ASILSIZ ERMENİ SOYKIRIMI SAVLARI



Benzer belgeler
İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak Üçlü İtilaf...

MİLLİ MÜCADELE TRENİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

ERMENİLERİN KÖKENİ VE TARİHİ...

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

SAYFA BELGELER NUMARASI

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

AVİM TARİH 24 NİSAN 1915: NELER OLMUŞTU? Tutku DİLAVER. Misafir Araştırmacı. Analiz No : 2018 /

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö

Lozan Barış Antlaşması

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

İÇİNDEKİLER. A. Tarih B. Siyasal Tarih C. XIX.yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları 3 D. Türkiye"nin Jeo-politik ve Jeo-stratejik Önemi 5

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

ÖRNEK SORU: 1. Buna göre Millî Mücadele nin başlamasında hangi durumlar etkili olmuştur? Yazınız. ...

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

Yrd. Doç. Dr. Ercan KARAKOÇ Yıldız Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

Erzurum Ermenilerinin Kastamonu ya Gönderilmesi

TARİH BOYUNCA ANADOLU

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI: ISBN NUMARASI:

I. Dünya savaşı ve nedenleri

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ Atatürk İlkeleri ve İnkilâp Tarihi 1 1.Ders

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

ULUSAL VEYA ETNİK, DİNSEL VEYA DİLSEL AZINLIKLARA MENSUP OLAN KİŞİLERİN HAKLARINA DAİR BİLDİRİ

Prof. Dr. İlhan F. AKIN SİYASÎ TARİH Beta

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

Devrim Öncesinde Yemen

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

SELANİK ALMANYA VE FRANSA KONSOLOSLARININ ÖLDÜRÜLMESİ 1876

Balkanlarda Arnavutlar ve Arnavut Milliyetçiliği

ATATÜRK. Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik'te doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI, (1)

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ tarafından kaleme alınan Ermeni

A. Sırp İsyanları B. Yunan İsyanları

Devletin Şefleri Cumhurbaşkanları

Çarşamba İzmir Gündemi

SAYIN BASIN MENSUPLARI;

1. BÖLÜM KAVRAM, TARİHÇE VE KAVRAMLAR ARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA KENDİ KADERİNİ TAYİN

ÜÇLÜ İTTİFAK VE İTİLAF:

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

İsmail Mangaltepe - Recep Karacakaya, Paul Cambon un İstanbul Büyükelçiliği ve Ermeni Meselesi, 106 sayfa, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2010.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

I.DÜNYA SAVAŞI ve BALKANLAR

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı...

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Bu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

2- M. Kemal in fikir ve düşünce yaşamında etkili olan dört şehir hangileridir? ( Selanik, Manastır, İstanbul, Sofya)

Hükümet in TSK İçinde Oluşturduğu Paralel Yapılar; Cumhurbaşkanı ve AYİM nin Konumu..

Harf üzerine ÎÇDEM. Numara

9. HAFTA. Ulusal sağlık politikaları: Osmanlı İmparatorluğu ve sağlık hizmetleri

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

facebook.com/salthukuk twitter.com/salt_hukuk 1 İçindekiler Milletlerarası Hukuk Çift-İ.Ö. 2. Dönem - Part 5 Pratik

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

d-italya nın Akdeniz de hakimiyet kurma isteği

Trinidad ve Tobago 1990: Latin Amerika'nın ilk ve tek İslam devrimi

EN UZUN YÜZYIL ( ) II. Abdülhamit Dönemi Siyasi Olayları

Transkript:

ASILSIZ ERMENİ SOYKIRIMI SAVLARI

BAŞLARKEN Tarihsel nedenlere dayalı Türk karşıtlığı, her dönemde bir kısım çevrelerin uğraşısı oldu.türk sözcüğü duyulduğunda tepki göstermek, bazı toplumlarda doğal davranış haline geldi. Türkleri Anadolu nun sahibi olarak görmek istemeyenler; bu toprakları Türklerden arındırmayı düşleyenler; 700 yıldır her yolu, her yöntemi denediler. Haçlı ruhuyla şekillenmiş düşüncelerine göre; Türkler gayrı medeni bir milletti... Ve geldikleri yere, Orta Asya ya geri gönderilmeliydiler... Şimdi yeni bir oyun sahneye konuyor. Kendi tarihlerinin yüz kızartıcı sayfalarını görmezden gelenler var olmamış bir olay nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti ni uluslar arası mahkemelerde yargılamak ve mahkum ettirmek istiyorlar; daha sonra ki adım kuşkusuz; tazminat ödenmesi ve toprak iadesi... Oyunun adı ; Ermeni Soykırımı... TARİH VE ERMENİLER Ermeniler geçmişte Doğu Anadolu nun Güney Kafkasya ya yakın olan topraklarında yaşamış bir kavim. Soylarının dayanağına ilişkin, tarihçilerin üzerinde birleştikleri ortak bir görüş yok. Ermenileri : 1

- Urartular - Trak-Frigler - Güney Kafkas Irkı - Turan Irkı İle ilişkilendiren görüşler mevcut. Tarih; Ermenilerin Doğu Anadolu menşeli olmadıklarını, buraya sonradan getirilip yerleştirildiklerini kaydetmekte. 15 bin yıldır insanın yaşamakta olduğu Anadolu da Ermeni varlığını dile getiren en eski kayıt M.Ö. 521 tarihli... Ermeniler; Güney Kafkasya ve ona bitişik olan Doğu Anadolu bölgesinde, tarihte değişik güçlerin egemenliği altında yaşamış bir kavim: M.Ö. 521-M.Ö. 344 M.Ö. 344-M.Ö.215 M.Ö. 215-M.Ö.190 M.Ö. 190-M.S. 220 M.S. 220- V.Yüzyıl V.Yüzyıl-VII. Yüzyıl VII.Yüzyıl-X.Yüzyıl X.Yüzyıl- 1064 1064 ten bu yana : Persler : Makedonlar : Selefkitler : Romalılar : Sasaniler : Bizanslılar : Araplar : Bizanslılar : Türkler bölgeye egemen olmuşlar. Selçuklu Türkleri 1065 yılında Ani topraklarını ele geçirdiklerinde, bölgede var olan Ermeni Prensliği, Bizanslılar tarafından 19 yıl önce yok edilmiş, Buradaki Ermeniler eski adıyla Kilikya denilen bu günkü Adana 2

Bölgesine sürülmüşlerdi. Ermeniler bu nedenle Türklerin Anadolu ya girişini sevinçle karşıladılar. Ermeniler Bizans a olan düşmanlıkları nedeniyle Türklerin Anadoluya gelmesine sevinmişlerdir. Asoghik Selçuklu Sultanı Melikşah ın kalbi Hıristiyanlara karşı şefkat ve iyiliklerle doluydu. İsa nın evlatlarına çok iyi davrandı. Ermeni Halkına refah,barış ve mutluluk getirmiştir. Urfalı Mateos Bölgenin bir çok kavim arasında el değiştirmesi Ermenilerin bu tarihsel süreç içerisinde değişik nedenlerde farklı bölgelere göç ettirilmesine neden oldu. Avrupa ve Ortadoğu da bu günkü Ermeni varlığının esas nedeni bu göçlerdir. Selçuklu dönemi sonrasında Osmanlı egemenliğinde yaşayan Ermeniler, İmparatorluğun tüm halklara tanıdığı haklardan yararlanarak varlıklarını sürdürdüler. OSMANLI İMPARATORLUĞU VE ERMENİLER Çok uluslu bir devlet yapısı gösteren Osmanlı İmparatorluğunda tüm halklar; İmparatorluğun egemen olduğu topraklarda her türlü faaliyete katılabilirlerdi. 3

Ne var ki Türkler; İmparatorluğun asli unsuru olmalarına rağmen birçok nedenlerle bu haklardan en az yararlanan ulus oldular. Osmanlı İmparatorluğunda ayrıcalıklı olmanın yolu bir bakıma Türk olmamaktan geçiyordu. Aslında ümmet anlayışı içinde yaşayan Türkler, ulus olma bilinci de taşımıyorlardı. İslamiyet in ulusçuluğu günah sayan anlayışıyla kendilerini Müslüman olarak ifade ediyorlar ve Türk olmayı ayıp sayıyorlardı. İmparatorluğun tanıdığı ayrıcalıklardan en fazla yararlanan uluslar ise Rumlar ve Ermenilerdi. Osmanlı tarihinde Sadık Ulus olarak nitelenen Ermeniler İmparatorluğun dokusunda çok önemli bir konum elde etmişlerdi. Ayrı kurumları vardı. Kamu hizmetleri başta olmak üzere her alanda faaliyet gösteriyorlardı. En üst düzey görevlere getiriliyorlardı. En varlıklı sınıf arasında yer alıyorlardı. Ulaştıkları bazı mevki ve makamlar şöyleydi: Paşa: 29 Bakan:22 Milletvekili:33 Büyükelçi:7 Konsolos:11 Üniversite Öğretim Üyesi:11 Yüksek Derecede Memur:41 Ermenilerin İmparatorluk içindeki bu konumunu yıllar sonra ifade eden bir Ermeni şöyle diyor; 4

Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu döneminde devlet içinde devletti... Bir tek bayrakları eksikti... Apoyan,1984 Bu yapı XIX. Yüzyılın ikinci yarısına kadar böyle devam etti. Zaman içinde Rusların, İngilizlerin ve Fransızların emperyalist emelleri nedeniyle bölgeyle olan ilgileri, Ermeniler arasında, Gregoryen, Katolik ve Protestan olmak üzere üç ayrı kilisenin oluşmasına ve bu ülkelerin Ermeniler üzerinde koruyuculuk rolü üstlenmesine yol açtı. 1839 da,tanzimat Fermanının getirdiği yeni düzenleme ve ardından 1856 Islahat Fermanı, vatandaşlar arasında dinsel nedenli ayrıcalıklar başta olmak üzere; vergi, askerlik yükümlülüğü ve yargı alanında tüm ayrıcalıkları kaldırdı. Müslüman unsurları Müslüman olmayan unsurlarla eşit düzeye getirdi. Uygulamayla birlikte Rusya, İngiltere ve Fransa nın Hıristiyan unsurlar üzerindeki koruyuculuk rolü ön plana çıktı. RUSLAR VE ERMENİLER 1867 ye gelindiğinde Rusya; Avrupalı Devletlerinin denetim ve gözetiminde Osmanlı Avrupa sında milliyet esasına göre toprak dağıtımı yapılmasını; idarî, adlî, malî, askerî alanda ve eğitimde iyileştirmeye 5

gidilmesini istedi. Hıristiyanlara Bağımsızlık olarak özetlenebilecek bir politika izliyordu. 1876 da Birinci Meşrutiyet ilan edildi. İlk meclis açıldı. 48 Mebuslu mecliste 12 gayri Müslim mebus arasında 10 Ermeni mebus yer alıyordu. 1877 de Osmanlı Rus savaşı başladı. Rumeli de ve Doğu Anadolu da iki ayrı cephede Rus taarruzlarına karşı koymaya çalışan Osmanlı imparatorluğu Rumeli de bir kısım topraklarını kaybetti. Doğu Anadolu büyük bir kısmıyla işgal edildi. Ruslar İstanbul önlerinde Yeşilköy e kadar geldiler. İstanbul Ermeni Patriği Nerses, vatandaşı olduğu Osmanlı devletine karşı bir ihanet örneği sergileyerek Ermeni isteklerini Rus Çarına ulaştırdı. - Rusya Doğu Anadolu da işgal ettiği toprakları Osmanlılara geri vermesin. - Doğu Anadolu Ruslar tarafından ilhak edilsin. - Bu olmaz ise, Bulgaristan da olduğu gibi Doğu Anadolu ya özerklik verilsin. - Bu da mümkün değil ise, Doğu Anadolu da Ermeniler lehine ıslahat yapılsın ve ıslahat tamamlanıncaya kadar Rus ordusu geri çekilmesin. Patriğin son sıradaki talebi; Türklerle Ruslar arasında 1878 de imzalanan Ayastefanos Anlaşmasında 16. madde olarak yerini aldı. Artık 6

Ruslar Ermenilerin resmi koruyucusu olmuşlardı ve Türk topraklarını emellerine uygun olarak şekillendirebileceklerdi. Akdeniz e ve Basra Körfezine ulaşmayı amaçlıyorlardı. Anlaşma sonrasında Tüm Ermeniler arasında yeni bir düşünce yeşermeye başladı: Balkanlardaki Hıristiyanlar gibi, biz de Osmanlılardan ayrılarak kendi bağımsız devletimizi kuralım Daha önce Osmanlıdan ayrılarak özgürlük elde eden Yunanistan, Bulgaristan, Romanya ve Karadağ örnekleri Ermeniler için mücadele yolunu açmıştı İNGİLİZLER VE ERMENİLER Ne var ki Rusya nın Anadolu daki emellerini kavrayan İngiltere; Ayastefanos Anlaşmasına karşı çıktı.yaptığı gizli bir anlaşma ile Kıbrıs ın yönetimini ele geçirdi ve Berlin de bir konferans toplayarak yeni kararlar aldırdı. Anlaşmanın 61 inci Maddesinin hükümleri şöyleydi: - Rusya: Kars, Ardahan ve Batum vilayetlerinin yer aldığı bölge dışında işgal ettiği topraklardan derhal çekilecektir. - Doğu Anadolu daki Ermeni ıslahatı bunun ardından yapılacaktır. 7

- Islahat; 5 büyük devletin (İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya-Macaristan, İtalya) denetiminde olacaktır. 1878 Berlin Anlaşması ile soruna müdahil olan devlet sayısı artık 5 e ulaşmıştı. Özerklik beklentisinde olan Ermeniler umutsuzluğa düştüler. Son vardıkları karar şu oldu; Mücadele ve ayaklanmaya girişilmedikçe,hiçbir şey elde edilemez. Rusya için ise bir yol kalmıştı: Doğu Anadolu yu ilhak etmek Bu iki düşünce Rusları ve Ermenileri aynı noktada buluşturuyordu. GELİŞMELERİN ULAŞTIĞI NOKTA Ermeni sorununun başlangıç noktasını bu gelişmeler oluşturdu. Osmanlı toprakları üzerinde tarihî emelleri olan Rusya ve İngiltere sorunun yaratılmasında sorumlulukta ilk sırayı alıyorlardı. Doğu Anadolu artık Ermenistan olarak anılmaya başlanmıştı. Başta Erzurum, Bitlis, Van, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Adana ve Trabzon olmak üzere birçok yerde, misyoner okulları yabancı konsolosluklar açıldı. Sıra Berlin Barış Anlaşmasının 61 inci maddesinde yer alan ıslahat hükümlerine gelmişti... 8

Ermeniler önceden beri imparatorluk içinde ayrıcalıkları olan bir toplumdu. Osmanlı Genel Eğitim Bakanlığı kuruluşuna, Ermeni Eğitim Komisyonu nu dahil ettirmişlerdi. Tüm imparatorluk topraklarında 2000 i aşan sayıda okul açmışlardı. Bu okullar Türk düşmanlığının aşılandığı temel kurumlar haline gelmişti. 1877-1878 Osmanlı Rus savaşında Rus ordusunda Türklere karşı savaşan Ermeni asıllı Rus generallerin resimleri bu okulların duvarlarını süslüyordu. (Arşak Dergosyan, Loris Melikof) Daha sonra bu resimlere 1890 da Bitlis- Sasonda ayaklanarak Türk askerlerini öldüren Ermeni Çetecilerin resimleri de dahil edilecekti. (Harpet Tevekkeliyan, Kalost Antrasyan) Haritalarında Van ın adı Vasporagan, Erzurumun adı Garin, Diyarbakır ın adı Dikranagerd olmuştu. Ermeni Patrikhanesi de, İmparatorluk topraklarındaki tüm teşkilatıyla komitecilerin hizmetine girmişti. BAĞIMSIZ ERMENİSTAN İSTEKLERİ Bağımsız Ermenistan isteklerinin başlangıcı Ermenilerin 1879 da Osmanlı hükümetine yaptıkları bir başvuru ile oldu. Bu başvuru, Ermeni Patrikhanesi tarafından hazırlanmış bir muhtıraydı ve adı Erzurum Vilayetinin Islahı Projesi idi. Muhtıra ana hatlarıyla vali ve kaymakam seçiminde Ermeni Patriğini etkin bir konuma getiriyor; yöneticilerin, devlet kurumlarındaki 9

görevlilerin, mahkemelerdeki başkan ve üyelerin, jandarma teşkilatında yüzbaşı dahil daha ast rütbedeki tüm personelin yarı yarıya Türk ve Ermenilerden oluşmasını; üst subayların Avrupalı olmasını, Meclislere Adlî ve İdarî heyetlere dahil olacak temsilcilerin ayrı ayrı seçilmesini, Ermenice ile Türkçe nin bir tutulmasını, bölgedeki Ermenilerin silahlandırılmasını, aşiretlerin dağıtılmasını, Türk ve Türkmenlerin Ermeni köylerinden çıkartılmasını istiyordu. Muhtıra sonrasında Osmanlı Devletinin Anlaşma hükümlerine göre verdiği taahhütleri denetlemek üzere Anadolu ya heyetler gönderildi. 1880 de İngiltere, Fransa, Rusya, İtalya, Avusturya- Macaristan elçileri Berlin Anlaşması hükümlerinin uygulanması için hükümete nota verdiler. Osmanlı Hükümeti yanıt verdi: Ermenilerin bulunduğu Van, Diyarbakır, Bitlis, Erzurum ve Sivas vilayetlerinin genel nüfusunun ancak %17 kadarının Ermeni, %4 kadarının diğer gayri Müslim azınlık ve %79 unun da Müslüman Türk olduğu meydana çıkmıştır. Bu nedenle bu bölgelerde, Ermenilere özel bir muamele yapılması uygun olmayacaktır. ERMENİ KOMİTELERİNİN TEŞKİLİ Bu arada Doğu Anadolu yu Ermenistan a dönüştürmeyi amaçlayan Ermeniler de, örgütlenmeye başlamışlardı. İlk Ermeni komitesi 1887 de İsviçre de 10

kurulan kelime anlamı çan olan, Hınçak Komitesi oldu. Bu komite siyasal anlamda Marksist felsefeyi benimsemişti. Doğu Anadolu da kurulacak Ermenistan ın İran ve Rus Ermenistan ı ile birleştirilmesini amaçlıyordu. Türkiye deki Ermenilerin ne isim altında olursa olsun kurduğu her cemiyet bu komitenin bir unsuru olacaktı. Hayırseverler Cemiyeti de buna dahildi. 1890 da Tifliste,yurt içinde ve yurt dışında Bağımsız Ermenistan için faaliyet gösteren tüm Ermeni örgütleri yeni bir yapıyla Ermeni İhtilal Cemiyetleri Birliği anlamına gelen Taşnaksutyun çatısı altında birleştiler. Komite; Türkleri her yerde ve her türlü şartlar altında vurmayı, gericileri, sözünden dönenleri, işbirlikçileri, hainleri öldürmeyi ve intikam almayı emrediyordu Varantyan (Taşnaksutyun Tarihi) SİLAHLI EYLEM VE İSYANLAR Hazırlıklar tamamlanınca Anadolu nun her yanında silahlı eylem ve isyanlar başladı. İlk isyan 1890 da Erzurum da çıktı.bunu aynı yıl meydana gelen Kumkapı gösterileri izledi. 1892-1893 döneminde Kayseri, Develi, Yozgat, Çorum, Merzifon, Aziziye de olaylar meydana geldi. 1895 te Sason İsyanı çıktı. 11

Tespiti bir batılı şöyle yapıyordu; Ermeni ihtilalcilerin hedefi karışıklıklar çıkararak Osmanlıların karşılık vermesini temin etmek ve böylece yabancı ülkelerin duruma müdahale etmesini sağlamaktır İngiltere nin İstanbul Büyükelçisi Currie 28 Mart 1894 Olaylar ardı ardına devam ederken, II. Abdülhamit Doğu Anadolu da, aşiretlerden 1200 er mevcutlu 36 Süvari Alayı kurdurdu. (1894) Osmanlı yöneticileri gelişmelerin varacağı boyutları görmeye başlamışlardı: Her bir savaş sonunda yapılan barış anlaşmalarına konulan bazı maddeler, yeni bir savaşı çıkaracak vasıfta olmuştur. Ermenilerin Berlin Anlaşmasına eklettiği, Rumeli ve Anadolu vilayetleri ile ilgili 61 nci madde onları ihtilâl ve isyana çağırmıştır. Daha önce bağımsızlık elde eden Romanya, Karadağ, Yunanistan ve Bulgaristan gibi, Ermeniler de konferans sonrası, hemen ihtilâl ve isyan hazırlıklarına girişmişlerdir Sadrazam Kamil Paşa (17 Mayıs 1895) Silahlı eylem ve isyanlar aynı yoğunlukta devam ediyordu.1895 te Zeytun da isyan çıktı. Aynı yıl İstanbul da geniş çaplı gösteriler yapıldı. 1896 da Ermeni komitecileri İstanbul da Osmanlı Bankasını bastılar (157 görevli rehin alındı.) 1903 te Sason da 12

ayaklanma başladı. 1905 te Sultan II.Abdülhamit e suikast yapıldı. (Padişah II. Abdülhamit idama mahkum olan Ermeni suikastçileri affetti. Bunu; Padişahın annesi Trimüjgan Sultanın; aslen Virjin adlı bir Ermeni olmasına bağlarlar.) İKİNCİ MEŞRUTİYET VE ERMENİLER 1908 de İkinci Meşrutiyet ilan edildi. Meclis yeniden açıldı. 276 mebustan 49 u gayri Müslimdi. Bunlardan 11 i Ermeniydi. Ermeniler açıklama yaptılar: Osmanlı Meşrutiyeti ilan edilmiş olduğundan; biz Hınçaklılar, eğilimlerimizi, ihtilâl fikirlerimizi bırakıyor ve faaliyetlerimizi memleketin ilerlemesine adıyoruz. Sabah Gülyan (Hınçak Komitesi Üyesi) Köylere giden komiteciler ise başka şeyler söylüyorlardı; Eşitlik ve kardeşlik laflarına sakın aldanmayın. Ermenilerin hürriyeti silah ve bomba ile elde edilecektir. Çift hayvanlarınızı satıp silah ve bomba temin edin. Muvaffak olduktan sonra Müslümanların toprakları, mülkleri bize kalacaktır. Yurdun değişik yerlerinde yapılan aramalarda ele geçen silah sayısı ve mühimmat miktarı inanılmaz boyutlardaydı. 13

1890 dan 1908 e kadar 18 yıllık süre içinde halktan, Jandarma ve Ordu mensuplarından, idarecilerden, memurlardan binlerce Türk katledildi. Ne var ki olaylar, bu yangını çıkaran Ermeniler tarafından tüm dünyaya Ermeni katliamı olarak yansıtılıyordu. Duvar bildirilerinde ise Ermeni niyetleri saklanmıyordu. Ermeni milletinin kemiklerine kadar işleyen ayaklanma düşüncesi, insanlık haklarımızı alıncaya değin tek bir ermeni kalsa bile, sultanların taç ve tahtını bitmeyen bir korku içinde bulunduracaktır. (Beyoğlu nda bir duvar bildirisi) Ermeniler, Erzurum, Bitlis, Van, Elazığ, Diyarbakır, Sivas vilayeti topraklarında özerk bir Ermenistan kurulmasını istiyorlardı. Bu isteğe sonradan Trabzon u da dahil ettiler. Bölge Anadolu nun 1/3 ünü kapsamaktaydı. Toplam nüfusu 3,5 milyondu. Ermenilerin nüfusu ise 600.000 i bulmuyordu. Genel nüfusa oranları sadece %15 idi. Amaç büyük devletlerin müdahalesini sağlamaktı. Bunda başarılı da oldular. Berlin Anlaşmasına taraf devletler Ahalisinin çoğunluğu Ermeni olan yerleşim merkezlerinde özerk bir yönetim kurulması isteğini hükümete ilettiler. Hükümet; Osmanlı topraklarında Ermenilerin sayıca fazla olduğu hiçbir yerleşim merkezi bulunmamaktadır. cevabıyla bu isteği reddetti. 1909 da Adana İsyan çıktı. 14

BALKAN SAVAŞI VE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI 1911 de İtalyanlar Trablusgarbı işgal etti.1912 de Balkan Savaşı başladı. Osmanlı Devleti Rumeli deki son topraklarını kaybetti. 1,5 Milyon Türk öldü. 500.000 kişi Anadolu ya göç etti. Ermeni komiteciler Bağımsız Ermenistan için tüm yurt sathında faaliyet sürdürüyorlardı, bu sırada Ruslar, yeni bir planla ortaya çıktılar (17 Haziran 1913); Bitlis, Van, Erzurum, Sivas, Diyarbakır ve Elazığ illerinden oluşacak bir eyalet kurulacak, tercihen Avrupalı ve Hıristiyan bir genel vali Padişah tarafından 5 yıl süre ile atanacaktı. Plan İngiliz ve Fransızların müdahalesiyle genişletildi ve Osmanlı Hükümeti ancak sömürgelerde uygulaması olan bu planı kabul etti.buna göre Diyarbakır, Bitlis, Van, Elazığ vilayetlerine bir Norveçli (Binbaşı Hoff); Erzurum, Sivas ve bunlara ilave edilen Trabzon vilayetine de bir Hollandalı ( Westernek) vali olarak atandı. Her iki vali Temmuz 1914 te Türkiye ye geldiler. Ancak 1 inci Dünya Savaşı başlayınca göreve başlayamadılar. Almanya Rusya ya savaş açtı (1 Ağustos 1914). Osmanlı İmparatorluğu Almanya ile ittifak Anlaşmasını imzaladı (2 Ağustos 1914). Türkler artık fiilen savaşa taraf olmuşlardı. Ve Seferberlik ilan edildi ( 21 Ağustos 1914). Ermeniler savaş öncesinde sadık vatandaşlar olarak Osmanlı Ordusu saflarında görevlerini yerine getireceklerine dair hükümete söz vermişlerdi. Ama 15

öyle olmadı. Osmanlı İmparatorluğu Almanların yanında yer alarak; Rusya, İngiltere ve Fransa karşısında savaşa girince; Ermeniler Osmanlı Devletine karşı mücadeleyi sürdürme kararı aldılar. Bu arada Rusya nın niyeti de belli olmuştu: Rus bayrağı Çanakkale ve İstanbul Boğazlarında özgürce dalgalansın.türk boyunduruğu altında yaşayan halklar özgürlüklerine kavuşsun. İsa ya inandıkları için acı çektirilen Ermeniler, Rus himayesi altında yeni bir özgür yaşama kavuşsun. Çar II.Nikola, 1914 Ekim 1914 de Rus Çarı, Rus Kafkas Ordusuna Türk hudutlarını geçme emrini verdi. Aynı tarihte, Ermeni İhtilal Cemiyetleri Birliği Taşnaksutyan, Türkiye ye savaş ilân etti. Ermeni Komiteleri; Anadolu da silahlanan Ermeni çetecilere şu talimatı veriyorlardı: Kurtulmak istiyorsan önce komşunu öldür Doğu Anadolu da Rusların taarruzuyla birlikte, Osmanlı ordusundaki Ermeni askerler silahlarıyla birlikte firar etmeye başladılar. Seferberlik çağrısına katılanlar ise daha önce silahlarını alır almaz firar etmişlerdi. Firari Ermenilerin bir kısmı ile, Rus Kuvvetlerine öncülük eden Ermeni Gönüllü İntikam Alayları kuruldu. Bu Alayların kuruluş maksadı isimlerinden 16

belli oluyordu. Kalanlar, geri bölgede teşkil edilen Ermeni çetelerine katıldılar. Erzurum Türk Ordusunda bulunan Ermeni er ve subaylar, silahları ile birlikte Rus cephesine geçerek silahlarını Türk Ordusuna karşı kullanıyorlar. Hayrenik Gazetesi (17 Temmuz 1915) Rus kuvvetleriyle birlikte sınırı ilk geçen Ermeni birliklerinin başında Armen Garo lakabıyla tanınan eski Osmanlı mebusu Karakin Pastırmaciyan bulunmaktaydı. Gerideki çetelerin başında ise, yine eski mebuslardan Murad lakaplı Hamparsum Boyacıyan ve Papazyan bulunmaktaydı. Murad ın talimatı tüm çetecilere ulaşmıştı. Ermeni Milleti için tehlike teşkil ettiklerinden dolayı Türk çocuklarını dahi öldürün Murad Doğu Anadolu da Osmanlı Ordusu; cephede Rusların, cephe gerisinde ise Ermenilerin saldırısı ile karşı karşıya kalmıştı. Ordunun ikmal yolları Ermeni çetecilerin tehdidi altındaydı. Muharebe hizmet desteğini sağlamak imkansız hale gelmişti. Köprü ve yollar tahrip ediliyor, İkmal ve iaşe kolları,yaralı konvoyları pusuya düşürülüyor, tahliye edilmekte olan hasta ve yaralılar, hava değişimine giden erler, terhis 17

edilen sakatlar yollarda öldürülüyorlardı. Ermeniler tüm ikmal maddelerine el koyuyorlardı. Seferberlik nedeniyle erkek nüfus silah altına alınmış olduğundan, tüm yerleşim merkezleri özellikle köyler Ermeni çetecilerin saldırısı karşısında savunmasız kalmıştı. Batıya doğru yoğun bir göç başlamıştı (*). Çocukların, genç kız ve kadınların maruz kaldığı insanlık dışı tecavüz ve katliam, kelimelerle ifade edilemeyecek utanç boyutuna, vahşet derecesine ulaşmıştı. Birinci Dünya Savaşında Türk Ordusunda Genelkurmay Başkanı olarak görev yapmış Alman Generali Bronsart, bu resmi şöyle tarif ediyordu: Eli silah tutan Müslümanların hepsi Türk Ordusunda bulunduğu için Ermeniler tarafından, savunmasız kalan halk arasında korkunç bir katliam yapmak kolaydı. Çünkü Ermeniler cephede Ruslar tarafından bağlanmış olan Doğu Ordusunun yanlarına ve gerilerine sarkmakla yetinmeyerek,bu bölgedeki Müslüman halkı silip süpürüyorlardı... Ermenilerin hareketleri bağımsızlık savaşına yakışır olmaktan çok, haince ve kin dolu idi. General Bronsart Schellendorf (24 Temmuz 1921) Van da ayaklanan Ermeniler 11 Nisan 1915 te şehri ele geçirdiler ve Rus Ordusuna teslim ettiler. Çar II. Nikola Rusya ya yaptıkları hizmetlerinden dolayı 18

Van daki Ermeni Komitecilerini telgrafla kutladı. Ermeni vahşeti durmadı. İşgal sonrasında da devam etti. Dâhiliye Nezareti ne Asiler(Ermeniler)yol kesiyor ve civar köylere hücum ederek buraları yakıyorlar. Bunlara engel olmak imkansızdır. Şimdiden bir çok kadın ve çocuk yersizyurtsuz kalmıştır. Van Valisi Cevdet (24 Nisan 1915) Savunmasız kalan Türkleri katleden Ermeniler ise yaptıklarını gururla ilân ediyorlardı: Ermeni Milleti; Şu başladığımız mücadeleyi, ta kanımızın son damlasını akıtıncaya dek sürdürmek ve bunu özellikle canavar düşmanımızın düşmesine ve kesin perişanlığına kadar yürütmeye mecburuz... Düşmanın kül olmuş kışlalarına, şu sayısız kayıplarına bakın!... Yaşasın Ermeni askeri, yaşasın Ermeni milleti! Van, 23 Nisan 1915 Ermeni Ulusal Savunma Komitesi Katliam o kadar büyük boyutlara ulaşmıştı ki; Van ın Merkez ilçesinde ve ilçeye bağlı köylerde yaşayan 45 bin Türk ten geriye yalnızca 1500 kişi kalmıştı. 19

Van da yalnızca 1500 Türk kaldı Goçnak Gazetesi (24 Mayıs 1915) SEVK VE İSKÂN KANUNU Savaş tüm cephelerde bütün şiddetiyle devam etmekteydi. İmparatorluk Ordusu: - Çanakkale - Kafkas(Doğu Anadolu) - Filistin(Sina) - El Cezire (Irak ) cephelerinde savaşmaktaydı. Sonradan bu cephelere Galiçya da dahil olacaktı. (Romanya;1917) Suriye, Lübnan, Irak, Filistin, Ürdün, Hicaz ve Yemendeki topraklar kaybedilmek üzereydi. Anadolu daki ihanete benzer bir ihanet te Filistin Cephesinde yaşanmaktaydı. Araplar da Ermenilerle aynı anda isyana kalkışmışlardı. Ele geçirdikleri Türk askerlerini vahşice katlediyorlardı. Çanakkale Cephesinde İngilizler Gelibolu Yarımadasına çıkmayı başarmışlardı. Doğu Cephesinde Ruslar Erzurum a yönelmişlerdi. Gerek coğrafi uzaklıklar ve gerekse içinde bulunulan koşullar nedeniyle cepheler arasında kuvvet kaydırılması imkansız hale gelmişti. Ülkenin insan gücü kaynakları hızla tükenmeye başlamıştı. Artık küçük doğumlular ve öğrenciler de silah altına alınıyordu. Ülke büyük bir tehdit altındaydı. Önlem 20

üstüne önlem almak zorunda kalan hükümet nihayet; 24 Nisan 1915 te İstanbul da, 234 Ermeni komiteciyi tutuklattı ve 27 Mayıs 1915 te; Sefer Zamanı Hükümet Uygulamalarına Karşı Gelenler İçin Silahlı Kuvvetler Tarafından Alınacak Önlemlere İlişkin Geçici Kanun adıyla bir yasa çıkarttı: Madde 1: Sefer zamanı; ordu,kolordu ve tümen komutanları ve bunların vekilleri ve müstahkem mevkii komutanları; halk tarafından herhangi bir şekilde hükümet emirlerine ve ülke savunmasına ve asayişin korunmasına ilişkin uygulama ve tertiplere karşı gelme ve silahla saldırı ve direniş görürlerse, bunu hemen askerî kuvvetle sert bir biçimde yola getirmeye, saldırı ve direnişi kökünden yok etmeye yetkili ve mecburdurlar. Madde 2: Ordu, bağımsız kolordu ve tümen komutanları; askerlik gereklerinden ötürü, ya da casusluk ve hainliklerini sezdikleri köy ve kasabaların halkını, tek tek ya da topluca başka yerlere gönderebilir ve yerleştirebilir. Madde 3: Bu kanun yayın tarihinden geçerlidir. 27 Mayıs 1915 Osmanlı Devleti harbin başlangıcından 10 ay geçene kadar Ermenilere yönelik hiç bir genel önlem almamıştı. Çıkarılan Yasada hiçbir etnik ya da dinsel 21

topluluk isim olarak belirtilmemişti. Ayrıca metinde tehcir sözcüğü de yer almıyordu. Sadece sevk ve iskân dan bahsediliyordu. Anadolu toprakları üzerindeki tarihsel emelleri nedeniyle Ermeni koruyuculuğuna soyunmuş büyük devletler hemen seslerini yükselttiler: Hıristiyan bir millet barbar Türklerin elinde yok oluyor!... Gecikmiş karar hiç bir etki yaratmadı. Komitelerin eylemleri daha da şiddetlendi. 15 gün içinde Sevk ve İskan Kanunu uygulamalarına ilişkin iki yönetmelik çıkarıldı (30 Mayıs 1915, 10 Haziran 1915) Sevk edileceklerle ilgili alınacak önlemler özetle şu şekildeydi: - Bırakılan malların kayda alınması ve korunması, - Duruma göre tren,araba,hayvanla veya yaya nakil, - Kafileler için refakatçi kuvvet tahsisi, - İntikal boyunca can güvenliğinin sağlanması, - Yolculuk sırasında iaşe, konaklama, sağlık hizmeti verilmesi, - Varılan yerde toprak tahsisi, - Ev inşası için yardımda bulunulması, - Çiftçiler için tarım aleti ve tohumluk verilmesi, - Yoksul olanlara kredi temin edilmesi, - Halep te hastane kurulması, - Kimsesiz kalan çocuklar için yetimhane tesisi. 22

Ancak alınmış tüm önlemlere rağmen bir takım sorunlar ortaya çıktı.hükümet yasa dışı uygulamalar karşısında çok kararlıydı: Ermenilerin nakli sırasında bazı görevlilerin ve kişilerin düzensiz ve gayri kanuni eylemlerde bulundukları öğrenilmiştir. Mahallinde soruşturma yapılması ve suçluların Divan-ı Harbe sevk edilmeleri amacıyla 3 soruşturma komitesi kurulmalı ve gönderilmelidir. Talat Paşa İçişleri Bakanı 28 Eylül 1915 Rus işgali Erzurum ve Erzincan a kadar uzanmıştı. Bu sırada Rusya da Bolşevik ihtilâli çıktı (Ekim 1917). Ruslar savaşı bırakmak istiyorlardı. Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Osmanlı Devleti ve Rusya arasında Brest-Litovsk Antlaşması imzalandı (15 Aralık 1917). Ruslar; işgal ettikleri bölgenin tümünden ve 1878 de savaş tazminatı olarak Türklerden almış oldukları Kars, Ardahan, Batum sancaklarından çekilmeyi kabul ettiler. Ne var ki bunu yaparken bölgeyi, teşkilatlandırdıkları ve silahlandırdıkları Ermeni birliklerine bırakmayı da ihmal etmediler. Aralık 1917 de Rus Ordusundaki Ermeni askerlerden ve gönüllü Ermenilerden oluşan 35.000 kişilik bir Kolordu oluşturuldu. (3 Tümen, 1 Süvari Tugayı) Ayrıca Ermeni çetelerinin mevcudiyeti korundu. Hedef; bölgede nüfus çoğunluğunu sağlamak için Türkleri batıya doğru 23

sürmek, kalanları ise katletmekti. Türklere yönelik katliam olanca vahşetiyle devam ederken Türk ordusu Rusların çekildiği Erzurum a girdi (12 Mart 1918). (Türk kuvvetleri Erzurum'da 13.273 Türk ün cesediyle karşılaştılar. Erzurum Emniyet Müdürlüğü merkezde defnedilenlerin sayısını 9.553 olarak verdi.) İleri harekâta devamla 1878 de işgal edilmiş Kars, Ardahan ve Batum sancağı topraklarını geri aldı. Eski sınırın da ötesine geçerek Arpaçay a kadar ulaştı. Bölgeyi tümüyle kontrol altına aldı (03 Nisan 1918: 30 Nisan 1918). İhtilal sonrasında Rus yönetiminden ayrılmış olan ve Güney Kafkasya Birliğini kuran Azeriler, Ermeniler ve Gürcülerle Batum Antlaşması imzalandı ve bölgede güvenlik tesis edildi. (03 Haziran 1918 ) Ne var ki 4 ay sonra Mondros Mütarekesi imzalanınca (30 Ekim 1918), mütareke hükümlerine uyan Osmanlı Hükümeti, bölgedeki 1 ve 2 nci Kafkas Kolordularını lağvetti. Türk Ordusu tekrar 1878 de belirlenmiş sınırlara geri çekilmek zorunda kaldı. (1 Ocak 1919) Bu yeni gelişme Kars, Ardahan,Batum sancaklarını sahipsiz bırakmıştı. Bölgede yaşayan halk Ermeniler karşısında korunmasız kalmıştı. Tehdit karşısındaki Türkler, Milli Şura Hükümetleri teşkil ederek kendi yönetimlerini kurdular ve bölgede savunmaya geçtiler. Ne var ki İngiliz askerleri bu hükümetleri dağıttı; üyelerini Malta Adasına sürgüne gönderdi ve bölgenin yönetimini Ermenilere teslim etti. (Nisan 1919) Ermeniler yeni bir fırsat ele geçirmişlerdi. Muhtemel bir 24

halkoylamasını göz önünde bulundurarak, bölgede nüfus üstünlüğünü sağlamak amacıyla yeniden korkunç bir katliama giriştiler. İngilizler uygun bir ortam yaratmışlardı. Lağvedilen 1. Kafkas Kolordusu Komutanı Tuğgeneral Kâzım Karabekir, 15. Kolordu Komutanı olarak Erzurum da göreve başladığında şu raporu verdi: 3 Mayıs 1919 da tekrar Erzurum a gelip komutayı elime aldım. Sürüp gelen bu beş ay içerisinde sınırın öte tarafından kaçıp gelenlerden ve gerekse birçok zavallının feryadından anladım ki; Ermeni milletinin içinde çöreklenmiş çeteciler, Türkleri kesip yakmakta yine devam ediyorlar... Tuğgeneral Kâzım KARABEKİR 15. Kolordu Komutanı (Lağvedilen 1.Kafkas Kolordusu Komutanı) Ama olaylar dünyaya başka türlü yansıtılıyordu. Ekim 1919 da General Harbord Başkanlığında bir ABD Heyeti Anadolu da, Ermeni iddialarına ilişkin incelemeler yaptı. Ermeni iddialarının gerçek dışı olduğunu belirten bir rapor yayımladı:...olaylara ilişkin acıklı ve korkunç iddiaların doğru olmadığı tespit edilmiştir. (ABD Kongresi bu rapor 25

sonrasında Nisan 1920 de Ermeni devletinin himayecisi olmayı reddetmiştir.) 1920 yazına gelindiğinde katliam dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Bölgede geçici seferberlik ilân edildi (22 Haziran 1920). Bu arada Osmanlı Hükümeti Türk ulusu için ölüm fermanı anlamına gelen Sevr Anlaşmasını imzaladı. (Bilindiği üzere o denemde Bir Osmanlı, diğeri Türk olmak üzere iki hükümet vardı.) Antlaşmanın temel hükümleri şöyleydi: Türkiye; Ermenistanı müttefik devletler gibi hür ve bağımsız bir devlet olarak tanıyacağını bildirir. (Md. 88) Osmanlı Devleti bu karar tarihinden itibaren terkedilen arazi üzerindeki bütün hukuk ve sahipliğinden vazgeçtiğini şimdiden açıklar (Md. 90) Ermenileri daha da cesaretlendiler. Katliam sürerken Türk Ordusu yeniden ileri harekâta başladı (28 Eylül 1920). Bu kez Doğu Anadolu tümüyle Ermeni Kuvvetlerinden temizlendi. Gümrü işgal edildi (07 Kasım 1920) ve Ermenilerle Gümrü Antlaşması imzalandı (03 Aralık 1920). Bu Antlaşmanın hemen sonrasında Güney Kafkas Cumhuriyetleri Rus Sovyet idaresi altına girdiler.türk Hükümeti ile Sovyetler arasında imzalanan Moskova Antlaşması (16 Mart 1921) ve Kars Antlaşmasıyla (13 Ekim 1921) Türk Sovyet sınırı çizildi. Batı Cephesinde Yunanlılara karşı kazanılan zaferden sonra toplanan Lozan Konferansında, Anadolu da Ermenilerin çoğunlukta 26

olduğu yerlerin kendilerine yurt olarak verilmesi gündeme geldi. Türk Heyeti Başkanı İsmet Paşa şu cevabı verdi: Türkiye nin doğu vilayetlerinde yada Kilikya da Türk çoğunluğunun bulunmadığı ve her ne yoldan olursa olsun ana yurttan ayrılabilecek bir karış toprağı yoktur. İsmet Paşa (31 Aralık 1922 Lozan Görüşmeleri) SAVAŞIN SONU Birinci Dünya Savaşı sırasında işgal kuvvetleriyle birlikte hareket eden Ermeniler, Türklerin başarısından sonra topraklarımızdan çekilmek zorunda kalan düşmanın peşine takılıp gittiler. Sergiledikleri ihanetin, yaptıkları katliamın hesabını vermekten korkuyorlardı. Eğer savaş sonrasında Türk toprakları Sevr Anlaşmasıyla öngörülen şekilde paylaşılsaydı ve bu paylaşımda Anadolu da bir de Ermeni Devleti kurulsaydı; Türkler bugün başka bayraklar altında yaşayan bir azınlık toplumu olmaktan öteye geçemeyeceklerdi. Türk Ulusu, özgür ve bağımsız yaşamın yolunu seçerek Atatürk ün önderliğinde Kurtuluş Savaşını kazandı. Ermeniler seçtikleri yolun yanlış olduğunu anladılar: Bu karmaşık mücadeleden Ermeniler pek zararlı çıkmışlar ise hesabını; kaderlerini teslim etmiş oldukları Hınçak ve Taşnak gibi maceracı komitelerden ve tam 27

bir basiretsizlik içinde, gözü kapalı bağlandıkları o Hıristiyan devletlerden sormalıdırlar Dağbağyan (Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı TÜRKLERİ MAHKUM ETME ARAYIŞLARI Mondros Mütarekesi sonrasında Osmanlı İmparatorluğunun Başkenti İngiliz, Fransız ve İtalyanlar tarafından işgal edilmişti. (13 Kasım 1918: 6 Ekim 1923). Müttefikler savaş suçlusu bulma ve mahkum etme arayışı içine girdiler. İngilizler Ermenilerin sevki nedeniyle yargılanmak üzere belirledikler 144 ittihatçıyı tutuklayarak Malta adasına gönderdiler. Tüm Osmanlı belgeleri ellerinde olmasına rağmen iddialarını ispatlayacak hiçbir belge bulamadılar. Bu kez, ABD arşivlerinde mevcut olan raporlardan yararlanmak istediler. İngiltere nin Washington Büyükelçiliği Türkleri suçlama girişiminde bulunan İngiliz Başbakanı Lord Curzon a şu telgrafı gönderdi: Malta da tutuklu bulunan Türkler aleyhine delil olarak kullanılacak hiçbir şey olmadığını bildirmekten üzüntü duyuyorum.yeterli delil olabilecek hiçbir somut vak a mevcut değildir. Söz konusu raporlar,türkler hakkında Majesteleri Hükümetinin hâlen elinde bulunan bilgilerin 28

takviyesinde yararlı olabilecek delilleri bile ihtiva eder görülmemektedir. R.C.Craigie, 13 Temmuz 1921 Bu arayışlar sonuç vermeyince İngilizler kendileri ile işbirliği içinde olan Sultan Vahdettin e, İttihat ve Terakki yanlılarından intikam almak üzere, Sevk ve İskan Kanunu uygulamalarını bahane ederek Harp Mahkemelerini kurdurdular. Bir kısım üyeleri azınlıklardan oluşan Mahkemenin başkanlığına ise; gaddarlığı ile ün yapmış ve bu yüzden nemrut sıfatını almış olan Mustafa Paşa getirildi. (Bu mahkeme, başta Atatürk olmak üzere Kuvayı Milliyeciler için de ölüm kararı vermiştir.) İngiliz destekli Mahkeme, 1397 Mülki İdare Amiri, Jandarma Komutanı ve görevliyi; Ermenilerin ve Müttefik Devletlerin isteklerine uyarak idam da dahil olmak üzere (62) çeşitli cezalara çarptırdı; İçişleri Bakanlığının Kazanız dahilindeki Ermenileri 24 saat içinde Suriye yönüne sevk edin. emrini uygulamaktan başka suçu olmayan, daha önce aynı suç isnadıyla yargılanmış ve beraat etmiş olmasına rağmen, ilânla bulunan yalancı tanıkların yönlendirilmiş ifadelerine dayanarak, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi; Yozgat ve Boğazlıyan Ermenilerinin tehciri sırasında suiistimal ve öldürme hadiselerinde gevşeklik 29

gösterdiği gerekçesiyle idama mahkum etti ve 8 Nisan 1919 da Beyazıt Meydanında astırdı. Son arzusu sorulduğunda, Kemal Bey haykırdı: Ben aldığı emirleri yerine getiren bir Türk memuruyum. Vazifemi yaptım!.. Masumum!... Son sözüm bugünde budur, yarında budur!... Yabancı devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Şayet buna adalet diyorlarsa kahrolsun böyle adalet. Çocuklarımı asil Türk Milletine emanet ediyorum. Bu kahraman millet kuşkusuz onlara bakar.vatan uğrunda cephede ölen bir asker gibi şehit gidiyorum. Tanrı; vatan ve milletimize kötülük vermesin... İngiliz işgalinde Urfa da Mutasarrıf iken, İngilizlere karşı koyduğu ve o dönemde ulusal direnişi örgütlediği için kaymakam olarak Bayburt a gönderilmiş olan Nusret Bey, İngilizlerin zorlamasıyla, 1 Ağustos 1919 da Beyazıt Meydanında asılarak idam edildi. Nusret Bey İp boynuna geçirilirken son sözlerini söyledi: Allah âdil-i mutlaktır. Elbet bir gün beni mahkûm edenler de gazaba dûçar olurlar. ERMENİ NÜFUSU ve KAYIPLAR 1.Dünya Savaşı sırasında Türkiye de yaşayan Ermenilere ve kayıplarına ilişkin sayılar; Osmanlı kaynaklı, Ermeni kaynaklı,taraflı kaynaklı ve tarafsız 30

kaynaklı olmak üzere 4 grupta toplanmaktadır. Bu konuda çok geniş kapsamlı çalışmalar yapılmıştır. Bir sayıya ulaşabilmek için yapılacak matematiksel işlemler, ayrı bir inceleme gerektirecek kadar ayrıntılar içereceğinden, burada sadece 4 grup kaynağa dayalı verilerden yola çıkarak bir tespitte bulunulacaktır. Varılan sonuç şudur; 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin sayısı en fazla 1.300.000 dir. Savaş sırasında ortaya çıkan Ermeni kayıpları, dört ayrı gruba aittir; - Sevk ve iskân edilenler, - Cephede muharip olarak çarpışanlar, - Geri bölgede çeteci olarak faaliyet gösterenler, - Bu grupların dışında kalanlar. Resmi kayıtlara göre,sevk ve İskan Kanunu gereğince 9 Aylık dönemde (27 Mayıs 1915: 08 Şubat 1916) Suriye ye sevk edilen Ermeni sayısı: 438.758 dir. İskan edilen Ermeni sayısı: 382.148 dir İskan bölgesine ulaşamadan yolda yaşamını yitiren Ermeni sayısı: 56.610 dur. (ABD kayıtları sevkin tamamlandığı tarihlerde Suriye de 486.000 göçmenin varlığından söz etmektedir.) Sevk ve iskan sırasında ortaya çıkan Ermeni kayıplarının başlıca nedeni; 31

- Doğa ve iklim koşulları, - Ulaşım yolları ve araç yetersizliği, - Tıbbi malzeme ve sağlık hizmeti yetersizliği, - Genel asayiş ortamındaki düzensizliktir. Cephedeki Ermeni zayiatı ; Ermenilerin savaşan Rus Ordusuyla birlikte hareket etmelerinden doğmuş; Cephe gerisindeki Ermeni zayiatı; Çeteci Ermeniler ile kendilerini savunan Türkler arasındaki çarpışmalardan kaynaklanmıştır. Dördüncü grup zayiat ise; - Türklerin ve Ermenilerin karşılıklı çatışması, - Geçmişteki anlaşmazlıklara dayalı aşiret saldırıları, - İsyana destek vermeyen Ermenilerin, komiteciler tarafından öldürülmesiyle ortaya çıkmıştır. Savaş sonrasında Rus ve Fransız birliklerinin ardına takılıp gidenler ile başka ülkelere göç edenlerin kesin sayısı belirlenemediğinden bu husus taraflar arasında her zaman anlaşmazlık konusu olmuştur. Savaştan kaynaklanan genel asayişsizlik ortamı ile kötü koşullar nedeniyle ortaya çıkan ölümlerle birlikte, silahlı eyleme girişen çetecilerin ve Rus ordusu içinde yer alan gönüllülerin,savaşın doğasında var olan ölümleri de soykırım olarak ifade edilmiştir. Sonuç olarak; Ermenilerin 1.Dünya Savaşındaki sivil kayıpları 100.000 i bulmamaktadır. Bunun dışında kayıp 32

varsa; onlar muharip taraf olan asker ve çetecilerin zayiatıdır. (Bogos Nubar Paşa; 4 yıllık savaş dönemindeki muharip Ermeni sayısını; Kafkas Rus Ordusuna katılan: 150.000; Antranik, Nazarbekoff ve diğerlerinin komutasında: 50.000 olmak üzere,toplam 200.000 olarak açıklamıştır.) 200 bin kadar Ermeni nin yalnız nakil yüzünden değil,kıtlık,hastalık ve savaş koşulları yüzünden telef oldukları söylenebilir. 2 milyon dan fazla Müslüman ında aynı sebepler yüzünden telef olduğunu da unutmamak gerekir. Prof. Stanford J. Shaw (Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye) TÜRKLERİN KAYBI 1 inci Dünya Savaşı koşullarında can veren Türklerin sayısı 3 milyonu aşmıştır. Cephelerde yaşamını yitiren asker sayısı 450.000 dir. Hastalıktan ölenler bu sayının dışındadır. Kayıtlara göre hastalıktan ölen asker sayısı 401.000 dir.1915 te yalnızca tifüs salgınında ölen insan sayısı 300.000 dolayındadır. Tifüsten ölenler arasında Ordu Komutanları dahi bulunmaktadır. (6. Ordu Komutanı Alman Mareşal Von der Goltz ile 3.Ordu Komutanı Hakkı Paşa tifüsten ölmüştür.) Ermeniler tarafından acımasızca katledilen Türklerin sayısı ise belgelerde 524.000 olarak gösterilmektedir. 33

Kayda geçmemiş olan kayıp sayısının 1,5 milyona ulaştığını yabancı tarihçiler söylüyor. Savaş sonrasında yapılan Paris Konferansında Ermeni Delegasyonu Başkanı Bogos Nubar; 1.400.000 Türk öldürdüklerini itiraf etmiştir. Harekât alanı dışında kalan bölgelerde dahi Türkler katledilmekten kurtulamamıştır....mesela Sivas şehri savaş sınırları içinde değildi. Rus Ordusu asla bu kadar içeri giremedi. Fakat Sivas ta 180.000 Müslüman öldü. Aynı şey bütün Anadolu içinde geçerliydi. Justin Mc Carthy (Anadolu Ermenileri 1912-1922) SAVAŞ SONRASINDA ERMENİ SUİKASTLERİ Ermenilerin Türk katliamı savaş sonrasında da devam etti; - Başbakan ve İçişleri Bakanı Talat Paşa Berlin de öldürüldü(15 Mart 1921). - Başbakan Sait Halim Paşa Roma da öldürüldü (06 Aralık 1921). - İttihat ve Terakki liderlerinden Dr. Bahattin Şakir ve Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey Berlin de öldürüldü (17 Nisan 1922). 34

- Kendisini Ermenisever olarak niteleyen ve 1909 Adana ayaklanmasında Ermenilere karşı meşru müdafaada bulunmaktan başka suçu olmayan 47 Türkü astıran Cemal Paşa; yaverleri Süreyya ve Nusret Beylerle birlikte Tiflis te Ermeni kurşunlarıyla can verdi(25 Temmuz 1922). - Başkomutan Vekili Enver Paşa Türkistan da Ermeni asıllı Agabegyan komutasındaki Sovyet birlikleri ile çatışmada öldürüldü(04 Ağustos 1922). - 1973:1985 Döneminde 41 Dışişleri mensubu katledildi. KARALAMA GİRİŞİMLERİ Savaş devam ederken Türk katliamına neden olan komiteci ve muharip Ermenileri masum gibi gösterme arayışları ortaya çıktı. Bu grupların kayıplarına soykırım tanımı getirildi. Soykırım iddialarına ilişkin öyküler anlatılmaya başlandı ve bunlar yayınlara döküldü.yayınların temel amacı Ermeni davasını canlı tutmak ve savaşta ABD yi İttifak devletlerinin yanına çekebilmek için kamuoyu oluşturmaktı. - İngilizler 1916 da tarihçi Prof. Arnold J.Toynbee ye ve James Bryce ye propaganda maksatlı bir yayın hazırlattılar. Adı; Osmanlı İmparatorluğunda Ermenilere Uygulanan Muamele, 1915-1916 olan ve 35

Mavi Kitap ta denilen bu yayın uydurmaydı. Toynbee daha sonra bu yayının tek yanlı ve abartmalı olduğunu söyledi. - İngiliz Dışişleri Bakanı Chamberlain; kitabı tamamen temelsiz ve savaş propagandası olarak niteledi(1925). - ABD nin İstanbul Büyükelçisi Morgenthau 2 Ermeni ile birlikte kaleme aldığı ve 1918 de yayımladığı Büyükelçi Morgenthau nun Öyküsü adlı kitabında yer verdiği gerçek dışı öykülerle tüm dünyada derin bir Türk düşmanlığı yarattı. Morgenthau sonradan amacını açıkladı; Türk ve Alman aleyhtarı bu kitabı yazmaktaki amacım Amerikan halkını savaşın(1.dünya Savaşı)zaferle sonuçlanması gerektiğine inandırarak Wilson un savaş politikasına daha çok destek sağlamaktı. Daha sonra Prof. Heat W. Lovry; Büyükelçi Morgenthau nun Öyküsü nün Perde Arkası adlı bir eser yayınladı ve yazılanların gerçek dışı olduğunu kanıtladı. Büyükelçinin İstanbul da görevli olarak bulunduğu 26 ay içinde gönderdiği raporlarla yazdıkları çelişiyordu. - Aram Andonyan ın kaleme aldığı Naim Beyin Anıları isimli kitapta ise; Sadrazam Talat Paşa tarafından verilmiş emirler gibi sunulan telgraflar yayımlandı. Ancak Şinasi Orel ve Süreyya Yuca adlı iki Türk araştırmacı "Ermenilerce Talat Paşaya Atfedilen Telgrafların Gerçek Yüzü" adlı bir yayınla bu 36

telgrafların sahte belgeler olduğunu ortaya koydular. Bu yayınlar daha sonra ardlarından gelen yüzlerce yayın için kaynak oluşturdu. Prof. Bernard Lewis, Prof. Stanford J. Shaw, Prof Justin Mc.Carthy, Prof.Heat W. Lowry gibi batılı tarihçiler Ermeni soykırımı iddialarının gerçek dışı olduğunu belgelerle ispatlayınca batı dünyasında çok büyük bir dirençle karşılaştılar, tehdit edildiler, çünkü gerçekleri söylüyorlardı... VİYANA PLATFORMU 2004 e gelindiğinde yeni bir girişim ortaya kondu. Birinci Dünya Savaşında Anadolu da yaşanan olayları bilimsel yöntemlerle belirlemek ve gerçekleri ortaya koymak amacıyla; Türk ve Ermeni tarihçilerinden oluşan bir kurul Temmuz 2004 te Viyana da toplandı. Türk tarafı soykırım iddialarına karşı 100 adet belgeyi Ermenilere teslim etti. İkinci toplantı Mayıs 2005 te yapılacak, Türk ve Ermeni tarafı 80 er belge getirecekti. Ancak Ermeniler alınmış karardan vazgeçerek toplantıya katılmayacaklarını bildirdiler. Çünkü ellerinde mevcut olan belgeler Türkleri değil, Ermenileri güç duruma sokacaktı. İddialarının tarihsel gerçeklerle geçersiz kılınacağını önceden görmüşlerdi. Zemin değiştirme arayışına girdiler ve olayları tarihsel zeminden siyasal zemine taşıma kararı aldılar. Nihayet Ermenistan Dışişleri Bakanı Oskaryan, Mart 2005 te beklenen açıklamayı yaptı. Olayın tarihî 37

değil siyasî boyutu olduğunu söyledi. Bu ifade şu anlama geliyordu: Tarihsel gerçekler iddialarımızı geçersiz kılsa bile, siyasi yönden mücadelemizi sürdüreceğiz ERMENİSTAN VE TÜRKİYE POLİTİKASI Sovyetlerin dağılmasından sonra bağımsız devlet haline gelen Ermenistan; yayımladığı Bağımsızlık Bildirgesinde daha önceki anlaşmalarda değinilmemiş bir konuya yer vermişti: Ermenistan Cumhuriyeti; Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan da 1915 Ermeni soykırımının uluslar arası alanda kabul edilmesi için sürdürülecek çabaları destekleyecektir. Bağımsızlık Bildirgesi 01 Aralık 1989 Ermenistan Parlamentosu bir karar alarak Moskova Dostluk Anlaşmasını feshetti: Türkiye ile Rusya arasındaki 16 Mart 1921 tarihli Moskova Dostluk Anlaşması feshedilmiştir 06 Aralık 1989 Bu ifade Moskova Anlaşmasına atıf yapan ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınırı çizen 13 Ekim 1921 38

tarihli Kars Anlaşmasının tanınmadığı anlamına gelmektedir. Ermenistan ın bu konudaki politikası: Soykırımın kabul edilmesi,maddi tazminat ödenmesi ve toprak iadesidir. Ermenistan bu politikaya dayanan görüşünü resmi olarak şöyle açıklamaktadır. Türkiye den soykırım dolayısıyla tazminat ve gasp edilen toprakların iadesi yönünde yapılacak talepler,soykırımın Türkiye tarafından resmen kabul edilmesi sonrasında ele alınacak hususlardır. Cumhurbaşkanı Koçaryan (Eylül1998 ) Batı Ermenistan işgal altındadır Cumhurbaşkanı Koçaryan (21 Kasım 1998) Tarihi bir gerçek olan soykırımı tartışmayız 14 Nisan 2005 ULUSLAR ARASI HUKUK VE SOYKIRIM Hukuksal anlamda soykırım tanımı ilk kez; 12 Ocak 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi nde yer almıştır. Tanıma göre; etnik, ulusal, ırksal veya dinsel bir grubun mensuplarını bu nitelikleri nedeniyle; - Öldürmek, 39

- Bedensel ve zihinsel zararlar vermek, - Yok olmaları amacıyla yaşam koşullarını bozmak, - Doğum yapmalarını önleyici önlemler almak - Çocuklarını bir başka gruba vermek; Soykırım suçunu oluşturmaktadır. 1915 Yılında tanımı dahi olmayan bir eylemden dolayı suçlamada bulunabilmenin temel hukuk kuralları açısından hiçbir dayanağı yoktur. Zorlama bir yorumla bu mümkün olsa dahi, sevk ve iskânın amaç ve uygulamaları, tanımda yer alan eylem türleriyle uzak yakın hiçbir benzerlik göstermeyecek derecede farkıdır. Olaylar, tanıklar ve belgeler bunu ispatlamaktadır. Tanımda yer alan eylemlerin hiç biri Ermeni iddialarına dayanak teşkil etmemektedir. Ermeniler; etnik, ulusal, ırksal, dinsel nedenlerle değil savaş koşullarında güvenlik nedeniyle bulundukları bölgeden bir başka bölgeye nakledilmişlerdir. (Japonların 1941 Pearl Harbor baskınından sonra Kaliforniya sahillerinde yaşamakta olan Nisei adı verilen 120.000 Japon asıllı Amerikalı, ABD Hükümeti tarafından II.Dünya Savaşı sonuna kadar başka bölgelere nakledilerek kamplarda tutulmuşlardır.) Ama tüm bunlar uluslar arası baskılara boyun eğerek, ortada olmayan bir suçu kabul ederek, Türkiye nin uluslar arası yargıyı kabul etmesine yol açmamalıdır. Unutulmamalıdır ki Tarihte Türkler; haklı 40

olarak geldikleri bir çok kapıdan haksız olarak geri dönmüşlerdir. Uluslar arası yargıya gidilmesi yolundaki isteklerin ardında yatan temel gerçek; Anadolu topraklarını tartışmalı hale getirerek uygun koşullar oluştuğunda yeni bir paylaşıma kalkışmaktır. Birinci Dünya Savaşında yaşananlar hukuksal ve siyasal zeminde değil,ancak tarihsel zeminde bilimsel yöntemlerle incelenebilecek olaylardır ve incelemelerin sonucu da ortadadır. Türklere soykırım suçlamasında bulunanlar tarihin en büyük soykırım örneklerini kendileri yaratmışlardır. TARİH VE BAZI SOYKIRIM ÖRNEKLERİ - 19.YY. kadar süren köle ticaretinde (Afrika ve Atlantik ötesinde) İngiliz, Portekizli, İspanyol, Danimarkalı, Fransız ve Hollandalılar tarafından 25 milyonu aşkın insan avlanarak toplanmış, yarıya yakın kısmı gemilerde ve çalıştırıldıkları yerlerde kötü yaşam koşullarından dolayı can vermiştir. - Amerikalılar; Kıtadaki 12 milyon Kızılderili yi yok etmişlerdir. Dünyada gelmiş geçmiş en büyük soykırım olayı Amerika daki yerlilerin yok edilmesidir. Tarihçi Davit E.Stannard 24 Eylül 1863 te Minnesota Bölgesinde ABD Devleti bir Kızılderili ölüsü başına 200 dolar verileceğini 41

açıklamıştır. ABD Başkanı Theodore Başkan Roosevelt ise şöyle demiştir. Ben en iyi yerli(kızılderili) ölü yerlidir diyecek kadar çok ileri gitmek istemiyorum. Ama; onda dokuzu öyledir (Bugün yaşayan Kızılderili sayısı 237.000 dir) Fransa işgal ettiği Cezayir de 1930 da ortaya çıkan ulusal direnişi ezmek için uyguladığı soykırımla 1962 ye kadar 1 milyon kişiyi yok etmiş; Çin Hindinde 400.000; Madagaskar da 90.000 kişiyi öldürmüştür. - İngilizler 1788-1938 döneminde Avustralya da 750.000 Aborjini yok etmişlerdir. Soykırımı şöyle savunmuşlardır: Soykırım işlemleri, esasında kendiliğinden oluşmaktadır. Evrim Kanununa uygun olarak gelişmektedir. James Bernard Tasmanya II.Başkanı Almanlar 1904-1907 döneminde Batı Afrika da Namibya da Herero soykırımında 135.000 yerliyi yok etmişlerdir. Almanların egemen olduğu her yerde, silahlı veya silahsız sığır çobanı olan ya da olmayanları (yerlileri) kesinlikle vurun. General Lothar 42

1933-1945 Döneminde Almanlar tarafından 1 milyon Çingene 6 milyon Yahudi yok edilmiş. Büyük kısmı gaz odalarında öldürüldükten sonra cesetleri fırınlarda yakılmıştır. 1912-1974 Döneminde Kıbrıs ta binlerce Türk; dünyanın gözleri önünde Rumlar tarafından katledilmiştir. Tarihleri soykırım utancıyla dolu olanlar bugün yaptıklarını unutmuş görünüyorlar. İDDİALARA DESTEK VEREN TÜRKLER Son zamanlarda bir de Ermeni iddialarına destek veren Türkler ortaya çıkmıştır. Aslında bu yeni bir girişim değildir. Birinci Damat Ferit Hükümetinin İçişleri Bakanı, İngiliz Dostları Derneğinin kurucusu ve Ulusal Kurtuluş Savaşı karşıtı Cemal Bey, geçmişte öldürülen Ermenilerin sayısının 800 bin olduğunu ileri sürmüştür. Bu nedenle Artin Cemal diye anılmaktadır. Bu gün onun görevini üstlenenler olmuştur. Batılıların maksatlı girişimlerine destek veren yandaşları çıkmıştır. Bu kişilerin hiçbir tarihsel incelemeye dayanmayan görüşleriyle, gerçekleri saptırmaya yönelik, Türk ulusunun kalbine saplanan bir bıçak gibi söylemlerine ne yazık ki yabancılar cevap veriyor : Batıda Türkiye nin olumsuz taraflarını görme eğiliminde olan bir entelektüel kitle var. Bunu kabul ediyorum.türkiye 43

de her olumsuzluğa inanmaya hazır Türk entelektüelleri de var. Bu daha da rahatsızlık verici bir durum. Ermeniler, Türk seçkinleri arasında görüşlerini paylaşan insanlar bulabiliyorlar. Bu yeni bir unsur. Bu seçkinler Ermenilerle oturup bunu (Sözde soykırımı) Türkiye nin niye yaptığını tartışıyorlar. Bu daha da rahatsızlık verici Tarihçi Heat W.Lovry (Bilkent Üniversitesi, 15 Aralık 2000) Son zamanlarda Almanya ve Amerika da Ermeni Sorunu ile ilgili çeşitli toplantılar düzenlendi... Bu toplantılarda hem Türk hem de Ermenilerin bulunduğu yönünde reklâm yapıldı... Ermeni milliyetçileri; Gördüğünüz gibi Türk bilim insanları da bizimle aynı fikirde dediler. Peki kim bu Türkler?... Kulübe girmelerine izin verilmeden önce teste tabi tutulanlar!... Türkler bu toplantılara katılabilmek için bir Ermeni soykırımı olduğunu kabul etmek zorundalar... Bu toplantıların bilimsel niteliği yoktur; bunlar Türkleri mahkum etmek isteyenlerin bir araya geldiği siyasî toplantılardır. Türkleri mahkum edenlerin bazıları da Türk... İstanbul ve Ankara da kitapçılara girdiğimde Türk vatandaşları tarafından yazılmış Türkçe kitaplar görüyorum. Bu kitaplar, Türklerin soykırım yapmış olduklarını söylüyor. Ermeni milliyetçileri tarafından 44

yazılmış gibi gözüken röportajlar içeren Türk gazeteleri okuyorum... Justin McCarthy (24 Nisan 2002) BİTİRİRKEN Bu incelemenin amacı Ermeni iddialarının geçersizliğini ispatlamak değil, sadece gerçekler hakkında bilgi vermektir. Çünkü bu iddiaların gerçek dışı olduğu yabancı bilim adamlarınca, birçok kez belgelerle kanıtlanmıştır. Ama iddia sahipleri ve yandaşları tarafından kabul görmemektedir. Çünkü onların gönlünde yatan, Anadolu yu Sevr Anlaşmasına göre yeniden şekillendirmektir. Ermeniler tarafından Doğu Anadolu da yapılmış vahşet ve zulmü yerinde belirlemek üzere bölgeye gönderilen kurul tarafından hazırlanmış olan 6 Nisan 1916 (24 Mart 1332) tarihli Tahribat ve Mezalim Hakkında Tahkikat Yapmaya Memur Edilen Komisyon Raporu. nda ortaya konan belgelere dayalı gerçekler yaşanan vahşetin ve dehşetin boyutlarını ortaya koymaktadır. Bölgede işlenmiş cinayetlerin, yapılmış işkencelerin, çirkin ve utanç verici olayların ardında sadece Ermeniler değil, onları destekleyen batılı devletlerin de payı bulunmaktadır. Bu insanlık dışı olaylarda, Ermeniler kadar batılılar da suçludur. Onlar da Ermenilerle birlikte suç ortağıdırlar. Onun için Ermenilerin yanında yer almaktadırlar. 45