İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta
Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında 16. yy a kadar Bizans sonrasında ise Arap tesiri söz konusu. Scala ya göre Selçukluların enkazı üzerinde kurulan beylikler Batı ile yakın ilişkiler kurmuştur. Kramers, Osmanlı ulema teşkilatının Rum patrikhanesinin bir örneği olduğunu Jean Deny de tımarın pronoianın taklidi olduğu iddia ediyor.
Lazzaro Soranzo, farsçadaki timar kelimesinden hareketle Türklerdeki tımarın buradan alındığını ileri sürüyor. Hammer ve diğer bazıları da onu izliyor. Sokolov, Osmanlı daki arazi meselesi ve vergileri hakkında Bizans ın kuvvetli tesiri olduğunu belirtiyor. Iorga, Osmanlı saray eğlenceleri ile Bizans devrindeki eğlenceler arasında bağlantı kurmaya çalışıyor.
Osmanlı Devleti nin kuruluşunda sadece Bizans hududundaki aşiretleri etken saymak hatadır. Mesele layıkıyla araştırılınca herhangi bir alıntı yada taklidin söz konusu olmadığı görülmektedir. Osmanlı Devleti ni Anadolu nun Batı ucunda Bizans sınırında iskan edilmiş küçük bir aşiretten çıkmış saymak yanlış bir anlayıştır. Türkler daha İslamiyeti kabul etmeden farklı zaman ve mekanlarda kendi örfi hukuklarını muhafaza etmiştir.
Fatih devrinden evvel Osmanlı Dev. de mevcut vergiler hakkında hukuki metinler mevcut olmadığı için buna ait malumat çok sınırlı ve dağınıktır. Anadolu sahasında Selçuklulardan ve İlhanlılardan kalan vergi usullerinin tesiri doğaldır. Tımar sisteminin Bizans tan alındığını iddia eden Rambaud un tersine Hammer İslam feodal sistemini işaret etmektedir.
İlk Selçuklu hükümdarları geniş imparatorluğun arazisini hanedan üyelerine ve büyük emirlere ikta etmiştir. Selçukluların askeri mukataalar meydana getirmeleri göç eden kitleleri yabancı sahalarda yerleştirmek fikrinden doğmuştur. Büyük Selçuklu devletine varis olan diğer devletlerde devamını gördüğümüz bu sistemin mevcut olması gayet tabiidir.
Askeri mukataalara Anadolu beyliklerinde de tesadüf edilmesi bu sistemin Selçuklular devrinden kaldığına diğer mühim bir delildir. Osmanlı devletinde bu müessesenin nasıl bir gelişmeye mazhar olduğunu genel hatlarıyla göstermeye çalışalım. Bürokrasi: Selçuklu teşkilatına varis olan Osmanlı Devleti Selçuklu-İlhanlı-Memlük kurumlarını bir örnek olarak karşısında buldu.
Maddi Medeniyette ve İktisadi Hayatta Bizans Tesiri Maddi medeniyet itibariyle Türklerin Bizanslılardan çok etkilendikleri daima iddia edilmiştir. Osm. Dev., Anadolu Selçuklularının idari ananelerine varis olmuş ve kısmen İlhanlıların ve Memlüklülerin tesiri altında kalmış bir Türk İslam saltanatıdır. Osmanlı Devleti hukuki müesseselerinin esasını Bizans tan değil fakat ortaçağ Türk İslam saltanatlarından almıştır.
Bir taraftan yunan-roma medeniyetinin diğer taraftan eski doğu medeniyetlerinin mirasçısı olan Bizans yeni doğan İslam medeniyeti üzerinde mühim bir tesir icra etmiştir. İlk İslam fatihleri Mısır da, Suriye de ve Mezopotamya da birer işgal ordusu niteliğindeydi. İslam devletleri üzerinde Bizans tesiri meselesi en fazla sikkeler üzerinde göze çarpmaktadır.
İslam medeniyeti her medeniyet gibi çeşitli kökenlerden gelme unsurların farklı şartlar altında vücuda getirdikleri bir terkiptir. Büyük Selçuklu Devleti İslami İran medeniyeti esaslarının Türk İdari gelenekleriyle kaynaşmasından doğmuş kuvvetli kurumlara sahip bir devletti.
Osmanlı nın Kökenleri Olarak Selçuklular And. Selçuklu devleti II. Süleyman Şah tan itibaren (1192-1205) merkezi ve üniter bir devlet haline gelmiştir. 1262 1277 arasındaki nisbi sükun döneminde iktisadi faaliyetlerde ciddi bir duraklama görülmedi. Bizans İmp, Roma nın mirasçısı olarak ortaya çıkmış, fakat daha sonra ülkenin doğu kanadı ile yetinmek zorunda kalmıştır.
Anadolu nun görkemli şehirleri Bizans ın katı merkeziyetçi tutumunun sebep olduğu toplumsal buhranlar yüzünden ıssızlaştı. Peki Türkmen akınlarının arka planındaki gerekçe neydi? Kısa süreli bir kargaşa ve buhrana sebep olan bu akınlar fizikî yapılardan çok iktidar yapılarını tahrip etti.
Sosyal Tabakalaşma ve Yerleşim İslam toplumlarında Batı da görüldüğü gibi bir sosyal sınıflaşmaya rastlayamıyoruz. Türkler Anadolu ya geldiklerinde, Roma çağındaki gibi canlı ve hareketli bir iktisadi hayat, kalabalık ve refah içinde bir nüfus söz konusu değildir. Türk devlet anlayışı ile Türk hükümdarlarının izledikleri ekonomik politikalar arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır.
Geçim biçimi hayvancılığa dayanan Türkmenler, üretemedikleri ürünlerin bir kısmını yerleşiklerden satın aldıkları için, onlarla olan ticarî ilişkilerine özel önem veriyorlardı. Anadolu ya yerleştirilen Türkler kırlarda yaylakkışlak arasında, mevsimlik bir hayat yaşarken, Şehirlerde de benzer bir ikili hayatı benimsediler. Konar-göçer Türkmenlerin büyük bir kısmı, kendi ruh yapılarına en uygun hareket serbestliği sağlayan uçlarda toplanmışlardır.
Selçuklu şehri, temelde Bizans kastrasından oluşmuş idi. Kastralar ise sarp ve yalçın kayalık tepeler üzerinde yer alıyorlardı.