19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi: Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî



Benzer belgeler
ÖZGEÇMİŞ DERECE BÖLÜM/PROGRAM ÜNİVERSİTE YIL LİSANS İLAHİYAT FAKÜLTESİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ 1991

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

ESKİ TÜRK EDEBİYATI TARİHİ- 14.YÜZYIL TEMSİLCİLERİ

Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.

O, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.

İLH107 HADİS TARİHİ VE USULÜ (ARAPÇA)

İçindekiler. Kısaltmalar 13 GİRİŞ I. ÇALIŞMANIN KONUSU VE AMACI 15 II. İÇERİK VE YÖNTEM 16 III. LİTERATÜR 17

HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI HADİS DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İçindekiler. Giriş Konu ve Kaynaklar 13 I. Konu 15 II. Kaynaklar 19

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH

Ebû Dâvûd un Sünen i (Kaynakları ve Tasnif Metodu) Mehmet Dinçoğlu

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH

ŞİÎ-SÜNNÎ POLEMİĞİNDE EBÛ TÂLİB VE DİNÎ KONUMU. Habib KARTALOĞLU

Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i

Lisans Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Y. Lisans S. Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler /Temel İslam Bilimleri/Hadis 1998

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...7

Tefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)

2014 YILI KUTLU DOĞUM HAFTASI SEMPOZYUMU HZ. PEYGAMBER VE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

Ünite 1. Celâleyn Tefsiri. İlahiyat Lisans Tamamlama Programı TEFSİR METİNLERİ -I. Doç. Dr. Recep DEMİR

TC ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLÂM BİLİMLERİ HADİS ANABİLİM DALI 19. YY. OSMANLI TOPLUMUNDA TASAVVUF-HADİS İLİŞKİSİ

1. Adı Soyadı: Zekeriya GÜLER 2. Doğum Tarihi: Unvanı: Prof. Dr. 4. Öğrenim Durumu: Derece Alan Üniversite Yıl

ÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri

Divan Edebiyatının Önemli Şair ve Yazarları. HOCA DEHHANİ: 13. yüzyılda yaşamıştır. Din dışı konularda şiir yazan ilk divan şairidir. Divanı vardır.

İLAHİYAT 3. SINIF - 1. ÖĞRETİM DERS ADI ÖĞRETİM ELEMANI BÖLÜM SINIF ÖĞRETİM GRUP FARSÇA I DOÇ. DR. DOĞAN KAPLAN İLAHİYAT HADİS TENKİDİ PROF.

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS HUKUK DOKTORİNLERİ VE İSLAM HUKUKU

KUR AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU

Yard.Doç. Aralık 2000 İstanbul Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi. Doktora Ekim 1998 M.Ü.S.B. E. Temel İslam Bilimleri Hadis Anabilim Dalı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

ÖZGEÇMİŞ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HARRAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Tıbb-ı Nebevi İSLAM TIBBI

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ BAHAR YARIYILI OKUTULACAK MATERYAL LİSTESİ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ BÖLÜMÜ

GÜZ DÖNEMİ DERS PROGRAMI II.Ö/İLA.7.YY. İstanbul Üniversitesi / İlahiyat Fakültesi I.Ö/ 7 ve II.Ö/1 I.Ö/8 ve II.Ö/2 II.Ö/ 4.

KİŞİSEL BİLGİLER. İlyas CANİKLİ. Yrd. Doç. Dr. Temel İslam Bilimleri

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN OKUMA VE TECVİD IV ILH

SEMPOZYUM DAVETİYESİ ve PROGRAMI

TEMEL İSLAM BİLİMLERİ

İMAMİYYE NİN İMAMET NAZARİYESİNİN TEŞEKKÜL SÜRECİ Metin BOZAN İSAM Yayınları, İstanbul 2009, 272 s. Harun TÜRKOĞLU

HZ. PEYGAMBER DÖNEMİNDE SAĞLIK HİZMETLERİNDE KADINLARIN YERİ Levent Öztürk, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001, 246 s. Fatmatüz Zehra KAMACI

Site Haritası

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İslam Tarihi II ILH

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS FIKIH I İLH

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

MAHMUD ES AD COŞAN IN HAYATI, ESERLERİ VE TASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİ

Nihat Uzun, Hicrî II. Asırda Siyaset-Tefsir İlişkisi, Pınar Yay., İstanbul, 2011, 302 s.

KİŞİSEL BİLGİLER. Mehmet AKKUŞ. Prof. Dr. İslam Tarihi ve Sanatları.

Memlüklerin Son Asrında Hadis -Kahire Halit Özkan

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Bin Yıllık Vakıf Medeniyeti ve Vakıfların Eğitimdeki Yeri Sempozyumu

Osmanlı dan Günümüze Kur an Ve Hüsn-İ Hat Sempozyumu Kasım 2013, Amasya

ELMALILI M. HAMDİ YAZIR SEMPOZYUMU

HADİS TARİHİ VE USULÜ (İLH1007)

OSMANLI MEDRESELERİ. Tapu ve evkaf kayıtlarına göre orta ve yüksek öğretim yapan medrese sayısı binden fazlaydı.

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERİSTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ HAZIRLIK SINIFLARI (NORMAL VE İKİNCİ ÖĞRETİM) GÜZ MAZERET SINAV PROGRAMI

İSLÂM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ. Doç. Dr. HÜSEYİN AKPINAR Türk Din Mûsikîsi Anabilim Dalı

Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi

AKADEMİK YILI

Prof. Dr. Ahmet ÖGKE

MÂTÜRÎDÎ KELÂMINDA TEVİL

ŞANLIURFA İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ YAYINLARI. Konusu: Urfa Üzerine Yazılmış Şiir Seçkisi

YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ GÜZ DÖNEMİ SINAV PROGRAMI

İslam Hukukunun kaynaklarının neler olduğu, diğer bir ifadeyle şer î hükümlerin hangi kaynaklardan ve nasıl elde edileceği, Yemen e kadı tayin edilen

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KURAN IKUMA VE TECVİD II İLH

MehMet Kaan Çalen, tarihinde Edirne nin Keşan ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Keşan da tamamladı yılında Trakya

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülkadir El Abri Hazretleri

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ

İSLÂM YORUMLARI PROGRAM - DAVETİYE GELENEK VE MODERNİTE ARASINDA MAYIS 2016 Cuma Cumartesi TARTIŞMALI İLMÎ TOPLANTI

3 Nisan 2017 PAZARTESİ İmza Günü

TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN HAYREDDİN TOKÂDÎ NİN DÜŞÜNCE DÜNYASI. (Panel Tanıtımı)

Hz. Muhammed. (s.a.s.) in Doğumunun 1437 inci senesi vesîlesiyle.. 18 Mart 2008 Lütfi Kırdar Kongre Merkezi

Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Rahman ve Rahim olan Allah ın adıyla.

İLAM AKADEMİ NİÇİN İLAM AKADEMİ?

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Ali Nihanî nin Manzum Hacı Bektaş-ı Veli Velayetnamesi (İnceleme-Metin-Sadeleştirme-Dizin)

İLÂHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ

Tahsin Görgün-Yayınlar ve Çalışmalar 1. Tahsin Görgün (Kısa Özgeçmiş)

Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdülhamid El Abri Hazretleri

1-Anlatım 2-Soru ve Cevap 3-Sunum 4-Tartışma

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS. Tefsir II ILH

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İSLÂMÎ İLİMLER FAKÜLTESİ LİSANS PROGRAMI 1. Yıl / I. Dönem Ders. Kur'an Okuma ve Tecvid I

2017 SONBAHAR DÖNEMİ PROGRAMI

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı. Yayın Kataloğu

T.C. KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ İlâhiyat Fakültesi Dekanlığı. REKTÖRLÜK MAKAMINA (Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı)

Birden fazla umre yapmanın hükmü ve iki umre arasındaki süre ne kadar olmalıdır? Muhammed Salih el-muneccid

İSMAİL DURMUŞ PROFESÖR

T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI

Transkript:

19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi: Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî Rukiye AYDOĞDU * Özet Gümüşhanevî, hadis ilmi açısından kendi döneminde ortaya konan ilmî mesaiye paralel olarak derleme, şerh, kırk hadis türünde eserler kaleme almıştır. Eserlerinin tümü için genelleme yapmak her bir eseri üzerinde ayrıntılı çalışma yapmayı gerektirmekle birlikte, tebliğimizde ele almaya çalıştığımız, Gümüşhanevî nin irşat yönteminde tarikatının temel kitabı olarak kullandığı Râmûz özelinde, Gümüşhanevî nin tasavvuf geleneğinin etkisinde kalarak hadislere yaklaştığını söylemek mümkündür. Giriş İslam tarihi boyunca hadis ilmi, çeşitli İslami ilimlere kaynaklık etmiş, pek çok ilim dalının oluşmasına zemin hazırlamış ve diğer ilim dallarıyla karşılıklı etkileşim içerisinde olmuştur. İslami ilimlerin Kur an-ı Kerim le birlikte ana kaynağı durumunda olan hadis ilmi, aynı zamanda tasavvufi hayat ve düşüncenin de kaynağı durumundadır. Tarih boyunca ehl-i hadisle ehl-i tasavvuf arasındaki etkileşim dikkat çekmiş ve hadis ve tasavvuf ilimleri birbirlerini etkileyen iki fenomen olarak karşımıza çıkmıştır. Bu etkileşimin neticesinde, medeniyet tarihimizde, en güzel örnek olan Hz. Peygamber i model alarak insan-ı kâmil olma yolunda tekâmülü gaye edinen tasavvuf ilmi ile Hz. Peygamber in hadis ve sünnetini yaşayıp yaşatma gayreti içinde olan hadis ilmini bünyelerinde özümsemiş olan muhaddis sûfîler ve sûfî muhaddisler ortaya çıkmıştır. İlk hicri asırdan itibaren tasavvufi düşünce sistemini şekillendirmede hadislerin temel başvuru kaynağı olduğu, zâhid ve sûfîlerin çoğunluğunun hadis ilmiyle meşgul oldukları görülmektedir. Nitekim erken döneme ait biyografik eserlerde, Tabakâtü s-sûfiyye de, Hilyetü l-evliyâ da, Sıfatü s-safve de veya Tabakâtü l-kübrâ da biyografilerine yer verilen mutasavvıfların birçoğunun hadis ilmiyle ve rivayetiyle meşgul oldukları bilinmektedir. 1 Bununla birlikte, sûfilerin hadise ve sünnete bağlılıklarını gerek sözlerinde gerekse nebevi yaşam tarzlarında müşahede etmek mümkündür. Erken dönem sûfîliğin en güçlü temsilcilerinden olan Cüneyd-i Bağdâdî nin (ö. 297/909) şu sözü, bu çizgide yer alan isimlerin görüşlerini özetler niteliktedir: Bu ilmimiz, Kitap ve sünnetle kayıtlanmıştır. (Sülûkünden önce) Kur an okumayan, hadis yazmayan ve bunları anlamayan kimseye uymak caiz değildir. 2 Genel olarak hadis ve sünneti aynı anlamda kullanan sûfîlerden sünnete ittiba ve onunla amel etme noktasında benzer sözler vârid olmuştur. Hatta sünnete uygun az amelin sünnete uymayan çok amelden daha makbul olduğu, sünnete uymaksızın amel edenin amelinin batıl olduğu, Kitap ve sünnetin şahitlik etmediği her vecdin batıl olduğu, sünnete uymanın Allah sevgisinin * Diyanet İşleri Uzmanı 1 Seyit Avcı, Sûfilerin Hadis Anlayışı, Bursevî Örneği, Ensar Yay., Konya 2004, s. XXVI. 2 Ahmet Yıldırım, Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları, DİB. Yay., Ankara, 2000, s. 15. 65

19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi... bir alameti sayıldığı, divânü r-ricâle girmenin ölçüsü olduğu, iman nurunun sebebi olduğu, batınî selametin alameti sayıldığı bir kısım sûfîler tarafından kabul edilmektedir. 3 İlk dönem sûfîlerin sünnete ittiba konusundaki hassasiyetlerinin yanında Hz. Peygamber in zühd yaşamını örnek alma temayülleri, tasavvuf tarihinin ilk iki asrındaki zühd dönemi ni meydana getirmiştir. Hicri III. asırla birlikte ise sûfîlerin görüş ve düşüncelerini Kur an ve sünnet temeline dayandırma çabaları ön plana çıkmış, IV. hicri asırda bu durum daha da netleşmiştir. Bu dönemin sûfîlerinin hadis ve sünneti öğrenme ve bununla ilgili eser telif etme alanlarında yoğunlaştıkları müşahede edilmektedir. 4 Hadis öğrenme faaliyetleri içerisinde, özellikle meşhur eserleri semâ yoluyla elde etme çabası gösterenler arasında sûfî isimlere rastlamak mümkündür. Hadisleri ezberleyerek muhafaza etme yoluna gitme ve hadis müzakerelerine önem gösterme faaliyetlerinin yanında, hadis kitabeti konusunda da muhaddis sûfîlerin çaba gösterdikleri görülmektedir. Dönemin gözde ilim elde etme yöntemleri arasında olan hadis imlâ meclisleri ne iştirak etme ve bu uğurda uzun ilim yolculuklarına çıkma (rıhle) faaliyetleri de sûfîlerin hadis konusunda yoğun rağbet gösterdikleri alanlar arasında olmuştur. 5 Hadis tarihinde tedvin yönünden verimli bir çağ olan hicri IV. asırda muhaddis sûfî kimliğine sahip olan isimler, çeşitli cüzler telif etmişler, avâlî, müsned, mu cem türü eserler kaleme almışlar, ale l-ebvâb tarzında çalışmalar yapmış ve hadis ilimlerine dair farklı eserler yazmışlardır. 6 İlk devirlerde tasavvuf ehlinin hadise olan ilgileri, daha ziyade o dönemlerde ilim ehlinin gösterdikleri ilmî mesaiye paralel olarak hadisleri rivayet etme ve onları nasihat vesilesi olarak değerlendirme şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Daha sonraları bu ilginin hadislerin işârî anlamda şerh edilmesi yönünde yoğunlaştığı görülmektedir. Mutasavvıfların yazdığı tasavvufi hadis şerhlerinin amelî tasavvufa yönelik olanları tasavvufun nazari ve fikrî tarafına ağırlık verilerek yazılanlarından çoktur. Mutasavvıflar genellikle kırk hadis geleneğine bağlı kalarak kırk hadis mecmua ve şerhleri telif ettikleri gibi, bir tek hadis için şerhler de yazmışlardır. Mevcut muteber hadis kaynaklarını tasavvufi üslupla şerh edenler ise çok azdır. Buna örnek olarak Ebû Cemre el-ezdî zikredilebilir. 7 Bugün bilinen hadis şârihleri arasında tasavvufi tecrübeye dayalı olarak ilk şerh yazan Hakîm et-tirmizî dir (ö. 320/932). Hakîm et-tirmizî den önce Hasan Basrî (ö. 110/727), Süfyân es-sevrî (ö. 161/778), Süfyân b. Uyeyne (ö. 196/811), Ma ruf el-kerhî (ö. 200/815) ve Muhammed b. Eslem et-tûsî (ö. 242/856) gibi sûfîlerin hadis rivayeti ve tasavvufi şerh faaliyetiyle uğraştıkları bilinmekte ise de işârî hadis şerhinde ilk ciddi çığırın Hakîm et- Tirmizî tarafından açıldığı bilinmektedir. Onun başlattığı bu yolu devam ettirenler arasında Gülâbâdî (ö. 380/990), Sadreddin Konevî (ö. 673/1274), İsmail Hakkı Bursevî (ö. 1137/1725) 8 ve tebliğimizin de konusu olan Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî yi zikredebiliriz. Bu yönüyle, hadis ilmine dair çeşitli türlerde eserler kaleme alan Gümüşhanevî, tasavvuf tarihi içerisinde köklü bir geleneğin temsilcilerinden sayılmaktadır. Gümüşhanevî nin bu çizgide sahip olduğu yeri ve ehemmiyeti anlama adına döneminin tasavvuf ve hadis ilimleri açısından özelliklerine göz atmak yerinde olacaktır. 19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneği Gümüşhanevî nin yaşadığı dönemin Osmanlısı, ilk asırlardan itibaren ortaya çıkmış olan ve ilerleyen dönemlerde farklı şekillerde tezahür eden tasavvuf-hadis kaynaşmasının belirgin bir şekilde gözlemlenmesine imkân tanıyan bir yapıya sahiptir. Esasında, hadis ilmi açısından 3 Yıldırım, age., s. 14-16. 4 Bilal Saklan, H. IV. M. X. Asır Sufilerinin Hadis İlimleriyle İlgileri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı, 7, s. 319, (2002). 5 Saklan, agm, s. 324-328. 6 Ayrıntılı bilgi için bkz: Saklan, agm, s. 330-336. 7 Hasan Kamil Yılmaz, Tasavvufi Hadis Şerhleri ve Konevî nin Kırk Hadis Şerhi, MÜİFY., İstanbul, 1990, s. 14. 8 Avcı, age., s. XVI. 66

Rukiye AYDOĞDU Osmanlı dönemi, bir olgunluk ve özümseme dönemidir. Her alanda olduğu gibi hadis alanında da bu dönem, bir yaratım devresi değil, hazım dönemi olmuştur ve daha önceki devirlerde ortaya konulan mesai ve edebî türlerin çeşitliliğine nispetle bir dinginleşmeyi ifade etmektedir. 9 Osmanlı döneminin son asırlarına gelindiğinde hadis ilimleri açısından önceki dönemlere göre daha verimsiz bir dönem geçirildiği, bu dönemde yapılan çalışmaların da daha çok şerh, haşiye, ta lik ve derlemeler ekseninde olduğu gözlemlenmektedir. 19. yüzyıl Osmanlısında, döneme yön veren, eser sahibi muhaddisler yetişmiş olmakla birlikte 10 hemen her dönemde karşılaşılan ancak, bu dönemde daha yoğun bir şekilde hissedilen tasavvuf-hadis kaynaşması ve muhaddis-sûfî birlikteliği dikkat çekmektedir. Tasavvuf ve hadis alanlarındaki bu kaynaşma, genel anlamda Osmanlı hadisçiliğinde dikkat çeken bir husustur. Özellikle Mısır ın Osmanlı yönetimine katıldığı Yavuz Selim dönemi (1512-1520), Anadolu daki resmî hadisçiliği olduğu kadar sivil hadisçiliği de derinden etkilemiştir. Bu tarihten itibaren, daha önceleri kısmen var olan bölgelerarası bilgi alışverişi daha da hızlanmıştır. 19. yüzyılda tasavvufla ilgilenen âlimlerden birçoğu -özellikle Gümüşhanevî çizgisini takip edenler- hadise dair eser vermiş, eser vermeyenler ise hadislerin okutulması, ezberlenmesi, öğretilmesi konusunda hizmet etmişlerdir. 11 19. yüzyıl Osmanlısında Gümüşhanevî nin dahil olduğu ekolün hadisle ilişkisine yer vermeden evvel tasavvuf-hadis kaynaşmasını ortaya koyan tablonun daha net görülmesi adına genel olarak dönemin tasavvuf ehlinin hadise dair ilgilerine, öne çıkan tasavvufi şahsiyetlerin hadis eserlerine değinmek yerinde olacaktır: 19. yüzyılda Osmanlı coğrafyasında hadis alanında eser veren müellifler incelendiğinde, genel olarak kırk hadis geleneğinin bir devamı olarak kırk hadis tercüme ve şerhi olarak kaleme alınan eserlerin dikkat çektiği görülür. Devrin muhaddisleri arasında bulunan ve Nakşî olan Köstendilli Süleyman Şeyhî nin (ö.1817) Kırk Hadis i Türkçe manzum kırk hadis tercümelerinin son yüz elli yıl içinde yazılmış en başarılı örneğidir. Eserde tamamı mahzuf ve veciz olan hadislerin önce Arapça metinleri sonra da kıtalarla tercümelerine yer verilmiştir. Hadislerin çoğunluğu din, ahlak, sosyal hayat bakımından Müslümanlığın ana kaideleri ile alakalı çeşitli konulardan seçilmiş olup, ilim ve edebiyat çevrelerinde çok tanınmışlardır. Özenle yazılan bu risalede Şeyhî, hadislerin ana manalarını çok iyi kavrayarak nazma da başarılı biçimde çevirmiştir. 12 Kırk hadis türünde eser veren bir başka müellif, Kadızade Şeyh Mehmed Tahir den feyz alan ve Şeyh Ali Behçet Konevî ile Şeyh Muhammed Ahrak ın ruhâniyetine tevessül eden Hikmet Efendi dir. Sahih-i Buhârî den seçtiği kırk hadisi gizli manaları zahir olsun diye mesnevi tarzında üçer beyitle şerh etmiştir. Hadisler, muhtelif mevzularda olup, genellikle diğer Türkçe kırk hadis şerhlerinde görülen meşhur hadislerdendir. 13 Halk arasında Evliya Hoca diye meşhur olan Miralay Hüseyin Remzi (ö.1896), muhafaza-i sıhhat-i bedeniye ve müdâvât-ı tıbbiye ve hummeyât ve tedavi-i bi l-ma ve ilel-i sâriye ve emr-i tehaffuziyesi ve tatabbub haklarında kırk iki adet ehâdis-i nebeviyyeyi şamil şeklinde amacını 9 Mehmet Emin Özafşar, Hadis ve Kültür Yazıları, Kitabiyat Yay., Ankara, 2005, s. 109. 10 Osmanlı nın tarih sahnesinden çekilmesine yaklaşık çeyrek asır kaldığı sırada geleneksel hadis birikimini bir sonraki kuşağa aktaranlardan birisi Safranbolulu Hafız (Büyük) Ahmed Şakir dir (ö.1897). Hocaları arasında Vezir Muhammed Rüşdî eş-şirvanî ve muhaddisu l-âsime = başkentin hadisçisi diye anılan Ebu l-kasım b. Muhammed el-ezherî et-trablusî vardır. Buhari ve Muslim i ondan okumuştur. Ahmed Şakir üç dönem mezun vermiştir. Aralarında Kevserî nin hocaları Eğinli İbrahim Hakkı ve Alasonyalı Zeynelâbidîn in de bulunduğu yaklaşık beş yüz alim yetiştirmiştir. Talebelerinden Erzurumlu Musa Kazım ile Muhammed Nuri daha sonra şeyhülislam olmuşlar, Mahmud Esad bakanlık yapmıştır. İzmirli İsmail Hakkı ise, hadis dahil pek çok sahada Osmanlı birikimini dâru l-fünûn/üniversiteye taşımıştır. Bkz. Özafşar,age., s. 133. 11 Özafşar, age., s. 133. 12 Abdülkadir Karahan, İslam-Türk Edebiyatında Kırk Hadis, İstanbul, 1954, s. 254-257. 13 Karahan, age., s. 258-260. 67

19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi... belirttiği Tıbb-ı Nebevî isimli eserini yevm-i haşr ve kıyamette şefaat-i Muhammediyye ye nail olmak arzusu ile yazdığını belirtmektedir. Nesir şeklinde yazılan eserin bütün bölümlerinin ağırlık noktalarını hadisler teşkil etmekte, hayli yer kaplayan öğütlerle açıklamalar hadis mihveri etrafında dönmektedir. 14 Nakşibendî tarikatına mensup olan Yanyalı Refi Efendi nin (ö.1320), Kırk Hadis Tercümesi de bu türde kaleme alınmış eserlerdendir. Kırk hadis tercüme ve şerhlerinin yanında farklı konulardaki hadislerin tasavvufi izahlarına yer veren eserler de telif edilmiştir. Tasavvufi şerh geleneğinin örneklerinden olan Muhammed Ali Rusçukî nin (ö.1857), Sermaye-i Necât isimli eseri, bazı hadislerin tasavvufi izahlarını içermektedir. 15 Mevlevî olan Yemlihâzâde Mustafa Kâmil Efendi nin (ö. 1877) el-manzûmetü l-âliyye fi lahbâri n-nebeviyye ve Nakşî olan Raif Efendi nin Şemâil-i Şerif Tercümesi isimli eserleri de bu dönemin ürünleri arasındadır. 16 Muhammed Kudsi Bozkırî nin halifesi olan Hâlidî Kemahlı Hacı Feyzullah Efendi nin (ö. 1894), Ferâidü l-fevâid isimli eseri, döneminin tasavvuf ehlinin hadise dair ilgilerini gösteren bir başka eserdir. İtikadname olarak bilinen eser, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî nin Şerh-i Hadis-i Cibrîl adlı şerhinin çevirisidir. Aynı zamanda Mahmud Sahib in halifelerinden olan Kemahlı Hacı Feyzullah Efendi Osmanlıcaya tercüme ederek Ferâidü l-fevâid adını vermiş ve eser, 1894 te İstanbul da neşredilmiştir. 17 Hâlidiyye tarikatı şeyhlerinden Muhammed Kudsi Bozkırî nin halifesi olan Topbaşzade Ahmed Kudsi Efendi (ö.1889), Hidâyetü l-mürtab fî fezâili l-ashâb isimli eseri, muhtelif kaynaklardan seçilmiş nakillerden oluşmakta ve yirmi fasıldan meydana gelmektedir. Eserde, sahâbîler hakkındaki yanlış düşünce ve değerlendirmeleri tashih etmek maksadıyla onlarla ilgili hadislere yer verilmiş olup konuya ait Sünni anlayış ortaya konulmaya çalışılmıştır. 18 Şeyh Abdülkâdir Belhî (ö.1923), Yenâbîu l-hikem isimli eserinde, mehdînin kâim ve muntazır olduğuna dair hadis ve haberleri işlemektedir. 19 Kâdirî şeyhlerinden Hafız Ahmed Rıfat Efendi (ö.1852), âlim bir zat olup, hadis ve tasavvuf ile tarihin hal tercümeleri şubesinde ihtisası vardır. Hadis ilmine dair iki eseri ve Risâletü t- Tâciyye si bulunmaktadır. 20 Nakşî şeyhlerinden Mustafa Vahyî Efendi (ö.1878), Hoca Hüsameddin Efendi nin halifesidir. Kırk hadis şerhi şeklinde hazırladığı eseri Hezzü z-zâkirîn matbu değildir. 21 19. yüzyıl Osmanlı coğrafyasında, hadis ilmiyle ilgilenen bu isimlerin yanında eser yazmaktan ziyade hadis okutmaya, ezberlemeye ve öğretmeye ağırlık vermiş ve hadis meclislerinde insanları irşat etme gayesi taşımış olan mutasavvıflar da bulunmaktadır. Bu yüzyılda hadis okutan mutasavvıflar arasında Nasûhî Asitanesi şeyhi Şemseddin Efendi, (ö. 14 Bkz: Karahan, age., s. 264-265. 15 Hür Mahmut Yücer, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (19. Yüzyıl), İnsan Yay., İstanbul, 2003, s. 799. 16 Yücer, age., s. 801-802. 17 Bkz. Abdurrahman Memiş, Hâlid-i Bağdadî ve Anadolu da Hâlidilik, Kitabevi Yay., İstanbul, 2000, s. 108, 142. 18 Hidâyetü l-mürtâb ilk defa Elmalılı Mahmud Bedreddin Yazır tarafından Türkçeye tercüme edilmiş, ancak bu tercüme basılmamıştır. Eserin Mustafa Ayyıldız tarafından yapılan tercümesi Peygamberimiz ve Ashabı adıyla yayımlanmıştır. (İstanbul, 1985) Bkz: İsmail Lütfi Çakan, Ahmed Kudsi Efendi, DİA, İstanbul, 1989, c. 2, s. 97; Memiş,age., s. 144-145. 19 Bkz: Yücer, age., s. 801. 20 Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, t.y., age., I, 177. 21 M. Tahir, age., I, 219. 68

Rukiye AYDOĞDU 1843), Konyalı Ali Behçet Efendi, Hoca Hüsameddin Efendi, Erzurum da Hacı Ahmed Baba (ö. 1893) zikredilebilir. 22 Bu isimlerin yanında özellikle Gümüşhanevî ekolüne mensup ulema arasında hadis ilmiyle ilgilenenler, eser telif edenler ve hadis dersleri düzenleyenler ön plana çıkmaktadır. Bu açıdan Gümüşhanevî mektebinde yetişen muhaddisleri ve hadis ilmine katkılarını incelemek yerinde olacaktır. Gümüşhanevî Ekolünde Hadis Geleneği Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî nin ve onun dergâhının hadisle olan ilişkisini anlamak için onun dahil olduğu tasavvufi geleneğin hadisle ilişkisini ortaya koymak gerekmektedir. Câmiu tturûk bir silsileye sahip olan, yani farklı tarikatlerden icazetleri bulunan Gümüşhanevî, kendisini tarikaten Nakşibendî, meşreben Şâzelî olarak tanıtmaktadır. 23 Tarikat ve irşat faaliyetlerini de bu eksen etrafında sürdürmüştür. Bununla birlikte, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî nin (ö. 1826) son halifesi olan Nakşî-Hâlidî geleneğin temsilcilerinden Ahmed b. Süleyman el-ervâdî nin (ö. 1858) Gümüşhanevî üzerindeki önemli etkisi de göz ardı edilmemelidir. Gümüşhanevî nin ilmî şahsiyetinin oluşumunda önemli yere sahip olan Ervâdî nin onun hadis merkezli bir irşat anlayışına sahip olmasında önemli bir etkisinin olduğu açıktır. Zira Ervadî, gerek eserleriyle, gerekse düzenlediği hadis dersleri ve yetiştirdiği talebelerle döneminde öne çıkan simalar arasında yerini almış, Gümüşhanevî ekolünü de derinden etkilemiştir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî nin son halifesi olan ve muhtelif şeyhlerden icazet alarak câmiu tturuk bir hilafet iznine sahip olan Ervâdî, çok sayıda eser telif etmiştir. İstanbul a gelerek iki sene Ayasofya da hadis okutmuş, bu sırada Gümüşhanevî ile tanışarak kendisine hadis dersleri ve hilâfet-i tâmme ile icazet vermiştir. Gümüşhanevî nin talebelerinden Kastamonulu Hasan Hilmi, Ömer Ziyaüddin Dağıstânî, Nallıhanlı Hasan Ziyaüddin Efendi, Sivas Aziziyeli Abdülkadir Efendi, Gümüşhaneli Ahmed Hulusi Efendi, İstanbullu Seyyid Ahmed Raşid Efendi, Uluborlulu Ali Kemal Efendi, Arapkirli Hüseyin Avni (Karamehmedoğlu), Azdavaylı Mahmud Celaleddin Efendi, Ezineli Mehmed Hulusi Efendi ve Yusuf Ziyâuddin Ersal kendisinden hadis icazeti almışlardır. 24 Tasavvufi yönünün yanında hadis ilmine verdiği özel önem ile öne çıkan Ervâdî nin bu özelliği, Gümüşhanevî ve onun talebeleri tarafından geliştirilerek devam ettirilmiştir. Şüphesiz bunda Gümüşhanevî nin dâhil olduğu Nakşî-Hâlidî geleneğinin şer î esaslara bağlılığı önemseyen, şer î ilimleri öğrenmeye teşvik eden bir hüviyeti haiz olmasının da etkisi bulunmaktadır. İlim ve tasavvufu mezcetme gayreti göstererek uzlaşmacı metoduyla kabul gören Hâlid-i Bağdadî nin ehl-i sünnet esaslarına riayeti ve şer î esaslara müstenid bir tarikat anlayışını benimsemiş olması neticesinde müntesip ve halifelerinin pek çoğu medrese kökenli kişilerden oluşmuştur. Bu yönüyle Hâlidiyye, ilmiye sınıfının tarikatı payesini kazanmış, tarikat erbabı ile ulema arasındaki ihtilafları ortadan kaldırmaya gayret etmiş ve son Osmanlı padişahları döneminde devlet eliyle resmen desteklenen bir tarikat konumuna gelmiştir. 25 Hâlid-i Bağdadî nin Anadolu ya gönderdiği halifelerinin faaliyetleri sonucunda, 19. yüzyılda Hâlidiyye her sahada dönüşüm geçiren Anadolu nun her yerinde ve meselesinde rol almaya başlamıştır. Hâlidîler, herhangi bir mekana bağlı kalmadan medrese, cami veya evlerinde tarikat neşrinde bulunmuş, dinî-tasavvufi hayata canlılık getirmişlerdir. 26 22 Bkz: Yücer, age., s. 802. 23 Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Levâmiu l-ukûl, y.y., 1293, c. I, s. 30. 24 İrfan Gündüz, Gümüşhanevî Ahmed Ziyaüddin, Hayatı, Eserleri, Tarikat Anlayışı ve Halidiye Tarikatı, Seha Yay., İstanbul, 1984, s. 141-165. 25 Memiş, age., s. 303-304; ayrıca bkz: Butrus Abu Manneh, 19.Yüzyıl Başlarında Osmanlı da Nakşî-Müceddîdilik, Çev: Hür Mahmut Yücer, Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara, 2004, s. 265-291. 26 Süleyman Uludağ, Hâlidiyye, DİA, İstanbul, 1997, c. 15, s. 295; Yücer, age., s. 854. 69

19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi... Hâlidiyye nin 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında yayılmasını sağlayan Gümüşhanevî de aynı çizgiyi takip etmiştir. Tekkesinde hadis ilmini tedrise büyük önem vermiş, çeşitli konularda derlediği hadislerden müteşekkil Râmûzu l-ehâdîs isimli eserini okutup talebelerine icazetini vermeyi tarikatın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir. Hâtimetü l-muhaddisîn ünvanı ile anılan Gümüşhanevî nin gayretleri ile dergâhı adeta bir dârulhadis hüviyetine bürünmüştür. Bu çalışmalar yüzlerce hadis âliminin yetişmesine, birçoğunun huzur dersleri muhatap ve mukarrirliğine, bazılarının da Dâru l-hilâfeti l-âliyye Medresesi hadis ve hilâfiyat dersleri müderrisliğine kadar yükselmesine sebep olmuştur. 27 Adeta bir dârulhadis hüviyeti gösteren ve Râmûz okumayı tarikatın bir rüknü haline getirmiş olan Gümüşhanevî Dergâhı ında Gümüşhanevî den sonra halifeleri hadis okutmaya devam etmişlerdir. Bunlar arasında bulunan Kastamonulu Hasan Hilmi (ö. 1911), Gümüşhanevî ye intisab ederek onun hadis derslerine devam etmiş, kendisinden icazet almış ve onun baş halifesi olmuştur. Sekiz yıl fiilen Gümüşhaneli Dergâhı nda irşat vazifesi gören Hasan Hilmi Efendi, şeyhi gibi hadis ilmi ile iştigali esas almış, tekkenin el kitabı mesabesinde olan Râmûz u senede iki defa hatmettirmiştir. 28 Gümüşhanevî ye intisab eden, seyr-i sülûkunu tamamlayıp icazet alan İsmail Necati Efendi (ö. 1919), 1911 den itibaren Hasan Hilmi Efendi den sonra Gümüşhanevî Dergâhı nda irşada başlamış ve ömrünün sonuna kadar bu vazifeye devam etmiştir. İsmail Necati Efendi, irşat makamında bulunduğu süresince pek çok talebe ve âlim yetiştirdiği gibi senelerce de Râmûz okutmuş, Dârü l-hilâfeti l-âliyye Medresesi nde hadis müderrisliği yapmıştır 29 Ömer Ziyauddin Dağıstânî (ö. 1920), Gümüşhanevî ye intisab ederek onun dergâhında tefsir, hadis, fıkıh icazetleri almış ve daha sonra da halife tayin edilmiştir. 30 Kuvvetli hafızaya sahip olan Dağıstânî, Buhârî başta olmak üzere diğer bazı hadis kitaplarını da hıfzetmiştir. 31 Ömer Ziyaüddin Efendi, başta hadis olmak üzere fıkıh, kıraat, tecvid, tasavvuf, siyer gibi ilimlerle meşgul olmuş, Süleymaniye Medresesi nde hilâfiyat ve hadis müderrisliği yapmış, çeşitli eserler yazmıştır. Kendisi, Gümüşhanevî nin çizgisini devam ettiren, son devrin ilim ile tarikatı birlikte yürüten muhaddis mutasavvıflardan biridir. Hadisle alakalı Sünenü lakvâli n-nebeviyye mine l-ehâdîsi l-buhâriyye, Hadîs-i Erbaîn fî Hukûk-i Selâtin, Zübdetü l- Buhârî, Zevâidü z-zebîdî, Zübdetü l-buhârî Tercümesi eserleri bulunmaktadır. Hadîs-i Erbaîn fî Hukûk-i Selâtin isimli kırk hadis derleme ve şerhi, hilafet ve saltanatı savunan hadisleri ihtiva etmesi dolayısıyla ön plana çıkmıştır. Abdülhamid saltanatının son zamanlarında, ikinci meşrutiyetin ilanında basılan eser, o dönemde 9. alay müftüsü olan Dağıstânî tarafından padişaha sunulmuştur. Müellifin eserin başında Şer an hukuk-ı selâtîne riayet ve emr ve ferman-ı hümayunlarına itaat ve inkıyad ile mükellefiz şeklinde belirttiği üzere saltanatının zor günler yaşadığı dönemde II. Abdülhamid in otoritesini dinî bakımdan teyit düşüncesinden mülhem olarak yazdığı anlaşılmaktadır. 32 Dağıstânî nin bu eserinde zikretmiş olduğu hadislerin şerhlerinde, II. Abdülhamit in siyasi görüşü olan Panislamizm i destekler mahiyette yorumlar ortaya koyduğu görülmektedir. 33 27 Gündüz, age., s. 65-66. 28 Mustafa Fevzi b. Numan, Menâkıb-ı Haseniyye, Matbaa-i Bahriyye, 1323, s. 7; Yılmaz, age., s. 86-87; Gündüz, age., s. 144. 29 Yılmaz, age., s. 93-96; Gündüz, age., s. 146-147; Osmanzade Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliya, Kitabevi Yay., İstanbul, 2006, s. 341. 30 Yusuf Ziya Binatlı, Ömer Ziyaüddin Dağıstanî, DİA, İstanbul, 1993, c. 8, s. 406; Yılmaz, age., s. 97-98; Ömer Ziyaüddin Dağıstani, Zübdetü l-buhârî, Hisar Yayınevi, İstanbul, 1980, s.11-12. 31 Vassaf, age., s. 342; Gümüşhanevî, age., s. 11; Gündüz, age., s. 149. 32 Bkz: Arif Hakan Demirel, Ömer Ziyaüddin Dağıstanî nin Hayatı Eserleri ve Tasavvuf Anlayışı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006; Karahan, age., s. 266-267. 33 Harun Reşid Demirel, Osmanlı Muhaddislerinden Ömer Ziyaüddin Dağıstani nin Hadis Anlayışına Mir ât-ı Kanunî Esâsî ve Hadis-i Erbain fî Hukuk-i Selâtin Bağlamında Eleştirel Bir Yaklaşım, Yeni Türkiye, 2000, s. 33, s. 551-560. 70

Rukiye AYDOĞDU Yeni Camii de bir müddet hadis dersleri okutan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi (ö. 1926), Gümüşhaneli Dergâhı nda beş sene kadar görev yapmış, pek çok talebe ve ona yakın irşat salahiyetli âlim yetiştirmiş, her sene bir kere hatim yapmak üzere Râmûz okutmuştur. 34 Gümüşhanevî nin talebeleri arasında bulunan Hafız Ahmed Ziyaüddin Efendi, Serezli Hasib Efendi, Hasan Hilmi b. Ali el-kevserî, Lüleburgazlı Mehmed Eşref Efendi, Ünyeli Yusuf Bahri Efendi, Nallıhanlı Hasan Ziyaüddin Efendi de şer î ilimleri tahsil ettikten sonra tekkelerinde hadis ilminin tedrisine, öğretilmesine ve Râmûz dersleri tertip etmeye özen gösteren diğer isimlerdendir. 35 Gümüşhanevî nin öğrencilerinden Abdülaziz Bekkine (ö.1952) vefatına kadar evinde, ondan sonra irşat vazifesiyle görevlendirilen M. Zahid Kotku (ö.1980) İskenderpaşa Camii nde, daha sonra bu görevi alan M. Esad Coşan (ö. 2001) da yine İskenderpaşa Camii nde Râmûz ve hadis derslerine devam etmişlerdir. 1874-1976 yılları arasındaki hadis ile ilgili telif, tercüme ve tekrar neşir olarak hadis alanında verilen eserlerin çoğu Gümüşhaneli Dergâhı çıkışlı ulema tarafından kaleme alınmıştır ve aynı şekilde hadis okuma, şerh etme ve eser neşretme geleneğinin devam etmesi de onun tesirlerinin günümüzde de devam ettiğini göstermektedir. 36 Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi Olarak Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî 19. yüzyıl Osmanlısında yetişmiş mümtaz âlimlerden olan Gümüşhanevî, çok yönlü kişiliği, ilmî şahsiyeti, irşat faaliyetleri ile gerek döneminin gerekse kendisinden sonraki dönemlerin ilmî, siyasi, içtimai hayatı üzerinde önemli rol oynamış bir şahsiyettir. Tebliğimize konu olan yönüyle, tasavvuf ve hadis ilimlerinde ortaya koyduğu çaba açısından da erken dönemlerden itibaren devam ede gelen köklü bir geleneğin temsilcisidir. Gümüşhanevî, küçük yaşlardan itibaren aldığı eğitimin neticesinde, şer î ilimlerde ileri bir noktaya gelmiştir. Beş yaşında iken hıfzını tamamlamış, 37 Gümüşhane ve Trabzon da çeşitli hocaların rahle-i tedrisinden geçmiş ve ilim tahsiline İstanbul da devam etmiştir. Bayezid ve Mahmutpaşa medreselerinde ilim tahsil etmiş, zamanın önde gelen âlimlerinden dersler alarak kendini bu yönde geliştirmiştir. 38 Mahmutpaşa ve Bayezid medreselerinde müderrislik yaparak icazet veren Gümüşhanevî ders halkalarını genişletmiş, bunun yanında otuz yıl sürecek olan eser telifatına başlamıştır. 39 Şer î ilimlere olan vukufiyetini başta hadis olmak üzere, fıkıh, tefsir, ahlak ve tasavvuf ilimlerine dair talebelerine verdiği icazetnamelerde görmek mümkündür. 40 Şer î ilimlerde ileri bir noktadayken Mevlana Hâlid-i Bağdadî nin önde gelen halifelerinden Şeyh Abdullah el-ukârî (ö. 1864) ile tanışmış daha sonra da Ahmed b. Süleyman el-ervâdî ye intisab etmiştir. Böylece tahsil ettiği farklı İslami ilimlerin yanında tasavvufi yönden de ilerleme imkânı elde etmiştir. İki yıl şeyhi Ervâdî nin Ayasofya daki hadis derslerine devam eden Gümüşhanevî, daha sonra da Gümüşhanevî Dergâhı nın başına geçmiştir. 41 İktisadi ve içtimai yönünün yanı sıra ilmî yönden de aktif bir konumda bulunan Gümüşhanevî Dergâhı, ilim tedrisine, hadis tahsiline ve sünnet-i seniyyeye uymaya özel bir önem atfetmiş, hadis ilmi ile meşguliyet tarikatın ayrı bir rüknü haline getirilmiştir. Hâtimetü lmuhaddisîn ünvanı ile anılan Gümüşhanevî nin gayretleri ile dergâhı adeta bir dârulhadis 34 Yılmaz, age., s. 110-111; Gündüz, age., 153-154, Gümüşhanevî, age., s. 12. 35 Gündüz, age., s. 141-165. 36 Gündüz, agm., s. 28-45. 37 Vassaf, age., s. 333. 38 Gündüz, age., s. 16; agm, s. 276; Vassaf, age., s. 333. 39 Gündüz, age., s. 18; Vassaf, age., s. 334. 40 Bkz. Gündüz, age., s. 19-21. 41 Mustafa Fevzi b. Numan, Hediyyetü l Hâlidîn fî Menâkıb-ı Kutbi l-arifîn Mevlana Ahmed Ziyâuddin b. Mustafa el-gümüşhanevî, İstanbul, 1895, s. 8; Gündüz, age., s. 31. 71

19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi... hüviyetine bürünmüştür. Tekkesinde hadis tedrisine büyük önem veren Gümüşhanevî, özellikle Râmûz okutup talebelerine icazetini vermeyi tarikatın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir. Haftanın iki günü sorulu cevaplı bir şekilde Râmûz dersleri işleyen ve bu usulle ömrü boyunca yetmiş defa hatmettiren Gümüşhanevî, halifelerine ve talebelerine de aynı usulle devam etmek üzere icazet vermiştir. 42 Onun Bâbıâli nin karşısında bulunan tekkesindeki bu derslerine ve sohbetlerine Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamid gibi devlet ricâlinin de devam ettiği rivayet edilmektedir. 43 Gümüşhanevî, ehl-i tasavvufun büyük önem verdiği irşat vazifesine hayatının her döneminde ve her şartta Râmûz okutmak suretiyle, Hz. Peygamber in sünnetini hadislerini naklederek devam etmiştir. Nitekim 1877 yılında gittiği ikinci haccında Mekke ve Medine de pek çok kişiye hadis okutup irşat faaliyetlerinde bulunmuştur. 44 Buradan Mısır a gidip orada üç yıl kalmış Tanta ve Kahire de Nâsırıyye, Câmiu l-ezher ve Seyyidina Hüseyin camilerinde Râmûz okutmuş hatta orada kaldığı süre içerisinde Râmûz u yedi defa hatmettirmiştir. 45 Hatta bizzat katıldığı 93 Harbi esnasında savaşın hafiflediği ve durakladığı bir sırada Of a geldiği ve Ramazan ayı boyunca burada 280 i aşkın talebeye Râmûz okuttuğu bilinmektedir. 46 Ömrünün yirmi sekiz yılını (1847-1875) neşriyat ve ilmî çalışmalara veren Gümüşhanevî, Râmûz un şerhine 1864 te başlayıp, 1875 te bitirmiştir. Onun müstakilen tarikat neşrine 1864 te başladığı, haftalık sohbetlerde Râmûz şerh edilmesi ve yorumlanması ile Levâmiu lukûl ünü meydana getirdiği nakledilmektedir. 47 Görüldüğü üzere Gümüşhanevî, irşat faaliyetlerinde hadisleri kullanmaya gayret etmiş, kendisinin dahil olduğu geleneğe ait telakkileri hadisler vasıtasıyla aktarmayı tercih etmiştir. Bu yönüyle bir tarikat rüknü ve el kitabı haline gelen Râmûz, insanlar arasında yaygınlaşarak meşhur olmuş ve bu esere büyük önem atfedilmiştir. Râmûz, insanlar arasında bu derece meşhur olup muteber görülmekle birlikte, müellifinin tasavvufi şahsiyetinin de yansıdığı bir eserdir. Gümüşhanevî nin, şahsında İslami ilimlerle birlikte tasavvuf kültürünü cemetme gayreti gösteren bir müellif olması, kuşkusuz onun eserlerine de yansımıştır. Nitekim Râmûz da yer verdiği hadisler konusunda onun bir muhaddis hassasiyeti göstermekten çok bir mutasavvıf gibi hareket ettiğini görmek mümkündür. Râmuz da daha ziyade ahlaki tasavvufi haberlere yer vererek öncelikli olarak hadislerin topluma nakledilmesi gayesi güdülmüş, bir irşat vasıtası olarak hadislere yaklaşılmıştır. Halkı irşat ederek yönlendirme maksadıyla kimi zaman titizlikten uzak bir şekilde çeşitli bilgi ve rivayetler rahatlıkla kullanılabilmiştir. Gümüşhanevî, hadise dair yetkin bilgiye sahip olmasına ve Râmûz un şerhi olan Levâmiu lukul isimli eserinde hadis usulüne dair teorik bilgilere yer vermesine rağmen Râmûz da bunu uygulayamamış ve geleneksel tasavvufi yaklaşımlara bağlı kalmıştır. Râmûz da rivayetlere daha ziyade öğüt almak ve amel etmek maksadıyla yaklaşıldığı için metin öncelenmiş, isnad ise ihmal edilmiştir. İsnadında problem olan veya sıhhat yönünden değerlendirildiğinde zayıf hatta mevzû olduğu görülen rivayetlere yer verilmiştir. 48 Gümüşhanevî, Râmûz un şerhi Levâmiu l-ukûl ün baş kısmında eseri için seçtiği hadis kriterleriyle alakalı bazı bilgilere yer vermiştir: Hadisleri kitabına seçerek aldığını, eserin aslından bir özet elde ettiğini, bu şekilde tekrar gözden geçirdiğini, hadislere karışmış 42 Hülya Yılmaz, Dünden Bugüne Gümüşhanevî Mektebi, Seha Neşriyat, İstanbul, 1997, s. 63. 43 İrfan Gündüz, Gümüşhanevî Sempozyum Bildirileri, Sehâ, Neşriyat, İstanbul, 1992, s. 29. 44 Mustafa Fevzî, Hediyye, s. 45; Gündüz, age., s. 72. 45 Vassaf, age., s. 334; Mustafa Fevzî, Hediyye, s. 45; Gündüz, age., s. 73. 46 Mustafa Fevzî, Hediyye, s. 45; Gündüz, age., s.75-76. 47 Gündüz, age., s. 65. 48 Bkz: Rukiye Aydoğdu, 19. Yüzyıl Osmanlı Toplumunda Tasavvuf-Hadis İlişkisi -Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Özelinde-, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, s. 82 vd. 72

Rukiye AYDOĞDU olan, onun aslından olmayan ifadelerin bu sayede tasfiye edildiğini, hadislerin tahricinde titiz davrandığını, posayı atıp özü aldığını, münekkid âlimlerin uydurma veya ona yakın derecede olduğuna hükmettikleri hadislerden kaçındığını, kitabını hadis uydurduğu bilinen veya öyle olduğu söylenen ravilerin ferd olarak rivayet ettikleri hadislerden koruduğunu zikretmiştir. 49 Ancak eserdeki rivayetler sıhhat açısından incelemeye tabi tutulduğunda zayıf ve mevzû haberlerin bir kısmında sıhhat durumlarına işaret edilmiş olmakla birlikte, büyük bir çoğunluğunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gözlemlenmektedir. Eserde yer alan zayıf ve mevzû rivayet sayısının inceleme neticesinde belirtildiğinden daha fazla olduğu görülebilmektedir. Bu durum da Gümüşhanevî nin eserinin tanıtımında verdiği tüm bilgilere ve zikrettiği kriterlere rağmen bir muhaddis titizliğinden ziyade mutasavvıf tavrı takındığını, hadislerin sıhhatinden ziyade onların irşat yönüne ağırlık verdiğini göstermektedir. Kaynak kullanımı açısından incelendiğinde Râmûz da, müellifin hepsinin muteber kaynaklar olduğunu belirtmesine rağmen 50 sıhhat açısından sorunlu olan, el-kâmil fi d-duafâ, Mevzûât gibi kaynaklar da yer almaktadır. Bu konuda asıl kaynaklara değil de tali kaynaklara ve derlemelere başvurmak hadislerin sıhhati ve kaynakların güvenilirliği açısından sıkıntı doğurmaktadır. Bu durum, genel olarak mutasavvıflarda görülen naklin ve sünnete ittibaya teşvikin öncelenmesi ancak nakilleri sağlam delillere dayandırmanın ihmal edilmesi durumuna paralellik göstermektedir. Gümüşhanevî, hadise dair diğer eserlerinde de genel olarak metni kısa, anlaşılır, ezberlenmesi kolay hadisleri seçmeye özen göstermiştir. Konu olarak tergîb ve terhîb türü rivayetleri tercih ederek hadislerin amelî yönünü öncelemiştir. Bu durum da hadislere vaaz, tebliğ ve irşat gayesi ile yaklaştığını göstermektedir. Sonuç Hz. Peygamber e derin bir muhabbet besleyen tasavvuf ehli, erken dönemlerden itibaren hadis ilmine özel bir ilgi göstermiş, çeşitli şekillerde bu ilimle meşguliyet içerisinde olmuştur. İslam medeniyet tarihinde tasavvufi şahsiyetleriyle öne çıkıp hadis ilmine dair de eserler telif eden, tasavvufi şerhler kaleme alan, irşat yöntemlerinde hadisleri kullanan isimler karşımıza çıkmıştır. 19. yüzyıl Osmanlı toplumunda ise dönemin ilmî, siyasi, içtimai şartlarının imkân vermesiyle iki ilim arasındaki kaynaşma ve bunun ürünleri oldukça belirgin bir şekilde müşahede edilebilmektedir. Bu dönemde tasavvufi yönüyle öne çıkan, bunun yanında hadis ilmiyle de ilgilenen pek çok ilim adamı yetişmiştir. Bunlar arasında döneminde her iki ilim sahasında da etkin rol üstlenen, kendisinden sonraki dönemlerde de eserleri ve yetiştirdiği talebeleriyle etkisini devam ettiren Gümüşhanevî öne çıkan isim olmuştur. Gümüşhanevî, hadis ilmi açısından kendi döneminde ortaya konan ilmî mesaiye paralel olarak derleme, şerh, kırk hadis türünde eserler kaleme almıştır. Eserlerinin tümü için genelleme yapmak her bir eseri üzerinde ayrıntılı çalışma yapmayı gerektirmekle birlikte, tebliğimizde ele almaya çalıştığımız, Gümüşhanevî nin irşat yönteminde tarikatının temel kitabı olarak kullandığı Râmûz özelinde, Gümüşhanevî nin tasavvuf geleneğinin etkisinde kalarak hadislere yaklaştığını söylemek mümkündür. 49 Gümüşhanevî, Levâmi, I, 31. 50 Gümüşhanevî, agy. 73

19. Yüzyıl Osmanlısında Tasavvuf-Hadis Geleneğinin Bir Temsilcisi... Kaynakça Abdurrahman Memiş, Hâlid-i Bağdadî ve Anadolu da Hâlidilik, Kitabevi Yay., İstanbul, 2000. Abdülkadir Karahan, İslam-Türk Edebiyatında Kırk Hadis, İstanbul, 1954. Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî, Levâmiu l-ukûl, y.y., 1293. Ahmet Yıldırım, Tasavvufun Temel Öğretilerinin Hadislerdeki Dayanakları, DİB. Yay., Ankara, 2000. Arif Hakan Demirel, Ömer Ziyaüddin Dağıstanî nin Hayatı Eserleri ve Tasavvuf Anlayışı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006. Bilal Saklan, H. IV. M. X. Asır Sufilerinin Hadis İlimleriyle İlgileri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (2002). Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, İstanbul,t.y. Butrus Abu Manneh, 19.Yüzyıl Başlarında Osmanlı da Nakşî-Müceddîdilik, Çev: Hür Mahmut Yücer, Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara, 2004. Harun Reşid Demirel, Osmanlı Muhaddislerinden Ömer Ziyaüddin Dağıstani nin Hadis Anlayışına Mir ât-ı Kanunî Esâsî ve Hadis-i Erbain fî Hukuk-i Selâtin Bağlamında Eleştirel Bir Yaklaşım, Yeni Türkiye, 2000. Hasan Kamil Yılmaz, Tasavvufi Hadis Şerhleri ve Konevî nin Kırk Hadis Şerhi, MÜİFY., İstanbul,1990. Hülya Yılmaz, Dünden Bugüne Gümüşhanevî Mektebi, Seha Neşriyat, İstanbul, 1997. İrfan Gündüz, Gümüşhanevî Ahmed Ziyaüddin, Hayatı, Eserleri, Tarikat Anlayışı ve Halidiye Tarikatı, Seha Yay., İstanbul, 1984., Gümüşhanevî Sempozyum Bildirileri, Sehâ, Neşriyat, İstanbul, 1992. İsmail Lütfi Çakan, Ahmed Kudsi Efendi, DİA, İstanbul, 1989. Mehmet Emin Özafşar, Hadis ve Kültür Yazıları, Kitabiyat Yay., Ankara, 2005. Mustafa Fevzi b. Numan, Hediyyetü l Hâlidîn fî Menâkıb-ı Kutbi l-arifîn Mevlana Ahmed Ziyaüddin b. Mustafa el-gümüşhanevî, İstanbul, 1895., Menâkıb-ı Haseniyye, Matbaa-i Bahriyye, 1323. Osmanzade Hüseyin Vassaf, Sefîne-i Evliya, Kitabevi Yay., İstanbul, 2006. Ömer Ziyaüddin Dağıstani, Zübdetü l-buhârî, Hisar Yayınevi, İstanbul, 1980. Rukiye Aydoğdu, 19. Yüzyıl Osmanlı Toplumunda Tasavvuf-Hadis İlişkisi -Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevî Özelinde-, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008. Seyit Avcı, Sûfilerin Hadis Anlayışı, Bursevî Örneği, Ensar Yay., Konya 2004. Süleyman Uludağ, Hâlidiyye, DİA, İstanbul, 1997. Yusuf Ziya Binatlı, Ömer Ziyaüddin Dağıstanî, DİA, İstanbul, 1993. Yücer, Hür Mahmut, Osmanlı Toplumunda Tasavvuf (19. Yüzyıl), İnsan Yay., İstanbul, 2003. 74