EVÝNE DÖN DEMÝYORUM "GEZÝ"YE ÇIK AYÞE... Faize Özdemirciler



Benzer belgeler
Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ


2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)


ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum


17 ÞUBAT kontrol

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

Kanguru Matematik Türkiye 2015

ünite1 Sosyal Bilgiler

Kanguru Matematik Türkiye 2017

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017

ALPER YILMAZ KIZILCAÞAR MAHALLESÝ MUHTAR ADAYI

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

þimdi sana iþim düþtü. Uzat bana elini de birlikte çocuklara güzel öyküler yazalým.

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

* Okuyalım: * Akıl Oyunları: * Matematik: * El Becerisi: * Alıștırma-Bulmaca: * Bilim ve Teknoloji: * Gezelim-Görelim:

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Dersler, ödevler, sýnavlar, kurslar... Dinlence günlerinde bile boþ durmak yoktu. Hafta sonu gelmiþti; ama ona sormalýydý.

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

BİZ VE DEĞERLERİMİZ. 3. Ayþe yeni okulunda okuyacaðý için hangi duyguyu yaþýyormuş? A) B)

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Ebru Yiðit x. Hala üye olmamýþsýnýz..! Üye olun yolumuza devam edelim...! SEN BÝR GÜNAH ÝÞLEDÝN. Tek aþkýn bendim senin. Senin en çok sevenim

Samet Kalkan GÝZEMLÝ MAVÝ. Deniz mavisi gözlerin. Dünya tatlýsý gülüþün. Can alýcý sözlerin. Sana ne kadar yakýþýyor bir bilsen.

KOBÝ lerin iþ süreçlerini daha iyi yönetebilmeleri için

Sertab Erener. Acýt Canýmý. Söz: Sertab Erener. Müzik: Demir Demirkan, Sertab Erener. En gizli bahçelerim. Islandý yaðmurunla. Açýldý her damlada

/2006 TR(TR) Kullanýcý için. Kullanma talimatý. ModuLink 250 RF - Modülasyonlu kalorifer Kablosuz Oda Kumandasý C 5. am pm 10:41.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

Azıcık şundan, azıcık bundan, Azıcık yumurta kabuğundan; Bir çanak yaptım a dostlar Ne bulgur kazanı ne hamsi tavası, Görenler sanır bülbül yuvası.

17 ÞUBAT kontrol

Kanguru Matematik Türkiye 2015


Bekir Sýtký Erdoðan ELLÝNCÝ YIL MARÞI. Þiir : Bekir Sýtký Erdoðan. Müzik : Necil Kâzým Akses. Müjdeler var yurdumun topraðýna, taþýna;

Ayakkabýlarýný çýkardýktan sonra sevindirici bir yüz anlatýmýyla bir elindeki pakete baktý, bir içeriye. Sonra oðluna seslendi: Murat, Murat!..

düþürücü kullanmamak c-duruma uygun ilaç kullanmamak Ateþ Durumunda Mutlaka Hekime Götürülmesi Gereken Haller:

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / Sayýn Makina Üreticisi,

ÝÇÝNDEKÝLER 1. ÜNÝTE 2. ÜNÝTE BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 BÖLÜM 3 KENDÝMÝ TANIYORUM... 9

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Rafet El Roman. Amerika. Rafet El Roman. A memo. Burasý New York Amerika. Evler karýþtý bulutlara. Nasýl bir zaman. Nasýl bir yaþam.

Nejat Yavaþoðullar. Ankara Sokaklarý. Söz - Müzik: Nejat Yavaþoðullarý. Yürüyordum. Yürüyordum ay ýþýðýnda. Adým seslerim.

Ozan Doðulu. Sen Çaðýr Yeter. Söz: Kenan Doðulu. Müzik: Ozan Doðulu. Alýþmak çok zor inan. Sebebim düþün bir an. Yakýþmaz bize haram

3. Çarpýmlarý 24 olan iki sayýnýn toplamý 10 ise, oranlarý kaçtýr? AA BÖLÜM

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

HER ÝNSAN BÝRBÝRÝ ÝLE AYNI MIDIR?

17a EK 17-A ÖYKÜ KONTROL LÝSTESÝ. ² Rahim Ýçi Araçlar - Ek 17-A²

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

m3/saat AISI


1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma


FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

Konular 5. Eðitimde Kullanýlacak Araçlar 23. Örnek Çalýþtay Gündemi 29. Genel Bakýþ 7 Proje Yöneticilerinin Eðitimi 10

ünite1 3. Aþaðýdaki altý çizili sözcüklerden hangisi yan anlamda kullanýlmamýþtýr? A. Terazinin dili yaklaþýk 300 kg gösteriyordu.

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. Flaþ... Flaþ...Flaþ... Görülmemiþ kampanya Yýlýn Adamý olmak çok ucuz

Evimi misafirlerim gidince temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam birçok arkadaşım

Bolkar Daðlarý. AKD054 Acil Gerileme (-1)

Kanguru Matematik Türkiye 2017

İletişim ve İnsan İlişkileri Kitle İletişim Araçları Atatürk ve İletişim

2 - Konuþmayý Yazýya Dökme

7. SINIF TÜRKÇE KAZANIM ODAKLI SORU BANKASI

Mine Haným sevinçliydi, mutluydu. Ýçinden gülmek, türkü söylemek, oynamak geliyordu. Bilmediði, ayrýmýnda olmadýðý bir coþku vardý içinde.

SÖZ VARLIÐINDAN YARARLANMA

1. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL

A teması 1. bölüm. Okul Heyecaným. Hayat Bilgisi. 3. Ders programı yanındadır. Ödevlerini kendi yapar. Okul çantasını akşamdan hazırlar.

Çevreyi Benim Ýçin. Güvenli Hale Getirebilir misin? MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ MUTLU ÇOCUKLAR DERNEÐÝ


O gün televizyonda ve radyoda, Antalya da fýrtýna çýkacaðý her saat baþý duyurulmuþtu. Ben, sonuçlarýný düþünmeden sevinçle karþýladým bu haberi.

Sezen Aksu 2. Çok Ayýp. Söz - Müzik: Sezen Aksu. Kulaðýma geliyor, atýp tutuyorsun, ileri geri konuþuyorsun aleyhimde. Çok ayýp, çok ayýp.

STAJ BÝLGÝLERÝ. Önemli Açýklamalar

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

Eze meze Yýllar geçti geze geze. Neler gördüm neler! Daðlar gördüm yerden biter, gökte yiter. Daðlar gördüm kayalý, kayalarý oyalý.

Örgütsel Davranýþýn Tanýmý, Tarihsel Geliþimi ve Kapsamý

Mantýk Kümeler I. MANTIK. rnek rnek rnek rnek rnek... 5 A. TANIM B. ÖNERME. 9. Sýnýf / Sayý.. 01

BÝLGÝLENDÝRME BROÞÜRÜ

Arkamdan yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanýmda yürü, böylece ikimiz eþit oluruz. (Ute Kabilesi Atasözü) BÜRO

============================================================================

Geometriye Y olculuk. E Kare, Dikdörtgen ve Üçgen E Açýlar E Açýlarý Ölçme E E E E E. Çevremizdeki Geometri. Geometrik Þekilleri Ýnceleyelim

TOHAV Suruç Mülteci Danýþma Merkezi'nden Haberler *1 Þubat 2016 tarihinde faaliyetlerine baþlayan Suruç Mülteci Danýþma Merkezi; mülteci, sýðýnmacý ve

ünite SÖZCÜK ANLAM 3. Aþaðýdaki cümlelerin hangisinde altý çizili sözcük gerçek anlamý dýþýnda kullanýlmýþtýr?


KÝPAÞ 2016 KATALOG HAVALANDIRMA.

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Transkript:

PazaR Tarih: 1 Eylül 2013 YIL:(8) SAYI: 435 AFRÝKA NIN ÜCRETSÝZ HAFTALIK EKÝ Kapak resmi: Sibel Odabaþý / Utanç EVÝNE DÖN DEMÝYORUM "GEZÝ"YE ÇIK AYÞE... Faize Özdemirciler 11. Kýbrýs Tiyatro Festivali ne Yaþar Ersoy dan yazý: Ýnsan Kalmakta Direnmek Ýçin... (3. sayfada)

2 1 Eylül 2013 EVÝNE DÖN DEMÝYORUM "GEZÝ"YE ÇIK AYÞE... Baltalara sap olmayý reddetmiþ bir aðaç kadar muzaffer sayardým kendimi. Eskiden. Sonra anladým dallarýmýn gövdemi terk ettiðini. Gölgemin bozulan þeklinden. Sinir uçlarým giderek daha nü. Sularým çöle karþý muharebede. Aðrýyan yerlerimde kronik ve bezgin açelyalar çürümekte. Velhasýl her reçete teselli niyetine... Daðlarca kapýdan girince ayaða kalkan önünü ilikleyen o Þair gelir aklýma ne zaman Eylül eþgerse. Sonbahara güz demeye yüzüm tutmaz yine de. Sormayýn, sorulmazdýr, bu sözcüðün bu yazý'da iþi ne, bu kýlçýk ne arar balýðýn içinde, bu diken gülde vesaire. Yoktur mükemmel hayat. Yoktur kusursuz þiir. Yoktur mutlu aþk. Yoktur iþte. Her seferinde ya eksik ya fazla. Sen ben o biz siz onlar. Görmüyor musunuz bütün özneler hasta, fiiller komada. Sen de otur oturduðun yerde Ayþe. Suriye ye gitme. Mýsýr'a gitme. Onlar gitsin sen gitme! Eski bir Temmuz muydu el koyan kitaplarýma hatýrlamýyorum bile. Þimdi odalarda yorgun sokaklarda ruhsuz. Deniz yüzü görmeden geçiyoruz yaz'ýn içinden. Ben ve gövdem. Ýki kitapsýz. Balta girmemiþ ormanlarda hür aðaçlar kadar müstesna sayardým kendimi. Eskiden. Uzun mu sürdü ateþkes. Otur yerine Ayþe. Þam'a gitme. Giderek çekiliyorum, içeriye. Elimi çekiyorum eteðim kalýyor, eteðimi çekiyorum elim. Yeter be!.. Görmüyor musun barýþ o kadar da peace durmuyor Eylül'ün üstünde, bilakis pis duruyor Ayþe. Þam'a gitme. Halep'e gitme. Evine dön demiyorum. Ne münasebet. Tatili bitir Gezi'ye çýk Ayþe Faize Özdemirciler Sahibi: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Editör: Faize ÖZDEMÝRCÝLER Dizilip Basýldýðý Yer: AFRÝKA Yayýncýlýk Limited Tesisleri Matbaa Teknikeri: Bünyamin NAZÝK Görsel Tasarým: Erdem YORGUNOÐLU E-Mail: avrupa@kktc.net Web: www.afrikagazetesi.net

1 Eylül 2013 n 3 Yaþar Ersoy Ýnsan Kalmakta Direnmek Ýçin - 11. Kýbrýs Tiyatro Festivali Ýþte Eylül Geldi.. Tiyatronun Eylülü... Tiyatro ile soluk alýp verenlerin, Soluk alýp vermek için tiyatroya gereksinim duyanlarýn Eylülü... Akadlýlar'ýn altýncý ayý olan Eylül'ün, sevinçten haykýrmak anlamýna geldiði söylenir... Arapça eylül, Süryanice "üzüm" anlamýndaki aylül'den (üzüm ayý) gelmektedir. Antik çaðda da tiyatronun tanrýsý Dionysos, bað bozumu tanrýsý olarak da bilinir. Sonbahar rüzgarlarýyla onun adýna düzenlenen bað bozumu þenliklerinde tiyatro sanatýnýn temeli atýlýr. Þairin dilinde "Bitenin baþlayana dokunduðu yerdir Eylül" ve "Eski Yunan ilahelerinin bað bozumu rengi soluklarý kadar ürpertici"dir. Bir çok þairin dilinde ise Eylül hüzündür, aþktýr ya da yeni bir baþlangýçtýr. Ve tüm dünyada barýþa hasretimizdir Eylül. Kuzey Kýbrýs'ta baþkent Lefkoþa'da Eylül; malzemesi insan, hedefi doðrudan doðruya insan olan tiyatro sanatýnýn festival ayýdýr. Ve iþte Eylül geldi... Kýbrýs Tiyatro Festivali'nin onbirincisi baþlýyor... ÝNSAN KALMAKTA DÝRENMEK ÝÇÝN. Çünkü tiyatro ÝNSAN demektir. Ve insani deðerlerin erozyona uðradýðý, onursuzluðun erdem sayýldýðý ve bencilliðin, fýrsatçýlýðýn, yalanýn, cahilliðin, sevgisizliðin; para pul, mal mülk ve þan þöhret hýrsýnýn yaþama egemen olduðu bir dönemde yüzümüze tuttuðu aynayla, bize, insan olduðumuzu hatýrlatýr tiyatro... En çok da yitirdiðimiz masumiyetimizi... Çünkü tiyatro, bir yüzleþme, sorgulama ve hesaplaþma arenasýdýr. Çünkü tiyatro, yaþam gerçeðinde yaþanan çarpýklýklarý, rezillikleri, bozukluklarý, haksýzlýklarý; cesaret edip yüksek sesle söylenemeyecekleri sahne gerçeðinde söyleyendir. Çünkü tiyatro, "KRAL ÇIPLAK" diye haykýrabilen çocuktur. Baskýyla susturulan sestir... Ýsyan etmek üzere açýlmýþ aðýzlardan bir türlü çýkamayan çýðlýktýr. Çünkü tiyatro, duyarlýlýðýmýza ve düþünce bütünlüðümüze seslenen, insandan insana, akýldan akýla, yürekten yüreðe dolaysýz iletiþim saðlayan bütüncül bir sanattýr. Çünkü tiyatro, dünden bugüne, bugünden yarýna düþüncelerimizin, toplumsal belleðimizin bir bütünüdür. Çünkü tiyatro, yaþama sevincini; umudun, inancýn ve direncin hasýný en iyi aþýlayandýr. Çünkü tiyatro, bir "Halk Okulu"dur... Ve insaný öðretir, ÝNSAN KALMAKTA DÝRENMEYÝ!.. Ve iþte Eylül geldi... Ýnsaný "ÝNSAN" yapan özellikleri vurgulayan oyunlarla, yalana dolana sapmadan yaþanacak Tiyatronun Eylülü. Bu yýl Tiyatronun Eylülü öyle bir coþtu ki 13 oyunla Ekim'e de uzandý. 2 Eylül - 2 Ekim tarihleri arasýnda Lefkoþa'da "Festival" dediðimiz o çok sevinçli, çok renkli coþku seli yaþanacak. Hem de siyasetin výcýk výcýk kokuþmuþ ortamýna raðmen... Tiyatronun yüzümüze tutacaðý aynayla, bir yüzleþmeyi gerçekleþtirecek ve ayný zamanda paylaþabilmenin, çoðalabilmenin, sevinç ve umut dolu yaþayabilmenin hazzý duyulacak. Tiyatronun ýþýðýnda binbir duygu ve düþünceden oluþan hayat ve insan yeniden yaratýlacak. Ýþte Tiyatronun Eylülü geldi... Eylül ayýnda tiyatro yakamýzý býrakmayacak... Eðlendirirken iki yakamýzdan sýký sýký tutacak; Ýnsaný "ÝNSAN" yapan deðerlere sahip çýkmak için... Öyleyse perdeler açýlsýn! Sahne ýþýklarý yansýn! Ýnsanýn yüreði ve kafasý aydýnlansýn!..

4 1 Eylül 2013 Týpký Kafka'nýn Dava adlý romanýnda olduðu gibi, bir sabah aniden kendisine hiçbir sebep söylenmeden tutuklandý Salih. Þaþkýn haldeydi. Çünkü bir suç iþlememiþti. "Beni neyle suçluyorsunuz sayýn baylar" diye çýkýþtý karakoldaki polislere ve bu çýkýþmasý ona pahalýya patladý. Onu dövüp nezarete attýlar ve neyle suçlandýðý hakkýnda herhangi bir þey de söylemediler. Salih'in neyle suçlandýðýný sen de benim gibi merak ediyor musun hatta meraktan çatlýyor musun sevgili okur? Emre Ýleri ileriemre9@gmail.com ÇÝP Soðuktan ayaklarý tir tir titriyordu. "Isýnmak için biraz þarap alýr mýsýn?" dedi ona yoldan geçen yaþlýca bir amca. Genelde halini hatýrýný soran olmazdý. Hiç kimse için bir önemi yoktu. Kendi kendisi için bile önemli deðildi. "Evet biraz þarap alýrým tabi eðer parasýný verebilirseniz" dedi. Cebinden 12 lira çýkaran yaþlý amca parayý ona uzattý. Eli titreyerek parayý aldý ve hafif bir tebessümle yaþlý amcaya baktý. O ana kadar insanlýðýn artýk öldüðünü düþünür dururdu. Fakat yaþlý amcanýn þefkati onun gözünde bir parýltýya dönüþmüþtü. Teþekkür ettikten sonra bakkala þarap almaya gitti. Dýþarýda saðanak baþlamýþtý. Bakkal da kapanmak üzereydi. "Ne alacaksan al kapatýyoruz" dedi ona bakkalýn sahibi. Nereye gidecekti sevgili okur? Gidebileceði tek yer yine sokaklardý. O gece yaðmurun altýnda kalmýþ, fena halde ýslanmýþ ve ateþi 39 dereceye yükselmiþti. Hastaneye zar zor ulaþtý. Fena halde yorulmuþtu. Doktor ona ateþ düþürücü iðneyi yaptýktan sonra "eve gidip bol bol dinlenin, bu soðuklarda dýþarý çýkmayýn" dedi. Doktor bunlarý söylerken antika radyoda "bir kedim bile yok anlýyor musun" þarkýsý çalýyordu ve adam doktorun söylediði "soðuklarda dýþarý çýkmayýn" lafýnýn kendisi için ne kadar ironik olduðunu düþünüyordu. Birden hüzünlendi. Bir evim bile yok diye geçirdi içinden, gözyaþlarý içine akarken. Bir þiire omuzunu yaslayýp uyumak istiyordu o akþam ve o þiir çok sevdiði bir sokak köpeði formunda olacaktý. O gece sokakta bir köpekle birlikte yattý. Allahtan yaðmur durmuþtu ve nerden bulmuþsa bir battaniye bulmayý baþarmýþtý. Yoksa daha da hasta olabilirdi. Ertesi gün uyandýðýnda köpek gitmiþti. Yanýnda içmediði bir þarap þiþesi, gözlerinde sýcak bir yuvanýn hayali vardý. Gerçekleþmesine hiçbir zaman ihtimal vermediði lanet olasý bir hayaldi bu. Gençliðinde güzel günleri olmuþtu evet. Baþýný sokacaðý bir evi olmuþtu, doðru! Fakat zaman elinden herkesi ve her þeyini almýþtý. Babasý bir gecede bütün mal varlýðýný rulete basmýþ ve kaybetmiþti. Kumarda her þeyini kaybettiði gece kalp krizi geçirmiþ ve hayata gözlerini yummuþtu. Salih de o gün bugündür sokaktaydý. Liseyi zar zor bitirmiþ bir iþsizdi. Þiddetli anksiyete (kaygý) rahatsýzlýðý olduðundan çalýþamýyordu. Kapalý yerlerde uzun süre kalamýyordu. Sosyal bir tip deðildi. Beþ parasýz olduðunu sanýrýz söylememize gerek yok. Þarabýndan bir yudum aldý ve kendisine doðru yürüyen kadýna dikkat kesildi. Hayýr, kadýn aslýnda ona doðru yürümüyordu. Yanlýþ anlamýþtý. Hep yanlýþ anlardý zaten. Ýnsanlarýn ona konuþtuðu ya da aldýrdýðý yoktu. Ne karýsý, ne çocuðu vardý. 'Böylesi bir dünyaya çocuk getirmek mi?' diye söylendi içinden. Hayat her zamanki akýþýnda gidiyordu. 'Sanki hayat her zaman aynýymýþ gibi bir ifade bu' diye söylendi Ýkinci Anlatýcý. Boþ lafý býrak! Týpký Kafka'nýn Dava adlý romanýnda olduðu gibi, bir sabah aniden kendisine hiçbir sebep söylenmeden tutuklandý Salih. Þaþkýn haldeydi. Çünkü bir suç iþlememiþti. Bir an düþüncelere daldý. Bir suç iþlemediðinden emindi. "Beni neyle suçluyorsunuz sayýn baylar" diye çýkýþtý karakoldaki polislere ve bu çýkýþmasý ona pahalýya patladý. Onu dövüp nezarete attýlar ve neyle suçlandýðý hakkýnda herhangi bir þey de söylemediler. Salih'in neyle suçlandýðýný sen de benim gibi merak ediyor musun hatta meraktan çatlýyor musun sevgili okur? Þimdi sen Amerikan filmlerinde olduðu gibi Salih'in bir avukat bulacaðýný ve o avukatýn baþarýlý bir savunma sonunda Salih'i kurtaracaðýný düþünüyorsun deðil mi sevgili okur? Fakat zaten savunma yapmasý gerekmiyordu çünkü bir suç iþlememiþti. Onu hiçbir þeyle suçlamadýlar fakat iþin aksi onu serbest de býrakmýyorlardý. Kendisini savunacak hiç kimseyi bulamamýþtý. Onun ýsrarla avukat istemesi sanki suçluymuþ gibi bir izlenim uyandýrýyordu polis memurlarýnda. Bu polis memurlarýnýn algýsýnda sanýrýz bir bozukluk var, öyle olmasa Salih'in avukat istemesini böyle saçma sapan bir biçimde yorumlamazlardý. Aradan aylar geçti ve sonunda Salih neyle suçlandý dersiniz? Köpek hýrsýzlýðýyla! Meðer Salih'in birlikte uyuduðu köpek polis müdürünün evden kaçan köpeðiymiþ. Fakat sen de takdir edersin ki bu Salih'in neden 6 ay boyunca mahkeme yapýlmadan içeride tutulduðunu açýklamaz. Öyle deðil mi sevgili okur? Polise dava açmaya karar veren Salih davayý açmamasý için polis tarafýndan tehdit edilmiþti. Tehdidin içeriði bir altý ay daha içeride yatmaktý. Salih korkmuþtu. "Allah kahretsin" dedi, yüzünde öfkeli bir þiirin gözyaþlarý vardý. Korkmasýna raðmen bu davayý açacaktý ve kendi avukatlýðýný kendisi yapacaktý. Fakat bir gece beklenmedik bir þey oldu. Kapýsýnýn önünde sigara içerken, siyah plakasýz bir araba durdu ve içinden uzun boylu dört adam çýktý. Ýçlerinden biri silahýný çekip Salih'e arabaya binmesini söyledi. Salih içeriye kaçmayý denediyse de adamlar onu yakalayýp arabaya týktýlar. Ýktidar, yine yapacaðýný yapmýþ Salih üzerindeki kuvvetini arttýrmýþtý. Böyle þeyler, sen de takdir edersin ki, karanlýk düzenlerde olur sevgili okur. Adamlarýn amacý neydi bilmiyoruz. Tek bildiðimiz Salih'i þehir dýþýnda ýssýz bir yere götürdükleri idi. Ona mikroçipin nerede olduðunu soruyorlardý. Adamlardan biri þöyle dedi: "Sen köpekle uyumadan önce çip köpeðin üstündeydi ama sonra kayboldu. O lanet olasý çipi nereye koyduðunu söylemezsen seni canlý canlý gömerim." Salih mikroçipten haberi olmadýðýný söyledi. Mikroçipte TMT tetikçilerinin öldürecekleri Kýbrýslýtürk komünistlerin isimleri vardý. Ve eðer mikroçip birinin eline geçecek olursaydý "derin devlet"in yaptýðý bütün canilikler ortaya çýkabilirdi. Mikroçip biz anlatýcýlarýn eline geçmiþti sevgili okur! Listede camilerin kimin tarafýndan bombalandýðýný açýklayacak olan Cumhuriyet gazetesi yazarlarý Ayhan Hikmet ve Ahmet Gürkan'ýn da isimleri vardý. Eðer iki avukat öldürülmeseydi, Bayraktar ve Ömeriye camilerini bombalayanýn TMT olduðunu manþetten vereceklerdi. O akþam Salih'i susturucu ile öldürüp cesedini denize attýlar. Biz anlatýcýlarýn da yakýnda peþine düþeceklerdir büyük ihtimalle. Bu yüzden þimdi saklanacak bir yer bulmamýz gerek sevgili okur!

1 Eylül 2013 Bir öfkenin yangýnýnda Dalmýþ bir ses bakarak burçlarýn içine Donatmýþ bir fidaný Kýrýn bilinmeyen tortusu Ýþlemeli rengine Üstüne çýkarak ötenin Ey yolun uslu yýldýzý At beni Düðümün devinimine. Bir bekçi bilge dibine Mumlarýn giriþe eridiði Ve saydam soytarýlar katý çýðlýklarla Dans ederken otur yanýma Ve söylen, Bir öfkenin yangýnýnda Ve Aþkla bakan gözün lehçesiyle Dokunarak fýrtýnalý eline mavinin Kararan bulutlarýn arasýnda su var Birazdan düþecek yüreðinden Güçlü saçlarýn tel tel çekiyor Sonsuz kolunu ýþýðýn Görünmez þeridine Ucunda esnek gölgeler Gölgemi taþýran sevdan Bir ses burçlarýn içinde Dalmýþlara bakar Ve donatýlmýþ renklerle Ýþlemeli yüzü tomurcuðun Çöllere yayar sevdaný Ey nedenine giden Ümit Alptuð 5

6 1 Eylül 2013 "Sandino'nun Kýzlarý" ve "Küba'da Kadýnlar" isimli eserleri Türkçe'ye çevrilen feminist, þair, yazar, fotoðrafçý ve aktivist Margaret Randall ile söyleþi: "Aslolan kiþisel olan bir þeyin gerçekten siyasal olduðunu anlamaktýr..." Feminist bir aktivist, ayný zamanda þair, yazar ve fotoðrafçý kimlikleri ile de ön plana çýkan Margaret Randall, 1936 yýlýnda New York ta doðdu. 68 öðrenci hareketine katýldýðý New Mexico dan sonra, 1969 da Küba ya iltica etti. Buradan da 1980-1984 yýllarý arasýnda, Sandinista Projesi nin ilk dört senesine tanýklýk ettiði Nikaragua ya yerleþti. 1974 senesinde ise, Vietnam Savaþý nýn son aylarýnda Kuzey Vietnam da bulundu. Yüzün üstünde yayýnlanan kitabýnýn yaný sýra þiir, makale ve fotoðraf alanlarýnda da geniþ çaplý bir koleksiyon yayýnladý. Cuban Women Now (Günümüzün Kübalý Kadýnlarý); Sandino s Daughters (Sandino nun Kýzlarý);This Is About Incest (Ensest Hakkýnda) Walking to the Edge: Essays of Resistance ( En Uca Doðru Yürümek: Direniþ Yazýlarý) Hunger s Table: Women, Food & Politics (Açlýðýn Sofrasý: Kadýn, Yemek ve Siyaset); Gathering Rage (Öfke Biriktirmek) ve Inside the Nicaraguan Revolution (Nikaragua Devrimi nin Ýç Tarafý). 2013 te de Che on My Mind (Zihnimdeki Che) ve More Than Things (Þeylerden Daha Fazlasý) adlý eserlerini yayýnladý. 1984 te Randall, Birleþik Devletler e geri döndü. Amerikan vatandaþlýðýný kaybetmesine sebep olan þey, Meksika da yaþarken Meksika vatandaþlýðýna geçmiþ olmasýydý. ABD Hükümeti, Randall ýn yazýlarýnda ifade ettiði düþünceleri Toplum Düzen ve Refah a Aykýrý olarak deðerlendirip bu gerekçeyle vatandaþlýk statüsünü iade etmedi. Beþ sene süren bu davayý kazanarak 1989 yýlýnda davayý kazandý ve böylece vatandaþlýk statüsünü geri almýþ oldu. Connecticut Üniversitesi nde Kadýn, Cinsiyet ve Cinsellik Çalýþmalarý derslerinde Margaret Randall ýn Piþmanlýk Barýndýrmayan Yaþamý (The Unapologetic Life of Margaret Randall ) adlý belgeseli izledikten sonra kendisiyle söyleþi yapma ayrýcalýðýna sahip oldum. Meksika dan Küba ya kaçmasýndan çok etkilenmiþtim. Ýzlediðim belgeselde, belki de bana en dokunaklý gelen þey, Margaret in sosyal adalet için duyduðu derin hararetli ve dünyayý daha yaþanabilir bir hale getirmek için duyduðu derin arzuydu. Randall yoðun programýna raðmen söyleþi yapmayý kabul etti. Randall a mail attýðým günün hemen ertesi sabahý sorularýmý cevaplandýrmýþ olmasý, onun harikulade bir yazar ve aktivist olmasýnýn yaný sýra ne kadar da gönlü açýk bir insan olduðunu göstermektedir. Margaret Randall dört çocuða ve on toruna sahip olup, çeyrek asýrlýk bir süredir hayat arkadaþý Barbara Byers ile birlikte yaþamaktadýr. Linda Ruutu Ýkinci dalga feminizm ile günümüz feminizmini nasýl mukayese ediyorsunuz? Mesela, bugünün feminizminin kaybettiði ve ikinci dalga feminizmin sahip olduðu ya da bugünün feminizminin kazandýðý ve ikinci dalganýn sahip olamadýðý þey nedir? Ýkinci dalga feminizm ve bugünkü feminizmi mukayese etmek veya zýtlýklarýný karþýlaþtýrmak yerine, aralarýndaki iliþkiyi birbiriyle ilintili olarak düþünmeyi tercih ediyorum. Sonrakinin varlýðý, önceki olmadan mümkün olamaz. Feminizm için münferit zaman dilimleri belirlemeyi seven medya uzmanlarý, bazý akademisyenler ve diðerleri bu zaman dilimlerini isimlendirilmesi ile çok fazla ilgileniyor. Klasik Dönem Maya Uygarlýðý ya da Soðuk Savaþ gibi daha uzun süreli tarihsel dönemler için belki bunu yapabilirsiniz. Ancak, ben bir kadýným, bir feministim ve en önemlisi þu an hayattayým. Bu terimleþtirme hali, benim olaylara bakýþ açýmda nedendir bilinmez ama anlamsýz geliyor. Bugün, birçok genç feminist, benim nesliminkilerden çok daha farklý önceliklere sahip. Bazýlarý bizim mücadelemizden bir çeþit rahatsýzlýkla bahsediyorlar, bizim yaptýklarýmýz olmasaydý þu an olduklarý durumda bile olamayacaklarýný kestiremiyorlar. Zaman zaman, öncesinde mücadelesini verdiðimiz ve kazandýðýmýz, hatta kaybettiklerimiz savaþlarý tam olarak kavrayabildiklerine dair þüpheye düþüyorum. Eþitlik mücadelesini birbirinden ayrýk bir dizi çaba yerine süreklilik içeren bir süreç olarak görüyorum. Mücadelemiz için akýlda kalýcý yeni etiketler yaratma çabasý, bana, bir olay bütünün içinden küçük bir kýsmý alýp asýl anlatýlmak isteneni yanlýþ yorumlayan ve asýl konudan uzaklaþtýran medya sersemliðine benzer gibi geliyor. Bu durum süregelen ihtiyaçlarýmýzýn gerçek anlamda taþýdýðý karmaþayý muðlaklaþtýrýyor. Birçok yazar günümüz feminizminin (anaakým feminizm) kapitalizm, emperyalizm ve yeni sömürgecilik eleþtirisinden yoksun olduðunu savunuyor. Bu görüþe katýlýyor musunuz? Ana akým feminizmin kapitalizm, emperyalizm ve yeni sömürgecilik eleþtirisinden yoksun olduðunu düþünüyorum. Fakat anaakým olan her þey zaten ayný þekilde iþliyor; kapitalist toplumlarda bu neredeyse anaakýmýn bir tanýmý anlamýna geliyor. Anaakým ýrkçý karþýtlarý, eþcinsel haklarý aktivistleri, ekonomistleri hatta tarihçileri bile. Uzun süredir mücadelemizin temel sorunlarýndan birinin birbirimize olan karþýlýklý baðýmlýlýðýmýzý kavrama kabiliyetsizliðimiz olduðuna inanýyorum: örneðin kapitalizm ya da emperyalizmin; ýrk, sýnýf ve cinsiyet kavramlarýnýn birbiriyle kesiþtiði alanlarda kadýn haklarýný ne þekilde etkiliyor oluþunu. Çünkü bu ülkede kurnaz bir þekilde dýþlanýyoruz. Dýþlanmak derken, yetersiz eðitim aldýðýmýzý ve küresel baðlamda benliðimiz hakkýnda çok az bir farkýndalýðýmýzýn olduðu bir hissiyatýn içine itilmemizi kastediyorum. Ýyi niyetli insanlar bile, kendi ihtiyaçlarýný

1 Eylül 2013 7 diðerlerinin ihtiyaçlarýndan ayrý olarak görme eðiliminin içindeler. Ben bir feministim. Ya da ýrkçýlýktan muzdaripim. Ya yoksulum. Ya da zehirli atýk çöplüðünün dibinde yaþýyorum. Bireysel hayatlarýmýza ve problemlerimize odaklanma eðilimde olup aradaki baðlantýyý ve resmin tamamýný, yani sorunlarýmýzýn kesiþtiði gibi ve bu sorunlarýn çözümlerinin de kesiþtiði gerçeðini görmekten aciziz. Anaakým feminizmin bu konularý tartýþýyor olmasýný önemsiz bulup bulmadýðým konusunda ne mi düþünüyorum; bunu tabi ki önemli buluyorum. Bence, adaleti saðlama konusunda gönül veren herkesin mücadelelerimizin ortak bir paydada buluþtuðunu fark ediyor olmasý önemli bir þeydir. Birçok ülkede yaþamýþ birisi olarak ve kiþisel deneyimlerinizden yola çýkarak, sizce kadýnlarý (veya baþka ezilen gruplarý) özgürleþtirmek için yapýlmasý gereken nedir? ABD baðlamýnda, mevcut politik ve ekonomik sistemde böyle bir þey olma ihtimali var mý? Eðer yoksa, Amerika da þu anki sisteme gerçekten karþý çýkacak bir devrimin baþlamasý için ne gerekir? Ben farklý, daha adil bir dünya yaratmak için çok gayret sarf etmiþ bir nesilden geliyorum. 68 de öðrenci haklarý taleplerinden çok daha öteye giden Meksika öðrenci hareketine dahil oldum. 1969 dan 1980 e kadar Küba da bu ülkenin devrimci kaynaklarý üzerinde çalýþarak yaþadým. 1980 den 1984 e kadar Sandinista Nikaragua da yaþadým. Bütün bu çabalarýn o veya bu þekilde baþarýsýzlýða uðradýðýný gördüm (Küba devriminin hala devam ettiði savunulabilir, hatta bundan onur duyarým; ancak bu devrimin baþlatanlarýn en baþta tasavvur ettiði þekilde devam ettiðini kimsenin öne sürebileceðini düþünmüyorum). Daha kapsamlý olan küresel sosyalizm deneyinin baþarýsýzlýðýný, 1989-90 da doruk noktasýndayken iç patlamalarla çöktüðünü de gördüm. Bu noktada devrim gibi kelimeler bana anlamsýz geliyor. Ya da belki de bu kelimelere haddinden fazla farklý anlamlar yüklendi ki, kelimeler asýl anlamlarýný kaybettiler. Amerikan politik ve ekonomik sisteminin insanlarý özgürleþtirmek niyetinde olmadýðýný biliyorum. Sistem bizi kontrol altýna almak için dizayn edildi. Yurtiçinde ve yurtdýþýnda. Evet, devletin içinde de dýþýnda da insanlarýn hayatlarýnda küçük de olsa iyileþtirilmeler talep eden insanlar var: daha az yoksulluk, daha fazla iþ olanaðý, evrensel saðlýk hizmeti, iklim deðiþikliðine daha fazla dikkat, farklý renkten insanlara, kadýnlara, geylere ve lezbiyenlere daha fazla eþitlik. Ancak gerçek anlamda yapýsal bir deðiþiklik, bir sistem deðiþikliði için ezilenlerin özgürleþtirilmesi gerekecektir. Bizim devlet sistemimizin dayanaklarýyla böyle bir þey vuku bulamayacaktýr. Bireyselcilik ve kolektivizm baðlamýnda Amerika ve diðer yaþadýðýnýz ülkeler arasýndaki zihniyet farkýný nasýl karþýlaþtýrýrsýnýz? Özellikle sosyal adalet aktivizmi konusunda, en fazla kolektif çabayý nerede gördünüz? Farklý zaman dilimleri arasýnda kolektivizm ve bireyselci çabalara iliþkin bir fark gördünüz mü? Kolektivizm ve bireyselcilik konusu kolay bir konu deðil. Deneyimlerim, özellikle Küba da, bana kolektif fayda için çalýþmanýn toplumsal deðiþimler için kaçýnýlmaz olduðunu öðretti; fakat bunun yanýnda belirli bireysel haklarý korumak da insan onuru ve yaratýcýlýðý için ciddi derecede önem taþýr. Bu iki kavram arasýnda uygulanabilir bir ortak taban bulmak her zaman en önemli þey olmuþtur; ancak gerçekleþtiðini henüz görmedim. Emperyalizme karþý mücadele haddinden fazla emek istediði için, saðlamlaþtýrýlýp dayanýklý bir hale getirilemedi. Bu durumu açýklayan sýk sýk anlattýðým bir hikaye var. Sandinistalarýn Nikaragua da 1990 seçimlerini kaybettiði dönemde, orada bir kitap için alan çalýþmasý yapýyordum. Küba Büyükelçiliði nde bir toplantýya davet edildim. Bazý Kübalý gazeteciler, Nikaragualý meslektaþlarýný basýn özgürlüðü tartýþmasýna davet etmiþti. Küba nýn kontrol altýna alýnmýþ bir basýna sahip olma konusunda þöhreti kötüdür. Sandinistalýlar, çeþitli karþýt düþünceleri içinde barýndýran bir basýn anlayýþýný sürdürebiliyor olmalarýndan ötürü gurur duyuyorlardý. Oradaki bütün gazeteciler özgür bir basýnýn en ideal çalýþma ortamý olduðunda hemfikirdi. Nikaragualýlar kendi basýn özgürlüklerinin teþvikinden gururla bahsederken Kübalýlar onlara kendi devrimleri hala devam ettiði halde onlarýnkinin bittiðini hatýrlatarak karþýlýk veriyordu. Bu hikayeyi, sadece idealleri pratiðe dökmenin karmaþasýný örneklemek için anlatýyorum. Kolektif ve birey haklarýný birleþtiren bir ideale dair en iyi çabayý nerede gördüðümü söyleyemem; çünkü farklý zamanlarda farklý yerlerde buna dair anlýk yaþantýlara sahip oldum. Yazýlarýnýzýn ele alýnýþ biçiminde lezbiyen olduðunuzu açýkladýktan sonra bir deðiþim fark ettiniz mi? Yazdýklarýnýzla hemfikir olmayan insanlarýn, homofobiyi, yazdýklarýnýzý deðersizleþtirmek için kullandýðý oldu mu? 100 den fazla kitabým, þiirlerim olsa da ve yazýlarýmýn bazýlarý on binlerce insana ulaþmýþ olsa da; benim okuyucu kitlemi genel olarak ilerici, feminist, adalet arayan insanlar oluþturuyor. Lezbiyen olduðumu açýklamamýn sosyalist olduðumu açýklamamdan daha fazla bir deðiþiklik olduðunu düþünmüyorum. Gruplarca insan kendi kendilerine yazmanýn yollarýný aramaya eðilimindeydi belki benim lezbiyen olduðumun bilinmesi gey okurlar arasýnda daha geniþ bir kitle kazanmamý saðlamýþ olabilir. Ancak, her zaman en sadýk okuyucu kitlemin bütün gruplar ve gereksinimler arasýndaki iliþkiyi anlayabilen ve takdir edenler olduðunu hissettim. Sizce Amerika nýn dýþ politikasýný deðiþtirmesi ile emperyalizm ve militarizmden uzaklaþmasý için ne gerekiyor? Bu noktada, trajik bir þekilde, bunu çok uzak bir ihtimal olarak dahi görmüyorum. Yanlýþ yönde geri dönemeyecek kadar ileri gittik ve söylemimiz bunu açýklýða kavuþturmak yerine muðlaklaþtýrmaya dayalý. 1980 lerdeki sýnýrdýþý edilmek gibi kiþisel bir olayý daha geniþ bir adaletsizlik anlayýþý içinde nasýl kavramsallaþtýrdýnýz? Sosyalist ilkeleri hayatýmda bilinçli bir þekilde ideallerimi aksettirmeye çalýþtýðým ilk andan beri; yaptýðýmýz her seçimin, bu dünyada nasýl ayakta durmak istediðimizi ya da istemediðimizi yansýttýðýný öðrenmeye baþladým. Hayýr, bu doðru deðil. Aslýna bakarsan bunu kendimi sosyalist olarak tanýmlamadan çok önce seziyordum. New York ta, 50 lerin sonlarýnda çocuk sahibi olmak istedim. Evli deðildim ve o zaman gayri meþru çocuk sahibi olmak uygun görülmüyordu. Fakat, 1960 ta ilk çocuðumu kendi kendime edinmekte tereddüt etmedim. Küba da, yaþadýðým ve çalýþtýðým son senelerde, garip bir itilme duygusuna katlanmak zorunda kaldým. Ýþimden atýlmýþtým; fakat maaþýmý almaya devam ediyordum. Persona non grata haline gelmiþtim, bu çok açýktý. Bazý arkadaþlarým beni ziyaret etmeyi býrakmýþtý, ve ne kadar cevap bulmaya çabalasam da bunlarýn neden benim baþýma geldiði hakkýnda en ufak bir fikrim yoktu. Sonunda, bazý fikirlerimin ve evime uðrayan bazý arkadaþlarýmýn zamanýn resmi Küba zihniyetine göre alýþýlmadýk olduklarýný anladým. Oðlum takdir görebileceðim baþka bir yere taþýnmam konusunda ýsrar etti; ben reddettim. Izdýrap veren bu durum açýklýða kavuþmadan Küba yý terk etmek istemedim. Hatalý olduðuma inanmadým ve terk edip gitmenin suçluluðun kabulü anlamýna geleceðini hissettim. Sonunda hak ettiðim açýklamayý özür ile birlikte alýnca Nikaragua ya taþýndým. Ama asla bu eziyetli yýllarýn Küba devriminin göstergesi olarak görmedim. Her zaman þu benim için çok açýktý: Devrimler insanlar tarafýndan yapýlýr ve bazý insanlar esaslý bir öngörüye sahipken diðerleri kendi liderinin peþinden gitme gibi küçük zihniyetlerini aþmaktan aciz vasat birer takipçi olmaktan öteye gidemiyorlar. Amaç kiþisel bir olayý daha geniþ bir adalet anlayýþý içinde kavramsallaþtýrmak deðil, kiþisel olan bir þeyin gerçekten siyasal olduðunu anlamaktýr. [mrzine.monthlyreview.org adresindeki Ýngilizce orijinalinden Roza Kamiloðlu ve Serhat Bilgiç tarafýndan çevrilmiþtir. Sendika.org]

8 Sezai Sarýoðlu Gözyaþý giþesi 1 Eylül 2013 Her sýnýr/kapý nasýl içeri ve dýþarý diye bölerse, resmi gözyaþlarý da ikiye böler insanlarý; aðlanacaklar ve aðlanmayacaklar. Haydi ayýklayýn þimdi "zamanýn ruhuna" uygun olarak zamanlý zamansýz dökülen gözyaþlarýndaki taþlarý... "Tam / kan gövdeyi götürüyormuþken / sefer istiyorum/ Ümit sizi ne ilgilendirir kerata çocuklar / gezi sizi ne ilgilendirir / Tam sefere çýkýyormuþken / þehir sizi ne ilgilendirir / Kan gövdeyi ne ilgilendirir / tam ben ölüyormuþken..." Salih Ecer Öyle uzun boylu hesaba kitaba gerek yok; gözyaþlarýmýz da farklýydý ve farklý olmaya devam ediyor. Barýþ, süreç filan derken, "aðlamak" üzerine yazmak nereden çýktý denebilir. Devleti güdenler, "Kanýn yerde kalmayacak" cümlesinin yanýsýra "gözyaþýn yerde kalmayacak" demeye baþladýlarsa neden ortadadýr. Hutbeye dönüþmüþ kürsülerde söylenen þu: Gözyaþýnýn da biçimleri vardýr, bu gözyaþýný kaydedin, hatta evlat edinin. Tarihte "özür dileyen" devletleri gördük ama aðlayan devlet gördüðümüzü hatýrlamýyorum. Devlet için siyaseten aðlayanlar, "sevaptýr devlet için aðlamak" derler. Bense, tarihin marangoz hatasý devletler ölseler de aðýz tadýyla aðlasak, derim usulca. Her sýnýr/kapý nasýl içeri ve dýþarý diye bölerse, resmi gözyaþlarý da ikiye böler insanlarý; aðlanacaklar ve aðlanmayacaklar. Haydi ayýklayýn þimdi "zamanýn ruhuna" uygun olarak zamanlý zamansýz dökülen gözyaþlarýndaki taþlarý. Hikayenin þöyle geliþmesi muhtemel: Malum þahýs ilk gözyaþýný sýkar ve diðerleri, Tuna niyetine sýnýrdan geçerler kafilelerle. Ýlk kurþun önemliyse ilk gözyaþý neden olmasýn ki. Malum þahýs ilk gözyaþýnýn tarihini hatta gözyaþýný kendisinin bulduðunu söylerse þaþmayýn. Pir uçmaz mürit uçurur, lafýný doðrulayanlar ise cümbür cemaat "ya þefaat!" diyerek, "gözyaþý giþeleri"nden þiþelenmiþ gözyaþý almak için gözyaþý sýrasýna girerler. Kalbimizden baþka çekilecek yerimiz kalmadý. Yakýn gelecekte insan da kalp de bulamayacaðýz sanki; iþaretler insanýn sonuna geldiðimiz gösteriyor. Hal böyle olunca malum þahsýn ve þahýslarýn gözlerinden boncuk boncuk dökülen gözyaþlarýný mesele yapýp görüþmeliyiz. Hatta aramýza gözyaþý da girmiþken, taraflar görüþme masasýna annelerin ve savaþlarda öldürülenlerin gözyaþlarýný temsilen deðil, kendi gözyaþlarýyla gelmeli, demeliyiz. Gözyaþlarý temsil edilemezler çünkü. Ayrýca her temsilin, en iyisinin, en yatayýnýn ve en doðrudanýn bile iktidar odaklý olduðunu bilmekte fayda var. Bu gün siyasiliðim üstümde, gözyaþý dahil her þeye ideolojik yaklaþýyorum! Gözyaþlarý karaya vurmuþken, her gözyaþýnýn masum olduðu söylenmesin bana. Kimse bana, toplumsal olanýn gerçek, edebiyatýn/þiirin kurmaca ve özerk olduðunu da söylemesin. Hem gözyaþýnýn hem de gözyaþý edebiyatýnýn, tarihten, devletten, baðýmsýz özerk bir hissiyat olduðunu hiç söylemesin. Siz gözyaþý sileceklerini taþýya durun ben siyasi tavrýmý sürdürüp, özel/þahsi olan her þey gibi gözyaþý da politiktir, diyeyim ki içim ferahlasýn. Devletin bir aðlama örgütlenmesi var mýdýr bilemiyorum ama evlere gözyaþý þiþeleri daðýtmasýný ihtimal dahilinde görüyorum. Ahaliye, barýþ, adalet ve özgürlük dýþýnda her þeyi daðýtan devletin bir kararnameyle her bedene bir çeþme baðlamasý ve her göze musluk takmasý zaten mümkün. Malum kiþi ahalisine ne diyor; esirgeyen ve baðýþlayan gözyaþlarýmla sizleri korurum. Ama yarý yolda durmuyor; gözyaþýmýn peþinden gidenleri gözüm gibi severim, demeyi seçimlere býrakmýyor. Yine de, her seferinde þiirin sonunu unutanlar gibi, gözyaþýnýn sonunu unutarak günün birinde aðlamak yerine kürsüden kahkahalarla gülüp gülünç olmak da ihtimal dahilinde. Süreç baþlamýþtýr bir kere... Þehirlerin baþýna "gazi" koymak nasýl ki dinin ve siyasetin gereðiyse, bir süre sonra her gözyaþýnýn baþýna "þehit" ya da "gazi" eklenirse gözyaþýnýza mukayyet olun! Ahrette buluþmayý garantileyen danýþmanlar, orta yerde gözyaþýnda da buluþalým, demiþlerdir sanki. Islak imza yerine ýslak gözyaþý döküp, yandaþlarca çölden "rýhdan" içinde gönderilen "rýh" ile gözyaþlarýný kurutmanýn gerekliliðini, sarýp sarmalanan "gözyaþý yüklü" evrakýn belli adreslere postalanmasýný da salýk vermiþlerdir illa ki... Söz aðýzdan, gözyaþý gözden çýktý bir kere... Aldýðým duyumlara göre; gözyaþý, malum þahsýn gözünden düþerken, tek damlam gözüne ve sözüne deðmemiþtir, demiþtir. Gözüm gibi eminim, böyle demiþ ve kendine baþka göz aramak için çöllere vurmuþtur kendini. Vurmuþtur da ne olmuþtur; nasýl ki iki odun parçasýnýn sürtünmesinden doðan çocuksa ateþ, tüm katliamlarda öldürülenler için akýtýlan iki gözyaþýnýn buluþmasýndan da yeni bir göz doðmuþtur. (özgür gündem)

1 Eylül 2013 9 Kayýp Eylül Her çatlaðýnda acýtan bir dilsizlik biriktiriyor mozaik Gözümün en tenha sokaðýna kaçýyor azýnlýklar Kýsýr zamanlarýn artýðý daðýlmýþ bir vakte yollanýyorum Utancýmýn elleriyle siliyorum lekelerini Oysa ne bir tarih temizlenir þiirle ne de bir yaðma unutulur özürle EMBOLÝ YORGUNU tarih yok göçüktü zaman tutunduðum yerler tek tek kayýp koþtum, denizlerimin üzerinde sýska bir ayýþýðýyla elimde üzgün baktý maviler gizleyerek taze ruhlarý gözlerinde gittiler, hepsi gittiler, dedi ölümüne aþk istemediydim ben oysa! yollarýma el ettim garip garip baktýlar suratýma kireçti dudaklarý cýrmaklarý, içimde beslediler kurban olmayýn artýk yollarýma istemem! dedi o da yeþillerime el ettim sonra yoktular kapkara dumanlar gördüm evciklerinden fýþkýran koþtum nafile nere koþsam, kan gölü nerelere kanatlansam, delirten çýðlýk dolanýr ayaklarýma ortadoðu yolumu keser, düþeceðim dur! Damarlarý emboli yorgunu yurdumun desteðimden emin bakar durur ne yapsam ah! fazla yükler þimdilik bana yasak!... Fatma Akilhoca Fatoþ Avcýsoyu Ruso fatruso@gmail.com

10 1 Eylül 2013 Yaþasýn öteki sinema! Hani bir ses duyarsýn da anlarsýn ya hayatýnýn bundan sonrasý biraz farklý olacak; iþte biz bu konuma genellikle sevdiceði koyuyoruz. Gülsün, konuþsun, felsefe yapsýn, boþ konuþsun, aðýr konuþsun hep sevdicek, hep sevdicek... Tabii, düþman görme durumu hasýl olursa biraz bocalarsýn þimdi ben kimin sesinden böyle etkilenirim diye; bocalaman lazým. Bir ben deli olamam, sen de bocala. Hah, öyle bir durum olursa bir kenara kaydet 'Buika'yý dinle. Þimdi dinleme ama öyle bir durum olsun o zaman dinle. Bilmediðim, tahminen senin de bilmediðin bir dilde þarkýlar söylediðinden sözlerin anlamýný da düþünmüyorsun. Týpký sevdiceðin sözlerinin anlamýný hiç düþünmediðin gibi. Aþk güzel þey hakkaten. Klima altýnda oradan ora dönen insan görüntüsünü ne kadar tembel, caný tatlý ve kolaycý buluyorsam, klima altýnda oradan ora dönen köpek görüntüsü o kadar sevimli ve doðal geliyor. Bu da benim torpilim olsun. Çok korunan, kýlýflarda taþýnan, üzeri sürekli silinen telefon sözüm sana; sen bir sürü çocuk oynarken sadece bir tane annenin üzerine çok düþtüðü çocuksun. Senin sýrtýn terlemesin diye t-shirt'ünün arkasýna peþkir konur, alnýndaki terler silinir. Yemek saatin geçirilmez, sürekli ýlýþtýrýlmýþ su ile oyun aktiviten desteklenir. Tüm bunlar olurken bizler ölmeyecek kadar ortalarda gezinen çocuklarýzdýr. Ölmeyiz ama aþýrý ihtimam da görmeyiz. Biz diðer telefonlarýz. Akýllý olsa bile kýlýfsýz, üzeri çizilebilen yada ucuz çift hatlý telefonlarýz. Yere düþtüðünde bedeni, pili, kapaðý parça parça ayrýlan telefonlarýz. Senin sýrtýnda hep peþkir hep peþkir. Hem AVM'de maðaza açýp hem de maðazayý pazar yerine çevirmek gibi düþünceyi ilk hayata geçiren ne biçim para kazandý deðil mi? Þimdi, diðer herkese kalan oradan naylon çul çapýt almak için saatlerce vakit harcamak. Adamýn biri'nin en þeytani olduðu kýsým sanýrým bu. Pisliðini yaptý ve geri çekildi. Arabasýnýn içinde bir þey yemeyen, içmeyen, yedirmeyen, içirmeyen arkadaþ sözüm sana. Çok piþman olacaksýn ama þimdi deðil yýllar yýllar sonra Yenecek olan yensin, içilecek olan içilsin. Anýlar oluþmadýkça eþyalar neye yarar ki. Bunu yapmalýsýn. Yapman lazým. Hem zaten "5 yýldan fazla tutmaycan bir arabayý satacan" diyen sen deðil miydin? O zaman bu eziyet niye. Temiz bir þehre gidince anlamsýz bir sevinç mi doluyor insanýn içine, nedir Lefkoþa etkisi olsun bunun adý. Psikoloji terimi bile olabilir. Her dere sevindirmiyormuþ bunu da öðrendim. Kaçma sebebi de olabiliyormuþ bazý zaman. Kaçýrtma sebebi bile olabiliyormuþ. Kokmasa da, sinek yapmasa da nasýl bir güvensizlik yaratýlmýþsa yaþadýðýn yerde korkutuyor dere. Hem de herkesi, istisnasýz. Bir þey bozulunca hep öyle kalacakmýþ, hiçbir þey yapýlamayacakmýþ duygusu hep bunlarýn sebebi. Ey be dere, alacaðýn olsun. Gelmiþ geçmiþ en -gizli- en etkileyici reklam Tarýk Mengüç'ün 'Rock'n Coke'da ben niye yokum?' olmalý. Kýzmak ile sevmek arasýnda gidip gelmek garanti. "Ne oldu kuruldu mu" dedi kadýn, "haaa kuruldu" diye cevap verdi adam. "Hiçbirþey olmaycak" dedi kadýn. Adam öyle acý güldü ki, bir kendime, bir de tam önümdeki talihime baktým. Peki þimdi ne olacak sayýn kendim, böyle umutsuz olursan. Ýþe yemek koymalýk poþet tercihi yapmadýðýmdan beri daha mutluyum. Hem daha mutlu, hem daha huzurlu. Ne o öyle hem vaktin az, hem de sabahýn köründe delirmiþ gibi uygun poþet ara. Bu küçük, bu aþýrý büyük, bu kalitesiz durur, bu kopabilir, bu içini gösterir, bunun üstünde kocaman bilmem ne Çorap yazar; Lingerie yazsaydý belki diye düþünmekten beynimin ýsýsý artmýþtý. Böyle iyi, ilk önüne geleni al. Karþýsýndakini hafif ya da cahil görüp saldýran spiker'e çok güzel cevap vermiþ birini gördüm ilk kez. Hep sen mi kazanacaksýn bilmiþ. Biraz da kaybet hýrslý seni. Fotoðrafçý sevgilisini kýskanýp "git bankacý ol" diyen kýz gördüm ama filmde ama gerçekte. Böyle sevdalar mevcut. Ýlle boyunda kravat görecek, kravat olmazsa tam olmamýþ gibi hissediyorlar sanýrým. Kravatý icat eden adam sen o anda hangi ruh halindeydin ki? Ne düþünmüþ olabilirsin. Güzel'e güzel dedim diye ille çektirecek misin ey normal. Ýlle kýskanacak, ille beðenmeyeceksin deðil mi? Normal arkadaþýn da olsa beðenmeyecek, sevgilin de olsa beðenmeyecek. Bu normal hep böyle, 'Bu mu güzel?' der, 'Bula bula buuuu!' diye de ekler. Normalin çilesi de kolay kolay bitmez. Muhteþem Yüzyýl'ýn entrikalarýný aratmayan iþyerleri var. Ýçgüdüsel, kalýtsal belki de genetiksel. Staj yaparsam belki kendimi daha genç hissederim diye düþündüðüm günler var. Botox kadar da pahalý ve yapay deðil. Kamp diye bir film var. 2013 çekimi. Youtube'da yasal olarak izleyebilirsin. Hem oyunculuklar, hem diyaloglar, kurgular, çekimler, 'Defol'lu, kaza sahneleri, þaþýrma sahneleri hepsi bambaþka. Ýddia ediyorum, uzun zamandýr bu kadar 'olmaya çalýþmýþ' bir þey görmedin. Yaþasýn Öteki sinema! Antalya'da 16 dairelik perili apartman 10 yýldýr boþ diye bir haber gördüm. Durur Halil AÐA cypaibo@gmail.com muyum, hemen atladým. Kapýlar kapanýyormuþ, sesler çýkýyormuþ, eþyalar hareket ediyormuþ. Metafizksel dünyaya inanýyorum diye baþtan söyleyeyim lakin böyle bir olayý sadece cep telefonu kamerasýyla yakalamaya çalýþan üniversiteli gençler araþtýrmasýna da biraz üzülüyorum. Yani onlar amatör olarak araþtýrsýn, eðlensin, korksun ama böyle deðiþik aletleri olan uzmanlar da araþtýrma yapsýn istiyorum. Holywood'da hep görüyoruz ya deðiþik þeyler, iþte öyle olsun istiyorum. Fotoðrafçý olsam fast fashion moda markalarýnýn katalog çekimlerini yapmaktan sýkýlýrdým herhalde. Hep ayný karaktersiz gülümseme, hep ayný beyaz fon, hep ayný düzgün, sýkýcý kýyafetler. Hiç içki içmeyenin bir bardak bir þey içene hayatý zindan etmeye çalýþmasý da takdir edilecek bir çalýþma. Ýki bardak içesin vardýr, içirmez. Dýrdýr eder, zararlarýndan bahseder. 'Dabbe: Cin Çarpmasý' o kadar ürkütücü ki, ürkmeyeni dövüyorlar diye espri yapsam bile filmin korkutucu etkisini azaltamam. Olayýn gerçekten yaþanmýþ olmasý da etkiyi artýrýyor. Korkmak, rahatsýz olmak, ürkmek isteyene duyurulur.

1 Eylül 2013 11 Kenan TEKEÞ Kutsal Motorlar...film... Adam: "Bu iþe devam etmeni saðlayan þey ne Oscar?" Oscar: "Beni bu iþe baþlatan þey, rol yapmanýn güzelliði." Adam: "Güzellik mi? Bir söz vardýr: Güzellik görenin gözündedir." Oscar: "Peki, gören yoksa?" (Kutsal Motorlar Filminden) Siyah beyaz bir görüntü... O siyah beyaz görüntünün içinde saða sola durmadan koþan çýrýlçýplak bir adam... Koþan bu adamý hareketsiz, sessiz bir þekilde izleyen bir salon dolusu insan... Hem de kapalý gözlerle perdeye bakarlar, uyutulmuþcasýna, rüyadaymýþcasýna. Görülen gerçek midir yoksa rüya mýdýr, düþ müdür belli deðil. Sonra bir yatak odasý... Bir beyaz köpek ve uyuyan bir adam... Adam uykusundan uyanýr. Odanýn içinde dolanýr. Odanýn bir duvarý boydan boya aðaç çizimleriyle kaplý. Orman... Adam duvardan açtýðý kapýdan içeri, ormana, girer. Kuþ sesleri, kükremeler, hýrýltýlar, inlemeler duyulur... Adam yürür, yürür ve bir locadan aþaðý bakar. Sessiz, hareketsiz ve kapalý gözlerle perdeye bakan insanlar vardýr aþaðýda. Bir bebek hareketsiz, sessiz ve kapalý gözlerle perdeye bakan insanlarýn arasýndan yürümeye çalýþýr. Sonra siyah, iri bir köpek görürüz. "Tokyo" (2008 Kýsa Film), "Pola X" (1999) ve ona ün getiren "Köprü Üstü Aþýklarý" (1991) filmiyle tanýnan Leos Carax'ýn yaklaþýk on üç yýl sonra çektiði 2012 yapýmý "Holy Motors / Kutsal Motorlar" adlý filmi sinema tarihinde hareketli görüntüleri kaydeden Fransýz Etienne-Jules Marey'in siyah beyaz görüntülerini bir sinema salonunda hareketsiz, sessiz, kapalý gözlerle izleyenlerin hikayesiyle baþlar. Senaryosunu da Leos Carax'ýn yazdýðý filmde Denis Lavant (Mr. Oscar), Edith Scob (Celine), Kylie Minogue (Jeane), Eva Mendes (Foto model), Michel Picholi gibi oyuncular oynar. Film 2012 yýlýnda Cannes Film Festivali'nde Gençlik Ödülü alýr. Carax'ýn filmi 24 saatlik bir zaman diliminde geçer. Bu yirmi dört saatlik zaman diliminde dokuz hayat görürüz. Ýç içe geçmiþ ama birbirinden farklý dokuz hayat. Bu dokuz hayata Mr. Oscar hayat verir, kendi hayatý yokmuþcasýna. Film, izleyenleri bir hayattan diðer hayata doðru yolculuða çýkarýr. Bu hayatlara Celine'nin kullandýðý beyaz limuzin ile gidilir. Her biri iç içe geçmiþ bu farklý yaþamlarda Mr. Oscar insani kimliðe bürünürek hayat verir. Oscar insani kimliðe bürünmeyi Celine'nin kullandýðý limuzin içinde gerçekleþtirir. Ýçine gireceði hayat/rol ile ilgili bir "randevu dosyasý" vardýr. Bu dosyanýn içinde içine rolü ile ilgili bilgiler vardýr. Limuzinin içinde de role uygun her türlü makyaj ve kostüm malzemesi vardýr. Mr. Oscar, kimliðine büründükten sonra modernitenin/cennetin baþkenti Paris'in þu ya da bu bölgesindeki hayat sahnesine çýkar ve dokuz randevuluk hayat rolünü "rol yapmanýn güzelliði" ile oynar. Bazen elinde çantasýyla malikanesinden çýkýp Celine'nin limuzinine binen bir iþ adamý olur. Bazen Seine Nehri kenarýnda "Evet, yýllar, yýllar boyunca tek gördüðüm taþlar ve ayaklar... Hayýr, kimse beni sevmiyor... Fakat her halükarda ayaktayým... Çok yaþlýyým, korkuyorum... Asla ölmeyeceðim..." diyen dilenci yaþlý kadýndýr. Bazen dünyanýn en ünlü mezarlýklarýndan olan Père Lachaise'de, mezarlýklara býrakýlan çiçekleri yiyerek, mezarlýktaki fotoðraf çekimi sýrasýnda ünlü modeli/güzellik (Eva Mendes) kaçýrarak, yeraltý dünyasýna götüren yeþil elbiseler içerisindeki adam/çirkinlik olur (bu sahnede mezar taþlarý üzerindeki "www..." diye baþlayan ölüm ilanlarýyla yer altýndaki örtülü kadýn ve çýplak erkeðin, çirkinlik ve güzelliðin, yan yanalýðý ve neyin temsili olduðunu göstermesi bakýmýndan dikkat çekicidir...). Bazen kýzýna "Sevgili Angela, senden tek isteðim senin sen olman" diyen bir babadýr. ( ) Bazen de son rolünü gerçekleþtirmeden önceki son anda "Celine, gece yarýsýndan önce gülmeliyiz, bir sonraki hayatýmýzda gülebileceðimizi kim bilebilir" diye seslenen adam olur. ( )Oscar, o günün yani gördüðümüz/ izlediðimiz yirmi dört saatin özeti olan cümleyi Celine'e söyler: "...Cehennemin dibinde bir balo sergiliyoruz... Hepimiz sarhoþuz... Ölü ve sarhoþ...". Oscar'ýn bu son sözcükleri modernitenin/ cennetin baþkenti olan Paris'te "hayatýn güzelliði"nin dýþavurumudur. Oscar arabadan iner... Bir sigara yakar... Kapýnýn ziline basar... Kimseler açmaz... Açýlmayýnca anahtarýyla kapýyý açar... Bu sahne hayatýn "baþlangýc"ýnýn ve "son"unun nerden nereye vardýðýnýn ya da varabildiðinin veyahut insanýn varoluþundan, özünden, kendisinden, biricik benzersiz olma halinden nasýl da uzaklaþtýrýldýðýnýn göstergesidir. Leos Carax'ýn yaklaþýk iki saatlik filmi, sinematografik olarak bakmaya yetenekli insanýn gözüne görsel güzellikler sunarken sinemanýn sadece bir teknik yaratým olmadýðýný ayný zamanda bunun bir felsefesinin, bir edebiyatýnýn, bir þiirselliðinin, bir estetiðinin, bir düþüncenin, bir dünyanýn dýþavurumu olduðunu da hatýrlatýr. "Kutsal Motorlar" filmi yaþanan hayatýn insanýn kendisine mi yoksa bir baþkasýnýn denetimi ve gözetimi altýnda bir baþkasýna mý ait olup olmadýðýný sorgulatýr... Ne diyordu Jeane'nin söylediði, anlamýný bilmeden dinlediðimiz o en zor ve güzel þarký: "Biz kimiz... Kimdik...?" (bianet.org)...film...

AÐLAMAK YA DA ÝSYAN nerede (diye) sorunca, kimse bilmezken, herkes bilir. -soru yanýtsýz kalýrkoþarken koþar, eteklerinden düþer çocuklar ve baþka þeyler; açýlmamýþ teneke kutular içinden kanatlanan civcivler, mermi kovanlarý, biraz nohut, beyaz þeker... -nasýl geçti o yýllareteklerinde baþka þeyler de var, uykusuzluðun isli lâmbalarýndan gölgeler, keçiyollarýndaki korkunun ayak sesleri ve kimse ölmesin diye, okunan ilâhiler. düþürecek baþkaca þeyler yokken eteklerinde, zaman geçer; koltuklar, yüzme havuzlarý, ganimetler... onlar zenginleþirken fakirleþenler, aðýr ve demirden kapýlarý açmak için. -siz bilirsiniz onlarýeteklerinde ne kalmýþsa düþüremediði; kýzýl güneþin altýnda, yorgun ve hayýflanarak istediðince baðýramadýðý için. o zaman, bir aðacýn içinden baykuþlarýn yýrtýcý sesleri: aðlamak gibi ya da isyan. M. KANSU -Temmuz/Aðustos, 2013Lefkoþa