Hasret ÇOMAK * Itır ALADAĞ GÖRENTAŞ ** ORTA ASYA GÜVENLİĞİNE İLİŞKİN YENİ YAKLAŞIMLAR ABD nin küresel terörizm ile mücadelesi bölgede NATO nun askeri varlılığını gündeme getirmiştir. Bu durum, Rusya nın bölgedeki etkinliğini tartışmalı bir konuma sokmuştur. Geleneksel etki alanından dışlanma tehdidi, Putin in, Orta Asya ülkelerinin liderleri ile ilişkileri yeniden canlandırma ve bölgede kendi askeri varlığını güçlendirme fikirlerinin etkinlik kazanmasına neden olmuştur. Bölgenin petrol, doğalgaz ve diğer enerji kaynaklarına ilişkin ABD nin amaçları hakkında belirsizlikler ve şüpheler bulunmaktadır. Putin Yönetimi, bu kaynaklara kendi erişimini korumanın yollarını aramaya başlamıştır. Ancak, Rusya, Orta Asya da daha etkin rol oynamak istemektedir. Batılı ülkelerle ile birlikte Çin, bir güç merkezi olarak bölgede önemli rol üstlenmek istemektedir. Anahtar Kelimeler: Güvenlik, Orta Asya, Terörizm, NATO, Şanghay İşbirliği Örgütü, Kolektif Güvenlik Andlaşması Örgütü ABD ve Orta Asya ABD açısından Orta Asya da demokrasiyi geliştirmek, hem Clinton hem de Bush yönetimlerince kabul edilen demokratik barış teorisinin doğruluğunu ispatlamak için bir fırsattı. ABD enerji şirketleri bölgenin petrol ve doğal gaz rezervlerine erişimi ile ilgilenirken; gözlemciler ve bilim insanları, Orta Asya nın Moskova ya karşı jeopolitik bir denge unsuru olarak önemini belirtmekteydiler. 1997 de Rusya, Ukrayna ve Avrasya dan sorumlu ABD Savunma Bakan Yardımcısı Katherine Kelleher, ABD nin Orta Asya ya olan ilgisini onun bağımsızlığa, egemenliğe ve kararlılığa olan ihtiyacının tanınması olarak belirtmiştir. Orta Asya liderlerinden, Ekim 1995 te Washington ile bir Savunma İşbirliği Andlaşması imzalayan ilk lider Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov olmuştur. 11 Eylül 2001 den sonra, Pentagon Afganistan da Taliban a karşı müttefikler aradığından, bölgeye intikali oldukça hızlı oldu. Başkan Bush, 19 Eylül 2001 de Kerimov dan Özbekistan hava sahasının kullanımını talep etmiştir. ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Taşkent i 5 Ekim 2001 de ziyaret ederek Hanabad Havaalanı nın Afganistan a yapılacak lojistik amaçlı uçuşlar için Kerimov un onayını aldı. Özbek desteği ile ABD, aynı yılın Ekim ayında, Taliban a karşı Kuzey Afganistan da bir müşterek saldırıyı karşı koyma olanağı buldu. Rumsfeld, 26 Nisan 2002 de, Kırgızistan da, Devlet Başkanı Aksar Akayev ile görüştü ve Afganistan daki güvenlik operasyonlarında NATO nun Bişkek teki *Prof. Dr. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı (hasretcomak@kocaeli.edu.tr) ** Arş. Gör. Kocaeli Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölümü (i_aladag@hotmail.com)
Manas Havaalanı nı kullanmasını müzakere etti. 28 Nisan da, Rumsfeld, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev ile bir araya gelerek bu ülkenin üç havaalanının kullanımı ile hava sahasının kullanım haklarını elde etti. Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Niyazov da ABD nin uçaklarına hava sahasını kullanım hakkını tanıdı. Afganistan a insani amaçlı yardım niteliğindeki uçuşlara izin verdi (Schatz: 2006). ABD nin bölgeye terörizmle mücadele amacı ile girişi Moskova da tedirginliğe neden olmuştur. Rus Yönetimi, ABD nin bölge liderlerine, terörizm ve radikal İslam a karşı Rusya nın yerine getiremeyeceği bir koruma önereceği endişesindeydiler. Hem Özbekistan hem de Kırgızistan, Kırgızistan ın Batıken bölgesine Ağustos 1999 ve 2000 de Özbekistan İslami Hareketi nin (Islamic Movement of Uzbekistan- IMU) saldırısını önlemede Rusya nın başarısızlığından ötürü rahatsız olmuşlardı. IMU, Taliban ve El-Kaide ile bağlantılıydı; Mayıs 2001 de Özbek liderleri, Jumma Namangani ve Tahir Yuldashev hareketin ismini değiştirerek Türkistan İslami Partisi (Islamic Party of Turkestan- IPT) adını verdiler. Bu oluşumların açıklanan amaçları, Orta Asya daki laik yönetimleri devirmektir. ABD nin Orta Asya da etkinliğinin artması bölge liderlerine Sovyetler Birliği nce miras bırakılandan daha öteye giden yeni ufukları açtı. ABD nin Hazar Denizi petrol rezervlerine ve Orta Asya enerji kaynaklarına olan ilgisi, Moskova nın yalnız kalmasına neden olacak alternatif enerji sözleşmelerinin yapılmasına neden olmuştur. Rusya ve Orta Asya Rus liberallere göre ABD nin Orta Asya ya olan ilgisi çok olumlu bir gelişmeydi. ABD, bölgeyi terörizmden Rusya ya göre çok daha etkili biçimde koruyabilirdi. Bazı Rus akademisyenlere göre, Rusya, ABD nin varlığını bölgedeki radikal İslamcılara karşı bir tampon olarak kullanmalıydı; ABD yi daha fazla işin içine çekmek Rusya nın çıkarınaydı. ABD yi terörizmle mücadelede, stratejik ortaklık ilan ettiğinde Putin in aklında da yukarıdakilere benzer düşünceler vardı. Rusya, ABD ye terör örgütlerinin üsleri hakkında bilgi sağlayacaktı. Hava sahasını, ABD nin insani yardım amaçlı kullanılmasına izin verecek ve diğer Orta Asya devletlerinin; aynı amaçla hava sahalarının ABD ye kullandırmalarına karşı çıkmayacaktı. Bu karar, Rus güvenlik ve istihbarat kurumlarının tepkisine yol açtı. Askeri kanat memnuniyetsizliğini gizleme ihtiyacı hissetmiyordu. (Ziegler; 2008). Putin in, ABD nin 1972 tarihli Anti- Balistik Füze Andlaşması nı fesih edişini kolayca kabullenmesi ve Cam Ranh Bay / Vietnam daki donanma üssünde olduğu gibi Lourdes/ Küba daki elektronik ve istihbarat üssünden de feragat etme kararı askeri kanatta rahatsızlık yaratmıştır. ABD nin Orta Asya ya girişi, Polonya ve Baltık ülkelerine askeri birlikler yerleştirmesi, Romanya ve Bulgaristan da deniz ve hava üsleri oluşturması, Rusya yı güçsüzleştirmeye ilişkin daha büyük bir planın parçası olarak görülmekteydi. Rus askeri uzmanları, ABD nin post-sovyetler Birliği coğrafyasında giderek artan gücünün önüne geçilmesini istemekteydiler. ABD ile işbirliği yapmak tartışmaya açık bir konu değildi. ABD nin Afganistan da
Taliban a karşı yürüttüğü mücadele endişe vermekteydi. Bazı kesimler ABD nin buradaki askeri rolüne zaman açısından bir kısıtlama getirilmesi gerektiğini söylemekteydiler. Diğer bir görüş ise Afganistan daki terörizmle mücadelenin, Rusya yı Orta Asya dan uzaklaştırmak amaçlı ABD girişiminin ilk adımı olduğu şeklinde özetlenebilir. Öte yandan, Rusya nın, güvenlik söz konusu olduğunda neden ABD ye güvenemeyeceğine ilişkin belirgin tezler söz konusudur. Bölgeye ilişkin Rus ve Amerikan amaçları daha temelde farklılaşmaktadır. ABD nin askeri amaçları Afganistan da istikrarı sağlamak ve burada Taliban etkisini en aza indirgemekle sınırlıdır. Bölgedeki tüm güvenlik sorunlarını çözmek ve karşılamak gibi bir niyeti yoktur. Rusya açısından, Orta Asya ülkelerinin, güney sınırını oluşturması sebebiyle, özel önemi vardır. Bu sebepten Rusya, Orta Asya ülkeleri içindeki terörist eylemlerden kaynaklanan tehditlerle oldukça kırılgan bir konumdadır. Ancak, bu tehditlerin hepsi ABD nin ilgi alanına girmemektedir. ABD nin Afganistan daki terörle mücadelesi kısmi olarak başarıya ulaşabilmiş, Taliban ı tamamen etkisiz hale getirmek halen mümkün olamamıştır. Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Anti-Terörizm (Terörizmle Mücadele) Merkezi nden Oramiral Boris Mylnikov un 2003 teki beyanına göre, Taliban örgütünün yönetim merkezleri yok edilmişse de Taliban kuvvetleri değişik merkezlere dağılmış ve bu değişik merkezlerde yeniden örgütlenmiştir. Rusya nın Tacikistan Askeri Komutanlığı ndan Aleksei Kozhevnikov, yine aynı yıl, ABD nin Afganistan a istikrar getirme çabalarının başarısız olduğunu, El- Kaide bağlantılı odakların Pakistan a hareket ettiklerini ve tekrar gruplaşmaya başladıklarını açıklamıştır (Ziegler: 2008). Ahmed Raşid e göre, Taliban, radikal İslamcı Özbek grupları ve Çin deki ayrılıkçı Uygurları eğitmektedir. Özbekistan-Tacikistan- Kırgızistan arasındaki verimli ve yoğun nüfuslu Fergana Vadisi ndeki ayaklanma ile yayılan radikal İslam dan da sorumludur. Rusya, Afganistan da Taliban tarafından oluşturulan laboratuarlarda üretilen ve Tacikistan-Rusya üzerinden gemilerle Avrupa ya gönderilen uyuşturucu nedeniyle ayrıca endişe taşımaktadır. 2001 in sonlarında ABD nin Taliban a karşı yürüttüğü askeri operasyonlara rağmen, o zamandan bu yana uyuşturucu trafiği artmış ve terörizmle mücadele koalisyonu bunu önlemede başarılı olamamıştır. Öte yandan, özellikle Çeçenistan daki İslami Bağımsızlık Partisi ve Güney Kafkasya daki oluşumların başını çektiği Orta Asya radikal İslamcı akımlarının, Rusya daki Müslüman nüfus üzerindeki olası etkileri de Rus uzmanlar tarafından önemli bir tehdit olarak görülmektedir. Daha önce de belirtildiği gibi, Orta Asya daki ABD girişimleri, direkt olarak Rusya nın güvenlik sorunlarını çözme gayesi taşımamaktadır. Afganistan Operasyonu Taliban gruplarının, Orta Asya ya gelişigüzel dağılmasına yol açarak bu sorunların aslında daha da şiddetlenmesine sebep olmuştur. Moskova nın bu güvenlik sorunlarına çözüm geliştirmede her türlü motivasyonu mevcuttur. Amaç burada sadece ABD yi dengelemek değil, ABD müdahalesi ile giderilemeyecek uzun süreli güvenlik endişeleri ile mücadele etmektir. 2001-2004 dönemi boyunca Rusya nın Orta Asya ya yönelik stratejisi üç yönde şekillenmiştir:
(1) Bölgeyi Rusya ya daha sıkı bir şekilde bütünleştirmek ve ABD nin etkisini azaltmak amacıyla yeni bölgesel ekonomik gruplar oluşturulmuştur. (2) Rusya nın askeri varlığı bölgeye bağlılığın bir göstergesi olarak genişletilmiş ve Tacikistan da daha büyük askeri üssün planları yapılırken Kırgızistan da yeni bir üs kurulmuştur. (3) Moskova; Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan liderleri ile ilişkilerini, bunların güvenlik ve ekonomik destek için Batı ya dönme yönündeki mevcut eğilimlerini önlemek için girişimlerinde bulunmuştur (Matsuzato: 2007). Washington un demokrasinin tesis edilmesine ilişkin söylemindeki ısrarı Rusya için olumlu bir hamleydi. Çünkü bu söylem, bölge liderlerinin, ABD ile ilişkilerinin içeriğini biraz kısıtlıyordu. Sadece Kırgızistan ın faal demokratik düzene biraz olsun yaklaştığından bahsedilebilirdi. Rusların görüşüne göre; Orta Asya da batılı anlamda demokrasi tesisi daha kaotik bir ortama sebebiyet verebilir ve bir domino etkisi yaratarak otoriter rejimleri etkileyebilirdi. Bu görüşün taraftarlarına göre bölge liderleri bir kez demokratik değişim baskısına maruz kalmaya başladıkları takdirde; Batı yı benimseme isteği azalacak, Rusya daha etkin ve kabul edilebilir bir seçenek haline gelebilecektir. Kollektif Güvenlik Andlaşmasi Örgütü Putin yönetimindeki Rusya nın, Orta Asya ya önem ve öncelik verdiği açıktır. Aksi yönde belirgin muhalefete rağmen, ABD nin 11 Eylül den sonra Orta Asya ya girişi Putin in politikalarını hem güçlendirmiş ve hem de taraftar toplamasına neden olmuştur. Rusya, ABD nin girişimlerine çeşitli yollardan cevap vermiştir. Kolektif Güvenlik Andlaşması Örgütü aracılığıyla Rusya, bölgesel güvenlikte daha etkin olmayı ve müşterek savunma politikaları geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Örgüt çerçevesinde bir bölgesel komutanlık kurulmuştur. Bu Komutanlığa, özellikle, Rusya nın isteklerini iyi bilen ve hem etnik olarak Rus hem de Sovyet eğitimli bir subay getirilmiştir. Ayrıca, Rusya, Orta Asya daki askeri varlığını, buraya olan bağlılığını göstermek amacıyla genişletmiş ve böylelikle uzun vadede bölgenin Batı ya doğru kaymasının önünü kesmek istemiştir. Bölgeyi terörizm ve radikal İslam a karşı koordineli hareket eder hale getirmeyi amaçlanmaktadır. Bu açıdan Putin in, Kerimov un otoriter yönetiminin, ABD ile ilişkilerinde ortaya çıkan çelişkileri kullanmada oldukça başarılı olduğunu ve Özbekistan ı yine Rusya eksenine çekmekte etkili olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Sonuç ve değerlendirme Rusya nın bölgedeki etkisini azaltan bazı engeller görmezden gelinemez. Bölge, SSCB döneminden beri oldukça değişmiştir ve dış dünyaya açılım geri döndürülemez bir gerçektir. Orta Asya lı liderler, Moskova yı dengelemek için diğer aktörlerle güvenlik ve ekonomi alanında işbirliği bağlarını geliştirmeye çalışmaktadırlar.
Orta Asya da eskiye geri dönüş olmayacağı açıktır. Rusya, bölgede etkili olabilmek için SSCB döneminde dışarıda kalan güçlerle (sadece ABD değil; Çin, Türkiye ve Hindistan sayılabilir) rekabet etmek zorundadır. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev in Moskova ile her alanda işbirliğinin yürütülmesini desteklemekle beraber alternatif işbirliği olanaklarını geliştirmeye çalıştığı gözlemlenmektedir. ABD nin bölgedeki varlığını geçici görenler; Irak ve Afganistan üzerindeki işbirliği sona erdikten sonra bu ülkenin insan haklarını koruma söyleminin; Bölge Ülkeleri ile bu söylem dolayısıyla oluşan mevcut duvarları daha da yükselteceğini savunmaktadırlar. Karşı görüş ise ABD nin bölgedeki mevcudiyetinin uzun süreli olduğunu, terörizmle mücadeleye ek olarak doğal gaz ve petrol rezervlerine doğrudan ulaşım imkanının ABD yi bölgede bir gelecek aramaya yönelttiğini savunmaktadır. NATO nun Kırgızistan daki varlığının kurumsallaştığı değerlendirilmektedir. Diğer Orta Asya Devletleri Rusya yı dengelemek için NATO ile güvenlik alanında işbirliğini devam ettirmek istemektedirler. ABD nin Orta Asya daki varlığının sürekli olup olmadığı, Şanghay İşbirliği Örgütü nün Haziran / 2011 deki Astana 10 uncu yıl Deklarasyonu dikkate alındığında tartışmalı görülmektedir. ABD nin bölgedeki varlığı Irak olaylarından bağımsızdır. Irak taki askeri gücü 17 Aralık 2011 de tamamen sona ermiştir. ABD, NATO ile yapılan Barış İçin Ortaklık anlaşmalarını öne çıkararak bölge ülkeleri ile işbirliğini daha çok geliştirmek istemektedir. Çin in Şanghay İşbirliği Örgütü kapsamında bölge devletleri ile benzer bağlar oluşturma istek ve ilgisi de her geçen gün daha artmaktadır. Bu gelişme, Rusya nın bölgedeki varlığını etkileyebilecektir. Kaynakça Akbarzadeh, Shahnam (2004). Keeping Central Asia Stable, Third World Quarterly, Vol. 25, No. 4, pp. 689-705 Buszynski, Lezsek (2004). Russia and the CIS in 2003, Asian Survey, Vol. 44, No. 1, pp. 158-167 Fumagalli, Matteo (2007). Alignments and Realignments in Central Asia: The Rationale and Implications of Uzbekistan s Reapprochement with Russia, International Political Science Review, Vol. 28, No. 3, pp. 253-271 Matsuzato, Kimitako (2007). Muslim Leaders in Russia s Volga- Urals: Self- Perceptions and Relationship With Legal Authorities, Europe- Asia Studies, Vol. 59, No. 5, pp. 779-805 Rupert, James (1992). Dateline Tashkent: Post- Soviet Central Asia, Foreign Policy, No. 87, pp. 175-195 Schatz, Edward (2006). Access by Accident: Legitimacy Claims and Democracy Promotion in Authoritarian Central Asia, International Political Science Review, Vol. 27, No. 3, pp. 263-284
Smith, Graham (1999). The Masks of proteus: Russia, Geopolitical Shift, and the New Eurasianism, Transactions of the Institute of British Geographers, Vol. 24, No. 4, pp. 481-494 Ziegler, Charles E. (2008). Russia and the CIS in 2007: Putin s Final Year?, Asian Survey, Vol. 48, Issue 1, pp. 133-143 Түйін АҚШ-тың жаһандық террормен күреске бел шеше кірісуі НАТО-ның ықпалын арттыра түсті. Бұл жағдай Ресейдің аймақтағы саясатына елеулі өзгерістер енгізді. Батыстың Ресейді оқшаулауға тырысуы Ресей басшысы Путиннің Орталық Азия елдері басшыларымен тығыз қарым-қатынас орнатуға деген мүдделілігін оятты. АҚШ бастаған батыс елдерінің Орталық Азиядағы энергия көздеріне қызығушылық танытуы Ресейді өз ықпал аймағын қорғап қалуға итермелеуде. Осылайша Ресей Орталық Азиядағы бірінші ықпалды күшке айналуды көздеуде. Бұл жерде олжадағы өз пайын алуға ниетті Қытайды да ұмытпаған жөн. Кілтті сөздер: Қауіпсіздік, Орталық Азия, терроризм, НАТО, Шанхай ынтымақтастығы ұйымы, Ұжымдық қауіпсіздік шарты ұйымы Abstract America s war on international terorism resulted in a North Atlantic Treaty Organization (NATO) military presence in the region, which posed a direct challenge to Russia. The threat of displacement from a traditional sphere of influence shocked Putin s Moscow, prompting it to revive relations with regional leaders and expand its own military presence there. Moscow was also concerned about American designs on the region s oil, natural gas and energy reserves and sought to protect its own access to these resources. Russia, however, cannot return playing a domiant role in Central Asia because its regional leaders now have alternatives- not the West but also China. Keywords: Security, Central Asia, Terrorism, NATO, SCO, CSTO