TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Benzer belgeler
Islah Stratejileri ve Türkiye Ulusal Sığır Islah Programı

AYDIN İLİ DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ OCAK 2016 KAYE EĞİTİM TOPLANTISI SEDA EMİNE PAYIK TEKNİK İŞLER ŞUBE MÜDÜRÜ

Tekirdağ&Ziraat&Fakültesi&Dergisi&

DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KADININ ROLÜ. Zerrin KUMLU. Salahattin KUMLU. DGRV Eğitim Ekibi Ankara, 2016

DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİ MERKEZ BİRLİĞİ. Nilgün ERGÜN Müzeyyen ŞAHİN Neslihan YILMAZ

Birlikle el ele, Hayvancılıkta daha ileriye

SÜT SEKTÖRÜNDE MEVCUT DURUM. Yusuf GÜÇER Ziraat Mühendisi İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü

TÜRKİYE DE SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİ

BİRLİĞİN KURULUŞU: 1995 yılında 13 kişi. Türkiye nin 2. Birliği.

HAYVANCILIK DESTEKLEMELERİ

Erzurum İli Büyükbaş Hayvan Islahı Projesi Çiftçi Eğitimi. Ocak Nisan 2009 Ziraat Fakültesi Konferans Salonu

Sığır İşletmelerini Planlama İlkeleri

DÜVE ALIM DESTEKLEMESİ

Birlikle el ele, Hayvancılıkta daha ileriye

Türkiye de Simental Genotipinin Yaygınlaştırılması. Araş. Gör. Ayşe Övgü ŞEN Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflamasına Göre Düzey 2 (TRA1 ve TRA2) Bölgelerinde Büyükbaş Hayvan Varlığı ve Süt Üretiminin Karşılaştırılması

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

Damızlık İnek Seçimi. Zir. Müh. Zooteknist. Tarım Danışmanı Fatma EMİR

İLİMİZDE HAYVANCILIĞIN DURUMU

HAYVANCILIK DESTEKLEMELERİ HAKKINDA UYGULAMA ESASLARI TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO :2016/26) 24 HAZİRAN 2016 TARİH VE SAYILI RESMİ GAZETE

BİRLİK HİZMET ARAÇ BİLGİLERİ

Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye İşletmelerin Gelişim Süreci ve Bugünkü Durumu

BATI AKDENİZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU (TKDK) DESTEKLERİ

Trakya Kalkınma Ajansı. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı

BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK ARAŞTIRMALARI ÇALIŞMA GRUBU. Önder SÖZEN Koordinatör

ISLAH AMAÇLI SÜT ANALİZ PROJESİ

CANİK İLÇE GIDA TARIM VE HAYVANCILIK MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

DAMIZLIK DİŞİ SIĞIRLARIN BÜYÜTÜLMESİ. Prof.Dr. Selahattin Kumlu. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Antalya. Jump to first page

Türkiye Sığırcılık Sektöründe Yetiştirici Birliklerinin Yeri

Erzurum İli Büyükbaş Hayvan Islahı Projesi

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Fransa: Avrupa Birliği nin en büyük sığır sürüsüne sahip ülkesi

Hazırlayan: Prof. Dr. Fahri YAVUZ. Erzurum İli. Büyükbaş Hayvan Islahı Projesi. Çiftçi Eğitimi. Kasım 2006

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

ORGANİK MANDA YETİŞTİRİCİLİĞİ. Vet. Hek. Ümit Özçınar

talebi artırdığı görülmektedir.

TARIM ve KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI 2007 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

CA ve kalitesine göre 2-6 kg kaba yem 10 aylık yaşta meme bezi gelişimini tamamlar;

(A) Anaç küçükbaş 80-TL/baş (B) 501 ve daha fazla Anaç 72-TL/baş

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HAYVAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLARDAN KORUNMA

TARIM İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Kahramanmaraş Bölgesi Süt Sığırı İşletmelerinin Yapısal Özellikleri: I. Yetiştirme Uygulamaları *

PROJENİN TEZİN veya ÇALIŞMANIN TAM ADI

T. C. DİCLE ÜNİVERSİTESİ VETERİNER FAKÜLTESİ KAMU HİZMET STANDARTLARI TABLOSU

ULUSAL SÜT KONSEYĠ ARAġTIRMA VE DANIġMA KURULU SÜT SEKTÖRÜ 2010 YILI GENEL DEĞERLENDĠRME RAPORU 2.ÜLKEMĠZ SÜT HAYVANCILIĞINDA MEVCUT DURUM

HAYVANCILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Altyapı ve Çevre İzleme Daire Başkanlığı ANKARA / 25 AĞUSTOS 2014

AKTÜEL SÜT SIĞIRCILIK İŞLETMELERİNDE EKONOMİK AÇIDAN SÜRÜ SAĞLIĞI VE HASTALIK YÖNETİMİ

2013 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

BİRLİKLERDE VETERİNER HİZMETLERİ VE 2013 YILI DEĞERLENDİRME ÇALIŞTAYI

2014 YILI TARIMSAL DESTEKLEMELER

DÜVE ALIM DESTEKLEMESİ

TÜRKİYE SAĞLIK İNSANGÜCÜ DURUMUNUN ULUSLARARASI KARŞILAŞTIRMASI. Prof. Dr. Şebnem ASLAN

Prof.Dr. Selahattin Kumlu

ANAÇ ve BM-ANAÇ SIĞIR BUZAĞI ve BM-BUZAĞI SÜT ANALİZİ DESTEKLEMELERİ

BATI AKDENĠZ KALKINMA AJANSI (BAKA) TARIM VE KIRSAL KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU (TKDK) DESTEKLERĠ

ÖZET BRİFİNG Birlikle el ele, hayvancılıkta daha ileriye

Sperma DNA İçeriği. Cinsiyeti Belirlenmiş Sperma Gebelik Oranları?

Yerel üreticilerin hayvansal üretim desteklerinden yararlanma sorunları: Elazığ ili örneği

2018 YILI FAALİYET RAPORU

YÖNETMELİK. c) Damızlık: Irkına, tipine ve verimine özgü özellikleri gösteren vasıflı ve damızlık belgeli hayvanları,

/ Mayıs 2009 CUMA. Resmî Gazete. Sayı : TEBLİĞ. Köyişleri Bakanlığından: HAYVANCILIĞIN DESTEKLENMESİ HAKKINDA

SIĞIRLARDA KURU DÖNEM BESLEMESİ

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. Mayıs Düzce 1

2013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI

AYDIN DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ

Ruminant. Buzağıdan Süt Sığırına Bölüm ll: Sütten Kesimden Düveye Besleme ve Yönetim

Prof.Dr. Serap Göncü. Prof.Dr. Nazan Koluman Zir.Müh.Ercan Mevliyaoğulları

Yarı-entansif sığır yetiştiriciliği

BURDUR DSYB SOYKÜTÜK BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

Edirne İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye İşletmelerin Yapısal Özellikleri

II. BÖLÜM TABİİ TOHUMLAMA MANDA BOĞALARININ SAĞLIK TESTLERİNDE UYULMASI GEREKEN ŞARTLAR

ÜLKEMİZDE HAYVANCILIK

BVKAE

BRUSELLA ERADİKASYON PROGRAMI

Dünyada ve Türkiye de Endüstriyel Süt İşleme

Ulusal ve Uluslararası Mali Destekler Konferansı / ERZURUM

2000 Sonrasında Tarım Kanunu ve Getirdikleri

Bir hayaldi gerçek oldu...

Sığırlar İçin Rasyon Örnekleri

GİRİŞ I. PROJE ÖZETİ Projenin Genel Tanımı Giriş Projenin Amacı Projenin Kalkınma Planı ile İlişkisi...

EMBRIYO TRANSFERIYLE BIR INEKTEN?100 BUZAGI ALINACAK

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN DÜZCE

GÖKHÖYÜK TARIM İŞLETMESİNDE YETİŞTİRİLEN SİYAH ALACA SIĞIRLARIN SÜT VE DÖL VERİM ÖZELLİKLERİ 1. SÜT VERİM ÖZELLİKLERİ

İZMİR DE SÜT HAYVANCILIĞI

AMASYA İLİ DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ

LAKTASYON VE SÜT VERİMİ

T.C. GIDA TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI DESTEK BİZDEN, ÜRETİM SİZDEN BOLU


PANEL SONUÇ BİLDİRGESİ

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

KONYA SÜT SEKTÖR RAPORU (Konya Süt Eylem Planı)

YÖNETİCİ ÖZETİ. Proje ile yüksek genetik kapasiteli damızlıklar öncelikle yurt içinden temin edilmeye çalışılacaktır.

SÜT SIĞIRCILIĞI İŞLETMELERİNDE KAYIT TUTMANIN ÖNEMİ

TÜRKİYE DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ SOYKÜTÜĞÜ, ÖNSOYKÜTÜĞÜ VE DÖL KONTROLÜ PROJELERİ TOPLANTISI ANTALYA

BİRLİK ve KOOPERATİFLERİN FUARI KASIM 2015

SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİ VE BESİCİLİĞİ

AB Kırsal Kalkınma Hibe Programı IPARD Açıldı

TÜRKİYE DE SİMENTAL IRKININ SÜT VE ET ÜRETİMİNE OLASI KATKILARI. Gülhan ERDOĞDU TATAR Ziraat Yüksek Mühendisi

T.C...İLÇESİ SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA VAKFI BAŞKANLIĞI KOYUNCULUK PROJESİ

Transkript:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ANKARA İLİ DAMIZLIK SIĞIR YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ NE BAĞLI SÜT SIĞIRCILIĞI İŞLETMELERİNDE BAZI ENDEMİK HASTALIKLARIN İŞLETME DÜZEYİNDE MEYDANA GETİRDİĞİ EKONOMİK KAYIPLAR Ahmet Şener YILDIZ HAYVAN SAĞLIĞI EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Cengiz YALÇIN 2008 - ANKARA

ii Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Sağlığı Ekonomisi ve İşletmeciliği Doktora Programı çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir. Tez Savunma Tarihi: 23/01/2008 Prof. Dr. Sadi ARAL Ankara Üniversitesi Jüri Başkanı Prof. Dr. Engin SAKARYA Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz YALÇIN Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Aytekin GÜNLÜ Selçuk Üniversitesi

iii İÇİNDEKİLER Kabul ve Onay İçindekiler Ön Söz Simgeler ve Kısaltmalar Çizelgeler Şekiller ii iii viii ix x xvi 1. GİRİŞ 1 1.1. Araştırmanın Konusu ve Önemi 2 1.2. Türkiye de Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri ve Faaliyetleri 3 1.3. Ankara İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Üye İşletmelerin Genel Yapısı 11 1.4. Konuyla İlgili Bilimsel Araştırmalar 13 1.4.1. Üretici ve İşletme Yapıları ile Hijyen Uygulamalarına İlişkin Araştırmalar 13 1.4.2. İşletmelerin Süt Verimi, Laktasyon Süreleri, Kuru Dönem Süreleri ve Bu Sürelerden Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgi Araştırmalar 17 1.4.3. Endemik Hastalık İnsidensleri ve Bu Hastalıklardan Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgili Araştırmalar 18 1.4.3.1. Endemik hastalıkların insidensleri 18 1.4.3.2. Endemik hastalıklardan kaynaklanan ekonomik kayıplar 25 1.4.4. Elden çıkarma Nedenleri, Yaşları, İnsidensleri ve Bunlardan Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgili Araştırmalar 29 1.4.5. Fertilite ve Fertiliteden Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgili Araştırmalar 31

iv 2. GEREÇ VE YÖNTEM 37 2.1. Gereç 37 2.1.1. Projede Yer Alacak İşletmelerin Seçimi 39 2.1.2. Araştırmanın Deneme Periyodunda İşletme Ziyaretleri ve Saha ile İlgili Çeşitli Tespitler 40 2.1.3. İşletme Kayıt Defterlerinin Hazırlanması 41 2.2. Yöntem 42 2.2.1. Aktivite Formu ve Sağlık Verilerinin Kategorizesi 42 2.2.2. Proje Başı Hayvan Envanteri ve Döl Verim Kayıtlarının Derlenmesi 43 2.2.3. Proje Sonu Hayvan Hayat Hikâyeleri ve Verilerinin Derlenmesi 43 2.2.4. İnek ve Düve Varlığının Aylara Göre Dağılımının Belirlenmesi 44 2.2.5. Endemik Hastalıkların İnsidenslerinin Belirlenmesi 44 2.2.6. Buzağılarla İlgili Yaygın Bazı Hastalıklar ve Buzağı Ölümlerinin Belirlenmesi 45 2.2.7. İşletmelerin Süt Verimleri, Laktasyon Süreleri ve Kuru Dönemlerinin Hesaplanması 46 2.2.8. İşletmelerin Yapısal Analizleri ve Hijyen Uygulamaları 46 2.2.9. Ekonomik Analizler 47 2.2.10. Sağlık Problemleri ve Fertilite Parametreleri İçin Arzulanan Hedeflerin Belirlenmesi 51 2.2.11. İşletmelere Ait Sağlık ve Fertilite Problemlerinden Kaynaklanan Ekonomik Kayıpların Hesaplanması 52 2.2.12. İstatistiksel Analizler 52 3. BULGULAR 53 3.1. İşletmelerdeki İnek ve Düve Varlığının Aylara Göre Dağılımı ile ilgili Bulgular 53 3.2. Yetiştirici ve İşletme Yapıları ile Hijyen Uygulamalarına İlişkin Bulgular 54 3.2.1. Yetiştirici Özelliklerine Ait Bulgular 55

v 3.2.2. İşletme Özelliklerine Ait Bulgular 60 3.2.3. Hijyen Uygulamalarına Ait Bulgular 65 3.2.4. Mastitis Kontrol Bilgilerine Ait Bulgular 71 3.2.5. Araştırmacı Görüşleri 77 3.3. İşletmelerde Süt Verimi, Laktasyon Süreleri ve Kuru Dönem Süreleri ile İlgi Bulgular 79 3.3.1. İşletmelerde Süt Verimleri ile İlgili Bulgular 79 3.3.2. İşletmelerde Laktasyon ve Kuruda Kalma Süresi ile İlgili Bulgular 82 3.4. Endemik Hastalık İnsidensleri 83 3.4.1. İneklerde Endemik Hastalıkların İnsidenslerine Ait Bulgular 83 3.4.1.1. İneklerde laktasyon insidensi yöntemiyle hesaplanan insidensler 83 3.4.1.2. İneklerde aylık insidens yöntemi ile hesaplanan insidensler 86 3.4.2. Düvelerde Endemik Hastalık İnsidens Oranlarına Ait Bulgular 93 3.4.3. Buzağılarda Endemik Vakaların İnsidens Oranlarına Ait Bulgular 94 3.5. Elden Çıkarma Nedenleri ve Yaşı ile İlgili Bulgular 96 3.5.1. İstemli Elden Çıkarma ile İlgili Bulgular 99 3.5.1.1. Düvelerde istemli elden çıkarma ile ilgili bulgular 99 3.5.1.2. İneklerde istemli elden çıkarma ile ilgili bulgular 100 3.5.2. İstemsiz Elden Çıkarma ile İlgili Bulgular 104 3.5.2.1. Düvelerde istemsiz elden çıkarma ile ilgili bulgular 104 3.5.2.2. İneklerde istemsiz elden çıkarma ile ilgili bulgular 105 3.6. Fertilite ile İlgili Bulgular 112 3.6.1. Buzağılama Aralığı ile İlgili Bulgular 112 3.6.2. İlk Buzağılama Yaşı ile İlgili Bulgular 113 3.6.3. Gebelik Başına Tohumlama Sayısı ile İlgili Bulgular 115

vi 3.7. Anket Bulgularıyla Bazı Verim Özellikleri, Hastalıklar ve İşletme Özelliklerinin İlişkilendirilmesi 117 3.8. İşletmelerde Bazı Süt Verim Özellikleri, Sağlık ve Fertilite Problemleri İçin Arzulanan Hedef ve Hedeften Sapma Değerleri 129 3.8.1. İşletmelerde Süt Verimi İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri 129 3.8.2. İşletmelerde Laktasyon ve Kuruda Kalma Süreleri İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri 131 3.8.3. Sağlık Problemleri İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri 133 3.8.4. Fertilite ile İlgili Bazı Verim Özellikleri İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri 137 3.9. Ekonomik Analizler 139 3.9.1. Klinik Mastitis Kaynaklı Kayıplar 139 3.9.2. Klinik Metritis Kaynaklı Kayıplar 140 3.9.3. Retensiyo Sekundinarum Kaynaklı Kayıplar 142 3.9.4. Hipokalsemi Kaynaklı Kayıplar 143 3.9.5. Ayak Hastalıkları Kaynaklı Kayıplar 144 3.9.6. Endemik Hastalıklardan Kaynaklanan Toplam ve Sakınılabilir Kayıplar 145 3.9.6.1. Endemik hastalıklardan kaynaklanan toplam kayıplar 145 3.9.6.2. Endemik hastalıklardan kaynaklanan sakınılabilir kayıplar 147 4. TARTIŞMA 156 4.1. Verilerin Güvenirliği 156 4.2. Yetiştirici ve İşletme Yapıları ile Hijyen Uygulamalarına İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi 158 4.3. İşletmelerin Süt Verimleri, Laktasyon Süreleri, Kuruda Kalma Süreleri ile İlgili Değerlendirme 170 4.4. Endemik Hastalık İnsidenslerine Ait Bulguların Değerlendirilmesi 173

vii 4.4.1. Türkiye deki Araştırmalarla İlgili Karşılaştırma 173 4.4.2. Yurt dışında Yapılan Araştırmalarla İlgili Değerlendirme 178 4.5. Elden Çıkarma Nedenleri ile İlgili Değerlendirme 184 4.6. Fertilite ile İlgili Değerlendirme 185 4.7. Ekonomik Analizler ile İlgili Değerlendirme 188 5. SONUÇ ve ÖNERİLER 193 ÖZET 195 SUMMARY 196 KAYNAKLAR 197 EKLER 202 Ek 1. İşletme defteri (kapak) 202 Ek 2. İşletme defteri aktivite form sayfası 203 Ek 3. İşletme defteri aktivite formunun doldurulması ile ilgili açıklayıcı sayfa 204 Ek 4. İşletme defteri örnek aktivite form sayfası 205 Ek 5. İşletmelerdeki inek sayısının aylara göre dağılımı 206 Ek 6. İşletmelerdeki düve sayısının aylara göre dağılımı 207 Ek 7. İşletmelerde araştırma öncesi ve araştırma döneminde inek başına ortalama günlük süt verimleri 208 Ek 8. İşletmelerde proje öncesi ve proje dönemindeki toplam ve 305 günlük süt verimleri 209 Ek 9. İşletmelerde proje öncesi ve proje dönemine ait laktasyon süreleriyle ilgili bazı istatistikî bulgular 210 Ek 10. İşletmelerde proje öncesi ve proje döneminde ait kuruda kalma süresi ile ilgili bazı bulgular 211 Ek 11. Aylık insidens yöntemiyle hesaplanan insidenslerin işletme ölçeklerine göre dağılımı 212 Ek 12. Anket formu 213 ÖZ GEÇMİŞ 224

viii ÖN SÖZ Süt sığırcılığında gelişmiş olan ülkelerdeki işletmelerde endemik hastalıklardan kaynaklanan kayıpların insidensini belirlemek, hedeflenen değerlerle karşılaştırmak ve hedeften sapmanın ekonomik değerini hesaplayabilmek için düzenli olarak sağlık kayıtları tutulmakta ve analizler yapılmaktadır. Ancak, Türkiye de modern sayılabilecek işletmelerin bile çoğunda sağlık kayıtları düzenli olarak tutulmamakta, bu kayıtların tutulduğu işletmelerde ise kayıtların hastalık kontrol kararlarında karar destekleme aracı olarak kullanılmadığı görülmektedir. Bu doktora projesinin amacı; ülkemizde süt sığırcılığının daha bilinçli yapıldığı Ankara ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ne bağlı işletmelerde endemik hastalıklara ilişkin problemlerin değerlendirilmesi, bu tür hastalıklardan kaynaklanan ekonomik kayıpların hesaplanması ve bu verilerden yararlanılarak hastalık yönetiminin bilimsel işletmecilik ilkelerine göre yapılmasını sağlayacak gerekli altyapının oluşturulmasıdır. Ayrıca bu projenin, hayvan sağlığı ve fertilite alanında yapılacak epidemiyolojik ve zooteknik (seleksiyon) çalışmalar için önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın süt sığırcılığı sektörüne katkı sağlaması dileğiyle, araştırmanın her aşamasında katkı ve desteklerini esirgemeyen Anabilim Dalı Başkanımız Sayın Prof. Dr. Sadi Aral a, Danışman Hocam Sayın Prof. Dr. Cengiz Yalçın a, Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Sayın Prof. Dr. Engin Sakarya ya, Sayın Doç. Dr. Yavuz Cevger e, Ankara ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği (DSYB) başkanı Sayın Cengizhan Yorulmaz a, mesayi mefhumu dinlemeden saha çalışmasında yanımda olan Ankara DSYB personellerine, proje kapsamında işletme kayıt defterini özenli bir şekilde dolduran sayın işletme sahiplerine, tezi dil ve anlatım yönünden inceleyen emekli TTK Dil Uzmanı Sayın Kemal Yürük e, çalıştığım şirketin yönetim kurulu başkanı Sayın İbrahim Yıldırım, yönetim kurulu başkan yardımcısı Sayın Hikmet Gültekin ve mesayi arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ayrıca, çalışmamın başlangıcından itibaren beni destekleyen çok kıymetli aileme ve eşime sonsuz teşekkürü bir borç biliyorum.

ix SİMGELER ve KISALTMALAR Aİ BA DSYB Dfl GBTS g-sv İBY Kg KKS l L 2 L1 Lİ LS LSV RPT RS SP SPSS SV SV 305 YTL Aylık İnsidens Buzağılama Aralığı Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Danimarka Florini Gebelik Başına Tohumlama Sayısı Günlük Süt Verimi İlk Buzağılama Yaşı Kilogram Kuruda Kalma Süresi Litre 2 ve üzeri laktasyon 1. Laktasyon Laktasyon İnsidensi Laktasyon Süresi Laktasyon Süt Verimi Retikulo Peritonitis Travmatika Retensiyo Sekundinarum Servis Periyodu Statistical Packages of Social Sciences Süt Verimi 305 Günlük Süt Verimi Yeni Türk Lirası

x ÇİZELGELER Çizelge 1.1. DSYMB ye bağlı işletmelerin dağılımı 5 Çizelge 1.2. Bazı illerde DSYB ye üye soykütüğü işletmelerin işletme tipine göre dağılımı 6 Çizelge 1.3. Türkiye genelinde soykütüğü işletmelerinin bölgelere göre dağılımı 7 Çizelge 1.4. Türkiye genelinde önsoykütüğü işletmelerinin bölgelere göre dağılımı 8 Çizelge 1.5. DSYMB ye bağlı (önsoykütüğü ve soykütüğü) işletmelerdeki hayvan varlığı 8 Çizelge 1.6. Soykütüğü işletmelerinde işletme tiplerinde ortalama hayvan sayıları 10 Çizelge 1.7. Bölgelere göre soykütüğü işletmelerindeki hayvan varlıklarının dağılımı 10 Çizelge 1.8. Ankara ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ne üye soykütüğü işletmelerinde sürü kompozisyonu 12 Çizelge 1.9: Endemik hastalıklar projesi kapsamında tespit edilen hastalık insidensleri 18 Çizelge 1.10. Bazı hastalıkların laktasyon insidensleri ile ilgili bulgular 19 Çizelge 1.11. Retensiyo sekundinarum ile pospartum dönemde görülen bazı hastalıkların görülme sıklığı bakımından karşılaştırılması 20 Çizelge 1.12. Laktasyon dönemlerine bazı hastalıkların laktasyon insidensleri 21 Çizelge 1.13. Laktasyon boyunca meydana gelen toplam süt kaybının (l)eşzamanlı (1) ve karşılaştırmalı (2) modele göre hesaplanmış sonuçları 21 Çizelge 1.14. Buzağılama sonrası bazı hastalıkların laktasyon insidensi ve hastalığın meydana geldiği laktasyondaki günün ortanca değerleri 24 Çizelge 1.15. Bazı endemik hastalıkların insidens oranları ve toplam ekonomik kayıplar 24 Çizelge 1.16. İnek başına yıllık direkt ve toplam maliyetlerin hastalığın şiddetine göre dağılımı 27 Çizelge 1.17. Laktasyon sayılarına göre bazı hastalıkların laktasyon insidensleri ile elden çıkarma risk oranları 30 Çizelge 1.18. Fertilite ile ilgili bazı değerler 33

xi Çizelge 1.19. Gebelik başına tohumlama sayısının bazı verim ve fertilite parametrelerine etkisi 33 Çizelge 2.1. Ankara ili DSYB ye üye şahıslara ait soykütüğü işletmelerinde inek sayısının işletme ölçeklerine göre dağılımı 37 Çizelge 2.2. Proje kapsamındaki ineklerin işletme ölçeklerine göre dağılımı 38 Çizelge 2.3. Dişi hayvanların (elden çıkarmalar dâhil) ırklara göre dağılımı 39 Çizelge 2.4. Veri kaynakları 39 Çizelge 2.5. Düve ve ineklerde araştırmaya dâhil edilen sağlık problemleri ve elden çıkarma nedenleri 42 Çizelge 2.6. Buzağılarda araştırmaya dâhil edilen sağlık problemleri 42 Çizelge 2.7. Endemik hastalıklardan kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler 48 Çizelge 2.8. Klinik metritisten kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler 49 Çizelge 2.9. Klinik mastitisten kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler 49 Çizelge 2.10. Retensiyo sekundinarum kaynaklı kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler 50 Çizelge 2.11. Hipokalsemi probleminden kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler 50 Çizelge 2.12. Ayak hastalıklarından kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler 51 Çizelge 3.1. Küçük ölçekli bir işletmede aylık dişi gereç konfigürasyonu 53 Çizelge 3.2. Araştırma kapsamındaki işletmelerde yetiştirici özellikleri 55 Çizelge 3.3. İşletmelerde iş gücü kaynağının işletme ölçeklerine göre dağılımı 60 Çizelge 3.4. İşletme sahiplerinin arazi varlıkları ve değerlendirme şekilleri 61 Çizelge 3.5. İşleme sahiplerinin yem temin şekli ve hayvan besleme ile ilgili bazı uygulamaları 62 Çizelge 3.6. Hayvan barınaklarının genel özellikleri 64 Çizelge 3.7. Hijyen uygulamaları ile ilgili bazı anket bulguları 66 Çizelge 3.8. Bazı genel koruyucu önlem ve uygulamalar 70 Çizelge 3.9. Mastitis kontrol bilgilerine ait bulgular 72

xii Çizelge 3.10. Sağım makinesi ile ilgili bilgilere ait bulgular 76 Çizelge 3.11. Araştırmacının görüşleri 78 Çizelge 3.12. Irklara göre inek başına günlük ortalama süt verimi 80 Çizelge 3.13. İşletme ölçeklerine göre ortalama süt verimi, toplam süt verimi ile 305 günlük ortalama süt verim değerleri 81 Çizelge 3.14. Laktasyon sayılarına göre bazı endemik hastalıkların laktasyon insidensleri 84 Çizelge 3.15. Aylık insidens yöntemiyle araştırma kapsamında yer alan sağlık problemlerinin insidensleri 86 Çizelge 3.16. İşletme ölçeklerine göre endemik hastalıkların ağırlıklı ortalama insidensleri 89 Çizelge 3.17. Doğum problemleri ile retensiyo sekundinarum vakaları arasındaki ilişki 92 Çizelge 3.18. Bazı vakaların yaş gruplarına göre dağılımı 92 Çizelge 3.19. Düvelerde bazı endemik hastalıkların aylık insidens yöntemiyle hesaplanan insidensleri 93 Çizelge 3.20. Laktasyon sayılarına göre hayatta kalan buzağı sayıları 94 Çizelge 3.21. İşletme ölçeğine göre buzağılarda rastlanan bazı hastalıklarla ilgili istatistikî bulgular 95 Çizelge 3.22. Düve ve laktasyon durumlarına göre ineklerde elden çıkarma ile ilgili bulgular 97 Çizelge 3.23. Düvelerde hesaplanan elden çıkarma oranlarının işletme ölçeklerine göre dağılımı 99 Çizelge 3.24. Düvelerin istemli olarak elden çıkarılma yaşları ve satış fiyatları 100 Çizelge 3.25. İneklerde istemli elden çıkarma oranlarının işletme ölçeklerine göre dağılımı 101 Çizelge 3.26. İstemli olarak sürüden çıkarılan 1. laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşları ve satış fiyatları 102 Çizelge 3.27. İstemli olarak elden çıkarılan iki ve üzeri laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşları ve satış fiyatları 102 Çizelge 3.28. Düvelerde istemsiz elden çıkarmaların işletme ölçeklerine göre dağılımı 104

xiii Çizelge 3.29. İstemsiz olarak elden çıkarılan düvelerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları 105 Çizelge 3.30. Farklı işletme ölçeklerindeki istemsiz elden çıkarma oranları ve elden çıkarma nedenleri 106 Çizelge 3.31. İstemsiz olarak sürüden çıkarılan 1. laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları 107 Çizelge 3.32. İstemsiz olarak sürüden çıkarılan 2 ve üzeri laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları 108 Çizelge 3.33. İnek ve düvelerde bazı hastalıklardan kaynaklanan elden çıkarmaların aylara göre dağılımı 110 Çizelge 3.34. Tüm ineklerde elden çıkarma türüne göre elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları 111 Çizelge 3.35. İşletme bazında buzağılama aralığı ile ilgili bulgular (gün) 112 Çizelge 3.36. İşletme ölçeklerine göre buzağılama aralığı ile ilgili bazı bulgular (gün) 113 Çizelge 3.37. İlk buzağılama yaşı ile ilgili bazı bulgular 114 Çizelge 3.38. İşletme ölçeğine göre ilk buzağılama yaşı ile ilgili bulgular 115 Çizelge 3.39. İşletme ölçeklerine göre gebelik başına tohumlama sayısı ile ilgili bulgular 116 Çizelge 3.40. Repeat breeder düve ve ineklerin tohumlama sayıları ile ilgili bulgular 116 Çizelge 3.41. İşletme özelliklerine göre 305 günlük süt veriminin dağılımı 117 Çizelge 3.42. İşletmelerde tercih edilen barınak tiplerine göre ineklerdeki bazı hastalıkların ağırlıklı ortalaması 118 Çizelge 3.43. İşletmelerde tercih edilen barınak tiplerine göre buzağı hastalıklarının ağırlıklı ortalamaları 120 Çizelge 3.44. İşletmelerde yetiştiricilerin bazı özelliklerine göre mastitisin ortalama insidensleri 121 Çizelge 3.45. Yetiştiricilerin hayvan besleme ile ilgili bazı uygulamaları ve mastitis vakalarının ortalama insidensleri 122 Çizelge 3.46. Süt sağımıyla ilgili bazı özellikler ve mastitis vakaları arasındaki ilişki 123

xiv Çizelge 3.47. Sağım hijyeni ile ilgili bazı uygulamalar ve mastitis vakalarının ortalama insidensleri 125 Çizelge 3.48. İşletmelerdeki bazı özellikleri ile ayak problemlerinin ortalama insidensleri 128 Çizelge 3.49. Süt verimi ile ilgili bulgular ve hedeften sapma değerleri 130 Çizelge 3.50. İşletme ölçeklerine göre laktasyon sürelerinde hedeften sapmalar 132 Çizelge 3.51. Kuruda kalma süresi ile ilgili hedef ve hedeften sapma değerleri 133 Çizelge 3.52. Sık görülen bazı sağlık problemleri için hedef değerlerin tespiti ile ilgili bulgular 134 Çizelge 3.53. Sık görülen bazı hastalıklarda hedeften sapma değerleri 135 Çizelge 3.54. Fertilite problemleri için hedef değerler ve hedeften sapma değerleri 137 Çizelge 3.55. Fertilite ile ilgili hedeften sapma değerlerinin işletme ölçeklerine göre dağılımı 138 Çizelge 3.56. Klinik mastitisten kaynaklanan ekonomik kayıplar 139 Çizelge 3.57. Klinik metritisten kaynaklanan ekonomik kayıplar 141 Çizelge 3.58. Retensiyo sekundinarum kaynaklı ekonomik kayıplar 142 Çizelge 3.59. Hipokalsemi vakalarından kaynaklanan ekonomik kayıplar 143 Çizelge 3.60. Ayak hastalıklarından kaynaklanan ekonomik kayıplar 144 Çizelge 3.61. İşletmelerde endemik hastalıklardan kaynaklanan toplam ekonomik kayıplar 146 Çizelge 3.62. İşletmelerde sakınılabilir ekonomik kayıplar ile ilgili bulgular 147 Çizelge 3.63. İşletmelerin yapısal özellikleri ve yaptıkları bazı uygulamalar ile ortalama inek başına mastitisten kaynaklanan sakınılabilir kayıpların karşılaştırılması 149 Çizelge 3.64. Arzulanan hedefin üzerinde kayıpların tespit edildiği işletmelerde, inek başına toplam sakınılabilir kayıplar ve işletmeler ile ilgili bazı özelliklerin karşılaştırılması 153 Çizelge 4.1 Yetiştirici özelliklerinin Yalçın ve ark. (2006) ın araştırmaları ile karşılaştırılması 159 Çizelge 4.2. Süt sığırcılığı işletmeleriyle ilgili bazı yapısal özelliklerin Yalçın ve ark.(2006) ın bulgularıyla karşılaştırılması 163

xv Çizelge 4.3. Hijyen uygulamaları ile ilgili bazı özelliklerin Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmaları ile karşılaştırılması 165 Çizelge 4.4. Mastitis kontrol uygulamalarına ilişkin anket bulguların Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarıyla karşılaştırılması 167 Çizelge 4.5. Süt verimleri, laktasyon ve kuruda kalma süreleri ile ilgili literatür karşılaştırması 171 Çizelge 4.6. Endemik hastalıkların insidensinin Yalçın ve ark.(2006) ın bulgularıyla karşılaştırılması 174 Çizelge 4.7. Literatürde çeşitli çalışmalarda bildirilen süt sığırcılığı işletmelerinde karşılaşılan endemik hastalıklara ilişkin insidens oranları 179 Çizelge 4.8. Bazı endemik hastalıkların laktasyon insidensi ile Kelton ve ark. (1998) ın bulgularının karşılaştırılması 180 Çizelge 4.9. Laktasyon sayısına göre bazı endemik hastalıkların laktasyon insidensleri 182 Çizelge 4.10. Türkiye de fertilite ile ilgili bazı literatür bulguları 186 Çizelge 4.11. Mastitisten kaynaklanan finansal kayıpları hesaplayan bazı araştırmalarda göz önünde bulundurulan kalemler 188 Çizelge 4.12. Çeşitli çalışmalarda bildirilen endemik hastalık kaynaklı ekonomik kayıplar 189

xvi ŞEKİLLER Şekil 3.1. İşletmelerdeki toplam inek ve düve sayısının aylara göre dağılımı 54 Şekil 3.2. Bazı hastalıkların mevsimlere göre dağılımı 91 Şekil 3.3. İstemli olarak elden çıkarılan ineklerin aylara göre dağılımı 103

1 1. GİRİŞ Hayvancılık; insanların sağlıklı ve dengeli beslenmelerinde, hayvancılığa dayalı sanayinin gelişmesinde, kırsal alanda kısa vadede ve nispeten daha düşük yatırımla istihdam oluşturulmasında, millî gelirin artırılmasında, kalkınmada öncelikli yörelerin geliştirilmesinde ve hayvancılıkta verimliliğin artırılmasında yaşamsal öneme sahiptir. Hayvancılık sektörünün, AB ye uyum sürecinde yapılması gereken düzenlemelerin en fazla olduğu sektör olması nedeniyle, önemi daha da artmaktadır (Anonim, 2005). Süt sığırcılığı, beslenme açısından ve sosyo-ekonomik açıdan birçok önemli fonksiyonu yerine getirmektedir. Süt denince akla, ülkemiz süt üretiminin yaklaşık % 90 ına kaynaklık eden süt sığırcılığı gelmektedir (Anonim, 2005). Hayvancılığın lokomotif sektörü olarak değerlendirilen süt sığırcılığı (Besi gereci olarak kullanılacak dana ve tosunlar çoğunlukla damızlık süt sığırcılığı işletmelerinden elde edilmektedir.) et, süt ve deri sanayileri yanında diğer birçok sektöre de ham madde sağlamaktadır. Süt, her gün üretilip kısa vadede paraya dönüştürülebildiği için işletmelerin günlük nakit ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmaktadır. Süt sığırcılığı işletmeleri, bir inekten her yıl elde edilmesi amaçlanan bir buzağı ile kendini yenileyebilen bir fabrikaya da benzetilebilir. İhtiyaç fazlası inek veya erkek hayvan, istendiğinde nakit paraya çevrilebildiği için yetiştiricilerin ekonomik açıdan sigortaları gibidir (Anonim, 2005). Süt sığırcılığı kırsal bölgelerde ekonomik açıdan milyonlarca insanın esas veya ek işi niteliğindedir, bu nedenle çok önemli bir istihdam kaynağıdır. Diğer iş kollarına kıyasla daha az bir yatırımla kısa vadede üretime geçiş olanağı sağlayabilmektedir. Sosyal açıdan ise günün 24 saatinde hizmet gerektiren bir iş kolu olması nedeniyle insanları evlerine ve köylerine bağlayıcı özelliği bulunmaktadır (Anonim, 2005).

2 Süt sığırcılığı işletmeciliği, bütün bu avantajlarına rağmen taşıdığı risk ve zorlukları da bünyesinde barındırmaktadır. Ülkemizdeki süt sığırcılığı işletmelerinin %82 si, 1-9 başlık küçük ölçekli ve polikültür yapıdaki aile işletmelerinden oluşmaktadır (Anonim, 2005). Bu işletmeler, işletmecilik prensiplerinden uzak irrasyonel yapıları ve genellikle örgütsüz olmaları nedeniyle, süt fiyatlarının belirlenmesinde yetiştiricilerin maliyet kalemlerindeki değişimler dikkate alınmamakta, süt alıcıların belirledikleri fiyatları kabullenmek durumunda kalmaktadırlar. Ayrıca, süt üretiminde en önemli maliyet kalemlerinden biri de kaliteli yem sorunudur. Desteklemelerin gelişmiş ülkelerdeki kadar olmaması, işletmelerin örgütsüz olması, fiyat istikrarsızlıkları, kredi imkânlarında yaşanan sıkıntılar da üreticileri olumsuz yönde etkilemektedir (Aral, 1997). Süt sığırcılığı işletmelerinde karşılaşılan yüksek düzeyde hastalık ve fertilite problemlerinin yanında Türkiye nin bazı salgın hastalıklar nedeniyle hayvan ve hayvansal ürünler ihracatı yapamaması da sektörün gelişiminin önünde duran önemli engellerden birisidir. 1.1. Araştırmanın Konusu ve Önemi Süt sığırcılığı işletmeleri, sınırlı devlet desteği alabilen, düşük kâr marjı ile çalışan işletmeler olup bu sektörde başarılı ve başarısız işletmeler arasındaki ayrım, işletmelerin maliyetleri kontrol edebilme yeteneği ile kendini göstermektedir. Maliyetleri kontrol altına almada ise süt sığırcılığına özgü endemik hastalıklar oldukça önemlidir. Endemik hastalıklar; eradikasyonun mümkün olmadığı, dolayısıyla her işletmede çeşitli düzeylerde görülen hastalıklar olarak tanımlanmaktadır. Fertilite, meme ve ayak problemleri ile metabolizma hastalıkları gibi endemik karakterli hastalıklar bu gruba girmektedir. Dijkhuizen (1992), endemik hastalıkların süt sığırcılığı işletmelerinde meydana getirdiği kaybın, ortalama bir süt üreticisinin elde ettiği gelirin % 40-50 sine karşılık geldiğini bildirmiştir. Süt sığırcılığında gelişmiş olan ülkelerdeki işletmelerde endemik hastalıklardan kaynaklanan kayıpların insidensini belirlemek, hedeflenen değerlerle karşılaştırmak ve hedeften sapmanın ekonomik değerini hesaplayabilmek için düzenli olarak

3 sağlık kayıtları tutulmakta ve analizler yapılmaktadır. Ancak, Türkiye hayvancılığında hayvan hastalıklarından kaynaklanan ekonomik kayıpların önemi uzun yıllar önce vurgulanmasına rağmen (Sakarya, 1991) modern sayılabilecek işletmelerin bile çoğunda sağlık kayıtları düzenli olarak tutulmamakta, bu kayıtların tutulduğu işletmelerde ise kayıtların hastalık kontrol kararlarında karar destekleme aracı olarak kullanılmadığı görülmektedir (Yalçın, 2006). Bu doktora projesinin amacı; ülkemizde süt sığırcılığının daha bilinçli yapıldığı DSYMB (Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği) ye bağlı işletmelerde endemik hastalıklara ilişkin problemlerin değerlendirilmesi, bu tür hastalıklardan kaynaklanan mâli kayıpların hesaplanması ve bu verilerden yararlanılarak hastalık yönetiminin bilimsel işletmecilik ilkelerine göre yapılmasını sağlayacak gerekli altyapının oluşturulmasıdır. Ayrıca bu projenin, hayvan sağlığı ve fertilitesi alanında yapılacak epidemiyolojik ve zooteknik (seleksiyon) çalışmalar için önemli bilgiler sağlayacağı düşünülmektedir. 1.2. Türkiye de Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birlikleri ve Faaliyetleri DSYB, Yetiştiricilerin kendi aralarında teşkilatlanarak üstün verimli hayvanlar elde etmeyi ve yetiştirmeyi amaçladıkları demokratik örgütler olarak tanımlanmaktadır (DSYMB, 2007). DSYB ana sözleşmesinin 2. maddesinde birliklerin amacı, Birlik üyeleri ile koordinasyonu sağlayarak üstün verimli hayvanlar yetiştirmesi için gerek yurt içinde yetiştirilen gerek yurt dışından ithal edilen ve gerekse yerli ırkların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, bunların soykütüğü, önsoykütüğü kayıtlarının tutulması, hayvanlarla ilgili sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve sigorta işlemlerinin yapılması, üyelerin eğitimlerinin sağlanması, üyeler arasında yarışmalar düzenlenmesi, ihtiyaçlarının temini ile üretimin yurt içi ve yurt dışında pazarlanması, ürünlerin değerlendirilmesi için gerekli tesislerin kurulması, işletilmesi gibi hususlar ile Merkez Birliğinin planlayacağı her türlü hayvan ıslahı çalışmalarını yapmak amacıyla hizmet verir. ifadesi yer almaktadır (DSYMB, 2007).

4 Türkiye de sığır ıslahı çalışmalarının sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla veri tabanı olarak ilk aşamada ithal teknolojiler kullanılmış ancak bu yöntemden, internet aracılığıyla erişime dayalı olmadığı için istenen verim sağlanamamıştır. TDSYMB nin üyesi bulunduğu Uluslararası Hayvan Kayıt Komitesi nin (ICAR) normlarına uyum sağlama çalışmalarının yanı sıra, Türkiye nin AB uyum süreci kapsamında yetiştirme amaçlı veri tabanının tek merkezli ve internet aracılığı ile erişime dayalı olarak yeniden yapılandırılması gereği ortaya çıkmıştır (DSYMB, 2007). 2005 yılı Ağustos ayında soykütüğü ve önsoykütüğü projelerini tek çatı altında toplayan ve online sistemi temeline dayalı olarak çalışan e-ıslah Veri Tabanı nın yazılımı tamamlanmıştır. Sistem, Şubat 2006 sonuna kadar, ilk altı aylık dönem süresince, Türkiye genelinde Tarım İl Müdürlükleri ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliklerine mensup uzmanların görüşleri doğrultusunda ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından çıkartılan yönetmeliklere uygun olarak yapılandırılmıştır (DSYMB, 2007). E-ıslah Veri Tabanı, hayvan veri havuzundan, DNA veri havuzuna kadar 198 havuzu bünyesinde bulundurmaktadır. Mevcut veri havuzunun % 50 si kullanılarak oluşturulan hizmet potansiyeli ile soykütüğü ve önsoykütüğü projeleri kapsamında geçmişte yürütülen çalışmaların tamamı sistemde rahatlıkla yürütülebilmektedir. Sisteme girilen sunî tohumlama kayıtlarına dayanılarak alınan buzağılama tahmin raporu sayesinde yeni doğan buzağıların daha hızlı ve etkin bir şekilde küpelenerek kayıt altına alınabilmesi sağlanabilmektedir. Süt ölçümü yapan işletmelerin denetlenmesi amacıyla, e-ıslah Veri Tabanı nda yer alan süt denetleme bölümü sayesinde, isletmelerin aylık süt ölçümleri daha etkin bir şekilde takip edilmektedir. Sistemden ulusal, il, ilçe, işletme, hayvan düzeyinde alınan raporlarla çalışmaların sağlıklı bir şekilde yönlendirilmesi, yetiştiricilerin bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır (DSYMB, 2007). Hayvancılığın desteklenmesi kapsamında, süt, sunî tohumlama ve sunî tohumlamadan doğan buzağı desteklemeleri ulusal, il, ilçe ve işletme düzeyinde takip edilmek suretiyle, destekleme ödemelerinin izlenebilirliği sağlanmıştır. e-ıslah Veri Tabanı, Başbakanlık Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ne bağlı Mernis, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü ne bağlı Çiftçi Kayıt Sistemi ve Tarım Sigortaları Kanun u çerçevesinde kurulan Tarsim

5 çatısı altındaki Hayvan Sigorta Veri Tabanı ile uyum içerisinde çalışmaktadır. Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü bünyesindeki Türkvet Veri Tabanı ile entegre olarak çalışmaktadır. Mesaj merkezi sayesinde iller ve ilçeler arasında kurum bazında sağlanan koordinasyon, hayvan hareketlerinin daha etkin bir şekilde takip edilmesine imkân vermektedir (DSYMB, 2007). DSYB 72 ilde teşkilâtlanmış olup faaliyetlerini 43 işletmeci, 201 ziraat mühendisi, 35 ziraat teknisyeni, 67 veteriner hekim, 111 veteriner sağlık teknisyeni, 59 muhasebeci ve 219 işçi olmak üzere toplam 735 personel ile yerine getirildiği belirtilmektedir. Bu faaliyetleri gerçekleştirirken toplam 500 adet saha aracı kullanılmaktadır. Önsoykütüğü, Soykütüğü ve Döl Kontrolü, birlikler aracılığıyla yürütülen önemli projelerdendir. Önsoykütüğü; ana ve babası belli ancak ebeveynlerinin verim kayıtları olmayan, mensup olduğu ırkın özelliklerini taşıyan hayvanlar için oluşturulan geçici kayıt sistemidir. Özellikle soykütüğü sistemine alt yapı oluşturarak hayvanların soy bilgilerinin kayıt altına alınması, verimliliğin arttırılması, sistemdeki kayıtlı sığırların sayısının artırılması, hayvan hareketlerinin takibi ve sunî tohumlama faaliyetlerinin disipline edilmesini sağlamaktadır. Soykütüğü ise sığır ıslahı çalışmalarının veri tabanını oluşturmak amaçlı geliştirilmiştir. Faaliyetleri; işletme tanımlama ve kayıt, hayvan tanımlama ve kayıt, aylık süt ölçüm kayıtları, yağ oranı ölçüm kayıtları, sınıflandırma, tohumlama, buzağılama, sürüden ayrılma ve sürüye giriş kayıtları, belgelendirme, ıslah programı, sürü döl verimi kayıtları, damızlık değer tahmini, gerekli raporların hazırlanması ve değerlendirilmesidir. DSYMB ye bağlı işletmelerin işletme tipine göre dağılımı Çizelge 1.1 de sunulmuştur. Çizelge 1.1. DSYMB ye bağlı işletmelerin dağılımı Proje Adı Toplam kamu Toplam şahıs Toplam kooperatif Toplam şirket Genel toplam Soykütüğü 26 58 515 483 223 59 247 Önsoykütüğü 78 1 195 134 313 1 195 525 Toplam 104 1 253 649 483 536 1 254 772 Kaynak: DSYMB, 2007

6 Çizelge 1.1 de görüldüğü gibi kayıt altına alınan toplam 1 254 772 işletmenin yaklaşık % 5 i soykütüğüne, % 95 i önsoykütüğüne kayıtlı bulunmaktadır. Bazı illerde DSYB nin soykütüğüne kayıtlı işletmelerin işletme tipine göre dağılımı Çizelge 1.2 de sunulmuştur. Çizelge 1.2. Bazı illerde DSYB ye üye soykütüğü işletmelerin işletme tipine göre dağılımı İl adı Şahıs tipi işletme sayısı Kooperatif üyesi işletme sayısı Şirket tipi işletme sayısı Kamu tipi işletme sayısı Genel toplam Adana 445 14 4 2 465 Afyon 1539 5 3 1547 Aksaray 915 14 2 1 932 Ankara 639 21 10 2 672 Aydın 2596 7 3 2606 Bolu 1030 11 2 1043 Burdur 4200 7 4207 Bursa 2113 10 10 4 2137 Çanakkale 1541 3 6 1550 Çorum 329 7 7 343 Denizli 2005 4 4 2013 Edirne 1234 2 1236 Erzincan 257 16 1 274 Erzurum 178 6 4 188 İzmir 6523 14 21 1 6559 Kars 990 990 Kırklareli 1522 8 1 1531 Malatya 325 11 1 337 Muş 99 5 104 Sivas 73 10 1 1 85 Uşak 2173 2173 Yozgat 187 6 1 194 Kaynak: DSYMB, 2007 Çizelge 1.2 de işletme sayıları verilen illere göre İzmir, soykütüğüne kayıtlı 6559 işletme ile işletme sayısı en yüksek ilimiz konumundadır. Bunu Burdur, Aydın, Uşak, Denizli, Çanakkale, Afyon illeri takip etmektedir. Çizelge de dikkati çeken diğer bir husus da Ege ve Marmara Bölgelerimizde bulunan illerde işletme sayılarının yüksek, İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde ise düşük olmasıdır. İşletme sayılarının bölgelere göre dağılımı Çizelge 1.3 te verilmiştir.

7 Çizelge 1.3. Türkiye genelinde soykütüğü işletmelerinin bölgelere göre dağılımı Bölgeler Şahıs (adet) Kooperatif (adet) Şirket (adet) Kamu (adet) Genel toplam (adet) Genel Toplam (yüzde) Ege 17 357 53 44 2 17 456 29,5 Marmara 16 939 50 55 6 17 050 28,8 İç Anadolu 8 483 88 71 9 8 651 14,6 Akdeniz 8 488 121 25 2 8 636 14,6 Karadeniz 3 474 77 11 1 3 563 6,0 Doğu Anadolu 3 162 72 11 2 3 247 5,5 Güneydoğu Anadolu 612 22 6 4 644 1,1 Genel Toplam 58 515 483 223 26 59 247 100,0 Çizelge 1.3 te görüldüğü gibi Ege ve Marmara Bölgelerinde, Türkiye genelindeki soykütüğü işletmelerinin yarısından fazlası (% 58) bulunmaktadır. Bu iki bölgemizi Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinde bulunan işletmeler, yaklaşık % 15 erlik paylarla takip etmektedir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki toplam soykütüğüne kayıtlı işletmelerin oranı ise sadece % 6,6 dır. Soykütüğüne üye kooperatif tipi işletmelerin en fazla Akdeniz (% 25) ve İç Anadolu (% 18) Bölgelerinde bulunduğu, bu bölgeleri sırasıyla İç Anadolu, Karadeniz, Doğu Anadolu, Ege, Marmara ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin izlediği görülmektedir. Soykütüğüne üye şirket tipi işletmenin % 32 si İç Anadolu, % 25 i Marmara, % 20 si Ege Bölgesi nde bulunmaktadır. Bu üç bölgemizdeki şirket sayısı ülke genelinin % 76 sini kapsamaktadır. Belirtilen oranlar Güneydoğu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgelerinde oldukça düşüktür. Türkiye genelinde önsoykütüğü işletmelerinin bölgelere göre dağılımı ise Çizelge 1.4 te sunulmuştur.

8 Çizelge 1.4. Türkiye genelinde önsoykütüğü işletmelerinin bölgelere göre dağılımı Şahıs (adet) Şirket Kamu Genel Genel toplam Bölgesi (adet) (adet) toplam (adet) (yüz- desi) Karadeniz 272 758 89 28 272 875 22,8 Marmara 214 598 55 6 214 659 18,0 İçanadolu 181 468 29 14 181 511 15,1 Ege 170 850 17 5 170 872 14,3 Akdeniz 165 398 27 5 165 430 13,8 Doğu Anadolu 137 879 48 11 137 938 11,5 Güneydoğu Anadolu 52 183 48 9 52 240 4,8 Genel Toplam 1 195 134 313 78 1 195 525 100,0 Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde önsoykütüğü işletmelerinin, soykütüğü işletmelerinden sırasıyla % 16,8; % 6,1; % 3,2 ve % 0,6 oranında daha çok olduğu görülmektedir. Önsoykütüğü işletmelerinin, soykütüğü sistemine alt yapı oluşturduğu düşünüldüğünde, bu bölgelerimizde soykütüğü faaliyetlerinin gelişme eğilimi içerisinde olduğu söylenebilir. Türkiye genelinde önsoykütüğü ve soykütüğüne kayıtlı toplam hayvan sayıları Çizelge 1.5 te verilmiştir. Çizelge 1.5. DSYMB ye bağlı (önsoykütüğü ve soykütüğü) işletmelerdeki hayvan varlığı Hayvan sayısı Soykütüğü Önsoykütüğü Toplam Soykütüğüne kayıt yüzdesi İnek 688 958 2 845 918 3 534 876 19,5 Düve 283 123 419 710 702 833 40,3 Dişi dana 99 310 114 841 214 151 46,4 Dişi buzağı 92 389 75 444 167 833 55,1 Dişi sığır toplamı 1 163 780 3 455 913 4 619 693 25,2 Boğa 49 047 203 626 25 2673 19,4 Tosun 114 558 175 748 290 306 39,5 Erkek Dana 88 036 116 254 204 290 43,1 Erkek Buzağı 91 872 76 086 167 958 54,7 Erkek sığır toplamı 343 513 571 714 915 227 37,5 Genel toplam 1 507 293 4 027 627 5 534 920 27,2 Kaynak: DSYMB, 2007

9 Toplam kayıt altına alınan işletmelerin sadece % 4,8 i soykütüğüne üye iken, bu işletmelerdeki inek varlığının toplam kayıt altındaki ineklerin % 19,5 ini kapsıyor olması dikkati çekmektedir. İnek ve boğa varlıkları yaklaşık % 19 oranında soykütüğüne kayıtlı iken, düve, tosun, dana ve buzağıların ortalama % 45 dolaylarında soykütüğüne kayıtlı olduğu görülmektedir. Toplam 4 619 963 dişi hayvanların yaklaşık % 25 inin soykütüğüne işletmelerinde kayıt altına alınmış olması göze çarpmaktadır. Ancak bu rakamın birtakım sorunlardan dolayı yüksek olabileceği düşünülmektedir. Örneğin, soykütüğü işletmelerine kayıtlı kooperatiflerde 2006 öncesi dönemde kooperatife üye kişiler yerine, her kooperatif için soykütüğü işletme numarası verilmiş, bu araştırma döneminde ise kooperatiflere üye her yetiştiriciye ayrı bir soykütüğü işletme numarası verilmeye başlanmıştır. Bu durumda önceden tek bir soykütüğü işletme numarası ile temsil edilen kooperatiflerin bu proje döneminde kayıttan silinmediği (yaklaşık 700 inek), bazı resmî kurumların şahıs işletmesi olarak görüldüğü dikkati çekmiştir (Ankara daki hayvan varlığı ile ilgili hesaplamalarda bu durumlar dikkate alınmıştır.). Önsoykütüğündeki sıkıntılar daha farklıdır. Soykütüğü faaliyetlerine yeni başlayan illerde önsoykütüğü hizmetleri tarım il müdürlüklerince yerine getirilmektedir. Tarım il müdürlüklerinde önsoykütüğü hizmetlerini yerine getirecek personel sayısı yetersizdir. İşletme hayvan varlığının güncellenmesi, soykütüğünde olduğu gibi aylık periyotlar yerine bazen 6 aylık, kimi zaman daha uzun aralıklarla (genellikle şap aşısı yapılırken) yapılmaktadır. Elden çıkarılan sığırların kayıttan düşürülmesinde yaşanan sorunlar, önsoykütüğüne kayıtlı hayvan sayısının daha yüksek olabileceğini düşündürmektedir. Soykütüğünde işletme tipine göre işletme başına ortalama hayvan sayısı ile ilgili değerler Çizelge 1.6 da sunulmuştur.

10 Çizelge 1.6. Soykütüğü işletmelerinde işletme tiplerinde ortalama hayvan sayıları Hayvan sayısı İşletme tipi Şahıs Kooperatif Şirket Kamu Genel İşletme Sayısı 57 981 20 669 218 26 78 894 İnek 10,29 3,20 91,17 272,58 8,74 Düve 4,25 1,17 43,69 140,08 3,60 Dişi dana 1,51 0,35 14,84 39,96 1,26 Dişi buzağı 1,42 0,31 15,66 25,69 1,17 Boğa 0,76 0,17 3,15 24,35 0,62 Tosun 1,76 0,44 15,39 19,92 1,46 Erkek dana 1,35 0,32 12,29 18,5 1,11 Erkek buzağı 1,41 0,31 15,4 16,23 1,17 Toplam Sığır 22,74 6,28 211,59 557,31 19,13 Kaynak: DSYMB, 2007 * 483 kooperatife üye işletme sayısı Çizelge 1.6 da görüldüğü üzere kamu işletmelerinde ortalama inek sayısı 273 iken, şirket tipi işletmelerde bu sayı 91 dir. Toplam işletmelerin % 73 ünü oluşturan şahıs işletmelerinde ortalama inek sayısı 10 iken, kooperatiflere üye işletmelerde, belirtilen ortalamanın 3 olduğu görülmektedir. Bölgelere göre soykütüğü işletmelerindeki hayvan sayıları Çizelge 1.7 de sunulmuştur. Çizelge 1.7. Bölgelere göre soykütüğü işletmelerindeki hayvan varlıklarının dağılımı Bölgeler İnek sayısı Dişi sığır varlığı Erkek sığır sayısı Genel toplam Genel toplam içindeki oranı (%) Ege 206 646 361 414 104 838 466 252 30,9 Marmara 193 347 337 638 107 641 445 279 29,5 İç Anadolu 109 606 191 093 64 228 255 321 16,9 Akdeniz 93 188 150 941 40 980 191 921 12,7 Doğu Anadolu 43 267 56 013 9 103 65 116 4,3 Karadeniz 32 447 49 139 12 829 61 968 4,1 Güneydoğu Anadolu 10 457 17 542 3 894 21 436 1,4 Genel Toplam 688 958 1 163 780 343 513 1 507 293 100,0 Kaynak: DSYMB, 2007

11 Türkiye deki soykütüğü işletmelerinin % 58 ini Ege ve Marmara Bölgelerindeki işletmeler oluşturmaktadır. Çizelge1.7 de açıkça görüldüğü üzere inek sayısının da % 60 ı Ege ve Marmara Bölgelerinde bulunmaktadır. Bu oranın, geçim kaynağının önemli oranda hayvancılığa dayandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde toplam % 6 ya karşılık gelmesi dikkat çekicidir. 1.3. Ankara İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Üye İşletmelerin Genel Yapısı Ankara ili DSYB 1995 yılında kurulmuş fakat çalışmalarını 3 yıl kadar devam ettirdikten sonra atıl hale gelmiştir. Birlik, Ağustos 2003 tarihindeki genel kurul toplantısından sonra faaliyetlerine tekrar başlamıştır. Soykütüğü hizmetlerinin yanı sıra yetiştiricilerine girdi temini, sütün pazarlanmasına yönelik E-Birlik (Süt toplama ortamının elektronik ortamda takibi ve yönetimi) faaliyetlerini de yürütmektedir. Bu sistem aracılığıyla yetiştiricinin vermiş olduğu sütler eş zamanlı GPRS li sistem ile merkez bilgisayarlarına kaydedilmekte, internet ortamında online kontrol ve takip yapılabilmektedir. İşletmede yapılan sunî tohumlama ve buzağılama hadiselerinin işletmelerde E-Birlik ile gerçekleştirilmesine başlanmıştır. Süt toplama organizasyonu çerçevesinde ve 125 tank noktasında günlük 100 ton civarında sütün pazarlanmasının yapıldığı bildirilmektedir. Ankara ili DSYB ye üye 15 759 önsoykütüğü işletmesinde toplam hayvan varlığı 66 998 dir. Bu hayvanlardan 52 796 sı inek, 5383 ü düve, 1240 ı dişi dana, 1059 u dişi buzağıdır. Toplam dişi hayvan sayısı 60 478 dir. Boğa sayısı 2415, tosun 1714, erkek dana 1309, erkek buzağı 1082, toplam erkek hayvan sayısı ise 6520 dir. Ankara ili DSYB soykütüğüne üye işletmelerin sürü kompozisyonu Çizelge 1.8 de verilmiştir. Çizelge 1.8 de görüldüğü gibi Ankara da soykütüğüne bağlı işletmelerin yaklaşık % 0,4 ünü kamuya, % 46,8 sini şahıslara, % 0,8 ini şirketlere ve % 52,4 ü kooperatiflere ait işletmeler oluşturmaktadır. İnek varlıklarının % 10,3 ü kamu, % 55,8 i şahıs, % 5,3 ü şirket, % 28,5 i kooperatif işletmelerine aittir.

12 Çizelge 1.8. Ankara ili Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ne üye soykütüğü işletmelerinde sürü kompozisyonu Toplam hayvan Sayıları Ortalama hayvan Sayıları Hayvan sayısı (baş) İşletme tipi Kamu Şahıs Şirket Kooperatif* Genel toplam İşletme sayısı 5 618 10 697 1330 İnek 1120 6049 578 3094 10841 Düve 530 2753 259 1531 5073 Dişi dana 167 935 83 436 1621 Dişi buzağı 78 1001 124 364 1567 Dişi sığır 1895 10738 1044 5425 19102 Boğa 69 347 31 191 638 Tosun 143 1450 135 824 2552 Erkek dana 99 936 61 437 1533 Erkek buzağı 64 990 119 394 1567 Erkek sığır 375 3723 346 1846 6290 Hayvan varlığı 2270 14493 1390 7271 25424 İnek sayısı 224,00 9,79 57,80 4,44 8,15 Düve sayısı 106,00 4,45 25,90 2,20 3,81 Dişi dana 33,40 1,52 8,30 0,63 1,22 Dişi buzağı 15,60 1,66 12,40 0,52 1,19 Dişi sığır 379,00 17,38 104,40 7,78 14,14 Boğa sayısı 13,80 0,56 3,10 0,27 0,48 Tosun 28,60 2,35 13,50 1,18 1,92 Erkek dana 19,80 1,53 6,10 0,63 1,16 Erkek buzağı 12,80 1,62 11,90 0,57 1,18 Erkek sığır 75,00 6,02 34,60 2,65 4,66 Hayvan varlığı 454,00 23,45 139,00 10,43 19,12 Kaynak: DSYMB, 2007 * 21 kooperatifin üye sayısı 697 dir. Kamu, şahıs, şirket ve kooperatif işletmelerinde hayvan varlığının sırasıyla % 49,3; %41,7; %41,6; %42,6 sını inekler oluşturmaktadır. Düve varlığı ise toplam hayvan varlığının sırasıyla % 23,4; % 19,0; % 18,6; %21,1 ine karşılık gelmektedir. Dişi mevcudunun toplam hayvan varlığına oranı sırasıyla % 83,5; % 74,1; % 75,1; % 74,6 dır. Soykütüğüne kayıtlı işletmelerde ortalama inek sayısı kamu, şirket, şahıs ve kooperatiflere üye işletmelerde sırasıyla 224; 57,8; 9,8; 4,4 tür. Soykütüğüne kayıtlı tüm işletmelerde ortalama inek sayısı 8,15 tir. İşletme başına ortalama hayvan varlığı ise aynı işletme tiplerinde sırasıyla; 454; 139; 23,5; 10,4 tür.

13 1.4. Konuyla İlgili Bilimsel Araştırmalar Konuyla ilgili bilimsel araştırmaları aşağıda başlıklar hâlinde verildiği üzere 5 kategoride incelemek mümkündür. Araştırmacılardan bir kısmı endemik hastalıklarla birlikte fertilite problemlerini de araştırmışlar, bazıları ise sağlık problemlerinin sadece biri veya birkaçını incelemişlerdir. Bilimsel araştırmalar, araştırmacı veya araştırmacıların öncelikle incelediği konu göz önüne alınarak kategorize edilmiştir. 1.4.1. Üretici ve İşletme Yapıları ile Hijyen Uygulamalarına İlişkin Araştırmalar Soyak, A. (2006), Tekirdağ ilinde 267 süt sığırcılığı işletmesi sahibiyle kapsamlı anket yapmıştır. Anket çalışması ile işletme sahiplerinin eğitim seviyeleri, işletmelerin yapısal özellikleri, hayvanların bakım ve besleme uygulamaları, arazileri kullanma tercihleri, yem temin şekilleri, sağım ile ilgili uygulamalar hakkında çeşitli tespitler yapmıştır. Kum, G. (2006), Antalya İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine üye işletmelerin mevcut durumu, beslenme alışkanlıkları ve sorunlarına yönelik toplam 211 işletmede yetiştiricilerle anket çalışması yapmıştır. Araştırmada konu ile ilgili çeşitli tespitlerde bulunulmuştur. Bademkıran ve ark. (2005), araştırma gereci olarak bir süt sığırcılığı işletmesinde bulunan siyah alaca inekler arasından seçilmiş (en az bir doğum yapmış ve 4-9 yaşları arasında) 147 baş ineği kullanmışlardır. İneklerden 73 tanesi günde iki kez (I. Grup), 74 tanesi de günde üç kez (II. Grup) sağılmıştır. İki sağımın uygulandığı grupta bir önceki laktasyona göre % 0,3 lük ve üç sağımın yapıldığı grupta ise % 9,16 lık süt artışı sağlanmıştır. İkinci gruptaki ineklerde birinci gruptakilere oranla % 26,5 daha az mastitis şekillendiği tespit edilmiştir. Her iki gruptaki tüm mastitis vakalarının % 47,45 inin S. aureustan kaynaklandığı, % 5,1 inde ise mikrobiyolojik olarak hiçbir etken üremesi olmadığı ve % 88,1 inin de tedavi sonrası klinik olarak iyileştiği belirlenmiştir.

14 Özsoy ve ark. (2005), araştırmalarını siyah alaca ırkı ineklerden oluşan 300 inek kapasiteli Çanakkale nin Tahirova İşletmesi nde gerçekleştirmişlerdir. İşletmedeki inekler günlük olarak ortalama 9-10 kg konsantre yem, 15-20 kg mısır silajı ile yeterince ot ve yonca ile beslenmektedir. Günde 3 sağımın yapıldığı bu işletmede sağlıklı ineklerin ortalama yıllık süt verimi ise 6 200 l civarındadır. Sürekli aynı bakım ve beslenme koşullarında bulunan ve araştırma süresince oluşan topallık ve fertilite problemlerindeki artışın konsantre yem değişimi ile birlikte başladığı tespit edilmiştir. Yemlerdeki mikotoksinlerle olan ilişkinin araştırılması amacıyla yemlerde aflatoksinin B 1, hastalıksız ve hastalık bulunan sığırların sütlerinde de aflatoksin M 1 analizleri yapılmıştır. Konsantre yem, ot ve yoncada normal değerlerin üstünde AFB 1 tespit edilirken, normal sığır sütleri ile karşılaştırıldığında topallık ve ovaryum kisti bulunan sığırların sütlerinde yüksek değerlerde AFM 1 belirlenmiştir. Araştırma sonunda, yemlerle alınan aflatoksinlerin, topallıklara ve fertilite bozukluklarına (ovaryum kisti) sebep olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bardakçıoğlu ve ark. (2004), Aydın ili, merkez ve ilçelerinde bulunan 99 işletmeyi incelemişlerdir. Çalışma sonucunda kapalı tip ve yarı açık tip barınak oranlarının sırasıyla % 48,7 ve % 51,3 olduğu, %54,5 inde doğum bölmesinin bulunmadığı, %93,9 unda buzağı bölmelerinin barınak içinde düzenlendiği tespit edilmiştir. İşletme duvarlarının yapımında %71,7 oranında beton, % 34,4 delikli tuğla, % 3 kerpiç ve briket malzemesinin kullanıldığı, işletme zeminlerinin % 71,7 sinin betondan, % 28,3 ünün sıkıştırılmış toprak olduğu saptanmıştır. Sağımların ise % 7,1 inin elle, % 92,9 unun sağım makinesiyle yapıldığı belirlenmiştir. Erdoğan (2004), Kars iline bağlı 7 köyde bulunan 45 işletme sahibi ile yüz yüze görüşerek yaptığı anket ile çiftliklerin karakteristiklerini oluşturan çiftlik yapısı, üretim ve bakım-besleme uygulamalarını tespit etmiştir. Tugay ve Bakır (2004), Giresun un merkez ile 8 ilçesinde bulunan toplam 373 süt sığırcılığı işletmesinde işletme sahipleriyle anket çalışması yapmışlardır. Araştırma sonucunda; işletmelerin % 59,8 inin küçük, % 17,7 sinin orta ve % 22,5 inin büyük ölçekli işletmelerden oluştuğunu, işletme başına düşen ortalama sığır sayısının 7,98 olduğunu tespit etmişlerdir. Sığır varlığının %23,6 sının yerli, %71,1 inin melez ve %5,3 ünün kültür ırkı sığırlardan oluştuğunu saptamışlardır. İşletme sahipleri-

15 nin %54 nün ilkokul mezunu olduğu, % 19,3 ünün ise hiçbir eğitiminin olmadığı, tek geçim kaynağının (% 73,7) süt sığırcılığı olduğu, sadece % 24,7 sinin hayvancılığa ilaveten başka işlerle uğraştığı belirlenmiştir. İşletme sahiplerinin düveleri 12 aylık (% 42,8), 15 aylık (% 13,3) ve 18 aylıkken (% 21,5), inekleri kızgınlığa gelirse (%39), doğumdan 45 gün sonra (% 7,8) ve 2 ay sonra (% 52,8) tohumlattıkları, % 38,9 u sunî tohumlama, % 58,2 sinin tabiî tohumlama yaptırdıklarını belirlemişlerdir. İşletmelerde güç doğum (% 22,5), ayak ve tırnak problemleri (% 12,9), mastitis (% 23,6) ve abort (% 8,3) tespit edilmiştir. İşletme sahiplerinin % 90,9'unun veteriner hekimlerden düzenli olarak danışmanlık hizmeti almadığını saptamışlardır. Leitner ve ark. (2004), mastitis vakalarının önemli patolojik etkenlerinden biri olan S. aureus enfeksiyonlarına karşı geliştirilen MASTIVAC 1 aşısının etkinliğini araştırmışlardır. İsrail de yaptıkları araştırmalarında gereç olarak kullandıkları 267 siyah alaca ırkı süt sığırı ineklerinin ELISA testi sonucunda % 22,1 inde S. aureus etkeninin kronik olarak bulunduğunu saptamışlardır. Aşı uygulanan 137 inekten sadece 2 tanesinde (% 1,46), aşı yapılmayan kontrol grubunda ise 14 inekte (% 10,4) yeni enfeksiyonun oluştuğu tespit edilmiştir. Aşı uygulamasının yapılmasıyla 1. ve 2. laktasyondaki ineklerde, aşı yapılmayanlara göre SCC oranın % 40 daha az olduğu bildirilmektedir. Küçük ve Alaçam (2003), süt sığırcılığı işletmelerinde meme ve sağım hijyeni koşullarına bağlı olarak sistemik immunizasyon ile mastitislere karşı korunma etkinliğini araştırmışlardır. Araştırma, sağımın makine ile yapıldığı, sağım öncesi ve sonrası meme dezenfeksiyonunun yapıldığı, kuruya çıkan meme bölümlerine antibiyotik infüzyonu uygulanan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi (AÜZF) işletmesi ile bu uygulamaların olmadığı, sağımın da elle yapıldığı (aile tipi) işletmelerden seçilen toplam 80 baş inek üzerinde gerçekleştirilmiştir. Sistemik immunizasyon amacıyla, Mastivac adlı (S.agalactiae, S.dysgalactiae, S.uberis, S.pyogenes, S.aureus, E.coli, A.pyogenes) inaktif mastitis aşısı kullanılmıştır. Aşılama öncesinde S.aureus, AÜZF işletmesinde % 59,1 ve aile tipi işletmelerde %70,6 ile en fazla izole edilen mikroorganizma olmuştur. Aşının uygulanmasından sonra bu etkenin rastlantısı, sırasıyla % 26,4 ve % 42,7 oranlarına düşmüştür. Sonuç olarak, klinik mastitis olgularının şiddeti

16 ve niceliği göz önünde tutulduğunda aşılanan tüm ineklerde; SHS leri ile birlikte değerlendirildiğinde ise aile tipi işletmelerde aşının daha etkili olduğu belirlenmiştir. Türkyılmaz ve ark. (2003), araştırmalarında gereç olarak Aydın ilinde bulunan süt sığıcılığı işletmelerinden Tabakalı Tesadüfî Örnekleme Yöntemi ile seçtikleri 100 adet işletmenin 2001 yılı Mayıs ve Haziran aylarında yaptıkları anket verilerini kullanmışlardır. Bu çalışmada işletme sahiplerinin modern barınak modeli, sunî tohumlama uygulaması, kulak numarası, sağım makinesi, konsantre yem ve silaj kullanımı gibi yenilikleri benimseme düzeyleri araştırılmıştır. İşletme ölçeği, yem tedarik şekli, işletmecinin yaşı, eğitim durumu, aile tipi, sosyal katılım düzeyi, kitle iletişim araçlarından yararlanması, meslekî deneyimi, asıl mesleği gibi özellikler incelenerek bu özelliklerin yenilikleri takip etmedeki etkisi saptanmıştır. Köker ve Salmanoğlu (2000), Ankara çevresinde bulunan toplam 6 süt sığırcılığı işletmesinde 2 ay kontrol, 8 ay çalışma dönemi olmak üzere toplam 10 ay süre ile aylık inceleme, ölçüm ve analizler yapmışlardır. Kontrol döneminde işletmelerdeki sağım sistemlerinin hata sayıları ve sistem hata oranları ile sürü meme sağlık durumuna ilişkin hücresel parametre değerleri belirlenmiştir. Çalışma döneminde incelemeye alınan 6 işletmeden 4 ünde sağım sistemleri teknik bakımı sonucunda istenen olumlu gelişmeler sağlanabilirken, diğer 2 işletmede sağım sistemindeki olumsuz gelişmelerin sürü meme sağlığını olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. Buna göre, çalışmada sağım sistemlerinde olumlu gelişmeler sağlanan işletmeler I. Grup (A), sağlanamayan işletmeler ise II. Grup (B) olarak sınıflandırıldığında; kontrol döneminde I. grupta %19.7, II. grupta %49,7 olan sağım sistemi hata oranı yüzdeleri, çalışma bitiminde sırasıyla; %3,8 ve %60,6 olarak sonuçlanmıştır. Aynı şekilde bu iki grup işletmede sürü meme sağlığı durumuna ilişkin hücresel parametreler ele alındığında; kontrol döneminde I. grupta ortalama CMT (California Mastitis Test) skoru 2,74; ortalama BSCC (bulk tank milk somatic cell cout) skoru 809912; ortalama linear skor değeri 6; II. grupta ortalama CMT skoru 1,86; ortalama BSCC skoru 420899; ortalama linear skor değeri 5 iken, çalışma bitiminde bu değerler sırasıyla I. grupta 2,31; 710732; 5 ve II. grupta 2,67; 460742; 5 olarak elde edilmiştir.

17 1.4.2. İşletmelerin Süt Verimi, Laktasyon Süreleri, Kuru Dönem Süreleri ve Bu Sürelerden Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgi Araştırmalar Erdem ve ark. (2007a), Amasya İli Gökhöyük Tarım İşletmesi nde yetiştirilen 179 baş siyah alaca ineğin 1996-2002 yılları arasındaki 334 verim kaydını değerlendirmişlerdir. Laktasyon süresi (LS), 305 günlük süt verimi (SV 305 ), toplam süt verimi (LSV) ve kuruda kalma süresi (KKS) için genel ortalamalar sırasıyla 301,7 gün; 6467 l, 6273 l; 82 gün olarak hesaplanmıştır. Koç (2006), Aydın ilinde üç farklı işletmede yetiştiren 53 baş siyah alaca ve 14 baş esmer ırkı ineğin aylık süt ölçümleri ve her ölçümden alınan süt örneklerini gereç olarak kullanmıştır. Laktasyon süresi, laktasyon sırası gibi bilgiler işletme kayıtlarından sağlanmıştır. Araştırmada laktasyon süresi (LS), laktasyon süt verimi (LSV), 305 günlük süt verimi (SV 305 ), aritmetik (SHSa),geometrik (SHSg) ve tartılı (SHSt) laktasyon SHS ortalamaları, sırasıyla 313 gün; 5421l; 5059 l; 527 230 hücre/ml; 439 542 hücre/ml ve 511 682 hücre/ml olarak hesaplanmıştır. Kuhn ve ark (2005), ABD de siyah alaca ırkı süt sığırcılığı işletmelerinde yaptıkları araştırmada 3527 sürüde bulunan 295 067 ineğe ait 459 075 kayıt kullanmışlardır. Ortalama kuruda kalma süresinin (KKS) 6,5 gün; standart sapma değerinin 5,8 gün olduğunu ve işletmelerin yaklaşık % 91 inde KKS nin 50 ile 70 gün arasında geçtiğini belirlemişlerdir. KKS nin işletmelerden yalnızca 42 sinde 45 günden kısa, 2 sinde ise 30 günden kısa olduğunu, 125 işletmede ise 70 günden fazla olduğunu saptamışlardır. Topaloğlu ve ark. (2005a), gereç olarak İngiltere nin güneyinde bulunan rastgele seçilmiş 5 siyah alaca süt sığırı işletmesinde, 1994-2003 yılları arasında Ulusal Süt Kaydı Derneği tarafından kontrol edilen 691 ineğin süt verim kayıtlarını kullanmışlardır. Araştırma sonucunda LS 301,4-346,1 gün arasında olup ortalaması 324,3 gün; LSV 5192,6-8562 l arasında, ortalaması, 7715 l; SV 305 5116-8238 l arasında, ortalaması 7289 l; KKS 56,7-78,6 gün arasında değiştiği, ortalama değerinin ise 67,2 gün olduğu tespit edilmiştir. Duru ve Erdoğan (2002), Orta Anadolu da yer alan Koçaş Tarım İşletmesi nde yetiştirilen 362 baş ineğin 1988-1995 dönemine ait laktasyon kayıtlarını gereç olarak kullanmışlardır. Elde edilen ortalama değerler; LS, LSV ve SV 305 sırasıyla 304,4 gün; 4966 l ve 4784 l dir.

18 1.4.3. Endemik Hastalık İnsidensleri ve Bu Hastalıklardan Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgili Araştırmalar 1.4.3.1. Endemik hastalıkların insidensleri Yalçın ve ark. (2006), süt sığırcılığı işletmelerinde hem endemik hastalıkların insidensi hem de bu hastalıklardan ve fertilite problemlerinden meydana gelen finansal kayıpları araştırmışlardır. Araştırma kapsamında bulunan illerdeki endemik hastalıkların insidensleri Çizelge 9 da gösterilmiştir. Çizelge 1.9: Endemik hastalıklar projesi kapsamında tespit edilen hastalık insidensleri Hastalık ve patolojik problemler Tüm illerdeki işletmelerin ağırlıklı ortalaması Burdur Konya Kırklareli A. Fertilite problemleri 30,2 35,2 31,2 23,1 Metritis 20,2 24,9 21,9 20,1 B. Meme hastalıkları 28,7 31,0 15,7 48,0 Mastitis 26,5 29,9 14,0 43,5 C. Doğuma ilişkin problemler 15,2 10,9 22,0 9,3 Abort 5,8 2,8 9,3 3,7 Retensiyo sekundinarum 5,8 5,9 6,7 4,1 Güç Doğum 3,4 1,4 6,0 1,5 D. Metabolizma hastalıkları 3,8 3,9 2,6 5,6 E. Ayak hastalıkları 10,2 13,7 5,6 13,4 F. Sindirim sistemi hastalıkları 6,2 5,3 7,8 4,5 G. Diğer hastalıklar 6,9 7,8 4,5 9,7 Kaynak: Yalçın ve ark. (2006) Yalçın ve ark. (2006), yaptıkları literatür taraması sonucunda fertilite problemlerinin % 3-152, meme hastalıklarının % 5-44, jinekolojik problemlerin % 3-25, ayak hastalıklarının % 0,3-30, metabolizma hastalıkların % 1-12 ve sindirim sistemi hastalıkların da % 2-36 arasında değiştiğini tespit etmişlerdir. Yapılan literatür taramasında hemen hemen tüm çalışmalarda görülen ortak bulgunun, fertilite problemleri ve meme hastalıklarının, endemik hastalıklar olarak en sık karşılaşılan problemler olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Heins ve ark. (2006), Kaliforniya da yaptıkları çalışmada, 676 saf siyah alaca düvenin ilk doğumlarında güç doğum ve ölü doğum insidenslerinin % 17,7 ve % 14

19 iken, 2. doğumlarını yapmış ineklerde (n= 307) bu oranların % 3,1 ve % 3,7 olduğunu tespit etmişlerdir. Güç doğum vakalarının laktasyon insidensi aynı bölgedeki melez siyah alaca ırkı hayvanların ilk doğumlarında % 3,7-11,6 arasında değişim gösterirken, ikinci doğumunu yapmış siyah alaca melezlerinde % 0,2-3,3 oranlarında değişim gösterdiğini belirlemişlerdir. Ölü doğumlar bakımından ilk doğumunu yapmış melez siyah alaca ırklarında laktasyon insidensi %5,1- %9,9; ikinci doğumunu yapmış olan ineklerde ise bu değerin % 2,3- % 5,9 arasında değişim gösterdiğini saptamışlardır. Mclaren ve ark. (2006), Kanada da 1 Ocak 2002-31 Ocak 2003 tarihleri arasında 48 işletmede araştırma yapmışlardır. Çalışmanın gerecine kaynaklık eden işletmelerdeki inek sayısı 28 ile 225 arasında değişmekte olup ortalama sürü büyüklüğü 72 inektir. Sürülerdeki ortalama standart süt verimi (2. laktasyonun 150. günündeki ortalama süt verimi) 27,8-39 l/gün arasında değişim gösterdiği ve ortalamasının 33,3 l/gün olduğu hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda hastalıkların laktasyon insidensleri ile ilgili analiz sonuçları Çizelge 1.10 da verilmiştir. Çizelge 1.10. Bazı hastalıkların laktasyon insidensleri ile ilgili bulgular Hastalıklar Ortalama Ortanca Standart sapma Minimum Maksimum Mastitis 21,8 17,2 19,0 0,0 92,0 Retensiyo sekundinarum 9,1 7,2 6,0 0,0 26,3 Abomasum deplasmanı 4,1 3,1 3,5 0,0 15,0 Ketozis 2,9 1,0 4,0 0,0 19,3 Ayak hastalıkları 12,7 5,8 20,3 0,0 124,0 Hipokalsemi 4,2 3,4 3,4 0,0 13,5 Kaynak: Mclaren ve ark., 2006 Bademkıran ve Horoz Kaya (2006), Ceylanpınar Tarım İşletmesi Gökçayır Sığırcılık Şubesi nde bulunan 2,5-9 yaşları arasında güç doğum yapmış toplam 62 ineği araştırma gereci olarak kullanmışlardır. İnekler 3 gruba ayrılıp doğumdan hemen sonra ait olduğu gruba göre 5 mg Betareseptör, PgF2α analoğu müstahzarı ile kontrol grubunda 10 ml serum fizyolojik kullanılarak güç doğuma bağlı retensiyo sekundinarumun (RS) engellenmesi ve fertilite üzerine olan etkisi araştırılmıştır.

20 Araştırma sonucunda; Betareseptör kullanılan grupta % 14,2, PgF 2α anoloğu müstahzarda % 30, kontrol grubunda % 55 oranında RS şekillenmiştir. Metritis vakaları ise gruplara göre sırasıyla % 20, % 28 ve % 45 oranında meydana geldiği belirlenmiştir. Yeon ve Kim (2005), Kore nin Chungbuk vilayetinde yer alan, toplam 9 siyah alaca süt sığırcılığı işletmesinde (her işletme 50 ve 50 den fazla inek varlığına sahip) toplam 805 buzağılamayı ve Ekim 2000 ile Mart 2004 dönemleri arasında RS nin postpartum dönem hastalıklarına etkisini incelemişlerdir. Chungbuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi nden veteriner hekimler rutin işletme ziyaretlerinde hastalıkların teşhis ve tedavilerini yapıp kayıtların düzenli tutulmasını sağlamışlardır. Çalışma sonucunda 805 buzağılama sonrası 147 RS vakasına rastlanmıştır. RS laktasyon insidensi, işletmelere göre % 8,3 ile % 28,1 arasında değişmekle birlikte ortalama insidens % 18,3 olarak hesaplanmıştır. Araştırmada RS ile postpartum bazı hastalıkların görülme sıklığı bakımından karşılaştırılması Çizelge 1.11 de sunulmuştur. Çizelge 1.11. Retensiyo sekundinarum ile pospartum dönemde görülen bazı hastalıkların görülme sıklığı bakımından karşılaştırılması Evet (n = 147) Hayır (n = 658) p Reprodüktif hastalıklar Endometritis (%) 116 (78,9) 208 (31,6) p < 0,01 Ovaryum kisti (%) 13 (8,8) 37 (5,6) p > 0,05 Metabolizma hastalıkları Abomasum deplasmanı (%) 11 (7,5) 13(2,0) p < 0,01 Hipokalsemi (%) 3 (2,0) 1 (0,2) p < 0,05 Ketosis (%) 7 (4,8) 8 (1,2) p < 0,01 Metabolizma hastalıkları alt toplamı 20 (13,6) 21 (3,2) p < 0,01 Kaynak: Yean ve Kim, 2005 Araştırmada RS li ineklerde buzağılamadan ilk servis aralığına kadar geçen sürenin 7 gün, buzağılamadan ilk gebe kalışa kadar geçen sürenin 17 gün daha uzun olduğu saptanmıştır. RS nin buzağılama mevsimi ve laktasyon sayısıyla ilintili olmamasına rağmen, güç doğum, gebelik süresinin uzamasının RS üzerine etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bar ve Ezra (2005), gereç olarak İsrail de 39 siyah alaca süt sığırcılığı işletmesinin Haziran 2002-Aralık 2003 dönemine kapsayan 17 748 adet laktasyona ait süt ve sağlık verilerini kullanmışlardır. Araştırma süresince 13 veteriner hekim tarafından

21 hastalıkların teşhis ve tedavileri düzenli olarak yapılmıştır. Hastalıkların insidensleri 1, 2 ve 3. ve üzerindeki laktasyondaki inek sayılarına göre 3 kategoride değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen laktasyon insidens oranları Çizelge 1.12 de verilmiştir. Çizelge 1.12. Laktasyon dönemlerine bazı hastalıkların laktasyon insidensleri Laktasyon dönemi İnek sayısı Ölü doğum Hipokalsemi Retensiyo sekundinarum Metritis Ketosis Abomasum deplasmanı Sağlıklı inekler 1 6570 7,2 0,0 8,4 33,8 5,6 0,2 47,0 2 4409 4,0 0,1 7,1 19,4 7,9 0,4 32,8 3+ 6769 3,4 2,6 10,2 19,5 12,7 1,1 39,7 Kaynak: Bar ve Ezra, 2005 Hastalıklardan laktasyon süresince kaynaklanan toplam süt kaybı, eşzamanlı model (hastalık süresince süt verimindeki azalış) ve karşılaştırmalı model (sağlıklı ineklerle birebir karşılaştırmalı) olmak üzere 2 farklı modelle hesaplanmıştır. Toplam süt kaybı ile ilgi araştırma sonucu iki modelin karşılaştırmalı sonuçları Çizelge 1.13 te verilmiştir. Çizelge 1.13. Laktasyon boyunca meydana gelen toplam süt kaybının (l)eşzamanlı (1) ve karşılaştırmalı (2) modele göre hesaplanmış sonuçları Hastalıklar Laks. dön. 1 2 Ölü doğum Hipokalsemi Retensiyo Sekundinarum Metritis Ketozis Abomasum Deplasmanı 1 * 2 ** 1 2 1 2 1 2 1 2 1 2 372 400 112 172 130 156 46 96 372 400 512 516 160 232 56 87 134 152 512 516 3+ 131 198 71 142 226 302 106 149 191 235 131 198 * Laktasyon boyunca toplam süt kaybının eş zamanlı modele göre hesaplanmış sonuçları ** Laktasyon boyunca toplam süt kaybının karşılaştırmalı modele göre hesaplanmış sonuçları

22 Kennerman ve ark. (2003), 1990-2000 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Klinikleri ne getirilen sığır ve koyunlara yapılan teşhis ve tedavi çalışmalarının değerlendirmesini yapmışlardır. Araştırma sonucunda toplam 1646 sığırın muayene ve tedavisinin yapıldığı belirtilmiştir. Sığırlarda hastalıkların % 39,1 oranında en yaygın olarak 0-6 aylar arasındaki buzağılarda görüldüğü tespit edilmiştir. Sığırlarda en çok % 34,45 oranıyla sindirim sistemi hastalıkları gözlemlenmiş, bunu % 25,46; % 22,96; % 4,0; % 2,79; % 2,68; % 2,31 oranlarıyla solunum sistemi, enfeksiyöz, metabolizma, üriner, deri ve dolaşım sistemi hastalıklarının izlediği belirlenmiştir. Şındak ve ark. (2003), araştırma gereci olarak Şanlıurfa yöresinde ayak hastalıkları yönünden taranan değişik ırk ve yaşta 4432 sığırı kullanmışlardır. Hayvanlar, barınaklarının yapısı ve yetiştirme şekilleri göz önünde bulundurularak 3 grup altında değerlendirilmiştir. Tamamen kapalı ahırlarda yetiştirilen, dışarı çıkartılmayan ve yürütülmeyen hayvanlar I. grup; yarı açık barınaklarda yetiştirilen ve zaman zaman barınaklar içerisinde yürüme olanağı bulunanlar II. grup; gündüzleri meraya çıkarılan, geceleri ise kapalı ahırlarda barındırılan küçük aile işletmelerindeki hayvanlar ise III. grup kapsamında değerlendirilmiştir. Ayak hastalığı prevalansı I. grupta % 93,8; II. grupta %3,9; III. grup olgularda ise % 0,03 oranında saptanırken bu oran çalışmada taranan tüm hayvanlar ele alındığında % 3,02 olarak belirlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, kapalı ve yarı açık süt sığırcılığı işletmelerinde gerekli ayak bakımı yapılmadığı, bunun sonucu olarak ayak hastalıklarının yoğun olarak bulunduğu, serbest dolaşıma izin verilen işletmelerde bu oranın düştüğü sonucuna ulaşılmıştır. Canpolat ve ark. (2003), Elazığ ve çevresinde sığırlarda görülen ayak hastalıklarının insidensi üzerine gözlemlerde bulunmuşlardır. Sonuç olarak Elazığ ve yöresindeki sığırlarda ayak hastalıklarının yıllık insidensini 17,1 olarak tespit etmişlerdir. Karakaş (2002), Bursa ili Yenişehir ilçesinde süt sığırı yetiştiren 10 işletmede doğan 135 siyah alaca buzağının doğum ağırlığı, sütten kesim yaşı, süt tüketimleri ve yaşama güçlerini araştırmıştır. Araştırmada buzağıların 0-3 aylık dönemdeki ölüm oranının % 14,1; 0-6 aylık devrede % 16,3 olarak gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.

23 Akar ve ark. (2001), 1996 1999 tarihleri arasında Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinikleri ne getirilen, yaşları 3-12 arasında, çeşitli ırklardan 140 RS li ineğin düzenli kayıtlarını tutarak, RS ile hayvanın yaşı, doğum sayısı, doğum şekli, buzağılama mevsimi ve yavrunun cinsiyeti arasındaki ilişkileri incelemişlerdir. RS nin % 6,4 ünün abort, % 7,7 sinin ikiz doğum, % 5 nin ölü doğum ve % 88,6 sının canlı doğum sonrası şekillendiği, RS vakalarının %35,6 sının güç doğum sonrası şekillendiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda; ilkbahar ve yaz aylarında doğuranlar, 3, 4 ve 8 yaşlarında olanlar, ilk beş doğumunu yapanlar ve güç doğum yapanlarda RS görülme riskinin daha fazla olduğu kanısına ulaşılmıştır. Meyer ve ark. (2001), Amerika da 666 341 doğum olayının kayıtlarını göz önüne alarak yaptıkları çalışmada, 1985 lerdeki düvelerde ölü doğum vakalarının (doğum öncesi, doğum sırasında ya da doğum sonrası 48 saat içinde oluşan ölümler) % 9,5 oranından 1996 da % 13,2 düzeylerine çıktığını bildirmektedirler. Bu oranın ineklerde % 5,0 dan % 6,6 ya çıktığı ve ölü doğumların yıllık 125,3 milyon dolarlık bir maliyet getirdiği tespitinde bulunulmuştur. Kaya ve ark. (2001), toplam 933 inekte mastitisin yaygınlık düzeyini incelemişlerdir. Subklinik mastitis tanısı, sütün elektriksel geçirgenliğini ölçen bir el cihazıyla yapılmıştır. İneklerin % 49,5 inde subklinik mastitis, % 2 sinde klinik mastitis, % 5,7 sinde kör meme lobu olduğu belirlenmiştir. Tank sütü örneklerinde saptanan somatik hücre sayısı ortalama 933,190 adet/ml olarak bulunmuştur. Fleischer ve ark.(2001), Almanya nın Aşağı Saksonya Bölgesi nde 10 işletmede (İşletme başına inek sayısı 25-146 arasında değişmektedir.), toplam 1074 siyah alaca ineğin 2197 laktasyonunu değerlendirmeye almışlardır. Araştırmada elde edilen, hastalıklarla ilgili % LI (laktasyon insidensi), düvelerin 1. buzağılamalarındaki % LI, ineklerdeki % LI, hastalıkların teşhis edildiği laktasyondaki ortanca gün sayısı ile ilgili bulgular Çizelge 1.14 te verilmiştir.

24 Çizelge 1.14. Buzağılama sonrası bazı hastalıkların laktasyon insidensi ve hastalığın meydana geldiği laktasyondaki günün ortanca değerleri Hastalıklar Tümü (%) L1* (%) L 2** (%) Teşhis edildiği laktasyondaki gün sayısı (ortanca) Laktasyon sayısı Mastitis 21,6 13,5 25,7 54 1598 Metritis 23,6 26,4 22,2 24 2197 Retensiyo sekundinarum 8,9 6,7 9,9 1 2197 Ayak hastalıkları 19,5 12,7 23,1 76 1267 Hipokalsemi 7,0 0,5 10,1 1 2026 Ketozis 1,7 0,5 2,2 27 1734 Abomasum deplasmanı 1,1 0,8 1,3 18 2026 Kaynak: Fleischer ve ark., 2001, L1: 1. laktasyondaki inekler, L 2: iki ve üzeri laktasyondaki inekler Kelton ve ark. (1998), 1970-1996 yıllarını kapsayan geniş kapsamlı literatür taraması sonucunda, sıklıkla görülen ve ekonomik kayıplara neden olan endemik hastalıkların insidensleri ve meydana gelen ekonomik kayıplarla ilgili değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Literatür taramalarında hastalıkların farklı adlarla yöresel olarak adlandırılmalarını, klinik olarak belirlenmelerindeki farklılıkları, verilerin alınma şeklini dikkate alarak, kendi değerlendirme kıstaslarına göre kategorize edip değerlendirmeye tabi tutmuşlardır. Hastalıkların görülme sıklığı; laktasyon insidensi (Lİ)= (laktasyondaki vaka sayısı / laktasyon sayısı)x 100 formülüne göre değerlendirilmiştir. Çizelge 1.15 te bu çalışma sonucu elde edilen değerler Çizelge hâlinde verilmiştir. Çizelge 1.15. Bazı endemik hastalıkların insidens oranları ve toplam ekonomik kayıplar Hastalık adı Kaynak: Kelton ve ark.,1998. Literatür sayısı İnsidens % (minimum) İnsidens % (maksimum) İnsidens % (ortanca) Toplam ekonomik kayıp ($) Hipokalsemi 33 0,03 22,3 6,5 335 Retensiyo sekundinarum 50 1,3 39,2 8,6 285 Metritis 43 2,2 37,3 10,1 Ketozis 36 1,3 18,3 4,8 145 Abomasum deplasmanı 22 0,3 6,3 1,7 340 Ayak hastalıkları 39 1,8 30 7 302 Mastitis 62 1,7 54,6 14,2

25 1.4.3.2. Endemik hastalıklardan kaynaklanan ekonomik kayıplar Bu alanda yapılan çalışmaların bir kısmında süt sığırcılığı işletmelerinde görülen önemli hastalıkların hepsi dikkate alınırken, bir kısmında tek bir hastalık sonucu oluşan maliyetleri hesaplama yoluna gidilmiştir. Tüm endemik hastalıkları dikkate alan çalışmalar Yalçın ve ark. (2006), araştırmalarında klinik metritis vakasının üreticiye 450YTL lik finansal kayba neden olduğunu, bu kaybın 341YTL sinin direkt, 109YTL sinin ise endirekt kayıplardan meydana geldiğini saptamışlardır. Belirtilen araştırmada, klinik mastitis vakasının oluşturduğu finansal kayıp, hastalığın hafif, orta şiddetli ve şiddetli formları için sırasıyla 106YTL, 220YTL ve 730YTL olarak hesaplanmıştır. Bu formların görülme olasılıklarına göre hesaplanan ağırlıklı ortalama kayıp ise 315 YTL olarak tespit edilmiştir. Her bir RS vakasının üreticiye verdiği zarar 365YTL olarak hesaplanmıştır. Bunun 245YTL sini direkt, 109YTL sini ise endirekt kayıplar oluşturmuştur. Hipokalsemi kaynaklı kayıplar hastalığın seyrine göre hafif, şiddetli ve ölümcül vakalarda sırasıyla 127YTL, 320YTL ve 2674 YTL olarak hesaplanmıştır. Hastalığın farklı formlarının görülme olasılıklarına göre hesaplanan ağırlıklı ortalama kayıp ise 340 YTL olarak tespit edilmiştir. Ayak hastalıklarıyla ilgili olarak hastalığın 3 ayrı formu olan hafif, orta şiddette ve şiddetli formlarından meydana gelen kayıp, enfekte hayvan başına sırasıyla 266YTL, 339YTL ve 509YTL; ağırlıklı ortalama kayıp ise 379YTL olarak hesaplanmıştır. Bu kaybın 241YTL sini direkt kayıplar, 138YTL sini ise endirekt kayıplar oluşturmuştur. Fourichon ve ark (1999), güç doğum, abort, hipokalsemi, retensiyo, metritis, ovaryum kisti, ketozis, abomasum deplasmanı ve ayak hastalıklarının süt verimine etkilerini içeren toplam 35 araştırmayı incelemişlerdir. Bu inceleme sonucunda; hipokalsemi ve ovaryum kisti vakalarının süt verimine ciddi bir etkisinin olmadığını, bunların dışında kalan hastalıkların süt verimini önemli ölçüde azalttığını, ancak literatürde bildirilen süt verimi kayıpları arasında önemli farklılıklar olduğunu tespit etmişlerdir.

26 Kossaibati ve Esslemont (1997), İngiltere de bulunan 90 süt sığırcılığı işletmesi üzerinde yaptığı bir çalışmada mastitis, ayak hastalıkları, RS, hipokalsemi, ikiz doğum, buzağı ölümleri ve gözlenemeyen östrus vakaları gibi sağlık problemlerinin hedeflenenden daha yüksek seyretmesiyle meydana gelen sakınılabilir kaybın, inek başına yılda 63 olduğunu (İnsidens düzeyine göre 12-136 arasında değişmektedir.) ve bu maliyetlerin % 38 inin klinik mastitis, %27 sinin ise ayak hastalıklarından kaynaklandığını bildirmiştir. Miller ve Dorn (1990), ABD Ulusal Hayvan Sağlığı Enformasyon Sistemi nce kayıt altında bulundurulan işletmelerden 16 süt sığırcılığı işletmesini hastalıklar yönünden 12 ay boyunca izlemiş ve bu işletmelerde bazı önemli hastalıkların insidens ve maliyetlerini hesaplamıştır. Araştırmada yukarıda belirtilen hastalıklar neticesinde oluşan toplam maliyetin ortalama 172,4 $ olduğu ve toplam maliyet içinde aldıkları pay açısından en önemli hastalığın klinik mastitis (%26) olduğu, bunu önem sırasına göre fertilite (%13), pnömoni (% 5), ayak hastalıkları (% 5), güç doğum (% 5), hipokalsemi (% 4) ve abomasum deplasmanı (% 4) probleminin izlediği bildirilmiştir. Kaneene ve Hurd (1990), ABD de kayıtlı 6012 süt sığırcılığı işletmesinden tesadüfî örnekleme yöntemiyle seçilen 60 işletmede yaptıkları araştırmada, hastalık maliyeti açısından en önemli hastalığın klinik mastitis olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bunu önem sırasına göre fertilite problemleri, sindirim sistemi hastalıkları, doğuma ilişkin problemler, ayak hastalıkları ve metabolizma hastalıklarının izlediğini bildirmiştir. Klinik Mastitis Koçak (2006), Türkiye nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde bulunan yarı açık sisteme sahip özel bir işletmede 2000-2003 yılları arasında yüksek süt verimine sahip 915 siyah alaca ineğe ait 1171 laktasyon kaydını değerlendirmiştir. Günde 3 kez sağım ünitesinde yapılan sağımlar Afimilk Meter bilgisayar programıyla otomatik olarak kaydedilmiştir. Araştırmada mastitisin 1, 2 ve 3. laktasyondaki ineklerde insidensin sırasıyla % 19,9; % 33,7; % 40,7 oranında olduğu, sürüdeki ortalamanın ise % 26,2 olarak gerçekleştiği hesaplanmıştır. İşletmede mastitisten kaynaklanan

27 günlük süt kaybı 764,6 l/gün olarak bulunmuş olup inek başına toplam süt kaybı hastalığın, laktasyonun ilk 6 haftası için 600,9 l; laktasyonun ilk 6 haftasından sonraki hastalıklarda 503,9 l olduğu belirlenmiştir. Kossaibati ve Esslemont (2000), İngiltere süt sığırcılığı işletmelerinde klinik mastitisten kaynaklanan ekonomik kayıpları, hastalığın şiddetine (hafif, şiddetli, ölümcül vakalar) ve maliyet türüne göre (direkt, indirekt maliyetler) gruplandırarak detaylı bir şekilde analiz etmişlerdir. Bu analiz sonuçları Çizelge 1.16 da gösterilmiştir. Çizelge 1.16. İnek başına yıllık direkt ve toplam maliyetlerin hastalığın şiddetine göre dağılımı Hafif vakalar Şiddetli vakalar Ağır vakalar Direkt maliyet 28,9 122 Toplam maliyet 113,2 332,7 435,8 Kaynak: Kossaibati ve Esslemont, 2000 Yalçın (2000), Pickering (1995) in analizlerini güncelleştirerek İskoçya süt sığırcılığı işletmelerinde mastitisin maliyetine, AB Süt Hijyen Yönetmeliği kapsamında bulunan yeni uygulamalardan somatik hücre ve toplam bakteri sayısından meydana gelen cezaları da dâhil etmiştir. Çalışmada 1996 yılı itibariyle ortalama bir İskoç süt sığırcılığı işletmesinde mastitisin 140 olan maliyetinin; subklinik mastitis probleminin düşük düzeyde olduğu işletmelerde 69, yüksek düzeyde olduğu işletmelerde ise 228 ye kadar çıkabileceğini bildirmiştir. Toplam maliyet içindeki payı açısından, süt verimindeki azalmadan kaynaklanan malî kayıpların en önemli maliyet kalemini oluşturduğu tespit etmiştir. Pickering (1995), klinik mastitisin İskoçya süt sığırcılığı işletmelerine olan toplam maliyeti ve toplam maliyet içinde her bir maliyet unsurunun aldığı payı incelemiştir. Toplam maliyet içinde süt verim kaybının payının % 64-70 arasında, erken elden çıkarma maliyetinin % 13-14, klinik mastitisin tedavi giderlerinin payının ise % 15-23 arasında olduğunu tespit etmiştir.

28 Ayak Hastalıkları Koçak ve Ekiz (2006b), Türkiye nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde yarı açık sisteme sahip, günde 3 sağımın yapıldığı özel bir işletmede 2000-2003 yılları arasında 787 siyah alaca ineğe ait 953 laktasyon kaydını değerlendirmişlerdir. Ayak hastalıklarının insidensi % 9 olarak tespit edilmiş, ayak hastalıklarının % 36,1 inin laktasyonun ilk 4 haftalık döneminde; % 18,6 sının laktasyonun 58. haftasında ortaya çıktığı belirlenmiştir. Sağlıklı ineklerde günlük süt verimleri 30,57 l/ gün iken, ayak hastalığının oluşmasıyla birlikte 1, 2 ve 3. haftalarda 27,5 l/gün; 29,2 l/gün ve 29,8 l/gün seviyelerine düştüğü tespit edilmiştir. Kossaibati ve ark (1999), İngiltere de bulunan 50 süt sığırcılığı işletmesini kapsayan araştırmalarında ayak hastalıklarının ortalama insidensini % 38,2 olarak tespit etmişlerdir. Ancak bu değerin işletmeler arasında önemli farklılar taşıdığını ve kimi işletmelerde 5 kat yüksek düzeyde olduğunu tespit etmişlerdir. Araştırma sonucunda ayak hastalıklarından kaynaklanan finansal kayıpların, insidens oranlarına göre inek başına 27 ile 55 arasında değişmekle beraber ortalama 40 olduğunu bildirmişlerdir. Enting ve ark. (1997), Hollanda da 21 süt sığırcılığı işletmesinde ayak hastalıklarının süt verimi, buzağılama aralığı (BA) ve sürü elden çıkarma oranı üzerine etkileri ile meydana gelen finansal kayıpları araştırmışlardır. Bu araştırma sonucunda, ayak hastalıklarının vaka başına maliyetini 230 NGL, hastalığın işletmelerde ortalama görülme sıklığını ( % 21) dikkate alarak inek başına ortalama finansal kaybı vaka başına 50 NGL olarak hesaplamışlardır. Hollanda da mastitisin 150 NGL/inek/yıl, fertilite problemlerinin 125 NGL/inek/yıl maliyete neden olduğunu göz önüne aldıklarında süt sığırcılığı işletmelerinde ayak hastalıklarının 3. önemli hastalık problemi olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Green ve ark (2002), Birleşik Krallık ta 1997-1998 yılları arasında kaydı tutulan 900 inekten elde edilen toplam 8000 adet yıllık süt verim kaydını kullanarak ayak hastalıklarının süt verimi üzerindeki etkisini incelemiş ve ayak hastalıklarından mey-

29 dana gelen SV 305 veriminde azalmanın ortalama 360 l civarında olduğunu bildirmişlerdir. Koçak ve Ekiz (2006a), Türkiye nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde 859 siyah alaca ineğin bulunduğu, yarı açık sisteme sahip, günde 3 kez sağım yapılan özel bir işletmede 2000-2003 yılları arasında çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. İşletmede süt kayıtları Afilmilk Meter otomatik bilgisayar sistemiyle kaydedilmiştir. Abomasum deplasmanının% 68 i, ketozisin %62 sinin laktasyonun ilk iki haftası içinde meydana geldiği belirlenmiştir. Tüm abomasum deplasmanı vakalarının laktasyonun ilk sekiz haftasında, ketozislerin ise 1 vaka dışında laktasyonun ilk 10 haftası içerisinde, sindirim problemlerinin ise tüm laktasyon süresince meydana geldiği saptanmıştır. Hastalıkların insidenslerinin, abomasum deplasmanı, ketozis ve sindirim problemlerinde sırasıyla % 3,13; % 7,08 ve % 13,12 oranlarında olduğu tespit edilmiştir. Bu hastalıklar bakımından 1. laktasyon ile diğer laktasyonlarda hastalığın insidensleri arasında önemli bir farklılığın görülmediği, abomasum deplasmanı, ketozis ve sindirim problemlerinden doğan günlük süt kaybının sırasıyla 8,1l/gün; 6,21 l/gün ve 2,86 l/gün olduğu saptanmıştır. Laktasyon süresince toplam süt kaybının aynı hastalıklar için sırasıyla, 184,3 l; 285,6 l ve 42,4 l olduğu görülmüştür. 1.4.4. Elden çıkarma Nedenleri, Yaşları, İnsidensleri ve Bunlardan Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgili Araştırmalar Macrae ve ark. (2003), İngiltere genelinde mastitis hastalığının insidensini ve bu hastalıktan kaynaklanan elden çıkarmaların 1998-2003 arası dönemde izlediği seyri incelemişlerdir. Araştırma sonucunda mastitis kaynaklı elden çıkarma oranının belirtilen dönemde % 3,6 dan % 5,1 a, klinik mastitis insidensinin % 36 dan % 47 a yükseldiğini, süt tankı somatik hücre sayısının 140 000 hücre/ml den 179 000 hücre/ml ye çıktığını tespit etmişlerdir. Bu dönem içerisinde mastitis kaynaklı elden çıkarma oranının en düşük % 25 lik dilimdeki işletmelerde % 0,9 dan % 2 ye çıkarken, en yüksek %25 lik dilimdeki işletmelerde % 4,8 den % 6,7 seviyesine çıktığı bildirilmiştir. Mastitis insidensinin en düşük olduğu % 25 lik dilimde yer alan işlet-

30 melerde ise insidens oranının % 19,6 dan % 23,1 e çıkarken, en yüksek olduğu % 25 lik dilimdeki işletmelerde % 48,3 ten % 63,6 ya çıktığı saptanmıştır. Yaylak (2003), İzmir İli DSYB ye kayıtlı Ödemiş te bulunan 31 işletmeden seçilen 15 işletmede, 1999-2000 yılları içinde elden çıkarılan 229 ineği gereç olarak kullanmıştır. Araştırma sonucunda elden çıkarma nedenlerinden; canlı hayvan satışı, kısırlık, meme sorunu, süt verim düşüklüğü, hipokalsemi, güç doğum, ayak problemleri ve diğer nedenlerin oranları sırasıyla, % 40,2; %17,9; %16,2; %3,5; %3,5; %3,5; %2,2 ve %10,9 düzeyinde hesaplanmıştır. Gröhn ve ark. (1998), gereç olarak New York ta bulunan, 1 Ocak 1994-31 Aralık 1994 dönemini kapsayan 14 işletmeye ait 7523 siyah alaca ineğin verilerini kullanmışlardır. Araştırma kapsamındaki sürülerin büyüklüğü 340 ile 1037 inek arasında değişim gösterip ortalama sürü büyüklüğü 500 inektir. İnek başına rtalama SV 305 10,265 l olup bu değerin New York ortalaması olan 7528 l nin oldukça üzerinde olduğu, toplam yıllık elden çıkarma oranının % 23,6 e karşılık geldiği bildirilmektedir. Araştırma kapsamında değerlendirilen hastalıkların laktasyon (Lİ) ve elden çıkarma riski Çizelge 1.17 de sunulmuştur. Çizelge 1.17. Laktasyon sayılarına göre bazı hastalıkların laktasyon insidensleri ile elden çıkarma risk oranları Laktasyon sayılarına göre hastalık insidensleri (%) Elden çıkarma Tümü L1 L2 L3 L4 L5 L 6 Riski* Hipokalsemi 0,9 0,1 0,4 0,7 3,1 4,0 6,1 47,1 Retensiyo 9,5 6,8 9,3 12,3 13,3 8,8 18,0 31,7 sekundinarum Abomasum 5,3 5,5 4,6 6,4 6,0 4,3 3,1 26,9 deplasmanı Ketozis 5,0 4,2 3,9 6,0 8,3 6,1 7,7 32,5 Metritis 4,2 5,9 3,4 2,6 3,5 2,1 3,1 17,1 Ovaryum kisti 10,6 11,2 11,5 9,1 10,3 7,3 8,0 20,9 Mastitis 14,5 11,5 13,8 16,7 20,1 20,1 19,9 32,7 Sağlıklılar 61,7 64,5 63,3 59,4 53,8 61,4 51,0 21,5 Kaynak: Grönh ve ark.,1998 * Hastalıktan dolayı elden çıkarılan ineklerin hasta ineklere oranı

31 1.4.5. Fertilite ve Fertiliteden Kaynaklanan Ekonomik Kayıplar ile İlgili Araştırmalar Erdem ve ark. (2007b), Amasya İli Gökhöyük Tarım İşletmesi nde yetiştirilen 179 siyah alaca ineğin 1996-2002 yıllar arasındaki 334 verim kaydını değerlendirmişlerdir. İlk buzağılama yaşı (İBY), BA ve gebelik başına tohumlama sayısı (GBTS) için genel ortalamalar sırasıyla 827,4±4,5 gün; 393,4±5,1 gün ve 1,42±0,04 olarak tespit etmişlerdir. Pelister ve ark. (2005), araştırmalarını Marmara Bölgesi nde yer alan siyah alaca ırkı ineklerin oluşturduğu özel bir işletmede gerçekleştirmişlerdir. 1987-1995 yılları arasında süt verimi özellikleri için 214 siyah alaca ırkı ineğe ait 557 laktasyon, dölverimi özellikleri için 306 ineğe ait 659 tohumlama kaydını incelemişlerdir. Araştırma sonucunda İBY, BA ve SP sırasıyla 30,1 ay; 374 gün; 87,9 gün olarak belirlemişlerdir. LS, LSV, SV 305 ve KKS sırasıyla; 269,8 gün; 4 296,7 l; 4275,90 l ve 79,2 gün olarak tespit edilmiştir. Sehar ve Özbeyaz (2005), Koçaş Tarım İşletmesi nde yetiştirilen 275 siyah alaca ırkı ineğin 1994-2000 yıllarına ait kayıtlarını gereç olarak kullanmışlardır. LSV 6400,3 l; LS 297 gün, KKS 74 gün olarak belirlenmiştir. İşletmede ortalama İBY 830,6 gün, BA 389,3 gün olarak hesaplanmıştır. GBTS mevsim gruplarında 1,61-1,81 arasında bulunmuş olup bu özellik bakımından mevsimler arasında önemli farklılık saptanmıştır (P<0,05). Gebelik oranı, buzağılama oranı, ikiz doğum oranı, abort ve ölü doğum oranları sırasıyla; % 96,4; % 94,5; % 4,2; % 1,9 ve % 4,1 olarak bulunmuştur.buzağılarda yaşama gücü oranları, 30., 90. ve 180. gün yaşlarda sırasıyla % 94,4; % 92,4 ve % 92,1 olarak tespit edilmiştir. Topaloğlu ve ark. (2005b), gereç olarak İngiltere nin güneyinde bulunan rastgele seçilmiş 5 siyah alaca sığır işletmesinde 1994-2003 yılları arasında yetiştirilen ineklerin verim değerlerini kullanmışlardır. Döl verimi özellikleri için 720, BA ve SP için 1847 verim değeri incelenmiştir. Araştırma sonucunda, gebelik, kısırlık, normal doğum, abort, ölü ve ikiz doğum oranları sırasıyla %97,1; %2,9; %95,6; %0,97, %0,56 ve %0,56 düzeylerinde saptanmıştır. Sığırların İBY 26,20 ay; SP 77,35 gün, GBTS 1,64; BA 389 gün ve SP 112,1 gün düzeylerinde belirlenmiştir.

32 Sönmez ve ark. (2005), gereç olarak Elazığ yöresinde bulunan 4 işletmede, birden fazla doğum yapmış toplam 522 ineği kullanmışlardır. İklimsel bulgular, Elazığ daki meteoroloji müdürlüğünden alınarak günlük maksimum, minimum ve ortalama çevre sıcaklığı ve nispi nem oranı yıl boyunca kaydedilmiştir. Araştırma sonucunda, yaz ayları boyunca görülen sıcaklık stresi, etçi ve sütçü ineklerde östrus davranışlarının sergilenmesinde ve elde edilen gebelik oranlarında bir azalmaya neden olduğunu belirlemişlerdir. Türkyılmaz (2005), Aydın ilinde bir işletmenin 1994-2003 dönemine ait 480 döl verimi kaydı gereç olarak kullanmış, Ortalama SP, GBTS, gebelik süresi, BA sırasıyla; 114,5 gün; 2,01 gün, 278,7 gün ve 394,9 gün olarak saptamıştır. Galiç ve ark. (2005), İzmir ili DSYB nin 1996-2000 dönemine ait soykütüğü ve süt verim kayıtları gereç olarak kullanmışlardır. İBY 27,5ay olarak hesaplanmış olup İBY nin SV 305 i önemli ölçüde (P<0,01) etkilediği sonucuna ulaşmışlardır. Galiç ve ark. (2004), İzmir ili DSYB nin 1996-2000 döneminde kayıtlı 334 işletmede yetiştirilen 5 426 ineğin 8 069 laktasyon süt verimi ve soykütüğü bilgilerini gereç olarak kullanmışlardır. İşletmelerdeki hayvan sayıları tam olarak bilinmediği için buzağılama sayısını esas alacak şekilde işletmeler çok küçük (<6), küçük (6-10), orta (11-20), büyük (>21) olarak kategorize edilmiştir. Analiz sonucunda, sürü büyüklüğünün SV, buzağılama yaşı, laktasyon sayısı ve BA yı çok önemli (P<0,01) düzeyde etkilediği, genel olarak küçük işletmelerin büyük işletmelere göre daha uygun değerlere sahip olduğu saptanmıştır. González ve ark. (2004), İspanya nın Basque ve Navarra Özerk Bölgesi Holştayn Birliği nin 1988-2003 yıllarına ait süt verileri ile 1986-2001 dönemine ait tohumlama kayıtlarını gereç olarak kullanmışlardır. Veri dosyaları 63 160 siyah alaca ineğe ait 225 085 tohumlama ve 120 713 laktasyon verisini içermektedir. Araştırmada elde edilen bazı fertilite değerleri Çizelge 1.18 de sunulmuştur.

33 Çizelge 1.18. Fertilite ile ilgili bazı değerler Kayıt sayısı 1988 2001 1998 2001 Standart sapma Kayıt sayısı Ortalama Ortalama Standart sapma SV 305 (l) 116 518 7 715 2056 47 909 8564 1942 LSV (l) 120 662 8 231 2617 49 191 9283 2619 LS (gün) 120 636 326 59,7 49 191 334 62,0 BA (gün) 96 346 400 60,0 30 523 389 61,6 KKS (gün) 89 707 79 32,4 29 738 74 27,9 İBY (gün) 52 108 854 106,4 20 681 848 104,9 GBTS (adet) 113 375 1,87 1,18 46 088 1,96 1,24 İlk tohumlamadaki başarı oranı (%) 120 713 48 0,14 49 191 45 0,22 Kaynak: González ve ark., 2004 Bu araştırmada GBTS nin SV 305, LSV, BA, LS, KKS ye etkisini en küçük kareler ortalamasına göre hesaplanmıştır. Konu ile ilgili sonuçlar Çizelge 1.19 da sunulmuştur. Çizelge 1.19. Gebelik başına tohumlama sayısının bazı verim ve fertilite parametrelerine etkisi GBTS Kayıt sayısı SV 305 LSV LS BA KKS Ort. Lak. Sayısı 1 22 133 8 324 e 8 978 f 305 f 364 g 59 d 2.5 ab 2 12 346 8 666 d 9 827 e 340 e 406 f 66 cd 3.1 a 3 6 207 8 842 c 10 600 d 373 d 445 e 72 c 2.8 ab 4 3 154 8 945 c 11 240 c 399 c 480 d 81 b 2.3 bc 5 1 399 9 151 b 11 904 b 420 b 507 c 87 ab 2.1 bc 6 561 9 125 b 12 151 b 432 b 526 b 94 a 1.7 c 7 213 9 298 a 12 675 a 451 a 553 a 102 a 1.6 c Kaynak: González ve ark., 2004 a,b,c,d,e,f,g: her özellik için ortalamalarda P <0,05 Belirtilen araştırmada bir birimlik değişim karşılığında inek başına yıllık ekonomik kayıp İBY (gün), BA (gün), GBTS; LS (gün), KKS (gün) için ortalama olarak (-) 0,28 $; (-) 4,90 $; (-) 67,32 $; (+) 1,19 $; (-) 4,90 $ olduğu hesaplanmıştır. Salmanoğlu ve ark. (2004), çalışmalarında Bursa Karacabey e bağlı bir köyde bulunan özel bir işletmenin 1999 2000 dönemine ait verilerini kullanmışlardır. Veri-

34 ler 4 ve 6 yaşlarında, laktasyon sayıları 2 ve 4 olan 168 ineğe aittir. İneklerden 78 i sağlıklı, 90 ı ise bir veya birden çok sorunu bulunup fertilite problemi saptanan ineklerde 136 değişik hastalıklar saptanmıştır. Çalışmada buzağılama ilk tohumlama aralığı, buzağılama son tohumlama aralığı, ilkson tohumlama aralığı, gebelik başına tohumlama sayısı parametreleri incelenmiştir. 4 ve 6 yaşlılar için GBTS sağlıklı ineklerde sırasıyla 1,518 ve 1,313 adet iken, 4 yaşlı nekrotik vulvovaginitisli ineklerde, 3 ve 6 yaşlı hipokalsemili ineklerde 3,5 adet olarak bulunmuştur. Sonuç olarak sorunlu ineklerde bahsedilen parametrelerin arttığı belirlenmiştir. Koç ve ark. (2004), Muğla ilinin Dalaman ilçesinde bulunan Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) e bağlı Dalaman TİM de yetiştirilen siyah alaca ırkı süt sığırcılığı işletmesinin 1976-1997 yılları arasında tutulmuş döl verimi kayıtları ile pedigri kayıtları kullanılarak İBY ve BA hesaplamışlardır. İBY için 66 boğanın 1158 kızına ait kayıtlar, BA için 592 ineğin 2 118 kaydı kullanılarak İBY ortalaması 836,5 gün; BA ise 391,8 gün olarak tespit etmişlerdir. Erdoğan ve Alaçam (2003), Çanakkale yöresinde 1-4 başlık aile tipi süt sığırcılığı işletmelerinde hormon kontrollü tohumlamanın etkinliğini araştırmışlardır. Araştırmalarının sonucunda, hormon kontrollü tohumlamalara kıyasla, iyi bir östrus gözlemi sonrasında tohumlanan ineklerde ilk ve üç tohumlama sonrasında gebelik oranlarının daha yüksek ve buna paralel olarak doğum-gebe kalma aralığının daha kısa olduğunu belirlemişlerdir. Yalçın (2000), A.Ü. Veteriner Fakültesi Süt Sığırcılığı Ünitesi nde 1988-1997 yıllarını kapsayan çalışmasında İBY, BA ve GBTS de hedeften sapma değerlerini sırasıyla 133 gün, 77 gün ve 0,3 adet olarak hesaplamış ve İBY ve BA da hedeflenen değerden bir gün gecikmenin maliyetinin sırasıyla 16 l ve 11 l süte eşdeğer olduğunu belirlemiştir. Ergün (2000), araştırmasında TİGEM e bağlı Ceylanpınar İşletmesi nden rastgele seçilen 3-9 yaşları arasında, 24 tanesi 2. tohumlamada 24 tanesi 3. tohumlamadan sonra gebe kalmayan toplam 48 siyah alaca inek kullanmıştır. Histopatolojik incelemeler sonucunda iki defa çeviren ineklerin % 100 ünde üç defa çeviren ineklerin % 87,50 sinde birtakım dejeneratif, hiperplastik regresif değişimlerin eşliğinde

35 endometrial asinkroni belirlenmiştir. Sonuç olarak tohumlamalardan 24 saat sonra tek doz intrauterine antibiyotik uygulanan ineklerde gebe kalma oranının kontrol grubuna göre yüksek olduğu, iki defa çeviren ineklerde % 75 ve 58,3; üç defa çeviren ineklerde ise % 75 ve 41,7 olarak tespit edilmiştir. Özçelik ve Arpacık (2000), Bala Tarım İşletmesi nde yetiştirilen 65 siyah alaca ineğin ilk beş laktasyonuna ait süt ve döl verimi kayıtlarını kullanmışlardır. Laktasyon sayısı, döl verimi özelliklerinden BA istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilediğini (P<0,05), laktasyon sayısı arttıkça GBTS, SP ve BA nın azaldığını, en iyi süt ve döl verimi performansının 4. laktasyonda elde edildiğini belirlemişlerdir. Kumuk ve ark. (1999), Türkiye deki TİGEM işletmelerinde yaptıkları 1973-1987 yıllarını kapsayan araştırmalarında hedeflenen değerler olan ilk buzağılama yaşı 730 gün ve BA yı 365 günden sapmayı sırasıyla 120-189 gün ve 120-159 gün olarak hesaplamışlardır. Kaygısız ve ark (1996), Altındere Tarım İşletmesi nde yetiştirilen esmer ırk sığırların süt ve döl verim özellikleri üzerinde yaptıkları çalışmada abort ve ölü doğum oranları % 1,23 ve % 0,62 olarak bulunmuştur. İBY, BA ve GBTS sırasıyla 1097,5gün 434,9 gün ve 1,48 adet; olarak saptanmıştır. Esslemont ve Spincer (1993), İngiltere de 63 süt sığırcılığı işletmesinde fertilite parametrelerini ve en sık karşılaşılan 9 sağlık problemine ait insidensleri karşılaştırmış ve en iyi durumda bulunan % 25 lik işletme grubunun sonuçlarını hedef değerler olarak kabul etmişlerdir. Bu yolla diğer gruplardaki işletmelerde hedeften sapma sonucu oluşan fertilite ve hastalıklara ilişkin kayıpları hesaplamışlardır. Bu hesaplama sonucunda fertilite ve sağlık indeksleri geliştirerek üreticilere bu problemlerin çözümünde karar destekleme aracı olarak kullanılmak üzere sunmuşlardır. Dijkhuizen ve ark. (1992), Hollanda da bulunan 71 süt sığırcılığı işletmesinde fertilite problemlerinden kaynaklanan finansal kayıpları hesaplamışlardır. BA daki 1 günlük gecikmenin 12 Dfl (Danimarka florini), fertilite kaynaklı elden çıkarılan ineğin maliyetinin ise 500 Dfl olduğunu bildirmiş ve bu değerleri kullanarak yaptıkları hesaplamada fertilite probleminden kaynaklanan inek başına kaybın yılda 63 Dfl

36 olduğunu ve bunun 35,5 Df sinin BA daki uzamadan, 27,5 Dfl sinin ise jinekolojik hastalıklar sonucu zorunlu elden çıkarma maliyetinden kaynaklandığını bildirmişlerdir. Bakır ve ark.(1994), Ankara Şeker Fabrikası çevresinde yetiştirilen siyah alaca ineklerin 1983-1990 yıllarına ait 83 ineğin kayıtlarından yararlanılmıştır. Bu çalışmada İBY 28,9 ay, BA 402,5 gün, olarak hesaplanmıştır. Atay ve ark. (1996), Atatürk Orman Çiftliği nde 1989-1991 yılları arasında yetiştirilen 430 ineğe ait kayıtları kullanılmıştır. GBTS 1,80; ineklerin ortalama elden çıkarma yaşı 61,7 ay, buzağılarda 6. ay yaşama gücü % 83,7, buzağılama oranı % 94,3; ölü doğum oranı % 3,24; abort oranı % 2,47; İBY 29,1 ay, BA 432 gün olarak hesaplanmıştır. Elden çıkarma nedenleri; hastalık (% 27,21) damızlık satışı (% 22,79) ve canlı hayvan satışı (% 50) olarak tespit edilmiştir. Kumlu ve Akman (1999), Türkiye de 17 ilde toplam 1.207 yetiştirici işletmesinde soykütüğü ve süt verimleri kayıtları tutulan 15 896 ineğe ait 32.367 laktasyon kaydının değerlendirmişlerdir. İBY, BA ve SP sırasıyla 28,4 ay, 401 gün, 121 gün olarak hesaplamışlardır. SV 305, LS ve KKS sırasıyla 5 592 l, 331 gün ve 74 gün olarak bulmuşlardır.

37 2. GEREÇ VE YÖNTEM 2.1. Gereç Bu araştırmanın gerecini Türkiye DSYMB ye bağlı, Ankara ilinde bulunan soykütüğüne üye şahıslara ait 618 (5 kamu, 8 kooperatif, 10 şirket işletmesi hariç) süt sığırcılığı işletmelerinden seçilen 45 işletmenin hayvan varlığı oluşturmuştur. Bu işletmelerin yoğun olarak bulunduğu Ankara nın Güdül, Ayaş, Gölbaşı, Polatlı, Sincan, Yenimahalle, Çubuk, Şereflikoçhisar ve Çankaya ilçelerini kapsayan bu araştırma, Kasım 2005-Mart 2007 arasında Birlik üyesi işletmelerde yapılmıştır. Araştırmada 10 başa kadar ineğe sahip olan işletmeler küçük ölçekli işletme, 11-20 arası ineğe sahip olanlar orta ölçekli işletme, 20 üzeri ineği bulunanlar da büyük ölçekli işletme olarak değerlendirilmiştir. Çizelge 2.1 de 618 şahıs işletmesinin inek varlığına göre büyük, orta ve küçük ölçekli olarak dağılımı sunulmuştur. Çizelge 2.1. Ankara ili DSYB ye üye şahıslara ait soykütüğü işletmelerinde inek sayısının işletme ölçeklerine göre dağılımı İşletme ölçeği* İşletme İşletme Toplam İnek sayısı Ortalama sayısı yüzdesi inek sayısı yüzdesi inek sayısı Küçük ölçekli İşletme 441 71,4 2692 44,5 6,1 Orta ölçekli İşletme 127 20,6 1790 29,6 14,1 Büyük ölçekli İşletme 50 8,1 1567 25,9 31,3 Genel Toplam 618 100,0 6049 100,0 9,8 * İnek sayısına göre büyük ölçekli işletme (n>20), orta ölçekli işletme (n=11-20), küçük ölçekli işletme (n<10) olarak alınmıştır. Çizelge 2.1 de görüldüğü üzere şahıslara ait işletmelerin % 71 gibi büyük çoğunluğu küçük ölçekli işletmeler olup tüm ineklerin % 45 i bu tür işletmelerde bulunmaktadır. Orta ölçekli işletmeler tüm işletmelerin % 21 ini kapsarken inek sayısı olarak % 30 luk bir orana sahiptir. İşletmelerin % 8 i ise büyük ölçekli olmasına karşın toplam inek varlığının % 26 sı bu işletmelerde bulunmaktadır. İşletmelerdeki ortalama inek sayısının büyük, orta ve küçük ölçekli işletmelerde sırasıyla 31, 14 ve 6 baş olduğu görülmektedir.

38 Proje kapsamında yer alan 45 işletmedeki inek sayısının (aylık hayvan sayısı yöntemine göre) işletme ölçeklerine göre dağılımı Çizelge 2.2 de sunulmuştur. Çizelge 2.2. Proje kapsamındaki ineklerin işletme ölçeklerine göre dağılımı İşletme sayısı İşletmelerin yüzde dağılımı Maksimum inek sayısı Minimum inek sayısı Ortalama inek sayısı Toplam inek sayısı Toplam inek sayısının yüzde oranı İşletme ölçekleri Küçük ölçekli işletme 21 46,7 9,5 2,4 7,0 147,3 26,3 Orta ölçekli işletme 17 37,8 19,3 10,1 13,7 233,0 41,6 Büyük ölçekli işletme 7 15,6 33,3 20,2 25,7 179,8 32,1 Genel Toplam 45 100,0 33,3 2,4 12,4 559,9 100,0 Çizelge 2.2 de görüldüğü gibi araştırma kapsamındaki inek varlığının % 26 sı küçük, % 42 si orta, % 32 si büyük ölçekli işletmelerde bulunmaktadır. Ortalama inek sayısının, orta ölçekli işletmelerde küçük ölçekli işletmelerden yaklaşık 2 kat yüksek olduğu, büyük ölçekli işletmelerdeki ortalama inek sayısının da orta ölçekli işletmelerdeki ortalama inek sayısının yaklaşık 2 katına karşılık geldiği dikkati çekmektedir. Araştırma kapsamındaki işletme sayısı küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerde toplam popülasyonun sırasıyla % 5, % 13 ve % 14 ünü oluşturmaktadır. Araştırma gereci, işletme sayısı olarak popülasyonun % 7,4 ünü, inek sayısı olarak % 9,2 sini kapsamaktadır. Araştırma kapsamındaki küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki ortalama inek sayısının aynı ölçekli popülasyon ortalamalarına (sırasıyla 7 ve 14 baş/işletme) eşittir. Büyük ölçekli işletmelerde ise popülasyondaki ortalama inek sayısı 32 iken bu araştırmada aynı ölçekli işletmelerdeki ortalama inek sayısının 26 ile oldukça yakın bir değerdedir. Popülasyondaki düve varlığının % 9,6 sı proje kapsamında değerlendirilmiştir. Proje kapsamında bulunan dişi gereçlerin (düve ve inek) ırklara göre dağılımı Çizelge 2.3 te verilmiştir.

39 Çizelge 2.3. Dişi hayvanların (elden çıkarmalar dâhil) ırklara göre dağılımı Irkı Sayısı Yüzdesi Siyah alaca 978 92,18 Siyah alaca melez 19 1,79 Simental 18 1,70 Simental melez 5 0,47 Kırmızı alaca 3 0,28 Kırmızı alaca melez 2 0,19 Yerli kara melez 1 0,09 Brown swiss 12 1,13 Brown swiss melez 4 0,38 Yerli kara 17 1,60 Jersey 2 0,19 Toplam 1061 100 Çizelge 2.3 te görüldüğü üzere dişi düve ve inek lerin yaklaşık %94 ünün siyah alaca ırkı ineklerden oluştuğu dikkat çekmektedir. Bu oranın %92 sini saf, % 2 ini melez siyah alacalardan oluşmaktadır. Bu araştırmada kullanılan başlıca veriler ve bu verilerin kaynakları Çizelge 2.4 te verilmiştir. Çizelge 2.4. Veri kaynakları Veri Gereksinimi Hayvanların sağlık kayıtları Doğum ve döl verimi ile ilgili kayıtlar Ekonomik kayıplar İşletmelerin sosyo-ekonomik yapıları Genel hijyen uygulamaları ve sürü yönetim politikaları Veri Kaynağı Proje kapsamında oluşturulan işletme kayıt defteri İşletme kayıt defterleri, Ankara ili DSYB soykütüğü kayıtları (e-ıslah) İşletme kayıt defterleri, veteriner hekim anketi ve ilgili literatürler. İşletme ile ilgili genel bilgiler anketi Süt hijyeni ve hastalık kontrol anketi 2.1.1. Projede Yer Alacak İşletmelerin Seçimi Ülkemizde hayvancılık işletmelerinde sağlık kayıtlarının yeterince tutulmadığı bilinen bir gerçektir. Ancak sağlık verilerinin temini ve analiz edilebilmesi işletme kayıtları yardımıyla olduğundan bu projede, kayıt tutan ve kayıt tutabilecek işletmeler tercih edilmiştir. DSYMB ye bağlı işletmelerin proje kapsamına alınmasının en

40 önemli nedenlerinden birisi budur. Diğer bir neden ise, DSYMB ye üyelik için ön şart, işletmede en az 5 ineğin bulunmasıdır. Bundan dolayı seçilen işletmeler kısmen de olsa geleneksel üretim yapısından kurtulmuş ve pazara dönük olarak üretim yapan işletmelerdir. Birliğin faaliyetleri çerçevesinde aylık süt ölçümlerini düzenli olarak yapan, soykütüğü ile ilgili kayıtlarını eksiksiz bir şekilde veren işletmelerin seçimine özen gösterilmiştir. Yetiştiricilerin veri vermeye gönüllü ve yatkın olmalarına da dikkat edilmiştir. Araştırmanın saha çalışmaları kapsamında işletme ziyaretlerine başlamadan önce Birlik yöneticileri ve soykütüğünde çalışan ziraat mühendisi personel ve bazı serbest veteriner hekimler ile araştırma hakkında bilgilendirme toplantısı yapılmıştır. Birliğin saha personeli (veteriner teknisyen ve zooteknist) ile beraber üreticiler ziyaret edilip proje konusunda bilgi verilerek karşılıklı güven ortamının sağlanması ile birlikte saha ile ilgili gözlemlerde bulunulmuştur. 17 aylık saha araştırması ve veri toplanmasının ilk 5 aylık süresi deneme periyodu olarak değerlendirilmiştir. Bu dönemde yapılan gözlemlerle araştırma süresince üreticilerden daha sağlıklı veri alabilmek için çeşitli tespitlerde bulunulmuştur. 2.1.2. Araştırmanın Deneme Periyodunda İşletme Ziyaretleri ve Saha ile İlgili Çeşitli Tespitler Araştırmanın deneme periyodundaki işletme ziyaretleri ile bölgedeki işletmeler ve işletmelerdeki hastalıklarla ilgili yetiştiricilerle görüşülerek hastalıkların yöresel isimleri belirlenmiştir. Yapılan gözlemler sonucunda bazı işletme sahiplerinin süt teşvik primlerinin alınması için zorunlu olarak tutmaları gereken aylık süt ölçüm defterlerini bile düzenli olarak tutmadıkları belirlenmiştir. Bu durum kayıtların alınabilmesi için işletme kayıt defteri hazırlanmasını gerekli hale getirmiştir.

41 2.1.3. İşletme Kayıt Defterlerinin Hazırlanması İşletme kayıt defteri oluşturulurken; kayıt tutmanın kolaylaştırılması, projenin öneminin yansıtılmasının yanı sıra yetiştiricilerde işletmecilik prensibi içerisinde kayıt tutmanın gerekliliği bilincinin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu amaçlar doğrultusunda işletme kayıt defterinin dizayn edilmesine başlanmıştır. İşletme sahiplerinin ve/veya bakıcıların çoğunun eğitim seviyesinin düşük (genelde ilkokul) olduğu, bu kişilerin yazı karakterlerinin büyük olduğu düşünülerek hazırlanacak işletme kayıt defterinin boyutunun A4 yerine B4 olmasına karar verilmiştir. Bu amaçla corel draw 11.0 çizim programı ile 257x364 mm ebatta, aylık aktiviteleri yazacakları formun nasıl doldurulması gerektiğini anlatan ve örnek doldurmanın yer aldığı defterin tasarımı yapılmıştır. Birlik başkanı ile görüşülüp bunlardan otokopyli olarak 100 adet bastırılmıştır. Otokopyli baskı ile; tutulan kayıtların projede değerlendirilmesi için bir örneğinin defterden alınması, defterde kalan kopya sayesinde yetiştiricinin işletmesi ile ilgili tüm uygulamalarını tek defter altında görüp değerlendirilebilmesi amaçlanmıştır. Defterlere misina ipi ile kalem bağlanarak işletme sahibinin defteri her doldurması gerektiği durumda kalem bulunmaması ve doldurma işlemini sonraki bir zamana ötelemesinin önüne geçilmeye ve verilerin doğruluğunun artırılmasına çalışılmıştır. Hayvan barınaklarının durumuna göre bazı işletme sahipleri işletme kayıt defterlerini işletmelerindeki ecza deposunda, bazıları da evlerinde muhafaza etmeyi tercih etmektedirler. Defteri evlerinde muhafaza eden işletme sahiplerine küçük not defterleri ve kalemler hediye edilerek gerekli notları unutmadan kaydetmeleri amaçlanmıştır. Defterler işletme sahiplerine dağıtılırken, proje ile ilgili bilgilendirmelerde bulunulmuştur. Kayıt tutma alışkanlığı kazandırılarak hem projenin sağlıklı yürütülmesi hem de işletme sahiplerine, işletme mantığı içinde tüm sağlık verilerini, ekonomik kayıplarını tek bir defter altında görmelerinin yararları anlatılmıştır. Düzenli kayıt tutmanın, endemik hastalıkların takibinin yanı sıra işletmelerini ziyaret eden Birlik personeli için de kolaylıklar sağlayacağı vurgulanmıştır.

42 2.2. Yöntem 2.2.1. Aktivite Formu ve Sağlık Verilerinin Kategorizesi Ek1,2 ve 3 te proje kapsamında hazırlanan defterlerdeki aktivite formu, formun nasıl doldurulacağı ile ilgili açıklayıcı bilgilerin bulunduğu sayfa ve örnek olarak doldurulmuş sayfa verilmiştir. Aktivite formunda düve ve ineklerde araştırmaya dâhil edilen sağlık problemleri ve elden çıkarma nedenleri Çizelge 2.5 te sunulmuştur. Çizelge 2.5. Düve ve ineklerde araştırmaya dâhil edilen sağlık problemleri ve elden çıkarma nedenleri Hastalık grubu Hastalık adı I.Hastalık ve patolojik problemler A. Fertilite Problemleri Metritis, repeat breeder, ovaryum kisti, yalancı gebelik B. Meme hastalıkları Klinik mastitis, diğer meme problemleri C. Doğuma ilişkin problemler Güç doğum, abort, uterus prolapsusu, retensiyo sekundinarum, uterus torsiyonu, vajina yırtığı D. Metabolizma hastalıkları Hipokalsemi, ketozis, asidoz E. Ayak hastalıkları Ayakta enflamasyona ve fonksiyon bozukluklarına neden olan tüm hastalıklar F. Sindirim sistemi hastalıkları Abomasum deplasmanı, timpani, diare, gıda indigesyonu, konstipasyon G. Solunum sistemi hastalıkları Pnömoni F. Diğer hastalıklar Yukarıdaki hastalık gruplarında yer almayan diğer hastalık vakaları II.Elden çıkarma nedenleri A. İstemli elden çıkarma Genetik yapısı daha iyi hayvanı sürüye almak amacıyla, damızlık satış, yaşlılık, düşük süt verimi, sağım güçlüğü ve diğer nedenler B. İstemsiz elden çıkarma Reprodüktif hastalıklar, metabolizma hastalıkları, ayak hastalıkları, mastitis, diğer hastalıklar Aktivite formunda buzağılarda araştırmaya dâhil edilen sağlık problemleri Çizelge 2.6 da sunulmuştur. Çizelge 2.6. Buzağılarda araştırmaya dâhil edilen sağlık problemleri Hastalık grubu Hastalık adı I.Hastalık ve patolojik problemler A. Sindirim sistemi hastalıkları * Diare, gıda indigesyonu, septisemi, konstipasyon, gastrointestinal problemler vb. B. Solunum sistemi hastalıkları Pnömoni *Bu proje hastalıkların etiyolojisine yönelik bir çalışmayı kapsamadığından buzağılarla ilgili hastalıkların kategorize edilmesinde semptomatik durumlar dikkate alınmıştır.

43 2.2.2. Proje Başı Hayvan Envanteri ve Döl Verim Kayıtlarının Derlenmesi Projede kalacak olan işletmeler belirlendikten sonra, gereksinim duyulan 12 aylık verilerin başlangıç ayında Ankara ili DSYB de e-ıslah programı ile internet üzerinden işletmelerle ilgili hayvan varlığı ile döl verimi raporları acrobat reader formatında (pdf) bilgisayar ortamına kaydedilmiştir. Pdf dosyaları ABBYY finereader programı kullanılarak önce microsoft excel programına aktarılmış, daha sonra verilerdeki karakter ve rakamsal uyumsuzluklar giderilerek özgün bir hayvan varlığı veri tabanı oluşturulmuştur. 2.2.3. Proje Sonu Hayvan Hayat Hikâyeleri ve Verilerinin Derlenmesi Proje sonunda e-ıslah programı kullanılarak proje başı hayvan varlıklarıyla proje sonundaki hayvan varlığı microsoft access programı ile eşleştirme yapılarak proje döneminde işletmeye dâhil olan hayvan varlıkları tespit edilmiştir. İşletme kayıt defterlerinde işletmeye doğum ve satın alma yolu ile dâhil olan hayvanlar karşılaştırmalı olarak işlenmiştir. Proje başı ve proje sonu hayvanların tespiti ile proje süresinde işletmeye giren ve çıkan hayvanların kulak numaraları tek bir veri tabanında birleştirilerek toplam hayvan varlığı listesi oluşturulmuştur. Bu listedeki işletme sahiplerinin hayvanlarının kulak numarasına göre e-ıslah programının hayvan hayat raporları bölümünden 1 061 tane hayvanın hayat hikâyesi (tarih sırasına göre hayvanın doğum tarihi, buzağılama, sunî tohumlama, süt verileri, laktasyon süreleri) pdf formatından kaydedilip belirtilen programlarla excel programına aktarılmıştır. Belirtilen veri tabanına proje süresince aylık olarak toplanan sağlık verileri de girilerek her bir inek ve düvenin kronolojik sırada tüm verilerin yer aldığı toplam 17587 satır ve 41 sütundan (toplam 721 067 hücre) oluşan veri tabanı nihaî hâlini almıştır. Bu işlemden sonra işletme kayıt defterleri ile programdaki veriler karşılaştırılmış, farklılık içeren veriler işletme ziyaretlerinde yetiştiricilere sorulup kayıtlarla

44 ilgili hatalar giderilerek (özellikle buzağılama tarihlerindeki yanlışlıklar, abort ve sunî tohumlama verilerindeki eksiklikler) verilerin doğruluğu artırılmaya çalışılmıştır. 2.2.4. İnek ve Düve Varlığının Aylara Göre Dağılımının Belirlenmesi İşletmelerde aylık olarak dişi dana, düve ve inek sayısı; düvelerin doğum ile 1. laktasyona başlamaları, dişi danaların 12 aylık yaştan itibaren düve kategorisine girmesi ve işletmeye alınan ve işletmeden çıkarılan hayvanlardan dolayı sürekli değişim göstermektedir. Aylık olarak işletmedeki düve ve inek sayısının işletme sahibinden alınması düşünülmüş ancak yetiştiricilerin buzağı, dana, düve ve inek kavramlarını karıştırdıkları göz önüne alınarak bu veriler hayvanların doğum tarihlerine göre bilgisayar ortamında hesaplanmıştır. Oluşturulan veri tabanından her bir dişi gerecin proje döneminde aylara göre nevi (dişi dana, düve, 1. laktasyondaki inekler ve diğer laktasyondaki inekler) işlenip microsoft excel ile oluşturulan 3 boyutlu formül ile her bir işletme için aylık düve ve inek sayısı belirlenmiştir. Bu amaçla aşağıdaki formül kullanılmıştır: {=TOPLA(EĞER(Çalışma sayfası! veri aralığı="hayvanın nevi"; EĞER (Çalışma sayfası! veri aralığı ="İşletme numarası";1;0);0))} 2.2.5. Endemik Hastalıkların İnsidenslerinin Belirlenmesi İnsidens, belirli bir popülasyonda, belirli bir zaman diliminde hastalık semptomunu gösteren hayvan sayısı olarak tanımlanabilir. İnsidens oranı genellikle 12 aylık sürede 100 birimde meydana gelen yeni vaka sayısı olarak değerlendirilebilir (Thrusfield, 1995). İnsidens oranının hesaplanmasında saha gözlemlerine dayanan araştırmalarda yaşanan önemli sorunlardan biri, projeye belirli bir süre veri verip proje tamamlanmadan çeşitli nedenlerle projeden çıkma durumunda olan işletmelerin verilerini (12 ayı kapsayan veriler alınamadığı için) kullanmadaki zorluktur. Ayrıca, işletmelerdeki hayvan hareketlerinin dinamik bir yapıda olması nedeniyle (düvelerin inek olması, hayvan alım

45 satımları, elden çıkarma, ölüm) veri toplama süresince hayvan sayısında değişiklikler de meydana gelmektedir. Bu durumları dikkate alarak, benzer diğer çalışmalarda uygulandığı şekilde, bu projede insidens oranları temel olarak hayvan ay (animalmonth) ve hayvan yıl (animal-year) üzerinden aşağıdaki formül ile hesaplanmıştır (Fourichon, 2001): 1 ay boyunca toplam vaka sayısı Aylık insidens yöntemiyle İ.O= O ay için ortalama hayvan sayısı Verilerin alındığı toplam süre (gün) x 365 Postpartum döneme özgü olmayıp laktasyonun herhangi bir döneminde meydana gelebilecek hastalıklardan olan ayak hastalıkları, meme hastalıkları, sindirim ve solunum hastalıklarının hesaplanmasında aylık insidens yöntemi kullanılırken laktasyona özgü hastalıklar ve 1. laktasyon ile diğer laktasyonlar arasında karşılaştırma yapmak için laktasyon insidensinin de kullanılması uygun görülmüştür. Düvelerin buzağılamalarıyla beraber başlayan problemlerin tespitine yönelik insidenslerin hesaplanmasında da laktasyon insidensi yöntemi tercih edilmiştir. Laktasyon insidensi= Vaka sayısı/laktasyonda risk altında bulunan hayvan sayısı Elden çıkarma yüzdeleri aşağıdaki formül ile tespit edilmiştir: Aylık elden çıkarma yüzdesi= aylık elden çıkarılan hayvan sayısı/o ayın başındaki hayvan sayısı Yıllık elden çıkarma yüzdesi aylık elden çıkarma yüzdelerinin toplamı olarak değerlendirilmiştir. 2.2.6. Buzağılarla İlgili Yaygın Bazı Hastalıklar ve Buzağı Ölümlerinin Belirlenmesi İşletmeler arası buzağı ve danaların takas yolu ile değişiminin yaygınlığı, erkek buzağı ve danaların satılmasının sıklıkları nedeniyle ay bazında işletmelerin buzağı ve

46 dana varlıklarının takibinde zorluklar yaşanmıştır. Endemik hastalıklar için dişi gereçte özellikle ineklerdeki sağlık problemleri önemli bir yer tuttuğundan yetiştiricilerin kayıt tutmada düve ve ineklerdeki hastalıklar ve sağlık problemleri üzerine yoğunlaşmaları istenmiştir. Bu nedenle buzağılarda buzağı ölümleri ve bazı yaygın hastalıklar değerlendirmeye tabi tutulmuştur. İnsidensin hesaplanmasında işletmedeki yıllık ortalama buzağı sayısı temel alınarak hesaplamalar yapılmıştır. İşletmelerdeki gebelik sayısından abort, ölü doğum ve güç doğumla kaybedilen buzağı sayısı çıkarılarak bulunan buzağı sayısı endemik hastalıklar bakımından incelenmiştir. 2.2.7. İşletmelerin Süt Verimleri, Laktasyon Süreleri ve Kuru Dönemlerinin Hesaplanması İşletmelerin belirlenmiş süt ölçüm tarihinde (ayda 1 kez) süt ölçüm kovası ile yapmış oldukları ölçümler e-ıslah programında bulunmaktadır. İşletme ziyaretlerinde verilerde rastlanan problemler yetiştiricilere sorularak verilerin güvenirliği artırılmıştır. Proje çerçevesinde oluşturulan hayvan hayat hikâyesi veri tabanındaki bu verilerden işletmelerin ortalama süt verimleri, LS ve KKS hesaplanmıştır. 2.2.8. İşletmelerin Yapısal Analizleri ve Hijyen Uygulamaları Proje sonunda işletme sahipleri ile kapsamlı bir anket çalışması yapılmıştır. Bu anket çalışmasında Yalçın ve ark.(2006) ın anket sorularından yararlanılmıştır. Ancak, proje süresinde edinilen izlenimler doğrultusunda işletmelerin genel yapıları, projenin kapsamı gibi unsurlar da dikkate alınarak belirtilen anket yeniden düzenlenmiştir. Anket çalışmasında; yetiştirici özellikleri, işletme özellikleri, hijyen uygulamaları, mastitis kontrol bilgileri olmak üzere kategorize edilerek değerlendirilmiştir. Anket soruları Ek 12 de verilmiştir.

47 2.2.9. Ekonomik Analizler Hastalıkların hafif formlarını yetiştiricilerin genellikle kendilerinin tedavi etmeye çalıştıkları, veteriner hekimlerin daha çok orta ve şiddetli seyirli vakalarda teşhis ve başlangıç tedavisini yaptığı, sonraki uygulamaların ise tarif üzerine yetiştiriciler/bakıcılar tarafından yapıldığı gözlemlenmiştir. Bazı veteriner hekimlerin tedavi ücretini ayrı olarak belirtmeyip kullanılan ilâçlarla birlikte ortalama fiyat talep ettikleri, bazı işletmelerde ise veteriner hekimlerin vaka başına ücret almayıp/alamayıp hekimin yıl içindeki tüm uygulamaların karşılığını hasat veya yıl sonunda almaya çalıştığı gözlemlenmiştir. Belirtilen bu nedenlerden dolayı ekonomik kayıpların tespitinde veteriner hekimlerle yapılan anket bulgularından da yararlanılmıştır. İşletmede sıklıkla rastlanan, kısmen teşhisin kolay olduğu (Örneğin ovaryum kistleri, teşhisindeki zorluklardan dolayı bu projede değerlendirilememiştir.) ve diğer klinik hastalıklara nazaran ekonomik kayıpların daha fazla olduğu düşünülen mastitis, metritis, RS, hipokalsemi ve ayak hastalıkları ile ilgi ekonomik analiz yapılmıştır. Bu hastalıklarla ilgili enfekte hayvan başına finansal kayıplar Mart 2007 tarihindeki piyasa koşulları dikkate alınarak hesaplanmıştır. Bu hastalıkların analizinde ortak olarak kullanılan teknik ve ekonomik parametreler ile her hastalığa özel teknik ve finansal değerler Çizelge 2.7-2.12 de verilmiştir. Hastalık kayıp kalemleri hesaplanırken, büyük ölçüde Yalçın ve ark.(2006) ın kullandığı analitik çatıdan yararlanılmıştır. Klinik mastitisten meydana gelen finansal kayıplar, hastalığın hafif, orta şiddetli ve şiddetli olmak üzere 3 farklı seyri için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Hafif vakalar sadece memede hafif kızarıklık; orta şiddetli vakalar, hastalığın memede yangılı/irinli lokal enfeksiyonla sınırlı olması ancak sistemik semptomların bulunmaması; şiddetli enfeksiyon ise lokal belirtilerin yanında sistemik enfeksiyonun da bulunması ve hatta hastalığın ölümle sonuçlanabildiği vakalar olarak tanımlanmıştır. Klinik mastitis kaynaklı kayıplar hesaplanırken, hastalığın yukarıda belirtilen 3 farklı seyri için de, insidens oranı ile sürüden çıkarma, acil kesim, tedaviye yanıt vermeme, birden fazla meme lobunun enfekte olması, hastalığın tedaviye yanıt vermemesi (meme körelmesi) ve nüks etme olasılıkları dikkate alınmıştır.

48 Çizelge 2.7. Endemik hastalıklardan kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler Üretime ilişkin teknik bilgiler Değer Kaynak Açıklama Laktasyon süt verimi (l) 5456 Proje verileri Ortalama günlük süt verimi (l) 17,31 Proje verileri Günlük konsantre yem tüketimi (kg/baş) 14,5 Proje verileri 1lt süt için tüketilen kaliteli yem 0,84 Hesaplama Hasta hayvana bakım (saat) 0,25 Varsayım Üreticinin hasta hayvanı tedavi süresi (saat) 0,5 Varsayım 305 günlük süt verimi dikkate alınmıştır. Konsantre ve kaliteli kaba yem dikkate alınmıştır Yetiştiricinin hasta hayvanı tedavi etmek için harcadığı ilave zaman (saat) Yetiştiricinin hasta hayvanı tedavi için harcadığı ilave zaman (saat) Hesaplamada kullanılan finansal bilgiler* Süt fiyatı (YTL/l) 0,53 Proje verileri Süt teşvik primi dâhil Konsantre yem fiyatı (YTL) 0,45 Proje verileri Damızlık düve fiyatı (YTL/baş) 2473 Proje verileri Elden çıkarma inek fiyatı (YTL/baş) Yaşlılık ve düşük verim nedeniyle sürüden çıkarıldığında (YTL/baş) 1715 Proje verileri Hastalık nedeniyle acil kesimde Acil kesim durumunda 650 Proje verileri (YTL/baş) Sürüden çıkarma kararının maliyeti (YTL/baş) Yaşlılık ve düşük verim nedeniyle sürüden çıkarıldığında (YTL/baş) 738 Hesaplama Hastalık nedeniyle acil kesimde Acil kesim durumunda 1823 Hesaplama (YTL/baş) Üretici emeğinin maliyeti Net asgari ücret (403 YTL) 13,4 (YTL/gün) üzerinden hesaplanmıştır. Üretici emeğinin maliyeti (YTL/saat) 1,5 Sunî tohum ücreti 25 Veteriner anketi Buzağılama aralığında 1 gün gecikmenin Yalçın (2000a) 5,6 maliyeti * Mart 2007 fiyatları dikkate alınarak hesaplanmıştır.

49 Çizelge 2.8. Klinik metritisten kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler Teknik ve finansal parametreler Değer Kaynak Veteriner sağaltma olasılığı (%) 0,882 Proje verileri Çiftçi sağaltma olasılığı (%) 0,118 Proje verileri Tedavi süresi (gün) 5,0 Proje verileri Süt veriminde azalma (%) 0,05 Esslemont ve Spincer (1993) Hastalık kaynaklı sürüden çıkarma oranı (%) 0,0084 Proje verileri Ortalama elden çıkarma fiyatı (YTL/vaka) 934 Tedaviden sonra nüks etme oranı (%) 0,18 Veteriner anket Ekstra sunî tohumlama ihtiyacı (%)* 0,30 Esslemont ve Spincer, 1993) Buzağılama aralığında artış (gün)* 18 Esslemont ve Spincer, 1993) Veteriner ücreti (YTL/vaka) 50 Veteriner anket İlaç masrafları (YTL/vaka) 60 Veteriner anket * Endirekt kayıplar Çizelge 2.9. Klinik mastitisten kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler Hafif* Orta* Şiddetli* Kaynak Görülme sıklığı (%) 0,37 0,41 0,22 Proje verileri Mastitis kaynaklı sürüden çıkarma oranı (%) 0,00 0,00 0,04 Proje verileri Mastitis kaynaklı acil kesim oranı (%) x 0,00 0,00 0,00 Proje verileri Veteriner hekim müdahale oranı (%) 0,08 0,38 0,76 Proje verileri Üreticinin tedavi etme oranı (%) 0,92 0,62 0,24 Hesaplama Ortalama tedavi süresi (gün) 2,3 4,5 6,4 Proje verileri Tedaviden sonra nüks etme olasılığı (1 ay 0,05 0,01 0,3 Veteriner anket içerisinde) 1 lopta görülme olasılığı (%) 0,91 0,55 0,25 Proje verileri 2 lopta görülme olasılığı (%) 0,07 0,34 0,56 Proje verileri 3 lopta görülme olasılığı (%) 0,00 0,03 0,06 Proje verileri 4 lopta görülme olasılığı (%) 0,02 0,08 0,13 Proje verileri Ortalama enfekte lop sayısı 1,05 1,64 2,07 Hesaplama Laktasyon süt veriminde azalma (%) 0,024 0,085 0,25 Bennett, 2003 # a) Memenin kör olma oranı (%) 0,00 0,03 0,07 Proje verileri b)meme körelmesi nedeniyle süt veriminde 0,2 0,2 0,2 Varsayım ilave azalma (%) & Enfekte hayvanın kesif yem tüketiminde 0,2 0,2 0,3 McInerney ve ark. (1990) azalma (%) Hastalık tedavi harcamaları Ortalama veteriner hekim ücreti 45 55 70 Veteriner anket (YTL/vaka) && Ortalama ilaç masrafları (YTL/vaka) 20 50 80 Veteriner anket *Hafif vakalar: Sadece memede hafif kızarıklık; orta şiddetli vakalar: Hastalığın memede yangılı/irinli lokal enfeksiyonla sınırlı olması ancak sistemik semptomların bulunmaması; şiddetli enfeksiyon: Lokal belirtilerin yanında sistemik enfeksiyonun da bulunması ve hatta hastalığın ölümle sonuçlanabildiği vakalar # yazarın belirttiği düşük ve yüksek değerlerin ortalaması kullanıldı. & %25 kör meme, fakat bunun %5 inin diğer memeler tarafından telafi edildiği varsayıldı. &&= veteriner hekimin ilk uygulamasından sonrakilerini yetiştiriciler yapmaktadır.

50 Çizelge 2.10. Retensiyo sekundinarum kaynaklı kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler Teknik ve finansal parametreler Değer Kaynak Veteriner sağaltma olasılığı (%) Çiftçi sağaltma olasılığı (%) Süt veriminde azalma (%) Retensiyo sekundinarum kaynaklı elden çıkarma oranı (%) Retensiyo sekundinarum kaynaklı elden çıkarma satış fiyatı Ortalama tedavi süresi (gün) Buzağılama aralığında artış (gün) Yem tüketiminde azalma (%) Veteriner ücreti (YTL/vaka) İlaç masrafları (YTL/vaka) 0,964 Proje verileri 0,036 Hesaplama 0,06 Esslemont ve Spincer (1993) 0,005 Proje verileri 400 Proje verileri 3,1 Proje verileri 22 Eslemont ve Spincer (1993) 0,3 McInerney ve ark. (1990) 65 Veteriner anket 35 Veteriner anket Çizelge 2.11. Hipokalsemi probleminden kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler Teknik ve finansal parametreler Hafif* Şiddetli* Ölümcül* Kaynak Görülme sıklığı (%) 0,32 0,67 0,01 Proje verileri Veteriner sağaltım oranı (%) 0,83 1,00 1,00 Proje verileri Süt veriminde azalma (%) 0,03 0,08 0,00 Esslemont ve Spincer (1993) Acil kesim olasılığı (%) 0,00 0,01 1,00 Proje verileri Tedaviden sonra nüks oranı (%) 0,15 0,20 0,00 Veteriner anket Veteriner ücreti (YTL/vaka) 50 70 70 Veteriner anket İlaç masrafları (YTL/vaka) 60 76 95 Veteriner anket *Hafif: Henüz hayvan yere yıkılmamış, Şiddetli: Hayvan ayakta duramıyor, Ölümcül: Hastalık ölümle sonuçlanıyor.

51 Çizelge 2.12. Ayak hastalıklarından kaynaklanan kayıpların hesaplanmasında kullanılan teknik ve finansal veriler Teknik ve finansal parametreler Hafif* Orta şiddetli* Şiddetli* Kaynak Farklı problemlerin görülme olasılığı 0,33 0,39 0,28 Proje kayıtları Veteriner sağaltma olasılığı (%) 0,09 0,47 0,77 Proje kayıtları Çiftçi sağaltma olasılığı (%) 0,91 0,53 0,23 Proje kayıtları Tedavi süresi (gün) 5 6 8 Proje kayıtları Süt veriminde azalma (%) 0,01 0,02 0,03 Esslemont ve Spincer (1993) Hastalık kaynaklı sürüden çıkarma oranı (%) 0,0 0,0 0,002 Proje kayıtları Tedaviden sonra nüks etme oranı (%) 0,05 0,15 0,25 Veteriner anket Ekstra sunî tohumlama ihtiyacı (%)** 0,58 0,58 0,58 Bennett (2003) Buzağılama aralığında artış (gün)** 17 9 40 Esslemont ve Spincer (1993) McInerney ve ark. (1990) Enfekte hayvanın yem tüketiminde azalma (%) 0,3 0,3 0,3 Veteriner ücreti (YTL) 50 60 75 Veteriner anket İlaç masrafları (YTL) 40 50 75 Veteriner anket *Hafif: İnterdigital dermatitis, Orta şiddetli: Tırnak problemleri (digital diseases), Şiddetli: Taban çürüğü (sole ulser). **: Endirekt kayıplar Hipokalsemiden meydana gelen kayıplarda analizler hastalığın hafif (Henüz hayvan yere yıkılmamış.), şiddetli (Hayvan ayakta duramıyor.) ve ölümcül formu (Hastalık ölümle sonuçlanıyor.); ayak hastalıklarından kaynaklanan kayıplarda ise hastalığın 3 formu için (1.interdigital dermatitis, 2.tırnak problemi, 3.taban çürüğü için ayrı ayrı hesaplanmıştır. Tüm endemik hastalık türlerinde hastalık kaynaklı kayıplar süt verim kaybı, elden çıkarma/acil kesim kaybı ve tedavi giderleri olmak üzere 3 grupta ele alınmıştır. Ekonomik analizde, hastalıktan kaynaklanan süt verim kaybı hesaplanırken, söz konusu kayıp sonucu meydana gelen yem tasarrufu da göz önünde bulundurulmuştur. İlaç ve veteriner hekim giderleri proje kayıtlarından sağlıklı bir biçimde elde edilemediği için, bölgede görev yapan serbest veteriner hekimlere anket ile anket yaparak söz konusu bilgiler temin edilmiştir. 2.2.10. Sağlık Problemleri ve Fertilite Parametreleri İçin Arzulanan Hedeflerin Belirlenmesi Hedef değerler benzer literatür değerleri ve/veya tüm işletmeler içindeki en iyi ortalamaya sahip ilk %25 lik dilim dikkate alınarak belirlenmiştir.

52 2.2.11. İşletmelere Ait Sağlık ve Fertilite Problemlerinden Kaynaklanan Ekonomik Kayıpların Hesaplanması Ekonomik analiz, her endemik hastalık için değil, insidensi nispeten yüksek seyreden ve önemli kayıplar oluşturan hastalıklar için yapılmıştır. Ekonomik kayıp kalemleri hastalıklara göre değişmekle birlikte genellikle aşağıdaki kalemleri içermektedir: Verim kaybı (süt verimi, canlı ağırlık, ilk buzağılama yaşı ve/veya buzağılama aralığında gecikme, büyümede gecikme, ektra sunî tohumlama masrafı vs) Tedavi masrafları (veteriner ve ilaç masrafları, atık süt bedeli) Elden çıkarma ve/veya ölümcül vakaların maliyeti Fertilite kaynaklı kayıpların hesaplanmasında Yalçın (2000) ın kullandığı yöntemden yararlanılmıştır. Fertilite parametrelerinde başarı ölçütü olarak ilk buzağılama yaşı, buzağılama aralığı, gebelik başına kullanılan tohum sayısı ve fertilite kaynaklı elden çıkarma oranı dikkate alınmıştır. 2.2.12. İstatistiksel Analizler İstatistiksel analizlerde SPSS 16.0 paket programı kullanılmıştır. Uygun analiz türünün belirlenmesinde işletme ölçeklerine ve diğer kategorilerde n sayısının parametrik testler kullanılmasına olanak vermemesi; ağırlıklı ortalamaların alındığı testlerde ise n sayısının yeterli olmasına karşın verilerin normal dağılım göstermemesi (Kolmogorov Smirnov Testi Sample K-S ) ve/veya homojen olmaması (Oneway Anova Testinin Homogeneity of variance test seçeneği) nedeniyle parametrik olmayan testler tercih edilmiştir. Anket bulgularının işletme ölçeklerine göre değerlendirilmesinde n sayısının Ki- Kare Testi nin gerekliliğini sağlamamasından dolayı anketteki bazı benzer tercihler birleştirilerek kategorize edilmiştir. Bu bulgularla ekonomik kayıpların ilişkilendirilmesinde, çoklu gruplarda parametrik olmayan testlerden Kruskal Wallis kullanılmıştır. İkili grupların değerlendirilmesinde ise Mann Whitney U Testi ile gruplar arasındaki önemlilik belirlenmiştir. Bu testlerde ağırlıklı ortalamaların dikkate alınması için weight cases menüsünden işletmelerdeki ortalama inek sayıları teste dahil edilmiştir.

53 3. BULGULAR 3.1. İşletmelerdeki İnek ve Düve Varlığının Aylara Göre Dağılımı ile ilgili Bulgular Gerek hastalıkların görülme sıklığı gerekse ekonomik analizler için işletmedeki hayvan sayılarının gerçekçi bir şekilde tespiti oldukça önemlidir. Geleneksel yöntemde proje dönemindeki hayvan sayısı, proje başı hayvan sayısı ile proje sonundaki hayvan sayısı toplamının aritmetik ortalaması olarak hesaplanmaktadır. Ancak süt sığırcılığı işletmelerinde çok önemli bir yeri olan dişi hayvanların sayısı dinamik bir yapıya sahiptir. Bu amaçla işletmedeki inek ve düve sayılarını aylık olarak dikkate alan hesaplama yöntemi daha gerçekçi sonuçlar ortaya koymaktadır. Söz konusu iki hesaplama yöntemi arasındaki farklılığı daha iyi ifade edebilmek için projedeki küçük ölçekli bir işletmeye (Ek1 deki 40 numaralı işletme) ait dişi hayvanların aylara göre değişimi Çizelge 3.1 de sunulmuştur. Çizelge 3.1. Küçük ölçekli bir işletmede aylık dişi gereç konfigürasyonu Kulak no Adı Doğum tarihi ırkı nevi Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Asım Aralık Ocak Şubat TR06 Ece 01.01.1998 S.A. İnek S S S S S S S K K K K E TR06 Ayla 01.01.1999 S.A. İnek S S S S S K S S S S S S TR06 Esra 01.01.1998 S.A. İnek S S S S S S K K K K S S TR06 Tuğçe 01.01.2001 S.A. İnek E TR06 İpek 01.01.1999 S.A. İnek S S S S S S S S K K S S TR06 Emel 01.01.1995 S.A. İnek S S S S S S S S S S S S TR06 Sevim 01.01.2004 S.A. Düve D L1 L1 L1 L1 L1 L1 L1 L1 L1 L1 L1 TR06 Adile 28.11.2004 S.A. Düve D D D D D D D D D L1 L1 L1 TR06 Eda 25.04.2005 S.A. DD D D D D D D D D D D S.A= siyah alaca, S= sağmal, K=kuruda, E=elden çıkarma, D=düve, DD=dişi dana, L1=1. laktasyon Çizelge 3.1 de görüldüğü üzere Ece adlı inek proje sonuna kadar işletmede kalmışken, Tuğçe adlı inek proje başında işletmede olmasına rağmen mart ayı içinde elden çıkarıldığından diğer aylarda işletmede yer almamıştır. Sevim adlı düve nisan ayından itibaren işletme envanterinde 1. laktasyondaki inek olarak yerini almıştır. Eda adlı dişi dana ise mayıs ayından itibaren 12 yaşını doldurduğundan işletmede düve olarak değerlendirilmiştir. Bu işletmedeki ortalama inek sayısı geleneksel yön-

54 temde 5,5 baş, aylık inek varlıkları dikkate alındığında bu değer 6,08 baş olarak hesaplanmaktadır. Bu durum aradaki farklılığın yaklaşık % 10 oranında bir sapmayı elimine ettiğini göstermektedir. Yapılan hesaplama sonunda işletme bazında aylık inek ve düve sayıları Ek 5 ve Ek 6 da verilmiştir. Araştırma dönemi boyunca işletmelerde bulunan toplam inek ve düve varlığın aylık değişimi 3.1 de sunulmuştur. Şekil 3.1. İşletmelerdeki toplam inek ve düve sayısının aylara göre dağılımı 580,00 290,00 570,00 269 571 280,00 270,00 560,00 550,00 540,00 557 236 Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat 260,00 250,00 240,00 230,00 Şekil 3.1 de görüldüğü üzere işletmelerde bulunan toplam inek sayısı proje başlangıcı olan Mart 2006 da 557 baş iken, aylar itibariyle çeşitli değişimler göstererek proje sonu olan Şubat 2007 de 571 başa ulaşmıştır. Projedeki ortalama inek sayısı 559,9 baş olarak hesaplanmıştır. İnek sayısının 541 baş ile aralık ayında en düşük, 574 baş ile temmuz ayında en yüksek seviyede olduğu görülmektedir. İşletmelerde bulunan toplam düve sayısı proje başında 269 baştan proje sonunda 236 başa indiği görülmektedir. Proje sonunda görülen bu azalışa rağmen diğer aylardaki düve sayısının fazlalığı neticesinde ortalama düve sayısı 268,8 baş olarak hesaplanmıştır. Düve sayısı haziranda 282 baş ile en yüksek iken, martta 236 baş ile en düşük düzeye inmiştir. 3.2. Yetiştirici ve İşletme Yapıları ile Hijyen Uygulamalarına İlişkin Bulgular İşletme sahiplerine araştırma sonunda geniş kapsamlı bir anket uygulanmıştır. Anket ile ilgili bulguların analizi 5 başlık altında sunulmuştur.

55 3.2.1. Yetiştirici Özelliklerine Ait Bulgular Projede yer alan 21 küçük, 17 orta ve 7 büyük ölçekli toplam 45 işletme sahibiyle araştırma sonunda yapılan ankette, yetiştirici özellikleri ile ilgili bulguların işletme ölçeklerine göre dağılımı Çizelge 3.2 de sunulmuştur. Çizelge 3.2. Araştırma kapsamındaki işletmelerde yetiştirici özellikleri Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Üretici özellikleri Yaşı 30-39 arasında olanlar 38,1 52,9 28,6 42,2 40-50 arasında olanlar 42,9 23,5 28,6 33,3 >50 arasında olanlar 19,1 23,5 42,9 24,4 Eğitim durumu İlkokul 47,6 47,1 57,1 47,6 Ortaokul 23,8 23,5 0,0 23,8 Lise 23,8 23,5 42,9 23,8 Üniversite 4,8 5,9 0,0 4,8 Yetiştiricinin tecrübesi (yıl) 0-9 yıl 28,6 11,8 28,6 22,2 10-19 yıl 23,8 52,9 14,3 33,3 20-30 yıl 38,1 35,3 42,9 37,8 >30 yıl 9,5 0,0 14,3 6,7 Süt sığırcılığı ile ilgili eğitimi var mı? Evet 4,8 5,9 28,6 8,9 Hayır 95,2 94,1 71,4 91,1 Yenilikleri takip etme tercihi nedir? Yok 28,6 29,4 14,3 26,7 Birlik dergisi 33,3 23,5 0,0 24,4 Yayçep (Tv programı) 4,8 0,0 0,0 2,2 Birlik dergisi + Yayçep 23,8 5,9 0,0 13,3 Diğer basılı materyaller 9,5 29,4 28,6 20,0 Fuar + konferans + seminer 0,0 0,0 14,3 2,2 Basılı materyaller + fuar + konferans + seminer 0,0 5,9 42,9 8,9 İnternet 0,0 5,9 0,0 2,2 Baba mesleği mi? Evet 71,4 41,2 28,6 53,3 Hayır 28,6 58,8 71,4 46,7 Süt sığırcılığı ile uğraşma nedeni Baba mesleği olduğu için 57,1 29,4 14,3 40,0 İkinci iş olsun diye 0,0 5,9 0,0 2,2 Sevdiği için 9,5 0,0 0,0 4,4 Kârlı bir iş kolu olarak gördüktü için 9,5 52,9 71,4 35,6 Yapacak başka iş olmadığı için 23,8 11,8 14,3 17,8

56 ÇİZELGE 3.2 NİN DEVAMI Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Çekirdek aile mi? Hayır 57,1 70,6 42,9 60,0 Evet 42,9 29,4 57,1 40,0 Süt sığırcılığının aile ekonomisine katkısı 0-24 0,0 0,0 0,0 0,0 25-49 38,1 29,4 42,9 35,6 50-74 47,6 58,8 28,6 48,9 75-100 14,3 11,8 28,6 15,6 İkinci iş dalı Yok 14,3 0,0 0,0 6,7 Sebzecilik 4,8 0,0 14,3 4,4 Hububat tarımı 76,2 70,6 14,3 64,4 Tavukçuluk 0,0 5,9 0,0 2,2 Besicilik 0,0 5,9 28,6 6,7 Koyunculuk 0,0 11,8 0,0 4,4 Diğer 4,8 5,9 42,9 11,1 Üçüncü iş (gelir) dalı Yok 52,4 52,9 42,9 51,1 Celeplik 0,0 0,0 14,3 2,2 Koyunculuk 4,8 11,8 0,0 6,7 Sebzecilik 14,3 17,7 14,3 15,6 Hububat tarımı 0,0 5,9 14,3 4,4 Süt tankı görevlisi 9,5 0,0 0,0 4,4 Ticaret 4,8 0,0 14,3 4,4 Kira geliri 4,8 11,8 0,0 6,7 Diğer 9,5 0,0 0,0 4,4 AB ye katılımın işletmenize etkisi nasıl olur? İyi olur 14,3 11,8 28,6 15,6 Çok iyi olur 4,8 0,0 0,0 2,2 Kötü olur 28,6 23,5 28,6 26,7 Çok kötü olur 33,3 29,4 42,9 33,3 Etkilemez 4,8 5,9 0,0 4,4 Fikrim yok 14,3 29,4 0,0 17,8 İşletme sahibinin AB Süt Hijyen Yönetmeliği hakkında bilgisi var mı? Evet 14,3 17,7 14,3 15,6 Hayır 85,7 82,4 85,7 84,4 Başka bir üretim kooperatifine üye mi? Evet 14,3 0,0 28,6 11,1 Hayır 85,7 100,0 71,4 88,9 Süt nasıl pazarlanıyor? Birlik aracılığıyla 95,2 94,1 71,4 91,1 Seyyar süt satıcılarına 4,8 0,0 14,3 4,4 Kendisi seyyar olarak 0,0 5,9 14,3 4,4 Sütün satış fiyatı (Ykr) teşvik hariç- Birlik aracılığıyla 0,45 0,45 0,45 0,45 Seyyar süt satıcılarına 0,50 0,50 0,50 Kendisi seyyar olarak 0,90 1,00 0,95 Ortalama fiyatı 0,45 0,48 0,53 0,47

57 Çizelge 3.2 de küçük ölçekli işletmelerde 40-50 yaş grubundaki (% 43); orta ölçekli işletmelerde 30-39 yaş gurubundaki (% 53); büyük ölçekli işletmelerde ise 50 yaş üzerindeki yetiştiricilerin oranının (% 43) daha yüksek olduğu dikkati çekmektedir. İşletme sahiplerinin % 48, inin ilkokul, % 24 ünün ortaokul, % 24 ünün lise ve yalnızca % 5 inin üniversite mezunu olduğu görülmektedir. Yetiştiricilerin tecrübesi incelendiğinde küçük ve büyük ölçekli işletme sahiplerinin yaklaşık yarısının 20 yıldan fazla tecrübesinin olduğu, küçük ölçekli işletmelerin sahiplerinin de yaklaşık yarısının 10-19 yıl arası tecrübeye sahip olduğu dikkati çekmektedir. Projedeki yetiştiricilerden sadece % 9 u süt sığırcılığı ile ilgili bir eğitim almış olup, bu oranın küçük ve orta ölçekli işletmelerde oldukça düşük iken, büyük ölçekli işletmelerde % 29 oranla nispeten daha yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Yetiştiricilerin % 27 sinin yenilikleri (sağım hijyeni, hastalık kayıt ve kontrolü, hayvan besleme ve sürü idaresinde geleneksel yöntem dışındaki yeni açılımlar gibi) takip etmediği, yenilikleri takip etme oranın büyük ölçekli işletmelerde nispeten daha yüksek olduğu (% 86) olduğu görülmektedir. Küçük ölçekli işletme sahiplerinin yaklaşık % 62 sinin yenilikleri, Ankara DSYB nin 3 ayda bir çıkardığı Birlik Dergisi, Yayçep TV programı ile takip ederken, orta ölçekli işletmelerde Birlik Dergisi (% 24) ve diğer basılı materyallerin (% 29) ön plânda olduğu dikkati çekmektedir. Büyük ölçekli işletmelerde ise Birlik Dergisi ve Yayçep TV programı ile yenilikleri takip etme hiç tercih edilmezken büyük bir bölümünün yenilikleri takip etmek için araştırıcı faaliyet içinde oldukları, basılı materyal, fuar, konferans ve seminerler yolu ile bilgi edindikleri görülmektedir. İşletme sahiplerinin % 53 ü süt sığırcılığı faaliyetlerinin baba mesleği olduğunu beyan etmişlerdir. Bu oran küçük ölçekli işletmelerde % 71 ile en yüksek iken, büyük ölçekli işletmelerde % 29 ile en düşük seviyededir. Yetiştiricilerin % 40 ı baba mesleği olduğu için ; % 36 sı ise kârlı bir iş kolu gördükleri için süt sığırcılığıyla uğraştıklarını beyan etmişlerdir. Küçük ölçekli iş-

58 letme sahiplerinin yaklaşık yarısı baba mesleği olduğu için ve % 24 ünün yapacak başka bir iş olmadığı için bu işle uğraşmalarına karşın, büyük ölçekli işletme sahiplerinin %71 inin kârlı gördükleri için süt sığırcılığıyla uğraşmaları göze çarpmaktadır. Yetiştiricilerin % 40 ı çekirdek tipi aile (anne, baba ve çocuklar) yapısına sahip olup bu yapı büyük ölçekli işletmelerde % 57 oranı ile daha yüksektir. Süt sığırcılığı faaliyetinin aile ekonomisine katkısının % 50 nin üzerinde olduğu işletmeler Asıl geçim kaynağı süt sığırcılığıdır. şeklinde kabul edilirse, işletmelerin % 65 inin asıl geçim kaynağının süt sığırcılığı olduğu görülmektedir. Bu değer küçük ölçekli işletmelerde % 62 iken, orta ölçekli işletmelerde % 71, büyük ölçekli işletmelerde % 57 olarak hesaplanmıştır. Yetiştiricilerin % 93 ünün süt sığırcılığı dışında ikinci bir iş ile uğraştığı belirlenmiştir. İkinci iş dalı olarak küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerinin % 70 inden fazlası hububat tarımı ile uğraşırken, bu oran büyük işletmelerde % 14 gibi oldukça düşük seviyededir. Büyük ölçekli işletmelerde aile ekonomisinde ikinci plânda etkili olan iş tercihi olarak besicilik ve sebzeciliğin dışında diğer faaliyet alanı olarak belirtilenler (emlakcılık, servis taşıtı, kum ocağı, petrol istasyonu işletmeciliği) % 43 düzeyindedir. Bu durum büyük ölçekli işletme sahiplerinin kârlı gördükleri diğer sektörlerde de faaliyet içerisinde olduklarını göstermektedir. Yetiştiricilerin yaklaşık yarısının üçüncü bir iş (gelir) dalına sahip olduğu (celeplik, koyunculuk, sebzecilik, hububat tarımı, ticaret vb.) görülmektedir. AB ye katılımın işletmenize etkisi nasıl olur? diye sorulduğunda yetiştiricilerin % 18 olumlu, % 60 ı olumsuz yönde görüş bildirmiştir. Büyük ölçekli işletme sahiplerinin bu soruya Etkilemez, Fikrim yok gibi ifadelerle cevap vermeyip 71 inin olumsuz gelişmelerin yaşanacağını düşünmeleri dikkat çekicidir. Bu durum, büyük ölçekli işletme sahiplerinin bile işletmelerini AB normlarında görmediklerini, getirilmesi düşünülen süt kotaları ile olumsuz durumların yaşanabileceğini fark ettiklerini düşündürmektedir. Bunun nedeni sorulduğunda alınan yanıtlardan bazıları aşağıda verilmiştir:

59 AB kapısına böyle geldik, girdikten sonra halimiz ne olur!, Ahırlarımızı kapatırlar. Onlarla yarışamayız., Dışarıdan süt getirip bize satarlar, halimiz daha kötü olur., Girdilerimiz pahalı, sütümüz ucuz olunca rekabetimiz de sıfır oluyor., Ahırım ahır değil ki!, İşletmemi kapatırım, zaten seyyar olarak sütümü satamıyorum., Kota koyarlar, 50 baş ineğin altındakiler biter., Seyyar satamam., İşletmem kapalı sistem, yapacak başka işim de yok, kapatabilirler ve sonuç felaket olur., İşletmemi ben beğenmiyorum ki onlar beğensinler! Olumlu fikir beyan edenler ise: Dışarıya süt pazarlarız daha iyi olur., İşletmem çok iyi değil ama daha iyi yaparım., Mecburen işletmemi düzeltirim, iyi olur. Temiz ve titiz yapıyoruz, AB ye girersek daha iyi olur., Sonuçta Avrupa!, Teknolojiye açığım, işletmemi daha iyi yaparım. şeklinde düşünmektedirler. Ayrıca Köy yerindeyiz, hiçbir şey olmaz. şeklinde, AB den etkilenmeyeceğini düşünen yetiştiriciler de bulunmaktadır. Olumsuz cevap veren yetiştiriciler duruma gerçekçi yaklaşım gösterirken, olumlu cevap veren bazı işletme sahiplerinin gerçekçi yaklaşım içerisinde olmadıkları görülmektedir. Ayrıca yetiştiricilerin % 84 ünün AB Süt Hijyen Yönetmeliği hakkında bilgisinin olmaması göze çarpmaktadır. İşletme sahiplerinin % 89 gibi büyük bir bölümü başka bir üretim kooperatifine üye değildir. İşletme sahiplerinin % 91 gibi çok büyük bir bölümü işletmelerinde üretilen sütü Ankara ili DSYB nin faaliyetleri çerçevesinde Birlik kanalı ile satmaktadır. Sütün Birlik kanalı ile pazarlanmasını tercih eden işletme sahipleri üretilen sütü teşvik hariç ortalama 0,449 YTL ye, seyyar olarak pazarlayanlar 0,50 YTL ye; kendisi seyyar olarak satışını gerçekleştirenler ise ortalama 0,95 YTL ye satmaktadırlar. Birlik kanalı ile sütün değerlendirilme oranının yüksek olmasında, süt toplama organizasyonu (il genelindeki süt tankları, toplayıcı araçlar vs.) ile yetiştiricilere kolaylıklar sağlanması, fiyat garantisi ve zamanında ödeme yapılmasının etkili olduğu düşünülmektedir.

60 3.2.2. İşletme Özelliklerine Ait Bulgular İşletmelerde iş gücü kaynağının işletme ölçeklerine göre dağılımı Çizelge 3.3 te sunulmuştur. Çizelge 3.3. İşletmelerde iş gücü kaynağının işletme ölçeklerine göre dağılımı Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Ortalama 15 yaşından küçük (aile) işçi sayısı 0,20 0,12 0,29 0,18 Ortalama 15 yaşından büyük (aile) işçi sayısı 2,43 2,47 1,86 2,36 Yabancı işçi sayısı 0,00 0,31 1,29 0,32 Ortalama toplam işçi sayısı 2,86 2,94 3,43 2,98 Aile iş gücünün yüzdesi 100 89,45 62,39 89,26 İşçi başına inek sayısı 2,48 4,66 7,48 4,17 İşletmeye kim bakıyor? Bakıcı 0,0 11,8 42,9 11,1 Kendi ve bakıcı 0,0 5,9 14,3 4,4 Eşi 4,8 0,0 0,0 2,2 Kendi 38,1 41,2 14,3 35,6 Kendi ve eşi 52,4 29,4 14,3 37,8 Ailece (çocuklar da dâhil) 4,8 11,8 14,3 8,9 Çizelge 3.3 te görüldüğü üzere işletme başına ortalama 15 yaşından küçük aile iş gücü oranının oldukça düşük (0,18) olmasına karşın, işletmelerde 15 yaşından büyük aile iş gücü sayısının 2,36 olduğu görülmektedir. Küçük ölçekli işletmelerde iş gücünün tamamının aile iş gücüne dayandığı, işletme ölçeği büyüdükçe yabancı iş gücü oranının da arttığı ve işletmelerde bakıcıların istihdam edilmeye başlandığı dikkati çekmektedir. Büyük ölçekli işletmelerde işçi başına inek sayısının (7,48 baş), küçük ölçekli işletmelerden (2,48 baş) yaklaşık 3 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Yetiştiriciler polikültür yapı içinde birçok işle uğraştıkları için işletme sahiplerine, işletme ile kimin ilgilendiği (yemleme, sulama, bakım ve idaresi) sorulmuştur. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde sorumluluğun büyük ölçüde işletme sahibi ve eşinde, büyük ölçekli işletmelerde ise yaklaşık % 50 oranında bakıcıda olduğu dikkati çekmektedir. İşletmeye ailece bakan (çocuklar da dâhil) yetiştiricilerin oranının düşüklüğü de göze çarpmaktadır. İşletme ölçeklerine göre yetiştiricilerin arazi varklıklarını değerlendirme şekilleri Çizelge 3.4 te sunulmuştur.

61 Çizelge 3.4. İşletme sahiplerinin arazi varlıkları ve değerlendirme şekilleri Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Toplam arazi varlığı (tapulu+kiralık) 0-100 da 38,1 23,5 66,7 36,4 100-200 da 38,1 35,3 0,0 31,8 >200 da 23,8 41,2 33,3 31,8 Toplam ekilen arazi (da) 3333 3585 1073 7991 Toplam ekilebilir tapulu arazi (da) 1885 1540 978 4403 Ortalama ekilebilir tapulu arazi (da) 90 91 163 100 Toplam ekilebilir kiralık arazi (da) 1490 1970 95 3555 Ortalama ekilebilir kiralık arazi (da) 71 116 16 81 Sulanan arazi varlığı (da) 1010 600 738 2148 Sulanabilir arazi yüzdesi 30,3 16,7 68,8 26,9 Yem bitkisinin sulanan araziye oranı 54,6 139,7 57,5 84,4 Toplam yem bitkisi (da) 551 838 424 1813 Yem bitkisinin % si 16,5 23,4 39,5 22,7 Ortalama yem bitkisi (da) 34 60 106 53 İnek başına ekilen yem bitkisi (da) 4,9 4,4 4,1 4,3 Yem bitkisi eken işletme % 76,2 82,4 57,1 75,6 Toplam hububat ekimi (da) 1935 2090 555 4580 Ortalama hububat ekimi (da) 97 131 93 109 Hububat eken işletme (%) 57,1 82,4 57,1 66,7 Sebzecilikle uğraşma % 23,8 5,9 14,3 15,6 Sebzecilikle uğraşılan toplam alan (da) 95 30 10 135 Kavun karpuz % 19,1 17,7 0 15,6 Kavun karpuz ekilen toplam alan (da) 230 47 0 277 Pancar % 14,3 0 14,3 8,9 Pancar ekilen toplam alan (da) 140 0 40 180 Çizelge 3.4 te görüldüğü gibi yetiştiricilerin yaklaşık 1/3 ü 0-100 da arası toplam arazi kullanırken, 1/3 ü 100-200 da ve diğer 1/3 ü ise 200 da üzeri arazi kullanmaktadır. İşletme başına ortalama tapulu araziler küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaklaşık 90 da olmasına karşın, büyük ölçekli işletmelerde 163 da yı bulmaktadır. Kiralık arazi kullanımının büyük ölçekli işletmelerde ortalama 16 da gibi düşük seviyelerde olmasına karşın, küçük ve orta ölçekli işletmelerde sırasıyla 71 da ve 116 da olduğu görülmektedir. Yem bitkisi ekiminin sulanabilir araziye oranı genel olarak %84 tür. Bu değer küçük ve büyük işletmelerde % 50 dolaylarında iken, orta ölçekli işletme sahiplerinin arazilerini sondaj yolu ile sulanabilir hale getirmeleriyle % 140 düzeyine çıkmaktadır. Toplam arazi varlığı içerisinde sulanabilir arazi varlığı ortalama % 27 dir. Bu değerin büyük ölçekli işletmelerde % 69 gibi yüksek bir rakam olması dikkat çekicidir. İnek başına

62 ekilen yem bitkisi alanının işletme ölçeklerine göre 4,1da ile 4,9 da arasında değiştiği hesaplanmıştır. İşletme sahiplerinin % 67 sinin hububat, %16 sının sebzecilik, % 16 sının kavun ve karpuz, % 9 unun da pancar tarımıyla uğraştığı görülmektedir. İşletme sahiplerinin yem temini ve hayvan besleme ile ilgili bazı uygulamalarına ilişkin anket bulguları Çizelge 3.5 te sunulmuştur. Çizelge 3.5. İşleme sahiplerinin yem temin şekli ve hayvan besleme ile ilgili bazı uygulamaları Küçük Orta Büyük ölç. İşl. ölç. İşl. ölç. İşl. Toplam Kesif yemin yüzde kaçı satın alınıyor? 88,6 82,9 85,7 86,0 Fabrika yemini nerden alıyorsunuz? Ankara Yem 33,3 47,1 0,0 33,3 ŞK Yem 19,1 5,9 28,6 15,6 Sadık Yem 9,5 11,8 0,0 8,9 Abalıoğlu Yem 9,5 5,9 14,3 8,9 CP Yem 4,8 0,0 28,6 6,7 Erus Yem 9,5 0,0 14,3 6,7 Diğer yem fabrikaları 14,3 29,4 14,3 20,0 Ortalama fabrika yemi alış fiyatı (1 çuval=50 kg) 22,6 22,6 22,8 22,6 İneklere verilen günlük kesif yem miktarı (kg) 5-8 kg 0,0 23,8 17,7 17,8 8-11 kg 85,7 42,9 47,1 51,1 11-14 kg 0,0 19,1 23,5 17,8 >14 kg 14,3 14,3 11,8 13,3 İneklere verilen günlük ortalama kesif yem 9,7 10,2 9,9 9,9 miktarı (kg) Silaj kullanım oranı % 38,1 52,9 57,1 46,7 Ortalama silaj miktarı (kg/gün) 14,5 12,6 17,5 14,2 Silaj dışında verilen kaba yemlerin kullanım oranı (%) Yonca 61,9 43,8 50,0 53,5 Yonca + fiğ 9,5 12,5 33,3 14,0 Arpa balya 14,3 6,3 0,0 9,3 Çayır kuru otu 9,5 6,3 0,0 7,0 Saman + küspe 0,0 18,8 0,0 7,0 Fiğ 0,0 12,5 0,0 4,7 Diğer 4,8 0,0 16,7 4,7 İneğin verim durumuna göre yemleme yapıyor mu? Kötü 19,1 11,8 0,0 13,3 Vasat 47,6 35,3 42,9 42,2 İyi 33,3 52,9 42,9 42,2 Mükemmel 0,0 0,0 14,3 2,2 Yem katkı maddesi kullanıyor mu? Bazen 4,8 0,0 0,0 2,2 Evet devamlı 9,5 23,5 42,9 20,0 Hayır 85,7 76,5 57,1 77,8 Rasyonun enerji düzeyini kontrol ettiriyor mu? Evet 4,8 0,0 14,3 4,4 Hayır 95,2 100,0 85,7 95,6

63 Çizelge 3.5 te görüldüğü üzere, işletmelerde kesif yemin ortalama % 86 sı dışarıdan satın almaktadır. İşletme ölçeklerine göre bu durumda belirgin farklılık görülmemekle birlikte, kesif yemin temin edildiği firmalarda farklı tercihler söz konusu olduğu görülmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerinin en çok Ankara Yem i tercih etmelerine karşın büyük ölçekli işletmelerin ise ŞK ve CP firmalarını tercih ettikleri görülmektedir. Ankara Yem in ürettiği süt yeminin 50 kg lik çuvalın ortalama fiyatı 22,26YTL; ŞK ve CP firmaları tarafından üretilen süt yeminin belirtilen fiyatları sırasıyla 23,25 YTL ve 24,16 YTL olduğu düşünüldüğünde küçük ve ortak ölçekli işletmelerin nispeten fiyatı biraz düşük olan firmayı tercih ettikleri söylenebilir. İneklere verilen günlük ortalama kesif yem miktarının 9,9 kg dir. İşletmelerin büyük bir bölümünde 11 kg nin altında kesif yem verildiği, 11 kg ve üzeri kesif yem verme oranının küçük ölçekli işletmelerde % 14 iken, orta ve büyük ölçekli işletmelerde ise % 34 dolayındadır. Yetiştiricilerin silaj kullanım oranı % 47 dir. İnek başına verilen silaj miktarı 14,2 kg olup belirtilen değerler büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla % 57 ve 17,5 kg ile diğer ölçekli işletmelerden daha yüksek düzeydedir. Silaj dışında verilen kaba yemlere bakıldığında işletmelerin yaklaşık yarısında sadece yonca verildiği, yonca ile fiğ karışımının büyük ölçekli işletmelerde daha fazla tercih edildiği, bu işletmelerde arpa balyası, çayır kuru otu, saman ve küspe karışımı gibi değerliği kısmen daha düşük olan kaba yemlerin tercih edilmediği dikkati çekmektedir. Yetiştiricilerin ineklerin laktasyon dönemlerini göz önüne alarak yemleme yapıp yapmadığı Hayır, Vasat, İyi ve Mükemmel olarak kategorize edilip değerlendirilmiştir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde ineklerin verim durumuna göre yemlemenin sırasıyla % 19 ve % 12 oranında tamamen göz ardı edilmesine karşın, büyük ölçekli işletmelerde % 43 er oranlarla vasat ve iyi bir şekilde yemleme yapıldığı, % 14 ünde ise bu durumun mükemmel (kilitli sistem ile ineklerin laktasyon dönemlerine göre yemlemenin yapılması) olduğu tespit edilmiştir.

64 Yetiştiricilerin büyük bir bölümünün (% 78) yem katkı maddesi kullanmadıkları göze çarpmaktadır. Bu maddelerin kullanımının küçük ölçekli işletmelerde (% 14) düşük seviyede olmasına karşın orta(% 24) ve büyük ölçekli işletmelerde (% 43) kısmen daha fazla oldu görülmektedir. İşletmelerin % 96 sı rasyonun enerji düzeyini kontrol ettirmemektedir. Saha gözlemlerine dayanarak yetiştiricilerin sıklıkla yemlerle ilgili sıkıntı ve şüphelerini gidermek için analiz yaptırmayı düşündükleri ancak özellikle küçük ölçekli işletme sahiplerinin yapılacak analiz için zaman, para ve takip edilecek prosedür ile ilgili yetersizlikler içinde oldukları gözlemlenmiştir. Yetiştiricilerin sahip oldukları hayvan barınaklarının genel özellikleri Çizelge 3.6 da sunulmuştur. Çizelge 3.6. Hayvan barınaklarının genel özellikleri Küçük ölç. İşl. (%) Orta ölç. İşl. (%) Büyük ölç. İşl. (%) Toplam (%) Barınak tipi Kapalı 42,9 47,1 14,3 40,0 Yarı açık 52,4 41,2 71,4 51,1 Açık 4,8 11,8 14,3 8,9 Barınak yapı malzemesi Biriket 9,5 5,9 0,0 6,7 Kerpiç 28,6 0,0 14,3 15,6 Taş 0,0 5,9 0,0 2,2 Tuğla 61,9 88,2 85,7 75,6 İnekler yılın kaç ayı dışarıdalar? 6,3 7,2 9,3 7,1 Yaylım durumu var mı? Var 23,8 17,7 28,6 22,2 Yok 76,2 82,4 71,4 77,8 Ortalama kapalı barınak alanı (m 2 ) 164,0 250,6 375,0 229,0 Ortalama kapasitesi (baş) 23,5 40,1 76,0 37,9 Ortalama hayvan sayısı 16,8 38,8 68,7 37,1 Altlık malzemesinin genel kullanımı Yok 66,7 58,8 85,7 66,7 Saman 28,6 35,3 14,3 28,9 Talaş 0,0 5,9 0,0 2,2 Kurutulmuş gübre 4,8 0,0 0,0 2,2 Kapalı ahırlarda altlık malzemesi Yok 55,6 50,0 100,0 55,6 Saman 44,4 37,5 0,0 38,9 Talaş 0,0 12,5 0,0 5,6 Yarı Açık ahırlarda altlık malzemesi Yok 81,8 57,1 80,0 73,9 Saman 18,2 42,9 20,0 26,1

65 Çizelge 3.6 da görüldüğü üzere yetiştiricilerin % 40 ı kapalı, % 51 i yarı açık, %9 u açık tip barınaklara sahiptirler. Büyük ölçekli işletmelerde açık ve yarı açık tip barınak kullanımının toplam % 86 iken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde %57 ve % 53 ile daha düşük düzeydedir. Küçük ve orta ölçekli işletme sahipleri genellikle iki katlı evlerinin zemin katını hayvan barınağı, üst katını ise mesken, binanın ön kısmında bulunan bahçeyi hayvanların gezinme yeri olarak kullanmaktadır. Yapı malzemesi olarak işletmelerin ortalama % 76 sında tuğla kullanılmaktadır. Bu oranın küçük ölçekli işletmelerde (% 62) diğer işletmelere göre nispeten daha düşük olduğu ve tuğla dışında biriket ve kerpicin de yapı malzemesi olarak kullanıldığı görülmektedir. Yetiştiricilerin ortalama % 22 sinin ineklerini yaylıma (yakın çevredeki otlak ve çayırlara) çıkardıkları görülmektedir. İneklerin yılın ortalama 7,1 ayı dışarıda olduğu, belirtilen değerin küçük ölçekli işletmelerde (6,3 ay), büyük ölçekli işletmelere (9,3 ay) daha düşük olduğu görülmektedir. İşletmelerdeki barınakların ortalama kapasitesinin 38 baş olduğu ve ortalama hayvan sayısının hemen hemen bu değere eşit olduğu göze çarpmaktadır. Bütün işletmeler göz önüne alındığında işletmelerin % 67 sinde altlık malzemesi kullanılmazken, %29 unun ise altlık malzemesi olarak saman kullanılmaktadır. Talaş ve kurutulmuş gübre kullanımının oldukça ender olduğu dikkati çekmektedir. Kapalı tip barınağı bulanan işletmelerin yaklaşık yarısında altlık malzemesi kullanılmazken, % 39 unda saman kullanıldığı, yarı açık işletmelerde ise altlık kullanımının (% 26) daha az olduğu görülmektedir. 3.2.3. Hijyen Uygulamalarına Ait Bulgular Yetiştiricilere hijyen uygulamaları ile ilgili yöneltilen sorular doğrultusunda elde edilen anket bulguları Çizelge 3.7 de sunulmuştur.

66 Çizelge 3.7. Hijyen uygulamaları ile ilgili bazı anket bulguları Küçük Orta Büyük ölç. İşl. ölç. İşl. ölç. İşl. Toplam Günlük sağım sayısı 2 2 2 2 Sağım nasıl yapılıyor? Barınakta sağım makinesiyle 85,7 100,0 85,7 91,1 Elle sağım 9,5 0,0 14,3 6,7 Sağım ünitesinde 4,8 0,0 0,0 2,2 Sağıma hazırlık ve sağım ortalama ne kadar zaman alıyor? (dakika) Barınakta sağım makinesiyle 6,5 6,9 5,4 6,5 Elle 7,5 17,0 10,7 Sağım ünitesinde 3,0 3,0 Sağımı hep aynı kişi mi yapıyor? Evet 100,0 100,0 100,0 100,0 Sağımı kim yapıyor? Eşi 42,9 35,3 14,3 35,6 Kendi 14,3 23,5 14,3 17,8 Kendi ve eşi 23,8 17,7 0,0 17,8 Çocukları 19,1 0,0 0,0 8,9 Bakıcı 0,0 23,5 71,4 20,0 Sağımcının ortalama tecrübesi (yıl) 11,3 11,1 13,3 11,5 Sağımcının tecrübesi 0-5 yıl 14,3 29,4 42,9 24,4 5-10 yıl 33,3 11,8 14,3 22,2 10-15 yıl 23,8 17,7 14,3 20,0 15-20 yıl 19,1 35,3 0,0 22,2 >20 9,5 5,9 28,6 11,1 Sağımda eldiven kullanılıyor mu? Hayır 61,9 70,6 71,4 66,7 Bazen 19,1 5,9 14,3 13,3 Evet 19,1 23,5 14,3 20,0 Sağım öncesi eller dezenfekte ediliyor mu? Hayır 95,2 76,5 57,1 82,2 Bazen 0,0 5,9 14,3 4,4 Evet 4,8 17,7 28,6 13,3 Sağımcının süt hijyeni ile ilgili eğitimi var mı? Hayır 95,2 88,2 57,1 86,7 Evet 4,8 11,8 42,9 13,3 Yemleme zamanı? Sağımdan önce 4,8 11,8 0,0 6,7 Sağımdan sırasında 47,6 47,1 28,6 44,4 Sağım sırası ve sonrasında 42,9 41,2 57,1 44,4 Sağımdan sonra 4,8 0,0 14,3 4,4 Sağımdan hemen sonra inekler yatıyor mu? Evet 9,5 5,9 14,3 8,9 Hayır 42,9 41,2 85,7 48,9 Kısmen 47,6 52,9 0,0 42,2 Sağımda doğru sıralama yapılıyor mu? Evet 38,1 52,9 57,1 46,7 Hayır 61,9 47,1 42,9 53,3 Bir inekten diğer ineğe geçerken sağım başlığını nasıl temizliyor? Yapmıyor 71,4 70,6 57,1 68,9 Normal su ile 19,1 11,8 0,0 13,3 Sıcak su ile 4,8 0,0 0,0 2,2 Dezenfektanlı su ile 4,8 17,7 42,9 15,6

67 ÇİZELGE 3.7 nin DEVAMI Sağım sonrası makinenin temizliği Küçük Orta Büyük ölç. İşl. ölç. İşl. ölç. İşl. Toplam Normal su ile 52,4 23,5 0,0 34,1 Sıcak su ile 14,3 17,7 16,7 15,9 Deterjanlı su ile 19,1 11,8 16,7 15,9 Dezenfektanlı su ile 9,5 41,2 50,0 27,3 Özel asitli su ile 4,8 5,9 16,7 6,8 Ortalama periyodik bakım süresi (gün) 7,7 6,1 3,7 6,6 Sağım makinesinin periyodik temizliği Dezenfektan madde ile 9,5 64,7 33,3 34,1 Özel asitli dezenfektan ile 19,1 23,5 66,7 27,3 Deterjan ile 42,9 0,0 0,0 20,5 Sıcak su ile 9,5 5,9 0,0 6,8 Normal su ile 14,3 0,0 0,0 6,8 Periyodik bakım yapmıyor. 4,8 5,9 0,0 4,6 Hasta inekler için ayrı bir bölüm var mı? Var 4,8 5,9 42,9 11,1 Yok 95,2 94,1 57,1 88,9 Doğum nerede gerçekleşiyor? Barınakta 95,2 87,5 42,9 84,1 Buzağılama padoğunda 0,0 12,5 57,1 13,6 Dışarıda 4,8 0,0 0,0 2,3 Çizelge 3.7 de görüldüğü üzere işletmelerin tamamında sabah ve akşam olmak üzere günde 2 sağım yapılmaktadır. Sağımların büyük bir bölümü (% 91) barınakta sağım makinesiyle, % 6,7 si elle, sadece % 2,2 si sağım ünitesinde gerçekleştirilmektedir. Ortalama sağım süresi sağım makinesi ile yapılanlarda 6,5 dk/inek; elle yapılanlarda 10,7 dk/inek; sağım ünitesinde yapılan sağımlarda ise 3 dk/inek olarak hesaplanmıştır. İşletmelerin tamamında sağımı sürekli aynı kişinin yaptığı beyan edilmiş olmasına karşın sağımı yapan kişiler bakımından işletme ölçeklerine göre bazı farklılıklar bulunmaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde sağımı daha çok eşler ve aile fertleri birlikte yapıyorken, büyük ölçekli işletmelerde sağımların % 71 inin bakıcı tarafından yapılmaktadır. Sağım hijyeni açısından işletmelerde yetiştirici ve bakıcılar dışında sağımda görev alan aile fertlerinin eğitiminin gerekliliği de ortaya çıkmaktadır. Sağımı yapan kişilerin tecrübeleri ortalama 11,5 yıl iken, büyük ölçekli işletmelerde 13,3 yıl gibi nispeten daha yüksektir.

68 Sağımcıların % 67 sinin sağımda eldiven kullanmadıkları belirlenmiştir. Bu kişilerin % 82 sinin sağım öncesi ellerini dezenfekte etmedikleri görülmektedir. Büyük ölçekli işletmelerin yaklaşık yarısında (% 57) sağım öncesi eller dezenfekte edilmemesine karşın, bu özene küçük (% 95) ve orta ölçekli işletmelerde (%77) daha yüksek oranda uyulmamaktadır. Bunun da temelinde süt hijyeni ile ilgili eğitim alınıp alınmamasının etkili olduğu görülmektedir. Öyle ki, yetiştiricilerin % 87 sinin böyle bir eğitimi almamış olduğu, bu eğitimi almayanların küçük ve orta ölçekli işletmede daha fazla olduğu göze çarpmaktadır. Yetiştiricilerin % 44 ü sağım sırasında yemleme yaparken (sağım kolay olduğu için), aynı oranda yetiştirici de yemlemenin bir kısmını sağım esnasında bir kısmını da sağım sonrasında yapmaktadır. Büyük ölçekli işletmelerin sağım öncesi yemleme hiç yapmadıkları, % 29 unun sadece sağım esnasında yaptığı, geri kalan büyük bölümünün sağım sonrası yemleme yaparak ineklerin yatmalarının önüne geçmeye çalıştıkları (sağım sonrası meme uçlarından enfeksiyon bulaşmaması için) görülmektedir. Bunda da kısmen başarılı oldukları, büyük ölçekli işletmelerin % 86 sında ineklerin sağım sonrası yatmadığı, küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaklaşık yarısında kısmen de olsa ineklerin sağım sonrası yattıkları belirlenmiştir. Sağımcıların % 47 si sağımı doğru sıralama ile (sütü çok olan, sütü az olan, hasta inekler, ilaç kullanılan ineklerin ayrı olarak sağılması) yaparken, bu kurala küçük ölçekli işletmelerin (% 38) daha az uyduğu görülmektedir. Sağımcıların % 69 unun bir inekten diğer ineğe geçerken sağım başlığını temizlemediği; büyük ölçekli işletmelerin % 43 ünün belirtilen temizlikte dezenfektanlı su kullanırken, bu maddenin kullanımının küçük ve orta ölçekli işletmelerde oldukça düşük olduğu göze çarpmaktadır. Sağım sonrası makinenin temizliğinde küçük ölçekli işletmelerin yarısı normal su kullanırken, bu yöntemin büyük ölçekli işletmelerde tercih edilmediği, temizliklerin genelde dezenfektanlı su (% 50) ve özel asitli su (% 17) ile yapıldığı dikkati çekmektedir. Dezenfektanlı ve özel asitli su kullanımı orta ölçekli işletmelerin yaklaşık

69 yarısında tercih edilirken, küçük ölçekli işletmelerde bu maddelerin kullanımı oldukça düşük seviyede kalmaktadır. Sağım makinesinin periyodik bakımı ortalama 6,6 günde bir yapıldığı hesaplanmıştır. Küçük ölçekli işletmelerde bu süre 7,7 gün iken, büyük ölçekli işletmelerde 3,7 gün olması dikkat çekicidir. Periyodik temizlikte büyük ölçekli işletmelerin tamamında, orta ölçekli işletmelerin ise büyük bir bölümünde (% 88) dezenfektanların tercih edildiği ve deterjan kullanılmadığı görülmektedir. Kalıntı bırakma riski olan deterjanların küçük ölçekli işletmelerde (% 43) yaygın olarak kullanılması dikkati çekmektedir. İşletmelerin % 89 unda hasta inekler için ayrı bir bölüm bulunmazken, büyük ölçekli işletmelerin % 43 ünde bulunmaktadır. Benzer değerlendirmenin işletmelerdeki doğum yapılan yerler için de geçerli olduğu, işletmelerin % 84 ünde doğumun barınakta (büyük ölçekli işletmelerde % 57 i buzağılama padoğunda) gerçekleştiği görülmektedir. Çizelge 3.8 de yetiştiricilerin bazı koruyucu önlem ve uygulamaları verilmiştir. Çizelge 3.8 de, işletmelerde % 73 oranında danışmanlık hizmeti alınmadığı ve bu oranın küçük ölçekli işletmelerde daha yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Bu işletmelerde danışmanlık hizmeti sadece % 19 oranında ve ücretsizdir. Büyük ölçekli işletmelerde ise danışmanlık hizmeti % 43 gibi daha yüksek oranda ve ücret karşılığı serbest veteriner hekimlerden alınmaktadır. İşletmelerde buzağılara ağız sütü içirilmesinin ihmal edilmediği, büyük ölçekli işletmelerde tüm buzağılara ağız sütü verilirken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde sırasıyla % 19 ve % 6 oranında diare olmaya başlayan buzağılara ağız sütü verilmesinin kesildiği görülmektedir. İşletmelerde kızgınlık tespitine yönelik kayıtların tutulma oranının % 78 olduğu, bu değerin orta ve büyük ölçekli işletmelerde oldukça yüksek, küçük ölçekli işletmelerde % 67 oranı ile daha düşük bir seviyede olduğu dikkati çekmektedir.

70 Çizelge 3.8. Bazı genel koruyucu önlem ve uygulamalar Küçük ölç. İşl. (%) Orta ölç. İşl. (%) Büyük ölç. İşl. (%) Toplam (%) Danışmanlık hizmeti alıyor mu? Hayır 81,0 70,6 57,1 73,3 Serbest v.h.'den ücretsiz 9,5 17,7 14,3 13,3 Serbest v.h.'den ücretli 0,0 5,9 28,6 6,7 Kamuda çalışan v.h.'den ücretsiz 9,5 5,9 0,0 6,7 Ağız sütü içiriliyor mu? Tüm buzağılara 81,0 94,1 100,0 88,9 İshal olmayanlara 19,1 5,9 0,0 11,1 Kızgınlık tespiti için kayıt tutuyor mu? Evet 66,7 82,4 100,0 77,8 Hayır 33,3 17,7 0,0 22,2 Kızgınlığı belirlemede işaretleyici boğa kullanılıyor mu? Evet 19,1 5,9 28,6 15,6 Hayır 81,0 94,1 71,4 84,4 Tırnak bakımı yaptırılıyor mu? Evet 33,3 35,3 42,9 35,6 Hayır 61,9 64,7 42,9 60,0 Bazen 4,8 0,0 14,3 4,4 Ayak banyosu yaptırılıyor mu? Evet 19,1 0,0 14,3 11,1 Hayır 81,0 94,1 57,1 82,2 Bazen 0,0 5,9 28,6 6,7 Periyodik barınak kireçlemesi var mı? Var 81,0 64,7 85,7 75,6 Yok 19,1 35,3 14,3 24,4 Periyodik kireçleme süresi (gün) 109 143 39 106 Kapalı ahırlarda periyodik kireçleme (gün) 148 130 30 133 İç ve dış parazit ilacı kullanımı 100,0 100,0 100,0 100,0 Postpartum koruyucu antibiyotik kullanımı Evet 38,1 23,5 42,9 33,3 Hayır 19,1 23,5 14,3 20,0 Bazen 42,9 52,9 42,9 46,7 Depo vitamin kullanımı Evet 76,2 76,5 71,4 75,6 Hayır 19,1 17,7 28,6 20,0 Bazen 4,8 5,9 0,0 4,4 Buzağılar için septisemi aşısı kullanımı Evet 9,5 23,5 42,9 20,0 Hayır 85,7 76,5 57,1 77,8 Bazen 4,8 0,0 0,0 2,2 Damızlık düve temin şekli Bir kısmı dışarıdan 14,3 11,8 42,9 17,8 Kendi işletmesinden 85,7 88,2 57,1 82,2

71 İşletme sahiplerinin % 60 ının tırnak bakımını; % 82 sinin ise ayak banyosunu hiç yaptırmadığı, bu uygulamalar bakımından büyük ölçekli işletmelerin kısmen daha bilinçli olduğu görülmektedir. Yetiştiricilerin % 76 sının periyodik olarak barınağını kireçledikleri belirlenmiştir. Periyodik kireçleme süresi küçük ve orta ölçekli işletmelerde sırasıyla 108 ve 143 gün iken, büyük ölçekli işletmelerde 39 gündür. Yetiştiricilerin iç ve dış parazit ilacı kullanımında özenli davrandıkları ve bütün işletmelerde parazit ilaçlamasının düzenli olarak yapıldığı görülmektedir. Postpartum dönem antibiyotik kullanımının işletmelerde en çok % 47 oranıyla bazen uygulandığı, düzenli uygulamaların % 43 oranında olduğu, işletmelerin %20 sinde bu uygulamanın hiç yapılmadığı dikkati çekmektedir. Depo vitamin kullanımının ise oldukça yaygın olduğu, işletmelerin % 76 sında düzenli olarak kullanıldığı göze çarpmaktadır. Buzağılar için septisemi aşısının işletmelerin % 78 inde yapılmadığı, küçük ölçekli işletmelerde bu uygulamanın % 10 ile oldukça düşük düzeyde olmasına karşın büyük ölçekli işletmelerde % 40 oranında yapılması dikkat çekici olarak görülmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaklaşık % 90 ı damızlık düve ihtiyacını kendi işletmesinden sağlarken, büyük ölçekli işletmelerin % 42,9 unun dışarıdan satın alma yolunu tercih etmeleri dikkati çekmektedir. Bu durum büyük ölçekli işletmelerin büyüme eğilimi içerisinde olduklarını düşündürmektedir. 3.2.4. Mastitis Kontrol Bilgilerine Ait Bulgular Mastitis kontrol bilgilerine ait anket bulguları Çizelge 3.9 da sunulmuştur.

72 Çizelge 3.9. Mastitis kontrol bilgilerine ait bulgular Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Mastitis tedavisini genelde kim yapıyor? Kendi 61,9 64,7 71,4 64,4 Veteriner hekim 38,1 35,3 28,6 35,6 Ortalama tedavi kaç gün sürüyor? 3,8 3,8 3,1 3,7 Kendi tedavilerinde tedavi kaç gün sürüyor? 3,8 3,2 2,3 3,3 V.H. in tedavisi kaç gün sürüyor? 3,7 4,8 5,0 4,3 Sağım öncesi meme nasıl yıkanıyor? Hortumla tazyikli su 38,1 29,4 57,1 37,8 Tek kovada normal su 61,9 52,9 28,6 53,3 Tek kovada antiseptikli su 0,0 17,7 14,3 8,9 Memeyi kova ile yıkayanlarda bez kullanım yüzdesi Bez kullanmayan 0,0 16,7 0,0 7,1 Tek bez 92,3 66,7 66,7 78,6 İki bez (biri temiz, diğeri kirli) 7,7 16,7 33,3 14,3 Memenin kurulanması Yok 33,3 47,1 100,0 48,9 Tek bez 52,4 47,1 0,0 42,2 Bazen tek bez ile 9,5 0,0 0,0 4,4 İki bez 4,8 5,9 0,0 4,4 Memenin temizlenip kurulanması kaç dakika 2,6 3,2 1,6 2,7 sürüyor (genel ortalama)? Hortumla yıkamalarda 2,0 2,5 1,3 2,0 Kovayla yıkamalarda 2,9 3,5 2,0 3,1 Sağım öncesi daldırma kabı uygulanıyor mu? Hayır 85,7 70,6 33,3 72,7 Evet her zaman 9,5 17,7 50,0 18,2 Evet belli mevsimlerde 4,8 11,8 16,7 9,1 Sağım sonrası daldırma kabı uygulanıyor mu? Hayır 76,2 47,1 50,0 61,4 Her zaman 14,3 29,4 50,0 25,0 Evet belli mevsimlerde 9,5 23,5 0,0 13,6 Mastitise neden olan mikrobun adını biliyor musunuz? Evet 4,8 0,0 0,0 2,2 Hayır 95,2 100,0 100,0 97,8 Kuru dönem antibiyotik uygulanıyor mu? Hayır 47,6 35,3 14,3 37,8 Sağmalken mastitis olanlara 28,6 17,7 42,9 26,7 Tüm kurudaki ineklere 23,8 47,1 42,9 35,6 Mastitis aşısı kullanıyor musunuz? Hayır 76,2 76,5 57,1 73,3 Evet tüm ineklere 19,1 23,5 42,9 24,4 Mastitise sık yakalananlara 4,8 0,0 0,0 2,2 Mastitis aşısını ne sıklıkla uyguluyorsunuz? Yılda 1 kez 66,7 50,0 66,7 61,5 Yılda 2 kez 33,3 50,0 33,3 38,5 Düvelere mastitis aşısı uyguluyor musunuz? Hayır 85,0 81,3 60,0 80,5 Evet 15,0 12,5 20,0 14,6 Bazen 0,0 6,3 20,0 4,9

73 ÇİZELGE 3.9 UN DEVAMI Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Mastitis kaydı tutuyor musunuz? Hayır 85,0 88,2 71,4 84,1 Evet 5,0 5,9 0,0 4,6 Evet ama düzenli değil 10,0 5,9 28,6 11,4 CMT kullanımı Hayır 47,6 64,7 14,3 48,9 Evet 9,5 0,0 28,6 8,9 Bazen 42,9 35,3 57,1 42,2 Sinek mücadelesi yapıyor mu? Evet 66,7 70,6 100,0 73,3 Hayır 33,3 29,4 0,0 26,7 Sinek mücadelesi yapanlarda mücadelenin yeterlilik durumu Yeterli 53,9 58,3 100,0 65,6 Yetersiz 46,2 41,7 0,0 34,4 Sinek mücadelesine gerek görülmeyen işletmelerde sineklerin zararlı etkisi var mı? Yok 25,0 33,3-28,6 Var 75,0 66,7-71,4 Çizelge 3.9 da görüldüğü üzere, işletmelerin % 64,4 ünde mastitis tedavisi genellikle yetiştiriciler tarafından yapılmakta ve tedavi süresi ortalama 3,3 gün sürmektedir. Mastitis tedavisini genellikle veteriner hekime yaptıran işletmelerde (% 36) ise tedavi süresinin 4,3 gün sürdüğü dikkati çekmektedir. Hafif ve bazı orta şiddetli vakalar genelde yetiştiriciler tarafından tedavi edilmeye çalışılırken, bazı orta ve şiddetli seyreden mastitis vakalarında veteriner hekimlerden yardım istendiği ve tedavinin de hastalığın şiddetinden dolayı uzun sürdüğü anlaşılmaktadır. İşletmelerin % 53 ünde memenin temizliğinin kovada bulunan normal su ile yapıldığı, % 38 inde tazyikli şebeke suyu kullanıldığı, antiseptikli su kullanım oranın ise % 9 (orta ve büyük ölçekli işletmelerde) olduğu görülmektedir. Sağım öncesi kova ile meme yıkayan işletmelerde tek bez kullanımının küçük ölçekli işletmelerde % 92 oranıyla daha yaygın olduğu, orta ve büyük ölçekli işletmelerde belirtilen oranın % 67 düzeyinde bulunduğu dikkati çekmektedir. İki bez (biri temiz, diğeri kirli) kullanımının büyük ölçekli işletmelerde % 33 oranıyla daha yaygın olduğu görülmektedir.

74 Sağım öncesi yıkanan memelerin kurulama işlemi işletmelerin yaklaşık yarısında yapılmaz iken, büyük ölçekli işletmelerde hiç yapılmaması dikkati çekmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin yaklaşık yarısında ise kurulamanın sadece bir bez ile yapıldığı görülmektedir. Memenin temizlenip kurulanması hortumla yıkamalarda ortalama 2 dk sürerken, kova ile yıkamalarda bu sürenin 3,1 dk ya çıktığı görülmektedir. Memenin temizlenip yıkanmasına büyük ölçekli işletmeler 1,6 dk ayırırken küçük ve orta ölçekli işletmelerde bu sürenin daha uzun olduğu dikkati çekmektedir. Sağım öncesi memenin dezenfeksiyonunun sağlanmasına yönelik daldırma kabı uygulamasının işletmelerin % 73 ünde yapılmadığı, uygulanmama oranının küçük ölçekli işletmelerde daha yüksek olduğu, büyük ölçekli işletmelerin % 50 sinde ise belirtilen uygulamanın sürekli olarak yapıldığı dikkati çekmektedir. Sağım sonrası daldırma kaplarının yine küçük ölçekli işletmelerde % 76 gibi yüksek bir oranda uygulanmadığı, bunun orta ve büyük ölçekli işletmelerde yaklaşık % 50 oranıyla daha düşük olduğu göze çarpmaktadır. İşletme sahiplerinin tamamına yakınının (% 98) mastitise neden olan mikrop veya mikropların adını bilmediği tespit edilmiştir. İşletmelerin % 38 inde kuru dönem antibiyotik uygulamasının hiç yapılmadığı, bu oranın küçük ölçekli işletmelerde % 48 olduğu görülmektedir. Orta ölçekli işletmelerin % 47 sinde kurudaki tüm ineklere bu uygulamanın yapıldığı, bu oranın büyük ölçekli işletmelerde % 43 olduğu, büyük ölçekli işletmelerin % 43 ününde uygulamayı sağmalken mastitis olanlara yaptığı görülmektedir. Mastitis aşısının küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaklaşık % 76 oranında kullanılmamasına karşın büyük ölçekli işletmelerin % 43 ünün bu aşıyı tüm ineklere düzenli olarak kullandıkları göze çarpmaktadır. Bu aşının işletmelerin % 62 sinde senede 1 kez uygulandığı görülmektedir.

75 Düvelere mastitis aşısı işletmelerin % 81 inde uygulanmazken, büyük işletmelerin bu konuya biraz daha fazla önem gösterdiği, % 20 sinin düzenli olarak % 20 isinin de bazen bu uygulamayı yaptığı dikkati çekmektedir. İşletmelerin % 84,1 inde mastitis kaydının tutulmadığı, büyük ölçekli işletmelerin % 28,6 sında düzenli olmasa da mastitis kaydının tutulmaya çalışıldığı belirlenmiştir. Kaliforniya Mastitis Testi (CMT) işletmelerin % 49 unda hiç uygulanmazken, % 42 sinde bazen (genelde hastalık çıktığında) uygulandığı tespit edilmiştir. Düzenli kullanımının % 29 oranıyla en yüksek büyük ölçekli işletmelerde olduğu, bu işletmelerde % 57 oranında da bazen kullanıldığı dikkati çekmektedir. İşletmelerin % 73 ünün sinekle mücadele kapsamında faaliyette bulunduğu, ancak bu faaliyette rağmen sinekle mücadele eden işletmelerin % 34 ünde faaliyetin yetersiz kaldığı görülmektedir. Sinek mücadelesi yapmaya gerek görmeyen işletmelerin % 71 inde sinekle mücadeleye gerek görmeme kararının yanlış olduğu dikkati çekmektedir. Sağım makineleriyle ilgili yetiştiricilere yöneltilen sorulara ilişkin bulgular Çizelge 3.10 da sunulmuştur. Çizelge 3.10 da, işletme sahiplerinin en fazla % 47 oranıyla Sant marka sağım makinelerini tercih ettiği, bu makineyi % 28 oranıyla Çapar marka sağım makinelerinin izlediği görülmektedir. Sant marka sağım makinelerinin büyük ölçekli işletmelerin % 83 ünde, orta ölçekli işletmelerin % 53 ünde kullanıldığı dikkati çekmektedir. Küçük ölçekli işletmelerde Sant marka sağım makineleri % 30 oranında kullanılırken, Çapar sağım makinelerinin % 40 ile bu ölçekteki işletmelerde daha çok tercih edildiği görülmektedir. Sağım makineleri ortalama 6 yıllık olup küçük ölçekli işletmelerdeki makinelerin daha eski olduğu dikkati çekmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki sağım makinelerinin genellikle 2 başlıklı olduğu, büyük ölçekli işletmelerde ise 4 başlıklı sağım makinelerinin daha fazla kullanıldığı görülmektedir.

76 Çizelge 3.10. Sağım makinesi ile ilgili bilgilere ait bulgular Küçük ölç. İşl. Orta ölç. İşl. Büyük ölç. İşl. Toplam Sağım makinesinin markası Sant 30,0 52,9 83,3 46,5 Çapar 40,0 23,5 0,0 27,9 Kurtsan 15,0 0,0 0,0 7,0 Sezer 5,0 11,8 0,0 7,0 Diğer firmalara ait makineler 10,0 11,8 16,7 11,6 Sağım makinesi kaç yıllık (ortalama) 7,0 5,0 5,5 6,0 0-5 35,0 52,9 50,0 44,2 5-10 50,0 35,3 50,0 44,2 >10 15,0 11,8 0,0 11,6 Sağım makinesi kaç başlıklı 1 başlıklı 10,0 0,0 0,0 4,7 2 başlıklı 90,0 70,6 16,7 72,1 4 başlıklı 0,0 23,5 66,7 18,6 5 başlıklı 0,0 5,9 16,7 4,7 Vakum regülatörü var mı? Var 85,0 100,0 100,0 93,0 Yok 15,0 0,0 0,0 7,0 Pulzasyon oranı kaçtır? 300 0,0 5,9 0,0 2,4 380 15,8 11,8 0,0 11,9 400 63,2 76,5 100,0 73,8 Bilmiyor 21,1 5,9 0,0 11,9 Sağım makinesinin çalışma prensibi konusunda kurs aldınız mı? Evet 0,0 0,0 0,0 0,0 Hayır 100,0 100,0 100,0 100,0 Sağım makinesinin çalışma prensibinden anlıyor mu? Hayır 89,5 82,4 66,7 83,3 Evet 10,5 17,7 33,3 16,7 Sağım makinesinin bakımı yetkili servise yaptırılıyor mu? Bozulunca 94,7 58,8 50,0 73,8 Her yıl düzenli olarak 0,0 17,7 50,0 14,3 Bazen 5,3 11,8 0,0 7,1 Kendi yapıyor 0,0 11,8 0,0 4,8 Sağım başlığı memeden düşüyor mu? Bazen 47,4 35,3 0,0 35,7 Hayır 52,6 58,8 100,0 61,9 Sık sık oluyor 0,0 5,9 0,0 2,4 Meme lastiğini kaç ayda bir değiştiriyor? 4 ay 10,5 11,8 0,0 9,5 6 ay 42,1 58,8 66,7 52,4 8 ay 10,5 5,9 16,7 9,5 12 ay ve üzeri 36,8 23,5 16,7 28,6

77 İşletmelerin % 93 ünde vakum regülatörü bulunan daha teknolojik sağım makineleri kullanırken, küçük ölçekli işletmelerin % 15 inde sağım makinelerinin belirtilen özelliğe sahip olmadığı dikkati çekmektedir. Sağım makinesinin pulzasyon oranının işletmelerin % 74 ünde (ideal oran olan) 400 olduğu, bu orana büyük işletmelerin tamamında uyulurken, küçük ölçekli işletmelerin % 21 inde bu oranın bilinmemesi, % 16 sında ise pulzasyon oranının düşük olması dikkat çekici olarak görülmektedir. İşletme sahiplerinden hiçbirinin sağım makinesinin çalışma prensibi konusunda herhangi bir kurs faaliyetine katılmaması, % 83 ünün sağım makinesinin çalışma prensibinden anlamaması, % 74 ünün ise sağım makinesi bozulduğunda yetkili servise götürmesi dikkat çekicidir. Büyük ölçekli işletmelerin yarısında sağım makineleri her yıl düzenli olarak yetkili servise götürülürken, küçük ölçekli işletmelerin % 95 inin makineyi bozulduğunda yetkili servise götürmesi oldukça düşündürücüdür. Sağım başlıklarının memeden kayıp düşmesi olayına büyük ölçekli işletmelerde rastlanmazken, küçük ve orta ölçeli işletmelerde bu sorunla sırasıyla % 47 ve % 35 oranında bazen karşılaşıldığı görülmektedir. Meme lâstiklerinin ortalama 8,1 ayda bir değiştirildiği, bu sürenin küçük ölçekli işletmelerde 8,7 ay ile kısmen yüksek olduğu görülmektedir. Meme lâstiklerinin 12 aydan fazla kullanılmaması gerektiği düşünüldüğünde işletmelerin % 29 unun belirtilen lâstikleri kullanım ömürlerinin üzerinde kullandıkları dikkati çekmektedir. Bu kurala uyulmamasının küçük ölçekli işletmelerde % 37 ile daha yüksek seviyede olduğu göre çarpmaktadır. 3.2.5. Araştırmacı Görüşleri Araştırmacının işletme ile ilgili çeşitli gözlemleri Çizelge 3.11 de sunulmuştur.

78 Çizelge 3.11. Araştırmacının görüşleri Küçük ölç. İşl. (%) Orta ölç. İşl. (%) Büyük ölç. İşl. (%) Toplam (%) Yetiştirici subklinik mastitisi biliyor mu? Evet 19,1 41,2 85,7 37,8 Hayır 81,0 58,8 14,3 62,2 Somatik hücre sayısını biliyor mu? Evet 4,8 5,9 28,6 8,9 Hayır 95,2 94,1 71,4 91,1 İşletmenin genel hijyen durumu Mükemmel 0,0 5,9 42,9 8,9 İyi 38,1 52,9 42,9 44,4 Vasat 52,4 23,5 14,3 35,6 Kötü 9,5 17,7 0,0 11,1 Sağım makinesinin durumu İyi 44,4 58,8 50,0 51,2 Mükemmel 0,0 0,0 33,3 4,9 Kötü 16,7 5,9 0,0 9,8 Vasat 38,9 35,3 16,7 34,2 İşletme sahibinin yaptığı iş konusundaki becerisi İyi 42,9 76,5 71,4 60,0 Mükemmel 4,8 0,0 14,3 4,4 Kötü 4,8 0,0 0,0 2,2 Vasat 47,6 23,5 14,3 33,3 Hayvanların genel durumu İyi 66,7 70,6 100,0 73,3 Mükemmel 0,0 5,9 0,0 2,2 Vasat 33,3 23,5 0,0 24,4 Meme uçlarında keratinleşme var mı? Bazılarında 28,6 17,7 0,0 20,0 Hayır 71,4 82,4 100,0 80,0 Çizelge 3.11 de görüldüğü üzere, yetiştiricilerin sadece % 38 i subklinik mastitisin ne olduğunu bilmektedirler. Büyük ölçekli işletme sahiplerinin % 85 i belirtilen konu hakkında bilgi sahibi iken, bu oranın küçük ve orta ölçekli işletmelerde % 19 ve % 41 gibi daha düşük bir seviyede olduğu belirlenmiştir. Yetiştiricilerin sadece % 9 unun somatik hücre sayısını bildiği, büyük ölçekli işletme sahiplerinin konu ile ilgili kısmen daha fazla (% 29) bilgilerinin bulunduğu, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ise belirtilen oranın oldukça düşük düzeyde olduğu dikkati çekmektedir.

79 Genel hijyen durumu, küçük ölçekli işletmelerin yaklaşık yarısında vasat, orta ölçekli işletmelerin yaklaşık yarısında iyi, büyük ölçekli işletmelerin ise yaklaşık % 43 ünde iyi ve mükemmel olarak gözlemlenmiştir. Sağım makinelerinin durumunu; küçük ölçekli işletmelerin yaklaşık yarısında kötü ve vasat, orta ölçekli işletmelerin yaklaşık % 60 ında iyi, büyük ölçekli işletmelerin ise yarısında iyi, % 33 ünde vasat düzeydedir. İşletme sahiplerinin % 60 ının yaptıkları iş konusunda becerilerinin iyi seviyede olduğu belirlenmiştir. Küçük ölçekli işletme sahiplerinin % 48 i vasat düzeyde beceriye sahipken, bu oran orta ve büyük ölçekli işletmelerde kısmen düşüktür. Büyük ölçekli işletme sahiplerinin % 86 sının iyi ve mükemmel düzeyde beceriye sahip oldukları göze çarpmaktadır. Hayvanların genel durumu işletmelerin % 73 ünde iyi olarak nitelendirilebilirken, bu oranın büyük ölçekli işletmelerde % 100 olduğu tespit edilmiştir. Belirtilen durumun küçük ölçekli işletmelerde % 33 oranında vasat seviyede gözlenmiş olması dikkati çekmektedir. Meme uçlarındaki keratinleşmenin işletmelerin % 20 sinde ineklerin bazılarında görülmektedir. Bu durum büyük ölçekli işletmelerde rastlanmazken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde sırasıyla % 29 ve % 18 oranlarında rastlanmaktadır. 3.3. İşletmelerde Süt Verimi, Laktasyon Süreleri ve Kuru Dönem Süreleri ile İlgi Bulgular 3.3.1. İşletmelerde Süt Verimleri ile İlgili Bulgular İşletmelerde her ayın belirli bir gününde yapılan süt ölçümlerinin temel alındığı süt verimlerinin ırklara göre dağılımı Çizelge 3.12 de sunulmuştur.

80 Çizelge 3.12. Irklara göre inek başına günlük ortalama süt verimi Irkı n (kayıt Min. Max. Ort. S. sapma (l) n (%) sayısı) g-sv (l) g-sv (l) g-sv (l) Siyah alaca 9665 94,45 1 49 17,36 6,53 Siyah alaca melez 177 1,73 5 30 16,90 5,31 Kırmızı alaca 19 0,19 4 30 17,39 6,91 Kırmızı alaca melez 41 0,40 5 25,5 16,26 4,46 Simental 133 1,30 4 27 14,17 4,47 Simental melez 45 0,44 3,5 34 18,80 7,87 Brown swiss 59 0,58 7,5 23 16,04 3,76 Jersey 15 0,15 11 19 14,10 2,28 Yerli kara 79 0,77 2 18 12,25 4,02 Genel Toplam 10 233 100,00 1 49 17,27 6,49 Çizelge 3.12 deki toplam 10 233 süt kaydının büyük bir bölümünün (% 96) siyah alaca ırkı ineklere ait olduğu göze çarpmaktadır. Saf siyah alaca ırkı ineklerde ortalama günlük süt verimi (g-sv) 17,4 l iken, bu ırkın melezlerinde 16,9 l olduğu, kırmızı alaca ırkı ineklerin günlük süt verimlerinin siyah alaca ırkı inekler ile benzerlik taşıdığı dikkati çekmektedir. Ayrıca süt ölçümlerinde en yüksek süt veriminin siyah alaca ırkı ineklerde 49 l/gün ile gerçekleştiği görülmektedir. Simental saf ırkta inek başına g-sv 14,2 l iken aynı ırkın melezlerinde bu değerin 18,8 l olduğu dikkati çekmektedir. Ancak simental melezlerine ait kayıt sayısının az (standart sapma yüksek) ve bu ineklerin bulunduğu işletmelerdeki bakım ve beslenme koşullarının ortalamanın üzerinde olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Brown swiss ırkı ineklerde (n=59) ortalama g-sv 14,1 l/gün iken, belirtilen değerin yerli kara ırkı ineklerde (n=79) 12,3 l/gün olduğu görülmektedir. İşletme bazında araştırma öncesi ve araştırma döneminde inek başına ortalama süt verimi ile ilgili detaylı bulgular Ek 7 de verilmiştir. Ek 7 de görüldüğü üzere, 4724 adet proje öncesi, 4381 adet proje dönemini kapsamak üzere toplam 9105 adet aylık süt ölçüm verisi değerlendirmeye alınmıştır. Bu ölçümlerde proje öncesi ortalama g-sv 17,1 l/inek iken, belirtilen verim miktarının çok küçük bir artışla 17,3 l/inek ye çıktığı görülmektedir. İşletmelerin yaklaşık %43 ünde (19 işletme) ortalama % 7,5 azalış söz konusu iken, % 53 ünde ortalama % 12,7 artışın sağlanmış olduğu belirlenmiştir.

81 SV 305 ve LSV de belirtilen iki dönem arasında işletme düzeylerinde oldukça farklı değişimlerin olduğu tespit edilmiştir. SV 305 değerlerinin 12 işletmede ortalama % 11 oranında, 19 işletmede ise ortalama 13,2 oranında azaldığı belirlenmiştir. Belirtilen verim miktarının proje döneminde 12,4 l gibi cüzi bir artış ile 5456 l ye çıktığı saptanmıştır. LSV nin ise sadece 4 işletmede ortalama % 22 oranında azaldığı, 27 işletmede ortalama % 22 oranında arttığı belirlenmiştir. Belirtilen değerin proje döneminde 365 l artışla 6115 l ye ulaştığı saptanmıştır (İşletmelerde proje öncesi ve proje dönemindeki LSV ve SV 305 değerleri Ek 8 da verilmiştir.). İşletme ölçeklerinde SV 305 ve LSV nin ortalama değerleri Çizelge 3.13 te sunulmuştur. Çizelge 3.13. İşletme ölçeklerine göre ortalama süt verimi, toplam süt verimi ile 305 günlük ortalama süt verim değerleri* İşletme Ölçeği Ort. SV (l) SV de Farklılık** Ort. LSV (l) Ort. LSV Farklılık * Ort. SV305 (l) Ort. SV305 de Farklılık* Küçük ölçekli (n=21) 16,9 100,0 5790 100,0 5066 100 Orta ölçekli (n=17) 17,1 101,2 6032 104,2 5413 106,9 Büyük ölçekli (n=7) 17,9 105,9 6355 109,8 5945 117,4 * işletmelerin ortalama değerlerinin aritmetik ortalaması alınarak hesaplanmıştır. ** Küçük ölçekli işletmeler temel alınarak diğer işletmelerin yüzde farklılığı hesaplanmıştır. Çizelge 3.13 te görüldüğü üzere, inek başına ortalama günlük verim küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla 16,9 l; 17,1 l ve 17,9 l olarak hesaplanmıştır. Belirtilen değer bakımından orta ölçekli işletmelerin % 1; büyük ölçekli işletmeler % 6 oranında küçük ölçekli işletmelerden daha fazla süt verimine sahip oldukları belirlenmiştir. Ortalama inek başına LSV küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla 5790 l; 6032 l ve 6355 l dir. Bu verim açısından orta ölçekli işletmeler % 4; büyük ölçekli işletmeler % 10 oranında, küçük ölçekli işletmelerden daha yüksek verime sahiptir.

82 Ortalama inek başına SV 305 küçük, orta ve büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla 5066 l; 5413 l ve 5945 l dir. Bu bakımdan orta ölçekli işletmeler % 7; büyük ölçekli işletmeler % 17 oranında küçük ölçekli işletmelerden daha yüksek verime sahiptir. 3.3.2. İşletmelerde Laktasyon ve Kuruda Kalma Süresi ile İlgili Bulgular İşletme bazında LS ve KKS ile ilgili detaylı bulgular Ek 9 ve Ek 10 da verilmiştir. LS için proje öncesi döneme ait 476 ve proje dönemine ait 421 kayıt değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Proje öncesi dönemde LS nin işletmelerde 205-774 gün arasında değiştiği ve ortalama değerinin 354 gün olduğu tespit edilmiştir. Proje döneminde ise 222-737 gün arasında değişim gösterdiği ve ortalamasının biraz yükselerek 362,1 güne çıktığı belirlenmiştir. Proje döneminde işletmelerin % 7 sinde LS 300 günün altında iken, % 53 ünde 300-360 gün arasında, %40 ında 360 günden fazladır. LS nin uzamasında abort vakaları, döl tutmama problemlerinden kaynaklanan BA daki artış, elden çıkarma kararı ile bu kararın gerçekleştiği tarih arasında geçen sürenin etkili olduğu düşünülmektedir. KKS için proje öncesi döneme ait 375, proje dönemine ait 349 kayıt değerlendirmeye alınmıştır. Proje öncesi dönemde KKS nin 11-343 gün arasında değişim gösterdiği ve ortalamasının yaklaşık 69 gün olduğu belirlenmiştir. İşletmelerin ortalama KKS leri arasında oldukça büyük farklılıkların bulunduğu (48,7 gün ile 109,1 gün arasında), standart sapmasının yaklaşık 34 gün ile hayli yüksek olduğu görülmektedir. Proje dönemindeki KKS lerin en kısa, en uzun ve ortalama değerleri sırasıyla 14 gün, 250 gün ve 61,1 gün olarak hesaplanmıştır. İşletmelerde ortalama KKS 33,4 ile 96,6 gün arasında değiştiği görülmektedir.

83 Proje döneminde hesaplanan ortalama KKS lerin işletmelere göre dağılımı 30 günlük gruplar hâlinde incelendiğinde; bu sürenin işletmelerin % 48 inde 30-60 gün; yarısında 60-90 gün aralığında ve % 2 sinde ise 90 günden fazla olduğu dikkati çekmektedir. KKS nin uzamasında, yetiştiricilerin ineklerin doğum yapacakları tarihle ilgili hatalı öngörüleri ile elden çıkarılacak ineklerin bir kısmının istenen fiyattan satılması için bekletilmesinin etkili olduğu düşünülmektedir. 3.4. Endemik Hastalık İnsidensleri 3.4.1. İneklerde Endemik Hastalıkların İnsidenslerine Ait Bulgular İneklerde endemik hastalıkların insidensleri, laktasyon insidensi ve aylık insidens (Aİ) yöntemi olmak üzere 2 yöntemle hesaplanmıştır. Lİ yöntemi laktasyon dönemleri bakımından hastalık insidenslerinin karşılaştırılmasına, Aİ yöntemi ise hastalıkların daha detaylı ve hassas olarak değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu nedenle önce laktasyon sayılarına göre hastalık insidenslerinin, daha sonra Aİ yöntemiyle hesaplanan insidenslerin detaylarının sunulması uygun görülmüştür. Bu iki yöntemin uygulanması sonucu ulaşılan bulgular aşağıda iki başlık hâlinde verilmiştir. 3.4.1.1. İneklerde laktasyon insidensi yöntemiyle hesaplanan insidensler İneklerde görülen bazı endemik karakterli hastalıkların Lİ; L1 ve L 2 lerdeki inekler ile tüm inekleri kapsayacak şekilde 3 kategori hâlinde hesaplanmış olup tespit edilen bulgular Çizelge 3.14 te sunulmuştur.

84 Çizelge 3.14. Laktasyon sayılarına göre bazı endemik hastalıkların laktasyon insidensleri L=1 (149) L 2 (452) Tümü (601) L=1 (%) L 2 (%) Tümü (%) Meme hastalıkları 26 204 230 17,5 45,1 38,3 Mastitis 22 173 195 14,8 38,3 32,5 Meme ödemi 9 6 15 6,0 1,3 2,5 Memenin yapısal bozukluğu 4 16 20 2,7 3,5 3,3 Doğum problemleri 75 153 228 50,3 33,9 37,9 Retensiyo sekundinarum 24 67 91 16,1 14,8 15,1 Abort 21 49 70 14,1 10,8 11,7 Güç doğum 22 26 48 14,8 5,8 8,0 Ölü doğum 6 8 14 4,0 1,8 2,3 Diğer problemler 2 3 5 1,3 0,7 0,8 Fertilite problemleri 20 176 196 13,4 38,9 32,6 Repeat breeder 9 98 107 6,0 21,7 17,8 Metritis 9 63 72 6,0 13,9 12,0 Diğer problemler 2 14 16 1,3 3,1 2,7 Ayak problemleri 13 85 99 8,7 19,0 16,5 Ayak hastalığı 12 68 80 8,1 15,0 13,3 Tırnak bozukluğu 1 17 19 0,7 4,0 3,2 Metabolizma 1 56 57 0,7 12,4 9,5 hastalıkları Hipokalsemi 1 38 39 0,7 8,4 6,5 Ketozis 0 18 18 0,0 4,0 3,0 Sindirim sistemi 16 117 134 10,7 25,9 22,3 hastalıkları Gıda indigesyonu 8 42 50 5,4 9,3 8,3 Diare 2 30 33 1,3 6,6 5,5 Timpani 3 21 24 2,0 4,7 4,0 Konstipasyon 1 9 10 0,7 2,0 1,7 Abomasum deplasmanı 0 9 9 0,0 2,0 1,5 RPT 2 6 8 1,3 1,3 1,3 Solunum sistemi hastalıkları (pnömoni) 6 41 47 4,0 9,1 7,8 Çizelge 3.14 te görüldüğü gibi L1 deki 149, L 2 deki 452 inek olmak üzere toplam 601 inek proje kapsamında değerlendirmeye alınmıştır. Meme hastalıkları ve doğum problemlerinin yaklaşık % 38 oranında görüldüğü, bu hastalıkları % 32,6 oranıyla fertilite problemlerinin takip ettiği dikkati çekmektedir. Sindirim sistemi hastalıkları (% 22,3), ayak hastalıkları (% 16,5) ve pnömoni (% 7,8) vakalarına nispeten daha az rastlandığı görülmektedir.

85 Meme hastalıklarının büyük bir bölümünü mastitisin oluşturduğu, bu vakaların L 2 deki ineklerde yaklaşık 3 kat daha fazla görüldüğü, meme ödemine L1 deki ineklerde daha çok rastlandığı göze çarpmaktadır. Doğum problemlerinin L1 deki ineklerde (% 50) L 2 deki ineklere (% 34) nazaran daha yüksek olduğu saptanmıştır. L1 deki ineklerde L 2 deki ineklerden güç doğum vakalarının 2,6 kat, ölü doğum vakalarının ise yaklaşık 2,2 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Fertilite problemlerinin L1 deki (% 13) ineklere göre L 2 deki (% 39) ineklerde yaklaşık 3 kat daha fazla karşılaşıldığı tespit edilmiştir. Bu farkın repeat breeder vakalarında 3,6 kat iken, metristislerde 2,3 kat olduğu belirlenmiştir. Ayak problemlerinin L1 deki (% 8) ineklere göre L 2 deki (% 17) ineklerde yaklaşık 2,2 kat daha fazla görüldüğü belirlenmiştir. Ayak problemlerinin önemli bir bölümünü oluşturan ayak hastalıklarında belirtilen oranın 2,2 kat olduğu, tırnak problemlerinde ise bu oranın 5,7 kata çıktığı saptanmıştır. Laktasyon sayılarına göre hastalık insidenslerinin metabolizma hastalıklarında çok daha büyük farklılıklar gösterdiği dikkati çekmektedir. Metabolizma hastalıklarından ketozis vakalarına L1 deki ineklerde hiç rastlanmadığı, hipokalsemi vakalarının ise sadece % 0,7 düzeyinde olduğu, buna karşın ketozis vakalarının L 2 deki ineklerde % 4, hipokalseminin belirtilen laktasyondaki ineklerde % 8,4 olduğu belirlenmiştir. Sindirim sistemi hastalıkları da sonraki laktasyonlarda daha fazla görülmektedir. L1 deki toplam sindirim sistemi hastalıklarının insidensi % 11 iken, L 2 deki ineklerde % 22 ye çıkmaktadır. Belirtilen farklılığın konstipasyon ve diarede daha belirgin olması, abomasum deplasmanının L1 deki ineklerde hiç görülmemesi dikkati çekmektedir. Solunum sistemi hastalığı açısından pnömoni araştırma kapsamında değerlendirilmiş olup bu hastalık L1 deki ineklerde % 4 iken, L 2 deki ineklerde % 9 gibi yaklaşık 2 kat daha yüksek düzeyde saptanmıştır.

86 3.4.1.2. İneklerde aylık insidens yöntemi ile hesaplanan insidensler İşletmeler arasında inek sayısı bakımından büyük farklılıklar bulunduğundan her işletme için Aİ yöntemiyle hesaplanan insidenslerin proje genelinde değerlendirilmesinde ağırlıklı ortalama kullanılmıştır. Araştırma kapsamında bulunan endemik hastalıkların insidensleri ile ilişkin bulgular Çizelge 3.15 te sunulmuştur. Çizelge 3.15. Aylık insidens yöntemiyle araştırma kapsamında yer alan sağlık problemlerinin insidensleri Hastalık adı Maksimum Standart sapma Ağırlıklı ortalama Doğum problemleri 164,4 28,7 41,5 Retensiyo sekundinarum 51,0 10,8 15,7 Abort 155,3 21,8 13,3 Güç doğum 40,0 8,9 9,3 Ölü doğum 25,0 4,9 2,5 Diğer 20,0 2,6 0,7 Meme problemleri 166,7 30,4 40,9 Mastitis 166,7 28,3 34,9 Meme ödemi 16,7 4,3 2,5 Memenin yapısal bozukluğu 25,0 4,5 2,4 Diğer 37,3 5,4 1,2 Fertilite problemleri 123,4 23,2 34,4 Repeat breeder 70,0 13,1 18,7 Metritis 79,3 13,8 13,5 Diğer 23,9 5,2 2,1 Ayak problemleri 170,4 27,7 18,4 Ayak hastalığı 150,2 23,3 14,8 Tırnak bozukluğu 52,5 7,1 3,6 Metabolizma hastalıkları 41,7 9,9 10,6 Hipokalsemi 28,6 8,2 7,4 Ketozis 16,7 5,0 3,2 Sindirim hastalıkları 137,5 23,4 24,2 Gıda indigesyonu 53,3 11,4 9,3 Diare 79,2 12,1 5,9 Timpani 22,2 5,4 4,4 Abomasum deplasmanı 14,3 3,5 1,6 Konstipasyon 33,3 4,7 1,6 RPT 16,7 3,4 1,4 Solunum hastalıkları (pnömoni) 32,2 10,0 8,2 Diğer hastalıklar 250,0 16,3 2,6

87 Çizelge 3.15 teki bulgular incelendiğinde bir önceki konu başlığında verilen Lİ ve bu konu başlığında verilen Aİ yöntemiyle hesaplanan insidensler arasında az da olsa bazı farklılıkların da bulunduğu saptanmıştır. Aİ yöntemi ile hesaplanan insidenslerde; doğum problemlerinde (+) % 3,6; meme problemlerinde (+) % 2,6; fertilite problemlerinde (-) % 0,4; sindirim sistemi hastalıklarında (+) % 1,9; ayak hastalıklarında (+) % 3,2; metabolizma hastalıklarında (+) 1,1; solunum sistemi hastalıklarında (+) % 0,4 lük bir farklılığın olduğu görülmektedir. İşletmelerde görülme sıklığı bakımından en fazla karşılaşılan sağlık sorunlarının yaklaşık % 41 oranlarıyla doğum ve meme problemlerinin olduğu, bu sorunları % 34,4 oranı ile fertilite problemlerinin takip ettiği belirlenmiştir. Doğum, meme ve fertilite problemlerinin işletmedeki toplam sağlık sorunlarının yaklaşık % 65 ini oluşturması dikkati çekmektedir. Hastalık düzeyinde değerlendirildiğinde en önemli hastalığın mastitis olduğu, bunu önem sırasında göre repeat breeder, RS, ayak hastalığı, metritis, abort, güç doğum, gıda indigesyonu ve hipokalsemi problemleri izlemektedir. Doğum problemlerinin yaklaşık % 70 ini RS (%15,7) ve abort (%13) vakalarının oluşturduğu, RS vakalarının en fazla görüldüğü işletmede insidensin % 51; abort vakalarının ise % 155 e çıktığı (brucella ve İBR nin bulunduğu işletmelerde bazı ineklerin proje döneminde iki kere abort yapmasından) görülmektedir. Güç doğum ve ölü doğum vakalarının işletmelerde sırasıyla % 9,3 ve % 2,5 oranlarında görüldüğü belirlenmiştir. Meme problemlerinin büyük bir bölümünü (% 86) mastitis vakaları oluşturmaktadır. Bu vakaların işletmelerdeki insidensinin % 167 ye kadar çıkabildiği, ağırlıklı ortalamasının % 35 olduğu belirlenmiştir. Bu kategoride değerlendirilen meme ödemi ve memenin yapısal bozukluğu vakalarının yaklaşık % 2,5 düzeylerinde olduğu görülmektedir. Fertilite problemlerinin yaklaşık yarısının repeat breeder vakalarından kaynaklandığı, ortalama % 19 oranında görüldüğü belirlenmiştir. Metritis vakalarının, en fazla görüldüğü işletmelerde insidensin % 79 a çıktığı, ortalamasının % 14 olduğu saptanmıştır.

88 Ayak problemlerinin ise yaklaşık % 80 ini ayak hastalıkların oluşturduğu, bu vakaların işletmelerde ortalama % 14,8 oranında görüldüğü ve hastalığın en fazla % 150 ye çıktığı belirlenmiştir. Tırnak bozukluğunun ise işletmelerde ortalama % 3,6 oranında görüldüğü tespit edilmiştir. Metabolizma hastalıklarının yaklaşık % 70 inin hipokalsemiden kaynaklandığı, bu vakaların işletmelerde ortalamasının % 7,4; hastalığın en fazla görüldüğü işletmede insidensin % 28,6 olduğu tespit edilmiştir. Ketozis vakalarının ağırlıklı ortalamasının ise % 3,2 olduğu belirlenmiştir. Sindirim sistemi hastalıkları kategorisinde değerlendirilen hastalıklardan gıda indigesyonu, diare ve timpaninin ağırlıklı ortalamasının sırasıyla % 9,3; % 5,9 ve %4,4 olduğu, bu üç vakanın toplam sindirim sistemi hastalıklarının % 80 ini oluşturduğu belirlenmiştir. Bu vakalar dışında abomasum deplasmanı ve konstipasyon vakalarının % 1,6; RPT nin ise % 1,4 düzeyinde olduğu saptanmıştır. Solunum sistemi hastalıklarından sadece pnömoni vakaları dikkate alınmış olup bu hastalığın ağırlıklı ortalaması % 8 olarak hesaplanmıştır. Pnömoninin en yüksek görüldüğü işletmede insidensin % 32 olduğu belirlenmiştir. Endemik hastalıkların işletme ölçeklerine göre değerlendirilmesinde de aritmetik ortalama yerine ağırlıklı ortalama kullanılmıştır. Bu yöntem ile işletme ölçeklerinde yer alan işletme sayılarından (küçük= 21 işletme; orta= 17 işletme; büyük=7 işletme) ziyade, belirtilen işletme ölçeklerindeki inek sayıları (küçük=147 baş; orta=233 baş; büyük=180 baş) göz önüne alınmıştır. Endemik hastalıkların işletme ölçeklerine göre ağırlıklı ortalamaları ise Çizelge 3.16 da sunulmuştur. Proje kapsamında değerlendirilen endemik hastalıkların işletme ölçeklerine göre Aİ yöntemiyle hesaplanan insidens oranlarına bulguların detayları ise Ek 11 de verilmiştir.

89 Çizelge 3.16. İşletme ölçeklerine göre endemik hastalıkların ağırlıklı ortalama insidensleri Genel (n=560) Ağırlıklı Ortalama (%) Küçük (n=147) Orta (n=233) Büyük (n=180) Ortalama insidensten sapma Küçük Orta Büyük Doğum problemleri 41,5 49,5 36,0 42,2 8-5,6 0,7 Retensiyo sekundinarum 15,7 14,2 a* 14,4 b 18,6 c -1,5-1,3 2,9 Abort 13,3 19,5 a 9,0 b 13,9 c 6,2-4,4 0,6 Güç doğum 9,3 12,2 a 9,9 a 6,2 b 2,9 0,6-3,1 Ölü doğum 2,5 2,8 1,9 3,1 0,3-0,6 0,6 Diğer 0,7 0,8 0,9 0,5 0,1 0,1-0,2 Meme problemleri 40,9 55,7 42,8 26,4 14,7 1,9-14,5 Mastitis 34,9 46,5 a 37,0 b 22,5 c 11,7 2,2-12,3 Meme ödemi 2,5 4,0 a 2,7 a 1,1 b 1,5 0,2-1,4 Memenin yapısal bozukluğu 2,4 3,9 1,4 2,4 1,5-0,9 0 Diğer 1,2 1,3 1,6 0,5 0,1 0,5-0,7 Fertilite Problemleri 34,4 39,6 40,4 22,3 5,2 6-12,1 Repeat breeder 18,7 20,6 a 20,9 a 14,3 b 1,9 2,2-4,4 Metritis 13,5 17,8 a 16,5 a 6,3 b 4,2 2,9-7,3 Diğer 2,1 1,3 3,0 1,7-0,8 0,9-0,5 Ayak problemleri 18,4 23,2 23,7 7,7 4,7 5,3-10,7 Ayak hastalığı 14,8 18,3 a 19,4 a 6,0 b 3,5 4,6-8,8 Tırnak bozukluğu 3,6 4,9 a 4,4 a 1,7 b 1,2 0,7-2 Metabolizma hastalıkları 10,6 15,0 9,7 8,0 4,5-0,8-2,6 Hipokalsemi 7,4 11,0 b 6,8 a 5,1 a 3,6-0,5-2,3 Ketozis 3,2 4,0 a 2,9 a 2,8 a 0,9-0,3-0,3 Sindirim hastalıkları 24,2 38,5 a 21,9 b 15,5 c 14,3-2,3-8,7 Gıda indigesyonu 9,3 14,7 9,7 4,3 5,4 0,4-5 Diare 5,9 11,5 3,1 5,0 5,6-2,8-0,9 Timpani 4,4 5,7 6,1 1,2 1,3 1,7-3,3 Abomasum deplasmanı 1,6 1,3 1,6 1,8-0,3 0 0,2 Konstipasyon 1,6 3,4 0,9 1,1 1,8-0,7-0,5 RPT 1,4 1,9 0,5 2,2 0,5-0,9 0,8 Solunum Hastalıkları (pnömoni) 8,2 12,4 a 9,1 b 3,5 c 4,3 0,9-4,7 Diğer hastalıklar 2,6 4,5 2,1 1,8 1,9-0,6-0,8 *Aynı satırda belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir. Çizelge 3.16 da görüldüğü gibi ketozis hariç tüm sağlık problemlerinde işletme ölçeklerine göre belirlenen farklılıklar istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Doğum problemleri hariç diğer sağlık sorunlarının büyük ölçekli işletmelerde oldukça düşük düzeyde olduğu, özellikle küçük ölçekli işletmelerle karşılaştırıldığında önemli farklılıkların görüldüğü ilk bakışta göze çarpmaktadır.

90 Doğum problemlerinin büyük ölçekli işletmelerde yaklaşık olarak genel ortalama düzeyinde olduğu, küçük ölçekli işletmelerde % 49,5 düzeyine çıktığı, orta ölçekli işletmelerde ise genel ortalamanın biraz altında olduğu görülmektedir. Doğum problemleri kategorisindeki vakalar irdelendiğinde; RS vakalarının işletme ölçeklerine göre ağırlıklı ortalamalarının küçük ve orta ölçekli işletmelerde birbirine yakın değerlerde olmasına karşın farklılığın istatistiksel olarak önemli olduğu, abort vakalarının küçük ölçekli işletmelerde % 6,2 daha fazla; orta ölçekli işletmelerde % 4,3 daha az görüldüğü dikkati çekmektedir. Güç doğum vakaları küçük ölçekli işletmelerde yaklaşık % 3 oranında fazla, büyük ölçekli işletmelerde aynı oranda daha az görüldüğü tespit edilmiştir. Meme problemleri genel olarak orta ölçekli işletmelerde ortalamaya yakın iken, küçük ölçekli işletmelerde ortalamadan % 15 yüksek, büyük ölçekli işletmelerde aynı oranda ortalamadan düşüktür. Öyleki büyük ölçekli işletmelerdeki mastitis insidensi % 22 iken, küçük ölçekli işletmelerde % 47 ile yaklaşık iki kat daha fazla olduğu belirlenmiştir. Meme problemlerinin büyük bir bölümünü oluşturan mastitis vakaları için de benzer değerlendirmelerin söz konusu olduğu, insidensin işletme ölçeği büyüdükçe azaldığı görülmektedir. Fertilite problemlerinden Repat breeder ve metritis vakalarının küçük ve orta ölçekli işletmelerdeki ağırlıklı ortalamaları arasındaki farklılığın önemsiz olduğu tespit edilmiştir. Bu problemlerin küçük ve orta ölçekli işletmelerde sırasıyla % 5 ve % 6 oranında ortalamadan yüksek olmasına karşın büyük ölçekli işletmelerde yaklaşık %12 oranında düşük olması göze çarpmaktadır. Metritis vakalarının ağırlıklı ortalamalarının küçük ölçekli işletmelerde % 18 oranında iken büyük ölçekli işletmelerde % 6 ile oldukça düşük düzeyde olması dikkati çekmektedir. Ayak problemlerinin büyük ölçekli işletmelerdeki insidensi % 8 iken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde yaklaşık 3 kat daha yüksektir. Ayak problemlerinin önemli bölümünü oluşturan ayak hastalıkları da küçük ve orta ölçekli işletmelerde, büyük işletmelere nazaran 3 kat daha fazla görülmektedir. Metabolizma hastalıklarının orta ve büyük ölçekli işletmelerde birbirine yakın değerlerde olduğu, küçük ölçekli işletmelerde ise insidensin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Hipokalsemi vakalarının orta ve büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla % 6,8 ve % 5,1

91 oranlarında iken (istatistiksel olarak aralarındaki farklılık önemsizdir.), küçük ölçekli işletmelerde insidensin % 11 olması dikkat çekicidir. Sindirim sistemi hastalıkları kategorisinde değerlendirilen hastalıkların orta ve büyük ölçekli işletmelere oranla küçük ölçekli işletmelerde daha çok sorun oluşturduğu görülmektedir. Bu kategoride değerlendirilen vakaların tamamı göz önüne alındığında büyük ölçekli işletmelerde % 16 olan insidensin küçük ölçekli işletmelerde % 39 a (Bu oranın % 70 ini gıda indigesyonu ve diare oluşturmaktadır.) çıkması dikkati çekmektedir. RPT ve abomasum deplasmanının büyük ölçekli işletmelerde, timpaninin ise orta ölçekli işletmelerde daha fazla görülmesi dikkati çekmektedir. Mastitis, ayak hastalığı, pnömoni ve sindirim sistemi hastalıklarının mevsimlere göre dağılımı Şekil 3.2 de sunulmuştur. Şekil 3.2. Bazı hastalıkların mevsimlere göre dağılımı Vaka sayısı 70 60 50 40 30 20 10 0 İlkbahar Yaz Sonbahar Kış Mastitis 46 65 33 40 Ayak hst. 23 10 16 26 Sindirim hst. 54 31 29 26 Solunum hst. 3 11 3 18 Şekil 3.2 de görüldüğü üzere, mastitis vakaları yazın havaların ısınması ile birlikte artışa geçerek bu mevsimde en yüksek düzeye (65 vaka) çıkmaktadır. Belirtilen hastalığın sonbaharda sıcaklığın azalması ile en düşük seviyeye (33 vaka) indiği, kışın ise hastalığın yine arttığı (40 vaka) görülmektedir. Ayak hastalıklarına ilkbaharda 23 vakada rastlanırken yaz mevsimi, tespit edilen 10 vaka ile hastalığın en az görüldüğü mevsim olmuştur. Sonbaharda 16 vaka belirlenmiş olup havaların soğuması ile birlikte bu sayı 26 ya çıkmıştır. Sindirim sistemi hastalıkları ilkbaharda 54, yazın 31, sonbaharda 29 ve kışın 26 vakada görülmüştür. Sindirim sistemi hastalıkları ile ilkbaharda daha çok karşılaşılma-

92 sında mevsimsel değişim ile birlikte yem rasyonlarındaki değişimin (taze kaba yeme geçişte) etkili olabileceği düşünülmektedir. Pnömoninin 18 vaka ile en çok kışın tespit edildiği göze çarpmaktadır. Bu hastalık ilkbahar ve sonbaharda 3 vakada, yazın ise 11 vakada görülmüştür. Doğum problemleri yaşayan ineklerde bu sorundan sonra oluşan retensiyo sekundinarum vakaları Çizelge 3.17 de sunulmuştur. Çizelge 3.17. Doğum problemleri ile retensiyo sekundinarum vakaları arasındaki ilişki Vaka adı Vaka sayısı Vakalarda retensiyo sekundinarum sayısı Yüzdesi Abort 69 25 36,2 Güç doğum 48 21 43,8 Ölü doğum 14 3 21,4 Normal doğum 532 42 7,9 TOPLAM 663 91 13,7 Çizelge 3.17 de görüldüğü üzere abort yapan toplam 69 ineğin 25 inde (% 36); güç doğum vakasının yaşandığı 48 ineğin 21 inde (% 44); ölü doğum yapan 14 ineğin 3 ünde (% 21) RS ye rastlanmıştır. Belirtilen doğum problemlerinin yaşanmadığı, normal doğum yapan ineklerin sadece % 8 inde RS nin tespit edilmiş olması dikkat çekici olarak görülmektedir. Bazı vakaların yaş gruplarına göre dağılımı Çizelge 3.18 de sunulmuştur. Çizelge 3.18. Bazı vakaların yaş gruplarına göre dağılımı İnek grupları Genç Orta yaşlı Yaşlı Hastalıklar İnekler* İnekler** İnekler*** Mastitis 16,1 40,7 43,2 Retensiyo sekundinarum 25,3 33,0 41,8 Güç doğum 50,0 20,8 29,2 Ölü doğum 42,9 35,7 21,4 Repeat breeder 8,3 43,5 48,1 Ayak hastalığı 13,8 35,0 51,3 Pnömoni 5,3 34,2 60,5 Hipokalsemi 2,6 25,6 71,8 * Genç inekler: 22-36 ay arası ** Orta yaşlı inekler: 36-72 ay *** Yaşlı inekler> 72 ay

93 Çizelge 3.18 incelendiğinde, hipokalsemi (% 72), pnömoni (% 61) ve ayak hastalıklarının (% 51) yarısından çoğunun yaşlı ineklerde, güç doğum (% 50) ve ölü doğum vakalarının ise daha çok genç ineklerde (% 43) görüldüğü ilk bakışta göze çarpmaktadır. Hipokalsemi, pnömoni, repeat breeder, ayak hastalıkları ve mastitis vakalarının genç hayvanlarda çok daha düşük seviyede problem oluşturduğu dikkati çekmektedir. Repeat breeder ve mastitis vakalarının yaklaşık % 42 sinin orta yaşlı, % 46 sının da yaşlı ineklerde rastlandığı görülmektedir. 3.4.2. Düvelerde Endemik Hastalık İnsidens Oranlarına Ait Bulgular Düvelerde Aİ yöntemiyle hesaplanan bazı hastalıklarla ilgili istatistikî bulgular Çizelge 3.19 da sunulmuştur. Çizelge 3.19. Düvelerde bazı endemik hastalıkların aylık insidens yöntemiyle hesaplanan insidensleri Sağlık problemleri Maksimum Standart sapma Ağırlıklı ortalama* Ayak problemleri 53,3 14,0 8,7 Ayak hastalığı 50,0 10,0 6,8 Tırnak bozukluğu 33,3 5,9 2,0 Fertilite problemleri 50,0 9,6 5,4 Repeat breeder 50,0 9,6 5,4 Meme problemleri 50,0 8,5 3,3 Mastitis 50,0 7,2 2,2 Memenin yapısal bozukluğu 12,5 3,1 1,1 Sindirim sistemi hastalıkları 100,0 15,1 8,2 Gıda indigesyonu 50,0 9,0 4,8 Diare 50,0 8,1 2,1 Timpani 25,0 3,9 1,0 Konstipasyon 8,3 1,7 0,4 Solunum sistemi (pnömoni) 50,0 6,8 2,5 * n=269

94 Çizelge 3.19 da görüldüğü üzere, düvelerde en sık karşılaşılan sağlık sorunlarının ayak ve sindirim sistemi hastalıkları olduğu, bu hastalıkları repeat breeder ve meme problemlerinin izlediği tespit edilmiştir. Ayak problemlerinin yaklaşık % 78 ini ayak hastalıklarının oluşturduğu, bu hastalığın ağırlıklı ortalamasının % 6,8 olduğu belirlenmiştir. Fertilite problemlerinden sadece repeat breeder vakalarına % 5,4 oranında rastlanmıştır. Meme problemlerinin % 3,3 olduğu, bu kategoride yer alan mastitis vakalarının % 2,1; memenin yapısal bozukluklarının % 1,1 oranında görüldüğü belirlenmiştir. Sindirim sistemi hastalıkları içerisinde değerlendirilen vakaların toplam insidensinin % 8,2 olduğu ve bu oranın yaklaşık % 84 ünü gıda indigesyonu ve diare vakaların oluşturduğu belirlenmiştir. Pnömoni vakalarının da oldukça düşük ve % 2,5 düzeylerinde olduğu belirlenmiştir. 3.4.3. Buzağılarda Endemik Vakaların İnsidens Oranlarına Ait Bulgular Laktasyon sayılarına göre hayatta buzağı sayıları Çizelge 3.20 de verilmiştir. Çizelge 3.20. Laktasyon sayılarına göre hayatta kalan buzağı sayıları Vaka adı L=1 (149) L 2 (452) Tümü (601) L=1 (%) L 2 (%) Tümü (%) Abort 21 49 70 14,1 10,8 11,7 Buzağılama 128 403 531 85,9 89,2 88,4 Ölü doğum 6 8 14 4,0 1,8 2,3 Güç doğumda kaybedilen buzağı 5 7 12 3,4 1,6 2,0 Hayatta kalan buzağı 117 388 505 78,5 85,8 84,0 Çizelge 3.20 de görüldüğü üzere, gebe düvelerde abort vakalarında % 14,1; ölü doğumlarda % 4,0 ve güç doğum vakalarında % 3,3 oranlarında buzağı kayıpları meydana gelmiştir. Hayatta kalan buzağıların oranı ise % 78,5 olarak hesaplanmıştır. L 2 deki ineklerde % 10,8 abort; % 1,8 ölü doğum ve % 1,6 güç doğumda kaybedilen buzağılar neticesinde hayatta kalan buzağı oranı % 85,8 olarak tespit edilmiştir.

95 Tüm laktasyonlar birlikte değerlendirildiğinde hayatta kalan buzağıların % 84 oranında olduğu görülmektedir. Hayatta kalan buzağılar, hastalıklar ve daha sonra meydana gelen ölüm vakaları bakımından değerlendirilmiştir. Çizelge 3.21 de işletme ölçeklerine göre buzağılarda rastlanan bazı hastalıklarla ilgili istatistikî bulgular verilmiştir. Çizelge 3.21. İşletme ölçeğine göre buzağılarda rastlanan bazı hastalıklarla ilgili istatistikî bulgular İşletme ölçeği Hastalıklar Minimum Maksimum Standart sapma Ağırlıklı ortalama Küçük ölçekli işletmeler (n=134) Orta ölçekli işletmeler (n=222) Büyük ölçekli işletmeler (n=149 Tüm işletmeler (n=505) Ölüm 0,0 100,0 17,4 9,3 a* Sindirim problemi 0,0 242,9 52,7 88,8 Diare 0,0 171,4 35,3 49,3 a Gıda indigesyonu 0,0 66,7 13,1 20,9 a Timpani 0,0 40,0 11,5 11,9 b Konstipasyon 0,0 28,6 9,2 6,7 b Solunum (pnömoni) 0,0 57,1 16,5 26,9 b Ayak hastalıkları 0,0 28,6 9,3 9,0 b Diğer enfeksiyonlar 0,0 66,7 15,9 9,0 Ölüm 0,0 55,6 11,5 6,7 a Sindirim problemi 25,0 114,3 23,5 59,5 Diare 16,7 64,3 14,1 32,0 b Gıda indigesyonu 0,0 37,5 9,8 13,5 a Timpani 0,0 21,4 7,8 9,0 a Konstipasyon 0,0 14,3 5,2 5,0 a Solunum (pnömoni) 0,0 37,5 9,2 14,9 a Ayak hastalıkları 0,0 14,3 5,1 4,5 a Diğer enfeksiyonlar 0,0 15,4 4,9 3,6 Ölüm 0,0 80,0 22,0 12,6 b Sindirim problemi 7,1 75,0 16,9 49,0 Diare 7,1 37,5 8,3 24,8 c Gıda indigesyonu 0,0 26,3 6,5 12,1 a Timpani 0,0 12,5 3,2 7,4 a Konstipasyon 0,0 12,5 3,4 4,7 a Solunum (pnömoni) 0,0 50,0 12,3 14,8 a Ayak hastalıkları 0,0 14,3 4,0 4,0 a Diğer enfeksiyonlar 0,0 10,5 3,6 2,7 Ölüm 0,0 100,0 16,9 9,1 Sindirim problemi 0,0 242,9 36,0 64,2 Diare 0,0 171,4 22,9 34,5 Gıda indigesyonu 0,0 66,7 10,6 15,1 Timpani 0,0 40,0 8,2 9,3 Konstipasyon 0,0 28,6 6,2 5,3 Solunum (pnömoni) 0,0 57,1 13,5 18,0 Ayak hastalıkları 0,0 28,6 6,6 5,5 Diğer enfeksiyonlar 0,0 66,7 9,3 4,8 *İşletme ölçeklerine göre her bir sağlık problemli için belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir.

96 Çizelge 3.21 de görüldüğü gibi konstipasyon dışındaki sağlık problemlerinde işletme ölçeklerine göre belirlenen farklılıkların istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı olduğu belirlenmiştir. Ölüm vakaları dışındaki sağlık sorunları ile en çok küçük ölçekli işletmelerde karşılaşıldığı, bunu orta ölçekli işletmelerin izlediği ve büyük ölçekli işletmelerde ise en az seviyede görülmektedir. Tüm işletmelerde buzağı ölümlerinin ağırlıklı ortalaması % 9,1 olup büyük ölçekli işletmelerde bu oran % 12,6 iken, küçük ve orta ölçekli işletmelerde sırasıyla % 9,3 ve % 6,7 dir. İşletmelerde buzağılarla ilgili yaşanan bütün sorunların yaklaşık % 60 ını sindirim problemlerinin tespit edilmiştir. Bu sorunların küçük ölçekli işletmelerde yaklaşık % 90 ile ortalamanın oldukça üstünde, büyük ölçekli işletmelerde ise yaklaşık % 50 ile ortalamanın altında olduğu dikkati çekmektedir. Sindirim problemlerinin yaklaşık % 77 sinin diare ve gıda indigesyonundan kaynaklandığı; bu vakaların küçük ölçekli işletmelerde, büyük ölçekli işletmelere göre yaklaşık 2 kat daha yüksek düzeyde olduğu göze çarpmaktadır. Solunum sistemi hastalıkları kapsamında değerlendirmeye alınan pnömoni insidensinin orta ve büyük ölçekli işletmelerde yaklaşık % 15 düzeyinde olduğu, küçük ölçekli işletmelerde (% 27) ise yaklaşık iki kat daha fazla görüldüğü belirlenmiştir. Ayak hastalıklar ile orta ve büyük ölçekli işletmeler sırasıyla % 4,5 ve % 4,0 oranlarında karşılaşırken, küçük ölçekli işletmelerde bu vakaların yaklaşık 2 kat daha yüksek görüldüğü (% 9) dikkati çekmektedir. 3.5. Elden Çıkarma Nedenleri ve Yaşı ile İlgili Bulgular Elden çıkarma nedenlerini istemli ve istemsiz olmak üzere iki başlık hâlinde, Aİ yöntemiyle elde edilen bulguların sunulmasından önce Lİ yöntemiyle düve ve laktasyon durumlarına göre ineklerdeki tüm elden çıkarmaların incelenmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür. Düve ve laktasyon durumlarına göre ineklerde elden çıkarma nedenleri ve oranları Çizelge 3.22 de sunulmuştur.

97 Çizelge 3.22. Düve ve laktasyon durumlarına göre ineklerde elden çıkarma ile ilgili bulgular Hayvanın nevi ve laktasyon sayıları Elden Çıkarmalar Düve (268) L=1 (n=149) L 2 (n=452) Tüm inekler (n=601) Düve (%) L=1 (%) L 2 (%) Tüm inekler (%) İstemli elden çıkarma 44 10 75 85 16,42 6,71 16,59 14,14 Sütü az 0 8 28 36 0,00 5,37 6,19 5,99 Yaşlılık 0 0 29 29 0,00 0,00 6,42 4,83 Parasal 10 1 9 10 3,73 0,67 1,99 1,66 Damızlık 15 0 7 7 5,60 0,00 1,55 1,16 Islah 19 1 2 3 7,09 0,67 0,44 0,50 İstemsiz elden çıkarma 14 18 109 127 5,22 12,08 24,12 21,13 Döl tutmama 10 2 33 35 3,73 1,34 7,30 5,82 Mastitis 0 3 19 22 0,00 2,01 4,20 3,66 Abort 0 2 14 16 0,00 1,34 3,10 2,66 RPT 0 1 0 7 0,00 0,67 0,00 1,16 Hipokalsemi 0 0 5 5 0,00 0,00 1,11 0,83 Travma 0 1 4 5 0,00 0,67 0,88 0,83 Anî ölüm 0 2 3 5 0,00 1,34 0,66 0,83 Typmani 1 0 4 4 0,37 0,00 0,88 0,67 Abomasum deplasmanı 0 1 3 4 0,00 0,67 0,66 0,67 Retensiyo 0 0 3 3 0,00 0,00 0,66 0,50 Ketozis 0 0 3 3 0,00 0,00 0,66 0,50 Metritis 0 1 2 3 0,00 0,67 0,44 0,50 Pelvis kırığı 0 0 2 2 0,00 0,00 0,44 0,33 Tropikal theilerioz 0 2 0 2 0,00 1,34 0,00 0,33 Meme problem. 0 0 2 2 0,00 0,00 0,44 0,33 Postpartum enfeksiyon 0 2 0 2 0,00 1,34 0,00 0,33 Ayak hastalığı 0 0 1 1 0,00 0,00 0,22 0,17 Güç doğum 0 1 0 1 0,00 0,67 0,00 0,17 Anöstrus 0 0 1 1 0,00 0,00 0,22 0,17 Subklinik mastitis 0 0 1 1 0,00 0,00 0,22 0,17 Pnömoni 0 0 1 1 0,00 0,00 0,22 0,17 Coriza 1 0 1 1 0,37 0,00 0,22 0,17 İstenmeyen gebelik 2 0 0 0 0,75 0,00 0,00 0,00 Tüberküloz 0 0 1 1 0,00 0,00 0,22 0,17 Toplam elden çıkarma 59 28 184 212 21,64 18,79 40,71 35,27 Çizelge 3.22 de görüldüğü üzere, ineklerin % 14,1 i istemli, % 21,1 i istemsiz olmak üzere toplam % 35,3 oranında elden çıkarıldığı, düvelerde ise % 16,4 ünün istemli, % 5,2 sinin ise istemsiz olmak üzere toplam % 21,6 oranında elden çıkarmanın yapıldığı belirlenmiştir. Düvelerdeki toplam elden çıkarmaların yaklaşık % 75 ini istemli elden çıkarmaların oluşturduğu göze çarpmaktadır. İşletme sahiplerinin damızlık düve yetiştirmede dikkat ettikleri hususlar doğrultusunda ıslah amaçlı olarak % 7,1 oranında elden çıkarma gerçekleştirdiği, damızlık amaçlı düve satışının % 5,6 oranında olduğu tespit edilmiştir.

98 Yetiştiricilerin parasal gereksinimlerini karşılama doğrultusunda satmak durumunda kaldıkları düvelerin oranı ise % 3,7 ye karşılık geldiği görülmektedir. Düvelerdeki istemsiz elden çıkarmaların dağılımı incelendiğinde, en önemli elden çıkarma nedeninin % 3,7 oranıyla döl tutmama probleminden kaynaklandığı görülmektedir. İstenmeyen gebeliğin % 0,75; coriza ve timpani kaynaklı elden çıkarma oranlarının % 0,37 şerlik oranlara sahip olduğu tespit edilmiştir. İneklerdeki tüm elden çıkarmaların yaklaşık % 40 ının istemli olarak yapıldığı, L 2 deki istemli elden çıkarmaların L1 deki elden çıkarmalara oranla yaklaşık 2,5 kat daha fazla olduğu belirlenmiştir. L1 deki ineklerde istemli elden çıkarmaların (%6,7) yaklaşık % 80 inin süt verimindeki düşüklük nedeniyle yapıldığı, damızlık satışının olmadığı, ıslah ve parasal nedenlerle elden çıkarmanın oldukça düşük olduğu (%0,7)görülmektedir. L 2 deki ineklerde istemli elden çıkarmaların (%16,6) yaklaşık % 75 inin süt veriminde düşüklük (%6,2) ve yaşlılık (%6,4) nedeniyle yapıldığı dikkati çekmektedir. İneklerdeki istemsiz elden çıkarmaları laktasyon sayılarına göre incelendiğinde L1 deki ineklerin % 12 sinin, L 2 deki ineklerin ise % 24 ünün istemsiz olarak yapıldığı görülmektedir. L1 deki ineklerde en önemli istemsiz elden çıkarma nedeninin % 2,0 oranıyla mastitis olduğu tespit edilmiştir. Bunu % 1,3 elden çıkarma oranlarına sahip döl tutmama, abort, anî ölüm, tropikal theilerioz ve postpartum enfeksiyonların izlediği belirlenmiştir. L 2 deki ineklerde en önemli istemsiz elden çıkarma nedenleri döl tutmama (% 7,3), mastitis (% 4,2) ve abort (% 3,1) olduğu tespit edilmiştir. Bunları hipokalsemi, travma, timpani, anî ölüm, abomasum deplasmanı, RS ve ketozis kaynaklı elden çıkarmaların izlediği görülmektedir. Tüm inekler dikkate alındığında % 5,82 ile en önemli istemsiz elden çıkarma nedeninin döl tutmama kaynaklı olduğu, bunu % 3,66 ile mastitis, % 2,66 ile abort, % 1,16 ile RPT, % 0,83 şerlik oranlarla hipokalsemi, travma ve anî ölümlerin izlediği görülmektedir. Timpani ve abomasum deplasmanı kaynaklı elden çıkarma oranı %0,67 iken; RS, ketozis, ve metritis kaynaklı elden çıkarma oranları % 0,5 tir.

99 3.5.1. İstemli Elden Çıkarma ile İlgili Bulgular 3.5.1.1. Düvelerde istemli elden çıkarma ile ilgili bulgular Düvelerde istemli elden çıkarma insidenslerinin işletme ölçeklerine göre dağılımı Çizelge 3.23 te sunulmuştur. Çizelge 3.23. Düvelerde hesaplanan elden çıkarma oranlarının işletme ölçeklerine göre dağılımı İşletme ölçeği Küçük ölçekli işletmeler (n=70) Orta ölçekli işletmeler (n=122) Büyük ölçekli işletmeler (n=77) Tümü (n=269) İstatistikî Bilgiler Maddî sıkıntı Damızlık Islah Toplam istemli elden çıkarma Toplam elden çıkarma Maksimum 50,0 100,0 36,7 100,0 100,0 Standart sapma 17,8 15,3 13,4 27,2 29,2 Ağırlıklı ortalama 11,6 2,4 7,6 21,6 23,6 Maksimum 0,0 33,3 50,0 50,0 62,5 Standart sapma 0,0 6,3 14,1 14,3 17,3 Ağırlıklı ortalama 0,0 1,9 8,9 10,8 19,3 Maksimum 0,0 44,4 0,0 44,4 44,4 Standart sapma 0,0 15,6 0,0 15,6 15,4 Ağırlıklı ortalama 0,0 10,7 0,0 10,7 11,8 Maksimum 50,0 100,0 50,0 100,0 100,0 Standart sapma 10,4 12,8 12,3 19,4 21,0 Ağırlıklı ortalama 3,0 4,6 6,0 13,6 18,3 Çizelge 3.23 te görüldüğü üzere, toplam elden çıkarmaların (istemli ve istemsiz elden çıkarma) yaklaşık % 75 ini istemli elden çıkarmalar oluşturmaktadır. İstemli elden çıkarmaların orta ve büyük ölçekli işletmelerde % 10,8 oranında ve ortalamadan düşük olmasına karşın küçük ölçekli işletmelerde diğer işletmelere nazaran iki kat daha yüksek olduğu (% 21,6) dikkati çekmektedir. Elden çıkarma nedenleri incelendiğinde maddî sıkıntıdan dolayı orta ve büyük ölçekli işletmelerde düve satışı gerçekleşmezken, küçük ölçekli işletmelerde oranında belirtilen nedenden dolayı elden çıkarmaların % 11,6 oranında gerçekleşmiş olması dikkat çekicidir.

100 Damızlık düve satışının küçük ve orta ölçekli işletmelerde oldukça düşük olmasına karşın, büyük ölçekli işletmelerdeki istemli elden çıkarmaların tamamının damızlık satışı (% 10,7) olması dikkat çekicidir. Islah amaçlı elden çıkarmaların büyük ölçekli işletmelerde hiç yapılmadığı, küçük ve orta ölçekli işletmelerde % 7,6 ve % 8,9 oranında yapıldığı görülmektedir. İstemli olarak elden çıkarılan düvelerin elden çıkarma yaşları ve satış fiyatları Çizelge 3.24 te sunulmuştur. Çizelge 3.24. Düvelerin istemli olarak elden çıkarılma yaşları ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) Elden çıkarma nedeni n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Islah* 19 1,09 2,51 0,42 1,65 900 1800 255 1241 Damızlık** 15 1,22 2,62 0,51 1,80 2300 2600 103 2473 Maddî sıkıntı* 10 1,31 2,93 0,50 1,91 1200 2000 306 1570 * Kasaplık satış ** Başka yetiştiriciye satış Ortalama Çizelge 3.24 te görüldüğü üzere, düvelerin ıslah amaçlı elden çıkarma yaşı 1,65 yıl ile nispeten düşüktür. Damızlık olarak ve maddî sıkıntıdan dolayı satılan düvelerde elden çıkarma yaşları 1,80 ve 1,91 dir. Islah amaçlı elden çıkarmaların ortalama 1241 YTL ye gerçekleştiği, maddî sıkıntıdan dolayı yapılan elden çıkarmaların ortalama 1570 YTL ve damızlık satışlarının ise 2473 YTL ye yapıldığı belirlenmiştir. Islah amaçlı ve maddî sıkıntı kaynaklı elden çıkarmalarda minimum ile maksimum elden çıkarma satış fiyatları arasındaki farkın oldukça yüksek olması dikkati çekmektedir. 3.5.1.2. İneklerde istemli elden çıkarma ile ilgili bulgular İneklerde istemli elden çıkarma insidenslerinin ağırlıklı ortalamalarının işletme ölçeklerine göre dağılımı Çizelge 3.25 te sunulmuştur.

101 Çizelge 3.25. İneklerde istemli elden çıkarma oranlarının işletme ölçeklerine göre dağılımı İşletme ölçeği Küçük (n=147) Orta (n=233) Büyük (n=180) Tümü (n=560) İstatistikî bilgiler Elden çıkarma nedenleri Verim düşüklüğü Yaşlılık Maddî sıkıntı Damızlık satış Islah Toplam istemli elden çıkarma Toplam elden çıkarma Maksimum 25,0 40,0 79,5 12,5 0,0 79,5 150,0 Standart sapma 7,2 10,8 15,6 3,6 0,0 19,7 29,6 Ağırlıklı ortalama 5,0 4,8 3,7 1,3 0,0 14,8 50,0 Maksimum 24,4 17,4 11,1 7,1 6,7 30,2 66,9 Standart sapma 7,8 4,5 3,1 2,1 2,4 9,4 19,5 Ağırlıklı ortalama 5,7 4,7 1,3 0,8 1,2 13,9 34,3 Maksimum 28,1 13,8 3,2 7,7 3,9 28,1 39,9 Standart sapma 9,1 4,9 1,1 3,1 1,3 8,5 6,8 Ağırlıklı ortalama 6,9 4,9 0,5 2,5 0,5 15,3 27,5 Maksimum 28,1 40,0 79,5 12,5 6,7 79,5 150,0 Standart sapma 8,1 6,8 8,3 3,0 1,8 12,7 21,8 Ağırlıklı ortalama 5,9 4,8 1,7 1,5 0,7 14,6 36,3 Çizelge 3.25 te görüldüğü üzere, küçük orta ve büyük ölçekli işletmelerde toplam istemli elden çıkarma oranları birbirine oldukça yakın, tüm işletmelerdeki ağırlıklı ortalama % 14,6 dır. Toplam istemli elden çıkarmaların yaklaşık % 75 ini kapsayan verim azlığı ve yaşlılık nedeniyle yapılan istemli elden çıkarma oranlarının işletme ölçeklerinde birbirine yakın değerler içerdiği, tüm işletmelerde ağırlıklı ortalamasının sırasıyla % 5,9 ve % 4,8 olduğu dikkati çekmektedir. Maddî sıkıntılardan dolayı yapılan elden çıkarmaların küçük ölçekli, damızlık satışın büyük ölçekli, ıslah amaçlı elden çıkarmaların ise nispeten orta ölçekli işletmelerde daha fazla yapıldığı göze çarpmaktadır. İneklerdeki istemli elden çıkarmaların, toplam elden çıkarmaların küçük ölçekli işletmelerde yaklaşık % 30 unu, orta ölçekli işletmelerde % 40 ını ve büyük ölçekli işletmelerde % 55 ini oluşturduğu görülmektedir. İstemli olarak elden çıkarılan L1 deki ineklerin elden çıkarma yaşı ve elden çıkarma satış fiyatı Çizelge 3.26 da verilmiştir.

102 Çizelge 3.26. İstemli olarak sürüden çıkarılan 1. laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşları ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) Elden çıkarma nedeni n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Verim düşüklüğü 8 2,28 3,41 0,39 2,79 1250 1800 259 1413 Islah 1 2,62 2,62-2,62 1300 1300-1300 Maddî sıkıntı 1 2,68 2,68-2,68 1500 1500-1500 Ortalama Çizelge 3.26 de görüldüğü üzere verim düşüklüğü nedeniyle elden çıkarılan L1 deki ineklerin yaş ortalamasının 2,79 dur. Bunların 1250-1800 YTL arasında değişen fiyatlarla elden çıkarıldığı, ortalama elden çıkarma satış fiyatının ise 1413 YTL olduğu tespit edilmiştir. Islah amaçlı ve maddî sıkıntından dolayı birer ineğin 1300 ve 1500 YTL ye satıldığı görülmektedir. İstemli olarak elden çıkarılan L 2 deki ineklerde elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Çizelge 3.27 de verilmiştir. Çizelge 3.27. İstemli olarak elden çıkarılan iki ve üzeri laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşları ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) Elden çıkarma nedeni n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Yaşlılık* 29 7,38 13,65 1,86 9,49 930 2000 265 1558 Verim düşüklüğü** 28 2,82 8,82 1,67 5,25 1240 2600 426 1782 Maddî sıkıntı* 9 2,76 5,12 1,14 3,97 1100 2100 280 1613 Damızlık satış 7 3,13 6,41 1,37 4,10 2000 2900 387 2300 Islah* 2 6,05 7,83 1,26 6,94 1300 1300-1300 * Tamamı kesime sevk edilmiştir. ** 8 tanesi başkasına satılmış, 20 tanesi kesime sevk edilmiştir. Ortalama Çizelge 3.27 de görüldüğü gibi, yaşlılık nedeniyle elden çıkarılan L 2 deki ineklerin elden çıkarma yaşı ortalama 9,49 yıl olarak hesaplanmıştır. Elden çıkarma yaşı ve elden çıkarma satış fiyatlarının minimum ve maksimum değerlerin oldukça değişken olduğu, ortalama elden çıkarma satış fiyatının ise 1558 YTL ye karşılık geldiği belirlenmiştir.

103 Verim düşüklüğü nedeniyle elden çıkarılan L 2 deki ineklerin elden çıkarma yaşları ve elden çıkarma satış fiyatlarının minimum ve maksimum değerlerinin olelden çı- dukça değişken olduğu; ortalama elden çıkarma yaşının 5,25 yıl, ortalama karma satış fiyatınınn ise 1782 YTL ye karşılık geldiği saptanmıştır. Bu bulguların yanı sıra verim düşüklüğü nedeniyle elden çıkarılan 28 inekten 8 inin başka yetiştiriortalama fiyatın 2343 YTL ye karşılık geldiği belirlenmiştir. Belirtilen bu satış fiyatın ortala- cilere 2000-2600 YTL arasında değişen fiyatlarla satıldığı, bu satışlardaki ma damızlık satış fiyatına eşit olduğu dikkati çekmektedir. Damızlık olarak satılan L 2 deki ineklerin elden çıkarma yaşının ortalama 4,1 yıl, elden çıkarma satış fiyatınınn 2300 YTL olduğu hesaplanmıştır. Maddî sıkıntıdan dolayı satılan (Tamamı kesime sevk edilmiştir.) L 2 deki ineklerin ortalama elden çıkarma yaşı 3,97 yıl, elden çıkarma satış fiyatı ise 1613 YTL olduğu belirlenmiştir. Her iki elden çıkarmadaki elden çıkarma yaşının benzerliğine karşın, maddî sıkıntı- dik- dan dolayı elden çıkarma satış fiyatının ortalama 700 YTL kadar düşük olduğu kati çekmektedir. İstemli olarak elden çıkarılan ineklerin elden çıkarılma ayları Şekil 3.3 te sunulmuştur. Şekil 3.3. İstemli olarak elden çıkarılan ineklerin aylara göre dağılımı 20 İstemli Reforme Reforme sayıs 15 10 5 0 Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustoss Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat Seri 1 12 5 11 12 8 12 10 18 11 19 4 5 Şekil 3.3 te görüldüğü gibi istemli elden çıkarmalar en fazla ekim (18) ve arakışın ya- lık (19) aylarında yapılmıştır. Ekim ayındaa elden çıkarmalardaki artışta ise şanabilecek kaba yem sorununun, aralık ayındaki artışta kurbanlıkk olarak satışın etki- li olabileceği düşünülmektedir.

104 3.5.2. İstemsiz Elden Çıkarma ile İlgili Bulgular 3.5.2.1. Düvelerde istemsiz elden çıkarma ile ilgili bulgular Düvelerdeki istemsiz elden çıkarma oranlarına ilişkin bulgular Çizelge 3.28 de sunulmuştur. Çizelge 3.28. Düvelerde istemsiz elden çıkarmaların işletme ölçeklerine göre dağılımı İşletme ölçeği Küçük (n=70) Orta (n=122) Büyük (n=77) Tümü (n=269) Elden çıkarma nedenleri Döl tutmama Metritis Diğer İstenmeyen gebelik Toplam İstemsiz elden çıkarma Toplam elden çıkarma İstatistikî Bilgiler Maksimum 14,3 0,0 25,0 0,0 25,0 100,0 Standart sapma 3,9 0,0 5,4 0,0 6,5 29,2 Ağırlıklı ortalama 1,1 0,0 1,2 0,0 2,3 23,6 Maksimum 28,6 0,0 12,5 21,1 28,6 62,5 Standart sapma 9,7 0,0 3,0 5,4 10,1 17,3 Ağırlıklı ortalama 6,3 0,0 0,8 1,5 8,5 19,3 Maksimum 16,7 0,0 0,0 0,0 16,7 44,4 Standart sapma 4,1 0,0 0,0 0,0 4,1 15,4 Ağırlıklı ortalama 1,1 0,0 0,0 0,0 1,1 11,8 Maksimum 28,6 0,0 25,0 21,1 28,6 100,0 Standart sapma 7,6 0,0 3,4 3,7 8,6 21,0 Ağırlıklı ortalama 3,4 0,0 0,7 0,7 4,8 18,3 Çizelge 3.28 incelendiğinde, düvelerdeki toplam elden çıkarmaların (% 18,3) yaklaşık % 25 ini istemsiz elden çıkarmaların (% 4,8) oluşturduğu, toplam elden çıkarmalar içindeki oranı küçük ve büyük işletmelerde yaklaşık % 10 iken, orta ölçekli işletmelerde yaklaşık % 45 olduğu görülmektedir. İstemsiz elden çıkarmaların önemli bölümünü döl tutmama problemlerinin (%3,4) oluşturduğu, sadece % 0,7 oranında istenmeyen gebelikler (yaylımdaki hayvanın yerli ırklar tarafından tabiî tohumlanmaya maruz kalması) ve aynı oranda diğer kategoride (coriza ve timpani) değerlendirilen vakaların elden çıkarmalara kaynaklık ettiği belirlenmiştir. İstemsiz olarak elden çıkarılan düvelerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Çizelge 3.29 da sunulmuştur.

105 Çizelge 3.29. İstemsiz olarak elden çıkarılan düvelerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) Elden çıkarma nedeni* n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Döl tutmama 10 1,70 2,93 0,43 2,45 1100 1800 219 150 5 İstenmeyen gebelik 2 1,61 1,87 0,18 1,74 1220 1400 127 131 0 Coriza 1 1,64 1,64-1,64 700 700-700 Timpani 1 2,01 2,01-2,01 950 950-950 * Bütün elden çıkarılan düveler kesime gönderilmiştir. Ortalama Çizelge 3.29 da görüldüğü üzere, döl tutmama nedeniyle istemsiz olarak elden çıkarılan düvelerin yaşının yaklaşık 3 yıla kadar çıkabildiği, ortalamasının 2,45 yıl olduğu belirlenmiştir. İstemsiz olarak elden çıkarılan ineklerin elden çıkarma satış fiyatları en düşük 700, en yüksek 1800 YTL dir. Döl tutmama nedeniyle elden çıkarılan düvelerin ortalama 1505 YTL ye kesime gönderildiği, coriza ve timpani vakalarında elden çıkarma satış fiyatının hayli düşük olduğu görülmektedir. 3.5.2.2. İneklerde istemsiz elden çıkarma ile ilgili bulgular İneklerde istemsiz elden çıkarma oranlarına ilişkin bulgular Çizelge 3.30 da sunulmuştur. Çizelge 3.30 da görüldüğü üzere, ineklerdeki toplam elden çıkarmaların (%36,3) yaklaşık % 60 ını istemsiz elden çıkarmalar (%21,7) oluşturmaktadır. İneklerde istemsiz elden çıkarmalara neden olan en önemli problemin % 5,8 oranıyla döl tutmama problemi olduğu, bunu % 3,6 mastitis ve % 2,8 ile abort vakalarının izlediği tespit edilmiştir. Bu üç vakanın toplam istemsiz elden çıkarmaların yaklaşık % 56 sını oluşturduğu göze çarpmaktadır.

106 Çizelge 3.30. Farklı işletme ölçeklerindeki istemsiz elden çıkarma oranları ve elden çıkarma nedenleri Küçük (n=147) Orta (n=233) Büyük (n=180) Tümü (n=560) Maksimum Standart sapma Ağırlıklı ortalama Maksimum Standart sapma Döl tutmama 32,2 9,5 7,6 35,8 9,1 6,2 14,5 4,4 3,8 35,8 8,2 5,8 Mastitis 45,0 10,5 6,0 24,6 7,1 3,8 5,0 2,0 1,3 45,0 7,3 3,6 Abort 95,2 23,8 8,8 10,0 2,4 0,8 3,1 1,2 0,5 95,2 12,8 2,8 RPT 50,0 7,6 2,6 10,0 2,1 0,5 4,8 1,5 0,5 50,0 4,3 1,1 Timpani 0,0 0,0 0,0 9,1 3,1 1,3 3,5 1,6 1,1 9,1 2,2 0,9 Travma 20,0 3,4 0,6 9,1 2,8 1,3 3,3 1,3 0,6 20,0 2,6 0,9 Anî ölüm 0,0 0,0 0,0 8,3 2,8 1,2 5,0 1,9 1,1 8,3 2,2 0,8 Metritis 29,2 8,0 3,2 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 29,2 4,3 0,8 Hipokalsemi 14,3 4,5 1,8 10,6 2,9 0,9 0,0 0,0 0,0 14,3 3,0 0,8 Abomasum deplasmanı 0,0 0,0 0,0 12,5 2,8 0,9 5,0 1,9 1,2 12,5 2,1 0,8 Meme problemi 14,3 3,1 0,7 9,1 2,3 0,9 0,0 0,0 0,0 14,3 2,2 0,5 Retensiyo sekundinarum 14,3 3,0 0,7 7,1 1,7 0,4 3,5 1,2 0,5 14,3 2,0 0,5 Ketozis 0,0 0,0 0,0 8,3 1,8 0,4 5,8 2,3 1,1 8,3 1,8 0,5 Postpartum enf. 14,3 3,0 0,7 10,0 2,1 0,5 0,0 0,0 0,0 14,3 2,1 0,4 Pelvis kırığı 16,7 4,4 1,3 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 16,7 2,3 0,4 Tropikal theilerioz 50,0 6,3 0,8 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 50,0 3,2 0,2 Solunum 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 4,2 1,5 0,6 4,2 0,9 0,2 Ayak hastalığı 0,0 0,0 0,0 10,0 2,1 0,5 0,0 0,0 0,0 10,0 1,4 0,2 Güç doğum 0,0 0,0 0,0 7,1 1,7 0,4 0,0 0,0 0,0 7,1 1,1 0,2 Coriza 0,0 0,0 0,0 6,3 1,6 0,4 0,0 0,0 0,0 6,3 1,0 0,2 Anöstrus 12,5 2,7 0,6 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 12,5 1,4 0,2 Toplam istemsiz elden 150,0 30,2 35,2 55,8 16,2 20,4 24,3 6,1 12,3 150,0 20,9 21,7 çıkarma Toplam elden çıkarma 150,0 29,6 50,0 66,9 19,5 34,3 39,9 6,8 27,5 150,0 21,8 36,3 Ağırlıklı ortalama Maksimum Standart sapma Ağırlıklı ortalama Maksimum Standart sapma Ağırlıklı ortalama Küçük ölçekli işletmelerde ineklerdeki toplam elden çıkarmaların (% 50) yaklaşık % 70 ini istemsiz elden çıkarmalar (% 35,2) oluşturmaktadır. Bu işletmelerde en önemli elden çıkarma nedenlerinin abort (% 8,8), döl tutmama (% 7,6) ve mastitis (% 6,0) olduğu saptanmıştır. Bu üç vakanın istemsiz elden çıkarmaların yaklaşık %63 ünü oluşturması dikkati çekmektedir. Bir başka dikkat çekici bulgu ise abort vakalarının küçük ölçekli işletmelerde oldukça önemli elden çıkarma nedeni olması-

107 na karşın orta ve büyük ölçekli işletmelerde belirtilen değerin % 1 in altında olmasıdır. Küçük ölçekli işletmelerde metritisin %3,2 ve RPT nin %2,6 oranında elden çıkarma nedeni olduğu görülmektedir. Metritis kaynaklı elden çıkarmalara orta ve büyük ölçekli işletmelerde hiç rastlanmadığı, RPT nin ise belirtilen işletmelerde sadece % 0,5 düzeyinde elden çıkarma nedeni olduğu belirlenmiştir Orta ölçekli işletmelerde ineklerdeki toplam elden çıkarmaların (%34,2) yaklaşık % 60 ını istemsiz elden çıkarmaların (%20,4) oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu işletmelerde istemsiz elden çıkarmaların yaklaşık yarısının döl tutmama (% 6,2) ve mastitisten (% 3,8) kaynaklandığı belirlenmiştir. Büyük ölçekli işletmelerde, diğer işletmelerden farklı olarak ineklerdeki toplam elden çıkarmaların yarısından daha azının (%45) istemsiz elden çıkarma olması dikkati çekmektedir. Bu işletmelerde en önemli elden çıkarma nedenlerinin orta ölçekli işletmelerde olduğu gibi döl tutmama(%3,8) ve mastitis (%1,3) olduğu görülmektedir. Çizelge 3.31. İstemsiz olarak sürüden çıkarılan 1. laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) Elden çıkarma nedeni n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Mastitis 3 2,03 2,64 0,33 2,40 1000 1500 354 1250 Tropikal theilerioz 2 2,50 3,16 0,47 2,83 800 925 88 863 Döl tutmama 2 2,76 3,20 0,31 2,98 1450 1600 106 1525 Post partum enfeksiyon 2 2,35 2,41 0,04 2,38 0 0 0 0 Anî ölüm 2 2,44 2,79 0,25 2,62 900 1200 212 1050 Abort 2 1,96 2,72 0,53 2,34 1150 1400 177 1275 Travma 1 2,31 2,31-2,31 650 650-650 RPT 1 2,70 2,70-2,70 1100 1100-1100 Metritis 1 2,15 2,15-2,15 400 400-400 Güç doğum 1 2,08 2,08-2,08 1200 1200-1200 Abomazum deplasmanı 1 3,17 3,17-3,17 1400 1400-1400 TOPLAM/ORT. 18 1,96 3,20 0,38 2,55 0 1600 486 981 * Tüm elden çıkarmalar kesime sevk edilmiştir. Çizelge 3.31 de görüldüğü üzere, elden çıkarma yaşının 1,96 ile 3,20 yıl arasında değişim gösterdiği ve ortalamasının 2,55 yıl olduğu tespit edilmiştir. Elden Ortalama

108 çıkarma satış fiyatlarının da 0-1600 YTL arasında değişim gösterdiği, ortalamasının 981 YTL olduğu görülmektedir. Postpartum enfeksiyon sonucu hastalanan 2 ineğin kesime sevk edilmeden öldüğü, metritis, travma, tropikal theilerioz kaynaklı elden çıkarmaların 1000 YTL nin altında gerçekleştiği dikkati çekmektedir. L 2 deki ineklerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Çizelge 3.32 de sunulmuştur. Çizelge 3.32. İstemsiz olarak sürüden çıkarılan 2 ve üzeri laktasyondaki ineklerin elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) Elden çıkarma nedeni n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Döl tutmama 33 3,12 11,16 1,96 5,99 1300 2500 247 1598 Mastitis 19 2,71 10,26 2,33 6,81 0 1760 562 1249 Abort 14 3,17 9,93 1,93 5,51 500 1650 301 1483 RPT 6 4,66 9,14 1,67 7,40 800 1820 390 1414 Hipokalsemi 5 5,30 7,87 1,13 6,95 300 1900 772 750 Timpani 4 3,52 6,52 1,24 4,88 0 1000 490 600 Travma 4 4,34 8,75 2,43 6,61 350 1000 278 688 Retensiyo 3 4,40 5,79 0,77 5,28 0 900 458 400 Abomasum deplasmanı 3 4,46 7,83 1,78 6,47 1500 1600 71 1550 Ketozis 3 5,80 7,96 1,13 7,07 0 900 636 450 Anî ölüm 3 3,39 8,79 2,73 6,32 0 0 0 0 Metritis 2 4,53 8,35 2,70 6,44 1000 1450 318 1225 Pelvis kırığı 2 4,32 9,09 3,37 6,71 400 1100 495 750 Meme problemi 2 3,89 7,20 2,34 5,55 1250 1260 7 1255 Tüberküloz 1 6,15 6,15-6,15 - - - - Pnömoni 1 6,04 6,04-6,04 1500 1500-1500 Ayak hastalığı 1 4,60 4,60-4,60 1000 1000-1000 Subklinik mastitis 1 3,65 3,65-3,65 1625 1625-1625 Coriza 1 5,27 5,27-5,27 700 700-700 Anöstrus 1 4,30 4,30-4,30 1300 1300-1300 Toplam/ortalama 109 2,71 11,16 1,96 6,16 0 2500 562 1228 Çizelge 3.32 de L 2 deki ineklerden istemsiz olarak elden çıkarılan 109 ineğin yaşlarının 2,71 ile 11,16 yıl arasında değiştiği, ortalama elden çıkarma yaşının 6,16

109 yıl olduğu görülmektedir. Ortalama elden çıkarma fiyatının ise 1228 YTL olarak hesaplanmıştır. Döl tutmama probleminden dolayı elden çıkarılan L 2 deki ineklerin ortalama elden çıkarma yaşının 5,99 olarak hesaplandığı görülmektedir. Döl tutmama probleminden dolayı elden çıkarılan 33 inekten sadece 2 sin başka işletmelere 1500YTL ve 2000 YTL ye satıldığı, geri kalan ineklerin kesime sevk edildiği belirlenmiştir. Döl tutmama probleminden dolayı elden çıkarılan ineklerin ortalama elden çıkarma satış fiyatının yaklaşık 1600 YTL olduğu saptanmıştır. Mastitis nedeniyle sürüden çıkarılan 19 ineğin ortalama elden çıkarma yaşlarının 6,81 olarak hesaplandığı görülmektedir. Elden çıkarılan 19 inekten 2 sinin kesim öncesi öldüğü ve etlerinin değerlendirilemediği, 2 sinin başka yetiştiricilere 1600 YTL ve 1700 YTL ye satıldığı belirlenmiştir. Geri kalan ineklerin tamamı kesime sevk edilmiştir. Mastitis kaynaklı sürüden çıkarılan L 2 deki ineklerin elden çıkarma satış fiyatının yaklaşık 1250 YTL olduğu görülmektedir. Abort nedeniyle sürüden çıkarılan 14 ineğin tamamı kesime sevk edilmiş olup ortalama elden çıkarma yaşının 5,51 yıl olduğu, ortalama elden çıkarma satış fiyatının ise yaklaşık 1480 YTL olarak gerçekleştiği belirlenmiştir. RPT nedeniyle sürüden çıkarılan 6 ineğin tamamı kesime sevk edilmiş olup ortalama elden çıkarma yaşının 7,40 yıl olduğu belirlenmiştir. Elden çıkarma satış fiyatının ortalama 1414 YTL olduğu saptanmıştır. Hipokalsemi nedeniyle elden çıkarılan 5 ineğin ortalama elden çıkarma yaşının 6,95 yıl olduğu, elden çıkarma satış fiyatının ortalama 750 YTL ye karşılık geldiği tespit edilmiştir. Bazı mastitis, timpani, RS, ketozis ve anî ölümlerde ineklerin kesilmeden öldüğü dikkati çekmektedir. Genel olarak hastalığın şiddeti arttıkça elden çıkarma satış fiyatlarının düştüğü, pelvis kırığı ve travmalarda elden çıkarma satış fiyatının 350-400 YTL ye kadar inebildiği belirlenmiştir.

110 İnek ve düvelerde bazı hastalıklardan kaynaklanan elden çıkarmaların aylara göre dağılımı Çizelge 3.33 te sunulmuştur. Çizelge 3.33. İnek ve düvelerde bazı hastalıklardan kaynaklanan elden çıkarmaların aylara göre dağılımı Elden çıkarma nedeni Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat Döl tutmama 3 4 3 6 4 2 3 4 4 9 2 1 Mastitis 4 2 3 3 2 1 1 3 2 1 Abort 2 1 4 9 RPT 1 2 1 1 1 1 Travma 1 1 1 1 1 Timpani 2 1 1 1 Hipokalsemi 2 1 2 Anî ölüm 1 1 2 1 Abomasum deplasmanı 1 1 1 1 Retensiyo sekundinarum 1 1 1 Metritis 1 1 1 Ketozis 1 2 Tropikal theilerioz 2 Meme problemi 1 1 İstenmeyen gebelik 1 1 Coriza 1 1 Postpartum enfeksiyon 1 1 Pelvis kırığı 1 1 Güç doğum 1 Pnömoni 1 Anöstrus 1 Ayak hastalığı 1 Tüberküloz 1 Subklinik mastitis 1 Toplam 13 10 7 15 14 11 9 12 10 24 8 8 Çizelge 3.33 incelendiğinde aralık ayındaki elden çıkarmaların diğer aylardan daha dikkat çekici olduğu görülmektedir. Bunun en önemli nedeninin kurban satışı için yetiştiricilerin bu dönemi beklemelerinin olduğu düşünülmektedir. Döl tutmama

111 kaynaklı elden çıkarmaların % 20 si, abort kaynaklı elden çıkarmaların % 56 sı, mastitis kaynaklı elden çıkarmaların % 13,7 si aralık ayında gerçekleştirilmiştir. Bu durum yetiştiricilerin sağlık probleminden dolayı acil kesimler dışında, daha yüksek fiyattan satış için Kurban Bayramını bekleyebildiklerini göstermektedir. Saha gözlemlerine dayanılarak Kurban Bayramı dışında gerek istemli gerekse istemsiz (acil kesim durumu hariç) kesime gönderilecek hayvanların yüksek fiyattan kesim yapılması için beklendiği, sağmal ineklerin bu dönemde laktasyon süresi uzatılarak sağıldığı da söylenebilir. Tüm ineklerde (L1 ve L 2) elden çıkarma türüne göre elden çıkarma yaşı ve elden çıkarma satış fiyatı Çizelge 3.34 te sunulmuştur. Çizelge 3.34. Tüm ineklerde elden çıkarma türüne göre elden çıkarma yaşı ve satış fiyatları Elden çıkarma yaşı (yıl) Elden çıkarma satış fiyatı (YTL) İstatistikî bulgular Elden çıkarma türü n Minimum maksimum Standart sapma Ortalama Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama İstemli elden çıkarmalar 85 2,28 13,65 2,97 6,30 930 2900 414 1702 İstemsiz elden çıkarmalar 127 1,96 10,26 2,22 5,64 0 2500 556 1190 Tüm elden çıkarmalar 212 1,96 13,65 2,55 5,90 0 2900 564 1381 Çizelge 3.34 te görüldüğü üzere, tüm inekler göz önüne alındığında istemli olarak sürüden çıkarılan ineklerin ortalama 6,30 yaşında olduğu, belirtilen değerin istemsiz elden çıkarmalarda 5,64 yıl ile daha düşük düzeyde olduğu dikkati çekmektedir. Tüm elden çıkarmalar birlikte değerlendirildiğinde elden çıkarma yaşının 5,9 yıl olduğu görülmektedir. İstemli olarak yapılan sürüden çıkarmalarda elden çıkarma satış fiyatı yaklaşık 1700 YTL iken, istemsiz elden çıkarmalarda belirtilen satış fiyatın yaklaşık 1200 YTL ile daha düşük olduğu göze çarpmaktadır.

112 3.6. Fertilite ile İlgili Bulgular 3.6.1. Buzağılama Aralığı ile İlgili Bulgular Buzağılama aralığı ile ilgili hesaplamalar sonucu ulaşılan bulgular Çizelge 3.35 te sunulmuştur. Çizelge 3.35. İşletme bazında buzağılama aralığı ile ilgili bulgular (gün) İşletme no n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama İşletme no n Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama 1 9 320 482 48,3 371,4 24 24 323 691 95,2 417,0 2 6 328 409 26,9 371,5 25 1 420 420-420,0 3 4 351 402 22,1 373,0 26 18 346 566 71,0 421,2 4 17 331 500 41,6 375,5 27 17 336 628 91,3 424,9 5 16 323 628 74,0 382,1 28 21 326 719 100,6 432,6 6 11 320 487 47,5 383,8 29 7 338 816 169,3 435,9 7 7 341 441 35,9 385,7 30 28 323 704 89,0 436,1 8 12 329 483 48,5 386,2 31 28 331 598 72,1 437,6 9 10 328 488 48,6 388,0 32 13 334 771 148,9 438,6 10 10 322 731 121,1 388,1 33 6 337 764 165,6 438,7 11 44 325 740 77,4 389,1 34 21 320 743 112,9 438,7 12 14 321 510 53,4 391,0 35 18 325 669 96,0 442,6 13 18 330 533 61,5 393,0 36 8 351 591 82,4 444,4 14 27 322 511 50,5 397,7 37 25 329 671 79,6 448,0 15 7 337 495 48,6 399,6 38 9 349 653 125,1 452,6 16 6 329 613 105,0 404,8 39 11 340 790 157,2 456,1 17 45 322 755 101,4 405,1 40 37 339 768 105,3 457,2 18 11 325 602 81,0 406,3 41 18 327 719 102,9 457,5 19 15 320 655 95,6 408,9 42 8 386 567 62,2 466,9 20 13 332 567 77,0 409,7 43 11 338 638 115,8 473,5 21 13 320 702 96,4 412,9 44 9 340 778 166,8 499,8 22 8 365 572 67,1 414,4 45 21 343 761 138,5 501,8 23 23 325 663 95,7 414,4 Ort.* 705 371 502 30,9 421,6 * Ağırlıklı ortalamalar ile ilgili değerler Çizelge 3.35 te görüldüğü üzere BA ilgili toplam 705 kayıt değerlendirmeye alınmıştır. İşletmelerde ortalama BA nın 371 gün ile 502 gün arasında gerçekleştiği, ağırlıklı ortalamasının ise 422 gün olduğu hesaplanmıştır. İşletmelerde gerçekleşen minimum ve maksimum BA değerleri arasındaki farklılıkların oldukça yüksek olduğu, minimum BA ların 320 ile 420 gün; maksimum BA ların ise 402 ile 816 gün arasında değiştiği dikkati çekmektedir.

113 Proje kapsamındaki 45 işletmenin % 33 ünde BA nın 370-400 gün arasında; %27 sinde 400-430 gün arasında; % 22 sinde 430-460 gün arasında ve % 18 inde ise BA nın 460 günden fazla olduğu görülmektedir. İşletme ölçeklerine göre BA ile ilgili bulgular Çizelge 3.36 da sunulmuştur. Çizelge 3.36. İşletme ölçeklerine göre buzağılama aralığı ile ilgili bazı bulgular (gün) İşletme ölçeği Küçük ölçekli işletmeler (n=184) Orta ölçekli işletmeler (n=308) Büyük ölçekli işletmeler (n=213) Tümü (n=705) İstatistikler Bulgular Minimum 371,4 Maksimum 499,8 Standart sapma 35,1 Ağırlıklı ortalama 420,2 a Minimum 375,5 Maksimum 452,6 Standart sapma 23,1 Ağırlıklı ortalama 418,9 a Minimum 389,1 Maksimum 501,8 Standart sapma 36,1 Ağırlıklı ortalama 426,6 a Minimum 371,4 Maksimum 501,8 Standart sapma 30,9 Ağırlıklı ortalama 421,6 a İşletme ölçeklerine göre P<0,05 düzeyinde farklılık göstermemektedir. Çizelge 3.36 da, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ortalama BA nın yaklaşık 420 gün olmasına, karşın büyük ölçekli işletmelerde belirtilen değerin 427 gün ile daha yüksek olduğu görülmektedir. Ancak bu farklılığın istatistiksel olarak önemli olmadığı belirlenmiştir. 3.6.2. İlk Buzağılama Yaşı ile İlgili Bulgular İşletmelerde İBY ile ilgili bazı bulgular Çizelge 3.37 de sunulmuştur.

114 Çizelge 3.37. İlk buzağılama yaşı ile ilgili bazı bulgular işl. no n Minimum (ay) Maksimum (ay) Standart Sapma (ay) Ortalama (ay) işl. no n Minimum (ay) Maksimum (ay) Standart sapma (ay) 1 4 22,3 25,7 1,4 24,3 24 24 23,5 35,1 3,6 27,6 2 2 24,2 24,4 0,1 24,3 25 8 26,3 29,7 1,1 27,8 3 2 22,8 26,2 2,4 24,5 26 14 22,3 35,1 4,6 27,9 4 7 22,2 31,6 2,9 25,3 27 3 22,2 32,2 5,2 28,0 5 5 24,5 26,8 0,9 25,4 28 8 24,8 36,4 3,9 28,1 6 6 24,2 27,7 1,2 25,5 29 4 24,4 33,1 4,1 28,1 7 2 24,1 27,2 2,2 25,7 30 6 26,6 32,4 2,2 28,2 8 15 22,3 34,8 3,2 25,7 31 9 23,4 35,9 4,5 28,4 9 5 23,9 28,5 2,1 25,8 32 4 26,6 29,5 1,4 28,5 10 7 24,4 30,5 2,2 25,9 33 9 22,3 34,4 4,2 28,6 11 10 22,3 32,3 3,7 26,6 34 4 25,9 31,5 2,3 28,9 12 9 22,6 33,5 3,9 26,6 35 28 25,0 35,9 3,0 28,9 13 3 26,2 27,0 0,4 26,7 36 5 22,7 33,2 4,1 29,0 14 12 22,6 34,0 4,0 26,9 37 11 24,6 35,4 2,9 29,1 15 3 23,1 29,9 3,5 26,9 38 4 26,0 35,1 4,2 29,1 16 15 22,8 34,4 3,5 26,9 39 2 24,0 34,3 7,3 29,1 17 13 22,2 36,2 4,1 27,0 40 10 22,8 36,2 4,2 29,2 18 8 23,1 29,9 2,3 27,1 41 9 22,9 34,5 3,8 29,2 19 12 24,2 32,7 3,0 27,2 42 10 26,7 32,8 1,8 30,7 20 5 22,1 35,8 5,5 27,3 43 5 24,2 37,0 6,0 30,9 21 4 25,0 30,3 2,5 27,3 44 0 - - - - 22 10 23,8 32,3 2,6 27,6 45 0 - - - - Ortalama (ay) 23 14 22,3 32,0 3,2 27,6 Ort.* 350 24,2 30,9 1,4 27,62 * Ağırlıklı ortalamalar ile ilgili değerler Çizelge 3.37 de 45 işletmeden 2 sinde gerekli veriye kaynaklık teşkil edecek ilk buzağısını yapmış inek varlığının bulunmamasından dolayı İBY nin hesaplanamadığı, geri kalan 43 işletmede toplam 350 adet İBY verisinin değerlendirildiği görülmektedir. İşletmelerde İBY nin en düşük 22,1 ay; en yüksek 37 ay; ortalamasının ise 27,6 ay olduğu belirlenmiştir. İBY nin düşük olmasında, istemli olarak düvelerin erken tohumlanması ile istemsiz olarak meydana gelen tabiî tohumların etkili olduğu düşünülmektedir. İBY nin işletme ölçeklerine göre dağılımı ile ilgili bazı bulgular Çizelge 3.38 de verilmiştir.

115 Çizelge 3.38. İşletme ölçeğine göre ilk buzağılama yaşı ile ilgili bulgular İşletme ölçeği Küçük ölçekli işletmeler (n=76) Orta ölçekli işletmeler (n=174) Büyük ölçekli işletmeler (n=100) Tüm işletmeler (n=350) İstatistikler Değerler (ay) Minimum 24,28 Maksimum 30,85 Standart sapma 1,73 Ağırlıklı ortalama 26,98 a Minimum 25,30 Maksimum 30,65 Standart sapma 1,23 Ağırlıklı ortalama 27,58 b Minimum 26,57 Maksimum 29,18 Standart sapma 0,94 Ağırlıklı ortalama 28,20 c Minimum 24,28 Maksimum 30,85 Standart sapma 1,35 Ağırlıklı ortalama 27,62 *İşletme ölçekleri için belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir. Çizelge 3.38 de görüldüğü gibi İBY nin işletme ölçeklerine göre belirlenen farklılıkların istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı olduğu belirlenmiştir. Orta ölçekli işletmelerde İBY nin proje ortalamasına oldukça yakın olduğu (27,6 ay), küçük ölçekli işletmelerde ortalamanın biraz altında (27 ay) olmasına karşın, büyük ölçekli işletmelerde kısmen yüksek (28,2 ay) olduğu tespit edilmiştir. 3.6.3. Gebelik Başına Tohumlama Sayısı ile İlgili Bulgular İşletme ölçeklerine göre GBTS ile ilgili bulgular Çizelge 3.39 da sunulmuştur. Çizelge 3.39 da görüldüğü gibi GBTS nin işletme ölçeklerine göre belirlenen farklılıkların istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı olduğu belirlenmiştir. Toplam 601 gebelik için 1430 tohum kullanıldığı, GBTS nin işletmelerde 1,5 ile 5,8 adet arasında değişim gösterdiği, ortalama GBTS nin ise 2,4 adet olduğu hesaplanmıştır. Küçük ölçekli işletmelerde GBTS nin proje ortalamasına yakın (2,3 adet), orta ölçekli işletmelerde ortalamanın üzerinde (2,6 adet), büyük ölçekli işletmelerde ise ortalamanın altında (2,2 adet) olduğu dikkati çekmektedir.

116 Çizelge 3.39. İşletme ölçeklerine göre gebelik başına tohumlama sayısı ile ilgili bulgular İstatistikî bulgular İşletme ölçekleri Küçük ölçekli işletmeler Orta ölçekli işletmeler Büyük ölçekli işletmeler Tüm işletmeler Tohum sayısı 380 656 394 1430 Gebelik sayısı 165 256 180 601 Minimum 1,5 1,5 1,72 1,5 Maksimum 3,25 5,78 2,81 5,78 Standart sapma 0,54 0,91 0,44 0,72 Ağırlıklı ortalama 2,30 a 2,56 b 2,19 c 2,38 *İşletme ölçekleri için belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir. Büyük ölçekli işletmelerde GBTS nin düşük olmasının yanı sıra minimim GBTS lerin daha yüksek (1,72), maksimum GBTS lerin daha düşük (2,81) olduğu belirlenmiştir. Düve ve ineklerde repeat breeder vakaları ile ilgili istatistikî bulgular Çizelge 3.40 ta verilmiştir. Çizelge 3.40. Repeat breeder düve ve ineklerin tohumlama sayıları ile ilgili bulgular Hayvanın nevi Hayvan sayısı Vaka sayısı Toplam tohum sayısı Maksimum Standart sapma Ortalama Düveler 268 14 62 6 1,02 4,43 L1 deki inekler 149 9 51 9 2,35 5,67 L 2 deki inekler 452 98 457 13 1,67 4,66 Tüm inekler 601 107 508 13 1,74 4,75 Çizelge 3.40 ta görüldüğü üzere repeat breeder vakalarında düvelerde ortalama 4.4, L1 deki ineklerde 5,7; L 2 deki ineklerde ise 4,7 tohum kullanılmıştır. Düvelerde tohum sayısı en fazla 6 ya, L1 deki ineklerde 9 a, L 2 deki ineklerde ise 13 e çıkması dikkati çekmektedir.

117 3.7. Anket Bulgularıyla Bazı Verim Özellikleri, Hastalıklar ve İşletme Özelliklerinin İlişkilendirilmesi Proje kapsamındaki işletmelerde SV 305 nin bazı işletme özelliklerine göre dağılımı Çizelge 3.41 de sunulmuştur. Çizelge 3.41. İşletme özelliklerine göre 305 günlük süt veriminin dağılımı İşletme özelliği Barınak tipi Açık 4 4326 6294 871 5022 a Kapalı 18 2116 7736 1358 5171 a Yarı açık 23 3247 8990 1352 5515 a Sağımda sıra var mı? Hayır 24 2116 6916 986 5096 a Evet 21 3775 8990 1312 5665 a İnekler yılın kaç ayı dışarıdalar? 0-5 ay 16 2116 7736 1358 5171 a 6-12 ay 29 3247 8990 1291 5442 a Süt sığırcılığı ile ilgili eğitim aldı mı? Hayır 41 2116 8990 1314 5289 a Evet 4 4326 7298 1248 5881 a Danışmanlık hizmeti alıyor mu?* Hayır 33 2116 7659 1264 5140 a Evet 12 4668 8990 1318 5857 a a: Her bir işletme özelliği için p<0,05 düzeyinde farklılık önemsiz olarak tespit edilmiştir. * Danışmanlık hizmeti sadece evet ve hayır kategorisinde değerlendirilmiştir. n Minimum (L) Maksimum (l) Standart sapma Ortalama (l) Çizelge 3.41 de görüldüğü üzere SV 305 nin her bir işletme özelliği için ortalama değerlerindeki farklılıklar istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur. Yarı açık işletmelerde ortalama SV 305 nin kapalı ve açık tip işletmelerden yüksek olmak olmasına karşın bu farklılık istatistiksel olarak önemsiz olduğu görülmektedir. Benzer şekilde sağımın belirli bir sırada yapıldığı, ineklerin yılın büyük bir bölümünde dışarıda bulunduğu, işletme sahiplerinin süt sığırcılığı eğitimi ve danışmanlık hizmeti aldığı işletmelerde ortalama SV 305 nin kısmen yüksek olmasına karşın bu farklılığın istatistiksel olarak önemsiz olduğu dikkati çekmektedir.

118 İşletmelerde tercih edilen barınak tiplerine göre ineklerde görülen bazı hastalıkların aylık insidens yöntemiyle hesaplanan ağırlıklı ortalamaları Çizelge 3.42 de sunulmuştur. Çizelge 3.42. İşletmelerde tercih edilen barınak tiplerine göre ineklerdeki bazı hastalıkların ağırlıklı ortalaması Sağlık problemleri Kapalı tip barınaklarda Yarı açık tip barınaklarda Açık tip barınaklarda Tümü İnek sayısı 195 293 72 560 Doğum problemleri 37,7 a 45,7 b 35,0 a 41,5 Retensiyo sekundinarum 15,3 a 16,3 a 14,0 a 15,7 Abort 8,5 b 16,7 a 12,7 a 13,3 Güç doğum 11,3 b 8,6 a 6,7 a 9,3 Ölü doğum 2,1 3,0 1,6 2,5 Diğer 0,5 1,1 0,0 0,7 Meme problemleri 55,9 34,5 26,4 40,9 Mastitis 50,6 b 27,2 a 23,3 a 34,9 Meme ödemi 2,7 a 2,7 a 1,3 a 2,5 Meme problemi 2,1 2,7 1,8 2,4 Diğer 0,5 1,9 0,0 1,2 Fertilite problemleri 40,8 35,5 12,4 34,4 Repeat breeder 19,9 a 20,2 a 9,4 b 18,7 Metritis 20,4 a 11,6 b 3,0 c 13,5 Diğer 0,5 3,8 0,0 2,1 Ayak problemleri 36,6 9,0 7,5 18,4 Ayak hastalıkları 29,3 b 6,9 a 7,5 a 14,8 Tırnak bozukluğu 7,3 a 2,1 b 0,0 c 3,6 Metabolizma hastalıkları 14,4 9,6 4,0 10,6 Hipokalsemi 10,5 a 6,5 b 2,5 c 7,4 Ketozis 3,9 a 3,1 a 1,5 a 3,2 Sindirim hastalıkları 38,9 a 18,3 b 8,3 c 24,2 Gıda indigesyonu 18,7 4,6 2,8 9,3 Diare 7,9 6,0 0,0 5,9 Timpani 6,7 3,3 3,0 4,4 Abomasum deplasmanı 2,5 1,1 1,4 1,6 Konstipasyon 1,6 1,7 1,1 1,6 RPT 1,6 1,6 0,0 1,4 Solunum hastalıkları (pnömoni) 15,8 a 4,8 b 1,6 c 8,2 Diğer problemler 4,0 1,3 4,2 2,6 *Aynı satırda belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir.

119 Çizelge 3.42 de görüldüğü gibi RS, meme ödemi ve ketozis hariç tüm sağlık problemlerinde barınak tiplerine göre belirlenen farklılıklar istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Tüm sağlık sorunlarının (Doğum problemleri yarı açık işletmelerde nispeten daha yüksektir.) kapalı barınak tipine sahip işletmelerde oldukça yüksek düzeylerde görülmesine karşın, açık tip barınaklarda hastalık insidenslerinin oldukça düşük olması ilk bakışta göze çarpmaktadır. Doğum problemleri içerisinde abort vakalarının kapalı tip barınaklarda % 8,5 düzeyinde görülmesine karşın yarı açık işletmelerde belirtilen oranın yaklaşık 2 kat yüksek olması dikkati çekmektedir. Yarı açık tip barınağı bulunan işletmelerde bu oranın yüksek olmasında, İBR ve brucella vakaları nedeniyle abort insidensinin yüksek olduğu işletmelerin bu ölçekte yer almasının etkili olduğu düşünülmektedir. Güç doğum vakalarına kapalı tip barınaklarda daha fazla rastlandığı, RS vakalarının barınak tiplerine göre önemli farklılıklar göstermediği görülmektedir. Mastitisin açık tip barınaklardaki ortalama insidensi % 23, yarı açık tip barınaklarda % 27 iken, kapalı tip barınağı bulunan işletmelerde bu oranın yaklaşık 2 kat yüksek olması göze çarpmaktadır. Repeat breeder vakaları ile açık tip barınaklardaki ineklerde % 9,4 oranında karşılaşılırken, bu oranın kapalı ve yarı açık işletmelerde yaklaşık % 20 düzeylerinde olması dikkat çekicidir. Metritis vakaları ile ise açık tip barınaklardaki ineklerde sadece %3 düzeyinde karşılaşılırken, yarı açık işletmelerde belirtilen oranın % 9 a, kapalı tip barınaklarda ise yaklaşık % 20 ye çıktığı hesaplanmıştır. Barınak tiplerinin hastalıklara etkisi ayak problemlerinde daha belirgin olarak görülmektedir. Öyle ki, ayak hastalıkları açık ve yarı açık işletmelerde yaklaşık % 7 düzeylerinde iken, kapalı tip barınaklardaki ineklerde bu oranın % 30 a çıktığı dikkati çekmektedir. Tırnak bozukluğu ile açık tip barınaktaki ineklerde hiç karşılaşılmadığı, kapalı barınaklarda ise insidensin % 7 düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Hipokalsemi vakalarının kapalı tip barınaklardaki ineklerde açık tip barınaklara göre yaklaşık 4 kat yüksek olduğu görülmektedir.

120 Sindirim sistemi hastalıklarının yarı açık tip işletmelerde, açık tip işletmelere göre yaklaşık 2 kat yüksek olduğu, kapalı işletmelerde ise bu oranın yaklaşık 5 kata çıktığı görülmektedir. Pnömoni vakalarının açık ve yarı açık tip barınaklarda % 1,6 ve % 4,8 düzeyinde görülürken, kapalı tip işletmelerde bu oran % 16 gibi oldukça yüksek düzeydedir. İşletmelerde tercih edilen barınak tiplerine göre buzağılardaki bazı vakaların ağırlıklı ortalamaları Çizelge 3.43 te sunulmuştur. Çizelge 3.43. İşletmelerde tercih edilen barınak tiplerine göre buzağı hastalıklarının ağırlıklı ortalamaları Hastalıklar Sindirim sistemi hastalıkları Diare Gıda indigesyonu Konstipasyon Timpani Solunum sistemi hastalıkları (pnömoni) Ayak hastalıkları Diğer enfeksiyonlar Kapalı (n=177) Yarı açık (n=270) Açık (n=58) Tümü (n=505) 70,1 63,3 50,0 64,2 39,5 a 32,2 b 29,3 c 34,5 14,7 a 17,4 b 5,2 c 15,1 6,2 a 4,8 a 5,2 a 5,3 9,6 a 8,9 a 10,3 a 9,3 23,2 a 15,6 b 13,8 c 18,0 9,0 a 4,4 b 0,0 c 5,5 6,8 3,9 2,2 4,8 *Aynı satırda belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir. Çizelge 3.43 te görüldüğü gibi konstipasyon ve tipmani vakaları hariç tüm sağlık problemlerinde barınak tiplerine göre belirlenen farklılıklar istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Kapalı tip barınaklardaki buzağılarda diare, pnömoni ve ayak hastalıklarının açık ve yarı açık işletmelerden daha yüksek düzeyde karşılaşıldığı belirlenmiştir. İşletmelerdeki bazı yetiştirici özelliklerine göre mastitisin ortalama insidensinin karşılaştırılması ile ilgili bulgular Çizelge 3.44 te sunulmuştur.

121 Çizelge 3.44. İşletmelerde yetiştiricilerin bazı özelliklerine göre mastitisin ortalama insidensleri n Minimum Maksimum Standart sapma İşletme sahibinin eğitim durumu İlkokul 22 0,0 166,7 41,9 42,9 Ortaokul 9 0,0 119,7 42,1 39,4 Lise 12 10,0 94,4 24,7 43,5 Üniversite 2 11,1 61,9 35,9 36,5 Süt sığırcılığı ile ilgili eğitim aldı mı? Evet 4 10,0 34,4 11,5 23,8 Hayır 41 0,0 166,7 38,0 43,8 Süt sığırcığıyla uğraşma nedeni? Baba mesleği 18 4,8 166,7 45,0 54,4 Kârlı olduğu için 16 10,0 94,4 24,6 37,4 Yapacak başka iş yok 8 0,0 57,1 24,4 18,7 İkinci iş olsun diye 1 11,1 11,1-11,1 Sevdiği için 2 61,9 94,6 23,2 78,3 Asıl iş Eşit (Süt sığırcılığı ve Tarım) 11 0,0 119,7 38,1 53,2 Süt sığırcılığı 23 0,0 166,7 38,2 38,3 Tarım 8 9,1 98,2 36,6 40,3 Besicilik 1 32,3 32,3-32,3 Diğer 2 11,1 61,9 35,9 36,5 Sütü nasıl satıyor? Birlik aracılığıyla 41 0,0 166,7 37,0 44,9 Kendisi veya seyyar süt satıcısına 4 0,0 38,3 17,2 13,2 Danışmanlık hizmeti alıyor mu? Evet 12 0,0 94,4 26,4 19,4 Hayır 33 4,8 166,7 37,1 49,0 Ortalama Çizelge 3.44 te işletme sahiplerinin eğitim seviyeleri ile mastitis insidensi arasında önemli bir farklılığın olmadığı görülmektedir. Süt sığırcılığı eğitimi almamış yetiştiricilerin işletmelerinde mastitis insidensinin, bu eğitimi almış olanların yaklaşık iki katı oluğu dikkati çekmektedir. Süt sığırcılığını baba mesleği olarak devam ettiren işletmelerde mastitis insidensi % 54 iken, kârlı olduğu için bu sektörün tercih edildiği işletmelerde % 37 ile daha düşük, yapacak başka işi olmadığı için süt sığırcılığıyla uğraşılan işletmelerde ise % 19 ile çok daha düşüktür. Asıl işi süt sığırcılığı olan yetiştiricilerin işletmelerinde mastitis insidensi % 38, süt sığırcılığı ve tarımın eşit seviyede aile ekonomisine getirisinin bulunduğu işletmelerde % 53 ile oldukça yüksektir.

122 Sütü Birlik aracılığıyla satan 41 işletmede hastalığın insidensi % 45 iken, sayıları oldukça az olsa da üretilen sütü kendileri pazarlayan veya seyyar sütçüye satan 4 işletmede bu oranın % 13 olması dikkati çekmektedir. İşletmesinde yaşanan sağlık sorunları ile ilgili veteriner hekimlerden bilgi talebinde bulunan işletmelerde mastitis oranı % 19 iken, böyle bir hizmet almayan işletmelerde hastalığın insidensi % 49 gibi yüksek düzeydedir. İşleme sahiplerinin hayvan besleme ile ilgili yaptıkları bazı uygulamalara göre mastitisin ortalama insidensleri Çizelge 3.45 de verilmiştir. Çizelge 3.45. Yetiştiricilerin hayvan besleme ile ilgili bazı uygulamaları ve mastitis vakalarının ortalama insidensleri n Minimum Maksimum Standart sapma Yaylım durumu var mı? Var 10 0,0 119,7 40,4 48,6 Yok 35 0,0 166,7 36,0 40,2 İnekler yılın kaç ayı dışarıda bulunmakta 0-3 ay 14 0,0 166,7 49,7 63,7 4-7 ay 7 20,0 94,4 22,8 50,5 8-12 ay 24 0,0 98,2 22,4 27,0 Hayvanlar verimlerine göre mi yemleniyor?* Kötü 6 16,7 119,7 35,3 68,7 Vasat 19 0,0 166,7 37,0 44,1 İyi 19 0,0 113,3 34,6 33,4 Mükemmel 1 9,8 9,8-9,8 Yemleme ne zaman yapılmakta Sağım öncesi 3 65,1 98,2 18,0 77,7 Sağım esnasında 20 0,0 166,7 42,7 47,7 Sağım esnasında ve sonrasında 22 0,0 113,3 28,0 30,2 *Kötü: Herhangi bir düzenleme söz konusu değildir. Vasat: Sadece düve ve inek ayrımına göre bir yemleme söz konusudur. İyi: Düve ve inek ayrımı yanı sıra ineklerde de sütü az ve çok olanlarda verimine göre yemleme yapılmakta. Mükemmel: Kilitli sistem ile verimlerine ve birbirlerinin yemlerine müdahale etmeyecek şekilde yemleme yapılmakta. Ortalama Çizelge 3.45 de görüldüğü üzere hayvanlarını yaylıma çıkaran işletmelerde mastitisin ortalama insidensi % 49 iken, yaylım durumunun olmadığı işletmelerde bu oran % 40 dır. İneklerin çok az dışarı çıkarıldığı veya hiç çıkarılmadığı (0-3 ay) işletmelerde mastitis insidensinin % 64, yılın büyük bir bölümünde (8-12 ay) ineklerin dışarı çıkarıldığı işletmelerde ise insidensin % 27 olduğu tespit edilmiştir.

123 İneklerin verim özelliklerine göre kötü düzeyde yemleme yapılan işletmelerde mastitisin ortalama insidensi % 69 iken, vasat olduğu işletmelerde % 44 olarak belirlenmiştir. İyi düzeyde yemleme yapılan işletmelerde mastitisin % 33 oranında sorun teşkil ettiği görülmektedir. Proje kapsamındaki 3 işletmede sağım öncesi yemleme yapıldığı ve mastitisin ortalama % 78 oranında görüldüğü belirlenmiştir. Sağım esnasında yemleme yapılan işletmelerde hastalığın insidensi % 48 iken, yemlemenin bir kısmının sağım sırasında, bir kısmının da sağım sonrasında yapıldığı işletmelerde hastalığın insidensinin çok daha düşük (% 30) olduğu görülmektedir. Sağımla ilgili bazı özelliklerle mastitisin ortalama insidensi ile ilişkisi Çizelge 3.46 da sunulmuştur. Çizelge 3.46. Süt sağımıyla ilgili bazı özellikler ve mastitis vakaları arasındaki ilişki n Minimum Maksimum Standart sapma Sağım nasıl yapılıyor? Barınakta sağım makinesiyle 41 0,0 166,7 37,7 43,5 Elle 3 4,8 56,8 27,2 26,1 Sağım ünitesinde 1 31,6 31,6-31,6 Sağımcı kim? Eşi 16 0,0 166,7 41,7 39,3 Bakıcı 9 10,0 60,4 19,1 30,1 Kendi 8 4,8 113,3 38,8 53,8 Kendi ve eşi 8 0,0 69,6 25,9 29,7 Çocukları 4 22,5 119,7 41,5 81,2 Sağımla uğraşan kişinin hijyen ile ilgili yeterli eğitimi var mı? Evet 6 4,8 32,3 9,6 15,9 Hayır 39 0,0 166,7 37,9 45,0 Sağım sonrasında hayvanlar yatıyor mu? Evet 4 4,8 98,2 43,3 66,8 Kısmen 19 0,0 166,7 40,5 54,1 Hayır 22 0,0 113,3 25,9 27,2 Hasta inekler için ayrı bir bölüm var mı? Var 5 0,0 57,1 20,9 27,6 Yok 40 0,0 166,7 38,0 43,9 Ortalama Çizelge 3.46 da görüldüğü üzere, işletmelerin 41 inde sağım barınakta, sağım makinesiyle yapılmaktadır. Sağımın elle yapıldığı işletme sayısı 3, sağım ünitesinde yapıldığı işletme sayısı ise 1 olup her iki uygulama şeklinin az tercih edilmesi sağlıklı bir değerlendirme yapmayı zorlaştırmaktadır. Bununla beraber sağımın barınakta

124 sağım makinesiyle yapıldığı işletmelerde mastitisin % 44 oranında olduğu görülmektedir. Elle sağımın yapıldığı işletmelerde hastalık insidensine % 26 gibi kısmen düşük bir düzeyde rastlanmaktadır. Bunun nedenleri arasında, işletme sahiplerinin sağım makinesinin stresinden inekleri uzak tutmak istemeleri ve sağımla ilgili hijyen uygulamalarında daha özenli davranmaları gösterilebilir. Sağım işlemini eşleriyle birlikte yapan veya bakıcıya yaptıran işletmelerde mastitis insidensinin yaklaşık % 30, sağımı yetiştiricinin tek başına yaptığı veya çocuklara yaptırdığı işletmelerde bu oranın % 54 ve % 81 ile daha yüksek seviyelerde olduğu görülmektedir. Süt sığırcılığı ile ilgili yeterli eğitim almış olan yetiştiricilerin işletmelerinde mastitis yaklaşık % 16 oranında görülürken, bu eğitimin alınmadığı işletmelerde belirtilen oranın % 45 olduğu dikkati çekmektedir. Sağım sonrası ineklerin kısmen de olsa yattığının gözlemlendiği işletmelerde mastitis insidensinin daha yüksek olduğu, sağım sonrası yarım saatlik süre içinde yatması yemleme tekniği ile engellenen işletmelerde ise % 27 gibi nispeten daha düşük görüldüğü belirlenmiştir. Hasta inekler için ayrı bir bölmesi olan işletmelerde mastitisin ortalama insidensi % 28 iken, belirtilen bölümün kullanılmadığı işletmelerde insidensin % 44 oranında görülmesi dikkat çekicidir. Sağım hijyeni ile ilgili bazı uygulamalar ve bu uygulamalara göre mastitis vakalarının ortalama insidensleri Çizelge 3.47 de sunulmuştur.

125 Çizelge 3.47. Sağım hijyeni ile ilgili bazı uygulamalar ve mastitis vakalarının ortalama insidensleri n Minimum Maksimum Standart sapma Meme tedavisini genellikle kim yapıyor? Kendi 29 0,0 166,7 37,8 51,6 Veteriner hekim 16 0,0 98,2 28,2 24,8 Meme tedavisi kaç gün sürüyor? 1-3 gün 8 4,8 166,7 50,2 58,6 3-5 gün 30 0,0 119,7 31,1 39,2 5-7 gün 7 0,0 98,2 42,5 35,5 Memenin yıkanması Antiseptikli sünger ile 1 11,1 11,1-11,1 Tek kova antiseptikli su ile 3 0,0 38,3 19,9 16,0 Hortumla 17 0,0 113,3 25,3 28,0 Tek kova normal su ile 24 0,0 166,7 40,7 54,8 Kurulama Bazen 2 0,0 113,3 80,1 56,7 İki bez ile 2 11,1 94,6 59,1 52,9 Tek bez ile 19 0,0 166,7 43,6 51,1 Yok 22 0,0 94,4 22,5 32,0 Sağım öncesi daldırma kabı kullanıyor mu? Evet 13 4,7 94,6 30,0 40,1 Hayır 32 0,0 166,7 39,5 42,9 Sağım sonrası daldırma kabı kullanıyor mu? Evet 17 0,0 94,6 29,5 36,9 Hayır 25 0,0 166,7 41,8 47,5 Kuru dönem antibiyotik uyguluyor mu? Evet sadece sağmalken mastitis olanlara 12 0,0 166,7 51,4 48,2 Tüm kurudaki ineklere 16 0,0 119,7 35,8 43,0 Hayır 17 9,1 98,2 25,0 36,8 Ne sıklıkla aşı uyguluyor (senede)? 1 kez 8 10,0 119,7 43,1 50,4 2 kez 5 0,0 59,2 24,0 22,7 Subklinik mastitis durumunu CMT ile kontrol ediyor mu? Evet 4 9,8 57,1 20,7 29,5 Bazen 19 0,0 113,3 34,9 43,8 Hayır 22 0,0 166,7 41,0 42,9 Sağım başlığı lâstiklerini değiştirme süresi (ay) 3-5 4 0,0 57,1 25,8 19,1 6-8 25 0,0 113,3 30,0 37,2 >12 12 11,1 166,7 46,5 64,2 Sağım başlığı memeden kayıp düşüyor mu? Hayır 15 0,0 113,3 31,4 32,7 Evet 26 10,0 166,7 41,4 60,3 Sinek mücadelesi yeterli mi? Yetersiz 20 0,0 166,7 43,2 56,4 Yeterli 25 0,0 98,2 26,1 30,6 Barınağın genel hijyen durumu İyi ve mükemmel 28 4,8 113,3 28,0 30,2 Vasat ve kötü 17 0,0 166,7 41,6 61,7 Ortalama

126 Çizelge 3.47 de görüldüğü üzere meme tedavisinin genellikle yetiştiriciler tarafından yapıldığı işletmelerde mastitisin % 52 oranında görüldüğü, tedavilerin genellikle veteriner hekime yaptırıldığı işletmelerde ise bu değerin % 25 ile daha düşük bir seviyede olduğu dikkati çekmektedir. Meme tedavisinin 1 ile 3 gün arasında sürdüğünü belirten işletmelerde mastitis insidensi % 59 iken, tedavinin daha uzun sürdüğü işletmelerde hastalık insidensinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Sağım öncesi memelerin yıkanmasında antiseptikli su ve antiseptikli süngerin ender kullanıldığı, tercihlerini bu yönde kullanan işletmelerde mastitisin oldukça düşük oranda görüldüğü dikkati çekmektedir. Memelerin hortumla, tazyikli şebeke suyu ile yıkandığı işletmelerde mastitis % 28 oranında görülürken, bu uygulamanın tek kovada normal su ile yapıldığı işletmelerde belirtilen oran %55 gibi yaklaşık 2 kat yüksektir. Yıkanan memelerin kurulanmasının bazen, iki bez ve tek bez ile yapıldığı işletmelerde mastitis ortalama % 53 dolaylarında iken, kurulama işleminin yapılmadığı işletmelerde insidensin % 32 ile nispeten daha düşük olduğu göze çarpmaktadır. Bu durum memelerin kurulanmasında kullanılan bezlerin hastalık etkenlerinin sağlıklı memelere bulaştırılmasında etkili olduğunu düşündürmektedir. Sağım sonrası daldırma kabının uygulandığı işletmelerde insidensin az olduğu görülmektedir. Sağım öncesi daldırma kabının uygulandığı işletmelerde ise mastitis insidensinin istenen ölçüde düşük olmaması, uygulamayı yapmayan işletmelerde de benzer insidens oranın görülmesi dikkati çekmektedir. Bu duruma, uygulamayı her zaman yaptığını belirten işletmelerin büyük bir bölümünde daldırma kabı uygulamasının hastalığın başlamasıyla birlikte yapılmasının etkili olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca daldırma kabı solüsyonu konsantrasyonunun çoğu işletmeler tarafından bilinmemesinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Kuru dönem antibiyotik uygulaması yapmayan işletmelere hastalık insidensinin yaklaşık % 37 oranıyla kısmen düşük olduğu görülmektedir. Bu duruma yetiştiricilerin tedavi ve koruyucu amaçlı olarak yaptıkları hatalı uygulamaların etkili

127 olduğu düşünülmektedir. Öyleki, hafif semptomların görüldüğü vakalarda bile soğuk kompres yerine, yaygın olarak meme içi tüplerinin kullanıldığı, kuru dönem antibiyotik seçiminde veteriner hekim önerisinden ziyade, hazırda bulunan ve kısmen ucuz ilaçların kullanıldığı gözlemlenmiştir. Mastitis aşısının kullanıldığı işletmelerin oranı az olmasına karşın, aşı uygulamasının düzenli olarak senede iki kez yapıldığı işletmelerde hastalık ile ilgili sorunların, aşıyı yapmayan işletmelerdekinin yarısı düzeyinde olması dikkati çekmektedir. Subklinik mastitis tespiti için gereken CMT yi bazen yapan işletmelerle, hiç yapmayan işletmelerde insidens yaklaşık % 43 iken, bu testi düzenli olarak yapan 4 işletmede belirtilen oran % 29 tür. Sağım makinesinin lâstiklerin değişim süresi 6-8 ay arasında olduğu işletmelerde mastitis insidensi % 37 olarak hesaplanmıştır. Lâstiklerin değişim süresinin 12 ay ve daha uzun sürede yapıldığı işletmelerde belirtilen oranın % 64 gibi oldukça yüksek düzeyde olduğu saptanmıştır. Sağım başlığı lâstiklerinin memeden kayıp düşmesinin yaşanmadığı işletmelerde mastitis insidensi % 33 iken, bu durumun yaşandığı işletmelerde mastitisin yaklaşık 2 kat daha fazla görülmesi dikkati çekmektedir. Sinek ile mücadelenin yetersiz olduğu işletmelerde mastitis insidensi % 56 iken, yeterli mücadelenin yapıldığı işletmelerde bu değerin % 31 gibi daha düşük düzeyde olduğu görülmektedir. Barınakların genel hijyen durumunun iyi ve mükemmel olduğu gözlemlenen işletmelerde insidens % 30 iken, belirtilen durumun vasat ve kötü olarak gözlemlendiği işletmelerde % 62 gibi yaklaşık iki kat yüksek bir düzeyde olduğu belirlenmiştir. İşletmelerin bazı yapısal özelliklerine ve koruyucu uygulama tercihlerine göre ayak hastalıkları insidensler Çizelge 3.48 de sunulmuştur.

128 Çizelge 3.48. İşletmelerdeki bazı özellikleri ile ayak problemlerinin ortalama insidensleri n Minimum Maksimum Standart sapma Barınak tipi Açık 5 0,0 20,2 7,5 9,9 Yarı açık 22 0,0 44,4 11,4 9,0 Kapalı 18 0,0 216,1 57,6 45,3 Yılın kaç ayı hayvanlar dışarıda bulunuyor 0-3 14 0,0 216,1 53,4 44,0 4-7 7 0,0 170,4 61,1 32,4 8-12 24 0,0 44,4 11,1 9,2 Barınakta kullanılan altlık nedir?* Altlık yok (beton) 10 4,8 216,1 62,9 45,2 Saman (7) + talaş (1) 8 0,0 170,4 54,7 45,5 Barınak zemini günde kaç kere temizleniyor? * 2-3 13 0,0 216,1 66,8 50,8 3-4 5 6,7 61,7 19,7 31,1 Ayak banyosu yapılıyor mu?* Evet 4 0,0 61,7 27,4 30,2 Hayır 14 4,8 216,1 63,9 49,6 Sinek mücadelesi yeterli mi? Yeterli 25 0,0 44,4 11,2 9,4 Yetersiz 20 0,0 216,1 55,8 41,4 Barınağın genel hijyen durumu İyi ve mükemmel 28 0,0 61,7 14,7 11,2 Vasat ve kötü 17 0,0 216,1 59,4 44,0 * Kapalı tip barınakları kapsamaktadır. Ortalama Çizelge 3.48 de, kapalı tip barınaklarda ayak problemlerinin, açık ve yarı açık işletmelerden 4-5 kat daha fazla görüldüğü (% 45) göze çarpmaktadır. İneklerin çok az dışarı çıkarıldığı veya hiç çıkarılmadığı (0-3 ay) işletmelerde ayak problemlerinin ortalama % 44 oranında görüldüğü, yılın büyük bir bölümünde (8-12 ay) ineklerin dışarı çıkarıldığı işletmelerde ise belirtilen değerin % 9 ile oldukça düşük seviyede olduğu dikkati çekmektedir. Kapalı tip barınağı olan 18 işletmenin sadece 10 unda altlık malzemesinin kullanıldığı belirlenmiştir. Altlık kullanmayan işletmelerle, kullanan işletmelerde hastalık insidensinin hemen hemen aynı olduğu tespit edilmiştir. Günde 2-3 kez temizliğin yapıldığı kapalı tip işletmelerde ayak problemleri ile % 51 düzeyinde karşılaşılırken, günlük temizliğin 3-4 kez yapıldığı işletmelerde bu

129 oranın % 31 gibi daha düşük düzeydedir. Ayak banyosunun yapılmadığı kapalı tip işletmelerde insidensin % 50 ye çıktığı belirlenmiştir. Sinekle mücadelenin yeterli düzeyde yapıldığı işletmelerde ayak problemleri ile % 9 oranında karşılaşılmasına karşın, belirtilen mücadelenin yetersiz olduğu işletmelerde insidensin % 41 gibi oldukça yüksek olması dikkat çekicidir. Barınağın genel hijyen durumunun iyi ve mükemmel olarak gözlemlendiği işletmelerde ortalama insidens % 11, belirtilen durumun vasat ve kötü olduğu işletmelerde ise insidensin 4 kat daha yüksek olduğu görülmektedir. Doğum olayları ile işletme özellikleri birlikte değerlendirildiğinde, doğumların barınakta gerçekleştirildiği 39 işletmede abort vakalarının ortalama insidensi % 16 iken, buzağılama padoğunun kullanıldığı 5 işletmede insidensin % 11 düzeyinde olduğu saptanmıştır. Yaylım durumunun olmadığı 35 işletmede abort vakasının ortalaması % 17 iken, yaylım durumunun olduğu işletmelerdeki değerin % 9 gibi yaklaşık yarı yarıya düşük olduğu tespit edilmiştir. 3.8. İşletmelerde Bazı Süt Verim Özellikleri, Sağlık ve Fertilite Problemleri İçin Arzulanan Hedef ve Hedeften Sapma Değerleri 3.8.1. İşletmelerde Süt Verimi İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri İşletme ölçeklerine göre bazı süt verim özellikleri ve hedeften sapma değerleri ile ilgili istatistikî detaylar Çizelge 3.49 da verilmiştir.

130 Çizelge 3.49. Süt verimi ile ilgili bulgular ve hedeften sapma değerleri Hedeften sapmalar Verim özellikleri İşletme Ölçeği İşletme sayısı Ortalama Süt verimi (l/inek) Küçük ölç. 21 16,9 Hedef değer (%75 kartil) En düşük (% 25 kartil) Hedeften sapan işletme sayısı Hedeften sapan işletme (%) Minimum (l/inek) Maksimum (l/inek) Standart sapma (l/inek) Ortalama (l/inek) 15 71,4 0,7 11,2 3,0 4,8 Günlük süt verimi Orta ölç. 17 17,1 15 88,2 0,1 5,2 1,7 3,3 19,88 l 14,82 l Büyük ölç. 7 17,9 4 57,1 1,4 9,5 4,0 5,2 Genel top. 45 17,16 34 75,6 0,1 11,2 2,7 4,2 Küçük ölç. 19 5066 16 84,2 36 3687 995 1125 305 günlük süt verimi Orta ölç. 16 5414 13 81,3 72 1477 432 712 5803 l 4732 l Büyük ölç. 7 5945 3 42,7 141 2556 1290 1610 Genel top. 42 5345 32 76,2 36 3687 859 1003 Küçük ölç. 19 5791 16 84,2 16 4816 1228 1647 Toplam süt verimi Orta ölç. 16 6033 13 81,6 333 2421 719 1401 6932 l 5060 l Büyük ölç. 7 6355 3 42,7 123 3559 1169 2456 0 Genel top. 42 5977 32 76,2 451 3559 1052 1623 Çizelge 3.49 da görüldüğü üzere inek başına ortalama g-sv, SV 305 ve LSV ile ilgili ortalama değerler sırasıyla 17,2 l/gün, 5345 l ve 5977 l olarak hesaplanmıştır. Belirtilen verim türlerinin hedef değerleri, en yüksek süt verimine sahip işletmelerdeki ¼ kartil değeri olarak belirlenmiş olup sırasıyla 19,88 l/gün, 5803 l ve 6932 l olarak tespit edilmiştir. Çizelge genel olarak incelendiğinde, her üç verim özelliği bakımından büyük ölçekli işletmelerde, üretimin hedefin altında gerçekleştiği işletme oranının diğer işletmelere nazaran daha az olduğu dikkati çekmektedir. Bu işletmelerde g-sv için ortalama hedeften sapan işletmelerin oranı % 57, SV 305 ve LSV için % 43 olarak hesaplanmıştır. Bu oranlar, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ise daha yüksek oranlarda olduğu ve % 71 ile % 88 arasında değiştiği görülmektedir.

131 Büyük ölçekli işletmelerde hedeften sapan işletme oranının nispeten az olmasına karşın, g-sv açısından hedeften sapmaların daha yüksek, belirtilen değerin orta ölçekli işletmelerde ise en düşük düzeyde olması dikkati çekmektedir. g-sv bakımından hedeften sapan işletmelerdeki ortalama SV düşüklüğü; orta ölçekli işletmelerde ortalama 3,3 l/inek iken, küçük (4,8 l/inek) ve büyük ölçekli işletmelerde (5,2 l/inek) belirtilen değerin yaklaşık 1,5 kat daha fazla olduğu dikkati çekmektedir. İnek başına ortalama g-sv de oluşan verim düşüklükleri (hedeften sapma) ile ilgili işletme ölçekleri itibarıyla yapılan değerlendirmelerin SV 305 ve LSV için de geçerli olduğu görülmektedir. Orta ölçekli işletmelerde SV 305 teki hedeften sapma ortalama 712 l/inek iken, bu değerin küçük ölçekli işletmelerde yaklaşık 1,6 kat, büyük ölçekli işletmelerde ise yaklaşık 2,3 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Orta ölçekli işletmelerde LSV de hedeften sapma ortalama 1401 l iken, küçük ve büyük ölçekli işletmelerde 1647 l ve 2456 l olduğu saptanmıştır. 3.8.2. İşletmelerde Laktasyon ve Kuruda Kalma Süreleri İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri Proje kapsamında değerlendirilen 45 işletmenin sadece birinde laktasyon ve kuruda kalma süreleri, veri yetersizliği (yeni üye işletme) nedeniyle hesaplanamamıştır. Değerlendirmeye alınan 44 işletmenin ortalama LS 362,1 gün olarak tespit edilmiştir. Bu işletmelerin üçünde ortalama LS nin 300 günün altında olduğu, % 10 kartil değerinin 302,8 güne karşılık geldiği belirlenmiştir. Hedef değer olarak en düşük LS ye sahip olan işletmelerin % 25 kartil değeri alınmış olup bu değer 322 gün olarak hesaplanmıştır. Belirlenen bu hedefin üzerinde LS nin gerçekleştiği 33 işletmede hedeften sapmanın minimum 0,50 gün ile maksimum 178 gün arasında olduğu, ortalamasının ise 50 güne karşılık geldiği tespit edilmiştir. Hedeften sapmanın en düşük olduğu işletmelerde ¼ kartil 14 gün iken, en

132 yüksek hedeften sapmanın gerçekleştiği işletmelerde belirtilen değerin 69 gün olduğu belirlenmiştir. LS nin hedefin üzerinde olduğu işletmelerin, işletme ölçeklerine göre dağılımı Çizelge 3.50 de sunulmuştur. Çizelge 3.50. İşletme ölçeklerine göre laktasyon sürelerinde hedeften sapmalar Hedeften sapmalar İşletme ölçeği Toplam (n) n yüzde Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Küçük ölçekli işletmeler 20 13 65,0 0,6 178,0 50,5 49,3 Orta ölçekli işletmeler 17 13 76,5 5,6 138,4 38,5 44,6 Büyük ölçekli işletmeler 7 7 100,0 0,5 108,4 38,3 61,2 Genel Toplam 44 33 75,0 0,5 138,4 42,7 50,0 Çizelge 3.50 de dikkati çeken en önemli bulgu, büyük ölçekli işletmelerin tamamında LS nin hedef olarak belirlenen değerin üzerinde gerçekleşmiş olmasıdır. Belirtilen oranın orta ölçekli işletmelerde % 77, küçük ölçekli işletmelerde ise % 65 olduğu saptanmıştır. Büyük ölçekli işletmelerde hedeften sapma ile ilgili minimum ve maksimum değerlerin diğer işletmelere nazaran daha düşük olarak 0,49 gün ile 108,39 gün arasında değişim gösterdiği görülmektedir. Ancak bu işletmelerde ortalama hedeften sapmanın 61,23 gün ile çok daha yüksek düzeyde olması dikkati çekmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde ise belirtilen değerin 49,3 gün ve 44,6 gün ile birbirine yakın olduğu görülmektedir. İşletmelerde tespit edilen ortalama KKS nin LS bulgularından farklılıklar içermesi göze çarpmaktadır. Öyle ki KKS hesaplanan 44 işletmenin 21 inde belirtilen süre 60 günden düşük olup 23 işletmede ise 60 günden yüksek olduğu görülmüştür. Bu nedenle hedef değerler KKS düşük ve yüksek olma durumuna göre kategorize edilerek hesaplanmış ve elde edilen sonuçlar Çizelge 3.51 de sunulmuştur.

133 Çizelge 3.51. Kuruda kalma süresi ile ilgili hedef ve hedeften sapma değerleri Hedef Değerler Hedeften Sapmalar KKS <60 gün KKS >60 gün KKS <60 gün KKS >60 gün n 21 23 15 17 Minimum 33,4 60,1 1,5 0,3 Maksimum 59,8 96,3 24,6 33,3 Standart sapma 8,1 9,1 7,9 9,5 Ortalama 51,7 68,4 9,2 7,8 IQC % 25* 58,0 63,0 3,1 1,4 IQC % 50 (ortanca) 54,4 64,7 7,0 3,3 IQC % 75 47,6 70,9 15,7 14,6 * Hedef değer olarak alınmıştır. Çizelge 3.51 de görüldüğü üzere KKS 60 günün altında olan işletmelerde hedef değerin (IQC % 25) 58 gün iken, KKS 60 günün üzerinde olan işletmelerde hedef değer (ICQ % 25) 63 gün olarak belirlenmiştir. Bir başka ifade ile KKS 58-63 gün arası normal değer olarak görülürken bu değerin altı ve üstündeki KKS hedeften sapma olarak değerlendirilmiştir. KKS nin 60 günün altında gerçekleştiği 21 işletmenin % 71 inde hedeften sapmanın (58 günden kısa) meydana geldiği ve bu işletmelerde belirtilen sapmanın ortalama 9,2 gün daha kısa olarak gerçekleştiği hesaplanmıştır. KKS nin 60 günün üzerinde bulunduğu 23 işletmenin % 74 ünde hedeften sapmanın (63 günden uzun) oluştuğu ve bu işletmelerde belirtilen sapmanın ortalama 7,8 gün olduğu tespit edilmiştir. 3.8.3. Sağlık Problemleri İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri İşletmelerde sıklıkla karşılaşılan bazı sağlık problemleri için arzulanan hedef değerlerin tespitine yönelik istatistikî değerlendirme Çizelge 3.52 de sunulmuştur.

134 Çizelge 3.52. Sık görülen bazı sağlık problemleri için hedef değerlerin tespiti ile ilgili bulgular Hastalıklar Ortalama En düşük %25 En düşük % 33,34 En yüksek % 25 Toplam Doğum Problemleri 44,3 21,1 27,7 54,3 21,11 Retensiyo sekundinarum 15,1 6,5 8,3 21,6 6,46 Abort 15,4 0,0 5,1 14,8 5,09 Güç doğum 10,2 0,0 4,1 14,8 4,09 Toplam Meme Problemleri 49,5 22,4 26,3 64,9 22,36 Mastitis 42,1 12,7 19,1 59,8 12,70 Toplam Fertilite Problemleri 35,4 16,7 22,2 43,2 16,67 Repeat breeder 20,1 10,4 12,5 29,4 10,35 Metritis 15,3 3,8 6,8 20,4 3,79 Toplam Ayak Problemleri 23,6 0,0 6,7 25,9 6,67 Ayak hastalığı 17,0 0,0 4,2 23,8 4,16 Toplam Metabolizma 12,2 0,0 1,9 21,6 1,87 Hipokalsemi 8,6 0,0 0,0 16,7 1,11 Toplam Sindirim 28,7 10,0 12,0 42,2 10,00 Hedef değer Çizelge 3.52 de görüldüğü üzere hedef değerler belirlenirken en düşük oranlara sahip işletmelerin ¼ kartil değerleri alınmıştır. Bu dilimdeki işletmelerde belirtilen değerin 0 olduğu hastalıklarda (abort, güç doğum, ayak hastalığı) hedef değer olarak 1/3(% 33,3) lük dilimdeki en yüksek insidens oranı seçilmiştir. Ancak en düşük değerlere sahip işletmelerin 1/3 lük diliminde hipokalsemiye rastlanmadığı görülmüştür. Bunun üzerine hipokalseminin hedef değerinin tespitinde toplam metabolizma hastalıklarının en düşük 1/3 lük kartil değeri olan 1,87 den yararlanılmış, hastalığın orantısal olarak insidensleri göz önüne alınarak hedef değer 1,1 olarak belirlenmiştir. Doğum problemleri kategorisinde değerlendirilen abort, güç doğum ve retensiyo sekundinarum vakalarının hedef değerleri sırasıyla % 5,1; % 4,1 ve % 6,5 olarak belirlenmiştir. Toplam doğum problemlerinin ortalama insidensi % 44 iken, bu problemlerin hedef değer olarak belirlenen % 21 düzeylerine düşebileceği görülmektedir.

135 İşletmelerde ortalama % 42 oranında görülen mastitis için arzulanan hedefin %13 olduğu, toplam meme problemleri bakımından ise ortalama insidensin % 50 ve hedef değerin % 22 olarak hesaplandığı görülmektedir. Metritis ve repeat breeder vakalarının ortalama % 20 ve % 15, oranlarında görüldüğü, hedef insidensin ise sırasıyla % 10,6 ve 3,8 olarak saptandığı görülmektedir. Metritis ve repeat breeder vakaları birlikte değerlendirildiğinde toplam fertilite problemlerinin insidensin % 35 iken, arzulanan hedef değerinin % 17 olduğu görülmektedir. Ortalama % 17 oranında rastlanan ayak hastalıklarında hedef insidens % 4,2, toplam ayak problemlerinde ise belirtilen oranların sırasıyla % 246 ve % 6,7 olduğu görülmektedir. Toplam sindirim problemlerinde hedef insidens % 10 olarak belirlenmiştir. Her işletme için gerçekleşen ortalama insidenslerden hedef değerlerin çıkarılmasıyla hedeften sapma değerleri bulunmuştur. Bu bulgularla ilgili detaylar Çizelge 3.53 te sunulmuştur. Çizelge 3.53. Sık görülen bazı hastalıklarda hedeften sapma değerleri n (işletme sayısı) Yüzdesi Doğum problemleri 34 75,6 1,1 143,3 34,0 33,4 8,9 42,7 Abort 30 66,7 0,2 150,2 32,7 17,8 4,0 15,7 Güç doğum 30 66,7 0,5 35,9 9,9 11,0 3,0 15,1 Retensiyo sekundinarum 34 75,6 0,2 44,5 11,0 13,2 4,0 20,6 Fertilite problemleri 33 73,3 0,6 106,7 23,9 27,4 12,4 37,8 Metritis 34 75,6 0,6 75,5 15,2 16,4 7,0 23,8 Repeat breeder 34 75,6 0,0 59,7 12,9 14,8 4,3 21,7 Meme problemleri 34 75,6 1,6 154,0 35,2 40,8 14,4 53,5 Mastitis 34 75,6 0,1 144,3 36,0 39,9 11,7 55,8 Ayak problemleri 29 64,4 1,0 209,4 46,8 29,1 5,3 32,6 Ayak hastalığı 30 66,7 0,6 146,1 28,1 21,3 5,0 23,6 Metabolizma hastalıkları 30 66,7 3,7 39,8 10,2 16,4 7,2 25,4 Hipokalsemi 25 55,6 4,5 27,5 7,4 14,4 7,3 20,1 Sindirim sistemi hastalıkları 32 71,1 0,7 127,5 27,9 28,5 7,0 42,1 Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama En iyi % 25 En kötü % 25

136 Çizelge 3.53 te görüldüğü üzere abort vakaları bakımından projedeki 45 işletmenin 30 unda ortalama % 18 oranında hedeften sapmanın meydana geldiği belirlenmiştir. Güç doğum vakalarında arzulanan hedeften sapan 30 işletmede bu değerin % 11 e karşılık geldiği belirlenmiştir. RS bakımından işletmelerin 11 inde hedef değerin altında insidens görülürken, 34 ünde ortalama % 13 oranında hedeften sapmanın olduğu tespit edilmiştir. Doğum ile ilgili problemlerin tamamı değerlendirildiğinde işletmelerin % 76 sında ortalama % 33 oranında hedeften sapmanın görülmesi dikkati çekmektedir. Metritis vakalarında hedef değerin üzerinde insidens oranlarına sahip 34 işletmede hedeften sapmanın ortalama % 16 ya karşılık geldiği, bu oranın repeat breeder vakaları için % 15 olduğu tespit edilmiştir. Her iki vaka birlikte değerlendirildiğinde işletmelerin % 73 ünde hedeften sapmanın ortalama % 27 olduğu görülmektedir. Meme problemleri ile ilgili sağlık sorunlarının büyük kısmı mastitisten kaynaklandığı için hedeften sapma değerleri olarak mastitis incelemeye alınmıştır. Mastitis vakaları açısından arzulanan hedefin üzerinde insidenslere sahip 34 işletmede hedeften sapmanın ortalama % 40 olduğu belirlenmiştir. Toplam meme problemlerinin ise işletmelerin yaklaşık % 76 sında belirtilen oranın % 41 olduğu görülmektedir. Ayak hastalıkları bakımından işletmelerin % 68 inde insindensler hedef değerin üzerinde olup ortalama hedeften sapma % 21 olarak hesaplanmıştır. Tırnak bozukluklarının da dahil olduğu toplam ayak problemlerinde ise belirtilen ortalamanın %29 a çıktığı görülmektedir. Metabolizma hastalıklarının büyük bir kısmını teşkil eden hipokalsemi vakalarında hedefin üzerinde insidens oranlarına sahip 25 işletmede ortalama hedeften sapma oranının % 14 olduğu belirlenmiştir. Ketozis insidenslerinin de dâhil edildiği toplam metabolizma vakalarında belirtilen değerin % 16 ya çıktığı görülmektedir. Sindirim problemleri açısından işletmelerin % 71 inde hedeften sapmanın olduğu ve hedeften sapmanın ortalama % 29 olduğu tespit edilmiştir.

137 3.8.4. Fertilite ile İlgili Bazı Verim Özellikleri İçin Arzulanan Hedefler ve Hedeften Sapma Değerleri İşletmelerdeki fertilite özelliklerini belirten BA, İBY ve GBTS ile ilgili hedef değerler ve hedeften sapma detayları Çizelge 3.54 te sunulmuştur. Çizelge 3.54. Fertilite problemleri için hedef değerler ve hedeften sapma değerleri Hedef değerler Hedeften sapmalar BA (gün) İBY (ay) GBTS GBTS BA (gün) İBY (ay) (adet) (adet) n 45 43* 45 34 32 34 n (yüzde) 75,56 74,42 75,56 Minimum 371,44 24,28 1,50 0,97 0,02 0,02 Maksimum 501,76 30,85 5,78 111,73 4,30 3,79 Standart sapma 32,90 1,57 0,78 27,80 1,07 0,74 Ortalama 419,86 27,42 2,44 42,30 1,58 0,71 IQR % 25** 390,04 26,55 1,99 19,47 0,68 0,22 * Yeni üye olan iki işletmedeki veri eksikliğinden dolayı 43 işletmenin verileri kullanılmıştır. ** Hedef değer olarak alınmıştır. Çizelge 3.54 te, görüldüğü üzere genel teamül olarak BA nın 365 gün olması istenirken işletmelerden hiçbirinde bu hedefe ulaşılmadığı, en düşük BA nın 371 gün olduğu görülmektedir. Aynı şekilde işletmelerde İBY nin en düşük 24,3 ay, GBTS nin ise 1,5 olması dikkati çekmektedir. BA, İBY ve GBTS ile ilgili hedef değer olarak, en düşük ortalamalara sahip işletmelerdeki ¼ kartil değeri alınmıştır. BA için 390 gün, İBY için 26,6 ay ve GBTS için ise 2 tohum, hedef değer olarak belirlenmiştir. Proje kapsamındaki işletmelerin yaklaşık % 75 inde BA, İBY ve GBTS ortalamalarının hedef olarak belirlenen değerlerin üzerinde olduğu görülmüştür. BA ve İBY için hedefin üzerinde değerlere sahip olan işletmelerde hedeften sapmanın sırasıyla ortalama 42 gün ve 1,6 ay olduğu saptanmıştır. GBTS için belirtilen değerin 0,7 adet olduğu görülmektedir.

138 İşletme ölçeklerine göre fertilite ile ilgili hedeften sapma değerlerinin dağılımı Çizelge 3.55 de sunulmuştur. Çizelge 3.55. Fertilite ile ilgili hedeften sapma değerlerinin işletme ölçeklerine göre dağılımı İşletme ölçeği n (toplam) n (sapma) Sapma yüzdesi Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Buzağılama aralığı İlk buzağılama yaşı Gebelik başına tohumlama sayısı Küçük ölçekli işletmeler 21 15 71,43 9,54 109,7 29,30 44,72 Orta ölçekli işletmeler 17 13 76,47 0,97 62,5 19,79 35,04 Büyük ölçekli işletmeler 7 6 85,71 7,71 111,7 38,60 51,96 Genel toplam 45 34 75,56 7,71 111,7 27,80 42,29 Küçük ölçekli işletmeler 19 11 57,89 0,11 4,30 1,19 1,61 Orta ölçekli işletmeler 17 14 82,35 0,36 4,10 1,05 1,53 Büyük ölçekli işletmeler 7 7 100,0 0,02 2,63 1,10 1,64 Genel toplam 45 32 71,11 0,02 4,10 1,07 1,58 Küçük ölçekli işletmeler 21 16 76,19 0,02 1,27 0,47 0,59 Orta ölçekli işletmeler 17 14 82,35 0,19 3,79 1,05 0,85 Büyük ölçekli işletmeler 7 4 57,14 0,27 0,82 0,26 0,65 Genel toplam 45 34 75,56 0,27 0,27 0,75 0,70 Çizelge 3.55 de görüldüğü üzere, BA ve İBY değerleri işletme ölçekleri bakımından değerlendirildiğinde, hedeften sapan işletmelerin oranı ile ortalama hedeften sapma oranı büyük ölçekli işletmelerde en yüksek seviyedir. Bu işletmelerde GBTS bakımından hedeften sapan işletme oranının daha az, hedeften sapma ortalamasının daha düşük olması dikkati çekmektedir. Bu durumda, inek sayısının artması ile birlikte işletme yönetiminin ve kızgınlık belirtilerinin takibindeki zorlukların etkili olduğu düşünülmektedir. BA ve İBY de ortalama hedeften sapmanın orta ölçekli işletmelerde daha düşük (35 gün) olduğu, büyük ve küçük işletmelerde daha yüksek (sırasıyla 52 gün ve 45 gün) olduğu belirlenmiştir. GBTS de ortalama hedeften sapmanın 0,7 adet olduğu, bu değerin orta ölçekli işletmelerde daha yüksek (0,85 adet), büyük ve küçük ölçekli işletmelerde nispeten daha düşük (sırasıyla 0,65 adet ve 0,59 adet) olduğu görülmektedir.

139 3.9. Ekonomik Analizler 3.9.1. Klinik Mastitis Kaynaklı Kayıplar Klinik mastitis kaynaklı kayıplara ilişkin ekonomik analizlerin detayları Çizelge 3.56 da verilmiştir. Çizelge 3.56. Klinik mastitisten kaynaklanan ekonomik kayıplar Ekonomik kayıplar (YTL/vaka) Toplam kayıplar içindeki oranı (%) Kayıp kalemleri Hafif Orta Şiddetli Hafif Orta Şiddetli Net Süt verim kaybı (YTL/vaka) 15,6 86,4 294,3 19,6 39,7 51,7 Süt kaybının finansal değeri 18,2 100,8 374,1 22,9 46,3 65,7 Yem tasarrufu (süt veriminde düşme nedeniyle) 2,6 14,3 79,8 3,3 6,6 14,0 Net elden çıkarma kaybı (YTL/vaka) 0,0 0,0 44,0 0,0 0,0 7,7 Elden çıkarma kaybı (YTL/vaka) 0,0 0,0 44,0 0,0 0,0 7,7 Acil kesim (YTL/vaka) 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 0,0 Tedavi giderleri 64,1 131,4 230,8 80,4 60,3 40,6 Atık süt bedeli* 39,4 59,6 77,1 49,5 27,4 13,5 İlaç masrafı 20,0 50,0 100,0 25,1 23,0 17,6 Veteriner masrafı 3,6 20,9 53,2 4,5 9,6 9,4 Ekstra işçilik giderleri 1,1 0,8 0,6 1,3 0,4 0,1 Toplam mastitis kaynaklı kayıplar (YTL/vaka) 79,7 217,8 569,1 100,0 100,0 100,0 Toplam mastitis kaynaklı kayıplar-nüks dâhil 83,6 231,0 638,4 (YTL/vaka)** Ağırlıklı ortalama kayıp 244,0 * Tedavi süresi +2 gün varsayılmıştır. ** Nüks durumunda sadece ilave tedavi giderleri dikkate alınmıştır. Çizelge 3.56 da görüldüğü gibi, her klinik mastitis vakası sonucu oluşan ekonomik kayıplar (nüks dâhil) hastalığın hafif, orta ve şiddetli formlarında sırasıyla 84YTL, 231 YTL, 638 YTL olarak hesaplanmıştır. Hastalığın seyrine göre hesaplanan ağırlıklı ortalama kaybın ise 244 YTL olduğu belirlenmiştir.

140 Net süt verimi kaybı, hafif seyirli mastitislerde vaka başına yaklaşık 16 YTL iken, belirtilen kaybın orta seyirli vakalarda 86 YTL ye, şiddetli vakalarda ise 294YTL ye çıktığı belirlenmiştir. Net süt verimi kaybının hastalığın hafif, orta ve şiddetli formlarında, toplam kaybın sırasıyla % 20, % 40 ve % 52 sini oluşturduğu görülmektedir. Elden çıkarmanın sadece şiddetli seyreden vakalarda ortaya çıkmış olup vaka başına 44 YTL tutarında bir kayba neden olduğu, bu kaybın da toplam kayıplar içerisindeki oranının % 8 düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Tedavi giderleriyle ilgili detaylar incelendiğinde hafif, orta ve şiddetli seyreden vakalarda ilaç masrafı vaka başına 20 YTL, 50 YTL ve 100 YTL; veteriner hekim masraflarının 4 YTL, 21 YTL ve 53 YTL olduğu görülmektedir. Atık süt bedelinin ise 39YTL, 60 YTL ve 77 YTL olduğu belirlenmiştir. Hafif, orta ve şiddetli seyreden vakalarda toplam tedavi giderinin sırasıyla 64 YTL, 131 YTL ve 231 YTL ye karşılık geldiği görülmektedir. Toplam ekonomik kaybın % 80 ini tedavi giderleri oluştururken, belirtilen oranın orta ve şiddetli seyreden vakalarda sırasıyla % 60 ve % 40 olduğu belirlenmiştir. Atık süt bedelinin toplam kayıplar içerisindeki payı hafif vakalarda yaklaşık %50 iken, orta ve şiddetli seyreden vakalarda bu oranın sırasıyla % 27 ve % 14 daha düşük olduğu saptanmıştır. İlaç masrafları için belirtilen oranların hafif, orta ve şiddetli vakalarda sırasıyla % 25, % 23 ve % 18; veteriner hekim masraflarının ise % 5, % 10 ve % 9 olduğu görülmektedir. 3.9.2. Klinik Metritis Kaynaklı Kayıplar Klinik metritis ile ilgili ekonomik kayıplar Çizelge 3.57 de sunulmuştur.

141 Çizelge 3.57. Klinik metritisten kaynaklanan ekonomik kayıplar Ekonomik kayıplar (YTL/vaka) Toplam kayıplar içindeki oranı (%) Tedavi masrafları (YTL/vaka)* 169,2 45,7 İlaç masrafları 60,0 16,2 Veteriner hekim ücreti 44,1 11,9 Üretici emeği 0,8 0,2 Atık süt bedeli 64,2 17,3 Süt verim kaybı(ytl/vaka)* 76,0 20,5 Süt verim kaybı 144,6 39,0 Yem tasarrufu (süt veriminde düşme nedeniyle) 68,6 18,5 Elden çıkarma maliyeti (YTL/vaka)* 12,9 3,5 BA da artışın maliyeti (YTL/vaka)** 104,9 28,3 Ekstra tohumlama maliyeti (YTL/vaka)** 7,5 2,0 Toplam kayıp (YTL/vaka) 370,6 100 Toplam kayıp-nüks dâhil* 401,0 Toplam kayıp-endirekt-nüks dâhil 112,4 Toplam kayıp-direkt-nüks dâhil 288,6 * Direkt kayıplar. ** Endirekt kayıplar. *** Veteriner kontrol anketine dayanılarak metritis vakalarında % 18 oranındaki nüksler hesaplamaya dâhil edilmiştir. Çizelge.3.57 de görüldüğü üzere, klinik metritisin vaka başına 401 YTL tutarında ekonomik kayba (nüks dâhil) neden olduğu belirlenmiştir. Nüks vakalarının da dâhil edildiği toplam kayıpların 112 YTL (% 28) sinin endirekt; 289 YTL (% 72) sinin ise direkt kayıplar olduğu tespit edilmiştir. Klinik metritisten kaynaklanan kayıpların % 46 sını tedavi masraflarının oluşturduğu görülmektedir. Bunu, önem sırasına göre % 30 unu endirekt kayıplar, % 21 ini süt verim kaybı, % 4 ünü elden çıkarma kaybı takip etmektedir. Elden çıkarma ile ilgili kaybın hesaplanmasında sadece metritisin ilerlemiş hali olan pyometra vakaları göz önüne alınmıştır. Yetiştiricilerin döl tutmama probleminden dolayı satmak zorunda kaldığı ineklerin bir kısmının kronik metritisli olabileceği, ancak klinik olarak tespit edilmeyen vakaların analizde yer almadığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

142 3.9.3. Retensiyo Sekundinarum Kaynaklı Kayıplar RS den kaynaklanan ekonomik kayıpların detayları Çizelge 3.58 de sunulmuştur. Çizelge 3.58. Retensiyo sekundinarum kaynaklı ekonomik kayıplar Hastalıktan kaynaklanan ekonomik kayıplar Ekonomik kayıplar (YTL/vaka) Toplam kayıplar içindeki oranı (%) Tedavi masrafları (YTL/vaka)* 108,1 28,2 İlaç masrafları (YTL/vaka) 35,0 9,1 Atık süt (YTL/vaka) 46,8 12,2 Veteriner hekim ücreti (YTL/vaka) 62,7 16,3 İşçilik (fırsat maliyeti) 0,4 0,1 Süt verim kaybı (YTL/vaka)* 136,5 35,6 Süt kaybının finansal değeri (YTL/vaka) 173,5 45,2 Yem tasarrufu (süt veriminde düşme nedeniyle) 37,0 9,7 Elden çıkarma kaybı (YTL/vaka)* 10,8 2,8 BA daki uzamadan kaynaklanan kayıp (YTL/vaka)** 128,3 33,4 Toplam kayıp 383,6 100,0 Toplam direkt kayıp 255,4 * Direkt kayıplar ** Endirekt kayıplar Çizelge 3.58 de görüldüğü üzere, işletmelerde RS den kaynaklanan vaka başına ekonomik kaybın 384 YTL olduğu, bu meblağın % 67 sine karşılık gelen 255 YTL yi direkt kayıpların oluşturduğu belirlenmiştir. BA daki uzamadan kaynaklanan endirekt kayıpların ise 128 YTL ile toplam kayıpların % 33 ünü kapsadığı tespit edilmiştir. Ekonomik kayıp kalemleri incelendiğinde en önemli kaybın toplam kayıpların % 36 sını oluşturan süt verim kaybının olduğu, bunu % 33 ile BA daki uzamadan kaynaklanan kayıpların takip ettiği görülmektedir. Toplam kayıpların % 28 ini oluşturan tedavi giderlerinin, önem sırasına göre %16 ile veteriner ücreti, % 12 ile atık süt ve % 9 ile ilaç masrafı kalemlerinin olduğu belirlenmiştir.

143 3.9.4. Hipokalsemi Kaynaklı Kayıplar Hipokalsemiden kaynaklanan finansal kayıplar ile ilgili detaylar Çizelge 3.59 da sunulmuştur. Çizelge 3.59. Hipokalsemi vakalarından kaynaklanan ekonomik kayıplar Hipokalsemi kaynaklı kayıplar Ekonomik kayıplar (YTL/vaka) Toplam kayıplar (nüks dâhil) içindeki oranı (%) Hafif Şiddetli Ölümcül Hafif Şiddetli Ölümcül Süt verim kaybı (YTL/vaka) 25,1 66,8 0,0 18,3 27,2 0,0 Tedavi masrafları 97,6 149,2 167,2 71,1 60,7 8,4 İlaç masrafları(ytl/vaka) 55,0 77,0 95,0 40,1 31,3 4,8 Veteriner hekim ücreti (YTL/vaka) Çiftçinin harcadığı vakit (YTL/vaka) Ölen hayvanın değeri (YTL/vaka) Toplam kayıp 122,7 216,0 1990 Toplam kayıp-nüks dâhil (YTL/vaka) Ağırlıklı ortalama kayıp (nüks dâhil) 41,5 70,0 70,0 30,2 28,5 3,5 1,1 2,2 2,2 0,8 0,9 0,1 0,0 0,0 1823 0,0 0,0 91,6 137,3 245,8 1990 100,0 100,0 100,0 228,6 Çizelge 3.59 da görüldüğü üzere, hipokalsemiden kaynaklanan toplam ekonomik kayıplar hastalığın hafif, şiddetli ve ölümcül formlarında sırasıyla 137YTL, 246 YTL ve 1990 YTL olarak hesaplanmıştır. Hastalığın belirtilen üç formunun olasılığına göre yapılan hesaplamada ağırlıklı ortalama kaybın 229 YTL olduğu belirlenmiştir. Hastalığın hafif formunda en önemli masraf kalemini, toplam (nüks dâhil) kayıpların yaklaşık % 71 ini kapsayan tedavi masrafları oluşturmaktadır. Tedavi masraflarındaki en önemli kayıp kalemlerini önem sırasına göre toplam kayıpların % 40 ını kapsayan ilaç masrafları ile % 30 unu kapsayan veteriner hekim masrafları oluşturmaktadır. Süt verim kaybında belirtilen değerin ise % 18 olduğu, hastalığın bu formunda ölüm vakalarına rastlanmadığı, yetiştiricinin harcadığı sürenin fırsat maliyetinin ise gözardı edilebilecek kadar düşük olduğu belirlenmiştir.

144 Hastalığın şiddetli formunda en önemli masraf kalemini, hafif formdaki gibi tedavi masraflarının oluşturduğu ve bu masrafların toplam (nüks dâhil) kayıpların %61 ini kapsadığı belirlenmiştir. Tedavi masrafları kapsamında değerlendirilen ilâç ve veteriner hekim masraflarının ise toplam kaybın sırasıyla % 31 ve % 28 ini oluşturduğu tespit edilmiştir. Hipokalseminin ölümle neticelen formlarında toplam kayıpların % 92 sini ölen ineğin değeri, % 8 ini ise tedavi giderlerinin oluşturduğu saptanmıştır. 3.9.5. Ayak Hastalıkları Kaynaklı Kayıplar Ayak hastalıklarından kaynaklanan ekonomik kayıplarla ilgili detaylar Çizelge 3.60 da sunulmuştur. Çizelge 3.60. Ayak hastalıklarından kaynaklanan ekonomik kayıplar Ayak hastalıklarından kaynaklanan ekonomik kayıplar * Direkt kayıplar. ** Endirekt kayıplar. Ekonomik kayıplar (YTL/vaka) Toplam kayıplar içindeki oranı (%) Hafif Orta Şiddetli Hafif Orta Şiddetli Net süt verim kaybı (YTL/vaka)* 22,8 45,5 68,2 7,9 15,8 13,4 Süt kaybının finansal değeri 28,9 57,8 86,8 10,0 20,1 17,0 Yem tasarrufu (süt veriminde düşme nedeniyle) 6,2 12,3 18,5 2,1 4,3 3,6 Tedavi masrafları (YTL/vaka)* 143,3 149,7 149,9 49,5 52,1 29,4 İlaç masrafları 40,0 50,0 75,0 13,8 17,4 14,7 Atık süt bedeli 45,9 55,1 82,6 15,8 19,2 16,2 Veteriner hekim ücreti 4,5 28,2 57,8 1,6 9,8 11,3 İşçilik (fırsat maliyeti) 1,1 0,8 0,6 0,4 0,3 0,1 Sürüden çıkarma kaybı (YTL/vaka)* 0,0 0,0 3,0 0,0 0,0 0,6 BA da uzama (YTL/vaka)** 99,1 52,5 233,2 34,2 18,3 45,8 Fazladan tohumlama bedeli (YTL/vaka)** 17,4 17,4 17,4 6,0 6,1 3,4 Toplam Kayıplar (YTL/vaka) 282,6 265,1 471,7 Toplam Kayıplar -nüks dâhil- (YTL/vaka) 289,7 287,5 509,2 100,0 100,0 100,0 Ağırlıklı Toplam Kayıplar -nüks dâhil- (YTL/vaka) 350,3 Ağırlıklı Toplam Direkt Kayıplar -nüks dâhil- (YTL/vaka) 214,4

145 Çizelge 3.60 da görüldüğü üzere ayak hastalığının hafif (interdigital dermatitis), orta (tırnak problemi) ve şiddetli (taban çürüğü) seyrettiği formlarında meydana gelen toplam ekonomik kayıp (nüks dâhil), vaka başına sırasıyla 290 YTL, 288 YTL ve 509 YTL olarak hesaplanmıştır. Hastalığın belirtilen formlarının görülme sıklıklarına göre yapılan hesaplamada ağırlıklı ortalama kaybın ise 350 YTL olduğu tespit edilmiştir. Belirtilen bu kaybın % 61'ini direkt kayıplar (tedavi giderleri, net süt verim kaybı, sürüden çıkarma kaybı) oluşturmaktadır. BA daki artış ile fazladan tohumlama maliyetinin oluşturduğu endirekt kayıplar ise 136 YTL ile toplam kayıpların (nüks dâhil) % 39 unu kapsamaktadır. Ayak hastalıklarının hafif ve orta şiddetli olarak seyreden formlarında toplam kayıplar (nüks dâhil) içerisinde en önemli payı % 50 ve % 52 oranlarıyla tedavi masraflarının aldığı belirlenmiştir. Şiddetli seyreden vakalarda ise belirtilen oran bakımından BA'daki uzamanın % 46 ile en önemli paya sahip olduğu belirlenmiştir. Hastalığın seyrine göre net süt verimi kaybının toplam kayıplar içerisindeki oranı % 8 - % 16 arasında değişim gösterirken, elden çıkarma maliyeti payının sadece şiddetli vakalarda % 0,6 oranında olduğu görülmektedir. Yetiştirici emeğinin alternatif maliyeti dikkate alınmasına rağmen, kayıplar içinde bu kalemin payının göz ardı edilebilecek kadar düşük olduğu tespit edilmiştir. 3.9.6. Endemik Hastalıklardan Kaynaklanan Toplam ve Sakınılabilir Kayıplar 3.9.6.1. Endemik hastalıklardan kaynaklanan toplam kayıplar Proje kapsamındaki işletmelerin sadece birinde ekonomik analizi yapılan hastalıklarla ilgili kaybın olmadığı belirlenmiştir. Bakım, besleme ve koruyucu hekimlik uygulamalarına özen gösteren küçük ölçekli bu işletme dışındakilerde çeşitli düzeylerde ekonomik kayıpların meydana geldiği tespit edilmiştir.

146 Tespit edilen toplam ekonomik kayıplarla ilgili tanımlayıcı istatistikler Çizelge 3.61 de sunulmuştur. Çizelge 3.61. İşletmelerde endemik hastalıklardan kaynaklanan toplam ekonomik kayıplar Mastitis Metritis RS Hipokalsemi Ayak hastalıkları Toplam kayıp (YTL) İnek başına ortalama kayıp (YTL) Maksimum 2838 3390 2249 954 5612 11 688 1096 Standart sapma 817 613 489 233 965 2208 197 Ortalama 1059 676 498 210 645 3088 282 Toplam 47 645 30 414 22 422 9464 29 021 138 965 Toplam kayıp içindeki yüzdesi 34,3 21,9 16,1 6,8 20,98 100,0 IQR % 25 467 359 221 0 0 1720 161 IQR % 50 737 755 455 212 368 2686 216 IQR % 75 1513 880 722 420 831 3812 378 Çizelge 3.61 incelendiğinde 138 965 YTL olan toplam finansal kaybın % 34 ünün (47 645 YTL) mastitis, % 22 sinin (30 414 YTL) metritisten kaynaklanıyor olması göze çarpmaktadır. Bir başka ifade ile toplam kayıpların yaklaşık yarısına (% 56) mastitis ve metritisin neden olduğu söylenebilmektedir. Bu iki hastalığı ayak hastalığı, RS ve hipokalsemiden kaynaklanan sırasıyla 29 021 YTL, 22 422 YTL ve 9464 YTL tutarındaki kayıpların izlediği görülmektedir. Bu hastalıkların toplam kayıplar içindeki oranları ise sıra ile % 21, % 16 ve 7 olarak gerçekleştiği belirlenmiştir. İşletmelerde analizi yapılan 5 hastalığın tamamından oluşan ortalama ekonomik kayıp 3088 YTL olarak hesaplanmıştır. Bu kaybın 1059 YTL sinin mastitis, 676 YTL sinin metritis, 645 YTL sinin ayak hastalıkları, 498 TL sinin RS ve 210 YTL sinin hipokalsemiden kaynaklandığı belirlenmiştir. Proje kapsamındaki işletmelerde hastalıklardan kaynaklanan maksimum kaybın ayak hastalığında 5612 YTL ile gerçekleştiği, bunu metritis (3390 YTL), mastitis (2838 YTL), RS (2249 YTL) ve hipokalseminden kaynaklanan kayıpların (954 YTL) izlediği görülmektedir. En düşük kayıpların yaşandığı işletmelerde ekonomik kayıpların ¼ kartil değerinin mastitis (467 YTL) ve RS (221 YTL) de yaklaşık % 44, metritiste (359 YTL) ise % 53 oranında düşük olduğu belirlenmiştir.

147 En yüksek kayıpların yaşandığı işletmelerde, ekonomik kayıpların ¼ kartil değerinin mastitis ve RS de yaklaşık 1,4 kat, metritis ve ayak hastalığında 1,3 kat, hipokalsemide ise 2 kat yüksek olması dikkati çekmektedir. 3.9.6.2. Endemik hastalıklardan kaynaklanan sakınılabilir kayıplar Proje kapsamında analizi yapılan endemik hastalıklardan kaynaklanan toplam sakınılabilir (hedefin üzerinde gerçekleşen) kayıplar ile ilgili detaylar Çizelge 3.62 de sunulmuştur. Çizelge 3.62. İşletmelerde sakınılabilir ekonomik kayıplar ile ilgili bulgular Hastalıklar Mastitis Metritis Retensiyo sekundinarum Çizelge 3.62 de 45 işletmenin 42 sinde toplam 95 480 YTL tutarında sakınılabilir kayıp meydana geldiği görülmektedir. Bu kaybın 32 221 YTL (% 34) sinin mastitis ve 23 172 YTL (% 24) sinin metritisten kaynaklanıyor olması dikkat çekicidir. Bu iki hastalığı 23 119 YTL (% 24) ile ayak hastalıkları, 14 268 YTL (% 157) ile RS ve 8665 YTL (% 9) ile hipokalsemi vakalarının izlediği görülmektedir. Mastitis ile ilgili sakınılabilir kayıpların 51 YTL ile 2242 YTL arasında değişim gösteren toplam 34 işletmede meydana geldiği belirlenmiştir. Bu kayıpların işletmelerde ortalama 948 YTL düzeyinde, en düşük ¼ lük kartildeki işletmede sakınılabilir kaybın 379 YTL olduğu görülmektedir. En yüksek ¼ kartildeki işletmede belirtilen değerin 1320 YTL ye çıktığı dikkati çekmektedir. Hipokalsemi Ayak hastalığı Toplam sakınılabilir kayıplar (YTL) İnek başına toplam kayıp (YTL) n (işletme sayısı) 34 34 34 25 30 42 42 Yüzde 75,6 75,6 75,6 55,6 66,7 93,3 93,3 Minimum 51 59 8 172 44 53 5 Maksimum 2242 3228 1744 907 5457 10837 1016 Standart sapma 670 570 406 175 1049 1998 192 Ortalama (işletme) 948 682 420 347 771 2273 220 Toplam 32 221 23 172 14 268 8665 23 119 95 480 Toplam sakınılabilir kayıptaki oranı (%) 33,8 24,3 14,9 9,1 24,2 100,0 İnek başına ortalama kayıp (YTL) 99,4 65,8 33,8 33,0 74,5 219,9 IQR % 25 379 303 106 206 209 1085 100 IQR % 50 930 606 316 347 535 1797 157 IQR % 75 1320 883 595 416 861 3076 306

148 Meydana getirdiği sakınılabilir kayıplar açısından ikinci sırada öneme sahip olan metritis vakalarının işletmelerde en düşük 59 YTL, en yüksek 3228 YTL tutarında kayıplara neden olduğu belirlenmiştir. Ortalama sakınılabilir kaybın 682 YTL ye karşılık geldiği, en düşük ¼ lük kartildeki işletmede belirtilen kaybın 303 YTL ve en yüksek ¼ lük işletmede ise 883 YTL olması göze çarpmaktadır. RS ile ilgili sakınılabilir kayıpların 34 (% 76) işletmede 8 YTL ile 1744 YTL arasında değiştiği, ortalama değerinin ise 420 YTL olduğu tespit edilmiştir. Belirtilen değer, en düşük ¼ lük kartildeki işletmede 106 YTL iken, en yüksek ¼ lük kartildeki işletmede 595 YTL olduğu saptanmıştır. Hipokalsemi vakaları nedeniyle 25 (% 56) işletmede en düşük 172 YTL, en yüksek 907 YTL tutarında sakınılabilir kayıpların meydana geldiği görülmektedir. Bu hastalığın ortalama 347 YTL sakınılabilir kayıplara neden olduğu saptanmıştır. Belirtilen değer en düşük ¼ lük kartildeki işletmede 206 YTL iken, en yüksek ¼ lük kartildeki işletmede 416 YTL ye kadar çıktığı belirlenmiştir. Ayak hastalıkları bakımından toplam 30 (% 67) işletmede 44 YTL ile 5457 YTL arasında sakınılabilir kayıpların oluştuğu, ortalama sakınılabilir kaybın ise 771 YTL olduğu belirlenmiştir. Diğer hastalıklara nazaran standart sapma 1049 ile oldukça yüksek düzeydedir. En düşük ¼ lük kartildeki işletmede sakınılabilir kayıp 209 YTL iken, en yüksek ¼ lük kartildeki işletmede 861 YTL olduğu da dikkati çekmektedir. İşletmelerin 42 (% 93) sinde mastitis, metritis, RS, hipokalsemi ve ayak hastalığından oluşan toplam sakınılabilir kayıpların 53 YTL ile 10 837 YTL arasında geniş bir skalada gerçekleştiği ve ortalamasının 2273 YTL, olduğu görülmektedir. İşletmelerde toplam sakınılabilir kayıplar inek sayısının artması ile birlikte artış gösterebilmektedir. Bu nedenle işletmelerle ilgili değerlendirmelerde inek başına sakınılabilir kayıpların hesaplanması ve değerlendirmesi önem taşımaktadır. İnek başına toplam sakınılabilir kayıplar 5 YTL ile 1016 YTL arasında değişim göstermekte ve ortalamasının 220 YTL olduğu görülmektedir. İşletmelerde en fazla ekonomik kayba neden olan mastitiste inek başına sakınılabilir ekonomik kaybın ağırlıklı ortalaması 79,5 YTL olduğu hesaplanmıştır. Belirtilen bu kayıpların, işletmelerin yapısal özellikleri ve tercih ettikleri koruyucu hekimlik unsurları ile karşılaştırılmasının yararlı olacağı düşünülmüştür. Yapılan karşılaştırmaya dayalı hesaplama ile ilgili sonuçlar Çizelge 3.63 te sunulmuştur.

149 Çizelge 3.63. İşletmelerin yapısal özellikleri ve yaptıkları bazı uygulamalar ile ortalama inek başına mastitisten kaynaklanan sakınılabilir kayıpların karşılaştırılması n1* n2** Kaybın oluştuğu ineklerin oranı (%) Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama (YTL/inek) Ortalamadan sapma (%) İşletme ölçeği Küçük ölçekli işletmeler 123 24 84 10 376 83 101 aβ 28 Orta ölçekli işletmeler 166 67 71 4 209 59 89 a 12 Büyük ölçekli işletmeler 117 63 65 15 75 22 43 b -46 Tercih edilen barınak tipi nedir? Açık 51 30 63 46 53 3 49 a -38 Yarı açık 208 76 73 4 209 47 52 b -34 Kapalı 146 49 75 10 376 69 129 c 62 Yılın kaç ayı hayvanlar dışarıda bulunuyor? 0-5 ay 143 49 75 10 376 70 128 a 61 6-12 ay 262 106 71 4 209 43 53 b -33 Süt sığırcılığı baba mesleği mi? Evet 167 61 73 10 376 80 101 a 27 Hayır 238 94 72 4 200 46 64 b -19 Süt sığırcılığı ile ilgili eğitim aldı mı? Evet 47 22 68 48 120 23 58 a -27 Hayır 358 132 73 4 376 68 82 a 4 Sağımcı kim? Aile fertleri 258 98 73 4 376 74 92 a 16 Bakıcı 147 57 72 15 116 34 57 b -28 Sağımla uğraşan kişinin hijyen ile ilgili yeterli eğitimi var mı? Evet 65 48 58 15 120 30 37 a -53 Hayır 340 107 76 4 376 67 88 b 10 Danışmanlık hizmeti alıyor mu? Evet 82 85 49 10 199 62 65 a -18 Hayır 323 69 82 4 376 65 83 b 5 Memeler hasta olduğunda tedaviyi genellikle kim yapıyor? Kendi 300 64 82 4 376 61 90 a 13 Veteriner hekim 106 91 54 10 209 66 50 b -37 Kuru dönem antibiyotik uyguluyor mu? Tüm kurudaki ineklere 177 52 77 4 261 66 81 a 2 Sadece sağmalken mastitis olanlara 79 59 57 18 376 78 93 b 17 Hayır 150 44 77 10 209 54 71 a -11 Mastitis aşısı yapılıyor mu? Evet tüm ineklere 116 57 67 15 200 60 60-24 Hayır 290 97 75 4 376 65 87 10 Sağım sonrasında hayvanlar yatıyor mu? Evet 25 21 55 139 209 32 184 a 132 Kısmen 182 11 94 10 376 70 96 b 20 Hayır 198 123 62 4 246 41 52 c -35 Sağımda doğru sıra var mı? Evet 185 97 66 4 209 67 76 a -5 Hayır 220 58 79 10 376 63 83 b 4

150 ÇİZELGE 3.63 ÜN DEVAMI n1* n2** Kaybın oluştuğu ineklerin oranı (%) Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Ortalamadan sapma (%) Sağım öncesi memenin yıkanması Hortumla 182 53 77 4 246 41 43 a -46 Tek kova antiseptikli su 16 31 34 63 63 0 63 b -21 Tek kova normal su 208 53 80 10 376 67 113 c 42 Memeyi yıkadıktan sonra kuruluyor mu? Var 152 69 69 4 376 81 112 a 40 Yok 253 85 75 10 199 43 60 b -24 Sağım sonrası daldırma kabı kullanıyor mu? Evet 157 82 66 10 200 57 78 a -2 Hayır 233 52 82 4 376 71 81 a 2 Sağım başlığı lâstiklerinin değiştirme süresi nedir? 5-9 ay 282 117 71 4 246 55 69 a -13 10-14 ay 108 17 86 18 376 81 107 b 35 Sağım başlığı kendiliğinden memeden kayıp düşüyor mu? Evet 134 10 93 10 376 72 112 a 41 Hayır 256 124 67 4 246 55 63 b -21 Sağım makinesini servise götürüyor mu? Bozulunca 277 64 81 10 376 70 95 a 20 Düzenli 84 32 72 4 75 29 32 b -59 Sağım ünitesi veya makinesinin durumu? Kötü+vasat 157 32 83 15 376 74 89 a 11 İyi+mükemmel 233 102 69 4 246 58 74 a -7 Sağım makinesinin periyodik temizlik süresi (gün) <6 gün 216 80 73 4 246 50 65 a -19 >6 gün 189 54 78 10 376 75 96 b 21 Sinek mücadelesi yeterli mi? Yeterli 231 135 63 15 209 49 61 a -23 Yetersiz 175 20 90 4 376 75 104 b 31 Ahırın genel hijyen durumu nedir? İyi + mükemmel 243 144 63 4 246 52 56 a -30 Vasat + kötü 163 11 94 10 376 67 115 b 45 Hayvanların genel durumu nasıl? İyi 299 155 66 4 246 53 62 a -22 Vasat 107 0 100 10 376 71 128 b 61 * Sakınılabilir kaybın oluştuğu inek sayısı ** Sakınabilir kaybın meydana gelmediği inek sayısı β: Her bir işletme özelliği veya yapılan uygulamalarda belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir. Çizelge 3.63 te görüldüğü gibi süt sığırcılığı ile ilgili alınan eğitim, sağım makinesinin durmu, kuru dönem antibiyotik ve sağım sonrası daldırma kabı uygula-

151 ması hariç diğer işletme özellikleri ve yapılan uygulamalarda belirlenen farklılıklar istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Küçük ölçekli işletmelerde bulunan ineklerin %84 ünde mastitisten kaynaklanan ortalama sakınılabilir kayıp, projedeki tüm ineklerin ağırlıklı ortalamasından % 28 daha yüksektir. Büyük ölçekli işletmelerdeki ineklerin ise % 65 inde, belirtilen değerin ortalamadan % 46 oranında düşük olması dikkati çekmektedir. Açık ve yarı açık tip işletmelerdeki ineklerde sırasıyla % 38 ve % 34 oranlarında ortalamadan daha düşük seviyede mastitisten kaynaklanan sakınılabilir kayıplar oluşurken, kapalı tip işletmelerdeki ineklerde, belirtilen kaybın ortalamadan % 62 oranında daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Barınaklarından dışarı çıkarılma süresinin 6 aydan daha az olduğu işletmelerdeki ineklerde, mastitis kaynaklı sakınılabilir kayıpların ortalamadan % 61 daha yüksek olmasına karşın, belirtilen değerin 6 aydan daha fazla süreyle dışarıda bulunan ineklerde % 33 oranında düşüktür. Süt sığırcılığının baba mesleği olarak devam edildiği işletmelerdeki ineklerde mastitis kaynaklı kaybın ortalamadan % 27 daha yüksek, süt sığırcılığı ile ilgili eğitim almış olan işletmelerdeki ineklerde kaybın ortalamadan % 27 daha düşük olduğu görülmektedir. Aile fertleri tarafından sağılan ineklerde, mastitis kaynaklı sakınılabilir kaybın ortalamadan % 16 daha yüksek olmasına karşın, bu işin bakıcılar tarafından yapıldığı ineklerde belirtilen kaybın % 28 daha düşük olması dikkati çekmektedir. Sağımcısının süt hijyeni ile ilgili eğitim gördüğü, danışmanlık hizmetinin alındığı, mastitis tedavisinin genellikle veteriner hekimlere yaptırıldığı işletmelerdeki ineklerde, mastitis kaynaklı sakınılabilir kaybın ortalamadan sırasıyla % 53, % 18 ve % 37 daha düşük olması dikkati çekmektedir. Kuru dönem antibiyotik uygulamasının yapılmadığı ineklerde, mastitis kaynaklı sakınılabilir kaybın ortalamadan % 11 daha düşük, bu uygulamayı sadece sağmalken mastitis olanlara yapıldığı işletmelerdeki ineklerde ise % 17 daha yüksek olduğu görülmektedir. Belirtilen uygulamanın tüm kurudaki ineklere yapıldığı işletmelerdeki inekler-

152 de ise kaybın, proje ortalamasına oldukça yakın olduğu görülmektedir. Mastitis aşısının yapıldığı ineklerde, kaybın ortalamadan % 24 daha düşük olduğu belirlenmiştir. Sağım sonrası 30 dakika içerisinde yatması engellenen ineklerde, mastitis kaynaklı sakınılabilir kaybın ortalamadan % 35, sağım sırasının doğru bir şekilde yapıldığı ineklerde ise % 5 daha düşük olduğu görülmektedir. Sağım öncesi meme loplarının tazyikli şebeke suyu ile (hortumla) yıkandığı ve yıkama sonrası kurulamanın yapılmadığı ineklerde mastitis kaynaklı sakınılabilir kaybın ortalamadan sırasıyla % 46 ve % 24 oranlarında düşük olması dikkati çekmektedir. Memenin temizlenip kurulanması için ayrılan sürenin artması ile birlikte mastitis kaynaklı sakınılabilir kayıpların da arttığı görülmektedir. Bunun da temelinde, 3 dk ve üzeri bir sürenin harcandığı işletmelerde hortumla yıkamanın tercih edilmemesinin yattığı düşünülmektedir. Sağım başlığı lâstiklerinin değiştirme süresi 10 aydan uzun olduğu, sağım başlığının kendiliğinden memeden kayıp düştüğü, sağım makinesinin bozulunca servise götürüldüğü işletmelerdeki ineklerde; mastitis kaynaklı sakınılabilir kaybın ortalamadan sırasıyla % 35, % 41 ve % 20 oranlarda olduğu görülmektedir. Sağım makinesinin makinesinin periyodik temizliğinin 6 günden daha uzun zaman diliminde yapıldığı, sineklerle mücadelenin yetersiz olduğu işletmelerdeki ineklerde mastitisten kaynaklanan sakınılabilir kaybın ortalamadan sırasıyla % 21 ve % 23 oranlarında yüksek olduğu görülmektedir. Barınağın genel hijyen durumunun vasat ve kötü, hayvanların genel durumunun vasat olduğu işletmelerdeki ineklerde, mastitis kaynaklı sakınılabilir kayıpların ortalamadan sırasıyla % 45 ve % 61 daha yüksek olduğu saptanmıştır. Projedeki işletmelerden 42 sinde meydana gelen inek başına toplam sakınılabilir kayıplar ile kayıpların meydana geldiği işletmelerin bazı özelliklerin ilişkisi Çizelge 3.64 te sunulmuştur.

153 Çizelge 3.64. Arzulanan hedefin üzerinde kayıpların tespit edildiği işletmelerde, inek başına toplam sakınılabilir kayıplar ve işletmeler ile ilgili bazı özelliklerin karşılaştırılması n1* n2** Toplam kaybın oluştuğu inek oranı (%) Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Ortalamadan sapma (%) Yetiştiricinin yaşı Genç (30-39) 227 0 100 5 1016 207 194 a 6 Orta (40-49) 110 38 74 49 392 113 201 b 10 Yaşlı (>50) 184 0 100 22 596 158 159 c -13 Yetiştiricinin tecrübesi Az (0-9 yıl) 113 12 90 100 596 123 200 a 10 Orta (10-19) 175 6 97 5 1016 229 241 b 32 Çok (>20) 234 20 92 22 517 127 131 c -28 Baba mesleği mi? Evet 228 0 100 27 1016 227 233a 27 Hayır 293 38 88 5 392 103 144 b -21 Yetiştiricinin eğitim durumu İlkokul 234 32 88 5 517 112 169 a -8 Ortaokul 85 6 93 27 596 159 200 b 9 Lise 180 0 100 22 1016 239 209 c 14 Süt sığırcılığı ile ilgili eğitim aldı mı? Evet 70 0 100 71 137 25 100 a -45 Hayır 452 38 92 5 1016 184 196 b 7 İşletmeye kim bakıyor? Ailece 362 38 90 5 1016 195 209 a 14 Kendisi ve bakıcı 160 0 100 22 299 91 125 b -32 Danışmanlık hizmeti alıyor mu? Evet 129 38 77 5 1016 268 164 a -10 Hayır 393 0 100 49 596 129 189 b 3 Yenilikleri takip etme tercihi Yok 138 0 100 116 596 131 250 a 37 Birlik dergisi ve Yayçep 288 18 94 5 517 122 148 b -19 Fuar, konferans ve seminer 85 20 81 62 125 26 88 c -52 İşletme ölçeği Küçük ölçeli işletmeler 141 6 96 27 596 162 244 a 33 Orta ölçekli işletmeler 221 12 95 5 1016 211 209 b 14 Büyük ölçekli işletmeler 160 20 89 22 166 48 93 c -49 Ortalama günlük süt verimi nedir? <16 l 187 18 91 5 517 106 151 a -18 16-20 l 222 0 100 22 1016 223 194 b 6 >20 l 112 20 85 80 513 149 215 c 17 Barınak tipi Açık 61 20 75 5 129 45 92 a -50 Yarı açık 265 18 94 22 450 97 124 b -32 Kapalı 195 0 100 62 1016 221 292 c 59

154 ÇİZELGE 3.64 ÜN DEVAMI N1* N2** Toplam kaybın oluştuğu inek oranı (%) Minimum Maksimum Standart sapma Ortalama Ortalamadan sapma (%) Yılın kaç ayında hayvanlar barınağın dışına çıkıyor? 0-5 ay 192 0 100 62 1016 223 299 a 63 6-12 ay 330 38 90 5 450 83 116 b -37 Hayvanların verim özelliklerine göre Yemleme durumu Vasat+kötü 286 0 100 49 596 130 222 a 21 İyi + mükemmel 235 38 86 5 1016 206 135 b -26 Yem katkısı kullanıyor mu? Hayır 376 26 93 5 1016 183 189 a 3 Evet 146 12 92 22 517 150 167 b -9 İnekler yaylıma çıkarılıyor mu? Hayır 401 26 94 27 1016 177 192 a 5 Evet 121 12 91 5 596 162 154 b -16 Ağız sütünün verilme durumu nedir? İshal olmayanlara 50 0 100 27 596 185 298 a 63 Tüm buzağılara 472 38 92 5 1016 169 171 b -7 Doğumdan sonra koruyucu antibiyotik ve vitamin uygulaması yapıyor mu? Devamlı 166 12 93 27 1016 237 219 b 20 İneklerden durumu iyi olmayanlara 254 26 91 22 596 136 164 a -10 Hayır 102 0 100 5 392 125 171 a -6 Buzağılar için septisemi aşısı yaptırıyor mu? Hayır 406 6 99 5 1016 191 205 a 12 Evet 115 32 78 40 172 38 105 b -43 Damızlık düve temin şekli Bir kısmını dışarıdan 390 38 91 5 1016 187 195 a 6 Tamamı kendi işletmesinden 131 0 100 22 517 125 148 b -19 Hasta inekler için ayrı bir bölüm var mı? Var 97 12 89 22 150 48 87 a -53 Yok 424 26 94 5 1016 185 205 b 12 Ahırın genel hijyen durumu Vasat + kötü 173 0 100 49 1016 212 323 a 76 İyi + mükemmel 348 38 90 5 513 92 113 b -38 Hayvanların genel durumu Vasat 107 0 100 164 1016 235 395 a 116 İyi 415 38 92 5 513 97 129 b -30 Buzağılama nerede oluyor? Barınakta 420 18 96 5 1016 184 208 a 14 Buzağılama padoğunda 102 20 83 22 129 44 79 b -57 * Toplam kaybın oluştuğu inek sayısı ** Toplam kaybın meydana gelmediği inek sayısı β: Her bir işletme özelliği veya yapılan uygulamalarda belirtilen farklı harfler P<0,05 düzeyinde diğerlerinden farklılığı göstermektedir.

155 Çizelge 3.64 te görüldüğü gibi işletme özellikleri ve yapılan uygulamaların hepsinde belirlenen farklılıklar istatistikî açıdan P<0,05 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Yaşlı grubunda değerlendirilen, tecrübesi 20 yılın üzerinde olan, süt sığırcılığını baba mesleği olarak devam ettirmeyen işletmelerdeki ineklerde proje kapsamında değerlendirilen endemik hastalıklardan oluşan ekonomik kaybın ortalamadan sırasıyla % 13, % 28 ve % 21 oranlarında daha düşük olduğu belirlenmiştir. İlkokul mezunu olan yetiştiricilerin işletmelerindeki ineklerde, toplam ekonomik kaybın ortalamadan % 8 daha düşük, lise muzunu olanların işletmelerinde ise ortalamadan % 14 daha yüksek olmasına karşın, çok belirgin bir farklılığın görülmediği tespit edilmiştir. Ancak, süt sığırcılığı ile ilgili eğitim almış yetiştiricilerin işletmelerinde belirtilen kaybın ortalamadan % 45 daha düşük olması dikkati çekmektedir. Bakıcının çalıştırıldığı ve işletme idaresinin birlikte yürütüldüğü, danışmanlık hizmetinin alındığı işletmelerdeki ineklerde, toplam ekonomik kaybın ortalamadan sırasıyla %32 ve % 10 daha düşük olduğu görülmektedir. Yenilikleri takip etmek için herhangi bir girişimin olmadığı işletmelerdeki ineklerde, ekonomik kaybın ortalamadan % 37 oranında daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu oranın yenilikleri takip etme tercihi olarak Birlik dergisi ve Yayçep ile fuar, konferans ve seminerler yoluyla takip eden yetiştiricilerin işletmelerdeki ineklerde ise ortalamadan sırasıyla % 19 ve % 52 daha düşük olması dikkati çekmektedir. Küçük ölçekli işletmelerdeki ineklerde, toplam ekonomik kayıplar ortalamadan % 33 daha yüksek iken, belirtilen oran büyük ölçekli işletmelerde yaklaşık % 50 oranında daha düşüktür. İnek başına ortalama g-sv 16 l nin altında olduğu işletmelerdeki ineklerde toplam ekonomik kayıplar ortalamadan % 18 oranında daha düşük iken, 20 l nin üzerindeki ineklerde belirtilen kaybın % 17 daha yüksek olduğu görülmektedir. Açık ve yarı açık tip barınaktaki ineklerde toplam ekonomik kayıp ortalamadan sırasıyla % 50 ve % 32 oranlarında düşük iken, kapalı tip barınaktaki ineklerde yaklaşık % 60 oranında ortalamadan yüksek olması göze çarpmaktadır.

156 4. TARTIŞMA Bu başlık altında önceki bölümde verilen bazı bulguların, önemli görülen bazı literatür bulgularıyla karşılaştırılması ve projenin genel değerlendirilmesi yapılmıştır. Türkiye deki durumun /farklılıkların ortaya konması için öncelikle yurt içinde, daha sonra yurt dışındaki benzer çalışmalarla ilgili karşılaştırma ve değerlendirme çalışması yapılmıştır. 4.1. Verilerin Güvenirliği Yetiştiriciler ve/veya işletmeden sorumlu bakıcıların kayıt tutma alışkanlıklarının pek olmaması, polikültür yapı nedeniyle özellikle hasat zamanında işlerin yoğunluğundan dolayı verilerin alınmasında eksikliklerin yaşanılabileceği göz önüne alınarak gereç ve yöntem bölümünde belirtilen önlemler alınmış, ilk saha gözlemleri doğrultusunda işletme kayıt defteri oluşturulmuştur. Bu projenin tez önerisinde, deneme periyodunda 60 işletmenin seçilip yapılacak eleme ile 40 işletmede güvenilir kayıtların alınmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Bu amaca ulaşılabilmek için saha ile ilgi ilk izlenimler ışığında 60 yerine 90 işletme sahibi ve/veya bakıcıya proje detaylı bir şekilde anlatılarak işletme kayıt defterleri dağıtılmıştır. Bu durum sahada yaşanılması olası kayıt problemlerinin önüne geçilmesinde etkili olmuştur. Ancak yine de projenin deneme periyodundaki işletme sayısının % 50 arttırılmasıyla hedeflenen işletme sayısında yaklaşık % 10 luk bir artış sağlanabilmiştir. Verilerin güvenirliği ve veri alınan işletme oranının düşük olma nedenlerinin burada irdelenmesinin ilerde benzer konularda çalışacak araştırmacılar açısından yararlı olacağı düşünülmüştür. Projenin deneme periyodunda 70 işletmenin kayıt tutabileceği düşünülerek projede kalacak olan işletmeler belirlenmiştir. Ancak bu işletmelerden de 25 tanesinde güvenli veriler alınamamıştır. Özellikle proje kapsamına alınmaya çalışılan büyük ölçekli işletmelerde verilerin alınmasında birtakım sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunların başında, bakıcıların işletmelerde uzun süreli istihdamı ile ilgili yaşanan sıkıntılar gelmektedir. Proje başlangıcında defterin nasıl doldurulması gerektiği hususunda

157 bilgilendirilen bakıcıların bir sonraki işletme ziyaretinde değişmiş olması verilerin aksamasına neden olmuştur. Bakıcı sorunu dışında büyük işletmelerin bazılarında çalışan veteriner hekim/zooteknistlerin bu konuyla ilgili yoğunlaşmak istememeleri, isteksiz davranmaları da üzücü olarak karşılanmıştır. Yetiştiricilerin kayıt tutma isteklerinin azalmasında, proje dönemindeki süt fiyatının düşmesine karşın yem fiyatlarının yükselmesi durumunun da etkili olduğu gözlemlenmiştir. 2005 yılında ortalama 0,48 Ykr/l (teşvik hariç) olan süt satış fiyatı proje döneminde ortalama 0,45 Ykr a gerilerken, yem fiyatı ortalama 0,37 Ykr/kg dan 0,45 Ykr a (aynı özellikteki süt yeminin fiyatı) çıktığı belirlenmiştir. Süt ve yem fiyatlarında yaşanan istikrarsızlığın yetiştiricilerin moralini bozduğunu, hatta bazı yetiştiricilerin besicilik, koyunculuk hatta emlakcılık gibi farklı faaliyetlere yöneldiği gözlemlenmiştir. Proje kapsamındaki işletmelerden, işletmenin bulunduğu yerleşim yerinin köy statüsünden mahalle statüsüne geçmesiyle birlikte süt sığırcılığını bırakmak durumunda olan yetiştiricilere de rastlanmıştır. Aile bireylerinin hastalık ve vefat durumlarının sosyal güvencesi olmayan yetiştiricileri maddî ve manevi olarak derinden etkilediği, bu durumun yaşandığı işletmelerde kayıtların da sekteye uğraması yaşanan sıkıntılar arasındadır. Tüm bu nedenler verilerin güvenirliğini etkilemesinin yanı sıra yetiştiricilerin ancak % 50 sinde kayıtların başarıyla alınmasına neden olmuştur. Yetiştiricilerden veri alınmasında karşılaşılan zorlukların gelişmiş ülkelerde de yaşandığı bildirilmektedir (Yalçın ve ark., 2006). Yalçın ve ark.(2006) ın, Frei ve ark. (1997) dan naklettiğine göre, araştırmacıların İsviçre süt sığırcılığı işletmeleri üzerinde yaptıkları insidens çalışmasında, projeye katılan üreticilere önemli düzeyde maddî destek sağlanmasına karşın, projeye katılımın ancak % 42 düzeyinde olduğu bildirilmiştir.

158 4.2. Yetiştirici ve İşletme Yapıları ile Hijyen Uygulamalarına İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi Ankara da soykütüğüne üye toplam 1330 işletmenin % 47 sini şahıslara ait işletmeler, %53 ünü ise kooperatiflere üye işletmeler oluşturmaktadır. Şahıslara ait işletmelerde işletme başına inek sayısı 9,8 iken, bu oran kooperatiflere üye işletmelerde 4,4 ile daha düşük seviyede olduğu belirlenmiştir. Kooperatiflere üye işletmelerde işletme başına ortalama inek sayısının, Türkiye genelinde 3,2 olduğu düşünüldüğünde, proje kapsamındaki işletmelerin önemli düzeyde sermaye yatırımına sahip, üretimin pazara yönelik olarak yapıldığı ve işletme başına düşen hayvan sayısı olarak Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde hayvan varlığına sahip işletmeler olduğu görülmektedir. Bu işletmelerin çoğu en az 3 yıldır soykütüğü hizmetlerinden yararlanmakta, düzenli olarak bu kütükle ilgili kayıtları tutmaktadırlar. Anket bulgularının literatür bulgularıyla karşılaştırılmasında bu özelliklerinin göz önünde bulundurulmasının daha sağlıklı değerlendirmeler sağlayacağı düşünülmektedir. Bardakçıoğlu ve ark. (2004), Aydın ili, merkez ve ilçelerindeki süt sığırcılığı işletmelerinin % 49 unun kapalı tip, % 51 inin ise yarı açık tip barınağa sahip olduğunu, barınaklarda yapı malzemesi olarak beton, tuğla ve kerpiç kullanımının sırasıyla % 72, % 34 ve % 3 olduğunu bildirmişlerdir. Bu çalışmada ise kapalı ve yarı açık tip barınak oranının sırasıyla % 40 ve % 51 olduğu, işletmelerin % 9 nda ise açık tipte barınakların tercih edildiği, barınak yapı malzemesi olarak % 76 ile en çok tuğla tercih edilirken kerpiç kullanım oranının ise % 16 olduğu saptanmıştır. Türkiye de özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde kapalı tip barınakların ve barınak yapı malzemesi olarak kerpiç kullanımının yaygın kullanımına karşın süt sığırcılığı faaliyetlerinin daha modern yapıldığı Aydın ve Ankara illerinde kapalı tip barınak yapılarının % 50 nin altında olması, kerpiç kullanımının az olması dikkat çekicidir. Türkiye de süt sığırcılığı ile uğraşan yetiştiricilerin özellikleri, işletme yapıları ve hijyen uygulamaları ile araştırmaların sayısı ve kapsamları son yıllarda artış göstermiştir. Bu araştırmalardan yöntem olarak benzerlikler taşıyan Yalçın ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmanın ayrı bir önemi vardır. Yalçın ve ark. (2006) Burdur, Kırklareli ve Konya ilini kapsayan süt sığırcılığı işletmelerinde endemik

159 hastalıkların meydana getirdiği ekonomik kayıplara yönelik projeyi Haziran 2003- Eylül 2004 tarihleri arasında toplam 90 işletmede gerçekleştirmişlerdir. Yalçın ve ark. (2006) projeleri sonunda yetiştiricilerle anket çalışması da yapılmıştır. Belirtilen çalışma ile bu çalışmada yetiştirici profili ile ilgili bulguların karşılaştırılması Çizelge 4.1 de sunulmuştur. Çizelge 4.1 Yetiştirici özelliklerinin Yalçın ve ark. (2006) ın araştırmaları ile karşılaştırılması Yalçın ve ark. (2006) Bu araştırma Burdur Kırklareli Konya Ankara Yaşı (yıl) 28-39 34,4 46,4 20,0 42,2 40-49 40,6 35,7 30,0 33,3 50 ve üzeri 25,0 17,9 50,0 24,4 Eğitim durumu İlkokul 65,6 42,9 51,7 47,6 Ortaokul 21,9 28,6 24,1 23,8 Lise 12,5 25,0 10,3 23,8 Üniversite 0,0 3,5 13,9 4,8 Süt sığırcılığı eğitimi Evet 15,2 21,4 26,7 8,9 Hayır 84,9 78,6 73,3 91,1 Tecrübesi (yıl) 1-9 yıl 9,1 14,3 24,1 22,2 10-19 yıl 60,6 14,3 55,2 33,3 20-29 yıl 21,2 39,3 20,7 37,8 30 yıl ve üzeri 9,1 32,1 0,0 6,7 İşletme sahibinin asıl geçim kaynağı Süt sığırcılığı 75,8 50,0 31,0 53,3 Tarım (bitkisel üretim) 6,1 42,9 51,7 30,0 Tarım dışı işler 18,2 7,1 17,3 6,7 İşletme sahibinin AB Süt Hijyen Yönetmeliği hakkında bilgisi var mı? Evet 33,3 25,0 13,3 15,6 Hayır 66,7 75,0 86,7 84,4 AB ye katılımın işletmenize etkisi nasıl olacak? Çok iyi 0,0 10,7 3,3 2,2 İyi 15,6 28,6 33,3 15,6 Kötü 25,0 17,9 20,0 26,7 Çok kötü 15,6 0,0 6,7 33,3 Fikrim yok 43,8 42,9 36,7 17,8 Çizelge 4.1 de görüldüğü üzere, Yalçın ve ark. (2006), Kırklareli ve Burdur da yetiştiricilerin daha çok genç ve orta yaş grubunda yer alırken Konya da ise orta ve ileri yaş grubunun daha çok olduğunu tespit etmişlerdir. Ankara da ise yetiştiricilerin daha çok genç ve orta yaş grubunda oldukları belirlenmiştir.

160 Yalçın ve ark. (2006) ın araştırmalarını yaptıkları Burdur, Kırklareli ve Konya ile bu araştırmanın yapıldığı Ankara ilinde yetiştiricilerin yaklaşık yarısının ilkokul mezunu olduğu, bunu ortaokul mezunu yetiştiricilerin izlediği, lise ve üniversite mezunu olan yetiştiricilerin oranın ise oldukça düşük olduğu görülmektedir. Tekirdağ, Aydın, Kars ve Antalya daki yetiştiriciler için de benzer durumun söz konusu olduğu ve yetiştiricilerin önemli bir bölümünün ilkokul mezunu olduğu bildirilmektedir (Soyak, 2006; Türkyılmaz ve ark. 2003; Erdoğan, 2004a, Kum, 2006). Giresun da bulunan yetiştiricilerin % 19 unun hiçbir eğitiminin olmadığı, Van da da bu oranın % 11 olduğu belirlenmiştir. Bu illerde ilkokul mezunu olan yetiştiricilerin oranının oldukça yüksek olduğu bildirilmiştir (Turgay ve Bakır, 2004; Çakır ve ark., 2001). Yalçın ve ark. (2006), yetiştiricilerin ortalama eğitim süresinin 7,2 yıl olduğunu bildirmişlerdir. Ankara da ise bu değer 7,6 yıl olarak hesaplanmıştır. Türkiye de diğer illerde yapılan benzer araştırmalarda yetiştiricinin eğitim seviyesinin daha düşük olduğu görülmektedir. Ortalama eğitim süresi Kayseri ilinde 5,9 yıl (Şahin, 2001), Tokat ilinde ise 6,3 yıl (Karaaslan, 2000) olarak bildirilmiştir. Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarını gerçekleştirdikleri illerde süt sığırcılığı ile ilgili eğitim almış olan yetiştiricilerin oranı % 15 ile % 27 arasında olduğu görülmektedir. Tekirdağ ilindeki yetiştiricilerin sadece % 11 inin söz konusu eğitimi aldıkları tespit edilmiştir (Soyak 2006). Ankara da ise belirtilen oranın % 9 ile daha düşük bir düzeyde olduğu görülmektedir. Bu durum, Türkiye de süt sığırcılığının daha bilinçli yapıldığı illerde bile yetiştiricilerin % 75 ten fazlasının yaptıkları iş ile ilgili herhangi bir eğitim almadıklarını ortaya koymaktadır. Süt sığırcılığının daha bilinçli yapıldığı ülkelerdeki yetiştiricilerin eğitim seviyeleri incelendiğinde, eğitim seviyelerinin daha yüksek olduğu görülmektedir. Öyle ki, Flaten ve ark (2004) Norveç teki yetiştiricilerin %40 ının üniversite mezunu, %76 sının da süt sığırcılığı konusunda iş eğitimi sertifikasına sahip olduğunu bildirmişlerdir. Regula ve ark. (2004), İsviçre deki yetiştiricilerin %74-87 sinin süt sığırcılığı ile ilgili özel eğitim aldığını bildirmiştir. Wolf (2002) yaptığı araştırmada, ABD deki 12 yıldan daha düşük eğitim alan işletme sahibi oranının sadece % 2 ol-

161 duğunu, yetiştiricilerin %52 sinin üniversite ve üzerinde eğitim seviyesine sahip olduğunu belirlemişlerdir. Bu bilgiler ışığında, Türkiye de süt sığırcılığı ile uğraşan yetiştiricilerin eğitim seviyesi bakımından oldukça düşük bir seviyede olduğu ortaya çıkmaktadır. Eğitim seviyesindeki düşüklük beraberinde yetiştiricilerin hayvan bakım, besleme hastalıklarla ilgili koruyucu uygulamaları ve yenilikleri takibinde yetersizliklere neden olduğunu akla getirmektedir. İşletme sahiplerinin yenilikleri takip etmelerinin önemi, gelişen ve değişen dünya şartlarında her geçen gün daha da artmaktadır. Bu konu ile ilgili Türkyılmaz ve ark. (2003) Aydın ilinde süt sığırcılığı işletmelerinde kapsamlı bir araştırma yapmışlardır. Bu araştırma ile ilgili tespitler ışığında Ankara ilindeki yetiştiricilerin yenilikleri takip etme tercihlerinin değerlendirilmesinin daha yararlı olacağı düşünülmüştür. Türkyılmaz ve ark. (2003), araştırmaları sonucunda işletme ölçeğinin, eğitim düzeyinin, faaliyet alanındaki deneyim süresinin, yenilikleri benimsemeye olan etkisinin istatistikî açıdan önemli bulmuşlardır. Öyle ki; küçük ve orta ölçekli işletmelerin % 25 inin düşük, % 55 inin orta ve % 20 sinin yüksek düzeyde yenilikleri benimsediklerini, bu oranın büyük ölçekli işletmelerin yarısında orta ve diğer yarısında da yüksek düzeyde olduklarını saptamışlardır. İnek başına g-sv nin düşük olduğu işletmelerin yarısında yeniliklerin düşük; yüksek g-sv ye sahip işletmelerin ise %84 ününde orta ve yüksek düzeyde benimsendiği belirlemişlerdir. Aydın ilinde yetiştiricilerin kitle iletişim araçlarından yararlanma düzeylerinin yenilikleri benimsemeye etkisinin istatistiksel olarak önemsiz olduğunu saptamışlardır. Aydın da faaliyet gösteren ve hayvancılıkla doğrudan ilgili olan Tarım İl Müdürlüğü, Holstein- Friesian Birliği, ÖR-KOOP, Aydın Ziraat Odası, Ege Yetiştiricileri Birliği vb. gibi çeşitli kurumlara katılan yetiştiricilerin % 88,7 gibi büyük bir oranının yenilikleri orta ve yüksek düzeyde benimsediklerini belirlemişlerdir (Türkyılmaz ve ark. 2006). Ankara ilinde yetiştiricilerin % 27 sinin yenilikleri hiçbir şekilde takip etmedikleri görülmüştür. Yenilikleri takip etme tercihi olarak sadece DSYB nin 3 ayda bir çıkarmış olduğu dergiyi küçük ve orta ölçekli işletmelerde % 33 ve % 24 oranlarında takip ettikleri, büyük ölçekli işletmelerin birlik dergisi ve çiftçilere yönelik hazırlanan Yayçep televizyon programını tercih etmedikleri görülmektedir. Büyük

162 ölçekli işletme sahiplerinin diğer işletmelere nazaran oldukça yüksek oranda (%43) yenilikleri basılı materyal, fuar, konferans ve seminerler yolu ile edindikleri belirleniştir. Bu durum büyük ölçekli işletme sahiplerinin yenilikleri takip etmek için araştırıcı faaliyetler içinde oldukları, haberdar oldukları seminer, konferanslara olabildiğince katılmaya çalıştıklarını göstermektedir. Sonuç olarak; işletme ölçeğinin büyüklüğü, yetiştiricilerin eğitim düzeyi, deneyimleri ve süt verim oranları yüksek olan işletmelerin yenilikleri daha çok benimsedikleri ve işletmelerini daha verimli bir şekilde idare ettikleri söylenebilmektedir. Öyleki bu projede süt sığırcılığı ile ilgili eğitim almış işletmelerde toplam sakınılabilir kayıpların % 52 oranında ortalamadan daha düşük olduğu belirlenmiştir. Süt sığırcılığı ile 15 yılın üzerinde uğraşan işletmelerde belirtilen kayıp oranının % 22 daha az, 15 yılın altında bir sürede bu iş ile iştigal eden işletmelerde kayıp oranının % 20 daha fazla olduğu hesaplanmıştır. Yetiştiricilerin asıl geçim kaynakları incelendiğinde, Ankara daki yetiştiricilerin % 53 ünün asıl geçim kaynağının süt sığırcılığı olduğu, % 30 unun ise tarımsal üretim olduğu belirlenmiştir. Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarını yaptıkları illerden Kırklareli ve Konya illerinde işletme sahiplerinin yoğun bir şekilde bitkisel üretimle de uğraştıkları görülmektedir. Soyak (2006), Tekirdağ da yetiştiricilerin %62 sinin tarım ve hayvancılık dışında başka bir geliri bulunmamakta iken, %38 inin ise bu sektörler dışında gelir getirecek başka işlerle de uğraştıkları, yetiştiricilerin sadece % 21 i hayvancılıktan elde ettikleri gelirin geçimi sağlamada yeterli olduğunu bildirmektedir. Sonuç olarak Türkiye de işletme ölçeklerinin genelde üretici ve ailesine yeterli geliri sağlamayacak kadar küçük olması süt sığırcılığının yanı sıra diğer tarımsal ve tarım dışı faaliyetlerine yöneltmektedir. Bu durumun da üretimde istenilen düzeyde uzmanlaşmanın sağlanamamasında etkili olduğu düşünülmektedir. Antalya da yetiştiricilerin % 61 i süt sığırcılığını baba mesleği olarak devam ettirdikleri, % 38 inin ise kârlı gördükleri için bu faaliyette bulundukları bildirilmiştir (Kum, 2006). Ankara da da kısmen benzer tercihlerin olduğu, yetiştiricilerin % 53 ünün süt sığırcılığını baba mesleği olarak devam ettirdikleri, % 35 inin ise kârlı olduğu için süt sığırcılığı ile uğraştıkları belirlenmiştir. Yetiştiricilerin büyük çoğun-

163 luğunun bu işi kârlı görmedikleri hâlde, yapacak başka bir iş olanağının olmamasından dolayı süt sığırcılığı faaliyetlerini devam ettirdikleri göze çarpmaktadır. Her iki araştırmada yetiştiricilerin büyük bir bölümünün (%67- %87) AB Süt Hijyeni Yönetmeliği ile ilgili bilgilerinin olmadığı görülmektedir. Bilindiği üzere AB ye üye olunması hâlinde yetiştiricilerin süt hijyeni ile ilgili önemli yaptırımlarla, bir kısmı işini kaybetme olasılığıyla karşılaşılabilecektir. Buna rağmen yetiştiricilerinin büyük bölümünün bu konu ile ilgili bilgi sahibi olmamaları önemli bir paradoksu da beraberinde getirmekte, yetiştiricilerin yenilikleri takip etmede de eksikliklerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Ankara daki yetiştiricilerin AB ye katılımın işletmelerine olacak etkisine diğer illerdeki yetiştiricilerden daha karamsar baktıkları, bu konu ile ilgili fikri olmayan yetiştiricilerin (% 18) daha az olduğu görülmektedir. Süt sığırcılığı işletmeleriyle ilgili bazı özelliklerin Yalçın ve ark.(2006) ın bulgularıyla karşılaştırılması Çizelge 4.2 de verilmiştir. Çizelge 4.2. Süt sığırcılığı işletmeleriyle ilgili bazı yapısal özelliklerin Yalçın ve ark.(2006) ın bulgularıyla karşılaştırılması Yalçın ve ark. (2006) Bu araştırma Burdur Kırklareli Konya Ankara Aile işgücü 99,04 92,8 85,7 89,26 Yabancı işgücü 0,96 7,2 14,3 10,74 Toplam işgücü 100 100 100 100 İşçi başına ortalama inek sayısı 3,4 4,2 5,5 4,2 Arazilerin değerlendirme şekli Toplam Ekilen Arazi (da) 4740 4562 3216 7990,5 Yem Bitkisi (da) 1132 1185 981 1813 Yem Bitkisinin payı (%) 23,9 26 30,5 22,7 Sulanan arazi varlığı (da) 2584?? 2148 Yem bitkisinin sulanan araziye oranı 43,8?? 84,4 Kesif yemi temin şekli Çoğu fabrikadan 87,8 53,6 89,7 100 Çoğu kendisi 6,1 17,9 0 0 Hemen hemen eşit 6,1 28,6 10,3 0 İnek başına günlük kaliteli kaba ve kesif yem (ortalama kg) 15,5 13,95 10,8 9,9 Çizelge 4.2 de görüldüğü üzere, her iki araştırmada işletmelerde iş gücünün büyük bölümünün (% 86 ile % 99 arasında) aile iş gücüne dayanmaktadır. İşçi başına

164 düşen ortalama inek sayısının en yüksek Konya da, en düşük Burdur da olduğu; belirtilen değerin Kırklareli ve Ankara da ise eşit olduğu dikkati çekmektedir. Yem bitkisi ekim oranının her iki araştırmanın yapıldığı illerde Türkiye ortalaması olan (TÜİK, 2002) % 6 nın oldukça üzerinde (% 23 ile % 31 arasında) olduğu, bu illerdeki yetiştiricilerin yem bitkisi ekimine daha fazla önem gösterdikleri anlaşılmaktadır. Öyle ki Yem bitkisi ekilen arazinin sulanabilir araziye oranının Ankara da oldukça yüksek olması (Bu oranın yüksek hesaplanmasında yetiştiricilerin sulak olmayan arazilerin bir kısmının sondaj yöntemiyle sulamaların etkisi olduğu göz önüne alınmalıdır.) yetiştiricilerin sulanabilir arazilerini olabildiğince yem bitkisi ekerek değerlendirdiklerini göstermektedir. Silaj kullanım oranın Tekirdağ da % 75 (Soyak, 2006), Antalya da ise %44 (Kum, 2006) olduğu bildirilmiştir. Bu oranın Ankara da % 47 ile süt sığırcılığının gelişmiş olduğu Tekirdağ dan düşük ve Antalya daki oran ile benzer olduğu görülmektedir. Kum (2006), Antalya da silaj kullanımının g-sv 15-19 l/inek olan işletmelerde % 42, g-sv 20 l/inek nin üzerinde olan işletmelerde % 93 olduğunu, büyük ölçekli işletmelerde (22 baş üzeri hayvanı olan) bu oranın % 67 ye çıktığını tespit etmiştir. Ankara da inek başına günlük 15 l nin üzerinde süt verimi olan işletmelerde silaj kullanım oranının % 71, büyük ölçekli işletmelerde belirtilen oranın % 57 ye karşılık geldiği belirlenmiştir. Yalçın ve ark. (2006) araştırma illerinde kesif yemin çoğunun fabrikadan temin eden işletmelerin oranın % 54 ile % 90 arasında olduğunu belirlemişlerdir. Soyak (2006), Tekirdağ da yetiştiricilerin % 12 sinin yemini kendilerinin ürettiğini bildirmiştir. Ankara da ise yetiştiricilerin tamamının kesif yemin çoğunu fabrikalardan sağlaması, kendi yemini üreten yetiştiricilerin bulunmaması göze çarpmaktadır. Yalçın ve ark.(2006) ın araştırma illerinde, ineklere verilen günlük kaliteli kaba ve kesif yem miktarının 11kg/inek ile 15 kg/inek arasında değiştiği, bu miktarın Ankara da 10 kg/inek ile daha düşük miktarda olduğu görülmektedir. Antalya da işletmelerin % 56 ının ineklere günlük 9 kg nin üzerinde kesif yem verdiği (Kum 2006), Ankara da da bu oranın % 58 ile benzer durumun söz konusu olduğu dikkati çekmektedir.

165 Tekirdağ da yetiştiricilerin % 65 inin (Soyak, 2006) ineklerin verim özelliklerine göre yemleme (laktasyon akşına göre dönemsel yemleme) yaptıkları, Antalya da bu oranın % 60 (Kum, 2006) olduğu bildirilmiştir. Ankara da ise belirtilen oran % 45 ile belirtilen diğer illerden kısmen düşük seviyede olduğu görülmektedir. Hijyen uygulamaları ile ilgili bazı özelliklerin Yalçın ve ark.(2006) ın araştırma bulguları ile karşılaştırılması Çizelge 4.3 te sunulmuştur. Çizelge 4.3. Hijyen uygulamaları ile ilgili bazı özelliklerin Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmaları ile karşılaştırılması Yalçın ve ark. (2006) Bu araştırma Burdur Kırklareli Konya Ankara Sağım yeri Barınak 90,9 96,4 93,3 97,8 Sağım ünitesi 9,1 3,6 6,7 2,2 Sağımı aynı kişi mi yapıyor? Evet 78,8 89,3 93,3 100 Hayır 21,2 10,7 6,7 0 Ortalama sağımcı tecrübesi (yıl) 14,2 15 10 11,5 Sağımda eldiven Kullananlar 33,3 0 20 20 Kullanmayanlar 63,6 100 80 66,7 Bazen kullananlar 3,1 0 0 13,3 Sağımcı ellerini antiseptiğe Daldırıyor 6,1 0 13,3 13,3 Daldırmıyor 93,9 100 86,7 88,2 Bazen - - 4,4 Bir inekten diğerine geçerken sağım başlığı temizleniyor mu? Evet 9,1 39,3 46,7 31,1 Hayır 90,9 60,7 53,3 68,9 Sağım sonrası makine nasıl temizleniyor? Hayır 0 3,6 30 0 Sadece su ile 30,3 39,3 10 50 Her gün su+deterjan 51,5 0 50 15,9 Her gün su+bazen deterjan 18,2 57,1 10 0 Her gün dezenfektanlı su - - - 34,1 Hasta inekler için ayrı yer Var 21,2 3,6 30 11,1 Yok 78,8 96,4 70 88,9 Doğum nerede yapılıyor? Barınakta 75,8 92,9 63,3 84,1 Buzağılama padoğunda 18,2 7,1 36,7 13,6 Diğer (dışarıda) 6,0 0 0 2,2

166 Çizelge 4.3 te incelendiğinde, Yalçın ve ark. (2006) nın araştırma kapsamına aldığı Burdur, Kırklareli ve Konya illerindeki işletmeler ile Ankara ilindeki işletmelerde hijyen uygulamaları arasında bazı farklılıklar olsa da genel olarak tüm işletmelerdeki hijyen uygulamalarının yetersizliği göze çarpmaktadır. Genel olarak; sağım işlemi barınaklarda yapılmakta, sağımcılar eldiven kullanmamakta, sağım öncesi ellerini antiseptiği daldırmamakta, bir inekten diğerine geçerken sağım başlığını temizlememekte, hasta inekler için barınakta ayrı bir yer bulunmamakta, doğumlar barınaklarda gerçekleşmektedir. Sağım sonrası makinenin temizliğinde dezenfektanlı su kullanımına Ankara daki yetiştiricilerin daha fazla önem verdiği ve % 34 oranında temizliğin bu şekilde yapıldığı dikkati çekmektedir. sadece su ile temizliğin yapılmasının Ankara da yüksek olduğu, ancak bu uygulamayı yapan yetiştiricilerin yarısının sıcak su kullandıkları gözlemlenmiş. Yalçın ve ark. (2006) nın araştırma illerinde zararlı etkileri olabilen deterjanlı su kullanımının yaygın olması yetiştiricilerin bu konuda ki bilinçsizliklerini göstermektedir. Yalçın ve ark. (2006) araştırmalarını yaptığı illerde elle sağımın olmadığını bildirmişlerdir. Tekirdağ da sağımların % 7 sinin (Soyak 2006) elle yapıldığı, Antalya da bu oranın % 2 olduğu (Kum 2006) bildirilmektedir. Ankara da ise elle sağımın % 7 oranında yapıldığı tespit edilmiştir. Süt sığırcılığının daha bilinçli yapıldığı belirtilen illerde elle yapılan sağım oranı düşükken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bu oranın oldukça yüksek olduğu göze çarpmaktadır. Öyle ki yetiştiricilerin Kars ilinde %80 inin (Erdoğan ve ark, 2004a), Van ilinde %95 inin (Bakır, 2002) ve Tokat ilinde %80 inin (Karaaslan, 2000) elle sağım yapıldığı bildirilmiştir. Elle sağımın belirtilen illerdeki yaygınlığının temelinde, işletmelerdeki inek sayısının oldukça az olması, maddî yetersizlikler ve sağımın genellikle ailedeki bayanların görevi olarak düşünülmesinden dolayı ihtiyaç olarak görülmemesi gösterilebilir. Bu durumların süt hijyeni ile ilgili sıkıntıları da beraberinde getirmesi söz konusudur. Süt sığırcılığında gelişmiş olan ülkelerin sağım hijyeni ile ilgili olan bu uygulamalara gereken önemli gösterdiği bilinmektedir. Örneğin, İskoçya da 1993 ve 1996 yıllarında yapılan araştırmalarda süt sığırcılığı işletmelerinin % 84 ünün ayrı bir sa-

167 ğım ünitesine sahip olduğu, %76-90 ının sağım öncesi meme temizliğine dikkat ettikleri bildirilmiştir (Yalçın, 1996). Mastitis kontrol uygulamalarına ilişkin anket bulgularının Yalçın ve ark.- (2006) ın tespitleriyle karşılaştırılması Çizelge 4.4 te sunulmuştur. Çizelge 4.4. Mastitis kontrol uygulamalarına ilişkin anket bulguların Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarıyla karşılaştırılması Bu araştırma Yalçın ve ark. (2006) Burdur Kırklareli Konya Ankara Mastitis tedavisini genellikle kim yapıyor? Kendim 63,6 46,4 60,0 64,4 Veteriner hekim 36,4 53,6 40,0 35,6 Sağım öncesi memelerin temizliğini Antiseptikli su ile yapanlar 6,1 10,7 23,1 8,9 Normal su ile yapanlar 93,9 89,3 76,9 91,1 Memeleri temizlendikten sonra Kurulayanlar 39,4 25,0 45,5 51,1 Kurulamayanlar 60,6 75,0 54,5 48,9 Sağım sonrası meme dezenfeksiyonu Yapanlar 21,2 10,7 23,1 25,0 Yapmayanlar 66,7 71,4 69,2 61,4 Bazen yapanlar 12,1 17,9 7,7 13,6 Kuru dönemde antibiyotik Kullanmayanlar 45,5 21,4 46,7 37,8 Sadece laktasyonda mastitis olanlara kullananlar 21,2 42,9 26,7 26,7 Hepsine kullananlar 33,3 35,7 26,4 35,5 Mastitis aşısı Kullananlar 27,3 42,9 16,7 26,7 Kullanmayanlar 72,7 57,1 83,3 73,3 Mastitis kaydı Tutanlar 12,1 25,0 23,3 15,9 Tutmayanlar 87,9 75,0 76,7 84,1 CMT uygulamaları Yapanlar 0,0 7,1 6,7 8,9 Bazen yapanlar 12,1 17,9 0,0 42,2 Yapmayanlar 87,9 75,0 93,3 48,9 Sağım başlığı memeden düşüyor mu? Hayır 72,7 35,7 40,0 61,9 Bazen 27,3 60,7 60,0 35,7 Sık sık 0,0 3,6 0,0 2,4 Çizelge 4.4 te görüldüğü üzere gerek Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarını yaptıkları illerde gerekse Ankara da mastitis tedavilerinin arasında genellikle veteri-

168 ner hekim tarafından yapıldığı (% 46 ile % 64 arasında) belirlenmiştir. Yetiştiricilerin büyük bir bölümü mastitisin prognozun orta veya şiddetli olarak seyrettiği vakalarında veteriner hekimlere başvurmakta, hafif vakaları kendileri tedavi etmeye çalışmaktadırlar. Hafif vakaların yetiştiriciler tarafından tedavi edilme oranı yüksek olup yetiştiriciler tarafından yapılan bazı hatalı uygulamalar nedeniyle nükslerin yaşanması, vakaların orta veya şiddetli seyre geçmesine, veteriner hekime başvurulmaya geç kalındığı durumlarda meme loplarının geri dönüşümsüz olarak körelmesine neden olunabilmektedir. Böylece veteriner hekim ücretinden kaçınmak istenirken, bu ücretle karşılaştırılamayacak meblağlarda kayıplara neden olunabilmektedir. Sağım öncesi memenin temizliğinin her iki araştırmada yüksek oranda normal su ile yapıldığı dikkati çekmektedir. Memenin temizlendikten sonra kurulama oranının adı geçen araştırmanın yapıldığı illerde % 25 ile % 46 arasında gerçekleştiği, Ankara da ise bu oranın % 51 ile kısmen daha yüksek olduğu görülmektedir. Her iki araştırmada da sağım sonrası meme dezenfeksiyonunun (% 61 ile % 71 arasında) önemli ölçüde ihmal edildiği, periyodik olarak CMT kullanımının oldukça düşük olduğu (% 0 ile % 9 arasında), mastitis aşısının işletmelerin çoğunda (% 57 ile % 83) yapılmadığı, mastitis kaydının tutulmadığı (% 75 ile % 88) dikkati çekmektedir. Mastitis aşısının kullanımının etkinliği ile ilgili çeşitli araştırmalar vardır. Leitner ve ark. (2004) nın İsrail de yaptıkları araştırmada mastitis aşısı uygulanmayan ineklerde yeni enfeksiyonun daha çok çıktığını belirlemişlerdir. Türkiye de Küçük ve Alaçam (2003), mastitis aşısı ile ilgili yaptıkları araştırmada aile tipi işletmelerde aşının daha etkili olduğunu sonucuna ulaşmışlardır. Yeni sayılabilecek bu uygulamadan bazı yetiştiricilerin habersiz olduğu, bazı yetiştiriciler tarafından da benimsenmediği gözlemlenmiştir. Bu çalışmada, bazı yetiştiricilerin önceki dönemlerde mastitis aşısı kullandıklarını ama bekledikleri sonucu alamadıkları için uygulamayı bıraktıkları belirlenmiştir. Mastitis aşısı ile ilgili yeterince bilgi sahibi olmayan yetiştiricilerin, aşı uygulamasından sonra hiç meme hastalığı olmayacakmış yanılgısı içerisinde oldukları, Aşı uyguladım. Hiçbir şey olmaz. mantığı ile hijyen unsurlarına dikkat etmedikleri, aşıyı periyodik olarak yaptırmadıkları belirlenmiştir.

169 Sağım başlığının memeden kayıp düşmesinin sık sık olmasının az rastlandığı, bu durumun bazen olmasının % 27 ile % 61 arasında değişen oranlarla karşılaşıldığı görülmektedir. Ankara da yetiştiricilerin % 83 ünün sağım makinesinin prensibi konusunda kurs almadıkları, % 74 ünün ise makinenin bozulduğu durumlarda yetkili servise götürdüğü, sadece % 14 ünün düzenli olarak yetkili servise bakım yaptırdığı belirlenmiştir. Konu ile ilgili yurt dışındaki uygulamalara bakıldığında, İskoçya da yetiştiricilerin % 80-88 inin daldırma kabı ve % 97 sinin kuru dönem antibiyotik uygulaması yaptığı ve % 83-97 sinin ise sağım makinelerinin düzenli olarak bakımını yaptırdığı bildirilmiştir (Yalçın, 1996; Gunn ve ark, 1997). Bu sonuçlar, gelişmiş ülkeler ve Türkiye deki süt sığırcılığı işletmelerindeki hijyen ve hastalık kontrol uygulamaları arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koymaktadır. Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarını yaptıkları illerde yetiştiricilerin büyük bir bölümünün subklinik mastitisin bilinmediği (% 88 ile % 100 arasında), somatik hücre sayısını bilen yetiştiricilerin oranının oldukça düşük olduğu (% 0 ile % 7 arasında) tespit edilmiştir. Ankara da ise subklinik mastitisin yetiştiricilerin yaklaşık %40 ı tarafından bilinmesine karşın, somatik hücre sayısının % 9 oranında bilindiği belirlenmiştir. Yetiştiricilerin büyük bir bölümünün süt kalitesi ve meme sağlığı için çok önemli bir gösterge olan somatik hücre sayısını bilmemeleri, aynı zamanda eğitim ve yenilikleri takip etme düzeylerinin göstergesi olarak büyük eksikliklerin olduğunu düşündürmektedir. Yemlerin enerji, mineral, protein ve aflatoksin düzeylerinin süt veriminin yanı sıra sağlık problemlerine neden olabilmektedir. Yemlerle alınan aflatoksinlerin ayak hastalığı ve fertilite problemlerine neden olduğu belirlenmiştir (Özsoy ve ark. 2005). Ancak, Ankara da yetiştiricilerin kullandıkları yemi aflatoksinler bakımından analiz ettirmedikleri, sadece % 4 ünün yemin enerji düzeyini kontrol ettirdiği belirlenmiştir. Soyak (2006), Tekirdağ da yetiştiricilerin % 13 ünün üretilen sütün satışında, süt satış fiyatının kaliteye göre değiştiğini beyan ettiğini; işletme sahiplerinin ürettikleri sütün % 38 inin mandıraya, % 26 sının süt birliğine, % 22 isinin aracıya, % 7 sinin fabrikaya ve % 7 sinin de seyyar sütçüye sattığını bildirmektedir. Ankara da

170 ise proje kapsamındaki 45 işletmenin % 91 inde Birlik aracılığıyla satılırken, % 9 unun seyyara ve aracılara satılması; mandıralara ve fabrikalara direkt satışın rastlanmaması dikkat çekicidir. Süt alım fiyatlarının sütün kalitesine göre belirlenmesinin henüz düzenli olarak yapılmamasından dolayı birlik kanalıyla sütünü pazarlayanların hijyen unsurlarına gereken özeni göstermedikleri, seyyar satışta bulunanların müşterilerinin memnuniyetini artırmak için bu konulara daha fazla önem verildiği gözlemlenmiştir. 4.3. İşletmelerin Süt Verimleri, Laktasyon Süreleri, Kuruda Kalma Süreleri ile İlgili Değerlendirme Türkiye de işletmelerdeki süt verim özelliklerini araştıran çok sayıda araştırma söz konusudur. Ancak araştırmaların çoğunun -bu araştırmadan farklı olarak- büyük ölçekli tek bir işletmede veya çok az sayıdaki özel işletmelerde yapıldığı görülmektedir. Belirli bir ildeki yetiştiricilerin ortalama süt verimlerini, laktasyon ve kuruda kalma sürelerini tespit etmeye yönelik araştırmaların pek bulunmadığı görülmüştür. Kumlu ve Akman (1999) ın 17 ilde bulunan 1207 soykütüğü işletmesini kapsayan çalışmaları bulunmaktadır. Ancak bu araştırmada soykütüğü kayıtlarından belirli kıstaslarla eliminasyonun yapılmasına dayalı bir çalışma söz konusudur. Kumlu ve Akman (1999) ın bu araştırmalarında SV 305, laktasyon ve kuruda kalma süresi 5592l/inek; 331gün ve 74 gün olarak hesaplamışlardır. Aynı yöntem ile Özkök (2006) ün yaptığı çalışmada SV 305 değerini 6729 l/inek olarak hesaplamış ve bu durumu Kumlu ve Akman (1999) ın yaptığı araştırmadan sonra geçen sürede süt veriminin daha iyi konuma geldiği değerlendirmesinde bulunmuştur. Belirtilen bu iki çalışma ile ilgili yöntem olarak farklı olan diğer araştırmalarla ilgili bulgular Çizelge 4.5 te verilmiştir.

171 Çizelge 4.5. Süt verimleri, laktasyon ve kuruda kalma süreleri ile ilgili literatür karşılaştırması Araştırmacı Yapıldığı il/bölge İşletme Sürü büyüklüğü Laktasyon süresi Kuruda kalma süresi 305 günlük süt verimi (l/inek) Toplam süt verimi (l/inek) Koç (2006) Aydın Üç farklı işletme 67 * 313 5420 5059 Erdem ve ark. Gökhöyük Tarım Amasya (2007a) İşletmesi 179 301,7 82 6467 6273 Duru ve Erdoğan (2002)** dolu İşletmesi Orta Ana- Koçaş Tarım 362 304,4 4784 4966 Pelister ve ark. Marmara (2005) bölgesi Özel bir işletme 214 270 79,2 4276 4297 Sehar ve Orta Anadolu İşletmesi Koçaş Tarım Özbeyaz (2005)*** 275 297 74-6400 Bu çalışma Ankara 45 şahıs işletmesi 559 362 61 5456 6115 * ineklerden 14 tanesi esmer ırktır. ** Araştırma 1988-1994 yılları arasındaki verileri kapsamaktadır. *** Araştırma 1994-2000 yılları arasındaki verileri kapsamaktadır. Türkiye de konu ile ilgili araştırmalar incelendiğinde bu çalışmada tespit edilen LS ve KKS nin literatür bulgularından farklılıklar içerdiği hemen göze çarpmaktadır. Ancak literatürdeki bulguların özel işletmelerde yapıldığı, bu çalışmanın ise çok sayıda şahıslara ait işletmelerde gerçekleştirildiği ve işletmeler arasında büyük farklılıklar olduğunun göz önüne alınması gerekmektedir. Literatür bulgularında LS nin 270 ile 313 gün arasında değişim gösterdiği görülmektedir. Özkök (2006) ün, soykütüğü verilerini kullanarak yaptığı Türkiye genelindeki araştırmasında laktasyon süresini 330 gün olarak hesaplamıştır. Bu çalışmada laktasyon süresinin 361 gün olarak diğer literatür bulgularından yüksek olduğu hesaplanmıştır. Bu duruma araştırmanın şahıslara ait çok sayıda işletmede yapılmasının ve proje kapsamındaki işletmelerde abort vakalarının yüksek olmasının etkili olabileceği düşünülmektedir. Yetiştiricilerin hiçbirinin abort vakalarından sonra hayvanı kuruya çıkarmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca elden çıkarılması düşünülen sağmal ineklerin satımının gerçekleşmesine kadar (Bazen beklenilen süre Kurban Bayramı da olmaktadır.) beklenilmesiyle LS nin uzamasında etkili olduğu düşünülmektedir.

172 Bu çalışmadaki KKS nin literatür bulgularıyla farklılıklar içerdiği de görülmektedir. Öyle ki KKS literatür bulgularında 74 ile 82 arasında değişim gösterirken belirtilen değerin bu çalışmada 61 gün ile oldukça düşük düzeyde olduğu göze çarpmaktadır. Ancak bu çalışmadaki işletmelerden 21 inin 60 günün altında, 23 ünün de 60 günün üzerinde değerlere sahip olması ortalamanın ideal bir değerde olduğunu yanılsamasını ortaya çıkarmaktadır. İlgili bölümde değerlendirildiği gibi hedef olarak belirlenen 58-63 günden işletmelerin yaklaşık ¾ ünün saptığı göz önünde bulundurulmalıdır. Kuhn ve ark (2005) ABD de siyah alaca ırkı sığırcılığı işletmelerinde yaptıkları araştırmada (Bu araştırmada 3527 sürüde bulunan 295 067 ineğe ait 459 075 kayıt kullanılmıştır.) ortalama KKS yi 60,5 gün; standart sapma değerini 5,8 gün olduğunu ve işletmelerin yaklaşık % 91 inde KKS nin 50 ile 70 gün arasında geçtiğini belirlemişlerdir. Ankara da yapılan bu araştırmada belirtilen oranın yaklaşık % 72 gibi daha düşük bir düzeyde olduğu belirlenmiştir. Türkiye deki araştırmalarda SV 305 nin 4276 ile 6467 l/inek arasında, LSV nin ise 4297 ile 6400 l/inek arasında değiştiği görülmektedir. Bu çalışmada belirtilen değerlerin büyük farklılıklar içermediği ve sırasıyla 5456 l/inek ile 6100 l/inek olduğu görülmektedir. Topaloğlu ve ark. (2005a), gereç olarak İngiltere nin güneyinde bulunan rastgele seçilmiş 5 siyah alaca sığırı işletmesinin 1994-2003 yılları arasında Ulusal Süt Kaydı Derneği tarafından kontrol edilen 691 ineğin süt verim kayıtlarını kullanmışlardır. Araştırma sonucunda belirtilen verim özellikleri bakımından LS 300-346 gün; KKS 57-79 gün; inek başına LSV nin 5193-8562 l; SV 305 in 5116-8238 l arasında değişim gösterdikleri ve ortalamalarının sırasıyla 324 gün; 67 gün; 7715 l ve 7287 l olduğunu hesaplamışlardır. González ve ark. (2004) ın İspanya nın Basque ve Navarra özerk bölgesi Holştayn Birliği ne ait 63 160 ineğin 120 713 laktasyon verisini kullandıkları araştırmada LS, KKS, SV 305 ve LSV sırasıyla ortalama olarak 334 gün; 74 gün; 8564 l/inek ve 9283 l/inek olarak hesaplanmıştır. LS ve KKS olarak Türkiye ye benzerlik taşınmasına rağmen süt verimlerinin oldukça yüksek olduğu dikkati çekmektedir. New York ta SV 305 nin inek başına ortalama 7528 l olduğu bildirilmektedir (Gröhn ve ark. 1998). Gröhn ve ark. (1998) nın 14 işletmede (Ortalama sürü büyüklüğü 500 baş) bulunan 7523 siyah alaca ineğe ait süt verilerinin kullanıldığı

173 araştırmalarında bu işletmelerde ortalama SV 305 in 10 265 l/inek olduğunu hesaplamışlardır. Bu durum süt verimi açısından Türkiye deki verimin yaklaşık 2 katının gerçekleştirildiğini göstermektedir. 4.4. Endemik Hastalık İnsidenslerine Ait Bulguların Değerlendirilmesi 4.4.1. Türkiye deki Araştırmalarla İlgili Karşılaştırma Türkiye de süt sığırcılığı işletmelerinde endemik hastalıkların insidenslerine yönelik yapılan araştırmaların çoğunlukla bazı hastalıklara (örneğin sadece mastitis veya ayak hastalıkları gibi) yönelik olduğu, genellikle de anket çalışmalarına dayandığı dikkati çekmektedir. Bu araştırmalar içinde Yalçın ve ark.(2006) ın endemik hastalıkları bir bütün çerçevesinde incelendiği, 12 aylık verilerin kullanıldığı görülmektedir. Bundan dolayı insidenslere ait bulguların değerlendirilmesinde öncelikle belirtilen bu araştırma ile ilgili karşılaştırmanın yapılmasının uygun olacağı düşünülmüştür. Ancak, Yalçın ve ark. (2006) insidenslerin hesaplanmasında ortalama inek sayısı olarak proje başı ile sonundaki inek sayısının aritmetik ortalamasını kullanılırken, bu araştırmada aylık inek sayısındaki değişimi dikkate alınmıştır. Bu farklılığın insidens oranlarını az da olsa etkileyebileceği göz önüne alınmalıdır. Yalçın ve ark.(2006) ın endemik hastalıkların insidensleri ile ilgili tespitleriyle Ankara da yapılan bu araştırmanın karşılaştırılması Çizelge 4.6 da sunulmuştur. Çizelge 4.6 da Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarında en önemli sorunun fertilite problemlerinin olduğu, bunu meme ve jinekolojik problemlerin izlediği görülmektedir. Bu çalışmada ise en önemli sağlık sorunun jinekolojik problemler olduğu bunu meme ve fertilite problemlerinin izlediği göze çarpmaktadır. Her iki araştırmada insidensler açından işletmeler arasında büyük farklılıkların olduğu, dolayısıyla iller arasında da bu durumun söz konusu olduğu dikkati çekmektedir. Her iki araştırmadaki ortak bulgu, -sadece RS vakalarının büyük ölçekli işletmelerde kısmen yüksek olması dışında- bütün vakaların küçük ölçekli işletmelerde daha önemli sorunlara neden olmasıdır.

174 Çizelge 4.6. Endemik hastalıkların insidensinin Yalçın ve ark.(2006) ın bulgularıyla karşılaştırılması Yalçın ve ark. (2006) Bu araştırmada* Sağlık Problemleri Burdur Konya Kırklareli Tüm iller** Küçük*** Büyük Ağırlıklı ortalama (Genel) Jinekolojik Problemler 10,9 22,0 9,3 15,2 19,4 13,1 41,5 49,5 38,7 10,8 Abort 2,8 9,3 3,7 5,8 8,9 4,1 13,3 19,5 11,1 8,4 Retensiyo sekundinarum 5,9 6,7 4,1 5,8 5,7 5,8 15,7 14,2 16,2-2,0 Güç Doğum 1,4 6,0 1,5 3,4 4,6 2,8 9,3 12,2 8,3 3,9 Meme hastalıkları 31,0 15,7 48,0 28,7 41,6 22,0 40,9 55,7 35,7 20,0 Fertilite Problemleri 35,2 31,2 23,1 30,2 40,9 31,4 32,2 38,3 30,1 8,2 Metritis 24,9 21,9 20,1 20,2 21,3 17,2 13,5 17,8 12,0 5,7 Metabolizma hastalıkları 3,9 2,6 5,6 3,8 4,8 3,2 10,6 15,0 9,0 6,1 Ayak Hastalıkları 13,7 5,6 13,4 10,2 12,6 8,9 19,7 28,1 16,8 11,4 Sindirim Sistemi Hastalıkları Küçük Büyük**** Fark 5,3 7,8 4,5 6,2 7,3 5,7 24,2 38,5 19,1 19,4 * Bu araştırmada ağırlıklı insidensler verilmiş olup aylık insidens yöntemiyle insidensler hesaplanmıştır. ** Tüm illerin ağırlıklı insidensleri verilmiştir. *** işletme ölçeğindeki inek sayısı n<11 dir. **** Projede yer alan orta ve büyük ölçekli işletmeler birleştirilerek Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarındaki büyük ölçekli işletmelerle (n>11) eşdeğer yapılmıştır. Jinekolojik problemler ile ilgili her iki araştırma arasındaki farklılık oldukça yüksek düzeydedir. Öyle ki Yalçın ve ark.(2006) ın tüm illerdeki ağırlıklı ortalamanın yaklaşık 3 katı kadar yüksek bir düzeyde jinekolojik problemlerin (% 41,5) Ankara da yaşanıyor olması oldukça düşündürücü bir durumdur. Ankara da Atay ve ark. (1996) yaptıkları araştırmada ölü doğum oranı % 3,2 ve abort oranı % 2,5 olarak bildirilmiştir. Ancak belirtilen araştırmada insidensin hesaplanma ve verilerin tedariki konusunda açıklayıcı bilgi bulunmadığından değerlendirmeye alınmamıştır. Bu araştırmada yetiştiricilerin veri vermelerini kolaylaştırıcı önlemlerin (işletme kayıt defteri gibi) verilerin güvenirliğini artırabilme olasılığı, insidenslerin hesaplanmasındaki yöntem farklılığı insidenslerde rakamsal olarak minimal düzeyde etkilerinin olabileceği göz önüne alınsa da esas farklılığın kaynağının bu etmenlerin dışında düşünülmektedir. Bu durumun değerlendirilmesinde Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarını yaptıkları illerde insidenslerin düşük olduğu illerdeki durumların irdelenmesiyle daha sağlıklı bir değerlendirmede bulunulabileceği düşünülmektedir.

175 Hastalıklardan Arî Bölge olması düşünülen Trakya bölümümüzdeki Kırklareli nde abort ve RS ye neden olabilen brucella, İBR gibi hastalıkların nispeten az karşılaşılırken, Ankara da ise çevre illerden hayvan hareketinin (özellikle Kurban bayramında başkentin kurban ihtiyacı) daha yoğun olarak yaşanabildiği bir il konumda olmasıyla nedeniyle belirtilen problemlerin daha sık karşılaşılabileceğini düşündürmektedir. Bu çalışmada aborta neden olabilen bulaşıcı hastalıkların olduğu işletmelerde insidensin % 155 e kadar çıkabildiği belirlenmiştir. Bu araştırmada abort vakasının görüldüğü ineklerin % 36 sında, ölü doğum vakalarının % 21 inde (Yalçın ve ark. (2006) da bu problem dikkate alınmamıştır.) ve güç doğum vakalarının ise % 44 gibi yaklaşık yarısında RS vakasının rastlandığı belirlenmiştir. Bu konu ile ilgili yapılmış bazı araştırmalarda benzer sonuçlar tespit edilmiştir. Örneğin; Akar ve ark. (2001) da RS vakalarının güç doğum, ölü doğum ve abort vakalarından sonra görülmesinin normal doğum vakalarından daha yüksek olduğunu bildirmektedirler. Literatürde de benzer bulgulara rastlanmıştır (Koçak ve Ekiz 2006a; Joosten ve ark., 1991; Correa ve ark., 1990). Bademkıran ve Horoz Kaya (2006) nın Ceylanpınar Tarım İşletmesi Gökçayır Sığırcılık Şubesi nde yaşları 2,5-9 arasında değişen güç doğum yapmış 62 inek üzerinde yaptıkları çalışmada betareseptör kullanılan (n=21) grupta % 14,2; PGF2 analoğu müstahzarda % 30; kontrol grubunda % 55 oranında RS şekillendiğini belirlemişlerdir. Doğum problemlerinde bakım ve beslenme şartlarının önemli etkisi olduğu bildirilmektedir (Alaçam ve ark. 1997). Ankara da ineklere verilen kesif yem miktarının diğer illerden düşük olması, silaj kullanımının, mineral takviyesinin düşük olmasının da bu problemlerin yaşanmasını arttırdığı düşünülmektedir. Tüm bu tespitler ışığında Ankara daki işletmelerde belirtilen nedenlerden dolayı abort ve güç doğum vakalarının yüksek olmasının ayrıca RS vakalarının da artmasına, toplamda jinekolojik problemlerin Ankara da daha ciddi sorunlara neden olduğu söylenebilmektedir. Meme hastalıkları (mastitis ve diğer meme problemlerinin toplamı) Yalçın ve ark.(2006) ın araştırma illerinde ortalama insidenslerin % 16 ile % 48 olduğu, tüm illerin dikkate alındığı durumda ağırlıklı insidensin % 29 a karşılık geldiğinin tespit edildiği görülmektedir. Ankara da ise bu oranın Kırklareli ndeki gibi oldukça yüksek

176 seviyede olduğu, özellikle de küçük ölçekli işletmelerdeki ağırlıklı insidensin % 56 ya varmış olması göze çarpmaktadır. Ankara da proje kapsamındaki küçük işletmelerin çoğunun kapalı tip barınağa sahip oldukları, süt sığırcılığını daha çok baba mesleği olarak yaptıkları, zamanlarının önemli bir bölümünü de tarımla uğraşmak durumunda oldukları, eğitim seviyelerinin diğer ölçekli işletmelerin sahiplerinden daha düşük olduğu, meme sağlığı ve süt hijyeni gibi konulara daha az dikkat etmelerinin etkili olabileceği düşünülmektedir. Fertilite problemleri adıgeçen araştırmada iller itibarıyla ortalama % 23 ile %35 arasında olduğu görülmektedir. Bu araştırmada da fertilite problemlerinin % 32 ağırlıklı ortalama ile benzer bulguların tespit edildiği görülmektedir. Ancak adı geçen araştırmalarda fertilite ile ilgili problemlerin büyük kısmını metritis vakaları oluştururken bu araştırmada % 19 gibi büyük bir bölümünü repeat breeder vakalarının oluşturduğu belirlenmiştir. Metabolizma hastalıklarının (hipokalsemi ve ketozis) bu araştırmada % 10,6 insidens oranı ile Yalçın ve ark.(2006) ın bildirdikleri insidens oranından yaklaşık 2,5 kat daha fazla olması göze çarpmaktadır. Yalçın ve ark.(2006) ın araştırmalarında metabolizma hastalıkları kapsamında hipokalsemi vakaları irdelenirken bu araştırmada ketozis vakalarının %3,8 düzeyinde görüldüğü ve toplam metabolizma hastalıklarının daha yüksek çıkmasında etkili olduğu düşünülmektedir. Ankara da yetiştiricilerin bir bölümünün hipokalsemi tedavilerinde veteriner hekime gereksinim duymadan, doğum sonrası ineklere kalsiyum preparatları uyguladıkları gözlemlenmiştir. Bazı yetiştiricilerin ise kalsiyum enjeksiyonlarını koruyucu amaçlı olarak kuru dönemde kullandıkları, bu durumun da doğum sonrası paratiroit hormonunun pasifize ederek hipokalsemi için predispoze bir duruma neden olunabildiği gözlemlenmiştir. Bu durumun hipokalsemi insidensini arttırabileceği düşünülmektedir. RS vakalarının basit doğum sonrası yavru zarlarının atılamamasının ötesinde RS ye neden olabilen durumlar ve RS sonrası ortaya çıkan verim düşüklükleri ve bazı hastalıkların insidensinin artması açısından etkileri fark edilmiştir. Bu öneme istinaden çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yean ve Kim (2005), RS nin diğer endemik

177 hastalıkları etkilemesini incelemişler ve yaptıkları önemlilik testinde RS vakası geçiren ineklerde metabolizma hastalıklarının insidensinin arttığını belirlemişlerdir. Öyle ki RS li ineklerde toplam metabolizma hastalıkları % 13 iken, RS olmayan ineklerde bu oranın % 3,2 olduğunu belirlemişlerdir. Ankara ilinde RS vakalarının insidensinin yaklaşık % 15 olduğu göz önüne alındığında, bu durumun metabolizma hastalıklarının yüksek olmasında etkili olabileceğini düşündürmektedir. Ayak Hastalıkları, bu araştırmada tespit edilen %19,7 insidens oranının Yalçın ve ark.(2006) ın Kırklareli, Burdur ve Konya illerinde saptadıkları insidens oranlarından biraz yüksek olduğu görülmektedir. Her iki araştırmada da özellikle küçük ölçekli işletmelerde hastalık insidensinin çok daha yüksek olduğu dikkati çekmektedir. Ayak hastalıklarının görülme sıklığının artmasında bakım koşullarının yanı sıra küçük ölçekli işletmelerdeki kapalı tip barınak sisteminin yaygınlığının etkisi olabileceği düşünülmektedir. Öyle ki bu araştırmada kapalı tip barınaklarda ayak hastalıklarının insidensinin % 45 e çıktığı, belirtilen değerin açık tip barınağı bulunan işletmelerde ise % 10 ile oldukça düşük düzeyde olduğu dikkati çekmektedir. Koçak ve Ekiz (2006b), Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yarı açık barınak yapısına sahip büyük ölçekli özel bir işletmede yaptıkları araştırmada ayak hastalıklarının insidensini % 9 olarak hesap etmişlerdir. Elazığ ve yöresinde ayak hastalıkları insidensinin % 17 olduğu bildirilmektedir (Canpolat ve ark. 2003). Endemik hastalıkların insidensinin özellikle küçük ölçekli işletmelerde yüksek seyretmesinde hayvan beslemede yapılan bazı eksikliklerin etkili olabileceği düşünülmektedir. Bu araştırmada günlük 11 kg ve üzeri kesif yem veren işletmelerin oranı küçük ölçekli işletmelerde % 14 iken, orta ve büyük ölçekli işletmelerde bu oran daha yüksek olup % 34 dolayında olduğu belirlenmiştir. Yetiştiricilerin silaj kullanım oranı ise küçük ölçekli işletmelerde % 38 iken, orta ve büyük ölçekli işletmelerde sırasıyla % 53 ve 57 gibi daha yüksek bir düzeydedir. Verilen silaj miktarı inek başına küçük ölçekli işletmelerde 14,5 kg iken, bu miktar büyük ölçekli işletmelerde 17,5 kg gibi daha yüksek miktardadır. Konsantre yemlerin hiçbir işletmede aflatoksin bakımından analiz ettirilmediği tespit edilmiştir. Ayrıca işletme sahiplerinin yaklaşık %56 sının hayvanının verim özelliğine göre yemleme yapmadığı, yaylıma çıkarılan hayvanların otlakların verimsiz olmasından dolayı kısmen zayıf düştüğü belirlenmiş-

178 tir. Tüm belirtilen bu etmenlerin endemik hastalıklarının insidensini arttırıcı olduğu düşünülmektedir. Buzağı ve düvelerle ilgili Türkiye de yapılmış kapsamlı bir araştırmaya literatür taramasında rastlanamamıştır. Kennerman ve ark. (2003) Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı kliniklerine getirilip muayene ve tedavisinin yapıldığı 1646 sığırda hastalık bakımından en çok % 39,1 oranında 0-6 ay arasındaki buzağıların olduğunu bildirmişlerdir. Sığırlardaki problemlerin hayvanların nevilerine göre (buzağı, düve, inek, erkek gereç vs.) tasnif edilmediği görülmektedir. Ancak sığırlarda en çok % 34,45 oranıyla sindirim sistemi hastalıkları, bunu sırasıyla % 25,5; % 23,0; % 4,0; % 2,8; % 2,7; % 2,3 oranlarıyla solunum sistemi, enfeksiyöz hastalıklar, metabolizma, üriner, deri ve dolaşım sistemi hastalıklarının izlediğini belirlemişlerdir. Bu çalışmada da buzağılarda en çok sindirim ve solunum sistemi problemleriyle karşılaşıldığı belirlenmiştir. Buzağılardaki ölümler ve yaşama gücüne bakıldığında Atay ve ark (1996) buzağı yaşama gücünü (0-6 ay) % 84; Sehar ve Özbeyaz (2005) % 92 olarak hesapladığı görülmektedir. Ancak her iki araştırmanın da özel bir işletmede yapıldığı göz önünde bulundurulmalıdır. Karakaş (2002), Bursa İli Yenişehir ilçesinde süt sığırı yetiştiren 10 işletmede doğan 135 siyah alaca buzağı üzerinde yaptıkları araştırmada ölüm oranının 0-6 aylık dönemde % 16,3 olarak gerçekleştiğini belirlemişlerdir. Bu çalışmada belirtilen dönem için ölüm oranının % 9,32 olduğu belirlenmiştir. Ancak 601 doğum hadisesinde % 11,7 abort görüldüğü, ölü doğumlar (% 2,3) ve güç doğumla kaybedilen buzağılar (% 2) da dikkate alındığında doğumların % 84 ünde hayatta kalan buzağının olduğu, bu buzağıların da % 9,3 ünün 0-6 aylık dönemde öldüğü belirlenmiştir. 4.4.2. Yurt dışında Yapılan Araştırmalarla İlgili Değerlendirme Yurt dışında süt sığırcılığı işletmelerindeki endemik hastalıkların insidensine yönelik çok sayıda çalışma yapılmıştır. Konu ile ilgili literatür bulguları Çizelge 4.7 de sunulmuştur.

179 Çizelge 4.7. Literatürde çeşitli çalışmalarda bildirilen süt sığırcılığı işletmelerinde karşılaşılan endemik hastalıklara ilişkin insidens oranları Araştırmalar Yalçın ve ark. (2006) Frei ve ark. 1997) Jong ve ark. (2001) Fourichon ve ark. (2001a) Stevenson (2000) Kaneene ve Hurd (1990) Chamberlain ve Wassell (1995) Akhtar ve Ali (1994) Leonard ve ark. (2001) Esslemont ve Kossaibati (1996) Ülke G. Avustralya Türkiye İsviçre Fransa ABD UK Pakistan İrlanda İngiltere Hastalıklar Kore İşletme sayısı/ort. 155 113 265 8 40/ sağmal inek sayısı /12,8 /15,5 />25 />115 152,2 3- Fertilite Problemi* 30,2 22,3 49,9 59,2 7,5 33,6 * 22* Klinik Metritis 20,2 7,0 19,9 Repeat breeder 50,6 Meme Hastalıkları 28,7 40,5 5-39 17,6 33,1 42,0 43,6 10,3 33,2 Mastitis 26,5 44,1 16,4 Jinekolojik Prob. 15,2 8,9 3-14 18 13,8 12,4 24,8 Retensiyo sekundinarum 5,8 8,8 3,1 Abort 5,8 3,1 2,3 Güç doğum 3,4 6,6 12,6 Ayak Hastalıkları 10,2 16,4 0,3-3 10,9 3,7 6,6 30,0 7,6 9,5 17,4 Metabolizma Hast. 3,8 11,6 1-7 9,7 5,4 10,2 Hipokalsemi 3,8 5,6 5,2 7,7 Ketozis 2,1 Sindirim Sistemi Hastalıkları: 6,2 7,2 2-9 5,1 1,9 7,3 35,7 Kaynak: Yalçın ve ark. 2006 * Repeat breeders vakaları dâhil edilmiştir. Çizelge 4.7 de ilk dikkati çeken insidens oranları arasında büyük farklılıkların olmasıdır. Fertilite problemleri %3-152, meme hastalıkları %5-44, jinekolojik problemler %3-25, ayak hastalıkları %0,3-30, metabolizma hastalıklarda %1-12 ve sindirim sistemi hastalıkları %2-36 arasında değiştiği görülmektedir. Bölgesel farklılıklar, üretim yapılarındaki farklı uygulamalar, yetiştirici profilleri ile hijyen ve hastalık kontrol uygulamalarındaki değişik uygulamaların bu farklılıklara neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca Literatürde bildirilen benzer çalışmalar arasında insidens değerleri açısından önemli derecede farklılıkların görülmesinde yöntem ve kavramlarla ilgili bir örnekliliğin sağlanamamış olması da etkili olduğu düşünülmektedir. Yalçın ve ark.(2006) ın yaptıkları literatür çalışmasıyla ilgili olarak; Bazı çalışmalarda (Fournichon ve ark,2001 ve Esslemont ve Kossaibati,1996) hastalık insidensi işletme düzeyinde hesaplanırken, genelde diğer çalışmalarda inek bazında hesaplama yapılmıştır. Diğer yandan, hastalık kategorilerinin içeriği açısından da bir ör-

180 neklilik sağlanamamıştır. Örneğin, genelde Fertilite Problemleri ne sadece infertiliteye neden olan ve teşhis edilmiş hastalık olguları göz önünde bulundurulurken, Frei ve ark (1997) ve Jong ve ark (2001) bu kategoriye Repeat Breeder vakalarını da dâhil etmiştir. Pek çok çalışmada ise hastalık kategorisinin içeriği konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. değerlendirmesinde bulunmuşlardır. Kelton ve ark. (1998) yaptıkları kapsamlı literatür taramasında çok farklı insidenslerle karşılaşmışlar, laktasyon insidenslerini temel alarak tüm bulguları istatistikî değerlendirmede bulunmuşlardır. Endemik hastalıklarla ilgili ortak değerlendirmede literatür bulgularının ortanca değerini kullanmışlardır. Aynı yöntemle insidensin hesaplandığı daha güncel iki araştırma ile bu araştırmanın yapıldığı Ankara ilindeki laktasyon insidenslerinin karşılaştırılması Çizelge 4.8 de sunulmuştur. Çizelge 4.8. Bazı endemik hastalıkların laktasyon insidensi ile Kelton ve ark. (1998) ın bulgularının karşılaştırılması Hastalıklar Literatür Bulguları Literatür sayısı Kelton ve ark. (1998) Minimum Maksimum Ortanca Fleischer ve ark. (2001) Mclaren ve ark (2006) Bu araştırmada Mastitis 62 1,7 54,6 14,2 21,6*** 21,8 32,6 Metritis 43 2,2 37,3 10,1 23,6-12,0 Retensiyo 50 1,3 39,2 8,6 8,9** 9,1 15,1 sekundinarum Hipokalsemi 33 0,03 22,3 6,5 7,0** 4,2 6,5 Ketozis 36 1,3 18,3 4,8 1,7** 2,9 3,0 Abomasum depl. 22 0,3 6,3 1,7 1,1* 4,1 1,5 Ayak hastalıkları 39 1,8 30 7 19,5 ns 12,7 13,3 * p<0,05; **p<0,01; *** p<001; ns önemli değil Çizelge 4.8 de, bu çalışmada endemik hastalıklara ait laktasyon insidenslerinin Kelton ve ark (1998) literatürdeki maksimum değerlerin altında olduğu, metritis, hipokalsemi, abomasum deplasmanı gibi hastalıklarda da oldukça yakın değerlerin olduğu dikkati çekmektedir.

181 Çizelgede yer alan Fleischer ve ark. (2001) ile Mclaren ve ark.(2006) ın araştırmalarının bu çalışmadaki bulgularla karşılaştırılmasının işletme ölçekleri, süt verim özellikleri ile laktasyon insidensleri açısından önemli olacağı düşünülmüştür. Fleischer ve ark. (2001) araştırmasını Almanya da SV 305 nin 6000 l/inek ile 12000l/inek arasında olduğu, hayvan sayısının 25-147 arasında değiştiği 10 işletmede, Mclaren ve ark. (2006) ise Kanada da, inek başına g-sv nin 33,3 l olduğu, işletmedeki inek sayısının 28-225 arasında değiştiği 48 işletmede gerçekleştirmişlerdir. Her iki araştırmanın çok sayıda işletmede yapıldığı, işletme başına inek sayısı ile süt veriminin çok yüksek olduğu görülmektedir. Öyle ki Ankara da büyük ölçekli işletmelerdeki ortalama inek sayısı bu iki araştırmada inek sayısının en az olduğu işletmelere karşılık gelmektedir. Almanya da işletmelerdeki en düşük SV 305 miktarının Ankara ortalamasının da üzerinde olduğu dikkati çekmektedir. Hastalıkların insidensi açısından büyük farklılıklar olmamasına karşın (Ankara da metritis düşük, RS yüksek orandadır.) süt verimleri açısından büyük farklılıklar vardır. Süt verimlerinin hastalıklara olan etkisini Fleischer ve ark. (2001) incelemişler ve mastitis için bu durumun çok önemli olduğu; RS, hipokalsemi ve ketozisin önemli ; abomasum deplasmanının az önemli ve ayak hastalıklarının önemsiz olduğunu belirlemişlerdir. Bir başka ifade ile hastalık insidenslerinin süt veriminin artmasıyla birlikte arttığını tespit etmişlerdir. Bu araştırmanın gerçekleştirildiği Ankara da süt verim düzeyinin adı geçen araştırmalardaki miktarların yaklaşık yarısı düzeyinde olduğu göz önüne alındığında, bu araştırmadaki hastalık insidenslerinin yüksek düzeyde olmasının süt veriminden ziyade bakım, beslenme ve hijyen unsurlarındaki yetersizliklerden kaynaklandığı söylenebilmektedir. Endemik hastalıkların laktasyon insidenslerinin daha detaylı şekilde incelendiği (laktasyon sayılarına göre insidens) araştırmalar da söz konusudur. Bar ve Ezra (2005) İsrail de 39 siyah alaca süt sığırcılığı işletmelerinde 17748 laktasyona ait süt ve sağlık verilerini değerlendirmişlerdir. Fleischer ve ark (2001) ise Almanya nın Aşağı Saksonya Bölgesinde bulunan 10 işletmede 1074 siyah alaca ineğin 2197 laktasyondaki bazı hastalıkları ineklerin laktasyon sayılarına göre incelemişlerdir. Adıgeçen iki araştırma ile bu araştırmanın yapıldığı Ankara ilinde laktasyon sayılarına göre bazı endemik hastalıkların karşılaştırılması Çizelge 4.9 da sunulmuştur.

182 Çizelge 4.9. Laktasyon sayısına göre bazı endemik hastalıkların laktasyon insidensleri Bar ve Ezra (2005) Fleischer ve ark. (2001) Bu araştırmada Laktasyon sayısı Hastalıklar L1 L2 L 3 L1 L 2 L1 L 2 Metritis 33,8 19,4 19,5 26,4 22,2 6,10 13,90 Hipokalsemi 0 0,1 2,6 0,5 10,1 0,67 8,41 Retensiyo sekundinarum 8,4 7,1 10,2 6,7 9,9 16,10 14,80 Ölü doğum 7,2 4 3,4 4,00 1,77 Ketozis 5,6 7,9 12,7 0,5 2,2 0,00 3,98 Abomasum deplasmanı 0,2 0,4 1,1 0,8 1,3 0,00 2,00 Çizelge 4.9 da üç araştırmada da ortak olan bulgu; hipokalsemi, ketozis, abomasum deplasmanı vakalarının insidensinin, laktasyon sayısının artmasıyla birlikte artışın, ölü doğumlarında ise azalışın belirlenmiş olmasıdır. Bu çalışmada diğer iki literatürden farklı olarak metritis vakalarının L1 deki ineklerde düşük olduğu, ileriki laktasyonlarda bu sorunla daha sık karşılaşılması dikkati çekmektedir. Ankara da metritis dışında repeat breeder vakalarının da L 2 deki ineklerde % 21,68 oranıyla L1 deki ( % 6) sığırlardan 3,5 kat daha fazla rastlandığı belirlenmiştir. Bu durumun temel nedenleri ilerleyen laktasyonlarda metabolizma hastalıklarının artması, artan metabolizma hastalıklarının metritis oluşumunu artırması (Flischer ve ark. 2001) süt verimi ile birlikte üreme sistemi ile ilgili minerallerin eksikliğinin daha belirgin hale gelmesi, eksik veya fazla beslemeye dayalı jinekolojik problemler artış göstermesi gibi sorunlar daha sık yaşanır hale gelmesi sıralanabilir (Alaçam ve ark. 1997). Ankara da yetiştiricilerin yaklaşık % 55 i üçüncü tohumlamadan sonra döl tutmayan ineklere (Genç ineklerden ziyade yaşlı, kısmen de döl tutmadığı için elden çıkarılması düşünülen ineklerde bu yöntemi uygulanması daha sık karşılaşılmaktadır.) tabiî tohumlama uygulamaktadırlar. Döl tutmama probleminin bu şekilde çözülebileceğine dair yaygın inanış sonraki laktasyonlarda, başta metritis olmak üzere üreme sistemi ile ilgili bazı bulaşıcı hastalıkları da beraberinde getirmektedir. RS vakalarının belirtilen iki araştırmada, ilerleyen laktasyonlarda nispeten daha fazla görülmesine karşın bu araştırmadaki L1 deki ineklerde bu oranın yüksek olması dikkati çekmektedir. Jinekolojik problemlerden RS nin ilk buzağılayan düvelerde

183 fazla olmasının temelinde RS ye oluşumuna predispoze faktörlerin de incelenmesini gerektirmektedir. Güç doğum vakalarının ilk buzağılayan düvelerde % 14,8 insidens oranı ile L 2 deki (% 5,8) ineklerden yaklaşık 2,5 kat daha fazla karşılaşılmasının bunda etkili olabileceği düşünülmektedir. Ayrıca sunî tohumlama uygulayıcılarının ve/veya tohumlamada tercihte bulunan yetiştiricilerin tohuma kaynaklık eden ebeveynin süt verimini dikkate alırken, doğum ile ilgili özelliklere dikkat edilmemesinin etkisi göz ardı edilmemelidir. Güç doğum ve ölü doğum vakalarının ilk buzağılayan düvelerde görülme sıklığının yüksekliği ile ilgili çok sayıda araştırma söz konusudur. Örneğin, Meyer ve ark. (2001) Amerika da 666 341 doğum vakasının kayıtları ile yaptıkları çalışmada ilk buzağılayan düvelerde ölü doğum (ortalama % 11,1) ve güç doğum (ortalama % 19) oranlarının L 2 deki ineklerde ölü doğum (% 5,7) ve güç doğum (% 6) vakalarından daha yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Ancak Amerika daki yetiştiricilerin % 30 unun 500 ün üzerinde inek varlığına sahip olduğu ve bu büyüklükteki işletmelerde sürü yönetiminin zorlaştığının göz önünde bulundurulması gerekmektedir (Lucy, 2001). Meyer ve ark. (2001) nın araştırmalarında olduğu gibi süt sığırcılığının gelişmiş olduğu ülkelerde endemik hastalıkların insidensleri periyodik olarak takip edilerek hastalıkların seyri ile ilgili bilgiler edinilmektedir. Belirtilen bu araştırmada 1985 yılından 1996 yılına düvelerdeki ölü doğum oranının % 9,5 ten % 13,2 ye çıktığı, ineklerde belirtilen sürede bu oranlar % 5,3 ten % 6,6 ya çıktığı bildirilmektedir. Bu süre içerisinde güç doğum vakalarında belirgin bir farklılığın ise meydana gelmediğini belirlemişlerdir. Heins ve ark.(2006) ın Kaliforniya da yaptıkları araştırmada L1 deki ineklerde güç doğum ve ölü doğum insidenslerinin sırasıyla % 18 ve % 14 iken, ikinci doğumunu yapan ineklerde bu oranın sırasıyla % 3,1 ve % 3,7 ye düştüğünü saptamışlardır. Aynı bölgede ilk doğum yapmış melez siyah alaca ırkı sığırlarda güç doğum vakalarının yaklaşık % 50 daha düşük olduğunu belirlemişlerdir.

184 4.5. Elden Çıkarma Nedenleri ile İlgili Değerlendirme Yapılan literatür taramasında, Türkiye de elden çıkarma nedenlerinin tespitine yönelik çalışmaların oldukça az olduğu, var olan araştırmaların büyük bir bölümünün yapılan hesaplamalar ile ilgili açıklamaların olmadığı (Bu araştırmaların önemli bir bölümü yetiştiricilerle yapılan ankete dayanmaktadır.), elden çıkarmaların istemli ve istemsiz olarak kategorize edilmediği görülmüştür. Yaylak (2003), İzmir İli DSYB ye kayıtlı Ödemiş te bulunan 31 işletmeden seçilen 15 işletmede, 1999-2000 yılları içinde elden çıkarılan 229 ineği gereç olarak kullanmıştır. Araştırma sonucunda elden çıkarma nedenlerinden; canlı hayvan satışının elden çıkarmaların % 40 ı oluşturduğunu belirlemiştir. Ancak bu nedenle elden çıkarmanın alt kategorileri (damızlık satış, parasal nedenler, yaşlılık, ıslah) belirtilmediği için sağlıklı değerlendirme yapmak zorlaşmaktadır. Yaylak (2003), elden çıkarılan ineklerin % 18 inin fertilite problemi, % 16 sının meme problemi nedeniyle yapıldığını bildirmektedir. Ankara da belirtilen nedenlerden dolayı elden çıkarma oranlarının benzerlikler taşıdığı ve sırasıyla % 16,5 ve % 10,4 düzeyinde olduğu tespit edilmiştir. Yaylak (2003), ineklerden; süt verim düşüklüğü, hipokalsemi ve güç doğum nedeniyle elden çıkarılanların her bir neden için % 3,5 olduğunu bildirmektedir. Ankara da ise belirtilen nedenlerin oranı sırasıyla % 17, % 2,4 ve % 0,5 olduğu adı geçen araştırma ile önemli farklılıkların bulunduğu dikkati çekmektedir. Macrae ve ark. (2003), İngiltere genelinde mastitis hastalığının insidensini ve bu hastalıktan kaynaklanan elden çıkarmaların 1998-2003 arası dönemde izlediği seyri incelemişlerdir. Araştırma sonucunda mastitis kaynaklı elden çıkarma oranının belirtilen dönemde % 3,6 dan % 5,1 e, klinik mastitis insidensinin % 36 dan % 47 ye yükseldiğini tespit etmişlerdir. Ankara da mastitisin yıllar itibarıyla seyri incelenemese de proje döneminde insidensinin % 35, mastitis kaynaklı elden çıkarmanın ise % 3,6 olduğu ve adı geçen araştırma ile benzerlikler taşıdığı dikkati çekmektedir. Gröhn ve ark. (1998), gereç olarak New York ta bulunan ortalama SV 305 10265l/inek, ortalama sürü büyüklüğünün 500 baş olduğu 14 işletmede gerçekleştirdiği araştırmalarında, yıllık toplam elden çıkarma oranının % 24 e karşılık geldiği bildiril-

185 mektedirler. Ankara da süt veriminin belirtilen araştırmanın yarısı kadar olmasına karşın toplam elden çıkarma oranının yaklaşık % 35 olması ve elden çıkarmaların büyük bölümünün istemsiz olarak yapılması dikkati çekmektedir. Gröhn ve ark. (1998), hastalıklardan kaynaklanan elden çıkarma Lİ leri göz önüne alarak risk altındaki ineklerden (hastalığı geçiren) ne kadarının elden çıkarıldığını hesaplamışlardır. Mastitisin ortalama Lİ % 14,5 iken, bu hastalığa yakalandıktan sonra elden çıkarılan ineklerin oranını % 32,7 olarak hesaplamışlardır. Ankara da ise mastitisin Lİ % 32,5 ile yaklaşık iki kat daha yüksek iken, bu hastalığa yakalandıktan sonra elden çıkarılan ineklerin oranı % 11,3 olarak hesaplanmıştır. Adı geçen araştırmada hipokalseminin Lİ ortalama % 0,9 iken, hipokalsemili ineklerin elden çıkarılma oranının % 47,1 olduğunu tespit edilmiştir. Ankara da ise hipokalseminin Lİ çok daha yüksek olup (% 6,5) belirtilen elden çıkarma oranının % 12,8 olarak hesaplanmıştır. Adı geçen araştırmada abort vakalarından kaynaklanan elden çıkarmalara rastlanmazken, Ankara da abort vakalarının Lİ % 12 olması, bu vakaların görüldüğü ineklerin de % 13 ünün de elden çıkarılması, abort vakalarının Ankara daki durumunu göstermesi açısından oldukça önemlidir. 4.6. Fertilite ile İlgili Değerlendirme Türkiye de konu ile ilgili yapılan bazı araştırmalara ait bulgular Çizelge 4.10 da sunulmuştur. Çizelge 4.10 incelendiğinde Ankara da BA nın diğer araştırmalardan nispeten daha yüksek olduğu dikkati çekmektedir. Ancak bu çalışma dışındaki araştırmaların genellikle özel tarım işletmelerinde yapıldığı, çok sayıda şahıs işletmesini kapsamaması, bazı araştırmaların da Özkök (2006), Galiç ve ark. (2005) ile Kumlu ve Akman (1999) çalışmalarında mevcut soykütüğü verilerinin değerlendirilmesine yönelik araştırmalar olduğu dikkati çekmektedir.

186 Çizelge 4.10. Türkiye de fertilite ile ilgili bazı literatür bulguları Araştırmacı Bakır ve ark. (1994) Araştırmanın yapıldığı il Ankara İşletme özelliği/sayısı Ankara Şeker Fabrikası çevresinde bulunan işletmeler Sürü büyüklüğü (baş) BA (gün) İBY (ay) GBTS 83 402 28,85 - Atay ve ark. (1996) Ankara AOÇ 430 432 29,08 1,86 Koç ve ark. (2004) Muğla Dalaman TİM 592 391,8 27,87 - Türkyılmaz (2005) Aydın Özel bir işletme - 394,9-2,01 Galiç ve ark. (2005) İzmir 263 işletme 2448-27,5 - Kumlu ve Akman (1999) 17 il 1207 işletme 15 896 401 28,4 - Erdem ve ark. Gökhöyük Tarım Amasya (2007b) İşletmesi 179 393,4 27,57 1,42 Pelister ve ark. Marmara Bölgesinde - (2005) özel bir işletme 214 374 30,1 Sehar ve Koçaş Tarım İşletmesi 1,81 1,61- - 276 389,3 27,7 Özbeyaz (2005) Özkök (2006) Türkiye geneli - 28,27 - Bu araştırma Ankara 45 işletme 560 421,6 27,62 2,38 BA nın uzamasında abort, ölü doğum vakaları ile GBTS nin etkileri göz önüne alındığında literatürdeki araştırmaların çoğunda abort ve ölü doğum insidensi ile ilgili bilgilerin bulunmaması araştırmaların karşılaştırılmasını zorlaştırmaktadır. Sehar ve Özbeyaz (2005) araştırmalarında abort, ölü doğum insidensleri ve GBTS sırasıyla % 1,9; % 4,1 ve 1,61-1,81 olarak bildirmişler ve BA yı 389,3 gün olarak hesaplamışlardır. Bu çalışmada 421,6 gün olan BA nın belirtilen araştırma bulgularından yüksek olmasında, abort (% 13,2), ölü doğum % 2,5 ve GBTS (2,38 adet) yüksekliğinin etkili olabileceği düşünülmektedir. Türkiye de yapılmış olan çalışmalarda GBTS 1,42 ile 2,01 (adet) arasında değişim gösterdiği, bu çalışmada ise 2,38 adet ile daha yüksek seviyede olduğu dikkati çekmektedir. GBTS nin diğer araştırmalardaki bulgulardan yüksek olmasında, bu araştırmanın il genelindeki şahıslara ait işletmelerde yapılıyor olmasının etkisi büyüktür. Literatürdeki özel işletmelere bakım, besleme ve çiftlik yönetimi olarak benzerlik taşıyan projedeki büyük ölçekli işletmelerde, GBTS nin 2,19 adet olarak hesaplanmış işletmeler arasında büyük farklılıkların bulunduğu (1,5-5,78 adet) göz önüne alınmalıdır.

187 İBY ile ilgili bulguların tüm literatür bulgularında 27,5-30,1 ay arasında olması, bu araştırmada da 27,6 ay ile nispeten düşük bir seviyede olduğu görülmektedir. Ankara ilinde yetiştiricilerin düvelerde ilk tohumlama yaşına dikkat ettikleri, ancak ineklerin sonraki laktasyonlarda bakım, beslenme, çiftlik yöntemi gibi konulardaki yetersizliklerle jinekolojik problemlerin temeli oluşturduğu bir dizi etmenler neticesinde BA süresinin uzadığını, GBTS nin yükseldiği ve bu durumların ciddi ekonomik kayıplara neden olduğu görülmektedir. Topaloğlu ve ark. (2005b) İngiltere de 5 siyah alaca ırkı ineklerin bulunduğu işletmenin 1994-2003 yılları arasındaki verileriyle yapıkları çalışmada İBY, BA ve GBTS nin sırasıyla 26,2 ay; 389 gün ve 1,64 adet olduğunu hesaplamışlardır. González ve ark. (2004) İspanya nın Basque ve Navarra özerk bölgesinde Holştayn Birliğinin 1988-2003 yıllarına ait süt verileri ile 1986-2001 dönemine ait 63 160 adet siyah alaca ineğe ait 225 085 tohumlama ve 120 713 laktasyon verilerini değerlendirmişlerdir. BA, İBY ve GBTS 1988-2001 yıllarındaki ortalama değerinin sırasıyla 400 gün; 28,47 ay; 1,87 adet iken, bu değerler 1998-2001 yılları arasında ortalama değerleri 389 gün; 28,27 ay ve 1,96 adet olduğu bildirilmiştir. İngiltere de BA nın 370 günden düşük olması hedeflenirken ülke genelinde ortalama BA nın 397 gün olduğu belirtilmiştir (Esslemont ve ark. 2001). Glover (2001) in, İngiltere North Yorkshire da yıllar itibarıyla 136-160 arasında inek sayısının değiştiği siyah alaca ırkı ineklerden oluşan işletmenin ortalama BA sının 1991 de 365 gün iken, yıllar itibarıyla meydana gelen artışlar sonucunda 1999 yılında 384 güne, SV 305 in ise aynı dönem içerisinde inek başına 6330 l den 9090 l ye çıktığını bildirmiştir. Sonuç olarak, siyah alaca ırkı ineklerde ve yüksek süt verimine sahip ineklerde fertilite problemlerinin daha sık karşılaşıldığı bildirilmektedir (Lucy, 2001; Glover, 2001). Süt sığırcılığı açısından gelişmiş olan ülkelerde fertilite ile ilgili değerlerin nispeten daha düşük olduğu, zaman içinde artan değerlerin yüksek süt verimlerinden kaynaklandığı görülmektedir.

188 4.7. Ekonomik Analizler ile İlgili Değerlendirme Bu çalışmada ekonomik analiz sonucu elde edilen kayıpların literatürde bildirilen diğer çalışma bulgularıyla karşılaştırılmasında bazı zorluklar bulunmaktadır. Bunun da başında, endemik hastalıklardan kaynaklanan ekonomik kayıpları belirleyen önemli unsurlardan insidensin; üretim sistemine, işletme ölçeğine, araştırmanın yapıldığı tarihe, ülkeye ve bölgeye göre önemli ölçüde değişiklik göstermesi gelmektedir. Ayrıca bu araştırmada ve literatürde görüldüğü üzere insidensin hesaplanmasında farklı yöntemler de söz konusudur. Literatür bulgularında farklılığa, kayıp kalemlerinde ve hesaplama yöntemindeki farklılıklar da etkili olmaktadır. Bu konuyu daha açık bir şekilde ifade edebilmek amacıyla mastitis kaynaklı kayıpları hesaplayan 4 araştırmanın içeriği ve bulguları Çizelge 4.11 de sunulmuştur. Çizelge 4.11. Mastitisten kaynaklanan finansal kayıpları hesaplayan bazı araştırmalarda göz önünde bulundurulan kalemler Finansal kayıp kalemleri (Dobbins, 1977) (Dijkhuizen ve Renkema, 1978) (Rivard ve ark., 1986) (Blowey, 1986) Ülke ABD Hollanda Kanada Britanya Üretim ve yem tüketimiyle ilgili kalemler Süt verim kaybı * * * * Süt kompozisyonunda değişme - - - - Süt kalitesinde düşüş - * - - Yem tüketiminde değişme - * * - Klinik mastitis vakalarının sağaltımı İlaç giderleri * * - * Veteriner giderleri * * - * İşçilik giderleri * * - - Atık süt değeri * * - * Hayvan yenileme maliyeti * * - * Süt cinsinden toplam kayıplar (l/inek/yıl) 1277 272 303 267 Kaynak: Yalçın ve ark. (2006) * Hesaplanmış; - hesaplanmamış Çizelge 4.11 de görüldüğü üzere mastitisten kaynaklanan ekonomik kayıplar vaka başına 272 ile 1277 l süt eşdeğerinde hesap edilmiştir. Hollanda, Kanada ve Britanya da yapılan çalışmaların sonuçları birbirine yakın gibi görünse de Rivard ve ark. (1986) nın çalışmasında klinik mastitis vakalarının sağaltım masraflarının kayıp kalemi olarak değerlendirilmemesi dikkat çekicidir. Bu proje çalışmasına en yakın çalışma olduğu düşünülen Esslemont ve Spincer (1993) ün bulguları Çizelge 4.12 de karşılaştırılmıştır.

189 Çizelge 4.12. Çeşitli çalışmalarda bildirilen endemik hastalık kaynaklı ekonomik kayıplar Bu çalışma, Ankara, 45 işletme Yalçın ve ark. (2006), 90 işletme (Burdur, Kırklareli ve Konya) Esslemont ve Spincer (1993) Britanya, 63 İşletme Hastalık kaynaklı kayıplar Hedef insidens (%) Ortalama hedeften sapma Kayıplar (YTL/vaka) Ortalama Kayıp (YTL/inek/yıl) Sakınılabilir Kayıp (YTL/inek/yıl) Hedef insidens (%) # Ortalama hedeften sapma Kayıplar (YTL/vaka) Ortalama Kayıp (YTL/inek/yıl) Sakınılabilir Kayıp (YTL/inek/yıl) Hedef insidens (%) # Ortalama hedeften sapma Kayıplar (YTL/Vaka) Ortalama Kayıp (YTL/inek/yıl) Sakınılabilir Kayıp (YTL/inek/yıl) Mastitis 12,7 39,9 244 110,0 99,4 5,4 31,3 315 113,1 98,6 9,5 27,6 485 180,0 133,8 Metritis 3,8 16,4 401 79,1 65,8 6,8 21,8 450 121,5 98,1 4,3 17,5 462 100,7 80,9 Retensiyo sekundinarum 6,5 13,2 384 48,3 33,8 4,6 12,7 365 60,2 46,4 0,8 3,1 824 31,8 25,5 Hipokalsemi 1,1 14,4 229 35,5 33,0 4,1 9,4 340 44,2 32,0 1,4 4,9 591 37,0 29,0 Ayak Hastalıkları 4,2 21,3 350 86,6 74,6 6,6 16,2 379 83,8 61,4 6,2 29,4 740 263,2 217,0 # Yalçın ve ark. (2006) en düşük %10, Esslemont ve Spincer (1993) de 1. inter kartil hedef olarak alınmıştır.

190 Çizelge 4.12 de, gerek Yalçın ve ark. (2006) gerekse bu araştırmada vaka başına en yüksek kayıp metritisten kaynaklandığı bu hastalığını RS ve ayak hastalıklarının izlediği görülmektedir. Yöntem olarak büyük benzerlikler taşıyan Yalçın ve ark. (2006) ın araştırma sonuçları ile ilgili bazı farklılıkların olduğu dikkati çekmektedir. Bu duruma; hastalıkların insidensleri, bazı vakaların seyri (hafif, orta ve şiddetli form), veteriner hekime tedavi ettirme oranı, veteriner hekim ücreti, ilaç masrafları ve elden çıkarma satış fiyatlarındaki (Bu araştırmada elden çıkarma fiyatları DSYMB istatistikleri yerine, saha tespitleri dikkate alınmıştır.) farklılıkların etmen olduğu belirlenmiştir. Yalçın ve ark. (2006) hedef değer olarak en düşük % 10 değer alınırken, bu çalışmada işletme sayısının belirtilen araştırmadan daha az olması nedeniyle ¼ kartil değeri, hatta ayak hastalıklarında 1/3 kartil değeri alınmıştır. Esslemont ve Spincer (1993) ın çalışmalarında hedef değeri olarak ¼ kartil değeri dikkate almışlardır. Bu nedenlerden dolayı ortalama inek başına hastalık kaynaklı toplam ve sakınılabilir kayıpların da birbirinden oldukça farklı hesaplanmasına neden olmuştur. Esslemont ve Spincer (1993), Britanya saha şartlarında en yüksek kaybı RS vakalarından kaynaklandığını bildirmişlerdir. Ancak, Britanya daki çalışmada olduğu gibi bu araştırmada da RS olgularında elden çıkarma kaybı dikkate alındığı halde, Yalçın ve ark. (2006) ın araştırmalarında belirtilen kaybın ancak vakaların metritise döndüğünde oluşacağı varsayılmıştır. Koçak ve Ekiz (2006a), Türkiye nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi nde 859 siyah alaca ineğin bulunduğu, yarı açık sisteme sahip, günde 3 kez sağım yapılan özel bir işletmede 2000-2003 yılları arasında çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. İşletmede süt kayıtları Afilmilk Meter otomatik bilgisayar sistemiyle kaydedilmiştir. Abomasum deplasmanı, ketozis ve sindirim problemlerinden doğan günlük süt kaybının sırasıyla 8,1l; 6,21 l ve 2,86 l olduğu saptanmıştır. Laktasyon süresince toplam süt kaybının aynı hastalıklar için sırasıyla, 184,3 l; 285,6 l ve 42,4 l olduğunu hesaplamışlardır. Sağlıklı ineklerde g-sv leri 30,57 l iken, ayak hastalığının oluşmasıyla birlikte 1, 2 ve 3. haftalarda 27,5 l; 29,2 l ve 29,8 l seviyelerine düştüğü tespit edilmiştir (Koçak ve Ekiz 2006b). İşletmede mastitisten kaynaklanan günlük süt kaybı 764,6 l olarak bulunmuş olup inek başına toplam süt kaybı hastalığın, laktasyonun ilk

191 6 haftası için 600,9 l; laktasyonun ilk 6 haftasından sonraki hastalıklarda 503,9 l olduğu belirlenmiştir (Koçak, 2006). Kossaibati ve Esslemont (1997), İngiltere de bulunan 90 süt sığırcılığı işletmesi üzerinde yaptıkları araştırmada mastitis, ayak hastalıkları, RS, hipokalsemi, ikiz doğum, buzağı ölümleri ve gözlenemeyen östrus vakaları gibi sağlık problemlerinin hedeflenenden daha yüksek seyretmesiyle meydana gelen sakınılabilir kaybın, inek başına yılda 63 olduğunu (İnsidens düzeyine göre 12-136 arasında değişmektedir.) ve bu maliyetlerin % 38 inin klinik mastitis, %27 sinin ise ayak hastalıklarından kaynaklandığını bildirmişlerdir. Miller ve Dorn (1990), ABD de yaptığı araştırmada yukarıda belirtilen hastalıklar neticesinde oluşan toplam maliyetin ortalama 172,4 $ olduğu ve toplam maliyet içinde aldıkları pay açısından en önemli hastalığın klinik mastitis (%26) olduğu, bunu önem sırasına göre fertilite (%13), pnömoni (% 5), ayak hastalıkları (% 5), güç doğum (% 5), hipokalsemi (% 4) ve abomasum deplasmanı (% 4) probleminin izlediği bildirilmiştir. Yalçın (2000), Pickering (1995) in analizlerini güncelleştirerek İskoçya süt sığırcılığı işletmelerinde mastitisin maliyetine, AB Süt Hijyen Yönetmeliği kapsamında bulunan yeni uygulamalardan somatik hücre ve toplam bakteri sayısından meydana gelen cezaları da dâhil etmiştir. Çalışmada 1996 yılı itibariyle ortalama bir İskoç süt sığırcılığı işletmesinde mastitisin 140 olan maliyetinin; subklinik mastitis probleminin düşük düzeyde olduğu işletmelerde 69, yüksek düzeyde olduğu işletmelerde ise 228 ye kadar çıkabileceğini bildirmiştir. Toplam maliyet içindeki payı açısından, süt verimindeki azalmadan kaynaklanan malî kayıpların en önemli maliyet kalemini oluşturduğu tespit etmiştir. İngiltere süt sığırcılığı işletmelerinde klinik mastitisten kaynaklanan ekonomik kayıpları, hastalığın şiddetine (hafif, şiddetli, ölümcül vakalar) ve maliyet türüne göre (direkt, indirekt maliyetler) gruplandırarak detaylı bir şekilde analiz edilmiştir (Kossaibati ve Esslemont 2000). Bu araştırmada, ortalama olarak inek başına yıllık direkt ve toplam maliyetlerin hafif mastitis olgularında sırasıyla 28,9 ve 113,2 ;

192 şiddetli mastitis vakalarında 122 ve 332,7 olduğunu; ölümcül vakalarda ise toplam maliyetin 435,8 olduğunu hesaplanmıştır. Hollanda da ayak hastalıklarının vaka başına maliyetini 230 NGL, hastalığın işletmelerde ortalama görülme sıklığını (% 21) dikkate alarak inek başına ortalama finansal kaybı vaka başına 50 NGL olarak hesaplanmıştır (Enting ve ark. 1997). Araştırmacılar, Hollanda da mastitisin 150 NGL/inek/yıl, fertilite problemlerinin 125 NGL/inek/yıl maliyete neden olduğunu göz önüne aldıklarında süt sığırcılığı işletmelerinde ayak hastalıklarının 3. önemli hastalık problemi olduğu sonucuna ulaşmışlardır. İngiltere de ayak hastalıklarından kaynaklanan finansal kayıpların, insidens oranlarına göre inek başına 27 ile 55 arasında değişmekle beraber ortalama 40 olduğunu bildirmişlerdir (Kossaibati ve ark. 1999). Green ve ark (2002), Birleşik Krallık ta 1997-1998 yılları arasında kaydı tutulan 900 inekten elde edilen toplam 8000 adet yıllık süt verim kaydını kullanarak ayak hastalıklarının süt verimi üzerindeki etkisini incelemiş ve ayak hastalıklarından meydana gelen SV 305 veriminde azalmanın ortalama 360 l civarında olduğunu bildirmişlerdir. Bar ve Ezra, 2005 İsrail de 39 siyah alaca süt sığırcılığı işletmesinde endemik hastalıklardan kaynaklanan toplam süt kaybını 2 farklı modelle hesaplamışlardır. Hastalık süresince L1 deki ineklerde süt verimindeki azalış (eş zamanlı model) metritis, RS, hipokalsemi, ketozis ve abomasum deplasmanı vakalarında sırasıyla 130 l; 112 l; 0 l (L1 de hastalığa rastlanmadığı için); 46 l ve 372 l iken 3 ve üzeri laktasyonda bu yöntemle tespit edilen süt kaybı sırasıyla 106 l; 226 l; 71 l; 191 l ve 131 l dir. Karşılaştırmalı model (sağlıklı ineklerle hasta ineklerin verim değerlerinin karşılaştırılması) tespit edilen süt kayıplarının 43 ile 76 l daha yüksek olduğunu belirlemişlerdir. Bu çalışma ve literatür bulgularından anlaşılacağı üzere, genelde literatürde bildirilen çalışmalar arasında önemli farklılıklar görülmekle birlikte, ekonomik kayıplar açısından en önemli problemin meme ve fertilite problemlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Bunun yanı sıra endemik hastalıklardan kaynaklanan kayıpların büyük boyutlarda olmasına karşın, bu kayıpların önemli bir kısmının sakınılabilir nitelikte olduğu göze çarpmaktadır.

193 5. SONUÇ ve ÖNERİLER Farklı ülkelerdeki süt sığıcılığı işletmelerinde endemik hastalıkların insidensleri arasında çok önemli farklılıkların bulunmasına karşın, bu araştırmada olduğu gibi diğer literatür bildirimlerinde de ilk üç sırayı; fertilite problemleri, meme hastalıkları ve doğuma ilişkin sorunlar almıştır. Ekonomik analizi yapılan 5 endemik hastalıktan vaka başına meydana gelen kayıpların en düşük hipokalsemiden (229 YTL), en yüksek kaybın metritisten (401YTL) kaynaklandığı; RS den 384 YTL, ayak hastalıkların 350 YTL, mastitisten 244 YTL meblağında kayıplar meydana gelmiştir. İşletme başına ortalama en yüksek kaybın 1059 YTL ile mastitisten kaynaklandığı, bunu metritis, ayak hastalıkları ve RS sırasıyla 676 YTL, 645 YTL ve 498 YTL izlemektedir. İnek başına ortalama 282 YTL kaybın meydana geldiği belirlenmiş olup bu değerin 220 YTL sinin sakınılabilir olduğu dikkati çekmiştir. Proje kapsamındaki 45 işletmede belirtilen 5 endemik hastalıktan kaynaklanan toplam 138 965 YTL tutarında ekonomik kayıp meydana gelmiştir. Toplam kayıpların % 34 ünü mastitis, % 22 sini metritis ve % 21 ini ayak hastalıkları oluşturmaktadır. Endemik hastalıklarından kaynaklanan sakınılabilir kayıpların işletmelerde ortalama 347 948 YTL arasında değiştiği saptanmıştır. Proje kapsamında toplam 95480 YTL tutarında sakınılabilir kayıp meydana gelmiştir. Bu kaybın 32221 YTL si mastitisten, 23172 YTL si metritisten, 23119 YTL si ayak hastalığından, 14268 YTL si RS den, 8665 YTL si ise hipokalsemiden kaynaklanmıştır. Bu projede, Ankara DSYB ye bağlı şahıslara ait soykütüğü işletmelerinin %9,2 i araştırma kapsamına alınmıştır. Analiz sonucu ulaşılan toplam sakınılabilir kaybı popülasyona oranlandığında, Ankara da DSYB ye üye şahıslara ait soykütüğü işletmelerinde sadece belirtilen 5 hastalıktan dolayı oluşan toplam sakınılabilir kaybın 879 bin YTL olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu kaybın Ankara DSYB ye bağlı

194 soykütüğüne üye işletme sahiplerine 2005 yılında dağıtılan 783 bin YTL den (129 bin YTL si buzağı, 654 bin YTL si süt teşviki) daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Sakınılabilir kayıpların bu kadar yüksek düzeyde olmasının en önemli nedenlerinin; işletmelerin polikültür yapısı, işletme sahiplerinin gerek resmi gerekse meslekî konulardaki eğitim yetersizlikleri, işletme ölçekleri, yenilikleri takip etme olanakları, hastalıklardan korunmaya yönelik hijyen ve hastalıkların takibi konularındaki yetersizlikler olduğu görülmüştür. Bu nedenle sakınılabilir kayıpların önlenmesine sahada çalışan veteriner hekimlere, Tarım il müdürlükleri ve DSYB personellerine, koruyucu hekimlik ile ilgili eğitim faaliyetlerinin yaygınlaştırılarak uyum içerisinde çalışılmasında, önemli görevler düşmektedir. Türkiye AB ne üye olduğunda süt üreticisi süt hijyeni konusunda ciddi yaptırımlarla karşı karşıya olacaktır. Bu kriterlere uyum sağlayamayan süt üreticilerinin işini kaybetme riski bile varken, proje işletmelerinden oldukça yüksek bir oranın AB Süt Hijyen Yönetmeliği hakkında herhangi bir bilgisinin olmaması ve AB ye katılımın sektöre etkisi konusunda genelde fikir sahibi olmamaları oldukça düşündürücüdür. Sonuç olarak süt sığırcılığı işletme sahiplerinin gerek resmi, gerekse süt sığırcılığı konusundaki meslekî eğitimlerinin yetersizliğini; bunun sonucu olarak da süt sığırcılık işletmelerinde hijyen ve hastalık kontrol uygulamalarının istenen düzeyde yapılmadığını göstermektedir. Bu bulgular, AB ye giriş sürecinde işletme ölçeklerinin büyütülmesine ilişkin çabaların yanında, süt üreticilerine verilecek eğitimin önemini de ortaya koymaktadır.

195 ÖZET Ankara İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ne bağlı süt sığırcılığı işletmelerinde bazı endemik hastalıkların işletme düzeyinde meydana getirdiği ekonomik kayıplar Amacı, söz konusu işletmelerde karşılaşılan endemik karakterli hastalıkların düzeyinin belirlenmesi ve işletmeye olan mali profilinin hesaplanması olan bu proje kapsamında sürdürülen faaliyetler aşağıda belirtilen 4 aşamada gerçekleştirilmiştir. Proje işletmelerinde, üretici ve işletme özellikleri ile hijyen ve hastalık kontrol uygulamalarının belirlenmesi, İşletmelerde en sık karşılaşılan endemik hastalık problemlerinin insidens oranlarının tespit edilmesi, Her endemik hastalık vakasından kaynaklanan kaybın tespit edilmesi, Söz konusu hastalıklardan kaynaklanan sağlık problemleri için arzulanan hedeflerin belirlenmesi ve buna göre sağlık problemlerinden kaynaklanan toplam ve sakınılabilir kaybın tespit edilerek işletmelerin sağlık konusunda durumlarını izlemelerine yardımcı olmak amaçlanmıştır. Projede ihtiyaç duyulan verileri temin etmek amacıyla Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği ne bağlı olarak Ankara da bulunan toplam 618 işletmeden örnekleme yoluyla seçilen 45 işletme Kasım 2003-Mart 2007 (17 ay) tarihleri arasında her ay ziyaret edilmiştir. Proje ilinin ağırlıklı ortalama insidens oranları açısından ilk iki sırayı jinekolojik problemler (% 41,5) ve meme hastalıkları (% 40,9) oluşturmuştur. Bunu önem sırasına göre fertilite problemleri (% 34,4), sindirim sistemi hastalıkları (% 24,2), ayak hastalıkları (% 18,4) ve metabolizma hastalıkları (% 10,6) takip etmiştir. Endemik hastalıklar için hedef değerler (işletmede gerçekleşen insidens oranı ile hedef insidens oranı arasındaki fark) klinik metritis, klinik mastitis, retensiyo sekundinarum, hipokalsemi ve ayak hastalıkları için sırasıyla % 3,8; % 12,7; % 6,5; % 1,1 ve % 4,2 olarak tespit edilmiştir. Vaka başına meydana gelen finansal kayıp, klinik metritis için 401 YTL, klinik mastitis için 244 YTL (hastalığın hafif, orta şiddetli ve şiddetli formları için sırasıyla 84 YTL, 218YTL ve 638 YTL olarak hesaplanmıştır.), retensiyo sekundinarum için 384YTL, hipokalsemi için 229 YTL (hastalığın seyrine göre hafif, şiddetli ve ölümcül vakalarda sırasıyla 123 YTL, 246 YTL ve 1990 YTL olarak hesaplanmıştır.) ve ayak hastalıkları için 350YTL (interdigital dermatitis, tırnak problemi ve taban çürüğü problemlerinde sırasıyla 290 YTL, 288YTL ve 509 YTL olarak hesaplanmıştır.). Araştırma sonuçları, üreticilerin genelde iyi bilinen mastitis tedavi ve kontrol tekniklerini uyguladıkları halde, hastalıktan korunmaya yönelik hijyen ve hastalık takibi konularında yetersiz olduklarını göstermektedir. Söz konusu problemlerin temel nedeninin üreticilerin resmi ve süt sığırcılığına ilişkin teknik eğitim yetersizliğinden kaynaklandığını düşündürmektedir. Araştırmadan elde edilen bulgular, Süt sektörünün Avrupa Birliği ne entegrasyonda üreticilerin formal eğitim ve teknik bilgi seviyelerinde sağlanacak olumlu gelişmelerin, en az işletme ölçeklerinin büyütülmesi çabaları kadar önemli olduğunu göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Süt sığırcılığı, endemik hastalıklar, hastalık insidensi, hayvan sağlığı, ekonomik kayıp

196 SUMMARY Financial Losses Due to Some Endemic Dissease in Dairy Herds of the Ankara Dairy Breeding Associations The ultimate objective of this project was to estimate the total and avoidable losses from different endemic diseases which the Turkish dairy farmers faced. Within this, the specific objectives were: to examine producer s characteristics, production systems and hygiene & disease control applications in the dairy herds included in the project, to calculate incidences of the main endemic diseases faced by the dairy herds, to calculate total losses from some selected endemic disease case, to estimate average financial losses from endemic diseases in these herds, and create a health index which presents an overall estimate of financial losses from unnecessarily high incidence (deviation from target incidence level) of several endemic diseases. For this purpose, a prospective longitudinal observation study was carried out in 45 randomly selected dairy herds from 618 Turkish Dairy Breeding Association (TDBA) herds in Ankara provinces. The survey was conducted between June 2003 and September 2004 (16 months), and each herd was visited at least once a month. Main findings of the Project were: As the weighted average of Ankara provinces, the most frequent events were puerperal disorders (41,5 %) and udder diseases (40,9 %), followed by fertility disorders (34,4 %) gastrointestinal system disorder (24,2%), locomotors system disorders (18,4 %), and metabolic system disorders (10,6 %). The target incidence rates for clinical metritis, clinical mastitis, retensio secundinarum, hypocalcaemia and locomotors system disorders were determined as % 3,8; % 12,7; % 6,5; % 1,1 and % 4,2 respectively. Financial losses from each cases of disease were calculated to be 450YTL for Clinical metritis, 401 YTL for clinical mastitis ( for mild, severe and fatal cases of the disease, it was calculated as 84 YTL, 218 YTL and 638 YTL respectively), 384 YTL for retensio secundinarum, 229 YTL for hypocalcaemia (for mild, severe and fatal cases of the disease, it was calculated as 123 YTL, 246 YTL and 1990 YTL respectively) and 350 YTL for locomotors system disorders (for interdigital dermatitis, digital diseases and sole ulcer, it was calculated as 290 YTL, 288 YTL and 509 YTL respectively). The producers in general, applied well-known methods for treatment and control of mastitis, but had lack in knowledge related to basic rules of hygiene applications and disease preventions. These problems are likely to have strong links with the level of formal education and job training of the producers. These findings emphasize that improvements in education and job training of the dairy farmers are as important as the efforts to improve farm size during the process of Turkey s integration to the European Union. Key Works: Dairy herd, endemic diseases, disease incidense, animal health, financial losses

197 KAYNAKLAR ABBYY FineReader 8.0. Profesional Edition 2005. Abbyy Software. AKAR, Y., YILDIZ, H., ÖCAL, H., APAYDIN, A. M. (2001). İneklerde Retensiyo Sekundinarum un Yaş, Buzağılama Mevsimi, Doğum Sayısı, Doğum Şekli Ve Yavrunun Cinsiyeti ile İlişkisinin Araştırılması. Veteriner Bilimleri Dergisi, 17: 13-17. ALAÇAM, E., GÖRGÜL, S., İMREN,H. Yılmaz., ŞAHAL, M., TUNCER, Şakir. D. (1997). Sığır Hastalıkları. Ankara ALPAN, O. (1994). Sığır Yetiştiriciliği ve Besiciliği, Ankara. ANONİM, (2005). Türkiye de Süt ve Kırmızı Et Hayvancılığı (Mevcut Durum, Sorunlar ve Öneriler), Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Ankara. ARAL, S. (1997) Hayvancılık İşletme Ekonomisi Ders Notları, Ankara. ATAY, O., YENER, S., YENER, M., BAKIR, G., KAYGISIZ, A. (1996). Ankara Atatürk Orman Çiftliğinde Yetiştirilen Holstein Sığırların Yetişme Özellikleri. Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi, 36 (1), s.:32-42. BADEMKIRAN, S., HOROZ KAYA, H. (2006). İneklerde Güç Doğuma Bağlı Şekillenen Retensiyo Sekundinaryum un Engellenmesinde Beta Blokörlerin (Carazolol) ve PGF2α nın etkilerinin karşılaştırılması. İst. Ü. Vet. Fak. Dergisi, 32 (1): 23-24. BADEMKIRAN, S., YEŞİLMEN, S. GÜRBULAK, K., (2005). Sütçü İneklerde Günlük Sağım Sayısının Klinik Mastitis ve Süt Verimi Üzerine Etkisi. YYÜ Vet. Fak. Dergisi, 16(2):17-21. BAKIR, G., KAYGISIZ, A., YENER, S.M. (1994). Ankara Şeker Fabrikası Çiftliği nde Yetiştirilen Siyah Alaca Sığırların Döl Verim Özellikleri. Türk Veterinerlik ve Hayvancılık Dergisi, 18(2), s.: 107-111. BAR, D. EZRA, E. (2005). Effect of Common Calving Diseases on Milk Production in High Yielding Dairy Cows. Israel J. Vet. Med, 60(4): 106-111. BARDAKÇIOĞLU, H.E., TÜRKYILMAZ, M.K., NAZLIGÜL, A. (2004). Aydın İli Süt Sığırcılık İşletmelerinde Kullanılan Barınakların Özellikleri Üzerine Bir Araştırma. İ.Ü. Vet. Fak. Dergisi, 30(2), s.: 5162. CANPOLAT, I., BULUT, S. (2003). Incidence of foot diseases in cattle in around Elazığ. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 17 (3): 155-160. COREL DRAW 11.0. 2003. Corel Corporation. CORREA, M.T., Curtis, C.R., Erb, H.N., Scarlett, J.M., Smith, R.D. (1990). An Ecological Analysis of Risk Factors for Postpartum Disorders of Holstein-Friesian Cows from Thirty-Two Newyork Farms. Journal of Dairy Science, 73 (6): 1515-1524. ÇAKIR, C., YILDIRIM, İ., ŞAHİN, K., ŞAHİN, A., (2001). Van Yöresi Sığırcılık İşletmelerinin Temel Sorunları ve Bazı Çözüm Önerileri. Türkiye-Hollanda Besi ve Süt Hayvancılığı Sempozyumu, 11-12 Haziran 2001. Ankara. DIJKHUIZEN, A.A. (1992). Modelling animal health economics. Inaugural speech delivered upon entering the post of professor in animal health economics in the Department of Farm Management at Wageningen Agricultural University on 27 Şubat 1992.

198 DSYMB, e-islah Programı. 2007. DURU, S., TUNCEL, E. (2002). Koçaş Tarım İşletmesi nde Yetiştirilen Siyah Alaca Sığırların Süt ve Döl Verimleri Üzerine Bir Araştırma. Turk J. Vet. Anim. Sci., 26: 97-101. ENTING, H.; KOOİJ, D.; DİJKHUİZEN, A.A.; HUİRNE, R.B.M. VE NOORDHUİZEN-STASSEN, E.N. (1997) Economic Losses Due to Clinical Lameness in Dairy Cattle. Livestock Production Sci., 49 (1997): 256-267. ERDEM, H., ATASEVER, S., KUL, E. (2007a). Gölhöyük Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah Alaca Sığırların Süt ve Döl Verim Özellikleri, 1. Süt Verim Özellikleri. OMÜ Zir. Fak. Dergisi, 22(1): 41-46. ERDEM, H., ATASEVER, S., KUL, E. (2007b). Gölhöyük Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah Alaca Sığırların Süt ve Döl Verim Özellikleri, 2. Döl Verim Özellikleri. OMÜ Zir. Fak. Dergisi, 22(1): 47-54. ERDOĞAN, G., ALAÇAM, E. (2003). Aile Tipi Sütçü İnek İşletmelerinde Kontrollü Tohumlama ile Fertilitenin Yükseltilmesine İlişkin Girişimler. Ankara Univ. Vet. Fak. Derg., 50(3):187-193. ERDOĞAN, H.,M., ÇİTİL, M., GÜNEŞ, V. (2004a). Dairy Cattle Farming in Kars District, Turkey: I. Characteristics and Production. Turk J. Vet. Anim. Sci., 28: 735-743. ERDOĞAN, H.,M., ÇİTİL, M., GÜNEŞ, V. (2004b). Dairy Cattle Farming in Kars District, Turkey: II. Health Status. Turk J. Vet. Anim. Sci., 28: 735-743. ERGÜN, Y., (2000). Repeat Breeder İneklerde Subklinik Endometritis Rastlantılarının Belirlenmesi ve İntrauterin Sağaltım Girişimi. Doktora Tezi. A.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü. ESSLEMONT, R.J., SPINCER, I. (1993) The Incidence and Costs of Diseases in Dairy Herds. Daisy Report No: 2, University of Reading, p.:58. ESSLEMONT, R.J., KOSSAIBATI, M.A., ALLCOCK, J. (2001). Economics of Fertilitiy in Dairy Cows. Recording and Evaluation of Fertility Traits in UK Dairy Cattle. Proceedings of a Workshop Held in Edinburg 19th and 20th November 2001. FLATEN, O., LIEN, G., EBBESVIK, M., KOESLING, M., VALE, P.S. (2004) XI. World Congress of Rural Sociology, Trondheim, Norway.; www.norsok.no/publikasjoner/flaten_irsa%20me04.pdf FLEISCHER, P., METZNER, M., BEYERBACH, M. HOEDEMAKER, M., KLEE, W. (2001). The Relationships Between Milk Yield and The Incidence of Some Diseases in Dairy Cows. J. Dairy Sci., 84: 2025-2035. FOURICHON, C., BEAUDEAU, F., BAREILLE, N., SEEGERS, H. (2001) Incidence of health disorders in dairy farming systems in western France. Livestock Production Science, 68:157-170. GALİÇ, A., BAYDİLLİ, T., ÖZFİLİZ, A., KUMLU, S. (2004). İzmir İlinde Yetiştirilen Siyah Alaca Sığırlarda Sürü Büyüklüğünün Süt ve Döl Verimi Özelliklerine Etkisi. Hayvansal Üretim, 45 (2): 17-22. GALİÇ, A., ŞEKEROĞLU, H., KUMLU S. (2005). İzmir İli Siyah Alaca Irkı Sığır Yetiştiriciliğinde İlk Buzağılama Yaşı ve Süt Verimine Etkisi. Akdeniz Üniversitesi Zir. Fak. Dergisi, 18(1):87-93.

199 GLOVER, M.E., Fertility İnformation: Adviser/Vet Needs. Recording and Evaluation of Fertility Traits in UK Dairy Cattle. Proceedings of a Workshop Held in Edinburg 19th and 20th November 2001. GONZÁLEZ, R. M., PÉREZ, A.C, ALENDA, R. (2004). Economic Value of Female Fertility and Its Relationship with Profit in Spanish Dairy Cattle. J. Dairy Sci., 87: 3053-3061. GREEN, L.E.; HEDGES, V.J.; SCHUKKEN, Y.H.; BLOWEY, R.W. ve PACKİNGTON, A.J. (2002) The Impact of clinical Lameness on The Milk Yield of Dairy Cows. J. Of Dairy Sci., 85 (9): 2250-2256. GRÖHN, Y.T., EICKER, S.W., DUCROCQ, V., HERTL, A. (1998). Effect of Diseases on the Culling of Holstein Dairy Cows in New York State. J. Dairy Sci., 81: 966-978. HEINS, B.J., HANSEN, L.B., SEYKORA, A.J. (2006). Calving Difficulty and Stillbirths of Pure Holsteins Versus Crossbreds of Holstein with Normande, Montbeliarde and Scandinavian Red. J. Dairy Sci., 89: 2805-2810. JOOSTEN, I., van Eldik, P., Elving, L., van der Mey, G.J.W. (1991). Factors Affecting Occurrence of Retained Placenta in Cattle. Effect of Sire on Incidence. An. Reprod. Science, 25, 1, 11-22. KANEENE, JB, HURD, HS (1990b) The National Health Monitoring System in Michigan, III: Cost Estimates of Selected Dairy Cattle Diseases. Preventive Veterinary Medicine, 8 (2-3): 127-140. KARAKAŞ, E. (2002). BursaYenişehir İlçesinde Yetiştirilen Holştayn Buzağıların Doğum Ağırlığı, Sütten Kesim Yaşı, Süt Tüketimleri ve Yaşama Güçleri. Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med., 21, s.:7781. KELTON, F.D., LISSEMORE, K.D., MARTIN R.E. (1998). Recommendation for Recording and Calculating the Incidence of Selected Clinical Diseases of Dairy Cattle. J. Dairy Sci., 81: 2502-2509. KENNERMAN, E., YILMAZ, Z., ŞENTÜRK, S. (2003). Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine Getirilen Sığır ve Koyunların Değerlendirilmesi (1990-2000). Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med., 22, 123: 19-25. KOÇ, A. (2006). Aydın İlinde Yetiştirilen Siyah Alaca ve Esmer Irkı Sığırların Laktasyon Süt Verimleri ve Somatik Hücre Sayıları. Hayvansal Üretim, 47 (2), s.:18. KOÇ, A., İLASLAN, M., KARACA, O. (2004). Dalaman TİM de yetiştirilen Siyah Alaca Süt Sığırlarının Döl ve Süt Verimlerine Ait Genetik ve Fenotipik Parametre Tahminleri: Döl Verimi. ADÜ Ziraat Fakültesi Dergisi, 1(2): 4349 KOÇAK, O. (2006). Influence of Mastitis on Milk Yield in Holstein Cows. Acta Vet. Brno, 75: 507-513. KOÇAK, O., EKIZ, B. (2006a). Effect of Left Displaced Abomasum, Ketosis and Digestive Disorders on Mİlk Yield in Dairy Cows. Bulgarian Journal of Veterinary Medicine, 9,4: 273-280. KOÇAK, O., EKİZ, B. (2006b). The Effect of Lameness on Milk Yield in Dairy Cows. Acta Vet. Brno., 75: 79-84. KOSSAIBATI, M.A. ve ESSLEMONT, R.J. (1997) The Costs of Production Diseases in Dairy Herds in England. Vet. Journal, 254: 41-51. KOSSAIBATI, M.A. ve ESSLEMONT, R.J. (2000) The Cost of Clinical Mastitis in UK Dairy Herds. MDC Meeting on Mastitis, Honiley Court, Warwick. March 7th 2000. KOSSAIBATI, M.A.; ESSLEMONT, R.J. VE WATSON, C. (1999) The Cost of Lameness in Dairy Herds. National Cattle Lameness Conference. Stoneleigh, 1999.

200 KÖKER, A., SALMANOĞLU, M.R. (2000). Sütçü İneklerde Subklinik Mastitislerin Şekillenmesinde Sağım Makinesine İlişkin Sorunların İncelenmesi. Y.Y.Ü. Vet. Fak. Derg,. 11(2): 106-112. KUHN, M.T., HUTCHISON, J. L., NORMAN, H.D., Characterization of Days Dry for United States Holsteins, J. Dairy Sci., 88: 1147-1155. KUM, G. (2006). Antalya İli Holstein Irkı Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine Üye İşletmelerin Mevcut Durumu, Besleme Alışkanlıkları ve Sorunları. Yüksek Lisans Tezi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. KUMLU, S., AKMAN, N. (199). Türkiye Damızlık Siyah Alaca Sürülerinde Süt ve Döl Verimi. Lalahan Hay. Araşt. Enst. Derg., 39 (1): 23-24. KUMUK, T., AKBAŞ, Y., TÜRKMUT, L. (1999) Süt Sığırcılığında Döl Verimine İlişkin Ekonomik Kayıplar ve Yetiştiricilerin Bilgi ve Teknoloji İhtiyacı. Uluslararası Hayvancılık 99 Kongresi. İzmir. 1999; 59-64. KÜÇÜK, Ş., ALAÇAM, E. (2003). Sütçü İnek İşletmelerinde Mastitislere Karşı Sistemik İmmunizasyon Uygulamalarında Meme ve Sağım Hijyeninin Etkisi. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg., 50(1): 33-37. LEITNER, G., KRIFUCKS, O., GLICKMAN, A., VAADIA, Y., FRIEDMAN, S., EZRA, E., SA- RAN, A. (2004). Israel Journal of Veterinary Medicine, 59(4): 68-72. LUCY, M.C. (2001). Reproductive Loss in High-Producing Dairy Cattle: Where Will İt End? J. Dairy Sci., 84:1277-93. MACRAE, A., WHİTEKER, D., BURROUGH, L., KELLY, J. (2003). Mastitis Trends in UK Dairy Herds: 1998-2003. Proceedings of the British Mastitis Conference (2003) Garstang, 131-133. MCINERNEY, J.P., HOWE,K.S., SCHEPERS,J.A.(1990): A Framework and Methodology For The Economic Analysis Of Disease In Farm Livestock. Report of a Research Project (Ref.CSA 873). MCLAREN, C.J., LISSEMORE D. K., DUFFIELD T.F., LESLIE, K.E., KELTON, D.F., GREXTON, B. (2006). The Relationship Between Herd Level Disease Incidence and a Return Over Feed Index in Ontario Dairy Herds. Can. Vet. J., 47: 767-773. MEYER, C.L., BERGER, P.J., KOEHLER, K.J., THOMPSON, J.R., SATTLER, C.G. (2001). Phenotypic Trends in Incidence of Stillbirth for Holstein in the United States. J. Dairy Sci., 84: 515-523. MICROSOFT ACCESS 2007. Microsoft Corporation. MICROSOFT EXCEL 2007. Microsoft Corporation. MILLER, G.Y., DORN, C.R. (1990) Cost of Dairy Cattle Diseases to Producers in Ohio. Preventive Veterinary Medicine, 8: 171-182. ÖZÇELİK, M., ARPACIK, R. (2000). Siyah Alaca Sığırlarda Laktasyon Sayısının Süt ve Döl Verimine Etkisi. Turk J. Vet. Anim. Sci., 24: 39-44. ÖZKÖK, H.(2006). Türkiye nin Esmer ve Siyah Alaca Sığırlarında Süt Verimi, İlk Buzağılama Yaşı ve Servis Periyodu. Yüksek Lisans Tezi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. ÖZSOY, S., ALTUNATMAZ, K., HOROZ, H., KAŞIKCI, G., ALKAN, S., BİLAL, T.İ. (2005). The Relationship Between Lameness, Fertility and Aftatoxin in a Dairy Cattle Herd. Turk J. Vet. Anim. Sci., 29: 981-986.

201 PELİSTER, B., ALTINEL, A., GÜNEŞ, H. (2000). Özel İşletme Koşullarında Yetiştirilen Siyah Alaca Sığırların Döl ve Süt Verimi Özellikleri Üzerinde Bazı Çevresel Faktörlerin Etkisi. İ.Ü. Vet. Fak. Dergisi, 26(2): 543-559. SAKARYA, E. (1991). Salgın Hayvan Hastalıklarının Sebep Olduğu Ekonomik Kayıplar. Ankara Ticaret Borsası Dergisi, 27-32. SALMANOĞLU, M. R., POLAT, B., KAYACIK, V., ÖZLÜER, A. (2004). Sütçü İneklerde Bazı Reprodüktif ve Metabolik Sorunların Fertilite Parametrelerine Etkisi. Turk J. Vet. Anim. Sci., 28: 7178. SEHAR, Ö., ÖZBEYAZ, C. (2005). Orta Anadolu daki Bir işletmede Holştayn Irkı Sığırlarda Bazı Verim Özellikleri. Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi. 45(1): 20-21. SERİN, G., (2005). Sütçü İneklerde Teat Dipping. İ.Ü. Vet. Fak. Dergisi, 31(1): 197-203. SOYAK, A. (2006). Tekirdağ İli Süt Sığırcılığı İşletmelerinin Yapısal Özellikleri ve Bu İşletmelerin Siyah Alaca Süt Sığırı Popülasyonunun Çeşitli Morolojik Özellikleri Üzerine Bir Araştırma. Yüksek Lisans Tezi. Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. SÖNMEZ, M., DEMİRCİ, E., TÜRK, G., GÜR, S. (2005). Effet of Season on Some Fertility Parameter of Dairy and Beef Cows in Elazığ Province. Turk J. Vet. Anim. Sci., 29: 821-828. SPSS 15.0 for Windows Evaluation Version. 2006. Lead Technologies Inc. ŞINDAK, N., KESKİN, O., SELÇUKBİRİCİK, H., SERTKAYA, H. (2003). Şanlıurfa ve Yöresinde Sığır Ayak Hastalıklarının Prevalansı. Y.Y.Ü. Vet. Fak. Derg., 14(1): 14-18. THRUSFIELD, M. (1995) Veterinary Epidemiology. Second Edition, Blackwell Publishing. P: 483. TOPALOĞLU, N., GÜNEŞ, H. (2005a). İngiltere deki Siyah Alaca Sığırların Süt Verim Özellikleri Üzerine Araştırmalar. İ.Ü. Vet. Fak. Dergisi. 31(1): 99-118. TOPALOĞLU, N., GÜNEŞ, H. (2005b). İngiltere deki Siyah Alaca Sığırların Döl Verim Özellikleri Üzerine Araştırmalar. İ.Ü. Vet. Fak. Dergisi. 31(1):119-128. TUGAY, A., BAKIR, G. (2004). Giresun Yöresindeki Süt Sığırcılığı İşletmelerinin Yapısal Özellikleri. 4. Ulusal Zootekni Bilim Kongresi Sözlü Bildiriler Programı. 02.09.2004 / 11.1511.55 SALON B. TÜRKYILMAZ, M.K. (2005). Refroductive Characteristics of Holstein Cattle Reared in a Private Dairy Cattle Enterprise in Aydın. Turk J. Vet. Anim. Sci., 29: 1049-1052. TÜRKYILMAZ, M.K., BARDAKÇIOĞLU, H.E., NAZLIGÜL, A. (2003). Aydın İli Süt Sığırcılık İşletmelerinde Yeniliklerin Benimsenmesine Etkili Olan SosyoEonomik Faktörler. Turk J. Vet. Anim. Sci., 27, s.:1269-1275. YALÇIN, C. (2000). Süt Sığırcılığında İnfertiliteden Kaynaklanan Mâli Kayıplar. Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi, 40(1):39-47. YAYLAK, E. (2003). Siyah Alaca İneklerde Sürüden Çıkarılma Nedenleri, Sürü Ömrü ve Damızlıkta Yararlanma Süresi. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 16(2): 179-185. YEON, K.H., KIM, H.I. (2005). Risk Factors for Retained Placenta and the effect of Retained Placenta on the Ocfurence of Postpartim Disease and Subsequent Reproductive Performance in dairy cows. J. Vet. Sci., 6 (1): 53-59. WOLF, C. (2002) Custom Dairy Heifer Growing: Summary and Analysis of a 2001 Grower Survey. Michigan State University Agricultural Economics Report. No: 615. USA.

202 EKLER Ek 1. İşletme defteri (kapak)

Ek 2. İşletme defteri aktivite form sayfası 203

204 Ek 3. İşletme defteri aktivite formunun doldurulması ile ilgili açıklayıcı sayfa

205 Ek 4. İşletme defteri örnek aktivite form sayfası