Yavuz Sultan Selim in Emriyle Hazırlanan İBN ARABÎ MÜDAFAASI
Şeyh Mekkı /Ahmed Neylı Yavuz Sultan Selim in Emriyle Hazırlanan İBN ARABÎ MÜDAFAASI I lk Harf Yayınevi, 2011 Kitabın tu m yayın hakları "I lk Harf Yayınevi"ne aittir. I lk Harf Yayınevi, 10 Tasavvuf Serisi, 9 ISBN 978-605-5457-28-0 Genel Yayın Yo netmeni/edito r Ersan Gu ngo r Hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Halil Baltacı Sayfa Du zeni I rfan Gu ngo ru r Kapak Tasarımı Sercan Arslan Basım Tarihi 1. Baskı, I stanbul, Eylu l 2011 Baskı / Cilt Şenyıldız Yay. Hed. Eşya ve Teks. San. Tic. Ltd. Şti. (Serti ika No: 11964) Gu mu şsuyu Cad. No:3/2 - Topkapı / I stanbul Tel: 0212 483 47 91-92 İLK HARF YAYINEVİ Genel Dağıtım Çelik Yayınevi (Serti ika No, 14710) Ticarethane Sokak No: 59 Cag alog lu - Fatih / I stanbul Tel: +90 212 511 28 11-513 73 19 Fax: +90 212 511 28 12 www.celikyayinevi.com info@celikyayınevi.com
ŞEYH MEKKI /AHMED NEYLI Yavuz Sultan Selim in Emriyle Hazırlanan İBN ARABÎ MÜDAFAASI Hazırlayan Yrd. Doç. Dr. Halil Baltacı
İçindekiler Kısaltmalar...7 I kinci Baskıya O nso z...9 O nso z...13 Giriş...17 BİRİNCİ BÖLÜM / 21 Ahmed Neylı Efendi...23 Hayatı...23 Şahsiyeti ve Edebî Kişiliği...24 Eserleri...27 Eserlerinin Muhtelif Kütüphanelerdeki Nüshaları...27 Şeyh Mekkı Efendi...31 Hayatı...31 Eserleri...33 el-cânibü l-garbî nin Muhtelif Kütüphanelerdeki Nüshaları...35 İKİNCİ BÖLÜM / 37 el-fazlu l-vehbı nin Muhtevası ve Deg erlendirilmesi...39 el-fazlü l-vehbî fî Tercemeti l-cânibi l-garbî...39 Muhyiddı n I bn Arabı ye Yapılan I tirazlar...41 Vahdet-i Vücûdla İlgili Olmayan İtirazlar...51 Vahdet-i Vücûdla İlgi li Olan Îti râz...86 Sonuç...135 5
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM / 137 el-fazlu l-vehbı fı Tercemeti l-ca nibi l-garbı...139 Ba b-ı Evvel...143 I kinci Ba b...155 Ha time...273 Fasl-ı Evvel...273 Fasl-ı Sânî...278 Fasl-ı Sâlis...281 Vasiyyet ve İltimâs...283 Kaynaklar...287 Dizin...291 6
KISALTMALAR a : El yazması eserlerde sayfanın birinci yu zu a.g.e. : Adı geçen eser a.g.h. : Adı geçen hadıŝ a.g.m. : Adı geçen madde a.s. : Aleyhisselam b : El yazması eserlerde sayfanın ikinci yu zu b. : Bin, ibn (og lu) Bkz; bkz. : Bakınız Bnz; bnz. : Benzer/benzeri bl. : Bo lu m(u ) c. : Cilt çev. : Çeviren DI A : Diyanet I sla m Ansiklopedisi h. : hicri Haz; hzr. : Hazırlayan Hz. : Hazret-i I.U : I stanbul U niversitesi k.s : Kaddesalla hu Sırrahu k.v : Kerremalla hu vechehu Krş.; krş. : Karşılaştırınız Ktp. : Ku tu phane(si) m. : Mı la dı md. : Madde(si) mu st. : Mu stensih nr. : Numara nşr. : Neşreden o. : O lu mu r.a : Radiyalla hu anhu s. : Sayfa s.a. : Sallala hu Aleyhivesellem sad. : Sadeleştiren str. : Satır(ı) şrh. : Şerh, şerheden thk. : Tahkik trc. : Terceme tsh. : Tashih tr. : Tarih [t.y.] : Tarih Yok v. : Vefat(ı) vr. : Varak [y.y] : Yayın Yeri Yok y.y. : Yu zyıl Yzm. : Yazma 7
İkinci Baskıya Önsöz H amd A lemlerin Rabbi Allah a, sela t u sela m O nun kutlu peygamberine olsun. Akademik ve ilmı çalışmalar yapan bu tu n araştırmacıların en bu yu k isteg i, pek bu yu k bir çabayla meydana getirdig i u ru nu nu iki kapak arasında go rmektir. Bu çalışma bir de kitap ha linde yayınlanıp geniş kitlelere ulaşma imka nı buldug unda, bo ylesi bir durum o kimse açısından bu yu k bir bahtiyarlık sayılır. Bundan yaklaşık yedi sene o nce yu ksek lisans tezimizin İbn Arabî Müdafaası ismiyle basılmış olması bizi ziyadesiyle mutlu etmişti. Muhyiddı n I bn Arabı ye olan ilgi ve alakadan olacak, bir zaman sonra kitabın baskısı tu kendi. Çeşitli meşguliyetler sebebiyle bir daha ilgilenme fırsatını bulamadıg ımız bu çalışmanın, deg erli arkadaşım araştırma go revlisi Ercan Alkan ın da teşvikiyle yeniden basılması konusu gu ndeme geldi. Biz de çalışmamızı tekrar go zden geçirmek suretiyle yeniden basılması konusunda u zerimize du şeni yapmaya çalıştık. Muhyiddı n I bn Arabı ismini ilk defa I la hiyat Faku ltesi nin hazırlık sınıfında okurken duydum. Oturdug umuz mahalle ca miinin avlusunda bir namaz vakti tanıştıg ım ve maalesef bir daha go ru şemedig im genç bir tıp doktoru I bn Arabı 9
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası hakkında bilgim olup olmadıg ımı sormuş, kıymetine dikkat çekmişti. I la hiyat Faku ltesi nde okuyan birisi olarak biraz da mahcu biyet içinde bu ismi ilk kez duydug umu so yledig imi hatırlıyorum. Tasavvufa ve I bn Arabı ye ala kamın bo yle başladıg ını so yleyebilirim. Yu ksek lisans sırasında I bn Arabı yle ilgili bir konuda çalışmayı tercih etmemizin sebeplerinden birisi de bu hatıradır. Son yıllarda bu tu n du nyada ve u lkemizde genelde tasavvufa, o zelde I bn Arabı ve ta kipçilerine bu yu k bir ilginin oldug u go ru lmektedir. Son do nemlerde bu ha lis I sla m a rifinin eserleri bu yu k bir çaba içinde dilimize kazandırılmakta, u niversitelerde her biri Şeyh-i Ekber in bir yo nu nu ortaya çıkarmaya çalışan akademik çalışmalar yapılmakta, pek çok yayınevi bu çalışmaları çeşitli isimlerle yayınlamaktadırlar. Bu anlamda çeşitli yayınevlerince I bn Arabı Kitaplıg ı başlıg ı altında yayınlanan kitapların sayısı hiç de az deg ildir. Muhyiddı n I bn Arabı, yazdıg ı eserleri, ortaya koydug u go ru ş ve du şu nceleri, kendisini takip eden talebe ve sevenleriyle yaşadıg ı do nemden itibaren tasavvuf ve I sla m du şu nce sistemini temelinden etkilemiş, o zellikle Selçuklu-Osmanlı do neminin fikrı ve irfa nı hayatına damga vurmuştur. Tesir alanının hem olabildig ince geniş hem de uzun soluklu oldug unu go zlemledig imiz I bn Arabı, I slam du şu ncesinde bir anlamda mihenk olarak da kabul edilebilir. I lmı ve irfa nı hayatımızı derinden do nu ştu ren bu yu k eserlerinde dile getirdig i hakı katlerin idra kine varmak hiç de kolay olmamıştır. I bn Arabı nin eser ve fikirleri, bazı insanlarda bu yu k bir heyecan ve rag bet uyandırırken bir takım insanlarda ise o fke ve rahatsızlıg a sebep olmuştur. Bu nedenle eserlerinde dile getirdig i fikirlerden dolayı çok defa eleştirilere maruz kalmış, beg enilip sevildig i oranda tenkit ve hoşnutsuzlug a du çar olmuştur. Hatta denebilir ki, sevgiyle nefreti, hu rmetle eleştiriyi, 10
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası mu dafaayla iftirayı aynı anda kendisinde onun kadar barındıran başka bir isme rastlamak zordur. Başta anlaşılamamak, ko tu niyet ve bilgisizlikten kaynaklanan pek çok eleştiri ve iftiraya ma ruz kalan I bn Arabı yi savunan onlarca eserden birisi de bu mu tevazı çalışmaya konu olan el-cânibü l-garbî fî halli müşkilâti ş-şeyh Muhyiddîn İbni l-arabî adlı risa ledir. Biz bu çalışmamızda, aslı Farsça olan eserin eski Tu rkçe ile yapılmış tercu mesini, başında genel bir tanıtım ve deg erlendirmeyle gu nu mu z alfabesine aktararak bugu nu n okuyucusuna sunmak istedik. Çalışmamızın go zden geçirilmiş yeni baskısı bir takım deg işiklik ve ilaveler içermektedir. Tezimizin ilk baskısı yapılırken bir takım sebeplerden dolayı çalışmayı yeniden go z- den geçirme imka nını bulamamıştık. Bu nedenle kitap basıldıg ında, o zellikle orijinal metin kısmında gerek bizden gerekse eldeki malzemeden kaynaklanan bazı eksiklerin bulundug unu tespit ettik. Bu eksiklikleri, yeni baskı o ncesi yeniden okumalarla elden geldig ince en aza indirmeye çalıştık. Risa lenin Şeyh Mekkı ve Ahmed Neylı ye a it orijinal bo lu mu nde daha o nce sadece su re ve a yet numaralarını vermekle yetinmiştik. Yeni baskıda a yetlerin mea llerini de ekledik. Eserde mu ellif ve mu tercimin anlamını zikrettig i a yetleri tırnak içinde, tercu me edilmemiş a yetleri ise genellikle Elmalılı Hamdi Yazır ın Hak Dîni Kur ân Dili tefsirinden faydalanmak su retiyle ko şeli parantez içinde verdik. Risa lede bulunan pek çok hadıŝ-i şerı fi de benzer şekilde, kaynakları ve tercu meleriyle birlikte vermeye gayret ettik. Yine çalışmanın bu baskısında, orijinal metinde bulunan ve Ahmed Neylı nin tercu melerini vermedig i Arapça iba relerin tercu mesini de yapmaya çalıştık. Her ne kadar en aza indirmeye çalışsak da çalışmamızın pu r-kusur oldug unu itiraf ediyor, başta Şeyh-i Ekber olmak u zere bu risa lenin mu ellifi Şeyh Mekkı ve mu tercimi Ahmed 11
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası Neylı Efendi nin ru ha niyetine sıg ınarak okuyucunun hoşgo ru su nu talep ediyoruz. Temennimiz, dar go ru şlu ca hil insanların kendisini pek çok tenkit ve iftirayla karalamaya çalıştıg ı Şeyh-i Ekber i -aslında pek de ihtiyacı olmadıg ı ha lde- mu dafaa eden bu risa lenin faydalı olması, bu konuda I bn Arabı okuyucularına az da olsa bir katkı sag lamasıdır. Eserin yeniden basımı için beni teşvik eden deg erli dostum Ercan Alkan a, bir takım konularda kendilerine mu racaat ettig im Erzincan U niversitesi I la hiya t Faku ltesi ndeki arkadaşlarıma ve bu çalışmayı yeniden yayınlayan I lkharf Yayınevi ve deg erli edito ru Ersan Gu ngo r Beyefendi ye teşekku rlerimi sunuyorum. Tevfı k Allah tandır. Yrd. Doç. Dr. Halil Baltacı Erzincan, 2011. 12
Önsöz T asavvufta insan o zellikle de insa n-ı ka mil kavramı, merkezı bir yere sahiptir ve tasavvufun deg er atfettig i konuların başında gelir. Tasavvufı du şu ncede Allah ın halı fesi sıfatıyla yeryu zu ne niza m vermekle yu ku mlu insan, aynı zamanda hem kendisinin hem de yaşadıg ı çevrenin varlıg ıyla ilgili soruları ve bu tu n bir du şu nce tarihinin ana temasını oluşturan varlık meselesini ço zmeye çalışmak durumundadır. Varlık meselesi bu tu n dinlerin, felsefenin, çeşitli din ilimlerinin ve tabıî olarak tasavvufun u zerinde so z so yledig i ve fikir beyan ettig i konulardandır. I nsanın yaratılışı, bu a leme nasıl geldig i, hayatının anlamı, ka inatla ilişkisi, o lu m, a hiret, nu bu vvet vb. konularda o teden beri mutasavvıfların go ru ş- ler bildirdig i va kı dir. Fakat zikredilen konularda mutasavvıflar içinde fikirlerini etkili ve sistemli olarak ortaya koyan en o nemli su fı ismin Muhyiddı n I bn Arabı nin oldug unu so ylemek de yanlış olmaz. Sadece tasavvufun deg il, I sla m du şu n- cesinin en verimli mu elliflerinden birisi olarak o, deva sa eserlerinde temelde varlık ve ma rifet, pek çok I sla mı meseleyi aydınlatmaya çalışmıştır. Bunu da felsefecilerden ayrı olarak, Allah ın onun kalbinde ve du nyasında meydana getirdig i ma nevi fetih ve açılımlarla, yine felsefecilerden farklı bir yol 13
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası ve terminoloji kullanarak gerçekleştirmiş, Allah- insan, Allahka inat, insan-ka inat u zerinde ciddi du şu nceler u retmiş ve tutarlı bir sistem meydana getirmiştir. Tasavvuf o zellikle I bn Arabı den sonra, onun fikirleri altında şekillenmiş ve vahdet-i vu cu d du şu ncesi tasavvufun belirleyici konularından birisi olmuştur. Aslında I sla m ın temel konularından tevhı d go ru şu nden hareketle ortaya çıkan ve I bn Arabı nin takipçileri sayesinde gerçek manada anlamını bulan vahdet-i vu cu d fikri zaman içinde kendisine geniş bir tesir sahası bulmuştur. O zellikle Osmanlı do nemi tasavvufu bu tesir altında en parlak do nemini yaşamış, vahdet-i vu cu d etkisi du şu nceye, sanata, edebiyata, mimariye ve daha pek çok alana nu fu z etmiştir. I bn Arabı gerek eserlerinin konu ve muhtevaları gerekse sıradan insanlara kapalı o zel bir dil ve anlatım tarzından dolayı anlaşılması zor eserler kaleme almıştır. Bu sebeple okuyucu kitlesi genellikle sınırlı olmuştur. Fakat eserler daha sonra talebe ve takipçilerince şerhedilerek açıklanmak suretiyle daha geniş kitlelerin istifadesine sunulmuş, a limler ona ilgi duymuş padişahlar saygı go stermişlerdir. Kendi vu cu da getirdiklerinden ha riç, sadece eserlerinin şerhleri ve hakkında yazılan kitap ve risa leler bile mu him bir ku lliyat oluşturmuştur. Geçmişe bakıldıg ında onun kadar u zerinde tartışma yaşanan başka bir mu ellif bulmak zordur. I sla m tarihi boyunca onun kadar konuşulmuş, lehinde ve aleyhinde so z so ylenmiş, eleştirilmiş ve o vu lmu ş çok az insan bulunur. Kimileri onu, insa n-ı ka mil bu yu k bir evliya ve I sla m bu yu g u olarak go ru rken, bazıları da dini fesada ug ratan ve ku fre girmiş birisi olarak kabul ederler. Bununla beraber I bn Arabı bu topraklarda daha çok sevgi ve saygıyla anılan, eserleri okunan ve anlaşılmaya çalışılan birisi olarak kalmıştır. 14
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası Mu ellifin en o nemli eseri sayılan Fusûsü l-hikem, aslında I bn Arabı nin bu tu n eserlerinin hu la sası, fikirlerinin sistemli bir o zeti kabul edilebilir. Gerçekte kendisi hakkındaki pek çok tartışma ve ı tira zlar bu kitaptaki bir takım ifade ve go ru şlerinden kaynaklanmıştır. Genelde kendisine ı tira z eden, onu eleştiren ve hatta ku fu rle itham edenler bu kitaptaki go ru şlerinden dolayı bunu yapmışlardır. O te taraftan aynı zamanda bu kitaba yu zden fazla şerh yazılmıştır. Pek çok bu yu k I sla m a limi onu savunmuş ve ileri su ru len ı tira zları delilleriyle çu ru tu p cevaplar vermişlerdir. Bizde bu çalışmamızda, onu mu da faa eden, ı tira z ve tenkitlere cevap vermeye çalışan ve bunu Yavuz Sultan Selim in emriyle vu cu da getiren bir mu ellifin bizce o nemli bir risa lesini, ku tu phanelerin tozlu raflarından indirip insanların istifadesine sunmaya çalıştık. Bu çalışma, aynı zamanda geçmişimizden teva ru s ettig imiz ku ltu r mı rasımıza karşı bir minnet ve borcun ifa sına ku çu k bir katkı şeklinde de anlaşılabilir. Gu çlu bir gelenekten faydalanmak suretiyle ancak gu zel bir geleceg in inşa edilebileceg ine inanmaktayız. Bu konuda az bir katkıda bulunmuş olma hissi bile bizi ziyadesiyle mutlu etmeye yetecektir. Son olarak bu çalışmanın kusurlardan a rı olmadıg ını ve iddia taşımadıg ını so ylemek isterim. Çalışmamız esnasında gu ler yu zlu lu g u nu ve yardımlarını esirgemeyen kıymetli hocalarım Prof. Dr. Mustafa Tahralı, tez danışmanım Doç. Dr. M. Erol Kılıç ve Prof. Dr. Hasan Ka mil Yılmaz Beyefendilere şu kranlarımı sunuyorum. Ayrıca çalışma do neminde kendilerinden maddi ve ma nevı yardımlar go rdu g u m herkesi, o zellikle a ilemi ve ev arkadaşlarımı minnetle ya d ettig imi ve her tu rlu yardımları için teşekku r ettig imi belirtmek isterim. Halil BALTACI I stanbul, 2000. 15
Giriş Y u ksek lisans çalışmamıza konu olan el-cânibü l- Garbî fî halli müşkilâti ş-şeyh Muhyiddîn İbni l- Arabî adlı eser, daha çok Şeyh Mekkı ismiyle bilinen Ebu l- Feth Muhammed b. Muzafferuddı n tarafından Farsça kaleme alınmıştır. Eserin yazılış amacı Muhyiddı n I bn Arabı nin fikir ve ifa delerini mu dafaa etmek o zellikle za hir ehli denilen, tasavvufa ve tasavvuf ku ltu ru ne uzak insanların tenkid ve ı tira zlarına cevaplar vermektir. Bu eser daha sonra devletin yu ksek kademelerinde memuriyette bulunmuş aynı zamanda bir şa ir olan Mirza za de Ahmed Neylı tarafından el-fazlü l-vehbî fî tercemeti l-cânibi l-garbî ismiyle Tu rkçeye tercu me edilmiştir. Bizim bu çalışmamız da esasında bu Tu rkçe tercu me u zerinedir. Yazma halinde çeşitli ku tu phanelerde onlarca nu shası bulunan bu eserin iki nu shası mu tercim hattı olarak kayıtlıdır. Mikrofilm yoluyla elimizde fotokopisi bulunan mu tercim hattı olarak bilinen birinci nu sha 1, Su leyma niye Ku tu phanesi Ha let Efendi bo lu mu nde 363 numaraya kayıtlı, 94 varak, ta likle yazılmış ve 8 Receb 1155/ 8 Eylu l 1742 tarihlidir. Bu risa lenin 1 Eserin ilk sayfasına Terceme-i Cânibü l-garbî ba hattı mu tercimi ha za lkita b Ahmed Neylı Mirza za de şeklinde kayıt du şu lmu ştu r. 17
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası go rebildig imiz bu tu n nu shalarında mu tercim, bu tercu meyi 3 Cema zeyila hir 1148/ 21 Ekim 1735 Perşembe gu nu kuşluk vaktinde bitirdig ini ifade ettig inden Ahmed Neylı nin bu nu shayı kendi eliyle daha sonra yeniden yazdıg ı anlaşılmaktadır. Hatta bu nu shada ku çu k bir bo lu mu n sehven olsa gerek, yazılmayarak atlandıg ı go ru lmektedir. Bu nu shanın bir takım eksiklikler taşıdıg ını anladıg ımızda, elimizde aslından çog altılmış fotokopisi bulunan Su leyma niye Ku tu phanesi Yazma Bag ışlar bo lu mu ndeki 3012 numaralı dig er bir nu shaya mu racaat ettik. Dipnotlarda ikinci nu sha olarak zikrettig imiz bu nu shadır. Ayrıca sonradan yine mu tercim hattı oldug u anlaşılan Su l- eyma niye Ktp. Uşşa kı Tekyesi, 315 numaraya kayıtlı 61 varak dig er bir risa le daha bulduk. Elimizdeki risa leyi ku tu phaneye giderek bu nu sha ile de karşılaştırma yoluna gittik. Yine Ahmed Neylı nin bag lılarından oldug u anlaşılan Ahmed Sa kıb tarafından istinsah edilen fakat aslına ulaşamadıg ımız bir nu shadan da gerekli yerlerde istifade ettik. Son olarak elimizdeki bu tu n bu nu shaları Necı b Ma yil Herevı tarafından el- Cânibü l-garbî fî halli müşkilâti ş-şeyh Muhyiddîn İbni l-arabî adıyla I ran da tahkı kli bir şekilde neşredilen eserin Farsça orijinaliyle karşılaştırdık. Bo ylece eldeki do rt kaynak ve ku t- u phanedeki nu shadan faydalanarak bu metni olabildig ince sag lam ve du zeltilmiş bir hale getirmeye çalıştık. Eser u zerinde çalışırken gerek ku tu phanedeki dig er nu shalar gerekse eldeki nu shaları birebir karşılaştırarak eksiklikleri veya anlamda bozukluklar meydana getirilebilecek farklılıkları da dipnotlarda go stermeye çalıştık. Ahmed Neylı nin Farsça aslından Tu rkçeye yaptıg ı bu tercu mesi ortalama bir zorlug a sahiptir. Mu tercim eserinde her ne kadar ag dalı bir dil ve uzun terkipler kullanmamış ve eseri oldukça sade bir şekilde tercu me etmeye çalışmışsa da bu risa le, konuların da zorlug undan olsa gerek zor takip edilen 18
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası bir metne sahiptir. Biz de bu sebeple gerek risa lenin gu nu mu z alfabesine aktarılması hususunda gerekse eser ve ı tira zlar konusunu deg erlendirirken o zellikle I smail Fennı Ertug rul un Vahdet-i Vücûd ve İbn Arabî ve Ahmed Avni Konuk un, merhu m Selçuk Eraydın ve Mustafa Tahralı tarafından hazırlanıp neşredilen Fusûsu l-hikem Tercüme ve Şerhi adlı eserlerine sıkça mu racaat ettik. Bu çalışmanın ilk bo lu mu nde eserin mu ellifi ve mu t- ercimi hakkında kısaca bilgi verilmiş, risa lenin konusunu oluşturan I bn Arabı ye karşı dile getirilen ı tira z ve tenkidler, başta bu risa le olmak u zere çeşitli eserlere başvurularak kısaca deg erlendirilmeye çalışılmıştır. Bo yle bir deg erlendirme kuşkusuz, Osmanlı Tu rkçesini ta kip edemeyecek durumdaki okuyucuya da bu risa le hakkında fikir vermesi bakımından fayda sag layacaktır. Bu konuda daha ileri okumalar yapmak isteyen kimseler ise şu phesiz bir kısmını dipnotlarla go sterdig imiz ve pek çog unu deg erlendiremedig imiz Ekberı gelenek çerçevesinde kaleme alınan dig er kaynaklara başvurmak zorundadır. Son olarak bu çalışmamız dil ve edebiyat alanına hitap etmedig inden dolayı o zel noktalama işaretleri kullanılmamıştır. Bununla birlikte bu risa le gu nu mu z alfebesine, orijinal metni de feda etmeksizin fakat gu nu mu z imla sına yakın bir tarzda aktarılmaya çalışılmıştır. Metnin muhtelif yerlerinde bulunan a yetlerin su re ve a yet numaraları, zikredilen hadıŝlerin kaynakları olabildig ince dipnotlarla go sterilmiş, eserde geçen çeşitli Arapça ve Farsça alıntı ve ibarelerin tercu meleri genelde mu tercim tarafından yapılmıştır. 19
BİRİNCİ BÖLÜM
Ahmed Neylî Efendi Hayatı A hmed Neylı Efendi (1084/ 1673 1674) 1 tarihinde I stanbul da dog du. 2 Babası I stanbul kadılarından fazı let sahibi bir za t olan Mirza za de Mehmed Efendi dir. Bu yu zden Ahmed Neylı Mirza za de u nvanıyla tanınmaktadır. Tahsilini ciddi bir şekilde tamamladıktan sonra mu derrrislik yoluna girmiş 1109/1697 98 tarihinden itibaren bir mu ddet ders vermekle meşgul olmuştur. Daha sonra kadılık mesleg ine girmiş, 1129/1716 17 tarihinde I zmir, 1139/1726 27 tarihinde Mısır ve 1144/1731 32 tarihinde Mekke-i Mu kerreme mevleviyetlerinde (yu ksek kadılık) bulunmuştur. 1149/1736 37 tarihinde Anadolu kazaskeri olmuş ve 1150/1737-38 de bu go revinden azledilmiştir. Daha sonra 1154/1741 42 ile 1 Hakkında bilgi edinilen kaynaklar; Bursalı Mehmed Tahir b. Rifa t, Osmanlı Müellifleri, c. II, s. 357, Mehmed Su reyya Bey, Sicill-i Osmânî yahud Tezkire-i Meşâhir-i Osmâniyye, c. I, s. 250, Fatin Davud Efendi, Tezkire-i Hâtimetü l-eş âr, (Sa lim ve Safa yı tezkirelerine zeyl), I stanbul 1271, s. 429. Muallim Na cı, Osmanlı Şâirleri, hzr. Doç. Dr. Cema l Kurnaz, I stanbul 1995, s. 210. 2 Dig er kaynakların hepsi Ahmed Neylı Efendi nin dog um tarihini 1084 olarak verirken, Osmanlı Mu ellifleri nde dog um tarihi olarak 1104 oldug u belirtilmiştir. 23
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası 1161/1748 tarihleri arasında Rumeli kazaskerlik vazifesi yapmış, daha zamanını doldurmadan hastalandıg ı için bu vazifeden 1161/1748 3 Rebıû l-evvelı nin yirmi dokuzunda istifa edip, rebıû l-a hirin on dokuzunda (18 Nisan 1748) vefat etmiştir. Şeyhu l-i sla m A sım Efendi; Mirzâzâde Ahmed Neylî Sahn-ı Firdevsi eyledi mesken (Mirza za de Ahmed Neylı Cennet bahçesini mesken eyledi.) beytini vefa t tarihi olarak du şmu ştu r. Bu beyit mezar taşına nakşedilmiş deg ildir. U sku dar da Tunusbag ı ndan Selimiye ye do nen caddenin sag tarafında pederi yanında defnedilmiştir. Neylı nin çocuklarına (Neylı -za de) denmiş, og lu mu derrislerden Mehmed Efendi, babasından bir sene sonra 1162/1748 49 tarihinde vefa t edip yanına defnedilmiştir. Dig er bir og lu ise Hamı d Mehmed Efendi olup kadılık go revlerinde bulunmuş, 1181/1767 68 tarihinde vefat etmiştir. Şahsiyeti ve Edebî Kişiliği Muallim Na cı, Ahmed Neylı Efendi hakkında şu bilgiyi verir: Şa irlerin a limlerindendi, iktida rı nisbetinde şo hret bulamayan şa irlerimizden sayılır. Neylı o nceki şa irlerimizin pek 3 Muallim Na cı eserinde, Neylı Efendi nin vefat tarihini 1151 yılı olarak go stermektedir. Dig er kaynaklar 1161 tarihinde birleşmişlerdir. Fatin Tezkiresi nde de vefat tarihi 1151 olarak go sterilmişse de bu yazım hata sından kaynaklanmış olmalıdır. Çu nku o eserde Ahmed Neylı hakkında 1154 mukaddem ve 1160 tarihinde muahhir olmak u zere Rumelı sada retine getirilmiş... ibaresi vardır. Muallim Na cı de bu tarihi o yanlış bilgiye dayanarak vermiş olabilir. 24
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası çog una tercih edilir. Nadiren yetişen şa irlerimizden sayılır. Halk dilinde dolaşan bazı meşhur beyitleri La edrı olarak bilinir. Şiirleri toplansa Divançe denilmeyecek kadar bu yu k bir kitap teşkil eder. 4 Tabiatı na zik, gu zel du şu nu r, mu nakkah so yler, sanatlı so yleyişe meyli ziyadece oldug u halde so zu ca zibesiz du şmez. Zarı f konuşur, fikri bayatlamış kelimelerle ifadeden sakınır, lu zumsuz eda dan uzak dururdu. Muallim Na cı az olmakla beraber bazı beyitlerinden dolayı onu I ran mukallitlig ine kaçmakla itham eder. Bununla beraber La zım sana redifinde so ylenmiş olan gazellerin en gu - zellerinden birisinin Neylı ninki oldug unu so yler. 5 Ahmed Neylı Efendi de bunun farkında olacak ki, şu beyiti so ylemiştir: Çek inân-ı rahş-ı kilki geçmesün i câzı da Arsa-i ma nâda Neylî hem-inan lâzım sana (Neylı, kalem atının dizginini çek, i ca zı da geçmesin, Ma na arsasında sana atbaşı beraber olan arkadaş la zım.) Bir gazelinden Gu lşenı tarı katına mu ntesib oldug u anlaşılmaktadır. Vefa tına yakın şu beyti so ylemiştir: Gönlümi aldun ilâhî beni de al bâri Koyma gurbette gönülsüz bu ten-i bîmârı 4 Ahmed Neylı ile ilgili çalışmalar o zellikle Divân ı u zerine yog unlaşmıştır. Atabey Kılıç, Ahmed Neyli Divanı adıyla doktora tezi, (I zmir, 1994); Nurcan Bedir, Neyli Hayatı, Eserleri, Divanının Tenkidli Metni, (Konya, 1993) ve Adnan Uzun, Neyli Divanı -Tenkidli Metin-, (1991) adıyla iki yu ksek lisans tezi hazırlamışlardır. 5 Muallim Na cı, Osmanlı Şâirleri, hzr. Doç. Dr. Cemal Kurnaz, I stanbul, 1995, s. 210. 25
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası (I la hı, go nlu mu aldın ba ri beni de al. Bu hasta vu cu du gurbette koyma.) Şiirlerinden o rnekler vermek gerekirse akılda kalan mısralardan ba zıları şunlardır: Bir gün tükenir nâle-i bülbül Neylî Encâma irer mevsîm-i gül hâra da kalmaz. (Neylı, bir gu n bu lbu lu n inlemeleri kesilir, Gu l mevsimi sona erer dikene de kalmaz.) Gönül ağyâr içün incinme yâre Gül olmaz bâğ-ı âlemde dikensüz., (Ey go nu l! Ag yar için sevgiliye incinme, A lem bahçesinde dikensiz gu l yoktur.) Nedür cürmüm? Dimiş hûbâna Neylî Alan siz gönlümi hem virmeyen siz. (Neylı sevgililere suçum nedir? demiş, Go nlu mu alan da vermeyen de sizsiniz.) Şîrler değme kemend-efgene nahcîr olmaz. (Arslanlar değme avcı kement-atıcı ya av olmaz.) Ey gönül keşmekeş-i âlem içün çekme elem. (Ey go nu l, du nya kavgası için elem çekme.) Ne dil-rübûde olayduk, ne dil-rübâmız olaydı. (Ne go nlu kapılmış olaydık, ne go nu l kapan sevgilimiz olaydı.) 26
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası Eserleri Eserlerine da ir bilgiler hakkında Şa irler Tezkiresinde (Fatin Tezkiresi); Arabı ilimlere da ir haylice tasnı fa t ve te lı fa tı ve nice nice nefis kitaplara selıŝ ifa deli ha şiyeleri ve fıkıh kitaplarına mu teallık altmış adet hayra t-ı amı metu l-bereka tı oldug u yazılıysa da isimleri zikredilmemiştir. 6 Eserlerinin Muhtelif Kütüphanelerdeki Nüshaları Ahmed Neylı Efendi nin, hakkında bilgi sahibi oldug umuz eserleri şunlardır: 1) Alla me Abdurrahma n I bn Cevzı nin el-vefâ fî fezâili l- Mustafa sının el-evfâ fî Tercemeti l-vefâ ismiyle tercemesidir. Yazmalarının bulundug u ku tu phaneler: Süleymâniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 488, 294 vr., mu st. Salahza de. Süleymâniye Ktp., Pertev Paşa, nr. 488, 294 vr., mu st. Ahmed b. Muhammed. Topkapı Ktp., Ema net Hazinesi, nr.1177, 255 vr., mu st. Mehmed Meylı b. I smail es-saray. 2) Mâ lâ büdde li l-edîb-i mine l-meşhûri ve l-garîb adlı eser Târîh-i Vassâf ın şerhi olup hacimli bir kitaptır. Bulundug u ku tu phaneler: H. Selim Ağa Ktp., Hacı Selim Ag a, nr.815, 15-336 vr., tr.1157. İ.Ü. Merkez Ktp., Tu rkçe, nr. 3221; nr.1516, 298 vr., mu st. Ahmed Neylı Efendi (tertı b); nr. 3969, 298 vr., mu st. Ahmed Neylı ; nr. 3221. 3) Fazîlet-nâme: Ahla k ilmine da ir bir manzu medir. 4) Hacletü l-arûs fî Târîh-i Engürus: Zamanındaki Macaristan seferi hakkındadır. 6 Fatin Davud Efendi, Tezkire-i hatimetü l-eş âr (Sa lim ve Safa yı tezkirelerine zeyl), I stanbul, 1271, s. 429. 27
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası 5) Gazeliyyât: Gazellerinin bulundug u eserdir. Bulundug u ku tu phane: Nuruosmaniye Ktp., nr. 4965, vr. 1 c. (21 22). 6) Şerh-i manzûme-i Kavâidü l-i râb. 7) Târîh-i Sanduka-i Hırka-i Şerîf: Bulundug u ku tu phane: İzmir Milli Ktp., nr.1534/3, vr.65b-85b, str.18; 200x115 (150x75) mm. 8) Dîvan: Hakkında bilgi verilmişti. Bulundug u ku tu phaneler: Hacı Selim Ağa Ktp., Hacı Selim Ag a, nr. 936, 80 vr.; Süleymâniye Ktp., Yazma Bag ışlar, nr.2350, 350 vr., 17Str.; 192x107;153x70; İ.Ü. Merkez Ktp., Tu rkçe, nr.2868, 72 vr.; nr.2878, 81 vr; nr. 9622, 89 vr.; nr.1627, 92 vr.;yapı Kredi Ktp., nr.15778, 90 vr.; nr.134, 59 vr.; Süleymâniye Ktp., Ali N. Tarlan (Tu yatok), nr.31, 73 vr., tr.1827. 9) el-fazlü l-vehbî fî tercemeti l-cânibi l-garbî: Tez çalışmamıza konu olan bu eser Şeyh Mekkı adıyla meşhur Şeyh Muhammed b. Muzafferuddin b. Muhammed b. Abdullah tarafından, Farsça olarak yazılan el-cânibü l-garbî fî halli müşkilâti ş-şeyh Muhyiddîn İbni l-arabî adlı eserinin Tu rkçeye tercu mesidir. Kitap hakkında geniş bilgi için deg erlendirme bo lu mu ne bakılabilir. Yazma nu shaları oldukça fazladır. Eser kayıtlara bazı yerlerde el-fazlü l-vehbî fî tercemeti l-cânibi l-garbî bazı yerlerde ise el-fadlü lvehbî... veya Fadlü l-vehbî... ya da el-fazlü l-vehbî... şeklinde geçirilmiştir. Yukarıda zikredilen isimlerle nu shalarının bulundug u ku tu phaneler şunlardır: Hacı Selim Ağa Ktp., Hu da i Efendi, nr.317, 128 vr., tr.1156; İ.Ü. Merkez Ktp., Tu rkçe, nr.1816, 174 vr., tr.1163; nr. 2214, 70 vr., tr.1299; nr. 9784 107 vr.; nr. 6447 55 vr.; nr. 9784; nr. 1816 174 vr.; Mevlâna Ktp., Sıdkı Hu seyin Dede, nr.1164, 83 vr.; Süleymâniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr.168, 92 vr.; Es ad Efendi, nr.1374, 66 vr.; Pertev Paşa, nr. 628, 40-99 28
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası vr., mu st. Ahmed Sakıb; Hacı Mahmud Efendi, nr. 2078, 15 vr.; Uşşa kı Tekyesi, nr. 315, 61 vr., mu st. Mu tercim hattı; Ha let Efendi, nr.363, 93 vr., mu st. Mu tercim hattı, tr.1155; Reisu l-ku tta b, nr. 560, 94 186 vr.; Yazma Bag ışlar, nr. 3012, 1b-60b vr. 25 str; 203x107; 135x77; Köprülü Ktp., Ahmed Paşa, nr.118, 131vr., mu st. Ahmed Sakıb, tr.1148; Bursa Bölge Ktp., Genel, nr. 677, 80 vr., mu st. Derviş I brahim, tr. 1158; İstanbul Belediyesi Ktp., Osman Ergin Yzm., nr. 1257, 183 vr., mu st. Derviş Muhammed, tr. 1148-1212; Osman Ergin yzm., nr. 456, 114 vr., mu st. Yusuf A ga h b. Mehmed Derviş, tr. 1295; Yapı Kredi Ktp., nr. 144, 54 vr., tr. 1280; Topkapı Ktp., Hazine Kit., nr.273, 151 vr., mu st. Ahmed Sakıb Ayniza de, tr.1746; İstanbul Belediye Ktp., Osman Ergin Yzm., nr. 1104, 41 vr., tr. 1148; Ragıp Paşa Ktp., nr. 1472, 116-195 vr.; Millet Ktp., Ali Emı rı, nr.788, 108 vr., mu st. I brahim Afvı, tr. 1160; nr. 787, 1-95 vr., tr.1293; nr. 1193, 305vr.; Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2468, vr. 1 115, mu st. Abdurrahim b. Halil. 29
Şeyh Mekkî Efendi Hayatı T am adı Muhammed b. Muzafferuddin Muhammed b. Hamı duddin Abdullah tır. Ku nyesi Ebu l-feth olup, daha çok Şeyh Mekkı ismiyle tanınmıştır. Hayatı hakkında kaynaklarda fazla bilgiye rastlayamadıg ımız için, nerede ve ne zaman dog dug unu bilmiyoruz. Ama kendi beya nından Nu reddin Abdurrahma n el-ca mı nin talebesi oldug u ve onun hizmetinde bulundug unu bildirmesinden bugu nki I ran topraklarında dog muş ve Herat civarında yaşamış olmalıdır. Şeyh Mekkı nin el-cânibü l-garbî fî halli müşkilâti ş-şeyh Muhyiddîn İbni l-arabî adlı eserinin tahkikli neşrini yapan Necı b Ma yil Herevı, vefat tarihi olarak h. 926/ m. 1519 1520 tarihini go stermektedir. 7 Eseri el-cânibü l-garbî de verdig i bilgilerden Şeyh Mekkı nin meşhur a lim ve Fusûs şa rihi Mevla na Nu reddin Abdurrahma n el- Ca mı nin talebesi oldug unu o g reniyoruz. Muhtelif yerlerde Şeyhimiz ve Bu hakı rin Şeyhi Mevla na Nu reddin el-ca mı 8 7 Şeyh Mekkı, el-cânibü l-garbî fî halli müşkilâti ş-şeyh Muhyiddîn İbni l- Arabî, thk. Necib Ma yil Herevı, I ntişa ra t-ı Mevla, Tahran, 1985, (Herevı nin Mukaddimesi), s. 24. 8 Ahmed Neylı, el-fazlü l-vehbî fî tercemeti l-cânibi l-garbî, Su leyma niye Ktp. Ha let Efendi, nr. 363, 11b, 24b vr. 31
Şeyh Mekkî/Ahmed Neylî İbn Arabî Müdafaası gibi ibarelerden onun talebesi oldug u anlaşılmaktadır. Herevı, Şeyh Mekkı Efendi nin, Molla Ca mı ye Herat ta hizmet ettig ini, onun yanında seyr-i su lu k yoluna girdig ini, ancak kendisinin Anadolu ya gitmesinden sonra irtibatın kesildig ini so ylemektedir. Bununla beraber Şeyh Mekkı, Ca mı nin eserlerini incelemeye devam etmiş ve onu kendisine mu rşid olarak kabul etmiştir. 9 Şeyh Mekkı Efendi nin mu rı d veya talebelerinin olup olmadıg ı, varsa bunların kimler oldug u hakkında herhangi bir bilgiye sahip deg iliz. Hayatı hakkında bilgi için araştırdıg ımız kaynaklarda 10 kendisi hakkında bilgi bulunmaması veya kendisinden çok az bahsedilmesi, onun dikkat çekici bir etki alanının olmadıg ını du şu ndu rmektedir. Bununla beraber I bn Arabı yi mu da faa etmek için pek çok a lim ve fa zıl içinden bizzat Yavuz Sultan Selim emriyle kendisinin seçilmiş olması da dikkate deg er bir husustur. Bu konuda, Şeyh-i Ekber in eserlerini uzun yıllar boyunca tedkı k etmesinin de bu yu k payı olmalıdır. Anadolu ya gelişi: Kaynaklar; Osmanlı padişahı I. Selim (Yavuz) in I ran seferinde, Şah I sma il Safevı yi mag lup ettikten sonra geri do nu şte pek çok sanatka r ve ilim adamını da bereberinde getirdig ini yazmaktadırlar. Yavuz Sultan Selim den o nce Fatih, II. Bayezid ve dig er hu ku mdarlar da fethettikleri yerlerden deg erli sanatçıları ve bilim adamlarını payitahta getirmişlerdi. 11 9 Şeyh Mekkı, a.g.e, (Herevı nin Mukaddimesi), s. 24. 10 Bakılan eserler; Şakāyık-ı Nu mâniyye ve zeyiller, Osmanlı Müellifleri, Sicill-i Osmânî. 11 Ertan Go kmen, Yavuz Sultan Selim in I ran dan ve Mısır dan Getirdig i Sanatka rlar, Türk Kültürü XXXV, sayı 407, 1997; I sma il Ha mı Danişmend, İzâhlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, I stanbul 1971, c. II, s.15; Ahmet Ug ur, Yavuz Sultan Selim, Kayseri 1992, s. 81. 32