında açık renkli sarı halka görülür (Şekil 2). Hasta alanların yaprağın normal gelişimine ayak uyduramaması nedeniyle yaprakta yırtılmalar ve deformasyonlar görülür. Hastalıkla savaşta kültürel mücadeleye önem verilmelidir. 58 /

63 Kültürel mücadele: Hasta çubukların çıkarılması, hasta çubukların kalem olarak kullanılmaması gereklidir. Bu aşıların sürme şansları çok düşüktür ve hastalığı bulaştırma tehlikesi ortaya çıkar. Kimyasal mücadele: Kış ilaçlaması; budamalardan sonra gözler uyanmadan gün önce asmanın tamamını kaplayacak şekilde % 4 lük Bordo bulamacı ile yapılmalıdır. İlkbahar ilaçlamaları; 1. ilaçlama: sürgünler 2-3 cm olduğunda, 2. ilaçlama: sürgünler 8-10 cm olduğunda, 3. ilaçlama: sürgünler cm olduğunda yapılmalıdır. Bağ Mildiyösü Hastalığı (Plasmopara viticola) Kuzey Amerika orjinli bir hastalıktır ve 1875 yıllarında Kuzey Amerika dan Avrupa ya taşınmıştır. Duyarlı olması ve etmenle ilk karşılaşması nedeniyle Avrupa asması (Vitis vinifera) üzerinde önemli verim kayıplarına yol açmıştır. Hastalık hızlı bir şekilde Kuzey Amerika nın doğusundan, Avrupa ya, Kuzey ve Güney Afrika ya, Asya, Avusturalya ya yayılmıştır. Ülkemizde Ege Bölgesinde hastalık yıllarında ilk kez bu kadar şiddetli ve yaygın şekilde görülmüştür. Hastalık kurak bölgelerde yapılan bağlarda görülmemektedir. Salgınlar (epidemiler) için yağmur önemli bir faktördür. En ciddi epidemiler, yağmurlu bir kışı takip eden yine yağmurlu bir ilkbahar ve 8-15 günde rüzgarla yağan yağmurun olduğu ılık yaz koşullarında görülür. Hastalığın önemi; kısa sürede geniş alanlara yayılabilmesi ve çok tahripkâr olmasından kaynaklanır. Mildiyö asmanın yapraklarını, salkımlarını ve sürgünlerini yakalar. Belirtilerin ortaya çıkabilmesi için sürgünlerin 25 cm boya ulaşması gerekir. Yaprakların üst yüzeyinde tipik yağ lekesi, alt yüzeyinde ise nemli havalarda beyaz bir misel örtüsü vardır. Yağ lekesi görülen kısımlar sarımtırak renktedir. Lekeler büyüdükçe ortası kızaran yapraklar dökülür (Şekil 3). Hastalık sürgünde lekeler oluşturur. Eğer şiddetliyse sürgünü kurutabilir. Hastalık, salkımı çiçek döneminde yakalamışsa, çiçekler mantarla (fungusla) örtülür. Renk kısa zamanda kahverengiye dönüşür ve çiçekler kuruyarak dökülür. Taneler küçükken hastalığa çok duyarlıdır. Hastalığa yakalanan taneler grimsi bir 59 /

64 fungal örtü ile kaplanır (Şekil 4). Bu salkımların çoğu kez tamamı kurur. Ege Bölgesinde bağ mildiyösü ile mücadelede 1980 yılından buyana Tahmin ve Erken Uyarı projesi kapsamındadır ve kimyasal mücadeleye başlama zamanları, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerinin ilgili şubesinde çalışan uzman ziraat mühendisleri tarafından takip edilmektedir, çiftçiler ilaçlama zamanları konusunda uyarılmaktadır. Tahmin ve Erken Uyarı projesi kapsamında yer almayan bölgelerde ya da illerde kimyasal mücadele aşağıda açıklandığı şekilde gerçekleştirilmelidir. Kültürel mücadele: Hastalıklı sürgünler dipten kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır. Asmaların altı temiz tutulmalıdır. Yere düşen hastalıklı yapraklar ve yabancı otlar imha edilmelidir. Bağ gereğinden fazla sulanmamalıdır. Kimyasal mücadele: 1. ilaçlama: Sürgünler cm. boyunda iken yapılmalıdır. v 2. ve diğer ilaçlamalar: İlaçların etki süreleri dikkate alınarak uygulanmalıdır. Kullanılan ilacın etki süresinin bitiminde, şayet meteorolojik şartlar hastalığın çıkışına uygun olur ve ilaçlamaların devamına gerek görülürse 4. ve 5. ilaçlamalar da yapılır. Bu ilaçlamalar, ilaçların etki süreleri dikkate alınarak uygulanmalıdır. Koşullar ortadan kalktığında ilaçlamalara son verilmelidir. Bağ Küllemesi Hastalığı (Erysiphe necator) 1847 de Rev. J. Berkeley tarafından bağ küllemesi hastalığı Oidium tuckeri olarak tanımlanmış ve adlandırılmıştır de hastalığın Amerika dan Avrupa bağlarına bulaştığı bildirilmiştir. Avrupa bağlarının neredeyse tamamı bu hastalığa yakalandığı ve o yıllarda kükürt, kireç ve su ka60 /

65 rışımının bu hastalığa karşı çok etkili olduğu bildirilmiştir yılında Fransa da % 80 ürün kaybına yol açabilecek bir kapasiteye ulaşmıştır. Ülkemizde ise hastalık ilk kez 1851 yılında görülmüş ve hava yoluyla bulaştığı tahmin edilmektedir (Kazım, 1912). Külleme hastalığı asmanın yeşil olan tüm kısımlarında zararlı olmaktadır. İlk gelişme döneminde hastalık genç yapraklarda güç fark edilir. Bazen yaprakların üst yüzeyinde sarımsı ve parlak yağ lekesi şeklinde mildiyö lekesini andıran lekeler görülür. Yapraklar yaşlandıkça parlaklığını kaybeder, kalınlaşır, gevrekleşir ve kenardan içeri doğru kıvrılır. İlk hastalık belirtileri sürgünler cm ulaştığında gözlemlenir. Hastalıkla bulaşık sürgünler ilerleyen dönemlerde kahverengileşir ve siyaha yakın bir renk alır. Kışın bu lekeler kırmızımsı kahverengi bir hal alır. Salkımlar hastalığa erken yakalanırsa taneler küçük kalır ve demir tane olarak bilinen taneler oluşur (Şekil 7). Daha ileriki dönemde hastalığa yakalanan salkımlarda taneler sapı doğrultusunda çatlar. Taneler şeker içeriği %8 olana kadar yani ben düşme dönemine kadar hassastır. Gündüzleri sıcak, geceleri serin olan dönemler ve yağmursuz, bulutlu, kapalı günler hastalığı teşvik eder. Yağmur, etmenin sporlarını yıkadığın- 61 /

66 dan hastalığın yayılımını engeller. Hastalığın yayılmasını engellemek ve enfeksiyon şiddetini azaltabilmek için kültürel mücadeleye önem vermek gereklidir yılında 7 farklı Bölgede 8 İlde yürütülen bir proje kapsamında Bağ küllemesi hastalığının kimyasal mücadelesine yönelik farklı ilaçlama programları denenmiştir. Denemeler sonucunda elde edilen veriler altında Bağ küllemesi hastalığının kimyasal mücadelesinde aşağıda belirtildiği şekilde revizyon gerçekleştirilmiştir. Kültürel mücadele: Budama sırasında hastalık belirtileri taşıyan çubuklar kesilerek bağdan uzaklaştırılmalıdır. Asmanın iyi bir şekilde havalanması ve güneş ışınlarının asmanın içlerine kadar nüfuz etmesi sağlanmalıdır. Aşırı sürgün gelişimini körükleyecek uygulamalardan (gereksiz sulama, yaprak gübreleri vb.) kaçınılmalıdır. Kimyasal mücadele: 1. İlaçlama: Çiçekten önce sürgünler cm olduğu dönemde, 2. İlaçlama: Çiçeklenme öncesi çiçek tomurcuklarının ayrıldığı dönemde, 3. İlaçlama: Çiçek taç yapraklarının döküldüğü ve korukların küçük saçma tanesi iriliğinde olduğu dönemde, 4. ve diğer ilaçlamalar: Üçüncü ilaçlamadan sonra kullanılan ilacın etki süresine göre, tanelere ben düşme dönemine kadar yapılır. Bahsi geçen hastalıklarla mücadelede hem hızlı sonuç vermesi hem de uygulaması kolay olan kimyasal mücadele akla gelmektedir. Hastalıklarla savaşta tek bir mücadele yöntemi tercih edilmemeli, kültürel mücadele ve kimyasal mücadele birlikte bir bütün olarak düşünülmelidir. İyi bir mücadele için bağ hastalık ve zararlı yoğunluğunu iyi belirlemek, biyolojisi ve bitki fenolojisini takip etmek, doğru zamanda doğru ilaç kullanımıyla etkili bir mücadele etmek gereklidir. Böylece, hem sürdürülebilir tarım açısından ekolojinin bozulması önlenmekte hem de ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Kaynaklar: 1. Ağar, S., Aydınoğlu, H., Temel, O., İkizünal, K. ve Ece, H., Türk. Entomol. Der., Pestisit Kullanımının Tarihçesi, Bugünü ve Geleceği. 15(4): ISSN Karaca, İ. Ve Eroğlu, G., Türkiye Bağlarında Yeni Bir Hastalık Ölü kol Üzerinde Araştırmalar. Ege Ü. Z. Fak. Dergisi 4: (2) Kaşkaloğlu, N., Saydam, C., Kapkın, A., Asmalarda Sürgün Kuruması(Dead-Arm) Hastalığının Ege de Yayılışı ve Mücadelesi Üzerine Araştırmalar. TOAG-75 Nolu TÜBİTAK Projesi, Yayın No: Kazım, H., Bağcılık. Tanin Matbaası, İstanbul. 5. Şenocak, Ö., Türk Halk Kültüründe Ve Mitolojik Bağlamda Üzümün Yeri. Millî Folklor, 2007, Yıl 19, Sayı 76. (Erişim Tarihi: ). bit. ly/ 1Uzku13 Nurdan GÜNGÖR SAVAŞ Dergi : NİSAN 2016 / SAYI: 29 Konu : Tarım 62 /

67 Bağlarda Güncel Bir Sorun: Salkımlarda Uç Kuruması Ülkemizin bağcılık potansiyelinin oluşturulması ve dünyada çekirdeksiz kuru üzüm ihracatında söz sahibi olmasında Ege Bölgesi gerek bağ alanları gerekse üzüm üretimi açısından ülkemiz bağcılığı açısından çok önemli bir konumdadır. Bölgede hakim çeşit Sultani Çekirdeksiz olup üretim süreci içerisinde bir çok teknik ve ekonomik problemi de bünyesinde barındırmaktadır. Her yıl farklı boyutta görülmekle birlikte salkımlarda yaşanılan uç kuruması problemi de bunların başında gelmektedir. Bu problem Çekirdeksiz Kuru Üzüm üretim sezonunda da yeniden yaşanmış ve İzmir Ticaret Borsası nın yayınlamış olduğu Çekirdeksiz Kuru Üzüm Rekolte Tahmin Raporunda da Manisa iline bağlı bazı ilçelerde yoğun uç kurumaları görüldüğü ve rekolteye olumsuz etki yaptığı şeklinde yer almıştır (İzmir Ticaret Borsası, 2016). Genel hatlarıyla bakıldığında uç kuruması, salkım ucundaki tanelerde başlayan sonraki aşamalarda ise salkımdaki çoğu tanelerin kurumasına yol açabilecek bir sorun olarak tanımlanmaktadır. Dünya literatüründe bu durum kesin olarak fizyolojik bozukluk olarak belirlenen bir sorun şeklinde karşımıza çıkmaktadır (Bonanda ve Keller, 2012; Bonanda, 2014; Bachteler ve ark., 2014). Fakat bu sorunun ortaya çıkış nedeni tam olarak belirlenememiştir. Birçok etkinin söz konusu olabileceği bildirilmekte olup, bu etkiler içerisinde aşırı yaprak alımı/aşırı ürün dengesizliği, toprakta potasyum (K), magnezyum (Mg) ve kalsiyum (Ca) gibi mineral maddelerin aşırı bulunmasından dolayı birbirinin topraktan alımını olumsuz etkilemesi ya da toprakta yetersiz bulunması, aşırı sulama veya kısıtlı sulama, vb. gibi faktörler sıralanabilmektedir. Ülkemizde bu konuyla ilgili geçmişte yapılmış olan sadece gözlem ve anket verilerine dayalı bir çalışma bulunmaktadır. Söz konusu çalışmada, Ege Bölgesi çekirdeksiz üzüm bağlarında salkım ucu kuruma nedenlerini belirlemeye yönelik bir gözlem gerçekleştirilmiştir. Yapılan gözlemde, salkımlarda meydana gelen uç kuruması sorunu yaşanan 12 ayrı bağda çiçeklenme ve ben düşme dönemlerinde toprak ve yaprak örneklerinde mineral madde analizleri yapılmıştır. Göz63 /

68 lem sonucunda uç kurumasına birçok nedenin etkili olduğunu belirten araştırıcı, özellikle aşırı ürün yükü ve yaprak alımı sonucunda tanelerde pörsümenin görülebileceğini ifade etmiştir. Araştırıcı, uç kurumasına neden olan faktörlerin kesin hatlarıyla belirlenebilmesi için kontrollü şartlarda terbiye ve sulama gibi unsurların takip edilerek toprak, yaprak ve ürün analizleri ile birlikte daha detaylı çalışmalarla uç kurumasının nedenlerinin tespit edilmesinin gerekliliğini ifade etmiştir (Konuk,1991). Bu yüzden konuyla ilgili bilimsel çalışmaların yapılma gerekliliği zorunlu hale gelmiştir. Buna bağlı olarak konuyla ilgili çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Aynı zamanda bu proje ile salkım ucu kuruması ve buna neden olan diğer olası etkilerinin nedenlerini ortaya koyan ilk bilimsel çalışma olacak olması ülke bağcılığına bir katkı Şekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları sağlayacaktır. Literatüre önemli katkı sağlayacak olmasının yanında, ortaya konan nedenlerin yarattığı sorunların çözümüne yönelik çalışmalar artarak gerçekleştirebilecektir. Peki Dünya da Yaygın mı? Salkımlarda görülen uç kuruması dünyada birçok bağ bölgelerinde de araştırma konusu haline gelmiştir ve birçok araştırıcı bu konunun nedenleri ve çözümleri üzerine araştırmalar gerçekleştirmektedir. Araştırıcılar tarafından uç kurumasının Avusturya da Zweigelt (Besser, 2010), Amerika da Cabernet Sauvignon, Sauvignon Blanc, Semillon ve Pinot Gris (Keller, 2008), İtalya da Sauvignon Blanc ve Pinot Blanc (Riedel 2008), Çin de Cabernet Sauvignon, Merlot, Pinot Noir ve Sauvignon Blanc (Fang ve ark.,2011) gibi şaraplık üzümlerde yoğun olarak görüldüğü yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Şaraplık üzüm üreticilerinin sorunu haline gelen bu durum üreticileri değişik oranlarda zarara uğratabilmektedir. Örneğin, Amerika nın bazı bölgelerinde elde edilen ürünün % 1 5 lik kısmı zaman zaman meydana gelen uç kurumasından etkilenirken, devamlı kurumanın meydana geldiği bölgelerde ise bu zarar % 50 lere ulaştığı bildirilmektedir (Krasnow ve ark., 2010). Uç Kuruması Güneş Yanıklığından Kaynaklanmaz Uç kuruması salkımlarda meydana gelen güneş yanıklıkları sonucunda ortaya çıkmış bir sorun değildir. Uzun zamandır bilimsel olarak kanıtlanmamış bilgilere dayanan bu tip tartışmalar maalesef üreticilerimizi ve bu işle uğraşan kişileri yanlış yönlendirmektedir. Örneğin, çardak sistemlerinde yetiştiricilik yapılan üzümlerde güneş yanıklığı sorunu çok gö64 /

69 rülmez. Çünkü sistemin üst kısmında yer alan yapraklar güneş ışınlarının salkıma erişmesi bir bakıma engeller. Peki şimdi şunu sormak lazım. Şayet güneş ışınları tam anlamıyla salkıma zarar verecek etkide bulunmuyorsa tanelerde kurumalar neden gerçekleşebiliyor? İşte bu durum salkımlarda uç kurumasına işaret edebilmektedir. Çünkü sorun yüzeysel bir kurumadan çok, uç kurumasına uğrayan tanenin içsel su kaybetmesi ile ilgilidir. Tanelerin su kaybına ilişkin belirtiler ben düşme ya da hasat döneminde başlamakta olup olgunluk sonrasında belirtiler daha da belirginleşerek tane koyu kahverengiye dönüşmekte ve tamamiyle kuruma meydana gelmektedir. Amerika da yapılan çalışmada su stresi, aşırı sıcaklık ve ani sıcaklık düşüşünün yaşanmasının tanede meydana gelen kuruma üzerine bir etki yaratmadığı bildirilmektedir (Keller 2008). Aynı zamanda sulama faktöründen daha çok tane kapsamında mineral madde varlığının ve aşırı sıcaklıkların tane mezokarp hücrelerinin ölümünü hızlandırarak kurumaya sebebiyet verdiğini bildiren yayınlar da bilinmektedir (Bondada ve ark, 2013). Araştırma sonuçları arasında farklılıklar bulunabilmektedir. Bu durum yetiştiricilik yapılan ekoloji, toprak durumu ve üzüm çeşidine göre değişiklik gösterebilmektedir. Farklılıklar sadece bu durumlarla sınırlı kalmamaktadır. Uç kuruması değişik zamanlarda şiddetli ya da hafif olarak da görülebilmektedir. Örneğin bu sene içinde aşırı derecede salkımlarda uç kuruması görülen bağlarda gelecek sene aynı sorun olmayabilir. Ya da uç kurumasının görüldüğü bilinen bir bağa ait bütün asmalarda bu sorun görülmeyebilir, hatta aynı asmaya ait bazı salkımlarda görülürken bazı salkımlarda hiç görülmediği bizim çalışmalarımızın sonucunda da ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak bu konu üzerine bilimsel çalışmalar devam etmektedir. Salkımlarda görülen uç kurumasının nedenlerine yönelik çalışmalar sonucunda sorunun çözümüne da yönelik çalışmaların yapılması kaçınılmaz olacaktır. 65 /

70 Kaynaklar: 1. Bachteler, K., Riedel, M., Merkt, N., Schies, W., Fröhlin, J., Wünsche, J., Effects of Foliar Fertilization on Incidence Berry Shrivel and Bunch Stem Necrosis in Vitis vinifera L. cvs 'Pinot Blanc' and 'Zweigelt'. Journal of Plant Nutrition 2. Besser, S., Differenzierung der Traubenwelke-Symptomatik auf Einzelsstockbasis an Vitis vinifera cv. Zweigelt. Master Thesis. Universität für Bodenkultur, Department für Angewandte Pflanzenwissenschaften und Pflanzenbiotechnologie. Vienna 3. Bondada, B.R. and Keller, M., Morphoanatomical Symptomatology and Osmotic Behavior of Grape Berry Shirvel. Journal of the American Society of Horticultural Science. 137 (1): Bondada, B.R., Sadras, V.O., Fuentes, S., Effect of Elevated Temperature on The Onset And Rate of Mesocarp Cell Death In Berries of Shiraz and Chardonnay and İts Relationship With Berry Shrivel. Austral. J. Grape Wine Res. 19: Bondada, B., Structural and Compositional Characterization of Suppression of Uniform Ripening in Grapevine: A Paradoxial Ripening Disorder of Grape Berries with No Known Causative Clues. J. Amer. Soc. Hort. Scı. 139(5): Fang,Y., Meng,J., Zhang, A., Liu, J.,Xu, T., Yu, W., Chen, S., Li, H., Zhang, Z., Wang, H., Infulence of Shriveling on Berry Composition and Antioxidant acitivity of Cabernet Sauvignon Grapes From Shanxi Vineyards. Journal of The Science of Food and Agriculture. 91: Keller, M., Traubenwelke : Auch in den USA ungelöst. Schweizerische Zeitschrift für Obst und Weinbau. 7: Konuk, F., Ege Bölgesi Çekirdeksiz Üzüm Bağlarında Salkım Ucu Kurumalarının Nedenleri Üzerinde İnceleme. Gözlem, Uygulama, Analiz Sonuçları. Tariş Araştırma Geliştirme Müdürlüğü, Bornova. 9. Krasnow, M., Matthews, M.A., Smith, R.J., Benz, J., Weber, E., Shackel, K., Distinctive symptoms differentiate four common types of berry shrivel disorder in grape. California Agriculture 64: Riedel, M., Traubenwelke und Stiellähme im Visier. Der Badische Winzer. 2: Turcan TEKER, Kasım 2016 / SAYI: 36, Tarım 66 /

71 Jeotermal ve Borun Bağlardaki Etkisi Üzüm, değerlendirme şekillerinin çeşitliliği, iç piyasa tüketimi ve ihracattaki payı ile ülkemiz tarımında önemli bir yeri olan, bu nedenle de büyük bir çiftçi kesiminin uğraş alanı ve doğrudan gelir kaynağını oluşturan değerli bir üründür. Dünyanın bağcılık için en elverişli kuşağı üzerinde yer alan ülkemiz, asmanın gen merkezlerinin kesiştiği ve ilk kez kültüre alındığı coğrafyanın merkezindeki konumundan dolayı, çok eski ve köklü bir bağcılık kültürü ile zengin bir asma gen potansiyeline sahiptir (Çelik, 1998). Dünya bağcılığında önemli bir yere sahip olan ülkemiz bağcılığı, kapsadığı alan ve ülke ekonomisine sağladığı gelir bakımından önemli tarım kollarımızdan birisidir. Türkiye 2013 yılı istatistiklerine göre ha bağ alanı ve ton üzüm üretimi ile dünyanın önemli bağcı ülkeleri arasındadır (Alanda 5., üretimde 6. sırada). Üzüm üretiminin % 52,8 i sofralık, % 36,4 ü kurutmalık ve % 10,8 i şıralık-şaraplık çeşitlerden oluşmaktadır (Anonim a, 2015). Ege Bölgesi (özellikle Manisa ve çevresi) diğer bölgelerle karşılaştırıldığında, toplam alanın % unu, üretimin % ini oluşturarak birinci sırada yer almaktadır. Elde edilen istatiksel verilere göre; Alaşehir de hektarlık alanda bağcılık yapılmakta olup, buna karşılık ton yaş üzüm üretilmektedir (Anonim b, 2015). Tarım bölgeleri düzeyinde, bağ alanı sıralamasında Ege Bölgesi'nin birinci sırada olduğu görülmektedir. Ülkemiz bağ alanlarının % 33 üne sahip olan Ege Bölgesi, üretimin % 43,3 ünü karşılamaktadır. Bağ alanlarında özellikle tuzluluk ve bor toksisitesi çok sık karşılaşılan sorunlardır (Sönmez, 2003). Bor (B) ismi borun tuzu olan borakstan türetilmiştir. ABD, Şili, Arjantin, Peru, Bolivya, 67 /

72 Üzüm, değerlendirme şekillerinin çeşitliliği, iç piyasa tüketimi ve ihracattaki payı ile ülkemiz tarımında önemli bir yeri olan, bu nedenle de büyük bir çiftçi kesiminin uğraş alanı ve doğrudan gelir kaynağını oluşturan değerli bir üründür. Dünyanın bağcılık için en elverişli kuşağı üzerinde yer alan ülkemiz, asmanın merkezlerinin kesiştiği ilk kez kültüre alındığı coğrafyaşekil gen 2. Aşılı-Açık Köklü asma ve fidanları nın merkezindeki konumundan dolayı, çok eski ve köklü bir bağcılık kültürü ile zengin bir asma gen potansiyeline sahiptir (Çelik, 1998). Dünya bağcılığında önemli bir yere sahip olan ülkemiz bağcılığı, kapsadığı alan ve ülke ekonomisine sağladığı gelir bakımından önemli tarım kollarımızdan birisidir. Türkiye 2013 yılı istatistiklerine göre ha bağ alanı ve ton üzüm üretimi ile dünyanın önemli bağcı ülkeleri arasındadır (Alanda 5., üretimde 6. sırada). Üzüm üretiminin % 52,8 i sofralık, % 36,4 ü kurutmalık ve % 10,8 i şıralık-şaraplık çeşitlerden oluşmaktadır (Anonim a, 2015). Ege Bölgesi (özellikle Manisa ve çevresi) diğer bölgelerle karşılaştırıldığında, toplam alanın % unu, üretimin % ini oluşturarak birinci sırada yer almaktadır. Elde edilen istatiksel verilere göre; Alaşehir de hektarlık alanda bağcılık yapılmakta olup, buna karşılık ton yaş üzüm üretilmektedir (Anonim b, 2015). Tarım bölgeleri düzeyinde, bağ alanı sıralamasında Ege Bölgesi'nin birinci sırada olduğu görülmektedir. Ülkemiz bağ alanlarının % 33 üne sahip olan Ege Bölgesi, üretimin % 43,3 ünü karşılamaktadır. Bağ alanlarında özellikle tuzluluk ve bor toksisitesi çok sık karşılaşılan sorunlardır (Sönmez, 2003). Bor (B) ismi borun tuzu olan borakstan türetilmiştir. ABD, Şili, Arjantin, Peru, Bolivya, İtalya, Rusya ve Türkiye de yüksek miktarda bor maden rezervleri bulunmaktadır. Türkiye deki bor madenleri ki bunlar dünya rezervlerinin %63 ü, dünyanın en büyük bor bileşiği tedarikçisi olarak bilinen Eti Maden tarafından işletilmektedir. Türkiye rezervlerinin % 37 si Bigadiç, % 34 ü Emet, % 28 i Kırka ve % 1 i Kestelek bölgesinde bulunmaktadır. Bor, yeryüzünde toprak, kayalar ve suda yaygın olarak bulunan bir elementtir. Toprağın bor içeriği genelde ortalama 1068 /

73 20 ppm olmakla birlikte deniz suyunda 0,5-9,6 ppm, tatlı sularda ise 0,01-1,50 ppm aralığındadır. Yüksek konsantrasyonda ve ekonomik boyutlardaki bor yatakları, borun oksijen ile bağlanmış bileşikleri olarak daha çok Türkiye nin kurak, volkanik ve hidrotermal aktivitesinin yüksek olduğu bölgelerde bulunmaktadır. Yerkabuğunun yaygın elementlerinden biri olan bor insan, hayvan ve bitki için önemli bir elementtir. Yeterli görülen derişim aralığının üstündeki değerlerde ise bor zehir etkisi göstermektedir. Bor insan ve hayvan dokularında düşük konsantrasyonlarda bulunur. Hayvan hücresinde bulunan miktarı yaklaşık 1 mg B/L kadardır. İçme suyu 1 mg B/L den fazla bor miktarını nadiren içerir ve genelde 0,1 mg B/L den az bor bulundurur. Çeşitli bor madenlerinden ya da endüstrilerden, yıkama sularından ve sulama sularından yüksek derişimde bor, toprağa ve yeraltı sularına karışmaktadır. Yüksek derişimdeki bor insan sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle sularda ve çeşitli yiyeceklerdeki bor miktarının tayini önemlidir. Sularda az miktarda bor bitki gelişimi için son derece önemli iken üzüm, portakal ve limon gibi bazı bitkilerde toprakta ve yeraltı suyundaki zehirleyici derişimi 1 mg/l gibi düşük değerler alabilmektedir. Bor toksisitesi, dünyanın hemen her yerinde kurak ve yarı kurak bölgelerin tarım topraklarında bitki yetiştiriciliğini sınırlayan bir beslenme sorunudur (Cartwright et al., 1986). B toksisitesi topraklarda doğal olarak oluşabildiği gibi, özellikle yüksek B içeren suların (Nable et al., 1997), ya da kompost gübrelerinin kullanılması sonucunda veya linyit kömürü kullanan termik santrallerin civarında yetiştiricilik yapılması durumunda yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca tuzlu ve sodik topraklarda B seviyeleri bitkilere toksik olabilecek seviyelere çıkabilmektedir (Bergmann, 1992; Marschner, 1995; Güneş vd., 2002). Bitkilerin B alımının, borik asit (H3BO3) formunda pasif absorpsiyon yoluyla olduğunu ve bitkiler tarafından alınan B un, hücre duvarlarında ve sitoplazma içerisinde çok hızlı bir şekilde 69 /

74 B kompleksi oluşturduğunun tahmin edildiğini; bununla birlikte bitkide B komplekslerinin oluşumunun, hücre duvarlarındaki borik asit konsantrasyonunu azaltmasının bitkinin çözeltiden B alımını artırdığını ve çözeltiden alınan serbest borik asidin konsantrasyonundan dolayı bitki dokularındaki B konsantrasyonunun aşırı miktarda artmaktadır (Hu and Brown, 1997). Bitkilerin B alımına, öncelikli olarak B un alındığı ortamın B konsantrasyonu ve bunun yanı sıra bitkilerin transpirasyon kapasiteleri de etkili olmaktadır (Marschner, 1995). Bitkilerin B alım kapasiteleri aynı toprakta yetişen bitki türlerine göre farklılık göstermekte ve genellikle bitkilerin B gereksinimleri türlerinin tipik farklılıklarını da yansıtabilmektedir. Hu and Brown (1997), bitki türlerinin B alımındaki ayrımlılıkların, membran geçirgenliğindeki farklılıklardan, kök içinde ve kök dışında B kompleksinin oluşum miktarı ve B kompleksi oluşumunu belirleyen organik bileşiklerin miktarından ve şu an tanımlanamayan bazı mekanizmalardan kaynaklanmaktadır. Mikro elementler arasında ametal olan tek bitki besin maddesi B un yüksek bitkiler için bitki besin maddesi olarak mutlak gerekliliği yaklaşık 84 yıl önce Warington(1923) tarafından belirlenmiş olmasına karşın bitki bünyesindeki fonksiyonları hâlâ tam olarak anlaşılmış değildir. Bitkilerin topraktan B alımını etkileyen en önemli etmenleri; toprağın bitkiye yarayışlı B kapsamı, toprak ph sı, topraktaki değişebilir iyonların tipi, topraktaki minerallerin miktarı ve tipi, toprağın organik madde kapsamı, toprağın ıslanması ve kuruması, Bağcılık açısından borun toksik etkisi, noksanlığına göre daha sık rastlanılan bir durum olarak belirtilmektedir. Asma, diğer meyve türlerine göre daha fazla bora ihtiyaç duyan bir bitki olmasına rağmen, aynı zamanda bor fazlalığına karşı duyarlı bitkiler arasında yer almaktadır. Bağ topraklarında bor fazlalığına, daha çok sulama suyu ve alt toprak katmanlarının borca zengin oluşu neden olmaktadır. (Çelik vd., 1998). Günümüzde bor bir zenginlik olduğu kadar çevre kirliliğine neden olan, içme, kullanma ve tarımsal sulama suları için bir kirletici; tarım toprakları için mevcut bir tehlike oluşturmaktadır. Özellikle jeotermal sularda yasal sınırların üzerinde bulunan bor, çevre ve tarım için tehlike olma özelliğini sürdürmektedir. Sulama suyu olarak jeotermal suların kullanımı, yüksek bor içeriği ne70 /

75 deniyle çevreye olumsuz etkide bulunmaktadır. Jeotermal suların yeraltı suları ile karışımları sonucu, tarımsal alanlar etkilenerek bor kirliliği ortaya çıkar. Gediz ovasında yeraltı suyundaki bor miktarı son yıllarda yüküm süren kuraklık ve aşırı yeraltı suyu ile kullanımı artmıştır. Çevre kirliliğinin önlenmesi adına atık sulardaki borun giderilmesi önem taşır. Borca zengin atık sular iyon değiştiriciler kullanılarak temizlenir. Kimyasal çöktürme, fiziksel adsorpsiyon, çözücü ektraksiyon, buharlaştırma-kristalizasyon bor konsantrasyonuna bağlı olarak kullanılan yöntemlerdir. Jeotermal enerji yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu, sıcaklıkları sürekli olarak bölgesel atmosferik ortalama sıcaklığın üzerinde olan ve çevresindeki normal yeraltı ve yerüstü sularına göre daha fazla erimiş mineral, çeşitli tuzlar ve gazlar içerebilen sıcak su ve buhar olarak tanımlanabilir. Ayrıca herhangi bir akışkan içermemesine rağmen bazı teknik yöntemlerle ısısından yararlanılan, yerin derinliklerindeki sıcak kuru kayalar da jeotermal enerji kaynağı olarak nitelendirilmektedir. Jeotermal enerji dünyada farklı alanlarda kullanılabilen, yerkürenin derinliklerindeki magmanın ısısının kullanımına dayalı alternatif bir enerji kaynağıdır. Bu enerji türü dünyada elektrik üretiminden, balık üretimine kadar değişebilen geniş bir yelpaze kullanım alanı bulunmaktadır. Alp orojenezine bağlı olarak gelişmiş farklı tektonik kuşakların etkisiyle ülkenin farklı bölgelerinde zengin jeotermal enerji potansiyeli bulunmakta ve bu potansiyelin bir kısmı farklı uygulamalarla kullanılmaktadır. Jeotermal uygulamalar, çok büyük miktardaki akışkanın taşınmasını gerektirdiğinden, yüzey ve yeraltı suları ile ilgili sorunlar dikkate alınmalıdır. Bütün kuyu ve soğutma suyu atıklarının re-enjeksiyon olmaksızın çevreye atımı, yerel ve bölgesel yüzey sularını etkiler. Akışkan atımının kimyasal kompozisyonu, rezervuarın jeokimyasına ve santralin işletme koşullarına bağlıdır. Rezervuar kimyası her saha için farklıdır. 71 /

76 Jeotermal akışkanlar lityum (Li), bor (B), arsenik (As), flor (F), hidrojen sülfür (H2S), civa (Hg), kurşun (Pb), çinko (Zn) ve amonyak (NH3) gibi kimyasal kirleticiler ile birlikte büyük miktarlarda karbonat (CO3), silika (SiO2), sülfat (SO4) ve klorür (Cl) içerirler. Akışkan yüzeye doğru çıkarken, kuyu içerisinde çözünmüş CO2 gaz fazına geçerek sıvı fazı terk eder. Bu sırada üretim kuyusu içerisinde kalsiyum karbonat (CaCO3) çökelmesi oluşur. Bu durum yüksek yoğuşmayan gaz içeren sahalarda önemli problemdir. Re-enjeksiyon sırasında görülen problem ise akışkan sıcaklığının düşmesinden dolayı oluşan silika (SiO2) çökelmesidir. Jeotermal akışkanın bir nehre ya da göle deşarj edildiği durumlarda ise bu kirleticiler; su canlıları, bitki ve/veya insan sağlığına zarar verecek potansiyele sahiptir. Sonuç olarak, jeotermal atık sular hem sulama suyunda hem de bu su ile sulanan topraklarda olumsuz etkiler oluşturmakta dolayısıyla bu alanlarda tarımı yapılan bitkilere özellikle de bora çok duyarlı olan asma vb. bitkilere zarar vermektedir. Kaynaklar: 1.Anonim a, FAO Tarımsal Üretim Ve Alan İstatistikleri. bit. ly/ 1rp9nLH. (Ulaşım Tarihi: ). 2.Anonim b, TUİK 2015, bit. ly/ 1VYyuSC. (Ulaşım Tarihi: ). 3.Bergman, W Nutritional Disorders Of Plants-Development, Visiul And Analytical Diagnosis. Fischer Verlag, Jena. 4.Cartwright, B., Zarcinas, B.A. and Spouncer, L.A Boron toxicity in South Australian barley crops. Aust. J. Agric. Res., 37, Çelik, S Bağcılık (Ampeloji), Cilt:1, Anadolu Matbaa, 425, Tekirdağ. 6.Çelik, H., Ağaoğlu, Y.S., Fidan, Y., Marasalı, B. ve Söylemezoğlu, G Genel Bağcılık. Sunfidan A.Ş. Mesleki Kitaplar Serisi; 1, 253s, Ankara. 7.Goldberg, S Reaction Of Boron With Soils. In Plant And Soil. Proceedings Eds. R.W. Bell and B. Rerkasem, pp. 193: Kluwer Academic Publishers, Dordrecth, The Netherlands. 8.Güneş, A., Alpaslan, M. Ve İnal, A Bitki Besleme Ve Gübreleme. A.Ü. Ziraat Fakültesi. 72 /

77 NİSSERT Uluslararası Sertifikasyon ve Denetim Hizmetleri Ltd. Şti. ZİRVEYE GİDEN YOLDA ÇÖZÜM ÜRETİYORUZ ÇÜNKÜ SİZİN İHTİYAÇLARINIZI BİLİYORUZ. SİZE ÖZEL TEK FİRMAYIZ 2002 yılında kurulmuş olan şirketimiz tetkik ve belgelendirme konularında, sektörünün ilklerinden ve en kapsamlılarındandır. NİSSERT in faaliyet konusu aşağıdaki gibidir. Yönetim sistemleri belgelendirme faaliyetlerimiz: TÜRKAK ve yurt dışı akrediteli olarak belgelendirme faaliyetlerimizi Türkiye içinde yapmaktayız. TÜRKAK dan, ISO sisteminde akredite olarak ISO 9001 ve ISO belgelendirmelerinin yanı sıra ISO de akrediteli ilk kuruluşuz. NİSSERT, FSSC tarafından da onaylanan ilk Türk kuruluş olmuştur. Yönetim sistemleri bölümümüz aşağıdaki konularda tetkik ve belgelendirme yapmaktadır. * ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi * ISO Çevre Yönetim Sistemi * ISO Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi * FSSC Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi * ISO Enerji Yönetim Sistemi * ISO Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi *OHSAS İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi *SA 8000 Sosyal Sorumluluk Yönetim Sistemi * ISO/TS Otomotiv Sektörü Kalite Yönetim Sistemi * ISO Medikal Sektörü Kalite Yönetim Sistemi 73 /

78 Ürün belgelendirme faaliyetlerimiz: Kuruluşumuzun, ürün belgelendirme departmanı iki ana gruptan oluşmaktadır. 1. A. Tarım grubumuz, T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığından aldığı yetki ve temsilcisi olduğu yurt dışı akrediteli firmalar adına; * Organik tarım * İyi Tarım Uygulamaları * LOBALG.A.P. (Eurepgap) * IFS Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi * RC Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi * Helal Gıda * Helal Ürün * Helal Kozmetik Belgelendirmesi yapmaktadır. B. CE Markalaması ve Testleri CE grubumuz, 18 ayrı direktifte faaliyet vermektedir. Bu direktifler; 93/42/EEC Tıbbi Cihazlar Direktifi 90/385/EEC Aktif Yerleştirilebilir Tıbbi Cihazlar Direktifi 98/79/EC İnvitro Diyognostik Tıbbi Cihazlar Direktifi CPR 305/2011Yapı Malzemeleri Regülasyonu 89/686/EEC Kişisel Koruyucu Teçhizat Direktifi 2009/48/EC (88/378/EEC) Oyuncakların Güvenliği Direktifi 92/42/EEC Sıcak Su Kazanları Direktifi 2006/42/EC Makineler Direktifi 2006/95/EC (ex-73/23/eec) Düşük Voltaj Direktifi (LVD) 2009/105/EC (ex-87/404/eec) Basit Basınçlı Kaplar Direktifi 2009/142/EC (ex-90/396/eec) Gaz Yakan Cihazlar Direktifi 97/23/EC Basınçlı Teçhizat Direktifi 2004/108/EC Elektro-Manyetik Uyumluluk Direktifi (EMC) 95/16/EC Asansörler Direktifi 2004/22/EC Ölçü Aletleri Direktifi 93/15/EEC Sivil Kullanımlar İçin Patlayıcılar Direktifi Şeklindedir.D--+Eğitim faaliyetlerimiz: Yukarıda açıkladığımı, belgelendirmesini yaptığımız tüm konularda, planlı ve kuruluşa özgü olarak eğitim hizmeti vermekteyiz. Eğitimlerimiz planlı olup, özel gruplar için de gerçekleştirilebilmektedir. Bununla birlikte, gerek NİSSERT ofisindeki eğitim salonlarında gerekse de kuruluşların mekanlarında gerçekleştirebilmektedir. NİSSERT; Üretim ve hizmet alanlarında faaliyet gösteren tüm kamu ve özel sektör firmalarının ilgili standartlarda belirtilen yönetim sistemlerine uygunluğunun değerlendirilmesi faaliyetlerinin belgelendirilmesi ve bunun sürdürülmesinin garanti altına alınması amacıyla; ISO 17021,ISO ve TÜRKAK ın ilgili dokümanları çerçevesinde belgelendirme faaliyetlerini, elinde olmayan durumlar dışındaki (coğrafi konum, can güvenliği, vb.) veya tarafsızlık ilkesini et74 /

79 ilemeyecek tüm ülkelerden başvuruları kabul etmekte ve tetkik hizmetini yürütmektir. KALİTE POLİTİKASI İlgili ulusal ve uluslararası standard ve rehberlere uygun olarak her kesime tarafsız bir şekilde hizmet vermek amacımızdır. Bu nedenle ülkemizde kalite bilincinin yerleşmesi için üzerimize düşen her tür görevi mali, ticari ve siyasi baskı altında kalmadan, sertifikasyon faaliyetleri ile ilgili hiçbir şekilde danışmanlık hizmetleri vermeksizin herkese eşit şekilde yerine getirmek ve müşteri memnuniyetini sağlamak temel politikamızdır. Bu hedefe ulaşmak için yönetim kurulumuz; ISO 17021:2011 ve ilgili rehberlere göre kurulmuş olan yönetim sistemin uygulanması sürdürülmesi ve etkinliğinin sürekli arttırılmasını sağlayacak eğitim, beceri, deneyim, alt yapı ve iş ortamı gibi kaynakların temini ve sürekli iyileştirmeyi mümkün kılan düzeltici önleyici faaliyetleri ön koşul olarak benimser. NİSSERT, sertifikasyonun ülkemiz için yararlı olabilmesinde güven duygusunun esas olduğu inancı içinde; Tarafsızlık/ Yeterlilik / Sorumluluk / Açıklık /Gizlilik ve Şikâyetlerin Çözümlenmesi İlkelerini, tüm etkinliklerinde temel almaktadır. NİSSERT çalışanları, yalnızca sertifikalandırılan kuruluşa karşı değil, sertifikalandırılan kuruluşun ilişki içinde bulunduğu diğer kişi, kurum ve kuruluşlara karşı da sorumludur. Şunu unutmayalım; NİSSERT, VERDİĞİ SERTİFİKALANDIRMA HİZMETİNDE, TÜM PAYDAŞLAR ADINA BİLİRKİŞİDİR. NİSSERT; verdiği hizmetlere yönelik itirazlara ve şikayetlere açık olmayı, bunlara kulak vermeyi ve bunları önyargısız biçimde incelemeyi ve sonuçlandırmayı, verdiği hizmetin kalitesi açısından temel sayar. Her NİSSERT çalışanı, itiraz veya şikayet konusu olabilecek noktaların asgariye indirilmesi kadar, kendisine ulaşan duyumları hemen İtirazları ve Şikayetleri Değerlendirme Komitesine iletmekle yükümlüdür. Her NİSSERT çalışanı, sağlayacağı bilgi ve belgelerle, itirazın veya şikayetin hakkaniyet ölçütleri içinde ve nesnel biçimde en kısa sürede sonuçlandırılması için yardımcı olmalıdır. Hiçbir MÜŞTERİMİZİN, şikayetini NİSSERT e duyuramama veya şikayetine yanıt alamama gibi bir şikayeti olmamalıdır. Doç. Dr. İlhan KOÇHİSARLI İYİ TARIM UYGULAMALARI (İTU) NİSSERT, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan aldığı yetki ve TÜRKAK dan aldığı akreditasyonla İyi Tarım Uygulamaları konusunda kontrol ve sertifikasyon yapmaktadır. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet AKTAŞ koordinatörlüğünde yönetilen bölümümüz, tarımsal belgelendirmeler konusunda tecrübeli kontrolör ve sertifikerlerce sizlerin hizmetindedir. İyi Tarım Uygulamaları çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin sağlanması amacıyla yapılan bir tarımsal üretim biçimidir. İyi Tarım Uygulamaları tekniği ile yapılacak tarımsal üretim ile hem insanlarımıza sağlıklı gıda temin etmiş oluruz hem de gelecek kuşaklara sağlıklı ve yeterli gıda üretebilecekleri toprak ve su gibi doğal kaynakları bırakmış oluruz. İTU ile ilgili detaylı bilgiyi www. iyi. tarim. gov. tr adresinden alabilirsiniz. 75 /

80 İyi Tarım Uygulamaları Üreticiye Ne Yarar Sağlar? İyi Tarım Uygulamalarına göre üretim yapan üreticinin ürettiği ürünler sağlık yönünden güvenilir olduğu için, daha kolay müşteri bulur ve daha yüksek fiyatla satılabilir. İyi Tarım Uygulamalarına göre üretim yapan üretici, toprağını erozyon ve tuzlanma gibi tehlikelerden korur ve sadece birkaç yıllığına değil sürekli bol ürün alma şansına sahip olur. İyi Tarım Uygulamalarına göre üretim yapan üretici, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden alacağı kredilere %60 a varan oranlarda daha düşük faiz ödeme avantajına sahip olur. İyi Tarım Uygulamalarını uygulayan üreticiler ve üretici birlikleri tarımsal desteklemelerden öncelikli olarak faydalandırılırlar. İyi Tarım Uygulamalarına göre üretim Nasıl Yapılır? İyi Tarım Uygulamaları kontrol ve denetim altında yapılan bir üretim biçimidir. Bu sisteme göre üretim yapmak isteyen üretici veya işletmeler, yönetmeliğe göre İl ve İlçe Müdürlüklerinin sürekli kontrolünde olurlar. Bunun için; Kontrol ve Sertifikasyon kuruluşları, Bakanlığa ve İl Müdürlüğüne sertifika düzenlediği üreticiler hakkında bilgi verir. Üreticiler, üretimlerini, dokümanlarını ve kayıtlarını İyi Tarım Uygulamaları prensibinde hazırlanmış olan uygunluk kriterlerine göre yapmalıdır. www. iyi. tarim. gov. tr web sayfasından bu kriterleri bulabilirsiniz. İyi Tarım Uygulamaları Sertifikası Nasıl Alınır? İyi Tarım Uygulamaları sertifikası sahibi olmak isteyen üreticiler, kurmuş oldukları sistemi en az üç ay uyguladıktan sonra kontrol geçirebilir. Üretici bir danışmandan yararlanarak veya bizşekil 2. Aşılı-Açık Köklü asma fidanları zat kendisi öğrenerek, İyi Tarım Uygulamaları Yönetmeliğine uygun üretim sistemini kuracaktır. Kontrol geçirmek için, kendi üretimi konusunda Bakanlıktan yetkilendirilmiş bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşuna başvuracaktır. Yetkilendirilmiş kuruluşlarla sözleşme imzalar ve ardından da kontrol işlemi kontrolörler tarafından gerçekleştirir. Yapılan kontrolün ardından, üreticiler sözleşmenin ve ilgili yönetmeliğin tüm şartlarını yerine getiriyorsa, doyası kontrol ve sertifikasyon kuruluşunun sertifikerine gönderilir, sertifika düzenlenmesi uygun görülürse sertifikası düzenlenir. İyi Tarım Uygulamaları sertifikasını tarımsal üretim yapan üreticiler ile bu ürünleri paketleyen firmalar alabilmektedir. Üreticiler tek tek sertifika alabilecekleri gibi, üye oldukları üretici birlikleri veya kooperatifler kanalıyla, grup halinde de alabilirler. NİSSERT den bu konuda bu konuda nasıl hizmet alınacak? İyi Tarım Uygulamaları konusunda NİSSERT den hizmet almak istiyorsanız lütfen Başvuru Formu muzu doldurarak bizimle iletişime giriniz. Kuruluşumuz, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan Yaş meyve-sebze ve Tarla Bitkileri konusunda kontrol ve sertifikasyon kuruluşu olarak yetkilendirilmiştir. Bununla birlikte, EN konusunda TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu) tarafından da akredite bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşudur. İyi Tarım Uygulamaları konusunda daha detaylı bilgiyi; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı www. iyi. tarim. gov. tr linkinden alabileceğiniz gibi, NİSSERT Tarımsal Belgelendirmeler Bölümü Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet AKTAŞ ın mehmetaktas@ nissert. com mail adresiyle iletişime geçmenizle de edinebilirsiniz. ORGANİK TARIM NİSSERT, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan aldığı yetki ve TÜRKAK dan aldığı akreditasyonla organik tarım konusunda kontrol ve sertifikasyon yapmaktadır. Ankara Üniversi76 /

81 tesi Ziraat Fakültesinden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet AKTAŞ koordinatörlüğünde yönetilen bölümümüz, tarımsal belgelendirmeler konusunda tecrübeli kontrolör ve sertifikerlerce sizlerin hizmetindedir. ORGANİK TARIM NEDİR? Organik tarımın nasıl bir tarım modeli olduğunu Uluslar arası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) normlarına dayanarak şöyle açıklayabiliriz: Sentetik kimyasallar kullanmadan; hastalık ve zararlılarla mücadelede biyolojik, biyoteknik ve mekanik savaş yöntemleri kullanarak; toprak verimliliği için sadece doğal maddeleri kullanarak, bunların kullanımını da minimumda tutarak doğal kaynakların tükenmelerine yol açmadan yapılan bir tarımsal üretim biçimidir. Üretilen ürünlerin işlenmeleri ve pazarlanmalarında da yine aynı ana fikir korunarak, katkı maddeleri kullanılmaması; çevre ile uyumlu ambalaj malzemeleri ve yöntemlerin seçilmeleri; üretim, işleme ve pazarlama sürecinde insan ve hayvan hakları ve refahının gözetilmesi de organik tarımın ilkeleri arasındadır. DÜNYADA ORGANİK TARIM FİKRİNİN DOĞUŞU VE GELİŞMESİ 20. yüzyılın başlarında çevreyi koruma, toprak ve su gibi doğal kaynakları tahrip etmeden gelecek kuşaklara kullanılabilir durumda intikal ettirme felsefesi oluşmaya başlamıştır. 20. yüzyılın ikinci yarısında, sentetik kimyasalların gübre ve zirai mücadele ilaçları olarak kullanılmasındaki baş döndürücü artış karşısında, organik tarım eğilimi artmıştır. Organik tarım, yeni bir üretim sistemi olarak algılanmakta ise de, aslında bu sistem yeni bir sistem değildir. Dünyada tarımın başladığı ilk zamanlardan başlayarak, kimyasal gübrelerin ve pestisitlerin yoğun bir şekilde kullanıldığı ikinci dünya savaşı sonrasına kadar olan zaman aralığındaki uygulamalar, esasen organik tarım niteliğindedir. Şu halde, organik tarım, aslında dünya üzerindeki en eski tarım modelidir. Ancak bu model, son yarım yüzyıl içinde yaşanan teknolojik gelişimin tarım tekniklerine getirdiği yeniliklerin yoğun kullanımı sonucunda ortaya çıkan doğal kaynakların aşınması ve tarım ürünlerindeki sentetik ilaç ve gübre kalıntılarının insan ve hayvan sağlığı için yarattığı tehlikeler karşısında eskiye doğru bir yöneliş olarak yeniden gündeme çıkmış bulunmaktadır. Organik tarım sektörünün gelişmesi, bu konuda yasal düzenlemelerin yapılması gereğini doğurmuş ve ülkeler organik tarım ürünlerinin üretim, işleme ve pazarlamalarını düzenleyen organik tarım yasaları çıkarmışlardır. Bu yasalarda organik tarımın nasıl yapılacağı ve organik ürünlerin nasıl işleneceği ve nasıl pazarlanacağı hükme bağlanmıştır. Organik tarım yasa ve yönetmelikleri hazırlanırken, tarımsal faaliyet sürecinde çevrenin korunması ve toprak kaynaklarının gelecek kuşaklara temiz ve verimlilik özelliklerini koruyacak bir biçimde bırakılması da önemle gözetilmiştir. Böylece organik tarım, aynı zamanda iyi bir sürdürülebilir tarım modelidir. DÜNYADA ORGANİK TARIM Dünyada organik tarım hızlı gelişim içerisindedir yılı itibariyle 120 ülkede organik tarım yapılıyor Toplam çiftçi 310 milyon dönüm arazide organik tarım yapıyor Gerek çiftçi sayısı gerekse organik tarım yapılan alan giderek büyüyor 80 li yıllardan bu yana organik ürün pazarı yılda %15-20 büyüyor Dünya organik ürün ticareti 40 milyar $ civarında TÜRKİYEDE ORGANİK TARIMIN GELİŞİMİ Ülkemizde organik üretim ilk olarak 1980 li yıllarda, Türkiye den ithalat yapan Avrupa fir77 /

82 malarının organik ürün talebiyle başlamıştır 1991 yılında Avrupa Topluluğunda ekolojik tarım faaliyetleri çerçevesinde, bitkisel ürünlerin üretimi ve pazarlanmasını düzenleyen bir yönetmeliğin kabul edilmesinden sonra, 1992 yılında bu yönetmeliğe bir ek çıkarılarak, Avrupa Topluluğuna ekolojik ürün satacak ülkelerin uymaları gereken kurallar açıklanmış ve ihracatçı ülkelerin kendi mevzuatlarını da buna göre düzenlemeleri istenmiştir. Bunun üzerine Türkiye de; 1994 yılında Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik yayınlanmış, 2002 yılında Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik yayınlanmış, 2004 yılında Organik Tarım Kanunu yayınlanmış 2005 yılında ise Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik revize edilmiş, bu şekilde organik tarım faaliyetlerinin yürütülmesi, üretimden pazarlama aşamasına kadar düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre, organik tarım faaliyetleri Bakanlık tarafından yetkilendirilmiş Kontrol ve Sertifikasyon Kuruluşlarının gözetimi altında ve bakanlığın bilgi ve denetimine tabi olarak yürütülen bir modele dönüşmüştür yılı itibariyle Türkiye de organik tarımla uğraşan işletme sayısı i aşmış durumdadır. 200 milyon dönüme yakın alanda tona yaklaşan miktarda organik ürün üretilmektedir ve ürün çeşidi de 200 ü aşmıştır. Gelinmiş olan bu noktaya rağmen, organik tarım yapılan alanlarımızın toplam tarım içindeki payının Avrupa ortalamasına çıkması için halen mevcut organik tarım alanımızın iki katına çıkması, Okyanusya ortalamasına çıkması için de dört katına çıkması gerekmektedir. Organik tarım konusunda daha detaylı bilgiyi; Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı organik. tarim. gov. tr linkinden alabileceğiniz gibi, NİSSERT Tarımsal Belgelendirmeler Bölümü Koordinatörü Prof. Dr. Mehmet AKTAŞ ın mehmetaktas@ nissert. com mail adresiyle iletişime geçmenizle de edinebilirsiniz. GLOBALG.A.P. Kuruluşumuz, 2006 yılından bu yana GLOBALG.A.P. konusunda hizmet etmektedir. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet AKTAŞ koordinatörlüğünde kurulan bölümümüz, tarımsal belgelendirmeler konusunda tecrübeli kontrolör ve sertifikerlerce sizlerin hizmetindedir. GLOBALG.A.P. Standardı ve GLOBALG.A.P. Sertifikası Nedir? GLOBALG.A.P. standardı Avrupa daki büyük perakendeciler ve yiyecek firmalarının 1997 yılında bir araya gelerek, müşterilerine sundukları tarım ürünleri ve yiyeceklerin belli standartta olmasını garanti edebilmek için, kendi satın almalarında şart koşmak üzere belirledikleri standartlardır. GLOBALG.A.P. protokolü değişik tarım ürünlerini kapsamakta ise de en yaygın uygulama sebze ve meyve alanındadır. Almanya da bir sivil toplum hareketi olarak başlatılan GLOBALG.A.P. standardı kısa sürede bir çok ülkede yayılmıştır. Çünkü Avrupa nın önde gelen sebze meyve ithalatçıları, satın alacakları sebze ve meyveler için GLOBALG.A.P. belgesini şart koşmaktadırlar. Avrupa ya tarım ürünü satışında ülkeleri için avantaj elde etmek isteyen pek çok ülke, GLOBALG.A.P. protokolüne uyum için yerel yasalar çıkarmışlardır. 78 /

83 GLOBALG.A.P. Prensipleri Neleri İçerir? GLOBALG.A.P. prensipleri, gıda güvenliği konusunda; Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP), entegre mücadele (IPM) ve entegre bitki yetiştiriciliği (ICM) ilkelerini esas alarak; ürünü tüketecek insanı, çevreyi, üretimde çalışan isçilerin hak ve refahını ve üreticinin kârını bir arada gözeten ilkeler dizinidir. Şeffaf bir izlenebilirlik, mutlak koşuldur. Yani, toprak hazırlığından başlayarak yetiştiricilik sırasındaki tüm faaliyetleri ve ürünlerin üretim yerinden son tüketiciye kadar olan zinciri incelemeye olanak verecek şekilde kayıt tutulur. GLOBALG.A.P. Sertifikası Üreticiye Ne Yarar Sağlar? GLOBALG.A.P. sertifikası her şeyden önce üreticinin ürününe daha iyi bir pazar sağlar. Avrupa pazarının büyük bir bölümünü kontrol eden perakendeci pazarlar GLOBALG.A.P. sertifikasını şart koşmaktadırlar. GLOBALG.A.P. Sertifikası Nasıl Alınır? GLOBALG.A.P. sertifikasını tarımsal üretim yapan üreticiler ile bu ürünleri paketleyen firmalar alabilmektedir. Üreticiler tek tek sertifika alabilecekleri gibi, üye oldukları üretici birlikleri veya kooperatifler kanalıyla, grup halinde de alabilirler. Üretici bir danışmandan yararlanarak veya bizzat kendisi öğrenerek, GLOBALG.A.P. protokolüne uygun üretim sistemini kuracaktır. GOST Uygunluk Belgesi Rusya da üretilmiş veya Rusya ya ihraç edilen ürünlerin uygunluğunu belgelendirir. Diğer taraftan bu belge, bir firmanın Rus piyasasına süreceği ürünlerini yasal hale getirir. Zorunlu GOST Belgesi Tedarik edilen ürünlerin kalitesini ve onların sözleşme maddelerine uygunluğunu belgelendirir. Bu uygunluk belgesi bir seri üretim veya bir parti ürün için basılabilir. Bir kalite belgesi ilgili ürünün profilini içerir veya bazı standartlar veya teslimat şartlarını onaylar. Geçerlilik süresi satış kontratına göre değişir. Ayrıca, ürün tedarikçisi olan yabancı üretici sertifikanın hem başvuranı, hem de alıcısıdır. Bu tipteki sertifikalar belgelendirme dokümanında belirtilen süre kadar geçerlidir. Sertifikasyon, uzmanlarımız tarafından üretici şirketin üretim sahasında gerçekleştirilir. Ürünlerin laboratuarlarımızdaki test sonuçlarını temel alarak, seri üretime göre bir GOST uygunluk sertifikası basılır. Bazı durumlarda GOST belgesi; hijyen raporu, veteriner sertifikası, yangın güvenlik sertifikası vb. gibi dokümanların olması durumunda belge süreci kısalacaktır. İsteğe Bağlı GOST Belgesi Rusya yasalarına göre sertifikalandırılması zorunlu olmayan ürünler için isteğe bağlı belgelendirme uygulanabilir. İhracatçılar isteğe bağlı GOST belgesini, ürünlerinin uygunluğunu resmi bir şekilde uygulanabilir Rus standartlarına veya teknik normlarına göre bağımsız bir belgelendirme kuruluşu vasıtasıyla kanıtlamış olurlar. Diğer bir deyişle, GOST uygunluk sertifikası Rus müşterilere karşı güçlü bir pazarlama aracıdır. GIDA GÜVENLİĞİ SİSTEMİNİZİ HELAL GIDA BELGELENDİRMESİ İLE GÜÇLENDİRMEK İSTER MİSİNİZ Helal Gıda Belgelendirmesi Nedir? CAC/GL Codex Alimentarius Direktifine göre kurulmuş olan sistemlerin belgelendirilmesidir. Helal gıda için kuruluşlar, bir izlenebilirlik sistemi de uygulamalıdır. Belgelen79 /

84 irme denetimi için kuruluşlar, ISO standardını temel alan bir yönetim sistemine sahip olmalıdır. Helal kavramı; İslami kurallara göre izin verilen maddeleri içerir. İslami kurallara göre yasak olan herhangi bir unsuru içermeyen, bu unsurlardan arındırılmış yerlerde veya cihazlarda hazırlanan-işlenen-taşınan ve depolanan, bu durumların dışında üretilen herhangi bir gıda ile hazırlamaişleme-taşıma ve depolama aşamasında direkt temasta olmayan ürün şeklinde tanımlamıştır. Belgelendirme yapılan konular; Gıda, kimyasal, kozmetik vb. değişik konuları da içermektedir. En yaygın olanı gıda sektörü için olan Helal Gıda belgelendirilmesidir. NİSSERT in Helal Gıda belgelendirme yaptığı konular; * Et ve et ürünleri * Süt ve günlük ürünler * Yumurta ve yumurta ürünleri * Tahıl ve tahıl ürünleri * Sebze ve hayvansal yağ ve yağlar * Meyve, sebze ve onların ürünleri * Şeker ve şekerleme ürünleri * Meşrubatlar (alkolsüz içecekler) * Bal ve arı ürünleri * Diyet destekleri * Modifiye edilmiş gıda (GMF) * Gıda katkı maddeleri * Enzimler * Mikro organizmalar * Ambalajlama malzemeleri * Gıda hizmeti ve tesisler * Balık ve balık ürünleri * Su * Diğerleri Adres: GİMAT 3. Blok No: 29 Macunköy-Ankara-TURKIYE Tel: Faks: Web: www. nissert. com nissert@ nissert. com Arslan URVAYLIOĞLU Ege Bölgesi Pazarlama Koordinatörü İzmir Şube: /

85 Çekirdeksiz kuru üzümün tanıtıldığı Bam Teli nden kareler

AYÇİÇEĞİ TARIMI TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma

AYÇİÇEĞİ TARIMI TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma AYÇİÇEĞİ TARIMI TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topraklarda verim daha yüksek olmaktadır.

Detaylı

Toprak İstekleri Ayçiçeği, yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topra

Toprak İstekleri Ayçiçeği, yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topra AYÇİÇEĞİ Toprak İstekleri Ayçiçeği, yetişeceği toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topraklarda yüksek verim potansiyeline sahiptir.

Detaylı

1. MISIR TARIMININ ÖNEMİ:

1. MISIR TARIMININ ÖNEMİ: MISIR TARIMI Dr. Sami SÜZER Ziraat Yüksek Mühendisi Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Suzersami@yahoo.com 1. MISIR TARIMININ ÖNEMİ: Orijini ve gen merkezi Amerika kıtası olan mısır (Zea mays L. 2n=20)

Detaylı

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ HAZIRLAYAN YALÇIN YILMAZ ZİRAAT MÜHENDİSİ UZMAN TARIM DANIŞMANI Ülkemizde buğday yaklaşık 9.5 milyon hektar alanda ekilmekte, üretimde yıldan yıla değişmekle birlikte 20 milyon ton

Detaylı

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA

PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA LİF BİTKİLERİ PAMUK TARIMI TOHUM YATAĞI HAZIRLAMA Ön bitki pamuk ise toprak işlemesine çubuk kesme ile başlanır. Sap kesiminden sonra toprak pullukla 20-30 cm derinden sürülür. Kışa doğru tarlanın otlanması

Detaylı

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı:

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: Toprak işlemenin sebebi, tohumların uygun çimlenme ve çıkış ortamını hazırlamak; su kaybını en aza indiren, toprağın yapısını en az bozan, erozyonu önemli

Detaylı

MISIR TARIMI. Giriş. İklim ve Toprak İstekleri

MISIR TARIMI. Giriş. İklim ve Toprak İstekleri MISIR TARIMI Giriş Dünyada üretilen mısırın % 27 si insan beslenmesinde, % 73 ü ise hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde mısırın kullanımı hayvan beslenmesinde % 46, insan beslenmesinde

Detaylı

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir? Macar Fiği Neden Önemlidir? Macar fiği, son yıllarda ülkemizde ekimi yaygınlaşan beyazımsı-sarı çiçekli bir fiğ türüdür (Resim 1). Bitkinin önemli olmasını sağlayan özellikler; yerli fiğe nazaran soğuklara

Detaylı

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: Soğan insan beslenmesinde özel yeri olan bir sebzedir. Taze veya kuru olarak tüketildiği gibi son yıllarda kurutma sanayisinde işlenerek bazı yiyeceklerin hazırlanmasında da

Detaylı

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

Buğday ve Arpa Gübrelemesi Buğday ve Arpa Gübrelemesi Ülkemizde en geniş üretim alanı bulunan buğday ve arpa çok farklı toprak tiplerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Toprak ph isteği bakımından hafif asitten kuvvetli alkalin

Detaylı

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME Ülkemizin Ege - Akdeniz ve Batı Karadeniz sahil kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm diğer tarım alanlarında yetiştiriciliği yapılan şeker pancarında verim

Detaylı

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN İncirin iklim İstekleri İncir bir yarı tropik iklim meyvesidir. Dünyanın ılıman iklime sahip bir çok yerinde yetişebilmektedir. İncir

Detaylı

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Korunga Önemli Bir Bitkidir Korunga, sulamanın yapılamadığı kıraç alanlarda, verimsiz ve taşlık topraklarda yetiştirilecek

Detaylı

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Önemli Fiğ Türleri Dünya üzerinde serin ve ılıman eklim kuşağına yayılmış çok sayıda fiğ türü vardır.

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI YEMLİK PANCAR (HAYVAN PANCARI)

Detaylı

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları GİRİŞ Sulamanın amacı kültür bitkilerinin ihtiyacı olan suyun, normal yağışlarla karşılanmadığı hallerde insan eliyle toprağa verilmesidir. Tarımsal

Detaylı

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ 1. Tritikalenin Önemi : Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü suzersami@yahoo.com Tritikale

Detaylı

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AHUDUDU Ahududu, üzümsü meyveler grubundandır. Ahududu, yurdumuzda son birkaç yıldır ticari amaçla yetiştirilmektedir. Taze tüketildikleri

Detaylı

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi. Korunga Tarımı Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi. Osman Dilekçi - Ziraat Mühendisi Teknik İşler Şube Müdürü 0248

Detaylı

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin

Detaylı

Ziraat Mühendisi Ayşegül DEMİRÖRS

Ziraat Mühendisi Ayşegül DEMİRÖRS Ziraat Mühendisi Ayşegül DEMİRÖRS En çok rastlanan buğday hastalıkları Pas hastalıkları (sarı pas, kahverengi pas, kara pas) Kök ve boğaz çürüklüğü Septoria - Fusarium Sürme Rastık En çok rastlanan buğday

Detaylı

TARIM SİSTEMLERİ 3. Nemli Tarım

TARIM SİSTEMLERİ 3. Nemli Tarım NEMLİ TARIM TARIM SİSTEMLERİ 3 Nemli Tarım Nemli Tarım Yağan yağışlarla gelen su, evaporasyon ve transpirasyonla harcanan sudan fazla olur ise böyle yerlere nemli bölgeler denir. Bu bölgelerde uygulanan

Detaylı

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME Ülkemizin birçok yerinde acı-tatlı taze biber, dolmalık, kurutmalık ve sanayi tipi (salçalık) biber yetiştiriciliği yapılmaktadır. Çeşitlere göre değişmekle birlikte

Detaylı

AYÇİÇEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ

AYÇİÇEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TARIMSAL ARAŞTIRMALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TRAKYA TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ AYÇİÇEĞİ YETİŞTİRİCİLİĞİ Dr. Sami SÜZER Ziraat Yüksek Mühendisi P.K.: 16 2100-EDİRNE

Detaylı

MISIR SEKTÖR RAPORU 2016

MISIR SEKTÖR RAPORU 2016 26.08. DÜNYA DA MISIR Buğdaygiller familyası içerisinde yer alan mısır, tek yıllık bir sıcak iklim tahıl bitkisidir. Tropik ve subtropik ılıman iklim kuşağında yetiştirilebildiği gibi, dünyanın hemen her

Detaylı

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 8 65 Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme 8.1 Gübreleme Çayır-Mer alarda bulunan bitkilerin vejetatif aksamlarından yararlanılması ve biçme/otlatmadan sonra tekrar

Detaylı

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:2 ANKARA NIN AYÇİÇEĞİ (ÇEREZLİK-YAĞLIK) PROFİLİ Hazırlayan Handan KAVAKOĞLU (ATB AR-GE, Gıda Yüksek Mühendisi) Yasemin OKUR (ATB AR-GE,

Detaylı

MISIR TOHUMU EKİMİ 19.Eki.2016

MISIR TOHUMU EKİMİ 19.Eki.2016 MISIR TOHUMU EKİMİ 19.Eki.2016 Mısır yetiştiriciliğinde üretimin temel taşını toprak özellikleri oluşturmaktadır. Toprağın elverişliliğinden hemen sonra ise misir ekim öncesinde yapılan toprak hazırlığı

Detaylı

BUĞDAY TARIMI. Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Böl. Başk. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü e-mail : samisuzer@ttae.gov.tr

BUĞDAY TARIMI. Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Böl. Başk. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü e-mail : samisuzer@ttae.gov.tr BUĞDAY TARIMI Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Böl. Başk. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü e-mail : samisuzer@ttae.gov.tr 1. Buğday ın Türkiye, Trakya ve Edirne İçin Önemi: Hızla artan ülke nüfusumuzun

Detaylı

Ayçiçeği Tarımı İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ

Ayçiçeği Tarımı İKLİM VE TOPRAK İSTEKLERİ Ayçiçeği Tarımı Ayçiçeği ülkemizde ve dünyada yağlık ve çerezlik olarak iki tip olarak yetiştirilir. Ancak bahçelerde süs bitkisi ve kesme çiçek olarak değerlendirilen tipleri de mevcuttur. Çerezlik olarak

Detaylı

Mısır Tarımı. Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü

Mısır Tarımı. Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Mısır Tarımı Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Mısırın Kullanım Alanı Mısır; kullanım alanlarının artışıyla önemi günden güne artan bir bitkidir. Önceden sadece insan

Detaylı

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013 RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013 TOPRAK İyi drenajlı, Kumlu ve hafif killi, Ayrık türleri,tarla sarmaşığı,darıcan gibi yabani otlardan ari olmalı. İyi kaliteli yer altı suyu veya yakınında akarsu bulunmalı.

Detaylı

Antepfıstığında Gübreleme

Antepfıstığında Gübreleme Antepfıstığında Gübreleme Tam verime çok geç yatan (8-10 yıl) antepfıstığı uzun ömürlü bir meyve ağacıdır. Hiçbir meyve ağacının yetiştirilemediği kıraç, taşlık ve kayalık arazilerde bile yetişebilmektedir.

Detaylı

Yerfıstığında Gübreleme

Yerfıstığında Gübreleme Yerfıstığında Gübreleme Ülkemizin birçok yöresinde ve özellikle Çukurova Bölgesi nde geniş çapta yetiştiriciliği yapılan yerfıstığı, yapısında ortalama %50 yağ ve %25-30 oranında protein içeren, insan

Detaylı

MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİ

MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİ MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİ Mısır dünyada ekim alanı bakımından buğday ve çeltikten sonra 3. sırada yer alırken üretim miktarı bakımından ilk sırada, ülkemizde 500-550 bin ha. ekim alanı, 2.300.000 ton üretim

Detaylı

Tohum yatağının hazırlanması:

Tohum yatağının hazırlanması: Toprak isteği: Yem bezelyesi tüm baklagillerde olduğu gibi, özellikle yeterli kireç bulunan ve PH değeri 6,5-7 olan toprakları sever. PH değeri 6-8 aralığında olan topraklarda da ekimi yapılabilir. Bu

Detaylı

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir?

Magnezyum Sülfat. Magnezyum Sülfat nedir? Magnezyum Sülfat Magnezyum Sülfat nedir? Magnezyum sülfat gübresi (MgSO4 7H 2 O) bitkilerdeki magnezyum eksikliğiniz gidermeye uygun, suda tamamen eriyebilen saf ve kristal bir gübredir. Bünyesinde % 15

Detaylı

2. Endüstri Bitkileri: 2.1. Yağ Bitkileri 2.2. Lif Bitkileri 2.3. Nişasta ve Şeker Bitkileri 2.4. Tütün, İlaç ve Baharat Bitkileri

2. Endüstri Bitkileri: 2.1. Yağ Bitkileri 2.2. Lif Bitkileri 2.3. Nişasta ve Şeker Bitkileri 2.4. Tütün, İlaç ve Baharat Bitkileri T A R L A B İ T K İ L E R İ 4 Grupta incelenir: 1. Tahıllar ve Yemeklik Tane Baklagiller: 1.1. Serin İklim Tahılları (Buğday, Arpa, Yulaf, Çavdar, Tritikale) 1.2. Sıcak İklim Tahılları (Mısır, Çeltik,

Detaylı

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ Yulafın Kökeni Yulafın vatanını Decandolle Doğu Avrupa ve Tataristan; Hausknecht ise orta Avrupa olduğunu iddia etmektedir. Meşhur tasnifçi Kornicke ise Güney Avrupa ve Doğu Asya

Detaylı

Tarım Konferansı 25 Nisan 2011 Hassa_HATAY

Tarım Konferansı 25 Nisan 2011 Hassa_HATAY Bağ Sulaması Tarım Konferansı 25 Nisan 2011 Hassa_HATAY Prof. Dr. Sermet ÖNDER Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü (Biyosistem Mühendisliği Bölümü) sermetonder01@gmail.com

Detaylı

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI Doç.Dr. Soner KAZAZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110-Ankara skazaz@ankara.edu.tr GERBERA YETİŞTİRİCİLİĞİ-1 Anavatanı

Detaylı

TANIMI VE ÖNEMİ Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu ( cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylü

TANIMI VE ÖNEMİ Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu ( cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylü SUSAM HASADI TANIMI VE ÖNEMİ Susam dik büyüyen tek yılık bir bitkidir. Boyu (30-125 cm) ye kadar uzayabilir. Gövdeler uzunlamasına oluklu (karıklıdır) ve sık tüylüdür. Ülkemizde tarımı yapılan yağ bitkileri

Detaylı

BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER. Doç. Dr. Murat AKKURT

BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER. Doç. Dr. Murat AKKURT BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER Doç. Dr. Murat AKKURT BAĞLARDA TOPRAK İŞLEME Amaçlar : Yabancı ot kontrolü Havalandırma ve sıcaklığın düzenlenmesi - mikroorganizma faaliyeti Kaymak tabakasının kırılması Besin

Detaylı

ANTEPFISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN

ANTEPFISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN ANTEPFISTIĞI YETİŞTİRİCİLİĞİ GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN Toprak İsteği Derin Kumlu- tınlı Kısmen kireç içeren Süzek topraklar İdeal toprak Kuru koşullarda Tabanda su tutabilen killi topraklar daha verimli

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.. TRIM VE KÖYİŞLERİ KNLIĞI KORUM VE KONTROL GENEL MÜÜRLÜĞÜ TOHUMLUK TESİL VE SERTİFİKSYON MERKEZİ MÜÜRLÜĞÜ TRIMSL EĞERLERİ ÖLÇME ENEMELERİ TEKNİK TLİMTI KOLZ (rassica napus oleifera L.) 2001 TRIMSL EĞERLERİ

Detaylı

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8 Ayvalık(Edremit Zeytini) Yağı altın sarısı renginde, meyve kokusu içeren, aromatik, kimyasal ve duyusal özellikleri bakımından birinci sırada yer alır. Son yıllarda meyve eti renginin pembeye döndüğü dönemde

Detaylı

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ Bertina İspanyol orijinli bir badem çeşidi olup gec çiçeklenir.ağaç gelişimi mükemmel olup gelişimi çok hızlıdır.kendine verimli bir türdür..iç piyasada tutalan ve ihracat şansı yüksek olan bir çeşittir.meyve

Detaylı

SİLAJLIK MISIR TARIMI

SİLAJLIK MISIR TARIMI SİLAJLIK MISIR TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Silaj Nedir? Taze ve sulu bitkilerin doğranarak havasız ortamda ekşitilmesiyle elde edilen

Detaylı

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde

Detaylı

GENEL BİLGİ 1.1 TÜRKİYE DE İKLİM

GENEL BİLGİ 1.1 TÜRKİYE DE İKLİM KEŞAN TİCARET BORSASI EKONOMİK DURUM RAPORU İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM 1. GENEL BİLGİ 1.1 TÜRKİYE DE İKLİM 1.2 TÜRKİYE DE TARIMI ETKİLEYEN ETMENLER 1.3 TOPRAK BAKIMI VE ISLAHI 1.4 TARIM ÜRÜNLERİ 1.5 BUĞDAY 1.6

Detaylı

ÖNEMİ. İyi bir ürün için iyi bir toprak hazırlığı gerekir. Tohum yatağı hazırlama kombinasyonu bunu sağlar.

ÖNEMİ. İyi bir ürün için iyi bir toprak hazırlığı gerekir. Tohum yatağı hazırlama kombinasyonu bunu sağlar. ŞEKER PANCARI TARIMI İnsan yaşamının her döneminde çok önemli bir temel besin maddesi olan şeker ülkemizde şeker pancarından üretilmektedir. Şeker pancarı dekar başına yüksek verim ve gelir getirmektedir.

Detaylı

AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ

AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ AÇIK TARLADA PATLICAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: Patlıcan her türlü yemeği kolayca pişirilen, garnitür ve salata olarak değerlendirilen bir sebzedir. Bunun dışında reçeli ve turşusu da yapılabilir. 100 gr

Detaylı

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri Yavuz-1 CEVİZ (KR-2) Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Verimsiz bir çeşittir. Nisbi Periyodisite görülür. Meyvesi oval şekilli

Detaylı

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME ÇİLEK YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME Ülkemizin birçok bölgesinde yetiştiriciliği yapılan çilek bitkisi üzümsü meyveler grubunda olup meyvesi en kısa sürede olgunlaşmaktadır. İnsan beslenmesi ve sağlığı bakımından

Detaylı

SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ

SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ T.C. ERZURUM GIDA TARIM VE HAYVANCILIK İL MÜDÜRLÜĞÜ SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ ERZURUM Temmuz -2012 PROJEYİ HAZIRLAYANLAR Asuman DEVECİ Ziraat Mühendisi Hülya ÖZER Ziraat

Detaylı

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO

BAKLİYAT DOSYASI. 4 TÜRKİYE ABD 240 Kaynak: FAO BAKLİYAT DOSYASI Dünya üzerinde tarımı çok eski yıllardan beri yapılmakta olan yemeklik dane baklagillerin diğer bir deyişle bakliyat ürünlerinin insan beslenmesinde bitkisel kaynaklı protein gereksiniminin

Detaylı

Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu

Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu Tescil Edilen Çeşitlerin Uygulamaya Aktarılması Bilgi ve İletişim Formu Tescil edilen çeşidin ait olduğu tür: Fagopyrum esculentum Moench (Yaygın Kara Buğday) Çeşidin tescil edilen adı: GÜNEŞ Tescil yılı:

Detaylı

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32 İÇİNDEKİLER TOPRAK VE GÜBRELEME GİRİŞ... 1 1. BAHÇE TOPRAĞI NASIL OLMALIDIR... 2 1.1. Toprak Reaksiyonu... 2 1.2. Toprak Tuzluluğu... 3 1.3. Kireç... 4 1.4. Organik Madde... 4 1.5. Bünye... 5 1.6. Bitki

Detaylı

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

DOMATESİN GÜBRELENMESİ Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

ELMANIN GÜBRELENMESİ

ELMANIN GÜBRELENMESİ Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda yapılan analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi Kaplan 86 Cevizi Dik, yayvan bir taç gelişmesi gösterir. 5 yaşındaki bir ağacın ortalama verimi 4-5 kg'dır. Meyve salkımı 2-3'lü olur. Meyveler elips şeklinde olup, kabuktan kolay ayrılır. Taze ceviz olarak

Detaylı

Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler

Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler Turcan TEKER Ziraat Yüksek Mühendisi Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanlığı 06.04.2017 Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü MANİSA Amacımız? Bağ

Detaylı

Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca, bütün dünyada ve ülkemizde en fazla ekilen yem bitkilerinden birisidir. Farklı iklim ve toprak şartlarında

Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca, bütün dünyada ve ülkemizde en fazla ekilen yem bitkilerinden birisidir. Farklı iklim ve toprak şartlarında Yem Bitkilerinin Kraliçesi Yonca, bütün dünyada ve ülkemizde en fazla ekilen yem bitkilerinden birisidir. Farklı iklim ve toprak şartlarında yetişebilmektedir. Sulanan arazilerde bir mevsimde birden fazla

Detaylı

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU (21.05.2018) Türkiye Geneli Bitki Gelişimi Türkiye de 2017-2018 Ekim sezonunda buğday ekim alanlarının geçen yılki rakamdan daha

Detaylı

DOMATESİN GÜBRELENMESİ

DOMATESİN GÜBRELENMESİ Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri. Badem Yetişriciliği İklim ve Toprak Özellikleri

Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri. Badem Yetişriciliği İklim ve Toprak Özellikleri Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri Fransız orijinlidir. Bir Cristomorto X Ai melezlemesinden elde edilmiştir ve atalarının en olumlu özelliklerini almıştır: Ağaçlar çabuk meyveye yatar,hastalıklara

Detaylı

Soya Fasulyesi Yetiştiriciliğinde Gübreleme

Soya Fasulyesi Yetiştiriciliğinde Gübreleme Soya Fasulyesi Yetiştiriciliğinde Gübreleme Toprak isteği bakımından iyi havalanabilen pulluk tabanı olmayan (geçirimsiz toprak tabakası), derin yapılı,tınlı,killi tın ve kumlu tın gibi topraklarda iyi

Detaylı

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) 1 Önemi, Kökeni ve Tarihçesi 1850 li yılara kadar dünya şeker üretiminin tamamı şeker kamışından elde edilmekteydi. Günümüzde ise (2010 yılı istatistiklerine

Detaylı

AÇIK TARLADA DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ

AÇIK TARLADA DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ AÇIK TARLADA DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: Domates ülkemizde en çok üretilen ve tüketilen sebzedir. Dünyada taze olarak, yemeklerde diğer sebzelerle pişirilerek, dayanıklı domates suyu, konsantre domates

Detaylı

ERİĞİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

ERİĞİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN ERİĞİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN Eriğin İklim İstekleri Soğuk ılıman, ılıman, sıcak ılıman ve hatta kış dinlenme süreleri kısa olanları yarı tropik iklime sahip bölgelerde

Detaylı

T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI. Ayçiçe i Tar m nda Verimlili i Etkileyen Faktörler ANKARA

T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI. Ayçiçe i Tar m nda Verimlili i Etkileyen Faktörler ANKARA T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI Ayçiçe i Tar m nda Verimlili i Etkileyen Faktörler ANKARA Yayınlayan TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI Yayın Dairesi Başkanlığı Başkanlık Adına İmtiyaz Sahibi Proje ve Yayın

Detaylı

Verim Çağındaki Klasik Üzüm Bağlarında Gübreleme. 5 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 2 kg leonardit veya 0.5 kg hümik asit)

Verim Çağındaki Klasik Üzüm Bağlarında Gübreleme. 5 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 2 kg leonardit veya 0.5 kg hümik asit) Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda yapılan analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

Gemlik Zeytini. Gemlik

Gemlik Zeytini. Gemlik Gemlik Meyve ve çekirdekleri orta irilikte olup % 29.9 oranında yağ içerir. Siyah sofralık olarak değerlendirilir. Meyveleri yağ bakımından zengin olduğundan sofralık kalite dışındaki taneler yağlık kolarak

Detaylı

ÇELTİK DOSYASI TÜRKİYE ÇELTİK EKİLİŞ ÜRETİM TÜKETİM VERİM

ÇELTİK DOSYASI TÜRKİYE ÇELTİK EKİLİŞ ÜRETİM TÜKETİM VERİM ÇELTİK DOSYASI Bileşiminde az miktarda protein bulundurmasına karşın beslenme için gerekli amino asitlerce zengin olması nedeniyle çeltik, insan beslenmesinde buğdaydan sonra en çok kullanılan tahıl ürünüdür.

Detaylı

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica) BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica) SİSTEMATİKTEKİ YERİ Takım: Brassicales Familya: Brassicaceae Cins: Brassica Tür: B. oleracea var. italica SAĞLIK VE BESLENME YÖNÜNDEN Brokkoli, A ve C vitamini,

Detaylı

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ

ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ ANKARA TİCARET BORSASI AR-GE MÜDÜRLÜĞÜ SEKTÖR ARAŞTIRMALARI RAPOR NO:1 ANKARA NIN ASPİR BİTKİSİ PROFİLİ Hazırlayan Handan KAVAKOĞLU (ATB AR-GE, Gıda Yüksek Mühendisi) Yasemin OKUR (ATB AR-GE, Kimya Mühendisi)

Detaylı

MISIR TARIMI. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN

MISIR TARIMI. GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN MISIR TARIMI GAP TEYAP Kerem AKDOĞAN TOPRAK İSTEĞİ Mısır en iyi gelişimini; Derin Drenajı iyi olan Orta bünyeli topraklarda yapar. Eğimli, drenajı iyi olmayan alanlarda gelişimi zayıf olur. Mısır için

Detaylı

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME

YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME YAPRAĞI YENEN SEBZELERDE GÜBRELEME (MARUL- ISPANAK- LAHANA) İnsan beslenmesinde büyük önemi olan sebzelerin yetiştirme teknikleri, ıslahı ve bitki koruma konularında ülkemizde bilimsel çalışmalar yapılmış

Detaylı

Meyva Bahçesi Tesisi

Meyva Bahçesi Tesisi Meyva Bahçesi Tesisi Meyve bahçesi tesisinde dikkate alınması -gereken koşullar 1. Yer seçimi 2. Tür ve çeşit seçimi 3. Anaç seçimi 4. Tozlanma isteğinin bilinmesi 5. Dikim sistemleri ve dikim sıklığı

Detaylı

Çevre Sorunlarının Nedenleri. Nüfus Sanayileşme Kentleşme Tarımsal faaliyet

Çevre Sorunlarının Nedenleri. Nüfus Sanayileşme Kentleşme Tarımsal faaliyet Çevre Sorunlarının Nedenleri Nüfus Sanayileşme Kentleşme Tarımsal faaliyet Başlıca çevre sorunları Hava kirliliği Su kirliliği Toprak kirliliği Gürültü kirliliği Katı atıkların oluşturdukları kirlilikler

Detaylı

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, Toprakta eksikliği tespit edilen bitki besin maddelerini toprağa ilave etmek suretiyle, mümkün olduğu kadar yüksek bir bitkisel üretim ve kaliteli ürün elde etmektir.

Detaylı

BÖRÜLCE (Vigna sinensis) 2n=22

BÖRÜLCE (Vigna sinensis) 2n=22 BÖRÜLCE (Vigna sinensis) 2n=22 Kökeni, Tarihçesi ve Yayılma Alanı Filogenetik özellikler dikkate alınarak börülce nin kökeni olarak İran ve Hindistan arasındaki bölge gösterilmiş olmasına karşın; Vavilov

Detaylı

HAŞHAŞ TARIMI. 1-Haşhaşın İklim İstekleri

HAŞHAŞ TARIMI. 1-Haşhaşın İklim İstekleri HAŞHAŞ TARIMI Ülkemizde haşhaş, yoğun işçilik kullanımı ve güvenlik nedeniyle daha ziyade köy, kasaba vs. gibi yerleşim yerlerine yakın tarlalarda yetiştirilmektedir. Haşhaş tarımının aile işletmesi karakterini

Detaylı

ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM GÜBRELEME

ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM GÜBRELEME ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI BİTKİSEL ÜRETİM VE UYGULAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ AKADEMİ MERKEZİ FAALİYETLERİ ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM GÜBRELEME Kübra DOĞAN Gübre,

Detaylı

Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi

Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi FİDAN ÜRETİMİNDE BAKIM ÇALIŞMALARI Sulama Ot Mücadelesi ve Çapalama Gübreleme ve Toprak Islahı Seyreltme Gölgeleme veya Siperleme Budama Yerinde Kök Kesimi SULAMA Sulamada kullanılan suyun miktarı; toprağın

Detaylı

AYLARA GÖRE BAKIM İŞLEMLERİ. 4.1. Ocak-Şubat Aylarında Bakım İşlemleri

AYLARA GÖRE BAKIM İŞLEMLERİ. 4.1. Ocak-Şubat Aylarında Bakım İşlemleri ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ 37 AYLARA GÖRE BAKIM İŞLEMLERİ 4.1. Ocak-Şubat Aylarında Bakım İşlemleri 4 Bu aylarda hava ve toprak sıcaklığının uygun olduğu günlerde toprağın derince sürülmesi yararlıdır. Böylece

Detaylı

Eski Köye Yenilikçi Çiftçi

Eski Köye Yenilikçi Çiftçi Eski Köye Yenilikçi Çiftçi Zirai İlaç Alet Yaprak Gübreleri Tohumculuk SÖNMEZ 2001 / KATE 1 / BEZOSTAJA 1 / ÇEŞİT 1252 SÖNMEZ 2011 / KATE 1 / BEZOSJAJA 1 / ÇEŞİT 1252 EKMEKLİK / BUĞDAY / HAKKIMIZDA AL-KA

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI /BUGEM/TTSM/Sayfalar/Detay.aspx?SayfaId=54T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TARIMSAL ÜRETİM VE GELİŞTİRME GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TOHUMLUK TESCİL VE SERTİFİKASYON MERKEZİ MÜDÜRLÜĞÜ TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ

Detaylı

ERİĞİN GÜBRELENMESİ. Verim Çağındaki Klasik Erik Bahçesinde Gübreleme. 20 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 4 kg leonardit veya 1 kg hümik asit),

ERİĞİN GÜBRELENMESİ. Verim Çağındaki Klasik Erik Bahçesinde Gübreleme. 20 kg iyi yanmış ahır gübresi (veya 4 kg leonardit veya 1 kg hümik asit), Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda yapılan analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA

SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA SÜT SIĞIRCILIĞI ve YONCA Birlikle el ele, hayvancılıkta daha ileriye... Mehmet Ak - Ziraat Mühendisi Sorumlu Müdür 0248 233 91 41 www.burdurdsyb.org /BurdurDSYB Yoncayı Neden Yetiştirmeliyiz? SÜT SIĞIRCILIĞI

Detaylı

ELMANIN GÜBRELENMESİ

ELMANIN GÜBRELENMESİ Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda yapılan analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği. 04 Şubat 2014 İzmir

Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği. 04 Şubat 2014 İzmir Modern (Bodur) ve Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği 04 Şubat 2014 İzmir Ajanda Geleneksel Meyve Yetiştiriciliği (GMY) Modern Meyve Yetiştiriciliği (MMY) GMY ve MMY Farkları GMY Nasıl MMY Çevrilir 2 Geleneksel

Detaylı

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ ERİK FİDANI VE AĞACI İKLİM İSTEKLERİ

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ ERİK FİDANI VE AĞACI İKLİM İSTEKLERİ ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ Erikler Prunus cerasifera (Yeşil erikler = Can erikler), P. salicina (Japon erikleri) ve P. domestica (Avrupa erikleri) olmak üzere üç türe ayrılmaktadır. Bu türler içinde Can erikleri

Detaylı

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı

Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı Ege Sahil Kuşağına Uygun Kavuzsuz Yulaf Çeşidinin Geliştirilmesi Beslenme Yaklaşımı 07.10.2016 Özge YILDIZ Gıda Yük. Müh. Aydın İMAMOĞLU, Seda PELİT Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü İzmir Proje:

Detaylı

AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AYVANIN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN Ayvanın İklim İstekleri Ayva bir ılıman iklim meyve türüdür. Kışın yapraklarını dökerek dinlenmeye girer. Ilıman deniz ikliminden hoşlanır.

Detaylı

KANOLA TARIMININ ÖNEMĠ:

KANOLA TARIMININ ÖNEMĠ: KANOLA TARIMININ ÖNEMĠ: Kanola (Brasicca napus Oleifera sp.), bitkisel yağ kaynağı olarak yağlı tohumlu bitkiler olan ayçiçeği, soya, pamuk ve yer fıstığı arasında üretim açısından üçüncü sırayı almaktadır.

Detaylı

TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ. Burhan KARA

TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ. Burhan KARA TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ Burhan KARA Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü-Isparta Giriş İletişim: burhankara@sdu.edu.tr, Tel: 0246 211

Detaylı

ADIM ADIM ANTHIRHINUM(ASLANAĞZI ) YETİŞTİRİCİLİĞİ

ADIM ADIM ANTHIRHINUM(ASLANAĞZI ) YETİŞTİRİCİLİĞİ ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI BİTKİSEL ÜRETİM VE UYGULAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ AKADEMİ MERKEZİ FALİYETLERİ ADIM ADIM ANTHIRHINUM(ASLANAĞZI ) YETİŞTİRİCİLİĞİ Hazırlayan:Ramazan

Detaylı

T.C. Samsun Valiliği İl Tarım Müdürlüğü. Silajlık Mısır Tarımı ve Silaj Yapımı

T.C. Samsun Valiliği İl Tarım Müdürlüğü. Silajlık Mısır Tarımı ve Silaj Yapımı T.C. Samsun Valiliği İl Tarım Müdürlüğü Silajlık Mısır Tarımı ve Silaj Yapımı Ali GÖZÜGÜL Ziraat Mühendisi İlhan ÖZTÜRK Tarım Teknikeri Samsun / 2008 Kapak Tasarımı Dr. Ali KORKMAZ Dizgi/Baskı Refik YILMAZ

Detaylı

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta ÖNEMLİ ZARARLILARI Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) Ergin 20 mm yumurta Larva 35-40 mm ÖNEMLİ ZARARLILARI ÇİÇEK TRİPSİ (Frankliniella tritici) Küçük sigara şeklinde 1,3 mm uzunluğunda, genelde sarı renkli

Detaylı