Türkçedeki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları



Benzer belgeler
Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

TÜRK DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE ÜNLÜLERİN SINIFLANDIRILMASINA YÖNELİK ELEŞTİREL BİR DEĞERLENDİRME. 2. Araştırmanın Kapsamı ve Kaynakları

Dilek Ergönenç Akbaba * 1

» Ben işlerimi zamanında yaparım. cümlesinde yapmak sözcüğü, bir yargı taşıdığı için yüklemdir.

Konumuz CÜMLENİN ÖĞELERİ çocuklar.

Selahittin Tolkun, Özbekçede Fiilimsiler, Dijital Sanat Yayıncılık, Kadıköy, İstanbul, 2009, s. 269.

25. İngilizce Geniş Zaman Konu Anlatımı (Simple Present) (

Russell ın Belirli Betimlemeler Kuramı

Satıcı burnu havada, kendini beğenmiş biri. Yaklaşık beş yıl kadar bu Edirne'de oturduk.

Dal - mış - ım. Dal - mış - sın. Dal - mış. Dal - mış - ız. Dal - mış - sınız. Dal - mış - lar. Alış - (ı)yor - um. Alış - (ı)yor - sun.

Danışman: Prof. Dr. H.Ömer KARPUZ

TÜRKÇE BİÇİM KISA ÖZET.

ANA DİL Mİ, ANA DİLİ Mİ? IS IT PARENT LANGUAGE OR OR MOTHER TONGUE?

Bağlaç 88 adet P. Phrase 6 adet Toplam 94 adet


DİL BİLGİSİ KAYNAKLARINA GÖRE TÜRKİYE TÜRKÇESİNİN ÜNLÜ VE ÜNSÜZLERİ Çalışma Taslağı 6 Kasım 2008

Bu haftaki yazımıza geçmişten bir medya kazasıyla giriyoruz Yıl 1983

PERSONS in ENGLISH (İngilizcede Şahıslar)

VURGULAMA İŞLEVLİ DİL BİRİMLERİ ÜZERİNE

Cuma İzmir Basın Gündemi. Edebiyattan sinemaya, sinemadan sosyolojiye Türkiye de sosyal bilimler

Adjectives in Turkish Language. . Abstract

ÄEKİM EKLERİ. Kardeşine kitabın yerini sor. (Senin) kardeşin: Tamlama (iyelik) eki. Kardeşin-e: Kime?: YÅnelme durum eki

ÜRÜN KATEGORİSİYLE İLGİLİ:

II) Hikâye Dışı düzlemi

1) İngilizce Öğrenmeyi Ders Çalışmak Olarak Görmek

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Asker hemen komutanı süzerek cevap vermiş; 1,78! Komutan şaşırmış;

T.C. Artvin Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Programlar ve Kanser Şube Müdürlüğü Ruh Sağlığı Birimi OTİZM

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Türkiye Türkçesindeki -miş Ekinin Dolaylılık ve Dolaylılık-Dışı Kullanımlarında Zamansal Atıf

1- Ziraat, 100 milyon Euro kaynak sağlayacak - Dünya

:48 FİLİZ ESEN-BİROL BAŞARAN

Düzsöz, etkisöz ve edimsöz eylemleri

c. Yönelme Hâli: -e ekiyle yapılır. Yüklemin yöneldiği yeri, nesneyi ya da kavramı gösterir.

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Tek başına anlamı ve görevi olmayan ancak kendinden önce gelen sözcükle öbekleşerek anlam ve görev kazanan sözcüklerdir. Edatlar şunlardır:

Dr. Mikail CENGİZ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkoloji Fakültesi

BAĞLAÇ. Eş görevli sözcük ve sözcük gruplarını, anlamca ilgili cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere "bağlaç" denir.

Biz yeni anayasa diyoruz

O Dil; Çok geniş anlamıyla dil, düşünce, duygu ve güdüleri, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracıdır.

İletişim Yayınları SERTİFİKA NO Κρατύλος

A Tüm S ler P dir. Tümel olumlu. E Hiçbir S, P değildir. Tümel olumsuz. I Bazı S ler P dir. Tikel olumlu. O Bazı S ler P değildir.

ΕΘΝΙΚΟ & ΚΑΠΟΔΙΣΤΡΙΑΚΟ ΠΑΝΕΠΙΣΤΗΜΙΟ ΑΘΗΝΩΝ ΤΜΗΜΑ ΤΟΥΡΚΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ ΚΑΙ ΣΥΓΧΡΟΝΩΝ ΑΣΙΑΤΙΚΩΝ ΣΠΟΥΔΩΝ Μάθηµα : ΤΟΥΡΚΙΚΗ ΓΛΩΣΣΑ II ΔΕΞΙΟΤΗΤΕΣ ΣΤΟΝ

Dr. Mikail CENGİZ. Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Ahmet Yesevi Üniversitesi Türkoloji Fakültesi

CÜMLE ÇEŞİTLERİ. Buna yükleminin türüne göre de denebilir. Çünkü cümleyi yüklemine göre incelerken yüklemi oluşturan sözcüklerin türüne bakılır.

O sabah minik kuşların sesleriyle uyandı Melek. Yatağından kalktı ve pencereden dışarıya baktı. Hava çok güzeldi. Güneşin ışıkları Melek e sevinç

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

Hocam Prof. Dr. Nejat Göyünç ü Anmak Üzerine Birkaç Basit Söz

Mantıksal Operatörlerin Semantiği (Anlambilimi)

İsimlere eklendiğinde onları yüklem yapan; çekimli fiillere eklendiğinde onları birleşik zamanlı yapan i- fiiline denir.

ANOREKTAL MALFORMASYON DERNEĞİ

Bu resmi ne yönden yada nasıl gördüğünüz,nasıl yorumladığınız çok önemli! Çünkü medya artık hayatımızın her alanında ve her an yanı başımızda!

Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Selçuk Üniversitesi Y. Lisans Türk Dili ve Edebiyatı Cumhuriyet Üniversitesi

> > ADAM - Yalnız... Şeyi anlamadım : ADAMIN ismi Ahmet değil ama biz şimdilik

Haziran 25. Medya ve Güven. Gündem. Tüm hakları gizlidir.

CÜMLENİN ÖGELERİ YÜKLEM / ÖZNE

Bu testi yapın, kendinizi tanıyın!

Hipnoz durumu nedir? H İ P N O Z NE DEĞİLDİR? NEDİR? Uyku Uyanık bir durum. Bilinçsiz bir durum Rahatlama durumu. Aldanma Hayalinizde canlandırma

REHBERLİK VE İLETİŞİM 8

-DE, -DA VE -Kİ NİN YAZIMI

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.

DELİLE DAYALILIK BAKIMINDAN TÜRKİYE TÜRKÇESİ İLE BAZI KIZILDERİLİ DİLLERİNDE BASİT ÇEKİMLİ GEÇMİŞ ZAMANLAR *

yemyeşil bir parkın içinden geçerek siteye giriyorsunuz. Yolunuzun üstünde mutlaka birkaç sincaba rastlıyorsunuz. Ağaçlara tırmanan, dallardan

KAVRAMLARIN ANLAMINI KARŞITLARI BELİRLER

İNGİLİZCENİN SEVİYELERİ

BEDEN DİLİ KULLANIMININ ÖNEMİ:

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Yeter Torun, Türkçede Gelecek Zaman ve Kiplik Özellikleri, Karahan Kitabevi, Adana, 2013, 209 s. ISBN:

Ali Rıza Malkoç. - şiirler - Yayın Tarihi: Yayınlayan: Antoloji.Com Kültür ve Sanat

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

de hazır değilken yatağıma gelirdi. O sabah çarşafların öyle uyandırmıştı; onları suratıma atarak. Kız kardeşim makas kullanmayı yeni öğrendi ve bunu

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ. Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı İLGİLİ MAKAMA

5.SINIF TÜRKÇE (GENEL DEĞERLENDİRME TESTİ) almıştır?

(Upper case is used for non-initial vowels which change according to the rules of vowelharmony)

Ben gid-iyor-muş-um git-mi-yor-muş-um. Sen gid-iyor-muş-sun git-mi-yor-muş-sun. O gid-iyor-muş git-mi-yor-muş. Biz gid-iyor-muş-uz git-mi-yor-muş-uz

Kur an da Geçen zevc ve imrae Kelimeleri Üzerine

İŞLETMELERDE BECERİ EĞİTİMİNE ÇIKAN ÖĞRENCİLERİN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİ SİSTEME GÖNDERMEK

İşten Atılan Asil Çelik İşçilerinin okuduğu basın açıklaması: 15/03/2012

Kadın Sünnetine Karşı Beyanname

KOPENHAG ZİRVESİ IŞIĞINDA TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA


ÜNİTE 14 ŞEKİL BİLGİSİ-II YAPIM EKLERİ. TÜRK DİLİ Okt. Aslıhan AYTAÇ İÇİNDEKİLER HEDEFLER. Çekim Ekleri İsim Çekim Ekleri Fiil Çekim Ekleri

SÜRELİ YAYIN KAYITLARININ ENTEGRASYONU

Dil Arkaplan Anketi (Version 3.0, 2018) Go to to use online and reference

Bunların takibini kolaylaştırmak için tüm haberlerin tek bir noktada eksiksiz ve güncel şekilde bir araya getirilmesi gerekiyordu.

Bağdat Cad. No:108/B D:26 Fenerbahçe Kadıköy İSTANBUL. : Bilirkişi 2. Ek Rapor ve Ayrık 2. Ek Rapora Karşı Beyanlarımızdan İbarettir.

İLETİŞİM NEDİR? SINIFTA İLETİŞİM

ZARFLAR(BELİRTEÇLER) FİİL ARAYIN!!! fiil arayın diye üzerinde duracağız. Yani zarf eşittir fiil diye aklınızda kalsın.

Türkiye Türkçesindeki -miş Ekinin Dolaylılık ve Dolaylılık-Dışı Kullanımlarında Zamansal Atıf

nsan pazarlık yapan hayvandır, der Adam Smith. Pek tabiidir ki ekonomik

Biz Fakir Okuluz Bizim Velimiz Bize Destek Olmuyor Bizim Velimizi Sen Bilmezsin Biz Bağış Alamıyoruz Cümlelerini kurarken bir daha düşüneceksiniz.

ASTRONOTLAR ANAOKULU NİSAN AYI BÜLTENİ

ANLATIM BOZUKLUKLARI Sözcük Düzeyinde Cümle Düzeyinde Anlatım Bozuklukları Anlatım Bozuklukları

RAPORU HAZIRLAYANLAR: Azime Acar & Ender Bölükbaşı

Yeni Göç Yasas Tecrübeleri

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu AİLE İÇİ İLETİŞİM

Transkript:

Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 3, Sayı 1 (Mart 2006) Mak. #5, ss. 35-47 Telif Hakkı Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Türkçedeki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı Denizli - Türkiye ÖZET Dolaylı işaretleyiciler, olayı doğrudan değil, ama onun karşılanmasına atfen dolaylı bir şekilde ifade ederler. Dolaylılık, hadise hakkındaki bilginin, söylenti, çıkarsama ve algılama gibi bilgi kaynağı türlerine veya bir irtibat kopukluğuna ve mesafeye atıfta bulunarak elde edildiği anlamına gelir. Bilginin kaynağı söz konusu olduğu için aslında dolaylılık, daha geniş olan kanıtsallık gramer kategorisi içinde yer alır. Makalede, Türkçe deki -miş ve imiş dolaylılık işaretleyicilerine önermede sıklıkla eşlik eden hiciv, şüphe, iltifat, lakayıtlık, varsayım, serzeniş, meydan okuma, doğru yolu öğretme ve şaka gibi pragmatik anlamlar ve nüanslar incelenmektedir. Aslında tüm bu nüanslar, dolaylılık işaretleyicilerinin semantiğindeki mesafe olgusunun pragmatik ve duygusal boyuttaki tezahürleridir. Verilen örnekler somut ve adresli olup en fazla örnek, en yaygın pragmatik kullanım alanı olan hiciv ve şüpheyle ilgili kısımlarda verilmektedir. Hiciv, Türkçe deki dolaylılık işaretleyicilerinin en belirgin pragmatik yayılım alanı olmakla birlikte, genel dil bilim ve Türkoloji araştırmalarında, kendisine sıklıkla atıf yapılan dolaylılık şekilleri, iletilen hadisenin doğruluğu hakkında bir tür tereddüt, emin olmama ifade eder isnadının doğru olup olmadığı da örneklerle netleştirilmektedir. Aktarmalara dayalı hiciv ifadelerinde, sözcüksel olarak işaretleyicilere cümlede eşlik eden güya, sözde ve sözüm ona kelimelerinin kullanımına da örnekler verilmektedir. Hangi pragmatik nüansın hangi dolaylılık temelinde iletilebildiği de ilgili kısımlarda açıklanmaktadır. Verilen örneklerin tümünde duygusal (emotional) mesafe unsuru daima hissedilmektedir. Buradan yola çıkarak dolaylılık ve mesafe arasındaki ilişki sorgulanmakta ve mesafe olgusunun her ne kadar dolaylılıkta bir kriter olmasa bile, onun duygusal görünüşlerinin Türkçe nin dolaylılık sisteminde yadsınamayacak bir yer işgal ettiği sonucuna varılmaktadır. ANAHTAR SÖZCÜKLER Türkçe, kanıtsallık, dolaylılık, pragmatik, duygusal mesafe, hiciv.

36 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 2. Sayı 4. Aralık 2005 ABSTRACT Indirective forms express the event not directly, but by reference to reception of it. Indirectivity means that, the information about the situation was received either by referring to the source of the information as hearsay, inference and perception, or by denoting a kind of dissociation or distance from the situation. Since the source of the knowledge in question, indirectivity takes place in a wider grammatical category, which is called evidentiality. In the paper, we are dealing with pragmatic nuances such as irony, doubt, compliment, indifference, hypothesis, reproach, challenge, train and joke that often accompany Turkish indirective forms -miş and imiş in the proposition. Actually, all of these connotations appear as reflections on the pragmatic and emotional dimension of the distance element, these indirective forms often imply. The given examples are concrete and addressed, and the great deal of them are represented in the parts concerned to irony and doubt, which are the most widespread pragmatic connotations. As well as ironical usages appear as the most evident pragmatic extensions of the Turkish indirective forms, we are also trying to clarify the claim, that is often referred in linguistic and in Turkology literature, like the forms indicate doubt and uncertainty about the truth of the event which is being expressed in utterance. We are giving concrete examples for the usages of the lexical items, such as güya allegedly sözde supposedly and sözüm ona so-called; supposedly, that may accompany the indirective forms in utterances, that are based on the reportive speech or hearsay. We are also revealing in the concerned parts, which of the connotations can be expressed in which of the indirective bases. In all given examples, the element of emotional distance can be perceived. Hence, we question the relation between indirectivity and distance to conclude, that although this distance phenomenon is not criteria in indirectivity, its emotional aspects take great place in Turkish indirective system. KEY WORDS Turkish, evidentiality, indirectivity, pragmatic, emotional distance, irony. Giriş Dolaylılık (indirectivity) kavramı, hadise hakkındaki bilginin, konuşan tarafından doğrudan elde edilmediğini ifade eden işaretleyicileri içeren kategoriyi karşılayan bir terim olarak kullanılır. Dolaylılık işaretleyicileri 1, bildirilen olayın kendisi ile bildirme anı arasındaki zamansal, mekansal bir mesafeye, olay ile konuşan arasındaki herhangi bir bağlantı kopukluğuna ve olaydan geride kalmaya da işaret ederler (Slobin ve Aksu 1982: 196-8; Johanson 1996: 85; 2000: 63). Daha geniş olan ve dolaylılık kategorisini de içeren kanıtsallık (evidentiality) 1 İşaretleyici kavramıyla bir işleve veya bir semantik alana işaret eden dil bilgisi şekilleri kastedilmektedir. İngilizce de buna marker, Rusça da hem marker hem de gösterge anlamında pokazatel - показатель denilmektedir. Bununla birlikte bu şekilleri ifade etmek için bu çalışmada işlemci (İngilizce: operator), kodlayıcı (İngilizce: encoder), şekil (İngilizce: form) gibi kavramlar da kullanılacaktır.

Türkçe deki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı 37 kategorisi ise, önermede bilginin kaynağı hakkında bir şeyler söyleyen işaretleyicilerle ilgilenen bir gramer kategorisidir. Kanıtsal işaretleyiciler, genel çalışmalardan da görüldüğü üzere, çeşitli dillerde üç tür bilgi kaynağına işaret ederler: a) algılamalar, b) çıkarsamalar, c) aktarmalar. Bunlar da kendi aralarında algılamanın hangi duyu organıyla gerçekleştiği, çıkarsamanın deneyim ve izlenimleri içeren soyut delil veya fizikî ve somut delil temelinde olup olmadığı, aktarmanın ikinci-el, üçüncüel, kurumsal veya folklorik olup olmadığı gibi yönlerden alt dallara ayrılırlar (Willet 1988: 57; Plungian 2001: 353). Bu makalede, Türkçe deki -miş ve imiş dolaylılık (veya kanıtsallık) kodlayıcılarına önermede sıklıkla eşlik eden hiciv, şüphe, iltifat, lakayıtlık, varsayım, serzeniş, meydan okuma, doğru yolu öğretme ve şaka gibi pragmatik çağrışımlar (connotation) incelenecektir. Aslında tüm bu çağrışımlar, yukarıda belirtilen mesafe unsurunun duygusal (emotional) boyuttaki tezahürleridir. Bunlardan ilk ikisi geniş kullanım alanlarına sahip olduğu ve literatürde kendilerine en fazla atfedilen anlamlar oldukları için bu çalışmada hak ettikleri şekliyle derinlemesine soruşturulacaklardır. Türkçe, iki dolaylılık işaretleyicisine sahiptir: -miş eki ve imiş koşacı. Her iki işaretleyicinin dolaylılık işlevleri Orhun-Yenisey anıtlarından beri geçerlidir. imiş koşacı tarihî olarak Eski Türkçe deki olmak anlamındaki er- fiiliyle -miş bitimli ekinin terkibine uzanır: i-miş < er- + -miş. Bitimlilik bildiren -miş ekini içermesine rağmen imiş, çağdaş Türkçe de zaman atfını kaybetmiştir ve sadece dolaylılık koşacı olarak boy gösterir. Doğrudan bir zaman atfı taşımasa bile imiş koşacı olgulara, yani ya geçmişteki ya da halihazırdaki durumlara işaret eder ama tek başına asla geleceği kodlamaz. Meselâ, Mehmet doktormuş şeklindeki dolaylı bir demeç, dolaylı olmayan Mehmet doktordu ve Mehmet doktordur demeçlerinden birine zaman açısından tekabül edebilir. -miş ve imiş dolaylılık işlemcileri, anılan üç dolaylılık işlevinden her birini kodlayabilirler. Örneğin, Mehmet gelmiş önermesi genel olarak üç durumda kullanılabilir: a) Mehmet gelmiş (diyorlar, duyduğum kadarıyla, söylentilere bakılırsa), b) Mehmet gelmiş (gördüğüm kadarıyla, sonuçlarını algıladığıma göre), c) Mehmet gelmiş (kapıda ceketini ve ayakkabılarını gördüğüme göre şuna hükmetmek mümkündür ki, şu anlaşılıyor ki, şu çıkarsamayı yapabilirim ki). Birincisinde konuşan, demecine pasif olarak katılırken, ikinci ve üçüncüde kendi teşhisini ifade ettiği için demecinde aktif katılımcı durumundadır. Birincide bilginin yabancılaştırılması ve dışsallaştırılması, diğerlerinde ise içselleştirilmesi bu semantik işlevlerin temel nitelikleridir. Türkçe deki dolaylılık işaretleyicilerinin cümleye yükledikleri pragmatik çağrışımlar şu şekilde değerlendirilebilir:

38 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 2. Sayı 4. Aralık 2005 1. Hiciv Türkçe deki dolaylılık işaretleyicilerinin tipik özelliklerinden biri, önermede pragmatik düşünce olarak hiciv yan çağrışımı iletmeleridir. Her iki işaretleyici de hiciv iletebilir, ancak imiş koşacı bu alanda çok daha yetkinleşmiş kullanımlara sahiptir. Hiciv çağrışımının kanıtsal her üç bilgi kaynağıyla iletilebildiği görülmektedir. Kononov, Türkçe deki -miş ekinin hiciv işlevine ilk işaret eden Türkologlardan biridir: tamamlanan eyleme karşı hiciv tavrı ileten bir küçük düşürme işlevinde kullanılır: (bak sen şuna!) (1956: 232). Gencan, bu pragmatik işlevi tarif eden bir diğer gramercidir: küçümseme hatta inanmama, ( ) alay ayırtıları katar (1966: 238). Aksu-Koç, doğrudan algılamalar temelindeki hicvi şöyle tarif eder: konuşanın olayı aracısız olarak algıladığı bağlamlarda, imiş koşacının işaretlediği cümle, hiciv ve iltifat ifadesine yarar (1995: 279). Slobin ve Aksu, aktarmalı dolaylılık temelindeki ironilerin oluşumunu, söylentilerin güvenilmez olma ihtimali gerçeğinden hareketle açıklarlar (1982: 195). Söylentilerde bir belirsizlik unsuru elbette vardır, ancak ironi çağrışımının ortaya çıkmasının esas sebebi bu değildir. Önermesine dolaylılık kodlayıcıları kullanarak ironi yükleyen bir konuşan, elde ettiği malûmatı güvenilmez ve tereddütlü bulduğu için değil, ya demecin sahibini güvenilmez ve sevimsiz bulduğu için ya da demecin içeriğini beğenmediği için dolaylı işaretleyicilere başvurur. Dolaylı şekiller, kendi merkezî anlamlarının çeşitli periferik kullanımlarını, öykülenen olaydan irtibat kopukluğunun farklı türlerini, ve bilhassa olaya karşı ironi denebilecek idrak veya duygu mesafesi şeklindeki pragmatik yayılımlarını ortaya koyabilirler (Johanson 2000: 69). Türkçe deki dolaylılık işaretleyicileri, demeci, o demecin sahibine veya bizzat demecin kendisine yönelik bir argümana dönüştürme potansiyeline sahiptirler. Türkçe de dolaylı işaretleyicilerdeki ironi çağrışımı sadece aktarmalarda ortaya çıkmaz. Algılamalar ve çıkarsamalar da ironiye hizmet edebilir. Meselâ, aşağıdaki iki örnekte bilginin kaynağı, konuşanın kendi çıkarsamasıdır ama küçük düşürme çağrışımının sebebi yukarıda belirtildiği gibi duygusal mesafedir: (1) Karidesleri hep ben ödedim, o gitti başkasıyla evlendi. O da nankörün biriymiş! Zaten beni hiç konuşturmuyordu. Hep kendisi konuşuyordu. Kurtulduğuma sevindim bile. (YG 99) (2) A: Şimdi göster hüviyetini. B: Dedim ya, hüviyetim işyerinde. A: İşyerin neresi? Deponun adını söyledim. Memura benzeyen adam, cüzzamlı diyeceği yerde sanki dili sürçmüş gibi: B: İşçiymiş!.. dedi. (YG 120)

Türkçe deki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı 39 Bunu izleyen örnekte pragmatik mesafe, nakledilen bilginin kaynağına karşı bir güvensizlik ve inanmama şeklinde belirmektedir. Cümledeki temkinli yaklaşım, bilginin naklediliyor olmasından değil, öznenin güvenilmez tavırlarından kaynaklanmaktadır: (3) Anneannem diyor ki, onlar sahici anneanne, sahici dede falan değilmiş. Oyunmuş. Laf. Anneannem sırada bir yalan söylüyor. Sırada bir yalan söylemese inanırdım. (YG 139) Aktarmalı dolaylılık temelindeki ironiler, gramer kuralları çerçevesinde imiş koşacıyla birleşmesi imkânsız olan unsurların bile aynı yüklemde buluşmasına neden olmaktadır. Bunlardan biri de -sin 3. şahıs emir ekli bileşimdir: (4) Dinlemiyor. Bırakın beni efendim diyor. Su testisi su yolunda kırılırmış. Memlekete kılıcı ile hizmet edemiyormuş; bari kalemi ile hizmet etsinmiş. Bu işlerde yaşın ne ehemmiyeti olurmuş? (H-I 14) Aktarma temelindeki ironi kodlamasında, dolaylı işaretleyicilere da/de bağlacı veya cümle başında yok olumsuzluk kelimesi eşlik edebilir. Aşağıdaki örnekte, kızından ayrılan damadını evine dönmeye bir türlü ikna edemeyen kayınpeder, kızgınlığını imiş dolaylılık koşacı kullanarak yansıtmaktadır. Bilginin kaynağının türü aktarmadır: (5) Beyefendinin sevdalısı varmış da zevcesiyle geçinemezmiş de ben pek şayân-ı hürmet bir zat imişim de kızımın meziyetlerini takdir ediyormuş da fakat ne yapsın elinden başka bir şey gelmezmiş de bize hain olmadığını isbat için tazminat verecekmiş de Bedia nın fedakârlığını her zaman minnetle anacakmış da mış mış mış bir araba lâkırdı. Netice? Boşayacak! (C 114) Duygu mesafesi her zaman konuşan ile özne arasında ortaya çıkmaz. Bazen cümledeki özne ile nesnenin arasındaki duygu mesafesi de vurgulanabilir. Aşağıdaki cümlede alışılmışın dışında olarak, bilginin kaynağına örtülü de olsa hiçbir atıf yoktur. (6) Yok bankacılıkmış, hariciye memurluğu imiş, mühendislik veya avukatlıkmış, boş verirdi Miralay bey böyle ıvır zıvır mesleklere (H-I 7) Bir sonraki örnekte imiş koşacı, konuşanın bakış açısıyla nesnelerin değersizliğini, yani konuşan ile nesne arasındaki duygu mesafesini göstermektedir. Bilginin kaynağı bağlamdan anlaşıldığı kadarıyla konuşanın kişisel deneyim ve izlenimleri sonucunda elde ettiği çıkarsamadır: (7) Ben size bir şey söyleyeyim mi; hürriyetmiş, demokrasiymiş, insan hakları imiş, hepsi faso fiso bunların. (H-I 193) Aşağıdaki örnekte -miş eki, çıkarsama temelinde alay çağrışımı iletmektedir: (8) Ben üç kurşundan birini vurdum. Fasarya hiçbirini vuramadı. Tam muhafız yapacak adamı bulmuşlar dedim. Sana güvenenin aklına şaşayım. (H-I 310)

40 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 2. Sayı 4. Aralık 2005 Türkçe de bilginin kaynağı olarak aktarmanın rol oynadığı ironi ve inanmama çağrışımlı cümlelerde, güya, sözde, sözüm ona gibi özel sözcüksel unsurlar, dolaylı işaretleyicilere sıklıkla eşlik ederler: (9) Güya ben heykeli dikilecek derecede yüksek bir şahsiyet değilmişim. Bu sevdadan vazgeçersem daha iyi edermişim, vs., vs. Tabiî bunlara aldırdığım yok. Gülüp geçiyorum. (H-I 37) (10) Güya ben diyesi imişim ki: Dışarda milleti sağanlar ellerini kollarını sallayıp geziyor; ( ). (H-I 333) (11) Sözde anneannem diş macunu kokmazmış. Kibrit de kokmazmış. Yasemin kokarmış. Bakkaldan sabunu alırken yasemin kokulusundan alırmış da (YG 138) (12) Sözüm ona, Irak halkı bundan sonra demokrasiyi tadacak, kendi kendini yönetmenin keyfini çıkaracak (?) yarın, bugünden daha mutlu olacakmış, mış mış ta mış mış. (Nuray Mestci, Hürriyet, 13.01.2003) 2. Şüphe çağrışımı Çağdaş dil bilimi araştırmalarında, bilginin meseleleri ve ihtimallik gibi alanları içeren epistemik kipselliğin, kanıtsallık kategorisini de kapsadığını iddia eden görüşlere göre kanıtsal bir bilgi, çoğu zaman şüphe, tereddüt, varsayım gibi anlamları içerir. Geneldeki bu iddia, dar anlamda Türkoloji araştırmalarına da yansır. Bilhassa yabancı Türkologlar, olayın dolaylı bakış açısıyla bildiriliyor olmasını, konuşanın olayı şüpheli olarak algılamasıyla açıklarlar. Dény -miş ve imiş işaretleyicilerini şüphelilik (dubitative) şekilleri olarak takdim eder (1921: 556, 660). Rus Türkologlar da Türkiye Türkçesi ndeki dolaylı işaretleyicilere tereddüt, varsayım, emin olmama ve tahmin isnadında bulunurlar ve onları anlaşılan, duruma bakılırsa, görünen o ki anlamlarına karşılık gelen Rusça kajetsya (кажется) kipsel kelimesiyle izah ederler (Gordlevskiy 1928: 95; Aylyarov 1954: 136, 140; Kononov 1956: 232; Baskakov A. 1983: 89). Banguoğlu, -miş ekini betimlerken şüpheli geçmiş iddiasını reddeder, fakat inanmama ve ironi bildiren - mişmiş birleşik yapısını şüphe işaretleyicisi olarak değerlendirir (1974: 461). Türkçe deki dolaylılık işlemcilerinin temel işlevi, bazı egzotik Amerikan yerli dillerinin kanıtsallık sistemlerindeki gibi, bilginin kaynağının türüne, birbirinden farklı işlemcileri kullanarak net bir şekilde işaret etmek değil, tek bir işlemcinin her üç bilgi kaynağını da kodlayabildiği ve kabul etme bakımından belirsiz bir kaynağa atfen o hadiseyi bildirmek şeklinde tanımlanabilir (Lazard 2001: 362). Konuşanın atıf noktası kişisel algılamaları olabilir, çıkarsamaları olabilir veya üçüncü şahısların sözleri olabilir, fakat kaynağın türü genellikle bağlamdaki ipuçlarından ve işaretlerden hareketle tespit edilir. Bazen bilgi kaynağının türünü tespit etmek imkânsızdır, çünkü söz

Türkçe deki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı 41 konusu türler arasındaki sıkı ve yakın etkileşim buna engel olabilir. Atıflı konuşma ve dolaylı bakış açısının bir tür belirsizlik yarattığı inkâr edilemez, ama bu belirsizliği, şüphe ve tahmin olarak değerlendirmek doğru değildir. Konuşanın, konuşması ile olay arasına kaynağı belirsiz bir atıf yerleştirmesi, olayı şüpheli olarak sunduğu anlamına gelmez. Bazen de inanmama ile şüphe birbirine karıştırılır. Hiciv kısmında verilen 3, 9, 10, 11, 12 numaralı örnekler şüpheye değil, inanmamaya ve bu inanmamanın ironik bir dille ifade edildiğine işaret eder. Bununla birlikte bağlamda bulunan özel sözcüksel ve söz dizimsel unsurlar, dolaylılık işlemcilerine tereddüt, tahmin, emin olmama gibi çağrışımları yükleyebilir. Yine de bu tür durumlarda bile, işaretleyicilerin ilettiği dolaylılık işlevinin tümüyle yok olmadığı, ama epistemik işlevin gölgesinde kaldığı gözlenir. Aşağıdaki örnekte konuşan, yeni yatırıldığı hastaneyi betimlemektedir: (13) Duvarın yüzeyi de sarı beneklerle dolu. Dikkatsiz bir hemşire, enjektöründen ilaç mı püskürtmüş, yoksa benden önce yatan hasta, portakalını yerken dişlerinin arasından suyunu mu fışkırtmış? (YG 43) Örnekteki şüphe unsuru, mi yoksa mi soru yapısından kaynaklanır. Bir olgu hakkındaki iki muhtemel çıkarsama doğal olarak şüphe çağrışımına sebep olmaktadır. Aşağıdaki örnekte ise epistemik kipsellik bildiren herhalde kelimesi, tecrübelerden yola çıkılarak varılan çıkarsamayı tereddütlü kılmaktadır: (14) herhalde bizi bu fare deliğinde açlıktan gebertmeğe karar vermişler. (ÖM 83) Bu cümledeki tereddüt olgusunun -miş ekinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için deneysel bir yola başvuralım ve -miş eki yerine, eylemin gerçekliği veya gerçek dışılığına karşı tarafsız bir tavır takınan -di ekini kullanalım:... herhalde bizi bu fare deliğinde açlıktan gebertmeğe karar verdiler. Tereddüt anlamının deneysel örnekte de devam etmesi bize gösteriyor ki bu epistemik nüanslar -miş (veya -di) ekinden değil, herhalde kipsel kelimesinden kaynaklanır. Bir sonraki örnekte galiba kipsel kelimesi söylentiler temelindeki dolaylılığı tereddütlü hâle getirmektedir: (15) Günahı boynuna, dedi. Galiba ona buna kadın bulmada da uzmanlığı varmış. Üstüne ağırlık basan görgüsüz delikanlı: Mümkündür dedi. Herşey beklenir ondan. (H-II 114) Bazen dolaylılık, metindeki epistemik unsura rağmen bağlamda başat kavram olarak boy gösterebilir. Örneği irdeleyelim: (16) Cadı nerede? Doktorun söylediklerini ona söylemedin mi? Söylememiş. Komşuya gitmiş o galiba. Konuşmuyorlarmış o gündenberi. (MNK 154) Örnekte verilen Komşuya gitmiş o galiba cümlesinde dolaylılık, epistemik

42 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 2. Sayı 4. Aralık 2005 kipsellikten bağımsız olarak varlığını korumaya devam etmektedir, çünkü üçüncü şahıstan işitilen şüpheli malûmat, konuşan tarafından dolaylı kılıfta aktarılmaktadır. Metinden anlaşılıyor ki üçüncü şahıs, konuşanın sorusunu: Söylemedim. Komşuya gitti o galiba. Konuşmuyoruz o günden beri şeklinde yanıtlamıştır. 3. İltifat çağrışımı Türkçe deki dolaylılık işaretleyicileri, pragmatik olarak iltifat iletebilirler. Bağlamda kafiyeli cümlelerle konuşan kişiye karşı, konuşanın verdiği cevapta imiş koşacı, hem bir çıkarsama bildirir hem de bir iltifat: (17) A: Felek demişler buna... Kimisini azdırır, kimisini üzdürür, kimisini ezdirir, kimisinin de şair Nesimî gibi derisini yüzdürür B: Neler de bilirmişsin sen (H-I 244) İltifat çağrışımı, mimik, tonlama, duygusal arka plan gibi unsurların etkisiyle aslında ironi olarak yorumlanmaya elverişlidir. Verilen örnekteki Neler de bilirmişsin sen demeci, anılan etkenler çerçevesinde rahatlıkla ironi amaçlı kullanılabilir. 4. Lakayıtlık çağrışımı Türkçe deki dolaylılık işaretleyicilerinin bir diğer periferik kullanımı lakayıtlıktır. Aşağıdaki örnekte de bilginin kaynağına herhangi bir atıf yapılmamaktadır: (18) Dışarda ay çıkmışmış, ay ışığına deniz vurmuşmuş, arka taraça püfür püfür esiyormuş Basketçi Erdal la arkadaşlarının umurlarında bile değildi. (H-II 108) Yukarıdaki örnekte, konuşanın (veya yazarın), imiş koşacını bilginin hangi kaynağına atıfla kullandığı belli değildir. Yani, basketçi Erdal ve arkadaşlarına sıralı cümlelerdeki gelişmeler dizisi birileri tarafından haber verildi de mi ilgilenmediler, yoksa bu gelişmeler onların algılamalarına açık bir ortamda cereyan etti de mi ilgilenmediler, tüm bunlar belli değil. Belli olan tek şey, şahıslarla cereyan eden olaylar arasındaki ilgi uzaklığının ve duygusal mesafe olgusunun konuşan (yani yazar) tarafından dolaylı işaretleyiciler tercih edilerek ifade edilmesidir. Yukarıdaki cümle dizisinde işaretleyicilerin ilgi uzaklığını belirttikleri, bağlamdaki ipuçları (umurlarında bile değildi kısmında olduğu gibi) olmadan elbette ki anlaşılamaz, ama ilâve unsurlar bu anlamın kastedildiğini göstermektedir. 5. Varsayım çağrışımı Türkçe de varsayımlar da dolaylı şekillerle iletilebilir.

Türkçe deki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı 43 (19) Akşama gelecek misin? diye soruyorlar. Ben ne bileyim taa öğlenden, akşama ne yapacağımı? Bir otelin önünden geçiyor olursun. Bakıyorsun, bir tanıdık çekip almış seni içeri. Barda bir içki ısmarlamış. İnsanlarımızı konuşmaya dalmışız. (YG 97) Varsayımların ilk başladığı cümledeki bakmak fiilinden de anlaşılacağı üzere, cümlelerde bilginin kaynağı, varsayılan bir durumun görsel olarak algılanmasıdır. 6. Serzeniş çağrışımı Türkçe de dolaylılar tarafından iletilen bir diğer periferik çağrışım da serzeniş, sitem bildiren ve bilginin kaynağı bakımından aktarmaya işaret eden pragmatik kullanımdır: (20) A: bizim de bir evimiz olacak diye mırıldandı. B: Olacak dedi Nuri. Küçük müçük, fakir makir. A: Neden fakir oluyormuş? dedi Melahat. (H-II 121) Bu çağrışım, söylenen sözün konuşan tarafından beğenilmediğini ifade ettiği için neden, niçin, niye gibi sebep bildiren soru sözcükleriyle meydana getirilir. 7. Meydan okuma çağrışımı Dolaylılık koşacı imiş, ne soru sözcüğü ile birlikte aktarma temelinde meydan okuma çağrışımı iletebilir. Meselâ: (21) A: Git işine kafamı bozma benim. Amir mamir dinlemem. Fena olur sonra. B: Ne olurmuş, haddini bil de konuş sen. www.elbruz.net 8. Doğru yolu öğretme çağrışımı Türkçe de yüklemde imiş koşacının -sa şart ekiyle birleşmesiyle 3. (tekil ve çoğul) şahsa işaret eden bir yapı vardır: -saymış/-seymiş. Bu yapı iki anlamı ifade edebilir: a) Konuşanın, hakkında konuştuğu özneyle arasındaki duygusal yakınlığa göre basitçe doğru yolu gösterme, öğretme ; b) duygusal mesafenin açıldığı durumlarda özneye karşı bir tür dersini verme, burnunu sürtme, hizaya getirme. Aşağıdaki örnekte, gazetelerdeki sosyete haberlerini değerlendiren ve: (22) Sosyetik güzel (!) Derin Mermerci, kendi kullandığı arabasıyla bir davete giderken yolunu kaybetmiş, kendini kavga eden 40-50 kişilik bir grubun ortasında bulunca çok korkmuş ve ( ) Şimdi uzak bir yere giderken şoför kullanıyormuş. şeklinde bir haber okuyan gazeteci şu yorumu yapar:

44 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 2. Sayı 4. Aralık 2005 O kadar da uzağa gitmeseymiş. (Serdar Devrim, Hürriyet, 18.04.2004) Bu kullanımda, konuşanın özneye karşı, önceden düşünmeliydi, bu ona ders olsun ve hatta gizli bir oh olsun tavrına işaret eden duygu mesafesi göze çarpar. Aynı yapı öğretme, doğru yolu gösterme anlamında kullanılabilse bile bazı bağlamlarda satır aralarına duygu mesafesi sinmiş olabilir: (23) Bütün hayati kararların altında İdris Güllüce nin imzası vardır, bakın araştırın. Peki o zaman AK Parti yönetimi İdris Güllüce yi aday yapsaymış. Niye Topbaş diye ısrar ettiler? www.haberzade.com Benzer tavırlar, 2. (tekil veya çoğul) şahıslara karşı, olayın dolaylı görünüşü ortadan kalktığı için, imiş dolaylılık koşacının değil, idi zaman koşacının kullanıldığı -saydın(ız)/ -seydin(iz) birleşik yapısıyla ifade edilir. Aşağıdaki örnekte, ineği vergi memurları tarafından alınan ve derdini anlatacak yetkili bulamayan köylüye, asıl yapması gereken şeyin ne olduğu şöyle öğretilir: (24) Atatürk koca yaz şuracıkta oturup duruyordu. Gitseydin, çıksaydın önüne, anlatsaydın halini. O da seni yüzüstü bırakacak değildi ya!.. www.guneyege.net 9. Şaka anlamı imiş işaretleyicisinin 90 lı yıllardan sonra tedricen yeni bir periferik anlamı ortaya çıkmıştır. Bu kullanım, demek fiilinin -r eki ve imiş koşacıyla birleşiminin 1. tekil şahsa göre çekimlenmesiyle sınırlıdır: dermişim. Bu özel kullanım ilk önce televizyon ve radyolardaki talk-show programlarında ve dj konuşmalarında ortaya çıkmıştır. Konuşan, ciddi bir eda ile bir hadiseyi bildirir, sonra da gülümseyerek dermişim ibaresini ekleyerek demeciyle hakikat arasındaki mesafeye işaret eder. Aşağıdaki cümle bu işleve bir örnektir: (25) Sabah oturuyorum televizyonun karşısına, akşam kalkmıyorum, orada uyuyorum dermişim! www.milliyet.com.tr Sonuç Bir gramer kategorisi olan kanıtsallık ve mesafe olgusu arasındaki ilişki bugüne kadar değişik çalışmalarda sorgulanmıştır. Slobin ve Aksu, Türkçe deki kanıtsallık kodlayıcılarının köken anlamı olarak olaydan psikolojik olarak uzaklaşma olduğunu ve mutlaka konuşanın kendini olaydan psikolojik olarak uzaklaştırdığını belirterek, mesafe unsuruna yoğunlaşırlar (Slobin ve Aksu 1982: 196-8). Lazard bu görüşe tam olarak katılmaz ve tartışılması gereken yeni bir izah getirir: Slobin ve Aksu, bir mesafeden bahsederken haklıdırlar; ancak, konuşanlar olaydan değil, kendi konuşmalarından uzaklaşırlar. Sıradan ve işaretsiz şekilleri kullandıklarında, sadece

Türkçe deki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı 45 ve basitçe olguları, onları biliyor gibi ve her hangi bir yorum katmadan belirtiler. Ama, özel ve işaretli şekilleri kullanmayı seçtiklerinde, o olguları aracılı olarak, yani olayı karşıladıklarını onaylama yoluyla ve nasıl vuku bulduğunu açıkça belirtmeden iletirler ve böyle yaparak kendilerini, söylediklerinden öteye bir yere koyarlar (1999:95). Johanson mesafe unsuru hakkındaki bu tartışmaya şöyle katılır: Birisi, eğer olayın doğrudan doğruya kendisine olmaktan ziyade, onun karşılanmasına atıf yapıyorsa, bir tür mesafenin devreye girdiği doğrudur. Kendi merkezî değerleri sayesinde, dolaylı şekiller olaya karşı idrak veya duygu mesafesi ima edebilirler. Konuşanlar, işaretleyicileri, olaydan kendilerini uzaklaştırmak, olayla ilgili herhangi bir sorumluluktan kendilerini ayrı kılmak amacıyla veya ifşa etmek istemedikleri kaynakları belirsiz bırakmanın bir yolu olarak kullanabilirler. Yine de bu kavram (yani mesafe E.B.), açıklayıcı bir güce sahip olmak için oldukça muğlaktır (Johanson 2003:284). Bizim görüşümüze göre, Lazard ın açıklaması bazı özel bağlamlarda mümkündür, ama konuşan genellikle kendini, kendi konuşmasından değil, bahsettiği olaydan uzaklaştırır. Yine de eğer, konuşanın kendisini söylediklerinden uzaklaştırmasını, söyledikleri hakkında bir sorumluluk almaktan kaçınmak olarak algılarsak, bu tür bir uzaklaşma mümkün gözükmektedir. Türkçe deki kanıtsal işaretleyiciler, bilginin kaynağına bilginin dolaylı alınmasına atıf yaparak işaret ettiği ve dolaylı bakış açısı bir tür zamansal veya mekânsal mesafeyi, irtibat kopukluğunu, hadiseden geride kalmayı, bir tür güncelleme sorununu ve onu özümseyememeyi gösterdiği için işaretleyicilerin ima ettiği bu mesafe unsurunun, zamanla, bilhassa pragmatik kullanımlarda, duygu mesafesine ve kopukluğuna işaret edebileceği semantik alanlara doğru genişlediğini varsayabiliriz. Bu çalışmada verilen tüm örneklerde de duygu mesafesinin çok farklı tezahürleri ortaya konmuştur. Tüm bunlara rağmen işlemcilerin esas ve merkezî işlevi, (zamansal, mekânsal veya duygusal olmak üzere) bir tür mesafe bildirmek olarak tanımlanamaz ama Türkçe deki dolaylı işlemcilerin semantiğine kenetlenmiş olan duygu mesafesi vurgusunun, günlük ve edebî dilde çok geniş kullanım alanları olduğu aşikârdır. Eser kısaltmaları C Peyami Safa, Cânân, Ötüken Yay., İstanbul, 1996. H-I Haldun Taner, Hikayeler 1, Bilgi Yay., Ankara, 1970. H-II Haldun Taner, Hikayeler 2, Bilgi Yay., Ankara, 1971. MNK Peyami Safa, Matmazel Noraliya nın Koltuğu, Ötüken Yay., İstanbul, 1996. ÖM: Hasan İzzettin Dinamo, Öksüz Musa, May Yay., İstanbul 1973. YG Adalet Ağaoğlu, Yüksek Gerilim, Remzi Yay., İstanbul, 1976. Hürriyet Gazetesi, 13 Ocak 2003 ve 18 Nisan 2004 tarihli nüshalar.

46 Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 2. Sayı 4. Aralık 2005 www.elbruz.net: www.elbruz.net/index.php?sayfa=dergi&bolum=1&yazi_id=669 www.haberzade.com: www.haberzade.com/index.php?link=haberoku.php&id=18171 www.guneyege.net: http://www.guneyege.net/yazar/mkeza-24114.htm www.milliyet.com.tr: http://www.milliyet.com.tr/2004/02/19/cumartesi/yazsari.html Kaynaklar AKSU-KOÇ A. (1995) Some Connections Between Aspect and Modality in Turkish. Temporal Reference Aspect + Actuality, Vol.2, Typological Perspectives içinde (BERTINETTO P. M., BIANCHI V., DAHL Ö., SQUATINI M. eds.), ss. 271-287, Rosenborg: Sellier Linguistica. AYLYAROV Ş. S. (1954) Uçebnik turetskogo yazıka. Moskva: İzdatel stvo MİV. BANGUOĞLU T. (1974) Türkçenin Grameri, İstanbul: Baha Matbaası. BASKAKOV A. N. (1983) Teoretiçeskaya grammatika turetskogo yazıka. Kurs lektsii. Moskva: İzdatel stvo VİİYa. DENY J. (1921) Grammaire de la langue turque, dialecte osmanli, Paris. GENCAN T. N. (1966) Dilbilgisi, İstanbul: TDK Yayınları. GORDLEVSKİY V. A. (1928) Grammatika turetskogo yazıka (Morfologiya i sintaksis). Moskva: İzdatel stvo MİV. JOHANSON L. (1996) On Bulgarian and Turkic indirectives. Areale, Kontakte, Dialekte. Sprache und ihre Dynamik in mehrsprachigen Situationen içinde (Boretzky N., Enninger W. and Stolz Th. eds.) ss. 84-94, Bochum: Brockmeyer. JOHANSON L. (2000) Turkic indirectives. Evidentials: Turkic, Iranian and neighboring languages içinde ( UTAS B., JOHANSON L. eds.) ss. 61 87, Berlin New York: Mouton de Gruyter. JOHANSON L. (2003) Evidentiality in Turkic. Studies in Evidentiality, Typological Studies in Language, 54, içinde (AIKHENVALD A. Y., DIXON R. M. W. eds.) ss. 273-290, Amsterdam: John Benjamins. KONONOV A. N. (1956) Grammatika sovremennogo turetskogo literaturnogo yazıka. Moskova- Leningrad: İzdatel stvo AN. LAZARD G. (1999) Mirativity, evidentiality, mediativity, or other? Linguistic Typology, 3, 91-109. PLUNGIAN V. (2001) The place of evidentiality within the universal grammatical space. Journal of Pragmatics, 33, 349 357. SLOBIN D. I., AKSU A. A. (1982) Tense, aspect and modality in the use of the Turkish evidential. Tense-aspect: Between semantics and pragmatics içinde (HOPPER P. J. ed.) ss. 185-200, Amsterdam and Philadelphia: Benjamins. WILLET TH. (1988) A Cross-Linguistic Survey of the Grammaticalization of Evidentiality. Studies in Language, 12, 51-97. Eyüp Bacanlı Dr., Moskova Devlet Üniversitesi, Asya ve Afrika Araştırmaları Enstitüsü, Filoloji Bölümü, Türkoloji Kürsüsü doktora mezunu. Yoğunlaştığı alan, Sibirya Türkleri ve dilleri, Türkiye Türkçesi, işlevsel gramer. Adres: Ortaokul sk. No: 12, Nikfer, Tavas/Denizli - TÜRKİYE Tel: (+90 537) 244 84 99 E-posta: eyupbacanli@yahoo.com

Türkçe deki Dolaylılık İşaretleyicilerinin Pragmatik Anlamları Eyüp Bacanlı 47 Yazı bilgisi : Alındığı tarih: 27 Aralık 2005 Yayına kabul edildiği tarih: 20 Ocak 2006 E-yayın tarihi: 27 Mart 2006 Çıktı sayfa sayısı: 13 Kaynak sayısı: 15