NEY Timuçin ÇEVĐKOĞLU NEY SÖZCÜĞÜNÜN ETĐMOLOJĐSĐ VE NEY ĐN TARĐHÇESĐ

Benzer belgeler
TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL SES ve ÂHENK SĐSTEMĐ. Dr. Timuçin Çevikoğlu

Ozan Yarman İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzikoloji ve Müzik Teorisi Bölümü Doktora Programı

Çalgı Müziği. Çalgı Çeşitleri

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ NEY DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

TÜRK MÛSĐKÎSĐNDE NOTANIN TARĐHÇESĐ. Dr. Timuçin ÇEVĐKOĞLU

YILLARI ARASINDA TARİHLENDİRİLEN 10 ADET TARİHİ NEY ÖZELİNDE AÇKI-İCRA İLİŞKİSİ

NEY AÇKISINDA GELENEKSELLİK TARTIŞMALARI VE NEYZEN NİYAZİ SAYIN SİSTEMİ Dr. Ali TAN 1 ÖZET

NEY METODU SAYFA 066 NEY METHOD PAGE 066. Resim no:0037/a Picture no: 0037/A

GİRİFTZEN ASIM BEY İN HİCAZ MAKAMINDAKİ BESTELERİNİN MAKAM AÇISINDAN İNCELENMESİ Cevahir Korhan Işıldak 1 Dr. Gamze Köprülü 2

Çelikle Çay Üretimi. Ayhan Haznedar -Ziraat Mühendisi

Klasik Türk Mûsikîsinin Temel Sazlarından Neyde Basit Göçürme (Şed) Teknikleri

KANUNDA SES SİSTEMİ SORUNLARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

GÜZEL SANATLAR LİSESİ

Neyzen olabilmek için en önemli özellik; sabretmeyi bilmektir. In order to be a neyzen the most important thing is to be patient.

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

Huruf-Notaların, Ney Esas Alınarak, Dizek Yazımında Doğru İfade Edilmesi 1

MÜZİK YAZISININ NESİLLER ARASI YOLCULUĞU: NAYÎ OSMAN DEDE VE ABDÜLBAKİ NASIR DEDE

Fikri Soysal Dicle Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Ses Eğitimi Bölümü Türkiye

DİNLEDİM NEY DEN HASRETİ Pazartesi, 11 Haziran :59

CEMİL BEY İN KEMENÇE İCRASINDA KULLANMIŞ OLDUĞU SÜSLEMELER

TÜRK SANAT MÜZİĞİ TEORİ VE UYGULAMASI DERSİ

Sağlık Bülteni İLK YARDIM BÖLÜM III TEMEL YAŞAM DESTEĞİ

AREL-EZGİ-UZDİLEK KURAMINDA ARTIK İKİLİ ARALIĞI VE ÇEŞİTLİ MAKAMLARA GÖRE UYGULAMADAKİ YANSIMALARI

Türk Mûsikîsi nde Makâm Uygulamaları

DÜŞEY SİRKÜLASYON ARAÇLARI

İçindekiler. Sayfa. Uyarılar 1. Talimatlar 2. Açıklamalar 3. Ürün Bilgileri ve Tanıtımı 4. Dübel Özellikleri 5. Dübel ve Post Montajı 6

GELENEKSEL TÜRK SANAT MÜZİĞİNDEKİ BAZI MÜREKKEP MAKAMLARDA ORTA ÜÇLÜ ARALIĞIN GÜÇLÜ PERDELERİ BELİRLEYİCİLİĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

Uygulama Yapılacak Zemin ;

Knauf W623 Agraflı Duvar Giydirme Sistemi Uygulama Detayları:

TEMEL İŞLEMLER TEKNOLOJİSİ VE UYGULAMALARI Dr. Salim ASLANLAR

Dersin Adı Kodu Yarıyılı T+U Kredisi AKTS Türk Sanat Müziği Tür ve Biçim Bilgisi MÜZS012 V Ön koşul Dersler - Dersin Dili

DUVAR VE ZEMİN KAPLAMALARI DERSİ ÇALIŞMA SORULARI

MALZEME ANA BİLİM DALI Malzeme Laboratuvarı Deney Föyü. Deneyin Adı: Malzemelerde Sertlik Deneyi. Deneyin Tarihi:

Yorgo Bacanos un Ud İcrasındaki Aralıklar ve Arel Ezgi- Uzdilek Ses Sistemi ne Göre Bir Karşılaştırma

BATI MÜZİK ÇALGILARI ÜFLEMELİ ÇALGILAR

Tantimber Deck UYGULAMA ÖNERİLERİ

TANBURİ CEMİL BEY İCRASININ ANALİZİ VE KURAMSAL DEĞERLER İLE KARŞILAŞTIRILMASI. Öğr. Gör. Eren Özek *

BURSA TECHNICAL UNIVERSITY (BTU) 2 DİŞLİ ÇARKLAR I: GİRİŞ

HİDROLOJİ. Buharlaşma. Yr. Doç. Dr. Mehmet B. Ercan. İnönü Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü

Ra-Dü-Se Solfeji. Perde adlarının ilk heceleri alınmak suretiyle, gerekmesi halinde bir-iki modifikasyon yapılarak, kolayca aşılabilir.

DOI: /sed sed, 2019, Cilt 7, Sayı 1, Volume 7, Issue 1

Giriş Geleneksel Türk Sanat Müziğinde her makam belli bir perdede tasarlanmış, adlandırılmış ve başka perdelere göçürülmesine de

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.

Voleybolda, rakip sahaya doğru vurularak yapılan bir hücum tekniğidir.

Temel Yaşam Desteği. Yetişkinlerde, çocuklarda ve bebeklerde farklı uygulamalar yapılır.

Aquapanel ve Sistem Aksesuarları. Aquapanel 02/2016

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TEKNİK RESİM 6. HAFTA

Hoca Abdülkadir e Atfedilen Terkipler Erol BAŞARA *

Duvarlar ve Duvar Malzemeleri

SAĞLIK BAKANLIĞI ALÇAK GERİLİM ELEKTRİK PANO ve TABLOLARI

Promassive Ahşap Mutfak Tezgahını satın aldığınız için teşekkür ederiz. Montaja başlamadan önce bu kılavuzu mutlaka okuyunuz.

Bahçıvanlık kursu 2015

Bivak. Bivak; geceleme torbasıdır. Bivaklamak ise arazide gecelemektir. Dağcılıkta, çadır kullanmadan gecelemek anlamına gelmektedir.

İdeal ölçü ne olmalıdır? Paspas neden çok önemlidir? Paspas nasıl olmalıdır? 1. Dış Mekan - Kaba Temizlik. 2. Giriş Bölgesi - Orta Kademe Temizlik

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Robot Topluluğu

perde yüksekliğine göre ad alır. Böylece ney, hanende ve sazendelere düzen verecek bir ahengi kazanmış demektir. Kantemiroğlu Kitabü İlmi'l-mı1siki

SU BASINÇ DÜŞÜRÜCÜ (DK-SBD)

ZEMİN MEKANİĞİ DENEYLERİ

BETON KARIŞIM HESABI (TS 802)

MAK-TES DOĞAL GAZ ISI SİSTEMLERİ HERMETİK BACA MONTAJ KILAVUZU

Parmak Freze çakıları

LUNAR. Tasarım Nurus D Lab. Teknik Doküman

Türk MüzIğInde. Makamlar /Usûller. ve Seyir ÖrneklerI. M. Fatih Salgar

Isıtma kapasitesi: Döküm demir eşit ve etkili bir ısı verir. Hem radyant hem de konveksiyonel ısı ihtiyaçlarına uygun olarak sobalar üretir.

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

Knauf W625 - W626 Duvar C profilli Duvar Giydirme Sistemi Uygulama Detayları:

APLİKASYON ve KAZI İŞLERİ

ISI GEÇİRGENLİK DEĞERİ U (W/m²K) 0,50 0,56. SİSTEMİN YANGIN DAYANIMI Mevcut duvar ve yalıtım malzemesi hariç cm

TANBURÎ CEMİL BEY İN TAKSîM İCRALARI VE HÜSEYİN SADETTİN AREL İN NAZARİYATINDAKİ HÜSEYNî MAKAMI UYGULAMALARININ KARŞILAŞTIRILMASI

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ

bayrak direği Patent Bayrak ve Direği Direk Çeşitleri ve Aksesuarları Paslanmaz Bayrak Direği Galvaniz Bayrak Direği Büyük Bayrak Direği

Teknik Bülten Baumit open Reflect Yalıtım Plakası

TÜRK MŪSĠKÎSĠNDE ĀHENKLER

Kırık, Çıkık ve Burkulmalar

FORE KAZIĞIN AVANTAJLARI

1-Kömür Kazanları : Yakma havası emilmesi kazandaki, bağlantı kanallarındaki ve bacadaki dirençlerin karşılanması baca çekişi ile gerçekleşir.

DUVARLAR duvar Yapıdaki Fonksiyonuna Göre Duvar Çeşitleri 1-Taşıyıcı duvarlar; 2-Bölme duvarlar; 3-İç duvarlar; 4-Dış duvarlar;

NOVAWOOD DECK UYGULAMA DETAYLARI

POLİONE BİTÜMLÜ SU YALITIM ÖRTÜSÜ

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

MANOMETRELER 3.1 PİEZOMETRE

KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER

KONSERVATUVARLAR IÇIN ORTAK BIR NAZARI SISTEM. Yarman (Başkent Üniversitesi) IÜ Devlet Konservatuvarı 7 Nisan 2014

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MADEN MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ MADEN İŞLETME LABORATUVARI. ( Bahar Dönemi) BÖHME AŞINMA DENEYİ

DAHA İYİ ZİNCİR YAĞLANMASI ZİNCİR YAĞLANMASI

Soft Bowl un mutfaktaki yardımcılarınızdan biri olmaya aday yepyeni ürünü Silikon Fırça!

Frezeleme takım kompansasyonu # /49

CLIP-IN TAVAN MONTAJ TALİMATNAMESİ

ORMANCILIKTA SANAT YAPILARI

ISI GEÇİRGENLİK DEĞERİ U (W/m²K) 0,32 0,35. SİSTEMİN YANGIN DAYANIMI Mevcut duvar ve yalıtım malzemesi hariç cm

Alttan Çıkışlı Takım Klozet Montajı

ISI GEÇİRGENLİK DEĞERİ U (W/m²K) 0,50 0,56. SİSTEMİN YANGIN DAYANIMI Mevcut duvar ve yalıtım malzemesi hariç cm

TÜRK MUSİKİSİNDE NAZARİYATÇILARA VE BESTEKARLARA GÖRE BUSELİK MAKAMININ KARŞILAŞTIRILMASI

Şeb-i Arus İstanbul da: Mevlana nın vuslat gecesi bu yıl yine aşkın başkentinde!

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI Ortaöğretim Genel Müdürlüğü GÜZEL SANATLAR LİSESİ. ÇALGI EĞİTİMİ TAMBUR DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI 9, 10, 11 ve 12.

Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Arel-Ezgi-Uzdilek Ses Sistemi ve Uygulamada Kullanılmayan Bazı Perdeler

Zikir hareketleri, 1 li, 2 li, 3 lü ve 4 lü ritmlerden kuruludur. Bu ritmler, kendi içlerinde değişik hızlarda uygulanır.

Transkript:

NEY Timuçin ÇEVĐKOĞLU NEY SÖZCÜĞÜNÜN ETĐMOLOJĐSĐ VE NEY ĐN TARĐHÇESĐ Sümerce den Farsça ya geçen nâ veya nay, kamış, kargı anlamlarına da gelen bu sazın en eski adıdır. Arap toplumunda üflemeli sazların hemen tümü için kullanılan mizmâr sözcüğü, (nefes borusu, ses organı anlamında) ney için de kullanılmıştır. Türkçe de ise hemen her zaman ney olarak anılmıştır. Çeşitli Avrupa ülkelerinde de benzer adlarla (örneğin Romanya da naiu adıyla) adlandırılmıştır. Farsça çalan, icrâ eden anlamına gelen zeden sözcüğünden takılanarak oluşturulan neyzeden bozularak, ney icrâcısı anlamında günümüzde de kullanılan neyzen e dönüşmüştür. Aynı anlamda Arapça kurallarına göre oluşturulan nâyî sözcüğü de kullanılmıştır. Sümer toplumunda MÖ 5000 yıllarından itibaren kullanıldığı sanılan bu saza ait elimizdeki en eski bulgu, MÖ 2800-3000 yıllarından kalan bugün Amerika da Phledelphia Üniversitesi Müzesi nde sergilenen neydir. Sazın o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılmaktadır. Assomption rahiplerinden Thibaut un esrârengiz, cezbedici, tatlı ve âhenkli bir ses diye tanımladığı ve şu şekilde şiirleştirdiği ney sadâsı, her dönemde insanları derinden etkilemiş, özellikle dinsel duyguları çağrıştırmıştır: Kamışların üzerinden geçerken Kuşları uyandırmaya korkan tatlı bir meltemin kanat çırpınışları Sadâsından gelen bu özellik neyi, ilişkide bulunduğu her toplumda önemli bir saz haline getirmiştir. Türklerin Đslâmiyeti kabûl ile birlikte kullanmaya başladıkları ney, Xlll. yüzyıldan itibaren Đslâm tasavvufunun sembolü haline gelmiştir. Bunda bu yüzyılda yaşamış büyük mutasavvıf, filozof, şâir ve velî Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî nin rolü büyüktür. XV. yüzyılda yaşamış bir gezgin olan Hoca Gıyaseddin Nakkaş ın seyahatnâmesinde kendilerine mahsus bir nota yazısı geliştirip kullandıklarını da bildiğimiz Hıtay Türkleri nin hâkanlık sarayında gördükleri oldukça ilginçtir: Sadinfu şehrindeki hâkanlık sarayının önünde üçyüzbin kadar kadın ve erkek toplanmıştı. Đkibin kadar sâzende sazlarını aynı sese düzenleyip (akord edip), hep bir ağızdan hâkana duâ ettiler. Köslerin iki yanlarında kemençe, ney, mûsikâr ve diğer sazlarla hânendeler oturmuşlardı. Neyzenlerin bazıları neyi bilindiği üzere çalıp, bazıları ortasındaki deliklerden üflüyorlardı.

Mûsikîde çok ileri gittikleri bilinen Hıtay Türkleri nin neyi, Orta Asya da eskiden beri kullandıkları ve hatta onu tıpkı bir yan flüt gibi de üfledikleri anlaşılmaktadır. Tarihte Nây-ı Türkî, Hoş Nây (veya Koş Ney), Kurre Nây gibi adlarla anılan bugün yapısını ve özelliklerini tam olarak bilemediğimiz ney adından türemiş pek çok saz bulunmaktadır. Ancak birer meydan sazı olarak kullanılan bu sazların bugünkü formundan çok farklı olduğunu sanıyoruz. NEY ĐN TÜRK TASAVVUF DÜŞÜNCESĐ NDEKĐ YERĐ Türklerin Đslâmlaşma süreci X. yüzyılda başlamıştı. Đslâmiyet ile birlikte zaten toplumda var olan mistik düşünce ve anlayış islâmî bir kimliğe bürünerek, Türk tasavvuf anlayışının temellerini oluşturdu. Hoca Ahmet Yesevî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî bu anlayışın Türk toplum hayatına yerleşmesini sağlamışlardı. Türklerin Đslâmiyetten önceki dinleri olan Şamanizm, Animizm ve Totemizmde de mûsikînin çok önemli rolü vardı. Bu dinlerin tümünde törenler müzik eşliğinde yapılırdı. Örneğin çoğunlukla hâkim olan Şamanizmde kam, baksı veya şaman denilen din adamları ellerinde kopuz ile dolaşır, dînî mesajlarını mûsikî yardımıyla iletirlerdi. Đslâmiyette de mûsikîye karşı bir cephe mevcut değildir. Đslâm Peygâmberi Hz.Muhammed, Kuran ın güzel sesle ve kâideye müstenîd âhenkle okunmasını öğütlemiştir. Tecvîd ve Kıraat işte bu rağbetin sonucunda doğmuştur ve mûsikî ile yakın ilişkileri vardır. Türklerin dînî hayatlarında mûsikî her zaman yer almıştır. Özellikle tekke hayatında, âyin ve diğer dînî törenlerde (cem, zikir, deverân vs.) mûsikînin rolü büyükse de bir çok tarîkatin törenlerinde telli sazların yer almasına cevâz verilmemiştir. Ancak hemen hemen bütün tarîkatlerin törenlerinde bendir ile birlikte ney yer almıştır. Bilhassa Mevlevîlikte neyin önemi çok büyüktür. Hz. Mevlânâ Mesnevîsine şu sözlerle başlamıştır: Bişnev ez ney çün hikâyet mî küned Gez neyistân tâ merâ bübrîde end Sîne hâhem şerha şerha ez firâk Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned Ez nefîrem merd ü zen nâlîde end Tâ begûyem şerh-i derd-i iştiyâk Dinle neyden, zirâ o bir şeyler anlatmada, ayrılıklardan şikâyet etmededir Ney der ki: Beni kamışlıktan kopardıklarından beri, iniltim kadın - erkek herkesi ağlattı Ayrılık bağrımı delik deşik eylesin tâ ki aşk derdini anlatabileyim

Hz. Mevlânâ ya göre mûsikî Allah ın lisânıdır. Yüce yaratıcı Bezm-i Elest te ruhlara mûsikî ile seslenmiştir. Bu sebepten hangi milletten, hangi dilden olurlarsa olsunlar, insanlar mûsikî ile aynı duyguları paylaşabilirler. Hiçbir sanat insan rûhuna mûsikî kadar doğrudan doğruya ve içinden kavrayacak şekilde nüfûz edemez. Mûsikî, son derece değerli bir mânevî temizlenme, ferahlama ve yücelme vâsıtasıdır. Rûhu kir ve paslardan temizlediği gibi, ona batmış olan dikenleri de ayıklayarak tedâvi eder. Mûsikî ile temizlenmeyen rûh yükselemez, aksine yerdeki bayağı ihtiraslara bulaşarak kirlenir ve körelir. Gerçek mûsikî insana hayvânî hisleri hatırlatmak şöyle dursun, ona sonsuz varlık ı hissettirir, sezdirir. Bu sezgiyle onu O na yaklaştırır ve nihâyet ulaştırır. Bunda en etkili ses ise ney sadâsıdır. Hz. Mevlânâ nın fesefesinde ney, insan-ı kâmil in (yani bir takım merhalelerden geçerek olgunlaşmış insanın) sembolüdür ve aşk derdini anlatmadadır. Benzi sararmış, içi boşalmış, bağrı dağlanarak delikler açılmış, ancak Yüce Yaratıcı nın üflediği nefesle hayat bulan, tıpkı insan gibi geldiği yere özlem duyan ve delik deşik olmuş sînesinden çıkan feryâd ve iniltileri ile insanlara sırlar fısıldayan bir dosttur. Bu sebeple ney, mevlevîlerce kutsanmış ve nây-ı şerîf diye anılmıştır. Ney hadîs-i râh-ı pür hûn mîküned Âteş-i ışkest ke ender ney fütâd Hem çü ney zehrî vü tiryâkî ki dîd Kıssahâ-yı ışk-ı Mecnûn mîküned Cûşiş-i ışkest ke ender mey fütâd Hem çü ney demsâz ü müştâkî ki dîd Ney, kanla dolu bir yoldan bahsetmede, Mecnûn un aşkından hikâyeler anlatmadadır. Aşk âteşi ki neyin içine düşmüştür, aşk coşkunluğu ki meyin içine düşmüştür. Ney gibi hem zehir, hem panzehir, ney gibi hem hemdem, hem müştâkı kim gördü?

TÜRK MÛSĐKÎSĐ NĐN GELENEKSEL ÂHENK SĐSTEMĐ VE NEY ÇEŞĐTLERĐ Türk Mûsikîsinin Geleneksel Âhenk Sisteminden bahsederken öncelikle yüzyılımızın başlarına kadar 700 yıldır anlatılagelen, bugün ise tamamen uzaklaşılan geleneksel ses sistemimizden bahsetmek gerekir. Elimizdeki kaynaklara göre ilk kez XIII. yüzyılda Safiyüddîn Abdü l-mü mîn Urmevî (1237-1294) (Öztuna 1990) tarafından anlatılan, bir sekizlinin on yedi aralığa bölündüğü bu sistemde ana dizi (bugün kullandığımız yazım sistemiyle) aşağıdaki gibi gösterilebilir: Bu ana dizinin perdeleri önceleri sırasıyla Yegâh, Dügâh, Segâh, Çargâh, Pençgâh, Şeşgâh, Heftgâh ve Heştgâh (1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. ve 8. yer) adlarıyla adlandırılırken, sonraları yine sırasıyla Yegâh, Hüseynîaşîranı, Irâk, Râst, Dügâh, Segâh, Çargâh ve Nevâ adlarıyla adlandırılmıştır (Tura 1988). Bu dizi bugün kullandığımız sistemle T K S aralıklarıyla ifade edilen bir Râst dörtlüsünün tiz tarafına T K S T aralıklarıyla ifade edilen bir Râst beşlisinin eklenmesiyle oluşmuş görünmektedir. Daha anlaşılır olabilmesi açısından diziyi Râst perdesine göçürürsek: şeklinde olduğunu görürüz. Bu dizi (Yegâh perdesinde) Râst makamını tam olarak ifade edebildiği gibi eski nazariyat kitaplarında Râst makamı dizisinin üçüncü perdesinde yarım yedenli karar eden Râst seyrinde bir makâmdır diye tarif edilen Segâh makamını da (Irâk perdesinde) mükemmel ifâde edebilmektedir. Tekrar eski yerinde incelemeye devam ettiğimiz ses sistemimizin ana dizisi aynı zamanda sistemin asl diye adlandırılan perdelerinden oluşmaktadır. Sistem yukarıda gördüğümüz asıl perdelerin aralarındaki tam ikili aralıkların ikişer; mücennep aralıkların ise (büyük ve küçük mücennep) birer ârızî perdeyle bölünmesiyle on sekiz perdeye tamamlanmakta, dolayısıyla on yedi eşit olmayan aralığa bölünmektedir.

1- Yegâh 8- Rast 2- Pest Beyâtî 9- Şûrî 3- Pest Hisar 10- Zengüle 4- Hüseynî Aşîranı 11- Dügâh 5- Acem Aşîranı 12- Kürdî 6- Irak 13- Segâh 7- Rehâvi 14- Bûselik 15- Çargâh 16- Sabâ 17- Uzzâl 18- Nevâ Sekizliyi eşit olmayan on yedi aralığa bölen bu sistem hesapça açık, ancak uygulamada kapalı bir sistemdir. Sistemin kapanışı perdelerin aslında (dar veya geniş) birer frekans bandını yani, bir noktayı değil; alt ucu, göbeği ve üst ucu olan bir bölgeyi ifâde etmesiyle mümkün olmaktadır. Aynı zamanda o âhenkte (veya akortta) yapılmış neylere ismini de vermiş olan Türk Müziği Âhenk Sistemi, yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız geleneksel ses sistemimizden doğmaktadır. Ana dizinin I. perdesinin dizinin diğer perdelerine uygulanmasıyla Türk Müziği nin Geleneksel Âhenk Sistemi oluşur. Ana dizinin I. derecesi olan Yegâh perdesinin dizinin II. derecesi haline getirilmesi ile Sipürde âhengi elde edilmektedir Bolâhenk âhengi (Yerinden) Sipürde âhengi ( Bir tam ikili -T- kadar pestten icrâ ettirir.)

Aynı şekilde Yegâh perdesinin dizinin III. derecesi haline gelmesi Yıldız âhengi dir Yıldız âhengi ( T+K kadar pestten icrâ ettirir.) Yegâh perdesinin dizinin IV. derecesi haline gelmesi ise Kız âhengi dir. Kız Âhengi (T+K+S kadar pestten icrâ ettirir.) Yegâh perdesinin dizinin V. derecesi haline gelmesiyle Mansûr âhengi oluşur. Mansûr Âhengi (T+K+S+T kadar pestten icrâ ettirir.) Yegâh perdesinin dizinin VI. derecesi haline gelmesi Şâh âhengi dir. Şâh Âhengi (T+K+S+T+K kadar pestten icrâ ettirir.) Yegâh perdesinin dizinin VII. derecesi haline gelmesi ise Dâvud âhengi dir. Dâvud Âhengi (T+K+S+T+K+S kadar pestten icrâ ettirir.)

Son olarak Yegâh perdesinin dizinin VIII. derecesi (oktavı) haline gelmesi ile Bolâhenk âhengi oluşur. Bolâhenk Âhengi (T+K+S+T+K+S+T - oktav - kadar pestten icrâ ettirir.) Bu âhenk sistemlerinin her biri için imal edilmiş olan neyler de o âhengin adıyla anılmaktadır (Sipürde ney, Yıldız ney, Kız ney, Mansûr ney, Şâh ney, Dâvud ney ve Bolâhenk ney). Asıl perdelere göre düzenlenmiş olan ana âhenkler için imal edilen bu neyler, ana neylerdir. Sistemdeki perdeler birer noktayı değil birer frekans bandını ifade ettiğinden, her biri için ayrı birer âhenk sistemi oluşturulmamış, sadece T ve K gibi geniş aralıklar için birer ara âhenk sistemi oluşturularak mûsikîmiz 12 âhenk sistemiyle icrâ edile gelmiştir. 1- Bolâhenk 7- Kız-Mansur Mâbeyni 2- Bolâhenk-Sipürde Mâbeyni 8- Mansur 3- Sipürde 9- Mansur-Şah Mâbeyni 4- Sipürde-Yıldız Mâbeyni (Müstahsen) 10- Şah 5- Yıldız 11- Dâvud 6- Kız 12- Dâvud-Bolâhenk Mâbeyni Ara âhenklerde ise Yegâh perdesi; Bolâhenk-Sipürde Mâbeyni nde I. ve II. derecelerin ortasında kalmakta yani bir tam ikili aralığın yarısı kadar pestten icra edilmekte, Sipürde-Yıldız Mâbeyni nde II. ve III. derecelerin ortasında kalmakta yani dizi bir tam ikili aralığa ilaveten ikili aralığın yarısı kadar (üç tane tam ikili aralığın yarısı) pestten icra edilmekte, Kız-Mansûr Mâbeyni nde IV. ve V. derecelerin ortasında kalmakta yani dizi bir tam dörtlüye ilaveten bir tam ikili aralığın yarısı kadar pestten icra edilmekte, Mansûr-Şâh Mâbeyni nde V. ve VI. derecelerin ortasında kalmakta yani dizi bir tam beşliye ilaveten bir tam ikili aralığın yarısı kadar pestten icra edilmekte, Dâvud-Bolâhenk Mâbeyni nde ise VII. ve VIII. derecelerin ortasında kalmakta yani dizi bir tam sekizliden bir tam ikili aralığın yarısı kadar eksik pestten icra edilmektedir.

Bu âhenklerin herbiri için de aynı adlarla anılan birer ney imal edilmiştir (Bolâhenk-Sipürde Mâbeyni ney, Müstahsen ney, Kız-Mansûr Mâbeyni ney, Mansûr-Şâh Mâbeyni ney, Dâvud- Bolâhenk Mâbeyni ney). Bunlar da ara neylerdir. Dolayısıyla Türk müziği âhenk sistemi ve neyler şu şekilde düzenlenmiştir. Bolâhenk Bolâhenk-Sipürde Mâbeyni Sipürde Müstahsen Yıldız Kız Kız-Mansûr Mâbeyni Mansûr Mansûr-Şâh Mâbeyni Şâh Dâvud Dâvud-Bolâhenk Mâbeyni Bolâhenk NEY ĐN YAPISI ve ÖZELLĐKLERĐ 4.1.Kamış Ney, sarı renkli, sert ve sık lifli kamıştan yapılır. Sıcak iklim bölgelerinde ve taban suyu yüksek, sulak yerde yetişen bu kamışın birbirinden az ya da çok farklı cinsleri bulunur. En çok tercih edilen, Asi ve Nil nehirleri kıyılarında yetişen cins kamışlardır. Neylik kamış mutlaka dokuz boğum olmalı ve boğum aralıkları ve kalınlıkları mümkün olduğunca birbirine yakın olmalıdır. Tabiattaki kamışın boğumları doğal olarak kökten uca doğru kısalmakta ve daralmaktadır. Bu kısalma ve daralmanın mümkün olabildiğince azar azar olması tercih edilmelidir. Tabiatta neylik kamış, yerden yukarıya doğru ters olarak yer alır. Yere yakın olan boğumların araları uzun ve kamış et kalınlığı çok fazla olduğundan, bu kısımlar ney yapımında kullanılmaz. Ney yapılan kısımlar kamış boyunun yarısından yukarıda bulunur. Ney yapılabilecek kamışlar sonbaharda, hava sıcaklığına göre Eylül-Ekim-Kasım aylarında kesilmelidir. Püskül sürgüsü sararmamış, yaprak sapı kurumamış kamışlar henüz olgunlaşmamış olduğundan asla kesilmemelidir. Erken kesilen kamışlardan yapılan neyler olgunlaşma sürecini tamamlamadığı için, kısa bir süre sonra buruşacaklardır. Ayrıca kamışın dış yüzeyini kaplayan ve kamışı koruyan cidarı (mine tabakası), ancak olgunlaşma sürecinin sonunda istenen özelliğe kavuşmaktadır. Neylik kamışın kesilmeden önce düzgün olması asıl arzu edilen durumdur. Sonradan doğrultulan neyler, zamanla eğilme eğilimi göstermektedir.

4.2.Parazvâne Neylerin üst ve alt ucuna çatlamayı önlemek için çeşitli metâllerden yapılmış, kamışa sıkıca giren birer bilezik takılır. Bu bileziklere parazvâne adı verilir. Metâller altın, gümüş, bakır, vs gibi olabilir. Ancak gümüş, bakır gibi metâller oksitlendiğinden hava ile irtibatları kesilmelidir. Alpakka (bafon) oksitlenmeyen bir alaşım olduğundan tavsiye edilmektedir. Neyin üst ucuna takılan üst parazvâne, (en üstteki boğum aynı zamanda ses kutusu olduğundan) 0.30 mm den kalın ve 12 mm den geniş olmamalıdır. Alt parazvâne istenilen kalınlıkta ve genişlikte olabilir. Neylerin boğum çizgilerine çatlamalara karşı dayanıklılığını arttırmak ve süslemek amacıyla gümüş veya başka madenlerden teller sarılabilmektedir. 4.3.Başpâre Neylerin üst ucuna (üflenen yerine) sesin daha net çıkması ve dudakların yaralanmaması için başpâre denilen bir parça takılır. Başpâre genellikle manda boynuzundan yapılmakla beraber, fildişinden, abanoz veya şimşir gibi sert ağaçlardan yahut benzer malzemelerden yapılabilir. Günümüzde başpâre yapımında sanayide kullanılan teflon, fiberglass gibi malzemeler kullanılmaktadır. Ney yapım geleneğinde çoklukla kullanılan manda boynuzu, manda neslinin tükenmek üzere olması nedeni ile artık bulunamadığı için kullanılmamaktadır. Başpârelerin dudağa temas eden açıklıkları, iç yüzeye verilen derinlikleri (hazne derinliği) ve dış çapları neyzenlerin istek ve alışkanlıklarına göre değişebilmektedir. Ağız açıklık çapları 16-17 mm; hazne derinlikleri 1-3 mm; dış çapları da (boynuz malzemede boynuz kalınlığının elverdiği ölçüde olmak kaydıyla) 35-50 mm olabilmektedir. Başpârenin kamışa giren kısmının konik açısı, ses kutusunun girişindeki konik açıyla aynı olmalıdır. Bu açı yaklaşık 5 derecedir. Kamışa giren kısmın yüksekliği 12 mm; dışarıda kalan kısmın yüksekliği 18 mm.; dolayısıyla başpârenin toplam yüksekliği 30 mm olmalıdır. Boynuz malzemeden başpâre yapılırken, malzemenin yüksekliği yeterli gelmezse kamışa giren kısımdaki 12 mm lik yükseklik 5-6 mm

ye kadar azaltılabilir. Ancak kamışın dışında kalan 18 mm lik kısım değiştirilmemelidir. Buna göre açılmış bir neyde sonradan yapılacak bir değişiklik ise neyin genel akordunu ve entonasyonunu bozacaktır. 4.4. Ney in Üflenişi ve Ses Sâhası Ney arka deliği sağ veya sol elin başparmağı ile kapatılabilecek şekilde sağa veya sola doğru eğimli olarak aşağıdaki resimde görüldüğü gibi tutulur. Oturularak icrâ edilen bir sazdır. Yalnız mevlevî âyinleri icrâsında neyzenler Hz. Mevlânâ ya saygı için ayakta (niyâz vaziyetinde) üflerler. Normal yükseklikte bir sandalyeye oturulup sağ ayağın altına bir yükselti konularak, sağ bacak yükseltilir. Sağ dirsek yükseltilen sağ bacağın üzerine dayanır. Sağ elin başparmağı ile neyin arkasındaki deliği, işaret parmağı ile en üstteki, orta parmağı ile üstten ikinci ve yüzük parmağı ile de üçüncü deliği kapatılır. Sol kol bu arada aşağıya doğru uzanarak neyin üstten dördüncü deliğini sol elin işaret parmağı, beşinci deliğini orta parmağı ve en al deliğini de yüzük parmağı ile kapatacak şekilde neyi tutup, aşağı seviyede kalmış olan sol dizin ön yüzüne dayar. Baş, çene sağ omuza çevrilmek suretiyle sol omuza eğilir, dudaklar başpâreyi yaklaşık 45 derecelik bir açıyla kavrar. Dudakların ve başpârenin bir kısmı açıkta kalacak şekilde neye üflenir. Ney in Mevlevîlik geleneğinden gelen geleneksel tutuluşu, yukarıda anlatılan sağ elin üstte olduğu pozisyondur. (Neyzenin sağ eli üstte olmak üzere ayakta üflediği bu pozisyon, tam bir mevlevî niyâz pozisyonudur.) Ancak şüphesiz ki sol el üstte olarak üflemekte de bir mahsûr yoktur. Hatta kimi neyzenler sol elin yukarıda olduğu pozisyonun avantajlarından söz etmektedirler. Neyden ses elde etmek özel bir eğitim gerektirir. Her şeyden önemlisi neyden fosurtusu mümkün olabildiğince az, volümlü, pest ve tiz bölgede rengi değişmeyen, hareket ettirilmeye hazır bir ses çıkarmaktır. Bunun için başpârenin kapatılması gereken bölümü alt ve üst dudaklar ile sıkıca kavranmalı, dudaklar çıkarılacak sese göre az veya çok sıkılarak ; sıcak, ılık veya soğuk nefes düzenli bir şekilde ve mutlaka diyafram desteği ile neye sevk edilmelidir. Akciğerler, diyafram, ağız boşluğunu çevreleyen tüm kaslar ve tabii ki parmakları hareket ettiren kasların tümü kontrol altına alınmış olmalıdır.

Neyden doğru sesleri çıkarmak büyük bir kulak hassasiyeti ve dikkat ister. Üflenen her perde kontrol altında olmalıdır. Teorik olarak hangi âhenkte açılmış olursa olsun her neyin pozisyon olarak Kaba Irak tan Tiz Eviç e kadar üç oktav ses sâhası vardır. Ney in yapısal özellikleri ve neyzenin mahâreti bu ses sâhasının oluşmasında rol oynar. Değişik âhenkteki neylerde şüphesiz ki bu ses sâhası farklı bölgelerde yer alacaktır. Ancak Bolâhenk ve Sipürde âhenginde açılmış nısfiyelerde (hattâ Müstahsen ve Yıldız da bile) Tiz Nevâ pozisyonunun üstündeki sesler çok tiz kaldığından çıkmamakta veya çıksa bile kullanışlı olmamaktadır. Bu yüzden küçük neylerde ses genişliği iki buçuk oktava inmektedir. NEY ĐN PERDELERĐ Ney, Türk Klâsik Müziği nin yegâne üflemeli sazı ve Türk Tasavvuf Müziği nin başsazıdır. Tüm tekke mûsikîsinde bendir ile birlikte cevâz gören tek müzik âleti ney olmuştur. Mevlevî Âyinleri ney ve kudümlerin iştirâki ile yapılır. Eğer bulunursa diğer sazlardan da birer tane yer almaktadır. Ney ses rengi olarak insan sesine en yakın sazlardan biridir. Her türlü müzikâl motifi icrâ etmeye olanak tanır. Üç oktavlık ses sâhası içindeki tüm sesleri, nefes şiddetini veya dudağın başpâre ile yaptığı açıyı değiştirmek sûretiyle koma koma (hattâ cent cent) verebilir. NEY YAPIMI Ney yapımı için öncelikle yeterli olgunluğa erişmiş kamışlar bulunmalıdır. Kamışın olgunlaşma derecesi, budaklarından anlaşılır. Budak uzunluğu 8-10 cm ye ulaşan kamışlar, ney yapımı için ideâl olgunluktadır. Ney yapımına uygun kamışlar bulunup, kesildikten sonra ilk olarak dış yüzeyini kaplayan yaprakları ve budakları boğumların tam dibinden düzgünce kesilerek çıkarılır. Bu esnâda kamışlar henüz çok tâze olduğundan delinmemesine ve minesinin zedelenmemesine dikkat edilmelidir. Daha sonra ilk kurutma işlemi uygulanır. Bu işlemde kamışlar tamamen sararıncaya kadar güneşte kurutulur. Bu süre yöre ve iklim koşullarına göre 2-3 ay kadar sürebilmektedir. Đlk kurutma işleminin uzun tutulması, kuruma süresini kısaltmakla beraber, kamışın kısa sürede çok su kaybetmesine sebep olacağından, tavsiye edilmez. Bu işlemden sonra kamışlar ölçülüp işaretlenerek, ney yapılacak bölümleri 2 şer boğum (yaklaşık 20-30 cm kadar) aşağıdan ve yukarıdan kesilip, ikinci kurutma işlemine geçilir. Đkinci kurutma işlemi bu kez kapalı, ancak iki yönden rüzgâr alabilen bir mekânda, kamışları herhangi bir yere dayamadan, kalın tarafı aşağıya gelecek şekilde, dik olarak serbestçe asarak bekletmek suretiyle uygulanır. Bu yöntemde kamışın tabii eğriliklerini yerçekiminin etkisiyle düzeltmek için alt ucuna bir ağırlık da bağlanabilir. Bu kurutma işlemi ise mekâna ve iklim koşullarına göre 6-9 ay kadar sürmektedir. Bu şekilde temizlenip, kurutulan kamışta hâlâ eğrilikler varsa, kamış (en erken kesildikten bir yıl sonra olmak kaydıyla) sıcaklıkla muamele edilerek, doğrultma işlemi uygulanabilir. Kamış doğrultulurken ateşle direkt olarak temas ettirilmemeli, kamışın dış yüzeyinde yanıklara yol

açılmamalıdır. Kamışın sıcaklıktan zarar görmemesi için doğrulturken üzerine yağ sürülmeli veya sıcaklık, kaynar su buharı olarak uygulanmalıdır. Bu işlemden sonra kamışın yeniden ölçüsü alınarak, alt ve üst payları kesilip azaltılır. Daha sonra, dış kalınlığı ile alt ve üst uçlardaki et kalınlığı ölçülerek, her bir boğumun ayrı ayrı ortalama hacimleri hesaplanır. Kamışın kapalı olan boğum kapakları, bu hesaplamalar sonunda kurulan orantı doğrultusunda tespit edilen uygun kalınlıktaki elmas uçlu matkap tığlarıyla ve özel aperatlar yardımıyla tam merkezlerinden delinir. Başpâre takılan ilk boğumun kapağı ise 8 mm lik tığla ve yine özel bir aperat yardımıyla tam merkezinden delinir. Bütün bu hesaplama ve işlemlerde, ney yapımcısının meslekî deneyiminin büyük rolü vardır. Başpârenin takıldığı boğum (ses kutusu), ses rengini, tiz ve pest bölgelerdeki ses genişliğini oluşturan boğum olduğundan çok önemlidir. Bu sebeple başpâre ucundan boğum çizgisine kadar iki birimden kısa, üç birimden uzun olmamalıdır. Neyin üst ucuna parazvânesi ve başpâresi takılıp üflenerek, bir frekans cihâzı yardımıyla genel akordu yapılır. Đstenilen akorda gelince başpârenin ucundan neyin alt ucuna kadar hassas bir şekilde ölçülüp, 26 eşit kısma bölünerek işaretlenir. Kamışın ön yüzüne alttan itibaren 4, 5, 6, 8, 9 ve 10. birimler merkez alınarak 8 mm lik elmas uçlu tığlarla ön yüzündeki delikler açılır. Kamışın çatlamaması için delme işleminde 20-25.000 devirli özel âletler kullanılmalıdır. Delikler kamışın boğum çizgilerine mümkün olduğunca uzak olmalı, 1.ve 6. delikler boğum ortalarına gelmeli, 2., 3. ile 4., 5. delikler boğum çizgilerini tam olarak ortalamalıdır. Eğer kamış tabiattan kesildiğinde ideâl ölçülerde ise (böyle kamışlara binlerce kamışta bir tane rastlanmaktadır) delikler direkt olarak herhangi bir kaydırma yapmadan genişletilebilir. Tamâmen ideâl ölçüleri hâiz olmayan bir kamışta delik yerlerinin hesaplanmasında 26 birimli klâsik sisteme ilâveten bâzı kaydırmalar yapmak gerekir. Ney yapımcısı delik yerlerini tespit ederken kamışı inceleyip, meslekî birikimini kullanarak bâzı kaydırmalar yapar. Bu kaydırmaların miktarı açılacak neyin çeşidine ve kamışın tabii özelliklerine göre değişim göstermektedir. Ney yapımcısı 8 mm olarak açtığı delikleri sonradan gerekli gördüğü takdirde genişletirken, gelişmiş bir frekans cihâzının yardımıyla ve sürekli olarak kontrol ederek 2 mm ye kadar aşağıya veya yukarıya doğru kaydırabilir. Yukarıya doğru kaydırılan deliklerden çıkan perdeler tizleşecek, aşağıya doğru kaydırılan delikten çıkan perdeler ise pestleşecektir. Delik çapları Müstahsen e kadar 9.5 mm, Yıldız ve daha uzun neylerde ise 10 mm olmalıdır. Bu işlemlerden sonra neyin alt ucu, aynı sesi veren kapalı ve açık pozisyonlar üflenip kontrol edilerek, gerekirse gerektiği kadar kısaltılır ve dengeye getirilir. Alt uç kısaldıkça kapalı pozisyonda üflenen Rast, Nevâ, Gerdâniye ve Tiz Nevâ perdeleri tizleşecektir. Son olarak arka yüzdeki 13. birime (yani ney boyunun tam ortası merkez alınarak) son delik açılır. Bu delik de gerekirse 1-2 mm aşağıya veya yukarıya kaydırılabilir. Bu kaydırma işlemi frekans cihâzıyla alt ve üst pozisyonlardan çıkarılan Acem perdesinin kontrolü ile yapılır. Dolayısıyla kamışın alttan itibaren 2, 3 ve 4. boğumunun ön yüzünde 2 şer, 5. boğumunun arka yüzünde ise 1 delik bulunacak ve neyin görünümü resimdeki gibi olacaktır.

Tüm bu işlemlerden sonra ney, bâdem, susam veya parafin yağı gibi ince ve temiz bir yağla dolu yağlama tankına daldırılıp birkaç saat bekletilmek sûretiyle yağlanır. Yağ tankında kalma süresinin iki katı kadar süre beklenerek süzdürülen ney, temiz ve yumuşak bir bezle kurulanır. Artık üflenmeye hazırdır. NEY ĐN BAKIMI VE KORUNMASI Neyi üstün bir performansla ve yüksek verimlilikle uzun yıllar kullanabilmek için başpâresini değişik neylerde kullanmamak, kamışa giren yerdeki konik açısı farklı olan bir başpâreyi neye takmaya çalışmamak gerekir. Neyin soba yakını, kalorifer üstü gibi yerlere konması veya soğuk havalarda uzun süre dışarıda korumasız bırakılması, kamışın yapısında çeşitli deformasyonlara yol açabilir. Bu sebeple âni sıcaklık değişimlerine mâruz bırakılmamalıdır. Neylerde en çok yaşanan problemlerden birisi eğilmelerdir. Neyin eğilmesini önlemek için uzun süre duvara dayalı olarak bırakmamak, eğer masa üstü gibi düz bir zemine konulacaksa, başpâresi masadan taşacak şekilde (yani gövdenin tamamı zemîne temas edecek şekilde ) koymak gerekir. Bu konudaki en doğru yöntem neylerin özel bir çanta içinde muhafaza edilmesidir. Neyin doğru zamanda, doğru bir yağ kullanılarak, doğru bir sistemle yağlanması verimliliği ve ömrü açısından çok önemlidir. Neyler yeni açıldığında iç cidârını soğan zarı görünümünde bir zar kaplar. Bu zar yağın kamışa tam olarak nüfûz etmesini önler. Bu bakımdan neyleri açıldıktan sonraki ilk üç ay için haftada bir kez, ikinci üç ay için iki haftada bir kez, sonrası için sürekli olarak ayda bir kez yağlamak gerekir. Bu yağlama periyodları neylerin günde 2-3 saat üflendiği varsayılarak ayarlanmıştır. Eğer ney daha fazla üfleniyorsa yağlama periyodları da buna bağlı olarak sıklaştırılmalıdır. Neyler üflendikten sonra havadar bir yerde en son üflendiği süre kadar bekletilerek, sıcak nefesin yoğunlaşması nedeniyle iç yüzeyinde oluşan ıslaklığın kuruması sağlanmalı, daha sonra özel çantasına konulmalıdır. Neyler yağlanmadan önce de bu işlem uygulanarak iç yüzeyindeki suyun uçması sağlanmalıdır. Yağ olarak öncelikle sıvı tatlı badem yağı, ikinci olarak susam yağı, eğer bulunamıyorsa sıvı parafin yağı kullanılabilir. Yağlamada harbi kullanmak, neylerin boğum içlerinde aşınmalara ve küçük kırılmalara sebep olacağından mümkün olabildiğince kullanılmamalıdır. En ideal yağlama yöntemi, neyin yağla dolu bir tankta 1-2 saat bekletildikten sonra 4-5 saat süzdürülerek, sadece dışının kurulanmasıdır. NEY YAPIMCILARI Türkiye de bir meslek dalı olarak ney yapımcılığının tarihçesi oldukça yenidir. Neyzenler hemen her dönemde neylerini kendileri îmâl etmişlerdir. Bunda bir meslek dalı olarak ney yapımcılığının gelişmemiş olmasının yanısıra Mevlevîlik kültüründen gelen bir gelenekle ney

satmanın neyzenlerce hoş karşılanmamasının önemli rolü olmuştur. Ancak son dönemde ney yapımcılığının profesyonelleşmesi, neyzenleri büyük bir külfetten kurtarmış ve memnûniyetle karşılanmıştır. Bugün Türkiye de on kadar ney yapımcısı neyzenlerin ve Türk Mûsikî Sanatı nın hizmetinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunlar arasında Đzmir de Mehmet Yücel ve Kemâl Köker, Ödemiş te Sencer Derya, Konya da Mahmut Uğurluakdoğan, Ömer Özçelik, Mersin de Ersin Atlı, Adana da Ferhan Gültekin, Şevket Sevinç ve Reşit Koca sayılabilir. BÂZI ÖNEMLĐ NEY ĐCRÂCILARI Bugün hayatta bulunmayan ünlü neyzenler arasında Şeyh Yûsuf Dede, Kutbünnâyî Osman Dede, Şeyh Mustafa Nakşî Dede, Kazasker Mustafa Đzzet Efendi, Mehmed Said Dede, Neyzen Yûsuf Paşa, Neyzen Sâlim Bey, Neyzen Dede Sâlih Efendi, Neyzen Azîz Dede, Neyzen Tevfik (Kolaylı), Neyzen Emîn Dede (Yazıcı), Rauf Yektâ Bey, Hüseyin Fahreddîn Dede, Halil Dikmen, Halil Can, Süleyman Erguner (dede), Emin Kılıç Kale, Hayri Tümer, Gavsî Baykara, Ulvî Erguner, Burhaneddîn Ökte, Aka Gündüz Kutbay, Selâmi Bertuğ, Ahmet Polatöz, Ârif Biçer, Polat Kale, Fuat Türkelman, Doğan Ergin, Ekrem Vural sayılabilir. Başta Kutbünnâyî Niyâzi Sayın olmak üzere yaşayan pek çok kıymetli neyzen geleneği geleceğe taşımaktadır. SONUÇ Türk Mûsikîsi sazları hakkında bugüne kadar yapılan bilimsel araştırma ve çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu sebeple ney de hakkında çok az şey bilinen bir sazımızdır. Yüksek teknik imkânlara sahip olan bu sazımızın yapılacak araştırmalarla geliştirilmesi, öncelikle Türk Mûsikîsi ne büyük yararlar sağlayacaktır. Çünkü tamamen doğal mâlzemelerle (kamış, manda boynuzu gibi) îmâl edilen bu sazımızın bugün için dahî ciddî bir mâlzeme sorunu vardır. Önümüzdeki kısa bir süre içinde bu doğal mâlzemeler hiç bulunamaz hâle gelecek, bu mâlzemeleri ikâme edecek yeni mâlzeme arayışları kaçınılmaz olacaktır. Ney, sesinin özel rengi ile tüm dünyada beğenilerek dinlenen bir sazdır. Ayrıca her türlü müziği icrâ etmeye muktedîr olan bu sazımızın, yalnız ülkemizde değil, gereğince tanıtılırsa dünyanın her yerinde sevilerek kullanılacağına inanmaktayız. Birçok saz için önemli bir zorluk, hatta sorun haline gelen transpozisyonun ney için söz konusu olmayışı, neyin bir avantajı olarak belirmektedir. Bu sazın saz grubu içindeki etkinliğini artırmanın yanı sıra, yalnız ney veya değişik âhenkteki neyler için yazılacak eserlerin tanıtım açısından önemli olacağı muhakkaktır. Bu konuda Kültür Bakanlığı, TRT, konservatuarlar ve diğer kamu kuruluşlarına teşvîk edici görevler düşmektedir.

KAYNAKLAR Süleyman Erguner, Ney-Metod, Đstanbul 1986, Sayfa 10. Rauf Yekta Bey, Türk Musikisi, Đstanbul 1986, Sayfa 90-92. Laike Karabey Akıncı, Garplı Gözüyle Türk Musikisi, Đstanbul 1963, Sayfa 18. Sadeddin Nüzhet Ergun, Türk Musikisi Antolojisi, Đstanbul 1942, Cilt 1, Sayfa 8. Amil Çelebioğlu, Mesnevi-i Şerif Manzum Nahifi Tercümesi, Đstanbul 1967, Cilt 1, Sayfa 1-3. Fuat Yöndemli, Mevlevilikte Sema Eğitimi, Ankara 1997, Sayfa 33-34. Timuçin Çevikoğlu, Türk Musikisinin Geleneksel Ahenk Sistemi, Konya 1997, Sayfa 1-14. Yılmaz Öztuna, Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi, Ankara 1990, Cilt 2, Sayfa 250. Yalçın Tura, Türk Musikisinin Mes eleleri, Đstanbul 1988, Sayfa 174-176. Mehmet Yücel, Ney, Đzmir, 1998, Sayfa 1-44. Ahmet Polatöz, Sazlarımız Ney adlı makalesinden Adana 1985, Adana Mûsikî Derneği Konser Kitapçığı.