srail - Filistin Sorunu ve ran - Türkiye liflkileri

Benzer belgeler
ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

Ortado u da Yeni Dönem: ran-m s r Çekiflmesi

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

Asker-İhvan-Devrim üçgeninde Filistin ve Türkiye dayanışma hareketi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

ABD-İSRAİL-İRAN-TÜRKİYE; ORTADOĞU DA DEĞİŞEN GÜÇ DENGELERİ EYLÜL 2009

Devrim Öncesinde Yemen

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Cumhurbaşkanı Macron

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

İÇİNDEKİLER EDİTÖR NOTU... İİİ YAZAR LİSTESİ... Xİ

HAZIRGİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜNÜN 2014 MART İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

BAŞBAKAN ERDOĞAN İRAN DA BAŞBAKAN ERDOĞAN, CUMHURBAŞKANI AHMEDİNEJAD, DİNİ LİDER HAMANE

ULUSLARARASI FİLİSTİN ZİRVESİ 2018

İRAN-SUUDİ ARABİSTAN İLİŞKİLERİ

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

Yak ndo u Medyas nda Türkiye ve AB Müktesebatlar - srail örne inde

VİZYON BELGESİ (TASLAK)

Halk devriminin düşmanları: diktatör rejim ve karşıdevrimci gerici güçler

Bütün Boyutları ile İran ve Türkiye İlişkileri Arif Keskin, Araştırmacı

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

İdris KARDAŞ Küresel Sorunlar Platformu Genel Koordinatörü

Kafkasya Bölgesinde Uluslararas Siyasetin Gerginlik Alan nda Türkiye ran Ç karlar Aç s ndan

Proje Koordinatörü. Talha Köse. Katkıda bulunan. Selin Bölme. Proje Asistanları. Ahmet Selim Tekelioğlu. Ümare Yazar

Kerkük, Telafer, Kerkük...

İran neden 'milis güçlere' fon sağlıyor? (Birinci Bölüm)

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Türk ve Alman Bak fl Aç s ndan ran daki Geliflimin Güvenlik Politikas Boyutlar

TÜRKİYE NİN JEOPOLİTİK GÜCÜ

SURİYE SORUNU VE TÜRK DIŞ POLİTİKASINA TOPLUMSAL BAKIŞ *

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TEKSTİL SEKTÖRÜNÜN 2014 YILI MART AYI İHRACAT PERFORMANSI ÜZERİNE KISA DEĞERLENDİRME

Araştırma Notu 15/179

GAZZE OPERASYONU IŞIĞINDA İRAN IN İSRAİL-FİLİSTİN SORUNUNA YAKLAŞIMI

Güncel Jeo-Politik ve D-8 Cuma, 08 Aralık :55

1979 İRAN İSLAM DEVRİMİ SONRASI TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ. Ömer Faruk GÖRÇÜN

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

N OLACAK ŞİMDİ? BEKİR AĞIRDIR. 26 Kasım 2015

Katar krizinin anlattıkları

ORTADOĞU'DA SİYASET VE TOPLUM KONGRESİ


İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

Hükümet ile Gülen cemaatinin tartışması neyi ifade ediyor?

Sayın Büyükelçiler, Değerli Kongre üyeleri, Çok değerli dostum Sayın Zügayir ve Brosh, Kıymetli basın mensupları,

ACR Group. NEDEN? neden?

Türkiye nin Güvenlik Stratejileri Çerçevesinde Irak ve Suriye

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

1979 Kabe Baskını'nın yeni görüntüleri ortaya çıktı

Koalisyon Pazarlıkları ve Olası Hükümet Formülleri. Maliki'nin Türkiye Ziyareti ve Irak'ta Yeni Hükümet Kurma Senaryoları

2014 YILI MART AYI TÜRKİYE DERİ VE DERİ ÜRÜNLERİ İHRACATI DEĞERLENDİRMESİ

Sayın Yönetim Kurulu Üyesi/ ve Meclis Üyesi Arkadaşlarım,/

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

FİLİSTİN DEKİ UZLAŞI GÖRÜŞMELERİ: ÖNCEKİLERDEN FARKLI OLACAK MI?

İDEOLOJİ İLE JEOPOLİTİK GERÇEKLER ARASINDA İRAN IN FİLİSTİN POLİTİKALARI

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA SORUNSUZ ALAN KALDI MI?

YÜKSEK ÖĞRETIM ALANINI GELIŞTIRMEK IÇIN IRAK VE TÜRKIYE ARASINDA DAHA ÇOK IŞBIRLIĞI YAPILMASINI UMUYORUZ.

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Mezhepçi-siyasal İslamcı dış politikanın faturası ekonomiye AKP, MISIR I DA KAYBETTİRİYOR

5 bin PKK lı ve peşmergeye terör eğitimi


TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜVENLİK RİSKLERİ: SURİYE SORUNU VE TEHDİT DENGESİ

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

İran Seçimlerinin Orta Doğu Politikasına Yansımaları

Türk ve Alman Medyas fl nda Ortado u

Türkiye 1991 den sonra İsrail ile ilişkilerinde genelde İsrail in en çok sorun yaşadığı Filistin

Avantaj Tahran da: Trump ın yeni Afganistan stratejisi İran için bir fırsat

Title of Presentation. Hazar Havzası nda Enerji Mücadelesi Dr. Azime TELLİ 2015 ISTANBUL

İç Tehdit ve Riskler Işığında İSLAM DÜNYASININ GELECEĞİ. Hazırlayan Dr. Ahmet Emin Dağ

ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 3 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS 3


İSTANBUL GÜVENLİK KONFERANSI 2016 Devlet Doğasının Değişimi: Güvenliğin Sınırları

Ortadoğu da Devam Eden Dönüşüm Bağlamında

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

İslam Dünyasından Darbe Girişimine Tepkiler

Değerli Çekmeköy Anadolu İmam Hatip Lisesi Öğrencileri

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Büyük Resimden Orta Do u ve Türk- srail Gerilimi

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

ORTADOĞU ARAŞTIRMALARI ANALİZ SERİSİ Bilgi Kültür Merkezi

6. İSLAM ÜLKELERİ DÜŞÜNCE KURULUŞLARI FORUMU

DURAP 20 OCAK - 04 ŞUBAT

SÜNNÎLİK YA DA BATI MERKEZLİ ÇATIŞMA TEORİLERİNİN OPERASYON ALANI ORTADOĞU

Bu yüzden de Akdeniz coğrafyasına günümüz dünya medeniyetinin doğduğu yer de denebilir.

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

TÜRKİYE DE ETNİK, DİNİ VE SİYASİ KUTUPLAŞMA. Dr. Salih Akyürek Fatma Serap Koydemir

Kürtler gerçekten de ABD'nin umrunda mı?

Türkiye-Rusya Krizinin Geleceği Üzerine Bir Değerlendirme

ABD Seçimleri ve Sonrası. Mümin Bumin SEZEN Sahipkıran Stratejik Araştırmalar Merkezi (SASAM) ABD Masası Direktörü

Transkript:

srail - Filistin Sorunu ve ran - Türkiye liflkileri Arif KESKİN* İsrail-Filistin çatışması, Orta Doğu nun ve dünyanın bir türlü sonuçlanamayan en önemli sorunlarından birisidir. Orta Doğu da cereyan eden herhangi bir siyasi gelişmeyi, çok boyutlu sonuçları olan İsrail-Filistin sorunundan soyutlayarak yorumlamak neredeyse olanaksızdır. İsrail- Filistin sorununu bölgemizdeki gelişmelerin ağırlık merkezi haline getiren birçok faktör vardır. Bu bölge, dinî, insanî ve milliyetçi duygularla bütünleşen, her tür güdümlemeye açık bir şiddet olgusunun beslediği bir dizi bölgesel güç mücadelesinin hesaplaşma alanıdır. Bunun bir sonucu olarak da bölgemizde güç ve nüfuz arayışında olan bütün aktörler, bu sorunun bir tarafı haline gelmeye çalışmaktadır. Soruna esas olarak taraf olan İsrail ve Filistin in yanı sıra, pek çok başka aktör de o denli müdahil olmuştur ki, asıl taraflar istese de barışa ulaşmaları imkânsız gibi gözükmektedir. Kendi içinde de yeterince karmaşık olan İsrail-Filistin sorununun, üçüncü tarafların da müdahil olmasıyla çözümü zorlaşmıştır. Dolayısıyla, bu sorunun çözümü için üçüncü tarafların niyet, irade ve politikalarının analiz edilmesi gereklidir. Yazımızın amacı, 1979 dan sonra sorunun en önemli üçüncü tarafına dönüşen İran ın, İsrail- Filistin çatışmasına dönük hedef ve politikalarını ortaya koyabilmektir. Yazımızda Türkiye-İsrail ilişkileri Mavi Marmara olayı bağlamında daha ayrıntılı incelenmiştir. Zira Mavi Marmara olayını Türk dış politikasının son zamanlardaki en önemli gelişmesi olarak nitelendirirsek yanlış olmayacaktır. Bu nedenle söz konusu gelişmelerin çok boyutlu bir analize tabi tutulması herkes tarafından kabul edilmektedir. Söz konusu gelişmelerin Türkiye nin Orta Doğu politikasını nasıl etkileyeceği anahtar sorulardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında Türkiye nin İsrail ile olan ilişkisi Ankara nın Orta Doğu daki nüfuzunu nasıl etkilediği sorusu uzun zamandan beri tartışılmaktadır. Tarihsel Bir Çizgide İran ve Filistin Sorunu İkinci Dünya Savaşı ndan günümüze dek İran ın bölgesel ve küresel politikasının temel taşlarından birisi İsrail dir. İkinci Dünya Savaşı sonrasını kısaca gözden geçirirsek; ABD, İran da İngiltere nin yerini almıştı. Soğuk Savaş ın başlamasıyla Mısır gibi önemli Arap devletlerinin SSCB nin yanında yer alma eğilimleri ve Arap devletlerinden destek gören Irak ın İran dan toprak talebi ve rejim muhaliflerinin Filistinliler ile ilişkileri, İran ı İsrail e doğru itmiştir. İsrail Arap kuşatmasından çıkış yolunu İran da görürken, İran da Arapları dengelemek için İsrail e ihtiyaç duymaktaydı. 1979 Humeyni Devrimi nden önce İran ve İsrail ilişkisi bu temeller üzerinde gelişmiştir. Bu çerçevede İsrail, Ben Gurion un teorisine dayanarak, Arap kuşatmasından çıkmak için İran ve Türkiye ile ilişki kurmayı dış politikasının ilkesi hâline getirmiş, bu bağlamda da İran ile ilişkisini geliştirmeye başlamıştır. 1979 Humeyni Devrimi nden önce iktidarda olan Şah Muhammet Rıza Pehlevi de İsrail le yakınlaşmaya bir ihtiyaç olarak bakıyor, ayrıca bunu ABD ile yakınlaşmak için bir araç olarak görüyordu. Şah ın aynı zamanda Arap dünyasıyla da * 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Uzmanı Ağustos 10 Sayı: 20 21. YÜZYIL [31]

Arif Keskin sorunları bulunuyordu. Dolayısıyla Arapları dengelemek için İsrail e yakınlaşma politikası izlemesinin yanında, Şah ın Nasır ın düşmanlarından olan İsrail ile ilişkilerini geliştirmek istemesinin diğer bir sebebi de, 1950 lerde yükselen ve Şah ı ciddî bir biçimde korkutan Nasırcılık dalgasıydı. Bütün bu koşullar, İsrail ve İran ı istihbarat ve teknoloji alanlarında işbirliğine itmiştir. Şah muhalifleri ise Şah ın İsrail ile olan ilişkisine karşılık Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile ilişki kurmuş; Halkın Mücahitleri ve Halkın Fedaileri gibi muhalif örgütler ile FKÖ arasında organik bir ilişki doğmuştur. Şah muhalifleri, Şah ile İsrail arasındaki ilişkiyi propaganda aracı olarak kullanmıştır. İran bu dönemde bağımsız bir Filistin devletini desteklememiştir. Ancak 1970 te Enver Sedat ın iktidara gelmesiyle Mısır-İran ilişkilerinin iyileşmesi, İran ın dış politikasını İsrail e indirgenmiş olmaktan çıkarmış ve İran, İsrail in 1967 öncesi sınırlarına geri dönmesini istemeye başlamıştır. 1979 da Şah ın devrilmesi ve İslâm Devrimi nin meydana gelmesiyle, İran-İsrail ilişkileri tamamen aksi bir istikamete girmiş, İran da aşırı İsrail karşıtlığı ortaya çıkmıştır. Bu yeni dönemle birlikte, İsrail karşıtlığı, emperyalizm karşıtı olmakla eşanlamlı hâle gelmiş ve aynı zamanda dinsel bir boyut da kazanmıştır. Bu durum, İsrail karşıtlığını, İran İslâm Cumhuriyeti dış politikasının temel söylemlerinden birisi hâline getirmiştir. İran, bu konuda, tüm Arap devletlerinin izlediği politikadan çok daha radikal söylemlerle ortaya çıkarak, muhafazakâr Arap devletlerini ihanetle suçlamaya başlamıştır. Onları Arap irticacısı olarak nitelendirmiştir. Bu çerçevede, yeni bir safhaya taşınmış olan İran-İsrail ilişkileri, 1982 de İsrail in Güney Lübnan ı işgalinden sonra daha gergin bir hale gelmiştir. Görüldüğü gibi İran İslam Cumhuriyeti döneminde de İsrail, İran ın küresel ve bölgesel politikalarında temel taşlardan biri olmaya devam etmiştir. 1979 da İran İslâm Devrimi nden sonra Yaser Arafat, İran ı ziyaret eden ilk politikacılardan biri olmuştur. Yaser Arafat Tahran a geldiğinde tarih 16 Şubat 1979 u, yani devrimin zaferinden sadece beş gün sonrasını gösteriyordu. İran daki yönetim, Arafat ı çok sıcak karşılamış ve Tah- [32] 21. YÜZYIL Ağustos 10 Sayı: 20

srail - Filistin Sorunu ve ran - Türkiye liflkileri ran daki eski İsrail Büyükelçiliği binasını FKÖ ye tahsis etmiştir. Ancak İran-FKÖ ilişkisi kısa sürmüş, 1980 de başlayan İran-Irak Savaşı, İran ve FKÖ nün yollarını ayırmıştır. Arafat ve İran Devrimi yöneticileri arasında düşünce farkı da oluşmuştur. Arafat sol bir gelenekten gelmesine karşın, İran, Arafat ı İslami bir çizgiye çekmeye çalışmıştır. Bu düşünce uyumsuzluğunun yanı sıra, FKÖ nün, İran-Irak Savaşı nda, Irak lideri Saddam Hüseyin ile görüşmesi, İran ı FKÖ ye olan desteğini kesmeye itmiş; İran, Arafat ve FKÖ karşıtı politikalar izlemeye ve Arafat yerine Arafat karşıtı radikal grupları desteklemeye başlamıştır. Hatta, İran ın Arafat ve FKÖ karşıtı tutumu, Arafat ın İsrail ile barış masasına oturmasından sonra daha da ciddileşmiş ve Arafat hain ilan edilmiştir. İran, Arafat ı Filistin halkının temsilcisi olarak kabul etmediğini ilân ederek, İsrail ile her türlü barışı, İslâm ve Filistin idealine ihanet olarak nitelendirmiştir. Bunlarla birlikte İran ın, İsrail karşıtı bir devlet olmasına karşın, İsrail ile aynı noktada durduğunu da söylemek mümkündür. İsrail de bu dönemde Arafat ve El Fetih in Filistinliler üzerindeki etkinliğini kırmak için arayış içine girmişti. Aynı dönemde Arafat ve İran arasındaki sorun İran ı da yeni bir arayışa itmişti. İsrail ve İran, Filistin içinde kültürel ve dinsel çalışmalar içinde olan, ancak İsrail karşıtı askerî ve siyasi çalışmalarda bulunmayan Müslüman Kardeşler e yönelmişlerdir. İran ın çabaları ve düşünceleri esnasında İslami Cihat Örgütü doğarken, İsrail in çabaları da HAMAS ın doğuşuyla sonuçlanmıştır. İntifada olgusu, HAMAS ın büyümesine ve dolayısıyla Suriye ve İran a yakınlaşmasına neden olarak, İsrail in bütün kurgusunu bozmuştur. İran günümüzde HAMAS ve İslâmî Cihat örgütlerini desteklemekte ve onları Filistin halkının gerçek temsilcisi ve sözcüsü olarak göstermektedir. 1979 da fiah n devrilmesi ve slam Devrimi ile birlikte ortaya ç kan afl r srail karfl tl, emperyalizm karfl t olmakla eflanlaml hale gelmifl ve ayn zamanda dinsel bir boyut da kazanm flt r. Orta Doğu Barış Süreci ve İran ın Bölgesel - Küresel Arayışları İran ın Orta Doğu daki hegemonya mücadelesinde İsrail her zaman temel taşlardan biri olmuştur. İran ın Araplarla olan ilişkilerinin şekillenmesinde, İsrail e olan tutumu etkin bir faktör olmuştur. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra İran ın İsrail ile ilişkileri Arapları önemli ölçüde rahatsız etmiştir. Devrimden sonra ise, İran ın İsrail politikası ters yüz edilmekle beraber, İran ın bu yeni İsrail karşıtı tutumu, İran-Arap ilişkilerinin gelişmesinde pek de olumlu bir rol oynamamıştır. Bunun en önemli nedeni, İran ın Arap ülkelerine devrim ihraç etme niyeti olmuştur. Arapların, İran hükümetinin ideolojisini transfer etme çabalarından duydukları rahatsızlık, 1980 de Irak ı desteklemelerinde çok açık bir şekilde görülmüştür. İran ve statükocu Arap ülkeleri arasındaki gerginliğin diğer bir nedeni ise, Filistin sorunu olmuştur. 1979 dan başlayarak bazı Arap devletleri, İsrail in varlığını kabul etmeye başlamışlardır. Bu hareketin öncülüğünü 1979 da Camp David Anlaşması ile Mısır yapmıştır. Camp David Anlaşması, zaten sorunlu olan İran-Mısır ilişkisini yeni bir boyuta taşımıştır. Nitekim 1980 de Enver Sedat a suikast düzenleyen radikal İslâmcı Halit İslambuli nin ismi Tahran da bir caddeye verilmiştir. Bu şekilde, İran ın İsrail karşıtı tutumu muhafazakâr Arap devletleriyle arasını açarken, revizyonistler ile yakınlaşmasına neden olmuş ve bu yakınlaşma İran ile Suriye arasında stratejik bir ittifakın kurulmasını sağlamıştır. Suriye, Arap dünyasında İsrail karşıtlığının liderliğini üstlenmiş bir ülkedir. İran ın devrim sonrası izlediği politikalar ve Suriye ye karşı tutumu, Suriye yi İran la beraber bölgede daha etkin bir hâle getirmiştir. İsrail in varlığına ve barışa karşı olan İran ile Suriye nin işbirliği, İran ın Orta Doğu politikasında İsrail in ne denli önemli olduğunun da bir göstergesidir. Ağustos 10 Sayı: 20 21. YÜZYIL [33]

Arif Keskin İsrail-Filistin sorunu, İran ın sadece bölgesel değil, küresel konumunu da belirlemekte etkili bir faktör olarak ön plana çıkmaktadır. İran ın İsrail karşıtı söylemi ve Orta Doğu barış süreci aleyhindeki tutumu, ABD yi ciddi biçimde rahatsız etmektedir. ABD, İran ı Orta Doğu barış sürecini engellemekle ve terörist grupları desteklemekle suçlamaktadır. Nitekim İran-ABD arasında sürekli tansiyona sebep olan en önemli faktör, İran ın Orta Doğu barış sürecini engelleme yönündeki politikalarıdır. AB ise, ABD nin tersine İran ile iyi ilişkiler kurmuş, ancak Orta Doğu barış sürecine ilişkin olarak zaman zaman İran ı eleştirmiştir. AB, İran dan Orta Doğu barış sürecini engellememesini talep etmekle birlikte, bu sorundan dolayı İran ile ilişkilerinde gerginlik yaşamaktan kaçınmıştır. Ahmedinejad ın cumhurbaşkanlığıyla birlikte AB-İran ilişkileri, hem İran ın nükleer çalışmalarında taviz vermemekte gösterdiği direnç, hem de Ahmedinejad ın İsrail haritadan silinmelidir sözü sebebiyle olumsuz bir sürece girmiştir. İran ın perspektifinden bakıldığında, AB ile olan ilişkilere büyük önem verildiği görülmektedir. Zira AB bir anlamda ABD-İran ilişkilerinde dengeleyici unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Orta Doğu da Yükselen İran ve Türkiye 2003 Irak işgali, Orta Doğu da yeni bir güvenlik anlayışı ve siyaset denklemin oluşması açısından milat sayılmaktadır. Irak işgali ABD nin Türkiye, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler ile politik vizyonunun farklılaştığı bir noktadır. Türkiye nin Irak ın şekillenmesi, kuzey Irak ve PKK bağlamında, ABD ile görüş ve politikası farklılaşırken, Sünni Araplar ise Iraklı Şiiler nedeni ile Amerika ile farklı kaygı ve endişelere sahip olmuşlardı. Irak işgali, Sünni Arap devletlerinin Şii korkularının yeniden canlanmasına neden olduğu gerekçesiyle Arap devletleriyle İran arasındaki ilişkiler keskinleşmeye başladı. İran ı dengeleyen bir Irak ortadan kalkmış ve İran ın etki alanına geçmiştir. Türkiye, Kuzey Irak tehdidi ve terör sorunuyla uğraşırken, Mısır da bu süreçte zayıflamıştır. Irak ta Arap Şiiliği olgusunun ortaya çıkması Şii Hilali tartışmasını beraberinde getirmiştir. Yine bu süreçte, Hizbullah ın İsrail karşısında yenilmez bir görüntü kazanması Sünni Arap devletlerini daha da korkutmuştur. İran ın çok etkin olduğu bu süreçte, HAMAS ile olan ilişkisinin anlamı da bir hayli değişmiştir. HAMAS ın iktidara gelmesi, İran ı daha etkin kılmış ve Arapların arka bahçesi İran tarafından ele geçirilmiştir. Bu nedenle Arap devletleri ve İran arasındaki ilişkiler yeniden gerilmeye başlamıştır. Sünni Arap devletleri güçlenen İran ın önüne set çekmek istemişlerdir. Ancak İran karşıtı cephenin liderliğine yapabilecek bir Arap ülkesi mevcut değildi. ABD nin Orta Doğu politikaları İran ın işine yaramışken AB ise İran ı engelleyebilecek bölgesel güce sahip olamamıştır. Bu nedenle Türkiye, Sünni Arap devletlerinin dikkatini çekti. Türkiye, Sünni-Şii ayrışmasının bölgesel barış ve istikrar açısından olumlu sonuç doğurmayacağı ve bölgede yeni çatışmaların kaynağı olacağı nedeni ile önce mesafeli durdu. Sünni Arap devletleri Türkiye ile birlikte İran karşıtı bir blok oluşturma çabasına girmek isterken Ankara bu girişimden uzak kaldı. Türkiye de, Orta Doğu da, İran ve Sünni Araplar arasında keskinleşen süreçte tarafsız kalacağını gösterdi. Ancak Türkiye nin tarafsız görüntüsü zamanla değişmeye başladı. Türkiye seçimleri kazanan HAMAS ı kabullenmeyi gerektiğini vurgulayarak ve Hizbullah ile olan ilişkileri nedeni ile Sünni Arap devletlerinden farklılaşarak İran eksenine girdiği görüntüsünü vermiştir. Ayrıca İran nükleer çalışmalarını İsrail in nükleer silahlarıyla özdeşleştirmesi İsrail in nükleer silahı varken İran dan durdurmayı beklemek adaletsizliktir şeklinde formüle edeceğimiz düşünceyi her platformda yüksek perdeden dillendirmesi, İsrail in Gazze saldırısı ve DAVOS olayının ardından tırmanan tansiyon, Türkiye nin bu görüntüsünü daha da pekiştirmiştir. [34] 21. YÜZYIL Ağustos 10 Sayı: 20

srail - Filistin Sorunu ve ran - Türkiye liflkileri Türkiye-İsrail İlişkileri: Mantık Evliliği Türkiye nin dış politikasında İsrail in özel bir yeri olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye, İsrail i tanıyan ilk Müslüman halka sahip olan devlet olsa da eleştirel tutumunu hep korumuştur. Çünkü Türkiye dış politikasında, Filistin sorunu önemli bir başlık olarak hep var olmuştur. Türkiye, Filistin sorununun, barış için toprak ilkesi, Yol Haritası ve Arap Barış Girişimi çerçevesinde, güvenilir ve tanınmış sınırlar içinde bir arada yaşayacak iki devlet vizyonu temelinde karşılıklı müzakereler yoluyla adil ve kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturulmasını istemiştir. Türkiye 1967 öncesi sınırların yeniden kurulmasını istemektedir. Türkiye, İsrail e yönelik bu eleştirel tutumunun bir karşıtlığa dönüştürülmesinden kaçınmıştır. Türkiye nin İsrail ile ilişkileri bir taraftan bölgede İran ve Arapları dengelemek, diğer taraftan küresel düzeydeki güç dengeleri açısından bir anlam ifade etmektedir. İsrail ile olan ilişkisi, Türkiye nin, Batılılar ile olan ilişkisini daha sağlıklı ve güvenilir hale getirmesinde olumlu katkı sağlamaktadır. Ayrıca Türkiye nin İsrail ile ilişkisi diğer Orta Doğu ülkeleri ile olan ilişkilerinden, zaman zaman iki ülke yöneticileri arasında polemikler yaşanmasına rağmen, Marmara gemisi olayına kadar daha fazla istikrar göstermiştir. Türkiye nin, İsrail ile askeri, siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliği ile kurduğu çok boyutlu ilişkisini Orta Doğu da başka bir devletle kurduğu söylenemez. Türkiye nin İsrail ile ilişkisi Arap ve Müslüman topluluğa sahip olan ülkeler ile olan ilişkisini olumsuz etkilememiş, tam tersine Türkiye nin caydırıcılık gücünü artırmıştır. Nitekim 1996 da Türkiye ile İsrail arasında imzalanan Askerî Çerçeve Anlaşması, Türkiye nin Suriye ve İran ile olan ilişkisinin olumlu bir şekilde seyretmesine katkıda bulunmuştur. Başka bir ifade ile Türkiye nin İran ve Suriye ile ilişkilerinin iyileşme süreci ile İsrail ile ilişkilerinin gelişmesinde eşzamanlılık anlamlıdır. Bu anlamda, Türkiye nin arabuluculuk girişimleri İsrail ile iyi ilişkisi olmadan sonuç getirmeyecektir. Öte yandan, Ankara-Tel Aviv ilişkisinin diğer önemli boyutunun kamuoyu olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye de anti semitizmin, tarihsel, toplumsal ve kültürel kökeni çok zayıf olsa da, Türk toplumunda Müslümanlıktan kaynaklanan rahatsızlıkla birlikte İsrail e yönelik çok boyutlu ve derin milliyetçi kuşkular da vardır. İran-Osmanlı Tarihsel Çelişkisi Günümüzde Osmanlı-İran ın Orta Doğu üzerinde hâkimiyet mücadelesi/çatışması Kasr-ı Şi- Ağustos 10 Sayı: 20 21. YÜZYIL [35]

Arif Keskin rin Anlaşması efsanesi ile unutulsa da yaşanan tarihi çelişkiler, iki ülkenin seçkinlerinin zihniyetinde karşılıklı tarihi kuşkular biçiminde tezahür etmiştir. Cumhuriyet sonrası döneme bakıldığında her iki ülkenin de, kuşkularını unutmasalar da ilişkilerinin iyi olmasına özen gösterdiklerini söyleyebiliriz. Ancak cumhuriyet sonrası oluşmuş özen ve temkin, 1979 İran Humeyni devrimi ile birlikte Tahran ın devrim ihraç politikası ve PKK yı destekleme nedeni ile yerini çatışmaya bıraktı. Türkiye, İran ı dengelemek ve sınırlamak için İsrail ile özellikle askeri ilişkilerini geliştirmeye başladı. Özellikle 1997 de Muhammet Hatemi nin cumhurbaşkanlığı ile birlikte, İran ın Türkiye ye yönelik politikaları değişmeye başladığı zaman, Türkiye- İsrail ilişkileri çok boyutlu ilerleme ve gelişme göstermiştir. srail-filistin sorunu, ran n sadece bölgesel de il, küresel konumunu da belirlemekte etkili bir faktördür. ran-abd aras nda sürekli tansiyona sebep olan en önemli faktör ise, ran n Orta Do u bar fl sürecini engelleme yönündeki politikalar d r. İran-Türkiye ilişkilerinde İsrail faktörünün paradoksal sonuçları olmuştur. İran, Türkiye nin İsrail ile olan ilişkilerinden rahatsızlığını belirtse de ve onu kendi milli güvenliğine bir tehdit olarak gösterse de, Ankara ile olan ilişkilerini azaltmamış, Hatemi ile birlikte ortak yarara dayalı ilişkileri geliştirme eğilimi göstermiştir. Buna rağmen Tahran, bu süre zarfında Türkiye nin İsrail politikasını eleştirmekten de vazgeçmemiştir. İran bölgesel ve küresel çıkarlarına, Türkiye ile çatışarak ulaşamayacağının farkına varmıştır. Bu çerçevede İran, Türkiye yi İsrail den koparmak veya en azından Ankara-Tel Aviv ilişkilerini kendine yönelik zararlı bir ilişki olmaktan çıkarmak istemiştir.1997 den sonra İran bu amacına Türkiye ye yakınlaşarak ulaşabileceğini düşünmüştür Mavi Marmara İran ın görüşleri, Türkiye-İsrail ilişkilerinde Gazze saldırısıyla başlayan, DAVOS krizi ile tırmanan ve Mavi Marmara olayı ile kırılma noktasına gelen durum ve genel hatlarıyla çizdiğimiz bakış esasında şekillenmiştir. Mavi Marmara olayı, İran açısından, çok farklı ve birbiri ile çelişkili boyut ve sorunları olan bir gelişmedir. Bu gelişmenin Türkiye-İsrail ilişkilerini kopma noktasına varacak kadar gerginleştirmesi, İran açısından stratejik kopuş sayılacak derecede anlamlıdır. Bu gelişmelerin İran ı birçok açıdan rahatlattığı açıktır. Böylelikle, İran ın 1979 dan beri arzuladığı Türkiye-İsrail ilişkilerinde kopma gerçekleşmiştir. Türkiye nin önümüzdeki süreçte, İsrail in İran karşıtı çalışma ve girişimlerinde yer almayacağı açıktır. Söz konusu gelişmelerin, özellikle nükleer krizin tırmandığı ve İsrail in İran nükleer çalışmalarına askeri müdahalesi tartışmasının olduğu bir dönemde yaşanması önemlidir. Mavi Marmara olayının İsrail i hem bölgesel hem de küresel anlamda olumsuz etkilemesi, özellikle bölgede İsrail karşıtı duyguların yeniden tetiklenmesi, ABD ve AB tarafından Türkiye nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru isteklerinin karşılanmaması ve Batı nın çifte standart uygulamalarına yeni bir örneğin daha eklenmesi, İran açısından önemli olmuştur. Bu süreç özellikle İsrail in İran ın nükleer çalışmalarına yönelik olası askeri müdahalesinin maliyetini büyük oranda artırmıştır. Türk toplumunda, İsrail karşıtı hassasiyet yükselmiş ve bu olgu paralel olarak İran ın Türkiye deki imajının olumlulaşmasına yol açmış ve Ahmedinejad ın İsrail karşıtı radikal söylemleri Türkiye de zemin bulmaya başlamıştır. Türk toplumunda İsrail karşıtı oluşmuş kamuoyu, Türkiye nin Batı-İran arasındaki nükleer krizde İran aleyhinde saf tutması, toplumun tepkisini çekebileceği gerekçesiyle zorlaşmıştır. İran, Türkiye nin Orta Doğu daki özellikle Suriye-İsrail sorununda arabuluculuk istek ve girişimlerinden hoşnut değildi. Mavi Marmara hadisesi Türkiye nin arabuluculuk kapasitesini zayıflatmıştır. Bu durum da İran ın işine yaramıştır. [36] 21. YÜZYIL Ağustos 10 Sayı: 20

srail - Filistin Sorunu ve ran - Türkiye liflkileri Şaşkın Suriye Mavi Marmara olayı Suriye nin güvenlik durumunu karmaşıklaştırmıştır. Suriye 2003 Irak işgali sonrası İran merkezli Orta Doğu politikasından uzaklaşmış, Türkiye ile yakın ilişki geliştirme yoluna gitmiştir. Suriye nin hem İran a hem de Türkiye ye ihtiyacı vardır. Suriye; İran, Hizbullah ve HAMAS ile birlikte İsrail karşıtı bir blok oluşturmak niyetini taşısa da bunun tehlikeli olduğunun farkındadır. Şam, Tahran ile birlikte hareket etse de onunla özdeşleşmek niyetinde olmadığını göstermektedir. Şam, İsrail karşıtlığının ideolojik bir temeli olmadığını ve Golan Tepeleri geri verildiği takdirde Tel Aviv ile ilişki kurabileceğini dillendirmektedir. Şam, bu söylemi dillendirerek Tahran ın ideolojik temelli İsrail karşıtlığına uzak durduğunu ve dolayısıyla İsrail ve Batıyla anlaşabileceğini söylemek ve Tahran ın faturasını ödemek istemediğini de göstermektedir. Suriye nin Türkiye ile yakınlaşmasının en önemli nedeni, İran ile özdeşlik probleminden kendini kurtarmak istemesidir. Türkiye nin hem İsrail hem Batılılarla iyi diyaloğu, Suriye açısından hayatî derecede önemlidir. Türkiye nin İsrail ile bozuşması ve Batılılardan uzaklaşması ise Suriye nin durumunu zorlaştırmaktadır. Mavi Marmara ve Türkiye nin İran nükleer meselesindeki tutumu, Şii Hilali tartışması açısından da anlamlıdır. Irak işgali sonrası Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi Sünni Arap Devletleri Şii Hilali tartışması çerçevesinde İran ı en büyük güvenlik sorunu olarak görmekteler ve İran ın artan nüfuzunu Türkiye ile birlikte sınırlandırmak arzusunu taşımaktalar. Ancak Türkiye, Sünni Arap devletlerinin bu isteğine mesafeli durmuştur. Türkiye-İran ilişkilerindeki gelişmeler, bu arzunun hayalden öteye geçmeyeceğini ve dolayısıyla Türkiye ile birlikte İran ın sınırlandırılmasının mümkün olmayacağını göstermiştir. Türkiye Gazze saldırısı sonrası ve Türkiye, Filistin sorununun, bar fl için toprak ilkesi, Yol Haritas ve Arap Bar fl Giriflimi çerçevesinde, güvenilir ve tan nm fl s n rlar içinde bir arada yaflayacak iki devlet vizyonu temelinde çözüme kavuflturulmas n istemifltir. Mavi Marmara olayı ile birlikte, Mısır gibi Sünni Arap devletlerinden kopmaya başlamıştır. Gazze saldırısındaki Arap devletlerin tutumu ve Mavi Marmara olayı, Sünni Arap devletlerinin sorgulanmasıyla sonuçlanmıştır. Türkiye ile İsrail in ilişkilerinin gerginleşmesi ve Türkiye nin Sünni Arap devletleri ile farklılaşması, İran açısından olumlu bir gelişmedir. Türkiye nin Orta Doğu politikası birçok İranlı tarafından endişe ile izlenmektedir. Türkiye nin İran dan rol çaldığını veya Batılıların Türkiye yi İran a alternatif yapma eğiliminde olduğunu belirtiyor. Bu nedenle Türkiye nin Orta Doğu girişimlerini kuşkuyla izlemekteler. Ancak gelişmelerin seyrine bakıldığında Türkiye nin böyle bir niyeti olmadığı açıktır. Orta Doğu bağlamında İran ile karşı karşıya gelmek niyetinde değil. Ayrıca Türkiye nin, İran a alternatif olabilecek araç, istek, güç ve olanağı da yoktur. Çünkü Orta Doğu coğrafyası taraf olmadan ve direkt çatışmaya girmeden etkinlik kazanmanın mümkün olmayacağı bir siyasi ekosistemdir. Mavi Marmara olayının gösterdiği gibi çatışma süreçlerinin dışında kalmak imkânsız gibidir. Türkiye nin iç ve dış politik dinamikleri bu çatışmayı kaldıracak bir noktada değildir. İran rejiminin, Türkiye nin kaldıramayacağı çatışmalardan kendi ideolojik varlığını gerçekleştirdiğini de unutmamak lazımdır. 2009 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra İran ın, hem ülke içinde hem ülke dışında zayıfladığı gözükmektedir. Rejim içi siyasi çatışma devletin kendi harmonisini ciddi oranda bozmuştur. Ayrıca bu çatışma onun bölgedeki destekçileri açısından olumsuz yankı bulmuştur. Üstelik nükleer krizde önemli mevziler kaybettiği de açıkça gözükmektedir. İran ın zayıfladığı bu dönemde Türkiye nin bölgedeki etkinliğinin artma ihtimali yüksekti. Mavi Marmara olayı ve Batıyla yaşadığı sorunlar Türkiye nin kapasitesini düşürmüştür. Bu durum da İran ın işine yaramıştır. Ağustos 10 Sayı: 20 21. YÜZYIL [37]

Arif Keskin Sonuç ve Genel Değerlendirme İran'ın Orta Doğu hâkimiyet mücadelesinde İsrail, İkinci Dünya Savaşı ndan sonra temel taşlardan biri olmuştur. İkinci Dünya Savaşı ndan sonra İsrail bölgemizde yeni bir güç olarak doğmuş, bölge devletlerinin birbirleriyle ilişkilerini etkileyen, ayrıca onların küresel konumunu belirleyen faktör haline gelmiştir. 1979'dan önceki ve sonraki süreçte, İran daki rejim değişikliği sebebiyle, İsrail in İran'ın dost-düşman kategorisindeki yeri değişse de, birinciliğini ve önceliğini yitirmemektedir. Orta Doğu da tarihsel bir hegemonya arzusu ve güdüsü içinde olan İran'ın İsrail politikası, hep tartışmalı olacaktır. Nitekim İran ın 1979'dan önce İsrail i desteklemesi tartışıldığı gibi, 1979'dan sonraki karşıtlığı da tartışma konusu olmuştur. Bazı analizcilere göre bölge devletleri içinde en fazla işbirliği imkânı İran ve İsrail arasında mevcuttur. Bunlara göre, Yahudiler ve Farslar arasında tarihe dayanan bağlar vardır. Yahudileri, eski Farslar korumuş ve Tevrat, Fars Kralı olan Koruş hakkında olumlu ifadeler kullanmıştır. Bu nedenle, İran ve İsrail arasındaki ilişkileri çok farklı bir yapıya taşımak olanağı mevcuttur. Bu iddiaları bir tarafa bıraktığımızda, bugün İsrail İran'ı, en büyük düşmanı olarak görmektedir. İran ın, Orta Doğu barış sürecinde yürüttüğü politikayla İsrail'i ciddi şekilde zorladığı söylenmektedir. Orta Doğu barış sürecinde HAMAS ve İslâmî Cihat'ın İsrail ve Filistin sorununun belirleyici faktörleri hâline gelmeleri, İran'ın bölgesel ve uluslararası öneminin artmasına neden olmuştur. Ancak bugün, Filistin ve İsrail sorununun gerginleşmesi, bölgenin istikrarını ciddî boyutlarda tehdit etmektedir. Bu süreçte, İran da ciddi şekilde sorgulanmaktadır. İran, HAMAS ve İslâmî Cihat örgütlerinin silâhlı eylemlerini desteklemediğini, sadece manevi destek verdiğini bildirmektedir. İran'ın bu iddiaları doğru gözükmemektedir. Bu nedenle, İran'ın İsrail-Filistin sorununda yapıcı değil, karıştırıcı bir rol üstlendiği algılaması vardır. Bu da ABD-İran ilişkisine zarar vermekte ve Sünni Arap devletlerini İran'dan uzaklaştırmaktadır. Ayrıca İran, İsrail-Filistin çatışması konusundaki politikaları nedeniyle AB ülkeleri tarafından da eleştirilmektedir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Orta Doğu barış görüşmelerinde Filistin i El Fetih temsil etse de, İsrail-Filistin çatışmasının politik sürecini belirleyenler radikal gruplardır. Radikal grupların siyasal davranışları Orta Doğu barış sürecinin kaderini belirlemektedir. Nitekim İsrail, Filistinlilere karşı giriştiği tüm eylemleri radikal gruplara cevap olarak yaptığını söylemektedir. Bu açıdan bakıldığında, radikal grupları destekleyen ülkeler, Orta Doğu barış sürecinin temel oyuncularıdır. Diğer bir deyişle, bu grupları destekleyen İran, bu süreçte çok önemlidir. 21. YÜZYIL [38] 21. YÜZYIL Ağustos 10 Sayı: 20