ACOG Diyor ki! ANTİFOSFOLİPİD SENDROMU. Özeti Yapan: Dr. Namık Demir

Benzer belgeler
Doç. Dr. Ahmet Gül MFTP Kongresi Ekim 2012, İstanbul

Doç. Dr. Ahmet Gül TJOD İstanbul, Ocak Not: Bu sunum daha önce MFTP Kongresi Ekim 2012, İstanbul da yapılmıştır

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

Gebelik ve Trombositopeni

Trombofili nin Tekrarlayan Gebelik Kayıplarındaki Rolü. Dr. Ayhan SUCAK

TROMBOFİLİ TARAMASI KİME NE ZAMAN NASIL. Doç. Dr. Özgür Yeniel

ACOG diyor ki GEÇ-TERM VE POST-TERM GEBELİKLERİN YÖNETİMİ. Özeti yapan: Dr. Yasemin Doğan

TROMBOFİLİ TARAMASI VE TEDAVİSİ. Dr. Aytül Çorbacıoğlu Esmer. İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.B.D.

GEBELİKTE SİFİLİZ. Dr. Mustafa Özgür AKÇA Bursa Yüksek İhtisas E.A.H. Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği

Gebelerde Rubella (Kızamıkçık) Yrd.Doç.Dr.Çiğdem Kader

Plasenta ilişkili gebelik komplikasyonları ve trombofili. Dr. Kadir Acar Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Hematoloji BD.

SİSTEMİK HASTALIKLARDA TROMBOZ

ACOG Diyor ki! HER GEBE TAKİP SÜRECİNDE EN AZ BİR KEZ PERİNATAL DEPRESYON AÇISINDAN TARANMALIDIR. Özeti Yapan: Dr. Semir Köse

Antifosfolipid Sendromu: Obstetrik Açıdan Yaklaşım. Dr. Gökhan Keser E.Ü.T.F İç Hastalıkları Romatoloji

ACOG Diyor ki! İNFLUENZA ŞÜPHELİ VEYA TANILI GEBELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TEDAVİSİ (ACOG Committee Opinion Number: 753.

GEBELİKTE TİROİD FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

CMV lab.tanı Hangi test, ne zaman, laboratuvar sonucunun klinik anlamı?

Tedavi. Tedavi hedefleri;

KAYNAK:Türk hematoloji derneği

Anti-HIV Pozitif Bulunan Hastada Kesin Tanı Algoritması. Doç. Dr. Kenan Midilli İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı

Hiperkoagülabilite Trombofili Tarama ve Tedavi DR ERMAN ÖZTÜRK

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

PERİNATAL HERPES VİRUS İNFEKSİYONLARI. Uzm.Dr.Cengiz Uzun Alman Hastanesi Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları

Gebelerde Toxoplasma gondii Seropozitifliğinin Değerlendirilmesinde İstenen Testlerin Önerilen Tanı Algoritmasına Uygunluğunun Değerlendirilmesi

Antepartum İntrauterin Hipoksinin Öngörüsü

TROMBOFİLİ ve TEKRARLAYAN GEBELİK KAYBI. Dr. Mustafa ÇETİN Erciyes Hematoloji 2004

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

ÇOCUKLARDA TROMBOEMBOLİK HASTALIKLAR

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

İLK TRİMESTERDE PROGESTERON. Dr. Tuncay Nas Gazi Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim

Girişimsel olmayan prenatal tanı testi. Prof.Dr.Mehmet Ali Ergün Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Dr. Aslıhan Yazıcıoğlu, Prof. Dr. Aydan Biri Yüksek İhtisas Üniversitesi Koru Ankara Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

Gestasyonel Diyabet (GDM)

Gebelikte Antifosfolipid Antikor Sendromu ve Yonetimi

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 9 Ağustos 2016 Salı

The Fetal Medicine Foundation

Gebelik ve Otoimmün Problemler. Dr. Tuncay NAS Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Perinatoloji Bilim Dalı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Polikistik over sendromu olan kadınlarda, cerrahi veya Yardımcı Üreme. Teknikleri ile kanıta dayalı infertilite tedavisi

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Tiroid Hormonları ve Yorumlanması.

DOWN SENDROMU TARAMA TESTİ (1. TRİMESTER)

ACOG DİYOR Kİ; Özeti Yapan: Dr. Esra Esim Büyükbayrak SERVİKAL YETMEZLİK TEDAVİSİ İÇİN SERKLAJ

MORBİD GEBELİKLERDE ANTİFOSFOLİPİD SENDROMUNUN ARAŞTIRILMASI

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

SEREBRAL TROMBOZLU ÇOCUKLARDA KLİNİK BULGULAR VE TROMBOTİK RİSK FAKTÖRLERİ

ACOG diyor ki! GEBELİKTE TROMBOEMBOLİZM. Özeti Yapan: Dr. Aytül Esmer Çorbacıoğlu

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÇOCUKLARDA TROMBOZ TANISINDA LABORATUVAR YÖNTEMLERİ

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

ACOG Diyor ki! GEBELİKTE KALITSAL TROMBOFİLİLER (Practice Bulletin No: 197. Temmuz 2018) Özeti Yapan: Dr. Namık Demir

PERİNATOLOJİ ve ÖNLENEBİLİR ANNE ÖLÜMLERİ. Dr. Şevki ÇELEN ZTB Kadın Sağlığı EAH Perinatoloji Kliniği

Metilen Tetrahidrofolat Redüktaz Enzim Polimorfizmlerinde Perinatal Sonuçlar DR. MERT TURGAL

HBV Reaktivasyonunda Rehber Önerileri

Doç Dr.Recai Türkoğlu MS hasta Okulu

Tdap Aşıları (Difteri, Toksoid ve Cansız Boğmaca)

86. Doğum eylemi süresince fetal başın yaptığı eksternal rotasyon hareketi hangi aşamada gerçekleşir?

%20 En sık neden cilt kuruluğu Gebeliğe özgü cilt hastalıkları İntrahepatik kolestaz İlaç ve diğer allerjik reaksiyonlar Sistemik hastalıklara bağlı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Doç. Dr. Selçuk SELÇUK İstanbul Medeniyet Üniversitesi Göztepe EAH

IV. FAKTÖR VII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

2. Çocukluk çağında demir eksikliği anemisi?

SİGARANIN GEBELİĞE ETKİLERİ. Mini Ders 2 Modül: Sigara ve Üreme Sistemi


VAKA SUNUMU. Dr. Neslihan Çiçek Deniz. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nefrolojisi Bölümü

Antifosfolipid Antikor Sendromu

TLERDE SEROLOJİK/MOLEK HANGİ İNCELEME?) SAPTANMASI

Doğum sonrası anksiyete bozukluğu için riskli dönem. Sıklığı?? Klinik seyir??

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

YENİ DOĞANLARDA VE GEBELERDE İMMUNOHEMATOLOJİK TESTLER: DAT, İAT VE ANTİKOR TANIMLAMA

GEBELİK KAYIPLARINDA TROMBOFİLİ. Yrd. Doç. Dr. Emine TÜREN DEMİR N.E.Ü Meram Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve ABD

Tromboz ve tromboz tedavisi komplikasyonları. Prof. Dr. Özcan Bör Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi

VIII. FAKTÖR XII EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU BÖLÜM ULUSAL TANI VE TEDAVİ KILAVUZU 2013

İntrapartum veya Postpartum Şiddetli Hipertansiyon Tedavisinde Başlangıç Olarak LABETOLOL Kullanılan Yönetim Algoritması

Antifosfolipid Sendromu

Gebelikte Viral Enfeksiyonlar

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Tekrarlayan Gebelik Kayıpları

HEREDITARY THROMBOPHILIAS AND LOW MOLECULAR WEIGHT HEPARIN (HEREDİTER TROMBOFİLİLERDE DÜŞÜK MOLEKÜLER AĞIRLIKLI HEPARİN KULLANIMI)

E. Ediz Tütüncü KLİMİK 2013 XVI. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Kongresi 15 Mart 2013, Antalya

Fibrinolytics

Prof.Dr.Babür Kaleli Pamukkale Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum A.D. 8.MFTP Kongresi Ekim 2012 İstanbul

KANITA DAYALI LABORATUVAR TIBBI İLE İLİŞKİLİ HESAPLAMALAR. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2005

DEKSAMETAZON SÜPRESYON TESTİ

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Gebelik ve Enfeksiyonlar. Prof.Dr. Levent GÖRENEK

REHBERLER: TEDAVİYE NE ZAMAN BAŞLAMALI? Dr. Behice Kurtaran Ç.Ü.T.F. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD

SEZARYEN SONRASI VAJİNAL DOĞUM (SSVD)

Gebe ve Emziren Kadında Antihipertansif Tedavi. Prof Dr Serhan Tuğlular MÜTF Nefroloji Bilim Dalı

ÖZEL BİR HASTANEDE YENİDOĞAN ÜNİTESİNE YATIRILAN İNDİREKT HİPERBİLİRUBİNEMİLİ OLGULARIN RETROSPEKTİF DEĞERLENDİRİLMESİ

DİYABETLİ GEBE. Uzm. Hem. Hülya GÜLYÜZ DEMİR Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri Direktörlüğü

mm3, periferik yaymasında lenfosit hakimiyeti vardı. GİRİŞ hastalığın farklı şekillerde isimlendirilmesine neden Olgu 2 Olgu 3

NIPT güncel T 21 tarama protokollerine nasıl entegre edilmeli. Dr. H. Fehmi Yazıcıoğlu Perinatolog

CVS ve AS Gebelik Kaybına Yol Açar mı?

Transkript:

ACOG Diyor ki! ANTİFOSFOLİPİD SENDROMU Özeti Yapan: Dr. Namık Demir Antifosfolipid Sendromu (AFS), karakteristik klinik özelliklerinin varlığı ve dolaşımda antifosfolipid antikorlarının belirli düzeylerde mevcudiyeti ile tanımlanan otoimmun bir hastalıktır. Tanı için enaz bir klinik ve bir laboratuvar bulgusunun olması gerekir. Antifosfolipid sendromu olanbireylerin %70'i kadın olduğu için, üreme çağındaki kadınlar arasında oldukça yaygındır. Antifosfolipid antikorları hücre yüzeyi üzerindeki negatif yüklü fosfolipidlere bağlanma özelliği olan bir çeşit antikor gurubudur. AFS'unun prevalansı ve klinik önemine rağmen, bu hastalığa tanı koymak için yapılması gereken antifosfolipid testlerinin tipleri ve endikasyonları konusunda tartışmalar mevcuttur. Bu tartışmaların çoğu AFS'unun tanısı ve yönetimi konusunda iyi tasarlanmış ve kontrollu çalışmaların olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu belgenin amacı APS'nin tanı ve tedavisi için verileri değerlendirmektir. BİLİMSEL ARKA PLAN: Mevcut kanıtlar, klinik olarak amaca uygun antifosfolipid antikorları için antijenik belirleyici faktörün β2-glycoprotein 1 olduğunu düşündürmektedir. Bu glikoprotein negatif yüklü fosfolipidler için affinitesi olan heryerde bulunabilen, çok fonksiyonlu bir plazma proteinidir. Bu glikoproteinin koagülasyon, fibrinoliz ve diğer fizyolojik sistemlerde düzenleyici bir rolü vardır. Antifosfolipid antikorları, arteriyel tromboz ve venöz tromboz, otoimmün trombositopeni ve fetal kayıp dahil olmak üzere çeşitli tıbbi sorunlar ile ilişkilendirilmiştir. Fetal kayıplara ek olarak, preeklampsi, intrauterin gelişim kısıtlanması, plasental yetmezlik ve erken doğum gibi bir çok obstetrik komplikasyon da antifosfolipid antikorları ile ilişkilidir. Antifosfolipid Antikorları Antifosfolipid sendromunun tanısına katkıda bulunan üç antifosfolipid antikor bulunmaktadır. Bunlar 1)Lupus antikoagülan (LA), 2)Antikardiyolipin antikorları (ACA) ve 3)Anti-β2-gliko-protein I antikorlarıdır. (Tablo 1). Uzmanların çoğu, plazmadaki koagülasyon analizleri ile saptanan lupus antikoagülan testinin daha spesifik olduğunu, ancak diğer iki testten (ACA ve Anti-β2-gliko-protein I) daha az duyarlı olduğunu düşünmektedir. Antifosfolipid sendromu olan bazı hastalarda bu üç antikorun tümü tespit edilmiştir. Bununla birlikte, bu üç antikorun aynı olmadığı düşünülmektedir. Bu nedenle, farklı olan bu antifosfolipid antikorları belki de birbiri ile ilişkili ancak belirgin şekilde farklı immünoglobulinler olarak görülebilir. Geçici pozitif test sonuçları ortaya çıkabileceğinden, APS tanısı için 12 hafta arayla en az iki pozitif antifosfolipid antikor testi sonucu olmalıdır.

Lupus Antiloagulan Lupus antikoagülan, sistemik lupus eritematozusu olmayan birçok bireyde bulunur ve antikoagülasyon ile değil trombozla ilişkilidir. Lupus antikoagülanın varlığı dolaylı olarak değerlendirilir ve laboratuvar teşhisi için bir dizi test gereklidir. Lupus antikoagülan için ilk yapılacak olan laboratuvar tarama testi tipik olarak lupus antikoagülana duyarlı aktive parsiyel tromboplastin zamanı ve seyreltilmiş Russell'ın viper venom zamanı gibi hassas pıhtılaşma testlerinin bir kombinasyonu kullanılarak gerçekleştirilebilir. Lupus antikoagulanları, protrombin kompleksine müdahale ederek paradoksal olarak fosfolipide bağımlı pıhtılaşma testlerini bloke eder. Lupus antikoagulan için yapılacak her bir testin duyarlılığı ve özgüllüğü, test için kullanılan reaktiflerden büyük ölçüde etkilenir ve laboratuvarlar arasında değişir. Bu testlerdeki uzamış pıhtılaşma süreleri, lupus antikoagulant dışında, düzgün yapılmamış testler, antikoagulan ilaçlar, pıhtılaşma faktörü yetersizlikleri ve faktöre özgü inhibitörler gibi nedenler ile olabileceği için, lupus antikoagulan içerdiği için uzamış pıhtılaşma zamanına sahip olduğundan kuşkulanılan plazma ek testlere tabi tutulmalıdır. Uzamış pıhtılaşma süresinin bir faktör eksikliğinden kaynaklanması durumunda, eksik faktörü içeren normal plazmanın eklenmesi ile tekrarlanan test, normal bir pıhtılaşma süresi ile sonuçlanır. Aksine, lupus antikoagülan gibi bir inhibitör mevcutsa, normal plazmanın eklenmesine rağmen pıhtılaşma süresi uzamaktadır. Deneye fosfolipidin eklenmesi veya çıkarılmasını içeren ikinci bir doğrulama testi önerilmiştir. Örneğin, plazmanın fosfolipid ile ön-inkübasyonu ortamdan lupus antikoagülanı uzaklaştırır ve pıhtılaşma süresini normalleştirir. Kullanılan analizlerden bağımsız olarak, lupus antikoagülan nicelleştirilemez ve sadece var veya yok olarak bildirilir. Tablo 1. Antifosfolipid Sendromunun Tanısı için Laboratuvar Kriterleri 1. Lupus Antikoagulan en az 12 hafta ara ile yapılan 2 yada daha fazla testte plazmada bulunurlar. Test sonuçları "VAR" yada "YOK" olarak rapor edilir. Lupus Antikoagulan testleri ideal olarak hasta antikoagulanlar ile tedavi edilmeden önce yapılmalıdır. VEYA 2. Antikardiyolipin Antikorları serum yada plazmada en az 12 hafta ara ile yapılan 2 yada daha fazla testte, IgG ve/veya IgM izotipleri olarak "ORTA" yada "YÜKSEK" titrede (> 40 GPL yada MPL veya > 99th percentile olarak) bulunurlar. VEYA 3. Anti-β 2-gliko-protein I Antikorları serum yada plazmada en az 12 hafta ara ile yapılan 2 yada daha fazla testte, immunglobulin G (IgG) ve/veya immunglobulin M (IgM) izotipleri olarak, testi yapan laboratuvar tarafından normal populasyon için tanımlanan dğerlerin 99th percentil'inden daha yüksek titrede bulunurlar.

Antikardiyolipin Antikorları Antikardiyolipin antikorları en çok enzim bağlantılı immünosorbent testler kullanılarak saptanır. İmmünoglobulin G (IgG) ve immünoglobulin M (IgM) izotiplerinin ölçülmesi önerilir. İmmünoglobulin A yapısındaki antikardiolipin antikorlarının klinik önemi belirsizdir ve AFS tanısı, saptanmış immünoglobulin A tipi antikardiolipin antikorlarının varlığına dayalı olarak yapılmamalıdır. Tarihsel olarak, antikardiyolipin antikor testlerinin standardizasyonu zor olmuştur, bu da laboratuvarlar arasında zayıf bir uyum olmasına yol açar. Bunun sonucu olarak, eski kılavuzlarda yarı kantitatif sonuçların (örneğin, Negatif, düşük, orta veya yüksek) kullanımını vurgulanmıştır. Bu uyumsuzluk bu kılavuzlara dayalı klinik yorumları güçleştirmektedir. Buna karşılık son zamanlarda laboratuvarlar arasındaki uyum düzelmiş ve iyileşmiştir. Antikardiyolipin antikorları için standart referans reaktifleri mevcuttur ve sonuçlar IgG fosfolipidleri için "GPL" ve IgM fosfolipidleri için "MPL" olarak adlandırılan uluslararası standart birimlerde rapor edilir. Kantitatif antikardiyolipin antikorlarının doğruluğu ve güvenilirliğine rağmen, tarihsel olarak bir şekilde sınırlı olmakla birlikte, mevcut konsensüs kılavuzları, pozitif bir antikardiyolipin sonucu için ACA IgG'nin 40 GPL veya ACA IgM'nin de 40 MPL'den (yani, 99. persentilden daha büyük) daha büyük olmasını gerekli görmektedir. Anti-β2-gliko-protein I Antikorları Antikardiyolipin antikorları gibi, Anti-β2-gliko-protein I antikorları da en sık olarak enzim bağlantılı immunosorbent yöntemler kullanılarak saptanırlar. Anti-β2-glikoprotein I antikorlarının hem IgG ve hem de IgM izotipleri ölçülmelidir. Anti-β2-glikoprotein I antikorları sıklıkla, IgG izotipi için "SGU" ve IgM izotipi için "SMU" olarak bilinen uluslararası standart üniteler kullanılarak rapor edilirler. Güncel kılavuzlara göre 99th percentile'in üzerindeki değerler POZİTİF sonuç olarak değerlendirilir. Diğer Antifosfolipid Antikorları Yeniden gözden geçirilen antifosfolipid sendromu tanı kriterlerine göre tanı koymak için sadece 3 antifosfolipid antikoru kullanılmaktadır: 1) Lupus Antikoagulan, 2) Antikardiyolipin Antikorları ve 3) Anti-β2-gliko-protein I antikorları. Bazı laboratuvarlar sıklıkla test paneli olarak diğer antifosfolipid antikorlarına da bakmaktadırlar. Bu testlerin kullanılması AFS tanısının doğru olarak konulmasına çok az katkıda bulunurlar ve bu nedenle bu antikor teslerinin yapılması önerilmemektedir.

Antifosfolipid Sendromunun Tıbbi Komplikasyonları Antifosfolipid sendromu (AFS) ile birlikte en sık görülen komplikasyonlar venöz trombozis ve arteriyel trombozisdir. Trombotik olayların %65-70'i venöz trombozdur. Venöz trombozu olan hastaların yaklaşık %2'sinde Lupus antikoagulan antikor testleri pozitif gelecektir. Venöz trombozun en sık yerleşim yerinin alt ekstremiteler olmasına karşılık, tromboz vücuttaki herhangi bir kan damarında meydana gelebilir. Olağan dışı lokalizasyonlardaki damar tıkanıklıkları klinisyene AFS tanısını düşündürmelidir. Gebe olmayan asemptomatik yetişkinlerin %1 den azında tesadüfen antifosfolipid antikorları saptanabilir ve bu kişilerde her yıl tromboz gelişecektir. Yüzkırkyedi olguyu içeren retrospektif bir olgu gurubunda AFS olan ve tedavi edilmeyen hastalarda tekrarlama oranının her yıl için %25 olduğu ve antikoagulasyon tedavisi ile tekrarlama olranlarınınminimale indirilebileceği gösterilmiştir. AFS olan hastalarda gebelik sırasında tromboz riski önemli ölçüde artmaktadır.büyük bir olgu serisinde AFS olan hastalarda trombotik olayların %25'i gebelik sırasında yada postpartum dönemde oluşmuştur. Bu bulgular, AFS olan kadınlarda gebelik sırasında yada postpartum dönemde tromboz riskinin %5-12 olduğunu gösteren prospektif çalışmalar ile de doğrulanmıştır. Arteriyel tromboz da keza antifosfolipid antikorları ile ilişkilidir ve retinal, subklavian, dijital yada brakial arterler gibi atipik yerleşimlerde oluşabilirler. Arteriyel tıkanmanın en sık karşılaşılan sonucu inmelerdir ve en sık tutulan damar orta serebral arterdir. Geçici iskemik ataklar ve amaurosis fugax olarka bilinen tek taraflı geçici görme kayıpları da antifosfolipid antikorları ile birliktelik gösterirler. Diğer yönlerden sağlıklı olup da 50 yaşın altında inme geçirenlerin %4-6 'sında antifosfolipid antikorları mevcuttur. Koronoer tıkanmalar da bildirilmiştir. Açıklanamayan arteriyel trombozu olan, inme, amaurosis fugax yada geçici iskemik atak geçiren kişilerde antifosfolipid antikorları aranmalıdır. AFS olan olguların %40-50'sinde otoimmuntrombositopeni olur. Antifosfolipd antikorları ile birlikte olan trombositopenileri, AFS ve ITP de ilgili trombosit antijenleri olmasına rağmen, idiyopatik trombositopenik purpura (ITP) dan ayırdetmek son derece güçtür. AFS 'nun yol açtığı trombositopeniler, ITP'nin yol açtığı trombositopeniler gibi tedavi edilirler. Otoimmun hemolitik anemi, livedo reticularis, kutanöz ülserler, chorea gravidarum, multi infarkt demans ve transvers myelitis gibi bir dizi tıbbi sorunlar da antifosfolipid antikorları ile birliktelik gösterirler. Katastrofik Antifosfolipid Sendrom olarak adlandırılan bir hastalıkta bazı bireylerde ilerleyici trombozlar ve çoklu organ yetmezlikleri gelişir. Diğerlerinde postpartum dönemde kardiyopulmoner yetmezlik, ateş, böbrek yetmezliği ve multiple trombozlar ile birlikte şiddetli hastalık ortaya çıkar.

OBSTETRİK KOMPLİKASYONLAR Fetal Kayıplar ve Tekrarlayan Gebelik Kayıpları Antifofolipid antikorları ile ilişkili gebelik kayıplarının büyük kısmı fetal dönemde ( 10. gebelik haftasından sonra) oluşur. Bu gebelik haftasındaki kayıplar, sıklıkla fetal kayıplar 10. gebelik haftasından önce olduğu için genel populasyondaki fetal kayıpların sadece küçük bir oranını oluştururlar. 76 antifosfolipid antikoru olgusunu içeren bir olgu serisinde, fetal dönemdeki gebelik kayıplarının sadece %10'u antifosfolipid antikoru içermeyen olgularda olurken, %50'si antifosfolipid antikoru içeren olularda olmuştur. Keza antifosfolipid antikorları içeren olguların %84'ü en az bir fetal kayıp yaşamışken, antifosfolipid antikorları içermeyenlerde bu oran % 24 olarak bulunmuştur. Antifosfolipid antikorları sporadik embryonik dönem fetal kayıpları ile ilişkili değil iken, tekrarlayan embryonik kayıplar yada fetal kayıplar veya her ikisi ile birlikte olabilirler. Gözlem çalışmalarında antifosfolipid antikorları için pozitif test sonucu olanlarda tekrarlayan spontan gebelik kayıplarının kontrollardan daha fazla oranda olduğu gösterilmiştir. Birçok çalışmada, tekrarlayan gebelik kaybı olan kadınların %5-20'sinde antifosfolipid antikorları için yapılan testler pozitif olarak bulunmuştur, ancak bu olguların AFS tanısı için mevcut uluslararası kriterleri karşılayıp karşılamadığına dair kaygılar uzmanlar arasında bir tartışma konusudur. Preeklampsi Preeklampsi, AFS ile birliktelik gösterir. Preeklampsi olan kadınların %11-17'sinde antifosfolipid antikorları için testlerin pozitif olmadına rağmen, bu birliktelik özellikle 34. gebelik haftasından önce olan şiddetli preeklampsi olgularında daha güçlüdür. Ayrıca antifosfolipid antikorları olan 1000 kadının prospektif olarak değerlendirilmesinde, gebeliğin uyardığı hipertansiyon riski (odds ratio: 5,5) ve gebeliğin uyardığı şiddetli hipertansiyon riski (odds ratio: 8,1) artmış olarak bulunmuştur. İntrauterin Gelişim Kısıtlılığı (İUGK) Birçok olgu serisinde AFS olan kadınların gebeliklerinin %15-30'unda intrauterşin gelişim kısıtlanması olduğu gösterilmiştir. AFS'unun İUGK ile ilişkili olmasına rağmen, tek başına antifosfolipid antikorları ile İUGK arasındaki bağlantı hakkında çelişkili kanıtlar vardır. Bazı çalışmalarda antifosfolipid antikorları ile İUGK arasında bir ilişki bulunmamıştır, bu farklılık antifosfolipid antikorları için düşük pozitif test sonuçları olan bazı kadınların da çalışmaya dahil edilmesinden kaynaklanabilir.

Klinik Düşünceler ve Öneriler Kimler antifosfolipid antikorları için test edilmelidir? AFS tanısı için önerilen kriterler Tablo 2 de gösterilmiştir. AFS'unun esas belirtileri venöz yada arteriyel trombozlar, İUGK ve preeklampsi vb gebelik morbiditeleri, fetal kayıplar ve tekrarlayan gebelik kayıplarıdır. Daha önceden açıklanamayan arteriyel yada venöz tromboembolizm geçiren, yada gebelik sırasında yeni arteriyel ve venöz tromboembolizm geçiren, yada venöz tromboembolizm öyküsü olan ve daha önceden test yapılmamış kadınlarda antifosfolipid antikor testleri yapılmalıdır. Daha önce bir fetal kayıp öyküsünün olması veya 3 yada daha fazla tekrarlayan embryonik yada fetal kaybın olması antifosfolipid antikor testi yapılmasını gerektiren obstetrik endikasyonlardır. Uzman görüşü olarak, preterm şiddetli preeklampsi ve erken başlayan plasental yetmezlik durumlarının AFS tanısı için klinik kriterler olarak gösterilmesine karşılık, bu koşullara sahip kadınların taranması ve tedavisinin sonraki gebelik sonuçlarını iyileştirdiğini destekleyen halihazırda yeterince kanıt bulunmamaktadır. Bu konudaki çalışmalar obstetrik ayrıntıların yeterince verilmediği küçük çalışmalardır. AFS ile birlikte olabilen diğer durumlar, hemolitik anemi, otoimmuntrombositopeni, amaurosis fugax, livedo reticularis, sistemik lupus etitematosus ve rapid plasma reagin sonuçlarının yanlış pozitif gelmesidir. Bu hastalıklar AFS'unun klinik kriterleri olarak düşünülmemektedir. APS'nin klinik özelliklerini taşımayan kadınlarda antifosfolipid antikorları testini isteyen klinisyenler, yorumlanamayan bir pozitif test sonucu ve bir yönetim ikilemiyle karşı karşıya kalırlar. En iyisi sadece antifosfolipid antikorları ile açıkça ilişkili olan hastalıkları olanlardan test isteyerek bu tür problemlerden kaçınmaktır. Tablo 2. Antifosfolipid Sendromunun Tanısı için Klinik Kriterler 1. Vaskuler tromboz: Herhangi bir doku yada organda bir kez yada daha fazla arteriyel, venöz yada küçük damar trombozu klinik epizodlarının olması VEYA 2. Gebelik Morbiditesi: a) Normal fetal morfolojinin ultrasonografi yada fetusun direkt muayenesi ile belgelenmesi koşulu ile 10. gebelik haftasında yada sonrasında bir yada daha fazla kez açıklanamayan morfoljik olarak normal fetus ölümü, VEYA b) Eklampsi,veya şiddetli preeklampsi yada plasenta yetmezliği ile uyumlu bulgular nedeni ile 34. gebelik haftasından önce bir yada daha fazla kez morfolojik olarak normal yenidoğanın premature doğumu, VEYA c) Anneye ait anatomik yada hormonal bozukluklar ve anne ve babaya ait kromozomal nedenler dışlandıktan sonra, 10. gebelik haftasından önce 3 yada daha fazla kez ardışık spontan gebelik kaybının olması.

Antifosfolipid Sendromunun Tanısı için Hangi Laboratuvar Testleri Kullanılır? Antifosfolipid sendromunun tanısı için yapılan testler, Lupus antikoagülan (LA), Antikardiyolipin antikorları (ACA) ( IgG ve IgM) ve Anti-β2-glikoprotein I antikorlarını içermelidir. (Tablo 1). Başlangıçta pozitif olan test sonuçları 12 hafta yada daha fazla bir aradan sonra doğrulanmalıdır. Tekrarlanan testlerin pozitif olarak süregelmesi sendromun tanısını doğrular. Gebelikte ve Postpartum Dönemde Antifosfolipid Sendromu Nasıl Yönetilmelidir? Gebelikte AFS'unun tedavi hedefleri maternal ve fetal-neonatal sonuçları iyileştirmektir. İki derlemede, vaka serileri ve tedavi çalışmalarının AFS tanısı alan olguların iki gruba ayrılan bireyleri içerme eğiliminde olduğu vurgulanmıştır: 1) trombotik olaylar öyküsü olanlar ve 2) trombotik olaylar öyküsü olmayanlar. Trombotik bir olay geçiren AFS'lu kadınlar için, bir çok uzman hamilelik süresince ve doğumdan 6 hafta sonrasına kadar heparin ile profilaktik antikoagülasyon önermektedir. Yayımlanan olgu serilerinin çoğuna kaydedilen hastalar da düşük doz aspirin de almışlardır, ancak bu endikasyon için aspirin eklenmesinin yararı bilinmemektedir. Maternal tromboembolizm riskini en aza indirmek için antikoagulan tedavi, doğum sonu dönemde minimum 6 hafta sürdürülmelidir. Doğumdan sonra bu profilaksi, kumarin ile güvenli bir şekilde tamamlanabilir. Daha önce bir trombotik olayı olmayan antifosfolipid sendromlu kadınların optimal tedavisi iyi araştırılmamıştır. Bununla birlikte uzman görüşü, 6 haftalık postpartum antikoagülasyona ek olarak klinik izlem yada doğum öncesi profilaktik heparinin kullanımına izin verilebileceğini düşündürmektedir. Bir meta-analiz, tekrarlayan gebelik kaybı ve antifosfolipid antikorları olan kadınlarda, heparin ve düşük doz aspirinin profilaktik kullanımının, gebelik kaybını % 50 oranında azaltabileceğini göstermiştir. Bu kombine tedavi tek başına düşük doz aspirin veya prednizondan daha üstündür. Bu nedenle, sporadik fetal kayıp ya da herhangi bir tekrarlayan gebelik kaybı öyküsü olan ancak daha önce hiçbir trombotik öyküsü olmayan kadınlar için, gebelik sırasında heparin ve düşük doz aspirinin profilaktik dozlarda kullanımı ve doğum sonrası 6 hafta tedaviye devam edilmesi düşünülmelidir. Antifosfolipid sendromlu gebelerin tedavisi için önerilen diğer tedavi yöntemleri arasında kortikosteroidler ve intravenöz immünoglobulin (İVİG) yer alır. Tarihsel olarak kendi kendisi ile kıyaslama yöntemi kullanan birkaç olgu serisinde, prednizon ve düşük doz aspirin ile tedavi edilen antifosfolipid sendromlu kadınlarda % 60-70 oranında başarılı gebelik oranı bildirmiştir. Bununla birlikte, tedavi ile ilgili çalışmaların meta analizinde prednizon ve düşük doz aspirin ile tedavi edilen kadınlarda gebelik kaybında azalma görülmemiştir. Bu çalışmaların doğrudan karşılaştırılması zordur, çünkü çalışmaya alınan olguların farklı klinik ve laboratuvar özellikleri ve doz

rejimleri vardır ve birçok çalışma randomize edilmemiş ve kontrol gurupları kötü çalışmalardır. AFS ile komplike olan gebeliklerde prednizonun etkinliği hala belirsizdir ve bu endikasyon için prednizonun profilaktik kullanımı ile ilişkili riskler nedeniyle sadece APS'nin tedavisi için kullanılması önerilmez. İVİG ile tedavi, olumsuz sonuçları heparin veya prednizon tedavisine dirençli olan az sayıda olguda değerlendirilmiştir. İVİG ile tedavi edilen hastalarda obstetrik komplikasyonlar nadirdir. Bununla birlikte, İVİG alan kadınların çoğu heparin veya prednizon ve düşük doz aspirin ile tedavi edilmiştir. Küçük bir randomize kontrollü çalışmada, İVİG (+heparin ve + aspirin) alan olguların, sadece heparin ve aspirin ile tedavi edilen olgulardan daha fazla fayda sağladığı gösterilmemiştir. İVİG'nin etkinliği uygun şekilde tasarlanmış çalışmalarda kanıtlanmadığından ve ilacın aşırı derecede pahalı olması nedeniyle kullanımı önerilmez. Antifosfolipid Sendromu Olan Kadınlarda Antepartum İzlem Yapılmalımıdır? AFS'lu kadınların gebeliklerinde fetal büyüme kısıtlılığı ve ölü doğum riski nedeniyle antepartum izlem testleri önerilmiştir. Mevcut bilgiler, belirli bir uygulamayı desteklemek veya reddetmek için yetersizdir, ancak çoğu uzman üçüncü üçayda seri ultrasonografik değerlendirme ve antepartum testleri önermektedir. Antifosfolipid sendromunun uzun süreli uygun tedavisi nedir? Antifosfolipid sendromlu kadınlar için uzun vadeli riskler tromboz ve inmedir. Antifosfolipid sendromlu kadınlarda yapılan, daha önce trombozu olmayan kadınlarda yapılan çalışmaları da içeren araştırmalrada, 3 10 yıllık takipte olguların yarısında tromboz gelişmiş ve % 10 olguda sistemik lupus eritematozus gelişmiştir. İncelenen popülasyonlar, yüksek oranda refere edilen olgulardan oluşmuş ve bu nedenle, ağır hastalığı olan kadınları dahil etmeye yönelik önyargılı olabilirler. Bununla birlikte, mevcut yöntemler ile antikoagülan kullanan AFS'lu olguların hangisinde tedavileri kesildikten sonra tekrarlayan tromboz gelişeceği öngörülememektedir. Ek olarak, diğer risk faktörlerinin varlığına bağlı olarak trombotik olaylar meydana geldiğinde uzun süreli tedaviyi desteklemek için kanıt yoktur. Bu nedenle, postpartum dönemde uzun süreli tedavi için antifosfolipid sendromu olan hastalar, bir iç hastalıkları uzmanı, hematolog veya romatolog gibi sendromun tedavisi için deneyimli bir hekime yönlendirilmelidir. Gebelik ve östrojen içeren oral kontraseptiflerin kullanımı AFS'lu kadınlarda tromboz riskini artırmaktadır. Uzmanlar, AFS'lu kadınların östrojen içeren kontraseptif kullanmamaları gerektiğini, ancak sadece progesteron içeren doğum kontrol yöntemlerinin kullanımının uygun olduğunu kabul etmektedirler.

Önerilerin Özeti ve Sonuçlar Sınırlı ya da Çelişkili Bilimsel Kanıtlara Dayanan Öneriler (Düzey B): Antifosfolipid antikor testi için obstetrik endikasyonlar, bir fetal kayıp öyküsü veya üç veya daha fazla tekrarlayan embriyonik veya fetal kayıp ile sınırlandırılmalıdır. Antifosfolipid antikorları için testler, daha önce açıklanamayan venöz tromboembolizm, hamilelik sırasında yeni bir venöz tromboembolizm veya venöz tromboemboli öyküsü olan ancak daha önce test edilmemiş kadınlarda yapılmalıdır. AFS olan ve ölü doğum veya tekrarlayan fetal kayıp öyküsü olan ancak daha önce trombotik öyküsü olmayan kadınlarda, gebelikte profilaktik dozda heparin ve düşük doz aspirin kulanıması ve doğum sonrası 6 haftaya dek sürdürülmesi düşünülmelidir. Temel Olarak Fikir Birliğine ve Uzman Görüşüne Dayanan Öneriler (Düzey C): Trombotik bir olay geçiren AFS'lu kadınlar için, çoğu uzman gebelik süresince ve doğumdan sonraki 6 haftaya kadar heparin ile profilaktik antikoagülasyon önermektedir. Daha önce bir trombotik olayı olmayan antifosfolipid sendromlu kadınlarda, uzman görüşü, 6 haftalık postpartum antikoagülasyona ek olarak klinik izlem yada doğum öncesi profilaktik heparinin kullanımına izin verilebileceğini düşündürmektedir. Doğumdan sonra uzun dönemli yönetim için, AFS'u olan hastalar, bir iç hastalıkları, hematolog veya romatolog gibi sendromun tedavisi konusunda uzman bir hekime yönlendirilmelidir. Antifosfolipid sendromu olan kadınlar estrojen içeren kontraseptifleri kullanmamalıdırlar. KAYNAK 1. Antiphospholipid syndrome. Practice Bulletin No. 132. American College of Obstetricians and Gynecologists. Obstet Gynecol 2012; 120:1514 21.