AMAZONLAR SÖYLENCESİ. YAĞAN Ümit Özveri



Benzer belgeler
Amazon Efsanesi. Eren SARI 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN


Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Mitosta, arkaik anaerkil yapı Ay tanrıçalığı ile Selene figürüyle sürerken, söylencenin logosu bunun tersini savunur. Yunan monarşi-oligarşi ve tiran

MODERN SAMSUN UN EFSANEVÎ (MİTOLOJİK) GEÇMİŞİ

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

Urla / Klazomenai Kazıları

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

Antik Yunan Kaynakçası

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

ORTA /OLGUN BRONZ ÇAĞ M.Ö

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ FEN EDEBİYAT FAKÜLTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ DERS KATALOĞU

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

BATI MÜZİĞİ TARİHİ 1. ÜNİTE İLK ÇAĞ DÖNEMİ MÜZİĞİ

Lidyalılar Batı Anadolu'da hala etkin olan Kimmerleri Kızılırmak'ın ötesine sürerek bu tehlikeye kalıcı olarak son vermişlerdir.

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

TÜRKĠYE ve DÜNYA BAĞCILIĞI. Dr. Selçuk KARABAT 1

8. Sınıf Fen ve Teknoloji

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik temeline dayanan aile kurumu yaklaşık 4000 yıllık bir geçmişe sahiptir. (Özgüven, 2009, s.25).

Araştırma Notu 15/182

Ders Adı : ARKEOLOJİYE GİRİŞ Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri.

DERS 1. Bölge Sınırlarını Tespiti

Antik Yunan Kentleri (Polis)

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

ve AHLAK BÝLGÝSÝ TESTÝ

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

NEVALİ ÇORİ. Nevali Çori nin en ilginç yönü 4. yapı katında ortaya çıkartılmış kutsal yapıdır. Yerleşme yerinin doğu ucundaki bu yapı dıştan 14x14

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ DEMETER

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

ÖMER GÜNEY CHP MENEMEN BELEDİYE BAŞKAN A.ADAYI

Bodrum a gönül veren ünlüler Trafo da buluştu

Prof. Dr. Fahri Işık Hekatomnos Lahdini Akademia Vakfı için anlattı

KLA 109 ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİSİ. 10. Hafta Doç. Dr. Serdar Hakan ÖZTANER KLA ARKAİK ÖNCESİ EGE ARKEOLOJİ Ege Göçleri Dor Göçleri

BİLİM TARİHİ VE JEOLOJİ 6

BASIN METNİ BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ. Thema Anadolica!

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

M.Ö. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI

SU DALGALARINDA GİRİŞİM

BOZKIR, GÖÇEBE VE BARBARLIK NEDİR?

KLA 311 YUNAN ve ROMA İKONOGRAFİSİ ARTEMİS

AT, ATA ve A HARFİ. NOT: Bu yazı Türk Dünyası Tarih dergisinin Aralık 2011, sayı 300 ve sayfa 54 te yayınlanmıştır.


EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

8-9 HERA PATRAS SARA ANATOLIA ARTEMİS ASPENDOS ASSOS BERGAMA EFES HİTİT MYRA OLYMPOS

HIV/AIDS E İLİŞKİN BİLGİ 13

Araştırma Notu 17/212

SİYASİ TARİH REHBERİ f a t i h v u r a l

Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö yüzyıllar

Muğla hava, kara ve deniz yolu ulaşım olanakları ile gerek yurtiçi gerekse yurtdışından kolaylıkla ulaşılabilecek konumdadır.

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

HELLENİSTİK DÖNEM UYGARLIĞI 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. İSKENDER Gençlik yılları

BUNLARI BiLiYOR MUYDUNUZ

MUGLA LETOON ANTİK KENTİ ÖZDİRENÇ UYGULAMALARI

Yrd.Doç.Dr. MURAT ÇEKİLMEZ

Dirim Tıp Gazetesi. Doğal Kalan Bir Cennet: KARABURUN. . Dr. Serra Menekay. µvedat Öncel

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 2.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI Hellen Kavramı Yunan Arkaik Çağı ve Ege Göçleri

9. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

İktisat Tarihi II. 1. Hafta

Harita Üzerinde Türkiye Elektrik Tüketimi

1.Bireyden Kitleye. 2.Habere İlk Adım: Gazete. 3.Her Yerdeki Ses: Radyo. 4.Düş mü, Gerçek mi?: Sinema. 5.Evdeki Dünya Televizyon

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ASTRONOMİ TARİHİ. 1. Bölüm Bilim Tarihine Genel Bakış. Serdar Evren 2013

Kitap Tanıtımı, Eleştiri ve Çeviri Dergisi Journal of Book Notices, Reviews and Translations

SAMSUN AZAKENT PROJESİ GENEL KONSEPT & PROJE SUNUMU

Çanakkale Savaşı'ndaki Osmanlı Yahudileri

Araştırma Notu 18/229

Halikarnassoslu ünlü gezgin ve tarihçi Herodotos, bu sözü Magabazos un söylediğini ileri sürer. İran Şahı Dareios un komutanıydı Magabazos.

FAYLARDA YIRTILMA MODELİ - DEPREM DAVRANIŞI MARMARA DENİZİ NDEKİ DEPREM TEHLİKESİNE ve RİSKİNE FARKLI BİR YAKLAŞIM

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR

ANADOLU'NUN GREK ANAKARASINA ETKİLERİ Derleyen: Ferruh Dinçkal

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

SOSYOLOJİ DERSİ 2.ÜNİTE TOPLUMSAL YAPI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

Meral Okay Kültür Merkezinde Sohbet Toplantısı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU KONU 1 TUNÇ ÇAĞINDA EGE KÜLTÜRLERİ

BERGAMA [PERGAMON] DOSYASI

Doğu Akdeniz de, Türk Kıta Sahanlığı Ve Münhasır Ekonomik Bölgesi Derhal İlan Edilmelidir!

Midilli Kültür Başkenti olmak için destek bekliyor

TARİHİN BAŞLANGICI ve ÇAĞLAR

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

70 inde doğuran ortalama 120 yıl yaşayan kanser bilmeyen Türkler

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

PLASTİK SANATLAR VE ÇEVRE KENTSEL, KIRSAL

GOBUSTAN KAYALIKLARI VE İLK SANATÇILAR

ASTRONOMİ TARİHİ. 3. Bölüm Mezopotamya, Eski Mısır ve Eski Yunan da Astronomi. Serdar Evren 2013

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Transkript:

AMAZONLAR SÖYLENCESİ YAĞAN Ümit Özveri Kafdağı Dergisi Dilden dile, ağızdan ağza aktarılarak zamanımıza dek ulaşan bir söylencedir Amazonlar söylencesi. İnsanı büyüleyen bu söylence gerçek midir? Amazonlar gerçekten yaşamışlar mıdır? Yoksa bütün bunlar bir düşün ürünü müdür? Söylencelerin halkların yaşantılarından kaynaklandığı, az çok değişse de kabul edilen bir görüştür. Hele söz konusu olan, Amazonlar söylencesi ise... Çünkü Amazonların izlerine yalnızca destanlarda değil, coğrafyacı ve tarihçilerin kitaplarında da görülür. İlkçağ insanlarından kalan yapıtlarda Amazonlardan bir şeyler bulunur. Homeros onların Truva Savaşları na katıldığını yazar. Heredetos, Diodoros ve coğrafyacı Strabon onlardan söz ederler. Herakles ve Achilleus efsanelerinde de Amazonlar'dan söz edilir. Sokrates ve Platon Amazonlar'ın Atina'ya saldırdıklarını bir gerçeklik olarak kabul ederler. Amazonların yaşadıkları söylenen bölgelerde, özellikle Anadolu ve Mora Yarımadasında, kabartma taş ve resim olarak, Amazonlar'ı anlatan binlerce yapıt bulunmuştur. Mitolojide Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşçı kadınlardır. Savaş aletleri ok, yay, kargı ve "labrys" denilen, Anadolu'da özellikle Hititler'de, Karya'da ve Girit'de rastlanan iki ağızlı baltadır. Halikarnas Balıkçısı na göre iki ağızlı balta Anadolu'nun simgesidir. Resim ve kabartmaların çoğunda Amazonların elinde hep bu balta bulunmaktadır. Söylenceye göre Amazonlar Anadolu'da yaşamışlar ve birçok kent kurmuşlardır. Amazonların kurduğu kabul edilen kentler; Ephesos/Selçuk, Smyrna/İzmir, Kyme, Gryneion, Pitane, Ege bölgesindeki kentlere ilaveten Midilli adasındaki Mytilana, Marmara ve Karadeniz yörelerinde ki Myrleia, Sinope/Sinop'tur.Bunlara yine Ege bölgesindeki Elaia, Anaia, Latori kentlerinde de eklememiz gerekmektedir. Ephesos'da ki Artemis tapınağı da Amazonlar tarafından başlatılmıştır. Ephesos'da ki kazılar savaşcı kadınlara ilişkin, tanrıça Artemis'e hizmet eden heykelcikler de ele geçirilmiştir. George Thomson bunları inceleyerek yayınlayan Lethaby'nin " Hitit etkisinin belirgin izlerini gözlemlediğini Gestang'ın da Amazonlar'dan bir Hitit tapınağı bağıntılı oldukları ve daha sonra ki Artemis tapımı bu tapımdan kaynaklandığı konusunda Lethaby 'ye katıldığını" kaydetmektedir. Bu açıklamalardan sonra "Amazon" sözcüğünün uzmanlar tarafından nasıl açıklandığını inceleyebiliriz. Birinci açıklamaya göre Amazonlar savaşda engel olmaması için memelerinden birini ya da her ikisini kestiklerinden "memesiz" anlamında "Amazoi" denilmiştir. Bu açıklama kanıtlarla uyum göstermiyor. Zira bütün kabartma ve resimlerde Amazonlar, iki memeli olarak gösterilmişlerdir. İkinci açıklamaya göre Ephesos'lu kadınlar savaş ve tarımla uğraşarak, bellerinde kuşaklarla (zonai), ekin biçtikleri (Amao) için bunlara Amazon denilmiştir. Toplumsal yaşamda kadının etkinliği, ekonomik etkinliklerin kadınlar tarafından yerine getirilmesi, kadınların mutlak egemenliği, soy kütüğünün kadına göre belirlenmesi, Amazon söylencesinin önemli özelliklerindendir. Ancak bütün bunlar anaerkil toplumda zaten normal olan özelliklerdir. Amazon söylencesinin normalden ayrılan yönü, kadınların savaşcı olarak yetiştirilmeleri, savaşa bir asker gibi katılmaları, erkeklerin bu savaşda yer almamaları, kadınların savaşçılığının aynı zamanda saldırganlığa dönüşmesidir. Hem kendilerinin kurdukları yerleşim bölgelerinde bulunan heykel, resim ve kabartmalar, hem de komşu halkların yapıtları Amazonlar'ı savaşçı niteliklerine uygun tanımlamışlardır. Amazonlarda ki savaşçı nitelik o kadar baskındır ki Bilge Umar, Amazonların "tarım yapmayan, yaşamı at sırtında avcılık ve savaşla geçen bir kadınlar ulusu" olduğu görüşündedir. Be nedenle Amazonlara takılacak adın savaşçı

özelliklerine uygun bir ad olması akla uygun görülmektedir. Kaldı ki bu açıklama Amazonlar'ın konuştuğu varsayılacak bir dile göre yapılan bir açıklama da değildir. Konuyu tartışan uzmanlardan George Thomson "Yunan'lar Amaonları Kafkasya'ya doğru izlerken, Artemis'in Kafkasya kökenli olduğunu benimseyen bir geleneği izlemiş olabilir" biçiminde bir yaklaşım getirmektedir. George Thomson bu görüşünde yalnız değildir. Bazı diğer uzmanlar da Amazonlar'ı Kafkasya ile ilişkili olarak açıklamaya çalışmaktadırlar. Kafkas kabilelerinde her türlü sosyo ekonomik girişimleri kadınların yapmaları, Altın Post Efsanesi'nde altın postu aramaya giden Argonaut'ların Anadolu'nun kuzeydoğusunda Amazonlar'a rastlamaları, Amazonlar efsanesinde aynı bölgenin Amazonlar'ın ana yurdu olarak gösterilmesi, Amazonlar'ın başkenti olarak gösterilen Themiskyra'nın aynı bölgede olması, Amazonlar'ın ay tanrıçası ile olan ilişkileri, Amazon adıyla Kafkas dillerinden birinde "ay" anlamına gelen "maze" sözcüğü arasında ki benzerlik, gibi nedenle uzmanları böyle düşünmeye yöneltmiştir. Kas Adige dilinde ay anlamına gelen "maze" sözcüğü ile Amazon sözcüğü arasında ki benzerlik ortadadır. "Maze" sözcüğünün sonuna "on" eki getirildiğinde Amazon a çok benzeyen "mazeon, mazon" sözcüğü oluşur. Ancak article bulunmayan bu dilde nasıl olmuştur da "a" eki gelmiştir? Yine bu dilde Amazon adlarının, Amazonların kurdukları şehirlerin, Amazon tanrıçası Artemis'in adları da açıklanamamaktadır. Bu nedenlerle bu açıklamada genel kabul gören bir açıklama olarak kabul edilmemektedir. Genel kabul görmemekle birlikte bu açıklamayla gerçeğe çok yaklaşıldığını, bazı gerçekçi saptamaların yapıldığını, kabul etmemizi gerektiren veriler bulunmaktadır. Anadolu ile Kafkasya arasında ki ilişkilere dikkat çeken uzmanlar çoktur. Server Tanilli üç bin yıllarında ki Anadolu Hattı kabilelerinin dilleri ile Kafkasya dillerinin benzediğini, Hattiler'in maddi kültürü ile bu çağ Kafkasya kültürlerinin de "çok noktada birbirlerine benzediğini" kaydetmektedir. Şemseddin Günaltay, Proto Hatti'ler, Luviler, Hurriler ve Kafkasların Hazar Denizi ötelerinden "aynı zamanda batıya göçen gruplar" olduğunu belirtmektedir. Hrozny de Hititlerin Kafkaslardan gelmiş olmasını, diğer görüşlerle karşılaştırarak, "nispeten daha çok pozitif bir görüş" şeklinde değerlendirilmektedir. Bu nedenlerle yukarıdaki açıklamada ki eksikliği Kas dillerine yönelmesine değil bunu eksik bırakmasında, Kas dillerinin hepsini incelememesinde görüyor, Kas Abhaz diliyle daha tam ve doğru bir açıklamanın yapılabileceğini düşünüyoruz. Çünkü ilkçağlarda, 2000 li yıllarda, Amazonların tarih sahnesine çıktığı dönemde, Amazonların kurduğu söylenen İzmir kenti civarında kurulan devletin adı Aşuva'dır. Lidyalıların da atası olan Aşuvalar, Kas Abhazların bir koludur. Halen Anadolu'da ve Kafkasya'da kendilerine "Aşuva" diyen insanlar yaşamaktadır. Bu çalışmanın sınırlarını aşacağından Aşuvalar'ın nereden gelmiş olabilecekleri, Hititlere, Misyalılarla, Karyalılarla ve kendi torunları olan Lidyalılarla ilişkileri, dilleri, uygarlıkları konularında bir şey söylemiyoruz. Ancak Hititlilerin de aynı tarihi dönem de Anadolu'da göründüklerini, Lidya, Misya ve Karyalılar'ın kendilerine akraba olarak kabul ettiklerini, konumuzla ilgili gördüğümüzden belirtmek istiyoruz. Kas Abhaz (Aşuva) dilinde "mzı" ay anlamına gelmektedir. Article olan "a" ile birlikte "A mzı, Amzı" biçiminde şimdi de kullanılır. Ay adının "mis, mıs" biçiminde kullanıldığı da olur. Bazı kişi isimlerinde halen bu şekilde kullanılır: Dinamis, Feramis, Ramis vb olduğu gibi. Anlaşılabileceği gibi çeşitli Abhaz lehçelerinde tarih boyunca bu sözcüğün "mız", "mıs", "mus" biçiminde kullanıldığı sonucuna varmak olasıdır. Amazonların kendilerini "ayın kızları" olarak gördüklerini, ana tanrıça Kybele ve Artemis'in hizmetkarı olarak kabul ettiklerini biliyoruz. Bu nedenle kendilerine kendi dillerinde "Amız" ya da "Amıs" adını taktılar. Latinler de onlara "Amız /on" dediler. Bu terim "Amazon" biçimine dönüşerek tarihe maloldu.

O çağdaki Samsun kentinin adı da aynı dilde "Amıs" dır. Yunan etkisiyle "Amısos" biçimine dönüşmüştür. Amazonların başkenti olarak kabul edilen "Themiskyra" da bu bölgededir. Aynı şekilde Karya'da da "Amız" adında bir kent bulunmaktaydı. Bu kent daha sonraları Amızon şeklinde anılmaya başlanmıştır. Bazı kaynaklarda Aşuva içerisinde, bazılarında Aşuva'nın kuzeyinde gösterilen aynı çağ Ege Bölgesi devletlerinden birinin adı da "Misya" dır. Amazonlar tanrıçasının adı da Artemis. Bütün bu sözcüklerde ki "mis" yani "ay" sözcüğü dikkat çekicidir. Konumuzu daha iyi açıklamak için Amozonların anaerkil bir yapının ürünü olabileceği biçimindeki yaygın görüşüde incelemek istiyoruz. Bu çağ Anadolu devletlerinin çoğunda anaerkil bir yapının devam ettiğini görüyoruz. Asuva, devamı olan Lidya ve Etrüskler, Misya, Karya, Likya anaerkil devletlerdir. Hititler de ise ataerkil bir yapı vardır. Daha doğrusu soy ana yanlı değildir Hititlerde. Olası ki Hititler, Anadolu'ya gelmeden önce böyle bir evrim geçirmişlerdir. Hititlerde ki bu yapının "bağımlı, vasal" duruma getirdikleri diğer devletleri etkilemeyeceği düşünülemez. Güçlü bir olasılıkla Hititlerde ki ataerkil yapıdan etkilenen vasal devletlerden birindeki erkekler, anaerkil yapıyı sonlandırmak istediler. Efsanenin içeriğinde bu görüşümüzü besleyen birçok öge bulunmaktadır. 2000 li yıllarda Hititlerin Anadolu'ya gelmesiyle Anadolu'da bulunan Hatti gruplar, (Asuva, Likya, Karya ve Misyalı'lar) Hititlerin baskısıyla daha batıya göçtüler. Bu halklar zamanla Hititlerle ilişkileri gelişerek, Hititlere bağımlı duruma düştüler. Aslında bir kısmı da göçmeyip yurtlarında kalmışlardı ve göç edenlerle de ilişkileri sürüyordu. Hititlerle olan ilişkilerinden etkilenen bu halklar, diğer koşullar tam olgunlaşmadan kendi topraklarında ki anaerkil yapıyı yıkmak istediler. İşte o zaman egemen durumda bulunan kadınların sert tepkisiyle karşılaştılar. Kadınlar onları yenerek erkeklerin o zamana kadar üstlendikleri savaşa katılma, avcılık ve toplumu savunma görevlerini de kendileri üstlendiler. Erkekleri toplumsal iş bölümünde daha geri bir konuma ittiler. Egemenliklerini pekiştirdiler. Böylelikle kadın savaşçılar kendi ülkelerine saldıran halklara karşı ülkelerini savundular. Gerektiğinde komşu ülkelere de saldırdılar. Komşu ülkelerin halkları onları bu şekilde tanıyıp gördüler. Bu durum onların dinlerini, inançlarını da etkiledi. Böylece kızlar, ana tanrıçanın gerçek çocuğu oldular. Egemen kadınların gözünde öyle değerlendirildiler. Çünkü onlar dişiydiler. Bolluğun ve bereketin, üremenin, devam edip giden yaşamın simgesiydiler. Böylece ana tanrıça, kızları, Amazonları simgeleyen, Artemis'i doğurdu. Artemis kültü Amazonlarla birlikte gelişerek yayıldı. Amozonlar Artemis'in gönüllü hizmetkarı oldular. Belki de o kültü yaymak için savaşlar yaptılar ve tarihe bıraktılar adlarını. Halikarnas Balıkçısı'nın o güzel değimiyle "Efsanevi Yurttaşlarımız"ın, Amazonların gizi elbet bir gün aydınlanacaktır. Kendi gizemi ile birlikte bir çok gizi de aydınlatarak. en dile, ağızdan ağza aktarılarak zamanımıza dek ulaşan bir söylencedir Amazonlar söylencesi. İnsanı büyüleyen bu söylence gerçek midir? Amazonlar gerçekten yaşamışlar mıdır? Yoksa bütün bunlar bir düşün ürünü müdür? Söylencelerin halkların yaşantılarından kaynaklandığı, az çok değişse de kabul edilen bir görüştür. Hele söz konusu olan, Amazonlar söylencesi ise... Çünkü Amazonların izlerine yalnızca destanlarda değil, coğrafyacı ve tarihçilerin kitaplarında da görülür. İlkçağ insanlarından kalan yapıtlarda Amazonlardan bir şeyler bulunur. Homeros onların Truva Savaşları na katıldığını yazar. Heredetos, Diodoros ve coğrafyacı Strabon onlardan söz ederler. Herakles ve Achilleus efsanelerinde de Amazonlar'dan söz edilir. Sokrates ve Platon Amazonlar'ın Atina'ya saldırdıklarını bir gerçeklik olarak kabul

ederler. Amazonların yaşadıkları söylenen bölgelerde, özellikle Anadolu ve Mora Yarımadasında, kabartma taş ve resim olarak, Amazonlar'ı anlatan binlerce yapıt bulunmuştur. Mitolojide Amazonlar, mitoloji kahramanlarına denk savaşçı kadınlardır. Savaş aletleri ok, yay, kargı ve "labrys" denilen, Anadolu'da özellikle Hititler'de, Karya'da ve Girit'de rastlanan iki ağızlı baltadır. Halikarnas Balıkçısı na göre iki ağızlı balta Anadolu'nun simgesidir. Resim ve kabartmaların çoğunda Amazonların elinde hep bu balta bulunmaktadır. Söylenceye göre Amazonlar Anadolu'da yaşamışlar ve birçok kent kurmuşlardır. Amazonların kurduğu kabul edilen kentler; Ephesos/Selçuk, Smyrna/İzmir, Kyme, Gryneion, Pitane, Ege bölgesindeki kentlere ilaveten Midilli adasındaki Mytilana, Marmara ve Karadeniz yörelerinde ki Myrleia, Sinope/Sinop'tur.Bunlara yine Ege bölgesindeki Elaia, Anaia, Latori kentlerinde de eklememiz gerekmektedir. Ephesos'da ki Artemis tapınağı da Amazonlar tarafından başlatılmıştır. Ephesos'da ki kazılar savaşcı kadınlara ilişkin, tanrıça Artemis'e hizmet eden heykelcikler de ele geçirilmiştir. George Thomson bunları inceleyerek yayınlayan Lethaby'nin " Hitit etkisinin belirgin izlerini gözlemlediğini Gestang'ın da Amazonlar'dan bir Hitit tapınağı bağıntılı oldukları ve daha sonra ki Artemis tapımı bu tapımdan kaynaklandığı konusunda Lethaby 'ye katıldığını" kaydetmektedir. Bu açıklamalardan sonra "Amazon" sözcüğünün uzmanlar tarafından nasıl açıklandığını inceleyebiliriz. Birinci açıklamaya göre Amazonlar savaşda engel olmaması için memelerinden birini ya da her ikisini kestiklerinden "memesiz" anlamında "Amazoi" denilmiştir. Bu açıklama kanıtlarla uyum göstermiyor. Zira bütün kabartma ve resimlerde Amazonlar, iki memeli olarak gösterilmişlerdir. İkinci açıklamaya göre Ephesos'lu kadınlar savaş ve tarımla uğraşarak, bellerinde kuşaklarla (zonai), ekin biçtikleri (Amao) için bunlara Amazon denilmiştir. Toplumsal yaşamda kadının etkinliği, ekonomik etkinliklerin kadınlar tarafından yerine getirilmesi, kadınların mutlak egemenliği, soy kütüğünün kadına göre belirlenmesi, Amazon söylencesinin önemli özelliklerindendir. Ancak bütün bunlar anaerkil toplumda zaten normal olan özelliklerdir. Amazon söylencesinin normalden ayrılan yönü, kadınların savaşcı olarak yetiştirilmeleri, savaşa bir asker gibi katılmaları, erkeklerin bu savaşda yer almamaları, kadınların savaşçılığının aynı zamanda saldırganlığa dönüşmesidir. Hem kendilerinin kurdukları yerleşim bölgelerinde bulunan heykel, resim ve kabartmalar, hem de komşu halkların yapıtları Amazonlar'ı savaşçı niteliklerine uygun tanımlamışlardır. Amazonlarda ki savaşçı nitelik o kadar baskındır ki Bilge Umar, Amazonların "tarım yapmayan, yaşamı at sırtında avcılık ve savaşla geçen bir kadınlar ulusu" olduğu görüşündedir. Be nedenle Amazonlara takılacak adın savaşçı özelliklerine uygun bir ad olması akla uygun görülmektedir. Kaldı ki bu açıklama Amazonlar'ın konuştuğu varsayılacak bir dile göre yapılan bir açıklama da değildir. Konuyu tartışan uzmanlardan George Thomson "Yunan'lar Amaonları Kafkasya'ya doğru izlerken, Artemis'in Kafkasya kökenli olduğunu benimseyen bir geleneği izlemiş olabilir" biçiminde bir yaklaşım getirmektedir. George Thomson bu görüşünde yalnız değildir. Bazı diğer uzmanlar da Amazonlar'ı Kafkasya ile ilişkili olarak açıklamaya çalışmaktadırlar. Kafkas kabilelerinde her türlü sosyo ekonomik girişimleri kadınların yapmaları, Altın Post Efsanesi'nde altın postu aramaya giden Argonaut'ların Anadolu'nun kuzeydoğusunda Amazonlar'a rastlamaları, Amazonlar efsanesinde aynı bölgenin Amazonlar'ın ana yurdu olarak gösterilmesi, Amazonlar'ın başkenti olarak gösterilen Themiskyra'nın aynı bölgede olması, Amazonlar'ın ay tanrıçası ile olan ilişkileri, Amazon adıyla Kafkas dillerinden birinde "ay" anlamına gelen "maze" sözcüğü arasında ki benzerlik, gibi nedenle uzmanları böyle düşünmeye yöneltmiştir.

Kas Adige dilinde ay anlamına gelen "maze" sözcüğü ile Amazon sözcüğü arasında ki benzerlik ortadadır. "Maze" sözcüğünün sonuna "on" eki getirildiğinde Amazon a çok benzeyen "mazeon, mazon" sözcüğü oluşur. Ancak article bulunmayan bu dilde nasıl olmuştur da "a" eki gelmiştir? Yine bu dilde Amazon adlarının, Amazonların kurdukları şehirlerin, Amazon tanrıçası Artemis'in adları da açıklanamamaktadır. Bu nedenlerle bu açıklamada genel kabul gören bir açıklama olarak kabul edilmemektedir. Genel kabul görmemekle birlikte bu açıklamayla gerçeğe çok yaklaşıldığını, bazı gerçekçi saptamaların yapıldığını, kabul etmemizi gerektiren veriler bulunmaktadır. Anadolu ile Kafkasya arasında ki ilişkilere dikkat çeken uzmanlar çoktur. Server Tanilli üç bin yıllarında ki Anadolu Hattı kabilelerinin dilleri ile Kafkasya dillerinin benzediğini, Hattiler'in maddi kültürü ile bu çağ Kafkasya kültürlerinin de "çok noktada birbirlerine benzediğini" kaydetmektedir. Şemseddin Günaltay, Proto Hatti'ler, Luviler, Hurriler ve Kafkasların Hazar Denizi ötelerinden "aynı zamanda batıya göçen gruplar" olduğunu belirtmektedir. Hrozny de Hititlerin Kafkaslardan gelmiş olmasını, diğer görüşlerle karşılaştırarak, "nispeten daha çok pozitif bir görüş" şeklinde değerlendirilmektedir. Bu nedenlerle yukarıdaki açıklamada ki eksikliği Kas dillerine yönelmesine değil bunu eksik bırakmasında, Kas dillerinin hepsini incelememesinde görüyor, Kas Abhaz diliyle daha tam ve doğru bir açıklamanın yapılabileceğini düşünüyoruz. Çünkü ilkçağlarda, 2000 li yıllarda, Amazonların tarih sahnesine çıktığı dönemde, Amazonların kurduğu söylenen İzmir kenti civarında kurulan devletin adı Aşuva'dır. Lidyalıların da atası olan Aşuvalar, Kas Abhazların bir koludur. Halen Anadolu'da ve Kafkasya'da kendilerine "Aşuva" diyen insanlar yaşamaktadır. Bu çalışmanın sınırlarını aşacağından Aşuvalar'ın nereden gelmiş olabilecekleri, Hititlere, Misyalılarla, Karyalılarla ve kendi torunları olan Lidyalılarla ilişkileri, dilleri, uygarlıkları konularında bir şey söylemiyoruz. Ancak Hititlilerin de aynı tarihi dönem de Anadolu'da göründüklerini, Lidya, Misya ve Karyalılar'ın kendilerine akraba olarak kabul ettiklerini, konumuzla ilgili gördüğümüzden belirtmek istiyoruz. Kas Abhaz (Aşuva) dilinde "mzı" ay anlamına gelmektedir. Article olan "a" ile birlikte "A mzı, Amzı" biçiminde şimdi de kullanılır. Ay adının "mis, mıs" biçiminde kullanıldığı da olur. Bazı kişi isimlerinde halen bu şekilde kullanılır: Dinamis, Feramis, Ramis vb olduğu gibi. Anlaşılabileceği gibi çeşitli Abhaz lehçelerinde tarih boyunca bu sözcüğün "mız", "mıs", "mus" biçiminde kullanıldığı sonucuna varmak olasıdır. Amazonların kendilerini "ayın kızları" olarak gördüklerini, ana tanrıça Kybele ve Artemis'in hizmetkarı olarak kabul ettiklerini biliyoruz. Bu nedenle kendilerine kendi dillerinde "Amız" ya da "Amıs" adını taktılar. Latinler de onlara "Amız /on" dediler. Bu terim "Amazon" biçimine dönüşerek tarihe maloldu. O çağdaki Samsun kentinin adı da aynı dilde "Amıs" dır. Yunan etkisiyle "Amısos" biçimine dönüşmüştür. Amazonların başkenti olarak kabul edilen "Themiskyra" da bu bölgededir. Aynı şekilde Karya'da da "Amız" adında bir kent bulunmaktaydı. Bu kent daha sonraları Amızon şeklinde anılmaya başlanmıştır. Bazı kaynaklarda Aşuva içerisinde, bazılarında Aşuva'nın kuzeyinde gösterilen aynı çağ Ege Bölgesi devletlerinden birinin adı da "Misya" dır. Amazonlar tanrıçasının adı da Artemis. Bütün bu sözcüklerde ki "mis" yani "ay" sözcüğü dikkat çekicidir. Konumuzu daha iyi açıklamak için Amozonların anaerkil bir yapının ürünü olabileceği biçimindeki yaygın görüşüde incelemek istiyoruz. Bu çağ Anadolu devletlerinin çoğunda anaerkil bir yapının devam ettiğini görüyoruz. Asuva, devamı olan Lidya ve Etrüskler, Misya, Karya, Likya anaerkil devletlerdir. Hititler de ise ataerkil bir yapı vardır. Daha doğrusu soy ana yanlı değildir Hititlerde.

Olası ki Hititler, Anadolu'ya gelmeden önce böyle bir evrim geçirmişlerdir. Hititlerde ki bu yapının "bağımlı, vasal" duruma getirdikleri diğer devletleri etkilemeyeceği düşünülemez. Güçlü bir olasılıkla Hititlerde ki ataerkil yapıdan etkilenen vasal devletlerden birindeki erkekler, anaerkil yapıyı sonlandırmak istediler. Efsanenin içeriğinde bu görüşümüzü besleyen birçok öge bulunmaktadır. 2000 li yıllarda Hititlerin Anadolu'ya gelmesiyle Anadolu'da bulunan Hatti gruplar, (Asuva, Likya, Karya ve Misyalı'lar) Hititlerin baskısıyla daha batıya göçtüler. Bu halklar zamanla Hititlerle ilişkileri gelişerek, Hititlere bağımlı duruma düştüler. Aslında bir kısmı da göçmeyip yurtlarında kalmışlardı ve göç edenlerle de ilişkileri sürüyordu. Hititlerle olan ilişkilerinden etkilenen bu halklar, diğer koşullar tam olgunlaşmadan kendi topraklarında ki anaerkil yapıyı yıkmak istediler. İşte o zaman egemen durumda bulunan kadınların sert tepkisiyle karşılaştılar. Kadınlar onları yenerek erkeklerin o zamana kadar üstlendikleri savaşa katılma, avcılık ve toplumu savunma görevlerini de kendileri üstlendiler. Erkekleri toplumsal iş bölümünde daha geri bir konuma ittiler. Egemenliklerini pekiştirdiler. Böylelikle kadın savaşçılar kendi ülkelerine saldıran halklara karşı ülkelerini savundular. Gerektiğinde komşu ülkelere de saldırdılar. Komşu ülkelerin halkları onları bu şekilde tanıyıp gördüler. Bu durum onların dinlerini, inançlarını da etkiledi. Böylece kızlar, ana tanrıçanın gerçek çocuğu oldular. Egemen kadınların gözünde öyle değerlendirildiler. Çünkü onlar dişiydiler. Bolluğun ve bereketin, üremenin, devam edip giden yaşamın simgesiydiler. Böylece ana tanrıça, kızları, Amazonları simgeleyen, Artemis'i doğurdu. Artemis kültü Amazonlarla birlikte gelişerek yayıldı. Amozonlar Artemis'in gönüllü hizmetkarı oldular. Belki de o kültü yaymak için savaşlar yaptılar ve tarihe bıraktılar adlarını. Halikarnas Balıkçısı'nın o güzel değimiyle "Efsanevi Yurttaşlarımız"ın, Amazonların gizi elbet bir gün aydınlanacaktır. Kendi gizemi ile birlikte bir çok gizi de aydınlatarak.