BU AY Özel PEV Okulları Sayı 7 MEDYA GERÇEĞİ DİKKAT ZORBA ÇOCUKLAR VAR! BÜYÜKLERE MASALLAR 4 www.pevkolej.com MART 2013
1 MEDYA GERÇEĞİ Günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası hâline gelen medya, ihtiyaçlar doğrultusunda kullanıldığında birçok kolaylaştırıcı işleve sahiptir. Aile ve birey medyanın günlük yaşamda gördüğü temel işlevleri esas alarak, hem kendisi hem de çocukları için uygun tercihleri yapmalıdır. Medya için ayrılacak zaman çok iyi değerlendirilerek belirlenmelidir. Başka bir deyişle medyaya ayrılacak zaman gerektiği kadar olmalıdır. Gerektiği kadar ın ölçüsü bireylerin kendi yaşam pratiklerine, kişisel gerçeklerine ve medyadan yararlanma amaçlarına göre oluşturulmalıdır. Eğlenmek İçin Medya: Medya önemli bir eğlence aracıdır. Fakat beraberinde getirdiği olumsuzluklar da yadsınamayacak kadar fazladır. Özellikle ekran bağımlılığı artık bir hastalık olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Her bir medya aracı kendine has özellikler çerçevesinde kullanıcısına eğlendirici içerik sunar. Medya takipçileri açısından bakıldığında medyanın eğlence aracı olarak kullanılmasının maliyeti az ve yaygınlığı oldukça fazladır. Medya eğlence içeriği olarak; sinema filmleri, dizi filmler, çizgi ve animasyon filmler, magazin programları, müzik programları, şovlar, talk şovlar, oyunlar, yarışmalar, skeçler, tiyatrolar, konserler vb. programları sunar. Eğlendirici medya içeriğini seçerken öncelikle bu ürünün aile üyelerinde nasıl bir etki yapabileceği ve bu etkilerin nasıl takip edilebileceği üzerinde düşünülmelidir. Seçilen üründe şiddet, cinsellik ve tüketimin aşırı ve abartılı bir biçimde yer alıp almadığı değerlendirilmelidir. Film, magazin ve şov programlarını tercih ederken RTÜK ün Akılı İşaretler Sınıflandırma Sistemi yle yapılan yönlendirmeler dikkate alınmalıdır. Gazetelerin ve internet sitelerinin televizyon sayfalarından ve RTÜK ten programlarla ilgili bilgi edinilmeli, özellikle şiddet, korku, cinsellik ve olumsuz davranış oluşturabilecek içeriğe sahip olanlarla ilgili kararlar ailece alınmalıdır. Şiddet, korku, cinsellik ve olumsuz davranış oluşturabilecek içeriğe sahip oyunlar ve internet siteleriyle ilgili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, Radyo Televizyon Üst Kurulu ve diğer resmî kurumların hazırladıkları bilgilerden yararlanılmalıdır. Ayrıca eğlendirici ve eğitici işlevleri olan oyun, internet sitesi vb. medya ürünleri hakkında da bu konuda hizmet veren resmî ve sivil kurum ve kuruluşların çalışmalarından ve verdikleri danışmanlık hizmetlerinden yararlanılmalıdır. Oyun seçimlerine anne babalar da dahil olmalı ve oyunları incelemelidirler. Eğlence programlarının seçiminde şunlara dikkat edilmelidir:
Medya Bağımlılığı ve Farkındalığı 2 Medya araçlarının kullanımı bağımlılık yapabilmektedir. Televizyon, bilgisayar, taşınabilir bilgi iletişim teknolojileri ve bunların aracılığıyla insanlara sunulan birçok imkân bağımlılık sorununa sebep olabilmektedir. Psikolojik sonuçları olduğu kadar fizyolojik sonuçları da olan bu bağımlılığın gelecekte daha da yaygınlaşma tehlikesi vardır. Ekran bağımlılığının farklı boyutlarına kimsenin yabancılık duymayacağı çok sayıda örnek verilebilir: Sık sık e-posta adresine, facebook, twitter, instagram hesabına bakmadan duramamak, belli bir sınırlama ve program tercihi olmadan kanaldan kanala dolaşarak televizyon seyretmek, cep telefonunu elinden düşürmeden sürekli birilerine mesaj göndermek, aile ve arkadaşlarını ihmal edecek düzeyde oyun oynamak, sosyal medyada belki de yüzünü hiç görmediği insanların gündelik yaşam notlarını takip etmek gibi Televizyon, internet, bilgisayar oyunları ve akıllı telefon kullanımı günde belli bir saati (ortalama 3 saat ve üzeri) aştıktan sonra bağımlılığın oluşması ihtimali yükselir. Kişinin bağımlı olup olmadığına karar vermede medyayı ne kadar süre kullandığından daha önemlisi medyaya gündelik hayatın düzenlenmesini olumsuz etkileyebilecek düzeyde bir mecburiyet hissi duyup duymadığıdır. Bu nedenle amaçsız televizyon izleme, bilgisayar kullanma, oyun oynama ve internet kullanımına dikkat etmek gerekir. Özellikle çocuklar üzerinde daha fazla etki gücüne sahip teknolojik araçların ve medya içeriklerinin bağımlılık yaptığı bilinmeli ve bu bilinçle davranılmalıdır. Medyayı ihtiyaca göre ve kararında kullanma ile bağımlılık düzeyi gözden kaçırılmamalıdır. Öncelikli olarak medyanın ve bilgi iletişim teknolojilerinin böyle bir sonucunun olabileceğinin farkında olmak anne baba için önemlidir.
Eğlenirken Bağımlı Olmamak İçin 2 1) Televizyon, internet, bilgisayar ve oyun saatleri sınırlı olmalıdır. Sınırlar çocuklar ile birlikte belirlenmelidir. 2) 0 2 yaşındaki çocuklar televizyon ve bilgisayar ekranı ile tanıştırılmamalıdır. 3) 2 6 yaşındaki çocukların eğlence için her türlü ekranla günde toplam 1 saatten fazla vakit geçirmesine izin verilmemelidir. Bu süre ilk ve orta öğrenim çocukları için günde 2 saat olarak ayarlanabilir. 4) Çocuk odasında ve yatak odasında televizyon, internet ve bilgisayar olmamasına özen gösterilmelidir. 5) Televizyon seyrederken ailecek izlenebilecek programlar seçilmeli, programın içeriğine birlikte karar verilmelidir. Aynı noktalar Ipad, bilgisayar kullanımı ve oyun seçimleri içinde geçerlidir. 6) Çocukların kaç saat televizyon izlediği, kaç saat oyun oynadığı sürekli takip edilmelidir. 7) Televizyon izlemeden önce ya da telefon, Ipad kullanmadan önce bazı temel kurallar belirlenmelidir. Bu kurallara da öncelikle anne ve babalar uymalıdır. Örneğin ev ödevleri bitmeden televizyon izlemeye ve oyun oynamaya izin vermemek gibi. 8) Şiddet ve cinsellik unsurları içeren televizyon programlarından ve video oyunlarından çocuklar uzak tutulmalıdır. 9) Cinsellik, olumsuz davranışlar ve şiddet unsurları içeren programlar izlenmemelidir. Çocuklar odada olduğunda bu tür programlar özellikle izlememelidir. 10) Oyun oynama, bilgisayar ile vakit geçirme, televizyonla eğlenme dışında farklı alternatifler geliştirilmelidir. Örneğin sanat, spor ve kültür aktivitelerine katılınmalı, sokak, park, müze vb. sosyal mekânlarda vakit geçirilmelidir. 11) Çocukların medya içerikleri dışındaki eğlence yollarıyla tanışmasına öncülük edilmelidir. Örneğin birlikte hobi kurslarına gidilebilir.
Medya İçerikleri Çocukları Nasıl Etkiler? 2 Teknolojik gelişmeler sonucunda ulaşılması ve kullanımı kolaylaşmış olan medya araçları, artık neredeyse her eve girmiştir. Bu denli yaygınlık kazanmış bir şeyin etkisinin de yaygın olacağı kabul edilmelidir. Zira Adama kırk gün deli dersen deli, akıllı dersen akıllı olur., Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan. gibi atasözlerinin de işaret ettiği üzere etkilenmek bir öğrenme mekanizmasıdır. Medya ve içeriklerinin çocuklar ve gençler üzerindeki olabilecek sakıncaları genel olarak şunlardır: 1) Her şey ölçüsünce ve zamanında yapılmalıdır. Medya her tür içeriğine isteyen herkesin ulaşabileceği yapısıyla eğitimde aşamalılığı olumsuz etkileyebilir. Bu sebeple birtakım bilgiler vaktinden önce edinilerek bilgiler arası hiyerarşi bozulabilir. Bu da çocuğun veya gencin psikolojik, fiziksel, sosyal vb. hazırlıkları olmadan birtakım bilgilere sahip olmasına, uyum ve baş etme problemleri yaşamasına sebep olabilir. 2) Medya, uğraş gerektirmeden hazır bilgiye rahatlıkla ulaşma imkânı sağlar. Bu da çocuklarda, gençlerde hem tembellik ve hazırcılık gibi olumsuz özelliklerin gelişmesine hem de sahip olduklarının değerini bilmemeye neden olabilir. Ayrıca birtakım bilgi ve becerilerin gelişmesi için deneme yanılma, gibi deneyimlerin yaşanması en az elde edilecek bilgi beceri kadar insanı geliştirip hayata hazırlar. Sonuç olarak, medyanın birçok türü artık neredeyse her mekânda her an erişilebilir ve kullanılabilir durumdadır. Bu araçlar, bireylerin birbirleriyle iletişim ve ilişki kurmasını zaman zaman olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle medyadan yararlanırken dikkatli olunmalı ve medyaya ne kadar süre ayrılacağına dikkat edilmelidir. Kevser AFYON / Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı
DİKKAT ZORBA ÇOCUKLAR VAR! 4 Son yıllarda eğitim ve davranış bilimcilerinin önemle üzerinde durdukları ve araştırmaların yapıldığı, çözüm yollarının arandığı bir konu da Akran zorbalığı dır. Günümüzde kişiler arası sağlıklı iletişimin en önemli gereksinimimiz olduğunu düşünürsek akran zorbalığı daha bir önem kazanmaktadır. Akran zorbalığı: Bir ya da bir grup insanın kasıtlı olarak, tekrarlayan bir biçimde, diğer kişi ya da kişilere karşı acı vermek, korkutmak, sindirmek ya da yıldırmak amacıyla yapılan davranışların tümü olarak adlandırılır. Bu durumda zorbalığı diğer şiddet davranışlarından nasıl ayırt edebiliriz? Zorbalık, bilerek ve isteyerek yani kasıtlı olarak zarar verme davranışıdır. Zorbalığın belli bir süre içerisinde tekrarlama özelliği vardır. Zorbalık davranışına maruz kalanlar kendilerini koruyamayacak ve savunamayacak durumdadırlar. Zorbalık yapanlar karşısındakinin duygularına önem vermezler. Akran zorbalığı davranışlarını dört farklı alanda görebiliriz: Fiziksel şiddet: Vurma, itme, saçını çekme, yumruk atma, tekme atma Sözel şiddet: Fiziksel özellikleriyle alay etme, isim takma, hakaret etme, küfür etme, sözel olarak tehdit etme Duygusal şiddet: Dışlama, oyunlarına almama, kimsenin onunla arkadaş olmasına izin vermeme Bilişimsel şiddet: Cep telefonu ya da internet yoluyla rahatsızlık veren mesajlar yollama veya kişilerin özel görüntülerini izinleri olsa dahi kamuya açık bir şekilde yayma Zorbalık davranışına maruz kalan çocuklarda genel olarak, düşük benlik saygısı, kendine ve başkalarına karşı güvensizlik, yalnız kalma, depresyon, okuldan uzaklaşma veya terk etme, hıncını başka çocuklardan çıkarma davranışları görülmektedir. Yapılan araştırmalarda yalnızca zorbalığa uğrayan çocukların değil, zorbaların da bu yaşantılardan olumsuz etkilendiği, zorbalık davranışı gösteren çocukların eğer yardım edilmezse: Güçlerini başkalarının üzerinde olumsuz kullanmaya devam edebilecekleri, Dışlanıp yalnız kalabilecekleri, Kendilerini güvende hissetmeyip sürekli tetikte olabilecekleri, Başkalarıyla işbirliği ve arkadaşlıkta yaşayabilecekleri mutluluk, manevi tatmin gibi olumlu duygulardan yoksun kalabilecekleri belirtilmektedir. Zorbalık davranışına maruz kalma olasılığı yüksek olan çocuklar kimlerdir? Pasif ve içine kapanık, Hayır deme, uygun kişiden yardım isteme, kendini savunabilme gibi sosyal becerilerden yoksun olan, Ürkek, kaygılı ve genellikle fazla arkadaşı olmayanlardır.
Bu durumda çocuklarımızın akran zorbalığına maruz kalmamaları için sizlerle bazı öneriler paylaşacağım: 5 Çocuklarınıza daha çok zaman ayırarak onları dinleyin. Çocuklarınızla yapacağınız sohbetlerde belli zaman aralıklarında onları üzen ya da kızdıran arkadaşları olup olmadığını sorun, bu durumun sorulması ve duygularını anladığınızı göstererek dinlemeniz onların zorba veya kurban olmasını önlemede faydalı olacaktır. Sorularınızı çocuklarınızı incitmeden, yumuşak bir şekilde asla sinirlenmeden, onlara suçluluk ya da utanç hissettirmeden sorun. Olayın yalnızca bir yönünü dinlediğinizi göz önünde bulundurarak geniş düşünün. Çocuğunuzun yaşadıklarını iyice düşünmesine ve yapabileceklerinin belirlenmesinde ona yardımcı olun. Okul ve diğer ailelerle bir araya gelerek ortak çözüm yolları belirleyin ve işbirliğine açık olun. ÇOCUKLAR VAR! DİKKAT ZORBA Bizler bile günlük yaşantımız içerisinde farklı alanlarda birçok zorba davranışa maruz kalıp bunlarla nasıl başa çıkabileceğimizi düşünürken, çocuklarımızın bu sorunla yalnız başına mücadele etmesini ve karşı durmasını beklememizin çok da gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Bu yüzden Zorba ya da Kurban çocuklar yetiştirmemek adına mutlaka aile içi iletişimimize gerekli önem ve zamanı vermeliyiz. Uzun yıllardır bu alanda araştırmalar yapan İngiliz eğitimci John C. Murray ın bu konuyla ilgili bir cümlesiyle bitirmek istiyorum: Mutlu biri asla zorba olmaz Rehberlik Öğretmeni / Figen MİLTER ÖZTOP Kaynak: Kudret Eren Yavuz, Çocuğunuzun Duygusal Zeka Gelişimi için Küçük Sağlam Adımlar
6 BÜYÜKLERE MASALLAR-4 Bir gün evde otururken Aklı Evvel i ve sohbetini çok özlediğimi fark ettim. O gün pek de işim yoktu ve onu bir yerlerde kahve içmeye davet etmek için telefon açtım. Benim kahve davetime karşılık o daha enteresan bir davet sundu, öğleden sonra Hayvanat Bahçesinde buluşmayı teklif etti. Şaşkınlık içinde teklifini kabul ettim. Açıkçası bu teklifin altında ne yattığını da merak ediyordum. Aklı Evvel ile hayvanat bahçesinin girişinde buluştuk. Karşılıklı hal hatır sorduktan sonra içeri girdik. Kendisini bu hayvanat bahçesinde beni en çok etkileyen hayvanın yanına götürmemi istedi. Hiç düşünmeden onu daha önceki ziyaretlerimde de beni etkileyen kartalın kafesine götürdüm. Buraya her geldiğimde mutlaka kartalın kafesine gider ve onu dakikalarca izler, bir gün yeniden dünyaya gelsem onun yerinde olmak istediğimi düşünürdüm. Aklı Evvel, kartaldan neden bu kadar etkilendiğimi sordu. Nietzsche nin bir kitabında kartalın gururun sembolü olduğunu okuduğumu ve etkilendiğimi anlattım. Bu sözümün üstüne Aklı Evvel beni yılanların olduğu kafese götürdü. Yine Nietzsche ye göre yılanın bilgeliğin sembolü olduğunu anlattı. Bunun üzerine tek tek kafesleri gezerek hangi hayvanın neyin sembolü olduğunu konuştuk. Aklı Evvel in beni buraya niye getirdiğini ve sözü nereye getireceğini merak etmeye başladım. Gezinin sonuna doğru Aklı Evvel bana aslında bu konuştuklarımızın bu hayvanat bahçesinde hiçbir anlam ifade etmediğini söyledi. Şaşkınlıkla neden diye sordum. Aklı Evvel buradaki hiçbir hayvanın özgür olmadığını, özgürlüğün olmadığı yerde ne kartalın gururunun ne de yılanın bilgeliğinin hiçbir değeri olamayacağını söyledi. İşte bu nedenle çocukların özgür bir şekilde yetiştirilmesinin önemli bir konu olduğunu anlatmaya başladı.
6 BÜYÜKLERE MASALLAR-4 Küçük büyük her bireyin yetenekleri özgür bir ortamda gelişebilir. Çocukların özgürlük havasını teneffüs edebilecekleri yer ailedir. Çocukların karakter gelişiminde özgür ve sağlıklı ailenin rolü büyüktür. Sağlıklı ve dengeli insanların geçmişleri araştırılırsa, çocukların özgür bir eğitim ortamından geçtiği görülür. Böyle bir ailede çocuk, özgür bir ortam bulacağından gerek sevgide ve gerekse yetenek gelişiminde bir engelle karşılaşmayacaktır. Bu kafeslerin buradaki hayvanları özgürlüklerinden alıkoymasının onları körelttiği gibi çocuğun karşılaştığı engellemeler de onun yeteneklerini ve potansiyelini kurutur. Çocuğa özgür davranışlar kazandırmak kolay değildir. Güven duygusu çocuk eğitiminde özgürlüğün temel taşıdır. Özgür davranma ve sağlıklı gelişim için güvenlik gereksiniminin mutlaka giderilmesi gerekir. Güvencede olmayan hiç kimse kendini özgür göremez. Çocuk güvenliğe doyuyorsa seçimlerini de kendisi yapacak, dolayısıyla kendini özgür hissedecektir. Ebeveynler bu güven ortamını, çocuğun yeteneklerini köreltmeden, belli kalıplara sokmadan ve yönlendirmeden hazırlamalıdır. Çoğu aile çocuklarını evlerinin neşesi ve süsü olarak görür. Oysa çocuk bir nesne değil öznedir. Çocuk ailede özne olarak görülmelidir. Çocuk özne olarak görüldüğünde, yani ona kişilik verildiğinde, çocuğun özgürleşme süreci de başlamış olacaktır. dedi ve duraksadı. Konuşmanın sonunu kafasında tasarladığı belliydi. Söze şöyle devam etti: Çocuğun özgür olarak yetişmiş olması doğuştan getirdiği birçok değerlerin sonucudur. Çocuk her şeyden önce buna layıktır ve yetişkinde olması gerekenin çoğuna sahip bir kişiliktir. Şunu unutmamak gerekir ki, çocuk her şeyden önce geleceğimizdir. Toplumda da özgür ve demokratik bir atmosfer oluşturulması ancak özgür eğitim ortamında yetişen kuşaklar ile mümkün olacaktır. Aklı Evvel konuşmasını tamamlamışçasına derin bir nefes aldı. Şimdi beni buraya niye getirdiğini anlamıştım. O anda aklıma Bertrand Russell ın bir kitabında okuduğum bir bölüm geldi. "En küçük bebeğe bile geleceğin dünyasında yerini alacak bir kişi olarak saygıyla davranın. Kendi kolayınıza gelen şeyler için, ya da aşırı önem vermekten aldığınız haz için çocuğun geleceğini feda etmeyin. Sercan Çavuşoğlu / Rehber Öğretmen