T.C SAĞLIK BAKANLIĞI ÜMRANİYE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C SAĞLIK BAKANLIĞI ÜMRANİYE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ"

Transkript

1 T.C SAĞLIK BAKANLIĞI ÜMRANİYE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ AİLE HEKİMLİĞİ (Tez Danışmanı: Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Klinik Şefi Uzm. Dr.Müferet ERGÜVEN) TEKRARLAYAN HIŞILTI İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARDA SERUM ECP DÜZEYLERİNİN ASTIMI ÖNGÖRMEDE YARARLANILAN MAJOR/ MİNÖR RİSK FAKTÖRLERİ VE DİĞER ALLERJİ PARAMETLERİ İLE KORELASYONU Dr. Ceyda Kabadayı (UZMANLIK TEZİ) İSTANBUL 2009

2 ÖNSÖZ Hastanemizde gerekli olan eğitim ve uygun çalışma ortamını sağlayan Başhekimimiz Sayın Doç. Dr. Eyüp GÜMÜŞ e, Asistanlık süremiz içerisinde bizi her zaman ve her konuda dinleyip sorunlarımıza anlayış ve çözüm getiren, ve tecrübeleri ile doğru yolu gösteren, Koordinatörümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet GÖÇMEN e Eğitimim süresi içerisinde bilgi ve deneyimleriyle her an desteğini gördüğüm, hiçbir zaman yardımını esirgemeyen, hoşgörülü ve sevecen olmakla disiplinli olmayı aynı noktada birleştiren ve her zaman kendime örnek aldığım, tez çalışmamın her aşamasında büyük katkıları olan tez danışmanım değerli hocam Sayın Uzm. Dr. Müferet ERGÜVEN e Bilgilerini ve şevkatini hiçbir zaman esirgemeyen, davranış ve kişiliği ile herkese örnek olan, herzaman sevgiyle hatırlayacağım değerli hocam Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.Dahiliye Klinik Şefi Sayın Doç. Dr. Müşerref Funda TÜRKMEN e Rotasyon eğitimi aldığım süre içerisinde birlikte çalıştığım, bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım hocalarım; Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinik Şefi ve Aile Hekimliği Koordinatörü Sayın Prof. Dr. Ahmet GÖÇMEN e, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Klinik Şefi Sayın Uzm. Dr. Müferet ERGÜVEN e Genel Cerrahi Klinik Şefi Sayın Prof. Dr. Ömer Faruk AKINCI ya, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.İç Hastalıkları Klinik Şefi Sayın Doç. Dr. Müşerref Funda TÜRKMEN e, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Klinik Şefi Uz. Dr.Mecit ÇALIŞKAN a ve tüm klinik uzmanlarına Asistanlığım süresince beraber çalıştığım, yardım ve desteğini esirgemeyen, herzaman yanımda olan, en yakın arkadaşım, en iyi dostum Dr. Fatma TUFAN a Öğrencilik dönemimden bu yana, eğitimim süresince destek ve sevgilerini esirgemeyen çok sevdiğim hocalarım Doç. Dr. Zeynep TUZCULAR VURAL ve Uzm. Dr. Işık GÖNENÇ e II

3 Çalışmam sırasında yardımlarını esirgemeyen Uzm. Dr. Şirin GÜVEN e, tüm Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği uzman doktorlarına, sorumlu hemşiresi Cevriye TAMER ve tüm çocuk hemşirelerine Birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum asistan arkadaşlarım Dr. İsmail Ege SUBAŞI, Dr. Aylin ACAR, Dr. Fatih ŞANLIKAN, Dr. Mehmet ÇELİK, Dr. Mustafa Gazi UÇAR, Dr. Figen Eylem ÇAKIR başta olmak üzere tüm asistan arkadaşlarıma İç hastalıkları rotasyonumda beraber çalıştığımız, herzaman yardımıma koşan, güler yüzünü hiç esirgemeyen Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 5.İç Hastalıkları servisi sorumlu hemşiresi Gözde TOSUN ve Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi servisi sorumlu hemşiresi Nigar ÖZTÜRK e Tez çalışmamda yardımlarını esirgemeyen Biyokimya Uzm. Dr. Pınar EKER ve Biyolog Yasemin TUNAKAN a İstatistik çalışmalarımdaki emeklerinden dolayı Biyoistatistik Uzm. Sayın Emire BOR a Beni herzaman seven, koruyan, bugünlere gelmemi sağlayan, hayatımın her döneminde anlayış ve desteklerini her an üzerimde hissettiğim sevgili aileme teşekkürlerimi sunarım. Sonsuz saygı, sevgilerimle Dr. Ceyda KABADAYI İstanbul 2009 III

4 İÇİNDEKİLER Kısaltmalar v Tablolar dizini vi Şekiller dizini vii Özet viii Giriş-Amaç 1 Genel Bilgiler 4 Materyal ve Metod 20 Bulgular 22 Tartışma 36 Kaynaklar 46 Ekler 55 IV

5 KISALTMALAR ECP GÖR TÖF RSV PIV BPD LAM Ig AR GM-CSF IL BAL PAF LT MBP EPO EDN Th CRP TİT ALT AST BHR Eo KOAH SFT Eozinofilik katyonik protein Gastroözefagial reflü Transözefagial fistül Respiratuar sinsitiyal virüs Paraınfluenza virüs Bronkopulmoner displazi Lenfadenomegali İmmunglobulin Allerjik rinit Granulosit makrofaj koloni stimule edici faktör İnterlökin Bronkoalveolar lavaj Platelet aktive edici faktör Lökotrien Major basic protein Eozinofil peroksidaz Eozinofil derived nörotoksin T- helper C- reaktif protein Tam idrar tetkiki Alaninaminotransferaz Aspartataminotransferaz Bronş hiper reaktivite Eozinofil Kronik obstruktif akciğer hastalığı Solunum fonksiyon testi V

6 TABLOLAR DİZİNİ Tablo 1 Tablo 2 Tablo 3 Tablo 4 Tablo 5 Tablo 6 Tablo 7 Tablo 8 Tablo 9 Gruplara göre yaş değerlendirmesi Çocuklarda atopi öykülerinin gruplara göre değerlendirmesi Aile öyküsünün gruplara göre değerlendirmesi Hasta ve Kontrol Grupların Astım Riskini Öngörmede Yararlanılan Majör Risk Faktörlerine Göre Değerlendirmesi Hasta ve Kontrol Grupların Astım Riskini Öngörmede Yararlanılan Minör Risk Faktörlerine Göre Değerlendirmesi Total Ig E, ECP ve Spesifik Ig E parametrelerinin gruplara göre değerlendirilmesi ECP ye Göre Majör ve Minör Risk Sayısı Değerlendirilmesi ECP ye Göre Total Ig E, Eozinofil ve Spesifik Ig E Değerlendirilmesi Çalışma ve kontrol grubunda eozinofili,spesifik IgE,total Ig E, ECP pozitifliğinin karşılaştırılması VI

7 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1 Şekil 2 Şekil 3 Şekil 4 Şekil 5 Şekil 6 Şekil 7 Şekil 8 Şekil 9 Çocuklarda atopi öykülerinin gruplara göre değerlendirmesi Majör risk faktörlerinin gruplara göre dağılımı Minör risk faktörlerinin gruplara göre dağılımı Grupların Eozinofil ortalama değerlerinin dağılımı Total Ig E ve ECP parametreleri gruplara göre dağılımı Spesifik Ig E parametresinin gruplara göre dağılımı ECP ye göre minör risk sayısı dağılımı ECP ye göre Total I g E, Eozinofil ve Spesifik Ig E dağılımı Gruplara göre Eozinofil, Spesifik Ig E, Total. Ig E ve ECP dağılımı VII

8 ÖZET Çalışmamız yılları arasında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği nde yaşları 3ay -5 yaş arasında değişmekte olan toplam 170 hışıltılı ve sağlıklı çocuk üzerinde tamamlandı. Çalışma amacımız bir yıl içinde üç ve üzerinde akut hışıltı atağı ile kliniğimize başvuran, klinik ve laboratuar olarak solunum yolu enfeksiyonunun dışlandığı 3ay-5yaş arası çocuklarda, astım tanısını öngörmede Martinez FD ve arkadaşlarının önerdiği major/minör risk faktörlerini kullanarak hastalarımızın atopi ve allerjik yapılarını belirlemekti; ayrıca eozinofilik enflamasyonun bir belirteci olan ECP yi de değerlendirerek; ECP nin bu risk faktörleri ile korelasyonunu araştırmaktı. Çocuk acil kliniğine hışıltı ile başvuran 100 hasta çalışma grubu olarak değerlendirmeye alındı. Sağlam çocuk polikliniğine başvuran 70 sağlıklı çocuk ise kontrol grubunu oluşturdu. Çalışmaya dahil edilme kriterleri; bir yılda en az üç kez enfeksiyon dışı hışıltı atağı geçirmiş olması, malnutrisyon, akut ateşli hastalık, parazit enfeksiyonu, kronik hastalık olmaması ve steroid veya antiallerjik tedavi kullanmıyor olması şeklinde belirlendi Gece öksürüğü, egsersiz sonrası öksürük, ev tozu, hava kirliliğine karşı öksürük, gıda alımı ile allerji öyküsü, ev içinde sigara kullanımı, evde evcil hayvan beslenmesi, evde rutubet, kardeşte hışıltı öyküsü, hamilelikte sigara kullanımı sorgulanarak atopi öyküsü araştırıldı. Martinez FD ve arkadaşlarının önerdiği astımı öngörmede yararlanılan major/minör risk faktörlerine (anne/babada doktor tanılı astım, çocukta atopik dermatit, doktor tanılı allerjik rinit, enfeksiyon dışında hışıltı öyküsü, eozinofili) göre hastalarımız değerlendirildi. Hemogram, biyokimya parametleri, C-reaktif protein (CRP),tam idrar tetkiki (TİT), allerji testlerini içeren laboratuar tetkikleri incelendi. Çalışmamız iki aşamada yapıldı. Birinci aşamada hasta/kontrol grubu olgularının anamnez, klinik, laboratuar verileri; ikinci aşamada ise ECP düzeylerinin astım gelişim riskini öngörmede kullanılan risk faktörleri ve diğer allerji parametleri ile korelasyonu değerlendirildi. VIII

9 Çalışmamızda çalışma grubu olgularında enfeksiyon dışında hışıltı görülme oranı (% 45,5) kontrol grubu olgularından (% 2,9) anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0,01). Enfeksiyon dışında hışıltı varlığı çocukta astım görülme riskini kat arttırdığı tespit edildi. Hasta ve kontrol grubu karşılaştırıldığında ailede atopi öyküsü hastaların % 35 inde mevcuttu. Çalışma grubu olgularında annede allerjik durum görülme oranı (% 25) kontrol grubu olgularından (% 2,9) anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0,01) ve babada alerjik durum görülme oranı (%10) kontrol grubu olgularından (%1,4) anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0,05). Bu sonuçlar doğrultusunda annede alerjik durum varlığı çocukta astım görülme riskini kat, babada alerjik durum varlığı ise çocukta astım görülme riskini 7.66 kat arttırdığı tespit edildi. Bu veriler ailede atopi öyküsünün olmasının astım gelişim riski açısından önemli bir risk faktörü olduğunu desteklemektedir. Eozinofilik inflamasyon hışıltılı hastalıkların ve özellikle de bronşial astımın en belirleyici göstergesidir. Eozinofil granül proteinlerinden biri olan eozinofilik katyonik proteinin (ECP), serumda kantitatif olarak ölçülmesi ile hava yolları inflamasyonunun özgün bir belirteci olarak değerlendirilebileceği bildirilmiştir. Çalışmamızda enfeksiyon dışı tekrarlayan hışıltı ile başvuran çocuklarda serum ECP düzeyleri araştırıldı. Hışıltılı gruptaki çocuklarda ECP düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0,01). Bizim çalışmamızda da majör eozinofil yüzdesi ortalaması kontrol grubu olgularından anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0,01). Total Ig E düzeyleri ve ECP düzeyleri de çalışma grubu olgularında kontrole göre anlamlı düzeyde yüksek olarak bulundu (p<0,01). Çalışmamızda ayrıca, ECP değerleri diğer allerji parametleri ile de karşılaştırıldı. Verilere bakıldığında ECP düzeyi 24 ng/ml nin üzerinde olan çocuklarda Total Ig E nin yüksek olma oranı (%62.4) ECP düzeyi 24ng/ml nin altındaki olgulardan (%26.4) anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0.01). ECP si 24ng/ml nin üzerinde olan olgularda, Total Ig E nin yüksek olma riski kat fazla olarak tespit edildi. ECP düzeyi 24ng/ml nin üzerinde olan çocuklarda total Ig E nin yüksek olma oranı (%62,4) ECP düzeyi 24ng/ml nin altındaki olgulardan (%26.4) anlamlı düzeyde yüksek olarak saptandı (p<0.01). IX

10 Çalışmamız verilerine göre çocukların 45 inde (%26,5) minör risk yokken, 33 ünde (%19,4) 1 minör risk, 61 inde (%35.9) 2 minör risk ve 31 inde (%18.2) 3 minör risk görüldüğü tespit edildi. ECP ile minör risk sayısı arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı bir ilişki bulundu (p<0.01) ve ECP düzeyi 24ng/ml nin üzerinde olan çocuklarda 2 ve 3 minör risk görülme oranı yüksek saptandı. Çalışmamız sonucunda; Martinez FD ve arkadaşlarının önerdiği astımı öngörmede yararlanılan kriterlere göre hışıltılı çocuklarımız değerlendirildiğinde; serum ECP değerlerinin major/minör risk faktörleri ve diğer allerji parametleri ile yakın ilişkisinin saptanması, eozinofilik enflamatuar sürecin erken hışıltı döneminde başladığını ve bu süreci göstermede serum ECP ölçümünün değerli bir parametre olduğunu düşündürmüştür. Bu nedenle tekrarlayan hışıltısı olan, ailesinde ve kendisinde atopi öyküsü olan ve serum ECP değerleri yüksek olan çocuklar astım gelişim riski açısından yakın takip edilmelidir. X

11 GİRİŞ Hışıltılı çocuk (wheezy infant) son yıllarda pediatrinin gündeminde tartışılmakta olan ve bu konuda pek çok araştırmanın yapıldığı bir klinik tablodur. Yaşamın özellikle ilk 0-5 yaşlarında yineleyen hışıltı atakları olan çocuklarda tanı koymak çoğu kez güç olmaktadır. Bunun en önemli nedeni astımın tanısında yararlanılan testler ve yardımcı yöntemlerin bu yaşlarda teknik olarak uygulanma zorluğu ve hastalığın doğal seyrinin önceden belirlenememesidir (1,2). Çocukluk döneminin ilk yıllarında geçirilen hışıltılı hastalık ile sonradan gelişebilecek astım arasındaki ilişki günümüzün en fazla araştırılan ama henüz tam olarak çözümlenememiş konularından birisidir. Özellikle yaşamın ilk 1-2 yılında astım tanısını koyabilmek için çeşitli çalışmalar yapılmakta ve belirteçler bulunmaya çalışılmaktadır. Hışıltı (wheezing), genellikle alt solunum yollarını nadiren üst solunum yollarını daraltan hastalıklar ile ortaya çıkan ve sıklıkla ekspiryumda duyulan, uzamış, ıslık tarzında müzikal bir sestir. Havanın obstrüktif hava yollarında yaptığı turbulans ve hava yolları çeperlerinin oluşturduğu titreşime bağlı olarak gelişir. Özellikle erken çocukluk çağında olmak üzere sık görülen bir başvuru yakınmasıdır. Sıklıkla süt çocukluğu döneminde rastlanmasına rağmen her yaşta görülebilir ve farklı öncelikli etiyolojik nedenler kronik veya tekrarlayan hışıltı nedeni olabilirler. Erken çocukluk döneminde viral bronşiolit sonrasında obstruktif hava yolu semptomları sıklıkla görülmektedir (6). Yapılan çalışmalarda akut bronşiolit sonrasında infantların birçoğunda tekrarlayan hışıltı atakları gelişebileceği ve çocukluk çağı astım gelişimi açısından artmış riske sahip olabileceği bildirilmiştir (7). Yaşamın ilk yıllarında hışıltısı olan çocukların ileride astımlı olup olmayacağı çok tartışmalı bir konudur. Bu konuda yapılan çalışmalar erken çocukluk döneminde en azından üç farklı hışıltı fenotipi olduğunu ve bunlardan özellikle kuvvetli kişisel ve ailesel atopi öyküsü olan çocuklarda hışıltının persiste etme eğiliminin daha kuvvetli bir olasılık olduğunu düşündürmektedir. Astım gelişim riski ve prognozu açısından anlaşılmasını sağlamaya yardımcı olabilecek fenotipler belirlenmiştir. Bunlardan ilki, ilk üç yaşta ortaya çıkıp kaybolan geçici erken hışıltıdır. Bu grupta allerjenle oluşan astım nadirdir. İkincisi, hayatın ilk üç 1

12 yılı içinde solunum yolu enfeksiyonun eşlik ettiği persistan erken başlangıçlı hışıltıdır. Bu grupta hışıltı sıklıkla viral etkenlerle oluşur. Üçüncüsü ise üç yaşından sonra başlayan geç başlangıçlı hışıltıdır ve sıklıkla çocukluk ve erişkin çağda da devam eder. Bu grupta genelde özgeçmişlerinde atopi, sıklıkla atopik dermatit ve ailede allerjik hastalık hikayesi vardır. Bu kategoriler incelendiğinde sık tekrarlayan hışıltı atakları, aktivite ile artan hışıltı ve/veya öksürük, viral enfeksiyonların eşlik etmediği gece öksürükleri, hışıltıda mevsim değişkenliklerin olmaması ve semptomların üç yaş sonrasında da devam etmesi astımı kuvvetle düşündüren faktörlerdir. Klinik pratikte Martinez FD ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş kriterlerden yararlanılabilmektedir (1). Bu kriterler arasında major ve minor risk faktörleri vardır ve tekrarlayan hışıltısı olan üç yaş öncesi bir bebekte bir major risk veya iki minor risk varlığı bu bebekte astım semptomlarının 6 yaş sonrasında da devam edebileceğine işaret eder. Kriterler arasında yer alan major risk faktörleri; annede veya babada doktor tanılı astım, çocukta doktor tanılı atopik dermatitdir. Minör risk faktörleri ise doktor tanılı allerjik rinit, enfeksiyon dışı hışıltı ve periferik kanda eozinofilidir. Bu nedenle astım gelişim riski açısından öngörülen minör kriterlerden biri de eozinofilidir. Eozinofil hücreleri allerjik hastalıklar ve astım patogenezinde rol alan önemli hücrelerdir (8,9). Kan eozinofil sayımları bronşial inflamasyon düzeyini tam olarak göstermekte yetersiz kalmaktadır. Allerjik reaksiyonlarda aktive olan eozinofillerin salgıladığı granuler proteinlerden biri olan eozinofilik katyonik protein (ECP) nin serumda kantitatif olarak ölçülmesi ile hava yolları inflamasyonunun özgün bir belirteci olarak değerlendirilebileceği bildirilmiştir. Çalışma amacımız: Bir yıl içinde üç ve üzerinde akut hışıltı atağı ile kliniğimize başvuran, klinik ve laboratuar olarak solunum yolu enfeksiyonunun dışlandığı 3ay-5 yaş arası çocuklarda, astım tanısını öngörmede Martinez FD ve arkadaşlarının önerdiği major/minör risk faktörlerini kullanarak hastalarımızın atopi ve allerjik yapılarını belirlemekti; ayrıca 2

13 eozinofilik enflamasyonun bir belirteci olan ECP yi de değerlendirerek; ECP nin bu risk faktörleri ile korelasyonunu araştırmaktı. 3

14 GENEL BİLGİLER Hışıltı (wheezing) küçük havayollarında daralmayı gösteren, çoğunlukla ekspiratuar, bazen iki zamanlı duyulan, genellikle ekspiryumda uzamanın da eşlik ettiği ve çıplak kulakla da işitilebilen ince ıslığa ya da kedi hırıltısına benzer müzikal bir sestir. Bu ses tekli veya çoklu hava yolu daralmasına işaret eder. Yalnızca geniş hava yoluna ulaşan havanın yüksek hızla hareketi bronşial duvarı titretir. Ekspiratuar efor maksimal akım için gereken basıncı geçtiğinde hışıltı oluşur. Pulmoner hastalıklarda inflamasyon, mukozal ödem veya bronkospazm havayolunu tıkayarak hışıltı oluşturabilirler. Genellikle pulmoner hastalıkların seyrinde oluşan inflamasyon, bronkospazm ve mukozal ödemin hava yollarını daraltması ile ortaya çıkar. Hışıltı çocuklarda en sık rastlanan semptomlardan biridir. Özellikle erken çocukluk çağında olmak üzere sık görülen bir başvuru yakınmasıdır. Sıklıkla süt çocukluğu döneminde rastlanmasına rağmen her yaşta görülebilir. Değişik çalışmalar 1 yaşından küçük çocukların %10-15 inin, 5 yaşından küçüklerin ise %25 inin en az bir kez hışıltı ile birlikte seyreden bir solunum yolu hastalığı geçirdiğini göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde 5 yaşından küçük çocuklarda hışıltının kümülatif prevalansı %15-32 arasındadır (12 ).Türkiye de çocuğu kapsayan bir araştırmada kümülatif hışıltı prevalansı %15.1 olarak bulunmuştur (13). Hışıltı, hastalarda tek bir atak şeklinde başlayıp bitebilir, uzun süreli olabilir veya yineleyen ataklar şeklinde gelişebilir. Bu nedenle hışıltılı çocuk tanımlanırken hışıltının dört haftadan daha uzun sürmesi, persistan hışıltı üç veya daha fazla atak şeklinde gelişmesi ise yineleyen hışıltı olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bu hışıltı ataklarının bronkodilatatör veya antiinflamatuvar tedavi ile düzelmesi viral infeksiyonlarla da tetiklenebilmesi diğer bir özelliğidir. Her yaşta farklı etiyolojik etkenler akut, persistan veya yineleyen hışıltı nedeni olarak ortaya çıkabilirler. 4

15 Bu nedenler aşağıda gösterilmektedir: Hışıltılı çocukta yaşlara göre etiyolojik faktörler: Süt Çocukluğu - Konjenital malformasyonlar Trakeo-bronşial anomaliler Vasküler anomaliler Mediastinal etkenler - Aspirasyonlar Gastroözofageal reflü (GÖR) Faringeal inkoordinasyon Trakeoözofageal fistül (TÖF) Laringo trakeo özofageal yarık - Konjenital kalp hastalığı (şlantlar) - Kistik fibrozis - Tüberküloz - Viral enfeksiyonlar Respiratuvar sintitial virus (RSV) Parainfluenza tip 3 (PIV) Influenza virusu Adenovirus - Reaktif hava yolu hastalığı (astım) - Hipokalsemi - Bronkopulmoner displazi (BPD) Okul öncesi çağ - Reaktif hava yolu hastalığı- Astım - Viral enfeksiyonlar: RSV, influenza, PIV, adenovirus - Yabancı cisim aspirasyonu - Kistik fibrozis - Tüberküloz - Gastroözofageal reflü (GÖR) 5

16 - Maligniteler - Konjenital kalp hastalığı (şantlar) - Pulmoner hemosiderozis - Silier diskinezi - Çevresel etkenler Okul çağı ve Adolesans dönemi - Sigara kullanımı - Çevresel etkenler - Viral enfeksiyonlar - Astım, reaktif hava yolu hastalığı - Tüberküloz - Malignite - Silier diskinezi - Kistik fibrozis - Gastroözofageal reflü (GÖR) - Hipersensitivite pnömonileri - Vokal kord disfonksiyonu Süt çocukluğunda hışıltı Bebeklerde hışıltı atakları daha ciddidir. Hava yolları fizyolojik olarak dardır, küçük hava yollarının direnci fazladır, elastikiyet azdır, yani kollapsa eğilimleri vardır. Kollateral ventilasyon azalmıştır. Bu farklar bebeklerde hışıltının uzamasına yol açar. İyi oksijenize olurlar ama kulakla duyulan hışıltıları vardır. Bebeklerde hışıltının en sık nedeni reaktif hava yolu hastalığıdır. Viral enfeksiyonlar da reaktif hava yolu hastalığının en sık nedenidir. Sigara ve hava kirliliği gibi çevresel faktörler de hışıltıyı arttırabilir. Duyarlı bebeklerin korunması en önemli korunma ve tedavi yoludur. Bu yaş grubunda allerjenle oluşan astım nadirdir. Karşılaşıldığında tanısı ve tedavisi oldukça zordur. Hışıltılı bebeklerin hangilerinde astım gelişebileceğini ön görebilmek için bazı skorlar geliştirilmeye çalışılmaktadır. Çocukların %30-60 ının hayatlarının ilk 5 yılında respiratuvar enfeksiyonlarla beraber hışıltı yaşadığı bildirilmektedir. Daha büyük 6

17 çocuklarda respiratuvar enfeksiyonların hışıltı oluşturma oranı düşer. Viral enfeksiyonlarla oluşan ilk hışıltı atağı ile astım arasındaki ilişki ise hala açıklanamamıştır. Bir yaşından küçük bebeklerde en sık neden bronşiolittir. Bronşiolit, küçük hava yollarının obstrüksiyonuna neden olan akut bir viral enfeksiyondur. Genellikle 2 yaşından küçüklerde ve en sık olarak da 2-7 aylık süt çocuklarında görülür. İki yaşından küçük çocuklarda bronşiolitin en sık nedeni respiratuar sinsityal virüstür (RSV) ve vakaların % ından sorumludur (14,15,16). Bronşiolite yol açan diğer virüsler adenovirüs, influenza ve parainfluenza virüstür. Bronşiolit solunum kaslarında çekilme, hışıltılı solunum (wheezing ), sık soluk alıp verme ile karakterize klinik bir tablodur. İki üç gün süren üst solunum yolu enfeksiyonunu izleyen solunum sıkıntısı, hışıltı bulguları bronşioliti işaret eder (17). Dört beş gün içinde destek tedavi ile geçer. Hastaneye yatırılacak şiddette bronşiolit geçiren bebeklerde ileride tekrarlayan hışıltı görülme sıklığı yüksektir. Süt çocuklarında bronşiolit astıma zemin hazırlayabilir ve ikisi arasında klinik olarak ayrım yapmakta güçlükle karşılaşılabilir. Küçük yaşlarda geçirilen viral alt solunum yolu enfeksiyonları, özellikle de bronşiolit bronş hiperaktivitesine yol açarak astımın ortaya çıkmasında önemli bir faktördür (18). RSV bronşioliti ileride obstruktif semptomların gelişimi ve hava yolu duyarlılığının artışı için önemli bir faktördür. Bronşiolite sebep olan risk faktörleri prematürite, konjenital kalp hastalığı, bronkopulmoner displazi, kistik fibrozis, immun yetersizliktir ve kongenital gastroözefajial malformasyonlardır. Hastalığın şiddetinin artmasına sebep olan nedenler olarak malnutrisyon, sigara tütün içimine maruz kalma, yoksulluk ve kalabalık ortamda yaşamak sayılabilir. Ayrıca genç yaş, çok sayıda doğum yapmak, ailede atopi hikayesinin olması, anne sütünden yoksun beslenme, daha büyük okula giden kardeşin olması diğer risk faktörleridir. Bronşiolit geçiren bebeklerde ileride tekrarlama veya astım gelişme riski ile ilişkili pek çok çalışma yapılmıştır. Bebeklerde beslenme sırasında yutma koordinasyonunun sağlanamaması süt veya mama aspirasyonuna yol açarak hışıltıya yol açabilir. Beslenme sırasında hıçkırma, öksürük ve akciğer grafisinde özellikle sağ üst ve alt lobda sebat eden infiltrasyonlar aspirasyonu düşündürmelidir. 7

18 Gastroözefageal reflüde (GÖR) de aynı bulgular vardır yalnız öyküde kusma da vardır. Trakea-özefageal fistülün (TÖF) yol açtığı aspirasyonda ise ani siyanoz, öksürük ve izleyen hışıltı öyküsü alınır. Her zaman baryumlu özefagogram aspirasyona yol açan bu yapısal veya mekanik anormallikleri göstermeyebilir. Dikkat ve ısrarla beslenmeyi izlemek gerekir. Vasküler anomalilere bağlı hışıltı hayatın ilk haftalarında ortaya çıkar. Kalp oskültasyonu sırasında hem inspiratuvar hem ekspiratuvar olarak duyulur. Sağ ana bronşa, anormal sol pulmoner arter basısına ve çift aortik arkusa bağlı olan hışıltı yutma güçlüğü ile ortaya çıkabilir. Oyun ve okul öncesi çocuklar. Bu çağda en sık kronik hışıltı nedeni reaktif hava yolu hastalığıdır. Bunun nedeni ise post viral sendromlar, pasif sigara içiciliği veya hava kirliliği olabilir. Akut ani başlangıçlı hışıltıda yabancı cisim aspirasyonu açısından mutlaka boğulma, aspirasyon öyküsü aranmalıdır (26). Bebeklik çağında bahsedilen nedenler bu yaşta da devam eder, ancak başlangıç yaşı bir yaşından öncedir. Aspirasyon sendromlarında GÖR ve yutma disfonksiyonu araştırılmalıdır.yutma disfonksiyonu nöromuskuler hastalık özellikle dejenetatif hastalık yoksa nadirdir.hiler ve mediastinal lenf nodları bazen major bronküslere bası yaparak hışıltı oluşturabilirler.filmde görülebilen genişlemiş lenfadenomegali (LAM) enfeksiyon veya tümörü işaret eder.tüberküloz en sık LAM nedenidir ancak progressif seyreder. Ateş, iştahsızlık, kilo kaybı ile birliktedir. Tümörlerden en sık lösemi, lenfoma, lenfosarkom hiler LAM yapar. Hiler LAM'si olan tüm çocuklarda anemi, splenomegali, kemik ağrısı, ateş sorulmalıdır. Periferik yayma, kemik iliği ve lenf nodu biyopsisi yapılmalıdır. Okul ve adölesan çağda hışıltının en önemli nedeni astımdır. Nöromuskuler hastalığı olan çocuklar bu çağlarda daha zayıflar ve hava yolu sekresyonlarını atamazlar. Bu da aspirasyon ve pnömoniye yatkınlık yaratır. İmmotil siliya, kistik fibrozis, konjenital malformasyonlar çoğunlukla hayatın daha erken çağlarında ortaya çıkar. Sonuç olarak hışıltı her yaş gurubu için farklı nedenlerin rol aldığı çok etkenli bir semptomdur ve sıktır. Atopi varlığı, aile öyküsü gibi genetik nedenler, sık viral 8

19 enfeksiyon geçirme ve sigaraya maruz kalma gibi çevresel nedenler persisten hışıltı için risk faktörüdür (28). Hışıltılı çocuklarda tekrarlayan ve persistan hışıltıya sebep olan astım dışı nedenlerin mutlaka araştırılması gerekir.beş yaş altı çocuklarda hışıltının karakterine göre çocuklar gruplandırılarak incelendiğinde gelecekte astım gelişmesi ile ilgili bazı ipuçları yakalamak mümkün olabilir. Yaşamın ilk yıllarında hışıltısı olan çocukların ileride astımlı olup olmayacağı çok tartışmalı bir konudur. Bu konuda yapılan çalışmalar erken çocukluk döneminde en azından üç farklı hışıltı fenotipi olduğunu ve bunlardan özellikle kuvvetli kişisel ve ailesel atopi öyküsü olan çocuklarda hışıltının persiste etme eğiliminin daha kuvvetli bir olasılık olduğunu düşündürmektedir (29-30). Prognozu açısından anlaşılmasını sağlamaya yardımcı olabilecek üç fenotipi belirlenmiştir: i. Geçici erken hışıltı: İlk üç yaşta ortaya çıkıp kaybolan hışıltıdır. Bebeklerde hışıltının en sık nedeni reaktif hava yolu hastalığıdır. Viral enfeksiyonlarda reaktif hava yolu hastalığının en sık nedenidir. Sigara ve hava kirliliği gibi çevresel faktörler de hışıltıyı artırabilir. Duyarlı bebeklerin korunması en önemli korunma ve tedavi yoludur. Bu yaş gurubunda allerjenle oluşan astım nadirdir. ii. Persistan erken başlangıçlı hışıltı (<3 yaş): Bu çocuklarda genellikle akut üst solunum yolları ile ilgili tekrarlayan hışıltı olup beraberinde sıklıkla atopi ve ailede allerjik hastalık hikayesine rastlanmaz. Semptomlar genellikle okul çağında da devam eder, bazılarında semptomlar 12 yaşında da devam etmektedir. İki yaş altı çocuklarda sıklıkla respiratuvar sinsisyal virus daha büyüklerde ise rinovirus başta olmak üzere diğer viral etkenlerle hışıltı gelişir. iii. Geç başlangıçlı hışıltı /astım: Üç yaş sonrası başlayan semptomlar sıklıkla çocukluk ve erişkin çağda da devam eder. Genelde özgeçmişlerinde atopi, sıklıkla atopik dermatit, ve ailede allerjik hastalık hikayesi vardır. Solunum yollarındaki patoloji astım ile uyumludur. Bu kategoriler incelendiğinde sık tekrarlayan hışıltı atakları, aktivite ile artan hışıltı ve/veya öksürük, viral enfeksiyonların eşlik etmediği gece 9

20 öksürükleri, hışıltıda mevsim değişkenliklerin olmaması ve semptomların üç yaş sonrasında da devam etmesi astımı kuvvetle düşündüren faktörlerdir. Klinik pratikte Martinez FD ve arkadaşları tarafından geliştirilmiş kriterlerden yararlanılabilir.bu kriterler major ve minor risk faktörlerini içerir ve tekrarlayan hışıltısı olan üç yaş öncesi bir bebekte bir major risk veya iki minor risk varlığı bu bebekte astım semptomlarının 6 yaş sonrasında da devam edebileceğine işaret eder. Major risk faktörleri Minor risk faktörleri - Ebeveynde doktor tanılı astım öyküsü - Eozinofili (>%4) - Doktor tanılı atopik dermatit - Soğuk algınlığı olmadan hışıltı - Allerjik rinit Buna göre; ilk iki major kriterden biri ve kalan diğer major kriterlerden biri veya ilk iki major kriterden biri ve iki minor kriter varsa bu bebekler kalıcı hışıltı açısından çok yüksek riske sahiptir. ZAYIF İNDEKS: Erken hışıltı + 1 Major veya 2 Minor kriter GÜÇLÜ İNDEKS:Erken sık hışıltı + 1 Major veya 2 Minor kriter ASTIM: Astım mast hücreleri, eozinofiller ve T lenfositler başta olmak üzere değişik hücrelerin rol oynadığı hava yollarının kronik inflamatuar bir hastalığıdır. Tekrarlayıcı hışıltı, solunum zorluğu,öksürük, göğüs ağrısı ataklarıyla seyreden, yaygın fakat değişken hava yolu tıkanması ile karakterize, reversible ve çeşitli uyaranlara hava yolunun verdiği aşırı duyarlılık reaksiyonu olarak tanımlanır. Bu tanımda ana semptom hışıltıdır. Hastada var olan bu semptomlar diffuz hava yolu obstrüksiyonuna bağlıdır. Hava yolu obstrüksiyonu değişik derecelerde olup, spontan yada tedavi ile düzelebilir. (33) Ayrıca hava yollarındaki kronik inflamasyon hava yollarının değişik uyarılara karşı duyarlılığın artmasına neden olmaktadır 10

21 Epidemiyoloji: Astım her yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte, insidansının en yüksek olduğu dönem çocukluk çağıdır. Hastaların % 30 u genelde 1 yaşında semptom verir, % 80 - % 90 ında ilk belirtiler 4-5 yaşlarından önce ortaya çıkmaktadır. Astmatik hastalığın başlangıcının %80 oranında 6 yaştan önce olduğu tahmin edilmektedir. Erken çocukluk döneminde tekrarlayan hışıltı atağı olan tüm çocukların az bir kısmı geç çocukluk döneminde persistan astıma ilerlemektedir. Persistan astım için çeşitli risk faktörleri tanımlanmıştır. Astım risk faktörleri iki grupta incelenmektedir.birinci grup genetik yatkınlık,atopi,bronş aşırı duyarlılığı gibi faktörleri içerir, ikinci grupta ise çevresel faktörler yer almaktadır. Genetik Faktörler : Atopi, immunglobulin E ( Ig E )cevabı ve astımla birlikteliği olan bazı genler gösterilmiştir. Kromozom 5, 11 ve 14 üzerindeki bu genlerin astım ve diğer atopik hastalıklarla birlikte olduğuna ait çalışmalar vardır. Resesif, dominant veya poligenik bir genetik geçiş sisteminin astımda rol aldığı düşünülmektedir. Astımlı çocukların aile bireylerinde astım, allerjik rinit, atopik dermatit gibi hastalıkların bulunması, tüm bu hastalıkların ailesel ya da kalıtsal temeli olduğunu düşündürmektedir. Anne ve babada alerji öyküsünün olması atopi riskini arttırmakla beraber, annede astım öyküsü çocukluk çağı astımı için daha büyük bir risk faktörüdür. Atopi: Atopi kalıtsal olarak çevresel allerjenlere karşı spesifik Ig E yanıtı oluşmasıdır. Hayatın erken döneminde allerjene maruziyet muhtemelen hayatın ilk yılındaki immunolojik duyarlılığa bağlı olarak, daha sonra spesifik hastalık gelişimi için kolaylaştırıcı rol oynamaktadır. Ev tozu akarı, hamam böceği ve polen hayatın erken döneminde duyarlanmaya yol açan önemli allerjen kaynaklardır. 11

22 Bronş aşırı duyarlılığı: Bronş aşırı duyarlılığı hava yollarının provoke edici faktörlere karşı aşırı daralma ile yanıt vermesidir. Bronş aşırı duyarlılığı, erişkin veya çocuk yaştaki intrensek ve ekstrensek astımlı hastalarının hepsinde bulunan ortak özelliktir. Çevresel Faktörler: Çocuklarda astımın başlıca sorumlusu % 80 - % 85 oranında allerjenlerdir. Allerji dışında, nonspesifik çevresel faktörler de astım atağını başlatabilir. Bu faktörler arasında sigara,hava kirliliği,egzersiz sayılabilir. Çocuklarda astım atağını başlatan bir diğer çevresel etken de infeksiyonlardır. İki yaşın altındaki çocuklarda, astım ataklarının % 42 sinden viral enfeksiyonların sorumlu olduğu bildirilmiştir. Virusler, hem otonom sinir sisteminin işleyişinde değişiklikler yaparak bronş hiperreaktivitesine neden olurlar, hem de kolinerjik sinir uçları reseptörlerini uyararak veya beta adrenerjik reseptör blokajı yaparak astım patogenezinde rol oynarlar. İki yaşın altındaki çocuklarda Respiratuar sinsitial virüs(rsv) başta olmak üzere, parainfluenza, inflüenza, adenovirüs ile oluşan bronşiolitlerle astım arasında sıkı bir ilişki vardır. Büyük çocuklarda ise rinovirüs, influenza virüsü ve mycoplazma pneumonia ile oluşan enfeksiyonlarla ilişkili olduğu ileri sürülmektedir. Patogenez: Astımda patolojinin başlıca özelliği hava yollarında mukus tıkaç oluşumu, epitel hücrelerinin dökülmesi, bazal membranın kalınlaşması, damarların dolgunlaşması ve anjiyogenez, enflamasyon hücresi infiltrasyonu ve düz kas hipertrofisi ile hiperplazisi gibi çeşitli değişiklikler meydana gelmesidir. Klinik bulgular: Astımda en önemli semptomlar nefes darlığı (derin soluk almada zorluk, tam ekspirasyon yapamamak, solunumun hissedilir duruma gelmesi ve efor gerektirmesi), hışıltı, göğüste baskı hissi ve öksürüktür. Kuru öksürük ve/veya hışıltı en yaygın semptomdur. Respiratuar semptomların geceleri kötüleşmesi karakteristiktir, özellikle uzamış bir solunum yolu enfeksiyonu veya inhaler allerjenlerin tetiklemesi ile olur. Kronik öksürük bazen astımlı olgularda tek başına görülebilmektedir. Üç haftadan uzun 12

23 süren öksürüklerde ayırıcı tanıda astım akla gelmelidir. Öksürük genelde nonprodüktiftir. Hasta koyu kıvamlı, yapışkan, az miktarda balgam çıkarınca rahatlar. Dispne ise astmatik olguların yaklaşık %15 inde tek semptom olabilmektedir. Ciddi obstruksiyon geliştiğinde hışıltı duyulmayabilir, interkostal ve suprasternal çekilmeler, yardımcı solunum kaslarının kullanılması, derinin nemli ve kızarmış görüntüsü, mukoz membranlarda kuruma görülebilir. Hipoksiye bağlı periferik siyanoz olabilir; taşikardi ve pulsus paradoksus, solunum yetmezliğine bağlı letarji ve ajitasyon gelişebilir. Özellikle küçük çocuklarda karın kasları ve diyafragmanın aşırı kullanımına bağlı olarak muayene sırasında karaciğer ve dalak ele gelebilir. Ataklar arasında çocuk semptomsuz olabilir ve fizik muayenede akciğer hastalığı ile ilgili bulgu olmayabilir. Tekrarlayan hışıltı ile başvuran çocukların hangisinde astım bronşiale gelişebileceğini öngörmek önemlidir. Erken çocukluk döneminde astım tanısı ağırlıklı olarak klinik değerlendirme ve fizik inceleme üzerine kuruludur. En sık berlirlenen bulgular öksürük ve hışıltı (wheezing)dır. Anamnezde astım semptomlarının varlığı, allerjenle karşılaşma sonrası nefes darlığı bulgularının ortaya çıkması, semptomların sıklığı ve şiddetinin mevsimlere göre değişiklik göstermesi, ailede astım veya atopik allerjik hastalıkların olması tanı rehberlerinde başlıca yararlanılan bulgulardır (37,38). Bunların yanında sigara, duman, kokular veya egzersiz gibi non-spesifik tetikleyiciler ile semptomların artışı, geceleri bronş darlığı şiddetinin artışı, astım tedavilerine yanıt verilmesi de tanıda yararlanılan diğer faktörlerdir. Atopinin araştırılması tanı için büyük değer taşır. Allerjik rinit ve atopik dermatit sıklıkla astıma eşlik ettiğinden, bu hastalıklar yönünden sorgulama yapmak ve beraberinde allerjik duyarlılığı dolayısıyla Th2 ağırlıklı allerjik inflamasyona neden olan allerjen spesifik Ig E yanıtını, deri prick testleri veya serumda IgE ölçümleri ile araştırmak gerekir. Bir diğer allerjik parametre eozinofil hücrelerinden salınan eozinofilik katyonik protein (ECP) dir. Hışıltılı bebeklerde serum ECP düzey artışının saptanması, ileride bu bebeklerde bronşial astım gelişebileceğine ait belirti olabilir (41). Çocukluk çağında görülen astımın yaklaşık %70-80 i allerjen spesifik IgE beraberliğinde gelişen allerjik/atopik astımdır. Astımlı çocukların bazılarında bebeklik 13

24 döneminden itibaren besin allerjisi (sıklıkla inek sütü ve/veya yumurta akı spesifik Ig E pozitif yanıt), atopik dermatit, eozinofili, tekrarlayan hışıltı, ailede atopik allerjik hastalık gibi özelliklerin pozitif olduğu dikkati çekecektir. Astım gelişmesinde atopinin erken yaşta edinilmesinin, geç yaşta edinilmesinden daha önemli bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir (42,43). Yapılan çalışmalar hayatın erken yıllarında azalmış allerjene maruziyetin duyarlanmayı geçiktirme ve ciddi astım gelişme riskini azaltma potansiyeline sahip olduğunu düşündürmektedir (44,45,46). ATOPİK DERMATİT: Atopik dermatit bebeklik ve çocukluk çağında insidansı artma gösteren, erişkin dönemde de genellikle daha az şiddette ve daha seyrek ataklarla seyreden, kronik, yineleyici bir dermatozdur. Atopik dermatite özgü bir klinik bulgu veya laboratuvar bulgusu olmadığı için hastalığın tanısı bazı morfolojik özelliklere ve atopik konstitüsyonun bulgularına göre yapılır. Atopik dermatitli kişilerde serum Ig E düzeyleri genellikle yüksektir; kendilerinde ve/veya ailelerinde allerjik rinit, atopik dermatit veya astım öyküsü bulunur (47,48). Atopik dermatitli hastaların %60 ında hastalık bulguları yaşamın ilk yıllarında, %30 unda da 1-5 yaş arasında ortaya çıkmaktadır. Atopik dermatitli olguların %50 sinde solunum yolu allerjisi bulunmaktadır. Atopik dermatitin genetik, immünolojik, fizyolojik ve farmakolojik ögelere dayalı oldukça kompleks bir etyopatogenezi vardır (49). Süt çocuklarında en sıklıkla yanaklarda kızarıklık ve egzema bulgularıyla başlamaktadır. Ülkemizde çocuklar arasında görülme sıklığı ortalama % 7-10 kadardır. Anne ve/veya babasında allerjik egzema veya bir başka allerjik hastalığı olanlarda allerjik egzema görülme sıklığı artmaktadır. Allerjik dermatitli çocuklarda zaman içinde astım, allerjik nezle gibi diğer allerjik hastalıkların ortaya çıkıp tabloya eklenme riski normal sağlıklı çocuklara göre daha yüksektir. ALLERJİK RİNİT: 14

25 Toplumda yüksek prevelansda görülmesi, tedaviye rağmen düşük remisyon göstermesi (%10-23) ve astım ile (%38) olan birlikteliğinden dolayı önemli bir klinik problemdir. Burunda kaşıntı, nasal konjesyon ve rinore ile karakterize mukozanın inflamatuvar bir hastalığıdır. Genellikle nezle ve konjunktivit tabloya eşlik eder. Çocukluk yaş grubunda okul performansını ve hayat kalitesini de etkileyen kronik bir hastalıktır. Hayatı tehdit etmemesine karşın yaşam kalitesini bozan otit, sinüzit ve astıma predispozisyon hazırlayan allerjik bir rahatsızlıktır (50 ). Ülkemizde çocuklar arasında görülme sıklığı ortalama % kadardır. Anne ve/veya babasında allerjik rinit veya bir başka allerjik hastalığı olanlarda allerjik rinit (AR) görülme sıklığı artmaktadır. Sosyoekonomik düzeyi yüksek toplumlarda AR sıklığı %20-40 a kadar çıkmaktadır, en yüksek prevelans geç çocukluk çağındadır(51) Ailede atopi öyküsü olması, Ig E düzeyinin 6 yaşından önce 100 IU/ml üzerinde olması risk faktörleridir(49). Erken çocukluk döneminde ek gıdalarla karşılaşanlarda, annesinde sigara içme öyküsü olanlarda ve özellikle 1 yaş altında ev içi allerjenlere yüksek oranda maruziyet durumlarında risk artmaktadır (52). Klasik bulguları; çoğunlukla paroksismal olan hapşırık, burun tıkanıklığı, seröz burun akıntısı, kulak, damak ve burunda kaşıntıdır. Bulgular hastalığın evresine göre değişiklik gösterir. Zamanla burunda tıkanıklık daha belirgin hale gelir, hapşırık daha geri plana geçer. Nazal konjesyon geceleri daha fazladır. Gözlerde kızarıklık, kaşıntı ve sulanma da tabloya ilave olabilir (53). Hastalık bulguları en sıklıkla bitkilerin havada uçuşan polenleri ile ve ayrıca ev tozu akarları, küf sporları, evcil hayvanların deri ve tüy döküntüleri gibi alerjenlerle karşılaşmayı takiben ortaya çıkar. Ayrıca sigara dumanı, hava kirliliği, keskin kokular, soğuk hava, rüzgarlı hava gibi üst solunum yollarını rahatsız edici faktörler tarafından tetiklenerek bulguları başlar. Bulguların olmadığı dönemlerde çocuk son derece iyi olup tamamen sağlıklı bir görünümde olabilir. Tanı, ayrıntılı bir öykü ve ardından yapılan dikkatli bir fizik muayene ile konur. Semptomların zamanı, sirkadiyen ritm, tetikleyen faktörler, aile hikayesi, atopi öyküsü önemlidir. Tekrarlayan hapşırma, burun akıntısı, burunda kaşıntı, konjesyon öyküsü üst solunum yolu enfeksiyonu olmadığı ve yapısal bir anomali olmadığı sürece AR yi 15

26 düşündürür. AR tanısında total Ig E ve eozinofil sayımı gibi özgül olmayan testlerin yanında özgül antijen antikor incelemeleri olarak deri testi, rast testleri ve nazal ve bronşiyal inhalasyon testleri uygulanır. AR li çocukların izleminde 5-10 yıl sonra sadece %10-23 ünün asemptomatik olduğu, %10-20 sinde astım geliştiği saptanmıştır (50,53). Atopik hastalıklarda tanısal yaklaşım hastanın kliniği ile birlikte öz ve soy geçmişini ve tetikleyici faktörleri de ortaya çıkarabilecek iyi bir anemnez almakla başlar. İkinci basamak, allerjik hastalıkların semptomlarının arandığı fizik muayenedir. Tanısal yaklaşımın üçüncü basamağını ise laboratuar yöntemleri oluşturur (54). EOZİNOFİLLER: Eozinofil, genellikle iki loblu nukleusu bulunan ve stoplazmasında eozinofilik boyanan granüller taşıyan bir lökosittir. CD 34+ kemik iliği prekürsör hücrelerinden köken alan eozinofillerin, proliferasyonu, maturasyonu ve kemik iliğinden serbest bırakılması granülosit makrofaj koloni stimüle edici faktör(gm-csf), interleukin 3 (IL- 3) ve interleukin 5 (IL-5) tarafından olmaktadır. İnflamasyon sırasında ve bazı parazitik enfeksiyonlara cevap olarak sayıları artar. Allerjik hastalıklar ve özellikle de astımda en önemli efektör hücre olduklarına inanılır. Son yıllarda ise ağır astımlıların yanı sıra, hafif astımlılarda da bronkoalveolar lavaj sıvısında (BAL) ve bronş biyopsilerinde eozinofillerin arttığı saptanmıştır (55,56,57). Eozinofiller içerdikleri enzimlerle bir süre sonra histamin salınımını inhibe etme ve platelet aktive edici faktör (PAF) ile lökotrienleri (LT) inaktive etme gibi işlevleriyle allerjik yanıtı sınırlayıcı bir etki de gösterirler. Dolaşımdan hava yollarına geçen eozinofiller aktive olduğunda çeşitli enzim, protein ve mediatörler salgılayarak doku hasarına neden olurlar. Eozinofili: Periferik kanda > 450/mm3 = Eozinofili (58) Allerjik hastalıklarda periferik eozinofil sayısı /mm3 olarak tanımlanır. Eozinofilik inflamasyon hışıltılı hastalıkların ve özellikle de bronşial astımın en belirleyici göstergesidir. Eozinofiller allerjik hastalıklardaki inflamatuar etkilerini ortama salgıladıkları bazı proteinlerle oluşturmaktadır. Bunlar major bazik proteini 16

27 (MBP), eozinofil peroksidaz (EPO), eozinofil-derived nörotoksin (EDN) ve eozinofilik katyonik protein (ECP) dir. Eozinofiller ve onların ortama salgıladıkları bu granül proteinleri allerjik hastalıklarda havayolları inflamasyonunun değerlendirilmesinde önemlidir. Bu proteinlerin organ veya kandaki seviyeleri ölçülerek inflamasyonun derecesi hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Kan eozinofil sayımları bronşial inflamasyon düzeyini tam olarak göstermekte yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle eozinofil granül ürünü olan ECP nin serumda kantitatif olarak ölçülmesi ile hava yolları inflamasyonunun özgün bir belirteci olarak değerlendirilebileceği bildirilmiştir (59,60). EOZİNOFİLİK KATYONİK PROTEİN (ECP) : Eozinofil granülositlerinde ribonükleaz aktivitesi ile oluşan memeli hücreleri için son derece sitotoksik bir üründür. T hücrelerinin alt grubu olan T- helper 2 (Th2) lerin farklı uyaranlar ile birlikte çalışmalarından sonra salgılanır. Eosinofiller dışında ihmal edilebilir düzeylerde yapıldığından eozinofilik inflamasyonun spesifik göstergesi olarak kabul edilir. Eozinofilik granuler proteinlerden biri olan ECP, aktif inflamasyon hastalıklarının izlenmesinde en yararlı olanıdır (61). İnflamasyon sırasında plazma ve diğer vücut sıvılarında ECP konsantrasyonundaki artma eozinofil aktivasyonunu gösterir. Serum ECP düzeyi, allerjen teması için duyarlı bir indikatördür (62).Aynı şekilde, aktive eozinofil sayısı ile de korelasyon gösterdiği saptanmıştır (63,64). Depolanan ve aktivasyonla sekrete edilen ECP antijenik olarak farklı yapıdadır. Bu sayede aktif eozinofiller, istirahatteki eozinofillerden ayrılabilir (65,66). Solunum yolu epitelinde hasar oluşturabilme özelliğine sahip olması astma açısından önemlidir (67,68). ECP nin bronş epitel hücrelerinde sitotoksik etkisi sonucunda. ana membrandaki kalınlaşma, epitel hücrelerindeki yıkım, bronşların düz kaslarında hipertrofi gibi morfolojik değişimler oluşur (69,70,71). ECP düzeyi ve klinik astım semptomları arasında ferdi ve grup çalışmaları arasında yüksek derecede anlamlı ilişkiler bulunmuştur (72,73).Atopik serum örneklerinde non atopik olanlara göre daha yükse ECP düzeyleri tespit edilir (74). 17

28 Mevsime bağımlı astımlı hastalarda ECP düzeylerine bakılarak hastalığın yıl içi aktivitesi izlenebilir (72,74).Orta derecede astımlı hastalarda ECP düzeyleri ve bronşial hiperaktivite arasında anlamlı korelasyon bulunmuştur (75). Ig E ye bağlı ve Ig E ye bağlı olmayan atopik hastalarda ECP konsantrasyonunun arttığı gösterilmiştir. Ayrıca Serum ECP konsantrasyonları bazı deri hastalaıklarının ağırlık dercesini de gösterebilir (76,77). ECP nin nöronal toksisitesi nedeni ile kaşıntı artar. Bazı çalışma gruplarında serum ECP konsantrasyonunun atopik dermatit aktivitesini gösterdiği tespit edilmiştir. TOTAL Ig E: IgE konsantrasyonu internasyonal ünite (İU) mililitre de, kμ/lt veya μg/lt olarak ifade edilir. 1 IU=2.4ng dır. Serum IgE düzeyi çocuklarda yaşla artar ve erişkin düzeyine 5-7 yaşında ulaşır. Çocukluk çağındaki IgE düzeyleri birçok faktörlere bağlıdır. Yaş, genetik yapı, çevre faktörleri ve paraziter hastalıklar gibi. Total serum IgE düzeylerinin dağılımı atopik ve atopik olmayan kişilerde dikkat çeken düzeyde birbirine karışmaktadır. Yüksek Ig E düzeyi allerjik hastalıkların tanısında başvurulan bir yöntemdir ancak allerjik erişkin ve çocuklarda total IgE serum seviyeleri allerjik olmayan bireylere göre daha yüksek olma eğiliminde olmasına rağmen tanısal değeri sınırlıdır. Bu amaçla IgE düzeyini allerjik hastalık için yol gösterici ve tanı amacıyla kullanmak güçleşmektedir (78). Allerji dışında birçok hastalıklarda da serum Ig E düzeyi artar.( Paraziter, infeksiyon, immunolojik, deri hastalıkları gibi). Bazı viral hastalıklarda çok yüksek IgE düzeyleri (> ±μ/ml) saptanabilir. Bazı otörler allerjik hastalık düşünülen bireylerde Ig E incelenmesini rutin test olarak istemekle beraber, testin spesifik olmaması onun yararlılığını sınırlamaktadır. Dökümente edilmiş alerjik rinit veya allerjik astım olan bazı kişilerde normal serum Ig E düzeyleri saptanmaktadır. Alman çalışma grubunda Ig E düzeyindeki en büyük yükselme 1-2 yaşında olmuştur. Atopik ve atopik olmayan ayırımı diğer yaşlarda daha da zorlaşır. Alman 18

29 çalışma grubunun sonuçlarına göre atopik olanı atopik olmayandan ayırmada total IgE ölçümlerinin kapasitesi orta derecededir, tek bir kriter olarak ele alınmamalıdır (79). SPESİFİK Ig E: Allergen spesifik Ig E antikoru allerjen ile temas öyküsü olan bireyde duyarlılık gelişip gelişmediğini göstermekte kullanılan en önemli serolojik testlerden biridir. Allerjen spesifik Ig E ölçümü için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Son yıllarda kantitatif ölçüm yapan üçüncü kuşak yöntemler (immunocap, immulite 2000) kullanılmaktadır (80). Serum spesifik Ig E antikorları her allerjen için ayrı ayrı bakılabileceği gibi aynı serumda çoklu allerjen taraması da yapılabilir. Çoklu taramada sonuçlar rakamsal değil pozitif/negatif olarak verilebilir. Çoklu allerjen tarama testlerinin önemi negatif belirleyici değerinin çok yüksek olmasıdır. Farklı allerjen grupları (akarlar, çayır polenleri, ağaç polenleri, küfler, hayvan tüyleri, gibi) taranabileceği gibi aynı gruptaki farklı allerjenler de (örneğin; küfler: penicillium, cladosporium, alteraria, aspergillus) taranabilir. İnfantlar için besinleri tarayan çoklu allerjen tarama yöntemleri de geliştirilmiştir. (süt,yumurta,balık,buğday,soya. gibi) Allerjik hastalıkların tanısında hem de tanının dışlanmasında serum spesifik Ig E antikorlarının tek başına kullanılması önerilmez. Serum spesifik Ig E düzeyleri allerjik hastalık yakınması olan kişilerin bir kısmında tespit edilemezken hiç yakınması olmayan bazı kişilerde pozitif olabilir. Serum spesifik Ig E özellikle besin allerjilerinin varlığından ziyade olmadığını göstermekte çok daha etkin bir yöntemdir. 19

30 MATERYAL VE METOD Çalışmamız yılları arasında Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği nde yaşları 3ay -5 yaş arasında değişmekte olan toplam 180 hışıltılı ve sağlıklı çocuk üzerinde planlandı. Etik kuruldan Tarihli 4462 Sayılı onay alındı. Olgular değerlendirmeye alınırken gönüllü aileler bilgilendirilerek sözlü ve yazılı onam alındı. Çalışma grubu için seçilen hastalardan hışıltıya ek olarak fizik muayene sonucunda 8 çocukta akut tonsillit, 2 çocukta akut gastroeneterit mevcuttu ve bu 10 çocuk çalışmadan çıkarıldı. Çalışmamız toplam 170 hışıltılı ve sağlıklı çocuk üzerinde tamamlandı. Çocuk acil kliniğine hışıltı ile başvuran 100 hasta çalışma grubu olarak değerlendirmeye alındı. Sağlam çocuk polikliniğine başvuran 70 sağlıklı çocuk ise kontrol grubunu oluşturdu. Çalışmaya dahil edilme kriterleri ; bir yılda en az üç kez enfeksiyon dışı hışıltı atağı geçirmiş olması, malnutrisyon, akut ateşli hastalık, parazit enfeksiyonu, kronik hastalık olmaması ve steroid veya antiallerjik tedavi kullanmıyor olması şeklinde belirlendi. Çalışma grubunda 50 kız, 50 erkek hasta; kontrol grubunda ise 37 kız, 33 erkek hasta vardı. Çalışma grubu olgularının ortalama yaşı 2,01±1,91 idi. Kontrol grubu olgularının yaş ortalaması ise 1,95±1,84 idi. Çalışma kapsamına alınan hasta ve kontrol grubu için üç bölüm içeren ayrıntılı bir form hazırlandı (Ek-1). Birinci bölüm, gece öksürüğü, egsersiz sonrası öksürük, ev tozu, hava kirliliğine karşı öksürük, gıda alımı ile allerji öyküsü, ev içinde sigara kullanımı, evde evcil hayvan beslenmesi, evde rutubet, kardeşte hışıltı öyküsü, hamilelikte sigara kullanımı gibi atopi öyküsünü sorgulayan maddeler içermekteydi. İkinci bölüm, Martinez FD ve arkadaşalrının önerdiği astımı öngörmede yararlanılan major/minör risk faktörlerini (anne/babada doktor tanılı astım, çocukta atopik dermatit, doktor tanılı allerjik rinit, enfeksiyon dışında hışıltı öyküsü, eozinofili) içermekteydi. Üçüncü bölüm 20

31 ise hemogram, biyokimya parametleri, C-reaktif protein (CRP),tam idrar tetkiki (TİT), allerji testlerini içeren laboratuar tetkiklerinden oluşmaktaydı.tüm bilgiler hazırlanan bu formlara kaydedildi. Çalışmamız iki aşamada yapıldı. Birinci aşamada hasta/kontrol grubu olgularının anamnez, klinik, laboratuar verileri; ikinci aşamada ise ECP düzeylerinin astım gelişim riskini öngörmede kullanılan risk faktörleri ve diğer allerji parametleri ile korelasyonu değerlendirildi. Çalışma ve kontrol grubu olgularından alınan kanlarda hemogram, biyokimya parametrelerinden alaninaminotransferaz (ALT),aspartataminotransferaz (AST),üre, kreatinin, elektrolitler; serum ECP, total Ig e, spesifik Ig e ve periferik eozinofili değerleri çalışıldı. Sonuçlar ilgili forma kaydedildi. Serum total Ig E ve spesifik Ig E için alınan kan örnekleri mikro elisa yöntemi ile ımmulite 2000 analyzer kullanılarak çalışıldı. Serum ECP ölçümü için aç iken 2 ml venöz kan alındı. Kan örnekleri oda ısısında tam olarak 60 dakika pıhtılaşmaya terk edildi. Daha sonra 1200 x g de 10 dakika santrifüj edildi, ayrılan serumlar yeni birer test tüpüne aktarılarak derin dondurucuda -20C de saklandı. Serumlar çalışılmaya başlanmadan önce oda ısısında çözdürüldü ve chemoluminescent enzyme immunoassay yöntemi ile Immulite ECP kiti kullanılarak ölçüldü. Kan total eozinofil sayımı otomatik tam kan sayım cihazı (Coulter ) ile yapıldı. Sonuçlar çalışma grubu ve kontrol grubu arasında karşılaştırıldı. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için NCSS 2007&PASS 2008 Statistical Software (Utah, USA) programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında student t testi kullanıldı. Normal dağılım göstermeyen parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Mann Whitney U test kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95 lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. 21

Kronik inflamasyonun neden olduğu bronş hiperreaktivitesidir.

Kronik inflamasyonun neden olduğu bronş hiperreaktivitesidir. Bronşial astım ve tedavisi Dr. Müsemma Karabel Sunu Planı Pediatrik astımın özellikleri Klinik Bulgular Tanı basamakları Öykü GINA önerisi anket:2008 FM LAB Pediatrik astımın tedavisi Atak tedavisi Pediatrik

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer

Solunum sistemi farmakolojisi. Prof. Dr. Öner Süzer Solunum sistemi farmakolojisi Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 2 1 3 Havayolu, damar ve salgı bezlerinin regülasyonu Hava yollarının aferent lifleri İrritan reseptörler ve C lifleri, eksojen kimyasallara,

Detaylı

%5 Her iki ebeveyn atopik

%5 Her iki ebeveyn atopik ALLERJİ TESTLERİ Dr.ALEV ÖKTEM Düzen Laboratuvarlar Grubu Allerji Allerji vücudumuzun bağışıklık sisteminin çevremizde bulunan ve zararlı olmayan bazı maddelere karşı, ki bunlara allerjen denir, aşırı

Detaylı

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum

Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum Bölüm 28 Çocuğum Astımlı mı Kalacak? Dr. S. Tolga YAVUZ Astım hastalarında görülen öksürük, hırıltı ve nefes darlığı gibi yakınmaların sebebi, solunum yollarında ortaya çıkan ve şiddeti zaman içinde değişmekle

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Dr Mahir İğde. Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Alerji Ünitesi /Samsun

Dr Mahir İğde. Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Alerji Ünitesi /Samsun Dr Mahir İğde Samsun Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Alerji Ünitesi /Samsun Kronik Öksürük Yakınmalı Bir Hasta: BK, 6y, Kız, Samsun Şik: Öksürük Hikayesi: 3 aylıktan bu yana zaman

Detaylı

HIŞILTILI ÇOCUKLARA YAKLAŞIM

HIŞILTILI ÇOCUKLARA YAKLAŞIM HIŞILTILI ÇOCUKLARA YAKLAŞIM 1. PUADER KONGRESİ ANTALYA 2012 Dr. İpek Türktaş Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara ipektur@gmail.com STRİDOR? VİZİNG? BRONŞİOLİT %80 ÜSYE %20 BRONŞİOLİT BRONŞİOLİT

Detaylı

Bu terim daha çok küçük çocuklarda görülen, acil departmanlarýnda

Bu terim daha çok küçük çocuklarda görülen, acil departmanlarýnda Klinik Pediatri, 2002;1(2):73-78. Hýþýltýlý Bebek (Wheezy Infant) Doç. Dr. Derya Ufuk ALTINTAÞ* Bu terim daha çok küçük çocuklarda görülen, acil departmanlarýnda ve hastanelerde kullanýlan klinik bir terminolojidir.

Detaylı

TÜM DÜNYADA KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR

TÜM DÜNYADA KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR Pediatrik Astım TÜM DÜNYADA 300.000 KİŞİNİN ASTIM HASTASI OLDUĞU TAHMİN EDİLMEKTEDİR Pediatrik astımın özellikleri Klinik Bulgular Tanı basamakları Öykü: GINA önerisi anket:2008 FM LAB Pediatrik astımın

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü

T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI T Ü R K İY E HALK SAĞLIĞI KURUM U Van Halk Sağlığı Müdürlüğü Sayı : 37.81 1.563-934/ 28/04/2014 Konu : Teklife Davet Tel : Faks : Kurumumuzun ihtiyacı olan (2) kalem Dünya Astım Günü

Detaylı

Hışıltılı çocuğa yaklaşım. Doç Dr Zeynep Tamay İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Allerji ve Göğüs Hastalıkları Bilimdalı

Hışıltılı çocuğa yaklaşım. Doç Dr Zeynep Tamay İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Allerji ve Göğüs Hastalıkları Bilimdalı Hışıltılı çocuğa yaklaşım Doç Dr Zeynep Tamay İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Allerji ve Göğüs Hastalıkları Bilimdalı Hışıltı Tanımlama Fizyopatoloji Etyoloji Hışıltı-bronşiolit Hışıltılı çocuk Tipik-atipik

Detaylı

ASTIM EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ 31.01.2012 HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI

ASTIM EPİDEMİYOLOJİ PATOFİZYOLOJİ 31.01.2012 HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI HAVA YOLU OBSTRUKSİYONUN FİZYOLOJİK SONUÇLARI ASTIM Dr. Bengü MUTLU Bir çok uyarıya karşı artan havayolu cevabı ile karakterize kronik inflamatuar bir hastalıktır İnflamatuar süreçte mast hücreleri, eozinofiller, T lenfositler, makrofajlar, nötrofiller,

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire ÜST SOLUNUM YOLU Farenjit :Farenks mukozasının iltihabi bir hastalığıdır. Akut ve kronik olarak seyreder. Larenjit :Üst solunum yolunun bir parçası

Detaylı

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük

Detaylı

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar

Patogenez Bronşektazi gelişiminde iki temel mekanizma rol oynar Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Bronşektazi Giriş Subsegmental solunum yollarının anormal ve kalıcı dilatasyonu şeklinde tanımlanır Hastalık olmaktan çok çeşitli patolojik süreçlerin

Detaylı

Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu

Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu Bölüm 21 Astımla Karışan Hastalıklar Dr. Alpaslan TANOĞLU ve Dr. Mustafa DİNÇ Astım hastalığı, kronik yani süreklilik gösteren ve ataklar halinde seyir gösteren bir hava yolu hastalığıdır. Hastalığın en

Detaylı

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır.

Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Bölüm 9 Astım ve Gebelik Astım ve Gebelik Dr. Metin KEREN ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Genellikle çocukluk ve gençlik döneminde başlayan astım kronik bir solunum sistemi hastalığıdır. Erişkinlerde astım görülme

Detaylı

Tıkandım, Nefes Alamıyorum. Tunçalp Demir

Tıkandım, Nefes Alamıyorum. Tunçalp Demir Tıkandım, Nefes Alamıyorum Tunçalp Demir Olgu 1 55 yaşında erkek hasta 2-3 yıldır nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma yakınmaları mevcut. Nefes darlığı düz yolda giderken bile oluyor. Geçen yıl 1 kez

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji. Dr. Cengiz KIRMAZ

Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji. Dr. Cengiz KIRMAZ Kronik Hastalıklar Enfeksiyöz Nedenli mi? Solunum Yolu Hastalıkları /Alerji Dr. Cengiz KIRMAZ Alerji Bir veya birden fazla antijene (alerjene) verilen anormal immünolojik cevapla karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR

ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR ALLERJİK RİNİT ve EŞLİK EDEN HASTALIKLAR Dr. İpek Türktaş Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ankara Çocuklarda: %8.6-15.4 Erişkinde: %20 AKINTI KAŞINTI Allerjik Selam Allerjik Rinit Bulguları AKSIRMA ATAKLARI

Detaylı

HıĢıltı, alt havayollarında çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşabilen daralma ile ortaya çıkan, özellikle ekspirium esnasında kulak ile de

HıĢıltı, alt havayollarında çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşabilen daralma ile ortaya çıkan, özellikle ekspirium esnasında kulak ile de Dr SUNA ASİLSOY HıĢıltı, alt havayollarında çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşabilen daralma ile ortaya çıkan, özellikle ekspirium esnasında kulak ile de duyulabilen, geniş bronşial duvarın hızlı vibrasyonu

Detaylı

Küçük çocuklarda astım tedavisinde güncel kılavuzlar AAIR 2010

Küçük çocuklarda astım tedavisinde güncel kılavuzlar AAIR 2010 Küçük çocuklarda astım tedavisinde güncel kılavuzlar AAIR 2010 2007 den beri yayınlanmış 4 büyük kılavuz derlenmiş NAEPP in EPR-3 2008 EAACI nin PRACTALL Consensus report, 2008 ERS task force 2008 GINA

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

ASTIM TANI ve TEDAVİSİ

ASTIM TANI ve TEDAVİSİ ASTIM TANI ve TEDAVİSİ TANIM Nöbetler şeklinde öksürük, dispne, hışıltılı solunum, göğüste tıkanıklık yakınmaları Diffüz, değişken, genellikle reverzibl hava yolu obstrüksiyonu Bronş aşırı duyarlılığı

Detaylı

13.15-14.00 Yenidoğanda respiratuvar distres R. ÖRS 14.15-15.00 Yenidoğan muayenesi R. ÖRS 15.15-16.00 Yenidoğan muayenesi R. ÖRS

13.15-14.00 Yenidoğanda respiratuvar distres R. ÖRS 14.15-15.00 Yenidoğan muayenesi R. ÖRS 15.15-16.00 Yenidoğan muayenesi R. ÖRS ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI 1. GÜN 08.15-09.00 Pediatri stajı hakkında bilgilendirme R. ÖRS 09.15-10.00 Hasta dosyası hazırlama H.YAVUZ 10.15-11.00 Hikaye alma H.YAVUZ 11.15-12.00 Fizik muayene H.TOKGÖZ

Detaylı

TÜTÜNÜN ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLLARI SAĞLIĞINA ETKİLERİ. Ders 1 Modül: Tütün ve Çocuk Sağlığı

TÜTÜNÜN ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLLARI SAĞLIĞINA ETKİLERİ. Ders 1 Modül: Tütün ve Çocuk Sağlığı TÜTÜNÜN ÇOCUKLARDA SOLUNUM YOLLARI SAĞLIĞINA ETKİLERİ Ders 1 Modül: Tütün ve Çocuk Sağlığı Mini Dersin Hedefleri MİNİ DERSİN AMACI: Aktif veya pasif yollarla sigara dumanına maruz kalmanın, çocuklarda

Detaylı

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3 24 P. I. AĞRAS ve Ark. GİRİŞ Ürtikeryal vaskülit histolojik olarak vaskülit bulgularını gösteren, klinikte persistan ürtikeryal döküntülerle karakterize olan bir klinikopatolojik durumdur (1). Klinikte

Detaylı

ÇOCUKLARDA SİGARAYA MARUZİYETİN ETKİLERİ. Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı

ÇOCUKLARDA SİGARAYA MARUZİYETİN ETKİLERİ. Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı ÇOCUKLARDA SİGARAYA MARUZİYETİN ETKİLERİ Dr.Fazilet Karakoç Marmara Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı PASİF SİGARAYA MARUZİYET Çocuklar zamanlarının %60-80 kadarını iç ortamlarda Türkiye

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRMESİ 60. Türkiye Milli Pediatri Kongresi 9-13 Kasım 2016; Antalya Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı Konuşmanın

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi:

Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Hazırlayan: Fadime Kaya Acıbadem Adana Hastanesi Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: 30.06.2018 » İnfluenzanın Tanımı» İnfluenza Bulaş Türleri» İnfluenza Nasıl Bulaşır?» Konak Seçimi» Klinik

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

Yoğun Bakım Ünitesinde Yatan Ventilatörle İlişkili Pnömonili Hastalarda Serum C-Reaktif Protein, Prokalsitonin, Solubl Ürokinaz Plazminojen Aktivatör Reseptörü (Supar) Ve Neopterin Düzeylerinin Tanısal

Detaylı

AĞIR ASTIMDA TEDAVİ YANITINI ÖNGÖRMEK MÜMKÜN MÜ? BİYO-BELİRTEÇLER

AĞIR ASTIMDA TEDAVİ YANITINI ÖNGÖRMEK MÜMKÜN MÜ? BİYO-BELİRTEÇLER AĞIR ASTIMDA TEDAVİ YANITINI ÖNGÖRMEK MÜMKÜN MÜ? BİYO-BELİRTEÇLER Dr. Dilşad Mungan Ankara Üniversitesi Göğüs Hastalıkları ABD Allerji ve İmmünoloji BD 9 Haziran 2018 Koç Üniversitesi, İstanbul ık Plan

Detaylı

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ

LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ LOKOMOTOR SİSTEM SEMİYOLOJİSİ Prof.Dr.Ayşe Kılıç draysekilic@gmeil.com AMAÇ Lokomotor sistemin temel yapılarını ve çocuklarda görülen yakınmalarını, öykü, fizik muayene ve basit tanı yöntemlerini öğrenmek

Detaylı

DERİ PRICK TESTİ (SPT) HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAY FORMU

DERİ PRICK TESTİ (SPT) HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAY FORMU DERİ PRICK TESTİ (SPT) HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAY FORMU 1. Deri prick testi (SPT: Skin Prick Test ), yakınmaları bir solunum yolu ya da besin allerjisinin varlığını düşündüren olgularda uygulanan bir

Detaylı

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu

Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Membranoproliferatif Glomerülonefriti Taklit Eden Trombotik Mikroanjiopatili Bir Olgu Sevcan A. Bakkaloğlu, Yeşim Özdemir, İpek Işık Gönül, Figen Doğu, Fatih Özaltın, Sevgi Mir OLGU 9 yaş erkek İshal,

Detaylı

İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016

İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI. Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016 İMMÜN SİSTEM HASTALIKLARI VE BAKIMI Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge ARALIK 2016 İmmünite ile allerji arasında yakın bir ilişki vardır. İmmünite antikorlarla vücudu korumak, Allerji ise, antikorlarla

Detaylı

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi

ALLERJİ AŞILARI. Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi ALLERJİ AŞILARI Prof. Dr. Ömer KALAYCI Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Allerji ve astım Ünitesi Allerji aşıları Allerjen immunoterapi Allerjik bir hastaya giderek artan miktarlarda allerjen

Detaylı

BURUNDAN (NAZAL) UYGULANAN YÜKLEME (PROVOKASYON) TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

BURUNDAN (NAZAL) UYGULANAN YÜKLEME (PROVOKASYON) TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ BURUNDAN (NAZAL) UYGULANAN YÜKLEME (PROVOKASYON) TESTLERİ İÇİN AYDINLANMIŞ ONAM (RIZA) BELGESİ HASTANIN... Kayıt (protokol) numarası :... Doğum tarihi (gün/ay/yıl) :... Adresi :...... Telefon numarası

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir?

Su Çiçeği. Suçiçeği Nedir? Suçiçeği Nedir? Su çiçeği varisella zoster adı verilen bir virüs tarafından meydana getirilen ateşli bir enfeksiyon hastalığıdır. Varisella zoster virüsü havada 1-2 saat canlı kalan ve çok hızlı çoğalan

Detaylı

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI)

KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) KLİNİK İNCİLER (ÜST SOLUNUM YOLU ACİLLERİ VE ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI) Dr.Gülbin Bingöl Karakoç Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi K.İnci 1: Bebek K, 2 günlük kız hasta Meme emememe, morarma yakınması

Detaylı

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ MENENJİTLİ OLGULARIN KLİNİK VE LABORATUAR ÖZELLİKLERİNİN RETROSPEKTİF OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Mine SERİN 1, Ali CANSU 1, Serpil ÇELEBİ 2, Nezir ÖZGÜN 1, Sibel KUL 3, F.Müjgan SÖNMEZ 1, Ayşe AKSOY 4, Ayşegül

Detaylı

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ Sağlık hizmeti veren, Doktor Ebe Hemşire Diş hekimi Hemşirelik öğrencileri, risk altındadır Bu personelin enfeksiyon açısından izlemi personel sağlığı ve hastane

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI 1. GÜN 08.15-09.00 Pediatri stajı hakkında bilgilendirme R. ÖRS 09.15-10.00 Hasta dosyası hazırlama H.YAVUZ 10.15-11.00 Hikaye alma H.YAVUZ 11.15-12.00 Fizik muayene H.TOKGÖZ

Detaylı

ASTIMDA YENİ BİYOLOJİK AJANLAR. Doç. Dr. İnsu Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları BD

ASTIMDA YENİ BİYOLOJİK AJANLAR. Doç. Dr. İnsu Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları BD ASTIMDA YENİ BİYOLOJİK AJANLAR Doç. Dr. İnsu Yılmaz Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD İmmünoloji ve Allerji Hastalıkları BD Astım-Yeni biyolojik tedaviler Omalizumab (Anti-IgE) Mepolizumab

Detaylı

Anafilaksi İle Başvuran Olgu

Anafilaksi İle Başvuran Olgu Anafilaksi İle Başvuran Olgu Dr Ebru ARIK YILMAZ Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Allerji & İmmünoloji Bilim Dalı ebruarik@yahoo.com A.Ç 14 yaş erkek Daha önceden bilinen hastalığı yok Evde aniden

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR?

ALLERJİNİN NEDENİ NEDİR? Saman nezlesi tanımı yanlış isimlendirilmektedir. Çünkü saman bu olaya neden olmaz. Hastalık; akan / kaşınan burun ve göz, hapşırma, boğaz kaşıntısı ve burun, boğazda çok miktarda akıntıdan oluşmaktadır.

Detaylı

Kronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı

Kronik Öksürük. Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Kronik Öksürük Dr. Kürşat Uzun N.E. Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Epidemiyoloji Polikliniklerde en sık 5. şikayet %88-100 neden saptanıyor Spesifik tedavi

Detaylı

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit Aktivasyonunun Ayrımı Neden AHB ve KHB-A karışır? Neden AHB ve KHB-A

Detaylı

Çocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler

Çocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler Çocuklarda Olgularla Ağır Astım Yönetimi: Konvansiyonel Tedaviler Dr.Ersoy Civelek Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji SUAM ersoycivelek@gmail.com Çocuklar

Detaylı

14 Aralık 2012, Antalya

14 Aralık 2012, Antalya Hamilelerde Uyku Bozukluğunun Sorgulanması ve Öyküden Tespit Edilen Huzursuz Bacak Sendromunda Sıklık, Klinik Özellikler ve İlişkili Olabilecek Durumların Araştırılması A Neyal, G Benbir, R Aslan, F Bölükbaşı,

Detaylı

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ

BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ BU İNFLUENZA SALGIN DEĞİL: ÇOCUK VE ERİŞKİN HASTALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ *Bahar Kandemir, *İbrahim Erayman, **Sevgi Pekcan, ***Ümmügülsüm Dikici, *Selver Can, ***Mehmet Özdemir, *Mehmet Bitirgen *

Detaylı

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065

Ankilozan Spondilit BR.HLİ.065 Gençlerde Bel Ağrısına Dikkat! Bel ağrısı tüm dünyada oldukça yaygın bir problem olup zaman içinde daha sık görülmektedir. Erişkin toplumun en az %10'unda çeşitli nedenlerle gelişen kronik bel ağrıları

Detaylı

KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı

KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı KOAH Zararlı gaz ve partiküllere karşı havayolları ve akciğerin artmış kronik inflamatuar yanıtı ile ilişkili ve genellikle ilerleyici özellikteki kalıcı hava akımı

Detaylı

Dr. Nalan Ogan. Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D.

Dr. Nalan Ogan. Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D. Dr. Nalan Ogan Ufuk Ü.T.F. Göğüs Hastalıkları A.D. Giriş Astım ve KOAH, en sık görülen kronik akciğer hastalıkları Her ikisi de havayolu obstruksiyonu ve kronik havayolu inflamasyonu ile karakterize Sigara

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi

21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi 21.12.2015 Pazartesi İzmir Basın Gündemi MANİSA HABER Soğuklarla birlikte sinüzit vakalarında artış yaşanıyor Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ercan Pınar, havaların

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 7 Ağustos 2018 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 7 Ağustos 2018 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 7 Ağustos 2018 Salı Uzman Dr. M. Tuğba Çöğürlü KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK

Detaylı

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ

ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ ÇOCUKLARDA BÜYÜME VE GELİŞMENİN İZLENMESİ Çocuklarda Büyüme Ve Gelişmenin İzlenmesi Sağlıklı bir çocuk, Hastalık belirtileri göstermeyen, Takvim yaşına ve genetik özelliklerine uygun büyüme, Fizyolojik

Detaylı

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI

SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI SİNÜS - AĞRI, BASINÇ, AKINTI Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?. Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri

Detaylı

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ

BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ BIR GRİP SEZONUNUN BAŞıNDA İLK OLGULARıN İRDELENMESİ NECLA TÜLEK, METİN ÖZSOY, SAMİ KıNıKLı Ankara Eğitim Ve Araştırma HASTANESİ İnfeksiyon Hastalıkları Ve Klinik Mikrobiyoloji GİRİŞ Mevsimsel influenza

Detaylı

3. SIKLIKLA TEDAVİ EDİLEN HASTALIKLAR, UYGULANAN PROSEDÜRLER VE HİZMETLER:

3. SIKLIKLA TEDAVİ EDİLEN HASTALIKLAR, UYGULANAN PROSEDÜRLER VE HİZMETLER: Rev. No : 03 Rev.Tarihi : 28 Şubat 2012 1 / 5 1. HİZMET KAPSAMI: Çocuk Alerji Bilim Dalı, 0-18 yaş grubu ayaktan ve yatan hastalara tanı ve tedavi hizmetleri sunmaktadır. Bu hizmet haftada 7 gün ve 24

Detaylı

Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir in Etkinliği

Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir in Etkinliği 2010-2011 Kış Sezonunda Görülen İnfluenza Virüsü Tipleri ve Tedavide Oseltamivir in Etkinliği Mehmet Ceyhan, Eda Karadağ Öncel, Selim Badur, Meral Akçay Ciblak, Emre Alhan, Ümit Sızmaz Çelik, Zafer Kurugöl,

Detaylı

Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması

Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması Bölüm 11 Astım ve Cerrahi İşlemler Astım ve Cerrahi İşlemler Dr. Gözde KÖYCÜ ve Dr. Ferda Öner ERKEKOL Astım hastalarının hava yollarındaki aşırı hassasiyet, hava akım kısıtlanması ve aşırı mukus salgılanması

Detaylı

Çullas İlarslan N.E, Günay F, Bıyıklı Gençtürk Z, İleri D.T, Arsan S Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.B.D.

Çullas İlarslan N.E, Günay F, Bıyıklı Gençtürk Z, İleri D.T, Arsan S Ankara Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları A.B.D. Yaşamın İlk İki Yılında Demir Profilaksisinin Önemi ve Anemi Taramasında Hemogram ile Birlikte Ferritin Ölçümü: Rutin Taramanın Bir Parçası Olabilir Mi? Çullas İlarslan N.E, Günay F, Bıyıklı Gençtürk Z,

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 09 Nisan 2009 02:25 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Nisan 2009 02:59

Yönetici tarafından yazıldı Perşembe, 09 Nisan 2009 02:25 - Son Güncelleme Perşembe, 09 Nisan 2009 02:59 Alerji Son yıllarda artış gösteren hastalılıklardan biri de alerji... Çağımızın hastalığı... Medeniyet arttıkça, toplumlar hijyene önem vermeye başladıkça alerjik vakalar da artmaya başlıyor. Dünyada en

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017-2018 EĞİTİM YILI DÖNEM IV ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI STAJ EĞİTİM PROGRAMI Eğitim Başkoordinatörü: Doç. Dr. Erkan Melih Şahin Dönem Koordinatörü:

Detaylı

Türk Toraks Derneği. Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr. Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society

Türk Toraks Derneği. Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı. Cep Kitapları Serisi. www.toraks.org.tr. Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society Türk Toraks Derneği Turkish Thoracic Society Türk Toraks Derneği Cep Kitapları Serisi Erişkin Astımı Tanı ve Tedavi Cep Kitabı www.toraks.org.tr Türk Toraks Derneği Astım ve Allerji Çalışma Grubu Rehberin

Detaylı

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2

Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 Naciye Sinem Gezer 1, Atalay Ekin 2 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Radyoloji Ana Bilim Dalı, İzmir 2 Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, İzmir

Detaylı

Hipersensitivite, Alevlenme Reaksiyonları ve Anaflaksi. Hem. Okan Duran Medikana internatinational. Ankara Hastanesi 19 Nisan 2014

Hipersensitivite, Alevlenme Reaksiyonları ve Anaflaksi. Hem. Okan Duran Medikana internatinational. Ankara Hastanesi 19 Nisan 2014 Hipersensitivite, Alevlenme Reaksiyonları ve Anaflaksi Hem. Okan Duran Medikana internatinational. Ankara Hastanesi 19 Nisan 2014 Hipersensitivite Fizyopatolojisi İmmün sistem kemoterapötik ya da biyoterapötik

Detaylı

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Testler farklı amaçlarla uygulanabilir: - Tanı, tarama, doğrulama,

Detaylı

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ 1945 ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI TAM KAN SAYIMININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet ERTEM Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji Bilim Dalı Tam Kan Sayımı

Detaylı

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN

NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN NAZAL OBSTRÜKSİYON DR H HAKAN COŞKUN BURUN ANATOMİSİ BURUN FİZYOLOJİSİ Burun fonksiyonları Nefes alma Normal nefes alma yolu nazal solunum Yenidoğanlar mutlak burun solunumu yapar (bilateral koanal atrezi

Detaylı

OLGU I. 28 Y, erkek, özel bir şirkette yönetici Zaman zaman nefes darlığı, özellikle koşu sırasında öksürük Oskültasyon : Normal

OLGU I. 28 Y, erkek, özel bir şirkette yönetici Zaman zaman nefes darlığı, özellikle koşu sırasında öksürük Oskültasyon : Normal OLGU I 28 Y, erkek, özel bir şirkette yönetici Zaman zaman nefes darlığı, özellikle koşu sırasında öksürük Oskültasyon : Normal NASIL İLERLERSİNİZ? 1-Bronş provokasyon testi 2-Ek tetkik gerekli değildir

Detaylı

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar

İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar İmmünyetmezlikli Konakta Viral Enfeksiyonlar Dr. Dilek Çolak 10 y, erkek hasta Olgu 1 Sistinozis Böbrek transplantasyonu Canlı akraba verici HLA 2 antijen uyumsuz 2 Olgu 1 Transplantasyon öncesi viral

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader OLGU 1 İkinci çocuğuna hamile 35 yaşında kadın gebeliğinin 6. haftasında beş yaşındaki kız çocuğunun rubella infeksiyonu geçirdiğini öğreniyor. Küçük

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 27 Mart 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 27 Mart 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Alerji-İmmünoloji BD Olgu Sunumu 27 Mart 2017 Salı Uzman Dr. M. Tuğba Çöğürlü Alerji-İmmünoloji Bilim Dalı 27.03.2018 Prof.

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

Eğitim Yılı. Dönem V. Göğüs Hastalıkları. Staj Eğitim Programı

Eğitim Yılı. Dönem V. Göğüs Hastalıkları. Staj Eğitim Programı 2018-2019 Eğitim Yılı Dönem V Göğüs Hastalıkları Staj Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü: Dönem Koordinatörü: Koordinatör Yardımcısı: Prof. Dr. Mesut A. ÜNSAL Doç. Dr. Eyüp Burak SANCAK Dr. Öğr. Üyesi

Detaylı

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım

Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım Birinci Basamakta Hasta Çocuğa Yaklaşım 1 Çocuk Sağlığında Eşitsizlikler (DSÖ verileri 1999) Yılda 10 milyon çocuk 5. yaşlarını kutlayamadan ölmektedir 2020 e kadar aynı Geri kalmış-gelişmekte olan ülkelerde

Detaylı

Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi

Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Dr. Işıl Deniz Alıravcı Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi 02.04.2015 GİRİŞ Ateş

Detaylı

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu

Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu Bulaşıcı Hastalıklar Daire Başkanlığı Haftalık İnfluenza (Grip) Sürveyans Raporu 29 Nisan 2015 17. Hafta (20-26 Nisan 2015) ÖZET Ülkemiz de 2015 yılı 17. hafta itibariyle çalışılan sentinel numunelerdeki

Detaylı

ASTIM ASTIM NASIL BİR HASTALIKTIR

ASTIM ASTIM NASIL BİR HASTALIKTIR ASTIM NASIL BİR HASTALIKTIR ASTIM Astım solunumun gerçekleştiği alveol denen hava keseciklerine soluk havasını ileten hava yollarında daralma ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) şeklinde seyreden

Detaylı

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count TAM KAN SAYIMI Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count Tam kan sayımı kanı oluşturan hücrelerin sayılmasıdır, bir çok hastalık için çok değerli bilgiler sunar. Test venöz kandan yapılır. Günümüzde

Detaylı